Kokarsın, sağlam kokarsın hemde. 5 dakikalık zevk için değmez.

Ben hayatından sarımsak, soğan gibi şeyleri çıkarmış biriyim, son 5 senedir eve bu ikisi girmiyor. Çok rahatsız oluyorum biri soğan sarımsak kokuyorsa.

Bendeki ama hassaslık, alerji gibi bşr şey var muhtemelen. Hapşırıyorum, burnum akıyo sarımsak yiyince. Hapşırıktan anlıyorum sarımsağı.

bol su iç

yeme , garantiye al :)

ben hiç hatırlamıyorum sarımsak ya da soğanın ertesi güne kokusunun kaldığını ama yeme derecesine bağlı tabi. birazcık yesen bişey olmaz bence, şişmesin bitarafların tadımlık ye işte.

Sarımsak pişmiyor mu? Pistikten sonra ertesi güne oyle bir koku kalmaz ki. Bu akşam bol maydonozlu, naneli bir salata yiyin. Bir de kahve için. Zaten kişisel bakiminiza dikkat ediyorsanız kalmaz o koku. Pastırma değil ki bu.

@fraise +1

Burada sarımsak yiyenler, evde tüketenler ya da aynı tarz kokulu besin tüketenler yorumlamış. Ertesi güne koku kalmaz diyen yanılıyor. Öyle bir kalıyor ki, sürekli tüketildiğinden kimse farkına varmıyor sadece, hintlilere sorsan "köri ertesi güne kalmaz ki yeaa" demesi gibi.

Kalıyor, ciddi kalıyor hemde.

akşam yersen kokar. şimdi yersen koku gider. ya da çok az olur. genirirsen falan hissedilir.

Kurnaz, erkek arkadaşım da yıllardır yemiyor ne soğan ne de sarımsak. Kendisine sordum şu anda; 'yok o kadar abartılı yemediği müddetçe kimseden koku almıyorum ben, o kadar da abartmaya gerek yok' dedi.

Sizin mantiginiza göre etrafta herkesin sarımsak ve soğan kokuları eşliğinde dolaşması lazım zira türk yemeklerinde bolca bulunuyor ikisi de. Pismis olanları hemen her yemekte var.

Dediğim gibi kilit nokta kişisel temizlik. Ha sizin etrafinizdakıler buna dikkat etmeyip sabahları ekmek arası soğan gömüp geliyorsa, bilemem.

@fraise o iş koklayana göre değişir. bana buram buram gelir sarımsak kokusu ve tiksinirim o kokudan. genelde 24-36 saat arası sökülüyor sarımsak kokusu tabi ne kadar yediğine bağlı olarak değişir.
sarımsaklı ekmek ney layn öğğğğğğrrrrrrrrr

@fraise

erkek arkadaşınız eğer siz sarımsak yiyorsanız kibarlık yapmaya çalışıyor olabilir, burnu koku almıyor olabilir, önemsemiyor olabilir. bu gerçeği değiştirmez.

temizlik bir başka kısmı, ama sarımsak kokusu bir gün sonra buram buram gelir.

Kurnaz, bu kadar net yazıyorum çünkü o yemiyor diye ben de yemiyorum rahatsız olmasın diye. Hiçbir zaman da 'herkes soğan sarımsak kokuyor' diye dolasmadim. O da 'genel söyledim zaten, sürekli burnum tıkalı dolaşmam gerekir cidden kokuyor olsa' dedi.

Neyse, daha fazla uzatmayacağım sadece sarımsak,soğan yiyen herkese öcü gözüyle bakmak yanlış. Temizlik önemli diyorum, o kadar.

Kalmaz. Afiyet olsun.

Kalmaz

Yakalatıyor derken, nerede yakalatıyor?

cebinde mi gezdiriyormuş bütün mahsülü? nasıl yakalanmış polise?

Bu konuyla bir işim olmustu bir ara. O donem arastirmistim. Evinde yakalatmis sanirim? 1,5 kilo mal cok fazla. Kişisel kullanım sınırı var yargitayin ölçüt olarak aldigi. Gunluk 3 grama falan denk geliyordu yanlis hatirlamiyorsam. 1 yillik kullanim icin evde bulundursa bile 1,5 kiloyu sınırı aşmıs kabul ediyorlar genelde. Evdeki bitkiden ne kadar ürün elde edilir onu falan da hesapliyorlar.Bir de şu paketleme işi çok sakat. yargitay paketleme, evde ekipman bulundurma (hassas terazi gibi) gibi hususlara takmış çünkü.satisa hazirlama seklinde görüyor. Paketleme, kullanim sınırından fazla bulundurma, evde üretme falan bunlar ciddi ölçütler. Hepsini de yapmis sizin arkadas.zor bence durumu. Tabi eldeki verilerle konusuyorum sadece.

evde yetiştirip tek kullanımlık hale getirip sokakta yakalatiysa 1.5 kg esrarı geçmiş olsun. geçmiş dönem gsm ve teknik takiple cezadan yirtamaz.

teraslı evde oturuyor. terastaki bitkileri görmüş polisler güya. bu şekilde yakalanıyor. ölüyoz yetişin desek gelmezler, terastaki saksılardan şüphelenirler.

sokakta falan yakalatmıyor, satma durumu kesinlikle yok. adamın durumu iyi, ihtiyacı yok böyle şeylere. torbacılarla muhattap olmamak için ekim dikim yapıyor.

muhtemelen birisi şikayet etmiştir. polis terasta gördük geldik demez. erdoğan'ın yeğeni 4 yıl falan ceza aldıydı.sizin arkadaş da o kadar alır muhtemelen.

Bu arada, arkadaşın arkadaşının bunu ürettiğini biliyorsanız bu belkide yüzlerce kilinin dilindedir, millet istemiştir, vermeyince şikayet.

yirtamaz... 1.5 kg nedir abicim, baska isler var gibi sanki yazdiginiz disinda: D

sattigina dair delil yoksa iciciyim diyerek yirtabilir.

onemli noktalar var. mesela kucuk paketlenmis halde bulunmussa iciciyim diyemezsin zor ya da evde hassas terazi vs varsa.

yapmasi gereken savunma net kullaniciyim kendim iciyorum alma satma vs yok. iyi bir avukat tutun denetimli serbestlikle kurtulabilir ayrica durumunun iyi oldugunu isi oldugunu calistigini karisiyla ayrildigi icin bunalimda olup ictigini vs de belirtin. hapis cezasi alacagini zannetmiyorum.

kardeş bende ilahi bir kitap uyduracak olsam kendi dilimde yazarım. normal yani.

eski ve yeni ahit, israiloğulları aracılığıyla tüm dünyaya müjdelenirken, 600 sene sonra bedevi araplara bir din gelmesi çok saçma.

bunun gibi sorulacak milyonlarca soru var. madem zaman otesi bir kitap neden bin yil sonrasinin teknolojisi olan ipad'de falan inmedi de o zamanin parsomen kagidiyla indi, yada vaktinde girla olan mucizeler neden kayit teknolojilerinin olustugu zamanlarda durdu?

hicbirine tatmin edici cvp veremezsin.

İngilizce bilmiyorum o yüzden orada yazılanları anlamadım.

Benim bildiğim şu: Kuran bir mucize. Gönderildiği toplum ise, maneviyatı en kötü olan, dünyanın en şahsiyetsiz, insanlıktan en uzak topluluğu. Kızlarını diri diri gömüyorlar yani düşün. İnanca saygı yok, biri yeni bir dine mensup oldu diye etmedikleri işkence kalmıyor vs. Dolayısıyla Kuran'ın dili de o toplumun dili, idrak seviyesi en düşük olanlara göre konuşulmuş, kurallar buna göre anlatılmış bu kitapta. Şunu şunu yapanlar cehennemde yanarlar diyor mesela, manevi olarak hiç gelişkin olmayan kişilerin ödül/ceza sistemiyle yönetileceğinin göstergesidir bu. Bugünkü çoğu müslümanda zaten belli oluyor, "iyi"lerin bile önemli bir kısmında cennet derdi var. Fakat bilmeyen çok, çünkü eğitimsizlik çok. GErek beyinsel gerek manevi eğitim olmadığı için insanoğlu düşünmeyi öğrenemiyor ve mesela Kuran'da Allah'ın bahsettiği şey hep yaşanıyor: "biz atalarımızın dininden ayrılmayız derler, ya ataları yanlış biliyorsa?"

Kuran'ın daha açıklayıcı, daha somut ve aydın ifadesini merak edersen Bayraktar Bayraklı dinle derim. Youtube'da Mahmut Soylu diye bir kanalda her cuma vaazını yayınlıyorlar. Son 2-3 vaazı bile dinlesen ufkun açılır daha geniş çaplı düşünebilirsin diye düşünüyorum.

turandursunbloglari.wordpress.com

Bu sorunuzun türlü saçma açıklamasını yapmışlar fakat benim en bilmek istediğim neden son kitap kuran? tanrı sonsuza dek bozulmadan diğer indirdiği kitapları koruyamadı ise kuranı nasıl koruyabilecek? Arap toplumunun o dönemde ihtiyacı olduğundan o topraklarda o dille indi diyen var, ben neden 1500yıl önceki arap toplumunun yaşam yönergesi olan kitaba göre hareket edeyim? Namaz kılmak spor gibiymiş vs ben çıkıp yürüyorum zaten her gün? Çoğaltılabilir.. Bu sorunuz ve eklediklerimin akla yatkın bir açıklaması yok ne yazık ki.. Tanrı iyi niyetli bir tanrı olsaydı şunu yapın edin dediği şeyleri herkes anlardı, linkte verilen cevaplarda Arapça eşsiz dil anca onla bazı şeyler ifade edilebiliyor denmiş. çok saçma, bu yine tanrıyı küçümseyen bi ifade. isteseydi tüm insanın dünyaya geldiği andan itibaren anlayabileceği şekilde kitabını var ederdi..

@yaren kız çocukları diri diri gömüyorlar mı asdfasdf
bazı paganlar da ayinlerinde çocukları diri diri haşlıyordu sütün içinde. onlara niye kitap gitmedi? ayrıca o dönem arap yarımadasında yahudi kabileler de yaşamaktaydı, sapkınlığa düşenleri cezalandırabilirdi tanrı niye kitap yollasın. neresinden tutsam saçma yani kusura bakma.

@dahayeniyemis, son kitap kuran değil. kuran ilahi bir kitap değil.
tanrı'nın israiloğullarıyla yaptığı anlaşma var eski ahit ve sonra sonsuz kurtuluşu müjdeleyen yeni ahit var. o kadar. başka bir şey yok.

