Ekşi Duyuru

opera tarayıcısının vpn özelliği var denediniz mi?

ücretsizlerde 720p ya da 1080p transfer edecek hıza ulaşamayabilirsiniz. ben paralıyla bile bazen ulaşamıyorum.

Ücretsiz olanlar işinize yaramayacak çoğunlukla programı kötüleştirip ücretli seçenek için zorlayacaklardır. Size önerim HideMyAss olur. 1 aylık ücretsiz deneyebilir ve 36 aylık planda ayda 09,99 tl ödersiniz, yurtdışı tarifesi de yaklaşık bunun gibidir.

Ayda 3-5 liraya türkiye lokasyonlu hosting satılıyor, onlardan alıp vpn kurmak en temizi.

1. 10 dakika, maksimum 15 dakika
2. işe gittiğim her gün sabahtan duş alırım. işe gitmiyorsam bile evden çıkacağım, birinin geleceği zaman duş alırım. bu sabahtan olmaz, daha çok dışarı çıkmadan, misafir gelmeden hemen öncesi olur. evden çıkmayacaksam, kimse de gelmeyecekse o gün duş almam. ama yine de 2 günden fazla dayanamam girerim. örneğin koca bir hafta sonu evde yatacaksam en son cuma sabah işe giderken duş almış olurum, cumartesi duş almam, pazar sabah da almam ama pazar akşam artık rahatsız eder, girer yıkanırım.
3. saça 1 şampuan, yukarıdaki gibi 2-3 gün yıkanmamışsam saça 2 şampuan, vücuda tek tur sabunlama. lif kullanmam, sabunun kendisini vücuduma sürer, sonra da ellerimle ovalayarak yıkarım, ardından durulanırım.

1. Ayrım yok, 10 dk civarı sürüyor
2. Her sabah. Çalıştığım günlerde akşam işten gelince +1, baya terlediğim bir iş. Sonraki sabah yalnız saçımı yıkıyorum.
3. Bir ayırıcı yok, duşlarım hep aynı otomatik. İhtiyaç hissedersem saçı iki defa yıkıyorum bazen.

Var.

3- Banyo saçın sakalın şampuanla yıkandığı, vücudun sabunla lifle foş foş (köpük efekti) keselendiği bir aktivite. Duş vücudumu komple ıslatan, sonra saç sakalın yine şampuanla yıkandığı, ardından vücudun elle (belki eklem yerlerinin sabunlu elle) çabuk çabuk ovalandığı eyleme verdiğim isim. Kendimi hala temiz hissediyor olmam gerek bunu uygulamam için. Genelde gusül abdesti için, o anlık rahatlık için yahut dışardan gelirken terlediğim için bu kolay olanı seçerim.

1- Banyo girip çıkmam arası 20 dk. Duş 10 dk kadar.
2- Yazın banyo her gün. Bazen gün içinde birden fazla kez duşa girmem gerekebiliyor duruma göre (o zaman şampuan kullanmıyorum toz toprak içinde kalmadımsa). Duş dediğim gibi birincil seçeneğim değil. Belli bir frekansı yok. Zamanım varsa banyoyu tercih ediyorum. Kışın banyo bir ya da iki gün atlayabiliyor. Kirli hissetmediğimde girmiyorum. Sokakta sarınıp sarmalandığım için, biraz yürüsem kış bile olsa terliyorum. Haliyle arayı açmaya fırsat da olmuyor.

Genelde akşamı tercih ediyorum. Çocukluktan kalma bir alışkanlık mı sabah acele etmemek için mi bilmiyorum :) Yazın sabahları da duşa/banyoya girebiliyorum. Kokmak gibi bir fobim var ve deodoranttı stickti kullansam bile diken üstünde olabiliyorum.

her sabah, mevsimden bağımsız olarak, duş yaparım. Yazın genelde iki defa yaparım. Gün içinde spor yaptıysam yine yaparım. Duşumu sabah aldıysam ve akşam özel bir işim varsa, bir buluşmaya gitmek vs gibi, yine duş yaparım. Benim için duş ve banyo arasında fark yok. Bazen hafta sonu hemen dışarı çıkmayacaksam, kalkar kalkmaz değil de kahvaltıdan sonra duş yaptığım olur.

15 dk civarı sürer. Saçlarım kısayken daha da kısa sürüyordu.
Saçımı şampuanlar, kremlerim. Krem saçımda beklerken, yüzümü temizleyiciyle vücudumu duş jeliyle/lif vs yıkarım. Sonra saçımı durularım ve çıkarım.

Kıvırcık/dalgalı saçlı olduğum için saçım bir kez kuruduktan sonra başka bir şey yapma şansım yok, eğer yeniden şekillendireceksem, tarayıp çıkayım falan yapamıyorum zira bütün dünyayı kaplayan yumak gibi bir şey oluyor. O yüzden yıkamam gerekli.

1- Ayrım yok, 10 dakika civarı.
2- Normalde her akşam okuldan gelince yapıyordum. Bir süredir okulla ilişiğim olmadığı için sadece evdeyim, canım ne zaman isterse yıkanıyorum o yüzden.
3- Saçımı her defasında yıkamam çünkü gerek yok.

Dus ve banyo ayrimim var ama sanirim Almanca ogrendikten sonra olusan bir ayrim. Eskiden ikisini de ayni sey icin kullaniyordum sanirim.

Banyo yapmak: Ici kopuk kopuk bir kuvette ya da kisin birkac cesit yag(okaliptus, nane yagi vs.) ile gribe-sinuzite karsi hazirlanmis karisimda 15-20 dakika oyalanmak.

Dus almak: Ayakta yikanmak iste.

I am Turkish ya da I am from Turkey diyebilirsin.

Turkish ayni English gibi hem dil hem millet. ("I am English, so I speak English" gibi)

I am Turkish veya I am "a" Turk. I am from Turkey de olur.
Spanish/Spaniard örneğine bak. Aradığın şeye demonym deniyor. Bazı ülkeler istisna.

turkish dersen herkes anlar.
turk demesi de kolay degil, anlasilamayabilirsin.

turkish sıfat gibi daha çok turk zamir. call the turkish diye bir cümle düşük oluyor mesela. call the turk deyince oluyor. ya da call the turkish man dersen oluyor. bilmiyorum başka milletlerde nasıl oluyor da bana böyle geliyor sanki.

I'm Turkish ya da I have a Turkish background ya da I am a Turk.

I am Turk diyeni duymadim. I am Turkish'tir dogrusu. Turkcede oluyor diye Ingilizceye de chicken translation yapilmaz. Kullanim sikligi diye bir sey var.

"I am a Turk: refers more to ethnicity than nationality, when expressing yourself this way the indefinite article is always used.

I am Turkish: refers more to nationality."

benim bildiğim bu.

bir de şöyle bir şey varmış.

"When we refer to a nation or region, we can use:

– the name of the country or region: Turkey, Japan, Germany, Brazil, Asia

– a singular noun that we use for a person from the country or region: a Turk, a Japanese, a German, a Brazilian, an Asian"

dictionary.cambridge.org

What are your closing hours?

What time are you open until?

What time do you close your shop?

until when are you open?

till when, untill when

What time do you close

Bu kullanilir en yaygin sekilde.

Ben hep what time do you close duyuyorum dukkanda calisan biri olarak. Ayrica you Sen demek degil siz demek ayrica

Olabilir. Bu adamlar da bire bir konuşma yaşandığı için you kelimesinin siz değil de sen olarak kullanılabileceğini dikkate alarak bunu söylemiş.

