çanakkale kabatepe orman kampı.alternatif arama

reis 100 km 100.
çanakkale te anasının nikahı.

100 km çapta bahsettiğin gibi bir yer yok. kilyos'ta beach club'lar var. hafta içi sakin olur. ama deniz durgun olur mu bilemem. karadeniz sonuçta.

+1 @himmet dayı İstanbul çevresinde öyle bir yer yok özellikle hafta sonu için; hafta içi için konuşursam şile-ağva-kefken-kerpe kıyıları gayet ideal ama araç olması lazım.

maaş hesabının olduğu şubeye başvurmak daha iyi. not çok düşükse pek faydası olmaz ama onun da..

Kredi başvurusunda bulunmak kredi notunuzu olumsuz etkiler. aklınızda olsun.

hepsi özentilikten uymayın. Mümkün olduğunca türkçe karşılığını kullanın kavramların bir süre sonra onlar da bi miktar normale dönüyor. Ay bak gıcık oldum şimdi "thats it" nedir ya. Şundan eminim ki bu şekilde konuşanların %90'ı ingilizce iki kelimeyi bir araya getirip de konuşamaz.

buna ben de aşırı gıcık oluyorum ama "x etmek" ayarında olmasa da farklı şekillerde yapıyorum maalesef.
sebebi neydi ki dersen eğer; kesinlikle bu kültürün içinde kavrulmuş biriyim değil ama bazen bir terimin tam karşılığı türkçede olmuyor bence, bana göre aynı güçlü etkiyi vermiyor. sanki ingilizce söylesem konu her yönüyle aydınlanacak, açıklığa kavuşacak gibi geliyor bana. sen buna bullshit dersin belki ama ben ifade ediş diyorum. utter nonsense ama napıcaksın. böyle işte.

Bazı kelimeler mecburen kullanılıyor. Örneğin Proses akış şeması diyoruz, çünkü süreç akış şeması deyince aval aval bakıyorlar insanın suratına. Bunun gibi örnekleri saymazsak ben de özentilikten olduğunu düşünüyorum. Diğer durumlarda mümkün mertebe Türkçesini kullanmaya çalışıyorum kelimelerin. Toplantı set etmiyorum mesela toplantı ayarlıyorum.

15 yıldır plaza insanı bi beyaz yakayım, yurt dışı ile de yoğun çalışan bir firma olmamıza rağmen o plaza türkçesi denen şey bizim burada geçerli değil, karşınızda bi yabancı yoksa hiç kullanılmaz ingilizce kelimeler. hiçbişey set edilmez, urgent değildir vs. bu süre içerisinde yalnızca 1 kişi gördüm kısa süreli çalışanlardan, kağıt elini kestiği zaman oh shit paper cut diye sızlanan. onun dışında biz efendi efendi Türkçemizi kullanıp iletişim kurabiliyoruz.

gelişen teknoloji ve globalleşen dünya ile birlikte hareket edemediğimiz için oluyor bunlar.

problem 1 : bir kısım terminolojinin türkçe'si gerçekten yok.

problem 2 : bir kısım terminolojinin türkçe'si tam olarak o anlamı karşılamıyor.

çözüm 1&2 : yukarıdaki bu iki probleme ekşiduyuru'da iki satır yazarak cevap bulabileceğimi zannetmiyorsunuz, değil mi? tek aklıma gelen, iş kollarının bir araya gelip çözüm aramaları. tdk'yı çok karıştırmamak daha doğru olabilir ilk etapta.

problem 3 : türkçe terminolojiyi bilmeyen hıyarlar var. hıyar daha türkçe'ye hakim değil ama türkçe'ye tam olarak hakim olan çok az kişi olduğu için kimse birbirine bir şey diyemiyor.

çözüm 3 : okullarda yeterince türkçe dersi yok, türkçe dersleri özne ile yüklemi öğretmekten başka bir işe yaramıyor. yazı yazmak daha çok teşvik edilmeli. doğru yazı yazmak için, daha doğrusu dili doğru kullanmak için çok okumanın gerekli olduğu anlatılmalı. doğru bir yazı dili ile yazılan sözleşmenin daha makbul olduğu, doğru bir konuşma dili ile yapılan bir sunumun, bir konuşmanın dinleyici üzerindeki etkisinin çok daha fazla olduğu gösterilmeli. kısacası türkçe'nin değeri arttırılmalı.

problem 4 : ingilizce bilmek çok büyütülüyor. insanlar ingilizce bildiklerini göstermek için kendilerini parçalıyorlar.

çözüm 4 : ingilizce bilmek çok önemli. sadece ve sadece çok iyi ingilizce bildiğim için bir şirkete girip çalışmaya başlamış bir insan olarak bunu herkesten daha iyi anladığımı düşünüyorum ancak ingilizce bilmek övünülecek bir bir meziyet değil. artık herkesin ingilizce bilmesi gerekiyor, bugün hollanda'ya gittiğinizde herkes şakır şakır ingilizce konuşuyor, kimse ingilizce bildiğini sizin gözünüze sokmaya çalışmıyor ama ne yazık ki ingilizce eğitimine gerekli önemi vermiyoruz. bu sebeple de ingilizce bilen ya da bildiğini zanneden bir kesim insan, bunu herkesin gözüne sokmaya çalışıyorlar. kısacası, herkes ingilizce öğrenmeli, ingilizce bilmek matah bir şey olmamalı.

@co2s2 katılmakla beraber problem 1&2 bunların çok ama çok ufak bir kısmını oluşturuyor. Aslında sorunun sebebi problem 4'le alakalı olarak toplumsal aşağılık kompleksi. Batı medeniyetine bir özenme var (ki haklı bir özenme bence) ama o medeniyete erişmek için gerekli çabayı harcamak yerine 3-5 ingilizce kelime söyleyince kendini o medeniyetin parçası sanıyor insanlar.

@nuka cola aslında ondan daha beterleri de yaşandı ama söylemeye dilim varmıyor :(

Selamlar, öncelikle öğrenciyim, bölümüm ingilizce iktisat.

Plaza dili benim de çok dalgasını geçtiğim 1 mevzu olmakla beraber, tamamen ingilizce eğitim veren fakültemin -ki kendisi isletme Fakültesidir, herkes potansiyel bir ceo'dur- güzide öğrencileri de bu plaza dilinin Güdümündeler, olur olmadık yerde pat diye gomerler yarı turkilizceyi.

Ama bunun dışında, bölümümle alakali birtakım konularda benim de yaptığım oluyor. Örneğin grafik shift etmesi gibi. Türkçe karşılığını bilmiyorum. Veya arz/talep mevzusunu uniye gelmeden önce bilmediğim/kullanmadiğimdan, ünide de direk supply/demand diye giriştiğimizden bu kelimeler de türkçe'den daha ön planda benim için. Akıcı konuşma esnasında Türkçesi aklıma gelmeyen terimler/tabirler olduğu kadar, Türkçe çevirisini hiç yapamadığım (anlamını bilsem de) veya Türkçesini söylemek için durup düşünmem gerekenler de oluyor.

En basitinden akıcı bir konusma esnasında faiz oranlarından bahsedeceksem ağzıma ilk gelen interest olur, faiz oranı demek için ek çaba sarf etmediysem ağzımdan interest çıkar.

Mesela bond issue etmek kullanırım, bond yerine bono desem de issue etmek demek zorunda kalacağım ama bari ikisi de ingilizce olsun diye bono'yu da bond olarak söylerim çünkü bono türkçe'de ne yapılır bilmiyorum.

Aracı kiralarken ehliyetin sadece fotokopisini alıyorlar. İnceleme yaptıklarını görmedim. Ancak trafik polisine yakalanırsan biraz sakat. Hemen bununla ilgili bir anımı paylaşıyorum:

Arkadaş 45 mil/saatlik yolda 65 ile giderken polis çeviriyor. Cezayı yazıyor haliyle. Cezayı yazdığı belgeye, ehliyeti tanımadığı için "sürücü belgesiz araç kullanıyor" diye yazdı. ABD'de trafik cezası yersen zaten direkt mahkemeye gitmen gerekiyor. Arkadaş da mahkemeye gittiğinde hakim neden ehliyetsiz araç kullandığını sordu. Bizimki de "yoo benim ehliyetim var, buyrun" diye kendi ehliyetini verdi. Hakim "şimdi normalde bunun geçerli olup olmadığını bilmiyorum. Bunun için konsolosluğa yazı yazmak, cevap beklemek gerekir ama o iş uzun. Salla gitsin. Hız konusunda da bir daha hızlı gitme bakayım." diyerek verilen para cezasını da iptal etti.

hocam sık sık fotoğrafları pc'ye atıyorum ben. yetiyo yani öyle. üşenmez düzenli olarak atarsanız, bi problem yaşamazsınız. gayet uygulamalar falan da var telefonumda.

Bana cok bile geliyor,telefonda tuttugum bir bilgi yok,resimler ve videolari sync yapiyorum .

36 ay cok uzunmus ama ya boyle bakinca.o telefon eskiyecek ve sen odemeye devam edeceksin,yipratici geldi bana.