Ek: (cepteyim çünkü)

Yaşar Nuri Öztürk de gayet akılcı ve aydın bir adamdır rahmetli. Muhammed Esed ve Hüseyin Atay da öyledirler. Bir tek isim verip reklamcılık yapıyormuş gibi olmak istemedim. Bu kadar isim vermemin bir başka sebebi de şu;

Sadece Kuran değil hangi kitabı veya metni veya olayı veya durumu veya kişiyi herkes kendine göre algılar ve kendi algısına göre anlatır. Meal yazanların hepsi için de bu geçerlidir. Hatta bu durum hiç de anormal değildir çünkü bizler Allah değiliz, mükemmel ve her şeye kâdir değiliz ki her şeyin en doğrusunu bilelim... İnsan eksikli ve yanlışlı bir yapıdır, elbet algısında ve anlatışında yanlışlar ve eksikler bulunur, çok normaldir. İnsan Allah olma yolunda/amacında olamaz, çünkü yapısı buna müsait değildir, Allah tektir. Ne olabilir? İnsan olabileceğinin en dengeli en sağlıklı en iyi doğru yapıcı güzel haline doğru gelişebilir/değişebilir/ilerleyebilir. Çünkü insan değişebilen bir varlık. Madem değişim özelliği var o zaman bünyesindeki iki yönden birine doğru değişecek, fizik kanunu bu yani. İki yöne birden değişemez. O zaman olumluya doğru değişmek varken olumsuza doğru değişim tercih edilmemeli.

Ama işte bunlar da hep düşünmekle gerçekleşebilen amaçlar. Düşünmek yetmiyor, insanın düşüncesini iyiliğe veya kötülüğe odaklayan bir yapı var insanın içinde, belki genler belki ailevi eğitim ya da belki tamamen nasip meselesi. Şahsen her şeyin elimizde olmadığını ve olamayacağını kabul ettim. Nasip diye bir şey gerçekten var.

İşte bütün mealciler de kendi nasipleri doğrultusunda akıl yürüterek kendi algılarını ortaya koyuyorlar. Kuran Allah kelamı olarak dosdoğru ama meallerini bırakalım, indirildiği dil bile o kadar çok değişken ki, herkes her konuyu kendi kafasına göre anlayabilir. Bu da çeşitlilik işte. Bu da "kimse kimsenin tek tip olmasını beklememeli" mesajı olabilir gayet.

@gayfe

Sorgulamanın sadece iki amacı olabilir: anlamaya çalışmak ve anlamamaya çalışmak. İnsan tercihlerinden ibarettir, talebi neyse insan esasen odur. Benim anlattığımı anlamazsın da başka bir düşünce sistemini çok rahat anlarsın, bunu bulabilmek için anlamak istemen ve araman gerekir. Anlamak istemeyen kişi her söylenene kulp takar itiraz eder. Seçim kişinin kendini bağlar.

ok o zaman. alttaki sorulara tatmin edici cvp verir misin?

madem zaman otesi bir kitap neden bin yil sonrasinin teknolojisi olan ipad'de falan inmedi de o zamanin sartlarina uygun kagitta indi,

yada vaktinde girla olan mucizeler neden kayit teknolojilerinin olustugu zamanlarda durdu

sene 2016 hala kuran/din vb, böyle saçmalıklara tartışmak insanın aklına hakaret ya.

@gayfe, ben "kuran son ilahi kitaptır" iddiasındaki insanlara cevaben düşüncemi belirttim. Sizin iddianıza ise yanıt vermeyeceğim çünkü bu sorunun konusu değil.

@Sour, mucizelere bir cevabınız var mı? Mayeskuel'in sorduğu? Sizin bahsettiğiniz "ben tanrı ile konuştum vahiy geldi" bir grandiyoz sanrı örneğidir.

@yaren sen ne anlatıyorsun ya? insan eksikli yapıdadır ne demek? insan tanrı suretindedir ve kusursuzdur. eğer aklını ve bedenini yanlış yönde kullanırsan saçmalaman olağandır.
ayrıca dosdoğru dediğin kuran'da neden onlarca mantık hatası var?

@yaren

madem kuran bi mucize, söylediklerin onu diğer kitaplarla aynı kefeye koymuş olmadı mı? madem tüm insanlığa gönderildi, ve bir mucize benim beklentim; her şeyi çok net ve hiçbir tartışmaya neden olmayacak şekilde söylemesi olurdu. ama bunu yapmamış.

her şey elimizde değil evet ama senin yorumlarının tamamı bardağın dolu tarfını görmek için çaba göstermek.

şu an için bilmediğimiz, anlam veremediğimiz şeyleri bilmek zorunda da değiliz ama "bilmiyorum" demek yerine illaki nasip, tanrı vb kavramlara bağlamak tercih ediliyor. hani bazı insanlar diyor ya; "ateistlerin içindeki korkunç boşluk" diye inanlar bu boşluğu böyle şeylere inanarak dolduruyorlar, ateistlerse bilmiyorum demekten çekinmiyorlar ve carl sagan'ın dediği gibi inanmak değil bilmek istiyorlar. anlam veremediğimiz, bilmediğimiz bir şey için allahın takdiri, öyle yaratmış demek bahsedilen boşluğu sizin için doldurabiliyor olabilir ama benim için doldurmuyor.

"taşı bırakınca yere düşer" için allahın takdiri ve yerçekimi cevaplarından yerçekimi beni tatmin ediyor. taşın yere düşmesinin bir zamanlar yerçekimi diye bi açıklaması yoktu, şimdiyse yerçekimi çok basit herkesin bildiği bi terim. şu an insanlığın hiçbir şekilde anlam veremediği konular da ilerde aynı basitliğe gelebilir. o basitliğe getiren şeyin de olduğu gayet açık.

kardes dunyada inanilan 4000 tane tanri var ve sen bunlarin icinden birisinin gercek oldugunu arastirip, bulabilecek kadar cok zamana sahipsen, buyur buradan secmeye basla:


www.godchecker.com

eksiğini rasyonelliğin değilse bile çağ farkının açığa çıkardığı insan aklı ve egosunun bir metinden sırıtışı bu olay. bütün dindarlar o nedenle şu noktaya gelip dayanırlar:

"sorgularsan iman etmiş olmazsın."

imam hatipten çıkma ateist arkadaşım var, ateist olduğunu anlamıyor. ne olur diyor, konuyu kapat çünkü bunların cevabı yok. ben böyle seçtim, diyor. (saçma olduğunu biliyorum bile demiş bir insan)

gayet anlaşılır bir cümle, anlatabiliyor muyum. tamam ben ona ateist demeyi keseyim. çünkü o ister kendine dindar desin, ister demesin etrafına martaval atmayı kesmiş durumda. kaçmıyor ya da dayatmıyor da, yapma diyor. tamam o zaman. kendini bilmek önemli bir şey.

sonuçta inananın bilmek veya bilgiyi aramak üzerine bir hükmü yoktur. bu soruları cevaplayamazlar. bilen de inanmayı reddettiği için bilir.

bir akit yapmış ve inanmaya başlamışsınız, gerçeği nasıl arayabilirsiniz ki.

bilme gereksinimi vs inanma gereksinimi yıllarca bu şekilde tartışıldı. ben artık tam da anlattığım şekilde tartışılması taraftarıyım.

anlamadığınız şey bilginin kanıtlanmasında kulladığınız yöntemlere öyle alışmışsınız ki kendiniz bile okuduğunuza inanmadığınızdan rasyonel bir zemine oturtmaya çalışıyorsunuz. ancak o zaman da sorun çıkıyor çünkü bunun rasyonel bir zemini yok.

bu gerçekten çok boş bir tartışma. ha, işe çok yaradı çünkü insanoğlu yalnızlığa ve küçüklüğe ve geçici olmaya katlanamıyor, ölümlü yaşamın kısa oluşu elini taşın altına koymayı elzem kılıyor. ama bunun bu çağda herhangi bir masal kadar değeri olmalıydı; edebi ve insani.

kimse peter pan'in varlığını kanıtlama veya kanıtlamama derdinde değil. tabii peter pan onlara sözcülük için vekalet vermiyor. o açıdan bildiklerini okumaya bahane bulamıyorlar. istediklerini yapıp, yüce bir varlığın bunu istediği gibi bir bahane üretemiyorlar. hepimiz biliyoruz. çok uzadı ama bir realite işte. insanlar bu hale getirdi. yapacak bir şey yok.

ya inanırsınız ya da kendinizden bağımsız olarak olabilecek en tutarlı ve geçerli genellemeleri yani bilgiyi ararsınız. bilmek büyük bir iddia olduğu için aramaktan bahsediyorum, müthiş bir misyon gibi gördüğümden değil.

@washe

Bilimi ön plana almak çok değeeli bir şey, olması gereken bu. FAkat bilime saplanıp kalınırsa, dün varlığı inkar edilen şeylerin bugün varlığı ispatlanıyor, yarın kim bilir neler olacak. Bilmiyordum bilemezdim diyemezsin, çünkü bu sana şu anda söylendi, bir şeyi bilmiyorsun diye o şey yoktur denemez. Bir şeyi kabul etmiyorsun diye de o şey yoktur anlamına gelmez. Tekrar ediyorum:

Sorgulamanın sadece iki amacı olabilir: anlamaya çalışmak ve anlamamaya çalışmak. İnsan tercihlerinden ibarettir, talebi neyse insan esasen odur. Benim anlattığımı anlamazsın da başka bir düşünce sistemini çok rahat anlarsın, bunu bulabilmek için anlamak istemen ve araman gerekir. Anlamak istemeyen kişi her söylenene kulp takar itiraz eder. Seçim kişinin kendini bağlar.

@godoşu beklerken

Kuran meallerine hiç bakmamış gibi Allah dilinden konuşuyorsun.

"" inananın bilmek veya bilgiyi aramak üzerine bir hükmü yoktur.""

""bütün dindarlar o nedenle şu noktaya gelip dayanırlar:

"sorgularsan iman etmiş olmazsın." ""

İftira ediyorsun şu anda. Hem Allaha hem dindarlara.

