3 aya kadar veraset ve intikal vergisi işlerini halletmeniz lazım. mirasla ilgili bir süre sınırı var mı bilmiyorum, aklıma da gelmedi ama en kısa sürede halledin, gerçekten uğraştırıyor o işler.

3 ayda vergi işini halledin. diğer mesele için süre yok galiba. 3 senedir bekliyoruz biz öyle.

@sutlu nescafe vergi isi dediginiz evle iligli olan mi?

veraset ve intikal vergisi. evin vergi borcu varsa onu da ödettiriyorlardır sanırım.

veraset ilamı çıkarmanız gerekiyor. varisler ve hisseleri belirleniyor. yanlış hatırlamıyorsam 1 aydı başvuru süresi.

vergi terekeyle ilgili.

Veraset ve4gisiyle iligli birsey yapti dayibey, kira beyannamesi muabbetleri dondu 3umuzun ismi yazildi falan ama tam bilmiyorum. Evin borcu yoktur kiraci cikicak zaten mayista.

3 ay içinde veraset ilâmı ile vergi dairesine gideceksiniz ve işlemleri halledeceksiniz. size beyanname verecekler onu dolduracaksınız, bir takım da evraklar istiyorlar, evin bağlı bulunduğu belediyeden rayicini gösteren kağıt vb. Evi üzerinize almanız Şart değil, biz almadık çünkü yüklü bir tapu masrafı çıkıyor. Ilerde sayacağınız zaman üzerinize alırsınız.

o gün başınıza gelen komik/ilginç bir şeyden konu açabilirsiniz. aynı okuldaysanız ya da iş yerindeyseniz konu çok olur zaten. ne bileyim o izlediğiniz bir dizi, film her şey konuşmanın akışını sağlar. yeter ki kasmayın.

dedikodu yapın, tüm sapiens cinsleri dedikodu sayesinde gruplaşma ve yakınlaşma kurmuştır.

kıza bomba bir dedikodu ver, bak bakalım nasıl konu konuyu açıyor :D

bir kızla diyaloğun, soru ve cevap şeklindeyse sadece o işten bir şey olmaz. ilgisi olsa o da bir şeyler sorar, merak eder.

kes gitsin muhabbeti.

Kiz istese zaten uzatir muhabbeti,uzatmak istemiyorsa zorla guzellik olmaz .

Kız istese :) zaten amacında bu :) duygusal olarak tetiklemen lazım, sevdiği kızdığı birsey olur onu mutlu olduğu yere götürecek şeyler olur. Gezi tatil aile hayvanlar, nasıl görünmeye çalışıyor nasıl bir imaj çiziyor. Gözlem yapıp nokta atısı yapman lazım.

şimdi size aslında en ufak bir bilgi içermeyen ancak şu duruma cuk oturan bir cümle yazacağım:

konuşmak isteyen konuşur; konuşmak istemeyen susar.

özetle:

geçmiş olsun.

Konuşma kendiliğinden akmıyorsa işin olacağı yoktur.

qbittorrent

utorrent 2.2.1
son versiyonda bitcoin miner falan var deniyordu. ondan da ekstra yavaşlıyor olabilir.

utorrent'te reklamlar kapatılabiliyor.

Utorrent ayarları diye aratın googleda bulursunuz reklamları kapatmayı.

transmission +1

utorrent 2.2.1
yıllardır kullanıyorum.

utorrentin 2.2.1 sürümünde açık var bilgisayarınıza erişebiliyorlar..

utorrentin reklamlari suresiz kapanmiyor. her yeniden baslatista reklamlar geri geliyor.

hayır, 3.4.6 sürümünü kullanıyorum. kapattıktan sonra bir daha açılmadı.

tixati kullanın bir. hem reklam olaysız hem de az ram.

Cinsiyetini anlamadim ama oyle bir sey yok. Egitimli kesim (gercek egitim, her diplomali degil) zaten bilincli oldugu icin ilk uzun iliskisinde evlilige dalmiyor. Sen de onlardansan hoc de gec degil. Ama cahil biriysen ve kendin gibi biriyle evleneceksen gec kalmis olabilirsin. Cahiller kendilerini tanimadan aski bilmeden ergenlik duygularini mantikli saniyor. Ortaya carpik aileler, tuhaf cocuklar cikiyor.

@Traveller hocam o konuda haklısın da gençlik de yok olup gidiyor, eski heyecan kalmıyor. 30 yaşından sonra herhalde bir ilişki için çok da istekli hissetmem gibime geliyor. :D

edit: hocam dedim cinsiyet belli oldu herhalde :D

Ben de kimi sevsem ya parmaginds yuzuk ya da bilmediğim sevgilisi çıkıyor,:(

K,24 .

kadınsan kalmış olabiliten fazla.

@Alt4y yok değilim. hocam diyen kadın mı olur ya? :D

29 k, 2 ay sonra 30 yasinda olacagim. 1 yillik iliski. Erkek arkadasim da ayni yasta, hatta aramizda 1 gun var.

aynı dertten müzdaribim ama evde kalmaktan çok hayatımı yaşıyorum diyebilirim.

sevme - sevilme duygularını tekrar hissedip ciddi bir ilişkiye başlayabileceğimi sanmıyorum.

bu yaştan sonra da aklı başında insan bulmak zorlaştığı için, bu hayatlık bana geçmiş olsun, bir daha ki sefere.

Şurada benim cevabımı bul oku. Tüm dertlerin geçecek.

www.eksiduyuru.com

iliski olan insanlar yurutebiliyor mu ? bir de buna bak. herkesin yuzugu bilmem nesi var diye karalari baglama. bak millet buraya gelip neler anlatiyor. bilmiyorum okudun mu?

yok iste kocasi mac izledikten sonra ortaligi kirip dokmus, falan sonra milletten akil istiyor. akil verilince de tersliyorlar falan. yani olay istikrar ve mantikta. bir kez daha soyluyorum, iliski yasamayi bilmiyor insanimiz.

28 E
Bekarim, mutluyum:)

Erkek evde kalmaz, yaşı da geçmez. Ben hiç duymadım bi erkek hakkında "evde kalmış" dendiğini.

İyi güzel kızlardan yaşıtın olanlara bakıyorsun herhalde. Onlar kapıldı evet. Ama yaşı küçüklerden güzel olup da henüz kapılmamış olan çok. Kadın olsaydın işin çok zordu.

29 k

Bekarim, evliliğe sıcak bakıyorum ama olmazsa da çok uzulmem herhalde. Ya da üzülürüm, bilemedim şimdi.

Bu yaştan sonra evlenmemek değil de çevredeki evlenmemiş arkadaşlarla yalnızca evlilik muhabbeti yapmak biraz can sıkıcı oluyor. "Kaç yaşına geldik, düzenli bi ilişkimiz bile yok. Bizden geçti. Zamanında aklımızı kullanacaktik. Artık aşık da olamayız. Eskisi gibi heyecalanamayiz da. Ne zaman çocuğum olacak benim? Kırk yaşında mi? Doğru söyle, ben hafif bi kadın miyim? Erkekler o yüzden mi evlenecek kadın gözüyle bakmiyor bana?" vs vs. Tam bende de karamsar bir hava oluşuyor, sonra yanımıza evli biri gelip "Bütün erkekler öküz" vs diyince amaaaan diyorum.

Fakat yalnızlık kötü. Rüyalarda yüzük, gelinlik görme klişeleri insanın asabini bozuyor. Yani evlenmek bi gelişim ödevi, olmazsa olmaz bir şey mi yoksa tercih mi bilemiyorum.

geç değil; 32'ye kadar yolu var. ben çocuk 20 yaşına geldiğinde elim ayağım tutar olsun diye düşündüğümden 32 diyorum ama kendini dinamik hissettigin sürece daha ileriye de gotürülebilir.

okul biter bitmez evlenip 1 sene sonra bosanan onlarca çift var. boşver geç olsun güç olmasın.

37 k

evlilik fikri ctrl+shift+del

21 yaşında evlenip elinde bebeyle gezsen daha mı iyiydi? kendimi öyle göremiyorum ya korkunç. çok klişe olacak ama yaşla alakası yok, kafa yapın oturacak evlilik için.

Evet, evde kaldın :)

türkiye'de ortalama evlilik yaşı erkekler için 27.
28 olunca evde kalmış sayılırsın belki

24/e.

ben 27-30 yaş aralığında insanın kariyerine odaklanması gerektiğini düşünüyorum. işe vermeli insan kendini.

bir atansam 5-10 sene evlilik falan düşünmem anasını satiyim.

27,e.

tam bir hafta once bu soruyu sorsaydin muhtemelen evet derdim. umut yok derdim. cevabi da bilmiyorum derdim. ama paris'e gittim ve yeni dondum. ve yalnizdim, kafa dinlemeye. az once de sozlukte paris denince akla gelenler basligini okuyup kendi kendime egleniyordum.

ozetle evde kalmak diye bir sey yok dostum. kendine bir haftalik avrupa tatili ismarla. ne demek istedigimi anlayacaksin. anladigin sehirde bana kart at hatta. ciddiyim.

eğer üniversiteyi hakkıyla okumuş biriysen ve hayatını hep bir şeyler yapmaya adamışsan evde kalmamışsın. kendini karıya kıza adayıp da kişisel olarak hiçbir gelişim göstermeseydin evde kalmış olabilirdin.

35 e, ben evde kaldım, sana daha vakit var, raat ol, 33 den önce evde kalmış sayılmıyon.

Kadınım, 32 yaşında evlendim. Süper oldu bence...

beyaz

Beyaz.

çörekotu derler siyah susama :)
fazla kavrulmuşsa susamlı iyidir.

beyazda fotoğraftaki beyazsa alma. o ne öyle minnacık?

beyaz.

corek otu candir.

beyaz.

oha tabii ki beyaz susamlı.

beyaz

beyaz susamliyi seviyorum ben, corek otlu ikinci sirada

beyaz susamlı midemi kötü yapıyo, siyahı seviyorum ben

tabi tabi evlendirin hemen

Evlenince kızlık soyadı Nasıl değişiyor

sanırım size başka şans bırakmamışlar. düğün hayırlı olsun şimdiden. yıldırım nikahı alalım bi tane.

@Frederick Co

Evlendiği kişinin soy adını almayacak mı? Yanlış mı biliyoruz yıllardır ?

@wolfware kızlık soyadı ne demek bir daha düşün

ya kızlık soyadı evlenince havaya uçmuyor diyolar @wolfware

dayından bakarlar mesela.

E tabi uçmuyor da normalde de çok kassanız bir insanın dayısından evlenmemiş teyzesinden bir şekilde anasının kızlık soy adını öğrenirsiniz. Ama eskiden elimizde kimsenin tcsi ve diğer bilgileri olmuyordu. Şuan herkeste var. Durum daha tehlikeli. Tabi ki annemi evlendirme olayı işin esprisiydi ama düşününce ne kadar açıkta olduğumuzu görüyorum anlatmak istediğim buydu.

bu olaydan sonra bankaların, kurum ve kuruluşların anne kızlık soyadından daha fazla bilgi isteyeceğini düşünüyorum. enpara müşteri hizmetleri örneğin encard şifresini istiyor. çok telaşlanmayın.

çözüm geliştirilir merak etmeyin. conrad moricand + 1

zaten bu kızlık soyadı muhabbetinin 10 yıl sonra geçerli bir şey olacağını düşünmüyorum. çift soyadı olayı var artık. evli kadınlar, sao paulo'nun sol beki gibi isimler taşıyor.

yavaş yavaş farklı güvenlik önlemleri çıkartılır.

telefon hattı alırken bile birçok bilgi sorulmalı. hatta bana kalırsa acilen parmak izi sistemi getirilmeli.

neredeyse her şey parmak iziyle yapılmalı.

haberlere göre bu bilgilerle telefon hattı almaktan tutun, altınızdaki evi, arabayı dahi ele geçirebiliyorlarmış.

dediğim gibi her şey parmak iziyle yapılmalı. öyle ki birisi kimliğinizi bulduğunda dahi hiçbir şey yapamamalı.

benziyor evet. aman yahu iki şarkı da birbirinden berbat. benzeseler ne olacak.

yani bir küçük benzerlik var evet.
bu vesileyle var ya'nın klibini izledim ve bu durumdan hiç memnun değilim.

