Musluktan sifona giren bağlantı yerinde kaçak oluyor dolayısıyla evet temiz sudur. Anahtarla sıkarsanız sorun kalmaz.

Temiz su da olsa sürekli nemli olması iyi bir şey değil, ayrıca çamaşır makinesi su verdiğinde de oluyorsa pis su giderinden oluyordur. Ya da farklı iki problem var, biri çam.mak. giderinden biri klozetden.

çamaşır makinesinin su gideri klozete yakın mı?

@stanley yakın

bende sifonu cekince oluyor. klozetin arkasinda taharet muslugunun klozetle baglanti yerinden geliyor. o plastik aksam eskimis ve sizdiriyor olabilir. yenisini alip takin.

Bisiklet bulunduysa size iade edilir, ama bulunamadıysa unutun. Ceza sistemimizde çok saçmalıklar var, hırsız size ait bir şeyi çaldı ise devlet suçu karşılığı ceza veriyor ama çalınan ürün ortada yoksa size bir tazmin olmuyor.

Yani ceza şöyle olsa mesela, hırsızlığın karşılığı 5 sene (nerdeee) çaldığın ürünü geri veremez/tazmin edemezsen değeri karşılığı her x lira için şu kadar gün daha hapis olsa mesela. Hırsızın ailesi ve yakınları ne yapar ne eder zararınızı tazmin eder, ya da başkasından çalar size getirirler bilemedim :)

Velhasılı kelam bisiklet ve motosiklet hırsızlığının öyle çok bir cezası yok, yanlış hatırlamıyorsam açıkta bırakılan mal gibi görülüyor kanunda. Hani bir kapısı yok ya, araba çalmak ile motor çalmak aynı değildi hatırladığım.

Arka göbek değişir ve normal fren takılabilir elbette. Parça fiyatlarına bakmak lazım tabii, tercih edeceğiniz sisteme göre fiyat çok değişir.

Artı olarak bisiklet şasesinde normal fren mekanizmalarının takılması için yerler hazır mı? Genelde olur ma yine de bakmak lazım.

Siparişi onaylamadıysanız sorun bildir demeniz lazım. Bu şekilde onay süreci durmuş olur. Mağazayla direkt olarak iletişime geçmeniz daha iyi olur.

Önce ürünü onaylamayın, hasarlı ürün geldi diye işlem açın. Satıcıyla da hiç muhatap olmayın, o sizle iletişime geçer. Ama bekleyin yenisini gönderelim vs diye oyalama taktiği yapabilir.

Dispute açtıktan sonra kargoya gidip satış kodu ile "gittigidiyor iadesi" olarak kargoyu iade edin. Böylece sistem direkt görecek iadenizi.

İade sürecini geçirmeyin.

2 yöntem var ya 1 veya 2'ye alacaksınız vitesi ya da kickdown yapacaksınız.

Bu söylediğim tam otomatik şanzıman için geçerli. Eğer yarı otomatik robotize debriyaj ise tiptroniğe alın vitesi düşük, devri yüksek çıkarsınız. Kaç litre, kaç beygir falan farketmiyor günümüzde. Modern araçlar her nizami yokuşu çıkar buzlanma yoksa.

d3 benim bildiğim en yüksek 3. vites, altında serbest demek oluyor. yani araba lazım olursa zaten 2. viteste çıkar o yokuşu. siz normal d'ye takın, o araba o yokuşları rahat rahat çıkar. bir sıkıntı olmaz.

*Bende vitesler d1,d2 ve d3 şeklinde. Ben normal sürerken d3'te kullanıyorum.

D2 ile daha rahat çıkarsınız tabi ki. 3.vitese geçmez D2'de. Bu tip durumlar için var zaten D1-D2 vitesleri.

neden d3'te kullanıyorsunuz direkt d'ye atmanız gerekir. d1 d2 d3 spesifik durumlarda kullanılır.

Arkadaşlar bende D diye bir vites yok D1,D2 ve D3 var :)

@archery arabanın marka ve modeli nedir merak ettim.

Eski bazı modellerde D1 D2 D3 gibi varyasyonlar var, karda yokuşta D1 mantıklı. Yokuş hızlı çıkılan uzun bir yokuş ise D2.

Kia 2011 model

dispute niye açmıyorsunuz?

dispute dışında bir seçeneğiniz yok.
buyer protection bitmemiştir umarım. bitse bile durumu izah eden bir mesaj yazın. 1 hafta içinde ae olaya müdahil olup size bir teklifle gelecektir.

eğer satıcı ürünü yolladığına dair sağlam bir kanıt koyarsa size de bekleme ya da paranın belli bir kısmına iade önerirler.

kargoda kaybolsa bile dispute açıp alabiliyosun

Gümrüğe takılmış olma ihtimalini değerlendirdin mi?

kargo kodundan ne çıkıyor?

Sen hemen dispute aç ki süren geçmesin, gümrükte takılma ihtimali de var.

Takipli kargo mu? Takipli ise bir yere gitmez, gümrüktedir değerli ya da büyük olduğu için.

Sürenin bitmesine ne kadar var?

Muhtemelen Venüs. Ay ve Güneş'ten sonra en parkak gökcismi Venüs'tür. Yanıp sönmez, büyüktür, berraktır.

Eğer sarımsı bir rengi var ise uzay araştırmaları için dolanan bir gemi var odur, her gün saat 10 gibi istanbuldan görünüyor, dünyanın etrafını günde bir kaç kez dönüyormuş. İçinde 60 kişi mi ne vardı, biraz google yapabilirseniz bulursunuz.

Kimse demedi, Türkler de dahil. İş işten geçtikten sonra mecburen müdahale edildi.

Olayın uluslararası hukuk boyutu var ve burda önemli 2 ilke var:

İlki uluslarin kendi kaderini tayin hakkı
İkincisi egemen devletlerin içişlerine karışmama ilkesi

Hal böyleyken kimse mudahale etmedi (etmek istemedi) taa ki katliamalar artıp soykırım ve insanlığa karşı suç raddesine gelene kadar. Burada da Birleşmiş Milletler bu aşamaya gelince (çok geç kalarak) birlesmiş milletlerin 7. Maddesi ( kuvvet kullanma ilkesi) gereğince olaya müdahale etti. Tabii bu kadar geç kalması bm'ye olan güveni sarsmakla beraber akıllara dünya 5'ten büyük mü sorusu geldi.
Bu makale faydali olabilir:
www.academia.eduşı_ve_Uluslararası_Hukuk

Bi tarihçi arkadaşım (özetle) şöyle anlatmıştı olayı.
Özal ısrarcı da olsa bir süre İzzetbegoviç yardım kabul etmedi. Sonra yardım (Boşnak askeri eğitimi) edildi. Boşnaklar öne geçmeye başladığı zaman da Birleşmiş Milletler olaya el koyup savaşı durdurdu.

Ben anlatan arkadaşımın yalancısıyım.

Benim hatırladığım kadarıyla NATO içindeki hollandalı askerlerin parmağı varmış.

@kapitalist gerilla +1

BM ya da NATO adına bölgeyi koruyan Hollanda'lı askerler varken Sırplar nasıl korumayı geçip katliamı yaptı? Bunu da sormak lazım.

findeks aracılığı ile bakabilirsin. diğer bankalar bazen geç güncelliyor/güncellemeyi unutabiliyor.

findeks'te kredi karti ile ilgili bir bolum bulamadim, sadece varolan kredi limitimi gosteriyor, yanlis mi bakiyorum?

Bana alttaki gibi bir sey lazim
Garanti - 10.000 tl
Enpara - 10.000 tl
YKB - 5.000 tl

meraktan girdim baktım findekste gözüküyor. hatta ipne bankalar çat çat nasıl kredi kartı çıkartıyor gözüküyor.

bank asyadan alınma kredi kartım varmış yeni öğrendim. limiti 1 tl.

bkm express ile ödersen ilk bakış 1,18 tl

limiti bir bankadan düşürdükten sonra belli süre beklemen gerekiyor diğer bankadan arttırmak için. hemen olmuyor. 1 ay kadardı sanırım tam hatırlamıyorum süreyi.

Şöyle bir şey de var, yükseltmek istediğin kartın limiti yasadan önce yüksek verilmiş ise, ve de şu anki gelir durumunuza göre hala yüksek ise diğer kartları tamamen iptal etseniz de bir şey değişmeyecek.

Kendimden örnek vereyim;

Yasadan önce her bankadan kartım vardı, en limitli olan bonus kartım ve 46 bin şu an. Diğer kartlar ise 8-9-11 gibi limitlerde 5-6 tane kart vardı.

Fazla kart taşımak ve takip etmek istemediğim için yavaş yavaş bir çoğunu kapattım, elimde sadece bonus dahil iki kart kaldı.

Ama dediğim gibi yasadan önce kartın limiti normalden yüksek olduğu için daha da yükselemiyor. Hatta başka bankadan kart da alamıyorum, diğer bankalardan 3-4 kart iptal ettiğim halde.

Yasadan kastım, bir ara devlet bankalara bir kural getirdi "kişinin gelirine oranla en fazla x kadar kart limiti verebilirsiniz" gibi bir şey.

o nasıl bir yermiş ki sadece 18lik klima oluyormuş, 15'lik veya 12'lik nasıl olmaz mesela?

Ben teknik detayını bilmiyorum abi, duvarda halihazırda bi klima boşluğu açılmış, oraya da uyan klima tipi buymuş sadece.

Evler genelde bir çok klima tipine uyumlu oluyor. Bu evde var bi gariplik. 18likte alsanız elinizde kalmaz bence. Sonraki eve yüzde 90 uyum sağlar.

Benim evimdeki klima boşluğu da 18000liğe uygunmuş mesela ben de 18000lik taktırdım. Genelde öyle oluyor zaten evi yaparken tutup da 9000lik için giriş yaptırmazlar bence.

Belki hazırda boru tesisatı döşelidir, o da çapdan dolayı 18'e uygun olabilir.

Yoksa borusunu kablosunu komple yeniden döşetecekseniz bir önemi yok.

Klimanızı giderken söktürüp yeni yere taktırırsınız, o da ortalama 250-300 TL fiyat tutar. Ha şu da var, sökülürken kablo boru vs hasar alırsa yeni montaj da kablo ve boru seti de almak gerekebilir.

hocam hiç uğraşmayın bulun bu ucretsiz keşif gelsinler. hepsiburada baymak 12000 lik 2000tl kapın bi tane.

Keşif için tarih veriyor adamlar kaçta geleceğimizi söyleyemeyiz diyor. Oldu aq işi gücü bırakır tüm gün evde sizi beklerim dedim.

Gelmeden önce arıyorlar ama siz yine de randevu aldığınız yere belirtin örneğin "saat 4ten sonra evde olucam diye". Onlar her ne kadar "biz bilemeyiz kaçta geleceğini" havasına girse de yine de mutlaka not bıraksınlar servis elemanlarına. Servis de gelmeden önce 1 saat önce falan arıyor, uygun değilseniz gelmiyor.
(Klima taktırırken bu tekniği kullandım)

tinerle çıkmaz, raspa ile kazıman lazım sonra da kalın zımparayla zımparalaman. sonra duruma göre inceyle geçmen. zımpara makinası falan alsan bile pek işe yaramaz aşırı güçlü bir makina alman lazım. baya da güç ister

raspa dediğim bu 1.bp.blogspot.com

yağlı boya ise böyle.

ahşap gibi emici bir zemin olmasaydı, git boya sökücü al derdim, 5 dakka sonra tüm boyalar pul pul kabarırdı.

ahşab boya sökücüyü emer, üstüne yaptığın boya tutmaz, sorun çıkar diye boya sökücü demiyorum.

edit: ahşap boya sökücü diye bir video buldum

www.youtube.com

bu adam boya değil vernik söküyor. boyadan kastım yağlı boya benim.

son çözümüm kalın zımpara ile üstteki boyayı inceltip tekrar boyamak. boyayı tamamen sökmen hem çok zor, hem çok enerji ister, çok toz toprak çıkar bir de gereksiz. boyanacak seviyeye indirsen yeterli.