Allah'ın dili mi? beyin lobuma kentsel dönüşüm mü yapacaksınız? beynim benimdir, çok rica ediyorum. başkasının dilinden konuşmaya ihtiyacım yok.

iftiraya gelince:

hiç sanmıyorum. sorgulamamak bana benimle bunu tartışanların söylediği bir şey. onlar yanlış anlamış diyebilirsiniz, ama o zaman da bu konu birilerinin şu veya bu şekilde anlamasından ibaret. dindarlar istedikleri gibi yorumlayıp duruyorlar, kimisi inananların deyimiyle şirk koşuyor ama şirk koşulan şeyin aslının ne olduğunun iddiası bile bu kadar değişirken bunlar bana epey saçma geliyor.

dahası sorgulamanın günah olmadığı bir dünyada ateizm de günah olmamalı. bana verilen akılla buraya kadar gelebiliyorum o zaman anlatabiliyor muyum. 8elbette burada kendi bakış açımı anlatmıyorum, karşımdaki iddialarda tutarlılık arıyorum sadece)

elde kalıyor elde. her taraftan, her yönden elde kalıyor.

inanmanın bilme üzerinde hükmü olmadığını ise bilimsel metota bakarak söylüyorum.

siz isterseniz kendi adınıza konuşun, şu an sözcülük yapan sizsiniz aslında. tersi gibi görünüyor ama sizsiniz. çünkü bilmenin gereksinimleri evrensel. teori düzeyinde kalan şeyler de adı üstünde teori ve onlar bile fizik kanunlarından damıtılan matematiğin gerektirdiklerine aykırı değil. her aykırı olduğu keşfedilen bilgi yeniden tanımlanıyor ve bir çığır açılıyor. o nedenle bilim değişme iddiasını da saklı tutan bir şey, olmazsa adı bilim olmaz. bunları ben yazmadım. o özgürlükle konuşuyorum. bilimin sözcüsü değilim. sadece basit tanımından haberdarım.

tesekkurler cevaplar icin. gelelim benim fikrime, din bir uyusturucu. insanlarin beyinlerini uyusturuyor. sorgulamayi, dusunmeyi alip goturuyor. mutsuzken mutlu olabiliyorsunuz, cunku simdi mutsuzsunuz ama olunce sonsuz cennet sizi bekliyor. en sevdiginiz vefat ediyor, ama acinizi bir nebze dindirebiliyorsunuz; cunku olunce cennette bulusacaksiniz. elbet bir daha o kisiyi goreceksiniz obur dunyada. fakirsiniz; merak etmeyin, dinde onun da cozumu var. oldukten sonra odulunuzu alacaksiniz; eger ki inanirsaniz Allah'a. hatta ve hatta, inanmayan insanlari oldurseniz bile cehenneme gitmeyeceksiniz. inanabiliyor musunuz sevmediginiz inancsizlari oldurebilirsiniz. (eger ki onlar size saldirirlarsa, bakin bu konuya dikkat. Kuran'da ona cok dikkat cekiliyor. inancsiz masumlara saldirmayin, size saldiran inancsizlari oldurun gebertin diye. ) kadinlar, ah siz kadinlar. kocaniza hizmet icin bu dunyadasiniz. hicbir hakkiniz hicbir ozgurlugunuz yok. siz demek kocaniz demek. o yuzden simdi kes o guzel sesini ve namaz kilip Allah'a sukret. lutfen mutsuz olma, uyustur beynini, dine her gun daha baglan, her gun oteki dunya icin umutlan.
ah ah. nasil doluyum, neler var dilime gelen de, saygisizlik etmek istemiyorum. en saygi gormesi gereken sizlersiniz cunku.
Tekrardan tesekkurler. sevgi, saygi, ask ve baris ile kalin :)

Dünyada herkesin anlayabildiği ortak bir dil yok. Peygamber olarak Hz. Muhammed seçildiği için tabii ki onun dilinde inecek. Bunları yayma görevi ona veriliyor zaten.

Çok basit, sen bir kitap basıp x ülkesine göndereceksen bu kitabı y ülkesinin diliyle basmazsın değil mi? Herhalde indiği yerin dilinde olmalı. Ayrıca bir kitabın x dilde olması onun diğer milletler tarafından anlaşılmasına engel değil ki. Binlerce kitap farklı dillerde yazılıyor ve anlaşılıyor. Kelimeler ya da estetik farklı olabilir ama sonuç olarak anlam her yerde anlamdır. Kaldı ki bu kitap bir roman değil, çok açık bir şekilde uyarıcı, mesaj veren bir kitap. Şunu yap ve bunu yapma diyor. Yaparsan şöyle olur, yapmazsan da böyle. Bir de insan aklından bahsedenler olmuş, sadece şu basit konuda yazılanlar dahi insanın ne kadar ahmak olabileceğinin kesin ispatı.

@ mimikikili, idrak edemiyorsun galiba. anlayabilmen icin senin yanitini devam ettiriyorum:

evet yaratici tektir ve o da zeus tur.

basit ve doğru bir mantık kurmuşsun.

bir kitap inecek ve tüm insanlığa inecek, düşünelim:

-tanrı bizden daha akllı mı? evet.
-tüm insanlara inen kitabın herkes tarafından rahatça okunması daha iyi olmaz mı? olur.
-peki bu kitap kesin savlar mı anlatsa daha iyi olur yoksa herkes tarafından farklı yorumlanmaya açık savlar mı? kesin savlar tabi ki.
-bu konforu sağlayamıyorsa tanrıdan ben başka şeyler yapsın ister miyim? hayır.

gayet açık ve basit sorular, bu konuşmalar yapıldığında "bak sen öyle diyorsun ama aslında..." ile başlayan cümleler duydum, karmaşık şekilde bana bir şey anlatmaya çalıştılar ama inanın gerek yok. basit.

kuran hakkında bir çok yorum var biliyorum, anlatıldığı kadar barbar bir kitap değil bunu söyleyebilirim, en azından ben okuduğumdan öyle anladım, hatta diğer kutsal kitaplara göre naif yönü daha ağır basıyor bana göre. ama beni kendisine inandıracak bir olgu değil, olması da çok güç.

Eger bir allaha inanirsan bu sorularin sonu gelmez, o yuzden ya inanmayi birakacaksin ya sorgulamayi karar senin, ama sana soyle yardimci olayim, unutma, bir beynin var, okuma yazma biliyorsun, internet ve uzay cagindayiz ve sene 2017...

Bir şeyi unutuyorsunuz:

Sorgulamak, inanmamak demek değildir. İnanmak sorgulamamayı gerektirmez. Sorgulamanın anlamını tekrar öğrenin lütfen. İnanmanın anlamını da. Bir şeyi sorgulamak onu daha iyi tanımaya ve/veya anlamaya çalışmak demektir, olumsuz noktalarını bulmaya çalışmanın adı tenkit/eleştiridir. Bunları birbirine karıştırmayın.

sorularlaislamiyet.com


Şurada gayet güzel anlatışmış bir hadisedir efendim, bence buradan devam etmelisin.

inanın* sidik yarıştırmak için söylemiyorum. inanmak ve sorgulamak birbirlerini dışlayan şeyler.

en azından sizin bahsettiğiniz şekilde inanmak böyle. zaten mesele o. bilimin değişebilmesi bu nedenle önemli. siz falan filan bilgiler ışığında bing bang'e inanabilirsiniz diyelim ki ve bir teori üretebilirsiniz ama bunu kısmen veya tamamen olumsuzlayan verileriniz olduğunda o verileri inkar etmezsiniz. ya teorinizi yeniden yapılandırırsınız ya da rafa kaldırırsınız, geçersizliğine rağmen savunmayı sürdürmezsiniz. kalıcılık iddianız yoktur.

inanış sorgulamanızın sonucunu anca geciktirir ve en kötüsü de yanıltır. zaten cevabını aradığınız sorunun sizin için bir cevabı olması ve buna inanmak, hani "kuvvetle muhtemel bu böyle" bile diyememek sorgulamaya zaten ters.

ve inançlı bir kişi allah'ın varlığını, kurnazın dediği gibi, sorgulayamaz. bunu inanmayanlar değil, kitabınız söylüyor. küfür etmek, kafirlik. işte bu kadar basit.

öte yandan mikroskop altında lamel içindeki örneğe bakarak rüyanızda gördüğünüz yazıyı bulmaya çalışmıyorsunuz. ne varsa not ediyorsunuz. bundan bir anlam çıkarıp çıkaramayacağınızı henüz bilmiyorsunuz. yani hedefi belirleyip ona göre yol düzmüyorsunuz. rasyonel düşünce ile amaca odaklı düşünce, neden ile niyet arasındaki farklardır bunlar.

cüzdan iyi mont kötü

bu montları hiç sevmiyorum. seviyorsanız ve yakışıyorsa tabii ki giyin ama.

cüzdan da biraz kaba ve anlamsız geldi. o kenarındaki sey falan.

kirmizi montu begendim ben

Cuzdan fena degil, kisinin tarzina gore.

Montu begenmedim.
Parasutcu ceketi mi bomber jacket mi bisiler diyolar. Bunu begenmedim nedense.

cüzdandaki o kemeri beğenmedim çok kaba ama renk olarak gri daha çok hoşuma gitti.
mont lacivert, monta puanım 7/10

Cüzdanın kendisini beğenmedim, nesini beğenmediğimi tarif edemiyorum. Ayrıca arka kısmında öyle at nalı gibi yazı varsa asla almazdım.

Mont fena değil, özellikle kumaşı aşırı parlak değilse. Renk olarak siyah/lacivertten yana oyum. Ancak siz renkli şeyleri tercih ediyorsanız kırmızıyı da düşünebilirsiniz, kişisel tercih tamamen.

Cuzdanlarin ikisi de kötü. Mont lacivert olan olabilir. Kirmizi kotu.

lacivert cüzdan güzel de tokası kafam kadar olmasaydı iyiymiş.
bu tip montu da ben giymem ama güzel kombinleyeceksen tarz olur. bilemedim, göbek açık filan mesela... iki rengi de güzel ama ben olsam koyu renk olanı alırdım.

cüzdanlar kötü, montlar daha kötü. hatta berbat

Cüzdanlar biraz ergen cüzdanı gibi duruyor, liseliysen al. Montun kırmızı olanını beğendim ama ben bunu alsam giyecek uygun kombini yaratamam, tarzım müsaade etmez çok eğreti durur üstümde. Senin tarzına uyuyor ise alabilirsin, kötü değil (ancak o kadar para eder mi tartışılır).

9 kişi tutuklanır mahkemede.

yahu onu demiyorum. olaylar nasıl gelişiyor diyorum. bu davanın akıbetini sormuyorum -ki sonuç o kadar net değil, çok protesto oldu-

tutuklanıyorsun.
eğer şansın varsa karşıt görüşlü başka bir savcı bu kararı bozabiliyor ve serbest bırakılıyorsun.

savcı iddianame hazırlar. üzerlerine isnat edilen suçun gereği tutuklu yargılanmasıdır önce o talep edilir. suçun kitapta karşılığı neyse mesela 3 yıldan 10 yıla kadar hapistir, o istemle yargılanır. hakim de duruma göre alt sınırdan, duruma göre ortalardan ya da üst sınırdan ceza verir.

Tutuklama kararina itiraz ederler. Sonra itiraz reddedilir. Daha sonra savci iddianame duzenler. Iddianame kabul edildigi an ceza davasi asamasi baslamis olur. Asıl yargilama baslar agir ceza mahkemesinde. Su an henüz sorusturma asamasinda olay.

baştan alayım
- bir suçla ilgili kolluk kuvvetleri adamı alır ifadesini alır sonra belli bir zaman diliminde suç unsuru varsa savcılığa sevk eder.
- sonra top savcıda dosyaya delillere bakar ifade falan alır sonra ya bi gidin işinize burada bir şey yok herkes yoluna der veya burada suç var deyip mahkemeye sevk eder talebini falan yazar tutuklu yargılansın gibisinden
-sevk ettiği mahkemeye gider dosya ve şahıs hakim karşısına çıkar burada en son kararı hakim verir tutuklu yargılar veya adli kontrol şartıyla serbest bırakır.
- sonra iddianame hazırlanır mahkememe bu iddianameyi kabul ederse yani yargılama gerekirse mahkeme başlamış olur.

