Olabilecek en klasik çocuk.

Çocuğunuz dahi bence.

Gayet güzel çocugunuz var. Her çocugun mizacı davranışı huyu suyu farklı. Sizinkini pozitif olanlardan. Tabiki uzmanın da fikrini alın bence her aile belli aralıklarla almalı. Fakat ekran olayına dikkat edin. Olabildiğince minimum tutun. Legonun çok güzel setleri var. Faydalı ve yaratıcı oyuncaklar alın

ben de uzman değilim ama 2 yaşında bir kızım var.

Bana sorarsanız sizin durumunuz gayet iyi. Çocuğun özellikle ilgi duyduğu birşeylerin olması ayrıca sosyal olması bunlar gayet iyi şeyler. Asıl çocuğun içine kapanık olması, kimseyle konuşmaması sosyal olmaması vb şeyler istenmeyen durumlar. Çocuğun iletişime açık olması nörolojik gelişiminin gayet iyi olduğunu gösteriyor. Dediğim gibi uzman değilim doktorlardan duyduğumu söylüyorum.

Kendi kendine harfleri tanımaya başlaması, tabletten hoslanmaması mükemmel şeyler. Benim aynı yaştaki yeğenim steamden oyun indirecek neredeyse. :/

normal düz çocuk bence. ne güzel.
harfleri öğrendiyse okuma yazma da öğrenir bir kaç aya. ben de 3.5 yaşında öyle öğrenmiştim. belki o zaman destek olursunuz okulda sıkılmasın diye. onun haricinde normal çocuk.

Merhaba, çocuğunuz ilgi alanlarını belli etmeye başlamış. Bunları takip ederek onun ilgi ve bu konudaki becerilerini geliştirebilirsiniz.
Kendi başına oyalanması için çocuğun sıkılması gerek. Sıkılmasına aralıklarla izin verirseniz, -bu, çocuğunuzla ilgilenmeyin demek değil-o da kendini oyalamak için bir şeylerle meşgul olmayı öğrenecektir. Bu da bir süreçtir. Bu durum aynı zamanda; çocuğunuzun akranlarıyla vakit geçirmeye hazır olduğunun işaretidir. İlgi alanlarını göz önünde bulundurarak; çift dille eğitim yapan dpğa/orman okulları vb.ekolleri araştırabilirsiniz.
Son sorunuza gelirsek; negatif bir farklılık, eldeki bilgilere göre yok.

bizimki de vinçlere, iş makinelerine takmıştı o yaşlarda. 4 yaşına gelince vazgeçti. diğer saydıklarınız da hemen hemen gözlenen şeyler.

tek yapmanız gereken sabırla tüm sorduğu 'adı ne? nasıl? neden?' sorularına cevap vermeye devam etmek :)

Benim kardeşim o yaşlarda kartallara takmıştı. Çok saçma değil mi, hahah. Kartal çeşitleri, kartalların özellikleri, doğada kartalların bulunabileceği yerler, içimiz dışımız kartal olmuştu. Kendisine bir yerlerden kartal fotoğrafları resimleri bulup kolaj hazırlardı kartonlara. Çoğu özelliği o kadar benziyordu ki sizin çocuğunuza :) Şimdi büyüdü tabi. Çok normal olduğunu söyleyebilirim size şimdiki haline bakarak :)

Spesifik ilgi alanları olan çocuklara saygım ve sevgim var (ki çocuk seven biri değilim pek). Ben haritalara, bayraklara falan takıktım ki hâlâ öyleyim coğrafya nerdü biriyim. Bu ilgisini devam ettirirse çocuğun ileride bunu meslek hâline getirmesine izin verin. Çiçekçi de olur biyolog da ama bu alanda ilgisi devam ederse bırakın bu işi yapsın mutlu olsun. Severek yaptığı sürece başarılı olur zaten :)

Onun dışında bence de normal. Bizim arkadaşın oğlu da inşaat makinelerine falan takık, benim bilmediğim makinelerin özelliklerini sayıyor.

Bi arkadaşımın yeğeni vardı babası bomba imha uzmanıydı, çocuk patlayıcılar konusunda kimyasal düzeyde bilgi anlatıyodu toluen nasıl üretilir, patlayıcı nasıl yapılır diye ahahaha bu biraz ürkütücü ama 5 yaşında veletten inanılmaz bilgiler öğrenmiştim 2 saatte

Okumayı erken öğrenmesi bence iyi bi şey ben de 4 yaşımda öğrenmiştim. Okula erken başlatmayın ama, birinci sınıfta sıkılır muhabbetini yaşamadım hiç ki matematik kısmını da biliyodum yani tamamen sosyal aktivite olarak gidiyodum :D

3 yaş için yalnız kalmak istememesi oldukça doğal. Bizim de kızımız 4 yaşında ve çok az kendisi oyun oynar her zaman yanında birini ister - kedi gibi - bazen sadece aynı odada olmak bile yetiyor. Uzman değilim ama anlattığınız kadarıyla herşey normal. Profesyonel görüş alma ihtimaliniz varsa alın bence. Aşırı ilgi dışında spektrum emaresi yoksa bir problem yok gibi. Benim yeğenim var üniversite sınavına hazırlanıyor o spektrum içerisinde, öğrendiği şeyleri takıntılı bir şekilde detaylı öğrenir biraz dalgındır biraz da ilgi alanları standartın dışında kalırsa insanlara garip gelebiliyor ama bu da onun karakteri olarak oturdu bizde.
Küçükken tabi çok daha göze batıyordu saatlerce taşları / gezegenleri ezberlemeler falan ama sağlıklı ve normal bir birey oldu kendisi :)

3,5 yaşında kızım var. benzer şeyler biz de de mevcut. çocuklar bir şeylere ilgi duyup sonra sıkılabiliyorlar. grup halinde bağımsız oynama 4 yaş diye biliyorum.

Özel eğitimciyim. Eğer gelişimsel/davranışsal farklılıktan kastınız otizm vb spektrum ise eğer, yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla hayır, otizm belirtisi göstermiyor diyebilirim. Yalnız başına değil de birlikte bir şeyler yapmak istemesi de normal gayet. O yaşta yoğun ilgi ister çocuk.

Yerinde olsam cocugu botanik parka goturur cildirmasini izlerdim.

okul öncesi öğretmeniyim, çocuğunuz normal, sıradan bi çocuk. dönem dönem belli ilgi alanları oluyor ve onu derinlemesine öğrenmek istiyorlar. bu çok güzel bişey destekleyin. sınıfta bi çoçuğum vardı dinozorların her türlüsünü biliyordu. isimlerine dili dönmüyordu ama türlü türlü özelliklerini söylerdi şimdi fen lisesinde. bi öğrencim hayvan düşkünüydü. başka bi tanesi hot wheels delisiydi. bunlar normal. o dönem çocukları biraz trol davranışlar sergileyebiliyorlar çünkü süz onun annesisiniz ve sürekli berabersiniz. mizaç olarak da öyle olabilir. bi öğretmen arkadaşım vardı çocuğunun adını üst üste söyleyip dönüp bakmayınca bu çocuk otistik mi acaba diye çocuk psikiyatrına götürmüştü. doktor da hanımefendi çocuğu bıktırmışsınız adını söyleyince çocuk bi aksiyon olacağını sanır. adını söyleyip bişey olmadığını anlayınca adı söylenince bakmamayı tercih etmiş çocuk artık demiş. çok takılmayınca böyle şeylere. ve naçizane tavsiyem bol bol birlikte vakit geçirin. bazen sınırlarınızı da sinirlerinizi de zorluyordur eminim ki ama gelişimini gördükçe insan inanılmaz mutlu oluyor ve unutmayın ki bugünleri asla geri gelmeyecek.

Oğluma benzettim.
Zeka düzeyi yüksek olabilir.
Ne yazık ki gelişmemiş ülkelerde destek yok.
Yakında oğlunuz okumayı öğrenecek.
Tek yapabildiğimiz, tanıdık bir psikolog aracılığıyla zeka düzeyini belgelemek ve okula başlarken sınıf atlatmak oldu. Ne yazık ki sınıf atlatan okul da sorgulamaya izin vermeyen, sürekli çocuğu susturan ve ezen malum bir zihniyetteydi.
Nispeten iyi diye gittiğimiz okullar "ohooo, böyle çocuk çok geliyor" diye oğlumuzu geri çevirdi.
Burada da böyle yorum yapanlar var, inanmayın.
Ama bu toplum ve eğitim sistemi herkesi köreltiyor. Zeka düzeyi yüksek olanları da bir tornaya sokuyor, ortalama hale getiriyor.
Bilsem okullarını araştırdık. Matah gelmedi onlar da. Belki gelişmiş bir ülkede devamı gelirse, işe yarayabilir.
Keşke yurtdışında yaşamaya devam edebilseydiniz (yani Avrupa gibi düşündüm).
Biz bir miktar köreldik. Ama yine de empati, yaratıcılık, öğrenme hevesi devam ediyor. Aileye, özellikle anneye çok iş düşüyor desteklemek için. Bir de nispeten yabancı kökenli bir lise eğitimi çok fark ettiriyor.
Kolay gelsin.

Bulaşık makinesi yıkama performansı makine temizliğiyle ve deterjan kalitesiyle çok çok alakalı. Ben senelerdir altus marka ikinci el makine kullanıyorum. 10 yaşında falandır: aldığımdan beri en pahalı fairy marka deterjanı kullanıyorum. Filtresini ve su fıskiyesindeki delikleri parçaları çıkartıp düzenli temizlerim. Bu nedenle önce bi temizlemenizi öneririm. Ayrıca makinede tuz eksikse güzel yıkamaz buna da dikkat edin derim.
Kurutma için ben arçelik kullanıyorum. Memnunum. Eğer aşırı doldurmazsak kıyafetler çok buruşuk çıkmıyor. Nevresimler falan eğer düğmelerini kapatıp koyarsam buruşmuyor, serip kurutmuş gibi çıkıyor. Ama kırışık açma modu yalnızca makinede kuruturken ortaya çıkan ekstra kırışıklığı açıyor. Yoksa şöyle bi silkeleyip asıp kuruttuğunuz tshirtten daha az kırışık çıkmayacak. Ama sıcak sıcak çıkartıp katlarsanız özellikle ütü takıntınız yoksa giyebileceğiniz seviyeye getiriyor tshirtleri.
Bizim makinede çamaşırlar kuruduktan sonra siz alana kadar kırışmasın diye otomatik döndürme özelliği var. Yoksa sıcak kıyafetler üst üste binip buruşuyor. Bu da güzel bi özellik. Onun dışında pek bi özellik kullanmıyorum.

9 yıl önce arçelik'in 2 programlı modelini aldım hala gayet güzel temizliyor. Bulaşık makinasında öyle über bir teknoloji yok zaten, alttan üstten su püskürtüyor.

Kurutmayı ise geçen sene kampanya ile 3.000 TL ye grundig gdh 92 modelini almıştım gayet memnunum.

Çamaşır Makinası: KEsinlikle Electrolüx.
Kurutma Makinası: KEsinlikle Electrolüx.
Bulaşık MAkinası: Bosch

Özellikle bir tıkanma yoksa Bulaşık makineler oldukça basit makineler Su durula, Su durula dan fazla birşey yapmıyor alet. Pahalı tabletlere de para vermenize gerek yok BİM'deki tabletleri deneyebilirsiniz. Fark göreceğinizi düşünmüyorum.

Sağlam ve titiz adam bulamıyor olabilir.

Bunun dışında oto yıkama o kadar kolay bir iş değil. Yazın sıcakta güzel bir iş olabilir ama kışın elemanın bütün üstü başı ıslanıyor. Sürekli olarak değişmesi gerek.

İkincisi belirttiğim sağlam adam bulamamak. İşi bilmeyen arabaya hasar verebilir. Sonuçta elinde basınçlı tabanca var, el yatkınlığı gerek. Bunun dışında arabada gözlüğü, parfümü olan insan olabilir. Bunlar kaybolursa yıkamacıya büyük problem olur ve zarar etmeye başlar.

İşle alakası yok. Komik bir para ödeyip bütün kazancı cebe indirme derdinde muhtemelen vatandaş. Asgari ücret ve sigorta yapmayı servet ödemek zannediyor muhtemelen. 1500 2000 lira veririm dediği afganlardan bile zılgıtı yiyince sana afra tafra yapmış.

Çok da satıcının nedenin takılmamak gerektiğini düşünüyorum. Sadece alacak adam için ortalama bir neden sunmuş. "Eskisi kadar araba yıkamaya gelmiyorlar günü zor kurtarıyoruz şimdi gençler de oto yıkamacıda çalışmak istemiyor" diyemeyeceğine göre. Ortalama bir sebep yazıp muhtemelen "Neden satıyorsunuz ?" sorusuna cevap vermiş.

Malum sitede hobi olarak ilan gezerim arada sırada görüyorum devren kiralık iş yeri adam yazmış işi hazır günlük cirosu şöyle böyle e kardeşim satma o zaman. Ama tabi alakası yok.

Suriler artik o isleri yapmiyor demek istemis.

Turkler zaten maks 1 hafta calisip gider, igrenc bir is.
Kendi arabani bi kere yika zaten anlarsin.

Pek inandırıcı gelmedi bana,ben oto yıkamacılık yaptım ve küçük bir ilçede, hiç işi bilmeyene 1 günde öğretirsin.

Oto kuaförlerde çalışanların %99'u kayıtsız suriyeli ve afganlar oluyor genelde. Onlarda da en ufak bir hatada bir ton masraf çıkıyor, artı olarak kayıtsız olduklarından bugün gelir yarın gelmez, öteki gün gelir yine gelmez falan, günlük yevmiye ile çalışıyor yani. Kayıtlı olarak sgk'lı işçi çalıştırırsan da diğer oto yıkamalarla rekabet edemiyorsun anladığım kadarıyla fiyat olarak. O yüzden biraz pis bir iş, mafyatik olmak lazım biraz bu iş için

adını yazsan biz bakardık

cougar coin (ytd)

Likidite yok. Adresi ne tokenin? Suradan bak.
poocoin.app

poocoin ya da satıyor gibi yapıp aldığın fiyatı hatırlıyorsan kontrol edebilirsin.

