Ekşi Duyuru

www.quora.com
yağı çok kötüymüş. ama yenirmiş.

Youtubeda var. Bushcraftçılar yiyor ama tırt gözüküyordu. Pişir pişir yumuşamaz

www.youtube.com

Evet, letonya, estonya’da filan satiliyo

kizilderililer yiyormustu diye biliyorum.

ayı zehirlenmesi diye bişey var. eğer kutup ayısı yersen ayı zehirlenmesinden ölürsün.

www.biyolojiokuryazari.com

sadece karaciğer değil bakma sen buna geçen belgeselini izledim.

romanya'da da yenen bölgeler var.

Türkler için de durum aynı değil mi? Amerika ya da başka bir ülke olmak zorunda değil. Pratik çünkü.

ben genelde ketılda kaynatıyorum hiç mikrodalga kullanan görmedim. bardağın uyumlu olup olmadığını nasıl anlıyoruz

ısınmıyorsa uyumlu mudur

hem bardak ısınıyordur hem su. kette'da kaynatılan suyu bardağa koyunca soğuyor direkt.

Mikrodalgada ısıtan tek kişidir ve tek bardak içecektir. Biraz da film klişesidir. Gerçekte ABD'nin %99'u ofisinde şundan içer:

images-na.ssl-images-amazon.com

Dışarda da Starbux vs.den alır.

madem filtre kahve içiyorlar o halde bu sistem bardak poşet çay için kullanılıyordur o zaman.

Amerika'da sebeke elektrigi 110V. Kettle'in su kaynatmasi aylar suruyor. Pratik degil o yuzden tutmadi hic.

@robokot

teşekkürler kanka işte aradığım cevap!

Amerikalıların kişisel termoslari var bir de. Orada ben de kullanıyordum. Geldiğim gün ülkenin laneti ile kırıldı. Yoksa belki hala kullanırdim İstanbul'da da.

voltaj açıklamasına ekleme olarak:
bilindiği üzere amerika’da çay kültürü yok, o yüzden sıcak suya ve kettle’a çok ihtiyaçları çok olmuyor.
kahve makinesi çok yaygın, en dandik ofislerde hatta en ücra yerlerdeki benzincilerde bile microwave artı kahve makinesi olur.
sıcak suya ihtiyaç olursa microwave ile çözüyorlar.
(3 yıl amerikada ofiste çalıştım)

Çevremde ilk kettle alan kişiyim. Kahve makinası her yerde çok yaygın, çok az kişi çay içiyor. Kahve dışında böyle su kaynatmalı durun pek olmuyor. Çevremdekiler kettle aldım diye uzaylı gibi bakıyorlar “Ne yapcaksın ki bununla” diye. Üçü bir arada gibi hazır kahve kullanımı da çok yaygın değil. Kapsül kahve ya da damıtnalı kahve kullanıyorkar. Yer gök kahve makinası.

Diğer yandan her yerde mikro dalga var. Ofislerde öğle yemeği verilmiyor, ya evinden getiriyorsun ya dışarıdan yiyorsun. Evden getirmek de ucuz olduğu için çoğunluk öyle yapıyor ve her ofisin mutlaka mikrodalgası oluyor. Ev yemeğine gelince, marketlerde hazır yemekler bizdeki gibi biraz irice bir deep freeze’in içinde değil; marketin 4-5 koridoru donmuş hazır yemek ve çok tüketiliyor. Ayrıca, diyelim, büfemsi ya da kantinimsi bir yerden bir yiyecek aldığında orada da hemen ısıtman için mikrodalga kullanılıyor. Haliyle, mikrodalgaya erişim çok kolay. Kettle o açıdan da gereksiz kalıyor.

Bir de toplu çay/kahve içme seansına da çok denk gelmedim ev buluşması gibi bir şey değilse. Ofiste herkes kendi molasını kendi verip kendi kahvesini, çayını kendi yapıyor. Tek kişilikken pratik de oluyor.

Ekleme: cedex + 1, yazmış hepsini

Voltaj hikayesi yalan çünkü amper yüksek 110 volt olsa da voltaj.

İsveç'te aynısını bizim kayınpeder yapıyor. Filtre kahve makinası yeterince sıcak vermiyor suyu, o da mikrodalgada çeviriyor biraz.

Insanlar kadını mutfakta görmek istiyor. Erkeği de kadini koruyan kişi olarak benimsemiş. Kadın degil, erkek sarar. Yani erkek tornavidayla çalışırken kadın ona karisamaz, erkeği saramaz. Geleneksel cinsiyetcilikte durum böyle.

mor bembombom + 1

İş mutfakta, tornavida da değil de; sevdicek senin dışında bir işe odaklanmış ve ona öyle odaklı odaklı bakarken şcelemesi ve sarılması çok güzel oluyor. Niyeyse bir şeye odaklanmış sevdicek en üstüne atlanılası sevdicek oluyor. Artık başka ille uğraştığından aslında kıskanıp farkına mı varmıyorum, evrimsel olarak “Bu adam böyle odaklandığına göre az sonra syrl yanar, vahşi hayvanlar ikişmez. Türümüzün devamını dağlar bu adam” diye mi düşünüyorum; o bilinçaltı kısmısını biliyorum ama ciddi işle uğraşan birinin seksapeli de fena oluyor nedense.

Ayrıca
youtu.be

Erkek arkadasim yemek yaparken gidip sarılıyorum. Ben yemek yaparken o sarilirsa sinirleniyorum. Bence her şeyin bi şeyi var.

Bence de kadin erkek fark etmeden bir şeyle uğrasirken sarilma olayi var. Belki o halini sevmek, belki ben buradayim hatirlatmasi yapmak, belki sebepsiz, olur yani. Mutfaktaki kadina sarilmak görsel açıdan estetik ve yerine göre seksi bulunduğu icin her yerde dolaşiyor, o yuzden klişe oldu o kadar.

Ayakta sabit durarak yaptığı herhangi bir aktivite olabilir bu. Maksat sarılmak. Tenis oynarken gidip arkadan sarılsan saçma olur kafana raketi yersin.

Gençken dinlemiştim bir süre. Şu an dinlemiyorum.

evet. severim.
bombabomba, facebook, şappir suppur ye beni, allah belani versin sevdigim sarkilardan.

bombabomba.com'u ilk çıktığında kafamız güzelken geyik olsun diye dinlerdik bi ara.

80 80 160 diye bi şarkısı var. arabada dinlediğim usbnin içine atmış bi vatan haini:) o şarkıyı dinliyorum yolda. mukemmel bir road trip song

bomba bomba'yı arada açıyorum.

Cogu sarkisi komik ve eglenceli geliyor dinliyorum. Ayrilik acili sarkilarini da dinlemisligim var ama cok begendigim soylenemez.

dinlemez olur muyum? soylemesi ayip haydi bastir parcasini hala dinliyorum. cocuklugumun sanatcisi.

Eskiden benim de gerçekten sevdiğim şarkıları vardı. Şimdi bile hâlâ ezbere biliyorum o eski şarkılarını. Mesela "İsterim Seni", "Üfle", "Şappır Şuppur", "Bas Gaza", "bombabomba.com", "Hap Gibi", "Tıkla", "Neredesin" gibi. Şarkıda anlam değil de keyif bulmak istediğim zamanlarda dinledim. Dinliyorum da kafama esince. Ama bozdu sanki ya, eskisi gibi hit çıkaramıyor. Eskiden listelerin altını üstüne getirirdi.

Cankan dinliyorum. (Bkz: Yaranamadım)

cankan ın apartmanın üstünde çektikleri bir klipleri vardı neydi o?

matrix kıyafetleri vardı.

avrupa yakasında duyduğum şarkılarını dinledim.

@kosun lan mevzu var: "Yar Yar" idi o şarkının adı.

Bomba bomba iyidir

Kedi beslemedim ama köpeğim beni 1 sene sonra gördüğünde yanıma eskisi gibi atlamış, kıpır kıpırdı ve özlediğini çok bariz belli etmişti. Benim onu özlediğim gibi o da unutmamış demek ki.

teorik vermeyin demissin ama bulunsun. kopekler 150-250 kelime arasi anlayabiliyorlar. 10-15 kisiyi tanimlabiliyorlar. en akillilari 2-2.5 yasindaki insan zekasina denk geliyordu.

6 Ay görmediği insanını hatırlayıp tanıyan muhabbet kuşu görmüşlüğüm vardır.

Bizim büyük kedi kızın tam bir gerizekalı olduğunu düşünüyorum ben de. Aralık bir kapıyı ittirip giremiyor, tırnağı bir yere takılınca geri çekemeyip bağırıyor, sinirleniyor falan.

Küçük kız aksine çok zeki bence bir kedi için. Birkaç komutumu anlıyor, çağırınca ne yapıyor olursa olsun geliyor, tv de belgesel izliyor, evden uzaktaysam görüntülü görüşme yaparken telefona gelip bakıyor, yan tarafa geçmesin diye koyduğum eşyayı kaldırdığımı hemen fark ediyor (büyük bunu da anlamıyor), ilacını sürmem gerektiğini kendi hatırlatıyor ve sürerken sakince bekliyor, bize oyun oynamayı öğretiyor (bir ipi kendine oyuncak yaptı nasıl atmamızı istediğini söylenenek bir şekilde yaptırıyor).

İkinci köprüden çıkınca dümdüz devam. Mavi tabela var bostancı yazan oradan d100 e bağlanın. Oradan dümdüz. Pendigi geçtikten sonra Sabiha Gökçen diye table var oradan devam edin

buzdolabında duruyorsa yenir bence, üstüne bakın herhangi bir küflenme belirtisi filan yoksa sıkıntı olmaz.

kardeş bir hafta olmuş. yani 1-2 gün olsa ye de 1 hafta bildiğin deney yapmak.

küf yoksa yenir.

fırın ekmeği mi halk ekmek mi? halk ekmekse ve küf yoksa(büyük ihtimalle yoktur) yenir. biz yiyoruz valla sorun olmuyor.

abi normal bi adamsın ve herkesin senin gibi olması gerekiyor.
şaka değil, ciddi yazdım.

iyi de kıraathanelerin olayı değil mi?

saç baş dağılmış gitsen de kimse dönüp bakmıyor, nokia3310la gitsen de, selamın aleyküm dersin, söylersin çayını, alırsın gazeteni okursun.

yani ne bileyim evden 1 tık yukarda kahvehanelerin rahatlık olayı

yeterince kizli ortama girmemissin bence, sorun o. veya kafa olarak uyusabildigin kizlar olmamis. iyi anliyorum. ayni durumdaydim. lisede iyi anlastigim kiz arkadaslarim olunca bende hafiflemisti bu. hem asosyal ve yabani olmanin hem de muhafazakar yetistirilme tarzinin etkisiyle kadinlarin da normal insan oldugunu idrak etmem uzun surmustu ama oturdu sonunda. normalde aynen senin gibiydim, kizli ortamda konusmak icimden bile gelmezdi (cekingenligi gec, bir kizla konusabilecegim hicbir konu yoktu. en azindan oyle dusunuyordum) ama simdi ortamda kiz yoksa canim sikiliyor. kiz varken daha neseli, daha canli oluyor ortam sanki. o yuzden bence eksik olan sey kafa dengi kiz arkadas eksikligi. ben de oturup simdi sanat konusmuyom. aklima ne gelirse. erkekle konustugumdan farkli gelmiyor artik. gerci benim "cenk tosun ucuza gitti" diyen kiz arkadasim da oldugu icin konu sikintisi olmuyor pek, cagir hali sahaya da gelir jsksls

Valla bende kahveye kaptırdım bi arkadasımla kendimi gitmezsem rahat edemiyorum haftada iki uç kere gidiyorum safi muhabbete az cok cevrede oldu kendi halinde adamlarla cok sevdim ayrıca çay 1 lira tost 4 lira iyi geliyo yorgunluk alıyo kafa dinliyorum öyle hiç birşey yapmadan biraz önce iki saat oturdum iyi geldi telefona bile bakmadım 8 çay içmişim ama 3 bira kafası yaptı okey taşı sesinden heralde

durumun tuhaf ama sebebini bilmiyorum.

