üstad, ancak sunucuda yüklü olan programa bir girdi çıktı katmanı yazabilirsen olur, yoksa sunucu ya kendi üstündeki programı çalıştırır ya da sunucu üzerinde geliştirilmiş bir web arayüzündeki özellikleri.

Yani senin örnek için:
a: resim upload edersin, sunucu o dosyayı file system'de bir yere kaydeder ve bir servisi tetikler, o da siyahbeyaz.exe'yi o file system'deki resim için çalıştırır, sonra o bitince geri sunucuya yükler ve son kullanıcı download eder.

b: siyah beyaz yapan bir web sitesi uygulaması kasarsın.

kısacası: senin uygulamanı, son kullanıcı direk çalıştıramaz.
umarım yardımcı olabilmişimdir.

@mestre bunu kastetmiştim tam da, teşekkürler. cevabından teknik olarak yapılmasının mümkün olduğunu anladım araya bir program yazarak.

facebook'un bazı servisleri böyle çalışıyor mesela. (farklı şekilde açıklanabilir belki bilmiyorum)

şu faideli olabilir:
www.makeuseof.com

özetle şu:

$("#accordion1").accordion({
change: function(event,ui) {
$( "#accordion2" ).accordion( "option", "active", ui.options.active );
});

örnek olarak şunu yazdım: jsfiddle.net

çok teşekkürler,
detaylı bakmadım ama istediğim sanırım bu

ben avea 1gb kullanıyorum gayet memnunum, 1gb basit sörf, skype ve email işlerine fazlasıyla yetiyor. (muğla'dayım)

shire olması lazım.

tam topluluk sayılmaz ama (bkz: burning man)

www.aborijinler.com

olabilir mi acaba?

(bkz: amish)

www.amish.net

tam olarak aradığın olmayabilir ama barter diye bir şey de var.

evde uçuracağı ve bi yerlere çarpıp kıracağı için ucuz olanını almakta fayda var. eşinizin heves ettiğinin de bi numarası yok açıkcası pahalı olmasının tek sebebi iphone la kontrol edilebilmesi (kamerası da varmış üstünde ama o fiyatlara pro model helikopter alınır). çok da gerekli bi özellk değil kanmca.

kameralı falan olmayan standard rc helikopterlerin de iphone, ipad ile kontrol edilebilenleri var. dealextreme.com'da 40 dolara var mesela. türkiye'de nerede var bilmiyorum ama model araç satan mağazalara falan bir sorun isterseniz.

ben anlarım. çok doğru seçimdir. diğer helilerden uçurması daha kolaydır bu modelin ve aynı zamanda outdoor'dur. eğer çok zorlamayacaksa alınabilir. şahsen eşim al bunu gözüm kalmayacak dese uça uça alırım ;) ama tepkiden korkuyorum.

daire

evrimin işleyişi.

metafiziksel olarak Allah kusursuzdur.burada zorunlu varlık mümkün varlık kavramları ortaya çıkıyor.Mümkün varlıklar zorunlu varlıktan taşan objeler olduğu için onlar hiçbir zaman zorunlu varlığın mükemmeliğine ulaşamazlar.

kusur.

insan vücudu.

elbette şaka yapıyorum.

dersu uzala filmi mükemmeldir. onun dışında aklıma mükemmel bir şey gelmiyor.

ataçın dünyadaki en kusursuz ürün olduğu söylenir mesela, işlevini en güzel ve doğru yerine getiren ürün ataçmış. ben de öyle düşünüyorum. göreceye gelirsek, bana göre su kaplumbağaları mükemmel.

www.wopp.biz

kusursuzluk ne?

biz var miyiz ki?(benim varligimi kanitla önce diye bi geyik war ya o)

:)

önce bu sorulari cevaplamak lazim,sorun felsefi cünkü :)

pi sayısı tam belirlenemediğinden mükemmel daire çizmek mümkün değil.

matematik

zenciler.

belki künefe o da belki hani

Boşluk diyorum ben.

Mutlak boşluk, yani maddenin mikroskopik boyutta bile bulunmadığı bir ortam sadece teoride var diye biliyorum. Fakat teori bile olsa boşluk, hiçlik, yokluk mükemmel kavramını karşılayabilir. madde devreye girdiği andan itibaren her halükarda bir etkileşim, bir bozulma, bir başka şeye evrilme var.

"nerede çokluk orada bokluk" demiş birileri.

mukemmel sayi mukemmel

milla jovovich var. (bkz: 5th element)

'su' mükemeldir bence.

bende de vardı benzer durum. öğrenci belgemi babama yolluyordum o iş yerinden birilerine veriyodu. annenizle görüşün çalıştığı yerdeki personel müdürlüğü gibi bir birim olması lazım oraya sorsun büyük ihtimal onlara vereceksiniz zaten belgeyi.

valla öğrenciysen belgelediğin sürece mezun olana kadar ya da 25 yaşına kadar devam etmesi lazım. en azından 3-5 sene önce öyleydi.

belgelemek için öğrenci belgesi ve dilekçe isterler muhtemelen. eskiden ankara'ya gönderiliyordu, şimdi nereye gitmesi lazım bilmiyorum. sgk'ya git sor. orada ne yapman gerektiğini anlatırlar.

öğrenci belgesi alıp sgk ya götürüyorsun. bu kadar

arkadaşlar peki bişey sorcam ben üniversiteden döndüm hazırlığı bıraktım dandik diye seneye gene gitcem zaten de gelirken 2 tane öğrenci belgesi almıştım.1 tane var elimde şimdi.onları kopyalayıp kullanabiliyo muyuz ?

teknik olarak ıslak imzalı olması lazım ancak sanmıyorum dikkat edeceklerini. bence fotokopisini çek götür , kabul etmezlerse ıslak imzalı olanı verirsin.

fotokopisini çek sonra yazmayan bi kalem ile imzanın üzerinden geç ki imza derinlik kazansın.orjinal gibi olur :)
Ha bide tarih önemli öğrenci belgesi üzerinde .

2 ay önceye ait bi tarih :D bakalım gidince görürüz ssk ya . . .

www.isimtescil.net

ihs ya da sistemhost.com'dan al. isimtescil hakkında binlerce şikayet konusu var o yüzden boşver onu urlac.com :) ama diğerleri kaliteli sitelerdir sorun yaşamazsın pek

gkg.net

sözlük de orada (benim de 4 domainim)

wide, sen hangisinden aldın? Bir de private ya da public olması ne demek?

godaddy'nin 23 dolar istediği private registerlı seçeneği gkg.net'ten 11 dolara aldım. teşekkürler "ben smyrna" :)

megane coupe travesti arabası diye geçiyo piyasada şunu tavsiye ederim
www.sahibinden.com

hyundai getz.

araç iyidir. travesti arabası diye bahsettiklerini hiç duymadım. 2004-2005 focuslara tro arabası derler genelde. ayrıca deseler kaç yazar da. araba güzel. şekilli bi araba. ama ben lpgli sevmediğim için kendime almam.

olur mu ya tigra'lardır travesti arabası.

travesti arabasını hiç duymamış olanlara gelsin
www.eksisozluk.com
www.uludagsozluk.com
www.itusozluk.com

gelsin hocam gelsin:

www.eksisozluk.com
www.uludagsozluk.com
www.itusozluk.com

2001 megane coupe o paraya alabileceğin en iyilerden biri. ama sarısını alırsan travesti muamelesi görürsün söyleyim.
2-3 bin lira daha ekleyebiliyosan fiat stiloyu tavsiye ederim.

fiat stilo nun ucuz olmasının sebebi kasasının süper olmasına karşın yakıtı içmesi. aşırı yakıyo yani alınmaz o araba.

