Bence bunu soran insanın takıntısı yüksek. Daha ne yapsın diye düşünmüyorum, gayet samimi, makyajın 50 adımı var 47’sini atlamış. Asıl daha napsın.

Ayrıca makyaj yapmamakla övünmek de çok saçma, ben de makyaj yapmıyorum günlük olarak fakat hemcinslerimin makyaj yapmamakla bu kadar övünmesini aklım almıyor. Bu övünenler yüzünden bu kadınlar da böyle söylemlerde bulunuyor işte. Eğer samimiyetsiz buluyorsanız sebebi o kadınlar, onlara kızın.

Samimi buluyorum. Çünkü çok makyaj diye bir şey var gerçekten. Kıyaslama söz konusu, genelde katman katman ciltte farklı bir coğrafya oluşturan kesim.

Samimi olmayan bi tarafı yok. Kapsamlı makyaj, kapatıcıların, kontürlerin, fondötenlerin olduğu cilt makyajına dayanır. Bi kalem bi rimel gerçekten de bişey sayılmaz bunların yanında.

Yine bir kadin tarafindan reddedilip buraya aglamaya tum kadinlari kotulemeye geliyorsunuz.

Biz onları öyle de seviyoruz.

farkındalıkları düşük evet. asdfasdfasdfd

Kesinlikle. Tabii ki çok samimi buluyorum. No makeup makeup yapıyor dışarıdaki birçok kız, birçok kişi hiç makyaj yapmamış sanıyor. Ondan çok daha az makyaj yapan, bir kalem-ruj-rimel kullananı daha fazla yapmış sanıyorlar. No makeup makeup kızını ertesi sabah görseniz tabımazsınız ama diğerinin az çok nasıl olduğunu bilirsiniz. Kalem, ruj ve rimel dediğin şey tam bir makyajın son beş dakikası.

Kafayı takmadığıniz bı bu kalmıştı, hah şimdi rahat edersiniz.

Bunun fontodeni var, kapaticisi var, farı var, allığı var. Varoğlu var. Evet sadece rimel eyeliner tabi ki az makyaj oluyor.

Bi ruj bi kalem bi rimel bence makyaj yapmamak değil çok az makyaj yapmak.

Bunun kapatıcısı sabitleyicisi allığı fondöteni bronzerı aydınlatıcısı dudak kalemi farı kaş kalemi daha bir ton şeyi var. O yüzden tbaikide az bi makyaj var ama yok denecek az bu kadar şeyi sürdüğünde işte asıl o zaman çok makyaj yapmış oluyorsun

gerçekten makyaj yapmayan biri olarak; “makyaj yapmıyorum, sadece bi kalem sürerim” diyeni bile samimi bulmuyorum. o makyaj yapmıyorsa o zaman ben ne yapıyorum? hem niye utanıyor ki söylemekten. o kalem bir makyaj malzemesi ve onu yüzüne sürdüğünde makyaj yapmış oluyorsun işte :D

illa her cümleninaltında bir şey aramak yersiz. konusu gelmiş biri bir şey sormuş ki söylüyor kız. yüz elli tane makyaj malzemesi çıkmış kız bi kalem bir rimel sürüyomuş işte doğru söylüyor çok makyaj yapmıyor. bununla övünüp övünmediğini de bilmiyoruz.

çok ya da az makyaj diye bir şey yoktur, makyaj ya vardır ya da yoktur. ya sürersin ya sürmezsin.
sen "bi rimel bi kalem bi ruj" sürüyorsan, yüzünde bir bütünlük sağlamana yetiyordur, havanı değiştirecek kadarını 3 ürünle yakalamışsındır ve azdan çoktan bağımsız makyaj yapıyorsundur.
az makyaj yapmanın da, bunu söylemenin de bir getirisi/götürüsü yoktur.

işte insanlara kendinden bahsedecek malzeme lazım, kimi makyajını kimi eşofmanının fermuarını bahis konusu yapar, he diyip geçmek lazım.

İltifat gayretinde olan bir erkeğe ancak makyajla böyle olduğumu söyledim. (İltifat almayı pek beceremem) Kalem ve rimel kullanırım genelde. O makyaj sayılmaz ki, dedi bilirkişi gibi. Makyajdan ne anladığına bağlı. Bence makyaj makyajdır. Başkasına göre de üfürük bir boyama olabilir.

Bunlara ekstra far sürüyorum çok makyaj mı yapmış oluyorum allah aşkına :)

ben de aynı tarihte mezun oldum. geçen gidip askerlik şubesine işlemlerden hallettim. adam yılbaşına kadar süren vardı yoksa eve yoklama kağıdı gelir dedi.

sonuç olarak aralık ayı son.

30 mayis 2017 baz alinir. 2 aydan sonra yoklama kacagi olursun. en kisa zaman zarfinda askerlik subesine gidip istediginiz islemleri yapin.

Arkadaşlar teşekkürler, e-devlet bizim aklımıza gelmedi bunun için Cesairo'ya ayrıca teşekkür eder bir sorun sorun olmadığını belirtirim. Geceniz güzel olsun!

www.hepsiburada.com

Geçen sene boyner'den almıştım sanırım hala olabilir.

boyner'in internet sitesinde yok. hiçbir büyük kozmetik mağazasında/internet sitesinde yok. :/

Gratiste watsonsta oluyor kasa arkasında.

2. El satış sitelerini bir süre takip edebilirsiniz.

Sahibindende gördüm bu gün bir tane elektronik kontrbas. Bir bakın.

taksim tüneli bir gezin. ayaküstü okutmuş olabilirler.

www.shutterstock.com

orlando derim.

Iowa <3

San Diego

Sebepleriyle gelir diye dusunmustum ama olsun bu da bir sey, tesekkurler!

amerika'da birçok yerde yaşanır da, paradan bahsetseydin önce.

yıllık gelirleri ne kadar totalde.

Teksas.

hayat ucuz. iş olanakları iyi.

orlando dememin sebebi şehir büyük değil trafik yok evler 2 katlı bahçeli bahçesinde sincaplar koşturuyor alışveriş imkanı güzel eğlence imkanı güzel(bana göre güzel başkasına göre salakça olabilir). Tam yaşamak istediğim doğa ve şehir bölgesi. Ha bu arada bölge göller bölgesi diye de geçiyor güzel su kenarları da var. Sağlık sektörü de orlando da gördüğüm kadarı ile ilerideydi.

Florida da yaşanmaz :S

bi dere önünde oturuken timsah kapabilir
evde oturuken akandan üstünden yılanlar geçebilir
öyle bi fırtına yağmur hortum görürüsün ki günlerce dışarı çıkamazsın.

he irde seattle hep yağmurlu...hayat new york, new jersey de güzel ama kıştan soğruktan kardan nefret ediyorsan buralardan chikago ve boston dan da uzak dur.
san francisco güzel ama insan tipleri bi acayip görmen lazım.
california, los angeles güzel mevsim oalak ama bi market e bile araba ile gitmen gerekeblir, yollar mesafeler çok uzun.

bu yaş ve çocuk ile her yerde yaşanır, başka kriter yok mu?

san francisco, san diego, davis, berkeley, sacramento, chicago, new york, orlando, st. louis, philadelphia, denver gördüğüm şehirler. st. louis'te 1 yıl yaşadım, davis-sacramento-berkeley'de 2 ay yaşadım. ben akdeniz insanı olduğumdan kesinlikle california'daki herhangi bir şehri ya da orlando'yı tercih ederim yaşayacak olsam. insanı sıcak, havası sıcak (ama bazen çok çook sıcak).

benim kriterim iklimken, bu çiftin kriteri daha başka bişi olaiblir. o nedenle sizin daha çok kriter belirtmeniz cevapları da ona göre yönlendirecektir.

California! Bazen Turk oldugumu unutuyorum Amerikalilarin arasinda. Daha once baska eyalette yasadim zaman zaman irkciligi gorebiliyorsun. Kaliforniya'da irkcilikla hic karsilasmadim.

Ustelik burada maaslar diger yerlere gore yuksek. Ulkenin en acik goruslu insanlari burada sahil kesiminde yasiyor. Cumhuriyetcilere oy bile cikmiyor.

İç kesimlerde olmaması önemli. Midwest'tir, Kentucky'dir, böyle yerlere giderse ırkçılığın tillahını görürler ve zor zamanlar yaşarlar.

Bunun dışında, tamamen onlara bağlı. Örneğin, benim için Orlando, çünkü iklimini ve rahatlığını seviyorum. Doğası da çok güzel. Başkası için New York - New Jersey tarafı uygun olur. Örneğin, azıcık daha soğuğu sevseydim, hepsinden vazgeçer ve Portland - Oregon derdim. San Diego da olabilir ama Orlando daha düz, daha rahat ve ferah geliyor bana.

Bunun dışında, gittiğim her yerde markete araba ile gidiliyordu. Bir kere bisikletle gidebildiğim bir yer oldu.

ben 4 senedir michigan'da yasiyorum. ann arbor bir akademik icin guzel sehir bence. ev kiralari biraz yuksek ama bir new york, san francisco falan degil tabii ki. fotografci da is yapabilir buralarda. cocuk icin okullar da baya iyi. (kresler cok pahali yalniz)

yalniz kisin soguk. cok soguk. oyle boyle soguk degil. simdiki aklim olsa iklimi daha iliman yerleri denerdim ben ilk etapta. bir de buyuk sehir- kucuk sehir meselesi var. ann arbor mesela kucuk. ankara ve istanbul'dan sonra bunaltti beni ilk baslarda baya. simdi alistim. ama onlar sehir hayatindan doga falan seviyorlarsa tam onlara gore.

ben okul bitince michigan'da kalacagim gibi gozukuyor. ama michigan'da kalmak icin sebebim olmadan once, soguktan o kadar bunalmistim ki, okul bitince ya california'ya ya da florida'ya gitmek istiyordum. california en azindan biri tech sectorunde calismayan bir ciftin yasamasi fazla pahali. biyolojik bilimlerde post doc olup da karisi ve cocuguyla tek goz odada yasamak zorunda kalan insanlar biiyorum.

arkadaslar austin cok guzel diyorlar. ben yasamadim bilemeyecegim ama orayi da bir dusunsunler bence. arada chicago'ya gidiyorum. orasi da tam yasanabilir sehir gibi ama soguk.

new york, san francisco vs. guzel olabilir ama senede 100000den asagi kazanirlarsa, hele bir de cocukla, surunurler oralarda.

ann arbor dusunurlerse ozelden de soru sorabilirsiniz.

kiyi kesimde yasanabilir, rednecklerden uzak. north carolina, texas olabilir. california'nin kirsal kesiminde saglam irkcilik vardir, sehirleri iyidir lakin cok pahali , cok abarti..florida olabilir.

zencilerin yogunlukta oldugu yerler de -georgia ve alabama gibi- oldukca sikintili.

dallas-fort worth taraflarindan bildiriyorum, buralarda bi b.k yok. austin ve san antonio iyi deyolar, ama gezme firsatim olmadi.

