Giriş
(4)

Düzenli alkol kullanmayı bıraktıktan sonra sıklaşan anksiyete atakları

sekizdokuzon
Muhtemelen hep oradaydılar ama ben akşamları iki bira içip rahatladığım için mutlaka çözülmesi gereken bir sorun kategorisinde değildi benim için.Terapiye mutlaka başlayacağım. Haftada bir olmasa da ayda iki defa mutlaka gitmem lazım. İmkanım olsa haftada bir değil iki kez giderim. Şu an cidden çok
Muhtemelen hep oradaydılar ama ben akşamları iki bira içip rahatladığım için mutlaka çözülmesi gereken bir sorun kategorisinde değildi benim için.Terapiye mutlaka başlayacağım. Haftada bir olmasa da ayda iki defa mutlaka gitmem lazım. İmkanım olsa haftada bir değil iki kez giderim. Şu an cidden çok zor ilerliyor her şey ama doğru yoldayım değil mi?

Bana biraz cesaret verebilir misiniz? Bu anksiyete belasından kurtulabilirim değil mi?

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(28.11.25)
bol bol ev yapimi yogurt ye,
vucudu temizler,
daha cabuk uyku getirir,
doktor desteğinide eksik etme tabi,
geçmiş olsun
0
designer
(28.11.25)
alkol muhtemelen anksiyeteyi derine gömüyordu. su an cok zorlanman bu sebeple.
eger hala sigara ve alkole baslamadiysan cok iyi yoldasin. iyi olmak icin en büyük adimi atmissin.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(28.11.25)
Bir ödeme listesi çıkarıp bütün ekstralarını ertelemeni sadece ölmeyecek kadar harcama yapıp kalan paranla terapiye gitmeni öneriyorum. Online değil yüz yüze ve düzenli olmalı. Özellikle ilk aşamalarda haftada bir (mümkünse aynı gün ve saatte) düzenli gitmesi çok önemli.
Bir de iyi bir terapistle konuşup gelecek seanslar için birlikte daha uygun bir ödeme planı çıkarabilirsiniz bu konuda anlayışlı olan gerçekten iyi terapistler var.
0
mutekebbir
(28.11.25)
Kesin işe yarar mı bilmem yine de meditasyon deneyebilirsin.
0
pembediken
(29.11.25)
(2)

akranlarından geri kalan çocuğun okumasını hızlandırma yolları var mıdır acaba?

Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
ilkokul 1'e giden kız çocuğuna gönüllü ebeveynlik yapıyorum. babası yok, annesiyle birlikte yaşıyorlar ve haftanın 3 günü benim yanıma geliyor. 4 tane daha küçük kardeşi var. 2 tanesi çocuk esirgemede.soruma gelecek olursak, annesi çocukların ellerine telefon veriyor, çocuk bana geldiği zaman hiç de
ilkokul 1'e giden kız çocuğuna gönüllü ebeveynlik yapıyorum. babası yok, annesiyle birlikte yaşıyorlar ve haftanın 3 günü benim yanıma geliyor. 4 tane daha küçük kardeşi var. 2 tanesi çocuk esirgemede.

soruma gelecek olursak, annesi çocukların ellerine telefon veriyor, çocuk bana geldiği zaman hiç ders çalışmak istemiyor. yarım saat bile dikkatini zor verdiriyorum. ne yapmak istiyorsun diyorum telefondan oyun oynamak istediğini söylüyor. annesine de kızamıyoruz verme telefon eline diye. desek bile anlamaz bizi çünkü o da okuma yazması dahi olmayan bir hanım.

henüz sayılardan bile sadece 1 ve 2 yi tanıyabiliyor.

ama çok da vahim değil. okuma kitabı 1 var. onun hepsini ezberlemiş gibi okuyor. diğer 2 kitapta çok zorlanıyor. ama sınıf olarak o 2 kitabı da geçmişler. şimdi o 2 kitabı da su gibi içirtmem lazım. bir alet edevat var mıdır acaba. üzerinde sayı yazılı boncuklardan bileklik yaptık, işe yarayacak diye bir his var içimde. bu işe yararsa harfli olanını da yapacağım.

bilirkişilerden, merhametli insanlardan tavsiyeler bekliyorum. çok teşekkür ederim.
+2
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(28.11.25)
sayilarla ilgili eğlenceli video izlettir,
sonrada kagida aynini yazmasini iste,
her gün bir rakam,
0
designer
(28.11.25)
uzun metinlerle değil, kısa metinlerle çalış. kelimeleri okutmaya çalış. bunları oyunlaştırmaya gayret et. sakin, ama otoriter olmak uygun olabilir.

ayrıca - dostum sen ne güzel bir insansın... allah senden razı olsun.
+2
ebabil curnatasi
(28.11.25)
(2)

Antipsikotik kullanıyorum yan etkileri var?

darkwizard
Malum bazi nedenlerden ripserdal kullanıyorum prolaktin 17-21 normal iken 27 çıktı. Göğüslerimde büyüme olmustu kilolu da değilim. Doktor ilaç mi değişecek ve acaba nasil kurtulurum sporla gecer mi ameliyat mi gerek. O kadar büyük değil ama yağlandı.
Malum bazi nedenlerden ripserdal kullanıyorum prolaktin 17-21 normal iken 27 çıktı. Göğüslerimde büyüme olmustu kilolu da değilim. Doktor ilaç mi değişecek ve acaba nasil kurtulurum sporla gecer mi ameliyat mi gerek. O kadar büyük değil ama yağlandı.
0
darkwizard
(28.11.25)
kabus, açlık hissi, kilo alma, memeden süt gelmesi, uykululuk.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(28.11.25)
dogal surede yetişmemiş kanatli hayvan
ve çin tuzu vb seyler kullanilan cips,hazir gida ürünlerinlerine veda edebilirsin,
0
designer
(28.11.25)
(4)

Jeneratör

beyaztenlikiz
Merhaba. Bana iş yerim için uygun olabilecek jeneratör lazım. 1 bilgisayar, 4 priz, mümkünse 1 buzdolabı çalıştırsa iyi olur. Nasıl bir şey almalıyım? Daha önce “ Hyundai HHY960A Çanta Jeneratör 1kVA Benzinli” vardı. İşimi görüyordu fakat bu cihazı çalıştırabilmek için bir kadın olarak gücüm yetmiyo
Merhaba. Bana iş yerim için uygun olabilecek jeneratör lazım. 1 bilgisayar, 4 priz, mümkünse 1 buzdolabı çalıştırsa iyi olur. Nasıl bir şey almalıyım? Daha önce “ Hyundai HHY960A Çanta Jeneratör 1kVA Benzinli” vardı. İşimi görüyordu fakat bu cihazı çalıştırabilmek için bir kadın olarak gücüm yetmiyor. Otomatik, daha pratik çalışan ve mümkünse daha sessiz bir şey arıyorum. Bana yardımcı olabilir misiniz? Teşekkür ederim
0
beyaztenlikiz
(17.11.25)
güneş enerji panalleri olmaz mı?

www.akakce.com
+1
designer
(17.11.25)
ufak jeneratörler marşlı olmuyor. ufak olsun az yaksın hele sessiz olsun derseniz fiyatları yükseliyor. bir de honda olsun çok uzun süreler kullanayım derseniz ikinci el araba parasına geliyor örnek
www.hepsiburada.com

sırf bu jeneratör muhabbetinden kendime arazi alamadım.

mesela ses olayını eleyip bir de büyük alırsanız fiyat nasıl düşüyor bakalım

www.hepsiburada.com

bu sefer de yakıt sarfiyatı artıyor.


ben şahsen sesli ve marjlı bir jeneratöre kendim 45mm dekopandan kabin yapar kullanırdım. dekopan da ucu değil ama bi hava girişi bi egzos çıkışı olur mu olur. olmayacak şey değil yani.
+2
Fodera
(17.11.25)
elektrik ne kadar süre kesiliyor ? belki de online bir ups almak daha mantıklı olabilir.
+1
orpheus
(18.11.25)
Hyundai G2800i olur.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(18.11.25)
(5)

Sütün bir türlü kesilmememesi.

Mirket
Sirke, limon, yoğurt kombini bile yaptım. Hala tık yok. Nedir, Niyedir, Bir çare bulun. Bir kazan süt ziyan olmak üzere.
Sirke, limon, yoğurt kombini bile yaptım. Hala tık yok. Nedir, Niyedir, Bir çare bulun. Bir kazan süt ziyan olmak üzere.
0
Mirket
(17.11.25)
Sütün sıcaklığı nasıl? Oda sıcaklığında duruyorsa biraz ısıtın, 42-45C civarına çıkarın, bir de öyle bakın.
0
kobuzchu kiz
(17.11.25)
Kaynama noktasındayken, sirke veya limon suyu veya yoğurdu koyunca iki dakikada kesilip yeşil suyunun ve tortunun ayrışması lazım. Kaynarken hepsini birden ve fazla fazla koydum. Birşey olmadı.
Şimdi soğumaya bıraktım. Tekrar kaynatıp bir daha deneyeceğim. Daha asidiktir diye beyaz sirke de koyacağım bu kez.
0
🌸Mirket
(17.11.25)
sanirim hayvana verilen antibiyotik vs süte geçmekte,

biraz kaynatin lora doner heral.
0
designer
(17.11.25)
bazen böyle oluyor ya kesilmeyince kesilmiyor maalesef. bence artık içinde herhangi bir besin değeri de kalmamıştır kaynamaktan, o yüzden çöp.. beyaz sirkeyi gıdada kullanmak önerilmiyor diye biliyorum bi de
0
mezzosprite
(18.11.25)
bizimkiler sütçüden süt alınca süt kesilmezse iade ediyolar hatta sütçü ile kavga ediyolardı ne ilaç koydun da bu süt böyle bozuk ve kesilmiyo diye. kesilmeyen sütü kullanmayın ve atın.
0
Sadece soruyorum
(19.11.25)
(10)

Nasıl olabilir?

mermaidd
Dün bu konuda başlık açılmış ama konunun gidişatı değiştiği için bende sormak istedim. Zehirlenen gurbetçilerin kaldığı otelden 2 kişi daha zehirlenme vakasıyla hastaneye kaldırılmış. Oteldeki damacana sudan zehirlenildiğinden şüpheleniliyormuş. Su bu kadar tehlikeli olabilir mi? Özellikle damacana
Dün bu konuda başlık açılmış ama konunun gidişatı değiştiği için bende sormak istedim. Zehirlenen gurbetçilerin kaldığı otelden 2 kişi daha zehirlenme vakasıyla hastaneye kaldırılmış. Oteldeki damacana sudan zehirlenildiğinden şüpheleniliyormuş. Su bu kadar tehlikeli olabilir mi? Özellikle damacana su.
0
mermaidd
(15.11.25)
Damacanın toksikliği açıkta bekleyen tavukla yarışır.
0
kizil karga
(15.11.25)
Sudan ziyade damacananın içine oturtulduğu sebil, alındiği günden bu güne hiç temizlenmemiş olabilir.
Suyun geçtiği o yollar vs.
0
WithWorth
(15.11.25)
Otel sahibi mutfağımız yok, kapalı su dışında ikramimiz da yok demiş. Havalandırma da sorun yoksa otelde sorun yok

Düzeltme: şimdi twitterda gördüm damacana su varmış sadece. Otel sahibi suçlu olabilir
0
artıküyeolmakistiyorum
(15.11.25)
bence artık haber kirliliği var.herkes bir şey diyor. ülkede sağlık sistemine güvenilmeyince böyle oluyor. tavuktan zehirlenen bir aile vardı, onlarda acile gidip evlerine gönderilmişti. asıl sıkıntı burada.
+1
mikahakkinen
(15.11.25)
insanlar depremde enkazda susuz kalınca kendi idrarlarını içiyorlar, bir şey olmuyor. bear gyrills fil dışkısını sıkıp içindeki suyu içiyor, bir şey olmuyor. damacana su veya sebili ne kadar kirli olabilir? hem sadece onlar mı içti?

bir de niye bu kadar belirsizlik olduğunu anlamadım. adli tıpta otopsi yapılmadı mı? biri böcek ilacı diyor, biri midye diyor, biri kumpir biri damacana su diyor.
+1
tabudeviren
(15.11.25)
@tabudeviren yaklaşık 30-40 dakika önce girilen bi haberde de otelde düzenli olarak böcek ilaçlaması yapıldığı ve bunun doğrultusunda zehirlendiklerini yazmışlar. Neye inanacağımı şaşırdım artık
0
🌸mermaidd
(15.11.25)
@mermaidd böcek ilacı konusu sabahtan beri konuşuluyor. Otelin ciddi bir hamam böceği sorunu varmış. Google yorumlarında otelde kalanlar bu konudan şikayetçiymiş. Aile alt katta havalandırmanın yetersiz olduğu bir odada kalmışsa böcek ilacından etkilenmiş olabilir diyorlar.
0
gnosis
(15.11.25)
insan ve gida olan yerde ilaclama yapan sirketler,puskurttukleri sivinin treake solunumu yapan canlilarda etkili oldugunu söyluyorlar,

bence tavuktandir,
0
designer
(15.11.25)
@designer Tavuktan olsa o restoranda yemek yiyen başkalarının da zehirlenmesi beklenmez mi? Geçenlerde başka bir ilde yedikleri tavuk dönerden yüzlerce kişi hastanelik olmuştu.
Bu arada son dakika haberi: "Zehirlenen ailenin kaldığı otelde iki kişi daha hastaneye kaldırıldı! 'İlaçlama' ve 'damacana su' şüphesi... 3 kişi daha gözaltına alındı"
0
gnosis
(15.11.25)
@gnosis bende seninle aynı fikirdeyim gıdadan olduğunu düşünmüyorum. Otelde bir de damacanadan su içmişler ya ondan oldu ya da bu ilaçlamadan zehirlendiler.
0
🌸mermaidd
(15.11.25)
(6)

Çok dalgınım

seydan8787
Hayatım bazı şeyler yolunda gitmiyor, bulunduğum ortamdan hiçbir şeyden mutlu değilim. Değiştirme şansım da yok. Öyle bir imkan da yok. Bazen sokakta insanların bunu suratımdan okuduğunu hissediyorum. Ne yapmalıyım?
Hayatım bazı şeyler yolunda gitmiyor, bulunduğum ortamdan hiçbir şeyden mutlu değilim. Değiştirme şansım da yok. Öyle bir imkan da yok. Bazen sokakta insanların bunu suratımdan okuduğunu hissediyorum. Ne yapmalıyım?
0
seydan8787
(14.11.25)
vakit kaybetmeden psikiyatriste.

it's okay not to be okay.
+2
yurtsuz john
(14.11.25)
hobi edin,
voleybol oynayan grup bul,
bisiklet edin..

geçmiyorsa hekime daniş.
0
designer
(14.11.25)
Bir şey yapmak zorunda değilsin. Bu hissettiğin şeylerden önce belki mutluydun, belki nötrdü hayatın. Yol üzerinde farklı bir istasyona ilerlerken yine bir süre mutlu hissedeceksin, ve bu uzun yol boyunca tekrar tekrar aynı şeyleri yaşayacaksın. Hepimiz gece yolculuğu yapmışızdır. Bu yolculuk boyunca uzaktaki köylerdeki merak ederiz, biri arkamızda kalırken diğeri çıkar karşımıza ve bir süre sonra uyuya kalırız.

Kısaca söylemek gerekirse, hayat düz bir çemberdir. Her bir köyde yeni bir merak, yine yol, yine merak ve biraz uyku modu. Zamanla hiçbir şey geçmiyor kısacası. Yaşadıklarımızı ve hissettiklerimizi tekrar tekrar yaşadık, yaşayacağız.
0
rakicandir
(14.11.25)
Bunu negatiflik olsun diye yazmıyorum öncelikle belirteyim ama "Bazen sokakta insanların bunu suratımdan okuduğunu hissediyorum." bu cümlenden anlaşılacağı üzere senin derdini hobi vs çözemez sadece profesyonel biri yardımcı olabilir gibi geldi. Çünkü günümüz dünyasında yanıbaşımızda birisi açlıktan ölse kimsenin umurunda olmaz yani senin mutsuzluğunu da kimse anlamıyordur emin ol.
İnsanların bu "tükenmişliğini" suratından anladığını düşünüyorsan orada senin tek başına çözemeyeceğin türden bir problem var demektir. İstediğin kadar yeni bir şeyler deneyimle, girdiğin çevredeki insanların her şeye rağmen senden daha "mutlu" olduklarını gördüğünde kendini daha da yetersiz ve mutsuz hissedersin. Şunu unutma lütfen herkes hayatında en azından böyle bir dönemden geçiyor, halledilemeyecek bir şey yok hayatta.
+1
mermaidd
(14.11.25)
psikiyatrist değil, hemen ilaç verir falan... psikoloğa gidin. ilaç gerekirse zaten o yönlendirir
0
art cat chocolate
(15.11.25)
kahve yi arttır. double shot
0
duyurukullanıcısı
(15.11.25)
(15)

Türk dizilerinde neden yaşlı adam genç kız partner seçiliyor

darkwizard
40-45-50 yaşında adamların 20-25 yaşında sevgilisi oluyor bu gibi yozlaşmalar neden müdahale edilmiyor.
40-45-50 yaşında adamların 20-25 yaşında sevgilisi oluyor bu gibi yozlaşmalar neden müdahale edilmiyor.
-8
darkwizard
(14.11.25)
'Neden empoze ediliyor?' şeklinde bir soruya mutabık olurum ama 'yozlaşma' tanımlamasına katılmıyorum.

Ayrıca müdahale, reyting düşmesiyle olmalı. Sansür mekanizması mı olsun yani? Sansür komisyonları mı kurulsun 21. yüzyılda?
+1
Mirket
(14.11.25)
zengin güçlü erkekler de gerçek hayatta da genç olanı tercih ediyor zaten. tutarsızlık ve yozlaşma yok.
+1
hold the door
(14.11.25)
izlettirmek için,
guzel kadin, yakisikli erkek,
tüketen toplumun tüketen dizileri.
0
designer
(14.11.25)
tv kumandasının tuşuna basarak bu durumdan kolayca kurtulabilirsin. sansür hepsinden daha büyük bir yozlaşma ve ayıptır.
+4
yurtsuz john
(14.11.25)
Turk dizilerini bilmiyorum yalniz yasli adam genc kadin cok yaygin bir cift profili. Adam tarafi genellikle zengin oluyor. Hemen hemen dunyanin her yerinde gorebilirsiniz.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(15.11.25)
yasitiyla evlenmis, yakasik 15 senedir evli olan birisi olarak, zaten dogrusu bu diyorum. kadin erkek arasinda kilciksiz 10 yas olmali.

40 yasinda adam diyelim, yeni yeni paraya ulasmaya baslamis aile kurmak istiyor, coluk cocuk pesine verecek. ne yapsin gidip yasitiyla evlenip, biyolojik saat diye birsey var.
-5
cooperr
(15.11.25)
www.themarysue.com
Bu sadece Türkiye'ye özgü ya da yeni bir şey değil. Fakat bununla mücadele için sizi sansürcülüğe değil, feminizme bekleriz.
+3
kobuzchu kiz
(15.11.25)
Bu dünyadaki olağan bir gerçek. Monte Carlodaki zengin dedeler de 20 yaşındaki kızlarla geziyor. Empozeye gerek yok, insan birbirine benzer.
-1
mikahakkinen
(15.11.25)
çünkü çatışma lazım hikayede herkesin bi sosyal yargıç olup insanlar hakkında hüküm vermesi lazım ki haklı çıksınlar
0
duyurukullanıcısı
(15.11.25)
Geçen bir haber gördüm. Zamanında James Bond'u oynayan aktörlerden biri kızı yaşında aktris ile sevgiliyi oynaması istenince kabul etmemiş. Daniel Craig'e de yaşlı bir kadınla oynamak nasıl gibi bir şey sormuşlar. Yaşlı kadın da Monica Belluci bu arada. Craig, Bond ile yaşıt ne var bunda demiş.

Bu yaş farkını yapımcılar talep ediyor sanırım. Yapımcı da parasına bakıyor. Sonuçta iş seyircide bitiyor. Sen izliyorsun ki o film veya dizide 50 yaşında adam kızı yaşında aktris ile aşk yaşıyor. Toplum böyle ilişkileri ayıplar ama bilinçaltı mı artık iki yüzlülük mü neyse ekranda görmeyi seviyor.
0
gnosis
(15.11.25)
toplumun böyle şeyleri ayıpladığını kim nasıl iddia ediyor bilemiyorum
toplumda ancak çok iyi eğitimli, kültürlü, kentli, kadınları 2-3 kuşaktır aile işi harici maaşlı çalıştığı vb. bir kesim için böyle yaş farkları abestir, yanlıştır.

kalan toplum için, yani toplumumuzun epeyce büyük bir bölümü için bu yaş farkları normal, her yer ekşi evreni gibi değil zira.

hatta şu anda daha da normal
zira 30-40 sene önce yani daha kitleler şehre taşınmadan ve adapte olmadan önce, erkekler askere gitmeden önce nişanlanıp gelir gelmez de evleniyorken 18-19 yaşındaki çocuğa ne kadar küçük kız "alabilir"din zaten? yaş farkları mecbur en fazla 2-3 olabiliyordu. istesen de olamıyordu yani yaş farkı. ancak 2. evlilikte.
ilk evlilikte ciddi bir yaş farkı olabilmesi için adamın askerden epey epey bir zaman sonra (mesela 10 yıl sonra, 30 yaşlarında iken evlenmiş olması lazım ki 18-20 yaşında biriyle evlenince yaş farkı oluşsun, mesela, bu da süpheli niye evlenmemiş o zamana kadar derlerdi anadoluda. çerkesler filan hariç o yaşlara kadar evlenmeyen insan yok ki o zamanlar. (okuyan, geç evlenen kesim küçük bir azınlık)

ama şimdi öyle değil evlenme yaşları ilerledi. üniversite biter bitmez işi bulup, aşık olup evlenmiyorsa (1. dalgayı kaçırdıysa yani) şayet erkek 33-38 gibi yaşlarda gayet de 20-22 yaşında kızlarla evlenebiliyor bu da son derece normal görülüyor. benim etrafımda muhafazakar anadolu illerinde sıradan düz memur, öğretmen, mühendis bi dolu adam var 35-40 yaşa yakınken 22-23 yaşta kızlarla evlendiler. dümdüz adamdı bunlar. kızlar genel olarak da çalışmıyor ,okumuş ama atanamamış ya da evlenince işi bıraktı filan.

hele hele dizilerdeki o zengin, okumuş, ultra kaslı ya da ağa mağa olan abilerimiz zaten alfa alfa karakterler, 15 yaş küçük de yazarlar harem de kurarlar onlara, çok öyle kimse de ayıp karşılamaz çünkü o erkeğe gayet hak görür.
-4
subcomponent
(15.11.25)
@subcomponent, köyünden çık.
+3
deartheodosia
(15.11.25)
Kimse 25 yaşındaki kızı yaşıtı yerine 40 yaşındaki adamla evlensin istemez. Parası, malı mülkü varsa onay verirler. Zaten 25 yaşındaki de 40 yaşındakine bakmaz. Yeterince para yaş, eğitim, kültür, kondisyon farkını ortadan kaldırır. Paranın miktarına bağlı olarak her olumsuzluk aşılır, her sorun çözülür.
Not: Abba'dan Money Money Money hepimize gelsin:
"I work all night, I work all day to pay the bills I have to pay
Ain't it sad?
And still there never seems to be a single penny left for me
That's too bad
In my dreams I have a plan
If I got me a wealthy man
I wouldn't have to work at all, I'd fool around and have a ball"
+2
gnosis
(15.11.25)
yozlaşma değil ki bu. tüm dünyada bu durum normal. yaşı geçmiş yalnız kadınlar dışında kimse dert etmiyor bunu. erkeklerin yüzü, duruşu, karakteri zaten 35ten sonra oturuyor. kadınlarda ise tam tersi.
-4
abelardo
(15.11.25)
@deartheodosia, evet Monaco'nun tümü de bizim köylü, sizi de bekleriz.
0
subcomponent
(15.11.25)
(11)

Evde iskender yapma akımını denediniz mi?

msb
Henüz yapamadım ama çok merak ettim tadı nasıl oluyor?Deneyen oldu mu?Düz mantıkla bakınca evet iskender de kıymadan olur ve o şekilde ince olmalı tereyağı işlemeli vb...Güzel sonuç alan tarif de verirse sevinirim.Bu arada sonuç iyiyse iskender kebap restoranları için sıkıntı büyük.
Henüz yapamadım ama çok merak ettim tadı nasıl oluyor?

Deneyen oldu mu?

Düz mantıkla bakınca evet iskender de kıymadan olur ve o şekilde ince olmalı tereyağı işlemeli vb...

Güzel sonuç alan tarif de verirse sevinirim.

Bu arada sonuç iyiyse iskender kebap restoranları için sıkıntı büyük.
0
msb
(14.11.25)
bir parca eti buzluğa at,
ertesi gün cikar,
ince ince pastirma gibi kes,
kavur,
pidenin ustune dök ,ye

not; denemedim, icimden öyle geldi.
0
designer
(14.11.25)
ben denedim de güzel olmadı
0
hold the door
(14.11.25)
İskender bir bütün olarak o lezzeti verebilir. Yani sadece marinasyon, etin kalitesi, pişirme derecesi ya da tereyağı değildir önemli olan. Tümüyle her şey tamamsa lezzetli gerçek döner olabilir. Verilen tarifler çok büyük oranda zaten döner tarifi fakat bence insanların kaçırdığı nokta o bütünlüğü sağlayacak nokta is tadı. Bunu evde sağlayabilecek püf noktası bence, fırında birkaç dakika eksik pişirip önceden ısıtılmış döküm tavada hızlıca cızbız yapmak o is tadını vererek bütünlüğü sağlar.
+1
ulukayin
(14.11.25)
soğan, karabiber, tuz, dana kuzu karışık olarak denedim. bayağı da ince yaptım ama eh işte. tereyağı, salçası olmasa pek bişeye benzemez. tavuktan deneyeceğim bir de.
0
inawen
(14.11.25)
eskiden evde döner benzeri bir yemek yapabilmek için baharatlanan kıyma streç filme sıkıca sarılıp dondurulduktan sonra dilimlenip ve pişirilirdi. tadı da şekli de dönere benzerdi. ilk cevapta da önerilmiş.

sanırım "akım" olarak bahsedilen, benim de son 1-2 haftada sıkça gördüğüm değişik bir pişirme yöntemi. aynı et harcını yağlı kağıt üstüne incecik (döner inceliğinde) yayıp, üstüne ikinci bir yağlı kağıt koyduktan sonra dikine katlaya katlaya dürüm yapıyorsunuz ve fırın tepsisine koyup pişiriyorsunuz. piştikten sonra katlı kağıtları açınca içinden aynen iskendere koymalık yaprak döner gibi çıkıyor. kesip kesip iskender yapabilirsiniz.

çok ilgimi çekti, denemedim ama deneyeceğim.
0
kibritsuyu
(15.11.25)
www.youtube.com

şu tarife denk geldim. çok pratik geldi, denemedim ama bu şekilde deneyeceğim bakalım
0
exlibris
(15.11.25)
etleri dümdüz et üstüste koy dondur donuk halde iken bıçakla döner keser gibi kes sonra tavada pişir.
0
duyurukullanıcısı
(15.11.25)
Instagramı sınırladığım bi dönemdeydim o yüzden bu akımı en son ben gördüm sanırım ki viral tariflerin hastasıyımdır. Denemediğim şey azdır

Bu hafta içinde deniyorum, birebir İskender beklemiyorum zaten muadil olarak değerlendirirsek pişman etmeyeceğini düşünüyorum
0
kullanicadi
(15.11.25)
Yapacağım diyen arkadaşlar,
Ahmet Şef konuya el atmış ve güzel bir tarif vermiş.

Ahmet Şef'in tariflerini tavsiye ederim.

www.youtube.com
+1
Mirket
(15.11.25)
bir dönem dönercilik yapmıştım. iskender'de asıl lezzeti veren olay etin kalitesi ve sosudur. diğer şeyler kabul edilebilir seviyede olsa bile yeter(pide ve yoğurt).

et tercihini size bırakıyorum.
sos için ise iki şey önereceğim

ucuz sos: tencerede margarini eritin, üstüne salçayı dökün çok az kavurup üstüne kaynar su dökerek açın ve içine de tencere büyüklüğüne göre küp şeker atın.

pahalı sos: tereyağını eritin, salça yerine domates suyu ve rende domates kullanın. kıvamı tutmazsa kırmızı toz biber veya en son çare olarak salça ekleyin.

sosun genel hatlarını aktardığımı düşünüyorum sonrasında asıl lezzeti yükseltecek olan şey yaptığınız özelleştirme olacaktır. hadi afiyet olsun.
+1
bravoteam
(15.11.25)
Daha önce evde @duyurukullanicisi'nin dediği gibi döner yaptım: Eti sosla, dondur, kes, tavada pişir. Kıymalı tarifi de denemek istiyorum. Ben dışarıda yediğim dönerlerde buram buram kekik kokusu alıyorum. Ahmet Şef'in tarifine baktım kıymaya sadece tuz ve karabiber koyuyor baharat olarak. Farklı baharatlarla parça parça denemek lazım sanırım.
Bu arada kırmızı et sevmem, kebap tabii ki yerim:D
0
gnosis
(15.11.25)
(3)

toki 500 bin konut projesine başvurmak mantıklı mı?

xu
arkadaşım başvursana sende filan dedi ama olay nedir özetleyecek var mı? benim merak ettiğim şey 2+1 ev bana çıksa ne kadar öderim? evler istanbul'da nerede yapılacak ve ne kadar sürede teslim edilecek?
arkadaşım başvursana sende filan dedi ama olay nedir özetleyecek var mı?

benim merak ettiğim şey 2+1 ev bana çıksa ne kadar öderim? evler istanbul'da nerede yapılacak ve ne kadar sürede teslim edilecek?
0
xu
(14.11.25)
mart 2027'de teslimmiş, 240 ay vadeli olacakmış. Evlerin nereye yapılacağını bilmiyorum, sadece bizim ailenin yıllar öncesi bir durumunu paylaşmak istiyorum:

2004-2005 Yıllarında Balıkesir'in kuzeyi için (Yenimahalle diye geçiyor, şehrin epey dışı, merkezden otobüssüz arabasız gidilecek bir nokta değil) bir Toki projesi duyuruldu, annem babam da gitti başvurdu. 2015 yılına kadar on sene boyunca, yılda iki defa memur zammıyla beraber zamlanan, enflasyona endeksli taksitlerle yaklaşık 95-100 bin TL para ödemiş oldular. O yıllarda Balıkesir'in en lüks mahallesinden 100.000 TL'ye ev alınabiliyorken bizimkilerin dağın başında evi olmuş oldu. Tokinin yapıldığı yerle şehir birleşir dediler, birleşmedi. Bu bölge kalkınır gelişir dediler, gelişmedi. Evleri toki yapıyor malzemeden kaçma olmaz dediler, duvarlar döküldü. Balıkesir deprem bölgesi, depreme karşı dayanıklı olur dediler, Elbistan depremi sonrası Türkiye'deki fay haritasını açıp baktığımda gördüm ki Balıkesir'in merkezinden geçen fay hattı yok, resmen toki bölgesinden bizim evin altından geçiyor. Adamlar bildiğin fay üzerine yapmış 2 etaplık yüzlerce konutu. Ezcümle, kenara atamıyorsan taksitle ev almak, üstelik 2 yıl gibi sürede de oturmak oldukça cazip. Fakat anlattığım durumları da göz önünde bulundurmanı öneririm.
+6
yap desem yapmazsin he
(14.11.25)
%10 peşinatla ev veren bir kurum varsa oraya başvurabilir insanlar. Anlaşılmayan nokta şu, zaten ev alacak nakit paran varsa başvurmana gerek yok. Bu proje nakidi olmayıp da kiracı kalmak yerine en azından kendi evimi ödeyeyim diyenler için. Değişken faiz dezavantaj mı ? Evet. Alternatif var mı ? Yok. Ayriyeten ileride faizler daha da düşünce bankadan kredi çekip kapatırsanız toki borcun %25 ini siliyor bu da güzel.