Bende tigra travesti arabasi diye duymustum ama megane coupe icin oyle bisey duymadim. Ayrica o sari renk hangi arabada olursa olsun alinmaz zaten. En azindan ben almam o ne ya oyle. Benim bahsettigim coupe beyaz renk ...

ististist gozlerimle gormedim. suphelerim vardi, webcamle kayit yaptim. ben o sirada orada degildim.

ustume vazife degil, kari koca arasina seytan bile giremez ama kesin eminsen ve babanin bi delilik yapmayacagini dusunuryorsan(allah korusun, cinnet gecirmek vs. gibi) babana soylemelisin. o annense oburu de baban. goz gore gore birinin aldatilmasina seyirci kalamazsin.(kalmamalisin) birak, dostca ayrilsinlar.

annene durumun farkında olduğunu bir şekilde belli et bence... nasıl yaparsın bilmiyorum, annenin yapısıyla ilgili, ister konuş, ister yakala...

ruhibirbanyo, tavir almam gerekmez mi soylersem?

bence babanla bir ara başbaşa kal. ne bileyim dışarı çıkın. sonra konuyu evliliğe, annene getir. babanı bir yokla. sakince de anlat bildiklerini. böyle birşey gizlenemez. babana yazık.

anneni çek kenara konuş. babanın gururuyla oynamasın. insanlar bu yüzden cinayet işliyor maalesef türkiye gerçeği. boşanmalılar bana kalırsa. madem ki annen de çalışıyor, ayakları üzerinde durabilen bir kadın demek ki. sen eğer 3 maymunu oynarsan bu böyle sürüp gider ve elbet bir yerde patlak verir. inan ilerde vicdan azabı çekersin neden sustum, konuşmadım diye. medenice ayırsınlar yollarını. gerçi tam detay vermemişsin, ailenizin ekonomik, sosyolojik yapısını bilmiyoruz ve bir noktadan sonra da bize bok yemek düşer. ama en nihayetinde bizimkisi de bir fikir. annene söyle durumdan haberdar olduğunu. boşansınlar(bence)

Bence annenizle durumu konuşun. Bundan rahatsız olduğunuzu açıkça belirtin. Sonuçta yetişkin insanlar. Direk babanızla konuşmanız yapıcı olmayacaktır.

bence anneni karşına alıp konuş. bu tip durumlarda çat diye gerçeği söylemek çok büyük yıkımlara neden olabilir. belki annen yaptığının ne kadar kötü olduğunun farkına varıp bahsi geçen adamla ilişkisini kesebilir, her şey yeniden normale dönebilir baba üzülmeden, haberdar olmadan. ya da belki anne karar vermesi gerektiğinin farkına varır ve durumu babayla konuşur, güzelce ayrılırlar.

ben böyle bir durum yaşasaydım annemle konuşur ve babama da ona göre davranırdım. yani en iyi çözüm işi anneyle konuşup babayı haberdar etmeden halletmek, iş ciddiyse iki tarafın da bilgisine sunup(yine anneyle konuşarak) olabilecek tatsızlıkları engellemeye çalışmak.

arkadaşım sakin ol,ne karar alırsan al bi kaç kez düşün. ne kendi duygularınla hareket et nede buradaki yorumlarla mantık oluşturmaya çalış.Git bir aile danışmanına yada aile psikolğumudur adı herneyse işte yardım al.Yanlış bir hareketinle ileride hep bununla yaşamak zorunda kalabileceğin sonuçlar doğurabilecek bir durum.Herşeyden önce

önce anneyle konuşmak fikrine kesinlikle katılıyorum.

ikisinin de kendi meslekler ve mesleklerinden dolayi isyerleri var. parasal sikintimiz yok ama cok zengin filan da degiliz.

e peki nasil derim anneme ben babami aldattigini biliyorum diye? (cogunluk annenle konus dedigi icin soruyorum bunu)

son yorumdaki aile danışmanı,bilmem nesi mantıklı geldi. benzer bi durum arkadaşımın başına gelmişti; onun durumunu-çaresizliğini bildiğimden konunun ciddiyetinin farkındayım. burda bizden değil de samimi olduğun bi aile büyüğü ya da ne biliyim samimi olduğun güvendiğin o yaşlarda birinden yardım alsan daha iyi olur.
-annenle ya da böyle birisiyle konuşmadan babanla konuşma derim.

"webkamerasından izledim" yerine anlayabileceginiz veya acık verdiği bir başka konudan yola cıkarak söyleyebilirsiniz. yani burdaki aldatmanın gercek bir insanla gerce bir hayatta varolmus bir ilişki oldugunu farzedelim, internette biriyle chat yapmak vs değil yani. bir yerde başkasıyla gördüğünüzü vs soyleyip zarf atabilirsiniz. ya da zaten süphelendiğinizi soylemişsiniz, o ipucları neyse ondan bahsedebilirsiniz. direkt annenizin karşısına cıkıp "sen babamı aldatıyosun, bunu biliyorum, git ayrıl babamdan cabuk" gibi bir şey demeye hakkınız yok, sonucta bu bir noktada onların ilişkisi. babanız annenizi affetmeyi secebilir, ilişkilerine devam etmeye karar verebilirler vs. annenizi yüceltin yaptıgından oturu demiyorum ama cok da yaralayıcı olmamaya calısın iki tarafa da bence, zira birinin anneniz birinin de babanız oldugu gerceği onların arasındaki ilişki ne boyuta gelirse gelsin değişmeyecek.

Gerçekten zor bir durum, Allah yardımcınız olsun.
Bana kalırsa gidip babanıza söylemeyin. Çünkü ortalama bir Türk erkeğinin böyle bir durum karşısında alacağı tavır çok da rasyonel sınırlar içinde olmayabilir. Yani ileride hiç toparlayamayacağı dertler açabilir başına yahut hiç kurtulamayacağı bir psikolojiye girebilir.

Annem için canımı veririm, güvenirim. Böyle bir şey öğrenirsem sanırım anneme kafa göz girer adamı da keserim.

Tepkimi gördün, böyle bir aile faciası yaşanabilir, kararını buna göre ver.

bence babanın da adını koyamadığı şüpheleri vardır...

annen birşeylerden memnun olamadığı ya da tatmin olamadığı için başka yerlerde bunu arıyor olabilir.

annene ona güvendiğini annenin kendin için iyi şeyler düşündüğünü bildiğini ona hissettir.aile yapınıza uygun bir aktiviteye zorla onları.mesela bi piknik-mangal sefası hiç fena olmaz.hem mis gibi et yersiniz.mangal başında duran erkek bazı kadınlar üstünde afrodizyak etki yaratır.yani onların ilişkilerinin hem iletişim babında hem de cinsel manada canlanmasına neden olacak bazı şeyler tasarla.ya da burada sorunu var eden kişi annen olduğu için ona onu değerli hissettirecek bir hediye onun mutlu olmasını sağlayacak birşeyler yapabilirsin.bi yenilenme lazım ve sen annene bu yenilenmenin içerde de var olabileceğini hissettirmen lazım.bunu başarırsan o herif yalan olur gider.biraz ilişkilerini tazelemelerine neden olacak şeyler yap.unutma sen onların aşklarının meyvesisin:)meyve tat verirse yeni bir şeye ihtiyaç yoktur.

benim tavsiyem kimseye birşey belli etme.sadece farklı ve güzel şeyler yapmaya çalış.çalışan insanlar belli ki pek sosyal hayatları yok.biraz durgun suyun dibini deş bakalım.

ya da şunu dene.yatmadan önce git annene sarıl.yalandan bi hikaye uydur.şöyle bişey olabilir.hikayenin temasını yazıyorum daha duygusal hale getirmek sana kalmış:bizim okulda bi çocuk var ailesi problemli eve gitmek istemiyor resmen.kitabın başına oturuyor ama ailevi sorunları olduğu için hiç kendini derslere veremiyor.ona bakınca empati kurmadan edemiyorum.kendi hayatıma dönünce rahatlıyorum.bana güven veren bir aileye sahip olmanın ne kadar değerli olduğunu her o çocuğa baktığımda daha çok anlıyorum.böyle birşey.

ya da küçük şımarıklıklar yap.birazcık anneni kızdır komik duruma düşür.tatlı komikliklerden bahsediyorum.ya da sahteden babana karşı anneni koru.şakacıktan.
yatmadan önce anneni baban etrafta yokken samimi içten bi şekilde öp ve iyi geceleeerrr annneee diye hafif yüksek sesle bunu ona söyle.

gerçek mutluluk yürümekten keyif almaktır mesela.ya da nefes almaktan.normal şeylerden ne kadar mutluluk damıtabilirsen o kadar anneni geri kazanırsın...

annene diyeceksin böyle böyle, durumdan haberdarım anne. bi fırsat yarat, baş başa çıkın bi yerlere gidin. güzel, yapıcı bir şekilde konuş annenle. "babamın bu durumu bilmeye hakkı var ve bunu senden duymalı anne" diyeceksin annene. annen de artık kendini ayarlayacak, edecek, 2 yetişkin konuşacak.

sopiro kamerayi ben koydum zaten, gercek bir insanla yasanan bir seyleri gordum. babama soylememem gerektigini de biliyorum. ne tepki verir belli olmaz.

burda ne güzel filmlerde gördüğümüz repliklerden yazıyoruz annenle konuş falan diye... baksana o adamı vur diyen bile var.
siktiret bunları, kimse aile yapını annenle babanla ilişkini bilmiyor. burdan atıp tutmak kolay o yüzden. ya dertleşebileceğin bi aile büyüğü-dostu bul ya da (çok zor olacak biliyorum) bişe yapma.

nickini vermek istemeyen uye, merak etmeyin ne ben siddet uygularim ne de babamin siddet uygulamasi ihtimalini gozardi ederim.

dusunuyorum kac gundur, daha once bilgisayar konusunda filan yardimci olundugu icin bu konuda da fikir alayim dedim.

bir sey yapmamak cok mu yanlis peki? bana ne desem olmaz mi?

annene bildiğini söyle. gerisi gelir zaten.

