tam size uygun birşey biliyorum. turk.net yaz kampanyası.

3 aylık açtırıyorsunuz, 3 ay sonra kendiliğinden kapanıyor. en güzeli de 8 mbps'ye kadar(bulunduğunuz yer ne kadar destekliyorsa) sınırsız internetin 3 aylık 155 lira olması. sınırlı olanı da 120 lira civarı.

3 ay, 8mbps sınırsız, 155 lira. ayda 52'ye falan geliyor.

biri'nin taahütsüz (ulan bi doğru yazmasını öğrenemedim şunu) 26 liralık 4 gb kotalı paketi var, ben de aynı şekilde 3 aylığına açtırdım. bir kaç gün oldu, mis gibi de çalışıyor, 1 kere olsun düşmedi yavaşlamadı. alırken para vermiyorsunuz, para ilk faturayla geliyor. modem almak isterseniz 50 liraydı galiba, fark ödüyorsunuz, adsl'i kapattığınzda modemi geri verip 50 lirayı alıyorsunuz.

fan da olabilir. hard disk daha çok gidip gelen değişik bir ses çıkarır. benim şu an kullandığım makina tam 7 senelik. ram'den başka birşey değiştirmedim.

işlemci veya güç kaynağının fanıdır o. kasayı açıp fanları elektrik süpürgesiyle temizleyin derim :)

benim şuanki alet 4 senelik. bugün rami 512 den 2gb a arttırdım (55 tl), hem hızlandık, hem de paso pagefile a başvurarak harddiskle haşır neşir olma azaldı. haliyle aynen ses de azaldı. bu çözüm bir.
ikincisi diski de bir defragmante etmekte fayda var. (beleş)

sonuç sessiz bir bilgisayar. (paha biçilemez)

defragmantasyon sesi oldukça düşürür, eğer ses hard disk kaynaklı ise. defragmantasyon bi işe yaramadıysa sorun hard diskte değildir.

herhangi bir flight simulator ile kargo ucagi pilotu rp'si yapilabilinir. harddisk sesini diger tum seslerden ayirt edebilirsin (traktor gibidir). ama sanmiyorum o kadar fazla ses yapacagini. buyuk ihtimalle o seslerin hepsi fanlardan geliyordur, ozellikle de psu. cpu fani degistirmediysen stock fan denilen cakma fanlardandir o da baya ses yapar.

ilk olarak ac kasayi oyle calistir, bir bakin hangi fan cok ses yapiyor. sonra hepsini temizle. hava puskurten bir elektrik supurgesi ile cok rahat ve kolay temizlersin. ha dersen ben soker takarim o zaman cikartip el ile de temizleyebilirsin ama psu'nun elde kalma ihtimali var.

güç kaynağı olabilir. işlemciyle güç kaynağının tozunu alıp içine biraz makina yağı dökmeni tavsiye ederim(fanın ortasındaki etiketi çıkartarak ulaşabilirsin).

20 metre mesafeden sesi duyulan bilgisayarımın, bu yöntemden sonra çalıştığını anlamak için dibine girmem gerekmişti.

fazları tek tek durdur, herhangi biri sesi keserse sorunu buldun. Değişmezse, hdd'yi makinanın dışında çalıştır, bak bakalım ses miktarı değişecek mi. Ardından hss'nin kablolarını tamamen çıkar ve makinayı aç. Kötü dizaynlı kasalarda diskin titreşimi yüzünden tuhaf sesler çıkabiliyor.

bildiğin avi olması birşey ifade etmiyor. görünen o ki divx player'ınız gerekli kodeğe sahip değil. divx player'ın yazılımını güncelleyebileceğinizi sanmıyorum. geriye iki seçenek kalıyor:
ya dizileri tek tek divx player'ın tanıdığı bir kodekle yeniden dekode edeceksiniz, ya da kıçınızı kırıp dizileri paşa paşa bilgisayarda izleyeceksiniz.

avi to mpg filan diye aratın çıkar googlede. onalrla decode edip yeniden izleyebilrisniz. tabi dosya boyutuna göre kalite fark eder.

önce divx player için update var mı onu ara. MArkadan çıkmasa da arkasında bir yerlerde üretim kodu vs var mı yada yazılı8mın içinde versiyon gösteren bir şey var mı buna bak.

Divx playerları update etmek kolaydır. dosyayı indirirsin, özel bir isimle dvd/cd'ye yaazarsın cihaza takarsın. cihaz o ismi görünce update eder zaten. (eğer başka bir işlem gerekiyorsa indireceğin dosyanın yanında bir manual de vardır illaki)

eğer bu olmazsa sendeki dosyaları dönüştürürsün, tek yapacağın codec değiştirmek. Virtua dub ve beraberinde gelen programlarla raw haline getirip tekrar riplemek idi eskiden tek yol. Şu an google'da codec changer yazdığında zibil tane otomatik program geliyor. divxplayer'ında izleyebildiğin dosyalardan birinin codec'ine bak (gspot codec information adlı program ile) sonra elindekileri o codec'e çevir.

@miria

tek hesabım var zaten admin im..?

sistem xp... run as administrator diye bşy yok?

administrator hesabı var bi tane. normal açılışta gözükmez. bilgisayarı güvenl kipte açın, administrator seçeneği karşınıza gelecek.

önce klasör seçeneklerinden gizli dosyaları göster yapın. hardisklerin içinde autorun.inf diye bir dosya olması lazım onları silin bilgisayarı yeniden başlatınca da sorunun hallolması lazım.

ı-ıh denedim bunu olmadı. Hatta bu dosya başka dosyalarla autorun diye bir klasörün içindeydi, bu denediğim işe yaramayınca komple klasörü silerek denedim gene olmadı.

dikkatli kullanmak gereğiyle birlikte her derde deva iki şey önerebilirim;
(bkz: combofix)
(bkz: hijackthis)

aynı problem bende de vardı.

sizde amvo virüsü var. çözümü bu ufak programı indirip taratmanızdır. kolay ve kesin çözüm bu: www.mygeekside.com

efenim bu external hard disk sahibi herkesin başına en az bir kere gelen bir sorun.kendisine autorun virüsü diyoruz.ben şu yöntemle kurtulmuştum; (bkz: dracula virüs temizleyici)

spor yapmadan sadece kaloriyi azaltmak faydasız, hatta zararlı diyebilirim. günde 1500 alsanız metabolizma hızınız yavaşlar, 1500 harcarsınız. hareket etmeden aldığınız kaloriyi azaltmak sadece bazal metabolizma hızını daha da yavaşlatacak, sizi tembelleştirecek, hatta aldığınız kaloriyi yeniden 2000lere çıkardığınızda kilo almanıza sebep olacaktır.

bu noktada yapılması doğru olan eylem yine 2000 kalori alıp, yanında spor yapmaktır. böylece metabolizma hızınız da artar.

boyunuz ve kilonuz arasında kaç kg fark var.
mesela 1.60 a,70 kilo iseniz yani arasında 10 kg var di mi size 1500 kl diyet idealdir.

her 7000 kaloride 1 kilo verirsiniz.

hızlı kilo vermek için çok düşük kalorili diyetler yaparsanız vücudunuz kıtlık var zanneder ve normal düzene geçer geçmez hızla kilo alırsınız. yediğiniz herşey depolanır.

diyetisyene gitmistim zamaninda, günde 1 saat yürü en az demisti 3000 kalorilik bir diyet hazirlamisti takip etmistim siki sikiya, 1 ay sonunda (sasirtici ama) 13 kilo civari zayiflamistim. Ha sonra aldim da eski seviyeye gelmedim.

Normalde ihtiyacın olan kalori ne kadardı ki? 3000 fazla bir sayı gibi geldi de... 1 saat yürüyüşün hızı nasıldı peki?

ağırlık çalışması yapıp kas miktarını koruyup, bazal metaabolizmanı hızlandırarak çok düşük kalorilere inebilirsin. ben 800 kaloride kas değil yağ yakan bir deney grubunu okumuştum.
yani, ne kadar düşük kaloriye inebileceğin tamamen senin bünyene ve egzersiz yeteneğine bakıyor.

valla çok hizli degildi normalden hafif hizli yani

metro karanfil çıkışından az yukarıda ekin galeri var. birinci katta kendisi, defter mefter satan bir yer var altında. apartman girişinden üst kata çıkacaksınız.

orası hatırladığım kadarı ile ucuzdu. ama fiyatını hatırlamıyorum ne yazık ki.

karanfilde gür var. selanikte (yükselin kestiği) konak var. çok ucuz olsun, kalite aramam diyorsan; sakaryada (köşebaşında) balık fastfoodçusunun üstünde 3-4 tane yer var. sakaryanın paralelindeki tuna caddesindeki öğütler marketin olduğu apartmanda da var.

ankara fotokopoci rehberi tadında bişey oldu:)

1)imza kampanyasının pek bi sike yaramadığı tarafımca sabittir.
2)belediyeden mi valilikten mi ne izin almak lazım bildiğim kadarıyla.
3)evet gayet basit.

4)hayır, çoğunlukla yaramıyor. zaten imza kampanyalarının asıl amacı da işe yaraması olmuyor genelde. başlatan da bunu gayet iyi bilir. ama hoşlarına gidiyor herhalde. ankara'da toplu taşıma araçlarının ücretleri %50 indirilsin diye imza kampanyası başlattık mesela, herkes de hiçbir sike yaramayacağını gayet iyi biliyordu. "olsun" deyip geçiyorduk.

sanırım asıl amaç kitle toplamak. imza kampanyası aracılığıyla insanlarla iletişime geçmeye çalışıyorlar. partiye/derneğe adam toplamaya çalışılıyor. ve son derece acınası bir yöntem. mensubu bulunduğum parti de bunu sık sık yapıyor.

teknolojinin orada geliştirilmesi(üretilmesi demiyorum, o iş genellikle uzak doğuda oluyor) ve çok büyük bir pazar olduğu için rekabetin inanılmaz olması.

türkiye'yle karşılaştırırsak vergi cevabı çıkar. ayrıca pazara hakim olması da başka bir etken.

verginin azligi + arzin yuksekligi + cok buyuk bir pazar oldugundan uretim ve ulastirma (hindistan, irlanda ya da cin'den) maliyetlerinin bu pazar icin uretilen urun basina olan miktarinin daha az olmasi. yoksa mesela fransa'da da arz yuksek ve vergi amerika ile yaklasik oranlarda, ama fnac best buy dan daha fazla bir fiyat cekebiliyor.

bu biraz yanlış bir tespit olmuş bence.

orası ucuz değil, burası pahalı. üstelik buradaki halkın alım gücü de az, yani daha daha pahalı.

yok sadece burasına değil tüm avrupaya göre ucuz.
gördüğüm kadarıyla avrupa fiyatları aşağı yukarı aynı türkiyeyle..(araştırmadım çok tabi,gittiğim yerlerde bi baktım)

vergileri düşsen türkiye'deki fiyatlar aynı olur orasıyla artık fazla farklar yok fiyatlarda.