Bizim burada 6-7 sene önce toki yapılan yer şehrin en değerli kısmıyla birleşti sayılır mesela onlar şanslı. Daha sonra birkaç farklı yere yapıldı onlar biraz dışarıda kaldı ama sonuçta ne kadar ekmek o kadar köfte.

ben 2022 de hak sahibi oldum şu an inşaat %70 seviyelerinde. böl çarp topla 4-5 yıl sürer ortalama.
+2
biravekahve
(14.11.25)
max 10bin ödemesi var,
icine oturmasan kiraya da verebilirsin
çıksa kimse hayir demez.
0
designer
(14.11.25)
(1)

TOKİ sorusu

egerbiryolcu
Bir 500 bin kampanya sorusu da benden gelsin.E devletten başvuru denemek için bakayım dedim kimlik numarasına göre bugün uymuyor. Şartlari tasimiyorsak yine de başvuru yapılabiliyor mu yoksa başvuru sırasında şartları taşımayan devam edemiyor mu? Emin olmadığım bir konu var bu şekilde anlayabilir mi
Bir 500 bin kampanya sorusu da benden gelsin.
E devletten başvuru denemek için bakayım dedim kimlik numarasına göre bugün uymuyor. Şartlari tasimiyorsak yine de başvuru yapılabiliyor mu yoksa başvuru sırasında şartları taşımayan devam edemiyor mu? Emin olmadığım bir konu var bu şekilde anlayabilir miyim diye düşündüm.

İkinci olarak da benim param yok ama aklıma girdiler başvur çıkarsa odemezsen de bı şey olmaz veya peşinat odeme süresi ne zaman bilmiyorum atansam kredi çeksem vs belki durumu kurtarcak bı şey olur. Yani mantıklı mı bilmiyorum. 2019 yılında bir kampanya vardı ona başvurmuştum peşinat on beş bindi. Kuzenime çıktı bana çıkmadı. Ona çıkan evler yeni bitti ama hala daha gecenediler eve. Çalışmalar vs devam ediyor.
0
egerbiryolcu
(14.11.25)
paran olmasin,
istersen cûzi bir mevlaya
hakkını devrediyorsun,
bak sahibinden.com sitesine
0
designer
(14.11.25)
(17)

Zehirlenen gurbetçiler neden?

michael_knight
Zehirlenen gurbetçiler lokum, midye, kumpir yemişler ya. Ama bu satıcılardan yiyen onlarca insan daha olmalı. Zehirlenmelerinin sebebi bu yediklerinin arasındaki bir etkileşim mi? Bayat balık ve sütü birlikte yediğimizde zehirleyeceği söylenen etkileşim gibi bir şey mi?
Zehirlenen gurbetçiler lokum, midye, kumpir yemişler ya.
Ama bu satıcılardan yiyen onlarca insan daha olmalı.
Zehirlenmelerinin sebebi bu yediklerinin arasındaki bir etkileşim mi? Bayat balık ve sütü birlikte yediğimizde zehirleyeceği söylenen etkileşim gibi bir şey mi?
0
michael_knight
(14.11.25)
muhtemelen birbiriyle bir etkileşime girdiler vücutta zehir oluştu. yada ailede olan bir bakteri ile etkileşime girdi. yoksa hepsi birden zehirlenmesi normal değil.
-2
gercekdunya
(14.11.25)
Haberi görmemiştim şimdi baktım. Yine bu sene kumpirden zehirlenen bir aile yok muydu izmirde yanlış hatırlamıyorsam? Aynı kumpirciden başka zehirlenen yoktu sanki o gün. Salmonella bakterisi anlık bulaşmış olabilir belki hazırlama esnasında. Ya da midyecide aldıkları midyeler güneş altında kaldı ve bakteri üretti vs bilemeyiz.

Ayrıca yoğurt ve balık zehirlemez. Bayat balık zehirler. Yoğurt yemenin konuyla bir alakası yok
0
nundu
(14.11.25)
@nundu işte sadece midyelerde sorun olsa sonuçta o midyeciden o gün belki 40 kişi daha yemiştir ama onlara bir şey olmadı veya en azından ölmediler.
+2
🌸michael_knight
(14.11.25)
bana hiç mantıklı gelmedi ya sadece o ailenin etkilenmiş olması. okay zararlıdır pistir kötü şartlarda yapılmıştır yedikleri midye ve kumpir ama, bu kadar ölümcül olup sadece onları etkilemesi çok tuhaf olurdu. kesinlikle daha önce yedikleri bir şeyden falan etkileşime girince toksik bi durum olmuştur
0
chanandler bong
(14.11.25)
"o midyeciden o gün belki 40 kişi daha yemiştir ama onlara bir şey olmadı"

bir hindistan belgeseli izliyordum. ingiliz bir adam hindistan'in sehirden uzak ama turistik sayilabilecek bir yerinde, bir sarayin bahcesinde akan suyu insanlarin avuc avuc ictiklerini gördü. dini bir inancmis. saglik getiriyormus. adam, ben icmeyecegim sadece agzimi calkalayacagim, dedi. adami ucakla ingiltere'ye götürdüler. az daha ölüyordu. toparlanmasi aylar sürdü.
hindistanli hayatina normal devam ediyor ama elin ingiliz'i 4 ay hastanede yatiyor.

o 40 kisi türkiye'de yasiyor, bu aile almanya'da. sebep bu olabilir.
+9
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(14.11.25)
Öyle bir mantık yok. En azından yemekten zehirlenmemişlerdir başkaları zehirlenmedi değil. Zehirlenmek için belli bir seviye gerekiyor. Daha önce yemedikleri bir şey, bağışıklık sistemlerinin düşük olması, bir çok etken olabilir.
+1
gabe h coud
(14.11.25)
bir entry'de gördüm, babanın ifadesine göre hepsi farklı şeyler yemişler.
kumpir yememişler hatta söylenene göre.
haberler çelişkili ve eksik.

"anne çiğdem böcek de polise yaptığı açıklamada ortaköy'de midyeyi altmış yaşlarında, kır saçlı bir seyyar satıcıdan satın aldıklarını belirtti. kumpircilerin olduğu sokakta kadın çalışanların bulunduğu, ahşap oturaklı bir işletmede eşinin ve oğlunun kokoreç, kendisinin tavuk tantuni, kızının ise sucuk ekmek yediğini söyledi. çiğdem böcek'in de hastanedeyken entübe edildiği öğrenildi."

bahsi geçen ahşap oturaklı işletmede hep beraber oturup farklı şeyler yemişler.
sonrasında bir lokumcudan lokum alıp yemişler. hepsinin yediği ortak şey bu.

eksisozluk.com

kumpir dükkanı sahibi, midyeci ve lokumcu gözaltına alınmış.

ölenlere rahmet ve babaya baş sağlığı ve şifalar dilerim ancak yenilen şeyler midye, kokoreç, tavuk döner... aklı başında olup da istanbul'da yaşayan çoğu kişinin yemediği ya da yerken tereddüt edip sadece güvendiği yerden yediği şeyler bunlar. bilmediğin yerde yenecek şeyler değil.
0
biseysorcaktim
(14.11.25)
açıkçası ben de merakla takip ediyorum bu durumu. benim de ilk aklıma gelenlerden biri yukarıda bahsedilen hindistan örneği oldu fakat gene de 4 kişilik ailenin tüm bireylerini de 2 günde direkt ölüme nasıl bir şey götürmüş olabilir anlayamadım.

herkesten farklı farklı iddialar çıkıyor kimisi kumpir yemediler diyor, kimisi midye yemediler diyor kimisi de biri kumpir yedi biri midye yedi hepsi aynı şeyleri yemediler diyor.
+1
denizgonen
(14.11.25)
rasgele bi restoranda yemek yiyoruz eşimin karnı ağrıyor mahvoluyor bana bişey olmuyor. Kötü yağ bile kimini etkiliyor yani.

Bakteri yükü falan da ilk çocukları etkiliyor yetişkinlere pek bir şey olmuyor sanırım. Yani yiyen herkes zehirlenir gibi bi şey yok.
0
nhk ni youkosu
(14.11.25)
Aynı yemeği yiyen kişilerden sadece bazılarının zehirlenmesi için gayet makul bir senaryo var. Dünden kalan midyelerin üzerine taze olanlar eklenirse piyango kime çıkarsa o zehirlenir. Böyle bir şey evinizde de olabilir. Eski yumurtalarla tazeleri ayrı tutmazsanız bir noktada araya karışmış 3 aylık bir yumurta bile olabilir.
* Birlikte yenmesi halinde zehirlenmeye yol açtığı ispatlanmış bir gıda kombinasyonu yok. Olsaydı zaten bugüne kadar çoktan araştırılıp ortaya konmuş olurdu.
+3
mikro patlama
(14.11.25)
2 yaşındaki çocuğun yediği aynı tabaktan bende yedim zehirlendim(böyle ölümcül değil tabide), biraz bünye ile alakalı ama birazda yiyeceğin onlara gelen kısmı sorunlu olabilir üste eski mal alta yeni mal koymuş olabilirler.
+1
eja
(14.11.25)
saçma sapan her şeyi yemişler üstüne 2 ve 6 yaşındaki çocuklarına da yedirmişler. Muhtemelen de yanlış tedavi uygulandı.
0
croswell
(14.11.25)
Her vücut ayrı tepki verir. Özellikle midye zaten civadan dolayı riskli. Patates içine konan bir sürü meze var ve açıkta duruyor. Vücudun tepkisi önemli örneğin ben trüf mantarlı mayonezden zehirlenmişken, yan masadakiler bir şey olmaması gibi.
0
mikahakkinen
(14.11.25)
dünyada
salmonella, delidana vs yayginlasiyor,
disaridan birsey yemeyin,

tavuk,yumurta,yesillik gibi birseyden gecmistir.
0
designer
(14.11.25)
Hangi mekan acaba?
0
rabitelli
(14.11.25)
Bu üzücü olay bizim 4 kişilik ailemizin dışarıda yediği içtiği maceraları hatırlatıyor. Babam ve abimin mideleri çöp öğütücüsü gibidir. Annem ve ben içtiğimiz suyun markasını değiştirsek üç gün diyare (ishal) oluruz. Annem ve ben şehir değiştirdiğimizde bile birkaç günümüz sancılı geçer. İnsan şehir değiştirdiğinde ishal olabilir mi? Ben oluyorum. Hem de öyle otobüsle şehir değiştirmekten bahsetmiyorum. Uçakla 1 saatlik Ankara-İstanbul yolculuğundan sonra ishal olurum. Geçen yaz Büyükada’da denizden mikrop kapıp az daha ölüyordum. Kolpaçino filmindeki ayin sahnesi gibi günler geçirdim o mikrop sebebiyle. Crp değerim haftalarca 800-900’den aşağı düşmedi. Aynı yerde benimle denize giren kız arkadaşım ise birkaç gün hasta yatıp sonrasında sapasağlam oldu. Bünye meselesi kısaca. Vücudun kendini koruma mekanizmasının sağlamlığı ile ilgili biraz da.
+1
ulukayin
(14.11.25)
anne 3 yaşındaki çocuğuna midye yedirmez. çocuklara kumpir yedirse birkaç kaşık dışında kumpir de yemezler ve çocuklar kumpirdeki ıvır zıvırları sevmez. otel odası incelenmiş mi, odada zararlı bir şey var mıymış bunlar paylaşılmadı hiç.
+2
deartheodosia
(14.11.25)
(3)

depozitonu çatır çatır alırız diyen avukat varsa

turk kizi
vekalet veriim ev sahibine dava açalım istiyorum da, tanıdık yönlendirmesi de olur.
vekalet veriim ev sahibine dava açalım istiyorum da, tanıdık yönlendirmesi de olur.
0
turk kizi
(14.11.25)
alırız tabii şartları varsa. ama çatır çatır ses gelmeyebilir.
+1
ground
(14.11.25)
@sekizdokuzon a sor bence.
0
designer
(14.11.25)
Alırım da neden uğraşayım
-1
adwokat
(15.11.25)
(2)

Farklı Lor markaları ve protein oranları

makbur
Yağsız tuzsuz börek içi olan lor bahsettigim.Muratbey, tahsildaroglu markaları 100 gr'da 22 gr protein;Bim ve şok markaları 100'de 16 gr.Nabiyor bu adamlar çer çöp mü dolduruyorlar içine acaba?Fiyat farkı da nerdeyse yarı yarıya, Muratbey 500 gr 95 lira bim kaanlar 500 gr 50 tr :))
Yağsız tuzsuz börek içi olan lor bahsettigim.

Muratbey, tahsildaroglu markaları 100 gr'da 22 gr protein;

Bim ve şok markaları 100'de 16 gr.

Nabiyor bu adamlar çer çöp mü dolduruyorlar içine acaba?

Fiyat farkı da nerdeyse yarı yarıya, Muratbey 500 gr 95 lira bim kaanlar 500 gr 50 tr :))
0
makbur
(12.11.25)
mandiradan süt alip
kendinde yapabilirsin,
0
designer
(12.11.25)
Lor, peynir altı suyunun tortusu. Yağsız, tatsız, tuzsuz birşey olduğu için, pek bir başına tüketilmez, omlet ya da börek yapmakta kullanılırdı.

Normalde demin yazdığım gibi yağsız olması gereken bu hede, piyasada yağlı, yarım yağlı olarak satılabiliyor ki. Bunların içerikleri bir yana kendilerinin bile ne olduğu bence tartışılır.

Piyasada yarım yağlı tereyağının bile satıldığı bu ülkede ben peynir diye satılan şeylere güvenmediğimden kendi peynirimi kendim yapıyorum artık.
+1
Mirket
(12.11.25)
(11)

Kombiyi kaç derecede yakıyorsunuz

condom kurşunu
??
??
0
condom kurşunu
(12.11.25)
Alt kat 25°C, ust kat 21°C ayarli. Kombi gerisini kendisi hallediyor.
0
sertac akin
(12.11.25)
termostat yok. şu an 32'de. 37'ye kadar çekiyorum sıcaklık durumuna göre. 35 optimumu benim şartlarımda.
0
black holes in the sky
(12.11.25)
Kombi yanmıyor ve evde şort tişört oturuyorum şu an.

Konum: istanbul.
+1
makbur
(12.11.25)
Bizim kombinin en düşük derecesi 40 iyi mi yani? Yoksa istanbulda bu havada bu derceede açsan nour açmasan nolur mu?
0
🌸condom kurşunu
(12.11.25)
Net hatırlamıyorum ama sanki kombimimizin en düşük 40 ta yanması gerekiyor diye bı bilgi kalmış aklımda o yüzden ben de 40 a getirdim. Sıcaklığa göre kendi indirip cikariyo dereceyi ama sabit ayar olarak 40'ta.
0
egerbiryolcu
(12.11.25)
istanbul için daha kombi yakacak hava yok, aralıktan öncede yanacağını sanmıyorum.
şuan ev 24 derece
0
my fault
(12.11.25)
merkezi sistem,
kombi baska apartmanda,
bizim peteklerde termostatik vana var,
hep 3 te duruyor,
serin olmasini istedigimiz yer 2 de duruyor,
oda sicakligini bu vana ayarlamakta.



www.trendyol.com

eca.com.tr
0
designer
(12.11.25)
Bu aralar hala yakmiyorum ama su anki evde yaksam bile disarisi eksi olmadigi surece en dusukte yakiyorum ve sort tisort geziyorum. Ama annemlerin evi hayatta en dusukte isinmiyor, evin konumu, yalitimi, kombinin kendisi vs. hepsi ayri ayri etkiliyor.
0
bosver nicki
(13.11.25)
biz evi 22.5 derecede tutuyoruz. bana kalsa 25 derecede tutarim ama esime ufunet basar.

kombi ayari daha farkli. oda termostati 22.5 dereceye ayarli.
kombi termostati 50 derecede (kalorifere basilacak suyun derecesiymis bu).
kaloriferin vanasi da salon haric her yerde 4'te (yaklasik 23 derece demek), salonda 6'da duruyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(13.11.25)
kombiyi 45 derecede çalıştırıyoruz. antalyadayım.
0
joooper
(13.11.25)
oda termostatı kullandığımız için kombi 50 derecede yanıyor. çok soğuk kış günlerinde oda daha çabuk ısıya gelsin diye 60 yapıyoruz.
0
gercekdunya
(13.11.25)
(9)

Askeri kargo uçağının düşme sebebi nedir?

mikahakkinen
Öncelikle başımız sağolsun. Uçağın çok eski olduğu söyleniyor, ayrıca sosyal medya yorumlarında uçağın düşürüldüğü yazılıyor. Haberleri tam takip edemedim.Genel görüş nedir?
Öncelikle başımız sağolsun. Uçağın çok eski olduğu söyleniyor, ayrıca sosyal medya yorumlarında uçağın düşürüldüğü yazılıyor. Haberleri tam takip edemedim.
Genel görüş nedir?
0
mikahakkinen
(12.11.25)
Uçak eski olayı biraz hikaye ya.

x.com
0
kizil karga
(12.11.25)
mossad.
-4
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(12.11.25)
T.S.K da bakım işleri çok ciddi şekilde yürütülür. Atış dahi yapılmasa her an kullanılacak silahlara , her hafta istisnasız genel bakım yapılır.
Söz konusu uçak olduğunda bakım muhakkak daha önemli bir hal alır.

Genel dünya gündemi ve bu uçak düşmesini de içeren son yaklaşık 24 saatlik zaman diliminde Afganistan Pakistan Bangladeşte aynı anda patlamalar oluyor. Bir de yakın zamanda ABD deki kargo uçağının düşmesi vakası.
Bunların birbirinden konum olarak uzak ama birbiri ile tamamen ilgisiz olaylar olduğunu da sanmıyorum.

Düşmesine dair yorumlarda en önemli ihtimallerden biri de kargo uçağına kalkış öncesi alınan malzeme veya araçlara yerleştirilmiş herhangi bir patlayıcının olması.
Bu nedenle kazayla etrafa dağılan her türlü parçanın toplanarak incelenmesi son derece önemli .
Azerbaycan istihbaratının da bu noktada konuyu araştırmada çok önemli bir görevi var. Azerbaycan'ın siyonist devletle olan yakın ilişkilerinin yine Azerbaycanın bilgisi dışında Türkiye aleyhine bir zaafiyete dönüşmemesi zor.
Yazılım ve elektronik konularında olduğu gibi siyasi diplomatik işlerde de devlet yönetimlerinin baş edemediği veya farkında olmadığı arka kapı faaliyetleri bulunur . Buna ABD de dahildir.

İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin de yine Azerbaycan'dan kalkan helikopteri şüpheli şekilde düşmüştü geçen yıl.
Siyonist devletin, İran'daki komuta kademesine saldırıları ve sonrasında İran'ın casus avına çıkarak binlerce kişiyi yakalamasının bir benzeri Azerbaycan'da da olur mu ? Bu da belirsiz .

Kısacası gerilim yaşadığımız siyonist devletle karşılaşma ihtimalimizin yüksek olduğu Suriye'de böyle bir olayın izleri anında siyonistleri hedef göstereceğine, yine neden onların planlamasıyla Azerbaycan üstünden olmasın?
Aradaki uzaklık ve olay yerine yakın diğer başka devletlerin olması, onların Türkiye ile ilişkileri, gerçek failin biraz daha belirsiz hale gelmesine neden oluyor .
-2
diyecevaplandı
(12.11.25)
üyesi olduğumuz kuzey atlantik pakti örgütü..
-2
designer
(12.11.25)
m.youtube.com

Güzel bir mini belgesel niye düştüğüne dair.

Ozet: abd'de de çok benzeri şekilde düşmüş aynı c 130, gövdeye yakın motorun pervanesinin parçası havadayken kopup Gövdeyi jilet gibi kesiyor ve uçak parçalara ayrılarak düşüyor.

Vurulma olsa, içerden bomba vs patlasa uçakta bir şekilde yanma vs olurdu. Bizim Uçak tertemiz bildiğin ortadan ikiye kesilmiş gibi düşüş görüntülerinde.

Bu video ile birebir uyuyor.
+3
makbur
(13.11.25)
Mühendisim. Bu uçak bana göre tamamen eski olduğu için düştü. Patlama değil kesinlikle. Olayın fiziği apaçık ortada. Montaj yerinden ayrılmış. Komplo teorisine gerek yok. Kargo uçakları genelde sabitlenmiş yükün havada serbest kalması yüzünden düşer. Uçak stall yaşar. Bu bildiğin ayrılmış. Metal yorgunluğu olabilir.
-3
arbre
(13.11.25)
Bu uçaklar tüm dünyada modernizasyonu yapılarak kullanılmaya devam ediyor, bizimkilerin modernizasyonu da 2022 yılında yapılmış, abi eskidiği için düşmüştür demek kolaycılığa kaçmak oluyor biraz.

Uçağın son bakımı da 11 Eylül-12 Ekim 2025 tarihinde yapılmış, yani illa biri vurup düşürmüştür demiyorum ama eskidiği için ikiye ayrılıp düşecek gibi olsa bakımda biraz anlaşılabilirdi gibi sanki.
0
kizil karga
(13.11.25)
farklı zamanlarda benzer olaylar, farklı ülkelerde oldu. hepsi bu dönem oldu.

%99 israil ve mossad. amerikadaki uçaktan pakistana türkiyeye kadar. çok benzer hepsi. hepsi aynı pattern.

ve hepsi bu dönemin üstüne
0
tchuck
(13.11.25)
eksisozluk.com

Şöyle bir haber var kaynak bulamadım ama ön rapor tam da benim üstte verdiğim video ile uyuşuyor.

Böyle olmasi insanı çok daha fazla vuruyor, incitiyor. Kiytirik tek motorlu yangin uçağının bakımını bile yapamayacak noktaya gelmişiz, o çocuğu da zorla mi baskıyla mi ucurdular bir an önce dönmesi için kötü hava şartlarında keşke sorgulayabilecek, sorusturabilecek bir ülkemiz olsa.

Yazacak çok şey var ama yazarken bile ruhum daralıyor.
0
makbur
(14.11.25)
(13)

Unutkanlık ve İş Takibi Sorunuma Derman Arıyorum

vaveylababa
Arkadaşlar selam,İşte yaşadığım en büyük problemlerden biri maillerle gelen işleri başka süreçlerle beraber ilerletirken unutmak ve takip edememek. Bu sorunu çözmek işte beni çok rahatlatacak ancak kendime uygun, hızlı adapte olabileceğim verimli bir yol bulamıyorum. Maillerde bayrakla işaretliyorum
Arkadaşlar selam,

İşte yaşadığım en büyük problemlerden biri maillerle gelen işleri başka süreçlerle beraber ilerletirken unutmak ve takip edememek. Bu sorunu çözmek işte beni çok rahatlatacak ancak kendime uygun, hızlı adapte olabileceğim verimli bir yol bulamıyorum. Maillerde bayrakla işaretliyorum sonra dönüp bakmayı unutuyorum ya da aşağılarda kalıyor, not uygulamalarını aktif kullanamıyorum, bu alışkanlığı bir türlü edinemedim ve bir çıkmaz içersindeyim.

Basit gibi ama benzer sorunu yaşamış olanlar beni anlayacaktır tahmin ediyorum. Konuyla ilgili fikirlerinize kapım sonuna kadar açık. Beni aydınlatırsanız çok sevinirim. Bir uygulama, bir fikir, bir şey...

Teşekküler.
0
vaveylababa
(12.11.25)
Ben yoğun dönemlerimde 1 excel sayfası açıp yapılacakları oraya satır satır yazıyorum.
İşleri bitirdikçe hücre rengini değiştiriyorum ya da yan hücreye bittiği ile ilgili bi' şey yazıyorum.

Yazarak ilerlemek çözüm olabilir.
+1
kumandanim
(12.11.25)
Ben önüme a4 kağıt alıyorum 1 tane klavyenin altına biraz girdiriyorum gerisi dışarda kalıyor oraya yapacaklarımı not alıyorum, her klavyeye baktığımda kağıdıda gördüğüm için unutmyorum
+2
eja
(12.11.25)
Teşekkürler ama sorun zaten daha çok yazmaya değer görmediğim işlerde çıkıyor. Mail geldiği gibi bir yere alıp sürekli göz önünde tutmak mümkün olsa belki şahane olacak ama bunun bir yolu var mı bilmiyorum. Yazma alışkanlığı olmayınca cidden zorluyor.
0
🌸vaveylababa
(12.11.25)
takip edilmesi gereken isler icin ayri bir zaman penceresi/rutini olustur. pomodoro timer kur. gun basinda, ortasinda yada sonunda timeri baslatip calis.
+3
buenosdias
(12.11.25)
bende basit işleri hemen yap, zor işleri yazarak yap, basit işleri hemen yapmazsam ben de hep unutuyorum. ya da mailin çıktısını alıp klavyenin altın ucunu sıkıştır. işi yapınca kağıdı müsvedde olarak kullanırsın.
+1
Sadece soruyorum
(12.11.25)
sorun bazi isleri yazmaya deger gormemenizde, demek ki yazmaniz gerekiyor. ben bazi donemlerde aramam gereken arkadaslarimi bile not aliyorum. her seyi yazacaksiniz demek ki, cunku beyninizi bu yaptiginiz ile daha cok yoruyorsunuz, yormaya devam ettikce de hatirlamaniz ve takibiniz zorlasacak. her zaman masanizda bir defter olsun ve akliniza gelen her seyi yazin. ben ikiye boluyorum bir tarafa isle ilgili aklima gelen her seyi digerine kisisel listeliyorum gun icinde.
+1
kassiopeia
(12.11.25)
Benzer durumdan mustariptim. Bayrak değil ama muhakkak "tepeye raptiyeleme" Böylece hep üstte duruyorlar. İster istemez, bunu neden tepeye çiviledim ben, diye bakıyorsunuz. İkincisi ise bir alt klasör açıp yanda geri dönmeniz gereken emailleri oraya kaydırmak hemen.

Üçüncüsü ise, tabii buna uygun bir çözüm müdür bilemiyorum, her seferinde bir işi yapıp bitirmeye odaklanmak. Geriye kalanları düşünmemek. Bu bir düzen de sağlıyor.
+1
moto
(12.11.25)
ben müsvette bir a4 alıp boyuna ikiye katlıyorum. yapmam gerekenleri oraya yazıyorum. ama tüüüüm yapmam gerekenleri.

