(bkz: DiziPub)

dizist, harikadizi

(bkz: popcorn time)

Prada SPR09P_EEAR_F01A1 buna benziyor.

plabox818.wordpress.com

Bana bu gibi geldi.

www.sunglasses-shop.co.uk
bence bu :D

Gözlük modelini bulamam ama yarın hemen öğrenebileceğin yöntemi söyleyebilirim;

Piyasadaki tüm ünlü kişiler ya stilist yada stil ajansları ile çalışır. Bu ajanslara tasarımcı ve/veya giyim firmaları ürünlerini verir. Ünlü kişilerde bu giyeceklerin ücretsiz alarak firma ve/veya stilistin reklamını yapar. Şöyle ki; ünlü kişi aynı elbiseyi zorda kalmadıkça 2.kez giymez. Bu nedenle de büyük bütçe ayırmak durumundadır giyim kuşama. Para harcamak istemeyen ünlü (ki hemen hemen hepsi bu yönteme başvurur ya da menajerleri tarafından başvurdurulur) bu ajanslar sayesinde bedava ve tarz giyinir.

Peki tasarımcı/firmanın karı ne bu işten, adam salak mı bedava ürününü kirlettiriyor?

Senin gibi ünlünün üzerinde gördüğü hedeyi merak eden kişiler, o ünlünün menajeri ya da ajansına ulaşarak bu bilgiyi hemen alır. Giyim firmaları bu tarz arayan kişileri kendilerine yönlendirmeleri için ünlüye sponsor olur. Bir nevi barter yani.

EK BİLGİ: İnanamayacaksın ama dizileri izleyip telefonları kitleyen bir kitle var. Her ne kadar 12-20 yaş arası ergen kızlardan oluşsa da çoğunluk, tasarım ve firmalar deli reklam yapar bu yolla. (öyle bir ajansın 1,5 yıl iletişim yöneticiliğini yaptım, oradan biliyorum)

SONUÇ: Yarın Murat Dalkılıç'ın web sitesinde yazan plak firması DMC'yi ara ve sor (www.dmc.com.tr ). Klip ilişkilerini plak şirketi yürütür. Şaşıracaksın ama 1 dk içinde marka ve modeli verecek telefonun ucundaki, tasarım okuyan stajyer kız ya da gay.

Plak şirketi ilgilenmezse basın danışmanını ara. Derdine derman olacak PR'cı kız. ( www.muratdalkilic.com )

Eger bunlara ek olarak modeminiz de varsa kablosuz yapabilirsiniz. Tum bilgisayarlarin isletim sistemlerini bilmeden nasil olacagini anlatmak zor ama en kotu ftp sunucusu kurarsiniz harddiskin bagli oldugu bilgisayara, herkes erisir.

Hepsi windows7

Kablosuz ag kurdum, diger bilgisayar ile o aga baglandim fakat paylastigim klasorleri 2. pc de goremiyorum, sadece o her iki pc de sadece kendisindeki paylasilan klasorleri goruyorum.

paylaşmak istediğin klasör özelliklerinde; güvenlik=>kullanıcı ve grupların altında düzenle kısmına tıkla, kullanıcı - grup altındaki "ekle" kısmından cıkan pencerede "gelişmiş"e tıkla, buradan "şimdi listele ya da şimdi bul" kısmına tıkla altta listelenen kullanıcılar arsından ev grubu, authenticated ya da hangi grup paylaşıyorsa tamam deyip ekle

evet

ingiltere'de bu fiyatlara araç bulmak mümkün. bizdeki gibi değil onların araba piyasası. hatta sözlükte konusu vardı az önce :D

www.ooyyo.co.uk

Evet pesin. 2000 model, VW, buyuk hacimli motor. Normal yani fiyat. Golf falan olsa 1500-2000 Euro'ya gidiyor gorece az yaktigi icin.

www.carzone.ie

nickimi yermisin'in cevabı üzerine bulduğum

(git: eksisozluk.com )

okulu ve ismiyle feysbukta arama yap. ali itü gibi falan. bir kaç sonuç çıkar en azından.

Facebook'ta aratin. Misal:

Boğaziçi Üniversitesi students named "Osman" who live in Istanbul, Turkey

(siz degistirin sehri, okulu vs)

facebook'ta ortak arkadaşımız olabileceğini tahmin ettiğim arkadaşlara, bölge ve okula göre arama da yaptım ama erişemedim yine de.

okulundan birini bulmaya bak fb da. sonra telefonunu ver o kişiye açıklayıcı bir mesaj ile. o belki ulaştırır senin arkadaşa. yani atıyorum istanbul üniversitesi hukuk fakültesi diyelim. oradan birilerini bulmaya bak.

deneyimlediğim için değil ama mantığıma uygun geldiği için ilki daha mantıklı bence. İlk ev için hele kira yerine çok iyi bir yatırım.

Ama klasik memur kafasındaki bir insan içinde ilk ev para biriktirilerek alınır o dediğin risk daha sonra rahatlayınca alınabilir ancak. Bazen onlarında oluyor bir bildiği.

Ev kredi faizinin ustunde deger kazanacaksa kredi cekip almak mantikli. Kredi faizi kadar deger kazanmayacaksa para biriktirip almak mantikli.

krediyle ev aldığınızda en az ilk 10 yıl eve banka ipotek koyuyor bilginiz olsun. ev alınca ev sizin olmuyor. ilk 10 yıl bankanın oluyor

Ipotek kismi hakkında yanlis anlasilma var sanirim. Babam gecen sene pesinatli5 senelik ev kredisi cekip 1 ev daha aldi. Bu sene annem istediği icin sattik. Gayet de satabildik yani, ev bankasinin gibi bir durum yok.

Bana gore 5 senelik kredi odeyebilecek durumdaysaniz en mantiklisi o. Aylik biraz yuksek oduyorsunuz ama 5 sene sonra bir eviniz oluyor.

biz 70 bin lira kredi çektik 10 yıl ev ipotekli kimseye satamıyoruz.

İpotekli ev satılamaz diye bir kural yok. Sadece ipıtekli evi almak istemez insanlar, ondan dolayı satışı zordur.

İpotek vadeye göre değişmiyor mu? Sabit 10 yıl mı?

Vadeye gore değişiyor, biz 5 yillik çektik iste. Satmamiz da oyle zor olmadi ev yeniydi, guzeldi. 1 ay icinde satıldı.

Filmi var onun, Matrix.

Su an yok daha oyle bir makine.

şöyle bir olay vardı, ben denemedim ama ne derece gerçek bilemiyorum.

eksisozluk.com

eğer bu gerçekten söylenen etkiyi yapıyorsa bir nevi senin dediğine çıkıyor zaten.

www.youtube.com

aha buda müzik klibi :D

total recall filminde islenmis konu.

şerefsizim benim aklıma gelmişti. ama sanırım mümkün değil henüz.

gerçek dünyada yaşanılan herkes tarafından algılanan şeyler sabittir ama hiç öğrenilmemiş bişeyi beyne sinyal olarak gönderirsen karşılığı ne olur bilemiyorum havada kalır ya da eror felan verir herhalde. kısa vadede mümkün değil gibi gözüküyor. herkese aynı sinyali gönderirsen aynı etkiyi yaratamazsın sanırım kişiye özel beyin duygu haritaları çıkartmak öğrenilmiş birşeyi beyne tekrar göndererek bişeyler yapabilirsin sanırım. bunun yerine kolu bacağı olmayan insanların hissetmelerini sağlayacak 3 boyutlu yazıcılardan yapılan organlarla entegre çalışan uzuvlar geliştirilirse çok daha iyi olur bence

görüşünü değiştirebilirsin. yani saçma sapan şeyler görebilirsin ama hafızaların için, beyninin hangi bölümünde saklandığı, hangi frekansa cevap verdiğini bilmen lazım. hani hafıza bölümünü çözsen de, doğru frekans olmazsa az önce yediğin yemeğin anısını bile yaşayabilirsin.

bir binadaki arşivde dosya sistemi gibi düşün. arşivi bulman dosyayı bulman için yeterli değil. elimi salladım dosyaya çarptı deyince de olmuyor.

Sirket bilgisayarina isteyen istedigi programi kuramasin diye sinirlama getirmislerdir tabi. Eger PS lisansliysa ve isle bir sekilde baglantiliysa konusun IT ile kursunlar sizin icin.

Yok zaten lisansli PS degilse sirketi yakabilirsiniz korsan yazilim yuzunden.

Buzdolabiniz cok soguksa kristallenmistir. Raki da sogukta ayni sekilde davranir.

bazı ouzo larda oluyor, problem yok.

Gmail ile 1gb lık dosya gönderiliyor mu ya?
Drive'a kopyala gibi bir seçenek yok mu? İlk önce kendi drive'ınıza kopyalasanız oradan indirmeyi deneseniz. Veya o maili yönlendirerek outlook hesabınıza falan atın.

nasıl gönderdiğini bilmiyorum ama evet gönderdi. drive'a kopyalamayı denedim, dropbox'a aktarmayı da denedim, olmadı. outlook hesabım yok, işe yarayacaksa açayım

1gb'lik dosya gönderiliyor mu bilmiyorum, gmail'in drive üzerinden gönder seçeneği var oradan yolluyordur herhalde. en iyisi onun dosyayı drive'a atıp size link yollaması.

1GB dosyayi attachment olarak gonderemezsiniz, sinir 25MB.

support.google.com

Drive'i kullanarak gondermis diyecegim ama oyle degil diyorsunuz, ortada bir hata var. Rica edin dosyayi Drive'a atip size erisim yetkisi versin en kolayi o olur.

bilmiyorum belki drive'la göndermiştir. şöyle görünüyor: s27.postimg.org

drive ile göndermiş.

peki nasıl açıcaz?