Üretim/Geliştirme den ziyade vergi,gümrük vs. oranlarının etkilediğini sanıyorum. Yoksa Japonyada elektronik ürünler (Sony vs.) ülkemizden daha pahalı olabiliyor.

ha bir de unuttum, kur olayi var turkiye'de. sen ithalatci olarak $X fiyattan aliyorsun, bunu tlZ fiyattan satacaksin. sen bunu satana kadar dolar/euro etc. $X+5 olabilir. eger kredi ile calisiyor isen, gelecekte dolarin gelecegi noktadan, ya da iki noktanin arasinda fiyat cekmen lazim. tabii olay burada FIFO LIFO lara kadar gidiyor, yani aksi ornekler de sunulabilir duruma gore... ve bu sekilde baz fiyati dolar uzerinden olmayan seylerin amerika'daki baz fiyatlari ile turkiye'deki baz fiyatlari yaklasiktir diyebilirim. (ornek: bmw, mercedes, fransiz tereyagi vb..)

ben bulaşık deterjanı ile yapıyordum. bir de öyle deneyin olur belki.

bulasik deterjani ile guzel oluyor evet. varsa biraz da gliserin damlatin, cabucak patlamasini onler baloncuklarin.

gliserin yoksa fruktoz-glikoz (high fructose corn syrup) da olur. surface tension u arttirmaniz lazim. bulasik deterjani yerine camasir deterjani (ozellikle sivi olanlar) da iyi gider.

babyparenting.about.com
www.missico.com
www.makeandtakes.com
www.5min.com

şampuan olmaz. şampuanlarda köpüren maddeyi ( sles) dengelemek için betain kullanırlar. cildi korusun diye ama toplam köpük azalır. bulaşık deterjanı en iyi tercih bahsedildiği gibi. etken maddesi slestir ve labsadır. bu etken maddeler ne kadar çoksa, o kadar köpük olur prensibiyle tavsiye bim'in destosudur. piyasadaki en çok aktif maddesi olan ve köpürenidir.

pril ve benzeri gercekten ise yarar.

bir de not,
koca bir gazete sayfasini (evet tam bir gazete sayfasi) uzunlamasina boru yaptiktan sonra üfleme halkasi olarak bunu kullanirsaniz, kafam kadar balonlar yapabilirsiniz. o kücük olanlarin yuzune bakmazsiniz bir daha. hey gidi gunlerrr

ışıklı (pilli) (pilleri taze olsun) tabanca şeklinde olanlarından alın--balkona çıkın--deterjanlı su doldurulmuş yedek (ikinci) tüpü de şarjör olarak yanınıza alın (bu tavsiye size 39 + 48 yaşında bir çiftten geliyor ona göre)

muhtemelen daha önceki loblarda jacob efendinin atladıgı olaylardan biri sonucu kate ve yanındaki polistir. bu olaya müdahale edemeyince jacobun istedigi her ne ise o gerçekleşmiyordur, çünkü gerçekleşmesi için kate' e ihtiyacı vardır. sonrasındaki zaman atlamalarının birinde jacob efendi kate kurtarmış ve kate son bölümlerde çok kritik yerlerde hayati müdahaleler yapmıştır.

bana göre böyle birşeydir. :)

sual 2 hakkında bir cevabım yok malesef. :)

hocam naptın sen adam 1. sezon diyor zaman atlaması falan..

1) Cesetler hakkında oyle cok da onemli bi ayrıntı cıkmıyor yada ben farkedemedim bilmiyorum ama salla gitsin onları sen baska olaylara odaklan... (:
2) Bu olay biraz tuhaf galiba Prison Break ile karıştırdın sen orda bir türk büyükelçi vardı ankara lafı falan geciyordu ondan kaynaklanmıs olabilir belki diye düşünüyorum ben...

sudaki cesetlerin kim olduğunu hiçbir zaman öğrenemiyoruz, 6.sezonda da öğrenemeyiz sanırım.
icdeddpeople, o herif ölüyodu da jack kurtarmaya çalışıyodu hatırlarsan, suda falan değildi.

sual 2'nin cevabı prison breakte scyllayı taşıyan birinin eşi türktü sanırım

evet, prison break'te konsolos vardı erol tabak diye, karısı da lisa tabak'tı..

ben zaten kendi evrenimde kurdugum hayallere göre cevap vermiştim. farkındayım 1. sezonda zaman atlamasının olmadıgının. sadece teori. :)

suda bulunan ceset kate'in yanındaki polis olur mu yahu? kate'in yanındaki polis, böğrüne girmiş demirle birlikte jack tarafından ameliyat edildi kazadan hemen sonra. hatta kurtulamadı öldü. gömdüler adamı. cebinden kate'in resmi çıktı falan.

1. lostpediada bile "dead bodies" diye geciyorsa kim olduklari bilinmiyordur onlarin, muhtemelen oceanic 815 yolculari. ama canta kate'in yanindaki polise ait.

lostpedia.wikia.com

açık kestane gibi geldi bana. çok anlarım ya.

bakır kumral dore

meraba ben mühendisim soan gibin geldi bana. soan kabuumuydu yoksa?

çizmeler güzelmiş. saç da kabaca kızıl işte.

bence de soğan kabuğu dedikleri şey.

strawberry blonde dedikleri şeye benziyo bence. biraz koyu bir tonu.

www.lorealparisusa.com

şu olur galiba hı?

ne bakiri ne doresi... bildigin TAS

Bildiğin soğan kabuğu...

karamele çalan bakırın soğan kabuğu tonlarıyla ışıklandırılmış kumralı ..!

ilk çıktığı aydan beri kullanıyorum, şu anda bir digiturk plus bir de normal olmak üzere 2 ayrı televizyonumda mevcut. gayet memnunum kanallar iyi, kullanımı kolay.. tek sıkıntım plus bağlatırken 1 ay neredeyse uğraştım yayinda problem oldu düzeltemediler çanak değişecek vs. dendi ama bir süre sonra kendiliğinden düzeldi. servis ve kurulumu taşeron firmalara yaptırdıkları için o konularda biraz sıkıntı yaşanabilir, onun dışında olumsuz yönüne rastlamadım.

karda, yağmurda görüntü gidebilir. onun dışında eksiği yok. kanallar açısından da kalitelidir, istediğinizi bulabilirsiniz.

bide alırsanız, ilerde arızası çıktığında receiverın fişini çekip tekrar taktığınızda düzelir. teknik servis aramayın hemen yani, arızaları dandik oluyor genelde.(arızadan kasıt, kanalların çıkmaması falan)

faturasını geciktirmediğin sürece sıkıntı yok, ama bir faturanı ödemediğin zaman birde taahhütlü bir abonelikse 10 liralık fatura yerine 100 liralık sözleşme fes cezası bilmemne gönderiyorlar.

olumsuz:
yabancı kanal çok az. hd kutunun bir fanı var evin öbür ucundan duyuluyor (meret kapalıyken de kafasına göre çalışıyor). pahalı (neye göre diyecek olanlar için sinema paketi en seyredilebilir set. 46 lira aylık gibi bir ücreti var). HD alırsan toplam 5 kanal var 2 tanesi spor paketi bir tanesi sinema paketi üyeliği istiyor. daha düşük paketlerde eurosportHD ve national geographic HD kalıyor sadece. diğer uydu alıcılarında da öylemidir bilmiyorum ama yakınlarında telsiz telefon varsa bir yığın kanal seyredilemez oluyor.

olumlu:
MAX sülalesi kanallar (1 comedy, 2 gold, 2 movie, 1 türk), HD vesiyonda kayıt. filmler de alt yazı/ dublaj seçenekleri.

sonuç: parası olana güzel.

Tabikide oluyor onlarda su abi adı üstünde

aman saf su yanlış anlaşılmasın. gidip marketlerden saf su alan filan olur. saf suyu ve içme suyu aynı şey değiller. içtiğimiz su minerallerle zenginleşmiş ve zenginleştirilmiştir.

saf su içersek hücreler deplazmoliz olur. ölüme kadar yolu var..

sadece saf su olarak almalıyız yani içme suyu olarak bunu en az 2-3 doktordan duydum. vücudun direk içme suyuna ihtiyacı var diyolardı bilimsel olarak açıklayamam ancak bilim insanları böyle diyordu.

ya rica ediyorum saf su demeyin artık..

tamam dambıl anladım içme suyu:)) yoksa o kadar saf suyu içecek halim yok:))

saf su içersen bize de bildir ne kadarda gidiyorsun.

hocam illa içme suyu içmene gerek yok. içerisinde bol su barındıran herşey kafidir. hangi doktor illa direk içme suyu içeceksin dediyse sizi yemiş.

çay dahil mi?

@eyke çay dahil değil diye biliyorum, kahve de.

@başımıellerimin arasınaalıpdüşündüm , yaw tamam anladık terim hatası yapmışız ne uzatıyosun

çay ve kahve diüretik etki yaptıkları için sıvı kaybına bile yol açabilir. o nedenle çay kahve yerine içme suyu için deniyor. buna karşılık meyveler ve meşrubattan aldığınız sıvı günlük tüketiminizde artı olarak hesaba dahil edilir. bir de yaz aylarında alınacak çok fazla içme suyu mide asidini seyrelttiği için yaz ishallerine neden olabiliyor. arada asitli birşeyler içmekte de fayda var.