Oradaki insanlar samimi çünkü popüler olan şeylerle mutlu olan insanlar değiller, otur yanlarına oyun oynayanların birbirlerine yaptıkları şakalar bile tebessüm ettiriyor benim geçerken bazen görüyorum özellikle yaşı almış gitmiş amcaların yaptıkları, laf koyma bilmem ne dertleri yok kimsenin, kızların olduğu ortamda kafede olsan ayy vayy bir sürü kendini beğendirme, ben burdayım bana baksın herkes benimle ilgilensin vs.

Vallahi normali bu degil mi :) bence sende bi sorun. Hatta kizli erkekli ortamlarin cok yalan oldugunu dusunuyorum. Erkek erkege takilmak iyidir.

büyürken etrafında hep erkek mi vardı, okulda kız arkadaşların az mıydı?

genelde haremlik selamlık büyüttüğümüz için çocukları, karşı cinsle yan yanayken ne yapacaklarını bilemeyip "kötü" veya "ayıp" bir şey dememek/yapmamak için kasılıyor erkekler. kadın sana yanında rahat olunacak biri gibi değil de, samimi olmadığın, saygıda kusur etmek istemeyeceğin bir yabancı gibi geliyor olabilir. bilerek yapmıyorsundur ama "böyle gördük" durumu olabilir.

Bruce + 1

Nedenlerinden biri aliskanlik olabilir. Cocukken hep erkeklerle oynadiysaniz, kizli-erkekli oyunlara cok girmediyseniz; ayni sekilde ergenlikte de sadece erkek grubuyla yakin arkadaslik yaptiysaniz beklenen bir durum olabilir bu. 11 yasindayken 3 erkek ve 3 kizli yakin arkadas grubumuz vardi. Bazen saklambac oynardik, bazen cift kale mac yapardik. Daha kucuk yaslarda hep birlikte evcilik oynuyorduk mesela. Sonra mahalleye baska bir cocuk tasindi ve bir gun yine cift kale mac yapalim dedik. Bir baktik cocuk futbolu ciddiye aliyor, ciddi ciddi oynuyor. Biz "Benim ayagimda cok durdu, simdi sen al" diye pas falan veriyorduk. Oyle yapmamiza kizdi. Konusmasi bizim dilimizden degildi, daha dogrusu anlamiyorduk niye o kadar sert konustugunu. Anneme aglamistim "Bana lan dedi" diye. Annem "Oglan cocugu gibi yetismistir simdiye kadar" demisti, onun da ne demek oldugunu anlamamistim. Biz lan'i daha onceden sadece komedyenlerin kullandigi bir sey saniyorduk, konusma arasinda gecse de oyle doldu dolu olmuyordu mesela. Ben urkmustum cocuktan. Cocuk kizlarin ve Mericlerin ortasina dusmus gibi kaldi. Boyle bir kan uyusmazligi oldu bir zaman. Cocuk zamanla bize alisti, biz de ona alistik da; ortamda biz olmayinca yine aynisina donuyormus derlerdi.

Belki bu bir neden olabilir. Erkeklerle buyuduysen hep, cevre oyleyse; alistigin ortam olmadigi icin rahat edemiyorsundur belki.

gıcık oldum
kıl oldum
ifrit oldum

aklıma gelenler.

Sinir oldum
Uyuz oldum

uyuz oldum,
(yaptıklarından/söylediklerinden) rahatsız oldum.

verem etti beni

zıt aldım. evet nickten de anlasılacagı üzere karadenizliyiz

Asfalyaların atması.

kuruldum, kuruluyorum

acayip tutuldum

Ben kullanmiyorum da tilt oldum var bi de.

Dellendim diyolla

Tav oldum var ama izmir çevresinde kullanılıyo, normalde söyleyince farklı anlaşılıyor

ulan çıldıracaktım

ille de bişeyi geliştireceksen şimdi duygusal zeka revaçta. o dediklerin de peşinden gelir nasıl olsa.

Öncelikle ben gerizekalı olduğunuzu düşünmüyorum fakat kendinize güveninizin eksik olduğu kanısına vardım.
Hep matematik zekasından bahsetmişsiniz. Onları nasıl geliştirebilirim diye sormuşsunuz. Zaten ülkemizdekilerim çoğunun sol beyni daha fazla çalışmakta yani analitik zekaları daha yüksek bunun sebebi belki eğitim sisteminin bizim sağ beynimizi köreltmesi olabilir. Bana kalırsa sol yerine sağ beynin daha çok çalışması insanı zeki yapıyor. Ne demek istiyorum sağ beyin daha yaratıcı ve sanatsal.

Evet belki matematik problemleri zekanızın gelişimine yardımcı olur ama eğer daha iyi bir sonuç istiyorsanız sağ beyninizi daha çok çalıştıran aktiviteler yapmalısınız. Yaratıcılığınızı arttırmalısınız. Bu resim çizmek, şiir yazmak, enstürman çalmak olabilir bence bunlar sizin zekanıza daha çok katkıda bulunacaklardır.

sende kendimi gordum kardes, iq testlerinin 1.sorularini bile yapamiyorum.

yükseltemezsin. yükseltebilecek kadar zeki olsaydın bu kadar geri zekalı olmazdın. bir diğer deyişle, geri zekalı olduğun için yükseltemezsin.

normal+ seviyeye kadar yükseltebilirsin. kolaydan zora doğru git, devamlı çalış.

5 senedir uğraşıyorum hala düzeltemedim.

Soruya koptum yahu.
Zekanızı neden geliştirmek istiyorsunuz bence oradan gitmek lazım önce. Ben de kendimi biraz alık bulurum sebebi powerpufgirl'ün yazdığı gibi sol beyni çalıştırmaya abanmaktan sağ beyinle hiç ilgilenmemek olduğunu düşünüyorum. Akıllı, başarılı dediğimiz birçok insan beynini farklı birçok etkinlikle azar azar meşgul ediyor mesela, müzikle de ilgileniyor, mesleğiyle ilgili çalışmalar da yapıyor, eğitimlere de katılıyor, alanı dışında okumalar da yapıyor, yeni bir dil de öğreniyor, düzenli sporunu da yapıyor vs. gibi. Beyni birçok farklı konuda kullanmak oturup matematik problemi çözmekten çok daha işlevsel bence. Tek bir konuya odaklanmaktansa konu çeşitliliği daha faydalı bence.
Bir de sağlam kafa sağlam vücutta bulunur diye boşuna dememiş Atam. Her gün yürümek ve doğru düzgün beslenmek lazım öncelikle.

düz mantık: aşırı olan her şey dengenizi bozar, dengeniz bozulursa sağlığınız bozulur.

1-2 kilo salatalık aşırıdır.

alttaki yorumları da okuyunca ek yapmak istedim: işi yalnızca 'salatalıktan bir şey olmaz'a getirmek gerçek hayatla örtüşmüyor. @raydingoz'un söylediği ilaç ve toksik madde haricinde salatalığın içerisinde de bulunabilecek çeşitli kimyasallar vardır. Yıkamayla geçmeyen maddelerden bahsediyorum.

O salatalıktan bir şey olmaz lafı, organik salatalık için belki geçerli olabilir. organik dahi olsa ben yine aşırı bulur şüpheyle yaklaşırdım.

Vedat Milör'ün ellerinin neden titrediğini de bir araştırın.

Her şeyin suyun da fazlası zararlı

salatalığın %95'i su olduğu için bir sıkıntı olmaz.

afiyet bal seker olsun.

goodhealthall.com

iyi yıkayıp yersen hiç sıkıntı yok. hatta iyidir. saf su içmekten çok farkı yok.

Bir sey olmaz.

Cucumber diye yazilir kukambir diye okunur. Cok da guvenmemek lazim bence.

gaz yapar

"dozunu aşan her şey zehirdir."

abi neden'e verebileceğim tek bir cevap yok da kendimden de ilhamla ihtimalleri sıralayayım; kadınlara bu mutlu olma halini verip de erkeklerde olmamasına sebep veren. senin gibi bir aydınlanma yaşamadım ama; toplu taşımadayken erkeklerin daha çoğunluğunun yüzleri asık gibi geliyo bana da.

- o gördüğün kadınlar, kadınlar içerisinde mutlu olan kısım zaten. mutsuz olanları pek dışarıda göremiyosun. yani kadınlar mutlu oldukça dışarıda oluyolar, dışarıda oldukça da mutlu oluyolar. hiç mutlu değillerse de dışarı çıkmıyolar. bu en yüksek ihtimal kanaatimce. ya da işyerinde/çalışıyor oluyolar ve yine dışarıda göremiyosun.

- bize yüklenmiş evin reisi rolü var. ne kadar inkar etsek ya da eşitlik falan desek de kafamıza filmidir kitabıdır çocukken ergenken yapılan telkinler kafamıza kodlanmış oluyo. ve ona erişemeyince ne kadar iyi zengin ve/veya hayatımızdan tatmin bulur halde olursak olalım bize yüklenmiş bir sorumluluğu yerine getirmemiş olmamın ezikliğini/mutsuzluğunu hissediyoruz. bir kadın için de bunu yapmasa bile her zaman kafasının bir kenarında yine erkeklerde olduğu gibi aynı yüklenmiş rol meselesinden ötürü eli yüzü düzgün iyi kötü hali vakti yerinde biriyle evlenir çocuk yaparım düşüncesi var/olabilir. çünkü biz avcıyız onlar av.
özetle bizi usta bir avcı olamamanın kaygısı sürekli içimizden dürterken, onların kafasının bir kenarında sürekli nasıl olsa av'ım bir avlayan olur demenin getirdiği rahatlık var.

