benim de bir sorum var. arap harfleri yerine japon harfleri kullansak aynı etkiyi gösteriyor mu?

büyü, heralde, genelde ondan yapıyorlar. #blackmagic

Ben de merak ettim şimdi:) Dil başlığı altında, Arapça yazı diye duyuru açsanız, cevap almanız daha olası.

Bence hemen kötüye yormayın, bissürü gülücük var :)

resimyukle.xyz

hub oradadır. kaynaktan hedefe doğrudan iletilmez, önce hub da toplanır paketler.

çıkış noktası ankara veya konya değilse, Ankara'da toplanır Konya'ya aktarılır.

sorunuza soru ile karşılık veriyorum hangi ilden çıkış yaptı ? bu önemli ?

az buçuk matematikle olmaz. geometri öğrenmek için temel teoremleri öğrendikten sonra özel durumları öğrenmeniz lazım (hızlı çözüm için). yapabileceğiniz en güzel şey çok fazla çözümlü örneği hatmedip benzerleri geldiğinde aynı yoldan çözmeniz olur.

öğrenebilirsin ama geometri daha çok pratiğe dayalı. yani bol bol soru çözmen gerekir. çözümlü soru bankası tarzı kitap alıp abanaman gerekir.

çok soru+1

çözümlü soru bankası alabilirsin. matematikle alakası olduğunu düşünmüyorum. ama konu anlatımı alacaksan özet konu anlatımı alma. adam akıllı geniş geniş anlatan soru bankası al. özetten bir şey öğrenemezsin.

Ben bir kitap onerecegim. Temelden baslamak gerekiyor.

www.dr.com.tr

pekmez asidik yapisindan dolayi atin disindaki metallerle tepkimeye girebilir, bu yuzden tahta kasik kullanmak daha saglikli diye biliyorum. isin uzmani degilim.

özür dilerim ama litrelerce pekmez tüketecek haliniz yok. HCL değiş en nihayetinde mevye asitleri vardır içinde en fazla. o kadar hızlı bozulmaya uğrasa, saklarken bir sürü sorun yaşarsınız. zaten durduğu yerde bozuluyorsa iyi kaynamamıştır. tahta kaşık efsaneden ibaret.

silikon kasik alip orta yolu bulun.

manolya

@ angelofdeath çok benziyor hocam. emin misiniz bundan ? ben hiç ayrımına varamadım çünkü. kesin manyolyaysa yaşadıkk

Ben de manolyaya benzettim bu açıdan

Siklamen

manolya +1

ben de her geçen saniye manolyaya benzetiyorum

iNaturalist adlı uygulama da belki işe yarar.
Android: play.google.com
iOS: itunes.apple.com

Mulan Manolya sanki.

iNaturalist e baktım. açıkçası bir şey çıkaramadım.

@ princess of the anatolia

mulan manolya ya da epey benziyor. ama bunun yaprakları daha kalın gibi.

şu aşamada manyolyayı doğru kabul ediyorum. ve @angelofdeath hediyesini kazanıyor.
hepinize zaman ayırdığınız için çok çok teşekkür ederim

örneğin en sonki seçimlerin hileli olduğu bal gibi ortadayken ve insanlar sokağa dökülmeye hazırken herkesi durdurdu. sokağa inilse bişeyler değişebilirdi.

Efendi bir adam dış görünüş olarak. Kahve ağzıyla konuşmuyor. Bizim millet sevmez böyle tane tane konuşan insanı. Bağırıp çağırması, meydan okuması, kitleleri coşturması gerekiyor muhalif görünmesi için. Ve hiç kusura bakmasın ama çok eskilerde kalmış bir siyasi propagandayı takip ediyor. AK Parti milletvekilleri seçim döneminde onlarca projeden bahsederken, Kılıçdaroğlu emekli maaşını artırmaktan bahsediyor. Emeklilerden önce ülkenin gençlerini etkilemek gerekiyor oy oranını artırmak için. Yıllardır herkesin dilinde olan vaatler söz konusu olduğu için kimse dinlemiyor bile.

@tolga asp, seninle ayni fikirdeyim.
Gercekten ben de yillardir anlayamiyorum.

iyi niyetli bir şekilde, kendi fikirlerimi açıklamaya çalışayım.

bir kere şunu önden belirteyim: "çok düzgün insan, bizim halkımız düzgün insanda anlamaz." geyiğine katılmıyorum. bu geyik doğru; ancak kendisinin kötü muhalefetini tek başına açıklayamaz. Yaptığı muhalefeti işlevsiz bulmamın sebebini şöyle özetleyebilirim: "İktidara ortak olmanın yolunun, iktidar partisinin muadili olmaktan geçtiğini sanması."

en çok aklımda kalan üç örnek:
1) iktidar, bariz bir şekilde gündem değiştirmek için "kız-erkek aynı evde kalamaz." dedikten sonra, "kızlı-erkekli evleri desteklemiyoruz." açıklaması. www.haberler.com

niye hacım? "kız-erkek aynı evde kalmaz." diyen adam zaten senin partine oy vermeyecek. verecekse de bu adamı kendi cenahına çekmenin yolu, bu tarz suni açıklamalar değil. bu uğurda, seküler, modern kitleyi de uzaklaştırıyorsun.

2) hdp konusunda gaza gelip, milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırması. bu işin sonunda akp'lilerin yargılanacağı gibi bir fanteziye kapılmayacağını düşünerek, dümdüz salaklıktı bu.

3) cumhurbaşkanlığı seçimindeki gerizekalılık. mhp ile olan ortaklık yerine, hdp ile rıza türmen üzerinde anlaşılsa, recep tayyip erdoğan belki yine cumhurbaşkanı seçilirdi; ancak bu kadar dramatik bir farkla kaybedilmezdi. o dönem ortaklığa gidilen mhp, şu an iktidar partisinin sağ kolu.

ben şahsen kemal kılıçdaroğlu'nun düzgün bir insan olduğunu düşünüyorum; ancak yaptığı muhalefet kesinlikle beş para etmez. günümüzdeki chp'nin bende uyandırdığı etki, her daim akp'nin gölgesi altında kalan, bütün politikasını akp'ye göre belirleyen ve onların izin verdiği alanda muhalefet yapabilen bir parti. yarın akp "şeriat hukuku uygulayacağız." dese, bizi filan satacağına inanıyorum chp'nin, "halk istiyorsa olur tabii; ama halka soralım." diye.

-------

belki herkese uymayacaktır; ama ben kendi politik görüşüm doğrultusunda chp'yi istediğini söyleyebilen, kaybedecek bir şeyi kalmamış bir parti olarak görmek isterdim. artık mhp-akp çizgisinden bir umut yok. ne yaparsan yap, ilk fırsatta "vatan haini chp" olarak yaftalanacaksın yine. dolayısıyla çık özgürce tutsak gazetecileri, vekillerin yanında dur. her bokta "ama devletimiz..." ayağına akp'ye yaranmaya çalışma.

Aynı türklerin kibar insanı ezme huyu gibi Kemal aganın düzgün ve tane tane konuşması "ulan bu böyle konuşuyo ama kesin bi ibnelik var" olarak algılanıyor malum kesim tarafından. Kemal Bey, youtube'dan aşina olduğumuz 90'ların parti yöneticileri gibi TV'de açık oturum yapmalık bir adam. mizacı böyle, tane tane konuşur, bağırıp çağırmaz vb. bizim insanımıza ise bu kibar duruşu, siyasetten anlamadığı ve hatta siyasi hiç bir bilgisi olmadığı gibi kah amariga'nın, kah pkk'nın uşaklığını yapıyor olduğu şeklinde dayatılıyor. bir de seçmen genel olarak çözüme bakıyor. "işsizliği çözmek için böyle böyle işler yapıcaz" deyince o yapacağı şeylerin işsizliği nasıl çözeceğinin bağlantısını kuramayacak kadar akıldan yoksun büyük bir seçmen kitlesi var. bu adamlar sadece "şurda dükkan açtık, 2 milyon kişi işe girdi, işsizlik tamamen bitti" -yi anlayabiliyor. kısacası muhalefet yapamıyor değil. yapıyor ama ortam müsait değil.

çapsız. etrafındakilerin kontrolünden çıkamıyor sanırım. kemikleşmiş yeyici tayfa istediği yöne çekiyor. muhalefet yapabilmek için önce muhalif düşünmek gerekir. mevcut sistem chp içindeki çıkar odaklarına yarıyorsa, bu kadro ile muhalefet yapamazlar.

siyaset beraberliğe oynayarak yapılmaz
siyaset efendilikle kazanılmaz
naiflik beyefendilik yapacaklarsa pul koleksiyonu derneğine gitsinler.

Yapamiyor. Belgelerle geliyor olabilir, halk mal. Halka hitap edemiyor, turbinlere oynamayi bilmiyor. Politika budur, Kilishdaroglu da bunu yapamiyor. Halk mal ise belgelerle falan gelmen cok da bir sey degil. Tayip turk milletinin anladigi dilden konusuyor. Tayip iyi bir politikaci, kim ne derse desin. Adam isi biliyor.
Kilisdar politika bilmiyor. Etkin muhalefet icin oncelikle nefes alman sonra politika bilmen gerekir. Belge dedigin nedir ki..?

çünkü lafta kalıyor her şey. hosein'in dediği gibi, bir şey olacaksa te o zaman olacaktı ama insanları gaza getirmedi, sessiz kaldı. bu süreçten bayağı bir süre sonra insanları gaza getirmeye çalıştı ama iş işten geçmişti artık. bence kılıçdaroğlu da hükümetin adamı. chp'nin başkanlık seçimlerinden sonra başka bir açıklaması olamaz.

Çünkü partiye hdplileri, Kürtçuleri doldurdu. Ağzıyla kuş tutsa bana ne bundan sonra.

Hosein'e katılıyorum. o gece evde 3 kişi Kılıçdaroğlu'nun ağzından çıkacak bir söze Ankara'ya gitmeye hazırdık. Ama korkaklık yaptı, böyle bir şeyin altına girmeye cesaret edemedi. Sahiden o gün bir şeyler değişebilirdi ama olmadı.

Kılıçdaroğlu bırak ülkenin anamuhalefetini emanet etmeyi, herhangi bir küçük şirketin bile liderliğini yapabilecek kapasitede, karizmada biri değil.Lider değil öncelikle.

Bizim gibi ülkelerde lider önemlidir.İnsanlarla iletişimde %90 vücut duruşunuzla,jest mimiklerinizle,tonlamanızla nasıl paketleyip söylediğinizdir.Kalan %10 ise ne söylediğinizdir. Kılıçdaroğlunun ilk %90'lık kısım için benim gözümde puanı 10 / 90 falandır.

Adam daha konuşurken nereyi vurgulayacağını nerede es vereceğini bilmiyor.Anamuhalefet liderliği için çok aşırı derecede düşük bir profil

mizacı ve yapısı siyasi liderliğe uygun bir kişi değil. zaten sana istemediğin herşeyi yüklüyorlar. muhalafet sol için biraz daha sert yapılmalı. öncelikle chpdeki ulusalcı eski kafalı çevreleri gönderip yerine genç bir lider ve genç parti yönetimi gelmeli.

kılıçdaroğlu su nerden geliyorsa oraya gidiyor. artık Türk siyaseti eskisi gibi olmaz. sakinlik bizim toplumumuzda eziklik olarak algılanıyor. bu sebepten yapamıyor.

chp'nin başına geçtiğinde bir rüzgar yakalamıştı aslında. ama partiye tam hakim değildi ve cesur değildi. yani aslında lider değildi! yine de bir şeyler olabilirdi, kaçtı o fırsat.

akp'nin yancısı durumuna çok düştüğü oldu, @starborn'un dediği gibi.