0.000000000000044042 BNB per COUGAR

bscscan.com

bu coin ise fiyatı yukarıda yazdığım gibi
pancakeswapa 0x ile yazan sayısı yazarsan çıkıyor

ankaradaki özel hastanelerin bir kısmı 200 bir kısmı 300 alıyor. Dediğim tutar sürüntü testi için alınan tutar

Karşılamiyor. Ben 230 verdim cuma günü.

hazır kitler ve 70 tlye ondan yaptırın

hastaneye göre değişiyor bazıları 0 bazıları 500TL istiyor en iyisi arayıp sormak.

250 verdim ama pozitif çıkınca +2 test daha yapıldı. Onlar 735 tuttu. İstersem onları dışaıda yaptırıp getirebiliyordum ama hem daha çabuk olması için, hem de oranın temiz olması ve kalabalık olmamasından dolayı yine orada yaptırdım

3 hafta önce medical park pendik acile gittim. ateş şikayetim vardı. uygulama şöyle dediler; dr tahlil isterse ücret yok sadece 80 tl muayene ücreti alırız, yok eğer dr tahlil istemez ama siz yine de tahlil isterseniz 400 tl pcr test ücreti ve 80 tl muayene alırız dediler. dr'un yanına girdim, muayene etti ve öyküm covide uygun geldi ki pcr, kan tahlili ve tomografi istedi. çıkarken hiç para almadılar, hatırlatmama rağmen 80 tl muayeneyi de almadılar. uygulama böyle. bende gitmeden aradım, ama telefonda ücret bilgisi vermiyorlar. sonuç; pcr negatif çıktı ama tomografi sonucu pozitif olduğu için ilaç başladım ve 3 hafta karantina uyguladım. yani pcr sonucu çok da kesin değil.

hocam buradan geçen sene ufak bir sipariş vermiştim, sorunsuz gelmişti. ama yıllarca piyasada güven toplayıp sonra milleti dolandıran siteler de var. meblağ düşük olduğu için ben risk alıp satın almıştım zamanında. başka yerden bulamazsanız alın bence.

Dolandırıcılık yapmak için böyle ürünleri listeleyen bir site yapıp da uğraşacaklarını sanmıyorum, iletişim bilgileri de var adres telefon vs.

Haritadan adrese bakınca baya yerleşik büyük bir firma görünüyor, ben olsam hiç korkmadan veririm siparişi.

İnternette uygun fiyattan bulduğum sifon mekanizması - mobilya kayar kapı mekanizması - çocuğa oyuncak gibi ürünleri neredeyse tek seferlik kullanacak şekilde daha önce girmediğim sitelerden aldım herhangi bir problem de olmadı. Sizin arayarak bulduğunuz bir sitenin dolandırıcı olma ihtimali düşüktür. Tabi yine dikkatli olmakta fayda var. Sanal Kart vs.

Arkadaşların da dediği gibi sitedeki bilgileri ve google yorumları üzerinden kontrol edebilirsiniz.

hem kendi soruma cevap hem de ekstra bir bilgi olarak;

uygunparca.com'da ürün stokta kalmamıştı. aramaya devam ettiğimde onlineyedekparca.com diye bir site buldum, hakkında da çok fazla yorum vardı ve kötü yorum görmedim sanırım. bu yüzden buradan sipariş ettim. araba parçasından beyaz eşya parçasına kadar da her şey var galiba. dev hizmet!

m.bianet.org

kafa yapinin hic uyusmadigi biriyle mi evlendin yani?


kisisel gorusum bunlari soyleyen yobazdir ve hiyardir. evlenmeyi birak sosyal cevremde barindirmam.

@hot potato, bu konu dışında çok uyumluyduk. bu konudaki beklentileriyle ilgili birtakım işaretler vardı ama bu kadar katı olacağını bilemedim...

edit: aslında bu işaretleri gördüğümde ona sordum. "sen beni tanımıyor musun, katılmaz olur muyum" dedi. ben de tanıdığım kadarıyla %50-50 olmasa da %40-60 katılacağını düşündüm. hatta bu konuşmayı ona hatırlattığımda "sözümün arkasındayım ama her şeyi paylaşmak istediğini nerden bileyim" dedi. daha detaylı konuşmalıymışız.

Valla evlenmeden önce bunlarla karşılaşacağın bir durum olmuştur illaki, yani erkeğin böyle olduğunu anlamış olman lazımdı aileyi boşver

Yani boyle cetvelle kim ne kadar is yapti diye olcen biriyle ben de evlenmezdim acik soyleyim. Duydugunuz sevgi duzeyi yeterli degil demek ki yoksa muhtemelen balla borekle beslerdiniz ve kendinizi ustu kapali "ezilen kadin" pozisyonuna da sokmazdiniz. Aldiginiz maasin esitligine kadar dem vurmussunuz muhtemelen o adam sizin 100 misliniz kazanan bi fabrikator olsaydi tutumunuz degisecekti. Adam utusunu de yapiyor, kahvalti da hazirliyor, yer yer aksam yemegi de yapiyormus.

Bu arada 'kaynana' sozcugu birtek bana mi asiri kaba geliyor?

hot potato + 1.
Dünyanın sosyal yapısı gereği, söylemler ne olursa olsun ev işi öncelikle kadına kalıyor, bu gerçeği kabullenmiş de olsak sizinkilerinki biraz aşırı geldi bana.

bence de kocanı yeterince sevmiyorsun; daha ayak yıkama, boklu donları kirli sepetine atma ve tırnaklarını kesme işlerine bile gelmeden yan çizmişsin. adamın duygularıyla daha fazla oynamadan ayrıl, yazık resmen tanıyamamış seni hiç, kim bilir onu sevdiğini düşündü...

bas edit, erkegim. ve acikcasi bence bu isler maalesef kadina ait. en iyiyi sona sakladim.

esinize katiliyorum. yapmak istemiyorsaniz birini tutun. yine de en iyiyi sona sakladim.

evlenirken bunlari kabul etmistiniz. tamamdir.

@msb, eşit olmayacağım biriyle evlenmezdim. maaş belirtmem gereksiz olmuş olabilir ama aynı işi yapıyor olmamız, aynı mesaiyi yapmamız, aynı düzeyde yorulmamız önemli bir nokta diye düşünüyorum. seven kadın ballı börekle besliyor da seven erkek nasıl oluyor da işten BİRLİKTE dönüldüğünde salondaki koltuğa uzanıp "acıktım, yemek pişmedi mi daha" diye mutfağa seslenebiliyor?
kaynana ve koca sözcükleri bana da çok itici geliyor evet.

Çalışma saatleriniz nedir?

Ben eşimden çok sonra eve gelebilirdim. O da akşam yemeğimizi hazırlardı.

Yani belki siz önce geliyorsanız, sizin hazırlamanız mantıklıdır. Ama yani kurulan cümle biraz gereksiz ve ciddi mi?

Arada biz de bu tarz şakalar yaparız. Kayınvalidelerin söylediklerini çok önemseme derim ama eşitlik maaşla da olmaz yani o bakış açısını kaldırmanız gerek.

@makarnacanavarı, işe birlikte gidiyor, işten birlikte dönüyoruz..

Çok üzüldüm. Keşke evlenmek gibi ciddi bir işe kalkışmadan birlikte hayatı paylaşıp birbirinizi tanısaydınız. “Seven insan balla börekle besler” savunmasını da ciddiye alamıyorum. Aksine korkutucu buluyorum. Seven insan karşısındakinin hayatını kolaylaştırır. Ben olsaydım böyle bir birlikteliği devam ettirmezdim.

Sizin eşinizin ev işi yapacak kapasitesi var aslında. Kendi ütüsünü kendisi yapıyormuş. Ama neden size düzgün yardım etmiyor, ev işlerini paylaşmıyor onu anlamadım. Yani üşenmeyip ütü yapıp, elinden iş gelirken sizinle tartışması arasını bozmayı göze alması garip geldi.

Birde evlenmeden önce ne yapıyor ne yapamıyor bilmiyor musunuz? Yolun başında ev işlerine dair hiç konuşmadınız mı? Belki birbirinizin huyunu suyunu bilemeden, tanıyamadan evlenmişsinizdir. Siz ilk yıllarda ev işleri konusunda ciddi tavır almazsanız birkaç yıla işler daha kötü hal alır.

www.instagram.com

Evet, o zaman sıkıntı. En azından yemeği siz hazırlıyorsanız o da mutfağı toparlayabilmeli.

Söylediği cümle çok sıkıntı. Yani beyin yok gibi. Kusura bakma.

Ha ben senin yerinde olsam yapmam. Yemek hazırlamam. Menemen, yumurta, peynir, zeytin falan. İş yoruyor artık böyle diyebilirsin.

Ya da sadece kendi ütüsünü yapıyorsa sen de sadece kendine yemek yapabilirsin. Keyfi bilir.

Eşimin tek iyi özelliği böyle şeylerde yardımcı olması sanırım. Bulaşıklar ondadır mesela. Ütü ondadır. Sevmem ben bunları. Banyoyu yıkar. Kendiliğinden görev dağılımı oldu bizde. Siz de bu şekilde görev dağılımı yapabilirsiniz.

biraz mizahla karışık yazacağım:

eşin tam bir ataerkil yarı alfa ama beta erkek (çünkü ütü yapıyor). ya kılıbıklığa doğru ilerleyecek ve evdeki bütün işleri yapacak ya da ayrılacaksınız. bu kılıbıklık arkadaş ve aile çevresinde sürekli aşağılanmasına neden olacak. aile dedikodularının baş kahramanı olacak.

ayrıca senin çocuk yapmanı isteyecek ve sonrasında da işe dönme istersen diyecek. sonra sana tüm işleri kitleyecek.

böyle adamlarla başa çıkma metodu hem işten ayrılmak hem de yardımcı tutmaktır. keyfine bak bacım kariyer falan hikaye bana şimdi bakacak bir koca bulsam işi gücü bırakır evde otururum.

iyi ki yazmışım buraya, baya ümitsizliğe kapılmıştım.. şimdi biraz daha güçlü hissediyorum. güzel cevaplarınız için çok teşekkürler <3

Eşinizin bakışı elbette normal değil. Diğer özelliklerini bilmemekle beraber, pek kaliteli bir imaj yaratmıyor. Bu tarz sıkıntılar yaşamamak adına gerçekten kısa süre de olsa aynı evi paylaşmak fayda sağlıyor.

"evlenmeden önce bilmiyor muydunuz?" ya da "ailesiyle tanışınca anlamadınız mı?" gibi soruları geçiyorum, zaten birçok kişi yazmış.

bulaşık makinesine tabak koymak nasıl bir iş ki?
ziyafet sofrası hazırlamıyorsanız, iki kişinin salata malata derken beş tabağı çıksa, saniyenin onda biri falan sürüyor bir makineye tabak koymak.
evlilikte bunu şikayet konusu yapmak eşitlik, ev işinde ortak paylaşım falan konusu değil artık bence.
"o kadar kısa sürüyorsa o koysun" diyorsanız da, "hayatım şunu makineye koysana" diye eline tabak verdiğinizde "sen de ne biçim kadınsın?" diyeceğini sanmıyorum.
adam ütü yapıyor diyorsunuz, hiçbir şeye dokunmayan biri değil ki.

ama karşımdaki bunu tartışma ve eşitlik meselesi haline getirse, ben de "neden evlendin o zaman?" diye sorabilirdim.
yarın öbür gün çocuğunuz olacak, yaşlanacaksınız, birinizden biriniz hastalanacak vb.
evlilik böyle bir şey çünkü.
"bundan şikayet ediyorsa, yarın ne olacak?" diye düşünürüm.
artık yanındakinin önüne bir kase yemek koymak da zul gelmemeli insana.
kaldı ki, yemeği de arada bir yapıyormuş.

bunu bu şekilde hak arayışı ve benlik iddiası haline getirmek, "ben üç yaptım, sen beş yaptın" meselesi yapmak bence antipatik bir şey.

madem "çalışmak zorunda değilsin" diyor, yani sizin geliriniz olmasa da olur, o zaman haftada bir kadın tutun, temizliği o yapsın.
siz de rahat edin, o da rahat etsin.
yani illa adamın eline vileda vermek mi buradaki mesele?

kayınvalidenizin söylediği şey yersiz ve biraz bayağı ama işte dediğim gibi, bunlar "sen yapmadın, ben yaptım" tartışması haline gelirse, taraflar psikolojik olarak savunmaya geçer.
oğluna da biraz düşkünse, haddini de aşar.
ikisinin de söylemleri doğru değil ama normal.
burada "evlenmeden önce..." konusu devreye giriyor.

kendimi düşünüyorum.
karşımdaki bir şeyden şikayet ederse, "e ama..." derim.
ama "şunu şuraya koyar mısın?" dese, "tabi" der, dediğini yaparım.
insan psikolojisi böyle bir şey.
üslubunuzu değiştirmeyi deneyin.

bulaşık makinesine tabak dizmek, yemeği o akşam kimin yaptığı gibi şeyler evlilikte tartışmaya değecek şeyler değil bence.
umarım evlilik hayatınız boyunca tek deriniz bu olarak kalır.
"konu yemek ya da bulaşık değil, böyle demesi" diyorsanız da, yukarıda yazdığım gibi olayı tartışmaya çevirirseniz, taraflar kendini savunmaya geçer.
temel insan psikolojisi.

"ben üslubumu ona göre mi ayarlayacağım?" diyorsanız da, boşanın o zaman.
benim yazdıklarım bu deveyi gütmeye yönelik şeyler.
karşınızda böyle tepki veren biri varsa, dediğinizi yaptırmanın, iletişim kurmanın, çözüm bulmanın yolunu arayacak olan sizsiniz bu durumda maalesef.

@blatta+

Cevapların üzerine ekleyebileceğim pek bişey yok ama, bana da biraz haksız gibi geldin. Sorumluluk paylaşımını farkında olmadan rahatsız edici bir noktaya getirmiş olabilirsin. Eşinin tek yaptığı ütü kahvaltı vs. değildir, fazlası vardır ama sen zaten eşitliğe inandığın için gözüne gelmiyordur. "O zaman neden evlendin" ütüsünü kahvaltısını yapan adamın bulaşık tartışmasında söyleyeceği şey değil. Altı başka şeylerle doludur bu cümlenin.

ozdek +1

adam calismak zorunda degilsin demis zaten. ben yerinizde olsam hayatta calismam birakirim herif calissin, evi cekip cevirir arta kalan zamanimi da kuaforde gecirirdim ya, mis gibi.

su dunyaya hatun olarak gelmek varmis ya :)

Seven insan balla börekle besleyecekse, bunu sadece seven kadının değil seven erkeğin de böyle yapması lazım. İşe beraber git beraber dön ama eve gelince sen ayakları uzat yat kadın dinlenmeden yemeğe girişsin.

