Ekşi Duyuru

Selamlar,

Acer V3-571G dizüstü kullanıyorum 3.5 yıldır, özellikle son bir yıldır inanılmaz bir ısınma sorunu ve beraberinde süregelen pil sorunu yaşıyorum. şu an 5 dakika şarja takmasam pc kapanıyor; yani pili bitmiş durumda. buna ısınma problemi de sebebiyet veriyor olabilir.

en son şu ısınma problemi için termal macun sürdüm kapadım, fan temizliği yapmadım; fakat açarken ekranın kilit kısmını kırdığım için açmaya cesaret edemiyorum tekrar fanları temizlemek için. pili değiştirmeye değer mi yoksa çöp mü?

 

3 yıldan fazla zamandır Sony Xperia ION kullanıcısıydım, telefon aldığım ilk günden beri sorunluydu, kvk garantisi olmadığı için de pek bir şey yapamadım açıkçası. buna rağmen sony kalitesine güveniyorum, samsungları sevmedğim için tekrar sony'den devam edeyim diyorum.

Xperia z5 premiumu nasıl buluyorsunuz? bu telefon hakkındaki çekincem, serinin son telefonu olduğu için güncelleme desteğinin kesilebilir olması. Aynı segmentte Samsung LG gibi telefonlara oranla fiyatı da uygun, tasarımı zaten çok iyi, sony'nin kamerası bence en iyisi vs vs. sizin tavsiyeleriniz neler?


 

Canım sıkkın, bir iki haftaya bir hafta sonu kaçamağı yapayım diyorum, tek başıma dertlerle baş başa en iyi nerede kafa dinlerim. ege taraflarında bir yer önerebilir misiniz?

ne bileyim belki öyle hiç tanımadığım insanlarla takılabileceğim, tanışık olabileceğim belki biraz dertleşebileceğim kafa dağıtmalık bir yer/mekan olabilir?


 

Yıllardır kendi kendime soruyordum, bu batının bizle alıp veremediği nedir diye, hayır o kadar belli ki bir çekememezlik var yani.
En basiti bakın Wolkswagen'e adamlar sadece Türkiye'ye gönderdikleri araçlara 4 hava yastığı koymuyorlar. böyle bir çekememezlik olabilir mi ya? kıskanıyorlar tabii diyordum, para bizde basıyoruz alıyoruz bu sefiller de üretedursunlar ancak diye düşünüyordum ki asıl kıskançlık sebebini öğrenmem bugün vuku buldu. sonunda tüm bu içten içe kıskançlıklarının, evlerinde hırslarından kıçlarını koltuğa değdirmemelerinin sebebini öğrendim arkadaşlar ve sizle de paylaşmak istedim.

www.youtube.com

demek o kendini bilmezler bu yüzden bizi kıskanıyorlarmış he. çok şükür milletimiz iman yolunda gün geçtikçe batıya bile taş çıkartan icraatlar yapıyor. marmaray barajı gibi.

işte bakın sırf bu yüzdenmiş kudurmaları
kıyamam ya yazık onlara da

 

1.2 motor poloda manuel mi, otomatik mi tercih edilmeli?

manuel olduğunda iç donanımlı; otomatik olduğunda ise iç donanımsız alınabiliyor.

sürecek olan kız kişisi; taksici gibi vites sallar manuel'i iyi yani..

ve en önemlisi polo tercih eder misiniz, yoksa alternatif olarak ne dersiniz?

tşk,tşk,tşk..

 

Formattan kastım şu: Hepinizin bildiği üzere bir çok önemli/önemsiz duyuru bir dünya cevap aldıktan sonra siliniyor, bu silenlere bazı duyurular için ben de dahilim; çünkü zaruri olarak bazı soruları hem sormam; hem de sonrasında silmem gerekiyor, önerim şu ki duyurular silinmek yerine gizlenebilsin.. Atıyorum duyuruyu açtım cevapları aldım sonra gizledim. ama a kişisi duyuruyu gördü ve duyurudaki cevaplara ihtiyacı var (duyuru başlık halinde görülebilecek ama gizlidir diye bir ibare çıkacak) duyuru sahibine bir mesaj çaktığı anda duyuru o kişi için geçici süreliğine görünür oaucak, tabii buna duyuru sahibi karar verecek. duyuruya cevap verenlere ise daimi görünür olacak, sizce olur mu? ya da bu şekilde farklı önerileriniz var mı?

öneri++ : @fakyoris'in dediği gibi silindikten sonra anonim olacak duyuru formatı da çok mantıklı, farklı öneriler? (burada sıkıntı olacak şey, anonime dönüşecek sorular için sorunun sahibine bir şey sormak ya da bilgi almak istediğinde muhattap bulamayacağın olması)

öneri++: @thewizardofearthsea'e göre aktif kullanım ile duyuru silme sayısı arasında sınırlayıcı bir kural olması.

