torrentle indirseniz daha iyi olmaz mı?

youtube'da baya dizi bulunabiliyor. skins var mesela ingilizce alt yazılı.

divxplanet.com dan ed2k linklerini ve uygun türkçe/ingilizce altyazılarını bulabilirsiniz.

dizimag.com

flacshare.net 'in rapid vb. http arşivi şahane. baktım şimdi faithless'in albümleri de var. bunalti.com 'un lossless kategorisine de bir göz atmak lazım.

(bkz: what.cd )

davetiye bulabilirsen tabi.

sadece flac sunum yapan torrent siteleri var. burdan isimlerini yazamam ama isimlerini duymadıysan zaten davetiyesini hiç bulamazsın :)

@blackdog. orayı bende gördüm ama indirmek için premium rapid hesabı olması lazım di mi ?

what.cd ye karşılık verecek her hangi bir sitede davetiyem olmadığı için orayı es geçiyorum :)

davetiyenin gözü kör olsun :D

blogspot'un temaları nasıldır nedir hiç bilmiyorum ama css için:

element {text-transform: uppercase;}

tüm harfleri büyük yapar. bundan farklı bir şey olduğunu sanmıyorum.

ulasabilecegimiz bir yere koyarsan bakabilirim.

kaçak kaçak mezun olacaksın. ceza meza bir şey olmaz. üç beş ödersin bilahare.

bildiğim kadarıyla asker kaçaklarına hapis cezası kalktı ama sen bi araştır yine de... öyleyse kaç kaçabildiğin yere kadar, ister okulu bitirince git, ister o zaman da gitme, yakalanmayı bekle, keyfin bilir...

ben sana işin özetini söyleyeyim: okulu en kısa sürede bitirmen lazım, o kadar.

saolun içime az da olsa su serpildi
3 aya biter okul,belki (:

yoklama kacagi olup birkac donem gec gidince bakaya kalmis oluyorsun. ben 2 donem kacirmisim mesela, bakaya gittim. askerlik subesinde ifademi fln aldilar. haberim yoktu vs dedim, zaten kendi kendime teslim oldugum icin sorun olmadi. ama askerden sonra bir dava acilmis bana (o sirada yurtdisindaydim) icerigini bilmiyorum. muhtemelen bu mevzu ile ilgili bir konu. takip etmedim, ne skim oldu bilmiyorum.

sansliyim o 2 donemlik surec icerisinde hic polis cevirisine fln girmedim. gerci bilmiyorum orda cikiyo mu cikmiyor mu.

yani o okulu en kisa zamanda bitir. sonra da askerlik subesine git. ayrica herifin verdigi bilgi dogru olmayabilir, baska bir subeden kontrol ettirmeye calis. eger okuldan atilmadiysan, ogrenci belgesi alabiliyorsan mantikli olan tecil yaptirabiliyor olman.

bakaya icin durumu ozeltiyim hemen. sen gidip askerlik subesinde ifade versen dahi devlet sana aslanlar giibi dava aciyor. pasa pasa mahkemeye gidip ifadeni veriyorsun. ya beraat ediyorusn ya da para cezasi kesiyorlar sana. (yani para cezasidsir heralde, ben kurtardigim icin diger opsiyonun ne oldugunu bilmiyorum acikcasi) adiniza dava acildiysa gidin muhtara bi sorun, teblig geldi mi (ki geliyor genelde) ne oluyo ne bitiyor ogrenin, sonra basiniz agrimasin.mahkemeye gitmeniz gerekiyorsa gidin. zorla evden gelip goturmesinler. yok lan o kadar da olmaz demeyin. karakoldan beni telefonla aradilar ordan biliyorum :)

askerlik şubenizin olduğu ilçenin savcılığına bir dava dosyası gönderilmiştir. genellikle para cezası çıkar, hükmün açıklanması da geri bırakılır.

usül "alo"dur, ama ben "efendim" diyorum galiba.
bi de son zamanlarda çok A9 izliyorum, bismillah'a kayıyor sanki daha çok.

ben efendim diyorum, alo demek kaba geliyor biraz.

kim o derim ben

arayana göre "ha abi naber?" "söyle aşkım?" "buyur anne?" diyorum genelde. "alo"yla "efendim" de oluyor tabi.

alo

Eğer kendimdeysem efendim diyorum.

arayana bağlı. tanımadığım numaraysa efendim.

efendim. daha kibar geliyor bana.

"Evet?" veya "Ne?"

efendim derim, tanımadığım numara ise alo

alüü

anneannemin verdiği terbiyeye göre telefon geldiğinde efendim, arama yaptığında alo ile başlamalı konuşma.

x malikânesi, buyrun?

Arayana göre, yabancıysa "Speak", bizdense "Konuş".

samimiyete göre "alo" ya da "söyle".

evet diyorum ben

Efendim diyorum ben de, alo kaba geliyor sanırım.

Inception

alien serisi,
predator ler avp ler de dahil

hannibal 5lisi
edward norton filmografisi olaibir.

bence her film değer ama animasyon filmlerinde 720p ile 1080p'nin farkını daha çok hissediyorum. Up mutlaka 1080p izlenmeli mesela.

(bkz: dark knight)

pulp fiction zaten nette ki en sağlam 1080p bi pulp fictionda gördüm gerisi hikaye

@blackdog, her filmi keşke 1080p izleyebilsem ama her film ortalama 10GB tutuyor, depolamak dert, indirmek ayrı dert.

Bu arada "UP" pixar animasyonu zaten, onu es geçmedim :)

trasnformers yazmamışlar?
avp ler felan film kalitesi olarak iyi olmasa da sırf görüntü için iyidir
bourne serisi de olabilir

@kimlanbu: yıllar süren arşiv manyaklığının ardından nihayet indir-izle-sil koseptine bağladım. bu şekilde her filmi bulabildiğim en iyi kalitede izliyorum. mutluyum, huzurluyum, tavsiye ederim.

bourne serisinin tamamı

e football manager?

(bkz: cm 03-04)

fm mi cm mi? ben en son 10 yil once oynadim. 2011 yilinda hangisi daha iyi durumda onu merak ediyorum. mesela yillardan beri sure gelen pes ustunlugu fifa 2010 ve 2011 ile bitti. onun gibi merak ettim iste. nedir son durum?

fm11

güncel kadrolarını falan bulursan cm 03-04 ü bayağı önerirler ama ben yine de football manager 2011 diyorum. seneye de 2012 derim.

fm arkadaşım, cm diye bir şey kalmadı sayılır.

cm 0304 zırvalarına da bakma. fm 2011 çıktı en son.

cm 1-2 iyidi, cm 3-4 gayet dandikti ki?

en iyisi değil ama eskilerden ultimate soccer manager 98 var. oynamak lazım. bana menejerlik oyunlarını sevdiren oyundur. maç satın almak bile mümkündü bunda.