Biraz benziyor, evet. Aynısı değil bence ama.

evet benziyor. böyle benzerlikler başka şarkılarda da var.
ilk saniyeler
www.youtube.com

www.youtube.com

Degil bence.

Arkadas grubunla da gidersin.

Liseyse degil bence.

yoo ne alaka? çok da özel bir etkinlik değil maksat eğlenmek. damlı gidilmiş damsız gidilmiş ne fark eder bu kadar kasmaya gerek yok. gecenin başında herkesin elit tavırları gecenin sonunda kendini bambaşka bişeye bırakacak zaten ajshjahsaj

iyi de mezuniyet kutluyon düğüne gitmiyon. balo başlı başına saçma bana göre o ayrı. gecenın sonunda herkes çifte telli oynıcak zaten.

koy götüne filmlerden dizilerden etkilenmeyin bu kadar. zaten o gün görüştüğün tiplerin %90nı bi daha görmeyeceksin. raad ol git eğlen

Aksine eşli gitmek daha mantıksız. Sen mezun oluyorsun, senin eğlencen. Gösteriş yeri değil ki orası, daha sonra yanında götürdüğün kişiden ayrıldığında o mezuniyeti bile hatırlamak istemiyorsun fotoğraflara da bakamıyorsun. Halbuki hatırlanıp ne içmiştik ya diye gülünesi bir gün oluyor.

Cv'mi yazayım.
2004 bir tıp fakültesinin balosu
2005 arkeoloji balosu
2006 diş hekimliği balosu
2007 baloya neyin gitmedim
2008 sosyoloji
2009 japon dili
2010 evdeydim
2011 deli gibi çalışıyordum
2012 tıp balosu
....

nerede balo var beni dam olarak davet ettiler.her seferinde bunun saçma olduğunu söyledim, gidip herkesle goygoy yapıp gecenin sonunda sarhoş taşıdım.
Eşsiz gidilir miydi? Evet herkes eşsiz gelse gene de acayip bir şey olmazdı gayet normal olurdu. Eşli gelenler de aslında bunun dönemdaşlarıyla beraber mezuniyetlerini kutlamak için yaptıkları bir şey olduğunu unutup sevgililerine bak buradan mezun oldum şunu da tanırdım şununla bozuştum, şu kız mal, şu çocuk yakışıklı mal vb diyor.

Damlı da gidilir damsız da ben olsam yanımda kimse olmadan giderim.

Arkadaş grubumla gidicem ben de bu sene. Benim zaten damım yok ama kızlar da sevgililerini getirmeyecek. Beraber mezun oluyoruz sevgililerin ne işi varmış.

kendi kendine çalışıp mezun oldun kendini kutlamaya gidiyosun başkasına gerek yok bence. bölümden falan sevgilin varsa olur da okul dışından birini mezuniyete götürmek pek de gerekli bir şey değil.

bana kalırsa mezuniyet balosunun kendisi çok saçma. hiç gitme.

bence kesinlikle eşle gidilmesi gerektiğini düşünmek mantıksız. biz kalabalık bir arkadaş grubu ile gitmiştik ve hayvan gibi de eğlendik.

Ben konuşurum karşı taraf da konuşursa, farketmez benim için. Tabii severek ayrılınmadığını, aldatma vs. olmadığını varsayıyorum.

ben de değilim. ayrıldığımıza göre kavga etmişizdir kavga ettiğim bir insanla da daha görüşmem. zaten güzel gitse ayrılmayız.

hayır istemem. ileride bir ilişkim olursa erkek arkadaşımın da eski sevgililerinden biriyle hala konuşuyor olmasını istemem. bunlar hep karşılıklı.

tam olarak arkadaş kalınacak sevgiliyim. ayrıldığım kimseyle kavga gürültü ayrılmadım, zaten kavga gürültü yaşayacağım bir insanla sevgili olmam.

yalnız arkadaş olmaktan kastım ortak bir çevremiz varsa, sorunsuz bir şekilde aktivitelere katılabilmek "aa naber, nasıl gidiyor" muhabbeti yapabilmek ve yardım edebileceğim bir konuda çekinmeden arayabilecekleri bir insan olmak. yoksa zaman ayarlayıp konuşmak şeklinde değil.

herhangi bir sevgilimin bu seviyede olduğu bir eski sevgilisi olmasını da önemsemem bu arada.

Öyleyim de uygulayamadım, eski sevgilim değilmiş.*

konuşmasına konuşurum da gerek yok bence. arkadaş olamayacaksan hayatında boşuna bi yer kaplar.

ben hiç kavgalı ayrılmadım o duruma geleceğim biriyle sevgili olmamaya çalışırım zaten o yüzden iyi hatırlarım bep, denk gelirsek selamlaşırız falan ama o kadar arkadaşlığa gerek yok.

değilim. benimle olmuş bir insanın benden sonra başkasıylayken hayatında olma fikrini kabul edemem.

ben eski sevgililerimin tamamıyla dostça ayrıldım, hepsiyle düzenli konuşmasam da konuştuklarım da var. ama hepsiyle en azından bir yerde karşılaşsam hiç olmazsa merhabalaşıp hal hatır soracak durumdayız.

evet. kalmışlığım da var. 3-4 yıldır sorunsuz arkadaşız.

değilim. hayatımda eski sevgiliyi arkadaş olarak tutmak istemem çünkü. ileride karşıma çıkacak birinin de eski sevgilisiyle görüşüyor olmasını istemem. bittiyse bitmiştir. eski sevgilimi geri aradığım dahi olmadı.
arkadaş kalmakla, bir gün karşılaşılırsa insanca iki kelam konuşmak karıştırılmamalı yalnız.
bence katı değilsin ya. bazı şeyler sınırı çizili, net olmalı.

bu durum yaşanan ilişkiye bağlı. misal ben kendini insanlara körü körüne kaptıran, karşısındaki kişiyi sonsuz kaale alan biri değilim. hal böyle olunca ilişkilerim genelde takılma boyutunda kalıyor ve ayrılınca da pek bir hasara uğramıyorum. hayatımda pek bir değişiklik olmuyor yani. bu yüzden eski sevgililerim ile arkadaş kalma konusunda sıkıntı yaşamıyorum. lakin gel gör ki bunu tercih etmiyorum. o kişi arkadaşım olmasa da olur yani.

Kimseyle kavgalı, gürültülü ayrılmadım hiç ama eski sevgili ile görüşme isteği de hissetmedim. Yine de başı sıkışsa, gidecek kimsesi olmasa kapım açık olur. Karşı komşuya ya da serviş şoförüne hissettiklerimden farklı bir şey hissetmeyeceğimi biliyorum. Öyle kanka kanka vakit geçiresim yok, buluşup görüşmem de ama denk gelsek hatrını sorarım ya da 'Bir derdim var' dese dinlerim. Çevremde arkadaş olduklarını gördüğüm birkaç kişi de oldu. İstediğim veya ihtiyacını duyduğum bir şey değil, 'asla olamaz' diyeceğim bir şey de değil; sadece bana denk gelmedi.

ben seninle aynı şekilde düşünüyorum. hiç inandırıcı gelmiyor bana ayrılıp arkadaş kalmalar. bittiyse bitmiştir.

Sanmıyorum kalabileceğimi.

Çünkü arkadaşlığın yetmeyeceğini düşünüp bir adım öteye taşımışsın ilişkiyi. Bitince level düşmez ki :) direk game over.

gerekli birşey değil, bir sonraki ilişkide problem yaratacaktır ister istemez

bi kere denedim, benim dışımdaki birtakım sebeplerden dolayı bir yılı geçmedi. ama şimdi kesin olamam da demeyeyim, belli olmaz. ama dengesiz, nevrotik bi tipim. zor yani.

no

değilim.

genelde buradan bulunuyor.

mesela; iş temposu olmasına rağmen arkadaşların arkadaşlarıyla bir yerlerde tanışılıyor.

sana daha uygun gibi bu.

ne bileyim mesela yakın bir kız arkadaşla geçen gün buluştuğumuzda yanında iş yerinden 3-4 kız getirmişti. tam senlikmiş aslında :))

yok mu buna benzer şeyler?

Sana kimse yazmıyor demek ki. Daha tarz olmaya çalış. Kursa falan yazıl.

Bulamıyoruz. Tek bi yakışıklı ortamdaki bütün dişileri s*k*yor çünkü ölücü, kezbanlarda buna fuck bodylik diyor, çünkü alayı ruhospu. Bunlardan arta kalanlar da kum gibi. Avucuna alsan parmak arasından süzülür akar gider. Kaba koysan zamanı göstermekten başka işe yaramaz. Rüzgarda savrulur gider, göze kaçar.

bulma abicim boşver. olursa olur zaten, yani kader faktörü burada devreye giriyor. olursa olur derken, biriyle olacaksan, illa bir şekilde tanışırsın.

eklemek istediğim şeyler var: kaç yıldır sevgilin yok? ona göre biriyle tanışsan bile alışkanlıklardan ötürü her şeyi berbat edebilirsin. mesela aşağı yukarı 2 sene olacak, hayatımda biri yok. onu bırak karşı cinsle kahve içmeye bile çıkmadım. birinden hoşlansam, saçını çekerek belli etme yoluna gidebilirim, o derece uzak kaldım konulara.

bu hususa dikkat.

Çok kötü durumdaysan tinder tarzi uygulama yükle telefonuna. Sevgili olamasaniz da saykilin kırılır.

@kupigometa Yok kızlı erkekli grubumuz çok belli. Gelen giden olmaz oraya. Kızların da hepsinin sevgilisi var.

Diğer arkadaşlar benden sap desem yeridir.

@dissendium, doğrudur. Ama ben yazmasından ziyade etrafımda olmamasından söz ediyorum. Kurs falan da maalesef zamanım yok. Haftada 6, bazen 7 gün çalışıyorum.

@damdanakan, Tinder'da hiçbir şey yok ki. Uygulama var da ayda bir eşleşme falan gelirse iyidir.

@dead and broken, olay bulup bulmamak değil. Tabii normalde olursa olur da, en yaşıma yakın insan benden 5 yaş büyük olunca ve tanışabilecek ortam olmayınca insan hiç bulamayacağını düşünüyor. notuna istinaden de, uzun vadeli hiçbir zaman olmadı zaten. Maksimum 2 ay falan. Son 2 seneyi göz önüne alırsak 2 kere oldu o da.

tinder okcupid vs hikaye. İnternetten ya facebook'ta ilgi alanına göre olan gruplardan ya ekşiduyurudan falan bulursun belki. (ki buradan nasıl o kadar ilerletiyorlar aklım almıyor)

tinder'da seçilecek olsan zaten şu an da kızlar sana yazıyor olurdu. Bir arkadaşım geçen gösterdi, kız instagramda görüp facebooktan eklemiş, muhabbet etmişler. Kız buluşmak istiyor arkadaşım kaçmış resmen. Kadınların abazanları da var ve öyle çirkin bilmemne de değiller, ama şu ana kadar sana gelmedilerse ya fark edilirliğin düşük, yakışıklı değilsin vs vs.

saykılı, arkadaslarının arkadaşları ya da kurs-etkinlik yöntemiyle kırarsın belki. Henüz ben de kıramadım.

çekiyorum mersoyu önlerine mekana götürüyorum bi şişe jack açtırıyorum oradan da rezidansa geçiyoruz benim. genelde tek gecelik oluyor bazen de birkaç haftalık.

