Giriş
(24)

Lise kütüphanesi için kitap desteği yapar mısınız?

kobuzchu kiz
Tekirdağ'da bir anadolu lisesinin kütüphanesi için kitaplara ihtiyaç var. Hepimiz 3-4 kitap göndersek çok güzel olmaz mı? :)Direkt internetten satın alıp göndermek, evdeki kitapları kargolamaktan daha ucuza geleceği için ve Amazon'da istek listesi paylaşmak çok kolay olduğu için okulun edebiyat öğre
Tekirdağ'da bir anadolu lisesinin kütüphanesi için kitaplara ihtiyaç var. Hepimiz 3-4 kitap göndersek çok güzel olmaz mı? :)

Direkt internetten satın alıp göndermek, evdeki kitapları kargolamaktan daha ucuza geleceği için ve Amazon'da istek listesi paylaşmak çok kolay olduğu için okulun edebiyat öğretmeni bir liste oluşturdu. Direkt oradan alıp öğretmenimize ulaşmasını sağlayabilirsiniz. (Satın alınan kitaplar listeden düşüyor, özellikle kontrol ettim, böylece aynı kitabı birden fazla kişi almamış oluyor.) Kendi kütüphanenizden veya başka bir site üzerinden göndermek isterseniz detaylı bilgi için @üğpoıuy'a mesaj atın lütfen.

www.amazon.com.tr
+6
kobuzchu kiz
(04.12.25)
var mı benden başka yollayan :D (gaza gelen olur mu acaba?)
+5
kisa
(04.12.25)
kisa +1
+3
lazpalle
(04.12.25)
Ben listeden özellikle en sevdiğim kitapları seçtim yolladım valla. Listede olmayan bir kitabı da göndermek istiyordum, öğretmenimiz eklerse bir tur daha alışveriş yapacağım. :)
+3
🌸kobuzchu kiz
(04.12.25)
Yolladım ben de.
+4
kumandanim
(04.12.25)
en uygunlardan bi sepet yaptım ben :D iyi düşünmüşsünüz.
+4
elorelia
(04.12.25)
destek oldum ben de.
+5
koela
(04.12.25)
valarmurgulis köy okulu icin kitap yardimi duyurusu actiginda kendi sectigim kitaplardan yollamistim. bu liseye yollarken illa bu listeden mi olmasi gerekiyor? yoksa istedigimiz kitaplari da koyabilir miyiz? listeye ne kadar sadik kalmamizi istedigini @üğpoıuy yanitlarsa sevinirim. lise seviyesi kitaplarda hala "sakincalilik" durumu oluyor mu?
+4
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(04.12.25)
Affınıza sığınarak sorayım.
Buradaki konu nedir?
Yurdumun fakir yörelerinde bir ilkokul için olsa anlayacağım,
Evinin kütüphanesini bağışlayıcılar hedefleniyor olsa yine anlayacağım.
Tekirdağ, Lise ve Amazon kelimeleriyle bağış konusunu bir araya getirmeye çalıştım.
Başaramadım.
Neyi kaçırıyorum ben.

Ben görev yaptığım lisede şöyle bir şeye heveslendim, (bana) desteğinize ihtiyacım var şeklinde bir açıklama olsa, ona da tamam diyeceğim de.
+3
Mirket
(04.12.25)
@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
Amazon'dan alıp göndereceksen bu liste dışından gönderemiyorsun diye biliyordum (o yüzden göndermek istediğim bir kitabı listeye eklesinler diye bekliyordum) fakat şimdi tekrar baktım, listeden herhangi bir kitabı sepete ekledikten sonra başka kitap eklersen beraber gönderebiliyorsun. Listeden bir şey eklemezsen hediye olarak gönderemiyorsun, @üğpoıuy'dan adres alıp adresi girerek göndermen gerekiyor.

Diğer soruların cevabı bende yok. :)
0
🌸kobuzchu kiz
(04.12.25)
@Mirket
(git: 1616433) şu duyuru üzerine ben @üğpoıuy'a ulaşıp bilgi istedim, kitapları göndereceğimiz okulun kütüphanesinin çok zayıf olduğunu ve kütüphaneye kitap eklemeye çalıştıklarını söyledi. Kendi kitaplığımdan kitaplar seçip göndermeyi düşündüm fakat kargo çok pahalı, kitap gibi ağır nesnelerin kargosu daha da pahalı oluyor, o yüzden evden göndermek yerine internetten satın alıp göndermeyi daha mantıklı ve ekonomik buldum.

Sonra da, duyuruda belirttiğim gibi, Amazon'da istek listesi yapmak ve oradan alıp göndermek çok pratik geldiği için böyle bir şey yapabilirler mi diye sordum, yaptılar. İlk duyuru çok az görüntülendiği ve artık bir de istek kitap listesi eklendiği için yeni duyuru açtım. Mevzu bundan ibaret.

Arzu ederseniz evinizin kütüphanesinden de gönderebilirsiniz elbette. Ya da mantıklı bulmadıysanız hiçbir şey yapmazsınız. Ve maalesef ülkemizin her yerinde fakir okullar, boş kütüphaneler var. (İzmir'in göbeğinde okulun hademesi olmadığı için çocuklarının sınıfını nöbetleşe temizleyen veliler tanıyorum, "fakir yöre" olmasına gerek yok.)
+4
🌸kobuzchu kiz
(04.12.25)
iyi niyetli kolektif eylemler çok hoşuma gidiyor.
bir kaç kitap aldım listede yer alan, 1 tane de listede bu da olmalıydı dediğim bir kitabı yolladım. umarım daha önce alınmış olduğu için listede görünmüyor değildir.

çok güzel bir seçki yapılmış, kimisi okuduğum çoğu ise okumak için heves ettiğim kitaplar.

mirket'in sorgusu yerinde bence. ama okullarda kitaba bütçe ayıramayan çok öğrencinin olması ve bazen bir kitap okumanın bile insanlara fayda sağladığı düşünülünce; alınan bazı kitapların hiç okunmayacağı ihtimalini de göze alarak okul kütüphanesi oluşturmayı çok yerinde buluyorum. teşekkürler.
+7
biseysorcaktim
(04.12.25)
Şu kitaplar olur mu diye mesaj attım @üğpoıuy'a, mesaj okundu ama geri dönüş yapmadı.
-2
i'm gonna start a revolution from my bed
(04.12.25)
@biseysoracaktim'in yazdığı ilk cümlenin etkisiyle çorbada tuzum olsun isterim. Adres paylaşılırsa Amazon'dan ama liste dışı katkıda bulunmak isterim.
+4
Mirket
(04.12.25)
@mirket listeden mesela en ucuz kitabı sepete atıp sonra üstüne başka kitaplar ekleyince göndermek mümkün oluyor, alternatif çözüm olarak ekleyeyim buraya.

@i'm gonna start a revolution from my bed yapacaktır, o sırada zamanı yoktur ya da o da öğretmene sorup cevap bekliyordur belki :)
+3
🌸kobuzchu kiz
(04.12.25)
@kobuzchu kiz, Konuya senin yaklaşımına ve yaptıklarına ancak saygı duyulur. Maksadımı aşıp seni eleştirmiş gibi oldumsa, üzdümse bağışla.
+2
Mirket
(04.12.25)
@Mirket yok yok, olur mu öyle şey, hiç sorun yok, ben de neyin ne olduğunu daha net açıklamış oldum işte :)
+1
🌸kobuzchu kiz
(04.12.25)
Şu duyuru ve altındak, konuşmalar ülke kalitesini 0,01 yükseltmiyosa ben de bi' şey bilmiyorum.
+3
kumandanim
(04.12.25)
Çok pratikmiş Amazon üzerinden göndermek. Organize edenlerin eline sağlık.
+3
auroraaurora
(04.12.25)
Lise ve kitap denilince, hemen aklıma elimdeki hiç kullanılmamış üniversite sınavına hazırlık soru bankaları geldi. Ancak baktım ki mesele bu değilmiş.
Duyuru daha açık yapılamaz mıydı acaba?
Elimizdekilerden de gönderebilir miyiz mesela?
Yoksa deprem zamanında olduğu gibi, illaki sıfır giysi ve yatak, battaniye isteyen kuruluşlara yapılan bağışlar gibi mi olacak?
Amazon'dan ve belli serilere ait kitaplar (!)
-3
pro9it9is9
(04.12.25)
@pro9it9is9
"Kendi kütüphanenizden veya başka bir site üzerinden göndermek isterseniz detaylı bilgi için @üğpoıuy'a mesaj atın lütfen."
0
🌸kobuzchu kiz
(04.12.25)
Bir de şöyle bir şey var.

www.ptt.gov.tr
+1
Mirket
(04.12.25)
ben de gönderdim, aracı olduğunuz için teşekkür ederim.
+3
awlmi
(10 saat)
Guncelleme: kitaplarin bi kismi bugun ulasmis cok tesekkurler <3 fotografli guncelleme de gelecek
+1
üğpoıuy
(9 saat)
liste disi kitaplar da ekledigim icin buraya yazma geregi duyuyorum ki benim gibi liste disi kitap eklemek isteyenler mükerrer almasin.
alttaki kitaplar alindi arkadaslar:

Mina Urgan - Bir Dinozorun gezileri
Mina Urgan - Bir Dinozorun Anilari
Ursula Le Guin - Mülksüzler
Ursula Le Guin - Sürgün Gezegeni
Halikarnas Balikcisi - Mavi Sürgün
Anthony Doerr - Göremedigimiz Tüm Isiklar
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(7 saat)
(9)

Bugün AI için ne yaptın?

croswell
çok sık kullanıyor musunuız? İşinize entegre ettiniz mi işinizi elinizden alacak mı? Öğreniyor musunuz yoksa chatgpt ile psikolojik sorunlarınızı dertleşip gemini'den görsel mi üretiyorsunuz sadece?
çok sık kullanıyor musunuız? İşinize entegre ettiniz mi işinizi elinizden alacak mı? Öğreniyor musunuz yoksa chatgpt ile psikolojik sorunlarınızı dertleşip gemini'den görsel mi üretiyorsunuz sadece?
0
croswell
(27.11.25)
işime entegre ettim
0
nolmus yani
(27.11.25)
Hem iş hem eğlence için kullanıyorum. Kendimi zombi ve goblin yaptım bir fotoğrafımda bugün, eğlence kısmı. Bir görseldeki metni okuyup Word dosyası olarak hazırlamasını istedim, iş kısmı. Ahım şahım şeyler değil, ama ciddi vakit ve emek tasarrufu sağlıyor iş konularında. ChatGPT ve CoPilot dışında ne var ne yok pek bakmıyordum. Şirkette giriş seviye bir eğitim aldık. Kullanabileceğim ne çok model varmış.
0
auroraaurora
(27.11.25)
ben claude ile seviyeli bir birlikteliğe sahibim.
gemine pek az kullanıyorum, kullanmıyorum sayılır.
chatgpt ile aram iyice soğudu, aklıma bile gelmiyor.

claude code'u kullanıyorum.
terminal uygulaması var. iterm2'yi de çalışma ortamıma göre dizayn ettim, yeni bir sekme açıp claude yazıyorum console'a, hemen işimi yaptırıyorum. artık nereye bakması gerektiğini de biliyor. bir süredir sıfırdan bir iş geliştirmek değil, varolan projeye bakım ve bugfix yapıyoruz. o yüzden çok işime yarıyor ve başarılı da.

claude kullanımımı biraz daha genişlettim.
mesela rar uzantılı bir dosya vardı, uygun bir program yoktu, rar uygulaması aramak yerine claude code'a söyledimi, açık kaynak kodlu basit bir rar app'i indir diye. indirdi.

300e yakın şarkı olan bir çok albüm vardı, isimlerinde (remastered) falan gibi bir sürü ifade vardı. grup adı - şarkı adı olsun isimleri, metatag'lerinde de böyle ifadeler yer almasın düzelt dedim. bir iki yanlış işlem yaptı önce, sonra hatasını farkedip düzeltti.

bunlara şarkı sözü ekle metatag'larına dedim, python ile bir fetcher yazdı, api'ye bağlandı, şarkı sözlerini indirdi ve teker teker ilgili dosyalara ekledi.

iş ve böyle işler için çok kullanıyorum claude code'u.
ama izin verirken dikkat, ben al sana tam yetki çalıştır kodu demiyorum çoğunlukla.
0
biseysorcaktim
(27.11.25)
Soru yazdırıyorum ama şimdilik işimi elimden alacak kadar yetenekli değil. Sürekli şunu şöyle yap, bunu böyle yap diye geri bildirim vermem gerekiyor. Yine de işimi kolaylaştırıyor. Onun dışında yemek tarifi de alıyorum sık sık.
0
sekizdokuzon
(27.11.25)
Hiç kullanmıyorum. Sadece bişeyler çevirmem gerektiğinde.
+2
gobekliraki
(27.11.25)
Ben sık kullanıyorum, gemini'ye güzel gem tanımlayınca çok başka bir boyuta geçiyor. Eğitim / hobi amaçlı kullanıyorum. Botanikçi gemim var mesela bitkinin fotosuna bakıp morfolojik tanımını yapıp, evrimsel geçmişine, ilginç anatomik detaylarına, endüstriyel, tıbbi, mutfak kullanımlarına falan değiniyor. Bunun gibi mineraloloji ve sedimantoloji gemi, taksonomi gemi, çeşitli tarihçi gemleri falan bir sürü şey var. Üniversite kurdum.

İşle alakalı çok işime yaramıyor, sadece gramer imla kontrolü yaptırıyorum bazen. Bir de okumaya vaktim olmayan makaleleri kitapları notebooklm'e atıyorum geceden, sabah podcast olarak dinliyorum yolda falan, çok ilgimi çeken olursa okuyorum, bu olay çok iyi.
+1
akhenaten
(27.11.25)
bugün şükran günü yemeği için pişirilecek yemekleri ve yancıları aşamalara göre planlamasını ve zamanlamasını istedim. her şey aynı anda hazır olacak şekilde listeledi.
0
eileengray
(27.11.25)
part time emlakcilik yapmaya basladim, listing hazirlarken isime yariyor.
yaptigim isleri elimden alma olasiligi sifir.
0
cooperr
(27.11.25)
Hiç kullanmıyorum. Sıfır. Tabii, hiç kullanmamayı marifet de saymıyorum. İhtiyaç duymuyorum sadece.
0
yadigar
(27.11.25)
(13)

Sobalı dönemlerde haftada 1 banyo yaparken kokmuyor muyduk?

Piukh
Aranızda her gün duş alan çocuk monşerler vardır tabii ama ben küçükken özellikle kış aylarında pazar günü yıkanma günü olurdu. İlkokula gittiğim dönemlerdi, koşturup dururduk da ama hiç hatırlamıyorum sınıfta koktuğumuzu vesaire. Acaba ara ara yıkıyor muydu anamız bizi nasıl oluyordu? Tam hatırlaya
Aranızda her gün duş alan çocuk monşerler vardır tabii ama ben küçükken özellikle kış aylarında pazar günü yıkanma günü olurdu. İlkokula gittiğim dönemlerdi, koşturup dururduk da ama hiç hatırlamıyorum sınıfta koktuğumuzu vesaire. Acaba ara ara yıkıyor muydu anamız bizi nasıl oluyordu? Tam hatırlayamıyorum.
+2
Piukh
(27.11.25)
Beynin sürekli maruz kaldığı etkiye karşı hassasiyeti ortadan kaldırma gibi bir özelliği vardır.
Gemi makine dairesinde uzun süre çalışanlar artık o sesi duymaz.
Ahırda çalışanlar artık gübre kokusunu almaz gibi.

Yani kokuyorduk ama farketmiyorduk.
0
Mirket
(27.11.25)
Sobayla ilgisi yok bence ya. Ben kaloriferli evde büyüdüm. Pazardan pazara banyo yapıyordum. O zamanlar öyleydi.
Evet, kokuyorduk. Belki tek tek kimse kokmuyor, ama okuldaki tüm öğrenciler biraraya gelince tipik bir koku oluşuyor. Üniversiteyken bir gönüllülük projesi için bir ilkokula gidiyorduk. O koku o kadar tanıdık geldi ki. :) Öğrenciler kokmuyordu, ama binaya girer girmez burnumun direği sızlıyordu.
+1
auroraaurora
(27.11.25)
nerde dinledim hatırlamıyorum ama bir konuşmada bu geçti sebebini yiyeceklerin organik falan olmasına bağladılar, şimdi yediklerimizin kokuyu yaptığından tohumlarında genlerinin değiştirilmesinden bahsettiler..
0
eja
(27.11.25)
bence kokmuyorduk. hatta hala aynısını yapsak yine kokmayız.

duş alma rutinini sıklaştırdıkça vücut da kirlenme rutinini sıklaştırıyor. sürekli haftada 1 duş alan kişi 1 haftada anca kokacak kadar kirleniyor. her gün duş almaya başlayınca ertesi gün duş almazsan kokuyorsun.

biz kendimiz süreyi kısaltıp kokuşma rutinini kendimiz bozuyoruz bence.

yine haftada 1 duş almaya başla, ilk zamanlar ertesi gün kokacaksın. aradan zaman geçtikçe kirlenme rutinin uzamaya başlayacak.
+1
kibritsuyu
(27.11.25)
ben 1 hafta yıkanmıyorum, kendi kokumu almıyorum, leş gibi kokuyorsun diye tepkiler alıyorum. çocuk olsaydım umursanmayabilirdi.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(27.11.25)
Ben de bu süreçten geçtim ama hiç koktuğumu hatırlamıyorum. Yine de her gün okuldan gelince eli-ayağı-yüzü falan soğuk suyla küvete girip yıkardım onu hatırlıyorum bi. Ama öyle koşturup terleyen bi çocuk da değildim belki onun da etkisi vardır.
0
truf
(27.11.25)
bu sorunun cevabi hem evet hem hayir.
günümüz standartlarinda kokuyorlardi ancak insanlarin "kötü koku" algisi tarih boyunca degismis.
bugün 1970 senesine isinlanirsan, "uff bu ne koku" dersin ama 1970 senesindeki kokudan hic rahatsiz olmayan adami 1570'e isinlarsan o da "uff bu ne kötü koku" der.
yenilen icilenden, yani diyetten daha farkli ve büyük problemler vardi.

mesela insanlar sik yikanmazdi ama camasirlar da sik yikanmazdi. günümüzdeki kokulu sampuan, sabun, deterjan o dönemde yoktu; kül, yag ya da at kestanesi bazli dogal sabunlar kullanilirdi ve emin olun bu sabunlar kötü kokuyordu. mesela kumasi, özellikle yünü yumusatmak icin fulling (dinkleme) adi verilen bir yöntem vardi, köylerde kadinlar yapardi (özellikle iskocya gibi ülkelerde günümüzde bile devam eden bir gelenek), bunun icin idrar kullaniliyordu ve kadinlar evlerine idrar kokarak gidiyordu ama kimse yadirgamiyordu.
insanlar icin vücut kokusu, hayvan kokusu ve hatta tarihte geriye gittikce diski kokusu gayet alisilmis oluyordu. herhangi bir sokakta binlerce, aylardir yikanmamis, üstbas degistirmemis insan, derisi yüzülüp satilmaya hazirlanan hayvan, balik tezgahlari, baharat tezgahlari, havada asili kalan kömür kokusu, cogu zaman bunlara eslik eden idrar ve diski kokusu... seni bayiltabilir bu kokular ama o zamanlar insanlar icin normaldi. onlarin da rahatsiz oldugu anlar oluyordu ama insan vücudu kokusu genelde bu listede yer almiyor, alacaksa bile en sonunda yer aliyordu.
koku olarak zamanin insaninin en büyük problemi lagimdi.
parfümler, dogal cicek özlerine batirilmis eldivenler ve sapkalar, parfümlü mendiller, elbiselerin ic kisminda tasinan lavanta keseleri, kat kat giyilen ve karsi tarafin kabarikligiyla yakinina gelmesini engelleyen elbiseler sadece moda anlayisi degil ayni zamanda koku problemine bulunmus cözümlerdi.
bizim modern burun hassasiyetimiz evlerde akan suyun ulasilabilir olmasiyla birlikte degismeye basladi. akan suyun kolay isitilabilir olmasiyla hizlandi.
+5
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(27.11.25)
o zamanlar bu kadar prenses değildik.
0
orpheus
(27.11.25)
sobalı evde tam da bahsedildiği şekilde haftada bir banyo yapardım çocukluğumda, bence kokmuyordum çünkü henüz ergenlik dönemi değildi (benim için) ve hormonlar henüz değişime uğramamıştı, bu da vücut kokularını olumsuz etkilemiyordu. dikkat ederseniz küçük çocuklar çok terledikten sonra bile bir yetişkin gibi kokmazlar, hormonlarla ilgili bir durum. kış mevsimini geçtim yazları da her gün banyo/duş almıyorduk. nasıl rahat ediyorduk bilemedim.
+1
exlibris
(27.11.25)
Şimdiki koku eşiğine göre evet kokuyorduk. Ama hepimiz kokuyorduk. O yüzden de normal geliyordu. Altına işeyenler bazen sidik kokardı. Ama genelde onlar işedikleri günün sabahında anneleri yıkardı.
0
ground
(27.11.25)
bence bu kadar kokmuyorduk, giysilerle de alakasi olabilir.
o zamanlar giyim esyalari genelde pamuklu olurdu.
simdi olay full sentetige kaydi, sentetik de feci koku yapiyor.
0
cooperr
(27.11.25)
Exlibris +1
Ergenlik öncesi o kadar değil. Ergenlik sonrası tam teşekküllü kokmaya başlıyor insan.
0
yadigar
(28.11.25)
kokmuyorduk. hala her gün duş almak hastalıklı bir düşünce. 3-4 günde bir idealdir.
-1
tchuck
(28.11.25)
(3)

Yuvadan düşmüş , terkedilmiş karga yavruları hakkında

devilone
Sevgili duyuru sakinleri , Geçen yaz sokağımda bir yavru karga buldum yemek yiyemiyor uçamıyordu . Evimde serbest olarak yedirdim içirdim uçmayı öğrettim . Balkona alıştırdım , Balkona da diğer kuşlar için sürekli masa hazırladığım için gelen kargalar vardı onlarla arkadaş oldu ve 4. ay sonunda haz
Sevgili duyuru sakinleri ,
Geçen yaz sokağımda bir yavru karga buldum yemek yiyemiyor uçamıyordu . Evimde serbest olarak yedirdim içirdim uçmayı öğrettim . Balkona alıştırdım , Balkona da diğer kuşlar için sürekli masa hazırladığım için gelen kargalar vardı onlarla arkadaş oldu ve 4. ay sonunda hazır hissettiğinde uçup gitti . şimdi evimin çevresinde kankaları ile uçuyor oynuyor çok mutlu .
Bu süreçte ben kargalara aşık olduğumu farkettim . Aşırı zekiler ve iletişimleri harika .Zamanımı , paramı ve enerjimi severek harcayabileceğimi farkettim ve sokakta kalsa 5 dakika sonra ölecek olan o minik güzelliğin mutlulukla kanat çırpması her şeye değer benim için .

Eğer sokağınızda ( istanbul ) bir yavru karga bulursanız onu kaderine terketmeyin bir karton kutuya koyun eve alın sonra beni çağırın gelip alayım bakayım büyüteyim .
Çocukluğumdan beri hayvanlarla yaşıyorum ve çok seviyorum . Benim dünyaya geliş nedenim sanki bu iş gibi hissediyorum .
Karga pis ve evde bakılmaz diyenler için benim ona ayırdığım odada hala izleri var ve hiç rahatsız değilim .
Bir youtube kanalım var orada büyüme gelişme ve uçmaya hazır olma sürecini izlemek isterseniz takip edebilirsiniz .
Siz bakmayı denemek isterseniz yine destek olurum . Neler yedireceğinizi anlatırım ve yardımcı olurum .
Umarım bu mesajım hayvan sever duyarlı insanların aklında kalır ve bana ulaşırlar .

* başka cins kuşlar da olabilir , saksağan , sığırcık gibi . zevkle bakar büyütür doğaya salarım .
+10
devilone
(26.11.25)
Ben izlemek isterim. Link var mı?
0
auroraaurora
(26.11.25)
www.youtube.com

oynatma listelerinde kargamın videolarını toparlıyorum , daha yüklemediğim çok video var
ilginiz için teşekkür ederim ¯\(ツ)/¯
+2
🌸devilone
(26.11.25)
İzledim bazı videolarınızı. Ne kadar güzel bir insansınız. Barney de çok tatlıymış
+1
suicides underground
(27.11.25)
(12)

"Nasılsın?" sorusuna verilebilecek alternatif cevaplar

sekizdokuzon
Benimki bu ara: Bir çığlık atsam kendime gelecek gibiyim.Sizin bu soruya vereceğiniz esas cevap ne olurdu?Teşekkürler.
Benimki bu ara: Bir çığlık atsam kendime gelecek gibiyim.

Sizin bu soruya vereceğiniz esas cevap ne olurdu?

Teşekkürler.
-2
sekizdokuzon
(25.11.25)
aynı be ya, noolsun işte.
+1
kisa
(25.11.25)
yuvarlanıp gidiyoruz.
+1
tiredofwaiting
(25.11.25)
Kimse samimi cevap beklemiyor bu soruya. Günlük hayatın ritüellerinden biri.
İyiyim demek içimden gelmiyorsa iyi demek adet olmuş derim genelde.
+1
auroraaurora
(25.11.25)
saçma sapan konuşma la (bkz. Behzat Ç)

en samimi cevap bu bence. çünkü herkes öylesine soruyor, laf olsun diye.
+1
faberkastelli
(25.11.25)
Fiks: Hamdolsun! (Genelde "ben de iyiyim" diyorlar, "iyiyim" demediğim halde. Amaç girizgâh işte, gâvurun "small talk" dediğinden.)

Samimi cevap vereceksem mesela şu an:
Bugün:
Ailecek hastayız, salgın var, ağız, burun akıyor.
Bugünlerde: Zahirde bir problem (ekonomik, ailevi, iş, ilişki, sağlık sorunları vb.) yok. Ama ara ara değişik duygular bastırıyor sebepsiz. Bazen öfke, bazen heyecan, bazen kafamı duvarlara vurma isteği, bazen savırsızlık, bazen sıkkınlık... Ama sebepsiz. Derinde de bir sebep bulamıyorum. Nöronlarım olması gerektiği gibi çqlışmıyot sanki.

Özet: Hamdolsun
0
yadigar
(25.11.25)
Yakınım olmayan herkese iyiyim deyip geçiyorum.
Yakınlarıma “bok gibiyim” derim.
Şu sıralarda da böyleyim maalesef :/
0
mutekebbir
(25.11.25)
Bomba gibiyim! Düşmanları ve hasetçileri sevindirmemek gerek.
0
komando kani var bende
(25.11.25)
Murat Ağırel, is that you?
+1
🌸sekizdokuzon
(25.11.25)
iç güveysinden hallice
+1
my fault
(25.11.25)
Standart
İyi diyelim iyi olalım
Çok şükür yaşıyoruz der gibi
0
substituent
(25.11.25)
Mukemmele yakinim derim genelde.
0
duster
(26.11.25)
turkce sorulduysa: allah bugunlerimizi aratmasin

ingilizce sorulduysa: hanging in there
+1
banach
(27.11.25)
(3)

Online terapi deneyip memnun kalan var mı?

sekizdokuzon
Pek çok uygulama var bu konuda. Fiyatları da makul. Deneyip verim aldığınız, onerebileceginiz bir uygulama ya da uygulama içinde bir terapist var mıdır? Anksiyete problemim epey ciddi bir boyut almaya, geceleri uyutmamaya başladı. Yüz yüze terapiyi karşılayacak maddi durumum yok.Teşekkürler.
Pek çok uygulama var bu konuda. Fiyatları da makul. Deneyip verim aldığınız, onerebileceginiz bir uygulama ya da uygulama içinde bir terapist var mıdır? Anksiyete problemim epey ciddi bir boyut almaya, geceleri uyutmamaya başladı. Yüz yüze terapiyi karşılayacak maddi durumum yok.

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(25.11.25)
Hiwell üzerinden terapi alıp memnun kalan çok insanla konuştum ama kendim deneyimlemedim.
0
mutekebbir
(25.11.25)
Online terapi de olsa güvenilir, yüksek lisans veterapi eğitimlerini tamamlamış, kendi terapi sürecinden geçen, süpervizon almış birilerini tercih etmeye çalışın. Ortalık lisans mezunu, 15 saatlik bdt eğitimi almış, yeni mezun psikologlardan geçilmiyor.

Online terapinin handikapları olsa da yetkin bir terapist olduğu sürece verim alırsınız.

Bu noktada en iyi platform bana kalırsa da Hiwell zira her psikoloğu kabul etmiyorlar. Eğitim ve belgeleri sorguluyorlar. Güven açısından bu önemli. Ayrıca bir terapist ile sizi eşlerken durumunuza ve ekole göre uygunluk soruları soruyorlar, bu da önemli.

Platform yerine tavsiye edilen terapistlerden online terapi de alabilirsiniz. Ücret yüz yüzeyle aşağı yukarı aynı olur ama.

Yine de özelden bana yazarsanız, size uygun birkaç isim önerebilirim belki.
+1
fraise
(25.11.25)
Evital'e de bakabilirsiniz.
0
auroraaurora
(25.11.25)
(7)

30'larınızda neleri değiştirdiniz?

gnosis
Özellikle kadın duyuruculara soruyorum ama erkekler de cevap verebilir. Beslenmenizde değişiklik yaptınız mı? Alkol tüketiminizi azalttınız mı? Uykuya önem vermeye başladınız mı? Kas ve iskelet sistemini desteklemek için spor yapıyor musunuz? Günlük protein hesabı yapıyor musunuz? Kıyafet seçimlerin
Özellikle kadın duyuruculara soruyorum ama erkekler de cevap verebilir.
Beslenmenizde değişiklik yaptınız mı? Alkol tüketiminizi azalttınız mı? Uykuya önem vermeye başladınız mı? Kas ve iskelet sistemini desteklemek için spor yapıyor musunuz? Günlük protein hesabı yapıyor musunuz? Kıyafet seçimleriniz değişti mi? Gibi.
0
gnosis
(25.11.25)
Bende birçok şey kötüye gitti.
Sigaraya 30’dan sonra başladım, içkiyi arttırdım.
Uyku düzenim iyiydi aslında ama bir süredir işimden dolayı bozuldu.

Sağlıksız beslenmeyi azalttım, düzensiz ve çok yesem de görece daha düzgün besleniyorum.

İşimden dolayı spora devam edemedim bir dönem pilatese gittim ama ona da artık zamanım yok, yürüyüş yapmaya çalışıyorum.

Kıyafet seçimlerim değişti diyemem ama istifçiliği bıraktım giymediğim kıyafetleri dolapta tutmuyorum, ihtiyacım olmayan hiçbir şeyi satın almıyorum.

Yeme içme konusunda çok iradeli olamasam da alışveriş yaparken doğal ve vegan ürünler ilk seçeneğim oluyor.
+2
mutekebbir
(25.11.25)
30'dan ve hatta 40'tan sonra çok şey değişti benim için.

29-35 vegandım. 6 yıldır değilim. Veganken çok daha sağlıklı besleniyordum. Kilom yok, ama çok pis besleniyordum kısa süre öncesine kadar. 07:30-16:30 çalışmak dengemi bozmuştu; evde makarna bile yapmıyordum. Yeni yeni birkaç şey yapıp dışarıdan yemekten vazgeçiyorum.
3 yıldır doğa yürüyüşü yapıyorum. Onun dışında sahilde ve parkta da her fırsatta yürüyorum.
Yoga ve ağırlık antrenmanını ise yeni aldım hayatıma. Gençlikte olduğundan çok da önemli artık. Keşke daha önce başlasaymışım.
Sigarayı bıraktım, 5 aydan fazla oldu. Ama hiç güvenmiyorum bu konuda kendime. Yarın tekrar başlasam şaşırmam.
2 yıllık psikoterapi sürecini de goygoya döndüğü ve adam he desem beni sağmaya devam edeceği için yeni sonlandırdım. Tekrar ihtiyaç hissedersem başka biriyle çalışmak isterim.
+1
auroraaurora
(25.11.25)
kozmetik urunler kullanmaya basladim. e artik yaslaniyoruz, bakim sart. hatta tavsiye vereceklere acigim. sunu kullan bu iyi vs gibi, fransiz markalari tercihimdir. her turden olur, ama ozellikle kirisiklik giderici, gerginlestirici, vitaminler, anti-aging vs. bir de ozellikle goz alti torbalarina bir seyler yazarsaniz sevinirim.

erkek
0
Sour
(25.11.25)
30'lar işimi oturtmaya, aynı anda okulu yürütmeye ve saçma sapan ilişkileri oldurmaya çalıştığım bir dönem olduğu için hiçbir farkındalık yaşamaya halim ve vaktim yoktu. yalnız öncesinden farklı olarak gelir düzenim oturduğu için üstüme-başıma, dermokozmetiğe ve gezmeye harcayacak param oldu.
ancak 40 benim için milat oldu diyebilirim. insan azalttım herşeyden önce; gereksiz ilişkileri, çok eski arkadaş olsa dahi temizledim. canımı sıkan şeyleri daha açık ifade etmeye başlayıp, keyfimi önceliğe aldım. birikimin önemini anladım (henüz istediğim ölçüde yapamasam da). yeme içmeye dikkat modu, şeker tehlikesiyle birlikte geldi bana. kan şekerini çıkaracak şeylere dikkat ediyorum (bunun sonucunda 6 ayda 13 kilo verip ideal kiloma ulaştım). doğal ve organik şeylere para harcamaya acımıyorum. içki ayda yılda bir içerdim ama artık senede 1-2'yi geçmemeye çalışıyorum.
bence henüz yeterince iyi olmadığım şey, zaman yönetimi. zamanın kıymetini yeterince anlamak ve daha efektif kullanmak da sanırım bir sonraki 10 yılda gelecek bir güncelleme olacak :) ha bir de uykuya ve spora yeterince ağırlık vermiyorum hala :/

@sour, gözaltı torbaları genetikse, kozmetikte çaresi yok gibi bişey.
+1
lil siztah
(25.11.25)
Sigarayı bıraktım, çok iyi oldu. Kahveyi azalttım. Alkollü içeceği zaten çok içmiyordum ama canım istemediği halde herkes içiyor diye içmeyi bıraktım, sevmediğim halde içtiğim birayı bıraktım.
Uykum düzene girdi ama ben yapmadım, otuzlarımın sonunda kendiliğinden oldu.
Saçımı boyamayı bıraktım, makyajı neredeyse bıraktım, ara sıra yapıyorum, sırf şık diye rahat edemediğim giysiler/ayakkabılar giymeyi bıraktım. Fakat güneşten korunmayı ve cildimi temiz/nemli tutmayı daha çok ciddiye alıyorum.

Aslında en çok akran/toplum baskısı nedeniyle bir şeyler yapmayı bıraktım, orta yaşlarımı "no fucks given" yaşamayı düşünüyorum. Sevdiğim insanlarla görüşüp sevdiğim hobilere zaman ayırıyorum, yaşlı hobilerimle mutlu mesut yaşıyorum. Tek derdim spor, onu düzenli yapamıyorum çünkü hiç keyif almıyorum.
+3
kobuzchu kiz
(25.11.25)
41 E yazdıklarının hepsini er ya da geç yaptım şu an 20li yaşlarımdan daha iyi durumdayım fiziksel ve beden sağlığı olarak.
ayrıca her kararımı önce kendimi düşünerek almaya başladım.
kimin ne dediği ne düşündüğü artık umurumda değil.
0
bay b
(25.11.25)
sporu 30dan önce yapıyordum hala düzenli olmasa da yapmaya çalışıyorum ve sanırım daha sıkı asılmam gerekiyor spor konusuna.

sabahları erken uyanmanın da günü uzun kıldığını fark ettim, erken uyanmaya özen gösteriyorum.

yemek yapmayı sevmeye başladım ama çok zaman alan bir şey en saygı duyduğum meslek aşçılar :D

kıyafet seçimim değişmedi gözüm hala mağazaların teenage bölümlerine kayıyor ksgjskj (ruhum genç)
+1
Kediyi üzdün
(25.11.25)
(25)

Sevgilimden Bu Şekilde Ayrılmakta Haklı Mıyım?

lapetitemort
7-8 aylık bir ilişkimiz var. Vaktimizin çoğu onun evinde geçtiği için evin kirası ve faturaları hariç neredeyse tüm ihtiyaçları ben karşılıyordum. Market harcaması bende, temizlik malzemeleri bende, yeme ve içme bende. Gezip tozmak bende. Eve ufak tefek dekorasyon ürünü alınacaksa onları da alırdım.
7-8 aylık bir ilişkimiz var. Vaktimizin çoğu onun evinde geçtiği için evin kirası ve faturaları hariç neredeyse tüm ihtiyaçları ben karşılıyordum. Market harcaması bende, temizlik malzemeleri bende, yeme ve içme bende. Gezip tozmak bende. Eve ufak tefek dekorasyon ürünü alınacaksa onları da alırdım. Ara sıra arabasına benzin almışlığım dahi vardır. Yani evli ve karısı çalışmayan bir adam gibiydim. Sadece kendi başına takıldığında harcama yapardı. Yanımda olduğu her an para harcadığımız hemen her şeyi ben alıyordum. Maaş farkımız fazla olduğu için problem etmedim.

