Öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi farkını bilmediğim için "asistan" diyeceğim, gözetmenlik için ülke genelinde gerçekleşen bir sınava gittiğini biliyorum ancak ne sınavı olduğunu hatırlamıyorum.

ÖSYM ve Açıköğretim sınavlarına gözetmen, salon başkanı olabilir. bir de akademik teşvik ödeneği alır eğer o yıl içinde yayın yapmışsa. Çift maaş diye bir şey yok, kırtasiye yardımı da yok.

Çift maaş diye bir uygulama yok, maaşın içindeki eğitim öğretim ödeneği, dil tazminati, aile yardımı vs. gibi şeyleri sanırım zaten net maaş içinde değerlendiriyorsunuz. Onlar dışında Anadolu, İstanbul ve Atatürk Üniversitelerinin düzenlediği aöf sınavlarında ve ösym sınavlarında görev alabilir. Meb sınavlarında görev genelde verilmiyor. Döner sermaye ise üniversitenin / fakültenin durumuna göre değişiklik gösteriyor. Aktif olarak görev alıyorsa döner sermaye işletmesinde ödeniyor olması gerekiyor.

4000 tl net maaş.

evli ise ve eş çalışmıyorsa 200 tl aile yardımı.

ösym ve açık öğretim sınavlarında görev alabiliyor.

Doguda calisiyorsa tazminat alir o da it is not.horses and camels yani.

4000 civarı maaş + ösym ve aöf maaşları
çalıştığı şehre göre, daha doğrusu doğuya gittikçe 150-800 arasında geliştirme ödeneği alırlar.
döner sermaye ise tıp fakültelerinde değilsen dişe dokunur meblağ yok.

Eşimle balayında venedik, floransa ve roma'yı gezdik.

Başka bir avrupa ülkesi gezmedim ama bence;

Venedik ve Roma'yı muhakkak gez derim. Hatta tiramisu ve makarna ile pizza için İtalya'yı kesin duraklarına ekle. Şimdiden iyi tatiller. Gezin hakkında paylaşım yaparsan haber eder misin okumak isterim.

Schengen bolgesinde oturma iznin olmadan bi seferde 6 ay kalamazsin. Bunu unutma.

Bir de yaz mevsimini kacirmamak adina nisan ortasi-mayis gibi cikardim ben.

Benim top 3, avusturya (her yeri, daglari, koyleri, salzburgu, viyanasi, hallstatti, innsbrucku)
Italya (her yeri. Südtirol bolgesinden tut napoliye kadar)


Ucuncuye karar veremedim.
Ispanya/portekiz/UK olabilir

6 ayda heryeri gezersiniz zaten. Topu mopu mu kalmis

Top 3 değil de, Kopenhag çok pahalı bir şehir olmasa uzun uzadıya tadını çıkararak kalmak isterdim. En dingin, en huzur verici avrupa şehirlerinden biri bence

Portekiz'i kesin gör diyebilirim.
Erasmus vesilesi ile 5 ay yaşadım, çok memnun kaldım.

Hazır yaz aylarında gidiyorken kuzey avrupayı görün.

budapeşte, beklediğimin çok üstünde bir şehir çıktı.

proflar 6 bin civarı diye biliyorum, yar. doç.lar 4800 falandır, doçlar 5 vardır. dil tazminatı falan arttırıyor. doğuya gittikçe artıyor, döner sermayeleri olanlar var vs.

bir de akademik teşvik var ki aylık 300'e falan çıkabiliyor.

araştırma görevlisi:3900
prof: 6800

arayı doldur işte

Araştırma görevlisi dedikleri bölümdeki asistanlar mı ya? Onlarsa yuh.

adamlar sabah 8 akşam 8 çalışıyor yahu niye yuh. doçentin profun ayak işlerini de yapıyor.

4bin tl para mı allah aşkına. vasıfsız gündelikçi kadın 150-200 tl alıyor.

Bizim okuldakiler bi bok yapmıordu arkadasım,ortamı bilirim az cok.Evet onlara göre yüksek para Türkiye sartlarında.

ben bir kolejde öğretmenim. okuldan haftada 16 saat derse girip 4500 tl alıyorum. özel dersten de 2000-2500 arası geliyor. senin mantığınla ben de bir bok yapmıyorum mesela.

bu adamlar 20 sene okumuş, akademideki herkesin arkasını topluyor. hafta sonu bile çoğunlukla okuldalar. bi bok yapmasa günde 12 saat oturuyor orada.

türkiye'de hangi vasıflı çalışan 3000'den az alıyor ki?

memurunyeri.com

Bounda'da burda yazan. Devlette değişmez maaşlar okuldan okula.

Tabi burada yazanlar minimum maaş. Hocalar ek ders ücretidir, ikinci öğretim ders ücretidir, sınav ücretidir, yaz okulunda ders verirlerse onun ücretidir falan filan bi ton ek ödeme de alıyorlar.

Ben bizim bölümdeki araştırma görevlilerinden çok memnunum. Bazıları gerçekten çok zeki. Bizim zor geçtiğimiz dersleri deftere, kitaba bakmadan su gibi anlatıyorlar. Onun yanında kısa sınavları okumak, ödevleri okumak, deney yapmak, deney raporlarını okumak gibi oldukça sıkıntılı işlerle de uğraşıyorlar. Bu kadar işten fırsat bulup akademik çalışma yapabilene helal olsun. Profesörlerin işlerini yapma konusunda da haklılar. Bizim fizik hocamız asistanını bilmem kaç yüz metre uzaktaki ATM'ye para çekmek/yatırmak için yolluyordu.

@lancelot türkiyede hangi vasıflı çalışan 3000den az alıyor ki deme rica edicem günümüz şartlarında. Teklif edilen maaşlar içler acısı hem de gayet vasıflı kişilere. Asgariden yatan sigortalar vs.
En son devlet yine seçim hatrına akademik zaman yaptı davut oğlunun zamanında o yüzden maaşlarda iyileşmeler oldu, eskiden bu kadar iyi değildi. Ama şimdi düşünülünce hiç fena değil. Fazla demiyorum daha fazla alsınlar ama keşke herkes böyle alsa. iyi okullardan 2-3 yabancı dille, donanımla mezun olanlara teklif edilen maaşlar piyasa için komik.
Özel okulda 16 saate o kadar para veriyorlar mı şaşırdım ama devlette öğretmen ek derslerle 4000 alıyor, ömründe en fazla o kadar alır o ayrı, özel ders de veiyorsa para güzel oluyor. Diğerleri piyasada eziliyor.

tanıdığım onlarca akademisyen 9'da başlayıp 4-5 gibi gidiyor. prof gittikten sonra onlar da gidiyorlar. 12 saati hiç duymadım.

soruya cevap ise verilmiş.

hakkıyla araştırma görevlisi olmuş, hali hazırda doktora yapan ve doktora bittikten sonra okuldan atılacak 50d li bir araştırma görevlisiyim.
istanbul'da yaşıyorum. ev kira. kendi kazancım ile ev alma gibi bir hayalim yok, olamaz da şu durumda.
mesleğim başarı odaklı bir meslek. bir şekilde akademik alanda üretken olmam lazım ki bu işi doktora sonrasında da devam ettirebileyim.

yani yan gelip yatmam söz konusu olamaz. geleceğim belirsiz.

giriş çıkış saatinden bahsedilmiş. geç gelip erken çıktığım da oluyor erken gelip çok geç çıktığım da. mesai kavramımız yok. iş işte kalmıyor, eve gidip çalışmaya, öğrenmeye devam ediyorum. benim işim bu çünkü. ama derseniz ki dünyayı mı kurtarıyorum? hayır. protonları çarpıştırıp çarpıştırıp nobele aday olmak için mi uğraşıyorsun? hayır.

ben bana verilen ne görev varsa yapıyorum. üstüne de kendimi geliştirmek için okuyorum, anlamaya kavramaya çalışıyorum ki bunları öğrencilere doğru bir şekilde aktarabileyim.

4000 tl yerine 2000 tl alsam daha mutlu olurdunuz di mi?

Maaşlar fazla değil. Önemli olan akademideki torpil sistemini sona erdirmek. Bu da nasıl olur derseniz, bana kalırsa tek bir yolu var; dünyanın hatırı sayılır üniversitelerinin kadrolarında yer alan hocalardan oluşan tarafsız ve bağımsız bir jürinin Türkiyedeki akademik kadro alımlarını gerçekleştirmesi şeklinde olur. O jürinin önüne çıkacak olanların merkezi bir sınavla on elemesi yapılabilir. Geçtiğimiz günlerde, iktidar partisinin gençlik kollarında bulunan bir zat'in "sen mülakati bana birak" diyerek pis pis sirittigina şahit oldum. "Seçim çalışmasına katılanlara akademik kadro verdik" şeklinde açıklaması var bir il yöneticisinin, google dan arama yaparsanız haberi görürsünüz. Bu pespayeligi ancak yurtdışından oluşturulacak bir jüri ile biraz olsun yatistirabilirsiniz. Böyle bir sisteme geçilirse belki bir 5-10 yıl sonra bir şeyler düzelmis olur.

alıyolar kardeşim hak ediyolar da hasetinizden geberin.
çürük elma olunca tüm sepeti çöpe atın.
daha fazla kazanırlar hasetinden çatlayan adamlarda bakar kalır umarım.

ben öyp ile girdim içim rahat ama akademiyi diğer sektörle karşılaştırmak yersiz.

aklıma şu picasso'ya atfedilen şu 30 yıl + 5 dakika kısmı geldi. o aşamaya gelebilmek için bol bol sınav, ortalama, uykusuz gece, emek var...

Hep beraber hepimiz daha iyi maas diyeceginize yine "akademisyenler yan gelip yatarak kazaniyolar o zaman kazanmasin"cilar gelmis.

Bence de trde cogu cop, ogretmenler de hatta. Ama kendi maasinin artmasini istemekle baskasininkinin dusurulmesini istemek arasinda niyet farki var.

Akademisyen adam ne kadar almalı, 2000₺ filan mı? Zaten bu malca kafa yapısı yüzünden ülke 1500₺'ye çalışan mühendis, avukat mimarla dolu.

Aylardır odama girip oturamuyorum. Öğrenci laboratuvar hazırlıkları, 7 grup öğrenci laboratuvarı, sınav soruları, tez, bilimsel çalışmalar, cihazların bakımı sorunların çözümü, rutin hasta testleri çalışmak, hasta sonuçları girmek, hocaların bitmek bilmez işleri... 50d kadrosu doktora bitince kadro bitiyor yani. Maaş performans eğitim ödeneği 5800 civarı değişiyor.

herkes devletten bahsetmiş ama özelde durum daha farklı.

devlette araştırma görevlisi 3900 iken özelde 2400-2500 civarında.
Fakat tam tersi devlette yarddoç da 4500 falan galiba, doçentler profesörler falan da 7binden fazla almıyor galiba.