Beterin beteri var diyerek arttırıyorum,

Sabahtan akşama 10 kişilik ofiste çalışmak vs. 23 Erkekle ticari gemide 6 ay kontrat

6 ay kontratın %88,12sinde karaya ayak basamamak
6 ay kontratın geri dönüşünde kimsenin beklememesi
6 ay kontratın geri dönüşünde normal arkadaşın bile kalmaması
6 ay kontratın geri dönüşünde herşeyin değişmesi
6 ay kontratın geri dönüşünde eski sevgilinin evlendiğini öğrenmek vs. vs. daha da arttırabilirim ama parmaklarım ağrıdı yazmaktan :)

@rodriguez2 Katılıyorum. Eşek gibi vücut çalışmam gerek bi ihtimal o noktaya gelebilmem için. Ona da değmez.

Aktivite gruplarına takıl.

@arnold, zaman yok zaman :(. 7. gün bile çalıştığım oluyor.

ben sevgilimle bi clubda tanışmıştım. hayatta "sevgili" bulunacak bir yer değildi, daha çok "et pazarı" bir ortam vardı ama olunca oluyor. cuma/cumartesi ufak konserler falan oluyor taksim'de, öyle ortamlarda kafa dengi insanlar bulunabilir. tabii nasıl biri arandığına da bağlı.

O zaman online dating.

gönderdim.

"koş oğlum amcanı çağır acele gelsin" der gibi :)

Battı balık yan goes diye bir daha yapardım :))

art niyet arardim. Cocuk oyle kolay olmuyor, hamile oldugunu anlayana kadar akli nerdeydi.

Zor bir durum. Direk soyle yapardim demek yalan olur bence.

Doğurmaya karar verilirse cocuk dogunca babalık testi isterdim.

Delicevat +2. Benden olduğunu nereden bileyim? Bendense de yavrum için elimden geleni yapardım.

Arkadaslarimdan cocuk nasil aldirilir ogrenmeye calisirim. Illa dogurucam derse destek vermeyecegimi istemedigimi benden olmadigini filan soylerim. Dogurdu diyelim babalik testi isterim. Cocuk benim degilse ne ala. Eger benimse; once agzima sicar sonra cocugun gelecegi icin somut bir adim atmaya calisirim. Cocuga zulm etmenin alemi yok.

tek gecelik ilişki için konuşmayayım da, hani oluyor ya sevgililer birbiriyle yaşarken hatun hamile kalıyor, o varsayım altında konuşuyorum;

doğuracağım diyorsa, olm ben evlenirdim lan. kimse yazmamış ama ne bileyim, korucuyu, kollayıcı, yeri geldiği zaman avcı ve toplayıcı bir erkeğim ben. çocuğumun anasını yalnız bırakacak değilim.

ben bu durumda olan veya olacak kadinlara hatirlatmak istedim bu duyuru araciligiyla, baba olmayi istemeyen erkege en kisa surede ilerideki hak iddialarina engel olan belge imzalatin, yani yasal olarak babaligi reddetsin, cocugunuza en buyuk iyiligi yapmis olursunuz, ona dair alinabilecek herhangi bir kararda soz hakki olmaz, kafaniz rahat olur. misal ileride cocugunuzun maddi durumu iyi olursa sirf biyolojik babasi diye cocugu rahatsiz edip para tirtiklamasin.

mavicorap +1

ister 1, ister 10, ister 100 gece fark etmez. Yaptığınız işin sorumluluğunu almanız lazım. Her türlü...

O çocuğun sizden olduğundan emin olduktan sonra, tüm ihtiyaçlarını gidermeniz, annesini mutlu etmeniz lazım...

Kazayla baba olunmaz. Tedbirli olacaksın. Buna rağmen kazayla baba olduğunu öğreniyorsan inan bana o kaza değildir, tuzaktır. Ona göre muamele etmek gerekir.

Aklıma Cem Yılmaz geldi. O evlendi :)

@adilisik +1

Tek gecelik ilişkide kazayla baba olunmaz, tek gecelik ilişkide kazayla kadın hamile kalabilir.
Kimse tek gecelik ilişkiye girdiği insanla çocuk yapmanın peşinde olmaz diye tahmin ediyorum. Bu durumda erkek, çocuk istemediğini açıkça belirttiği halde kadın kürtaj yaptırmayı değil çocuğu doğurmayı seçiyorsa, bu onun kararı, dolayısıyla onun sorumluluğudur bence.

sınavın iptal edilmesini geçtim, ek bir karar alırlarsa 2 yıl boyunca ösym'nin yaptığı sınavlara başvuramazsın bile.

O kameralara boşa mı koyuyorlar? itiraz edersin, bir şey olmadığı kanıtlanır.

abi bir de o kadar duyuru açmıştın "yine oydum ydsyi, hadigit" diye. birilerinin gözü değmiş gibi.

sınavda böyle sıkıntılı durumlarda işlem yapacaklarsa ve tutanak tutulacaksa sana da haber veriyorlar diye biliyorum.
biraz daha bekle 14 nisanda sonuçlar açıklanacak, umarım sıkıntı çıkmaz.

Tutanak tutarken haber verebilirler ama vermek zorunda değiller. Yine de muhtemelen bi şey çıkmaz ama kızın bacaklarına öyle bakman da çok çirkinmiş söylemeden edemedim

ben gözetmenlik yapıyorum sınavlarda. dışarıdan biri gelip sana baktıysa bina sınav sorumlusunu çağırmıştır. demek ki gözetmen bir şeyden şüphelendi.
tutanak her sınıfta olur. onu doldurmuşlar mıydı. yani el yazısıyla bir şeyler yazmışlar mıydı? standart tutanakta gelmeyenlerin tc'leri yazılır bir iki yere tik atarsın bir de imza olur o kadar. el yazısıyla bir şeyler yazdılarsa o zaman sana geçmiş olsun. yazmadılarsa sorun yoktur bence.

Muhtemelen sınıfta 90 üstü tek sen alacağın için sıkıntı olmaz :)

olmaz bir şey.

Bence feminen bir duruşu var hepsinin.

feminen +1

gerçi günümüz hipster denilen canlıları da giyiyor bunları ama onlarda da feminen duruyor zaten.

bence gayet şık. ben de almayı düşünüyordum. tam bu havalarda giymelik. içine bir tshirt giydin mi tamamdır.

Kadin hirkasi gibi hepsi.ama genel tarzin buysa giyersin.
herkeste farkli durur cunku.

tarzım değil.

ficut iyiyse, havalı bir tarzın varsa giyilir. ama çok fena "fail" de olabilirsin eğer güzel kombinlemezsen ya da ficut kaldırmazsa.

giyilmez.
feminen + 1

bence de feminen duruyorlar

giyilmemesi için bir sebep yok panpa. ama skinny pantolon, chelsea ayakkabı filan giyiyorsan al :D

hipster itemi. *

erkek giyimindeki şu estetik yoksunu şeyler bitse keşke. almayın aldırmayın.

eğer çok yakışıklıysan, uzun bir boyun ve harika bir vücudun varsa ve bu hırkayı sade lakin elegant parçalarla kombinleyebileceksen üçüncüyü al derim. gel gelelim ortalama tipte bir türk erkeği isen hiç bulaşma.

Cok zorda kalirsam ve almazsa olecek hastaligim varsa birinciyi alirdim. Yoksa hic alinacak seyler degilmis gibi.

feminen ama hoşuna gidiyorsa giy. önemli olan çevrendekilerin ne düşündüğü değil senin kendini nasıl hissettiğin.

ilki çok feminen, diğer ikisi gayet iyi, üçüncüsü özellikle daha şık. ben giyerdim ama arkadaşlar ayıplardı çünkü hepsi üçüncü sınıf vatandaş eheh.

meh elde kalmış büyük beden kadın hırkalarının etiketini değiştirip satıyorlar gibi olmuş.
giyilmez.

bayan olaraktann fikrimi söyleyim tabiki giyilir tarz meselesi ama bir yavanlık var. fular kullanmayı seyiyorsan bir renkli fuarla kombine edebilirsin. ben olsam gri renge kırmızı yada yeşil boyun fular takarım.

Giyilse giyilse 3. giyilir.

3. bence iyidir.

kapsonlu olandan kac bence. 1 guzelmis

@siyahtuval'in dediği gibi bu hırkaları al, bi de kırmızı renkli şal tak sonra bana gel beraber kanaviçe işleyelim. Erkek adamsınız giymeyin ya şöyle şeyler.
Not: kadınım.

bunu giyen erkek vurduruyodur

bunları giydirdikleri adamın boyunun 187 olduğu dikkatinizi çekti mi bilmem.
ve de polyester giymeyin kardeşim. içerik de şekil de hoşuma gitmedi. erkeği bozar mı? bozmaz la bişey olmaz giy gitsin

giyilmez.net

Ulan arkadan bakınca bir an mutfakta yemek yapan annemi görüyorum sandım. Giyen erkek gördüm de bence hırkanın götü kapatması doğru değil. Aynı modelin götü açık olanı daha fit durabilir.

Yapılı ve fit erkeklere yakışıyor, minyon tipler bence tercih etmemeli. evet feminen ama farklı ve fena değil

Bunun benzerini evde giyiyorum ve kadınım. Bi de gay arkadaşımda gördüm bunlardan.

olmamış.

birkaç giyen gördüm uzun boy ve fit bir vücuda sahip olanlarda güzel duruyor. onun haricinde giyen vurduruyodur +1

savaş çıkınca halk ekonomik çöküntünün savaştan dolayı olduğunu zanneder. hatta brlik olup gereksizliğinden bihaber oldukları cepheye savaşmaya giderler, herkes tek vücut olur bayrağının altında, kimse ekonomi zaten kötüydü demez. ikilik yaratıp silah satar, stratejik bir ülkeye savaş açıp oraya çöreklenir, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini, iş gücünü sömürür. kendine kaynak aktarır.

savaş çıkınca, devlet kamu harcamalarını arttırır, vergileri fazlalaştırır. halkı buna itiraz edemez çünkü savaşın getirdiği yıkım sonucu toparlanmanın verecekleri vergilerle olacağını düşünürler -bu da doğrudur bir bakımdan-

ve savaş sonrası artırılan vergiler azaltılmaz ve devlet yoğun bir şekilde ekonominin içinde olur

peacock ve wiseman reyizlerin sıçrama tezi adlı çalışması bunları anlatır hep.

çatıda muhakkak olmalıydı ama yok maalesef. bir tek beşiktaş yazısı var koltuklarda.

bilemiyorum bu haliyle içime sinmedi benim.

Konuyla alakası olmayan biri olarak farklı bir soru sorayım. Vodafone anlaşmasının tarihi bitince adı ne olacak? Yani asıl adı ne bu yapının?

benim aklım hayalim almıyor böyle bir kepazeliği.

vodafone arena ile ilgili hiçbir problemim yok. vodafone ismiyle de hiçbir problemim yok.
çatıda ve kapıda ismi de yazsın sıkıntı değil.

AMA BEŞİKTAŞIN STADINDA BEŞİKTAŞIN NE ADI YAZIYOR NE LOGOSU VAR.

bunun adı kepazeliktir arkadaşlar. eğer bu logolar olmazsa, bugün şampiyonluk yarışındayız diye ses çıkmıyor belki ama. 2 ay sonra şampiyon olamazsak BÜYÜK KIYAMET KOPAR. ve bu kıyamete sebep herkes de haklıdır.

@grgn, sözleşme bittikten sonra büyük bir olasılıkla başka bir sponsorun adıyla anılmaya başlayacak ama oranın adı İnönü stadı.

@tchuck, yahu benim anlayamadığım yönetim proje çizildikten sonra sormadı mı kardeşim insan bi logo koyar çatıya vs. diye, acaba 145 milyon doları duyduktan sonra beşiktaş'ı falan unuttular mı. logo mu amaan olmayıversin dediler galiba.

ARKADAŞLAR BEŞİKTAŞI SEVEN 1 KİŞİ YAVLARIYORUM "VODAFONE ARENA'DA BEŞİKTAŞ LOGOSU BULUNMAMASI" diye başlık açsın ya.

yalvarıyorum. eğer kamuoyu, sosyal medya gücü falan kullanamazsak vodafone arena beşiktaşın değil, vodafone'un stadı olacak. ve bu kepazeliği üstnden 100 yıl geçse de ne temizleyebiliriz ne açıklayabiliriz.

vodafone logosuna falan itirazım yok TEKRAR EDİYORUM.
vodafone sponsorsa logosunu da, ismini de koyacak.
BEŞİKTAŞ LOGOSU OLMAMAK NE DEMEK?