Verdigin linkte bile en natural way olarak benim soyledigimi soylemis iste Adam. You hem Sen demek hem siz demek. Adam da Ona gore soruyordur zaten. Sanki soran Adam dukkanda kac kisi calistigina bakiyor sorarken :d

Bildiğimiz özel hastane olmalı statüsü ama bir vakfa bağlıydı sanki diye hatırlıyorum.

internet sitesinden belli özel olduğu. devlet hastanesi olsa gov.tr domainine sahip olurdu ama bunların ki .com.tr.

yok mu tanıdık hattı o kullansın? faturayı da öder inş.

evde faturasız hat kullanan anne ya da babaya vereceksin o kullanacak. evdeki faturasız hatta 3 ayda bir kontör yükleyecek ki hat kapanmasın tüm işlerini de senin telefondan görecekler. yani aramak isterse senin telefonu kullanacak, aranmak isterse kendi telefonu.

yanlış yönlendirme yapmayayım ama yurt dışına taşınma işlerinde ceza meza ödemezsiniz. dilerseniz bir avukat ile görüşün/tüketici hakları derneğine gidin, sorun.

elinizde olmayan nedenlerden dolayı yapılan değişiklerde her türlü iptal hakkınız olabiliyor. keza aynı şekilde belki kanunların "gittiğiniz yerde size hizmet veremeyecek olmasından dolayı" mealinde bir maddesini kullanarak iptal etme hakkınızda olabilir, sallıyorum ben ugandaya taşınıyorum, oraya ttnettimi götürmek istiyorum şeklinde başvuru yapabilirsiniz, onlar düşünsün :) şakası bir yana buna benzer şekilde iptal etme haklarınız var.

6502. sayılı kanunun 52.maddesi

çok acil durumlarda vekalet daha sonra ibraz edilmek üzere açabilir. hakim vekaleti ibraz etmesi için kesin süre verir.
MADDE 77- (1) Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkeme, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebilir. Bu süre içinde vekâletname verilmez veya asıl taraf yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır.

(2) Vekâletnamesiz işlem yapmasına izin verilen ancak haklı bir sebep olmaksızın süresi içinde vekâletname ibraz etmeyen avukat, celse harcı ile diğer yargılama giderleri ve karşı tarafın uğradığı zararları ödemeye mahkûm edilir. Bunu kötü niyetle yapan avukat aleyhine, ceza ve disiplin soruşturması açılmasını sağlamak üzere, Cumhuriyet başsavcılığına ve vekilin bağlı olduğu baro başkanlığına durum yazıyla bildirilir.

Açabilir. Avukat, dilekçesinde neden vekalet sunamadığını açıklamalı ve mahkemeden süre talep etmelidir. Mahkemenin verdiği süre dahilinde vekaletname sunamazsa dava açılmamış sayılır ve avukata yargılama masrafları vb. ödetilebilir.

HMK'nın ilgili hükmü aşağıda:

Vekâletnamesiz dava açılması ve işlem yapılması
MADDE 77- (1) Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir
işlem yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkeme, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek
koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebilir. Bu süre içinde vekâletname verilmez veya asıl taraf
yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır

aynen

Bir sigorta şirketinden öğrenebilirsiniz. Genelde o değer aracın piyasa değerinin altında çıkar. Ancak üstünde olduğu birkac ornek de gördüm.

Ben hemen hemen tüm araçların kasko değerinin gerçek değerinden fazla olduğunu görüyorum. Aracın piyasa fiyatı ile alakası yoktur. Google a kasko değeri sorgulama yazın çıkar.

Sigorta birliği mi ne öyle bir şey vardı, orada yazıyor.

lmgtfy.com

Arabam.com tam istediğin değil ama.

www.tsb.org.tr

litresi 5 lira yakittan bahsediyorus. ikinci elde insanlar arıyorlardır.

arabanın modeline göre de değişebilir.
bazı modellere lpg takmak hiç mümkün değil, bazı modelleri de insanlar yakıt tüketimini göz ardı ederek alabliyorlar.

çok değişken var. o yüzden model/marka ile doğrudan aklına takılan soruyu sorabilirsen bilenler daha çok yardımcı olabilir.

otomobile bağlı olarak performans olayı ön planda değilse lpg aman aman kötü bir şey değil.

lpg ile benzin arasındaki en büyük fark, lpgnin yanma sıcaklığı yüksektir. bu motora hesaplar dışında olan bir yüklenme demektir motorun ömrünü düşürür, her motor için ayrı hesaplamak gerek ama ben kaba tabirle yarı yarıya ömür düşer diyebilirim. motorlar normalde 300 bin sorunsuzca gidecek şekilde hesaplanır, lpgde 150-200 bin olur bence.

bunun dışında elbette diper sistemlerde bu lpg ye göre hesaplanmadığı için ömür ve perfoırmanslarında sıkıntılar olur.

lpg için üretilmiş ya da uyumlu araçları almanız daha mantıklı, ben böyle yapardım.

ben taşımam yanımda. kaybolursa konsolosluktan yenisini çıkarttırmak gerek.

Oturum kartim var yanimda, kredi karti gibi bir sey, onu tasiyorum cuzdanda.

Genelde 6 ay ve daha az gidilince pasaportu yanımda taşıyordum, her gün olmasa da bulunuyordu genelde. Uzun süreli gidişlerde zaten orada bir şeylere başvurmak gerekiyor. Ehliyet olur, göçmen kartı gibi bir şey olur; onlar veriliyor zaten. Onlar taşınıyor, pasaport evde kalıyor.

evde duruyor benimki. verilen oturum izni/kimlik karti oluyor yanimda.

uzun süreli giden ehliyet alır genelde. çoğu yerde kimlik olarak ehliyet kullanılır. abd'de başka kimlik tipi (nüfus cüzdanı vs) yok bile.

Ben hep yanımda taşıyorum, polisin sorması durumunda göstermek zorundayım o yüzden taşımama gibi şansım yok. Ama oturum iznim çıkınca taşımama gerek kalmayacak.

Ben tasimiyorum. Yasa vs degil.

Oturum iznin cikinca ek bir kart geliyor. O kimlik yerine geciyor.

asus kullandım yıllarca çok memnundum.
acer olan arkadaşlarım hep şikayetçi idi
o yüzden asus diyorum.

asus kullandım, acer kullanmadım.

asus diyorum.

sony vaio kullandım.
şu an acer kullanıyorum.

acer diyorum :)

ben memnnunum yani hangi modeli alacaksın ben de Nitro serisi var

kesinlikle asus.

acer'ın ısınma problemi var.

ikisini de kullandım. asus.

asus'un ucuz modellerinde menteşe problemi olduğu doğru fakat düzgün kullandığınız sürece bir sıkıntı olmuyor. Benim pc yere düşüp kırılmasına rağmen menteşesini garantisi ücretsiz değiştirmişti.

markadan ziyade model karşılaştırmak daha mantıklı olacaktır. notebook dediğimiz şey toplama bilgisayar zaten. marka olarak önyargılı olduğum bir tek casper var, hayatta almam. ama asus kullanan da acer kullanan da tanıdığım ve memnun olan insanlar var. dediğim gibi markasından ziyade içine bakın, ekran kartına, işlemcisine, ramine.

asus vardı evde, acer var şimdi, acer daha iyi şu anda gözümde.

önceden olsa acer yaramaz derdim.

ama asusun da ekran kartı fln iyi olan güzel modellerinin f/p oranı çok iyi, sen ne alacaksın ona göre değişir durum

Acer'in cok da pahali olmayan bir makinesini kullandim, tez yazarken anakart yandi :) Belki benim sanssizligimdir bilemiyorum. Su anda Asus kullaniyorum gayet memnunum.

Markadan ziyade model +1

Nitro serisinden bir modeli kullanıyorum 1 buçuk senedir, gayet memnunum.

yapılabiliyor, benim oklahoma'da kaldığım evin diğer odasında 6 aylığına bir adam kalıyordu yine airbnb ile, eğitim için gelmiş.

oluyor hatta odani kiralayan kisiysen bu sureler icin ayri tarife girme imkani falan var

Thy icin
www.turkishairlines.com

Thy ile taşıdım. Bisikletin ön tekerini, pedallarını çıkardım. Selesini minimuma indirip, gidonu gövdeye paralel hale getirdim. Yani olabildiğince ince bir kutu olmasını sağladım. havalı naylon ve tesisat süngerleriyle sarmaladım. Kutu konusu çok sıkıntılı, bisürü bisikletçi gezdim ama vermiyorlar. Ben de normal kolileri kesip birleştirip tv kutusu gibi bir hale getirip o şekilde kullandım.