@hosein'in dediği gibi, çok açık usulsüzlükler varken sustu ve kabullendi. büyük hataydı. ama insanları sokağa dökse, iç savaşa varan olaylar yaşanabilirdi.

genel olarak söylendiği gibi, evet efendi, tane tane konuşan bir adam. bazen o da zorlayıp bağırıyor filan ama durmuyor üzerinde.

çoğunlukla akp'nin oluşturduğu gündemin peşinden gittiği doğru. ama kendi gündemini oluşturduğu da oldu. yanlışı, yarattığı gündemlerin hep bir atımlık olması, devamının gelmemesi.

@dissendium'un bahsettiği gibi emeklilere süper vaatlerde bulunuyor, emekliler oy vermiyor. ama gençlere de vaatte bulunuyor, gençler de koşmuyor chp'ye.

çok ciddi vaatleri oldu ama bu halkı inandıramıyor. samimi bulunmuyor bir defa.

hem "dersimli kemalim" deyip, hem de atatürkçü olunmaz!

hem hdplilerle (misal tanrıkulu) kolkola hem de atatürkçü o-lun-maz!

akp, bırak hdp'yi, pkk ile iş tuttuğu halde millet öyle de destekledi, böyle de destekledi. kıvır kıvır politikalara rağmen, öyle de böyle de oy alıyor.

çünkü bir de muhalefete vurmak kolay. yazarken bile, içeriye alınmayalım diye dikkatli seçiyorsak kelimeleri, kimse "ama muhalefet" diyemez. tek başına bu durumu açıklamaya yetmez bu kolaycılık.

zamanında bırakıp gitmesini bilmek büyük bir erdemdir. bunu bilmedi, bilmiyor ve korkarım ki bilmeyecek. bana göre en büyük hatası bu.

kötünün iyisi şarap.

soğukken içimi rahat oluyor. yemekte şarap arayacak kadar gurme duyularınız varsa hiç yanaşmayın.

soğukken iç +1
yanında meze ile yeteri kadar güzel bence.

baya baya kötü. hiç sevmiyordan kesinlikle sava alma. en olmadı antik fln al. sava alma ama, şaraptan soğursun

Sanırım bahsettiğiniz burun sıkmadan içilebilen bir kırmızı şarap. Kırmızı şarap soğuk içilmez, yani biraz dolapta soğutup içebilirsiniz ama kış için çok gerekli sayılmaz. Kırmızı şarap yemeğe eşlik etmiyorsa yavaş yavaş tadını çıkara çıkara içilir. Ama şarabı çok seven olarak, başlangıçta gidip ucuz bir kırmızı almanızı önermem. Başlangıç için genç dömisek beyazlar (Chardonnay dışında) ya da kolay içimli genç roseler.

Oda sıcaklığı yeterlidir. Sava dan kesinlikle uzak dur. Bir yudum alıp çöpe atmışlığım var. Altıntepe beyaz tavsiye ederim. Migros da bulabilirsin. 1lt. 23.90 15.90 a mimoza ve Leyla da içimi iyidir. Rose ikisi de ben üçünden de içiyorum. Afiyet olsun. Bu paralara tekelden sakın şarap alma hepsi merdiven altı leş gibi tat ve kokuları var.

Kotu otesi bir sarap

hiç tavsiye etmem sava'yı. ben daha bulamadım beğendiğim bir tane. bu başlığı da takip etmiş olayım.

hurda altın diye bir şey çıkartmışlar. özellikle suriye üzerinden gelenlerde bolca çıkıyor diyorlar. bildiğim kadarıyla çeyrek değil daha çok takıda oluyor o iş ama.

esnafın dükkanı nerede açtığından çok zihniyeti sorunlu.

Alip ciksaydin ne uzuyosun kendini. Sanki baska yer yok o da akillanirdi.

tipik esnaf +1. ya biraz da onların açısından bakmaya çalışıyorum olaya. aslında haklı gibiler. neticede içeri giren insanda ilk gördükleri şey doğal olarak kıyafet ve tip. ee her esnaf da kazıklana kazıklana gidiyor bu yolda. tabi usta esnaf daha dükkana girmeden profilini çıkarır koyar masaya. acemi bir tipmiş herhalde.

niye bunu yapmasına göz yumdun ki. çıkıp gitseydin, o da kıyafetine tuhaf tuhaf bakmadığı müşterileriyle mutlu olmaya devam etsin.

adam haklı eşofman ve şişme montla gezen tiplere güvenmem.

Insallah bir 150 yil sonra giydigimize gore yargilanmadigim gunleri goruruz.

madem bu kadar rahatsız oldun, niye pısırıksın? adam senin müdürün değil, baban değil, maaşını ödemiyor; o halde ne diye "ne bakıyorsun?" diyemiyorsun? burada yakınmaktan daha etkili olmaz mıydı sence?

Hayırdır bi sıkıntı mı var diyemedin mi?

Benim sürekli alışveriş yaptığım kuyumcu da bir keresinde bir çeyrek altından şüphelendi mi ne olduysa o da cama attı birkaç defa altını. Ayrıca yazı-tura atar gibi fırlatınca çıkan sesi de fikir verebiliyor anladığım kadarıyla.

Ya imajın alışık olduğu gibi olmadığından altınını incelemiştir yahut altınında onun ilgisini çeken (tezgaha atmasını gerektiren) bir şeyler olduğu için "bunda çakallık yapacak göz var mı" diye bakmış da olabilir. Bence kafana takmanı gerektiren bir şey yok.

Söylediğin gibi bir kere ben de süzülmüştüm ama. Bir haftasonu sabahı, sabahın kör saati, kardeşim yataktan kaldırmış "beni falan yere götür" diye. Ben de götürüp geri gelir yatarım diye pijamalarımı bile çıkarmamış, üstüme paltomu almış gitmiştim. Eve dönerken arabanın yetkili servisinin açık olduğunu gördüm. Yakın zamanda akü değiştirdiğim için teyp kod istiyordu ve bilmiyordum. Onu öğrenmek için o halde servise girdim. Selamımı boka bakar gibi ve aynı öyle tepeden tırnağa süzerek zoraki aldı. "Yataktan kalkıp geldiğim çok belli oluyor herhalde" dedim. Konuyu söyledim, "ruhsatın varsa buluruz" dedi üstten üstten, artist artist. Artık sinirime nasıl dokunduysa, açıktan bir şey söylemediğim halde, ondan öyle daha üstten daha artist artist konuştum ki çaycıyı görünce "çay içer misin abi?" diye sordu en son :)
Evet gerçekten de "ne giyiyor olduğumdan sana ne" fikri haklı ama ne yazık ki gerçek hayatta karşılığı yok.
Keşke sen de onu aynı şekilde süzüp altınlarını geri alsaydın. Yahut verdiği parayı ışığa falan tutmuş olsaydın. Ama olmuş artık. İnsanın basireti bağlanıyor işte bazen. Düşünme.

Mahalle kuyumcusuna gitsen neyse de, akmerkezde eşofmanla gezen adama bu muamele normal ya. Bunu İngilterede amerikada zenciler yapar, etrafta beckham gibi oğlanlar manken gibi kızlar vardır, bizim zenci yataktan kalktığı eşofmanla, hatta kapüşonu da kapatıp gezer en kral mekanlarda, sanırsın yanlışlıkla ışınlanmış oraya

senelerdir dönen olayların günümüz versiyonu

-bir grup kısa yoldan köşeyi dönme heveslisi
-bir adet nabza göre şerbet veren şişman
-bir adet ponzi şeması
-üç beş fotoğraf paylaşılan sosyal medya hesabı

sonuç: cin olmadan adam çarpmaya çalışan çarpılanlar.

2018 model saadet zinciri temel olarak. üye olmak için herkes dilediği miktarlarda bir ana para yatırıyor, örnek olarak 2. gelenin ana parasının bir kısmını 1. gelene verip bir dönüşüm sağlıyorlar. sonra bu ana para ve %200-300'lere varan uçuk, aklı başında bir canlının inanamayacağı oranlarda faiz vaatleri vardı.

80 bin civarı insan bu yapıya girdi, takip edenler bilir bu olay ilk duyulduğunda şimdiki kadar olmasa da bir gündem oluşturmuştu. böyle bir şeyin olamayacağı ve bunun açıkça bir dolandırıcılık olduğu söyleniyordu. tüm bunlara karşılık müridler bunun milli bir olay olduğunu, herkesin kendileri kıskandığını. bu oluşuma destek vermeyenlerin de vatan hainin olduğunu iddia ettiler. aradan uzun bir zaman geçmeden topladıkları yüz milyonlarca lirayı alıp kaçtı başındaki tosun.

Her 15 senede bir türkiyenin vaz geçilmezidir bu tür olaylar.
kolay yoldan para kazanmak isteyenler & bunu kullananlar.
Bu seferki facianın özeti ise : evden inek beslemenin zararları.

farmville tarzı bir oyun üzerinden gerçek hayvan besleyip büyük paralar kazanmaya çalıştılar. oysa gerçekler çok farklıydı :D site sahibi parayı vurduğu gibi ülke dışına kaçtı.

Yılmaz Erdoğan filmini yapmıştı bunun Neşeli Hayat diye. O mevzular sanırım.

öncelikle
imar planı nedir? ne işe yarar?
evet devlet çakacağınız çivide bile söz hakkına sahiptir. öyle kafanıza göre proje yapamazsınız. mimari açıdan onay alsanız bile kat yüksekliği sınırına takılabilirsiniz. ayrıca parselin yapılaşmaya uygun olan bölümleri, kafanızdaki inşaat alanına yetmeyebilir.

chuck palahniuk'un "kurgudan da garip" kitabında bir bölümde bu hayalini gerçekleştirmiş insanların öyküleri var. fikir verebilir.

digiturk kanallarından birinde bu tarz mimari özellikleri olan evlerin tanıtıldığı büyük tasarımlar adında bir program vardı. bu programda, londra'da bir adam, su kulesini satın alıp konuta dönüştürmüştü. onu bi izlemelisiniz. tavsiye ederim.
bunun dışında yapabileceğinizi düşünüyorum fakat iki ayrı çekincem var. birincisi tip imar yönetmeliği kapsamında yapacağınız konutun şehrin mimarisine aykırı olabileceği düşünülerek çevre ve şehircilik il müdürlüğünden gerekli yapı iznini alamamanız. araştırılmalı. muhtemel risklerden.
ikincisi ise, bu tarz özel mimari yapıların pahalıya mal olması. dün bi belgesel izledim. kadın dağ başında uçak kanatlarından çatısı olan bir ev yaptırıyor. işin sonunda söylediği cümle hoşuma gitti; bebek karında 3 aylık olmuşken geri dönemezsin. başta hesaplanılan bütçe sonlara doğru olağanüstü derecede yükseliyor. geçen sene ev tadilatına 20bin bütçe ile başlayıp 35bin ile tamamlamıştım.
diyeceklerim bu kadar.
hayallere devam. bir şeyi çok istersen olur.umarım bir gün evini televizyonlarda dergilerde görürüz.