Eğer Erkek isen;

git anneni döv,babana söyle boşansın. ve aldattığı erkeğinde kafasını gözünü dehşet bir derecede patlat.ama öldürme lakin bir iz bırakabilirsin.

Eğer bayan isen;

annen ile konuş, babana söyle boşansınlar.

yok öpecekmişte gerçek mutluğu bulacakmış yok mangalın afrodizyak etkisi yok yok meyvenin afrodikyat yetkisi.. puahahaha...

sorupgitsem, 3 maymunu pekala oynayabilirsin. ama ilerde babanın bu durumdan haberi olduğunda tatsız olayların yaşanmayacağının garantisini kimse veremez. her şeyi geçtim, vicdan azabı da çekebilirsin. evet şu anda omuzlarına büyük bir yük binmiş durumda. ya profesyonel yardım alacaksın ya da önce annenle konuşacaksın. çünkü ilerde baban kendi imkanlarıyla bu mevzuyu öğrenirse ve istenmeyen şeyler yaşanırsa inan 3 maymunu oynadığın için daha mutsuz olacaksın şu halinden...

bilmemkacincinick bir de bu var degil mi? o zaman ben gidip annemle nasil konusurum konusunu dusuneyim bir iki gun daha.

hepinize cok tesekkur ederim.

iyi geceler.

Bence güvendiğin ve hepinizi tanıyan birine açıkla durumu. O karar versin.Çünkü annenin yada sevgilisinin senin bildiğini öğrendikten sonra sana zarar vermeyeceklerini garanti ediyor musun?

konuyu kapatman belki suça ortak olman anlamına da geliyor olabilir. (hani bir şey yapmasam ne olur demişsin ya ondan diyorum, amacım seni yönlendirmek değil.)

anayasal bilgilerle donanımlı biri falan asla değilim ama en basitinden "evlilik" devletle yapılan yazılı bir "sözleşme" olduğu için ve bu durum da bu sözleşmeye aykırı olduğundan bir şeyler yapmanızın daha etik bulunacağı anlamı taşıyabilir.

sonhakan, tam gidecektim. bir de bu soru cikti karsima. haydi, ne yapcam ben?

annemle nasıl konuşacağımı düşüniyim dedin ya son olarak. bence sessiz kalmayı da düşün.
anladığım kadarıyla annen de baban da cahil insanlar değil, elbet bi şekilde bu sorunu çözeceklerdir.

bu konuda bencil ol derim. annen-baban ya da kimseyi düşünme.

senin için de sessiz kalmak daha iyi olur bence.

karışma. onların arasındaki mesele seni ilgilendirmez.

annenle konuş durumu. siktir et mangalı güler yüzü. açıkca söyleyim benim annem yapsa öldürürüm kesin.

öncelikle webcam'le yaptığınız o kayıt özel hayatın ihlalinin ta kendisi. çocukları olmanız bu gerçeği değiştirmez.

asıl konuya gelecek olursak bazı insanlar evlilik anlamında evlilikleri bitmiş olsa da başka bazı nedenlerden aynı evde yaşamaya devam edebilirler. Bu süreçte de ortak verdikleri bir kararla kendi hayatlarını yaşamayı seçebilirler. Anne-babanız da olsa kimin arasındaki ilişkinin nasıl olduğunu siz dışardan bilemezsiniz. sizin ruhunuz bile duymadan böyle bir karar alabilirler.

Bu durumda yapılacak en mantıklı şey annenize şüphelerinizi açıkça söylemek ve onun vereceği cevabı duyduktan sonra kendisine durumdan rahatsız olduğunuzu ifade etmektir.

hepinize tesekkur ederim yazdiklariniz icin.

Pukay yok artık!
snowflake babamin biliyor olacagini sanmiyorum :S
kedili madam ben o suc olma kismini da dusunmustum zaten. ama benden baskasi gormeyecegi icin sorun olmaz sanirim.

bir kac gun bekleyip annemle konusacagim sanirim. ne diycegimi bilmiyorum ama olsun. bulurum o zamana kadar.

tesekkurler.

annen babana asrın boynuzunu takmış sende gel burada bize anlat.
git babana söyle babanın şerefini kurtar.
daha neyin peşindesin sen yeğeenim.

Annenle konuşunca ne olmasını bekliyorsun.Tamam bir daha yapmayacağım demesini mi? Bu durumda için rahatlayacak mı ? Yada ne derse işler yoluna girecek ? Babana karşı sorumluluğun ne olacak ?

Son mesajından sonra olayı kafanda yazdığını düşünmeye başladım.Sanırım herkesde yedi.Ama eğer öyleyse anneni alet etmen inanılır gibi değil.Umarım değildir.

ya bırak ne özel hayatın ihlali ya. bunu diyen adam boynuz takıp yakalanmış beceriksizdir. özel hayatın ihlali falan değil kardeşim sıkma canını.

ayrıca senin bir baban var sakın unutma ve annen onu elin adamıyla aldatıyor boynuzluyor. bunu babanın bilmesi gerekli kesinlikle. uygun bir dille babana anlat bu durumu. nereye kadar böyle gidicek? sen söyliceksin daha sonra annen kontrol edicek webcam açık mı vs. diyerekten herşeyi kontrol edip tekrar adamı yatağa alacak.

not:youtube yorumlarından ulaştım :)

www.youtube.com

ankara gibi. orada çalan gençler doğaçlama takılıyor olabilir. "ankaralı x" türü şarkıları dinlersen birinden birini tutturursun.

edit: 40 dakika refresh etmeden cevap verilir mi? ben verdim oldu.

sarımsak. ortadan kes bıçakla şeritler çiz suyunu salıcak, onu merhem gibi sür sarımsak ile.

asiviral sürüyorum ben sabah uyanır uyanmaz hissettiğimde.

en son aseton denedim epey kuruttu ama tabi yara oldu yine illa ki.

Zovirax

önlem için asiviral, tedavi için zaman.

bu soru çok popüler :)

zovirax gibi bir ilaç kullanmak.
bağışıklık sistemini güçlendirmek ve kuvvetli tutmak.

vectavir ya da asiviral. etken maddeleri farklı iki uçuk kremi. bende bazen biri bazen diğeri etkili oluyor.
ayrıca sıcak. derler ya tahta kaşığı ısıtıp dudagına yapıştır. ben onun yerine çay kahve bi sey içerken ucugun olduğu yere değdiriyorum. yanıyor tabi ama etkili.

erkeğim, ufak bi nokta fondoten sürüyorum uçuğun üzerine kuruttuğu için bi kaç saat içinde düzeliyor

(bkz: vectavir)

karbonatı suyla karıştırıp sürünce hemen kurutur

moderatör bu yazdığımı silecek ama yine de yazayım. siz hiç mi cevaplara tik atmaz mısınız yoksa duyurunun böyle bir özelliği olduğunu mu bilmiyorsunuz?

www.eksiduyuru.com

atarım elbette tik. ama acelem yok. siz de acele etmeyin.. :)

www.vatanbilgisayar.com

lenovoya ön yargıyla yaklaşıp almamıştım, bir arkadaşımda var, tabiri caizse taş gibi alet.

www.vatanbilgisayar.com

oyunlarda alacağın performans çok ön planda değilse ve sistem gereksinimleri çok yüksek profesyonel yazılımlar kullanmıyorsan o fiyata bulabileceğin sony vaio'yu al.

Üst limite 100 ekle, Lenovo Y570 al
www.eksenbilgisayar.com

www.laptopmuhbiri.com a bakin notebook almadan once

yahu eskiye duyulan özlem, herkesin birbirinin dediğinin peşinden gitmesi vs. hagi, maldini filan vardı ondan güzel geliyor işte. ben 6 yaşımdan beri cm oynuyorum demek bi yerde de. nolacaksa. sen yeni çıkanlarla devam et.

benim içinde premier manager 97 güzeldi 97 yılında www.mobygames.com şu netlikte ve detayda bir ekranı vardı oyunun
bu muhabbet biraz da eski ramazanlara benziyor,

@long live rock n roll
Abi gelmiş geçmiş en iyi versiyon hala o bence. Evet Roma-Lazio, Yunanlar, İsveçliler gibi dengesizlikleri olsa da oldukça dengeliydi oyun. Ayrıca geleceği görme bakımından en başarılı oyun budur bence. Tamam Tsigalko falan vardı da, Källström falan bir sürü oyuncuyu neredeyse bedavaya alabiliyorduk bu oyunda.