Fakat en son canıma tak etti.
Bugün yemeğe giderken, birden bire bir milyoncu diye tabir edilen ve her telden ürünün olduğu bir yere yanaştı. Dükkanı bildiğiniz taramaya başladı. Ne alsam diye detay detay bakıyor. Para kendisinden çıkmayacağı için rahat. Evde mevcut olmasına rağmen damacana pompası aldı. Sonra yine evde olmasına rağmen halı aldı. İplik lazım dedi, onu da aldı. En son baktım çelik yüzük ve kolye bakmaya başladı kendisine. Orada benim sinir tavan yaptı.

Bekledim. Kasaya geldi. 650 TL tuttu. Dedim ki "bende yok, ödemeyeceğim". Bozuldu ve arabadan çantasını getirmemi istedi. Ben de aldım getirdim. Ödedi. Çıktıktan sonra da "arabayı eve çek" dedim. Evine gittik. "Selametle" deyip aracıma bindim ve eve geldim.

Kendisi tüm maaşıyla altın alan birisi. "Ben senin sponsorun muyum?" diye çıkışınca "erkek arkadaşımsın, ne var alsan" diye savunmaya geçiyor.

Eve dönerken bana "650 TL için değer mi" dedi. Şimdi ben cimri bir adam olarak görünüyorum. O kadar fedakarlığa rağmen 650 TL için ayrılan adam olarak hatırlanacağım için üzülüyorum.

Sizce tepkim fazla mıydı?
+5
lapetitemort
(24.11.25)
fazla olan şimdiye kadar bu kadar suistimal edilmeye izin vermeniz bence.
+11
black holes in the sky
(24.11.25)
Tepkin fazlaydı çünkü tavır alınacak yer orası değildi, bunu evde bir gün çay içerken ona açabilirdin

Sevgilinin evine çökmek, bütün abur cubur, temizlik masrafına ortak olmadan yaşamak kadar her şeyi karşılamaya çalışmak da hatan olmuş, neden konuşarak hakkaniyetli bir denge bulmaya çalışmadınız
+4
grimavi
(24.11.25)
Evet, o da kasiyerin önünde tepki vermeme bozuldu. Belki burada hatalıydım. Ancak kendisine bu tarz bireysel harcamalarını yapmaktan hoşlanmadığımı yazılı ve sözlü olarak belirtmiştim daha önce.
0
🌸lapetitemort
(24.11.25)
Sessiz bir anlaşma yapmışsınız zaman içinde. Sonra sen paldır küldür bozmuşsun anlaşmayı.

O paraya daha iyisini bulurum diyorsan, bu davranışında haklısın.

Bulamam diyorsan git bir çiçek yaptır.
+2
Mirket
(24.11.25)
Takıldığım tek şey bir milyoncudan takı alan biriyle beraber olmanız:)
+10
suicides underground
(24.11.25)
Niye bu kadar sinir yaptığını anlamadım. Bu durumda böyle tepki vermen sanki biraz çiğ bir davranış gibi olmuş. Ben olsam, eve geçtiğimizde ciddi bir şekilde konuşurdum, konuştum demişsin ama bir kez daha konuşurdum ve eğer bir daha böyle bir durum olursa da yine sakin bir şekilde, daha önce konuştuğumuz gibi ben karşılayamam kusura bakma der ama tepkimi abartmazdım. Ne yaparsan yap oyunu kuralına göre oyna. Bak onlar öyle yapıyor, akilli olmak bu gibi durumlarda ortaya çıkıyor. Kararlarından emin, sakin ve nezaketli ol o kadar.
+2
dedeminhirkasi
(24.11.25)
Tepkimin sebebi biraz da bu harcamayı haraç olarak kullanmasıydı. Kavga sonrası hatalı olduğumu anlayıp özür dilemiştim. Yemeğe de bundan dolayı çıktık. Yoldayken başladı zaten "bana yüzük alman lazım barışmak için" diye şakalaşmaya. Yok işte saat alacakmışım. Harçlığı kalmamış vs. Bunlar hep şakayla karışık beklentiler. En son bu bir milyoncuda patladı olay.
0
🌸lapetitemort
(24.11.25)
Hocam başta tüm red flaglere rağmen ilişkiye tamam demişsin şimdi de bu durumdan şikayet ediyorsun, bence sana davranış ve harcama olarak uygun olmayan birinden ayrılmaya cesaretin yok, bu kişi değişmez düzelmez bunu bekleme, devam ediyor musun etmiyor musun
+2
grimavi
(24.11.25)
Çantamı getir mi dedi?
+10
Kahvedesu
(25.11.25)
Vaktin çoğu onun evinde geçmeye başladığı an oturup bunları konuşup planlamanız gerekiyordu.
“ Yani evli ve karısı çalışmayan bir adam gibiydim.” buna katılmıyorum, sağolsun kirayı faturaları ödüyormuş :)
Kira ve fatura dediğin de öyle az bir miktar değil belki toplama vurduğumuzda yaptığın harcamadan çok bile olabilir.
İşte bunları oturup planlamadığınız için tam olarak eşitlik zor çıkar.

Burada çiğ olan mağazada alacağını alıp kasada birinin ödemesini beklemek, elini cebine atmaması, bu çok rahatsız edici.
Diğer çiğ hareket de kasada, insan içinde “ödemeyeceğim” demeniz.
İkinizin de karşılıklı davranış problemi var.
Konuşularak çözülebilecek bir sorunu fazla büyük yaşamışsınız, geçmiş olsun.

Ekleme;
“Erkek arkadaşımsın ne olur alsan” diye bir tavır da kabul edilemez, saçmalık.
+1
mutekebbir
(25.11.25)
kız çantasını yanına bile almıyor yani ha
iyiymiş.

evli olsam bile yanımda çantam olmadan çıkamam bir yere, bu başka bir kafa.
siz bu kafayı bi kere baştan almışsınız hayatınıza bunun konuşmakla düzelecek bir tarafı yok, konuşmak bir kafa yapısını (yetişkin yaşta baştan inşa edemiyor.
+4
subcomponent
(25.11.25)
Arabayı eve çek'ten sonrasını okumadım. Haksızsın.
-6
arbre
(25.11.25)
Sen sponspor olmuşsun. Başta böyle başladıysa böyle gider. Win win.
+1
mikahakkinen
(25.11.25)
Harçlığım kalmadı ne ya ahdjfjd. Onu yazmasaydınız belki biraz inandırıcı olurdu. Bu haliyle serin hikaye kardeş.
Ne kadın düşmanlığınız bitiyor ne kendi tercihlerinizin sorumluluğunu alamayıp mızmızlanmalarınız.
+1
auroraaurora
(25.11.25)
çantamı getir deyip son uşaklığı da yaptırmış. güzel sömürmüş seni. yol ver. kendine saygın olsun biraz.
+2
summerjam0306
(25.11.25)
kirayı faturayı ödüyormuş işte daha ne istiyorsun. bir de üstüne kızın arabasını kullanıyorsunuz. belki o da içten içe "ben enayi miyim hem benim evde yaşıyor hem arabamı kullanıyor bari diğer masraflara ortak olsun" diyordur.

kasiyerin önünde böyle davranmak da acayip çiğ bir davranış, hiç beğenmedim.
-2
kaptan maydanoz
(25.11.25)
Bunun için ayrılıyorsanız zaten sevmemişsiniz. Konuşarak anlaşamıyorsunuz demek ki.
" ben senin sponsorun muyum" ne kaba ifade ya. Kızı sevmiyorsun.
0
sevilen progressive türkücü
(25.11.25)
kira+faturalar hatunda
onun arabasiyla geziyorsunuz
getir goturunu de yapiyorsun
hatun sana agir gelmesin diye bir milyoncudan yuzuk bakiyor

burda bir tane icguveysi var, o da hatun degil coco.
+3
cooperr
(25.11.25)
önceki duyurularından da hatırlıyorum, bu kadın seni beta-provider olarak kullanıyor. ilişkide keyif aldığı şey, ilişkiden aldığı şey bu.

sen de açık ve net şekilde bundan rahatsız oluyorsun. bundan rahatsız olduğunu gösteriyorsun ve görüyor da. kadınlar mikron seviyesindeki mimik değişikliklerini bile okurlar, bunu fark etmemesi mümkün değil. şöyle düşün, biri sana "beni kullanıyorsun" imasında bulunsa ve bu dinamiği değiştirmeye çalışsa, hangi sebeple o ilişkiyi sürdürürdün?

ben cevabını vereyim, sevmediğin, ama kullandığın bir kişi ise bu kullanışlılık devam etsin diye sürdürürdün. bu ayarda başka bir sağlayıcı kaynağı kolayca bulamayacağın için sürdürürdün.karşındakini seviyor ve "kullanmıyor" olsaydın da bu ima karşısında önce sarsılır, çöker, sonra ya ayrılır yada bu imajı temize çekmek için hızla kendine çeki düzen verirdin.

kendin için doğru olanı yaptığını düşünüyorum. maddiyat beklentisi olan kişiyi hiçbir şekilde elinde tutamazsın. öyle veya böyle ya el yükselterek seni tüketir, yada başka bir konak bulur ve sistemini yükseltir.çalışarak kazandığı, kendine kendi emeği ile sağlayabildiği hayattan fazlasını hak ettiğini düşünebilen bir insan ile stabil ve huzurlu bir hayat kurabilmen mümkün değil.
0
loch ness
(25.11.25)
araba benim arkadaşlar, bazen o sürüyor.
0
🌸lapetitemort
(25.11.25)
onun evinde yaşamıyorsunuz değil mi? sadece genelde orada buluşuyorsunuz? Siz aile ile mi yaşıyorsunuz?

kavgadan sonra arabayı hala onun sürmesi tuhaf olmuş biraz :D
+1
bobinhoo
(25.11.25)
burada duruma göre haklı olduğun ve haksız olduğun noktalar var. her durumda haklı olduğun nokta bence 7-8 aylık bir ilişkide arabadan çanta olmadan inip kafasına eseni alması olmuş. çünkü olayı emrivakiye getirmiş, uzun süreli bir ilişki ya da nişanlılık/ evlilik söz konusu değil absürt kaçıyor.

ev konusunu anlamadım açıkçası ortak yaşıyorsanız ve kirayı faturayı o karşılıyorsa bence yemek gezme gibi harcamaların senin tarafından karşılanmasında absürt bir şey yok, bence basit görgü kuralı bence.

ama bence evler ortak değil, sadece kız arkadaşının evinde buluştuğunuz için o evde vakit geçilme söz konusuysa kızın her harcamayı sana yıkması bence absürt kaçıyor zira aslında kızın evinde buluşmanız takılmanız kızın konfor alanını ve rahatlığını gözeten bir şey. elbette gene birlikte yemek yeneceği zaman yemek alınır edilir ama eve sponsor olmak bana saçma geliyor zira birbirinize güvenip de o eve çıkmadı.

genel olarak haklı olduğunu ve kızın para emcükleyen bir tip olduğunu, yarın bugün ciddiye binerse tüm yükü senin sırtlanacağını kızın da sana zırnık koklatmadan birikim yapacağını düşünüyorum.
+2
denizgonen
(25.11.25)
sırf senin alacagını bildiği için yanına çantasını almadan seni 1 milyonucuya sokmuş. bu ayıp bi kere. sırf senin alacağını bildiği için sana bir şeyler aldırmak için dükkana sokuyor. sonra erkek arkadaşım degil misin deyip üste çıkıyor.

burada araba ev kira bilmem ne ödemeleri degil konu burada sana yapılan yüzsüzlük ve ayıp var. ayrılan taraf senin olman daha iyi. bırak o 650 lira için bana laf söyledi demekle kalsın. ucuz insanlar ancak böyle parayla ölçülür işte.
+3
koela
(25.11.25)
sen kendine saygi duymuyorsun ki o duysun. boyle iliski mi olur? hatalari soyleyeyim:

1- kizin evine yerlesiyorsan oncelikle bu konunun finansini konusmamak hata. gerekirse kiranin yarisini sen vereceksin.
2- butun yeme, icme, temizlik senin odemen hata. ikiniz de para kazaniyorsaniz boyle bir denge olmaz. seni kullaniyor, hem de bu durumdan gram utanmiyor.
3- canini sikan bir durum varsa, duzgun yolla soyleyeceksin. icinde biriktirip patlamayacaksin sonra hakli da olsan, yillarca odemelerin hepsini de yapsan, karsi taraf 650 tl odeme diyecek.
+2
monicapp
(25.11.25)
konu 650tl değil seni ne olarak gördüğü. bu soruyu cevapladığında konu netleşecek.
+2
orpheus
(25.11.25)
(4)

iki rakip firmanın reklamında oynamış ünlüler/kişiler?

secretcode
soru başlıkta. var mı örnek?
soru başlıkta. var mı örnek?
0
secretcode
(24.11.25)
Tam ayni sayilmaz ama GSM operatoru olarak Telsim icin oynayan Cem Yilmaz, daha sonra Turk Telekom icin de oynadi. Turk Telekom sadece GSM operatoru olmasa da nispeten tanima uyuyor.
0
mbond
(24.11.25)
Çok eskilere gittim.

Osman Cavcı ve ekibi başka gazeteye 'transfer' olmuştu. Yanlış görmüyorsam Halit Ergenç, Özgür Özgülgün ve Yosi Mizrahi de var.

www.youtube.com
0
auroraaurora
(24.11.25)
Ata Demirer Avea reklamında oynamıştı, son birkaç yıldır da Turkcell'de


+ Brad Pitt, iki rakip saat marka yüzü olmuştu; TAG Heuer ve Breitling
0
hakmut
(24.11.25)
Emin değilim ama galiba Haluk Bilginer uzun süre Turkcell’in sesiydi sonra Türk Telekom’un sesi oldu.
0
michael_knight
(24.11.25)
(7)

ozempic hk.

kiyiya vuran dildolar
gerçek dünya görüşleri nelerdir? chatgpt'nin verebildiğinin ötesinde bir bilgi paylaşabilecek ya da spesifik noktalara değinen ama çok baymayan kaynaklar paylaşabilecek olanlar mıdır?diyabet sıkıntım yok, kilo yönetimi adına soruyorum.
gerçek dünya görüşleri nelerdir? chatgpt'nin verebildiğinin ötesinde bir bilgi paylaşabilecek ya da spesifik noktalara değinen ama çok baymayan kaynaklar paylaşabilecek olanlar mıdır?

diyabet sıkıntım yok, kilo yönetimi adına soruyorum.
0
kiyiya vuran dildolar
(20.11.25)
Bu konuda Fatih Altaylı’nın bir programı vardı muhakkak izlemenizi öneririm aşırı derecede detaylı net ve kesin anlatıldı orada konular. Bir dönem ben de denedim ama bana faydası olmadı yakın çevremde çok fazla faydasını gören insanlar var
0
ground
(20.11.25)
Mounjaro varken ozempik ne?
0
artıküyeolmakistiyorum
(20.11.25)
Benzer bir soruyu ben de sormuştum:

www.eksiduyuru.com

Nasıl çalıştığı da şurada anlatılmış yine:

www.eksiduyuru.com
0
kizil karga
(20.11.25)
Vallahi açık konuşmak gerekirse geçen mart ayında eşime recete etmişlerdi o kullanmadı ben kullandım o süreçte bir caba sarf etmeden günlük rutin ile 10 kg civari verdim 3 aylık dozdu galiba sonra ilaç bitti kilolar geri tabi bir de o zamandan beri zaman zaman böbrek ağrısı çekiyorum ki bu ilaçlar ciddi böbrek hasarına sebep olabiliyormuş..

O yüzden sürdürülebilir bir ürün olduğunu düşünmüyorum kullanacaksanız böbrek sağlığı destekleyici ürünlerle beraber kullanmanızı tavsiye ederim
+1
apocalipy
(20.11.25)
pankreatit vakalari az değil; daha geçen gün ünlü bir yabancı oyuncu görme bozukluğu oluştuğunu açıkladı. uzun dönem etkileri hala çok belli değil. eğer çok kiloluysaniz kar-zarar hesabına göre kullanabilirsiniz tabii ama yaşam tarzınızı değiştirmeden zaten sürdürmek zor.
0
eileengray
(20.11.25)
Evrim Ağacı'nın videosu:

www.youtube.com

Obezite ve tip-2 diyabetin tedavisi için mucizevi. İnsanların yeme içme alışkanlıklarını kökten değiştirmesi, fast food şirketlerinin ürünlerinin içeriğinde değişikik yapması gibi göstergeler harika.
Eczanelerde leblebi şeker gibi satılıyor. Keyfi kullananlar ne dozaja ne kullanım süresiyle ilgili talimatlara uyuyor. İş yerinde böyle iki kişi var. Biri ciddi kilo verdi, diğerinde hiçbir değişiklik yok gördüğüm kadarıyla.
0
auroraaurora
(21.11.25)
bilgiler icin tesekkurler. ben adamin hasiyim veririm bu kilolari ilac olmadan
0
🌸kiyiya vuran dildolar
(22.11.25)
(7)

Çamaşır yumuşatıcısı gerçekten işe yarıyor mu?

michael_knight
Vernel ve türevi çamaşır yumuşatıcıları gerçekten çamaşırları yumuşatıyor mu yoksa sadece koku mu veriyor?Sadece koku veren bir ürün neden yok piyasada?Siz kullanıyor musunuz?Yıllar önce internetteki neredeyse her bilginin doğru olduğu zamanlarda yumuşatıcının havluları sertleştirdiği ve zarar verdi
Vernel ve türevi çamaşır yumuşatıcıları gerçekten çamaşırları yumuşatıyor mu yoksa sadece koku mu veriyor?
Sadece koku veren bir ürün neden yok piyasada?

Siz kullanıyor musunuz?
Yıllar önce internetteki neredeyse her bilginin doğru olduğu zamanlarda yumuşatıcının havluları sertleştirdiği ve zarar verdiğini okumuştum, bilgisi olan var mı?
0
michael_knight
(19.11.25)
yumuşatıyor.
yumuşatıcı kullanmadan makineden çıkınca biraz sert oluyor, soğukta kurutulmuş da donmuş gibi. silkeleyip, hareket ettirince geçiyor aslında.

yumuşatıcı ile daha güzel bir hissiyat var.

ama ben kullanmıyorum ve hatta kullanamıyorum.
değil bir ölçek, bir iki damla ile yıkansa bile gözlerim kızarıyor ve yanıyor.
bende bu kadar etki gösterdiği için olsa gerek, sağlığa zararlı olduğuna inanıyorum.
+3
biseysorcaktim
(19.11.25)
yumuşatıcı uzun vadede çamaşırı yıpratıyor evet. bildiğim kadarıyla havluları sertleştirmiyor ama fazla yumuşattığı için sıvı emme kapasitelerini düşürüyor. bir de çamaşırın üzerinde kalıp durulanmıyor olması da kötü. çamaşırların yapay şekilde kokmasındansa temizlenmesi yeterli bence.

ekstra bir koku istersen rossmann'da falan çamaşır parfümü diye şeyler satılıyor, deterjana ek olarak kullanabiliyorsun.
+1
knight of cydonia
(19.11.25)
Bulunduğunuz bögede su çok kireçliyse, kalgon da kullanmıyorsanız, beyazlarınız gri ve tüm çamaşırlarınız kaskatı olur.

Yumuşatıcı bir yandan çamaşırı mahvederken diğer yandan da gerçekten yumuşatır.

Bizim bölge suyu haddinden fazladan da fazla kireçli olduğu için havlu ve yatak takımlarında yumuşatıcı kullanıyorum. Giysilerde asla.
0
Mirket
(19.11.25)
Yumuşatıcıya alerjisi olan bir arkadaşım var, yumuşatıcı yerine beyaz sirke kullanıyor.

Ben havluları diğer çamaşırlardan ayrı, yumuşatıcısız yıkıyorum. Asarak kurutunca kaskatı oluyor ama kurutma makinesinde kurutursam yumuşuyorlar. Diğer çamaşırlara da önerilen miktarın üçte biri kadar falan yumuşatıcı koyuyorum, yetiyor.
Kurutma makinesi için şöyle koku verici mendiller de var: www.rossmann.com.tr

Edit: @mirket'in cevabını görünce aklıma geldi, suyunuz kireçliyse deterjanla birlikte çamaşır sodası kullanın, calgon'dan çok daha ucuz ve çok işe yarıyor.
+1
kobuzchu kiz
(19.11.25)
gavurun sert su dediği kireçli suyu yumuşatmaya yarıyor olabilir. kireçli suyla daha yüksek sıcaklıklarda yıkama yapmak zorunda kalmak yerine daha düşük sıcaklıklarda benzer deterjan performansını alabilmek için kullanılıyor olabilir. benim bu konudaki spekülasyonum budur.
-1
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(19.11.25)
lisede yumuşatıcı kullanmıyordum. ve kireçli olan bir yerdeydik. düz en baz çamaşır toz deterjanını kullanıyorduk. çamaşırlar kuruduğunda beton gibi oluyordu. kokunun yanı sıra bir miktar yumuşatma olayı var gibi. ama bence günümüzdeki sıvı deterjanlar böyle işlemiyordur.

ikincisi rossmanlarda falan sadece koku veren koku kapsülleri var. onları kullanabilirsiniz. minik toplar halinde böyle.
+1
sanal hayvan
(19.11.25)
Beyaz sirke kullanıyorum. Bir ara herkes birbirine bunu tavsiye ediyordu.
Pamukluları kurutucuya atmayınca her türlü sertleşiyor.
Parfümlü deterjanlar var. Unibaby'nin var mesela. Kokusu için alınabilir.
0
auroraaurora
(20.11.25)
(8)

İçim Dışım Gıda Takviyesi Oldu

auroraaurora
Her gün aldıklarım-Osteo miks-D3K2-Magnezyum (uyku için olan)-Omega 3Aklıma geldikçe aldıklarım (her gün en az biri)-C vitamini + çinko-Magnezyum malat + sitrat-Biotinİkinci gruba bromelain ve sülforafan içeren bir ürün eklemek istiyorum, ama öeh yani. Bu kadar çok takviye almak zararlı mı? Beslenme
Her gün aldıklarım
-Osteo miks
-D3K2
-Magnezyum (uyku için olan)
-Omega 3

Aklıma geldikçe aldıklarım (her gün en az biri)
-C vitamini + çinko
-Magnezyum malat + sitrat
-Biotin

İkinci gruba bromelain ve sülforafan içeren bir ürün eklemek istiyorum, ama öeh yani. Bu kadar çok takviye almak zararlı mı? Beslenmeyle eksikleri tamamlamak zor. Yine de 'bundan da olsun' diye aldıklarımı azaltayım mı veya keseyim mi?

Sizde durumlar ne?
0
auroraaurora
(19.11.25)
Başlık harika olmuş.

İlk aklıma geleni söyleyeyim. Covit ya da aşısının kanda pıhtılaşmaya sebep olduğu, bunun da pandemi sonrası genç kalp krizi ile ölüm vakalarında patlama yaptığı konusu bissürü yazıldı. Çizildi. Pıhtı korkusu ile Coraspine başlayan dünya kadar insan vardı.

Ben söylemeyeyim de internete bak. k2 fazlasının pıhtılaşmaya etkisi nasılmış.
O arada çinko fazlasının zararlarına da bakılabilir.
Bunların kullanımındaki yaygınlık kapitalizmin dayatması ile oluyor. Her birinin faydası kadar zararı da var.

Bunlardan geçtim de, tamamen bitkisel diyen insanlar oluyor arada. Onlar da karanfilin zararlarına zerdeçalın zararlarına baksınlar.
+4
Mirket
(19.11.25)
bende benzer durumdayım
devamlı aldıklarım; magnezyum, omega3, d3k2(en son ölçtürdüğümde 100 çıkınca 2ay ara verdim) ve c vitamini
rotasyona soktuklarım b12, bromelain, glukozamin-kondroitler, 4 hepa ve milk thistle
0
my fault
(19.11.25)
Bunların vücudunuzda "eksik" olduğunu biliyor musunuz, kan tahliliyle her birine tek tek bakıldı mı yoksa kafanıza göre mi takılıyorsunuz? Bu kadar çok takviye almak zararlı olabilir, evet.

Karaciğer hasarlarının arttığı ve bunun kafamıza göre takviye kullanmamızla bağlantığı olduğu yönünde makaleler var yıllardır.
pmc.ncbi.nlm.nih.gov
weillcornell.org
www.nbcnews.com
+2
kobuzchu kiz
(19.11.25)
Ben D ve B12 vitaminleri, demir ve folat alıyorum ama hepsi kan tahlili sonrası doktorun yazdığı takviyeler. Mümkünse bir kan tahlili yaptırın +1
0
peki madem
(19.11.25)
D vitamini ve osteo için olan doktor tavsiyesi. Hayat boyu kullanacağım.
Magnezyum dışındakileri keyfi alıyorum. :(
0
🌸auroraaurora
(19.11.25)
D, B 2-3-6-9-12, Magnezyum, Resveratrol, 5HTP

Bol su.
0
gabe h coud
(19.11.25)
zararlı mı derken dozları ve formlarını bilmeden bunu yanıtlayamayız. mesela d3k2 günde 1-2 damla ile hayır zararlı değil. ancak günlük ihtiyacı karşılar.

omega3 kaliteli epa-dha değerleri yüksek ifos onaylı ise gayet sağlıklı ve gerekli. mesela bunda istesen de overdose yapamazsın.
0
orpheus
(19.11.25)
Çünkü big pharma karşıtı konuşan her "bilirkişi" 2-3 cümle sonra bu takviyeleri pazarlıyor; covid aşısı kanser yapıyorcular şifayı "ilaş diil ki bunlar yeaa" diyerek bunlarda arıyor.

Beslenme ile ihtiyaç karşılanmadığını düşünmek için tahlil yapıp emin olmak lazım. Gelgelelim, mesela bromelanin zaten vücutta eksiği hissedilen bişey değil ki yerine koyasın. Sindirime iyi geliyomuş alayım madem kadar afaki bişi yok.

Önemli cevaplar yukarıda verilmiş zaten, tabii ki bunların zararı var. Ama doktoruna sorup öyle al da diyemiyorum çünkü doktor sana bizzat bunu aldırmak için uğraşacak; ki bu sayede titanic deluxe'de kaçak et kesebilsin.
0
Bruce
(19.11.25)
(8)

doğalgaz faturanız ne kadar geldi?

biseysorcaktim
bana bin yüz lira gelmiş. yemek, duş için az kullanılıyor. bin yüz lirası ısınma için diyebiliriz.yetmiş metrekare, soğuk değil ev. bazen bazı odaları kapattım, çoğunlukla açık. alttan ısıtmalı.bin lira iyi mi, çok mu az mı bir karar veremedimilk ve son indeks arasında 86 birim fark var.yeni taşındı
bana bin yüz lira gelmiş.
yemek, duş için az kullanılıyor. bin yüz lirası ısınma için diyebiliriz.

yetmiş metrekare, soğuk değil ev.
bazen bazı odaları kapattım, çoğunlukla açık.
alttan ısıtmalı.

bin lira iyi mi, çok mu az mı bir karar veremedim
ilk ve son indeks arasında 86 birim fark var.
yeni taşındım sayılır bu eve. geçmiş faturalarla kıyaslayamam.
0
biseysorcaktim
(18.11.25)
yakıt + ocak için toplam 1500tl geldi. yakıt merkezi sistem. ev 4+1 çok ısınmıyoruz.
0
scudman1
(18.11.25)
yerden ısıtma var. henüz açmadım bu sene.
0
gabe h coud
(18.11.25)
sadece ocak 12 lira. merkezi ısıtma faturası daha gelmedi. edit: 775 lira merkezi ısıtma. 95 lira sıcak su.
0
inheritance
(18.11.25)
338 gelmiş. 2+1 İstanbul. Günde 3-4 saat 35 derecede çalıştırıyorum kombiyi. 1.000 küsurlar kara kışta ancak gelir. Depozito dahil olabilir mi sizin faturaya?
0
auroraaurora
(18.11.25)
sadece ocak ve duş için 200 tl gelmiş, apartman merkezi ama ortalaması 500 lerde 1000 tl ve üzeri yakan 4-5 daire var , geneli 800 900 bandında
0
eja
(18.11.25)
sizinle hemen hemen aynı metrekare, aynı fatura geldi

ama alttan ısıtmalı değil ve oda kapatmıyorum, düşük ayarda hep yanıyor, kapatırsam tümden kapalı mesela 10gün zaten evde yoktum, 2-3 gün de hava iyiydi yanmadı. + ocak sık kullanılıyor sürekli evde yemek pişer.

ben evden çalışıyorum, bir oda çalışma odam bir oda yatak odam vs.
yani evdeysem evin hepsi hep sıcak. etrafımdakilerin çoğu benim kadar ısıtmıyor evi, idare ediyor.
sabah gidip akşam gelen birileri 3-4 saat çalıştırıp kapabilir bence bu kış
ben 30 gün yaksam 2bini çok rahat geçer, soğuk olup dereceyi de artırırsam 3ü bile bulabilir.
0
subcomponent
(18.11.25)
bir ayda toplam 10 gün falan yaktık ekim sonu ve kasım ortası olmak üzere, 750 tl gelmiş. yakıt + ısıtma şeklinde. 32-35 derece arası yanıyordu. 2+1, mutfakla birlikte 4 petek yanıyor.
0
black holes in the sky
(18.11.25)
1500.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(18.11.25)
(4)

trekking rotaları

knazım
İstanbul içinde veya yakınında yürümekten haz ettiğiniz trekking rotalarından bahsetmek ister misiniz? Sakin ve mümkünse az bilinen yerler olursa sevinirim.
İstanbul içinde veya yakınında yürümekten haz ettiğiniz trekking rotalarından bahsetmek ister misiniz? Sakin ve mümkünse az bilinen yerler olursa sevinirim.
0
knazım
(18.11.25)
wikilocta güzel rotalar var.
0
inheritance
(18.11.25)
wikiloc'ta da cok az rota var sanki, bana mı öyle geliyor?
0
🌸knazım
(18.11.25)
Alltrails e baktiniz mi?
0
kuehles blondes
(18.11.25)
Fikir edinmek için İstanbul Doğa Sporları Kulübü'nün etkinliklerine bakabilirsiniz.
0
auroraaurora
(18.11.25)
(6)

Homeland, the diplomat, watch american manhunt tadında tavsiyeler

ground
Cia operasyon yapsın. Yerel politikacılar çatışsın. Hükümetler düşebilsin, canlı ultra operasyonlar yapılsın, f35 ler bir yerlerden kalkıp çölde bir çadırı bombalamaya çalışsın, o esnada ruslar falan devreye girip ortalık iyice karışsın. Ama gerçekçi olsun. Hatta gerçek bir olaydan falan esinlensin.
Cia operasyon yapsın. Yerel politikacılar çatışsın. Hükümetler düşebilsin, canlı ultra operasyonlar yapılsın, f35 ler bir yerlerden kalkıp çölde bir çadırı bombalamaya çalışsın, o esnada ruslar falan devreye girip ortalık iyice karışsın. Ama gerçekçi olsun. Hatta gerçek bir olaydan falan esinlensin. Mümkünse netflix olsun.
0
ground
(18.11.25)
ingiliz olur mu?
Slow horses
+1
eileengray
(18.11.25)
The Americans.
House of Cards.
Homeland.
The Good Wife.
Borgen.
+1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(18.11.25)
Okkupert. İzlediğim en iyi politik dizilerden. Aksiyonu da bol.

House of cards+1 (siyaset, entrika ağırlıklı)
+1
?
(18.11.25)
Bodyguard
www.imdb.com
The Night Manager
www.imdb.com
+1
auroraaurora
(18.11.25)
bodyguard
the night manager
The Day of the Jackal
the americans
0
croswell
(18.11.25)
line of duty ; cia falan değil ama ingiliz yozlaşmış polisler üzerine sürükleyici tavsiye ederim.
Special Ops: Lioness ; bu da tam istediğin gibi cia operasyonları.
Tyrant; klasik amerikanın ortadoğu ülkelerinde darbe yapıp yönetimi değiştirmesini anlatıyor.
0
my fault
(18.11.25)
(8)

Sopranos'dan sonra ne izleyeyim?

sekizdokuzon
Aşırı bağlandım diziye, yarısı bitti. Bitince yokluğunu aratmayacak ne izleyeyim?Teşekkürler.
Aşırı bağlandım diziye, yarısı bitti. Bitince yokluğunu aratmayacak ne izleyeyim?

Teşekkürler.
+1
sekizdokuzon
(17.11.25)
wire
+2
fyodor fyodorovic
(17.11.25)
izlemediysen
- better call saul
- the wire
- band of brothers
+2
orpheus
(17.11.25)
six feet under?
+4
nothing in my way
(17.11.25)
Six feet under +1: aşırı derece depresif bi dizidir ama. Sopranos’un antitezi gibi birazda, çok sakin, aksiyon neredeyse yok.

Orange is the new black, izlemediyseniz bunu da tavsiye ederim. Harika bir dizi, biraz daha cilalayıp uğraşsalar efsaneler kategorisine girebilirmiş.

Eğer izlemediyseniz yine lost.
0
substituent
(17.11.25)
Sopranos gibisi çok yok, işleyiş, karakterler, kurgu kısacası herşey bence çok iyi. Bittikten sonra açıp tekrar izle başka çaresi yok. :) Şaka tabi.. Bittikten sonra ben eski yapımlara sarmıştım Casino, A Bronx Tale gibi yapımlar bir süre idare ediyor. Haricinde pek benzerliği olmasada bence heyecan açısından eşit olarak Ozark derdim ben.
+1
herseysoyledigimgibioldu
(17.11.25)
the wire cok iyi dizi ama sopranos'un alternatifi olamaz.

Lilyhammer var sopranos'un alternatifi olabilir. Oradaki elemanlar oynuyor. Komedi de var mafyacılık da.

Ama mafya dizilerinde en iyisi Gomorrah'tır. Şiddetle tavsiye.

ps: OZ'da mükemmeldir.
0
koela
(18.11.25)
Boardwalk Empire.
0
auroraaurora
(18.11.25)
sopranos sonrası imkansız bence de ya
ozark sayabilirim bir nebze
+1
croswell
(18.11.25)
(3)

kedi besleme düzeni tavsiye

la mort heureuse
selamlar, 13 yaşında bir kedimiz var ve diyabet tehşisi kondu. şu anda insülin kullanıyoruz ve otomatik mama kabıyla saatli ve gramajlı bir şekilde besliyoruz. ama 13 yaşındaki bir kedinin besleme düzenini bir anda değiştirmek tahmin edersiniz ki baya zor. şu an evde tek düşündüğü şey yemek gibi, pe
selamlar, 13 yaşında bir kedimiz var ve diyabet tehşisi kondu. şu anda insülin kullanıyoruz ve otomatik mama kabıyla saatli ve gramajlı bir şekilde besliyoruz. ama 13 yaşındaki bir kedinin besleme düzenini bir anda değiştirmek tahmin edersiniz ki baya zor. şu an evde tek düşündüğü şey yemek gibi, peşimizde dolanıyor. en ufak bir hareketimizde mama kabına gidiyor. sağlığı için tabii ki yapmak zorundayız ama bu şekilde düzene sokmak onu çok mu strese sokuyor diye de korkuyorum. yaşlı bile olsa bu düzene alışır mı bir süre sonra? tecrübeleriniz var mı bu konularda?
0
la mort heureuse
(17.11.25)
Alışıyorlar. Ben günde iki defa verdiğim yaş mamayı menüden kaldırmak zorunda kalmıştım. Birkaç haftaya unutuyorlar.
Geçmiş olsun.
0
auroraaurora
(17.11.25)
geçmiş olsun evet alışıyorlar bende otomatik mama ile tanıştırdığı 1 sene falan oldu hala mama kabı boş olunca arada söyleniyor eskiden hep doluydu tabağı, 1-2 aya alışacaktır ama bzde hastalık gibi bir durum yoktu, insandaki diyabet gibiyse çocuk kendini sürekli aç hissediyordur :/
0
eja
(17.11.25)
alışır ama insülinle ilgili önemli bir konu. çok sakin kediler bile veterinerde gizli strese girip şekeri çok yüksek çıkabiliyor. bu yanıltıcı oluyor.

mümkünse kedinizin kan şekerini sabah saatlerinde veya insülini yapmadan önce mutlaka evde kendiniz ölçün. kedilerin canı fazla acımaz kulak ucundan veya ön patiden çok ufak kan damlası alıp şekerine bakabilirsiniz.

bizim kedimizin şekeri çok yüksek çıkınca insüline başlamıştık. daha sonra evde kendim test etmeye başladığımda aynı değerleri göremedim. test amaçlı ölçüm cihazını veterinere götürdüm ve onların kendi cihazı ile de ölçüm yaptık. bizim makina da doğru ölçüyordu. dünyanın en sakin kedisi gibi görünen bizim minik kendi içinde strese giriyormuş meğer.
+1
orpheus
(17.11.25)
(18)

Makinede çamaşır kurutma olayını sevmedim. Siz?

santimantal
Çamaşırın tüyünü, havını, tiftiğini falan temizlemesi hoşuma gitmişti.Arçelik'ten bir model aldım.Fakat makine elbiseleri o kadar sürtündürüyor ki elbise makineden âdeta mıncıklanmış olarak çıkıyor.Oysa ki yıkanan çamaşır havada kuruyunca böyle bir tezelenir, yenilenir, onarılır... Giyince insan ken
Çamaşırın tüyünü, havını, tiftiğini falan temizlemesi hoşuma gitmişti.
Arçelik'ten bir model aldım.
Fakat makine elbiseleri o kadar sürtündürüyor ki elbise makineden âdeta mıncıklanmış olarak çıkıyor.
Oysa ki yıkanan çamaşır havada kuruyunca böyle bir tezelenir, yenilenir, onarılır... Giyince insan kendini iyi hisseder.
Fakat ben makinede kuruyan çamaşırları katlarken bile rahatsız oldum. Sanki hiç yıkanmamış gibi atletler, nevresimler, kotlar.
Bıraktım kurutmayı.
Evin içinde tele asıyorum, kışın bile bir günde kuruyor, mis gibi katlayıp kaldırıyorum, giyerken de yenilenmiş gibi.