Sansür baya başarısız olmuş, indirme simgesine tıkladığınızda nasıl bir hata alıyorsunuz? Bitmek üzereyken hata oluştu demişsiniz ama 1 gb dosyanın 900 mb'ı inmişken hata mı oluşuyor? Eğer öyleyse winrar ile inmiş kısımdaki dosyaları açabilirsiniz.

neden başarısız, okunuyor mu? :)

bağlantıda hata oluştu diyor ama farklı bağlantılardan ve farklı bilgisayarlardan da denedim olmadı

Okunuoyr değil de tam olarak dosyanın görünümünü anlamadım.
Öncelikle fotoğrafları rarlayıp atması komik geldi bana :) Eğer kişinin google drive'ında ise dosya, bu dosyaya sağ tıklayıp paylaş yapıp o dosyayı sizinle paylaşsın kişi, ya mail adresinizi ekleyerek ya da bağlantı oluşturarak yapabilir.

salladiklarini sanmiyorum. adsense' den ekran goruntusu paylastiklari oluyor. ayrica o dandik tasarimli sitelere kimse girip de reklamlara tiklamaz diye dusunuyorsun ama sasirtici bicimde tiklayanlar oluyor. en son ne zaman bir web sitesindeki banner ilgimi cekti de tikladim hatirlamiyorum. icerige gelince: hakkinda az bilgi olan ama arama potansiyeli fena olmayan bir konu bulup hakkinda duzenli ve kopya olmayan icerik girmek ilk kural. sonrasi arama motorlari icin optimizasyona bakiyor ki burasini cok detayli bilmiyorum.

not: ev-araba aldiklari sitenin ne kadar surelik calismanin bir urunu oldugu da onemli burada.

ev araba olmasa bile ayda 200 300tl getirecek bir sitenin günlük ziyareti ortalama kaç kişi olmalıdır tahminen?

Gunluk ziyaretci sayisi tek basina bir kriter degil. Ziyaretcilerin hangi ulkeden oldugu, reklam tiklama aliskanliklari, hangi konularla ilgilendikleri vs hepsi onemli.

5X cop ziyaretci olur kazandirmaz, X ziyaretci olur kazandirir kalitesine gore.

reklamin tiklanma oranina ve tik basina kazandirdigi paraya gore degisir. bir konu ile ilgili reklam verenler yuksek ucret odemeyi kabul etmislerdir ama baska bir konuda o kadar istekli olmayip daha dusuk teklif verirler yayinlanacak reklam icin. yani 1 tiklama = 10 kurus gibi standart bir deger yok. ayrica sitedeki reklam yerlesimleri falan da onemli. misal reklami sidebardan ana icerigin altina tasimak, o reklamin tiklanma oranini arttirabilir veya azaltabilir.

neden gerçekten ev, araba alma dedin bakayım?

valla 8 aydir kullaniyorum.daha 100 TL anca birikti hesapta. benim hatam tabi de, yine de ev arabaya kadar gitmez diye dusunuyorum.

ev şimdilik zor da, bende ikinci el bir araba alıcam. daha doğrusu arabamı değiştiricem üzerine 9-10 bin daha koyup.

bu arada ortlamam 800-1200 arası değişiyordu. bu ay 1400ü geçtim şimdiden. hobi olarak uğraşıyorum. yoksa mesleğim muhasebe :)

çevremde aylık 30k+ çeken bir çok insan var. mümkündür

20k+ olursa vergi verirsin diye biliyorum.

mümkün tabii ki. ama mesela mesela 1 milyon tekil hiti olan bir siten varsa mümkün. ya da on binlerce hiti olan bir sürü siten varsa.

öyle bir konu bulayım, yabancı makaleleri çevireyim kafasındaki webmaster kardeşler için değil yani.

zamanında ayda $1200 getirisini aldım. eskiden çok fırsat vardı ama şimdi azaldı biraz.

Tam tersi bence. Cok daha kibar ve yaklasilabilirler turk polisinden. Ama ulkeden ulkeye degisir. Buyrun kanada polisi
c1.staticflickr.com

Hic put gibi yabanci polis gormedim, genelde tum insanlar gibi gayet kafa oluyorlar.

Mesela bakin Avustralya polisi (55. saniyeden itibaren izleyebilirsiniz): www.youtube.com

Sizin gordukleriniz resmi torende falansa tabi o zaman put gibidirler.

bazen uzaktan ve disaridan sert bir gorunumleri oluyor, yaptiklari isin getirdigi bir sey. ama hic birinde turk polisinin "kucuk daglari ben yarattim" tavrini goremezsiniz. 2 dakika sohbet edin, dunyanin en sevimli insani oluverirler. bu isi topluma yardim icin yapmayi secmis kisiler cunku cogu, o yuzden genellikle iyi niyetli ve sevimli insanlar oluyorlar.

Bende bir sorun yok. iOS ve Yapi Kredi uygulamasi guncel.

Kaldirip bastan kurun isterseniz.

artık girilebiliyor.
www.inis.gov.ie

Biz Kuzey İrlanda üzerinden araba ile geçtik, girerken hiç bir şey sormadılar, ancak UK tarafına geri girerken pasaport kontrolü yapmak istediler, biraz nazlandık bavulda falan filan diye, bir de yanımızda UK vatandaşı biri vardı onu görünce çok kıllatmadan alılar içeri...

İngiltereye giriş yaptıktan sonra aynı vize ile Dubline gidebilirsiniz ancak Dublinden nereye gidecekseniz gidiş biletleriniz yanınızda olsa iyi olur soruyorlar girerken çünkü

Eger son 6 ay icinde UK'e giris yaptiysaniz UK vizesiyle Irlanda'ya gelebilirsiniz. Tabi her zaman oldugu gibi kalacak yer, donus bileti gibi seylere dair belgeleri sorabilirler, hazirda olmasi faydali olur.

anlaşma gereği c tipi vize sahipleri, ilk olarak ingiltere'ye giriş yapmak kaydıyla, o vizeyle irlanda'ya girebilir. biz ferry'yle geçtik kadın pasaporta bakmadı bile. ama tabii ferry kaçacak diye yaklaşık 100 kişi koştuğundan da olabilir.
eksisozluk.com

Yalnız yaşamayı bırakırsan eskisi kadar çok içmezsin.

Bir sağlık sorunu yaşarsın zaten ilerde. O da bıraktırır sana :)

Haftada iki günü ağır rakı masası olmak üzere her gün içen bir insanım.:p Kilo da aldı başını yürüdü, sağlık sorunları başladı iyice. Diyetisyene gittim. Haftada 2 bira ve 2 duble rakıya indirtti şimdilik. Kilo vermeyi de istediğimden durdurabildim kendimi. İki gündür ağır içkili ortamlarda şekersiz çayla takılıyorum. :D

Ozel bir gun degilse yillardir aksam yemeginden sonra 3-4 duble viski iciyorum. Herhangi bir sikintisi (kilo vs) olmadi.

4-5 ayda 1 bir hafta ara veririm. Kilo almak ickiden daha cok beslenmenize ve fiziksel aktivitenize baglidir.

Ailem alıkoymuştu, onların yanında içememiştim. Bir de ben sızana kadar içiyordum, çok sarhoş olup çok saçmalıyordum, artık sarhoşluğumdan nefret eder hale gelmiştim. Yani hem bıkmak gerek hem de birilerinin kontrol etmesi, sanırım...

Ne içiyorsunuz, ne miktarda içiyorsunuz?

İçme sıklığından ziyade bu soruların cevapları daha mühim.

@m e l t e m Ne bulsam içiyorum, ama sıklıkla şarap, 1 litreyi geçiyor bazı akşamlar.

Şaraptan bir şey olmaz ya. Viski, votka filan içmeyin. Sert içkilerden kaçının. Mideye de karaciğere de zararlı.

Şarabın faydası olur, zararı olmaz. Kilo aldırabilir tabi. Spor yapın.

3G sart degil, akilli telefonunuzun 3G'sini paylastirabilirsiniz. Tabi bu her iki cihazin da pilinin hizli tukenmesine yol acar opsiyon olarak aklinizda olsun.

Office programlarini tablette bilgisayardaki gibi kullanamazsiniz. Eger sizin icin cok onemliyse Office, once bir arkadasinizda vesaire deneyin kullanmayi. Gundelik islerinizde yaptiginiz islemleri yapin mesela tablette, eger katlanilabilir bulursaniz alin. Yoksa gidin tablet yerine MacBook Air ya da Ultrabook alin.

Bu cihaza normal ofis uygulamalarını yükleyebiliyor olmanız lazım, ağırlığı 1,3 kg:
www.hepsiburada.com (699 tl)

Belleği 8 GB'a kadar yükseltilebilir (DDR3L-1333), içinde 32 GB SSD bulunuyor ki bu multimedya kartından (eMMC) daha performanslıdır. USB 3.0 ve Gigabit LAN ile daha verimli çalışırsınız.

3G bağlantısı için cep telefonunu modem gibi kullanabiliyorsunuz ya da şöyle bir seçenek oluyor:
www.turkcell.com.tr

Merkeze 1, ikinci sıraya 6, üçüncü sıraya 13, dördüncü sıraya 19 ve beşinci sıraya 25 para yerlesince zaten capta 9 para olur. 1 + (2 x 4) = 9.

Nasil olur dediginiz ne, yani neyi soruyorsunuz? Acaba soru capta 9 para olmasi icin 64 madeni para nasil yerlestirilmeli miydi? Sanki siz cevabi yazmissiniz gibi olmus.

evet nasıl yerleştirilmeli diye soruyorum aslında. merkeze 1 koyduk, etrafına 6 taneden bir daire daha dizdik fakat devamı gelmedi. Tek sayı değil de çift sayı olması gerekmiyor mu? Yoksa ben farklı bir dizilim mi kurguladım? Yani 5 tane iç içe daire olmayacak mı burada?