Kargoda çok sıkıntı olmuyor. Thy yi arayıp bisiklet için rezeravsyon yaptırmanız gerekli. 3 4 saat ya da ertesi güne sarkan bir süreç oluyor. Rezervasyon onayı için aramıyorlar sizin arayıp öğrenmeniz gerekli. Havaalanına gittiğinizde önce bagaj işlemleri sonrasında size verilen ekstra kargo kagıdıyla thy satış kontuarlarından bu kagıtla ödemeyi yapmanız gerekiyor. Rezervasyon için aradığınızda sanırım kilosunu da soruyorlardı. Ben 100 dolar ya da euro gibi bir ödeme yaptım -tam hatırlayamadım-

Sonra da 2 hafta içinde bisikleti çaldırdım. :(

dikkatli şekilde uygun kutularda taşıyın.

mümkünse hard shell olsun dışı, geçen sene burada bir eleman ve arkadaşı vardı, bisiklet yarışına giderken kartona sarmışlardı bisikletleri, yamulmuştu, sonra bir ton laf ettilerdi.

güzelce demonte edin, sonra tahta kasa yapın, marangoz 50-100 liraya yapar en fazla.onun içine koyun yumuşak şeylere sarıp.

Sektör içindeyim,karton Vs ile değil de bu iş için özelleştirilmiş hardcase bisiklet çantaları var, onları kullanın. Her havayolu şirketi ister Pro ister amatör sporcu olsun çanta, koli kimin bakmaz hoplata hoplata taşır onları kargo > uçak arası.

Evoc, Shimano Pro, Siccon gibi markaların hardcase çantalarını inceleyin. Yine de yerel bir bisiklet mağazasına uğrayıp ya da arayıp kutlama yapar mısınız deyin, her zaman kutu olmayabiliyor, gerçi sezon başı yeni modeller geldiği için kutu bulunur. Zira, biz ayarlarınızı yapıp, sonra sarıp sarmalayarak kutuya koyuyoruz ücret karşılığında.

hakları için dava açabiliyordur, iade için açamıyordur diye bir tahminde bulunayım.

soft doğru tahmin etti. hakları için başvurur ama işe iadesi olmaz. çalıştığın kurum türkiye geneli bir vakıf falansa ve o vakfa ait bir temsilcilikte çalışıyorsan, bazı özel okullar buna örnektir, o zaman durum daha farklı oluyor. temsilcilikte 10 kişi çalışıyor olabilir ama türkiye genelinde vakfın çok sayıda personeli vardır.

İşe iade davası açarsa davası usulden reddedilir.

Ancak iş akdi haksız olarak feshedildiyse duruma göre şu alacakları hakedebilir:

1) kıdem tazminatı
2) ihbar tazminatı
3) fazla mesai alacağı
4) ulusal bayram genel tatil gün alacağı
5) yıllık izin alacağı
6) ücret alacağı

evet, zaten çalışma iznini almak serbest dolaşımdan daha zor diye biliyorum ben.

yani; çalışma iznini alan kişi serbest dolaşımı çoktan almış olması gerekir.

turistik gezi için evet gerek yok.

çalışma izniniz varsa en az 12 aylık oturum izniniz de vardır muhtemelen. bu oturum izniyle de tek seferde 3 aya kadar diğer schengen ülkelerinde bulunabilirsiniz ancak çalışamazsınız. tüm schengen bölgesinde çalışma izni alabilmek için bazı diğer yükümlülükleri yerine getirmeniz gerekir.

luchettiye ek. vizenizin olduğu ülkeyi yılda 180 günden fazla terkederseniz yani 3 ay başka ülke, 3 ay+1 gün türkiye gibi, vizeniz iptal olur.

kurnaz'a ek - bu üç ayların her altı ayda bir olması gerekiyor. yani 180 gün içinde 90 gün, sonraki 180 gün içinde 90 gün terk edebiliyorsunuz ülkeyi, 180 içinde 100 terk ettiniz diyelim o zaman da vize gidebilir, gitmeyebilir de :)

The Wolf of Wall Street - Para Avcısı diye bi film var. gerçek hayat hikayesi film haline getirilmiş ve tam da senin sorunun cevabını veriyor. çok da eğlenceli bi film.

şirketin gerçek değerinin üzerine gerçek olmayan bisürü şeyi de koyarak çakabiliyorlar yatırımcılara.

bu halka arz olayında genel bir yanlış anlaşılma var. sanıyoruz ki şirket belli bir yüzdesini satıyor. yanlış.
halka arzda şirket büyüklüğünün diyeyim belli bir yüzdesine karşılık gelen havuzu borsaya açıyorsunuz. burada alınan hisse şirketin bir parçası değil, o hayali havuzun bir parçası. ne oluyor, o hisseler satıldığında şirkete havadan para giriyor. bu parayı şirket büyümek için kullanıyor. şirket büyüdükçe hisse değerleniyor. elde edilen kazanç şirketin içinden önce hissedarlara yaptıkları yatırım oranında geri dönüyor. buradaki hissedarlar o hayali havuzun hissedarları, şirketin değil.

et benlerinin büyüklüğüne göre değişiyor. bulgur gibi küçük olanı da var, nohut gibi büyük olanı da. küçük olanlarına azot sıkılıyor yani donduruluyor, kısa bir süre sonra da su toplayıp kendi kuruyup düşüyor. büyük olanları cerrahi müdahale ile alınıyor sanırım.

normal benler,doktor kontrol edip sorunlu olduğunu düşünüyorsa, cerrahi operasyonla alınıyor.

2011'de burnumdaki hoşuma gitmeyen hafif yüksek beni aldırmıştım.et beniydi.o zaman 150tl vermiş olmam lazım. öyle hatırlıyorum. dikişli değildi. elektrikle yapılan bir işlemdi. tam hatırlamıyorum ama.
bilinenin aksine benleri aldırmazsanız tehlikelidir. hem de görüntü olarak yüzünüzde falansa aldırmak iyi hissettiriyor.

Ben de aldırmıştım, yakılarak alındı, 5 dk sürdü sadece, devlet hastanesinde ücretsiz.

ben 2 tane sırtımdan aldırdım.
2 alternatif sundu doktor birisi soğuk ile yakmak ikincisi neşterle kesmek.
ben yakın gitsin dedim ve spreyle yaktı pansuman yaptı. bi haftada yara olup kabukla düştü gitti.

Hiçbir sosyal güvencem yoktu devlet hastanesinde 40 lira gibi bir para ödemiştim. Olay 2009 da yaşandı.

sorunlu olup olmadığını sormadım ben doktor alırız bunları sıkıntı değil demişti. Sorunlu ise ne yapar bilmiyorum.

nereye sabitlenecek? oje olur boya olur uhu olur.

civata sabitleyici olarak aratın, çıkan ürünlerden birini alabilirsiniz.

zaten onlar değişik tiplerde
sökülemeyecek ya da zor sökülebilir olanlar var
bir de rahat sökülebilir tipler var.

renklerine göre değişiyor. kırmızı ve mavi renkli olurlar ama hangisi sökülebilir hangisi değil onu hatırlayamadım.

Maalesef alamıyorum. Kuvvetle muhtemel olarak deviasyon mevcut. Uyku kalitesizliği, çabuk yorulmak, gün içinde uykunun gelmesi, ne ararsanız mevcut.

Bu konuda çok hassasım, ikisi de açık.

Hayir, daima biri tikali oluyor. Ameliyat olmam gerekiyormus doktorun dedigine gore.