Buna alıştığında bu sefer her gün taze yemek isteyecek her gün sebze yemeği isteyecek her gün artacak istekleri.

Kaynananın bu şekilde konuşması da gayet kötü. Siz evlisiniz diye senin onların kültür ve kafa yapısına sahip olmanı bekleyemezler, bu karar senin kadar eşinin de kararıydı. Demek ki seni değiştirmeyi kafalarına koymuşlar.

Evli değilim ve hiç evlenmedim ama, sözüm parama geçmiyorsa boşanırdım ben bu adamdan. Çünkü dediğim gibi zaman geçtikçe ve istediğini aldıkça daha fazlasını isteyecek ve hayır dediğimde kötü ben olacam. Neden? Onlar öyleler diye, yani keyfî. Ağır bir şey bu.

Esiniz zamanla is yapmaya yanassa bile bu sefer pasif agresif modlara gecmesi olasi. Burada duzgun bir iletisim sart. Cani kimsenin gercekten istemedigi zaman yapilmamali.

Eşinizi seviyorsanız kurbağa taktiği izleyeceksiniz. Kurbağayı direk sıcak suya atarsan kaçar ama soğuk suya koyup, azar azar ısıtırsan kaçmaz...

Mesela bulaşıkları makinaya koy diyeceksiniz. Alıştırıp, 1-2 ay sonra başka bir şeye geçeceksiniz. Bazı erkekler böyle maalesef...



.

konu sahibesi eşini dinleyip işi bıraksa, tüm işleri o da yapsa, bu kafa yapısındaki biri o zaman der ki: 'sen tüm gün evdeydin, en çok ben yoruldum'. Adam işsiz kaldığında, temizlikçi olmadığında kadına destek olacak mı bu kafa yapısında birisisiyse? Kuzenim evlenince eşi işten ayrıldı, 3 hizmetçisi vardı. Evde yemek bile yapmazdı. Kocası iyi biri, kadına değer verir, bir sıkıntı çıkmadı.
Bir arkadaşımın eşi 1 yıl işsiz kaldı. Adam tüm gün evde olmasına rağmen bardak bile yıkamazdı. Kıza da bu senin görevin derdi. İşten sonra bir de ev toparlardı kız.

Kocanız evlenmeden önce aileleyle mi yaşıyordu? Hiç beraber yaşamadınız mı?

Öncelikle geçmiş olsun.
Eşiniz ciddi ciddi söylediğini düşündüğünüz şeyleri şaka yollu söylüyor olabilir mi ?
Yine de kayınvalidenizden sizin özelinizle ilgili paylaşmadığınız birşeyin cevabını alıyor olmanız oldukça yanlış siz oğluyla evlendiniz kendisiyle değil.

Evli ve birden fazla çocuklu biri olarak birçok arkadaşın da dediği gibi bir sürü sorumluluk o veya bu şekilde zaten sizin omuzlarınıza binecek. Ama daha çiftken bu aşamadaysanız lütfen buna katlanmayın ve siz de oturup konuşun gerekiyorsa da anlaşarak bitirin.

Birçok eski insan gibi bir kere evlendim bir şekilde devam eder çocuklarım için yaşarım ızdırabına dönmesin hayat sizin için.

herkes şaşırmış seni desteklemiş ancak türk erkeklerinin %99.9u bu şekilde zaten.
madem bu önemli kriter, ev işi yapan erkek bulunca kaçırmayın basın nikahı.
eğer ev işi yapmak istemiyorsan bir yardımcı tut, çevremdeki çoğu kadın böyle yapıyor. kocan yardım etmez, unut bunu. adam sana istersen çalışma, yeter ki ev iş yap demiş. klasik türk erkeği işte :)
bu duruma neden bu kadar şaşırılmış ben de ona şaşırıyorum.

Erkeklerin hiçbiri "aman hayat arkadaşım yorulmasın, beraberce yaparız" kafasında değil. Bunu cepte bilin. Aralarındaki tek fark kadın yardım isteyince yardım edenler ve yardım etmeyi tümden reddedenler. Eşiniz tümden reddetmiyormuş. Bu iyi bir başlangıç. Eşim de ben de çalışıyoruz. Eşim işten daha geç geliyor ve evin pek çok işi bana bakıyor. Benim eşim yardım etmeyi reddetmiyor, ancak ben yardım etmesini değil sorumluluk almasını istediğimde sıkıntı çıkıyor. Yavaş yavaş alıştırıyorum (18 senenin sonunda).
Bir; "çalışmak zorunda değilsin" lafını diyebilen birine haftalık temizlikçi ücrteti çok da koymasa gerek. Temizlik işlerini lütfen hemen bu kişiye devredin. Bu ödemeyi de eşiniz yapsın.
İki; gündelik yemek işlerini sohbet ederken beraber yapmayı alışkanlık haline getirin. Bu da beraberliğin bir parçası. Bazen insan işi yapmaya erinmiyor da kendisi iş yaparken eşinin içeride tv seyretmesi koyuyor. "Bu evin hizmetçisi miyim" duygusu pek fenadır. Bunu eşinizle açık konuşun
Üç; fazla titizlenmeyin. Her gün yerleri silmek, ya da mutfağın her daim pırıl pırıl olması şart değil. Temiz olsun yeter. Bir arkadaşım her mutfaktan çıktığında çaydanlık dahil her şeyini yıkıyor, yerleri silip öyle çıkıyordu. Gerek yok, canınızın kıymetini bilin.
Dört; aslında en başa yazılmalı belki. Bu tartışmaya kayınvalidenizi kesinlikle dahil etmeyin. Bu sizin kendi özeliniz. Eşinizi annesine şikayet etmeyin. Eşiniz sizi annesine şikayet ediyorsa çok ciddi konuşun. Bu konuda bile üslup "o zaman neden evlendin"e gidiyorsa bunun daha çocuğu var, işsizlik durumu var. Evin içindeki evde kalır.
Maalesef modernlik bu coğrafyada sadece görseldir.

Evde, birileri ev işinin, sadece kadın olduğunuz için sizin göreviniz olduğunu düşünüyor. Bir de üzerine, ekonomik özgürlüğünüzden vazgeçmenizi tavsiye ediyor. İleride, çok daha ileri gideceği belli.


Kusura bakmayın ama o evdeki kişi sizin 'eşiniz' değil, o oyunda beraber, yan yana değilsiniz.

Siz de oturup ciddi ciddi 'niye evlendiğinizi' bir düşünün ve tartışın evdekiyle.

Kadınlar, size yardım etmek zorunda değil erkekler. Yardım etmek, zaten bir sorumluluğu üstlenmiş birine gönlünden kopanı yapmak oluyor. 'Yardım' çok yanlış bir kelime.

Hocam ben anlamıyorum ki evlenmeden önce hiç mi görmedin bunları?

Neyse, bu kafa yapısındaki birini bu yaşında düzeltemezsin. Yol yakından boşan ya da onun sana atadığı rolü benimse. (bu kötü haber)


Cevapları okuyunca duruma komple acıdım:
Maaş farkı çok olan evliliklerde az kazananın hizmetçi olarak görüldüğünü, ütü yapmanın ve arada bir kahvaltı hazırlamanın "e yeter işte" diye algılandığını bilmiyordum. Doğulu bir baba ve batılı bir anne ile büyüdüm böyle bir tutum görmedim.

Kendisine ya da kadına saygısı olmayan kişiyle birlikte olmak zor. Onlarca farklı açıdan onlarca cevap gelmiş. Hangisi kafana daha çok yatarsa onunla ilerlersin. Ama bana annem şunu öğütledi:
İlk evlendiklerinde babam sorumsuzluğundan fatura filan ödemiyor annemden yapmasını bekliyormuş. Annem de sallamamış, evde elektrikler kesilmiş, sonrası hop babamın sorumluluğu.
Bir de anneannemden örnekliyorum:
Bir bayram sabahı dedemin takımını ütülerken dalgınlıkla yakıyor. Dedem 83 yaşında ödene kadar kendi ütüsünü kendi yapardı. Yemeği de kafasına göre bölüşürlerdi.

Özetle 1926 doğumlu adam ve 1960 doğumlu adam bu kafadaysa 2020lerde biraz daha farklı bakmak gerekiyor gibi düşünüyorum.

Ailemin kadınlarından öğrendiğim kadarıyla ben böyle yetiştiğim için "ehe çalışmayacaktıysan neden evlendin güzelim" leşliğini de sindirebileceğimi pek sanmıyorum.

ben olsam anında boşanırdım. ne olursa olsun. bakın buraya parmak basmak istiyorum, ne olursa olsun...

ekonomik bağımsızlığınız var, siz köle değilsiniz. lütfen kendinize bu muameleyi yaptırtmayın.

Timmie +1
Umarım hizmetçilik yapmaya devam etmiyorsunuzdur.

aile değişik ya da size uygun değil. Babam annem ev hanımı olduğu halde yardım ederdi, bize annemden çok baktığı oldu. O yüzden evlilikten önce tanıyamamış olabilirsiniz, çok üzüldüm ama bu saatten sonra düzelebileceğini hiç sanmıyorum .

içtenlikle cevap verirsem kocana karşı saldırgan olmam gerekir. ama burada seni suçlayanlara, nasıl görmedin canımcılara hak vermiyorum. işte görmüşsün, bazen karşıdaki insan kendini gizler, bazen sen göremezsin, ne yapalım olmuş. harika müneccimler olmak zorunda değiliz hakça olanı yaşayabilmek için.

ayrıl coco diyorum.

Çizmeye devam. Ne kadar çok çizersen o kadar ısınacaksın. Bunun hızlı bir yolu yok ne yazık ki. Ne kadar sürer muhtemelen bir ömür sürecek :)
Proporsiyona dikkat etmelisin çizimleri yaptıktan sonra çevirip farklı açılardan da bak.
Bütün bir objeyi ya şeklin tam olarak formunu tutturmak çok zaman alacak.

kopya çek başta, gerekirse kağıdının altına çıktı koy, manga üzerine bu şekilde kısa şekilde alışkanlık kazanırsın.

Doktorun söylemiş olması lazım ama sağlık sistemine otomatik düşüyor diye biliyorum rapor.
İzinli olduğun günde çalışmış olacaksın.

ben raporluyken işe gelen adamı kovuyorum, eve gönderiyorum.
çok istiyosa evden çalışsın. doktorun vardır bir bildiği istirahat verirken.

Şirketim olsa alırdım seni.

Hocam 2 gün raporun varsa dinlensen iyiydi ama içine sinmediyse gittiğinde kimse neden geldin demiyor.

raporu hastahaneden iptal ettir.

Her türden çözüme açığım. Bahsettiğiniz yöntemi nasıl yapabilirim?

Sanırım bu sadece gizlemeye yaradı. Aslında istediğim şey tam olarak şu: sadece isimleri göreyim, o isimle ilgili bilgi almak istediğimde sadece ona bir bölüm açılsın.

Pivot table ı kurcala yaparsın diye düşünüyorum. Orada grupla seçeneğinden yapılıyordu. Şu anda tam gözümün önüne getiremedim, kusura bakmayın.

Sanırım Pivot Table işime yarayacak. Çözebilirsem yazacağım. Teşekkür ederim.

data gruplamaya bakın derim.

support.office.com

Hazırladığın veriyi seçip CTRL + T ile tabloya dönüştür.
İstersen direk tablo halinde Slicer ekle ya da Pivot Tablosuna çevirip Slicer ekle slicer'da seçtiğin isimler için verileri tabloda görüyor olacaksın.

anlatabildin. kaçış noktası ne kadar uzaktaysa, daralması o kadar azalır.

Purkinje göz kararı mı olacak bu azalma her defasında aralığın ne kadar daralacaģını nasıl hesap edicez?

Dijital olarak aşağıdaki gibi bir düzende gidiyor.
i.hizliresim.com

esen onat- perspektif ve perspektifte gölge çizimi adlı kitabı tavsiye ederim.15 lira bişey olması lazım

kitap adı önermekten ileri gideyim görselde gördüklerini incelersen, aynısı yatay düzlemde de uygulanabilir. düzlemi farklı sayıda alanlara farklı yöntemlerle bölme anlatılmış. bence inceleyince çözersin sen. çözemezsen anlatırım.

i.hizliresim.com

Automator diyecektim şöyle birşey buldum ;
Applescript önermiş.
stackoverflow.com
Program olarak da ABetterFinderRename var imiş.

fotoğraf %100'den büyütülmüş sanırım bu şekilde birşey demek zor.
Sanki bir fırça darbesinden çok birden fazla işlem var gibi...

1. Hayır
2. Var IDE / Sata 'yı USB ye çeviren bir aparat ile bağlayabilirsin. ("Sata to USB" diye arayabilirsin.)

truecrypt yanlış hatırlamıyorsam içerisindeki buglardan ötürü güvenli olmaktan çıktı ve proje durdu, hz. google'da truecrypt decrpyt veya truecrypt crack vs. diye aratırsan bir takım makalelere ulaşman mümkün (tabii ki ingilizce) buradan edineceğin bilgilerle denebilirsin ancak indireceğin uygulama vs. için dikkatli olmanı öneriririm.

birde içerisindeki bilgilerin senin için önemini iyice tartıp çokda şaapmamak lazım diye bi bak derim, belki vaz geçersin.

yeni bir cmyk dosya yapıp oraya yapıştırıp elindeki çalışmayı da yeni bir CMYK düzenli dosyaya aktarmayı denedin mi ?
şeffaf bir şekilde gözüküyor vektör herhangi bir sıkıntı yok.

@hayyam ara,

tam olarak dediğini yaptım, bende de şeffaf görünüyor ama siyah beyaz görünüyor. stroke veya fill üzerinden renk değiştirmek için tıkladığımda vektörün renginde hiçbir değişiklik olmuyor.

