genelde gerçekleri.
ama konuya da bağlı biraz şimdi.

gerçekleri söylerim. baktım aslında bazı cümleleri duymak istiyorlarsa ve bende de o cümleyi kurma isteği yoksa susarım. derin bi sessizlik olur.

ben duymak istediklerini söylerim. çok çok önemli bi mesele değilse insanları üzmeye değmez günlük olaylar.

ne kadar öndemsediğime ve nasıl insanlar olduğuna göre değişiyor.

hewit, önemsediğin insanlara karşı tutumun ne peki?

gerçekleri söylemeye çalışırım genelde. duymak istediklerini söylediğim nadirdir. çünkü böyle bir zorunlulukta kaldığımda susmak daha mantıklı geliyor bana.

gerçekleri söyleyince neticede haklı olsan bile etrafında kimse kalmıyor.

(based on a true story)

duruma göre değişiyor.

patavatsız olduğum için ne duymak istedikleri üzerinde hiç düşünemiyorum bile

@trinitrotoluen orası nasıl insanlar olduklarına göre değişiyor, gerçeklerle hareket etmeye çalışırım ama herkes sevmiyor bu durumu, öte yandan sadece duymak istediklerini sevenleri de hiç yadırgamıyorum.

duymak istemedikleri yalanları...

adamına göre davranıyorum.

gerçekleri söyleyince karamsar, duymak istediklerini söyleyince pollyanna oluyoruz.

sevgilime: duymadık istediğini
diğerlerine: gerçekleri

gerçekleri söyleyemeyeceksem genelde o kadarda yakın biri olmuyor. o zaman pek bir şey söylememeyi tercih ediyorum. yakın kişilere ise her zaman gerçeği söylerim ve onlardan da duymak istediklerimi değil gerçekleri beklerim.

destekli sallıyorum.

gerçekleri söylerim. tabi genelde gerçekleri söylerim, her zaman değil.

genelde muhabbet arasında şaka mı laf sokması mı belli olmayacak şekilde yaparım. gülerim güleriz ortam yumuşar öyle. tabi her zaman böyle olmaz. bazen de duymak istediği şeyi söylerim. ama çok da değil, yarım ağızla.

gerçekleri söyleyince neticede haklı olsan bile etrafında kimse kalmıyor.

(based on a true story)

söylemiyorum. en temizi.

çaresi yoksa duymak istediklerini, çaresi varsa gerçekleri.

uykusuz her gece +2907739286392693

çok nadir 1-2 durum dışında mutlaka gerçekleri söylerim.
çünkü kendim de gerçekleri duymak isterim.
diğeri sadece anlık bir tatmin.
gerçekleri söyleyenin dostum olduğunu düşünürüm.

duymak istediklerini duymak isteyen insanların nasıl düşündüklerine aklım ermiyor. yani bu kadar "gerçekçilik" belki de ilkelce bir şey.

gerçeklerle genelde çok az insan yüzleşebildiği için etrafta kimse kalmıyor bir süre sonra. açıkçası gerçekleri kaldıramayan kişilere de benim pek merakım yok. yani herkes halinden memnun olsa gerek.

*o 1-2 durumu da hatırlamıyorum-bilmiyorum bile. sadece yüzde 1'lik pay bıraktım.

abi bu şaşırmış kediyi neden hep paylaşıyorsun :D

bence dans edemesen bile, yine de deli gibi iç paran varsa.

ben de seni öpüyorum saygılarımı iletiyorum.

o şaşırmış kedi en sevdiğim çünkü, onsuz soru soramaz oldum, insanlar görsün şaşırsın aa ne güzel desin KİŞNESİN falan diye koyuyorum her gördüğümde gülüyorum +1 moral point kazanıyorum.

içerim de evdeyim, dışarıda tek içersem gelene geçene yazarım kendimi biliyorum, bir de evde içsem ne yapıcam ki :(((

canımsın :*

ben de sıkıntıdan ölüyodum evde içiyorum çaresiz.birazcık geçti sıkıntı. öneririm ne de olsa içmek yani.

abi önümüzdeki 3 gün boyunca sınavım var keşke vaktim olsa da sıkılsam maymun oldum burda.

world snooker champhionship var aç baştan sonra izle bütün maçları. kafadan 100 saat ediyor.

izlemem ben onu ya :( en son junjo romantica 2 izledim ona devam edebilirim ama şu saatte oturur ağlarım saçma bir şey çıkarsa.

içeyim mi cidden? ya valla evde ne içicem allasen daha kötü sıkılıcak canım ENERJİMİ FALAN DA ATAMIYORUM siz düşünün. teşekkürler tekrardan :*

en kötü toplicam burdakileri skype'a alıcam o olacak.

rise of nations oyna.

Bir şişe şarap al, koy bir woody allen filmi, eskilerden. bu akşamı kurtarır.

mayi, sıvı demek

bence yağ demek istemiştir.

sineği ezince yağı çıkıyor niye çıkmasın efenim.

fındıktan yağ çıkıyor niye çıkmasın efenim.

işte adaçayını eziyorlar ve muhtemelen tam bir su gibi kıvamı akışkan olmayan bir madde çıkıyormuş. olay bu.

mayi: sıvı (tdk)

taze adaçayından bahsediyordur büyük ihtimalle, yani kurumamış olanından.

hocam senin kuru otla kastın çay olarak içtiğin. ama sonuçta ada çayıda bir bitki yani bir zamanlar toprağa bağlı yapraklarında hayat olan bir şey.taze adaçayını ezdiğin zaman içinden çıkan zımbırtıyla (biraz yapış yapış yağımsı bir sıvıdır)masaj yapmanı söylüyor gürleştirmek ve rengini koyulaştırmak için saçlarının.

saça sürecek kadar yağ çıkarabilmek için 43,75 kilo taze adaçayı lazım. nane yağı, alabalık yağı falan oluyor ya watsons'da oralara bir baksanız hali hazırda yağı vardır. ama yağdan bağımsız bu öneri biraz saçma geldi.. hiç duymadım adaçayının böyle bir şey yaptığını.

aynı sorun bende de var. 1 saat kadar oldu düzelmiyor. chrome, firefox, explorer falan hep denedim, yok yok. sorun var sanırım. https'lerle ilgili olabilir.

ctrl F5 yap bakim bi de.

genel bir sorun sanırım. Bir iki arkadaşımda da var bana uğramadı henüz. Şimdilik tavsiyem:

touch.facebook.com

facebook'ta bu aralar bi saçmalamalar var hayra yormak gerek

es yapman iyi olmuş :)

pop-up olarak dene. geçen de bana olduydu.

desktop diyecektim sanırım çünkü pop-up'ı bulamadım

panpam sadece tek kişide olsa eyvallah herkesle aynı problemi yaşıyom internetim de canavar gibi :)

@owencan internetinin canavar gibi olmasını kıskanmış bulunmaktayım :D

ttnete elveda çekmenin ayrıcalığı panpam :)

www.facebook.com

bunu yükleyebilirsin.

Bence yemekle birlikte kullanabilirsin. Ya da sonra. C vitamini suda çözündüğünden fazlası vücuttan atılır zaten. Bir sıkıntı olmaz.

Mideniz dolu değilken kullanmanız maksimum yararlanım sağlar.Akşam kullanmanızı tavsiye etmem C vitamini zindelik verir,uykunuz kaçar akşam akşam
Yerinizde olsam kahvaltıdan yarım saat falan sonra içer,güne başlardım

ac karna alma yeter. kahvaltını et cak bi tane.

panik atak notunuzu okumadan önce aklıma gelen ilk şey panik atak oldu...

panik atakla ilgisi yok (çok ağır gibi oldu ama panik atak için aklınıza bir şeyin gelip ona aşırı bir reaksiyon vermeniz gerekiyor. aşırı reaksiyon verirken ölüm korkuları/çıldırma korkuları olmalı. her kalp çarpıntısı panik atak değil)

bence yine bir gastrocuya gidin. helicobakter öyle kolay kaybolan bi bakteri değildir, nüksleri çoktur

ben gastritinizin tekrarladığını ve hatta ülsere doğru ilerlediğini düşünüyorum.
sigara içiyor musunuz?

ağrılarınız sadece yemek yediğinizde mi oluyor?

sigara içmiyorum. alkol 40 yılın başı bir o da çok az miktarda.

ağrı değil de bu öğürme refleksiyle gelen bir anda kusma ve mide bulantısı yemekte oluyor.

kalp çarpıntısı ise gün içerisinde değişiyor.

bir seyler seni kaygılandırıyor veya heyecanlandırıyor mu? psikolojik sorunları olan biri misin?
panik değil ama anksiyete bozuklugu olabilir.
gerçi psikolojik sorunların olmasına da gerek yok.. fiziksel bir sorundan kaynaklanan anksiyete de vardır..
Anksiyete Bozukluğu Oluşturan Tıbbi Hastalıklar
SOLUNUM SİSTEMİ KOAH, astım pulmoner ödem, pulmoner emboli,
SİSTEMİK BOZUKLUKLAR Kardivaskuler bozukluklara, kardiak aritmilere, pulmoner yetmezlik ya da anemiye bağlı hipoksik durumlar,
ENDOKRİN Hipofiz, tiroid paratiroid, adrenal bezlerin disfonksiyonları, feokromositoma,
İNFLAMATUAR HASTALIKLAR Lupus eritamatozus, romatoid artrit, poliarteritis nodoza, temporal arterit,
YETMEZLİK DURUMLARI Vitamin B12 yetersizliği, pellegra,
NÖROLOJİK BOZUKLUKLAR Serebral sifiliz, tümör, travma ve postkonküzyon sendromu, serebrovaskuler hastalıklar, subarahnoid kanama, ensefalit, multiple skleroz, Wilson hastalığı, Huntington hastalığı, migren, epilepsi
DİĞER BOZUKLUKLAR Hipoglisemi, karsinoid sendrom, sistemik malign hastalıklar, premenstrual sendrom, kronik enfeksiyon ve ateşli hastalıklar, porfiria, infeksiyöz mononükleozis, posthepatit sendromu, üremi,

doğrudan sayfa veriyorlar.

doğrudan derken o paragrafın olduğunu mu vermem lazım?

ama aslında normalde bütün bir makaleyi okuyup ana fikri anlayarak sonra referans vermek gerekmiyor mu?

direkt alıntı yapabilirsiniz. alıntı yaptığınız makalenin adı, yazarı ve alıntı yaptığınız sayfaları belirtmek zorundasınız.

kendi cümlelerinle yazacaksan tamamını okuyup tüm makalenin sayfa numaralarını vermek lazım. ama doğrudan alacaksan paragrafı, sadece onun bulunduğu sayfayı vermen yeterli sanırım. emin değilim yine de, ama bu tarz gördüklerim var.

