[]

Trump'in anlayamadigim tweeti

twitter.com
Su cumleyi anlamadim: Informed Dr. Fauci this morning that he has nothing to do with NFL Football.

1- Cumle I informed Dr Fauci ........... aslinda, I'i dusurmus. Bazen ozneyi dusuruyorlar informal kullanimda atiyorum just spoke to Necati falan diyor, I just spoke diye uzun uzun gitmiyor

2- Past participle clause yapisi. Dr Fauci Trump'i bilgilendirdi. I was informed by Dr Fauci gibi bir cumle aslinda bu.

3- Bir de haber basliklarinda falan passive kullanma falan var ama bu onun gibi degil herhalde

Hangisi dogru? Native adam icin anlam muallak mi?

 
1

Muallak değil bence, dediğin gibi özneyi düşürebiliyorlar arada.
  • king lizard  (22.06.20 11:31:42) 
1 tabii ki de


  • awareim  (22.06.20 16:14:28) 
[]

Ingilzcede sifat, Turkcede sifat

Ingilzcede Big, boring, beautiful gibi kelimeler tek basina kullanilsa bile adjective olarak geciyor. Kelimeye bakip aninda bu adjectivedir diyorsun. Arkasinda isim gelmis gelmemis onemli degil. Turkcede ise bu tarz kelimelere sifat diyebilmemiz icin arkasindan isim gelmesi gerekiyor mutlaka. Aradaki farklilik niye?




 
Bi kere iki dil birbirinden farklı. Farklılık olması anormal değil.

Büyük, sıkıcı, güzel gibi kelimeler de tek başına kullanılabiliyor.

- Sence o nasıl biri?
- Sıkıcı. / - Güzel.
  • himmet dayi  (21.06.20 17:48:23) 
Türkçe'de sıfat adlaşabiliyor. "sarı kalemleri bana verir misin?" demek yerine "sarıları bana verir misin?" diyebiliyoruz. Bu durumda normalde sıklıkla sıfat olarak kullandığımız bir kelimeyi isim olarak kullanmış oluyoruz.

Sıklıkla sıfat olarak kullanılan kelimeler bazen de ek fiil alarak cümlede yüklem haline gelebiliyor ki bu da verilen ilk cevata söylenen şey oluyor. "En sevdiğim renk mavidir" veya "Ahmet çok sıkıcıdır." cümlelerinde sıfat isim olarak kullanılıyor ve ek fiil alarak yüklem olarak kullanılıyor.
  • stronzo  (21.06.20 19:06:52) 
[]

ingilizcesi möthüş olanlar şu cümleyi ingilizceye çevirebilir mi rica etsem

Söylediğim şeyleri, maalesef bir kısmı da uydurma olan misallerle süsleyerek adamcağızı adeta ağlamaklı ederdim.




 
İngilizcem müthiş değil ama şöyle çevirdim:

I would make him be close to tears with the things I had said with decorating them with instances some of them unfortunately made up.

Not: bunu Türkçe bilmeyen birine söylersen muhtemelen "ne saçmalıyo lan bu" der. Yalanlarla süslemek falan bunlar ingilizcede olan deyimler mi bilmiyorum.
  • himmet dayi  (21.06.20 11:54:06 ~ 11:55:16) 
böyle cümleleri çevirecek kadar möthüş olmasa da biliyom biraz, şahsi denemem şöyle,

I would embellish the things I say with illustrations, some of which were unfortunately made up, and move the poor man to the brink of tears.
  • der meister  (21.06.20 12:06:17) 
I would make the poor man almost tear up by elaborating the things I said with -unfortunately sometimes made up- examples.


  • olsen  (21.06.20 18:47:50) 
I would nearly reduce the poor man to tears by garnishing my statements with partially made-up anecdotes.


  • malaika  (21.06.20 22:44:41) 
[]

Burada ne anlatıyor? (kısa gif)

9gag.com

özet de olur.


 
iki transseksüel birbirlerine omegle'da rastlıyor ve biri diğerinin kadın olmadığını fark edip çok çirkinsin diyor esprisine. sonra da kadın sesi yapıyor biri.

belki biri gerçekten erkektir ve taklit yapyıordur.
  • bohr atom modeli  (15.06.20 22:01:21 ~ 22:05:56) 
bu olay sanırım şöyle yeni bir furya.

bildiğimiz normal erkekler, kadın kılığına girip milleti kekliyor.

böyle çok var.

9gag.com
  • hem şişko hem deli  (15.06.20 22:11:45 ~ 22:12:15) 
ikisi de erkek ve zannedersem arkadaşlar, birbirlerini tanıyorlar.

www.youtube.com

www.youtube.com
  • gaza gelen  (15.06.20 22:19:51) 
İkisi de erkek ve biri ötekine “neden bu kadar çirkinsin bilader” diyor. Sonra gülüşmeler. Önce erkek sesi sonra kadın sesiyle konuşmalar filan.


  • cemallamec  (15.06.20 23:14:38) 
[]

Japonca - Burda ne yazıyor.?

çevirebilirseniz çok sevinirim




 
çiçeğe benzer olan amblem japon imp. arması.

bu kısımın üstündeki ilk 2 karakter 天皇 tennou (imparator) demek.

en sondaki beş karakter karakter hachi juu nen kinen 八十年記念 (28. yıldönümü) demek.

japonya'da bizdeki gibi 2019, 2020 yılı diye gitmiyor. mesela şuan reiwa dönemi. reiwa 2. yılındalar. 2020 eşittir reiwa 2 yani

özetle bu para imparator için bastırılmış hatıra parası ve üzerindeki yazılar da onu ifade ediyor. bütün kanjileri okuyamadım biraz parlamış.

cep telefonundan google translate uygulamasına kanjileri çizersen tam anlamını sen de çıkarabilirsin.
  • tavish11  (15.06.20 12:14:26 ~ 12:17:48) 
[]

Şu çeviri için yardımcı olabilir misiniz? ( Motosiklet parçaları içerir)

Merhaba arkadaşlar,

Motosikletlerle alakalı bir oyunun çevirisini yapıyorum. Karşılığını bulamadığım birkaç kelime var.

hizliresim.com
hizliresim.com

Şu 2 resimdeki Head denen parçayı nasıl çevirsem bilemedim. Kaporta mı desem, burun mu desem bilemedim.

Bir de Tail Detail diye bir ifade var onu bulamadım. Resimleri oynanış videolarından çektiğim için Tail Detail ifadesini bulamadım. Yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkür ederim.

 
head - kafa grenajı
ignition - kontak
handlebar right - sağ elcik
muffler - egsoz susturucusu
tail detail - arka grenaj olabilir

motoru kaplayan plastik parçalara grenaj deniyor kısaca.
  • chezidek  (14.06.20 19:00:12) 
@ chezidek Fairing' in grenaj olduğunu biliyordum da Head' in kafa grenajı olduğunu düşünemedim. Çok teşekkür ederim.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (14.06.20 19:35:31) 
ya bu arada grenajı ben geçenlerde motorla ilgili bir çeviri yaparken araştırdım, yaygın kullanım grenaj olsa da doğru yazımının karenaj olması gerektiği söyleniyor. tercih sizin tabii ama aklınızda bulunsun :)


  • kül  (15.06.20 00:41:30) 
ha ben fairing'i sadece ucaklarda olur saniyordum.

@kul: evet haklisin. dogru yazilisi karenaj. sanayi agziyla soyleneni yazdim direkt. teknik sektorlerdeki parcalarinin soylenisi turkiye'de cok degisebiliyor.
  • chezidek  (15.06.20 09:35:43) 
Valla aslında ben de ilk karenaj olarak yazdım ama baktım ki karenaj mı yoksa grenaj mı diye herkes bi ikileme girmiş. Daha çok grenaj kullanıldığı için onu yazdım.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (15.06.20 17:00:43) 
[]

ingilizcede ey!

Ey rusya, ey putin, ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü derkenki ey'in ingilizcede karşılığı var mı?




 
En yakını O .... ! sanırım. ama genelde olumlu anlamda kullanılıyor gibi geldi.

O Russia! O Putin! falan.
  • cern de cayci olmak vardi  (14.06.20 00:17:30 ~ 00:22:30) 
amerikanyada pek yok ama britanyada "oi" var.