Siyah beyaz görünüyorsa renk paleti grayscale'e dönüyor birşekilde.
Tekrar kontrol etmen lazım Şöyle => www.youtube.com

file > place kısmından indirdiğim vektörü cmyk renkli artboard'a embed edince düzeldi. ben davar gibi direk copy + paste yaptığımdan olmuyormuş :)

ama o şekilde yapınca bu sefer de illustrator inanılmaz yavaşladı. anlamadım.

Sadece görselin bulunduğu alan artboard içinde kalacak şekilde düzenleyebilirsin.

Dosyayı indirip baktım. Artboardlar zaten tam olarak çalışmayı kapsıyor, kenarda boşluk yok. Eğer siz ebatını değiştirmediyseniz ya da çalışmayı küçültüp yerini değiştirmediyseniz png düzgün çıkacaktır. Export ekranında o şekilde görünmesine takılmayın. Export penceresinde aşağıda use artboards seçeneğini seçerseniz, kenarlarda herhangi bir boşluk oluşmaz, artboard ne kadarsa o kadar alır png'yi.

Illustrator'de renklendirseniz ? Muhtemelen yeterli olmuyor çözünürlük ve scale ederken bozuluyor gibi en temizi vektörel çalışmak.

maalesef illustratorde çok hızlı değilim :/ bir de photoshopta seçim araçları iyi çalışıyor, bir sürü yeri hızlıca boyabiliyorum da elimdeki çizimde parçalar kesikliyse birleştirmesi zor oluyor ai'de

ne olmuş?

alt tarafta soldaki morluk sağdaki siyahlık hocam.

Evde ekrana yetişebilecek çocuk ya da kedi var mı ?
Yanlış görmüyorsam ekrandaki lekelenmeler basınç sebepli gibi geldi.
Direk ekrana ya da çerçeveye bir kuvvet uygulanmış olabilir.

onlar da yok. hatta sadece ben varım neredeyse :/

Sabah nihatla xurcuna ardından belki güçlü metenin programı. Akşam üstü 6da nihatla sivrisinek. Düzenli dinlemiyorum ama.

joyturk'te rabarba dinliyorum ama çoğu zaman podcast'ini. akşam 6-8 arası.

Radyo Fenomen.

Radyo Eksen ve Açık Radyo

sabah kent fm - arka koltuk
akşam joytürk - rabarba

bunların dışında rock fm artık olmadığı için bir tutunacak dal radyo eksen var.

sabahları ve akşamları iş ev yolunda nihat'ı dinliyorum.
ofiste ise radio.garden buradan dünyanın herhangi bir radyosunu açıyorum, genelde bbc falan oluyor maksat üç beş ingilizce kapalım.

ceyhun yılmaz show'u dinlemeye çalısıyorum. eskiden dinlerdim bakayım bu aralar ne konusuyor diye açıyorum.

podcast'te cenk ve erdem müebbet muhabbet
mesut süre'nin rabarba'sını da dinliyorum.

aragaz'ı arada dinliyorum.

eskiden yavuz'un minibüsü, matrax, nihat'la sivrisinek dinlerdim ama şimdi dinleyemiyorum.

aragaz

Nihat sırdar sabah iş yolunda akşam ev yolunda

Arabada pal station açıyorum sabahları. Onun dışında dinleniyorum bu aralar.

Metro fm
Show radyoydu galiba nihat sırdari dinliorm

Eksen Gülşah Güray (sabah)
Kentfm Metehan Mert Çakır - arka koltuk (sabah)
Show Nihat Sırdar (sabah akşam - reklamlardan bayınca diğerlerine random)
Joytürk Mesut Süre -rabarba ( Akşam - reklam yok ama müzikler saçma.. - bayınca random)

Sabah denk geldikçe kent fm, akşam eve geldikten sonra ise kıyı müzik

Kent Fm - sabahları arka koltuk. cuma, cumartesi akşamları diskotek.

Açık radyo.

Birazdan Dünyanın Cazı var, süper program. Her sabah Açık Gazete ve her akşam Açık Dergi dinliyorum kesin. Ek olarak Açık Bilinç, Kamusla Güreş, Gitaresk gibi programlara da bakıyorum ara ara.

radyo viva sabah 10 adem metan

rahat, arkada çalsın gibi bir kanal radyo voyage.

sabahları trt radyo 3 ya da (radyo 3 te opera falan varsa) trt nağme dinliyoruz, arabada eksen dinliyorum (muhabbetli program varsa kapatıyorum). arada nadiren de voyage açabiliyorum.

Radyo Eksen veya FG

şöyle bir hesaplayıcı var. doğru rakamları vermez muhtemelen ancak fikir verebilir.
socialblade.com

ben sadece izleyici tarafındayım ama türk yutubırlar google reklamları üzerinden aldıkları paranın az olduğundan şikayet ediyorlar. şurada birini videosu var, biraz uzun ama aşağı yukarı fikir verir sanırım. www.youtube.com

Reklamdan gelen para leblebi çekirdek.

Benim önceki yazdıklarıma bakın bu konuda.

Socialblade türk youtuberları için yanlış index, düzeltirsek, oradaki minimum değerin 6 ya da 10 da biri arasında. Yani orada 6000 lira diypsa minimum, 1000 ile 600 lira arası gelir.

en azından bir fikir versin. benim izlediğim 50k civarı aboneli bir youtuber aylık ortalama 90dolar kazanıyormuş kendisinin yalancısıyım. (youtube türkiye)

3binden fazla abonem var, izlenmem aylık 30binden fazla.

Gelir 20 Lira yaklaşık (4,5 -5 dolar)

bir arkadaşımın 100bin aboneli kanalı var, socialblade'de minimum-maksimum bir fiyat tahmini yapıyor. Orada benim gördüğüm minimum rakamın yarısından azmış kanalın izlenmeden kazandırdığı para.

bu arada türk youtuber'ların daha az kazandığını, reklam işinin daha gelişmiş olduğu mesela amerika'da daha çok kazanıldığını, kazanılacak paranın videonun özel bir müşteri kitlesine hitap edip etmeyeceğine bağlı olduğunu, kaç kişinin tıkladığına, skip ettiğine göre filan pek çok şeye göre değişiyor sanırım,

e bütün bu bilgilerden anladığım kadarıyla baya zor bi iş, geleceği yok, parası iyi değil, ne kasıyor bu millet onu anlamadım.

1 milyon izlenmeye 3-4bin getirdiğini söylemişti bir bilen kişi.

@sipsiyah i
Hiç teknoloji maliyeti ödemeden içerik üretmek ve video hazırlamak için alternatifsiz bir yer. Yoksa milyonluklar dışında kimse gösterim başı maliyet üzerinden hatrı sayılır para kazanmıyor. Zaten büyük video siteleri bile bu işten para kazanamıyorlar :)

@sipsiyah, youtube'dan değil, videolara aldıkları reklamlardan, sponsorlardan para kazanıyorlar.

4 bin civarı aboneyle 6 dolar kazanmış kanalım son 28 günde.

Bu değil mi ?
support.ts.fujitsu.com

Kafa gitmis. Aynen budur tenk yu.

Sabahları giyinirken hava durumunu soruyorum bazen. Onun dışında kullanmıyorum.

dışardayken kulaklıkla aramalarda kullanıyorum özellikle. x'i ara y'yi ara diyorum arıyor direkt. bazen saat kaç diye soruyorum. müzik dinlerken karışık çal, önceki şarkıyı çal, pilli bebek çal filan bişiler diyorum.

Araba surerken birisini arayacaksam pratik oluyor Hey Siri, X'i ara demek.

Onun disinda Google Now'i daha cok kullaniyorum ozellikle arama yaparken ya da yol tarifi alirken.

Ben kullanmıyorum normalde ama 1 saat kadar önce ekran kilitliyken 'youtoube'u aç' dedim, epey hızlı bir şekilde açtı. bundan sonra uygulama açarken kullanırım.

android kullandığım için siri kullanamıyorum ama google now(kullanmıyrum) vb. vb. bu tür sesli asistanların geleceği olduğunu düşünmüyorum.

dokunmanın tadı ayrı olduğu için kullanmıyorum.

Yorgunken, üşendiğimde falan özellikle not almak istediğim zamanlarda kullanıyorum.

Disarda kulaklik+1

Bir de yatinca alarm kurmayi falan unuttuysam, hey siri diye seslenip X'e alarm kur dedikten sonra bir hey siri daha ve rahatsiz etme moduna al demek icin kullaniyorum.

Telefonda arama yapmak için kullanıyorum sık sık, bana şu kişiyi ara diyorum, arıyor sağ olsun.

Alarmları kapatmak ve açmak için kullanıyorum çok pratik

Otomatik araba gaza basıyorsun gidiyor. (D)'ye ya da Auto'ya aldığını varsayıyorum.
Frene basıyorsun duruyor. Debriyaj olmadığı için gaz verince hızlanıyor gazdan ayağını çekince de yavaşlıyor.

İnsanları sarsmamak içinde belli bir durma mesafesinde frene aynı oranda basıp bekleyeceksin zamanla duracak. Her duruşta freni köklersen millet küfreder en önemlisi mesafe ve frene hafif dokunmak.

Aracı park ederken gaza basmana gerek yok. Eğer Hill Holder sistemi aktif değilse zaten freni bıraktığında araba gıdım gıdım gitmeye başlar yarım debriyajdaki gibi.

Otomatik arabada vites değiştirirken gibi bir durum yok. Yani ileri giderken yok. Onda da arabayı çalıştırdığında vites P'de olur her zaman. Frene basıp D'ye getirirsen ileri, R'ye getirirsen geri gider. D-R-P aralığında vites değiştirirken frene basıyorsun. Tek olayı bu.

Bunları bir şekilde hallediyorum aslinda da asıl sıkıntım gobeklerden dönerken ben hep vites kucultuyordum, aynı şekilde kırmızı ışıkta dururken de. Şimdi yavaş yavaş gaza basarak mi ilerleyecegim?

Vitesi düünmene gerek yok öncelikle vites ve debriyaj kullanmıyorsun geri kalan herşey aynı.
"Mesela vites degistirirken gaza iyice mi basmak gerekiyor?" yani biraz tuhaf bir soru olmuş zira manuel araçlarda da vites değiştirmek için gaza basmazsın (hatta gazdan ayağını çekersin), gaza bastığın veya basmadığın için vites değiştirmeya ihtiyaç duyarsın.

Araç duruyorken ayağını frenden çektiğinde gaza basmasan dahi araç 3-5 metre hareket ediyor kendiliğinden. Yani park ederken yada kısa mesafeler için gaza dokunmak yerine frenden ayağını çek yeterli. Auto hold filan varsa araçta bunu kapataman gerek önce.

Frene sert basarsan veya manuelden kalma alışkanlıkla debriyaja basmak için yeltenip freni köklersen millet zıplarda hoplarda :)

Göbekten dönerken hızlıysan frenle yvaşlayıp dön yavaşsan gaza hafif bas.
ilerlemek/ hızlanmak için gaz pedalı, yavaşlamak/durmak için fren pedalı. Thats all.

Otomatik arabada vites değiştiriken bir şey yapmana gerek yok. Adı üstünde otomatik. Gaza yüklenirsen tam tersine araç sollama yaptığını düşünürek vitesi arttırmaz. Hafifçe yavaşlamak için frene hafifçe basacaksın. Geri manevra yaperken çok dik bir yokuş vb. değilsen gaza basmana gerek yok. Frenden ayağını kaldırdığında rölanti devriyle yürür zaten. Vitesi istersen manuale alıp kendin ayarlayabiliyorsun, bunun sistemi şansızımanına göre değişir.

Son olarak kullandığın arabanın robotize şanzımanlı olduğu düşünüyorum. Gerçek otomatikte arabanın vites değiştirdiğini hissetmediğin için bunları düşünmüyorsun bile.

Zombi, suziki Swift araba. Robitize sanzimanli mi bilmiyorum ama babamın arabasında da aynı şeyi yapıyordum ben.

Sizinkini bilemiyorım ama birden hızlanmam gerekiyorsa ben gaza sonuna kadar basıp çekip tekrar basıyorum. O zaman üst vitese mi ne geçiyormuş yerinde mi kalıyormuş onu anlamadım ama çalışıyor. Yani aniden kendimi kurtarmam lazım, basılı tutarsam araba tekrar ivmelenmeden önce 2-3 sn kararsız kalıyor. O zaman iki kere basıyorum hemen hızlanıyor. Düze çevirip direksiyondan hızlanmak da bir seçenek ama işime gelmiyor.

Onun dışında vites değiştirmek için bir şey yapmıyorum. Her şeyi kendisi yapıyor. Sadece geri gidilecekse geriye takmak lazım tabi

Yavaşlarken frene hafifçe basacaksınız. Zamanla alışırsınız. Ayağınızı frenden kaldırırsanız yavaş yavaş gidiyor. Park işi öyle. Kavşakta da yavaşlayıp girersiniz.

otomatik arabada şu gaz olayını çözene kadar çok zorlanmıştım.
gazı kökleyince vites değil devir artıyor bende, normal basınca da devir arttıkça ilgili yerde vites de atıyor. her arabada öyledir herhalde.

göbeklerde falan gazı bırakıyorum kendi gidiyor yavaşlayarak. ayak frende bekliyorum durmak için.

gerçi ben düz hiç kullanmadığım için alışkanlık olmuş da olabilir bu tip refleksler. zamanla alışılıyor. ilk kullandığımda balataları 2 bin kmde bitirmiştim.

viteste P pozisyonu varsa araba otomatik (=tam otomatik, full otomatik, hep otomatik), P yok ama N pozisyonu varsa yari otomatik (robotize)

tam otomatik araclarda (P pozisyonu var) P disindaki herhangi bir viteste (D ya da R) ayagini frenden cektiginde kendi kendine ilerlemeye baslar.
yari otomatik araclarda (P pozisyonu yok) vites N'de iken (ki bos vites) ya da gaza basmadiginda yolun egimi yonune kayacaksa kayar, kayamiyorsa durur. (hill holder varsa bir sureligine kaymayabilir, arac o durumda senin gaza basmani beklerken senin yerine fren yapiyor oluyor)

bu genel bilgiler sordugun soruyu dogrudan cevaplamiyor ama yukaridaki cevaplari yorumlamana yardim edebilir.