Biri diğerinden az mı nefes alıyor bilmiyorum ama sorunsuz nefes alıyorum. Burun estetiği yaptırmak istiyorum nefes alışım bozulur diye de korkuyorum

ben onu çalışma prensibi tek taraflı diye okumuştum yalan mıymış?

biri full çekiyor diğeri %30 destek.

biri normal diğeri kapalı gibi , diğerine göre daha az oksijen alıyor. ihtacımız karşılayacak kadar almıyor. ama ikisi birlikte yeterli.
antrenman yaptığım zamanlar giderler iyice açılıyor. o zaman ikisi de açık oluyor :)

ikisi de full çekiyo. çünki deviasyon ameliyatı oldum (klip klip)

Birinin hep tıkalı olduğunu açıldığında farkediyorum.

ikisi de full çekiyor.

İkisi de tam açık. Bazen yattığımda biri tıkanıyor, sonra o açılıp öbürü tıkanıyor. Çoğu zaman soğuk algınlığı varsa oluyor bu, yani vücut hafif kırıksa falan.

burun deliklerinin ikisi aynı anda aktif olmaz. nöbetleşe çalışırlar.

sağlıklı bir insanda burun deliğinin biri açık diğeri yarı kapalıdır. türk insanının zaten yüzde 70'inde deviasyon var ama bu nefes almaya engel değil. bizim millette mal bulmuş mağribi gibi koşa koşa bıçak altına yatıyor. hey yarabbim.

ikisinden de nefes alabiliyorum

bazı arkadaşların da belirttiği gibi burun delikleri dönüşümlü olarak çalışır ama bunun da bir yüzddesi, sınırı var. ben geceleri her yattığımda bir tanesi neredeyse %90 kapanıyor ta ki kalkana kadar.

İki sene öncesine kadar ne güzel gürül gürül nefes alıyordum her ikisiyle de ama askerde ne olduysa sol deliği kaybettim, o taraf genelde tıkalıya yakın olmakla beraber %30 verimle çalışıyor.

KBB'ye gittim, konka hipertrofisi tanısı koydu ve haftaya gel ameliyat ederim ben dedi, öyle saç kesecekmiş gibi konuşunca korktum gitmedim. Tek delikle idare ediyorum bir süredir :/

Alabiliyorum. Böyle bir şeyi de ilk defa duydum.

Alıyorum.

ikiside açık

alıyorum

Az önce 32 inch monitör aldım ama benimki fakirlikten. Param olsa tv de alabilirdim. Dediğiniz gibi monitör ve tvlerin pek bir farkı yok. Tvnin dahili uydu alıcısı hızlı ise bir sorun yok almanızda. Ucuz modellerde kanser ediyormuş sanırım. Smart bir monitör almayı düşünmüştüm. Kablosuz olarak video aktarım varmış sanırım. Telefondan diziyi açar ekrandan izlerdim.

TV - monitörün tek farkı TV'lerde anten girişi olması ve karasal yayını desteklemesi. Ancak artık o kadar az ki bu şekilde kullanan, bazı TV'ler direkt monitör olarak satılıyor. Arkadaşım geçen aldı LG'den. Canavar gibi bir alet. Ben de alacağım.

Mutlaka rüya görürüz, bazılarını hatırlamayız diye bir tez var, buna göre;
Rüyanı hatırlamıyorsan zaten derin uyumuşsundur, derin uyku da daha dinlendiricidir diyorum.

rüyasız uyku diye bir şey yoktur. rem evresinde herkes rüya görür. rüyayı hatırlamak ne zaman uyandığınla alakalı.

Ruya goremiyorsaniz tam dalamadiginiz anlamina geliyor sanirim. Uyku apnesi cihazlarindan birinin slogani "rüyalariniza geri döneceksiniz" gibi birşeydi.

bu konu hakkında net bir şey soyleyemedim. genel olarak uyurken rem evresinde de nonrem evresinde de rüya görüyoruz. rem evresinde gördüğümüz rüyalar daha gerçekçi olduğu için genelde onları hatırlariz.

eğer hatırladığımız bir rüya yoksa sağlıksız bir rem uykusu geçirmiş olabiliriz ya da yetersiz. bu da vücudu kötü etkileyebilir cunku rem uykusunda her gün beyin adeta update ediliyor. tüm vucuda etkisi var yenilenme konusunda.

Ceza davası ise eski dava ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise ve gereken sure dolmamış işe tekrar ceza alınmasının etkisi vardır. Onun haricinde ancak davaya katkı sağlayacak ise dava dilekçesinde bahsedilebilir ama bahsi açılmayabilir de. Etik olup olmadığı tartışılır.

Avukat kişinin tarafı olduğu her davayı dosya kapanmış da olsa görebilir sorgulatarak.

tabi ki kullanabilir. özellikle ceza davalarında.

aynı şey farkı yok.

hep fransız özentiliği bu. savcılık olayı onlarda da "prosécuteure de la République" diye geçiyor. savcı=cumhuriyet savcısı. (cumhuriyet deyince daha bir afilli duruyor ama)

Gayet de kolay okur hem de. Mailler sunucuya şifrelenmeden kaydedilir.

evet, örneğini de görmüştüm.

mümkün, adamın sunucuya erişimi var ise, sizin gönderip aldığını tüm e-postaların birer kopyasını başka bir yere gönderebilir (kendi sunucularını barındıran büyük firmalar bunu yedekleme amaçlı yapıyorlar), daha sonra okuyabilir, sizin adınıza mail gönderebilir, sizin gönderdiğiniz e-postanın içeriğini değiştirebilir.

gönderdiğiniz maillerin sizin tarafından gönderildiğini ispatlayan bir teknoloji mevcut ve buna PGP adı veriliyor, e-postanın sizin tarafınızdan yazıldığını ve sizin bilgisarınızdan çıktıktan sonra içeriğinin değiştirilmediğinin dijital olarak ispatlayan bir teknoloji. kullanması da çok zor değil.

Not: yukarıdaki her şeyi sunucuya erişimi olmadan da yapılabilir aslına, network'e erişimi varsa yapar, sizin bilgisayarınıza erişimi varsa yapar vs.

Googlein mail bussinessi ble olsa öyle bir ihtimal var deniliyor.Hatta silip çöpe koyulunca bile.

maillerin şifresini bilmesine bile gerek yok.

ben de site yapıyorum mesela. 3 tane site var, mailler var. arada bana soruyolar şifre neydi diye. bilmiyorum ama değiştirebilirim diyorum. ya da mailleri okuyabilirim. şifre erişimi istemiyor hosting paneline girene.

peki bunu bize çaktırmadan okumasının yolu nedir? yani ben de basit anlamda hosting yönetiyor ve kuruyordum ama temelde diğer kullanıcının şifresini bilmeden veya panelden değiştirmeden, yani kullanıcının bilgisinin dışında şöyle bir ihtimal beliriyor aklımda: sunucudan mail yönlendirme yapmak. başka yöntem ne olabilir?

dediğim gibi hosting yönetim panelinde maile erişim bebek işi. size de haber gelmez. çünkü o webmaster yani, şifreler kimdeyse görür.

godaddy ve hostagor için söylüyorum. özel bi şifreleme neyin yoksa diğerlerinde de farklı oacağını sanmam

isp vanayı kıstığı vakit indirmek en mantıklısı + pop diziler malum sitelerde de zor bulunmaya başlandı. ben pratik bir torrent kullanımı ile idare ediyorum. kickass-top.com vs yerden torrent bulup seedr.ccye çekiyorum videoyu, oradan indirip izliyorum. işim bitince 2,5 gb free space olduğu için siliyorum bu 2,5 GB ücretsiz alanı arttırmanın yolları var. örneğin; referanslı link www.seedr.cc ile üye olursan ek 500 mb hediye etmiş olursun ;)

diğer bir yol popcorn time başlığında araştırırsan devamı niteliğindeki programı kullanabilirsin. eskiden kullanırdım, takip etmedim son zamanlarda. popcorntime.ag diye verilmiş. harika bir programdı.

zenmate açınca izleyebiliyorum ben, farklı bir ülke seçmeyi deneyebilirsin

opera vpn ile 2-3 farkli ulke ile denedim ama cok takiliyor :( en duzgun izleyebildiginiz site nedir su an ?