  • late viper  (14.06.20 00:26:53) 
@late viper oi olmaz hocam, oi chavlarin, zencilerin kullandigi hitap sekli. Atiyorum sen yolunda gidiyorsundur, sana bulasmak icin oi diye bagirir uzaktan. Huop, laan bir baksana gibisinden bir hitap


  • neverletyougodown  (14.06.20 00:36:35 ~ 00:37:10) 
İçeride öyle bangırdıyor, Avrupa, Rusya, abd onu 'dear us' / 'dear russia' diye çeviriyor :D


  • conta  (14.06.20 22:38:19) 
[]

estagfirullah'in turkce karsiligi

arapca ve islam ile yakindan uzaktan alakam yoktur.

sadece bir dili konusurken, o dili dogru konusmak istiyorum. bu sebeple bazi arapca kelimelerin turkce konusulurken cok kullanildigini farkettim. estagfrullah da bunlardan biri.
anliyorum, islam dinine inaniyorsunuz. arapca kelimelerin varliginin sebebi budur. buna diyecek bir seyim yoktur.

insallah->umarim

allaha ismarladik-> gule gule, gorusmek uzere

estagfirullah -> ?

akliniza gelen baska kelimeler varsa, yazin lutfen. ogrenelim.

 
allah, inşallah ve estağfurullah dini kelimeler değil, arapça kelimeler. islam'ın kendi kelimesi yok çünkü islam diye bir dil yok. kitap da arapçadır, onun da muadilini kullanman gerek öyleyse. ayrıca tutarlı olmak istiyorsan aynısını dilimizdeki farsça ve fransızca kelimeler için de yapman gerekir. bu durumda günlük dilin neredeyse yarısını kullanamayacak olursun.

soruna direkt cevap vericek olursam; tam karşılığı yok. af buyrun diyebilirsin, olur mu öyle şey diyebilirsin. benim de islamla alakam yoktur ama çok severim estağfurullah kelimesini. güzel bir "saygı" ifadesi bence. sadece yazması meşakkatli, o yüzden estapitipiti diyorum yerine göre.
  • Bruce  (13.06.20 18:34:12) 
@e doğru yazılışı "estağfirullah" tır. DaVinci doğru yazmış


  • esref  (13.06.20 18:34:44) 
Türkçe doğru yazılışı estağfurullah şeklindedir.

Necmiye Alpay kılavuzunda "Teşekkür eden birine yanıt olarak söylenen, 'rica ederim' ve 'bir şey değil' gibi sözlerle aynı anlamda, saygı tonu belki biraz daha yüksek olan, Arapça kökenli bir sözcük" olarak açıklıyor.

Türkçenin epey bir kısmı Arapça ve Farsça kökenli, yapacak bir şey yok.
  • kobuzchu kiz  (13.06.20 18:43:18) 
İşiniz zor. Bunu tüm kelimeler için yapacaksanız, belirgin kelimelerin (inşallah, estağfurullah) yanında günlük hayatta sıkça kullanılan yabancı kökenli kelimelerin de Türkçe karşılıklarını aramanız gerekir.

Akıl da Arapça kökenlidir, Türkçesi "us"dur.

Merhaba ve selam da Arapça kökenli, alternatifi/karşılığı sanıyorum yok.

Bunlar dışında bildiğiniz üzere Fransızca'dan dilimize geçmiş kelime sayısı da fazla.

Facebookda Türkçenin diriliş hareketi TDH adlı sayfa mevcut. Orada bu tarz kelimelerin karşılıklarını paylaşıyorlar.

edit:ekleme, TDH'den öğrendiklerim;

"şey" Arapça, Türkçe karşılığı olarak "nen" belirtilmiş. Galiba bu şekilde kullanan yazarlar var.

"cennet" Arapça, Türkçe karşılığı olarak "uçmağ" belirtilmiş eski Türkçe
  • fezagezgini  (13.06.20 18:58:11 ~ 19:09:16) 
doğru yazılışı estağfurullah falan değildir. olsa olsa galattır bu hali.
galat hali bile birkaç cühelanın kendi arasında meşhurdur
i.ytimg.com
şurada harekeli halinde bile "fe" nin "fi" diye çekileceğini görebilirsiniz
hareke'yi duyunca Dokuma Halı zannedenlerden öğrenmeyin en iyisi neyin ne olduğunu
  • esref  (13.06.20 19:09:58) 
Kubbealtı lugatinde
(ﺍﺳﺘﻐﻔﺮ ﺍﻟﻠّﻪ) i. (Ar. estaġfiru “af ve mağfiret dilerim” fiiliyle Allāh isminden estağfiru’llāh)
1. “Allah’tan af ve mağfiret dilerim” anlamında duâ sözü: Dâimâ estağfirullah diyelim (Süleyman Çelebi). Hep fesâd işlerime / Estağfirullah tevbe (Eşrefoğlu Rûmî).

2. Bir teşekkür veya övgü karşısında nezâket ve alçak gönüllülük ifâdesi olarak kullanılır: Estağfurullah efendim, muvaffakiyet efendimizin (Ahmet H. Tanpınar). >>Tanpınarın eserlerini türk alfabesiyle yazdığını, burada okuduğunuz halinin sonradan Latinize edilmiş ve değişikliğe uğramış olduğunu hatırlatırım.
  • esref  (13.06.20 19:17:25) 
Türkçe veya Türk dilinde kullanıldığı hali ile doğru yazılışı "estağfurullah"tır.

Arapça okunuşu estağfirullah olabilir. Aynı şekilde Arapça'dan "katib" ve "inkılab" kelimeleri, Türkçede kelimeler b,c,d,g ile bitmediği için, sözlüklere katip ve inkılap olarak geçmiştir.
  • fezagezgini  (13.06.20 19:52:08) 
estağfirullah'ın estağfurullah oluşunun Türkçe ses uyumu ve dil bilgisi ile alakası yok arkadaşlar. sadece galattır. yakın zamanda birkaç kişinin ağzından öyle çıktığı için yayılmıştır.


  • esref  (13.06.20 19:58:07) 
@esref işim kitaplarla, kullandığım iki kaynak var, biri TDK, diğeri Necmiye Alpay'ın Türkçe Sorunları Kılavuzu. Her ikisinde de doğru yazılışı estağfurullah, galat falan değil. Bütün sözlükler zaten Arapçadan transliterasyonunun estağfirullah olduğunu kabul ediyor fakat çağdaş Türkçedeki doğru hali estağfurullah.


  • kobuzchu kiz  (13.06.20 20:58:08) 
Estağfirullah Arapça anlamıyla Türkçe‘de kullanılmadığı için karşılığı yok. Başka bir kelime olmuş bu coğrafyada. Arap biri vardı öğrencilik zamanımızda, çok garipsiyordu bunu kullanmamızı, anlamsız çünkü onun için. Kelime anlamı olarak “Allah affetsin, bağışlasın” filan demek. Nefsi okşayacak bir iltifat, yüceltme, abartılı bir teşekkür vs karşısında benlik terbiyesi, tevazu niteliğinde kullanılıyor. Arapça ile ilgisi yok artık. Ben de severek kullanıyorum.

Teveccühünüz, o sizin güzelliğiniz vs denebilir belki yerine göre; yine tevazu içerdiği için. Rica etmek olmuyor; o da ümit etmek, dilemek anlamına geliyor. Rica ederim bu bahsi kapatalım mesela.
  • gayda  (26.06.20 00:14:32 ~ 00:17:14) 
Bu kadar durumu karıştırmaya gerek yok. Estağfirullah hangi durumlarda kullanılıyor diye düşündüğümüzde birkaç kelime önerebiliriz bence.

- Sen hayatımda tanıdığım en güzel insansın.
+ Estağfirullah :)
("Teşekkür ederim", "O senin güzelliğin" vs.)

- Sesini yükseltme, saygısızlık yapıyorsun!
+ Estağfirullah, ne haddime :(
(Olur mu öyle şey, ne haddime)
  • jacque  (26.06.20 00:43:26) 
[]

Şantiye Şefi İngilizcesi

Şantiye Şefi İngilizcesi
Selam
Yurt dışında inşaat mühendisi (Şantiye Şefi) bizdeki kullanıma denk düşeni nedir acaba?
Chief Engineering Officer
Chief Technical Officer
Senior Civil Engineer
Senior Project Manager
Senior Manager – Project Planning
Project Administrator
Construction Manager
Site Supervisor

 
Site Supervisor +1


  • Flaneur  (12.06.20 11:23:59) 
construction manager biraz management a kaçıyor yani planlama kısmına, şantiye şefi için bence construction supervisor ya da site chief olabilir. yukarıdakiler içinde site supervisor derim ben de.