64 gb kullanıyorum. Bakıverdim 7gb boş yer kalmış. Abartılı yygulamam yok. 115 vidyo, 2500 foto 84 uygulama varmış. Biraz foto vidyo silsem de anca yani. Bence 32 gb uygun ama öyle model yok. 16 da az gibi ama işte arkadaşın dediği gibi sık sık boşaltırsın, müzik atmazsın anca.

3 seneye o telefonu değiştirmeyi düşünüyorsan alma zaten. Ama 3 sene vade de gerçekten yıpratıcı. Bende 16 gb se var iki üç Spotify list var fotolar falan Sync durumda yetiyor gayet.

16 gb var bende fotoları düzenlersen rahatça yetiyor.

Bende 16GB 5S var. Fotoğraf çekmediğim halde bana yetmiyor. Sürekli bir şeyler silmek zorunda kalıyorum. Bir de uygulamaların önbelleğini temizleme yöntemi var. O sayede 1GB boş yer kalıyor mesela ama Garageband indirmek istesem hiç yerim kalmıyor. O yüzden bir sonraki iphone'da eğer çıkarsa 32, çıkmazsa 64 GB versiyonunu alacağım.

icloud hesabı alırsın 50 gb'lık. ayda 3 lira ödüyosun. ayda 3 lirayı nereye vermiyoruz ki zaten.

ben de 64'lük var o bile yetmiyo. 50 gb icloud aldım.

16gb iPhone 6s, 36 ay 105 liraya imkansız. yani yanında 150 liralık bir tarife vardır kesin. 36 ay taahhüt de cabası.

Ben 16GB 5S kullanıyordum, yetme ile yetmeme sınırında gidip geliyordum. Her haftasonu foto-video yedekliyordum bilgisayara. Sonraki tercihim -mecburen- 64'lük 6s oldu, rahatladım.
Özellikle spotify da bütün listelerimi indirdim offline dinleme için, bana en büyük kolaylığı bu oldu. Mail eklerimi de sürekli silmem gerekmiyor artık.

alamanya'da bir kere daha görüşebiliriz belki demiş olabilir.

text in tamamı nasıl? nerede geçiyor iki kişi arasında mı vb.

cümlenin tamamı bu.

evet iki kişi arasındaki diyalog. ilk cümleyi anladım :D
bu da ikinci cümleydi.

One more time diyecekti belki, belki İngilizce'si bitti o sıra bilemiyoruz ama "Almanya'da bir kez daha görüşebiliriz belki" +1

belki bir gun almanyada gorusebiliriz demis ama tarzanca konusarak demis.

inşallah bir gün Almanya'ya gelirsin, burda görüşürüz demiş...

ben de ortalama öyle anladım ama bilmediğim kalıp falan mı var diye düşündüm.

alfabetik sırayla arayıp elma ile başlayan başlığa gelebilirsin. tam istediğin gibi olmayabilir yalnız.

zaten 20 sayfadan fazla göstermiyor. benimki 20. sayfadan sonra.

değiller, hınçlarını birbirlerinden çıkarıyorlar

mutluluk sahip olunan zamanla doğru orantılı olmadığı gibi başka şeylerle de direkt doğru orantılı değil, mutluluğun bir denklemi yok. bahsettiğiniz durum tabi ki korkunç ve can sıkıcı, ama insanı mutlu eden koca bir hayatın kendisi değil, barındırdığı minik detaylar be yeşil. bi' şekilde patetik hayatlarımızda mutlu olacak ufacık boşluklar buluyoruz işte.

mutlu olunmuyor.

mutlu olmayı öğrenmen lazım, durup dururken gelen mutluluk büyük lüks bu devirde.

ben ayda 1 en sevdiğim pizzacıya gidip 100 liralık şey yiyip-içince mutlu oluyorum mesela, mutlu olmayı istedikten sonra zor değil.

mutluymuş gibi yapacaksın

matrix repliği
welcome to the real world.

Mutlu olunmuyor çalışma döneminde ne kadar kendine vakit ayırırsan o kadar yaşıyorsun işte.

ben de beyaz yakayım ve mutluyum mesela, beklentilerinin ne olduğuyla ilgili sanırım mutluluk. hayatla ilgili fazla bi beklentim yok, kaldı bi çok insana göre oldukça yalnız bi hayat yaşıyorum ona rağmen huzurlu ve mutlu hissediyorum.

Mutluluğu ne zaman içsel dünyanda aramaya başlarsan, o zaman mutlu olmaya adım atıyorsun.

Bir de mutluluk kavramı sonsuza kadar süren bir duygu değil. Hayatın boyunca yaşadığın olaylara inişli çıkışlı tepkiler vermenin normal olduğunu anladığın an omuzlarından yük kalkıyor.

sizi seven ve sizin de sevdiğiniz insanlar yanınızdaysa beş parasız olsanız bile mutlu olabiliyorsunuz.

Mutlu olunmuyor ne demek ya? Ulan nasil kararmış içiniz. Sevdiginiz insanlar, sizi sevenler hic mi bisey ifade etmiyorlar sizin icin?

Hadi ikili iliskiler mutlu etmiyor sizi de hic mi mutlu eden bisey yok hayatta da mutlu olunmuyor diyebiliyorsunuz?

Bitmişsiniz.

bütün hayatın izinle tatille geçse, deli gibi para kazansan ve çoğu cebinde kalsa yine eksiklik bulmayacak mısın? o zaman sıkılmayacak mısın hayatından ? ben cidden şaşırıyorum böyle mutlu olamamaktan şikayet edenlere. hiç mi güzel bir şey yok hayatınızda, sevdiğiniz birileri, zevk aldığınız şeyler, ufak tefek bir sürü ayrıntı var neden görmüyorsunuz ki.

hayatı olumsuz yönde giden, ciddi anlamda kötü birçok durumla,hastalıkla dertle baş etmeye çalışan insanlara bir şey demiyorum evet o mutsuzluktur. ama çok da problemli olmayıp sırf bir işte çalıştığı için ve hayatı durağan diye mutsuzum diyenlerin sadece tatminsiz ve biraz da mutluluk konusunda beceriksiz olduğunu düşünüyorum.

Ben mutlu değilim ama bu durumun sizin söylediklerinizle hiçbir alakası yok. Şimdi kazandığım paranın yarısını kazanıp mutlu olabileceğim bir hayatı düşleyebiliyorum. ama cesaretim yok.

Bence biraz yavaş yaşamakla alakası var. Yavaş yaşayıp hissetmek, tat almak mutlu olmayı sağlıyor bence. Birileri için bişe yapmak vs de mutlu eder. 2 ay tatilim var ama en mutlu ben değilim ki. 20 gün tatilin olur ama güzel değerlendirirsin 2 aydır tatil yapıyormuş gibi hissedersin. Sayılarla alakası yok bence de mutlu olmanın.

Birikim/yatırım ve kendini geliştirme ile.

e çok zengin olup da doyumsuzluktan, boşluktan intihar eden yok mu?
bu kafayla hiçbir şart altında mutlu olunmaz ki.

ben bir beyaz yakalı olarak mutluyum açıkçası. daha iyisi tabii olabilir de, olmuyorsa da karalar bağlamamın bir anlamı yok.

Bilmiyorum tuborg yeşili bilmiyorum...

gerek yetişme tarzımız, gerek çevremiz, gerekse yaşadığımız çağdan ötürü para=mutluluk gibi gösteriliyor. çevremizde sevdiğimiz/sevildiğimiz kişilerin olmaması, gerçek diyebileceğimiz arkadaşlarımızın olmamasını parayla kapamaya çalışıyoruz bana kalırsa.

beyaz yakalıların geneli mutsuz, neden? normal çalışan seniorına bakıyor "o da amma para alıyor ha" diyor. senior müdüre, müdür kendi müdürüne, o genel müdüre bakıyor. ruşen amcanın oğlu sedat buluyoruz her seferinde kendimize :)

azıcık kendimize baksak aslında mutlu olcaz. mutluluğumuzu ölçtüğümüz şeyleri değiştirsek mutlu olcaz.

olumsuzlara değil güzel giden şeylere odaklanarak ve henüz yaşanmamış olayların sonuçlarını olumsuzluk şeklinde kurgulamayarak.

mutlu olmayı bir şeylere veya birilerine bağlamamak gerekiyor bi de. yani çok param olsun mutlu olucam, yok sevgilim olsun mutlu olucam, piyango çıksın mutlu olucam demek gibi şeyler yerine daha somut ve aslında varlıklarında önemsiz gördüğümüz ama yokluklarında mutsuz edebilecek şeylerin varlığından huzurlanmak gerekiyor. yine karmakarışık bi cümle yazdım ama anladın bence sen :)

Bir de kendi deneyimlerimden çıkarak şunu belirteyim: "mutlu olmak" sonradan öğrenilebilen bir durum. Yaşadığın olaylara verdiğin tepkilerde değişiklik yaparak ve bu değişiklikleri alışkanlık haline getirerek gerçekten birçok şeyden keyif alır hale geliyorsun.