BU STADI DEVLET YAPMADI,
BU STAI VODAFONE DA YAPMADI.
BU STAD BEŞİKTAŞIN STADI ULAN BEŞİKTAŞIN ADI NASIL OLMAZ HİÇBİR YERDE?

@dead, ben gerçek adını sordum. Yeni bir sponsor bulunmadığını varsayalım, tıpkı eskisi gibi İnönü Stadı mı tam adı? Yani taraftarlar Vodafone demek istemeyip de İnönü der de, resmi adı da İnönü mü?

@grgn, eskisinin adı idi. yıkılınca ortada resmi adı olan bir yapı kalmadı. bu stadın resmi adı vodafone arena, sözleşme bittikten sonra ne olur bilemiyorum çünkü, vodafone ile beşiktaş a.ş. arasındaki sözleşmede ne hükümler var bilemiyorum. resmi adı daimi şekilde de belirlenmiş olabilir. yani, sponsorluk bitmiş olsa bile adı böyle kalabilir (sözleşmede böyle belirlenmişse)

öyle bir hüküm yoksa sözleşmede, beşiktaş yeni bir ad belirler ve bu büyük bir ihtimalle yine İnönü veya önceki adı Şeref Bey olur.

eksisozluk.com açtım başlığı. destekleyin arkadaşlar.

başlık için çok teşekkürler. ekşisözlükte dikkat çekmemesi de müthiş trajik.

sanırım beşiktaşlı kalmadı artık. herkes şekilci.

gerizekalının birisi de "amblem karın doyurmaz sponsor doyurur" yazmış.

sanki vodafone u kaldırın beşiktaşı koyun deidk.

BEŞİKTAŞIN STADINDA BEŞİKTAŞIN LOGOSU YOK. anlatamıyoruz galiba. bir şeleri kaldırıp bjk yı koyun demiyorum. BEŞİKTAŞ LOGOSUNU DA KOYUN diyoruz. ama anlamazlar. 2 ay sonra şampiyonluk kaçarsa ellerinde meşaleyle ilk yakmaya gidecek tayfa da bunlar olacak aslında.

bu kadar kafaya takılacak bir şey değil. cümle alem biliyor o stadın beşiktaş stadı olduğunu. muhtemelen girişte, lobide falan da büyük beşiktaş armaları olacaktır. olmasa da önemli değil. stadın beşiktaş stadı olduğunu sadece futbolla alakası olmayan japon turistler falan anlayamaz, bırak onlar da anlamasın.

@victum ya böyle bir mantık olabilir mi?

beşiktaş tarihinin en büyük eserini dikip beşiktaşın adını hiçbir yere yazamıyorsun. böyle bir KEPAZELİK olabilir mi?

o zaman formadan da çıkaralım beşiktaş logosunu nasılsa cümle alem biliyor, bu nasıl bir düşünce yapısıdır?

ne ispanyadan gelen turistler,
ne boğazı dolaşmakta olan bilmem kim ne başkası O STADIN BEŞİKTAŞIN STADI OLDUĞUNU bilmiyor.
tıpkı siz avrupayı dolaşırken bir stadın üstünde stadın sahibinin ismini görmediğiniz zaman "bu kimin stadı ya" diyeceğiniz gibi, onlar da aynı düşünceyi yaşayacaklar.

orası devletin stadı değil, olsa, logo koyamazsınız desinler. (izmir atatürk stadı gibi)
orası vodafone'un stadı hiç değil. alt tarafı bir sponsor, heryere de ismini büyük büyük yazdırdık, sponsorluğunun karşılığını aldı.

orası beşiktaşın stadı ve tek bir yerinde beşiktaşın b si bile gçemiyor.
YAZIKLAR OLSUN BU KEPAZLİĞE "NOLACAK YA" DİYEN HERKESE.
114 YILLIK KULÜP ŞIMARIK BİR SPONSORLUK ANLAŞMASIYLA, TARİHİNİN EN BÜYÜK YATIRIMINI KENDİ KURUMSAL KİMLİĞİNDEN AYRI BIRAKTI.

İkisi de olmadı öyle normal. Kendi halinde, kendi kendine bir mutluluk ^^

Akşam rüyamda biri kalaşnikofla evi tarıyordu, mutluluk, huzura ermeymiş.

E boşuna iyi düşünelim demiyoruz. Yapacak bir şey yok madem "çak o zaman çak çak çak" <3

medeni hukuk çalışırken insan mutlu olamıyor ki anasını satıyım.

Onlardan alışveriş yapanlar da hep sivil polis.

bigbadabum, e ben siradan vatandas olarak onun sivil oldugunu bilmeden gidip simit almak istesem?

Emniyete kalıyor.

Simit/kestane olayi eskidendi, yeni trend su. Hatta söyle bi tiyo vereyim gordukce hemen merak beraberinde gelir kadikoy/uskudar gibi buyuk otobus duraklarinin olduğu ilcelerde dolu otobus kalkmak uzereyken girip boylu boyunca gezen 2 sucudan birisi en cokta

emniyete kalır diye düşünüyorum ama şöyle de bir şey var. emniyet polisi kâr getirsin diye koymuyor oraya. hani, görev sonu "hasılat ne kadar bugün yeğenim" diye sormazlar herhalde.

o yüzden ceplerine kalma ihtimali de. kalıyorsa da, helali hoş olsun, bu ülkede askerlik, polislik ve doktorluk yapılacak meslek değil.

murphy kanunları gibi böyle şeyler. bir gün gerçekten yaparsanız kesinlikle o gün işler ters gider ama usulüne uygun bir şey yaptınız mı da işi savsaklayanlar çok olur vs.

belki benim durumum sayılmaz ama yine de yazayım.
ido'dan bilet almıştım ama işim çıktığı için gidememiştim ve biletim yanmıştı.
ben de o bileti atmadım ve sonraki günün aynı saatli seferinde bileti kapıdaki adama verdim ve acelem varmış gibi davranıp feribota bindim, adam tarihe de bakmadı.

kendimi "ulan sadece bir gün gecikmeli gidiyorsun, sonuçta bu bileti de parayla aldın" diye rahatlatmaya çalışsam da çok rahatsız olmuştum.
vicdan işi bu biraz. sinema, ido, bakkal fark etmez.

Valla vicdan acisindan artik kimler neler caliyor ya benim bi sinema biletim ido biletim mi batacak diye dusunuyorum insani o duruma geirdiler.

iki kez bedavaya izlemiştim böyle. filmden çıktıktan sonra başka bir filme girmiştim afm varken.

ben hep beleşe film izliyorum zaten torrent sağolsun. hahaha. neyse goygoyu bırakayım da, düşündüm de, sadece okul zamanlarında otobüse binip ücretini vermeden indiğim zamanlar geldi aklıma. onda da parayı bilerek vermedim değil ha, unutuyordum anasını satıyım. inince bi bakıyorum elde bozuk para.

Başkasının hırsızlıkları, sinema sahibinin biraz şey olması vs. hiç bir şey bunun hırsızlık olduğunu değiştirmez.
İzlememek lazım. Sıkı kontrolün olduğu yerde çalmamanız sizi ahlaklı yapmaz, asıl iş hiç kimse bakmıyorken çalmamaktır.

sinemia kartı aldım şu ara öncekine göre fazla sinemaya gittim. dediğiniz gibi hiçbirinde ne bilet kontrolü var ne de yer. git istediğin filme gir boş bi yere otur. ama vicdanın el verirse. sonuçta her neresinden bakarsan bak bence de hırsızlık.

merhaba. denk getirsem girer salona izlerim. @kartallaryüksekucar ın düşündüğünün zıttını düşünüyorum. para ödemeden ayasofyaya girsem gezsem çıksam, tiyatroda oyun izlesem, bi konseri önünden geçerken dinlesem suç olduğunu düşünmüyorum. geçen ekside biri d&r da gide gele kitap bitirdiğini yazmıştı sayfa sayfa bende şişli mogrosta çocukken martıyla istiridye çocuğun hüzünlü ölümünü okumuştum o aklıma geldi. ya romantik gözüksün diye kasarak yazmıyorum denk getirirseniz izleyin dinleyin okuyun. kimsenin yerini gasp edip onun izlemesini engellemiyorsan yanlış olan ne? heykele bakmışsın para ver mantıklı geliyor mu? bence bu kadar doğrucu olmaya gerek yok.

bizim sitenin içerisinde telsim cep sineması vardı. genelde max 5-6 kişi olurdu prime time saatlerinde ki zaten çok dayanmadılr kapattılar. ben desperado 2 ye mi ne gitmiştim fakat farklı film göstermeye başladılar. sesimi çıkarmadım. o film bitti, sonra yüzsüzce (lisedeydim) ben bu filme para verdim ama başka film gösterdiniz dedim. iyi o zaman 15 dakika sonra yeni seans var doğrusunu takalım dediler. bedava girmedim ama filmin teki beleşe geldi.

Hirsizlik diyorsunuz da torrenttan film indirip izlemek ne o zaman. Ateistler goreve pls

@acemi o biri benim. demek istediğimi anladığınızı düşünmüyorum. denk getirsem girer salona izlerim derken sizce nasıl denk getirmiş olabilirim? oyun başlamıştır boş koltuk vardır girer oturursun spor salonundaki parmak izli giriş sistemi bahsettiğiniz kart ne alaka?

herhangi bir özel üniversitede ki derse dışarıdan başka bölümün öğrencisi (ya da sıradan birinin) dersi dinlemek için girmesi boş sıraya oturması o bölüme parayla kayıt yaptırmış öğrencilerde "oha hoca özel çaba sarf ediyor sende para ver" kaygısı yaratmalı mı?

öğretmen, oyuncu, eser sahibi dert etmez sizin etmenizi algılayamıyorum? işte türkiye olunca böyle... ne alaka ya? sanki türkiye'de insanlar "nasıl şu sanat eserinden bedelini ödemeden haz alabilirim" diye fellik fellik yol arıyor, ya denk gelirseniz okuyun dinleyin izleyin işte. hatta otostopta çekin, çekenide alın. otobüs bileti az satılıversin.

ben bir kere yanlışlıkla inşaat filmine gitmiştim kızla.
kız dedi bu salon bu salon.
gittik girdik izledik.
kimse bir şey demedi.
istersen girip çok rahat izlersin kimse de anlamaz.

üç nokta derken tavsiye verin demiş galiba arkadaş.

ben mr. president - coco jambo diyorum.

spin doctors - two princes

eksiduyu.ru

youtu.be
youtu.be
youtu.be

90'ların sonu number one tv =))

hatta: youtu.be
bu da aslında dönemdaşı sayılır sanırım:youtu.be :P

sorunuz hakkinda bi fikrim yok ama hic calismadan girdim ve 52 aldim.

@goodpunch & @acemi: ingilizce seviyeniz veya ingilizce ile alakanız nasıldı yds sınavı öncesi?

hiç çalışmadan 50 üstü aldıysalar ingilizce biliyorlarmış ki zaten. ben çalışıp(yaklaşık 2 ay) 40 aldım.

bu bildiğimiz 100 üzerinden puan alınan ösym'nin yabancı dil sınavı di mi? ben 96 mı ne almıştım ondan. çalışmadım öncesinde.

Hazırlık okuduysan çalısmadan 55 üstü rahat alırsın . Bölümün Türkçeyse hazırlık yoksa, sende çalışmadıysan 27-30 falan alırsın

@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu: bayağı iyiymiş. daha önce ingilizce ile ilişkiniz nasıldı?

96 alan biri ya bir süre yurtdışında yaşamıştır ya da Sözel bir bölümde ingilizce eğitim almıştır.

