Ekşi Duyuru

harici ekran kartı nvidia ise sitesinde eski sürüm sürücüler oluyor, onları yeniden eskiye doğru deneyin.

Abboov. Beraber buyuduler

theon sansa'nın üvey kardeşi gibi. birlikte büyümüşler. 2. sezonda starklara ihanet etmeye başlıyor.

Hatırladığım kadarıyla öyle şeyler olmadı. Theon o kadar sene sansa ve ailesinin yanında yaşadıktan sonra ihanet ettiği için yaptırıyordu sanırım.

Theon'un babası Balon Greyjoy isyan çıkarıyor. Bu isyanı bastıranların arasında Ned Stark var. Balon Greyjoy tekrar isyan çıkarmasın diye en büyük oğlunu esir gibi alıp Winterfell'de büyütüyor. Kendi çocuklarından hiç ayırmadan büyütüyor.

Theon babasının emriyle küçük bi balıkçı kasabasına saldıracakken Robb'un güneyde olmasını fırsat bilerek Winterfell'i alıyor. Bran ve Rickon'u öldürmüş gibi iki çocuğu yakıyor. Böyle genel olarak. Beraber büyüdüler. Düşman oluyorlar sonra. Theon aslında pişman oluyor zaten Ramsay'den de önce.

Sansa Theon' u kardeşlerini öldürdü olarak biliyor bir de.

iyi de o zaman ramsay'in theon ile alip veremedigi ne? ikisi de stark'lara ters gitmis. cocugu o hale getirmesinin ne anlami var ki.

e ramsay manyak? hem sansa'yı hem theon'u aşağılamış oluyor aksiyonlarıyla, duble keyif alıyor ruh hastası.

İlk başlarda boltonlar starkların yanında yer alıyordu. Sadist olduğu için işkence etti. Sonra da yanında tutmaya devam etti. Ona acı çektirmekten zevk alıyor.

Bunlar beraber büyüdü. Sonra theon bunlara ihanet etti, kardeşlerini yaktı (yaktığını sandı, galiba Sansa da yaktığını sanıyor tam hatırlamıyorum. Sahi, o kardeşler ne oldu ya?).

O yüzden öyle bir durum var. Theon kızın ailesine büyük ihanet etti yani beraber büyümelerine rağmen.

Kitapta işler daha karışık. Ramsay öldü sanılıyor aslında. Roose Bolton öldü diye mutlu oluyor falan. Ramsay saklanıyor Winterfell zindanlarında. Theon kaleyi ele geçirince yemin edip onun askeri oluyor. Adı Leş diye geçiyor hatta. Bir süre sonra Theon için asker bulmaya gidiyor ve Dehşet Kalesi askerleriyle gelip Sir Rodrik'i yenip Winterfell'i alıyor.

arayip turksat uydunet'ten istesenize gelip yapsinlar?

kurulum için 60 lira mı ne istiyorlar, ben 10 liraya aparat alıp kendim yaparım 3 dakikalık iş.

En düşük 5-1000 mhz 1 giriş 2 çıkış bir splitter işinizi görür usta. Evde olsaydım markasına kadar yazardım ama çalışıyorum. Elektronikçiye gidip söyleseniz o bile verir bunu.

parçalanınca üzüleceğim telefon kullanmadım, kullanmam.

önüne bakmadan yürüyüp üzerime çıkmak suretiyle elimden telefonu düşürmeme sebep olduysa yani hatarlı taraf o ise önüne baksana birader kasıtlı mı yapıyosun rahatsız mısın derim

o uzatırsa ben de uzatırım

ben de onu parçalardım :) ama teknik olarak yapçak bir şey yok.

giderim garanti şeyiyle değiştiririm telefonu.
eleman da insansa özür diler zaten. görünmez kaza bu sonuçta, önemli değil der devam ederim.

@want2die
duraktasın otobüs bekliyorsun? taksi çevirdin yanaşmasını bekliyorsun? karşıdan karşıya geçeceksin ışıkları bekliyorsun? 1 liraya külah dondurma aldın sıra bekliyorsun? çocuğunla annesi mağazaya girdi dışarıda onları bekliyorsun?

hangi garanti yere düşürülen telefonu değiştiriyor?
polis çağırırım. ama adamı polis gelene kadar orada tutmak nasıl mümkün, fikrim yok. sonuçta kazayla da olsa senin malına zarar veriyor.

want2die ne demek istediğini bilmiyor ya da anlatamamış derdini.

Ortada suç yok, yapacak bir şey yok. Herkesin başına gelebilir bir anlık dalgınlıkla birine çarpmak veya çarpmayacağını düşünerek yürüyüşüne dikkat ederken yanlış hesaplamış olmak filan. Oluyor öyle şeyler. Ama cidden bilerek omuz atıyorsa veya çarpmasına rağmen ters yapıyorsa ağzına sıçmak lazım.

yapacak bişey yok.
geçen ben bi iş için koştururken, arada iş arkadaşım da bişey isteyip iki ayağımı bi pabuca soktu. tam ona istediği şeyi uzatırken kolum telefonuma çarptı ve masadan parkeye düşüp ekranı paramparça oldu. bana kalırsa bu dahi onun yüzünden oldu :[ bi süre surat astım valla :D

Mala zarar vermeden dava açarım.

Başıma geldi böyle bir olay. Iphone 4 lerin yeni çıktığı ve lüks sayıldığı dönemde bir tane almıştım. Bir iki gün sonra havaalanında uçağa giriş kuyruğunda yanımda duran adam hararetli bir şey anlatırken ani bir hareketle elimdeki telefona vurdu ve telefon elimden uçtu gitti. O sırada sanki herşey ağır çekim oldu :) telefon ekranının üzerine pat diye düştü. dedim kesin ekran kırıldı veya çizildi. Şansıma hiç bir zarar görmedi. Vuran kişi de çok mahcup oldu. Sanırım bir zarar olsaydı ödeme yoluna giderdi. Olay havaalanı gibi bir yerde olmasaydı ve düşüren kişi düzgün bir adam olmasaydı herhalde kavga çıkardı.

benim başıma geldi. birinin telefonuna çarptım düşürdüm.

çok vicdan yapan biriyimdir, hani ota boka vicdan yaparım cidden, ama abi o adamın dirseğinin orada ne işi var? ben yolumda yürüyorum, önüme bakıyorum kişisel zone dışında bir dirsek çıkmış adamdan.

neyse düştü kırıldı. adam benim suçum dedi, geçtim gittim. her şeye vicdan yapan ben buna yapmadım.

insanlarla uğraşmazdım net.
karşına nasıl bir pislik çıkacağı belli olmuyor dolayısı göze almıyorum. benzer bişey yürürken başıma geldi telefon düştü ama bişey olmadı hasbinallah dedim ters ters bakıp gittim bişey olsaydı ne yapıyorsunuz dikkat edin derdim en fazla. para işine polis isine hiç girmezdim.

Geçen gün arkadaşın telefonu masadaydı, garson üzerine şişeyi düşürdü. Telefonun ekranı kırıldı. Garson cebinden ödedi. Ödemek zorundalarmış, yoksa polis çağırıp alıyormuşuz. Avrupa'da işler böyle.

@lim5

kaçak mı çalışıyormuş garson. avrupada öyle bir durumda işyeri sigortası öder, garson ödemez.

@kurnaz sigortaları sadece sağlık sigortasıymış.

@Lim: kurnaz işyerinin sigortasından bahsetmiş bence garsonun sigortasından ziyade. Mesela işyerinde bir şeylere zarar geldiğinde sigortanın ödemesi gibi.

@Adramelekhh Müşterinin zararını karşılayacak bir sigortaları yokmuş. Kız aradı sordu patronunu herhalde. Yoksa niye cebinden ödesin o kadar parayı.

@lim5

imkansız. restoranda bir müşteriye bir şey olsa ne olacak? işyerinde sigortalar müşteriyide korur. bu müşteriyi korumasının yanında patronuda korur.

sigorta kapsamıyor desek, patron öder. net.

bilgi islemcinize tabii ki, ihale de ona kalmali.

gecmis olsun.

para ödeyip çözüm bulanı duymadım. Bizim ofiste iki bilgisayara bulaştı, allah ne verdiyse sildim. Ama öncelikle o bilgisayarların ağ bağlantılarını kesmeniz gerekiyor. Ve oradan gelen mailleri acilen temizlemeniz gerekiyor.

siz karışmayın. bu bilgi işlemci arkadaşın işi. siz açık açık bu için ödemeyle bile olmayabileceğini söyleyin, aradan sıyrılın.

geçmiş olsun.

bizim 40 şirketli muahsebenin tum verileri gitti(bilgisayarcı yedek sistemini yanlış kurmuş mal), neler yapmadılar ki şifreyi çözmek için. geçmiş olsun çözümü yok malesef. siz bulaşmayın bilgi işleme atın işi

siz neden karışıyorsunuz. bu it'nin işi. siz hiç ellemeyin arkadaşların dediği gibi.

hocam sen ne iş yapıyorsun allasen, neden bu iş yerinde tüm olaylar sana kalıyor?

bilgi işlemci yapsın ne yapıyorsa.

bilgi islemcinin birinci görevi sirket ici datalarin güvenligi ve yedeklemesi. görevini yapmadiya ve kurtarma yapamiyorsa onun problemli.

win 7 kurulu sistemlerde kolay bir yöntemi var.

fakat herhangi bir işlem yapılmamış olması gerekiyor.

internet bağlantınızı kesip

sistemin kurulu oldugun bolume gidip kullanıcının dosyalarnın bulunduğu bölümde kurtarılmak istenen dosyalardan

mesela masaüstü klasörüne sağ tıklayıp özellikler sekmesine tıkladıktan sonra

acılan pencerede eski sürümler sekmesi tıklayarak bir gün öncesine dönülebilir.

bu çözümün çalışabilmesi için hdd de geçici hafızanın yakın zamanda silinmemis ya da kapatılmamış olması gerekir.

detaylı bilgi için volkan.ozsevgi@gmail.com

Eski sürümlerden bazılarını açabiliyorlardı ama bu virüsün bir çok türevi var ve her geçen gün yenisi çıkıyor.