Ustteki arkadasin yazdiklari dogru degil.

Herhangi bir suc vakasi oldugunda polis sorusturma baslattigi anda nobetci savciya bilgi verir. Savci sucun nevine gore, sahsin ifadesini alip serbest birakin, sahis serbest iken sorusturmasini yapacaz diyebilir. Ornegin, hakaret, basit yaralama sucu. Savci sahsin ifadesini alin, aldiktan sonra savciliga getirin, ifadesini savcilikta da alacaz diyebilir. Ornegin, neticesi sebebiyle kemik kirigi olusturacak sekilde yaralama, hirsizlik.

Savci ifadeyi aldiktan sonra eger tutuklanmayi gerektirecek bir durum var ise, yada suc katalog suclardan ise, sahsi tutuklanmasi talebiyle nobetci sulh cezaya sevkeder. Yada savci tutuklanmasi icin degil, adli kontrol altina alinmasi talebiyle mahkemeye sevk eder. Yukarida ki arkadasin yazdigi gibi dosyaya bakip burada bisey yok mahkemeye sevk etmiyorum demez. Sahsin mahkemeye sevkedilmemesi, dosyanin kapandigi anlamina da gelmez. Savci halen dava acabilir. Sadece tutuklanmasina gerek duymamistir.

Daha sonra mahkemeye sevk edilen sahis hakkinda sulh ceza mahkemesi ifadesini aldiktan sonra tutuklammasina gerek gormeyebilir, serbest birakir. Yada tutuklar, yada adli kontrol karariyla serbest birakir, yada belirli bir ucreti yatirmasi karsisinda kefalet bedeliyle serbest birakir, para yatirilina kadar tutuklu kalir. Savciligin talebinin aksi bir yonde karar verirse mahkeme, savci buna itiraz edebilir. Itirazi da baska bir nobetci sulh ceza hakimligi karara baglar. Sorusturma asamasinda iddianame hazirlanir yada kovusturmaya gerek olmadigina dair karar verilir. Eger iddianame hazirlanir da iddianamenin gonderdildigi mahkeme iddianameyi kabul ederse, yargilama baslar. Sorusturma artik Kovusturma olmus olur.

1

İkisini de alma. Başka önerim yok.

şu taban-burun kısmı çok çirkin geldi gözüme.

ikisi de kötü

2 daha iyi.
bütçe tarz amaç belirtirsen öneri yapabilirim.

o satırları seç hücre ayarlarında boyut girebilirsin.

excel 2010 kullanıyorum nasıl yapacağımı tarif eder misin? hücre ayarı menüsü nerede?

ilgili satır-sütunları seçin, sağ tık satır yüksekliği- sütun genişliği artık neyi seçtiyseniz ona basın, oaradan parmaklara kuvvet.

sütun genişliği tüm sütun için geçerli A sütununda 15 satır seçip A sütununun başlığına gelip sağ tıkladığımda tüm sütunu seçiyor çıkamadım bu işin içinden

25-30. satirlarda yandaki hucreyle hucre birlestir yapip istedigin genisligi elde edebilirsin?

i.hizliresim.com
bu şekil

@cekilmis gayfe resimdeki gibi yaptığımda tüm sütunun genişliği değişiyor işte seçili aralığın genişliği değişmiyor

@azizakin o şekilde çok fazla uğraşmış oluyorum çünkü çok fazla değişik değerde hücre var

benzer sıkıntıyı yaşamıştım, tek tek uğraşmıştım ama öncesinde sütun sayısını falan hesap edip planlamak gerekiyor, bu da çok zahmetli gerçekten ama başka bir çözüm bilmiyorum, bulursan buraya da yaz.

değil zaten faize giren pek bir şeyin olmamış zaten. mesela 5-6 yıl ödemeyip faizi biriktirenlere avantajlı oldu bu iş. sen zaten aldığın parayı geri ödeyeceksin.

evet barkodu sansürleyin hatta kuponu kırpıp paylaşın bana kalırsa

alamaz. kuponu fiziksel olarak ibraz etmek zorunlu.

paylaşmadım da, şu soru aklıma geliyor. para çıkan iddia kuponlarını bayiler para alacakları yere teslim etmiyor mu? barkod gösterip alındı bunlar mı diyorlar? bence barkod numarasından olmuyordur o iş.

yapar, evet.

Yapar.laktozsuz süt daha iyi gelir muhtemelen.

(bkz: laktoz intoleransı)

süt yetişkinlerin içeceği bir şey değildir. bence acilen içmeyi bırakmalısın.

insanoğlu evrim sürecinde süt konusunda evrilemedi.

@doxanikee nin linki açıklar.

Gaz yapar cok icince de ishal yapiyorsa dmek ki

benim duyduğum hep kabız yaptığına dairdi. hatta annem küçüklükten beri çok süt içiyosun kabız oluyosun derdi ki haklı çok süt içerdim küçükken hep de kabız gezerdim, hala çok süt içtiğim dönemlerde kabız oluyorum ama ishali hiç duymadım

Yapar. İnsanlar süt içemez. Laktoz intoleransı, insanlarda hastalık veya bozukluk değildir, tam tersine normal yetişkin insanlarda olması gereken durumdur. Zamanla yetişkinlikte laktoz intoleransı olmayan insanlar evrimleşti, bu insanlar süt içebilir oldular.

Sütü kes. @cekilmisgayfe +1

o hayvanın yediği yemin üretimi için harcanan su da dahil bu hesaba.

inek günde 20-30 litre su içermiş şimdi araştırdım, ort 25 lt desek, yılda 10 ton su yapar. 5 yılda kesildiğini hesaplasak, 50 ton su yapar.

inek 400 kg desek, 250si yenebilir olsa, kg başına 200 litre yapar, buda mantıklı olan.

kuyruklu sallamışlar ya da sadece 3 kg lik özel bir kısmı yazıp algı çarpıtmışlar.

Ayrıca kullanılıyor da tekrar kullanılamaz mı oluyor bu su? Neyin algı çarpıtması şimdi bu? Eğer yem vesair için kullanılıyorsa toprağa gidiyor, hayvan içiyorsa zaten içip çıkarıyor. Tamamen ilginizi sayının yüksekliğine çekmişler. Gerçekten bilgi vermek istesen kaç litre suyun artık kirli suya dönüştüğünü içilemez kullanılamaz olduğunu yazsana kardeşim. Karbon emisyonunu yazsana. İ*nekar.

bu arada herp doğru demiş.

o inek çişini yapıyor. süt veriyor içip sen çişini yapıyorsun bu toprakta süzülüp %99 geri su olarak kullanılabiliyor, o kalan %1 gübre oluyor. etc.

Yahu 15 ton suyun tamamı dönüp toprağa karışacak zaten. kimse o su plutonyuma dönüşüyor demiyor.

Ama sen işedikten sonra süzülen su ile bitkisel besin yetiştirmek varken hayvansal besin yetiştirmeye harcamış oluyorsun.

Ona bakarsan markette harcadığın para da boşa gitmiyor, fabrikalara çalışanlara gidiyor. ama sen o parayı başka yere harcamış olabilecekken markete harcamış oluyorsun.

Su da öyle, o suyu envai çeşit yere harcayabilecekken hayvansal yeme, üretime, paketlemeye vs harcıyorsun.

Sadece dananın kilo başına içtiği su değil o 15 ton. Yemlerin yetiştirilmesi, taşınması, hayvanın ve yaşadığı mezbaanın temizliği, hayvan kesildikten sonraki ortamın ve etlerin temizlenmesi, paketleme malzemelerinin üretilmesi, taşınması vs vs derken kilo başına 15 ton su harcarsın.

Bu arada sebzelerin yetiştirilmesi temizliği taşınması derken de kilo başına yüz kilo su harcayabilirsin, ancak hayvansal üretim, bitkisel üretimden çok daha fazla zarar veriyor doğaya, ya da doğal kaynakların tüketilmesine sebep oluyor.

Mesela bir inek, yediği kalorinin binde birini falan et olarak depolayabiliyor. Yani 1000 kişiyi besleyebilecek bir tarla, bir ineği besliyor, o inek de 10 insanı anca doyuruyor aynı sürede ve daha çok su harcayarak.

Ayrıca besi hayvanlarının osurukları (evet dogru okudunuz) dünyadaki en büyük ikinci karbon salınım sebebi.

suyun harcandığı adımları arkadaşlar az çok açıklamış zaten. bu adımlarda harcanan su, normalde, arıtıldıktan sonra denize deşarj edilir ya da park - bahçe sulamalarında kullanılır. yani su döngüsüne bir şekilde katılır. mesele dengeyi bulmak. kaynak suları da uzaydan gelmiyor sonuçta.

et - bitki kıyaslaması yapacaksak ele alacağımız parametre kilodan ziyade enerji olmalı. 1 kg etin vereceği x caş enerjiyi belki 50 - 100 kg bitkisel ürünle karşılayabiliyorsun. yani tasarruflu sulama sistemleri geliştirilmesine rağmen yine x cal enerjiye denk tarımsal ürün elde etmek için ciddi miktarda su sarfiyatı gerekiyor.

ayrıca doğaya zarar açısından tarım ile hayvancılığı kıyaslayacaksak, o kısımda da uçurum yok. tarım alanı açmak için tahrip edilen onca doğal ortam, değişen ekosistem... kimyasal içerikli gübreler, böcek önleyici ilaç kullanımı, tarım işleri için kullanılan araçlar da direkt olarak su kaynaklarını kirletiyor. mevzu sadece su da değil, kanımca tarımda hayvancılığa göre daha çeşitli alanlarda kirlilik ortaya çıkıyor ve bununla baş etmek biraz daha zor (en azından çevre mühendisleri için).

bu açıdan bakarsak, çevreye en az zararla üretilen gıda türü bitki değil, böcek. neredeyse sıfır gıdayla, tamamen artıklar ile üretiliyor. su tüketimi de sıfır. enerji değeri de muazzam.

çekirge olsun, hamamböceği olsun kompost yiyerek dahi yetiştirilebiliyor. sebze kabuğu, mezbaha artığı falan bunlar için lüks gıda kategorisinde.

bitki yetiştirip doğanın ırzına geçmeye gerek yok, dünyadaki ormanların büyük kısmı bu bitkilerin yetiştirilmesi için kesiliyor. yarattığı kirlilik de ortada. üstelik zavallı buğğdaylar, arpalar ve soyalar doğada özgürce büyüyecekken tarlada sıkışık düzende dipdibe yetiştiriliyor ve daha serpilip büyümeden vahşi bir biçimde kesilip alınıyorlar.

duyarlı arkadaşları çevreye en saygılı gıdaya davet eder, saygılarımı sunarım.

cevaplar için teşekkürler.

merak edenler için bilginin yer aldığı videoyu paylaşayım.
www.facebook.com

Başlığı "Dünya vejetaryen olsa ne olurdu?" bir de sayfaya link vermişler, bitkilerin üretimi için harcanan su falan da tartışılıyor.

babilbaliği +1
dünyanın kurtuluşu insectivore diyette.