@tepedeki psychedelic adam
Abi tam olarak öyle değil aslında. Hani öyle veya böyle CM3'ün önceki versiyonlarını da oynadık, 4'ü de oynadık vs ama hiçbiri 01/02 gibi kalıcı olamadı nedense. Alıp kurduğum günden beri oynuyorum, oyundaki oyuncuların çoğu hala futbola devam ediyordu o sıralar. Gerçi şimdi düşündüğümüzde dediğin gibi olabilir, futbolun çok güzel olduğu dönemlerdi ancak bundan 4 yıl önce o günlere hasret çekmediğim halde yine oynuyordum ben.

sen daha kum ile oynuyordun o yüzden anlamazsın bu oyunun o zaman ki oynayanlara verdiği zevki. hele tsigalko yok mu ah ulan yanına da to madeira yı alırdım ki bunu bilen pek yok. her sene ikisi toplam 80 gol atar. hangisi daha fazla gol atacak diye meraktan ölürdüm.

@Pukay
Abi benim de dediğim o işte; iki adamın bir senede 80 gol atması çok saçma. O oyundan nasıl keyif alırsın ki, gerçekçilik sıfır! Bir manager oyunu gerçekçi olduğu kadar güzeldir bence. Sırf başarılı olduğun için sevmek çok saçma.

bence en önemlisi çok hızlı olması. süper makinalarda bile fm çok ağır kalıyor. gayet akıcı bir oyundu yani. ikincisi fm'deki gibi hatalar yok bu oyunda. bug açısından kusursuz. ama bir dolu "glitch" var. mesela as roma, tsigalko, mark kerr, chiotis, to madiera, alex de souza. ayrıca bunları saymazsak acayip gerçekçiydi. yok artık nasıl olacak bu demezdin. bi de arada garip şeyler olurdu. futbolcu maçta tribünlere orasını burasını gösterdi diye ceza aldı diye mesaj falan gelirdi. izinsiz kamptan ayrılırdı falan.

(bkz: championship manager 01/02)
genel olarak bahsedilen de bu: oyunun acayip bi şekilde "oynanabilir" olması bence en önemli etken 11 yıl geçmesine rağmen halen oynanmasında. ses efektleri, arkaplan resimlerinin güzelliği, oyunun basitliği çekici kılmıştı bir dönem için tüm futbol severleri, -ki halen çekiciliğinden bir şey kaybettiğini düşünmüyorum.

eskiye duyulan özlem,hagi,maldini diyorsunuz da 2011 update indirip onla oynayanlar var.

bir özellik olarak da yazı tabanlı olması. 2d maç motorundan daha heyecanlı gerçekten. ha bu özellik geldiğinde sevinmemiş miydim, sevindim tabii ki. ama o yazılar kayıp akarken son hızda, kendi takımının renklerini gördükçe "aha şimdi gol geliyor" demek güzel bir olaydı.

kanımca cm serisinde gelmiş geçmiş en zor oyundur. bi de o zaman görüntü yoktu. bizler ingilizceyi cm ile çözdük. ayrıca ciddi anlamda managerlik yapıyordun. yani bilmiyorum ben cm 01/02'deki tadı hiçbirinde alamadım. fm 2012 dahil. bi de tabi şimdi nostalji olması şu an sahada olmasını arzuladığımız oyuncuları orada sahaya sürebiliyoruz ondan da sempatik geliyor herkese. şöyle düşün nasıl ki bi filmin serisi çıkar sen en sondan izlemeye başlarsan ilk serisi hiç güzel gelmez göze cm 01/02 de öyle bi şey. hala bilgisayarımda durur sıkıldıkça oynarım ayrıca =)

valla millet zamanında deli gibi cm01/02 oynarken de ben Ultimate Soccer Manager 98 oynuyordum. Yeni oyunlar yavaş ilerliyor, daha gerçekçi, eski oyunlardaki gibi öyle bir gecede 30 yıl ilerleyip dünya'da alınmadık kupa bırakamıyorsun.

sigorta mevzuunu komple sgk çatısı altında birleştirdiklerine göre o belge ancak sgk'dan alınabilir.

ahmet.com alanadını almanız lazım.

ahmet.com domainini satın alıp artı bir hosting hesabı alarak kendi mailinizi kullanın.

ya da domain'inizde google apps kurulumu yapıp o domain ile gmail kullanın.

bazı domain sağlayıcılar (godaddy) alan adı ile bir veya birkaç mail hesabı da veriyor. hosting almanız şart değil yani. godaddy biraz karman çorman olsa da (tercübesiz iseniz kullanmanız zor olur) maili gayet güzel çalışmakta sorunsuz.

şikayetin ptt ile alakalı. dealextreme ile değil. postacına bahşiş ver bırakmaz bi daha :) yapacak başka bir şey gelmedi aklıma.

(bkz: ptt kargo)

deal extreme normal posta ile gönderiyor. o yüzden beleş zaten (yani ürünler değil paket)

ptt kargo'nun tarzı bu.
başka birinin evinin önüne de bırakabilirdi..

film değil kesin biliyorum ama gerçek otopsi mi fake mi bilemem ama oyumu fakeden yana kullanıyorum Roswell diyince akla zaten direk bu video ve fotoğrafları gelir

fake'miş'. bu videoyu çeken sonradan açıklamış. tavuk derisinden ve iç organlarından ayarlamışlar uzaylıyı. 1947 roswell olayı diye araştırırsanız çıkıyo bişeyler.

tüm zamanların en ünlü fake'lerinden biri.

Yapılabiliyor tabi ki, evet. Türkiye'de nasıl oluyor bilmiyorum ama paypal'ın öyle bir hizmeti var.

çok para olan. iş değiştirirken iyi referans olur, fazla boş kalınca insan ne yapacağını şaşırıyor hem..

Günlük 4 saat ve biraz daha tatil aylık 1000 tl eder mi? Eder gibi duruyor, ikincisi.

şirketten daha kurumsal olanı + birinci şık benim görüşüm

iki bin lirayla bol bol tatili evde internet başında harcarsın, gezip tozaman.

üç bin lirayı da harcayacak zaman bulamazsın, para biriktirir onu da gider iki haftalık tatilde marifetmiş gibi harcarsın.

bence ikisi de değil :P

hangisinde maaş trink yatıyorsa o.

ikisinde de maaş aksamıyorsa, ilki.

neticede iş bu; 6 saat de olsa hayatını işgal eder 12 saat de olsa. haliyle daha çok para her daim tercih sebebi olmalı.

ben ikincisini tercih ederdim, 6 saat de çalışsan 10 saat de çalışsan eve geldiğinde dışarı çıkacak enerjin kalmayacak yani ekstra aktiviteler yapmak zor gelecek sana, bari adam gibi çalış ve eline nispeten düzgün bir para geçsin. 6 saat çalışılan yer zaten fazla laubali bir yer olur diye düşünüyorum.

meslekler de biri özel okul öğretmenliği diğeri dershane öğretmenliği herhalde?

2500 tl maaş+sigorta+8 saat çalışma+ idareten tatil yok mu?

bir de şu var. eğer fazla mesai varsa ücretin %50 fazlası olacağından 6saatten fazlasıyla falan o da ideal bak. fazla mesai olayı var mı tabi onu da bilmek lazım

amacin yazin para biriktirmek degilse yazlik bir is ise tabii ki cok bos zamani olan is. yiyecek de guzel vaktin olur.

bence ilki. hangisini seçersen diğerini bana pasla bro.

eğer ömür boyu o işte çalışacaksan ilki... insan gibi yaşadığını anlarsın...

tartışmasız 3000

ikinci secenek

ama 10 saat calismanin ne demek oldugunu tam anlamadim.

sabah 8 aksam 18 ise arada 1 saat ogle yemegi, kahve-cay molasi falan derken 10 saat cok degil ki?

azcik tatil dediginiz yilda 10 isgunuyse yeter zaten size. o aradaki 1000 liranin ne demek oldugunu calismaya basladiktan sonra anlarsiniz. basit bir hesap:

yilda 12,000 lira fazla:

10 gunluk tatilde en 5 yildizlisindan tatiller:))))
ufak tefek alisverislerde eliniz rahatlar:))


para cok onemli.

ilki öğretmenlik mi?

ilki

elbette birincisi. mesaisi 10 saat olan günün yarısını öldürdüğü gibi, daha fazla yorar ve buna değecek bir tatili yok. aradaki bin lira farka değmez bence. ayda bin lirayla zengin olunmaz. on yıl biriktirsen ev falan alınmaz mesela.

ben bu iki tip işi de tecrübe ettim ve ilki gibi olan iş, yaptığım en rahat işti. ama bakış açınıza bağlı tabii, "parası çok olan" cevabı verenler az diyil mesela.

sonuç?

resmin uzantısı .gif olacaksa yok öyle bir şey.

gif animasyon ile olmaz. javascript ile olur. linklenmiş resimleri sırayla gösterirsin.

gif sadece hareketli resim formatı, link vermek v.s böyle şeyler beklememek gerekir.