Özelde doçent olup 8-10bin alan var. Profesör olup daha fazla alan da vardır eminim. Yani arşatırma görevlisiyken devlet avantajlıyken(maaş olarak) sonrasında pazarlığına ve kariyerine bağlı olarak özel çok daha iyi. (ha devlette bazı hocalar okula bile uğramıyor doğru düzgün, öyle para alacaksan 6000 lira çok iyi tabii. Özelde giriş-çıkışlar kartla kontrol ediliyor mesela)

selam,
tek bildiğim ve tecrübem kendi çoçuğumuz. Ne kadar güvenebilirsiniz bilemem.
Eşim bu konuda son derece sabır ediyor ve karanlık odadan çoçuğu dışarı çıkarmadan tekrar uykuya dalmasını sağlıyor.
Gece 7 yatıp sabah 7 kalkması bu yaş için çok normal bir uyku ve günde bir veya 2 saat fazla uyuması gece uykusu için engel değil. Az uyutmaya çalışmayın derim ve sabır edip uykuyu kaçıracak konuşma,ışık açma gibi şeyler yerine uykuya tekrar girmesi için zorlayın.
Yoksa bir işkence oluyor hayat hem çocuk uykusuz, hem huysuz ve sizde aynı oluyorsunuz.

odaya şu otel perdelerinden alın. gün ışığını içeri sokmayan cinsten. dediğin saatler tam gün doğumu galiba. belki uyanma süresini uzatabilirsiniz.

want2die +1, kedi köpek gibi bunların da enerjisini almak lazım. sabahtan akşama kadar yatıyor zaten, hayatın zorluklarına alışsın pezemenk.

Benim kuzenim kurutma makinesini açıyor böyle anlarda. Gülmeyin. Youtube'da açıp bakın isterseniz. Bebekleri uyutan bir beyaz ses olanarak biliniyor.

Kalın otel perdeleri var zaten sıfır ışık yada çok az ışık farketmiyor

Pışpış hiç bir ile yaramıyor. Ağlayıp bağırmaktan öksürüyor, halsiz kalıyor. Daha fazlası çocuğa zarar.

Bütün gün oturmuyor, zira tv ve telefon olayı yok. Deli dana gibi koşturuyor bütün gün

Beyaz gürültü bebeklerde işe yarıyor, sorın uykuya dalması değil erken uyanması

"white noise baby" diye bir arama yapın. belki sizde de işe yarar.

beyaz gürültü yazanlar keşke mesajımı adam akıllı okusalardı. Çünkü bahsettiğim şeyin zerre alakası yok.

behol, keşke sen de bunca cevap veren insana saygı gösterip bir tik atsaydın.

İngilizce: www.amazon.com
Türkçe: www.kitapyurdu.com&manufacturer_id=20026

fatih babalık - makine elemanları

www.dr.com.tr

ben senin yerinde olsam çalışmaya devam ederim. 45-50 yaşına kadar çalış sonra gezmeye tozmaya bak...

miras gelsin, sen daireleri al, kiraya ver sonra cak istifayi.
sonra direk latin amerika bileti alirdim, turist gibi hizli hizli degilde agir agir yasayarak gezmeye calisirdim. canin mi sikiliyor baska yere gec yada ulkene don istersen calis istersen goygoy.

modlardan rica ediyorum. üstte tutsunlar da linç edelim rahat rahat :)

ben çalışmazdım ama muhakkak kendi çapımda projelerim olurdu.

hala çalışırdeım ben işi seviyorsam. işi sevmiyorsanızda tamamen seveceğiniz iş bakın.

modlardan rica, şu mesajı alsanız üste sabitlesek arada gelip küfretsek güzel olmaz mı?

vay canına.
' insanlar yaşıyor' daki insan siz olabilirsiniz.
olabilirsiniz yani..........

Sakın istifa etme! Hele ki şirketteki konumun, patronla da aran iyi ise.
Aylık sabit 10-15k+ geliri olan insanlar tanıyorum. Yapacak hiç bir şeyleri yok. O kadar sorunlular, o kadar saçma şeylere kafayı takmışlar ki. Kendine bir sürü uğraşlar bulabilirsin, gezmenin yanına ek olarak..

Erkeksen bence çalış tabi, mutlaka bir uğraşın olsun bu hayatta.

Evleri al, yanina bir tane de arsa al(10 sene sonra gelismeye acilma imkani olan bir yere)

Firmayla gorus kendini yari zamanli/home office e cevir.

Her ay farkli bir ulkede kalacak sekilde airbnb seceneklerini arastir ve oradan calismaya devam et.

Zenginligin tadini cikar, optum kib.

Aylik 6bin lira gelirle dunyayi gezmek. Hmm oldu o zaman. Otostop cekerek seyahat edeceksiniz galiba.

Çalışmayacaksan eğer bir şekilde dışarıdan prim ödemeyi sakın ihmal etme, bir deprem olur evler yıkılır rezil olursun. Emeklilik her halükarda lazım olur.

Diğer ülkeler mükemmel değil. Ben olsam ailemle daha çok vakit geçirir ihtiyaçı olan en yakinlarimdan başlar burs verirdim öğrencilere. Kendim icin de; alanimda en iyi olmak için uzmanlık eğitimi alirdim. Maaş için çalışmaz alanımda saygın olup üretim yapardım. Benim en büyük problemim zaman ve para. Enerjim var zira. Öyle işte sen de kendince bir şeyler mutlaka planlarsın. Sadece sıradan insanlar gibi gezip tozmak eksenine hayatını oturtma. Biseyler yap. Tatminiyet duygusu gezmekten ziyade üretmek fayda saglamakla olur.

çalışmadan durulmaz, bir yerden sonra sıkılırsın, yapacak bir şeyin olsun gibi cevaplar ufku aşırı dar, vizyonu 0 insanların vereceği cevaplar olur. 1 dakika bile durma, bas istifayı geç. dünyada yapılacak o kadar şey, görülecek o kadar yer, tanışılacak o kadar insan, edinecek o kadar tecrübe varken maddi durumu elverdiği halde çalışan ya da evde oturan insan maldır, çok net.

o para yetmez diyenleri de ciddiye alma. o tipler en lüks otelde konaklayıp, tren-otobüs nedir bilmeyen tipler. bir kültürü tanımak orada 3 gün mal gibi para harcamaktan çok daha ucuz, bana güvenebilirsin. nasıl dersen yaz anlatayım.

benim nazarım dokunur bak..

dikkat et kendine :)

Ben olsam yarım günlük bir iş bulurum kendime.

Ya nedense bir tuhaf oldum. Simdi biri gelse bana 6 dairem var dese icimden "vay be!" falan derim. Hesabini yaptigindaysa bir dairede otursan diger ikisinden 3. 500 gelse, diger ucunden de 3000 geldi diyelim, aylik 6.500 yapiyor. 6 dairenin aylık karşılığı. Cok acayip yahu, sahiden.

Yerinde olsak kendi beceri ve arzularimiza gore secim yapacagimiz icin senin hayatini anlamli kilacagini sanmam.

ben olsam güzelce gezer tozar, sonra da kendimi bir sosyal sorumluluk projesi gibi yardım olaylarına adardım. hem yoğun olurdum, hep uğraşacak işim olurdu, bu işin katı mesai koşulları da olmazdı, hem de birilerine faydam dokunurdu. işe yarar hissederdim ve gerçekten de yarardım...
geçinme derdi olmadan dünyada işe yarar bir şeylerin ucundan tutmak güzel olurdu...

ciddi ciddi cevap veriyolar lan buna:)

Trenle 3 saat falan sürüyormuş.

en iyisi araç kiralayin. tabi mümkünse.

araç kiralama değil de otobüs tren olarak ne olabilir en mantıklı?

Ben bükreşten bacau ya gittim trenle. Çok eski oldukları için çok yavaş gidiyorlar :(

Eğer otobüs varsa onu tercih edin bence.

biliyorduk ama sana söylemiyorduk.

imgim.com

Ben biliyordum diğer arkadaşlar gibi.

Nasıl olduğunu yazaydın da biz de aydınlansaydık "_" bundan ne anlayabilirim?

6 sayfa duyuruya rağmen bunu görmemek büyük başarı, tebrikler.

Öyle bir şey mi varmış dedim bunu görünce.

AYdınlatın bari de öğrenelim.

Rekorunu bile takip ediyoruz oğlum. Çok şey kaçırdın...

"i"pucu veriyorum!

Portoda francesinha yiyin.
Lizbonda pastel de nata (belem deki yerden ya da praca luis camoes teki yerden) bi de bacalhau espiritual yiyin.

Gorulecek yerler icin tripadvisora filan bakarsiniz. Neler ilginizi cekiyor bilmeden bisey diyemem.

Cok tesekkür ederim. Sehirde turlariz heralde bir iki de sehir disinda yer varmis diye duydum.

porto'da porto sarabini yapan ailelerin mahzenlerini gezi turlari vs. oluyor, oralarda tadim yapabilirsiniz. ayrica porto'da Livraria Lello & Irmão 'ya ugramanizi tavsiye ederim. Rio Douro'nun kenarinda oturun, cafeler var, bir seyler icin.
lizbon'da eger isterseniz ve vaktiniz olursa sintra'ya ve cabo de roca'ya gidin bence. lizbon'da fado dinlemeye gidersiniz. ayrica cafe a brasileria'ya veya cafe nicola'ya ugrayabilirsiniz.
denemeniz gereken yiyecek/icecekler: porto sarabi, muscatel/ muscat, liqueur de beirao, aguardente, sagres ve super bock (bira). ayrica restoranlarda vinho da casa soyleyebilirsiniz, ucuzudur ve cok guzeldir. yemek olarak; bacalhau (balik), her gune bir bacalhau cesidi oldugu soylenir, o kadar farkli cesidini yemedim ama onlarca sekilde yapiliyor, bazilarini deneyin iste. sardinha / sardinhada guzel olur, eger denk gelirseniz yiyin. sopa alentejana /sopa de alentejo bu corba alentejo bolgesine ozgudur, diger bolgelerde bulamayabilirsiniz, eger bulursaniz deneyin, agir bir corba ama degisik. pastel de nata / pastel de belem.

edit 1: bir de unutmusum lizbon 28 no'lu tramwaya binersiniz onu seviyor turistler.
edit 2: lizbon'da ginja da icin

Lizbon tarafinda sintra'ya gidersiniz. Pena palace, quinta da regalaria var. cabo da roca var bi de isterseniz.