Seninki su bazlı silikonlu duvar boyasıdır, yere dökülen kapıya sürülen vs.

İlk bulaştığı anda kurumadan ıslak bezle silinen bu hıyar kuruduktan sonra çıkmıyor.

Sıcak su, yeşil sert yüzeyli bulaşık süngeri ve sabır/güç ile yavaş yavaş çıkarabilirsin.

boya eğer kemik kadar sert boyalardan değilse eğer, al maket bıçağını kazı.

diplere yaklaştın mı tek bıçaklı permatik al onunla devam et.

ya da

zımpara takozu ve 3 tane zımpara al kalın orta ince, öyle de takoz vasıtasıyla diğer yerlere zarar vermeden çıkarabilirsin hafif hafif.

1- emlakçı komisyonu (%2) ve tapu masrafı (miktarını bilmiyorum, en son düşmüştü) çıkacak.
2- pazarlık yapın ancak satıcıyı sizin kredi çekip veya peşin ödemeniz ilgilendirmediği için trink para muhabbetine girmeyin. çünkü siz kredi de çekseniz parayı satıcıya peşin vereceksiniz, taksit taksit değil.
3- balon elbet patlayacak ama zamanını kimse bilemez
5- yakınlarda metro veya projesi var mı bakın. muhiti gezin tanıyın, gerekirse çevre esnafla konuşun. kiraya verseniz kaça verirsiniz bunu öğrenin

cevapları ben de merakla takip ediyorum.

Evde ipotek, haciz vs. ev sahibinin borcu yoktur kağıdı, belediyeden tapu sorgusu yapılması gerekir, bankadan kredi çekersen bankanın avukatı bunlarla senin için ilgilenir zaten. Sen evin lokasyonuna, binada oturanlara, toplu taşımaya uzaklığına, market-manav gibi yerlere olan durumuna bakabilirsin.

1- retorik cevap vermiş
2- Pazarlık yapın elbette. Ama eğer ev krediyle alınmaya müsait bir evse satan için önemli değildir sizin nakitinizin olması - o taksitle satmayacak. Ama bazı büyük müteahhitler kendileri taksitle satıyorlar, onlar için trink para önemli tabii
3- Fiyatlar düşer, daha ne kadar düşer bilemem. Bu tamamen müteahhitin, ev sahibinin maddi durumuna bakar. Balon sönmeye başladı bile. Oturduğumuz daireyi 750 bin USD'ye satmaya çalışan müteahhit şimdi 1,6 milyon TL'ye satsam diye bakıyor
4- Çevredeki evlerle karşılaştırın. Şehir merkezinden bu kadar uzak yerlerde eğer metro yoksa çok büyük dezavantaj. Her gün onca saat yol insanı hayattan bezdirir.
5- Ben olsam param olsa bile bir kısmını krediyle alırdım ki banka didiklesin, eksper hizmetinden faydalanayım, borcu var mı, güvenilir mi araştırsın.

1- %2 emlak komisyonu (bir o kadar da satıcıdan isteyecek sizi ilgilendirmez), %3 de tapu harcı var. Yanlız bu harç daireyi aldığınız fiyat üzerinden değil, tapuya bildirdiğiniz satış tutarı üzerinden hesaplanır.

Tapuya gitmeden önce belediyeden rayiç değer alacaksınız, atıyorum 68.345,56 TL gibi bir değer olur, bunun altında satış yapamazsınız. Ama siz de rayiç bu diye tam bunu göstermeyin, yukarıya yuvarlayın her zaman. 95 bin yazın, 98 bin yazın vs. İleride vergi dairesi tarafından çağrılabilirsiniz şüphe olursa, aradaki farkı faiziyle alırlar yoksa.

Ha "benim param çok devletime de feda olsun" dersen tam gösterebilirsin. 300 bine aldım dersin 9 bin harç ödersin.

Bir de döner sermaye payı var, 400 - 500 küsür TL olmalı

2- Pazarlık payı çok yüksek şu sıralar, satıcı vatandaş değil de müteahhit ya da bir firma ise peşin almanız onu da ilgilendiriyor. Çünkü kredi çekerseniz satışı yüksek göstermek zorundasınız, satıcı da yüksek fatura kesmek zorunda.

Ama peşin satışda değer düşük tutulur ve faturadan kar eder satıcı.

3- Fiyatlar şu an en dip seviyede, faizler yüksek ama evler ucuz. 2 sene sonra mumla arasınız bu fiyatları. İki sene önceki fiyatlardan daire satmaya çalışıyor müteahhitler.

kiracıysan önce ev sahibine haber ver.

banyonun tavanından su geliyor, göçmeye başladı.

siz mi yaptıracaksınız, yoksa ben yaptırım size fatura mı edeyim diye sor.

Siz ya da ev sahibi değil. Üst kattaki kişi yaptırmalı. Sizin banyoda alçıpanın üstünde kalan kısımda üst katın tesisatı var. O tesisattan sızma yapıyorsa hem kendi tesisatını hem de sizin zarar gören banyonuzu yaptırmalı.

Tesisatçı üst kata baktı zaten, bir akıntı görememiş silikon çekmiş banyo kenarlarına.
Benim tavandaki ıslaklık hala devam ediyor ama.

banyo tavanları genellikle asma tavan yapılıyor yeni dönemde. Tesisat arızalarında kırmadan halledilmesi için. Ama asma tavan üzerine alçı çekince bir anlamı kalmamış. Tesisatçı gelip bir baksın, eğer su geliyorsa tavan açılıp (müdahale kapağı vs yoksa) müdahale edilecek, akabinde tavan tamir edilecek.
En ıslak noktadan düzgün bir şekilde kesilebilirse, tamamını kırmadan müdahale kapağı uygulanabilir. Sonrası için.
Ev sahibi sizseniz banyo tavanını yenilemenizi öneririm.

Sızıntı yan üstten ya da borulardan (inşallah temiz su) da geliyor olabilir. İlla zeminden olması gerekmiyor. Yukarda silikon çekilmiş olması zeminden su gelmeyeceğini gösteriyor sadece.

Sizin banyonuzda oluşan buharın sebep olması da düşük ihtimal değil. Alçıpan dediğiniz son derece dayanıksız bir ürün (beyaz olanı). Alüminyum asma tavan yaptırmak çok daha sağlıklı.

edit: Pardon, ben akıntı kısmını atlamışım; tavan iyice zayıfladı ve siz ellediğinizde çöktü sandım. Buharın akıntı yapacağını düşünmüyorum.

Arkadaslarla ayni seyi diyecegim ama sizin tavanda sizinti varsa o net ust katin tesisat problemini gosterir. Baska ihtimal yok. Sucu bulamamistir.

*Kiracıyım bu arada.

Tesisatçının üst kata çıkıp bulamaması normal, çünkü sızıntı üst katta değil, üst katın sizin tavan arasında olan tesisatında büyük ihtimal.

Maket bıçağı ile insan kafası ve kolu geçecek kadar kesilip gözlemlenir, müdahele kolaysa yapılır ve tavan yama yapılıp alçı boya çekilir.

Aslında en doğrusu @stanley weber'in anlattığı gibi lazım olduğunda her zaman müdahele edilebilecek gibi seyyar döşenmeli.

Bu fotoğraftaki her bir kare yerinden çıkıp kolayca geri takılabiliyor, böyle olmalıydı. Ama ucuza kaçmışlar.

www.izocam.com.tr

Benzer havuzu arkadaşlarım oldukça eski bir evin teras balkon kırmasına kurup tüm yaz dolu tutuyorlar. Ha tabi evler arasında mutlaka değişiklik olacaktır ama fikir olması açısından yazayım dedim.

Kesin bir şey söyleyebilmek için evinizin statik hesaplarını görmek ve yapım kalitesini bilmek lazım, ama 350kg/m2 bir yük konutlardaki döşemeler için problem olmayacaktır.

Balkonlar genellikle konsol oldukları için balkona kurmayın demişlerdir, ama ne kadar taşıyacağını bilsen balkona da kurabilirsin.

turkiye'deki kodu bilmiyorum ama kuzey amerika'da balkon dosemesi 100psf icin taraslanir, o da 480kg/m2 demek. Senin havuz %80 doluluk orani ile 492kg/m2. Kisacasi $ansini zorluyorsun.

abi o havuz bence bahçe için üretilmiştir. ben çok riskli görüyorum o ağırlığı.

ama ciddi ciddi apartman yönetiminden falan apartmanın planlarını vs. edin derim.

dertlenerek ve irkilerek okudum.
abi bence yapma. surekli o tedirginlikle dunyanin en guzel seyi olsa haz alamazsin.
ayrica o suya bir kere gireceksin sonra degistirecek misin? suya yazik. klor falan da atamayacagina gore mikrop yuvasi. iade yollarini mi denesen. :(

Bina yeni ise, yani 2000 li yıllardan sonra deprem yönetmeliği ile yapıldıysa sorun olacağını sanmam.

Balkonda yapmayın denmesinin sebebi bolkonlar taşıyıcı kolonlardan sonra dışarıda kalan çıkmalarra kurulduğu içindir.

Ama teras öyle değil, komple tablanın bir parçası ve aşağıda o tablayı taşıyan kolonlar var. Tam da terasın ortasına denk gelen kiriş de vardır, dedim ya önemli olan binanın yapım yılı.

Şöyle düşünün, çok daha eski yapıların kot farkından dolayı yol seviyesine denk gelen damlarına otopark yapıp araba park ediyor insanlar, ortalama 1,5 ton olan araba sadece 4 noktadan basınç uyguluyor tabana.

Sizin havuz her cam karesinden basıç uyguluyor, bina yeniyse korkmayın.

NOT: Filtre, klor, yosun vb konular için ayrı bir başlık lazım.

@John Bloor - "bina yeniyse korkmayin" genelde felaketten onceki son cumle oluyor. bir araba tamircisinde de sunu duymustum "abs modulu bozulmus, abs'niz calismiyor ama gerek yok zaten abi, pedali pompalayacaksin iste" ayni hesap :)

@cooperr, @neotunc yeniyse korkmayın dememin sebebi;

binanın statik hesaplarını, kullanılacak beton demir yeterliliğini, ve de bunlar kullanılırken kontrolünün insiyatifi eskisi gibi kalfaya ya da müteahhite bırakılmıyor.

Müteahhit sadece parasını ödüyor, binanın betonarme kısmının sağlamlığından asla korkmayın. Ha kapısı penceresi mutfağı dandik olur 2 senede dökülür, bişey diyemem. Ama kaba inşaatta malzemeden kaçamazlar.