  • fyodor fyodorovic  (12.06.20 11:35:27) 
Uluslararası şantiyelerde yurtdısında calısmıs birisi olarak tam bi karşılığının olmadığını, ama çoğunlukla Construction Manager dediğimizi söyleyeyim.


  • megacracker  (12.06.20 11:42:33) 
Şu an içinde bulunduğum yurtdışı amerikan şantiyesinde şu şekilde ayrılıyor;
Project Manager: İşin daha çok yönetimsel boyutuyla ilgilenen muhendis
Construction Manager: Saha işleriyle ilgilenen mühendis/şantiye şefi
  • onune3012  (12.06.20 11:48:04) 
site manager, site supervisor

inşaat ile ilgili olduğunu şimdi fark ettim, construction manager da diyorlar inşaatçılar.
  • SiyamkedisiZorro  (12.06.20 11:51:29 ~ 11:52:36) 
uk için site manager (genelde proje müdürünün altındadır-yani belli ölçekte şantiyelerde pm olması beklenir. sm bunların sağ kolu ve yardımcısıdır.)
construction manager da kullanılabilir ama construction genelde head office pozisyonlarında kullanılır. yani construction manager=head of construction olarak algılanabileceğinden şantiye şefi için kullanılmaz.

  • ozdek  (12.06.20 11:54:37) 
[]

Cok kisa Ingilzce tarih okuma

Face coverings will become compulsory on public transport in England from 15 June.
Yukaridaki yaziyi sesli okurken

Face coverings will become compulsory on public transport in England from on the fifteenth of June. diye okumaliyim degil mi?

NOT: Ingiliz Ingilzcesinde soruyorum bu arada

 
From the fifteenth of June yeterli, "on" eklememelisiniz.


  • agluna  (11.06.20 12:34:56) 
[]

İngilizce ufak bir yardım?

(16.74 ± 9.98, 15.49 ± 7.94, 17.95 ± 9.60, respectively).

Yukarıdaki cümlede respectively'nin üzerine denk gelecek şekilde "Please add unit:% greater than 14%" şeklinde bir not düşülmüş.

Bunu tam olarak nereye, nasıl eklemem gerekiyor?

 
nerede / ne icin yazildigini bilmeden yorum yapmak yanlis, fakat ben boyle bir yazi gormus olsam (ve basini - sonunu bilmiyo olsam) "Please add unit:% greater than 14%" notunu su sekilde algilardim: Burada gosterilen rakamlarin birimi % (yuzde payi) ve yalnizca % 14'un uzerindeki yuzde paylari gosterilmistir.


  • lamartin  (11.06.20 12:49:43) 
veya (%16.74 ± 9.98, %15.49 ± 7.94, %17.95 ± 9.60, respectively) demek istemis de olabilir. yani "% birimini sadece %14un uzerindeki yuzde oranlarina ekleyin, ±'nin basina eklemeye zaten gerek yok" seklinde.


  • lamartin  (11.06.20 12:53:20) 
[]

strength of recommendation

bu terimin türkçedeki karşılığı ne oluyor acaba kanıt düzeyi desem yanlış mı olur?




 
Bilimsel terminolojide kanıt düzeyi diye geçiyor zaten.


  • pro9it9is9  (10.06.20 14:26:07) 
[]

Farsça bilen şu cümleyi Latin harflerine aktarabilir mi?

Ekte görsel var. 11. satırdaki cümle.

ben biraz okudum ama emin değilim.

"Çūn 'omr gozaşte bāşad ān beçe kār and" ?

Anlamını da yazarsanız sevinirim.

 
"Çūn 'omr gozaşte bāşad ān beçe kār ayad

ömrün gencligi gecmisse daha ne ise yarar
  • vhs kaseti  (10.06.20 00:36:06) 
iranlı arkadaşıma gönderdim, yarın cevap verir. soruyu silmeyin.

edit: kendisiyle konustum, "Chon omr gozashte bashad, an be che kar ayad" seklinde soyluyoruz dedi. cok eski bir metinden alinmis diyor, "what is good if the youth is passed?" seklinde ingilizceye cevirmis. vhs kasetinin turkce cevirisi uygun gibi gozukuyor yani.
  • chezidek  (10.06.20 00:53:06 ~ 11:34:07) 
[]

writing yazmak

arkadaşlar,

ingilizce konuşuyorum, dinleyip anlıyorum.
upper intermediate gibi bir seviyedeyim.

fakat konu yazmaya geldiğinde yapamıyorum .
cesaretim kırılıyor.

basit bir maile cevap vermekte zorlanıyorum.


ingilizce yazışma işlerini nasıl geliştirebilirim ?

teşekkürler.

 
illa sınav için olmak zorunda değil ama genel olarak başlıkları çalışırsanız gelişir.

www.ieltsadvantage.com
  • xiii  (09.06.20 14:10:47) 
internette bununla ilgili forumlar var. türkiye de kitaplar var. english wrtinig skills, formal writing examples etc. tek tek ilerleyebilirsin. önce bol bol okumalısın. mesela ilk bir hafta en az günde bir saat örnek mail yazışmaları oku. sonra bunları türkçeye çevirmeye çalış, sonra tersini yap. sevdiğin kalıpları ayrı bir kağıda yaz. o kağıtları yanında taşı, arada bir bak. 3-4 haftaya çok iyi gelişim gösterirsin.


  • sarcophagus  (09.06.20 14:13:01) 
[]

probability ve odds'un turkce karsiliklari nedir?

sozlukler ikisini de olasilik olarak ceviriyor.




 
Bu formünül (odds) Türkçe karşılığı Olasılık Oranı.


  • himmet dayi  (04.06.20 11:55:10) 
[]

Yurtdışına Çıkmadan İngilizce Speaking Geliştirmek

Merhabalar. İngilizce okuma-anlama konusunda sıkıntı çekmiyorum hatta yazmış olduğum tezde %99 ingilizce makalelerden faydalanıyorum. Ancak konuşma becerim yok denecek kadar az. Bu sebeple geçen ay işe girme fırsatını kaçırmış oldum. Acaba yurtdışına çıkmadan bu speaking becerisini geliştirme yolu var mı? Lütfen uygulama önermeyin. Neredeyse hepsini denedim, sürekli aynı kelimeleri ezberletmeye çalışıyor bu tarz uygulamalar.




 
Cambly ile internet uzerinden ana dili ingilizce olan hocalarla pratik yapabilirsin.


  • hayley williams ile evlenecek genc  (03.06.20 22:04:57) 
@hayley williams ile evlenecek genc bir ara 5 dk deneme koduyla konuşmaya çalıştım fakat bana mı öyle denk geldi bilmiyorum, hocaya ingilizce konuşmam çok sıkıntılı lütfen yavaş konuşun dediğim halde çatır çatır yardırdı adam. O günden sonra cambly vb. sitelere karşı soğudum açıkçası.


  • bluedad  (03.06.20 22:15:26) 
bence cambly gibi uygulamalar baya mantıklı ya. denk geldiğin hoca sıkıntılı olabilir. ben 6 ay ingiltere'de kalmıştım, orada bile insanlardan rica ettiğimde daha anlaşılır/yavaş konuşmaya çalışıyorlardı.

istanbul'da yaşıyorsan ingilizce konuşulan kafeler falan var, onları araştırabilirsin belki.

bunun dışında yabancı arkadaş edinebileceğin platformları deneyebilirsin. yani atıyorum facebook'ta falan gruplar vardır belki, erasmusla gelen öğrencilerin olduğu örneğin. onları araştırabilirsin. ama ben konuşma pratiğimi geliştirecek olsam cambly tarzı şeyleri denerdim herhalde. baya kolay ve amaca yönelik uygulamalarmış gibi görünüyor.
  • nathanieltroy  (03.06.20 22:41:47) 
italki

Ben Couchsurfing etkinliklerinde geliştirmiştim ama onlara katılmak şu ara akıllıca olmayabilir. Şarkı ezberlemek, podcastte duyduklarınızı dışınızdan tekrar etmek dilinizin kilidini açacaktır. Ayna karşısında konuşmak, film replikleri ezberlemek falan hep işe yarayan şeyler.
  • le jeune turc  (03.06.20 23:08:11) 
cambly ya da english ninjas. ikisi de işini görür. profil oluşturup dil seviyesini düşük seçersen hocalar ona göre yavaş ve basit konuşur.