Gianluca Vialli European Manager, yıllar önce oynardım; deli oyundu, yine bulsam da oynasam.

ingilizler
gelenekçiler

birleşik krallık'ı korumak için elbet. para yani. ortada sadece bir ingiltere kalmasın diye.

getirisi götürüsünden fazla.

sadece kralicenin fotolari olan süs esyasi su bu bok püsür sayesinde yilda milyonlarca sterlin para kazaniyorlar.

kraliyet ailesi bi sekil turizm pazari ayni zamanda.

ingiliz kraliyet ailesi asil olduklarından ve temsil edildiklerinden dolayı yüceltiliyor...
birleşik krallık böyle, bozdu kendini..

bir dönem üzerinde güneş batmayan imparatorluğun son ve en önemli simgesini silip atmak istemiyor olmalılar. bir nevi nörolojik rahatsızlık olabilir. az faşist değil bunlar.

adamlar lafta bütün dünyaya ileri demokrasi dersi verirken monarşi kalıntılarından kurtulamamışlar işte. mustafa kemal'in saltanatı sınır dışı edip hilafeti kaldırmasının nasıl bir tarihi sorumluluk olduğunu düşün artık.

(bkz: magna carta)

öyle ortadoğudaki ya da bizdeki gibi değil yani olay, ne kadar avrupa hayranlığından hoşlanmasam da bu konuda haklarını vermemiz gerek.

medeniyet saltanatin kaldirilmasi degil ki. Krallik muessesesi sadece PR icin var.

bir de temsili de olsa bir imparatorluk mirasi diye birsey var. buna duyulan saygi da hesaba katilabilir. bizim gibi kendi gecmisi ile kavgali küs olmasindan iyidir.

filmi anımsayamadım ama senin için çözüm kümesini daraltayım:

www.imdb.com

aha da buldum.

(bkz: Un amour de sorcière)

teşekkür.

(bkz: kingston) ilk bakışta pahallı görünüyor ama diğerlerinden daha uzun ömürlü olduğundan verilen ekstra parayı fazlasıyla karşılıyor.

Alan adınızı aldığınız yer size sitenizi yönetebilmeniz için bir adres, kullanıcı adı ve şifre göndermiştir. O adrese girdikten sonra File Manager ya da Ftp Manager'a girecek ve www.wordpress-tr.com 'dan indireceğiniz dosyaları yükleyeceksiniz -upload-. yükledikten sonra alanadınız.com ,.net ya da her neyse sonuna /wp-admin yazarak giriş yapabilirsiniz.

Eğer bu bilgilendirme yetmiyorsa, www.wordpress-tr.com adresinden yardım alabilirsiniz.

@quanche Elimde sadece alan adı var. Hosting filan gerekmez mi o iş için?

hosting satın alıcaksın abi.
gir sadecehosting.com 'dan al işte.

hosting alman gerek, hosting aldığın yer ile görüşürsen senin için wordpress kurarlar.

tasarım, çizim için o kadar korkmaya gerek yok. p4 bilgisayarım bile cs5'i çalıştırıyor. yavaş da olsa işler yürüyor.vaio'lar çift led'li olduğu içün görüntü kalitesi biraz daha iyidir. işini görür. ama bir alex pardon i7 değil.

sıfır alınacaksa f serisine de bir göz at derim. o makinenin teknolojisi baya geride kaldı.

herşeyi bir kenara bırakırsak vaio almanızı asla tercih etmem.

bisküvit ve simit tarzı şeyleri yerken, yemeyi kolaylaştırması açısından

yemekten sonra sigaranın yanında bi çay derde deva :) hani sindirsin gibisine içmek ihtiyacı duyuyorum. sigarayla da çok güzel gidiyo.

muhabbeti ve alışkanlığı için. bir hal bir duruş haline gelmiş bir eylem. sigara içmekle benzer yanları var fiziksel bağımlılık dışında.

gün içinde içmezsem eksikliğini hissediyorum. sanırım babam yüzünden. çay tiryakisidir, çaysız kaldı mı başına ağrı girer. o kadar alıştım ki, 4 yıldır ayrı yaşamama rağmen ben de çay delisiyim ve bırakmadım. kupada içmem falan o cins. başım ağrıdı mı ilk olarak bugün çay içtim mi diye düşünürüm.

ben de bağımlı olduğum için içiyorum sanırım. şu anda da çay içiyordum bir yandan mesela. ofiste günde 5-6 bardak içiyorumdur.

sabahları boğazımı yumuşatması için içiyorum. boğaz yumuşamazsa sabah içilen sigaralar fena yapıyor boğazı. daha çok çay içmemin sebebi sigarayla iyi gitmesi.

içmezsem gün başlamamış gibi geliyor

sürekli çay içiyorum. iş yerinde fincanım hiç boş kalmıyor. Hatta çok içince tansiyonum düşüyor ama yinede içiyorum. Aksi halde sürekli başım ağrıyor. Yemekten sonra içmezsem doyduğumu anlamıyorum. Bir de "ciğerim yandı" deriz biz. Bu yangını sadece çay söndürüyor.

keyiften içiyorum, beni çok mutlu ediyor. tadını çok seviyorum. ama her çayı değil, heryerde çay içmem mesela. kritelerim var kendimce.
çayın seramonisini seviyorum.
sabah işe başlarken , işteyken bi soluk almak için ve akşam yemeklerden sonra çay içiyorum.
çayı çok seviyorum....

kahvaltıda içiyorum sadece çünkü kahvaltılıklarla iyi gidiyor.. portakal suyu ya da herhangi başka meyve suyu reçelle yumurtayla falan gitmiyor. gün içinde çok nadir içiyorum, kahvaltıdan başka saatlerde aramıyorum

karadenizliyim.

sakinlesmek ve daha kolay tuvalete cikma amaciyla yesil lotus cicegi cayi iciyorum.

sigaraya başlamadan önce çayı çok gereksiz ve sıradan bir içecek olarak görüyordum ama sigaraya başladıktan sonra çay'ı kesinlikle sigarasız yada sigarayı çaysız içemiyorum. aralarında bir bağlantı var. evet

sanırım çoğunlukla sigaradan daha çok keyif almak için boğaz tazeleme maksatlı içiyorum.

alışkanlık oldu artık sabah kalkılır içilir okula gidilir kantinde içilir eve gelinir yine bir demlik demlenir içilir.önceden sevmezdim aslında ama annem bağımlı benim de içmeyince başına ağrılar girer, körle yatan şaşı kalkar misali benim ki.ama artık seviyorum güzel demlenmişse bardak bardak içerim.

ben de tiryakiyim. içmediğim zaman başım ağrıyor.

demlenmek için. çayın, nedense böyle, dinlendirici, mayıştırıcı bir etkisi var. bi de bişeyler okurken iyi gidiyor; dikkati arttırıyor.

www.redmolotov.com

harareti alır...yorgunluğu giderir...ondan içerim. karadenizliyim bi de tabii.

kahvaltıda. herkes içiyor diye. zorluk olmasın şimdi süttü neskuikti kasmayalım diye.

evlenmeden önce mahkemeye başvurup soyadını değiştirmen lazım. keza soyadı kanununda çocukların alacakları soyadları ile alakalı çok net maddeler var.

evet. ancak isim değiştirme davalarından farklı olarak soyadı sadece 1 kez değiştirilebiliyor. yani ali veli yapıp 10 yıl sonra değiştireceğim diyemiyorsunuz.

oyununa göre değişiyor o. benim gözlemim bu yani hep.