Beton santralinde silolarda oluşan hatalardan dolayı düzgün karışım olmadığı için betonun kalitesiz döküldüğü, bundan dolayı da o katın komple yeniden yapıldığı bir çok örnek var bildiğim.

Çünkü sorumluluğu müteahhitte değil, müteahhit parasını verir ve betonun o kalitede gelmesini ister. Beton firması o kalitede betonu sağlayamazsa bu onun sorumluluğu, onu kontrol eden de yapı denetim mühendisleri.

Adamın götünü keserler yani, eskisi gibi değil işler.

@John Bloor

bina kalitesi depremden sonra artmis olabilir, ki ben pek oyle gormuyorum malesef, beton kalitesi falan artti tabiiki ama detaylar bence hala sikintili, gereksiz bir suru cikmalar falan, "gorunmeyen" yerlerin ne kadar duzgun detaylandirildigi muamma. yani kisacasi bina yeniyse korkmayin diyemeyiz, bunu unutun.

cok fazla detaya girmeyecegim ama her binanin tasiyici sistemi ulkenin bina yonetmeligindeki yuklere gore dizayn ediliyor. daha once de yazdigim gibi, teras/merdiven/balkon tarzi alanlar genelde 480kg/m2 yuke gore tasarlanir. arkadasin havuzu %80 doluluk ile bu yuku geciyor ki birde ayni zamanda bu terasta 3-4 kisinin de takildigini dusunelim, yukler daha da artiyor.

yonetmeliklerde cesitli guvenli katsayilari var, mesela betonun gucu dusurulur, yukler yukseltilir ki bir "buffer" elde edilsin balkona dusunmeden etmeden birsey olmaz diye havuz koymaya calisanlar icin :). Ama arkadas hakli olarak sormus, biz de aktif olarak bu isleri yapan biri olarak dedik ki riske girme cunku sinirdasin.

arkadas isterse tabiiki bir statikciye gidip dosemeyi kontrol ettirebilir, adam gibi hesap kitap yapildiktan sonra bir ihtimal kurtariyor olabilir. bu ise para harcamaya deger mi, orasina arkadas karar versin diyor ve kapatiyorum konuyu. sorunuz varsa mesaj atin seve seve cevaplarim.

Önce kavga ile çözümün bambaşka şeyler olduğunu idrak etmen gerek bence.
Sonra da bu kadar basit şeylere o tatlı canını yormaya lüzum olmadığını idrak etmen gerek bir de.

Ben de epey sinirleniyorum. Ama kendi kendime sinirleniyorum. Çok nadiren diğer sürücülere tepki gösteririm. Trafik bu, adamı çekip vuruyorlar selektör yaptı diye. Hiç trafik kavgası yüzünden ölecek havamda değilim.

adam levyeyi çıkartıp müsait yerine monte edince ne kadar gereksiz davrandığını anlarsın ama geç olur..

he he deyip geç napcan, adamdan ne çıkacağı, kimin tanıdığı olduğu belli olmaz.

Hiç umursamıyorum it gibi bekliyorlar. Yurtdışında yaşıyorum hız sınırının 50km olduğu yolda adamın biri dibimden ayrılmıyor hızlı gitmem için korna vs çalıyordu bu sefer minibüs gibi 20 km hızla sürdüm arabayı sonra korna basmamaya başlayınca devam ettim.

sizin gibi birine denk gelince ne olacak?
bir gün siz birini döversiniz, ertesi gün bir diğeri takar böbreğe bıçağı film kopar.

sakin olun, arabada mutlaka su bulundurun, kurallara uygun kullanın yeter.

ohooo magandaları döverek mi adam etcez? bir gün biri çıkar, yanında 3-5 kişi de vardır, ne yapacağı belli olmaz. pisi pisine siz dayak yediğinizle kalırsınız. gerçekten ne gerek var? çalsın kornasını? neden egoya döküyorsunuz olayı?

Bundan yaklaşık iki sene önce şu anda oturduğum Evora Tuzla’ya yeni taşınmıştım. Bir mayıs sabahı yurtdışından erken saatte gelmiştim, öğlene kadar uyuyup uyandım. Evde uzunca bir süre olmadığımdan dolayı yiyecek hiçbirşey kalmamıştı. Sitenin alt tarafında File market var. Yürümek gözümde büyüdü, atladım arabaya, tam market otoparkına girecekken karşı okulun servislerinin bir tanesi geri geri benim gelmekte olduğum anayola ters istikametten çıkmaya çalışıyor. Neyse yokuş aşağı gittiğimden dolayı frenledim ve durdum. Kornaya dokundum fazla geri gelme anlamında. Servis şöförü camdan kafasını çıkartarak ana avrat sövdü.

Sakinliğimi muhafaza ettim, halen geri geri gelmeye çalıştığı sırada artık iyice mesafe azalmıştı ki tekrar kornaya dokundum. Benim de geri geri terse yokuştan çıkıp yol vermemi düşündü sanırım. Neyse küfürlere devam etti bende camdan bağırdım. Servisin el frenini çekti indi elinde sopayla. Ancak beni muhtemelen kadın sürücü zanneti, çünkü epey yayılır şekilde oturuyordum.

Bu sopayla çıkınca bende dellendim indim aşağıya , tabi 45 yaşlarında 1,60 boylarındaki şöför beni görünce tırstı, ben daha çok üstüne yürüdüm hayırdır adam mı döveceksin diye. Bu gevelemeye başladı. Yok lastik inmiş mi bakacaktım vs diye. Bende sopayla mı bakılıyor lan mafya mısınız diye sıkıştırıp sopayı aldım tek hamlede elinden. Bu tabi daha bir şok oldu, vurucam zannetti korkulu gözlerle karşıda diğer servisçilere bakıyor yardım gelsin diye. Adam olun lan diye bağırıp sopayı yolun ortasına attım. Bu da dondu kaldı, git sopanı al sonra da çek arabanı dedim. Gitti çekti :) Bizim sitenin güvenlikleri geldi o sırada zaten seslerden dolayı araya girdiler olay sona erdi.

www.hukuki.net

kavga edip te başına neler neler gelen insanların hikayeleri var oku. belki işe yarar.

Ben sinirli adamimin arkasina saklanma. Olgunluk ofke kontrolunu gerektirir, kendini egit bir sey yap coz bunu.

Ama sinirlendigin konuda %100 haklisin. Sen ne zaman cikabilecegini biliyorsun da keyfinden beklemiyorsun orada. Arkadaki kornaya basarak resmen seni hataya zorluyor. Sopalik.

Boks tavsiye ederim sinirini vurarak çok güzel atıyorsun, ben hiç sinirleniyorum artık, dikkat ederseniz dövüş sporuyla uğraşan insanlar oldukça sakindir.

tanımadığın,gücünü ve psikopatlık seviyesini bilmediğin adama mümkün olduğunca bulaşmayıp, mümkün olduğunca alttan alacaksın. sakin olacaksım, öfkeni kontrol edeceksin.

sen öfkeni kontrol edemeyip yumruk yumruğa kavgaya insen, dayak atıp dayak yesen yine iyi. adamın bıçağı, silahı varsa, hayatta kaybedecek bir şeyi yoksa, suç makinesiyse, bir 20 sene de senin için yatarım kafasındaysa ne olacak ? o yüzden diyorum psikopatlık seviyesini bilmediğin tanımadığın adamla kavgaya girmeden önce olabildiğince alttan alacaksın. her yer manyak kaynıyor.

Trafikte kavga edilmez, kavga hiç bir yerde edilmez ya neyse. Ya sabır deyip umursamayacaksın, bulaşmayacaksın, gerekirse çalıyı dolaşacaksın.

Ya adama hasar verirsen ya da Allah korusun öldürürsen sonraki hukuki süreçte ne yapacaksın?

Ya da adam psikopat çıktı, çekti pıçağı/tornavidayı soktu barsaklara. Sonra ne yapacaksın? Sen ömür boyu poşete sıçıp hastane hastane gezeceksin karşı tarafsa adam yaralamaktan 3-5 ay yatıp çıkacak.

Yapmayın, kimseyle kavga etmeyin. Hele ki tanımadığınız birileriyle.

canıma kastettiği için yolun ortasında önüne kırıp, sağa çekmesine zorladığım ve yaptırdığım taksicinin camına geldiğimde yüzündeki ifade unutamıyorum. 1.90, 96 kiloyum. büyük ihtimal hücrelerimden akan sinirimi tek yumrukla camını un ufak ederek onu dışarıya çıkartırdım.. ama yüzündeki ifadeden dolayı yapmadım/yapamadım. Yine bir bisikletçi ile olan münakaşadan sonra arabama koşarak geldiğini gördüm çektim hemen el frenini felan aşağıda indim, beni görünce durdu.. geveledi geveledi gitti.

Bu tarz olayları sakin bi şekilde değerlendirdiğimde kesici/delici alet veya silah olsa karşımda hiç şansım olmayacak. anlık amigdala seviyesinden dolayı hayatım sonlanacak belki de.. gerek var mı? hiç yok.. o günden beri çok bulaşmamaya çalışıyorum.

Bir işçimiz böyle bir durumda karşıdaki kişiye yumruk attı, adam düşerken kafasını vinç arabasının kenarına öldü. Adamın neyi var neyi yok tazminat ile gitti, hala da davalar ile ve adamın ailesi ile uğraşır durur.

Çok kuvvetli de olabilirsin, karşıdaki adamı parçalayacak güçte de olabilsin fakat unutma ki sen tek bir kişi değilsin trafikte. Evde seni bekleyen bir ailen, gelecekte seninle birlikte hayalleri olan insanlar var hayatında keza karşı tarafta aynı pozisyonda.

Trafikte kavga edilmez, 5 dakika sonra olur en fazla.

Bu işlerden çok iyi anlarım ama ya sıcak başıma vurdu ondan anlamadım, ya da sen fazla karıştırdın anlatımları. Caps var mı?

f konnektör deniyor kablotv alıcına giren parçaya. döndürmeli olan yani. çok sıkılmadıysa biraz uğraşla çıkartıp diğerine takabilirsin.

benim de kafamda canlanmadı :( caps olursa daha iyi olur

www.cerkezelektronik.net
şundan lazım sana.
siteyi bilmiyorum ama.

çalışan hayatında hiç senet görmemiş mi? fotokopi ile gerçeği ayırt edemiyor mi? senet kağıdı ince olur, imzası ıslak olur.

çalışanın salaklığı. çalışana sahte senet vermiş olabilirler. ya da iyi kalitede bir fotokopi.

eğer ödemeler elden yapılmışsa yandı gülüm keten helva.

banka kanalıyla senet tarihi belirterek ödeme yapıldıysa analarının amlarına kadar yolları var bir bok yapamazlar.

senetler banka yoluyla mı ödenmiş

senetler banka yoluyla ödendiyse eğer bi bok olmaz. sistemde o senetin numarası var ve senetin muhafazasından banka sorumlu.

Ayrinti bilmiyorum tabi benim toplanti yalan oldu bu haber gelince bankadir sabirim yukluce olunca senetler

İki ihtimal var, ya sahte senet düzenleyip onu verdiler elemana.

Ya da eleman gidip ödemedi parayı indirdi ve sahte bir senet düzenleyip kasaya koydu.

senet son zamanlarda ülkemizde oldukça popüler. senet doldurmak ince bir iş bunun dışında birçok kolaylığı beraberinde getirmekte. www.kredivepara.com tıklayarak bu işlem hakkında tüm detaylara ulaşabilirsiniz.