  • sir gawain  (03.06.20 23:39:08) 
Ha bir de reddit’te turkish veya turkishlearning sublarında dil partneri bulunabilir. Siz İng konuşursunuz karşıdaki Tr


  • le jeune turc  (04.06.20 00:13:53) 
Şarkı söylemenin ve kendi kendine ingilizce konuşmanın faydası olacağını düşünüyorum.
Şarkılarla farklı hızlarda farklı kelimeleri doğru telaffuz edebilirsiniz. Hem eğlenceli hem de günde yarım saat vs gibi kısıtlamalara tabi değil.

Ben bazen akşamları yalnız kaldığımda kendime günün özetini geçerdim. "Kalktım, bir bardak kahve koydum biraz acıydı ama yağ yakımını artırıyor diyorlar içmeye çalışıyorum. Okula giderken yol gözümde büyüdü, çok mesafe yok ama her gün yoruyor. Ahmet bunu dedi bence şöyle şunu düşünüyor vsvs" sabaha kadar malzeme çıkar. Zorlana zorlana kurduktan sonra akıcı şekilde tekrarlayınca hafızaya kazınıyor. Kas hafızası geliştirmek gibi geliyor biraz dil öğrenmek.
  • Novice  (04.06.20 12:24:00) 
dil öğreniminde en etkili yöntemlerden biri ”language parent” denen sizinle uğraşabilecek, hatalarınızı düzeltebilecek, dili öğrenmenizi önemseyecek bir kimsenin varlığı.
elki aklınıza yatmayacak ama pandemi sebebiyle Tinder'da bulunduğunuz lokasyonu değiştirmek serbest oldu. Kendinizi İngilizce konuşulan bir bölgeye alın (tercihen küçük şehirler) ve iyi ingilizce konuşan insanlarla flörtleşin. Daha az match alan insanlar sizinle en çok ilgilenenler olacaktır, bunu da unutmayın.
4 yabancı dil konuşan biri olarak söylüyorum, lütfen deneyin.
  • tejeve  (04.06.20 12:51:21) 
[]

Burada ne anlatıyor ?

Translate ile denedim ama ne demek istediğini anlamadım. Özet değil de çeviri yapabilecek var mı ?

In 2017, when then-Veterans Affairs Secretary David Shulkin was selected, White House chief of staff Reince Priebus gave him a call several days before the joint address to Congress to ask him to serve as the designated survivor. Hours before the speech, the Secret Service spirited him away to an undisclosed location, where he watched the address on TV. At the time, Shulkin was 17th in the line of succession to the presidency, next to last, just before the Homeland Security secretary. He remained at a secret location until the president and others in the line of succession had been safely returned to their homes.


 
2017 yilinda o zamanki emekli askerler kurulu sekreteri david shulkin secildiginde, Beyaz Saray Personel muduru Reince Priebus, Kongre'ye ortak teklifle, onun bir ic karisiklik halinde baskanin yerine vekalet edecek kisi olarak hizmet etmesini istemeden birkac gun once ona telefon etti. Konusmadan saatler once, Gizli servis aciklanmayan bir mekana gizlice goturdu onu. O sirada, Shulkin baskanliga vekalet hiyerarsisinde 17'nci siradaydi, sondan bir onceki sira, Anayurt Guvenlik sekreterinden once. baskan ve vekalet siralamasindaki diger herkes guvenli bir sekilde evine donene kadar da gizli bir mekanda kaldi.


  • baldur2  (02.06.20 10:52:39 ~ 10:58:00) 
Üstteki çeviride kongreye ortak teklifle kısmı yanlış. Bilginize.


  • catch the arrow  (02.06.20 12:05:45) 
oradan emin olamamistim zaten hatta dilbilgisi olarak bir eksiklik bile olabilir emin degilim. dogrusunu yaz bari?


  • baldur2  (02.06.20 12:12:31) 
2017'de, o zamanın gazi işleri bakanı david shulkin göreve seçildiğinde, beyaz saray genel sekreteri reince priebus, kongre'ye ortak seslenişten birkaç gün önce, atanmış başkan vekili olarak görev almasını istemek için onu aradı.

homeland security secretary'ye de iç güvenlik bakanı denilebilir.
  • sanat guresi  (02.06.20 13:53:20) 
[]

Horror ile fear kelimelerinin

Farkı ne?




 
Bana fear daha temel ve içgüdüsel gibi geliyor horror ile kıyasla, bilmem oldu mu?


  • peki madem  (01.06.20 00:24:21 ~ 00:24:37) 
Fear kısmı oldu ama horror hala boşlukta, yani primal fear olur ama primal horror olmaz diyorsunuz.


  • encokbenisevinnolur  (01.06.20 00:25:39) 
Horror dehşet, fear korku.

Şöyle açmaya çalışayım ben anladığım kadarıyla. Horror dışarıdaki bir şeye karşı duyulan his ve daha nesneye bağlı, bi şekilde objektif diyebiliriz. Fear daha subjektif bir his.

Evet, anlatmak zormuş. Mesela yalnızlık üzerinden gidelim. Fear of loneliness yalnızlığın bize hissettirdiği korku, herkes için farklı bir şey ifade edebilir. Ama horror of loneliness yalnızlığın korkunçluğu diyebiliriz, belirli bir şeye işaret ediyor. Yalnız kalmak neden korkunçtur, işte eve hırsız girerse kendimizi koruyamayabiliriz, boğazımıza bi şey takılır ölebiliriz falan. Herkesin ortaklaşabileceği ve haz etmeyeceği nedenleri var yani. Ben böyle algılıyorum aradaki farkı.
  • buff  (01.06.20 00:26:07 ~ 01:13:19) 
Fear, bu adam beni keser mi ki?
Horror, amk elinde testere ile Jason geliyor

  • kisa  (01.06.20 00:28:47) 
Bir soru daha ekliycem, anladım oturdu soylediklerinizden de, soru marlon Brando'nun şu konuşmasından aklıma geldi:

youtu.be

Tam ayırt edemiyorum yine de burada anlattığını feardan, bunu da zahmet olmazsa aciklayabilrcek biri var mıdır?
  • encokbenisevinnolur  (01.06.20 00:34:30) 
Cevap tam da @buff'ın dediğinde var. Brando'nun orada bahsettiği olayda kendi canı için korkmuyor (fear), olan olayın korkunçluğu karşısında dehşete kapılıyor (horror). Ben öyle anladım.


  • peki madem  (01.06.20 01:09:32 ~ 01:09:50) 
[]

İngilizce Bir Cümlenin Çevirisi

Merhaba arkadaşlar,

Kuzenim dövme yaptıracak da, Türkçesi "Hayallerimizin masallara dönüştüğü an" cümlesi İngilizceye nasıl tercüme edilebilir.


 
Bence kesinlikle yaptırmasın. Bir sene sonra çok pişman olur.

Ama çevirisi şöyle: The moment our dreams turn into fairy tales.
  • himmet dayi  (31.05.20 13:47:25) 
[]

arapça

Arapça öğrenmek için araştırma yapıyorum. Şimdi Modern Standart Arapça bütün ülkelerin televizyonlarında, haber sitelerinde vs. kullanılıyormuş. Yani anladığım kadarıyla, bu MSA bütün Arapça konuşan insanların ortak anlayabildiği dil. O halde neden günlük dilde bu Arapça işe yaramaz, Mısır Arapçası vs. gibi belli bir diyalekt öğrenmek gerekir diye yazılar okuyorum? Eğer MSA herkesin anladığı dilse, televizyonlarda kullanılıyorsa neden bunu günlük hayatta da kullanamıyoruz ki?




 
onlar seni anlar, ama sen onları anlamazsın. onlar kendi yöresel lehçeleriyle konuşur ve çok farklı gelir sana.

misal azeriler seni büyük oranda anlar, türk tv programlarını izler ama sen onları anlarken çok zorlanırsın.
  • efruz  (28.05.20 22:39:39) 
Peki herkes MSA'ya televizyonda, gazetelerde çocukluğundan beri maruz kalıyorsa, MSA da konuşabilirler ve istedikleri taktirde benimle MSA konuşabilirler değil mi? Sadece ben kendi aralarında konuştuklarını anlayamam, diye anladım dediğinzden.