çoğunlukla sırayla yüklemek gerekiyor.

Oyundan oyuna göre değişiyor bu durum. Release notes kısmından falan kontrol etmek lazım.

resmi siteden ya da büyük yabancı oyun sitelerinden indirdiğin yerde de yazabilir. this patch requires 1,2 patch gibilerinden şeyler yazar mesela. ona göre indirirsin.

sana gelen mail:
"merhaba xxx. Sosyal medya simge paketinizin ticari kullanımı serbest midir? Hazırladığım websitesinde kullanabilir miyim? Cevabınızı bekliyorum."

istediğin cevap:
"Dear yyyy. You can use my social media icons package on the commercial website you're building. If it's possible, I would like you to send me a link of your website once you're finished with it. Thank you.

yukardaki i would like you to yerine i'd appreciate it if you sent me olsa daha iyi olur bence

mikrofonu ve kulaklığı usb ses kartının girişilerine takıyorsun değil mi?

dalga geçmiyorum usb ses kartı alan herkesin yaptığı komik ama yaygın bir hatadır bu.

Usb ses kartları genelde tak çalıştır olmaz.Driver'ı vardır.Hangi marka?

yoksa tak çalıştır usb mikrofon mu aldın?

@blackdog sesli güldüm =) tabii ki öyle yapıyorum..

@werderweremem tak çalıştır eminim hayır driver ı yok..

cok tesekkurler sorunu hallettim.. edcast'den ayarlamam gerekiyormuş..

yapılmısı var, teleportpro

offline browser programları işini görür dicektim ki vazgeçtim

for ile n'i döndür hacı.
gelen verileri de alıp n.txt adlı dosyalara yazdır. (her sefeirnde dosya oluşturacaksın kaydedeceksin filan)

bitti gitti.

<?php
for ( $i=1; $i<=n; $i++ ) {
file_put_contents( 'entry-' .$i. '.html', file_get_contents( 'www.eksisozluk.com/show.asp?id=' . $i ) );
} ?>

:) komik cevaplarınız için teşekkürler bryan, aslan yürekli, şerafettin.. fakat special thanks goes to black dog. blak hocam teşekkürler bir deniyecem şimdi. yapamazsam, özelden iletişme geçmekten çekinmem.

hem "yapıp kodu elime verin demiyorum tabi. az buçuk algoritma bilgimiz var hamdolsun :)" diyorsun ama ne kadar hazırcısın sen öyle. yardım ediyoruz bir de gelmiş komik cevap diyorsun. blackdog dediğimin aynısını yazmış işte.

şerafettin hocam, hangi fonksyonu kullanacağımı bilmeden for da neyi döndüreceğim, boş tencere mi kaynatayım :p

oyun için "game" yerine hile, hurda, düzen, dümen anlamına gelen bir ingilizce sözcük kullanılırsa daha anlaşılır olur. "byzantinum trick" misal. keza bizden başka kimse bizans'ı duyunca oyun'a kurnazlık anlamını yüklemez.

edit: son cümleyi yedim, ozcangumus sagolsun.

ben de senin gibiydim. sevgilim kumbara hediye etti ve artık önemsemediğim paraları harcamayıp, akşam eve gelince kumbarama atıyorum. epey de para birikiyor.

pintilik ve cimrilik kötü şey; ama hesabını bilmek ve zaman zaman da olsa az'a kanaat etmek seni daima güçlü kılar.

edit : ilk paragraf biraz ağır kaçtığı sildim.

@mayeskuel, çok haklısın. lakin durumum şimdi de pek farklı değil aslında. sürekli otobüslere talim. bir de elime para geçince bayram, geçmeyince ramazan derler ya, o misal.

pintilere gelince; sadece acele işimiz varken vs. bile pintilik peşinde olanlara çok sinir oluyorum.

@kayranin kedisi, onu da denedim, açıp parasını yiyiyorum. :)

Kumbara çok iyi bir çözüm olacak senin için...
Ben senin gibi savurgan değilim ama zevk için kumbarada para biriktiriyorum (2009dan beri aynı kumbara ve dolmak üzere)

Edit: Açılmayan kumbaralar var. Sadece konserve açacağı ile açılıyor. (Belki caydırıcı olur)

mantıklı harcama yapılmalı 10 kuruş olsa bile. bunun cimrilikle ilgisi yok, cimrilik pis birşey. ben de aynı senin gibiyim. aylık aldığım para ayın ortasında bitiyor 15 gün bira parası bulamıyorum ben de. sonra bi daha para geliyor bi daha birkaç gün içinde bitiriyorum.

yokluk çekmemişsindir, parasızlık nedir tam olarak bilmiyosan eğer bu şekilde davranıyo olabilirsin. orta durumlu olabilirsin ama ne olursa olsun paraya sıkıştığında bulabiliyosun demek ki. 3 gün aç kalsan, bi yere gitmek için otobüs dahi paran olmasa, arkadaşlarından bu anlamda uzak kalsan o zaman kıymetını anlarsında 1 tl nin bile hesabını yaparsın. ben öğrenciyken üni de senin gibiydim ama baktım ki elime geçen para neyse anında bitiriyorum ve yapacaklarımdan mahrum kalıyorum ondan bundan para istiyorum borç alıyorum çok sıkıntı çektim ve gerçekten ders aldım. artık çalışıyorum kendi paramı kendim kazanıyorum savurgan olmayıp yerine göre harcıyorum. yani işin özü bulamazsan gör bak 1 tl bile sana milyar gelir.

3'ün 5'in hesabını tutmak istemiyorsan çok kazanacaksın o zaman. planlarını bu yönde yap.

çalışmamışsın herhalde daha önce.para nasıl kazanılır öğrenmemişsin sanırım.paranın kıymetini bilmiyosun

para harcamak yönünden bahsetmişsiniz. sonuçta kazanılan para harcanır. kazanılmayan para borçla, kredi kartıyla bi yere kadar gider. eninde sonunda patlar. bu noktada şu deneyimimi paylaşmak isterim:

para kazanırken 3'ü 5'i hesaplarsanız 300-500 kazanırsınız. 300'ü 500'ü hesaplarsanız, 30000-50000 kazanırsınız.

Harcadığın parayı kendin kazan, geçer.

@sivrisinek, yanlış anlaşılma var sanırım :) cep telefonum hayatımdaki ilk telefonum ve 8310.

hayatımda hiç borç almadım çok şükür. paramı kendim kazanıyorum ve söylemesi ayıp babamın borçlarına ve geçimine de ciddi katkıda bulunuyorum (öğrenciyim de aynı zamanda). faturalı hat kulanıyorum, avea kamu tarifesi, her yöne 1000 dk. :)

benim derdim bana kalan parayı çok kolay harcamak. başka problemim yok. :)

ha yazdıkların benle ilgili veya değil, sonuna kadar hak veriyorum.

malcolm in the middle, ilk sezon hariç türkçe alt yazısı yok. bulamadım.