üçün beşin hesabını yapmayın.mis gibi su varken için.gobi çölünde yaşayan kertenkelemiyiz ki vay efendim böcek yedim suyu aldım,kaktüs yaladım suyu emdim diye çetele tutalım.ayrıca saf su ütüye konur ,kuyu suyu da cır cır eder.

çirkefe yatın, çirkinleşin paşa paşa kabul ederler.

Tüketici kanununa göre 15 gün içinde ürünü iade etme hakkınız var. eğer buna yanaşmazlarsa tüketici haklarını bildiğinizi, hatta tüketici mahkemesine gidip "şikayetimvar.com"da da bu durumu cümle alemle paylaşacağınızı söylerseniz, geri adım attırırsınız.

Vakumlu pakette bulunan bir ürünse genelde biraz çamura yatıyorlar onlarda ama electro world bu durumlar işi yokuşa sürmez pek. Direk bu işle ilgilenen yetkili ile görüşün mağazaya gittiginizde aldıgınız reyon elemanı falan yerine.

bildiğim kadarıyla tüketici kanununda 15 gün içinde iade ayıplı mal'da geçerli. onun dışında mağazadan doğrudan aldığınız ürünü iade etme "hak"kınız yok. internet üzerinden yapılan alışverişlerde 7 günlük bir "sözleşmeden cayma" hakkınız, dolayısıyla mazaretsiz iade hakkınız var. onun dışında mağazaların bu konuda izlediği politikalara kalmışız.

yakın zamanda yaşadığım bir örnek: bimeks ilk üç gün içinde mazeretsiz iade kabul ediyor. her yere asmış, ilan etmiş. bir bakın elektroworld'ün bu konudaki politikası nedir.

evet aldığınız ürünü iade edemiyosunuz beğenmedim diye. öyle bişeyi zamanında carrefour yapmıştı hala var mı bilmiyorum ama bokunu çıkarmıştı bazı arkadaşlar. adam sömestr da gidip sinema sistemi alıyo 10 gün takılıyo evinde babalar gibi sonra ben bunu beğenmedim diyip geri iade ediyolardı. elektroworld de ise iade almıyolar boşa götürmeyin.
ama isterseniz bi telefon edip şansınızı deneyin alacağınız cevap %99 olumsuz olacaktır.

iade etmeme gerek kalmadan sıkıntım çözüldü, ama rurouni'nin de dediği gibi gerçekten işi yokuşa sürmeyen, ve olumlu bir stratejileri var. cevaplar için teşekkürler..

sorununuz çözülmüş ama başkalarının da bilgisi olsun diye yazıyorum,

ben electro world'den 30 liralık bir kablo almıştım, paketi açılmamış şekilde yaklaşık 4 gün sonra en azından aynı fiyata başka bir ürünle değiştiririm diye düşünerek vermiştim görevliye, o da direk paramı iade etmişti sorgusuz sualsiz. hoşuma gitti tabi.

bilginize.

bildiğim kadarıyla üye alımları kapalı. ama sağlam bir referansınız varsa imkansız diye birşey yoktur :)

forumdivxplanet.org a üye olun orda gerekli şartlarını yerine getirdikten sonra divxplanet.com uyeligi için başvuru yapıyorsunuz. Orda da referans işe yarıyor sanırım o zaman beni gösterebilirsiniz :)

peki oraya üye oldum sanırım biraz orada takılmam gerekecek? hemen referans verebiliyor muyum?

yüksel caddesindeki limon bazaar'da yaptırabilirsin.

geçici dövmeyi ilk defa mı yaptıracaksın? ilk defa yaptıracaksan hemen seni vazgeçireyim. bu geçici dövmeler kınayla yapılıyor ve 1 ay dayanır diyorlar. ama bırak bir ayı, beşinci günden sonra silik milik birşey oluyor, hiçbir şeye benzemiyor. boardmarker ile çizilmişe benziyor resmen. orasına burasına kalemle birşeyler çizen bebeler(evet, ankaralıyım) gibi duruyorsun. 10. günde ise sanki kalemle çizmişsin de duşta tamamen çıkmamış gibi duruyor. haberin olsun.

yüksel caddesinde eylül çayevinin yanında var bi tane. bir de dünya/limon bazaar'da var. circopta var. ama en iyisi hangisidir bilemiyorum.

@ cro magnon
herşeyden çabuk bıkan, maymun iştahlı bi hatun arkadaşımız dövme yaptırmaya karar verdi biz de zor zahmet vazgeçirip geçici dövme seviyesine indirgedik bu hevesini yoksa kendim için diil dövme olayı. bari dedik düzgün, temiz bi yer bulalım bu iş için.

anlıyorum. ama geçici dövme yaptırdıktan sonra kalıcı dövmeyi daha çok istiyor insan. ben öyle gözlemledim en azından. çünkü geçici dövmeden umduğunu bulamayınca "kalıcı yaptırayım lan bu ne, kalıcı mis gibi olur" diyorsun. en azından ben dedim :)

Bünyene bağlı biraz. 2 extra 1 miller ile anca gıdıklanırım ben. Sarhoş olmak istiyorsan hızlıca iç bunları bari. Bir de karnın aç olsun.

bi kere extra alma.kırmızı tuborg al.extra çok rahatsız ediyor mideyi.

ataturkiye de doğru söylemiş gerçi bunlarla kafa olmak için boş mideye hızlı falan içmen lazım.

gerçi öğle vakti demişsin parkta,balkonda güneşin alnında içersen de güzel çarpılabilirsin (:

bünye zayıf :)

1 extra bile etkiliyor beni.

bünye zayıfsa yeter gayet. hatta bana da yeter bu yarım saat-1 saat içinde içersem.

benim anlamadığım 2 extra'dan sonra niye miller içiyorsun ki? 3 extra yap şunu gitsin. tatlı niyetine de tatlı ye. bu arada extra gayet güzeldir, alışkanlık meselesi biraz.

zemzem iç kafir :)

Bence extra denen o "şey"le mideni hiç mahvetme. Yüksek alkollü bira diyorsan Dark Brown iç derim 3 tanesi gayet iyi gelir. Ya da şarap, meyve şarabı falan iç ağzının tadı bozulmasın yani (gerçi şaraba göre değişir tabi). Yarım şişe şarap gayet keser seni, migrosta falan hep indirim oluyor zaten şaraplarda yarı fiyata kadar düştüğü oluyor hatta! Demem o ki arkadaşlar aç karna iç falan diyor extra iç diyor ancak diğer günü de düşün, miden alt üst olacak.

imza: İlk ve son 2 extra içişinden sonraki gün hiç bir şey yiyemeyip, içememiş, su içse dahi kusmuş insan.

extra'yı sevmek kişiye göre değişir. ben arada içiyorum ve hiçbirşey de olmuyor, midem de sapasağlam(reflü var gerçi ama sebebi o değildir). tadı da güzel. efes dark iğrenç bana göre, dark brown daha iğrenç hatta hiçbir şeye benzemiyor.

hamallığa ne gerek var ki amaç kafayı bulmak ise. 35lik herhangi bir votka işinizi görecektir.

anladığım kadarıyla pek içki içmiyorsun, zaten sarhoş olursun büyük ihtimalle.

yine de hızlı içemiyorum ben bu birayı dersen gazoz ile karıştırabilirsin, "shandy" denir kendisine, içimi kolaylaştırır, hızla içebilirsin, daha da önemlisi, şekerli olduğu için kana daha hızlı karışır, daha hızlı sarhoş eder, kusma ihtimalini de azaltır.

aynı şey beyaz şarapla da yapılabiliyor, ne olduğunu anlamadan bir şişe şarap içebiliyorsun, ama adını unuttum.

al bi küçük tekirdağ yaş üzüm rakıyı mis gibi

1)winamp harici bir müzik programı kullanmayı deneyin
2)ses kartının sürücüsünü yeniden yükleyip bir daha deneyin
3)bir antivirüs programı indirip taratın
4)hoparlörlerin sağlam olduğuna emin olun
5)combofix!!

çok portlu ise modem o portlara bağlayabilirsiniz diye biliyorum teoride. pratikte uygulamışlığım yok.

anladığım kadarıyla modeminiz kablolu. eğer ethernet yoluyla bağlanıyorsa birden fazla ethernet çıkışı vardır modemin. sizinkinde yoksa bile onunkinde olabilir. iki modemi aynı anda kullanamazsınız, tek modemden iki ayrı çıkışla bağlayacaksınız.

Yararı olur mu bilmiyorum ama modem kablosuz.

2 pc + 1 modem var.

çözüm yolları;
1. yol - eğer modemin 1'den fazla ethernet çıkışı var ise iki bilgisayar da ethernet kablosu ile ağa dahil olabilir ve internete çıkabilir
2. yol - eğer modemin wireless'i destekliyorsa ikinci pc'ye kablo çekmeğe gerek kalmaz, wireless stick ile ağa dahil olabilir ve internete çıkabilir
3. yol - eğer modemin hem wireless'i yok hem de ethernet çıkışı 1'den fazla değilse eğer; 4 lü çıkışı olan bir switch alınır, switch modeme bağlanır ve iki bilgisayar da ethernet kablosu ile switch'e bağlandıktan sonra ağa dahil olabilir ve internete çıkabilir

sanırım kısaca ve basitçe anlatabildim.

modem kablosuz ise istediğin kadar bilgisayar bağlayabilirsin. arkadaşının bilgisayarı kablosuz ağları algılayabiliyor mu? wireless kartı var mı yani? varsa sorun yok zaten, şifreyi gir bağla.

diyelim ki arkadaşının bilgisayarının wireless kartı yok. o zaman pci wireless kart alacaksınız. çok pahalı değil.

ya da bir çözüm daha var, sen zaten kablosuz bağlanıyorsun, arkadaşının bilgisayarına da ethernet kablosuyla çekersin interneti. tek ihtiyacın olan modemden bilgisayara kadar ulaşan kablo almak.

arkadaşınıza wireless kart ya da usb wireless adaptörlerden alırsanız sorun kalmaz.