Aynı değil, birinde halka olması lazım. Bir şeye geçirip boyna filan takmak için.

Çok küçük gram farkı da olabilir.

değil. biri meskuk, biri ziynet. aralarında gram farkı da var.biri 3.50 gr diğeri 3.60 gr.

Yarım altın dedikleri genelde ziynet altını oluyor, kulplu. Yarım Ata lira kulpsuz. Bir de ziynet altını daha ince çapı daha büyüktür. ata lira biraz daha pahalıdır, sattığınızda daha az kaybı olur.

Gibi evet, ancak umut sarıkaya'nın bir karikaturuyle yayginlasti ilgili sekilde arayarak görebilirsin.

Umut Sarıkaya'dan çok önce Oba/göçebe/yörük konulu yeşilçam filmlerinde duymuştum ilk olarak.

"anadolu kadını" anam gibi düşünebilirsiniz.

Umud sayesinde yaygınlaştı. Ama iç anadoluda kadınlık = anaçlık + ev içindeki hamaratlık + aklı salim olmak anlamına geliyor. Sadece anaya değil halaya teyzeye veya x kişisine de kadın diyebiliriz bu sebeple. Halanız çok güzel yemek yapıyorsa kadın halam denilebilir -gibi. Ama çemçük ağızlının bulduğu bir tabir değil.

Kadın kelimesi bazı şivelerde güzel, düzgün anlamlarına da geliyor. Kadınca "güzelce, düzgünce" vs.

bit.ly

optik kablo cikisina benziyor. eger oyleyse ses sistemi icindir herhalde.

fiber internet kablosu

Ben de internetle ilgili bir şey olduğunu ummuştum ama türk telekom şu an binada internet hizmeti olmadığını söyledi. Apartmana fiber gelirse kablo altyapısı hazır anlamına mı geliyor bu?

Evet dairede tesisat hazır, binanın girişine hizmet gelirse kolayca alırsınız.

John Bloor +1

Bir de superonline da olabilir. Belki onların hattıdır.

Seramik malzeme. Fayans yer/duvar doseme parcalari.

Piyasada duvara ve yere yapıştırılan bütün fayanslara fayans denir :)

Ama aslında çoğu seramik, bir kısmı granit, bir kısmı fayansdır. Üretim tekniği/farkı nedir hiç merak etmedim bugüne kadar. Yoksa kalebodur gibi o da bir markamıydıı zamanında?

Sorun kimden daha çok para vergi alınması değil bence. Sorun hangi kesimden yüzde kaç vergi alındığı.

Milyarderlerin %1 vergisi normal vatandaşın ödediği %30'lardan fazla da olsa adil olmaz.

"eğer devlet vergi toplamazsa fakirler artık o kadar fakir olmaz. özel okula verecek paraları olabilir. yanlış mıyım?"

bundan daha yanlış nasıl olabilirsin ki, nasıl bir soru bu? fakirler vergi verdiği için fakir değil, fırsat ve gelir eşitsizliği yüzünden fakir(buradaki fakirin işaret ettiği kesim basit çalışan kesim). bir de bunların üzerine devlet de vergi konusunda eşitsizlik yapınca ortaya "vahşi" bir düzen çıkıyor.
"solcu kardeşlerim" dediğin kişiler ekonomi politikaları açısından mı solcu yoksa kafandaki solcu imgesine göre sen mi değerlendirdin bilmiyorum ama "solcuların" bu tarz konulardaki çözüm önerileri hakkında bilgi almak istiyorsan şu kitabı okuyabilirsin.
www.solyayinlari.com

şuraya bakıp anahtar kelimeleri aratıp okuyabilirsin.
www.sosyalistforum3.net

İzlemenii tavsiye ederim.
youtu.be

fakir olan kismin genel olarak belirli bir ucret karsiliginda calisan kesim oldugunu dusunursek, devletin onlardan aldigi vergi, kendi isini yapan kucuk esnaf da dahil olmak uzere, digerlerinden aldigi vergiden daha fazladir.

mesela taksicilerin odedigi vergi ile asgari ucretli birinin odedigi vergi yaklasik ayni.

www.emlakeki.com

onun disinda, bir urun/hizmet alan ucretli calisan bu urun/hizmet icin odedigi vergiyi, devlete odedigi vergide dusemezken, bir isyeri sahibi yaptigi harcamalarda yer alan vergilerin cogunu odeyecegi vergiden dusebilmekte.

dolayisiyla, vergi yuku genel olarak, ucretli calisan yani fakirlerin omzunda gibi bir gorunum soz konusu.

sizin bahsetmis oldugunuz gibi, zenginlerin daha fazla vergi vermesi soz konusu degil. verdikleri vergi miktari, olmasi gerekenden daha az.

ayrica, zenginlerin odedikleri vergilerle fakirlerin egitim ve saglik masraflarini karsilamalari soz konusu degil zira fakirlerin verdikleri vergilerden karsilaniyor zaten bu.

okullarin ve hastanelerin parali olmasi ancak bu tur vergilerin alinmamasi veya daha dusuk alinmasi ile soz konusu olabilir.

asil onemli olan konu; zenginlerin odemeleri gereken vergiyi odemeleridir.

mesela, cin'de, almanya'da sirketlerin odedikleri vergilerin "mahsubu" gibi bir durum yoktur. bir firma, yaptigi mal/hizmet satisindan elde ettigi vergiyi, suresi icinde devlete oder. fakat turkiye'de "mahsup" islemi olur. dolayisiyla devletin vergi geliri azalmis veya otelenmis olur. halbuki bir asgari ucretli, maasi aldigi anda vergisini vermis olur (teorik olarak, pratikte, verginin odenmesi icin yine belirli sureler vardir ancak bu sirketlerdeki gibi degildir).

bu sistemin duzeltilmesi gerekir.

firmalarin ve kendi isini yapan esnafin, odedikleri vergilerin rakamlarinin daha yuksek olmasi gerekir.

odemelerde "mahsup" olmamasi gerekir.l

vergi taban rakamlari belirlenerek, o taban uzerinden vergi alinmasi gerekir.

yillik vergiler yerine, ayni ucretli calisanlar gibi, aylik vergi odemeleri gerekir.

vergisini belirli bir sure odememis olanlarin faaliyetlerine son devlet tarafindan el konulmasinin onunu acacak yasal duzenlemelerin yapilmasi gerekir. ornegin, 3 ay vergi odememis bir esnaf veya firma icin, gelir idaresi baskanligi belirli bir sure icin re'sen idareye el koyarak, tahsil edilmemis vergileri tahsil edip, sonrasinda da ya yine o isin sahibine veya ise sahip cikacak bir baskasina isi devretmesi gerekir.

paradan para kazandiran islerde vergi oranlarinin artirilmasi gerekir.

ozel tuketim vergisinin yeniden ele alinarak, gercekten "ozel" olan tuketim urunlerinde uygulanmasi gerekir.

öncelikle solcu değilim.

orta halli diye bi kesim var. işte memurlar, beyaz yakalılar diyebiliriz. karısı/kocası da çalışır, eve 2 maaş girer. senede bir-iki tatile gider, kredi ile alınmış bi tane arabası vardır, kredi ile ucuza bi ev almıştır ya da kiradadır, ev almak istiyodur. ayda 2-3 defa geceleri dışarı çıkar. yani lüks yaşayamaz ama yoklukta da değildir.

orta direk dediğimiz kesimin brüt maaşının bi kısmı gelir vergisi olarak devlete gidiyor zaten. gelir vergisi devlet bütçesinde yaklaşık %20 - %25 paya sahip. daha sonra eline geçen maaşını harcarken de harcadığı her ürün için de ayrıyetten ötv, kdv vermiş oluyor.

vergi vermen için aza biraz para kazanıyor olman lazım. fakir adam işsizdir zaten.
zenginler vergi vermiyor değil ama kazancına göre az veriyor. über zenginlerden de bahsetmiyorum bak, kuyumcu adam senede 1500-2000 lira civarı gelir vergisi veriyor. asgari ücretli kuyumcudan daha fazla gelir vergisi veriyor.

bir de devlet vergilerle sadece okulların bedava olmasını mı sağlıyor? vergi alamazsa şu anki yapıda nerdeyse hiç bi hizmeti yapamaz.

ben de orta halli bir insanım. bana sorarsan okullar paralı olsun vergi almasın derim, benim işime gelir. ama bu ülkede eve sadece bir asgari ücret giren ve 2-3 çocukla yaşamaya çalışan milyonlarca insan olduğundan eminim. böyle insanlar nasıl paralı okutsun çocuğunu, zaten karnını doyuramıyor. onların çocuklarının da okumaya hakkı olduğunu düşünüyorum.

Vergi sistemimiz maalesef çok çarpık, "dolaylı vergi" denilen yöntemle vergi topluyor devletimiz.

Bir devrim şart ama inanın hiç kolay değil, bütün sistemin alt üst olması ve bir çok firmanın/işletmenin batması, devletin önceden topladığı vergileri toplayamama riski çok fazla.

Hani hep geyiği yapılır ya "kuyumcu işçi kadar vergi veriyor" diye, devlet bilmiyor mu neyin ne olduğunu? Biliyor, zaten kuyumcu 2 senede bir arabasını yenilediğinde ülkeye girişi 30 bin dolar olan arabaya 100 bin dolar verip devlete 70 bin dolar vergiyi tek seferde veriyor zaten :)

Mesela taksicinin ödediği vergi asgari ücretle aynı denmiş yukarıda;

Bir taksi günde ortalama 250 km yapar, ayda 7500 km yapar. Ortalama 100 km'de 6 litre mazot yaksa ayda 450 litre mazot harcadı demektir.

Mazotdaki vergi miktarı litre başına 2.60 TL, yani bir taksi sorf aldığı mazot ile devlete ayda 1170 TL dolaylı vergi ödüyor. Diğer sarf malzemelerini hiç saymayın bile.

Olay soyle, zenginden daha fazla vergi alindigi dogru ama "daha fazla vergi aliniyor" ifadesi oldugundan farkli algilanabiliyor.
Zenginin fakire gore verdigi verginin orani daha fazla birebir karsilastirildiginda. Luks tuketim vergisi oder.
Ama devlet vergi gelirini yine fakirden, orta siniftan karsilar genele vurdugunda. Zenginden alinan vergi devletin disinin kovuguna yetmez. Kulaga sacma geldi belki ama yuksek vergi odeyen zengin kesim toplam nufusun %3'u falan atiyorum.
Sen bu adamlardan cilgin oranda vergi de alsan toplamda cok bir sey yapmiyor. Fakir-orta sinif orani cok yuksek oldugu icin bunlardan alinan vergiyi sembolik oranda bile arttirsan ciddi farkediyor.

Devlet vergi gelirini 100 milyar arttirmak istiyor diyelim belirli bir zaman dilimi icerisinde. Bu miktari zenginin vergi oraniyla oynarak arttirmak icin zenginin vergisini 2.5 katina cikarmasi gerekiyor atiyorum. Ama fakirin vergisini %5 arttirsa bu miktari yakaliyor mesela. Oranlari salladim tabii.