Cascais e de ugrayabilirsiniz pek tabi. Ama bir gune sigmasi icin harala gurele gezmeniz lazim. Ve otobus saatininfilan cok cok iyi ayarlamaniz lazim.

Onun disinda portoda sarap mahzenlerine gidebilirsiniz. Nehir kiyisinda oturursunuz filan.
Ha porto'da livreria lello ya ugrarsiniz.

Kassiopeia ya ek olarak

Ginjinha (ginja) icin mutlaka. Visneli-tarcinli bir likor. Shot yapilmiyor ama. Asil yeri obidos ama oraya gidemezsiniz, cok az vaktiniz varmis. Ginja guzeldir. Candir.

Vino verde var, yesil sarap. Aslinda bildigimiz beyaz sarap da biraz kopuklu. Ama sampanya ya da prosecco gibi degil.

Porto'da super bock daha fazladir, lizbondaysa sagres. Sagres bence daha lezzetli eheh.

Marques de pombal parki var lizbonda orasi da guzel baya. Alameda'da sokaklarda kaybolabilirsiniz, hos baya. Neyse oyle.

edit: google maps ile sokak görünümü linkleri vereyim dedim elime yüzüme bulaştırdım. sildim linkleri kusura bakma.

Porto'da şarap mahzenleri var. İçersiniz içmezsiniz o başka bir şey ama gezmesi zevkli oluyor.
Ben şuraya gitmiştim.



Porto'dan 1 saatlik tren yolculuğu ile "Guimaraes" e gidebilirsiniz. 2012'de Avrupa Kültür Başkenti idi. Portekiz'in doğduğu yer olarak geçer.

Tren istasyonu Sao Bento.



Hemen Sao Bento nun çaprazındaki meydan.



Gelelim Guimaraes'e.

Burada "Portekiz Burada Doğdu" yazıyor.



Guimaraes'teki kale. Portekiz bayrağındaki kalelerden biridir.


Afonso Henriques amca.




Porto'da bot turlarının yapıldığı yerde oturup manzaranın tadını da çıkartabilirsiniz. (Douro Nehri ve Luis 1 Köprüsü)



Porto Stadyumunu da merak ederseniz gezebilirsiniz.


Lisbon bence daha güzel. Daha büyük ve daha ferah Porto'ya göre.

Belem kulesi



Adını unuttum bunun.


Jeronimos Manastırı. (Vasco da Gama buradaydı diye hatırlıyorum)



Bahsedilen Pastel de Nata yı da şurada yiyebilirsiniz. Jeronimos'a çok yakın zaten.




Zamanında denizcileri buradan uğurlarlarmış. Bilmiyorum bize öyle anlatmışlardı.




Çok kıskandım şimdi gidip gezeceğiniz için. Çok özledim oraları.

hiç merak etmeyin çok güzel memlekettir portekiz. Hiç bir şey yapmasanız bile kalabalığa karışın yürüyün.

Arkadaslar coookkk tesekkür ederim. Hepsini word a attim bile. Iyi ki varsiniz..

arkadaşlar heryeri yazmışlar ek olarak Lizbon Belem 'de Jerónimos manastırını gezin derim . tam karşısında kaşifler anıtı var asansörle en tepesine çıkabiliyorsunuz güzel fotolar çekersiniz . belem kalesi de var deniz kenarında az ileride. ben o çevrede 1 günümü geçirmiştim muhteşem müzeler var .
bir de yine lizbon da gulbenkian kolleksiyonu var gulbenkian.pt - unutmamak lazım .


Kalust Sarkis Gulbenkian, uluslararası petrol sanayiinin doğmasında ve gelişmesinde önemli rol oynamış ve bu arada uluslararası siyasi ilişkilerde de etkili olmuş Ermeni asıllı Osmanlı Devleti vatandaşı bir işadamıdır. 29 Mart 1869'da Üsküdar'da doğmuş, 20 Temmuz 1955'de hayatının son yıllarını geçirdiği Lizbon'da ölmüştür. İkinci Dünya Savaşı'nın Avrupa'yı kasıp kavurduğu dönemlerde, 1942'de Portekiz'e gelmiş ve hayatının geri kalan kısmını Lizbon'da geçirmiş. 1955 yılında 86 yaşındayken hayata veda ettikten sonra ardında yaklaşık 6,000 eserden oluşan bir koleksiyon bırakmış. Dünyanın en önemli koleksiyonerlerinden biri olan Gulbenkian’ın koleksiyonunun büyük bir kısmı, Türk ve İslam eserlerinden oluşuyor. Gulbenkian, aslında muhteşem halılar, ipek kumaşlar, çini vazolar, antik mobilyalar, tablolar, takılar, Mısır, Roma ve Antik Yunan eserleri, el yazmaları gibi değerli eserlerden oluşan bu koleksiyonunu Türkiye’de kurulacak bir müzeye bağışlamak istemiş. Ama nedense (!) bu zengin Ermeni iş adamının talebi bizler tarafından duyulmamış! Türkiye’den umduğu cevabı alamayan Gulbenkian, vasiyetinde son yıllarını geçirdiği Lizbon’da kendi adına bir vakıf ve müze kurulmasını, bütün servetinin ve koleksiyonunun da buraya bağışlanmasını istemiş.

1 yaşında kızım var, bütün tecrübemi aktarayım.

1. beşik almayın. park yatak alın. muazzam rahat edersiniz, gittiğiniz yere de götürürsünüz.
2. bebek arabası hemen alın. ben şundan aldım çok da rahat kullanıyoruz.www.hepsiburada.com

2 çocuk büyüttük, ben de tecrüelerimi yazayım

1. beşik almayın +1, hele ki mobilya beşik sakın almayın. çok kullanışsız. park yatak çok pratik
2. bebek arabasının katlanabilir ve kolay taşınabilir olmasına dikkat edin. bir de ilk 6-7 ay çocuk oturur pozisyonda duramayacağı için ya iyice geriye doğru yatanlardan alın ya da içinde puseti olandan alın. baston tipi modeller taşıma açısından çok rahat.

Tam da bebek arabası tavsiyesi için duyuru açacakken böyle bir duyuruya denk gelmem güzel oldu.

Bir arkadaşa hediye olarak alacağım.

@teritori, araba çok güzel de daha uygun fiyatlı olsaydı keşke :)

İkinci bebeğini bekleyen bir anne olarak tecrübelerimi aktarayım:

İlk 6/7 ay için sallanabilir bir sepet beşik alacağım. Sallanması çok önemli. 200 tl max vereceğim. Sonra ikinci el olarak satarım. Sonrası için kızımdan kalan park yatak var onu kullanır.

Puset olarak kesinlikle fazla para vermeyin bir yaşından sonra en hafif bastona geçiliyor. Geçen sefer bir sürü para vermiştim, sonra 1 taşında onu satıp .Maclaren volo almıştım, 3.5 kg luk çok hafif bir puset. Yatmıyor ams bizim kız zaten asla pusette uyumaz, Etrafı izlerdi. Şimdi n11 de gördüm brion mira travel sistem gördüm onu almaya karar verdim. Hafif, kullanışlı, ilk 8-9 ay gayet işimizi görür. Sonra onu da elden çıkarır, emektar maclaren imize döneriz. Size tavsiyem ilk 1 yıl kullanılacak şeylere çok para vermeyin, mümkünse 2. El bakın. Kolay gelsin..

daha dun doguracak arkadasimla gorustum, dedi ki; (bayagi da arastirdi bu isleri)

*ilk dogunca bi araba aliniyor, sonra cocuk sigmiyo ona, bi tane daha aliniyor dedi. ilk alinan araba essek kadar oluyor genelde ama hicbir yere sigmiyor, tasinmiyor, katlanmiyor vs. bunlar da pahali segmentten araba koltuklu hem ilk dogdugunda hem daha sonra kullanabilecegi bisey almislar. hasim iscan gecidinden almislar 2.5tl fln. avm'lerde cok daha pahaliymis aynisi. istersen sorayim bir daha markayi.

*bebek hastaneden cikarken pusetle tasinmak zorunluymus. bunu da ilk defa duydum.

selamlar. kızım 20 aylık.

bebeğin sürekli yatması için ikea'nın bebek yataklarından en ucuzunu (adını hatırlamıyorum) alırsanız çocuğunuz bunu 2 sene kullanır. en ucuzunu önermemin sebebi sadece ucuz olması değil, aynı zamanda boyasız masif malzeme olması. yarın bebek bunu dişlediğinde sıkıntı olmasın.

Bebek arabasında kraft'ın travel system olarak sattığı arabaların herhangi birini alırsanız işinizi rahat rahat görür. biz bebek yürümeye başladıktan sonra bebek arabasını çok nadir kullanıyoruz, bu yüzden değiştirmeye falan ihtiyaç duymadık.

bebek arabası ve ana kucağını takım halinde alırsanız birbirine kolay kilitleneceği için daha güvenli olur.

ev tipi ana kucağı, sallanan şeylere falan girmenize gerek yok.

bir de bebek arabası alırken arabanızın bagajına sığdığından emin olun.

zaten bir bebek arabası birden fazla bebeği rahatlıkla büyütüyor, hangisini aldığınızın çok da bir önemi yok.

p.s. sağlıkla kucağınıza almanızı dilerim, kolay gelsin.

14 aylik oglan sahibiyim

Besik yok. Direkt ikea'dan bebek karyolasi aldik. Ozellikle sallama karsitiyim. Ilk gunden itibaren karyolasinda yatiyor. Birkac ay icerisinde yataga geciricez

2 bebek arabamiz var. biri jane rider biri maclaren globetrotter. Jane'yi ilk 6 ay yogun kullandik. Cok memnundum. Sonra agir diye maclaren'a gectik. Jane inanilmaz konforlu ama. Butceyi zorlayabilir yalniz. Yaninda matrix oto koltugu da vardi. Oglan matrix'e sigmamaya basladiginda recaro young sport aldik. Hayatimda oglan icin harcadigim en iyi para olabilir

Chicco'nun fln hem daha hafif hem daha butcesel modelleri var. bebek magazalarinin indirimlerini takip edin. Mesela subatta inanilmaz indirimler oluyor. Ya da 500 lira harca 250lira hediye ceki falan oluyor. Donanimhaber'de alakali basliklar var, takip edin

5 aylik oldu oğlum.

Ben de besige gerek yok diyorum. Ayrıca sallamaya da karşıyım. Sallamadim, emzik de vermedim.