şöyle bir şey oluyor. imgur.com

çap dokuz para, fakat oluşan şekil daire değil ve toplam sayı 61. daire olması için paraların hepsinin teğet olmaması gerekir sanırım.

teğet olmaması bir yana, her taraftan çapta 9 adet para yok çizdiğiniz şekilde :))

Gayet de olur :)

Çiçek ekmek gibi düşün. Ortada bir tane var, çevresine 6 tane yerleştiriyorsun, çapı 3br olan bir daire oluyor.

Sonra 3. kademede, her ikilinin (6 adet) arkasına bir tane koyuyorsun. Oluşan 7 araya da birer tane daha koyuyorsun oluyor sana 5br çaplı bir daire.

Sonra 4. kademede, her ikilinin (9 adet) arkasına bir tane koyuyorsun. Oluşan 10 araya da birer tane daha koyuyorsun oluyor sana 7br çaplı bir daire.

Son kademede, her ikilinin arkasına (12 adet) bir tane koyuyorsun. Oluşan 13 araya da birer tane daha koyuyorsun oluyor sana 9br çaplı bir daire.

Mersin: sahilde otururken gelen gülcü, selpakcı çocuklar.

o saydıkların sadece istanbulda var sanıyor isen büyük saflık içindesin. yanlış anlama, sadece soruş şeklinden bunu çıkardım.

memelekette o kadar güzelim şehirler var ki, ama bu şehirlerde o senin saydıkların dahil ve benim burada söyleyemeyeceğim o kadar iğrenç sorunlar varki...

lafın kısası her şehirde o saydıkların var. belli başlı bölgeler hariç olabilir.

Diger sehirlerden kasit sadece yurtici mi bilmiyorum ama bu gunlerde Dublin'de musluk suyunun parali olmasi gundemde, insanlar protestolar yapiyorlar buna karsi. Musluk suyu icilebiliyor bu arada.

Trafik, maganda, dilenci vs dertler yok buralarda.

mahone, saflik ne alaka? bi bok iddia etsem eyvallah diyecem. bilmedigim sey icin niye saf oluyor musum?

Yapmayın ya. Magandalık da dahil İstanbulla boy ölçüşemez hiç bi yer

izmir'dekilerin her bir haltta kendilerini en iyi sanmaları ve türkçe'nin ağzına sçmaları
not: tüm genellemeler tabii ki yanlıştır.

birkaç yaşadığım şehri sayayım.

mersin: eskiden de insanı pek nezih değildi ama en son bu sene gittim ve hem arap dolmuş hem insan kalitesi iyice sıçmış. baya baya geriye giden bir şehir. tabii sosyal olarak.

ankara: şu an yaşıyorum. deniz yok. şaka lan şaka hayat boyu deniz kenarı şehirlerde yaşadım bir kere deniz aramadım şu şehirde buna rağmen. açık havada yapılabilecek pek bir şey yok her tür sosyal aktivite betonlar arasında yapılmak zorunda, çoğunlukla.

çanakkale: avm yok. yani iki alışveriş yapayım desen yok.

Tabi

iPhone'dan bile baglanirsiniz.

google trends var, işini görürse.

@zebragibi yok bu derlenmiş süzülmüş benim bahsettiğim anlıktı.

Anlik goremezsiniz. Asagidaki adresten guncel olarak cok aratilan kelimelerin aile filtresi uygulanmis halini gorursunuz:

www.google.com

nerede/kime tatil?

29 ekim tam gün, 28 ekim de yarım gün tatil zaten. pazartesiyi de ekleyip haftasonunu uzatarak kıyak geçmiş olabilirler..

Bilkent. Bi hoca öyle bişiler dedi de

27 Ekim Feast Day diye gecer, cogu Hiristiyan ulkede resmi tatil.

adwords hesap yönetimini bileceksin roi vs kavramları iyice öğrenmiş olacaksın, seo bilgin olacak vs vs.

SEO için kurs var onu ibliyorum ya diğerleri nereden öğrenilir?

Analytics'in hicbir zorlugu yok diyeni tas yaparlar :) Turkiye'de Analytics kullanmayi bilen insan oldugu bile supheli.

Sorunuza gelirsek reklamcilik konusunda AdWords ogrenmeniz lazim. Baslangicta temel sinavlari gecip sertifika alabilirsiniz. SInav calisma kilavuzlari icin su linkleri kullanin:

Temel bilgiler: support.google.com
İleri Düzey Arama Ağı Reklamcılığı: support.google.com
İleri Düzey Görüntülü Reklamcılık: support.google.com

Adinizin sirasi belliyse (adinizin sirasi belli degil seklinde bir kriter yok), mesela adinizin 5. sirada olacagindan eminseniz:

1) 5. siradan onceki isimlerden rastgele bir tane secin.
2) 5. siradan sonraki isimlerden rastgele bir tane secin
3) secilen bu 2 isim arasindan rastgele bir tane secin

Isminiz dizinin ilk ve son indisi degil, dizide herhangi bir degisiklik yapmadik. Yazmadiginiz baska bir kriter varsa sorumluluk almam.

Öncelikle programın senin adını bilmesi lazım. Benim aklıma ilk gelen switch case oldu

Case "benim adım":
Bir şey yapma;

Case default:
Yazdır;

Ne dersin?

@crown ismin yeri değişebilir. o yüzden malesef bu yöntem olmuyor.
@badiparmagi sqitch case kullanılmasıda istenmiyor.

basitleştirilebilir muhtemelen ama şu formülü kullanabilirsin,

r = rastgele sayı
xi = isminin indeksi
len = dizinin eleman sayısı

0 ile len-1 aralığında rastgele r sayısını çektiğini düşünürsek... xi'yi atlamak için indeksi şöyle bulabilirsin.

indeks = ((r+xi-1)%(len-1) + (len-xi)) % len

ha şunu söyleyeyim... if ya da başka çözüm kullanmak çok çok daha makul çözümdür.(if düşmanı değilsen)

örnek tablo
xi = 2, len = 5

r indeks
___________
0 -> 4
1 -> 0
2 -> 1
3 -> 3

bu bi ödev falan mı? if ya da döngü yapısı kullanmamanın amacı ne? ismin dizide ilk veya son indiste olmayacak. peki arada nerede olacağını bilecek misin yoksa her yerde olabilir mi?

string[] dizi1 = dizi.Where(q => q != "serkan").ToArray();

sonra Random la geri kalanını kendin yazarsın.

Evet mesela Londra'yi da London diye cevirmis adamlar ozel isim olmasina ragmen. Hayat zor...

Özel isimleri hem Türkçe'de hem İngilizce'de var olan mekanlar genelde tarihi mekanlardır ve tarihin bir noktasında el değiştirmişlerdir(örneğin hristiyanlardan müslümanlara geçmiş).

Çok ciddi araştırma falan yazmıyorsan, google.co.uk'ye güvenip arayabilirsin. İngilizcesi varsa çok büyük ihtimalle karşına çıkacaktır.

churchill kilise tepesi ecevit

birincisi cami, saray gibi nesnenin tanımı olan kelimeleri bir çevir. mosque, palace..
ikincisi de, aslında alfabetik olarak değişim olmuyorsa adını orjinal bırakman esastır fakat orjinal dilinde biri arap biri latin alfabesi kullanıyorsa, orjinal dilindeki okunuşunu çevirdiğin dildeki alfabeyle nasıl ifade edebiliyorsan öyle yazacaksın. kariye-chora mevzusu oradan geliyor. aya sofya, agia sophia misal..
son olarak, mekanlar çok eski olunca, coğrafyalar da ünlüyse o mekana yabancıların taktığı isimler olabiliyor. o zaman orjinal adı yerine turistler daha rahat tanısın diye takılan adı ile de hitap edebilirsin: sultanahmet-blue mosque gibi. trivia notu: mavi çinilieri yüzünden mavi cami olarak bilinirmiş

@megafon Topkapı Sarayı da tarihi bir mekan ama Türkçe kalmış, kafam güzelleşti.
@crown hadi lokasyonları anlarım onları öğrenmeliyiz ama diğerleri :(

Evet Topkapı Sarayı'nın 'Topkapı'sı Türkçe kaldı, çünkü hiç yabancıların eline geçmedi.

Şöyle anlatayım: Hagia Sophia hristiyanlar tarafından yapıldı, Bizanslıların elindeydi ve adı Hagia Sophia'ydı. Osmanlı ele geçirince, Hagia Sophia'ya kendi dilinde Aya Sofya adını verdi.

Fakat Topkapı Sarayı müslümanlar tarafından, Topkapı Sarayı olarak yapıldı ve hep Osmanlı'da kaldı. Dolayısıyla adı değişmedi.

Yani bir mekan farklı dili konuşan bir grubun eline geçerse, o grup insanlar mekanın adını kendi dillerine çevirebiliyorlar. %100 her el değiştiren mekanın adını değiştirmişler diye bir şey de yok ama.

Earth modunda bakin, fotograf cekimini gorursunuz. Evet yesillik.

(Sol alt koseden Map ve Earth gorunumleri arasinda gecis yapabilirsiniz)

Evet uydu goruntulerinde gozukuyor. Ama mesela belgrad ormanlari normal gorunumde yesilken polonezkoyun yesil olmamasi garip geldi.

1200 tl. türkiye'de tabii.

1200 mü? elektronik haberleşme mezunuyum. 2011 de ilk işime başladım. maaşım 1800 dü. 2000 küsürle işe başlayan arkadaşlarım vardı. 1200 lira veren bir yerde işe başlamayın. piyasayı düşürmeyin.

sabit fiyat yok. bitirdiğin üniversite ile doğru orantılı.
elek elek müh olarak 4500 le işe başlayan da biliyorum 1000 lira ile işe başlayan da

kendini nasıl pazarladığın, okurken neler yaptığın vs ile de ilgili bence. tabii ki işverenin pozisyon için bir fiyat vardır aklında ve zaten o aşamaya gelinince konuşulur o ama mühim olan kendi pezevengin olabilmek de. kendini satamayan adam, çok iyi referansı olmadıkça işe giremez bence.