- kadınlar arasındaki kadın kadına ilişkilere dair pek bir şey bildiğimi söyleyemem, ama biz erkek erkeğeyken homofobik algılanması kaygısından ötürü birbirimizi pek gazlamıyoruz; ama onlarda böyle bir kaygı olmasa gerek. rekabetleşmeleri de "sahip oldukları erkek" üzerinden yapma lüksleri var, biz yapsak iş gavatlığa dönüyo.

- kadınlar nasıl oluyosa alışveriş yapınca mutlu olabiliyo, biz olamıyoruz; zaten olsak da kadınlar kadar geniş bir alışveriş skalamız yok. kıyafet kombini için seçeneklerimiz kadınlarınkine nazaran pek az, zaten alışveriş yaparak rahatlamaya geçici de olsa mutluluk temin etmeye kalksan ya araba alcan/al-sat yapıp değiştircen; ya da aynı ceketin farklı renklerinden falan alcan.

o güleç kadınların çoğu bir ailenin geçim derdini tek başına üstlenmiyor olabilir.
benim gördüğüm tr de yaşayıp da bu kadar güleç ve enerjik kalabilen insanlat ya doğuştan ya da sonradan zenginler.
zenginlik ile bişi alabilme yetisi kazandığı için değil insanlar kendilerini günlük hayatın dertlerinden soyutlayabildiği için mutluluk getiriyor.
ekmeğe, benzine, meyve sebzeye gelen zam asgari ücretli mecidiyeköyde koşturan bir elemanın canını yakarken, cebi dolu olan adamın öyle tasaları olmuyor.

Bir de insan neden mecidiyeköyde mutlu gezer ki? Mutsuz kadın da çok ama Dafaisss in mutlu kadının sokakta olduğu tezine katılıyorum ben de.
Sorunun yanıtına gelince, kadınım ama bana da biri öğretse keşke.

Kadınlar erkeklerden çok daha iyi rol yapabiliyor. İçi kan ağlayan bir kadın şuh kahkaha atabiliyor. Biz yapamıyoruz/yapmıyoruz.

baştan belirteyim; erkeğim.

çalışırken hep güleçtim ben. bilin bakalım bugün ne oldu, ne ki... iş yerinde sürekli espriler, olan bitenle ilgili konuşmalar filan... hani o zaman da çok mutlu değildim ve her şey yolunda değildim ama sürekli de pozitiftim, olumluydum. evet işte olup biten birçok şeye karşı da sinirliydim ama genel olarak çok konuşur, güler ederdik yani. ben içimdeki heyecanı her şeye rağmen kaybetmedim.

nedenini bilmiyorum ama tespitine katıldım, yaş farketmeksizin hem giyim hem tavır bakımından kadınlar şık ve özenli erkeklerde bıkkınlık tükenmişlik var

bunu kadınların derdi yoka bağlamıyorum tam tersi türkiyede onca şeyle uğraşmalarına rağmen bu enerjiyi özeni gösteriyorlar

bize de öğretin +1

bence bu işi en iyi yapan isim attila ilhan'dır

attila ilhan da klasiktir.

güncel veri lazım.

haddime ise eğer, sorunu çok beğendim :) gerçek bir kitap diyorsun da, öte yandan zamanın da kendi gerçekliği var. bu yüzden gerçek, gerçekten zor. ama dediğin şey eleştirisellik. bu da zamanın yorduğu insanlar, ayak uydurumayanlar yazacak. bunu yapabilmek için de zamana esir olmamak lazım. ben çok güzel işlerin çıkacağına hatta belki bir akımın çıkacağına inanıyorum. çünkü mevcut dönem zihinsel olarak en yıkıcı dönem. bugünün eleştiriciliği de var ama eleştirdiği şeyin dilinden yazdığı için onun bi parçası oluyor.

ben Pınar Öğünç'ün Aksi Gibi kitabını okuyunca toplumdan hikayeler olması nedeniyle bunları düşünmüştüm.

Bunu ben de düşünürüm hep ve sanki yok gibi. Belki de uzun vadede göreceğiz.

Perihan Magden ve Orhan Pamuk birgun begenilecek. Ali ile Ramazan kitabinin Turkiye'de yayimlanmis olmasi ya da Orhan Pamuk'un dusunce ozgurlugunun olmadigi bir yerde bu kadar asagilanmasi bize Sabahattin Ali'nin oldurulmesini animsatacak. Halkin demokrasiyi benimseyemedigi bu yuzyillari gelecekte korkuyla okuyacagiz.

guzel bir soru.

soyleme bicimleri (siir, oyku, elestiri, roman, hatta turku filan) ayni kalmaz. insan donusur, soz donusur, cevre donusur, bilinc donusur, falan filan.
maupassant'dan bu yana dunyada, tr'de gercekcilik, toplumcu gercekcilik'e evrilerek ilerlemisti. sabahattin ali'lerle filan ana-yol'una girdi sayabilirim (nesnel baglayiciligi yoktur).
70'lerde, 80'lerde yilmaz guney yapitlarini de toplumcu gerceklik ana-yolu uzerinde sayabiliriz.
80 bir kirilmadir. darbeler, katliamlar, iskenceler, cozulemeler, bozusanlar falan. sonra duvarin yikilmasi, sovyetler'in dagilmasi ile surecin, "gercekligin" iyice degismesi filan.
bu donemde dildeki, sanattaki ani degisimi yalcin kucuk "kufur romanlari" diye irdelemeisti misal, yine sansasyon yaratip sagi solu suclayarak.

bu yillarda aziz nesin, rifat ilgaz, asim bezirci, ilhami soysal, erdal oz, mina urgan, abdulkadir pirhasan (vedat turkali) gibi ustalar yaziyordu.
ahmet telli, sukru erbas, arif damar, yilmaz odabasi, nihat behram, sukran kurdakul, nihat ziyalan, nevzat celik, adnan yucel siir soyluyordu.
90'lar tr icin cok kanli, cok sancili yillar oldugu gibi, sivas katliami ile bir buyuk kirilmanin daha yasandigi zamandi. kimileri, buyuk beyaz kugunun da orada son nefesini verdigini soyler.

simdi grup yorum soyluyor. ken loach film cekiyor. joan castejon heykel yapiyor, falan filan.
ama elbette zaman degisti. toplumcular odul jurilerindeki, radyodaki, televizondaki agirliklarini yitirdi. bazi baska seyler de yasandi.
simdi gizemle tika basa dolmus, karakterlerin ne tam iyi ne tam kotu olmamak icin yandan carkli gibi gittigi yapitlar okuyoruz. yahut daha ziyade filmini, dizisini izliyoruz.
siir pek okunmuyor zaten, varsa sarkisini filan dinliyoruz.
bi de tivit'ler, feysbuk duvar yazilari falan var :P

Marshallsa at Sepete.

çok iyi. paran varsa düşünme.

2 tane 5w speaker bir tane de 15 w subwoofer varmış

Malzemesi kalteli ve çok tarz duruyor evde bir köşeye koyarsın güzel aksesuar olur, kolay taşınabilir yapıda değil çünkü 3 kilo ağırlığı varmış ve sadece AC adaptörle şarj olabiliyormuş, usb şarj seçeneği yok.

Hoparlör senin için bir ihtiyaç mı, bu daha çok insanın kendini şımartmak için para harcayası geldiğinde satın alacağı türden birşey gibi :)

İlla herhangi birşeye para harcayasım var diyorsan şöyle birşey de var

www.indiegogo.com

Beyazıt-sultanahmet-eminönü olabilir

Beyoglu-besiktas

Kadıköy-üsküdar

Yerebatan sarnici

Haliç sahil, samatya ali haydarın mekanı, veli efendi hipodromu at gezmesi, kadıköy bahariye tarafı ve moda sahil, soğuktur ama maksat gezme ise büyük ada, dolmabahçe sarayı, maçka parkı, karaköy ve galata kulesi.

Bunlar ilk aklıma gelenler

(bkz: büyükada) (bkz: anadolukavağı)

Uzun bogaz turu. Vapurla.

Moda/kadikoy

Fatih kadinlar pazari (<3)

moda, çengelköy, anadolu hisarı.
bu tarafta beyoğlu, beşiktaş, yıldız parkı maçka parkı falan.

yeniköy'e gidip biraz daha az insan görüp ve boğaz havası alabilirsiniz.

Bilgisayarın 2010 ve öncesinde çıktıysa dönersin, daha yeniyse dönemezsin. Snow Leopard kıl bi de illa cd'den yüklemen gerekiyor vs.

ilk dinlediğimde beni o kadar çarpmadı, ikinci dinlediğimde
bir iki şarkıda eski tadı aldım.

beğendim ve tekrar şarkısı favorim

''delinin yıldızı''nı pek beğendim, diğerlerinden 3-5 tane dinledim karışık, pek eski etkiyi yaratmadı bende. Oturup sakin kafayla dinleyeceğim bir ara.

dertler iri kiyim adli sarki disinda eh iste dedirtti

beğendim. soundu çok iyi.

30+ değilim ama arzuhal süper olmuş. eski vega tadını aldım ondan. delinin yıldızı ise sanki bana bakın hiç bişey değişmedi eski vega devam ediyo demeleri için zorlanmış bi şarkı bence.

Arzuhal, Dertler İri Kıyım, Delinin Yıldızı, Man-Yak-Lar süper şarkılar. Sanki eski albümde olacak yer bulamamış şarkılar gibi. Dünyacım da tam bir Vega şarkısı.

beyler siz bana sormadınız ama söyleyeyim,

ben de bazı şarkıları çok beğendim, tıpkı "eskisi" gibi.

mıymıy bir sürü kadın vokal çıktı. onların arasında vega yıldızı gibi geldi albüm cidden. super vokal işte!

olmaz mı, yaptığım yemeğe övgüler olsun, aklıma gelenlere sesli gülmeler olsun. kendimle baş başa delirmek üzereyim bu aralar.

Arada ben de yapiyorum. Hatta "vayy vaaay goruyo musun yaa" falan diye sasirma nidalari da oluyor. Bazen de kedimle insanmis gibi konusuyorum. O sapsal da alisti miyavlayarak cevap veriyor.

Normalsin.

off hem de nasıl! bazen arkadaşlar varken bile yapıyorum.

kedi köpekle konuşma yaparım da. yehu falan bağırmadım

tabii lan manyakmısın, kedi de besliyorum ki eve gelince honeey i am hooome diye bağırdığımda millet delirdi bu demesin.