Bir arsaya nasıl "yapı" yapılırı cevaplayalım;

Öncelikle elinizde tapusu olan arsanın belirli bir imarı vardır, bu imar ya emsal oran ile (belirli bir çarpan kat sayısı) belirlenir ya da çekme mesafeli olup belirli bir kat yüksekliğe izin verilir.

Yükseklik bazı bölgelerde net bir şekilde belirli iken bazı emsalli bölgelerde emsal oranını kadar serbesttir.

Diyelim ki arsamız yapı yapmaya uygun bir imara sahip, bu seferde yapılaşmak için gerekli teknik şartlara uygun bir yapı yapmanız lazım.

Eğer değişmediyse minimum yapılaşma 6x7 metre idi, yani yapacağınız binanın bir tarafı en az 7 metre diğer tarafı da en az 6 metre olmalı. (büyüklükte de bir limit var konumuz değil)

Yuvarlak yapmak için de mutlaka yukarıdaki örnek gibi bir limit vardır, en az şu kadar çap olmalı vs gibi.

Arsanızın konumu ve imar planı çok önemli, gerektiğinden küçük olduğu için yapılaşamayan çok arsa var.

Muhtemelen şehir dışında, kendi arsanda vs. yaparsın, belki onu da yapamazsın arkadaşların dediği gibi. He bunun gibi bir şeyi yaparken epey bi paran olacağı için imar izni de çok dert olmaz, belediyedeki abileri görürsün onlar da seni görmez. Şatona hoş geldin sonrasında.

Benim takıldığım ise mevcut yapılaşmada dahi kentsel dönüşüm kapsamında yapılan yarrak kürek binaların, gökdelenlerin şehrin imajını darmadağın etmesine rağmen imar izni alabilmesi ve biraz standart dışı olanın göze batması.

Hayal bile kurdurtmuyorlar insana ya! Neyse sakinim.

bi arkadas kutu kadar balkonunun demirlerini ve pencere cercevesini maviye boyamisti. zirt diye yazi geldi kapisina, yasakmis. geri beyaza boyadi.

nadiren işini düzgün yapanlarına rastlasak da maalesef büyük kısmı yanlış kafada.

ne yazik ki, buyuk-kucuk cogu esnaf bu durumda... o yuzden genelde kurumsal yerleri tercih ediyorum... nacizane tavsiyem sosyal medya'da (facebook sayfasi, foursquare gibi) yorum yazip puan verin, basklarini uyarin

kesinlikle haklısınız. herkesin günü iyi geçmez, belki dertleri vardı, bir sıkıntısı vardı. ancak, profesyonel olmak bunu müşteriye yansıtmamaktır.
hata yaptığını kanıtlamanız üzerine bile üste çıkmaya çalışmak o işletmenin ayrı bir kafaya girdiğini gösteriyor. Bursa'nın tek pastahanesi değil sonuçta, böyle devam ederlerse patron kepenkleri kapatıp evde oturur.

bizim ülkemizde insanlara ahlak nedir diye sorunca maalesef akıllarına sadece öpüşme, açık giyinmeme, kadınların hal ve hareketleri geliyor.
toplumda bir çok alanda olduğu gibi iş ahlakı da yerlerde.
ne kimse işini düzgün yapıyor, ne ödemesini düzgün yapıyor, ne hakkaniyet var ne saygı ne de profesyonellik

Bu yüzden batmaya mahkumlar işte önünde sonunda. Benim arkadaşım tatlıcı daha yeni ben ordayken başına acayip bir durum geldi. Aynı isim soyada sahip kişi yüzünden siparişi başkasına vermişler. Adam akşam 8 de geldi siparişim nerede mevlüdüm var dedi. İmalat bitmesine rağmen aradı ustayı getirdi evinden adama özel makineler açılıp tatlı yaptırıldı mağdur edilmedi. Esnaflık bunu gerektirir bence.

arkadaşlar sizden rica ediyorum bu işletmeyle ilgili yorum yazabilir misiniz ? börekçi sezgin yunuseli yazınca çıkıyor. belki bu şekilde biraz vicdanım rahatlayacak

kapora alıyorlar ama .

güncel

dosya masrafı 200 tl nin altında olur. 2 yıl falan düşünüyorsanız konut kredisi daha uyguna gelir.

not: bir kaç bankadan teklif almayı unutmayın.

yok 48 ay düşünüyoruz. internetten araştırdım da faiz oranlarını, en uygun ziraat geldi

konut kredisinin faiz oranı daha düşük olur ama biraz daha uğraştırır. ekspertiz gider filan. ekspertiz 500-800 tl arası bi şeydir. bsmv %0,5'tir. 35000'e 175 tl dosya masrafı ödersin. dask öyle çok yüksek değildir. konut sigortası biraz daha fazla olur dask'tan.

madem 35000 lazım sana, o zaman ihtiyaç çek. banka eve ipotek koyacak, kredi bitince ipotek fek cart curt.. gerçi 35000 tl lazım ev almak için ve 48 ay vade biraz saçma geldi bana...

Ziraat bildiğim kadarıyla en uygun evet. Ben olsam yine de hem ihtiyaç hem konut olarak teklif alırdım

@silah taciri, 48 ay seçme nedenimiz aylık ödemesinin az olmasını istememiz. 36 ya da 48 düşünüyoruz duruma göre, çünkü emekli maaşı işe annem ödeyecek bunu. Yaşından dolayı da sigorta masrafı çok olur diye düşünüyorum.

mano ve burger lab'e gitme, ya da git ama diğerleriyle aynı klasmanda olmadığını bilerek git; diğerleri gayet güzel.

moda'da b.o.b var, zapata var. Havan'dan'ın sadece cumartesileri çıkan kaburga burgeri, basta'nın kuzu burger'i de sadece burgerci olmayanlar arasından güzel burgerler.

www.hurriyet.com.tr

bunu bilin de..

akali burger kesinlikle

Demirören AVM'de Uptown İstiklal'de yedim, gerçekten efsaneydi.

Valla ben big king’i hiçbir şeye değişmem :)

virginia angus iyi baya

Bob -Moda tavsiye ederim.Timeout en iyi olarak onlari secti.Patatesleri de çok güzel.

Bir de buna ek olarak Harbiyedeki Zulayı öneririm.Ekmeği bana pek hitap etmedi ama köftesi olması gerektiği gibiydi ve cok lezzetliydi.

Beşiktaş'ta Biber Burger var tavsiye ederim.

Bu burgercilerin herhangi birini tavsiye etmem herhalde.

-Akali
-Zula'da Edizione
-Komşu Burger'in Tereyağlısı
-Basta'daki Kuzu Burger

önerilerim olacaktır.

b.o.b <3

Nusretin lokum burgeri ve komsu burger.
Virginia angusu çok sevemedim, mano ort. Bence, baltazar ise kanatlı eti çıkmıştı zamanında direkt ele:)

burger joint en çok onu sevdim bunlar arasından

www.instagram.com

swordfish

Sanal Korsan filmini tavsiye ederim. İlk bilgisayar korsanlarından olan kevın mitnick'in hayatını ele alan bi film.

who am i vardı sanırım baya bi' tutmuştu.

zero days +1

snowden.

en büyük suç şebekesinin nasıl olduğunu görün. :)

film değil de dizi var mr robot.

iş arayanlar için iyi aslında. Türkiye için ne kadar etkin onu bilemem.

ilanların detaylarını görebiliyorsunuz
ilanda aranılan gizli özellikleri görebiliyorsunuz
profilinize bakanları ya da hangi aramalarda profiliniz görünmüş bakılabiliyor
ilana diğer başvuran adaylar ile ilgili genel bilgi veriliyor falan

bir de lynda.com arşivi açılıyor.

not: bence çok pahalı.

Türkiye için bence değmez. LinkedIn sosyal medya görünümünde bir site olduğu için iyi bir profille zaten öne çıkabiliyorsunuz. Amaç onların sizi bulabilmesi aslında. Sizin siteyi keşfetmeniz iş bulma şansınızı çok artırmıyor.

ucuzken uyeydim.
ama cok pahalılandı. öküz alırız.

firmaların kadrolarına bakıp istediğin pozisyondaki insana daha rahat ulaşabilmeni sağlıyor özellikle avrupa için. mesela avrupa'da bir yazılım var tr'ye getirmek istediğin. normade info'ya mail at cevap bekle adam arasında sen görüş mailler mailler diye 2 ay geçmesi gerekirken linkedin'den tek mesaj ile olayı çözebiliyorsun yani çözebiliyordun.

türkiye'de hiç bir işe yaramaz siktiret.

ali pirpir diye bir adam var sanki Tr linkedin onun. uyuz oluyorum her yerde karşıma çıkıyor amına kodumun soyadı yandan yemişi.

oxygenics.co.uk

Kafanıza ulaşmayan, kenarlardan akıp giden sular tamami ile boşa israf. Basit bir başlık bile alsanız işinizi görür, olabildiğince geniş yüzeyli ve çok delikli olması faydalı.

ben ulusal kanalda satilan relax showeri aldim annem özeniyor diye.
çok memnun kaldim kendi evime ve yazlığa da sipariş verdik.

bendeki su aşırı basınçlı gelince patladı. aradım yenisini hemen ücretsiz yolladılar. musteri hizmetleri de gayet iyi yani

şarkı adedini kastediyorsak eğer çok değişiyor. 10 şarkı olan listem de var 400 şarkı olan da.

3 tane listem var. biri 400'e yakın yabancı listesi. 100'e yakın türkçe, gene 100'e yakın türkçe-yabancı karışık. biraz kafa listesi. tam anlatamadım da "high" kafa diyeyim.

Çok liste birikince tum sarkilar kayboluyor. Ne demek istedigini anladim. Benzesik olan muzik listelerini birlestir.
Ort 50 sarkili 10 listem var. Moda gore hepsi

148 - 123 - 272 - 719 - 97 - 23 - 45 - 96

farklı türlere göre

başkalarına da dinlettiğim için genelde 10-15 arası oluyor. sıkılmasınlar. ama kendi sevdiğim müzikler listemin birinde 658, birinde 431 şarkı varmış. amma birikmiş.

üzerinde medeni durumu gösteren tüm belgelerin yenilenmesi gerekli mantıken.

@angelofdeath üzerinde medeni durum yazmıyor işte o yüzden sordum

soyadınız değişmediyse gerek yok diye biliyorum.

yeni kimliklerde bi bok yazmıyormuş bende de yok da. öncesinde mavi kimlikte evli bekar yazıyordu. değişitirmesen de çok sıkıntı değil gerçi

pvc ci amcalara uğra stersen.

urun.n11.com

anahtar kelime "balık sırtı kablo kanalı" koçtaş bauhaus gibi yerlerde bulabilirsiniz.