Herkese ayri ayri tesekkur ederim. Yazilanlari arkadaslara aktardim. Akilda olmayan bir iki sehir onerisi de listeye eklediler.

Iletisime gecmek isteyen olursa bilgilerini ozelden paylasabilirim. Tanisin kaynasin gurbet elde birbinizin elimden tutun.

aradığınız şey kampana zil ünitesi diye düşünüyorum. google ladım 220v çeşitleri çok var. cihazla uyar mı bilmiyorum ama şöyle bir şey var urun.gittigidiyor.com

geniş açılı fotoğraf çekmek için ihtiyacınız olan şey geniş açı lens. bütçeyi abartmadan telefon için iyi bir geniş açı lens alırsanız hem taşıma hem serilik açısından işinizi görecektir. telefonda croplama işlemi hızlı bir şekilde yapıp upload edebilirsiniz. şu sıralar iphone photography bu işler için popüler. eğer telefonunuz uygunsa şöyle bir ürünü tavsiye ederim www.shopmoment.com bunun üzerine telefona yükleyeceğiniz adobe lightroom ile fotoğraflarınıza istediğiniz görünümü verebilirsiniz.

İnstagram'a kare veya dikdörtgen fotoğraf konulabiliyor. Nat geo ve muadili hesapların manzara fotoğraflarını inceleyebilirsiniz.

Geniş açı foto için yukarıda söylendiği gibi geniş açı lens lazım. Ama bu işi profesyonel olarak düşünmüyorsanız cep tlefonu veya gopro işinizi görür. Youtube'da bir sürü tutorial var telefonla manzara fotoğrafçılığı üzerine, onları da izlemenizi tavsiye ederim. Çünkü ekipmana sahip olmakla bitmiyor bu iş.

2 km/h ile olsa dahi bu hız sınırını geçtiğiniz anlamına gelir. bu hız sınırları insan güvenliği için var. siz bir araca, insana ya da hayvana karşı tepki verecek iken bu 2 km/h lik ufacık fark sizin o cisme çarpıp çarpmamanızı belirler.

ispatlık bir durum yok, zaten fotosu filan vardır sanırım. kaydı etc. hepsi vardır. gerçekten bu hıza çıkmadı iseniz bir itiraz durumu olur ama "herkes yapıyodu yaa" şeklinde ise sanmıyorum bir şey çıkacağını.

"üşenmeyip eve tebligat yolladılar" kafasını ailenizden birini hız sınırını aşan biri tarafından öldürüldüğü zaman sorgulamanızı rica ediyorum. bunu bir ders olarak alıp bir daha aşmayın hız sınırını. 120 maksimum hız zaten çoğu yolda buradaki en önemli durum tepki süreniz ve fren mesafesi. fren mesafesi kısa olsa dahi bazı premium araçta tepki süresi uzun.

50 kmh sınır olan yerde yolda insna çıkma şansı daha yüksektir, tepki süresi değişmez, fren mesafesi kısa olmalı etc. kısaca geçmiş olsun, birine zarar vermediniz en azından.

itiraz edebiliyorsunuz bildiğim kadarıyla. o zaman araştırılır sanırım, ama sizde bir kanıt olmadığı için yine onların verilerine bakılmış olur, kamera, radar vs gibi

diğerlerine de cezai işlem uygulanmadığını nereden biliyorsunuz?

Arkadaşlar öyle ya da böyle haklı sebepler sunmuşsunuz saygı duyuyorum fakat şaşırmamın bir sebebi hız sınırlarının 80km'ye fixlenmesine rağmen 72 km ile geçtiğim yerde ceza yemem. polisin adınında yazdığı kağıtta radara dair hiç bir yazı yok sadece cezai işlem uygulanmış ve hız sınırı 70 olarak belirtilmiş. Bu 80km sınırı sadece istanbul için mi bir bilgisi olan var mı?

@bordeaux, varsayım olarak bunu düşünüyorum eğer böyle bir durum istisnasız her araca, en ince ayrıntıya kadar işleniyorsa, benim gördüğüm o gün 30 küsür araç bir seferde cezai işleme tabii oldu demektir. bu da kimsenin farketmediği bir durum ya da cezaya yönelik bir işlemin yapılmadığı bir yol olarak düşünüldüğü gerekçesini getiriyor aklıma.

hız sınırı ihlalinde %10 opsiyon vardır.

örneğin 70 tabelası bulunan bir yerden en fazla 70(1+%10)=77 ile geçebilirsiniz.

bu her yerde aynıdır. sonuç olarak kimsenin ayağı mekanik değil 70 de sabitleyip 1-2 km hızı geçirmesin.

@eeb o zaman bu cezaya itiraz etsem kazanırım?

ehliyetsinavihazirlik.com

inceleyin. bulunduğunuz yerdeki tabela neyi gösteriyor öğrenin ama.

Çeşitli araç cinslerine göre bu Yönetmeliğin öngörmüş olduğu azami hız sınırlarını, %10 nispetinde aştığı kontroller sırasında tespit edilen sürücülere, Karayolları Trafik Kanununun 51 inci maddesine göre işlem yapılmaz. Yani yönetmeliklere göre açıkça belirtildiği üzere %10'a hız sınırından sonra cezai işlem söz konusudur.

Hız sınırı 70 km ve siz 72 ile ceza yediyseniz yanlışlık var. %10 tolerans gösterilmeyecek diye bir madde var ise de bilmiyorum.

Bence alma kardesim. Her almaya heveslendigimde youtubedan turkiyede motosiklet kazalarını izleyip kendimi vazgeçiriyorum. Yollarda 4 tekerlekli bu kadar manyak varken cok zor.

aslında bu sorunun en güzel cevabını motosiklet forumlarında bulursun. Biraz daha spesifik ayrıntılar versen nokta atışı yaparız aslında. motosiklet tarzı, boy-kilo endeksleri, 0 - 2. el bütçenin değerlendirilmesinde önemli faktörler. tem gibi bir yol kullanacaksan 250cc altı kesinlikle önermem ayrıca rüzgar tutmayan ağırlığı +140 kilo bir motor tavsiye ederim.
sıfır alacaksan serilik ve kolay kullanım açısından (ilk motorun olacağını da varsayarak) www.sahibinden.com şöyle bir şeye bakabilirsin. eğer 2. el düşünüyorsan iyi bir araştırma ile güzel motorlar bulabilirsin. tekrar söylüyorum motosiklet forumlarına bak zaten milyon tane aynı konu açıldı illa ki ihtiyacın olan cevabı bulursun.

bajaj pulsar 200 düşünebilirsin, temiz 2. el bi şey.

honda cbf 150 işini ucu ucuna görür, ama sağ şeritten çıkamazsın.

bütçeyi 9000'lere çıkarırsan eski yüksek kilometreli (50 bin) bi inazuma da düşürebilirsin belki ki o haliyle en az bi 50 bin daha gider bloğu çok sağlam. ama pulsar daha mantıklı bence yeni başladığın için parçasının ucuz olması da avantaj.

pattex kontakt yapıştırıcı. kauçuk plastik gibi bir şey ise çok işe yarar.

ek olarak : Derby N.78

urun.gittigidiyor.com

bunla.

O japon yapıştırıcısı gibi bir sey degil mi spreyli olan. Olur mu ki? Ondan var. Yakıştırıyorum o zaman.

Hayır. Japon yapıştırıcısı çok akışkan, su gibi olur. döktüğün yerde çok hızlı kurur.

Bu gönderdiğim biraz daha bally kıvamında. bunu iki yüzeye sürüyorsun. Çok hafif üfleyerek kuruttuktan sonra birleştirip ardından spreyi sıkıyorsun. Spreyi önceden sıkma. Spreyi sıktıktan sonra da birkaç saat birleştirilmiş şekilde tutman lazım. İki ucuna bir şeyler koyup fotoğraftaki yüzeyi yukarı bakacak şekilde üzerine fazla ağır olmayan bir şeyler koy. O baskıyla yapışık şekilde kalır. Birkaç saat böyle tutarsan zaten bi daha da açılmaz.

ağzı iyice kapılıysa tadı da yerindedir sadece schweppes biraz şekerlenmiş olabilir.

spotify da bunun için onlarca liste var bi kontrol et.

rocky iv soundtrack tek başına yeter.

Spoty kullanmıyorum. Apple müzikte de var ama listeme eklemelik tek tek şarkı önerisi bekliyorum..

kazım koyuncu iyi gider

güncel olarak rag'n'bone - human

çocukluğumdan beri müzikle uğraşıyorum, koloratür sopranoyum. son 2 senedir kendi bestelerimi yapıyorum ve onları tanıtmak için uğraşıyorum. şu aralar yerel radyolarda çalmaya başladı.

eğer beğenirseniz belki ekleyebilirsiniz. bu bana gerçekten çok destek olur ama daha önemlisi beğenilmiş ve benimsenmiş olmanı beni mutlu eder.

TÜR: ALTERNATİF/INDIE POP

Arin -(git: youtu.be)
Uzak - (git: youtu.be)

egitim psikolojisi ile ilgileniyorsaniz her cocuk basarabilir diye bir kitap var, icindeki bilgiler gayet guzel. basucu kitabi olabilir. bunun disinda modern psikoloji tarihi kitabini edinebilirsiniz. foucault ya da freud'un kitaplari (bazilari agir olsa da) anlamaya calisarak okunabilir.

stefan zweig kitaplari da olabilir.

dostoyevski.

freud'dan önce psikanalizi dostoyevski kurmuştur diyenler bile var. freud'un bizzat önsöz yazdığı versiyonlarını edinip oku.

edit: sözün aslını direkt freud söylemiş: "dostoyevski olmasaydı eğer psikanaliz biraz beklemek zorunda kalacaktı"

zaten yeterince psikoloji ve analiz görüyorsun tahminimce. bunların dışında bir şeyler tavsiye ederim ne bileyim philip k. dick, asimov falan farklı kafalar ama güzel yatırım.