Sevdiğim filmlerden replikler :)

Bazen konusuyorum ben de

"Ay hadi artik bi dusa gireyim"

"Arka odadaki yatagi da toplamam lazim, yapiyim simdi"

"Tava nerdeydi ya"
"Ufff ne yemek yaptim beeee!"
"Bugun seni sectim kirmizi, hadi bana eslik et" filan :D

Bağırmayı bırak sesli cümle kurduğum bile nadirdir. Kendi sesimi duymadan geçen günler oluyor. Aklıma bir şey gelip gülünce bile kendimi uyarıyorum kızım deli misin sen diye.
Ama bir kere eve girince "naber çiçeğim?" Demiştim çiçeğime, bu diyaloğun(?) devamı da var da yazmayacağım :D o zaman demiştim, hah şimdi kayış koptu.

Bazen o kadar konusmuyorum ki telefonu falan açınca sesim çatal çatal çıkıyor.

bazen sesli gülüyorum bilerek, tüm gün evden çıkamadığım zamanlar. herkes yapıyormuş böyle şeyleri, sıkıntı yok.

Tek başıma yaşamamama rağmen böyle gariplikler yapıyorum ben abi, normal gayet. Ev arkadaşım birkaç gün bir yerlere gitse ikinci gün "Evvet efendiiim yemek de hazııır" diyerek kendime servis yapıyorum, sevdiğim şarkılara garip garip makamlarda cover yapıyorum ve çok eğleniyorum asfdsg

ben yapmıyorum.

ben yalnız yaşamamama rağmen yapıyom :)

Ben de yalniz yasamiyorum, ama yalniz kaldigim gunler yapiyorum. Hatta daha az once yolda yururken kendimle once almanca, sonra ingilizce, sonra da turkce konustum. Baya sesli sesli sorulu cevapli. En keyiflisi ingilizce oldu ama. Ingilizceme katkisi da olcagina karar verdim ve devam ederim buna dedim. Bence siz de turkce yerine yabanci dilde konusun, daha eglenceli olur. ^^
Eve girdikten sonra bu soruyu gorunce de yazayim dedim, yoksa kimseye soylemeyi dusunmuyordum. :)

ben de tik yok. mal gibi yasiyorum.

Bunları yapmayan delidir.

Kamera çekiyormuş gibi konuşurum ben iş / yemek yaparken

Eski kafalı anne&babam eş dost aramak için kullanıyor hala. Bedava dakika falan varmış o yüzden.

Annem kapattırmış ben bayramda eve gelince çok üzüldüm (garip şeylere anlam yüklerim, yıllardır kullanılan telefon numarası önemli mesela benim için) tam benim duygulanmam üzerine telekomdan "eğer vazgeçerseniz üc ay icinde ayni numarayı tekrar açabiliriz" diyen acikli bir mektup geldi, annem dayanamadı bayram sonrasında açtıracak.
Belki teyzemi falan arar ya da anneme ulaşamazsam arayacak bir numara olur. Kadin cep telefonuna ben üniversiteye gelince geçiş yaptı, yıllardır herkes sabit telefon numarasını biliyor sonucta bir arayan olur elbet.
Ayrıca onda da bedava dakka ya da "aramalar şu saatler arası ucretsiz" gibi kampanyalar oluyormuş.

Evde cep telefonu bazen çekiyor bazen çekmiyor. Sabit o yüzden şart.

öyle ücra bir yer de değil ha, Sarıyer. Ama altyapı çok eskiyiş burada internet de rezalet.

Kappattırmayı bırak yeni tasındıgım evde yeni numara alarak hat açtırdım. Sebebi ise aaaa telefon şart eve öbürünün şarjı biter bişey olur diyen annegiller.

Açik ya evde telefonlar genelde odalarda kaliyo ev telefonu salonda, annemleri falan ariyorum bazen ceplerini acmayinca evden ariyorum. Ayrica sucunun telefonu direkt ev telefonunda kayitli, arayinca 1 su ya da tüp diyoruz direkt adrese geliyor, zaten arama olarak orayi ariyoruz en cok

Ayakta işersen üstüne sıçrar. Bir de erkek hastalığı gelişebilirmiş.

B.klama riski varsa oturarak işiyorum. Yoksa ayakta. Prostat kanseri riskini artırıyormuş diye biliyorum. Daha sağlıklı diyolla oturarak işemek için.

eski erkek arkadaşım eğer evde isek oturarak işemeyi tercih ediyordu. sanırım yorgunluktan, acele işi yoksa ya da uykudan uyandıysa vs.

Genelde ayakta, oturmak çok zahmetli geliyor.

ayakta işemenin uzun vadede prostat riskini arttırdığına dair bir şey duymuştum. ne derece doğru bilemiyorum ama aynı şeyi duyduğu için hep oturarak işeyen bir arkadaşım var.
ben sessiz noktayı hedef alarak ayakta işiyorum

şimdi hangi tip tuvalet olduğunu belirtmekte fayda var. ben pisuvar hariç acelem yoksa otururum, öbür türlü hijyenik gelmiyor bana sanki üzerime işemiş gibi oluyorum. konuyu dini temellere dayandıran tipler de mevcut tabii.

bayağıdır düşünüyordum bunu. çok uzun süredir ayakta işiyorum. işi bitirip gelip oturduktan sonra damlıyor bildiğin.

tahminimce; mesele idrar torbasını sıkıştırıp bütün idrarı dışarı atmakta. bu yüzden alaturkada işemek en sağlıklısı. klozet ise idare eder. çünkü bacak ve karın arasında sıkıştıramıyorsunuz torbayı. ayakta işeyince ise ancak kaslarınızla son damlaları atmaya çalışıyorsunuz o da olmuyor.

iyi mi salladım bilmiyorum ama tesbütüm budur.

ayakta işiyorum. kız gibi oturmanın anlamı yok. alt tarafı işiycez lan. prostat mrostat yalanlarını geçin.

umumi tuvaletler haricinde oturarak. çünkü sağa sola epey sıçrıyor.

Ayakta işerim.

Bende zaten kronik prostatit var, o açıdan "eyvah prostat olurum, eyvah enfeksiyon kaparım" olayı yok, oldu olacağı kadar zaten.

Dışarda ayakta evde oturarak. Ayakta istedi diye kimse kanser olmaz, geçelim onları.

Genelde oturuyorum ama sabahlari haric

ne oturması olm ya erkek adamsınız ayakta işiyim gitsin

Evdeysem oturarak, dışarıdaysam ayakta.

ayakta iserken sicriyor micriyor diyenlere hayret ettim. ne sıçraması kanki? fuze gibi gidiyor hedefe. icerde micerde de bişey kalmiyor. ayrica oturarak isemenin daha saglikli olduguna dair soylentilerin muslumanlarin basinin altindan ciktigini dusunuyorum. islamda ayakta isemek hos karsilanmaz.

not: daima ayakta spor.

eger tuvalet temizse oturarak degilse ayakta. ayakta isediginde mesane tam boşalmiyor, prostat riski dogurur.

tabiykisi ayakta çöğdürüyorum. bir takım müslüman oturarak şeyetmenin sünnet olduğunu düşünüyor ondan öyle şeyapıyor.

evde oturarak, dışarda ayakta

hayır oturarak işiyorum. alışkanlık.

Insanlari ayakta isetmemek dincilerin yalani. Ayakta isemek yanlis olsaydi pipimiz olmazdi. Tum erkek memelilerin milyonlarca yildir pipisi var.

@traveller

pipiniz ayakta işemek için değil, üremeyi kolaylaştırmak için var. ayakta işeme becerisi onun getirdiği bir avantaj.

ama bir hastane çalışanı olarak söyleyebilirim ki prostat...ustelik babası prostat bir evlat olarak diyebilirim ki yaşam kalitesini inanılmaz şekilde düşüren bir hastalık. değil uzun yola,
kısa yola bile cikamiyor. yolda olabilecek herhangi bir aksiligi (örneğin otobüste eve gelirken trafik sikisti) tolare edemiyor. misafirliğe gittiğinde sürekli tuvalete taşınıyor. içtiği sıvı miktarına dikkat ediyor. dolayısıyla özgüveni zedeleyen ve sosyal hayattan uzaklaştıran bir rahatsızlık.

@doxanikee
prostat=kanser demek degil. evet kimse ayakta işeyince kanser olmaz. ama prostat riski yükselir.

ev ortamı dışında ayakta. evde oturarak. ayaktayken illa sağa sola sıçrıyor. öteki türlü daha hijyenik. sağlık açısından faydalı diyen de var. kolpaysa bile bi zararını görmedim.

bu arada "erkek adamsınız, ayakta işeyin." diye telkin etmek nedir onu anlamadım. bunun üzerinden erkeklik mi ölçülür olm, erkekliğinizde mi yoksa zekada mı probleminiz var?

evet

Ayakta işemek prostat yapmaz.

Kaynak: www.ncbi.nlm.nih.gov

@hümanist: LUTS olanlar hariç demiş, bende o semptomlar var, gerçekten daha rahat.

Sorun erkeklik disilik konusu degil, sonuna kadar feministim ama bu ayakta isemeye karsi olma durumu bir tek Musluman ulkelerin tartisma konusu. Neden dinciler buna karsi anlamiyorum, masada yemek yemeye, catal kasik kullanmaya falan da karsilar gerci.

@Adramelekhh
LUTS için oturarak işemek daha iyi demiş, sağlıklı bireylerde ise ayakta işemek prostata sebep olmaz.

@hümanist: ben de onu dedim işte

Norveç
Kanada

yaşamayı çok istediğim, çok sevdiğim kafadan 5-6 ülke sayabilirim ama bugün evlenip çocuk sahibi olsam, deseler ki uzun vadede en huzurlu, sakin, sosyal devletli, güvenli hayat için hangi ülkede yaşamak istiyon... sanırım en başa finlandiya'yı koyarım. isveç, norveç falan güzel ama abartılmış balon olduklarını düşünüyorum. özellikle isveç 10-12 sene sonra bu mültecilerden çok çekecek gibi geliyor. almasınlar demiyorum ama kontrollü alsınlar. bu kafayla kurulamaz koalisyon.

orta ve batı avrupa'nın da çivisi çıktı terörü merörü korkuyom ben. gerçi daha dün finlandiya'da terör saldırısı oldu ama olsun orada çok olmaz. zaten memlekette 9 kişi yaşıyo amk kim saldırsın. anca kafayı yiyen manyak biri çıkıp öyle bıçak mıçak sallar millete.

ha bu demek değildir ki norveç veya isveç yahut orta avrupa kötüdür. asla. hepsinin iyi olduğu yönler vardır ve eminim hepsi türkiye'ye bin basar ama ben böyle bi imkanım olsa finlandiya veya estonya'yı seçerdim. estonya'yı ikinci sıraya düşürmemin nedeni, ekonomilerinin güçlü olmaması. az para kazanıyolar. finlandiya'dan estonya'ya gezmeye giderim feribotla, yaşamasak da olur eheh

Benim için
İskandinav 1
Avustralya 2
Kanada 3
Benelux 4

Bu arada bu kriterler baya ölçülüyor, listeler vardır mutlaka.