Çok embesil bir soru muhtemelen ama 4 tane sarı kablo girişi var (Şu an bir tanesi kullanılan). Ethernet mi oluyor orası?

modemin modeli ne öğrenebilir misiniz?
4 giriş de aynı ise modem hem 4 port ethernet hem de kablosuz bağlantıya sahip. sizin bilgisayarınız da belirttiğiniz kablo ile bağlı modeme anladığım kadarıyla.
eğer öyleyse aynı kablodan bir tane daha olması ve onu bağlamanız ya da arkadaşınıza usb wireless adaptör almanız işinizi görecektir.

@sanal uyku
Netmaster CBW 560.
Hatta google a yazınca, direk 4 port ethernet çıkıyor. O sarılar ethernet girişi gibi gibi.

öyledir o zaman. hem ethernet üzerinden 4 tane bilgisayar hem de kablosuz üzerinden bağlayabilirsiniz.
hazır ethernet kablosu varsa onu kullanabilirsiniz. yoksa ya yeni ethernet kablosu ya da usb wireless adaptörü benzeri bir şey almanız lazım.

benzerini ben de yaşıyorum , masaüstü bilgisayarımda harici harddiski çalıştıramıyorum.
tahminime göre usb portun diske gönderdiği güç yetmiyor - teoride bu gücün standart olması gerek - çift çıkışlı usb kabloları var , 2 ucunu bilgisayara takıp diğerini diske takmayı dene belki çözüm olur.

eğer dediğin gibiyse garanti kapsamına bile girer sanki?

eğer dedigim gibiyse problem yeterli gücü sağlayamayan bilgisayarda gibi gözüküyor bence.
çünkü başka bilgisayarlarda disk çalışıyor.
tabi garantiye göndermeyi de deneyebilirsin ama oradan da biz taktık gayet çalışıyor cevabı alman olası.

çift usb girişli kablo sorunu çözer. bence de sorun usb'nin yeterince güç sağlayamamasında. sorun bilgisayarda yani. bütün usb girişlerini denedin mi?

evet bütün usb girişlerini denedim fakat çift girişli usb demedim
harici diskten çıkan kablo bilgisayarda 2 usb girişine mi girecek?

cevap biraz geç oldu ama evet. Bir ucu diske giriyor , diğer tarafta iki usb ucu ise bilgisayara gidiyor.

tükettiginiz meyvelerle sıvı ihtiyacınızın bir kısmını karşılıyor olabilirsiniz. özellikle kavun karpuz gibi meyvelerin su yüzdesi çok yüksek. ama onlarla birlikte kalori de alırsınız. su dışında çay, kahve, meşrubat vs ile de sıvı alıyorsunuz toplamda bunları da hesaplayın. normali suyu susadıkça içmektir zaten. ihtiyaç duymadığınız halde zorlayarak su içmek böbrek probleminiz filan yoksa gereksiz.

bol bol su içmek gerek. belki tek dejavantajı, tuvalete sık gidersin. gün içerisinde az su içmenin sebebi, vucudunun ihtiyaç duyduğu suyu yediklerinden karşıladığı için olabilir. bir de alışkanlık meselesi, ben misal acıktığımda, sabah kalktığımda bile bardak bardak su içme ihtiyacı duyuyorum

ben 1 litre bile içmem normalde. hatta bazı günler hiç içmem. sabahtan akşama kadar kola içerim. tehey.

evet ne kadar çok içerseniz o kadar çok tuvalete gidersiniz ama vücudun temel enerji kaynağı sudur, günde en az bir litre içerseniz iyi olur.

ben de ayni sorundan mustarip idim 10 yil kadar once. doktor dedi ki "hicbir sey suyun yerini tutmaz". soyle yaptirdi bana: sabah kalkip iki bardak su iciyordum. sonra yemeklerden once de iki bardak su iciyordum.

allah sizi inandirsin, ilk bir ay ozellikle sabah ictigim sular booole boynuma akiyordu, o derece nefretlikti yani. ama sonra alistim. hatta birkac ay icinde susayarak uyandim. meger insan alisiyormus da susuyormus. simdi gunde 5-6 duble cay icsem de, su icmeden duramiyorum.

bunun illa başlangıçla gelmesi gerekmez. büyük ihtimal combofix'in çözeceği bir şey. kolay gelsin.

@nickim onbes harf denedim combofix'i de. oda çare olamadı derdime...

c sürücüsünde öyle bir klasör var mı cidden? belki windows'un standart kontrol hedelerinden birinde programfiles klasörüyle ilgili o şekilde tanımlanmış hödöler vardır.. dediğini yapmayı denediniz mi?

klasör adını değiştirmeyi denedin mi :)

tamam sustum.

kas yapımını neden sabote etsin ki
fazladan bir kas daha çalıştırıyorsunuz işte, daha güzel

ben de sabote edeceği görüşünde değilim. masturbasyon kandaki free testosteron'u artırır testosteron da kas inşasını artırır. ağırlık çalışmadan önce yapılsa faydalı olur görüşündeyim.

Kardiyo egzersizinden sonra yapmanin bir sakincasi olacagini zannetmiyorum.
Fakat agirlik idmanindan sonra yapilmamasi gerektigini dusunuyorum, calismadan en az alti saat once ya da sonra yapmayin. Vucudun yikilmis kaslari insaa edebilmesi icin gerekli olan proteini baska yerlere gondermenin anlami yok, toparlanma surecini baltalamayin.

Hele ki cro magnon'un dedigi gibi idman oncesi masturbasyon bana gore tam bir felaket (Idman sirasindaki performans dususu anlaminda). Ileri duzey vucut gelistirmeciler idmandan once kadin fotograflarina bakarak testo duzeylerinin artmasina yardimci olurlar, fakat masturbasyon yapmamak kaydiyla. Bunu siz de evde deneyebilirsiniz.

bildiğim kadarıyla isteğiniz mümkün değil. benim önerim bir taşınabilir hdd bulup geçici olarak oraya aktarmanızdır. dvd'lere yazın diyeceğim ama oldukça zahmetli olur. ama 6-7 tane double layer dvd işinizi görür.

edit: yanlış biliyormuşum. sağlık olsun.

partition manager programları ile mevcut diskinizi ikiye bölebilirsiniz, fakat bu gibi işlemlerde veri kaybetme riskini göze alacaksınız, verilerim illa ki gitmesin diyorsanız yavaş yavaş dvd medyaya veya external diske taşımaya başlasanız iyi edersiniz. acronis'in partition manager'ı bu işi yapıyordu sanırım.(disk bölme vb.)

partition magic programinin full versiyonunu internetten indirirsen, sorununa cozum olabilir diye dusunuorum. en son versiyonu 8.0 idi yamulmuyorsam..

partition manager ya da cok daha basarılısı acronis disk director ile yapaiblrisin ve fakat bos olan kısma yeni bir partition acabilrisin. dolu kısmı bolmeye calıstıgında veri kaybedersin.

büryan, boş alan yok ki, adam c diskine partition yaratacak, ondan sonra d'ye taşıyıp c'yi formatlayacak, sıkıntısı bu..partition magic zamanında veri kaybetmeden yapıyordu bunu, fakat çook uzun süredir kullanmadım, yeni programlar yapar mı yapmaz mı bilemem, en garantisi bir external diske 50gb veriyi alıp fdisk ile bölüp temiz kurulum üzeri dosyaları geriye almak bence.

"Hiren boot cd" bunu indirip bir cd ye yazın ve bu cd ile boot edin bu cd de bir çok partition programını bulabileceksiniz. kolay gelsin

(bkz: gparted) (live cd'sini kullanın)

Var 1-2 yolu.
1. Bilgi İşlemle konuşmak rapidi açtırmak.
2. Şirketi değiştirmek.
3. Portlar açıksa sağlam bir proxy kullanmak (pahalıya gelir)
4. Şirket bilgisayarından özel işler peşinde koşmamak mümkünse eve internet bağlatıp oradan kullanmak.
5. Alternatif rapidler bulmak.
6. Belki torrent açık mıdır diye kontrol edip aa açıkmış diye şaşırıp IT'yi kitlemek.

proxy sitesi kullanmak işe yarar mı acep. www.rocketsurf.net 'i bir deneyin derim. gerçi indirmeler yavaş olabilir.

şirket bilgisayarlarında basbaya özel işlerde koşulur.
rapidshare alternatifi netload vb. linkleri denemeye çalış tcyx.

19 Haziran'ınını kutlarım.

http değil de "https" ile işe girizgahlayarak çoğu siteye girebiliyorsun ama rs zor gibi..

@magnon; rocketsurf işe yaradı tesekkürler.
@arigold; hepimize kutlu olsun:)

atmosfer de dünya ile birlikte dönüyor bildiğim kadarıyla. ama duyamadığımız sesler var sanırım dünyanın dönüşüyle çıkan.

dünyanın dönüşüyle çıkan seslerin frekansları çok yüksek, ondan duyamıyoruz.

atmosfer ile dünya arasında sürtünme oluyor zaten rüzgarlar sayesinde ama ikisi de beraber dönüyor, bunun sesi de duyuluyor zaten dünyada. ama uzayda sürtünme yok denecek kadar az olduğundan, dünya uzayla sürtünme yapmış olmuyor diyebiliriz, dünyadaki ses de uzayda duyulmaz zaten.

spacesounds.com

Her gezegenin kendine has korkunç sesleri var.

fiyat belirtirseniz belki burada da alan çıkar.

- cdma olmamasi bir ulkenin geri kalmisligini gostermez. asil amerikalilarin dallamaligi boyle bir seyde israr etmeleri dunya gsm iken... ebay'den ilan verip amerikaya gonderebilirsiniz.

- hspa vs cdma ne alaka?