1500-2500 arası değişir. Elk mühendisi bilişim sektöründe çalışıyorsa mesela rahat bi 2 bini var temiz MİNİMUM.

@biglord

normalde bu tarzda cevap veren birine cevap yazmam. Ama bilinmesi açısından;

Savunma sanayinde özel sektöre ait bir firmada çalısıyorum. ODTÜ, İTÜ, Boğaz içi mezunlarını 4500 lira ile başlıyor bizim firmada. Özel sektörden kastın 10 kişilik kurumsal olmayan OSTİM de çalısan firmalar olmasın. Turkcell, Aselsan, Tai, FNSS, Alcatel özel sektör firmaları. belirttiğim maaşları yeni mezunlara veriyor.
Aylık 10000 lira kazandırmak yılda 120bin lira kazandırmak öyle ahım şahım bir iş değil kurumsal bir firma için. milyar dolarların döndüğü pazarlarda en önemli kaynağınız nitelikli işgücünüz oluyor.

çok değişken. marmara makine mezunu arkadaşım 2000 tl ile başladı. koç bilgisayar mezunu 2500'le huawei'de. Boğaziçi bilgisayar mezunu 4500 tl ile garanti teknolojide başladı. boğaziçi işletme mezunu 3.200 ile png'de.

iş yapabilitene göre değişir.
bi bok bilmeyen adama 6 ay iş öğretmek için kimse 2000tl ödemez.

Yakın bir arkadaşım 4000 ile başladı. Özel bir yazılım şirketi. Büyük bir şirket. Elektronik mezunu.

Okul önemli bence de. Kendisi boğaziçi mezunu.

Eski sirketimde yeni mezun 7-8bin TL bandinda baslardi 3 sene once. Simdi daha yuksek olabilir.

yeni mezun deneyimsiz elektrik elektronik mühendisiyim. otomasyon sektöründe dünyada lider firmalardan birinden teklif geldi. aylık net 3000. ama yılda 2 maaş prim var. (3000*14)/12 yapınca 3500 ediyor. yemek onlardan. altına araba da veriyorlar, benzini de shell'den alıyorsun, anlaşmaları var, para ödemiyorsun.
bir elektrik elektronik mühendisi eğer çok darda değilse lütfen 2000 tl'nin altında işe başlamasın. piyasayı düşürüyorsunuz.
benimle aynı okuldan aynı bölümden mezun bi arkadaşım iş görüşmesine gitti, 1300 dediler, karşıda da catering şirketi var yemek yersin oradan demişler çocuk kahkaha atıp kalkmış. olması gereken bu. köle mi alıyorsun, eşşek gibi okuduk yıllarca, elektrik elektronik her üniversitede zordur, bizimkinde daha da zor, sen adama 1300 diyorsun. şark kurnazları, yemezler.

ben 2 sene önce mezun oldum, şimdiki şartlara göre uyarlarsam 2.500 - 3.000 idealdir.

polis maaşı 3.000 tl'ye yakınken mühendise 1.500 vb teklif edilmesi harbiden ayıptır.

vlc player kullan. sorunsuz izlersin.

App Store'dan ucretsiz MPlayerX indir kullan.

itunes.apple.com

zannediyorum ki vlc playerda da altyazı problemi var.

mplayerx kullanmaya başladım burdan birinin tavsiyesiyle, şu an her şey güzel.

mplayerx tabiki

ben de movist diye bir uygulama kullanıyorum gayet iyi hiç bir sorun yaşamadım daha.

vlc playerda alt yazı sorunu yok, dosya adı ile altyazı adı birebir aynı olsun yeter.

vlc player yükledim fakat bilg açıldığında ? işareti olarak görünüyor dockta.. onu tıklamadan filmleri yine quicktime'da açmaya çalışıyor.

buna ek olarak, indirilenlerde setup dosyasını silince programda siliniyor. bu normal midir ?

Hemen hepsi? Tabi ekstra roaming masrafi olusuyor ulke degistirince.

Hollanda, Fransa, Ispanya'dan ayri ayri almak daha mi mantikli? Sadece internet lazim, konusma icin Turkcell kullanirim.

data planlari alindigi ulkelerin disinda roamingden dolayi epey pahali oluyor. ama cogu ulkede 10 lira civarinda prepaidler mevcut...

Pasaportunda rol oynuyor. Dolayisiyla is bulmasinda, farkli ulkelerde yasamasinda, ozgurce seyahat etmesinde engel olabiliyor.

Bu soruya nasil cevap verilebilir ki? Her detayinda rol oynar diyeyim.

Dünyayı algilayisi, çevresi, kültürü, kişiliği aklına gelebilecek her şey.

tüm hayatını etkiler. mesela, ırak'ta kafa kesen işid'ler stockholm'de bahçeli, köpekli bir evde doğsaydı şu an plajda slip mayoyla voleybol oynuyor olabilirlerdi.

Her şeyinde. En önemlisi de dünya görüşün. Norveç'te doğan adam yerde sakız çöpü görünce (görebilirse) "ne olacak bu ülkenin hali" diyor, Türkiyedeki erkekler hala "evlendiğim karı bakire olacak ilk ben patlatacam" kafasındalar, örnek vermek gerekirse.

edit: tikler nerde lan? zaman ayırıyoruz cevaplamak için burda.

Simdi aklima geldi. Bir deney vardi. Tek yumurta ikizi kiz kardeslerin biri Amerika'da biryerde yasiyorken digeri Londra'ya tasiniyor. Zannedersem 1 yil kadarfarkli ulkelerde farkli kulturde yasiyorlar boyle. Deney bittiginde bu tek yumurta ikizlerinin fiziki gorusunusu baya birbirinden farkli olmustu. Biri obez, digeri fit mesela.. Bunu da bir ornek olarak soyleyeyim dedim.

merhaba. kişinin doğduğu yer erkekse bi askerken mühim hatta o bile random ama yaşadığı yer arkadaş çevresi ve okul'undan (öğretmenleri) başlayarak insanı baştan aşağı şekillendirir. (bireye kendi karakterini kazandıran aile, çevre ve eğitimdir) türkiye için düşünürsek bence batı illerinde görev yapan bir öğretmen mutlu öğretmendir. isteyerek seve seve dersi anlatır ve öğrencileriyle arası iyidir (dün düğün vardı 15 yıl önceki vatandaşlık öğretmenim gerdan kıvırıyodu) doğu'da bir öğretmen yıllardır ölüm, kaçırılma gibi korkularla iç içe. o dersi seve seve anlatması, o çocuklara kendini adaması zor gözüküyor. ailelerine de kırgındır bence. (yumuşatarak söylüyorum) kendini adayan öğretmenlerimiz illa ki vardır ama sayılarının çok olduğunu düşünmüyorum. sonuçta öğretmen/eğitim bence çok ama çok mühim. insana şekil veren, yönlendiren günümüzde anne/baba'dan çok öğretmen. ve yaşamak istemediği şehir = mutsuz öğretmen = yeterli eğitimi almayan geçiştirilen öğrenci = başarısız, eğitimsiz genç = vasıfsız insan = düşük maaş ve mutsuzluk. 3 veya daha fazla çocuk diye gidebilir yazacaklarım. ve çocuk sayısı arttıkça ailenin çocuğa verebileceği maddi olanaklar daralır. o çocukta büyüyünce tek çocukla yetinmez sonuç paradoks bence. bence, benim fikrimce. yanlış düşünüyor olabilirim ama benim fikrim böyle günümüzün gerçeği olduğunu düşünüyorum. ortadoğudan gelen sığınmacılarla fikrim bende pekişiyor.

giydiği dondan tut (yada tutma) ses tonuna kadar etki eder..

açılın ben ateistim.
coğrafya kaderdir diyor ve çekiliyorum.

Multiple (coklu girisli) vize alirsaniz dolasabilirsiniz.

Kac kere soyledik:) Multiple verirlerse vize gecerliligi boyunca schengen bolgesine giris cikis yaparsin. Tek giris verirselerde giris yaptiktan sonra gecerlilik suresi boyunca schengen bolgesi icinde dolasirsin, schengen bolgesinden ciktiktan sonra bir daha giris yapamazsin o vizeyle.

merhaba. balayına ispanya için vize alan arkadaşım atina'da şimdi yaldır yaldır geziyor. alacağınız vize tüm avrupa birliğine bağlı ülkelerde geçerli. ingiltere'yi hesaba katmayın. o zaten üye değil.

@libertine, Ingiltere Ab'ye uye. Schengen'e uye degil.

tüm şengen ülkelerini aynı ülke düşünün. ve vizenin single/multiple oluşuna göre girip girmeyeceğinizi düşünebilirsiniz.

basvurabilirsiniz, pek sikinti olusturmaz genelde.

Basvurabilirsiniz.

Ama ucuza yeni mezun calistirmak amacinda olmayan, cokuluslu ciddi firmalar sadece ogrencileri kabul ederler. Eger bir firma ogrenci olmadiginiz halde sizi staj icin aliyorsa kosarak kacin derim.

Gps i kapat.

Google'in konumunuzu bulup lokasyonunuza ozel sonuclar getirmesi icin icin GPS'e ihtiyaci yok, IP adresinizden bulabiliyor GPS'i olmayan bir cihazda bile arama yapsaniz. Tabi sokak bazinda bulamaz ama bulundugunuz bolgeyibulabilir, bu da arama sonuclarini kisisellestirmek icin yeterli zaten.