(bkz: Jûsan-nin no shikaku)

Memed My Hawk (1984)
www.divxforevertr.com

vallah sevabın büyük yazılır

2009'un en ilgi cekici filmlerden birisi J'ai tué ma mère duzgun bir altyazisi yok. Keske cevrilse :/

(bkz: great balls of fire)

divxplanet.com

Ricky gervais stand up'ları negzel olur

(bkz: clementine) ingilizcesi olsa bile yeter, yillardir bekliyoruk .

film-dizi herkes çeviriyo... anime belgesel falan çevirsen daha güzel olur.

3rd rock from the sun. sadece ilk 10 bölümü çevrilmiş. halbuki 6 sezon ve dünyanın en komik dizilerinden biri olarak tarihe geçmiştir. yıllardır beklerim birileri çevirsin diye ama nafile.

freeks and geeks, macgyver(valla ne güzel olur çevirsen)

The Wire'ın 4 ve 5. sezonların yok :/

daria!
big train

sony vaio vpc-f13m1eh kullanıyorum gayet memnunum.

duruma bağlı. arada bi muhabbet olduysa eklerim tabi. muhabbet olmadı sadece tanıştıysak eklemem. ikinci kez karşılaşırsak eklerim ama. karmaşık bi algoritmam var.

kendiside benim gibi öğrenciyse eklemem, erkekse hiç eklemem, hoca, işyeri sahibi yada bölümümün devamında işime yarayabilecek mevkiilerde biriyse affetmem aynı gün eklerim.

eklerim... belki muhabbet ilerler... artık herkes herkesi ekliyo lan facebookda. bi de tanışmışsın yani, her türlü ekle derim ben...

abi fb dan ekliyim muhabbeti ilerletiyim diyosan sanki olmaz öyle ya... ama ekle sen... aksi halde hiç olmaz zaten..

bir kisi ile yalnizca bir kez (rakam ile 1) ayni ortamda bulunup tanistiktan sonra ondan hoşlandigina ve hatta aşık olduguna karar verdikten sonra yapilacak en akillica iş onu hemen facebook'ta arkadas olarak eklemektir.

abi seviyosan git ekle bence.

o beni eklemeden ben kimseyi eklemiyorum, ekleyenlerle de cok samimi degilsem kabul etmiyorum.

hayır.

seviyorsan konuş, sonra ekle.

Bence cekinme

ekle ya korkma... sonucta konustunuz madem = taniyorsun = facebook'ta ekleyebilirsin...

malum, facebook arkadasligi bildigimiz arkadaslikla ayni sey degil, uzaktan gormus oldugun kisiyi bile facebook'a ekleyebilirsin...

ben gecen ilk defa dogum gunumu gorunur yaptim (ama gercek tarihi degil, ertesi gunku tarihi girdim) ocakta dogmus adami herkes kutladi mart ayinda... boyle samimiyetsiz bir site iste, korkma, ekle.

ikinci buluşma için açılacak muhabbetlerin, ilgi alanlarının tespiti ve onu daha iyi tanımak için bi profile bakmak elzemdir, eklerim. not olarak henüz chati bi kere bile açmış değilim.

(bkz: ring)

(bkz: it)

yalnız acayip çarpar ve biraz uzun bir film.

wolf creek.

(bkz: the shining)

gerilime kaçan bir film olur derseniz (bkz: the strangers)

suspiria

paranormal activity 1-2

midnight meat train

the orphan

en ucu açık ve görece bedava hit kaynağı tabi ki google. seo muhabbeti yapmamıza herhalde gerek yoktur. ortalama bir wordpress teması ile birlikte all in one seo pack ve xml-sitemaps pluginlerini kullanarak belli bir bulunabilirliğe ulaşırsın.

google'ın sayfalarını indeksleme hızını arttırmak için sağda solda iyi hit alan sitelerde üç beş backlink'in olsa iyi olur. tüm sosyal medya siteleri facebook, twitter, youtube vb. ve bağlantı cenneti siteler stumbleupon vb. hem backlink ağını genişletmen hem de direkt hit alman için sürekli üzerine düşmen gereken şeyler.

sonrası artık yazdığın dilde aranma trendleri yükseliş eğilimi gösteren ama rekabetin düşük olduğu terimleri tespit edip, bu terimleri uygun miktarda içeren güncel makaleler yazmak.

türkiye çapındaki onbinlerce, dünya çapındaki milyonlarca insanın yapmakta olduğu gibi, evet.

şu da bir yöntem:

kimbutas.wordpress.com

4chan'in /b/ board'unda blog takip thread'leri oluyor. sen başkasınınkileri ekliyorsun onlar seni ekliyor falan, ama tabii, o post-apokaliptik çöplüğün içinde bu thread'leri nasıl bulursun onu bilemem.

hd tune diye bir program var.

Peki kıyaslama yapmam için bir şeyler veriyor mu program?

(bkz: scandisk)

bir sorun varsa mutlaka kendini belli eder.

neyi neyle kıyaslamak istiyorsunuz ki? diskin kendisi sağlam veya değil bunu bilmeniz yeter. sağlam değilse dosyalar da gitmiştir. sağlam ise de zaten kıyaslayacak bişey yok?

@blackdog, scandisk hiç aklıma gelmemişti. onu da kullanacağım.

@ben smyrna, eğer hata gibi bir sonuç çıkmazsa atıyorum, dönme hızı 6, veri yazma hızı 7,3 dedi. normal çalışan bir hard diskin verileriyle kıyaslama gibi bir imkanım var mı diye sormuştum.

hddguru.com bunu kullan istersen. bi de kendi diskinin özelliklerini bul. mesela orada 10 mb/sec yazıyor seninki 2'de dolanıyorsa bozulmuştur :)

Dublaj izleyeceğime hiç izlemem daha iyi. Oyuncuların sesleri çok önemli. Sallıyorum bir aksiyon filminde ben jason statham'ın vin diesel'in seslerini alamazsam izlediğimden tat da alamam. Hele bir de o kalıptaki adamlara incecik ses falan veriyorlar, aman aman.

filme göre değişiyor. mesela star tv de prison break'in dublajlı bir bölümüne denk geldim, kusuyordum. T-bag in o sesini duymadan o dizi izlenmez ama Ice Age de türkçe dublaj olmadan izlemem. türkler daha güzel seslendiriyor o filmi.

Alt yazılı izlemeyi tercih ediyorum.
Oyuncunun gerçek sesi benim için önemli.
Ayrıca filmdeki bir karakteri Tamer Karadağlı'nın seslendirmesi gibi bir facia ile karşılaşmak istemiyorum.

film yazı okuyarak izlenmez.dil becerin yetiyosa orjinal dilinde izlersin ama sinema yüksek oranda görüntü sanatıdır.birini feda etmek gerekirse sesi feda ederim.