 

Arkadaşlar bana bir şeyler oldu.

Gün geçtikçe yıllar geçtikçe kendimi daha başarısız hisseder oldum. Eskiden lisans birinci sınıfta tüm derslere odaklanıp inanılmaz ödevler çıkaran ve aynı zamanda çok aşırıya kaçmadan normal düzeyde çalışarak bunu yapan ben, lisans hayatımda azalan bir ivme kaydetmiştim. bu çok sorun olmamıştı, çünkü bir şekilde hallettim mezun oldum ve fakat özellikle son bir yıldır, yüksek lisansta sanki eski anlama kabiliyetim, ders çalışabilme özelliğim gitmiş gibi (hiç bir zaman mükemmel ders çalışabilen biri olmasam da bir disiplinim vardı, yine istemezdim ama bir şekilde o ders halledilirdi). hem çalışıp hem yüksek yapmak dolayısıyla olduğuna inanmıyorum; çünkü ders çalışmaya ayırabileceğim zamanı yaratabiliyorum; lakin çalışamıyorum, olmuyo olmuyo olmuyo. ne anlayabiliyorum, ne beş dakikadan uzun ders başında kalabiliyorum.

bir kaç gün sonra sınavım var ve ben günlerdir erteleyip erteleyip yine çalışamadım. tam kalkıp bakayım diyorum başıma ağrılar giriyor. ya da baksam vazgeçip bırakabiliyorum. bu iş hayatımda böyle değil; ama tam tersi ona dört kolla sarılmış durumdayım.

özet olarak şu iki gün çok önemli benim açımdan gazınıza ihtiyacım var, ne olur tavsiye verin, nasıl bir ortam ve motivasyon yaratmalıyım?

 

Artık ekşiyi bir şeyler hakkında bilgilenmek fikir edinmek için kullanamıyorum, her şey mi gömülür arkadaş, neden kimse hiçbir şeyi beğenmiyor?sanki herkes günlük biriktirdiği öfkesini ekşiden saydırarak gideriyormuş gibi geliyor artık. bir şeyler olsa da gömsek, biri çıksa onu da gömsek. ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında, ben mi abartıyorum?




 

bi daha gelir mi böyle maç..(?) dünyadan kopmuşsam demek ki kaçırdım.

her şeye rağmen fenerimi kutluyorum, bu aşamada bulunmak da büyük başarıydı.


 

Aklımda bir iki model var da belki sizin de bildiğiniz iyi modeller vardır.

düz, tercihen siyah, ince bir yüzük istiyorum.

tavsiyelerinizi bekliyorum, teşekkürler, teşekkürler..

 

Gece gece güldürdü:)

www.instagram.com

www.instagram.com

Bu tip takip ettiğiniz kişiler var mı?

 

Telefonum çaldığı anda içimden off nerden çıktı şimdi yhaa diye geçirmeme sebebiyet veriyor bu durum. Şahsen yüzyüzede çenem durmazken telefonla konuşmaktan (buna whatsapp da dahil) neden nefret ediyorum bilmiyorum; ama çok sıkılıyorum konuşurken bu kesin. sizde de var mı bu olay?




 

Arkadaşlar Merhaba,

Şöyle bir sorunum var bugün iyice farkına vardığım.

Şöyle ki konuşurken bazen kelimeleri yutuyorum, bazen iki ardışık kelimeyi birleştirip saçma bir kelime çıkarıyorum haliyle anlaşılmadığım ya da çok saçma bir aksanla konuştuğum zamanlar oluyor. sanki çok acelem varmış gibi neden kelimeleri yutuyorum ya da sonunu getirmiyorum bilmiyorum. çeşitli teknikler var mı bu durumu düzeltip tane tane hoş bir şekilde kelimelerin hakkını vererek konuşabileceğim. aslında bununla ilgili dudak egzersizleri yapıyordum falan ama bana daha efektif bir şey gerekli. bu durum hem türkçe hem ingilizcede başıma geliyor, herhangi bir yörenin ağzıyla değil istanbul ağzıyla konuşuyorum; fakat bence layıkıyla değil. önerilerizi bekliyorum

 

Sizi de öyle değil mi, her bir günü ayrı analiz etsen,her gün Türkiye'de ya da başka bir dünya ülkesinde yaşansa oha artık diyeceğiniz olaylar yaşıyoruz. ama atık o kadar normal geliyor ki her şey..

sadece 24 saatte olanlar:

-Ülkenin başbakanı ben yokum diyor.
-Kilis'e roket düşüyor.
-Muş 2 şehit.
-Can Dündar'a silahlı saldırı.
-Can Dündar'a ve Erdem Gül'e 5 yıl hapis.
-AB vize süreci dondu.