Norvec'ten Hindistan'a dogru doguya dogru gittikce bir sonraki ulke kendisinden daha az demokratik olur. Yunanistan artik ornek bir demokrasi sayilmaz ama Turkiye'den daha demokratiktir, Turkiye de Iran dan, Iran'i demokrasi bile sayamayiz ama yinde orasi Afganistan'dan iyidir. O nedenle oyum demokrasinin daha fazla oldugu yerlerde.

Norvec iyi cunku paran var ve demokrasi de var paranin nasil harcayacagina kimse karismiyor. Oslo kucuk gelirse Berlin'e gidip zengin hissederim cunku param Euro'dan da degerli. Hava temiz, teror yok, din baskisi yok, hatta Muslumanlar bile en cok orada mutlu, din ozgurlugu de var, egitim ucretsiz, saglik sistemi iyi ve ucretsiz. www.forbes.com

Edit: edition.cnn.com
Dunyanin en mutlu ulkeleri Iskandinavya'da, listenin basinda ayrica Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya da var. Demek ki para ve demokrasi huzur icin onemliymis.

sıcağı sevmediğim için oyumu soğuk ülkelerden kullanırdım.

bakin arkadaslar norvec diyip kafami attirmayin. dunyanin her yerinde oldugu gibi parasi olan her zaman mutludur. buraya gelen yabancilara evet ev ve araba alabilme imkani veriyorlar ama insanlar mutlu degil. Norveclilerde mutlu degil sahi diyorum. o insanin icinde olan maneviyat doygunlugu vardir ya ha iste o yok. evet belki her gun disarda yemek yemiyorum ama bir zenginin yaptigi seyleri yapabiliyorum. insani degerler diyoruz evet her sabah otobuse bindigimde sofore gunaydin dedigimde ayni guler yuzle karsilik aliyorum. bu zamana kadar disarda gece gec vakitlere kadar bir kilima bile birsey olmadi keza tek basima bisikletle yola ciktim kamp yaptim muthis saygi var ama bunlarin hepsi yuzeysel. iclerinde olan irkciligi goremiyorsunuz. norvec cok guzel bik bik bik. evet isim olmadigi zaman devlet bakti ev kirami verdi bunu babam bile yapmazdi bunu ama lutfen ya agzimizin suyu akarcasina yok su ulke yok bu ulke diyecegimize birseyler yapmaya calisalim. ha simdi senin ne isin var len oradan atip tutuyorsun diyorsunuz haklisiniz :) ben ana baba zoruyla gonderildim yoksa hayatim boyunca buraya dair zerre bir planim hayalim yoktu.

not: muhalif bir bireyim

Vatandasi olmasan cok eglenceli bir ulke var aslinda. Ama orasi degildir muhtemelen

uruguay

uruguay +1

Amerika Birleşik Devletleri
İngiltere

2. vatanım olan İzlanda.

(gittim, gördüm, kaldım, yedim bitirdim..doyamadım)

özellikle sorudaki "temel insanı değerler" ve "mutluluk" bazında.

@fıytfıyt
Maneviyat doygunlugu nedir? din ile falan mi oluyor? :))

Tr'de kac kisinin afrikali, suriyeli arkadasi var merak ediyorum. Yabanciysan avrupa hep oyle.

Tr icin yapilacak en iyi sey "terk etmek". Cunku issiz falan olursan harac almaya calisiyor ya da askere alip yemekle zehirlemeye :)

Sorunun cevabini bilmiyorum lakin iskandinav ulkeleri olmadigina eminim. Orada yasayan insanlardan duysaniz ve biraz arastirma yapsaniz dunyada gercekten iskandinav propagandasi denilen bir sey oldugunu gorebilirsiniz.

Bahsedilen bu garip propaganda sayesinde son on yildir herkesin dilinden dusmeyen seydir "abi norvec isvec falan yaani mukemmel ulkeler abi cok mutlular" cumlesi.

bence ingiltere ve israil'de telaviv. hem eğlenceli, hem güvenli, hem pasaportlar prestijli, hem refah seviyeleri iyi.
durgun ve doğalı ülkeler belli süreden sonra sıkıyor. güvenlik sorunu olmasa fransa derdim.

@christopher nolan
Arkadasım benim maneviyattan kastım ya Allah bismillah Allahüekber olmadığını biraz daha ince düşünseydin anlardın; manevi doygunluk dediğimiz şey şuan ki toplumun herseye erişebilme imkanı olmasına rağmen içinde olan o kocaman boşluk hissi. Hala olaya maddesel bakabiliyorsanız eyvallah birader.

@fıytfıyt, bu geyikten de sıkılmadılar ha. norveç'te her şeye sahip olan adamın manevi boşluğu var ama türkiye'de 1400 liraya sabah 7'de kalkıp da evine akşam 8'e dönebilen, sikindirik bir telefon için üç ay, orta segment bir araba için 5-6 sene TÜM maaşını vermek zorunda kalan, yeşil alana hasret kalmış vatandaş manevi tatminde çığır açıyor di mi?

kimse norveç'te yaşamayı istemek zorunda değil. sevmiyorsundur, beğenmezsin bunlar hiç problem değil ama üslubun bana fazlasıyla şımarık ve kıymet bilmez biri olduğunu düşündürdü. nasıl bir ailen varsa artık... millet ömür boyu uğraşıp norveç'e gidemez, beyimiz "aile zoruyla" norveç'e gitmiş. sanki sibirya'ya sürülmüş gibi anlatıyor üstelik.

manevi doygunluk o kadar önemliyse ailenden bağımsız karar alabilecek bir pozisyona geçip norveç'i terk etsen mesela? olmuyor mu öyle? dediğim gibi, kimse norveç'i beğenmek veya orada mutlu olmak zorunda değil. ülkeden ayrılmak, orada bulunmamak için onlarca sebebin olabilir kendince ama böyle manevi doygunlukmuş falan filan bu saçmalıklarla gelmeyin ya.

bir çocuk halasıyım ben. bir çocuğu hem çok sevmek, kendinden bir parça olduğunu bilmek hem de onun ebeveyni gibi daimi suretle ilgilenmek zorunda olmadığını bilmek güzel bir duygu. halalık tam bana göre yani. çok sevgi,az sorumluluk. dayı olmanında hala olmaktan pek farkı olduğunu düşünmüyorum. yalnız sorunla birlikte dede olamayacağım gerçeği ile yüzleştim,biraz içim buruldu.

Halayım. Hayatımdaki rollerimden kendimi özellikle özdeşleştirdiğin bir tanesi değil.
Siz sorana kadar dayı, amca olmak nasıl olurdu diye hiç düşünmemiştim. Gerçi şimdi de düşünmedim.
Bayağı kötü bir akrabayım ben sanırım.

Halayım. Yeğen sevgisini herkesinki gibi yaşayamıyorum çünkü yeğenimin ebeveyniyle bizim aramızda insan yetiştirme anlayışı konusunda uçurumlar var. Ben de biraz çapaklı kılçıklı insanım, bazı şeylere takılırım, çocuğun aşırı şımarıklığı mesela. Veya söz dinlemeyen çocuk, bağıran veya bağırmadan laf anlamayan çocuk... tahammül edemiyorum.

Daha tam anlamıyla hala olmadığımı zannediyorum ve dayı/amca olmayı hiç merak etmedim. Teyze olmayı çok merak etmişimdir. Bi de galiba nene olmayı merak ediyorum.

tarator

bindallı ?

börkenek, döş, hurç

edit: ümük

dübür ve bızıra gülüyorum ben çogafedersin. ikisini de 20 yaşından sonra öğrendim diye herhalde, tuhaf ve eğlenceli geliyor söylemesi.

Bidon.
Bazen üzerinde çalıştığım şeylerde denk geliyor, gizli gizli kıkırdıyorum.

gıllıgış, komik mi bilmiyorum ama baya tuhaf geliyor bana.

Komik bence de :D
i.hizliresim.com

Fingirdek

Korniş

Bicibici (bir tatlıymış)
Cibinlik

Kolordu, batirik, musamba, kolbasti.

Cumle icinde kullanalim:

Kolordunun mutfagina musamba doserken batirik hazirlayacak askerler kolbasti oynuyordu.

firkete

bıngıldak ile yarışır bence

Yalapsap.

Bazlama.

Godoşşşş komik bence

Zübük ve gavat

yıllar önce aynı şeyi düşünmüş ve şu görseli yapmıştım.

scontent-lht6-1.xx.fbcdn.net

bir adam dövme efektidir.

Maşrapa
İbrik
Çılbır
Çömçe
Züğürt
Dallama
Tornistan

Banada bu kelimeler hem tuhaf hem de komik gelir; Ombudsman, ornitorenk, brülör (yabancı kökenli oldukları için belki ne biliyim)

Ha bir de "billur" şu kasapta satılan. :)

zıbın deyince aklıma taştan seken merminin çıkardığı ses geliyor.
basur
mıymıntı
civelek
kursak
meymenet
haydar
hıdır

Bir "gocuk" degil.

fdflshjdfl çok komik bir duyuru olmuş ya, çok güldüm. ben de hurç ve hörgüç diyorum o zaman.

imbik

pornhub.

iddaa.tahminkolik.com

ifls, teknoseyir, zomato, rar.bg, thechive, sportbible diye gidiyor sanırım, genelde düzensiz takılırım oradan oraya.

Amazon.com
Amazon.de
Slickdeals

1. reddit
2. hfboards
3. canlı skor
4. russianfootballnews
5. futbolgrad
6. conwayshockeyblog
7. goalunited
8. tureng
9. forum.bettingdvice
10. betshoot

ilk 8'e neredeyse istisnasız her gün girerim, son ikiye bazı günler bakmadığım oluyor. bazılarında çok vakit geçirmiyorum, bir kısmı blog falan çünkü, yeni bir şey var mı diye bakıp çıkıyorum. reddit ve hfboards'ta bayağı takılıyorum kendim de yazdığım için.

Bu aralar amazon aliexpres. Her zaman facebook eksi sozluk gozatmaca ve duyuru sik sik. Soru takip etmek hobim. Facebook tan değişik milletlerden insanlarin profillerini incelemekte keyifli. Bunlari yapacak daha cok vaktim olsa keske. pinterest mükemmel.

kimse de demiyor; youtube...

sadece sarısını sür üzerine susam dök.
hamur içine kaşar yerine tavuk döner koy güzel oluyor.