Altyazıyla izlerim her daim.

dublajla izleyemiyorum. en iyi filmleri bile. duyguyu veremiyorlar.

turkiye dublaji en iyi yapan ulkelerden birisi ama yine de dublajli izleyecegime hic izlemem daha iyi... Ama gelin gorun ki abim de altyazili film sevmez. dublajlisi yok mu bunun der. diyecegim ki ingilizcem var diye ama degil. cunki animelerin de turkce yahut ingilizce dublajlilarini izleyemiyorum japonca bilmememe ragmen.... ama dedigim gibi, var dublajli filmden daha cok keyif alanlar...

filmi orijinal dilinde seyretmek gerek. dublajcı rolü oynayanın verdiği hissiyatı veremiyor ki.

animasyonlar dublajlı, geri kalan her şey için alt yazı.

aklıma sadece 2 film geliyor dublajın iyi olduğu. ice age ve lord of the rings.

oyunculuğun önemli bir kısmı sestir. aksan, espriler, küfürler, duyguların ifade şekli vb. orjinal ses olmadan uçar gider.

dublajın iyi olması diye bir şeyi ben kabul etmiyorum ama türkçe dublajlı izlenmesi keyifli olabilen filmler yok mu? var tabi. mesela sin city'nin dublajı da çok eğlenceli ama asla orjinalin yerini tutmaz.

alt yazı candır.

o kadar film söylenmiş bir kere geleceğe dönüş serisi denilmemiş.

animasyonlar da dahil, her şey orjinal dilinde, varsa alt yazılı. zorunlu değilsem, dublajlı izlemem. vcd de izlemem.

dublaj öldürür.

yemek artığı olabilir belki.

diş dolgusu olabilir belki

diştaşı olduğundan oldukça eminim.

tarife göre, diştaşı olduğu kesin.

editleyeyim bari: her akşam diş fırçalamakla olmuyor öyle. günde iki kere fırçala ve diş ipi kullan.

aynı şeyi sürekli yaşıyorum ben de. yenip içilen şeylerin diş aralıklarında sıkışıp taşlaşmasından oluyor. hatta diş ipiyle temizledikten sonra ayrıldığı yerdeki boşluk rahatsızlık veriyor. diş hekiminde sağlam bir temizlik yaptırıp sonrasında da düzenli diş ipi kullanmak gerekiyor ama üşenip diş ipini bir kaç gün salladığın anda yeniden oluyor.

tartarartıbir.

Bende de var aynı hal. Kişisel bir durum, tanıdığım 20 senelik evli insanlarda bile var. Hatta eskiden ayrı ayrı yataklarda yatıyormuş evli çiftler. Bir problem olduğunu sanmıyorum.

aynı yatakta yattığında yanındakine temas etmek zorundasın diye bir şey yok. genişçe bir yatakta yanındakini fark bile etmeden uyuyabilirsin. zaten insanların çoğu sürekli başkasına temas ederek uyumayı sevmez.

aynı sorun bende de var bilmiyorum sorun mu annemle bıle uyuyamam uyumak ıstesem bıle gecenın bı yarısı kalkıp baska bır yere geçerim normalde yatağımda dızlerımı karnıma cekıyorsam yanımda bırı yatınca sereserpe yatmak ısterım daralıyor gıbı olurum hele bırde duvar kenarıysa hafakanlar basar.

performans acisindan bahsi gecen ramler arasi cok fark yok. aralarindaki fiyat farki fazla ise 1066 tercih edilmeli.

aradaki fark normal. i5 cift cekirdek, i3 tek cekirdek. i3'te hyper-threading var, i5'te yok. i5'te turbo boost var, i3'de yok.
oyunla araniz yoksa fazla para odemenize gerek yok. az da olsa oyunla alakaniz varsa 120 lira sonradan aramayacaginiz bir rakam.

i3 370m ile i5 460m arasında fazla bir mhz ve cache farkı yok ama 3dmark06 skoruna göre i5 460m, i3 370m'den %14 civarında daha iyi skor yapmış. özellikle oyun oynarım diyorsan 120tl daha verip i5 olanı al.

1066mhz ile 1333mhz arasındaki fark genel kullanımla hissedilir düzeyde değil. yine benchmark'larda 1333mhz'li ram döver tabi.

120 tl ye degecek bi fark var arada.

süt bal zencefil. her gece yatmadan fondip yaparsan boğazının temizlendiğini farkedersin.

(bkz: kronik farenjit)

teşhisin buysa tebrik ederim boğazı yalama etmişsin. artık ömür boyu koruman lazım. bana uzmanın söylediğini aynen aktarıyorum:

"acı, ekşi, turşu yok sigara yasak"

kronik farenjiti çok süper dizginlemiş biri olarak adaçayı diyorum.

zencefil şu aşamada boğazını tahriş edebilir. ama biraz iyileşince evet, kullan. hatta havlıcan ve tarçınla beraber. balı da asla kaynar bişilerin içine koyma, faydadan çok zarar olur. benim iksirin tam tarifi şöyle: sütü ısıt. havlıcanı rendele, zencefil ve tarçınla karıştır, süte ekle, karıştır. süt ılınınca balı ilave et. afiyet olsun. baharatları da bir çay kaşığından fazla kullanma. hakiki kestane balı bulabilirsen daha faydalı olur.

adaçayını da ister poşet ister dal olsun, 2 dakikadan fazla tutma sıcak suyun içinde.
bir de habire çay içmek yerine, ılık su iç. oda sıcaklığı değil de, kaynamış suya soğuk su katılmış olanı.

geçmiş olsun :)

not: unutmuşum az önce. en kritik şeylerden biri de tozdan, dumandan uzak durmak.

bence para hesabı yapmakla başlasın yavaştan. günlük para vermeyin, haftalık verin, ekstra da para vermeyin, makul olun. haftasonunu tutturabilmek için mecbur hesap yapacak, belki tutumlu ise biriktirecek, almak istediği şeyler olacaktır vs. bunların hepsi hesapla. sonra kafası pratiklik kazanınca matematiği de benimseyecektir.

aynı zamanda ödül gibi bir şey de olur hem çocuğunuza. kendi parasını yönetir, kendi kendine bişeyler yapar, mutlu olur.

Uğraşma bence. Herkes matematik sevecek diye bişi yok. Çocuğun sözeli kuvvetlidir ona yönelik bişiler yapar. Hayatı zindan etme çocuğa matematik sevsin diye. Sevmiyorsa sevmesin ama derslerini geçecek kadar bilsin bari.

Bende sevmiyordum (hala çok sevmiyorum aslında) üni. sınavlarında baktım oluru yok it gibi çalışmıştım olmuştu. Tak edene kadar senin yapacağın bişi yok yani.