Malesef bunu direkt olarak kapatamiyorsunuz ama kullandiginiz tarayicinin izinlerini kontrol edip lokasyon bilgisini paylasmasini engelleyebilirsiniz.

fat32

Guncel OSX NTFS de destekliyor. Eskiden bazi programlar kurmak gerekiyordu NTFS destegi icin ama artik gerek kalmadi. Dolayisiyla dosya sistemine pek dikkat etmek gerekmiyor artik.

mac ntfs okuyor ama yazmak için harici diski exFat yapman lazım. fat32'de boyut sınırı olabilir.

normal maliyet: 10+20=30 lira olacaktı.
yeni maliyet 20 lira oldu.
toplam fayda: 30-20 / 30 = 33%
Dolayısıyla her bir katılımcı, bu durumdan %33 oranında faydalanmalıdır.
Ahmet 10 lira yerine 6,67 lira ödemeli.
Mehmet de 20 lira yerine 13,33 lira.

en adili şöyle olur da hesaplaması zor olur.

ilk inen kişi:

taksimetrede yazan - taksimetre açılış ücretinin yarısı

ikinci inen kişi:

taksimetrede yazan - ilk inenin ödediği.

gerçi bu taksici açısından adil oldu. ikinci inen, ilk inenin indiği yere kadar bedava gelmiş oldu. ikinci kişinin ilk binene bir faydası olmadı. o tek başına gelse de hemen hemen o parayı ödeyecekti çünkü. sadece açılış ücretini paylaşmış oldular. olmadı böyle.

yine de silmiyorum, belki buradan yürümeye yardımcı olur.

Taksimetre acilis fiyatina bagli. Mesela acilis fiyati 5 TL ise Ahmet 2.5+2.5=5, Mehmet 2.5+2.5+10=15 oder en adil sekilde. Yani Ahmet'in evine kadar olan kisim ikiye bolunur, sonraki kismi Mehmet tek basina oder.

Ha ama pratikte ben olsam Ahmet de olsam Mehmet de olsam 10-10 oderdim.

Önce inenin indiği yere kadar yarı yarıya ödenir, ordan devamını tek devam eden öder işte. Kuantum fizik hesabına gerek yok.

en mantıklısı 1.si gibi. iki tarafta fayda sağlıyor. 2.sinde dediğin gibi beleşe gitme durumu oluyor. 3.yü anlayamadım malesef ama 10-10 verilmesinin de maddi açıdan adil olmadığı açık.

@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu; fakat biri 10 tl verecekken 5tl, diğeri 20 verecekken 15 tl vermiş oluyor. biri yüzde 50 diğeri yüzde 25 fayda sağlıyor senin dediğinde.

Detaylı bir analiz istiyorsan yapan yapmış zaten ama genelde o anda her şey yarı yarıya ödenir.

tek adil yanı şu:

mehmet indiğinde taksimetrede ne yazıyorsa, yazan parayı ahmet'e verir.
ahmet de inerken ne yazıyorsa taksimetreyi öder gider.

@kamera motor: e bu benim dediğimin aynısı oldu. ahmet (önce inen) açısından tek gitmekle mehmetle birlikte gitmek arasında ne fark oldu? yine taksimetrede yazanın tamamı cebinden çıktı? tek gitseydi de onu ödeyecekti. sonra inen de o noktaya kadar ilk inenin sırtına binmiş oldu.

en adili aston villa'nın dediği gibi fayda hesabı yapmak. lakin onu da yapabilmek için binmeden önce kişilerin ayrı ayrı gitselerdi toplamda ne kadar ödeyeceklerdi bilgisinin elimizde olması lazım. adil olmakla birlikte, bu bilgi elimizde yoksa mantıklı ve hesaplanabilir değil.

o açıdan futbolcu'nun yöntemi, yani ilk inen yarısını öder, ikinci inen de kalanını öder yöntemi, o kadar adil olmasa da hesaplanabilirlik açısından uygundur. sanki ikisi birlikte binmişler, ahmet'in evinin önünde inmişler, orada sarılıp vedalaşmışlar, mehmet yeniden taksye binmiş gibi. buna göre tek tasarrıf edilen taksimetre açılış ücreti.

taksimetre acilis ucreti sabit ucret oldugu icin onu paylasmalilar

diyelim ki ahmetin evi 10 lira mehmetin evi 20 lira yaziyor. 5 lira da acilis ucreti.

taksimetre 20 yazacak. 20-5=15 lirayi agirlikli olarak bolusecekler.

15*(5/20)= 3.75 arti acilis ucretinin yarisi = 3.75+2.5 = 6.25 ahmet
15*(15/20) = 11.25 arti acilis ucretinin yarisi = 11.25+2.5 = 13.75 mehmet odeyecek

bu adil cunku acilis ucreti gidilen mesafeden bagimsizdir, onu agirliklandiramazsin. yari yariya odemeliler. geri kalani da gidilen mesafeye gore agirliklandirdin mi tamamdir (gidilen mesafe orani, eger taksimetre 10 ve 20 lira yaziyorsa (10-5)/(20-5)'tir. cunku ilk 5 lira sabit. yani mesafeden dolayi ahmet 5 liralik, mehmetse 15 liralik yol gitmis oluyor.

adil olan bu. ama bunu kimse yapmaz. ortak gittikleri yere kadar yari yariya oderler, kalani da mehmet oder.

pratikte: ahmet inecekken taksimetreye bakar, küsüratlar olmadan düz 5-10 lira mehmete verir mehmet de son parayı öder.

@kibrit, eksik yazmışım :)

ilk kişi inerken, taksimetrede yazan paranın yarısını verir diyecektim.

ayrintilarini cok iyi bilmiyorum ama (bkz: ankara antlasmasi )

Ankara Antlasmasi yurtdisina cikmaniza degil orada kalmaniza yardimci. Ingiltere'de en az 12 ay ayni isverenin altinda yasal olarak calistiysaniz basvurabiliyorsunuz.

Zaten calisiyorsam neden basvurayim derseniz sosyal haklariniz ve ailenizi de Ingiltere'ye getirebilmek icin faydali. Arti 4-5 sene sonra da vatandasliga gecmenize yardimci olabiliyor.

@crown ankara antlaşması ingiltere yatırımcı olmak, iş kurmak amaçlı değil miydi? Böyle bir yanı da mı var?
@freekara vize konusu beni en az düşündüren şey. en azından oradan davet gönderebilirler ya da daha önce ingiltere vizesi almışlığım var. İş oraya gidince her türlü bulunur mu dersiniz?

Evet 12 ay calistiysaniz yatirimci olabilirsiniz benim okudugum kadariyla.

Yoksa ciddi ciddi direkt Turkiye'den gitmenize yarasa kim neden Turkiye'de is kursun, herkes Ingiltere'ye tasinirdi.

ayrintilari bilmiyorum ama onun olayi is kurmak icin gitmenize izin vermesiydi diye biliyorum.

linkler pek guvenilir degil farkindayim ama www.interconuk.com www.icep.com.tr

edit: www.hurriyet.com.tr :) oluyormus demek ki

@crown, yatırımcı olmak, şirket kurmak için çalışma süresine gerek yok. farklı bir prosedür tamamen. gidip haftasına şirket kurulum işlemlere başladı arkadaşlarım. fakat o şirket süreci sürerken pasaportlarınız sizde olmuyor ve dolayısıyla çıkış yapamıyorsunuz. şu anda herşey tamam, artık orada yaşıyorlar.

neden olmasın?

aynı süreçten hollanda için geçtim, iş aradım ve buldum, şu anda da çalışma&oturum vizesi işlemleriyle uğraşıyorum.

benim tercihim işimi bulmadan gitmemekti, bir süre arayıp bulamasam b planı olarak oraya gidip sonra aramayı düşünecektim. bu arada direkt gidip iş arayan insanlar da tanıyorum (yine örneklerim hollanda'dan), 3-4 ay içinde herkes bir yerlere yerleşti, kesinlikle şansınızı denemelisiniz..

@crown mesela benim herhangi bir sermayem yok, sermayem olsa bile hiç bilmediğim bir ülkede, bilmediğim bir pazarda işletme kurmayı istemezdim sanırım. bu nedenle herkes ingiltereye gitmiyor olabilir.
@mocha iş ararken eu vatandaşı olmamanız problem yaratmadı mı? çok spesifik bir işiniz mi var? şu ana kadar gördüğüm bütün ilanlar uk'de çalışma iznine sahip olunması şartını koymuştu çünkü.

eu vatandaşı değilim, knowledge migrant yani expat statüsünde gidiyorum, ilanlara başvururken tek baktığım nokta eu vatandaşlığının şart olup olmadığıydı, tabii günde 100 ilan çıkıyorsa benim başvurabileceğim ilan sayısı 5 oluyordu, tek limit bu. bu limiti de çok uluslu firmaları takip ederek çözebilirsiniz, hollanda için ben dersime çalıştım, hangi firmaları takip etmem gerektiğini iyi öğrendim.

şunu belirtmek lazım, özellikle yaşamadığınız bir ülkede iş aramak ciddi bir vakit yatırımı istiyor, şahsen ben 7-8 ay boyunca her gün takipteydim, hafta sonlarım da oturup motivasyon mektubu yazmakla geçiyordu.

Reserved

evet giyiyorum. atlet üstüne badi üstüne kazak üstüne hırka üstüne kaz tüyü palto giydiğim zamanlar oluyor. izmir'de yaşıyorum. ısınmak nedir bilmiyorum.

hayır, atlet giyince çok üşüyorum ve muhtemelen hasta oluyorum. heralde alışık olmadığımdan.

valla -30 derecelik soğuklar gördüm daha hiç giymedim. rahatsız ediyor beni. içe giyene kadar üstüne hırka, atkı, bere, mont falan diye gidiyorum.

ben giymiyorum. kot tshirt gömlek tarzı giyim yeterli oluyor.

rusya kışlarında bile giymedim, burada hiç giymem. sevmiyorum.

doğma büyüme ankaralıyım çocukluk biter bitmez atleti attım bi daha da hiç giymedim, bi kış çok soğuk geçmişti -16 derece filandı ondan bile giymedim.
hiç de giymem çok rahatsız edici.

