çağrı merkezinde part-time(18-24) çalışıyorum o zamanlar, akşam 10'dan sonra takım lideri gidiyor, sorumluluk bende, yoğunluk olmadığı sürece çağrı almıyorum. yine sakin günlerden bir gün ben masalar arası dolaşıp geyiğimi yaparken ağzımdan her zamanki yakınma ifadem olan "hay skcem" ünlemi çıkıyor. muhtemelen kıçımı başımı bir yere vurmuşumdur, pek hatırlamıyorum. sonra ertesi gün oluyor, takım lideri beni çağırıyor çağrıya oturmadan, oturtuyor bilgisayar başına, "dün bi çağrı yakalamış seda hanım(kalite kontrol) bi dinle bak çok iyi" diye. evet, enteresan konuşmaların belirli kişiler arasında bu tarz geyik malzemesi olduğu doğrudur. "hadi bakalım dünkü malzeme neymiş" diye oturup çağrıyı dinlemeye başlıyorum.
başlıyorum da, her şey sakin görünüyor, hatta gereğinden fazla sakin; bizim eray yönergeleri sıralıyor, müşteri de tamam yapıyorum diyor, o sırada da gevezelik etmiyor, uzun sessizlikler oluşuyor. nasıl bi malzeme var acaba diye daha da kulak kesiliyorum; tam o sırada uzaklardan bir ifade bütün sessizliği bozuyor: hay skcem!
-zuhahaha kim lan bu, yuh o kadar sessiz olun diyorum bi de, cık cık cık(sorumluluk üstüne kalıcak diye korkuyor)
+bi daha dinle bakıyım kimmiş ben çıkaramadım
sesimi sevmediğim kendimce aşikar ama ona bu kadar yabancılaştığımı, bu kadar inkar politikası güttüğümü bilmiyordum, işte o zaman anladım...
sözlü uyarıyla yırtmış olmamı mülayim müşterinin duymamazlıktan gelmesine bağlıyorum. gerçi ben de olsam modemin açılmasını beklerken "hay skcem" diye bir ses duyduğumda tepki vermezdim, hatta "aynen amk ben de" diyebilirdim bile.
0