15 ton ineğin içtiği su değil ineğin yediği otların yetişmesi için gerekli olan su. yani inek günde 30 kg ot yiyorsa bu otların büyümesi için gereken miktar 15 ton.

bu 15 tonun %94'ü yağmurun meraların üzerine düşmesinden meydana geliyor. yani 15 ton sulama yapmıyorlar, sulama sadece küçük bir kısım. geri kalan doğrudan otların üzerine düşen yağmurun miktarı.

öyle çok da vejetaryenlik argümanı olarak kullanılabilecek bir yanı yok yani.

ayrıca bir kg çikolata tüketimi için 17 ton su gerekiyormuş. bu da bir yan bilgi.

laci

Yok ya laci diildi siyahimso grimsi boyle ama tam kodu ne Deni kac?

işin gücün varsa alırsın

supplament alman lazım

Clean bulk yapabilirsin. Kalori hesabı yapar ve güzel bir ağırlık antrenmanı yaparsın içinde compound hareketleri barındıran.
Bu işde gelişim zaten yavaş olur ama. Hormon almaktan başka kestirme yöntem yok.

Kalorisi biraz arttırılmış carb backloading + güç çalışması. Stronglifts, Wendler 531 gibi alternatifler denenebilir.

www.youtube.com

antreman sistemini degistir.

Bildigim kadariyla bir cok sirket boyle yapiyor zaten. gectigimiz yila kadar en az 3-4 kere bu sekilde uzun sureli vize aldim. Ilk basta alti aylik sonra sanirim bir yillik ardindan da ikiser yillik veriyorlar. Ancak sirket bu sekilde butun gitme ihtimali olan kisilere aldigi icin calisanlari taniyip kiyak yapiyorsa bilemem. Vizelerimin tamami almanya'dandi ve ingiltere.

eğer verdiğiniz tarihlerde gitmezseniz mimleniyorsunuz, sonraki giriş çıkışlar için vize vermiyorlar. tecrübeler ile sabit.

son 1 senedir çok sıkı. eğer aldığınız tarihler içinde vize aldığınız ülkeye giriş çıkış yapıyorsanız pek sorun olmaz. bunun yanında bazı ülkeler artık iptal edilebilir rezervasyon değil ödenmiş rezervasyon istiyorlar

Kurnaz'in dedigine ek olarak biz aldigimiz vize suresince mutlaka bir sekilde gidip geliyorduk zaten dolayisiyla kimseye neden gitmedin dendigini duymadim. En kotusu insanlar tatilde kullaniyorlar.

o zaman yunanistan için vize alsam, aynı gün arabayla girip çıksam sorun olur mu?

ilk vizende 2 yıllık vermezler. çok zor diyim daha doğrusu. yunana giriş çıkış yapman iyi olur tabi.

pasaportu cikartin,
oncelikle, sirbistan, bosna gibi vize istemeyen yerlere giriş cikis yapin
sonrasinda Yunanistan'dan vize alin ama ayni gun giriş cikis yapmayin, 2-3 gun kalin (en azindan cuma girin, pazar cikin)
sonrasinda fransa vizesi için başvurun
oraya da mutlaka gidin
ilk vize kisa sureli olacaktır
giriş cikistan sonra bir daha başvurun
onunla da giriş cikis yapin
sonrasinda alacaginiz vizeni muhtemelen uzun sureli olacaktır. onunla istediğinizi yapabilirsiniz.
ama vizeyi nereden alirsaniz, mutlaka o ülkeye giriş yapin.

ilk bir kaç schengeniniz ihtiyacınız olduğu kadar verilir. ben 3. veya 4. vizemde üç ay geçerli olup 15 günlük dolaşım hakkı alabildim. şimdi alıştılar paso 6 aylık / 30 gün dolaşım veriyorlar

evet

ilaç yazdıracaksın muayene olmayacaksın sonuçta, araya sıkışman gerek. sıkıştırt hatta kendini.

Oluyor genelde. Millet hep yapıyor

Raporu devam ediyorsa aile hekimine git.
Yoksa doktorun inisiyatifine kalırsın. İSterse bakar isterse akşam çıkışta gel der isterse bakmaz. BAkmak yükümlülüğü de yok normalde. Başını şişirmeyin doktorun bakmadı ya da aradan almadı diye.

Edit.. acile gitmek ne ya. ASmler ne güne duruyor alışmışsınız sümüğünüz akınca acile gitmeye.

yaptığınız şık kaçmaz. orada sırada bekleyenler olacak ve herkesin acelesi var. birisi sırasının alındığını fark ederse cıngar çıkarırsa doktorun da senin de başın ağrır. araya girmeyelim. acile git. acilde istenilen ilaçları yazıyorlar. raporlu göz damlası ille uzmanın yazması gereken bir ilaç değilse yazarlar. uzmanın yazması gereken bir ilaçsa yazmazlar

raporlu ise aile hekimi +1 göz en yoğun bölümlerden biri.

Normal kliniğe gittim aradan hemen hallettiler sağolsunlar

2 dk sürmedi

yaşayabilirsiniz, artık hiç sıcak değiller sınırda. İtalya'ya girerken yaşamasanız bile sonraki vizelerde, özellikle Fransa vizesinde yaşayabilirsiniz. Tabii her zaman şans işi bunlar.

edit: İtalya'da 1-2 gün kalıp Fransa'ya geçecekseniz ve sınırda belgeleri gösterirseniz başka tabii. Ben İtalya'ya gidip Türkiye'ye dönüp sonra Fransa'ya gitme örneği üzerinden konuştum.

benim ilk aldığımda ülkeye giriş yapacağım gün vizem başlamıştı. başlangıç zamanına baktınız mı?

vizem 2 aydir gecerli 4 ay daha da gecerlilik suresi var

duyuruda şu ana kadar en çok sorulmuş soruyu sordunuz. Siz de onlardan birisiniz! tebrikler.

Birden fazla ülkeye seyahat yapılacak olan durumlarda, en fazla gece geçirilecek ülkeden vize alınmalıdır. İlk girilen ülkenin bir önemi yoktur. Bu cevabı daha önce aynı soruyu soran yüzlerce kişiden de edinebilirsiniz.

fransada daha fazla gece gecirecegim ama italya dan fransaya gecmeyecegim, yani tamamen farkli 2 yolculuk olacak. soruyu o nedenle soruyorum

@theli'ye katılmıyorum. en uzun kalacağın yeri kimse göremez çünkü şengen içinde yolculuk yaparken pasaporta damga vurulmuyor. yani sen fransa'dan girdin ertesi gün roma'ya gidip 1 ay kalıp şengenden çıktın diyelim. senin 31 gün nereye gittiğini kimse bilmez. bunu geçiniz.

benden tavsiye basel'e git, orada 3 ülkenin de bankosu var, fransa bankosundan çık, oradan italya'ya geç. çıkışı italyadan yapabilirsin.

eğer yekten italya'ya gidersen italyanlar kastırmaz ama tekrar fransa şengeni alacağın zaman sen bizden vize alıp başka yerler mi geziyosun turko yok sana vize diyebilirler.

@cekilmis gayfe, benim söylediğim katılınılacak birşey değil malesef. kural bu. Yani "türkiye cumhuriyeti'nin başkenti ankara'dır" a karşılık ; "hayır katılmıyorum, bence kütahya'dır" demek gibi birşey olmuş.

Vize kontuarına geldiğinizde eğer görevli "neden bu ülkenin vizesini almadın?" diye sorarsa, vizesine başvurduğunuz ülkeye ait konaklama belgesini gösterir, "en çok o ülkede kalacağım için" dersiniz. e zaten başvuru esnasında da o ülkenin otel rezervasyonunu sunmuştunuz. isterseniz 5 ay sonrasının rezervasyonunu gösteriniz. sonuçta başvurudaki ile aynı olacak. yeterki en fazla gece sayısı, başvuru yaptığınız ülkeye olsun.

çakma otel rezervasyonundan bahsetmiyorum theli kardeşim.
sana bir örnek veriyorum:
prag'dan girdim şengene 3 gün kaldım, 2 gün budapeşte, 3 gün berlin falan filan diye gezdim toplam 35 gün. madrid'den çıktım geldim türkiye'ye. nerede kaç gün kaldığımı nereden bileceksin anlatır mısın lütfen.

giriş yaptığın ülkenin sınır görevlisi "kalacağınız otellerin rezervasyonu lütfen?" dediğinde ona sunman gereken belgelerde yazıyor olacak. ben de çakma otel rezervasyonundan bahsetmiyorum. nasıl anlamıyorun çok ilginç. lütfen cvaplarımı 3-5 kez okumadan yazma.

oncelikle cok tesekkurler herkese vakit ayirip cevap yazdigi icin, cok tedbirli bir insan olarak oldukca fazla arastirdim bu konuyu, ben de ogrendiklerimi ekleyeyim (bir kismi biliniyor olsa da yine de derli toplu dursun) ki belki benden sonra birisi faydalanir:
En onemli kaynagim su oldu
dl.dropboxusercontent.com
Avrupa komisyonu schengen manuel i diye cevireyim hizlica adini. Sayfa 24 ten alinti:
Recommended best practice for determining the Member State competent for dealing with an application for a uniform visa for multiple entries: Generally an application for a multiple- entry visa should be dealt with by the Member State that constitutes the usual main destination; i.e. the Member State of the most frequent destination or in the case of absence of such a destination, the Member State of the first envisaged trip.
Example: A Senegalese national regularly visits her family in France but also travels to other Member States for business purposes once or twice per year. The destination of her first journey is Switzerland.
In this case the French consulate should deal with the application because it will be the most frequent destination.
Yani diyor ki duzenli kullandiginiz ya da ana kullanim amaciniz neyse ordan alin, ikincil derecede onemli olana ilk gidiyor olsaniz da.

1- altin kural olarak: orn. fransadan vize alip fransa gumruk kapisinda yine de reddedilme ihtimaliniz var, her sey her zaman ordaki polisin inisiyatifinde
2- benimle dalga gecen arkadasin bahsettigi first entry point konusu, ben tamamen ayri 2 seyahatten bahsettigim icin tekrar acma geregi duydum, o yuzden en fazla gece gecirilecek tamamen dogru bir bilgi degil
3- fransadan alinacak ileriki vizelerde sorun yasama durumu: vizeyi sadece fransadan alip italyaya gitseydim ve fransaya hic gitmeseydim evet bizden niye aliyorsun denebilirdi, yine kesin sorun olup olmayacagi belli olmamakla beraber. benim anladigim (linki asagida verecegim) fransaya da gidersem bu vize ile, ki gidecegim, o argumani ortadan kaldiriyorum
4- belgeler: aynen katiliyorum saglik sigortasi otel ucak vs her sey tamam + bir sonraki seyahat icin rezervasyon ekleyip+ ilk basta fransadan almistim cunku is toplantim vardi ve ertelendi buna dair sirketten yazi, calistigim sirketin benim onlarin elemani oldugum yazisi (fransiz bir sirkete bagli calisiyorum tr subesi degil direkt oraya bagliyim)+ yeterince para gostermeyi planliyorum. ustune 2 yil fransada yasamisligim italya dahil schengen bolgesine de 20 civari kez gitmisligim var. yani butun bunlarla kapidan donersem de buraya kesinlikle yazarim

ne enteresan bir tartışma olmuş, yazar İtalya'ya gidip gelicem demiş hala "en uzun kalınacak ülke" diye laf dönüyor. Herkes yurt dışına çok ülkeli turlarla mı çıkıyor yahu?