Ortaokuldan sonra giymedim hic. Ankara'da da yasadim, soguk sehirlerde de (-35 derece) yasadim.

Giymiyorum

2 yıldır yaz kış kesinlikle çıkarmıyorum. öncesinde de yaz kış giyemezdim. yaşlılıkla ilgili sanırım.

Çok nadir siyah ve spor tarz olanları giyiyorum. İçimde olsa gözükmese bile öyle rahat ediyorum.

Gerçi onlar bile sürünüyor dolapta geçen kış 2-3 kez giymişimdir en fazla.

atlet olmayınaca kendimi eksik hissediyorum, isteyen kıro desin isteyen başka bir şey. giyiyorum ben kısacası.

Kışın giyerim, yazın giymem çünkü üşümüyorum. Kırolukla ilgisi yok Suits izleyenler bilir Harvey Specter da atlet giyiyor.

Bir 10 yıl kadar giymedim, sonra iki haftasını yatakta geçirip tamamen iyileşmemin bir ayı bulduğu bir "üşütme" geçirdim; o günden beri giyiyorum. Anneanne işi olanlardan değil de sporumsu olanlardan ve %100 pamuklu giyiyorum. Hatta çok soğuklarda altlı üstlü termal içlik bile giyiyorum. Öyle şeyler olmasa babam gibi yün basma tipi yün içliği giyip çoraba da sokarım; her yanım donuyor, yemişim seksapelini. Zaten kışın 370 kat giyindiğimden annem giydirmiş gibi kollarım kapanmıyor. İki yana açık kollarla denge tutturmaya çalışıyorum. Çanta zaten kolda durmuyor, düşüyor.

evet giyiyorum. giymezsem usuyorum. ama gomlegin icine tisort gibi olanlardan giyiyorum. fanila deniyor galiba

sundan degil de ruzgarligunlervegeceler.files.wordpress.com

uzun kollu olandan

atlet yaz kış giyilir. yazın teri emer, koltukaltı iğrenç gözükmez. kışın sıcak tutar.

termal içlik (tişört gibi olan) ya da normal bi tişört giyiyorum içime.

herkes marjinal burda. iyiymiş. ben baya bildiğin beyaz atlet giyiyorum. çokta memnunum. giymediğimde kesin hasta olurum. böbreklere ağrı giriyor.

Kışı tshirt-mont ikilisiyle geçiriyorum.

Takip bileklikleri var, herhangi bir GPS takip sistemi de is gorur.

www.andronova.net

turkish.alibaba.com

www.ebay.com

sabit kullandığı palto, ayakkabı, çanta içine yerleştirilebilir.

gece kaçıyorsa, eve alarm koyarsınız. kapı açıldığı anda öter ? provit mi ne firma vardı 60 lira

eksiduyu.ru

koluna dövme ile isim ve adres de yazılabilir. geçmiş olsun, kolaylıklar.

goz rengi ve saglik ile ilgili bir bilimsel makale bulamadim.

Evet renkli goz pigment eksikliginden, ama bu renkli gozun sagliksiz oldugu anlamina gelmez.

Benzer sekilde gamze de doku bozulmasi kaynakli ama bu da sagliksiz bir durum degil.

Bunu gen aktarımı sırasında oluşan mutasyon gibi düşünün, evrimin her aşamasında böyle genetik değişiklikler vardır, bu renkli gözlü insanlar sağlıksızdır demek değildir.

Ayrıca: (bkz: lumineyes)

Avrupa'nin neredeyse tamamini gezdim, bir "tepki" ile karsilasmadim, yani kimse "yakin bu pis Turku" diye bagirmadi. Ama evet, Araplarla ayni sekilde goruyorlar ve gayet haklilar. Neticede ulkenin cogunlugunun pasaportlari ve kullandiklari dil haric Araplardan bir farki yok.

Ben genelde ustunlugumu koyup sonra turk oldugumu soyluyorum o zaman sus pus oluyorlar turklerin nasil yuce bir millet oldugunu anliyorlar.

her yerde var bu oryantalist bakış açısı, yakın coğrafyadakiler balkanlar iyi biliyorlar ama ondan öteye klasik islam ülkesi canlanıyor insanların kafasında işte. İslamı da tü kaka bildiklerinden direk olarak belli oluyoruz. Tabi ben avrupadaki öğrenciler için konuştum, neredeyse her avrupa ülkesinden insan tanıdım izlenimim böyleydi. Amerikanlar zaten daha fenalar.Adamların başka insan tarih vs. bildikleri yok. Güney Amerika'da belki iş yaparız da onu da sanmıyorum onlar hiç bilmez direk arap derler herhalde.

Zaten en baba sürekli övünen türk milliyetçisi adamı al batıya gönder "lan yanlış yerde doğmuşuz sikiym yaa" diyerek döner.

Gerçi buna da şükür uzak doğulu çin japon felan, hele hele hintli doğsam avrupaya adımımı atmazdım herhalde. Bazılarımızı yine söylemeyince İspanyol İtalyan felan sanıyorlar onların direk alnında yazıyor milliyeti.

Bir tane Mısırlı adam vardı ekibimizde onlar da bizden falan demişti herkese Türkler için. Turk de sayilmam ama adama 12 yıllık bir özentinin aldatması ile oyle düşünüyorsun herhalde biz Arap ozentisi bile olamayiz veya Müslümanlığı radikal şekilde yaşayan insanlar değiliz bak ben içiyorum siciyoruma getirmistim olayı ki içmem falan ama herife feci kil olmuştum. Rte sizi doğru yere çekiyor diyince. Ahah sonra ben de sisi mevzusu olunca baya uzgunum sanirim işler zorda demistim

İlk günlerim arkadaslarimin bu kıza nasil davranmalıyiz kasintisi ile geçmişti bu adamın yüzünden sonra o zamanki berbat İngilizcemle Araplar ile alakamiz yok rahat olun açıklaması yapıp baya guldurmustum milleti. İlk ayin sonunda brezilyalılar beni kendi milletinden ilan etmişti. malesef başta böyle iğrenç bir önyargı var. fazla tepki vermeden kişisel uyumunuz ile gecistirebilirsiniz.

benim gozlemledigim kadariyla pek olumlu degil. bi aralar skype'te, eski surumlerde ulke cinsiyet ve yas secip kullanicilari aratip eklenebiliniyorken, ben polonyali alman hollandali isvecli ve amerikali kizlari rastgele ekliyordum. ama kimse nedense kabul etmiyordu. profil resmim falan da gayet yakisikliydi, ama kimse ekleme talebimi kabul etmiyordu. en sonunda bir arkadasim uyardi da, info kismimda kabak gibi yazan "istanbul, turkey" kismini degistirip "new york city, usa" yapinca, ekledigim her 10 kizdan 3-4 tanesi kabul etmeye basladi arkadaslik talebimi. demek istedigim amerikalilar cok saygin demek degil ama bence bati gencliginde turklere karsi onyargi var ve bence bunun nedeni turk olmamiz degil, musluman olmamiz. onlarin gozunde her musluman araptir ve biz de arabiz..

Benim başıma gelmedi ama, geçen sene ev arkadaşım sevgilisiyle beraber yurtdışına çıkmıştı. Fransa'dayken yine onlar gibi turist olan biriyle muhabbete dalmışlar. Adamın milliyetini şu an hatırlamıyorum. Epey sohbet edip gülüp eğlenmişler falan. Sonra adam "İspanyolsunuz di mi?" diye sormuş. Bizimkiler Türk olduklarını söyleyince adam "Sizinle konuşmak istemiyorum. Kötü insanlarsınız." gibi şeyler söyleyip kalkıp gitmiş. Çok şaşırmışlar. Hani o kadar sohbet etmiş olmasalar neyse, buna rağmen böyle bi tepkiyle karşılaşmış olmaları beni epey şaşırtmıştı açıkçası.

İş için İspanya'da kaldım bir süre. Ofiste 2 Fransız, 3 İspanyol, 2 Kolombiyalı ve bendik. Sadece iki kişi İngilizce konuşabiliyordu, ben de İspanyolcayı pek bilmiyordum o zaman. İlk gün tanışma faslından sonra Fransızlardan biri "Aşağıya sigara içmeye gelir misin" dedi, 2 Fransız sigara içmeye iniyorlardı. Ben de "Sigara içmiyorum, teşekkürler" dedim. Arkamdan bir Fransız diğerine "O Türk. Sigara, içki içmez. Zaten kıyafetlerini de buradan almıştır" tarzı bir şey söylemiş ve sonradan bu düşüncesini tüm ofisle de paylaşmış. İlk bir ay "Merhaba", "Yarın görüşürüz" dışında kimse benimle konuşmadı, sadece Kolombiyalılar çok yakın davrandılar ama onlarla da dil sorunumuz olduğu için zor anlaştık. O ay oldukça yalnız geçti benim için. Skype'tan, oradan buradan İstanbul'daki arkadaşlarımla konuştum ve İspanyolca çalıştım derdimi anlatabilmek için. Bir ay gibi bir süre sonra tüm ofis pizzacıya gidiyormuş, ben duydum diye isteksiz isteksiz beni de çağırdılar. Yalnızlık ve sıkıntıdan gururun zerresi kalmamıştı zaten, atladım teklife. Hoşnut olmadıkları suratlarından belliydi. Akşam pizzacıda ilk köpüklü şarap söylendi, ben de istedim. "Sen alışkın değilsin, çarpar" dediler. Ben de "Niye çarpsın" dedim. "İlk defa içmiyor musun" diye sordular, öyle olmadığını anlayınca çok şaşırdılar. O gece çok şey sordular "Müslüman olmayınca Türkiye'de oluyor mu", "Deveyle mi okula gidiyorsun", "Kocanın kaçıncı eşi olacaksın", "Bu kıyafetleri Türkiye'den almış olamazsın" ile geceyi geçirdikten sonra benimle konuşmaya başladılar. Eğer içki içmiyor olsaydım herhangi bir sebepten (ki ateist bir arkadaşımın alkol allerjisi var ki ne fark eder), kalan diğer aylar da yalnız geçecekti. O geceden sonra benimle normal normal konuşmaya başladı insanlar. Yine de arada unutup daldırıp "Onun içinde domuz var" diye lokmayı ağzıma götürürken uyarılar yaptılar arada.