  • ordinov  (28.05.20 22:44:09) 
öyle olmuyor. Anlıyorum ama konuşamıyorum klişesi doğru aslında.

özellikle doğuda eski nesil insanlar tvlerden falan Türkçeyi anlıyorlar ama Türkçe konuşamıyorlar. Torunları onlara Türkçe konuşuyor. onlar anlayıp Kürtçe cevap veriyor. Filmde de geçmişti böyle sahne.
  • efruz  (28.05.20 22:50:22) 
fusha diye arat

okula giden her arap bunuöğrenir ama konuşmak için grammer lazım olduğu için bunu bırakıp kendi ülkesinin lehçesini konuşur
sokak dili gibi düşün daha pratiktir

kuran için fusha/msa gerekir, zaten dil bilgisi kuralları buradan gelmiştir

her arap ülkesinin de farklı lehçesi var
  • bir soru sorcam  (28.05.20 22:54:18) 
ve dünyanın en saçma şeyi

kuran dilini bırakıp kendi lehçelerini yapmışlar
  • bir soru sorcam  (28.05.20 22:56:18) 
Lübnan orjinli sevgilim vardı, Mısırlı arkadaşıyla Fransızca konuşurdu. Hatta Arapça demez Mısırca konuşuyor derdi, aklıma düşürdün akşam akşam.


  • noluyo yaa  (28.05.20 23:18:58) 
kendi lehçelerinin oluşma sebebi şu. mesela fas örneğinde araplar o bölgeye girdikleri zaman haliyle kendi dillerini ve kültürlerini getirmişler ama yerli halk da kendi dilini tamamen bırakamayıp harmanlamış. arap bölgelerine uzak kısımlarda durum böyleyken suudi arabistan gibi bölgelerde günlük konuşma daha yuvarlama ve kısaltma haline gelince değişmiş.

sen fasih arapça öğrendiğinde sıradan bir faslıyı ya da mısırlıyı anlayamazsın çünkü gramer kuralları dışında neredeyse tüm kelimeler farklı. onlar seni anlarlar tabii ama fazla istediğin tarzda karşılık alamazsın. ek olarak onların büyük bir kısmı arapça konuşmuyor zaten. mağrib bölgesi (fas, cezayir, tunus) fransızca konuşuyor, mağrib'in kuzey bölgesiyse ispanyolca konuşuyor. mısırlılar, lübnanlılar ve filistinliler ingilizce konuşuyor.

arapça öğrenmek zor bir iş gerçekten. yıllarımı verip yoğunlaşacağım demiyorsan başlama hiç.
  • further reading  (29.05.20 00:16:55 ~ 00:19:39) 
neden shakespeare ingilizcesi konusulmuyor dunyada?
1400 oncesinin arapcasinin konusulmasini mi bekliyordunuz? filolojik olarak mumkun degil. diller de evrim gecirir bir suru faktorden etkilenerek.

Arapca 3e ayrilir temelde.
1) arcaic /classical arapca. kuran arapcasi
2) fusha.turkcesi fasih. yani edebi arapca. (MSA dedikleri)
3) dialectler

gunluk hayatta kimse fusha konusmaz. turkce gibi dusunmemek lazim. sokakta fusha konusursan herkes guler. arapca cok zengin dil. bana sorsan fusha ayri. hatta bazi dialectler ayri dil kivaminda. iskoc vs ingiliz vs amerikan ingilizcesi gibi degil. konu aksan degil. kelimeler de cok farkli. biri ciksin fas arapcasi anlasin kolaysa.

edit: Gulf dialect fasih arapcaya en yakin dialect. ilgini cekerse...
  • camussar  (29.05.20 02:40:13 ~ 02:43:51) 
Tv ler gazeteler fusha?
Demek ki konuşuluyor

Kuran’ın zor bir dili yok ki
100 ü geçmez herhalde güncel olmayan/terim/tarihsel kelime sayısı

1400 yıldır islam yaşadığına göre dili neden eskisin ki
  • bir soru sorcam  (29.05.20 08:32:14) 
[]

İngilizce Çeviri - Please Help :)

-Fakat unutulmaması gereken bir şey var ki, değişim bazen hızlı bazen ise fark edilmeyecek kadar yavaş olur.


-One thing to keep in mind is that change is sometimes fast and sometimes not noticeably slow.

Çevirdim ama noticeably slow hoşuma gitmedi, bunun yerine alternatif nasıl bir cümle kurabiliriz?

 
...sometimes so slow to be realized ya da too slow to be realized, vermek istediğin anlama göre değişir.


  • Bruce  (27.05.20 20:39:07 ~ 20:39:38) 
...too slow to be noticed.

realized deyince ben gerçekleşmeyecek kadar yavaş gibi anladım mesela.
  • himmet dayi  (27.05.20 20:54:48) 
noticed daha güzel duruyor.


  • pek ılımlı baterist  (27.05.20 20:58:53) 
illa "notice" olacaksa "unnoticeably" yerinde olur.


  • late viper  (27.05.20 21:05:57) 
[]

ingilizce bir cümle çevirisi

Neither the assumption that economy had the potential to recover sooner than expected nor the belief that it was inevitable to experience recovery to a certain extent after a difficult period of economic hardships is ***hardly wrong***.

Ne ekonominin beklenen vakitten önce düzelme potansiyeline sahip olduğu varsayımı, ne de ekonomik zorluklarla dolu zor bir dönemin ardından, belirli bir noktaya kadar iyileşme yaşanmasının kaçınılmaz olduğu inanışı ***tamamen doğrudur.***

hardly wrong kısmı için başka öneriniz var mı, bu şekilde olmuş mu sizce?

 
"tamamen yanlış diyemeyiz", "pek de yanlış olmaz" daha karşılıyor sanki.


  • Bruce  (26.05.20 23:44:58) 
Pek de yanlış olmaz bence de daha doğru.
Ama o zaman "ne ... ne de" yanlış oluyor.
Ekonominin beklenenden önce düzelme potansiyeline sahip olduğu varsayımı da, ekonomik zorluklarla dolu bir dönemin ardından belirli bir noktaya kadar iyileşme yaşanmasının kaçınılmaz olduğu inanışı da pek yanlış sayılmaz.
  • kobuzchu kiz  (27.05.20 00:43:07) 
[]

İngilizce dinleme

İngilizcemi geliştirmek için neler dinleyebilirim? Doğal içerikler olursa daha güzel olur. Uzun süren ve konuların sürekli değiştiği radyo programları gibi.




 
Bbc’nin dinleme metinleri var. Araştırırsan bulabilirsin. Ben şunu buldum hemen:

www.bbc.co.uk
  • cemallamec  (26.05.20 17:12:57) 
@cemallamec, bunlar çok eski ve çok kısa. Bir tanesi 5 dakika sürüyor.


  • dissendium  (26.05.20 17:20:07) 
www.bbc.co.uk bu adreste güncel olanları var.


  • ozdek  (26.05.20 17:22:40) 
BBC4 Radyo Programlarını dinleyebilirsiniz.


  • kaset  (26.05.20 17:23:19) 
@ozdek, eğitim için hazırlanan değil de gerçek hayattan olan konuşmalar arıyorum.


  • dissendium  (26.05.20 17:28:01) 
youtube'da içerik takip edebilirsin. teknolojiye merakın varsa mesela unbox therapy, hayvanlarla ilgili animal planet, komedi olarak trevor noah, bilim-felsefe olarak kurgesagt in a nutshell vs.