Zenginin vergisini ne kadar arttirabilirsin ki? Tum parasini mi alacaksin? Ne yaparsan yap fakirin vergisine ihtiyacin var. Zenginin vergisi cok da ise yaramadigi icin kimi zaman devlet diyor ki yav sen onu da verme git istihdam yarat onun yerine. Zaten o vergi kurtamiyor devleti, hic olmazsa istihdam olsun uretim olsun falan. (Su anki hukumet uretimi pek sevmiyor gerci).

Yani bu bir kisir dongu. Fakir s**ilmeye mahkum.

İki tip vergi vardır. Dolaylı vergi, dolaysız vergi. Bir ülkenin vergi ve gelir adaletinin olup olmadığını şu detaydan öğrenebiliriz: Devlet babanın vergi gelirinin çoğu dolaysız vergiden elde ediliyorsa nispeten o ülkede vergi adaleti vardır diyebiliriz. Dolaylı vergi geliri, dolaysız vergi gelirinden daha fazlaysa orada gelir ve vergi adaletsizliği mevcuttur. Bu şu demek oluyor. Zenginle fakir aynı şeylere aynı vergiyi ödüyor. Yani zenginle fakir arasındaki gelir farkı artıyor. Zenginin ete, ekmeğe, suya ödediği verginin aynısını fakir de ödüyor. Zengini bu vergiler gıdıklasa da fakiri sarsıyor.

Sanirim karisiklik sundan kaynaklaniyor, belki boyle dusunmek ise yarar: Vergiyi miktar olarak zenginler daha cok verirken, fakirler gelirlerinin yuzde olarak daha cok ve gorece daha cok bel buken bir kismini vergi olarak veriyorlar.

Yani vergi miktar olarak zengin daha cok verse bile oran olarak fakirin verdigi vergi elini yakarken zengin bunu cok hissetmiyor.

Yukarida da aciklanmis, bunu en cok dolayli vergide gormek mumkun, KDV mesela. Onumde fis var marketten 21.70 liralik alisveris yapmisim, bunun 1.61 lirasi KDV. KDV gelir diliminden bagimsiz bir vergi bicimidir, bu alisveristen bu 1.61 lira vergiyi asgari ucretle calisan kisi de 1.61 lira olarak veriyor, dolar milyarderi vatandas da 1.61 lira olarak veriyor. Dolaysiz vergi gelir dilimine gore verilirken KDV gibi dolayli vergiler gelir diliminden bagimsiz olarak veriliyor yani zengin de ayni oranda veriyor fakir de. Bu oran yedi ceddinin 10 nesil yetecek parasi olan zengin tarafindan hissedilmezken ay sonunu getirmek icin 20 liranin hesabini yapmak zorunda olan kisilerin belini bukuyor.

fularsizentellik.com

toprakların miras yoluyla bölünmesi, her varisin payına düşen araziyi farklı amaçlarla kullanmak istemesi, hatta bazısının satması, devletin de ekilebilir alanların bölünmesine hiç müdahale etmemesi olarak düşünülebilir bizdeki sebep.

Bizde çünkü devlet desteği zayıf ve her miras daha çok parçalar

ornegin 1000 donum arazi olsun ve ailenin 5 cocugu olsun. bizde bu arazi 5 cocuga bolunur ve her birinin 200 donum arazisi olur. bu her bir 200 donum bir sonraki nesle bir daha bolunur ve en sonunda herkese kucucuk bir bahce kalir. Ama bircok ulkede bu bolunmez, bu 1000 donum arazi icin bir aile sirketi kurulur, her bir cocuk bu aile sirketinde hisse sahibi olur yani arazi bolunmez hisse bolunur. bu arazi ekilip bicilir, herkes payini alir. daha buyuk arazi ekilip bicildigi icin hem maliyetler duser, hem de elinde daha cok mal bulundurdugu icin saterken ciftcinin verilen fiyat konusunda pazarlik sansi artar hem sirket uzerinden is yapildigi icin devlet vergisini alir, calisan sigortali olur, ve hatta markalasma olur. italyan, ispanyol, fransiz tarim urunleri (zeytinyagi vs.) hep aile sirketlerinin elinde markalasmislardir.

Kooperatifler de var Avrupa'da. Toprağı az olanlar birleşiyorlar. Bu da onlara maliyet konusunda ciddi avantajlar sağlıyor.

Ek bilgi; miras yoluyla tarım arazilerinin bölünmesine engel olmak için bir kanun çıktı ya da çıkacak idi.

taksicilerin kendi ürettikleri alternatif über için.

Eskinden korsana hayır diye A4 kağıda çıktı alıp arka cama yapıştırırlardı. Sana denk gelmemiş. Şimdi überle ilgili şeyler yapıştırıyorlar.

taksiciler ne diyebilir? adamlar araç almış iş yapıyor. yaptıkları işin adı sürücülü araç kiralama. daha ucuza götüren kimse, o yolcuyu kapar, rekabet diye bir şey var.

@babilbaligi, maalesef kanunlar İstanbul'da sadece sayılı olan (16 bin adet olmalı) ticari taksinin yolcu taşımasına izin veriyor.

Bu kanun kaldırılmalı ve isteyen herkesin gerekli şartları sağlayıp yolcu taşımacılığı yapması sağlanmalı. Böyle olursa kaliteli hizmet veren ayakta kalır, yapamayan gider.

"Sadece 16 bin adet bakkal bakkallık yapabilir, yenisini açmak yasak"

"Sadece 16 bin adet lokanta, lokantacılık yapabilir, yenisini açmak yasak"

"Sadece 16 bin adet tamirhane araba tamiri yapabilir, yenisini açmak yasak"

demek ne kadar saçma ise bu taksi meselesi o kadar saçma.

400 alman lazım, peşine düş

şöylede oluyor, depozitoyu almadan direk yeni eve nakil ediyorlar ?

son faturayı düşerler de sizinkinde bir sıkıntı var. sebebini sorun tatmin edici açıklama yapılmazsa epdk'ya şikayet edin o zaman geliyor o açıklama.

bir de eski depozitolar tüfe ile güncellenmiyordu ama çok eskilerden bahsediyoruz. 5 sene öncesi için geçerli değil bu.

Bir problem var, böyle olmaması lazım. Arayıp bir sorun.

Burası Türkiye. Borçlu olacaksın diğerlerinin sana borçları olmayacak. Musevilerin taktiğidir bu her zaman borçlu gezeceksin ancak borcunu da zamanında ödeyeceksin vadeden kazanmış olacaksın. Bir laf vardır, Birine biraz borcun varsa bu senin sorunundur. Çok borcun varsa bu artık borç verenin sorunudur diye.. Depozito kadar borç takacaksın. Cangıl kuralları diye kitap yazıyorum onda da buna yer vereceğim. Örneğin kiracısın depozitoyu vermez diye mi korkuyorsun? Depozito kadar kirayı ödemiyorsun. Zaten bir yaptırımı da yok evden çıkıyorsun tertemiz. Dava mava açamaz. İhtar çektirir 3 ay içinde evden çık diye e zaten sen evine meraklı değilsin çıkarsın. Depozitoyu da vermiş olur sike sike. Aynı şey iski igdaş internet vb. abonelikleri için de geçerli. Depozit kadar faturayı ödemeden çık depozitten çeksinler. Mis gibi.

muhtemelen mürekkep taşmıştır kapağın açıp yazdırmayı dene, tam olarak nerede mürekkep bulaştığını tespit edip orayı temizleyebilirsin.

Kartuşların beklediği bir park yeri var, genelde solda olur. Orada kartuştan artan mürekkepleri emiklendiği bir sünger vs olması lazım, oraları bi temizlemeyi dene.

Win Me kalıcı olacaksa 2. el bir ekran kartı alırdım ben olsam. Çözebileceğini sanmıyorum, ME diyorsun!

win me'yi sanal makine olarak kursanız?

DirectX 6-7-8 sürümlerinden birini yükleyin. Belki onun veritabanında ekran kartı driver'ı vardır. Benim çok eski bir makineme DX-6 driver yüklemişti.

Diğer çözüm önerim de Windows98 SE için olan driver'ı bulmaya çalışın. Zaten WinMe, Win98 Third Edition gibi bir şey.

@John Bloor...dizüstü bilgisayar olduğu için ekran kartı zor olur diye düşünüyorum.

@inheritance...win xp'yi sanal makine olarak kurup, xp'deyken sürücüyü yüklesem, win me'ye geri döndüğümde renk çözünürlük ayarları kalıcı olur mu acaba?

@himmet dayı...bir çok win 98 driverı yükledim hep hata verdi. DirectX tavsiyenizi deneyebilirim.
Herkese teşekkürler.

emulator arayın diyeceğim ben de

Saatlerce süren deneme yanılma ve araştırmadan sonra sonunda çözdüm :) Aslında dün çözmüşüm haberim yok. Google'da "universal video display driver" diye aratınca çıkan bir site var. Dün ben bu siteden driverı indirdim. Açtığımda setup dosyasını aradım bulamadım. Ne biçim şeymiş bu deyip sildim sonra. Bugün başka bir sitede ".vxd" , ".drv" ve ".inf" dosyalarını yeni donanım yükleden windowsa tanıtmanın yeterli olduğunu öğrendim. Sonra dün sildiğim dosyayı yeniden indirip denileni yaptım ve oldu.Yalnız sadece win 95/98 ve millenium ile uyumlu.
Fox Mulder uzaylıları bulduğunda ne kadar seviniyorsa o kadar mutluyum :)

eski yillara geri dondum resmen, windows ME, s3g vs. vay bee :)

XP'yi sanal makina olarak yukleyip oraya driver kurarsan host sistem de onu goremezsin. win98SE driver'larinin olmasi lazim. Eger WinME'ye win98 driver'i kurdugunda hhata veriyorsa, ilk once win98SE kur, driver'i yukle. eger duzgun calisiyorsa formatlamadan winME'ye guncelleme yap. boyle yaparsan driver'lar sorunsuz olarak calismaya devam eder.

bir de su driver'i buldum ben WinME diyor ama bilmiyorum denedin mi
www.driverguide.com

Verdiğiniz linkdeki driverı ve benziyor diye 17 ayrı driverı denedim olmadı :) Çünkü esas sorun S3g XP'den önceki windowslara destek vermemiş. Neyse ki çözdüm. Yine de teşekkürler.

inşaat firmasında çalışıyorum
tadilatı bilmemnesi bitmeyen 4 katlı bi ofisteyiz
başka bi yerde bi daireyi yenileyip içini yaptırdık ofis olarak kullanmak üzere
patron ev aldı, onun içi için ciddi tadilat işleri yapıldı

ve evet, ustalar gelmiyor. tecrübe ile sabit. peşin paraya bile gelmiyor adamlar.

Ustaların büyük bir çoğunluğu sahtekar ve yalancıdır. 30 günlük takvime 50 günlük iş alırlar. Yaparız abi, sen merak etme abi, bak şöyle şöyle yaparsak daha güzel olur abi diye yıkama yağlama çekerler, malzeme parası vs. diye peşinat alırlar sonra sallamaya başlarlar.

gelmezler, yazları küçük bi yerdeyiz. para peşin versen bile adam 1 haftadan önce gelmiyor.

geleni de öğleye kadar senin işinde çalışıp öğleden sonra başka bi yere gidiyor. geri de aklına gelince geliyor.

komşunun penceresinin 1 panelini 1 sene takmadılar :)

ustadan ustaya fark var. siz demek ki hep çakallara denk gelmişsiniz. yoksa adam ekmek parasını neden geri çevirsin.

