4/4 lük parçada ayağını 4 kez yere vurup kaldırıyorsun.
ayağın aşağı ve yukarı hareketi 1 vuruş ama notanın ismi 1'lik nota değil 4'lük nota.
kalan 3 vuruşta ayağın her yarım hareketine (zaman) birer 8'lik nota ekliyorsun.
toplamda 7 nota çalmış oluyorsun. umarım doğru anlamışımdır.

↓↑ = 4'lük nota
↓ = 8'lik ↑ = 8'lik şeklinde devam et.

bu ayak vurma olayına karşıyım ama neyse.

Teşekkür ederim öncelikle,net olarak anlamış ve aktarmışsınız.

Şimdi evet birlik nota değil o yanlış ifade olmuş 4 lük nota ama değeri 1 vuruş olacaktı.

Öyleyse ayağın her aşağı yukarı her hareketi 1 vuruşa isabet ediyor ise kalan 6 vuruş için o ayak 3 kez basacak ve kaldırılacak bu mudur, doğru anlamış mıyım?

yok yine yanlış anlamışsın :)

aşağı hareket: 1 zaman
yukarı hareket: 1 zaman daha
bu ikisini birleştirince 1 vuruş ediyor.
yani aşağı-yukarı hareket 1 vuruş ediyorsa, 4/4'lük ölçüde geriye 3 vuruş yani 6 zaman kalıyor.
sadece terim hatası yapmışsın ama önemli.

tamam ama ben de aynı şeyi söylüyorum:)
anladım çalıyorum artık metronom gibi oldu ayağım maşallah, sagolun tekrardan..

kalan 6 vuruş dediğin için yanlış anladığını söylemiştim.
kalan 3 vuruş. :)

doğru evet 3 vuruşmuş :)

neredeyse boyunun yarısını kaplayacak. renk filan güzelmiş ama hem senin boyuna olmaz hem de 400 etmez.

Daha cok bele ve bedeninize oturanlari tercih etmelisiniz bence boyunu daha uzun gosterecek.mango da hicbir seye 400 tl verilecek bir marka degil.kisin sizi usutmeyecek yun orani yuksek olan kabanlara yonelmelisiniz.(bunun icerigine bakmadim)

Gider, hoş olur bence. Tam sevmelik^^

Güzel ama 400 çok be buna

cıks 400 lira çok.
bir de buna çok benzer bir kaban var bende. Mango'dan. kesimleri bir tuhaf bunların. koltukaltlarından sıkıyormuş gibi oturuyor kendi bedenim olduğu halde. çok seviyorum kendisini lacivert, kürklü vs. ama kalın bir kazakla giydiğimde çekmiş gibi geliyor bana:(

Lacivertinden bende var, çok güzel, çok memnunum. Sokakta insanlar durdurup nerden aldınız diye soruyordu geçen kış. Boyum155 değil ama, bir etkisi var mıdır görünüşte bilemedim.

tam bir teyze kabanı. tipini görmeden yakışıp yakışmayacağı hakkında bi şey söyleyemem.

güzel, olur ama 400 etmez. bir de mango'dan aldığınız hiçbir şeye o kadar para vermeyin bence.

bu kadar parayı gözden çıkardıysanız daha iyi yerlerden daha güzelini bulabilirsiniz.

indirimde 399'dan 199'a, en son da 129'a kadar düşer. polyester içeriği çok yüksek, 400 lira etmez.

Kesinlikle 400 etmez. 250 ye bulursun bundan

400 liraya north face teknik mont bulunur -30 derecede sicacik tutar, bu ne be. :)

içi doluysa içi doldurmak gerek önce. kişisel gelişim bana hep saçmalık olarak görünse de bu durumda yol gösterebilir. elbet vardır iyi yaptığınız bir şey.

vücut yaparak.

paxil

Öz güvenin dolululukla boşlukla ilgisi yok, psikolojik bir olay. Tinercinin teki olup manyak gibi öz güvene de sahip olabilirsin. Bir iki kitap oku bu konu hakkında.

Kucuk hedefler belirleyerek belki. Ya hep ya hic demeden yapabileceginiz seyler secip, kararlilik ve planli bir sekilde onlari uygulayarak ilerlerseniz, yapabildiginizi gormek sizi mutlu edecek ve daha cok gelistirmek icin motivasyon yaratacaktir. Ama baslangicta gercekten kucuk seyler olsun.

Şimdi paxil demiş arkadaşın biri ona ithafen sana birşeyler yazmak istedim: aynı dertten müzdarip biri olarak üstüne sosyal fobi ve depresyonla combo yapmışken bu ilacı sadece 4-5ay kullanmıştım. Yaşadığım şeylerin haddi hesabı yok yani onu normal bi kafayla yapamazsın. Tabi ben iyiyim yeaaa diyip yarıda kestim attım ve dibe çöktüm. Önemli olan devamlılık ilaçla bu olacak değil uzunvadeli

özgüven senin içinde

www.kitapyurdu.com

Özgüvenin dolulukla boşlukla ilgisi yok ++

"İçi dolu eksiklik" demeyi bırakman lazım öncelikli olarak.
Hiç bir şeyi başaramıyor değilsin. Bu gerçek değil. Başardığın şeylere bak, göreceksin.
Bazen de herşey ters gider. Hepimiz yaşıyoruz zaman zaman.
Ve bir tiyo: Emek verdiğin, zaman harcadığın konuda gelişirsin, iyi olursun. Ne kadar emek o kadar ilerleme ve başarı.

Yardim al baska seylerden kis ama mutlaka yardim al sorunun kaynagina in umitsizlige asla kapilma.profesyonel birinden yardim al cozulecek goreceksin.

bu konuda çok araştırdım. bir psikiyatristten duymuştum. özgüven eksikliğinin nedeni kişinin kendi hakkındaki olumsuz düşünceleridir demişti. bu düşüncelerin oluşmasına neden olan şeyleri ortadan kaldırınca özgüven gelir. bilişsel davranışçı terapi ve şema terapi'yi araştırmanı öneririm. ayrıca şu kitapları da mutlaka okumalısın. "hayat yeniden keşfedin" "iyi hissetmek"

danıstay bozmuş ise kararı ilk dereceye mahkemeye geri döner. orada tekrar görülür. temyize gitmesine gerek yok.

danıştay bozunca ilk derece mahkemesine geri döner evet ama burada karar düzeltme süre aşımını temyiz etmiş olayı anlamaya çalışıyorum yani neticede karar düzeltme talebinin reddini temyize götüremez ki..
açıklayabilecek olan var mı?

video açılmıyor bende.

boyle bir video yok diyor.

youtu.be
Bu link olur mu acaba

yorumlarda niye herkes ritm sormus anlamadim ama 4/4 luk gidiyor sarki.

kafanı karıştıran şey o ilk kısımda büyük ihtimalle telleri susturarak vurması tellere arada. ingilizce left hand muting denen şeyi yapıyor arada. şuraya bakarak ne yaptığını anlayabilirsin sanırım.(videoyu izlemedim)

www.youtube.com

edit: ikinci videonun hemen başında çok net anlaşılıyor yaptığı şey.

www.youtube.com

Susturmayi biliyorum o sorun degil ancak ritmin siralamasini cozemedim hani iki yukari 1 asagi bir vur seklinde vardi ya ritmi anlayamadim siralamasini

onda da bir şey yok ki. paso aşağı vuruyor işte. sadece sol el mute'lu çaldığı zaman önce yukarı sonra aşağı yapıyor birer defa. yaptığı tek farklı şey bu.

oraya da bakmıştım açıklamaları yok maalesef..

android telefon kullanıyorsanız trafi turkiye. google play storeda.

Optimumun ordaki kopruden karsiya gec gebze haremler geciyor onlara bin 1.5 saatte gebzede olursun.son durak olan anibal duraginda inecegini soyle sofore indigin yerde sol tarafta genis bir cadde var oraai sultan orhan oluyor

migros'tan alıyorum bazen. biberlisi de mi varmış?? portakallı almışlığım var bir kaç kez.

baya çeşit var puc, macro center'da oluyor sanırım en fazla çeşit.

bir guzellik yapayim ben de www.a101.com.tr

bunlardan toffifee güzel. lindt tabi ki güzel. merci eh işte vasat bence. after eight sakın almayın, leş. almanların o üzümlü kekini de hiç sevemedim. en alttaki diğer üçünü ilk defa gördüm.