Bu arada, eskiyen ama hâlen ömrü olan tüm giysilerimin belli yerleri yıprandı ve yırtıldı. Kıyafetlerin ömrünü de kısaltıyor.

Sizde durum nedir? Seviyor musunuz? Sizin kıyafetleriniz de mıncıklanmış gibi oluyor mu?
0
santimantal
(16.11.25)
Kumaş ömrü açısından zararlı olması bir yana, bana da gereksiz geliyor. Çamaşır kurutacak fiziksel yerin olmamasını da çok anlamıyorum mesela, 3 m2 yer olmaması için japonya misali küplerde yaşamak lazım.

Evcil hayvan tüyü konusundaki başarısını deneyimlemedim, belki ondan muzdarip olsam anlamlı gelebilirdi.
0
Bruce
(16.11.25)
Çok özür dileyerek kaynak yapmak istiyorum. Ben hala çamaşır makinesi alamadım. Kurutmasız ve otomatik deterjan ayarsız çamaşır makinesi arayışım sürmektedir. Üzerime marka ve model atın, lütfen.
0
gnosis
(16.11.25)
Kışın evde kurutunca koku oluyor bazı çamaşırlarda. İkinci olarak, havlular sertleşiyor. Sadece bu ikisi için bile kullanışlı bir alet.
Benimki kurutmalı çamaşır makinesi. Tüy konusunda pek yardımcı olmuyor, lastikte kalıyor tüyler. Birkaç kıyafetim de çekti. Bir daha atmadım kurutucuya.
Arçelik tabii ki. Tövbeliyim, bir daha almam; ki evdeki tüm beyaz eşyalar Arçelik.
+1
auroraaurora
(16.11.25)
Valla ben severek kullanıyorum. Kurutma benim için her zaman bir çileydi. Kurutma makinasıyla yurtta kalırken üniversitede tanıştım. Sabah bakıyorum kıyafetler kirli, öğleden sonra arkadaşlarla buluşacağız. Şak yıkama, şak kurutma, sonra giy çık. Rüya gibi gelmişti. Sonra kendi evime de aldım gerçi ev tipi makinalar daha uzun sürede kurutuyor ama yine de güzel. Özellikle şu kış aylarında nevresimler için çok iyi.

Çamaşırların daha hızlı eskiyor olması doğrudur, bir şey diyemiyorum ancak yıllar boyunca zaten hep kurutmaya uygun kıyafetler aldım. Artık çok da öyle gibi gelmiyor. Bir de ben aksine daha temiz hissediyorum kurutmada kuruyan çamaşırı ama konunun bu yönü tamamen kişisel zevk heralde. İki türlü de dramatik bir fark olmasa gerek.

İhtiyaç hissetmiyorsanız kullanmayın bence.
+2
akhenaten
(16.11.25)
ben çok memnunum. giysilerimin ömrünün de azaldığını düşünmüyorum. lg kullanıyrum ve kırış kırış değil, neredeyse yarı ütülü gibi geliyor tüm giysilerim. o yüzden baya memnunum bi sorunum yok.
0
tchuck
(16.11.25)
kışın nevresim ve çarşaf kurutmak çile. ayrıca evin içinde kurutunca rutubet yapıyor ev kokuyor. bir de neredeyse her gün kıyafet yıkanıyor, sürekli evin ortasında tel mi dursun? (kendi evim stüdyo olduğu için maalesef evin ortası oluyor)

yazın balkona asıyorum. kışın kurutma makinesi kullanıyorum.
0
nolmus yani
(16.11.25)
sana katılıyorum. çarşaf ve havlu dışındaki her şeyi tele asıyoruz. tişörtleri yaydırıyor, bunu fark edince artık iyi kıyafetleri atmıyoruz. bizde de arçelik var.
+1
mikahakkinen
(16.11.25)
Evimde herkes spor yaptigi icin hergun birkac kez camasir yikaniyor. Alternatif yok. Ben kurutucu olarak commercial speedqueen kullaniyorum. 45 dakikada her sey kuru sekilde hazir oluyor.

Hem kullanmadigimiz yatak odalarina, garajin bir bolumune kurutmak icin camasir astigimi hayal edemiyorum. Goruntuden rahatsiz olurum. Alani istedigim gibi kullanamam. Olmaz.

Kurutucu onemli.
0
thetruenorthstrongandfree1
(16.11.25)
Amerikadayken kullanmıştım kaldığım apartmanda vardı. En düşük ısıda tutunca kurutmuyordu doğru düzgün, ısıyı arrıtınca kıyafetlerim çekiyordu ve evet kesinlikle çok yıpratıyor. Yeni modeller nasıl bilemiyorum ama koku için tazelik veren mendiller var, onlar ekstra bi tazelik veriyordu.

Şu an 1+1 de kalıyorum ve balkonum yok. Şu an olsa acayip işime yarardı çünkü etrafta serili çamaşır görmek çok sinirimi bozuyor :D
0
truf
(16.11.25)
15+ senedir kurutucu kullaniyorum, kurutma makinesine attigim icin, aa yirtildi, dedigim herhangi bir kiyafetim olmadi.
kiyafetin üstündeki hav, toz, tüy, sac, kil her sey gidiyor.
mis gibi alet.
hem yikayan hem kurutan makineleri sevmiyorum ama kurutma makinesi bizim evin vazgecilmezi.
bu sabah nevresimleri yikadim, öglene kurumustu, hemen tekrar ayni nevresimleri serdim yataga.
+3
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(16.11.25)
kurutma makinesi en sevdiğim ev aletleri listesinde 4. sırada
0
( . )( . )
(16.11.25)
15 yılı aşkındır kullanıyoruz hunharca. Bence direkt yaşam kalitesi arttıran bir cihaz.

Çırpma, serme, bekleme, toplama derdi yok. Çamaşır makinesinin önüne bir sepet koyuyoruz. Makineden çıkardığımızı direkt üstteki kurutmaya koyuyoruz, bitti. Dolaba kaldırmaya hazır.

Bir kıyafete acil ihtiyacımız olunca hemen yıkayıp kurutabilmek çok iyi. İstanbul'un havasında bazen üç günde kurumayıp kokmaya başladığı oluyordu çamaşırların. Büyğk rahatlık bence. Kedileri olan bir eviz. O açıdan da çok faydası oluyor.

Yıpratıyor evet. Ömrünü kısaltıyor çamaşırların. Bazen küçültüyor. Kıyafet ve beden seçimlerimizi ona göre yapıyoruz. Kurutmaya uygun olmayan hassas kıyafetleri atmıyoruz kurutmaya.

Bahsettiğiniz hissin tam tersi, bence yumuşacık ve kırışıklıkları açılmış olarak çıkıyor kıyafetler. Yün toplar ve kurutma mendili kullanmanızı tavsiye ederim.
+1
yadigar
(16.11.25)
Ben çok sevdim, toz ya da kumaş kalıntısı her neyse onları toz haznesinden almak çok tatmin ediyor beni, giysiler ekstra temizlenmiş gibi hissediyorum. Bozulan giysim olmadı hiç. Bebeğimin kıyafetlerini ütülemediğim için kendimi kötü hissetmedim bi de, zaten yüksek sıcaklığa maruz kaldılar diye. Pratiklik için de güzel tabi ama ben çamaşır sermeyi toplamayı da seven biriyim o yüzden son sırada
+1
mezzosprite
(16.11.25)
oo robot süpürgeden sonra ekşicilerin ikinci kutsalına laf söylemişsin. eleştirilere hazırlan:)
0
nothing in my way
(16.11.25)
Spor kıyafetleri, spor ayakkabıları, iç çamaşırları, çarşaflar ve havlular için çok yerinde bir alet.

Gömlek ve tişört atmıyorum.
0
gabe h coud
(16.11.25)
benim nevresimlerim filan çoğunlukla o eski %100 pamuklardan
şimdiki ranforce'lerden değil
tişörtlerim filan da öyle
kurutmada muhtemelen az da olsa yıpranır kırışır ve çekerler. bir de benim çok kıyafetim ve çok ev tekstilim var. yazık olur bu kadar eşyaya.

ben tekim, evlerin küçük olduğu bir yerdeyim çok yerim de yok ama 2 balkon var
çamaşır meselesi sabit olarak hep balkonun birinde benim, 1 günde kurumazsa 2 günde de kuruyabilir. bu kadar acele gerekecek bir çamaşırım yok. ne biliyim scrubs filan giymiyorum.
her çamaşırı da iyice çırpıp asarım, balkonda toplarken de çırparak alıp katlarım (ütü yapmıyorum), o yüzden bu toz kıl tüy meselesiyle bir sorunum yok, alerjik bir durumum da yok .evde pet yok. dahası evde erkek yok zaten ki öyle aman aman bi kıl tüy sorunu olsun. çamaşırın havını da makine almasın zaten, alırsa yıpratıyor.

bana da kurutmadan çıkan çamaşır bir tür "göpsümüş" (bizde öyle denir) gibi geliyor, o dediğiniz sanki fresh değil gibi, evet. güneş alan bir ülkeyiz, ben yazın öğlen güneşine bile çamaşır sermiyorum ki daha önemlisi kurutma bence gereksiz bir enerji kullanıyor. (bu konularda hassasım)
balkonda 1 fincan kahve içerken çamaşırı da hallediyorum. bu kadar vaktim var yani, bence sorun yok. çok kuzeye gitmedikçe alma herhalde.
0
subcomponent
(16.11.25)
eski konserlerliler ile ısı pompalılarda sıcaklık farkı var. yeni nesil ısı pompalılar daha düşük sıcaklıkta çalıştığı için kurutma süresi uzun (3-4 saat) ama çamaşır çekmiyor. ısı pompalı tavsiye ederim
0
sttc
(16.11.25)
bazen çok işe yarıyor gibi geliyor ama yine de çok bayılmıyorum ya. birçok parçayı atmıyorum kurutmaya, çekiyor ya da çeker diye korkuyorum. onu atma bunu atma derken her seferinde 5-6 parça kıyafeti askıya asıyorum zaten. ne anladım o zaman diyorum
0
dfn4
(17.11.25)
(3)

Amazon’un Yaptığı Saçma Değil mi?

auroraaurora
İki ciltlik kitabın ilk cildini göndermediler. Elimdekini iade alıp, yanına eksik kitabı koyup tekrar bana iletecekler. Neymiş, set olarak sattıkları için sadece eksik cildi gönderemezlermiş. Saçma değil mi bu? Ben niye bunun iadesi ile uğraşmak zorunda kalıyorum?
İki ciltlik kitabın ilk cildini göndermediler. Elimdekini iade alıp, yanına eksik kitabı koyup tekrar bana iletecekler. Neymiş, set olarak sattıkları için sadece eksik cildi gönderemezlermiş. Saçma değil mi bu? Ben niye bunun iadesi ile uğraşmak zorunda kalıyorum?
+1
auroraaurora
(16.11.25)
Amazon son zamanlara iyice cozuttu, yanlış ürün gönderip hımm katalog hatası olmuş iade edin diyip duruyorlar. Eskisi gibi telafi vs de yok uğraş dur…
0
ekimoloji
(16.11.25)
depo öyle çalışmıyor. Yani kitaplar orada tek tek durmuyor, zaten ikili paket ve tek barkod olması lazım. Tahminen gönderilirken hasarlı olan veya birinin iade ettiği bişey size geldi, onu alıp satıcı başkasıysa ona kitleyecekler veya amazonsa da kendilerine hasarlı olarak yazacaklar. Size de yeni ürün gönderecekler işte.

Eskiden olsa o sizde kalsın yenisini gönderelim diyebilirlerdi evet, ama artık yapmıyorlar pek.
+7
nhk ni youkosu
(16.11.25)
@nhk
Teşekkür ederim, aydınlandım gerçekten. :)
0
🌸auroraaurora
(16.11.25)
(4)

Supernatural

metal69
Kafa dağıtmak için biraz, bu diziye başlayacağım. Tavsiye eder misiniz?
Kafa dağıtmak için biraz, bu diziye başlayacağım.

Tavsiye eder misiniz?
0
metal69
(12.11.25)
İlk 5 sezonu çok güzel. Hikaye benim için orada bittiği için sonrasını getirmedim. Diğer sezonlarının da seveni bol.
Ah ah, şimdi ofiste pineklemek yerine Dean'le demon avlamak vardı.
+1
auroraaurora
(12.11.25)
Ben de ilk 5 ya da 6 sezonu izleyip sonra bırakmıştım. Özellikle yellow eyed demon ile ilgili olay örgüsü beni çekmişti. O olay açıklığa kavuşunca hikaye benim için de bitti. Dean ve impalası ise uzun bir süre gençlik hayallerimi süslemişti <3
0
kullanicadi
(12.11.25)
Vaktinde hastasiydim
0
kisa
(12.11.25)
bazen hatalı tempolama, formülüze edilmiş bölüm ve sezon yaklaşımı varken ben önermem. içerik değişse de patern genelde aynı.

modern family izle
0
kiyiya vuran dildolar
(12.11.25)
(10)

Doğum stresi

camlicagazoz
Merhabalar,Daha önce de duyuruya düğünle alakali bir duyuru yazmistim. O konuyu hallettik. Gitmeyecegiz dügüne.Şimdi şunu soracagim. Eşimin doğumu yaklasti ama ben çok gerginim. Huzursuzum. Nasıl olacak vs.gibi. yani dogumdan sonra annemgil falan sürekli görmek isteyecekler ben biliyorum. Hayır diye
Merhabalar,

Daha önce de duyuruya düğünle alakali bir duyuru yazmistim. O konuyu hallettik. Gitmeyecegiz dügüne.

Şimdi şunu soracagim. Eşimin doğumu yaklasti ama ben çok gerginim. Huzursuzum. Nasıl olacak vs.gibi. yani dogumdan sonra annemgil falan sürekli görmek isteyecekler ben biliyorum. Hayır diyemeyecegiz. Sırf bu yüzden dolayi sevinemiyorum bile.

Nasil olacak bu iş? Neler yapayim?
-9
camlicagazoz
(12.11.25)
İnşallah trolsünüzdür.
Ben ne annenizin ne eşinizin yerinde olmak isterim. İllallah dedirtirsiniz insana.
Sabah sabah sinir oldum. :)
+3
auroraaurora
(12.11.25)
karınıza sabırlar diliyorum. sizin gibi biriyle evlilik zor. annenizin ağzının içine bakacaksanız ne diye evleniyorsunuz ki?
+7
elorelia
(12.11.25)
annenin gelmesi kötü bi şey değil ya yardım ederler. kadının ağrısı sancısı dikişi vs olur. stres yapma.
-2
Sadece soruyorum
(12.11.25)
hocam artik sizi az cok bu anlamda tanidigimiz icin size gore cevap vermemiz gerekiyor,
normal birisi olsa derdik ki, sadece esinin ve bebeginin ihtiyaclarini dikkate al, ne istiyorsa onu yap, yalniz kalmak istiyorsa (esiniz ve siz) yalniz kalacaksiniz, destek istiyorsa sadece istedigi kadar ve istedigi alanda destek alacaksiniz, esiniz kimseyi istemiyorsa kimse gelmeyecek siz cekirdek aile olarak bu surecte birlikte olacaksiniz ve hayir diyeceksiniz, esiniz sadece birinin yemek yapip birakmasini istiyorsa ona gore kim yemek yapacaksa (anneler/babalar vs.) ona gore soyleyeceksiniz, esiniz birinin gelip kalmasini istiyorsa oyle olacak, yani bu sureci esinizle surekli iletisim ve destek halinde atlatacaksiniz. esinize ve size neyin nasil yapmasi gerektigi konusunda kimse ders vermeyecek, herkes agzindan cikani tartacak, ona gore konuscak vs. vs..

ama simdi siz bu profilin cok disindasiniz.
eger bu sureci dogru yonetmezseniz; esinizin hormonlari uzun bir sure alt ust durumda olacagi icin, lohusalik depresyonundan tutun da (olabilir de olmayabilir de) asiri alinganliga kadar, asiri korumaciliga kadar (cocugu kimseye birakamamak, dus almak icin birakmakta bile zorlanmak vs.) bir suru sey olabilir. bunlarin hormonlarin alt ust oldugu donemde mantikli hicbir aciklamasi yok. sizin ve etrafinizdakin yapmaniz gereken tek sey saygi gostermek ve esinizin istedigi gibi destek olmak olurdu. bu olmazsa, ya evde inanilmaz bir kavga gurultu olacak, ve kadinlarin o donemde gozu bebeklerini korumak disinda hicbir seyi gormuyor, dolayisiyla aile birliginiz ciddi anlamda sarsilabilir ya da esiniz yaptiginiz ve ona yapilan bir cok seye (zaman zaman yerli zaman zaman yersiz) cok kirilacak, sesini pek cikarmayacak (zira kendisi de alt ust olmus oluyor) ve acisi sonradan cikacak (benim etrafimda gordugum lohusalikta kirilan kalp asla unutulmuyor). bunlar kotu senaryo. iyi senaryo, esiniz de anneniz de balli kaymak olacak, esiniz ve anneniz bu sureci tatlis tatlis atlatacaksiniz. size bol sans diliyorum.
sizin yerinizde olsam mesela buradaki annelere sorardim, lohusayken nasil bir destek istemisler/ihtiyaclari olmus, ya da internette forumlardan okurdum kadinlarin en cok neye ihtiyaci olmus vs.
+2
kassiopeia
(12.11.25)
ben, sizi sadece yazdiklariniz kadariyla taniyan biri olarak kücük bir tavsiyede bulunayim: cok acil destek alin.
aileniz karsisindaki bu pisiriklik, bu acziyet hic saglikli degil.
bu hissettikleriniz hic normal degil.
siz düzelmezseniz, kadin da akli varsa bunu fazla cekmez.
bebek sahibi olmadan önce endise edeceginiz yüzlerce sey olabilir ama o seyler burada duyurusunu actiginiz seyler degiller.
bu hissettikleriniz o kadar abes, o kadar sacma ki soruyu ilk göreli iki saat oldu, hala ne yazabilirim bilemiyorum cünkü buna yazilabilecek bir sey yok.
+1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(12.11.25)
Bakıcı, hizmetçi tutacak paranız yoksa epey ihtiyacınız olacak o kadına.
Sonra bebek şunu yapıyo, bunu yapmıyo diye paniklediğiniz, çaresiz gecelerinizde ilk aklınıza gelen onun telefonu olacak.
Ona göre de tedbirli olun.
-3
Mirket
(12.11.25)
"evlenirken o kişiyle değil ailesi ile de evlenirsin" sözünün yaşayan örneğisiniz. Herkes gibi bende eşinize sabırlar diliyorum.
Öncelikle dünyaya bir birey getirebiliyorsunuz fakat ne yazık ki bireyin ve eşinizin sorumluluklarını taşıyabilecek kadar olgunlaşamamışsınız. Eğer doğacak evladınızı gerçekten düşünüyor ve seviyorsanız en az 3 aylık olana kadar (daha fazla süre de olabilir) annesi ve sizden başka kimse öpmesin. Kış aylarındayız zaten covid denen meret yine hortladı haberlerini görüyoruz aman diyim hepinizden önce eşinizin psikolojisi ve çocuğunuzun sağlığı önemli.

Doğacak çocuğun dünyaya gelmesine siz ve eşiniz vesile olduğunuz içinde "o benim çocuğum şöyle yapmayın." vs deme hakkına da sahipsiniz. Nasıl ki anneniz sürekli size karışıyorsa (anlattıklarınıza istinaden) sizde bebeğinize nasıl davranılması gerektiği hakkında yorum yapabilirsiniz. Lütfen artık annenizin oğlu kimliğinizi bir kenara bırakın falancanın eşi ve falancanın babası kimliğine bürünün. Böylesi daha sağlıklı olacaktır.
0
mermaidd
(12.11.25)
Eskiden ekşi sözlükte bir kullanıcı vardı. Her türlü mevzuya 'Çare İki Bira' yazardı. Bence de işe yarardı.

Senin de ilacın iki bira bence. Ne zaman gerilirsen iki bira çak. Emin ol geçer (:
0
yurtsuz john
(12.11.25)
Hayır diyeceksiniz. Sizin istemediğiniz onay vermediğiniz hiçbir şey yapamayacaklar çünkü siz engel olacaksınız. Bebişin huzuru için annenin ruh sağlığı doğrudan önemli, siz anneyi kollayacaksınız o bebeği kollayacak. Kavga gürültü çıkarsa bebek huzursuz olur, bebek sevme meraklıları kaçar siz uğraşırsınız sonra aylarca yıllarca. Biraz yenidoğan bakımı öğrenmişsinizdir diye düşünüyorum 9 ayda. Hastanede de sorarsınız. Eşinizin whatsapp numarasını özelden yazarsanız anne grubumuza eklerim her türlü sorusunu sorar ordan 7/24. Bence kimseyi almayın eve, çok düşünüyorlarsa kapıdan yemek verip gitsinler. Hazır olduğunuzda davet edersiniz. Bunları kiminle ne zaman nasıl konuşacağınızı eşinizle birlikte güzelce planlayın, laflarınızı hazırlayın, prova yapın, ilgililere saygılı sakin ve kararlı bi şekilde bildirin, tartışmaya açmayın. Artık bu duruşu sergilemenizin vakti gelmiş, yoksa cidden yazık size de evliliğinize de bebeğinize de. Sağlıkla gelsin
0
mezzosprite
(13.11.25)
kadinlara dogumdan sonra once kendi annesi bakar.
kendine geldikten sonra kayinvalide dahil olur.
annene biraz uzak dur, kendine gelsin sana haber veririm diyeceksin.
ilk cocukta ne yapacagini bilmemek normal.

cocuk dogdugu dakika itibariyle hayatin tamamiyle degisecek, sonrasini zaten "icgudu" hallediyor. hardware sende takili zaten, software'de zamanla update ede ede oturur.
0
cooperr
(13.11.25)
(13)

İstanbul'u yürüyorum, ciddi ciddi

silverleaf
Duyuru sakinleri, her sene günlük adım ortalamamı en az 10 bin adım yapmaya çalışırken bu sene kafayı kırarak bunu en az 15 bin adıma çekmeye çalışıyorum. Bunun için de İstanbul'u yürüyorum sokak sokak, semt semt. Şu an tek endişem bunun bir sağlık problemine yol açıp açmayacağı? Kadınlarda orta yaş
Duyuru sakinleri, her sene günlük adım ortalamamı en az 10 bin adım yapmaya çalışırken bu sene kafayı kırarak bunu en az 15 bin adıma çekmeye çalışıyorum. Bunun için de İstanbul'u yürüyorum sokak sokak, semt semt. Şu an tek endişem bunun bir sağlık problemine yol açıp açmayacağı? Kadınlarda orta yaşlarda osteoporoz oluşturduğuna dair bir şeyler okudum ama emin değilim. Annem dizlerine zarar veriyorsun diyor. Bunlar geçerli şeyler midir? Yürümekten zarar gören oldu mu hiç?
0
silverleaf
(11.11.25)
Yürümek kemik sağlığı için faydalı. Direnç egzersizi kabul ediliyor yanlış hatırlamıyorsam.
Osteoporoz yaşla değil, menopozda estradiolün düşmesi ile ilgili.
Günde 7.500 civarı adım atmak öneriliyor. Fazlasının zararı olur mu, bilmiyorum maalesef.
+1
auroraaurora
(11.11.25)
Amaç önemli. Amaç ne? Kilo vermek mi? Çok sağlıklı olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Eklemler zorlanır.
-1
arbre
(11.11.25)
15 bin adımın zarar vereceğini sanmıyorum. altı ustu 10 km falan yapar. kaç yaşında insanlar yarı maraton vs. koşuyorlar. iyi bir ayakkabı ile yuruyorsanız bir şey olmaz gibi geldi bana. aksine faydalı olur.
+1
fyodor fyodorovic
(11.11.25)
@arbre Amaç kilo vermek değil, çok kilolu bir insan değilim. Hareket halinde olmaktan ve yeni bir şeyler keşfetmekten genel olarak çok mutlu oluyorum, amaç da bu aslında.
+1
🌸silverleaf
(11.11.25)
Burada sanırım Kaleci söylemişti böyle bir duyuruda, genel sağlık için 6000-7000 arası adım ideal, üstüne çıkmak sağlığa ekstra bir katkı vermiyor, 10 bin adım olayı da Japonların bi reklam senaryosu ile ortaya çıkmış bir şey bilimsel bir geçerliliği yok.
0
kizil karga
(11.11.25)
70 yaşında anam geçen italyaya gitti, günlük ortalama yürüdüğü adım 20-25 bin adım.
sana ban bişey olmaz.
yürü
0
erty_ksk
(11.11.25)
Mutlu oluyorsan yürü tabii.
Ama iyi bir yürüyüş ayakkabın, ayakkabıyla uyumlu ve ter emen çorapların olsun. Kıyafet seçimin de teri dışarı atan cinsten ve mevsim şartlarına uygun olmalı.
Bir akıllı saat veya bilekliğin yoksa edinsen, nabzını 90'larda tutsan ama aralarda ikişer üçer dakikalık nabız atakları yapacak şekilde koşsan, hatta interval çalışma neymiş, nasıl yapılırmış diye birkaç bişeyler okusan ve uygulasan, dönüşte yorgunluk durumuna göre 5-20 dakika arası bir streching mobility çalışması yapsan, bunun için de youtube'dan istifade etsen, inan tadından yenmezdi.
Ancak bu merak, ev, iş, okul, medeni hal değişimi, çoluk çocuğa karışma vs nedenle bir gün geçtiğinde, aldığın kaloriyi antrenman kalorisi miktarında paldır küldür azaltmadığın taktirde, bu durumun sana göbüş olarak, basen olarak karkısı olacağını da bilmelisin.
0
Mirket
(11.11.25)
Ayakkabın iyiyse bir şey olmaz.
0
ketcapli dondurma
(11.11.25)
Çok iyi yapıyorsun, devam et böyle, ben bunu Avrupa'yı gezerken her zaman yaparım, günde 20 km yürürüm, İstanbul'da da eskiden yapardım ama İst'da artık yapınca sinir katsayım fırlıyor.
0
blue rebel motorcycle club
(12.11.25)
koşmak, ağır kaldırmak gibi şeyler eklemlere en fazla yük bindiren şeyler ama bunları bile yıllarca düzenli yaptığınızda olumsuz etkisi görülebiliyor o etki de kişiden kişiye değişiyor tabi. yürümek bunların yanında çok daha masum. günlük 15k adım da biraz abartı geldi. özel bir amacınız yoksa sırf 15k'ya ulaşmak için kendinizi çok zorlamayın derim ben ama zorlanmadan yürüyorum diyorsanız sorun olmaz. sadece vücudunuzu dinlemeyi ihmal etmeyin.
+1
semaforo de medianoche
(12.11.25)
3 yıllık mesafe ortalamam 6.3 km günlük. dizlerim, bacaklarım cillop gibi. devam bence.

ama arada dinlenme yapmak şart.
0
lüzumsuz adam
(12.11.25)
yürüyüş diyince aklıma sören kierkegaard gelir . sözlüğe geçen senelerde eklediğim bir alıntısını iletiyorum

(git:eksisozluk.com)
0
devilone
(12.11.25)
hiç bir mahsuru olmaz.
ayağınızda iyi bir spor ayakkabı olsun yeter.

dize zarar verir durumu bayırlardan kaynaklı. istanbul'da çok yokuş var. özellikle yokuşlardan inerken dize ekstra güç uygulanıyor. bir de sert zeminde koşmanın dize zararı var, o yüzden parklardaki koşu yerleri yumuşak zemin oluyor.

10bin adım muhabbeti zamanında adım sayar satmak için atılmış.
şimdi 8bin adım yeterli diyorlar mesela.
ama siz onbeş adım'la mutlu oluyorsanız öyle yapın. yokuş ve koşmak konusu dışında yürümenin zararı olmaz ama şahsi fikrim her gün illa yapıcam diye kasmamak, arada bir aksadığı olur muhakkak. aksadı diye ritminizi bozmayın, aradaki boşluklarla beraber güzel bir rutin.

bir de sık sık şu ve benzeri videoları görüyorum.
ilginizi çeker belki
www.youtube.com

yürümenin yararları > yürümenin potansiyel zararları
0
biseysorcaktim
(12.11.25)
(8)

Duyuruda gördüğünüz en komik duyuru neydi?

( . )( . )
Geçmiş zamanlardan kalma neler var aklınızda?
Geçmiş zamanlardan kalma neler var aklınızda?
0
( . )( . )
(11.11.25)
adam totosunu ortalayıp çekmişti
+2
tolgan
(11.11.25)
www.eksiduyuru.com
kedi kumuna işeyen adam :D
tolgan'nın bahsettiği duyuruyu da hatırlıyorum maalesef.
+6
elorelia
(11.11.25)
Bu soruya her zaman verdiğim cevap:
www.eksiduyuru.com
+1
auroraaurora
(11.11.25)
www.eksiduyuru.com
duyuruya sorabileceği tüm soruların cevabını kendi bulmuş, mutlu mesut duyuru.

favorilerime eklediğim bir duyuruydu
+2
exlibris
(11.11.25)
sevişmeden önce yapacaklarını liste halinde yazıp soran arkadaş.

www.eksiduyuru.com
+1
kibritsuyu
(11.11.25)
Evin içinde betondan masa yapan vardı.

Komik olmakla birlikte dayanalıklı mobilya alnında farklı bir inovasyon örneğiydi.

Yine hamsteriyle olan savaşını (veya mücadelesini) anlatan biri vardı .
0
diyecevaplandı
(11.11.25)
@Kibritsuyu Bu nasıl gözümden kaçmış benim? Muazzammış, muazzam. Gecem şenlendi.

Yanlışım yoksa basond'un çok güzel bir derlemesi vardı. Duyuru tarihinin unutulmazlarının ekran görüntüleri. Ne yaptıysam bulamadım. Orada çok komik duyurular var.
+1
yadigar
(12.11.25)
basond'un derlemesi: www.eksiduyuru.com

şurada da en çok favorilenen duyurular istatistiği var: www.eksiduyuru.com

oradan da bir şeyler çıkabilir.
0
kibritsuyu
(15.11.25)
(6)

ağzında hiç dişi olmayan birisi

huzurlarinizda huzursuzluk
Selamlar,Bu kadın benim annem. Kendisi 61 yaşında. 30'lu yaşlarında diş eti iltihabı sebebiyle dişlerinin hepsi çekilmiş. Kurtarılabilir miydi, belki de hepsi sallanana kadar gitmedi, bilmiyorum. Protez dişi vardı ama doğru düzgün kullandığını bilmem, zaten yıllardır da kullanmıyor. Kendine hiç bakm
Selamlar,

Bu kadın benim annem. Kendisi 61 yaşında. 30'lu yaşlarında diş eti iltihabı sebebiyle dişlerinin hepsi çekilmiş. Kurtarılabilir miydi, belki de hepsi sallanana kadar gitmedi, bilmiyorum. Protez dişi vardı ama doğru düzgün kullandığını bilmem, zaten yıllardır da kullanmıyor. Kendine hiç bakmamış ve eşinden de değer görmemiş birisi.

Yıllar sonra maddi olarak da kendimi toparladığım için gel dişçiye gidelim dedim. Başlangıç için film çektirdik, üst çenede hiç kemik kalmamış gibi göründüğü yorumu yapıldı. Protez bile tutmaz dendi. Alt çenede kemik varmış implant için. 2-4 arası implant üzerine diş geçirme gibi.

Yarın tomografi çektireceğiz detay için ve cerrah yorumlayacak. Şu an sonuç belli değil. Yarın tabi ki cerraha da detaylı soracağım ama size de önden şunu sormak istiyorum eğer tomografi sonucuna göre de üst çenede kemik kalmamışsa kemik graft gibi kemik oluşturma süreçleri varmış. Ben bu yaştan sonra bu kadını bunlarla uğraştırmalı mıyım? Çok acı çeker mi, neden beni bu işlere soktun der mi, üzülür müyüm biraz kafam karışık. Etrafımda da hiç böyle bir case yok.

Şunu da düşünüyorum, ilerde bu işlemler sonrasında da sorun yaşar mıyız acaba iltihaptı şuydu buydu? Bunu sorunca kimse %100 garanti veremez diyorlar ama benim biraz kafam karışık, kötülük değil iyilik etmek istiyorum. Siz olsanız napardınız?
0
huzurlarinizda huzursuzluk
(10.11.25)
Olaya kötümser ve gerçekçi yaklaşayım. Ananem böyleydi, damak ve diş yapıldı fakat ağzının alışması için düzenli olarak takması gerekiyordu, ağzımı acıtıyor deyip takmadı. Sonradan yapılan şeyler %100 sorunsuz olmuyor, bunlar da beraberinde başka sıkıntılar getiriyor.
+1
grimavi
(10.11.25)
Hareketli protezleri varken annem çok zahmet çekiyordu. 60'lı yaşlarında implant, köprü, protez karışık bir şeyler yapıldı. Acısı, ağrısı oldu ama şimdi rahatı yerinde.
Annenizin uzun bir ömür var önünde. Ben değeceğini düşünüyorum. Ama kendisi karar verse daha iyi olur. Siz pek fazla yönlendirmemeye çalışın.
+2
auroraaurora
(10.11.25)
en iyi ihtimalle önünde 20-25 yıllık bir hayat var dişlerini yaptırmazsa bu sürede çok zorluk çekecek hele ki dahada yaşlandıktan sonra.
kemik yapısının durumuna göre cerrah farklı önerilerde bulunacaktır. zigoma implantlar var üst çenede yeteri kadar kemik yoksa elmacık kemiklerine sabitlenen uzun vidalar takıyorlar.
mutlaka iyi bir ağız, diş ve çene cerrahisi uzmanıyla süreci yürütün.
+1
my fault
(10.11.25)
kemik tozu uyguluyorlar bazen ama hekimin iyi olmasi cok önemli ya. devlet hastanesi yerine iyi bir özel hekim bence daha iyi olur. annenize zaman ayirmasi lazim kesinlikle.
+1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(10.11.25)
Teknoloji çok farklıdır şimdi mutlaka. Babaannem (94'te rahmetli oldu) protez dişleri kullanamadı. Tek bir dişi yoktu ama her şeyi kendine göre yiyordu. Sadece elma ve havucu rendeliyorduk.

Eğer anneniz çok sıkıntı çekmiyorsa, çok zorlamayın derim. Annemin sadece alt çene tek taraf implant yaptık. Bir yıla yakın süründü. Sonra memnundu. İki yıl sonra yerinden çıktı. 8 aya yakın sürdü düzeltmesi. Şimdi sıkıntı yok çok şükür.

Üst dişler olmadan altta diş olmasının hiçbir anlamı yok. Eğer mevcut haline alışkınsa çok uğraşmayın derim. Ama hali hazırda çok problem oluyorsa durumu, siz bilirsiniz. Şahsi görüşüm, uzman değilim.
+1
yadigar
(11.11.25)
70 li yaşlarda tanıdığım bir kadın var 40-50 yaş aralığında bütün dişlerini çektirmiş alt üst vakumlu protez kullanıyor ve çok memnun hayatından .
bence diş teknisyeni de önemli . acıtıyor dediği protezi değiştirmek daha kolay bir yöntem olabilir .
+1
devilone
(11.11.25)
(5)

Ara tatilde çocuklar için öneriler

egerbiryolcu
İki erkek yeğen ile vakit geçirilecek (ilkokul-ortaokul yaşlar)İstanbul Avrupa yakasında eğlenceli ve fiyatı makul önerileriniz neler (festival, etkinlik, gezi müze, tiyatro vs her şey)Evde vakit geçirme olursa diye de evdeki seçenek için nasıl bir hediye alabilirim beraber eğlenebilecegimlz?Küçük o
İki erkek yeğen ile vakit geçirilecek (ilkokul-ortaokul yaşlar)
İstanbul Avrupa yakasında eğlenceli ve fiyatı makul önerileriniz neler (festival, etkinlik, gezi müze, tiyatro vs her şey)

Evde vakit geçirme olursa diye de evdeki seçenek için nasıl bir hediye alabilirim beraber eğlenebilecegimlz?

Küçük olan çok afacan her şeyden mutlu olan bir çocuk
Büyük olan biraz mutsuz ekran bağımlılığı olan bir çocuk. Eskiden hava olayları deprem tsunami Uzay gezegen gibi konular çok ilgisini çekiyordu. Hava durumu çıkınca hepimiz ekrana bakalım istiyordu bazen fırtına yağmur olunca bizi arayıp durumu anlatıyordu. Bazen böyle duyduğu haberler hakkında spiker gibi bize aktariyordu fakat son gördüğümde bunlara da ilgisizlesmis gibiydi. Özellikle bu ilgisini tekrar tetikleyecek bir şey de olabilir.