- ahmet'e, teklif mail'i atıldı mı diye sor.
- avukattan x için görüş bekleniyor.
- hilmi'den şu gelecek. çarşamba akşam hatırlat.
- elektrik faturasını öde.
- teklif için depodan envanter sayımı gelecek.
- gibi gibi...

yaptıklarımın üzerini çiziyorum. ya da yan tarafına yeni not alıyorum. kağıt bitince ya da sabahları ofise gelince temize çekiyorum. her boşa çıktığımda şöyle bir göz atıyorum. sonuçlanmamış her iş burada yer alıyor. birisi bu kağıdı alıp benim yerime otursa, doğrudan benim işimi yapmaya devam eder. o derece. yazacaksınız. başka çaresi yok.

yine benim yaptığım bir diğer şey de, üzerinde bir şey yapmam gereken mailleri okusam bile, okunmamış olarak işaretliyorum. her defasında tekrar tekrar görebilmem için. tabii bunu yapabilmek için hem telefonda, hem de bilgisayarda tüm maillerinizi düzenli bir şekilde okumanız ve silmeniz vs gerekiyor. örneğin benim şu anda 4 adet Mail'im var okunmamış. demek ki bunlarla ilgili bir şey yapmam gerekiyor.
+1
co2s2
(12.11.25)
önemlileri takvimin üzerine yaz
0
sonhakan
(12.11.25)
Defterim var. Oraya yazıyorum.
0
put it in your appropriate place
(12.11.25)
en temizi, onunuzde bir kagit ve de kalem olacak. not alip yaptikca cizeceksiniz
+2
sweetoffice
(12.11.25)
ben de onumde defterle calisiyorum, defter hep acik. obur turlu takvimi, mesajlasma uygulamasi, emaili, toplanti ekrani, taski vs hersey her yerde.

gereken herseyi, ama herseyi (x'e bunu sor, y'ye su maili at, z fail etmis kontorl et, a'nin dogum gununu kutla vs) oraya yazip yaptikca tik atiyorum.

yazmaya deger gormediginiz seyleri unutuyorum demissiniz, demek ki yazacaksiniz.
+1
taurina
(12.11.25)
masaüstünde
yeni bir klasör olustur,
gelen mailleri
sürükle ve
bu klasör icine birak,
bu klasorün hep acik kalsin,
gune baslarken ve gun biterken bunun icindekilere bak ve isi bitenleri sil.
+2
designer
(12.11.25)
(9)

yasam sevincimi kaybettim gibi bir sey oldu ama bakmam gereken cocuk var

warrior princess
boyle haftalik yemegimi yapip buzluga atardim sonra rahat ederdim falan son bir kac aydir ciddi manada evde yemek dogru durust pismiyor. bir kac kez sebze alip hic pisirmeyip atip yerine yenisini geldi sonra o da oyle oldu falan. su an sebzelik bos. cocuk var tabii. ya disaridan fast food soyluyorum
boyle haftalik yemegimi yapip buzluga atardim sonra rahat ederdim falan son bir kac aydir ciddi manada evde yemek dogru durust pismiyor. bir kac kez sebze alip hic pisirmeyip atip yerine yenisini geldi sonra o da oyle oldu falan. su an sebzelik bos. cocuk var tabii. ya disaridan fast food soyluyorum -ki fast food insani degiliz veya yapabilecegim en kolay seyle idare ediyorum. dun aksam sadece cocuk yesin diye kofte ve pilav yaptim oyle zor geldi ki. asiri bir yorgun ve yilgin hissediyorum. ise geliyorum, yarim gun burada destekle ayakta duran manken pozu. .eve gidince sanki bu boyle bir deri ve ben onu ustumden cikarinca yigilip kaliyorum. neyse buralara terapi lazim belli ama yemek konusuna cozum bulalim acilen. isin garibi yemek pisirecek birini ise alabilirim ama onunla konusmak ayarlamalari yapmak o kadar zor geliyor ki. ne diyordum yemek, cocuk yiyecek. bana bir yasama zevki asisi.
+1
warrior princess
(12.11.25)
bi kan değerlerinize mi baktırsanız acaba?
+3
elorelia
(12.11.25)
stoklamak için humus, püre gibi eğlenceli ve pratik seçenekleri de düşünebilirsiniz; pancar, kereviz, pırasa, balkabağı vb de kullanarak. mevsim de müsait. haftada iki akşam 30 dk ayırarak 6-7 günlük sağlıklı mezeler, atıştırmalıklar çıkarılabilir.
+1
lüzumsuz adam
(12.11.25)
ay bu aralar ben de böyleyim. bundan 1 - 1,5 ay kadar önce iş yerinde yaşadığım olumsuzluklar sonucunda yaşama sevincim koşarak uzaklaştı. zaten benim yaşama sevincim koşarak uzaklaşmaya hemen hazır konumda bekler. neyse ben yemek işini saldım bir iki hafta boyunca dışardan yedik. hatta bir gün kalkıp kahvaltı bile hazırlayacak mecalim yoktu kahvaltıda pizza söyledim düşün artık. neyse sonra kendime tutunacak bir dal bulur gibi oldum 2 hafta pazar günleri dolabı yemekle doldurdum. hafta içi onları yedik. geçen hafta da eşim biriyle konuşurken beni sormuşlar, o da yemek falan yapıyor 1 hafta yiyoruz vs bişeyler demiş. biri de dalga geçmiş zehirlenirsiniz diye. o günden beri yaşama sevincim yine koşarak uzaklaştı ve o günden beri yine dışarda yiyoruz veya buzluk stoklarını tüketiyoruz. sonum iyi değil.

yani ya kendimi ikna edip birilerinin söylediklerini takmamayı deneyeceğim. ya da pskiyatriye gidip ilaç alacağım. başka türlü ne olacak bilmiyorum.

bence sizin sıkıntınız sadece yemekle ilgili değil genel bir bıkkınlık usanmışlık hali. eğer yapabiliyorsanız bir tatile çıkın önce. ve bu ruh halinden kurtulmak için terapi almaya başlayın veya psikiyatriye gidin. daha sonra yine mümkünse etrafınızdaki akraba anne, teyze gibi kişilerden yemek konusunda destek isteyin. mesela siz ona malzeme alırsınız o da yemek yaparken fazla yapar kavanoza koyar, siz geçerken alırsınız ya da pazar günü yapıp kavanoza koyar, siz hafta içi onları yersiniz. ya da komşunuz varsa komşunuzdan da yardım isyetebilirsiniz, ben çocuk bakmakta zorlanıyorum işte de yoruluyorum sana ücretini ödersem veya malzeme alırsam bana da fazladan yemek yapar mısın diye.

yine en kötü ihtimalle bir sıcak elin dediği gibi sarma, dolma, icli köfte yapıp satan instagram anneleri var onlardan topluca yaptırıp buzluğa atıp onları çıkarabilirsiniz.

kendim de bir şeyler yapayım derseniz yine bir sıcak elin dediği gibi donuk köfteler vs çok mantıklı, hazır mantı alıp haşlamak, hazır lahmacun bile var markette. bunları yapabilirsiniz.

ama ben olsam yaşama sevincimi geri kazanmak istiyosam basit tatlılar yapmakla başlarım. mesela evde süt irmik ve şeker varsa veya un. hemen bu akşam helva yaparak başlanılabilir. veya marketten petibörle dr ötker puding alıp bisküvili pasta yapabilirsin. tatlı yapmak ve yemek insana bi mutluluk verir.

bu yolda başarılar dilerim. kendine değer ver sen değerlisin ve emeğin değerli, hiçbir şey yapmasan da sevilmeye değersin illa yemek yapmana gerek yok.
+1
Sadece soruyorum
(12.11.25)
Turkiye'de olsak cok kolay olurdu. Iki hafta kadar is toplantisi icin oradaydik ve gitmeden hemen instagramdaki hesaplardan birinden siparis vermistim ve rahat ettik (yoksa babam yanliz oldugundan ben gidince ben yapiyorum herseyi). Dediginiz gibi marketlerde saglikli atistirmaliklar dahil yemek pisirmeyi gerektirmeyecek cok secenek var.

Ama burada oyle degil. Hersey sifirdan alinip hazirlanmali. Dunku koftede gecen ay falan guc bulup hazirlayip, dolaba attiklarimdan kalmisti, eski kendimi alnindan optum cok makbule gecti cunku :/
+1
🌸warrior princess
(12.11.25)
eve aşçı alabilecek sosyoekonomik durumda birinin anhedoni yaşamasını ben baya şımarıklık buluyorum. hani spesifik dert, tasa olsa apayrı da böyle ortada hiçbir şey yokken ayh bittimler beni geriyor. soru ne bu arada?
-3
kiyiya vuran dildolar
(12.11.25)
Bulunduğunuz yerin gümrük mevzuatı gönderilmesine müsaade ediyorsa, türkiye'den gelen varsa, ya da orada kargolayan türk marketi varsa mantı, tarhana gibi hemen hazırlanabilen gıdalardan eve stoklayın.

Orası neresiyse oranın kültüründe de muhtemelen vardır böyle çabuk hazırlanan yöresel seçenekler. Onları araştırıp alabilirsiniz.

Makarna, hazır çorba gibi şeyler varsa onlar da hemen hazırlanır. Biraz yağ biraz peynir, sosa bilengwreknkalmaz. Yahut hazır makarna sosları kullanırsınız varsa.

Et eğer temin edebiliyorsanız uyguna, güvenilir; parça et (stake türevleri bonfile, antrikot gibi) tavada yüksek ısıda hemen pişer.

Yeşil sebzeler uğraştırabilir ama patates, havuç gibileri hemen doğranıp haşlanabilir yahut yemeğe katılabilir.

Sipariş vereceğiniz fastfood dışı mutfaklar varsa dışarıdan da sipariş verebilirsiniz farklı şeyler. Değişiklik olur.

İsterseniz yemek pişirme olayını daha eğlenceli, albenili, ritüelimsi hale sokmayı deneyebilirsiniz. Hazırlarken yüksek sesle şarkı söylemek, pişmesini/ısınmasını beklerken dans etmek gibi... Yine hazırlarken sevdiğiniz şarkılar, sesli kitap gibi şeyler dinleyebilirsiniz.

İnternetten daha önce denemediğiniz, merak ettiğiniz tarifleri yapmaya çalışmak işe yarayabilir. Rutin mecburiyet gibi değil, macera/aktivite oluyor o zaman.

Kendinize hedef, ödül koyabilirsiniz. "Bu hafta 4 gün yemek yaparsam kendime şunu alacağım, belirlenen süre içinde yemek yaparsam bana helal olsun, vs." gibi. Hatta ilk hedefiniz bugün yahut yarın için güzel bir sofra hazırlayıp, bu duyuruya "evet, bugün yemek yaptım" gibi bir güncelleme girmek olabilir. Tebrik ederiz biz de o zaman, alkışlarız...

Motivasyonunuz neredeyse sıfıra inmiş. Sizi çok iyi anlıyorum. Bazen dolaptaki yemeği ısıtmaktan, saklama kabının kapağını açmaktan aciz olduğum, günlerce dürüm sipariş ettiğim oluyor. Küçük de olsa motive edecek şeyler lazım. Bu da geçecek, pes etmeyin. Allah yardımcınız olsun.
+1
yadigar
(12.11.25)
@kiyiya vuran dildolar

Anhedoni varsa bile bu bende ogrenci ve bes parasizken de vardi, hayati her zaman gereksiz buldum zaten. ayrica Turkiye'de degilim, bulundugum yerde ortalama bir yasam suruyorum ama kultur bu, ev icinde birden fazla yardimci calistirmak cok yaygin ve kolay. ben buna direnenlerdenim cunku haksizlik etmek istemem. su an bir calisanim var, onun yaptiklarina da minnetarim ama gelmisim 44 yasina, isimi onemseyerek calisiyorum, bunu ve daha fazlasini karsilayabilecek olmaktan utanacak degilim.
+2
🌸warrior princess
(12.11.25)
sabah kahvaltisinda
yumurtayi eksik etmeyin,
uykunuzu iyi alın,

-nohut,fasulye,asurelik buğday haşla,buzluga at,

+nohut+asurelik bugday+yogurt ile guzel bir yemek olur,

+nohut+salca+sogan ile guzel bir yemek olur,

-fasulye-pismis yumurta-sogan-zeytin yag ile iyi bir yemek olur,
0
designer
(12.11.25)
kan değerlerinize baktırıp psikiyatriye muayene olsanız iyi olur bence depresyon gibi görünüyor dışardan. ayrıca kendinize yüklenmeyin çocuğun karnı doyuyor mu doyuyor, o hissiyata rağmen doyuruyorsunuz, bi şikayeti de yoktur bence fast food yediği için gayet mutludur. böyle dönemler olabilir bazen, kendinizi iyi hissettiğinizde telafi edersiniz, tepesine dikilirsiniz o sebzeler yenecek diye :) yemekle ilgili önerilerden ben de yararlanacağım, ben de kendini bu konuda çok yetersiz hisseden bi ebeveynim, herkese çok teşekkürler
0
mezzosprite
(13.11.25)
(14)

Evde içki içerken izledikleriniz/dinledikleriniz??

mutekebbir
Evde genelde içki içmem bu yüzden bir temam yok. Siz evlerinizde içki içerken neler dinler/izlersiniz? Ben şimdi büyük ev ablukada’nın radyo eksen filanı’nı izlemeyi planlıyorum mesela var mıdır alternatif öneriler?Teşekkürler.
Evde genelde içki içmem bu yüzden bir temam yok.
Siz evlerinizde içki içerken neler dinler/izlersiniz?

Ben şimdi büyük ev ablukada’nın radyo eksen filanı’nı izlemeyi planlıyorum mesela var mıdır alternatif öneriler?

Teşekkürler.
0
mutekebbir
(11.11.25)
Alkolün etkisiyle etkisiyle etkisine daha fazla girebileceğin şeyler izlemek iyi olabilir. Korku gerilim ya da aksiyon macera gibi; nabız yükseltici sürükleyici vs.
0
Bruce
(11.11.25)
bira içip maç seyrediyorum. o kadar.
+1
abelardo
(11.11.25)
her akşam vodka rakı şarap
youtu.be
0
substituent
(11.11.25)
80 90lar disko müzikleri dinleyip şarkı söylerim. bir yandan da o kafayla rezalet lol oynayıp takımdan küfür yerim :D dün akşam içtiğim cin toniğin ağrısı daha yeni geçiyor kamu spotu: bol su tüketin
0
neira
(11.11.25)
Çok nadir içerim. Neşet babadan bir playlist döner durur sızana kadar.
0
kertenkeleyi kerpetenle ketenpereye getiren
(12.11.25)
Yazın içebildiğim kadar ciğer delen türküler dinliyor, dinledikçe de içebileceğim limiti zorluyordum her gün. Bunun alternatifi olarak içerken felsefe/mantık/suç hikayeleri üzerine okumak gibi saçma bir ruha büründüm son zamanlarda.
Not: Suyla beraber maden suyunu da bayinizden istemeyi unutmayınız.
0
rakicandir
(12.11.25)
yemekten sonra demli çay,
sonra ulusal kanallarda film aramaca,
genelde; beyaz Tv,TLC,dMax,tivi6
yada turksat sineme kanallari,
kapaniş ,limon+maden suyu
yada sıcak süt üzeri kakao.
+1
designer
(12.11.25)
selami şahin 50. sanat yılı konseri
0
co2s2
(12.11.25)
Ferdi özbeğen - 20. yıl şan konseri
Depeche mode - One night in paris
0
HellKeePer
(12.11.25)
tutkum boğuşmak
doğukan manço'nun otomobil projeleri, youtube videoları sarıyor.
0
MtKrt
(12.11.25)
cengiz ibo müslüm
0
edgenabby
(12.11.25)
Brezilya beach walk
0
artıküyeolmakistiyorum
(12.11.25)
arada bir yaparım. maç varsa maç izlerim ya da komik bir şeyler. en son ayak işleri'ni izliyordum.
0
koela
(12.11.25)
radyo eksen görüntülü filanı'nı bir 200 kere falan izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki, asıl 420 kafalarıyla izlenecek bir şey o.

eskiden ben de kafam iyi olunca kült türk filmi izlerdim. 10-15 kereden sonra filmler de bitti maalesef.
-1
kiyiya vuran dildolar
(12.11.25)
(7)

Panik atak geçirecek kadar zorlanıyorum

sekizdokuzon
Kendimi nasıl rahatlatabilirim? Teşekkürler.
Kendimi nasıl rahatlatabilirim?

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(11.11.25)
40 yaşındayım aslında ama söylediklerin benim de işime yarar tabii
0
🌸sekizdokuzon
(11.11.25)
İmkan varsa kafanı soğuk serin suya sok. Ciddiyim
0
kisa
(11.11.25)
gayet basit bastırmayı bırak ve bir defa için kendine panik atak geçirmek için izin ver bir şey olmadığını gör.

uzun vadede ise seni bu kadar strese sokan sorunlarını çöz ve hayatına devam et. sorunları çözmek derken mutlaka o konuyu çözmen gerekmiyor. örneğin olduramadığın bir iş var. onu öylece kabul edip bakış açını değiştirerek hayatına devam etmek de çözmek sayılıyor.
0
orpheus
(11.11.25)
imkanın varsa yürüyüş yap kardeşim, bedava terapi, ruhunu zehirden arındırır.
konu ciddi ise profesyonel birinden destek almalısın.
0
ebabil curnatasi
(11.11.25)
Düzenli yürüyüş +1
0
mutekebbir
(11.11.25)
aksam gelince sıcak duş,
sabah uyandiginda yüzünü,ayaklar ve dizlere kadar soguk su ile yika,
birde sabahleyin disari cikinca havayi icine cekmek ve tutmak, mis gibi oluyor.
0
designer
(12.11.25)
antidepresan coco..
+1
cooperr
(12.11.25)
(3)

TOKİ'ye başvurmak

denizgonen
Merhabalar, tokiye başvuru şartlarını karşılıyorum fakat İstanbul'da başvuru sırasında yaka bile seçtirmediğinden dolayı orada oturabileceğimi düşünmüyorum, bundan dolayı da bu başvuruyu yatırım amaçlı olarak yapmak durumundayım. elimde 3 seçenek var gibi;1)ya başvuracağım ve anladığım kadarı ile sı
Merhabalar, tokiye başvuru şartlarını karşılıyorum fakat İstanbul'da başvuru sırasında yaka bile seçtirmediğinden dolayı orada oturabileceğimi düşünmüyorum, bundan dolayı da bu başvuruyu yatırım amaçlı olarak yapmak durumundayım.

elimde 3 seçenek var gibi;

1)ya başvuracağım ve anladığım kadarı ile sık aralıklarla bakiye kapatma gibi kampanyalar yapıyor toki, elimdeki birikmiş parayla borcu hızlıcana kapatıp tapuyu alıp satıp üstüne ekleyip kendime ev alacağım.

2)alıp kiraya vereceğim fakat kira olarak bir getirisi olacağını pek düşünmüyorum herhalde zira istanbul özelinde konuşursak 11.000 liraya kendi oturduğum evin kirasını bile karşılayamam.

3)sanırım tokiye başvurursam ve çıkarsa ileride ev için kredi çekmek istesem çok daha yüksek faizler ve daha düşük oranlar çıkacak. Bu tarz risklere girmeyip elimdeki para ile istanbul maltepe civarında 3-4 milyona dönüşüme girme ihtimali olan yatırımlık bir ev alacağım ve dönüşüme girene kadar kirasını alacağım.

hangisini seçmeliyim?
0
denizgonen
(11.11.25)
Ev yapıldı da kiraya vermeniz kaldı.
Ben olsam yatırımlık için TOKİ seçmem. İleriyi düşünür başvuru bile yapmam.
Cevabım, 3
+2
artıküyeolmakistiyorum
(11.11.25)
Yeni proje çok açıdan sıkıntılı.
* Toki, 3-4 sene önce bir ev-arsa kampanyası yapıp, para toplamıştı. Hala ses yok. Bu projede başlar mı, başlarsa ne zaman biter belli değil.

* değişken faiz sıkıntılı. İnsanlar memurlar zam almıyor zaten diye düşünüyor ama 2-3 sene önce %100'e yakın zam aldıklarını unutuyorlar. Seçim olur, bir şey olur, hükümet kesenin ağzını açar. Hop, bir anda borcunuz 2 katına çıkar. Büyük risk.

* Ev alınıp, kiraya verilmez. Kiracının ödediği para 2.-3. seneden kuşa döner, ihtiyaç halinde çıkartmanız min. 4-5 sene.

* Eviniz yoksa, en uygunu biraz birikim yapıp, oturacağınız bir ev almak. Ben 3+1 almak istiyorum, bahçeli ev almak istiyorum vs. gibi büyük hedefler değil, oturacağınız, başınızı sokacağınız bir ev alın. Ödemeleriniz sabit ve belli olsun. Tekrar biriktirip, 3+1'e geçin, bahçeli ev alın...

NOT: yatırım tavsiyesi değildir!

.
+2
kartallar yuksek ucar
(11.11.25)
görünen hayal,
alt yapi,plan vs hiç birsey yok,
ama deprem bölgesine
450 bin mesken yapinca,
gaza gelmis olabilirler,
bekleyip ,görecegiz,
fakat bu hükumet görür mü bilmem,
millet burnundan soluyor,
ahali ise mercedeslerle kaf dağında.
0
designer
(12.11.25)
(12)

Ticaret veya zanaat neden ilgi görmüyor sizce?

michael harddd
Bu devirde masabaşı iş kovalamak için saçma sapan bölümler okunurken neden insanlar zanaate veya ticarete yönelmiyor küçük yaşlarda?
Bu devirde masabaşı iş kovalamak için saçma sapan bölümler okunurken neden insanlar zanaate veya ticarete yönelmiyor küçük yaşlarda?
0
michael harddd
(05.11.25)
Sermaye gerekiyor. Örneğin, Bir berber dükkanı açabilmek için dükkan kiralaman gerek, mobilyalar, malzemeler vs. derken başlangıç maliyeti çok yüksek oluyor.

Belirli bir süre zararına çalışması gerekecek, o sıra geçinebilecek mi mesela?

Ayrıca “küçük tatlı bir şirin kafe”cileri hatırlatırım.
0
substituent
(05.11.25)
cunku boomerlar cocuklarin kulagina "diplomaa diplomaaaaa" diye sayiklayip durdu ve durmaya devam ediyor.
+2
cooperr
(05.11.25)
isyeri sahibi olursan,
günde en az 12 saat calisirsin,
maaşlı iş yerinde ise toplasan 6 saat çalişmazsin.
+2
designer
(05.11.25)
Zanaat ve ticaret bir girişim, cesaret işi. Yığının tercihi ise diplomalı garanti iş.
Aradaki fark bu bence. Yığın risk almak istemiyor. esasen bu devirde salt diploma peşinde koşmak en büyük risk farkında değil pek çoğu. Diplomayı alıp iş bulmaya çalıştığında farkediyorlar geç olarak.
+1
ezkaza
(05.11.25)
Çırak bulamıyorum diyen bir ticaret ve zenaat erbabı mı var? İlgi görmediği çıkarımını nasıl yaptık?
+2
Mirket
(05.11.25)
Hangi maaşlı işte 6 saat çalışılıyor hemen gidelim oraya. Özel sektörde 12 saat çalışanlar var.

@mirket Çok var.
0
🌸michael harddd
(05.11.25)
michael harddd +1

hakkaten ya. her işi kendi işiniz gibi sanıyorsunuz:)
0
nothing in my way
(05.11.25)
Çünkü her yere apartman şeklinde üniversite açıldı ve baraj kaldırıldı. Üniversite sınavında sıfır çeksen bile yerleşiyorsun. Yerleşince (dandik üniversitelerde, iki yıllık okusan bile) kendini üstün gören psikolojiye giriyorsun. Üniversiteler azaltılsa, sınav zorlaştırılsa, kontenjanlar düşürülse durum farklı olur
+1
cemallamec
(06.11.25)
yurt dışındaki gibi liselerde farklı dersler önerilmeli; mesela çeşitli atölyelerin, farklı üretim pratiklerinin dersleri olabilir. öğrenciler de kendi ilgi alanlarını keşfetme imkanı bulur böylece. tabii türkiye'de liseleri böyle kurumları çevirmek için gereken altyapıyı sağlamak imkansız. lisedeki opsiyonlar çeşitlenirse insanların farklı alanlara teşvik edileceğini düşünüyorum. eş zamanlı olarak, üniversite sınavı da evrilmeli.

zanaat ve ticaret aileden gelen bir durum olmadıkça kurması ve tutunması çok güç alanlar. bir işin sermayesinin ve operasyonlarının sizin sorumluluğunuzda olmasıyla beyaz yaka olarak koca operasyonun sadece bir üyesi olarak çalışmak çok eş durumlar değil. sermaye olsa bile risk alma cesareti herkeste yok.

gerçek michael hardt ne derdi acaba
0
eileengray
(06.11.25)
Yani bir kere çevrende sana bu yolu gösterecek yoksa bir insanın zanaat ya da ticaret ile alakası olması o kadar kolay değil.
Misal benim ailemde bunda olan bir kişi bile yok.
Ve benim bu işi yapan arkadaşlarımın hepsi de ailesi tarafından bu ortamlara sokulmuş kişiler. Misal babası inşaat yapmis; o da kendi insaat yaptı.
Babası ticaret yapıyordu; kendi de yaptı.

Bir de bu işlerin çoğunun genel çalışma ortami, en azından baslarda, çok sa güzel değil. Yani herkes araba tamiri der ne bileyim elektrikçi der; vallaha biz daha yeni yazlığı komple yaptırdık misal. Usta yanında iki kişi ile geldi. Vallaha sabahtan akşama kadar çalıştılar, cumartesi de çalıştılar pazar da çalıştılar.
Türkiye'de çoğu insan bu meslekleri yapan başarılı kişilerin hayatını görüyor da hiçbir şekilde haftasonu bile calisanlari, günde kac saat çalıştığı bile belli olmadan calisanlari, vücut ile yapılan işin kisiye bindirdigi yükü düşünmüyor.
Bir de ticaretin finansal riski var, zanaatin de farklı riskleri. Misal daha yeni elektrik ile alakalı eğitim aldım. Eğitim sırasında kazalarla alakalı şeyler okudum, bir sürü elektrik tesisatı yaparken ölen ya da yaralanan insan örnekleri. Benim misal ofiste çalışırken tek riskim takılıp düşmek ya da kahve falan dökmek yani.
Bir de yani bundan 15 sene önce bu meslekleri kimse önemsemiyordu çünkü ofis işleri yeteri kadar para kazanıyordu. Şu an kazanmiyor. Ofis isleri gene insan gibi para kazansa gene kimse onemsemez. Bir de tabi herkes el isine yönelirse supply vs demand olayından onun da gelirinin dusecegi olayi var.
0
logisticsmanager
(06.11.25)
klimalı ofiste excell doldurup mynet okey oynayarak 250k kaldırmak varken kim neden komik fiyatlara hayvan gibi çalışsın. benim zanaatim var ben de çalışmıyorum. ayrıca kapital lazım +1.
+1
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(06.11.25)
''eskiden başkasının işinde cumartesi günü bile çalışıyordum. şimdi kendi işimi yapıyorum, artık pazar günleri bile çalışıyorum.''
0
elorelia
(06.11.25)
(3)

Antidepresan reçetesiz alınabiliyor mu ?

bluewhale
Daha önce kullanıp erken bıraktığım ilca devam etmek istiyorum (y.dısına tasınınca yanımdakiler bitmisti) simdi izne trye gelicem 1 haftalık izinde doktora gidesim yok acaba recetesiz alabilirmiyim?
Daha önce kullanıp erken bıraktığım ilca devam etmek istiyorum (y.dısına tasınınca yanımdakiler bitmisti) simdi izne trye gelicem 1 haftalık izinde doktora gidesim yok acaba recetesiz alabilirmiyim?
0
bluewhale
(04.11.25)
reçetesiz olanı da var, olmayanı da var. sorunun cevabı evet. ayrıca aile hekiminin reçete edebilmesi lazım.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(04.11.25)
nezih ülkemde herseyi temin edebilirsin
ama bir doktora da gidebilirsin,
seni bir karşıdan görsün,
cehren, postürun ne durumda ,
iyi olmaz mi?
ezbere ilac kullanma.
0
designer
(05.11.25)
kırmızı reçete ilacıysa alamazsın.
0
duyuruuser
(05.11.25)
(7)

zayıflamak ıcın kosmak ya da tempolu yuruyus

aloneinthedark
yas 40kosmak kalbı cok yorar mıamac zayıflamak gobek erıtmektesekkurler
yas 40
kosmak kalbı cok yorar mı
amac zayıflamak gobek erıtmek

tesekkurler
0
aloneinthedark
(04.11.25)
Uzman olmamakla birlikte koşmayı önermiyorum. Koşmak fiziği korusa da yüze iyi gelmiyor (bu tamamen benim görüşüm tabii bilimsel bir dayanak yok :)), bütün koşucuların fizikleri çok düzgün ama yüzleri çökmüş durumda, bunda rüzgarı, soğuğu, güneşi direkt yüze almalarının etkisi olabilir bilemedim.
Bence yürüyüş koşmaktan daha iyi, belki bir iki hareket daha eklenebilir mekik vs.
-1
mutekebbir
(04.11.25)
yağ yakımı aerobik bölgede gerçekleşir bu da maksimum kalp atış hızınızın %70 ila %80'i arasındaki bir kalp atış hızına denk gelir, yaşınız 40 olduğuna göre nabzınızı 125 ila 144 bpm arasında tutacak herhangi bir egzersiz yapmanız yeterli ve bunun en iyi yolu yürümek. her gün 8-10 bin adım atarsanız, günlük -300, -500 civarı kalori açığı verirseniz ve akşam 6dan sonra yemeği kesip yatağa aç girerseniz çok hızlı ve sağlıklı bir şekilde kilo verirsiniz.

not: ara sıra cheat meal yapmak sürekli diyette olmaktan daha faydalı.
not2: protein ağırlıklı beslenirseniz 300-500 civarı kalori açığı vermeniz kolaylaşır çünkü proteinin tok tutma hissi yağ ve karb'a göre çok daha fazladır.
+1
tabii lan manyak mısın
(04.11.25)
40 yaşından sonra koşmaya başlayabilirsin. Ama yavaş başlamalısın. Hedefin kilo vermekse, şu anda ham durumda olduğunu tahmin ediyorum. Vücut kitle endeksin 20'nin altına inmedikçe koşma işini kesinlikle unut. Bu seviyeye kadar 145 nabızı geçmeyecek şekilde yürüme, merdiven tırmanma, eliptik bisiklet, kondisyon bisikleti gibi aletleri veya etkinlikleri, kardiyo seviyesine çıkmadan yapabilirsin. İlk bir ay sadece bakkala gitme yürüme hızında yürümeni öneririm bantta. Sonra ufak ufak artışlarla o hızı arttırıp, 3 ay sonra 6km hızın üzerine çıkmaya başlamalısın. Hiç bir zaman da 7,7 km hızı geçme, bu seni artık kardiyo moduna ve yüksek nabza sokmaya başlar. Kalp krizi riskinden dolayı bunu önermem.

Bir sene gibi bir süre sonunda artık vücut kitle endeksin 20'nin altına indiyse, bacakların yeterince kaslandıysa, düzenli spora gittiysen ve artık kısa maraton, 3-5 K koşuları gibi işi profesyonelliğe taşımayı düşünüyorsan o zaman atlet tarzı yaşama geçiş yapman gerekir.

O durumda öncelikle çok detaylı bir sağlık taraması yapman gerekir, damarlarda tıkanıklık var mı, kalp performans testleri, oksijen kapasitesi, kas kapasitesi, hormonal durumlar vs. gibi tüm vücudunun risk analizi yapılmalı. Bu tarama sonucunda sonuçlar hepsi beş pek iyi şekildeyse o zaman ikinci aşama başlar, beslenme.

İyi bir spor diyetisyeni veya antrenörüyle, senin beslenme tablon planlanmalı. Spor saatlerin, spor miktarın, hangi kaslarının söndürülüp (koşularda fazla ağırlık bir engel sonuçta. Kol kasları ve karın kasları gibi bazı kaslarının küçülmesi senin ağırlık kaybetmene ve hızlanmana katkı sağlar. Ek olarak ağırlığı azaltmak bacak yükünü de azaltacağı için yorgunluk ve ağrılarını da azaltır, o nedenle bazı kaslarının erimesi de gereklidir), hangi kaslarının güçlendirileceği netleştirilecek.

Üçüncü aşama da artık her gün en az sabah akşam olmak üzere koşu antrenmanları yapmak ve dengeli beslenmeyle birlikte atlet tarzı yaşam ve uyku tarzına geçmek.

Yani bugün başlasan 2 senelik disiplinli bir süreç sonrasında artık 3 km, 5 km gibi mesafeler ile birlikte koşu yarışlarına katılmaya başlayabilir ve profesyonelliğe adım atabilirsin.