Siz manuel kullanmasini da bilmiyormussunuz ki.

Gobeklerde ve isiklarda debriyaj he? Virajlar, gobekler debriyajla alinmaz. Aksine uygun devir/vites ile gaza basarak halledilir ki yola daha iyi tutunsun arabada. Isiklarda da debriyaja artik durma noktasina gelince basilir. Vites kuculte kuculte yavaslayip en son frene ve debriyaja basmalisiniz. Hem balatalara gereksiz yuk binmez, hem frenlemeniz daha iyi olur vs vs. Bunlar en temel bilgiler yahu. Ustalik gerektirmez.

Ben artik trafikte gordugum sacmaliklara kizmayacagim ya. En temel seyleri bile bilmeyen insanlar trafige cikiyor.

Evronos, yalnız direksiyon hocalari (1 tane de değil yani) göbekleri debriyaj kullanarak dönersen daha rahat dönersin diye anlattılar ki sahiden öyle. Bu sadece debriyaj kullanarak dön demek değil bu arada. Fren vs de kullanıyorum tabi ki.


Zaten usta şoförum diye bir iddiam yok. Bana öğretilen şekilde kullanıyorum, rahat ediyorum. Şimdiye kadar kimseye zarar vermediğim için de bir sorun göremiyorum.

viraj veya göbek dönerken debriyaja gerek yok aslında hatta çok yanlış bir kullanım bu. normalde olması gereken hafifçe gaz vererek aracın hız kaybetmemesini sağlamak.

sanırım direksiyon öğretmenleri işin kolayına kaçıyor.

Yazdigim cevabi okudum da cok agresif gorunuyor. Hic o kafada yazmamistim halbuki. Hatta kizdigim konular hakkinda hitabim size bile degildi :)

Kazasiz belasiz surusler.

Çok rahat oluyor. Yavaşlamak istersen gazı kesiyorsun ya da hafif fren yapıyorsun, hızlanmak istersen gazı köklğyorsun. Viraja girmeden önce gazı kesmek yetiyor gibi hissediyorsan gazı kesiyorsun, hızlı gidiyormuş gibi hissediyorsan frene basıyorsun. Çok net.

Geri geri çıkarken hızı grenle ayarlıyoruz. Debriyajla yaptığımız şeyin aynısını frenle yapınca oluyor. Çünkü arabayı kendi haline bırakınca boşa almış gbi gidiyor zaten. Çalıştırıp ne gaz ne fren yapmazsan ileri viteste ise ileriye yavaş yavaş, geri viteste ise geriye yavaş yavaş gidiyor. Böylece frenle çıkış hızı ayarlanabiliyor.

Otomatikte viteslik hiçbir şey olmuyor, kendi kendine artıp azalıyor bastığın gaza göre. Sol bacak rahat, kafa rahat.

@disq;

Kardeşim benim arabada hem P var hemde N :) o vakit ne oluyor peki?

@poseidon1 ha dogru ya tam otomatikte P yaninda N de olabiliyor bende de vardi :) N'yi hic kullanmadigim icin (ne zaman kullaniliyor? araba cekilirken mi?) unutmusum. tam otomatik herhalde sendeki.

N arabayı kaydırmak, bir sorun olduğunda yerinden itmek falan için kullanılır. Manueldeki BOŞ VİTES'tir.

P ise aracı hareketsiz tutan seçenektir. El freni de çekilerek kombo yapılır.

Arabanızın robotize olup olmadığını sadece arabanızın donanım ve özelliklerinden anlarsınız. Marka modele göre değişir. Ama ekseriyeti söyleyeyim; tam otomatik ya da çift kavrama otomatiklerde PNRDS/ D1-D2-D3 gibi şeyler görürsünüz. Yarı otomatik (robotize) şanzımanlarda A/M ve +/- gibi şeyler görürsünüz.

eğer darbeyi köşeden alırsa (ki genelde öyle olur) ekran koruyucular bir işe yaramaz. bunun önüne geçmek için iyi bir silikon kılıf alman gerekir.

bence ekran koruyucudan ziyade kılıf araştırmalısın.

teritori +1 ekran koruyucu değil de orjinal kılıfı gibi etrafını saran bir kılıf olması daha iyi olur.
O son zamanlarda herkese sattıkları kırılmaz ekran koruyucu camlar hiçbir işe yaramıyor takmayın taktırmayın :)

Arkadaşlar yardımınız için teşekkür ederim. Demek ki kırılma riskini minimuma indirmek için iyi bir kılıf almak gerekliymiş :)

Aslında ben orjinal apple ürünü olan deri kılıflardan almıştım ama ile yaramadı.

Bu arada ben yine de ekran koruyucu takayım diyorum, en azından çiziklere karşı faydası olur.

Varmıdır marka öneriniz=?

Ekran'da şu an en ucuz standart mat koruyucu var (6s plus). Bulabiliyorsan göz zevkine göre parlak bir koruyucu da taktırabilirsin. Benim bu konuda marka takıntım yok.

Son olarak ;
Ekran çizilmemesi , kırılmaması tamamen telefonun kullanımıyla alakalı bir durum. Telefon ivmeli olarak düşerse ve yüzey arnavut kaldırmı gibi girintili çıkıntılıysa kılıflı - kılıfsız ekran kırılacaktır. Kırılmıyor olması çok şanslı olduğunuzu gösterir sadece.

Yine cebinize ya da çantanıza koyarken telefona özel bir yere koymazsanız çizilmeler devam edecektir.

0,3 mm cam koruyucu taktım, markası yok. Aliexpress'te en çok satanlardan işte. Bir milyar kere düşürdüm telefonu bir şey olmadı. Cam kırıldı yenisini taktım. Kalın silikon kap al, darbeyi emer. 10 liraya ikisi gayet iyi korur.

@hayyam ara

işte en azından o çiziklerden oluşmasın diye ekran koruyucu alıcam. ama marka olarak hangisi en iyidir bilemedim, bulamadım. bulduklarıma güvenemedim.

@Lim5

abi bazı telefonların kendisi sağlam oluyor o yüzden kırılmamış olabilir mi acaba senin telefon?

misal bende iphone 4 varken 3 seneden fazla süre, aldığımdan itibaren kılıfsız ve ekran koruyucuz kullanmama ve hor kullanan bir insan olarak defalarca yere düşürmeme rağmen ekran falan kırılmamıştı.

ama bu iphone 7'leri cidden narin yapmışlar, pupa servistekiler de aynısını söyledi.

o yüzden özellikle bu ekran filminin sağlamı neyse onu arıyorum.

Hepsiburada da spigen marka ürünler satılıyor. Kullanmadım ama belli bir seviyede olduğu kesin. Şimdi baktım, %30 indirim yapıyor sepette. Bir bakın isterseniz.

www.hepsiburada.com

3.parti bir yazılımla yapılabilir ancak.

lightshot uygulaması mükemmel
pardom mouse u çıkartmıyor uygulama ama ok yazı vs eklemenize olanak sağlıyor.

hadi ya bir ayarı yokmuymuş :(

mouse imlecini neden istiyorsun? belirli bir noktayı göstermek için windows10 ekran alıntısı aracı iyi oluyor. o nedenle sordum.

bi programın kullanımıyla ilgili talimat hazırlıyorum mouse'un yeri önemli ekstra şeyler kullanmadan yapayım istemiştim :(

paintte olmaz ama photoshop varsa hazırladığın ekran görüntülerine arka planı şeffaf mouse cursor ü ekleyebilirsin.

mouse imlecinin internetten bi fotoğrafını bul, resmin üzerine yapıştır :)

not: paintte de yapılır bu dediğim.

Ben windows kullanmıyorum ama bende de çıkmadı imleç.
Bunun sebebini biri açıklayabilir mi?
Farkındalık yarattın yue.
@safepassage'ın dediği mantıklı geldi bana da. Paint programında yapabilirsin.

lightshot on numara beş yıldız uygulamadır. ayrıca ayarlarında imleci ekranda göster şeklinde ayarı var. tavsiye ederim.

www.gadwin.com
ya da support.microsoft.com

Veri sekmesinde Metni sütunlara dönüştür, sayıları ayırmana yardımcı olur ama alt alta için basit bir yöntem hatırlamıyorum.

oha ne kadar basitmiş :) teşekkürler.
alt alta ben alırım artık sorun değil o kadar da.

Alt alta alman için sağa doğru hepsini seç TRANSPOSE olarak yapıştır ;)

GPU renderı ya da Effect altında document render settings ile alakalı olabilir...

png olarak çıkarırken böyle bir şey yapıyor olabilir.

illustrator ekranında böyle bir sorun yoktur diye tahmin ediyorum?

@hayyam ara, luchetti


Daha render yapmadan, yani çalışma alanında da böyle gözüküyor. Programın crackli olmasıyla alakalı bir durum olabilir mi? Crackli olması ile de çok alaka kuramıyorum, çünkü yıllardır crackli kullanırım bu programları, daha önce böyle bir şeyle karşılaşmadım.

crackli olmasıyla alakalı bir şey değildir. bu sizin yaptığınız vektörel bir çizim değil mi, bitmap image filan değil?

Vektörel çizim, bitmap değil. Pen tool ile çizdim.

anladım, ben de baktım şimdi kendi bilgisayarımda, çok yakınlaştırınca tırtıklı gibi duruyor çizimler, ancak yakından bakmasam fark edemezdim bile, normal bir durumdur herhalde.

Çalan kişinin telefon numarasıyla polise gitseniz.

Bence çalan kişinin telefon hattını kapattırabilirsiniz. Savcılık ve polisle bir an önce görüşün.

selamlar,

polise çalıntı duyurusu yapmaya gittim pazartesi günü. ayrıca btk'dan imei çalıntıdır bildirimi yaptım.

numarayı göremiyorum ne yazık ki çalan kişinin. *** *** ** 12 şeklinde bir şey gözüküyor sadece. apple da göremiyormuş. ama araştırmaları sürüyor.

Selam. Boyle anlasilmaz. Tam cihazlari neyin kablosu nereye hangi porta giriyor yazman lazim. Ya da fotografta iş gorur.

Fotoğraf eklendi. Şimdiden teşekkürler.

telefon sisteminiz ne ? IP Telefon mu ? Santrali bulman lazım. Santral sistemi ile PRI arasındaki bağlantıyı kontrol etmen lazım. Superonline sorun yok dediyse PRI sorunsuz çalışıyordur. Bu da demektir ki senin santral sisteminde sıkıntı var.

hocam fotoğrafın kalitesi düşüş olmuş yaklaştıramadımda. Yanmıyor dediğin kabloda problem var o zaman. kabloyu tak çıkar bir oturtmaya çalış. olmazsa kablonun bağlı olduğu voip serverı kapatıp aç. O hattın ışığı turuncu dahi yanmıyorsa zaten cihaz kapanmış bile olabilir. o kabloyu takip edip öyle çözebilirsin.

Arkadaşlar teşekkürler aradaki beyaz unitenin elektrik kablosunu çıkarıp takınca ışıkları yanmaya başladı ve tadaa.

Bu arada Telefonda bu sıkıntıyı anlattığım teknik servis bizden 200 küsür + KDV bir fiyat istedi.
İnsanları anlamak zor hani gerçekten bir problem olsa tamam ama durup dururken olan birşey için telefonda yardım etmeyip yerinde servise 200TL yazmak anlam veremiyorum.

Tekrar teşekkürler.

burada önemli detay da şu:

büyük krediyi kapatmazsam, 3 sene boyunca elime bu şekilde toplu para mümkün değil geçmez ve onu 3 sene boyunca ödemek zorundayım demektir.

ama küçük borçları kapatmazsam; proje vs. alarak elime 1000-2000 3000tl falan fazla paralar geçebilir.
ve atıyorum kredi kartında ödenmemiş 3000tl borcum mu kaldı geçen aydan, o ay 2000tl lik proje aldım. pıt o parayla kredi kartını ödeyebilirim. veya işte bunun gibi, küçük borçları bir şekilde azaltarak ödeyebilirim. ama bilmiyorum ya.

borçların yüksek faizle tek bir yere yüklenmesi doğru mu değil mi emin olamıyorum.

büyük krediyi kapatmak = her ay bir şeyleri eksik ödeyip bir sonraki ay tam olarak ödemem gereken tutardan emin olamamak.

ıvır zıvırları kapatmak = her ay kira + borca 3000tl ayırıp ona göre harcama yapabilmek.

büyük krediyi kapatmak = 6000tl falan faiz zararı
küçük krediyi kapatmak emin değilim hiç faiz zararım hk. ama onda da bi 3000-4000tl faiz zararım vardır.

Bulunduğunuz duruma kendimi koydum böyle düşünerek yazıyorum, Elinizdeki mevcut paraya bu yazdıklarınız dışında ihtiyacınız yoksa, beklenmedik bir ihtiyaç çıkabilir bu ayrı, büyük olan krediyi kapatın,büyük krediyi kapatmazsanız oluşacak faiz zararınız 5000 tl'den fazla.

Büyük krediyi kapatın, aylık 4bin tl geliriniz olsa; eylül ekim aylarında bu 4 binle kredi kartlarının asgarileri dahil ödemelerinizi yapabiliyor musunuz ? Bu şekilde yetmiyorsa Kredili Mevduat Hesabı (Eksiye düşen hesabınızdan çekip kartın asgarisini veya tamamını yatırın) Kredi kartınızı ödemediğiniz için (Kredili mevduat kullandığınız için) edeceğiniz zararı anlatayım; 1000 tl kredi kartı için 1 aylık edeceğiniz zarar 30-35 tl arası olacaktır. Siz bu şekilde kredi kartlarından en fazla 2 ayda 100 tl zarar edersiniz.

Büyük krediyi kapattığınız için faizden 5000 Tl üzeri kurtuldunuz, 2 aylık zararınız göz ardı edilebilir.