200 tl fazla var i5 işlemci al daha uzun süre kullanırsın kasıntı yapmadan.

i3 olan hyper threading kullanıyor. cift cekirdek degil.

i5 al her turlu.

i3 sanıyorum ki ddr3 ram kullanımına geçilen ilk işlemciydi. i5 alırsan haha uzun süre kullanırsın. istesen i3 ve i5 işlemciler arasındaki fiyat farkına bak öyle al. ben olsam i5 alırdım.

Burada da i3 ve i5 işlemcileri tartışmışlar, bir göz at öyle seç derim;
forum.donanimhaber.com

CPU Benchmark sonuçlarına göre değerlendirebilirsin: i5 olan 35.sırada iken, i3 olan 68. sırada
www.notebookcheck.net

Cekirdek sayisi tek basina bir kriter degil islemci seciminde. Nice 2 cekirdekliler vardir ki 4 cekirdekli islemcileri tokatlarlar.

şu anda 2-3 sene randımanlı kullanılabilecek fiyat/perfomans laptoplar -i3 de değil i7 de değil- hep i5 işlemcili.

şahsi kanaatimce bu saydıkların için vaio bile fazla;
hiç mac kasma bence.
alet kötü olduğundan değil ihtiyacın olmadığından.

diablo 3'ü büyük ihtimalle vaio olan laptopta da rahat oynayamayacaksın.

onun dışında tabi ki mac.

bence ps ve oyun için mac almana değmez. ha ama ben mac almak için gün sayıyorum. sorunsuz, temiz, mis gibi alet. fakat senin durumunda boşuna vermek olur o parayı. vaio yeter de artar bile.

eğer mac alacaksan git ispanyadan al. tr'den o fiyatlarla alman hata. ispanyada en ucuz macbook 899 euro gördüğün gibi. store.apple.com

o da 2000 lira desek, tr deb 500 lira ucuza gelir. O 500 lirayla da ispanya da neler neler yapmazsın benden söylemesi.

yalnız ispanyolca çalışmaya başla.

yukarıdaki mesajda 899 euro olan 989 euro olacak. pardon.

Vaio'nun e serisi iyi değil. f serisine bak.

mac de max yok zati , ama adobe serisi için mac derim kesinlikle

Apple tax Free iadesininalabilirsen bayağı ucuza gelir

yurtdışında çoğu yerde apple'ın öğrencilere indirimi de var.

you can't judge a book by its cover, kitabı kapağına göre yargılayamazsın desen de anlamlı olur bence

"Noone should judge people according to their appearance" gibi bir şey olsa gerek...

@freebird5406_2, teşekkürler, ama şimdilik sadece bu cümlenin çevirisine ihtiyacım var.

nobody should judge people by their external appearances.

o judge bu judge. kicimizdan element uydurmayalim. freebird in verdigi phrase tam karsilar. birebir ceviri her zaman sıkıntılı, anlamı ceviriyorsa tamam diye bakmak lazim.

anahtar kelimelerin:
parsing, curl

ben yaptıydım bi ara bişi alcakdımda aramakdan sıkılıp kendime bi view hazırlamışdım.
dışardan sisteme nası sorgu gondercen anlamadım,
böyle açık sacık sistem olcağını sanmıyorum

benım yöntem bi both yazıp sitedeki tum sayfaları gezdirip parse etmek ,
istenilen koşulları sağlayanları db ye yazmak yönündeydi bu da bi fikir verir belki

php için konuşursak:

scrapping için simple_html_dom diye nefis bir şey var.

simplehtmldom.sourceforge.net

benim bildiğim fark etmiyor, tl hesabına çekersen kendi kuru üzerinden tl'ye çevirip öyle gönderiyor.

paypal her ülkedeki bankalara kendi para birimiyle transfer yapar. türkiye bankasına usd çekemezsin yani. tl hesabına çekeceksin.

bişeye yazıp gül ağacının altına şeyapılıyodu

5 mayıs değil miydi hıdrellez yav?
www.hidrellez.org burdan gördüm yoksa ilgim olduğundan değil.

dündü hıdırellez. 5 mayıs.

hayır asıl hıdırellez 6 mayıstır ama dilekler 5 mayıs gecesinden yapılabilir veya 6 mayıs sabahı çok erken yapılabilir.

dilekler ve hıdırellez kutlama için için çeşitli yöntemler var. trakyalı dedem 6 mayıs sabahı çok erken kalkıp süt kaynatıp içmeyi, haşlanmış yumurta yemeye dikkat ederdi. babanem şimdi yapmıyor ama eskiden komşu bahçelerdeki gül ağaçlarının altına taşlardan dilek tutardı. mesela ev mi taştan bir ev yapıyorsun gibi..

bazıları yazıp gömüyor, bazıları suya atıyor, bazıları çaput bağlıyor.. artık hangisi kolaysa..

5 i 6ya bağlayan gece diye biliyorum ama..

hıdırellez 5 mayıs değil 6 mayıs'ta kutlanır. hicri takvime göre gün ayın doğumuyla başladığı için ritüeller 5 mayıs akşamı uygulanıyor. "hıdırellez akşamı" yani.

olmasını dilediğin şeyleri kağıtlara yazıp çizip gül ağacının dallarına asacaksın. teoride bunu yarın sabaha kadar yapabilmen lazım keza yarın sabah / "hıdırellez sabahı" kağıtları akan suya atacaksın.

yanılıyor da olabilirim tabi. farklı yorumlar var bu konuda.

bathorry işte tamam 5i 6 ya bağlayan gece ve 6sı sabah gün doğmadan veya doğduktan sonra pek bvakit geçirmedenki zaman.. ama hızır ilyas buluşması 6 mayıs olarak kabul edilir benim bildiğim.. neyse yanni geç değil demem o

tamam işte 5akşamı kutlanıyormuş

6 mayıs sabahı gün ağaramadan işte, yani bu sabahtı.
sahile gidip istediğin şeyleri yazdığın ve çizdiğin kağıdı denize fırlatıyosun.
sonra aynı şeyleri kumsala da yazıp çiziyosun, tabi inanarak.
dalgaların gelip yazıyı sileceği şekilde.
gül ağacına dilek dileyen de varmış tabii, yumurta yiyen de.

bizim buralarda (salihli) 5 mayıs akşamı dilekler bi kağıda çizilir, kağıt katlanır, gül ağacının dibine gömülür. ateş yakılır üstünden atlanır. ertesi gün 6 mayısta olmadı haftasonu illaki pikniğe gidilir mangallar yakılır yenilir içilir.

o fiyata farketmez. bulduğunu al.

bir tane özel menü oluştur. onun sıralamasını kendin belirle. Pagenavi eklentisiyle üst bölümde de özel menüyü getir. işlem tamamdır.

fonlarıda css dosyasından değiştirebilirsin.

menüyü hallettim. peki css'den nereyi kaldırmam gerek tam olarak. mesela o özel fontların Trebuchet MS olmasını istiyorum.

organizeoluyoruz.com

nereyi editlemem gerek?

css içerisinde bunu bul:

font-family: 'HelveticaNeueLTCom37ThinConde';

şöyle değiştir:

font-family: Trebuchet MS;

fontlar icin firefox ta firebug eklentisi kur. ordan bulup degistir.

santrex.net

(bkz: host gator)

mediatemple.net kullaniyorum, memnunum

hangi lokasyon (türkiye, almanya, ABD) istediğinize bağlı tavsiye edebilirim. 15 e yakın şirketle çalıştım bu zamana kadar.

@reykjavikur

Abd ve Türkiye?

@maglev45

https 'si çalışmıyor, zaten site batmış herhalde.:D Shell hesabı satın alırken paypala yönlendirmeye çalıştı ve sayfa hata verdi ama shell'in account bilgilerini mailime de göndermiş. Tabiki çalışmıyor merak eden deneyebilir.