olay para değil. anlatamamışım sanırım. olay modern kölelik. para mutluluk getirir demiyorum. oku iş bul evlen öocuk yap öl düzlemindeki kölelik hayatından bahsediyorum. sonuçta aynı düzlemde farklı hayatlar yaşıyoruz. kimisi mutlu kimisi mutsuz. zamanımızı satarak da para kazanıyor çoğumuz. sonra o kazandığı parayla dişlisi olduğu çarkı besliyor vs vs
bundan bahsetmek istemiştim aslında.

kimyasal içeriği olanların bozulma ihtimali yüksek. içinde batarya/pil olan cihazları almak risklidir.

kimyasal içeriğin dışında her malzemenin ömrü vardır. bildiğimiz dümdüz demir bile metal yorgunluğu denen şeye kurban gidebiliyor. elektronik cihazda likit kristalden bakıra, lityum-iyon pilden plastiğe kadar çeşitli malzemeler var. yani her türlü risk derim ben de.

eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı da derler. çakı-çakmak tarzı basit şeyler olsa neyse ama elektronik cihaz riskli.

ipod video 60gb aldım yeni (2005'te üretilmiş olan). Şarjı bayağı iyi gidiyor. Şu anda "sıfırlık" hissi bakımından 2016 yılında üretilmiş sıfır bir elektronik cihazdan pek bir farkı yok gibi, bakalım, umarım birden bire değişmez.

dolmuşlar ücretsiz değil. halk otobüslerini söylüyorsan onar zaten belediyeden alıyor parasını, sonuçta akbil basıp biniyorsun. sen direkt onlara ödeme yapmıyorsun. muhtemelen yine belediye ortalama bir hesaba göre ödeme yapacaktır özel şirketlere.

ido özel şirkete ait ama o da ücretsiz, arkadaş bunu sormaya çalışmış galiba. ben de merak ediyorum. ido ücretsizse mavi marmara da mı ücretsiz?

Herkes yaranma ve paralel olmadığını ispat etme peşinde. Mecbur elini cebine atıyor.


.

Bence elini cebe atma meselesi yok. 16 gündür ücretsiz bunun bir maliyeti var ve özel sektör 1 gün 2 gün neyse de 16 gün hayatta karşılamaz bence. Alır yine devletten parasını

Geçen gün halk otobüsü şoförü yanındaki elemana "Valla verirler herhalde paramızı sonuçta su yakmıyoruz amk" gibi bir şeyler söylüyordu. O kadar da ücretsiz değil yani.

bursa'da metro hattını özel şirketler işletiyor. onlar da ücretsiz.

belediyeninkiler ücrretsiz özel halk otobüsleri paralı hala.

bilgisayarın bataryasının bozulmasını istemiyorsan orijinal al. apple.com/tr'den alabilrsin. daha hesaplısını da bilimum teknoloji marketlerde bulursun.

apple dan al bence orjinal olması her zaman daha sağlıklı

orijinal olmayanı prizde patlamıştı, orijinal almanı öneririm. apple store ya da apple bayilerinden alabilirsin.

ikisinin farkını şuradan görebilirsin: lh3.googleusercontent.com


detayları da şuradan okuyabilirsin: www.righto.com

kayıtlara geçen 1 kazası var. ancak bedel görünmüyor. muhtemelen cebinden yaptırmıştır ufak bir şeyse kazasızlık indirimini kaybetmemek için. bunun dışında son muayene tarihi görünüyor zaten. eylül 2017'ye kadar vizeye girmesine gerek yok.

bu kaza ciddi bir kaza da olabilir. güvenilir bir ekspertiz raporu yaptırmanı öneririm.

@himmet dayı

cebinden ödediyse sigorta kayıtlarına nasıl geçti? zaten kayıtlara geçmesin diye cebinden ödeyip sigortaya haber vermiş olamaz herhalde

şu anlama geliyor bu kayıt, kasko veya zorunlu mali sigorta dahilinde bir kazaya karışmış ancak plakasını yazıp sorgulattığın araçta hasar oluşmamış. büyük ihtimalle kusurlu bulunmuş ve karşı tarafın masrafları sigortasından karşılanmış.

@jeanjack

kaza testip tutanağı ile tespit edilmiştir. benim söylemeye çalıştığım sigorta şirketinden gizli bir şekilde yapıldığı değil. kaza olmuştur. tutanak tutulmuştur. karşı tarafın masraflarını senin sigortan öder. kendi masrafını da kendi cebinden ödersin. böylece tramer'e bedel işlemez.

benim aracımda da benzer şekilde iki kaza kaydı görünüyor. bedel yok. ancak arabam bildiğin sağ önden içeri göçmüş. çamurluk falan değişmiş.

sigorta yaptırıp ruhsatını almalısın

ruhsatı ikametgah adresine gönderiyorlar zaten

Adrese gelmese de en yakın PTT'ye geliyor. Ben PTT'den almıştım.

1-)Ruhsatı adresinize gelecek adresinizde bulunamazsanız en yakın ptt ye gitmelisiniz.
2-) trafik sigortası zorunludur ; trafikte yakalanırsanız aracınız alıkonulur. Hemen yaptırın.
3-) isteğe bağlı kasko yaptırın.
4-) muayenesinin ve egzoz tarihlerini kontrol edin . Biitmilse hemen yaptırın.

taksiyle 25 yazar max. çift otobüsle de gidilir ama numara söyleyemiyorum.

evka4 - karşıyaka dolmuşları bayraklıdan geçiyor bildiğim kadarıyla. bir de 168 numaralı otobüs var. evka4 - halkapınar metro. bu önünden geçiyor olabilir. geçmese bile halkapınar zaten aktarma merkezi. istediğin otobüse 90 dakika içinde ücretsiz olarak binebiliyorsun kentkart kullandığında. herhangi bir otobüse binip 3-4 durak sonra inebilirsin.

Tepekule tam Bayraklı'da değil, Salhane' de.
168 ile Halkapınar, oradan ya aktarma ya da taxi ile geçebilirsiniz. Halkapınar Salhane arası fazla değil.
Halkapınar aktarmadan kalkan Tepekule'nin önünden geçen birkaç otobüs var.
Bornova Karşıyaka Dolmuşları da tam önünde indirir.
Linkte izmir toplu taşıma güzergah ve saaatleri var.
www.eshot.gov.tr

Salhane'ye gitmişken uykuluk yemenizi tavsiye ederim.

Gerçekten seninle çalışmak isterlerse dönerler verebileceğimiz bu diye.

abartılı bir fark yoksa ve dönecekleri varsa mutlaka dönerler.

son maaşınızdan bahsedip daha üzerine çıkmayı isterim derseniz iki tarafta kırılmaz.

Bunu söylemende kendi içinde bir mantığın varsa ve bunu söylediysen hiç sorun olacağını zannetmiyorum. Unutma, bu sadece IK ile ilgili değil bağlı olacağın kişide de söz hakkı var. İşim gereği bu tarz durumları çok gördüm. Yani şunu IK'dan çok duydum ''istediği bizim skalada değil, ama siz ne düşünürsünüz?''

direk rakam söylemelisin, edebiyat yapma sakın. minimum 500 lira fazlasını iste, vereceklerdir. asgari ücret 1300 lira zaten.

seni beğendilerse sorun yok bence. sonuçta kendi maaş skalalarına uygun bir rakam teklif edeceklerdir.

ben de bugün tam tersini düşündüm, bu darbe olayının üzerinden 12 gün geçmiş daha dün gibiydi oysa, ayrıca yaz tatilinde olduğum için ekstra çabuk geçiyo günler :(

ramazandı, bayramdı, darbeydi derken çok hareketli ve hızlı bir temmuz geçirdik. bence çok çabuk bitti.

maaşı bekliyorsan aynen bana da çok uzun geldi.

çabuk bittiğini düşünenlerdenim.

Bilakis çabuk geçti.

evet bitmek bilmedi, fakat soyle bir sey var ki abartisiz en uzun gecen ay kesinlikle subat.

hiçbir zaman.

Ucuzlaması için dolar ve Euro'nun en az bi %10 değer kaybetmesi lazım. Öyle bir şey olsa bile 45'ten 43,5'a falan düşer en fazla.

Aralık ayında kampanya olur, 2 bin liraya kadar indirim olur. O ayrı.

İthalatçı ülkeyiz mümkün değil ucuzlamaz. Ancak devlet elini cebimizden çekmeye karar verir vergileri düşürür o vakit ucuzlar. Zira o 45 bin dediğin arabaya verdiğin paranın %50 si vergiye gidiyor.
2. alternatif kendi arabanı üretirsen devlet olarak (parçalar ithal olmayacak tabi) o zaman yine ucuza araç üretilebilir.
Devletimiz ucuza araç kullanmanı ister mi? istemez. Niye? çünkü; petrolün yok çok araç olursa petrol tüketimin artar ve yine ithalatın zirve yapar bütçen sıçar filan... böyle gidiyor işte.

İşin özeti senden kat kat zengin almanların, ingilizlerin X TL. vererek bindikleri araçlara sen bu fakirlikle min. 3X TL vermek zorundasın. Benzer oran yakıt için de geçerli.