Elektrik uretim tarzi da degisiyor zaten gelismis ulkelerde. Mesela Almanya 2017 ilk yarisinda elektriginin %35'ini yenilenebilir enerjiden uretti.

www.ntv.com.tr

Enerji üretiminde kullanılan fosil yakıtların zararlı etkileri çeşitli filtreleme işlemleriyle azaltılıyor. Otomobilde yanma olayı gerçekleştiği zaman açığa çıkan gazların filtreleme ile zararsız hale getirilmesi daha zor. Kaliteli bir araç bu işlemi yapabilirken, yüz binlerce insanın kullandığı düşük kaliteli araçlar bu işlemi yapamaz. Elektrik üretimi belirli alanlarda gerçekleştiği için günlük hayata olan zararlı etkilerini daha az hissediyoruz.

Elon musk'ın güneş enerjisi şirketi de var mesela, çatı kiremitlerinde normal kiremitlerle ayni gorulen ve degeri hemen hemen ayni ayni olan guneş panelleri kullanimina da teşvik ediyor, bu paneller sayesinde teslalar şarj olabiliyor

Enerji verimliliği diye bir sey var. Fosil yakit yakmak var fosil yakit yakmak var. Her enerji turunun verimliligi ayni degil.

siz aracınızda fosil yakıt kullansanız da elektrik üretiliyor. ayrıca üretilen elektriğin karakteristiği de değişiyor ve daha verimli oluyor. atıyorum 1 litre benzini yaktığınızda aldığınız iş ve güç değerlerinin verimi ile elektriğin verimi farklı oluyor.

mevcut sistemler %100 elektrikli araçlara geçmeye uygun değil.
yenilenebilir enerji tam olarak güvenilir değil. Doğa olaylarına bağlı olduğu için sistemin klasik güç kaynaklarına (termik, nükleer, hidro) ihtiyacı oluyor.

ayrıca pil teknolojisi sanıldığı gibi zararsız değil. belli değerli cevherlere bağlı ve bunlarda sonsuz değil. bugün petrol için dökülen kan yarın lityum için dökülecek.
(bkz: afganistan'ın lityum rezervleri)

ayrıca elektrik şebekeleri de bu yüke göre tasarlanmamış. mevcut sistemdeki tüm araçları elektrikliye çevirdiğimizde hiç bir güç ağı bunu destekleyemiyor.

Kısa bir zamanda devrimsel bir yenilik gelmezse bu iş kademeli olarak önce hibrit sonra elektrikli olarak bize yansır.

çevrecilik falan yalan, olay ekonomik tamamen. avrupalılar başlattı bu olayı, petrol ekonomisine bir alternatif olarak. elektrikli araçlar da tamamlayıcı unsur. hem depolama hem arz açısından.

Yenilenebilir enerji üretmek için gerekli altyapıyı üretmek de sıkıntı, güneş panellerinin üretiminin pek çevreci olduğu söylenemez, silikonu işlemek fazla enerji istiyor, ayrıca günün yarısında neredeyse enerji üretemiyor, enerji kaybı oluyor. Benzeri rüzgar gülleri için de geçerli. Jeotermal iyi ama onun da kullanılabileceği yer limitli.genel olarak bakıldığına En verimlisi nükleer enerji (akdeniz ülkelerinde yenilenebilir enerji kullanılabilir, ama kuzey ülkelerinde vs, verimli değiller) üretimi temiz vs, atık üretiyor, atığını çok düzgün muhafaza etmek lazım. Bir de biofuel var tabi, o da en verimli alglerden üretiliyor, ama yine çik pratik olmayan bir yöntem.

Bunun başka boyutları da var, plastiklerin hepsi bioplastik olacak dense, çiftçiler ucuza kesin para kazanacağı plastikçiye mısır patates üretmeye başlar, insanlar gıda kıtlığı çeker komplo teorisi arabalar için de geçerli.

Bence uzun vadede elektriğe bile ihtiyaç olmaz zaten, enerji kavramını baştan tanımlayabiliriz diye umuyorum.

-Yenilenebilir enerji kullanılabiliyor
-Nükleer enerji olayı var. kendi içerisinde riskleri ve kötü yanları olsa da genel olarak bir kömür yakan termik santrale göre daha emisyon yönünden çok çok daha iyi.
-Enerji ve üretim verimliliği çok farklı konular. İçten yanmalı motorların araçlardaki kullanıldığı hali (değişken yük durumları ve farklı devirlerde çalışılması) çok düşük verimlilikte. Eğer yüksek verimlilikte yakıtı kullanırsanız emisyon değerini düşürebilirsiniz.

iki noktayı kaçırıyorsun;

birincisi, elektrikli arabalar diğerlerine göre çok daha verimli. toplamda çok daha az enerji tüketiyorlar.

ikincisi, içten patlamalı motorlar çevrim santrallerine göre çok verimsizler. yani 1000 litre mazot ile dev gibi jeneratörde ürettiğin elektrikle gidilen toplam yol, o kadar mazotla gidilen yolun birkaç katı.

dahası elektrik barajdan, güneşten, rüzgardan, oradan buradan da üretilebiliyor. arabayı gece şarj edersen almanya gibi ülkelerde %100e yakın yenilenebilir enerji yakalaman mümkün.

@ angelofdeath: mevcut şebekenin kullanılmadığı zamanlarda arabaları şarj etmek mümkün ve lityum pil teknolojisinin göbeğinde kalacak diye bir şart yok. grafen temelli pil teknolojisi gibi o kadar çok gelişme var ki...

hangi ereğli?
biraz ondan biraz bundan mimarisi sanırım bu :). ayrıca sütunlu kısım resmen "balkon konuşması" amacıyla tasarlanmış.

fildişi kulelere hoş geldiniz.

Birşeyden başka bir şeye dönüşürken arada takılı kalmış gibi.
Dönüşümü sırasında yarı yolda bozulmuş otorobot olsa misal, böyle olurdu.

ben camii sandım. neden böyle bir şey tasarlamışlar onu da anlamadım

biraz roma olsun biraz fransiz olsun, ee biraz da güncel türk müteahhit izleri tasisin olmus. türk isi bilimsel tezlere donmus. Asil viyonsuzluksa boyle bir yapiya hicbir sekilde bir cevre duzenlemesi yapmamalari. Park alani bile koymamislar herhalde herkes otobusle gelsin bizi de yormasinlar diye dusunulmus. sanirim duragin maksati da bu :))

kubbesi olmasa 8 puan derdim.
"o iyi de çevresi kötü" diyesim geldi. sanırım hala bitmemiş tam olarak.

cami değil miymiş bu? tatil gidiş dönüşünde önünden her geçtiğimizde cami sanmıştık, yapanların kafalar çok karışık belli ki

www.youtube.com

Ben en çok en üst kattaki oval ofisi sevdim. Yalnız kubbesi biraz küçük olmuş, o konuda mimara ben de kırgınım.

goo.gl Soyle bir sey de olabilirdi. Bence yine de guzel o yuzden. Turkiye’de cogu seyi estetik kaygilari goz ardi ederek, neyin ucuz olduguna gore yaptiklari icin, bu kafaya gore iyi bile bana gore

Cami ile bir alaka kuramadım, her sakallı dedemiz değil. Daha çok katedral havası var. Biraz karışık ve göz yorucu olmuş ama en azından farklı bir şey denemişler. Her şey o kadar aynı ve çirkin ki bu bile bir şey sayılmalı bence.

sabahları walking dead sahnesi gibi bir şehre uyanmak ömürden çalıyor yalan değil. bence olay bira değil, insanların mutsuzluk saçması.

turkey effect. 10 sene önce belarus'a gittiydim. türkiye'ye dönünce ilk söylediğim, burada mühendis olacağıma belarus'ta kağıt toplayıcısı olmak daha iyi idi. ama olmadı olamadı.

Laktoz intoleransınız olabilir mi?

Aynı durum bende de var. İçtiğim günler (ki haftanın yedi gününe tekabül eder genelde) çivi gibi uyanıyorum erkenden.

Çoğu insan içince uyanamaz veya güne kötü başlar ama bende öyle olmuyor işte. Tüm gün daha enerjik daha pozitif oluyorum.

cok uzucu...

ben cocukken gittim geldim; bazen hic gitmeseydim sonraki hayatimda daha neseli birisi olurdum, diye dusunuyorum. orada mutluydum, cunku... insanlar sakindi, huzurluydu. :(

Sebebinin alkol olmadığı çok açık değil mi? Ülke değiştirmişsin binbir tane şey değişti sağlığını etkileyen.

buraya gelince muhtemelen kendini şekere, una verdin, sağlık alkol ile doğru orantılı olan bir şey değil ki.

Kartın kendisi drekt olarak vadesiz TL'ye bağlı olduğu için ben TL olarak çeker sonra kur üzerinden hesaplar diyorum.

vadesiz hesapla doğrudan alışveriş yapamazsınız. banka kartı - kredi kartı kullanmanız gerekiyor. kartın bağlı olduğu vadesiz hesaptan çeker gereken miktarı.

vadesiz hesap üzerinden yalnızca havale - eft gibi işlemler yapılır. bunda da swift ücreti banka komisyonları çıkar karşınıza.

sorumun tam cevabını da ekleyeyim merak edenler için ;
Encard’ınıza Vadesiz TL hesabınız otomatik olarak tanımlanır. Kartınızla Vadesiz hesabınızdan QNB Finansbank ATM'leri üzerinden para çekebilir, alışveriş yapabilirsiniz. Vadesiz döviz hesaplarınızı kartınıza tanımlayamazsınız. Yabancı para cinsinden yapacağınız alışverişler, işlem anında TL’ye dönüştürülüp yine Enpara.com Vadesiz TL hesabınızdan tahsil edilir. Bu alışverişler için döviz hesaplarınız kullanılmaz.

-spoiler-
-spoiler-
-spoiler-

insanlık ve din tarihi

javier bardem: tanrı
jennifer lawrence: tabiat ana / dünya
ed harris: adem
michelle pfeiffer: havva
gleeson kardeşler: habil-kabil

-spoiler-
-spoiler-
-spoiler-

bana da film anlaşılmaz değil, tam tersi fazla alegorik geldi. biraz daha kapalı verilebilirdi. aronofsky bu filmden daha zeki bir adam.

yaradılış ve kaos.
yaratıcı her seferinde farklı şekilde uğraşsa da insanlık yok etmeye devam edecek.
çok fazla dini ibare vardı, havariler, peygamberler, kutsal kitaplar, tarikatlar...

o yüzden biraz da matrix gibi ama farklı karakterin gözünden.

Birçok farklı okuma yapılabilir bence. Zaten yukarıda belirtilmiş dini allégoriler ancak bence kadın-erkek ilişkileri bakımından feminist bir okuma, kadın-mahremiyet-toplum bakımından farklı bir okuma, yazar-eser-uretim süreci-"ilham" bakımından yine farklı bir okuma, yazar-eser-okur ve okurun eserdeki rolü bakımından farklı bir okuma, doğaya verilen zarar-zarari veren insan ve bunun karşılığını görecek insan bakımından farklı bir okuma, siyasi olarak devlet-savas-halk üzerinden farklı bir okuma yapılabilir. İlk olarak aklıma gelenler bunlar, sadece dini bir metnin yorumlanmasından daha kompleks bir altyapıya sahip olduğunu düşünüyorum filmin. Tabii ki yorum ve aşırı yorum yapılabilirliği yüksek bir eser ancak özellikle feminist tema göz ardı edilmemeli.

nestle 12.5
hayat 13
tavsiyeden çok güncel fiyat bilgisi
edit: nestle daha güzel
location:kadıköy

Sarıyer - Saka Su - 11 TL

Çok hızlı getiriyorlar.

taşdelen - 11tl

Buzdağı alıyorum ben analizleri en iyi olanlardan. 10 ya da 10,5 tl idi cam damacana seçeneği de var ama o daha pahalı.

sırmakeş 8.5tl aldım. ama bir dahakine 9tl diyorlar.

