merdiven altı işletmeler hariç, değil.

polaroid+1
senetle kiralıyorlar, neredeyse araba bedeli kadar senet imzalıyorsun. akıl karı değil.

Eğer evde kullanacaksan Logitech'in normal cihazları bluetooth'a çeviren bir aparatı var 70 tl falan. onu kullanabilirsin.

Jbl 400 liralık bir modeli var o güzel. Büyük diyorsan 120 liraya jbl go var oda iyi. Biraz daha çıkıp bose alırsan tadından yenmez

Jbl charge 2+ pisman olmazsiniz.

500 tl bütçe bu iş için çok değil mi ya. benim oyum da jbl go dan yana.
ben 30 tl lik metrodan bir şey almıştım, gayet güzel iş görüyor.

Caps gerekli.

e bi özelliği yok ki bunun. sıradan, perçemli bi saç.

bu saç için de gerçekten saçının dolgun, düz ve yüzünün de uzun olması lazım.

bi ifşa yap, öyle karar verelim bence :)

Dalgali bir sacin varsa percem ve kakul kullanmak icin her gun fon cekmen gerekecek bu bakimdan ayni resimdeki gibi durmaz bence.

dalgalı kavarık saça olmaz bu yani olurda çok uğraşırsın.

dalgalı saça şöyle kesimler kullanışlı oluyor genelde f.tqn.com
ya da şöyle bir şey
www.lovely-hairstyles.com

cok guzel bir model. asiri ince uzun bir yuzunuzun olmasina gerek yok, hemen herkese yakisiyor. benim saclarim da buna benzer, percemleri kontrol altina alip, duz birakip geri kalani jole ile dalgalandirinca da cok guzel duruyor. saciniz dalgali oldugu icin de daha hacimli duracaktir, bence guzel olur. sadece koyu renk saca daha cok yakistigini dusunuyorum.

bencede öyle yapma.
hacı yuenin 2. linki diyorum www.lovely-hairstyles.com
keps olaydı iyidi.

Yüz tipini bildiğim için rahat rahat olur diyorum. Ayrıca dudakların da paylaştığın görsele benziyor. Yap gitsin.

İkisine de gittim. Balat Sahil diyorum. Ahtapot ızgarası söylemeyi unutma. :) Afiyet olsun.

Agora.

Illa bu ikisinden birisiyse barba

kesinlikle balat sahil diyorum

dürümce iyidir.

01 adana

göztepe nakkaş kebap güzeldi anadolu yakasında

Dürümce +1 beşiktaş iskelede, durakların yanında fiyatı iyi tadı fena değil manzarası boğaz.

Kadıköy- hasan usta (fiyatlar makul, lezzet adana standardına yakın)

Bostancı- Yusuf Usta (fiyat kallavi, lezzet adana standardında)

Güngören - Köyiçi
Bağdat Ocakbaşı, Cezayir'in Yeri.

Adana'dan arkadaş getirdim. Çok beğendi. Ayrıca bir Avrupa Yakası öğle yemeğinde akın eder. Biz şirketce defalarca gittik. Tavsiye ederim.
tr.foursquare.com

durumce'nin ne en lezzetli ne de kaliteli olmadigini dusunuyorum. kendim orada 2 kez yedim.

istanbul'da iyi yapan bir yer varsa bir ihtimal kadikoy carsi'daki 'çiya' olabilir. ciya'da kebap yemedim. fakat su yuzden soyluyorum. ciya'nin yoresel yemekler yapan yerinde(kebapcinin tam karsisi oluyor.) 3-4 kez kendim de yoresinde yasadigim, yedigim, bildigim yemekleri yedim ve yedigim yemekleri yoresel mutfagin tadina gayet uygun buldum. anneannem'in cok guzel yaptigi bazi yemeklerden bahsediyorum.

sonucta adana kebap yiyecekseniz ya yoresinde yiyeceksiniz ya da yoresel usullere uygun yapan bir yerde yiyeceksiniz. daha istanbul'da bunun pidesini bile dogru duzgun vermeyen yerler, yaninda bulgur pilavi veren yerler... resmen adana kebap'ta usulsuzluk yapiyorlar.

kisaca diger yerlerden once ciya'yi bir deneyin derim. benim de aklima getirdiniz ben de deneyecem. beklentilerim yuksek.

bonus: www.youtube.com

Güngören - Köyiçi
Bağdat Ocakbaşı, Cezayir'in Yeri.

bence adana standardında istanbul'da bi kebap bulunmuyor.

kadıköy çiya, iyi gibi.

dürümce iyi diyenler, daha önce kebap yememişler sanırım. tavsiye etmem.

Dürümce diyenlere guldum. Beyoglu hayri usta iyi diyebilirim

benim için tırnak çok önemli olduğundan puan kırıyorum ve dudaklar hiç beğenmedim dudakları burdan da kırıyorum hanım kızımıza 7 gider.

Planör kanadı gibi kaş var.

5/10

Edit: Ulan güzel kız görmesek inanıcaz. Bu kızın hangi tarafı 10? Fotoğrafta görmediğimiz başka bir kısım mı var? Bizi böyle tipsiz kızlara alıştırıp kontrol altına almaya mı çalışıyorsunuz? :)

yıldızlı on.

edit: bu kızı beğenmeyen kadın apaçık hasetlikten beğenmiyor da beğenmeyen erkek neden beğenmiyor hakikatten anlayamadım. sokakta karşılaşsalar, kız bi' gülümsese dizleri filan titrer çünkü bence. AY BANA GÜLDÜ <3 filan der çünkü bence. böyle.

abi yapmayın. tırnaklarının nesi var?

survivordaki nagihana benziyor bu en fazla 6 bence

@ bana nick .... seninki de mehmet ali erbilin kızı sezine benziyor

Sen 4 bu 7

@e bana nick

abi çok sıradan o ne ya? dönüp bakmam ben ona. ama buna bakarım.

@evde liyakat

beğenmeyen erkek. monica'cı olur kendisi.

2.5

Hasta gibi görünüyor rengi bir değişik. Ayrıca çok çiğ ve dişlek. Bir de kaşlar tövbe estağfurullah.
Benim güzellik anlayışıma uymuyor kısacası. Ben daha masum yüzlü kumral kızlardan hoşlanıyorum.

@köstebek

abla senin oğlan bundan daha güzel kabul ediyorum <3 bu biraz maskülen gelmiş olabilir sana dsnfgj

@shotgun ahah aynen benim oğlan bu kıza bin basar ashsgsf

liseli uyuşturucu temalı kızlar gibi. 5/10

Sevgilim olsa 10 uzerinden 50, esim olsa 100 verirdim. Ama boyle uzaktan 10 veriyorum. :)

6.5 anca. alni cok genis+1 ve surat yapisi ehhh. Hani cirkin degil de naif komsu kizi havasi var.. Yolda gorsem bir daha donup bakmazdim acikcasi.

4 veririm. Kaşlari gozleri falan beğenmedim çok. Gerci fotoda cirkin cikmis da olabilir. Erkeğim.

Şurada puanlamaya sunsam siteyi çökertecek bir kiz taniyorum ama yakin arkadaşım oldugu icin etik olmaz çok can sıkıcı durum :(

Survivor damla değil mi bu? 6.5 dan 7 anca

nagihan benzetmesinden sonra bi daha baktım evet hakikaten nagihanın botokslu estetikli yeni haline benzemiş.
1-alnı havaalanı gibi maşallah çok çok geniş
2-kaşlar sanırım bu kontür dediklerinden ama çok kötü böyle dümdüz kaş mı olur kısaca ifadeyi sinsileştirmiş
3- gözler kısık ve sinsi bakıyor
4-nagihana benzetmemin sebebplerinden biri de maskulen bir havası var
kısaca güzel kız görmesek inanıcaz, göz var izan var öyle dibi düşülecek falan asla değil, yoklukta giedri olur anca

kaşları gerçekten kötü ama bu yüzden puan kırmayacağım. sonuçta düzeltilmesi zor bir şey değil. ama ne yaparsan yap o ağız düzeltilmez. kadında koca ağız sevmiyorum. dudağı daha kıvrımlı olsaydı yine bir nevi. ama bu şekilde o dişlerle olmamış.

7 diyorum.

edit: tüm yorumları okuduktan sonra kızın survivor damla ve nagihan karışımı olduğuna kanaat getirdim :(

6 veriyorum.

bacımdır.

Nagihan benzetmesi çok komiiiik ve yeterince uzun bakınca sahiden benziyor. Ben de kaşlarını sevmedim ama yüz şekli dudakları falan çok güzel. Bi de daha net bir fotoğraf olsa iyiydi.
8/10

en fazla 6 veririm.

80 lerden kalma bu kadına 7/10

net cevap: 5,5

sokakta görsem güzel demem. Çok sert bi suratı var bilmiyorum kötü geldi.

6/10

edit: kadınların güzellik anlayışıyla erkeklerinki farklı. Daha önce öyle muhabbetlerim oldu, kadınların güzel dediğine erkekler demiyor, erkeklerin güzel dediğine kadınlar yok canım diyor. Tabii herkesin katıldığı bir kesim de yok değil.

Biraz erkeksi hatlari var oyle abarti guzel degil bence ama evlenirim yani neden evlenmeyeyim sartlar olgunlasirsa :/ 7,5

mevzu çıkaracak ortaokul bebesi tipi var, güzel bulmadım. 6 falan. hiç çekici bulmadığım bi tip. işi "verse skmez misin"e getireceksek çok fazla kadının gideri olabilir. pekala bu kadını da yolda görsem dönüp bakabilirim. bu illaki güzel bulduğum ya da ölüp biteceğim anlamına gelmiyor. benim için 6 bu yani, ptt 1. ligde bunun gibi bissürü kız bulursun. neyse lan niye sinire kestiysem bana ne oluyo amk

bi de erkeksi denmiş ama ben normalde sert hatları olan femme fatale tipli hanımları severim. bunun erkeksi kısmı tamam da kadın kısmı yok. normalde "erkeksi, keskin yüz hatlarına sahip" kadın seksi meksi oluyo. bunda o ikinci kısım yok. ortaokul bebesi gibi. minik de bi şey zaten, böyle ufak tefek garıları sevmiyom.

Kaşlardan 2 puan, burundan 1 puan kırıyorum. Yine ayrık kıkırdak söz konusu çünkü. Sonuç 7.