HSPA CDMA ilişkisini bende anlamadım. Ayrıca CDMA GSM karşılaştırılması da pek mantıklı değil, ki CDMA inde bir sürü avantajı olduğu ortada sim karta bağımlılık pek de hoş bişey değil. Neyse sonuç olarak 300 liraya ben burdan isteyene de verebilirim. ebay den sorun çıkmıştı ilk yazdığım nota göre.

yıllardır telsim/vodafone kullanan biri olarak diyebilirim ki turkcell'in çekmediği çoğu yerde çekiyor vodafone. yani en azından benim hattım çekiyor. bence vodafone hattınız hayırlı uğurlu olmalı artık :)

avea olmasın da çamurdan olsun farketmez.

daha bugün buna benzer bir entry girdim.
ben 3 hattı da kullandım ve son 4-5 yıldır da vodafone kullanmaktayım. aria ile aycell ilk birleştiği zaman aldım, o zamandan beri avea hep aynı, ya çekmez, ya mesaj gitmez, ya birden kontör gider falan filan. daha bugün de 2-3 saat kesinti yapmış. zaten avea'ya geçmek istemiyorsunuz bu şıkkı geçiyorum.

vodafone'da 150 kontör yüklerseniz 5, 250 kontör yüklerseniz 15 dakikası 1 kontör. Ayrıca 150 kontör yüklediğiniz an 250 mesaj tüm yönlere bedava. 35 kontör karşılığı da yine tüm yönlere 3000 mesaj kazanıyorsunuz.

Tüm yönlere konuşuyorum ben derseniz de şöyle bir tarife çıkmış, her yöne 3 dakikası 1 kontör. Mesaj olayını da 35 karşılığı 3000 olayıyla halledersiniz. Gayet kullanışlı bence.

Ulan vodafone en az 1000 kontör göndermen lazım sana bugün sözlükte yaptığım reklamın sayesinde.

Turkcell oldum olası pahalıdır, pazarlama taktikleri öyledir, kaliteli görünmek baabında. Geçin bence.

Vodafone'un pek çekme sorunu olmuyor. Bazen 1-2 haftada bir kere, 5-10 dakika kimseyi arayamadığınız olabilir. Ama fazla sorun olmuyor genelde, bakmayın böyle söylediğime.

Fakat yerin 2 kat altındaki yerlerde falan vodafone'un çekmediğine, turkcell'in çektiğine bazen şahit olmuşluğum var. Fakat sadece bu yüzden de binlerce kontör kazıklamayı haketmiyor elbette.

ben turkcell ile başladım uzun seneler kullandım, numara taşınırlılığı ile ilk avea'ya geçtim,
önce turkcell: gerçekten kaliteli, çekmeme, mesajın gitmemesi ve benzeri sorunlar hiç yaşamadım, diğerlerinden de çok az bir fiyat farkı var, bence bu fiyat farkına değer.

avea: mesajların gitmemesi ve gelmemesi sorununu çok yaşadım. istanbul'da yaşayan biri olarak bir çok yerde çekmediği de oldu. fiyatı uygun ama fiyat performans da turkcelin epey gerisinde.

ve son 1 aydır vodafone kullanıyorum; fiyat olarak avea kadar uygun, ilk günler ses problemi yaşadım ama sonra daha fazla sorun çıkarmadı, mesajların ulaşması sorunsuz, sanırım avea beleş dakikalarda geçiriyordu bir şekil ancak vodafone daha az gidior gibi, sanırım saniye hesaplamasından.

bir iki ay sonra yeniden türkcell e geçicem, her hattı denemek için bir tur attım.
ama kalite olarak, turkcell sonra vodafone illa sıraya alacaksak en sonda avea gelir.

artı vodafone'a geçersen her ay hattını 250 dakika heryöne beleş konuşuyon 3 ay.

ben de 9-10 yıldır turkcell kullanıyordum, 2 ay once vodafone'a gectim numaramı değiştirmeden.
şimdi bana her ay her yönde 250 dk. bedava k onusma suresi geliyor vodafondan, onun dışında diğer operatörlerden arandıkça da bedava kazanıyorum, çevremde bir sürü turkcell-avea sınırsız tarifeli insan vaar ve onlar tarafından surekli arandığım için bedava kontor kazanıyorum. 2 ay önce 150 kontor yuklemiştim ama bedavadan gelen konusma suresi-kontor sayesinde o 150 kontoru bile bitiremedim.
hayvan gibi arama yaptığım-konustuğum halde.
turkcelli niye bıraktığıma gelince, uyuz oldum efendim; hani bi ara kampanya yapmıştı, bize 40 tllik taahhüt verin biz de sizi haftada 2 gun bedava konusturalım diye, ben de taahhut vermedim, sonra beni adılar " aaa taahhüt vermemişsiniz, hayrola yoksa operator mu değiştireceksiniz" dediler, ben de evet dedim, o zaman da bana durun değiştirmeyin siz eski müşterimizsiniz, siz taahhüt verin biz de size her ay yuzde25 indirim verelim yanında da haftada 2 gun bedava konusun dediler.
ben de mal gibi kabul ettim, ama sonrasında faturada yuzde25lik indirim yoktu, hatta bindirim vardı, bunun uzerine aradım onları, onlar da bana yok biz size mesaj attık siz de cevap olarak evet yazıp yollamalıydınız bıd bıdı deiler, iyi o zaman şimdi duzeltelim dedim, gunduz saatlerinde cık yogunuz yapamayız dediler, gece aradım gun sonu işlemi yapıyoruz yapamayız dediler. bu boyle 2 ay surdu, sonra da dayanamayıp vodafone gectim, iyi ki gecmişim.
ha bir de utanmadan benden, siz taahhut vermiştiniz ama uymadınız hadi bakalım bayılın 40 tl dediler ve fatura gonderdielr, mecburen yatırdım, sonra tuketici hakem heyetine gidip catır catır alırım dedim, ama finaller ardından butler derken zamanım olmadı ve gitti 40 tl.
bu arada hukukcuyum, o 40tlyi söke söke alırdım ama işte zamanım olmadı.
velhasılı kelam, hiç tereddüt etme dostum geç vodafone'a

Herkese çok teşekkürler..
Vodafone'a geçince mutlulukla bildireceğim size o zaman :)
Çekmezse de çekmesin kazık yemeye deymez..

duyabilen bir kulak olduktan sonra elbette vardır diyorum.

ses nedir?

titreşimle boyuna dalga oluşturan her şeyin sesi vardır, duyabildiklerimiz ve duyamadıklarımız.
duymamaız gerekenler ve duymamız gerekenler.

yoksa sen duymuyor musun?

merak edene tavsiye: karincalar isminde bir kitap var...

onlar -karincalar- hakkinda ne biliyorsan degistirecegi gibi, !insaniz olum biz, azini burnunuzu kirariz istesek! tavrimizin o hayvanlar` karsisinda ne kadar da angutca oldugunu cok harika bir dille anlatan siradisi bir eserdir.

yeterince yaklaştığında duyabilirsin. al birisini koy kulak kepçene.

oha nasıl duymazsın :)

kulağınıza bi karınca sokun anlarsınız var mı yok mu.çıkarmak içinse kulağınıza fener tutun..

Hehe, çok komik. Neden dalga geçiyorsunuz soruyu soran arkadaşla. Olmadığını düşünüyorsanız "yoktur" yazın veya hiç bir şey yazmayın.

Neyse ben cevap veriyorum. Vardır. Gerekli teknik imkanlar sağlanırsa duyabilir, hatta kaydedebilir, bilgisayarda kaydedilen bu seslerin şiddetini yükseltebilir, hatta kimi çıkarımlara bile ulaşabilirsiniz. ("Karıncalar, yüz yirminci adımlarından sonra mutlaka bir süre dinleniyorlar, filan gibi)

tanrı ile ilgili bir söz vardı.tanrı kara gecede, kara taşın üzerindeki, kara karıncayı görür; ayak sesini işitir diye.ayet dahi olabilir.

İnsan kulağı 16Hz - 20Khz arasındaki sesleri işitebilir. Karıncanın ayak sesleri insanın duyamayacağı kadar düşük bir ses.

bence microcosmos'u izleyiniz.

ilk riplemede hata olunca ikinci ripe proper diyorlar diye biliyorum. bazen seste kayma, iki üç saniye sesin gitmesi, görüntünün kısa süre gitmesi gibi sorunlar oluyor zira ilk riplerde.

bu (rip) işlerde bir scene bir de internal vardır. scene in amacı ilk önce piyasaya sürmekir kontrolden geçmez. internalde ise durum oyle değildir bir kaç gözden geçirilir ve öyle dagıtımı yapılır dosyanın.

proper için cro magnon un dedigi dogrudur. ama cogu zaman properdan onceki sunumdaki sorun bizim fark edemiyecegimiz kadar azdır. Kuralları var bu işlerinde eğer onlardan birine uymazlarsa proper cıkarmak zorundalar.

internal larda bir kural aranmaz. scene kurallarından bağımsızdır. Grup içi dağıtıma girer. Top sitelara düşmez. Nuke yemez. Kimseyi rencide etmez. Muhtemelen başka bir grup düzgün çıkarmıştır ama reward da çıkarmak istemiştir. kimsenin ayağına basmamak için de böyle internal release edilir. kimse dupe demez buna misal.

www.bakterim.com

şu adreste var ama linki görebilmek için kayıt olmak gerekiyor sanırım. bir de buna bakın.

edit: casper'ın sitesinde buldum. buyrunuz efendim: ftp://213.194.123.227/Notebook/14.1%20Nirvana%20XP%20Driver/09_WLAN.rar

sürücü güncelleme yoluyla değil de direk rardan çıkarıp yükleme yoluyla yapmayı deneyin bir de.

eyvallah.. casper'ın sitesinden indirmiştim aynı şeyi ama manuel göstermeye çalışıyordum driver'ı.. kaldırıp setup'ı açtım oldu bu sefer.. saol hocam..