Bugün salı la daha neyse yarın bir uğrayayım, lindt'in o ürünleri migraslarda da 7 lira galiba ama tüm çeşitleri olmuyor, momami üçgen çikolatalar da güzel, lindt'in fiyatı pahalı gelenler için güzel bir alteranatif, merci meraklısına güzel, ikramlık daha çok bence. after eight migrosta 6,95, naneli farklı bir tadı var.

choco rocks'la muzlu şeyi merak ediyorum, momamininmiş bunlarda.

Chilli ve nar soslu olan. Ahh, çok güzel anılarım var kendisiyle.

bitter %85 kakaolu olanını aşırı seviyorum. önceden %70'liği yiyordum da meğer olay %85'deymiş.

85lik de 7 lira migrosta @soso oo indirim varmış diye gidip 70lik alacaktım ama migrosta kaçtı yaa diye bir baktım ki ne göreyim :D

arkadaşlar bu her migros'ta var mı kesin bilgi mi

Supersin ya :))

@sen de git sen de unu, öyle miymiş ya? buradaki migros'ta en son %85'liği bulamadığım için bi şarküteriden 10 liraya almıştım :/

hah

www.sanalmarket.com.tr

ahaha Migros'ta varsa ben de koşayım :D

Evet 1.5 ses otesi G. Ancak istediginiz tonun 1.5 ses otesi oldugundan emin misiniz? Tam olarak ne yapmak istediginizi anlatirsaniz belki yardimci olabiliriz.

Cok havada kalan bir soru olmuş.

Evet mi den 1.5 ses yukari transpoze edecekseniz akorunuz sol oluyor.

Ama bir gariplik seziyorsaniz, kulaginiza yanlis geliyorsa muhtemel aorunlar sunlar olabilir,

a- transpoze etmeye calistiginiz orijinal akorlar da zaten yanlis

b- akorlar dogru fakat transpoze ettikten sonra sarkiya yanlis bir sesle giriyorsunuz belki ondan sol major bastiginizda garip tinliyodur

c- transpoze edilcek akor belki E degil de Eb dir o yüzden yanlistir hesabiniz..

Vs vs..

Siz transpoze edilecek seyin notalarini yazin, ben söyliyim.

Evet çok açıklayıcı olmamış.Şöyle yapalım,
Yaşar-Sebepsiz fırtına bu akorları kendi tonuma uydurmaya çalışırken "batırma gemilerimi" dizesindeki E akorunu G ye çeviriyorum ama ses bozuk çıkıyor.Diğer şarkıları da transpoze etmeye çalışırken bazı yerlerde böyle sorunlar çıkıyor acep ben mi yanlış yapıyorum??

Am )
( Gerilir büyür ah )
( Dm Am )
( Bir sebepsiz firtina )
A ( ) 2
( Kardesidir umut askin )
( Dm Am )
( Kalan elinde avucunda )

Dm Am
Firtinalardan kurtar beni ya
E Am
Batirma gemilerimi
Dm Am
Umutlar askin teknesi ya
E Am
Umutlarim tükendi

( Am Dm )
( Sensiz olmuyor yerine konmuyor )
( E Am )
( Kimsenin eli senin gibi dokunmuyor )
A ( Dm ) 2
( Karlara inat yürürüm yollarina )
( E Am E )
( Adini camlara yazdim okunmuyor )

Am Dm G E Am Dm E Am E

Orijinal akorlar dogru mu once ona bakmaniz lazim. Eger dogrularsa akorlari Cm Fm A# G Cm Fm G Cm G seklinde calarsaniz ve dogru sesten girerseniz olur.

gözünüzü kapatarak konuşun. Sanki kalabalık önündeymişsiniz gibi hayal edin. yararı oluyor.

Konuşacaklarımı çok tasarlayınca ben de aynı gerginliğe giriyorum. Çat diye arayınca konuşma akıp gidiyor.

Ben de telefon açana kadar ölümlerden ölüm beğeniyorum. Kalbim ağzımdan çıkacak gibi oluyor. Öncesinde dakikalarca kendimi hazırlamaya çalışıyorum. Çok sinir bozucu. Ağzımdan da salak salak şeyler çıkıyor.

Ama galiba gerçekten telefon açılması ihtiyacı doğar doğmaz, hiç üstüne düşünmeden çat diye aramak lazım, battı balık yan gider hesabı.

Bunun nedenini bilen varsa bana da açıklasın.
Yahu telefonda birisiyle konuşurken hem ne konuşacağını bulamamak hem de sessizlik olursa gerilme durumları ve bitirişi kim ilk yapacak soruları aşırı gerginlik yaratıyor bende.Kimseyi arayamıyorum, araya da cevap vermek istemiyor ayrıca çok çabuk sıkılıyorum. Ne de sorunluymuşum pehh.

alkol al.

valla bak, hafif alkol sinirleri gevşetir, sosyal yönü kuvvetlendirir, fobileri geçirir... tecrübeyle sabit. :)

baktın tanımadığın bir numara arıyor, mutfağa gidip bir shot çak gel. sonra ararsın o numarayı geri...

yalnız tabi alkol al derken, abartma, tanımadığın numarayı geri ariyacan diye rakı sofrası kurmayalım evde...

küfretme bi' de, çok ayıp...

mutfağa gideceksen de bana da bir soda getirebilir misin gökkuşağım, zahmet olmazsa? :)

M=p.v p fiyat v dolaşım.

cevap bu değil ben farklı bir şey soruyorum.

www.economicshelp.org

www.macro-investing-strategy.com

mv=py

diğer şartlar eşit olmak kaydıyla paranın dolanım hızının artması fiyatlar genel seviyesinde yukarı yönlü baskı uygular.
benzer şekilde diğer şartlar eşit olmak kaydıyla fiyatlar genel seviyesindeki artış paranın dolanım hızında artış yönünde baskı uygular.

bugün 300,000 TL'lik tasarruf sahibi olduğumuzu, piyasada evlerin 280-320,000 TL arasında olduğunu farz edelim. enflasyonun şiddeti arttıkça, tasarrufumuzu tüketime daha yakın bir zamanda geçirmeyi istememiz olağan olur. aksi takdirde, bugünkü tasarrufumuzla ev alabiliyorken, aynı tasarruf miktarımızla 1 sene sonra ev alamayabiliriz.

umarım açıklayıcı olmuştur.

onu bunu bilmem de belediyede mhp, mecliste hdp'ye verirsen efsane olursun.

akp yine köşkeri göstermiş, chp nin amcanın adını hatırlamıyorum hatta niye afişleri yok lan bu adamın diye bugün geldi aklıma. mhpyi bilmiyorum, hiç dikkat etmemişim.

çalıştığım kuruma gelip kısaca kendini tanıtıp gittiği için bir tek mhp adayını biliyorum ibrahim türkmen.

mydukkan

aslında admira juanita arıyorum ama orada yok,başka önerebileceğiniz bir yer var mı?

açık değil ancak pazartesi günü ödeyebilirsiniz...

açık olduğuna rastlamıştım defterdarlığın.
ama vergi dairesi... sanmıyorum.

çeşitli vergilerin son günü falan gibi özel günlerde açık olurlar ama yarın öyle bir durum yok bildiğim kadarıyla

yükseklik yaptı dimi? benimkinde epey zaman oldu. hatırlamaya çalışayım. hımm. 1 hafta sabret. hatta bazen çiğnerken dişinin oynadığını bile hissedeceksin. sabır işi tel.

yazdığınız için saolun arkadaşlar pratik önerileri olan varsa yardımcı olsun lütfenn

3. haftamda sonra kola, her türlü bisküvit ve de ekmek yemeye girişmiştim. bir sıkıntı yaratmıyor, sabırlı ol.

bol sıvı tuket bendede aynısı oldu dıslerımın arkasına takılan teller cook canımı tyakıyordu kılo bıle ermıstım ama yapcak bısı yok sıvı tuket.

ilk hafta anca yumuşak şeyler yiyebilirsin. dilini dudağını kesen yerler olursa mum veriyorlar üzerine yapıştırmak için. ısırmamaya çalış pek.