APA sistemine göre in text referansta (maykıl, tarih, page) olarak veriliyor.
end text referansta ise journal için verdiğim sitedeki boşlukları doldur, otomatik çıkartır sana:
citationmachine.net

edit: paragrafı aynen alırsanız tırnak içinde kullanmanız gerekir. Ayrıca 3 satır, 40 kelimeden uzunsa block quotation yapmalısınız.

yani ben şöyle yapıyorum.

maykıl'ın bir paragrafını ya da conclusionındaki bir paragrafı alıp kendi cümlemle yazıyorum. "maykıl noted that..." diye başlayarak..şimdi ben bunun dipnotuna ne yazmalıyım. bütün makale aralığını mı yoksa sadece o sayfayı mı?

direk alıntı yapıyorsanız sayfa numarasını vermeniz lazım. paraphrase denilen şeyi yapıyorsanız şart değil, alınan eserin tarihini belirtmeniz yeter.

Zip'ten çıkartıp doğru klasöre atıyorsundur umuyorum.

Diğer bir yöntem olarak zipli halini yönetim panelinden yüklemeyi deneyebilirsin.

tabi tabi zipten çıkarıyorum. bu arada yönetim panelimde tema yükle şeklinde bir link bulunmuyor

bayadır ilgilenmiyorum ama galiba themes klasörünün permission chmod iznini 755 yada 777 yaparsan görür. ama sanırsam bu tema editöründen düzenlediğin zaman kaydetmene imkan sağlıyordu, yinede bir dene. olmazsa tekrar eskisi; 644 yaparsın. (644 ise:)

İlk öğrendiğimde bana çok tuhaf gelmişti ama en çok Posta gazetesi okunuyor.

Şimdi aklıma geldi, eğer İstanbul'da yaşıyorsanız Macrocenterlarda insanların bu tip ilanları yazmaları için bir köşe oluyor. Oraya çok fazla insanın baktığını görmüştüm. Bence oraya yazmanız da işe yarayabilir.

Özel ders için internetten bir sürü öğrenci bulan arkadaşlarım var. Hangi siteleri kullanıyorlar bilmiyorum ama internet de işe yarıyor.

posta. siz verin ilan yine de. çok pahalı değil. niye vermedim ki lan demezsiniz bari iş çıkmasa bile.

mikilikinin dediği doğru. Özel ders referans işidir. Yoksa her elektrik direğinde fiziğinden gitarına kadar özel ders verenlerin ilanları var. İyi bir yöntem olduğunu zannetmiyorum.

Buna imkan sağlayacak bir sosyal çevreniz yoksa:
Bir arkadaşım şuradan birkaç öğrenci bulmuştu kendine;

www.ozelders.com

Not: Siteye ömrümde girmedim, herhangi bir alakam yok. Şimdi de Google'a arkadaşın ismini yazdım da sitenin adını o şekilde aldım. Amman diyim..

iptal edersen sorun olmaz. geldiği yere kadarını denetlemiş olur, geri kalanında hata varsa öyle kalır.

3 saat sürmesi normal. 1 TB diskte sürebiliyor o kadar.
Disk birleştirme yapmanı da öneririm ama kesinlikle Windows'unkinden değil. Bunun için başka bir program yükleyerek. Çünkü Windows'un kendi disk birleştirmesi asırlar sürüyor.

fiyatı uygun puro dersen, sana che derim.

backwoods sweet aromatic. dene mutlaka.

Che'nin her türlüsünü denedim, o kadar da güzel değil. Hatta bazısı hiç güzel değil.

henri wintermans denemiştim fena değildi.

backwoods, balli bogurtlenli

kırılan yere göre değişir.

lisedeyken ayağı kırılıp da gıkı çıkmayan biliyorum. adamın ayağını sadece çıktı zannetmişlerdi de kırılmış alçıya alınmış, 3 ay okula gelmemişti.

aynı şekilde ortaokuldayken da bir arkadaşın kolu kırılmıştı, güle oynaya gitmişti hastanaye.

@cecilia +1

bazen burun kırılmasını farketmiyorlar bile.

yalan ya, elimin kirildigini bir hafta sonra ogrendim.

böyle bir şey yok. adam mis gibi alkollüdür ayağını kırar 2 km aralıksız yürür.

(bkz: ben)

mesela bir kaburga kırığını ben 15 gün sonra farketmiştim. yere göre değişir.

adamına da bağlı, arkadaşın ön kolu iki yerden kırılmıştı kolunu diğer elinle toplayıp eve gitmiş evde kimse yok diye kapıda oturmuş öyle bakkal görmüş ailesine haber vermiş filan. sonra platinler vidalar falan takıldı. bazı insanda biraz morarınca zor yürüyo.

hayatımda duyduğum en yalan şey bu geyik. bir kere burnum kırıldı, 2 gün fark etmedim bile. bir kere kolum kırıldı, taşak geçe geçe hastaneye gittik hatta yolda acıktık bi yere girdik yemek yedik. bir kere arkadaşımın ayağı kırıldı lisede, ilk ders tenefüsünde oldu olay. okul bitti sonra dersaneye gittik o bitti sonra dedik bi gösterelim meğer kırıkmış. hem yeri hem nasıl kırıldı önemli. bazısı bildiğin paramparça oluyor filmlerdeki gibi, platin falan takıyorlar. onda harbiden acıdan duramayabilirsin bilemicem ama kırık olsa duramazsın diye bir şey kesinlikle yok

akşam evde tepişirken ayak başparmağını kıran, bir şey olmamış gibi yatıp uyuyan, sabah kalkıp okula giden, eve yürüyerek gelip çorabını çıkardığında davul gibi şişmiş parmağını görünce hastaneye giden ve ancak böylece farkına varan bir arkadaşım vardı.

benimde ayagimdaki parmakta kirik,el bilegimde de catlak olmustu ikisindede aci yoktu.

Limitless.

o hapın adını nedir?

öbür filmin adı neydi kankalar? elemanın hergün salı saat bilmemkaç olacak her şeyi biliyorum gibi şeyler dediği.

@one leaf clover;
adı üstünde, film.

harf ve sayılı bir ismi vardı hapın galba.
k102 falan gibi yani.

ne biçim bi denklemmiş.
en iyisi wolfram alpha'ya sorun bence.
www.wolframalpha.com

iki tane ayrı denklem mi bunlar biraz daha anlaşılır yazsaydın keşke.

İk tane ayrı denklem evet

röntgen çekildiği zaman bilgisayar ortamında kalıyo basılı olmuyo bildiğim kadarıyla. yani röntgenden direk hekimin bilgisayarına gidiyo dolayısıyla elden alınabilcek bişey değil. sen her ihtimale karşı yanında bi flash disk götür hekimden rica et. bu arada şöylede bişey var. o röntgeni görüntülemek için farklı bi program gerekiyo jpg veya png falan değil yani formatı.

aslında doktorum farklı benim ama bir sıkıntıdan dolayı başka bir doktora göstermek istiyorum. sonrasında röntgeni doktor da görsün istiyorum yani benim doktor ama benim doktorda da panoramik çekecek alet yok. haliyle o programda yoktur.

ben de çektirdim panoramik olandan lakin ben hiç bir şey demeden filmi bana verdiler doktora kendim götürdüm. sonrasında da bende kaldı.

ben kadıköy ağız ve diş sağlığı merkezinde panaromik çektirmiştim gayet basılı film olarak vermişlerdi bir iki sene önce. geçenlerde ankara'da bir yere gittim vermiyoruz, bilgisayarda kalıyor dedi.

ölmek için.

yaşamak tercihe bağlı olmadığı için,niye yaşıyoruzdan çok niye yaşamalıyız diye sormak lazım bence. o da yaşamın amacı ne olabilir sorusuna benziyor. herkese göre değişir ama nihayetinde,yaşamın amacı mutluluktur.

egomuz ve korkularımız olduğu için yaşıyoruz. kendimize hedef gördüğümüz şeyleri başarıp gururlanmak için. sonrasında ne olacağını bilmediğimizden, hayatta kalmak için.