Kısa yanıt: teknik olarak mümkün ama yavaş hızda yapılmalıdır.
+1
sinematematikci
(04.11.25)
yürüyüs iyidir,
koşmak;
hantal insanlarin kalbine,
menüsküsüne,
dalağına dert getirir.
egzos dumani olmayan vakitte yürümek candır.
0
designer
(05.11.25)
kosmak kalbe iyi gelen bisey, kardio egzersizi denmesinin sebebi bu. amac zaten kalbi yormak ama bu yormak size zarar degil fayda sagliyor. kalbiniz daha efektif calismaya basliyor stres altinda kaldikca, kan daha iyi pompalaniyor, yeni damarlar gelisiyor. bu sayede de dinlenme esnasinda artik kalbiniz daha az calisarak ayni isi yapiyor, nabziniz dusuyor.

hic kosmadiysaniz zaten bi anda cok hizli kosamazsiniz, ya da cok uzun da kosamazsiniz. sinematematikci demis yukarda, yavas baslayip sabretmeniz lazim. 3km'de nefes nefese kalirken ya da kalp atislariniz asiri yukselirken bir sure sonra hem daha hizli kosup hem de terlememis bile oluyorsunuz ayni mesafelerde. insan vucudu cok acayip.

kilo verme konusu da dogrudan kalori ile iliskili, yediginiz yemek miktarini azalttiginiz halde (gercekten ama, durust olun kendinize) kilo veremiyorsaniz hormonal bir sorununuz olabilir, bir uzmana danismakta fayda var. spor (kosu vs) az yemis olmak efektini veriyor vucudunuza normalden fazla kalori yaktirarak. dolayisiyla yediginiz ayni kalsa bile siz daha cok hareket etiginiz icin daha cok kalori yakmis oluyorusunuz. ancak insan vucudu cok acayip demistik, bir yerden sonra daha efektif calismaya basladigi icin az yiyerek de cok kosarak da eski kalori yakma duzeninize geri donuyor, bu sebeple ilk baslarda guzel kilo verirken, birsey degistirmemenize ragmen kilo verme hizniz azaliyor.
0
taurina
(05.11.25)
önce bir kalp doktoruna görünün, gerekli kontrolleri yapsın. büyük ihtimalle size tempo ile ilgili gerekli şeyleri söyleyecektir.
0
galahad reloaded
(05.11.25)
tabi ki yurumek, bununla ilgili bir cok arastirma var. kosu vs yurumekten bagimsiz yurumenin faydalarina dair de bir cok arastirma var zaten.
0
bay b
(05.11.25)
(9)

Yaşadığım çökkünlük kısmetse ne zamana geçer?

sekizdokuzon
İki ay önce bir heves ayrı eve çıktım. Bir takım olumsuzluklar neticesinde bu hafta evi degistiriyorum. Maddi zarar dışında bir sıkıntım yok, evsiz de kalmadım, destek de gördüm başkalarından ama içimde beni boğan bir çöküntü var. Bu anı değişiklik bana hiç iyi gelmedi. Hayat kalitem yükselecek, dah
İki ay önce bir heves ayrı eve çıktım. Bir takım olumsuzluklar neticesinde bu hafta evi degistiriyorum. Maddi zarar dışında bir sıkıntım yok, evsiz de kalmadım, destek de gördüm başkalarından ama içimde beni boğan bir çöküntü var. Bu anı değişiklik bana hiç iyi gelmedi. Hayat kalitem yükselecek, daha yeni, daha güvenli bir eve gecicem ama istek, motivasyon, heves gibi parametreler sıfırlandı bende. Hiç yemek yemedigim, bütün gün uyuduğum, işten izin alıp evde bomboş takıldığım bir sürece girdim. Su an ne yaşadığımı da net olarak anlamıyorum açıkçası, belki aranızdan biri izah eder diye yazıyorum bunları.

Teşekkürler.

open.spotify.com
0
sekizdokuzon
(03.11.25)
yeni evinizde musmutlu anılarla oturmanızı dilerim. çok kısacık bir süre sonra elinizde bir kahve, pencereden dışarı bakarken, "iyi ki taşınmışım bu eve" dediğiniz anda, tüm bu çökkünlük geçecek...
+1
co2s2
(03.11.25)
Belli ki zor zamanlardan geçiyorsun ama böyle şeyler olur. Sen gücünün farkında ol. Zor günler de elbet geçecek ve harika zamanlar da gelecek.
0
rock n roll
(03.11.25)
yanlış mı hatırlıyorum yanlışsa düzelt ama 3 ay önce yemek için makarna hesabı yapıyordun o zaman bize deseydi ki 3 ay sonra ev değiştireceğim beğenmeyeceksin bir daha değiştireceksin Maddi zarar ne olacak ama o da umurunda olmayacak demeden bu duruma o zaman İnşallah derdin.
Demek istediğim bu da geçer nasılsa ayaktasın bazı günler öyle Bazı günler böyle
+1
kisa
(03.11.25)
Ev değiştirmek başlı başına bir stres bunu kısa zamanda peş peşe yaşayınca böyle bir buhrana düşmen çok normal. Gayet insani bir tükenmişlik yaşıyorsun, bu süreci atlatınca yeni evine de alışacaksın, orada yaşaya yaşaya hepsi geçecek.
0
mutekebbir
(03.11.25)
Yaz başından beri sürekli birtakım şeylere koşturmaktan yoruldum galiba. "Ayrı eve çıkarsam rahatlarim" rahatlayamadi, "Maaşa zam gelince rahatlarim", rahatlayamadi. "Alkolü bırakırsam rahatlarim" rahatlayamadi. Ben ne zaman rahatliycam, ölünce mi jsks
0
🌸sekizdokuzon
(03.11.25)
yemekleri atlarsan,
güçsüz düşersin,
anksiyete tavan yapar,
karar almak, hiç almamaktan iyidir,
herşey hep olumlu gidecek diye kendini şartlama,
dünya dönüyor,
bizde içinde..
0
designer
(03.11.25)
Bunun sebebi muhtemelen doğru sebep sonuç ilişkisini kuramamaktan.
Yani ev ev çözüm geliyor ona ihtiyaç var
Para yok, para çözüm geliyor.
bunlarimelde edince aslında isteğinin o olmadığını anlıyorsun ya da isteklerin değişiyor.
hasta değilsin, parasız değilsin, işsiz değilsin. Bunlara sahip olduktan sonra gerisi biraz imkandan ziyade kafada.
Bu ruh hali de geçecektir, az dayan ama sihirli bir çözüm bulacağını sanmıyorum.
0
kisa
(03.11.25)
Ha ne zamana geçer demişsin bir de. Sorumluluklarina rutinkerine odaklan. Düzenli görüştüğün bir arkadaş grubun yoksa öyle bir şey bulmaya çalış.
Çok sürmez
0
kisa
(03.11.25)
Hem ayrı eve çıktın, hem alkolü bıraktın, hem sigarayı azalttın, hem şimdi başka bir eve çıkıyorsun. Çoookk yorgunluk var ve alkol ve sigara yoksunluğu da çekiyorsun. Bunlar oluyor diye hayatın dandikliği hız kesmiyor, o da aynen devam... şu anda 5 Kasım dolunayı sürecindeyiz aynı zamanda... yani çok haklısın, vücudunun zihninin tepki vermesi çok normal.

Lütfen temiz hava ve güneş yakala muhakkak durabilirim kadar dur. D vitaminini ayrıca takviye olarak al, aynı zamanda magnezyum ve omega 3 de al. Stres yükü vücudundaki magnezyumu tüketmiş olabilir, bunları tamamlamak gerekir. Bu sözlerim içine sinmezse bir doktora görünüp bu süreci anlat, nasıl destek alırım diye bir sor, en doğru desteği o söyler elbette.

Sözsüz müzik dinlemeni tavsiye ederim. Sözlü müzikler şu an çok yorabilir. Şiddet içerikli yayınlar izleme dinleme. Sakinleşmek ve rahatlamak için lazım bunlar.

Yapabileceğim bir şey varsa buralardayım.
+1
muhayyer divan
(03.11.25)
(11)

Tek başınıza hayatta kalmaya çalışmaktan yorulmadiniz mi?

sekizdokuzon
Ben bir tık yoruldum gibi. Siz ne alemdesiniz?Teşekkürler.
Ben bir tık yoruldum gibi. Siz ne alemdesiniz?

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(31.10.25)
Bazen yoruluyorum, tükenmiş hissettiğim zamanlar çok oluyor ama çabuk toparlanıyorum.
Bir etkinlik, bir gece eğlencesi bile beni tekrar hayata döndürür, sıfırlanırım.
0
mutekebbir
(31.10.25)
Uğraştığımıza değse bari. Öylesine geldik sallanarak gidiyoruz işte
0
artıküyeolmakistiyorum
(31.10.25)
beslenmeye göre degisiyor,vucud zayıf düsünce ,zihinde zayifliyor.

ciger kavurma öneririm,
yada guzel kuyruk yaginda kavrulmus dana kavurma.
+1
designer
(31.10.25)
@mutekebbir : çooooooook eskiden ekşi sözlük'te zirveler vardı. suserler tematik toplantılar gerçekleştirir, tanışır, eğleşirdi. hatırlar mısınız o dönemleri?
0
co2s2
(31.10.25)
Çok yoruldum:(
0
Kahvedesu
(31.10.25)
Bazen ciddi anlamda yorulduğumu hissediyorum :) Kronik rahatsızlığım var o bi yandan, doktora yapıyorum o bi yandan, ev işleri birikiyor ve haftasonu kendime vakit ayırabilecek tek zaman dilimi bunlara ve alışverişe gidiyor. Çamaşır makinesi bodrum katında ve benim dairem çatı katında. Ona bile söylendiğim oluyor. Hatta kedimin püskürterek çişini yapıp doğru düzgün topak yapacak şekilde işememesi bile bazen fazla geliyor :D Ama 12 senedir yalnız yaşıyorum ve başka birinin varlığını hayatımda hissetmek bile boğuyor beni. Özgürlüğümü kısıtlıycakmış gibi geliyor. Kendi kendime yetebilmek çok güzel bir duygu diye yoruldum diye söylenmeye başladığım an çıkıyorum hemen o duygu durumundan :)
0
truf
(31.10.25)
kapitalist düzende kapitali olmadığı halde akıl sağlığını koruyabilen insan cindir. yalnız değilsin. çözümü söylerdim ama muhtemelen her hafta aynı şeyleri duymaktan sıkıldınız, o yüzden gerek yok.
0
der meister
(31.10.25)
Yorulmak bir seçenek değil ki, yoruldun ok sonra napıcan, salacak mısın?
Çaresizlik iyidir, insanı dinç tutar, yolda tutar, hedefte tutar.
Rahmetli boşuna dememiş: güç içinde.
+1
Bruce
(31.10.25)
Yalnızlık Allah’a mahsus. İnsanın gerçekten birine ihtiyacı var. Geçenlerde debe de bir entry vardı, insanın partnerinin olması hayat kalitesini ciddi manada arttırdığını anlatıyordu.
0
substituent
(31.10.25)
Yorgunluktan ziyade tükenmişlik var. Gerçekten hiçbir şeyi istemediğim, özlemediğim, varlığa özenmediğim bir döneme girdim. Uyandığım her sabah kafamın içindeki duvara bir çentik daha çiziyorum. Ne istediğimden emin değilim, ne yediğimden.
Daha dün çok sevdiğim eski bir futbolcunun (Paul Scholes) özel durumlu oğlundan bir gün daha fazla yaşamak için tek başına çaba sarf ettiğini dinledim. Ne hissettiğiyle ilgili derin bir empati kurabildim.

Özetle, çok zor.
G.
0
rakicandir
(01.11.25)
Ben seviyorum yasamayi. Ona istinaden basmaya devam.
0
baldur2
(01.11.25)
(5)

Ev sahibi depozitomu verir mi?

sekizdokuzon
Selamlar;Eve taşınalı iki ay oldu. Evin depreme dayanıksız olduğunu ve apartmanın güvenliksiz olduğunu düşünüyorum. Dün gece 4'te tanımadığım iki adam kapımı çaldı örneğin. Yalnız başıma yaşıyorum, kadınım ve artık ciddi anlamda korkmaya, uyuyamamaya başladım. Bir an önce ayrılmak istiyorum evden. E
Selamlar;

Eve taşınalı iki ay oldu. Evin depreme dayanıksız olduğunu ve apartmanın güvenliksiz olduğunu düşünüyorum. Dün gece 4'te tanımadığım iki adam kapımı çaldı örneğin. Yalnız başıma yaşıyorum, kadınım ve artık ciddi anlamda korkmaya, uyuyamamaya başladım. Bir an önce ayrılmak istiyorum evden. Ev sahibi yatırdığım depozitoyu geri verir mi? Yasal olarak sanırım vermesi gerekiyor ama uğraştırır mı?

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(31.10.25)
Sene dolmadan rızası dışında çıkarsanız vermez elbette. Durumu güzelce anlatın, anlayışlı bir insansa vermesi lazım.
0
msb
(31.10.25)
Vermeyebilir bu bilgiler ışığında haklıda.
0
basond
(31.10.25)
Vermez. Belli bir eve kadar depozitomu alamadım o yüzden bir yerden sonra son ay kira odemiyorum depozito say deyip cikiyorum
+2
artıküyeolmakistiyorum
(31.10.25)
%100 emin değilim bir avukat daha iyi bilgi verir ancak fikir olsun diye yazayım. haklı gerekçe sunarak noterden ihtarname çekmeniz ve ihtarname süresi sonunda evi boşaltmanız gerekir. sonra hukuksal olarak hakkınızı arayabilirsiniz. yani ev bana şu şu şartlarda kiralandı, atıyorum deprem güvenliği vs, fakat böyle çıkmadı. bu sebeple kira kontratımı 30 gün içinde sonlandıracağım gibi. depozitoyu ilk başta vermeyebilir, çünkü kontratın erken bitirilmesi maddi zarara sebep oldu diyebilir ancak gerekçelerinizde haklıysanız ve mahkemeye gidildiğinde delillendirirseniz iade alabilirsiniz. ama doğru bilgiyi avukat verir, uğraşmaya enerjiniz varsa tabii ki.
0
awlmi
(31.10.25)
elektro şok cihazi edin,

www.temu.com

yada kapiya enerji ver.
0
designer
(31.10.25)
(2)

Bolu otel yangini davasi

voltairem
Otel sahiplerini ve yetkililerini anladım da neden bir itfaiye eri müebbet yedi? Suçunu bulamadım haber sitelerinde
Otel sahiplerini ve yetkililerini anladım da neden bir itfaiye eri müebbet yedi? Suçunu bulamadım haber sitelerinde
+1
voltairem
(31.10.25)
İtfaiye Eri İrfan Acar'ın Rolü ve Suçlama Nedeni

Görev ve İhmali: İrfan Acar, Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü'nde itfaiye eri olarak görevliydi ve otelin yangın denetimlerini yapan ekipte yer alıyordu. Savcılık iddianamesine göre, Acar oteldeki yangın güvenliği standartlarına uymayan unsurları (örneğin, yetersiz yangın söndürme ekipmanları, uygunsuz tesisat ve acil çıkış yolları) denetim sırasında tespit etmeliydi. Ancak bu eksiklikleri bildirmemekle ve raporlamamakla ihmalkâr davrandı. Bu ihmal, yangının büyümesine ve can kayıplarına doğrudan katkıda bulundu.
Suçlama Kapsamı: Acar, otel sahipleri, yöneticileri ve diğer belediye yetkilileriyle birlikte "78 kez olası kastla öldürme" (her ölüm için ayrı suç), "olası kastla kasten yaralama" ve "olası kastla nitelikli mala zarar verme" suçlarından yargılandı. Savcılığın mütalaasında, Acar için toplam 1950 yıl ile 172 yıl 546 aya kadar hapis cezası talep edildi. Bu, denetim görevini ihmal ederek ölüme ve yaralanmaya sebebiyet vermesiyle bağlantılı.
+3
himmet dayi
(31.10.25)
er kişinin imza,
karar yetkisi yoktur diye bilirdim..
+1
designer
(31.10.25)
(3)

Paparadan sonra midas da paket olur mu?

lapaz
?
?
0
lapaz
(31.10.25)
midas, yasa dışı bahis sitelerine aracı olarak kullanılamadığına göre hayır.
+4
yazar yazmaz yazan yazar
(31.10.25)
iktidar yanlısı biri bu işlere girmek isterse her türlü çökerler. ulan burası türkiye her şey olur burada, olmaz demeyin.
+1
scudman1
(31.10.25)
parolapara ninda islemleri durmuş.
0
designer
(31.10.25)
(8)

Telepatik iletişime anlam yükler misiniz?

egerbiryolcu
Tesadüf işte der geçer misiniz? Flörtle mesajda neredeyse aynı cümleyi kurduk aynı anda. Bı gün de ona bir şey sordum ben de tam bugün onu dusunmustum dedi.Bu tür şeyler karşi tarafta "biz" lik duygusu oluşturur mu sizce? Böyle anlarda siz ne düşünürsünüz. Karşı tarafın da bunu belirtmesi onun da ho
Tesadüf işte der geçer misiniz? Flörtle mesajda neredeyse aynı cümleyi kurduk aynı anda. Bı gün de ona bir şey sordum ben de tam bugün onu dusunmustum dedi.
Bu tür şeyler karşi tarafta "biz" lik duygusu oluşturur mu sizce? Böyle anlarda siz ne düşünürsünüz. Karşı tarafın da bunu belirtmesi onun da hoşuna gittiğine mi delalet yoksa sadece şaşkınlıginin göstergesi mıdır?
0
egerbiryolcu
(30.10.25)
ayni bilgi akisina maruz kalirsan,
ayni konusursun.
+4
designer
(31.10.25)
Hoşuna gitmiş yani seninle aynı anlamı vermiş de olabilir sadece şaşırmış da olabilir. Bunu bilemeyiz. Ama bu tarz iletişimleri şu aralar bir arkadaşımla ben de yaşıyorum ve benim için bunlar çok çok özel, başka hiç kimseyle yaşamıyorum çünkü. Bir tek kişiyle oluyor. Evet bence biz olma halini güzel yansıtan şeyler bunlar, ruhlar özdeşleşmiş, öyle anlıyorum.
+1
muhayyer divan
(31.10.25)
hoşuna gitmekten kasıt bir manitacılık mı? değilse, böyle bir durumda sürpriz ya da şaşkınlık zaten pozitif bir duygudur, hoşuna gitmiştir, inceden gülümsemiştir. diğer durumu (ilk cümledekini) bilemem.
+1
co2s2
(31.10.25)
@co2s2
Soruyu düzelttim. Arkadaş kelimesi kısmını.
0
🌸egerbiryolcu
(31.10.25)
@egerbiryolcu : "diğer durumu (ilk cümledekini) bilemem" derken demek istediğim, gerçekten hoşuna gitmiş de olabilir, ya da size şirin gözükmeye çalışıyor da olabilir.
0
co2s2
(31.10.25)
ben inaniyorum umarım muhabbetiniz daha iyi bir yere gelir.
+2
koela
(31.10.25)
flörtle olduğunu düşünmen anlam yükleme çaban. öyle bir şey yok, yaşadığını inandığın şeye birçok açıklama getirilebilir.
+1
deartheodosia
(31.10.25)
Bunlar çok küçük şeyler ya. "Biz" konusu olumlu ama yetersiz. Yaşça büyük, olgun insanların daha üst seviyede takılması gerekiyor. Bu çok basit.
-1
arbre
(31.10.25)
(12)

Beyin işleyişi ve bilinçaltı ilişkisi

muhayyer divan
SelamHani deniyor ya, insanları %96 oranında bilinçaltları yönetiyor, yani aslında çok büyük çoğunlukla bilinçaltımızın emrettiği şekilde davranıyoruz diye. Şimdi ben bunun neden böyle olduğunu merak ediyorum. Beyin neden bilinçaltını kâle alıyor da bilinci kâle almıyor mesela. Neden bebekken anne s
Selam

Hani deniyor ya, insanları %96 oranında bilinçaltları yönetiyor, yani aslında çok büyük çoğunlukla bilinçaltımızın emrettiği şekilde davranıyoruz diye.

Şimdi ben bunun neden böyle olduğunu merak ediyorum. Beyin neden bilinçaltını kâle alıyor da bilinci kâle almıyor mesela. Neden bebekken anne sütü alamadığımı dayatıyor bana, neden şu an 43 yaşımda olduğumu görmezden geliyor, neden bana sürekli "açsın, yeterince görülmüyorsun, doyurulmuyorsun, kenarda köşede yiyecek bişeyler bulundur, şimdi ye, biraz sonra bir daha ye çünkü açsın" gibi şeyler dayatıyor? Bunu neye göre yapıyor bunu bulmam lazım. Beyni buna iten sebep ne. Beyin niye bilinçaltı denen soyut kavramla çalışıyor, bu soyut kavram beynin neresinde çalışıyor, beyin kendisi madde olduğu halde neden cisimsiz ve bir anlamdan ibaret bir şeyi bu kadar önüme getirme ihtiyacı duyuyor.

Bunu hangi kaynaktan okurum, inceleyen mutlaka olmuştur ama avama anlatanlar olmuş mudur? Kimdir nedir ne değildir?
0
muhayyer divan
(30.10.25)
insan beyninin merkezinde hayvani beyini var,
onun üzerindede ust beyin,
birey egitimli olunca bu ust beyin daha aktif oluyor, üst beyini gelismiş olan insanlara,
bilincalti, telkin vs ile istedigini yaptiramazsin.
+1
designer
(30.10.25)
Birine istediğini yaptıramazsın ama beyin insana neden hep bilinçaltını dikte ediyor onu anlamak istiyorum. Bütün yaşanan hadiseler bilinçaltını oluşturuyor, tamam. Bilinçaltını harekete dönüştüren ne onu merak ediyorum. Beyin somut, bilinçaltı soyut diye düşünüyorum, bir köprü olması lazım. Bilinçaltı nasıl soyut oluyor ayrıca, şimdi yabancıladım bu lafı.
+1
🌸muhayyer divan
(30.10.25)
somut ve soyut olan kavramlar bizim algilarimizla ilgili,

aslinda maddenin cekirdegine dogru gittikce arada boşluk oldugunu biliyoruz,

ama bizim duyularin, çözünürlüğü ölçegide elle tutulana somut, tutulamayana soyut diyoruz.

göz görüyor, elektro kimyasal iletimle beyine gidiyor, yine orada bir amino asite bağlaniyor ve kayit edilmis oluyor.
+1
designer
(31.10.25)
Bilinçaltını oluşturan şeyler duygular olabilir mi peki? Bilgi yani hatıra değil de o hatıra yaşandığı andaki duygular. O anın duygusu bugün tekrarlandığında o ana göre mi cevap veriyor beyin? Biz farkındalık ve irade halinde olmadığımız için mi bilinçaltının emrinde yaşıyoruz? Onun için mi "mânen terk edildiğimde" kilo almaya yani yaşamaya çalışıyorum, annemi bi görüp bi göremediğim için, beslenip beslenmeyeceğim garanti altında değil diye algıladığım için, ölmekten korktuğum için mi?
0
🌸muhayyer divan
(31.10.25)
özellikle son bir kaç yüz yılda çok hızlı bir düşünce evrimi gerçekleşmiş durumda. vücudumuzun, beynimizin fiziksel olarak ayak uyduramadığı bir evrim bu. sonuç olarak insan bir hayvan ve bilinç altında hayatta kalma içgüdüleri var.

beyin toplamda harcadığımız enerjinin çok önemli bir kısmını harcayan bir organ. (yanlış hatırlamıyorsam, toplam enerjimizin 1/4'ü kadar) toplam enerjimizi verimli kullanmak adına, hayatta kalmak adına sinir sistemimiz çok fazla düşünmeye gerek kalmadan hızlıca karar vermek durumunda. beynimizin nasıl çalıştığı halen çok iyi bilinmiyor. çoğu refleksimiz omurilikte veya omurilik soğanımızda işletiliyor. beyin devre dışı. böylelikle daha hızlı ve daha verimli tepki veriyoruz. bunun sınırı nasıl çiziliyor? ne kadar hareketimizi işin içine beyin girmeden yapmamız lazım? bunu bilmiyoruz. üzerine düşünmek istediğimiz ama düşünmeden yaptığımız bazı şeyler de bu şekilde geçiyor gidiyor.
+1
co2s2
(31.10.25)
kayit edilen bilgi,
duygu ile beraber kayit edilirse
daha cabuk hatirlarsin,
ama vucud,doğumdan,ölüme dek herseyi kayit ediyor,
sadece beyinde degil tum organlarinda,
her canli yapinin,
kendi hafizasi var diyebiliriz.
+1
designer
(31.10.25)
kendini yemek ile oyalama,
ve sonucunda kilo alımı,
beyindeki ödül merkezini tatmin etmekle alakali.
0
designer
(31.10.25)
@designer

Yok o dediğine katılmıyorum, sadece ödül merkezi olduğunu düşünmüyorum. Bir yıkım yaşadığımda, terk edildiğimi hissettiğimde, yok sayıldığımı hissettiğimde, şu veya bu şekilde şiddet gördüğümde vs... kilo alıyorum ben. Bunların ödülle ilgisi yok. Bunlar çok büyük çoğunlukla var olmak ve savunma mekanizmaları ile ilgili. Ödülle işi yok bu konuların.
0
🌸muhayyer divan
(31.10.25)
psikanalizde “yer edinme çabası” olarak inceleniyor bu. beden büyüdükçe dünyada daha çok yer kaplama ve varlığını güvence altına almak gibi.
+1
deartheodosia
(31.10.25)
@deartheodosia

Evet bunun böyle olduğunu amarigada "innerspeak" diye bahsedilen ve bunun varlığını bilmeden kendi kendime çok uzun zamandır yaptığım bir içsel konuşmadan öğrendim. "Niye bu kadar büyük" diye sordum "oturacak yerim olsun" dedi içimdeki. Olan yetmiyor mu niye büyüyor dedim, görmüyorlar ki, yok sayıyorlar dedi. Bu bilgi kesin yani, doğru.

Sadece beyin bilinçaltına neden bilinçten çok daha fazla tutkun, neden bilinçaltının dediği oluyor, nasıl oluyor. O veriyi bilinçaltı beyne nasıl dayatıyor. Aminoasitlerle mi, duygularla mı, hormonlarla mı, nedir o soyutu somut hale getiren itki. Bunun peşindeyim.

Bebekken anneyi göremediği için anne sütü alamamak, annesini kendisinin uzantısı zanneden bebeğe ne yaşattı ki o bebek 43 yaşında hâlâ bebek o beyne göre. Niye bugünün bilincini ve durumunu, bugünkü gücünü yeterliliğini görmüyor o beyin, neden hep o dönemi dayatıyor. Bitti gitti yahu daha ne olsun, neyin peşinde bu?
0
🌸muhayyer divan
(31.10.25)
nedeni beynimizin ilk yaşam yıllarındaki tecrübelerimizi işlemesi ve hypervigilance ile amigdalanın tetiklenmesi ve beynin haritalandırarak kendini gelecek tecrübeler için savunma moduna alması şeklinde çok kısa özetleyebilirim. nöroplastisiteyi araştırın :)
0
deartheodosia
(01.11.25)
ayrıca ilgiliyseniz bir kitap önerisi: sue gerhardt, “sevgi neden önemlidir? şefkat bir bebeğin beynini nasıl şekillendirir”
+1
deartheodosia
(01.11.25)
(16)

Lastik yıpranması. Fotolu.

mikahakkinen
lastik yaşı 4.araç km 60.000.lastikte kopuk yerler var. çok ciddi bir durum mu?https://ibb.co/1tkQ31ZMhttps://ibb.co/wGPgthkhttps://ibb.co/90zjmNW
lastik yaşı 4.
araç km 60.000.
lastikte kopuk yerler var. çok ciddi bir durum mu?
ibb.co
ibb.co
ibb.co
-1
mikahakkinen
(29.10.25)
zaten bircok lastik max. 80bin km gidiyor.
bunlar da omrunun sonuna yaklasmis gibi, yanaklara bakarsak.
acil olmasa bile ufak ufak lastik bakmaya baslaman lazim.
0
cooperr
(29.10.25)
Diş kalınlıkları iyi gözüküyor. Ama yaşadığınız ya da parkettiğiniz yer kaynaklı sanırım, lastik ömrünü tamamlamış. Değiştirmenizde fayda var.
0
artci sarsinti
(29.10.25)
Lastik değişim zamanı gelmiş dişler değilde yanaklar sorun
0
basond
(29.10.25)
dişler fena durmuyor ama yanaklar iyi durumda değil ayrıca kilometre itibari ile ömrünü doldurmuş iyi de dayanmış muhtemelen şehir içi kullanılmış.
ebatlar itibari ile küçük ve ucuz bir lastik, daha da zorlamanın anlamı yok kampanyalar takip edilip yeni lastik alınmalı.
0
denizgonen
(29.10.25)
şehir ici ise önemli değil,
sehirdışina cikiyorsan değiştir tabi.
0
designer
(29.10.25)
dry rot başlamış. değişmekte fayda var.
0
false pretension
(29.10.25)
lastikler değiştirilse iyi olur. hangi şehir bilmiyorum ama sıkıntı bu lastikleri yaz-kış kullanmak. bu lastikler kış lastiği ve yazın da kullanılıyor tahmin ediyorum ki. işte bu sıkıntı.
0
abelardo
(29.10.25)
MICHELIN
195/55r16 Primacy 4
lastikler ucuz değil, aydın yolları taşlı.

lastikler yaz lastiği.
0
🌸mikahakkinen
(29.10.25)
bir tek aydindaysan 4 mevsime gerek var mi ki? yazlik lastik de is gorebilir, daha dayanikli olur hem
0
fakyoras
(29.10.25)
michelin'in sitesinde yaz lastiği diye geçiyor, 4 mevsim değil primacy 4. www.michelin.com.tr

adında geçen 4 yüzünden öyle algılamış olabilirsin belki de serinin 4. versiyonu gibi bişey herhalde çünkü primacy 5 de var
0
konetsu
(29.10.25)
kış lastiği olmadığını belirtmek için yazdım. düzelttim.
0
🌸mikahakkinen
(29.10.25)
lastik dişli kısımdan patlarsa tamir edersin veya çok büyük bir yırtık olmadığı sürece seni kaza yaptıracak derecede zorlamaz lakin yanaklar öyle değil.


allah göstermesin 60 70 le bile giderken yanaktan yarılıp birden hava boşalırsa, sana kaza da yaptırabilir, aracına da zarar verebilir. ben riske girmeyi pek sevmiyorum motorlu araçlarda çünkü bedelini çok ağır ödedim.


ben senin yerinde olsam. beni aşırı derece zorlamayacaksa değiştirirdim. ters bir yerde patlasa lastik tamir servisi çağırsan üç beş yazar sana. vakitlice değiştir hiç olmadı bir lastikçiye git göster ama onlar da muhtemelen değiştir diyecektir. e tabi adamın lastik satması lazım. böyle olunca dürüst olarak bişey olmaz abi sen git dişler bitince gel falan der mi onu da kestiremedim.

duyuru nick uyumu da şahane olmuş heheh
0
Fodera
(29.10.25)
michelin yumuşak lastiktir daha çok şehir içi kaymak asfalta, otobanlara uygundur. Ortalama türkiye yollarına pek gitmez, senin durumunda yaptığın km'ye göre iyi bile dayanmış.
brigestone bizim ülkenin yollarına daha uygun gibi geliyor bana mesela eskiden ben hep turanza er300 tercih ederdim zira lastik sert sağlam ama yağışlı yollarda da iyi yol tutuyordu.
genel itibari ile 5000 liraya gayet güzel lastik alabiliyorsun, conti premium contact 5 var 4990'a mesela. michelin gereksiz pahalı kalmış.
neden uygun diyorum çünkü yeni arabalarda bu ebatlar pek yok benim ebatta mesela premium contact lastik başı 11.000 lira. senin durumunda 4 taksit yapıp ayda 5000 liraya can güvenliğini garantiye alabiliyorsun, bence değer.
0
denizgonen
(30.10.25)
hakikaten bisiklete iki set michelin aldım iyi de para verdim iki ayda bitti. baktım ki tam kauçuk gibi çok yumuşak bişeyden yapmışlar. ee motora aldım o da çabuk bitti. demek michelin in özelliği bu. fren konusunda motor ve bisiklette çok başarılıydı ama fiyat ve ömür konusu kesinlikle tercih edeceğim bi marka olmadı bi daha.
0
Fodera
(30.10.25)
o kadar para vermicem yıllarca en pahalı lastikleri aldım. kumho, falken, milestone arasındayım.
0
🌸mikahakkinen
(30.10.25)
Kumho falken iyidir. Kullandığınız yollar çok bozuk ve konfordan biraz ödün veririm derseniz XL olan lastikleri öneririm yanakları güçlendirilmiş oluyor yandan daha az hasar alıyorlar kesinlikle.
0
denizgonen
(30.10.25)
(6)

Aracın tek tekerine farklı ölçüde jant takmak

yadigar
Diyelim ki, jantlarınız 18 inç ama stepne jantınız 17 inç. Lastik ölçünüz de janta göre doğru. Mesela 18 için 225/60r18 iken 17 için 225/65r17 takılı. Offset, genişlik vs. de her iki jantta aynı. Tek tekerde stepne takılıyken birkaç yüz km boyunca 140-150 km/h hızlara kadar çıkabilecek şekilde sorun
Diyelim ki, jantlarınız 18 inç ama stepne jantınız 17 inç. Lastik ölçünüz de janta göre doğru. Mesela 18 için 225/60r18 iken 17 için 225/65r17 takılı. Offset, genişlik vs. de her iki jantta aynı. Tek tekerde stepne takılıyken birkaç yüz km boyunca 140-150 km/h hızlara kadar çıkabilecek şekilde sorunsuz kullanılabilir mi?