Benim yakalayabildiklerim bunlar, kafayı sıyırdık da haberimiz yok ya da iyi dayanıp adapte oluyoruz ikisinden biri herhalde...

he bir de öğrendiğim kadarıyla hüsnü uyanmış(!)

 

Arkadaşlar selam çeşitli html tabanlı widgetlar yapıyorum, şimdi de bir havalimanının uçuş bilgilerini direkt iframe olarak html dosyama çekmem ve tablo halinde göstermem gerekiyor. böyle bir şeyi mümkün hale getiren ücretsiz bir api falan var mı? web işlerinden pek anlamadığım için ancak bu kadar anlatabildim.Biraz araştırdım;fakat bulamadım. şimdiden teşekkürler.




 

bununla başlatıyorum.

yerli/yabancı fark etmez:)

www.youtube.com

 

yoksa ikisi de kullanılabilir olup aynı anlamda mı?




 

Bu konu hakkında ciddi ciddi kafa yormaya başladım.

Metrobüsü bilen bilir tüm insanlığın çıldırdığı, evrime kanıt oluşturabilecek düzeyde hayvanlaşıp kendini kaybeden insanlardan tutun da her türlü kişiyle çok yakından kurduğunuz münasebetler, kapıların sizi sanki geri dönüşüm makinesine alıp öğüttüğü ve dışarıya tüm akıl melekelerinden yoksun şekilde bıraktığı teknoloji harikası ulaşım aracı.

Fakat metrobüste beni en çok düşündüren şey o kalabalık arasında bacaklarınız arasında beliren minikler. önüne bakmadan tüm metrobüsü boydan boya fındık fareleri gibi dolaşan ufaklıklar... kimi zaman gelip sarılıp bırakmıyorlar, çantanıza kucağınıza selpak bırakıp 1 tl için size ikna etmeye çalışıyorlar, siz vermemekte direnince küsüyor gibi yapıyorlar ve en son sizden iş çıkmayacağını anlayıp bezmişlikle ya da umursamazlıkla başka birine yöneliyorlar. bu çocuklara ne olacak? geçen gün o kadar tatlı bir tanesine denk geldim ki, resmen trip attı bana, selpağı geri vermeye çalışıyorum almıyor, arkasını dönüyor falan, ama yine de almadım o selpağı; normalde bozuğum varsa alırım; ama almamaya karar verdim, sanki o çocuklara gidiyormuş gibi o yardım, para vermeyi kestim. aynı mahcuplukla boydan boya dolaştırılıp çalıştırılıyorlar, bu çocuklar sürekli reddediliyor, düşünsenize sürekli reddediliyorlar para verilse bu sefer de herkesten istediklerini alabileceklerine dair bir bilinçleri oluşacak. bu çocuklar büyüyünce ne olacak, hayata nasıl bağlanacaklar. kimine bakıyorum şimdiden ellerine silah versen adam vurur, kimine bakıyorum şimdiden yüzüne rüzgar yese korkudan ağlar. sahi ne olacak bu çocuklara, kimin ne zaman aklına gelecek, ya da o hayırsever hükümetimiz savaştan kaçan çocukları gerçekten koruduğuna inanıyor mu? açıkçası büyüdüklerinde potansiyel birer ruh hastası olabilecek bu çocuklar için kim ne yapacak, ne olacak bu işin sonu?

 

Sb.

Ama böyle vıcık vıcık romantik film değil; anladınız siz onu.
Belki bir The Best Offer ayarında bir film, belki de bir Requiem For A Dream tarzında. işte öyle bi şeyler.

 

Superonline taahhütüm bitiyor ve arayıp arayıp taciz etmeye başladılar. son olaylardan sonra ben de fanatizmimi bırakıp turkcell'e elveda demek istiyorum aslında; ama adam akıllı geçilecek firma yok.

sakın türk telekom demeyin, çıktığıma şükretmiştim.

aklımda vodafone süpernet var; ama çevremde geçip de şikayetçi olan o kadar çok kişi var ki korkuyorum açıkçası.aynı zamanda vodafone müşteri hizmetleri berbat.

özetle superonline fiber bağlantımdan memnunum aslında ama düdükleniyorum da

şu an kullandığım paket gecekuşu tarifesi 69.90 ödüyorum, bana diyorlar ki hızınız aynı kalsın akk 100gb olsun bir de tablet verelim(kim takar) ama 74.90 olacak.

süpernete bakınca 120 gb akk 32 mbs fiber 59.90, ama tırsıyorum, net hızı ve hizmet kalitesi benim için önemli anlayacağınız; ama bir yandan da turkcellin tutumu hiç hoşuma gitmiyor. ne yapsam bilemedim?