Dediğim gibi ozellikle büyük olan için özellikle gerçekten çok eğlenceli bir şey arıyorum. Hevessizligine üzülüyorum. Uzakta oturduğumuz için de çok göremiyorum her zaman.
0
egerbiryolcu
(10.11.25)
www.istanbulmodern.org

Vialand

Kadıköy oluyorsa:
istanbuloyuncakmuzesi.com

Akasya AVM'de KidZania var. Metrobüsle Avrupa'dan ulaşım çok kolay.
0
auroraaurora
(10.11.25)
Akvaryum
Tiyatro
Vr studio/salonu
Topkapı Sarayı
Boğazda balık tutma
Macera parkı
İllüzyon müzesi
0
duyuruuser
(10.11.25)
rahmi koç müzesi ikisine de hitap eder.
0
since1907
(10.11.25)
miniatürk
Florya'daki akvaryum
Beşiktaş'ta itfaiye müzesi
moipark
0
co2s2
(10.11.25)
yıllık kidzania tavsiyesi kotamı doldurmaya geldim ama avrupa yakası demişsin, yine de üşenmeyip gidilir bence. büyük olan ne kadar eğlenir onu bilemem tabii.
0
hrskrs
(11.11.25)
(53)

eşimin yeğeninin her hafta sonu bizde kalması sorunsalı

matilda
merhaba, bu duyurunun benzerini geçtiğimiz günlerde açmıştım ama olay biraz değişti o yüzden akıl danışacak birilerine ihtiyacım var. özetle: eşimin yeğeni istanbul'da askeri okul kazandı. bizi de evci olarak yazdı. bizim planımız 2-3 haftada bir cuma-cumartesi akşamları bizde kalması ve pazar günü
merhaba,
bu duyurunun benzerini geçtiğimiz günlerde açmıştım ama olay biraz değişti o yüzden akıl danışacak birilerine ihtiyacım var.

özetle:
eşimin yeğeni istanbul'da askeri okul kazandı. bizi de evci olarak yazdı.
bizim planımız 2-3 haftada bir cuma-cumartesi akşamları bizde kalması ve pazar günü okula dönmesiydi. çocuk da sizi her hafta rahatsız etmek istemiyorum, hem de çok uzak vs diyordu.
ben 2-3 haftada bir kalmasına da çok sıcak bakmıyordum ama yapacak bir şey yok moduna girmiştim.
şimdi okuldan öyle kafanıza göre evci iznine çıkmak yok. ya her hafta evci çıkacaksınız ya hiç çıkmayacaksınız denilmiş. çocuk da eşimi aramış amca okul böyle diyor ne yapayım diye o da gelme diyememiş. yani özetle çocuk her hafta sonu bizde kalmak zorunda ama bunu eşim de ben de kesinlikle diyemiyoruz.
buraya bir dipnot düşeyim: eşimin anne ve babası istanbul'da yaşıyordu. memleketlerine taşındılar. onların taşındığı eve biz geçtik yani eşimin anne-babasının evinde oturuyoruz. kira da ödemiyoruz. başka evleri var kirada onun kirasını da eşimin abisi alacak yıl sonundan sonra.
dün bayağı kavga gürültü oldu evde. çünkü ikimiz de çalışıyoruz. ben haftada 2 gün evden, 3 gün ofisten çalışıyorum ama 3 gün çalıştığım günlerde 2 saat işe gidiş, 2 saat eve dönüş sürüyor. 6'da çıksam 8'de evde anca oluyorum. bir tek hafta sonum var. cumartesi zaten temizlikle geçiyor. cumartesi akşamları eşimle vakit geçirmek istiyorum. pazar da yine ıvır zıvır işler oluyor ya da nadiren dışarı çıkıyoruz bi etkinlik vs olursa.
yeğeni bize gelirse cumartesi sabahı eşim evde olmuyor ve ben uyuyabileceğim 2 günden birinde kalkmak zorundayım çünkü ayıp. pazar günü de benzer durum var zaten askeri okulda olduğu için alışmış sabahın köründe kalkıyor. geçen pazar mesela 3'e kadar evde oturdu. 6'da okula girmesi gerektiği için 3'te çıktı.
benim artık cuma- cumartesi akşamları eşimle oturup film/dizi izleme ve vakit geçirme gibi bir olayım kesinlikle kalmadı. çünkü bu çocuk cuma akşam yemeği vaktinde gelecek ve bizle oturacak sohbet falan etmek istiyor. cumartesi gündüz çıkar gider ama akşam yine öyle. pazar da ya kahvaltıdan sonra biraz oturur ya da gider bilmiyorum 2 günüm çöp olduktan sonra pazar yarım günü düşünemiyorum artık.
dün eşime ya bu işe bi çare bul ya da bu iş boşanmaya kadar gider dedim. çünkü bu çocuk tam 5 sene okuyacak bu okulda. gidebileceği başka bir yer yok. olsa da yasak.
o da ailesiyle arasını bozmadan bir yöntem düşünüyor ama bulamadık.
makul şekilde abine anlat, bizim bi hafta sonumuz var. mümkün olduğunca evi otel gibi kullansın vs gibi çocuğunu uyarsın gibi bir yöntem geldi aklıma ama ne kadar etkili olur, nasıl bir tepki gelir bilmiyorum.
eşimi seviyorum ve bu nedenden ayrılmak istemiyorum ama ben sorumluluk almamak için çocuk bile yapmıyorum ve hayatımda 4-5 kere gördüğüm bi çocuğa da zaten tek dinlenme alanım olan hafta sonumu 5 sene feda etmek istemiyorum. üstelik bu çocuk bizde kalırsa benim evimde yatılı misafir de kalamaz her türlü tüm konforumu ve düzenimi bozuyor.
bu konuyla ilgili ailesini, abisini ve yeğenini de incitmeden nasıl bir konuşma yapılabilir. fikirlerinize gerçekten çok ihtiyacım var.

bunu kimse kabul etmez dedim eşime. çık sokağa 10 kişiye sor kaçı kabul edecek dedim. siz böyle bir şeyi kabul eder miydiniz bunu da kendisine okutmak için bunu da sorayım.

teşekkür ederim.
-1
matilda
(10.11.25)
Hoş bi düzen değil bu öncelikle ama bunu 5 sene sürdüreceğini düşünmüyorum, ilk sene çok sık olur fakat şehre alışıp kendi arkadaş ortamını kurunca size fazla uğramaz

Eşin öncelikle sana karşı sorumlu orası sizin eviniz. Senin durumunu anlayıp seni buna hiç dahil etmeden aile ve çocukla çözmeli. Başta dediğim gibi çocuk şehre alışıp ortamını kurana kadar 2-3 ay anlaşma yapabilirsiniz belki
+2
grimavi
(10.11.25)
@grimavi ben de öyle düşünüyordum alışınca sürekli gelmez ama okul ya her hafta evci çıkarsınız ya hiç izin vermeyiz demiş. mesele de bu zaten.
0
🌸matilda
(10.11.25)
kesinlikle mantıklı değil. bir sene bile bu şekilde yaşanmaz. çocuğun ailesi nasıl buna tamam diyebiliyor anlayamadım. okulun ya hep hiç demesi de saçma. bizim okulda da yurt var ama öyle bir durum yok. istedikleri hafta sonu kalıyorlar. okulla da görüşülebilir tabii ki ama çocuğun ailesinin rahatlığı çok ilginç.
+1
oyokbuyoknevar
(10.11.25)
haklısınız. her hafta sonu olmaz yani. ayda 1 olsa neyse. çocuk evci çıkmak zorunda değil. yatsın okulunda. ya da babası diğer evi boşalttırsın yerleştirsin çocuğu. bir şeyler kırılıp dökülecek artık pek çareniz kalmamış. sen çocuğun annesiyle konuş önce eşin utanıyorsa.
0
archmeister8
(10.11.25)
Kocaman insan ya kendisinin ya da ailesinin bunun ne kadar saçma olacağını düşünmesi gerekirdi.
Şimdi eşiniz abisine sizin dediğiniz cümleyi söylediği an ne olacak biliyor musunuz olay büyüyecek vay sen benim oğlumu istemiyorsunlara gelecek ve çocuk bir şekilde durumu düzeltip izne çıkmamaya karar verecek.
Her şekilde arada gerginlik çıkacak bu yüzden bence gerginlik nasılsa çıkacak diye düşünüp dürüst bir şekilde ben böyle dedim ama bizim yaşam biçimimiz bu uygun olmaz sanki gibi konuşsun abisiyle.
Ben olsam böyle yapardım.

Çok zor durum bunu daha önce okuduğumda da çok üzülmüştüm adınıza. Umarım en az hasarla atlatırsınız bu süreci :/
0
mutekebbir
(10.11.25)
eşiniz kendi anne babasıyla konuşacak, bunun normal bi şey olmadığını söyleyecek. onlar da çocuğun anne babasına büyükleri olarak bunun normal olmadığını söyleyecek. böylelikle kimse birbirine kötü olmayacak. en makul yol bu ama bazı ailelerde kimse birbirine bir şey söyleyemiyor. o durumda eşiniz açık açık konuşacak.
+2
la mort heureuse
(10.11.25)
Akrabalar arasında yüze gelememek ve böyle şeyleri kabul etmek kötü ama bu 5 sene sürdürülebilir bir şey değil tabii ki, ha arkadaşların dediği gibi ilk seneden sonra böyle bir yoğunluk olmaz ama olacak gibiyse de çıkmasın evci kendi rahat edecek diye sizin rahatınızı bozmaya hakkı yok.
0
kizil karga
(10.11.25)
benim kabul etmeme gerek kalmadan eşim zaten böyle bi teklifle gelmezdi. mantıklı da değil zaten.
yani bu işin oluru şöyledir. ya 4-5 aylık bi süreçtir hadi her hafta gelsin dersin ya da 5 senelik bi süreçse ayda bir hafta sonu anca olabilir. başka türlü kesinlikle oluru yok.
-1
elorelia
(10.11.25)
İstanbul'da kalacak yeri olmayan öğrenciler 5 yıl boyunca hafta sonu okuldan çıkamıyor mu? Hapishane mi orası? Ben mi yanlış anlıyorum?
Hadi, başka yerde kalamıyor olsun. Hafta sonu gündüzleri çıkıp akşam dönebiliyor olması gerekir ya. Saçma geldi bana.
+2
auroraaurora
(10.11.25)
çıkabiliyor aslında. cumartesi sabah çıkıp akşam 6'da okulda olması lazım. pazar da öyle. iki gün de çıkabiliyor. seneye giriş saati akşam 10 olacakmış ilk sene diye böyleymiş.
ama işte ya evci çıkacaksın her hafta ya da hiç çıkmayacaksın sadece böyle cumartesi 6'ya, pazar 6'ya kadar 2 gün çıkacaksın demişler.
+2
🌸matilda
(10.11.25)
O zaman okulda kalacak, kimse de kusura bakmayacak. Evlatlık mı aldınız?
Ben kesinlikle kabul etmezdim. Evde kira vermeden oturma bahsi açılırsa da neyse bedeli ödeyeyim deyin. Alırlarsa o da onların ayıbı olsun.
+5
auroraaurora
(10.11.25)
Çocuk zaten kalmasın ok da sizde vay eşimle vakit geçirmek istiyorum diye ortalıkta anlatmayın bunu çünkü inandırıcı değil. Acınası da duruyor bir yandan.

Açık açık ben böyle tanımadığım birisiyle haftasonu iki gün geçirmek istemiyorum diyin geçin. Bir de boşanmayı söz konusu etmek fırsat bulmuşsunuz gibi görünüyor.
-14
artıküyeolmakistiyorum
(10.11.25)
@matilda, nasıl söylerseniz söyleyin, kim söylerse söylesin, bu konunun sonunda mutlaka aile arasında gerginlik, küskünlük, tartışma vb. çıkacak. iki yetişkin olarak kendi sınırlarınıza saygı duyulmasını sağlamak için bunları göze alıp bu konuşmayı yapmak zorundasınız. bunu da eşiniz yapmalı, siz değil.

bu kadar izahat vermenize de, kendinizi haklı çıkarmaya çalışmanıza da gerek yok hiç kimseye karşı zira siz her türlü haklısınız zaten. çocukla gerektikçe ilgilenmek, göz kulak olmak başka, tamamen hafta sonları sizin evinize yerleşmesi bambaşka. bütün aile üyeleri de bal gibi biliyor bu durumun ne kadar "uygunsuz" olduğunu ama herkes salağa yatıyor bir şekilde zoraki de olsa kabul ettireceklerini bildikleri için. bu da muhtemelen eşinizin bu konuda net dur(a)mamasından kaynaklanıyor. önce o resti çekecek, konuyu da eşimle film izleme, uyuma vb. şeklinde yumuşatmaya çalışmayacak. lap diye ben evli barklı adamım, karımla canım isterse salonda koltukta seks yapıcam, canım isteyecek inleye inleye boşalcam, birlikte duşa gircem, genç sağlıklı çiftiz, evde yetişkin bir erkek çocuğu hanginize mantıklı geliyor, siyeeeaahh diye masaya yumruğunu vuracak. sizi arada bırakmaması da çok çok önemli.
+4
Phoebe
(10.11.25)
öncelikle bence bu egoistlik. aile olmak böyle birşey değil. tabiki kendi konforunu düşünmek senin hakkın ama eşinin de bir ailesi var. ileride annesi babası hasta olsa sizde kalmak zorunda olsa ona da aynı arızayı çıkartacaksın demekki. ayrıca empati yapsan ve aynı durumda sen olsan eşin istemeze ne yapardın.

çocuk tarafına gelince millet haklı bir süre sonra size gelmez bile arkadaşlarıyla dışarda vakit geçiririr. yada gündüz çıkıp akşam saati dolmadan geri dönsün. evci çıkmasına gerek yok.

sen bence boşan bu evlilik sürmez bu bencillikle. ayrıca benim eşim senin gibi rest çekecek direk avukata gönderirdim.
-23
gercekdunya
(10.11.25)
Ben şunu net anlayamadım. Diyelim ki hiç evci çıkmamaya karar verdi. Yine her haftasonu belli bir saate kadar dışarı çıkma hakkı olacak mı
Mesela her cumartesi saat 6 ya kadar izni var gibi mi?

Bunun dışında diyelim hiç cikamayacak tabii ki çok iyi bir seçenek olmayabilir ama bile isteye tercih edilmiş bir şehir,.okul. sokakta kalmayacak bu çocuk nihayetinde. Belki aktarılan kadar katı kurallar yoktur ya da belki göz korkutmak için çok katı konusulmus olabilir.

Gerçi askeri okul katıdır muhtemelen ama dediğim gibi evci çıkmamak da bir seçenek, öyle kalacak bir sürü arkadaşı da olacaktır.

Gerçekten zor bir durum ama siz sonuna kadar haklısınız bence.
+1
egerbiryolcu
(10.11.25)
tabii ki evci çıkmazsa izni var.
ya evci çıkacaksınız ya da sadece askerlikteki gibi çarşı izni gibi ama 2 gün çıkabilirsiniz. birinden birini seçin gibi bi konuşma yapmışlar.
yeni oldukları için belki göz korkutma amaçlı yapılmış bir konuşma da olabilir sonuçta herkesin evci kaldığı ev kendi ailesine ait değil insanların işleri, başka misafirleri de olabilir. evci kaldıkları kişileri de düşünmeleri gerekir bence.
+1
🌸matilda
(10.11.25)
işte aslında yazdığınız cevabın içinde gizli olay: zorunda kalmak.
burada bu çocuk her hafta sonu bizde kalmak zorunda değil. zorunluluk olsa zaten bir şey diyemem. bu çocuk istanbul'da değil de konya'da bu durumu yaşasaydı kime gidecekti gidecek yer de yok. ama hastalık durumu dediğiniz zorunlu bir durum öyle bir durumda tabii ki bakılır.

"direk" avukata göndersin napayım çekmek zorunda değilim kimsenin çocuğunu. bu seçeneği de sundum ama kabul etmiyor.
+2
🌸matilda
(10.11.25)
eğer çocuğun babası eşinize, siz benim çocuğumu istemiyorsunuz diye filan hayıflanırsa eşiniz de desin ki; ben zaten çocuk sorumluğunu üstlenmek istemediğim için kendim çocuk yapmıyorum.

gereksiz ajitasyonlara gerek yok.
+3
since1907
(10.11.25)
Türkiye'de büyük aile yapısı kuralları hala geçerli. Sen mesela boşanmayı aklına getirmişsin. Boşansan normali baba evine dönmendir. O durumda küçük kardeşinin vay sen niye geldin, ben sorumluluk almamak için hatta bir haftasonum vardı deme lüksüne sahip değil.
Yine büyük aile yapısının bir özelliği olarak baba evinde ücretsiz oturulabilir. Babanın çıkın ben kiraya vereceğim, kirayı da biriktirip ahir ömrümde bir maldivler tatili planlıyorum. diyemiyor, diyemez.
Yine mesela, kardeşlerden birinin depremde evi yıkılsa, veya şizofreni teşhisiyle eşi terketse, sığınacağı yer kardeş evidir.
Anne babadan biri vefat edip, diğeri elden ayaktan düşmeye başlasa olacak olan yine aynıdır.
Yani başınıza bir durum gelmiş. Aklına da gelmiş madem, uygula. Boşa adamı. Ya da eşin gitsin Abisine, Matilda iyi kız, inan sesini çıkarmış değil ama, ben mahcubiyet duyuyorum. Biz sorumluluğundan kaçınıp çocuk yapmama kararı almışken, kendimi karıma eksikli hissediyorum. Çocuğun evciliğini iptal edelim de ayda bir falan geçici evci yapalım. Olmaz mı? cinsinden bir şeylerle vaziyeti idare etsin.
Ama ben bunun yanlış olacağını düşünüyorum. Şahsi fikrim bu.
-5
Mirket
(10.11.25)
@matilda, hastalık vb. bir durumda böyle bir reaksiyonunuz olmazdı zaten, hiç sanmıyorum. dediğiniz gibi emrivaki yapılması, sizin iradenize ve yaşam alanınıza saygı duyulmaması söz konusu.

elbette boşanmak böyle bir nedenle olmamalı ama şayet siz eşinizin böyle durumlarda hiç bir zaman sınır çizemediğini düşünüyorsanız ve bu bardağı taşıran son damla olduysa, çift terapisi düşünebilirsiniz. zira bu durumda konu o çocuk değil, eşinizin çekirdek ailenizle ilgili hiç sınır çizememesi oluyor.
0
Phoebe
(10.11.25)
Çocuk evci çıkmak zorunda değil ki. Haftasonu kalsın okulunda, gezmeye çıksın dönsün. niye dışarda yatıya kalmak zorundaymış? İlle çıkacaksa adres olarak sizi göstersinler gitsin nerde kalıyorsa kalsın. ne biçim genç erkek bu gelip sizde kalıyor çocuk gibi

Sorun eşinizde. O neden rahatsız olmuyor mesela sizinle baş başa vakit geçiremeyecek olmaktan. Çocuk geldikçe siz dışarı çıkın kafanıza göre kocanız ağırlasın madem öyle istiyor. Boşanma ya da eşinizle kötü olma meselesi yeğeninin her hafta gelip sizde kalmasından ziyade eşinizin ailesine karşı sınır koyamayan ve sizi öncelik yapmamış biri olmasıyla alakalı.
+5
dfn4
(10.11.25)
işin sarpa sarması dipnotta belirttiğiniz sebepten evin size ait olmamasından kaynaklı. kira verip vermemenizin pek önemi yok. birisi işin nereye varacağını düşünmeden laf arasında bizim istanbulda ev var orda kalır sizin oğlan demiştir, diğeri de oğlum x amcanlarda kalırsın demiştir. 3. kişilerin 1.kişiler adına plan yapması...

çocuk burada en masum olan kişi. zira ailesinin kendisine söylediğini yapıyor. kendi adına karar vermeyi öğrenene kadar da böyle olacak. ama 5 yıl boyunca her haftasonu bizde kalacak "korkunuz" endişeniz bence yersiz. belki 1 sene sonra "amca sağol ben artık okulda kalmak istiyorum" diyebilir.
bence askeri okul kurallarını bir de kendiniz gidin sorun, öğrenin. mesela ben bilmediğim için soruyorum, evci çıkmadan, yani hafta sonu da okulda kalmaya devam ederek gün içinde dışarıya çıkılamıyor mu? örneğin duş almaya, çamaşır yıkamaya, kahvaltıya/öğlen yemeğine gelip akşam saatinde de okula geri dönülemiyor mu? ya da size evci izni diye çocuğun aktardığı şey gerçekten her hafta sonu evde konaklama zorunluluğu mu, yoksa izne çıkarsam bu adreste beni bulabilirsiniz beyanı mı? mesela planlı bir şekilde her ay başında bu ay sadece 1/2/3 hafta sonu eve çıkacağım, hava soğuk hiç çıkmayacağım gibi bir tercih belirtilebiliyor mu? ya da 6 ay sonra bu beyandan cayılamıyor mu?
kısacası çocuğu kırmadan kafanızdaki soruların cevaplarını ilk ağızdan yetkili birinden öğrenip 3.kişi olan aileleri karıştırmadan çocukla oturup konuşarak beraber bir çözüm üretin. 3.kişiler dilediklerini söyleyebilirler de önemli olan 1.kişilerin ne istediği.

söylemeden duramayacağım :) "bunu kimse kabul etmez", "çık sokağa 10 kişiye sor kaçı kabul edecek" gibi söylemler bana manasız geliyor. zira herkesin aile-akraba ilişkisi bir değil. bu davranışınızı eleştirip, sizi kötüleyecek de bir sürü insan bulunur. siz belirttiğiniz sebeplerden ötürü bu duruma karşısınız. bu kadar. sorduğunuz 10 kişiden 9'u aksi yönde fikir belirtse, siz düşüncenizden/kararınızdan vazgeçecek misiniz?

son olarak sorunsalınıza çözüm önerisi: boşanmak yerine her hafta sonu evi çocuğa bırakıp otelde konaklayın :)
-1
tnz
(10.11.25)
dfn4 +1

ayda 1 bile kabul edilebilecek bir şey değil. çok can sıkıcı. eşinizin ciddi ciddi konuşması lazım. buna da alınacaklarsa alınsınlar. her hafta sonu misafirlik olur mu ya öyle? böyle saçma bir şey olabilir mi? sizin bir hafta sonunuz var. çocuğun yanında mı sevişeceksiniz? belki tatil planı yapmanız gerekecek belki bir işiniz çıkacak yapamayacaksınız. kimse kabul etmez böyle bir şeyi.

ben olsam eşim diyemiyorsa gider ben söylerim. hiç çekinmem utanmam, düşüncesiz ana babası utansın. direkt derim: "biz her hafta sonu müsait değiliz, kalabalığı sevmiyorum bu yüzden çocuk bile istemiyorum (ben de gerçekten istemiyorum bu arada) benim her hafta sonu bir çocukla ilgilenecek vaktim ve enerjim yok, tüm hata çalışıyorum, hafta sonu da evde yalnız kalmak, sessiz takılmak istiyorum. evde genç bir erkek çocuğu varken rahatça giyinemiyorum bile. lütfen başka bir çözüm bulun. ben bunu kabul edemem."

aynen bu şekilde söyleyin. küserlerse küssünler. hiçbir şekilde ayda 1 yok otel gibi bilmem ne kabul etmeyin. çünkü zaman geçtikçe ayda 1 de batacak. vallahi evliliğiniz biter. ben olsam ben de boşarım.

çocuğun durumunu, ahını vahını yazığını siz düşünmek dertlenmek zorunda değilsiniz. onu dünyaya getiren anne babası düşünsün. doğururken size mi sordular. neden ilgilenmek zorunda olasınız ki? kocanız da pısırık anneci aileci biri galiba. aile içinde saygı gören sesi çıkan sözü dinlenen biri değil gibi duruyor. bunu söylemenin bir yolunu nasıl bulamaz? katlasın 4 yıl okulda takılsın. benim lise arkadaşlarım da o şekilde okuldaki yurtta 4 yıl kaldılar, bir şey olmadı.

hem bir çocuğun sorumluluğunu almak kolay değil. o çocuğa sizin evde bir şey olsa anne babası gelir sizi suçlar. ergen deli dolu erkek çocuğunun ne yapacağı belli olmaz. ergenlik ihtiyaçlarını falan da sizdeyken evde karşılayacak olma ihtimali bile çok rahatsız edici. yok sevgilimi getirebilir miyim diyecek, yok kankasını getirecek, yok onlara gidecek gecenin köründe eve gelecek sizi uyutmayacak... ergenin derdi bitmez ki.

evde sütyensiz ve şortla, dantelli gecelikle ya da çıplak falan gezemeyeceksiniz, hafta sonu pinekliğini yapamayacaksınız. bu ne biçim bir hayata dönüşecek...

ay valla evlenmeme isteğime +1 sebep eklendi bu olayla. akrabayla uğraşmak rezilliktir.
+2
art cat chocolate
(10.11.25)
tnz adlı duyurucunun yazdıkları komedi... anne babasının sorgulaması, öğrenmesi, düşünmesi, ayarlaması gereken o şeyleri siz yapmak zorunda değilsiniz. o çocuğun adını ve yaşını bile bilmek zorunda değilsiniz. ne münasebet ya. çocuk bakmak istesek doğururuz.

çözüm önerisi de her hafta otel masrafı olmuş. :D evlenilmemesi gereken kişi modelini görmüş olduk.

gercekdunya nın yazdığı yazı ise troll olabilir veya klasik anacı erkek modeli uzak durulması gerekenlerden. ciddiye alınmaması gereken bir yazı. hatta kişiyi engelleme kararı aldım şu an çünkü baya rage bait yapan bir troll bence.
+2
art cat chocolate
(10.11.25)
Oğlum İstanbul'da yatılı lise öğrencisi, abim de İstanbul'da yaşıyor. Hatta birbirine bayağı yakınlar, otobüsle bile max 30 dk ama oğluma ilk tembihlediğim şey "amcan seni arayıp haftasonu için davet etmedikçe sakın gitme oğlum" oldu. Abimle de aramız çok iyidir ama ne kadar yeğen de olsa aile dışından biri ve sürekli, onu da geçtim zorunlu misafirlik çok hoş karşılanmaz. sizi çok iyi anlıyorum. bunu eşinizin abisi ile görüşmesi, uygun bir dille izah etmesi gerek. Fakat "iş boşanmaya kadar gider" tepkiniz biraz fazla. Boşanma lafını bu kadar kolay dillendirmemek lazım. yaydan çıkmış ok gibi birşey bu, bi kere boşanma kozunu ortaya sürdüğünüz zaman hep sizin de eşinizin de aklında boşanma opsiyonu olacak. başka konularda da olsa tüm tartışmalarınızda lafın sonu boşanmaya gidecek. evliliğinizi çok yıpratır. naçizane tavsiyemdir bu da, anlayışla karşılayacağınızı umarak..
+12
faberkastelli
(10.11.25)
hala üstten üstten konuşuyorsunuz ama. çocuk yabancı biri değil, kimsenin çocuğu hiç değil. eşinizin öz yeğeni. sizin aileye bakışınız farklı olabilir eşinizin bakışı farklı olabilir. ortak bir noktada değilseniz anlaşabilmeniz zaten mümkün değil.

ayrıca evlilik böyle bir şey değil. bana göre sevgi saygı ve özveri gerektirir. bırak çocuk 2-3 ay kalsın hemen arızaya bağlama sonra zaten kendi bir yol bulacaktır. olmadı siz bir yol bulursunuz oraya yönlendirirsiniz. sizin adresi yazdırdı diye sizde kalması gerekmiyor zaten. yada gece askerler gelip evi yoklamayacak.

yine söylüyorum boşanmak en güzel çare. çünkü sizin bu tavrınızla, şimdi yapmazsanız ilerde daha büyük sorunlar yaşayacaksınız.
0
gercekdunya
(10.11.25)
Kabul etmem. Erkeğim. Bu çocuk aç değil, açıkta değil. Okulu herhangi bir evden daha iyidir. Havuzu, spor salonu, kütüphanesi vardır. Bir de İstanbul. Köyden gelen insan her yeri öğreniyor, askerî okulda okuyan çocuk çıksın gezsin. Ben de askerlik yaptım 6 ay. Haftada 1 gün çıkarsın, alışveriş yaparsın, yemek yersin, kafa dağıtırsın. Evde oturmak neymiş saatlerce. Sıkıntı eşinde. Niye her şeye tamam diyor. Kurtulmak için şans doğmuş. Onu da kabul etmiş.
+2
arbre
(10.11.25)
Ajite etmeye gerek yok, hastalık ayrı bu durum ayrı. Kimse kimsenin konfor alanını bozmamalı. Bunu önce çocuğun ailesi düşünebilmeli. Çocuk genç daha, ailesi bile akıl edemiyorken ondan beklemek olmaz zaten. Ailesi akıl etmiyor mu? O zaman yapacak bir şey yok, eşiniz güzelce konuşacak. Ben de şahsen kabul etmezdim, benim öz yeğenim olması da durumu değiştirmezdi. Çalışıyor, yoruluyor ve dinlenmek istiyoruz. Kısa bir süre olsa diş sıkılıp idare edilebilir ancak 5 sene çok uzun bir süre. Çocuk ortam yapar demişler ama garantisi olan bir durum değil bu. Eşiniz konuşacak, başka çıkar bir yol yok. Gerekirse evliliğimde sorun yaşamak istemiyorum diyecek.
+4
huzurlarinizda huzursuzluk
(10.11.25)
daha önceki duyurunuza da yazmıştım. biraz karikatürize edeyim. 1940 larda yaşasaydık, yeğen de köyünden tahta bavulu ile büyükşehire okumaya gelseydi o dönemin sosyal gerçekliğinde normal olabilirdi ama 2025 yılında bu normal ve sağlıklı değil.

olması gereken şu; çocuğun hafta sonu sabahtan akşama kadar izinli olduğu günlerde devamlılık arz etmeyecek şekilde günübirlik ziyaretler yapması daha seyrek olmakla beraber başlarda alışma sürecinde eğer olanak var ise cumartesi gecesi sizin evinizde yatıya kalması, zamanla bunun da ayda yılda bir seviyesine inmesi.

2025 yılındayız. insanlar çalışma hayatının yoğunluğundan dolayı (hele ki 8-5 çalışan memur vs değiller ise) kendi evinde bile yeterli vakit geçiremezken, aç açıkta olmayan birinin evin 3.kişisi düzeyinde rutin olarak dahil olması hiç doğru değil.

her şeyden önce çocuğun anne babasının oğlum, amcam yengen ısrarla davet etmediği sürece yatıya kalma, ev insanların mahremidir. amcan seni ne kadar sevse de sen rahatsızlık verme demesi gerekirdi. çocuk çok gamsız bir tip değilse, başkasının evinde yatıya kalmaktan (evet, aksi yönde cevap verenlerin bilmesi gereken nokta bu, insanın ana baba evi dışındaki her yer, amcasının evi de olsa başkasının evidir.)

burada durumu çetrefilli hale getiren bir nokta çocuğun anne babasının tavrı. diğer bir nokta bence dede/babanne kaynaklı. onların evinde oturduğunuz için benin öngörüm büyükanne/büyükbaba eşinizin kardeşine aaa ne güzel işte, ''bizim'' evde kalır hafta sonları çocuk rahat eder zihniyetiyle yaklaşıyor. yani ''bizim'' kelimesini kullanmasalar dahi düşünce yapıları bu şekilde muhtemelen, bu iki durumun üstüne eşinizin de aman abimle, anamla, babamla kötü olmayayım diye düşünüp sınır çizememesi durumu işin içinden çıkılmaz hale getiriyor.

eşinizin diyeceği şu, abi, anne, baba ''yeğenim tabii ki bizim canımız her sorunu, sıkıntısı ile ilgilenmek amcası olarak yalnız olmadığını hissettirmek benim görevim, bizim de bir aile düzenimiz var, hafta sonları da gelsin ama devamlı yatıya kalırsa kendi de rahatsız olur'' gibisinden derdini anlatan ama karşı tarafı da üzmeyen minvalde konuşma yapması. ama muhtemelen bir noktadan sonra büyük bir çatışma çıkacak, küslük olacak gibi hissediyorum.
+4
wilhelmwasmuss
(10.11.25)
bunu o yaştaki bir çocuk düşünemez. toplumumuz da mahalle baskısı halen geçerli. ben kendim bu durumu yaşasam kabul etmem. siz de istemiyorsanız kabul etmeyin. kendinizi çok net açıklamışsınız ki eşinizin muhattap olacağı kişiler sizin bilinç seviyenizin altında. bizim toplumumuzda halen çocuk yapmamak, anaya babaya sınır çizmek abes görülüyor. aman toplum ne der baskısı var. ne derse desin ya sene 2025.
yatılı okula gönderen ana baba da çocuğunu hafta sonunu düşünsün.
+2
mikahakkinen
(10.11.25)
olay fazla büyümüş gibi. mantık geri plana atılıp duygusal tepkiler verilmesin.
boşanma gibi laflar çok tehlikeli. dilinizin ucunda olmasın.
5 yıl boyunca çocuk hep bizde kalacak diye düşünmeyin, bu nereden çıktı. eşinize biraz zaman tanıyın o da abisine, çocuğun ailesine der.

daha ilk senesi, belki arkadaşları yok, nereye gideceğini bilmiyor, zamanla yapacak şeyler bulur arkadaşlar bulur.

rahatsızlığınız anlaşılır. hiç yadırgamıyorum bunu. haklısınız. ama bu konuda eşinizin fazla üstüne gidip de arada bırakmayın onu.

bir iki defa geldi misafirdi, artık her hafta geliyorsa misafirden saymam ben onu.
cumartesi sabah geldi ben uyuyamam, erkek kalkmam lazım çünkü ayıp gibi şeyleri pek düşünmezdim. siz bakın keyfinize, yapın planınızı olduğu kadar.
hem böylece belki çocuk da vazgeçer evci çıkmaktan.
+1
biseysorcaktim
(10.11.25)
Bence nasılsa kötü olacaksınız en baştan kötü olayım reddedeyim mantıgı yanlış.

Eşiniz buna zaten tamam dememesi lazım ama sizin yerinizde olsam bir kaç hafta gelsin sonra olmuyor diye eşinizle konuşmak olurdu.
+1
liberal
(10.11.25)
ben ya her haftasonu bir akraba, arkadas, gun daveti yapardim ya da cocuk geldiginde toplanip giderdim.
0
Coma
(10.11.25)
yukarda akli basinda olanlar yazmis zaten, hocam normal degil. ilk basta esinizin karsi cikmasi lazimdi o gercekten cok enteresan. burada normal karsilayanlar da aileden boyle gormustur ve zaten cocukluktan itibaren buyuk aile herkes ic ice yasiyordur. bugun geldigimiz sehir yasaminda bahsettiginiz seyin normal karsilanmasi mumkun degil.
anlamadigim bir durum, esiniz neden cumartesi sabahlari cocuk geldiginde evde olmuyor? cocuk gelmezse evde mi oluyor? o kismi anlamadim.
once aileyle sonra da okulla konusacaksiniz, bunun tek mantikli oluru cocuk sizde kalmayacak, aksamlari yurduna donece, arada bir siz yemege davet edeceksiniz.
okulun 5 yil taahhut almasi mumkun degil, muhtemelen yillik hatta belki donemlik soruluyordur. kaldi ki bir kere cocuk evci cikacagim dedi diye kararin degismemesi mumkun degil, diyelim ki siz sehir disina tasindiniz, ne olacak cocuk evci cikacagim dedi diye okul kabul etmeyecek mi karardan donulmesini. dolayisiyla hala karar degistirebilirsiniz ki saglikli olan budur.

ben cocugun ilk zamanlar gelip sonra gelmeyecegine inanmiyorum. gelecek, kiyafetlerini getirecek, ev yemegi yemek isteyecek vs.

eger bu durum degismezse, esinizle bunun icin aranizi bozmanizi ve bosanma lafinizi agziniza pelesenk etmenizi tavsiye etmiyorum. siz bir takimsiniz, birbirinize karsi degil, karsilastiginiz gucluklere karsi birlikte durmak zorundasiniz. bu durum degismezse, sizin yerinizde olsam hic oyle sabah kahvalti hazirlayim, erken kalkayim, cocukla oturayim derdine dusmem.

bu arada cocugu suclamak da dogru degil, bu cocuk muhtemelen 17/18 yasinda bisi, akli basi ne olsun ki daha, ailesi ne diyorsa onu yapiyordur.

bol sans diliyorum. esiniz ailesiyle konusacak, gerekirse kotu olacak. yani o nasil bir performans bekliyor ki sizden acaba hic hayir dememis cok enteresan.
0
kassiopeia
(10.11.25)
Sorun ne ben anlamadim. Ayip olur diye erken kalkmak mi koca ile dizi izleyememek mi? Erken kalkmamak yegenine ayip oluyorsa kocana olmuyor mu, kocana ayip olmuyorsa yegenine niye ayip oluyor? Aksam kocanla niye dizi izleyemiyorsun? Durum zaten keyfi degil de zoraki degil mi? Cocuk aileden degil mi? Zaten bulundugunuz evde hakki da yok mu? Bunun icin bosanmakla tehdit etmek? Modern kadin deliligi bu.
-5
osssy
(10.11.25)
ailesinin kirasını abisi alacakmış ya, oradan aldıkları kira ile çocuğa 1+1 ev açsınlar madem çocuk rahat etsin istiyorlar, arada bir de size gelir misafirlik gibi.

kendi ikametlerini 1+1 evde gösterip evci gösterebilirler sanırım oraya
0
pislick0
(10.11.25)
bunun çözümü maalesef başka eve çıkmak. şu an kira ödemiyorsunuz ve bir bakıma çocuğun dedesinin evinde yaşıyorsunuz. eğer size karşı anlayışlı değillerse (-ki bence lise çağında çocuklar için günlük izin gayet de yeterli, bir evde kalmaya ihtiyaçları olmamalı) kendi evinize çıkarsanız böyle bir istekte bulunabileceklerini sanmıyorum.
+1
eileengray
(10.11.25)
"işgüzar" amcanın çocuğu size sormadan size kitlemesi ile, sizin annenizin babanızın evine kira ödemen çökmeniz genelde aynı sebepler aslında.

kendi bireysel alanınızı, huzurlu bir haftasonunuzu düşündüğünüz gibi mesela; bedavaya oturduğunuz evden gelecek kira ile anne babanın da hayat standartlarını arttırabileceğini hiç düşündünüz mü? ordan da para gelse belki turlara katılıp gezecekler, ya da tarzları değil derseniz belki arabayı yükseltecek, oturduğu evi daha güzel yaptıracak?

her şey malesef ekonomiktir. siz mesela tamamen ayrı gayri bağımsız, kirasını ödediğiniz bir evde otursanız bu tartışmalar belki hiç olmayacaktı.

değişen toplumumuzun sosyolojisi üzerine de aslında güzel bir konu bu. şikayetlerinizde kesinlikle haklısınız, 2025 yılında olacak iş değil bu tabii ki. ama siz sırf o evde para ödemeden oturuyrsunuz diye o amca kendisinde bunu hak görüyor. aslında anlatmak istediğim buydu.

aile içi, hele ki geniş aile için; asla para alan, bir yardım gören konumuna düşmeyin. para verin, yardım edin ama asla bu konuma düşmeyin. huzurunuzu, konforunuzu, dertsiz başınızı böyle sömürürler.
+10
makbur
(10.11.25)
Daha okurken canım sıkıldı. Çocuğun ebeveynlerine biraz empati yapabilme yeteneği zerk etmek gerekiyor bence. "Siz de İstanbul'da oturuyorsunuz haftasonları kalıversin işte" rahatlığına ayar oldum. Ebeveynleri daha baştan sizin hayatınız ne derece olumsuz etkileniri düşünüp bu teklifi yapmamalıydı. Sizin öneriniz ideal bana kalırsa. Eşiniz "Çalışma saatlerinden dolayı eşimle bir tek haftasonları baş başa kalabiliyoruz. Yeğen evci gelmese mi bize acaba?" desin mesela.
0
mungojerry
(10.11.25)
Her evliliğin dinamikleri ile aile yapısı farklı ve bekar olduğumdan fikir belirtmem doğru değil. Düşünceniz doğrudur yanlıştır bir şey diyemem ama takıldığım bir durum var. Bunu eleştirme olarak değil, anlamak için soruyorum.