Şu kitabı okusun birde güzel hikayeler var ben sevmiştim.

www.tubitak.gov.tr

herkesin sevdiği ders vardır ama insan en çok yapamadığı şeyi sevmez. yıllarca matematikten nefret ettim ve yapamadıkça daha da kabusum haline gelmişti. üniversiteden mezun olabilmek için sıkı bir çalışma dönemine girmiştim. bir tek matematik dersini veremiyordum. neyse bir arkadaşım sürekli özel ders verdi bana. yapabildikçe zevk almaya başladım, kaç yaşında düşünün yani. yapabildiğini görürse heveslenmeye başlar bence.

mufredattan cok da haberdar degilim ama, ilkokul matematigi, daha cok carpma/bolme, kesirlerle alakali falan saniyorum. sayilarla, matematigi kagit uzerinde ogrenmekle alakali sanirim sorun, eger ona gunluk hayatta aslinda ogrendigi seyleri ne kadar cok kullanildigini/kullanabilecegini mumkun oldugunca basit ve eglenceli bir yolla anlatin. anladikca sevmeye baslayacaktir.

ayni soruyu abim bana 9 yasindaki yegenim icin sormustu, cocuga bi türlü matematigi sevdiremiyordu o da.

kendimi hatirlattim ona, lise 2 ye kadar matematikten sadece dersi gececek kadar not almistim, hep nefret etmistim, üniversite sinavinda bana gerekli oldugunu anladim lise sonda ciddi sekilde calismistim ve öss tek sinavdi o zaman 44 soruda 43 net yapmistim.

yani su an sevmiyor diye karamsar olmayin, isine yarayacagini anladigi an zevk almaya basliyacak, sonrasi kendiliginden geliyor.

(bkz: sudoku) (ben demiyorum uzmanlar diyor)

yay burcu o. sevmez. muhtemelen de aralığın ilk haftasıdır :) benim 1 aralık mesela.

çocuğun sevmeme nedeni türk eğitim sistemi bence."Matematik çocuklarımızı mutlu etmek yerine mutsuz ediyorsa, düşünmeyi öğretmeyi değil de düşünmeden kaçışı körüklüyorsa, matematik korkusu toplumlarda bir hastalık konumuna gelmişse, bir yerlerde yanlış yapıldığı anlaşılmaktadır."
www.annebabaokulu.net
buraya bi göz atın bence

1. Kullanırsa anlar, anlarsa sever. Adını matematik koymadan işlemler yaptırın. Mesela yoldan beş dakikada geçen arabaları sayın, buna göre bir saatte kaç araba geçer diye sorun. Yolda bir şeyler taşıyan birilerini görürseniz bir adamın bir koliyi ne kadar zamanda taşıdığına bakın, adam sayısına bakın, koli sayısına bakın, ne kadar zamanda işi bitireceklerini hesap edin, sonra, bunlara biri daha katılsa zaman ne kadar azalır, onu hesap edin. Örnekler çoğaltılır. Matematik bir düşünce şeklidir, akıl yürütme şeklidir. Eksikliğinin nelere sebep olduğunun örneği içinde yaşadığımız dünyadır. Herkes matematiği anlayıp sevebilir, sözel kafalı diye kestirip atmayın

2. pposeidon_1'in önerdiği kitap ona ağır gelebilir şimdi ama siz okuyun, ona anlatın. Tübitak'ın ona göre de bir kitabı mutlaka vardır.

allah allah benim de burcum yay ve ömrüm boyunca matematiği hiç sevmedim.

(bkz: #22570116)
++
(bkz: sudoku)

son sezonda saçmaladılar. izleyeceksen son sezona kadar olan bölümleri izle.

(evet bi son bölümü vardı doğru düzgün kapattılar ama öncesinde bayaa saçmalamışlardı).

Ben diziyi baştan sona izledim. En beğendiğim dizilerden biridir. Lost'la yarışır.

Sonunda sanki normal bir sezon finali gibi bitti aslında. Çeşitli söylentiler var zaten; "dizinin devamı gelecekti de iptal oldu" gibi. Yani evet, tam olarak bir sonuca ulaşmış değil dizi. Ama izleyenlerden "böyle daha iyi, gerisi izleyicinin hayal gücüne kaldı, boka sarmadı" yorumunu aldığım da oldu.

Bence izlemeye değer.

bir sonuca ulaşamadan zamansız ve kötü bitti bence. çok sevdiğim bir diziydi.

bok gibi bir diziydi ilk sezonu hariç. izleme.

tam da "seçilen nesne" için css psuedo-class "active" var. a:active { color:red; } gibi ama sanırım sizin işinizi görmüyor?

css dışındaki çözümler menünün çalışma şekline göre değişir. projeyi görme şansım olsa hemen gereken metoda sizi yönlendiririm.

yok, active olayı o an için aktif olan için geçerli sanıyorum, tıklayıp sayfayı yönlendirdikten sonra kayboluyor.

<div id="mydroplinemenu" class="droplinebar">
<ul>
<li ><a href="">item</a></li>
<li ><a href="">item</a>
<ul>
<li><a href="">subitem</a></li>
<li><a href="">subitem</a></li>
<li><a href="">subitem</a></li>
<li><a href="">subitem</a></li>
<li><a href="">subitem</a></li>
<li><a href="">subitem</a></li>
<li><a href="">subitem</a></li>
</ul>
</li>
<li onClick="linkAl();"><a href="#">Vize Başvurusu</a></li>
<li onClick="linkAl();><a href="$">item</a></li>
<li onClick="linkAl();><a href="$">item Sözleşmesi</a></li>
</ul>
</div>

bu menu html kodu

.droplinebar{
overflow: hidden;
}

.droplinebar ul{
margin: 0;
padding: 0;
padding-left:8px;
margin-left:0px;
float: left;
width:auto;
font: bold 12px Arial;
background: #cc0000 center center repeat-x; /*default background of menu bar*/
}

.droplinebar ul li{
display: inline;
}

.droplinebar ul li a{
float: left;
color: white;
padding: 9px 6px;
text-decoration: none;
}

.droplinebar ul li a:visited{
color: white;
}

.droplinebar ul li a:hover, .droplinebar ul li .current{ /*background of main menu bar links onMouseover*/
color: white;
background:#000000 center center repeat-x;
}

/* Sub level menus*/
.droplinebar ul li ul{
position: absolute;
z-index: 100;
left: 0;
padding-left:8px;
top: 0;
background: #cc0000; /*sub menu background color */
visibility: hidden;
}

/* Sub level menu links style */
.droplinebar ul li ul li a{
font: normal 13px Verdana;
padding: 5px;
padding-left:5px;
padding-right: 5px;
margin: 0;
}