Maskülen kadın istiyorsan Erika Linder verelim. 2.bp.blogspot.com
encrypted-tbn1.gstatic.com

tamam işte ya nagihan bu
i.hizliresim.com
hatta nagihanın yeni hali daha güzelmiş o derece

2. fotoda erkeksiligi de gecmis harun abi gibi cikmis direkt, puanim 5'e dustu.. Yolda falan carpissak "kusura bakma reyiz" derdim..

Sert hatun severim 9,4 veriyorum

Ben böyle değişik hatunları beğenirim, 7.

Cool bir tarz çıkabilir bundan.

Ortalama üzeri, 6.5/10, ilk fotoğraftaki tarzı çok kötü, 2.si ise güzel.

Hasetlenecek bir durum yok, güzel değil. 5-6 falan anca.

7/10

iphone 6s

6s 32 gb

yeni note 7'ler ekim başında geliyor, alternatifler arasında olsun bence.

Hızlı bir telefon istiyorsan ve ayrıca uzun süre de dayansın istiyorsan Nexus al, kafan rahat etsin. Hayatımda kullandığım en hızlı telefon. Nexus 4 kullanıyorum. Hala taş gibi.

Note 5 kullanıyorum takriben 1 senedir; ayıla bayıla kullandığımı söyleyebilirim. Ekran da kocaman, bahsettiğin şekilde işini görür bence ama zevk meselesi telefon artık.

iphone se düşünmüyor musun peki?

Nexus +1

ben de 3,5 senedir nexus 4 kullanıyorum. Nexus efsanedir. Fakat google pek fazla reklamını yapmadığı için bilmiyor millet. ya nexus 6p bul bi yerden ya da bekle nexus'un devamı pixel xl çıkacak 1-2 aya.

nexus4, kasım 2012'de çıkmış, senin s4 nisan 2013'te. düşün artık. hala çatır çutur çalışıyor nexus4

Belirttiğiniz ihtiyaçlar için iphone'a o kadar bütçe harcamanın mantıklı olmadığını düşünüyorum. Malum, adı var. Eşdeğer özelliklerde birçok android telefon çok daha uygun fiyata bulunabilir. Samsung'u hayatımdan tamamen çıkardığım için onu önermeyeceğim. Bunca yorumdan sonra Nexus kullanıcıları yanılıyor olamaz, değerlendirin derim. Ben de bir LG kullanıcısı olarak LG modellerine bakmanızı tavsiye edeceğim.

Kazasız, belasız kullanın. Şimdiden hayırlı olsun.

nexus +1

eşim elli kere düşürüp nihayetinde öldürmeseydi nexus 4'ü hala tereyağı gibi çalışıyordu. şu an da nexus 5x kullanıyor, bende de 6p var. ikisi de cillop gibi, sıfır sorun. (oyun oynamıyoruz, standart sosyal medya uygulamaları, youtube ve chrome çalışıyor)

amerika'dan alma şansınız varsa çok ucuza geliyor. 450 dolara aldım ben 6p'yi. 5x'i de 236 pound'a almıştık.

iphone'un şarjı insanı delirtiyor, iphone sahibi kaç tanıdığım varsa powerbankle dolaşıyor. xiaomi'nin telefonlarının da SAR değerleri çok yüksek. bir önemi var mı yok mu tartışmalı bir konu ama limit değerin hemen altında SAR değerleri çin telefonlarının çoğunda. telefon tüm gün elinde oluyor sonuçta, sıkıntı olabilir. asus'la ilgili bir bilgim yok, bu söylediklerin arasından en uygun telefon note 5 olur bence. onun dışında samsung'un galaxy a serisi fiyat performans olarak baya iyi, onlara da göz atabilirsin.

6s 32 gn

Gb*

pöfff maalesef ben, bugün geçmeyecek sanırım.

ek olarak gözlemlediğim kadarıyla normalde bayram seyran demeden azimle çalışan, işe gelen maslak beyaz yaka tayfası bugün çok az gibiydi, sanki heryer boş.

Ben :(

inşallah diğer bütün ofislerde havalandırma çalışıyodur, ben yandım siz yanmayın.

been

ben. cumartesi pazar da çalışcam

iyi oldu bugün çalıştığım; yoksa pazartesi istifa edebilirdim..(züğürt tesellisi)

yaz beni de...
hatta bu 3ncü günüm...

me

Dükkandan selamlar her yer kapalı

abim.

Az önce uyandım. İşin güzeli pazartesi de tatil.

Cem :(

bayramın 2. ve 3.günü ofisteydim, bugün çalışıyorum + cumartesi pazar da çalışıcam.

Bütçe dönemi :((

Ofisteyim bir de üstüne mesaiye kaldım. :) İşimi çok seviyorum da. (Aman nazar değmesin, maşallah diyin)

yaş max 16 17. burada yapılması muhtemel (illa yapılır değil yani, yapılma ihtimali her zaman mevcut böyle bir yerde.) olumsuz yorumlara çok kafayı takmasın.

patates suratlı ama olsun, şener şenin unutulmaz bir repliği vardı; sende iyi bir insansın diye.(tam halini unutmuşum) bu da iyi bir insana benziyor.

Nedense bende böyle bir izlenim var, böyle yüze sahip birisi hep iyidir diye düşünüyorum.

birinci fotoğraf ile ikincisinin alakası yok. arada dağlar kadar fark var. kız daha küçük, yüz hatları pek oturmamış, yanaklar ilk resimde epey tombiş ama ileride iner o yanaklar. tatlı bir kız ya, ben beğendim. tam çalışkan öğrenci tipi var bunda (ilk resimdeki halinden bahsediyorum).

Bilgi vermeyi unutmuşum. Kız 24 yaşında, yabancı, manken.

oyum güzele gidiyor,farklı bir havası var.

@mete kudur böyle yüze sahip birisi hep iyi diye düşünürüm +1 patateslik var.

Güzel

haa ben kendi fotoğrafını koydun sanmıştım hizliresim linki görünce. hevesin kırılmasın, kendini kötü hissetme diye yorum yapmaktan çekinmiştim. google'ladım harbiden mankenmiş. o zaman bence patates :D

güzelmiş

Tam bir amerikalı. Vasatın az biraz üstü bir tip.

Pattes

2de güzel 1de yüzü lahmacun gibi çıkmış.

şimdilik güzel ama bir kaç sene sonra o yanaklar yer çekiminin etkisiyle aşağı düşerse işte o zaman fena

güzel.

Uyarıyorum tabii ki. Kullananlar daha iyi bilir dalgınlıkla bir anda sırtımıza çekip çıktığımız oluyor.

Ben söylerim. Ayakkabı bağcığı açılanları, cebinden bi şey düşürenleri , dişinde maydonoz kalmışları bile uyarmışımdır.

uyarırım ben de her zaman.

ben de uyarıyorum. ama şu sıralar uyarmadan önce iki kere düşünüyorum.

eskiden evet, şimdi hayır. manyak olmuş herkes.

Söylemem. Senden bilme ihtimali var. İnsanlar çeşit çeşit. Benena.

Ben hep söylerdim küçükken. Sonra uzun bir süre otobüs kullanmadım 5 6 yıl. Geçenlerde bir otobüse bindim ve sırt çantası açık olan bir kız ve arkadaşını gördüm. Söyledim çalınmasın diye. Sonra bütün yolculuk boyunca sanki ben açmışım çantalarını gibi bakıp durdular. Kendi aralarında konuşup bana baktılar. Çantalarını benim olduğum taraftan uzaklaştırdılar falan. Rahatsız ediciydi. Bir daha uyarmam.

Sifir hayatta almam. 2. El temiz passat alirim ugrasmam

Arabadan zerre anlamadigimi en basta belirterek cevap veriyorum, seksen bin liram olsa gider alfa romeo bayiisine desteleri birakir giulietta yi işaret ederekten bu oluyor mu diye sorardim.

Hiç uğraşmam; www.sahibinden.com

güzel araba al abi sen sıfır candır kokusu yeter.

edit: sıfır araba 4 senede nasıl 30000 değer kaybediyor helal olsun.

@sen nasıl bir insansın, sıfır tercih etmeme sebebinizi de paylaşır mısınız rica etsem?

Çunku 8o bin tl alti beni tatmin edecek sifir araba yok. En fazla 3 sene sonra 50bine satacaksin ve sifir aldigina pisman olacaksin.

@sen nasıl bir insansın, 3 sene sonra nasıl 50bine satıyorsun. öyle bir dünya yok. 2012'de 48bine sıfır jetta aldı bir tanıdık. şu an ikinci eline bir bakın bakalım ne kadarmış. araba pisayası her geçen gün artıyor. bu durumda da sıfır almak en mantıklısı oluyor.

@little big

Alim gucu. Suan al jettayi 80bine 4 sene sonra en fazla 60bine satacaksin.

Suan bile 75bine satilan jettayi 4sene sonra ikinci eli 60bine alan adam net maldir zaten boyle mal bulacaksan al kullan tepe tepe:D

şu an çok mu yüksek insanların alım gücü? ya da 4 sene sonra çok mu düşecek insanların alım güvü? söylediklerinizden bunu çıkartıyorum ben. kusura bakmayın ama 3 senede 30 bin tl değer kaybetmesi bir aracın mantıksız geldi bana.

sıfırının 100bin tl olduğu bir dünyada 4 sene sonra 60 bine 4 yaşında bir araç almak çok da mantıksız gelmiyor kulağa bence.

Leon nefis araba, kia ceed de bak bi full.

+ polaroid mercedes on numara beş yıldız

5-10 daha koyar yeni kasa tiguan alırım

ben taracıyı kurulan hotspotshield ve türevlerini kullanıyorum, birden fazla tarayıcı olduğu içinde normal internet hizmetlerimi normal kullandığım tarayıcıdan gerçekleştiriyorum, ama bi' siteye girdim türktelekom bilmemne uyarısı verdi, o linki diğer tarayıcıyla açıyorum. (chrome mesela)

işe yarıyormu(hız yavaşlıyormu) bilmiyorum ama benim kullandığım sistem bu.

@mete kudur bende hotspot'u denedim, hem de elite aldım bir aylık ancak hız tatmin etmedi. almanya üzerinden bağlanınca bile ping yüksek.

Google Chrome
TouchVpn
Ultrasurf

En hizlisi ise psiphon3. Bunu pcye indirip kullanmak istediğinde acman gerekiyor. Hızı mükemmel.

Özel bir durum değil, bizim hayat stratejimiz bu.