Beykoz - Saka Su - 11 TL

Çok yavaş getiriyorlar.

pınar 6 tl nazilli

sakasu: 11,75
maltepe(üstteki sakasu'ları görünce bizimkinin kazıkladığını farkettim.)

Kaliteli su arıyorsanız ilk arayacağınız markalar Fuska ve Buzdağı olmalı. Musluk suyundan sonra değerleri en sağlıklı olan su markaları bunlar.

çok sık kullandığınız fonksiyonları tuşlara atamak mümkün. onun dışında sesi aç kapa, şarkı değiştir gibi pratik şeyler de yapabilirsiniz.
bunları yapmak için oyuncu mouse almak gereksiz bence.
logitech m560 gibi 4-5 tuşlu daha basit bir ürüne bakın.

logitech g600'ü oyun için kullandım uzun süre, ardından ofiste de kullanmaya başladım. yaklaşık 60 adet farklı komut atayabiliyorsunuz tuşlara. buna sizin belirlediğiniz cümle kalıplarını kaydetmek ve tek tuşla yapıştırmak da dahil. kopyala, yapıştırdan farklı olarak çeşitli kombinasyonları da kaydedebilirsiniz. örneğin;

win+d > 1 sn gecikme > ctrl+a > 1 sn. gecikme > delete > 1 sn. gecikme > enter

www.logitechg.com

Hocam gereksiz olur

logitech g serisi oyun için genelde... üzerindeki tuşlara makro diye tabir edilen kısa yolları atayabilirsin. genelde büyük ebatlı oluyorlar

gene aynı markanın mx anywhere var bu da hem görüntü olarak güzel hem de ergonomik diyebiliriz. buna da scroll tuşu (sağ-sol + kademeli yuvarlama sınırsız yuvarlama) baş parmak yanında 2 tuş ya da gesture olarak tuşlara 4 'er komut atayabilirsin.

eski bilgisayarda "kağıda sığdır" gibi baskı ölçeğini değiştiren bir ayar yanlışlıkla açılmış olabilir mi?

Dosya değişmediyse bir tek baskı ayarları değişebilir.

@acetaminophen bu ne demek şimdi? sürekli değişik şeyler yazdığım belgeyi her seferinde pdf'e mi çevirmeliyim anlamadım? soruya hangi açıdan cevap veriyor bu yazdıkların?

valla ilk aldığım gayet güzel olmuştu o arada ne değişti biraz da onu anlamaya çalışıyorum çok tuhaf yani aynı belge, aynı office sürümü vs. ben daha çok buna hangi tür bir ayar sebep olabilir onu merak ediyorum ama anladım demek istediğini

tabii ki vergi olur, adamlar akü kullanım parası adı altında vergi alıyor benzinden gelecek gelirden olmamak için.

Kismi bir indirim olur laf yememek icin ama mantikli olmaz zaten sadece vergi yetmez elektrikli araclar icin,
Onlara ait park yerleri isparkta ucretsiz park, atiyorum metrobus yollarini kullanabilme gibi tesvikler olmasi lazim. Zaten daha sarj istasyonu sorunlari var gerci onlara benzinciler el atar ama neyse.
Toyota'nin hibrit araclari bu konuda bir ornek onlara bakabilirsin

Elektrikli araç hükümetin umrunda olur mu ki teşvik versin. Doğa, çevre kirliliği vs umrunda değil ki, daha yenilenebilir enerji projelerine bile destek verilmiyor. Dayarlar vergiyi. Adamlara para lazım.

Tesla ilk elektrikli araba değil öncelikle. Türkiye'de elektrikli araçlara teşvik olsaydı Renault un uygun fiyatlı ve BMW nin biraz daha lüks modelleri alır yürürdü.

Onların vergi oranlarına bakarak olayı anlamak mümkün.

(bkz: BMW i3) 242.500 tl
(bkz: Renault Zoe) 140.000 tl

Elektrik araçlar için şu anda vergi düzenlemeleri var zaten,

Elektrik Motor gücüne göre 3% - 7% - 15% şeklinde ötv oranları ve 18% kdv.
Yani teşvik olmasa da adam seviyorlar dedirtecek seviye de değil gene de.
Tabi yaygınlaşmaya başladığında nasıl olur bilmem.

/Angelofdeath
Tesla Roadster ilk street legal li-ion bataryalı %100 elektrikli araçtır. 2004'te başlanmış, 2008'de ilk satışını yapmış. Öncesinde 1900'lerde bile üretilmiş olanlar var ama li-ion şarj edilebilir batarya taşımıyorlar. 90'larda üretilen japon elektrikli araçları da tam otomobil sınıfında değil, şehirlerarası kullanamıyordun, otoyola giremiyorlardı.

Öte yandan i3 de tam elektrikli sıfır emisyonlu araç değil, plug-in hybrid. Yani bir egzozu ve içten yanmalı motoru var.

Konuya gelirsek; elektrikli araçlara sanırım ilk başta %37 ÖTV konulmuştu yani 1600cc altı sınıfına dahil edilmişti. Aslında bir çok avrupa ülkesinde olan emisyon üzerinden vergilendirme ve sıfır emisyona teşvik olması lazım bizde de ama oy kaybetme kaygısından yemiyor maçaları. Çünkü emisyon üstünden vergilendirme olursa dizelden eski araçlardan vs çok para alman gerekecek, doblocu seçmen dellenir o zaman.

@bos gezenin bos ustasi

Türkiye'de satılan ilk araç değildir manasındaydı o. Konu içeriği elektrikli araçların tarihi değil sonuçta :)

Ayrıca BMW i3 range ext. sizin söylediğiniz model. Yani bu aracın "0" emisyonlu elektrikli modeli mevcut. Detaylarına sitesinden ulaşırsınız.

Yeni BMW i3 (94Ah) modeli için güç tüketimi ve CO2 emisyonu:
Yakıt tüketimi, (l/100 km) (ortalama): 0
CO2 emisyonu, (g/km) (ortalama): 0
Güç tüketimi (kWsa/100 km) (ortalama):: 13,6 –13,1
Elektrikli menzil, (km) (ortalama): 300–290
Müşteri odaklı elektrikli menzil, (km): Yaklaşık 200



Konuya gelirsek; çok vergi alıyorlar.

ne noter ne tapu tarihi. müteahhidin inşaat ruhsatı için başvurduğu tarihten sonra 5 yıl içinde iskan alma zorunluluğu var, değilse yapı iskansız-kaçak yapı haline geliyor.
inşaat bittiyse yeniden inşaat ruhsatı almayacağı için hak kaybı yaşarsınız.

sözleşme sonrası hazırlanan projelerin belediyede onaylanmasından sonra inşaat ruhsatı yazılır. 5 yıl süre bu inşaat ruhsatının yazıldığı gün başlar.
mesela, bana gelen işlerde genelde sözleşmeden sonra kurumlardan evrak vs toplanması, projelerin hazırlanması vs derken ruhsat alana kadar ortalama 2-3 ay geçiyor. tüm evraklar hazır olsa bile projelerin onaylanıp ruhsatın yazılması min 1 aydır.
dolayısıyla (öngörüdür bu) sizin muhtemelen 5 yılınız nisan-haziran 2018'de dolacak ve eğer dediği gibi bu ay iskan alacaksa sorun olmayacaktır.
5 yıl dolarsa tekrar proje vermesi gerekir.

Teşekkür ederim bilgiler için. Peki tekrar proje verilmesi gerekirse bize bir masraf çıkar mı? O süreç nasıl işliyor biraz bahsedebilir misiniz rica etsem?

Yapı ruhsatına ilişkin genel hükümler
MADDE 54 – (1) Kanun ve bu Yönetmelikle getirilen istisnalar dışında yapı ruhsatı alınmaksızın hiçbir yapının inşasına başlanamaz.
(2) Ruhsat tarihinden itibaren 2 yıl içinde inşasına başlanmayan veya 5 yıllık ruhsat süresi içinde tamamlanmayan ve süresi içinde ruhsat yenilemesi yapılmayan yapılar, ruhsatsız yapı olarak değerlendirilir.
(3) Ruhsat süresi içinde yapılan başvurularda ilgili idarelerin ruhsatı yeniledikleri tarihe bakılmaksızın ruhsat, ilk ruhsat alma tarihindeki plan ve mevzuat hükümleri kapsamında beş yıl uzatılarak yenilenir. Süreye ilişkin ruhsat yenileme en çok iki kere yapılır.
(4) Süre uzatımı başvurusu yapılmayan yapılarda idareler, ruhsat süresinin dolduğu tarihten itibaren en geç 30 gün içinde yapı yerinde seviye tespitini yapar.
(5) Ruhsatı hükümsüz hale gelenlerin inşasına devam edilebilmesi için yeniden ruhsat alınması zorunludur.
(6) İlk ruhsat düzenlendiği tarihten sonra hangi amaçla olursa olsun yapılan her ruhsat işlemi ile beş yıllık süre yeniden başlar. Yapı ruhsatı alındıktan sonra mahkemelerce, Bakanlıkça veya ilgili idarelerce durdurulan yapılarda durdurma süresi ruhsat süresine ilave edilir.
(7) Ruhsat ve eklerine uygun olarak tamamlanmasına rağmen ruhsat süresi içinde yapı kullanma izni düzenlenmemesi nedeniyle ruhsatı hükümsüz hale gelen yapılara, denetimi yapan fenni mesul mimar ve mühendisler veya yapı denetim kuruluşları tarafından denetim raporu hazırlanmak ve ilgili idare tarafından dosyasında ve yerinde, inceleme ve tespit yapılmak koşuluyla yeniden ruhsat düzenlenmeksizin yapı kullanma izin belgesi verilir. Mevcut yapılarla ilgili özel bir hüküm getirilmeden imar planı değişikliği yapılan alanda kalan yapılar da ilk ruhsat alındığı tarihteki plan hükümleri dikkate alınmak suretiyle bu hükme tabidir.

Ek: Proje maliyetleri müteahhit ile proje müellifleri arasındadır.

mng'yle göndermiştim ben, havalı paketleri var, onlarla bir şey olmaz sanırım.

Geçenlerde tiner sipariş ettim kargo getirdi eve kadar (sıvı) :).

söylemezsen gider hocam.

aras ile gönderiyoruz biz işyerinde. üzerine yazıyoruz bile dökükebilir diye. ama iyi paketlemek lazım. cam şişe olacağı için kırılırsa dökülüp başkalarının kargosuna zarar verebilir camlardan dolayı sakatlık çıkabilir.

cevaplarınız için çok teşekkür ederim. :) ptt ile gönderen var mı daha önce?