şimdi ve gelecek için.

seni şöyle alalım:
www.youtube.com

elimizde olmayan sebeplerle doğuyoruz. yaşadığımızı fark ettiğimizde ise senelerin geçmiş olduğunu görüp, sorumluluklarımızla baş başa kalıyoruz. örneğin bir ailemiz oluyor. sadece onları düşünerek bile, başka sebep bulamadan yaşayıp gidebiliyoruz.
kimimiz için bu tür zamanlarda bir yardımcı eleman bulmak şart oluyor. müzik gibi mesela. sanki insanlar hemen ölmesin diye icat edilmiş bir şeye benziyor. yeni yerler görmek de buna dahil edilmeli. kısıtlı alanlarda yaşıyoruz. çok yer görmek, yeni kültürler tanımak iyi birer zaman geçirme aracı olarak kullanılabiliyor.
yine de, genel olarak üzerimizde büyük bir tembellik olduğunu ve bu yüzden, ölmemek için yaşıyor olabileceğimiz fikrini aklıma getiriyor.

ya bir nedeni yoksa?

@kediebesi

Sorumda zaten buna gönderme yaptım, "kendinize yaşamak için ne -yalanlar- uyduruyorsunuz?"

Edit: Yani şuan yaşıyorsa illa ki bir yalanı vardır yoksa da sadece yaşama dürtüsüdür.

işte ne bileyim öyle bir 'neden bulmama' fikri beni rahatlatıyor nedense. bi yalan uydurmak zorunda kalmamak iyi gibi, bir yaşama nedeni olmayınca da ölmüyor insan, ilginç bir özgürlük :)

aslında birçok şey yazmak isterdim; ama aklıma gelen ilk şeylerden biri içimizdeki tutku(lar)dan ötürü yaşıyor olmamızdır. modern hayatın parçası olduğumuz şu zamanda teknoloji, ekonomi, bilim, sanat gibi makro alanlarda açığa çıkan ve toplumsal hayatı değiştiren manifestolara, içimizdeki tutkuların yönelmesi ve bu coşkumuzun nedeni olan içgüdülerimizin, ihtirasa dönüşecek kadar güçlü olmasıdır.

kısacası kendimizi ''hayattan zevk alma'' konusunda sınırlandıramayacağımız için insanlar, yaşamın sonsuz olmadığını düşünerek varoluş süreci boyunca hazza yönelirler. ellerinden geldiğinhce hayatta iyi vakit geçirmek isterler. işte yaşamları boyunca da dünyaya yön veren ve toplumların yaşamını değiştiren bu bildirilerden olabildiğince yararlanmaya çalışırlar.

@kediebesi

Gerçekten bu sefer buldunuz, duyuruyu açma sebebim buydu :) Bir neden yok, bakalım diğerleri neler uyduruyor. :D

yaşamak tüm canlıların doğasında var. bitkiler bile yaşamak ve daha fazla alana yayılmak için kimi kendilerini hayvanlara renkleri ile çekici kılıyor, hayvanlar tarafından yeniyor ve hayvanın dışkıladığı yerde filizlenme şansı buluyor. çok garip, ben mikrop tüfek ve çelik kitabının yalancısıyım. her neyse.

insanda da, hayvanda da içgüdüsel bir yaşama isteği var. peki yaşayınca ne yapıyor? hiç. hayvanlar mesela, avlanmak mücadelesi sadece hayatta kalmak uğruna. esas amaç bu. gerisi bu amaca yönelik eylem. peki hayatta kalınca napıyor hayvan? hiç. insan da öyle sayılır.

özet: içgüdüsel bir şey bence.

niye yaşıyoruzdan ziyade niye ölmüyoruz belki bir cevaptır. ikisi aynı anda olması mümkün olabilir fakat ihtimalleri olmamasına nazaran çok düşük. temelde ölmediğimiz için yaşıyoruz. o zaman soru "niye ölmüyoruz" şeklini alır. o vakit te ("muheuhe çünkü yaşıyoruz" yavşaklığı ve kördüğümünden öte)ölümün tam olarak bilince bağlı olamaması olabilir. demek istediğim kararlar, sebepler, nedenler, bahaneler, amaçlar yok. sistem bozulmaya/kaosa yatkınsa insanın suçu ne?

özet olarak epikür'ün dediği gibi ben varsam ölüm yok, ölüm varsa ben yokum.

evrim ve sosyolojiye girmeden en basit cevabı vereyim:

tek hücreliden en komplike canlıya kadar hepsi çoğalmak için yaşıyor. insanlar için bu sex oluyor ki bu iç güdüsel olarak gelen bir şey. tabi konu bu kadar yüzeysel değil, çok daha derin.

gerçi siz burada daha çok bireysel olarak yaşama amaçlarımızı sorgulamışsınız. neyse, bu da aklında bulunsun.

çoğalmak yaşamın sürekliliği için, bir amaç değil yani. bu sürekliliği neden sürdürdüğümüz ise işin belirsiz olan kısmı. benim uyduruk görüşümle bunun esas nedeni ise bilginin taşınmasıdır.

yan cepte taşıyorum ben direk. alışkanlık meselesi. en güzeli cüzdan taşımamak aslında.

afedersin göt büyük olmadıkça arka cep sorun değil. ama hep göt kocaman, hem pantolon ferhat göçerinkiler gibi 2 beden küçük olunca o cüzdan çok bağırıyor. o yüzden fit olalım arka cepte taşıyalım. küçük çanta taşımanızı çok itici buluyorum şahsen. hatta sözlükte öyle bi başlık da vardı, benimle aynı fikirde olan onlarca bağyanı görünce gözyaşlarına boğulmuştum mutluluktan :P

aslında demek istedikleri şu: cüzdanınız olmasın, kartlarınız olsun, limiti de yüksek olsun.

kartlar için ufak bişey taşıyorum hiçbi yerde belli olmuyo. genelde sağ arka cebimde durur.

yan cebe neden konulmasın ki, orayı neden pas geçtiniz direk gömleğe falan geldiniz.

ben de yan cepte taşıyorum. ayrıca göt cebinde taşımanın sakıncaları da var. adamın ruhu duymadan çaldırılabilir, oturduğun yerde göt cebinden çıkıp düşebilir. yan cep daha uygun bence.

parayı çorabın, kartları yan cebin içine tıkıyorum. bu yüzden sevişmişliğim var.

belki ince az belli olan bir cüzdan biraz çözüm olur ama lanet olsun çok param var diyosan orası ayrı :P

yıllardır ön cebimde taşırım. arkada çok rahatsız eder bence.

Ben kartlık taşıyorum sadece. Az miktar nakit. Kredi kartı. Onu da sol cebime koyarım.

yürürken arka cepte olmasının bir sakıncası yok da otururken bacağımı çok ağrıtıyor. yine sözlükte mi ne okumuştum, siyatiğe yol açıyormuş.

cüzdan ya da kartlık taşımıyorum, herbirini muhtelif ceplere koyuyorum.

yan cebimde taşırım hatta sağda taşırım telefon solda asla yerleri bile değişmez.

arka cep nası abi ya ben de onu anlamıyorum. kotun cep kısmını bile bozuyo lan, bok gibi görünmesini ve rahatsız etmesini geçtim, kotu bozuyo yani. anlamadım.

yazın direkt çanta takıyorum. sigara, gözlük kutusu, telefon, cüzdan falan derken yazın baya gerekli hale geliyo. düzgünce duran bi çapraz çantanın itici bulunabileceğini pek sanmıyorum. (düzgünceden kasıt; çok küçük olmasın yoksa komik görünüyor, temizliğine dikkat edilsin, çok sıkışık gözükmesin, bel çantası olmasın çünkü onu itici bulan insan sayısı bayağı çokmuş.). başlıkta da arattım, bunu beğenmeyen bir kişi varmış sadece; eh ona da yaranamayıverelim. yazın bi pantul bi tişört çıkıyoruz zaten, o kadar malzemeyi makatıma sokacaktım.

bu kadar kişinin yan cepte cüzdan taşıdığına şaşırdım açıkçası, ben arka cep bile küçük gelip şişkin duruyor derken yan cepte acaip büyük şişkin durmaz mı ya ? cep telefonu bile yan cebimde dururken şişkinliği göze batıyor gibi geliyor bana.

deri ceket kotla gezerim genelde, ceketin cebine atıyorum. yazın tişörtle falansam sırf, hiç taşımıyorum, direkt kredi kartı, ehliyet, bir miktar para, gerekli diğer bi iki kart (istanbulkart falan) o kadar.

gereksizse taşımayın cüzdan ya, çok şart değil bence. hani masaya koymalık taşıyosanız, kıçında yamuluyor falan zaten, canı çıkıyor, çekici bi tarafı olduğunu sanmıyorum.

şimdi kart cüzdanları var onlardan kullanabilirsin onlar ufak oluyor paranıda cebinde bulundurursun şişmez o kadar amma velakin cüzdanında çok eşya varsa kartvizit falan yanda taşımak tek tercihimdir.

Arkada bide cüzdanda eziliyo pestili çıkıyo bea. Popoyuda terletiyo o ayrı...

arka cebimde taşımıyorum yıllardır. yan cebime koyarım.

sırf kimlik yüzünden taşıyorum cüzdanı..nasıl bi mantık anlamıyorum,kimlik diye eşşek kadar levha yapmışlar.. şu çipli kimlikler çıksa direk küçük ince cüzdanımsı şeye geçecem.Gömlek giydiğim zaman da sadece çipli kimlikle kredi kartımı gömleğin cebine koyabilirim.
ben de arka cepte taşıyorum.meraklısı da değilim aslında..ceketin iç cebine koymayı da sevmiyorum..küçük çanta taşımak çok itici.hoş görünmüyor, telefon, cüzdan, gözlük ne varsa dolduranlar var.O ne öyle yav bohça gibi..

yaz kış çanta taşıyorum bem, iş gereği de lazım oluyor zaten. cüzdan taşımayo uzun zaman önce bıraktım, evde desasından bilmemnesine envai çeşit cüzdan var öyle duruyor:) kartlık taşıyorum onu da montun iç cebinde ya da en başta dediğim gibi çantada taşıyorum.