İki aydır mutfağı baştan aşağı yeniliyoruz, bir tek fayans konusunda şanslıydık. Elektr*kç* kabloyu çekti, tesisatı bağlamadı gitti. Salonda su ısıttık, fırını balkona taşıdık. O işi halletti, prizleri taktı dış kapaklarını takmadı. Sonraki gelişinde iki tanesini taktı gitti, diğerlerini takmadı. Para ile ilgili de bir derdi yok, tamamen keyfi yani. En son cidden kovacaktım adamı evden, babam sakinleştirdi.

Yani elimden gelse her işi kendim hallederim de bazen mecbur kalıyorsun işte bu heriflere.

gelmiyorlar. kesin bilgi yayalım. 3 ay boyunca neredeyse her gün aramamıza rağmen gelmedi utanmaz adam. biz bıktık aramaya. tutup kulağından kendin getireceksin.

:)

twitter.com

ben bugüne kadar çevremde ahlaksız,yalan söylemeyen ustaya denk gelmedim desem yeridir. en iyisi bile abi cenazem var diye yalan söyler senin işini ortada bırakır gider. daha dün banyo fayanslarını yaptıran arkadaşım yanımda ustayı aradı adam abi memlekete gelmem gerekti senin iş haftaya kaldı diye lafa girdi. lan sen benim evde değilmisin zaten sabah anahtarı verdim ya diyince meğer isimleri karıştırmış herif. alayı böyle bunların.

Usta dediğin gelmez zaten. Geliyorsa henüz ustalaşmamıştır. Usta olmanın ön şartı işi ertelemektir yani. Çok değil bundan 1 kuşak önce, herkes bu işleri kendi yapıyormuş. Öyle yapmak gerek demek. Tek sorun, 3 veya 4 defa kullanacağın aletlere para vermek.

Hep oyle olur zaten. Asiri normal.

Ustalardan nefret ediyorum. Evi tadilat ettiriyorduk, yarısında bırakıp gittiler, bir hafta sonra geri geldiler, araya bir inşaat işi almışlar. Her gün tuvalete girmeye camiye gidiyorduk. Piknik tüpünde yemek yapmaya çalışıyorduk. Çok zor günlerdi.

Biz bir de bu adamlarla birinin önerisiyle çalıştık. Hele tanıdık usta ile hiç çalışmayacaksın.

Armut'tan çağırın. Armuttan çağırdıklarımızla bir sorun yaşamadık. Oraya yorum puan vs de bırakabiliyorsun.

@onemoremile
Supersin.

Estağfurullah, o Agâh Bey'in tontonluğu.

Çünkü hiç birimiz çocuklarımız elektrikçi/tesisatçı/fayansçı/tamirci olsun istemiyoruz. Hepimiz çocuklarımız çok okusun çok önemli işler yapsın istiyoruz, bizim ailelerimiz de böyle düşünüyordu.

Bu yüzden zeki ya da akıllı olsun olmasın herkesi üniversite okumaya şartlandırdık, yüzbinlerce belki de milyonlarca genç üniversitelerde gereksiz bölümler okuyup LC Waikiki'de, Mc Donalds'da vs tezgahtar oldu.

Binlerce genci "ahlaklı elektrik ustası, yalan söylemeyen su tesisatçısı, zamanında iş teslim eden fayansçı" olabilecekken tezgahtar yapıp avm'lere köle ettik.

youtube üzerinden bütün bölümlerini bulabilirsiniz. Videoları indirip tablete atabilirsiniz.

Tablet android ise keepvid adlı uygulama ile de doğrudan tablete videoları youtube üzerinden indirmeniz mümkün

Tablet ipad ise cracklamanız lazım, apple yazılımı böyle rahatlıklara izin vermiyordu hatırladığım.

Android ise biloo video diye bir uygulama var, onunla indiriyorum ben.

Internet Download Manager yahut Jdownloader gibi programlar Youtube sayfalarından istediğin kalitede video indirmeye imkan tanıyor.

Videolar indirildikten sonra Android tablet için direkt bilgisayara bağlayıp harici disk gibi içine aktarabilirsin. Video programı dosyaları otomatik bulacaktır.

Apple tabletler için ise iFunbox isimli programı açıp, tablette videoları izleyeceğin programın içine aktarım yapabilirsin. Android gibi direkt tablete aktarmak yetmiyor bunlarda; hangi program ile izleyeceksen onun içine atmalısın, yine de basit işlemler. AVPlayerHD yahut VLC Player kullanabilirsin.

Elektrik besleme kablosundan bahsediyoruz değil mi?
Bir kaç tipi var, genel olarak ortak kullanılan kablolar.
Modemin arkasındaki bağlantı yerinin fotoğrafını çekin, bir teknoloji mağazası veya elektrikçiye gidin. Uygun bir şey mutlaka bulunur.

bir de nolur nolmaz alttaki etiketin fotoğrafını da çekin. Belki gerekli voltaj ve akım bilgileri etikette yazıyordur.

Elektrikciye git, bana buna uygun adaptör ver de.

Modem modeline internetten bakıp kaç volt kullandığını öğren, 5 ya da 12 volttur. Sonra o voltajda en az 1 amper bir adaptör al tak.

Örnek ;

www.gittigidiyor.com

Çocuktan ziyade, anne babalar açıp çocukları da önlerine oturtuyorlar diye düşünüyorum. Çocukla vakit geçirmekle kim uğraşacak çünkü, aç abuk sabuk bir video çocuk dursun orada.

(bkz: youtube'daki itici tuhaf ve irite edici aile)

ben de öyle düşündüm ama ne kadar ufak olsa da bir çocuk bu videolara neden baksın ki? enes batur'un izlenmesini anlarım da bu nedir cidden? hergün de aynı videolar. ama acayip para dönüyor. o aile 2. villasını aldı. :D

Verdiğiniz videoda tuhaf bir şeyler yok ki (şöylece bir hızlı baktım), renkler, toplar, araçlar vs. Her bebeğin ilgisini çekecek şeyler, 3-5 yaşına kadar tabi ki.

Ondan sonra da aptal aptal youtuberları izliyorlar, oyun tanıtımları, oyun videoları vs. Sonrası daha kötü yani :)

çok daha garip bir video bekliyordum.
bu videoda garip bir şey yok. aslında düşük prodüksiyonlu bir baby tv çizgi filmi gibi. eldeki sınırlı imkanlarla bir şeyler yapmaya çalışmışlar ve ortaya bu çirkin vide çıkmış.

hiçbir çocuk bu videoyu arayıp özellikle bulmuyor, videoyu hazırlayanlar da bunu biliiyor ama kullandıkları key wrodler sayesinde önerilen videolarda çıkıyor bunlar.

ama gerçekten bu videolar aptal eder çocukları.

3 yaşından büyük bir çocuk izlemiyordur herhalde. 30 sn . dayanamadım. yalnız bu işte fena para var. bu videodan 100k dolar kazanmıştır. bir süredir bu kanalları araştırıyorum. yüzlerce var.

@tomcruise ahhahahahaha, entri nick uyumunda mükkemmel örnek.

Keleş, bixi, kanas vs tarzı silahlar Tsk envanterine giriyor. Ruhsatsız ele geçen tabancalar ise bildiğim kadarıyla vatandaşlara satılıyor.

'zoralım silah' statüsüne alınır.

@tomcruise devlet baba satacaksa almaya hazırım :))

şaka bir yana askerde keleş kullandım. seri numarası 67H2011. 1967 yapımı yani. Arkadaşlarla muhabbeti geçince işkilleniyorduk, pkklı şerefsizlerden ele geçirilmiş silahlar olabileceği için. Tabancalara ruhsat çıkarılması uzun mesele.. Muhtemelen açık arttırmayla satılıyordur ama bunun takibi filan gerekiyordur.

Tabancalar için asker ve polis personelin satın alma işlemleri var, biraz tuhaf ama hatırladığım kadarıyla bir para yatırıyorlar ve tesadüfen ne denk gelirse onu alıyorlardı. Tabi ki çok ucuza.

Tsk envanterine giriyor fakat şöyle ironik bir durum var, benim askerdeki silahım AK47'ydi, bu silah Rusya'dan satın alınmadığına göre kuvvetle muhtemelen bir Pkk çatışmasında ele geçirildi ve o silahla muhtemelen pek çok asker öldürüldü. Şimdi bu silah alınıyor, sonra üstünde yaptıkları tek şey namluyu değiştirmek oluyor, belki onu bile yapmadan oradan alıp bana veriyorlar, çok ilginç bir durum bu.

Turkiye'de ne oluyor bilmuyorum da mesela USA ele geceridiklerini depoluyor, lazim oldugunda demokrasi getirmek istedigi ulkelerdeki cesitli orgutlere dagitiyor. Atiyorum Nikaragua.

Ve Entry nick uyumu:)

Aynen öyle bir şeyler vardı tam hatırlayamadım ben de, aklımda namlu değişimi diye kalmış.

bisiklet ne jant çapı ne siz ne aldınız? hiç bir şey yazmamışsınız

her cant/lastiğe göre tek beden olması gerekmiyordu hatırladığım. Hani 1.75 ile 1.95 ölçü lastikler aynı şambeli kullanıyordu galiba, bir tık büyük olması lastik içinde kalacağı için sorun olmaz sanırım. Gerektiği kadar şişirip lastiği canta oturtacaksınız.

Avizeyi alıp gidiyorsun.

Prezervatif satan dükkanlar nasıl ki çıkarıp bize saplamıyorsa avizeciler de öyle. Sadece satıyorlar. Usta da önerceklerini sanmıyorum. Ustalara güven olmaz bu devirde, esnaf bu sorumluluğu almak istemez.

ben aldığımda takmışlardı.

Elinize alıp gidebileceğiniz boyutta, 200-300 liralık bir avize alırsanız tabiki hizmet vermezler. Ücreti ile hizmet satın alabilirsiniz belki, sormanız lazım.

Ama zaten 3-5 bin lira verip devasa bir avize aldıysanız onu yerinde kurup teslim ederler.

Kredi cekebilmesi icin ruhsata ihtiyaci var.

Fotokopiyi bankaya verecek ve araç için kredi hazırlanacak, merak etme bişey olmaz.

sıkıntı olmaz

Aynen, baska biseye gerek yok.

Durun ben geldim!

Av tüfeği almak için avcılık yapmanıza ya da bununla ilgili belge çıkartmanıza gerek yok. Av tüfeği ruhsatı almalısınız, bu ruhsat ile 5 sene boyunca tüfeği bulundurabilir ve kılıfında taşıyabilirsiniz.

Vergi dairesinden borcuu yoktur kağıdı alın ve yivsiz tüfek harç yatırın (28-30 TL olmalı şu sıralar), devlet hastanesinden sağlık raporu alın, 250-300 TL gibi bedelleri var.

Aslında aile hekimleri de bu belgeyi vermeye yetkili, ama malesef büyük şehirlerde hiç biri yanaşmıyor. Küçük kasabalarda sağlık ocaklarından pator patır alıyor Anadolu'lu.

Silah ruhsat büroya gidip bir dilekçe ve gerekli evrakları verip (kapaklı bir karton dosyada) başvurunuzu yapın. Kısa süre sonra silah alım belgeniz çıkar ve o belge ile bir yıl içinde istediğiniz yivsiz tüfeği alıp ruhsatınıza işletin.