Yaşlı adam için genç kadın, genç erkek için de yaşlı kadın "kolay av" statüsündedir; seninle ilgili bir durum değil yani.

mantıklı aslında olgun ve yaşlı erkek genç-çıtır, çıtır genç erkek olgun-milf arayışında. Çok abes değil tercih meselesi doğru da demiyorum

Sorunun yarisina yanit vereyim 22 yasindayim ve evet yasca buyuk erkekler ilgileniyor. Kendi yas gruplarindaki kadinlarin evlenme isteginden cekiniyor olabilirler. Genelleme yapiyorum; yasca buyuk erkekler genc kadinlarin enerjisini ve rahatligini tercih ederken genc kadinlar da olgun erkeklerin maddi imkanlarini cazip buluyodur.

27 yaşında olan arkadaşlarım tatile gittiklerinde hep orta yaş "amca"ların ilgilendiklerini söylemişlerdi. yaşça küçük olanları duymadım.

Ben 25e basinca kendimden kucuklerle de ilgilenmeye basladim. (Ben k, ilgilendigim cinsiyet e)
Ama daha onceden dusunmezdim bile kendimden kucuk biriyle beraber olmayi. Hep en az 3 yas buyuklerleydim.

Yani olur oyle seyler :)

o değil de ben seni erkek sanıyordum devilred.......

Ben su an 26 yaşındayım. Erkeğim. Hep kendimden büyük kadınlar ile birlikte oldum. En az 2 yaş büyük oluyordu. 30 a gelince de büyük ihtimalle çıtır hatunları götürmeye çalışacağım.
İlk cinsel ilişkimi 19 yaşında yaşadım hatun 28 yaşındaydı. Onun etkisi olduğunu dusunuyorum.

ne kadarı senle ilgilidir bilmiyorum, ama bu senden ziyade türkiyedeki kadınların haliyle ilgili. yirmili yaşlarda accık aklını peynir ekmekle yememiş bir erkeğin kendi yaşıtı bir kızla takılması için bir gerekçe hala bulamadım nerdeyse 25 olmama rağmen.

ofiste müşteri karşılarken, koltuğa oturuyodum ayağı kırıldı yüz üstü düştüm ofiste.
daha rezaleti yoktur herhalde müşterinin karşısında düştüm.

@England ağzımda çay vardı allahsız.

ilk iş görüşmem için bir acentenin bölge müdürü telefonla arayıp davet etmişti. o zamanlar kurumsallıktan o kadar uzaktım ki "görüşmeyi sizin DÜKKANDA mı yapacağız?" diye sormuştum. ofis diyemedim :(

Büyük şirketin Tr ofisindeydim 4 sene önce bu arabesk rap var ya, bunlarla dalga geçen bir klip falan izliyordum sonra kulaklığı falan çıkarmışım bütün ofis duydu:(

Anlattığın hikaye gerçek mi ya:))

@paçalı don; tekerlekli ofis koltukları müşteri geliyodu ayağa kalktım, geri ittim koltuğu. sonrada gerideyken oturdum öne doğru kaydırıyodum her zaman ki gibi. ayaklar bi kırıldı yüz üstü yapıştım yere. müşterinin tipi görmeniz lazımdı bi de kandındı müşteri. kameradan izledim düşüşümü falan tam youtube'a koymalıktı:d

DÜKKANDA yaptığımız görüşmenin üzerine beni işe aldılar. operasyonda çalışıyordum bir gün büyük bir şirketten bi kadın aradı arkadaşı sordu ben de telefonu beklemeye aldım "X SENİ ARIYORLAR LAN" dedim, arkadaş ben lanlı lunlu konuşunca "OLM BEKLEMEYE ALDIN MI?" diye sordu sessizce, "ALDIM TABİ AMK, BAK HATTA..." deyip telefonu yeniden kulağıma götürüp "AAAAMUUUNİİİİM AMUUUCUUUUUNAAA GOYİMMMM" gibi sesler çıkardım. meğer beklemeye almamışım :( sonra bağlarken karşıdaki kadın kıkır kıkır gülüyordu :(

Odaya müdür girdi tam oturacaktim niye bilmem sandalye kaydı. Yere düştüm. Yerdeyken hoşgeldiniz müdürüm dedim. LIKE A BOSS

çağrı merkezinde part-time(18-24) çalışıyorum o zamanlar, akşam 10'dan sonra takım lideri gidiyor, sorumluluk bende, yoğunluk olmadığı sürece çağrı almıyorum. yine sakin günlerden bir gün ben masalar arası dolaşıp geyiğimi yaparken ağzımdan her zamanki yakınma ifadem olan "hay skcem" ünlemi çıkıyor. muhtemelen kıçımı başımı bir yere vurmuşumdur, pek hatırlamıyorum. sonra ertesi gün oluyor, takım lideri beni çağırıyor çağrıya oturmadan, oturtuyor bilgisayar başına, "dün bi çağrı yakalamış seda hanım(kalite kontrol) bi dinle bak çok iyi" diye. evet, enteresan konuşmaların belirli kişiler arasında bu tarz geyik malzemesi olduğu doğrudur. "hadi bakalım dünkü malzeme neymiş" diye oturup çağrıyı dinlemeye başlıyorum.

başlıyorum da, her şey sakin görünüyor, hatta gereğinden fazla sakin; bizim eray yönergeleri sıralıyor, müşteri de tamam yapıyorum diyor, o sırada da gevezelik etmiyor, uzun sessizlikler oluşuyor. nasıl bi malzeme var acaba diye daha da kulak kesiliyorum; tam o sırada uzaklardan bir ifade bütün sessizliği bozuyor: hay skcem!
-zuhahaha kim lan bu, yuh o kadar sessiz olun diyorum bi de, cık cık cık(sorumluluk üstüne kalıcak diye korkuyor)
+bi daha dinle bakıyım kimmiş ben çıkaramadım

sesimi sevmediğim kendimce aşikar ama ona bu kadar yabancılaştığımı, bu kadar inkar politikası güttüğümü bilmiyordum, işte o zaman anladım...

sözlü uyarıyla yırtmış olmamı mülayim müşterinin duymamazlıktan gelmesine bağlıyorum. gerçi ben de olsam modemin açılmasını beklerken "hay skcem" diye bir ses duyduğumda tepki vermezdim, hatta "aynen amk ben de" diyebilirdim bile.

bizim işyerinde tuhaf bir uygulama var. ceo bile olsanız işinizle alakalı olmayan ilave bir sorumluluğunuz muhakkak olur. esas işim ithalat olsa da kargo poşetlerinin adres kağıtlarını hazırlama işini zamanında bana kitlemişlerdi. sorunlu bir günde ithalatla kafayı yemişken eleman geldi abi kargo yetişmeyecek şunları çıkartsan dedi. bi patladım bağıra bağıra sikerim kargosunu da satışını da diye kükredim. patron da odanın kapısına yakınken bunu duyunca geri dönmüş. neyse ki bir şey demedi hatta o işi de benden aldılar. :)

@paçalı don , gerçekten rezil bir hikayen varmış :) Benim başıma gelen demeyim de benim bulunduğum sıralarda şirketimizde alt katta gerçekleşen olay. İş makinlarını uydudan takip etmemiz için bir sistem var o da bir bilgisayara bağlı ve LCD tv ye yansıtılıyor müşterileri karşıladığımız yerde .
Lafı uzatmayım aynı bilgisayarı patronun kızı kullanıyor. Kocasıyla skypta görüntülü görüşme yaparken bunu televizyona yansıtmış ,kulaklıkları da takılı olduğundan haberide yok.
Gören arkadaşların söylediğine göre adamın üzerine sadece kırmızı bir don varmış ve tombala çekiyormuş : )

Garsonluk yaptığım zamanlar, okey masasına 4 kadın 2 erkek geldi. Biri acayip dekolte giyinmişti, çayları götürdüm, masaya bırakırken çaktırmadan memiştolara baktım diğer 5 çayı ve şişe suları dengemi kaybedip masaya tepsiyle birlikte devirdim.
Okey taşları mı dersiniz, yeşil örtü mü, kızın birinin masanın üstünde ağzı açık şekilde bekleyen çantası mı dersiniz? Rezillik.

Yabanci bir firmada calisiyorum, yurtdisindaki calisanlardan biri icin ofiste happy birthday videosu cekiliyor. Ben de o arada kargo falan hazirliyorum, malzemeleri koliliyorum domalmis vaziyette, meger kamera beni cekiyormus o sirada, sonra farkedip hello honey happy birthday ehe mehe yaptim ama videoyu komple izleyince cok pis koptuk tabi. 2 dakika boyinca gtume zoomlamis hayvan kadin.bir anda donup konusmaya basliyorum falan. Anlatamam gormen lazim.

ben de iş görüşmesinde yaptığım bi salaklığı anlatayım. görüşmelerde zaten ultra heyecanlıyım, iki kişiyle yaptığımız görüşme nihayet son buldu, kapıyı açtılar bana ve ben centilmen olmak adına görüşmeci kızcağıza elimle buyurun dedim önce o çıksın diye, halbuki misafir benim hani, önce ben çıksam kimse öküz demeyecektir bana. sonra kıza yol verdiğim halde kız da tam geçmek için hareket etmişken bi anda hop diye çıkıverdim dışarı. böyle bi kaldı kız da. tabi anında naptım lan ben diye düşündüm ama işte sosyal fobiye görüşme heyecanı da katılınca böyle oluyor. sfljdag

not: işe alınmadım.

Ya bizim bir arkadaş da aceleyle bir yere giderken düştüydü herkesin içinde. Kameradan bin kere izkedik hala gülüyorum. Düşmemek için baya çabalamıştı zıpladı mıpladı ahaha.
Ben de işten ayrılacağım diye işi pek sallamıyorum. 8.30 da başlayan mesaiye 10 da gittim. Yolda da defalarca patronla konuştum. Sanki işteymiş gibi ayak yapıyorum.
Sonra "ahmet bey geldi mi?" diye sordu. Ahmet bey de amirimin amiri. Ben de "ahmet bey mi gelecekti?" dedim. Adamlar 7 de gelmiş. Böylece geç gittiğim falan hep ortaya çıktı.