Bence arka cepte durmasında bir problem yok ama elinde taşımanın görgüsüzlük olduğunu düşünüyorum. Aynı şey telefon için de geçerli bence.

Çıkarıp masaya konulabilir, sonuçta rahatsız eden bir şey ama o cüzdanı çıkarıp masaya koyunca lütfen mekanı satın almış havasına girmeyin, kabaran horoz gibi görünüyorsunuz.

Minik çanta denilen şey de iğrenç bir şey. Orta boy bir çanta taşınabilir. Ama herkes ona yanaşmayabilir o yüzden vücuda uygun (dar olmayan, poponun dışarı taşmadığı, düşük belli olmayan) bir pantolonda gayet arka cepte taşınabilir.

cüzdanın gösterilmesi kültürümüzce uygun düşmez. (yada ben mi öyle sanıyorum :/ bak şimdi yamulmayalım) yani içinin boş oluşunun görünmesi yada tıka basa dolu oluşunun anlaşılması hoş bir durum değil. bence sıkıntımız buradan geliyor.

çanta ile başlarsak; kişisine göre değiştiğini gördüm. bazılarında "sohbetten geliyorum" havası estirse de, bu tipi tarif edemiyorum, bazılarında hiç de yadırganmıyor.

efendime söyliym elde taşıma mevzusu. şimdi düşünelim yaz günü zaten tişört kot var er kişinin üstünde arabayla gelmiş misal bir yere. civanım oturdu masaya. hayır bacılar soruyorum hakkaten ne yapsınlar? cüzdan anahtar sigara hadi bi de çakmak. neresine soksun? kabul ediyorum ama yine de itici yavrum o görüntü ya. ama yine karakterle bu itici görüntü unutturulur.

arka cep; hemen aklımına şu resim gelir; dara yakın kot arka cep hep aynı yerde duran cüzdan sebebi ile eprimiş. bu manzara yüzünden oluyor bence her şey.

yan cep candır demek istiyorum.

ama eklemek istiyorum ki takılmayınız böyle şeylere. evet bir çok hareket bir çoklarına göre değişik şeyler çağrıştırsa da karakteriniz ağır basan. mekana gelip masaya cüzdanı sigarayı çakmağı anahtarı sıralayıp konuşmaya başladığınız ilk 10 dk da bütün imajı baştan yaratabilirsiniz.

Arka cepte fıtık yapma olasılığı varmış,bunu da kenan evrenin bir röportajında duymuştum.

açıkcası çok içince bende bi kafa yapmıyor değil..
baya bir garip oluyorum..

Çarpıntı yapar. Bol bol su içmeye çalışın.

Kafeinden dolayı çarpıntı yaptığı doğrudur.
Ayrıca mideye de bir hayli dokunur.

insan rahat sıçamıyore.

bence nadir olarak panik, paranoya, korku gibi ataklar yapabiliyor, özellikle türk kahvesi veya espresso gibi ağır olanlar.

bi ara günde 9 fincan gibi nescafe 3in1 olanlarından içiyordum vücudumda kabarcıklar pörtlemeye başladı :) hem de kaşıntı yapıyordu. doktora gittim o zaman doktorun söylediği 1 fincan kafeini vücut 3 günde dışarıya atabiliyormuş. dolayısıyla o kadar kısa zamanda vücuttan atamayınca tepkisel olarak alerji yapabiliyormuş. onun dışında idrarda çok leş bi koku olabiliyor. yoksa sıçmama gibi bi durumdan emin değilim. belki bünyeden bünyeye farklılık gösterebilir :)

mumford & sons

the dubliners yaz youtube'a. birkaç dede güzel güzel çalıp söylüyor.

ortohodox celts de fena değildir

www.youtube.com burda videonun başında, düğünde çalınan tarzda müzikten bahsediyorsun değil mi.. the irish rovers olabilir.

teşekkürler :)

rocky- ı of the tiger

www.youtube.com

white stripes - seven nation army

edit; verdigin linkteki sarkiyi dinledim de , seven nation army'ye uymuyor. ama yine de iyidir seven antion army

ismail yk bas gaza yavrum bas gaza kim tutar seni baz gaza adli parcsi.

www.youtube.com

epic songs diye aratabilirsin bunları.

Al sana 10 tane mesela:
www.youtube.com

8 yıl senin ömrünün büyük kısmı tabi :)okumasa 13 yaşnda mı açacak marketi?

okuma yazma bilmeden mi market açacak?
8 yıl temel eğitim. dünya yuvarlaktır, 2+2=4 eder, okuduğumuzu anlayalım vs. öğretiliyor. diferansiyel denklemler değil.

7 yaşında ya da 10 yaşındaki bir çocuğun "hacı bende ticaret kafası" var demesini ciddiye almaz devlet. ayrıca zorunlu eğitimde sadece türkçe, matematik öğretmezler, toplum kurallarını da öğretirler.

Abi şimdi benim patronum müteahhit ilkokul ya 3 den bırakmış yada 5 den sormaya utandım oda söylemeye çekinir büyük ihtimalle. çok nazik çok saygılı bir insan lakin insanlarla iletişiminde olsun ve veya bir çok farklı alanda kendini belli ediyor bahsi geçen adamın bankada 5-6 milyon tl garanti nakiti vardır. gayrimenkulleri var arabaları var. 36 yaşında bir eleman 25 senedir bir şekilde kendini geliştiriyor para var imkan var sonuçta o bile bu haldeyse baba iyi kötü millet bi 10 sene okusun eğiim görsün toplum içinde yaşamayı öğrensin oturup kalkmayı konuşmayı bilsin . Birde laf var Merkep Derviş Olurmu Taş Çekmekle Tekkeye. En önemliside "eşşeğe altın semer vurmuşlar "ah vatanım" demiş."

insanlar okumak için, basit matematik işlemleri yapabilmek için eğitim almazlar. onları ev de de rahatça öğrenebilirler. olay başka. zihinlere resmi ideolojiyi sokmak.

Hani insanlar der ya din toplumun afyonudur, yok futbol toplumun afyonudur, hede toplumun afyonudur vs... İşte günümüzde toplumun en büyük afyonu eğitimdir aslında. Nasıl bir insan olacağınıza, neyi seveceğinize, neyden nefret edeceğinize, kutsal değerlerinize, ne için çalışacağınıza, nasıl bir insan olacağınıza sizin yerinize karar vermek için en güzel yol eğitim.

işte hangisinin yetenekli olduğu anlamak epey sürüyor.

bi milyon çocuk 12 sene okuyacak ki içlerinden hangi 10 bin tanesinin doktor olacağı belirlensin.

o 10 bin doktor 6 sene okuyup tus a girecek ki, hangi 100 tanesinin beyin cerrahı olacağı belirlensin.

falan.

okulda gördüğünüz endoplazmik retikulumla belki metrobüste karşılaşmazsınız ama olaylara bakış açınız düşünme kabiliyetiniz geliştiği için, 0.2 sn de bir gelen otobüse ziplenip girmekten vazgeçer insanlar diye.

eğitim yoluyla kültür aktarılır. belli bir süre zorunlu eğitim olmazsa kültür aktarımı gerçekleşmez. işte bu sebeple var.

endüstriye işgücü yetiştirmek için..alıntıdır.

7 yaşında mı karar verecek okumak isteyip istemediğine

wordspop.com

www.woothemes.com

Hepsiburada'nın yorumları külliyen yalan. Yorumlar için forumları araştır, ama satın alırken Hepsiburada'dan alabilirsin. Güvenilirdir.

hizlial.com'dan 3 defa telefon aldım. her şeyi internetten alıyorum uzun süredir.

@darkredanger, hangi forulara bakıyorsun?

hizlial.com'dan almıştım ben de bir kere. sorun çıkmadı.

ben de hepsiburadadan almıştım, bir sorun çıkmadı.

hepsiburada'dan al alacaksan, pek sorun çıkmaz ama yorumlara kanma. yorumlarda negatif olanları pek yayınlamıyorlar.

hepsiburada, hizlıal, ereyon ve buroteknik'ten telefonlar aldım. hiçbirinde de sorun çıkmadı.

ambalajında ve faturasından şüphe duymuyorsan her yerden alabilirsin.
hatta buroteknik'ten iphone aldığımda sitenin ortaklarından biri kendi elleriyle cihazı bana teslim etti. neden böyle yaptınız dedim. "cihaz değerli, kargoya vermeye kıyamadım" demıştı :)

@cy7
teknoloji forumlarında sor soruştur:
misal ben pclabs.com.tr forumlarında aktif üyeyim.

donanımhaber var, başka forumlar var. insanlar hem ihtiyacına göre telefon tavsiyesinde bulunurlar hem de nereden almanın daha uygun olacağını söylerler.

el orfanato

sallanan koltuk yok da, aradığınız korku filmi bu.
oraya giden olmamış falan hep var onlar yani.
sadece o amca yok.

dod sno

uyduruk bir türk filmi vardı büyü'ydü sanırım adı. oraya giden olmamış, bunlar da arkeolog mu ne, öyle bir şey. sonra olaylar olaylar...

bazen olur ööle

hasret başına vurmuş. 3gs kılıfını netten bulabilirsin. geri kalan her şey için montla sıç bkz'nı espri yapmadan veriyorum:

(bkz: montla sıç)

şizofren olmazsın azcık ilgilenirsen klavyen değişir, facebook ta yazma bunları amk ilgi arsızı mısın yazınca nolacak arkadaşlar haklı. valla ben geçen buldum 3gs e kılıf ararsan bulursun, ne biçim sorun lan bunlar. bu kafa çok pis bi kafaymış valla neyin kafası bilmem de sürdürmeni tavsiye etmem.

sonuç: rahat batmış geçer.

istediğimiz sorudan başlayabilecek miyiz hafız :)

sen ölmüşsün gömmeyi unutmuşlar senin bir suçun yok.

cem yılmaz esprileri yapmayın hiç komik diyil, evet diyil.

birgun hayatin sona erecegini unutma. cennette bu dunyada cehennemde bu dunyada.