edit: aynı şey değilmiş :P

casper'ın sitesinden de maşallah bi bok anlaşılmıyor. hangi driver hangi modelin belli değil.

ayrıca kuzeninize casper almakla hata yaptığı görüşümü iletirseniz sevinirim :)

aynen hocam.. alıyorlar dandik bilgisayarları biz uğraşıyoruz sonra..

yeni olan bir şeyse sistem geri yükleme diyecektim ama 1 hafta geçmiş. 1 hafta öncesinin imajı yoktur heralde sistem geri yüklemede ?

geri yükleme kapalı zaten.

ekran kartı çözümleyemiyor olabilir mi acep? ekran kartı driverını yeniden yükleseniz?

donanımsal bir problem olabilir gibime geliyor. oyun falan oynayabiliyor musunuz?

bir de xp'nin kendi rsim görüntüleyicisinden başka bir resim görüntüleyici yükleyip deneyin bence.

irfan view da açmıyor. şimdi ekran kartı sürücüsü güncellemeyi deniyim.

resimlerinizin bulunduğu harddisk bolumu okunamıyor olabilir. web tarayıcınızda herhangi bir sitede resim goruntulendiğinde de aynı problemi veriyor mu?

bu sayfada hiç jpg yok mu? burayı açıyor girebildiğinize göre.

evet internette gezerken oyun oynarken vs. bir problem yok. diğer herhangi bir şey yaparken bir problem yok. harddisk partisyonlarım da sağlam bildiğim kadarıyla. sadece bir jpg dosyasını açabiliyorum, güzel, fakat bir süre sonra kilitleniyor, ya da diğer jpglere bakarken kilitleniyor.

virüsten başka açıklama getiremedim buna. antivirüs yazılımınız yoksa tabi.

televizyonda da sigara içki falan neden mozaikleniyorsa ondan, herkes bilse de kimse görmek istemiyor herhalde..

pipimizin kukumuzun oldugu da malum ama kapatılır, saygıdır, kültürdür biraz daha spesifiktir bukadar.

ben sarmıyorum mesela. bakkal sararsa da çıkartıyorum.

zaten evde de çıplak dolaşırım ben. öyle bi insanım.

gençler kolayı, gazozu filan da sarıp, alkol gibi hava atsın, tatil yerlerinde ortam yapsın diye.

şahsen erikli suyu bile sardırıyorum, fena piyasaya yapıyorum.

yiyen var, yiyemeyen var derdi büyüklerimiz:)) bunu alkola uyarlarsak... öyle işte::))

(bkz: Mahalle baskısı). Hiç yoktan iyidir denilerek yapılan, çekince sonucu ortaya çıkmış bir adet.

bakkallar sarar bunu genelde, işte alkol olduğu belli olmasın diye..

-yok usta gerek yok sarma!..
-olsun olsun ben gene de sarayım..

reklam olmasın diye.;-)) ya da reklama alet olmamak diyebiliriz.

Ben $ahsen böyle yapardım. Ne demek ulan!!! benim elimde bilmem ne rakısı öyle sallaya sallaya reklamlarını mı yapacağım?

geleneksel (yani işe yararlığı sorgulanmayan) gizleme yöntemi. orkidleri de sararlar. halbuki evet, ince uzunsa şişe, küpse ped, başka birşey gazeteye sarılmaz ki..

kan gelme ve bu kadar çok boşalmanın sertleşme problemi yaratma ihtimali var diye biliyorum.

yorgunluk yapabilir.

doktor degilim sanki ben doktor muşum gibi cevap vereyim, bu tür olay yaşamadım ama yaşayan arkadaşlarım var. sizin anlaycagınız bir arkadaşım ekolü. :P

yorgunluk hissedersiniz en başta, sonrasında tuvaletinizi yaparken zorlanmalar meydana gelebilir, sertleşme sırasında çeşitli agrılar çekebilirsiniz. günlük hayatınızdaki çeşitli işlere gerekli konsantrasyonu vermenizi engeller. kan geldigi de olur.

kısacası yapmayın etmeyin.

bünyeye göre değişir herhalde, ben boşaldıktan sonra kan gelecek kadar abartmış birinin kaldırabileceğini dahi sanmam..+6-7 çok anormal rakamlar değil, gün uyku dışında 18 saat..

sabahtan akşama kadar ne olur bilmiyorum da, gece yoğun geçtiyse ertesi sabah feci bir ağrı oluyor.
kan gelme olayı kişiye göre değişir. tam olarak emin değilim ama; aşırı zorlama nedeniyle kılcal damarların çatlaması sonucu kan geldiği doğrultusunda bir şeyler okumuştum.

bir tane adam pipisine çivi sokup kanatmıştı vidyosu var

one man one jar gibi bişi

salatalık ye, gerçekten etkisi oluyor.

karbonhidrata abanın. şeker, çikolata, pekmez, bilimum şeyler.

bu 6 saat de eğer 1 kereliğine mahsus özel birşey ise dayanabildiğin kadar git derim :) ama ertesi gün sertleşince oldukça fazla ağrı çekeceksin o garanti.

beslenmeyle doğrudan alakalı bir durum bu. bildiğim kadarıyla her boşalma 2000 civarında kalori yakmana sebep oluyor. bol kalorili şeyler yersen 6 da olur, 7 de.
ayrıca bir deyim var:
kivi, çivi gibi yapar çivi...

bir arkadaşım ekolünden anlatmak gerekirse :) lisedeyken deneysel olarak her 30 dk bir ve bunu 4 saatten fazla süre içerisinde denemiş bir arkadaşım vardı. bu eleman 8. de acayip yorgun düştüğünü ve ağrı çektiğini ama kanlanma olmadığını söylemişti.

cinsel ilişki de ise bu kadar uzun süre yapılabileceğini sanmam. yapan varsa mesir macunundandır kesin :)

@alokozay
bi de tornavidalı vardı (bkz: one guy one screwdriver)

eğer düzenli bir cinsel hayatın yoksa 3-4 saatte 6-7 kere boşalmak çok zor bir şey değil. zorlasan daha da gider. gerçi gün boyu sevişilmez, acıkırsın, sıkılırsın, yara olur olm.

bir de şunları deneyin derim: (bkz: taocu seks) (bkz: tantrik seks)
ne demişler, ne uzunu ne kısası en makbulu içeride uzun kalanı...

(bkz: allen carr)

kendini zorlamak zorundasın. 6 sene içipte bırakmak zordur. atıyorum, arkadaş ortamında sana sigara uzatıcaklar geri çevirmek zorundasın. 1 ay dene mişin keşke dayanabilseydin biraz daha :/

şu anda sigara paketini kırıp çöpe atarak başlayabilirsin mesela. umarım duyuruyu da sigara içerken yazmamışsındır :)

(git: 51864)
bırakmayı gercekten istiyor musunuz?

sigarayı gerçekten bırakmam gerekti ve çok istediğim halde çok kez denedim ama pek bi faydasını görmedim polikliniklere gidenlernde çoğu bırakıp 2 -3 yıl sonra tekrar başladığını gördüm

babam günde 1 paketten fazla camel içiyordu. bir gün bir öksürmüş. eline simsiyah katran kütlesi gelmiş. "ben ne içiyormuşum ya, delirdim mi" demiş. sigarayı işte o gün bıraktı:) süper iradeli biri filan değil. olay tamamen psikolojik.

allen carr +1
12 sene günde minimum 2 paket içtim. Kitabı okuyup bi' gecede bıraktım. Şiddetle tavsiye ediyorum.

15yıl kadar içtim bu mereti, defalarca bıraktım, her türlü yöntemi denedim, ssv, akupunktur, aklınıza ne gelirse.

en son tek umut denen baharat karışımını denedim ve oldu. 6 aydır tek sigara içmedim. aramıyorum, düşünüyorum, ne yemekten, ne seksten ne korkunç üzüntülerden ve kavgalardan sonra (ki epey oldu bu aralar)içmedim, canım da istemedi.

tüm pürolarımı, sigara ve sigarillolarımı dağıttım eşe dosta. bu yöntemle sigara bırakan 4. kişiyim diğerleri de yıllardır içmiyor tavsiye ederim.

17 yaşından 52 yaşına kadar sürekli sigara içmiş olan babam bıraktıysa siz de kolayca bırakırsınız.
bi gün kalktı ve "ben artık sigara içmeyeceğim" dedi, o saatten sonra da içmedi.

Bırakmayı gerçekten istiyroum tabi ki, çünkü daha bu yaşta merdiven çıkarken tıkanmalar, biraz hızlı yürümede nefes darlıkları başladı ve ilerisi tamamen karanlık. Öncelikle Allen Carr yöntemine başvuracağım sanırım.

@ justaddwater ; Tek umut denen şeyin içeriği nedir? Nasıl işe yarıyor biraz bilgi verebilir misin=?

İlk önce sigaraya nasıl baktığınızı bir düşünün.Ben sigarayı bırakana kadar sigara benim için, acı tatlı her anıma eşlik eden dost, sırdaş gibi bişeydi, keyifli sofaralara, hoş muhabbetlere eşlik ederdi, yani sağlığımı mahvettiğimi bilirdim ama öyle tatlı bir portfolyosu vardı ki kendimi zehirlediğime bir türlü inandıramazdım, ta ki bir yokuşta tıkanıp kalana kadar.Ezcümle; sigara demek tıkanmış damar, kararmış hastalıklı bir ciğer, kötü bir nefes,bitkin erken yaşlanmış bir vücut demek. kalitesiz, öksürüklü, spordan uzak yaşam demek. Hemen bırakamasanız bile sürekli sigaranın bu yönlerini düşünün, zihninizde böyle çirkin canlansın , bigün bana olduğunu gibi size de etkisini muhakkak gösterecektir.

Babam 14-63 yaş arası, 50 sene içmiş. Bugün 65 yaşında.

vitamin eksikliği olabilir mi? ne bileyim b12 falan. ben vitamin hapı kullanıyorum mesela.