@paketinsonundakiğrençekirdek
Battığını sanmıyorum, ben de sorunsuz açılıyor site. Profesyonel çalışıyorlar, bir sorun varsa da düzeltilir. Kullandığım 4ay içinde oldukça memnundum, 1-2ay önce ygs-lys sınavlarına hazırlanmak için linux vps'imi kapanmaya mahkum ettim. Ödeme yapmadığım halde, 3gün kadar ekstra süre vermişlerdi.

mesaj attım

onu alıp task bar'a sürükleyip bırakacaksınız. o zaman istediğiniz olur.

desktop.scf diye bir dosya yaratıp içine:

[Shell]
Command=2
IconFile=explorer.exe,3
[Taskbar]
Command=ToggleDesktop

bunları yapıştır, kaydet.

ha, tabi bunu hızlı başlat'a at sonra.

e ondan sonra desktopta bitane kisayol kaliyor, hizli baslata sürükleyip de desktoptakini silince de hizli baslattaki çalişmiyor...

hızlı başlat klasörünü açıp onun içinde yapın. (demin yanlış anlamışım)

"dosyayı masaüstünde yarat" demedim ki ben? hızlı başlat'ta yapma, windows klasöründe falan yap oradan sürükle bırak. yanlışlıkla yine silersen yeniden uğraşman gerekmez böylece.

birebir kopyalanmış bluray ile orjinali arasında bi fark yok.

ama mkv'ye dönüştürülmüş bir bluray ile orjinali arasında fark var. ama gözümüz anlar mı, zor. yüreğimize söz geçirebilir miyiz? hayır.

e tabi rip olduğu için kalite farkı vardır ama rip'in amacı mümkün olduğunca yakın kaliteyi çok daha düşük boyutla sağlamak olduğundan öyle çok fark edilecek ve kafaya takılacak bir fark olmadığı da kesin.

Görüntü açısından gözle görülür bir fark yok.

1) var ya da yok demeyeceğim. sadece şunu hatırlatacağım: divx dvdrip'lerin piyasada etkin olduğu zamanlarda da "dvd ile arasında gözle görülür fark yok" geyiği dönüyordu.
2) oynatmak ve izlemek için kullanılan teknolojiye göre değişir. zaten bir zamanlar orijinal dvd'lerden gözle görülür farkı olup olmadığı tartışılan 2cd'lik divx'lerin şimdi adam yerine koyulmaması ondandır.

16.4"lik sony vaio laptop'umun 1920x1080 çözünürlüklü (full hd) ekranında 1080p mkv'ler blu-ray ile aşağı yukarı aynı netlikte görünüyor. yer yer bilhassa karanlık ve çok haraketli sahnelerde fark hissedilir hale geliyor.

aynı laptop'u 46" full hd lcd tv'ye hdmi ile bağladığımda ise ripleri zaten geçtim, orjinal blu-ray'ler arasındaki farkları bile bariz şekilde hissediyorum.

ip man, ip man 2

(bkz: the pursuit of happyness)

tam başarı hikayesinden ziyade daha farklı bir şey ama izlemediysen Being There'i öneririm. Zizek'e göre çekilmiş en iyi filmdir ayrıca. Bana göre değil, ama keyifli bir film.

hepsini izledim teşekkürler yorumlar için.

sanal hayvan sadece senin önerini izlemedim ona bir göz atayım..

ayrıca şöyle bir site buldum

www.clerkdogs.com

herhangibir film giriyorsun oda sana alternatif filmleri sıralıyor. çok kullanışlı.

(bkz: the girl next door)
bence bu film de bi başarı hikayesi.tabi bana göre, hatta arada aklıma gelir izlerim öyle
not: yaş 20 den büyük

@drew

o bizim lise yıllarımızın vazgeçilmeziydi. haftada bir izlerdik :)

"başarı" geniş bi kavram, o yüzden;

touching the void, 127 hours, patch adams, temple grandin-mutlaka izlenmeli-, black, i am sam

when harry met sally

hollywood romantik komedileri baydıkça baydı. son yıllarda çıkanların hiçbiri beş para etmez. uzak doğu filmlerine dal. my sassy girl mesela.

Ben hayatımda 3 tane romantik komedi izledim sanırım. Yani biraz daha izlemişimdir de kayda değer olanlar;

500 Days of Summer - Zooey Deschanel
Addicted to Love - Meg Ryan
Rumor Has It - Jennifer Anniston

500 days of summer

150 tl

hangiis o o kadar guzel olan film?

yanlış anlatmışım. düzelttim.

Korkunuz normal :)

Aynı sorun pek çok kişide oluyor merak etmeyin. Özellikle çok sık film izleyen kişilerde. Cesaret edin, açın bir film gerisi gelir zaten. Imdb puanı ve ekşi yorumları iyi olanları deneyin hatta önce.

Uzun bir süre film izleyemezsiniz zaten, normal bu.

Dizilere yoğunlaşın çok sağlam diziler var.

The Wire, Deadwood, The Shield- hepsi gerçekten sağlam diziler. Pişman olmazsınız eğer izlemediyseniz.

Belki de şu sıralar ilgili olduğun, hakkında çok düşündüğün bir konu varsa, bu konuyla ilgili güzel bir film seni daha rahat sürükler.

Mesela geçenlerde birisiyle eğitim sisteminin kötülüğünden bahsederken, bana Ölü Ozanlar Derneğini izledin mi diye sordu. Hayır dedim. İzle o zaman, süper film dedi. Meraktan izledim, baya etkilendim. Belki imdb'den bakıp "aa iyi puan almış, hemen izliyeyim" desem bu kadar etkilenmezdim.

@harami

önerdiğin filmler tam benlik ve hepsini heyecanla izlemiştim.
özellikle the next three days ve yeri ayrı gran torino.

onlar gibi olanlardan izleyebilirim :)

ben de senin gibi düşünüyordum ama her sene ne filmler kaçırmışım diye hayıflanıyorum. geçen bir alman filmi seyrettim bunu nasıl izlememişim dedim. boş ver kafana takma ve izle. due date, date night izle...

izlediğin sistemin kötü olması filmlerin suyunu çıkarıyor. daha büyük ekran ve daha yüksek çözünürlüğe yönel.

bir de benzer bir tıkanıklığı uzak doğu filmlerine ağırlık vererek aşmıştım ben.

2011 yapımı "shaolin" var hong kong yapımı, tavsiye ederim.

hiç dert etme. never let me go, cashback, mary and max, in the mood for love ve hemen mutlaka ama mutlaka 1 gün sonra 2046(önce aşk zamanını izle ama), my.nobody.. bunları izle, beğenmeme gibi seçeneğin yok, öyle bir durum söz konusu bile olamaz. gerçi izlemeiş olma ihtimalinde yüksek, onun için the bothersome man'i de yazayım, son yazdığımı izlemiş olma ihtimalin çok ama %100 beğenirsin onu da diğerleri gibi.

böyle bir önyargı var enstrüman öğrenmeyle alakalı, evet. yok kemana 6 yaşında başlanırmış, yok piyano için 12 yaş çok geçmiş vesaire. müziğe yatkınsan 50 yaşında bile; tutkun olduktan ve zaman ayırabildikten sonra her türlü enstrümanı öğrenirsin. öğrenemezsen bile kaybedecek bir şeyin yok nihayetinde.

işte o yatkınlık var mı yok mu ondan emin olamıyorum çokta fazla bildiğim bir alan olmadığından ama içimde sevgisi var elbet yeterli olurmu

kendi kendine öğrenen biri olarak 2 sene sonunda anca bişeyler çıkmaya başlıyor, bu süreç biraz sıkıntılı bazen bırakmaya kadar gidiyorsun fakat önemli olan bırakmamak, bi basamak var orayı aştıktan sonra öğrenmek çok daha zevkli hale geliyor, bu da en az 1 seneni alır, kursla daha hızlı ilerlersin diye düşünüyorum, internette birsürü gitar dersi, dökümanlar, youtube da videolar var fakat bazen yolunu şaşırıyor neye çalışacağını bilemiyorsun motivasyonun düşüyor

bence içinde böyle bir heves varsa 79 yaşında bile olsan öğren..

ahmet kanneci 30 undan sonra başlamış diye biliyorum ben.

Bir örnek daha olsun; Rammstein'ın bas gitaristi Oliver Riedel 20 yaşında başladı bas gitara.

öğrenmek ne istesen amına bile korsun afedersin

Bence siz bilgisayarla müzik yapma işine merak sarın. Enstrümanların hepsinin kendine göre bir zorluğu var.

adi az duyulmus derseniz (eger para durumu iyiyse)

santur ve theremin'den birini secin. farkli tatlar alirsiniz gibime geliyor.