KMH(kredili mevduat hesabınız yoksa)
kredi kartından taksitli nakit avans çekip tekrar kredi kartına yatırın, 1000 TL 9 ay taksitlinakit avans geri ödemesi 1125 TL olacaktır (Bankaların sabit 2,02 oranlı taksitli avansı baz alınmıştır.) Eğer elinizdeki kartlarda kampanyalı olan kart varsa ondan çekin daha az zarar edersiniz (Şu sıralar vakıfbank- garanti kampanya yapıyor, vakıfbank için siteyi ziyaret edebilir, garanti için bonus flaştan size özel, ayrıcalıklı tekliflerden kontrol edebilirsiniz).
Kafanıza takılan size uymayan bir durum varsa tekrar cevap yazmaktan memnuniyet duyarım..

Not: 2 ay sonrasında geliriniz artacağı düşünerek öneride bulundum, 2 ayda edeceğiniz zararı gelirinizin artmayabileceği her ay için lütfen çarpıp tutarları göz önünde bulundurun.

Edit: imla

Edit2: Rutin giderlerinizi kontrol etmekte zorluk çekmiyorsanız harcamalarınızı elinizdeki nakit yerine kartla yapın, elinizdeki nakiti karta borç ödemesi olarak kullanarak aylık edeceğiniz zararı azaltabilir, belkide sıfırlayabilirsiniz. Kredi kartı kullanarak harcamaları kontrol edemeyeceğinizi, gereğinden fazla harcayabileceğinizi düşünüyorsanız bu dediğimi göz ardı edin yapmayın.

bence sicak paranin bir kismini tutun
usd
Euro
altin
gibi bir yatirim aracında kalsin o

diğer kismini da ufaklardan başlayarak, kapatmaya baslayin.

elinize para geçtikçe de yine bir kismini mutlaka kenara atin.

sonra yeterli miktara ulaşınca da en buyugu kapatin.

ilk yapacağın iş kredi kartlarını sıfırlamak olmalı çünkü en yüksek faiz onlardan gelecektir. eylül ekimde gelirim 2000 lira kadar azalacak. bu durumda o aylar için ve hatta 1 ay da yedek olarak 6.000tl ayırmalısın. başlangıçta 18bin liran olduğunu düşünürsek şu an elinde 6 bin tl kadar daha kalmış olmalı.

kredi kartlarının asgarilerini öderim. eylül ekimden sonra da ne yapar eder sıfırlarım diyorsan büyük krediyi öde ama görünen şu an için bu hareketin seni sıkıntıya sokabileceği.

19.000'i kapat.

aylık 5900 sabit gider varsa, eylül ve ekim'de 4000 gelir ile çok sıkışacaksın, hatta batacaksın direkt. kredi ve kredi kartı borçları ödemeyi bırak, ne yiyip içeceksin?

bir de 3500 kira çok, daha uygun bir yer bul derim. Maaşın neredeyse %50'si kira, çok büyük rakam değil mi?

19 bin şimdilik dursun, kasımda büyük krediyi kapat.

Bütün kredi ödemelerini ve erken ödemelerini kontrol ederek en az yarısını kredilerin taksitlerini ödemede kullan böylece 4K'lık gelirini kompanse et. Ayrıca ne olur ne olmaz toplu paradan da 8-10K elinde kalmış olur.
Kısa bir süreliğine KK kullanmayı bırakmaya çalış ve en kısa sürede bütün borcunu aylık yüksek ödemelerle bitir.
Zaten bir kaç ay içerisinde o gelirle artıya çıkmış olacaksın.

Benzer bir yola girip çıkmışlığım var yüzde yüz çalışıyor. Ayrıca o kadar borcun varken 19K TL para da sana ait değil o yüzden toplu parayı hastalık vs gibi bir aciliyetle kullanmayacaksan sadece düşük gelirini kompanse etmek için kullan sonra da kurtul ondan :)

Bu arada 3.500 Kira diye birşey ben görmedim millet ne içiyor da okuyor yazılanları acep :D

3500'ü açıklarsan daha iyi yardımcı olabiliriz sanırım. o nedir arkadaş, Aksaray'da 1 oda mı tuttun, reis ile yanyana mı kalıyorsunuz nedir ?

arkadaşlar yanlış yazmış olabilriim. kiram 2000tl.

şuan durum şu:

2000tl kira,
300tl 10 aylık vadesi kalmış kredi
330tl vadesi yeni başlamış kredi
780tl vadesi 3 ay önce başlamış kredi
300tl öğrenim kredisi (21 ayı var)

-----

4000tl kredi kartı (gelecek dönemki borçlar dahil buna, yoksa ekstre 2000tl aslında)
2000tl kredi kartı (gelecek dönemki borçlar dahil buna, yoksa ekstre 900tl aslında)


aslında durumum bu.
250tl faturalar ve aidat.
yol, yemek vs. eklersek işte aylık giderimi görürüz.


sanki büyük krediyi kapatmam gerekiyor diye düşnüüyorum.

bu arada ağustos ve eylül aylarında gelirim 4000tl ye düşecek ama şuan 4700tl lik tahsilatım oldugunu da gördüm.

bu da ortalama 6000tl yapıyor diyebilirim benim gelirimi.

mazda3

Volvo s40 1.6D

@bir ileti paylastim,

dizelinin otomatigi yok :(

ben olmadığına inanıyorum.
Varsa beni de yazın listeye sahibinden ikinciyeni gezmedik yer kalmadı her kafadan ayrı ses çıkıyor.
Tecrübeli arkadaşlardan yardım rica ediyoruz :)

söylüyorum, hazır mısınız? 10 bin de cebinizde kalsın.

www.sahibinden.com

www.sahibinden.com

c4 confort plus al bagajı sedan kadar geniştir.

@babilbaligi
citroen, peugeot sevemedim gitti :(

@gonulcelen87
bu c4 guzele benziyor, arastirayim biraz. sanzuman, yakit vs.

@brkylmz: abi bi su iç, aynı mesajda psg grubunu sevmediğini, ama c4 sevdiğini söylemişsin.

zaten bu kafa karışıklığından ucuz bu arabalar, ucuz kalması da işime gelmiyor değil...

@babilbaligi
altina sonradan edit yapmamin sebebi o, "citroen sevmem ama bu c4 guzele benziyor" manasinda.

belki bir gun birileri burayi okur diye yazayim:

2013 fabrika cikis lpg'li honda civic aldik. honda candir :)

corolla'dan uzak dur. babamda 2011 dizel otomatiği var. yarı otomatik mmt şanzıman ve rezalet ötesi. yokuşlarda, trafikte ısınır. araba gitmiyor zaten.

ben olsam octavia alırdım. honda evet çok yakar ama octavia'dan daha iyidir. sırf yakıtı yüzünden octavia diyorum. yoksa gönlüm civic'te..

Hayırlı olsun kullandıktan sonra bir ara da ne yakıyor ne yapıyor yaz bari :D

Istanbul trafiginde (genelde sıkışık trafikte tem, ara mahalleler falan) 270 km yapti tuple. Uzun yolda 330-350yi gordu ama daha da arttirilabilir sanki. Biraz performansli geldim. (Depo 50-58 tl arasina doluyor)

Bu arada ben de 2011 1.3 CDTI bir Astra alacağım gibi duruyor :D

bize paslayin olum ekstralarinizi :D

ben de kimini paslamak istiyorum sağa sola aslında ama kimseye güvenemiyorum. proje aksar, revizeleri çok bulup yarıda bırakır, verilen parayı beğenmemeye karar verir vs. gibi bi sürü koşul var kendi müşterilerimin işini hiç almamak, alıp da yanlış kişiye döndürerek kötü intiba bırakmaktan daha iyi geliyor.

Cevap değil özür ama söylemem lazım.
Sana çok fena özeniyorum. Bir duyuru falan açsan böyle yol göstersen tavsiye falan versen ne bileyim çok şahane olur. Sırf şu freelance işi için web developer olmaya karar verdim o derece.

Biraz daha kapıyım işi rahatsız edicem seni yine. Para falan da gerek yok işi öğrenelim yeter.

Almanyadan sektöre baktigimda yazilim isi giderek freelancer yönüne kayiyor ve gelecekte yazilimcilarin büyük cogunlugu freelancer olacak diye düsünüyorum. Bunun nedenine gelince;

Sirketler acisindan: kendi calistigim sirketde ve bircok sirket de is yogunluguna göre sözlesmeli calisan bulundurmaktansa calisanlarinin büyük cogunlugunu freelancer olarak tutmayi tercih ediyor. Cünkü isler yogun ise daha cok insan katarsin ekibe. sözlesme sosyal haklar ile ugrasmazsin, proje bitince de isin biter. Bu bir bakimdan sirketlerin araba almak yerine filo sirketlerinden araba kiralamasina benziyor. daha pahali olsa da daha esnek. Iyi yazilimcilarla calisildiginda ve iyi bir mimari kuruldugunda uzun vadede daha karli.

Yazilimcilar acisindan: piyasada rekabet bizim lehimize isliyor, yapilacak is cok ama yazilimci az. Hele tecrübeli ve isi bilen yazilimci cok cok az. Mesela almanyada devlet bu yazilimci olmayi tesvik etse de piyasanin ihtiyacina yetismiyor is gücü. su anda calisitigim sirket Java ve Javascript pozisyonu icin 1 senedir calisma izni olan calisan arasa da bulamiyor. Durum böyle iken yani is bulmak daha kolay iken tecrübeli bir yazilimci sirket ile sözlesme imzalayip niye kendini ipotek etsin ki. Freelance olarak istedigi sirkette belli bir dönem calisir, begenmedigi bir proje olursa reddeder, kendini yorgun hissettiginde ya da uzun bir plani var ise ara verir. Yeter ki gecmis referansi iyi olsun, isi bilsin.

Bu nedenle Frankfurt gibi büyük sirketlerin oldugu sehirlerde yeni HR sirketleri kuruldu. Bunlar ellerinde yüzlerce yazilmci profili bulunduruyor cesitli uzmanliklara göre. Mesela Lufthansanin öneml bir proje icin bir yazilimciya ihtiyaci varsa bunlar ellerindeki database den o an icin hazir yazilimcilara bakip anlasiyor sonra Lufthansa ofisine gönderiyorlar. Ofiste sirketin diger calisanlari ve diger freelance yazilimcilar gibi masan bilgisayarin oluyor, ama proje bitince herkes birbirine tesekkür ediyor, yazilimci aylik maasini aliyor (bir cok durumda sözlesmeli olandan daha cok), sirket ise yeni bir projede görevlendiremedigi yazilimciya bos dursa da para ödemek zorunda kalmiyor. Ama bunda güven olayi ofiste calismak, uzaktan calisilan bir iste adam uzaktan calisacaksa o ülkeden degil cin ya da hindistandan yazilimci ile anlasiyor. Bu durum icin ise kalite standartlari iyi tanimlanmis isler uygun oluyor genelde..

durumun benimle ilgisi yok ki. şuan piyasadkai neredeyse bütün yazılımcılar (para kzanmak isteenler tabi) benimle aynı durumda.

şimdi şirket ismi vermeyim, en büyük yazılım şirketlerinden (ERP yazılımı) birinden 2 kişi hayatlarını freelance devam ettirmek için istifa etti geçenlerde. ordaki özlük haklarını siz tahmin edin, 7-8k dan aşağı maaş alanları yoktu, imkanlar gırla. ama piyasada nasıl bir yazılım açlığı varsa, adamlar işleri kendileri yürütmek için istifa ettiler. ki inanılmaz dolu insanlar bu dediklerim.

çok tuhaf işler dönüyor ve tam anlamlandıramıyorum.

Başka bir sektördeyim ben gerçi ama
freelancer'a iş verilen sektörlerde olay 3e ayrılıyor

1- kalite 0 iş yapanlar ve yaptıranlar. bunlar hep var.
2-kaliteli iş arayanlar. bunu arayan var ama yapan az. vallahi çok az. kaliteli iş yapan birisi olarak kabul gördüysen boş kalman çok zor.
3- aslında kaliteli iş yapan ama işin ticaretini, ederini bilmeyenler. bunlar mühedislerde çok yok. ben çeviri sektöründeyim dil edebiyatçıların genelde bu işlere kafası basmıyor. ve bunları sömürenler.

zaman geliyor sektör sıkışıyor. iş çok oluyor. kaliteli iş yapan zaten çok çok az kişi oluyor. ve daha önemlis sen ajanssın 10 birim iş çevirebiliyorsun 5 kadrolu elemanla 5 de freelancer olanlarla, diyelim birden 15 birim iş geldi eline..ne yapacaksın çat diye yeni, güvenilir freelancer nereden bulacaksın? elindekilere yükleniyorsun mecbur ya da işi reddediyorsun. ki türkiyede kolay kolay iş reddetmiyor hiç firmalar :) bir de insanlar önünü göremiyor sanırım. kestiremiyor ki ne kadar iş olur, kaç elemanla nasıl yapılır. biz kervanı yolda düzüyoruz.

@emrah,

dediğin her şeyi ben de farkediyorum aslında ve tuhaf geliyor her şeye rağmen.

sadece hindistan çin pazarına inanmıyorum. hindistan-çin pazarındaki yazılım işlerinde, 10 projeden 3 tanesini bitirtrebilirsen başarı sayarsın. adamlar projeye başlıyor, canı sıkılıyor bir daha ses soluk yok. projeye 3 kuruşla başlıyor, sonra ilerledikçe 3 kuruş az geliyor, bir daha ses soluk yok.

@ tchuck

ben kaliteli iş derken öyle yarıda bırakmamak, işten sonra takibini yapmak, kalite standartlarına uygun iş yapmak gibi tün öğeleri dahil ediyorum (bizim sektörde de aynısı)

bir de devamlılık var. freelancer'ım ama ben 5 senedir aralıksız aynı müşterilere çalışıyorum adamdan çok ben takip ediyorum işinin gelişim sürecini kadrolu eleman alsa benden aldığı verimi alamaz yemin ederim... adam beni bulacağını biliyor o işi senelerdir yaptığımı biliyor. ve bu tek işim. mesaiden kalan 2-3 saatle iş yetiştirmek gibi değil gerekirse uyumuyorum o işi yapıyorum.