Daha da özet: sizofren06 +1

ekmek bile 1.25, araba niye ucuzlasın.

araba zaten ucuz. vergi yüksek.

vergi insaflı alınırsa ucuzlar. yoksa ucuzlamaz. yüksek ihtimal bu hengamede bir kazık daha çakarlar, artar gene fiyatları...

ilk aldığım arabayı 4 sene kullanıp aynı paraya sattım. 1,5 sene önce aldığım arabayı da 5000 TL daha yükseğe sattım.

vallahi yatırım. bindiğim gezdiğim yanıma kar.

Üstte aynı fiyata,daha pahalıya sattım yuppi diyen arkadaşaların enflasyondan haberi yok sanırım

ucuzlamaz. Net.

demişler ama yetmedi
ucuzlamaz asla

ucuzlamayı bırak pahalılaşır

ticari araçlara yapılan ötv indirimi aslında binek araçlara da yapılmalıydı. vergi yükü çok fazla, üstüne döviz artıyor. azalmasını beklemeyin.

ucuzlamaz.

2 sene önce 2. el araç bakıyordum, 5 ay takip ettim 6bin tl arttı piyasası. sonra vazgeçtim başka araç aldım.

keza benim şimdiki aracım da şu an değer kazanmış durumda, satsam aldığımdan pahalıya gidiyor.

araç alacaksanız ucuzlar mı fikriniz olmayacak yani, her geçen ay zarar

Envayi çeşit haber sitesinde "en iyi 10 applestore uygulaması" diye galeri yapıldı. Bunlara bir göz at istersen.

hepsi birbirini kopyalamış ya da çok tanındık uygulamalar:S

eksisozluk.com

(ara: nın ölmesi)

hepsiburada ile çalışan outsource satıcılar onlar. Kargolama,iade vs süreçleri hepsiburada gibi değil farklı. Açıkçası ben tv alırken güvenmemiştim onlara ama sen daha basit birşey alıyorsun çok farkedeceğini düşünmüyorum. Yerinde olsam alırdım.

Xiaomi powerbank'lerin sahteleri çok fazla var piyasada. Aldıktan sonra orijinallik testine tabi tutun.

Çok farklı olmuyor. Bir kaç ürünü diğer satıcılardan almıştım sorun yaşamadım. Bu üründe ben olsam Kargo dahil olan "Orijinal Dünyası" satıcısından alır, ürün geldikten sonra doğrulamasını yapardım: www.mi.com

Dün bir arkadaşım anlattı.

LG G5 paralel ihtalat telefon almış, satıcısı HB.
Telefon arızalı çıkınca yaptırmak istemiş, HB iadeyi kabul etmemiş önce. Sonra arızayı tamir etmeden telefonu yollamış. 1 aydır telefon 2 defa gidip geldi, kafayı yiyecek durumda arkadaş.

Tesadüf telefonu satan bir başka paralel ihtalatçı çıkmış karşısına, onu aramış. Getirin bize, yardımcı olmaya çalışırız tamiri konusunda demişler.

Yani HB her zaman diğerine oranla tercih edilir algısı doğru değil.

satici HB olan urun aliyorum her zaman ve iade dahil hic bir sorun yasamadim bugune kadar

Kolay kolay olmaz ama bir karisiklik olmustur,bankayi aradin mi?

Bir buraya sorayım dedim.

Döviz işlemler provizyona TL olarak yansıyor, sonra senin tercihine göre ya TL ya da döviz olarak ekstrene ekleniyor.

Sen provizyonda TL olarak görmüş olabilirsin, ekstrene bak bakalım hangi şekilde görünüyor?

cakabo: Kesildiği gün TL olarak gözüktü, gittim büyük kısmını ödedim,şimdi baktım 200 euro aslanlar gibi borç kısmında duruyor.

O zaman kartın TL borcu olarak artıya geçmiştir ya da varsa TL borcunu ödemişsindir.
Artıya geçtiyse çağrı merkezini arayıp bu tutarı hesabına iade etmelerini isteyebilirsin.
Ondan sonra da döviz alıp 200 euro olarak kapatırsın borcunu.

Artıya geçmediyse ve mevcut TL borcun varsa o parayı iade etmezler muhtemelen.
Ayrıca kapatman gerekir 200 euro'yu.

cakabo +1

garantinin döviz borçları döviz olarak ödeniyor. hesapta yeterli tl olsa dahi o parayı dövize çevirip almıyorlar. ayrıca 200 euro'nın minimum ödemesi de olmuyor, bütün bocu kapatman gerekiyor.

Çakma win7 ile direkt yükseltince lisanssız uyarısı vermeyebilir. En azından ben windows8'e öyle yükseltme yapmıştım. Ancak verme ihtimalini direkt sıfırlamak istiyorsanız laptopun altındaki etikete uygun windows7 yüklemesi yaparak bu etiketteki kodu kullanmanız, daha sonra windows10'a yükseltmeniz gerekir.

buradaki hipster yerler böyle tahtadan sekreter notluğuna (örnek www.hepsiburada.com ) saman kağıtlar tutturarak yapıyorlar. Kağtlarda da böyle normal satır satır yazıyor içkiler bölümler halinde.

Şahsen çok sayfalı bir defterden ziyade önlü arkalı, küçük puntolu menüleri tercih ederim. Defter içinde kaybolmaktansa her an diğer seçeneklere hızlıca gözatabilmek daha iyi bence.

whoosie'nin sölediği bana hep ideal ve gözüme hoş gelmiştir. haa vizyonun ne desen bir şey diyemem. kağıdın üstüne işemediğin sürece her türlü kağıt işimi görür, yazı okunsun da. hepimiz insanız, hata yapabiliriz, kimseyi kırmayalım.

Menü de şöyle simgeler kullanabilirsiniz. www.google.com

bursa çok farklı bir şehir. Ne yaptığınızdan ziyade nerede yaptığınız çok daha önemli.

2006 Fiesta. Şehiriçi 23-25 krş. Şehirdışı 18-20 krş. arası

edit: dizel

@himmetdayi
Dizel mi?

tüketimi kuruş olarak yazınca ilerleyen zamanlarda bakacak olanlar için hiçbir şey ifade etmeyecek.

6.5lt/100km şeklinde yazarsanız her zaman geçerli olur.

2013 clio dizel.. sport modda 6,1lt/100 km; ecoda; 5,6lt/100km

2007 model mitsubishi grandis. 2.0 tdi motor. 7koltuklu filan.
Sehir icini bilmiyorum ama sehir disinda 6.9-7.4 lt/100km

7.7/100 km
hyundai elentra 2016 model dizel otomatik.
8500 km'de 5-6 bini şehir içi trafikte hep.

benzinli 2013 sedan A3

30 kurus normal kullanım spor kullanımda 40 50 kurus

2009 ford fiesta 1.6 dizel. ortalama olarak 5.7/100km. çoğunlukla şehir içinde kullanılıyor

2015 model pegeout 2008 1,6 dizel manuel ; 5,0 lt /100 km
(sakin kullanımda şehir içi 4,7 lt , şehirler arası 90-100km hızla 4lt civarını görüyor)

citröen c4 1.6 otomatik 110 sabit şehirlerarası yolda 4.4

citröen c-elyesse 1.2 vti 6.0 şehiriçi

her iki değer de klimalı dolu kullanım.

2015 mercedes a 180 benzinli. şehiriçi eğer trafik sıkışıksa 8 lt/100 km şehirlerarası basmazsan 6-6.5 lt/100 km, basarsan 7-7.5 lt/100 km.

renault laguna 3 gt diesel 6.8lt(istanbul)
bmw m2(326ps) 13.7lt(almanya)

istanbul bu arada

1- bilmiyorum
2- ingilizceyi iyi bildiği sürece okuduğu bölümün dili çok etki etmez. ama ingilizceyi tercih ederim.
3- 'sonradan' kısmı okul bittikten sonrayı ifade ediyorsa olmaz. işsiz kalmaması için ingilizceyi okul bitmeden öğrenmiş olması lazım.
4- yazılım mühendisliği dışında bilmiyorum.

kişisel görüş: velet b bölümde ısrar ediyorsa gerekirse 1 yıl daha bekleyip iyi çalışıp bir daha girsin. aksi halde hayat boyu pişman olabilir.

bi daha girsin, iyi bi üniversitenin bm'sinden mezun olursa sırtı yere gelmez

İngilizce bölüm okuması daha iyi. İngilizce bilmesinin çok faydası olur, ingilizce bölüm olmadı sonradan kursla öğrendi o da olumlu. Ancak okul ingilizce olursa daha faydalı bence.

Yazılım ile bilgisayar mühendisliği arasında çok fark yok. Eğer sonrasında yazılım işi düşünüyorsa (ki bilgisayar mühendislerinin %70-%75'i öyle yapıyor), ikisini de okuyabilir.

.

İlk 10.000 harici bilgisayar mühendisliği okumak diplomalı işsiz adayı olmak demek. O sıralamayla işi biraz zor açıkçası.

Bölüm İngilizce okunmalı, hala doğru dürüst Türkçe kaynak yok ve programlama dillerinin temelini İngilizce oluşturduğu için işi çok daha kolaylaşır. İlk 10.000'e girerse zaten üniversitenin hazırlığı belli bir seviyeye getirecektir, üzerine kendi de koyabilir o saatten sonra, kursa da gidebilir.