Ölçüsü farklı (160 vs), "donut" tabir ettiğimiz küçük stepneler ile 80 km/h hızı aşmamak ve dikkatli kullanmak kaydıyla en yakın lastikçiye gidilmeli, biliyorum.

Uzun yolda yahut dağ başında lastik değişmem gerekirse, sorun yaşamadan beni varacağım yere götürebilecek bir stepnem olsun istiyorum. Sorun şu ki, mevcut 18 inçlik jantlarımdan (7Jx18 5x114,3 ET35) sıfır veya çıkma 1 adet bulamadım hiçbir yerde. 17 inçte seçenek çok.

Bonus soru: Stepnedeki jantın kısmen kalın/ince olması sürüşü ne kadar etkiler? Mesela stepnede jant kalınlığı 7 değil 8 inç, lastik eni de 225 değil 235-245 oldu diyelim...

Edit ve Sonuç:
7Jx17 et35 sıfır jant alınıp, göbeği de bilezikle 67.1'den 60.1'e düşürüldü. Üzerine 225/65r17 lastik takıldı. Stepne ile normal lastiğin çap farkı 3mm'den az oldu. Araçta stepne varken fark hiç yok gibi. Sürüş gayet normal. Ama yine de tabii stepne sadece idareten lastikçi ararken kullanılacak.

Tam boy stepne, yuvasına da tam oturdu. Potluk falan yapmadı bagajda. (2020 Rav4)
0
yadigar
(29.10.25)
bilirkişi değilim ama lastikte bile farklılık olmaması gerektiğini biliyorum. lastiklerden biri patlayınca ya karşısındakinin de değiştirilmesi ya da dördünün birden değiştirilmesi tavsiye ediliyor. o yüzden jant işi bence kesinlikle yapılmamalı. çok büyük risk hem sizin hem de trafiğin güvenliği için. kaza vs durumunda tam kusurlu sayılırsınız. maddi zarar da cabası.
-1
dedim ben sana
(29.10.25)
o hızlara çıkılmaz araç frenleme esnasında kontrolden çıkabilir. stepne ile neden 140-150 km hıza çıkma ihtiyacın olacak onu anlamadım. stepne dediğin 60-80km hız ile seni en yakın lastikçiye götürme işini yapar. 140-150 km ortalama üstü araçlar için bile ciddi bir sürat.
-1
orpheus
(29.10.25)
sol ayağına 40, sağ ayağına 44 numara papuç giyip koşmak gibi.
0
duster
(29.10.25)
jant,lastik aynı ölçüde olsa bile,
biri yeni,biri eski lastik oldugunda
aracin tutuşu,salınımı değişir,
60 km üzeri hizda
kendini bariyerlerde bulursun.
-1
designer
(29.10.25)
arac ile birlikte gelen donut'in olayi kucuk oldugu icin agirlik yapmamasi, ama suruste eger aracin orjinal lastik jant olculeriyle oynamadiysa bir degisiklik farketmezsin.

donut ile 1 hafta gezdigim oldu vakitsizlikten patlak lastigi tamir ettirememistim.
80km limit olayi dogru ama beni dalip cevre yolunda 120-130a ciktigim da oldu sonra hatirlayip yavaslamistim.

ozetle:
- 1/2 hafta hatta gerekirse 1-2 ay donut ile gezilir.
- 120-130a cikarsan kesin geberirsin olayi dogru degil, cunku (bkz: güvenlik katsayısı)
- donut icin aracin dengesini bozmadigi surece cap olarak diger jantlarla ortusme zorunlulugu yok, lastik kalinligi ile oynayarak ayarliyorlar.
0
cooperr
(29.10.25)
yeni araçlarda yer kazanımlıstepneler oluyor, araç üzerinmde takılı lastiklerden hem daha ince hem de çap olarak daha küçük oluyor

örneğin orijinal lastik 17 inch, ama stepne 16 hatta 15 inch. olabiliyor. bu şekilde çok yüksek hızlara çıkmadan en yakın lastikçiye kadar gidebilirsin. zaten amaç işin görülene kadar idareten küçük lastikle tamirciye git. artık bir çok üretici tam boy stepne koymuyor.

örnek
www.puretyre.co.uk

burada araç üzerindeki lastikler 17 inch ama stepne için 16 inch uygundur demiş. hatta diğer boyutu da farklı...

ek: zaten stepne üzerinde yüksek hız yapma, kenardan kenardan git şeklinde uyarı oluyor ecooparts.com
0
exlibris
(29.10.25)
(5)

Şu sallantıların olmadığı /az olduğu / çok seyrek yaşandığı yer neresi?

infernalcadre
Merhaba;Bu konuda biraz hassasım ama peşimi bırakmıyor. Aşağıdakilerden hangisine taşınmalıyım?a) antalya b) adana (2023 te oldu ama o zamandan beri sakin gibi)c) ankarad) eskişehire) diğer (Lütfen Belirtiniz)(Şıklar nispeten yaşanabilir, sosyal açıdan alternatifleri olan yerlerden seçilmiştir. Şu z
Merhaba;
Bu konuda biraz hassasım ama peşimi bırakmıyor.
Aşağıdakilerden hangisine taşınmalıyım?

a) antalya
b) adana (2023 te oldu ama o zamandan beri sakin gibi)
c) ankara
d) eskişehir
e) diğer (Lütfen Belirtiniz)

(Şıklar nispeten yaşanabilir, sosyal açıdan alternatifleri olan yerlerden seçilmiştir. Şu zımbırtının olmadığı bir yer olursa süper olur)
0
infernalcadre
(28.10.25)
valla bu zımbırtının olmadığı bir yer yok bu ülkede, hele ki yaşanabilir ve sosyal alternatifler olarak bakarsak. O yüzden ben bu şıklarda ankarada yeni bir binada yaşamayı seçerim. Deprem olur fakat panikletecek bir depremi hiç duymadım ben ankarada.
0
denizgonen
(28.10.25)
Listedekilerin hiç biri. hatta güncel fay hattı haritasında Ankara'nın tam merkezinde yeni oluşan yıkıcı bir fay hattı var. Antalya'da da çok sıkıntılı ve kırılması beklenen kritik bir fay var. Türkiyede deprem konusunda tek güvenilir yer var. orası da dogu karadeniz.
0
limonlu eksi
(28.10.25)
Ankara'dan bildiriyorum, Sındırgı'da olan büyük depremlerin hepsini hissettim. Çatır çatır sallandım valla. Hissetmeyenlere bişey yok tabii.
0
muhayyer divan
(28.10.25)
Ankara'nın zemini saglamdir,
tabi evde sağlam olmali,
sallanmak önemli değil,
aynı Rezonansa girmemek lazim.

m.youtube.com
0
designer
(28.10.25)
Şahsi tecrübem bulunulan kat çok önemli yani zemin katta 1 2 3 4 5 6 da insanların hissetmediği sallantıları 13 14 15 hiç es geçmiyor .
0
dunyatuhaf
(28.10.25)
(6)

Lastik degisim fiyatı ne kadar bu sene?

dedeminhirkasi
Kisliklari taktıracam 4 lastik değişim fiyati ne kadar
Kisliklari taktıracam 4 lastik değişim fiyati ne kadar
0
dedeminhirkasi
(28.10.25)
yakınlardaki lastikçileri arayıp sorabilirsiniz. her yerde değişiyor çünkü.
şu an taktırmak için erken gibi
0
jelly bear
(28.10.25)
Yani açıkçası bence bu soru çok yanlış sorulmuş en basitinden izmir gibi şehirde sadece ticari araçlar lastik değiştirirken, Ankara ve doğusundan itibaren ise durum mecburi bir hal alıyor ve sürümden kazanma imkanı da doğuyor.
Büyükşehirlerde lastik saklamadan da kazanç sağlarken anadolu şehirlerinde o lastikler rahatlıkla evde depoda saklanabiliyor.
Geçen sene bile lastik sök tak ve bir sezon saklama istanbulda 900 lira idi. Ama işte bu kadıköy fiyatı.
0
denizgonen
(28.10.25)
ankara, 900
+1
elorelia
(28.10.25)
1 adet lastik icin,
200-300 lira araliginda degistirme fiyati olur.

. aracı lifte kaldır,
. Jantın civatalarini sök,
. janti cikart,
. lastigi janttan ayir,
. mevcut ağırliklari janttan sök,
. yeni lastigi kremle,
. Yeni lastigi janta tak,
. balans kontrol,
. janta agirlik tak,
. tekrar balans kontrol,
. janti araca monte et.


atonet.org.tr
0
designer
(28.10.25)
Cevaplar şaka mı?
Ben mi kazıklanıyorum?
Geçen sene lastik saklama değişim vs 4k üstü ödeyen ben de bu sorunun cevabını merak ediyordum.
0
epitaf
(28.10.25)
turkiye sartlarinda 4 lastik degisimini 500tl altina belki anadolunun ucra koselerinde falan yaptirabilirsin. buyuk sehirlerde tahminim 1000-1500 arasidir.

kisliklari her sene sok tak yaptirmak lastikleri asiri hirpaliyor bu arada. tavsiyem kisliklara da jant taktirin, sonra lastik degisimini kendiniz sokakta bile yapabilirsiniz, cok bir numarasi yok.
0
cooperr
(28.10.25)
(7)

Bu otobüste en rahat koltuk hangisidir?

hadi ya la
8 saatlik bir gece yolculuğu. Hedef olabildiğince iyi uyuyabilmek.Ekipman: Uyku gözlüğü, boyun yastığı, ANC kulaklık, ekstra hırka/örtühttps://ibb.co/pj0fncSM
8 saatlik bir gece yolculuğu. Hedef olabildiğince iyi uyuyabilmek.
Ekipman: Uyku gözlüğü, boyun yastığı, ANC kulaklık, ekstra hırka/örtü

ibb.co
0
hadi ya la
(25.10.25)
Eğer yanına biri oturmazsa 21-22 çünkü koltuğu arkaya istediğin gibi yatırıp uyursun

Teklilerden 4,7,10,13,16 iyi
orta kapının yakınına gelen 19, 20, 23 tekli koltuklara mola sırasında kapıdan çok soğuk girer
0
grimavi
(25.10.25)
21-22 arkaya yatmıyor olabilir. emin değilim. normal şartlarda 4 iyidir. çok sallamaz.

otobüs boşsa, arkası boş olan bir koltuğa geçip yatırmak daha mantıklı tabii ki..cam kenarında...
0
co2s2
(25.10.25)
travegoysa hepsi dar. setraysa 35 en arka
0
mikahakkinen
(25.10.25)
35 favorim
-1
arbre
(25.10.25)
alinmasaydi 1 derdim. su haliyle 35 diyorum.
kis vakti kapidan uzak koltuklari dah acok seviyorum, her kapi acildiginda üsümüyorum.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(25.10.25)
1,2,3 en kötüsüdür. Karşı taraf farı sürekli gözünüzü alır. Şöför hareketleri, şöför muavin muhabbeti rahatsız edicidir.
Orta kapı önü arkası, karşısı ve çaprazlar çok kötüdür. Muavinin geliş gidişi, servis hazırlığı falan hep tepenizdedir. Molalarda kapı açık olacağı için üşürsünüz.
Arkaya nedense muhabbetçi adamlar oturur. Yol boyu carcar konuşurlar.
En iyisi öne yakın tekli koltuklardır. Önünüzdeki Ayı koltuğu kucağınıza yatırmadığı sürece rahat edersiniz.
0
Mirket
(25.10.25)
mercedes amblemi(yıldızı) büyük olmali,
internette sirket ismini ara,
kazaya karismayan eski sirketleri tercih et,

static.bilet.com
0
designer
(25.10.25)
(9)

Görece ağır sakatlığınız varken nasıl pozitif kalabiliyorsunuz?

kuehles blondes
Selam, uzun olacak biraz sanırım. Özet: çok aktif bir insanken şu anda çeşitli sakatlıklar dolayısıyla desteksiz oturup kalkamaz haldeyim ağrıdan ve “daha iyi olucam, geçecek” “yine de halime şükrediyim, ne derdi olan insanlar var ben yine iyiyim aklım yerinde” vs gibi şeyler diyemiyorum. Tam tersin
Selam, uzun olacak biraz sanırım.

Özet: çok aktif bir insanken şu anda çeşitli sakatlıklar dolayısıyla desteksiz oturup kalkamaz haldeyim ağrıdan ve “daha iyi olucam, geçecek” “yine de halime şükrediyim, ne derdi olan insanlar var ben yine iyiyim aklım yerinde” vs gibi şeyler diyemiyorum. Tam tersine “eskiden yapabildiğim hiçbişeyi muhtemelen bir daha yapamıcam” “gencim ve oturup kalkamıyorum, halime bak” diye ağlıyorum sürekli. Normalde sağlık dışında olumsuz/umutsuz gözüken bi durum olduğunda pes eden bi insan değilim ama sağlık olunca ve günlük hayatımı bu kadar etkileyince çok pesimistim. Siz böyle ağır sakatlık geçirirken vs nasıl pozitif kalabiliyorsunuz?

Uzun versiyon:
Ben normalde çok aktif, o doğa yürüyüşü rotası senin, bu bisiklet rotası benim biriy(d)im. Normalde de yürür(d)üm, bol seyahat eder(d)im.

Dizimde bir sıkıntı var, arada bu aktiviteleri yaparken bazen kendisini hissettiriyordu ama doktorlar ok veriyordu yani hiking ve bisiklet için ve ben de ona göre tenis, voleybol vs oynamıyordum.

Neyse ben zaten biraz sorunlu olan dizi tekrar sakatladım, ayağımı sürüye sürüye yürüyebiliyorum, günde 2 ağrı kesici almadan hayatıma devam edemiyorum ve kasım ortasında ameliyat olacaktım ama salak gibi kayıp düştüm ve sağlam olan dizimi de sakatladım. Şu anda 2 ağrı kesici bile zor yetiyor, oturup kalkamıyorum, yürüyemiyorum, ayakta dururken dengemi kaybediyorum vs. be başka bir sebepten ameliyatım ertelenmek zorunda vs.

Doktor ameliyatın zaten çok başarılı geçse bile sadece max %70 iyileşme getirebileceğini belirtti ve ben evde durduğum her an, ayağa kalkamadığım her an “zaten artık bisiklete de binemicem muhtemelen asla” “doğa yürüyüşlerini unutup örgü örmek gibi hobi filan edineyim” diye diye dolanıyorum. Sürekli negatifim, öteki dizi de sakatladığım için iyice umutsuzum. Çok daha kötü durumda insanlar olduğunu biliyorum, halime yine de şükretmem gerekiyor biliyorum ama yani o kadar zor geliyor ki.

Siz böyle bir sakatlık/hastalık vs geçirirken nasıl pozitif kalıyorsunuz? Nasıl yardım aldınız? Destek vs?
0
kuehles blondes
(19.10.25)
Aa duyurunun eskilerinden kuehles, %70 toparlamak iyi bir oran fakat ev atmosferi seni iyice karamsar yapmış, umarım ameliyattan sonra bir sene içerisinde toparlarsın da neredeeen nereye diye tekrar bu duyuruyu okursun :)
+1
grimavi
(19.10.25)
İyileşmenin parçası olarak bir süre yas tuttum. Niye ben, niye şimdi diye isyan ettim. Üzülüyorum hala tabii, ama kabullendim bir yandan. Belli bir yaştan sonra depresif ruh hali de mi çok geçiyor, yoksa ben mi daha iyi baş etmeyi öğrendim, bilmiyorum ama kısa sürede normal hayatıma döndüm.
+1
auroraaurora
(19.10.25)
Birkaç ay önce deadlift yaparken yıllar önce olduğu gibi yine belimi sakatladım. 1 hafta yataktan çıkamadım, 1 ay evden doğru dürüst çıkamadım. Bisiklet sürerken yine incittim iyileşme süresi uzadı falan.. İkicinci ayın sonunda ağrı bitti nihayet yine spora başladım. Acı lineer şeklinde azalmadığı için o ara ben herhalde o anki acıyla ya da ona yakın bir şeyle hayatıma devam ederim gibi geliyordu. O zanla oturup dizlerimi dövmedim. Yürüsem yeterdi. Aktif spor yapmayan kim düzenli şekilde koşuyor ki zaten. Hatta sor etrafına 10 kişinin çoğu en son ne zaman koştuğunu hatırlamaz. Yürü yeter yani. Hiking yapmayıver nolacak. Kaç kişi hiking yapıyor ki, mutsuz mu sanki yapmayanlar.

Özetle yürümeyi hedefle. Yüzde 70 iyileşme de oran olarak iyi sanki. Yüzde 50 iyileşme yürümek için yeter gibi geliyor bana :)

Geçmiş olsun.
+1
beyfendi
(19.10.25)
Hersey olacagina variyor,
cok fazla kafa yorup üzülmemek gerekiyor,
sana fayda etmeyen beslenme aliskanliklarindan uzaklas.
+1
designer
(19.10.25)
aktif basketbol oynarken 2006 yılından ön çapraz bağlarımı kopardım ve hayatta en zevk aldığım şey olan spordan uzak kaldım. 20 kg aldım. ilerleyen süreçte çok nadir futbol oyanasam da, basketbolu bırakamadım ve sadece şut çektim.
2023 yılında minisküs parçalanması ile tekrar ameliyata girdim ve aynı anda ön çapraz bağlarım tekrar kopmuştu. sırf kızımla çömelip kalka bilmek, oyun oynamak için ameliyat oldum. 1 ayda ayağa kalkmam gerekirken dizim enfeksiyon kaptı. Aynı bölgeden 1 ay içinde 2. ameliyatımı oldum. Hayatta en zevk aldığım şey ve beni mutlu eden şey olan sporu bırakmak zorunda kaldım. 3 ay yattım. minisküssüz ve çömelmekte zorlanan bir insan olarak hayatıma devam ediyorum. kızımla oynarken zorlanıyorum. tek yapabildiğim spor yüzme ve bisiklet.

ayak kopmadığı sürece sıkıntı yok. ameliyat sürecinde günde 3 ağrı kesici ve yaklaşık 10 tane antibiyotik içtim. 2 ay boyunca karnımda kan sulandırıcı iğne oldum. çocuğum olmasaydı farklı olurdu. gerçekten acılarım yüzümden çok sıkıntı çektim. intiharı düşünür gibi oldum.

zor ama ne sıkıntı çeken insanlar var. kanser, ampüte, sürekli ağrılı hastalıklar vb. canını sıkma.
+1
mikahakkinen
(19.10.25)
çok çok çok geçmiş olsun.

yıllar önce el bileğimden benzer bir ameliyat geçirdim, çok ağrım vardı. ameliyat sonrası 1 yıl kadar ağrılarım devam etti ve şu an bir şey kalmadı eğer çok zorlamazsam, ağırlık kaldırmazsam. oluyor böyle şeyler. tek tavsiyem üzerinde düşünüp moralini bozmaman.
+1
deartheodosia
(19.10.25)
çok geçmiş olsun, bildiğin üzere bazı kalıcı/ölümcül hastalıkların insan psikolojisi üzerinde evreleri oluyor. 5 evre ben bunları yakınlarımda çokça görmek zorunda kaldım. hepsi de ölümcül hastalıklar sebebiyle.


geçmişte omurgam dolayısıyla çok sıkıntılı günler geçirdim ve inanılmaz ağrı kesiciler kullandım öyle ki ne karaciğer kaldı ne safra kesesi. bu durumu da toparlamak için ayrıca uğraştım. morfin falan gayet sıradan kalıyor kullandığım ağrı kesiciler arasında. tabi bunun esktradan kaza belası kaburga kırığı ıvırı zıvırı var.


şunu farkettim. insan başına geldiği zaman kesinlikle altından kalkamam, ben bununla nasıl yaşayacağım gibi şeyler diyor ama bir süre sonra çok da zor olmadığını, kabullenebildiğini farkediyorsun. eğer geçici bir süreçse oha lan ben geçmişte nelerle uğraşmışım, başıma neler gelmiş falan deyip geçiyorsun. bir de insan canı çok tatlı dayanıklı bir yapım vardır ama ne kadar çok ağrı sızı çekersen psikolojik olarak direncin o kadar azalıyor.(acıya dayanma eşiği demek istedim sanırım) ben aylarca inanılmaz ağrılar çektim, yataktan kalkamadım. yatakta bile yatamadım. yemek yiyemedim. çok çok uç noktadaki acılar. kaburga kırığı falan vız gelir tırıs gider yani. neyse böyle şeyler yaşayınca gün geliyor ufacık bir baş ağrısı bile seni zorlayabiliyor. hastalıkta konfor ve kafanın rahat olması çok önemli.


psikolojik yardıma ihtiyaç duyuyorsan bundan çekinme. mesela insan sürekli hareketsiz kalınca uyuyamıyor, uyuyamayınca zaman geçmiyor, zaman geçmeyince bire bin katıp düşünmeye daha da mutsuz olmaya başlıyor. ben beyin cerrahına demiştim ameliyat sonrası ben yorulamıyorum dolayısıyla uyuyamıyorum diye. bana bi ilaç yazmıştı ufak bi sakinleştirici gibi bişey. o ufacık hap bile benim konforumu çok arttırmıştı. ha bi ara kullandığım diğer ağır ilaçlarla tepkiye girip tavanda çiçekler böcekler görmeye başlamıştım ama ilaç saatlerini biraz kaydırınca düzelmişti. bu yazdılarımı tamamen yaşadıklarım ve çevremdeki insanların yaşadıklarına dayanarak yazdım. doktor falan değilim.


bunlara bir örnek vereyim. 5.5 ay palyatif bakımda kaldım annemin yanında. hastaneye girdiği ilk hafta çok kötüydü, ondan sonra ağrılarını sızıları fentanil vb kesilince ve güven altında olduğunu bilince kadın mutlu olmaya başladı. ölümüne üç saat kalana kadar o kadar çok olumsuz duruma rağmen mutlu ve yüzü gülüyordu. rahmetli anacığım tıp doktoruydu bu arada yani herşeyin net olarak farkındaydı, iki doktorla görev ihmali sebebiyle sorun yaşadık o ara ihmalden ağrıları sızıları çok artmıştı, başhekimle görüşüp sorunu çözemeyince sağlık bakanlığına ulaştım. bir hafta sonra sağlık bakanı bizzat hastaneye gelip baş hekimi görevden alıp gitti. ihmali buradan düşünün. bu arada aklınıza nüfuslu birisi olduğum falan da gelmesin. sadece net olarak yapılan ihmalleri, başhekimle sonuç alamadığımı hasta yakını olarak annemin doktor kimliğini de ekleyerek şikayet olarak gönderdim. zaten inanılmaz derecede sorun varmış bu bardağı taşıran son damla olmuş.


çok güzel bir andı. benim bişeyden haberim yok dışarda sigara içiyorum. birden çakarlı arabalar korumalar falan. bu arada başhekim merdivenlerin başına çıktı sağlık bakanı milletin elini sıka sıka merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı. başhekimin elini sıkmadı, yüzüne bile bakmadı. sinirli sinirli yukarı çıktılar indiklerinde başhekim artık yoktu.
+1
Fodera
(20.10.25)
benzer hisler içerisindeyim. uzun süredir yüzme, egzersiz, ve dikkat etme ile yönettiğim skolyozum var. koluma ve bacağıma vuran ağrı, karıncalanma hissi ile bu sabah doktora gittim. doktor ameliyat gerekebileceğini söyledi. seneye japonya planı yapmıştım, ilk kez kendi başıma tatil yapacaktım yalan olacak muhtemelen.
+1
inheritance
(20.10.25)
geçmiş olsun.

inan bana herkesin hayatının bir döneminde benzer tecrübeleri oluyor.

2021'de covid olana kadar gerçekten çok sağlıklı biriydim. bütün check-up'larda doktorların mükemmel örnek diye gösterdiği o kişi bendim. 20 senenin üstünde spor geçmişi; ağırlık çalışma, calisthenics, yüzme, futbol, masatenisi, uzun yürüyüşler vs hayatımda hiç sigara içmedim, alkol de çok az ancak arkadaşlarla bir aradayke..

covid'i ağır geçirdim, iyileştim fakat sonrasında nabzım hep 100'ün üstündeydi. uzun mesafe yürüyüşü geçtim kısa mesafeleri bile yürümeye korkuyordum, nabzım 140-150'lere falan çıkıyordu. o kadar çok kardiyoloğa gittim ki, hepsi kalbin çok sağlam hiçbir şey yok yorumunda bulundu. tabi bu süreçte bütün sportif faaliyetlerime ara vermek durumunda kaldım. beloc verdi doktorların heps, ilk kullanışımda çok sevimsiz yan etkileri oldu ve kullanmak istemedim.

sonra bir şeyi keşfettim, yatış pozisyonlarında nabzım ayaktaki gibi anormal yükselmiyordu. bütün hareketlerimi yattığım yerde yapmaya başladım. yattığım yerde barfiks falan çekmeye başladım :) sonrasında tekrar beloc'a başladım, vücudum bu sefer ilacı daha iyi kotarmaya başladı. 1,5-2 sene bu şekilde kontrollü geçti ve sonrasında ilaçları tek tek bırakıp eski formuma döndüm.

siz de tekrar eski formunuza kavuşacaksınız. doktor %70 dese bile onun çok daha üzerine çıkabilirsiniz fizik tedavi ve kondüsyon çalışmalarıyla. -ki sporcu geçmişiniz var-

asla enseyi karartmayın. hayatta her şey olabiliyor, önemli olan başımıza gelenlerden maksimum fayda sağlayabilmek. spor yapamıyorsan oturduğun yerden daha çok kitap oku, yazılım öğren, ne bilim çalıştığın konularda kendini geliştir.

aslında en olumsuz gözüken süreçlerin bile dikkatli yönetildiğinde insanlara çok büyük faydaları olabiliyor. bunlara odaklanın.

tekrar geçmiş olsun. en kısa sürede düzeleceksiniz, sonra buraları okuyup "vay be ne günler geçirdim" diyeceksiniz :)

bak o zamanki duyurularım (o kadar karamsardım ki bir daha hiç normale dönmeyecekmişim gibi geliyordu.. )

www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com
+1
makbur
(20.10.25)
(4)

Paket peynirlerin zararı ne ölçüdedir?

santimantal
Aldığım peynirlerin son kullanma tarihleri aylarca sonrasına oluyor.Bu, peynirin vakumlanmasından, paketlenmesinden mi kaynaklanıyor yoksa katkı maddesinden mi?Eğer paketli peynirin katkı maddesi çoksa bundan kurtulmak için ne yapmalıyız?Peyniri nereden, hangisinden almalıyız?Paketlerin üzerini nası
Aldığım peynirlerin son kullanma tarihleri aylarca sonrasına oluyor.
Bu, peynirin vakumlanmasından, paketlenmesinden mi kaynaklanıyor yoksa katkı maddesinden mi?

Eğer paketli peynirin katkı maddesi çoksa bundan kurtulmak için ne yapmalıyız?

Peyniri nereden, hangisinden almalıyız?