  • puslukitalaratlasi  (26.05.20 17:44:25) 
@dissendium
oradaki linki incelerseniz bbc'nin diğer yayınlarına da geçiş yapabilirsiniz. bbc radyoları gibi mesela. ama hepsinin yayını ülke dışına açık mı bilmiyorum.

bu arada önyargılı davranmayın verdiğim link güncel olayları ele alıyor. eğer native seviyesinde dinleme ve anlamanız yoksa bu sizin için faydalı olacaktır.

yoksa gündelik radyo dinliyorum misal ama hala çoğunu anlamıyorum. özellikle politika. allahtan boris var da bbc ingilizcesiyle ortamı şenlendiriyor. canım benim.
  • ozdek  (26.05.20 17:47:54) 
Spotfy da güzel podcastler var ilgine göre. Ben erkek olduğum halde lena durnham ın kadınlarla ilgili podcastini beğeniyorum çünkü temposu harika. Başlıklardan ilgine göre seçip bakabilirsin. Bazıları çok sıkıcı ama arada iyileri geliyor.
Rhetorical speeches var ayrıca.

  • sarcophagus  (26.05.20 23:09:04) 
ne dinlersin bilmem ama mutlaka ilgin olan bir şeyi dinle. tüm konuşma boyunca algını yüksek tutarsın böylece. sevdiğin bir film falan yok mu mesela onların kamera arkası çekimlerini oyuncu röportajlarını galalarını vs izle. ben öyle yapıyordum bir ara


  • deranzo1  (26.05.20 23:58:42) 
[]

Duolingonun ücretli üyeliğini almalı mıyım

ispanyolca öğreniyorum
sonra belki almancaya geçicem(en az 6 ay sonra)
yani ağacın 1/4ünü falan tamamladım. evet, ücretsiz de aynı ama bazı level'ları direkt atlamak için testi puanınız varsa alabiliyorsunuz. iki test yapsam zaten puanlar bitiyor.
bir de reklamlar falan demotive ediyor gibi.

ne dersiniz?
senelik de saçma olacak çünkü zaten kısa sürede bitiririm diye düşünüyorum ispanyolcayı. sonra da cervantese gidicem zaten.
üye olayım mı? kaç aylık?

 
"bazı level'ları direkt atlamak için testi puanınız varsa alabiliyorsunuz. iki test yapsam zaten puanlar bitiyor."

bilgisayar tarayicisinda bu beles. reklam da yok (adblock yuzunden olabilir bu bakmadim farkina) ben tarayicida kullanmayi daha cok seviyorum sahsen

ben de birkac kere alayim dedim ama 1 sene kullanabilecegimi hic sanmiyorum. sonra vizdan azabi cekecegim kullanmadigim icin...
  • yoggi  (26.05.20 14:26:00) 
Soruya tam cevap değil ama android için ilaçlı sürüm indirebilirsiniz. Mevcut ilerleme gider tabi


  • fezagezgini  (26.05.20 14:29:36) 
fransızca için konuşuyorum: gerek yok. bilgisayarda kullanırsanız bir ad-blocker ile reklamlardan kurtulursunuz zaten. ayrıca bilgisayar versiyonu çok daha zor ve faydalı, fransızca'nın yarısını bitirdim ve aşırı zorlanmaya başladım.
not: duolingo'ya ek olarak memrise gibi bir hizmet kullanırsanız çok iyi olur olur. bir de her gün podcast dinlemek lazım.

  • arkadakiadam  (26.05.20 14:39:01 ~ 14:40:02) 
Arkadaşlarınızı davet edin. Her gelen arkadaş için 1 haftalık Plus üyelik kazanıyorsunuz.

Hiç arkadaşınız yoksa temp mail kullanarak (google'la aratın) kendinizi davet edin. davet linkine tıklayıp temp mail ile kayıt olun yani. 1 hafta deneyin. İşe yarar tek yanı kalplerin bitmemesi. Onun dışında pek bir faydası yok.
  • himmet dayi  (26.05.20 17:36:25) 
[]

tadıyor?

"bu yemek (bana) güzel tadıyor, şu içecek güzel tadıyor" (tadı güzel anlamında)

bu anadolu'da yaygın bir kullanım mı? bir kişiden duymuştum, geçen iki dakika açtım camfrog sönmez de bir şeye "güzel tadıyor" dedi.

almancadan birebir çeviri gibi bir kalıp. ilginç.

 
ilk defa duydum ve rahatsız etti.


  • sutlu nescafe  (26.05.20 11:58:19) 
Muhtemelen kendi ekosistemlerinde bir dil geliştirmeye çalışıyorlar, acayip itici geldi yalnız


  • paramolacak  (26.05.20 12:00:51) 
"Yapıyor olacağım" kalıbına benzer şekilde İngilizce'den Türkçe gramere uyarlanmış duruyor (That food tastes good). İlk kez duydum, çirkin geldi.


  • crown  (26.05.20 12:03:20) 
"almancadan birebir çeviri gibi bir kalıp."
tam da bunu yazacaktım. "alamancı"sı bol bir yerde yaygınlaşmış olabilir.

  • ganbatte  (26.05.20 12:09:53 ~ 12:10:05) 
anadoluda yaygın mı bilmiyorum ama doğma büyüme istanbullu biri olarak benim nadiren de olsa denk geldiğim ve bazen de yanlışlıkla kullandığım bir kelime (fiil demeye elim gitmedi). kullandıktan sonra kulağımı tırmaladığından kendimi düzeltiyorum tabii.

misal biri çorba yaptı, tadına bakmamı istedi ve "tadı nasıl" diye sordu. çorbada da salça tadı baskın diyelim. "tadı salçalı" demek çok güzel olmayacağından "salça tadıyor" diyebiliyorum. normalde salçaya ilişkin eleştiriyi tadı sorulmadan yapacak olsam belki direkt "salçayı çok mu koydun, salçayı pişirmedin mi" gibi farklı şekillerde durumu dile getirecekken herhalde yapan kişinin soruda "tat" kelimesini kullanması cevabımda benim de "tat" dememe neden oluyor.

şimdi eşime de söyledim, kendisi istanbullu ve o bu kullanımın yanlış olduğunu dahi fark etmemiş daha önce. :)
  • okuyamıyom ben ya  (26.05.20 12:16:55) 
(Schiebedach)Şıpıdaklı amcaların gurbetçi çocuklarının dili gibi geldi bana da.


  • buf-e kür  (26.05.20 12:20:00) 
Malatyaliyim ve doğu illerini çok gezdim, ilk defa duydum bu kelimeyi.
Tatmak bile kullanılmaz doğuda. Tadına bak derler.

  • etna  (26.05.20 14:35:02) 
hic duymadim garip geldi.


  • in vino veritas  (26.05.20 14:51:51) 
www.youtube.com

şu videoyu 15 saniye izleyin, aklınızda hiç bir şüphe kalmayacak.
  • hem şişko hem deli  (26.05.20 15:15:23) 
30 küsur yıllık iç anadoluluyum. hiç duymadım +1


  • cekcekli  (26.05.20 15:31:25) 
Almancılar doğal olarak Almanca etkisinde konuşabiliyorlar. Belçika’da yaşayan arkadaş metroya bin yerine metroyu al diyor mesela. Bizim köyde de patlamış mısıra pap denir mesela. Tahminim Almancılardan o şekilde öğrendikleri yönünde.


  • le jeune turc  (26.05.20 16:29:16) 
40 yıllık konyalıyım hiç böyle bir şey duymadım.

konya/mersin/adana/antalya dolaylarının laflarını bilirim, böyle bir şey yok; uydurma yalan dolan.
  • chezidek  (27.05.20 02:18:23) 
[]

Skew Oblique Farkı

İkisi de eğik anlamına geliyor. Italic ile farkı nedir bunların?




 
Italic: Sadece yazı için kullanılan bir tipografi terimi.

Oblique: Eğik şekilli, kendinden eğik.

Skewed: Eğrilmiş. Daha ziyade önyargılı, bir tarafa yakın gibi figüratif bir anlamı var.
  • d max  (08.06.20 16:38:39) 
[]

Sayende

Selam Romalılar,

Türkçede “sayende” diye bir sözcük yok mu ya? TDK Sözlük’te mevcut değil. Çok şaşırdım bakınca.


 
saye kelimesi var, sayende de işte ek almış hali.


  • passion rules the game  (25.05.20 23:24:09) 
sayesinde olarak bakarsanız sözlükte mevcut.


  • fezagezgini  (25.05.20 23:41:25) 
[]

pinch bottom bag nasıl çevrilir

5.imimg.com şu şekilde olan torbalara verilen özel bir isim var mı? pinch bottom bag görsellerine bakınca kese kağıdı görünümünde olduğunu gördüm, ancak malzeme olarak aynı olmaları şart değil, şekil olarak aynılar. yani kese kağıdı diye çevirsem kağıttan yapılmamış olanları dışlamış olacağım.