Vitamin eksikliğinin yanı sıra stres veya zihninizi meşgul eden başka şeyler de buna neden olabilir. Bence bir doktora görünün. Yok uğraşamam diyorsanız hafıza geliştirici egzersizler yapın hiç değilse.

kaynımda da var gibi olacak da, bende de var. doktora gittim kan tahlili ordan nörolog şu bu. b12 eksikmiş onu verdi,almayı unutmazsam kullanıyorum.bi de stresten diyolar, size de derlerse sinirlenmeyin. çözüm bulursanız yazar mısınız?

neredeyse her başvuranı alırlar calısma kosulları ağırdır fazlasıyla üstler yeni genelenleri ezer genelde. çalışma saatleri haftalık belirlenir. bi gun sabah gelip ertesi aksam gece gelebilirsin işe karışık oluyor baya bir süre çalıştıktan sonra kendi saatlerini kendi ayarlıcak duruma gelebilirsiniz :)

her ikisinde de çalıştım daha önce.

buraya ekleyeyim ben de.

çalışırken çok rahatsız edici bir şey oluyor mu? yazın ya da seneye part time çalışmayı düşünüyorum da..

kadıköy burger king'te 3 günlük çalışma deneyimine göre;

işleri çok ağir.. leşini çıkartıyorlar adamın.. direk kaçıyorsun..
ayrıca yeni gelenlere böcek gibi davranıyorlar..

çok rahatsız ediciden kastınız ne? olmuyor calısma ağır ve yorucu olsa da cogu eglenceli oluyor oralarda calısmak tabi iş arkadaslarınıza da baglı :)

çalışma koşulları biraz zor parası çok az kaç saat çalıştıysan ona göre para alıyosun çalışma saatlerini onlar belirliyo.her başvuranı işe alırlar zaten hep yana döne elaman arıyorlar.ama biraz zaman geçtikten sonra çok zevkli bir iş.

yazik etme kendine... git pazarda limon sat *
calisma arkadas buralarda... canini aliyolar calisanin ve hakketen cok az para veriyorlar... degmez...

yaf somurunun tanrılıgını yapıyorlar calısanlara oralarda. adamı börgıa dıye satarlar orda. gıt normal bı kafede calıs yuz kat daha ıyı

saat başına kaç para veriyorlar şu an? ben de yazın çalışmayı düşündüm şimdi.

bu tarz bi iş yapmaktansa bence şubesi ve popülerliği yüksek mağazalara başvur. İkisi de yorucu, ama mağaza satış danışmanlığı yükselebileceğin ve çok iyi maaş fırsatları olan bir sektör, tabii yükseldikçe. ya da büyük marketlerde kasiyerlik, raf, depo sorumlusu olarak başla. kasiyerlikten mağaza müdürlüğüne yükselen biliyorum ben.

çeviri yapanlar var.

gittigidiyor satışı. (ben yapmıyorum bi' arkadaş)

temizlik malzemesi satan şirketler oluyor, onlardan toptan alıp annenin arkadaşlarına filan satılıyor.
mesela;

www.biobellindafirsati.com
(bkz: bir arkadaşım ekolü)

özel ders + kişisel danışmanlık

düğün salonu fotoğraf işletmeciliği. tanıdığınız varsa işlek bir yerde salonun fotograf işletmesini alabilirseniz min. gecede 300-400 lira cebinize kalır. haftasonları 4 düğün olduğunu sayarsak 1 haftada 1500 lira net kazanırsınız.

profesyonel dolandırıcılık, düşünün bi neler bulacaksınız.

şoförlük yapabilirsin.

sermayen varsa garanti para kazandıracak bir iş biliyorum. lakin ünv. mezunu olman gerekiyor.

p.s. sermayeyi dükkanın için kullanacaksın.

-oriflame, avon distribütörlüğü
-çeviri
-işportacılık
-stand hostesliği
-toplantı ve fuarlarda çevirmenlik
- kedi - köpek bakıcılığı (Türkiyede yaygınlığı nedir bilmiyorum)
- baby sitting

kıl?

cunku zencilerin kil tipi afro tip oluyor genelde. androjenik killarini da etkiliyor bu.

en.wikipedia.org

(arkadaşınıza soruyorum)
O hayatı nasıl yaşayabilirim?

kaydırma kapaklı değil mi o telefonlar? kapağı kapatınca kitleniyor zaten.

tuş kilidine şifre koyulabiliyor nokia'larda. şifreyi girmeden tuşları hiç kullanamıyorsun. ama samsung'da öyle birşey var mı bilmiyorum.

d900 kullanıyorum ben de. dediğiniz gibi en aktif şifreleme yöntemi sizin yaptığınız şey. istediğiniz şekilde tüm tuşları kilitleyen bi ayar yok malesef.

the skeleton key

the exorcism of emily rose'da ayin de var hafif korku da var izlemediyseniz. şeytan çıkarma ayini. baya fantastik.

house of haunted hill i tarif etmişsiniz. 1959 yapımı olanı vardı mesela onu izleyebilirsiniz. çok güzeldir özel efektler çok göze batıyor olsada.
tarif ettiğiniz sahne çok güzel bir sahne ve benzeri güzellikte birçok sahne geliyor aklıma ama hangi filmlerde olduklarını hatırlayamıyorum.
tavsiye edebileceğim filmlerden aklıma session 9 geliyor. zor bulunsa ve b sınıfı bir film olsa dahi oldukça etkileyici. ama herkes beğenmez evet.
the strangers var. gerçek bir hikayeden esinlenme. fena değildir buda tarif ettiğiniz türde sahneler vardır oldukça çok.
the descent te hoşunuza gideceğini düşündüğüm bir film.
ayrıca [Rec] adlı 2007 de çekilmiş (ispanyol versiyonu) olan filmde eminim hoşunuza gidecektir.
aradığınız kriterlerde tavsiye edebileceğim en iyi filmler bunlardı aklıma gelen. gelmeyen onlarcası vardır.

edit 1:tavsiye ettiklerimi sondan(en alttakinden) başlayarak değerlendirin izleyin.
edit 2:ayinli film demişsinizde ben sadece 2.ye örnek verdim yazarken kendimden geçmişim.
edit 3: vizyonda olan the haunting in connecticut diye bir film vardı birde. sinemada izlenebilir mi bilmiyorum ama ilk kritere uyan bir korku filmi.
edit 4:drag me to hell var son dönemden yine aklıma gelen.
edit 5: unborn yazmıştım başkası yazmış ben 20. editi yaparken.

unborn filminde de ayin var.

(bkz: lanetli tepe)

o kamera doktor olayı, hatta şato olayı

spoiler olmasın da evde sona kalmayla ilgili fanteziyi doyuracak bir film önerim var : rec .

exorcist the beggining, ayinli/korkulu film.
izlemediyseniz angels and deamons, tam olarak ayinli sayılmayabilir gerçi.

ha "cehennemden gelen" diye jack the ripperın bi filmi vardı, masonlarla ilgili sanırım, o da ayinlidir. (from hell olabilir ingilizcesi, hatırlamıyorum)

yine dan brown, da vinci code, orda da ayine rastlayabilirsin.

constantine de de değişik tür ayinimsi hadiseler oluyor.

o ayna oyunları için film değil de oyun önerim olacak "the undying" clive barkerdan.

the mirrors var, o full ayna zaten, sanırım ona benzer sahneler olacaktı yine.

Eyes Wide Shut'tan başkası yalan,boşuna aramana gerek yok,öyle müthiş ayin atmosferi olan bir film yapılmadı daha,eğer yapılırsa sana haber veririm..

(bkz: para)

hadefledigin kitleye gore degisir.

ama genel olarak, nasil olursa olsun bi konuda GÜÇLÜ olmaktir.

(bkz: adonis kası)

araba

zeka. kişisine bağlı tabii.

isteyen istedigi kelimeyi yazabilir cevap olarak sanirim, nasil bir soru bu boyle?

cevap: erkek

yarrak ?

ya arkadaşım burayı o zırtlan tipli gençlerimizin girdiği forumlardan biri mi sandın? böyle saçma salak soruların silinmesi lazım bence moderatörlerce. ne bekliyosun yani sana biri yakışıklılık dese bir dizi estetik ameliyat mı geçireceksin, büyük aletin olacak dese günde 12 defa masturbasyon mu yapacaksın? bu soruyu soracak potansiyele sahip birinden zevk sahibi bayanlar genellikle hoşlanmaz.

bu adonis kası da neymiş öyle ya, şort ve dar tişört giyen bir erkeğin hemen hemen her kası dışarıdan belli olur ancak adonis kası belli olmaz. kızlar da nası hasta oluyo anlamak mümkün değil.

Hmm aslında güzel bir fikir, ama markalar facebookla bu denli ilgilimidir bilinmez. Ayrıca aldığın username daha sonra değiştirilmiyor. Yani markaya devredemezsin malesef.

büyük firma uğraşmaz o işle. gider kendi babalar gibi sitesini açar. hem facebook bugün var yarın yok. garantili iş değil. ama sen yinede bir iki tane al. elinde bulunsun.
(bkz: ya tutarsa)

marka değilde isim almak daha mantıklı. tabi bu da sabah olacaktı, artık çok geç :)

mesela, murat ismini bana bırakana tost + ayran combo yapabilirim :) isim almak daha mantıklı yani onu diyorum.

hiç biri olmadı zaten. bir tek şahin plastik vardı onuda ben almadım :S

facebook username nasıl alınıyor?

www.facebook.com

"Facebook reserves the right to remove and/or reclaim any username at any time for any reason."

para kazanma hayalin yatar kısacası.

Bu da var
www.facebook.com

ev yapımı limonata içebilirsiniz. limonları dilimleyip şeker ve biraz suyun içinde bekletip (bir gece kadar) sonra elinle iyice sularını sıkıp mükemmel limonata yapabilirsin. hazır limonataların içinde şeker, ve katkı maddesi oluyor o yüzden tercih etmeyebilirsiniz.

ayran iç :) yıllardır kola vs içmiyorum. benim bi meyve suyu ice tea gibi içecekler içme zevkim var arada. bi de kesinlikle meyveli soda tavsiye ederim, limonlusu falan sporun üstüne çok güzel gider.