1-2 haftaya bu hissettiğin hassaslıklar yok olucak.canın acıdıkça tuzlu usyla garagara yap,mümkün olduğunca sıvı tüket çorba vs.ben ekmek içi ısırdığımda dahi acıdan çıldırıyordum.

bir de her kontrole gittiğinde doktorun telleri düzelttiğinde bu hassasiyeti 1-2 gün yaşıycaksın bilgin olsun,sakın bırakma harika dişlerin olucak..

içine az bal koyunca papatya güzel oluyor.

Bim de satılan kırmızı çay var :) Miss gibi kokuyor çilek baskın
greenwood adlı bim markasının kırmızı meyveler çayıdır.
bu ara ona sardım ,süper bişi

Lipton'un elmalı tarçınlı çayı muhteşem. Elmalı ve muhallebili bi' tatlı gibi kokuyo <3 Tadı da muazzam güzel. Şeker kullanmıyorum ben normalde de ama şeker kullananlar da rahatlıkla kullanmadan içebilirler =)

papatya
ıhlamur

poşette olanlardan ben elma çayını çok seviyorum,kokusu da çok güzel tadı da hafif,ıhlamuru da unutmayalım..
adaçayı ben de içiyorum taze adaçayı daha güzel ama sanki ..
bir de benim bir yakınım çinden getirmişti ama mısır çarşısında var diye biliyorum istanbuldaysanız eğer yasemin çayı, hayatımda bu kadar güzel kokan bir çay görmedim bulabilirseniz için:)

nar çiçeğini mutlaka denemelisin

doğadan meyve rüyası, herhangi markanın kırmızı meyveleri, form olmayan kayısı çayı, hımm, ayvalı ıhlamur ama kokusu öyle belirgin değil, ekinezya (iki ünlü marka var bunu yapan adlarını hatırlamıyorum. ikisi de farklı oranlar kullanıyor ikisinin de kokusu tadı farklı oluyor. ben bi tanesinin sevip diğerinden nefret ediyorum), limon zencefil (acayip keskin kokusu var). bi de yeni çıkan tül poşet içinde karışık kış çayları var. onlar da muhteşem.

doğadan ayvalı ıhlamur
doğadan chai

bilemedim.

gerektiğinde vermek lazım. intihar edecek bi insanı yolundan döndürmek için akıl vermek gibi.

mütemadiyen yaptığım şey ama hayati ve çok kritik kararlar alacak insana en iyisi fikrini söyleyip "yine de sen bilirsin" demektir.

mümkün.

katılmıyorum bazen öyle bi fikir veriyolarki aa ben neden düşünemedim bunu diyosun. he iyi bildiğin bi konuda sana ukalalık taslanması iş buyurulması ayrı konu.

akıl vermek derken, her şeye atlamamak şartıyla fikrini belirtmelisin ama yönlendirici olmamalısın. sonra karşı taraf verdiği karardan memnun olmayınca seni suçlar genelde.

ilmin zekati %100 derler bizim koyde. Eger karsi taraf talep ettiyse ve siz de pozitif dille gorus bildirirseniz ziyadesiyle faydalidir zannimca. Kendimce konuya hakim kisilerin akillari kiymet verilir ve degerlendirilir.

herkesten akıl almamak lazım.

Bildiklerini anlat, ama akıl vermeye kalkma;
Anlatılanları iyi dinle, ama hepsini...... doğru sanma;
Sessiz kalmak bir şey bilmediğin anlamına gelmez;
Çok konuşmakta çok şey bildiğini göstermez;
Herkesi kendine eşit gör, her kim olursa olsun
bir insanı küçümsemek akılsızlık,
Çok büyük görmekte korkaklıktır.
Cesaret akıldan gelirse cesarettir,
Bilgisizlikten gelirse cehalettir...

bi siteden kopyaladım

bunu söylersem sana akıl vermiş olmaz mıyım?

aynen bunu sorarak zaten bizden fikir almış oluyosun :) ama haklısın çok ukalalık yapanda var

dieselsingle2 en güzel cevabı vermişsin AYNEN öyle.

@inhe
@gibson

aslında akıl almıyorum, fikrinizi soruyorum :)

"evet kimseye akıl verme" dersen akıl vermiş,
"bence vermek lazım, tecrübelerimizi paylaşmak lazım" dersen fikrini söylemiş olursun :)

fikir almak ile akıl almak aynı şey değil ki;
ne yapayım demek ile akıl;
sence nasıl yapılır ile fikir alınır.
bence.

Kendi iyiliğimiz için vermemek gerek. sonra bık bık yapıyorlar. öyle böyle falan. :)

@rn +1

Gidip niye beklemediniz ibneler diye bağırman gerekiyor. O zaman geçer.

agresif oluyorum derken o işte şslkdşalskd :D

Böyle arkanı dönüp başka şeyler yapmak istiyorsun. Sonra akıllarına gelince vicdan azabı çekmelerini istiyorsun. Siklenmediğini düşünüyorsun. Ama bu durum çok saçma. Biraz daha hızlı yürü. Ve arkadaş çevrende biraz daha baskın ol. Unutulacak değil unutacak kişi ol. Paran varsa birilerine bişey ısmarla. Davet eden veya organize eden ol. Paran varsa kısa yoldan çözersin.

bende de var aynısı. ilginç bişey bence cocukluktan kalma bir korku bu.

bence bu beklenmeme korkusundan ziyade "umursanmama" korkusu. biri veya birileri sizi umursamadığı zaman aynı hisleri yaşıyor olabilirsiniz. çünkü arkdaşlarınızın sizi beklememesini "seni umursamıyoruz mesajı" olarak algılyorsunuz.

açıkçası bunun sizi umursayıp umursamamakla ilgisi olabilir de olmayabilir de.onlara açıkça niye beklemediklerini sorarsın,hoşlanmadığını belirtirsin onlar da eşek değillerse bundan sonra dikkatli davranırlar.

duende doğru demiş.

un fazla suyunu almış olabilir balığın topaklanma yapabilir ama bence bozulmamıştır

bozulmamıştır afiyet olsun

bozulmamıstır ama kokla bi annem'burunları koku almıyor mu dıyo' ben karısmam:D

hiçbir şey olmaz yiyin.

her gün yaza ne kadar var diye takvime bakıyorum o derece sıkıldım.aslında severdim kışı.

bu havaların yanında yaz iyiydi.tam bi hastalık havası aralığın sonuna geldik 10 derecenin üstünde istanbulda bi gün deli gibi esiyo bi gün yağmurlu bi gün yazdan kalma gün.sonra insanlar grip oluyo zatüre oluyo.ya adam gibi kar yağsın soğuk olsun yada kıyamete kadar yaz olsun.burdan yetkililere sesleniyorum :D

valla ben de senin gibiyim.kışı hiç sevmedim, kıştan nefret ediyorum,zaten bu ara ülke bi yağmurlu hava dalgasında iyice gerginim...bi de soğuklar gelicek 2-3 haftaya o zaman düşünemiyorum:D

yağmur bile haziranda yağsa keşke..

asla asla asla. kış çocuğuyum ben.

Yazın durduk yere ne kadar fazla terlediğini, gece o sıcakta uyumaya çalışıp uyuyamadığını, sokakta yürürken güneşin kafanın içini mikrodalga fırına çevirmesini düşün; geçer.

ben de yazı çook özledim.soğuğu, kışın yağan yağmuru,nezleyi çekmek yerine mis gibi güneş olsaydı şimdi keşke.ama olsun kışın da yazı beklemenin heyecanı oluyor,bir de yazın yağan yağmurun tadi çok başka,çok güzel...

yağmur hastası olan biri olarak yazın yağmuru bile güzel değil bence, sonbahar&kış insanıyım

alırsınız.sahidiniz bile olsa onun size saldırdıgına dair vurmanızı gerektirmeyecegi icin ceza alırsınız

ayaklarına ateş etmen çok mantıklı, gerçekten tebrik ederim. Ama önce sen de ona fiziksel olarak karşılık vermeliydin bence. Fiziksel olarak karşı koyamayacağını anlayıp da silaha sarıldıysan sorun çıkmaz.

meşru müdafaanın temel şartlarından birisi olan karşı saldırının orantılı olması gerekir.
Yani karşınızdaki size taş atıyorsa yumruk vurabilirsiniz.Silah çekiyorsa,bıçak çekebilir veya silah kullanabilirsiniz.Fakat karşınızdaki size yumruk atıyor siz ise silah çekiyorsanız meşru müdafaadan yararlanamazsınız.
Kısacası saldırı araçları arasında orantı-denge olmalı.