 

yerli/yabancı fark etmez

bu benden gelsin.

www.youtube.com

 

Sb.

yani bir insanın hem network hem de yazılımcı bilgisini kullanacağı alan, sektör nedir? voip falan mı yoksa web kısmı mı? biraz detay olursa sevinirim, merak ettim.


 

Arkadaşlar ne oluyor bize?

Ülkede olanların ve bunun ciddiyetinin farkında mıyız?

Böyle tepkisiz mi kalacağız?

Bu olanların sonunun ne olacağını tasvir edemiyor muyuz?

Yandaki başlıklara bakıyorum da,evet insan yaşadıkça farklı meşguliyetleri, zevkleri bilmem ne vardır burası da duyuru forum olduğu için bunları soracaktır; ama şu an gündemimiz günlük hayatta bizi eğlendiren şeyler mi olmalı; yoksa gelecek kaygımız mı?

Neden birlik olup bir tepki koyamıyoruz, bir icraat yapamıyoruz. Hepimizn kulaklıkları kulağında geçici heveslerle gün öldürmekteyizz hala. Biliyorum mecalimiz kalmadı; bitirdiler içimizdeki vatan millet sevgisini ama, biz bir tepki koyamazsak, eylemlerimiz burada böyle sözlü kalırsa sonumuz ne olacak? arap baharının son halkası olmayacak mıyız, bu eylemler büyüyüp genişleyip yayılmayacak mı. son yıllarda artan ivmeyle kızışan ortamın sonu nereye varacak tahmin ederiz, ama hala evlerde televizyonlarda dizilerimizi izleyip unutalım mı olanları? dünyanın başka yerinde olan eylemlere karşı halk yılmadık, yenlmedik barış barış barış diye haykırmıyor mu? biz neden ama neden bu kadar pasifiz. kafamda deli sorular.

 

son olaylar beni alaşağı etti ya, konuşmak, bi şey yapmak istemiyorum artık.

19 yaşında ODTÜ Elek. öğrencisi gidiyor ya düşünebiliyor musunuz hayatının baharında zeki ülkenin geleceği bir çocuk, meslektaşım arada toplasan 3 yaş var benle, anne karnında bebek gidiyor daha bu pis dünyaya doğamadan, evin ekmeği direği gidiyor, 16 yaşında güzelcik kız gidiyor. sarsıldım, gerçekten sarsıldım. neden çalışıyoruz ki bu ülke için, neden okuyoruz ki, sahipsiz kalmışız bu vatan dediğimiz topraklarda, canımızı düşünen yok, takan yok değerimiz yok.

ne yapayım, ne yapalım, bir şeyler değiştirmemiz gerekiyor, belki de sıradan hayatlarımızı bırakıp bu işi bizim çözmemiz gerekiyor, gerçekten ne yapalım?

 

Belde açısal bozukluk demek skolyoz demek mi?

doktor:omurdaki iliklerin bi kaçı farklı yöne bakıyor eğilirken rahat açılamadıkları için ağrı yapıyor, dikkat etmen lazım, erken bel fıtığı olabilirsin.

ben: peki nasıl bir tedavisi var?

doktor: tedavisi yok sen böylesin.

ben:asdsfkajkcubj

doktor: spor yap.

ne demiş oldu şimdi doctor who.

 

Düşünün ki arkadaşlarınız var, yemek ısmarlayacaksınız, arkadaşlarınız da seçici. Konya mutfağı denememişsiniz, yemek sonrası dillerine düşmek istemiyorsunuz:) bizi buraya mı getirdin yeaahh diye. tüm bunları düşününce gidilir mi, gidilmez mi?




 

Selam,

şu pikaplar nasıl, önemli olan 33,45,78 hepsini çalabileyim, baktığım kadarıyla bunlar uyumlu. Yine bu fiyat aralıklarında öneri de alabilirim, hatta süper olur.

www.dr.com.tr

www.dr.com.tr

 

selam duyuru ahalisi,

Ben hiç tablet kullanmadım ve haliyle pek tablet seçiminden anlamıyorum açıkçası. Şöyle annemin whatsapp kullanacağı, arada kaçırdığı dizilerini izleyeceği, nette bir şeyler araştırabileceği bir tablet arıyorum basit anlamda. ne önerirsiniz, tercihim samsungdur; ama farklı kullandığınız iyi bir marka varsa onun da tavsiyesini alabilirim.