Cok anlamam ama yumurta sarisi surup, corek otu veya susam serpmek guzel olur.
Kasari azaltip zeytin ya da sosis gibi cesitler de yapbilirsiniz.

Paçanga gibi bir şey yapabilirsin. Bezelyeli, havuçlu, patatesli bir iç malzemesi pişirip onunla da doldurabilirsin.

yumurtanın beyazını sarını ayırmakla ugrasmayıp tamamen karıstırıp (omlet gibi) o şekilde üzerine sürsem olmuyor mu

Superfreshın tereyeğlı milföyleriyle yap çok daha kezzetlı oluyor. Kaşarı çok koyma bi delik bulup akıyor. Kapatınca çatalın ucuyla kenarlarına bastır. Üzerine yumurta ve çörekotu yada susam güzel oluyor. İçine sosis garnitür sucuk vs de koyabilirsin. Hatta milföyden tatlıda yapabilirsin içine nutella sürüp kapat üstüne bıçakla çizikler at yumurta akı sür toz şeker serp ver fırına

Çamaşır suyu?

çamaşır suyuyla elde halledip bulaşık makinesine atıyorum ben.

sert bir şeyle fırçalıyorum ben. son temizleyişimde diş macunu kullandım bakalım ne olacak diye. işe yaradı.

bulasiga camasir suyu kullanmam.

süngerle ov ya da bulaşık teli ile. ben öyle yapıyorum. ama biraz sert davranman lazım. lekeler tamamen çıkacaktir.

küp şekeri ıslat, lekenin üstünü ovala.

Ovalaman lazım.
Bulaşık deterjanı ve süngerin sert kısmını kullan.

Kaynar suya bulasik deterjani karistirip calkalayinca geciyor. Ya da camasir suyu.

bol miktarda tuzla ovala. pırıl pırıl oluyor.

evdeki bütün bardakları bulaşık mak atıyorum, makinanın içine yarım çay bardağı çamaşır suyu serpiyorum ve en kısa programda ( bende 8 dk durulama var ) çalıştırıyorum. başka deterjan koymuyorum. ilk aldığın gibi pırıl pırıl çıkıyor

Çamaşır suyuna hiç bulaşma. Sirkeyle silersen/ovalarsan lekeler çıkacaktır.

içimdeki ses,

boyle bir tanidigim var almanya'da, gencliginden beri oyle yapiyor. bir saglik sorunu yasamadi simdiye kadar.

Maden suyu bildiğimiz suyun mineral yönünden daha zengin, ph oranı biraz daha yüksek (Ph düştükçe asidik yükseldikçe bazik/alkali olur, ki yüksek ph her zaman daha iyidir) hali, o nedenle ölene kadar sadece maden suyu içerek yaşanabilir ama düşük sodyum oranlı maden suyu tercih edilirse daha iyi olur.

içinde su olan her şey suyun yerini tutar yani kahve, ya da süt içmen normal su içmenle aynı vücut için.

Suyun yerini hiç bişi tutmaz.

Almanya'da icilen su bizdeki Kızılay maden suyu tadında bir sey degil, o kadar sert degil. Wiki'ye göre 5 cesiti var. Mesela dogal maden suyu ve ekstra gaz eklenmis su gibi... O kadar sert olmadıgı icin, icimi de daha kolay ve yeterli miktarda icilebiliyor. Hic icilmese de hayatta kalınır sanıyorum, zira cogu insan normal suyu igrenc bulup icmiyor burada.

bi türk kahvesi yap kendine. Soğuk suyla duş al hem hava çok sıcak. Birazda temiz hava al.

Buz gibi dondurma yiyorum ben, beynim donunca uykum aciliyor. Dondurma seviyorsaniz deneyebilirsiniz.

eğer gerçekten çok feci uykum var ve kesinlikle uyumamam gerekiyorsa kola-kahve karıştırıp içiyorum. biraz tehlikeli bi karışım ama çok gerekli olmadıkça kullanmamak lazım.

Youtube'a gir. İlgini çeken bir video aç. Zaten bir bakmışın saat 12 olmuş. O algoritma içinde kaybolur gidersin.

düzelmez.

Binaların arasında bazen çekmediği oluyor belli noktalarda.
O değil de allah çektirmesin.

Evdendir belki. Annemin evinde hangi hat, hangi marka telefon olursa olsun cekmez mesela. Komsu evlerde boyle bir sorun yok ama. Boyle bir sebepten olmadigini dusunuyorsaniz operatorunuzu arayin anlatin. Bir islem yapiyorlar hemen, işe yarayabilir. Daha once vodafonedayken telefonum full cekmesine ragmen iki gun boyunca tum arayanlara kapali calmis. Aradim Vodafone u duzelttiler.

Bir anne bin insana bedel. Insanlar demen iyi olmus. Guzel.

Cam kenarinda genelde daha iyi cekiyor gozlemledigim kadariyla. Cama yakin yerde de ayni sorun oluyorsa bence once operatoru aramak lazim.

sayın lamira,

evet cam kenarında daha iyi çekiyor gibi ama baykuş gibi cam kenarında yaşamak istemiyorum.

ben yapı olarak genelde iç kesimlerde yaşamaya programlanmışım.

o şekilde evrimleşmişim.

camdan insan görmek falan bana ters.

otobüste/uçakta bile cam kenarı değil koridor alırım.

evde de yatağı koridora aldım, orada yaşıyorum.

Hala gencsin, pencere kenarina alisman icin onunde uzun yillar var. Pencere guzel, pencere cici. Pencere mis. Ohh.

Aynı sorun sebebiyle telefonumun anakartı değişti. Gerçi çekmeme aralığı benim anlık değildi, baya uçak modunda gibi, wi-fi dışında hiçbir şeyi kullanamıyordum. Yine de seninki de teknik servislik bence.

Cihazı yurtdışından mı aldın?

:(

Ben de merak ettim zira ben de oyleydim, hala da oyleyim.

Duygulandim.

:(

O koçanı cop cop emme duygusunu bir tek ben bilmiyormuşum demek ki. İnanılmaz bir şey o ya.

Mısır üzerinde en çok oynanan gıda gibi bir düşüncem var. Son 5-6 yılda belki 1-2 kez yemişimdir nefis köreltme babında. Artık canım bile çekmiyor, eski tadı yok. Oysa koçan suyunun hastasıydım:(

Çocukluğumda da öyle yerdim şimdi de öyle yiyorum nostalji oluşacak bir durum olmadı hiç ara vermedim :D

Mısır <3

bununla neden taşak geçelim dj. evet, bu tat hafızası.

bende hızlı hızlı yiyip tüm ağzımı mısırla doldurup kardeşime "baksana" diyip ağzımı gösterirdim. bak bunula taşak geçilir sanki.

Küçüklüğümden beri mısır sevmem. O zamandan kalma bir sey mi, tat hafızası mı bilmem ama en sevmedigim yiyeceklerden biridir.

Böyle bir şey var gerçekten. Üstelik bu sadece tada özgü değil. Koku ya da duyduğun bir ses de aynı etkiyi yaratabiliyor. Mesela ben de askerde u2 ‘nun Achtung Baby albümünü hatim etmiştim. Bu albümü sadece askerde dinledim. Şimdi ne zaman albümden bir şarkı çalınsa askerde nöbet tuttuğum yerde hissederim kendimi.

Tat hafızası da olabilir ama bence sürekli mısır yemeyişimizden kaynaklı. Mesela mısır deyince benim aklıma yazlık sıcak günler kumsal falan geliyor. Mısır çocukken sahilde yediğim ama büyüyünce bıraktığım hatta aklıma bile gelmeyen bir şey. Mesela şu anda da 1 ay süre içerisinde bi şarkı dinleyip 3 yıl bıraksanız 3 yıl sonra tekrar dinlemeye başlasanız 3 yıl önceki anı anımsarsınız. Bence olay bu.

közlenmişi favorimdir.

Ben önce mutfak ve camasir işini hallediyorum. Sonra supuruyorum. Banyo/lavabo temizliklerini hallettikten sonra toz alıyorum. En son da yerleri komple silip kapanışı yapıyorum.

Annem tozu en son alır mesela.

1- Once camasir ve bulasiklar aradan cikarilmali. Daginiklik toplanmali.

2-Supurulmemis, tozlu kırıntılı yerleri ıslak paspasla silmek mantiksiz. Once yerleri supurursun.

3-Sonra vileda ile yerleri silersin.

4- Toz alma sirasinda emin degilim. Bazen en basta her seyin tozunu alip tozu pisligi yerlere dokup sonra supurmek mantikli geliyor. Bazen de supurunce tekrar toz ortaya cikabilecegi icin en sona birakmak.

Sırasıyla süpürme, silme, banyo temizliği, üstündekiler dahil çamaşır atma ve duj. Mutfak tezgahının üstü herhangi bir zaman da olur

Temizlik hep yukardan aşağı yapılır, daha yüksekte olan işler ilk yani.

elektrikli süpürge
camasır bulaşık
toz
yer silme

Tam temizliğe girişecekken gördüm duyuruyu. Benim sıralamam değişmiyor.
-Kirlileri makineye atıyorum.
-Koca bir çöp poşeti açıp, atılacak tüm çöpleri vs dolduruyorum.
-En az kirli-dağınık odadan başlıyorum. Mesela salondan.
-Önce toz alıyorum.
-Elektrik süpürgesi geçiyorum.
-Sonra ıslak bezle siliyorum.
-En son güzel kokulu bir temizleyiciyle tekrar ıslak siliyorum.

Salon, oda, mutfak, koridor, banyo sırasıyla gidiyorum.

1-çamaşır bulaşık mutfak tezgahı
2- balkon varsa balkon
3- tozlar alınır
4- süpürge
5- vileda
Son vileda yaparken en son banyoda bitecek şekilde odalar sıralanır enson banyo tuvalet domestoslanır ve biter kolay gelsin

nö.

devasa derim genelde.

dünyanın en büyük ..... sı falan derim

neden herkes cinsel olarak anlamış anlamadım. ben cinsellikle alakalı değil de günlük argo olarak kullanıyorum. "kol gibi fatura gelmiş" vs. gibi.

ben de kullanmıyorum.

İçinde bulunduğum ortama bağlı her şeyi deme ihtimalim var.

kadın değilim ama mevzuyu düşünme kabiliyetinden yanlış anlayanlar olmuş.

biz kol gbi tanımlamasını cinsel yönlerde çok nadir kullanırız, kimse ben de bi' pipi var öyle böyle değil kol gibi demez mesela.

daha çok abi' kol gibi fatura gelmiş, ne yaptınız lan sevgi koduklarım der.

abi gerçekten şoklardayım.

neden cinsel olarak cevapladınız ki?

duyurularımı bilen bilir hiç cinsel bir şey sormam. küfür ederim ama kesinlikle aseksüelim.

beni hayal kırıklığına uğrattınız.

ben cinsel içerikli anlamadım. duyurunun içeriğinde buna yönelik bi şey yok ki zaten. herhangi bir şeyin büyüklük ölçüsü olarak cevapladım.