Yazmışsınız ki: "... ben uyuyabileceğim 2 günden birinde kalkmak zorundayım çünkü ayıp." Neden kalmak zorundasınız ki, neden ayıp olsun?


Kendimi sizin yerinize koymaya çalışıyorum; haklılık payınız var. Özellikli yeni evlisiniz sonuna kadar haklılık payınız var.

Özellikle aile yapısı çok farklı. Bunu ikinci kez yazmanının doğru ve yanlış olmaması. Ben ailemden daha farklı gördüm. Erkek kişisiyim. Evli olsam ve hanımın yeğeni her hafta sonu kalmaya gelse, bir şey diyeceğimi sanmıyorum. Tabii büyük konuşmam doğru değil, şartlar değişebilir ama elimden geldiğince rahat rahat takılmaya çalışırım.
+1
put it in your appropriate place
(10.11.25)
ya siz neden hayır olmaz diyemiyorsunuz? tüm sorun burada.
+2
deartheodosia
(10.11.25)
cevaplari okudum, hem uzuldum hem sinirlendim yaw. her zaman soyluyorum, insanlar "default" kotu. kotu kalpliyiz, yarali ele isemeyiz, sadece kendi gotumuzu kurtarmaya calisiyoruz. istediginiz kadar eksileyin, cok da fifi.

oncelikle ev cocugun dedesinin yaw :) o evde o cocugun da hakki var. ben cocugun dedesi olsam ve boyle bir ariza ciksa, sizi o evden ivedilikle sepetlerim, madem torun kalamiyor kimse kalmasin derim, veririm kiraya. bu cepte dursun.

ailede boyle bir ihtiyac var, yaw belki cocugun da su anda sohbet falan etmek istedigini gore belki duygusal bir ihtiyaci var, yalniz hissediyor kendini vs. 1-2 sene bu sekilde idare etseniz sizin icin olumcul sonuclari olacagini sanmiyorum.
hadi cocuk dusunuyor olsaniz, odaya ihtiyaciniz falan olsa, ya da lohusa falan olsa bir nebze haklisin diyecem de oyle bir durum da yok. bu iki.

burda ayrica sizden istenen bir "entertaintment" degil, guvenilir bir kapi, bir adres olacaksiniz. siz bakin isinize, yok haftasonu erken kalkmak, yok aksam bilmem kaca kadar yatamamak, bunlara gerek yok ki. siz bakin isinize, cocuk zaten en fazla 1-2 sene gelir gider, sonra buyuk ihtimal kendini arkadas grubunu kurup gelmeyi kesecek.
bu da uc.

bu ayrica daha once denenmemis birsey de degil, benim tanidigim bir aile 4 sene boyunca her allahin gunu, istanbula okumaya gelen bir uzak akraba cocugunu misafir ettiler. kimsenin bu konuyu mevzu ettigini ne duydum ne gordum, surekli o eve girip cikardim. ve o sirada ciddi maddi sikintilari vardi.
+1
cooperr
(11.11.25)
Bence çok ümitsizliğe düşmeyin. Hallolmayacak şeyler değil. Moralinizi yüksek tutun.

-Okul her ne kadar "her hafta evci çıkacaksınız" dese de, bu "5 sene boyunca sizde kalacak" anlamına gelmiyor. Bu tarz kurumlarda mutlaka gelişmelere göre izlenen prosedürler vardır. Diyelim 2 ay sonra sizin şehir dışına taşınmanız gerekti, çocuğu okuldan mı atacaklar? Bir dilekçe verecek, artık evci olmayacak. Disiplin yönetmeliğine göre suç da değil. Başı da ağrımaz. Bu bir.

-Eğer düzenli olarak size gelecekse, "misafir" olmuyor artık. Bir nevi "ev halkı" oluyor. İlk bir iki haftasonu beraber takılırsınız. Sonra kendisi serbest takılır. Hiçbir ayıbı yok bunun. Siz eşinizle haftasonu rutinleriniz neyse bozmazsınız. Yani çocuk sizin düzeninize adapte olacak. Kendisini istenmeyen hissettirmeden, sevgiyle, serbest bırakın. Siz de kendi düzeninizi bozmayın. Erken mi kalktı, dolaptan bir şeyler atıştırsın kendine. Öyle ayda yılda bir gelen misafir değil çünkü. Hatta ev işlerinde siz ve eşinize yardımcı dahi olabilir.

-Eğer çocuğun sevmediğiniz, benimsemediğiniz huyları yahut çeşitli problemleri varsa tabii ki eve almak zorunda değilsiniz. Ama çocuk zararsızsa bence şimdiden olumsuz düşünmeyin. İlk aylarında şehre, okula, ortama alışmasında yardım etmiş olursunuz. Destek olmuş olursunuz. O zaten arkadaş edindikçe zamanla bir düzeni olur.

-Eğer ailenize olumsuz görüş bildirecwkseniz, eşiniz asla sizi bahane etmemeli. Suçlu olarak sizi öne atmamalı. Aile içinde işler çok karışabilir.

-18 yıllık evliyim. Yeri geldi benim yeğenim bir yıla yakın bizde kaldı. Yeri geldi eşimin ablası aylarca bizde kaldı. Çok müteşekkir oldular. Çok dua aldık. Dönem dönem evde ekstra birinin olması çok da kötü bir şey değil. Herkes sınırlarını biliyorsa, kimse kendini kasmıyorsa gündelik yaşamınız, düzeniniz sekteye uğramıyor.

Bence hemen peşinen olumsuz düşünmeyin. İlk bir ay (4 haftasonu) sonunda, eğer yapamayacağınıza kani olursanız kesin bir şekilde, sonra çocuk kurumuyla konuşur, evci izni iptal edilir. Çocukta bir olumsuzluk yoksa bence bir şans verin.
+1
yadigar
(11.11.25)
abi ev cocugun dedesinin, kira vermeden oturuluyor.. ortada bildigin royal flush var, kartlar acik :D
bunun ustune ne deseniz olsa olsa sinek ikili olur, bosuna analiz kasmaya gerek yok.
+2
cooperr
(12.11.25)
bir önceki duyurunu da okumuştum ve üzülmüştüm.

Öncelikle ev çocuğun dedesinin falan değil sizin eviniz. kira vermiyorsunuz diye çocuk gelip o evde istediği gibi kalabilir demek değil bu. öyle saçmalık mı olur ya evde kira vermeden oturuyosunuz diye dedenin tüm misafirleri arkadaşları akrabaları gelip kalsın o zaman djhffdjgh misafirhane mi orası kervansaray mı Allah aşkına saçmalamayın arkadaşlar.

çocuğun sürekli sizin evde kalması sizin aile ve ev düzeninizi tamamen bozar, böyle bir şeyi ancak çalışmayan ve aşırı geleneksel yaşayan ailelerin gelinleri kabul eder normal aile yaşantısına sahip olan kimse kabul etmez. bu çocuğun ailesi istanbuldaki askeri okulu yazdırırken size mi güvendiler? hayır. çocuğun yatılı bi şekilde orada kalacağını bilmiyorlar mıydı? size böyle bir yük yüklenmesi çok saçma ve haksızlık.

ben de istanbulda üniversite kazandığım zamanlar ilk dönem hafta sonları teyzemlere gidiyordum kalmaya. şimdi düşünüyorum da ne kadar saçmaymış annemin beni uyarması gerekirmiş gitme diye ama annem cahil bir insan olduğu için pek böyle şeyleri düşünebilecek biri olmadığı için gidiyordum. sonra bi baktım yurt arkadaşlarım hep kaynaşmışlar, hafta sonları hep bi yerlere gidiyolar vs. sonra ben ocak dışı kalmışım teyzemlere gittiğim için. neyse ben ikinci dönemden itibaren gitmemeye başladım yurtta takılıyordum artık. bence çocuğa bunu söyleyebilirsiniz, okul arkadaşların hep kaynaşır arkadaş olurlar hafta sonu gezdkleri takıldıkları için sen dışarda kalırsın vs diye korkutun bence.

ailesine de söyleyin çcouğun bu şekilde her hafta sonu gelmesi bizim açımızdan yorucu oluyor, kendi arkadaşlarımızı vs çağıramıyoruz, bazen makana ile veya kahvaltılık şeylerle geçiştrmek istediğimiz zamanlar oluyor, biz de çalışan insanlarız vs söyleyin çocuğun ailesine durumu. bence bu karşı tarafa bu şekilde anlatıldığı takdirde onların da anlayışla karşılaması gerekir. eşiniz ile beraber arayın hoparlöre verin durumunuzu anlatın. sizi de kırmak gücendirmek istemeyiz diyerek başlayın yumuşak bir tonda konuşun. çocuk için de ortamına alışması bakımından her hafta evci gelmesi iyi bi şey değil, arkadaşları kaynaşıyodur o dışarda kalıyodur vs ayrıca zorluklara tek başına vakit geçirmeye de alışması gerekiyor, hatta ders çalışması da ggerekiyor. böyle eve gelince ne ara ders çalışacak? bunları anlatın bence.

neyse bi de yukarıda da söylenmiş, bu bir hastalık durumu vs değil o yüzden mecbur değilsinz bakmaya.
-2
Sadece soruyorum
(12.11.25)
bir ekleme daha:
bu durumda bazı aileler çocuğunu tek bırakmaya korktukları zaman çocuğun bulunduğu ile taşınıyorlar. bizim öyle tanıdığımız aileler var mesela kızı kırıkkalede üniversite kazanmış aile de kızla birlikte o ile gitmiş ev tutmuşlar kız da evden gidip geliyor okula. böyle şeyler de var. ailesi bu kadar hassas ise gelip taşınsınlar istanbula. yine bu işin sorumluluğu size ait değil.
-5
Sadece soruyorum
(12.11.25)
makbur+1
cooper+1
put it in your...+1
osssy(soyleyis tarzi biraz fazla direkt olsa da)+1/2

istanbul' da kalacak yeri olmayan bekar olan kucuk kuzenim birkac senedir, evli olan buyuk kuzenimin evinde kaliyor. bildigim kadari ile simdiye kadar buyuk bir sorun cikmadi. yani her ailenin yapisi ve dinamikleri farkli. sizin derdinizi anliyorum ama bu durumu gayet normal olarak goren suruyle insan da cikacaktir.

siz de kisisel alandan filan bahsederken hollandali-amerikali, esinizin baba-annesinin evinde kira odemeden otururken turk gibi davranmissiniz. baska her konuda "modern" olup da is erkek tarafina milyonluk dugun merasimi kitlemeye gelince direkt geleneksele baglayan kadinlar gibi olmus biraz. kendi evinizde olsaniz bunlar yasanmaz.
+3
trixi
(12.11.25)
@sadece soruyorum :D

Öncelikle ev çocuğun dedesinin falan değil sizin eviniz - yaw duyuruyu acanin beyani ev dedenin, tapu dede adina. ne demek sizin eviniz asdasdasd. tapu kiminse ev onundur, dede hayattayken adamin evine mi cokuluyor, hayirdir?

vde kira vermeden oturuyosunuz diye dedenin tüm misafirleri arkadaşları akrabaları gelip kalsın o zaman djhffdjgh misafirhane mi orası kervansaray mı - yaw, COCUGUN OZ DEDESI, alooowww.. dedenin arkadasi falan degil mevzubahis.

biz de ayni topraklarda dogduk buyuduk. dedemin evi olacak, orada amcam yasiyacak. ben gidip kalmak isteyecem ve beni almayacak iceri oyle mi? niye, amcamin karisinin keyfi bozuluyormus.
iyiymi$, kafalara gel..
-1
cooperr
(12.11.25)
bence buradaki sorun evin dedesinin olmasi, cocugun ortama alisamamasi, ailesinin sehirdisinda yasamasi falan degil. sorun, op'nin cocuk istememesi ve baskasinin cocugunun sorumlulugunu da almak istememesi. cocuk sadece gelip gidecek, bir sorumluluk yok ki, demekle olmuyor bu. türkiye'de, türk aile yapisinda, evine gelen misafir yetiskin bile olsa ev sahibine sorumluluk düser.

bu durum benim ailemde sorun olmazdi.
bu durumu sahsen ben de sikinti etmezdim cünkü severim kalabalik aileleri.
ama kendim cocuk bile yapmak istemesem, buna ragmen 5 sene her haftasonu benim cocuga bak dense benim de ayarlarim oynardi.
düsünün ki kendinize ugrasmamak icin ve sevmediginiz icin araba almiyorsunuz. sonra bir aile büyügü size ev veriyor, evin garaji da var. diger aile büyügü de diyor ki evinde garaj var, benim arabayi her haftasonu sana vericem, icini sil süpür, arabayi yika, lastik basinciydi, suyuydu neydi kontrol et, her yil servise götür ve bu bes sene devam etsin.
buna sktr cekmem diyorsaniz ben de kibariye'yim.

soru sahibine: bosanma gibi laflar bence ortaya atilmamali. oyun degil yani bu. ne tehdit olarak ne uyari olarak bahsi gecmeli. agiz alistirilmamali. bir kere söyleyince bile iliskideki dengeler degismeye basliyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(13.11.25)
@deranzo

uyan evlat, sabah oldu :D
0
cooperr
(13.11.25)
1- Bosanma kelimesini tehdit gibi kullanmasaymissin iyi olurmus. buyuk bir kelime bu. Ayip etmissin esine karsi. Bunun icin ozur dilemelisin.

2- Tecrubeyle sabit yaziyorum; bence seni asil yoran cocuk degil. 2 saat ise gidis, 2 saat isten gelis normal degil. Haftada 20 saatin! yolda geciyor. Sen zaten yorgunsun.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(13.11.25)
bence bu işi krizi fırsata çevirerek çözebilirsiniz. niye erken kalkmak, çocuğa kahvaltı hazırlamak, kendini çocuğa hizmet etmek zorunda hissedesin ki, anası mısın babası mısın, bu da ufacık çocuk değil.

ben erkek tarafıyım. eşimin yeğeni (kardeşinin de değil, kuzeninin çocuğu) ankara'da üniversite kazandı. kyk'ya yazıldı. daha ilk ay dolmadan koskoca herif böhühüüğğğ halaaa ben yapamıyom dayanamıyom ühühüğğğ diye çıktı geldi. ne diycen gel kal dedik. öyle sadece hafta sonu da değil, full time. ilk 2 yıl bizimle kaldı, 3. sınıfta daha yakın yurt çıktı, bu sene az geliyor, hafta sonu gelip pazartesi gidiyor.

ama bizde kalıyor diye de kendimizi çocuğa hizmet etmeye adamadık. kendi yatağını kendi seriyor, sabah kendi topluyor kaldırıyor. kahvaltısını kendi hazırlıyor. tarih öğretmenliği okuduğu için (ayrıca tarihe çok meraklı da olduğu ve bu alanda epey bilgili olduğu için) 13 yaşındaki oğluma tarih özel dersi veriyor (lgs denemelerinde inkılap tarihimiz full), çocuklarla çok güzel çocuk oluyor, oğlanın arkadaşları da çok seviyor. arkadaşlarını yanına kitleyip hadi bunları gezdir oyala diyip yolluyorsun, bir güzel oyun abisi oluyor. eve gelmeden önce arayıp "akşama misafir var bi evi süpürüver, ortalığı toparla" diyorsun evi hazırlıyor. biz mesela şu anda okul ara tatilde, çıktık tatile geldik, çocuk evde kediye bakıyor.

oğluma abi oldu, bedava özel öğretmen oldu, arkadaşlarına oyun abisi oldu, bize zor durum yardımcısı oldu. bir zorluğu, külfeti de yok, geç kalkılacaksa geç kalkıyoruz, bu yatağını toplayıp hazırlanıp gidiyor. akşam geliyor, geç geleceksek yemeğini koyup yiyor. misafir gibi ona özel ayrıcalıklı bir hizmet yok. o evde diye kendimizden esirgediğimiz bir şey yok. biz film izleyeceksek, o izlemek istemiyorsa gidiyor odasına oyun oynuyor. ya da oturup bizle izliyor. durduk yere ikinci çocuğumuz oldu.

misafir gibi davramayın. evin, ailenin üyesi olsun, zaten usanırsa "eeh bunlar beni hizmetçi gibi kullanıyorlar" diyip gelmez. kalma fikri ağır basıyorsa da aile üyesi olarak üzerine düşeni, hatta fazlasını yapsın, yaptırın.
+2
kibritsuyu
(13.11.25)
benim de anlatmak istediğim aşağı yukarı @kibritsuyu'nun dediği şeylerdi. Yani denenir, olumlu da sonuçlanabilir. Olumsuz bir durum olursa da, o zaman karar verirsiniz. Şimdiden peşinen kötü olacak diye şartlanmamak lazım. Can sıkıcı şeyler olursa aksiyon alınır. En azından peşin hükümlü davranmamış, bir olumsuzluğa binaen eyleme geçmiş olursunuz. O zaman da çocuk ister başka yerde kalır hafta sonu (kontrol edilmiyor nerede kaldığı) ister dilekçe verip daimi yatılıya geçer.

Tabii şöyle bir gerçek de var, kibritsuyu örneğinde aile çocuklu ve yaş farkı daha fazla. Evde kalan üniversiteli de olsa göze daha bir "bebe" gözüküyor. Daha rahat davranıyor evdekiler...
+1
yadigar
(13.11.25)
(4)

İngilizce Speaking skillerimin ortamdan uzaklaşarak kaybolması

iwillsee
hayatımda ilk defa ana dili ingilizce olan bir ülkeye geçici süre ile geldim. (ingiltere) öncesinde ingilizce ile çok uzun yıllardır iç içeyim. zaten reading ve listeningde problem yok. ayrıca uzun yıllardır da uzak doğulular ile çok yakın çalıştığım ive iş görüşmeleri gerçekleştirdiğim için ingiliz
hayatımda ilk defa ana dili ingilizce olan bir ülkeye geçici süre ile geldim. (ingiltere) öncesinde ingilizce ile çok uzun yıllardır iç içeyim. zaten reading ve listeningde problem yok. ayrıca uzun yıllardır da uzak doğulular ile çok yakın çalıştığım ive iş görüşmeleri gerçekleştirdiğim için ingilizce speaking im akıcı zannediyormuşum. buraya gelince britishlerle konuşmaya çalışınca psikolojik mi ya da ne olduğunu anlamadığım şekilde dut yemiş bülbüle dönüyorum. kelimeler aklıma gelmiyor. çok geriliyorum ve strese giriyorum. sanki ingilizce bilmiyor ya da hayatımda ilk defa karşılaşıyor gibiyim. nerede o dil sınavlarından yüksek skorlar alan kişi nerede bu dut yemiş bülbüle dönen kişi. psikolojik sanırım bilemiyorum çünkü ana dili ingilzce olmayan biri söz gelimi bir afrikalı veya koreli ile konuşurken böyle gerilmiyorum ve nispeten daha akıcıyım. ama ana dili ingilizce olan biri olan karşılaşınca çok strese giriyorum ve strese gidince zaten kısıtlı olan speaking im hepten gidiyor. böyle bir şeyle karşılaşan oldu mu nasıl aştınız bu bariyerleri.
0
iwillsee
(08.11.25)
British aksanını anlamaya çalışmaktan geriliyor olabilir misin? Çünkü kelimeleri aşırı yuvarlayarak konuşuyorlar belki onların sarfettiği kelimeleri anlamaya ekstra çaba gösteriyorsundur ve ondan aklın karışıyordur. Çünkü söylediğine göre ana dili İngilizce olmayan kişilerle konuşurken sıkıntın yokmuş. Onlar aksanı yoğun bir şekilde konuşmuyorlarsa, kelimeler anlaşılırsa rahat sohbet ediyorsundur.
+1
mermaidd
(08.11.25)
Psikolojik bence.
Londra’da uçaktan inince ilk işim döviz bürosuna gitmek olmuştu. Adama “I want sterlin.” demiştim sjdjdh. Benim de İngilizcem iyiydi sözüm ona. Amerikalı ve İngiliz hocalarımız vardı halihazırda. İnsan dilin anavatanına gidince geriliyor mu nedir.
+1
auroraaurora
(08.11.25)
Kesinlikle sana has bi durum değil ve psikolojik de değil :) Anadili İngilizce olmayan ve anadili İngilizce olan biriyle iletişim kurmak çok başka bir olay. Telaffuz olayını falan geçtim adamların günlük konuşma dili, seçtikleri phraseler, tonlamalar, kısaltmalar çok başka :) Bu ancak orda 1 ay falan vakit geçirdiğinde özümsemeye başlayacağın bir şey.

Psikolojik etken şu aşamada giriyor oyuna, mesela konuştuğun kişi aşırı aceleci ve senden ultra hızlı bir şekilde konuşmanı olayı hemen aktarmanı bekliyor. Bu noktada elin ayağına dolaşırsa bu psikolojik evet :D Fakat geri kalanı sen ortama adapte olmaya başladıkça kendiliğinden geliyor.
+2
truf
(08.11.25)
ingiltere özelinde normal bence. amerika'da başka, anadili ingilizce olmayan ama iyi ingilizce konuşulan avrupa ülkelerinde başka, ingiltere'de bambaşka. amerika'da konuşulanı anlamak için %60 efor sarfediyorsam ingiltere'de %110 falan gerekiyordu, en azından benim için.
+1
orient blue
(08.11.25)
(12)

Ev sorunsali

alibaba06
Ankara ikamet ediyorum. Kendi evim var. Çalıştığım yer üstünde eskisehir yolu ekseninde ve trafikten artık bıktım. Ev ile iş yeri arası mesafe 18 kilometre ancak 1 saatten önce gitmek artık mümkün olmuyor. Beytepe ve bilkent tarafındaki ev fiyatlarını düşününce de kendi evimi satıp ordan ev alabilme
Ankara ikamet ediyorum. Kendi evim var. Çalıştığım yer üstünde eskisehir yolu ekseninde ve trafikten artık bıktım. Ev ile iş yeri arası mesafe 18 kilometre ancak 1 saatten önce gitmek artık mümkün olmuyor. Beytepe ve bilkent tarafındaki ev fiyatlarını düşününce de kendi evimi satıp ordan ev alabilmem de mümkün olmuyor. Onun yerine kendi evimi kiralayip o tarafta da kendim kiraya mi çıksam diye dusunuyorum. Ama açıkçası ne kiracı olmaya isteğim var ne de kiraciyla uğraşmaya. Böyle bir durumda öneriniz ne olurdu?
0
alibaba06
(07.11.25)
bazen bilkentten eskişehir yoluna çıkmak bile 20-25 dk sürebiliyor :) trafik konusunda malesef ankara bitmiş durumda. çevre yolu bile yetmiyor sabah ve akşam trafiğinde.

eğer işiniz metroya yakın bir konumdaysa benim tercihim evi metro olan bir yere taşımak olur.
+1
duyulmasi gerektigi kadar
(07.11.25)
her gün bir saat yol git kendine bin tane iş açmandan iyidir. gittiğin evde rahat etmezsin. evinde de kalan evini senin bıraktıgın gibi bırakmayabilir. her sözleşme dönemi sen kiracınla, ev sahibin de seninle gerginlik yaratacak sürece gireceksin her sene.. ben ce bir daha düşün
+2
denizmaniaherif
(07.11.25)
İstanbul'da benzer durumdayım. Sabah 45 dakika, akşam 1,5 saat civarı trafikteyim.
Ara ara yılıp taşınmayı düşünsem de insanın kendi evi gibisi yok. Üstelik kiracıyla uğraşmak zorunda kalacağım ve evime geri dönmek istesem hem kiracı hem ben zor durumda kalacağız. Artısını eksisini değerlendirince ben evimde kalmayı tercih ediyorum.
+2
auroraaurora
(07.11.25)
her gün toplu taşıma ile toplam 3 saat yol gidiyorum, araba ile gitsem 4 saat falan sürcek, yakın ev alsam oda sayısı falan düşecek şehir merkezinde oturmak istemiyorum ve yolu çekiyorum sırf kiracı olmamak için. bence 1 saat büyük şehirler için ortalamanın altı bir süre
0
eja
(07.11.25)
Ev ile işyerim trafik yokken 4dk. 40dkda gittiğim oluyor. Bilerek isteyerek yapıldığını düşünüyorum ben, bu kadar vizyonsuzluk olamaz. Sağcılar herkesin evde tıkılı kalmasını çok sever.

Kurtarıyorsa ben de metro diyorum.
+1
aguen
(07.11.25)
valla otur evinde, elindekinin değerinin farkına var. haline şükret diyenler gibi oldu ama cidden şu an sahip olduğun şeyler çok iyi.

ben kiracıyım, ben de ofise 1 saat toplu taşımayla gidiyorum. arkadaşım taa tuzla'dan geliyor 2 saatte.

keşke benim de 1 evim 1 arabam olsaydı da rahat etseydim. bazen yorgun hasta gibiysem taksiye biniyorum, öyle de 1 saat sürüyor yani. keşke arabam olsaydı da 1 saat trafiği kendi arabamda çekseydim. metrobüste milletin pis kokusuna maruz kalmadan, oturarak giderdim ne güzel. sırtımda pc çantasıyla her gün 1 saat git 1 saat gel yapıyorum.
+2
art cat chocolate
(07.11.25)
yani kiracıyla uğraşmam ben olsam. taşınmak ayrı zor bi olay.

kiracı olmak da ayrı zordur. gidiş geliş saatlerini değiştirebilirsin belki esnekse. ya da mümkünse metro ekleyebilirsin ulaşıma. bi yere kadar arabayla gidip sonrası metro vs.
+1
jelly bear
(07.11.25)
başka bir büyükşehirde benzer durumdayım. ne kadar yol çeksem de günün sonunda kendi evime girmek gibisi yok. 2 kez kiracı oldum. en iyi ev sahibi bile çıkarı söz konusu olunca kiracısını çabucak harcıyor bizzat yaşadım. şimdi arabam var ama günde 5 toplu taşıma kullanıp eve geldiğim zamanlar da oldu yine de işe yakın kiraya çıkmayı düşünmedim. bunu da bildiğimden arabada ne kadar trafikte de kalsam o günleri hatırlayıp halime şükrediyorum. ikisi de ayrı büyük konfor şu dönemde bizim ülkemizde çünkü. o yüzden ben kiraya çıkma taraftarı değilim.
0
dedim ben sana
(07.11.25)
Berkant nere yav? Bulamadım, bulsam sana daha net cevap verirdim.

İş yerine metro yakınsa metro civarında bir ev bul derim ben de. Muhit temiz olsun elbette ama kiraya çıkma. Evin varken kirada oturmak büyük rezillik çıkarabilir, bence yapma. Turkuaz tokileri var o civarda oturuyorum, işim evime 35 km uzak ve Ankara bulvarından gidersem anca 45 dakikada ulaşıyorum, Ankara bulvarı şans. Ama yaya gitsem gidiş geliş 4,5 saat sürüyor. Buna göre düşün farklı yollarla ulaşabileceğin bir yerden ev belki daha iyi olur.
0
muhayyer divan
(07.11.25)
beytepe bilkent kastediliyor diye tahmin ediyorum.
ben çevreyoluna çok yakın oturuyorum işimin saatleride normalden biraz farklı sabah trafiğiyle pek muhatap olmuyorum ama akşam trafiğinden ben de etkileniyorum ama genel olarak taşındığımızdan yerden çok memnunum. çevreyolu bağlantısı dibinde olmak çok bğyğk rahatlık.
incek tulumtaş çıkışındayız. burası tatil yeri gibi ağaçlar temizhava az bina bol bol müstakil ev gerçekten iyi ki taşınmışız diyorum.
bu taraflarda hala uygun evler var ev bakanlara tavsiye ediyorum ben.
0
mavicorap
(07.11.25)
hayret kimse dememiş motor ya da scooter hayat kurtarabilir.
0
koela
(07.11.25)
Bilkent olacak. Sorun aslında gidip gelme değil. Cocugu krese bırakınca ise yetişemiyorum. Metro ile de olmaz. Çünkü bilkent metrodan sonra yine yukariya dogru cıkmam gerekiyor.
0
🌸alibaba06
(07.11.25)
(6)

Damla çikolata kullanımı

egerbiryolcu
Ben keke kurabiye koymayı çok seviyorum annem de ayiklayarak yiyor dişime yapışıyor vs diye sevmiyor. Şimdi keke katicam yine ama bunu erir hale getirip kullansam olur mu erir mi hafif ama benmari usulü erise bu defa normal çikolata sos koymuş gibi olmaz miyim. Böyle rahatsız etmeyecek şekilde bir k
Ben keke kurabiye koymayı çok seviyorum annem de ayiklayarak yiyor dişime yapışıyor vs diye sevmiyor. Şimdi keke katicam yine ama bunu erir hale getirip kullansam olur mu erir mi hafif ama benmari usulü erise bu defa normal çikolata sos koymuş gibi olmaz miyim. Böyle rahatsız etmeyecek şekilde bir kullanımı nasıl olabilir
0
egerbiryolcu
(06.11.25)
Çikolata eklemeden anneniz için küçük kek kaplarında birkaç tane yapın sonra asıl kalıba dökmeden ekleyip kendiniz için yaparsınız.
Eritme yöntemiyle bambaşka bir şey olur o artık.
0
mutekebbir
(06.11.25)
Hazır damla çikolata yerine düz çikolatayı küçük parçalara kesip koysanız piştiğinde daha çok erir, daha yumuşak olur ve rahatsız etmez belki .
0
peki madem
(06.11.25)
dümdüz çikolatayı eritirseniz oda sıcaklığına geldiğinde yine katılaşacak, hiçbir şekilde sos gibi olmaz ama ne yapmaya çalışıyorsanız o da olmaz. Çikolatanın kekin içinde eriyip dağılmasını mı istiyorsunuz? Siz çikolata tadı alın ama annenizin diline yapışmasın?

Çikolatayı benmaride eritirken hindistancevizi yağı, ayçiçek yağı gibi oda sıcaklığında sıvı kalan bir yağ eklerseniz (en fazla 1 kaşık kadar, çok değil) belki istediğiniz gibi olabilir.

Ya da kek harcını ikiye bölün, yarısına damla çikolata ekleyin, kalıba iki harcı aynı anda iki ayrı taraftan dökün, böylece fazla karışmaz. Sonra herkes kendi yarısını yesin.
0
kobuzchu kiz
(06.11.25)
Ben madleni rendeleyip hamura ekliyorum. Çok güzel oluyor.
0
auroraaurora
(06.11.25)
Herkese teşekkür ederim. Cupcake gibi ayrı değil kelepceli kalıpta tek hamurdan yaptığım için ikiye bölme durumu olmadı. Kare çikolatayı küçük küçük doğrayıp ekledim bakalım nasıl olacak.

Evdeki damla cikolatalari da hamuru istediğim gibi kullanabildigim cupcake kurabiye gibi parçalı tariflerde kullanayım dediğiniz gibi.
0
🌸egerbiryolcu
(06.11.25)
hamuru kaliba doktukten sonra yarisina damla ciko atip hafice bicakla karisitirin.
diger yarisi da cikosuz olur boylelikle
+2
65 derece
(06.11.25)
(4)

Doktorunuzu değiştirir miydiniz?

kuehles blondes
Yurtdışında yaşıyorum, normalde doktorları sigorta karşılıyor ama randevu bulmak zor olabiliyor ve çok ağrılı bi sakatlık yaşadığım için özel doktora gittim, daha çok ilgilenir vs diye ve devlette ameliyat yaptığı için. Ameliyat sağ dizime yapılacak. Sorun şu ki, sol dizimi de sakatladım ve ameliyat
Yurtdışında yaşıyorum, normalde doktorları sigorta karşılıyor ama randevu bulmak zor olabiliyor ve çok ağrılı bi sakatlık yaşadığım için özel doktora gittim, daha çok ilgilenir vs diye ve devlette ameliyat yaptığı için. Ameliyat sağ dizime yapılacak.

Sorun şu ki, sol dizimi de sakatladım ve ameliyatı yapacak doktora gittim onu da göstermek için. Toplamda sol dizim sebepli 2 kez gittim, geçen ay hatta net maaşımın %10una yakınını doktora harcamış oldum.

İki gidişimde de “ameliyat yapacaktık di mi size? Hangi dizdi?” ve “sağ diz miydi ameliyat hmm” dedi, şaka da yapmıyordu ve sol dizim için gitmeme rağmen hiç “sağ diz nasıl, ağrılar arttı mı” vs diye sormadı. O kadar para veriyorum, ben içeri girmeden önce 2 dk dosyama bakıp da hazırlanmıyor.
Bu hafta arayacaktı yeni ameliyat günü (başka bir sebepten ameliyat ertelenmek zorunda) hala aramadı falan filan. (Hafta daha bitmedi gerçi)

Ben adama güvenmiştim ama şu anda acayip kuruldum kendisine. Neyse kısaca sizin doktorunuz böyle davransa doktorunuzu değiştirmeyi düşünür müsünüz?
0
kuehles blondes
(05.11.25)
Kendisini tercih etmenizin tek nedeni kolay randevu alınabilmesi mi yoksa biri mi tavsiye etti? Ameliyat konusunda güveniyorsanız kendisiyle devam edince bence.
Denk örnek değil gerçi, benim diş hekimim çok lanet bir insandır mesela. Ama asla başkasına işlem yaptırmam. Bazen günlerce bekliyorum müsait olmadığında ağrım sızım bile olsa.
Geçmiş olsun.
0
auroraaurora
(05.11.25)
@auroraaurora
Direkt birisi tavsiye etmedi ama internette yorumlar iyiydi ve çalıştığı/ameliyat yaptığı devlet hastanesi iyi. Sonra bi doktor tanıdığa sordurdum, herkes iyi bilirmiş. Güvendim ama şu anda çok saçma geliyor. Kan değerlerindeki bi problemsen dolayı ertelenmesi gerekti ameliyatın, dahiliye böyle söyledi dedim, sonuçlara bakmadan, hiç sormadan “tamam, ertelemek istiyorsan erteleyelim” dedi. Ben istemiyordum ama sonuçlara bakmadan direkt “hmm okk” tarzı tepki verdi :D

@edmond honda
TRde doktora gitmek sıkıntı değil ama ameliyat fiyatları çok uçuk. Burada doktorun muayenehanesine para verdim (sol dizi de sakatlamasaydım tek randevuyla halledecektim) ama ameliyat vs her şey ücretsiz. Ve TRye gelirsem resmi olarak yaşadığım ülkede olmadığımdan izinli vs sayılamıyorum ama çalışamayacağım vs o konular sıkıntı olacaktır benim için.
0
🌸kuehles blondes
(05.11.25)
a+ hastanede (TR'de)bir an önce ameliyat olabilirmiyim dediğimde doktor kızmıştı asdasda bende neden kızıyorsunuz dediğimde sakinleşip ameliyathanelerin randevuları zaten önümüzdeki 1 hafta genelde dolu oluyor, sıraya yazdırıyorsun ameliyatını ona göre hemşire ayarlanıyor bu işler kolay olmuyor demişti. 15 gün sonra ameliyat tarihi vermişti

böyle bişey olabilir?
0
eja
(05.11.25)
doktorunuzun becerisinden ve bilgisinden çok insan ilişkileriyle ilgili olumsuz yorum yapmışsınız. bu yüzden bu doktorla devam ederdim. ancak bu doktorun da gerçekten iyi olup olmadığını teyit etmek için başka iyi bir doktordan da ikinci görüş alırdım. tr'den de tanıdık doktor varsa görüntüleme raporlarını, tanıları vb. hepsini bir kere de online ona danışırdım.
+2
eileengray
(05.11.25)
(8)

Alıngan insanlarla hayat daha zor değil mi

egerbiryolcu
Siz böyle arkadaşlarınızı hayatınızda tutuyor musunuz?Bir yaştan sonra insanın tahammül seviyesi azalıyor mu?Hayatınızda olmak zorunda olan insanlar ise nasıl bir ilişkiniz oluyor?Yakın zamanda bir arkadas grubumda bir kız grupla ilgilenmemeye başladı. Başka bir arkadaş onu cevapsiz bırakmış diye. D
Siz böyle arkadaşlarınızı hayatınızda tutuyor musunuz?
Bir yaştan sonra insanın tahammül seviyesi azalıyor mu?
Hayatınızda olmak zorunda olan insanlar ise nasıl bir ilişkiniz oluyor?