Hiç işlem yapmadan uzman birne göstermekte fayda var. Çözebilenler var ama çok sıkıntı olmayacaksa, format atıp yedeklerden devam edin.

Parayı boş yere göndermeyin, %95 işe yaramaz...


.

herkes ödeme demiş ama sanki ödeyince açıyorlar gibi okumuştum ben. Para ödeyince şifrelemeyi kaldırmasalar bilgi yayılır kimse ödemez virüsün de anlamı kalmaz, gerçekten işe yararsa mecbur kalan şirketler böyle öder toplamda deli para kazanırlar. Hani mantıklı olan da o.

Bilemiyorum yine.

ayrıca böyle bir sorun ile bir daha karşılaşmamak için mail hizmeti aldığınız firma ile görüşmeniz gerekir.

çalıştığım firmada gmailden alıyoruz mail hizmetini ve bu tarz mailleri gmailin filitreleme sistemi sayende engelleniyor.

Btcturk ya da koinim'in satis fiyati neyse o olur. Her site farkli fiyattan satabilir.

Ayrica Btcturk'un banka hesaplari kapatildi, zaten para gonderemezsiniz artik.Koinim'in de farkli oldugunu sanmiyorum.

www.haberturk.com

Savcılık emin değilim ama pek ilgilenmeyecektir.

Kaybettiğini farkettikten sonra cihazımı bul yöntemlerini denediniz mi?

İett kayıp bürosuna başvurabilirsiniz karaköydeki.

su asamada en etkili sey malesef dua. helal sut emmis biri bulacak telefonu ve sofore verecek, durust sofor onu kayip esyaya verecek, namuslu kayip esya sorumlusu sizi arayacak.

gunes,ay ve marsin ayni cizgide bulusmasi gibi birsey ama bazen olabiliyor.

imza: gecen ay esinin cuzdanini caldirmis insan.

Ukalalık gibi olmasın ama telefonu aramayı denediniz önce değil mi? Yamyamlar kadar insan evlatları da var. Şoföre güvenlik görevlisine teslim etmiş olan olabilir, onlara güvenmeyip sahibini bulmaya çalışan şifreyi bilmediğinden arayamayan falan olabilir.

Bn telefonu çaldırdığımda savcılık önce operatörden izini sürmüş sonradan kapattırmıştı. Kapattırmak öncelikli çözüm olmayabilir. Bu arada iphonumu bul, arkadaş bul ne bileyim swarm semt paylaşımı falan gibi konum paylaşan uygulamaları iyice bi düşünsün telefon sahibî.

İETT şahsi talepte muhtemelen başından savmaya çalışacaktır. Savcılık isterse verecek tabii (istek bize geç geldi, kayıtlar şu kadar süre saklanıyor. Istenen kayıtlar otomatik olarak silindi falan demezlerse). Tavsiyem her konuda olduğu gibi bunda da tanıdık bulmak.

Geçmiş olsun.

Ya hiç belli olmuyor bu işler. Ben iki sene önce kaybettim telefonumu metrobüste. Kesin gitti diye düşünüp ahlanip vahlanirken birkac kere aramayı denedim. Genç bir adam açtı telefonumu, metrobüs koltuğunun üzerinde bulmuş. Sağolsun bir şekilde buluştuk, ulaştırdı bana. O gün iyi insanlar olduğu için pek mutlu olmuştum.

Siz de birkaç kere aramayı deneyin. Olmadı savcılık filan diyeceğim ama ilgilenme ihtimalleri düşük.

unut o telefonu hocam.
babamın metrobüste çalındı.
polis ilgilenmiyor.
yüzüne bile bakmıyor.
iki karakol değiştirdik 3 saatte zor çalıntı/kayıp diye başvuru yapabildik.
1 ay oldu ses yok.

telefonu kapattırmayıp kullandırarak yer tespiti yapılabilirdi. şu an yapacak bir şey yok telefondan sinyal gelmeyeceği için yer tespiti yapılamaz. yedek parça olarak kullanılır telefon.
bu arada metrobüste nasıl telefon unutulur o kalabalıkta hayret

yer tespiti gps gibi 1-2 metre sapmalı mı yoksa baz istasyonlu yer tespitimi yapıyor operatörler ? bir seferinde kayıp veya kaçıralan kızı için polise giden bir baba (gazetede okumuştum) sizler yer tespiti yapabilirsiniz o imkan var dediğinde, babaya sen çok arka sokaklar seyrediyorsun demesi operatörlerin baz istasyonlu takip yaptıgının en açık delili olarak düşünüyorum. şehir içinde sinyal alınan telefonu nasıl bulacaklar ki köyde veya daha küçük yerleşimlerde kişinin tespiti sağlanabilir. daha doğrusu kolaylaşabilir.

şimdi arkadaşınızın telefonu hakkında keşke detayda verseydiniz. iphone olsa imei uçurulsa yedek parça ve müzik çalar olur. ama iphoneumu bul uygulaması ile telefonu sıfılayabilir yedek parçadan başka bir işe yaramaz hale getirebilir.

diğer android cihazlardada eğer pahalı ise buna benzer yöntemler vardır.
ama imei atılması kolay olabiliyor onun için açık kaynaklı bu cihazlarla uzaya çıkılabilir.

binilen ve inilen saatler unutulmadıysa telefonu bulmak zor değil 5 dk içinde soförün siciline kadar cıkartacaklardır. sonra kamera kayıtları eğer 3 ay tutuluyorsa çok geç kalmış değilsiniz. otururken düşürülmüş ise ne ala türlü komplikasyonlar düşünülebilir kaç el gördüğü tespit edilebilir. ama cepten veya cantadan almış bir hırsıza denk gelmişse bence ümitleri çöpe atmadan umursamaz bi tavırla gelecek bir mesajı beklesin.

@protrek benim bildiğim telefona bir sim kart takıp kullanması lazım. yer tespitine gerek kalmaz seceresi bulunur zaten. ben o yüzden sim kilidi falan koymuyorum telefona. bulan/çalan kullansın da enselemesi kolay olsun diye.
bu arada tanıdık polis yoksa uğraşmıyorlar telefonla. fazla umutlu olmayın.

unutulan eşyalara savcılık niye baksın

gitmen gereken yer büyük çamlıca, küçükte bişey yok. altunizadeden taksiye atlayın, 5 6 bişey yazar.

Yok artik abi o kadar da değildir ya.
Çörekotudur o bence.

Mikroskopla bakilsa az cok kaynagi tahmin edilebilir. Yani kumas mi, tepsiden bulasan bir sey mi, bitkisel mi boksal mi seklinde.

Hangi ildesin? Hıfzısıhha lab.a götüreceksin.

gıda konusunda "gıda kontrol lab." bakıyor yani gıda tarım ve hayvancılık bakanlığı. ekmek alıdığınız yeri 174'ü arayıp şikayet edin.

senin giriş-çıkışını bilir devlet, nereye gittiğini ne bilsinler.

malesef ki yalan.

cekilmis gayfe+1

pasaport kontrolünde ülkeye giriş çıkışın sisteme işleniyor ya belki ortak sistem vardır oradan takip edilir diye düşünmüştüm ama yokmuş demek.

günün hangi saati suluyorsunuz? güneş havadayken sulayınca kurumuş mu çürümüş mü bilemem ama böyle pörsükleşiyor çiçekceğizler.

çürümüş gibi değil yani çürük olsa çiçeği taşıyan dal sarkardı. bu kaskatı kalmış gibi gözüküyor.

çiçek eski haline gelir ama önce kuru yaprakları ve çiçekleri budamalısın.

toprağını biraz havalandır. suyu da yukarıdan değil saksı altından ver. kökten emsin. ve genelde akşamları sulamaya gayret et. güneşte çiçek sulanmaz.

çiçeğin adını bilmiyorum ama genelde kullanılan süs çiçeklerine benziyor.

bu zaten mevsimlik cicek. kadife cicegi
nasilkolay.com
gunes sever.

çürüme yok, bazı dallar kurumuş. o kuruyan dalları kes, solan çiçekleri kes. yeniden canlanır o. çiçekçiden gelen çiçeklerin çoğunda bir süre sonra böyle bozulmalar oluyor, endişelenme. sevgi ve ihtimamla toparlar yeniden. konuşmasan da sevgiyle bakmak bile yeter istersen arada konuşabilirsin de.

yapraklarına su vermemekle iyi yapıyorsun, küllenmeye benzettiğim lekeler var galiba yapraklarda. yapraklar nemli kalmasın. çok sıcak günlerin akşamında yapraklara az miktarda su serpebilirsin.

lekeli yaprakları da kopar, orda kalmasınlar. dipte yaprak varsa onları da al. bitki ilgilenildiğini anlıyor eski çiçekleri yaprakları alınca yeni yapraklar sürgünler veriyor, yeni çiçekler açıyor. çiçekleri tohuma bırakırsan hayatta olma amacını gerçekleştirdiğini düşünüp yeni çiçek vermiyor. onlar da bizim gibi üremeye programlı. onlar da bizim gibi ilgiden hoşlanıyor.

saf insanlık değil tabi ki. sporcu, araştırmacı - akademisyen, kariyer sahibi insanları seçiyorlar diye biliyorum.