Allah sevdiklerinle sana mutlu ve sağlıklı ömürler versin. Benim cevabım da böyle.

sakin ol şampiyon

ben eğlendim okurken, sen de yazarken eğlenmişsin belli... bazen çok sıkılınca ruh, böyle sıkılmaktan mütevellid eğlenceli şeyler çıkabiliyor...

kendimi buldum biraz yazında; ama sevgilim askerde değil :)

üşenmeden cevaplayacağım amk.

1)Hayat neden rutin?
-Evrenin rutin olmasından kaynaklanıyor. Gezegenlerin bile bir rutini var, sürekli dönüp duruyorlar kendi etraflarında. her gün güneş doğuyor, dünya her zaman güneş etrafındaki tam bir turunu 365 tün 6 saatte tamamlıyor. Her şey bir rutin içinde, hayat da bunun bir parçası.

2) Sahile gitmek istiyorum sahil yok.
*Sahil var. sana uzak sadece. yaşadığın şehirde olmayabilir, kafanı çıkar oradan.

3)Bi paket sigarayı çakmağı bi kere kullanarak bitirdim.
*Yani? bir başarı gerektirmiyor. ayrıca kibrit de kullanmış olabilirsin çakmak yerine. bir kere de çakmak kullanmışsındır. birini bitirip birini yakmak ise alkol alırken sürekli yaptığım bir şey. Normalde sigara kullanmıyorsan sigaranın kötü olduğunu düşünüyorsun. sağlıksız olarak görüyorsun. bunalım gibi bir şey yaşıyorsun kendine kötülük yapmak için bir yol aramışsın. bileğine faça atmaktan farkı yok yaptığın durumun.

4)Alem buysa kral kim? Kralını getirin ulaan!
*Bu devirde kimse padişah değil hükümdar değil bezirgan değil. Alem bu değil ayrıca bambaşka alemler var. O değil de alemlere akmak lazım ya.

5)2 aydır ilçe sınırları dışına bile çıkmadım.
*Sahile neden gidemediğini anladın mı şimdi?

6)Eskişehir'e gidiyim dedim tren yok, uçak yok. Otobüs de kaza yapar yollar karlı die annem göndermedi.
*Yaş kaç diye sorarım zora sokarım. Büyük desen kötü, küçük desen kötü. İçine giydiğin beyaz atleti de çıkar artık. Git Eskişehir'e, kaza yapmaz. gitmek istedikten sonra gidersin ama çok da siklemiyorsun. Kaldır kıçını.

7)Yalnızlık Allah'a mahsussa benim kullarım kimler. Benim kullarım varsa yalnız diilim demek. Bu ne yaman çelişki anne :(
*Yalnızlık insanın kendine yaptığı bir şeydir. Allah'a mahsus değildir, allah yalnız değildir zaten. her zaman belirttiği sevgili kulları biz varız. o lafın olayı Allah kendi kademesinde eşsiz manasında. tek yaratıcı, şirksiz.

8)Arabam da yok. Gidiyim beşiktaşa.
*Benim de yok. geçen sene İzmir'den kalkıp gittim otobüsle günübirlik. akşamına yine otobüsle geri döndüm. tekrar ediyorum o kıç yerinden kalkacak!

9) Eskiden kar yağınca kar topu oynardık. Tatil olcak die sevinirdik.
*Çık yine oyna tutan kim? işten sonra oyna, önce oyna. sabahın köründe kardan adam yap öyle git.

10)Amk param da var. Niye huzurum yok.
*Bu sorunun cevabını biliyorsun zaten.

11)Niye iphonumun şarjı zart diye bitiyo?
*Hiç sorun değil, bizim arkadaşta 3310 var. 10 yıldır kullanıyor şarjı da köpek gibi dayanıyor.

12)Niye 3gs'e kılıf bulamıyorum. Oysa her şeye kılıf bulurum
*Her şeye bir kılıf uydurmaktansa kendi kılıflarını kendin yarat.

13)Sevgilim askerde 85 gün biter mi? Bitmez amk.
*Biter amk. Bak ne diyeceğim, eleman döndükten 2 ay sonra ayrılacaksınız. 5 ay sonra yaz bana sonucu.

14)Yalnızlıktan kalabalıklaştım. Şizofren olur muyum? Olursam kaç kişi görürüm.
*Stajımı bildiğin tımarhanede yaptım. Şizofren olur muyum diye sorup şizofren olan adam görmedim. Olursam kaç kişi görürüm kısmında, şizofreni öyle bir şey değil bi kere bea!

15)Sora sora bağdat bulunursa, bağdata gitmek için önce nereyi sormam lazım.
*Annene evin kapısını sor.

16) Neden klavyemi değiştirmiyorum a ve s tuşlarım aylardır bozuk.
*O kıç kalkacak!

17)Bu yol nereye gider, dümdüz yürüsem hangi şehirlerden geçerim.
*Dümdüz yürürsen bulunduğun yere geri dönersin. bırak akışına sallan sağa sola.

18)Sarıgazide oturuyom, batıya doğru gitsem nerelerden geçerim.
*Balkan ülkelerinden başlayıp, avrupa, atlantik okyanusu, amerika, japonya, çin, moğolistan... gider

19)Camı açtım sigara kokusu gitsin diye, kıçım dondu afedersiniz.
*Benim de şu andaki en büyük sorunum inan bu. Duman altı oldu salon. açınca ister istemez donuyor o kıç.

20)Moderasyon bunu siler mi?
*Umarım siler.

21)Marlboro da gerçekten şarap var mı? Yoksa bu kafa neyin kafası.
*Şimdi elini saçlarına götür. en tepesine. sonra alnına in. kaşlarına dokun, aşağı in orada göz kapakların, kirpiklerin ve gözlerin var. dokun onlara. burnun ucuna dokun ve aşağı in dudaklarına dokun şimdi. hemen aşağıda çene bulacaksın bir adet, daha da aşağıya indiğinde bir boyun var. boynundan aşağı doğru inmeye devam et tüm vücuduna dokun şimdi. gördüğün gibi bu kafa senin kafan.

22)Yazıcak bişey yok. Uçak mı yapsam. Gemi yapamıyorum. Neden?
*Gemi yapmak çok komplik bi iş ya. takılma. uçak yap hem uçuyor en azından.

23)Ben aptal mıyım?
* Sanmıyorum. zeka geriliği başlamış olabilir ama zamanla.

24)Dal kalkınca kartalın sarkma yüzdesi kaç?
*Dalına bağlı. kartal her türlü sarkar. çakallara dikkat ama!

25) Sigaramın dumanına sarsam, saklasam seni, kızar mısın? Bence kızarsın?
*Söndür artık o sigarayı ya. tamam cezasını verdin bu lanet hayatın. yetera be! zaten içmiyormuşsun.

26)Niye faceboktaki arkadaşlarıma bunları yazınca yeter sus amk diyolar?
*O arkadaşlardan kurtul. Bende de vardı kurtuldum. Onlar her siki saçmalarken dinlemeni isterler, sen saçmalayınca aman öff derler. bsg de sen de onlara.

27) Ben mi çok yalnızım insanlar mı çok kalabalık?
*Herkes kendi çapında yalnız. sana mahsus bişi değil.

28)Babam böyle horlamayı nerden öğrendi?
*Horlamak pek çok hastalığın habercisi olabilir. geniz etine de bir baktırsın hazır gitmişken doktora.

29) Niye tv'de hiç bişey yok.
*Var aslında ya ama izlemiyorum. İnsanlar bişiler yapmaya çalışıyor emek veriyor bir şekilde. Biri senin yaptığın işe gelip niye bu elemanda hiçbişi yok, yaptığı işlerde hiçbişi yok deyip gitse iyi mi?

30) İsyaaeeenn
*Halil Sezai'yi sevemedim bir türlü ya ben de. Saçı maçı söyleyiş tarzı ne bilim, gördüm mü kapatıyorum kendisini.

15)

(bkz: upskirten)

sadece oku ve ne kadar mutlu bir hayat yaşadığını anla.

bence güzel saçmalamışsın sonuna kadar okudum:D

denetim massası, mouse dan hızı ayarlıyorsun, digeri de var muhtemelen orda.

yok, firefox'da orta tuş yeni sekme açıyor, chrome'da kaydırmaya yarıyor. firefox'da kaydırma hızı normal, chrome'da akıcı değil, 5'er satır atlıyor her seferinde.

about:config'den bir ayar söyleyen olur diye ümit ediyorum.

chrome://flags

buradan yumuşak kaydırmayı açabilirsiniz.
orta tuş linkleri yeni sekmede açıyor, ama boş bir alana orta tuşla tıklayıp yeni sekme açma özelliği yok.

içkiler eşe dosta kıbrıstan 1/3 fiyatına getirtilir,

chivas regal içiyorum. alışkanlık diyelim.

johnnie walker... ne olursa.

