öhöm... oturduğum yerde, totom da uyuşmuşken, yeterince direnirsem, ne bileyim... 30 küsur yıl sonra... acaba bir kez daha altıma işer miyim? nostalji olur...
büdüt... bu soruya bakıp bakıp durdum. işin aslı şu aralar bencilce merak ettiğim tek şey bunamadan kuş gibi hafiflemenin yolu olup olmadığı. moralimi bozmayayım, geyik yapayım dedim olmadı. buraya yazmayınca düşünceyi aklımdan itmiş olmuyorum.
onun dışında beynin işleyişini ben de merak ediyorum. ninja kaplumbağalarda shredder'ın efendisi olan sıvıdaki beyne benzer şekilde evya matrix'teki gibi bir ortama bağlanarak içinde durduğu kabı algılamadığı o zaman gerçekten gelecek mi, düşündüğüm kadar kötü bir şey olur muydu bu... bunları düşünüyorum. kusursuz ve late viper+1
hayvanların düşünce balonları... ne düşünürler, kendilerinin ne kadar farkındalar, onların gözünden dünya ve yaşam nasıl? hatıra, hafıza, duyulardan gelen veriler nasıl?
nedensellik-determinizm-rastlantısallık konuları.
algı ve gerçeklik tartışmasından solipsistleri çıkaracak nihai noktanın ilan olacağı ve agnostiklerin de inanç vs inançsızlık tartışmasından çıkarılacağı günü, çağı merak ediyorum.
rüyaları yönetebilir miyiz, daha işlevsel kullanabilir miyiz, öğrenmeyi beynin bugün yaptığından da hızlı gerçekleştirmek için rüya ve derin uyku safhalarını kullanabilir miyiz?
psikopatoloji canlılarda ne kadar yaygın? epigenetik çalışmalar ne kadar ileride? genlerin tetiklenmesi veya atıl durması nelere bağlı? dünya nüfusunu fmri'a bağlasak antisosyal spektrumda nerelerde yığın oluşur, hata aralığı ne olur, ölçülen değişkenler neler olur, buna göre tanımdaki değişiklikler ne olur, darwinism, sosyal darwinizm, yönetim sistemleri açısından bu ne anlama gelir...
uzar gider. merak ettiğim şey çok. ama ben kuş gibi hafiflemek isterken kuşbeyinli olmaktan korkmakla meşgulum.
0