Alternatif bölümler de şu durumda bilgisayar mühendisliğinden daha faydalı olmayacak muhtemelen.

çok seviyorsa yapar ama malesef ortalıkta bilgisayar muhendisi fazlalığı var.

iyi bir üniversitede elektrik-elektronik okursa bence daha iyi olacaktır, elektronik dediğimiz zaten tamamen bilgisayarla alakalı. ben olsam öyle yapardım. hem farklı disiplinleride görmüş olurdu.

isterse sadece yazılım-otomasyon alanında ilerleyebilir.

Fikirlerimi paylaşıyorum,

elektronik okuyarak bilgisayarcı olunmaz. Bilgisayar istiyorsa bilgisayara gitsin.

Kötü bir üniversiteden mühendis olarak çıkmak yerine tekrar hazırlanması çok daha iyi bir fikir. hatta ben 130 binlerde bilgisayar kesinlikle önermem. Mezun olduktan sonra çok zorluk çeker. üniversite ilk işini etkiler, ilk işin de hayatnın geri kalanını etkiliyor.

İngilizce bilmek farklı bir durum ingilizce bir bölüm okumak farklı. Yurt dışında da bir şansı olsun diyorsanız ingilizce bir bölüme gitmesi onun şansını çok arttırır.

1. nin nedenini bilmiyorum. Ama ingilizce hiç bir devlet üniversitesinde özel üniversitelerdeki kadar önemli ve gerekli olmuyor. Tabi bu bahsettiğim alanında lider devlet üniversiteleri ve özel üniversiteler. Odtüden hiç ingilizce konuşmadan mezun olan arkadaşlarım var.
Zaten bu %50 ingilizce %80 ingilizce olayları hikaye haberiniz olsun.

Sonuç olarak bilgisayar mühendisi olmak istiyorsa tekrar hazırlanması çok çok çok daha iyi olur onun için. Aksi halde üni hayatında ve sonrasında çok uğraşması, öne çıkması şansın ve torpilin yanında olması lazım.

%20

otuz da fena değil istanbul için.

%25

ancak ise yuruyerek gidip geleceksen evet buyuk bir luks hem zaman hem para tasarrufu on numara.

%10. Ama ev ile iş arası 25 km.

iki kişiyiz bana düşen pay %30 bence mantıksız değil ama yoruyor :(

%27

Tek kisi icin %30 normal bence.

Ben de yuruyerek gidip geliyorum, ise yakin olmak cok buyuk rahatlik.

bireysel olarak %40 gömüyorum ama evliyim. totale vurunca % 15 gibi bir oran çıkıyor. işim için 1,5 saat önceden kalkıyorum, servis falan.

%10

Ankara'dayım. %15

istanbul'da kira + aidat %30'a kadar normal bence. ben de işe yakın bir yerde ev tutmak istiyorum. şöyle 1+1, havuzlu mavuzlu rezidanslarda tutarsam aidat ile beraber %20-%25 gibi olacak.

%5 ama ev, isyerine 50 km.
Yürüyerek gidip gelmek isterdim %30a razı olup..

%50 - kredi ödüyorum.

%18, İstanbul. İşim merkezi bir yerde olsaydı maaşımın %30'unu kiraya verip işe yakın oturmayı tabii ki tercih ederdim.

%10-%15 arası değişiyor.
vergi dilimi

yuzde 15iydi. simdi yuzde 5i.

%50 :(

Abi ihtiyacın olmayan bir şeyi neden alıyorsun ki?

Genel bilinenlerden kastettiğim şeyler(iphone üzerinden tv'de film, dizi izlemek, fotoğrafları görüntülemek) için.

apple tv performansı nasıldır bimiyorum ama ben wi-fi üzerinden (AirDrop) Mac'e aktarmıştım telefon ekranını ve çok kötüydü. Tek amacın ekrana aktarmak ise gereksiz pahalı bir cihaz. Haa, itunes üzerinden film kiralar izlerim diyorsan o zaman al.

Alacaksan apple tv 4 al. 4. nesilden öncesi tam bir cöp ve cok ucuz alternatifleri var.
4. Nesil ile zincirlerini kirdilar ve app yükleme ve benzeri özellikler geldi.

hocam teknik olarak bilgim yok ama teknosa'dan alma bir şey yaw. ben 30 liraya bi kulaklık aldım, kapıdan çıktım çalışmadı anasını satayım. iade etmek istediğinde de edemiyorsun, sana o fiyat kadar bir çek veriyorlar. tekrar sadece teknosa'da harcamak zorundasın falan. çok uyuz bir yer. başka bir yerden al bence ama teknosadan alma. 30 liralık kulaklığa böyle yapan firma, 4000lik bilgisayara neler yapmaz.

lol @insan opusen hayvandir.
üşenmeyip ergen ergen verdiğin cevap için teşekkürler. azıcık zahmet edip okusaydın, sorunun 2015/2016 spesifikasyon farklılıkları değil, iki ürün arasındaki bariz fiyat farkının bu spek farklarına değip değmeyeceği olduğunu anlardın diye düşünüyorum. neyse, sözlük ahalisinden fazla şey bekliyoruz anlaşılan.

@hakim oynayin dedi: teşekkürler ama fiyat farkı çok bariz. 4177 nere, 5300, hatta 6300 nere, o yüzden genelde teknosa kapısına uğramasam da, bu fiyatlar cezbediyor açıkçası.

apple ürünlerinin nerden alındığından bağımsız olarak 2 yıl apple store garantisi var. sokaktan bulsan fatura tarihinden itibaren 2 yıl garantin olacak. o yüzden teknosa'dan alınır. early 2015 al bence. çok ciddi farklar yok ikisinin arasında.

edit: satın alımlar türkiye sınırları içerisinde olduğu sürece 2 yıl, aksi halde 1 yıl garanti oluyor.

@himmet dayi teşekkürler, zaten aynı şekilde düşünüyorum.

@karakteristik maalesef yanlış ürünün ekran görüntüsünü paylaşmışsın. macbook pro değil, macbook almayı düşünüyorum. macbook'un abd'de 1300 dolar+tax satılan versiyonu TR'de şu an 5309 TL.

ABD'de 1600 dolar+tax satılan versiyonuysa şu an 6300 TL. İşte bu cihazın 2015 versiyonunu 4200 TL'ye alıp almamaktan bahsediyoruz. ABD'den 1300 dolarlık versiyonu alsam bile vergisiz 4000 TL yapacak. ve harddisk 2015/2016 sırasında herhangi bir değişime uğramadı.

3. dünya ülkesi kısmına katılıyorum, orası başka :)

O 1300 dolar fiyatı vergisiz zaten. vergiyle beraber 1430 falan ediyor. Yine de ucuz gerçi ama diğer bilgiler yanlış aktarılmış. Macbook 2015 versiyonunda HDD yok zaten alayı SSD'li. Mid-2016 ile Early 2015 arasında da ciddi farklar yok.

iki cihaz arasında fark var, ilk cihazın internette gezinme sırasında bile kasıldığını duymuştum, (shiftdelete.net inceleme videosunda) ikincisi çok daha akıcı denmişti.
şahsi önerim macbook pro al, pro olmasına rağmen çok taşınabilir, çok ufak ve çok özellikli, hiç olmadı ipad pro al.
şahsen hiç alınmayacak apple ürünü: macbook.

Dondurmayı ağzına soktuğun sürece böyle bir problem olmaz bence.

yok.

Türkiye'de olmaz ancak Amerika gibi yerlerde olur böyle şeyler.

dondurmanın üzerinde çubuğu ağzınız dışında başka yerinize sokmayın yazmıyorsa bir şansın olabilir.

ay sonu gelince ben olmuş tam ahaha. o zaman kalemle oynarken burnuma girdi, çatalla oynarken gırtlağıma girdi falan diye de çeşitlendirilir. bi açık vardır mutlaka. adamın ya da kadının biri kendini asmış, ip kopmuş ipi üreten firmaya dava açıp kazanmıştı.

Denemeden bilemezsin panpa.


Ama deneme tabii, simdi bana da dava acarsin falan aman ha

Elbette açabilirsin, yasal hakkın sonuçta. Ama kazanamazsın, üstüne karşı tarafın dava giderlerini karşılarsın. Deneme.

Bi kolu boydan boya dövme olan memurlar var artık. Hayata başka bir amaçla başlamış ama sonuçta memur olmuş.

Bordo bereli olmayacaksan sıkıntı olmaz. Dövmeli devlet memuru var zaten bir ton.

Arkadasımın 1 tane vardı, ikinciyi yeni yaptırdı, kendisi ögretmen.

Cok abarti, farkli anlamlara gelebilecek gorunen yerde dovme yoksa sorun yok. Eskidendi onlar. Yavas da olsa insanlar bazi seyleri kabullenmeye basladi is hayatinda.

oh çok sevindim.
fil yutmuş boa yılanı yaptırmayı düşünüyorum bu arada :)

daha geçenlerde, su faturası ödemek için gittiğim binada, işlemlerimi yapan kızın dövmesi vardı sol bileğinde.
böyle, rengarenk bir yıldız yaptırmış. çokta şirin gözüküyordu hani.

öğretmen olacağım, dövmem var ve daha da yaptıracağım. sorun olmaz.