@meb ingilizcem küçük yaşlarımdan beri hep iyiydi. yurtdışında da yaşadım bir süre @cruyff'ın dediği gibi, ama sözel bölümde ingilizce eğitim almadım.

@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu: benim de ingilizce bilgimin hep iyi olduğunu söylemişlerdir lisede ve üniversite hazırlıkta da 85'ten aşağı not almadım hiç. bölümüm de %100 ingilizce. acaba nasıl bir puan yaparım tahmini olarak?

@meb en az 80 alırsın. sözel becerin nasıl? mesela öss'de türkçe'de iyi yapar mıydın? bunu sormamın sebebi sınavın sadece ingilizce bilgisini ölçen bir sınav olmaması. ben girdiğim zaman "aşağıdakilerden hangisi paragraftan çıkarılabilir" tipi sorular vardı ve şıklar iki şık arasında bırakacak şekildeydi, texti ve şıkları kelimesi kelimesine anlasan bile soruyu doğru cevaplayamayabiliyordun, ki ingilizce bilgisini ölçen bir sınav için çok aptalca bir şey bu. sınav hala o şekildeyse o zorlar biraz belki, o konuda becerikliysen daha yüksek de alırsın.

yarın göreceğiz.

İki almıştım.

27.5

@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu: iki kere girdim ygs'ye filan ve her iki senede de sadece 2 yanlışım vardı. üniversiteden, bir sınıf arkadaşım hiç çalışmadan 60'larda bir şey almıştı ve ona göre ben 80'leri rahat görürmüşüm çalışmadan. ama emin değilim.

hiç çalışmadan 61 almıştım. bir donem aktif konustum, teknik çeviri de yapıyorum ama lisedeki teorik eskimiş yıllar içinde. almam gereken 50 idi bu arada

76 almıştım, bu biraz da gündelik hayatta ne kadar ingilizceyle haşır neşir olduğuna bağlı.

yarın göreceğiz :)

95 aldım ingilizceli puanlarda ilk 5teydim. diğerlerini etkilemiyor.

68

Benim en kötü ihtimalle bir tane soru işaretlemem yetiyor mu KPSS pıanlarımın hesaplanması için? Yani benim ilgili KPSS puanlarımı çok etkiliyor mu?

37.5 aldım ben.

@m e b, www.osym.gov.tr

her puan türünde farklı ağırlıklarla etki ediyor. ne kadar etki ettiğini yukarıdaki linkten öğrenebilirsin.

@Dead and Broken : Çok teşekkür ederim tekrar.

Ben de 95 almıştım. Hiç çalışmadan ama zaten her gün İngilizce kullanıyorum.
Eğer daha önceden belli bir birikimin varsa, hazırlık falan varsa ve paslanmadıysan 70-75 garanti olur. Bugünkü'ye katılıyorum. İngilizce bilgisi dışında "Okuduğumuzu anladık mı" spruları ağırlıkta. Şimdi bir tane teste şöyle göz gezdirsen, belki yarına göz aşinaşığı olur.

80 sorulu ilk sınavdan 96.25 aldım sınavda arada uyuyarak ama benim ingilizcem iyi, hangi sınava girsem bu notu alırım.
epey etkiliyor denebilir, şöyle etkiliyor mezunların genelde ingilizce bilmediği, bilenlerin de sınava girmediği :) bir bölümden geliyorsanız ingilizceli puanlarınızda birden ilk 5te ilk 10da filan olabiliyorsunuz -en azından bu uygulamaya ilk geçildiği yıl olduğu için sanırım, herkesin ingilizce puanı yoktu benim için böyle olmuştu.
benim düz KPSS puanım 85lerde filan ingilizceli olanlar 90'ı geçip sıralamayı çok oynatıyordu.
sanırım artık herkes duruma uyandı ve sınava giriyor belki o kadar etkilemez.

82 aldım bikaç ay önce.

riske atılmaması lazım. şöyle örneklendireyim, kimlikteki halim sakalsız ve ben sınava sakallı gittim, kaldı ki sakallarım seyrektir, öyle ayırt edememe gibi bir durum da yok ama salonda görevli olan 2 görevli de, hem kimliğimi hem de beni uzun bir süre incelediler.

kimliğimi geçenlerde değiştirdim, toplamda 5 dakika sürmedi galiba. onu da belirteyim.

Ben açıkçası yoklama kitapçığındaki fotoğraf ile aynı ise alıyorum. Artık zaten şüpheli durumda sınava almama olmuyor, sınav bitince ana solanda kamera karşısında sağdan soldan görüntünüzü alıyorlar, ösym inceleyip gerekirse sınavınızı iptal ediyor.

5'e basıp bi ileri bas ondan sonra.

kumandayı ters çevir dokuza bas

"7'ye basıp 1 aşağı in" yazan ilk kişiye Bulancakspor - Şebinkarahisar İdman Yurdu maçına 2 kişilik kapalı tribün bilet hediye. İyi seyirler.

@ananiyimi 700e basıp geri gel 50 tane

Kumandaya bizim uefa kupamiz var de.

@brad pitt

fenerli olmasam derdim ama uefa kupamız yok ne yazık ki. :)

Ben de galatasarayliyim zaten :/

LG al bence. bir de bu sene fb şampiyon.

6 tuşu çözümü: 5'e basıp bi ileri bas +1
lg- samsung : samsung
şampiyon BEŞİKTAŞ.

Soru ile ilgim yok, her zaman her yerde en büyük AC Milan

başvuru yaparken şurayı istiyorum diyorsun, sistem mümkünse alıyor, yoksa yakın bir şehre atıyor seni. sen şu şehir istiyorum diyeceksin, artık şansına nere gelirse. kimsenin elinde olan bir durum değil otomatik atıyor.

mernis'teki adresinize göre tercih yapabiliyorsunuz (diye biliyorum ben).

Adres İline Göre Tercih Edilebilecek Yakın Sınav Merkezleri

dokuman.osym.gov.tr

KPSS ALAN ve ÖABT İçin Adres İline Göre Tercih Edilebilecek Sınav Merkezleri

dokuman.osym.gov.tr

adres bilgileri kısmındaki adresin ile tercih ettiğin şehir aynı değilse sistem başvuruyu tamamlamıyordu en son. bi dene şansını.

ilk sorunu da cevapladım.

elorelia +1. gk/gy için adresin nereye kayıtlıysa orayı seçmek zorunda bıraktı beni de.

@elorelia: maalesef olmadı, sistem izin vermedi.

"google'a baksana kardeş!!1!!"/"aramaya inansaydın yha.s.s.s" tipleri benim için zirvede.

meb +1
insanlar bazen sadece cevap değil yanında yorum da istiyor, duyurunun güzel tarafı bu.
bide; bu adam troll, geçende böyle cinsellikli soru sormuştu, cevap yazmayın şuna diyenleri sevmiyorum. duyuru silinmediği müddetçe bilgi değeri taşıyor. aramaya inanarak faideli bilgilere her zaman ulaşılabiliyor buradan. saçma soru da olsa ciddi cevap verenler her zaman var. soru başkası tarafından da merak edilebiliyor ve gugulda arasak bile duyuru en başta çıkıyor

soru troll'lerine uyuz oluyorum. sanalda ve gerçek hayatta trollüğü severim, hatta çeşitli sözlüklerde trollük yapmışlığım da vardır ama buranın tarzı trollüğün her tipini kaldırmıyor. cevaplarda sorun olmuyor benim için, yerine göre troll cevaplara anırarak gülüyorum bile. ama soru formatında flood'lu flood'suz trollük yapanlara fena gıcığım.

gel gelelim; bunlardan daha uyuz bir kullanıcı tipi varsa onlar da troll olduğu 50 metreden belli olanlara cevap verenler. troll olduğunu anlamaz cevap verirsin eyvallah, kimseyi salak olduğu için suçlamam zaten. asıl troll olduğunu bile bile cevap verenlere uyuzum. isteyen istediğine cevap versin ama sorun trolleri beslemeleri ve daha fazla trollüğe sebep olmaları. troll ismi vermiycem çünkü nicklerini gördükçe hoşlarına gidicek ipnelerin, kıs kıs gülecekler biliyom.

onun haricinde; troll'lük yapmadığını düşünüp uyuz olduğum tipler de var, freetakilir mesela ilk aklıma gelen. acemi var, devilred var, diffarensiyel var, cekilmis gayfe var ted var(isimleri toparlayabilmek için bakınmam gerekti biraz tabii). arada ciddi takılıp genelde troll'leyenler de var bi de, onlar de çok ipne, gözümden kaçtınız sanmayın!!

troll haricindekilerin sorularına cevap vermemezlik etmiyorum ama, biliyorsam kesin cevap veririm. öyle işte, cat fight çıkarsa buradan çıksın işte al sana malzeme.

birkaç sene önce vardı ama şimdi hiç yok.
genelde anlık bakıyorum uzun süre vakit geçiremiyorum o yüzden duyuru ve cevapları genelde kaçırıyorum onun etkisi de olabilir. sorudan bağımsız laf sokma için gelenlerin cevaplarını görünce de ''ay ne kadar saçma bir tip'' deyip geçiyorum ama uyuz olmuyorum. bir de onu mu dert edineyim kendime, yazık canımıza.

her duyuruya kuyruk acısıyla yaklaşıp (olayı kendi hayatıyla bağdaştırarak) saldıran tipler. biri taktıydı geçen sene bana, sonra gitti şükür ama belki başka nick almıştır.

normalde biraz soğuk bir tipim.Erkek arkadaşım ve iki yakın arkadaşım dışında kimsem yok. Onlar da erkek arkadaşımı da bildiklerinden cinsel hayatla ilgili kimseyle bir şey paylaşamıyorum. Burada cinsellikle ilgili soruları rahtça sordum, sildim. Bunların bazıları kadınlar tarafından çok sorulamayacak şeylerdi. Nickini hatılamaıyorum ama biri mesajdan dalga geçti, biri de "bu tuzağa düşen var mı hala ya, cevaplamayın şunları" gibi bir şey yazdı. Bayağı üzülmüştüm. Bazen trollleri yanlış tespit ediyorlar. Olan ciddi soru sorana oluyor. Bu iyice gözlem yapmadan, karşılarına çıkan ilk kalıba uymayan kişiye troll diyenlere uyuz oluyorum.

satır arasından sürekli kendi reklamını yapan yavşaklar var mesela, bunlara uyuz oluyorum.

komik olacağını düşünerek "entry nick ;)" diyenler. oysa yine aynı entry nick konseptiyle güldüren yazarlar yok değil.

bir de nickini vermek istemiyorum ama bir hanım yazarımız geçenlerde soru sormuştu özelden. cevap verince de kaba saba konuşup gitmişti. mimledim onu da. nerde görsem uyuz uyuz cevap veriyorum.

troll olanları söylemeye gerek bile yok. herkes biliyor. aşırı muhafazakar birkaç yazar da canımı sıkmıyor değil.

bunlar dışında hiç görmediğim ama sempati beslediğim yazarlar var. onlar çok şükela.

Bi tane kamil var burada beni seviyo musunuz, nasıl biriyim diye başlık açıp duruyordu bi ara. o zamandan gıcık oldum elemana, onun sorularına bilsem de cevap vermiyorum.

son zamanlarda gönül işlerinde türeyen, örnek olayı yabancı isimlerle "jack, mary, hans, helga vs" anlatan tiplere uyuz olmaya başladım.

hayatı çözmüş aşmış bitirmiş havalarında kendinden çok emin, kesin ve büyük konuşan, haddini aşan akıllar vermeye çalışan 20'li yaşlarının başındaki kardeşlerimiz.

üçünü de seçmelisin. alan bilimleri sabah ve öğleden sonra aynı okulda olur. son ikisini seçmezsen a kadroları (bakanlık, müfettişlik vs ) tercih edemezsin çünkü puan türlerin hesaplanmaz. p3 hesaplanır, bunla da düz memurluk filan yazarsın. sadece birini seçersen de bazı puan türlerin hesaplanmaz.

www.osym.gov.tr
şu linki görüyo musun.
x puan türü için ortalamalar var ya bölümlerden. işte o bölümlerden hangi birinden en az bi soru işaretlemediysen o puan türün hiç hesaplanmaz. kurum o puan türü ile ilana çıktıysa sen başvuramazsın.