Silah ruhsatlı mı ruhsatsız mı? Ceza ona göre değişir. Bakın değişir dedim, çünkü her halükarda alacaksınız.

askerden örnek vereyim günlük hayata kıyasla,

bombaya dipçik, ateşe ateş.

Adam sizi vurmadan vuramazsınız muhtemelen, biber gazı deneyin, illa vurmak zorunda mısınız? Aynı şekilde, silah ruhsatınız vs olması gerekir, ruhsatsız taşırsanız onun da cezası var.

Yani, sizi tartaklayıp çantanızı kapmaya çalışan herkesi vursalardı memlekette adam kalmazdı. Keşke öyle olsa

Meşru savunma
TCK MADDE 25. -(1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
Size karşı haksız bir saldırı olsa bile bunu orantılı bir şekilde defetmek zorundasınız, eğer silah kullanırsanız kasten adam yaralamaktan yargılanırsınız.

o sana silah çekerse sen de ona silahla karşı koyabilirsin. yumruğa silah çekmek olmaz.

mesru mudafanın kabul edılebılmesı ve cezai sorumlulugun kaldırılması için bazı sartlat gerekir. şöyle ki:
saldırı zorunlu, orantılı olmalı ayrıca saldırıyı defetmenin baska bır yolu olmamalı. kesınlıkle basına bır iş gelmez yanlıs tabi. mesru savunmada sınır asılmıssa ve bu sınır mazur gorulebılecek heyecan,korku,panik ve telasla aşıldıgı takdırde ceza verilmeyebilir.
yani senın o tartısmayı baska bı sekılde bertaraf etme ıhtımalın var olmasına ragmen sılaha dolandıysan olmaz.

olmaz. ben öyle yapıyorum.

@efendilik dizboyu

eğer saç dökülmeniz çabuk ve çok yağlanmadan dolayı bir dökülme ise önler bildiğim kadarıyla. başka nedenleri önleyeceğini sanmıyorum.

ketoral kullanan bir yakınım bu şampuanı haftada 1-2 defa uyguluyor doktor tavsiyesiyle.ayrıca bildiğim kadarıyla seboreik dermatit 1 yıkamayla geçecek bir şey değil uzun süreli en az 6 aylık düzenli ketoral kullanımında hafifler.

@efendilik dizboyu
saç dökülmesini direkt olarak etkileyeceğini sanmam ama saç derisi daha rahat nefes aldığından faydası dokunabilir diye düşünüyorum.

ben de ketoral kullanıyorum. her duş aldığımda iki kez şampuanlıyorum kafamı. haftada iki gün kullanmak kafi. bir de sonrasında krem kullanmanızı tavsiye ederim. saçı çok kurutuyor ve taranmasını zorlaştırıyor. kısa saçlıysanız gerek yok tabi.

bir tencereye biraz yağ koyun eğer elinizde varsa tavuk etini alın (fileto yani göğüs eti)küp küp doğrayın, etler hafif pembeleştikten sonra ardından 1 tane orta boy soğan doğrayın oda pembeleşsin,sonra 1 yemek kaşığı kadar salça ekleyin salça da kavrulana kadar 3-4 dk karıştırın,kavanozdaki garnitürü ekleyin,1 çay bardağı su ve damak tadınıza göre tuz da ekleyin 5 dk kaynasın,ocaktan alın.basit bir yöntem.
afiyet olsun

evde bahsettiğiniz tavuk eti yok. bir de ne kadar biraz yağ konulur? elimin ayarı yok. az geldi görüyorum dolduruyorum. çay bardağı ya da yemek kaşığı ile tarif ederseniz iyi olur.

500 gramlık kavanoz ise 3-4 yemek kaşığı sıvı yağ yeterli olacaktır. margarin kullanıyorsanız 1 yemek kaşığı yeterlidir. 250 gramlık kavanoz ise bu miktarların yarısını kullanın. etiniz ya da tavuğunuz yoksa çeşnilendirmek için yemeğe son olarak ekleyeceğiniz bir tutam kekik yemeğinizin tadına çok şey katar. soğanların kavrulması esnasında ekleyeceğiniz yine bir kimyon hoş olabilir, tavsiye edilir.

3 yemek kaşığı koysaniz yeterli tavuk eti olmasa da olur bol garnitürlü olur: )
tuzu da belirteyim o zaman kendi damağıma göre olucak ama yarım tatlı kaşığı silme (yani kaşık dolu dolu olmayacak düz olacak.hoş az gelirse zaten eklersiniz ama ben de eklemek istedim)

Eğer kastettiğiniz şöyle bir şey ise:
insanlar altın yerine dolara yatırım yapmayı tercih ediyorlar,neticede doların fiyatı yükselip altının fiyatı düşüyor.

altın yapay yükselmisti, simdi yerine oturuyor yavas yavas.

altın fiyatına etkimesi gereken dolar yansıması yaşanıyor zaten, bu düşüşün temel bir nedeni yok, bir çok nedeni bir araya getirdiğimizde anlaşılabilir.

altın 3-5 güne yine çıkar merak etme
çamura düşse de altın altındır

elli kere yazdık ons fiyatı 1900 dolara cıkmıs altından cacık olmaz balon şişirildi medyada pohpohlandı genele yayıldı şimdi de düşüş yaşanıyor .. daha da iflah olmaz altın benden söylemesi .. çıkış noktası olan 1030 dolar 2012 de görülecek .. bunun başka yolu yok.

gelelim senin soruna evet normalde dolar yukselıyorken altının da yukselmesı lazım ancak altının dolar bazlı fıyatı da tepetaklak dustugu ıcın altın fıyatı dusuyor. dolar 1 artıyorsa altın 3 dusuyor bu yuzden altın fıyatı dusuyor turkıyede..

1) İlaç
2) Terapi
3) İlaç + Terapi
4) Takmıyacaksın. Ör. el yıkama takıntın varsa inadına yıkamayacaksın günlerce.

Oğuz Tan'ın Takıntılar adlı bir kitabı var orada detaylı anlatmış. Geçen kendisi de çıktı televizyona. Epey inatçı bir hastalık, tedavisiz geçmesi çok zor felan dedi. Ama iyi tedavi ile başarı şansı çok yüksek diye de ekledi. Geçmiş olsun.

ilaçlar tedavi bitene kadar düzenli kullanım gerektirir,bunun yanında psikoterapi almanız yararınıza olacaktır,obsesyonlara en iyi çözüm kendinizi sürekli olarak meşgul olacağınız bir hobi veya bir işe vermek yalnız kaytarma imkanı olmasın mümkünse.Geçmiş olsun.

ilaç ne kadar önemliyse iyi bir terapist de o kadar önemli. ilaç tedavisi bir süre sonra bırakılıyor ve kalıcı etkisi oluyor, ancak travmatik olaylar ya da uzun süreli stres yaşanırsa nüksedebiliyor. ancak eğer iyi bir terapi aldıysanız bir süreden sonra kendi başınıza başa çıkabilmeye başlıyorsunuz.

Kesinlikle terramycin.

bepanthen plus krem.

disariya cikmadan krem sürüyomusunuz yoksa,dönünce zarar gördükten sonra mi?

sirasini degistirirseniz gözle görülür degisiklikler olur sanirim,gecmis olsun.

e vitamini

dove falan yalan.
tek gerçek var o da bepanthene merhem kullanın faydasını ilk andan itibaren hissedeceksiniz.

Elissa, haifa wehbe, joseph attieh...bak bunlara. Lübnan'lı arapça pop şarkıcıları en iyisidir bunda. 1 yıl yaşadım orda!
Şu youtube grubunda çoğunun klipleri vardır:
www.youtube.com

benden de bir "amr diab" gelsin albümlerinin hepsini indir hepsi de çok güzel,üstelik akdeniz ezgileri de mevcut.

biraz geleneksel olsa da Feyruz'u mutlaka dene... onun da kıpır kıpır şarkıları var...

www.youtube.com

www.youtube.com
beğenmezsen para yok : ))

Faudel, Cheb Khaled, Rashid Taha. 1 2 3 Soleils albümünü tavsiye ederim.

electro-arabic tarz düşünürseniz beats antique çok iyidir derim ben.

radio tarifa tavsiye ederim
arap ve ispanyol ezgilerinin karışımı.. değişik kafa şukela..