Müziğe karşı ciddi bir hevesiniz, belli bir müzik aletine karşı sempatiniz yoksa hiç uğraşıp zaman ve para kaybetmeyin derim. Herkes müzik yapamayacağı gibi yapması da gerekmiyor zaten. Çok uğraştım bu işlerle..Böyle ortalama hevesle gelen insanların çoğu zamanını ve parasını harcamış oluyor.Geride, evin kenarında köşesinde atılmış bir müzik aleti ve haybeye kurslarda geçirilmiş haftasonları kalıyor. Naçizane bir tavsiye. Hem işinizde hem hobilerinizde, gerçekten neyi "seviyorsanız" onu yapın. Sever gibiyseniz hiç bulaşmayın

bence bas çal kontrbas olur mesela :/

ukulele.

(bkz: kabak kemane)

zor gelmesin kabak kemane :/ eğer kabak kemane düşünürsen birde klasik kemençe düşün derim

adobe reader ile yapabilirsin bunu?

edit->preferences->accessibility'den "replace document colors"ı tick'le. "use high-contrast colors"'ı seç ve dropdown'dan "black text on white" seçeneğini seç.

tam ekran olması için de view->full screen yap.

sonuç şöyle oluyor: i55.tinypic.com

inception

bi de icinde island gecen bi film daha vardi, leonardo di caprio oynuyordu. heh shutter island miydi salliyor da olabilirim. :d

klasik olacak ama inception black swan 127 hours.

evet shutter island o.

black swan
avatar
the king's speech
hurt locker
inglorious basterds
the social network
the fighter

2010-2011 oscar almış ve aday filmler

benim yakın zamanda izlediğim izlenesi 2 adet film bulunmakta 1) True Grit 2) Damned United. Gerisi fasa fiso

tron: legacy

düz mantıkla çok saçma geldi bana. belki başka birşey demek istiyordur.

türkiye için doğru olduğunu pek sanmıyorum açıkçası. yurt dışında mahkumları çeşitli işlerde çalıştırıyolar ama burda pek öyle bi uygulama yok. sadece açık cezaevlerinde var bildiğim kadarıyla.

abd için oldukça pahalıymış zaten:

www.deathpenalty.org

idam etmek pahalı demek istemiştim ben.

burası için de pahalı. Bir cezaevinde memur arkadaş demişti, her birine günlük şu kadar masraf yapıyoruz..öbür türlü alt tarafı bir ip, en fazla da direk, onun L çizen yan direkleri + ip. Neredeyse maliyetsiz.

jesterdivine soruyu okumamis :))

Bence sacma. Tek olasilik belki de mahkumlarin calistirildigi, yani bedava is gucunun aglandigi durumlar olabilir ki o da cok dogru gelmiyor. Veyahut da idam cezasina mahkum olanlarin infazi birkac sene surebilir ve herhangi bir sekilde is gucunden yararlanma saglanamaz ise dogru olur.

abd'de idam cezasının pahallıya mal olduğunu duymuştum ama türkiye ile alakalı öyle bir bilgi yok. (bkz: asmayalım da besleyelim mi)

@jesterdvine ölüm cezasına çarptırmak için deliller gerekirse tekrar toplanır, işler baştan araştırılır her şey tekrar tekrar gözden geçirilir vs hukukçu değilim prosedürleri bilmem ama amerikada yapılan araştırmanın belgeselini izlemiştim. çok daha maliyetli olduğu kesin. sonuçta bir insanın ölümüne kadar vermek kadar zor bir şey yoktur sanırım. adamı boşu boşuna yatırabiliyorlar (içler acısı) ama adamı boşu boşuna öldüremezler.

ee çok bilindik oldu ama "gizli aşk bu söyleyemem derdimi hiç kimseye" var?

arkadaşımın aşkısın

ajda pekkan ın "bir günah gibi" var.

Keman öğretmeni var.

kargo-renklerin içinde

mazideki aşk

(bkz: söyleyemem derdimi) o yöne çekilebilir.

duman - köprüaltı

30 senelik evlerin üzerinde gelen sağlam bi tekme yada omuz atsan komple sökülen kapıları tabiki kırar. kaplan 250 kiloya kadar ulaşabilen bi hayvandır şaka değil yani.

ama adı çelik kapı diye geçen hiçbir kapıyı kıramaz bence

ben kırabildiğime göre kaplan zorlanmaz bile.

kaplanı bilmem de anahtarı içeride unutursanız eğer, içerde kalan kediniz size kapıyı açabiliyor. peace.

the office diyor.

xtras

the office ve frasier var.

the office uk, extras ; ingiliz olmayanlardan da bored to death, arrested development, izlemişsindir ama izlemediysen seinfeld, it's always sunny in philadelphia ( kah kaha garantili ) dizilerini önerebilirim..

archer
testees
flight of the conchord
+1 > arrested development

louie, extras, office(uk ve us), arrested development

skins (uk)'de iyidir. tarz alakasız ama yer yer ingiliz komedisi lezzeti alırsın.

garth marenghi's darkplace

bunları boşuna izledin bence
always sunny in philadelphia
trailer park boys
curb your ethusiasm

alınır, pili de 6 hücrelidir büyük ihtimalle uzun süre gider şarjı ama alırken sor bi yine de

samsung nc10 kullandım bir netbook olarak kullanım amacına gayet hizmet eden bir makineydi. bu da genel anlamda ondan çok farklı değil. alınır.

yapıyorlar? star'da diziler hakkındaki bilgi yarışması yapıldı, tutmadı mesela.

acun işini biliyor kesinlikle. taner diye bi adam koydu survivor'a, daha önce survivor izlememiş bir çok insan bunun için izliyor*. iş sadece formatı uyarlamakta değil bence.

şöyle cevaplamaya çalışayım eksik yanlış olabilir... acun endemol yapımı işleri getiriyor ve dolayısıyla başka bir kanal ya da kişinin getirmesi söz konusu olmayabilir... ve acun faktörü de var... akp gibi sevmiyorum diyen cok ama acun un yaptıgı işler gırla gidiyor... aramızda 2 kişiden 1i acun seviyor işte!!!

şans da önemli. acunun patladığı var mısın yok musunu birkaç yıl öncesinde atv getirmişti. özkan uğur sunmuştu. tutmamıştı.

türkiye'de bugüne kadar yayınlanmış bütün yarışmalar copy/paste değil mi zaten?

bahsedilen programlar, bir format ve kurallar bütünü. bu yarışmalara büyük bir telif ödeniyor fikir sahiplerine. yani sırf bu tür yarışmalar için format şirketleri var ve kurallar belirleyip belirli yarışmalar hazırlıyorlar. diğer ülkelere pazarlıyorlar bunu.

acun da buralardan satın alıyor. yani aslında tam copy paste değil bu. çünkü satın alıyor o yarışmayı ve büyük bir yatırım yapıyor yani. ve iyi reklam etmesini de biliyor, izleniyor.

not: bugüne kadar hiç bir acun programını izlemedim, ama bunu bir yerde okumuştum.

diğer kanallara gelince, biraz yatırım meselesi. acun bu riski alıyor büyük paralar yatırıp. başka kanal almayabilir bu riski.

acun'da bi de tabi, şeytan tüyü var. inanırım ben buna. bazı insanlarda vardır bundan. acun'da da var.

Bu acun'un programı sunma biçimiyle alakalı. Mesela bir var mısın yok musun'u izlerken acun yarışmacıları, onların kendi kişisel yaşantılarını ve birçok faktörü ortaya koyarak bir program sunuyor. Bu da programın izlenirliğini artırıyor. Acun program'da izleyiciyi sıkmayan bir format sunabiliyor.

sandra blokları, ara ara diriltilen bir geyik türünün son örneği. bir yerden sonra bayıyor beni. yüzlerce entry giriliyor ve hepsi de yaratıcı olamıyor haliyle. bir de yeni başlayan, rastgele ingilizce tercümeler var. o en başta baydı.

bu tür başlıklar veya anketler, sözlüğü amacından saptırmıyor kesinlikle. daha doğrusu sözlüğün belirgin bir amacı olduğunu düşünmüyorum. jugador'un söylediği gibi çok işe yarar anketler var. işe yaramayanlar ve bayan geyikler de şahsen tahammül eşiğimi yükseltme gibi bir faydaya sahip:)

anket görünce kendini entry girmek zorunda hisseden mallar yüzünden. 300-400 entry'den sonra artık kimse daha öncesini okumadan haldır huldur yazmaya başlıyor. haliyle biri sözlüğe girip bunları baştan okuyacak gibi bile olsa yazılanların orjinalliğinin, entry numarası ile ters orantılı düşüş gösterdiğini bir noktada fark edip bırakacak. bu durumda o başlığa girilen beş yüzüncü entry sol frame kirliliği dışında hiçbir amaca hizmet etmiyor. sözlüğün okunmasını zorlaştırıyor.

sandra blokları başlığına gidip baştan okumaya başla ne dediğimi anlarsın. bir noktadan sonra o kadar iğrençleşiyor ki baştakilerin komikliği bile anlamsızlaşıyor.

benim anladığım kadarıyla kozmetik vb. bir kaç tip ürün dışında eski usül 150€ altı vergisiz. ama alışveriş adedini limitlemişler. 2 ayda bir defaydı sanki.