 

şöyle fantastik değil de daha bilimsel, bilgilendirici de olsun istiyorum okumuşken.

seviyem upper-intermediate, kelime anlamında gelişebileceğim, hoş bir dilde yazılmış bildiğiniz kitap varsa çok makbule geçer.


 

İyi akşamlar millet,

Çevremde bu tür konuları rahatlıkla ve objektif şekilde konuşabileceğim kimse olmadığı için size sormak istiyorum. Küçüklüğümden beri inancı kuvvetli biriyim; fakat uzun zamandır acaba bana dayatılanlar olmasa, sadece kendi aklımla neye inanırdım düşüncesinden yola çıkarak sorgulamaya ve yavaş yavaş inancımı kaybetmeye başladım, aklımda deli sorular. Geçen gün kendimi zorlayıp cumaya gittim ve verilen vaaz karşısında biraz içimden 'ne diyo ya imam efendi' gibi şeyler geçirdim; çünkü anlatışı açıkçası efsanevi, mitolojik, hayalperest artık adı ne ise öyle geldi. Aşağıda şeytanın cennetten kovulma hikayesini paylaşıyorum, zaten bilenler direkt aşağıdaki sorularıma geçebilirler:

...........................................................................
İblis, şeytanın özel ismidir. Müslüman filologlar bu kelimenin, “Allah’ın rahme-tinden tümüyle ümit kesmek” anlamında b-l-s kökünden türemiş olduğu kanaatin-dedirler. İblis “Allah’ın düşmanı” ve/veya sadece “Düşman” diye de isimlendirilir. Fakat genellikle “Şeytan” diye anılır. İblis Kur’an’da âlemin yaratılışıyla ilgili olarak iki noktada karşımıza çıkar. Şöyle ki Allah Adem’i çamurdan yaratır ve ona hayat nefesini üfler. Ardından meleklere bu ilk insana saygı göstermelerini (secde) emreder. Fakat İblis, “Ben kararmış bir çamurdan yarattığın bu insana saygı göstermem” diye itiraz eder. Bunun üzerine Allah, “Defol oradan. Artık sen kovuldun. Kıyamete kadar sana lanet olsun” (al-Hijr 15/33-35) der. Bu arada İblis, cezasının kıyamete kadar tehir edilmesini ister. Allah onun bu talebini kabul eder ve ona gerçek iman ve ibadet sahibi olmayan herkesi saptırma gücü bahşeder. Evet, Allah İblis’e kıyamet gününe kadar insanları ayartma izin verir; ancak onun Allah’a gerçekten kulluk edenler üzerinde hiçbir nüfuzu yoktur. İblis ilk olarak Adem ve Havva’yı Allah’ın emrine karşı gelme hususunda ayartıp onları ölümsüzlük ağacının meyvesinden yemeleri için kışkırtır. İblis kıyamet koptuktan sonra kendi yandaşları ve günahkârlarla birlikte cehenneme atılır.
.............................................................................

Şimdi

1. Allah bizi yaratırken bir amacı vardı ve şeytan lanetlendikten sonra , düşmanı olmasına rağmen, insanı ayartma-caydırma gücünü ona bir hediye gibi vererek, bizi yaratma amacını değiştirip bizi hayat sınavına, şeytanla imtihan dünyasına mı soktu? Yani konsept değişikliğine mi gidilmiş oldu?

2. Şeytan cennetten kovulduysa nasıl oldu da Adem'e fitne fesat soktu?

3. Şeytan bu güne kadar bize hep insanları caydırmak için var olduğu söylenen bir varlık, ama gerçek müslümanlara etki edemiyor; peki müslüman olmayanları, içinde kötülük tohumları yeşermiş olanları da dize getirecek, iyilik sağlayacak bir varlık daha olmuş olsa daha adaletli olmaz mıydı? Yani insan illa ki kötülüğe gitsin, her şey onun aleyhine işlesin gibi bir düzene gidilme amacı nedir?

Deli sorular kafamda, eğer gerçekten mantıklı ve bunları izah edebilecek bir cevap varsa alabilir miyim; çünkü hepsi çok masalsı gelmeye başladı.

 

Arkadaşlar selam selam selam,

şimdi benim ingilizce seviyem okuduğumu anlayabildiğim, basit cümlelerle kendimi az da olsa ifade edebildiğim kadar ve ciddi anlamda geliştirmek istiyorum, yani komplike cümleler de kurabilmek, detaylı sohbetlere girebilmek, yani aslında dilin kültürünü öğrenebilmek istiyorum, ay go yu go vi go dan ziyade.