PTT kutuyu açıp içine bakmak ister. Sıvı oradan problem çıkarabilir.

daha kolayı varmış
chrome için adres satırına
chrome://cache/

ps4 kırıldı eski bir firmware geçen hafta

ps3

xbox 360'a artık oyun çıkmıyor pek. fifa ve just dance falan devam ediyor. eğer uzun zamandır oyun oynamadıysanız grafikler de çok rahatsız etmezse xbox 360 alıp oyunlarını oynamaya kalksanız 2-3 senede bitiremezsiniz.

xbox 360 iyi bir tercih. çok da ucuza bulunabiliyor ancak kırılamayan serileri var 2014 3. ay sonrası sanırım.

bide 3k hatası vermeyen kasa almanız lazım elinizde kalır yoksa

www.amazon.com

modül olarak bu

Bahsettiğin oyuncağın kumandasından mı arıyorsun? Yoksa benzer basitlikte 1 ya da 2 kanal kumanda sistemi mi arıyorsun?

1 kanal :
www.aliexpress.com

2 kanal :
www.aliexpress.com

Nasıl bir projede kullanmak istiyorsun? Merak ettim, ben de hevesliyimdir böyle şeylere :)

altın cevheri madenden farklı materyaller ile çıkarılıyor. toz hale getirilip işlenirken ayrıştırma aşamasında siyanür kullanılıyor diye biliyorum.
oradaki "arama" çıkardıkları toprağın içinde arama, altının yerini göstermek gibi değil.

çok derli toplu değil ama bu başlıkta epey bilgi var: (bkz: siyanürle altın aramak)

Aramada değil, ayırmada kullanılıyor. Altın toprak altında cumhuriyet liraları gibi durmadığından, toprağı Kaya’yı kaldırıp kaldırıp siyanürden geçirip gereksiz kısımlardan kurtulup altına ulaşmış oluyorsun.

Ben de altın madeni olan yerleri bulmak için kullanıldığını zannederdim.

öyle, çünkü bizim teledünya iptal olduğunda gelen digiturkçü aynı kablo üzerinde bir noktadan girmişti.

r6 r10 falan oluyor kalınlaşıyor, izolasyon artıyor vs.

(iç tesisat) bendeki kablonun üzerinde rg6/u-4 trishield 75 ohm yazıyor.

bence nasıl bakıldığına bağlı. Senden sonraki adam içkinin, ilacın dibine vurursa karaciğeri çok yorabilir mesela. Ya da çok temiz yaşıyor olabilir. Sınır bence normal insanlar kaç yaşlarına kadar yaşıyorlarsa o civarlarda olur diye tahmin ediyorum.

farkli organlarin yaslanma hizlari her insanda farkliymis diye okumustum. organina bakar heralde :)

bilimsel bir temele dayandıramadığım kendimce mantıklı düşüncem,
organ nakli esnasında bu organların travmaya bağlantılı aldığı hasar toplam ömründen çalıyor olabilir. sonuç olarak sistemleri iflas eden bir hastadan alınıyor bu parçalar çoğu zaman. sanırım burada en önemli faktör nakil edilen hastanın hücresel yenilenme hızı (organın adapte olma süreci ve kendini yenileme kabiliyeti açısından).

www.eksiduyuru.com

bi böbrek en iyi ihtimalle 10 yıl falan çalışıyor, sonrası tekrar nakil. tek nakilin bile uzun süre çalışır kalması zor. öyle ordan al oraya tak falan olayı mümkün değil.

www.sciencefocus.com Burada organ nakli yapıldıktan sonra birkaç hafta içinde ölen bazı hastaların organının tekrar nakledildiği yazıyor ama nadir durumlarda diyor.

www.popsci.com burada da, organların genellikle tekrar nakledilmediği söyleniyor; ilk nakildeki hasta yeni organa ihtiyaç duyacak kadar ağır durumdaysa, organ zaten yoruluyor ve ağır bir ikinci hayat yaşıyor deniyor. @angelofdeath'in söylediği gibi, ölüm travması da organa zarar veriyormuş.

böbrek için 5 sene 10 sene ömür biçenler olmuş. 1986 da nakil olmuş ve nakilli böbreği halen çok iyi şekilde çalışan hasta tanıyorum. göztepe sgk da takipteki hastalarda yirmi yılı geçmiş çok sayıda hasta var.

Reddit’ten takop ediyorum ben. Teknolojinin neresiyle ilgiliysen ilgili sub’a bakabilirsin

techcrunch

www.wired.com

news.ycombinator.com

www.anandtech.com
arstechnica.com
www.tomshardware.com

bunlar en hardcore, yalın içerik üreticiler. biraz daha sosyal medya-popüler teknoloji dersen www.theverge.com
www.engadget.com

Yanyana yanyana binalarla dolu sokaklarda ve trafikle yasayacaginiza neden kalamis, feneryolu, kiziltoprak gibi muhitlere bakmiyorsunuz? Kadikoye en trafikli zamanda 15 dkyi gecmiyor gitmek. Evlerin neredeyse hepsi yeni, kiralar da arz yuksekligi sebebiyle gayet de uygun. Kadikoyden feneryoluna taksi 12-13 tl filan yaziyor mesela.

ne demek ev bulamıyorum, inşaat yapılmamış? ben neden her gün şantiyeye çevrilmiş yollardan geçiyorum? ya ben 20 yıldır paralel evrende oturuyorum ya da siz.

www.sahibinden.com

www.sahibinden.com

herhangi bir emlakçıya 2500-3000 aralığında ev arıyorum derseniz yağdırırlar eminim.

@kuehles haklısın tabiiki ama yani beni de deli dürtmedi
Arabam yok, her gün taksiyle git-gel öyle bi para vermek istemiyorum.
Ayrıca ev arkadaşı alacağım için genelde o taraflar tercih edilmiyor.
Öğrenci değilim, kendi paramı kazanıyorum ama ekonomik anlamda daha rahat olsam zaten daha kolay ev bulurdum yüne baktığım yerlerde.

@acem sen de doğru diyosun. Zaten 0-5 yaş arası var ama işte artık emlakçılar da müteahhitlik yaptığından asla fiyat kırmıyorlar.
Hasanpaşayı g.tüm yemiyor güvenlik açısından bir kadın olarak
Ziverbey de yine çarşıya yürüme mesafesi değil ama tabii düşünülebilir belki.

Hofgg sinirden ağlıiycam:/

@jimjim

Ben gece eglenceden donerken demek istedim taksi olayini yoksa her gun taksiye dokecek para kimde var ki zaten gerek yok ki, kadikoye en guzel baglantilardan birine sahip saydigim yerler. Yani ya yurunur bu dedigim yerlerden, ya dolmus ya iett otobusu.

Ziverbey carsiya yurume mesafesi bu arada, 10-15 dkda yurunur rahatca. Ya minibusle indi bindi vs. kosuyolu daha ucuz olabilir, oralara bakabilirsin. Kiziltoprak da biraz daha uygundur feneryoluna gore fiyat acisindan.

su anda kadikoyde mi yasiyosun? Ben anlamadim su anda oturdugun yeri. Yoksa kadikoyde sadece takilmalik mi zaman gecirdiniz su ana kadar?

Bu arada yogurtcu parkinin oralarda da cikabilir biseyler.

@kuehles
Dört yıl kadar üsküdarda kaldım, güzel merkezi ve fakat çok eskiydi yaşadığım ev. Ayrıca asla üsküdarda vakit geçirecek mekan olmadığı için her gün yine kadıköydeydim anlamsız olmaya başlamıştı. Şu an geçici olarak ailemin yanındayım. İş durumum ve sosyal çevre açısından kadıköy ve etrafı (acıbadem, ziverbey vs) benim için daha makul.

@jimjim

O zaman caferaga, moda, yeldegirmeni olmuyorsa

Ziverbey
Kiziltoprak
Kalamis
Feneryolu
Kuyubasi
Marmara uni etrafi (feneryolu oralar da esasen, arka tarafindan bahsetmiyorum)
Kosuyolu
Hasanpasa
Sogutlucesme


En mantikli opsiyonlar.
Kisisel tercih meselesi, ben mesela yanyana dizilmis, direkt birbirinin icinde gibi duran binalarla dolu bi yerde, gurultunun icinde oturamam, senin icin farketmiyorsa biraz daha ciddili bakabilirsin tabi.

Bir de ev arkadasi arayan birinin yanina girebilirsin kendin ev acmak yerine.
Ve sey orasi da hasanpasa oluyor sanirim, kudret goz hastanesinin oralar da gayet iyi. Ama marmaray yuzunden filan fiyat artmistir, bilemem :)

Ya işte yarın artık son 2 emlakçıya gidicem, bu hafta da bişey çıkmazsa ya acıbadem (natülüs) ya da dediğin gibi ziverbey.
Öğrenci evi yerine düzgün temiz ferah bi ev olsun istiyorum o nedenle kendim kontrat yapıcam. Sağol önerilerin için kıehles :)

Kadıköy ve beşiktaşta ev tutmak müthiş gereksiz bir olay. İnanılmaz sıkışık sokaklar inanılmaz trafik, inanılmaz kalabalık, inanılmaz eski binalar ve inanılmaz fazla kiralar. Bu arada kişi başı 1000 lira kira da düşük bir rakam değil, konforumdan ödün verip biriyle ev arkadaşı olacaksam da 30 yıllık binaya 1000 lira vermem herhalde. O yüzden bence tekrardan gözden geçir derim taleplerini.

Yoo değil

içinde yaşadığınız ülkenin başına ne iş geliyorsa yetersiz insanlar tarafından belirlenen dış politika yüzünden geliyor. ticari ya da siyasi ilişki içinde bulunacağı ülkenin tarihinden bihaber bürokratlar olduğunu düşünürsek biraz tarih biraz hukuk bile fark yaratır.

Uluslararası ilişkilerde ne kadar tırt bir ülke olduğumuz düşünülürse belki de sorun böyle düşünmektendir demekten kendimi alamadım. Çok sığ bir mantık, konuya vakıf değilim. Hatam varsa affola.

ders programına göre uluslararası hukuk + siyaset bilimi de eklenebilir. gereksiz bir bölüm mü bilemem ancak hırslı olanlara güzel imkanlar sunabiliyor. yurt dışında master, staj, goygoy değeri olsa bile fikirlerini temellendirdiğin müddetçe akademik değeri olması açısından. uluslararası arenaya atılabiliyorsan, işe yarar bir bölüm.

Çok gereksiz değil çok çok gereksiz bir bölüm. Gerçekten mesleğini yapmak istiyorsan akademisyen ya da devlet görevlisi olmak dışında bir seçeneğin yok.

Bazı hırslı ve zeki insanlar özel sektöre atılıp orada koşturabiliyor ama özel sektöre atılacaksan da 4 senelik bir vakit kaybı net bir şekilde.

çok yer kaplar çok büyük.

örnek olarak gösterdiğiniz model soft ışık için. doğrudan göze gelmeyip ortamı loş tutan bir model.

kitap okurken az olacağını düşünüyorsanız bu tip bir modeli seçin derim
www.ikea.com.tr

@tragedystreets

cdn.ikea.com.tr

burdan gördüğüm kadarıyla çok da büyük değil gibi, yani benim için boyutu uygun ama işlevi önemli.

@madafaka yukarıdaki ürünler yurtdışından mı geliyor? Kaç güne gelir acep

tekerlekli teneke getirsen bu ülkede 30bine satarsın. geçen yıl ocak ayında 60 a sattıkları araç şimdi 90 oldu. almadığıma mı yanayım, aynı araç için devlete ekstra 30bin ödemek zorunda kalışıma mı?

www.youtube.com

bi de motor fiyatlarına bak istersen.