Gentleman Jack favori viskim. İçimi çok rahat, tadı çok güzel, ancak biraz pahalı. Genelde 90 lira falan şisesi, fiyatı pek değişkenlik göstermiyor.

Johnnie Walker Black Label
ne kötü ne çok pahalı. Kararında.

kafadan walker black

abi sana aynı geliyosa tatları, en ucuzundan iç yani nedir ki?

(bkz: disleksi)
(bkz: disgrafi)

buna özel öğrenme güçlüğü (bazı kaynaklarda disleksi) olan çocuklarda görülen "ayna görüntüsü" şeklinde yazma deniyor. bir çocuk kliniği ile görüşsünler.

acaba solak da sağ ile yazmaya mı zorlanmış?

solak olup, sağ ile yazmaya zorlanmasa da sağdan sola okumaya yazmaya meyilli olabilir.

Sony'nin Walkman'leri tam sana göre diyebilirim. Ses kalitesi açısından oldukça iyi sayılır. Radyo var, ses kaydı var. Ekranı pek memnun etmeyebilir seni, şarkı süresini göstermiyor zira, ama belki güncel sürümlerinde düzeltilmiştir bu. Tasarım olarak da şık bence.

Şurada örnek:
www.hepsiburada.com

Bir de bunun Mp4 formatında olanları var, biraz daha büyük onlar.
Alternatif olarak da Philips'e yönelebilirsin.

sunumdan önce 0,5 xanax'tan at bi yarım. tez zamanda o ruh haline de alışır heyecanlanmazsın bi daha.

var tabi tecrübe,illaki sahne tecrübesi degil.eger bu durumda isen sosyal yeteneklerini,arkadaslarin arasindaki konusma yeteneklerini gözden gecir,rahat olmaya calis.

millet senden daha mı üstün amk? hepsinin amk. belkide seni dinlemeye gelenlerin içersinde ne mallar vardır. böyle düşün, bu felsefeyle devam et rahatlarsın.

sonuçta hepsi sıçıyo, hepsinden bok çıkıyo yalan mı?

bunun en etkili ve kalıcı çözümü vatandaş ile diyalog halinde olacağın bir işte çalışmak. diğer önerim, öğrenci iseniz öğrenci kulüplerinde aktif üye olmanız. baya etkili oluyor bunlar. son önerim ise seks :)

@blackmail
bu sıçma mevzusu bi ara işe yarıyordu, herkes sıçıyo lan zorum zorum zorluyolar falan diye aklımdan geçiriyodum =)
başka varmı böyle felsefeleriniz?

Sunumdan 5 dakika önce bir tek scotch. Eğer sık sık içiyorsunuz duble. Daha çok değil ama.

@toshiro +1

insanlarla direk diyalog halinde olduğum iş tecrübelerim oldu. şimdi feriştahı gelse susmam:P ha bi de ortamda seni rahatsız edecek bir kişi, nesne varsa ondan da rahatsız olabilirsin. Bu da senin davranışlarını, cesaretini etkileyebilir.

ya birisi sheldon cooper ın alternative pants videosunu bulup buraya koyabilir mi? Tam da bu arkadasın ihtiyacı olan şey:))

Yabancılar böyle durumda karşındakileri çıplak olarak düşün der. Bir işe yarar mı bilmiyorum, bence yaramaz hatta, ama öyle bir şey de aklında bulunsun. Denersin belki işine yarar.

Video olarak bilmiyorum da yazılı olanı işe yararsa şöyle bi haber var:
www.istanbulgercegi.com

Google'ın yaptığı var. Biraz reklamtrak ama güzel:
www.youtube.com

bedava verirsen alırım.

Bunlar uyduruk alan adları
Asıl şuna ne dersin elbi.se !
Birkaç gün önce alındı ;)

@burka;
elbi.se yerine elbise.com'u tercih ederim. Ziyaretçi de tercih eder. Çünkü .com, .net ve .org candır can. :)

@ruhadam;
üstüne para da ister misin, şöyle 15 bin dolar kadarcık?

Bence eskisi kadar değil, delicious.com'u hatırla, isimlerini nasıl oluşturmuşlardı..
del.icio.us
del sub domin, icio domain, us da uzantısı. Bundan ötesi olabilir mi :)
Şu domainlere bak bakalım benden hediye
sapan.ca
asiretiz.biz :D

del.icio.us 'ı örnek vermişsiniz ama onlar bile delicious.com domainini kullanmaktalar.

com candır fikrine ben de katılıyorum.

@brkylmz

Bence de delicious.com del.icio.us'tan daha iyi bir domain. Bu yüzden onu kullanıyorlardır.

Ama bu demek değil ki isim oluşturan domainler .com, .net iyi olamaz. Bence aşağıdaki domainler oldukça kaliteliler.
about.me
cyb.org
come.in
ve benzeri..

ozetgecp*c.com olsaymis daha bir hedef kitlesi olurmus, en azindan incicilere satabilirdin :)

saka bir yana;
haber sitesi ismi ciddi olmali, ozetgec komputer cevap ver gibi birsey olmus.
belki bilmiyorsun ama ozet gecmek diye bir deyim yoktur Turkce de, yikiliyo kopkop gibi uydurma bir deyimdir bu sebeple ciddiyetsizdir.
ingilizce bu tarz gayriciddi isimde siteler var diyeceksin ama onlarin dili kulturu bunu kaldiriyor. bizde yetiskin sitesine bile kufurlu isim veremezsin mesela, ama adamlarin en kaliteli yetiskin sitelerinin adresleri kufurden ibaret.

ha reklam geliri icin park edilir o da hali hazirda bir ziyaretci profili, pr vs. varsa tabi, 2-3 ay sonra da fisi cekilir.

mesela tartiscaz.com diye tartisma sitesi acarsan ciddiyeti olmaz. veya en fazla hedef kitlen ogrenciler vs olabilir.
domain hitap ettigin kitleye uygun olmali kisaca.

ikincisi ben interneti turkiyeye ilk girdigi yillarindan bu yana kullaniyorum ama toplama haber sitelerini
ziyaret etmiyorum, bir faydasini gormuyorum cunku,
bana verebilecegi bir ekstrasi yok,
ayrica scriptin calismayabilir, eski haber getiriyor olabilir,
saginda solunda abarti derecede yanip sonen reklamlariyla ugrasmak istemem,
bir diger husus o haber cektigin sitelerin rizasi olmadikca benim gozumde
bu is hack crack isinden pek de farkli degildir,
kaliteli ucretsiz turkce icerik zaten internette nesli tukenmeye yuz tutmus durumda,
bu koparma haberleri fetch eden sitelerin sistemlerine verdigi yuk sebebiyle
belli basli gazeteler artik ucretli abone sistemine geciyorlar bu sebeple
kullaniciya ve ucretsiz turkce icerigin gelisimine faydali degiller
aksine gelisimine engel oluyorlar, hem zaten tonla var bu tarz siteler.
ne zaman ki copy paste isini birakiriz o zaman saygi gormeye baslariz,
yoksa turkce internet diye bir sey kalmayacak yakin zamanda.

ha bir de sunu kafanizdan silin domain hersey demek degildir isin %10 udur, gerisi o sitenin yaptigi ise bakar, edindigi sayginliga bakar, (iki harfli uc harfli com lardan bahsetmiyorsak tabi onlar bile once park edilerek reklam geliri somuruluyor sonra bas harfleri uygun firmalara satiliyor).
onbinlerce insan bir subdomaine giris yaptilar 10 yildir, sozluk.sourtimes.org cok mu akilda kaliciydi?

@artisnot

Haklısın da ben zaten ortaya çok resmi bir haber sitesi çıkarmak için almadım. Hatta domain adı dediğin gibi direk incisözlük'ten esinlenilerek geldi. Ve başta asıl amaç da bu şekilde toplama haber değildi. 2-3 kişi ile gündem başlıklarını 3-5 satır halinde gün gün okuyucuya sunacaktık, ve bunu öyle BBC ciddiyetiyle değil gayet genele hitap eden bir samimiyet ama aynı zamanda objektiflikle yapacaktık. Bunu istedim çünkü bizzat ben böyle bir sistemin eksikliğini hissediyorum. Akşam eve geliyorum, gündem karman çorman, ne olmuş ne bitmiş belli değil. Gündeme dalayım desen haber sitelerinde her haberle ilgili 4-5 paragraflık robotik kalıplarla yazılmış haberler. Okumaya çalışsan başka işe vakit ayıramazsın. Ben aslında bizzat kendim için geliştirdim. Fakat ne oldu? zaman bulamadım, proje yan yattı. Haliyle ben de en azından BBC'den NTVMSNBC'den Radikal'den AA, DHA'dan falan özet geçsin istedim. Nihayetinde sadece haberin giriş kısmını alan bir site oluşturdum, dikkat ettiysen haberlerin tamamı yok, sadece 5N1K ile haberi tanımlayan giriş kısımları var. Böylece tek bakışta tüm gündemi görüp ilgilendiğim haberin altındaki büyük harflerle yazılmış KAYNAK bağlantıya tıklayarak haberin gerçek sayfasından haberi okuyabiliyordum. Ama artık ona da gerek kalmadı. Çünkü takip ettiğim haber siteleri için Chrome eklentisi geliştirdim ve artık çok daha rahat gündemi takip edebiliyorum. Sonuçta da ÖzetGeç boşa çıktı.