Engin Geçtan öneririm ama kronolojik sırayla okuyun.

marcel proust kayıp zamanın izinde
sylvia plath sırça fanus
virginia woolf olabilir.
solaris olabilir bilim kurgu istersen.
sineklerin tanrısı aklıma geliyor.

hermann hesse'nin şu üç kitabı olabilir:
demian
çarklar arasında
bozkırkurdu

1 ve 2. kitaplar çocuk ve ilk gençlik anlatıyor. 3. kitap yalnız adam temalı.

bir de magda szabo öneririm:
yavru ceylan
ıza'nın şarkısı
kanaatimce bunlar da kadınların bakışını anlamak için güzel kitaplar

Engin gectan +1

Wilhelm schmid kitaplari

Ericc fromm kitaplari

Dostoyevski yeraltindan notlar

Saffet Murat Tuna
Ya da Metis Yayınlarının Ötekini Dinlemek serisi.

engin geçtan ve saffet murat tura +1,
serol teber.

benim kendisi için biraz içim geçmiş olsa da, bir psikoloji öğrencisi erich fromm da okumalı.
(edit: o da yazılmış)

yok canım, vize görüşmesi Türkçe zaten. Her gün tek kelime bilmeyen binlerce insan gidiyor vizeli ülkelere

konsoloslukla muhatap olmuyorsunuz zaten.tls contact adlı aracı firma aracılığıyla yapıyorsunuz vize başvuru işlemini. her şey tamamen türkçe.

Vize gorusmesi olmayabilir sadece belgelerinizi alip sonucu beklemenizi soyleyebilirler. Öncelikle şunu söyleyim vize için iyi bir gelir göstermelisiniz. İsviçre vizesi zordur.
Daha önce 1-2 ayını geçirmiş ve italyan kantonu hariç isviçrenin bir çok şehrine gitmiş birisi olarak tavsiyelerimi yazacağım.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki şehirler arası ulaşım oldukça pahalı mesela arabayla 1 saatlik zurih basel arasi icin bir bilet 35 frankti gecen yil bern zurih ise 50 frankti. Frank ve euro hemen hemen ayni ve isvicrede hemen her yerde euro ile odeme yapabilirsiniz fakat para ustunu frank olarak alirsiniz. 3 kisi oldugunuz icin araba kiralamak daha iyi olacaktir diye dusunuyorum.
Zurich ve cenevreye mutlaka gitmenizi oneririm. Boylece hem alman etkilerinin oldugu hem fransiz etkilerinin oldugu bolgeleri gezmis olursunuz. 2 sehir hakkinda da internetts bol bol bolgi vardir. Bir kac blog okursaniz faydali olacaktir.
Zurihe giderseniz Basele gitmeyin derim basel guzel bir sehir ama gezilecek cok bir yer yok belki baselin hem almanya hem fransaya siniri olmasi ilginizi cekebilir. Siniri gecip dreilandervruckeye gidebilirsiniz bunun disinda baselde yapacak pek bir sey yok. Bern de tipki basel gibi gezmelik degil yasamalik bir sehir. Gezilecek pek bir yer yok. Ama gecerken bir ugrayip eski sehir merkezini gezebilirsiniz orada einsteinhaus var oraya girebilirsiniz. Gecerken ugrarsiniz diyorum cunku interlaken a gitmelisiniz alplerin dibinde kucuk bir sehir. Gecerken bern thun spiez gibi sehirler oyle bir girip gorulebilir. Thunda mesela bir kale var onun disinda bildigimiz köy. Interlakenin biraz ilerisinde cennet gibi bir koy var lauterbrunnen alplerin arasinda harika bir yer internetten resimlerine bakabilirsiniz. Oradan da hic gitmedigim ama herkesin surekli ovdugu italyan kantonuna yani ticino kantonuna lugano locarno gibi sehirleri gormek icin gecebilirsiniz.
Bunlarin disinda luzern var chapel koprusu ve bir kac kilise yarim gunde gezmelik cok hos bir sehir zurihten 1 saat mesafede bir yer.
Neuchatel ise tipki zurih basel gibi eger cenevreye gidildiyse gitmeye degmeyecek bir yer. Lausanne a mutlaka gidin burasi babaniz ve annenizin de gitmek isteyecegi bir yerdir diye dusunuyorum. Anlasmanin imzalandigi yerleri ve muzeyi gorebilirsiniz.
Solothurn diye bern'e yakin bir sehir var asla gitmeyin.
Bir de isvicrenin kulturel anlamda temsilcisi sayilan bilingual sehirler vardir. Bu sehirlerde her sey 2 dillidir. Guzel bir deneyim oluyor buralari gormek. En buyuk bilingual sehir biel/bienne berne yarim saat mesafede kucuk bir golu var o kadar. Fribourg var 2 dilli bir baska sehir tarihi bir kilisesi var bunun disinda sikici olü bir şehir. Murten diye bir baska bilingual sehir var bu sehirde de gezilecek bir kale var ve evleri cok guzel. Dedigim gibi her seyin 2 dilli olmasi bu sehirlerin en onemli ozlelligi.
İsviçre böyle. Bana kalirsa yasamak icin guzel ama gezmek icinse diger avrupa sehirlerine nispeten oldukca vasat bir ulke.
Simdiden iyi tatiller diliyorum.

Ha bu arada mutlaka rivella için. Migrosdan ya da coopdan alabilirsiniz. Isvicreye has sutlu gazoz. Orijinali kirmizidir ama bana kalirsa mavisi daha guzeldir :)

sevgili just a dream, müthiş anlatmışsın çok teşekkürler. biz oteli lauterbrunnen'den rezerve ettik görünce büyülenmemek elde değil kesinlikle.

mümkünse ve çok ters olmayacaksa gitmişken lichtenstein'ı da görün. çevresindeki küçük kasabalar da oldukça şirindir.

herhangi bir aktivite için söylemiyorum, doğasını izlemek bile keyifli.

mantıktan kasıt, param heba olmasın yatırım görevi görsün dersen arsa + ev tabi. Yok bu para değer kaybetse de ben aksiyonuma bakacağım dersen karavan mantıklı.

ne karavanı la, türkiye'de olmaz. adamı terörist diye ihbar ederler. 2 günde bir jandarma baskına gelir.

Abi Albuquerque çöllerinde metamfetamin mi üreteceksiniz? 100 bin liraya karavan almak nedir? Ev al tabii ki.

arsa

hemen oturmayacaksaniz arsa, oturacaksaniz ev, aksiyona bakarim karavan.

türkiye'de karavan işi çok zor.
arsa elbette.

karavan sıkıntı. arsa kesinlikle, değerine değer katar. hiçbir şey yapmasan bile değer kazanır. karavan ise durduğu yerde çürür, değer yitirir ve bakıma ihtyaç duyar. karavan lüks bence.

Türkiye`de karavan olmaz diyen arkadaşlar, neden olmaz bi deyin hele?

Eski işyerinden bir abi emekli oldu, 40 bin TL ye 2.el iş görür bir karavan aldı, 2 senedir o karavanda yaşıyor kış mevsimini akdeniz de geçiriyor onun dışında 2 hafta orda 3 hafta şurda şeklinde geziyor habire.

karavan işini ben sevmiyorum. kardeşim niyetlendi kiraladık, ı-ıh erkek halimizle bile tuvaletiydi banyosuydu sıkıntı oldu. ikimizde rahatı seven adamlarmışız meğer onu anladık. o yüzden ;

home sweet home diyorum.

karavan özellikle türkiye için dışarından göründüğü gibi değil, oldukça zahmetli.

kameradan daha önemli olan şey ışık ve ortam aslında. aydınlık ve konuyla kontrastı iyi bir arkaplan kurmanız gerek.

onun dışında artık iphone'la bile iyi vidyo çekebilirsiniz.

ses için şu tarz bir kaydedici edinin: www.amazon.com

iphone 5 kamerası için random video: www.youtube.com

önce ön kamera sonra arka kamerayı gösteriyor.

@idexo

o konuda daha önceki deneyimlerimize güveniyoruz. geçen sene çok zorlandık ama bu sene daha iyiyiz :)

bir diğer planım da elimde küçük bir oda var, 6-7 metrekare civarında. buraya bir greenbox kurmak istiyorum, boyamak mı daha mantıklı yoksa perde almak mı?

öncelikle mikrofon derken ses kayıt cihazı için mi yoksa dslr için mi belirtmeniz lazım. Bu mikrofon elde mi tutulacak yoksa yaka mikrofonu mu olacak bunları sormak lazım. genel bir cevap için rode marka ürünlere bakarsanız fiyat performans ürünlerine ulaşabilirsiniz diye düşünüyorum. tripod için iç mekan düz bir zeminde rutin çekimler yapılacaksa kullanıcağınız kameranın ağırlığına uygun basic fonksiyonda tripodları 200 lira alt limit ile sirkeci tarafında rahatlıkla bulabilirsiniz.

green screen için; odanın metrekaresi düşünülürse, sürekli ve uzun vadede bir kullanım olacaksa boyama daha iyi olur.

kamera olarak canon eos600d ve üzeri (650d-700d) bu kameraların harici mikrofon girişi de var. eğer biraz meraklıysanız magic lantern adlı özel bir firmware yükleyerek birçok ekstra kamera fonksiyonu elde edebilirsiniz.

ucuza full hd kamera arıyorsanız aynasız canon eos M + kit lens alabilirsiniz.

ben babamın 70lerde biriktirdiği çizik 45liklerini oyuncaktan hallice bir pikaptan dinlediğim için daha çok cızırtı geliyor, ama ben cızırtıyı da seviyorum.

ama audiophile'ler güzel pikaplar pahalı anfiler temiz plaklarla ses kalitesi bakımından en iyi analog sesleri dinliyor diye biliyorum

canlı dinlemeni tavsiye ederim. dizi film gibi yapımlarda post prod. sürecinde plak sesi için high pass low cut gibi frekans kesmeleri yapıyorlar gramofon etkisi yaratmak için. ses kalitesine gelirsek flac tabiki kalite bakımından en iyi durumda çünkü 0 kayıp. fakat plağın durumu ve onu decode eden pikapın kalitesi bu durumda değişimlere yol açabilir her şey iyi durumdaysa evet bir mp3 e göre fark, dağlar ovalar.

Fikir vermesi amacıyla 2013 Özsüt franchising bilgilerini paylaşayım;

www.fikircibaba.com

Mutlaka bakmışsınızdır ama duyuruyu görüp de merak eden olmuşsa şunu göstermek istedim: www.sutis.com.tr

Burada "yatırım yapabileceğiniz tutar" karşısında minimum 2000000TL (2 milyon TL) var.

Gördüm gördüm ikisini de gördüm ama belki etraftan tanıdıktan tecrübesi olan varsa diye sormuştum

evrenin çapını ve genişleme hızını baz alıyorlar.

temel olarak en eski yıldızın yaşı hesaplanarak bu 13.5 milyar yıla ulaşılıyor, yani evren en eski yıldızdan daha yeni olamaz diyoruz...

tr.wikipedia.org

Bu da hesaplamalar için bir dayanak oluşturuyor. Büyük Patlama'nın başlangıcından gelen ışıma, aynı zamana geçmişten gelen ışıma oluyor.

uranyum'un yarılanma ömrüne bakarak şu tarihten daha fazla olmalı diye yazıyordu bir kitapta ama bu tabi doğrudan kanıtı değil de sadece bu tarihi destekleyen bir delil.