 
çok şart mı bilmiyorum özellikle bunun anlamını vermen çünkü bizde bunu direkt karşılayan bir kelime yok gibi geliyor bana. üstten katlamalı torba falan desen çok mu zorlama olur? düşünüyorum aklıma gelirse daha iyi bir şey editlerim.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (21.05.20 18:38:50) 
Direkt karsilayan bir kelime yok sanirim ama "agzi kapali torba" gibi bir ceviri anlami karsilar gibi.


  • crown  (21.05.20 19:00:33) 
onlineposet.com
Yan körüklü poşet?

  • kobuzchu kiz  (21.05.20 20:58:26) 
stand up pouch.

türkçesi oturan taban poşet(miş).
  • finveben  (21.05.20 22:15:43 ~ 22:17:07) 
[]

read to work ve more to read

öncelikle herkese merhabalar.

merak ettiğim konu bu 2 kitap arasında ne gibi bir fark var. Araştırdığım kadarıyla bazıları biri eski, diğeri daha güncel deniyor. bazıları da ikisinin birbirini tamamladığı yönünde görüş bildiriyor.

yani read to work 1 kitabından sonra more to read 1 kitabına geçilmeli deniliyor.

vallahi kafam karıştı. pdf şeklinde ulaşılabiliyor bu 2 kitaba ama gönlüm razı gelmiyor o yüzden alacağım. bütçem de kısıtlı olduğundan bu kadar sık dokuyorum olayı.

 
hocam odtü yayınlarından çıktı diye hatırlıyorum bu iki kitabı. yani kitaba para ödersen yazarlarına bir şey kalacağını sanmıyorum hala varsa piyasada tabi. ikisi de temel seviye kitaplar olsa da more to read bir tık daha ağırdı yanlış hatırlamıyorsam.


  • gizemli dede  (21.05.20 18:32:34) 
More to read daha günceli ve ağırı diğeri bir tık daha kolay ama kesinlikle çok kolay değil


  • madurumdamadurum  (22.05.20 02:02:28) 
7 liraya almıştım hepsiden


  • madurumdamadurum  (22.05.20 02:03:05) 
[]

IELTS seviyemi sınava girmeden en yakın şekilde nasıl öğrenebilirim?

SB...

Dil kurslarının yaptığı sınavlara katılamam, çünkü yurt dışındayım. Mevcut IELTS seviyemi tüm alt branşlarda (speaking, reading, writing, listening) nasıl en doğru şekilde öğrenebilirim?


 
en sağlıklı sonucu aşağıdaki linkten sınav satın alarak görebilirsiniz:

ieltsprogresscheck.com
  • red toy  (18.05.20 03:12:15) 
Avrupa ülkelerinin bazılarında göçmenler ve yetişkinler için eğitim veren yetişkin eğitim merkezleri-dil kursları var, Avrupa’daysan bunları araştırmaya belediyelerden başlayabilirsin. Ücretsiz olarak seviye tespiti yapabilirler.


  • megalomaniac  (18.05.20 05:39:15) 
duolingo'nun online testi var, şu an ABD'de birçok okul kabul ediyor.
englishtest.duolingo.com

  • arkadakiadam  (18.05.20 10:52:56) 
[]

Başım çatlamak üzere'nin İngilizcesi

Cevapları alayım?




 
i have a banging headache


  • icim urperiyor  (16.05.20 14:17:56) 
my head is about to crack


  • diffarentiationation  (16.05.20 14:18:27) 
elephants are jumping in my head...


yok yok şaka.

"splitting headache" kullanılıyor kafam ortadan ikiye yarılacak dermiş gibi.
  • reavelyn  (16.05.20 14:35:24) 
My head aches cats and dogs.


  • conta  (16.05.20 21:41:06 ~ 21:41:32) 
my head is exploding


  • antikadimag  (16.05.20 22:06:19) 
[]

Nocturne in c sharp minor

bu türkçede nasıl söyleniyor? Nasıl yazılıyor?




 
do diyez minor nokturn. uvey evlat u’su.


  • alperz  (16.05.20 13:21:01) 
Noktürn in Si Şarp maynır. :)


  • jeanluc  (16.05.20 15:46:28) 
[]

rusça yardım

вы soruları ben ile mi cevap veriliyor biz ile mi?

Где вы хотите работать?
Я хочу поработать в Америке mi olucak?

teşekkürler

 
hangi anlamda sorulduğuna göre değişir.

Çoğul olan вы 'nın cevabı haliyle biz oluyor.

formal вы'nın cevabı da ben oluyor.

Sizin verdiğiniz örnekteki soru formal olan gibi duruyor. context olmadan öyle görünüyor.
  • levpontryagin  (14.05.20 23:28:07) 
Rus arkadaşıma sordum. Siz dedi.


  • Unde bach canim  (14.05.20 23:43:38) 
sorunun muhatabına göre değişir. вы aynı türkçedeki siz gibi. topluluk için de kullanılabilir, tek bir kişiye karşı resmi/kibar bir kullanım olarak da görülebilir. o yüzden levpontryagin +1 diyorum, bu soru kişisel olarak size yöneltiliyorsa Я demeniz lazım, мы derseniz dalga geçer gibi duruyor biraz :)

bir de spesifik bir durum veya periyottan söz etmiyorsanız, genel olarak "amerika'da çalışmak istiyorum" demek istiyorsanız поработать yerine работать daha uygun olur.
  • der meister  (15.05.20 00:00:45 ~ 00:03:17) 
[]

İngilizce

Bir değer var örneğin 5. Karşı tataf bunu 3 olarak almış. Ben diyeceğim ki "firma bunu 3 olarak almış", "firma bunu 3 almış" gibi kısa bir not yazmam lazım excel hücresinin içine. Kısaca nasıl yazılır bu İngilizce de?




 
The firm considered this to be 3.

ya da

It was considered to be 3 by the firm.
  • himmet dayi  (13.05.20 09:58:02) 
[]

cümle tercümesi- özellikle akışkan mekaniği bilenler

Adhesively bonded joints should be loaded in shear where they are strongest. burda shear ne diye çevrilmeli? shear strength kesme direnci, onu biliyorum akışkan mekaniğinden. ama isim halinde olan shear'ı direkt kesme olarak çevirebilir miyim? var mı böyle bir kalıp?




 
edit: "kesme gerilmeleri bağlantıların en güçlü oldukları yerlerde sağlanmalıdır" daha doğru olur. tam okumamışım cümleyi.


  • bohr atom modeli  (13.05.20 01:54:02 ~ 02:50:49) 
[]

The Wolf of Wall Street’de Leonardo Di Caprio’nun aksani?

O aksani rol icabi yapiyor sanirim ama hangi bolge cikaramadim.




 
New york aksanı değil mi? Oynadığı karakter Bronx doğumluymuş.


  • fobfilm  (11.05.20 11:22:29) 
[]

Bu ne demek?

Selamlar arkadaşlar.

University of London'da distance learning philosophy BA okumayı planlıyorum da, entry requirements kısmında yabancı dil yeterliliği hariç lise diploması için şu ibare var ama nedir çözemedim.

2005 yılında düz liseden 3,58 diploma notuyla mezun oldum.

Aşağıda belirttikleri qualifikasyonu karşılıyor muyum acaba?


''Devlet Lise Diplomasi / Lise Bitirme Diplomasi: comparable to UK GCSE grade A – C / 9 – 4 provided grade 2 - 5 is achieved on a subject for subject basis in final year of schooling (with the exception of English Language)''

 
İngiltere'de lise eğitim sistemi çok karışık. Bir sürü garip şey var bizim sistemle kıyas kabul etmeyen. Bu, GSCE hakkında biraz okuyayım dedim sizin sorunuzu görünce ve işin içinden çıkamadım. Ancak Türkçe aratınca şunu buldum: "İngiltere de lise eğitimi normal olarak 16 yaşında tamamlanır ve okul eğitimini tamamlayan öğrenciler GCSE (General Certificate of Secondary Education) sınavına girerek aynı isimli belgeyle mezun olurlar. GCSE Türkiye deki lise diplomasına eş sayılır." (atlasedu.com)

Demek ki bizim lise diploması ile burada bahsedilen GCSE eşit sayılıyor. Bu sizin için iyi haber. 3.50 ortalama üstü yapmış olmanız da iyi haber. Yüksek ihtimalle denklikte sorun çıkmayacak anlamına geliyor. Sorudaki "grade 2 - 5 is achieved on a subject for subject basis in final year of schooling" kısmını anlamadım; zira yine onların garip lise sistemine işaret ediyor.