Geçen Kasımda Fransa vizesi aldım, ilk Kasımda Viyana girişinde kullandım, sorarlarsa programım değişti derim diyordum sormadılar. Sonra aynı schengenle Nisanda Amsterdama, en son Mayısda da Parise gittim. Hiç bir ülke girişinde sorun yaşamadım.
(Bu Kasımda Köln seyahatim için Almanyadan başvurdum, 2 yıllık schengen verdiler.)

Özetle bir şey olmaz yahu takılmayın bu kadar. Adamlar schengen bölgesine giriş izni veriyor sana, multi olduktan sonra bir ülkeye bağımlı değilsiniz.

www.androidpit.com

Uygulamayı kurup daha sonra AppLock ile kilitleyin tavsiyesi gelmiş.

Daha önce kullanmadım ama eğer telefon samsung'sa

(bkz: samsung knox)

Rootla
Youtube u kaldir
Unrootla

uygulamayi gorunmez yapan uygulamalar falan vardi

Tarayıcı dan girer yine izler.. Kablosuz Modemin ayarlarına girip ilgili cihazın mac adresine Youtube.com sitesine girememe şerhi koyacaksınız. Ama hücreseli açar yine girer.. İnternet böyle bişey, çocuğun eline vermeyin telefonu en basit çözüm.

çocuğu eğitin bence.

@neynep bunu hiç düşünmemiştik sağol

Kayıt süresi 4 aya çıkarıldı bu sene başında. Yani yurda girdikten sonra 120 gün içinde geçerli oluyor pasaporta kayıt hakkı.
Kaydettirdikten sonra bir kaç gün içinde açılıyor telefon.

pasaporta kaydettirecek işte

pasaportundaki kayıt hakkını kaybetmesinden bahsediyorsunuz herhalde. gerekli şartları karşılayan bir başka pasaportla kayıt ettirebilirsiniz. telefon kapanmış olsa dahi tekrar açılır kayıt edilince. yani bu süre sadece o pasaporttaki hakla ilgili, telefona bir zararı yok.

kıbrısa gidip gelebilir haftasonu. pasaport kayıt hakkı satan potansiyel sahtekarlarla uğraşmak istemiyorsa.

aynı macintosh da prince of percia oynamıştım. anlattığın stil ona benziyor ama ördek falan yok.

kağıt uçaklı ama anlattığınıza benziyor.

www.youtube.com

iki oyunu da açarken çok heyecanlandım fakat ne yazık ki ikisi de değil. ama prince of percia'yı ben de oynuyordum onu da şöyle bir hatırlamış oldum gülümsedim, hoş oldu.

tramerde ne kadar hasar var?
bir de neden komple boyattınız?

Şirket arabasıydı. Satışa koyduklarında tüm arabaları boyatmışlardı. Biz boyanmış olarak almıştık.

emsalleri 35-36 lira oluyor genelde. seninki komple boyalı olduğundan 30-32 anca eder derim.

etki eder de o panikte onu hedefe tutturman mesele zaten

canlı canlı bir teyzenin tramvayda tinercinin birinin direkt olarak suratına sıkışına tanık oldum. yani adamın suratına 3cm mesafeden falan sıktı teyze. gerçek bir cani, tam bir vahşi idi.
herkes "nolcak lan acaba" diye heyecala bekledi tabii ve tinerci sonunda hareket etti ama hepimizi şaşırttı. biz ağlayıp zırlar, af diler, tövbe ister diye beklerken, tinerci alenen enrage oldu ve yukarıdaki, tutangaçların sarktığı demirlere tutunarak bacaklarını havaya kaldırdı ve teyzenin yüzüne tekme attı. bir an için bağcılar-kabataş tramvayında değil sanki bir WWE müsabakasındaydık. teyze kendi, dilenci ise kendi ana dilinde hakaretler savururken sonunda bir sonraki durağa vardık. Tüm bunlar beyazıt - çemberlitaş arasında oldu ve valla gerçek lan.

yani özetle sanırım öyle süper etkili değil. en azından direkt etkili değil, bir süre sonra tam etkisini gösteriyor. çünkü bu tinerci çemberlitaşta inip kaçtı, biz o vagonda duramadık daha fazla. ağzımız yüzümüz aktı gaz yüzünden, diğer tarafa geçtik. bir süre sonra adamın ağzını burnunu eritiyor yani.

ha belki de tinercilere karşı etkisizdir. hani bir bağışıklık yaratıyordur tiner. bilemiyorum altan

aldığım kapsülü kendimde denemiştim. zaman kazanmak için kesinlikle çok etkili bi 5 dakika ağzım yüzüm aktı. daha sonrasında hiç kullanma şansım olmadı.

evet. türkiyede mesai saatlerine denk getir alışverişini

Bu durum bankadan bankaya değişir. Haftasonu da yapsanız cuma günkü kuru alan banka da var haftasonu kurunu alan banka da var.

kredi kartına ekstreyi döviz olarak ödersen öyle bişey yansımaz. bunun için bankanla konuşman gerekiyor.

yabancı plakalı araçla türkiye'ye girmek için en az 185 gün yurtdışında bulunmuş olman gerekir. Araç Türkiye'ye giriş yapınca 2 yıl gezme hakkı var. 2 yıl sonunda ülkeden çıkmak zorunda. Çıkınca da yine 185 gün bekleyip öyle gelebilir. Yani vergisini paşa paşa ödeyip yerli plaka almadan araç sahibi olamazsın.

girmiş aracı yurtiçinde yurttaşlar kullanabiliyor mu ?

trakya.gtb.gov.tr

"Vekaletle yutdışından kişisel kullanıma mahsus yabancı plakalı araç getirilmesi halinde; hem vekalet verenler için, hem vekaleten aracı getirenler için, hem de aracın kendisi için, araçla Türkiye'ye giriş yapıldığı tarihten itibaren geriye doğru son 1 yıl içinde kesintili veya kesintisiz toplam 185 gün veya daha fazla süre ile yurtdışında bulunmuş olma şartı aranır."

Aracı başkası kullanamaz bu arada

gürcü plakalar cirit atıyo trafikte bunlar hep kendi arabaları mı yani :/

Gürcü plakalı araçlar toplanıyor görüldüğü zaman. Yasadışı olarak satış işlemleri yapılıyor

değildir

Mumkun ama sigortaci tanidik lazim.

Sigortacı ya da karakolda bir polis memuru lazım.

vergi dairesinde tanıdık olarak ekleme yapayım onlar da görüyor

E-devletten mümkün olması lazım.

e devlet marka model renk veriyor sahibini vermiyor. yasal değil

hangi şehir? hocalarına baksın öncelikle

@cekilmis gayfe kusura bakmayın haklısınız şehir belirtmemişim. Şehir Ankara

karta borç kaydedildiği için takipe düşer, yasal süreç işler.
madem kesip atacaksınız. blöf yapın kapatın kartı kullanmıyorum deyin. bi birime aktarıyorlar bazen.

direkt kapatsa bile 1 hafta 10 güne başka birim arayıp şu sebepten kapatmışsızın, geri açılım içine şu kadar puan yükleyelim diyor.

hiç biri olmasa da o ücreti ödeyip sonra itiraz edin hakem heyetlerine.

blöf yapın +1 kartı kapatın deyin iade ederler parayı.

3-4 sene önce bu bankadan aynı nedenle tüm paramı çekip kapatıyorum dedim , kapatırsan kapat dediler

kapatma dilekcesi verdim hesabı kapttılar sanıyorum
kartın guncelleme tarihi gelmiş eski adresime kart yollamışlar . sonrada arayıp taciz etmeye basladılar. aradan 4 sene gecmiş neden diye soruyorlar , telefona bakmasan arayıp duruyorlar . bakıncada daha usten biri arıyor galiba. kurtulmanın bir yoluda yok

blöf yapma kapatabiliyorsan direk kapa baska bankaya gec

ben garanti bonus gold'un 95 lira aidatı olduğunu öğrenince kapattırmak istedim. bir birime aktardılar, 45 bonus yükleyelim dediler, kabul etmeyince kapattılar.

bilginiz olsun, garantinin flexi diye bir kartı var. onda aidat parası yok.

edit: bu olay 1 hafta önce oldu.

bildiğim kadarıyla maas hesabınızdan yapılan kesintileri geri isteyebiliyorsunuz fakat diğer hallerde geri vermeyebilirler. tüketici mahkemesine bir danışın.

kartınızı da iptal ettirmek istediğinizi söyleyin sebep olarak bu kesintileri gösterin. tüketici mahkemesi alabilirsiniz derse gidip ekstre alırsınız geçmiş kesintileri de tespit edip başvurursunuz.

geçmiş olsun.

baska bir banka karti kullaniyorum, kart ucretini ilk aradiklarinda arayip neden aldiklarini sormustum, sozlesmenizde yaziyor dediler; bunu kabul edemeyecegimi soyledim; kart tutari kadar puan yukleyelim dediler, olur dedim; yillardir oyle devam ediyor :) not:harcamalarim biraz fazla o yuzden mi boyle oldu bilmiyorum

Kosmos

The hateful eight

kış uykusu ve kosmos bol bol kar kış soğuk.

fargo. kara tipiye doyun.

yalan dünya'nın 78. bölümünde bol bol kar var. ne alaka diyeceksin, ben de bilemedim.

fargo +1
cold mountain +1

vertical limit tabisi

the bridge of spies

Deli Deli Olma

Kongen av Bastøy

the winter guest www.imdb.com
fargo dizi ve filmi

Mesajınız var.
Tom Hanks
Mag Ryan
(İsimler yanlış yazılmış olabilir;)

a simple plan. minnesota'da geçiyor. fargo benzeri bir film.

Kosmos +1
Cok guzel film bence.

Mongol
Kingdom of heaven
The physician

king arthur

monty python and the holy grail
the physician

Gülün adı.

Daha varsa sevinirim. Herkese teşekkürler.

www.imdb.com

Zeytinağacı.

kendi duyuruma yancı olayım zeytinkekikbiber nasıl olur mesela, zeytinyağı iştahınızı artırdı mı?

"Barış" olabilir bence. Malum "zeytin dalı uzatmak" gibi bir deyimimiz var.

yi (γη yazılır) koyardım. yunanca toprak demek, hem de yi işte :))

Reçber geldi aklima emek toprak deyince :)

yurtdışına da gönderirken ismi ecnebi olsun dersen
" olitree "
" acetu "
olabilir

"kybele" yol arkadaşım adında bir dizide geçiyordu. özge özberk vardı.
ben direkt "gurmeden" derdim. marka olarak nasıl durur bilmem.