Bi çoğunuz yurt dışına gidip yaşaman gerek diyebilir; ama eğer öyle bir imkanım olsa durmazdım iki dakika zaten diyerek bu öneriyi geçiştiriyorum. Bunun yerine gerçekten kendi kendine bir yöntem keşfetmiş, oluşturmuş ve gerçekten iyi bir ingilizce bilgisi, konuşma becerisine sahip arkadaşlar ne yapmak gerektiği konusunda aydınlatabilir mi. altyazılı dizi izle gibi önerilerden farklı öneriler olursa sevinirim, ne bileyim belki bir eğitim paketi falan vardır bilmediğim.

çünkü daha ingilizce bitecek ve ben ispanyolca öğrenecem, ya da italyanca, almanca, karar vermedim daha:)

 

Arkadaşlar Selam,

Aklımdan sürekli giden, unuttuğum; ama 3-4 yıldır farkında olduğum ve bir türlü doktora göstermediğim beni rahatsız eden bi sorun var. Şu ki, sol kaburgam tarafıma uzandım diyelim, elimle sağ ve sol kaburga arasındaki boşluk(midenin üstü) tarafından sol kaburgama bastırınca bir şey içeri girip çıkıyor, yani kıkırdıyor, ayrıca yine solda yanlış bir pozisyonda yattığımda kalkarken acıyabiliyor, pek o tarafa yatmadığım için aklımdan gidiyor sürekli. Örneğin sırt üstü yattığımda da sol kaburgam daha büyük duruyor, daha çıkıntılı ve sanki bir ekleme varmış gibi.Şimdi bunun için vakit bulduğumda doktora gidicem evet ama aramızda tıpçılar varsa belki önden bir bilgilendirme yapabilirler, nedir bu yıllardır beni rahatsız eden durum, ne olabilir?


 

şöyle gözlerimi ekrandan ayıramayacağım, gerilim, gizem, korku tarzı film önerilerinizi bekliyorum. çok popüler bir film olmazsa, izlemiş olabileceğim ihtimali için, iyi olur. teşekkürler, saygılar, sevgiler...




 

Arkadaşlar selam,

Bilgisayar aaşırı ısındığı için söküp termal macun sürdüm, fakat birleştirdikten sonra bilgisayarı açmaya kalktığımda güç düğmesi yanıyo hdd ışığı önce yanıp sonra sönüyor ve bilgisayar açılmıyor. Önce bi açılma sesi gelip sonra rolantiye alıyor gibi, sorun ne olabilir sizce birleştirken neyde hata yapmış olabilirim?


 

Arkadaşlar, şöyle mesela haber ya da makale okurken üstüne geldiğim kelimenin yine aynı ekranda çevirisinin yapıldığı bir android programı var mı, böyle bi şey kullanmıştm sanki ama hatırlayamıyorum, düzgün anahtar kelimelerle de aratamıyorum herhalde çünkü bulamadım ona benzer bi uygulama, hadi bi aydınlatın:)




 

Arkadaşlar selam,

iki haftadır bu sorunla cebelleşiyorum. Win 8.1 işletim sistemli bilgisayarım bi açışta kasmaya başladı baktım disk %100 kullanılıyor, netten araştırdım biraz, windows search, superfetch gibi uygulamaları sonlandırınca bir kaç hafta güzel gitti sonra yine aynı sorun baş gösterdi. Dedim ki belki de virüstür, format atayım hatta atmışken 10'a geçeyim. 10'a yükseltmeye çalıştım, bi kaç hata aldım dedim neyse formatı attım yine aynı sorun, dedim bari 10'a geçeyim de temiz olsun; temiz kurulumumu yaptım. Dedim ki heh tamamdır hop yine %100 kullanım. Bloglarda bulup bulabildiğim tüm yöntemleri kullandım. Fayda etmedi. En son şunu denedim:

support.microsoft.com

dedim bu sefer kesin oldu, bir kaç gün gayet iyi kullandım; bir hafta kadar yoktum pc'yi kullanmadım, döndüm ilk açılışta tak yine %100. Ama bu seferki sorun şöyle bilgisayar başlangıçta 15-20 dakika kasıp onra normale dönüyo, windowsla ilgili herhangi bi ,işlem yapınca da donuyo yine; mesela windowsu etkinleştir desem donuyor (ki otomatik etkinleşmesi lazımdı, bi de onla uğraşıcam) ya da defenderı kullansam disk %100 ü buluyor. Pc'de adam akıllı uygulama yok, utorrent yüklü değil, antivirüs defender harici yok. Akıllı aktarım hizmeti, hızlı getir gibi özellikler kapalı. Şu an için açılışta uzun beklemeden sonra pc kendine geliyor. İşin içinden çıkamadım ya lüften yardım.

NOT: Aynı pc'de ubuntu da yüklü, onu çok rahat kullanıyorum; sonanımsal diil yazılımsaldır sorun muhakkak.