Sitelerini takip edebilirsin onun dışında zaten bellidir hepsi farklı zamanlarda indirime girmiyor.

www.alisverisrehberi.com

bir de bu var

www.avmindirim.com

Cinsiyetiniz bayansa mutlaka şunu deneyin: www.efiyat.com

Eğer erkekseniz mavi yani normal versiyonu var..

Blistex Lip Relief Cream

ben sürekli nivea lip care sürdüğüm halde çatlıyor, boşuna almayın derim. blistex deneyeceğim ben aldığım duyumlarla.

blistex alin, cok etkili.

önceliğiniz tedavi olsun bence, bepanthene krem sürün yalamamaya gayret ederek. sonrasında koruyucu olarak neutragena dudak koruyucu kullanabilirsiniz.

neutrogena lip moisturizer

çoğu dudak ürününü denemiş ve sonuç alamamış biri olarak tek seçenek bepanthene merhem! deneyin farkı göreceksiniz:)

MAC makyaj markasinin renkli ve renksiz dudak nemlendiricileri var ama pahali bayagi. ise yariyor. renklisini alirsaniz boyle ister dogal ister ruj gibi renk de veriyor sip sak. muhtesem. ama iste cok pahali, deger mi bilmem. icinde 2 sene gidecek kadar var. www.maccosmetics.com

Biraz bal ve şekeri karıştırıp sür, 20 dk bekle. sonra nemli bezle sil. İşe yarar...

hangisinin gideri var ?

bir ui mezunu olarak kamu kitap falan okumaz ui anasının nikahının kitabını da okusan eksiksindir

bir de o uluslar arası değil uluslararası ilişkilerdir bunu böyle ayrı yazarsan okuldan atılmaya kadar yolu var diym sana hocalar çok takılır

herhangi bir üniversitenin sitesine gir okutulan derslere göz at aslında farkın ne kadar büyük olduğunu görüceksin.

İş konusunda kamu mezunları daha şanslı oluyor sanırım daha çok seçenek var.

hukukçu değilim fakat şöyle ki:
öncelikle A'nın B'ye olan borcunun C tarafından ödenmesi için borcun nakli sözleşmesi yapılması gerekiyor.Alacaklı B'nin borcu yüklencek olan C'nin borcu ödeme isteğine onay vermesi gerekir,çünkü borcu ödeyecek kişinin sıfatı ve güven önemlidir.Bu şekilde önce A ile C arasında bir sözleşme(borcun iç yüklenilmesi) sonra ise C ile B arasında da (borcun dış yüklenilmesi)işleminin yapılması gerekir.Alacaklı B rıza gösterir ve eğer C borcu öderse zaten A ile aralarında yaptıkları bir sözleşme sonucu ödemiştir, dilerse A'dan talep edebilir diye düşünüyorum.

ben de hukukçu değilim, az çok hukuk bilgim vardır ona göre bir cevap vereyim daha iyi bilen hukukçular kesin doğrusunu söyleyecektir.

bence bu soruda borcun nakli söz konusu değil çünkü A ile C arasında bir anlaşma yapılmamış hatta A'nın ifa'dan haberi bile yok. bu durumda benim tahminime göre C'nin ifası nedeniyle A ile B arasındaki borç ilişkisi sona erer fakat C A'nin bilgisi olmadan yaptığı ifa nedeniyle alacaklının haklarına halef olamaz.

edit: şöyle bir şey buldum belki işinize yarar.

www.turkhukuksitesi.com

siyasi kuruluşlardan bahsediyorsak league of nations'un dağılmasıyla ortaya çıkan boşluğu doldurmak olabilir.

2. dünya savaşının ardından dünya yavaş yavaş iki kutuplu bir sisteme geçmiştir.Savaş sonrası kalıcı barışın sağlanması adına daha çok batıya ait ülkeleri temsilen BM ve NATO, sovyet rusya ve doğu bloku ülkeleri ise varşova paktı adı altında bir örgüt kurmuşlardır.Soğuk savaşa geçiş, berlin duvarının yıkılması ile dünya ABD nin başı çektiği tek kutuplu sisteme geçmiş ve dünya düzeni değişmeye başlamıştır. Bunu takiben ABD nin tek kutuplu sisteminin karşısında alternatif örgütlenmeler kurulmuştur. Özellikle nispeten geri kalmış ülkeler batı ülkelerine paralel olarak kalkınma ve gelişmeyi sağlamak adına bölgesel olarak birçok ekonomik ve siyasi amaçlı örgütler kurmuşlardır. Bu örgütlenmelerin illaki geri kalmış ülkeler olması gerekli değildir; örneğin AB avrupa ülkleri arasında ekonomik ve siyasi işbirliğini sağlamak üzere kurulmuştur ve birliğe üye ülkelerinin çoğunun refah seviyesi yüksektir.Yani örgütlerin çoğalmasının temel sebebi alternatif olarak kendi aralarında ekonomik sosyal ve siyasi açıdan bölgesel kalkınmayı gerçekleştirmektir.Biraz kitap gibi oldu ama bu şekilde anlatabilirdim ancak.

Yanılmıyorsam mudanyadan otogara otobüs var otogardan da heykele otobüsle gidilebiliyor. Tek araç varmı bilmiyorum ama.

en son bildiğim kadarıyla anlatıyorum çok bi değişiklik olmadıysa eğer;
mudanyadan minübüs veya otobüsle organize sanayiye gidip ordan trene biniyorsunuz. şehreküstü durağında inip ordan yürüyebilirsiniz heykele, bence otobüse veya dolmuşa binmeye değmez o mesafe için.

@dutturudunya o yolu ben de biliyorum da aktar aktar bitmiyor yahu, bi de sıcakta şehreküstü'den heykele çıkmak sıkıntı oluyor :/

ben sorunun sonunu atlamışım zaten direk :)

ehehe, senin canın sağolsun :)

mudanyadan degil ama güzel yalıdan tek araç var f3 mü u3 mü ne numarası.

umarım geç degildir.
şimdi mudanyadan minübüs veya otobüs vasıtasıyla organize sanayiye gidin oradan metroya binip şehreküstünde inin gerisi zaten yürüme mesafesi heykeli biliyorsanız .
2. secenek
organize sanayi duragından 14L otobüsüne binin direk heykele gider.

sabır insanın içinde olan bir olgudur. bazı insanlar sabırsızdır bazı insanlar sabırlıdır.

Yaradilis geregi sanirim herkesin farkli bi siniri var

oğlak burcuyum. o kadar :)

kaplan gözü taşı kullanıyorum. sinirlenince sakin konuşmaya çalışıyorum, derin nefesler alıyorum

şuan sabırlı insanlar geçmişlerinde sinirli insanlardır aslında... öfkeyle kalkıp zararla oturanlar gittikçe sabırlı hale gelirler.

öfkeyle kalkıp zararala oturmayı henüz yaşamayanlarsa içlerinden gelen siniri bastıramazlar. çünkü bu konuda kötü tecrübeleri yoktur. beyin haliyle ona engel olmaz.

sabır hiç sinirlenmemek değil, beynin siniri bastırmada başarılı olmasıdır aslında...

@numbernine evet ben de bastırabiliyorum fakat o süreçte nasıl sakin kalınıyor psikolojik olarak zorlamıyor mu insanı zaten bu olay çözülse her şeye sabredilir bence

dediğim gibi kötü anıların yoksa bunu yapmak çok zor. bi nevi reflekstir çünkü bu. engellemek çok güç.

Hep icine atan adam sonunda ulser olur derler

şöyle ki; sadece sinir stres anlamında değil, fevrilik ve bişeyi "hemen olsun" istemek gibi de olabiliyor bu...

eskiden fevri, tezcanlı filan bi tiptim ergenliğimde, çocukluğumda... bu hep böyle sürdü. elimi attığım şeyi çabuk bitirmek ister, bitmeyince sıkılır, bırakırdım. bu yüzden dil öğrenememiştim filan...

ne zaman değişti bu dersen, sanırım iş hayatım; daha doğrusu işim öğretti bana sabrı. ilk başlarda 10 x kalitede işler çıkarabilecekken, "üf hadi bitsin" diye 3 x kalitede işler yapardım. ama sonradan bu basna büyük bi rahatsızlık vermeye başladı. içime sindiremedim yani onu... dedim ki "olmaz böyle"
işlerime üşenmemeye başladım... ve sonra farkettim ki hayatımın kalan alanlarına da sirayet etti zamanla bu durum...

dsabır ve tevekkül iyidir yani. ben memnunum şu anki halimden.
yalnız işte biraz gençlik deliliğinin geçmesi, bi de vesile lazım o hale gelmek için... bi neden, bi bahane...