Dünya'nın yaşını hesaplamada yeryüzündeki göktaşı parçalarındaki zincon kristallerinin barındırdığı uranyum maddesi ölçülerek 4.5 milyar yıl olduğu bulundu fakat büyük patlama her ne kadar 13 küsür milyar yıl önce dense de bu hala teoridir çünkü kesin olarak bulunması mümkün değil, kara deliklerin, evrendeki çöken ve oluşan yıldızların, son hızla genişleyen evrende radyoaktif ısının hesaplanmasıyla bulabilecek bir şey. Bu da şu anki imkanlarla imkansız görünüyor.

premiere pro gibi kurgu programları ile rahatlıkla yapılabilecekler şeyler. motion, insert, frame zoom in-out.

Herhangi bir kurgu-composite programıyla yapılan bir video. Kişinin tercihine bağlı tamamen. Ben After Effects kullanıyorum.

after effects bence

film şirketi altyazı sitelerine baskı yapıyor ondan. bazı filmlerde var bu durum. yerli dağıtıcı şirket muhtemelen ihtar çekmiştir

Opensubtitles

bfy.tw

elektrikçiye götür 5-10 liraya şarj ediyorlar.

Hocam akünüzün tam modeli nedir bir de markası nedir mesela VLM isimli ne idüğü belirsiz bi aküyse ben yolculuk esnasında bile bittiğini bilirim bırakın haftayı günü, aküyü düzgün almak lazım bosh varta yuasa unibat gibi...

Her neyse şarj aleti her zaman bulunması gereken bişey ama dediğim gibi akünüz zaten çin malı ve ya halk diliyle dandik bir aküyse böyle bi alet yerine kaliteli bi akü alınabilir ama 1 den fazla aracınız ve ya akünüz varsa bu şarj aletini ben çok yönlü kullanırım diyorsanız şarj aleti bir yatırım gibi olur ama bir tek 1 motosiklet aküsünü 1 kere şarj etmek için anlamsız bir alışveriş olabilir.

Oto elektrikçiye götürüp hem ölçtürüp hem şarj ettirirseniz 10-20 lira gibi bişey alır hatt belki daha uygundur diye düşünüyorum

@kilimanjaro akü muhtemelen çin malı. aylar önce aciliyetli bir değişim yaptım sanırım mondial gibi bir bayiiden almıştım.
1 motorum var şarj cihazı sadece onun için. bu aküyü şimdi çalışır vaziyete getirmek için şarj ettiriyim. pekala tam anlamıyla doldurduklarını nasıl anlayabilirim ? ve bu ürüne ne diyorsun ? urun.n11.com

Bu ürüne üfff derim :)

Bosh iyidir bro uyumluysa al gitsin ama çin malıda fena değildir ya günlük kullanıyosan çok sıkıntı yapmıyoda yatırmamak lazım işte en azından marş bas sökmiceksende, zaten aslında sökmek bence yanlış marş basıp az dolanmak en güzeli...

Yani şimdilik almak bişi şarj ettir tak kullan eğer ilerde çok canını sıkarsa alırsın demek istiyorum...

Akü dolup dolmadığınıda şöyle anlarsın ama alet lazım tabiki voltmetre lazım yani, boş çalışmaz halde 12,4 v felan okuman lazım 12-14 arası diyelim, marş basıp gaz verdiğin zamanlardada 13,6-14,2 felan bu aralığa girmesi lazım...

Platonik aşqım.

hep o geliyo
:(

Hiçbir şey gelmiyor :(

kimse

edit: cevabım tatmin etmedi mi? garip.

youtu.be :(

karanlık var bir şey yok

Beyrut sahili?! (hayır, gidip görmüş falan değilim)

bugün yolda 3 tane papağan gördüm, fotoğrafını çektim ve o an yanıma biri geldi. bi yem parası verirsin artık dedi.
adam sergiliyormuş bundan para kazanıyormuş. tartışmamak için 1 tl verdim ama o eleman geliyor gözümün önüne. ne basit biri ya.

ataturk

lanet olsun ki eski sevgilimle iyi olduğum güldüğüm ve güldüğü zamanlar..kare kare...keşke silinip gitseler.

Çimen gözlüm. Platonik sevdam.

hz. isa (az önce jesus christ gördüm bir entry'de, ondan oldu).

yavru penguen

kimse gelmedi

RTE

karayiplerde 5 dönüm palmiyeli arazinin içerisinde tek katlı bambulardan yapılmış bir ev ve yemyeşil deniz. bi de nedendir bilmem hep bir palam olsun istemişimdir :)

Sevgilim

Sevdiceğim geliyor.

bugün beni çok etkileyen bir rüya gördüm. ağlayarak uyandım. o rüyada gördüğüm kişi geldi. ama başka bir gün olsa hayatta aklıma gelmeyecek biri, o rüyanın simgesi olarak şimdilik zihnimde duruyor.

Hyundai getz

sigara.
bırakmaya çalışıyorum.

Yapısal kalıp denklemlerinin matrisle gösterilmesi :/

segz.

Sevgilim.

sakal birakma.

sakal bırakma kardeşim +1.

yakışır sana :)

ana malzeme önemli, böyle bir şey de çıkabilir.

www.magazinkafe.com

Cok kotu duruyor..boyatma:/

Ben boyat/boyatma, yakışır/yakışmazdan ziyade bunu yapanlardan/anlayanlardan tavsiye istiyordum. Kendim yapabilir miyim, saç boyama tecrübem hiç yok ?
Akıp gitme durumları oluyormuş neye göre, nelere dikkat etmeliyim ?
Kaşlar boyatılmıyor sanırım ?

Kendin boyasan da kuafore boyatsanda maksimum 2 hafta sonra rengi tamamen akicak ve sari olacak.bunu en azindan goz onunde bulundur

saclarinizin dogal rengi onemli olan
Eğer saciniz acik sari veya tamamen beyaz degilse, kuaforde sacInizi acacaklar (bleaching) uzerine de yari permanent ya da permanent boyayla boyayacaklar
yaptirdim seneler once, platin sari rengine acildiktan sonra gri hair gloss uygulamislardi. Akiyor mu: evet arti Saciniz halihazirda gri olmadigi icin, diplerden cikacak .2-3 haftada bir kuafore gitmeniz lazim

@astrid 2 haftada bir boyamak mı lazım yani ? Saçlarım zaten kumral, sarı olmasında sorun yok ama gri daha hoş.

@kemaliz kiz, çok teşekkürler. Saçlarım kumral- Sarı arası. Açma işlemi uygulanacak sanırım yine de. Evet o dip olayı da kafama takılıyordu 2 haftada bir kendim yapabilir miyim acaba ? Çünkü kuaförde dandik saçma sapan boya kullanılmasından korkuyorum.

Sari olmasinda bi sıkıntı yoksa dipleri gelene kadar oyle takilirsin..yoksa iki haftada bir boyatirsan o saci kece gibi bisey yaparsin

Gri akıp avam sarı olur, dibi çıkar, bi gri boyatmaya bir dip boyatmaya derken kuaförden çıkamaz olursun. Kendin asla boyayamaz, rengini açamazsın. Her türlü 6-7 ay sonra bıkar kendi rengine dönersin.

@astrid aynen yıpranma olayını gözardı ettim, boya tecrübesi olmayınca :) Teşekkür ettim tavsiyeleriniz için.

@medre eylüle doğru hevesimi alıp orjinal rengime dönerim zaten, şu anlık gerçi fikir aşamasında her an yaptıradabilirim :)

ahahah saçla başla uğraşmaya başladığına göre depresyonda değilsin :))

ben saçıyla maçıyla oynayan adam sevmiyorum ama senin tipin güzel, sende sırıtmaz bence. oturduğun yerde sırıtabilir ama insanların bakışlarına aldırmıcaksan yap.

sık saç boyatmak çok yıpratıcı olur, aksa bile 2 3 haftada bir sakın boyatma.

DURUN GRİ SAÇLI GELDİ

Ben kadın kişisiyim tabi o ayrı konu. Daha da 2-3 gün önce boyadım boyamadan önce burda sordum.

Saçların sarı/kumral vs olmayacak. 11derece platin sarısı olacak bu renk için. Benim saçlarım ombre. Altlar çok açık üstlere doğru açık kahve ve kahve diye gidiyor. Boyadım uçlar harika oldu ama açık kahve-koyu sarı alanlar küllü sarı oldu istediğim griliği vermedi ama sert bir geçiş olmadığı için ben yine de beğendim.

Benim 3. Yıkamada akmaya başladı. Akmaya karşı bir şey yapamazsın. Şimdi güneş de olduğu için iyice yeşillenerek akıyor. Saçlarım yosun tutmuş gibi şu an ama harika bir yeşil. Zaten renkli saç hastası olduğum için yine sevdim.

Saçlarının orjinal rengi bu kadar açık griyi kaldırmayabilir bunun için saçı beyaza yakın boyayıp aradaki sarıları alsın diye ekstra bir şey sürüyorlar sonra gri yapıyorlar. Saçı kendi başına sarı yapmak özellikle tutmasını sağlayacak tonu tutturmak zor ve kendin yapınca turuncular kızıllar kalıyor. Ben sarılarımı hep kuaföre yaptırıyorum. Renklileri kendim alıp boyuyorum.

ergenken bende heveslenmiştim bir ara. sonra bir arkadaş yaptı herkes taşak geçti baktım çok malca bir şey iyiki yapmamışım dedim.
yaparsan buraya bir resim at gülelim

@senialan
Tşk, risk alabilirim galiba ya kesin karar vermedim zaten. Sık boyatmam, roger that!! Eskiden depresyon mu varmış ??

@jazzabel Teşekkürler, mecbur kuaföre gidicem o zaman, bu konularda elimin ayarı pek yok şuna dönmek istemem www.youtube.com

"Baktığımıx zaman sosyo-ekonomik durumları gelişmiş kimseler genelde sol kesim içinde yer alıyor." buna nerden baktın ki.

bana göre de tam tersi bir durum söz konusu

solcular bence sadece fikir üzerinde eşitlikten adaletten bahsediyor, icraatte yok oluyorlar genelde.

ayrıca zengin kesime baktığın zaman çoğunun solcu olmadığını fark edersin, yanlış düşünüyorsun

''sol'' kavram olarak bunu savunuyor. solcular deyince geniş bir kümeyi kastediyoruz.

zengin bir hayat sürmeyen solcular da var. onlar fabrika önlerinde grev yapıyorlar ve pek çok solcuyu etraflarında göremiyorlar. o noktada haklısınız.

ek: oha amk tusiad'ın solculukla ne alakası var. sen çok yanlış gelmişsin kardeş :/

sosyo ekonomik durumları gelişmişler şuan solcular değil, sağcılar ve dinciler.