Calismaya yeni basladigim zamanlar eski calistigim bir isyerinde isle ilgili bir numune olarak gogus silikonu geldi ten renginde 2 boy. Arkadasla masalarimiz yan yana ve hemen karsimizda ofisin giris kapisi var. Numuneyi gonderen de musteri firmadan bir kadin. Arkadasin ismi de Mahmut olsun.
Mahmut bu numulereden buyuk olani jelatininden cikardi eline aldi, boyle yumusak lop lop ve gercek gibi. Aldi eline slaap diye tokatlayarak "stavro suna bak" diyip slap slap diye vuruyor. Tam o sirada numuneyi gonderen kadin iceri girdi. Ben kadini gordum ama bizim Mahmut yan donuk oldugu icin kadini gormedi ve bana gosterek elindeki kocaman memeyi tokatlayip duruyor "suna bak suna, slaap" diye. Ben sessizce "Mahmut neyse tamam", "sssstt Mahmut!" diyorum anlamiyor. KAdinla yuzyuze gelince aniden birakti ama is isten gecti:) Isin kotu tarafi gulecegim gulemiyorum da kadinin yaninda.

yedeksiz çalıştığım ama uzun sürdir çalıştığım bir projenin tüm datasını pat diye silmiştim yanlışlıkla.
başımdan aşağı kaynar sular döküldü. yedek alınmaması benim suçum değildi aslında, IT ayarlamamıştı bi türlü ama gene de beni msuçum sayılrdı.

sonra aklıma dahice geldi ve google akydından %97sini kurtardım verinin.
mahvolmuştum

kitap okumak.

yemek yemek, düzeltmeye çalışıyorum ama başaramıyorum. bir de düşünmek uzun uzun düşünmek, sanırım ben uyumuyorum sızıyorum.

Su içmek

isiyom ben.

Telefon, su, tuvalet ve tüm fasılları geçtikten sonra artık enn son olarak kedimin nerede olduğuna bakmak, ayağımın dibinde veya görüş alanımda değilse kalkıp nerede ne yapıyor diye bakmak.

diş fırçalamak-müzik dinlemek

Telefon +1 sosyal medya hesaplarima son kez bakip uyurum.

ayar veriyorum, rahatlayip yatiyorum.

Balkondan geceye bakar, illa gökyüzüne de bakar, öyle yatarım.

Duolingo'da üç ders bitirmek. Yaklaşık 300 gündür.

Bir fotoğraf var. En son ona bakıyorum.

alarmı aktive ettiğimden 5. kez emin olurum

Kedimi öpmek

Diş fırçalayıp yatağa yatarım bi şey bakmaya çalışırken 30. Saniyede uyurum. Kardeşim gelir telefonu alır uzağa koyar. Öpüp iyi geceler der. Arada dua ederim.

telefonla oynarım.

nat geo wild seyir eylerken uykuya dalmak. (tv'nin timer'ı tabikide kurulu)

youtu.be
bu veya buna benzer bir şey dinlerken uyurum

Fanteziler kurarım 11 yaşımdan beridir falan.

günün, hayatın, artıların/eksilerin, isteklerin/dileklerin genel değerlendirmesini yapmak.
bunlarla ilişkili olayları ya da insanları akıldan geçirmek.

seks.

O gün YHVH için ne yaptım, ertesi gün goyim'i kandırmak için neler yapacağımı düşünürüm.

dişimi fırçaladıktan sonra alarmı kurduğumdan onuncu kez emin olup uyurum.

Kitap okumak ve gozlerim kapandiginda ışığı kapatıp uyumak.

Genelde uykuya dalmadan once son yaptigim sey bir seyleri dusunmek oluyor. Genelde gecmis uzerine. Eger alkolluysem hicbir sey dusunmeden yataga attigim gibi kendimi, uyuyuyorum.

telefonu şarja bağlayıp kulaklığımı takıyorum youtubedan sevdiğim kişilerin oynadığı oyunun sesini ve kendi yorumlarını dinliyorum

Kedimi öpüyorum.

Ossurmak. Bak osurmak demiyorum osssurmak. Böyle uzun uzun, 30 saniye falan, osurmayadevam ederken karnının giderek küçülmeye başladığını görüp o ödemi attığın tarzda osurmak.

O son nefesi verip rahat rahat uyuyorsun

beyaz futbol'u açıp bilgisayar kapatıcıyı kuruyorum.

amuda kalkarım

5 sene yurtta kalmıştım. 3 kişilik odadaydık ve yurtta internet yoktu. Oda arkadaşım hafiften zenginceydi ve kattaki tek televizyon bizim odadaydı. O yüzden bizim oda insanlarla dolup taşardı. Gece yattığımda ışık açık ve odada birkaç misafir olurdu. Televizyon gürültüsü, onların konuşmaları ve bazen kavgaları, giren çıkan patırtısı ile aydınlıkta uyumaya alıştım. 11 yıl önce mezun oldum ama nasıl alıştıysam sessiz ve karanlıkta uyuyamıyorum, sessizlik rahatsız ediyor. O yüzden en son yaptığım şey içimi sıkmayan ve mümkünse güldüren çerezlik diziler açmak olur. Dinlemelik dizi açarım. Friends olur, Community olur, başka çıtır çerez komedi dizileri olur (hatta şu ara Don't Trust The B- in Apartment 23) açmak yapacağım en son iş olur. Sonra onun sesiyle ninni gibi uyurum. Yattığım odada başka biri varsa ve romantik bir ortam değilse telefonla kulaklıktan dinlerim. Bir bölüm ya da en fazla iki bölüm sonra zaten ekran koruyucu girer ve kapanır bilgisayarsa.

1.Diş fırçalamak.
2.Beyaz futbolun eski bölümleri
3.Youtubeda 3-5 bir şey mutlaka bakarım.
4.Ekşi-ekşiduyuru
5.Saçıma o gün wax,sprey sürdüysem yıkarım
6.Su

duş almak, sigara içmek, hayal kurmak.

kızımı öpüp kokluyorum. sonra da mışıl mışıl uyuyorum.

Su.

bende bir tek ben miyim bu manyak diye düşünüyordum ajsdjasnda

Ben bir türlü alışamadım ya. Geçen çıplak uyuyayım faydası varmış diye okuyunca girdim yatağa, normalde 1-2 dakikada uyuyan ben 2 saatin sonunda kalkıp giyindim ve rahat bir uyku çektim.
Soruya cevap; hayır.

üst çıplak fena olmuyor da, dal taşak garip hissediyorum ben. boxer akar.

Uyurken seviyom da normal yasantı sırasında ev içinde hiç denemedim

Boxer giymeden rahat edemem. Hele hava sıcakken g.tümün teri hiçbir yere değmemeli. Bir de ben hemen hasta olabilen bir tipim, biraz hava alayım, ertesi gün karnım ağrır. O yüzden çıplaklığı tercih etmiyorum. Yemek yerken falan dal t.şak kendimi görmek istemem.

Firsatim varsa dusunmeden soyunurum.

bence çok güzel bişey. özellikle duş aldıktan sonra. fısartım olsa evde tüm gün çıplak dolaşırım.

şahsen bir erkek olarak ortalıkta dal budak salkım saçak dolaşmayı sevmem. en azından bir boxer'la takılmak daha iyidir. bence tabii...

ben eve gelip odaya giderken soyunurum

çıplak olmak rahatsız ediyor çünkü bi yere yaslandığımda falan koltuğun tenime değmesi bi süre sonra tahrişe neden olabiliyor.

O yüzden şort ve tşört en rahatı geliyor bana

Var ya süper bişey.

lisedeyken seviyodum da artık sevmiyorum. o zaman ergenliğin/abazanlığın zirvesindeyim, vücut nefis, e öyle her istediğinde evde yalnız da kalamıyosun ananın babanın kardeşinin yanında yaşıyosun. fırsatı bulunca atıyodum donu baksırı, ayna karşısında poz kesmeler, göd kaslarını sıkmalar, türlü türlü itlikler... arkaya da günther'i açıp MMM MY DING DING DONG eşliğinde sallıyodum gururla. ya da şunun gibi tam pornoya gitmelik şarkılar açıyodum,

www.youtube.com

artık sevmiyorum çıblaklığı çünkü vücudumu beğenmiyorum. ayrıca sanırım donu atleti atıp da evin içinde sallayacak kadar şuursuz değilim artık. zaten kıllı adamım, çıblak takılsam her yer kıl ter pislik içinde kalacak. o yüzden efendi efendi giyinik oturuyorum ben.

bu cevap dolayısıyla maruz kalmış olduğunuz iğrençlik sebebiyle özür dilerim. bi ara gelin dans edelim, ödeşelim.

Deprem bölgesinde yaşıyoruz yalnız. Dikkat edin derim yine de :)

Ben de seviyorum çıplak dolanmayı. Hele ki yüzerken pehhh.(deneyin bak valla) :D

Çok iyi çogzel oluyor. Yalnız rahatlığa alışıp kapı çalınca falan o halde açmamak lazım :)

El altında hızlıca üzerinize giyebileceğiniz bir efoşman altı yada şort ve tshirt olsa iyi olur.

Bide pencereler falan full kapalı olmalı tabiki, işin gizlilik boyutundan bahsediyorum. Kendim çıplak dolaşmayı sevsemde evde, pencereden bakınca birisini öyle görsem acayip kızarım heralde.

bizim karşı apartmanda bir teyze sürekli böyle takılıyor. 60 yaşında falan ve perdesi falan yok. Sokakta dar olduğu için baya bizim salonda çıplak dolaşıyor gibi.

Laptop kucaktayken o iş yaş. Uyurken olmuyor bir de.

Evde yalnız olduğum zamanlarda boxer'la dolaştım da çırılçıplak olabilmem için görülmediğimi bilmem lazım, e haliyle bütün perdelerin uçuşmayacak derecede kapalı olması gerek. O da içimi daralttığı için boxer'la takılıyorum, mutluyum.

He yatarken kapımı çeker, pikenin altına girerim çırılçıplak onu havadan bağımsız olarak yapıyorum kafama estikçe.

lol

Nöbetteyim.

emzirme

gerine gerine yatıyorum..

Hiç yok. Hiç.

3-5

bilmiyorum iki üç tane falan

6 tane.

10 yıldır 4 tane var anlattığın şeye uyan

iletişimde olduğum, görünce mecburen takıldığım 2-3 kişi var. ama gerçek manada bir tane arkadaşım var. saatlerce geyik yapıp, gezip tozuyoruz.

Mahallede 1, liseden 3. Bunlar en az 20 yıldır tanıdığım adamlar.

düzenli görüştüğüm, haftada en az 1 kere olmak kaydı ile 5-6
facebook ile birlikte 10-12 falandır.