Kışlanın revirine gidip sağlıkçı subay ile görüşeceksin. O sana sevk çıkaracak. Gidip hastanede çıkarttıracaksın.

Nereye çıktığı fark etmez her şekilde veriliyor o izin.

Yurtdisina cikamam akademosyen olarak

kimse zorla bir yerde çalıştırılamaz +1

ANCAK!

Akademisyenlerin yurtdışına çıkışları zaten komple yasaklandı.
www.bloomberght.com

Siz ancak bordo renkli pasaport kullanarak yurtdışına çıkabilirsiniz. ABD'de çalışabilmek için de çalışma vizesi (H1-B olması lazım) ya da Green Card ya da direkt vatandaşlık almanız gerekiyor. Çalışma vizesi için de ABD'deki okulun size sponsor olması gerekiyor. Yine de akademisyen olduğunuz için yurtdışına çıkışınıza engel olabilirler.

Not: Bu bilgiler kesinlik içermez.

Jailbreak yoksa hacklenmemişsinizdir.

başvuruyu geri çekip tekrar başvur.

O seçenek eskiden mi vardı acaba kaldırmışlar sanki göremedim

Şimdi kontrol ettim, mobil uygulamasında Başvurularım altında görünen başvuruya girince en altta Başvurumu Geri çek diye bir bağlantı var.

ekran görüntüsü alıp yapsan olma mı? sonra gerekli yeri kesersin ya da lightshot gibi bir programla sadece istediğin bölgenin ekran görüntüsünü alıp eklesen?

@apocalypse o geldi benim aklıma ama çok mühim bi belgede kullanacağım için yapamam öyle ne yazik ki://

kopyala yapıştır ile değil, OCR programı ile word'e çevir. ABBYY FineReader gibi...

@himmet kanki okumadı denklemleri
var mı başkaaaaaaaaa?

buyersguide.macrumors.com

direk mac adıyla da cıkardılar birşey ama airin cok değişeceğini sanmıyorum. en fazla type-c usb girişine geçer o da ne kadar faydalı ne kadar gereksiz bilemeyeceğim. 2015 early aldım memnunum. bence beklemeye gerek yok. zaten ekstra bişeyler olursa fiyatıda ekstra ekstra katlı gelir.

evet yeni macbook çıktı fakat işlemcileri macbook air a göre daha kötü. o yüzden macbook air daha ağır basıyor.

illa mac olsun demiyorsan mac alma.
cok daha uygun fiyata aynı isi yapabilirsin.

macbook pro al ve retina display'in tadını çıkar.

şu an piyasadaki macbook air'larda direkt 8gb opsiyonu var. 4 yok eskisi gibi.

çok hardcore bir kullanım olmayacaksa air öneririm, gayet temiz bir alet. ama performans lazımsa farkını verip pro almak daha iyi.

işim gereği biraz performanslı bir bilgisayar gerekli. i7 işlemcili 8 gb ramlı modeli almayı düşünüyorum. aynı özelliklerde macbook pro almak istersem bin liradan fazla fark oluyor. buda gayet fazla.

hocam.
performans konusunda macbook olmayan iyi pc ler de var.
windows 7 yi cak.
iyi islemci
8 gb ram
ekran kartlı
1920 x 1080 ekranlı
ssd li ( kendin de takabilirsin sonradan - ssd li modeller pahalı olabilir )
böyle ayrı bir şey bak benim sana tavsiyem.
illa mac olmasına gerek yok ise.

Altyapı kaldırmasa bile kopmaması lazım. İnternet yavaşlayabilir ama kopması anormal. Bence daire içinde değil, daire dışındaki tesisatta problem var. TTNet aynısını bize söyledi diye 10 gün internetsiz kaldık. Sonra telefonda bir ton kayınca gelip yaptılar.

türk telekom 10 gb ekstra akk mi verdi gerçekten? Doğru mu bu?

Evet doğru sabah mesaj geldi bana da.

Ekstra amk değil ama ekstra 10 gb internet verdi.

Offf akk olacaktı mobildeyim :)

mobile mi 10 gb verdi dsl hizmetine mi :S

mobile değil dsl.

memur gelir piramitinin en altında olanlardan biri olduğu için gayet normal aslında.

memurluğu seçerken düşünmek lazım bunları, memurluğun olağan gidişatı.

Aramızda tüm memurları akp'li sanan dallamalar var.

Ülkede darbe teşebbüsü gibi gayet anormal bir durum söz konusu olduğu için izinlerin iptal olmasını normal karşılıyorum. Sağlıklı günlerden geçmiyoruz. Uçak biletlerinin bu denli pahalı olması da talep ile doğru orantılı olarak normal. Talep yüksek iken fiyatı üşersen talebi karşılayamazsın. Bu nedenle memurların yapması gereken alternatif ulaşım yöntemlerini seçmek. Yurtiçi ise otobüs, yurtdışı ise farklı uçuş firmalar gibi.

thy niye memura güzellik yapıyor yahu? yapıyorsa herkese yapsın.

pahalıysa dönmesin, versin istifayı, defolsun gitsin. çok da tırt.

Eniştem polis, teyzem ve kuzenlerimle en son altı yedi ay önce görüşmüştük. Dört gün önce buraya geldiler, izinlerin iptal edilmesi sebebiyle bu sabah tekrar doğuya gittiler. Hepimizin hevesi yarım kaldı. THY'yi bırakın, otobüs firmaları bile indirim yapmıyor çoğu zaman. Bu adamlar genellikle krizleri fırsatlara çevirmeyi tercih ediyorlar. Herkes şikayetçi ama devletin özel sektöre sınırlama koymasının pek mümkün olacağını sanmıyorum.

birkaç saat önce 4000 tllik amerika biletim 2000 tllik konferans ücretim yanıyor diyen bir duyurucu vardı, bu kadar etkili bir karar alıyorlarsa bir şekilde önceden yapılmış planlar için önlem almaları şarttı kesinlikle.

@babilbaligi
Geri cagirilanlar memurlar oldugu icin onlara guzellik yapsin THY diyor arkadas.

soru?

zaten bordo pasaportluymuşsunuz, sıkıntı olmaz büyük ihtimalle. sadece biraz erken gidin havalimanına.

annem öğretmen. dün mesaj gelmiş okuldan belge alarak çıkabilirsiniz diye ama o yeşil pasaportlu. bordo pasaport sahipleri için sgk bildirimi yeterli diye biliyorum..

devlet memuru görevlendirme yazısı almadan yurtdışına çıkamaz. okula gidin size bir yazı verecekler onunla çıkarsınız. yeşil pasaport için değil o gri, siyah yeşil bordo tüm devlet memurları için. sgk dökümü de özelde çalışanlar için.

sgk bildirimi zaten kişinin memur olmadığını göstermesi için isteniyor. memurların çıkışı yasaklandı, diğer vatandaşlara bi yaptırım yok. onun için sgk'dan kağıt istiyorlar.

öğretmen hariç memurlar çıkamıyor. örneğin ben :(

Öğretmen dahil hiç kimse cikamiyor malesef.Ben de öğretmenim biraz önce vsfglobal vize acentesini aradım hiç bir şekilde yeşil gri bordo pasaport farketmiyor yurtdışı cikislari yasak dediler.

Biktim artik bu stresten. Sabiha gokcene geldim burdaki pasaport polisi de bordo pasaportlulara sikinti yok dedi. Kimse bi sey bilmiyor. Gidip mi gorecegiz??

Yarın 11de sabihadan ucusum var aynı durumdayım(bordo pasaportlu öğretmen). Sabahtan gidip gorecegim artık. Haber veririm.

İnterrail tr grubuna bakın face'te, tonla paylaşım yaptılar havaalanından bugün. Her türlü bilgi, belge, genelge, dilekçe falan orada mevcut.

Sadece pasaport ve mobil uçuş belgesiyle uçağa bindim az önce. Başka bi belge istemediler.

Hundainin sitesinde kullanım kılavuzunda yazıyor.
www.hyundai.com

Mevcut lastiklerin üzerinde yazar lastik tibi, boyutu vs. Direkt lastikçiye giderseniz onlar da halledebilir.

3 gun once aldim lastiklerimi.

internetten piyasa fiyatinin cok altinda her gittim lastikci 120-140 arasi fiyat veriyordu.gittigidiyordan 90 liraya buldum 50 lira da takma parasi verdim hallettim

orjinal lastik boyutlarini ogren arastir.

hemen ilk lastikciye gitme

Lastiklerin ebadları lastiğin yanak kısmında yazar mesela 185/60/R14 bunun anlamı 185 cm lastiğin yer ile temas eden kısmı yani lastik izinin eni, 60 cm yanak kısmı yani lastiğin isminin ve ölçülerinin özelliklerinin yazdığı kısımdır. R14 ise 14 inch radius yani 14 inch çapındaki janta uygun demektir. Senin yapman gereken lastiğin yanak kısmındaki değerler ölçüsünde lastik almak. Continental bu konuda en zirvede yer alır sonra ise Goodyear,Michelin gibi gruplar gelir.

Kesinlikle michelin al. Gerisi bos

ne tarz zeka oyunu ise nonograms katana.