 

Arkadaşlar Selam,

Yarın yolculuk var, program falan tamam da nerede uygun fiyata ne yenir kafamıza takıldı, her iki şehirde de merkezde rahatça bulabileceğimiz mekan tavsiyeleriniz varsa süperkulade olur. Kahvaltı, akşam yemeği her ikisi için de tavsiyeleri alabilirim.

(yanlışlıkla duyuru olarak açtığım başlığı soru kısmında yeniledim.)

 

Arkadaşlar selam,

3 gündür saçma sapan hataları gece gündüz uğraşarak toplam 5 formatla alt edip win10 kurmayı becerdim, şu zamana kadar hiç antivirüs kullanmadım; ama bu saatten sonra pc format atmadan biraz daha gitsin diye hafif bir virüs programı kullanmak istiyorum, önerilerinize açığım; kasma sorunu yaşatmayacak ve güvenlik seviyesi üstte olan bir virüs programı... Panda ve bitdefender diyorlar ama bilemedim.Şimdiden teşekkür ettim.


 

Arkadaşlar Merhaba,

Bugün bir özel hastanede işitme testine tabii tutuldum ve doktor tek bir frekansta işitme kaybım olduğunu, muhtemelen iç kulakta bir patlama olduğunu söyledi; adama ne kadar direttiysem de ne olduğunu öğrenemedim, ne işitme kaybı yani. Hiçbir şekilde yüksek sesli yerde çalışma ve böyle ortamlarda durma dedi, ama ayrıntı vermedi, çok önemli bir şeyi çok önemsiz bir tavırla söyledi arada kaldım, ne yapmak gerekir var mı böyle durumlar başına gelen? Hissedilir bir kaybım yok gibi aslında yeterince duyduğumu zannediyorum, bazen telefonla konuşurken tekrarlatıyorum karşımdakini, bazen de çok sessiz konuşan birini.

Not: Kulak yolu darlığından dolayı düzenli olarak kulak yıkama/vakumlama işlemi yapılıyor ve ben bu işitme sorununun ondan kaynaklandığını düşünüyorum, alakası var mıdır, yoksa?

Doktora da pek güvenemedim, abuk subuk biriydi, şöyle adam gibi bir KBB tavsiyesi yapacak biri varsa da makbule geçer (devlette olursa iyi olur)

Yer:İstanbul

 

Arkadaşlar kafama bir şey takıldı,

şimdi dünyaya dinazorların envai çeşidi hakimken bir gök taşının düşüp dinazor neslini tükettiği söyleniyorya, göktaşının büyüklüğünü bilmemekle birlikte nasıl tüm dünyadaki dinazorların neslini tükettiğini algılayamadım; belli bir bölge olsa tamam da. açıklayabilecek olan var mıdır?


 

Arkadaşlar şimdi ben bu hazır meyve suyu nektarilerini falan çok tüketmem, sırf şeker, artık sevmiyorum da fazla; ama bu pfanner marka meyve suyunu denediğimde tadı diğerlerine göre daha doğal gelmişti, özellikle ananas ve kırmızı meyveler karışık suyu çok hoşuma gitmişti, içeriğine baktığımda da diğer meyvesularında glikoz şurubu kullanırken bunda normal şeker kullanılmış ve meyve konsantre oranı çok daha yüksek. aranızda gıda işerinden anlayan var mı, nasıl bilirsiniz bu markayı? link de aşağıda:

www.pfanner.com


 

Arkadaşlar selam,

lisansı bitirip yükseğe geçtiğimden beri akbili vizeletmedim, lisans öğrenci vizesi ocak başına kadar geçerliydi, yani iett'ye gidip ben yine öğrenciyim demedim. Muhtemelen akbil öğrenciden tam tarifeye geçmiştir; ama benim sorum şu. Aralık ortasında aylık doldurdum içine şimdi vizesiz olsa bile yarın aylık basabilir miyim acaba? ona göre tedbirli çıkıcam evden.


 

selam selam selam

arkadaşlar soru direkt başlıkta aslında. şimdi ben maymun iştahlı biri olarak kim ne çalsa böyle bir aşkla bakıp çalabilmek istiyorum. Favori müzik aletlerim piyano, çello, keman, yan flüt, kanun.

Bir hobi edinip zamanla profesyonelleşmek istiyorum, açıkçası müzik beni çok rahatlatıyor ve de icra edebilmeyi çok istiyorum. Yaş 22, dolayısıyla biraz geç kalınmış gibi; ama hiçbir şey için geç değildir tabii. Sizce ne çalabilirim, öğrenmesi biraz kolay olan şöyle rahatlatabilecek bir enstrüman tavsiyesine ihtiyacım var. yine üstte favori olarak belirttiklerim ayarında. deneyimlilerden tavsiye bekliyorum; fiyat konusunu sonra düşünürüm.

not: nota bilgim yok, en sevdiğim müzik aleti ise piyano.