Dost olarak nitelendirdiğim kişi sayısı olarak:
İlkokuldan kalma yok.
Liseden 1 kişi
Üniversiteden 1 kişi (O da kendi bölümümden değil)
Meslek hayatımdan 2 kişi.
Toplamda 4.
Hiç azımsamadım.

4

Üç. Temiz.

10 falan

tanıma uyan; çocukluktan 2, liseden 5, üniversiteden hiç, iş hayatından ordan burdan 5. halbuki sosyal bir insan falan da sayılmam, bilemedim.

sıfır. Hepsini postaladım

3

En fazla 4

Saydığınız aktiviteler gayet sıradan şeyler, bu sebeple 15-20 diyebilirim.
Temeli sağlam, güçlü arkadaşlıklardan bahsediyorsanız 9 diyorum, lise ve üniversiteden hep.

sevdigim herkes uzakta. yok sanirim benim :/

2'si candost diyebileceğim 8 kişi civarı.

yok denecek kadar az. zaten yanlarında rahat edemiyorum ankarada yapacak pek bişey de uok.

5 kişi ile daha sık olmak üzere 10 kişi.

7-8 arkadaşım var.

yani şey işte 7-8 derken, başıma çok kötü bişey gelse hemen yardım isteyebileceğim veya gececnin bir körü arayabileceğim tipte arkadaşlar.

yksa daha fazla 20-30 falandır.

arkadaş diyebileceğim 2-3 kişi var da "gel içek" desem çıkacak bir tane yok. belki bir tane olabilir emin değilim, hiç sormadım shjsk. bir diyek.

37

yarın arabana birisi geçerken sürtse kapıyı vs. göçertse, daha fazla masraf çıktığında ne yapacaksın? olmaz deme olur illa ki hatta çocuğun birisi çiviyle çizerse nolcak? götür aylık bırak bi yere.

eşyaya bu kadar değer vermemek gerekiyor. belki çizilir diye aylık 140 lira vermek bence de saçma olur.

otoparkta arkadaşım kapıyı açarken mercedes s320'nin kapısına gömdü benim kapıyı. Arabanın çizileceği, göçeceği varsa her yerde olur.

Bence çok ve gereksiz bir masraf. At üstüne bir örtü yeter.

seninle aynı sebeple adam gidip isparkın otoparkına bıraktı. sonra otoparkta çalışma olmuş. bir gelip bakmış ön tamponda kalekim, çimento izi. adama haber vermeden çalışma yapmışlar. falan filan işte... adam temizletti parasını aldı.

Düz yolda birinin sana gelip sürtmesinin ihtimali otoparka göre daha düşük bence.

Acemi şoforün biri gelir, senin yanına bırakacağım diye gömçürtür arabanın kapısına.

Hafta içi bana ver, hafta sonu kapında olsun. Kıyak yapar arada fazladan yakıt da atarım.

yılda 1500 otoparka vereceğine kasko yaptır

iki araba var, biri yaz boyu yol kenarında durdu. hiçbir sıkıntı yok. otopark daha sıkıntılı oluyor, girip çıkarken sürtenler, kapıyı gömenler falan filan.

kaskoya 750 lira vermiş adamım, 1500 otoparka hayatta vermem.

Belli bir yasa kadar oyle evet. Istatistikler oyle diyormus.

bu kişilerin sekse bakış açısı ile alakalı bir durum.

Seks neden biter? Eğer biyolojik bir sorun yoksa karşılıklı güvenin, saygının ve sevginin yıpranmasından ötürü biter. Seksi bitiren etkenler güven saygı ve sevgiyse, onları bitiren etkenler de seksi bitiriyor demektir. Evet seks bittiyse evlilik bitmiş demektir. Ama seks bitmeden de bitebiliyor evlilikler.

evlilik bağı sadece kadın ile erkek arasındaki şehvet ile kurulmusa biter ama bir erkek ile kadın arasındaki ilişki ne tvlerdeki üstüme ev yap ne de sadece şehvet ile kurulmamalı.

çünkü parada biter seks de biter.

eğer bir birinin yanında olmayı sevmiyorsanız ne kadar para çok olursa olsun ne kadar iyi seks yapıyor olursa olsun karşı cins ile evlenmeyin.

para biter, şehvet biter ama özlem bitmez

Bu konu biraz farklı.

Evlilik değil de ilişki olarak ele alacağım.

İlişkinin başında erkek aç olur, sürekli sevişmek ister. Bir süre sonra doyar ama aslında kadın daha yeni açılmış olur. Bu sefer kadın ister ama erkeğe çekici gelmez. Bu noktadan sonra fantezi, sürprizler vb. şeyler devreye girmezse sıkıntı. İlk çatırdamalar görülür. Kusura bakmayın ama erkek her zaman karşısında çekici, kendine bakan, ilgilenen bir kadın görmek istiyor. Bu zamanda o da zor. Kadın 10 saat çalışıp o yorgunlukla eve gelip, bir de onlar uğraşacak vakit bulamaz.
Sonra diyorlar ki bi çocuk yapalım evde onunla ilgilenip vakit geçirelim. HAH! o ilişkiden doğan çocuk sorunlu ve güvensiz bir birey oluyor. Yapmayın abi.
Böyle anlatınca ucu bir yere çıkmıyor, düğüm olup kalıyor ama ilişkisini yaşatmayı bilen insanlar var.

Biraz ergence olacak ama "bir kadın tüm ihtiyaçlarını giderecek bir erkek arar." YEri gelecek anne, baba, kardeş, dost, sırdaş, arkadaş, sevgili, eş, koca, psikolog, yaşam koçu olacaksın yeri gelecek susmasını (saygı duymayı) bileceksin.

evliliğin temeli sevgi, saygı ve sadakat denilen 3s'den oluşmakta bana göre. yani seks elbet bitecek, vücudun yapabileceği şeyler belli bir yaşa kadar. dediğin gibi bir durumda evlilik kalmazdı dünyada.

elbet alakası vardır ama temeli değil bence. yani olmamalı.

net biter.

yaren +1500.

eğer bir sağlık sorunu falan yoksa seksi bitiren her neyse o evliliği bitirmeye de yeter.

seks bitmez evlilik biter.
yaren doğru söylüyor. seksi bitiren nedenler evliliği bitiren nedenlerdir. evlilik önce kafada sonra yatak odasında en son mahkemede biter çoğunluk.

@ravenciav; istatistikler başka konuşuyor yalnız. türkiye için 56-65 yaş arası aktif olanların oranı %78 . yaşlı bakım evleriyle ilişkili olan arkadaşlarım sayesinde öğrendiğim kadarıyla 65'in üzerindekilerde de oran pek az değil.

biter mecburen. bir de kaç yaşında bittiğine bağlı tabii; seks 80 yaşında biterse evlilik bitmez yani o yaştan sonra.

gülerim.

Ben bir kalkip bakarim. Cocukken isiklari acar gezerdim korka korka.

anında çatışma psikolojisine girer ve sesin kaynağına giderim kavga etmeye hazır şekilde

Evdeki hayvanlar bişi yapıyodur herhalde diyip umursamamaya çalışıyorum.

Kalkıp kılıcımı alırım. Çünkü karateci olmak bunu gerektirir.

bende kaynağa kilitlenip yeni ses gelmesini bekliyorum ama çok umursamam.

alt veya üst komşudur diyorum. göz ucuyla bir şey gördüğümde de geri dönüp aynı hareketi tekrarlıyorum bazen ve neyin beni yanılttığını, hangi nesneyi nasıl farklı gördüğümü anlıyorum. kapıma biri dayanmadıkça bu tarz şeyleri umursamam.

kalkıp bakarım ama ilk anda eve biri girdi diye düşünüp korkmam, birşey düştü filan diye düşünürüm. tabi ne sesi olduğuna ve şiddetine bağlı olarak.

sesin cinsine göre tepkim de değişirdi. hırhız sesi olsa hanım tüfeği getir derim. ufak bi ses olursa kedidir kedi derim. vs vs vs

sesin tuhaflık oranına göre değişiyor. yalnız kalmaya alıştıkça da seçici oluyorsun. mutfakta bulaşıklar kıpırdadığında, kışık kalorifer peteklerinden, borulardan ses geldiğinde, üst kattan misket yuvarlanması sesi geldiğinde falan kıçımı kaldırmıyorum. bunlar dışında olağandışı bir tıkırtı geldiğinde odamda duran baseball sopasını alıp tüm ışıkları açarak tek tek odaları kontrol ediyorum. kadın başıma evde birine denk gelsem (ALLAH KORUSUN) o korkuyla sopayla kendimi nası savunucam onu da bilmiyorum ama deli cesareti işte. tedirgin olup korka korka beklemekten iyidir.

Umursamiyorum.
Cunku bu zamana kadar hicbirinde bir sey cikmadi.

Bizim bloğun kapısında köpek duruyor. Hırsızı bırak evden sipariş veremiyoruz getirmiyorlar sitenin adını duyunca köpek saldırgan çünkü. Onun dışında kedidir kedi diyorum

Ben resemn kalbim ağzımdan çıkacak şekilde, hiç de çatışmaya hazır olmasam da, sese doğru değil de hemen şuursuzca kapıya doğru koşuyorum. Refleks gibi. Gece yataktaysam bile kalkıp koşturuyorum. Ilk kapının açık olmadığını kesinleştirmem gerekiyor. Ses sonra.

Benim kedi olduğu için ses illa ki oluyor. Tanıdığım bir ses ise bakmam, tanımadığım bir ses ise 007 Skyfall

kalkar bakarım. kafamda o soru işaretiyle oturamam.

çok fena. bütün dualar sureler film şeridi gibi geçiyor..

şizofren kedi kitlenmesi +1

Evde yalnizken bir ses duydugumda, o anda mesela dizi izliyorsam, sarki dinliyorsam, hemen once onu kapatirim, hareket etmeyi kesip kulak kesilirim hemen. Sonra yavas yavas hareketlerle oturdugum yerden kalkarim, sanki evde biri varsa beni duymasin diye dusunurcesine, hemen elime sert ya da keskin bir sey bulur onu alirim, sonra odalari gezerim polis edasiyla, en son da kapinin deliginden bakip kilitli olup olmadigini kontrol ederim :D ahahahah epey paranoyagim.