BBTAN

don't starve oyna, vakit geçer. serviste de oynamaya devam edersin.

2048

şimdilik bir engel yok. yarına ise allah kerim diyelim.

havalimanına erken git..

Pasaportun ne renk?

Bordo.

genelde ik sorar beklentiniz nedir diye. sen sorma bence

zaman zaman beklentiniz nedir diye sorulabiliyor. ancak sorulmamışsa konuyu açmak zannetmiyorum ki iyi bir etki yaratsın. eğer sorulmamışsa en son teklif aşamasında karşılıklı müzakere edilebilir.

sen sorma +1 beklentini zaten sorarlar. sormuyorlarsa da pazarlık olayı olacaksa tekliften sonra olur.

teklife kadar bilgi vermezler, isterseniz sorabilirsiniz ama gerçek anlamda kurumsal firmalarda bilgi verdiklerini görmedim.

Benim eski çalıştığım yerde görüşmeden önce bir form doldurtuyorlar. Orada ücret beklentisi de oluyor. Genelde ücret beklentisini sorarlar zaten.

ik sorar,
genelde görüşmenin sonuna doğru maaş olarak ne düşünüyorsunuz falan diye bir şekilde sorar.

Darbe olmadı ki? Yasal hakkının elinden alınabilmesi için anayasanın askıya alınması gerekir.

düşeyara=(aranacak değer;nerede aranacak;sütun numarası;yanlış)

i.hizliresim.com

çeker, en azından ing ve enparada çekiyor.

o sizin ayarınıza bağlı. birkaç seçenek var. "hesabımda para yoksa" bölümünün altında, kredi kartından çek ya da kredili hesaptan çek gibi bir seçeneği aktifleştirmeniz gerekebilir.

@himmet dayi internetten mi?

internet bankacılığında öyle bir menü bulamadım. bir de bankamatikten deneyeyim bakalım.

kaldırdı hocam o torrentleri. link falan hepsi kurbağa. yazar @hakim oynayin dedi

özelden attım hocam. dileyen arkadaşlar bu başlık altından isteyebilirler. linkler sürekli patladığı için yenilemek zorunda kalıyorum.

Deneme süresi sözleşmede belirtildiyse dilekçeyi bugün ver. Normalde Cumartesi günleri de çalışma gününden sayılabilir ama belli olmaz. İlla yarın mı vermen gerekiyor?

3) Verirler. Vermezlerse şikayet edip her türlü alırsın.

Ayrıca istifa ettikten sonra patronum olacak salak karının telefonlarını açmamayı düşünüyorum, bir sorun olur mu?

Patron olacak çirkef kadınla muhattap olmak istemiyorum

Bu arada sözleşme imzalamadım ben, direkt başladım. Bir tane iş güvenliği kağıdı imzaladım.

istifanı vereceğin kimse(ler) şirkette olduğu sürece sorun olacağını sanmıyorum. işçi mahkemeleri bakıyor o işlere. dava açarsın vermezlerse maaşını.

ihbar bildirmen gerekmez. ama bugün mesai bitiminde ver istifanı. maaşını alamazsan bas şikayeti.

vay arkadaş herkes yıkıcı. az yapıcı olun belki istifa edecek büyük problem yoktur. ani karar alıyosundur belki. az düşün iş bulmadıysan kesinlikle istifa etme.

yok yapıştır istifayı yok hiç bekleme yok beklediğin kabahat.

geleceği iyi hesap et. zor duruma düşmeden aşarsın umarım.

paran varsa her yer cennet. yoksa her yer cehennem. izmir istanbul çok farketmiyor. istanbulun küçüğü işte.

hele ki çocuk yapma fikriniz varsa, düşünmeyin taşının :') izmirden istanbula alışmak zor da, istanbuldan izmire alışmakta hiiç sıkıntı yaşamazsınız. tek eksiği var, sosyal etkinlik, konser vs. ona da değer.

@kelepir bir yeri cennet edecek para yok. normal maaş + ofis geliri ve az biraz da birikmiş var.

@freya bizim pek etkinlik kafamız yok ya. malız biraz bu konularda.

Ben sırf istanbul'daki trafikten, kalabalıktan kurtulmak için yine giderim izmir'e. Ayrıca canın mi sıkıldı? Atla arabaya, otobüse; haftasonu pansiyon kirala denize git. Istanbul'u mu özledin? Al bileti uygun saat ve güne git, gez gel.

Her şekilde izmir derim ben.

Ben izmir'den istanbul'a yeni gelmiş biri olarak şöyle söyleyeyim, buradaki arkadaş çevrem ve aldığım maaşı izmir'de bulsaydım kesinlikle gelmezdim. İstanbul benim için sosyal ve maddi açıdan daha iyi olduğu için geldim.

Sıcak faktörünü gözardı etmeyin.

kesinlikle izmir, istanbul'dan kaçmak için yer arıyor herkes. istanbulluyum doğma büyüme ama çalışan için bu kadar yıpratıcı bir şehir bilmiyorum. izmir'den gelen her arkadaşım geri dönmek istediğini ama iş olmadığı için dönemediklerini söylüyor.

İzmir metro bile olmayan bir köy (metro yer altından gider, hızlı gider). Ama sosyal tip değilsen fark etmez hatta İzmir daha iyi, nasılsa evden çıkmıyormuşsunuz.

her türlü İzmir hocam. Burası candır. Ulaşım olarak en fazla 1 saat yolda zamanın gider. Ben evden çıkıp işe metroyla 15 dakikada geliyorum. Sessiz sakin muhitlerimiz var oralardan tavsiyelerde bulunuruz.

izmirde buyuyup istanbula univ. icin gelip kalmis biri olarak; Izmir guzel ya. isin varsa yani. izmirle ilgili sonradan gelenlerin en sinir oldugu sey Izmir rahatligi, hallederiz yeeaa'cilik. o cok rahatsiz etmezse yasanir.

biraz gevşeklik var evet, onun haricinde ulaşım sıkıntı değil heryere bağlantısı olan izban ağı var. çok sessiz sakin güzel yerler var. her türlü izmir.

Tabii ki İzmir. Böyle bir fırsatıniz varsa değerlendirin derim. İzmir in ' güzelliklerinden' bahsetmeye bile lüzum yok. İstanbul' un stresi, her anlamda risk altında oluşu, kalabalığı vsvs bir ton negatif şey sayabiliriz.

Nasıl bir huzurdan bahsediyorsunuz?

Çamlıca'nın neresi? Aynı huzuru izmirde bulabilmeniz için semtleri iyi araştırmanız gerekiyor. Buradaki arkadaşlar da Çamlıca ve İzmirdeki semtlerini karşılaştırarak tavsiyede bulunmalı.

İstanbulda köprü geçmiyorsanız dramatik bir trafik olmuyor genelde, hatta belki de çok yakınsınız iş yerinize. İzmirde çamlıca ortamını yakaladığınız yerle, çalıştığınız yerin mesafesi önemli.

Yaz aylarındaki sıcağı da göz önünde bulundurun. Verdiğiniz bilgiler çok kısıtlı, şehir değiştirme için bir sürü kriter olabilir.

Son olarak keşke bu araştırmayı tercihlerden önce yapsaydınız, şimdi bir insanın hayallerini karartmaktan bahsediyorsunuz. Yazık oluyor böyle.

istanbul'a ozellikle baglayan bir sey yoksa kesinlikle izmir.

izmir çok sıkıcı geliyor bana. bunda biz izmirliyiz diye hava atan izmirlilerin payı çok fazla. şişirilmiş bir balon, içi boş yani.
hem zaten otobüsle uçakla gideceksek bi yerlere mardin'de kars'ta çalışalım. oradan da uçak var nasılsa istanbula. teallam

bu arada çamlıcada çalışacaksa anadolu yakasında oturursanız gayet de güzel olur. karşıyla işiniz de olmaz. istanbulun en mis yeri anadolu yakası bence.

E tabii biz genel olarak istanbul'da kanatlarımizi takarak seyahat ettiğimiz için otobüs, uçak kullanmak abes geliyor.

Benim anlatmaya çalıştığım şey istanbul'un çok uzak olmamasıydi. Ozlenirse ucakla 15 saat yol gitmeye gerek yok. Ayrıca izmir de kars olmadığı için, plajlara, doğal güzelliklere yakın sayıldığı için, istanbul'un gerekdiz kalabaligindan uzak, sakin ve büyükşehir statüsünde olduğu için gayet tercih edebilebilir.

Öncelikle şunu şöylemek isterim; İzmirde doğup büyüdüm ve üniversiteden mezun olana kadar izmirdeydim, 22 yaşıma kadar, sonrasında da 7 yıldır İstanbulda çalışıyorum.