Yolda olmuyor.

Sirkette 3 ogun yemek oldugundan yemek fisi yok bizde ama olsa da kesinti olmazdi.

Aslında kesinti olması lazım, ama onun hesabını kitabını yaparken harcayacakları mesai, kesintinin hesabını karşılamayacağından kimse uğraşmıyor.

Yemek kartı sonraki ay kesiliyor.

boyner ve ykm'lerde bulabilirsiniz. bazı zincir ayakkabı mağazaları da satıyor.

spx ve superstep mağazalarında da satılıyor. şube listesini web sayfalarında bulabilirsiniz.

markapark

Bizim klima aynı şeyi yaptığında tamirciler 'Gazı bitmiş. Dış üniteye bağlayan boru dışarıdan çatlamış güneşte' demişlerdi ama tabii ki konudan anlayan birinin yorumu çok daha değerli olacaktır.

bir çok sorun olabilir. geri dönen gaz kompresörden çıkınca fan soüutur petekler pislendiğinden ısı transferi az oluyordur.

iç ünitedeki filtreler kirlenmişse az hava emip soğutma olmayabilir.

gaz azalmıştır.

ilk ikisine bakın. dışa siz dokunmayın ama iç filtreleri söküp temizlenebilir. olmazsa gaz azaldıysa servis gerekli zaten.

Doğru, bu açıdan bakıldığında net sabit olduğu için avantajlı.

Tabii ki net maaş

Sigortanın brüt üstünden yatması avantaj değil mi?

ilk çalıştığım yerde maaşım net, sigorta primim brütten yatıyordu. en avantajlısı net maaştır. ne yatacağı bellidir. daha sonra brüt sözleşmeli bir şirkete geçtim. yıl başında maaş daha yüksekti ama yılın son 3 ayı yatan maaş eski maaşımdan düşüktü, ortalamaya bakınca eski maaşla aynıydı nerdeyse. net avantajlıdır. yıl sonuna doğru vergi diliminiz değiştiği için brüt maaşınız artar, sigorta primi de buna bağlı olarak artar.

brüt maastan calisirsaniz, yil sonuna doğru,vergi diliminiz değişip, daha fazla vergi vermeye baslarsaniz, yan,, brütten nete hesapta, daha fazla vergi dusulur. dolayisiyla alacaginiz net rakam azalir.
bu nedenle, hesabınıza ne kadar yatacagini bildiğiniz net maas ile calismak daha iyidir. sizi hesap kitapla ugrastirmaz.

net çok net.
brrütte vergi diliminden dolayı artan kesinti sana kaçar, nette işverene.

farkı yok. şöyle ki;
diyelim ki pozisyon için belirlenen ücret 1000 tl. işveren çalışanına yıllık 12.000 net alacağı brüt maaşı veriyor. çalışan da ocak ayında 1200 aralık ayında 800 alıyor mesela. ama yine de pozisyon için belirlenen net maaş çıkmış oluyor yıllık olarak işverenin cebinden.

başta çok maaş alıp yıl sonunda azalması dezavantaj olarak görülebilir ama onda da sonuçta yılın belli aylarında normalden çok para alındığı için borç kapatmak vs için yararlı olabiliyor.

sigorta primi çalışan net maaş alsa da o maaşın brütü üzerinden yatıyor. sgk netle çalışmaz. her şeye vergisini koyar öyle hesaplar.

yani vergi sana kaçar işverene kaçar diye bi şey yok. asgari ücretle falan çalışmıyor daha üst düzey maaşlarla teklif alıyorsan zaten o brüt - net dengesi çoktan kurularak teklif yapılıyor.

bana da tam olarak dediğin gibi geliyor bence bize kelimenin ilk öğretiliş tarzıyla alakalı olabilir, ama sanki iki anlamı da karşılıyor yine de.

dictionary.cambridge.org endişeli, üzgün veya kızgın olma anlamlarına gelebiliyor upset kelimesi. yani her ikisi de doğru.

Valla bazı kelimeler %51 bi anlamda %49 diğer anlamında falan kullanılabiliyor da, bu upset benim de dikkatimi çekiyordu. Bazen anlık olarak ayırt edilemiyor hangi anlamda olduğu.

A'dan Z'ye katılıyorum! Ben de merak ediyorum.

annem numaralı güneş gözlüğü kullanıyor, çok memnun.
ama tabi senin bütçeyi bilemem yazmamışsın ama sonuçta alınıp da senelerce kullanabileceğin bişi olduğu için verilebilir

araba kullanıyorsan numaralı güneş gözlüğünden uzak dur, aman diyim.

edit: tünele girince hem gözlük ile hem gözlüksüz göremiyor olacaksınız. çarpışmadan önce normal gözlüğe geçmeniz gerekiyor.

ameliyat oldum kurtuldum, tavsiye ederim.

hem gözlük hem lens dolayısıyla hem numaralı güneş gözlüğü hem de normal güneş gözlüğü kullanıyorum. yerine göre değişiyor bunları kullanışım tabii. ama rahatlık sağlıyor çünkü seçme şansım oluyor. göz kuruluğunuz varsa zaten ek damla kullanarak lensi 8 saatten fazla takmamaya çalışın. bir dönem gözümde bir rahatsızlık olduğu için ben de gözlüğe geçmiştim tamamen. o ara numaralı gözlük yaptırdım. baya işimi gördü. üstelik araba da kullanıyorum ama gözlüğün camı diğer gözlüklere oranla daha açık olduğu için (güneş yine de rahatsız etmiyor hatta diğer numarasız camlardan daha konforlu) tünellerde bile sorun yaşamadım. kemik çerçeve güneş gözlüklere bu camlar çok rahat takılıyor aslında, kötü de durmuyor hiç.

Son yemekte isa icin bir model buluyor da yehuda icin yillarca bekliyor sonra bir eveiz buluyor, meger isa modeli olanmis adam batmis evsiz kalmis falan. Ben bu hikayeyi biliuorum :)

Giuliano di medici heykel yapmasi icin michelangeloyu tutuyor. Yemesi icmesi ve maasi gun be gun odeniyor. Michelangelo her gun floransadaki dukkanina gidiyor, oturuyor sonra aksam olunca cikiyor. Gorenler onu saatlerce uzun bir mermer sutuna bakarken goruyor. Aradan 4 ay geciyor, di medici durumdan rahatsiz oluyor ve sonunda michelangeloyu ziyaret ediyor. Yine onu sutuna bakarken buluyor.

Orada soruyu soruyor.

-cosa stai facendo? (ne yapiyorsun?)

Michelangelo bakmadan cevap veriyor.

-sto lavorando. (Calisiyorum.)

3 yil sonra o tas parcasinin davut heykeli oldugu rivayet edilir. heykel floransada, giderseniz bakin. Ben gordugumde tuylerim diken diken olmustu.

ayağın iç kısmındaki içeri doğru olan eğimin olmaması durumuna düz taban deniyor.senin durumunla bir alakalı olacağını sanmıyorum.

cocukken oluyor genelde abuk subuk ayakkabi giymekten, genetik bi tarafi da var tabii ki. ben 16 yasinda muayeneye gittigimde artik donusu yok bunun deal with it demislerdi.

yururken falan ayaginin icine, normalde bosluk olan tarafa basiyosun iste. hazirolda dur, o bosluklari doldur baski kurarak oyle bisi iste. converse gibi normalde tabani rahatsiz olan ayakkabilar normal geliyor, nike adidas gibi biraz daha ic konfora onem veren markalarda da aksine rahatsizlik, farklilik hissediyosun.

ha senin durumla bence de alakasi olmayabilir, bi doktora git tabii

anlaşılmıyor bence sorunuz. iş başvurusu esnasında çalışıp çalışmama mı soru? katılmıyorum eğer oysa zira her zaman bir yerde hali hazırda çalışan daha şanslıdır. diğeri hep sorguya çekilir, niye çalışmadığı, son işyerinden niye çıkarıldığı, ne kadar süre işsiz geçirdiği, bilgilerinin tazeliği vs konularında.

soru çalışkanlıkla ilgiliyse de, başvuruda anlaşılacak birşey değil o sandığınız gibi. pazarlamayla alakalı kendini.