2 ayda 1 den fazlaysa ya da yılda 5 i geciyorsa vergi odeyeceksın. gumruk vergisi +kdv olması lazım fakat su da var bu ıslemler tek gunde bıtmez ordıno vs gibi yan seyler cıkar. hemen hemen X2-3 gibi bi fiyata gelir dip toplamda.

Hocam bende sen gibi model otomobil koleksiyoneriyim ve bende moeller getirtiyorum.Ama şuan bu kanunda tm bir muamma var kim ne yapıyor belli degil.Bu kanun cıktıktan sonra 1 ay içinde 5 model getirttim ve hiçbiri gümrüge takılmadı sorunsuz elime ulaştı.Kanımca onlarda nasıl uygulanacagı konusunda karar veremdiler.Öncelik supplyement ve parfüm ü engelliyorlar digerlerde ciddi bir tolerans var sanırım.Daha fazla bilgi lazım olursa mesaj at bana yardımcı olurum.Gümrügü yol ettim.

ben 17 yaşında anlatmıştım, o da ciddi olduğum için. hala da beraberiz zaten.

bunu önünde sonunda belirtmen gerekecek sanırım ailene. ablanla başlasan işe? yaşlar nispeten yakındır, ön hazırlık olur falan? bir de bunu senden başka kimler biliyor merak ettim. diğer insanlara söylediysen adım atmışsın demektir.

@jangara aslında şöyle bi olay var, ablam biliyor gey olduğumu. 2 yıl önce öğrendi konuştuk ve bi daha asla açılmadı konusu. 1-2 kere konuşulur gibi oldu ama konuşmadık aslında. yokmuş gibi davranıyoruz. inkar etmiyor, annem gibi davranmıyor elbet ama gelip sevgilin var mı falan gibi de sorular sormuyor mesela.

yalnızca 2 arkadaşım biliyor ek olarak. ama aileye söylemek başka bi şey işte. daha zamanı var açıkçası, şimdi sırası değil.

eskiden anlatırdım ama çok darlıyolar bazı konularda, o nedenle anlatmamaya başladım. anlatmadıkça da ben de baskı görüyorum.

bence bir kız arkadaş uydur çık bir süre sonra da ayrıl falan ?

her erkeğe annelerin yaptığı klişe baskı işte. sen eşcinsel olduğun için biraz fazladan rahatsız oluyorsun gibi geldi bana. kafana takmanı gerektirecek bir şey değil, rahat ol. eşcinsel olduğunu ailene söyleyene kadar (söylemeye karar vermezsen uzunca bir süre tabi) idare edeceksin işte.

misal eksi kız arkadaşımla biraz uzamıştı ilişki hemen ayrı mayrıl diye bütün aile baskı kurdular. sinirlerim bozulmuştu falan, o olay üstüne de bir daha anlatmadım. şimdi de ona bayıyolar
sjfsldjfsldfs

@yazaryan annenin vereceği tepki ne olursa olsun, geç söylemek tepkiyi iyi yönde değiştirmez bence. hatta ona kabullenmesi için ne kadar çok süre verirsen o kadar iyi değil mi? söylemek de kolay değildir elbet ama, boş yere sen sıkıntı çekeceksin söylemedikçe.

@cedric eğer ablam bilmiyo olsaydı uydururdum zaten. ama şimdi onun gözünün içine baka baka böyle bi yalanı söyleyemem. anlayış gösterir belki tabi ama ben yapamam. yoksa düşünmediğim şey değil hayali kız arkadaş :)

@blackdog bilemiyorum ki işte o yüzden sordum size de böyle illa anlat diye baskı oluyor mu? yoksa annem eşcinsel olduğumu tahmin ettiği/bildiği için mi böyle davranıyor? ben böyle hissediyorum çünkü. anneler bilir, hisseder. geçmişte de olan bazı şeyler vardı, o yüzden tahmin etmesi anormal değil.

@jangara belki öyle ama konuşmak gerçekten zor. biraz çekingenim zaten öyle konularda, rahat rahat anlatamam yani. evet belki eninde sonunda anlatıcam ama şu an başka sebeplerden de anlatamam. kadın zaten yeterince yıprandı psikolojik olarak son aylarda.

"ne kızı anne yia, sapım sap kalacağım" de geç işte. önemsenecek bir şey yok, maksat muhabbet.

@yazaryan: evet var öyle bir baskı. kız arkadaş için olmasa da sen bir de yaşıtların evlenmeye başladığında, annen komşuların torunlarını gördüğünde gör baskıyı. annenin senin eşcinsel olduğunu düşünüp düşünmemesi ile alakası yok bunun.

senin yazın dışında yazılanları okuyamadım yazaryan. Bu yüzden eğer daha önceden yazılmış bir şeyi yazıyorsam şimdiden affola. Bence annen hafiften hissettiyse biraz baskı kuruyor, endişeleniyor olabilir. Sen bence şimdilik söylememeye devam etmelisin. Bi gün gerçekten aşık olursam anlatcam anne, söz diyip geçiştirmelisin. Kendini ve anneni daha güçlü hissettiğin ileriki dönemlerde açıklamalısın. Belki 1, belki 10 yıl sonra ama zamanı geldi diye hissettiğin zaman..

@spreadyourwings evet haklısın ben de ek olarak bi baskı kurduğunu düşünüyorum, belki "geçeceğini" düşündüğü için. teşekkür ederim herkese cevaplar için.

evet evet, büyük ihtimalle bu şekilde.. Anlayışla karşıla, büyük tepkiler verme ama kendinden emin bi duruş sergile bence. İleride doğruyu anlattığın zaman için de geçerli bu.. Annelerin genelde böyle olduğunu da unutma. Benim erkek arkadaşım da 25 yaşına kadar hiç kız arkadaşlarını tanıştırmadığı için ailesi sorguluyormuş. Çok anormal de bir durum değil, çok da endişelenme yani.. Annen yokluyor seni. Kolay gelsin :)

son zamanlarda siemens'i çok övüyorlar. samsung'lar da genelde özelliklerine göre çok ucuz oluyor.

sanırım 10 senedir teka satıyoruz, teka'dan kesinlikle uzak dur. siemens kalitelidir güzeldir.

saymıns +1

samsung + 1

ARçelik'ten şaşmayacaksın.

bos veya ziemens

bosch

Hangi fiyat skalasında ürün istediğini belirlemende fayda var öncelikle. Üst segmentte bir ürün istiyorsan Avrupa menşeli Miele, Gaggenau düşünebilirsin. Fayda/Maliyet oranı yüksek ürün istiyorsan, Kore menşeli Samsung, LG düşünebilirsin. Satış Sonrası Hizmetlerinin görece daha iyi olan bir ürün düşünüyorsan; yerli üretim Bosch, Siemens, Arçelik, Vestel düşünebilirsin. Zanussi'ye gelince; eski bir İtalyan markası, halen dünyanın en büyük üreticilerinden Electrolux grubunun bünyesinde. Bu grup ayrıca AEG markasını da barındırıyor bünyesinde. Ama ürünleri konusunda çok net bilgi vermem mümkün değil.

arçelik

bosch ile siemens modelleri aynı. siemens biraz daha pahalı o kadar.

fiyat olarak yelpazesi geniş bir marka olan liebherr ürünlerine bir bakabilirsiniz, kendileri uzun yıllardır vinç ve kepçe gibi sanayî makinelerinin soğutucularını üretiyorlarmış, Türkiye'ye yeni gelmişler. Bu tarz markalarda (miele gibi frigidaire gibi bir ürün anladığım kadarı ile bu da), pek bozulmazlar o yüzden servis te aramazsınız gibime geliyor, bir araştırın bence.

siemens +1 bir de alırken yaşadığınız yerdeki servis ağını da göz önünde bulundurun.