Biz rocco siffredi disinda bir hemcinsimizin pipisini konusmayiz ki. gay misiniz olm siz.
Kol gibi deyimi anca sicmak fiili icin kullanilir.

Lisede kullanırdık, 'Sınav kol gibi girdi' derdik. O zaman da yeni öğrendiğimiz bir küfürdü, herkesin dilinde sakız olmuştu. Yıl 1997. Yoksa organ tanımında hiç kullanmadım.

O zamandan beri kullanmadım sanırım. Ne organ tanımında, ne bir şeyin zorluğundan bahsederken. Alternatif olarak organ için kocaman, zorluk için 'Çok zordu' gibi daha sıradan kalıpları kullanıyorum.

lahmacun. 3 tane. bol yeşillikli.

Pizza pizzanın fiestası güzel.

Lahmacun demeye geldim..ama illa pizza yiyelim diyosaniz little caesars nefis kenarli buyuk boy ciftlik

herkes yerel esnafı koruma moduna girmiş.

neler oluyor :((((

kebap söyle. yerel esnafından değil de lahmacun ve kebabı çoğu zaman pizzaya tercih ederim. iyi pizzacılar pahalı, lc falan da tatmin etmiyor artık. dominos uzak durulası.

Kliplerin koca götlü twerk yapan şıllıklarla dolu olmayıp anlamlı olduğu zaman(lar)...

müzik kliplerinde koca götlerini sallayan kaltaklar yerine bir anlam olduğu zamanlar

Ah o eski Istanbul. Mendil düşürerek aşkını belli eden cariyelerden ingilizce am günü yağan koca götlü twerk masterlarına ne çabuk evrildik azizim, monşerim.

Kelimeler farklı olsa da anafikri bu.

müzik videoları koca götlü twerk yapan kaltaklar olmayınca anlam kazandığı zaman....

müzik videoları(?) koca götlü fahişelerin götlerini sallamadığı zamanlar anlamlıydı

Son 2 çeviri yanlış.

müzik videolarının sadece koca popolu twerk yapan sürtükleri değil, anlamı olduğu zaman

Kesin bilgi

ben yarım porsiyonla doyuyorum.

genelde eşimle 1 porsiyon+1 salata yada tatlı söyler ikimiz yeriz.

1 genelde yetiyor bana ama çok aç isem 1,5 yediğim oluyor. 2 yediğimde de gereksiz bir şişkinlik hissediyorum, tadı kaçıyor sanki yemeğin o şişkinlik sebebiyle bu yüzden iki porsiyon yemekten kaçınıyorum.

aslında yediğim mekandaki porsiyonun miktarı ve doygunluğuna göre değişiyor. ama genelde bir dönercide hep iki döner yerim, burger king gibi yerlerdeysem ikili menüyü seçerim, sandviç yiyorsam da iki tane söylerim. pilavcılarda iki tabakla kalkıyorum.

Çünkü 'insan' gibi yiyorlar :D
Ben doyuyorum çoğunlukla ama senin gibi olan tanıdıklarım da var.

kesinlikle yetmiyor. 2 dürüm yiyorum. mesela dün normal bir insan evladının doyabileceği kadar bulgur pilavı ve saray kapama mı ne ondan yedim bi esnaf lokantasında, saray kapamada tavuk varmış farketmedim püresini ve sebzelerini yedim, bulguru beğenmedim ama bitirdim. neyse tatmin olmadığımız için her zaman gittiğimiz lokantaya gittik orada da pilav ve ıspanak yedim. üstüne tatlı da yerdim ama sevgilim frenledi.
insanlar normalde dilim pizzayla falan doyuyor ama biz 42 cme tamamlayacak şekilde yiyoruz.
mc yediğimiz zamanlarda falan da 2li menü alıp 2sini de kendimiz yiyorduk.
bir gün çanakkalede bir esnaf lokantasında koccccaman bir pide et döner yedim mesela, istanbuldakilerle karşılaştırılamaz cidden 2 katıydı pide ve döner miktarı. ben pidenin o kadar büyük geleceğini düşünmediğim için 1 tane de lahmacun söylemiştim. mesela o dönerin üzerine o lahmacunu yedim bir de fırın sütlaç patlattım :DD
her zaman düşünüyorum bu insanlar nasıl doyuyor diye. her zaman bunu tartışıyoruz desem yeridir.

45 kiloyum bu arada. kilo vermek için uğraştım 9 kilo verdim ama hiçbir zaman şişko değildim. midem koskocaman sanırım. 45 kilo ve 156 boy bir insanın nesine bu kadar yemek lazım oluyor bilmiyorum gerçekten.

Bir porsiyonla doyuyorum ben de senin gibi arkadaşım var iki tane. Mesela kahvaltıda bir ekmek artı bir simit yiyor ve 1.85e 75 kilo falan bu insan.

çok şükür eve gelebildim. boş vaktinin kıymetini bil.

uzun zamandır evden çıkmıyorum. çok ağır depresyondayım ama sona geldim. güneşli günler yakındır :)

8:30-19:30 çalışıyoruz. ev kim biz kim?

aksam samatyada rakiya duscem isteyen varsa ugrasin:)

ben de şimdi geldim.
nereden geldin dersen, alışverişten. 15 TL'lik karışık kuruyemiş, iki otrivine. hafta sonu party hard, hazırım.

boşlukta sosyal olacağına kendinle asosyal olmak iyidir bence de.
saygıdeğer bi arkadaşımızın lafıdır, aynı fikirdeyim
cdn.quotesgram.com

Elimde olsa hiç çıkmam evden uzun bir süre.

Uzun aradan sonra bugün spora başladım. Vücudumun hamlığıyla meyve çayımı yudumluyorum.

evde degilim

evdeyim. oh.

Market arabasıyla terör estiren
Konuşma ben daha konuşuyorum

hep karşılaştığım nickleri bir tarafa bırakıyorum,
son zamanlarda denk gelmeye başladığım miss magara kadini var.

koşun lan mevzu var

market arabası çok yazmaya başladı gibi geliyor.

tencere yi ben de görüyorum.

ted
ekaterina
basubadelmevt

Basubadelmevt
Gözü açık sevişen yahudi.

Gözü açık Sevişen yahudi

ms brownstone. yeni yıldız adayım <3 <3

kendi nick'imi görmemek mutlu etti ilk kez sanırım.

Gözü açık sevişen Yahudi.

Bir aralar neferkitty vardı ne oldu ona? Hiç göremez oldum.

cesario nerede

konusma ben konusuyorum
kosun lan mevzu var :D
baba jo
kuehlos lu bişey
gözü açık sevişen yahudi
cekilmis gayfe
meb
basubadelmevt

flood yapan zibidiler ve cevap vermiş olmak için yazan enteresanları çıkartınca yeni kan yok gibi duruyor. yeni gibi görünenlerin yarısı 3. 4. nickler zaten.

ay beni kimse iplemiyor demek ki

der meister yazmaya gelmiştim hariç tutmuşsun :D adam her yerde

Market arabası, cekilmis gayfe.

elorelia

ben de yazıyom sanki biraz? yazmıyo muyum yav :/ 2 dk popüler olacaktık, neyse kısfmet

Serpme kahvaltıdan daha güzel bi şey görmedim ben. Açıkhava, oturduğun yere gelen onlarca çeşit kahvaltılık.. zaten az getiriyorlar, tadımlık alınca hepsinden doyuyorsun. Çaylar doldukça muhabbet.. En güzel bi şey..

bi şeye sinirlenip başlık açmışsın. anlaşılmıyosun şu anda.

sen de bendenmişsin. seni gayet iyi anlıyorum.

1. al benden de o kadar.
zaten sırf salatayla bir öğün geçirmeye anlam veremiyorum.
birkaç kere özenip denedim, ama bana göre değil.
ana yemek olarak ızgara tavuk tarzı bir şey yersin, yanındaki salatayla yetinmiyorsan bir de ayrıca salata istersin mesela.
buna varım.
ama salata salatadır.
tavuklu da olsa ben kendimi yemek yemiş gibi hissetmediğim gibi, bir de lezzeti bana hiç cazip gelmiyor.

2. güzel ve uzun bir brunch ya da normal kahvaltı güzel oluyor bence açık havada.
yani orada para verilen şey kahvaltıda yediklerinden ziyade, yaptığın keyif ve tembellikle birlikte ortamın tadını çıkarma.

Serpme kahvaltı çok güzel . Aşırı ağır yemek yemeyi severim bana kalsa Akşama kadar otururum serpme kalvaltının başında.

dışarıda kahvaltı para tuzağı ben bi onu bilirim.

Serpme kahvalti ile tırtıllı salataları karsılastırma gözünü seveyim ya. İyi malzemelerle donatılmış bir serpme masası iskenderi filan sollar. Sabah-Aksam yiyebilirim. Ben koca tabaklarda salata ve makarna yiyenlere kılım sadece.

Salata konusun haklısın ama serpme kahvaltıya söz söyletmem. :)

serpme degil de su kahvalti tabagi olayi baya kotu. soguk haslanmis yumurta falan.
isyaninda genel olarak haklisin kardes.

Salata tercih meselesi ben de yemek yerine salata yemem ama serpme kahvaltinin olayı yedigin şeyden ziyade guzel bir yerde yapilmasi. Ama lezzet ve tatmin bakımından ev kahvaltisi gibi degil tabi. Guzel bir yerde olmayacaksa serpme kahvalti yerine pogaca borekle gecistirilir yani.

etli salatalara bayılırım. fakat artık tavuk yemiyorum.

serpme kahvaltıya lütfen kötü bir sey söylemeyelim.

hadi salata neyse de mantıklı argüman sunmuşsun ama kahvaltıya neden uyzsun anlamadım? fiyat ise olay lüks mekanlarda da yedim diyorsun. demek ki fiyat olay değil?Samimiyetsiz mi geliyor ?Sebep nedir?

(bkz: dokunmak)

Şeftaliye dokunamamak

Portakalın beyaz kabugu kısmı ve cekirdeginin acısı :f

sene 2007

edit: albüm 2003 evet ama ben anca 2007 denk gelip döndüre döndüre dinlediğim zamanlar yanlış anlaşılmadan dolayı özür diliyorum :)

nası ya, 2003 filan değil miydi

2003

hiç duymamıştım, şimdi dinledim. güzelmiş ama bir closer değil benim için.

travis'in hala dinlemediğim bir şarkısı yok ki.

cranberries'in de...