Evet Hindistan ve Cin konsunda kesinlikle haklisin. Irkcilik yapmak istemem ama kültürel nedenlerden dolayi sanirim cok daginik calisiyorlar. Bitti diye teslim ettikleri isler asla tam olarak bitmis olmuyor. O nedenele cok isin oldugu ama cok kritik olmayan, testlerinin daha kolay yapildigi isleri veriyoruz hindistana genellikle. Mesela bir xml parser yazilacaktir ve is cok kritik degil ise veriyoruz, cünkü cok emek istiyor ama getirisi az, teslim ederlerse ödüyoruz paralarini. etmezler ise sirket icinde hallediyoruz. Ama kaliteli bir is olmasi önemli ise sirket icinde cözmek ya da sirket icinde calisan masasi olan kaliteli bir freelancer ile yapmak daha avantajli.

hindistan freelance konusunda çok da güvenilir değil bence, ben de istediğim verimi alamıyorum evet ucuz ama gönderdiğimiz proje ile gelen kodun özellikle front endin ya alakası olmuyor ya da özensizce yapılmış oluyor.

şirketler özlük vs konulardan kurtulmak için freelance i tercih etmeye basladılar ayrıca bu ara bütün şirketler için piyasa durgun dolayısıyla yatan elemana da para ödeyecek, freelance tercih ediyor haklı olarak.

duyuru içinde böyle freelance iş paslama dayanışması olabilir bence.

güzelde olabilir.

Eleman işi çok sıkıntılı.

İstekleri bitmiyor, yazılımcı/web'ciler çok maaş istiyor, verdiğiniz maaşın en az yarısı kadar vergi veriyorsunuz devlete vs. vs.

Sürekli güncellenmesi gereken bir yazılım/site yoksa ve güvenilir birini bulduysanız freelance daha mantıklı...

Selam tchuck bu arada Yazılım derken ?
Yazılım'ın her hangi bir ucu için de geçerli mi bu dediğin...

neyle ne yazıyorsunuz merak ettim.

İlk çalışma günü 4 ocak pazartesi. Yılbaşı ve noel tatiliyle beraber.

4unde geri gelecek herkes

firma da o büyük tatile girmiş olabilir zira bazı şirketler 7-8'ine kadar tatilde şu an. üretim durmuş fabrikalarda yani. firma hangi eyalette? b-w eyaletinde 6'sında da dini bir tatil var.

Selam ben de kısa bir süre Almanya'dayım arkadaşların belirttiği gibi. Bizde de 24'ünden itibaren insanlar yokoldu ama bazıları bu Pazartesi dönüyor bazıları Ocak'a kadar yoklar. Genelde de kıdemli insanlar çok daha uzun tatile çıkıyorlar gibi.

slice tool ile yapiliyor o isler.

ornek: youtu.be

resimler layer layer mi? öyleyse action oluşturup yapabilirsin, layer layer değil de bell bir nizam içindeyse (mesela her resmin boyutu aynı aradaki boşlukları aynı v.s) action oluşturup kesebilirsin teker teker

exportun altında layer comps to files olması lazım her bir resim ayrı layer ise işini görecektir.

telefondaki kameranın özelliklerini bağlı o.
ben lumia920 kullanıyorum, enstantene ayarı bile olduğu için istediğim tonu yakalayabiliyorum. eğer sende de varsa enstantene ile oynayabilirsin.

bir de telefonların mercekleri yansımalarda patlatabiliyor renkleri. çatıya güneş çok dik açı ile vuruyorsa bu sebeple parlamış olabilir.

güneşin akşama doğru yaklaştığı zamanı bekle.
gece modunu dene.
ıso değerini düşür.
emin olamadım ilk aklıma gelenler bunlar

neresi parlak çıkıyorsa oraya odakla. pozlamayı o noktadan yaparsa orada ışık patlamaz ama diğer yerler karanlık kalır.

Polarize filtre kullan.

fotoğrafı çektiğin saatlere bağlı, eğer öğlen ve güneş tepedeyken çekiyorsan çatıya netle ve iso değerini düşür.

iki tane fotoğraf çeksen mesela ?
Bİr tanesini üst taraftaki ışık dengesine diğerini de alttaraftaki ışık dengesine göre çeksen de sonra basitçe telefonda üst üste bindirsen ?

telefonda hdr çek(kaydetmeden önce oynamana izin veren yazılım bul bir tane, ya da sonradan shadow'ları düşürürsün çok açık gelirse),
kamerada raw çek.

ne ile cekersen cek fotograf cekilecek en kotu saatler gunesin dik geldigi zamanlr olacaktir. daha uygun saatte gidip bu fotografi cekersen sorun ortadan kalkar.
ikinci olarak golden hours olgusu soz konusu fotografta. fotograf isik oldugundan en iyi cekilen fotograflar golden hours da cekilir. www.golden-hour.com adresinde hesaplama seysi bile vardir = )

bence telefon ile çekilen fotoğraflarda en çok verim parçalı bulutlu havadan alınıyor, parçalı bulutlu havayı tercih et.
öğle saatlerini tercih etme, güneşi mümkünse arkana al.

artı olarak picasa programında dereceli tonlama ayarı var, o ayar ile fotoğrafın tümünü karartmak zorunda kalmadan sadece gözyüzünü biraz koyulaştırabilirsin.

şarj oluyor mu?

dün bilgisayarı açmak için ekranı kaldırdığımda hiçbir şey olmadı. şarjı bitti zannettim, fakat yandaki düğmeye bastım şarj full. sonra yine denedim olmadı. aynı seninki gibi ışık yanıp söndü. bir kaç defa denedim basılı tuttum bişiler yaptım açıldı. sen de bir denersin iyi olur.

çok klasik olacak ama, ekranın parlaklığını sıfıra indirmiş olabilir misin?

Şarj oluyor...
Bir çok şey deniyorum dün geceden beri ancak hiç bir hareket yok...
ekran parlaklığıyla ilgisi yok...

Ctrl+Cmd+Pwr basılı tut, belki bu olur

Aşağıdaki videodaki kombiansyonlardan sonra açılmıyorsa.
www.youtube.com
En kötü ihtimalle arkasını açıp bütün vidaları açıyoruz sonra pilin MBP ile bağlantısını sağlayan jack'ı söküyoruz biraz bekleyip tekrar takıyoruz tamamdır.

Bilgisayara güç kablosunu tak. Sonrasında eğer kapatabiliyorsan kapat. Sonrasında aşağıdaki linkte gösterilen tuşlara aynı aynda bas. Bilgisayar açılırsa aynı anda tuşları bırak. Bak bakalım nolcak.

cdn.osxdaily.com

Teşekkürler arkadaşlar.

Sorun çözüldü, şuan bilgisayarı kullanabiliyorum. Ancak hiç bir tuş kombinasyonu işe yaramadı. En son arka kapağı söküp, pil ile ram arasındaki soketi çıkarıp taktım açıldı.

İlanı belki başka arkadaşlara lazım olur diye silmiyorum.

selamlar.

bence o deliği genişletmek istersen komple kırarsın o kapağı.
başka bir çözüm bulman lazım.

orası sifonu çektiğimiz yer değil mi? ya da bastığımız.

onun o delikten geniş olması gerek zaten, su tankına deliğin üstünden bağlanmalı yani.

Sifona bastığımız yer evet ama işte o basma şeysi deliğin üstinden geçmiyore. Onun da fotosonu çektim ekliycem.

İki adet iç takım var; basmalı ve çekmeli. siz sanırım basmalı almışsınız. onu değişitirip çekmeli alırsanız sorun kalmaz. sakın ha seramiği delecem diye uğraşmayın.


www.visam.com.tr
www.visam.com.tr

iç takımı mı değiştirdiniz? benim de değiştirmem gerekiyor da gözüm yemiyor. tebrik etmek istedim.

@inheritance evet iç takımı değiştirdim, Eczacıbaşının Norm marka iç takımını aldım.

Ama eskiden beri biraz tamirata meraklıydım, komple bisiklet söküp takardım. Hatta çocukken mahalledeki teyzelerin davul fırınlarını tamir ederdim :)

Şurda videoları var.www.youtube.com

aynı sıkıntı bizde de var. çekmeliler çok eski usül diye çift basmalılardan aldım kapaksız kullanıyoruz şimdi. ilk başta üstüne örtü mörtü bişe uydururuz dedik kaldı öyle bi senedir. mermercilere falan da götürdük kimse elini sürmedi olmaz bu diye.

belki mermercilerde onu halledebilecek edevat vardır ama mermerciyi nereden bulacaksınız şimdi (mezarlık yanı olabilir belki), bulsanız da adam uğraşır mı, kazık fiyat çekmez mi?

ya da matkabı alıp ucuna aşındırıcı taşlardan takıp ufak ufak yontacaksınız. bu taşlarla ilgli link bulursam koyarım.

edit: www.egesan.com.tr yapı marketlerde ya da nalburda bulursunuz. belki oradaki elemanlar size yol da gösterebilirler.

Ben baktığımda farklı kapaklara uyumlu farklı iç takımlar ve onların yan sanayi ucuz ürünleri vardı. Biraz tersten gitmişsin sanki :/ O seramiği deldirmekle uğraşacağına kapağa uyumlu iç takım almak en ekonomik çözüm olacaktır.

teşekkürler Mr. Gates ama daha teknik bir açıklaması olabilecek var mıdır ?

pil vs çıkartıp takıp tekrar denenebilir. Bu arada belki ekran gelmiyordur laptop'tan hiç ses gelmiyor mu power tuşuna basınca ? Çok fazla olasılık var...

ya işe yarar bir bilgi mi bilmiyorum ama,
düştükten sonra açıldı direkt zaten, 5 dk sonra kapandı ve hiç açılmadı

burdan çözmesi zor sen şuradan yürü: www.google.com.tr

Selam Bu durum bütün bilgisayarlar kapalıyken ve sadece telefon wifi kullanırken de geçerli mi ?
Windows düşmanı biri olarak suçu o tarafa atmak istiyorum ama elimde herhangi bri bulgu yok.

malwarebites
adwcleaner
hitmanpro

bu üçüyle taratıp temizledikten sonra kurtuldum. hitmanpro en ayrıntılı temizleyen sanırım. ne önerdilerse uyguladım, bir şey kalmadı.

tabi - pcde geçerli bu. telefonlar için çözüm bulamadım.

hayyam ara - evet, yani modemden şüphelenme sebebim bundan dolayı zaten. neyle bağlanırsak bağlanalım aynı sorun var.

Tum cihazlarin ayni ag uzerinden bağlandığı icin sorun yaşıyorsunuz, sorun modem de degil, modeme bağlanan cihazlarda

Modem uzurinde dns ayari yapilmis olabilme ihtimali geliyor aklima. Eger oyleyse bilgilerinzde coktan calinmistir. Modem uzerinden dns ayarlari yapilan bolumu kontrol edin.

sorun neymiş merak ettim. varmı gelişme.

çözümü buldum. virüs google hesabınızdan yayılıyormuş, ağ ile ilgisi yok. google hesabınızı kapatın her yerden, sonra da chrome'u ya da tarayıcınızı sıfırlayın. malwarebyte ve hitmanpro ile tarama yapın. şu anda bende hiçbir sorun kalmadı.

döverdim.

Basit ama küfür etmeyené minik hediyeler alabilirsin mesela çikolata verebilirsin ya da kalem belki sınavda 5 puan fazla gibi aklıma bu geldi

Veli toplantısı +1

aileleriyle konuşurdum.
aileden ya da sokakta diğer çocuklardan duyuyorlar.
Demek ki genel olarak bir saygısızlık ve kirli dil var toplumda ki çocukları da etkiliyor.

toplantı yap, birbirine küfür eden çocukların ailelerine küfürleri anlat aileler birbirine girsin kan davası çıksın beşikten dedeye vursunlar birbirlerini

küfür etmeyen çocuklar ve aileleri ölmeyeceği için rahat edersin, mis gibi rahat rahat eğitim yaparsın

Okuldaki tum ogretmenlerle bir olup koydeki aileleri kufur konusunda egiterek gercek bir cozume ulasilir herhalde.
Onun disinda en fazla sinifinizda ceza&odul ile kufur edilmemesini saglayabilirsiniz. Ya da belki okul ici kufure hayir kampanyasi gibi bir sey olabilir. Herkese neden kufretmememiz gerektigini anlatmasi icin odev fln verirsiniz.

Tepkisel olarak algılamayın ama bir eğitimci olarak bugibi durumlara dair çözüm yöntemlerini ve bu gibi durumlarda izlenmesi gereken bilimsel ya da denenmiş metodları sizin hem uyguluyor hem de bu gibi duyurudan gelecek sorulara sadece iç güdüsel değil bilimsel yaklaşar cevap veriyor olmanız gerekmez mi ?

Dediğim gibi aslında biraz da merak ettim . Yoksa tabi ki bu konuda ya da herhangi bir konuda insanlar ne düşünür diye sorulabilir.

Aslında veli eğitimi bunun temel çözümü olacaktır, sonuçta muhtemelen bu çocuklar evde ya da sokakta birbirleri ile böyle konuşanlardan öğreniyorlar bunları. Ama o aileler değişir mi bu yaştan sonra, bilmiyorum. Büyük olasılıkla çoğu gülüp geçecektir, hatta naifliğinle dalga da geçeceklerdir. En iyi ihtimalle umurlarında olmayacaktır. Velilerin böyle bir şeye katılmak isteyeceğini düşünmek bile naif geliyor bana. Belki anneler biraz daha ilgili olabilir ama büyük olasılıkla onlar da küfür kullanıyordur bir miktar. Yine de bir veli bir velidir ama bunun nasıl yapılabileceğini bilmiyorum.

Bir yandan buna devam ederken, sınıfa da bir kutu koyulabilir. Küfreden oraya 1 TL atsın. Sonra da biriken parayla öğrenciler için bir şey yapılabilir. O sosyo-ekonomik düzyede 1 TL bile olsa paranın korkutucu ve caydırıcı etkisi olabileceğine inanıyorum. Eğer küfretmenin ötesinde terbiyesiz hareketlere giderse, o da 5 Tl olsun atıyorum ki. İlk başlarda nazlansalar bile, küfretmemeyi öğrenebilirler. Ama bu durumda da şöyle bir sorun olur, eğer öğrenci "Vermeyeceğim" diye inat ettiğinde sen otoriteyi kuramazsan, bu sefer iyice laçkalaşırlar. Parası olmadığından veremeyebilir, ona da bir çözüm düşünmek gerek. Ya da standart bir ceza düşünülebilir para içermeyen. Tek ayakla durmaktan ağır ama dayağa kaçmayan bir şey.