.droplinebar ul li ul li a:hover{ /*sub menu links' background color onMouseover */
background: black;
}

bu css kodu


var droplinemenu={

arrowimage: {classname: 'downarrowclass', src: 'down.gif', leftpadding: 5}, //customize down arrow image
animateduration: {over: 200, out: 100}, //duration of slide in/ out animation, in milliseconds

buildmenu:function(menuid){
jQuery(document).ready(function($){
var $mainmenu=$("#"+menuid+">ul")
var $headers=$mainmenu.find("ul").parent()
$headers.each(function(i){
var $curobj=$(this)
var $subul=$(this).find('ul:eq(0)')
this._dimensions={h:$curobj.find('a:eq(0)').outerHeight()}
this.istopheader=$curobj.parents("ul").length==1? true : false
if (!this.istopheader)
$subul.css({left:0, top:this._dimensions.h})
var $innerheader=$curobj.children('a').eq(0)
$innerheader=($innerheader.children().eq(0).is('span'))? $innerheader.children().eq(0) : $innerheader //if header contains inner SPAN, use that
$innerheader.append(
'<img src="'+ droplinemenu.arrowimage.src
+'" class="' + droplinemenu.arrowimage.classname
+ '" style="border:0; padding-left: '+droplinemenu.arrowimage.leftpadding+'px" />'
)
$curobj.hover(
function(e){
var $targetul=$(this).children("ul:eq(0)")
if ($targetul.queue().length<=1) //if 1 or less queued animations
if (this.istopheader)
$targetul.css({left: $mainmenu.offset().left, top: $mainmenu.offset().top+this._dimensions.h})
if (document.all && !window.XMLHttpRequest) //detect IE6 or less, fix issue with overflow
$mainmenu.find('ul').css({overflow: (this.istopheader)? 'hidden' : 'visible'})
$targetul.slideDown(droplinemenu.animateduration.over)
},
function(e){
var $targetul=$(this).children("ul:eq(0)")
$targetul.slideUp(droplinemenu.animateduration.out)
}
) //end hover
}) //end $headers.each()
$mainmenu.find("ul").css({display:'none', visibility:'visible', width:$mainmenu.width()})
}) //end document.ready
}
}

bu da js kodu.

eğer çok fazla sayfan yoksa aşağıdaki siteden örneğini görebilirsin. body ye id vererek çözümü var. yok bunla işim diyorsan daha basit bir yolu aşağıdkai gibi..

koduna göre

#mydroplinemenu .current {} diye bir class tanımla
hangi sayfadaysan oradaki kodu revize et : <li class="current"

örnek: www.456bereastreet.com

bu "kombo" ile cart diye kalp krizi geçirilseydi herhalde dünyada insan kalmazdı. vücudu çökertmek biraz zaman alıyor. fakat niyet bu ise doğru yoldasın :)

yaşının 20 ila 40 arasında bir yerlerde olduğunu varsayıyorum tabi. 40'ı geçtiysen bugüne kadarki efor yeterli gelmiş olabilir.

bol su, evet, ve hafif tempolu düzenli yürüyüş kalbin sevgilisidir diyorlar. ama sigara her türlü aşkı öldürür.

abi cayda da kafein oldugunu unutmamak lazım. sen bu icecekleri yayıyorsan güne, kafein hep dönüyor demektir vücudda ki bu da uykusuzlugu getirir. cigarayı bilmem, icmedim, icirmem.

abartı olup olmadıgı insandan insana degişir. arkadas var almanyada, bu alman gunde 10 bardak kahve iciyor, ve nescafe degil (cunku nescafe kahve degil), filtre kahve, adam aksam cat diye uyuyor. baska arakdas da, saat 2de bir tane kahve icsin o gece zehir oluyor cocuga.

sokratesin okulun kapısına yazdıgı gibi, kendini bil hocam :) zaten anlarsın ne kadardan sonra vuruyor diye.

aaa.com'a alias domain olarak bbb.com'u ekle ve hosting root'ta "aaa" dizinini kullan. illa root'taki statik bi dosyaya gidecekse de oradan .htaccess ile yada html ile yönlendirirsin.

not: duyuru silinir.

degistirdim kardesler.

@blackdog dedigini tam olarak anlamasamda arastirmaya basladim. rootta statik bi dosyaya degil de aaa.com daki sitenin aynisini acicak. ama asil istedigim su. iki domain de ayni hostingi calistirsin. ama bbb.com u aaa.com a yonlendirmis olmayayim. soyle ki; adam bbb.com a girdiginde aaa.com a yonlenmesin de bbb.com a girsin yine ayni siteyi gezsin bbb.com alan adi altinda.

teknik olarak tam anlatamadigimdan uzun anlatabiliyorum idare edin iste.

şimdi anladım ne yapmak istediğini. "bunlarin 2sinin de ayni siteyi acmasin istiyorum" demişsin o karıştırdı.

kullandığın hosting cpanel'li ise "add-on domain" seçeneğinden yapabilirsin. farklı panellerde farklı isimlerde olabiliyor. domain alias vb. gibi.

bence google yönlendirilmiş siteleri pek üst sıralara çıkarmıyor.senin yerinde olsam iki siteye aynı scripti kurar ve aynı db bağlarım böylece iki sitede aynı içerikle yayında olacaktır.saygılar

diziyi izlemiyorum ama mankala olabilir.

bir ara go benzeri bir oyun oynadıklarını gördüm gibi oldu ama emin değilim. bir de mangala oynuyorlardı sanki.

mangala

Henüz ayrıntılı inceleme şansım olmadı ama cloud os isterseniz jolicloud'u bir araştırabilirsiniz.

Win7 home premium kullanıyorum gayet memnunum. dediğiniz gibi tarter durduk yere zorlanıyor falan. AnyTime Upgrade'den yükseltebilirsiniz. Tabi bunun için lisansınız olması lazım

win 7 professional kullanıyorum. sorun yaşamadım. ubuntudan daha stabil benim için. jolicloud abiminkine kurduk 3. de bir daha açılmadı. şimdi onu formatlamam gerekiyor o yüzden ben şahsen önermiyorum. zaten jolide ubuntu üzerine yapılmış.

askere gitmeden önce annemin laptop'una çökmesin, sorun olmasın diye xubuntu kurmuştum. 2 yıl geçti hala sorunsuz kullanıyor.

iki kişilik bi oyun biliyorum kardeşim oynuyor, oynatıyor beni de. friv.com dan giriyor oyuna. ateş çocuk ve su kız dı yanlış hatırlamıyprsam ismi. the fire boy and the water girl.

flash değil ama worms tek bilgisayarda oynanabilen en nefis oyundur kanımca.

4 kisiye kadar arkadaslarinla oynayabilecegin:
team.forsvarsmakten.se

bir de sinirsiz arkadasini davet edebilecegin:
battlefieldheroes.com

ikincisi icin bilgisayarina firefox ya da ie plugin i fln kurman lazim. ikincisi canavardir bu arada.

ateş ve su oyunu var. mükemmel mükkemmel harika ötesi bi oyun mutlaka oynamanı tavsiye ederim: www.eyzi.net

benzer olarak stargate universe diyorum. flashback'ler, gizemli olaylar, rahatsız karakterler, bilim adamları, ters köşe senaryolar vesaire.. çok iyi dizi değil ama güncel bir sci-fi işte, hiç yoktan iyidir.

battlestar galactica

the event

alakası yok ama the walking dead diye zombili bi dizi var belki ilginizi çeker. ilk sezon oynandı.6 bölüm.çok tuttuğu için 2. sezonu ekimde başlıcakmış.

Eureka

breakoiut kings. lostla fringle alakasi pek yok ama guzel dizi. hapishane tarzi.