Genelde ucuz iş gücü.

İnsan Hakları Evrensen Bildirisine göre gerekli şartları oluşturduğun durumlarda sığınmacı olma hakkın var, haliyle Birleşmiş Milletler'e bağlı her ülkenin mülteci alma zorunluluğu var. Keyfiyen değil zorunluluk nedeniyle alıyorlar, burada insani bir durum yok zira aldıkları mülteciler genelde kalifiye insanlar oluyor. Yani işlerine yarayanları mülteci olarak kabul ediyorlar. Böylelikle hem bi zorunluluğu savuşturmuş oluyorlar hem de bakın biz ne kadar iyiyiz mesajı veriyorlar.

evet, ekranın alt ortasında gözlü mözlü bi işaret var, ona basınca kim gördü görebiliyorsun.

kart yoksa girişte bilgilerini alıp bi kağıda basıyorlar, kasada onu veriyorsun. kağıthane için böyleydi en son.

kaldırdılar onu. alışveriş yapsınlar da kim yaparsa yapsına döndüler :)

Tc nosunu ve ad soyad aliyorlar bildigim kadariyla.
Artik karta gerek yok.

kozyatağı şubesinde girişte kart vermişlerdi.
kimlik no ad soyad vs.

ankaradayım karta gerek yok. girişte bazı bilgiler veriyorsun küçük kağıt doldurup sana veriyorlar kasada onu veriyorsun.

Girebiliyorsun. TC kimlik ve tel yeterli.

Ben Şubat'ta gittim, Manisa'da bile götümüz dondu, iki ay hastalığı atamadım üzerimden, bölüğün tamamı hasta oldu bünye meselesi değil yani. Şubat'ta gidince hem soğuğu hem sıcağı sağlam tadarak geri dönüyorsun.

Kasım'da gidenler daha bi avantajlı gibi bence. Sadece soğuk var, çok beter yerde olmadığın sürece de karda kışta eğitim, spor yaptırmıyorlar gördüğüm/duyduğum kadarıyla.

aralık celbi için konuşmak gerekirse:

- çok soğuktu
- çok kalabalıktı
- usta birliğinde de çok kalabalıktık (kd ler), verecek yeterli sayıda sabitçi işleri olmadığından uzun dönem muamelesi gördük ki sabitçiye göre kötüdür

aralık en güzeli bence,geceler uzun gündüzler kısa olur,bütün eğitimler ve rütbeliler genelde gündüz olur,yazın sıcağında pişik olmuş vaziyette yürüyüşler yapmazsın,sıcaktan bunalmazsın,en önemlisi de mayıs gibi bahar yaklaşıyorken,herkes tatil sezonunu açıyorken sende çiçekler açıp askerden terhis olur direk tatile gidersin.biraz soğuk olabilir ama içlik falan bi şekilde halledersin

Aralık iyidir. Soğuktan korunursun her türlü ama leş sıaklar çekilmez kamuflajın, işbaşının içinde. Hem döndüğünde de mis gibi yaz tatili öncesi gerlmiş olursun, yazını da yememiş olursun

Aralık 4.tertip oluyor. Çok kalabalık olduğu için arazi olma şansın yüksek oluyor. Ayrıca sana düşen iş yükü hem az oluyor hemde kolay oluyor. Nöbet sırası daha geç gelir, kalabalık her zaman iyidir askeriyede. Ayrıca kış olduğu için günler çabuk geçer, hastalık çok olur onun için de ayrı yatarsın. Hava erken kararır vakit çabuk geçer. Tam bahar gelir yazın da terhis olur tatiline gidersin.

hiç düşünmeksizin aralık. 337.kd'den selamlar.

Yaz ve sıcaktan nefret eden, kış ve soğuktan hoşlanan biri olarak benim için Aralık'tı. Günlerin kısalığı da avantaj.

olmaz yapma.

windows zaten korsan kullananları affedip onlara da win10 desteği sunmuşken gül gibi fırsat ellerimden uçup gitsin mi?

ben şu adresten win 7 pro lisansı alıp win10'a yükselttim. şu an 68TL fiyatı var. Konu şirket bilgisayarı olunca riske gerek yok.

www.kinguin.net

gül gibi destek diyorsun da bilgisayarın driverları win 10'a uyuyor mu bak bakalım. uymuyorsa sakın yükseltme. birsürü sorun çıkacaktır emin ol.

tolga asp
gerçekten af mı çıkardı windows? evdeki bilgisayar çakma win7 yükselteyim mi win10'a?

Korsan sürümden geçenler için şöyle bir haber var :

www.webtekno.com

artık genel olarak maya kullanılıyor. modelleme, rig, animasyon. hepsini yapabiliyorsunuz.

sadece modelleme yapacaksanız da zbrush gibi programlar var. Bu arada ben de animasyon işine ilgiliyim. takip.

autodesk inventor'u tavsiye ederim.

(bkz: rhinoceros)

iş kovalamak & networking & sabır & gitmelerini engelleyen hiçbir duygusal şey olmaması

birini oraya götürmenin herhangi bir ekstra masrafı yok şirkete. sadece yabancılar ofisiyle yazışıp, gerekli dökümantasyonu yapacaklar. almanya blue card kapsamında alım yapan bir ülke ve bahsettiğiniz insanlar kalifiye sayılıyor mezuniyetlerine göre. sadece belli bir maaş sınırı var blue card kapsamında. yani öyle atla deve bir şey değil. yeter ki bağlantıları kurup işi bağlayın önceden.

www.okan.edu.tr
Sitesine bakmak iyi fikir sanki

her işlerini beraber yapıyorlardı, kopya skandalında cemaatin arkasını akp kurtarmıştı, burada aktroll arkadaşlar bilmez, "ben tatmin oldum" diyen bizzat erdoğan'dı.

pastayı paylaşamadılar, feto çok güçlendim sandı, erdoğan tayfası ile hesaplaşıp tasfiye etmek istedi, erdoğan da örgütünden gelen gücünü kullandı ve fetoyu tasfiye etti.

zamanında akp'nin kuruluşundan ihale çarklarının kurulmasına kadar fetocuların çok emeği geçti. ama sonra paylaşamadılar sanıyorum pastayı, birbirlerini yemeye başladılar.

yoksa zamanında aralarından su sızmazdı; bizzat feto'ya erdoğan'ın "emirleri var mı sorun" demişliği var 2013 yılında.

Elele verip Tayyip'le beraber yıllarca yapmadıkları hukuksuzluk kalmadı. Ordusundan Milli Eğitimi'ne hak edenler değil bunların adamları yerleşti. Gezi'de bunları polisleriydi bize saldıran. Sonra bir şekilde çıkarlar çatıştı, ayrıldılar. Bugün güçlü kalan Feto tarafı olsaydı muhtemelen aynı soruyu Tayyip için soruyor olabilirdin.

Rus arkadaslarımla konuşuyordum. Feto'yu dinlemişler son olaylardan sonra. Bir tanesi "pek masum bir adam, bunun üzerine mi yıkmaya çalışıyorlar?" dedi. Diğeri "biraz deli sanırım, akli dengesi yerinde mi?" dedi asdfdsa. "İçi seni, dışı beni yakar"ı İngilizce'ye çeviremedim :)

Dinle insanları manipüle ediyorlar. Bunlara bağlı yurtlarda, okullarda zorla videoları seyrettiriliyor sonra dua ediliyor. Acayip din sömürüsü yapan bir abi konuşmaya geliyor. İşte kızı ölmüş trafik kazasında, cenazesine Peygamber gelmiş. Şimdi anlatırken de ortamı gül kokusu sarmış bilmem ne. Sizin de cenazenize gelsin istemez misiniz? Bize katılın temalı şeyler. Hiç sevmem böyle insanları.

bir sürü sebebi var aslında. tayyip kadar, hatta belki ondan daha çok.

bi kere her şeyden önce tayyip her ne olursa olsun göz önünde, daha doğrusu gözümüzün önünde. öyle ya da böyle seçimle alaşağı edebiliriz. ki bir gün edeceğiz de, hiçbir iktidar sonsuza dek sürmez. sandıkla geldi sandıkla gidebilir/gidecek. ama bu böyle değil. yetiştirdiği militanları akp ile ittifak halinde olduğu dönemde devletin her kademesine yerleştirme imkanı buldu. zaten ufak ufak yapıyordu ama bu denli önleri hiçbi zaman açılmamıştı. ve bu adamlar kamufle. ışid'in uyuyan hücreleri gibi, dışarıdan baktığında cemaatten olduğunu bilmiyorsun, bilemezsin de zira alnında yazmıyor. işte yeni gördük, tayyip'in cumbaba olduktan sonra kendi seçtiği yaveri bile darbeci çıktı diye haberler var. diğer bi örnek, normal şartlarda geçen yıl emekli olması gereken hava kuvvetleri komutanı akp'nin isteğiyle görevine devam etmiş, yani akp kalsın diye direttiği adam tarafından darbeye uğruyordu (bu darbe bir tiyatrodur ya da hayır değildir tartışmasından bağımsız konuşuyorum).