Dün duyuruyu okuduktan sonra oldu,
far görmüş tavşan gibi kalıyormuşum.
Sonra ses sürekli devam etmediği için dikkatim dağılıp önümdeki işe devam ediyorum.

İkisinden birini seçmem gerekiyorsa uçak kazasını seçerim. Bilinç süresi daha kısa olur, ayrıca boğulmaktan daha iyi yere çarparak ölmek.

denizaltinda olmek isterdim (bkz: dumlupinar denizaltisi)

uçak kazası iyi gibi de uçak düşmeye başladıktan sonra düşene kadar hissiyat bi değişik olur sanırım. gerçi yine boğulmaktan iyidir galiba.

Seçmezdim. Belki gerçek ölümüm yanmak ya da boğulmak kadar kötü olmaz.

kesinlikle uçak kazası.

çünkü gemiler batınca belgesel yapılmıyor :) uçak kazalarında 2-3 gün gündemde kalıyor, ölenlerin hayat öyküleri anlatılıyor. yani adınız dünyada kalıyor. aileye ödenen tazminatlarda fena değil.

uçak ama denize düşmicek

Sıradan ölüm istiyorum, yaşlılıkta hastalıktan sürünecek şekilde. Adrenalinli şeyler olmasın, ne olacağını düşündüğüm ve korktuğum bir an olmasın. Kabulleneceğim kadar zaman olsun. Mümkünse aniden. Bir havaalanında bir uçak teknisyeni çalışırken pilot uçak motorunı çalıştırmıştı, adam daha "Ne oluyor" diyemedi bile. Bir saniye içinde adam çorbaya dönmüştü zaten. "Ne oluyor" diyebilmeyi geçtim, adam onu bile fark edemeden parça pinçik oldu. Kaza olacaksa öyle olsun. Ne olduğunu fark edeceğim ve ağlayacağım bir kaza olacaksa sürünmeye alışa alışa öleyim.

ahah herkesin bogularak olmekten korkmasi cok acayip, benim de en korktugum olum cesidi, basond'a katiliyorum, ucak kazasi ama denize dusmeyecek, o olursa felaket bir kombo olur

Dünyada çeşit çeşit uçak kazaları var.

Mesela 2005'de bir uçak kazasında uçağın klimalarını otomatiğe almayı unutmuşlar ve pilotlar dahil herkes farkında olmadan donarak ölmüş. Uçak da düşmüş tabi... Böyle olacaksa seve seve uçak kazasını seçerdim.

Bir de uçağın bagaj kapağının uçağın zeminiyle birlikte kopması ve en arkada oturan 2 sıra insanın koltuklarıyla binlerce fitten yere düşmesi, araştırmalar sonucunda o insanların yere çakılıp parçalanana kadar canlı olduklarının öğrenildiği kaza var. Bunun yerine boğulmayı tercih ederim.

aychovsky+1

IStemezdim. Ani olum istemiyorum. Hazirliksiz yakalanmaktan korkarim.

uçak kazası olsun. tercihen yabancı bir havayolu ile. en azından aileme güzel bir sigorta parası kalır.

eşin kullanacaksa güvenlik de önemli diye o fiyat aralığındaki bmw'lere bak diyecem ama yakıt üzer.

renault megane ya da clio
ford fiesta
honda cazz

Mercedes B150, başka bir şey bakma.

35.000e hyundai i20 aldım. Otomatik benzinli 2010 model ve daha 70.000km bile yapmamış.

Şimdilik memnunuz.

benzinli 2008-2010 otomatik golf alabilirsin.

www.sahibinden.com

not:ilan ile alakam yoktur örnek olarak gönderdim.

Chrome'da touchVPN kullanıyorum. Gayet iyi.

çok yeni bir durum bahsettiği polaroid benim de düşlerim elimde kaldı.

Bize birer oyuncak ısmarlasana :D www.eksiduyuru.com

bir anlık hevesti geldi geçti:)

büyük geçmiş olsun çok mutlusundur şimdi. kanzuk'un yediği dürümlerden iki tane ısmarlasan fena olmazdı :))

bi koli kondom

Bi biranı içeriz kunduz seni.

bi tabak midye dolma, yanına da bi bira aliyim ben.

Yolda hiç tanımadığın bir çocuğa bir miktar para ve. Hem o sevindim hem de sen.

Ben yaşayamam.

sıçarız.

kimya sanayi çöker
gıda cortlar
birkaç hafta içerisinde doğanın dengesi bozulur
mevcuttaki etlerin fiyatı altını falan geçer
nusret napar kestiremiyorum

bi belgeselde duymuştum, bütün arılar ölse 7 yıl içinde mi ne tüm bitkisel yaşam biter diyodu.

doğal seleksiyon bozulur birkaç yıl içinde de ölürüz.
yeme içme açısından da herhalde bir şey olmaz.

Insanlarin cogu olur. Uyum saglayan yasar. Survival of the fittest denir buna. Insanlarla bitkiler yasar. Ancak bitkiler de degisir. Polenlerini ari ya da kuslarla tasitan cicekli bitkiler de yok olur.

ben yaşayamam, zaten siz de fazla yaşayamazsınız. doğanın dengesi çok hassas, tek bir türü ortadan kaldırsanız bile etkileri güçlü olur.

i.imgur.com şöyle cevaplayayım.

Sonuçta doğal düzenlerde ince bir denge var. Bir köyü fareler basmışsa oraya akrep yayarlar mesela. Ama bu da oradaki akreplerin abartmasına ve kasıp kavurmasına yol açar.

Bütün hayvanlarsa aşırı bir fantazi. Mutlaka ki insanlar da fazla yaşayamaz, nükleer kış gibi faciavari etkileri olur.

bir yerde okumuştum şehrin bazı yerlerine yılan yerleştirmişler, fareler çoğalmasın diye. birbirini yiyerek doğada denge sağlanması gibi bir düzen bana çok vahim geliyor. ben hayvanlara çok acırım. sanki konuşmak istiyorlar da konuşamıyorlar gibi geliyor bana. dilleri olsa kimbilir bize ne anlatırlar.

şu an dünyada yaşayan (hemen hemen) tüm hayvanlar sizden sonra doğdu.
yani, onların da kendi döngüleri var.
ama yaşayamayız diye düşünüyorum, şahsi görüşüm, bilimsel bir şeye dayalı.

www.quora.com

onların evine gitmemek

Gitme evlerine, senden de davet beklemesinler.

görmek istemediğiniz kadınların evine neden gidiyorsunuz peki?

görmek istemiyorum demedim ki, bana sürekli sen bizi ne zaman davet edeceksin demelerine tahammül edemiyorum dedim. ben aşı tedavisi olmuştum hareketlerim sınırlı olmalıydı o zaman gitmiştim beni zorla çağırmışlardı evlerine. biz sana şöyle bakarız sen hareket etme aman kendine dikkat et filan demişlerdi. halbuki öyle beklentim yoktu. şimdi benim aşı tutmadı. beni gördükçe soruyorlar sana geleceğiz diye.

hem ayranım dökülmesin diye bir laf vardır buraya cuk oturuyor

misafirlik olayını sevmemiş olabilirsin
arkadaşların gelmek istiyorlarsa gelsinler bir kere

sonra da bi daha böyle şeyler yapmazsın evinde oturursun

benden uzak durun demeni öyle algıladım o zaman kusura bakma.

batuhan ayranım dökülmesin demiyorum evet evlerine gittim oturduk konuştuk iyiydi. burdaki haksızlığımı kabul ediyorum. keşke gitmeseydim. eve misafir almak istemiyorum. evet belki de hazırcı olarak yaftalanmaktan kaçışım yok sanırım.

sen de iade-i ziyaret olarak bi defa çağır sonra ne sen git bi daha ne de onlar gelsinler

bu insanlarla görüşmeye devam etmek istiyorsan mecburen çağıracaksın bir kez. sonra sen de onlara gitmezsin, onlar da sana gelmek istemezler.

kusura bakma canım öncelikle. sen git ye iç o seni mutlu etmek için ayağındaki terlikten çayının altlığına kadar düşünsün. ama sen çağırma. iyimi böyle

Ulan ne yüklenmişsiniz ya. Hata etmiş, tedavi olduğu süreçte sancılı geçtiği için ve kadınlar candan gel buyur dediği için; kalkıp gitmiş ama bu her seferinde "biz seni davet ettik, çağırdık, sen niye bizi davet etmiyorsun?" "bizi de çağır artık ama ya" diyerek taciz edilmesine sebebiyet verecek kadar ileri gitmemeli.

Ayrıca kusura bakmayın gömüyorum ama bizim bu kadınlar ve ikiyüzlülükleri beni çıldırtıyor. Uyuşturucu gibi, sana bir tane veriyorlar ondan sonra senden de bekliyorlar. Belki ben sizi sevmedim amk! İçten pazarlıklı insanlardan ve komşuluk ilişkilerinden nefret ediyorum.

Gitme, çağırma. Yok baktın hala devam ediyorlar kurtulmak için bir defa davet et. Bir şey de yapma. Her şeyi hazır al biraz da soğuk davran, onlar anlarlar.

pinkpeony selamı sabahı kesmek istemiyorum ama yemeli içmeli davetlerden de haz almıyorum. buna bir son vermek amacım. en iyisi gördüğümde ufak bir selam verip kaçarım. artık arkamdan uzatırlar ama kulağım duymadığı sürece problem olmaz.

polaroid teşekkür ederim. :) yok onlara ne pasta ne kek. hazırı da yok el yapımı da yok.

at rahatsız oluyo de.

s-media-cache-ak0.pinimg.com

kahveye cagir. turk kahvesi icin. en kolay misafir agirlama yolu.

"Müsait olduğumda bi gün inşallah.." de. "çağırcam" diye tamamlama, yarım yamalak havada kalsın laf.

"Ben size haber veririm uygun olunca" da diyebilirsin..

Ev müsait değil ama sizi de çağırmak istiyorum diye civardaki bir kafe, restorant türü bir yerde ağırlayın.

Kahvaltı veya yemekli güzel bir ağırlama yaparsınız. Sizin durumunuzda en uygunu bu...