@taksici benimkini ben yazarım da öyle bi şekilde yazmışsın ki senin kafandaki tanımlar ideal tanımlarmış gibi.

Bence solcu beyaz yakalidan bahsediyor zengin diye. Neresi zengin muamma ama kafasinda oyle bir algi var demek.

Ne demek goz yummak? Solcu beyaz yakali daha ne yapsin? Sokaga cikiyor, gelir adaleti olsun, sokakta insan kalmasin diyor, iktidarin kiskirtmasiyla galeyana gelenler tarafindan dovuluyor. Sandik sandik diyorlar, gidip sandiga mi sicsin? Ogrenci okulda insan hakki, isci hakki diyor, asgari ucretli guvenligin hakkini savunuyor, guvenlik gelip onu dovuyor. Ne yapsin bu adam?

Lutfen apolitik ayaklarina yatip millete is ogretmeyin. Niye goz yumuyormus? Hayatinda benim kadar polis copu yedin mi acaba asgari ucretlinin hakkini savunurken. Ne yapayim? Uc kurusluk maasimi mi paylasayim? Kac kisinin hayatini kurtaracak bu? Bir sey yapmak istiyorsaniz orgutlenin, ayaga kalkin. Sacma sapan konusuyorsunuz.

Uzun zamandir boyle sinirlenmemistim, niye gerildiysem bu kadar. Sevgili modlar, tartisma uzatmayacagim ama tartisma baslatici icerik olarak gorurseniz bunu, silebilirsiniz.

Cahillik bu ulkenin en buyuk sorunu degil. Bu ulkenin en buyuk sorunu cahil cesareti.

Solcu dedigin o bahsettiğin şekilde bir düzende yaşamayı savunur. Örneğin sosyalist bir rejimde yaşamayı. Gelgelelim su an kapitalist dunyada yasiyoruz. Liberal ekonomi var ulkelerde. Şimdi liberal ekonomi olan bir ülkede yasayan bir komunist ben ozel mülkiyete karsiyim deyip ev almazsa evsiz kalir. Evleri devlet karsilamali ben kira odemem derse parkta yatar. Kapitalist duzende yasayan bir komünist o duzende yaşayabilmek icin belirli normlara uymak zorunda. Bu onu tutarsız yapmaz.

"Ancakbu kimseler gelir adaletini savunuyorsa niye kendileri zengin bir hayat sürerken fakirlerin evsiz yoksul yaşamasına göz yumuyor."

Demişsin. Napsin solcu. Gelir adaletsizligini mi bitirsin. Dış borcu falan mi kapatasin.

@evrim halkası konuşma tarzın çok saçma geldi bana bilmiyorum.Ötekileştirici konuşma tarzını değiştir istersen. Apolitik de değilim ayrıca sağcı da solcu da değilim sadece apolitik anlamına mı geliyor?

@taksici öyle bir kesim var ne yazık ki

sağcı da değilim solcu da dediğine göre kesinlikle sağcısın bu bir.

son zamanlarda öyle bir hal aldık ki atilla taş gibi bir adam bile muhalif olabiliyor. ben bu adamı david copperfield geldiğinde show sonrası iki dk içinde magazin kanallarına nasıl kaybolduklarını anlatmasıyla hatırlıyorum. böyle bir adam bile şuanda solcu sayılabiliyor. keza 2007'lerde rte ve gül'e övgüler düzen can dündar şimdi komünist birçok insanın gözünde.

türkiye'de ortasol dışında gerçek anlamda sol kesimse fabrikalarda tarlalarda üniversitelerde örgütlenmeye çalışıyor. hapse atılıyor işkence görüyor kimisi özelde beyaz yakalı olarak devam ediyor kimisi ise kendi işini kuruyor. çoğu da bu ülke halkına lanet edip hak ettiğiniz gibi yaşayın diyor.

ben sağcı imajı olmasın diye onu parantez içinde belirttim.Bu kadar sen sağcısın yaftasının yapıştırılacağını bilseydim inanın yazmazdım.Düşünceleremiz duygularımız o kadar sömürülmüş ki düşünceleri bile tartışamıyoruz.Karşımızdakini konuşma tarzına göre bir kimliğe büründürüp ya övüyoruz ya da yeriyoruz. Referandumda ben hayır oyu kullanacağım çevremdeki evet kullanacakları da iyi düşünün diyen bir insanım.

@ramazanali

Senin solcularla ilgili bu dusuncen tipik sagci dusuncesi. Her sagci, solculara bu elestiriyi getiriyor ve birkac solcudan oyle gormus diye ulkenin neredeyse yarisina genelliyor. Solcular olmasaydi bu ulkede emekli maasi diye bir sey bile olmazdi belki de. Sen is yerine gidince patronunun seni daha da fazla somurmesini engelleyen her yil 1 Mayis'ta toplanan ve dayak yiyen sendikacilar. Televizyon kanallarinizda bu kisiler terorist olarak savunuluyor. Siz de 50 yasindaki Salih Ogretmeni, emekli isci Ahmet Bey'i oldursunler istiyorsunuz. Bu elestirileri o kadar siklikla yapiyorsunuz ki cok klise oldu.

@her name ne solcu ne de bahsettiğin kitaplar hakkında bir fikrin olduğunu düşünmüyorum.

öncelikle bu sosyo-ekonomik analiz nereye dayanıyor merak ettim. Türkiye sınırlarından bahsediyor isek son 10 yılda orta sınıfın büyük oranda daralmasını, zengin ve açlık sınırında yaşayanların büyük dilimde paydaş olmasını, yine zengin olanın devlet tarafından pışpışlanmayla yükseldiğini de göz önünde bulundurursak, burada bahsedilen zengin, solcu değil, hükümet yancısı sağcıdır. tabi ki bu insanlar yarın olabilecek seküler yönetimde de solcuyu oynayacaklardır. gelelim fakir aç uyurken zengin solun mışıl mışıl uyumasına(!); öncelikle böyle bir düşünceye inanmanız bana tayyip erdoğanın 2004 zamanındaki söylemlerini hatırlatıyor (toplumda böyle bir algı yaratmak için zamanında çok efor sarf etmiş birisidir). yandaşların ağızları taşana kadar yedikleri imkanların yanı sıra, kurdukları sistemde asla karşıt görüşe yer vermediklerini biliyoruz, en azından bunu sözlü imalarından anlıyoruz. durum böyle iken bu insanları aç bırakan sol değil, yine yancı olan sağdır. açlık sınırının 2.400tl barajında olduğu ülkede 1500-2000 lira arası gelir sağlayan insanlar maddi bir paylaşım beklemek akıl dışı bir dilek olur. üstelik bu konuştuklarımız sadece ekonomik tabanlı şeyler, bir de asıl önem taşıyan düşünsel özgürlük tarafı var ki ona dokunmayacağım, buradaki herkes yeterince biliyor. doğan grubu'na gelirsek iyi polis kötü polis oyununda böyle bir role de ihtiyaç olduğunu düşünerek, dürüst bir vizyon sergilemediklerini düşünüyorum.

Türkiye'de zengin olanlar veya orta üst sınıf olanların solcu gibi görünme nedenleri dinci partiler karşısında sekülerizmi savundukları için sol olarak algılanıyor. Chp'yi destekleyen veya o yönde fikir belirten TÜSİAD üyelerinin hiçbiri solcu değildir. CHP zaten sol bir parti değildir, devrimleri savunan ve buna karşı olanları sindiren rejimin bekçisi bir partidir.

Cumhuriyeti yıkıp proletarya diktatörlüğü kuracağım diyen bir komüniste CHP tamam mı diyecek?
Tek parti döneminde komünistlere kim baskı uyguladı onları kim hapiste çürüttü. Tabiki CHP.

Chp'nin sol olmadığını o kalın kafalarınıza sokun. CHP'ye en iyi ihtimalle sosyal demokrat diyebilirsiniz.

Türkiye'de sol tek tip değil. Bir kısmı solculuğu, anti-Sünnilik ya da anti-Türklük olarak tanımlıyor zaten.

duyuruyu görünce 2. linktekini sipariş verdim şimdi :)

caselogic olan var bende bayağı iş görüyor. ben 30-40 tl civarında almıştım 1 yıl önce sanırım indirim vardı d&r'da.diğeride iş görür o kadar para verme bence. ikincisi daha kullanışlı gibi görünüyor hatta. bi avm'ye gidip mediamarkt'ta ve teknosa veya d&r'da bi incele derim.

aliexpress e göz at. geçen sene 6 dolara su geçirmez (geçirirde havuza falan düşmesi lazım) neopren case almıştım.

ikincisi sonuna kadar açılıyor gibi gözüküyor, senin istediğin amaca daha uygun gibi kapak gibi açabilirsin. İlkinde yine içinden çıkaracaksın falan.

aynen ama o desen ne öyle iğrenç :D deseni güzel olsa alabilirim ya da rengi

'öyleki maci dışarıda çıkartmak istediğimde çantasından çıkarmıyım fermuarı açıp çantanın içinden kullanayım. dediğim gibi sadece yumuşak bariyer ile korumasını istiyorum bilgisayarı elde çantayla taşımayı değil.' böyle düşünen biri için desen renk çok da önemli olmasa gerek.

bu ikisi gibi bişi mi arıyosun yoksa?

tr.aliexpress.com


tr.aliexpress.com

hem işlevsel olsun hem zevkli olsun benim hayat felsefem bu @Hendrix'e tapan adam

fiyatına bağlı ama güzel genel olarak. alınabilir.

no ty

oha sanırım ilk defa duyuruda sorulan bi ayakkabıyı beğendim.

güzelmiş marka model nedir?

@veritaslibertas

marka: buttero
model: tanino

al al.

ben beğenmedim. davulcu ayakkabısının gençlik versiyonu gibi.

güzel , al

ne güzel bir davulcu ayakkabısı. alınır bence.