özetle; tayyip'in izlerini devletten silmek bir seçime bakar, ama cemaatin izlerini silmek için devleti komple formatlamak ve sıfır kurulum yapmak gerekecek. bu da bir devlet için hiç kolay bir şey değil.

halk tarafından neden sevilmiyor sorusuna cevaben de, "dokunan yanar" diyorum. neredeyse toplumun her kesimine sahte deliller üreterek operasyonlar düzenledi ve özel yetkili mahkemelerde süründürdüler o "süper yetkili savcı"ları ile. bu savcılara bu özel yetkileri veren akp idi tabii. bu davalardan bazıları:

- kemalist kesime ergenekon, balyoz, askeri casusluk gibi davalarla,
- kemalist olmadığı halde sırf muhalif olduğundan sevmedikleri bazı kesimler yine ergenekon davasıyla,
- orduyu seven, devletçi, belki biraz milliyetçi kişileri de rahatsız ettiği oldu, ülkenin genelkurmay başkanı ergenekon kapsamında terör örgütü lideri olarak suçlandığında ve hapse girdiğinde,
- kürtlere kck davasıyla,
- fenerbahçe ve beşiktaş'a şike davasıyla.

hatrıma şu an gelmeyen başka bir sürü böyle paket dava vardır.

yukarıda saydığım davaların hiçbiri temiz değil. yalnız bunu söylerken, bu davalarda suçlanan ve cezalandırılanların hepsi pür-i pak insanlardır, hiç suç işlememişlerdir falan demiyorum. hukuk işletilmedi diyorum. sahte delil üretilmiştir diyorum. misal, balyoz davasında darbeci askerlerin bir word dosyası ile darbe planı yaptıkları açıklandı, delil olarak bu kabul edildi. fakat o word dosyasına bakıldığında, yazılar şu an ismini hatırlamadığım bir font ile yazılmış (diyelim ki Arial fontu olsun), fakat o font darbe planının hazırlandığı iddia edilen tarihte (2003-2004 diye hatırlıyorum) henüz üretilmemiş. microsoft office'in 2006-2007 falan o tarihlerde yayınladığı office'de varmış. dolayısıyla o dosyanın 2003'te darbeciler tarafından hazırlanmış olması imkansız. ama bu özel yetkili mahkemeler bilirkişi raporlarına rağmen bu delili kabul etti.

toplum tarafından "evet lan böyle işler dönüyordu hakkaten, iyi oldu" denen bir case bulundu; misal derin devlet, alakalı/alakasız suçlu/suçsuz herkes bu şekilde paketlenip torbalara dolduruldu ve suçlandı, insani olmayan şartlarda savunma haklarını düzgün kullanamayarak yargılandılar. davalar bittiğinde cezalandırılanların çoğu gerçekten suçsuz gibi görünen insanlardı. fakat toplumun ekseriyeti nezdinde bu suçların işlendiği hissiyatı olduğu için, adamlar suçsuz olsa da kendilerine inanan bulamadılar. sadece canı yananlar isyan ettiler, ettikleriyle kaldılar.

bu davalar görülürken, cemaatin yayın organları da bu insanları sürekli yalan haberlerle itibarsızlaştırdı. daha mahkeme kararını mahkeme salonunda zanlılara okumadan, samanyolu tv son dakika haberi geçiyordu, tutuklanmasına karar verildi falan diye. yarım saat sonra da mahkeme açıkladı. ama bu kişiler tutuklandıklarını hakimden öğrenmediler komik bir şekilde. yani dolayısıyla top-yekün bir saldırıya uğradı cemaatin hedefindekiler; hükümetiyle medyasıyla mahkemeleriyle.

uf ne uzun yazmışım ya. özetle, bu yukarıda saydığım davaların hepsinde akp ile cemaat ortak çalıştı. hatta tayyip ergenekon davası için "ben bu davanın savcısıyım" diye açıklama yaptı. bülent arınç çıkıp "ülke bağırsaklarını temizliyor" gibi şeyler söyledi, bu insanları bağırsaktaki pislik olarak niteleyerek. 17-25 aralık tarihlerine kadar akp tayfası dışında cemaati herkes düşman bellemişti zaten. ne zaman ki akp'ye de dokundu bu davalar, "vay sen benim tayyip'ime nasıl dokunursun" deyip o tayfa da düşman oldu. ittifaklarının bozulduğu tarih de bu oldu, 17 aralık 2013. o tarihten sonra zaten bu özel yetkili savcılar ya da adalet bakanlığı bünyesindeki cemaatçi olduğu tahmin edilenlerin çoğu görevden alındı, bazıları yurtdışına kaçtı falan, dolayısıyla cemaat başka bir operasyon düzenleyemedi. zaten o tarihten sonra da başka böyle büyük bir operasyon olmadı.

böyleyken böyle.

ihbar et.

Tutanak tutun, tutanakta taniklar da olsun .yine tutanaklarda daha onceden cok defa ihbar aldığınızi bunun üzerine uyaridiginizi ama duzelme olmadığına deginin .

uyarılara rağmen sizi salak yerine koyuyorsa kırmadan işten çıkarın.

kürdan çıkartmayacak kadar dikkatliysen ve bu konu senin sorumluluğundaysa gerekeni yap. tereddüt etme. uyarı da yapmışsın. başkasının hakkını çalıyor sonuçta sen de ortak oluyorsun işe sessiz kalarak.

Is sahibi olmak bu kadar issizlik varken kolay degil. Bence elindekinin degerini bilmeliydi. Yaptigi hos degil, ustune de nankorluk bence yani.

Birakin, isten cikarilsin.

kimse kimsenin ekmeğiyle oynamaz, şu zihniyetten artık vazgeçilse keşke..

o kadın yaparken kendi ekmeğiyle oynamış olmuyor da, siz göz yummak istemeyince (ki sessiz kalmak olaya ortak olmak demektir malum) mi onun ekmeğiyle oynamış oluyorsunuz?

Polise de bildirin bence.

bence yine bi konuşup araştırın. hırsızlık hiç doğru değil ama yemek çalıyorsa belki başka bir durumu vardır.

zamaninda babamin mesai arkadaslarindan bir tanesi oyleydi. adam bir de incirlik havaustunde calisiyordu, maasi falan iyiydi. surekli bir seyler caliyordu. arkadaslari uyariyordu, ama yine hirsizliga devam ediyordu. Kaybolan esyalar, amerikalilarin dikkatini cekmis. bir gun, nizamiyede, isten cikarken servis aracini durduruyorlar. arama yapiliyor, adamin cantasindan 4-5 dolarlik bir mouse cikiyor. 4-5 dolarlik sey yuzunden, isinden tazminatsiz kovuldu. hirsiz damgasini yedi, evini satti ve karisi ailesi terk etti. sonu pek iyi bitmedi.

sizin hirsiz icin, patronlarin bunu koseye cekip kendine ceki duzen vermezsen tazminatsiz atariz demesi lazim. o zaman tutusur.

darisi bascalanin basina artik.

bence cok beklemissiniz, merhametten maraz dogar, hata hakki en fazla birdir, ikinci defa yapilan ayni yondeki davranis ile artik aliskanlik olmus demektir, ucuncuyu hic beklememek lazim. ben patron olsam sizi bile isten cikarmayi dusunurum, adam malini ve personelini size emanet etmis, siz de koruyamamissiniz, ahlaksiz insanlarin is yerinde barinmasina izin vermissiniz. ozet olarak, gorevinizi yerine getirmemissiniz. siz o kadina soruyorsunuz, ben ise size soruyorum, bu ne rahatlik? elalemin malini niye baskalarinin yagmalamasina izin veriyorsunuz?

Kadin calarken vicdan yapmiyo sen ihbar ederken vicdan yapiyosun kardesim. Acima.

Acıma. Kadın göz göre göre yapmaya devam ediyor, uyarıyı sallamıyor. Yarın öbür gün başkasının başı yanabilir bu konuda.

eğer önceki uyarılarında aksi halin ne olduğunu anlatmadıysan bence ikiniz bir kez daha konuşun. sen bunu güzel bir dille aktar, kadının anladığından emin ol.

bir daha yaparsa günah senden gitmiş olur.

Bunlar cahil insanlar belki ondan, belki çalma hastalığı falan var (ki hastalık varsa durduramazsın zaten) küçük hesaplarla yaşayan garip insanlar.

Hocam sen şans vermişsin olmamış... üstlerine isim vermeden önce üstlerinin de bir şans vermesini iste, olay senden çıksın.

Yine devam ederse muhattap olmazsın, fişini üstlerin keser.

abi hala "ekmeğiyle oynamasak mı" diye nasıl düşünebiliyorsunuz, ben bu zihniyeti hiç anlamıyorum ya. bak birisi muhtaçtır, istemeye çekiniyordur ve içinde bulunduğu durumun bir neticesi olarak çalar, bir dolap çevirir. buna ses etmemeyi tercih edebilirsin. oturup konuşursun, hani mesela "bizde bundan çok var, ihtiyacın varsa çekinme söyle, biz sağlayalım sana, ne çalıyosuna q" diyebilecek bir pozisyondasındır, yardım edersin ve o kişi de efendi gibi özrünü dileyip çalmayı bırakır. ona tamam ama bu çok başka bir şey ya. hayır rulo rulo tuvalet kağıdı çalmak ne bir kere, ne kadar kazandırdığından bağımsız olarak, çalışan ve geliri olan hangi insan "ihtiyaçtan" tuvalet kağıdı çalar?

bence bu şahsın psikolojik sorunları var ve kendisi kleptoman. aksi takdirde durumu benim aklım almıyor açıkçası, yani bir insan hangi geçerli sebeple tuvalet kağıdı rulosu götürür, bilemiyorum. ben çok iyiyim, çok duyarlıyım dersen karşına al ve eğer sorun kleptomaniyse tedavi görmesi gerektiğini, aksi takdirde uzaklaştırılacağını söyle. bu tip durumların çekinmesi, utanması olmaz. göz göre göre hırsızlık yapan kadın utanmıyor da sen mi utanacaksın uyarmaktan, gerekiyorsa tedavi görmesini istemekten? yok baktın olmuyor, vurun tekmeyi gitsin terbiyesiz. kaldı ki bence hiç öyle tedavi mevzuuna falan da girmeden direkt şutlayabilirsiniz, daha önce uyarmışsınız zaten.

hirsizlik bir yerden sonra hastaliga donusebiliyor. yani o heyecan adrenalin bagimliliga donusuyor, o kadar tuvalet kagidini kim calar allah askina.

kov gitsin.