Yakın zamanda bir arkadas grubumda bir kız grupla ilgilenmemeye başladı. Başka bir arkadaş onu cevapsiz bırakmış diye. Diğer kişi ondan özür diledi bilinçli değildi hamilelikten iyi degildim ben de diye. Olay tatlıya bağlandı sanıyordum ama kız hâlâ grupta bizi cevapsız bırakıyor veya belki de sessize aldı bakmıyor bile mesajlara.

İkinci olay da başka bir arkadaş grubumda bir arkadaşım evine hayırlı olsun dediğim halde ev videosuna yorum yapmadığım için beni diğer grup üyelerine kötü gösterip on beş yıllık arkadaşlığı dağıttı. Bazı sebeplerden dolayı o kişiye eski sicakligimi hissedemiyordum o yüzden sadece yapmacık olmamak için yapmacık samimiyet gösteremedim. Ama bu arkadaslik devam etseydi de kendimde hep her an yargılanacak endişesi vardı. Çünkü atladigim bir şey olunca daha önce de yine grup içinde "sen bana şunu demedin" gibi aynı kişiden cikiş yaşamıştım.

Ama mesela baska bı grup var. Orda kaç senelik arkadaşız. Kim kime ne yazmış kim neye cevap vermiş kim kimle daha samimi kimse takılmaz böyle şeylere. Nadir konuşuruz ama birbirimizi de çok severiz kimsenin arasında en ufak bir kırgınlık olmamıştır. Herkes relax ve mesafeli ama saygılı ve gerçekten birbirimizi seven bir arkadaşlık ilişkimiz var.

Hayat zaten yeterince yorucu. Ben böyle insanları artık hayatımda tutmak istemedigimi fark ettim. Neyin takibi bu. Evet tabii ki her şey cevapsız bırakılsa insan ben duvar miyim hissine kapılır ama kastettigim şeyler sürekli göz hapsine alınmak, en ufak bir şeyde arkadaşlığı bitirmeye yer aramak, Dünya sadece kendi etrafında dönüyor zannetmek...
+1
egerbiryolcu
(05.11.25)
vesaire.press

Arkadaşlıklarımızın hayatımızın sonuna kadar devam etmesini istediğimiz idealize bir düşünce var kafamızda fakat romantik ilişkilerimiz gibi arkadaşlıklarımızın da bittiği yerler var
+1
grimavi
(05.11.25)
Alıngan insana tahammül edemem hayatımda da tutmam, henüz yolun başındaysak hemen uzaklaşırım halihazırda arkadaşım olan biriyse de yavaştan mesafe koyarım.
Şu an hayatımdaki tek alıngan insan annem, kotam dolu başkasıyla uğraşamam.
Kendimi açıklamama gerek olmayan insanlarla arkadaşlığımı sürdürüyorum.
+1
mutekebbir
(05.11.25)
ben kişilik yapısı olarak dalgacı bir insanım, özellikle sevdiklerime takılır dalga geçerim. alıngan insanlar zaten bana ters, kişilik yapıma da ters. sizin yazdıklarınız daha kadınların alınacağı konular ben bir erkek olarak bu tarz şeyleri kafaya takmam. burada cinsiyet önemli gibi. ayrıca bu kadar küçük şeylere alınmam, takılmamda.
0
mikahakkinen
(05.11.25)
Eski bir alıngan olarak iki taraf için de çok zor olduğunu düşünüyorum. Rüzgar esip odanın kapısını kapatsa rüzgara bilenecek tıynette bir insandım. OKBB, özşevkat eksikliği, düşük özgüven gibi meselelerle ilgili farkındalık kazancınca hem ben hem etrafımdakiler biraz rahat etti. Bir başka nokta da bu yönünüzü bilen bazı insanlar özellikle damarınıza basar. Onları tatminsiz bırakmanın tadı da bir başka oluyormuş.
0
auroraaurora
(05.11.25)
"İkinci olay da başka bir arkadaş grubumda bir arkadaşım evine hayırlı olsun dediğim halde ev videosuna yorum yapmadığım için beni diğer grup üyelerine kötü gösterip on beş yıllık arkadaşlığı dağıttı"

bu cümleyi kurmanıza sebep olan kişi ile ve ona ayak uyduran arkadaşlarınızla bir daha sakın görüşmeyin. ben en yakın arkadaşlarımdan birinin düğününe gitmeyi unuttum. ablasının bile düğününe gitmiştim, öyle yakın arkadaşım. bir kere lafını yapmadı. sadece 1-2 kez rakı içerken geyik yaptık....
+3
co2s2
(05.11.25)
alınganlık hafif bir narsizm değil mi zaten ya? açık açık iletişim kurmak yerine her şeyin kendisi hakkında olduğuna inanmak, herkesin onun kötülüğünü istediğini sanmak falan... e bu da toksik insan profili benim için. haliyle tahammül etmek yerine uzaklaşırım bunlardan. kendileri alınganlıklarını bahane edip benden uzaklaşıyorsa da ne ala. "Klik" olamamışız demek ki, olacak insanlar da değilmişiz ki lastik gibi uzamamış bu arkadaşlık.

Bu arada ilk olay tatlıya bağlanmış ya. Belki o kız sessiz kaldığı süre boyunca sessizliğin ona iyi geldiğini fark etmiş olabilir, ondan hala sessiz kalıyordur belki. Bir konuşup dertleşip neden hala sessizsin diye sorulabilir özelden. Hala alınganlığı varsa da kendi haline bırakınız, öylesiyle uğraşılmaz.

Benim arkadaş grubumda da var öyle bir tip. Diğer bütün insanlarla ayda bir anca mesxajlaşsak kimse alınmaz, herkes birbiriyle mutlu. Kavga yok dert yok, ama biri her fırsatta bir şeyin alınganlığını yapıp kayboluyor, laf sokuyor. Yüz kere gönlünü aldık hala devam ediyor. Fark ettik ki gönlünü aldıkça daha çok yapıyor, bağımlı mı oluyor nedir. Biz de artık uğraşmayı bıraktık bu yüzden, kendi halinde takılıyor. Arada kabuğundan çıkıp mesaj atarsa ne ala bizim için, güle oynaya cevap veriyoruz sorgulamıyoruz muhabbet ediyoruz. Kaybolursa da nerelerdesin yazmıyoruz.
0
nolmus yani
(05.11.25)
Sen bana şunu demedin tarzı arkadaşlarının çok güzel dertleri var, kafalarına serinlik diliyorum.

Ben 23 yıllık arkadaşlığımı bitirdim. Sebebi de hastayken hasta olduğunu bilmeden (hasta olduğunu söylememesi) ona zaman zaman komikli ilginçli videolar gönderip cevap alamamaktan dolayı tepki göstermem, onun da buna karşılık "hastaydım, çok yoğundum, çok yorgundum, mesaj yazamazdım, telefon edemezdim, bunu bile çok zor yazıyorum" demesi. Ben yeri geldiğinde çok güzel küfür de ederim, küfür kelimesi olmadan da kişiyi atasının köküne sülfürik asit dökülmüş hissettiririm. Ona da ikincisini yaptım ve bitirdim. Sen kalk yıllarca bana bacım de, hasta olduğunu söyleme. Bilmem ne kadar zamandır gönderdiğim mesajlarıma cevap vermeyişini ben sana sitem etmeden açıklama, bir de padişahın sol ******lığı seviyesinde konuş. Bok yesin.

İnsanlar insan kıymeti bilmiyorlar. Ne erkekler kadınlarla konuşmayı biliyor ne kadınlar kendi kıymetlerini biliyor, kimse insan gibi davranmaya niyetli değil, kimse "biz"in anlamını bilmiyor, düşünmek dahi istemiyor.

Alınganlık zor evet ama bence hayatından çıkarmak için yeterli sebep değil. İnsanları alınganlıkları üzerinden değerlendirmek tuhaf. Çok alıngan ama bizzat annem mesela, sizin anneniz babanız böyle olsa onları da mı çıkaracaksınız hayatınızdan? Onunla oluşacak denge başkadır, herkesle öyle olmaz, şu kadarcık zahmete giremiyor musunuz anlamıyorum.
-2
muhayyer divan
(05.11.25)
Alıngan insanlarla uğraşamam. Bizim WhatsApp gruplarında da çıktı böyle insanlar. Gruplar dağılmadı. Uzaklaşanlar uzaklaştığı ile kaldı. Arkadaşlıklar sonsuza kadar sürmek zorunda değil. Bu arada bunlar %1 falan. Kalanlar bunların 100 katı yaşandığı halde alınan veya trip atan olmadığı için mutlu mesut yaşıyoruz.
+2
nawar
(05.11.25)
(27)

düdüklü tencere kullanıyor musunuz? yoksa korkuyor musunuz?

Gradient_tabanlı_mor
ben korkuyorum. 5 sene önce almıştım geçen hafta kullanmaya cesaret ettim ama hep eşime yaptırdım. tek başıma basıncı filan boşaltamadım korktum. siz ne düşünüyorsunuz? kullanıyor musunuz? patlar diye korkuyor musunuz?
ben korkuyorum. 5 sene önce almıştım geçen hafta kullanmaya cesaret ettim ama hep eşime yaptırdım. tek başıma basıncı filan boşaltamadım korktum.

siz ne düşünüyorsunuz? kullanıyor musunuz? patlar diye korkuyor musunuz?
+1
Gradient_tabanlı_mor
(05.11.25)
Kullanıyorum ve her seferinde korkuyorum.
+1
sadakatsiz
(05.11.25)
Kullanıyorum ama korku oluyor bende de. Basıncı boşaltma sırasında mümkün olduğunca tencereden uzak duruyorum ve düğmeyi çevirir çevirmez mutfaktan son hız koşarak çıkıyorum ve kapıyı kapatıyorum :)
Eskinin düdüklü tencereleri biraz daha riskliymiş simdikiler daha güvenli yapılıyor herhalde.
0
rock n roll
(05.11.25)
korkmuyorum.
korkuya bir şey denmez tabi de gayet güvenli araçlardır.
o düdük denilen şey aslında bir güvenlik valfi, içindeki basınç aşırı artınca havayı boşaltır. o ses korkutuyr olabilir ama güvenlikle ilgili bir derdi yok. hep annelerin korkutması bunlar.
aynı valf kombide de var. kombiye fazla su basarsanız bir den foşşşşaarttşsşşss diye aşağıdan sfazla suyu fışkırtarak atar, etraf batar ama hiç bir yer patlamaz.
mantığını fiziğini anlayarak korkuyu yenebilirsin belki
edit: eskiler daha ügvensizdi, yenilerde bu ihtimal gerçekten çok çok çok küçük.
+1
kisa
(05.11.25)
kullanıyorum, korkmuyorum. basıncının göstergesi var.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(05.11.25)
öğrencilik zamanımdan beri kullanırım.
kullanırım dediysem, senede bir iki ihtiyaç duyarım.
açarken bir yandan kapağa sıkıca basıyorum ve yavaşça kaldırıyorum kolunu. gereksiz ama gayri ihtiyari yapıyorum bunu.

içindeki havasını iyice aldıktan sonra bir de çeşme altında yıkayın tencereyi, her yerine su değsin, o zaman güvenle açabilirsiniz.
0
biseysorcaktim
(05.11.25)
Korkuyorum. Düdüklü tencere şart olan bir tarifim de yok. En fazla bakliyat yemekleri için kullanabilirim. Onun yerine fasulyeyi nohutu akşamdan suya koymayı tercih ediyorum
0
grimavi
(05.11.25)
Korkuyorum ve kullanmıyorum.
+1
mutekebbir
(05.11.25)
kullandım defalarca korku olmadı. ama şu an evimde yok. ihtiyaç olmuyor. kemik suyu vs yapmadığım için. diğer bütün yemekler düdüklü olmadan da yapılıyor nasılsa
0
jelly bear
(05.11.25)
fissler tarzı güvenli modellere bak. daha güvenli duruyor. kendi kendine ve zorlama ile açılacak bir alet değil.
0
mikahakkinen
(05.11.25)
Kullanıyoruz ama tehlikeli mi evet
0
basond
(05.11.25)
fissler kullanıyorum patlamama garantisinden dolayı herhangi bir korkum yok. ama başka model de kullansam çok korkmazdım sanırım. patlama çok düşük bir ihtimal gibi geliyor
0
dfn4
(05.11.25)
kullanıyorum ve korkmuyorum.
0
inheritance
(05.11.25)
Korkutmak gibi olmasın iki defa patladı benimki. Kapağı iyi kapatmamışım. Mutfakta değilken patlayıp içindekiler tavana yapışmıştı. :( Kullanmaya devam ettim sonrasında; travmatik bir tecrübe değildi. Yeni nesilller daha güvenlidir, benimki eski epeyce.
0
auroraaurora
(05.11.25)
kullanıyorum ve korkmuyorum. eski tipte duduklu.
0
lemmiwinks
(05.11.25)
Çalışıyorum zamanım kısıtlı ağır ağır pişirme imkanım yok.
Kullanmak ne kelime :) Wmf set aldım büyük ve küçük her gün illa kullanıyorum.
0
cilekli pasta
(05.11.25)
10 senedir kullanıyorum bir kez bile sorun yaşamadım. Fissler
0
kullanicadi
(05.11.25)
yıllardır kullanıyorum, hiç de korkmuyorum, eskiden de korkmazdım.

eski tip düdüklü tencereler, içinde basınç varken açılabiliyordu. belki orada yanlışlıkla açma riski vardı. yeni düdüklü tencerelerin açma mandalı, içinde basınç varken kilitleniyor, isteseniz de açamıyorsunuz.

doğru kullandıktan sonra bir tehlikesi yok. ama mesela @kisa demiş ki düdük dediğin şey emniyet valfi, fazla basıncı oradan çıkarıyor. şimdi içini fazla doldurursun, içerideki bir mercimek parçası gelir içeriden o valfi tıkar, içerideki fazla basınç çıkamayınca ne olur? iyice sıkışır, sonra güm.

ama tepesine kadar doldurmak yerine yarısını doldurup içinde fokurdamaya yer bırakırsan hiçbir şey olmaz. ya da ne bileyim olmaz ya, fıslaması gerekirken fıslamıyor, fıslaması kesildi, ya da tuhaf sesler çıkarıyor, her zamankinden değişik bir şeyler oluyor. sakince ocağı kapat ve tencerenin durulmasını bekle. alttan ateşi kapattıktan sonra patlayacaksa bile patlamaz artık.
0
kibritsuyu
(05.11.25)
evimde düdüklü tencerem var ancak nasıl kullanılacağını bilmiyorum. içine ne koyup da pişireceğimi bilmiyorum.
0
co2s2
(05.11.25)
korkuyorum, kullanmıyorum annem kullanıncada girmiyorum mutfağa, korkan bir arkadaşım elektriklisini aldı %100 güvenilirmiş o şekilde kullanıyor.
0
eja
(05.11.25)
Kullaniyorum ve korkmuyorum.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(05.11.25)
Düdüklüde pişecek bir şey varsa eşim pişiriyor. Öğrenci evimde bir düdüklü tencere kazası sonrası saatlerce tavandan/duvarlardan salça ve fasulye silmem gerekmişti, gerçi o zaman da yemeği annem yapıyordu. Ben her türlü uzak duruyorum, gerek yok :)
0
kobuzchu kiz
(05.11.25)
Şimdi auroraaurora nin dediği şeyi ben patlama olarak almam, kapağı doğru kapatmamis, emniyet valfi ise yaramamış. Bu emniyet kemeri takmadan kaza yapınca emniyet kemeri ise yaramıyor gibi bir durum.
düdüklüyu savunayım (rakamlar uydurmadır)
Kapak kapalıyken 50 Bar iç basınca dayanır, düdük ise 6 barda açılır ve havayı boşaltir. Kapak tam. Kapanmazsa 4 barda kendini bırakır diyelim.
kapak kapalı olsa fazla. Basınç dudukten çıkacaktı, ama yarım kapalı olduğu içi. 6 bara gelmeden 4 5 varda kapak açıldı ve etrafı dağıttı. Mubtemelen bomba gibi. İr sarapnel parçası yoktur sadece ortalık batmıştır (kapak da bir tarafa gitmiştir)
0
kisa
(05.11.25)
korkuyorum kullanmıyorum onun yerine arçelik gurme şef kullanıyorum, instant pot olarak geçen ürünler kullanılabilir kısaca
0
barisa
(05.11.25)
@kisa
Evet, kullanıcı hatasıydı benimki. Hala kullanıyorum aynı tencereyi, bir sıkıntısı yok. Yine de dikkatli olmakta fayda var.
+1
auroraaurora
(05.11.25)
surekli kullaniyoruz, elimizdeki tencere 15 yasini gecti.
sifir korku.
cunku (bkz: guvenlik katsayisi)
+1
cooperr
(05.11.25)
korkuyorum. evde bomba gibi duruyodu yıllardır. anneme verdim o da kullanamıyor çünkü o da korkuyor. niye istedi bilmiyorum sdkfsfg
0
matilda
(05.11.25)
Neredeyse tüm yemekleri düdüklüyle yapıyorum, korkmuyorum.
0
mirty
(05.11.25)
(17)

Vücudunuzdan memnun musunuz

kizil karga
Aynaya bakınca ulan iyiyiz he diyor musunuz yoksa saldınız mı?
Aynaya bakınca ulan iyiyiz he diyor musunuz yoksa saldınız mı?
-2
kizil karga
(05.11.25)
Fena değilim bence. :)
Bel çevremde biraz yağlanma var. Onu da eritsem iyi olur, ama kafama pek takmıyorum.
20'lerimin sonuna kadar çok zayıftım. Birkaç kilo veya bölgesel yağlanma için üzmüyorum kendimi.
0
auroraaurora
(05.11.25)
hayır. biraz daha uzun ve kalıplı olmak isterdim.
173 boy, 64-65 kg.
0
m e b
(05.11.25)
six packleri görmeye ramak kala bir saldım kendimi iki ayda 9 kilo aldım. aynaya hiç bakasım gelmiyor.
0
lazpalle
(05.11.25)
Hiç memnun değilim 18 kilo aldım...aynalara küstüm özensiz giyiniyorum. Nihayetinde 15 gün önce diyetisyene gitmeye ve yürüyüş yapmaya başladım. Hedef 35 kilo vermek.
0
cccbehzatccc
(05.11.25)
Ben de antep e gelince 15 kilo aldım ama boydan kurtarıyorum. ama uzun boy boyun düzleşmesi yaptı, bir de kaşlarımı beğenmiyorum. onun dışında iyi ya adam olana çok bile
0
ananiyimioguz
(05.11.25)
spor yapan biriyim ama iş güç kaynaklı son 7-8 aydır spor sıklığım ancak mevcudu korumaya yetiyor. fitness ancak haftada 2 belki 3. tatiller, seyahatler sebepli sporsuz geçen haftalarım da oluyor. yine de fena değilim, 3-4 kiloluk bir diyetle çok daha iyi olurum. bir de alkolu tamamen çıkarabilsem ama ne iş ne arkadaşlar müsaade ediyor.
39E 1.80m, 89-90kg.
0
awlmi
(05.11.25)
Geçen marketten dönüyordum hem sırt çantam doluydu hem de 10 kiloluk su taşıyordum kucağımda. Elimden fiş düştü hop diye çöküp onu alıp kalktım elimdekileri yere bırakma ihtiyacı hissetmeden. Çok büyük bir ağırlık değil ama beni gururlandırdı dedim aferin lan bacaklar iyi iş gördünüz.
0
peki madem
(05.11.25)
değilim. skinny fat im. skolyoz ve kifozum var. yüzme dışında spor yapmaya korkuyorum daha kötü olur diye. ona rağmen fıtık çıktı bir de onunla uğraşıyorum.
0
inheritance
(05.11.25)
Hamileyken 25 kilo aldım, vermeye çalışıyorum :(
0
sadakatsiz
(05.11.25)
Selulit ve yüzdeki sivilce izlerinden memnun değilim..onun dışında vücudumu seviyorum.
0
egerbiryolcu
(05.11.25)
degilim. hayatim boyunca da olmadim. sisman oldugum da oldu, simdi skinny fat'im. ama salmadim da. salinca daha kotu oluyor. kifoz da var zaten :(
0
lemmiwinks
(05.11.25)
Atletik ve kasliyim, yag oranim cok dusuk. Uzun kolluyken, kisin falan siradan, random biriyim aslinda ama yazin plajda kizlar hasta oluyor bana:) Ustsuz ve sortla dolasmam lazim benim. Spora giden arkadaslar tutturmus, hepsi kilo alip semirip, buyume pesinde onemli olan vucudun estetik ve atletik olmasi bence.

Ama iste sacim dokuluyor, tepe acildi.
0
speedy
(05.11.25)
göbek bölgesi hariç iyi. ama yaş 40'a geldi bu saatten sonra meydanı gençlere bırakalım artık.
0
mikahakkinen
(05.11.25)
senelerdir six packlerim var. saçlarım da çok gür. dişlerimde sıfır çürük, dolgu vs. bembeyazlar genetik olarak. 5 km'yi 18 dk'da koşabiliyorum. yaş 41.
-1
gabe h coud
(05.11.25)
ultra mutsuzum 20kg fazlam var. siyatik cikana kadar iyidim kosuyordum, aktiftim.
siyatik yuzunden 5-6 senedir fazla hareket edemiyorum.
diyet yapmam lazim, bakacaz. 38 bedenden 34 bedene dusmem lazim, acil.
0
cooperr
(05.11.25)
Nope.
0
cemallamec
(06.11.25)
Vucut tipimi US Navy seallere benzetiyorlar. memnunum.

Gecen yil buranin gazi islerinden sorumlu bakani bizim ofisi ziyaret ediyordu. Uzerimde askeri elbiseye benzer kargo pantolon, tshirt ve bot vardi. Kadin onca kisi arasindan geldi elimi sikti "thank you for your service." dedi :) Beni asker sandi. Fizigim iyidir. Biraz daha bacak calissam daha iyi olur.
0
thetruenorthstrongandfree1
(06.11.25)
(5)

Kırık diş için ikili köprü mü, implant mı?

mikro patlama
Çürüme nedeniyle üst yarısı dişeti hizasında kırılıp düşmüş bir azı dişi var. Bu dişte önceden kaplama vardı, kırılana dek sessizce çürümüş. Yanındaki sağlam dişi kullanarak ikili köprü önerdi diş hekimi. Bana kırık diş çürümeye devam edecek gibi geliyor. Daha önemlisi, sağlam dişe köprü için yapıla
Çürüme nedeniyle üst yarısı dişeti hizasında kırılıp düşmüş bir azı dişi var. Bu dişte önceden kaplama vardı, kırılana dek sessizce çürümüş. Yanındaki sağlam dişi kullanarak ikili köprü önerdi diş hekimi. Bana kırık diş çürümeye devam edecek gibi geliyor. Daha önemlisi, sağlam dişe köprü için yapılan tıraşlama ve kaplama yüzünden onu da kaybetme riski var sanki. Onun yerine kırık dişi çekip tek implant yapılsa daha mantıklı değil mi? Eğer tdb fiyat listesini doğru anladıysam, ikili köprü maliyeti ile tek implant maliyetini birbirine yakın gördüm.
0
mikro patlama
(04.11.25)
Sadece kökü kalmış dişe de kaplama yapılabiliyor. O konuyu irdele bence.
+1
Mirket
(04.11.25)
@mirket dr yapılabilir ama tutunma zayıf olacağı için kısa ömürlü olur dedi.
0
🌸mikro patlama
(04.11.25)
bir baska doktora daha gorun.
+1
compumaster
(04.11.25)
Köprüden uzak dur sağlam dişleri traşlıyorlar yaptırdım sağlam dişleride kaybettim gittim 2 implant yaptırsım sonra
+1
basond
(04.11.25)
Kaplama +1

15 sene önce kanal tedavisi yapılan bir dişim var. Küçüle küçüle serçe parmağımın ucu kadar kaldı, ama kaplamayla hala iş görüyor.
+1
auroraaurora
(05.11.25)
(19)

Bir süreliğine bir yerlere gitmek isteseniz nereye giderdiniz?

whatdreamsnevercome
avrupa amerika asya falan farketmez.üstümde bir bunalmışlık var. şuan bulundugum yerden tamamen bağımsız bir yere gitmek istiyorum 2-3 haftalığına. türkiye içi de olur aslında ama öyle değil yani, tamamen kopmuş olmak istiyorum. belki japonya, belki bilmiyorum başka bir yerler.turistik bir yer görme
avrupa amerika asya falan farketmez.

üstümde bir bunalmışlık var. şuan bulundugum yerden tamamen bağımsız bir yere gitmek istiyorum 2-3 haftalığına. türkiye içi de olur aslında ama öyle değil yani, tamamen kopmuş olmak istiyorum. belki japonya, belki bilmiyorum başka bir yerler.

turistik bir yer görmek vs. gibi bir amacım da yok. hatta gitmeden önce çok bir şey araştırmadan gitsem daha bile iyi olur belki bi sıfırlanırım.

siz nereye giderdiniz böyle bir durum içinde olsanız?
bu kişiden kişiye değişen bir şeydir tabi ki ama, yine de sormak istedim.
0
whatdreamsnevercome
(03.11.25)
Ben bir ara bu sebeple Artvin Arhavi'de bir tanıdığın köyüne gittim. Bayağı tarlada bahçede çalışıp insanlarla vakit geçirdim.
+3
Amaranta ursula
(03.11.25)
Bhutan geçti gönlümden.
0
auroraaurora
(03.11.25)
"Belki Japonya" dediğin için direkt Japonya demek geldi aklıma aşırı merak ediyorum, durumum müsait olsa düşünmem oraya giderim.
Bunun haricinde şu an içinde bulunduğum koşullarda kendim için cevap verecek olursam, böyle kafa dinlemek için düşünmeden kalkıp gideceğim yer Sinop olurdu.
0
mutekebbir
(03.11.25)
Madeira
0
gabe h coud
(03.11.25)
las vegas
0
hold the door
(03.11.25)
rusya - yekaterinburg. daha kuzey şehirlerine de gidebilirsin.

ilginç bir memleket rusya
0
yurtsuz john
(03.11.25)
Bled kasabası. Sessiz sedasız bir kasaba. Göl muazzam. Lübliyana'dan bir saat uzaklıkta otobüsle. Lübliyana da sessiz sedasız bir şehir.
0
Ovic
(03.11.25)
tayland

kültür değişimi iyi gelir.
0
co2s2
(03.11.25)
Ben olsam kafama yatan bir latin amerika ülkesini seçerdim. Vize falan uğraşmadan al valizini git gibisinden
0
michael harddd
(03.11.25)
Ben senin yerinde olsam dünyanın en izole airbnb evleri gibi bir araştırma yapıp öyle giderim. Madem turistik amacın yok, çok enteresan yerlerde, seni bambaşka bir ortamda hissettirecek evlerde kalmak daha efekti bir çözüm olur.

Nevada'da çölün ortasında klas bir ev vardı, ya da Amazon ormanlarında yeşilin içinde cam bir ev. Nordiklerde brutalist soğuk evler ya da.
0
Bruce
(03.11.25)
2-3 hafta dendiği için amerika ya da japonya. tayland da olabilir.

avrupa da güzel olur aslında ama havalar soğudu. yine de soğukla bi derdiniz yoksa büyük bi avrupa gezisi de olur.

izole olmak istiyorsan isviçre ve iskoçya öneririm.
0
jelly bear
(03.11.25)
fazla uzaga gitmeye gerek yok.
sengen varsa yunan adalarina gec, adadan adaya feribotla gezersin sikildikca.
mis gibi..
0
cooperr
(03.11.25)
boyle bir durumda olsam bir kere bir metropole gitmezdim. yani japonya demissiniz ama fazlasiyla kalabalik, kaotik, surekli bir aksiyon, civil civil ortam vs. kafa dinlemelik yer degil. bu tarz yerlere gitmek spor gibi oluyor. hele kisin gitmek daha da zor. ben tayland, endonezya (bali) veya vietnam diyorum. yani guneydogu asya ulkeleri. benim de ihtiyacim var.
0
Sour
(03.11.25)
Bir süreliğine bir yere gideceğim zaman kullanacağım parayla bir yere gitmem, araba alırım. Para kalıyorsa anneme yakın bir yerlerde şöyle 1 hafta 10 gün tek başıma zaman geçiririm, bol yeşillik ormanlık sulak alan filan.
0
muhayyer divan
(03.11.25)
Cok populer degil ama Mostar'in asagilarinda Počitelj diye bir yer var. Oralar veya civarlari olabilir. Biraz asagilara gitsen hava da isinir mis gibi.
0
mbond
(03.11.25)
Benim gitmek istediğim üç yer var:
Puerto Williams, Pontianak ve Longyearbyen.

Kabaca, biri dünyanın en kuzeyinde, diğeri en güneyinde, öteki de en ortasında bulunan üç yerleşim yeri. Madem kaçacaksınız, en uzağa kaçın…
0
yadigar
(04.11.25)
Birçok kişi asya, rusya gibi yerlerden örnekler vermiş. Seyahat amacınızın dinlenmek ve kafaca bir şeylerden uzaklaşmak olduğu anlaşılıyor. Asya ülkeleri gibi bir yerden bir yere gitmek için planlama gerektiren veya rusya gibi kredi kartı bile kullanılamayan bir yere gitmek sizi dinlendirmekten çok yoracaktır. Ben olsam dil sıkıntısı yaşamayacağım (en azından ingilizce bilinen) ama bir yerden bir yere gitmek için de ne bileyim sherpalara ihtiyaç duyulan, alpacalara binilen veya bambu ormanlarında kayıklarla seyahat edilen bir yere değil efendi gibi tramvay, otobüs, flixbus bulabileceğim bir yere giderdim.

iskoçya bir seçenek, daha yumuşak bir hava için portekiz veya endülüs ispanyası olabilir. sicilya veya sardinya olabilir. illa daha uzak ve egzotik olacaksa nispeten sakin japon şehirleri veya yeni zelanda olabilir.
+1
phoarbix
(04.11.25)
@phoarbix soyle nedenini bir mantik zeminine oturtarak aciklayan insanlara hasret kalmisiz.
0
Sour
(04.11.25)
bruce'in fikri hosuma gitti ama benim cok yoruldugum ve tamamen uzaklasmak istedigim donemlerde basvurdugum yontem, muhtesem 2 tane tur sirketi var kullandigim (yabanci) oradan istedigim ulkeyi secip istedigim uygun bir tarihte olan turla gidiyorum. para ve butceden bahsetmediginiz icin yazdim bunu. o turlardan birini secer giderdim, cok keyifli, gencler, her sey ayarlanmis, acayip kafa insanlar, parmaginizi oynatmaniz geremiyor ve tamamen uzaklasiyorsunuz. tercihim elbette sicak diyarlar olurdu ama patagonia da tam istediginiz tarz bir sey olabilir hiking seviyorsaniz.
0
kassiopeia
(04.11.25)
(4)

İstanbul etkinlikleri

kullanicadi
İstanbul'da son zamanlarda açılan ve 'popüler olmadan önce kesinlikle gidilmeli' dediğiniz bir yer var mı? Cafe olur restoran olur.. Keşfedilmesi gereken kültürel bir etkinlik ya da sergi var mı? Son zamanlarda gidip beğendiğiniz etkinlikleri merak ediyorum
İstanbul'da son zamanlarda açılan ve 'popüler olmadan önce kesinlikle gidilmeli' dediğiniz bir yer var mı? Cafe olur restoran olur..

Keşfedilmesi gereken kültürel bir etkinlik ya da sergi var mı? Son zamanlarda gidip beğendiğiniz etkinlikleri merak ediyorum
0
kullanicadi
(03.11.25)
Meşrutiyet 76'daki sergi güzeldi, hala devam mı bilmiyorum ama.
+1
mutekebbir
(03.11.25)
-bienal devam ediyor, birkaç mekandan oluşuyor.
-sanatorium'un yeni binası açıldı, sergi görülebilir.
-zeyrek çinili hamamda da küçük bir sergi var şu ara.
-gazhane'de ankara'nın cumhuriyet dönemi kent tarihini anlatan bir sergi var.

-seoul kitchen'ı deneyebilirsiniz, aralık'a kadar bomontiada'da devam edecek.
-supernormal burger'i denedim, orta-üst seviye bir smash burger diyebiliriz. mekan çok kötü bu arada. o kadar kalabalıktı ki uzun süre tekrar gitmem.
+1
eileengray
(03.11.25)
Tiyatro festivali başladı.
0
auroraaurora
(03.11.25)
aposto'nun istanbul diye bir yayını var. her hafta mail kutusuna istanbuldaki o haftaki etkinlikleri vs. atıyor. üye olursanız hep güncelde kalırsınız.
0
kojonotsuki
(03.11.25)
(9)

sigarayı nasıl bıraktınız?

tabudeviren
- bir sabah kalktım ve içmemeye karar verdim..tarzı şeyler değil de şunu yaptım gibisinden şeyler arıyorum. mesela geçen bir arkadaş karanfil çiğnediğini yazmıştı. onun gibi.
- bir sabah kalktım ve içmemeye karar verdim..

tarzı şeyler değil de şunu yaptım gibisinden şeyler arıyorum.

mesela geçen bir arkadaş karanfil çiğnediğini yazmıştı. onun gibi.
0
tabudeviren
(02.11.25)
Ben 10 yıldır içmiyorum. Bırakmak çok zor olmuştu. En zor günü atlatınca gerisi geliyor. Benim için bu ikinci gündü ve ben çok fazla bitter çikolata yemiştim. Midemi bulandıracak kadar. Bir de çok fazla su iyi geliyor. Buna ek olarak mental olarak motivasyonu yüksek tutmak önemli. Sürekli içimden “ben sigara içmeyen birisiyim” “[adınız-soyadınız] sigara içmiyor” gibi telkinler çok faydalıydı.
0
but that was just a dream
(02.11.25)
2021 Şubat ayında bıraktım sanırım. Babamın ciğerinde su toplamıştı, akciğer kanseri çıkma ihtimali vardı - ki çıktı da - zaten hep aklımda olan beni rahatsız eden bir konuydu. Zaten üzücü bir ortam var, annem daha çok üzülmesin vs gibi düşüncelerle bıraktım. Aradığınız tarzda bir cevap olmasa da böyle oldu, buna benzer birçok bırakma kararı genelde kısa sürelerde hüsranla sonuçlanmıştı.
0
mbond
(02.11.25)
ChatGPT’nin çok faydasını gördüm. Bırakma gerekçelerimi esas alarak motivasyonumu yükseltti. Yoksunluk çektikçe ona yazıyordum. Ne, neden oluyor, ne kadar sürecek. Çok işimi gördü.
İlerlemenizi takip edebileceğiniz telefon uygulamaları var. Sağlığınızdaki gelişmeleri de gösteriyor. Birini indirin bence.
Bunun dışında Olips’e abandım. İştah artışım olmadı. Kilo aldığı gerekçesiyle tekrar başlayan kişiler olduğu için tıkınma tipi yemek yemenizi tavsiye etmem.
+1
auroraaurora
(02.11.25)
Ben bıraktığım yıllarda champix diye bir ilaç vardı son aşamada sigaradan soğumam için çok işe yaradı, ama öncesinde marka değiştirip en düşük katranlı sigaraya filtre takarak içerek kendimi hazırlamıştım. Eve güzel bir kahve makinesi alıp sigara yerine kahve ve çay koydum hayatıma onlar da zararlı ama yine sigaradan iyi oldu.
0
creepy
(03.11.25)
Bir dinozorun anıları kitabında anlatılan bir yöntem var, o benim de işime yaradı. Sigara içme isteğinin sigaradan birkaç nefes aldıktan sonra (belki yarısını falan içtikten sonra) bittiğini, kalanını alışkanlıktan veya boşa gitmesin vs. diye içtiğimizi söylüyordu. Bununla mücadele yöntemi de o doygunluk noktasına geldikten sonra sigarayı ucundan kesmek, sonra istediğinde kaldığı yerden yakıp tekrar içmekti. Ben de böyle yapınca aldığım nikotin ciddi miktarda azaldı.