Ikeadan şunu

m.ikea.com.tr

Içine de şunu

www.evidea.com

Aldım. Çok memnunum. Park yatak da var, hediye geldi.salonda duruyor. Sürekli seyahat etmiyorsaniz veya başka birinin evinde kalmiyorsaniz şart değil. Ben 1 ay ailemin yanına gittiğimde götürüp gittim, iyi oldu. dediğim gibi ama hem bana hediye gelmişti hem de çok portatif bir hayatınız yoksa şart değil. Ikinci el bakabilrsiniz.

bebek arabası olarak bunu aldım. Ana kucağını dışa dönük olarak da yerlestirebiliyorsunuz. Ayrıca araba halinde de ister tam ister eğimli bir kaç kademede yatirabiliyorsunuz .

Arabada önemli olan hafif olması ve kolay kapanması. Bu iki hamlede kapanıyor -ki otobüse binerken kapalı araba zorunluluğu olan bir yerde yaşadığım için hayat kurtarıyor.- Tek başıma otobüse binebiliyorum.
Bir de baston olması sebebiyle aradaki boşluktan bebegime rahatça erisebiliyorum. Diğer arabalardan tutma barı engel oluyor bana.160 boyumla rahat uzanamiyorum bebeğe.

Üstelik çok ağır olmaması iyi bir avantaj. Tek basima hem bebeği a nakucaginda (sol el) ve arabanın gövdesini (sag elimde) sezeryanli halimle 1 kat indirip cikarabildim.

Ana kucağını arabada iyi koltuğu yerine kullanıyorsunuz. Bebek oturup da oto koltuğu alana kadar bunda getirip getireceksiniz zaten.

Arabaya ana kucağını koyarken fotodaki gibi araba kismini sokmenize gerek yok. Böylece istediğiniz şekilde kullanabiliyor olmanız da bir artısı.

Bir de ergonomik kanguru E dinmenizi tavsiye ederim. Yenidogan aparati olsun. Çok seveceksiniz. Ben yaz memelektinde yaşamama rağmen sürekli bebeği içine koyup çıkıyorum. Çünkü arabayla da kanguruyla da terliyor. Farketmiyor. Yanimda yedek body oluyor. Çıkarınca üstünü değiştiriyorum.

Ikinci el boba 4g aldım. 250 liraya. Tertemiz geldi.

Facebookta babywearing grubunu takip edin. Hem konuya hakim olup ihtiyacınızı belirler, hem de çok temiz ikinci el ergonomik kangurular (ya da slingler) bulabilirsiniz.



www.hepsiburada.com

kader diye bir şey yok.Sonraki soru neydi?

bu gerçekten tartışmalı bir konu. şimdi tv'den izlediğim kadarıyla birkaç görüş var.

- kader genel geçer kanunlar manasına geliyormuş. yani doğa olayları, yerçekimi vs. insansa kaderini kendi yazıyor diyolla. yani sen yaptıkça defterine yazılıyormuş
- diğer taraftan yaradan her şeyi biliyorsa senin de akıbetini gidişatını bilir diyen tayfa var. ama sana irade vermiş seçimler sana ait neticede kaldın geçtin senin sorumluğundaymış.

neticede benim de kafa karışık :)

Benim kafamda canlanan senaryo en basitinden şöyle.

Ali ve Veli diye iki kişi olsun.

A ile B arasında Ali için 10 farklı yol var.


Veli için 20 farklı yol.


Ali de Veli de kendilerine sunulan sayıda yoldan birini seçme özgürlüğüne sahip.


Bu senaryoya göre hem Yaratıcı hem de Yaratılan kader konusunda söz hakkına sahip oluyor.

onun için randevuya gerek olmuyor aslında.
doğrudan gidin emniyete işleminizi yaptırın.

yalnız il emniyet müdürlüğüne gitmeniz lazım. İstanbul'daysanız Fatih'e gideceksiniz.

Gitmedne önce harç parasını yatırmayı unutmayın.

yaptığımı yazayım, arayana bilgi olsun.
direkt gittim. pasaport şube'nin ikinci katında yeşile ve griye bakan bölüm var; orada eski usül sıraya girdim. yani internette yazdığı gibi telefondan randevu olayı falan yok.

@deniz

sanırım 1 metreden snra bzuluyr.

Aynı durum arkadaşımın başına geldi su geçirmez degil mi bu denilerek şakayla karışık bir bulaşık suyu içerisine sokulup gitti telefon, tabi sıvı teması olduğu için garanti kapsamına girmedi.

bu cihazlar suya karşı dayanıklı deniliyor ama su geçirmez denmiyor. Burada ufak bir kelime oyunu var. birde şöyle birşey söyliyeyim anakarta tuzlu su değdiği zaman reaksiyona giriyor ve oksitleniyor geri dönüşü yok o saatten sonra tamir ederim diyen ustayada verseniz o telefondan hayır gelmiyor. Anakartının değişmesi gerekiyor. tabi anakart degiştikten sonra başka bir yerinin arıza vermeyeceğide muamma .

bu konu size kalmış ister yaptırırsınız isterde parça niyetine satarsınız.

Su geçirmezliği tuzlu suyu kapsamıyor: support.sonymobile.com

İnternette kimileri deniz suyuna maruz kaldıktan sonra musluk suyu ile yıkayınca sorun olmadığı yönünde tecrübelerini aktarmış. Ben de şansımı deneyeyim dedim, patladı...

@sudo su

parça niyetine satsam kaça satmalıyım sizce?

@denizgonen @sudo su

ürünün tanıtım etkinliklerinde basın mensuplarına "hiçbi şey olmaz abi, havuza da sok, tuzlu suya da sok..." dendiği için biraz da bu yanlış algı oluşmuş durumda.

Bakınız shiftdelete.net incelemesinde nasıl anlatılmış: youtu.be (4:53 - 5:10 arası)

z1 compact ile tuzlu suya girdim. 2 günde kapandı, pirince gömerek 1.5 gün bekledim. Sonunda açıldı namussuz. Hala kullanıyorum.

umudunuzu kaybetmeyin.

@astronom olmak isteyen makina muhendisi

Bu tamamen ölmüş durumda. Hiç tepki yok.

sıvı teması olduğu için bakır içeren tüm parçaları risk altında. deneyip sağlam olanları satmak daha mantıklı. şu şekildeyken alan kişi için de büyük risk. veya fiyatı baya uygun tutmak da bir seçenek.

Herhalde ekranı para eder sadece. Tüm bileşenler anakarta üzerinde değil mi? Neyi nasıl ayırıp satacaksın?

Aynı aleti denize düşürdü arkadaş. Alet benim bu arada. Su almadı. Kulaklık girişi eridi ama tuzlu sudan dolayı. İçindeki bakırlar falan. Kablolu kulaklık kullanamıyorum o yüzden.

bende xperia m5 var. suya dayanıklı telefon.
eve gelince elimi yıkayıp sonra telefonu sabunla yıkıyorum.

ancak.......
bu cihazlar tuzlu su için yapılmadı. support.sonymobile.com
ben denizde çekim yapmak için sualtı poşeti aldım. içine koydum telefonu.
hem 4k çekiyor hem de su geçirmiyor.

içine 2 damla girse de cihaz okadarına dayanıklı tabiki.

www.sahibinden.com

böyle bir ilan var, buna göre bak koy işte.
servisten tüm parça ve değişim ücretlerini öğrenmeye çalış sonra "ben olsam bu parça için kaç parayı gözden çıkartırım" diye kendine bir sor ve fiyatı öyle belirle.

Yine Amir Khaan'ın başrol oynadığı bir film için:

(bkz: PK)

PK +1

izledim onu beyler bayanlar

bende var sanırım öyle bir şey ama aşabildiğimi söyleyemem.
bazen bir psikiyatrist ya da psikoloğa gitmeyi düşünmüyorum ama hep öyle kalıyor. sanırım bunu yaşam biçimi haline getirdim

sosyal fobi nasıl oluyor? Topluluğa girmekten kaçınma gibi mi?

ortaokulda ileri derecede sosyal fobim vardı. daha sonra aştım. şu anda hiç yok.

eski bir arkadaşım atlatmıştı. psikologa vs gitti mi detaylı hatırlamıyorum ama sürekli kustuğu ağladığı vs için liseden almak ve ara verdirmek zorunda kalmışlardı. bi kaç yıl sonra daha rahat bir liseye yazdırıp kafasına göre gidip gelmesine izin verdiler. lisesi tamamen bitene kadar aşmıştı, biraz geç bitirdi yaş olarak ama iyi bir bölüm kazandı ve şu an sanırım gayet mutlu.

Lisede bi çocuk vardı, hiçbirimizde konuşmaz içine kapanık takılırdı. Sonra lise sonda yavaş yavaş açılmaya başladı, o zaman söylemişti sosyal fobi var bende ilaç kullanıyorum vs diye. Selsm veremeyen çocuk şimdi sahneye çıkıp şarkı söylüyor, baya da popi arkadaş çevresinde.

4-5 yıl önce kendi kendine geçti. Hiçbir şey de kullanmadım.

Üstümdeki arkadaşın anlattığı o çocuk gibiydim. Bu öyle utangaçlık, korkaklık filan gibi değil. Bende var galiba diyen arkadaşa söylüyorum bunu.

Ben de lisede ilaç kullanmistim üstünden 10 yil falan gecti nasıl bi sey oldugunu bile hatırlamıyorum neredeyse. Sosyallik gerektiren bir meslek edinince sosyal sıkıntılara dusmeye fırsat bile kalmiyo zaten.

Bunu istanbuldayken ilac kullanarak bunu ortadan kaldırdım hatta öyle bir tepedeydim ki alacagım seyin fiyatını dahi soramıyordum. Malesef bu durum yurt dısına tasınınca tekrar nüksetti ama anladıgım sey şu ki sosyal ortamlara istemeden dahi girsen uyum sagladıktan sonra alısıyor ve bir özgüven dolumu yasıyorsun. Bu durum ne kadar rutine binerse bunu artık sorun olarak görmüyorsun.

bende sosyal fobi var. kalabalık bir ortama yanımda "güvenli" belirlediğim bir arkadaşım yoksa asla adım atamam. bir ortamda dikkatler benim üzerimdeyse korkunç derecede kızarıp terlerim. sunum yapamam. beni üç kişiden fazla dinliyorsa heyecanlanırım. tanımadığım biriyle yanlışlıkla göz göze gelsem aşırı utanırım. dönemsel olarak artıyor ve azalıyor bu sosyal fobi durumu, örneğin dışarıda tek başıma yemek yiyemiyordum. çok yalnız kaldığım bir dönem oldu, çalışıyordum da. kendimi zorlamayı öğrendim. zorlamadan, üstüne gitmeden çözülmüyor yani. sunum yapmak, sahneye çıkmak vb gibi bir durumdaysanız belki ilaç kullanılabilir, ama genel olarak aşmak için istikrarlı biçimde kendini kaçındığın durumlara zorlaman gerekiyor. nükseden bir şey çünkü bu.