.

evde bir şeyler ikram etmek hiç problem değil. asıl problem bu arkadaşların bir araya geldikleri zaman oluşturdukları kötü enerji. tüm yönlerini bir kefeye koydum ve onlarla samimi olmanın bana zarar getireceği kanısına vardım. ama tabi pat diye hiç görüşmemekte olmaz. en güzeli eve at almak. yaşasın at.

bizi ne zaman davet etceksin diyeni davet edesim olsa bile davet etmem. bu nasıl bir yüzsüzlük, ben seni davet ettim sen de beni davet etmek zorundasın diyor yani. sizi davet etmişler ve evlerine gitmiş olabilirsiniz, gittiniz ve muhabbetleri pek de sarmamış demekki. kimseyi davet etmek zorunda değilsiniz. sorduklarında 'bu aralar müsait değilim' diyip geçiştirebilirsiniz bir süre sonra sormayı bırakırlar zaten. birbirlerinin evine gittiklerinde de bir güzel arkanızdan konuşurlar, rahatlarlar, siza bulaşmazlar zamanla :)

evde ilaçlama var, evde fare çıktı, sevmiyorlarsa eve kedi/köpek aldım gibi şeyler olabilir. mesela bizde kedi var diye çoğu insan gelmiyor, yemeklere kedi tüyü kattığıma inanıyorlar 0_0

aslında istemememin nedeni gittikleri yerleri kötülüyor olmaları. pisini, temizini laf ediyorlar diğer kadınların. eminim bana da burun kıvıracaklar. kendilerini çok matah görüyorlar o yüzden. biz sana yardım ederiz sen kendini yorma demeleri filan hiç samimi değil. ben doğum yapsam yatağa düşsem bulaşığımı yıkasalar iki gün sonra lafımı ederler. böyle bir düzenleri var. kimse bana ikramda bulunmasın ama ardımdan da konuşmasın.

13 saat basınç yedikten sonra en az 12 saat dinlenmen gerekliydi. Tok karna majezik. 1 saate rahatlarsın.

@poloroid 13 saat basınç yemedi öncelikle, düşük basınca maruz kaldı
Geçmesi için zaman gerekli ağrı kesici işe yarayabilir bugün için, işin bitince eve gidip dinlen 13 saat de büyük bir olay değil yarına bişeyin kalmaz

@basond kardeşim bunu neden böyle yazdığımı söyleyeyim, uçak feet olarak irtifaya yükseldikçe içerideki basıncı dışa aktarır, o seviyede devam eder ve inişe geçmeden önce feet düştükçe geri alır. sabit orana eşitler yani. bu değişime "basınç yemek" dedim.

garajyeri.com ile bunu yapabilirsin geçenlerde oldukça iğrenç bir reklam da yayınladılar hatta bi bak bakalım.

sen kirala hevesini al, 11 yaşında araca 50.000 tl vermeyin yazık günah.

Sen Cabrio aracı al. Hafta içi ben kullanayım hem sevaba gir, hem de aracın olsun. Hafta sonu getirip bırakayım. Nasıl?
Sorarlarsa araç onun dersin. :)

Vazgecirmeye calisamayiz ne yazik ki cunku cok guzeller. Alin bence haftasonu gezersiniz, maddi sikintiya girmeyecekseniz.

Düşük modelli alır, az da kullanırsan masraf çıkarmaz çok fazla.

kirala bin gez. o kadar para bağlamaya gerek var mı?

bir kaç kere kirala gez. Hala istiyorsan eski bir tane al.

Ben bir kaç kere kiraladım, şu anda öyle bir gazım kalmadı.

İbiza. Uçakla yakın

ne yapmak istiyorsun? butce ne kadar?

aklima ilk canakkale geldi.

Çılgınlık mı?

Suriye sınırı.

@bir ileti ho ho ho

@fak canakkale güzel fikir

deniz uçağıyla Gemlik'e git.

istanbuldan da sıkıldıysan, yurt içini direk es geçiyorum.

odessaya git bak yakın da..

Beylikduzu'ne gel.

odessaya gitme bence. oradaki insanlarla konustum benim de gitme sansim vardi. plajlar falan cok kotu dedi o yuzden sizin oraya geliyoruz. arkadaslarim alanya kemerde gunlugu 90 liraya 3 ogun yemek sinirsiz alkol havuz ve otelin dibindeki plajda tatil yapmislar. istersen yarin ona sorup otelin ismini alabilirim.

yakinlik meslesini bilemicem ama.

@chiper :)

@charlotte, sevinirim öğrenip beni bilgilendirirsen

@charlotte blanc,

o fiyat ruslara & ukraynalılara özeldir muhtemelen, acentadan falan alıyorlardır. alanya'da 90 liraya tatil yapılabilecek olsa türkler akın akın gider zaten.

gürcistan?

(bkz: Yozgat)

Bozcaada

Anlaşabildigimizi düşünüyorsam çok da sallamam.

O saydiginiz universitelerden 2 tanesinin diplomasina sahibim. Tanidigim ve calistigim insanlarin cogu o universitelerden mezun.

O sebeple diplomanin bir onemi oldugunu dusunmuyorum, benim icin onemli degil partnerimin diplomasi.

Valla abi benim için önemli, ben aynı anda birbirinden çok uzak iki dalda üniversite okudum, dil öğrendim, iş yaptım falan.

Şimdi 23 yaşında mezun olup işe başlayıp çok afedersin daha 6 ay öncesine kadar ne iş ne hayat deneyimi olmamış kızlar ofislerde canımlı cicimli muhattap olmaya çalışıyo pek sallamıyorum açıkçası.

Ha daha okurken elle tutulur bişeyler yapmışsındır o donanımı kendine kazandırmışsındır ne bileyim elinden geldiğince öğrenmeye açıksındır beraber de keşfederiz balısı derim de öbür türlü zor.

Aslinda kultur seviyesi daha cok onemli. Ornegin kadinlar yazmissin duyuruda bayanlar dememissin. Bunu Anadolu'da insanlar anlamiyor. Universite mezunlari da bilmiyor. Ben cinsiyet esitligini, halklarin esitligini, hayvan haklarini savunurken onun akli karsi komsunun gelininin ne yaptigi gibi konulardaysa arkadas bile olamazsin.

İtü tercih sebebim. Zoru seviyorum.

Önemli değil. Lise mezunu ve benim toplam kitap sayımın en az 20 katı kitaplığı olan hatunlar da tanıyorum. Her neyse. Önemli olan kafaların uyuşması. Espri kabiliyeti.

Bir de ben zaten normalde, ilk tanıştığınızda sevmeyeceğiniz bir tip olurum. Genellikle böyledir. 2. ya da 3. görüşmeden sonra seversiniz ama o süreye kadar dünya görüşünüzü, insanlara yaklaşımınızı, hayatın her şeye rağmen yaşamaya değer olup olmadığını (sizin düşüncelerinizi) çoktan çözmüş olurum. Eğer gerçekten kafa yapısı uyuyorsa diplomayı yırt at. Hayat kısa. Ömür çok kısa.

Bir insanda beni en çok etkileyen şey dolu olması. Bilgili, kültürlü oluşu, muhabbet edebiliyor, espriden anlıyor oluşu ilgimi çekti hep insanların kaşının, gözünün şeklinden ziyade.

Buna karşılık hangi okulda ne okunduğu bence önemsiz. Bu belirleyici bir faktör değil yani. Yani zaten sosyal çevre gereği üç aşağı beş yukarı belli seviyelerde insanlarla karşılaşıyosun ister istemez. Lise terk insanla boğaziçi mezununu kıyasa sokacak bir pozisyonda olacağını sanmıyorum ben kimsenin.

Özetle kimsenin nasıl bir insan olduğunu össdeki başarısı belirlemiyor. Takılmayın böyle şeylere

Üç büyük şehrin kalburüstü Üniversitelerinden birinde bir lisans programı bitirdiyse kâfi. İnsanı asıl pişirip yetiştiren üniversite çevresi, ortamı oluyor. Erzurum makine ya da katü tıp mezunundansa İstanbul jeoloji mühendisliği olsun.

hiç okumadığı halde acayip kültürlü insanlar tanıyorum, öyle olursa sorun etmem. robert/boğaziçi okumuş cühela tanıyorum, öyle olursa tahammül etmem. hülasa eğitim, kültür, zevkler mühim. ama bunu okuduğu okuldan anlamak mümkün değil.

"seviyorsam" herşeyine rağmen seviyorumdur. bir önemi olmaz. birini "aaa mesleği/bölümü güzel" diye sevemem. bu ruhsuzca olur. çıkarcı olur.

En azından bir lisans mezunu olmasını isterim. Üniversite olarak da güzel bir üniversite olmasını isterim tabii. boğaziçi, odtü, itü vs. gibi üniversitelerden mezun olması +puan olur tabii ki.

Kültür, kitap okuma (eğilimi) vs. gibi şeyler de önemli. aslında okusa da genel olarak en az bir fazla şey yapan kadınlar daha çekici geliyor. ne bileyim bir çalgı çalar, şarkı söyler, yemek/tatlı falan yapar (makarna, pilav yapmak değil de yeni şeyler yapmak/denemek gibi) vs.

hani derler ya oturmayı kalkmayı bilecek, erkeğe erkekliğini hissettirecek falan o yeterli, bunun haricinde okuduğu bölüm/okul vs. değil de konuşabileceğimiz ortak konularımızın olması önemli bunu okul değil de kişisel kazanımlar sağlıyor çoğunlukla, çalışıyor/çalışmış olması da önemli.

ben o konuda attila ilhan'a katılıyorum:
www.5harfliler.com

atilla ilhan'ın böyle bir sözü olduğunu bilmiyordum. okuyunca çok hoşuma gitti. yalnız olmadığımı bilmek, üstelik kaptan gibi biri olunca, iyi hissettirdi :) düşüncesine harfi harfine katılıyorum ben de.

skayas +1

trollemek için yazmıyorum ama 3 defadır aynı şeyi anladığım için yazmadan duramadaım. sevgilinin eğitimi diye yazınca how train my dog'daki train'in karşılığı olan eğitim gibi anlaşılıyor. evcil hayvan muamelesi yapmışsın ve başlıkta da bdsm havası estirmişsin.

keşke sevgilinin eğitim durumu şeklinde yazsaydın.

soruna cevabım da şu: eğitim durumu ve öğrenim görülen yer/yerler kişinin karakteri hakkında doneler verebiliyor, o yüzden dikkatimi çeker.

Bunu araştırmam ama kendini belli eder zaten.

erkeklerin zeki kadın sevmemesi başlığında buna ilişkin counter argümanlar var sanırım.