Aynı şekilde evde de yan odada evli İspanyol-Kolombiyalı bir çift vardı, bir de Alman bir adam. Alman adam giderken "İlk başta çok korkmuştum Türk olduğun için. Elinle yemek yiyeceksin sandım, ortalığı pisletip iğrenç şarkıları yüksek sesle dinleyeceğini sandım" demişti.

Sadece bir iki kişi Türkiye'den olduğumu öğrenince "Oooo, İstanbul, Kapadokya, Antalya" falan dedi.

Oradaki öğrenciler pek bu sorunu yaşamadılar. Doğrudan her girdiği ortama kabul edildiler ama çalışan olarak gidince bunlarla karşılaştım.

Bu aralar pek iyi degil. Daha da kotuye gidiyor. Ozellikle bugunlerde turkiye ile ilgili haberlerin yorumlarina bakin. Isida yapilacak olan operasyona katilmamak son darbe oldu. Terorist ulke konumundayiz insanlarin gozunde. Yuzunuze bisey demezler ama sevilmiyoruz.

amerikali'nin haberi yok, sorsan haritada gosteremiyolar. ha birde arap misiniz? falan diye soranlar var.

epeyce yurtdışına çıktım. çok bariz bir ayrımcılığa rastladım dersem yalan olur. biraz da bakış açısıyla ilgili.

şimdi adam küçümsemesin diycem de ben savunamıyorum aga ülkeyi. bir gün geliyor "sizin ordakiler kadınlar gülmesin demiş" diyor. hadi git savun barınçı... savunamıyorum aga. haklısın diyorum. başka gün geliyor maden felaketi. o geçiyor kürtaj meselesi... lan türkiye gündemini takip eden biriyle konuştum mu strese giriyom yeminle.

ayrıca biz artık kabul etmeliyiz bence. araplardan çok da farklı değiliz. lübnanlıların kliplerine aç bak. bizimkilerden ne farkı var ki? benzer yaşıyoruz. alfabe değiştirmek yetmiyormuş ne yazık ki.

abd'de pek negatif bir durum yok çünkü adamlar çoğunlukla bilmiyor türkiye diye bir yerin olduğunu :) türkiye'yi abd'de eyalet sanan, ingiltere'de şehir sanan, latin amerika'da sanan, neler neler gördüm. genelde hiçbir fikirleri olmadığı için pek bir yargı oluşturamıyorlar.

Avrupa'da biraz daha farklı. Almanya falan gibi bol Türk olan ülkelerdeki insanlarla takıldığın zaman biraz, "sen burdaki Türklerden çok farklısın" gibi tepkiler alabiliyorsun. onlarda orada yaşayan Almancılardan falan gelen bir negatif önyargı var, onu kırdıktan sonra pek sorun çıktığını görmedim ben. direkt türküm diyince "aa pis türk, arapsınız siz, terörist" falan gibi abartılı tepkilerle karşılaşmadım hiç. yanlış bildikleri şeyler elbette oluyor, düzgün bir şekilde oturup anlattığın zaman dinliyorlar ilgiyle.

avrupa'da, barda diskoda falan kızlarla flört ederken türk olmanın genelde epey bi negatif etkisi var ama onu da belirteyim :) türk erkeklerinin aşırı azgınlığından ve hayvanlığından nasibini almış oluyor çoğu. o imajı düzeltemiyorsun da. litvanya'da kaç kere her şey çok güzel giderken kızın türk olduğumu öğrenip "aa sen türksün, sadece seks yapmak istiyorsun benimle" falan gibi şeyler söylediği oldu. sanki ispanyol sana evlenme teklif etcekti diskoda amk, neyse. ama abd'de de, özellikle çok fazla yabancının yaşamadığı yerlererde, kızlar yabancı gördüklerinde üstüne atlıyor biraz. bu da değişkenlik gösteriyor dediğim gibi.

Yaşadığım ülkede şu ana dek hiçbir görünür ayrımcılık yaşamadım. Arkamdan diyorlarsa ya da Türk oluğum için benden uzak duranlar varsa bilemem. Ama fiziksel olarak Türk'e -ya da kafadaki Türk algısına- benzemiyorum.

buradakilerin çoğu zaten tip olarak türk prototipinde olmadığı için istediğin duymak istediği yanıtı alamayabilirsin.

onun haricinde bana ramazanda oruç tutmak zorunda mısın?, zorla camiye götürülüyor musunuz gibilerinden sorular sormuşlardı. zaten bi kere çıktım yurtdışına.

(bkz: sandnigger)

ortalama bir İngilizin kafasında oluşan:
Turkish = Cahil. vasıfsız kişi. genelde food service sektöründe çalışır. kebapçı. dönerci.
"Kebap man" bilmemne diye lakap takmaya çalışanlar olur, samimi İngiliz arkadaş grubunuzda.
Ama bir de şu var bizi modern Müslüman olarak görüyorlar. Rol modeli gibi bir şeyiz. Çünkü Müslüman diye gördükleri elin Arabı, Hintlisi, Pakistanlısı. İngiltere özgürlükler ülkesi diye de bokunu çıkarmış burdaki müslümanlar. Yok geleneksel kıyafetleri, fes, cübbe giyen mi ararsın, saçı, sakalı bilmemnesi 3-4 yaşında kara çarşaflı küçük kızlar falan. Bayağı moderniz olum diğer Müslümanlara göre. Biz fazla conservative Müslüman değilmişiz, Müslüman olacaksa bizim gibi olmalıymış falan diye övgü mü desen ne desem o tarz konuşmalar geçiyor.
Türk algısından bahsederken kürtlerin imajımız üzerindeki yarattığı tahribatı konuşmazsak olmaz şimdi. Bu adamlar I am from Kurdistan dese ülke puanımız yükselir.

Neden virus yemedigi icin olmasin ki?

Diyelim ki bilgisayarinizda 10binlerce TL degerinde bir is hazirliyorsunuz teslim etmek icin. Bilgisayarin cokmesi, virus, programin donup verilerin kaybolmasinin kaybi projenin degerinden de yuksek olacagina gore Mac kullanmak mantikli oluyor.

tabi ki işletim sistemi en büyük neden.
aynı konfugirasyona sahip iki tane bilgisayardan ben şahsen mac olanı seçerim, seçtim. birincisi ios'ta herşey çok kolay. aradığın herşey yerinde. kullanımı basit. arayüzü minimal. görünüşüde güzel. ben yaptığım iş dolayısıyla kullanmak zroundayım ama seçme özgürlüğüm olsa sanırım yine mac'i seçerdim. klavye kısayollarını öğrendikten sonra herşeyi çok daha hızlı bir şekilde yapabilirsin.

eskiden bir ara "mac'te ekranda gördüğün rengi baskıda aynen alırsın" muhabbeti vardı, tasarım baskı mimarlık vb. işlerde de bu önemli olduğu için tercih ediliyor deniyordu.

işletim sistemi de artı tabii, ama imac parasına alacağın pc ile de ajans ve dergi gibi yerlerde her ne iş yapılıyorsa allahını yaparsın. öyle bir kasa alırsın ki sessiz de olur,işlemcin hayvan gibi olur vb.

Bizim ajansta tektük mac var. Ben de islerimi pcde yapiyorum ve dediklerine de katılıyorum şahsen. Bu arada calisanini ozellikle estetik acidan motive etmek icin mac alan ajanslar biliyorum.

Estetik olmasının yanında en büyük artısı stabil olması.

Şu an misal, Final Cut, After Effects, Photoshop, Opera, Thunderbird açık.. Program geçişleri, program kullanımındaki hızı vs her şey mac almanın ideal olduğunu söylüyor.. SSD eklersen hele daha da etkili oluyor.

i7 bilgisayarım bir render alırken bile diğer programları açayım derken kasıyor..

Google Apps ile istediklerinizi ve daha fazlasini yaparsiniz.

Fiyat/performans olarak da Google'dan daha uygun bir secenek bulmaniz biraz zor.

degistireceksen burslularin yarisi sakirt diye ingilizcen kotu diye degil de iktisat yerine hukuk okumak istiyorsan degistir. bolumle ilgili hic bir sey dememissin iktisat yerine hukuk okuyunca mutlu olacaksan yap, yok iktisati tercih ederim ama ingilizce,sakirtler, ogrenci profili ayagina istedigin bolumden vazgececeksen cok yanlis yapiyorsun. okulu dondur 1 sene dil okuluna git gerekirse, hazirlik sinavini verip basladigina gore ingilizce biliyorsun ama pratigin yok. couchsurfing toplantilarina katil yabanci arkadas edin, yerin varsa misafir et site uzerinden insanlari. speaking club tarzi bir seyleri vardir belki ankara'daki dil kurslarinin onlari arastir. ingilizce ogrenmeden bu dunyada bence cok eksik kaliyorsun is dahil bir cok yerde tahmin edemeyecegin kadar cok isine yariyor insanin dil. gozunde buyutme, zamanla olacak her sey ted'li cocuklar analarinin karninda ogrenmedi. bol sans

geç bence de hakkaten bilkent'in o burslu profili rezalet şakirtler mi dersin krolar mı dersin. hayır paran yoksa niye bilkent'e geliyorsun burslu yetse de git devlet okuluna biz sizin fakirliğinizden doğan hareketlerinize katlanmak zorunda mıyız ? geç bence kurtar kendini.