İhtiyacı olduğundan değil öyle insanların düşünme şekli şirketin malı deniz yemeyen domuz şeklinde. Bizim sitede cateringde çalışan bir kadın vardı. Durumları da iyiydi ama her gün kocaman poşetlerle eve gelir binaya dağıtırdı o yemekleri.

para değilse hesaplarda çıkmaz o seni tedirgin ediyosa, hele ki sorumlu sensen.
kadının yaptığını bir süre yapmıştım çalıştığım bir yerde, sırf işyerinden ve çalışma şartlarına nefretimden ve o işe o dönem mecbur olmamdan ötürü.
sen üstüne gittikçe nefretini artırırsın başka bir işe de yaramaz.
kadının yaptığının hırsızlık bile değil bir çeşit intikam.

Acımayın, kovun gitsin.

Ya bunu yapan kadının yaşı bayağı büyük. Bu kadın burada anlatılan tipik hırsızsa bana öyle geliyor ki 70 yaşında çalışmamanın bir yolunu da bulurdu. Oğlu donanımlı olsa bile belalı olabilir, laf dinlemiyordur vs.70'inde bunları birilerine anlatmak ağır geliyor olabilir. Açıklamaların sonu yok, doğru. Kaldı ki yalan söylese anlamayabilirsin. Ama kadının yaptığı siciline işlenecek şekilde bir işten çıkarma olursa ve kadın bunu anlamamışsa, üstüne bir de gerçekten bahsetmek istemediği bir durum varsa belki son kez ve net bir şekilde, önünü sonunu anlatarak konuşmayı, işten çıkaracaksan da sana söylediklerine bağlı olarak durumu sicile not düşerek veya düşmeyerek çıkarmayı tercih edersin belki. Yani kadının yaşı bana da garip bir durum olduğunu düşündürdü.

Mümkündür.
Sayfa numaralarının görünebilmesi için kitabı calibre üzerinden kabloyla atman gerekiyor diye biliyorum. Ondan sonra o loc yazan yere bir iki kere bastığında değişecek o sayı sayfa numarasına gelecek.

bazı kitaplarda sayfa no.da yazıyor. ama hepsine geçmedi.

location da ediğiniz gibi 6'şar 10'ar atlıyor.

Kindle yapısı gereği sen fontu büyütüp küçülttüğünde sayfa numaralandırması da değişiyor buna göre. Yani ortada gerçek anlamda bir sayfa olmadığı için yüzdelik dilim ya da diğerleriyle anlatmak zorunda kalıyor. Büyük fontla bir paragraf sığsa 500 sayfa(?) sürecek, en küçük fontta 200 sayfa. Tabii bu anlattığım dijital için özel olarak üretilmiş kitaplarda. Yani görmek istediğin ne? Kindle'da kaç sayfa çevirdiğin mi? Basılı halinde kaçıncı sayfaya denk geldiği mi? Kindle'ın işte bu sebeple kendi numaralandırma seçenekleri var. Yüzdeye alış bence o daha basit geliyor bana.

Calibre'den atılanların bir kısmı gerçek kitabın taranıp ocr ile mobil formata getirilmiş hali. Ancak bunlarda da desiğim gibi yine Kindle'da fontu pinch ile büyütürsen Kindle'da 3 sayfa da değiştirsen hala atıyorum 16. Sayfayı okuyor oluyorsun. Bu sebeple kafan karışıyor. O yüzden yüzde iyidir, yüzde candır. :)

Avcılar hospital murat palabıyık
beylikdüzü medicana vedat baş

Kesinlikle avcılar hospital nil bilgen.

Başa birine gidemezsiniz, gitmemelisiniz.

Ha çocuk doğmuş galiba


O zaman bdüzü medicana ilhan hatipoğlu.

Plase doğuş polikliniği enrico rinaldi.

mail geliyor olabilir mi?

olabilir ama mail gelince de bildirim olmuyor muydu yukarıda?

bazen olmuyor eğer senkronize etmediyse. ben samsung kullanırken yukarı bildirim gelmediği de oluyordu mail gelince.

facebook vs pc'de açıksa diyelim birisi fotoğrafına yorum yaptı, bilgisayardan bakıyorsun, telefona bildirim geç gidiyor ve ötüyor, açıp bakıyorsun bir şey yok.

mail hem cebine hem pc ye geliyor ve sen maile pc den bakınca teldeki bildirim kayboluyor. bu olabilir belki

eğer görevin kötüye kullanılması ile ilgili bir husus varsa savcılığa, rekabeti engelleyici bir durum varsa rekabet kurumuna ya da diğer bir husus için kaymakamlığa başvurabilirsiniz, konuyu bilmeden yorum yapmak zor.

Dilekçe hakkı kanunu var, dikekçenixi kabul edip vevap vermek zorundalar.

benim de 2 tane şikayetim olmuştu belediyeye. birinde 1-2 ay içinde dönüş yaptılar; diğerindeyse dönüş yapmadılar ama sorunu giderdiler, fakat 4-5 ayı buldu. dönüş yaparlar diye düşünüyorum olumsuz bile olsa. chp'li bizim belediye de.

aynı sorun bizim akpli belediyede de var. aylardır yazıyorum sallamıyor adamlar.

ben 5 diye biliyorum, adli tıp dersinden hatrladığım kadarıyla.

@mega..senin dediğin beyin ölümünün onaylanması olabilir makineye bağlı hastalarda
ölüm raporunu 1 tek doktor veriyor, genelde ambulanstaki veya acildeki

beyin ölümünü onaylamak için 3 taneydi galiba. Normal ölümlerde tek.

1-iki plajı var. Belediye plajı. Bunun arka tarafında çadır kurma alanları da var. Ama gidip çat diye plaja çadır kurarsanız kimsenin karışacapını sanmam. Diğeri liman tarafında denize girmeye pek müsait değil. Orada inekler sizi rahatsız edebilirler. Adadaki kadar rahat edeceğinizi sanmam
2- İstanbul uzerinden saray-beyazköy üzerinden geleceksiniz. Taş çatlasın saray veya Çerkezköy e kadar otostop şansınız olur. Sonrasında öyle bir ihtimaliniz çok az. Hava kararınca ulaşım azalır.

3-sahil ile kasaba arası mesafe biraz var. Merkezde a101 var oradan çantaları doldurursun. Sahilde market falan yok. Sahile güvenmeyin. Kıyıköy ün denizinin dalgası meşhurdur. Haftasonları 1-2 boğulma garantisi vardır. Bunları bilerek geliyorsunuzdur inşallah :)

downsub.com

@cokponcik;

istediğim sitede işe yaramadı ama başka sitelerde henüz denemedim.

Ben mpc-hc.org bu player'ı kullanıyorum. Ayarlar kısmından altyazı öneri sitelerini seçiyorum ve videoyu çalıştırdığımda "çevrimiçi altyazı aranıyor" diyo birkaç saniye sonra otomatik olarak birkaç altyazı öneriyor. Birini seçip izlemeye başlıyorum.

Evet, askerdeki süre tedavi açısından tamamiyle boşa geçmiş olur, ayda bir veya iki ayda bir ortodontistine gidemezsen

Gss zaten yaptırmak zorunda, yani ssk'lı falan değil anladığım kadarıyla.

Özel saglık sigortaları da yeni doğan çocugu sigortalı hemen yapamayabiliyorlar, iyi araştırın derim.

@amarat; yabancı uyruklu oldukları için zorunlu değilmiş, istersen gidip yaptırabilirmişiz.

genel sağlık sigortası 12 yaş altına ücretsiz diye biliyorum; yabancılara da ücretsiz olabilir mi? bir kontrol eder misiniz?

tolga, benim bildigim Türkiyede çalışan yabancı da olsa sigortalı olmak zorunda. İstersen 170'i arayabilirsin.

Özelde şu sıkıntı var, senin doğum limiti 2.000 TL diyelim, sen kadın doğum doktoruna gidince bu doktor muayenesi değil de doğum limitinden gidiyor doğumda da hiç limit kalmıyor. 1 sene içinde doğurursan bu doğumdan faydalanamıyorsun falan bunlara iyi bak.

Adamlar gelirine değil giderine bakıyorlar. Kira ödüyorsan gelirin vardır deyip yapıştırırlar.

muhtemelen yatış yaparken yapılacak tedavilerin bedelini peşinen kabul ettiğinize dair imza almışlardır. bebeği esir almazlar ama arkanızdan hemen mahkemeye verirler tedavi ücretini ödemediler diye. hasta ve ebeveynlerinin yabancı olması durumunda bunun yaptırımı ne olur onu bilmiyorum tabi ama eskide kaldı hastayı rehin tutmak falan. yemez bu devirde.

Hocam çıkarın gereksizse. Gereklidir koymuşlardır. Bu yabancı uyruklu arkadaşın türkiyede sigortası yok mu?