Dayağa karşı bir insanım, o yüzden başka cezalar olabilir. Okul çıkışı kalıp sınıf temizletilebilir örneğin. Erkek öğrenciler için onur kırıcı olabilir o örneğin. Biraz düşünülse bulunur yaratıcı bir çözüm bence.

30 yıllık öğretmen annemden sana tavsiye:
ailede gördüğünü değiştirmek imkansıza yakın gibi bir şey. aileyi de eğitmek giriyor işin içine çünkü.
sen istediğin kadar düzelt yine aynı şeyleri yapacaklar. senden çok aileleriyle vakit geçiriyorlar. hatta aileler bazen o kadar cahil oluyorlar ki okula gelip sana sataşırlar sen bizim çocuğumuza neler öğretiyorsun diye.

ödül sistemiyle bişeyler deneyebilirsin ama en son çare "bana küfür şikayetiyle gelmeyin" demek olacaktır.

mama, kum ve aşı. başka masraf yok.

aklıma gelenleri yazayım:

mama:
premium mama tercih edin mutlaka, bu ileride kedinizde oluşabilecek hastalıkların büyük bir oranda önüne geçer, total olarak bakarsanız da ekonomik bile gelecektir. hills, proplan ve royal canin orta-premium mamalar.

su kabı, mama kabı: evden bişeyler uydursanız da olur yalnız çoğu kedi cam kaptan su içmeyi sever. mamayı eski dondurma kabıyla bile verebilirsiniz.

kum kabı: yatırımı bir kere yapayım tam yapayım derseniz kapalı kum kabı tercih edin, eninde sonunda tercih edeceğiniz de o açıkçası.

kum:özellikle bebek kedilerde silika kum kullanılmamalı. (gerçi büyüyünce de kullanılmamalı ya) bentonit veya topaklaşan kumlardan alabilirsiniz yaklaşık 1 torba kum 1 ay kadar götürür.

aşılar: iç parazit, dış parazit, karma ve lösemi (bunlar 2 şer kere yapılacak) bir de kuduz aşınız olacak. ilk 4 aya hepsi yetişmez muhtemelen. iç dış parazit ikisi 60, diğerlerini 40 a yaptırdık biz doz başına.

bunun haricinde, yeni doğmuş kediyi eğer annesi hayattaysa sahiplenemezsiniz bunu biliyorsunuzdur zaten. eğer anne bir şekilde yoksa -ölmüş, kaçmış vs. öncelikle süt anne aranır, bulunamazsa her 2 saatte kedi biberonla beslenir, tuvaleti ıslak pamukla masaj yapılarak yaptırılır. "bakarım ben ya noolaak" falan demeyin yani gerçekten zor, gece de 2 saatte bir kalkmanız lazım. min. 2 aylık olmalı edineceğiniz kedi.

bunun yanında kedinin her an hastalanıp veteriner masrafı çıkarabileceğini de unutmamak lazım. en önemli önlem bütün camlara sağlam sineklik takılması. "kediler yüksekten atlar bişey olmaz" bir şehir efsanesidir. 3. kattan düşüp kalçasını kıran ve veterinere 2000 küsür lira vermiş bir kedi sahibiyim. mutlaka tel yaptırın.

çok masrafı var hacı. ne yazık ki.

Masrafları çözersin ama hayatına kediyi soktuktan sonra hayatında bir çok şey değişecek buna hazır mısın ? Tabi kediyle ciddi düşünüyorsan. Yoksa masrafları kafana takma. Yavru kedinin Veteriner dışında ekstra masrafı olmayacaktır. Veteriner için bulunduğun ilin - ilçenin belediye veterinerine gidebilirsin (Biraz araştırmakta fayda var gitmeden önce) Buralarda sadece ilaç ücretini alıyorlar genelde.

pdf995 diye aratırsın, indirirsin, yüklersin. png'leri wordde dizersin yazdır dersin yazıcı olarak pdf995 sanal yazıcıyı seçer masaüstüne koyarsın. bi' de böyle düşün?

bu kadar derde gerek yok. irfanview yukle (plugin'leriyle beraber), her tur resmi toptan tek pdf olarak cikartmani saglar. wordle filan ugrasmadan. tek tusla.

png to pdf kelimelerine online kelimesini de eklerseniz herhangi bir program indirmeden internet sitesinden istediğiniz dönüşümü yapabilirsiniz. Bir çok dönüştürme durumu için online ücretsiz siteler mevcut. Aklınızda olsun.

Link ?

maxthon browser'in kod koklayıcı diye bi hedesi var. yamulmuyorsam yutubdan bile video çekebiliyordum. bi kurcala hoşuna gidecek diyeyim.

ram 4gb.

maverickste her şey daha akıcı gibi ya, belki de placebodur bilemiyorum.

youmları okuduktan sonra yosemite'i hiç yüklemedim, maverickste de zamanında baya kötü yorum vardı ama bu kadar fikir birliği yokru ondan tereddüt etmeden yüklemiştim. 3-4 güncelleme sonra geçebilirim yosemite'e.

16gb bende akıcılık sorunu yok Yosemite için çok memnunum

benim düşüncem macbooku iphonu kendi gelen sistemiyle kullanmak

iphone 5s im ios 7
iphone 4 üm ios 5
macbook air mavericks

ilginç bir yapım var. sistemleri yükseltmiyorum ben. sanki ona en uygun olan kendiyle gelen sistemmiş gibi geliyor.

3ü de fıstık gibi çalışıyore.

İş bilgisayarım MBP Late 2011 8 GB RAM . Yosemite kurdum ve bittim. Çok yoğun bir HDD kullanımı var bütün spotlight vs. leri kapatsanız bile. IT ekibiyle konuşunca SSD ile düzeleceğini söylediler şu an SSD ile mavericks kadar akıcı kullanabiliyorum.

ben mba mid 2013 kullanıyorum, pci drive var sanırım bunlarda, okuma yazma hızı hayvani, fakat yine de muhtemelen ram'den dolayı bir yavaşlık, ağırlık hissediyorum yosemite'da. bluetooh klavye ile wifi'ın sorun çıkarması bambaşka bir olay.

Daha önce SSD ile tanışmadıysan eğer ağzın açık kalabilir. Masaüstü hackintosh'umda uzun süredir zaten SSD kullanıyorum farkı biliyorum. Ama MBP'deki farkı sana anlatamam pencere geçişi bile yapmıyordu bilgisayar.
Bütün görsel ve spotlight ayarları kapalı olmasına rağmen böyleydi bence inanılmaz bir fark yaratıyor.

Çok ucuz birşey değil ama imkanın varsa ya da bir arkadaşın hiç olmadı bir bak derim. Tavsiye ettim diye koşarak alırsın sonra pişman olursun aman diyeyim.

daha kaliteli fotoğraflar koyma şansınız var mı? pek anlaşılmıyor ama koli bandından başka neyle kapatılacaktı zaten. bence açın çıkarmadan bi iç yerleşimine bakın. internetten aldınız sanırım, kutudan çıkarılmayacak diye bi şart yok diye biliyorum iade konusunda. ki çıkarmanıza bile gerek yok kutu içi düzeninden falan da anlayabilirsiniz gibi.

aldığınız yere gidip bana aynı televizyonun başka bi kutusunu gösterir misiniz diye sorun, bakın hepsi aynı mı diye

yeni fotograflari ekledim

Genelde kutu açık olur zaten içerisinde garanti belgesini alırlar. Bence sıkıntı yok :)

o kutu açılmış bence. o tv mundar olmuştur. at gitsin. adresi de var bakayım mahalledeki çöp konteynerlarınız güzel miymiş.

Bantın fabrika çıkışı olmadığı belli. Bir şekilde açılmış. Açılmaması gerekiyordu. O bantın bir işlevi kutuyu tutturmak ise, bir diğer işlevi de içindeki şeyin fabrikadan çıktıktan sonra size gelene kadar orada olduğunu garanti etmesidir.

Yani bant açılıp hiçbirşey yapılmadan tekrar kapatılmış olabilir.
Birşey yapılmış ama bu içindeki TV'ye hiçbir zarar vermemiş de olabilir.
Birşey yapılmış, şu anda bir soruna yolaçmamış gibi de görünebilir. Ama 6 ay sonra ne olacağının garntisi yok.
Son olarak TV'nin ağzına edilmiş de olabilir.

Son madde olsa bile normalde sorun olmaması lazım. Gelişmiş ülkelerde olmaz yani. Götürürsün, durumu anlatırsın. Adam özür diler, yenisini verir. Ama bizim gibi orman kanunlarıyla yönetilen, tutabilenin tuttuğunu düdklediği ortamlarda rezil olursun. yeni aldığı alet fabrika çıkışı arızalı olan, hatta bu arıza çok bilinen bir arıza olup, üretici tarafından kabul edilse ve (türkiye hariç) heryerde geri götürünce iade alsalar bile, burada adamın ağzına sıçıyorlar.

@sinek kral hadi iyisin espri yetenegin sayesinde aldin tik'i :)

buradan lg bayiiden aldim. servis yolda geliyor. ben gelince bakarim anlarim dedi adam telefonda. durum neymis usul nasilmis ogrenip yazarim..

kesinlikle açılmış ve ben olsam asla risk almazdım. müşterisiniz ve şu an bütün kozlar sizin elinizde. o adama da çok güvenmeyin yine de siz de bakın, hiçbir şey anlamasanız bile içinize sinmedi mi? değiştirin gitsin. çirkefleşin.

valla arkadaslar telefonda saticiyla gorustum, hepsini aciyoruz panelde zarar bar mi yok mu bakiyoruz dedi. istersem fabrikadan hic acilmamis kutuda da isteyebilecegini soyledi. ben de en o kadar beklemek istemedim ve servise actirdim. bir sorun olmasi halinde direkt yollamayi dusundum ama icime sinmeyen bir seyle karsilasmadim. su an her sey yolunda, guzel televizyon..

bizim evde de aynı durum var, sadece bir arkadaşım bilgisayarını açınca internetin anası ağlıyor, fakat onda bi sorun yok.

ben virüs falan olduğunu düşünüyorum.

bizdeki de uydunet.

bilgisayarında belki de torrent otomatik açılıyordur. bu tarz programları kontrol ettiniz mi?

O kabloyla siz kablosuz üzerinden mi bağlanıyorsunuz yoksa ikiniz de aynı aynı tür bir bağlantı mı kullanıyorsunuz ?
Bir de bilgisayarın açılışında aktif olan bir paylaşım programı olabilir mi ? d/l yapmıyordur ama belki u/l yapıyordur ?

İkimiz de kablosuz bağlanıyoruz ve herhangi bir program olup olmadığını bilmiyorum. Ama zannetmiyorum arkadaşım pek anlamaz bu durumlardan, uğraşmaz programla filan.

Torrent mevzusunu da ekleyeyim, normalde torrent deli gibi hızla indirir ya, o da yavaşlıyor ve minimumda indiriyor açınca. Normalde kapalı yani, otomatik açılmıyor ama onun da yavaşlaması da saçma. Sanırım Avast'ın bulamadığı virüs var, bilemedim.

Bir de yedek modem de vardı bende, nerede olduğunu bulmam lazım ama değiştirmeyi deneyeceğim.

Zaten arkadaşım bilgisayardan anlamaz diyorsan . Kendisi tam olarak virüslü bilgisayar profili. Bilgisayardan anlamaz ama önüne gelen herşeye evet tamam ok. diyip geçer. Sonra hoop topla internetlerdeki nevaleyi. artık bilgisayarından bitcoin mi üretirler naparlar bilmem :). her ikisi de kablosuzsa Modem'in ayarlarından veri kullanımına bakmak lazım.

Daha basit bir yöntem ortama 3.parti :) bir bilgisayar getirip onunla interneti kullanmak böylece o bilgisayarda kesin bir sıkıntı olup olmadığı anlaşılır. Virüs içinse herhangi bir antivirüs yerine combofix öneririm.

Belki arkadaşının bilgisayarında deli gibi güncelleme yapmaya çalışan bir program vardır.

telefonu inceltmek, tek parça ve daha sağlam bir gövde üretmek.

Stok gelen pilden daha yüksek mAh bir pil takmak istediğinde zaten sığmayacak. Ayrıca telefon her düştüğünde pil kapak telefon olarak dağılması da cabası.

Pil ile problemin varsa powerbank kullanılabilir. Hangi telefonu kullanırsan kullan pil hep sorun olacak. Pil'i değiştirdiğini varsayalım , bir ya da iki tane pilin de olsun. Cebinde, çantanda ekstra pille mi gezeceksin hadi gezdin toplamda 3 pilin var hepsini nasıl şarjlı tutacaksın vs vs.

Ha dersen ki ben taşırım o zaman telefonu alırken bakacaksın :) :p

whatsapp'ı kaldır. böyle batarya dertlerin olmaz. denedim %100 çalışıyor.

biz bosch aldık baya memnunum

BSH iyidir. Siemens almıştık biz Buzdolabı - Bulaşık makinesi. Çamaşır makinesi de LG. Bu arada kendi evinizde mi kalacaksınız bilmiyorum ama evi görmeden eşya almamanızı tavsiye etmem gerek beyaz eşya gerekse mobilya.

Ben de çevreme soruyordum hep BSH , Vestel , Arçelik hepsinden alan var. Yeni evlilere değil de daha önceden alanlara sormak lazım :)

arçelik yerine beko al daha iyi.

vestel ve aristondan uzak dur

ben 4 senedir evliyim her şeyi arçelik almıştık, bi tek bulaşık mak. sağlam kaldı gerisini hotpoint aristonla değiştirdik. çok memnunum tavsiye ederim.

edit: mikrodalgam samsung ondan da çok memnunum.

+1 bosch

herkese teşekkürler , ilk olarak bosch a gideceğim belli oldu ,ne de pazarlık yaparım ya :)

İşletim Sistemi - Browser ?

Doğru versiyon için doğru kurulum yapıldı mı ?
Bilgisayar yeniden başlatıldı mı ?
vs vs.

chromium kullanıyorum.
önerilen güncelleştirmeyi kabul etmiştim.
siz dedikten sonra yeniden başlattım ve halloldu teşekkür ederim.