"Sakirt" tayfa sinavlarda basarili olduklari icin Ankara Hukuk ya da baska yuksek puanli yerlerde de karsiniza cikacaklar. Her okulda varlar yani, Bilkent'i hedef alip sadece oraya giriyor degiller.

Ingilizce konusunda bir sure zorlanip sonra sakir sakir konusmak mi (o TED mezunlari da basta zorlandilar ama onlar o asamayi ortaokul yillarinda gecti), yoksa yenilgiyi kabul edip Ingilizce olmayan bir bolume kacmak mi karar sizin.

Bolumlerse tamamen alakasiz, hukuk okumak eger hayaliniz ise gecin. Ama onun disinda mantikli bir sebep bulamadim ben.

net değil gerçek hayatta mevcut böyle insanlar. hem de herkesin sülalesinde tonlarcası.

penis büyütücü ilaç reklamlarını andırdı.
cevap: ne yazık ki vardır.

Bu adamlarin reklam butcelerini gorseniz dudaginiz ucuklar. Resmen umut satiyorlar (sac cikartici, penis buyutucu, ereksiyon saglayici, gogus buyutucu, kilo verdirici, sigara biraktirici vs familyasindan bahsediyorum)

radyodaki soruyu bilirsen 300 liraya galaxy s4 veren salak bant kaydını bile arayan binlerce insan var. bu ne ki?

benim mükemmel bir atasözüm vardır, muhakkak benden önce söyleyen olmuştur da bunu kendi kendime bulmuştum ben: insan, inanmak zorunda hissettiği zaman inanır. biz bu banner'ı yapana gerizekalı diyoruz falan ama bu tipler insanların zaaflarını çok iyi değerlendiriyorlar. ha bu iyi bir şey mi? tartışılır. ama yaptıkları işte başarılı oldukları, ne yaptıklarını çok iyi bildikleri kesin.

kilosuyla sorun yaşamayan birine hatta yerine göre kilolu birine bile bu reklam çok komik gelebilir. ama kilolarından şikayetçi olan, denediği hiçbir kilo verme yönteminde başarılı olamayan birisi normalde makul bir insan olsa bile, içinde bulunduğu durumdan ötürü psikolojik baskı nedeniyle bu ürüne bir şans vermek zorunda hisseder kendini. doğuştan salaklar ve ihtiyaç hisseden çaresiz kişiler = para.

amariga da işte böyle yapıyor. bir tarafa sen şusun diyor, diğer tarafa sen busun. öyle düşürüyor birbirine. yaa. insanları savaştırmak için onlara motivasyon vermen gerekir çünkü, bir şeylere itmen ve bir şeylere ihtiyaç duyduklarını hissettirmen gerekir. insanlar durduk yere tüketim çılgınlığına kapılmadı örneğin. kimse iki tane pantolonu varken durduk yere "LAN NEDEN ÜÇÜNCÜSÜNÜ ALMIYORUM AVRADINI SKİM" diyerek mağazaya koşmadı. hep başkaları dedi ALSANA OLM diye.

bir şeylerin güdümündeyiz. bunu kuklalık, bağımlılık olarak değerlendirmek belki de doğru değil. iplerin kendiliğinden oluştuğunu, tek bir kişiye veya bağlı olmadığını söyleyebiliriz. ama bu iplerin işleyişini kavrayan, onları eline almayı başaran insanlar diğerlerini oynatabiliyor haliyle.

Çok komik bence :D ilk gördüğümde bayaa bi gülmüştüm.

Ve ne yazık ki bu reklama inanacak çok insan var ülkemizde. Burada da niye olmasın..

ciplak gösteren gözlük satıyoruz dedilerde 300 kişi dolandırıldıkları icin tuketici mahkemesine gitti. gitmeyenleride sen hesapla:)

Gayet ilgi çekici bir banner. Ortalama insanın dikkatini çeker, büyük ihtimal de tıklatır.

"make Steve Jobs rise from his grave and fuck him in the ass till he dies" diye bir app var, muhteşem. tüm dertlerini alır.

Çok teşekkürler, beceriksizliğimi anladım.

4-5 senedir iPhone kullaniyorum bu sorunlarin hicbirisini yasamadim. Belki kullandigim App'ler ile ilgilidir.

Yazdiklari degistirmemesi icin klavye ayarlarini kurcalayin, bi sekilde otomatik tamamlayici aktif demek ki.

Internetten muzik dinlemek icin Spotify kullaniyorum, arka planda sorunsuz sekilde calisiyor. Vk ne bilmedigim icin yorum yapamadim.

Tarayici olarak Chrome kullaniyorum ben ama mail adresimi tarayicidan kontrol etmiyorum, iPhone'un kendi mail uygulamasini ve Google'in Gmail uygulamalarini kullaniyorum.

Google uygulamasiyla gorsel aratiliyor gayet.

Android'de calisan her sey ayni sekilde (hatta bence daha sorunsuz olarak) iPhone'da da calisiyor ama alisma sureci olmasi normal. Ben de ilk Android kullandigimda bayagi bir afallamistim.

Yorumlara bi baktimda millet hemen yapistirmis yorumlari :) Kedi uzanamadigi cigere misali ;)

Problemlerinin cözümü var, ama jailbreak yapabilirsen cok sukela olur.

Eğer youtube'dan müzik dinlemek istiyorsan mixerbox indirebilirsin. Ben onu kullanıyorum.

@op kullanmayı bilmiyorsun aletin suçu yok.
@imgurcu ss'daki videoda play simgesi var. oynayanını koy onun.

@vipch ne alaka arkadaşım uzanamamakla ? belki z2, m8 kullanıyorum ? her android telefon 500 lira mı ?

cevaba gelirsek: aga yağ gibi akıyor telefon daha ne istiyorsun amk ?

le diner de cons.

Holy Grail

Holy Grail +1 :)

Chef

Holy Grail diyen 3 kişi olayım.

bilgisayardan açtığımda "fotoğraf ekle" çıkıyor bende.

Bilgisayardan, telefondan, tabletten resim dosyasi gonderiyor.

multivitamini ne zaman aldığının hiç bir önemi yok. vitaminler ağrıkesici gibi aldıktan sonra etki etmez. bir süre vucutta birikir ondan sonra eğer eksik ise faydasını görürsün.

bu arada ortalama beslenen bir insanın multivitamine ihtiyacı yok. boşa para harcamış olursun.

1. Istisnalar olabilir tabi ama genel olarak kac gun Polonya'da kalacaksaniz o kadarlik veriyorlar vizeyi.

www.youtube.com

kusura bakma ama ya yalan söylüyorsun ya da aşırı tembelsin. google'dan kolaylıkla cevabı bulunabilecek şeyleri burada niye soruyorsunuz anlamıyorum.

en.wikipedia.org

ekran kartı +1

atıyorum; ekran kartı donanımsal desteğiyle ne zaman vm içinde, güçlü 3d motoru kullanan kaliteli (hi-end diye tabir ettiğimiz) oyunlar oynanabilecek mesela? vm içinde physix vs gibi destekleri sunmayı düşünüyorlar mıymış?

@bay meraklı kusura bakma uslubun çok kaba ama haklısın. wmware tam olarak sormak istediğim şey değil..

bu firmaya ait www.vmware.com

www.vmware.com

www.vmware.com

www.vmware.com

bunun gibi şeyleri anlamadım ben.

@ananiyimioguz (bu ne biçim nick yahu :D:D) tamam hocam teşekkür ederim bunu sorar, yanıtı da buraya yapıştırırım yaarrın. keza @loveinaflipbook

peki bu yukarıda linkini verdiğim konuları da açıklar mısınız? bu hizmetler kurumsal firmalar için ne işe yarar?

ananiyimioguz workstation programından bahsediyor. bilgin olsun

loveinaflipbook öyle bişi yapılmayacak. Ekran kartı destekleri ESXi ve Horizon view gibi ürünlerde zaten mevcut.

Aşağıdaki linklerden bilgi alabilirsin.

www.nvidia.com

www.vmware.com

yazılım bazında, bu yazılım şu kadar cpu kullansın, bu kadar disk kullansın, şu kadar ram kullansın gibi şeyler yapabiliyormuş bu data center & server virtualization hikayesi. hangi yazılım ne kadar kullanıyor gözetleyebiliyormuşsun. anlık olarak değiştirebiliyomuşsun bu değerleri. azure gibi biraz.

yazılımı, dataları x tarihindeki haline döndür backup/restore olayı da var.

özet olarak minimum hardware ile maksimum performans almaya çalışmaca.

faydalı yani.

agzi kapaliysa 10 yil bile durur.

Geçen gün 4 yıldır duran viskiyi içtik, hala yaşıyoruz =)

Viski sisesi acilinca tuketilen bir icki degil ki, hatta viski karafina koyarsiniz ara ara icersiniz. Direkt guneste birakmayin ve hava almasin kafi.

soruya yanlamak istiyorum kapagı olmayan jameson kaç gun yaşar? arkadasım alkolu ucmustur onun dedi diye yarım şişe viskim heba oldu 4 gunde.

sonsuza dek.

10 USD idi bundan yillar once.

5 liraydı bikaç sene önce, kredi kartından parayı çektirip 1-2 gün sonra öğrenci işlerinden alabiliyosun. fotoğrafa gerek yok sistemdekini basıyolar. stars ı kurcala, yanlış hatırlamıyosam online pos filan gibi bi bölüm olacaktı.

geçen dönem 20 liraydı, stars'taki online ödeme (pos) sisteminden parayı ödeyip öğrenci işlerine gidiyosun, yeni fotoğrafını çekiyorlar orada, çıkarıp veriyorlar ardından.