-kpss alan bilimleri sabah
-kpss alan bilimleri öğleden sonra

bu sınavlar aynı gün 29 mayısta aynı okulda ve aynı sıra numarasında olacak.

yds'ye girdin mi bu arada?

@elorelia: çok teşekkür ederim. az önce her ikisini de seçtim web sitesinden.
peki ben buna rağmen, istesem bile düz memurluğu seçebilirim, değil mi?

@dead and broken: gireceğim bu pazar inşallah.

yok yahu, saçmasapan yerlere kaydırılıyor o mevzu eninde sonunda. bana denk gelmedi en azından, salt arkadaşlığı sürdürmek niyetlisi.

var da çok uzağız. şimdi üç dört ayda bir telefonda görüşüyoruz.

yok. hayvan olduğum için, olamaz da. bir kızla o kadar samimi olabilmişsem segs istiyorumdur :(

yok malesef.

"en samimi arkadaşınız var ya. erkek yani." yoo yok öyle bir şey de... erkek kadın ayrımı olmaksızın samimi bir arkadaşım yok, her şeyi bırak neredeyse hiçbirşeyi paylaştığım kimse de yok... niye olsun manyak mıyım ben?

lisede karı koca gibi okulda, dershanede bütün günümü beraber geçirdiğim bir kız arkadaşım vardı. aynı zamanda çocukluk arkadaşımdı. sarışın, güzel bir kızdı. şu anda üniversite ikinci sınıftayım ve öyle bir kız yok. istesem olur ama hiçbir kızla o derece samimi olmak artık istemem. sebebiyse şu oluyor: dışarıdan bakıldığında ne sevgili ne arkadaş gibi görünüyor. diyelim kızdan hoşlanan birileri var ve sen hep kızın yanında olduğun için bazen sahip çıkma tribine giriyorsun ve arada kalıyorsun. bir erkek bir kızla uzun süre takılınca kendi kısmetini kapatıyor. aynı zamanda bir erkeğin uzun süre bir kızla bu modda takılması erkek için dışarıda zararsız, bir şey yapmaz algısı oluşturuyor yani sanki meyilliymiş gibi anlaşılıyor.

var evet.
var ama asıl şunu yazmak istiyorum, @ucan spagetticanavari ölüm bile bu kadar dramatik değil

var, saçmasapan yerler kaydırılmıyor mevzu.

var amk. sevgilim yok

var. kısmet killer olurlar.

Var.

Olacak bu sene.

var.

var. fakat tercih etmiyorum.

bazı muhabbetleri çok sevdiğim arkadaşım da olsa karşı cinsle yapmayı sevmiyorum. bunların başında müzik ve dizi geliyor. kaldı ki sevgilimle bile müzik muhabbeti yapmam müzik adamı olmama rağmen. saçma sapan muhabbetleri de erkek arkadaşlarımla yapmayı tercih ediyorum.

muhabbette bile cinsiyetçiyim.

İşyeri ortamında arkadaşlarım var, onlar da her şeyi paylaştığım insanlar değil en fazla öğle yemeğini birlikte yeriz o kadar. O da denk gelirse. Onun dışında kadınla erkeğin yakın arkadaş olması imkansız iş bir zaman sonra illa ki sekse kayıyor. Yani bir kadının, "Barkın çok iyi bir çocuk ya, her şeyimi onunla paylaşırım süper bir çocuk" dediği Barkın illa ki onu sikmeye çalışıyordur, ya da en azından aklından geçiyordur. Gerçek olan bu.

yok maalesef, cinsiyet farkı olmaksızın.

Benim 3 tane var valla :) 18, 13 ve 9 yıllık olmak üzere :) Aramızda herhangi bir şey olmadı. kısmetimiz kapanmadı, her seyi rahatca konusabiliyoruz. sevgililerimiz olduğu zamanlarda onlardan ayrı buluşup dertleşebiliyoruz. şanslıyım belki bilemedim.

iki dene var, biri evli, evlenmeden önce de arkadaşımdı.

Var. 1 tane.

Var 2-3 tane ve cok eğleniyorız her konuyu sınırları asmadan konuşabiliyoruz. Birbirimizle Zaman geçirmekten cok hoşlanıyoruz. Sevgili olsak evliliğe kadar gider herhalde ama...

grid +1 fkasjfk

o değil de gittiği en saçma sapan yer trip. öyle sevgili, hoşlanma falan gibi yerler yok. kafamız rahat.

Ya dişi kişisi olarak cevap vermek istiyorum.
Okuldan iki çocuk benimle böyle baya yakınlar. Hep beraberiz ama dışarıdan çok yanlış anlaşılıyor. Benim de kısmetim yok onların da takıldıkları kızlar beni kıskanıp tartışma çıkartıyorlarmış ki arkadaş olmaya çalışıyorum kendileriyle de.

Liseden de bir çocuk var şöyle diyim kaç yıllık kız arkadaşlarımla o kadar açık ve her konuyu konuşamıyorum. İnanılmaz rahatız. Konu saçma sapan yerlere de hiç gitmedi.

Uzun yıllardır kopamadığımız var. Hatta bir ara o kadar yakındık ki sevgili sanıyodu arkadaşları. Gayet güzel bir kız duygusal olarak da hiçbir şey hissetmiyorum. Bütün gönül işlerimde elinden geleni fazlasıyla da yapar kuzenimden farkı yok.
Not:Lanet olası bir meriç değilim, sevgilisi olduğu dönemlerde iletişimi oldukça düşürüyorum.

kütüphane veritabanlarına da bakabilirsin.

bence dünya yuvarlaktır yazmanı değil şu şu araştırmalara göre dünya yuvarlaktır yazmanı alta da referans koymanı bekliyorlar.

o zaman görüşlerimi neden istiyor? görüşlerimi nere yazıcam?

Dogru alintilama yapmalisin, sonunda kaynaklarini belirtmelisin, intihal olmamali vb.

kanıtlanabilirliği yüksek, daha önceki bilimsel yapılmış bilimsel çalışmalardan temel almış ve kendi içinde de bilimsel verilere dayanan yazı demek.

kulaga cok acayip gelecek farkindayim ama gün icinde veya kapida falan karsilastiginda direkt kendisine söylemek nasil fikir?

Onu denedim, kendisi de sevgilisi de biliyor, hatta sevgilisi yapmaz yav ses ondan gelmiyordur dedi.
Yani en kötü sevgilisini tutup kolundan benim odama getirip buyur bir de burdan yak diyecegim. Muhtemelen ses gelmedigine falan inaniyor cünkü ben hic ses yapmadigimdan duvarlar yalitimli falan saniyor. Oysa tepemdeki tavan trambolin olmus gidiyor.

evde hoparlör varsa güzel bir müzik yayını yapabilirsin üst kata.

youtu.be
Evde olduklarında şunu açıp çıkın evden.

Ya ahahahahahahah bir tavsiyem yok ama bildiğin kahkaha attım anlatımına, aşiretle çiğköfte, blacksmithing nedir ay çok iyi :D

ambrosia +1

en iyisi kagida kisa bir not yazin, kapilarina asin.

mesela;

gurultunuz alt kata cok geliyor, onlem aliniz. 8 numara.

gitar varsa siddetli ir sekilde olmadik saatte fazlasiyla "Distortion" tecrube ile sabittir. Yoksa ciddi metal-hardcore parcalar.

bahsettiğiniz ses darbe sesi olarak tanımlanan taşınabilen ses. üstünüzün üstünden hiç şüphe duydunuz mu? özellikle çocukları varsa en az 3 tane doğurup "mükemmel" çocuklarının beyin delici tepişmelerine ses çıkarmıyor insanlar. kaynak belki de onların üstündekilerdir.

yerler laminat ise en ufak ses bile aşağıya deli gibi geliyor olabilir. her yeri halılamaktan başka da pek çözümü olmaz gibi. yani sürekli olduğuna göre dans gibi seks gibi bir durum yok demek ki, günlük davranışlardan ses çıkıyor. bizim evin odaları taşınmadan önce halıfleksti biz taşınırken laminat döşendi, terlikle yürürken, yere şarj kablosunun ucu düşünce, sanyalye çekerken falan ben bile anlıyorum alt komşuya deli ses gideceğini, ama koyabildiğimiz hakdar halı koyduk üstünü tekrar halıfleks yapamayacağımız için olabildiğince dikkatli oluyoruz. ama yine de hayvan gibi ses gidiyordur :(

subwoofer'ı sonuna getir, en çok gürültü olan yerin altına, hatta tavana dönük olarak yapıştır, aç bir tool parçası, loop'a koy ve oradan kaç.

kendi ömrünü böyle tüketebilir veya gidip konuşabilirsin.

Koridor yok, dexter dizisindeki motel tarzi bir bina, sabahlari mirildanarak cikiyorum jenerik müzigini ayri bir ruh hali oluyor. Neyse, manyak gibi en ince terlikleri giyip bu sogukta ciktim dolastim. Zemindeki titresim hissediliyor, ara ara durup nerde daha cok nerde yok diye aradim, ondan dolayi direkt üst komsum diyorum. Onun üstünde hissetmiyorken onda cok rahat hissediyorum. Bu kiz tektonik hareketlerin merkez üssü.

Bir de ses sürekli degil, günde 2 saat civari, 6da olsa gene eyvallah da dün mesela 22:30-00:30 araligiydi. Yoksa sürekli gürültü duymuyorum. Anlamadim bir acayip. Ne yaptigini ayri merak ediyorum zaten. Ritmik desen degil, yemek desen degil, sarimsak dövse, spor yapsa gene anlarsin. O kadar düzensiz garip bir sey. Neyse bu aksam gene konusacagim, olmazsa bir duyurucu seytani planlar önerdi, en az zarar verecek ama kafayi yedirtecek ilginc planlar.

Dün zaten counter attack yapicam diye hafize anaya bagladim, elde bisilerle kosturup durdum. Sevgilisi arkadasimin arkadasi, telefon aldim, yan binada oturuyor. Bizzat kendisini cagiracagim bir sonraki sefer. Cünkü söylesem de kendileri sesin gelmedigini iddia ediyor.

Oysa durum söyle bir sey: youtu.be
Ilk yagmur dansina basladiklarinda ben de savas baltami cikaracagim gibi gözüküyor. Yetti artik.

kapısının önüne kesilmiş at kafası koy daha da yapmaz.

kesik at başı bulamazsan sen evde yokken alarm kur saate tavana bantla üzerini de yastıkla ört.

çamaşır/bulaşık makinası falan ses çıkarıyor olabilir mi? eğer bunlardan birisi tam yere oturmamış ve çalışırken sallanıyorsa onlar bunu fark etmiyor olabilir. senin odanın üstü onların evinde de aynı yere denk gelmiyor olabilir. belirli süreli ve değişen saatlerde bir sesten bahsettiğin için aklıma böyle bir şey geldi.

eğer koltukaltında kıl olmamasına rağmen kokuyorsa tuz sabunu dene. aktarda bulabilirsin diye tahmin ediyorum. tablet şekilde tuz. onlara söyle anlarlar zaten. duştan sonra sürersin kokuyu alır.

benim de sağ koltuk altımda var benzer durum. ama öyle kebap salonu gibi kadar değil.

misal şöyle oluyor. gündüz duş alıp deodorantımı vs sıkıp dışarı çıkıyorum. biraz terliyorum dışarda. sonra eve geliyorum, evde de biraz zaman geçiyor falan derken, sol tarafımda koku olmamasına rağmen sağ tarafım kokmuş oluyor.

herzaman olmuyor ama. zaman zaman. ilginç bence de.

nedeni hakkında bişey diyemem ama ben bunu kullanıyorum. kristal roll on diyorlar. tuz gibi bişey. gerçekten çok büyük fark yarattı.