Soruna gelince; bu tercih kişiden kişiye oldukça değişir, kişiye bağlıdır, bence izmirin en büyük avantajları;
-İstanbul'a kıyasla daha az kalabalık,
-Trafikte vakit geçirme süren daha az,
-İstanbul'a kıyasla çok abartılı olmasa da daha uygun fiyatlarla yaşarsın, bunu kiralık evde hissetmen daha kolay,
-Oturduğun semte göre değişmekle birlikte genel itibariyle daha güvenilir,
-İnsanlarla iletişime geçmekte sorun yaşamazsın, insanları gayet rahattır,
-Yaz aylarında her haftasonu sana bir deniz tatili olarak gelebilir, tatil ihtiyacı muhtemelen hissetmezsin, bilimum tatil yerlerine yakın,
-Doğa sever bir insansan yine lokasyon nedeniyle birçok alternatife sahipsin

Bence İstanbul'un avantajı;
-Herşey burada, aklına gelebilecek herşey, sportif, kültürel vb. tüm organizasyonlar burada,
-Yurtdışına vs gideceksen yolun bir kere İstanbul'dan geçer..

Sanırım İzmir'e gitmeniz mantıklı olur, bu da şahsi düşüncem, mutsuz olacağınızı hiç zannetmiyorum.

ben de izmirliyim 16 yıldır istanbul'da yaşıyorum . ailem izmir'de olduğundan sürekli gidip geliyorum. bence istanbul'dan izmir'e gitmenin hiçbir eksisi olmayacaktır . hatta dönmek istemezsiniz . benim köyüm diye demiyorum arkadaşlarımdan gören aşık oluyor izmirime .

aslında başkan olabilmek için halk neye evet diyecekse onu sunuyor
kim seçilirse seçilsin değişen bir şey olmayacak

ben abd li olsam trumpı seçerdim. büyük ihtimal başkan olcak. müslümanların batıda patlayan her canlı bombası trumpa oy olarak dönüyor.

Trump'ın başkan olacağı falan yok öncelikle, Hillary olacak.

Evet katılıyorum sana, adamı öcü gibi görüyor herkes.

Bir amerikalı arkadaşımın dediğine göre, aslında diğer başkan adayları da trump kafasında ama politik olmak için ılımlı konuşuyorlar. Trump direk açık açık söylüyor.
Sanders bile Hillary yi endorse ettiğine göre, trump biraz zor başkan olur.

konuyla alakalı: medium.com

Trump'ın siyasi politikası demokrat kesimin yanına yaklaşamayacağı bir çizgide. O yüzden Clinton gibi yılların bürokratını alt edebilmesi için bu tarz uç politikalar üretip duruyor.

Yalnız Trump büyük ihtimalle başkan falan olmayacak. Başkanlığı asıl yarışı Sanders ve Clinton arasında gibiydi. Yani demokrat parti içinde kim öne çıkarsa o başkan olacak gözüyle baktım ben hep. Sanders da sosyalist diyemeyeceğimiz ama yine de sola yakın politikalar ile özellikle gençler arasında biraz öne çıkar gibi oldu. Sonradan gördük ki Clinton baya bi farkla önde. O yüzden Sanders ona destek olmayı tercih etti (zaten parti içi çekişme genelde bu şekilde sonlanıyor, adaylardan biri başkan adayı olurken diğeri de önemli bir göreve geliyor. Clinton daha önce dış işleri bakanı olmuştu)

Başkanlık seçiminde de benzer şekilde Clinton açık ara farkla başkan olacak bana göre.

ya ben başkan olup olamayacağı olayında değilim.

niye trump canavar?

adam diyor ki; ırakta, afganistanda, ortadoğunun diğer ülkelerinde tek bir amerikan askeri bile bırakmayacam. meksike körfeziyle de uğraşmayacam. hiçbirinizle ilgilenmiyorum, ben amerikalıyım ama siz de benim ülkeme gelmeyin, diyor.

bu söylem niçin canavarca?

yıllarca ortadoğulular "defol amerika" diyip duruyordu, adam defolucam diyor. ama siz de gelmeyin diye yineliyor. e daha ne?

işin aslını bilemiyorum ama trumpın hem cinsiyetçi hem ırkçı söylemlerini her yerde bulabilirsin. adam için erkek beyaz ve amerikalı olmayan her canlı böcekle aynı seviyede. arada düzgün konuşur gibi olsa da asla toparlayamıyor. aynı rte gibi kısa sürelerde birbirinin tam tersi beyanlarının olduğu vidyolar var komikli bir bak istersen, mesela 10 temmuzda kaliforniyalılar iğrençtir inşallah ölürler demiş 17 temmuzda kaliforniya benim canımdır, en çok faydayı onlar görecek demiş vs. adamın oy oranı = amerikalıların kekoluk oranı olarak görüyorum ben. yani senin dediğin gibi kendimizle ilgilenelim diyor ama ordan kastı bile tüm amerika değil.

@freya,

ben ynalış mı biliyrum bilmiyorum ama siyahilere karşıhiçbir karşı tutumu olmadı?

adam sadece göçmen düşmanı. yani dünyanın geri kalanının 10 yıl içinde olacağı şey.

trump mı canavar hillary mi orası tartışılır hocam. trump klasik sağ söylemlerle insanları göçmenler yüzünden işleri evleri olmadığına ve güvende olmadıklarına ikna etmiş, öbürü ise hala 'demokrasi ihracı' derdinde. trump seçilemeyecek, seçilmemesi için her şeyi yapacaklar ama biri birinden iyi değil ikisi de çöp.

oturup trumpı takip etmiyorum maalesef bu konunda derin bilgim yok o yüzden, ama izlediğim kadarıyla büyük bir şaka olmalı bence adaylığı bile. bir race e özel nefret beslememesi de genel ırkçılığını değiştirmiyor. + cinsiyetçiliği

@freya,

bence söylemlerine fazla bakmadığın için ırkçı ve cinsiyetçi gözüküyor sana.
aslında ben ne ırkçı ne cinsiyetçi bir söylemini duymadım pek. türkiyede pek sevilmiyor çünkü adamda islamofobi var. o da zaten bomba fobisi gibi bişi.

Amerikalı olsam Trump'a oy verirdim.

Gerçi gene Trump kazansın istiyorum Müslümanlara olan nefretinden dolayı :D Yok öyle Amerika'nın göbeğinde yaşayıp '' Allah Amerikayı yok edecek Şeriat gelecek '' demek umarım Başkan olup alayını o boktan çöle geri yollar.

@tchuck;

"ben ynalış mı biliyrum bilmiyorum ama siyahilere karşıhiçbir karşı tutumu olmadı?"

Yanlış biliyorsun. Adam kendi plazasında siyahilerin çalıştığını ve bu durumdan nefret ettiğini ve tembelliğin siyahilerin karakterinde olduğunu açık açık söylemiş birisi. Adamın doğasında ırkçılık var zaten. Zamanında siyahilere ev kiralamadığı da bilinen bir gerçek, arşivlerde kayıtları mevcut. Yani ortada seçim meçim, Clinton'ın arkasındaki medya gücü falan yokken yapılan haberler bunlar, tarihli marihli ortada hepsi. Onun dışında bir parkta tecavüz vakası olmuştu. 5 siyahinin bir kadını tecavüz ettiği iddia edildi. Bu olayın hemen ardından Trump "bunları asın amk" diye coştu. Daha sonra dna testiyle beş siyahinin olayla hiçbir alakası olmadığı ortaya çıktı. Trump bunu bilmesine karşın "lan beş zencinin parkta ne işi vardı o zaman" diye çıkışmaya devam etti. Gerçi dna nedir ondan bile haberi yoktur cahilin. Ya her şeyi geçtim Ku Klux Klan'ın trump'ı desteklediğini açıklaması bile bir şeyleri anlatmalı diye düşünüyorum.

Adamın sağlıklı insana ait olamayacak kadar fantastik demeçleri mevcut. Ciddi anlamda aptal bir herif, üzerine uzun uzun yazmak bile gereksiz. Erdoğan destekçisiyle Trump destekçisi arasında hiçbir fark yok. Olayları ele alış şekilleri falan çok benziyor.

Ha bir de sadece Türkiye'dekiler değil, sağlıklı düşünebilen her insan adamdan nefret ediyor. Ben kendim islam düşmanıyım. Buna göre sevmem gerekiyor değil mi bu malı? Alakası yok. Abd'de din düşmanı bi dünya insan adama karşıt konumda.

tchuck söylediklerinin altına imzamı atarım.
clinton dışişleri bakanlığı döneminde bizim davutoğlu gibi ortadoğu'nun içine etmekten başka bir iş yapmadı. kişisel mailleşmelerinde "israil'in güvenliği için esad'ın gitmesi gerektiği"ni söylediği ortaya çıktı. o kadar teröristin suriye'ye doldurulması son tahlilde israil'in güvenlik politikalarıyla ilgiliydi. belki de iran ile nükleer anlaşmaya karşı çıkan israil'in elini güçlendirmek için suriye'yi, dolayısıyla lübnan hizbullah'ını güçlendirmek istediler. kısaca eli kanlı olan ve kana susamış olan trump değil clinton.

Yahu olm aşının otistik yaptığına inanan, ebola için Afrika'ya yardıma gitmiş doktorların geri dönmemesi ve bunun sonuçlarına katlanmaları gerektiğini söylemiş birisini yoldaş olarak görmek nedir :) Adam hasta amk. Bir yandan komik de tabii ama kendisine bu kadar destekçi bulması kaygı verici.

Ortadoguyu kendi haline birakacagini hic sanmiyorum:

www.youtube.com