Sitesinde 258€ diyor türkiye fiyatı ne acaba

Ayakkabı bölümlerinin renk uyumu çok alakasız geldi. Beğenmedim açıkçası

yatırım miktarınızı yazabilirseniz daha mantıklı yönlendirmeler çıkar.

www.tapdk.gov.tr

benim de çok bilgim yok ama benim de aklımda olan bir şey olduğu için araştırdığım kadarıyla elimdeki tek bilgi şu :)

Efes, Tuborg gibi firmalar size belli koşullar altında ücretsiz dekor edebiliyor fakat bu koşullar; ilgili markanın ana rakibi olan biranın satılmaması ve aylık ulaşılması gereken kota gibi maddeler içerebiliyor.

emin olun içki ruhsatına fazla takılmayın, kat be kat başınızı ağrıtacak ödemeler olacaktır. son olarak eğer potansiyeli gözle görülür bir yere düşünüyorsanız ve işletme hakkında sıkı, yenilikçi bir tavrınız varsa yolunuz gayet güzel görünüyor, içmeye size gelebiliriz :)

@Hendrix'e tapan adam

O durumdan haberdarim hatta goze aliyoruz, muhtemelen de tuborg ustunden gitmeyi planliyoruz, cunku ic mekan dekorunun bizi ciddi bi kulfetten kurtaracagina inaniyoruz :)

Akliniza gelen extra odemeler varsa onlari da duymak isterim, acalim da her zaman bekleriz ayrica :) duyuruya zirve yapariz hatta :)

Hocam bana ulaşın bir arkadaş devretmek istiyordu sizi tanistirayim
Yeni ruhsat sikintili

bence iç mekanda tek markaya götünü bağlamak hiç mantıklı değil. sadece tuborg ya da efes satmak çok saçma. artık draft biralar popüler, yabancı biralar popüler. bir çoğunu bu adamlar getiriyor tabi ama kşmseye bu şekilde bağlı kalmayın. dediğiniz maliyetler kırşehirde değişir istanbulda değişir. dolar euro arttığından paslanmaz fiyatları çok artttı. mekanda ne sunacaksınız onlar da ayrıntı. baca bile ona göre düzenlenecek sulu mu susuz baca mı olacak, hepsi ayrı maliyet. dükkan kaç m2, üzerinde bina kaç katlı ( baca maliyetini direk etkiler ) kaç kişilik mekan olacak, one göre bulaşık mak alınacsk kaç adet alınacsk kapasite ne olacak. soğuk oda yapacsk mısın ? fritoz çiftli mi tekli mi olacsk ? mekands kış bahçesi vsr mı ? açılır kapanır tenteyle kapanmış mı ? yani onlarcs syrıntı vsr ve bu şekilde buradan alacağınz cevaplar size en ufsk fayda sağlamaz.

@oscar

Zaten baslik elimizdeki meblayla boyle bi girisim yapabilir miyiz onu gormek amacli açıldı, söylediğim gibi işin icinde olmadığım icin maliyet, gider vs tahayyül edemiyorum su an, ogrenmeye calisiyorum.

hocam açılır da açılmazda :) 500 m2 dükkan ise açılmaz, içeri koyacağın aletlere göre açılır açılmaz. çok değişken var yani. topkapıdan 2. el sandalye masa alırsın açılır, 0 alırsın açılmaz. ama madem işi bilmiyorsunux dikkat edin, 300 350 paranız olduğunu da mutfakçıys malzemeciye söylemeyin. ama orta yollu bir mekan açılır o paraya,

Tecrübeli bir ergene genç derim ben.
Ergenlikten bazıları 30'da çıkıyor ve hala genç olabiliyor.

Edit: Duyurunun yaş ortalaması 30'a çok yakın. Buradaki insanlar yaşlandıklarını kabul etmezler. Sokağa çıktıklarında liseliler abi çeker ama hepsine. Orada anlarsın yaşlandığını. He 30 genç he.

genclik insanin biraz da kendine bakmasiyla alakali
40 yasinda ne adamlar var fizik olarak 20 liklere tas cikartir.
o yuzden bence yastan ote gorunus ve dusunce tarziyla alakali gibi geliyor.
bi de soyle dusunebiliriz:
30 yasindaki bi obez ile 50 yasindaki bi sporcuya baksan 30 yasindakine ilk bakista daha genc dersin.
ama 30 yasindaki eleman 40 yasinda kalpten gitme olasiligi cok yuksek.
50 yasindaki sporcu eleman ise 80 yasina kadar yasayacak
yani birinin onunde yasamasi icin 10 sene birinin 30 sene olan iki insan oluyor bu ornekte
o yuzden genclik hesabi bence kaliteli yasamla alakali olmali diye dusunuyorum dogum yilindan ziyade

bence uzayan insan ömrü ile ilgili bu anlayışın değişmesi. 40, yeni 30'dur diye düşünüyorum.

fiziksel yada ruhsal ise 30 genç denebilir.
30 yaş insan ömrü için gençtir. 40 lara kadar genç diyebilirim hatta.
40 ından sonra fiziksel olarak hastalanmaya çabuk yorulmaya başlar bedenler.

18-25 yaş aralığı

gençsin işte. 30-35 de genç artık. üstü ortayaş :)

Diğer arkadaşların dediklerine katılarak, fizyolojik, mental ve ülkelerin yaşam-kültür özelliklerine göre değişkenlik gösteren bir şey olduğunu düşünüyorum. Mesela Afrika'da gençlik 18-30, kimi zaman 35'e dayanan yaş aralığı. genel avrupayı baz alırsak 14-25 aralığı. bize gelirsek işler değişiyor biraz. çünkü çocuklar aile ile büyüyor ve aile daha çok yuvacı davranıyor. bu da yaş çizgisini yukarı çekiyor. Fazlasıyla +25 yaş grubu ailesiyle yaşıyor. bu da mental olarak çeşitli yüklerin altına girememe, sorumluluktan payını almadan bireylerin daha yarı olgun bir çizgide kalmasına sebep oluyor, bireylerin sosyolojik olarak 'henüz genç' olarak kabul edilmesine yol açıyor. Bu ruhsal durum tek egemen faktör de değil tabi. Malesef ki 45 yaşında bir bireyin yaptığı tüm çılgın, gençlere delicesine meydan okuyan yaşam stiline genç diyemem.

27 de genç yahu. 18-25 anca ilk gençlik olur.

Genç olmak ile genç görünmek aynı şey değil.
Ben de 10 yaş genç görünüyorum ama genç değilim.
Bir çok kurumda gençlik tarifeleri 25 yaş altı olarak hesaplanır.
Ama ben kendimi genç hissediyorum diyemezsin.

hayatla ilgili düşünürken geçen günleri saydığın sürece gençsin, kalan süreyi hesaplamaya başladığın andan itibaren yaşlı.

yaşlılık hayat tecrübesiyle ve yaşam tarzıyla ilgili bence. eskiden 30 yaşında bir insan çoktan evlenmiş çoluk çocuk yapmış 45 yaşında hangi hayatı yaşayacaksa o döneme girmiş oluyordu.

şu anda ise insanlar gereğinden fazla angarya eğitim süreleriyle iş hayatına geç atılıyor ya da aileler daha korumacı davranarak hayat tecrübesi edinmeye kısmen de olsa mani oluyorlar.

tarifelerde şöyle bir durum var. 25 yaş altı öğrenci üzeri ise yetişkin kabul edilir. maddiyatla alakalı bir şey. ancak 27 gayet de gençtir. sadece dönem olarak 20 yaşındaki birinden olgundur. farklı hedefleri vardır vs. yoksa fiziksel olarak bir sıkıntı yok bence.

müdür kendine iyi baktıysan, iyi hissediyorsan, görünüşün dağılmadıysa gençsindir işte.

Jiddu Krishnamurti - Bunları Düşün
Jostein Gaarder - Sofie'nin Dünyası

felsefe ile ilgili hicbir sey okumadi isen, sofi'nin dünyası. diyalektik düsüncesini derinlemesine ögrenmek icin hegel, hegel'i ögrenmek icin klasik yunan'i ögrenmen lazim. remzi yayinlarindan cikan klasik yunan felsefesi kitaplari da yardimci olur.

Felsefe tarihini de unutma Remzi Kitabevi'nden

Bir de Ahmet Cevizci'nin Felsefe Sözlüğü.

Bunlar olmazsa olmaz...

Söylevler-Epiktetos
Düşünceler- M. Aurelius
İnsanın Görkemi-Emerson

Sofie'nin Dünyası'ndaki mektupları oku geç. Lisede öyle yapıyordum.

Sofie'nin dünyası, eğer ortaokulu bitirdiysen, bir işine yaramaz. Ahmet Cevizci'yi ise çok bayat buluyorum. Metinleri birincil kaynaklardan okumak çok önemli, ancak en başta genel çerçevenin bir farkında olmak lazım; yani haklısın.

Ben bunu keşfettiğimde başlangıcı geçmiştim ancak başlangıç için en önemli kaynak kesinlikle Frederick Copleston'dan History of Philosophy (11 cilt). Ancak ingilizce okumayamıyorsan (ki en azından ingilizce bilmezsen, özellikle batı felsefesinde nasıl ilerleyebileceğini bilmiyorum. Çeviriler az, bazıları da çok kötü türkçe için) farklı öneriler de yapılabilir. Mesela Bryan Magee - Felsefenin Öyküsü; David West - Kıta Avrupası Felsefesine Giriş.

Felsefe disiplini üstüne okumanın hakkını ver ve aramaya inan. Hem ekşiduyuru hem de google üstünden yapılacak bir arama; çok başarılı okuma listelerini karşına getirecektir. Mesela muhteşem bir giriş kapısı açalım: plato.stanford.edu

İstersen ilk çağ felsefesi ile başla. Say Yayınları çıkarıyor zaten gayet güzel.

önce kavramları iyi anlamanızı tavsiye eder,

Nigel Warburton- Felsefe'ye Giriş ( Mehmet Ata Arslan'ın çevirisi )
Takiyettin Mengüşoğlu - Felsefe'ye Giriş kitaplarını okumanızı öneririm.

Bana da çok değerli bir hocam Macit Gökberk'in Felsefe Tarihi'ni okuyarak başlayabileceğimi söylemişti.

şu liste işine yarayabilir en.wikipedia.org

Kazık yedikçe tanıyorsun zaten kendini.

İnsanları önemsemem. Kendime kendim bakarım. Bazı değerlerim vardır, mihenk taşı gibi düşün. Bunlara göre incelerim kendimi. Kendi dışıma çıkıp kendime yukarıdan bakarım, ne yapıp ne hissettiğimi ne düşündüğümü net görürüm.

Çok küçüklükten beri yapıyorum ve her an gözlemliyorum, her an dikkat halindeyim.

gündelik eylemlerin içindeyken bunu yapmak pek mümkün değil aslında. çünkü bu analiz için yalnız kalmak gerekir. hemen hemen her gün otobüs yolculuğu yapıyorum ve buna mecbur olmama rağmen kendi içimde tek iyi tarafı, düşünce mekanı olması. olan biteni, yakın geçmişe dönük tüm eylemleri, ince ince hızlı bi geçişle düşünüyorum. tabi bu istem dışı bir olay, takıntılı bir hal değil. eğer biraz pasif seyirci olarak kalmayı başarabilirsen çok net eleştirebilirsin.