Daha sonrasında da sigarayla beraber yaptığım şeyleri sigarasız yapmaya başladım (çay, kahve, içkiye eşlikçi veya yemek sonrası hemen içme vs.). Alışkanlıkları birbirinden ayırmak çok iyi oldu. Öncesinde bunu yapmadan bırakmayı denediğimde kalan şeyleri yapmak çok zor ve tetikleyici olmuştu.
+3
matlii
(03.11.25)
Kararlılık belirleyici etken. Lise 1’den beri süregelen sayısız başarısız denemeden sonra paket almayı ve düzenli içmeyi nişanlanınca bıraktım. “Çocuklarım elimde sigara görmemeli” gerekçesiyle. Ailedeki iki kanser vakasından sonra da sosyal içiciliği ve nargile vs. tüm tütün ürünlerini bıraktım.

“Bir sabah içmemeye karar vermek” gerçekten en kesin çözüm. Yani kafada bitirmek. Aksine ihtimal vermemek. Yani tek gerçek yöntem kararlılık. Diğerleri etkisini zamanla yitirebiliyor.

Sorunuza cevap olarak;

-İlk bıraktığım zaman uzunca bir müddet sigaralı ortamlardan kaçındım. Sigara içen arkadaşlarımla ya buluşmadım ya da kamusal iç mekan gibi sigarasız ortamlarda görüştüm. Sigara molası verenlerin yanına çayımı alıp sigarasız eşlik etmek gibi şeylerden de kaçındım. İşe yarıyor.

-Oldum olası çikolata, waffle gibi tatlılardan sonra sigara içemezdim. Öncesinde şekersiz bir çay ile ağzımdaki tadı giderir, sonra yakardım. Sigara isteği olunca ağza atılıp uzun çiğnemeler sonucu yutulan küçük çikolata parçaları kalorili ama güzel bir çözümdü.

-Bırakma döneminin ilk iki-üç ayı boyunca içinde sigara içilen /daha önce içilmiş mekanlardan uzak durmak da faydalı. Odaya, perdelere, arabaya vs. sinen kokulardan uzak kalınca 2-3 ay, sonrasında sigaradan daha bir tiksiniyor insan.

-Arkadaşım canı her sigara istediğinde gidip bir şişe maden suyu açıyordu. Onda işe yaramıştı.
+1
yadigar
(03.11.25)
çok bıraktım grip falan oluyorsan ağır bırakmak kolay, en fazla 1 hafta 2 hafta zaten hasta kalıyorum sonrasında 2 hafta kriz çekiyorum benim için asıl problem her bıraktığımda +10 kilo almak , bir keresinde kilo almayı durduramadığım için tekrar başladım ya.

birde pet şişede sigara söndürüp tekrar canın sigara çektiğinde o şişeyi koklayan arkadaşm vardı koku okdar kötü ki hiç içmemişti.
0
eja
(03.11.25)
25 yıl sigara içtim, günde en az 2 paket. Tek dal içtiğim sigara azdır, hem uzun sigara kullanırım hem de arka arkaya 2 tane içerim. (İçerdim)

Mhrs'den sigarayı bırakmayı kliniğinden randevu aldım. Bırakacağıma dair inancım yok da uğraşmamış olmamak istiyor gibiyim sadece. Akciğer filmi istediler, yakın zamanda kan vermiştim zaten, o değerlere de baktılar, nikitaps diye bi ilaç verdiler, gidip ilçe sağlık merkezinden alıyorsun bedavaya.

İlk gün günde 6 tabletle falan başlanıyor, bende yan etki olarak hafif mide bulantısı ve yediğim içtiğim şeylerde biraz tat değişikliği yaptı. 4. gün doktora tekrar gidiyorsun, sigara isteğinde azalma varsa devam, değilse bıraktırıyor ilacı. Ben devam ettim, 5. gün mü, 6. gün mü ne bırakıyorsun sigarayı, ilaca 20-25 gün devam. Günde alacağın tablet sayısı giderek azalıyor. İnanır mısın yokluk çekmiyor insan, sadece elim kolum boş kalıyor, onun için de tespih aldım. Bi de sigara molasına değil de çay molasına çıkıyorum. Bıraktım demek için erkendir belki, 2 haftadır içmiyorum.

Çok canım çekerse yudum yudum su içiyorum, bu kadar etkili olacağını düşünmezdim.
Akşam tv karşısında da zor oluyor, onda da çay çekirdek falan idare ediyorum.

Ama alıştım gibi. Mesela uyanır uyanmaz yakardım, aklıma gelmiyor. Arabaya biner binmez yakardım, aklıma gelmiyor, çay koyarken önce sigarayı ağzıma alır, çayı koyar, sigarayı yakardım, ı ıh, unutmuşum.

Arada bir aklıma geliyor, gelmiyor değil. Ama sabredilmeyecek bi durum yaşatmıyor bu ilaç. Ki ben 25 yılda kaç kere bırakmaya çalıştım, en fazla 1 gün dayanabilmiştim.
+1
antihero
(03.11.25)
12 sene günde minimum 1,5-2 yeri geldiğinde 3 paket içtikten sonra Allen Carr Sigarayı bırakmanın kolay yolu kitabını okuyup bıraktım hocam, şiddetle tavsiye ederim.
+1
kumandanim
(03.11.25)
(17)

Sporda kullanılan matın evde kullanılması hk

screwedup2
Merhabalar,Eşim ile bir konuda diğer insanların fikrini merak ediyoruz sizlere danışmak istedik.Ben spor salonuna gidiyorum. Spor salonunda ayakkabımı değiştiriyorum ve yoga dersine giriyorum. Diğer insanlar da yoga dersine katılırken ayakkabılarını değiştiriyorlar. Yoga dersinde kullandığım matımı
Merhabalar,

Eşim ile bir konuda diğer insanların fikrini merak ediyoruz sizlere danışmak istedik.

Ben spor salonuna gidiyorum. Spor salonunda ayakkabımı değiştiriyorum ve yoga dersine giriyorum. Diğer insanlar da yoga dersine katılırken ayakkabılarını değiştiriyorlar.

Yoga dersinde kullandığım matımı evde kullanıp spor yapmak istiyorum. Eşim bunum hijyenik olmadığını düşündüğü için rahatsızlık duyuyor. Siz bu konuda ne düşünürsünüz?

Ekstra not: 2.yi almayı düşündük fakat kendime paraya kıyıp güzel bir mat almıştım. Onu kullanmak istiyorum. İki tane pahalı mat almak da mantıksız geliyor.
0
screwedup2
(02.11.25)
Herkesin ayakkabısının ne kadar temiz olduğuna emin olamazsın.
Kaldı ki tuvalete, duşların olduğu yere giriliyor o ayakkabılarla, sadece salonda giyse bile temiz kalması mümkün değil.

Pahalı bişey de değil mat bi de yani.
+3
Bruce
(02.11.25)
Spor salonu zemini nasıl? Yeterince hijyenik mi? Diğer insanların orda giydiği spor ayakkabıları sadece orası için mi başka yerlerde de giyiyorlar mı? Bunların cevabına göre değişir.
0
Amaranta ursula
(02.11.25)
Eşiniz kesinlikle haklı.

Ben dışarda giydiğim şeyleri bile evde gitmiyorum kaldı ki mat dediğiniz şey artık paspasa dönüyor :)
+1
makbur
(02.11.25)
Eşiniz haklı.
+1
Mirket
(02.11.25)
eşiniz haklı.
+1
black holes in the sky
(02.11.25)
Evet spor salonunda insanlar ayakkabı degiştiriyor fakat ayakkabılarını degiştirilecegi soyunma odasına gidene kadar dışarı ayakkabısıyla giriyor. Sonra çantasından çıkarıp salon ayakkabısını giyiyor. Fakat o salon ayakkabısıyla biraz önceki ayakkabı ile bastıgı yerlere basıyor. Hatta insanlar wcye gidecegi zaman hiç biri salon ayakkabısını degiştirip öyle girmiyor. Wcde bastıgı salon ayakkabıyla yine içeri giriyor. Kesinlikle hijyenik degil. Asla önermem
0
limonlu eksi
(02.11.25)
Ben bu kadar titiz bir insan degilim, dolayisiyla kimin hakli oldugu ile ilgili fikir veremem ama yeni mat almak istemiyorsaniz, matin altina serecek ucuz yollu bir cozum bulmayi deneyebilirsiniz demeye geldim. Yani acikcasi tam olarak titizlik nedenini de anlayamadim, matin altinin pis olmasi galiba degil mi esinizin sorun ettigi sey?
+1
kassiopeia
(02.11.25)
Hijyenik olmayabilir ama o kadar da hijyene ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum. Kullanılabilir.
Sonuçta evde yatağın çarşafın üzerine koymayacaksiniz yerde olacak.
+1
kisa
(02.11.25)
kullanılır. madem bu konuda bir hassasiyet var, o halde ikinci mat almak yerine var olanın altını üstünü silmek daha kolay olmaz mı?
+2
tnz
(02.11.25)
Yoga yapılan yere niye ayakkabıyla giriliyor ki? Yasak olması lazım.
0
auroraaurora
(02.11.25)
eğer evde kullanmadan önce temizlemiyorsanız hijyenik değil.
0
false pretension
(02.11.25)
Spor salonu ne kadar hijyenik nereden biliyorsunuz ki. İlla içinize sinmiyorsa bir mat daha almanda sıkıntı olmaz bence, almalısın.
0
muhayyer divan
(02.11.25)
Dışarıda kullandığım bir şeyi evde kullanmam. Dışarıdan gelir gelmez üzerimi değiştiririm eğer birinin evine gittiysem çorabımo mutlaka değiştiririm.
Spor salonu temiz görünüyor olabilir ama herkesin matlarını temizleyip temizlemediğini bilemezsiniz. Özetle bence hijyenik değil.
(Eskiden gittiğim yoga stüdyosu derse başlamadan önce matları dezenfektan ile sildiriyordu.)
0
suicides underground
(03.11.25)
Bu kadar “hijyenik” insanlar bence çok yorucu. Ama anlamadığım bir nokta var, neden ayakkabıyla yoga yapılıyor ki?

Gelince matınızın altını bi bezle silin, herkesin gönlü olur bence.
+1
kuehles blondes
(03.11.25)
imkanım varsa ve mat benim için çok önemliyse kesinlikle ikincisini alırdım.
0
a7x
(03.11.25)
eşinize hak verdim, spor salonları inanılmaz pis yerler hatta bununla ilgili reelsler vardı pislik ölçen aletlerle ölçüyorlardı tuvalet daha temiz çıkmıştı.
eve ayakkabı ile giriyorsanız mat kullanılabilir. girmiyorsanız kullandığınız yeri falan temizlemek sonrasında güzel olur.

mesela montunu falan temiz eşyaları ile aynı yere asanlarıda anlamam.
+1
eja
(03.11.25)
ben bundan sizin gibi asla rahatsiz olmazdim. esim olurdu :)
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(03.11.25)
(8)

ilk 1 saat-son 1 saat telefon kullanmamak

potsdamer
uyandıktan sonraki ilk 1 saat-uyumadan önceki son 1 saat telefon kullanmamaya karar verseniz zorlanır mısınız? bi süredir deniyorum bunu. uyandıktan sonra kolay ama gece uykuya geçme kısmı çok zor oluyor. neden bunu yapıyorsun derseniz son 1-2 yıldır gün içinde bir şeyleri hatırlamakta, dikkatimi
uyandıktan sonraki ilk 1 saat-uyumadan önceki son 1 saat telefon kullanmamaya karar verseniz zorlanır mısınız? bi süredir deniyorum bunu. uyandıktan sonra kolay ama gece uykuya geçme kısmı çok zor oluyor. neden bunu yapıyorsun derseniz son 1-2 yıldır gün içinde bir şeyleri hatırlamakta, dikkatimi toplamada ciddi zorlanıyordum. twitter'da duyunca denemek istedim ve galiba işe yarıyor.
+1
potsdamer
(31.10.25)
ikisine de yapamiyorum.

ama yatmadan once daha kolay yine de, bazen yapabiliyorum. ama o durumda da kitap okuyorum, ya da film dizi izlemis oluyorum. yoksa hicbir sey yapmadan imkansiz gibi.

sabahlari hic olmuyor. yataktan cikmak istemiyorum ama uyanmis oldugum icin sikiliyorum da, telefonu elime aliyorum oyle olunca.

bunun disindaki saatlerde de mumkun oldugunca kullanmamak lazim aslinda. her animiz internette gectiginden, hic dusunmeye, bilgileri islemeye vaktimiz olmuyor.
+1
lemmiwinks
(31.10.25)
sabah telefona bakmak beni ayiltiyor, hizlica kendime geliyorum. bazen mail cevapliyorum, bazen instagramda takiliyourm ama kesinlikle ayilma surem cok daha hizli. 30dk telefona bakmasam 30dk alarmi erteleyecegim cunku. ilk alarmla uyanir uyanmaz kalksam bu sefer aksi huysuz bi insan oluyorum bi sure.

aksam sabahki toplantim kactaymis diye bakiyorum, onun disinda pek bakmiyorum. is sonrasi aksam boyunca telefona epeyce bakiyorum ama, yatmadan once ozellikle 1 saat bakmasam bisey degismez.
+1
taurina
(31.10.25)
Yatmadan bir saat önce kısmını uyguluyorum. Uyuyamama sorunum için önerilmişti. Çok işe yarıyor.
0
Mirket
(31.10.25)
Sabahları telefonda oyalanacak vaktim yok, ama bildirimleri kontrol etmeden duramıyorum. Uyanır uyanmaz strese sokuyorum kendimi. Bir yerde okumuş veya izlemiştim. Uyanır uyanmaz bildirimlere bakınca başkasının hayatına uyanmış oluyorsunuz diyordu. Kesinlikle doğru.
Uyumadan önceki bir saati banyo ve cilt bakımına ayırdığım için telefonla bir işim olmuyor, ama şu bildirim kontrol etme takıntısından kurtulamıyorum. Beklediğim mühim bir şey olduğundan da değil. Sinir bozucu.
0
auroraaurora
(31.10.25)
Uyumadan once kitap okuyun ayrica rahatsiz edilmeme fonksiyonunu aksam 22 ya da 22.30a ayarlayin, istisna kurabiliyorsunuz zaten. Gercekten telefon da tum bildirimler de sacmalik esasinda, insanlik olarak bir delilik hali icinde yasadigimizi dusunuyorum bazen. Instagram'da, twitter'da sizin uyku duzeninizden ya da konsantrasyonunuzdan daha onemli ne olabilir allah askina, ama kafayi yedik iste resmen, sadece siz degil hepimiz yani
+1
kassiopeia
(31.10.25)
Uyanır uyanmaz saate ve WPa mesaj gelmiş mi diye mecbur bakıyorum önemli olabileceği için yoksa umrumda olmaz. Akşam eve geldikten sonra telefon rahatsız etme moduna geçiyor ve bir tek ailden gelen mesaj ve çağrılara açık oluyor. Belki sosyal medya hasaplarım olmadığından bilemiyorum hiç telefona bakma gereği hissetmiyorum.

Bıd bıd mesaj atan insanları da oldum olası sevmediğim için telofona sabaha kadar bakma ihtiyacı hissetmiyorum. Yani bence çok kolay ama... :) Kafam nefes alıyor sanki bu şekilde.
0
truf
(31.10.25)
Chatgbt en azından sabah uyanınca sadece bildirimlere bak diye yanıt vermişti .
0
dunyatuhaf
(31.10.25)
ikisini de yapmıyorum. herkes telefon bağımlısı değil.
0
koela
(01.11.25)
(17)

İçkisi sigarası olmayan insanlar nasıl vakit geçiriyor?

sekizdokuzon
İki haftadır yalnızca bir kez dün gece alkol aldım ama sanırım uzunca bir süre içmem artık. Sigara içmek de istemiyorum, bugün bir tane içtim. Paket öyle duruyor, atmıyorum ama içmiyorum da. Kendimi bildim bileli hayatımdaydi bu ikili, şimdi ikisi de en azından bir süre, bir ihtimal sonsuza kadar ha
İki haftadır yalnızca bir kez dün gece alkol aldım ama sanırım uzunca bir süre içmem artık. Sigara içmek de istemiyorum, bugün bir tane içtim. Paket öyle duruyor, atmıyorum ama içmiyorum da. Kendimi bildim bileli hayatımdaydi bu ikili, şimdi ikisi de en azından bir süre, bir ihtimal sonsuza kadar hayatımdan çıkıyorlar. Benim tanıdığım insanlar, sosyalleşme tarzım, gün içinde yapıp ettiklerim hep bu ikili etrafında şekillenirdi. Sigarası alkolü olmayan insanlar nasıl vakit geçirirler? Boş vakitlerinde ne yapar, nasıl sosyallesirler?

Teşekkürler.
-2
sekizdokuzon
(27.10.25)
Ig Tiktokta tatlı tarifi paylaşıyorlar hepsi şeker hastası.
-9
Bruce
(27.10.25)
içki ve sigara olmadan da sohbet edebiliyoruz ?
+7
grimavi
(27.10.25)
Kahve içerek :)
+1
mutekebbir
(27.10.25)
Bu ikisi insanın hayatından çıkınca çok fazla boş zaman kalmıyor mu? Nasıl dolduruyorsunuz bu boş zamanı? Her gün duş falan alıyorum zaman bolluğundan, neredeyse kitap okumaya basliycam.
0
🌸sekizdokuzon
(27.10.25)
Hiç elma yemeyenin canı elma istemez diye bir geyik var. Biz o elmayı yediğimiz için anlamı yok. Beyin bu ikisi olmadan da dopamin salgılamayı öğreniyor bir süre sonra. Sigaranın ve alkolün eşlikçileri ile arasındaki bağ zayıflıyor, ama kopmuyor maalesef.
0
auroraaurora
(27.10.25)
Twitter çitliyorum, sanırım benim bağımlılığım da bu
0
grimavi
(27.10.25)
İçkisiz sigarasız eğlenebiliyoruz. Yani benim gibi utangaç değilseniz gayet güzel oyunlu danslı etkinliklere gidilebilir. Sırf bunun için bir eğlence düzenlenebilir bir lokalde bi yerde. Yani neden olmasın ayrıca. Eğlenme anlayışını değiştirmek gerekiyor sanırım. Benim gibiler daha çok insanların eğlenmesini seyrederken mutlu olabiliyorlar. Ya da ne bileyim, doğa ile müziği/kitabı/vs bir araya getirmek de bir eğlenme şekli gibi. Belki de ben gülmekten çatlamalı eğlence nasıl oluyor bilmiyorumdur.
0
muhayyer divan
(27.10.25)
bi şey içmek şart mı? illa şartsa çay kahve içerim. bi şey içmeden de oturabiliyoruz.
hiç içmedim hiç de eksikliğini hissetmedim.
0
jelly bear
(27.10.25)
İçki içmeden de bir şeyler içilebiliyor mesela soda gibi:) sigaradan ölesiye tiksindiğim için etrafımda da sigara içen yok gayet de güzel vakit geçiriyoruz. Sohbet ediyoruz falan. Onlarsız da sosyalleşiliyor.
0
suicides underground
(27.10.25)
Sigara hic kullanmadim fakat ickiyiyi cok severek iciyordum. Alkolik degildim ama her gun iciyordum. Ogle arasinda falan iki bira yuvarlayip ise giderdim. Hatta sevdigim bir icki icin taa iskocya'daki bir adaya dahi gittim. Jay Z'nin sisesi $500'lik konyagini 2-3 aksamda bitiriyordum. O derece seviyordum. 20 sene boyunca icmedigim gun nadirdir.

Yas 40+ olunca azalttim. Simdi cok az ve nadiren iciyorum. 20lerde 30lardaki aksamdan kalmalik ile 40+ lardaki aksamdan kalmalik cok farkli. Eskiden hemen toparlanirdim. 40'dan sonra hangover olup gunu kacirmak istemiyorum. Hem fiziksel olarak da toparlanmak daha uzun zaman aliyor.

ilginc bir sekilde ayni yas grubumdaki arkadaslarim da yavas yavas alkolden uzaklasmaya basladilar. Bazilari bir kac ay boyunca icmiyor, bazilari benim gibi nerdeyse tamamen birakti.

Su an cok daha iyi ve derin uyuyorum. Kilo verdim. Daha saglikli hissediyorum. Bu kararimdan cok memnunum.

Ben ball hockey oynayarak sosyallesiyorum. Iyi bir grubum var. Gonullu itfaiyeciyim orda dunya kadar arkadas edindim. Is yerinde birkac tane saglam arkadas var. Komsular falan var...
0
thetruenorthstrongandfree1
(27.10.25)
Yapılacak o kadar çok şey var ki... Kitap okumak ya da dinlemek, ev temizlemek, yemek yapmak, film, belgesel izlemek, yürüyüş, koşu, enstrüman çalmak, gezi planı... Zamanımı ayarlayabilirsem barınak gönüllüsü olmak ve huzurevi ziyareti.
0
pembediken
(27.10.25)
Ickim sadece disarida yemeklerde. Sigaram hic olmadi. Sekeri biraktim. Ambalajli ürün tüketmiyorum. Gazli icecek olarak sadece maden suyu. Kahve sevmiyorum. Cayi günde iki bardaga düsürdüm.

Ne yapiyorum?
Ihlamur ve baska bitki caylari iciyorum günde 2-3 bardak.
Tatli krizim gelince dusa giriyorum. Inanilmaz bir sey ama sicak dus o krizi yatistiriyor. Evde bal var, cok istersem bir kasik bal koyuyorum cayima. Daha önce "cok cay iciyorum, bunu birakinca zaman nasil gececek?" diye düsünmek aklima hic gelmemisti. Neden zamani gecirmekte zorlanayim ki?
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(28.10.25)
içki ve sigara içmeyerek :)
0
bay b
(28.10.25)
yerine başka şeyler koyarak ilk aşamada. dikkat dağıtıcı. ilk aklıma gelen puzzle yapmak (alakasız olabilir) ya da belki soda/yumuşak kahve içerek dengelemek olabilir. abur cubura yönelmeyin, kilo olarak geri döner. başarılar sevgili 8910, destekliyorum bu kararını.
0
deartheodosia
(28.10.25)
hayatımda ikisi de hiçbir zaman alışkanlık oluşturmadığı için var oldukları halinin ne kadar yer kapladığını çok tahayyül edemiyorum. sigara hiç bağımlısı olmadım kokusunu falan pek sevmiyorum sadece üniversitede arkadaşlarla içerdim arada. alkol de bünyeme ağır geliyor. hemen midemi bulandırıp uyku yapıyor içemiyorum.

günlerim genelde işte geçiyor, iş ortamında sosyalleşmek için sigara içmeme gerek yok dedikodu yapacaksam arkadaşların yanına gidip fısır fısır yaparım. akşam da evdeyim zaten yine alkole sigaraya ihtiyacım yok ev işleri, yemek bulaşık çamaşır ve vakit kalırsa sosyal medya + kitap okuma ile geçiyor. benim de aksine sigaraya ve içkiye ayıracak vaktim yok aslında :)
0
Sadece soruyorum
(28.10.25)
İşte çıkıyorum ellerimi ceplerime sokup sallayarak milletle muhabbet ediyorum asdasd
sigara içmedende hava almaya çıkıyor işte.
0
eja
(28.10.25)
osbir
0
izmitcan
(28.10.25)
(19)

Kitapların Önsöz Bölümü

rock n roll
Selam herkese,Kitapların önsöz bölümünü okuyor musunuz yoksa direkt kitaba mı başlıyorsunuz?
Selam herkese,
Kitapların önsöz bölümünü okuyor musunuz yoksa direkt kitaba mı başlıyorsunuz?
+1
rock n roll
(27.10.25)
Doğrudan başlıyorum, önsözler heyecanımı söndürüyor
+1
grimavi
(27.10.25)
share.google

Okurum; OKB’nin gözü kör olsun.
Yazarın kendisi tarafından yazılmışsa atlanmaması gerektiğini düşünüyorum.
Öte yandan, kitabı bir perspektife oturtur genelde özsözler. Sizin birçok kaynaktan tarayıp süzebileceğiniz bilgiyi ve çerçeveyi sağlar. İlyada’yı Azra Erhat’ın önsözü olmadan bütün kabul etmem zor kendi adıma.
+1
auroraaurora
(27.10.25)
Atlarım. Ama Hasan Ali Yücel klasiklerinden bir tanesinde önsöz şöyle başlıyordu: okuyucu, biliyorum sen önsöz okumazsın…

Bi bunu okumuştum :)
0
substituent
(27.10.25)
Kitap bittikten sonra okuyorum önsözleri ama kitabı çok beğendiysem hemen kopmamak için yoksa okumam.
0
mutekebbir
(27.10.25)
önsözünü, kime ithaf edildiğini vs. hepsini okurum.
0
yurtsuz john
(27.10.25)
Okuyorum... Lanet olsun görev bilinci. Eksik bırakamam
0
kullanicadi
(27.10.25)
Önsözler genelde spoiler içerdiği için bundan kaçınmak adına direkt başlıyorum. Önemli bir kitapsa bittikten sonra önsöze bakıyorum.
-1
Amaranta ursula
(27.10.25)
Okuyorum. Bazen kitaba dair can alıcı şeyler sunabiliyor. Kitabın içinde fark edemediğini önsözde bulabiliyorsun.
0
muhayyer divan
(27.10.25)
Ben de okurum mutlaka. Şu an okuduğum kitaba daha baslayamadım çünkü 20 sayfa önsöz var. Daha o bitecek bir de yazarın hayatı ve yapıtları var yaklaşık bir o kadar sayfa da o.

Bu bölümlerin önemli olduğunu düşünüyorum ama bazen çok uzun olduğunda sıkılıyorum. O yüzden merak ettim, benim durumumda olan var mı diye .
0
🌸rock n roll
(27.10.25)
Satırını atlamadan okurum. İyi ki okudum dediklerim, boş boş konuşmuş olanlar, uzattıkça uzatanlar, önsöz yazıyorum diye kitabı özetleyenler, her çeşidini okuyorum.

@ auroraaurora'nın da dediği gibi OKB’nin gözü kör olsun.
0
Mirket
(27.10.25)
önsözü yazar yazdıysa okurum. başkası yazdıysa pek okumak taraftarı değilim. kısaysa çevirmenin notlarını okurum. bazen uzun uzun yazıyorlar, o zaman şöyle hızlıca bir göz gezdiririm.

bazen farkına bile varmadan önsöze başlamış olurum.
eskiden "boşuna yazmamışlardır, adı üstünde önsöz işte" diyordum ve okuyordum. talihsiz bir kaç önsözden sonra boşuna da yazılabildiğini ve durduk yere tüm kitabı özetleyenler olduğunu görünce önsözleri pek sevmez oldum.
0
biseysorcaktim
(27.10.25)
Okurum. Bazen kitaba başlayıp başlamayacagima dair fikir edinirim
0
pembediken
(28.10.25)
Okumam. Kitabı birkaç sayfa okuduktan sonra da bir bakarım atıyorum 10-15 sayfa olmuş önsözü atladığım için.
Kısa günün kârı. Bravo bana.
+1
michael_knight
(28.10.25)
Modern serilerde okumuyorum ama klasiklerde yazarın hakkında yeterli bilgim yoksa mutlaka okurum çünkü biyografisini özet geçiyorlar ve okurken nasıl şartlarda yazdığı , bakış açısı vs daha iyi şekillenebiliyor. Örneğin en beğendiğim Stendhal’in Kızıl ve Kara’sını okumadan önceki önsözdü, romandaki karakterin tam zıttı yönde bir kaderi olması enteresan gelmişti; kendisi zorunlu Napolyon askerliğine alınmış romandaki karakterin en büyük hayallerinden birisi de Napolyon askeri olmak. Bunu önsöz okumadan yakalayamazdım :)
0
titanic kemancısı
(28.10.25)
okuyorum ben önsözü.

okumadığım tek ihtimal önsözün aşırı uzun ve sıkıcı olduğu halidir ki o durumda da zaten muhtemelen kitap da sıkıcıdır yarım bırakırım.
0
Sadece soruyorum
(28.10.25)
bu konudan defalarca kez ağzı yanan biri olarak artık okumamaya başladım.

dünyada nasıl bilmiyorum ama bizim ülkemizde bu bölüm kitabın tüm heyecanını alıp götüren, karakterleri ve olayları ön sözün sahibinin çıkarımlarına göre şartlanıp okumana neden olan bir yapıda oluyor. ön veya son sözü hep kitap bittikten sonra okurum.

hatta arka kapak yazısını bile spoiler ile dolduran yayınevleri olduğu için o kısmı bile okumam.
0
m e b
(28.10.25)
Kesinlikle okurum. Hem bir fikir oluşturur hem de benim takıntım. Önsözü okumadan başlarsam kitaba ortasından başlamış gibi huzursuz olurum. Kitabı rahat rahat okuyamam. Obsesyon gibi bir şey.
0
wilhelmwasmuss
(28.10.25)
okurum. yazarın biyografisini de okurum. kitap basım yılı editör telefon numarası kaçıncı baskı vs her yerini okurum.
0
koela
(28.10.25)
Felsef kitabı değilse veya önemli bi çeviri değilse direkt geçiyorum.
0
truf
(28.10.25)
(4)

istanbul'da veya yakın şehirlerde gezilecek yerleri nereden buluyor veya takip ediyorsunuz?

m e b
selam.istanbul'daki veya yakın şehirlerdeki yeme-içme, gezme yerlerini nereden keşfediyorsunuz?instagram'da bir sürü sayfa takip ediyorum ama ya çoğu reklam aldığı için hiçbir cazibesi olmayan ve 39 ilçenin tamamında yüzlerce örneği olan sıradan kafeleri/yerleri övüyor ya da "galata kulesi'ne gidin"
selam.

istanbul'daki veya yakın şehirlerdeki yeme-içme, gezme yerlerini nereden keşfediyorsunuz?
instagram'da bir sürü sayfa takip ediyorum ama ya çoğu reklam aldığı için hiçbir cazibesi olmayan ve 39 ilçenin tamamında yüzlerce örneği olan sıradan kafeleri/yerleri övüyor ya da "galata kulesi'ne gidin", "kız kulesi'ne karşı çay için", "gün batarken vapura binin" gibi hiç kimsenin aklına gelmeyen(!) önerilerde bulunuyorlar.

şöyle, gerçekten bir gezgin gibi rafine önerileri olan, reklama batmamış bir sayfa/web sitesi önerebilir misiniz?
0
m e b
(27.10.25)
İstanbul Gezgizleri diye bir grup var. Onlarla gezmeseniz de fikir edinmek için takip edebilirsiniz.
0
auroraaurora
(27.10.25)
yeme içme içim facebook Mide Lobisi.
0
kumandanim
(27.10.25)
instagram'da günübirlik turlar düzenleyen gruplar var . birkaç tanesine katılmıştım .
istanbul tükenmeden ve istanbulkazan_benkepçe sayfalarını tavsiye edebilirim . güzel organizasyonları var.
yeme içme için instagramda bir posta denk gelir izler beğenirseniz 55 tane daha güzel yemek mekanı reklamı önünüze düşecektir .
pidecisakirusta ve pirin1960 mesela
0
devilone
(27.10.25)
en güzeli doğaçlama deneyim. iyisi de kötüsü de senin. başkasının övdüğü yerleri sırf onlar övdü diye gitmek bana saçma geliyor.
-1
messina123
(27.10.25)
(17)

Saç boyatmak ya da boyatmamak?

gnosis
Ailedeki ölümler, hastalık, iş stresi derken saçlarımda beyazlar çoğaldı. Boyatma konusunda kararsızım. Çünkü sürekli boya ile uğraşmak, dip geldi diye kuaföre koşmak istemiyorum. Siz saçınızı boyuyor musunuz yoksa koyverdiniz mi? Saçını boyatmayan insanlara karşı olgun, pasaklı, yaşlı,... gibi olum
Ailedeki ölümler, hastalık, iş stresi derken saçlarımda beyazlar çoğaldı. Boyatma konusunda kararsızım. Çünkü sürekli boya ile uğraşmak, dip geldi diye kuaföre koşmak istemiyorum. Siz saçınızı boyuyor musunuz yoksa koyverdiniz mi? Saçını boyatmayan insanlara karşı olgun, pasaklı, yaşlı,... gibi olumlu ya da olumsuz önyargılarınız var mı?
Özellikle kadınlardan cevap gelirse sevinirim.
0
gnosis
(26.10.25)
Kendi saç rengime yakın bir renge, kendim boyuyorum.
Boyamayanların bakımsız, yaşlı vs. olduğunu düşünmüyorum tabii ki. Önemli olan sizin nasıl hissettiğiniz.
+1
auroraaurora
(26.10.25)
Bi akrabamız boyamadı. Kadın ak saçlı oldu hatta kar beyazı. Yok dedi alışacağım buna. 6 ay geçmeden hafif kızıllaşma ve sararma oldu doğal şekilde. Süper bi görüntü oluştu. Kadına hangi kuaföre gittiğini falan soruyolar.
İşin özeti. Deneyin boyamayın. Harika oluyor saç doğal bırakınca..
0
luluki
(26.10.25)
Ben kendi adıma doğallıktan yanaydim ama zaman zaman saçlarimi bskimsiz hissediyorum veya mesela çok genç yaştan itibaren tam ön alın bölgemde yoğun beyazlar var onlar da saçımı renk bakımından karmaşık gösteriyor bu yüzden kendimi iyi hissetmek adına boyuyorum. Bazen iki ayda bir bazen dört beş ayda bir biraz moduma göre değişiyor. Bir de saçim kuru ve kabarık olduğu için yumuşaklastiriyor gibi geliyor. Ama boyatmayan insanlari yadirgamam. Mesela ben evde kendi çapimda boyuyorum belki kuaförde boyatanlar da evde boyatmaya ön yargilidir ama ben hem usenirim hem de maddi boyutu karşılamak zor.
0
egerbiryolcu
(26.10.25)
Bir erkek olarak diyorum ki, bazısına yakışıyor saçı boyatmamak. Hele özgüvenli bir yapısı varsa daha da fazla yakışıyor. Bence bir süre böyle deneyin, içinize sinmezse kökü sizde, istediğiniz zaman boyatırsınız.
+1
10551037
(26.10.25)
39 yaşında kadınım. Saçlarım bembeyaz, boyatmıyorum.
+1
suicides underground
(26.10.25)
Saçlarımda beyaz yok ama beyaz/ kır saçlı insanlara çok imreniyorum. Beyazlarım olsaydı boyatmayı hiç düşünmezdim. Çok hoş/cool duruyor. Keşke benim de olsa diyorum bazen:D
0
Amaranta ursula
(26.10.25)
Ne kadar beyaz var saçta? Çoğaldı ama yine de rahatsız etmeyecek yoğunlukta dersen röfle yaptırabilirsin. Benim çok yoğun bir beyazım yok ama yine de rahatsız oluyordum, dip boyası ile de uğraşmak istemiyordum, kuaförüm dibe yakın bir yerden röfle yapalım beyazlar arada kamufle olsun biraz da öyle idare et seni yine 2 3 sene götürür dip boya ihtiyacı olmadan dedi. 3 4 ayda bir röfle yaptırıyorum sürekli kuaförde uğraşmıyorum. Geçişler doğal olduğu için dibim gelmiş havası da olmuyor saç uzadıkça. Işıltı gibi duruyor.