şirketler çalışmayan kişiyi işe almak tabii ki istemez. o çalışmayan dediğiniz kişilerin de çalışmadığını bilemezler haliyle. çünkü kendisini iyi anlatıyodur. cv si başarılıdır, mülakatta iyi konuşuyodur, tecrübesini iyi satıyodur.
bunlar mühim.

yorumlarınız doğrultusunda soruyu daha açık hale getirdim.

tam tersi issizken kimse aramaz, ise girince telefon susmaz. Is varken bulmak daha kolaydir. Isiniz yokken uc kurus maasa ok demek zorunda kalirsiniz ayrica, benim gibi :)

durum gerçekten öyle mi bilmiyorum ama öyle ise maaş politikası buna neden olabilir. çalışan bir kişiyi istihdam etmek için mevcut gelirinden daha yüksek bir maaş ya da daha iyi bir kariyer vaat etmeniz gerek. çalışmayan birisinin sizin önereceğiniz maaşa fit olması daha muhtemel. yani bence tek mantıklı açıklaması bu.

genelde tercih edilen bir şey değil ama ediliyorsa;

* ihbar süresi yok çalışmayan admaın gel başla dediğinde başlıyor
* işini seven insanı firmasından çekmek zor, çok üstte bir maaş paketi sunman lazım.
* iş arıyorsa bile kendi maaşından yükseğini ister bütçe düşükse alamazsın

google'ın geliştirdiği bir html5 banner hazırlama aracı mevcut ve çok kullanışlı. google web desginer.

hem google hem de 3. parti sitelerde yayınlanabilir html5 bannerlar üretebiliyorsun.
Çalışma mantığı daha önce photoshopta layer layer hazırladığın banner tasarımını, her bir layerını buraya import ediyorsun ve üzerinde efektler vererek banner yapıyorsun. Youtube mastheadden, adwords banner'a kadar. Burada bir noktayı geçmiyim eski flash bannerlar sürekli loop ederken, html5 bannerlar en son karede duruyor. tasarımını buna göre yap. Flash kullanmanı önermem zira google chrome desteklermiyor, boşa gider çalışman.

Migren bende uyumakla geçiyor.

Kuzenimin migreni ciddi boyuttaydi. Hastanelik oluyordu atak gecirdiginde. Gecenlerde ameliyat oldu. Kafasindan 4-5 kesik acip sinirleri mi gevsetmisler ne yapmislar. Kesin cozum diyorlar, insallah ise yarar. 6 ay surermis sonuclarini gormek.

Uyku duzenine dikkat, asiri alkol almiyorum. Kapali alanda yuksek sese fazla maruz kalmamaya calisiyorum.atak geldiginde ise mumkun oldugunca karanlikta ilacalrimi alip uyumaya clisiyorum.

kesinlikle stresten uzak dur.
özellikle sinirlenme sal gitsin yani.
akşam sonra migren vurur.

Uyumak en iyi çözüm. Ama yoğun stres altindaysaniz bazen o bile geçiremiyor. Uzun vadede hayatinizdaki stresi azaltin. Ben migren yüzünden çok stresli işimden ayrilmak zorunda kalmistim.

Dideral

açılın baş ağrısı uzmanı geldi.
öncelikle migren ile alakalı her şey kişiden kişiye müthiş değişiyor bunun için önce migreniniz olduğundan emin olun.
doktrolar her baş ağrısına migren deyip geçmeye çok yatkın.
ne olursa olsun bir beyin mr'ı çektirin ve sorunun başka bir sebepten olmadığını doğrulayın.
PS: MR radyasyon vs. içermeyen bir teknik vücuda bir zararı yok gönül rahatlıyla çektirebilirsiniz.

Migreninizin olduğunu varsayarak;

1. Düzenli kullanımda atak sayısını ve şiddetini azaltan ilaçlar var, genellikle sibellium ile başlanır olmazsa dideral ile devam edilir; denemeye değer, lakin bu ilaçlar kesin çözüm değil, ayrıca sayfalarca yan etkisi var. başarı oranları mucizevi sayılmaz.

2. Atak başladıktan sonra iyi gelen ilaçlar var en yaygını migrex, başın ağrıdığında aldığında kana geçmesiyle atağı %99 keser ama aynı zamanda uyku getirir vs.

3. Uyumak diyen arkadaşlar şiddetli migren ağrısı görmemişler onları boşver, zaten migren atağı sırasında uyuyabiliyorsan migreni dert etme.

4. Migreni tetikleyen şeyler listelerini fazla ciddiye alma, dediğim gibi kişiden kişiye müthiş değişen bir durum bu. yine de fazla uyku(10 saat +) aşırı alkol gibi durumlar en çok kabul görenleri, kendi vücudunun ne zaman bu atakları başlattığını zamanla öğrenebilirsin. örn: benim için 12 saat uyuyunca 24 saat migren garanti

5. Kendini tanıdıktan sonra hayat düzenini buna göre ayarla, fazla içme, az uyu, bol su iç. Stres sürekli söylenmiş ama tekrar etmeden edemeyeceğim kafanızın rahat olması lazım. dert tasa = deliler gibi migren.

6. kafanıza takılan olursa mesaj atın, migren + beyin tümörü ile her türlü ağrıyı tattım aydınlatırım

hekim değilim, sadece migrenle ilgili biraz baktım.

denmiş, yine tekrarda fayda var. başağrınız gerçekten migren mi, tanı aldınız mı.

tanı aldıysanız, neye bağlı migreniniz var.
örneğin kadınsanız, adete bağlı hormon değişimi ve vücudun su toplaması migreni tetikleyebiliyor. bu duruma bağlı olduğu zaman yapabildiğim kadar su içiyorum. adet önceside günde 3 litre su içtiğimde başağrısı çekmediğimi gözlemledim.
genelde günlük sıvı alımınız yetersizse buna karşılık vücudun tepkilerinden biri başağrısı oluyor zaten.
şimdilik önerim sadece bu.
geçmiş olsun.

1-migrenin kesin bir çözümü yok. ama atakları seyrelten ve şiddetini azaltan ilaçlar var. bu ilacı da bir nörolog doktor yazabiliyor.
2-migren tetikleyicileri kişiden kişiye farklılık gösterir. bende kahve tetiklerken iş arkadaşımda krizin şiddetini azaltıyor. onda tetikleyenlerden biri ise çay. bunları öğrenip hayatınızdan çıkaracaksınız.
3-soğuk, sessizlik ve karanlık şiddeti azaltır. bu herkeste aynı. ağrı başladı mı doktorun verdiği migren ağrı kesicisi (başka ağrılarda vir işlevi yok. sadece migren) içilip sessiz serin karanlık bir köşeye çekilmeli.
4-hayat rutin yaşanacak. öyle sevinmek, kızmak, her dakika bir aksiyon yok. ne kadar rutin o kadar az kriz.
geçmiş olsun.

Ilacli tedaviyi doktor -agri kesiciye abanmadigim surece- onermedi. Mr da cektirdim, doktor migren teshisi koydu.

Ben de majezik ile idare ediyorum. Cok sik kullanmamaya gayret ediyorum agri kesiciyi. Kesinlikle kendimi ac birakmiyorum, ac beklersem kurtulusum yok.
Uyumak kesinlikle ise yaramiyor bende yalniz. Agri vurdugunda uykuya dalmam mumkun degil zaten o agriyla, uyuyabilsem de kalktigimda agri hala devam ediyor, tabi biraz artisla birlikte. Ama dedigim gibi, tam bir nobet gecirdigimde KESINLIKLE uyuyamiyorum.