4.bp.blogspot.com

stres ve korku da ter kokusuna sebebiyet veriyor diye biliyorum.

Stick deodorantlar her zaman daha etkili. Nivea veya rexona tavsiyem. Rekorum 3 gün yıkanmamak. Ona rağmen kokuşmadım.

rexona kullan. solaksan sol koltuk altının kokması normal daha aktif kullanıyosun çünkü.

deotak kullanın

karbonat da deneyebilirsin.

stres. stres seviyesi artınca kokun kötüleşir. avın avcıları uzak tutması gibin

1

Kim bu ? Oyuncu mu ?

1 bile değil, 0.

Oyuncu.
Dilşah demir.

3

La haksızlık etmeyin olm.

tek tek bakınca, gözü burnu kötü değil. ama bütün olarak bakınca, üzgünüm. benden 3.

ilk foto güzel, ikincide yaşlanmış ve kilo mu almış nolmuş.

sour'a katılıyorum, 5-6/10 ve 2/10 :D

Sour +1

İlk fotoğraf 5 ikincisi 2 total. İkinci fotoğrafta annesinin resmi falan var galiba.

@birşeyl... Aynen hacı, örneğin şu viktoria mankenlerinden çok daha güzel ve samimi geliyor bu hatun.

@mandal.... Nassssip kısssmet bu işler :)

0.00001

1 öyle bişey değil 1 in nasıl birşey olduğu şu skaladan görülebilir
www.returnofkings.com

7/10.

patates bu

4

www.youtube.com

spoylır

arkadaşlar selaaaam

spoylır

@hasmetizm 2046, şu ana kadar gördüğüm en kötü tadım videosuydu.

@kivanc1, youtube'dan başka kalite tadım yapan video kanalları var, oralar da belki nereden temin ettiklerini yazmışlardır. onlara bak derim.

düzeltme: hasmetizm'in gönderdiği videoda bir site ismi verilmiş. ben tadım kısmına odaklanmışım.

O olay butun havayollarinda var ben onlarca kisiye kendi kartimla bilet aldim ozellille 3 boyutlu guvenlil şifresi ile aldiysan hicbir sorun olmaz

Hep öyle yazıyor ama sormuyorlar.

mayıs 2015'te ankara'ya yolculuk yaptım. biletimi babamın kredi kartından almıştım. hatta bu yazıyı görüp, telaşa kapıldım müşteri hizmetlerini aradım. onlar da onayladılar bu cümleyi ama @harzem'in dediği gibi kimse sormadı.

sormuyollaa

Benim lise geçen sene bitti, yani hala öğrenciyim. Ama liseyi özlemeye şimdiden başladım ak.

özlenmez olur mu ya. arada aklıma geliyor ağlamaklı oluyorum. bende bu durum halen bitmedi çünkü, halen bir baltaya sap olamadım.

"Welcome to the real world, Neo."

belki benim buna cevap yazmam tuhaf kaçar henüz mezun biri olmadığım için ama şunun şurasında 2,5 ay sonra mezunum inşallah.


benim şu son günlerim aslında zehir gibi geçiyor. sebebi de benim de o duruma düşeceğimi bilmem. lise dönemi ülkece aptallığın dışavurumu olduğu için oradaki vakitlerimi zerre özlemiyorum. ama bu üniversitede ortamındaki her bir anımı deli gibi özleyeceğim. zira kyk'da kalarak orada gerçekten sevdiğim insanlarla kahvaltılar ettik, faaliyetlerde bulunduk, eğlendik, beraber zor durumlar yaşadık. keza yine sevdiklerimle eve çıktım, yine beraber yaşadık her şeyi. yeri geldiğinde arkadaşımda ve benim cebimde para yokken, son 20 tl'mizle aptalca eğlendik, yeri geldi arkadaşlarımdan biri evde salça yok diye yemek yapmak için yemeği ketçapla pişirdi, yeri geldi ev alışverişinde temel gıdalardan çok abur cuburlarla doldurduk dolabı vs. ilklerimin hepsini de bu dostlarımla yaşadım. benden önce gelen arkadaşlarım mezun olduğunda, onlarla dinlediğim şarkıları açıp ağladım.

şimdi ben de mezun olacağım ve biliyorum ki hiçbir zaman ama hiçbir zaman yer yok diye aynı yatakta yatma samimiyetine eriştiğim bu dostlarımla aynı vakti, aynı imkanları bulamayacağız ve bu beni son derece üzüyor, son aylarım zehir gibi geçiyor.

şimdi hal böyleyken, ben bu samimiyeti plaza hayatlarında cem bey'de, dorukcan bey'de nasıl bulacağım?


biliyorum, biraz karman çorman anlattım ama işte bunlar hep hüzünden...
depresyona girmem umarım. çünkü yolun sonu bu şekilde görünüyor...


ve zannedersem ben öğrencilikten ziyade arkadaşlarımla geçirdiğim vakti özleyeceğim.

Bakın yine çalışanlar yazamamış cevap çünkü şuan uyuyorlar çünkü çoğu sabah erken kalkacak, tatil olanlar da haftanın yorgunluğuyla sızmıştır kesin...
Gerçekten düşündükçe çok boğuyor bu durum. Geçirdiğimiz kış 2 ay çalıştım, gözlerimin çevresinde yorgunluk maskesi oluştu adeta. Şuan okulun bitmesini beklediğim için 3 aydır çalışmıyorum ve tazelendim yemin ederim. Tabi bunlarda ofisi sevmememin ortamın benim için korkunç olmasının da etkisi büyüktü.
Küçük bi flörtle işi eğlenceye dönüştürmeyi amaçlamıştım ama ofis birbirine girdi ve sınavlarıma çalışmam lazım diyip kaçtım :)
Alışılmayacak bişey değil o düzen, 2 ayda bile alışmıştım evde sıkılıyordum pazarları falan. Hayatındaki ev-iş değişkenleri birbirinin yerini alıyor. Asıl olan iş, teferruat olan ev gibi oluyor.
Maaş almak da bu rutine katlanmayı sağlıyor bence.

Edit: @ m e b ağlattın yahu :(

universiteyi degil de liseyi ozluyorum. ortamla alakali biraz. okulu sinavlari dersleri degil ama, ambiyansi ozluyorum gercekten.

Universite ogrenciligi, bira ve sigara dunyanin en guzel seyidir. Ogrenciyken daha cok param vardi. Simdi it gibi calisip borc oduyoruz.

Şimdiye kadar yaşadığım bütün zorlukları tekrar yaşamak istemiyorum yani ozlemiyorum. O anda yaşadığım iyi seyler yanıma kardir bence.

@meb
Düşündüklerinde kısmen haklısın, hatta arkadaşlıkların aynı şekilde devam da edebilir senelerce ama bir süre sonra mecburen arkadaşların ile arana mesafe koymali ve yalnız başına ayaklarının üzerinde durmayı öğrenmek zorundasın. Ben bunu geç farketmistim ve benim için sonuçları pek iyi olmamıştı.

Hemde nasıl keşke okulu daha fazla uzataydım :((( İnsanlsrın nasıl bir anda gaza gelip istifa dilekçesini yazıp dünya turına çıktığı çok iyi anlıyorum.

Ben de çok özlüyorum. Bir daha o kadar çok akranımla aynı ortamda bulunmak neredeyse imkansız. Son yıl ben de hep düşünürdüm içine düşeceğim boşluğu. Sonra kendimi kandırırdım yok canım ne kadar olur ki en fazla diye. Şu an o düşündüğüm boşluktan da fazlasını yaşıyorum.

Bir de vodafone freezone muydu neydi onun bir reklamı vardı elinde gençliğin var diye teoman söylüyordu işte o reklamı şimdi izlesem aşırı duygulanırım. O reklamdakiler kadar sosyal değildim ama kendimi genç bir üniversiteli olarak görüyordum o yıllarda. Oysa şimdi umutları günden güne uzaklaşan 20 lerin ikinci yarısında işsiz, kendine güveni ciddi oranda örselenmiş bir insanım.

ben de bir süre özlemistim ama gecti. alisiyor insan merak etmeyin. yalniz yapilan isi sevmek cok önemli. öyle cok sevilmese bile ayaklar geri geri gitmemeli.

Ozlemeyen ya yoktur ya da yok denecek kadar azdır. Ben de özledim. Özlüyorum. Uc yildan fazladur is hayatindayim Su anda ogrenciligimin gectigi sehirde çalışıyorum uc haftadn beri ama eski tadi yok sehrin hem de hiç, çünkü mevzu yol binalar alışveriş merkezleri vs degil arkadaşlar dostlar ve tabii özgürlük..

Mezun olmaya yakin cok yoğun ve stresliydim .su okul bitsin hic ozlemeyecegim ulan dedim her animi özlüyorum neredeyse. Hafizamiz çoğu zaman iyi günleri hatırlıyor sanirim bunun da katkisi olabilir bence.

Megolomaniac demiş, çalışanlar yazmamis cunku yorgunlar diye hakkaten öyle, yatina is yok ama erkenden yatmistin cise kalkinca gordum soruyu :) neyse efenim herkese mutluluklar :))

Ay sonunu düşünme, kira ödeme derdim yoktu, tüm insan güruhunun dışarda olmadigi zamanlar cikip islerimi halledebiliyordum, bir sürü hayal ve umut vardı - evet özlüyorum uni zamanını. 3 yıldır calisiyorum o özlem geçmedi ara ara hatırladım mi moralim bozuluyor, içindeki ağlayan çocuğu "şş dur bak para verecekler bize, napalim bu da hayatın kuralı, calismaliyiz" diye kandırıp susturmaya çalışıyorum.
Samimiyet olayı da sikinti tabii - üretim, fabrika turu yerlerde is şartları zor ama insanlar daha samimi. Plaza turu yerlerde de şartlar nispeten iyi ama insanların %90ıyla konuştuğumda plastik cigniyormusum gibi hissediyorum öylesine yapmacık, sentetik olan kişiler var.

çalıştığım için erken yatıp ve şimdi görenlerdenim ben de.
özlemez olur muyum? son cevaplarım hep iş hayatına isyan zaten.
(bkz: modern kölelik) başlığına da bekleriz

son dönemim özleyeceğimi sanmıyorum.

Ben universtiden ziyade liseyi ozluyorum. Tmam bab parasina mecburduk her istedigimiz yere girip cikamiyorduk ama cok daha saglam eglenirdik lisede o havayi unide hic bulamadim nedense.lisedeki samimiyet universitede yoktu.

Gece uyuyup şimdi gelenlerdenim ben de :)
Mezun olalı 11 yıl oldu ve bu duruma en üzüldüğüm zamanlarım 4. sene ile işsizlik kısmı idi. Bir de çalışmaya başlayınca ilk zamanlar bir şok oldu. Şu anda ise "Geri dön, yeniden o yaşını ve rahatlığını veriyoruz" deseler istemem. O zaman çok güzeldi, çok güzel şeyler yaşadım ama şimdi de farklı güzel şeyler yaşıyorum ve o halim o zaman güzeldi. Artık, çekici değil. Başka bir dünya var öğrencilik dışında, o dünya da çok güzel. Evet, dediklerin oluyor, örneğin arkadaşlarınla artık sabahlamıyorsun ama bu da birdenbire bıçakla kesilmiş gibi olmuyor; yavaş yavaş azalarak oluyor ve artık sen aramıyorsun. Acılı bir süreç değil hiç. Ayrıca, buluştuğun anda kaldığın yerden devam ediyorsun ama yaptığın şey öğrencilik zamanındaki muhabbetlerle dalga geçmek oluyor. Biz sürekli "Ne maldık, şunları şunları yapardık. Ahaha, ne rezillik" diye kendimizle dalga geçiyoruz. O şu an gittiğin mekanlar bir süre sonra şu an lise bahçesinde ne hissediyorsan, onu hissettirmeye başlıyor ve kendine başka bir yer arıyorsun, bulabiliyorsun. Gerçekten, büyümek, yaş almak insanın başına gelebilecek en güzel şeymiş. Çalışmak yoruyor, haklısın ama benim motivasyonum sevdiğim iş + sürekli öğrendiğim yeni bir şeyler olması oldu. O zaman saat 4'teki sinemayı aramıyorsun, saat 9'daki sinema kesiyor.

bence adam çok komik sadece

Allah CC nin bir lütfu sadece.

bence bu kadar sasilacak bir sey yok ya.