Paketlerin üzerini nasıl okumalıyız? Nelere dikkat etmeliyiz?
0
santimantal
(19.10.25)
www.kimyaciniz.com

Kapali ambalaj icerisindeki ürünlerin faydasindan çok zarari oluyor,

peynir için en son bakanligin acikladigi konu : mantar ilaci yasaklanmis ama bir cok firma kullaniyor .
0
designer
(19.10.25)
Konu hakkında titizleniyorsanız, Sütü, sirke, limon suyu veya yoğurtla kestirerek yapılabilen çok basit bir peynir çeşidi var.
Chatgpt'ye sordum şimdi, besin değeri açısından diğer peynirlerden hiç eksiği yok. Lezzet olarak da bence çok iyi. Youtube'da dünya kadar tarif videosu vardır.

Kendi peynirinizi yapabilirsiniz.
+1
Mirket
(19.10.25)
sütü kaynatip ,
limon vs ile kestirirsen
Lor olmaktadir,


Peynir icin;
( sütü kaynatirsan peynir tutmaz,yararli bakteriler öldüğü için. ),
Çiğ sütü kaynatmadan,
atiyorum 30-40 derece sicakliga isitip peynir mayasi ile mayaladiginda
6 litreden 1 kg peynir olur ,
Ama sütü kaynatmadan yaptiginiz icin bu ürünü
3 ay tuzlu suda bekletmen gerekir, yoksa burusella gibi agir bir hastalik hayvandan insana gecmektedir.

Bunun ticaretini yapanlar,
bir an önce malı paraya cevirmek için
insan sagligini hiçe sayip katki maddeleri ile peynir yapiyorlar.

Sagliklisi, Tenekede en az 3 ay olgunlasmis peynirdir,

tenekenin üzeri sismeye baslamissa,
imalat sirasinda hava almistir,
hatali imalattir,peynir olgunlaşmaz ,bozulur,
Tenekenin kenarlarinda defarmasyon varsa,
Teneke iceriden paslanma yapar,
Ezik,kırışık yüzeyli tenekeleri tercih etmeyin,

plastik ise,
plastikte kaplar üretilirken,
kalibin icerisine insani zehirleyen kimyasallar sikilmaktadir,
sebebi,plastigin kaliptan rahat cikmasi,hizli uretim için,

sizi öldürmez,
troidiniz bozulur,
sinir stres sahibi olursunuz,
hayattan zevk alamaz hale gelirsiniz gibi..
0
designer
(19.10.25)
paketli peynir almamak en iyisi. etrafınızda bir peynirci bulun. tenekeden çıkartıp size paketleyerek versin. çoğu büyük marketin şarküteri reyonlarında böyle oluyor.
0
co2s2
(20.10.25)
(11)

sevgili gobeksizler

lemmiwinks
1- ne kadar, nasil spor yapiyorsunuz? ya da yapmiyor musunuz? yapmiyorsaniz ne kadar hareket ediyorsunuz?2- nasil besleniyorsunuz? hic yemediginiz neler var? kendinize odul olarak yediginiz neler var? ya da ne olursa olsun yiyor musunuz?3- six packiniz var mi?4- yasiniz kac? cinsiyetiniz ne?
1- ne kadar, nasil spor yapiyorsunuz? ya da yapmiyor musunuz? yapmiyorsaniz ne kadar hareket ediyorsunuz?
2- nasil besleniyorsunuz? hic yemediginiz neler var? kendinize odul olarak yediginiz neler var? ya da ne olursa olsun yiyor musunuz?
3- six packiniz var mi?
4- yasiniz kac? cinsiyetiniz ne?
+1
lemmiwinks
(19.10.25)
1- hic yapmiyorum ama yapcam. günlük hareket miktarım 6-7 bin adım civarı o da ofiste sağa sola yürümekten ibaret.

2- valla sabahları genelde kahveyle gecistiriyorum. oglen yemeklerinde genelde mercimek corbasi sadece. aksam yemeginde de unsuz ekmeksiz herhangi bir sey, bowl falan genelde.

3- yok.

4- 30 yasinda er kisi.
+1
vedatchilipeppers
(19.10.25)
1. Haftada 3 gün salonda bir gün dışarda ortalama ikişer saat.
2. Kalori ve makro hesabı yaparım. Şeker ve fast food ve de paketli gıdalar tüketmem, sevmem de.
3. Var.
4. Epeyce ve Er kişiyim.
+2
Mirket
(19.10.25)
on bilgi: ben kantarin iki ucunda da bulundum, uc basamakli kilolarda da iki basamaklilarda da bulundum, bir ara hasta gibi zayiftim, simdi isteyerek biraz kilo aldim ama hala gobegim yok.

1- cok zayifken haftada 4-5 gun kosuyordum, su an kucuk cocugum var o nedenle belki haftada 1 kez kosabiliyorum, ama cogu zaman o da yok.
2- galiba ucundan intermittent fasting yapiyorum. kahvalti etmiyor kahve ile gecistiriyorum. ogle yemeginde cok agir ve fazla yemiyorum. ki malesef ust sinirim yok, otursam dur durak bilmeden yerim ama insan cok yememeye cabuk alisiyor.
3- six pack yok
4- 30'larin ortasi, erkek
+2
adrianapole
(19.10.25)
1. Düzenli yoga ve yürüyüş
2. Protein ağırlıklı beslenip her şeyden yerim.
3. Yok
4. 30 larin ortası. kadın
+2
pembediken
(19.10.25)
1- yapmıyorum. ancak stretching filan. arada gaza gelip pilatese gidiyorum. hayatımın en büyük eksiği düzenli spor. yazın bari yüzüyorum. kışın o da yok. home office çalışıyorum işte, o da ayrı sorun. evde her işi kendim yaparım, evin etrafındaki markete pazara yürüyorum, araç almak için son raddeye kadar bekledim, sırf hareket edeyim diye bunlar. bu konuda çok tembelim.

2- sabah acele teslimatım, acil işim yoksa erken kalkmam, varsa işi bitirip kahvaltı yaparım. Türk usulü zengin kahvaltı yapıyorum evde. öğlen öğünü yemiyorum zaten kahvaltı vaktim öğlene yaklaşıyor. akşamı da geç saate bırakmam. ekmek, fast food, abur cubur, meyve suyu, ketçap vs. böyle şeyler tüketmiyorum. ağırlıkla tencere/ev yemeği yapıyorum. kendime göre dengem var yemeğin yanında çorbası salatası gibi. dışarıda da balık ya da kebap mesela. yemek seçmem ama miktarı abartmıyorum. ödül benim için tatlı. kalori saymam.

3- six pack'li hiç kadın yok etrafımda , bende de yok. pilates/fitness hocası, PT vs. 25 yaşında kadınlarda da yok buralarda. bu kadar hareketsizlikle yine kas kitlem iyi, göbeğim olmadığına şükür.
4- 42 kadın.
+2
subcomponent
(19.10.25)
- aldigin enerjiden daha cok tuketirsen zayifliyorsun,
- tabi ekmegi birak,
- erken yat, erken kalk, uykunu iyi al.
-1
designer
(19.10.25)
1. spor yapmıyorum, sağlık için yapmak istiyorum
2. iştahım yok, fazla bir şey yemiyorum. ödül olarak görmüyorum ama tuzlu ayçekirdeği+soda ve hurma+ceviz hoşuma gidiyor bu aralar.
3. six pack yok
4. k, 30lar
0
deartheodosia
(19.10.25)
1- haftada 3-4 gün yogaya gidiyorum. 5-6 gün de ortalama 2 saatlik dans antrenmanı yapıyorum. haftaya spor salonuna döneceğim. 4 gün de ağırlık çalışacağım tekrar.

2- her gün evde yemek yapıyorum. ortalama 2.500 kalori alıyorum. daha çok protein ağırlıklı besleniyorum.

abur cubur yemem almam hiç öyle bir alışkanlığım olmadı, canım da istemez. yılda birkaç kere cips yediğim olur yılda maksimum 5-6 kola ne içerim. genelde maden suyu ve ayran içiyorum. mc donalds burger king vb. yerlerden yemem dışarıda yiyeceksem ev yemekçisine giderim ya da en kötü tavuk ızgara salata falan yerim.

3- six pack yok


4- 29 er kişiyim
0
i wanna go back
(19.10.25)
1- haftada 4 kere 10-20 km koşu + full body workout.
2- kahvaltı yapmıyorum. tatlı yemiyorum. geri kalanı dengeli. her şey yerim.
3- six pack var.
4- 41 - erkek
0
gabe h coud
(20.10.25)
göbek eritmek için spor falan hikaye, bu göbeksizlerin hepsi az yiyor.
+1
duyuruuser
(20.10.25)
1- spor salonunda haftada 5 gün, 1'er saat canım çıkana, donum kıçıma yapışana kadar terleyerek çalışıyorum.
2- yarım tencere pilav, 1 kilo kadar et, biraz salata. ara öğünlerde meyve ve kuruyemiş yiyom. abur cubur yemem. yaz aylarında dondurma alırım biraz.
3- 4 packs var şu an. karbonhidratı kısarsam 6'sı da çıkıyor.
4- 37, erkek

fotoğraf atıyorum buraya zaten. görmüşsünüzdür.
0
yurtsuz john
(20.10.25)
(9)

Her ay 8 saat otobüs yolculuğu git gel zor mudur?

hadi ya la
Aileme ve arkadaşlarıma sekiz saatlik otobüs yolculuğu uzaklığında bir şehre taşındım. Onları ayda bir kez, hafta sonları görmek istiyorum. Planım şu şekilde: Cuma gecesi otobüse binip cumartesi sabahı varıyorum; pazar gecesi de tekrar yola çıkıp pazartesi sabahı dönüyorum. Otogardan indikten iki sa
Aileme ve arkadaşlarıma sekiz saatlik otobüs yolculuğu uzaklığında bir şehre taşındım. Onları ayda bir kez, hafta sonları görmek istiyorum. Planım şu şekilde: Cuma gecesi otobüse binip cumartesi sabahı varıyorum; pazar gecesi de tekrar yola çıkıp pazartesi sabahı dönüyorum. Otogardan indikten iki saat sonra mesaim başlıyor. Yolculuk sırasında biraz uyumam gerekecek ama çok da önemli değil diye düşünüyorum, çünkü bir günlük uykusuzluğa dayanabileceğimi sanıyorum.

Yalnız, yıl içinde başka bir tatilim olmayacak. Ailemi ve arkadaşlarımı sadece bu şekilde, ayda bir kez görebileceğim. Sizce bu rutin çok zorlar mı? Herkes için farklı bir cevap var tabii, sizin görüşlerinizi merak ediyorum.
0
hadi ya la
(19.10.25)
her hafta olan bir rutin olsaydı sizi zorlayacağını söyleyebilirdim ama ayda 1 kez olacağı için zorlamaz. Zorlasa bile dönüşünüz olan pazartesi günü 1 günlüğüne zorlanma yaşar hemen toparlanırsınız. Konu aile olunca buna değeceğini düşünüyorum.
0
mermaidd
(19.10.25)
Beni zorlar. 8 saatlik otobüs yolculuğu sonrası yatak görmeden işe gitmek kolay değil. Ayrıca 2 gece öncesinde de yatak görmeyeceksiniz. Ben olsam pazar öğleden sonra yola çıkar, en azından pazar gecesini yatağımda geçirir, işe öyle giderdim.
+1
10551037
(19.10.25)
yolculuk esnasinda daglari inip cikmak,
rakim farki,
kulak icini etkiliyor,
Bedenen cok yorulmasan bile zihnen yorulabilirsin.
0
designer
(19.10.25)
ayda 1 de olsa zorlar. ilk birkaç ay yaparsınız, sonra çok zor gelir. çünkü onlardan ayrı kendi düzenini kuracaksın, bir rutinin oluşacak. o rutinin bozulması seni rahatsız edecek.

sülalemin %95'i eskişehir'de. istanbul'a okumaya gelmiştim. burada kimsem yoktu. o zamanlar hızlı tren de yoktu. 6 saatlik bir otobüs yolculuğu yapmam gerekiyordu. ilk 2-3 ay ayda 1 eve gidiyordum. sonra zor gelmeye başladı, yalnızlığa da alıştım ve güzel de geldi. şimdi hızlı trenle 3,5 saat sürüyor ama yılda 1 bile gitmiyorum :d
0
art cat chocolate
(19.10.25)
15 günde bir yap sen onu. kışın günler kısalınca ayda 1.
0
jamswety
(19.10.25)
Arkadasim her hafta bunun 10 saatlik olanini yapiyor, es cocuklar farkli ilde. Mecbur olunca yapiliyor. Yasiniz kac? Ayda 1 yapilir diye dusunuyorum kaldi ki sizinki mecburi degil, cok zorlanirsaniz aralari uzatirsiniz.
0
kassiopeia
(19.10.25)
Bir süre sonra her ay bile zor gelir.
Siz bu konuyu 2-3 ay olarak planlayın .
Arada da belki onlar gelirse bu açık kapanır .
+1
diyecevaplandı
(19.10.25)
8 --> 4+4 mü
0
LeagueOfLegends
(19.10.25)
ik haftada bir 5 saat arabayla oğlumun olduğu şehre gidip geliyorum. beni zorlamıyor. cuma gidip pazar akşam dönmüş oluyorum. sizin planda beğenmediğim yer pazar gece binip pazartesi sabah eve dönmeniz oldu. ben olsam pazar günü biraz daha erken otobüse binerim, gece yarısı gibi evde olup 6-7 saat uyurum. uykusuzluk çok yorar. hem de birike birike yorar.
0
co2s2
(20.10.25)
(41)

Eşimle yaşadığımız son büyük tartışmayı yorumlar mısınız? (Evli ve boşanmışlara soru)

mahmuttt
Sabah uyanıyoruz. Küçük çocuğumuzun keyfi yerinde. Hafta içi çalıştığımız için aile ortamını hafta sonları daha çok yaşıyor çocuk. Eşim (karım) genelde sabahları gergin. çocuğun saçını toplamak istiyor. (Çocuk henüz iki yaşında bu arada). Kuzu gibi gelip önüne oturmuyor tabi. Eşim de kızıyor bağırı
Sabah uyanıyoruz. Küçük çocuğumuzun keyfi yerinde. Hafta içi çalıştığımız için aile ortamını hafta sonları daha çok yaşıyor çocuk.

Eşim (karım) genelde sabahları gergin. çocuğun saçını toplamak istiyor. (Çocuk henüz iki yaşında bu arada). Kuzu gibi gelip önüne oturmuyor tabi. Eşim de kızıyor bağırıyor çocuğa zorla saçına tokat takıyor.

O esnada ben koridordayım çocuk baba diye ağlamaya gözlerinden yaşlar gelmeye başlıyor. Tabi bu yüzlerce kere tekrar eden bir sahne olduğu için, artık benim tepemin tasa atıyor.
Gidiyorum içeri ağzımdan bir küfür kaçıyor dayanamıyorum çünkü sonra çocuğu alıyorum kucağıma o odadan çıkıp koridor tarafına geçiyorum.

Eşimin özellikle son bir aydır bana karşı “yanıma hiç yakışmıyorsun, anasının oğluşu” gibi tahrikkar sözleri de var bu arada.

Bu gibi sözlerinden dolayı dün akşam çok gitmek istediği şehir dışındaki arkadaşına aile ziyaretini yapmayacağız dedim. Çünkü bana bu şekilde saygısız, terbiyesiz konuşan bir insana “hadi gidelim” dediği bir yere gitmek ona “Aferin” deyip ödül vermek gibi geliyor. Katlanamıyorum.

Bunun hazımsızlığı sabah da üzerindeydi diye düşünüyorum bu arada…

Çocukla bu olay yaşanmadan öncesi de var. Yine bu sabah Yalnız yaşayan bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı diyorum. Çünkü dün cumartesi tüm günü kendi Çekirdek ailemizle beraber keyifli bir şekilde geçirmiştik. Ve tüm haftayı da.

O da bugün kendi ablasına gitmek istiyordu. Tamam diyorum sabah annemle kahvaltı yapalım; öğleden sonra da ablana gideriz.

Sonra dönüp bana diyor ki annen kahvaltı yapmıştır zaten. Ben de o esnada öğrenmek için annemi arıyorum. Sonra bana diyor ki bana sormadan niye arıyorsun. Sonra telefonu kapatıyorum. O esnada annem geri arıyor. Ben de emrivaki yaparak yarım saat sonra seni alacağız diyorum kahvaltı yapacağız. Bu emrivakiyi yapmamın sebebi ise şu. Annemle çekirdek ailemi bir haftada sadece yarım gün bir araya getirmek bana göre bir yaşlıyı sevindirmek iyi bir şey. Çocuk için de bu ortamı görmesi iyi birşey bana göre. Ve eşim maalesef bu konuda ikna edemediğim için buna mecbur kalıyorum.

Sonra biz çocukla beraber hazırız. Onun giyinmesini beklerken diyor ki ben gelmiyorum. Çocuğu da hiçbir yere çıkaramazsın. Sen git annenle ne yapıyorsan yap. “ Annen neden aramıza giriyor” diyor.

Fakat konik olan annem çok nezaketli gariban bir kadın. Asla eşime karşı karşı bir gün bile en ufak bir kaynanalık yaptığı olmamıştır. İşine karıştığı asla yok, aksine sürekli annelik yapıyor. Bu arada çalıştığımız için beş gün çocuğumuza da o bakıyor.

Sonra ben eşime diyorum ki giyin, hazırlan çıkacağız. Bu Sinir krizine giriyor. Sonra ben Yatak odasında kapıyı kapatıp Çocuk görmesin diye, Sert bir şekilde Uyarıyorum. Bağırmamasını hazırlanmasını söylüyorum. Ve kalkıp bana bir tokat atıyor.

Sonra ben de çok ağır ağırıma gittiği için bir tokat atarak karşılık veriyorum. “Sen bana nasıl vurabilirsin” diye.

Sonra izin verdi ben çocuğu aldım ve anneme geçtim. O esnada kendi annesini aradım. Çünkü kendisi benden önce arayıp yanlı bir şekilde olayları anlatacağına çok emindim.

Annesine bu durumları açtım, konuştum. Annem de kadınla gözlemlerini paylaştı. Dedim ki ben bu olaydan sonra o eve hiçbir şey olmamış gibi gidemem ya siz kendisini çağırın evinize, çocukla beraber gelsin konuşun.

Bu durumu kayınpederime de paylaşın. Ya da siz gelin bir hafta burada hem çocuğa bakın hem de bu konuyu konuşun. Terbiye saygı sınırlarını aşırı bir şekilde aşmış durumda çünkü dedim.

Muhtemelen kayınpeder de arka planda dinliyordu.

Sonra kayınvalidem kayınpedere olayı durumu sansürleyerek anlatır diye durumu bütün açıklığıyla mesaj olarak Kayınpedere de yazdım.

Allah rızası için şu olayı lütfen bir yorumlayın. tecrübe deneyimlerinizle bana bir yol haritası çizin lütfen.

Teşekkürler.

İhtiyaç üzerine Ekleme:

annene bağımlısın diyenler için durumu sanırım yeterince anlatamadım biraz daha detaylıca açıklayayım izninizle.

Annem hafta içi sabah çocuğu evimizde teslim alıyor ve biz evden çıkıyoruz. Bu 3-5 dakikalık bir süreç. Sonra eşim eve geliyor ve annem kendi evine geçiyor. Yani hafta içi bir arada bulunduğumuz demeyelim, birbirimizi gördüğümüz toplam süre her gün 3-5 dakika.

Buna ek kadının yanında fiziken başka kimsesi yok. Yakınında olan tek çocuğu benim.

Ben bunlardan bağımsız haftada bir veya 10 günde bir hep beraber bir araya gelelim istiyorum.

Çocuğuma da bana da bunun iyi geldiğini gözlemliyorum çünkü.

Eşime gelince ben normalde bu konuda emrivaki de yapmazdım fakat aynı gün zaten öğleden itibaren kardeşine de ziyarete gidecektik. Annem konu olunca ben gelmiyorum sen git annene vs. dedi. Önceki olaylardan dolayı da bana bir karşıt gelme durumu vardı.

Benim anneme bağımlı bir durumuma gelince.

Hergün ararım, halini hatrını sorarım. Bu bağımlılıktan öte annemin benim nezdimde bir değerinin olması ile ilgili. Çocukluğumdan beri bir anne oğuldan daha çok iyi anlaşan yetişkin arkadaşlarız da.

Ve onun şuan yanında olan tek yetişkin olduğum için bilerek bunu yapıyorum. Bir vefa borcu adına ne denirse densin. Örneğin Allah korusun vefat etse benim dışında onun kapısını tıklatıp yoklayan başka kimse yok.

Biraz daha açıklayıcı olmuştur umarım
0
mahmuttt
(19.10.25)
Kendisini yetiştirememiş sözde iki yetişkin görüyorum. Arada olan gariban cocuga acıdım.
Bu anlattıklarında da ikiniz haksızsınız. İkinizin de ciddi şekilde düşüncesini davranışını değiştirmesi gerekir ama bu saatten sonra ve fiziksel siddet olaylarından sonra bence bu iş öyle veya böyle bitecek gibi görünüyor.
+6
dedeminhirkasi
(19.10.25)
ikiniz de haksızsınız boşanın kurtulun çocuğa da yazık, ayrıca hikayenin seninle ilgili olan taraflarını yumuşatarak ballıyarak anlattığın belli, niye kadın sürekli annen aramıza giriyor muhabbeti yapıyor?
+7
nahtoderfahrung
(19.10.25)
Saygı ve tahammül kalmamış geçmiş olsun.
+2
anon1m
(19.10.25)
Çocuk varken ayrılmayı kesinlikle düşünmeyin. Son çaredir o ve o aşamaya daha çok zaman var.
Ya ikinizin de saydığı bir aile büyüğünün hakemliğine gidin. Ya da bir aile terapisti bulun. İncir çekirdeğini doldurmayacak büyüklükte devasa sorunlarınız var sizin.
Ayrılın diyenler için de bir atasözü geldi aklıma. Bekara karı boşamak kolay gelirmiş.
-10
Mirket
(19.10.25)
selamlar, yaşadığınız bu sorun için üzüldüm ama her ne olursa olsun eşinize tokat atmanız çok yanlış. bunu geçtikten sonra eşinizin geçinmeye niyeti olmadığını, sizin anneninizle kendisini yarıştırdığını düşündüm. bunu sadece sizin söylemlerinize dayanarak söylüyorum karşı taraf ne der ne anlatır bilemem. sonuçta hakim de değilim avukat da ama her ne olursa olsun üzüldüm.
+2
Fodera
(19.10.25)
öncelikle ikiniz de psikiyatriye gitmelisiniz. bunu kardeşim hastasınız vs. diye söylemiyorum, lütfen kötü algılamayın. öncelikle kendinizi ve neyi tetiklediğinizi çözmeniz lazım. bu süreçte de ilaç desteği yardımcınız olur.

anneniz, arkadaşlar şu bu çok gereksiz bir çok yük edinmişsiniz. siz birbirinizle evlisiniz. o şunu dedi bu bunu dedi, yok annemle kahvaltı falan bunlar sadece ikiniz arasındaki ilişkiyi devam ettirirken yük olan noktalar.

merak etmeyin kimseye bir şey olmaz.

ortada çocuk var iki insan olarak o çocuğun sağlıklı büyümesini sağlamanız gerekli.

tokat vs. zaten rezalet bir durumdasınız. bunu kibarca ifade etmenin yolu yok.

ilişki sürdürmek zaten aşırı zor bir durum daha da zorlaştırmayın kendinize. bi antidepresan alın.

başkalarını unutun ilişkinize bakın.

sürekli ben haklıyım o haklı, ondan bunu esirgerim düşüncelerinden sıyrılın. önemi yok.

bizim düşüncemizin de önemi yok.

sakin olun.
+5
gurur
(19.10.25)
kadin tarafi cocugu coktan silah olarak kullanmaya baslamis. cocugu alamazsin, götüremezsin, görüstüremezsin... üstelik cocugun gelisimini, özgüvenini yaralayacak cirkin laflar ediyor, bunu yapmasindaki amac da kocasini yaralamak. babasinin oglu gibi laflari cocugunu ve esini eziklemek icin sarfeden insanlar bence anne baba olmamali.
ayrica cocugun sacindan memnun degilse götürüp kestirsin sacini yani, erkek cocuguymus madem, her sabah toka takip toplamaya calismak, sonra cocugu bu sebeple aglatip huzursuzluk yaratmak nedir?

"ben kadinim, tokat atabilirim ama sen erkeksin, bana tokat atamazsin" diye bir sey yok. fiziksel temasta bulundugunuz an cinsiyetin önemi kalmiyor, her ikisi de aile ici siddet. üstelik küfür de bir siddet formu.

esine misilleme yapmak icin hödük babasina iki yasindaki cocugun odasinda sigara icirten biri bu kadin. diger yanda sizin emrivakiler, haftanin 5 günü gördügünüz annenize haftasonu bile anacim da anacim diye gitmeyi dayatmaniz, problemleri cözmek yerine ödül-ceza gibi cok primitif mekanizmalar kullanmaniz ciddi sorun. kisilik olarak gelisememis iki insan görüyorum. aranizda saygi, tahammül ve sevgi kalmamis. bu artik bir evlilik degil. ailelerin bu cirkinligin icine cekilmesi de bircok acidan sorun. evlendiyseniz ailenizin kicindan düseceksiniz ya da evlenmeyeceksiniz. haftada 6 gün anasiyla görüsen koca da sahiden cekilecek dert degil.
bazen bosanmalar evliliklerden daha cok huzur ve mutluluk getirir. siddetin oldugu bir evlilikte bir saniye bile durmazdim sahsen.

evli ve cocuk sahibi demissiniz, ben bu iki sartin 1.5'una uyuyorum (gebeyim).
+5
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(19.10.25)
Abicim, hani o bosanmalarda cok duydugumuz "Siddetli gecimsizlik" tam olarak budur.
+3
thetruenorthstrongandfree1
(19.10.25)
ikinci evliliğini yapmış er kişiyim. birlikteliğinizde çok temel sıkıntılar olduğu açık, siz de biliyorsunuz zaten belli bir durum bu. ama benim anlamadığım sıkıntı yaşayıp anne babayı aramak nedir? kusura bakmayın ama bu yetişkin ilişkisi değil, nezaketle söylemek istiyorum ama 20 yaşında köy yerinde evlenmiş insanların sahip olduğu gibi bir ilişki mevcut. burdan sağlıklı bir ömür boyu birliktelik, mental olarak sağlıklı bir çocuk çıkması gerçekten çok zor.
+10
awlmi
(19.10.25)
Ben bekarim, sizin gibi medeni cesaret gösteremedim daha,

o cesareti gösterdiginiz saf duygulara dönmeyi denemelisiniz,

kendini yipratan seyleri karsiya anlat, oda sana anlatsin ve ilk günku gibi olamayi istediginizi soyleyin,

Cocuk herseyi gorur,duyar ve sizin hayatiniz, onunda tercihlerini belirler,

eşin stresi kaldiramiyor ve cocugada bunu yansitiyor, akli selim hareket edemiyorsaniz destek almayi deneyin,
ama siz, ana-babasiniz,akli selim olmalisiniz,bencil olamassiniz artik,

Egonuzdan siyrilarak birbirinize dertlerinizi pozitif kelimeler ile anlatmayi deneyin.
0
designer
(19.10.25)
Herkes çok olumsuz şeyler yazmış. Ben de ikinizi de haksız gördüm.

Bence çocuksuz bir kafa dinlemeye ihtiyacınız var. Ayrıca oturup konuşmaya. Gerçek düzgün bir konuşmaya. Hatta ben olsam baya ciddi ve yer yer kötü xor örneklerle konuşurdum. Kavgalarda boşanma lafının geçmesini hiç doğru bulmam ama bazen en kötüsünü de görmek göstermek lazım. Atıyorum adi Özlem. Derdim ki bak Özlem önümüzde iki seçenek var ya bu şiddetli kavgaya devam edeceğiz giderek dozu artacak ve bir şekilde boşanacağız ya da toparlamak için elimizden geleni kalbimizle yapacağız. Ben sana ve çocuğumuza iyi bir eş ve baba olarak elimden geleni yapmak istiyorum. Hayatın yükünü iki kişi omuzlamak istiyorum. belki şuan boşanmak sana iyi bir seçenek gibi görünebilir ilk başta ama işler senin için benim için olacağından daha zor olacak. Bütün evin yükünü market temizlik araba mevzuları herşeyı ama herşeyı tek yapman gerekecek. Ben sadece çocuğumuzla alakalı olan konularda yardımcı olabilirim. Sevgililer gününde ya da doğumgününde romantik bir hediye isteyeceksin ama benden sonra bu sefer cocukla herseyı dengeye oturtman cok daha zor olacak. Bak beni hala seviyorsun ya da sevmiyorsun bilmiyorum. Bazen saygılı cümlelerinden artık benı sevmedıgını hatta nefret DAHİ ettıgınj dusunmeye başladım. Ama ben seni hala seviyorum. Ve ilişkimiz için çabalamak istiyorum. Her zaman ailemizin direği olarak huzurlu yuvamıza seninle ve çocuğumuzla olmak istiyorum. Ama bunun için sadece benim çaba göstermem yetmez. Öncelikle cocugu bir silah olarak kullanmayı bırakman lazım vs vs vs.

Tabi bundan önce bence tokat için öncelikle özür dile. Cidden özür dile ve birkaç gnü daha dişini sık. Alttan al. Ortalık bir durulsun. 1 hafta fln. O şekilde konuş. Şuan eşinde haklı olarak tokatın siniri olduğu için herşey birbirine girecek. Ve ben olsam cidden bu boşanma seçeneğini de önüne koyar başına gelecekleri söylerdim. Ben boşanmış kadınların da aşırı mutlu olduğunu düşünmüyorum. Kadının toplumdaki rolleri çok fazla. İşte çalışıp kariyer inşa ederken bir yandan ev işleri bir yandan çocuktan kaynaklanan iş yükü. O yüzden hayatın yüküne dair bazı şeyleri hatırlatmak iyidir.

Ve bence eşin çok yıpranmış. Hiç bir insan boşanacağım mutsuz olacağım sinir krizleri geçireceğim sinir krizleri geçirteceğim diye evlenmiyor. Herkes sevdiği ve mutlu olmak istediği için evleniyor. Eşin bir şekilde çok yıpranmış. Ev iş çocuk ev iş çocuk bitmeyen bir iş yükü döngüsü. Hayatın yükü çok fazla omuzlarına binmiş. Ve bu yük altında okdr çok ezilmiş ki neyi görse duysa laf sokuyor geçiriyor bağırıyor sinirleniyor.