 

Günaydın Arkadaşlar,

Benim şöyle bir problemim var:

Sabahları kendiliğimden uyansam bile bir kaç saat epey uykusuz oluyorum, üstelik buna baş ağrısı eklenebiliyor (asıl da can sıkıcı durum bu). Yani böyle zımba gibi kalktığım olmuyor hiç ve çoğunlukla baş ağrısı oluyor,kafada bir ağırlık. Yatma kalkma saatlerim de düzenli. Öyle 12:30'u kolay kolay geçirmiyorum yatmak için. Kalkış da 7-9 arası değişiyor. Nedir bunun çaresi var mıdır bilen?

 

iyi yıllar duyuru ve sözlük ahalisi, umarım duyurulara malzeme olacak sorularınız iyi günlerinizin eseri olur.




 

Ne yapmayı planlıyorsunuz? oyun,film,tıkınmak falan?




 

Evet gececiler, soru başlıkta.

Benimki enteresan bir boğaz sorunu, yutkunduğumda gelen o garip his ve öksürük uyutmadı.


 

Herkese Selam,

Artık herhangi bir çözüm bulamadığım için buraya sorma gereği hissediyorum.

Ben kendimi bildim bileli bir şeye doğru düzgün odaklanamıyorum. Küçüklüğümden beri ne derslerime, ne de yürüttüğüm ekstra şeylere kısacası hayatımdaki hiçbir şeye tamamen dikkatimi veremiyorum. Şöyle bir işle uğraşırken dünyamı unutmayı ve o şekil odaklanmayı o kadar istiyorum ki, bu durum gündelik hayatıma da çokça yansıyor. Örneğin biriyle konuşurken uzun süre dinleyemiyorum, ya da biri benden bir şey mi istedi, ya da bir olayı nasıl yapmam gerektiğini mi anlatıyor, daha sözünü bitirmeden kafam gidiyor ve anlamıyorum. Lisanstayken odaklansam iki dakikada anlayacağım konuyu bütün güne yayıp yine de çalışamıyordum. Başka bir örnek, yeni bir şey öğrenmek istedim ya da çok hevesle girdiğim bir iş var diyelim, o işe başladığım anda, yani elde ettikten sonra, hemen sıkılıp kaçasım geliyor, sonuna gidemiyorum. Yani hayatta yaptığım her şey kısa süreli ve herhangi bir işte çok geliştiremiyorum kendimi. Ancak farklı biri tarafından önüme konmuş bir sorumluluk olacak ki yapacağım. İşin içine kendi inisiyatifim girdi mi ben arazi. Bu durum canımı çok sıkmaya başladı. Toplulukta konuşulan ya da anlatılan bir problem herkes tarafından hemen anlaşılırken ben kopuyorum ve haliyle kaçırıyorum ve anlamıyorum. Nedir bu bendeki a dostlar, neden böyleyim ben? Hayır kapasite de olduğunu düşünüyorum ama bu kapasiteyi efektif kullanabilsem neler yapacağım da olamıyor işte.

 

Arkadaşlar Selam,

Bu ara siyasi içerikli kitap arayışındayım, şöyle darbe yıllarından bundan 10 yıl öncesine kadar uzanan, Türkiye'nin yakın siyasi ve ideolojik tarihini konu alan bir kitap. Bu konuda bilgilerim biraz sığ ve sıkılmadan okumak, ayrıca bilgilenmek istiyorum. Yazarım objektifliği benim açımdan çok önemli, o yüzden belli bir tarafçılıkla anlatılmayan kitaplar tercihimdir.

Tavsiyelerinizi bekliyorum.

 

Arkadaşlar herkese günaydın,

Direkt soruya geçeyim başınızı ağrıtmadan. Kendi alanım olmayan bir uygulama için Facebook, instagram, twitter gibi alanlardan rutin paylaşımlar yapıyoruz; ama bu indirme sayısına pek yansımıyor açıkçası. şu an için uygulamanın 500-1000 bandına çıkmasını hedefliyoruz, pek içerik oluşturulabilir bir uygulama da değil. reklamcı, tanıtımcı arkadaşlar falan vardır diye soruyorum; acaba farklı yollardan farklı tanıtımlara gidilir mi? Tabii bütçe olmadan, sadece FB' ye reklam verecek bir bütçe ayırıyoruz.

Şimdiden cevaplarınız için teşekkür ederim.