Vergide %50 diyorlardı çok takip ettiğim konu.degil ama 0 2018 araç baya fiyatı artti

Euro arttı.

BEN aldiktan 2 ay sonra 15 bin tl zam geldi. 15 bin diyorum bak. Normal degil.
Bayi de "niye bilmiyoruz cok zam geliyor, biz de anlamadik" demisti

Dolar ve Euro arttı, ya da bizim paramız değer kaybetti!

E bu mallar da dövizle geldiği için TL bazında fiyatı arttı.

Aslında arabalar zamlanmadı, şöyle hesapla; 53 bin liraydı dediğin tarihteki euro kurunu bul ve arabanın kaç euro olduğunu hesapla.

Sonra da bugünkü kur ile çarp, çok fazla fark etmediğini göreceksin.

geçen yıl ocak ayında 60bin olan ""0"" araç bu yıl ocak ayında 85-90bin tl. erkek kurtlanmakta haklı böyle bir ülkede.

ev alsınlar niye ev almıyolar? ev alsalar kiradan kurtulurlar bir, ikincisi evlerini istedikleri ve beğendikleri şekilde seçebilirler ve düzenleyebilirler.

1 sene birikim yapıp yüzde 25 ini falan tamamladıktan sonra, aldıkları eve bence 3000 tl ödesinler her ay, geriye kalan 3 bini de değerlendirsinler, belki ilerde ev borcu bitmeden de araba alırlar beli, ara ödeme yaparlar 1 2 senelerini rahatlatırlar.

ev yatırım aracı değildir, sürekli eskir, kiracısı sorun çıkartır, o olur bu olur, ev eğer oturulcaksa alınır? uzun bi araştırma süreci gerektirir.

Ev alıp gencliklerini de borc ödemek için geçirmek istemiyorlar. Hayat sıkınca iyice zor gelir yaşamak nefes almak diye düşünüyorlar.

Erkek kurtlanip 3 4 yaşında bi araba alıp o defteri kapatalım sonra gezelim kafasında.

Bence araba alsınlar hayata bi daha mı gelecekler :) bu da benim fikrim :)

araba ne kadar eski o önemli. ne kadar sorun çıkarttığı da önemli.

ama en iyi yatırım evdir bana göre. araba 2. planda kalır.

Altın alsınlar bankaya falan da koymasınlar. Arabayı gittiği yere kadar kullansınlar, tabi aşırıya kaçmadan. Bakımlarını düzenli yaptırsınlar. Hayat sigortası da yaptırsınlar çocuklar için.

"Param var fazla arabayı mı yenilesem?" Şeklinde cereyan eden düşünceler silsilesi. Kendimden biliyorum hehe.

Yalnız değilsin. *swh* ama tek kişinin isteği değil, çift kararı olmalı. Aile olmak ihtiyatlılık gerektirir; birlikte karar almalısınız.

kirada oturan bir ailenin yeni araba alması ne saçma. üstelik elinde halihazırda bir araba varken.

önceliğiniz ev olmalı. on sene sonra ne olacağı hiç belli olmaz.
çok uzun gibi görünse de aslında kısa bir zaman on sene.

yerinizde olsam öncelikle ev alırdım. çünkü düzenli bir hayatınız var ve kira ödüyorsunuz. on sene boyunca kira ödeseniz, on senelik kira çöpe gidecek. oysa bir ev almaya niyetlenirseniz, o para evin maliyetini karşılamış olur.

Ev tabii ki. Ev kredisi bittikten sonra kralsın. Kira da yok, kredi de yok. O zaman istersen son model arabaya binersin. Çocuklar daha küçük anladığım kadarıyla. Onlara bırak üniversiteyi, liseye başlayınca su gibi para gidecek. Bir bakmışsın elinde 5-6 binden eser yok. Bir de gençliğini borç ödeyerek geçirme geyiği var. 50 yaşında kira ödemek sizi etkilemeyecekse gençliğinizi borç ödeyerek geçirmeyin tabii.

memleketin geleceği belirsiz. ben olsam dolar, euro ya da pound yapıp atardım yastık altına. evet, bankaya da koymazdım. güvenim yok bu hükümete.

altın da almazdım. öyle.

2009'dan beri aynı arabayı kullanıyorum. şu aralar aklımda işe girdiğim an, kullandığım arabayı satmanın ardından bankadaki paramı çekip; mercedes a180 cdi için borca girmek var.

bekar 26e

Couklarinin alacagi egitim arabandan onemli.

Arabanizi gittigi yere kadar kullanin ve biriktirin paranizi,yilda 60k gibi parayla bir sekilde ev alinabilir,istanbul disiysaki 10k nin 5-6 si kaliyorsa oyledir,cok rahat alirsiniz.ya da yettigi bir yerden alin,kiraya verin kendi kiraniza katkida bulunsun.

erkek tarafi vay salahhadin yeni araba yapmis desinler derdinde gibi geldi.

olm 10 bin TL kazanıp nasl 5-6 bin lira arttırıyorsunuz anlayamıyorum ben. ben hep kıt kanaat :(

araba alın. araba acil durumlarda büyük ihtiyaç. öyle "taksi çağırırım" demekle olmuyor. öyle bir zaman gelir ki taksi bulamazsınız.

edit: kıçımla okumuşum soruyu. araba varmış. kalsın araba gidiyorsa.

yeni düzgün bir araba yüz bin lira.

yüz bin liraya ev alsınlar, ufak ufak taksit öderler.

Çocuklar için birikim yapın.

www.youtube.com

adsl ve vdsl destekleyen bir ürün. hattınız desteklerse üst hıza geçmiş olursunuz, iki güne bir cihaz değiştirmek zorunda kalmazsınız.

www.vatanbilgisayar.com

1- Kadınlar yer vermez %98.3 yer alır.
2- Suç sende bırak sendelesin düşsün gerekirse ne gencecik kıza yer veriyorsun.
3- Bu tiplere de rastlayabilirsin parasını verene de o yüzden kimseye basmamak en iyisi.

1-yıllar içinde gözlemlediğim, toplu taşıma araçlarında kadınlar hangi yaştan olursa olsun kendi çıkarları dışında bir şey düşünmüyor. çıkar dediğimiz de üç beş durak oturmak yani başka bir durum yok. insanların başına dikilip söylenenler mi dersiniz, birbirini iteleyerek ezme pahasına koltuk kapmaya çalışan mı.. sinir olduğum için artık ayakta gidemeyecek durumda olmadıkça kadınlara yer vermiyorum.

2- aynı durum

3- öküzmüş. dar vakitte doldurmaya vakti kalmamış olabilir falan ama en azından parasını teklif etmesi gerekir nezaketen. karşılığı olmadan bilet basmak sorun değil de bu şekilde nezaketsiz olunması insanı üzüyor.

not: akbili arkadan uzatırsanız geri dönmeyebilir. aklınızda olsun.

allah yardımcın olsun kardeşim. inşallah yaşadıkça duygularını kaybeden cinslerden olmazsın. bir söz vardır inandığı gibi yaşamayan yaşadığı gibi inanmaya başlarmış. işte istanbulda bu oluştu. tüm duygularını yitirdiler. 8 sene önce taşındım ara sıra gelmek zorunda kalıyorum ve üzülüyorum içerideki gerçekten iyi insanlara.

son zamanlarda ismi değişik konulara karışan birisi vardı sözlükten. onun bir entrysi şans eseri gözüme çarpmıştı çok önceden.

eksisozluk.com

bazen bunu okuyorum, duygulanıyorum işte.

sorun sensin. bunlar gorgu kurali degil, enayilik.

daha önce nerede yaşıyordunuz bilmiyorum ama istanbul'da giderek yükselen bir yozlaşma var. sadece toplu taşıma değil, genel olarak böyle benim gördüğüm kadarı ile.

toplu taşıma konusunda da bu bahsettiğiniz sıkıntının temelinin metrobüs denilen ucube olduğunu düşünüyorum. kapılar açılır açılmaz insanlar tam manası ile bir savaşa tutuşuyorlar. neredeyse her binişimde "yavaş be kardeşim, oha, ne ittiriyorsun" gibi bağırışmalar duyuyorum. çok sefer kavga edenlere denk geldim. ve bunu toplamda 4 ya da 5 durak gideceği ortalama 20 dakikalık bir yolculuk için yapıyorlar.

metrobüs yokken kozyatağı-mecidiyeköy arasında bir otobüs kullanırdım. kozyatağı'nda insanlar ip gibi sıra olurdu. 1,5 saat kadar sürecek yolculuk için oturarak gitmek isteyenler sırada beklerler, ayakta gitmek isteyenler otobüs dolunca sıradan düzenli bir şekilde ayrılır, kimse kimseyi ittirmeden biner giderlerdi. yolculuğun uzadığı zamanlarda "gelin biraz da siz oturun" diye insanların birbine yer verdiğine çok defa şahit oldum. bahsettiğim zamanlar 10 sene falan öncesi yanlış hesaplamıyorsam. şimdilerde herhangi bir yerde sıra olmayı bırak, durakta otobüs beklerken otobüs geliyor, otobüse yöneliyorsun, bazı insanlar yine ufaktan birbirini ezmeden sıra olarak binmeye çalışıyorken bazı dallamalar yandan dolaşıp kapı ağzına gelip aradan kaynak oluyor.

empati sıfır, medeniyet sıfır, bencillik on numara.

İstanbul Toplu Taşıma Görgü Kuralları?

Yoktur

@Antipodes + 1, sorunun doğru cevabı insanlardaki her mecrada, makam/mevki fark etmeksizin yozlaşmanın giderek artması bence.

Bir yıl önce annem Ankara'dan İstanbul'a beni ziyarete gelmişti ve Vodafone Arena'daki maç nedeniyle Avrupa Yakası'ndaki birçok ana yol trafiğe kapatılmıştı. Annemin de elinde ağır bir valiz ve bana evden taşıdığı kutu kutu turşu vb. yiyecek vardı maalesef. Otobüsten indikten sonra bindiği servis trafik kapalı olduğundan annemi Mecidiyeköy'de bırakabilmişti ve annemin Beşiktaş'a inmesi gerekiyordu. Aylardan Aralık, hava yağmurlu ve buz gibi ve annem yolları hiç bilmiyor. Yol üstünde gördüğü her taksiye kendisini almaları için resmen bir yalvarmadığı kalmış, normalde taksimetrenin tutacağından çok daha fazla ücret teklif etmiş ama kimse oralı olmamış. (Trafik kapalı olsa da taksilerin ara yollardan rahatça inebilecekleri bir lokasyondan bahsediyoruz bu arada) 1.5 saat boyunca elinde kilolarca eşya ile ara sokaklardan dik dik yokuşları inerek eve sırılsıklam ve perişan bir vaziyette varabilmişti ve benim de belim tutulduğu ve yerimden kalkamadığım için (annemin asıl geliş amacı bana bakmaktı zaten), kendisini karşılayamadığım gibi bu süreçte de hiçbir şekilde yardımcı olamamıştım. Annemin o gün yaşadığı şoku ve mutsuzluğu, yüzündeki ifadeyi ve olayları anlatırkenki duygularını hiç unutamıyorum. Kadıncağız İstanbul'da insanların acıma duygularının hiç kalmadığına sanki Ankara'dan değil de ücra bir kasabadan ilk defa büyük şehire gelmişcesine hayret etmiş ve İstanbul'dan tiksinmişti.