Once bebegi hastaneden cikarin sonra ne yapiyosaniz yapin

benim de bildigim yogun bakimdan ucret alinmiyor ozel hastanede. Babami kaybetmeden once ozel hastanede yatiyordu, yogun bakima alacaklardi ve yogun bakim devlet guvencesi altinda demislerdi. saglik bakanliginin hatti var orayi arayip kesin bilgi alin

Adam yolma yöntemi bu maalesef sık görülüyor özellikle de yabancılara karşı. Sezeryan sonrası küveze (böyle mi yazılıyor emin değilim) alınıyor zaten genelde ama fiyatlar uçuk olmuş. İsterseler sorumluluğu üstlendiğini belirten bir belge imzalayarak çıkartabilirler. Biraz da bebeğin durumu ile alakalı. Sonra nakil işini düşünebilirler vs. ya da pazarlık bir şey kassınlar; 1500 lira günlük nedir yahu?

Ambulans ile devlet hastanesine ya da guvenilir bir ozel hastaneye nakil etsinler.

Hangi hastane bunu yapan? Cok metak ettim.

birkaç özel hastaneden fiyat aldım ama aynı fiyatı verdiler, ortalama 1500-2000 lira günlük yoğun bakım ücreti.

devlet hastaneleri ücretsizmiş ama onlar da yerimiz yok dediler, bilmiyorum ne derece doğru.

bu arada doktor bebeğin gayet sağlıklı olduğunu fakat enfeksiyon kapıp kapmadıklarından emin olmak için bir hafta yoğun bakımda gözlem altında tuttuklarını söylemiş, ben çok büyük ihtimalle hastadan para koparmak için yaptıklarını düşünüyorum.

enfeksiyon şüphesi nedeniyle 1 hafta tutulmaz yoğun bakımda bebek. solunum sıkıntısı var mı yok mu diye bakılır bir gece, o geceyi rahat geçirmişse güzel emmişse şekeri düşmemişse anne yanına verilir, orada da 24 saati sıkıntısız geçirirse anneyle beraber taburcu edilir. yoluyorlar resmen.

ayrıca yoğun bakımlar sigortanız var ise ücretsizdir. mesela sigortanız var ama yoğun bakımda değil normal serviste yatmanız gerekiyor, onu sigorta karşılamaz tamamen. ama yasa gereği yoğun bakımlar her zaman ücretsiz olur sigortanız var ise. sigorta yoksa hele de yabancı uyruklu iseniz böyle yolarlar ne yazık ki :/ geçmiş olsun. sağlık bakanlığını arayın veya arayacağınızı söyleyerek üstlerine gidin biraz. tabi tehdit veya şiddet gösterme manasında değil bu üste gitme olayı. özel hastanelerde ne gibi salaklıklar döndüğünü bildiğim için azcık bi üste gitme olayıyla geri çekileceklerdir gibime geliyor. hele de küçük bir hastane diyorsunuz.

devlete sevk ettirebilirsiniz ama yer ayarlamanız lazım. devletler tıka basa dolu olur boş yer olsa bile kendi bünyelerinde doğan bebeklere saklarlar o yeri, dışarıdan alım çok zor eğer sağlam tanıdık yoksa.

şimdi doktor ve finans departmanı ile kendim görüştüm.

bebek anne karnında kakasını yuttuğu için enfeksiyon kapmış, şuan solunum cihazına bağlı. bir hafta boyunca antibiyotik ile enfeksiyonu temizlemeye çalışacaklarmış.

ödeme içinde biraz gözlerini korkuttum o da şöyle, bu parayı ödemezsek ne olur işleyiş nasıl deyince siz ne kadar ödeyebilirsinize geldi konu. resmen pazarlık yaptık. ilk üç gün için 1250, sonraki günler için 1100'e anlaştık. gene çok ama piyasa böyle olduğu için boyun eğiliyor mecburen.

Acil hastalar sosyal güvencesi olsun olmasın tedavi edilmek durumundadır. Acil durumu geçince de ilgili sağlık kuruluşuna yönlendirilirler. Eğer bebek doğar doğmaz yoğun bakıma alındı ise bu acil bir durum olduğunu gösterir. Eğer acil değil de önlem olarak almışlarsa ödeyecek durumunuz olmadığını belirtip bir devlet hastahanesine sevkedilmesini talep edin. Senet falan önerirlerse de reddedin. Acilse ücretsiz tedavi etsinler, değilse uygun bir devlet hastahanesine sevk etsinler.

Bunu yaptırabilir misiniz ya da yasa izin veriyor mu bilmiyorum ama mantıken ve bildiğim kadarı ile durum böyle. Bir proje dolayısı ile özel hastahane tasarlayan ve başhekimle her konuda sohbet eden bir mimar olarak ben size işin iç yüzünü kendisinden naklen anlatayım.

"Sevgili mimarbaşı, bize mümkün olan en fazla yenidoğan yoğun bakımı ve en az yetişkin yoğun bakımı koyun. Çünkü SGK yoğun bakım için yenidoğana da, yetişkine de aynı ödeneği veriyor. E biz de yetişkine 20cc ise ilaç sonuçta bebeğe 5cc veriyoruz. Yani 4 bebekte bir ilaç kar ediyoruz. Masraflar %25 azalmışken gelen para aynı kalıyor. O yüzden bebekleri yoğun bakıma almak çok karlı.

Mesela başka bir durum da şu var. Diyelim ki abartayım adamın kafası koptu trafik kazasında, biz yine o adamı ex olmasına rağmen bir yoğun bakıma alırız. Gerekirse doktor içeride telefonu ile oynar 20 dakika. 20 dakika sonra da çıkar 'kaybettik' der. Böylece hem yine yoğun bakım parası alırız, hem de ölse dahi ilgi isteyen hasta yakınlarının tepkisini azaltırız.

Ya da mesela laboratuar testi yapılacak. Oraya şeker testi, kan testi, gaita analizi yazarsan bunları herkes bilir; zaten o sebeple de ucuzdur bu testler. Ama blabla alt batın blablası (hatırlayamadım) yazarsın 300 lira dersin, e hasta da bilmiyor gerekli mi gereksiz mi, sorgu sualsiz öder."

Yani demem o ki özel hastahaneler kan emici vampirler ve ticarethaneden başka bir şey değiller. Kendilerine bu dediğim şekilde acil ise ücretsiz tedavi etmek zorunda olduklarını, değilse de ilgili hastahaneye nakil etmek zorunda olduklarını hatırlatın. Bir de muhakkak yapılan işlemleri de listeleyen ayrıntılı hesap dökümü, fiş vs. alacağınızı ve bunu il sağlık müdürlüğünde çalışan bir tanıdığınıza inceleteceğinizi söyleyin, vermek zorundalar. Fiyatlar bakın nasıl düşüyor bir anda.

paraya tamam dediyseniz ve orda devam edecekseniz fatura istediğinizi belirtin. faturada alınan ücretin yenidoğan yoğun bakımı için alındığının belirtilmesini isteyin. bunu sağlık bakanlığındaki ilgili birimlere soracağınızı söyleyin. eğer usülsüz bir işlem varsa ya önce çamura yatıp ücretin yenidoğan yoğun bakımı için alındığına dair bir belge veremeyeceklerini söyleyeceklerdir ya da ücrette yine indirim yapacaklardır veya ücret almayacaklardır.

@yemrem;

az önce 3 günlük ödeme yaptık, 3 gün sonra tekrar 4 günlük ödeme yapacağız. önce parayı veriyoruz sonra bebek yoğun bakımda kalıyor yani.

bu 3 günlük ödeme için detaylı fatura istedim ama faturayı çıkarken vereceklerini söylediler. şimdi vermeleri için ısrar ettim işe yaramadı.

halbuki ödemeyi peşin yaptık, böyle bir hakları var mı?

bilgi almak için 184'ü aradım ancak anne-babanın adı-soyadı, geçici kimlik numarası almışlar mı almamışlar mı, pasaport kayıtları yapılmış mı, hastane ismi, bu çiftin uyruğu gibi bilgiler istediklerinden ve ben de bilmediğimden cevap vermediler. bu bilgileri verince kayıt oluşturuyorlarmış ve çok kısa sürede ilgili birim geri dönüp bilgi veriyormuş. bu gibi bilgileri bilen biri arayabilirse en azından daha sağlıklı bilgi alabilirsiniz.

ayrıca birimlerinde yabancı dil bilen biri yokmuş. arkadaşlarınız türkçe bilmiyorsa yardımcı olun lütfen.

Periapikal lezyon var. Siyahlik basarili kanal tedavisinde kaybolabilir ve tamamrn kemikle dolabilir. Tamamen kaybolmasa da kuculebilir. Hic kaybolmasa da etrafinda skar dokusu kalacak sekildr siyah kalabilir ama basarili tedaviden sonra genislemez. Genislemesi enfeksiyonun devam ettiginin gostergesidir. Kanal tedavisi cok iyi yapilsa da rekurren enfeksiyon gerceklesebilir ve bu durumda retreatment basari orani dusuktur. Disin anatomik pozisyonuna gore son care apikal rezeksiyon denenebilir ancak azi dislerindr anatomik sinirlamalar nedeniyle direkt cekilir.

Uzerine basinca olan agrinin birkac haftaya azalarak gecmesi beklenir. Kanal edavisi iyi yapildiysa 3-6 ay sonra tekrar bir kontrol yapilmali ve beklenmeli.