Alanadının günümüzde internette çok kullanılan Özet geç lan p*ç kalıbından gelmesi ve bu amaca uygun projeye uygun olması bence onu gayet değerli kılıyor. Ayrıca günümüze baktığımızda artık kimse uzun uzadıya giden yazıları okumuyor, 10 dakikanın üstündeki videoları izlemiyor. Çünkü git gide hızlanan dünyada kimsenin buna zamanı yok. Hal böyle olunca birinin özet geçmesi gerekiyor. Bu yüzden ozetgec.com uygulanabilirliği olan proje geliştirmeye uygun bir domain bence.

Not: Mesela bu uzun yazıyı hemen hemen kimse okumayacak. :)

tosun paşa olur mu?

Türk filmi derken eski Türk filmlerinden olursa:
(bkz: ne olacak şimdi)

pardon, güneşin oğlu

1. tosun paşa.
2. turist ömer uzay yolunda.

ev ark ımla her sahur izlerdik bunları, hey gidi günler hey..

arabesk

elbette "dünyayı kurtaran adam". nokta.

twitter sunucuları her isteğe aynı hızda yanıt veremeyebiliyor yoğunluktan. biraz bekleyin, eğer değişmediğini görürseniz yeniden deneyin.

olmadı belli bir süre sonra yeniden deneyin...

Twitter o resmi kaydetmiştir de görünür hale gelmesi birkaç dakikayı alacaktır. Yükleme işleminden sonra bol bol F5'e basın, yine de görünmezse 200x200 piksel boyutunda JPG olarak yeniden ölçülendirip deneyin.

F5'ten ziyade CTRL+F5 yapın.

F5 yaptığınızda önbellek yenilenmiyor, ctrl f5 ile ön bellekteki dataya bakmaksızın site baştan yükleniyor.

Şostakoviç, Liszt, Dvorak

Bu üç bestecinin hemen hemen her şeyini beğenir, severek dinlerim. Bir örnek vermek gerekirse, www.youtube.com

www.youtube.com

Tomaso Giovanni Albinoni - Adagio In Sol Minore
Johann Sebastian Bach - Toccata E Fuga (BWV 565)

Bach - Brandenburg Concerto No. 1 In F Major
www.youtube.com

Delibes coppelia waltz
Dvorak senfoni no:9
ve çoğu Haydn senfonisi.

şöyle bir şey vardı belki işini görür:

www.eksiduyuru.com

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Mozart kv 456 18. piyano konçertosu 2. bölümü

www.youtube.com

Mozart'ın K136'sını oldum olası beğenmişimdir. www.youtube.com
Yine genelde Mozart sevsem de son zamanlarda Vivaldi de bir hayli ilgimi çekmeye başladı.
Beethoven'ından da şu var mesela çok sevdiğim:
www.youtube.com

Puccini- Tosca - e lucevan le stelle aryası
hayatımın fon müziği
telefon melodim
sadece biraz daha dinlemek için bazen telefonu açmıyorum

youtu.be

şu listeden çıkar belki: www.imdb.com

eduardo capetillo

"Gobernador Fernando Montenegro" var bir tek.

marimar'daki şu sarı ceketli elemanın adı (dizideki) adı sergio santibanez'dir. eminim son kararım iyi düşündüm. birkaç hafta önce aynı muhabbet iş yerimde olmuştu :)

fernando olanı soruyorsan:

(bkz: fernando jose altamirano del castillo)

Ve aydınlanma:
1.Marimar'daki esas oğlanın dizideki adı: Sergio Santibanez(teşekkürler "eagle is free")
2.Rosalinda'daki esas oğlanın dizideki adı: fernando jose altamirano del castillo (teşekkürler "darkredanger")

tivibu.

www.digiturkwebtv.com.tr

bunlar ücretli değil mi?

boşver canlı tv sitelerini. bağlantı hızı kasma donma reklam falan piç eder diziyi. bölüm bitene kadar sabret. biter bitmez star tv'nin sitesine gayet kaliteli bir şekilde yükleniyor zaten. reklamsız kesintisiz oradan izlersin.

sağolun beyler. digitürk webtv'ye ücretsiz abone oldum. ordan izlemeyi planlıyorum. normalde zaten diziden sonra izlerim ama bugün bayağı heyecanlandım. canlı canlı izlemem lazım :D

2001: A Space Odyssey'e gönderme olsa gerek..

2001: A Space Odyssey'de (sanırım) son sahnede olan bişey.

2001: A Space Odyssey'in ilk sahnelerinde olan bir olay. Orada da maymunlar var, birden gökten siyah tablet gibi bir cisim düşüyor, maymunlar heyecan yapıyor falan. Ona gönderme.

prison break'in 1. sezonunu izle bırak.

yazmayı unuttum prison break izlendi.. :(

Flashforward vardı ama bitirdiler diziyi. The Mentalist var hoşuna gidebilecek.

lost sevmem izlemem de, prison break favori dizimdir. birçok diziye başladım daha sonra yarıda bıraktım ama birtek prison break'i tamamen bitirdim. şuanda game of thrones izlenebilecek en sürükleyici, bolca dağ bayır ve fazlasını içeren bir dizi. tavsiye ederim.

The Prisoner var 6 bölümlük, Lost Room yine 6 bölümlük, gizemli sürükleyici entrikalı falan ikisi de, Lost seven adam kesin sever bunları. Prisoner da Ian McKellan(nam-ı diğer Gandalf) oynuyor.

Harper's Island, Lost Room (bu ormanda falan geçmiyor ama izleyebileceğiniz en güzel dizilerden biri), The Killing.

not: görüş belirtmek olarak düşünün, ben tüm bu dizilere hasta olan biri olarak Prisoner'dan nefret etmiştim. sonu inanılmaz derecede havada kalıyor. aynı nedenden persons unknown'u da izlemeyin derim.

flashforward +1

terra nova bol ormanlı olarak lost'a yakın, fena değil. Sezonun bomba dizisi olarak görülüyor.

Takip numarası oluyor. Hesap sayfanda kargo yola çıktığı zaman görürsün. Türkiye'ye gelene kadar Hong Kong postasından, Türkiye'de PTT'den takip edebilirsin. Önce kargoya verilmesi lazım kod için ama.

15 doların altına bulkrate olmadıkca takip numarası vermiyor. dx, sitesinde bu numarayı verecek, kargon yüklenince. ordan hangi tarihlerde nerde görebileceksin.

15$dan fazlaydı registered mail olunca da takip numarası olması lazım öyle olsun diye de işaretledim.

ama siteden hangi bolumden gorucem bunu onu soruyorum asıl.

my account altında görünüyor
onlar kargoya verdikleri zaman mail gönderiyorlar ama
ondan sonra görünüyor

En çaplılarından biri sedo dur.

Sedo'ya Türkler uğruyor mu? Satılacak domain'ler Türkçe de.

O zaman yerli webmaster sitelerine bakmak gerek. r10.net, zone.org gibi.

(bkz: url rewriting)

edit:

sen soru işaretsiz gönderdiğin zaman sayfa belirsiz olur, nereye gideceğini bilemez, her türlü o sonda soru işaretli hali ile göndermek zorunda, ama sen get ettiğin sayfanın başında, kendin değerleri alıp, istediğin gibi url'i düzenleyip yönlendirebilirsin, ama yine gittiğin sayfada url rewriting olmalı ki senin gönderdiğin sayfayı anlayabilrsin.

daha açıklayıcı olması açısından,

matthewjamestaylor.com

bundan bahsetmiyorum.
edit: şimdi daha iyi anladım.

Target yok..

form action="ara/kelime"

URL şu şekilde görüntülenecek; x.com/ara/kelime?ara=ashahdh

Eğer ki URL'nin x.com/ara/kelime diye direk görüntülenmesini istiyorsanız,

1. Çözüm URL rewriting
2. Çözüm Javascript
<form id="form1" action="" method="Get">
<input type="text" name="ara" id="kelime">
<input type="submit" value="ARA" />
</form>

if(document.form1.onsubmit()) window.location.href += "/ara/"+document.getElementById("kelime").value;

gibi birşey olması lazım.

Farklı bir yolla çözdüm olayı. Teşekkür ederim öneriler için yine de.

2- it's always sunny in philadelphia. hastası, ustası, delisi olduğun komedi dizileri çok dandik kalıyor philadelphia'nın yanında.

gençlik dizileriyle aran nasıl?

1- the tudors
2-coupling

@hmm yok abi aman diyeyim. teşekkürler.

ek: the tudors için gayet pozitif yorumlar geliyor. 1 için olur gibi sanki. bilemedim.

1) breaking bad
2) black books, the it crowd, extras

shameless candır.
bbt'nin zaten hastasıymışsın.
fringe tarzı da sevmem dedin.
çizgi dizi tarzı seversen, family guy'ı da şiddetle tavsiye ederim.
başka öneri çıkmaz benden :)

1- leverage, shameless.

Hustle

1. Boardwalk Empire, Breaking Bad, Prison Break
2. Californication, It's Always Sunny in Philadelphia, Freaks&Geeks

1 - mad men
2 - the office

my name is earl.

izlediysen başka tabi.

my name is earl
scrubs
malclom in the middle

it crowd
house

the it crowd'u izledim. gülmekten zıçırttı deyimi tam vuku buldu. harika bir öneri. teşekkürler. sıradan gidiyorum :)

1. house m.d & dexter

şu soruda dexter'ın son cevap olmasını kınıyorum. dexter kraldır, 'realistic'.