öncelikle benim resmi içeceğim eker ayrandır, fakat kalorilidir, arada tadımlık öneririm.

domates suyu > karabiber ve az balzemik ile beraber. uçaklarda içiliyor bu, nedense eve alınmıyor pek, aldım eve, mutlu bir beraberliğimiz var.

powerade ya da gatorade > spor yaptığın için.
eskiden isostar vardı, antrenmanda su yerine içerdik.

maden suyu > spor sonrası içersen kaslarda oluşan laktik asite bağlı ağrıları azaltır, genel olarak da faydalıdır.

dunya kadar cesitli madensuyu var, nil karaibrahimgil de oneriyor bende.

uludağ şekersiz limonata

hocam ice tea on numaradır.hatta 8 lı kutularında 2 tanesi bedava ( 6+2 hesabı).

hafif kakaolu süt. ya da çilekli, muzlu da olabilir.

ice tea sorunun tam cevabı hacı. 25-30 kalori/100ml civarı bir değeri var. susatmıyor da. dik ice tea'yi tepene.

edit: bir buçuk litrelik şişeleri de var. çok daha ucuza geliyor.

soda, bol limon, tuz. çokk güzel oluyor. mineral açığını da kapatır hem=)

www.bodytr.com adresinde 15. gün antrenman programında verilen içeceğe göz atabilirsiniz.

Yukarıdaki önerilere ek olarak meyve bolluğu yaşadığımız şu güzellerde her türlü meyvenin suyunu evde yapıp, güzelce soğutup tüketebilirsiniz. Bazı meyveyi sıkarak bazılarını kaynatarak suyunu çıkartın. Afiyet olsun.

(bkz: fayrouz)

en güzeli medimarkt a git yanında kullanacağın müzik çaları da götür orda dene. bende sennheiser var şimdi pişmanın akg almadığıma mesela ama ben alırken daha mediamarkt falan yoktu piyasada. akg derim mükemmel sesler alabiliyosun aşırı olmayan fiyatlara. kulakiçi tavsiye etmem, çok büyük olanları da hem taşıması zor hem de yazın sıcağında kullanmak işkence oluyor en güzeli şu modeller;
www.akg.com

sennheiser daima koyar. kulak içi şarkt değil diyorsan omx-50, omx-60ı da düşün derim.

sony'nin bir kulakiçi modeli var adını unuttum o da güzel. ama onda kulaklığın biri uzun diğeri kısa boyundan doluyorsun. ve askılı. mp3ü boyunda taşımak için yani.

benim denediğim ve beğendiğim model tam olarak şuydu;
www.hepsiburada.com
bir de kesinlikle almaman gereken markaları yazayım;
sony, philips, creative (bu markaların hi end modelleri dışındakiler 5 para etmez)

kulak içi düşünüyorum. onun dışındakileri taşıması falan zor gibi çok çantayla dolaşmayı seven biri de değilim. direk cebe atılabilecek bişiy lazım.

@cro magnon: o kancalıları da denemiştim, rahatsız geliyorlar bana nedense.

@rentts: bilmez miyim ya, şu an geçici olarak kullandığım 15 liralık sony cozurduyo :)

www.sanalmarketim.com

burn-in hedesi hakkında bilgi sahibi olan?

20 25 saat kadar son ses açın diolar genelde ama zaten ben dinlerken son ses dinliyorum böylelikle kendiliinden burn in yapmış oluyorum. ayrıca ben pek inanmıyorum burn in mevzuuna.

burn in'in kulaklığa zarar verdiği, ömrünü kısalttığı haklında şeyler duymuştum ki bana da pek mantıksız gelmedi, çünkü hiç çalışmamış bir şeyi bir anda o kadar kullanmak, ısınmak her elektronik eşyaya zarar veriyor. bence burn in falan boşverin, zaten şu an geçici olarak cozurdayan bi kulaklık kullandığınızı söyleyemişsiniz, o kulaklıktan sonra her türlü yeni kulaklığınızın sesi size müthiş gelecek. kulaklığı çok kullanan biriyseniz zaten 1 hafta civarında kulaklığınız en güzel haline gelir.

teşekkürler. peki sennheiser cx200 ile spark plug'ı karşılaştırabilecek olan var mı?

sparkplug
www.elmasepeti.com

cx200
www.elmasepeti.com

sparkplug'ın kulak adaptörleri çok rahat. saatlerce dinleyebiliyorsun. ama cx200'ün ses kalitesi daha iyi sparktan..

Bu arada hepsinde var mı bilmiyorum ama D&Rlarda sennheiserlerde kampanya var ;)

ben 16 yaşındayken almıştım. 18 yaşını doldurmayan birisi, velisi konumunda biriyle gidip ortk hesap açabilir ve kendi adına düzenlenmiş bankamatik kartı alabilir.

Ek kart deniliyordu sanırım. Ben de 17 yaşındaydım aldığımda. Ailenden birini alıp, herhangi bir bankadan çıkartabilirsin.

annen veya baban vekil olmak sureti ile kendi adına hesap açtıracaksın, kartını alacaksın.

tamam arkadaşlar anladım çok sağolun...peki bankamatik kartı yaptırsam ücreti ne kadar olur..?

işbank ilk imza hesabı açtırırsan ücret ödemezsin.bankamatik kartın da olur.hatta internet şubesine de sahip olabilirsin.

ben 15imden beri kullanıyorum. iş bankası ilk imza var. bu sene kapatıcam gerçi bir işime yaramıyor artık.

bankamatik kartı almak demek öncelikle bankada hesap açtırmak demektir. Bankalar hesap sahiplerinden her ay (kimisi 2 ya da 3 ayda bir) ufak bir tutar keserler. kimi bankada 5 olur kimisinde 10. Öğrenci olduğun için bazı bankalar bundan öğrenci olduğunu ispatlaman karsılığında feragat ediyorlar. aklında bulunsun..

12 yaşıdnayken veli izni bilmemne olmadan hesap açmışlığım, kart almışlığım var.

chip aktarımı yaptınız mı birinden?

yok yapmadım.
ama çok kişiye chip aktardım. :p

o yüzden o zaman. ben 10 milyon çip aldım geçen birşey olmadı gerçi. ama yakalarlarsa olur.

ingilizce altyazılı ingilizce filmler izle. düşünürken ingilizce düşünmeye çalış. bu dediğin hemen herkeste olur, tek çözümü de pratik yapmak. çevrende ingilizce konuşan biri yoksa tek çözüm düşünürken ingilizce düşünmeye çalışman. odada yalnızken falan gündelik şeyleri ingilizce söyle. "birazdan çiş yapmaya gideceğim... yemek kaçta hazır olur?.." vs gibi. bir süre sonra daha iyi olduğunu fark edersin ve özgüvenin yerine gelir. sen gramer'i, okumayı anlamayı iyi oturt tek derdin konuşmak olsun. ileride bir gün bir fırsatını bulup da yurt dışına üç dört ay gitsen kendine gelirsin.

msn'de yabancı arkadaşlar edin. 2 ayda çatır çatır geyik muhabbeti yaparsınız. internet üzerinden mümkün olduğunca yabancılarla iletişim kurun.

mail/msn adresini eklermisin duyuruna

sorunu aşmak için gereken şey sürekli pratik yapmak. madem yurtdışına çıkamıyorsunuz. şöyle bir şey önereyim. bol bol ingilizce şarkı dinleyin, onların sözlerini öğrenin ve dinlerken eşlik edin. fakat mırıldanarak değil söyleyerek=)

benim bir kaç yıl önce benzer bir problemim vardı. kanadalı sevgilisi olan bi arkadaş secondlife'ı tavsiye etmişti(şaka değil) orada ki yabancılarla konuşa konuşa daha iyi cümleler kurmaya, dilin kendine has özelliklerini keşfetmeye başlamıştım. bu arada hem kanada hem de abd'de deki arkadaşlar edindim ve onlarla telefonda konuşmalar falan derken baya ilerlettim.

hem yazılı hemde sözlü olarak pratik yapıp günlük nasıl türkçe konuşuyorsanız o şekilde de ingilizce konuşacak arkadaşlar edin. ben bu şekilde çözdüm sorunumu.

www.foreignlanguageexpertise.com

shadowing method olarak geçiyor bende yeni başladım, sonuçlar iyiye gidiyor

(bkz: omegle)
herhalde bu yazışma anlamında işini görür. ama kesinlikle türkiye'den olduğunu ve erkek olduğunu yazma. finlandiya vs de, bayan de sonra vur muhabbetin dibine. (erkek ve türksen anında çıkıyorlar konuşmadan)

@theli mail adresim

baykanfatih hotmail

sadece speaking e yönelik kurslar var, ingilizce için, onu da geçtim yurtdışı dil okulu düşünebilirsin... 1 aylık bile oluyorlar fransızca için baktığımda çok da pahalı değillerdi maddi durumun uygunsa böyle bir şey düşünebilirsin... gidince zaten seviyene göre sınav yapıyor ve dilini de bilmedikleri için ister istemez o dilde konuşmaya alışıyorsun

hocam basılı tutma süresi etkeni de var. yön tuşlarına yani. ilk başlayışta beceremezsin zaten. yapa yapa profesyonelleşiyorsun.

servisi atmadan bir saniye(sıktım) önce falan basıp tam atmadan çekeceksin. tamamen içgüdüsel birşey :)

o içgüdüsel dediğiniz şeyi anlıyorum çünkü aynı şey fileye yakın atmak için aşağı basarken de var. lakin aynı şeyi sağ sol yön tuşlarında ne kadar denesem de yapamadım. hayır dünya sıralamasında ilk 20deki bir tenisçiyim bugüne bugün ama hala mal gibi servis atıyorum :) nede yapamıyorum ki acaba? bi de o mini oyunları kariyer modu dışında oynamaya kalktığımda "you can't play this mode with only one player, all the players must press the start button" gibi manasız birşeyler söylüyor. cidden tek kişi oynanmıyor mu?

sanırım oynanmıyor.