Buna benzer daha birçok örnek anlatabilirim hayatımızdan ama annemin yaşadığı bu son örnekten de artık iyice emin oldum ki İstanbul'da insanlar resmen duygularını aldırmış, robatlaşmış, kaldırımda düşüp ölseniz dönüp arkalarına bile bakmazlar (ha belki Instagram'da dikkat çekici bi story olabileceğiniz düşüncesiyle 15 saniyeliğine ilgi alanlarına girebilirsiniz ama).

iyi bir insan olabilirsin belki sorun budur.

islami iklimli ortadoğu'da işin zor tabi.

velkomtucangil :)

konuya cok duygusal yaklasmayin kendi ruh sagliginiz icin. bu sehir boyle. insanlar da genel olarak medeniyetsiz, kaba, gorgusuz. ama bu kiroyla kiro olunur anlamina gelmemeli. herkes yere cop atiyor diye biz de mi atalim? hayir. enayilik degil isteyene akbil uzatmak. zaten sana duyacagi minnet icin vermiyorsun akbilini. kendi dogrularin, gorgun bunu gerektiriyor. aksi halde toplumun seni sekillendirmesine izin vermis olursun. yuruyup geciyorsa da vay arkadas de gec. o da oyle biriymis nabalim?

yer verme konusunda maalesef biraz daha adam (kadin) secilebilir sanki. bazi insanlarin meymenetsizligi yuzunden okunuyor. genc bir insan da yuzunde ayilip bayiliyor gibi bir ifade yoksa varsin dursun ayakta.

cevap; evet burda insanlar boyle, uyuz.

Yozlasma +1

Sahsen ben bir sure sonra cok cok ihtiyaci olmayan insanlara yer vermemeye basladim. Duzgun ve kibar olmayan insanlara da yardim etmiyorum. Uzucu ama gelinen nokta bu.

Daha gecen hafta metrobuste onume gecip sirami gasp eden adamin suratina dellenip "onunde ben varim gerizekali gorgusuz herif" diye bagirdim. Adam hic orali olmadi ve gecti oturdu. Haysiyet de kalmamamis ne yazik ki. Karaktersiz cok. Umarim bir an once uzaklasip daha saglikli bir hayata kavusuruz.

Bu nasıl acil iş arkadaş? Ameliyat mı yapıyorsunuz ofiste?

Hayir ameliyat yapmiyorum gunluk tv programi yetistiriyorum. Onun icin gun kaybi luksum yok.

elektrik idaresine gideceksin, derdini anlatacaksın.
biz öyle yapmıştık. ama veznede falan çözülmez bu iş teknisyenlerle konuş. onların orada bir de şefi vardır, işte o şef var ya o şef, o şef kilit adam.

Başlığı düzelt ki duyuru'nun başına bi iş gelmesin. Çok tehlikeli bir başlık bu. İçerik de öyle aslında.

yarın gel düneydoğuda hewal olarak başla.

Adamlar kestiyse elektriği büyük ihtimal sayaç üstündeki son sayıyı aldılar. Yeniden bağlamak için geldiklerinde sizin kaçak bağladığınız ortaya çıkar bir de kaçak kullanma yüzünden hakkınızda işlem yaparlar. En temizi yarım gününüzü ayırın, gelip bağlasınlar.


not: adam en azından "kaçak elektrik kullanamıyorsak elektriğimizi kesin" demiyor.

Ortağın babası yapsın işlemleri işte. Ya da birine rica et yapıversin. Atla deve değil bu işler.
Başlık ve içeriği gidebilir. yaren+1

Baslikta yasal olmayan birsey yok. Kullanayim da odemeyeyim demiyorum. Once kullanayim sonra odeyeyim diyorum. Hane aboneliginde belli bir miktara kadar kacak kullanima girmiyor. Isyerinin oyle bir luksu yokmus pasa pasa geldim elektrik aciliyor. Sorun yok tesekkur ederim. Kayip kacak bedelinden sorumlu degilim.

doğalgaz şirketinde çalışıyorum. sorgusuz sualsiz hayvan gibi ceza kesiyoruz üstüne hırsızlıktan suç duyurusunda bulunuyoruz. yasalar bize bu hakkı veriyor. hapis cezası çıkanlar var.

sabahları ilk seans 7 tl değil mi?

Trump'ta 14.

Firsat sitesinden kod alabilirsiniz. 9,5 lira.

Sinemia ayda üç sinema 14,99

opet kampanyası var.

Bazı şubelerinde bilete bakmıyorlar. Ben hiç denemedim ama korsan bi şekilde girsen salona kimsenin rhu duymaz bence eğer kameradan takibe takip yapmıyorlarsa orda da online bilet almıştım o yuzden gişeye uğramadım falan denebilir

Akasya avmde kontrol etmiyorlar bilet istediğin gibi giriyorsun

İzmir mavibahçede de kontrol etmiyorlar istediğin gibi girebiliyorsun, fakat bununla ilgili en büyük sıkıntı başkasının aldığı koltuğa oturursan rezillik. Dolu filmlerde bu sorun kesin yaşanır asla göze alamam

big mouth var, minik bir seri ama devamı gelince güzel olucak inşallah.
edit: bojack horseman bayağı iyi.

we bare bears,
moral orel (rick and morty ve community'de çalışan Dino Stamatopoulos'un daha önce yaptığı stop motion, bir kaç bölüm izledim.)
bojack horseman ve archer için de iyi diyorlar ancak hiç izlemedim.
F Is for Family,
The Cleveland Show (american dad'in spin offu)
robot chicken (stop motion)

sanırım çocuklar için yapılmış, ama benim çok sevdiğim biraz sayko bir çizgifilm var. adı flapjack.

cartoon network'te yayınlanıyor. biraz rahatsız edici çizimleri var, diyaloglar ise hiç çocuklara göre değil gibi. ya da çocuklar o diyaloglardaki altmetinleri anlayamıyorlar :)

the oblongs

archer. muhteşem gerçekten.

adult swim'i takip edin. orada milyon tane var.

Jeff & Some Aliens

regular show bunlar kadar adult değil ama kesinlikle çok keyifli.
bojack horseman da bunlar kadar eğlenceli değil ama çok iyi.

Metalocalypse - buna mutlaka bakın-
The boondocks
Clone high

Daria
Beavis and butthead
(bu ikili klasik zaten)

Moral orel +1

Adult swim cartoonlarını takip edebilirsiniz, eminim içinden hoşunuza gidecek bir şeyler çıkacaktır. :)

özellikle mimarlar için büyük şirket sirkülasyon çok olur. proje bazlı ekip büyür yada küçülür. ancak büyük iş yaptığı için farklı tecrübeler kazandırır.

küçük firmada belli olmaz ama genelde hamallık işler yaptırabilir.

ilk iş olduğu için fark etmez, birinde çıkıp diğerini deneyin illa.

Bambaska bir is kolundayim. Ortagim kurumsal, ben merdivenalti calistim. Aramizdaki bariz fark su; ben baglantili her alanda bir bilgiye sahip hicbir alanda uzman degiken; arkadasim bir alanda uzman, diger alanlarda amator seviyede. Kucuk isletmelerde her isten anlar oluyorsunuz isteseniz de istemeseniz de. Merdivenaltinin tanidigi esi dostu daha bol ama kucuk yapimcilar. Kucuk kucuk cok kazandiriyor. Kurumsaldakinin tanidiklari daha guclu insanlar ancak daha az ve daha uzun vadede maddi getirileri oluyor.

açmadığı davanın neden harcını sizden zorla alsın?
avukatlık ücretini alır en fazla

Dallama sürücüler takip mesafesi bırakmıyorlar. Bu yetmezmiş gibi yüksek hızda giderken tırın, kamyonun arkasına sokuluyorlar. Tır bir anda durunca onların durmasını sağlayacak yeterli mesafe bulunmadığı için tıra girmiş oluyorlar.

günahını almayayım da, orta şeritteyken öndekini sol yerine sağdan geçmeyi denemiş olabilir. özellikle öndeki kamyon otobüs falansa ileriyi vaktinde görmek çok zor.

büyük araç kullanıcısı çok iplemiyor diğer araçları. malum bizim millet "arabam iyi bana bir şey olmaz" mantığını çok seviyor. ikisi birleşince en ufak aksilik böyle vahşet görüntülerine neden oluyor.

hiç bir güvenlik testi sizi gerçek trafikte kurtarmaz arkadaşlar, dikkatli kullanalım.

olay yeri tam olarak (fren mesafesi vs.) görünmüyor. fakat tahminim şu şekilde. kaza muhtelen araçların durduğu noktanın daha geriside olmuş. sagdaki tıra sol arkadan carpabildigine göre sürücü kontrolü kaybedip (lastk patlamasi, uyuma, telefon, vb.) tıra çarpmış olabilir. bir de başka bir araca makas atmaya calisiyor olabilir ama habere gore yolcu annesi oldugu icin bu biraz daha uzak ihtimal. bir de sürücü hastalanmis olabilir.

Tırın arka alt kısmındaki korumaların güçlendirilmesi gerekiyor. Böyle tırın altına girmiş çok kaza gördüm, hatta 2 sene önce aynı şekilde bir yakınımın babası vefat etti. Ön koltuktakilerin kurtulma şansı kalmıyor maalesef.

Biz geçen sene 2 tırın karıştığı bir zincirleme kaza geçirdik. Arkamızdaki bir tırın şöförü uyuyakalmış, şerit değiştirip bir arabaya çarpmış. O araba geldi bize çarptı, biz çarpmanın etkisiyle sağdan gelen başka bir tırın altına girdik yan tarafından. Ben ön sağda oturuyorum, son hatırladığım kapımın yamulup tırın tekerlerinin 10cm yakınımda döndüğüydü. Allahtan tır çok hızlı değildi, bizi biraz sürükledikten sonra ezmeye ramak kala durabildi. Arabanın önü aynı böyle olmuştu.

Tırlardan gerçekten korkuyorum, trafikte tır görünce hala kalbim çarpmaya başlıyor, videoyu izlerken bir fena oldum. Burada hata arabayı kullanan adamda gibi görünüyor ama tır şöföründe de bir b.kluk olabilir, gerçekten çok sorumsuzca kullanıyorlar.

Gecen ay esimin yengesi vefat etti tam boyle bir kazada.

Yenge rahmetli uyuyormus. Dayi sofor,kazayi hatirlamiyor. En az 1 dk direksiyonda uyumus olmali, tiri da hatirlamiyor. Kemer takan, oldursen hiz yapmayacak, senelerce servis cekmis usta sofor adam. Uyuyunca ayak agirlasip gaza yukleniyor. Arac daha da hizlaniyor. Tircinin hic sucu yok. Boyle vakalar da var.

Büyük ihtimal ile hatalı sağlama, ki bunun içine makas yapmak denilen salakça hareketi de sokabilirsiniz. Makas atmanın yarısı hatalı sağlamadır zaten.

Bu kadar büyük aracın aniden şerit değiştirmesi çok zor.

2 günlük uykusuzlukla bu şekilde arkadan tıra giren bir arkadaşım var. kaburga kırıkları ile atlattı ama kazayı hatırlamıyor, uyuklamış.