Gümüş grisi görünen bembeyaz saçlara ben de özeniyorum ama ona daha vakit var. Cool duruyor gerçekten. Bakımsız ya da pasaklı durmuyor, gerçi biraz da özgüven ve aura meselesi. Eskiden yoga ya gittiğim bir salonda muazzam esneklikte ve 55 yaşlarında olmasına rağmen vücudu sımsıkı bir kadın vardı ona çok yakışıyordu en azından. Instada ollaluna var yine. O da saçlarını boyamıyor ve çok tarz duruyor
0
kullanicadi
(26.10.25)
boya boyamaya mecbur kalacaksın cunku
-2
Başka
(26.10.25)
ölene kadar kafada saç olduğu sürece boyayacağım. kimsenin ne düşündüğü de umrumda değil eğer ben aynaya bakınca bembeyaz kafadan memnun değilsem. sen de memnun değilsen boya kimin ne düşündüğünü boşver
0
deranzo1
(26.10.25)
@kullanicadi şu halde (temsili resim): imgur.com
Röfle aklıma gelmemişti. Saçımı döküldüğü için kestirdim, çok kısa şu an. Röfle için biraz uzatmam lazım sanırım.
Yaş: 29.
0
🌸gnosis
(26.10.25)
Amaaaaan hiç gerek yok rahatsız olmana<3 Yine de bir süre de şöyle idare edebilirsin çok istersen

www.watsons.com.tr

Sadece beyazlara birkaç fıs yeter sana
0
kullanicadi
(26.10.25)
@kullanicadi Böyle bir ürün mü varmış?! Saçım biraz uzayana kadar bununla idare edeceğim. Çok teşekkürler^^
0
🌸gnosis
(26.10.25)
kendi rengim su: i.pinimg.com
bende sadece daha cok aralarda sari var. simdiye kadar sik sik bagisladigim icin hic islem uygulatmadim saclarima. iki senedir beyazlarda bir artis fark ettim ama boyatmayi düsünmüyorum. hem belli olmuyor pek hem de acikcasi umrumda degil millet sever mi sevmez mi sacta beyazi, hem de ona ayiracak ne zamanim var ne hevesim ne de istegim. dogal kalan saci daha cok seviyorum. sac rengim daha koyu olsaydi belki baska düsünürdüm.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(27.10.25)
ben boyatıyorum saçımı. 34 yaşındayım ama erken beyazladı saçlarım. önceden evde eşime boyatıyordum koyu bir renge. sonra kuaförde ışıltı gibi bi şeyler yaptırdım. şimdi 1,5 ayda bir dip boyaya gitmem gerekiyor. ama boyamadığım hali aşırı bakımsız duruyordu ve yaşlı gösteriyor beni bence. herkes için aynı şey geçerli değil tabi ama genelde böyle duruyor maalesef :(

ama dediğin gibi boyaya bir kere bulaşırsan kurtulması biraz zor. benim beyazlarım yoğun olmasa bulaşmazdım.

bir de beyaz saçın yapısı kalın oluyor. boya onu da kırıyor biraz, saçı yatıştırıyor.
0
elorelia
(27.10.25)
Saçtaki beyazlar tek başına yaşlı, pasaklı vs göstermiyor. Geri kalan her şeyle beraber (saçınızın tipi, bakımlı olup olmadığı, kesimi, ayrıca cilt, giyim tarzı, makyaj -yapıp yapmamanız, yapıyorsanız tarzı) yakışıyor ya da yakışmıyor. Gerçekten önemli olan sizin nasıl hissettiğiniz :)

Saçım şu: imgur.com
40 yaşımı geçtim, saçımı 10+ yıldır boyamıyorum, beyazlarım kafamın tepesinde ve ön sağ tarafta (bu fotoğrafta saçımı diğer taraftan ayırdığım için gözükmüyor) yoğunlaşıyor. Eskiden dalgaların arasında göze batmıyordu, hatta yakından görüp fark eden arkadaşlarım çok şaşırıyordu "oha senin beyazların varmış ya?" diye. Artık daha belirgin, pek saklanmıyor ama bu halini seviyorum.
"umrumda degil millet sever mi sevmez mi sacta beyazi, hem de ona ayiracak ne zamanim var ne hevesim ne de istegim. dogal kalan saci daha cok seviyorum." +1
+2
kobuzchu kiz
(27.10.25)
@kobuzchu kiz Saçlarınız çok sağlıklı görünüyor ve beyazlar hiç göze batmıyor. Yanlış anlamayın ama güzel yaşlanmak bu oluyor herhalde. Benim saç rengimin tonu daha koyu (5 ya da 6 numara) ve pırasa saçlıyım. Birkaç tane beyaz tel bile "Ben buradayım!" diyor. 10 yıl sonra keşke sizin saçlarınız gibi olsa benimkiler de.(╥﹏╥)
0
🌸gnosis
(27.10.25)
eger sacinizda yasliliktan dokulme ve tepede acilma vs. yoksa (mesela annem 80 yasinda ve epey azaldi saci) %90 harika gozuktugunu dusunuyorum. belki tarza da bagli biraz ama yine de hic boyle 'genc' yasta beyazlari boyatmayi birakmis ve kotu gozuken gormedim. bence kendiniz ve saciniz bakimli olduktan sonra oyle beyaz sac kendi basina kimseyi bakimsiz falan da gostermiyor. ailemde 'genc' yasta boyatmayi birakan ve yari beyaz yari siyah kullanan var, dedigim gibi ben cok begeniyorum. yasli gosterdigine de katilmiyorum. kadin kisisi.
0
kassiopeia
(27.10.25)
(22)

Vize başvurusu yapmak gücünüze gidiyor mu?

bobinhoo
Selamlar herkese,Aslında benim yurt dışı gezmek falan gibi bir derdim yok da hanım hevesli bu işlere. Geçen bir vize başvurumuz oldu. Sürecin yüzde 95'iyle eşim ilgilendi zaten, ben sadece iş yerinden gerekli evrakları istedim ve başvuru için eşimle beraber VFS'ye gittim.Adamlar sırf beni ülkelerine
Selamlar herkese,

Aslında benim yurt dışı gezmek falan gibi bir derdim yok da hanım hevesli bu işlere. Geçen bir vize başvurumuz oldu. Sürecin yüzde 95'iyle eşim ilgilendi zaten, ben sadece iş yerinden gerekli evrakları istedim ve başvuru için eşimle beraber VFS'ye gittim.

Adamlar sırf beni ülkelerine alsınlar diye kapılarında köpek muamelesi görmenin çok zoruma gittiğini hissettim. Almışım elime bordromu, banka dökümünü, izin kağıdımı, biletimi, cart curtumu, başvuru için bile bir ton para verip kapılarında yatıyorum adamların "beni de ülkenize alın lütfen vallahi uslu duracağım, hemen geri döneceğim param da var zaten bakın diye". Paşalarım belki lütfeder de "iyi bakalım 3 aydır bekliyorsun al sana 10 günlük izin" derler diye.

Sizin zorunuza gitmiyor mu bu muameleyi görmek? Gerçekten sadece orayı gezip/görmek için şu muameleye maruz kalmaya değer mi?
+2
bobinhoo
(24.10.25)
schengen için çok kötü cidden. diğer ülkeler için bi nebze daha iyi.

zoruma gidiyor ama alıştım. avrupa cidden güzel gezmek için. görmek lazım.

ama amerika ve ingilterenin süreci daha kolay. belge toplamak da 1 gün bile sürmüyor zaten schengende. sadece bütün kişisel verileri ülkeyle paylaşmak korkutucu.
0
jelly bear
(24.10.25)
Sadece gezip görmek için Schengen'e başvurmak istemiyorum. Randevu sıkıntı, vizenin çıkıp çıkmayacağı belirsizliği sıkıntı, çıksa bile çok kısa süreli vize verilmesi sıkıntı. ABD gibi 10 yıllık verseler neyse. Vizesiz veya kolay vize alınarak gidilebilen birçok ülke var. Paramla rezil edemem kendimi. :)
0
auroraaurora
(24.10.25)
kesinlikle gidiyor. yeşil alana kadar vize başvurusunda bulunmadım. sağlık/iş vb. bir şey olmasa, sadece seyahat için başvurmam da.
0
eisberg
(24.10.25)
İş için Fransa vizesine başvurmak zorunda kaldım, Fransa'ya da gram ilgim yok. O vize süreci bana o kadar koydu ki. Dava dosyası gibi kalın belgeler, yemin billah iltica etmeyeceğim temalı mektuplar, oradan oraya sıraya girmeler sinir etti beni. Alın ülkenizi bir yerinize sokun demek istiyorum.
0
peki madem
(24.10.25)
gitmiyor. niye gitsin? Kendimizi üstün mü görüyoruz o ülkelerden? Demek ki değiliz, eşit de değiliz haklı olarak ülkeler ne idüğü belirsiz bir ülkeden gelen adamı da sorgulamak istiyor. Vizesiz onlarca yer var onlara gidebilirsiniz. Zoruna gidiyorsa bugünden başla bu sistemi değiştirmek için çabalara. Olmuyor mu? Olmaz :) o zaman zoruna da gitmeyecek. Millet olarak temsil etmesini seçtiğin hükümet bu, hükümetin aldığı kararlar neticesinde de AB'nin bakış açısı bu. Hoş ben AB'nin bakış açısının Türkiye müthiş örnek müreffeh bir ülke, sosyal devlet olsa da değişeceğini sanmıyorum.

ticaret, fuar gibi amaçlar için kolaylaştırılmalı millet bi fuar için başvuru yapıyor 1 ay pasaport ortada yok. 2 pasaport kullanıyorum mecburen.
-3
croswell
(24.10.25)
Yapılan şey sapına kadar ırkçılık. Vize sürecinde yaptıkları şeyler ve topladığı dokümanlar da aşağılayıcı. Niyet mektubu falan çıktı bir süredir bir de. Vatana, millete ve dünyaya en ufak bir faydası olmayan, toplum içinde yaşayacak kadar gelişmediği gibi gittiği toplumu da rezil bir hale sokacak olan insan artığı olup memleketini kötülersen sığınma hakkını sorgusuz sualsiz kabul ediyorlar. Üstüne bir de ilgili ülkeyi küçümseyip kendilerini çok ulu gördükleri için o sığınmacı ne suç işlerse işlesin üstünü örtüp ülkede tutmaya çalışıyorlar.

O yüzden bana vize vermek için 50 takla attırmaya çalışan ülkeler göçmen sorunu yaşadıkça keyifle izliyorum.
0
nawar
(24.10.25)
Evet gidiyor. Altı üstü bir hafta bir yere gidip geleceksin bin tane şey istiyorlar ve o kadar uğraşmana ve para harcamana rağmen reddedilme ihtimali de eskiye göre çok yüksek.

Çok daha kolay olabilirdi aslında ama bizim hükumete de görev düşüyor biraz. Zaten tayyibe kalsa hiç bir yere gitmeyelim, bütün parayı Türkiye'de harcayalım. Bu yüzden uğraşmıyorlar. Artık işin suyu çıktığı için zaten var olan ve uygulanmayan cascade kuralını uygulanır hale getirip bir lütufmuş gibi lanse ettiler.

İşin daha komiği uzun dönem ve oturum izni başvuruları Schengen vizesine göre çok daha kolay ve red oranı çok düşük. Aslında köpek çekmiyorlar ama bizim "bak salarım kaçak sığınmacıları haa" politikamız yüzünden bu hale geldi iş.
0
himmet dayi
(24.10.25)
değmez. kadını boşamayı bile düşünürdüm.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(24.10.25)
tabi ki gidiyor. bi ton da vize aldım. bundan sonra da başvurmayacağım, avrupanın bana benim de avrupaya ihtiyacım falan yok. çok eşsiz bir konser, eşsiz bir etkinlik yoksa son vizemdi bu diyeblirim artık.

mülteci olarak gitsek daha normal bir prosedür işliyor.

namusumuzla şerefimizle gidince sirk maymunu muamelesi yapılıyor. en son 1 yıllık çıkmıştı, kasımda bitecek. bir daha da başvurmayacağım. hem yorucu, hem gereksiz bir masraf, hem de aşağılanmış hissediyorum.
+1
tchuck
(24.10.25)
Cogu kisinin bu sekilde hissetmesini anliyorum ama olan bitene hep ayni pencereden bakiyorsunuz.

Benim iki pasaportum var. 70 uzerinde ulkeye seyahat ettim. Ben soyle dusunuyorum:

Haklar (rights) var, ayricaliklar (privilege) var. Farkli ulkeye seyahat etmek bir hak degil, ayricalik olarak goruluyor. Seyahat etmenin insanlik hakki oldugunu dusunuyor olabilirsiniz ama bu sekilde kabul edilmiyor.

Yasal oalrak seyahat etmek (conditional privilege) yani kosullu bir ayricaliktir. Devlet ulkeye kimin girip, kimin giremeyecegine karar verir. Turkiye'de de boyle bu. Bu bir.

Genelde bu vize uygulayan ulkeler sosyal devletin guclu oldugu, sosyal programlarin insanlara yardimci oldugu yerler oluyor. Evsize ev, issize maas, is kurmak isteyenlere destek, elektrikli arac almak isteyenlere atiyorum $10.000 devlet destegi, ucretsiz universite egitimi, ucretsiz tedavi vs. dunya kadar program var.

Gecmiste disaridan gelip bu programlari somuren cok insan vardi. Hani Kemal Sunal filmindeki bir dolu cocugu nufusuna kaydettirim Almanya'dan cocuk maasi almasi gibi ya da patates ile sahte muhur yapip yurt disindan kacak arac sokuyorlardi eskiden...
Disaridan gelenler sistemi o kadar somurdu ki onlem almak zorunda kaldilar. Ek olarak guvenlik ile ilgili kaygilar da var. Onlari ayrica yazmaya gerek duymuyorum. Ne oldugunu biliyorsunuzdur. Mesela japonya su anda Turkiye'ye vize uygulanmasi tartisiliyor. Kanada bile artik degisti. Tam bir gocmen ulkesi olmasina ragmen artik cok secici goc istiyor.


Bakin size bir haber birakayim buraya:
www.birgun.net

Boyle olaylardan sonra vize sisteminde her seyi incelemelerinden daha dogal ne olabilir?
Asagilanmis hissetmenize uzuldum ama durum budur.
-4
thetruenorthstrongandfree1
(24.10.25)
Pandemi öncesi ekim 2019'da başvurmuştum. 3 sene sonra eylül 2022'de başvurduğumda kahrıma gitmişti. 468461 tane evrak toparlamak ve bankadaki para miktarını gözetmek için kılı kırk yarıyoruz.

Kahrıma giden sürecin net olmaması ve son derece belirsiz olması. 468461 tane evrak toparlaıyım ve bankadaki para miktarını söylesinler bu olsun diye. Verilen vize süresi orantı olarak artsa.

6 ay ve 1 sene aldım son iki başvurumda. Seneye başvurduğumda daha uzun verirler diye düşünüyorum. Ucuz bilet sayesinde de biraz peşinde koşuyorum schengen vizesinin.
+1
put it in your appropriate place
(24.10.25)
@sivri sinek Suriye'li gelmesin değil, yasadışı gelip kalmasın diyoruz, aynı şey mi? Ayrıca Suriye'linin Türkiye için kısa vize alması çok kolay
+1
edaddy
(24.10.25)
Vizesine göre değişiyor... Schengen mesela zoruma gidiyor çünkü tam anlamıyla saçma sapan bir vize süreci; şimdilerde cascade kuralı ile iyileştirildi ama yıl içinde üç seyahat için üç defa aynı 100 sayfa evrağı 200-300 Euro masraf yaparak verdiren bir vizenin insanın zoruna gitmemesi zor. Tabi bunun içinde Avrupa'nın dibinde, Avrupa Birliği'ne yıllardır aday ülke olup da turist vizesi almak için üç ay aracı kurum randevusu beklemek de var
0
salihdt
(25.10.25)
vize basvuru buyuk angaryadir ama malesef 3. dunya ulkeleri icin gerekli birsey.
adam senin yasadigin ulke ile ciddi bir baginin olup olmadigini gormek istiyor.
olayin irkcilik ile alakasi yok. hicbir vatanperver ulkesinin dingonun ahirina dondugunu gormek istemez. onun icin insanlarin elenmesi normal. adam senden dokuman almadan senin ne ayak oldugunu nerden bilecek.

ha tabii bu arada olay gelir kapisina da donmus durumda. senin keyfinin yerinde oldugu belli, istese 10 sene vize verebilir ama 1er 2ser senelik vererek sana 10 sene icinde 5-6 kere basvuru yaptiriyor ki para kazansin. vahsi kapitalizim.
+1
cooperr
(27.10.25)
@cooperr,

ülkemle aramdaki bağı yaptığım otel rezervasyonuna bakarak mı, 50 euroya aldığım uçak biltine bakarak mı karar veriyor allasen?

veya işyerimden imzalı kaşeli kağıt alarak mı karar veriyor?
komedi.

avrupaya iltica edecek adam 50-100 euro verip bir bilet mi alamayacak, hadi 200 euro olsun.

dümdüz ırkçılık başka bir şey değil.
bu ırkçılık olmasaydı, ilk 1-2 başvurudan sonra hala insanlardan aynı belgeleri toplamanın peşine düşmezlerdi.

burada istedikleri evraklar tamamen işi yokuşa koşmak için.
-1
tchuck
(27.10.25)
örneğin amerikan vizesine başvuruyorsun. adam ne rezervasyon, ne uçak bileti arıyor.

maddi durumuna bakıyor, ne zamandır çalıştığına bakıyor, yapıştırıyor 10 seneyi. sormuyor üstünü, ötesini. her sene tekrar gel de demiyor.

avrupalılar düz ırkçı, kaskafalı insanlar. biz de bu itlerin işlerine ortak oluyoruz. gitmemek lazım aslında da, ülkede de tatil yapacak yer kalmadı ki bütçe olarak.
-1
tchuck
(27.10.25)
Schengen için uğraşmak yerine vize istemeyen yerlere gittim. ABD, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya vize başvuru süreci net ve süründürmüyor. İlla gelişmiş ülke diye bir saplantı varsa buralara gidilebilir. Uzak olduğu için uçak bileti masraf ama Schengen rezilliğinden iyidir.
0
runaway
(27.10.25)
@tchuck
sakin ol $ampiyon..

ucak bileti, otel rezervasyonu ve isyerinden maasli eleman oldugunu dair kagit disinda baska birsey vermezsen zaten potensiyel multecisin, buyuk ihtimal red yersin. bas belasi istemezler zaten ulkeler kacak dolu.

3-5 mal mulk tapusu, ustune kayitli sirket, bankada guzel para gosterirsen, bunun zaten burada keyfi yerinde, el kapisinda multeci olup niye basini belaya soksun ki diye dusunup vizeyi verirler buyuk ihtimal.

bunun irkcilikla ne alakasi var harbiden anlamakta zorlaniyorum.
irkcilik boyle bisey degil yahu.
-1
cooperr
(27.10.25)
@cooperr, sence mülteciyi engelleyecek şey bookingden iptal edebileceği rezervasyon ve 100 euroluk uçak bileti mi cidden :)))

adamlar 10bin 20bin euro veriyorlar mülteci olarak geçmeye. cidden bunlarla mı engelleyecekler asdasfdas çok komik ya. ciddi ciddi buna inanıyor olmanız da çok komik.
-1
tchuck
(27.10.25)
@tchuck

bir daha oku bence ne yazdigimi..
-1
cooperr
(27.10.25)
vize almamla ilgili sorun yok.
her seferinde vize almamla ilgili sorun var. daha red yediğim vizem yok.

her seferinde bookingden sahte rezervasyon yapıp, thy'den bilet rezervasyonu yaptırmak, aptal aptal gereksiz belgelerle uğraşmak aşağılayıcı. o yüzden bir daha başvurmayacağım da zaten.

hala anlamıyorsun şruada söylenenei.

amerika vize koşullarını söylüyor. karşılarsan amasız, fakatsız vizeyi veriyor, 10 yıl. bir daha uğraşmıyorsun.

avrupada her seferinde aynı evraklarla tekrar tekrar başvur. hatta vermesinin bir standardı bile olmasın.
-1
tchuck
(27.10.25)
yaw red yedigim vizem yok diyosun iste, bir verip bir vermemezlik gibi bir durum yok, standart nasil tutmuyor?

adamlarda zaten 10 senelik vize yok, 5 seneligi de kolay kolay vermezler.
1-2 senelik verir, ihtiyacin oldukca tekrarlarsin. gelir kapisi olarak gorduklerini soyledik zaten.

burda irkcilik nerde? paragoz desen anlariz da..
-1
cooperr
(27.10.25)
(4)

outdoor bot seçimi

nindelaranel
şehir içinde giyeceğim (ankara) bir outdoor bot arayışındayım. salamon giydim memnun kalmadım. sürekli yanları patlıyordu. aşağıdakilerden hangisini seçerdiniz1) https://www.alpinist.com.tr/urun/scarpa-moraine-mid-gore-tex-erkek-outdoor-ayakkabi?srsltid=AfmBOopiEULx_r1ktX1c715WJq2Pd3veZlW1LLD-lCDJ7S
şehir içinde giyeceğim (ankara) bir outdoor bot arayışındayım. salamon giydim memnun kalmadım. sürekli yanları patlıyordu. aşağıdakilerden hangisini seçerdiniz

1) www.alpinist.com.tr

2) www.boyner.com.tr
0
nindelaranel
(21.10.25)
Benim trekking kulübündeki liderlerden biri bu markayı önerdi:

www.k2outdoor.com.tr
+1
auroraaurora
(21.10.25)
benim yürüdüğüm bir hoca da aşağıdaki markayı önermişti. ucuz bir modelini aldım ve beğendim ben.

www.trendyol.com

bu arada şöyle de bir ekleme yapayım. özellikle botların (normal ayakkabılar için de geçerli aslında) ömrünü uzatmak isterseniz aynı botu iki gün üst üste giymeyin. en az 1 gün ara ile giyin ki ayakkabının içi yeterince kuruyabilsin. "çok kaliteli tek bir bot alayım, yıllarca giyeyim" olmuyor maalesef. en az iki farklı bot çok daha uzun ömürlü olur.
0
shadowfollower
(21.10.25)
Şehir içinde outdoor bot giyilmez. Kaymaz taban vs dedikleri doğa şartlarında taşa tutunur, çakıla tutunur, kayaya tutunur kaymaz fakat şehir içinde bazı kaldırımlarda, dükkan önü zeminlerde, ıslak asfaltta o tabanlar paten gibi kayabilir

Şehir içinde kaymaması için "kauçuk tabanlı" klasik cat tarzı botlar iş görür
+1
grimavi
(21.10.25)
eksisozluk.com

burada detayli yazdim. özetle grimavi dogru soylemis. bulabilirsen dogal kaucuk(rubber) bir bot alip giymen lazim. red wing, buttero ilk akla gelenler.

vibram taban mermer zeminde feci kayar.
0
antikadimag
(22.10.25)
(7)

Herıld yani tribün…

tahirkemalbozoglu
Bu sözü daha once kullanan veya ilk defa duyan kimler????
Bu sözü daha once kullanan veya ilk defa duyan kimler????
0
tahirkemalbozoglu
(21.10.25)
Herıld yani tabirini biliyorum ve maalesef kullanırdım. :( Tribünlüsünü duymadım.
0
auroraaurora
(21.10.25)
"herıld yani" 80'lerin sonu 90'ların başında zamane gençliğinin kullandığı bir kalıp idi. çok duyduk, çok kullandık zamanında.

tribün nedir bilmiyorum.
0
kibritsuyu
(21.10.25)
"herıld yani" tabirini kullanırdık küçükken. tribünü duymadım ama.
0
elektr10
(21.10.25)
Herald tribune diye bir gazete var, filmde bunu gören biri herıld yani esprisini herald yani tribün olarak geliştirmiş olabilir

Bazen bu espriler küçük bir grup içinde kullanılıyor. Üniversitedeyken beğendiğimiz bir şeye nice diyorduk sonra da reklamlardan dolayı nicer dicer demeye başlamıştık :)
+1
grimavi
(21.10.25)
olsa olsa Ferhan Şensoy'un icat ettiği bir kelime bütünüdür bence.
0
unalub
(21.10.25)
Ben kullanmadım ama bir dizi karakterinin sürekli kullandığı bir tabir olarak kalmış aklımda muhtemelen onun etkisiyle de insanların günlük kullanımına girmiştir, yabancı gelmiyor.
Tribün detayı yok bende de.
0
mutekebbir
(21.10.25)
herıld yani çok ama çok popülerdi, ben de kullanırdım çocukken. ama türibini bilmiyorum.
0
gadlemler
(21.10.25)
(11)

Tuvalet kağıdı sifonu çekince gitmiyor

runaway
Bok gidiyor ama tuvalet kağıdı kalıyor. Niye olabilir bu?
Bok gidiyor ama tuvalet kağıdı kalıyor. Niye olabilir bu?
-7
runaway
(20.10.25)
gitmez o, alip cop kutusuna atmalisiniz. okul oncesinde, gitmediyseniz 1. sinifta anlatilir. tuvalet kagidi tuvalete atilmaz, cope atilir.
-23
ahmet oturum cerezi
(20.10.25)
elinle biraz bastır sonra öbür elinle sifona bas vakum etkisi olsun, olmazsa çıkar peçeteyle bebek kundağı yap.
+1
nahtoderfahrung
(20.10.25)
İçeriye itme derim bak apartman senden bilir ha. Tuvalete tuvalet kağıdı atılmaz, ama tuvalete hijyenik ped, bebek bezi falan hiç atılmaz. Bunu bilmeyenler de var sen çok iyisin yine.
-6
muhayyer divan
(20.10.25)
Çünkü diğer arkadaş gibi dibe çökmek yerine yüzeyde takılmayı tercih ediyor. Suya batmayan nesneleri sifon çekerek kolay kolay gönderemezsiniz.
0
mikro patlama
(20.10.25)
Çöpün içi bok dolu tuvalet kağıdi dolacak. Fecii olay bu ya
0
🌸runaway
(20.10.25)
Tuvalet kağıdı bildiğimiz gerçek tuvalet kağıdı ise tabi ki tuvalete atılır. Amerika'da falan yaygın olan kağıt gibi olanlar çöpe atılır. Türkiye'de altyapısı normal bi evdeyseniz gitmesi lazım. Daha çok su döken ayar varsa ona basın. Eski ev, sonradan siteye dönüşmüş normal mahalle ise dikkatli olun. Biraz az tuvalet kağıdı kullanın.
+4
nickini vermek istemeyen uye
(20.10.25)
Bunun kuralını kim koydu bilmiyorum ama bence tuvalet kağıdının yeri tuvalettir. Sifon onu götüremiyorsa sifonun zayıflığı. Tesisat da biraz tuvalet kağıdını halledemiyorsa o da sorunlu. Yeni evlerde en azından daha güçlü yapıyorlardır umarım.
+6
mbond
(20.10.25)
Ustune 2-3 parca daha tuvalet kagidi at, gider. Polemige gerek yok, tuvalet kagidi tuvalete atılır.
+3
duster
(21.10.25)
firmalar kağıt suda eriyecek diye bir ton ar-ge, reklam şu bu yapsın, sonra birileri çıksın çöpe atılır tuvalet kağıdı desin, olacak iş değil vallahi.

hocam su haznesi az kapasiteli ise zor gönderilir, bir de gereğinden fazka kağıt kullanıyorsanız
+1
fatihdr
(21.10.25)
wc fırçası ile kağıtları üstünden bastır bi yandan da sifonu çek. bu şekilde gider ama wc tıkar mı ileride ben de bilmiyorum.
ben de hiç sevmiyorum tuvalet kağıdını çöpe atmayı da maalesef bazı altyapılarda sorun çıkartıyor
0
high hopes of the sozluk
(21.10.25)
Tuvalet kağıdı atmadan önce bir kez çekeceksiniz. Kullandıktan sonra bir kez daha çekeceksiniz. Tesisattta bir sıkıntı yoksa tıkanmadan gitmesi lazım tuvalet kağıdının. Lavabo aç mıdır nedir, o zımbırtıları da deneyebilirsiniz sorun devam ederse.
0
auroraaurora
(21.10.25)
(7)

Hayatınızda en dibi gördünüz mü?

messina123
Üniversite sonrası istanbula taşınıp işe başladığım ilk 2-3 aylık dönem hayatımın en dibiydi. Evimde 1 tane eşya yoktu. Bodrum katında bir evdi. Çamaşırlarımı valize doldurup 1 saat yürüyerek yıkamacıya götürür yıkatırdım. Ev 1+0’dı. Sadece pencereye yakın yerinde telefon çekerdi. Doğalgazı geçtim ş
Üniversite sonrası istanbula taşınıp işe başladığım ilk 2-3 aylık dönem hayatımın en dibiydi. Evimde 1 tane eşya yoktu. Bodrum katında bir evdi. Çamaşırlarımı valize doldurup 1 saat yürüyerek yıkamacıya götürür yıkatırdım. Ev 1+0’dı. Sadece pencereye yakın yerinde telefon çekerdi. Doğalgazı geçtim şofbenim bile yoktu o yaz tamamen soğuk suyla duş aldım. İstanbul’a ilk kez geldiğim için 1 tane arkadaşım yoktu. Ailem 1000 küsür km uzaktaydı. Aksi gibi bilgisayarım üninin son günlerinde anakartı yanmıştı. Bilgisayarım, buzdolabım falan hiçbir şey yoktu evde. Sadece ikinci el yayları belime batan bir yatak vardı. İlk maaşımla a101’de o dönem bayağı ucıza xbox gelmişti xbox almıştım. Bir de ufak bir tv. Sonra internet bağlattım. Buzdolabım yoktu ama xboxum vardı. Böyle de vizyonerdik işte. İlk koltuğumu 1.5 sene sonra almıştım mesela. Aklıma gelince yazmak istedim. Bodrum kattaki evi bir kez su basmıştı. 1 sene sonra kaçtım oradan çatı katına gittim. Orada da çatıdan su basmıştı evi :d

O günlerden şimdiye 6.5 sene oldu. Arabam bile var artık. Aklıma gelince yazmak istedim. Karı kız işlerini beceremedim ama biz de bir şeyler başardık hayatta.

Sizin var mı böyle dibi gördüğünüz bir hikayeniz?
+2
messina123
(20.10.25)
sizinki kadar kötü olmasa da istanbul'a ilk geldiğim dönem. ev eşyalarını ailem almıştı. maaşın yarısı kiraya gidiyordu. o sırada alınan eşyaların bazılarını 15 yıl geçti halen kullanıyorum.
0
inheritance
(20.10.25)
Var, 5-6 yıl kadar sürdü.
En dip noktası şuydu sanırım. Hafta sonu paraya sıkışmıştım. Ama öyle böyle değil. Marmaray'la Üsküdar'a gittim. Annemin bir arkadaşı Beşiktaş'tan oraya geçip elden para verecek bana. Kadın beni vapur tutacak gibi, karşıya geçemiyorum demez mi. Orada kaldım; ne karşıya geçebiliyorum, ne eve dönebiliyorum. Kimseden benim için Akbil basmasını da isteyemedim. Bir arkadaşımdan rica etmiştim gel beni al buradan diye. Çok kötü zamanlardı.
0
auroraaurora
(20.10.25)
Konu çok ilgi çekici, tebrik ederim :)

İlaveten herkesin bir istanbula geliş hikayesi var evet, benimkini de paylaşayım.

En dip olduğum dönem üniversite tezini tek derse bırakmam ve sürecin uzamasıyla dibe vurduğum dönem diye düşünüyordum ki askerliğin daha sarsıcı dibiyle yüzleştim. 5 kuruşum yoktu diyebilirim, hala aileme kızgın olduğum dönemlerden biridir bu. Arkadaşlarımla çarşı iznine çıktığımda bahane yapar işim var der onlardan kopardım, onlar yerken, eğlenirken ben ücra köşelerde bekleşirdim askerliğin son dönemlerinde.

İstanbula gelişim dudullu otogarında inişimle başladı. Bir arkadaşım konaklamamda yardımcı oldu onun yanında kaldım sağolsun 2-3 ay kadar. Askerlik sonrası da devam etti yani dip durumu. Sonra bir iş bulup ufaktan çarkı döndürdük falan...

Özetle sanırım askerlik sonları hatırladığım en dip dönemdi, çok oldu ama aklımda kalan o sanırım askerliğin ilave sıkıntılı atmosferi ile birleşince.
0
va
(20.10.25)
Evet lise döneminde sadece ben değil ailem ile birlikte dibi görmüştük. Babam ödenmeyen çekler nedeniyle batmıştı ve bir sürü yerden icralık olmuştuk. Şirketi de yoktu tüm borcu malı mülkü satarak anca ödedik. O ara tabi ki haciz için gelindi gidildi. Şuanki gibi de değildi durum çatır çatır malları kaldırıyorlardı.

Neyse ben de öncesinde babamın işleri iyi olduğundan özel bir lisede okuyordum. Tabi ki yarı dönemde okulu değiştirmek zorunda kaldım ve üniversite sınavlarına o şekilde hazırlandım. Test kitabı masrafı olmasın diye iddia oynayarak kitap aldığımı bilirim. Bambaşka bir ortamdı lise o yüzden halen hiç sevmiyorum ve hatırlamak istemiyorum lise yıllarını.

Sonunda babamın borçlar bitti tabi babasından kalan mallar da gitti. Ben üni okudum evlendim ve kendimize göre düzen de kurduk. Ama o yılları hatırlamak istemiyorum halen.
0
drako
(20.10.25)
herkesin en dibi kendine tabii ki ama ben sanırım şu aralar kendi dibimi yaşıyorum. işimden kovuldum, maddi sıkıntılarım var. babam 2 haftadır hastanede. boşandım bir kaç ay önce, oğlumu 2-3 haftada bir görebiliyorum başka şehirde olduğu için.
0
co2s2
(20.10.25)
Herkesin dibi kendine sanırım. Hayat dipsiz bir kuyu gibi, kovanın ne kadar düştüğüne ve çıktığına bağlı. İçinin ne kadar dolduğu, yaşadığın tecrübelerle alakalı. Kimisi savaşın ortasında hayatta kalmaya çalışıyor, kimisi yatalak/felç kalıyor, kimisi ölümcül bir hastalıkla boğuşuyor. ve bir bakmışsın, ölmüşsün, toprağın dibindesin. en dip burası.

bu arada hikaye çok var da (hem maddi hem manevi), ben mutlu olanları inşa etmeye çalışıyorum, diptekileri dibe gömmek için.
0
ermanen
(20.10.25)
Tahminen Fransa'ya ilk geldiğimde bulduğum ilk işe "başka iş bulamam" diye atlamam ve Fransa'nın kuzeyinde kendimi bulmam. Bu noktada geçici kontrat sebebiyle ancak 1+0 bir ev bulabilmem, banyo giderinin sürekli tıkanması, bulaşık makinesi olmadığı için elle döndürülen bir makine almak ve evde görsel olarak bırakılan eski bir taş duvarda nemden siyah küf cikmasi, onlari temizlemek falan vs vs 4 ay sürdü toplam macera. Düşündüğüm zaman gerçekten daha düşük olmadı. Isin stresi sebebiyle uyuyamamak da vardi. Gerçekten orada isi bırakıp kendime yeni is arama karari almak yaptığım en mantıklı şeydi.
0
logisticsmanager
(20.10.25)
(10)

Yatak odası kapı askısı

Bruce
Yatak odanızın kapısının üzerinde askı var mı, varsa kıyafet mı asılı?
Yatak odanızın kapısının üzerinde askı var mı, varsa kıyafet mı asılı?
0
Bruce
(20.10.25)
yok.
0
deartheodosia
(20.10.25)
Kot ceketim asılı askıyla birlikte

Temsili olarak:
i.ebayimg.com
0
grimavi
(20.10.25)
Var, çanta asılı genelde, kıyafet nadir asarım kapı arkasına
0
kuehles blondes
(20.10.25)
var. milyon tane eşarp...
0
yadigar
(20.10.25)
İkea'nın kapı arkası askısı var. Üstünde de giyilmiş ama daha makineye atma kıvamına gelmemiş, tekrar giyilebilecek kıyafetler asılı. Pantolon, kazak, swaeshirt vs.
+1
kibritsuyu
(20.10.25)
Sabahlıklar ve kolyelerim asılı.
0
auroraaurora
(20.10.25)
Evet çantalar hırkalar var. Odada yer az olunca işe yarıyor
0
pembediken
(20.10.25)
eski evimde vardı, taşınırken almayı unuttum, kaldı orda. Şimdiki evimde duvarda iki askı var biraz köylü işi sddjs onları kullanıyorum.

Pantolon işinde her gün "bugün hangi pantolonu giysem" diye düşünmeyi ve ceplerindekini/kemeri değiştirmeyi sevmediğim için giydiğim pantolonu oraya asıyorum ve yıkama zamanı gelene kadar ordan alıp giyiyorum.
+1
nundu
(20.10.25)
var, bornozum havlum ve röbdoşambrım asılı.
0
co2s2
(20.10.25)
yok
0
gabe h coud
(20.10.25)
(19)

son kredi kartı ekstreniz ne kadardı?

tabudeviren
soru başlıkta...
soru başlıkta...
0
tabudeviren
(19.10.25)
1000 tl.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(19.10.25)
14.764,24 TL, asgarisi 6.764,24 TL'ydi, 8000 TL ödedim.
0
matilda
(19.10.25)
30k.
0
messina123
(19.10.25)
3500 ama sabırsız olduğum için ekstre gelmeden ödüyorum.
0
Amaranta ursula
(19.10.25)
4.6K
0
MtKrt
(19.10.25)
ödediğim son ekstre garanti 24k, kesilen son ekstre enpara 26.5k
ekstre kesim tarihlerini aralıklandırıp farklı kartlara bölüyorum genelde harcamaları tek karta yığmıyorum... limiti ortak ikinci kart var mesela garantide sadece ekstre ayırayım ödemeleri max süreyle erteliyeyim diye, o da 17k, akbank var 12k... daha az kullandığım kartlar da var daha teb getirfinans kuveyttürk yapı kredi vs.

atıyorum bi kart ayın 17sinde kesiliyor biri 25inde, ayın 20sinde ödeme yapıyorsam 17sinde kesilmiş olanı kullanıyorum bi kampanya vs. için farklı kart kullanmak daha avantajlı değilse.
0
konetsu
(19.10.25)
350k
-1
yüzyıllık yalnızlık
(20.10.25)
Enpara 26bin küsür
Vakıfbank 12bin küsür
0
ezkaza
(20.10.25)
$18373
-1
thetruenorthstrongandfree1
(20.10.25)
İş bankası kartlarım toplam 80 bin, QNB 20 bin gibi bir şeydi.

Bu ay biraz daha az gelir bebek için bir sürü şey alınmıştı geçen ay ve önceki ay.
0
chicha_v2
(20.10.25)
365k tl
-1
gabe h coud
(20.10.25)
320k civarıydı
-1
basond
(20.10.25)
23-30 arası değişiyor hep
0
OgutucuRecep
(20.10.25)
80 küsur. İki tane 20'şer binlik taksitim vardı. Bu ay kurtuluyorum çok şükür.
0
auroraaurora
(20.10.25)
90 bin ve 93 bin
0
denizmaniaherif
(20.10.25)
750 lira hala aynı
0
nahtoderfahrung
(20.10.25)
95bin geldi. 22bini BES, 6bini özel sağlık sigortası.
aralık ayından itibaren BES dahil 50bine sabitleyip düzenli bi hayata geçeceğim inş.
+1
tchuck
(20.10.25)
78k
0
ala09
(20.10.25)
0 (sıfır)

kredi kartı kullanmıyorum.
0
co2s2
(20.10.25)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.