Bir ruhsata 5 tüfek yazdırabiliyorsunuz, bilginiz olsun.

Ne tür bir tüfek alacağınız konusu daha uzun, belgenizi hazırlayın onu o zaman konuşalım.

Son notum, evdeki kadınlara ve 10 yaş üstü çocuklara silah kullanmayı öğretin, ara sıra poligona gidip atış yapın yaptırın. Çocuklardan silahları deli gibi saklamayın, öğretin, eğitim verin.

Bilmiyorsanız siz de okuyup güvenlik tedbirlerini öğrenin, 4 ana kural çok önemli.

En önemlileri tetik ve namlu disiplinidir.

i0.wp.com

Kuru sıkı al dostum bence. İleride bir çocuk oynar yada es kaza sen birini öldürürsün falan değmez.

Tufek ruhsati cok kolay ve fiyatina gore secenegin de cok fazla. Bende de pompali tufek var. Bulundurma ruhsatli tabancayla kafana gore poligona bile gidemiyorsun. Dolayisiyla tasima ruhsati almadiktan sonra tabanca manasiz.

Ruhsatin yaninda oldugunda tufeginle istedin yere gidersin. Dagda bayirda takim de yaparsin rahatlikla.

Sakın ruhsatsız tabanca alma. Suç kaydı vardır yemediğin naneden yatarsın.

Sakın kurusıkı da alma. Çekersin, birinde gerçeği vardır çeker öldürür nefsimüdafa olur.

Legal af tüfeği al alacaksan ama demonte vaziyette falan tut evde özellikle çocuk varsa fişeğini sakla Vs.

Alışık değilsen de hiç bulaşma git bir şok cihazı al, biber gazı al en temizi.

Ben delikleri beyaz macun ile kapatıp tekrar girip geçmişdim, böyle birşey söylemediler mi?

Emniyetin sitesinde yazan doğrudur, direkt şöförler odasına gidin bence de.

Trafik şubeye gidiyorsun, plaka da delik olduğundan dolayı değiştirmek istediğini söylüyorsun sana bir kağıt veriyorlar, Şoförler odasına gidiyorsun plakanı çıkartıyorsun.

internetten randevu almmıştım ben ama ataşehir trafik şube gittiğimde bomboştu randevu almadan da şansını deneyebilirsin.

anlaşılan 2 ayda kurallar değişmiş. direkt şoförler odası deyorlar.

direkt olarak şoförler odasına git muayene kağıdı ve plakarla beraber, yarım saatte yeni plaka veriyorlar. Trafik şubeye filan gitmeye gerek yok.

Muayene raporuyla direk şöförler odasına gidiyorsun, 20 dakika içinde yeni plakayı veriyorlar. 3 gün önce gittim oradan biliyorum. Trafik şubeye gitmene gerek yok.

direkt şoförler odasına gidiyorsun +1

Ağır kusurlu rapor ile direkt şoförler odasına gidiyorsun +1

15 dk alırsın yeni plakayı

Metro grossmarket. Adını muhtemelen duymadığın, ucuz ve kaliteli su markaları göreceksin.

aoç'nin damacana suyunu kullanın, ben gayet memnunum. ağız tadım da hassastır.

A101 4 adet alınca 5 lt suyun tanesi 2 TL, normalde 2.25.

Ayda 200 tl'lik suyu nasıl tüketiyorsunuz? Kaç kişiniz? Yemeklere filan da mı kullanıyorsunuz?

@hosein daha dün aoç sipariş ettim ben de beğeniyorum ama 4*5 lt 14 lira olmuş, kendim marketten taşırsam 8 liraya falan geliyor.
@john bloor 2 kişiyiz ama yemek+çay+kahvede iyi su kullanımı nedeniyle tüketim çok fazla. Bir de çok girmesin diye mevcut cam damacanayı ayda 1-2 kez sipariş veriyorum.

@acemi ben zaten tartışmaya açık olup kendime göre "görece" sağlıklı demişim zaten, ne diye kendini yorarsın ki! Ben maliyet demişim cam damacana iyi ama pahalı demişim...neyse

Bundan bizim dükkanda da var ama ara raf işi zor bence
Yine gittiğimde bir bakayım belki aklıma çözüm gelir

pleksiglassdan bu şekilde istediğin ölçüde hem altını hem üstünü kullanabileceğin yükselticiler yaptırabilir misin acaba

sc01.alicdn.com

plexi glası kesmek için kıl testere veya spiral taş lazım.

bükmek için rezistansdan cam kesmeye benzer bir alet yapması lazım.

yapıştırmak içinse kloroform temin etmesi lazım, bayıltıcı bir madde olduğundan temin etmesi yasal açıdan zor.

ayrıca reklamcılıkta kullanıldığı ve pahalı olduğu için ufak parçaları bile ziyan etmezler özellikle şeffaf plexiglas'ı hiç bişey yapmasa yapıştırıcı hazırlamak için kloroform içine atıp eritip yapıştırıcı yaparlar, anahtarlık yaparlar, numune yaparlar.

bu vitrinin ince aluminyumdan bir malzemesi var, tahminime göre ona kaynak yaparak o rafları tutan yerleri yapmışlar.

camı eğer temperli değilse, yan yatırıp ince delikler açarak bişeyler sabitleyebilirsin(aparat gibi) cam delmek ayrı bi incelik ister.

ben senin yerinde olsam, her halukarda buna vereceğin paranın yarısı masraf yapacaksın, başarı oranın da düşük.

aynısından bir tane daha alırdım sanırım 267 tl idi.

çizdiğin gibi yüzbinlerce aluminyum profil var bağlantı aparatı olarak, çoğu özel yapım olarak estrüzyon presinde basılır, belki bi yerlerden bulursun, yanlız o aparatı da sabitlemen gerekir.

Pleksi den öyle katlar zaten satılıyor kesmene gerek yok
Mağaza eşyaları satan bir yerlerde bulabilirsin fikir güzel bence

Google dım bu çıktı bak istersen
pleksifiyatlik.com

raf olarak kullanacağın camın sağ ve soluna alttaki rafa kadar bir kat cam dikine takabilirsin.

Şöyleki, standart iki rafın arası 40 cm ise, iki adet 20 cm camı dikine sağa sola yapıştırıp üstüne yeni rafını atabilirsin.

Yani yeni rafların için her bölmede yan duvarlar çift cam olacak.

ücret hakkında yorum yapamıyorum ama 3 gün kısa bile denilebilir.

dostum nerden başlasam bilemiyorum. yani bişey diyorsun tamam iyi güzel ama detayların hiç birini görmüyorsun.

1 1200 lira vereceksin, ne boya kullanacak, boya ondan mı senden mi? markası ne, fiyatı ne kadar?

2 160 metre kare değil 50 metre kare de olsa, adam gelip gördü mü, bu zamanı sana görerek mi verdi?

3 eşyalı diyorsun, belki tıkışık bir evdir, eşyalar oradan oraya çekilicek boyanırken.

4 adam kaç kat boya atacak?

yani bunları sen ve biz bilmedikten sonra hiç bişey diyemeyiz.

boyanın ucuzuna kaçmak akıl karı değil, boyacının ucuzuna kaçmak hiç akıl karı değil. belki bunun dışında iç kapılar da boyanacak.

yani sen zamanı geç, bu detayların üzerinde dur ve temiz iş yapan bir insanla çalış bence. günlerce yerden oradan buradan boya temizlemeye uğraştıktan sonra, evdeki eşyaların anasını ağlattıktan sonra hiç boyatma daha iyi. başımıza geldi oradan biliyorum az çok.

ayrıca 3 günde apartmanı anca fotoşopda boyarsın.

canım sen bir oda boya önce, sonra tekrar düşün :)

1200 ucuz vermiş.
3 gün makul.

1200 tl iyi fiyat (eğer boya kötü değilse). 115 m2 evi 3 kişi 2 günde zar zor bitirdiler ve 1500 tl verdim 2 ay önce.

Tahmin ediyorum ki boya hariç, sadece işçilik 1200 dür.

Çünkü o ölçüde bir eve en az 2 kova duvar, 2 kova da tavan gider. Onlarda ortalama marka alsan 500'ü geçer.

2+1 ufacık evleri bile 700-800 boyuyolar, 1200 sadece işçilik için bile olsa normal bir rakam.

Ustalar referanslı ise yaptırın.

müdür 3 gün için 1200 çok değil, tek usta çalışacaksa 3 gün normal 2 veya daha fazla aynı anda başlarsa 1 günde de biter ama evin içine sıçarlar. 2 günde bitirebilse hızlı çalışmış denebilir. 1200 lira normal fiyat.

@killerbee Haklısın hocam şimdi farklı ustalardan fiyat aldım evi gördüler zamanı öyle söylediler.Boyayı ben aldım. Başka neye dikkat etmem gerekir.

sakın sakın parayı peşin verme. işe başlamadan önce 1/3 ver. 2 gün sonra 1/3 ver. iş bitsin her yere bak beğenmediğin yer olursa düzelttir ve son kalan 1/3 ü ver. eğer parayı peşin verirsen sonu pek iyi olmayabilir.

Boya badana işi için Ankara, İstanbul, İzmir veya Konya’da iş yaptıracaksanız 700TL’sına boya badana yapıyorlar. www.decofixdekorasyon.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Usta gözüyle bakmak lazım, eksik kalan bir montaj ya da ayra mı var? Yoksa imalat hatası mı onu görmek lazım.

Yavaş yavaş açıp kapatarak, indirip kaldırarak hangi aşamada bombe olduğunu ve neden olduğunu gözlemlemeye çalışın.

freedos olup olmadığına baktınız mı? İşletim sistemi yüklü değilse çok ucuz fiyata satılıyor fakat 1000 lira gibi bir fark olur mu bilemedim.

Hepsi freedos

hayır. hepsiburada gibi büyük oyuncular zaman zaman distribütörlerden ya da firmanın kendisinden yüksek adetli alım yaparlar. bunun için de iyi pazarlık edip güzel bir fiyat kırarlar.

yani örneğin asus'a gidip 1000 bilgisayar için fiyat isterseniz, muhtemelen size piyasanın %20-30 aşağısında fiyatı her türlü verir. Lenovo Thinkpad için veriyor mesela.

Dolayısıyla aynı bilgisayarı daha ucuza satmış oluyorlar. Bit yeniği falan yok...

Peki aynı laptopun diğer sitelerde fiyatları nasıl?

Hani HB mi ucuz yoksa HB'de satış yapan diğer iki mağaza mı kazıkçı?

Belki de fiyatı normal!

sanmiyorum. ama kiliyor da olabilir. simdi kilmiyor falan derim dava acarlar. allam cok korkuyom.

kılmaya çalışıyordur da yoğunluktan vakitleri kaçırıyordur illa ki.

tabi ki hayır. kaldı ki iş 5 vakit namazla da bitmiyor.. Allah'a karşı yükümlülükler varken kullara karşı da yükümlülükler var ;)

Tayyip kılıyor

Namazını kıldığı için, muhalefet yanlıları ise her daim aşağıladığı, küfrettiği için 9 kez şampiyon oldu. geçen yazdım yine yazayım. Afrikalı bile ona dua ediyor. Makbul dua alan kaybetmez. Ona Muhtar bile olamaz diyenlerin şimdi adları bile duyulmuyor. İşi bilen siyasetçi, bu topraklarda miting yapmasa sadece ve sadece makarna ve kömür dağıtsa bile kazanır.
Sevilmese de bunu kabullenmek lazım.