Bence eşin ciddi bir konuşma süreci sonrası toparlayabilir. Belki kendisine biraz zaman ayıracak birşeyler yapmak iyi gelebilir. Kendisine zaman ayırması derken evde tek kaldığında evi düzenlemesi temizlik yapması fln değil. Direk kendisi için birşeyler yapması.

Ve de tokatın karşılıklı olması birşeyi değiştirmez. Biz türk toplumunda kadın olarak şiddetin ortasında bir cinsiyet olduğumuz için, ben olsam ben de attığım tokada bakmaz sen nasıl bana vurursun bana vurdu fln derdim. Takıldığım tek şey olabilirdi. Ne yazık ki bu kültürel birşey. Yaşarken burda yazabildiğimiz kadar medeni ve olgun olamıyoruz ne yazık ki. O yüzden ilişkini toparlamak istiyorsan sen sana düşenleri yap da, öncelikle tokadın özüründen başlayarak ve uygun bir zamanda konuşup ona da kendisinin düzeltmesi için zaman tanıyarak. Zaten düzelirse düzelecek yoksa bu şekilde gitmez. Sizin de bir yerde kafanız atıp ayrılmak istemeniz muhtemel.
-2
mobydick
(19.10.25)
"Yine bu sabah Yalnız yaşayan bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı diyorum."

2 yaşındaki çocuğunuza haftada 5 gün bu kadının baktığını da yazmışsınız. Çok merak ediyorum çocuk yaparken böyle mi planladiniz mesela "Ee çocuğa da annem bakar bakıcı parası cepte kalır oh mis" ya da bakıcı tutmaya gücünüz yoksa o zaman neden çocuk yaptınız?

2 yaşındaki çocuğun enerjisine Eşinizin dahi yetemedigini zaten kendiniz de belirtmişsiniz. Peki yaşlı anneniz?

Anlattiklariniz 2 kişinin gecimsizliginin vs dışında çok daha temel problemler barındırıyor aslinda.

Çözüm odaklı bakarsak; eşinizle baş başa sakin kafayla her şeyi konusacaksiniz. Hatta bu görüşmeden önce bir kağıda birbiriniz hakkında hoslanmadiginiz her şeyi yazın, görüşmede de tek tek konuşun.

Bunların hepsini de çocuk için yapacaksanız. Yapamiyorsaniz bir an önce boşanın ki çocuğun da hayatı bir düzene girsin.

Umarım çocuğunuz için her şeyin en iyisi olur.
+2
makbur
(19.10.25)
birkaç haftadır neredeyse her haftasonu benzer duyurular ekliyorsunuz, çoğunda da amacınız size "haklı" olduğunuzun söylenmesi gibi geliyor. bunu duymak için de (@nahtoderfahrung +1) anlatımlarınız fazlaca yanlı geliyor. kendinizi pirüpak göstermeye çalışıyorsunuz.

eğer yanılıyorsam da ciddi bir iletişim probleminiz var demektir ki eşinize ve hatta eşinizin ailesine bir türlü bu iyi niyetinizi anlatamıyorsunuz. zira eşinizle yaşadığınız olayı sıcağı sıcağına kaynana ve kaynataya ayrı ayrı aktarmak istemeniz bence aşırı. onların yerinde olsam sabah sabah damat niye beni arıyor, mesaj atıyor der keyfimi kaçırdığı için de sinirlenirdim.

bir de çocuğun her şeyi reddedip, bağırması ve o durumda işine gelen ebeveyn hangisiyse ona yönelmek istemesi bence doğal. sizin buna gösterdiğiniz tepki ise abartı (hatta anlamsız gibi geliyor). zaten bu davranışınız da gününüzün geri kalanını şekillendirmiş.
+4
tnz
(19.10.25)
Uzun uzun yazamayacağım ama ikinizde haksızsınız+1 aranızı düzeltmenin yokuna bakın yoksa işin sonu avukat
İki tarafında fiziksel şiddeti doğru değil sırf bu bile yardımla çözülmesi gereken bir durum
0
basond
(19.10.25)
Çocuk iyi evliliği bozar, kötü evliliği boşar. Bunu bilerek anlaşmanın yolunu bulun. Yoksa çok da uzatmayın. Sonu boşanma olacaksa, ucunda bunu görüyorsan, ya şimdi ya 15 sene sonra.
+1
gabe h coud
(19.10.25)
İkiniz de haksızsınız, +1.

Karşı tarafın iyi kötü neyi yanlış yaptığını görüyorsunuz ama öz eleştiri için; "bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı" sorusuna eşiniz "annen kahvaltı yapmıştır zaten" diyor, kibarca hayır diyor. Ve siz bu cevabı kabul etmek istemiyorsunuz. Üzerine anneniz zaten haftada 5 gün çocuklarınıza bakıyor. Ortada gerçekten karşı tarafı bayan ve sizin farketmediğiniz bir durum var.

"Eşimin özellikle son bir aydır bana karşı “yanıma hiç yakışmıyorsun, anasının oğluşu” gibi tahrikkar sözleri de var." Bu başlı başına başka bir duyuru konusu. Buna verdiğiniz misilleme ayrıca yanlış. Haklıyken haksız duruma düşüyorsunuz.

"Sonra ben eşime diyorum ki giyin, hazırlan çıkacağız. Bu Sinir krizine giriyor. Sonra ben Yatak odasında kapıyı kapatıp Çocuk görmesin diye, Sert bir şekilde Uyarıyorum. Bağırmamasını hazırlanmasını söylüyorum. Ve kalkıp bana bir tokat atıyor."
İlk olarak sinir krizine giren birinin üzerine gitmek çok yardımcı olmaz. İkinci olarak siz kimsiniz de kime nereye gitmesini ne yapmasını emrediyorsunuz. Çok istiyorsanız en başından tamam ben annemle kahvaltı yapmak istiyorum çocuk kimde kalsın diyin, planınızı yapın.

İki tarafın da sıkıntıları var ama amacınız çözüm bulmak, sorun çözmek değil.

my 2 cents:
-İki tarafta aklında olanları içinde biriktirmeden, sakin sakin paylaşmalı.
-Her konuda anlaşmak ve orta yolu bulmak zorunda değilsiniz. İnsanların sizin annenizle iletişiminizi kısıtlayamacağı gibi, kendi hayatına eşinin ailesini, eşi her istediğinde sokmama, görmeme, kahvaltı yapmak istememe hakkı olduğuna da inanıyourm.
-“yanıma hiç yakışmıyorsun" laf değil, altında yatan ne ise konuşmak lazım.
- tokat kısmına hiç girmiyorum, oturun siz kendi adınıza samimi olarak özür dileyin.
+2
archmage mahmut
(19.10.25)
evli değilim ama
hem haftada 5 gün annem bebeme baksın ---hal böyleyken nasıl kadınla haftaboyu görüşmemiş oluyorsunuz hiç anlamadım? ışınlayarak mı gönderiyorsunuz çocuğu?--
hem de h.sonu annemle birlikte kahvaltı yapalım, diye bir dünya yok...koca olarak bu beklentiniz aşırı saçma.

o dünyanın olması için mesela oldukça ataerkil yetişmiş bir aileden bir eşiniz olması (yani cidden "kız almış" olmanız) lazımdı. mesela benim dışardan gayet modern, çalışan kadın vs olan kardeşim esasen böyledir, "gelin ettik" gitti babasının evine sadece senede 2 kere yarım saat geliyor. ailem fazlaca ataerkil o yüzden kimse için tuhaf değil durumlar -ben hariç, benim kafam ayrı çünkü. neyse, gidip böyle birini "alaydınız" madem böyle bir evlilik istiyorduysanız...

ya da mesela annenizle eşiniz kanka gibi filan olmalı onu sizin "gariban" anneniz olarak değil kendi kankası olarak görmeli.

her türlü, bunu sorun etmeden yapacak (şehirli, modern, çalışan vs.) kadın sayısı oldukça azdır. cidden etrafımda 1 elin parmağını geçmez yani.

5 gün k.valiyeye çocuk bırakmış gelin bir de h.sonu onunla kahvaltı yapacak...bunu "olağan" görüyorsanız o da "anasının oğluşu" der size..işler çirkinleşir. bunu nasıl normal görüyorsunuz? siz hangi gezegende yaşıyorsunuz? kaynana yahu sonuçta, isterse melek olsun. hayret bişeysiniz.

ha eşiniz de çok normal bir insan olsa, zaten annen 5 gün bakıyor, biz birlikte azıcık zamana sahibiz, gel şöyle bir program yapalım der normal makul konuşulurdu. o sizin aileyle kendi ailesini yarıştırıyor, çocuğu götüremezsin diye pazarlıklar filan ,korkunç. burada da onun tuhaf kafasını görüyoruz bence.

eşiniz işine kafası rahat devam etmek, bakıcı parası vermemek, istediği gibi çocuğu geç almak filan türü konforlar için k.valideye çocuk baktırıyor evet, (e aynı rahatlıklar sizin için de var ama sizin anneniz, onun değil, ona minnet borcu çıkıyor, gıcık bir durum...). yüksek ihtimalle siz 2niz anneniz olmasa zaten çocuk filan da büyütemezsiniz de ortalama Türk gibi siz de ailelere güvenip yapmışsınız işte. sonra neden 20 yaşında evlenen köylü gibi aileler herşeyin içinde deniyor, kuzum aileler olmasa hayatta kalamıyorlar çünkü, ondan olabilir mi?

neyse, eş bu duruma karşı zaten öfkeli (kendi çocuğunu kendisi büyütemiyor) olduğu için pasif agresif şeyler yapıyor. bu model türk kadını genellikle olmasını istediği ama olduramadığı şeylere karşı böyledir. intibam bu yönde... çünkü olmasını istediği o şeylere layıktır aslında.

misal sizin mesleğiniz değil de x meslek birini istemiştir, k.valideye baktırmak değil yabancı dadı isterdi, ama oluyor mu bunlar. olmuyor. e öyle bir imkan yok.
enteresan şekilde yine aynı türk kadını bu imkanları sunmasını da eşten beklediğine göre (çünkü neden evlendik o zaman?) öfkeleneceği kişi sizsiniz...."yanına yakışmıyor"sunuz. (ya da kendi fikrince layığını bulamadığı için aslında kendinedir öfkesi artık bu kadarı psikiyatrist işi benim işim değil)

kısacası ne o sizin beklentilerinizi karşılıyor ne de siz onun beklentilerini karşılıyorsunuz...böyle anladım.

boşanınca aşırı iyi bir nafaka ev araba herşeyi vermeyecekseniz öfkelenir öfkelenir geçer, şu anda boşanmaz. tümden deli değilse, onu tek bir konudan bilemedim açıkçası.
kadının şimdi yükü 80se boşansa 180 olacak çünkü. küçük çocukla boşanmak kolay değil. çocuk tamamen kadına kalıyor. kadın daha toka takarken deliriyorsa yemez yani boşanmak. çocuk büyüdükten sonra bu durum değişir.

ha 1-kadının aileden filan durumu iyiyse 2-cinsel hayatınız kötüyse 3-size olan öfkesinin arkasında başka birisinin ilgisi de varsa, o zaman o boşar zaten.

sevgi nerede burada...
valla bilemedim. ortada seven biri var gibi geçmedi konu. birbirine tokat atabiliyorsan sevmiyorsundur , bencesi böyle.
+2
subcomponent
(19.10.25)
boşan diyenlere bakma sen kardeşim.
sorumluluk sahibi, çözüm arayan bir baba için çıkış yolu her zaman vardır.

Annenle olan bağını korumak istiyorsan, bunu eşinle çatışmadan değil, uzlaşarak yapmanın yollarını ara
-2
jamswety
(19.10.25)
Resmen sen haklısın diyelim diye acayip taraflı şekilde anlatmışsın ama evli bir birey olarak haksızlığın buram buram kokuyor.

Karının tek hatası çocuğa bağırmak ve sert davranmak. Bu büyük bir hata. Geri kalan her şeyde sen haksızsın. Böyle bir kocam olsa zevkle boşardım. Öyle bir boşardım ki boşadığım için aklıma geldikçe sevinç duyardım.

“Yaşlı zavallı anneciğin” ile zaten haftanın 5 günü görüşüyorsunuz sanki aylarca görüşmemiş gibi bir haftasonucuk kahvaltıcık diye küçültmeye gerek yok. O kadar yaşlıysa çocuk baktırmayın zaten orda çelişki var.
Tüm hafta içi çalışıp yorgun argın bir tek haftasonunu bekliyorsun ve o da ne? Haftasonu yine KAYNANA. Oldu mu yani kim kabul eder bunu? Bir de emrivaki yapmaklar geleceksin diye bağırıp çağırmalar.

Üf yazamayacağım daha fazla sinirlerim bozuldu. Evli çocuklu bir insan olarak bunları okuyunca cinnet geliyor bana. Gidip kocamı öpüp şükür edeceğim. millette ne adamlar var ya.
+2
Gradient_tabanlı_mor
(19.10.25)
haklı olduğun taraflar çok ama taraflı anlatıyorsan bilemiyorum. tokat işi çok yanlış. uç bir nokta. çocuğu bir yetişkine bırakıp 1-2 saat baş başa konuşmayı deneyin. iki tarafın da adım attığı bir konuşma olursa sürüyor öbür türlüsü zaten mahkeme.
0
summerjam0306
(19.10.25)
kanka boşa gitsin. sana tokat atma gibi bir şeye cürret ediyorsa ahlaksızın önde gidenidir. yanıma yakışmıyorsun falan ne demek. ben olsam dünyanın kaç bucak olduğunu çok fena gösterirdim ona. erkek ol ve boşa. hiç ılımlı olayım anlayış göstereyim deme. bu tipler öyle şeyleri prenseslik olarak adlandırır. acıma.
-1
archmeister8
(19.10.25)
Çocuğunuz çok muhtemelen normalde annesinin sözünü dinleyecekken, sizin vereceğiniz tepkiyi bildiği için huysuzluğu artmış.

Kadın gayet kibarca kahvaltıyı annenizle yapmak istememiş, üstelik başka arkadaşlarıyla olan planı “cezalandırmak için” iptal etmenize rağmen kibar davranmış yine, siz emrivaki yapmışsınız. Üstüne de odaya çekip “had bildirmişsiniz”, üstüne de kadını kendi anasına babasına şikayet etmişsiniz hem de annenizle bir olup.
Ya allah eşinize sabır versin. Bir kadını ne kadar bunaltabilirseniz o kadar bunaltmışsınız. Şiddet kötü bir tepki ikiniz için de, hele de evde çocuk varken haklı görmüyorum ama bir kediyi bile bu kadar köşeye sıkıştırırsanız, tırmalar.
+6
physcos physcos
(19.10.25)
Bitmiş okeye dönüyorsunuz. Boşa zaman kaybetmeden boşanın. Ben böyle evliliklerin devam etmesini ve devam etmesini tavsiye edenleri anlamıyorum. Mesela siz bu saatten sonra nasıl seks yapabileceksiniz ki?
Sizinki evlilik değil ev arkadaşlığı olacak.
İşte birbirinizi tam anlamıyla tanımadan 5 yıl evli kalmadan çocuk yapmamak bu yüzden önemli.
+1
dawsonscreek
(19.10.25)
ikiniz de anormalsiniz. sakın boşanmayın, başka insanlarla evlenip onların da başını yakmayın
0
benarrivo
(19.10.25)
karın haklı.

annenle her hafta sonu görüşmek zorunda mı? zaten annen haftanın beş günü evinizde görünüşe göre. zorla kahvaltı yaptırtmaya çalışıyorsun, kadın istemiyorken. sonra tartışıyorsunuz ve anne babasına ispiyonluyorsun. pardon sen nasıl bir yetişkinsin? onun kendi annesiyle dertleşmesi ile senin aileleri karıştırman ve onu anne babasına şikayet edip durman aynı şey mi? kadından fiziksel olarak da uzaklaşmışsın ki çoğu aldatmalar ve boşanmaların kaynağı yatak odası. tabii senin duygularını da anlıyorum bu noktada ama yanlış bir davranış. bunun dışında söz verdiğin geziyi sırf ceza olması için iptal ediyorsun, halbuki belki gitseniz eşin sana minnet duyacak ve aranızdaki buzlar eriyecek.

kadın yorgunluğunu ve bıkkınlığını çocuğuna yansıtıyor olabilir ama ne korkunç bir anne!!!! demeden önce kanını canını çocuğu için verebileceğini düşünüyorum ben, burada eşinin yanlışı aranızdaki olumsuzlukları çocuğa yansıtmak.

haksızsın.

edit: sondan başlayarak yorumları okumaya başladım, physcos physcos +1 çocuğun annesinin sözünü dinlememesi de babasının nasıl davranacağını bilmesi. üstelik gidip kadına küfrediyorsun yok yere.

edit2: hızımı alamadım, Gradient_tabanlı_mor +1
+3
deartheodosia
(19.10.25)
düzenleyemedim, eşinin “yanıma yakışmıyorsun” demesi de muhtemelen onu yatak odasında reddedip durmandan kaynaklı bir yorum.
+1
deartheodosia
(19.10.25)
Eşin senin her hareketini abartmış. Sen anne sevgisini biraz abartmışsın çünkü eşin sen değil, ona göre bu hafta nasıl geçti bilmiyoruz, sen de bilmiyorsun, belki farklı şekilde rahatlamaya ihtiyacı var. Evli çiftlerin her hafta sonu anne baba ziyaretine gitmesi bana çocukluktan çıkılamadığını düşündürüyor.

Burada sorun senin eşini görmüyor, ihtiyaçlarını (özellikle duygusal ihtiyaçlarını) fark etmiyor olman, ben öyle anladım. Çünkü bir kadın çocuğuna bu kadar basit bir şeyden öfkelenmez. Belli ki deli gibi dolu, ağzından burnundan taşıyor.

Her hafta sonu anneni görmeyin. Onun annesini de görmeyin. Yaşlı sevindirmek tamam ama önce siz önemlisiniz. Eşin bunalmışsa önce onu ferahlatmak zorundasın, annen ikinci planda artık bu hayatta. Çünkü sen bir kadınla evlisin. Anneni yok say demiyorum, annenle bu kadar sık görüşme, hele ki eşin iyi değilse eşini rahatlatmadan hiç görüşme.

Bir ailenin annesi mutluysa o aile her türlü mutlu olur. Bu anne senin annen değil eşin. Bir kadını mutlu edecek tek kişi ise eşidir arkadaşım, başka kimse değildir.
0
muhayyer divan
(20.10.25)
öncelikle boşanmayın bence. en en son çözüm bu olmalı.

biri demiş eşin çok yıpranmış çocuktan çıkarıyor diye yüzde yüz katılıyorum bu yoruma. siz el bebek gül bebek büyütülmüş olabilirsiniz gariban ananız tarafından ama çağ değişti şartlar değişti bi kez olsun karınıza sordunuz mu neyin var seni bu hale getiren nedir diye?

haftada beş gün anneniz bakmıyor mu çocuğunuza? bir de haftasonu neden annenizle vakit geçirme ihtiyacı duyuyorsunuz? benim kocam peş peşe iki gün kendi annesi babasıyla vakit geçirince üçüncü gün fazla geliyor istemiyor kaçıyor normal değil sizin anne bağımlılığınız.

biri daha demiş sizden yüz buluyor, çocuk annesini dinlemiyor. ikilik yaratmayın çocuğun hayatında. böyle böyle anne kötü oluyor.

eşinizle ciddi konuşun belli ki bir sorunu var. evden bunalmış olabilir işten bunalmış olabilir. hiçbir şey yapmamaktan bunalmış olabilir. mutlu bir kadın ne bunları size yaşatır ne de çocuğunuza. kendi ister annenizle hep buluşmak.
0
Hallegadola
(20.10.25)
Boşanmak çözüm değil ben boşandım bu anne düşkünlüğünü çözemedim. Evliyken annesinden çıkmazdı şimdi de velayeti bende olan çocuk her dakika annesinde olsun istiyor eski eşim. Çocuğun okulu ödevi hak getire, kafaların değişmesi lazım. Haftanın altı gününü bir çocuğun babaanne ile geçirmesi normal değil. Çalışan anne çocuğu ile sadece haftasonu etkinlik planlayabiliyor onu da kayınvalide ile neden geçirsin?

Aranızda saygı kalmamış tokat, kötü söz vs. çok çirkin ama çözüm eşinizin kök ailesi olmamalı. Aile olan siz eşiniz ve çocuğunuz sorunun çözüleceği yer de sizin eviniz. Aranızda uzun uzun konuşun ve kesinlikle destek alın derim.
+1
cilekli pasta
(20.10.25)
annene bağımlısın diyenler için durumu sanırım yeterince anlatamadım biraz daha detaylıca açıklayayım izninizle.

Annem hafta içi sabah çocuğu evimizde teslim alıyor ve biz evden çıkıyoruz. Bu 3-5 dakikalık bir süreç. Sonra eşim eve geliyor ve annem kendi evine geçiyor. Yani hafta içi bir arada bulunduğumuz demeyelim, birbirimizi gördüğümüz toplam süre her gün 3-5 dakika.

Buna ek kadının yanında fiziken başka kimsesi yok. Yakınında olan tek çocuğu benim.

Ben bunlardan bağımsız haftada bir veya 10 günde bir hep beraber bir araya gelelim istiyorum.

Çocuğuma da bana da bunun iyi geldiğini gözlemliyorum çünkü.

Eşime gelince ben normalde bu konuda emrivaki de yapmazdım fakat aynı gün zaten öğleden itibaren kardeşine de ziyarete gidecektik. Annem konu olunca ben gelmiyorum sen git annene vs. dedi. Önceki olaylardan dolayı da bana bir karşıt gelme durumu vardı.

Benim anneme bağımlı bir durumuma gelince.

Hergün ararım, halini hatrını sorarım. Bu bağımlılıktan öte annemin benim nezdimde bir değerinin olması ile ilgili. Çocukluğumdan beri bir anne oğuldan daha çok iyi anlaşan yetişkin arkadaşlarız da.

Ve onun şuan yanında olan tek yetişkin olduğum için bilerek bunu yapıyorum. Bir vefa borcu adına ne denirse densin. Örneğin Allah korusun vefat etse benim dışında onun kapısını tıklatıp yoklayan başka kimse yok.

Biraz daha açıklayıcı olmuştur umarım
-6
🌸mahmuttt
(20.10.25)
Alışkın olduğum bir sahne gözümün önüne geldi.

Bana göre sen haklısın ama senin de bazı olumsuz davranışların var belli ki.

"yanıma yakışmıyorsun" lafı çok kritik, boşa söylenmez. Barışsanız bile buranın üzerine git.
Böyle bir kadına karşı yapılacak şeyler çok sınırlı. Ailelere haber salmakta da iyi yapmışsın, neyin ne olduğunu bilsinler, herkes kendine çeki düzen versin. Arada çocuk olduğu için alttan alan kişi sen olman lazım. Biliyorum içinden gelmeyecek ama yalandan da olsa git özür dile, çiçek al, hediye al. hevesle story atacağı mekanlara götür.

2-3 gün geçtikten sonra psikoloğa gidelim iyi gelir de (ilk başta genelde ret ediyorlar uzatma, ara ara lafı geçirerek ikna etmeye çalış).

ilişki sıklığını arttırın bunun çok faydası oluyor.
0
duyuruuser
(20.10.25)
geçmiş olsun.

anlattığınız ortamda en olgun kişinin 2 yaşındaki çocuk olması çok acı.

sizin iki eş arasında olan rekabet ve üstünlük kurma hevesini kırmanız lazım.
+2
galahad reloaded
(20.10.25)
Bir eşiktesiniz, sevginin vb durumların bittiği, olgunluğun ve birbirinizin kararlarına saygı duyma evresinin başlayacağı, aynı zamanda çocuğun durumunu da dikkate alarak normal insanlar gibi yaşayacağınız bir geçiş bu.
Bu durum biraz sürebilir, neredeyse her evlilikte oluyor, bir tarafın sakin kalarak kendini geri çekmesi lazım.
Zor bir durum değerlendirmek tabi size kalmış ancak bu eşiği aşsanız bile ben bu evliliği çok sürdürülebilir bulmuyorum mutluluk açısından, mutlu olduğunuzu düşünmüyorum.

İkinizin de haklı ya da haksız olduğunuzu da düşünmüyorum, sadece bir uyumsuzluk gözlemliyorum. bu tür durumlar bir kök sebebin tetikleyicisi, dediğim gibi bekleyerek ve olgunlaşarak, ya da bir bilene giderek bu sorunları çözebilirsiniz. Ama ne olur çocuğu bunlarla etkilemeyin.
0
va
(20.10.25)
Eşinizin çocuğa zorla toka takmasına sinir oldum çocuk ne istiyorsa onu yapmak çok zor değil herhalde. Tokası olsa ne olur olmasa ne olur.

Haftanın beş günü gördüğü kaynanasını herrr hafta sonu da kadın görmek istemiyor bundan daha doğal ne olabilir? Siz gidin görün, kadını niye peşinizden sürüklüyorsunuz?

Arayıp velisine şikayet ettiğiniz yeri okurken patladım kusura bakmayın :d evlisiniz ve çocuğunuz var ya aileleriniz niye bu kadar her şeyin içinde? Bir yuva kurduğunuzun farkında değilsiniz, üzücü.
+3
sadakatsiz
(20.10.25)
reyiz halen daha anne bağımlılığını göremiyorsun bir de anlayış bekliyorsun.
0
Hallegadola
(20.10.25)
Acilen boşan.

çocuğu yapmış nafakayı garanti altına almış kadın sendorumu yaşatıyor sana.

''yanıma yakışmıyorsun'' kasıtlı bilerek düşünerek söylenmiş bir söz.
0
xu
(20.10.25)
yanıma yakışmıyorsun lafı neyin lafıymış onu bir aç.
seni mi beğenmiyor artık.
çok mu güzel kadın.
işin sonu aldatmaya varmasın sonra?
eğer böyle bir durum yoksa boşanma.
oturup güzelce konuşun. kadın biraz sıkıntılı sen daha mantıklısın.
en azından bu aralar biraz daha idare et.
sen bayağı darlanmışsın.
0
OgutucuRecep
(20.10.25)
ben ailelerin araya sokulmasini anlattiginiz sekilde yanlis buluyorum, kendi iliskimde kesinlikle yapmayacagim bir sey. bence evlilik iki kisi arasindadir. ama elbette tercih ve yetistirilme meselesi. siz nasil uygun goruyorsaniz.
cocugunuzu neden krese vermeyi, belki en azindan haftada bir kac gun dusunmuyorsunuz? 2-3 yasindan itibaren cocuklarin yasitlari ile oyun oynamaya ve ebeveynlerine ihtiyaclari var aslinda daha cok, anneanne/babaanne'den ziyade. ben bunun ayrica evliliginizi de degistirecegini dusunuyorum, zira eslerin de birlikte kaliteli zaman gecirmeye ihtiyaci var, simdi sanki anlattiklarinizdan daha cok ailelerle birlikte toplu bir evlilik gibi geldi kulaga. zira mesela cocugunuz haftada 2-3 gun krese gitse, haftada bir aksam annenizden cocuga bakmasini isteyip esinizle birlikte sinemaya gidebilirsiniz belki, bir yemege cikarsiniz? bu hali ile, evden ise isten eve, e anne zaten her gun cocuga bakiyor, bir de bir aksam da baksin istenmez. ben anlattiginiz yasamda bogulurdum diye dusunuyorum.
ayrica unutmayin, bu kadinla evlenmenizin bir nedeni var. bir noktada begenmissiniz, o donemde yaptiginiz her ne idiyse o donemde keyif almissiniz, onlari hatirlamaniz onemli, her ikinizin de. birbirinizi sevdiginiz donemi, birbirinizde ve birlikte sevdiginiz seyleri hatirlamak onemli. bu anlattiginiz programda bunlari unutup kaybolmak cok normal.
ancak elbette, dedigim gibi hem herkesin hayati, aliskanliklari bambaska hem de disardan konusmak daha kolay.
0
kassiopeia
(20.10.25)
Oncelikle cocugun yaninda esine kufur etmen muthis yanlis. Bu gibi hareketleri yapiyorsan esinin psikolojik durumunu sen bozmus olabilirsin.

Bunun disinda anlattiklarinda haksiz oldugun bir konu gormedim. Anlattigin davranislari hic uygun degil. Ailesine durumu anlatmakla iyi yapmissin. Esine saygisizlik yapan kadinla aile olmaz. Ayrica buradan tavsiye almani onermem, anne bagimliligiyla konunun alakasi bile yok.

Cocugu boyle bir ortama daha fazla maruz birakmadan bir sekilde cozersiniz umarim. Tam psikolojisinin oturacagi yaslar ve hep sandigindan fazla seyi gorur, hisseder ve anlarlar.
0
osssy
(20.10.25)
neredeyse aynı şeyleri yaşadığım için sizi çok iyi anlıyorum. anne bağımlılığı vesaire kimseyi dinlemeyin. eşiniz yokken anneniz vardı. anneye gidilecek. anneye gidilmiyorsa kimseye gidilmeyecek. bu kadar basit.

ancak ne olursa olsun sizi tek taraflı okuduk, sizin de kabahatleriniz olmuştur. karşılıklı tokatlar falan ne oluyoruz? iki tarafın da kabahati olmadan işler bu raddeye gelmez. bu noktada suç ile kabahati ayırmak lazım. suçunuz yoktur ancak mesele buraya gelmeden bazı şeylerin önlemini almanız gerekiyordu. örnek vereyim. ben boşanmış biriyim. boşanma sebebim eşimi gereğinden fazla serbest bırakmak. çocuktan sonra işini bıraktı, bir süre çocuğa baktı ancak çocuk okula başlayınca sürekli gezmeye başladı. okul tatillerinde de sürekli memleketine ailesinin yanına gitti çocukla. halbuki şimdi anlıyorum, bağırıp çağırıp evde oturtacakmışım. karşı tarafa müsamaha göstermeyi, bazen iyilik ya da saygı zannediyoruz ancak karşı tarafı kendi hatalarından da korumamız gerekiyor. gerektiğinde sesinizi yükselterek.

bu anlattıklarınız çerçevesinde sizin tek hatanız, şiddete şiddetle karşılık vermek olmuş. yanlış. yanlışa yanlışla cevap verilmez ve ne olursa olsun siz erkeksiniz, onun tokadı ile sizin tokadınız bir olmaz.
-4
co2s2
(20.10.25)
Eşin hafta içi çalışıyormuş, o halde hafta sonunda aile ile ecirmek istemeyebilir. Sizin zorlamanın saçma. Sizinle kahvaltı yapmak isteyebilir ama her hafta zorlaman saçma. Ayda bir normal. Ve bunu eşinle paylaşırsan kabul edecektir,kabul etmiyorsa o zaman haksız duruma geçer. Ayda bir de onun ailesine gidersiniz.
Bu arada sen anneni daha sil görmek istiyorsan kimse sana karışamaz. Git görüş ancak bebeğini götürme. Çünkü kadın zaten 5 gün yorulmuştur. Extra zorluk çıkarıyorsun..bal olsa yenmez her gün.