They were following me, they were following everyone

They had visions of me holding hands walking into the sun

<3

Arkasindan da bi the monkees-i'm a believer acalim da modumuz duzelsin

ya gece gece <3

Maalesef +1

Battleships bunun onundedir ama benimçin,

Bi an basligi gorunce heyecan yaptim desem anlasilir sanirim :)

direk 12 memories albümünün benim için ayrı bir yeri var.

Temizlenmek belki.

Aynısını taze yağmur yağdığında temiz çimlerin üstünde de yapıyor zibidiler :) Temizlenmek için muhtemelen.

goo.gl
Oynuyor pijler.

Evet, onların oyun modu var. Akıllılar diye hep ciddi işlerle uğraşmak zorunda değiller :) akıllı oldukları için oyun da oynuyorlar :)

kelimelik

dogfight

hayır. e.

arada şakasına,
ay ben gülerim diyorum.

e.

goygoy olsun diye ay ben gülerim diyorum. e.

hayır.

erkeğim. bunlardan kullandığım sadece "ya sen kim köpek". "götüm" de diyorum bazen. bunlar yakın arkadaşlar arasında sadece.

bunları kullanmiyorum. kalıp olarak sayabilecegimiz ' muhteşem bir detaysin' diyorum arada.

erkeğim, geyik yaparken ay ben gülerim dışında hepsini kullanıyorum

saçma bi durumla dalga geçmek için arada "kardeş sen hayırdır yaa" dediğim oldu.
k.

Bir iki kez espri olsun diye ay ben gülerim demişimdir ciddi şekilde kullanıldigini gormedim.
O köpekli cümleden aşırı rahatsiz oluyorum asla kullanmam. K.

"sen hayırdır ya"yı kullanıyorum. geri kalanları kullanmıyorum.

hayır. e.

hayır. k.

Gerçekten bir sporla ilgilen. Basketbol oynayabilirsin.

biri bana siz dediginde bile sinirleniyorum

bağcılara git. Meydana cıkıp analarına bacılarına küfret.

Operasyon sonrası bir daha istesen bile sinirlenemeyeceksin. Pür i pak olacaksın.

bagcilar konusu denenmis galiba?

Denedim, her sene gidip böbrek taşlarımı kırdırıyorum.

Yok. Ben hiç rast gelmiyorum. Zaten lcd tv oldu her yer, onlarda yine yuksekte ama duvarda asılı.

bizim köydeki kıraathanede hala vardı

GPS nasıl tamir ediliyor yav. Bunu bilmen daha garip değil mi...

Haha süper.

Espri yaptın sanırım. Yoksa GPS tamir etmeye çalışmak da nedir?

asdfjfgjkhg cokomigti lan:)

i3.kym-cdn.com

teknik servis calisaniyim beyler. tamir edemem diye ezmeseydiniz iyiydi.

bence sen hep öylesin. rutin yani, sorun yok.

Ahahahahaha :D ahahaha :D ya çok güldüm de hazır yakalamışken bir soru sorayım. Benim telefonda pusula kalibre olmuş görünüyor ama google maps de bakış yönümü yanlış gösteriyor. Nasıl halledecez onu?

Haha ortası olsun. Bütün ekmeği de yemesin ama yarısından fazlasını yesin.

hiç yemesin daha iyi.

Direk ekmekle bi alakasi yoktur. Lakin istahli erkekler arti bi puan katiyor hatunlarin gozunde. Bikac farkli kizdan duymustum.

iştahlı erkek <3
iştahsız erkek -1323974028475

Dünyanın en iştahsız insanı olmama rağmen nedense şimdi sen soruca farkettim ki iştahlı, çok yemek yiyen erkek çekici geliyormuş bana.

Bazıları 10 fırın ekmek yese de çekmez bi dilim yese de ha illa ekmekle bağlayacaksak normal insan gibi yiyeni tercih ederim. Bir de yemek seçene ayrıca uyuz olurum ki bu daha önemli bir sıkıntı.

Normal yesin, ne çok ne az. Öyle çok seçici olmasın, yaptığım yemeği yermesin ki iyi yemek yaparım bi zahmet övsün.
Ekmek zaten iyi bir şey değil ben yemem mesela belki haftada 2 dilim yiyorumdur. O da az yesin, hem kilolu olmasın hem sağlıklı olsun.
İçgüdülerim bunları söylüyor.

hiç bu açıdan düşünmemiştim :D löpür löpür ekmek yemekten ziyade sağlıklı beslenip iştahlı olması daha bi iyi çünkü benden az yiyen biriyle birlikte olmak istemezdim. ve yemek seçen insandan ben de hoşlanmıyorum.

Simdi farkettim iştahsız erkek hic çekici gelmiyormuş bana da."Biraz daha koyim yavrum yersin?" falan diyesim geliyor onlara :/

Almiyim cnm fitliğim bozulur tipi erkek çok itici. Cılız erkek ise çirkin oluyor bence. Cılız olacağına hafif göbekli olsun daha iyi. Az yemesin ama bir ekmek de çok yahu:) şöyle giydiği yakışan bakınca hoş görünen iri erkek iyidir. Ona göre yesin.

kadın içgüdüsü diyor ki ye maşallah yarasın asdadsdsdfs
ciddiyim. mıy mıy yemek yiyen hemen doyan erkek -1

benim son ex yemeğin 1/3ini yiyip gerisini bırakıyordu. öncekiler kıtlıktan çıkmış gibi yediği için onu bayaa garipsemiştim. yemeyeni sevmediğimi farkettim böylece.
biraz da şöyle; ben çok acıkıp tabağımı güzelce bitirdiğimde, yanımdaki adam az yiyorsa ben çok yiyormuşum imajı oluyor ki bir bağyan için hiç hoş deel :D

şöyle özetliyelim: yemeğini güzel yesin, spor yapsın, fit olsun (amin)

edit: ayy sen miydin :s sen az ye koşun :/

ekmek değil de iştah ve bir damak tadının olması önemli.

her seyi gömmesin, fast food' a falan bayılmasın.

amk. fakirlik böyle işte. iştah deyince milletin aklına ekmek geliyor lan..!

ekmeğe abanıyorsa fakir olduğundan çekici gelmez. dana antrikot, t-bone neyim yiyorsa olabilir.

iştahla yemek yiyen bir çocuk gördüğümde aşırı mutlu olup, oturup izlerim. aynı şey babam yemek yerken de hissediyorum. iştahla yemek yiyen insan beni mutlu ediyor. ama kişi, obez ve şişko falansa mutlu olmuyorum da, normal kilodaki acıkmış insanı yemek yerken izlemek bence hoş bişey.

bankacıyım ama kravat takmıyorum. polo yaka tshirt, kanvas pantolon, skechers ayakkabı.

kahverengi kaşe bol paça pantolon
beyaz tshirt
kırmızı superga
kahverengi tonlarında uzun hırka. (gerçi fazla oldu galiba hırka)

krem kot, tişört ve gs poları

serbest meslek

günaydın.
siyah polo yaka tshirt,
siyah kot,
siyah ayakkabı.

sabahları soğuk oluyor diye bir de siyah hırka aldım. nedense bugün öyle komple siyahım.

günaydınnn

siyah salaş gömlek
siyah dar paça yüksek bel pantolon
kahve tonlarında süet corcik giydim bugün.

Bugün dersim yok. Birazdan çıkıyorum ofise.

i.hizliresim.com

kot, tisört, kapsonlu hırka, sisme yelek, spor ayakkap.

günaydın.

mavi/lacivert damalı göynek, lacivert kot, lacivert skechers.

ne iş yaptığımı anlatmaya başlamayayım.

kanvas pantolon, tişört üstü polar. ayakta da spor ayakkabı.

Şu an sweatshirt, eşofman altı ve çiçekli skechers var. Öğlenden sonra iş yerine geçerken kareli oduncu gömlek, içine sweatshirt, altına siyah dar kesim kot giymeyi planıyorum. Altına belki spor oxford ayakkabı giyerim belki bilek kesim bot ya da spor ayakkabı. Moduma göre.

@kostebek kurabiye
pics or didnt happen

@kosun lan mevzu var trendeyim daha. eve gidip giyineyim belki atarım :D

Günlük elbise, mutfak önlüğü, başımda bone. Mutfakta talaş böreği yapıyorum.
Emekli ablanızdan sevgilerle :)

takım elbise. her zamanki gibi.

ofise rahat rahat gidenlere imreniyorum.

beyaz gömlek, lacivert takım elbise. 234235345 tane beyaz gömleğim var sanırsam. beyaz gömlek takıntım oldu iyice.

yerine, vurgusuna göre değişiyor. günlük konuşmada kısayı tercih ediyorum genelde.

yaaaaarın değil de, yaarın diyorum ben. yarın demiyorum, o yarmak fiilinin emir hali gibi.

Yazıldığı gibi okunur. "Ortadan yarın bunu" der gibi. Yaaaarın diye okunacak olsaydı kelimenin yazılışı da "Yağrın" olurdu.

örnek istiklal marşı

belki yarın beki yaaaarın dan da yakın.

Benzer durum katil için de var, ikisi de kısa okunuyor.

Ama yanlış olarak yaaarın ya da kaaatil diyen de çok.

katil çok gıcık edici geliyo bana, hep kaatil diye duymuşum çünkü

katil (kısa): öldürme işi

katil (uzun): öldüren kişi

yanlış bilgi vermeyelim.

kat'l (katl) diye biliyorum öldürme eylemini.

Evet işte kısa okunanı öldürme işi, katl zanlısı denir biz de doğal olarak i ekleriz.

Katil başka kâtil başka. Katl falan değil yani.

Bu arada yarın doğru olanı. Yağrın diyenler yanlış telaffuz ediyor.

yarın. ek bir bilgi olarak da haaayır değil hayır. teşekkürler.

yarın. JAMİRYU

Kısası doğru. Ayrı şey tarak için de geçerli.

uzatıldığını duyunca çok saçma buldum. :) konuştuğunuz insanlar aptal falan mı ki böyle dert olmuş bu? karpuz yarmaktaki gibi yarmak fiilinin emir halini algılıyorlarsa bu onların sorunu.

killerbee+1
'Belki yarın belki yağrından da yakın' diyormuşum hep. İkinciyi hep öyle okuyormuşum ama doğrusu kısa olan.

Bi ara diksiyon kursuna gitmiştim.
orada yarın ( uzatmadan ) denildiğini öğrendim.

yaaaarın diyenlere ayarım yarın.
bi de lazım var. lağzım değil la notası gibi söylemek gerek

Kısa olanı.

Haber spikerliği dersinde öyle görmüştüm.