Bende tetikleyen baslica 2 sey var:
1- Ac kalmak
2- Fazla uyku
Bu ikisi istisnasiz tetikliyor ve agri kesici kullanmadan kesinlikle gecmiyor.

Ayrica isyerinde asiri yogun olup strese girdigim zamanlar da agrimaya basliyor ama aclik ya da fazla uykugun yaptigi kadar siddetli agri degil ve birkac saat sonra gecebiliyor bazen.

china post ordinary ise gayet doğal beklemen, beklemek istemiyorsan da daha fazla iptal et paran ertesi günü hesabına aktarılıyor.

Urunu satin aldiginizda kullanici koruma suresi basliyor. O sure icinde itiraz ederseniz hakli iseniz hakkiniz veriliyor. Eger sure bitimine kadar urun gelmediyse 1 hafta oncesinden saticiya mesaj atarsaniz satici urun gonderimdeyse, garanti suresi icinde size ulasabilmesi icin sureyi uzatabiliyor.

birkaç yıldır, birkaç haftada bir tekrarlı şekilde yaşanıyorsa bu sorunlar doktorlar ne diyor? onların önerdiği bir şey, verdikleri bir ilaç ya da bir tedavi şekli yok mu?

uyku şak diye kesiyorsa psikolojik olma ihtimali de olabilir. ama ne olursa olsun, her halükarda tekrar bir kontrole gitmekte fayda var.

"bu platformlar neden böyle birşeye izin veriyor?"

Sen olsan izin vermez misin?

O takipçiler iki şekilde geliyor.
1-) otomasyon yazılımlarıyla sahte hesap açıp profil oluşturuyorlar
2-) çeşitli eklentiler sayesinde (sitenin uygulaması olur, tarayıcı eklentisi olur) birilerine senin sayfayı "zorla" beğendiriyorlar, isteği dışında.

İkisini de çok büyük oranda engellemek teknik açıdan mümkün.

Twitter bu olaylar yüzünden sıkıntı yaşıyor zaten şu anda. "kanka boşver, banlama, trolleri de banlama, otomasyoncuları da banlama, takılsınlar. hareket oluyor, yeni hesap açanlar başlangıç yapamaz yoksa" diye diye gerçek kullanıcı sayısı azala azala bu seviyeye geldi.

Ya bot hesap açıp takipçi isteyen kişiye gönderiyorlar, ya da belli bir havuz sistemi oluşturuyorlar, bu sisteme bazı Twitter fonksiyonalarını (Rt/Fav.) ücretsiz kullananları alıp daha sonra takipçi satın alan kişilere bu havuzdaki kullanıcıları gönderiyorlar ama bu çok da istekleri dışında ya da zorla yapılan bir şey değil. Biraz al gülüm ver gülüm hesabı oluyor. Yani sen belli miktarda onlardan faydalanıyorsun, onlar da senden faydalanıyor. Twitter sürekli bu sistemleri oluşturan Api'leri kapatıyor ama kesin bir çözüm bulamıyor şimdilik.

Userspots adlı şirket UXCafe diye şeyler düzenliyordu,takip et bi.

yapmıyor onun için ayrı bir makina lazım. günde 2-3 espresso bile fazla bence.
en uygun makinasız french press-filtre kahve için
moka potu-espresso için kullanabilirsin.
espresso için alacagın makinanın basıncı önemli düşük basınçlıları almaktansa mokapotu almak daha mantıklı.
bence sen git filtre kahve için french press al sonra yavaş yavaş öğrenirsin bu işleri

filtre kahveye aşinayım oldukça, zaten french press kullanıyorum, makinalara yabancıyım. moka pot espresso için değil bu arada, farklı bir demleme yöntemidir. 2-3 max sayıdır.

Tam olarak filtre kahve degil ama americano dedigimiz filtre kahvenin tadina yakin , bence daha iyi. Americano da espressoya sicak su ekleyerek yapiliyor. Yani is gorebilir.

ytse jam moka pota konulan kahve nasıl çekiliyor inceliği nedir?
temelde burada bir sorunun var. aç bak istersen hangi incelikte olan bir kahve konuluyor eğer yöntem olarak söylüyorsan. o mantıkla espresso makinası da filtre olur ama öyle bir şey yok.

www.ofix.com

ben bunu kullanıyorum. damlatma sorunu var şu an ama 1 senedir kullanıyorum yeni başladı bu sorun. aşırı kullanıyorum özellikle ilk aldığımda günde 15-20 kez espresso çektiğim oluyordu. aynı modeli aldığımda 320 miydi 330 muydu neydi epey pahalanmış anlayamadım.


o buhar çubuğundaki cappuccino zımbırtısını çıkarıyorum süt daha iyi köpürsün diye yapmışlar da saçma bence. espresso, americano, latte, cappuccino, macchiato vb yapar içersin bununla. daha üst modelleri de deneyebilirsin elbette.

bir de öğütücü alırsan daha iyi olur.

moka pot da bir seçenek tabii aeropress de düşünülebilir.

@historien 1 senedir döviz kurlarındaki dalgalanma sebebiyle artmıştır.

historien'in tavsiyesinden dolanırken şuna rastladım kombo makina, iki ayrı modülde iki kahveyi de yapıyor, fiyatı da diğer espresso makinaları kadar. ne derece iyidir bilmiyorum cazip geldi:
www.hepsiburada.com

bir de buna rastladım, yorumlarda da kötü bişey yok, ev tipi başlangıç için iyi gibi...
www.hepsiburada.com

(git: teknosa.com)
hem espresso hem de filtre kahve yapıyo

İnternetten adsmlere grand bu alıp gidebilirsin , şans işi biraz ,veya k iyi bi hekim dnk gelebilir ,kötü bir hekimde denk gelebilir , o yüzden lokasyon bildirip ona gore doktor önerisi alıp randevu alin bence. Maddi durumunu iyiyse direk ozwle gidin tabi.

devlet yapar ama sorun yaşarsınız. ben devlette yaptırdığım 2 kanal tedavisinden aşırı ızdırap çektim. tekrarlanan kanal tedavisi diye bişey var ki düşman başına. dentway e gidin arca beye. hem sözlük yazarlarına %25 indirimleri var.

üniversiteye gidin derim. adsmde kanal tedavisini yapan/düzgün yapan bir avuç hekim anca var

Devlet hastanesinde dolgu yaptırdım kadın iki dişe dolgu yaptıktan sonra dolguyu düzeltmemiş bile yapışık kalmış iki dişim sonra başka doktor gördü. Bu ne hal dedi diş etinde sorun çıkartırdı. Kim yaptı bunu dedi. Artık tövbeliyim

penisimi kestirmedim diyor işte.

tahmin ettiğimiz şey. penisinden kambur olarak bahsetmesi kişisel bir şey, eşcinsel olduğu için penisini öyle görüyor. hoş olmamış tabii böyle bir şey söylemesi.

bir kere de -sanırım kendisini döven adamlar için- "bana arkamdan saldırmasınlar, aradıkları şey önümde sallanıyor" demişti, penis üzerinden laf sokmayı seviyor sanırım:p

baget kartonetinin ne olduğunu bilirsem yardım edebilirim.

40 yıllık davulcuyum hiç karton marton görmedim :D dümdüz aldım hep bagetleri. kartonlusu varsa ben de alayım :D

abi 5 liralık baget mi kullanıyorsun, davulcuyum deme bari :)

Valla ben de bi dönem çaldım (davulcu değilim) ama hiç kartonetli baget kullanmadım.

mesela şu www.do-re.com.tr 5 liralık dandık baget mi sayılıyor?

bagetin ekonomik değeriyle davulculuk mu ölçülür lan ne alaka?
bu işin avrupada 2 ayrı müzik okulunda eğitimini almış, hoca olmuş kurs yeri açmış tanıdıklarım var, onlar da 5-10 liralık baget kullanıyor. ne enteresan adammışsın.