Checklist var kafamda. Kriterlerime göre değerlendirme yapıyorum hep. Bir yerde aç gözlü birini gördüm diyelim. O an hemen kendi hayatıma bakıyorum, ben de böyle miyim ya da hiç böyle davrandım mı diye. Eğer bir sorun yoksa sakın böyle olma diye kendime bir not bırakıp devam ediyorum. Şu hayatta en çok çekindiğim şey ölçüsüz bir insan olmak. Bu yüzden ilkokulda öğretilen kendinize çeki düzen verin tavsiyesini hep uygulamaya çalışırım. Çünkü kontrollü biri oldukça hayatta daha az sorun yaşıyorsunuz.

hayır. taraflı davranıyorum.

kendime bayılıyorum ve asla kıyamıyorum

ayna benlik teorisine bi goz atmani oneririm. Disari cikarken nasil gorundugune dikkat ediyorsan, aslinda insanlarin seni nasil gordugunu bilirsin. Bu yuzden hazirlaniyorsun zaten. Nasil taninmak istiyorsan oyle davraniyorsun.

Değerlendiririm ama salağa yatarım istediğim neyse onu yaparım. Ben kalp kendim

maddi yönden çok büyük sıkıntın yoksa erasmusa en az 1 dönemliğine de olsa git derim.

yaşlar da dahil olmak üzere tamamen aynı durumdayım. Bu kararı kendim vermek istemedim hazırlıksız bir şekilde sınavlara girdim. Buna rağmen hibeli bir şekilde kazanmış olursam gideceğim.

Git.

mezun olunca ah erasmus deme canın istiyorsa koşarak git. not: ben 25 yaşında yaptım.

tek endişen yaş ise mutlaka git. mezun olunca ne yapacağını sanıyorsun? torpilin yoksa uzun süre iş arayacaksın varsa zaten direk gireceksin. ha bir de askerlik falan. koşa koşa git, gitmişken bir yıllık olanını yap.

içinde ufacık bir gitme isteği varsa git. ben çok pişmanım gitmediğime. hayatın için büyük bir artı olacaktır.

Ben dört yıllık okulun beşinci yılında iki dönem için gitmiştim. Zerre pişman olmadım. Verdiğim en iyi karar olabilir hatta.

"Bunları entrylerimizde yazdık" ama kısaca bahsedeyim; senin yokluğunda evdekiler maddi anlamda sersefil olmayacaklarsa hiç düşünme, direkt git. Gidince "git" diyenlerin hepsine minnettar kalacaksın. Güle güle.

öncelikle güzel bir girişim olur, bol şans dilerim. bunun için bir çok yayınevi mevcut önce onlarla iletişime geçerseniz daha iyi yönlendirilirsiniz. zaten dağıtımı onlar anlaşmalı satış noktalarına sağlıyorlar.

örnek olarak şöyle bir yayınevi var şahsi basımlar için basit bir sistemi var umarım yardımcı olur;
www.ciniusyayinlari.com

lunaparkı ele alabilirsin mesela dönme dolap. yalnız yeteri kadar lunapark var mı bilemedim şimdi :)

"photo typology" diye aratınca pek çok örnek çıkıyor. oradan yola çıkabilirsin bence

Ben almamistim. Koordinator ne derse desin. Cek sinemasi, Orta Avrupa tarihi gibi dersler aldim. Iyi ki oyle yapmisim kulturel birikim oldu.

burada siyaset okudum, erasmusta tüm dersleri hukuktan aldım. neredeyse hiçbir dersim birbiriyle alakalı değildi ama sorun olmadı.

Ohoo. Neler neler aldim. Ders yoksa al, saydirirsin gelince.

Sen artık lütfen gevse ve oranın tadını çıkarmaya basla olur mu ya?

Ben de erasnusta ilk ayımı benzer streslerle harcadım. 4-5 tane alakasız ders almak zorunda kaldım, hiç de bir şey olmadı. Saydılar bi kısmını, bi kısmını da okulu bitirene kadar verdim. Gerçekten boşver ve oraya odaklan, bişileri kaçırıyorsun gibi hissediyorum burda seni okudukça.

benim yanlis hatirlamiyorsam tum derslerim ilgisizdi ama hic sorun olmamisti, yuksek lisans tez doneminde gitmistim gerci, belki ondandir bilemiyorum.

benim de cogu ders ilgisizdi cunku biraz ben bolum disi gittim. valla her sey oluyor.

bırak alakasız dersi, 6 adet düşük kredili dersi, burada yüksek kredili 3 derse saydırdım.

ben alakalı ders alamadım :)) dövüş dersi bile aldım, kredileri öyle doldurdum, düşün yani.

bizim okuldaki sunumlarda dersleri danışarak alın, sıkıntı olursa okulunuz uzar filan dedilerdi. ben de ondan hepsini alakalı aldım.

bahsettiğiniz şey foley sound. youtube'da bu şekilde aratırsanız ilgili videoyu bulabilirsiniz.

örnek olarak atıyorum belki buna benzer bir şeydir: www.youtube.com

@hendrix

Bizim izlediğimiz orjinal İngilizce filmlerde de efektleri böyle mi yapıyorlar peki?

@cesario hemen hemen tüm filmlerle foley kullanılır. daha temiz ve efektif bir etki bırakmak amacıyla tüm ses kuşağı bu şekilde hazırlanıyor. tabi bu işin maddi imkanlarla yapılan kolay kısmı. bu tip bir ses kuşağı arşivlerden edinilen ses efekleriyle de hazırlanabilir fakat daha meşakatli bir süreç olur.

çoğu üzeri dublajlı film sadece oyuncu sesleri hariç full ses geliyor
patlamalar, kapı sesleri vs vs

sadece oyuncular ağzını oynatınca boş.
sonra üzerinde dublaj yapılıyor.

doğan tv 'de (dsmartta 20 tane dizi/film kanalımız var) yayın teknikte çalışıyorum, daha net bir cevap alamazsın yani :)

adamlar dövüş sahnelerinde bildiğin yıktılar stüdyoyu:))

@Corc Bazı filmlerin türkçe dublajında orjinal sesler arada kaynıyor. O yüzden sinemaya gittiğimde dublaj yerine orjinal seslendirmeye gitmeye çalışıyorum.

linkteki tripod fotoğraf tripodu. fiyatını göremedim ama fonksiyonel olarak güzel-yeteli- bir ürün. tripod olarak manfrotto en tercih edilen marka diyebilirim tabi kullanacağınız ortam ve şartlara göre daha bilinmedik fiyat performans ürünleri mevcut. ben manfrotto nun en basic modellerinden birine sahibim ve memnunum çünkü basit stabil video çekimleri için kullanıyorum fakat rüzgar veya engebeli bir durumda daha güçlü tripodlar gerekli. kameranızın ağırlığına göre ve istenilen tripod uzunluğuna göre araştırma yaparsanız daha spesifik modellere ulaşırsınız. umarım yardımcı olmuşumdur.

duolingo

Haberler sfgjkş

aynı benim babam :D

white house down

daha sonra da london has fallen

the italian job

alternatif: turkiye gundemi, haberler +1

Warrior

@megalomaniac bu arada babama esprini söyledim 5 dakika güldü adamın sosyal medyayla alakası olmadıgından bu esprılere kopuyor:))

Kingsman: The Secret Service

Erkek de bildiğin Penis resmi vardı kadında vajina. Bunu nette görmüştüm ama canlı böyle absürd birşey denk gelmedi.

internette gördüğüm erkek kapısında erkek bülent ersoy kadın kapısında kadın bülent ersoy vardı

su an aklima gelen; erkek WC ayrimi metal parcalardan olusan penis sekli ; ayri yerde fahise kiyafeti gibi kirbacli seksi bir kadin figuru kucuk boy :)

www.boredpanda.com ben de internette bunları görmüştüm geçen.

xx ve xy olan ayrım hoşuma gitmişti.

@gözü açık sevişen yahudi o dediğin Vilnius'da Bukowski barda sanırım.

benim ilginç bulduğum, kadın /\ , erkek l şeklinde sembolize edilmişti.

i.hizliresim.com

gerçek değildir zannedersem ama kahkaha atmıştım.

Ankara Kale'deki Gramafon Kafe'de kadınlar tarafında bülent ersoy'un kadın hali, erkek tarafında erkek hali vardı.

Bilkent'te Kadir İnanır, Türkan Şoray vardı.

peynir, ceviz, fındık

Ben ekmek bulgur vs. koyuyorum valla. Sadece kargalar değil ne varsa gelip yiyor.

Karga geleceği varsa gelir, ne poşet ne cd etkiler. Bugün kafama kondu bir tanesi. Manyak hayvan.

alıştırmayın. balkon ahıra döner.

Tizi reftar, 2 günde bir yıkıyorum ben zaten. 2 günde de o kadar kirlenmez herhalde.

4-5 yıldır terasta güvercinlere yem veriyorum (bulgur falan) ve zamanında ilk gelen çift evlatlarını, o büyüyen evlatlar da kendi çocukları getirdi. Zamanla familya 5. kuşağa falan geldi tam hatırlamıyorum tabi ama bir tehdit var ki kargalar, italyan mafyaları. Geçen ay güvercinlerin yemlerine çöktükleri yetmiyormuş gibi tezgahtaki ceviz çuvalını iç etmişler (karşı çatıda kırık ceviz kabukları görünüyor). Sonra bu arkadaşlarla uzlaşmak için ekmek ıslattım fakat bu seferde 1 martı dadandı ortalık karıştı. Sonuç olarak güvercinler korkudan yaklaşamıyor. Ben bunu niye anlattım bilmiyorum sanırım dert olmuş bana. Kargalar bizim çerez, atıştırmalık niyetine yediğimiz her şeyi yiyorlar gibi.

Karga çılgın bir hayvan iki gün sonra birşey vermezsen valla başına bela olur :D

valla kedi köpek maması, yeni doğmuş kedi yavrusu, salam, sosis, ceviz, fındık, açılması için cam önüne konmuş buzlu kıyma, kuruyemiş her şeyi yiyorlar.

Kedi maması çok seviyorlar. Kargaları besliyorum ben de. Kedilere verdiğim mamalardan gelip yiyorlar. Onlara da atıyorum o yüzden.
Geçen gün başkasının koyduğu yoğurdu bile yediklerini bile gördüm, gagaları beyaz beyaz olmuştu:) Her şey yiyorlar sanırım.

Kaymak; kedi yavrusu dedin, üzdün şimdi :(( benim için onlar sevimli, küçük kuşlardi. Bir anda canavar haline geldiler gözümde :)

kedi maması +1

bayılıyolar.