önceden topluluk içerisinde konuşmaktan korkan, konuşmaya çalıştığında da heyecandan zaman zaman saçmalayan, beni dinlemezler zaten diye sözü hemen bitirmek için kelimeleri hızlıca söylemeye çalışırken yutan ben şimdi topluluk(üniversite öğrencileri) önünde çıkıp ders anlatabiliyorum.

kimseden yardım almadım. Tek yaptığım şey etrafı gözlemleyip kendime çıkardığım dersler oldu. Bu aşamaya gelirken çok farklı ortamlarda bulunmamın daha geniş bir çevre gözlemlemesine yardımcı olduğunu söyleyebilirim.

iş kendinde bitiyor. ancak sınırları zorlarsan bir sonraki aşamaya geçebilirsin.


kolay gelsin, başarılar.

ilaç kullandım, bir ara üzerine gittim gibi oldu, daha iyiydi falan ama sonra gene başladığın yere dönüyosun. herkes için böyle değildir tabii bu. çok garip ve zor bir hastalık ama. çözümü bilen varsa söylesin :)

lisede çekingendim ama hastalık derecesinde bir durum yoktu. üniversiteyle birlikte darbe üstüne darbe yedim resmen, psikolojik durumum cidden bayağı kötüleşmişti. 12 gün boyunca evden çıkmayan, banyo yapmayan, diş fırçalamayan birine dönmüştüm. o ara daha fazla dayanamayıp doktora gittim. sosyal fobi dedi. bir sene ilaç kullandım. daha ikinci ayda falan tekrar insan içine çıkar hale geldim hatta okula gitmeye başladım. ilacı bırakalı 7 ay oldu. iyiyim şu an, bir sıkıntı yok. yalnız çok gergin/stresli olduğum dönemlerde hafif sapıtıyorum hala ama en azından sebebini biliyorum, yani "bu geçici bi durum" deyip kendimi sakinleştirebiliyorum. o durum, o psikolojik yük ortadan kalkınca yine rahatlıyorum zaten.

karakter olarak çekingensen onun önüne geçemezsin, tedavi edilebilecek ya da tedavi edilmesi gereken bir şey zaten değil. millet öyle şeyleri sosyal fobi sanıyor ki şaşıp kalırsın. sosyal fobi sosyal hayatı ve kişiliği dağıtan bir HASTALIK, öyle toplum önünde konuşmaktan korkmak ya da bir mekâna girerken "ay herkes bana bakıyo" diye hissetmek sosyal fobi falan değil. sir ahmet kaya'nın da dediği gibi: NEREDEN BİLECEKSİİİĞNİİİZ

***

edit: bunu yazarken duyurudaki hiçbir cevabı okumamıştım. evde liyakat kalmamis kendisine ters gittiğimi düşünmüş de, valla öyle bi durum yok. birine ters gidiyor olsam bu kadar sakin mi olurum yav çirkefleşirim, siz beni hiç tanımamışsınız...

metrobüs ile uzunçayır, oradan e-10.

arabayı sabiha gökçen ispark'a bırakabilirsiniz. günlük 7 lira olması lazım.

7 lira olduğundan emin misiniz

benim sabah 6'da.

Bağcılar'dan gideceğim. 12 de yola çıkmayı düşünüyorum.

Metrobüs + E10 en ucuz ve en temiz olanı sanrım.

@astronom güç birliği yaparsak arabayla gidebiliriz

Bütçeniz de yokmuş. Bence güzel bi yemek yiyin gitsin.

Benim en sevdiğim hediyelerimden biri ikinci belki onuncu:) el olympia marka daktiloydu. Beraber seçtiğimiz için fiyatının çok yüksek olmadğını hatırlıyorum ancak instagramdaki kitaplı kahveli profiller daktiloya dadandılar ve fiyatlarını epey bir arttırdılar. Yine de uygun fiyata bulabilirsiniz diye düşünüyorum iyi bir araştırmayla. Kadın tarafı bu tarz şeylerden hoşlanıyorsa bir bakabilirsiniz.

100 lira butce butceden sayilmiyor mu yahu, adam illa milyarlik hediye mi alacak?

Dostum ben senin yerinde olsam 4. yildonumu icin 4 yaprakli yonca olan bir sey alirdim. Bu aksesuar olur, kolye olur, atiyorum yastik olur, artik hayal gucune kalmis. 4 yaprakli birsey. Her bir yaprak ayri bir yili temsil ediyor. Nasil ama :)

benim 5. sene olacak ve ayrı geçireceğiz küçük bi kutunun içine anahtarlıktan biraz daha büyük sevimli bi ayı mayı ne olursa artık onu koyup bi de geçen 5 sene hakkında bi mektup yazmayı düşünüyorum.

Edit ben 21e bu arada.

100 liralık bütçeye de saygım var ama birşey almak yerine birşeyler yapın bir yerlere gezmeye gidin ama orjinal olsun.

@Kereeem güzelmis aydınlanma yaşadım alayim o şekil bir hediye

yemek+1

www.sevgilikitabi.com

Çok pahalı bilirim.

Geçen sene 21 bin tl idi.

hangi ilçe?

Ne için sorduğunuza bağlı.

Evet hangi ilçe?

karadağ kotor en ideali. hemen anlatayım. dünyanın hiç bir yerinde old town'a karşı denize giremezsiniz. kotor'da bu günlük sıradan bir aktivitedir. dubrovnikte de kalenin dibinden girebilirsiniz ama hem pistir hem de koskocaman kentteki iki plajdan biridir.

kotor'un bir diğer avantajı vize istemez ve dubrovnik'e göre yarı yarıya ucuzdur. dubrovnik old town'da bir bira 7 euro iken kotor oldtown'da 3,5 eurodur. bunun da yanında dubrovnik gibi kültürel bir şehre 2, mostar gibi bir yere 3 saat uzaklıkta olmanız. araba kiralayarak günü birlik buraları da gezer geri de dönersiniz. kotor'un gece hayatı da güzel. buraların denizini sevmediniz atlarsınız 3 saat ötede dalmaçyanın denize en çok girilen bölgesi makarska'ya geçersiniz. oradan hvar adasının güzelliklerini görürsünüz. o da sarmadı çılgın gece hayatı istiyorum diyorsan 4 saate splittesin.

türkiye olarak da fethiye'yi tek geçerim. koy koy gezersin.

türkiye içi kaşa gidin :') www.marenostrumapart.com

Yüzmeyi 4 günlük yurtiçi tatilinde hallederseniz, şöyle bir teklifte bulunabilirim. Kiev'e gidin.

Kiev - Bratislava Hotel'de kalabilirsiniz.
Hotel; Dniprovskyj'de olduğu için her yere yakınsınız.

Fethiye çok güzel ama geçen sene gittik, karadag'a bakinayim biraz :)

Kas ve bozcaada bizim de aklımızda olan yerler arasında aslinda, freya teşekkürler :)

Polaroid, 4 gün bana yetmez maalesef, o yüzden ikisinde de deniz olmalı ama kiev'e ekim gibi gidebiliriz belki.

Kaş ya da akyaka :)

yazarken aklımdan da geçti. yurtdışı için budvacılar yurtiçi için kaşçılar gelecek diye.

kaş inanılmaz dalgalı. özellikle yarım ada. geçen yıl gittik. saat 10'dan sonra denize kimse girmiyor allah allah. niye ya dedim. 1 metre dalga var. zaten kayalıklara merdiven yapmışlar oradan giriyorsun. daha doğrusu giremiyorsun. ben korkudan merdiveni bırakamadım.

Khaldiki miydi neydi, yunanistan'daki bali. Oraya gidin. Sonra da nerde kaldiginizi falan bize soylersiniz biz de gitcez cunku :p

@la noix alttaki linke bir bak istersen.Ben de o taraflara geçmek istiyorum ama yeni doğmuş bebekle nasıl olur bilmem.

www.gezenyer.com

La noix, ben burayı hiç bilmiyordum ya çok güzel duruyor! İyice araştırayim aksam :) gitmeye karar verirsek sana resim atarım, yer yön bilgisi veririm bol bol :)

@turkuaz ben de bilmiyorum o yuzden oncu kuvvet olarak annem ve fraise'leri gonderme planim var :p

Cok gitmek istiyorum :)

Annemin arkadasi kiziyla gunubirlik gidiyomus bu arada buraya ahahaaha

Karadağ KOTOR yazacaktım ki ilk mesajın da öyle olduğunu görünce gülümsedim.

Old town içinde kalmayın ama gerek yok. Yakınlarda daha güzel nezih yerler mevcut.

iyi tatiller.

Meşhur bi şeyi yok.

şarap.......

Karadağ'a gittim ama yemek nasip olmadı.

kuru et.

Ajvar olabilir

bir şey isteme

Istenecek bir sey yok oradan.

dalmaçya bölgesinin şarapları meşhur. daha batıya ilerlerse rakija dedikleri güzel likörleri var. kuru et denilen prsut daha çok bosna sırbistan yiyeceği.

Müzikli denemedim ama bildiğim en iyi uygulama prezi.

ben windows moviemaker ile yapardım. halen var mı bilemedim.

PowerPoint işte.

Video tarzında olmayacaksa en güzeli PowerPoint.

hizliresim.com

BUBA,
Galata Business Angels
etohum


ve benzeri yerlere bakabilirsin.

sevgilim yok

Her sevgili AŞKIM olarak kayıtlıdır. Zaman zaman sadece rakamlar güncellenir ama AŞKIM ibaresi kabak gibi kalır.
İsim ve soy ismi ile kaydedin ki gerçekten özel olsun.

ismiyle.

çibuike

Ad Soyad

Ad Soyad

ismiyle

sevgili eşim ismi ve soyismiyle kayıtlı.

eşim isim soyisimle kayıtlıydı kaldıramadı. değiştirdim. sonuna mmmmmmmmmg ekledim.

ad soyad şeklindeydi, geçenlerde sadece ismi olarak yazdım ama telefon bu değişikliği kaldıramadı hala ad soyad haliyle gösteriyo.

ismi ile.
(bkz: düz insan) :)

Eski sevgilim b olarak kayıtlı idi adının baş harfi.