5 liralık baget ile 150 liralık baget arasında fark var mı yok mu?

ya kardeşim 1 liralık pena da var 60 liralık pena da var. arada fark olmaz. senin tekniğinle alakalı her şey. 5 liralık bagetle 150 liralık baget arasındaki fark olsun olsun yüzde 10 olsun.

penadır, bagettir bunlarda 1000 liralık kullansan da aynı gitarı, davulu çalacaksın, 5 liralık kullansan da.

tekniği geliştirin. bunlar işin caf cafı.

ben de 300-400tl lik baget var. ama hiç davul çalmadım. ama bagetim pahalı demek ki iyi davulcuyum.

Baget çantası al. Birinci floor tom'a asarsın.

cahil cahil konusarak, konuyu benim soyledigim maksadin disina tasiyarak, geyik yaparak ya da soruya cevap disinda soylemlerle yalnizca kendinizi rezil ediyorsunuz. forum ortami yaratmayayim diyorum ama, henuz unluler de dahil olmak uzere 60 tllik pena kullanan gormedim duymadim. davulcu olmadigin gibi iyi bir internet arastirmacisi da degilsin, hizlica baktigin o yuksek fiyatli penalarin cogu calma maksatli degil. kullandigin ekipman soundu etkiler, iyi davulcular 5 liralik bagetle calmayi tercih etmezler kardesim. sadece fakirse tercih etmek durumunda kalabilir. neyse konu bu degildi zaten. kartonetin ne oldugunu bilmiyorum demiyorsun da lafi dolandirip sark kurnazligi yapiyorsun. 40 yildir aldigin bagetler 5 liralik olsa gerek dedim cunku sadece onlarda kartonet olmuyor. zaten her turlu davulla ilgin alakan olsa sahip olmasan da bilirsin bagetlerin ne sekilde satildigini vs.

@burberry 150 liralik baget linki verip bu 5 liralik mi demek neyin kafasiysa, bi yuzunu yika gel kardesim...

@alperz canta tavsiye etmeyin demistim ama neyse artik...

@sansli pipi o arkadaslarin muhtemelen 90larda gizli gizli ahmet kaya da dinliyordur. ekonomik degeri kabaetlerinden uydurmuyorlar, maliyet giderleri belirliyor o fiyatlari. agacina hafifligine ve ucuna gore ses ve tarz degisiyor. o zaman agactan kuru dal kir onunla cal. onu yapan metal gruplari da vardi gecmiste. kuru gurultu yapmak istiyorsan farketmiyor zaten...

kesinlikle haklısın yosamite sam kardeşim.

majesty aga ona gelmeden hemen cevap yazdım hehe

tamam o zaman şöyle yap, çantacılarda falan uzun cırtlar vardır muhakkak. onlardan al. o cırt cırtla sar bagetleri. üç turt atsan tutar.

temsil misal; velteks.com

ya sen çok malmışsın kardeş kusura bakma. bunu bilmeden yazmıştım. aradığını bulman ümidiyle.

özür dilerim ytse jam. Yüzümü yıkadım ve kendimi daha iyi hissediyorum.

sen de git bir davul forumu bul ya da internette "nereden bulurum" araştırması yap şuna bak gelene gidene laf çakacaksan duyuruya neden geliyorsun, ayrıca neyin kafası olacak, 150 tl baget ama kılıfı kartoneti ne haltsa onunla satmıyorlar bak diyerek baget kalitesinin bununla anlaşılmadığından, söylediğinin aksine sadece 5tl olmayan bagetlerin de bunlarsız gelebildiğinden bahsediyor geçen "homeless olmadıkça bu ayakkabıyı almam" demesine ölümüne uyuz olduğum arkadaş.

forum olmasın derken foruma çevirmek için her türlü kaşınma mevcut maşallah. millete atar yaparak harcadığın zamanda git bi arama motoru kullan, nereden bulurmuş. git zuhal'e sor. dünyanın en zor cevaplı sorusu sanki.

davulculara ozel soru yazmiycam bi daha gerizekalilar dolusuyor.

kesinlikle haklısın yosamite sam kardeşim.

çok zekiysen gerizekalılara neden duyuruda bıdıbıdı sorusunu yazmayacağını söylemeye gerek duymazdın, einstein. ya değiş, ya da bas git duyurudan bence yoksa bu gidişle atılırsın.

o kartonları ayrı satan bir yer hiç görmedim açıkcası, at sırt çantasına derim ben (ki bende öyle yapıyordum)

birde 5 liralık baget ile 60 liralık baget arasında fark var evet, ancak bu fark üretim ve peer etme aşamasında gerçekleşiyor, 5 liralık bagetler tornadan direk çıkarken 60 liralıklar ağırlık ve balans olarak tek tek kontrol edilerek eşleniyor tabi birde kullanılan ağaç vs. farklılıkları var. fark var ama çok önemli mi değil mi tartışılır.

ha tabii marka, signature, ve top farklılıkları da var, bir tane bagetim vardı plastik uçlu olm çok güzeldi lan, bir daha da aynısından bulamadım :(

@mermize mizah bu değil. bi de doğrusu yosemite olacak.
@godos "çok zekiysen"den sonrasını okumadım

:/

barista değilim de french presste köpürtmek için sıcak sütü french presse koyduktan sonra pistonu yukarı aşağı hızlıca oynatmak gerekiyor.

birkac ayligina yaptim.

1- buharda kopurtuyorsaniz evet. sogukken kopuk olmuyor duzgun. isindikca stabil hale geliyor.

2- inheritance +1

3- kapucino ve latte arasindaki fark, latteyi yaparken kopugu daha az yapiyorsun. kapucinonun yarisi kopuk oluyor. krema diye bir sey yok. o olusan kopuk krema kivaminda oluyor sadece.
ev ortaminda bu yapilamaz sanirim.

ek olarak, french press'te sicak sutu kopurtmedim hic ama, iced cappuccino isteyenler icin soguk sutle denemisligim oldu. progresif bir yontem. normalde sicak kopuk koyuluyor.

dostum bir barista olarak diyim, işinin ehli kahvecilerle aynı köpüğü yakalayamazsın french press vs. ile. tek hazneli bir espresso makinası alıp onun buhar haznesiyle yaklaşabilirsin ama biraz, onlarda da basınç düşük olduğu için aynı olmaz yine ama memnun eder en azından.

oncelikle barista degilim.

1. hayir, profesyonel makinalardan kopurturken isitanlar var, hatta sicakligini takip edebiliyor olman lazim ufak bir aparatla ve yaklasik 45 derece civarinda olmasi lazim sutun. fazlasi sicak, azi da soguk gelecektir icen kisiye.
2. maksat kopurtmekse cirparak da olur. ama kopuk ayni kopuk olmaz.
3. bilmiyom bak bunu..

aradan geçen zaman zarfında yeniden ilgimi celbetti bu konu ve gereken tüm cevapları yine batının ahlaksızlığı olan youtube'da buldum. bu posta ihtiyaç hasıl olup da erişecek kişiler için burda da paylaşıyorum:
www.youtube.com

benim boyle bir kopurtgecim var, 2.5 dolara almistim, artmis fiyati.
www.aliexpress.com

Spotify ve benzeri uygulamaları kullansan daha kolay olmaz mı?

edit: bu arada streamus'ın fişini çekmiler ama öldürememişler. şurada detaylar var: www.reddit.com

amaç youtube'daki şarkı çeşitliliğinden kotaya zarar vermeden yararlanmaksa (deneysel bir amaç değilse yani), muzofon diye rusça bir site var, onu önerebilirim. aynı şarkı çeşitliliği orada da var. sadece audio.

muzofon.com

Ne dersin buna ? :navarr.me

%20. Senede yalnızca 2 bisiklet alma hakları var. Alıp satmasınlar diye herhalde.

bunun 2020 durumundan haberi olan var mı? yani şu an yüzde kaç personel indirimi?

Metrobüs sabah 6-6buçuk gibi biter. Halk koşusu da 9buçukta başlıyor..

kafanı kullan kafanı boşta bırakma onu