Cebinde 99'luk tespih taşıyor, milli görüşten gelip de 5 vakit kılmaması çok zor.

kılmasa bile günah yazılmaz diye düşünüyorum.
akp düzce vekilli olan fevai arslan asrın liderimiz için "allah'ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var." dedi. mitinglerde ezan geç okununca cami imamını çağırıp azarlamışlığı var.

Çok önemli mi ? Çünkü kendisni bir "din alimi" olarak görüyorlar.

"Dindar bir toplumu ancak din adına, din alimleri kandırabilirdi ve öyle de oldu."

Toplantılar, brifingler, yolculuklar vs. derken 5'te 5 zor bence biraz. Müslümanlığının da göstermelik olduğunu düşünüyorum. Allah diyen ötekileri de gördük (bkz: Egemen Bağış)

Biri de dualarla yaşıyor demiş, biz de dua ediyoruz merak etme (:

Kılıyordur kaçırmadan.

Kesinlikle hiç aksatmadan kıldığını düşünüyorum.

çok büyük ihtimalle kılıyordur.

bazı makamlar için namaz kılmak bir ibadetten öte bir kendini ifade tarzına dönüştü. toplantılarda görüşmelerde falan bazı insanlar sürekli namaz kıldığını belirtmeye çalışıyor. en azından "kaçırdık, akşama kaza edelim" falan diyorlar.

e kendisinin isteyip bekletemeyeceği bir şey yok, muhtemelen ara verdirip kılıyordur. hem arada kafa dinler.

yoksa mesela kendisinin söylenen hastalıklarını taşıyan birinin (doğruysa) oruç tutması da mümkün değil. şakası yok, adam ölür lan. ama en azından tutuyor imajı vermek için elinden geleni yapar; işleri gece halleder gündüz uyur falan. ben kendisinin yerinde olsam tutmadığım günler bile tutuyor gibi görünürüm. kendisi böyle bir şey yapıyor mu, bilemiyorum tabi.

kılıyorsa allah kabul etsin.

Kilmiyordur, kaciriyordur mutlaka.

Ama adam bir kere "Alni secdeye degiyor!" imaji yaratmis iste.
Insan ne kadar ibadet ederse etsin, kul hakki yedikce Allah onu cennetine kabul etmezmis. Biz böyle ögrendik.
Sen ögretmenler, doktorlar onca atama beklerken israfin dibine vur sarayla.
Milletin vergi icin ödedigi devletin bütün kaynaklarini kisisel zevklerin icin gasp et, sonra da Müslümanim diye dolas.
He anam he :(

www.tr724.com :)

siteye vpn ile girebilirsiniz, haber başlığı "endonezya-baskanvekili-sasirdi-erdogan-aksam-namazini-kilmadi"

Öğrenciyken çalıştığım tesise rte geldi. Onlar için otele ayrıca seccade ve tesbih getirildi. O yüzden kılıyordur diye düşünüyorum.

diş fırçasını neden dezenfekte ediyorsun? ağzından içeri giren her şey dezenfekte mi?

3 liralık bir şey, dezenfekte etmek daha pahalıya mal olur :)

Her macun bittiğinde fırçanızı da yenileyin, öyle über süper yanarlı dönerli almaya gerek yok. ikisi üçü bir arada uygun paketler oluyor.

Fırçanın formu hiç bozulmuyor mu? Kılları yamulmuyor mu? Ne kadar kaliteli olursa olsun yine dayanmaz. O şekilde kullanmaya devam edince diş etleri mahvoluyor insanın yav.

2 hafta sonra yakından bakınca yenisi ile eskisi arasında fırça uçlarında fark oluşuyor bende.

@cool isviçreli marka bozulmadı bende

Ama gerçekten dişlerimde bi hassasiyet olustu ondan mı acaba

Yatirimlik mi oturmalik mi?
Kredi mi pesin mi?
1 milyon ustu residance mi yoksa normal bir daire mi?
Sehir semt neresi?
Gelirin nedir?

Ve daha bir suru sey.

Yanisi kimine gore mantikli kimine degil.

geçen bayramda bir yakınım, "eğer ev almak gibi bir niyetin varsa iki sene bekle" dedi.

ytd

Kira ödüyor ve oturacağın bir ev alacaksan bence kredi oranı da artmadıysa alınır. TL değer kaybediyor bu yüzden 3-4 sene sonra ödemeler kuşa dönebilir bile. Yatırımlıksa bilemiyorum.

Müteahhitler paraya sıkışık, evler genelde çok ucuz. Fiyatları ve piyasayı takip ediyorsanız iyi bir pazarlıkla alınabilir.

@mizikaci cocuk'un akrabasına bakma sen, iki sene sonra ev almak daha zor ve pahalı olacak. Anlatayım;

Son bir yıldır çok müteahhit battı, batmadan piyasadan çekilebilenler oldu, daha çok batacak olan var.

Ortalama 750.000 adet satışa hazır daire var piyasada, daire üretimi yavaş yavaş duruyor. Dedik ya müteahhitler ya battı ya da çekildi.

Bu biriken 750.000 adet daire yaklaşık 2-3 sene içerisinde yavaş yavaş satılacak, sektördeki kriz de ufak ufak bitmiş olacak.

Bu üretilen daireler satılıp da yerine yenileri yapılmadığı için satışa hazır dairelerin sayısı azaldıkça fiyatı artacak. Satıcılar her hafta fiyatı yavaş yavaş yukarı çıkaracak.

Çünkü satıcı az alıcı çok olacak, az olan şey de her zaman değerlenir.

Sonra ne mi olacak? Daireler pahalandığı için bir çok kişi "lan bu işte çok para var" diyip müteahhitliğe girişecek. Sonra yine gereğinden fazla daire üretilip piyasa şişecek.

Her 10 yılda bir olan döngüdür bu :)

Duyuru acmak icin girdim de gerek kalmadi :) helal sut emmis olsun lutfen. Hanim arabanin anasini seyapmis da afedersiniz.

Çakmaktaki oto sanayiye gidin, arabayı park edip bir iki tane oto parçacı gezin. Onlara da bu soruyu sorun, "tavsiye debileceğiniz bir kaportacı var mı?"

Kötü olanı çoğu bilir ve referans olmazlar, kesin güvendikleri ustaların isimlerini verirler. Kötüye kötü demezler ama isim de vermezler.

Aynı şeyi farklı gruptaki oto tamircilere de sorabilirsiniz, dikkat etmeniz gereken şey yakınlarında kaportacı olmaması.

yapıştırmadan önce camı iyice temizleyip yağdan kirden arındırın, kaç senedir takılı düştüğünü görmedim.

Udemy de eğitimci olarak daha uygun ve kolay yapabilirsin sanki

Selam. Udemy anladığım kadarıyla youtube tadında video yüklenen ve eğitimin 'dinlenerek' yapıldığı bir platform. Ben bu tarz bir şey istemiyorum. Zaten bu yükleyeceğim cd'ler genelde öğrencinin speaking yapacağı videolar.

sitenin kurulumu zor değil ancak istediğiniz özellikler : login, üyelik sistemi, online bellek (kaldığı yerin tespiti için) vs fiyatları yükseltir.

domain harici hosting ve ssl servisi de eklettirmelisiniz siteyi yapacak kişiye, çünkü login sistemi var ve Google güvenlik sertifikalarına uymak zorunda.

bizimle çalışırsanız tüm dediklerim (tema ve tasarım hariç) altyapısı 1500 tl civarına yapılır.

bahsettigin egitim cd'leri sadece videoysa bir sekilde halledersin.

ama interaktif (tiklamali, cevap yazmali, ileri geri gitmeli) ise biraz zor.

Ayrıca 15 cd dolusu video eğer ziyaretçi çok olursa ciddi trafik yaratır. Bu da masraf demek hosting için.

Video değiller. Tıklamalı, yazmalı, dinlemeli hatta mikrofonla speaking de yapılacak. Cd'ler zaten her şeyi içeriyor. Zorluk kısmı nedir acaba?

zorluk kısmı bu cdleri websitesinde de bilgisayarda kullanır gibi kullanır hale getirmek. burda oluyor orda da olur kafasıyla düşünmeyin. webe uygun hale getirilmesi gerekiyor.

bahsettigin sey cok interaktif bir sistem hocam. onu web'e entegre etmek her baba yigidin harci degil. pahali is yani.

rosetta stone tarzi bi egitim seti sanirim.

eskiden bu tip eğitim cdleri zaten bir nevi web sitesi gibi hazırlanırdı. Flash ile vs. Eğer sizdekiler de öyleyse işiniz düşünüldüğü kadar zor olmayabilir.

o eğitim cd'lerindeki içerikleri birileri hazırladı değil mi? birileri birilerine para ödedi o içerik için, sen cd'yi satın aldın diye içeriklerinde hak sahibi değilsin, telif hakkını ödemen lazım ki kullanabilesin diğer türlü tepene çökerler. dizi sitesi, film sitesi işlerinden çok farklı değil yaptığın, dolayısı ile yasal para kazanamazsın, kazanırsın ama yasal olmaz.

Prizde topraklama yoktur muhtemelen.

power supply de bir sıkıntı olabilir, illa kablodan olacak diye bişey yok, topraklı priz mi kullanıyorsun?

ayrıca iyi sağlam bir bilgisayarcıya göstermen lazım, kesin teşhis koyması lazım.

elektrik olayı sakat yangın mangın çıkar maazallah.

bu sorunu çözene kadar pc yi gözünün önünden ayırma çalışırken.

şu an sorunsuz çalışıyor ama korkmuyor değilim.

kapatıp kabloları bir gözle kontrol et
gevşek kablo varsa tak
içini acabiliyorsan icindeki kabloları da bir kontrol et
laptopsa elleme

Gevşek fiş/priz gibi duruyor. Kasayı açıp bi gözlemle, fişlerin hepsine bi dokun yerine oturmayan var mı kontrol et. Ki kasa içindeki fişlerden öyle ses ve koku gelmez tahminimce.

Bir süre kontrol altında tut, sık sık kokla. Çalışıyorsa kurcalama.

ömrümde 1 filmini izlemedim, değil malkoçlar starwarsı yeniden yaratsa yine de izlemem.

ben izliyorum. hatta bazı yeşilçam oyuncuları haricinde yeşilçam filmi gördüm mü bayıla bayıla izlerim.

Değişir; bazen izlerim, bazen izlemem.

Not: ikizler

Cuneyt arkın oynayabilecek olsa izlerdim tabi

Dünyayı Kurtaran Adam filmini çok severim mesela, bayılarak izlerim ama bu filmin devamını çektiler Adamın Oğlu diye bir kaç sahnesini gördüm, hiç izlemedim. Eski filmler ayarında yapılacaksa izlerim, önceki filmleri tiye alacak şaklabanlıklar içeren bir film ise bakmam.

Soru şöyle mi?

"Şimdi tv'de cüneyt arkın filmi çıksa, baştan sona izler misiniz?"

vaktim varsa izlerim, severim de hatta.

kemal sunal filmleri kadar olmasa da kült filmler, kafa dinlemek için denk gelirse izlerim.

Yenisi çekilirse ve dünyayı kurtaran adamın oğlu gibi ucube bir komedi olmazsa izlenebilir.