Salaturka.

Salata + Alaturka + Salamura. Uydurdum. :)

Ya da Zeytinimini. Sevimli oldu bak. 200 ml'lik siyah cam şişelerde satarsınız. :D

zeytin ve zeytinyağı egeye has bir konu olduğundan egeyi anımsatan bir ifade dogru olacaktır. ulusal pazarda satışa açılacaksa ege özlemini körüklemesi açısından da önem arz edebilir.
bir semt, bir sayfiye yeri ismi verilebilir..
egeye has bir isimle çağrışım yapılabilir.
isim veremem ama fikirlerim bunlar..

Oliver.

Hoop, ben geldim :)

Öncelikle isim değil marka arıyorsunuz. Yani markalaşma ihtiyacınız oluşmuş. Bu sebeple buna ayıracak bütçe yoksa bir marka oluşturma kitabı alıp okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Sizde markalaşma konusunda bir yol gösterebilir. Marka, logo, ürün kimliği, tanıtım araçları (web sitesi burada devreye girer) oluşturmalısınız.
Marka deyip geçmeyin, başta yapacağınız temel bir hata sonra zor bir şekilde telafi ediliyor.

hedef kitleniz belliyse ona gore bir isim secin
bir de zeytini toplayan / isleyen insanlara sorun onlardan guzel fikirler cikar

son zamanlarda ardında hikayesi olan ürünlere büyük talep var gözlemlediğim kadarıyla.

sizin yağın ardındaki hikaye nedir? nereden çıktı yağ üretelim fikri, nerede üretim yapılıyor, ilginç bir şeyler var mı fonda gelişen? bunları bilirsek güzel bir marka çalışması hazırlanabilir bence. o kadar da degil aga +1

feyezan

allah icin zeytinyagini severim, her gun sofradan eksik etmem:) isin icinde kelimeler de olunca dusunmeden duramiyor insan.

iyi-kotu demeden aklima gelenlerden bir demet sunuyorum, olmasa dahi baskaca bir ismi tetikler belki.

eleia,
erkence,
hasat,
ida,
sofra,
zeytinbagi(trilye),
zeytince,
zeytineli

Tin (Tin suresi ilk ayet incire ve zeytine and olsun.)
Zeytin tepesi,
Zeytindağı,
Zeytinlik,
Zeytin karası,
Zeytin dalı,
Siyaz,
Ürün.

zeytindağı diyorum ben de. lifeislife demiş bunu ama ben anlamam secerseniz bana da gönderin :D

Halis'i ben de çok beğendim. Orijinal duruyor.

Terra.

zeybek

olivia

"dal" olsa mesela. siyah şişede şeffaf olsa dal'ın yazdığı yer oradan da zeytinyağı görülse sarı sarı.

Net bir şey yazmıyor, sadece yönetmelikte bir yerde geçiyor.
kanunlar.biz

zor alır çürüğü. arkadaşın akciğerinde baloncuk oluşmuş, çocuk 2-3 kere ameliyat olmuştu onu bile aldılar.
askere gitmeden bedelli çıkarsa evet.

O zaman bedelliyi bekleyeceğiz demektir

2 lira civarı

Asgari Ücret

1.647,00 TL


SGK PRİMİ % 15,5 (İşveren Payı)

255,29 TL


İŞVEREN İŞSİZLİK SİGORTA FONU

32,94 TL


İŞVERENE TOPLAM MALİYETİ (*)

1.935,23 TL

kendi bilgim dahilinde 100 usd değer altındaki ürünler gümrüğe takılmıyor. emin olmak için gümrük web sitesini inceleyebilirsin.

teknolojik alet ama ne?

82 dolara düştü fiyat yani gelir.

biri kindle (80$) diğeri smart wristband (55$) ama ayrı ayrı alacağım ya da birini alacağım.

oncelikle kindle'i zaten turkiye'ye yollamiyorlar.

eger turkiye'ye de yolladiklari bir urun alirsan. bu sefer 75euro'dan pahali bile olsa senden ithalat vergisini otomatik kesiyor ve butun islemleri otomatik halledip evine kadar teslim ettiriyor.

tek sikintin turkiye icerisinde kargolari yurtici kargo teslim ediyor. dolayisiyla bolgeden bolgeye hizmet kalitesi dip yapabiliyor.

Gelir. Amazon bizim gümrüğün usullerine uygun satış yapıyor. Yasal sınırı geçen alışverişlerinizde vergiyi önceden bizden kesip, gümrükten geçiriyor ürünü. Hatta ödedikleri vergi, hesapladıklarından az olursa para iadesi bile yapıyor. Türkiye'ye gönderilen ve Amazon'un aracı koymadan bizzat kendi sattığı tüm ürünler elinize sorunsuz geçecektir. Donanımhaber'deki Amazon başlığında tüm sorularınıza yanıt bulabilirsiniz. (reklam gibi oldu ehehe)

forum.donanimhaber.com

amazon zaten herşeyi hesaplayıp ona göre fiyatlandırıyor. Gümrükten geçmesi için vergi gerekiyorsa ekliyor, gerekmiyorsa eklemiyor zaten. son fiyatı ödedikten sonra gelir.

kargo ücretsiz olayı türkiyeye yok. 1000 dolar da tutsa kargo ücreti ekliyor

amazon türkiye'ye elektronik yollamıyor

bu amazon'dan neler aliyor millet kapis kapis ??? :)

mamak boş küme
yenimahalle'de ragıp tüzün caddesi civarı iyidir. şentepe ve demetevlerden uzak dur.
keçiören'in çoğu kötü. şelale civarı biraz gideri var ama değmez.

şentepe güzel mahalle biraz tutucu ama. ragıp tüzün civarı iyi evler orta yaş. metro ve belediye civarı evler eski ama ortam iyi gibi.

keçiören ve mamak'ta zaten oturulmaz.

batıkent

çayyolu diyecektim ama çankayaya bağlanmış sanırım. zaten uzak baya yenimahalleye. yine de bak derim uzak kalmayacaksa, ankaranın en oturulası semti gibi.

Keçiören & Mamak ; asla tavsiye etmem . k.ören aşırı tutucu , mahalle baskısını her an hissediyorsun . Hele ki esertepe , şentepe , a.eğlence , etlik gibi mahallelerinde .

Mamak ise varoşluktan çıkamayan ve asla çıkacak gözükmeyen ilçe

Yenimahalle ise yerine göre değişiyor , demetevler de yenimahalle - çayyolu da . Aslına bakarsan Ankara'nın çoğu ya Yenimahalle ya Çankaya :D

yine de en olası seçenek yenimahalle gözüküyor.

mamak- tuzluçayır.

çayyolu çankayadadır. zaten sayılan yerlere göre çok üst segment kalıyor çayyolu.

keçiören ve mamak da düşündüm iyi diyebileceğim bir yer gelmedi aklıma.

yenimahalle için serhat ve aşağı yahyalar iyidir, zaten sağlı sollu anadolu bulvarına en yakın mahalleler bunlar dolayısıyla ulaşım daha rahat. güzel evler de var.

yenimahalle'de urankent civarı da iyi.

keçiören-subayevleri belkide ankaranın en oturulası mahallesi olabilir.

keçiören: subayevleri, belki aydınlıkevler.
mamak: natoyolu, doğukent
yenimahalle: ragıp tüzün, varlık mah.

soru zaten boş ama mamak ta kecioren de yebimahalle de oturulmaz diyenler nerede oturuyor nereyi oneriyor cok merak ediyorum gercekten ya. nasil bir kafa. cevap verenlere yorum yapanlara uyuz olurdum ama oluyormuş demek ki.
mamak ta nata vega evleri kecioren de antares evleri var mesela bu semtleri neye gore siliyorsunuz. ankara kazan da sadece milletvekillerinin oturabildigi villa siteleri var ama kazan desen burun buker bunlar.
neyse soru da hava da kalmiş zaten bu tur cevaplar mustahak.

my protein aldım aroması yok gayet güzel içiliyor. topaklanma oluyor allahın emri. shaker ile çalkalayınca çözülüyor tabi.

@cekilmis gayfe, benim Weider'de saatlerce sallamama ragmen topaklanma cozulmuyor, inanilmaz mide bulandirici oluyor o topak.

Soruya ekleme, xpro kullanan var mi? Tad - topaklanma durumu nasil?
www.protein7.com

ben de bu topaklanma olayına takılanları bir türlü çözemiyorum:) yani çalkalayınca gidiyor zaten topaklanma sorun nedir? topaklanmayan toz görmedim ben az da olsa topaklanıyor ama bu bir sorun değil yani demek istediğim bu.

xpro kullanıyorum ben, tadı güzel (çilekli), topaklanma da olmuyor salladıktan sonra. 30-45 saniye arası çalkalıyorum, gayet güzel karışıyor suya.

Optimum Gold - hiç topaklanma olmuyor ve tadıda çok güzel.

süryani onlar. antakya patrikliğine bağlılar yarı özerk gibiler. ibadet dilleri türkçe+arapça çok az rumca. o da çevirisi güçlü olmayan birkaç kelime; sofia, dynami, eirini gibi.

Rum'da Ermeni'de Arap'da var

Kahlan orijinli Araplar onlar. İstanbul'daki Rumlardan farklıyız derken onu kastediyorlardır muhtemelen.

@cekilmis gayfe ama Süryanilerin dilleri Aramice sanırım, bunlar o dili konuşmuyor sanki. bir de örneğin Süryani ortodoks rahiplerinin tören kıyafetleri farklı. mesela haç çıkarırken bunlar Rum ortodokslar gibi sağdan sola çıkarıyor, Süryaniler aynı Ermeniler ve diğer kadim ortodokslar gibi soldan sağa doğru çıkarıyor.

youtu.be
bu mesela süryani kilisesinden bir ayin kaydı. dil arapça değil mi?

@cekilmis gayfe yanlış video mu attın bilmiyorum ama oradaki kayıt Türkçe. Süryanilerin dili Arapça değil, Süryanice ya da Aramice olarak da biliniyor. İsa'nın konuştuğu dil oluyor.

edit: ha arada Arapça da var evet (yani Arapça herhalde o dil), ben hepsi Türkçe sandım. bu Süryanilerin kilisesinden mi alınmış peki acaba? açıklamada bir şey yazmıyor.

@nathen, antakya ortodoks kilisesinden alınma o kayıt. videoyu upload eden benim :))

rum ve süryani hristiyanlar var bizim orada.

aramice olayını belgeselde izlemiştim. dünyada 2000 kişi sadece bu dili konuşuyor demişti. hatta suriye'de bi kasabadaki yaşlılar sadece konuşuyormuş gençler öğrenmek istemiyormuş vs. wiki'de 2m kişi konuşuyor demiş. emin olamadım bende.