Eşine neden sürekli had bildirme derdindesin? İletişim kuramıyorum bu da ilk hatalının sen oluğunu gösteriyor. Saçını acımıyorsa al coxugu kalır,annesi yakala akala diyip oyuna cevir,coxugu yatakta ye,üzerine esini de at,onu da ..o anı geçir. Ama sen ne yapıyorsun küfür ediyorsun. Bence olayları idare etme sürecinde sorunlu birisin.
Kusura bakma ama eşinin haksız olduğu her noktanın öncesinde senin haklı davranışın olduğu için havanın büyüğü sende
0
hacirotti
(06.11.25)
(1)

Tramer ve boya mevzuları

yadigar
Almayı düşündüğüm aracın 4 tane kazası çıktı. Dördü de ekspertiz raporlu. Üçünde değişen bilgisi çıkmadı. Birinde de kapı kolu, dodik ve "çamurluk motor yazıları" (yani "hybrid" yazan plastik) değişmiş.Rakamlar ise günümüz parasıyla en fazla 20-25bin tl civarına denk hep.Bunları basit çarpma/sürtme
Almayı düşündüğüm aracın 4 tane kazası çıktı. Dördü de ekspertiz raporlu. Üçünde değişen bilgisi çıkmadı. Birinde de kapı kolu, dodik ve "çamurluk motor yazıları" (yani "hybrid" yazan plastik) değişmiş.

Rakamlar ise günümüz parasıyla en fazla 20-25bin tl civarına denk hep.

Bunları basit çarpma/sürtme sonrası boya olarak mı farzedeyim?

Öyle varsayarsam, arabayı ekspertiz yaptırıp alacağım. Daha ciddi bir şeye delalet ediyorsa, boşuna eskper parası ödemeyeyim, direkt başka araç bakayım.
0
yadigar
(19.10.25)
motoru,sanzimani iyi olmali, direklerde,karoserinde kesik,kaynak,duzeltme olmamali.

araci paylaşsan daha net cevaplar gelebilirdi.
-1
designer
(19.10.25)
(3)

Özgür Turhan - Eti olayı

ananiyimioguz
Eti, hangi tweetine dayanarak ozgur turhan ile yollari ayirmis ben onu merak ettim, bilen var mi?
Eti, hangi tweetine dayanarak ozgur turhan ile yollari ayirmis ben onu merak ettim, bilen var mi?
+1
ananiyimioguz
(15.10.25)
Belkide marka ile alakali degildir,
reklam yüzleri ota boka twit atınca ,
bizi rezil ettin moduna girmislerdir.
-1
designer
(16.10.25)
Bu kadar tantana çıkıp mevzunun neyle alakalı olduğunun bilinmemesi...
Eti'yi boykot edecek miyiz, etmeyecek miyiz şimdi?
0
auroraaurora
(16.10.25)
valla ben kendi içimde ikiye ayrıldım.

1- büyük bir firma ile anlaştıysan, sözleşmede yazıyor mu yazmıyor bilmiyorum ama biraz hareketlerine, söylediklerine dikkat etmen lazım çünkü firma seninle bir reklam filmi çekti diyelim, yayınladılar veya yayınlayacaklar, tweetlerine bi bakıyorlar, diyorlar ki ulan biz bu reklamı yayınlasak, bu adam kim diye baksalar, hayvan gibi muhalif.

sonra bu adamı linçleyecekler benim de markam boykot edilecek en iyisi böyle bir adamla çalışmayalım bizi zarara uğratır demiş olabilirler. Ha şimdi daha mı iyi oldu orası da ayrı bir konu.

2- sen firma olarak bu adamı araştırıp da anlaşma yapmıyor musun? "aa bu ne biçim tweetler atıyor" diyene kadar aklın neredeydi? adam ne yapsın, adam aynı adam, sen anlaşma yapıyorsun, reklam filmi çekiyorsun masraf yapıyorsun. sonra gelmiş tweetlerinizden dolayı sözleşmeyi sonlandırıyoruz, üstüne bir de yaptığımız masrafları size yıkıyoruz... oldu canım.
0
🌸ananiyimioguz
(16.10.25)
(2)

Duvar Ötelemesi

thin capitalization
Birinci katta bulunan daire için düzenlenen ekspertiz raporunda dairede duvar ötelemeleri olduğu, böylece taşıyıcı elemanların da 60 cm ötelendiği yazıyor. Bu durum binanın sağlam olmadığı anlamına mı gelir? Çok ciddi bir kusur sayılır mı?
Birinci katta bulunan daire için düzenlenen ekspertiz raporunda dairede duvar ötelemeleri olduğu, böylece taşıyıcı elemanların da 60 cm ötelendiği yazıyor. Bu durum binanın sağlam olmadığı anlamına mı gelir? Çok ciddi bir kusur sayılır mı?
0
thin capitalization
(15.10.25)
Duvar ötelemesi, projedeki mimari plana göre duvarların kaydırılmış (örneğin 20–60 cm öteye alınmış) olması demektir. Eğer bu yalnızca bölme duvarlar (taşıyıcı olmayan duvarlar) için geçerliyse, genellikle büyük bir sorun değildir.

Ancak ekspertiz raporu “taşıyıcı elemanlar da 60 cm ötelendi” diyorsa, bu durum kolon, kiriş veya perde duvarların orijinal konumundan farklı bir yere yapılmış olduğu anlamına gelir ki bu da:
- Binanın statik projesine aykırı inşa edildiğini,
- Yapı güvenliğinin olumsuz etkilenmiş olabileceğini,
- Deprem dayanımı açısından ciddi risk doğurabileceğini gösterir.

Bu durumda bina, teknik olarak proje dışı sayılır ve iskan alınırken de problem yaratabilir (ya da zaten alınmamış olabilir).
+1
dijitalritm
(15.10.25)
4-5 katli bina,
144 metrekare yuz olcumunde,
200-300 ton arasi bir agirliga maruz kalan kolonlar ve duvarlar var,

Ve bunlar kaydirilmiş..
hem parana yazik,
hemde canina..
arkana bile bakma uzaklaş,
en çok dert bela cahilden gelir..
0
designer
(15.10.25)
(11)

Laptop tavsiyesi

peki madem
Merhaba! 8 yıllık Lenovo laptopum artık pert olduğu için Kasım indirimlerinden yeni bir laptop almak istiyorum. Okuduğum kadarıyla 16 GB RAM ve 1 TB hafıza beni götürür (daha düşük hafıza bana yetmez). Şimdiki laptopumun işlemcisi i5, bunun üstüne çıkmak gerekir mi bilemedim zira günlük internette d
Merhaba! 8 yıllık Lenovo laptopum artık pert olduğu için Kasım indirimlerinden yeni bir laptop almak istiyorum. Okuduğum kadarıyla 16 GB RAM ve 1 TB hafıza beni götürür (daha düşük hafıza bana yetmez). Şimdiki laptopumun işlemcisi i5, bunun üstüne çıkmak gerekir mi bilemedim zira günlük internette dolaşma vs gibi işler için kullanacağım genel olarak. Onun dışında oyun oynamayacağım ama evde televizyon olmadığı için film/dizileri laptoptan izliyorum o nedenle ekranı iyi olsun istiyorum. Marka olarak Lenovo veya Dell düşünüyorum, iş laptopum Dell ve memnunum kendisinden de. Uzun yıllar kullanabileceğim bir laptop arıyorum. Fiyatlar 20-30 bin civarında gibi diye gördüm. Ekran kalitesi için 40 bine kadar çıkabilirim. Tavsiyeniz var mıdır acaba? Çok teşekkürler!
0
peki madem
(14.10.25)
Macbooklara ne dersiniz görüntü kalitesi baya iyi
+1
ihsanlı
(14.10.25)
Casper S100
-4
arbre
(14.10.25)
Casper S100 +1

32 gb olanını kullanıyorum ben ofis için. Benim oyun için aldığım laptop'tan daha büyük bi ekranı var. Görüntü kalitesi falan da gayet güzel. Hızı falan da çok iyi 4 aydır kullanıyorum hiç kasma sorunu yaşamadım.
-4
matilda
(14.10.25)
Casper önerilerine şaşırdım açıkçası.

Monster, casper gibi yerli markalar yedek parçada dışa bağımlılar. Bunu dikkate almak lazım değerlendirirken. Güncel olarak model önerisi veremeyeceğim ama sizin kullanımınıza uygun olarak direkt Dell derim. Oyun biraz daha işin içinde olsaydı Msi veya Asus bakılabilirdi. Ekosistem ve/veya aşinalık varsa macbook'da olabilir.
+4
kirmizimsi
(14.10.25)
dell marka olarak iyi bence. aslinda macbook air diyecektim ama 50bin tl'den basliyormus. :(

casper almanizi tavsiye etmem. onun kadar sorunlu az marka gordum.
+2
lemmiwinks
(14.10.25)
işlemciyi seçerken i5 i3'ten iyi, i7 hepsinden iyi gibi bir şey düşünme. faraza i7 9000 ile i3 15000 diye iki seçenek var diyelim. örnekteki i7 örnekteki i3'ten 6-7 sene daha eski daha kötü performans verecek.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(14.10.25)
bence yine lenovo mümkünse thinkpad; olmadı ideapad ile devam et. aslında oyun yoksa macbook tavsiye ederim. zaten macbook seste de güzel ama ekranı daha büyük istersin.

Casper ve monsterden uzak dur. yeni mezun olduğum bölüm bilgisayar üzerine ve arkadaşların da neredeyse hepsi biraz daha ucuz olduğu için, oyun delisi olduğu için monster ve casper kullanıyor, neredeyse servise gitmeyen yok, hatta bazıları 3-4 kere gidiyorlar. saçma sapan üretim ve servis hataları. CPU fanını takmadan servisten çıkarmışlar bilgisayarı.

macbook+ 27" monitor ile ben de film izlemeye devam ediyorum

monitor olmaz dersen de 44 bin'e oled panelli laptop'lar var www.hepsiburada.com

hatta şöyle hepsi birden www.akakce.com
0
hoot
(14.10.25)
Dell kaliteli laptoplar üretiyordu ama sahibi Michael Dell'in direkt İsrail ordusuna (evet, ordusuna) büyük miktarlarda düzenli bağış yaptığını öğreneli beri benim için bitti o marka.

Asus genel olarak üzmüyor. En son bu aralık Asus Tuf Gaming A16 aldım. Uyumlu ram ile ssd alıp kendim 32GB ve 2TB'ye yükselttim. Gayet memnunum.

Uzun süreli laptop kullanım geçmişimde piyasadaki meşhur çoğu markayı kullandım. Vaio çok iyiydi, adamlar bıraktı üretmeyi. Dell'i de malum sebepten dolayı kullanmıyorum artık. Lenovo iki sefer üzdü beni. Kronik sorunları vardı. Yerli marka kullanmadım ama yeğenim Monster ile hoş olmayan bir tecrübe yaşadı. Son tahlilde Asus ya da Acer üzmez diye düşünüyorum. (MSI ve Hp hiç kullanmadım)

i5 yahut dengi bir AMD'nin üstüne çıkmanıza gerek yok. Yeni nesil işlemci olursa o seviyeler gayet görür işinizi. 16 ram de işinizi görür ama ddr4 değil ddr5 olsun.
0
dilemma of subscribtionability
(14.10.25)
Casper gömülmüş ama şunu söylemeye geldim. İdeal ekran 16 inç. Casper 16 inç. Diğer markalar 15,4 inç üretiyor. Bu çok küçük. Apple 15 inç üretiyor. Mağazada görünce anlayacaksın söylediğim şeyi. Çok hızlı olsa da örümcek kadar ekrana bakmak istemeyeceksin.
-2
arbre
(14.10.25)
macbook air. öğrenci veya hocaysanız pt
0
gurur
(14.10.25)
Harddisk icin,
okuma hizi yüksek ssd seç
0
designer
(15.10.25)
(13)

Uykumu getirin

gobekliraki
Uyku tutmuyor 3 gündür ya. Zombi gibi oldum. Yarın da iş var, 4 kişi de iş görüşmesine gelecek. Benim acil uyumam lazım. Duş yaptım, melatonin aldım ama fayda etmedi. Kafamın içi lunapark. Nasıl uyuyacağım.
Uyku tutmuyor 3 gündür ya. Zombi gibi oldum. Yarın da iş var, 4 kişi de iş görüşmesine gelecek. Benim acil uyumam lazım. Duş yaptım, melatonin aldım ama fayda etmedi. Kafamın içi lunapark. Nasıl uyuyacağım.
-2
gobekliraki
(13.10.25)
aşina olduğunuz bir sesli kitap açıp telefonu 1 saat sonra kapatmaya ayarlayın. (vlc player'da var mesela uyku modu) ışığı kapatıp kafayı yastığa koyun. kitabı dinleyin. muhtemelen 1 saat dayanmazsınız.
0
dilemma of subscribtionability
(13.10.25)
1 kadeh fiski
0
ditu
(13.10.25)
Derin uyku uyuyormuş numarası yapın.

Küçük kardeşimle aramız 14 yaş, onu uyutmak için ninniler pışpışlar işe yaramadığında uyumuş taklidi yapıyordum, çoğu zaman derin uyku numarasına geçmeden uyuyordu. Derin uyku numarasına başvurunca da ben uyuyordum 😁😁😁 hayalinde bir bebeği uyutmaya çalıştığını düşünerek böyle bir numara yap, tiyatro çevir kafanda. Beynin gerçekten uykuya geçecektir.
0
muhayyer divan
(13.10.25)
Ya neler neler deniyorum. Sonra uyumaya çalıştığım aklıma geliyor işim tüm doğası kaçıyor başlıyorum yine düşünmeye.
0
🌸gobekliraki
(13.10.25)
yeme-icme olayini 18 de birakırsan,
22 gibi uyursun.
0
designer
(13.10.25)
@designer ne alaka Allah aşkına.
0
🌸gobekliraki
(13.10.25)
sinir sistemindeki kimyasal tepkimeleri

artiran ve azaltan reaksiyonlar var,

yani seni uyanik tutan ve uyutan gibi,

uyuman icin kendine avans ver ,

veri girisini azaltirsan,

ekran koruyucu moduna gecebilirsin.
0
designer
(13.10.25)
Şimdi uyumam lazım. Yani şu sıralar. Sorum buydu.
0
🌸gobekliraki
(13.10.25)
Sıfır uykuyla işe gidiyorum.
0
🌸gobekliraki
(13.10.25)
amzn.eu

Melatoninle birlikte güzel bir uyku çektirir.
-1
auroraaurora
(13.10.25)
@auroraaurora bana melatoninle uyursun diyen arkadaşın aklına uyduğum için 36 saat uyuyamadım, yorgunluktan bayılmak üzereyken bile uykum gelmedi.

kafanıza göre ilaç almayın.
0
duyuruuser
(13.10.25)
benim life hack'imdir bu, yakın zamanda keşfettim. ingilizcemi geliştirmek için sürekli ingilizce podcast dinlediğim bi dönemdeyim. gece yatmadan önce de dur bakayım meditasyonu da ingilizce açayım dedim. guided sleep meditation yazmalısınız. meditasyonu türkçe açınca bi süre sonra beynin içindeki lunapark geri geliyor, yönergelerden kopuluyor çünkü. ama ingilizce açınca "dur lan her dediğini anlayayım, kelime kaçırmayayım" diyorsun anadilin olmadığı için. veee o dikkatle dinleyince meditasyon müthiş çalışıyor, kopmuyorsun bi 5-10 dakikada dalıyorsun.

isim de vereceğim "lauren ostrowski fenton"
0
ofelia
(13.10.25)
çok geç görmüşüm ama bundan sonrası için işe yarar. nefes alırken gözünüzü açın verirken kapatın, alırken açın, verirken kapatın bi süre sonra açamadığınızı ve göz kapaklarınızın ağırlaştığını hissedeceksiniz. tatlı rüyalar :)
+1
matilda
(13.10.25)
(12)

Kediye hayır' i nasıl öğretebilirim? Veya isirmamasini?

icimdekipollyannatinerebasladi
Merhaba, en fazla dört aylık erkek bir bebek. Sürekli ısırıyor ve can yakıyor. Hayır dediğimde anlamıyor. Bu çocuğa hayır' i nasıl öğreteceğim ben? Veya ısırmasini nasıl engellerim?
Merhaba, en fazla dört aylık erkek bir bebek. Sürekli ısırıyor ve can yakıyor. Hayır dediğimde anlamıyor. Bu çocuğa hayır' i nasıl öğreteceğim ben? Veya ısırmasini nasıl engellerim?
0
icimdekipollyannatinerebasladi
(12.10.25)
şimdi kedici arkadaşlar gelip psikolojisini bozarsın diyecek belki ama benim önerim şu:

sert bir "pisssst" veya "şşşşşt"

istemediğin şeyi yaptığı anda söyleyeceğin şey bu. sesi aynı zamanda hareketle desteklersen (mesela ısırırken elinle hafifçe iteklemek gibi) daha etkili olur.
0
kibritsuyu
(13.10.25)
Dediklerinizi uyguluyorum ama değişen bir şey olmuyor. Daha çok hırslanıp daha çok ısırıyor bu sefer. Sırtını okşamaya basladigim an çoğu kez anında ısırmaya başlıyor. Alıyorum uzağa koyuyorum veya yere bırakıyorum üzerime atlayıp yüzümü ısırıyor, elimle güreşip parmaklarımi veya elimi ısırıyor sert bir şekilde. Aşırı inatçı ve hırslı intikamını almadan rahat etmiyor.
0
🌸icimdekipollyannatinerebasladi
(13.10.25)
Su püskürt üstüne fıs fıs olanlardan. Laftan anlamaz.
0
gobekliraki
(13.10.25)
Bebeklik çocukluk döneminde, ergenliği geçinceye kadar yapar bunları haberin olsun, 1 yaş bittiğinde sakinleşecektir. Bence o zaman öğretsen daha iyi ama sen bilirsin. Şahsen sesimi sertleştirip biraz yükselterek ve aynı anda kaşlarımı çatarak (çünkü onlarla hep gülümseyerek konuşurum) "hayır" diye ünlerim. Bazen kavga ettiklerinde o ses yükseltme epey etkili oluyor. Su püskürtme işini çok çaresiz kalırsanız yap derim. Son çare olsun ki daha da çaresiz kalma.
0
muhayyer divan
(13.10.25)
olumsuz birsey yaptiginda,
hayır de,
ve parmağının ucu ile burnuna dokun,

Ama bunu hemen yap,
olay ile
verdigin tepki arasında
Belli bir süre geçmesin.
0
designer
(13.10.25)
Hayır diye söylüyorum. Yüksek seslede söylüyorum ama burnuna dokunmuyorum. Deneyeceğim.
Onu burnundan öpüyorum. Umarım farkı ayırt edebilir 😊
0
🌸icimdekipollyannatinerebasladi
(13.10.25)
dişleri kaşınıyor, bir kaç aya geçer.
0
mesuta
(13.10.25)
veteriner siz de onu ısırın demişti. şaka değil. kardeşleriyle oynarken karşılık aldığı için ısırmanın can yakıcı olduğunu anlıyolar ama erkenden sahiplendirilince bunu anlamıyolar. o yüzden o sizi ısırınca siz de onun kulağını vs ısırın demişti. ha bizim kedi 5 yaşını geçti hala saldırıyor, ısırıyor.
+1
elorelia
(13.10.25)
açılın 6 yıllık kedi annesi geldi. su fışkırtın her ısırdığında ama her ısırdığında. bir kere bile atlarsanız arasındaki bağlantıyı anlayamaz. yanınızda hep su dolu bir sprey şişesi olsun. bi süre sonra ısırsam su gelecek diye ısırmamaya başlayacak.
0
matilda
(13.10.25)
diş kaşınması falan değil. ele tetiklenmiş oyuncak sanıyor eli hızlı çekmeyin, ısırınca burnuna vurun, su fışkırtın, anlamasını fiziksel sağlayın. ben yapmadım büyüdü şuan heryerimiz derin çizikler içinde. el ile oynatmayın sadece sopa ile oynatın. ele odaklanırsa oyunu bırakın.
0
eja
(13.10.25)
ben elimi ısırdığında hemen elimi saklıyoum. şşt diye kızıyorum. benim elime pek bulaşmıyo bu aralar. veteriner bize "ısırdığında hafifçe burnuna vurun" demişti de bizimki dayak arsızı olmuştu pek işe yaramamıştı küçükken. şu anda canı oyun istiyosa direkt gelip kaldırmak uyandrmak için falan ısırmaya başlıyo. eğitilmez bi kedi.
0
Sadece soruyorum
(13.10.25)
öğretemezsiniz.
0
gurur
(13.10.25)
(9)

Özel plaka

kararsızataletfilozofu
Yani istediğim harflerin olmasını istedim yeni araba alırken, bağış adı altında 50 bin tl para istiyorlar yoksa sırada ne plaka varsa o veriliyor.Ücret çok geldi başka yolu yok mu ücreti indirirler mi ?
Yani istediğim harflerin olmasını istedim yeni araba alırken, bağış adı altında 50 bin tl para istiyorlar yoksa sırada ne plaka varsa o veriliyor.
Ücret çok geldi başka yolu yok mu ücreti indirirler mi ?
0
kararsızataletfilozofu
(12.10.25)
güldürdün.. : )
-5
designer
(12.10.25)
İlk defa araba alıyorum ilk defa plaka alıcaktım olayı bilmiyorum bu işler hep böyle mi ? Gülünecek ne var hocam anlamadım
0
🌸kararsızataletfilozofu
(12.10.25)
Öyle öyle. Ama bence de yüksek istenmiş. Pazarlık yap.
+1
gobekliraki
(12.10.25)
arabanız hayırlı olsun, güle güle kullanın. arabayı alırken showroom'da size anahtarı takdim eden kişi o anahtarı uzun süre vermeyecek, para isteyecek, benzin alırken sizden para isteyecekler. bunlara da hazırlıklı olsun. bu arada 50 bana çok gelmedi.
+2
co2s2
(12.10.25)
plakanın güzelliğine göre fiyat artıyor. ece, cem, efe, bjk falan almak isterseniz bir araba paraı da oraya verebilirsiniz.

kelime oluşturacak gibiyse fiyat biraz düşüyor.

hiçbir anlam ifade etmeyen, sıradan denk gelse verilecek harfleri, sırf sizin isminizin kısaltması diye seçerseniz yine para isterler, en düşük tarife bu. 2023 yılında KC için 10.000 lira verdi arkadaşım. ben 2001 yılında BG için 100 milyon vermiştim (araba 10 milyardı). o yüzden sıradan harfler için arabanın değerinin %1'i verilebilir diye bir hesap yaptım kafamda.
+1
kibritsuyu
(12.10.25)
Geçen yol Ağustos'ta, Eskişehir'de pek orijinalliği olmayan bir plaka için 12.000 (en düşük sağış miktarı) istemişlerdi.
+1
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(12.10.25)
şehre plakaya göre fiyatlar çok değişken. pazarlık yapılabilir ama zor.

tanıdık olursa bedavaya bile alabilirsiniz.
+1
jelly bear
(12.10.25)
Keyfekeder isteniyor biraz brb plaka istersen 10000 iken ece plaka 200000 olabilir
+1
basond
(12.10.25)
Eskiden şöyle bir şey vardı muhtemelen devam ediyordur. Ben mesleğimi belirten bir plaka almak istemiştim bayağı pahalı demişlerdi o zaman seçmek istiyorum falan gibi bir şey söyledim. Bana bir tane eski eski püskü defter getirdiler. Oradaki plakalar boşmuş. Üşenmedim tek tek okudum bir de baktım ki soyadım Çuhadaroğlu. C U H olan bir plaka var. Hem de bedava. Gittim onu aldım. Hatchback Ford Focustu.
+2
ground
(12.10.25)
(14)

Manuel vites direksiyon sınavını kaç denemede geçtiniz?

runaway
ve genel olarak değerlendirme katı mıydı?
ve genel olarak değerlendirme katı mıydı?
0
runaway
(11.10.25)
20 sene önce pek bir zorlugu yoktu.
0
designer
(11.10.25)
Ben Avusturya'da 3. hakkimda gectim ama sorun vites degildi.
Ilk sinavda kavsaga girerken hizliydim ve kavsaktaki kisiyi pek beklemedim. Tehlike yaratmadiysa da geriye dönüp bakinca orada beklemem gerekirdi. Bir de bir kere park eden araclara fazla yakin gecmisim, aynalar ucacakti az daha, demisti sinavi yapan adam. Ilk sinavdan bu iki sebeple kaldim.
Ikinci sinavda kavsaktan ciktiktan sonra sinyalimi kapatmayi unutup 150 metre kadar sinyal acik gitmisim. Bu sebeple kaldim.
Ücüncü de aldim.
Manuel olmasinin ekstra bir zorlugu sadece kalkislarda oluyordu, onu da dur-kalk yaparak baya calismistim.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(11.10.25)
Çok oldu pek zorlamadılar 20 sene önceden bahsediyorum
0
basond
(11.10.25)
Benim de 20+ sene önce. O zamanlar çok rahattı. 2 ileri 1 geri bitti gitti.
0
gobekliraki
(11.10.25)
5 sene önce ilk denemede. Gelen ekip rahattı ben de bir hata yapmadım soft sürdüm.

Aynı yıllarda eşim kardeşim ve iki tane arkadaşım da tekte geçti.
0
biravekahve
(11.10.25)
2015 ya da 2016'da girmistim, hic soforlugum de yok ama ilk seferde gectim. ben de anlamadim nasil oldu. yanimdaki 3 arkadasin hepsi kaldi, sevinememistim bile.
0
supergirl
(11.10.25)
16 sene önce tek seferde aldım. beni yanıltmaya bile çalıştılar lafa tuttular falan ama yutmadım :D

ancak aldığım sene paralel park vs. yoktu dur kalk vs. en azından bizim sınavda olmadı park meselesi.
0
orta buyuklukte bir ulkenin krali
(11.10.25)
2019 tek seferde. 10 yasimdan beri manuele hakimdim ve cok hevesliydim, hata yapmadim
0
ala09
(11.10.25)
manuelde tek korkulacak şey yokuşlar, ki artık sürüş kurslarında yeni arabalar vardır yani yokuş desteği vardır (ayağını frenden çeksen bile 2sn daha tutmaya devam ediyor, kaymıyor)

O yüzden korkma. Ama tabii otomatikte atıyorum x saat kurs alman gerekiyorsa, manuel olunca 2x ders alman gerekebilir genel adaptasyon için.

Millet hep parktan kalıyor anladığım kadarıyla, onu aşırı zorluyorlarmış. Onun da manuelle otomatikle ilgisi yok.
0
nhk ni youkosu
(11.10.25)
2 sene önce tek attım.
0
guitarissimo
(11.10.25)
Tek seferde.
0
gabe h coud
(11.10.25)
2019'da tek seferde geçtim. Hayatımda ilk defa arabayı sürücü kursunda kullanmıştım.
0
Cesario
(11.10.25)
2013 yilinda tek seferde gectim ben de. Tek hatirladigim fazlasiyla yokus bi yolda kalkis yaptirilmisti ve yol, zor bi yoldu. Degerlendirmede sohbet muhabbet edip dikkat dagitmaya calisiyorlardi. Bana, babam cok iyi ogretti manueli onun sayesinde gectim diyebilirim. Su an yeni sinav sistemi, bence biraz daha zor.
0
sey mi dostum
(11.10.25)
2015 yilinda İstanbul’da tek seferde gectim ama normalde iyi yapabildiğim halde sinavda nerdeyse kaliyordum. 2022 yilinda Hollanda’da sifirdan aldim ehliyeti, tek seferde gectim pratik sinavini ama riske girmedim epey ders aldim. Manuele yeni alışıyordum burda daha.
0
mbond
(11.10.25)
(4)

Kedi cimi mı? Malt mı?

icimdekipollyannatinerebasladi
Herkese merhaba, Sokakta hasta olarak bulup iki aydır baktigim yaklaşık doksan veya yüz günlük yavru bir kedi var evimde. Geçenlerde ilk kez yediği yaş mamayı kusmus. Bu kediye kedi cimi mı almalıyım? Malt mı? Hangisi daha fazla ise yarar ve farkları nedir? Malt iyiyse eğer marka önerir misiniz bir
Herkese merhaba,

Sokakta hasta olarak bulup iki aydır baktigim yaklaşık doksan veya yüz günlük yavru bir kedi var evimde. Geçenlerde ilk kez yediği yaş mamayı kusmus.

Bu kediye kedi cimi mı almalıyım? Malt mı? Hangisi daha fazla ise yarar ve farkları nedir? Malt iyiyse eğer marka önerir misiniz bir de bu maltlar nasıl kullanılıyor?
Daha önce hiç kedi bakmisligim yok. Her türlü tavsiyeye açığım.

Tesekkurler
0
icimdekipollyannatinerebasladi
(11.10.25)
kedi çimi, yaladığı tüyleri daha rahat kussun diye, malt ise kusmadan dışkı yoluyla atsın diye.

ben maltı 3-5 günde bir 2 cm kadar parmağımın ucuna sıkıp yediriyorum.
+2
kibritsuyu
(11.10.25)
www.amazon.com.tr

hep bundan alıyorum malt olarak. 3 günde 1 parmağımın ilk boğumuna kadar veriyorum ben de.
+1
art cat chocolate
(11.10.25)
Aşilarini tamamlatmali ve enfeksiyonu olmadigina emin olmalisin,
ayrica Kuru mama daha besleyici degilmiydi..
0
designer
(11.10.25)
Ameliyat olma durumu var veterinerimiz kilo alması gerektiğini söyledi ve tavukla besliyoruz. Yanında kuru maması var ama alışmadı arada gidip bir iki tane yiyor.

Sık sık olmasada arada yaş mama ve ödül mamaları veriyorum.
0
🌸icimdekipollyannatinerebasladi
(12.10.25)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.