Eskiler "tekkeyi bekleyen çorbayı içer" demişler. Ha, bir de "intikam soğuk yenilince lezzetli aştır" diye atasözü var. Bundan da anlıyoruz ki, sabır denen olgu, insanlığın erdemden saydığı olgulardan sadece biri. İnsandan insana eşiği değişen bir duygu olsa da, her daim içimizde bulundurmamız gerektiği bir şekilde tavsiye edilmiş.

limonla ovun geçer...

aslinda hemen doğradıktan sonra yapmak gerekli, şimdi işe yarar mı bilemicem ama ellerinizi hafif ıslatıp tuzla ovun.

ben okurken calistigim halde mezun olunca issiz kalmistim...

diliniz varsa ufak tefek çevirmenlik işleri yapabilirsiniz ben öyle yapmıştım.dilinizi geliştirebilirsiniz her halükarda size artısı olacaktır.saçma bir yer de olsa bol bol başvuru yapın ki mülakat tecrübeniz olsun bir de sabırlı olmayı öğrenin...

her okuldan işsiz kalınabiliyor.
iyi okullar dahil.
iş bulma dediğin konu dayı olayı, network olayı %90 artık.
bir gün evvel iş bulmanız dileği ile...

birisi soyle bir baslik acmis:

(bkz: kadınlarda orospuluk switch'i doğuştan on geliyor)

kim bilir? rekabet ve haset duygulari belki de.

bir dönem erkek yoğun bir ortamda bulunduğum için fikrim erkeklerin bu eylemleri çok daha fazla gerçekleştirdiğidir. davranışları hoşa gitmeyen bir erkeğin ne ibneliği kalır, ne karı kılıklısı, ne yavşaklığı, ne şerefsizliği vs. ama sorduğum zaman cevap "ama şunun tipine bak allaşkına" olurdu.

olayın özünün şuradan geldiğini düşünüyorum,kadınlar genellikle toplumda ikinci şahıs olduğu yani hep erkeklerin gölgesinde kaldığı için (yanlış anlaşılmasın amacım "ezilmiş kadın" edebiyatı yapmak değil ama maalesef böyle)yetişme tarzından dolayı bir özgüven sorunu var.Nitekim çoğunun kendilerini geliştirmemeleri her şeyi erkeklerden beklemeleri aile baskısı vs bunları doğuruyor.Yani demem o ki kadın bu sefer özgüven eksikliğinin verdiği kıskançlıkla başkalarına saldırıyor veya direkt kıskanıyor aşağı çekmeye çalışıyor karşındakini.
Kendimden örnek vermek gerekirse, arkadaşımla bir gün ortak bir arkadaşım hakkında konuşuyoruz adı ayşe olsun.Ben diyorum ki ayşe'nin hareketleri şöyle şöyle çok rahatsız oluyorum mesafe koymayı düşünüyorum ,karşımdaki de bana katılarak " aa evet kesinlikle haklısın ben de aynı şekilde düşünüyorum ama öyle yapma bırak çevrende kalsın " diyor.la bu kız belli ki karakterini, arkadaş çevresinin genişliğine ters orantılı olarak geliştiriyor.Kaç defa gördüm kendi yakın arkadaşının yanında suratına söylemeyip bana neler neler! anlatıp iki dk sonra canım cicim olan kızlar.Bunlar herkes beni sevsin egom şişsin mantığında insanlar ki özgüven eksikliğinden geliyor bu bence. Önüne gelince kendini sevdiren, hatta kendinden ödün verip, karşındaki için birçok şey yapıp arkasından tonla küfür saydıranı gördüm.İki yüzlülükten başka bir şey değil.Neyse çok uzun oldu erkekleri bilmiyorum,onlardan da vardır ama kızların çoğunlukta olduğunu düşünüyorum.

şöyle bir laf söylemişti bir arkadaş zamanında.

erkekler birbirlerinin yüzüne küfreder ama kastetmezler
kadınlar birbirlerinin yüzüne iltifat ederler ama kastetmezler.

erkek yoğun ortam nasıl oluyor, inşaatlarda şantiyelerde mi? Normalde manastırlarda mı yaşıyorsunuz?

kadın yoğun iş yeri nasıl oluyorsa erkek yoğun işyeri de öyle oluyor. misal şu anda da bir kadın arkadaşım 15 erkek ve 2 kadının olduğu bir şirkette çalışıyor. dolayısıyla askerlikle ilgili tüm geyiklere hakim ve diğer erkek muhabbetlerine de. ve o da aynı durumla karşılaştığını söylüyor.

@ernest everhard calistigi ortam erkek yogunluklu bir ortamdir.

kadınları anlamaya çalışmayın.

Bunun tek nedeni turkiye ve turkiyedeki insanlardır. Turkiye cok gelismis bir ulke olmadigi icin (bazi yerlerde) kadına cok deger verilmiyor. Kadinda bu ezilmislikle kiskanclik yapiyor, bence.

bence kadın erkek farketmiyor. iki cins de yapıyor bunu. bence seksistsiniz.

akmar haricinde (bkz: özbek pasajı) ve(bkz: sahaflar çarşısı) da işini görebilir.

(bkz: aslıhan pasajı)

eğtim bilimleriyse bende 5-6 test kitabı var. konu anlatımlı vs.

@fenerliyim eğitim bilimleri değil maliye iktisat gibi kitaplar. teşekkür ederim arkadaşlar...

kadıköy rıhtıma gel, yani bu iskelenin otobüs duraklarının olduğu yere. orda kime sorarsan gösterir. çok zor değil.

yoktur bence.
*hukukçu değilim

velilerinin onayı gerekir. 18 yaşından küçüklerin imza yetkisi yoktur.

reşit olmaya yakın olmak reşit olmak anlamına gelmiyor. ha ama zaten sorumsuzmuşsun, reşit olmanı yadırgarım.

üj-bej ay değil 1 gün bile etkiler reşitliğinizi. imzalatanlar da gayet x'miş. ancak emin olmamakla birlikte reşit olmasanız da bu sefer de reşit olmadığınız halde dava sözleşme imzaladığınız için belki maddi tazminat davası falan açabilirler.

yıl olarak doldurmuşsunuz gün olarak değil. geçerliliği var imzanın.

gün olarak esastır diye biliyorum. 18 yaşına birkaç gün kalmış olsa bile birisi bi suç işlediğinde (bkz: ogün samast) çocuk mahkemesinde yargılanır mesela

hukukçu değilim ama şöyle biliyorum :
sen 18 yaşından küçük olduğun için "sınırlı ehliyetsiz" statüsündesin.seni borç altına sokan her işlem yasal temsilcinin (velinin veya vasinin) onayı/izni olmadıkça geçerli olmaz.yani yaptığın işlemde tek taraflı bağlamazlık söz konusudur, velinin izni olmadıkça seni bağlamaz.

got tehlikeye dusuyor ondan.

evet göt olabilir. Birde yanlış yapabileceğini görebilme kapasitenden rahatsız olabilecekleri için de olabilir.

demem o ki; ben bayılıyorum akıllı adamlarla çalışmaktan. bayılıyorum birisi benim kapasitemin çok üstünde bir fikir, proje vs geliştirsin. hatta yüzlerine karşı takdir ediyorum. bırak paça çekmeyi, aman başına bir şey gelmesin bizimle kalsın diye uğraşıyorum.

benim yaptığım mı anormal?

iş yeri olarak yorum yapamıycam fakat basit bir mesele bu karşındaki insan kendinden akıllıysa bir bakıma bir tehdittir bu onun için, çoğu insan ortamın en akıllısı en güzeli kısacası "en" i olmak ister, niçin kendinden daha akıllı biri gelip onun tahtını oynatsın ki? temelinde yatan duygunun kıskançlık olduğunu düşünüyorum, atıyorum bir ortamda başarısıyla sivrilen birisi diğerlerinin ilgisini çeker ve artık o hedeftir. diğerleri yeterince başarılı olamadıkları için başarılı olanı, akıllı olanı aşağıya çekerek tatmin olurlar çünkü kendileri bu şekilde akıllı değildir ...

açık söyliyem yok öyle birşey. bunun tek sebebi akıllı yada kendini akıllı sanaları sevmez kimse. ben ib okurken sınıfımda ortann altındaydım. bir arkadaşım mit, yale, harvard vb ünilerden diğer3 arkadaşımda ivy okullardan kabul aldı hiç kıskanmadım. zira hepsi gayet tatlı insanlardı. yada katıldığım konferanslarda hep benden iyileri vardı ama kendilerini beğenmişlik yapmadıkları sürece herkes onları sedi. bence böyle düşünen kişi önce karakterini değiştirmeli. ama haklı olduğunuz nokta da şu bazı insanlar gerçekten hazımsız. sizi çekemeyebilirler. onlarıda görmezden gelin.