Çünkü bir keresinde kavga ettik ve ona çok sinirlendim sürekli whatsapptan cevap bekler olmuştum. sonra ne yaptim whatsappa girip butun mesajları sildim. Adını da rehberden sildim. Değişik inanılmaz bir rahatlama geldi. Facebooktan fln silmem saçma işler sil tekrar ekle ama o an öyle birsey yaptim iste whatsappta olmasın diye. Sonrasında b diye kaydettim. Sonra yine kavga ettik. Ayni seyler.. ama busefer x diye kaydettim. Belki korktum adiyla kaydedip yanina bir gulucuk koymaktan bilemiyorum. Heran ne yapacagini bilemedigim ve beni yine üzebileceği ihtimalini göz önünde tutmak istedim belki. Sevgilim diyemedim belki. Ne oldu bitti. Ve hala x.

Ondan sonraki de sadece adı ile kayıtlı idi. Sonra o tanistigimiz zamana dair küçük bir detayı benim adimin sonuna koyarak kaydetmis. Sonra iliskimiz ilerleyince bir gun konuşurken sen de öyle kaydetsene ne güzel rehberde ikimizin ortak bir soyadi gibi olur dedi. Öyle kaydettim. Şimdi onun bir kaydi bile yok.

ad soyad

ad ve soyad kısaltmasıyla. ilk 3 yıl ad soyad, bu yıl e.n.e diye kayıtlı. arada saygı ve resmiyet önemli. 4 yılda hiç kavga etmememiz bunu doğruluyor. aşkım, sevgilim nedir be lisede mi kaldınız hala?

Eskiden ad soyad isterdim; ama kizdigi icin adi ile kaydediyordum sadece. Sonradan dusundum de, tek isim olmasi onu daha ozel yapar; cunku o isimden tanidigin bircok kisi olabilir; ama ilk duydugunda aklina bir sevdigin gelir.

Not: sevgilimin ismi avukatimin ismiyle ayni. Avukat Hanim her aradiginda algida secicilik yuzunden siritarak aciyorum telefonu, hos olmuyor. Bu da tek olumsuz yani :)

Aşkım <3 <3 <3

Sadece ad kısmıyla

Sadece ismiyle.

"Kadınım" kendisi karım, eşim, evli olduğum insandır ayrıca

isim *emoji*

mk

Ad Soyad şeklinde. Kendisi bu şekilde kayıtlı olduğunu görünce serzenişte bulundu. Bende şirket kısmına da aşkım yazdım. Şimdi arayınca

Ad Soyad
Aşkım

şeklinde çıkıyor.

sadece adıyla. ben de onda aynı şeklinde kayıtlıyım. bir insanın ismi kadar güzel gelmiyor hiçbir şey bana nedense. herkes aşk olur, aşkım olur vs. ama isim güzel bir şey.

Olunca adıyla.

adı soyadı

g**** ekşi

burda tanışmıştık o yüzden

Ben de düz kadınlardanım sanırım. Bende de sadece isim.

isim

Eski sevgilimi "Mein Geliebter" olarak kaydetmistim. Almanca "sevgilim" demek oldugunu saniyordum. Cok uzun zaman sonra ogrenmistim, meger dost hayati yasadigin kisi anlamina geliyormus. Cok da kotu gelmeyince degistirmemistim.

adı ve soyadı ile

isim?

ad soyad +1 adını söylemek, sonuna iyelik eki getirmek de mutlu ediyor ayrıca.

ad soyad

dönünce burayı beğenmeyeceksin. ben egeye farabiyle gittim geldim. şu an okul olduğundan da pespaye geliyor

İstesen de gidemezsin birinci yılında.

Gidebiliyorsan erken git ki ders saydıramazsan falan toparlayacak vaktin olsun. 3 ya da 4. sene gidersen yeterince ders saydıramadığın zaman okulu uzatma riskin olur.

Benim bir arkadaş gitti geri de dönmedi orada burs bulup. Ben olsam şansımı denerim.

ce.istanbul.edu.tr

Surdaki yönetmeliği bi oku çok bilmiş birader, @i was made for you

@traveller , ne zaman gitti? Unide kaçıncı yılıydı? Bölümü neydi

Simdi basvurup 2. yilda gideceksin. Bence kesin git, zira derslerin sayilmasa, oradaki dersleri gecemesen bile son iki yil toparlama sansin olur. Son yillarda gidenlerin okul uzatma ihtimali cok yuksek oluyor, hatta benim donemimde bizim bolumde erasmus yuzunden okul uzatanlarin orani %100'e yakinsiyordu.

Gideceksen erken git + 1

Ben anlamadım, neden 2. Sene gidiyorum? Yönetmeliği okudun mu @evrim halkası?

Ben şimdi başvuru yapıyorum yani, şimdi gidemiyor muyum?

Sen daha okuduğunu anlamaktan acizsin, ne işin var Avrupa'da otur oturduğun yerde, bir de çok bilmiş demiş bana.

İÜ’de Örgün Öğretim ( 1. ve 2. Öğretim) Önlisans, Lisans ve Lisansüstü öğrencisi olan ve en az 1. Sınıfta okuyan öğrenciler başvurabilir.

Ne diyor burada, başvurabilir diyor, gidebilir demiyor, kapiş?

@sen neredeydin Üniversitede ikinci yılıydı hatırladığım kadarıyla. İlk yıl sınava girmişti ikinci yılda da gitti. İlk dönem gitti, ikinci dönem için Erasmus'u uzattı. Son iki yıl için de okuldan burs buldu. Sen İsveç'e gidiyorsun ve İsveç'te sanırım üniversiteler ücretsiz ya da çok ucuz. Ailenin verdiği parayla bile belki orada okuyabilirsin. Ben bu nedenle ilk yıldan git derim. Türk diploması taşıyacağına İsveç diploman olur. Diyelim olmadı, ne kaybedeceksin ki? Eğleneceksin, harika hocalardan ders alacaksın (ben Erasmus'ta derste öğrendiklerimi hala unutmuyorum, 7 yıl geçti), güzel arkadaşlıklar kuracaksın...

Düzenleme: Ben İngilizceyi asıl Erasmus'ta öğrendim!

@i was made for you; özellikle yazıyor mu orada, 2. senenizde gideceksiniz diye? Kapış?

@traveller çok sağol verdiğin bilgiler için. Peki o arkadaşının bölümünü biliyor musun?

Hatırlamıyorum aslında. Adını bile unuttum. Yalnızca kıskandığımı hatırlıyorum :)

Türkiye'den taşınınca iletişimimiz de kesildi :/

İstediğin zaman git, o kadar da fark etmiyor.

Yalnız gitmeden önce mutlaka ergenlikten çıktığından emin ol. Bu kafayla Avrupa'da tutunamazsın, haberin olsun.

hem farabi hem erasmus yaptım ve ikisini de son yıl ve dönemlerde yaptım. zirvede bıraktım yani. geri döndükten sonra kendi okuluna alışmada sıkıntı yaşayıp, bitse de gitsek moduna girebilirsin. Fakat imkanın varsa vakit kaybetmeden git derim. Zira benim yazdığım durum sadece bir öngörüden ibaret. Döndüğünde daha bilinçli olup daha olgun kararlar alabilirsin eğitim hayatınla ilgili.

git git bence git.

yalnıs yonlendırmek ıstemem ama 1. sınıfta erasmus yok hep bır yıl oncesınden oluyor bu yıl sınava gırılıyor obur donem yılında gıdılıyor. en azından bızım unıde oyle.

Erken git

@sen nerdeydin simdiye kadar

i was made for you değilim ama konuya dahil olayım dedim. Tepede kocaman yazmışlar 2016/2017 başvuruları diye. Hazırlığı sene ortasında geçmediysen birinci sınıfta gidemezsin işte.

Onun dışında okulun uzamasını istemiyorsan seçmeli dersin en çok hangi dönemse o zaman git derim ben.

Yonetmeligi okumadim, yuzyillardir ogrenciyim. Su an basvuru yapacaksin, donem basladi. Nereye gideceksin? Hangi ara sonuclar belli olacak, okulun islemleri bitecek, pasaportun-vizen hallolacak da gideceksin? Staj hareketliligi olursa belki yazin gidersin de o da zaten 1. sinifta olmaz.

Istanbul Universitesi onceden 1. sinifta basvuru almiyordu, son yillarda baslamislar.

Ofansif algilama her seyi, Erasmus'un iyi gecmez.

kokpitten kalkış yapıyorsan uçağın burnunu max 15-20 derece yap.o durumda stall olmazsın.

onlarin cogu otomatiktir haci, onceden hesaplanip veriliyodur al buna gore uc diye.

Stalla girince hücum/burun açısı (aoa) arttırmak yerine burnu aşağı verip, lövyeyi/sticki ileri itip hızlanıyorsunuz, normale dönünce hız uygun açıyla tırmanmaya başlıyorsunuz.

Fsx'te eğitim bölümlerine bakın C172'yle önce, temel bilgilere aşina olursunuz. Bir de stock 737 leş gibi, pmdg falan yüklemek şart.

Onu da geçtim önce tek motorlu uçaklarla vfr uçmak lazım, direkt airlinerlarla başlarsanız anlamak zor olur birçok şeyi.

O bahsettiğiniz hesaplar fmc denen flight managent computer/uçuş bilgisayarında yapılıyor. Yolcu sayısı, yakıt/yük miktarı, rüzgar, dış sıcaklık vs giriyor hesabın içine, ona göre setup yapılıyor. Checklistler, checklistler...

Macado'yla uçuş derslerine önce ;) sonra ivao'yu araştırın, biraz temel bilgi edindikten sonra oradaki dökümanları okuyup sanal bir havayolu bulun, sonra ivao'nun ppl sınavına girin... Çok keyifli dünyadır fsx. Ama önce tek motorlularla vfr uçmak, prosedürlere bakmak şart. Meydan turu yapın özellikle.

arkadaşlar gerçekte durum nasıl onu merak ediyorum. gerçekte pilotlar kolay kolay stall olmaz değil mi? hatta hiç olmaz deyin bana ne olur.

olmaz mı hiç.

kocaman 747 stall olmuşluğu var 2 yıl önce.

www.youtube.com

ama yeni teknoloji her şeyin çaresini buluyor.

www.youtube.com

Abi senin daha önceki duyuruna da denk geldim ama yarın uçağa binecekken bu duyuruna denk gelmem hiç hoş olmadı.
verdiğin moral motivasyondan dolayı seni alkışlıyorum.

olmaz merak etme olmaz. tarihi kanla yazılan bir ulaşım türü var karşımızda. teknoloji çok gelişti çok.

@kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşil
koca uçak stall olmuş çünkü içindeki 5 ağir savaş aracindan en az biri iyi sabitlenmemiş ve kalkişta geri kaymiş hem ağirlik dengesini bozmuş hemde hidroliklere zarar vermiş uçağın kontrol imkanini yok etmiş. uçağin kalkiş şekliyle uçağin o anki hali uyuşmadiği için stall durumu gerçekleşmiş.

normal bi yolcu uçağinda bunun olma ihtimali imkansiz değil ama yok denecek kadar az

edit:pilot yada yardimci pilot düşüş esnasinda iniş takimlarini açicak kadar optimistik davranmiş

Olursa düşer yapacak bir şey yok.

@acemi

uçağın düşüş şeklini incelersek yapilan aciklama mantikli yada uçağin sağdaki 2 motorununda aniden durmuş olmasi gerek.

aviation-safety.net

ayrica yukardaki kaydi okursan uçak bagramdayken çalişanlardan biri pilotu kopan straplardan biri hakkinda uyarmiş ekipte kendi içinde tekrar sabitlenmeyle ilgili konuşmuş ne sonuca vardiklari raporda yok ama görünüşe göre gerek görmemişler. yaklaşık 19 ton olan araci büyük ihtimalle bir çok strapla bagliyolar birinin kopmasinin çok riskli olmadiği kanisina varmiş olabilirler

Evet, bir pilot ucagini tanir, spesifikasyonlarini bilir. Kullandigi ucagin stall speed'ini bilir. Her ucagin Duz ucusta belli bir stall speed'i vardir, bunun altina dustugunde kaldirma kuvvetini kaybeder. Bu hiz angle of attack ya da bank angle arttikca yuksrlir, yani angle of attack arttikca stall noktasina yaklasirsin, ayni sekilde bank angle arttikca da. Yine ucagin max angle of attack'i da belli dir, max hizda dahi o acidan daha fazlasina ciktiginda stall olur ucak, Haliyle bir pilot kendi ucaginin bu sinirlarini bilir ve bundan daha dik bir aciyla tirmanmaya calismaz.
Yine de elde olmayan sebeplerden dolayi stall olma durumu da olabilir, ornegin beklenmedik ani bir tail wind.

Bir de fsx'in tutorial kismini bitir once.

yeterli hıza ulaştığında burnu kaldırırken ilk başta sakın 15 derece yapma. ilk anda yapman gereken açı 10 derecedir. 10 dereceden daha fazla bir açı yaparsan ya kuyruk vurursun yada senin yaşadığın sorun olan stall durumu gerçekleşir. ortalama olarak 4-6 saniye geçtikten sonra 10 derecelik açını önce 15 daha sonra 20 gibi arttırabilirsin.

2011'de dünyanın en iyi buz hokeyi takımlarından birinin yok olmasına neden olmuştu uçak yükselirken stall olan dangalak pilot. DEM FEELS...

en.wikipedia.org

sayılı gün çabuk biter, bitiyor sahiden de ^^

rahat ol. bir şey olmaz. sayılı gün çabuk geçer.

not: askerliğimi daha yapmadım.

yanına telefon alma, kafan rahat olsun. yani zaten yasak ta gizli gizli de sokma sen

hayırlı teskereler

hayırlı teskereler

hayırlı tezkereler olsun:))

Sagolasiniz:) tel yasak değil artik:)

son gece bende uyuyamamıştım
orada sadece geçici bir süre için olduğunu unutma yeter.

kisa donem? uzun donem? sinif?

ayrica hayirli teskereler.

ben gittim 1 sene kafa dinlediydim. :) üstelik silah kullanmakta serbert.

güle güle git güle güle gel. yolun açık olsun. tavsiyem yok gitmediğim için.

Erkek adamsin, yok kogus kalabalik, yok yatak dar, yok gece soguk. Takilma bunlara, insan her seye alisiyor, alismali. Gecer gider, Allah kavustursun.

Kisa donem muharebe sınıfı :)

acemi birliğindeki ortam sosyal hayatında bile yoktur belki o yüzden gerilmene gerek yok akşam istirahate çekildiğinizde alın kantinden cips kolanızı muhabbetin dibine vurun. arkadaşların hep kısa dönem olacak zaten acemi birliğinde. kafa dengi bulman zor olmaz. gitmeden boyunluk ve silikon tabanlık al mutlaka

Gule gule git gule gule gel. Zaman inanilmaz hizli geciyor. Bir bakmissin bitmis.

Cok sagolun hepiniz :)

şimdi hesap ettim. askere gideli 2 sene olmuş.

bu konuda ciddiyim, zevk almaya bak.

bitmez dediğim askerliğin üstünden o kadar uzun zaman geçti ki, rakam söyleyebilmem için oturup hesaplamam lazım. geçiyor illaki. kendine meşgale bul, vakti geçirecek şeylerin olsun. boş durma, kurallara düşünmeden uy, hayırlı teskereler.

dogtooth var (orijinali Kynodontas) 2009 yapımı ama oldukça iyi bir film. hakkında bir iki şey okursan izlersin diye düşünüyorum.

www.imdb.com

frances ha

www.imdb.com

PK.


kesin izle.

ısırarak

Tam olarak böyle: youtu.be

Isırarak yiyorum ama evlenince hanımın bıçakla kesip ucuyla bana uzatmasını bekliyorum.

Hatır hutur ısırarak, mutlaka kabuklu. Tadı kabuğundaymış gibi geliyor.

Istırarak değil ısırarak.

ısırarak yerim

istirarak tabii ki yav, bicakla dilimlemekle bolmekle kim ugrasacak. hem o hart sesi olmadiktan sonra elma yemenin anlami yok. ustelik disler icin de antrenman oluyor. sen spor salonunda dumbbell'lari kaldiriyor musun yoksa bicakla kesiyor musun? istersen kes. o zaman kolun guclenmez.

iste elma da boyledir degerli dostlarim. istirarak yemezseniz hicbir numarasi yoktur. istirmak hem elmanin tadini almanizi saglar, hem de dislerinizi gecirerek HAYATTA KALMA atesinizi besler.

ısırarak

bıçakla yenir yoksa ön dişler zarar görebilir

bıçakla yiyorum, ben daha zevkli.

çocukken kurtlu çeşitli meyveler ısırdığım için her meyveyi oldukça keserek yerim. incir en sevdiğim meyve olmasına rağmen yiyemem.

ısırarak yemeyi daha çok seviyorum ama o zaman dişlerimin arasına kaçıp çıkmıyor.
önce bir iki ısırık alır sonra keserim.

güzelce yıkadın dimi önce?
ben de ısırarak yiyorum. Nadiren kestiğim zaman bile kabuğunu soymuyorum.

peki ısırarak yerken diş eti kanayan var mı yav? çok sert olursa vs. elmada kan görüyordum :D vampir gibi daha güzel :D

ben bütün kesimleri memnun etmek adına yarısını bıçakla keserek; yarısını da ısırarak yiyorum.

ofisteysem bicakla keserek yerim. cunku obur turlu kuturder ve ofiste olmamali oyle sesler.

yer mekan tanımam ısırırım.

bozulmasın diye bir madde ile kaplama yaptıklarını öğrendikten sonra mecburen kabuğunu bıçakla soyup yiyorum.

eğer yumuşaksa ısırarak, değilse bıçakla keserek devam ediyorum.

tutan hedefler de var, tutmayanlar da var. asıl 5 sene sonrasını merak ediyorum.

hayal bile edemezdim o zaman bambaska dunyalarda yasıyodum. hayal kırıklıgı da degil aslında halimden gayet memnunum ama şu anda oldugum yer o zamanki hedefim degildi alakası bile yok hatta.

beklenti yüksekti, bu halde hayal ediyprdum kendimi, tam hedef hatta daha yüksek. vay anasını mutlu oldum şimdi

Tam olacağımı düşündüğüm yerdeyim. Hiçbir fark yok.

Olmak istedigim noktayla ve hayallerimle hic ilgisi yok.

beklentimden yüksek ve beklemediğim can sıkıcı olaylar oldu. ya çok iyi ya da çok kötüydüler benim için.

iki durumu da tahmin edemezdim.

genel olarak memnunum ama. çok da hedefleyip peşinden koştuğum bir şeyler olmadığı için güzel anılar olarak kaldılar.

Bi hedefim yoktu. Ama tahmin edemeyeceğim kadar farkli yerdeyim. Kotu de degil. Ama niyeyse o zamanki düşüncelerimle birebir olmadigi icin basarisizlik hissi veriyor bazi bazı.

tam öngördğüm gibi sadece 1 tek eksik var

dip noktadayım. tamamen hayal kırıklığı oldu.

hayal kırıklığı tamamen.

Hayal kırıklığı ne kelime. Ama iyi yanından bakıyorm. 5 yıl sonrası için çok daha kötüsünü bekliyorum. Çok daha kötüsü olunca en azından tahminim tutmuş olucak :O

Koyduğum tek hedef vardı, o da tutmuş. Gerisini zamana bıraktım, zamanın değirmeni yavaş ama güzel öğütüyor.

bizim cevabımız cevap değil mi?

@basond arkadaş sadece görkemli başarı öykülerini okumak istedi herhalde.

Hayal dahi edemeyeceğim yerdeyim. çok şükür.

hemen hemen beklediğim gibi

Introduction to materials science for engineers, James F. Shackelford torrentte var

al bakalım köftehor.

www2.isikun.edu.tr

Özel sektörde doğrudan fabrika, vb. gibi yerlere girmesi için avantajı yok. Ancak, danışmanlık firmaları için biçilmiş kaftan. Her alanın birçok danışmanlık firması var ve onlar özellikle doktora mezunu arıyor isim yapabilmek, "Personelimizin şu kadarı doktora mezunu. Danıştığınız kişiler işinin ehli" diyebilmek için.
Ayrıca bunun özel üniversitesi var, yurtdışısı var, post-doc'u var.

özel sektörde de arge gibi departmanlarda doktoralı çalışan tercih ediliyor, bunu da not olarak düşeyim.

Doktoralı eleman çalıştıranlara devlet desteği var. Kıps ;)

Dr öğrencisiyim.

Arge vs mühendislik vs alanlarda yapanlar yararlanabilirler herhalde ?
Sosyal bilimler gibi bölümlerde yapanlar nerelerde istihdam edilirler ?

cerrah var 2 tane
inşaat çı var
dededen kalan çok var

cildiye doktoru var, paraya para demiyor, bir de dededen mal mülk sahibi olanlar var mesela şehrin muhtelif yerlerinde önemli dükkanlara sahip olmak gibi. kirayla geçinmek anlayacağın.

Eskiden tamamen kuyumcu diyebilirim. Biz de onlardandık

sanayici

Bence zenginlik kriteri yatının olup olmamasıdır. Yoksa ayda 5-15 bin alan insana zengin değil de yüksek gelirli denilebilir. Çevremde yatı olan hiç tanıdığım olmadı.