İçiniz geçmiş olm sizin :/

bence de mükemmel.

Pegasus olsa manzara için +10 TL alırdı.

@eUXİNOS

benden sanal bir tik geldi. koltuğa 20 lira alan o tutulmadan vergiler hariç 200 tl alırdı.

mal mal insanları hayatıma sokmayayım derken cicili bicili insanları da harcıyorum.

o yüzden bence.

mükemmel bir sevgili oldum, aldatıldım. 4s kuralı hep devrede, bu yüzden yalnızız.

Düzenli ilişki istememek korkmak değildir. Hayat tarzına uymuyordur basitçe. Herkes romantizm aramıyor.

kendi adıma ben iyi anlaştığım ve yanında rahat olduğum huzur bulduğum biri olsun istiyorum. yakın zamanda başıma geldi mesela, karşı taraf aynı fikirde değildi.
ben genelde herkese iyi arkadaş oluyorum ama sevgili olmayı deneyelime gelince karşı taraf istemiyor.. çünkü sanırım ben duygularımdan emin olana dek friendzone olayına girmiş oluyoruz falan filan. çok detaylı ya. anlatamadım burda da.

Benim uzun ilişkimle iş fazla erken ciddiye bindi. Aileler bütün akrabalar tanıyordu birbirini. Oturacağımız ev nikah tarihi vs konuşulmaya başlanınca korktum bıraktım. Bir daha da kimseyle o kadar anlaşamadığım ve hala da sevdiğim için olmadı başkasıyla.

Ben mükemmel aşkı değil rahatlığı arıyorum. Ailem çok rahat yetiştirdi. Sıkılmaya darlanmaya gelemiyorum.

Geçen bir yerde görmüştüm, "flört şiddeti" mi "ilişki şiddeti" mi ne diye bir kavram varmış tam adından emin olamasam da. Bu telefonu karıştırmak, tüm şifreleri bilmek istemek, arkadaş çevresinden soyutlamaya çalışmak, zırt pırt küsmek vs. hep bunun kapsamına giriyor olarak yazılmıştı.

Zamanında "sevdiğinden yapıyor heralde ya, neyse bırak yapsın" diye farketmesem de ben bunun baya ağır bir versiyonuna maruz kalmışım. İş bitip de geriye bakınca anlıyor insan bunu. Hayattaki en büyük başarım o kişiden kurtulmaktır. Böyle kötü bir maceradan sonra insanın üzerinde bir tutukluk kalıyor elbet. Belki karşındaki normal bir insan ama korkuyorsun yine de "ulan yine mi yaaa" diye. "Bu saatten sonra kimse bana öyle şeyler yaptıramaz" da diyemedim ben. Bu yüzden pek bulaşmak istemiyorum. Ha halimden memnunum, o ayrı.

1-evden çıkmadığım için

2-hayır 2.3-kızların çekingenliği

3-hayır. ortalama biri işte.

4-ben yalnız arıyom. bide şüphe edecek bi zeka. kızlar aptal oluyo niyeyse.

5-yeter. öyle birine zamanla tutulursun zaten.

6-hayırda arıyolar ondan böyleyiz belki.

bende bi kusur yok abi.

armudun sapi uzumun copu cunku khflsjkfhssdjkf

ya sans iste. ayrica yarim yamalak olacagina hic olmasin.

yalnızlıktan kasıt karşı cinsle gönül ilişkisiyse, evet yalnızım.

onun nedenini de çözemedim. 2014 senesinin ekim ayında terk edilmiştim. o günden bu yana, bir kahve içtiğim birisi bile olmadı. evdeyim sürekli, şu aralar, kpss kursu için çıkıyorum dışarı orada da etrafa bakasım yok. ya bir şeyler bitti ben de, ya da şu sınav olayı psikolojimi öyle bir etkiledi ki, bu tarzlar şeyler düşünemez oldum.

zaten bu konularda şansız kere şansız bir insanım. bu saatten sonra ne o şanssızlık kırılabilir ne de benim içimde bir şeyler canlanabilir.

haa, eskiden sevgilileri görünce kıskanırdım. şöyle bir ilişkim yok diye ama şimdilerde kıskançlık falan yok. olgunlaştım galiba amk.

iliski bazinda yalnizliksa eger karsima devamli paket program gibi istekleri bitmeyen insanlar geldi. daha ilk bulusmada sana ne tur is geliri ve neleri olmasi istedigini soyleyenler (ben de bilerek alt gelirli oldugumu soyluyorum) olsa sen ne yapardin ?

bu gibi tipler sonra sagda solda aforizma kasar. oyle boyle. kimse kusursuz degil. bir defa insan iletisim kurabilen bir canli. karsindakinin bir seyini begenmediysen veya makul bir yerde bulusulacaksa yuzune soylenir. devamli bir eziklik ve magduriyet goruyorum. bu kadar kisi farkli dunyalar yasiyor o zaman iclerinde.

benim sorunum durust olmak, cana yakin olmak, insnalari dinleyip onlara cozum bulmak vs. hep iyi niyetten geliyor yani.

Evlenmek istemiyorum. Korku değil istek. İş oraya gidecek diye başlamadığım ve de bitirdiğim ilişkiler oldu. Hatta bir dönem ondan korkup uzak durdum.

Onun dışında karşıda beklentiler, ilişkiden beklentiler, zeka, dış görünüş ve zevkler hatt imla bilgisi konusunda beklentiler seçicilik ile seçenek azaltırken saçma sapan tripler ve kavgalar falan derken dert çekmek istememek büyük etken oluyor. Hani kadını televizyonlardaki programlardan, ilişkileri de buranın gönül işlerindeki halden ibaret sansam ilişkilerden elimi eteğimi çeker manastıra kapanırdım. Mesela o kadar aptal ilişki sorunları okuyorum ki burada umarım troldür onlar. Yoksa yazık onların sevgililerine, eşlerine vs. çekilmez onlarla hayat.

Bunun dışında da iki klasik cümle var kendi tercihleri dışında yalnız olanlar için "armudun sapı, üzümün çöpü..." ve "beni beğeneni ben beğenmem, benim beğendiğim beni beğenmez" :P

devilred artı bir. Çok şükür arkadaşlarım var ama sevgilim yok hala yahu. Uzun süredir yalnızım, illa sinemaya gidecek biri olsun diye sevgili yapmadım. Tamamen hoşlandığım için bazı insanlara gereğinden daha fazla değer verdiğim için kaybediyorum.

Farklı bir mizah anlayışım var, o sebeple bana bakacak 10 kızdan 5'İni doğrudan kaybediyorum.

Çevremde sevilen biri değilimdir. Öyle telefon çalsın, kanka bak biz melislerle oturuyoruz gelsene falan kesinlikle denilmemiştir ömrümde. En yakın arkadaşım olarak gördüğüm kişi bile interraile başkasıyla gidip sinemaya gitmek için beni arar. kısacası içinde bulunmaktan mutluluk duymadığım bok gibi bir çevrem var; ama o istediğim çevrede de mutlu olamıyorum.

yakışıklı değilim bir de.

ben galiba kendim gibi birini buldum. kendimde sevmediğim, değiştirmeye ya da en azından törpülemeye çalıştığım huyların 10 katı karşı tarafta vardı. her ne kadar sevsem de adama inanılmaz ilkel zaaflarım olsa da en ufak tartışmada gidip günlerce gelmemesini yediremiyorum artık. insan gibi iletişim kurmuyor, çocuk gibi gidiyor. geldiğindeyse her şeyin aynı olacağını sanıyor. özür bile dilemeden koltuğuna geçiyor resmen. sanırım, önceki ilişkilerinden almış bu rahatlığı. ben de artık karşı geldiğim için yürütemiyoruz.

lan bu zaaf ne kötü bir şeymiş be. ilk defa başıma geliyor.

"insanları beğenmeyen, kendini yüksek gören, mükemmeli arayanlardan mıyız? egomuz bu kadar yüksek mi gerçekten?"

Evet.

Beğenmiyorum. Buradaki kabahatim ise benimle aynı frekansta insanların olduğu ortamlara girmemek. Etrafım yetersizlerle çevrili. Bu durumdayken yalnızlıktan şikayet edemem.

kendi adıma, karşı cinsle ilişki temelli konuşacak olursam,

- genel olarak yaşam enerjisi düşük biriyim. insan ne kadar asosyal olursa olsun, kendisi kadar bitkin ve bezgin birini istemez. bu açıdan, düşük enerjili hanımlarla da yapamıyorum. kaldı ki ben de sevgilimin benim kadar bezgin olmasını istemem açıkçası.

- çocukluktan, ergenlikten gelme ve artık yapılaşmış, karaktere dönüşmüş bir "yalnızlık" hali var. arkadaşlarımla çok eğlendiğim ortamlarda bile genelde kendimi yalnız hissediyorum. dışarda yürüyoruz diyelim, yanımda birinin olmasından rahatsızlık duyuyorum. insanlara tepki vermek, dışarıya yönelik herhangi bir harekette bulunmak yorucu geliyor. bu, ilişkin olduğu zaman, otomatik olarak "ilgisiz, kendi dünyasında yaşayan adam" olman demek. benim mal olduğum çok bariz olduğundan, karşı cins bunu daha flört aşamasında fark ediyor.

- hayatım düzenli değil. böyle söyleyince de sabah akşam gece kulüplerinde takılıp fuhuşturucu kullanan liseli kızların sevgilisi olduğum düşünülmesin. net planlarım ve fikirlerim yok. yere sağlam basmıyorum. yarın "hadi bay bay" deyip saçmasapan bir şey yapmayacağımın garantisi yok. çevremdekilere güven vermiyorum. "bu adamla olur" demelerini sağlayabilecek hiçbir özelliğim yok.

- biraz fazla patavatsız ve insan ilişkilerinde beceriksiz biriyim. mesela bugün bir olay oldu. patron (aslında arkadaşım sayılır ama işveren neticede), bana vereceği işin ödemesini almamış daha. kadın, kendisine maaşı alır almaz ileteceğini söylemiş. dedim peki sence bugün alır mı maaşı? "soralım hemen" dedi. ben "olur mu ya öyle, sorulur mu kadına" diye düşünürken, kendisi sormuş bile. demiş ki, "ödemeyi bugün yapma şansınız var mı acaba?" ben işte bu durumda gidip kadına "maaşınız bugün yatar mı" diye sorardım örneğin. aklıma gelen buydu. salak değilim, iyi kötü konuşmayı, nerede durmam gerektiğini de bilirim ama nasıl desem insanların o "normal" kabul ettiği tavrı oturtamadım. çok küçük detayları kaçırıyorum. eskiden, bu sebepten ötürü, çekingendim. şimdi çekingen de değilim pek, o yüzden eğreti ve sinir bozucu görünüyorum sanırım. eskiden "ay kıyamam canısı"lı, sessiz sakin çocuktum. şimdi o "sempatiklik bonusu" da kayboldu gibi.

***

aklıma ilk etapta gelen, "major flaw" diyebileceğim saçma özelliklerim bunlar ve bunların karşı cinsle hemhal olamamamda etkisinin çooook büyük olduğuna inanıyorum. çünkü yüzüne bakılmayacak birisi değilim. çok fazla kızın "mmmm seksi mmm nefis" dediğini duydum, gördüm benim hakkında. iş ne zaman daha ciddi olmaya başladı, o zaman hepsi kaçtı. dışardan bakınca bir bok zannediyorlar işte ama iş derinleşince "bu herifle olmaz" oluyor. haklılar da bence. kız olsam ben de kendimle sevgili olmazdım.