Cahil cühela olmasın yeter, aşırı sinir bozucu. Ama senle aynı yada min. bir alt seviye olması fena değil. Üstü hatun milletinde ukalalığa neden oluyor.

Misal :
Erkek Lisans - Kız lisans = ok
Erkek Y.Lisans - Kız lisans = ok
Erkek Lisans - Kız lise = ok
Erkek Lise - Kız = Lisans = Hatun arıza çıkarabilir ama prensipte ok olabilir.
Erkek Lisans - Kız Doktora = Arıza
Erkek Y.Lisans - Kız Lise = Arıza
Erkek Lisans - Kız ortaokul = Arıza
Erkek Lise - Kız Doktora = aşırı arıza

gibi. Tabi bu tamamen kendi düşüncem ama ortak bir kültür seviyesinde olmak her zaman ilişki sağlığı açısından iyidir.

Öte yandan Atom parçalamayacaksanız hangi üniversiteden mezun olduğunuzun ne önemi var aq?

@thunders etiket meselesi işte. Ayrıca günümüzde erkek lisans kız lise de sorun olabiliyor çünkü nerdeyse yükse lisans yapmayan 2. üniversiteyi okumayan kalmadı aöf maöf.
Peki erkek lisans kadın yüksek lisansa bir şey dememişsin ona ne dersin

benim bu konuda tek önyargım dandik özel üniversitelerden mezun olanlaradır. yoksa isterse sütçü imam'da büyükbaş sağım falan okumuş olsun, önyargılı bakmadığım için uyuşma ihtimalimiz olabilir. kocatepe üniversitesinde işletme okumuş bir kadın tanıyorum mesela; bilgisine, görgüsüne, kişiliğine, her şeyine bayılırım.

linçlik bir durum yok. genel düşünce bu yönde. olaya sadece sözlük çerçevesinde bakılmamalı. bu, ister istemez 20'li yaşların sonlarında, 30'ların başlarında, farklı eğitim seviyesindeki insanlarla beraber olduktan sonra anlamaya başladığın bir kavram. özellikle evlilere kulak verilmeli bir de bu konuda. o yüzden bilhassa evlilerin vereceği fikirlere önem atfediyorum.

Kadına işe mi alıyorsun, ne diploması?

Aklı başında, çocuklarımı bu yetiştirebilir dediğin kadın doğru kadındır.


.

ilgilenmiyorum böyle şeylerle. belki biraz klişe olabilir ama kendini yetiştirmiş bir insan olması önemli sadece. boğaziçi, odtü gibi okullardan mezun biri olduğunda kafamda iki şey şekilleniyor: birincisi, bu kişi akıllı, çalışkan, zaman yönetimi, test tekniği iyi olan biri. ikincisi, bu kişi biraz asosyal, eğitim, iş gibi şeyleri hayatının merkezinde tutup hayattan keyif alma konusunda problemleri olabilecek biri. çoğu zaman ilki oluyor sadece ama ikincisine de rastladım. o yüzden her zaman olumlu bir şey olarak görmüyorum ismi olan okullardan mezun olanları.

@mezarkabul neden öyle dedin? merak ettim eğitimli olması önemli değil mi kadının

@limoncello, eğitimli olması önemli ama bazı eğitimli kadınlar kendi başına buyruk olmayı kendi ayakları üzerinde durmak zannediyor.

böyle bir kavram karmaşası yaşıyor bahsettiğim kitlenin bir kısmı dolayısıyla lise olsun temiz olsun :)

işe almıyorum ki cv isteyim. bu işler kağıt üzerinde belli olmaz. ha evet belli bir bilgi verebilir önceden ama bambaşka bir şey de çıkabilir. o yüzden anlaşıyorsak, etkilendiysem tanımaya bakarım.

kağıt üzerindeki bilgilerden çok hayat görüşü, tarzı, kültürü daha önemli olut benim için.

örneğin, yani sen iki üç dil biliyorsun karşıdaki hiç bilmiyor şimdi bu zorluk çıkartır. olur mu yine olur ama diyelim ki bir şey okudun bir şeye güldün ama paylaşamıyorsun illa çevirmenlik yapıcaksın o zaman o da kötü hissecek sürekli sürekli..paylaşım azaldıkça da ortak nokta çok az oldukça da ilişki olmuyor.

Ayrıca hayat bu herkes her zaman aynı şartlara sahip olamayabiliyor. Kişisel özellikler daha baskın etiketten ziyade bence.

oo boğaziçi mezunuymuş bu yüzden çok etkileyici diyen net ergendir.

@mezarkabul aslında biraz bazı erkeklerin (sözüm meclisten dışarı) özgüvensizliği değil mi yani fazla ses çıkarmasın, şöyle ensesini vur lokmasını al tarzında olsun, kadın okuyunca gözü açılıp kendine güveni gelmesin, haklarını bilmesin gibi gibi.

@limoncello, böyle erkekler de var. ama benim demek istediğim özgürlükçü biri olduğu halde erkek, bazı kadınlar "dediğim dedik çaldığım düdük" modundalar. yani herhangi bir işi ortak yapma derdi olmuyor bu tarz kadınların, benim dediğim olmalı zihniyetini kasıtlı olarak da yapmıyor olabilirler. bunu kendi ayakları üstünde durmak olarak görüyor olabilirler. fakat netice hoş olmuyor maalesef.

değişir. et hayvan gibi olduğundan dışındaki hafif yanık kısmı kaldırıp çok rahat yenilebilir bu tarz pişirenler vardır eti ama bana göre mundar etmektir.

asla. yahu 3, hatta 4 parmak kalınlığında bir et o. içinin pişmesi için bir miktar tabii ki yanacak iki tarafı da. emin ol için deli gibi suludur o etin.

nusret'e birkaç defa gittim. ve bu denli kalın etlerin ön ve arka tarafları illaki böyle oluyor. daha ince olsa bu denli yanmaz.

Adam mühürlemiş. Büyük ihtimalle medium - rare pişirmek istemiş. Gayet nefis görünüyor.

Edit: mermize gayet iyi açıklamış. Etin kalınlığı göz önünde bulundurulmalı.

cok iyi gozukuyor, yakmadi.

Oyyyyy:(
Anca pişmiştir. Oralar temizlenir

Yakar mı o manyak eti ya, işini biliyor

et çok kalın, o kadar yanması normal.

Lince gelecekseniz değil mi? Burda sadece bir önermeden söz ediliyor. Annelere kotu bir şey söylemedim.

Feminist misin bacım sen. :D

Annelik kötülenecek bir durum değil, annesiz doğan yok çünkü.

e yüce de ondan. ne diye lince gelelim?

bu kadar yüceltülmesinin nedeni ortadoğu topraklarında kadının annelik harici bir kimlik kazanmasının çok zor olması ve anne olunca kıymete binmesi, kutsallaşması saçma sapan şeyler. Ama aşağılık bir duygu da değil sadece sorumluluğu yüksek ve herkes anne olmamalı

Progesteron diye bir şey var. :(

Ayrıca anne için evlat tam bir yumuşak karın, belki de en zayıf noktası.

limoncello +1

instagram sayfalarina gir bilmemkimin karisi, bilmemkimin annesinden oteye gidemiyor kadinlarin kendini tanimlamasi, toplum ve devlet de bunun icin elinden geleni yapiyor, devlet 'erki' tepeden tirnaga kadini sadece anne olarak gormek istiyor, kadin ve aileden sorumlu bakanlik gitti yerine aile ve sosyal politikalar bakanligi geldi, anne olmayan kadin yarim kadin eksik kadin benzetmelerini surekli duyuyoruz zaten.
ancak annelik duygusu asagilik bir duygu da degil. isteyen olur isteyen olmaz, bu kadar basit, olani da olmayani da abartmamak lazim, herkes istedigi gibi yasasin.

limoncello +1
kassiopeia +1

anneliğin yüceltilecek bir tarafı yok. herkes bir şekilde doğuruyor ve iyi kötü büyütüyor çocuğunu. aynı şekilde bunun aşağılanacak bir tarafı da yok.

ben de en çok anneliğin bir içgüdüymüş gibi kaktırılmasına ifrit oluyorum. yıllarca içgüdü yalnızca hayvanlara has bir özelliktir dedik dedik dinletemedik, dilimizde tüy bitti. "kadınlar default olarak annelik içgüdüsü ile dünyaya gelir", bu kadar aptalca bir şey olabilir mi ya? misal ben çocuklardan nefret ediyorum ve onları ayak bağı olarak görüyorum. bu durumda anneliğe hala içgüdü diyebilir miyiz? tabii ki hayır.

her kadın doğurmak istemez. her kadın vücudu deforme olsun istemez. her kadın bebeklerin uğruna ölünesi çok şeker yaratıklar olduğunu düşünmez. inanmayacaksınız ama kadınların hayatta bazen çocuk doğurmak haricinde planları da olabiliyor. lakin bunu idrak edebilmek için bu coğrafyanın en azından bi' 200 yıla daha ihtiyacı var.

bir de şöyle bir konuya değinmek istiyorum. ben iş yerlerinde bu annelere yapılan pozitif ayrımcılığa çok kılım. sırf anneler diye her şeye hakları var bunların. sırf anneler diye çalışma saatlerini istedikleri gibi ayarlattırırlar (küçük bebeği olanları bu söylediğimin dışında tutuyorum ama iş yerimde 10-15 yaşında çocuğu olan kadınlar bile kafasına göre ayarlattırıyor çalışma saatlerini), kafalarına eser günlerce iş yerine uğramazlar (evet, kamuda çalışıyorum ve günlerini tamamen raporla geçiren kişiler hep bu kadınlar), herkese atar gider yaparlar, herkes onların her dediğini alttan alsın isterler, siz biraz laf edince de "ANNEYİM BEHHNN!!1!" diye üste çıkıp acıtasyon yaparlar. bayağı doluyum ben bu konuda anlayacağınız. şimdi eminim benim bu cevabımın altına "cnms çocuğun olmuyor diye kıskanıyorsun glba ;)))" falan yazan birileri çıkacaktır o yüzden peşinen söyleyeyim: vücudumda kalıcı deformasyon meraklısı değilim, günlerce uykusuz kalma meraklısı da değilim, en güzel yıllarım kusmuk ve kaka temizleyerek geçsin de istemiyorum. işten eve gelince sessiz ve huzurlu bir ortam istiyorum. her istediğimi her istediğim anda rahatla yapabilmek istiyorum. o yüzden sakın zahmet etmeyin.