1)çekememezlik,kıskançlık
2)(bkz: beklentiyi yükselten ibneler)
aga sende ufaktan kendini iyi övmüşün he. "benden iyisi olsun isterim ama yok napiyim"

cennette bulunan adamın biri cehennemi gezmek için izin istiyor, izini veriyolar adama yanında bi zebani cehennemi geziyor adam. her ülkenin ayrı bi kazanı var o ülkenin vatandaşları o kazanda işte başlarında da 1 tane zebani dikiliyor. adam zebaniye dönüp soruyor;

+neden bu kazanların başında zebani var?
zebani yanıt veriyor
-eğer çıkmaya çalışan olursa zebaniler tekrar kazana itiyor insanlar
adam tekrar gezmeye devam ediyor bir kazanın başında zebani yok şaşırıyor adam soruyor zebaniye
+neden bu kazanın başında zebani yok ?
zebani cevap veriyor
- bu kazanda türkler var eğer birisi çıkmaya çalışırsa hemen diğeri aşağıya çekiyor çıkmaya çalışanı o yüzden zebani koymaya gerek duymadık diyor.

yani özet geçmek gerekirse kıskançlıktan kaynaklanıyor her halt.

you are my lethe e kismen katiliyorum. Oncelikle is yeri dedigimiz yer bir organizasyon kendi kulturu, adetleri ve kendine has bir sistemi olan bir birlikteliktir. Akilli adam, veya kendini oyle sanan kisi, oncelikle her ne kadar aksakliklari da olsa orada isleyen bir sisteme karsi soylemler gelistirir veya mevcut kultur yapisi disinda hareketlerde bulunur. ornegin fotokopi cekmek sekretin gorevidir gibi bir adet varken "ulan ne zaman kaybedecegim kendim cekerim" diyen kisi sistemi tehdit etmeye baslar. Bu da calisanlarin tamamen motor fonskiyonlarini kullanarak yapmis olduklari, alismis olduklari is akisini bozar ve insanlarin stress seviyesini arttirir. Ayrica, her ne kadar sistemin daha verimli hale gelmesini saglayacak fikirler de olsa bunun organizasyonun geneline uyarlamaya calismak da bir takim tehlikeleri beraberinde getirir.

Is cevreleri, yoneticer akilli adamlardan, ve bence iddadaki gibi akilliysa, kendini mevcut sisteme adapte etmesini isterler, sistemi tekrar yorumlamasini degil. Degisimi yonetmek basli basina bir yonetim sanatidir.

cokeslilik

çok eşlilik derken?

cokesli ol

öyle yapabileceğimi zannetmiyorum.

Ya sevgi, saygı, aşk falan biraz boş işler açıkcası. İnan bana 6-7 yıl önce aynen senin gibiydim ve o "akıl oyunları"ndan nefret ederdim.
Niye herkes doyasıya yaşamıyor sevgisini, aşkını neden böyle ali cengiz oyunlarına ihtiyaç var diye kös kös düşünüp dururdum.
İddialıydım da, bir gün mutlaka saf, temiz ilişkiyi bulacaktım güya =)
Kısacası dünya üzerinde masum aşk yok ve şeytan malesef azapta gerekiyor.
Bu biraz da her şeyi çok hızlı tüketmemizle alakalı bir olgu sanırsam. Bu hıza yetişemezsen, oyuna ortak olamazsan çok gerilerde kalıyorsun.

Anladığım kadarıyla birçok kişi seni "üzülebilen narin kız" olarak bellemiş. Özet olarak tatlı, şirin ve "iyi" bir kızsın onların gözünde.
Öncelikle bu imajı yık. Biraz kadın ol, hafiften kıvırt, etrafındakilere göz süz. Sana ilgi olarak geri dönecektir. Böyle olunca da sen kendini geri çek.
Aman ha dikkat; ben sana göz orospusu ya da kezban ol demiyorum. Sadece biraz işveli ve cilveli olman gerekiyor.
İnsanlar ulaşamadıklarını/elde edemediklerini arzularlar. Ulaşılmaz olmaya çalış, biriyle beraberken bile.

Bir ilişkiye başadığın zaman, karşındakinin eksik yanlarını direk yüzüne söyle. Onları düzeltmeye, senin gözüne girmeye çalışacaktır. Ha düzeltmek için uğraşmıyorsa o da sallamıyordu emin ol. Anında bırak, başka denizlere yelken aç. Kimseyi sahiplenme. Sahiplik duygusu hataları ve suçları beraberinde getirir. Yarın ayrılıverecekmişsin gibi yaşa ilişkilerini.
Çok kasma, çok kurgulama, çok irdeleme.. Sadece yaşadığın anın tadını çıkarmaya bak.

Ama bunları yaparken atlamaman gereken çok ince bir nokta var, bir gün karşına hayatının adamı çıkacak. Ona bunları yapmamaya özen göster. Onu sımsıkı elinde tutmayı bil.
Ha ben nasıl anlayacağım onun hayatımın erkeği olduğunu dersen, işte zaten bu oyunun en pis kördüğümü burada. Bunu çözen direk Tibet'e yerleşiyor zaten ;)

senin durumun dogru soyleyenı 9 koyden kovarlar sozuyle ozetlenebılır..
bir erkek olarak tavsiyem şudur : sakın değişme.. sana hep yanlış insanlar denk gelmiş.. elbet dogrusunu da bulacaksın..çevreni biraz değiştir..(eger yapabılıyorsan) baglanmamaya çalış.. ama milletin duygularıyla da oynama.. yoksa senınde onlardan bir farkın olmaz..

kendi karakterine uygun erkekler bulamamışsın. nasıl ki herkesten arkadaş olmuyorsa herkesten sevgili hiç olmuyor.
hep yanlış kişilere denk gelmişsin. bi kere de biri gelmesin. sen gidip başlatmayı dene. kendine en uygununu böyle bulabilirsin. hemde özgüvenin de yerine gelir.

bir erkek birey olarak cevap veriyorum.

bence yaptığın en doğrusu, yani bana göre. bu davranışından umarım vazgeçmezsin çünkü doğru kişiyi bulduğunda bu özelliğin sayesinde çok mutlu olacağına inanıyorum.

bir düşün dediğimi hemen değişmeyi planlama.

kendin gibi ol. değişmeye çalışma. taktik maktik boş işler. sonra yaptıklarından kendin de tiksinirsin. ha, bi de telefon numaranı mesaj at. =P

adım gibi eminim seni sen olduğun gibi sevicek ve aslında senin gibi bir kızı yana yakıla arayan 1500000 erkek var dışarda, bu böyle değilse dişimi kırarım. kim ister lan manipülatif şıllığı

geçenlerde ki bi duyurundan 18 yaşında olduğunu hatırlıyorum. yani suana kadar keybeden ben oldum cümlesi için erken sayılırsın. daha neler görceksin. bu kadar kasmana gerek yok. başkası içinde kendini değistirme illa ki karşına senin istediğin gibi biri çıkar.

bir kız olarak ,aynı kaderi paylaşan bir kız olarak kesinlikle kendinden taviz vermemeni tembihlerim neysen nesindir, ufak tefek değişimler hariç kendini başkaları gibi olmaya zorlarsan artık o sen olmazsın kendinle çelişmeye başlarsın, üstelik mutsuz da olursun ... yok ben de adamları köpek yapıcam eteklerime kapansınlar modunda olmak istiyorum biraz da ben çektirmek istiyorum diyorsan buyur,inan bana tatlı kız modundan cilveli kız moduna girmek hiç zor değil sadece gözlemlersin olur biter,ha gerçek bir ilişki yaşayacağım diyorsan kendin ol ama sana naçizane tavsiye hiç kimsenin vazgeçilemeyecek olduğunu düşünme eğer çok kırılgansan bu özelliğinin üstüne git,bir şeylerin üstesinden gelmeye çalış.o ilişki oyunları olayının iç yüzü de tamamıyla tarafların egolarını tatmin etme isteğidir sakın kanma, bu tarz oyunlar oynamayacağın birini bul,umarım şans yanında olur...