Kendilerine "Rum Ortodoks" demelerinin nedeni, şu an Şam'da bulunan Antakya Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne bağlı olmalarıdır. Bu kiliseye bağlı olanların Arapça konuşmaya başlaması Arapların Suriye, Antakya bölgesini ele geçirmesinden sonradır, yoksa bölgede daha önce Yunanca konuşuluyordu.

İstanbul'daki patriklik 'Ekümenik' değildir.

Cehaletimiz sayesinde uğruna kan döktüğümüz Lozan kazanımlarını adım adım ve kendi ayağımızla terkediyoruz.

Anlamını bilmediğiniz sözleri kullanmayın lütfen.

açılın antakyalı geldi. çoğunluk arap, direkt arap evet. rum çok çok az. onlardan daha da azı ermeni var ama ermenilerle halı saha takımı zor çıkarırsın.
rumlar arsuz'da ve antakya'da bir avuç insanı geçmez. depremden sonra iyice azaldı şimdi tanıdığım çok az rum kaldı.
rum denmesi yukarıda da denildiği gibi kiliseden ötürü, rum'un aslında anadoluyu ifade etmesinden kaynaklı.

şort-tişört?

www.decathlon.com.tr

ben haşortmanla spor yapamıyorum. şort ve kolsuz tişört iyi oluyo. yaz-kış konsept bu

şort, tshirt +1

erkek spor şort yaz, çıkar.

ben de kullanmam asla. kız arkadaşımınkini kullanabilirim bir tek.

Ben de bu durumu takmayan birini görmedim. Abartmıyorsunuz.

sadece kız arkadaş +1

bizim ailede kendimi bildim bileli herkesin lifi, kesesi ve havlulari ayriydi, o yuzden ben de takintiliyim ama hic umursayamayanlari da biliyorum.

arada sirada annemin bas havlusunu, birkac kere de tatilde erkek arkadasimin havlusunu kullanmisligim var. onlardan tiksinmem ama kullanmamayi tercih ederim.

ya hadi aile içi mecburen falan kullanırsam tiksinmem de başkasınınkini kullanmak hele hele lif abovv. peki şöyle sorayım, bu psikolojik bir takıntı mı yoksa sağlık olarak bir zararı olur mu paylaşmanın olursa ne gibi bir şey?

takıntılı ya da titiz bir insan değilim ama zorunda kalmadıkça aileminkini bile kullanmak istemem, bazı şeyler şahsi ve kişiye özel olmalı

birçok insan takıyor bence, takmiyorlar miymis?

mecbur kalmadıkça dokunmam bile.

Lif Paylasani hic gormedim.
Hic paylasmadim da kimseyle.

Plaj havlusu vb paylasilir,onu yapiyorum, ama normal banyo havlusu acil durum haric i-ih.

GoZde arpacik cikmasinin en garantili yolu baskasinin havlusunu kullanmaktir

Ben buna takılmayanla tanışmadım daha.

hayatta işim olmaz.
takılmayan görmedim henüz +1

öyle şey olur mu yav, asla paylaşılmaz.

nasıl bir çevren var öyle

hayret kimse yazmamış, kız arkadaşımın lifini (sabun bezi, adanalılara selam) kullanırım.

ben de tam tersi, bunu yapan birine denk gelmedim. çevreni değiştir.

ben eşimin veya ailemden birinin bile havlusunu ve lifini kullanmam, benimkinin de kullanılmasını istemem.

bu işin üstadı şu arkadaştır.

www.google.com.tr

Bu kadar insan yalnizken bu kadar insan neden yalniz

bakışların gittiğin yerden uzak, ya da ben gelemem o zaman

ilk 2 soru hayır
3. soru taglese bile mehmete taglendin bildirimi gitmez. pasif tag gibi bir şey olur.

erikli.

marka itibarı, güven vs. kafam rahat olsun diye. zaten ucuz bir şey. f/p araştırması yapmaya gerek görmüyorum. ha bir de çabuk getiriyorlar, o yüzden.

evde abant su kullanıyoruz. bir dönem yayınlanan su sağlığı raporunda en üstlerdeydi.

şirkette ise hayat su kullanılıyor, içimini beğeniyorlar.

en iyi su puanını "fuska" almış diye okudum. sitesinde de her ayın analiz raporlarını paylaşıyorlar.

www.fuska.com.tr

aoç suyu alıyoruz damacana değil de 0.5 ve 1.5lik pet şeklinde

damacana kullanmıyoruz.
5 ve 1,5 litrelik abant alıyoruz.
abant bulamazsak, pınar ya da hayat.

erikli'nin tadı çok kötü geliyor.

erikli en pahalısı

Ben erikli kullanıyorum.

kaltun madran

bakkal kafasına göre getiriyor belli bir markamız olmadı..(zaten sağlık açısından her ay farklı marka su alın diyorlar aynı minarel içmek iyi değilmiş).

taskesti ve abant

cam damacana 2si de

pürsu çünkü yanında yarım kilo da deterjan veriyor. :D

damacana devil ama bim a101 sok marketlerden 5 litrelik su aliyorum donusumlu olarak
sirma bim
gurpinar sok
akdag? a101
hepsini karma kullaniyorum sorun yok

150 lira dokunmuyorsa sen yaptır.
adamla sulf olmaya çalış, sigortan seneye yüksek çıkar 150 lira kar edecem diye 500 lira fazla ödersin de.

geçmiş olsun. poliçenizde mini onarım teminatı gibi bir şey yok mu? gerçi tutanak tuttuysanız ve karşı tarafın kusuru sabitse onun trafik sigortasının ödüyor olması gerek sanırsam.

aracinizin modeli yuksekse deger kaybi davasi acabilirsiniz sartlarini tam bilmiyorum bir arastirin. bu durumda yine adamin trafik sigortasi deger kaybinizi karsilar fakat adam seneye trafik sigortasi yaptirirken daha yuksek prim odemek durumunda kalir.

Arac girişi kartınız yoksa mümkün değil, girişte otopark var bırakıp yürüyerek girebilirsiniz..

resmi tatil günleri araçla içeri almıyorlar. diğer günler kartsız almıyorlar.

wowturkey.com

Bu dediğiniz doğalgaz ile çalışan aracı yurdum insanı yapmıştı. Evden doğalgazı da sistem kurup garaja kadar indirmişti. Yapılan iş yasal olmadığında birisinin şikayeti sonucu adam yetkili ekiplerce alıkonmuştu. Devlet patron benim diyor benim kurduğum sistemden alıp bana ötv ödeyeceksiniz diyor. Yapılmaz mı yapılır işten anlarsanız daha yapanlar gibi yaparsınız. İşin cezai sorumluluğu nedir araştırın öyle karar verin.

Kendi kendinize böyle bir sistemin güvenlik standardını oluşturamazsınız. Ciddi bir kaza durumunda havaya uçma ihtimaliniz çok yüksek olur.

Kendi kendime yapmayacağım, lpg yerine cng (sıkıştırılmış doğalgaz) dönüşümü yapan yerler var. Az da olsa şehirlerde doğalgaz doldurma istasyonları var. Yani yasal mevzuatı ya da güvenlik konusunda LPG'den farkı yok. Hatta motoru daha az yıpratması, kaza anında benzin gibi tehlike oluşturması yerine uçup havaya karışması gibi güvenlik artıları var, tabii fiyat olarak da LPG'nin yarı fiyatı.

Benim merak ettiğim avantaj ya da dezavantajları neler? Avantajlarını biliyorum ama özellikle dezavantajları.

ödeme kolaylığı yapmışlar, ay ay bölmüşler ama faizi niye silmediler onu anlamadım ben de.

ben de baktım şimdi bende de faizi silmemişler. arayıp kanıyacam, sonucu bildiririm.

Şöyle anlatayım aynı şeyi 1 ay önce yaptım.

devlet ödemediğin zamanlarda koyduğu faizi siliyor ancak yapılandırma yapınca kaç aya böldürdüysen aynı bankadan kredi çeker gibi üzerine vade farkı/faiz koyuyor. İşte o 1012 TL oradan geliyor. Bugün yapılandırdığın borcu peşin ödersen ancak kara geçiyorsun. Öteki türlü faiz yerine vade farkı geliyor ancak icra/takipten kurtuluyorsun.

Ekstra bilgi; günü vadesi gelmeyen borçları yapılandıramadığın için de onları da ayrıca ödemen gerekiyor. TAKİPLİ yazanlar da onlar.

@gonulcelen ben tek çekim yapın dedim, benden de faiz silmemişler :/

@cekilmis gayfe vergi dairesinde bana noktalı yazıcıdan uzunca bir kağıt verdiler. üzerinde peşin ödeyeceğim takdirde ödemem gereken tutar. Taksitli ödersem +1000 tl kadar fazlasına gelen aylık taksitler yer alıyordu. Böyle bir kağıt vermediler ya da yazılandan farklıysa yeniden vergi dairesine başvurun derim.

şu kadar faizi sildik yazıyo muydu? bana 2200 silmişiz diyo ama ödüyorum ödüyorum borç azalmıyor bu nasıl iş anasını satiim

60. günden tabi ki.

Vize multiple değilse tamamen yanar.

90 günlük single vize mi olur? olmaz, olamaazz :)

bestbuy
amazon
walmart

ben pamukkaleye binmiyorum diz mesafesi hobbitlere göre. 50 kişilikse setra olabilir otobüs.

en arka koltuğu alırsanız orası biraz daha rahat.

@üğpoıuy

Saat kısıtından dolayı çok seçeneğim yok.

185 boy var metronun otobüslerine bindim inince felç olmuş gibiydim. binme sakın

en arka koltuklar daha az yatar ama diz mesafe aralığı daha geniştir.

gereksiz 500 yeter. çoğu oyunu satın alıp indiriyorsun ama 10larca oyun almayacağını varsayarsak 500 yeter dedim.

cd üzerinden oynasan da ps4'e kaydediyor oyunu. ama 500 gb yeter. bana yetiyor. arada bir doluyor, oynamadığım oyunu siliyorum. aynı anda 7-8 oyun oynamıyorsan yeter.

500 yetmez, 60-70 gb artık oyunlar, gittikçe de artıyor. uzun ömürlü bir cihaz bu, 3 sene 5 oyun oynayacaksan verme zaten o parayı. "oyun bitti sil" desen artık her oyunun multiplayer'ı var, 1-2 sene sonra sıkıldığın oyuna dönersin mesela, bf3'ün bile server'ları hala dolu.

Ben cogu oyunu cd den oynamayi tercih ediyorum. Bu sayede oyun bitince takas falan yapma imkanim oluyor. Dolayisiyla cihazda hafizaya ihtiyac duymuyorum.
Eger sen de cd den oynayacaksan 500 yeter. Yok indirecem dersen 1 tb al. Bir de indirmenin su kotu yani akn yi bitiriyor.

aynen bir de akn olayı var 1 oyun yüzünden 1 ay sinir bozucu hız. kaldı ki o hızda online oynamak da imkansız. 500 gb alıp cd ile oynamak mantıklı hem takas da yapılabilir.