Eczaci hekim ya da cok saglam baglantilari olan muteahhit. Bunlarin fakirini gormedim. Bazisi ultra acayip parali.

Sanat galerisi sahibi
Yaş ve kuru Pasta fabrikasi sahibi
Mühendis
Yabanci ulkenin birinde Kokain ticaretini elinde tutan biri.

çoğunluğu patron çeşitli alanlarda (bunların da çoğunluğu tekstilci) mali müşavir ve yeminli mali müşavir de çok var. doktor ve mühendis vb. genelde orta halli kalıyor ilk grubun yanında.

pilot

Sanayici, ek olarak gayrimenkul işinde. Tabi bunlar benim bildiklerim kim bilir başka hangi tarakta bezi vardır.

Biro Tekstilci, biri maden işletmecisi

Özel hastanede çocuk doktoru

karı koca avukatlar, aileden zengin sayılmazlar. 20-25 yılda üç dört tane müstakil ev, iki tane bmw, orta halli bir büro satın alacak kadar bir servet edinmişler ama. musluğun başına geçmişler, çoğu kuruma danışmanlık yapıyorlar, kendi kendine gelen çok az, müvekkiller sürekli oradan buradan tavsiyelerle geliyor.

yalnız özel okul için devletten teşvik isteyecek kadar da fakirler.

şimdi düşündüm de çevremde bile zengin yok lan.

iliklerimize kadar orta halliyiz.


bir tane tanımış olabilirim ama emin de değilim zengin mi değil mi diye, sanayiciydi.

Ben mi yürüteyim işleri.

Tabii ki sende o iş.

Hemen şimdi söyle nabız yoklasın. Aklında kalacağına söyle gitsin.

aileye malzeme olmak istemiyorum ama sorsam iyi olur herhalde.

Hala sormadın mı??

yok hocu. soruyorum şimdi.

sonuç noldu merak ettim :)

o kadar gaz verdik, sonucunu bilmek hakkımız :D

çekindim ya kuzene söylemeye. feysten direk eklicem o gecedeki herkesle ki belli olmasın direk niyet hahahahah

kızın telefonunu bugün aldım.

işte 2 gün daha sabretseydim 2.nci yıldönümü olurdu, ahaha

mad max!

www.imdb.com

"Soyluyoruz begenmiyorsun" diyeceksiniz ama Mad max biraz futuristik, distopik, Istemem:)

le herisson. sürükleyici, sakin, hoş...

Dunya Savasi Z

Dunyalar Savasi

Ben Efsaneyim

imitation game güzeldi.
bandits (2001) banka soyguncuları ama ilginç bir film soundtracki şahanedir.
filth (2013)

Az once Tomorrowland'i izledim. Cerezlik bir filmdi. Akti gitti. Ilk bakisya cocuk filmi gibi ama degil, cok guzel ogeler var icinde.

Nueve reinas

Nasıl içi bomboş bi film izlerim diye sorsaydın dünya savaşı z derdim.

the man from earth nasıl?

@sensible soccer ; the man from earth çok güzel film ama sürükleyici demek pek doğru olmaz heralde.

imitation game, world war z, Im a legend izledim, guzel filmlerdi. Digerlerine bakayim.

3 idiots.

Cennette 5 dakika

favorimi soyluyorum

eyes wide shut.

dini usullere göre kesiliyor. bunun içinde de iğneyle, elektrikle ya da başka birşeyle bayıltmak yok.
bir de bayılınca kanı tamamen boşalmıyor diyorlardı.

evet, o şekilde. bir inek kendi kendine ölse de onun etini yiyemezsin

verdikleri ilaç hücrelere de geçer.

Igneyle oldurmeyeceksin ama. Yine kesilecek yani. Uyusturacak bir sey kullanilsa mesela? O da mi yasak?

evet, yasak. boğazdan tek hamleyle kesiliyor ki hayvan da acı çekmesin, can havliyle etrafa saldırmasın.

daha yeni araştırmıştım, diyanete göre kurban bayıltarak kesilebilir gençler yanlış bilgi vermeyelim, sadece kesilmeden önce ölmemesi lazım.
www.diyanet.gov.tr

Kurbanlık hayvanın elektrik veya narkoz şoku ile bayıltılarak kesilmesi caiz midir?

İster kurbanlık olsun ister etlik, hayvanın kesimi esnasında; hayvana fazla eziyet vermemek esastır. Bunun için (ölüm acısını azaltmak maksadıyla) kesim sırasında hayvanın elektrik veya narkoz vererek şok ile bayıltılması, bu hayvanın kurban olarak kabul edilmesine engel kusurlardan sayılmaz. Çünkü kurbana engel kusurlar; kesim sırasında meydana gelen arızalar olmayıp, hayvanda önceden mevcut olan kusurlardır. Bu itibarla (şok etkisiyle ölmeden önce hemen) canlı olarak kesilmek kaydıyla, kurbanlık hayvanın elektrik veya benzeri bir şeyle şoklanmasında dinen bir sakınca yoktur. Şayet hayvan, henüz kesilmeden, şokun etkisiyle ölürse; o, kurban olamayacağı gibi eti de yenmez.

idit: yapılmamasının nedeni bence hayvanın ölme ihtimali. risk almak istemiyorlar. ayrıca ekstra masraf da istemiyorlar.

E neden yapmiyolar o zaman boyle, ben bunu merak ediyorum? Dini bir sikinti da yokmus.

bir şeyinde bugunu bulmayın lan

@peggy, bu çok iyiymiş bilmiyordum.

türkiye'de etlerin niye zor piştiğini, lastik gibi olduğunu araştırıken kurban kesimi şeklinde kesilen hayvanların stres nedeniyle kasıldıklarını öğrenmiştim. demek dinen de hayvanları strese sokmadan kesmek mümkünmüş.

( strese sokmadan kesmek deyince kendimi şevkatli cani gibi hissettim .. )

Kim ne derse desin gelenek her zaman dine baskın gelir. Son içtihat ne bilmiyorum ama diyanet çıkıp "öldürmeden önce bayılıp öyle kesebilirsiniz" dese bile insanlar eski bildiğine devam eder.

Masraf çıkarma kardeşim akşam akşam.

Allah Allah ya.

ölürken çırpınması gerekiyor ki çırpındıkça o kan dışarı aksın. hatta bu yüzden tek ayak bağlanmaz kesilirken. zorlasın ki hepsi aksın dışarıya. bu yüzden bayıltırmıyor diye biliyorum. yoksa bayıltmanin bazı yöntemleri ıslama uygun. tamamen kanın akmasiniı beklememek icin olsa gerek..

Lop lop et yerken dusunmuyorum ama durum feci kotuymus

avrupa da yapiliyor ki böyle, $ok veriyorlar hayvana

Dubrovnik'e giden Kanadali'bir arkadas harika bir yer demisti.

ohrid benim çok hoşuma gitmişti. üsküp'ten de çok yakın zaten, ben arabayla geçmiştim ama otobüs seferleri de oluyormuş yeşillikler arasına kıvrıla kıvrıla gidiyorsun. sakin, huzurlu bir kasabacık. tekrar gitmeyi çok istiorum.

stavro yazınca dayanamıcam, dubrovnik HARİKA. yaz mevsiminde turistlerden çok kalabalık oluo pek anlamı olmuyor ama sakin olduğu vakitlerde mutlaka görülmeli bence.

bi yaz eşimle birlikte arabayla tüm o kıyı şeritlerini geze geze seyahat etmek gibi bir hayalim var.

Bu yaz kotor a gittim, çok beğendim.

Oyum kotor a veriyorum.

olamaz. bayram namazı kılınmadan bayram başlamaz, dolayısıyla kurban kesilmez.

olmaz. bayram namazı kılınmadan bayram başlamaz, dolayısıyla kurban kesilmez.

olamaz. bayram namazı kılınmadan bayram başlamaz, dolayısıyla kurban kesilmez.

bazı akıllılar Arabistan'a uyup bayrama bir gün erken girebiliyor, bu Kurban Bayramı'nda da öyle yapan mı oldu yoksa sadece Ramazan Bayramı'na has bir durum mu benim bahsettiğim ayrıntısını ben de bilmiyorum.

Olmaz.

insanlarda islam adına bir şey kalmadı ki bugünlerde. ben yapmış olabileceklerine ihtimal veriyorum.

Arabistan'a uyulan durum Ay'in görülmesi yani Ramazan ayinin bitisi ile alakali.kurban bayrami ayri birsey.

@safsafinaz Kurban Bayramı' nda da farklılık olabiliyormuş, bu konunun uzmanı değilim ama google öyle diyor, her sene ülkeler itibariyle farklılaşabiliyor anladığım kadarıyla, yani sadece Ramazan Bayramı'nda olmuyor farklılaşma, ama bu sene aynı günmüş, benim bahsettiğim durumla alakası yok o zaman kavurma yiyenlerin.

www.aa.com.tr
www.cubbeliahmethoca.tv

vfeat eden birinin (anne, baba, kardeş vb) adına kesilince arifeden kesilirdi eskiden. şimdi hala yapılıyor mu bilmiyorum. belki öyle bir şeydir.

Bu seneki kurbanları olmaz. Onun zamanı yarın. Adak kurbanı, ölen birisi için, geçmişte kesmediklerinin yerine falan kesmişlerdir.

ölen kişi adına kesilen kurban arefe günü kesilir, net.

20 yıl kadar önce ölen kişinin adına kesilen kurban ölen kişinin hayrı olmaz denmişti. Yine mi değişti?

Şuna niye arefe diyorsunuz anlamıyorum, arife arife.

kendime kafa atıyorum

ağlıyorum genelde. bir de sigara içiyorum hemen.

bağırma çağırma
obje fırlatma eşya kırma
sigara içme
küfretme

vb iğrençlikler

Uyku.

alıp başımı yürüyorum. (not: normalde bir odadan diğerine gitmeye üşenirim)

sert bir metal müzikle hunharca bağırma çağırma.

Kulaklıklar sevdiğim tarz müzik açıp, gitarla çalmaya yakalamaya çalışıp uzaklaşmaya çalışıyorum.

küfür edip sakin bir müzik açıyorum

pavarotti dinliyor ve satranç oynuyorum.

ben sinirlenince, sinirlendiğimi dışa vurmuyorum, duygularımı fazla belli etmiyorum. eğer birine karşı sinirlenmişsem gülerek ona küfür edeiyorum :) ha kendime sinirlendiysem, yapmamam gerek bir şeyi yaptıysam, kendime çok kızarım. o zamanda gece yürürüm.

31

at

at