Siyahligin kuculmesine ornek ( 3,5-4 ay sonra):

i.hizliresim.com

western union ile 2000 euro'ya baktım 5 euro alıyorlarmış.

www.westernunion.com

edit: alıcı parayı tl olarak alacağından kur farkından çakıyorlar gibi geldi. dikkat etmekte fayda var.

swift yapacak ama oradaki bankaya sormalı masrafı. western union 5 eur alıyorsa bankaya sormaya gerek yok gerçi.

western union'un 5 euro alacağını pek düşünmüyorum, dediğiniz gibi kur farkından falan geçirebilir.

tr'deki euro hesabına istesek değişen bir şey olur mu?

internetten falan cok sıkıntı olmaz ufak tefek
ama dukkan acar acmaz yapışır maliye.

fiziksel dükkan açacak, hatta bayağı işlek bir yerel cadde üzerinde.

abi o zaman
1- sahis firması acsin ssk li devam etsin.
ama memursa falan prosedur farklı olabilir
2 o zaman sahis firması şart. maliye 2. gun gelir muhurler dukkan kirası kacar ceza kacar

maliye geldiği zaman gelen memuruna göre abi valla başvuruyorum ayağına filan bir iki ay idare edebilir. ama etmeyebilir de. bizim kıç kadar dükkana 6 ay uğramadılar. şans işi biraz. en güzeli doğrusunu yapmak, gelen memura abi ayağı yapmadan belgeleri gösterebilmek.

ilk soruya cevaben:

ben yaklaşık 8-9 ay ssk'lı olarak çalıştım, aynı zamanda serbest meslek vergi levham vardı. herhangi bir sıkıntı yaşamadım. bir şirkete ortak olması, şirket sahibi olması bir değişikliğe yol açar mı emin değilim; ama sanmıyorum. zira düşününce devlet hem sgk'lının yatan maaşına kesinti uyguluyor, hem de serbest meslekçi olması sebebiyle edindiği kazançtan ayrı vergi alıyor. ben devlet olsam gayet mutlu olurdum açıkçası.

1-Kendi işinden farklı bir yerde ssk lı olarak çalışabilir. Bunda kanunen bir sıkıntı yok. Fakat kendi işyerinde bir çalışanı yoksa ssk lı olarak pek mantıklı olmuyor tabi. Sigortalı çalışanı olmasa da çok düşük ihtimal tabi maliye açısından sıkıntı çıkması. Sonu olarak sıkıntı yok.
2-Kaçak olarak çalışır ve yakalandığında bir usulsüzlük cezası ile yırtar. Tabi gelen memurlar 1 aydan fazla geriye açılış yaparlarsa sıkıntısı cezası daha fazla olur.

karşı firmanın sahibi, bizim firmada asgari ücretle çalışıyor gözüküyor. neden bilmiyorum tabi ama 1 sene önce falan öyle yaptılar babamla. çok anlamadığım için bu işlerden sormadım.

gerekli yalıtımı yapmaları lazım. belediye/zabıtaya şikayet edin.

gurultu.cevreorman.gov.tr
boyle bi sey var ben de duyuru'dan ogrendim.

Belediyeye başvurun. Çalışma ruhsatı olmadan çalışıyorsa zaten faaliyet men olur

Şikayet edin yalıtım yapmaları lazım+1. Gelip desibel ölçüyorlar hem cezası var hem de düzeltmelerini istiyorlar.

Belediyeye sikayet edeceksiniz. Kapattirirlar orayi, acimazlar.

bir de pazar çalışma var. yapın şikayeti. bir şekilde atlatırlarsa bir daha şikayet edin. acımayın. ama apartmandan çıkarken de dikkat edin. en son benzeri bir şikayet yüzünden bıçaklama filan oldu bizim sokakta.

ilçe belediye

O terzi baya bi gezmiştir , şikayetler yüzünden , ya dişlidir , gittiği yere kadar gitsin diye , ya da acemi.

Her kanaldan şikayet edin. Bimer'den başlanabilir.

duyuruyu açtıktan sonra zabıta müdürlüğüne şikayet ettim, ben hattayken ekiplere telsizle anons geçildi, akşam eve gittiğimizde ses kesilmişti. birkaç gün sonra da dükkanı boşalttılar.

Geri yükleme yapın hocam hemen. İlgili klasöre sağ tık yapıp önceki sürümleri geri yükle de. Oradan kurtarabilirsiniz belki

dosyalar bilgisayarının "download" yani klasöründe duruyosa otomatik silinmiş olabilir.
belgelerin bulunduğu disk gözükmüyor olabilir.
sen komut vermedikçe temizlik programları döküman dosyası silmez.

Benim hatun doğum fotoğrafı çekiyor, o süs malzemelerini tahtakaleden alıyoruz hep. Sırf parti süsleri satan dükkanlardan oluşan bir sokak var envai çeşit ürün oluyor orada..

can süsün istoç mağazası eminönüyle aynı şeyleri satıyor. Kalite anlamında çok yüksek beklentiniz olmasa daha iyi tabi.

her yerde o tarz tükkanlar var artık.
ayrıca ek gelir hesabına bu işi yapanlar var.
mesela 400 tl veriyorsun o gelip odayı süsleyip gidiyor.
yok süsleri bilmem emmi, babaanne yazıları hepsinden çeşit çeşit renk renk var.
internetten al, tükkanlara kadar yorulma.

İSTOÇ

cafe gibi yerlerde o hizlari bulamazsiniz, universite kutuphaneleri hizlidir ama torrent falan calisir mi bilemem

Ne indiriyorsun ki?

@thomas;

yüksek çözünürlüklü film indiriyorum, zaten 3-4 tane indirince kota doluveriyor kabaca 20-30 gb bir film.

uydunet var 250 gb aylık akk. zaten yetiyor ve toplam 16 terrabtye diskim olmasına rağmen aç gözlülük yapıp her filmi 20-30 gb lik indirmiyorum. sadece benim için gerçekten çok özel filmler için bunu yaparım ki onlar da zaten 10 tane ancak. mühim olan 1080p olması ve 6 kanallı ses içermesi benim için. rarbg nin torrentleri de uygun oluyor 3-6 gb arası değişiyor filmler.

yok ille de ben çılgınca indircem dediğim zamanlar günlük nitro paketi alıyorum 4-5 lira bişi. bi günlüğüne 100 mbit sınırsız. en son bu download krizime girdiğimde temmuzdu ve tek günde 700 gb indirmiştim.

bahsettiğin gibi bi mekan olacağını sanmıyorum olsa da gidip oralarda indirmem. başkasının ücret ödediği bir şeyi bu şekilde gasp etmem.

Wiispotter lar çok mu kötü ki starbuckslarda?

Böyle cafelerde falan hızlı aslında internet. Ama hem çok kalabalık olmayan hem de kebapçı börekçi mantıcı olmayan bir yer bulabilirsiniz. Hızlıca indirir diye düşünüyorum. Ama ona da kahve parası bayılana kadar evimde rahat rahat indiririm.

Ben de yolda izlemek için çok indiriyorum dizi film. O yüzden sınırsıza geçtim. Kafam rahat.

@washe;

nitro tam aradığım şey, daha önce hiç aklıma gelmemişti. zaten en fazla birkaç kez kullanıp 4k/full hd'de hevesimi aldıktan sonra normale dönerim o zamana kadar da nitro fazlasıyla işimi görür.

ram belki

ram +1
hdd2yi zaten saymışsın. başka da pek bişey çıkacağını sanmam.

nesi bozuk ona göre değişir

ekran, pil, klavye... sadece bunklardan birine ihtyiacı olanlar olabilir.

ne kadar eski ? başka makinalara can verebilir, ekranı iş görür, anakartı iş görür, wireless modülü iş görür.

marka model ne ?

sahibinden'e koyun hocam. çalışan her parçasına talip çıkabilir. ben baya baya eski bi netbook'un ekranını anakartını klavyesini ayrı ayrı sattım. çok eskiydi ama. fiyatı da düşük yazmıştım. o şekilde değerlenir.

Anadolu yakası, küçük çamlıca

Ahahah.ne o abi hamagi gezmeye goturuyomusunuz gibi.sen avcilardaydin diye hatirladim.en yakin florya var,agaclari yolmuslar ama iyidir.

@duptıs;

florya'ya gittik bayağı güzeldi sağolasın, millet zaten hamak kurmaya gidiyormuş oraya :)

olabilir tabii ki.

evi bazen okuma yazma bilmeyen insnalar yapıyor.

en basiti çekül ya da bilye kontrolü.

Bunlarda kendinden kalibre olmaz, sen her seferinde kalibre etmen lazım. Bi referans belirtmen şart çünkü.

ana yapı olamaz. yapı denetim şirketlerinin kontrolünde çünkü. ama ince işi sırasında yamuklaşmış olabilir. parkeler ve alt malzemesi örneğin yamuk olabilir.

ev yamuk olabilir.
mümkün.