"erkeklerin "sözde" nefret ettiği ama köpeği olduğu kızların yaptıklarından." çok katılıyorum bu cümlene ve seni çok iyi anlayabiliyorum. sorsan o kızlardan kötüsü yoktur ama her zaman onların peşinden giderler. çok gördüm bunu arkadaşlarımdan,kız çocuğu insan yerine koymuyo artık çocuğa ben acıyorum.kırk yılda bir bi iki cilve yapıyo,sonra yine aynı,yerin dibine sokup sokup çıkarıyo çocuğu. benim umrumda değil,o benim peşimden koşsun havaları. ama sonuçta gerçekten köpek gibi de koşturuyo peşinden. net olmak kolay elde edilmek,kolay vazgeçilebilmek mi demek illa,ben anlamıyorum.valla şimdi üzüldüm kendi halime bu duyuruyu görünce. umarım işine yarar bi cevap bi ilham alırsın bu duyuruna.

azıcık iradeyle çözersin. sabırlı ve iradeli ol. kendini karşındakine hayran, tapıyor şeklinde gösterme, biliyorum insan söylemek istiyor içinden gelince ama, mesela her gün sevdiğini söyleme de, kırk yılda bir söyle. kıymetli olsun söylediğin. azıcık kıymetin bilinsin, direk buna çalış. her türlü yolu var, köpeklenmeyen adam köpek olmuyor peşinde ben bunu bilirim.

şimdi öyle bişi var ki, senin bu sevgiyi açığa vurma şeklin biraz sahiplenici, bağlanmacı türde olabilir. insanlarda bu duyguları uyandırıyor olabilirsin, bunun sonucu uzaklaşma da doğal tabi. biri sana gelip sensiz olamam, seni çok seviyorum, hayatım sensin gibi bir tavır takınsa (sana biraz abartılı gelecek şekilde) sen de dengeyi bulabilmek için aynı şekilde takılırsın. insanları kendi yolunla değil de onların arzuladığı yolda sevmek lazım sanırım. kimi ilgiden hoşlanır, kimi dertleşmekten. kedinin tüylerini tersine sevemezsin mesela sırf senin tarzın bu diye. bilmem anlatabildim mi... yaptığının iyi ya da kötü olduğunu söylemiyorum bu arada, ya da değişmen gerektiği. ama başkasını severken kendi içinden çıkıp onunla da empati kurman gerek biraz.

maalesef taktik gitmekten baska caren yok, bu sorunlar aynen tekrar edecek baslamazsan.
bir erkege onu ne kadar cok sevdigini, ondan ayrilamayacagini yani ona muhtacligini kesinkes belli etmeyeceksin. hah edersen bitti orda zaten. yaptiklarinin alasini yapacaktir. her zaman gidecekmis gibi davranacaksin. gitmenden kusku duymayacak erkek sana deger de vermez. kanun bu.
hic bir zaman kisisel eksikliklerinden, sorunlarindan, zayif anlarindan erkege bahsetmeyeceksin. aglayacak haldeysen onunla gorusme. hep guclu dur yaninda.

bunlar cok da taktik degil, yalancilik degil sonucta. insanoglu bu, 100% elinde olan ve hukmedecegi seyi sonuna kadar eziyor. ikili iliskiler de de boyle. bunlari yapmaman da sana kar saglamaz. o zaman yap.

taktik değil ama, özgüven meselesi için belki şu yardımcı olabilir; kendinde "hoşlanmadığın ama değiştirebileceğin" şeyleri bi düşün,ve değiştir. Atıyorum kısa boylusundur,ona yapacak bir şey yok ama fazla kilon varsa diyet yap spor yap. atıyorum burnun büyüktür, yapacak bir şey yok ama saç modelini sevmiosan git düzgün bir yerde kestir... vs vs. gibi. kendi kendine batan bir tarafın kalmasın.Demiyorum ki manken gibi ol, neyi sevmiosan ve değiştirebiliosan değiştir. Mesela ben çilliyim,çillerimi de çok seviyorum ama hangi kozmetikçiye gitsem "şu fondoten çillerinizi kapatır bakın süper" gibi bir tavsiye alıp sinir oluyorum. Ne demek istediğimi anlatabilmişimdir umarım.
taktik konusunda da sana %100 katılsam da, kendini insanlara kolay açmamanı ve kolay bağlanmamanı önerebilirim. Zaten karşındaki insanı doğru düzgün tanımadan ve samimiyetine güvenmeden samimi davranmayı ve bağlanmayı doğru bulmuyorum... Bir de, bu her şey için geçerli sadece ilişki değil, kolay elde edilen şeyler kıymetli değildir. Bırakın karşınızdaki sizin sevginizi ve bağlılığınızı hak etmek için birşeyler yapsın, kendisi de mutlu olsun,siz de mutlu olun.

mimikikil +1

Cesur abinin kitabını yapabiliyorsan iş tamamdır.

o kitap bende var zamanında bakmışlığım da var fakat benim kafamdaki hani açıklamalı soru çözümleri olan bir kitap olması, hem soru tarzını yakalarım hem de bilgileri uygulamalı öğrenirim diye düşünüyorum, ayrıca building skills for proficiency de göz atmakta fayda var tabii ki..

cesur öztürk konu ogretmez yalniz, bazi noktalarda da cok gereksiz ayrintilara girer. ama kpds gibi hödük bir sinava hazirlik icin en iyi kitaptir. cesur öztürk ün yanında bir de ayhan sezer var klasiklerden. digerleri, mesela akın grubu dedigin arkadas özel kurstan internet sitesine oradan da kitap test isine girdi; hatali soru cikar ara sira, oradan buradan alinti sorular olur.

bir de dilforum a bak, orada cesitli dersanelerin yaprak testleri var pdf halinde. soru cozmus olmak icin oradan da faydalanirsin.

kpds sinavindan alinan not dil becerisini ve seviyesini göstermez. o sebeple amacin dil ögrenmek degil sinavi gecmek olsun.

son 10 yılın çıkmış kpds soruları ve çözümleri türünde kitaplar var. Onlardan mutlaka edin.

(git: 125941)

badem yayı ya da susam yağı ya da sarımsaktır ilacı bunun.

ha ama cidden azmetmen lazım her gerce yatmadan birinden birini sürüp öle yatacaksın hatta gün içinde evdeysen sür gez öle. kulak pamukçuğu yardımcı olur sürerken..

sarımsağı da içindeki yeşili görülecek şekilde kesilip derler hiç denemedim o dah aetkiliymiş ama ben yapamadım nefret ederim kokusundan.

ama tekrar altını çiziyorum aylaar uzuun aylar boyunca sebatla yapmazsan olmaz.. öle 2 hafta sürdüm sıkıldım dersen ömür boyu bu şekilde gezersin..

ha bi punduna getir erkeksin kazıt diyeceğim ama?

bu öneriler kalınlaştırmak için sen yoğunluk demişsin ya işte zaten kalınlaştrmak denilen o seyreklikleri doldurmak, tüy tüy sarı sarı cansız şeyleri güçlendirmek anlamına geliyor. anlamsızlığa sebep olan eğer kaşlarının düşük olması ise yani nicolas cage bakışlıysan, çok basit bir estetik operasyonla pıt diye haşin erkek yaparlar bi araştır..

bir seferliğine aldıradabilirsin böylece cansız kılların gider 2-3 hafta sonra daha siyahları gelir..

siyah. boşluk yok ama inceler. aslında şekillerindende memnun değilim. napacağım bılmıyorum.

kaş kalemi kullanabilirsiniz.

hint yagı denendi onaylandı ama sonuc almanız icin baya bir sure beklemeniz sabretmeniz gerekir her gece yatmadan mutlaka surun ciddi sonucları 6 ay sonra görüceksiniz 6 haftada 1 mm ayrıca kalınlastırıp yenisini bile çıkarır.Yanında biotin kapsulleri de kullanırsanız oldu da bitti masallah