The Lost Room. Bilimkurgu sayılır mı emin değilim ama izlediğim en kaliteli dizilerden biri.

www.imdb.com

o filmde; çocuk arkadaşı için evden kurabiyeler, sucuklu yumurtalar, kıymalı börekler falan aşırıyordu. nasıl karnım acıkmıştı anlatamam. çok duygulu bir filmdi.

bir de europa europa var meraklısına.

türk dizilerini ve bazı eski dizileri bulabilirsin. güncel yabancı dizileri de bulmak mümkün olabiliyor ama bunlar jet hızıyla silindiğinden youtube güvenilir bir kaynak değil.

çankaya'da cadde üzerinde üç-dört dükkan var.

2. soru için kullanacağın tüm yöntemler javascript ile, ve sen engellesen bile birisi browserın javascript desteğini kapatırsa - safari ve firefox için çok kolay - engellemen bir işe yaramaz. sağ tıkı engelleme nedenin eğer fotoğrafı korumak ise fotorafı bozup göster. küçük parçalara böl göster vs.

1- notepad++ kullan.
2- sağ tık browser ile alakalı bir şey yani client tarafında olup bitiyor. php sunucu tarafında çalışır, haliyle browser'ın davranışlarına karışamaz. yol gezer'in de söylediği gibi o işleri javascript kullanarak yapman lazım.

@take a minute, uyumlu.

@blackdog, notepad ile deneyeyim bir de.

teşekkürler herkese.

@uckac: klasik notepad değil yalnız, notepad++

notepad-plus-plus.org

(bkz: tatlı badem yağı)

peki neden uzamıyor ?

saçlar ve pubik tüyler günde ortalama 0.5 mm kadar uzar. yani farkedilir uzama karşılaştırması için bir ay kadar bekleyin.

ihtiyacınız olanlar; bir adet cımbız + a4 kağıdı + cetvel

"uzamıyor" dediğiniz kısımdan random 3 adet tel koparın, kağıdın üstüne yapıştırıp ölçün, ortalamasını alın.

1 ay sonra testi tekrarlayın ve karşılaştırmasını yapın. fark 1.5 cm civarında çıkarsa sıkıntı yoktur.

uzama konusunda problem varsa vitamin kullanmakta fayda var, futbolcuların mesela saçlarının çok hızlı uzadığı konusunda bir makale okumuştum zamanında..

Ders çalıştığım bile oluyor.. Mesela son olarak aöf ye aldım kitabımı gittim..deniz kenarında bi kafeye...kahve... sigara..iktisat... zevklide oluyor..evde toplayamadıım dikkatimi orda toplayabiliyordum..acaip...özellikle pazar sabahları çok erken gazetemi alırım köşe yazılarını altını çize çize okurum...evde yapamıyorum bunu...

tabii ki de her insan bence yapar...bira içiyorum genelde alkollü mekanalardaki müziklerle yazıp okumak daha güzel geliyor bana.hiç de garip bi durum değil yani yapan çok tanıdğım var ayrıca :)

üniversite yıllarımda sık sık yapardım. fakat cafe ya da bar değil, kıraathaneleri tercih ediyordum. basitçe çay daha iyi olduğu için ve çaycıların hangi sıklıkta, kaç şekerli çay içiyor olduğumdan başka kaygıları (ödediğim hesabın işgal ettiğim alana oranı vb.) olmadığı için.

İzmir'deyken d&r dan hoşuma giden bir dergiyi alır bir yerlere oturur kahve içerdim dergiyi okuya okuya.Güzel olurdu.Dışarıdan nasıl görünürdü bilmiyorum ama pek keyifliydi.

e tabi okudugum oluyor. kahve içerim genelde.

sırf ders çalışmak için gittiğim bir starbucks şubesi var. kütüphane ortamı kitap okumak için daha ideal olsa da ders çalışmak, sürekli bir yerlerden bişiler okuyup not almak starbucks gibi hafif müzikli, yemeli içmeli bir ortamda daha rahat oluyor bence. genelde kahve içiyorum ben de ama uzun saatler kaldıysam sandviç türü bişiler + portakal suyu ile destekliyorum.

kahve dünyasına gidiyorum ben de. dergi okuduğum da ders çalıştığım da oluyor.

Ben yapamam, nasıl kafa topladıklarını da anlamam ama kıraathanede çalıştıklarıyla doktora bitiren bir tanıdığım var. Adam evde veya okulda kafasını toparlayamıyordu.

bugün 4 saat oturup ders çalıştım gayette verimli oldu.

kitap okurken bira içmeye gidiyorum, mis mis samimi söylüyorum, hele ki kitap da sardıysa o kadar zevkli oluyor ki anlatamam.

haftada en az birkaç kez yapıyorum bu aralar. gidiyorum rastgele bir kafeye oturuyorum keşfetmek için, laptop varsa laptopumu açıp işlerimi hallediyorum, yoksa telefondan hallediyorum, çok güzel oluyor.

evet, zaman zaman... yeni alınan bir kitabın hiç olmazsa önsözü veya edebiyat dergisinin en ilgi çeken kısımları okunabiliyor (barda) veya derginin tümü/kitabın bir kısmı (kafede). gerek duyunca yazılıyor tabii (barda, kafede yahut otobüste).

on dakikada istiklal'e ulaştığım için mekanlar da oralarda. ilk aklıma gelen asmaaltı (bar diyelim) ve le jardin (kafe).

çoğu zaman bira (barda) ve çay (kafede) içerken oluyor bunlar.

Ben kütüphanelerin kafeteryalarında oturmayı daha çok severim. kitap okuma molası verip çay kahve tost ws. atı$tırırım.

ben olsam lcd alırım. kesin bir şey söyleyemiyorum ama mağazalarda dolaşıp televizyonları incelediğimce lcd'lerin görüntüleri bana daha temiz, daha güzel geliyor. belki led almak için henüz erkendir.

samsung 40 inç lcd al.

ben panasonic al derim, g-s serileri gayet leziz goruntu veriyor.

samsung 40c serisi yeter de artar

LG 42" var, 1997TL Bimeks'te. LED. Internet yok sanirim. Ama benzer fiyata bu boy LED de yok bildigim kadariyla.

blog.wordpress'i mi diyosun yoksa direkt olarak kendi siteni mi ?

hayır.

ağrı sızı için (bkz: anestol) geriye kalan herşey için (bkz: akıl fikir)

valla biraz gec kalmissiniz hemen tedaviye baslamaniz lazimdi. agri gecene kadar silverdin. ardindan mikrop kapmasin diye thiocilline. iyilestikten sonra iz kalacak. onun icin de madecassol.

bulaşık makinesi dediğin aletin teknolojisi 90'lardan beri pek değişmedi. tipini beğendiğini al geç. tercih şansın varsa tabi ki a sınıfı olsun. bir de çok kısa programı olsa iyi olur (hemen hepsinde var zaten)

film olarak da:
love and other drugs
the time traveller's wife
never let me go

altusun camasir makinesi var bizde lanet ettim resmen o yuzden 800 verdim 3 programli bosch aldim, a enerji sinifi. ayni makineyi 900e satan yerler de vardi; bosch'un cagri merkezini aradim yakinlardaki bosch bayilerinin telefonlarini alip hepsini tek tek aradim, en uygun fiyati verenden aldim.