1- mad men tabi ki abi. her sene emmyleri süpürüyor. farklı olmaya kasmayalım, aklın yolu birdir.

2- eski ama bir o kadar güzel married with children. olmadı emmyleri süpüren modern family.

görevimiz tehlike ?

takersda da var bol bol

Cowboys and aliens. Vizyona girdi mi bilmiyorum ama internetten biraz izledim, güzel, dıkşın dıkşın.

görevimiz tehlike'nin ya 2.si ya 3.sü emin değilim. 2 dakika durmuyordu aksiyon.

jackie chan filmleri..

taken

bourne ultimade

the expandables ve jason statham fimleri sadece aksiyon içeriyorlar. özellikle statham'ın crank filmleri senaryo olarak 0'a yakın, aksiyonu sürekli tepede.

www.youtube.com

seversin sevmessin bilmem ama ful aksiyon (bkz: ong bak)

extragenç alma gözünü seveyim. ben ettim sen etme. altı ayda bir 40 lirayı gani gani çekiyorlar hesabından. kartımda para bırakmamaya bakıyorum. tabii benim kerizliğim de olabilir zira öğrenci olduğumu beyan etmeyi unuttum. öğrencilerden alınmıyormuş hesap işletim ücreti. şimdi de okuldan ayrıldım, jeton yeni düştü benim de. onun dışında güzel ya, seviyorum aslında. böyle bazen kafalarına göre 10-15 lira bonus veriyorlar filan. bir ton kampanyası da var. tabii play card nasıl bilmiyorum ama ben extragenç'in tek eksisi dediğim gibi işletim ücreti. benim dediğim gibi bişiy yoksa da bir otomatik ödeme talimatıyla da hesap işletim ücretinden muaf oluyorsun garantide.

öğrenci olduğun belirtir belgeyi (öğrenci belgesi) ilgili dilekçeyle hangi bankaya götürürsen götür senden yıllık işlem ücreti kesmeyeceklerdir.

hayır. bizde öyle bir uygulama yok derlerse ısrar et; kanunda var de.
uzatırrlarsa o bankanın müşterisi olma!...

Play kart. Garanti'ye bulaşmayın. Play kart'ta world card'a yapılan bütün kampanyalardan faydalanabiliyorsunuz, öğrenci belgenizle başvuru yaptığınız zaman kart ücreti yok. Kredi kartının tek artısı taksit olayı. Onun dışında ben çok şey için kullanmıyorum. World Card'a taksit yapmayan yer de görmedim, Bonus'a taksit yapmayan yer gördüm ama. Ayrıca Garanti kan emici bir banka, Play Kart çok daha iyi o yüzden.

en süperi iş'te üniversiteli.

play.

sürekli bir kampanya bombardımanı var. yok temassız özelliğini kullandığın 3. alışverişin bedava, yok 10 lira alışverişe 1 lira puan, ekstra kontör vs. vs.

ayda yılda bir kullanmama rağmen 1 yıl dolmadan 50 liranın üstünde puan birikmişti, bedava sergi gezdim, indirimli konsere gittim. world kart olması da artısı tabii. 2 yıldır da kullanıyorum.

şu an garanti de normal bir hesabım var, 10 tl ödüyorum hesap işletim ücreti.
extragençmi bilmiyorum açarken öyle bir talepte bulunmadım, üni'li de değildim zaten. internet şubesinde öyle bir ibare de yok.
play'de de kart bedeli falan alıyorlar sanırım yok mu? sitede var gözüküyor. sadece ilk yıl yok diyor. ya da kredi kartı olunca mı alıyorlar? sadece banka kartında bir şey istemiyor mu?
işbank hesabım var zaten, işte üniversiteli değil galba ama ücret almıyorlar sağolsunlar, onu kullanmaya devam edicem. ek olarak bunlardan birini istiyorum.

bir de ücretlerle ilgili kafam karıştı. kartlı hesaplarda hesap işletim ücreti almayıp yıllık üyelik aidatı alıyorlar ve kartsızlarda hesap işletim ücreti mi? böyle midir?

play kredi kartı öğrenci belgenle başvurduğun takdirde kefilsiz ve 500 tl limitli olarak sana veriliyor. world card'ın tüm özelliklerine sahip olduğundan kazanılan puanların, sahip olunan indirimlerin haddi hesabı yok; ben 5-6 ay içinde yüzlerce tl kar etmişimdir sayesinde. aylık/yıllık işletim bilmemne ücretlerinin hiçbiri yok, alışveriş yaptığın kadar ödüyorsun. tek sorun yapı kredi'nin kart başvuruları konusunda fazlasıyla yavaş, müşteri hizmetlerinin bir o kadar dandik oluşu. hesap açmak için de bir çok banka öğrenci belgesiyle başvurana masrafsız, aylık ücretsiz hesap açıyor; örneğin yapı kredi, iş bankası...

Game of Thrones? Çok savaş yok ama güzel güzel kurtlar var.

Tudors

(bkz: rome)
imdb puanı epey yüksek, zamanım olduğunda başlayacağım ben de.

rome + 1000 gerçekten çok para döktü oraya hbo

misfits diyorum başka da bi şey demiyorum ya da diyedebilirim.bilmiyorum.

breaking bad

game of thrones ve Nip/Tuck

Çok sürüklesin istersen (modası geçti gerçi ama) Lost. Öyle sürüklüyor ki belli süre sonra sürtünmeden zaten önünü alamıyorsun...

burda olanların çoğu seçmece. memleketlerinde o kadar düzgün hatlı hatunu birarada göremezsin.

valla güzellik dersen bence sadece farklı olduğu için çekici geliyor. irilik de bir faktör tabi. kuzeydeki insanlar daha büyük vücut yapılarına sahip. sıcak iklimlere gittikçe boy kısalıyor falan.

bir de bence en güzeller yine de brezilyada. oradaki insanların hepsi manken.

benimde demek istediğim o zaten pierre reyis bile gidip orda çekiyo pornoları neden yani ben bunu soruyorum

genetik.

gen havuznun çeşitlenmesi ya da çeşitlenmemesi (hangisi daha iyi bilmiyorum) ve zamanla bizde yaratılan güzellik algısı ile ilgili. bana da türk kızları genel olarak daha güzel, çekici ve seksi geliyor. algı falan filan..

standartların düşük panpa

Panpa bazi irklar genetik olarak guzeldir. Goreceli falan da degil. Ortadogulular olarak cirkiniz.

durdenist haklı dağılabiliriz.

blog.milliyet.com.tr

www.izafet.com

abi buna da şükür..
pakistanda filan da doğabilirdin...

Genetik. Gen havuzu ile ilgili. Gen havuzu ne kadar çeşitli olursa o kadar çirkin oluyor ırklar. Sebebi de şu; insan fiziği için birçok kötü özellik (siyah saç, esmer ten, yapılı vücut, kıllı olmak) genetik olarak baskındır iyi özelliklere (sarı saç, beyaz ten, narin vücut, pürüzsüz ten). Kuzey insanları genellikle kendi aralarında çiftleştiği için gen havuzları çok karışmamış. Oysa orta doğu insanları (Türkler) göçebe yaşadıkları için genetik özellikleri karışmış, çok karakteristik olamamış.

Tabii yaşam koşulları da var; sıcak ve bunaltıcı iklimde yüzyıllarca yaşayan ırkların vücudu yıpranmış olur. Yine nesiller boyunca lüks içinde yaşayanlar (zenginler, Avrupa) daha az yıpranmış olur. Buna karşılık, tarlada çalışanlar daha yıpranmış ve kaba vücuda sahip olur.

Açıklayıcı olmuştur sanırım :)

bunların temelı beslenmeye dayanıyor, bunun yanında akraba evliligi gibi yasam sansını dusuren embesillikler oralarda yok.

çamlıca'da tarihi bulgurlu hamamı diye bir yer var. yıllardır önünden geçerim bir kere girmedim içine. ama gidenleri biliyorum, gayet memnundular.

tabi turistik amaçlı değildir pek sizin istediğiniz gibi.

haznedar da var. tramvaya binildiği zaman akıncılar durağında inince ya da soğanlı durağında inincee tam ortada kalıyor.

geçenlerde aynı duyuruyu açmıştım bende:) üsküdar'da çinili hamama gittim en sonunda cuma günü, hamam 10 tl, kese ve masaj 5'er lira. toplamda 24 lira verdim, aklandım, paklandım. kadın/erkek ayrı ve gayet temiz bir hamam. üsküdardan bir taksiye atlayıp gidilebilir. birde şifa hamamını duydum üsküdar'da yine ama detay bilmiyorum maalesef.

çemberlitaş hamamı her türlü rulz.
daha da bişey demyorum ben.

www.ayasofyahurremsultanhamami.com

fiyatı el yakabilir, yine de bilginize.

kasımpaşa hamamını tavsiye ederim. hem tarihi bir hamam hem de fiyatları uygun. telefon numararasını google dan bulabiirsin

tarihi cağaloğlu hamamı. hamamın kelime karşılığı orası olsa gerek. kadın bölümü ayrı ve hergün açık.

çemberlitaş'da siteden üye oldursan %50 indirim var..

galatasaray hamamı var. lisenin yan tarafındadır.

buraya alalım. asli-indian.com

bir sürüdavetiyem var üye olamıyorum iyi mi :)

niye?

@peseve;

kapasite doldu artık, patlayacak.
halen test aşamasında, az sayıda insanla test ediliyor. açılacak, saçılacak yakında herkese. az bekleyin.