Benim için başkalarının rızkında, canında, malında gözleri olan fazla uzun ömürlü ve fazlaca sivri gagalı, yavrularını bile kurtarmaya çalışırken göz oyma kapasiteli hayvanlar kendileri.
Ve evet ''A, senin burada ne işin var?'' diye anasına götürmek için elime aldığım kedi yavrusunun karnından aşağısının olmadığına tanık olduğum, elimde yarım ölü kedi yavrusuyla kaldığım bir anı sahibiyim sayelerinde.

Bok yesinler bok! Herkes aç kalır onlar yemek bulur sen rahat ol :)

Kargalar gelmesin diye bir şey asmalarının sebebi saksıların toprağını eşeliyor olmaları. Saksınız yoksa bir şey olmaz. Söylendiği gibi her türlü yemek artığını koyabilirsiniz, hepsini yerler alışınca. Sonra size hediye bile getirebilirler ceviz falan :D

küçükken evde civciv besleme furyasında ben de civciv almıştım. balkonda güneşte oynasınlar diye kutuyu açık bırakmıştım, döndüğümde kargalar civcivlerin bir kısmını yemiş, kalanı parçalamıştı. civciv yiyorlar yani.

kargaya civciv verin demiyorumt tabii, sadece yiyebildiklerini söylüyorum :/

bunun dışında buğday yerler.

balkon ahıra döner +1
temizlerim diyorsun da tek sıkıntı temizlik değil, seslerini ne yapacaksın? sürü halde gelip balkona çatıya konacaklar bağıracaklar.

ben de en üst katta oturuyorum, denize de yakın. martısı kargası bitmiyor, en rahatsız eden şey sesleri.
bir de kin tutuyor bu şerefsizler. mesela biri gelse senin balkona yuva yapsa vay haline, o balkona çıkamazsın. oldu da sen balkondayken bir tanesine bişey oldu, birine yan baktın sana saldırabilirler. evden çıkınca da bitmez sokakta da taciz ederler.

bir keresinde yavrusunun düştüğü kaldırımdan yürümüşüm fark etmedim, hayvan gibi saldırdılar. ne yavruyu gördüm ne temas kurdum, öyle düz kaldırımdan gidiyorum yani düşün. 3 gün taciz etti şerefsizler, kafama kafama pike yaptılar

@kaymaktutmayansicaksut, çok fena ama doğanın kanunu:/

Ben de şuna şahit oldum, nispeten ufak kargalardan birini bir kedi kapmış, yaralamış, uçamıyordu, kanadı yarıya kadar kopmuş yerde sürükleniyordu. Bunu gören parktaki diğer bütün kargalar geldiler o kedinin başına üşüşüp arkadaşlarını kurtarmaya çalıştılar. Mekan da abbasağa parkı ve oradaki kedi popülasyonu malum:) Kedi kargadan az uzağa kaçtı ama her hamle yaptığında kargalar onu geri püskürttüler. Ben bile müdahale edemedim, çok fazlalardı. Hastanede ranevuma yetiştiğim için savaşın sonunu göremedim ama hala aklımdadır. Bir kargayı kurtarmak için diğer kargaların bu şekilde işbirlik içinde hareket etmeleri beni çok etkilemişti.

Nitekim en zeki hayvanlardan biridir kargalar. Ve bizde kötü ve zalim bir hayvan gibi algılanır, hatta "besle kargayı, oysun gözünü" diye bir atasözümüz de var:)

Ama bakarsın hediye bile getirebilirler:
onedio.com

Kedi-köpek maması.
et ve et içeren şeyleri sever kargalar.

Beğenmedim. Burnu kaydırak gibi almış yürümüş. Derisi de hemen sarkmaya müsait görünüyor.

jackjones botlar kozmetik olarak çok iyi çünkü gittikçe vintage havası alıyor fakat iç astar ve iç tabanın pek dayanıklı olduğu söylenemez.

burnu çok uzun duruyor. beğenmedim ben.

gayet güzel ama kot altına giyince tüm güzel yerleri kapanacak, klasik ayakkabı gibi duracak.

Güzelmiş, ben beğendim.

burnu çok uzun değil mi :(

normalde ayakkabı konusunda çok seçiciyimdir bin tane model bakıp beğenip alırım erkek halimle. ben şahsen beğendim. yine de bi giyip görmek lazım çöp gibi bacağa yakışmaz.

19 küsür € ya NS tren var havaalanından kalkıyor.

rugrats olabilir mi?

daha yeniymiş ama bo on the go da olabilir.

ikisi de değil

"Kablam!" ?

www.youtube.com buydu sanırım :)

@lynda.com

kesinlikle buydu çok teşekkür.

Bu daha çok çizgi film aralarında çıkıyordu, Prometheus and Bob gibi. Kendine has sayko bir havası vardı.

eksiduyu.ru

Dun de sorulmus, ilginc.

@xaxxbczczaaxax
aynen öyle Prometheus and Bob'u da çok severdim :)

aynı duyurudan gördüm dinledim, hiçbir olayı yok.

Weekendin daha cok sevdigim bi iki sarkisi olmakla beraber en iyi sarkilarindan biri bence. Ki o duyuruda da demistim yine diyeyim weeknd populer muzikte 2010lu yılların en iyi şarkıcısı bence ki aklima rakip de gelmiyor bu alanda. Drake apacisi mesela abilik tasliyor weeknde ama bence cok daha iyi drake'den

ayni duyuruda ben de gordum, bir suru kisi soylemis ben de dinledim ama begenmedim

Şu an 2 saattir loop'ta çalarken bu soruyu gördüm. Sen düşün.

the weeknd takipçisi değilim bu şarkısı cidden güzel şarkılar arasında.
özellikle de "look what you've done!" kısmı kulak orgazmı yaşatıyor bana.
o kısmı kesip normal şarkı uzunluğuna getirip sıkılmadan dinleyebilirim.

guzel bence hatta son zamanlardaki sarkilara kiyasla asssiri iyi. kulvarlara girmeyecegim populer olanlar arasinda iste.

güzel bence açar dinlerim özellikle arada.

ben de iki gün sürekli dinledim. Çok seksi bi ritmi var bence

sozlukte ve duyuruda o gorduklerini yazanlardan biriyim. begendim ben. album ciktigindan beri 10 sarki dinlediysem 5i the weeknd'dir.

Şarkıdan çok klibiyle ilgilendim. Weeknd'in kendine has bir uslübu ve hikayesi var klipleri film niteliğinde bir bütünlük taşıyor. Bir önceki hiti 'I can't feel my face' parçası onun için dönüm noktasıydı klipte de belirttiği gibi şeytan onu gördü ve anlaşma sağlandı. bknz: ghost rider. Bu temiz çocuk şöhrete kavuştu fakat yanlız kaldı ve eski ruhunu kaybetti. Starboy'da eski benliğini öldürüp ona dikte edilen yeni hayatı görüyoruz. Fakat bundan o kadar mutsuz ki, 'look what you've done' diyor. Adeta şeytana sesleniyor. Tabi bunu yok etmek için kutsallığı, devasal haçı kullanıyor. Şeytan eliyle gelen bütün ödülleri kırıp dökse de çıktığı bu yolda yapayanlız ilerlemeye mahkum. Açıkcası çok hoşuma gitti.

şarkıyla ilgili sevmediğim tek şey şarkıyı söyleyen adamın(abel'mış adı) bizdeki yusuf güney misali sesini eğip bükerek söylemesi. yoksa sound çok iyi, altyapı çok iyi, daft punk işi zaten. yakında kesin adamdan daha iyi seslendirilmiş bir cover'ını yaparlar, o zaman daha net anlaşılır.

şahsi kanaatim bariz boş bir şarkı

Hiçbir özelliği yok çok sıradan bir şarkı. Hadi sıradan olsun ama güzel de değil.

valla bence de sıradan

Emekli shop gibi bir yer yok mu yakınlarda. :D Bir de Google reise "poker seti" yazabilirsin bence.

bende bundan var içerik kaliteli.

www.toyzzshop.com

dont make urself too much availablee

ya kelebekler bu dünyayı görüp intihar ediyosa?
ya oksijen bizi 60 yılda öldüren bir zehirse?

Bir hayali öldürmek bir gerçeği öldürmekten daha zordur. V. Woolf

çok sevdiğim bir parçada geçer, infected mushroom - i wish'de..

"i want to know you better than i know myself"

insanın böylesine tanımayı isteyeceği birisi hayatta bir kere çıkıyor karşısına...

edit : psytrance sevenler için skazi coverı'da süperdir.
www.youtube.com

kendisine güvendiğin adama zaten söz verdirtmezsin.
düştüğün zaman ailen yanındadır, kalktığında ise herkes.
eğer düştüğün zaman başkası da yanında olmuşsa o da senin ailene dahil olmuştur.

çok sevdiğim bir arkadaşımın babasına aittir.

Hepimiz deli doğarız, bazılarımız öyle kalır. Samuel Beckett

"when the power of love overcome the love of power, the world will know peace"

jimi hendrix abimiz böyle demiş zamanında

"Dogruyu soyleyeni dokuz koyden kovarlar" hayatimda duydugum en dogru iki sozden biri. Digerini ozelden yazdim:)

Sebep olan kebap olsun..

Twenty years from now you will be more disappointed by the things you didn’t do than by the ones you did do. So throw off the bowlines. Sail away from the safe harbor. Catch the trade winds in your sails. Explore. Dream. Discover.

Mark Twain abimiz

"the grass is always greener on the other side"

yani: nerede değilsem orada iyi olacakmışım gibi gelir

*dolor hic tibi proderit olim - bir gün bu acının yararını göreceksin walking dead'de vardı.
*bu da geçer ya hu

Akılları pazara çıkarmışlar, herkes kendi aklını beğenmiş.
Kurda "Ensen neden kalın" diye sormuşlar, "İşimi kendim yaptım da, ondan" demiş.

Ìnsan, ulaşamadığı her şeyin “delisi”, ulaştığı her şeyin “nankörüdür".

(bkz: pantolonu gösteren ütüdür kadını gösteren götüdür)

"Derin olan kuyu değil, kısa olan iptir."

anekdoten get out alive bu

Teşekkürler.

@mermize, radiohead'in bi şarkısına benzettim.

Araştırılırsa işinin hakkını veren insanları bulmak zor değil. Açıkcası istediğin çekimi tam anlayamadım. doğa fotoğrafı mı çektireceksin yoksa bununla kombin portre fotoğraf mı istiyorsun? Doğa fotoğrafı portfolyosu olmasa da her türlü çekimi hakkıyla yapacağına inandığım, bir zaman yanında çalıştığım Eren Yiğit'i öneririm. Kesinlikle çok değerli bir fotoğrafçıdır kendisi.

www.erenyigit.com