Olabilir. Bizim iki katlı ev var. Yamuk mesela. Belli de oluyor.

teraziyi zemine koyup deneyin.

duvar yamuk olabilir mümkündür ve doğaldır. çünkü senin dediğin gibi dik bir şekilde çok zor yani çok ince işçilik yapılmış olması lazım yamuk olmaması için, lazerle kontrol felan. kaldı ki yamuk dediğin %1 bile yoktur. yani duvar üstüyle altı arasında 3 cm oynama yoktur. taşıyıcı sistemde özellikle kolonlarda eğer yapım aşamasında insan evladı yaptıysa çok yamukluk olmaz, kalıp şişmesi vb durumlar nedeniyle az birşey olabilir kabul edilebilir o da.

duvar düz örülmüş olsa bile sıva işleminde yamukluk ortaya çıkabilir.

duvarındaki sapmayı bulman için sana bir yöntem. ağır işsizlik içerir :D düz bir profile ip ve ipin ucuna da bir ağırlık bağla. profili duvarın yukarısına düz bir şekilde bastır. ağırlık, yerçekimden dolayı 90 derece olacak şekilde aşağı sarkacaktır.şahkül dediğimiz aleti yapmış oldun. sen o şekilde tutarken birisi duvarın çeşitli yerlerinden ip ile arasındaki mesafeyi ölçsün. göreceksin ki kimi yer 3 cm gelirken kimi yer 2.8 cm kimisi 2.5 cm gelecek.

özet geçiyorum. evet olabilir ama dediğiniz dereceler yapısal anlamda sorun teşkil etmez.

şeffaf bir hortum alıp hava kabarcığı olmayacak şekilde su dolduruyoruz. alın size en orijinalinden su terazisi. hortumun iki ucundaki su seviyesi işinizi görür.

mevzuata göre ev 1/250 oranına kadar yamuk olabilir. zemine oturabilir bir taraf.

sibel kekilli ile ilgili açıklamayı ben yapayım sana.

sibel kekilli, bildiğimiz sibel.
dvdrip, dvd'den riplenmiş.
avc, tr.wikipedia.org Advanced Video Coding (MPEG'dir)
5.1, Dolby, DTS gibi 5+1 Surround ses sistemleri ile uyumludur demek. (Uyumlu olmadığında 5+1 bile olsa 2+1 gibi çalışır.)
mkv, video formatıdır.

televizyonunuzun mkv çalıştırıp çalıştırmadığını kontrol ediniz. büyük ihtimalle çalıştırıyordur.

görevdeyim, şirket içi torrent'e giremiyorum. sorry

Sıralı tam liste şurada var:
www.eddieoneverything.com

Sağlam .mp4 yerine sağlam .mkv ara mesela. Bir de torrent'in ilk sayfasında ekran görüntüleri oluyor, çamur gibiyse/Korece altyazı gömülüyse indirmene gerek kalmaz bu durumda. Yorumlar da bir başka kaynak; 10 kişiden 7'si bok gibiydi demişse bi zahmet indirme o torrenti de.

youtube'daki 4k videolara bak. onlarda bir miktar sıkıştırılmış olacağı için memnun etmeyecektir belki. tam 4k için üyelikli torrent sitelerine bak bence.

kutu alıyorsun
hdd nin soketleri ideyse ide kutu
sata ise sata kutu

aynı şeye ihtiyacım var salça olayım kutu nasıl bir şey link var mıdır acaba?

www.vatanbilgisayar.com

sata ya da ide harddisk kutusu diye aratın çıkar.

@basond: aha buldum bile;

www.n11.com

çok sevindim valla 180 liraya hdd almak yerine 15 liraya bu işi huzur içinde çözüyoruz.

şimdi bu disklerin içinde işletim sistemi falan bir sürü ıvır zıvır var, direkt sağ tıklayıp biçimlendir yapıp tertemiz kullanabiliyoruz dimi?

aynen
bas formatı gec

çok teşekkürler herkese direk kutu olarak aratsak yetiyomuş bende özel ismi falan var mı acaba diyodum.
İşim görüldü tolga silme lütfen duyuruyu

araya kaynayayım, ban da 1.8 '' hdd için lazım onu nasıl buluruz ki?

içim ürperiyor
o sata mı ide mi diye bir bak
aynı kutuya koyup icine bir şeyler sıkıştırırsın.
ufak kutu var mi bilmiyorum
1.8" hdd kutusu diye aratirsan cikar mi bilmiyorum

Hizmet veren özel entegratör varsa onda sıkıntı olmuştur belki.

merhabalar,

çok iyi bir karar almışsınız öncelikle bunu söyleyeyim hiç pişman olmayacaksınız. neredeyse tüm formatları oynatabiliyorsunuz. hatta alt yazıları dahi oynatıyor.

hdd olarak şunu almıştım. urun.n11.com

daha sonra malum ortamlardan haftada 4-5 film indirip, müsait oldukça izliyorum.

aslında sadece adını yazdığınızda o filme ilişkin hepsi karşınıza çıkar. ben genelde hd olanı indiriyorum. görüntü kalitesi gayet yeterli geliyor. çünkü boyutları çok büyük oluyor. genelde gördüklerim 10-20 gb arası ancak 50 gb olanları da var.

2- mkv codec tipi, kaliteyle doğrudan bağlantısı yok. bir filmin kalitesini bitrate'i belirliyor, ne kadar yüksek bitrate o kadar yüksek kalite. çözünürlük de önemli tabii, 4k'ya upscale olacak bir 720p görüntünün bitrate'i çok yüksek olsa da keyif vermez. 4k çözünürlükte film içeriği şu anda neredeyse yok, o yüzden 1080p çözünürlükte bitrate'i 10mbps civarı olan bir film seni götürür. bitrate bol olsun dersen filmin boyutu büyüyor, ortalama sürededeki bir filmin yüksek bitrate'li versiyonları 20 gb'ları bulabiliyor.

usb 3.0 destekleyen bir aygıt almak zorundayım dimi? 2.0'lık bir flash'tan 4k video oynatmaya kalksam takılma olur mu?

evet usb 3 ama okuma hızının ayrıca yüksek olması lazım 4k için, 4k ayrı bi dünya.

@denizgönen;
bir sonraki muhtemel duyurum için spoiler veriyorum: "yüksek hızlı internetini kullanabileceğim mekan önerisi"

bu arada evde işe yaramayan eski bir laptop var 250 gb harddiske sahip. bu harddiski taşınabilir olarak kullanmam mümkünse işimi fazlasıyla görür.

var mıdır böyle bir teknoloji?

model: WD-ML320

Syringomyeli ve Syringobulbi

Yenisini almak sana darbe vurmazsa al bozma yatırımını, ama şu an para yoksa mecbur cepten yicen.

Para varsa çeyrek alın, o altına hiç dokunmayın derim. Zorlanacak gibiyseniz altinlardan birini takın ama yerine para koyun ufak bir miktar da olsa. Sonra biraz daha para ekleyip altını yerine koyarsiniz.

Altininiz ceyrek ise onu takin, piyasa biraz duzeldiginde yenisini alin. Yeni-eski arasinda fiyat farki oluyor.

bence akilli televizyon yerine buyuk ekranli televizyon kesinlikle daha akilli bir tercih. ben de lg nin 4 yillik bir led televizyonu var arayuzu cok yavas browser surekli cokuyor rami cok yetersiz. ama zaten boyle ozelliklerini kullanmiyorum. usbden film aciyorum. daha farkli ihtiyaclariniz varsa da chromecast gibi aparatlar cok ucuz. sizin yerinizde olsam ekranin boyutunu olabildigince buyuk olan gorece daha az ozelligi olan televizyonlara yonelirdim.

samsung kullanıcısı olarak lg öneririm. philips ve sonyden uzak durmam çünkü androidli modelleri var artık. 3 5 sene öncesi olsa uzak dururdum ama.

filipsten uzak durmaya gerek yok diye biliyorum ben. ama lg ve samsung f/p için en uygun ikili.

bütçe ne kadar bilemiyorum ama şu vakitte akıllı tv alınıyorsa android olsun içinde. biraz pahalılar ama diğerlerinin sağladığı "akıl" pek pratik değil; tarayıcı performansları bile hala istenen seviyede değil. hem android olunca codec sorunu falan da olmayacak uygulamalar sayesinde. sony ve filips'in android tv'leri fena değildi geçenlerde bakındığımda, muhtemelen yeni bişeyler de vardır. ama bence 5 inç küçük olsun android olsun.

LG iyidir, ben kendi evimde projeksiyonu tercih ediyorum ama babam icin 65 inch bir LG secmistim, Turkiye'ye geldigimde canli da gordum bayagi kullanisli.

- Kumandasi cok basarili, havada kullanilabilen bir mouse gibi dusunun (YouTube'da videolari vardir sanirim)
- Genisleme secenekleri gayet makul. Kac HDMI girisi var ezbere hatirlamiyorum ama Chromecast, Digiturk, D-Smart vb her seyi baglayabilmistik
- Goruntu kalitesi super, Turkiye'de 4K TV yayini yok ama YouTube'dan ya da bilgisayardan 4K video acinca sinemada gibi oluyorsunuz

Lg+1

Benim onceligim usb taktigimde her formati sorunsuz oymatmasiydi. 2 sene once aldigimda bu konuda en basarili LG demisler ve pisman olmadim aldigima. Su anda eminim bircok markada bu ozellik calisiyordur ama 2 sene oncesi icin lg agirlikli yorumlar yapiliyordu.

Uygulama kisminda, tarayicisi uzerinden dizi sitelerine baglaniyorum. Site arayuzunde gezinirken yavas a!a video oynatmasinda hic sorun olmadi. Coktugu de cok nadir oldu.

Digiturk hd yayin kullaniyorum. Dizi ve filmleri de mumkun oldugunc 1080p indirmeye calisiyorum. Kalitesinden memnunum, akilli kumandasi da cok sik ayrica.

ben hem ablama hem kardeşime hediye aldım. ikisi de lg, ikisi de çok memnunlar.

babamin gonlunden samsung geciyordu, fazla pahali geldigi icin lg'yi secmisti 2 yil falan once.

philips seçmiyoruz. bizde bir tane var, tv izlemekten soğuttu beni.