Şmdi, tüm bu yazdıklarımı unutup en iyisi University of London'da ilgili departmana bir email atıp sormak. Onların her ülke için eş değer diploma bilgileri vardır. Direkt cevabı verirler.

Benim kişisel yorumum yüzde doksan sizin lise diplomanız yeterli sayılıyor.
  • finveben  (09.05.20 18:23:05) 
[]

anadilindeki gibi düşünme'ciler için ingilizce sorusu

biz türkçede;
- bu işi neden devamlı ben yapıyorum
- devamlı ben geliyorum yada hep ben yazıyorum

yukarıdaki cümlelerdeki "devamlı-hep" kelimelerinin cümleye kattığını, İngilizcede nasıl kullanmak gerekiyor. yada bizdeki anlatmak istenen yakınma-şikayet gibi duyguları cümleye nasıl eklemek gerekiyor.

 
Ben izledigim dizilerde/filmlerde boyle durumlarda allways kullanildigini gordum hep


  • matilda  (06.05.20 22:30:36) 
Always, all the time, every time, every fucking time...


  • kobuzchu kiz  (06.05.20 22:31:50) 
present continuous + always

yakınma içeren cümle kuralı budur.
  • pearson  (06.05.20 22:34:55 ~ 22:35:19) 
fucking always daha iyi :)

every time diye native bir kullanım yok.
  • kelepir  (06.05.20 22:35:40) 
hinative.com
Always ve every time'ın kullanım farklarını native bir kullanıcıdan okuyalım :)

  • kobuzchu kiz  (06.05.20 22:41:44) 
@pearson +1 always yerine constantly, forever da olur.

Stative verb denk getirebilirseniz balli fistik olur hatta sikayet, yakinma icin.
I quitted two months ago but I am constantly wanting a cigarette

it li cleft sentence da olabilir, vurguyu kendinize alirsiniz
It is me that always does all the work falan
  • freedonia  (06.05.20 23:48:24) 
Always ve keep doing


  • adwokat  (07.05.20 02:01:52) 
All the time konuşma dilinde sık kullanılıyor. Bu tip İngilizce ifadeler için Youtube Etkili Pratik İngilizce sayfasına bakın.


  • kaset  (07.05.20 06:34:04) 
[]

Ufak bir cümle çevirisi için yardım edecek var mı?

“That was when the first of what was a year-long of sexual assaults happened”
Bu cümledeki “what was ...” kısmı kafamı kurcalıyor ne demek istediğini anlıyorum cümleyi okuduğumda ancak bir türlü zihnimde oturmuyor. Eğreti geliyor bana. Buradaki kullanımı izah edebilecek birileri varsa çok memnun olurum...



 
what was kullanması aslında önemli bir ayrım yapmasına yarıyor. şöyle ki;

bir yıllık cinsel saldırı süreci sadece bir kez (mesela 2020 yılı boyunca) olmuş.
bu süreç içinde de (2020 süresince) atıyorum 10 kez münferit saldırı olayı gerçekleşmiş.

yani: "bir yıl boyunca süren cinsel saldırıların ilki o zaman olmuştu" demek istiyor.

what was kullanmasaydı da aynı şekilde çevirebilirdik ama bu sefer şöyle bir anlam farkı olurdu:

bir yıllık cinsel saldırı süreci birden çok kez (mesela 2020 ve 2024 yılları boyunca) olmuş.
bu durumda "the first" sadece 2020 yılına işaret ederdi. münferit saldırı olaylarına değil.
  • lesmiserables  (06.05.20 04:12:44) 
[]

"projectile" sözcüğü için çeviri

piksel art bir rpg oyunu için, kahramanın fırlattığı adukete benzeyen o şeyi nasıl çevirirdiniz? mesela "You can throw powerful magic projectiles after unlock this skill" cümlesi.

teşekkürler


 
Mermi?


  • pro9it9is9  (04.05.20 09:59:34) 
büyü ışınları denebilir.


  • bohr atom modeli  (04.05.20 13:19:39) 
@pro9it9is9 mermi atmıyor yalnız, ışıklı top gibi bir şey, aduket benzeri:
c12.incisozluk.com.tr

@bohr atom modeli bu güzelmiş. değerlendireyim teşekkürler
  • kutukcu  (04.05.20 17:26:19) 
[]

İspanyolca (beginner) kaynak önerisi

Karantinada sıkıntıdan memrise'dan ispanyolcaya sardım iki haftadır. Buna ek olarak onerebileceginiz kitap var mi? Anadolu lisesi hazırlığında okuduğumuz cambridge oxford kitapları tarzinda falan.




 
aula 1 kullaniliyordu 101'de bogazicinde.


  • fakyoras  (30.04.20 19:21:43 ~ 19:21:49) 
aula 1 gayet iyi
dualingo öneriyorum.

  • rewlack  (30.04.20 20:33:44) 
Udemy de turkler icin ispanyolca var. Gizem hanim ucretsiz online ders veriyor, zoom uzerinden. Instagram'dan gizem kutukcu diye aratabilirsin.


  • chezsoi  (01.05.20 02:16:00) 
[]

Kısa bir çeviri sorusu

take one before placing the rest in the fruit bowl and then go on with your life.

Rest i çözemedim burda?
Restin dinlenmek dışında bi anlamı mı var? Tam olarak ne denmiş.

 
rest = kalan demek, bir şeyin içinden birşey aldığınızda kalanlara rest kullanabilirsiniz.


  • nahtoderfahrung  (28.04.20 15:35:58 ~ 15:36:47) 
bir grup meyve var sanırım, bi tanesini al geri kalanını kaseye koy diyor. Oradaki rest bir tane alındıktan sonraki geri kalan.


  • sonsuz  (28.04.20 15:41:15) 
[]

iş toplantısı ayarlarken hangi cümleleri kullanıyorsunuz?

Bi türkçe öğretme işi için "toplantı ayarlama" "toplantı başlatma" vs üzerine diyaloglar hazırlamam gerekiyor. Hayatımda hiç toplantı ayarlamadım nasıl diyaloglar geçiyor kestiremiyorum. Birkaç cümle de olsa neler diyorsunuz, hangi cümleler, kalıplar çok geçiyor örnek verebilirseniz sevinirim.




 
"Bu konuyu ayrı bir toplantıda konuşalım. Yarın saat 12 sizin için uygunsa toplantı ayarlayacağım."

"Herkes gelince toplantıya başlayabiliriz."
  • himmet dayi  (27.04.20 15:31:53) 
toplantı koyalım diyoruz biz.


  • benaslinda  (27.04.20 16:50:10) 
yapalım, organize edelim. söylediğiniz kişi ya da gruplar ile hiyerarşik açıdan ilişkinize göre de değişebilir bana kalırsa.

Bir de ogrettiginiz grubun anadili de önemli. bazı şeyleri doğrudan kelime kelime Türkçeye ya da işte hedef dil neyse ona göre çevirince de farkedebiliyor çünkü.
  • encokbenisevinnolur  (27.04.20 17:01:18) 
Sizin yetkinize ve karşıdakilerin hiyerarşik durumuna göre, direkt duyuru/bildirim şeklinde de olabilir. "Ben yaptım oldu" tonu yani.

"28 Nisan Salı günü saat 14.00'te toplantı gerçekleştirilecektir."

Bu cümleye ek olarak yine duruma göre, "Tüm üyelerin katılımı zorunludur" ya da "Tüm üyelerin katılımı beklenmektedir" denilebilir. Herhangi bir yaptırım varsa eklenebilir. "Katılım sağlayamayacak üyelerin bilgilendirme yapması rica olunur. Toplantıya, mazeret bildirmeden katılım sağlamayan üyeler gruptan çıkarılacaktır" gibi.

Tabii çok ağır konuştum. Siz duruma göre tonu ayarlamalısınız.
  • elestirman  (27.04.20 17:10:47) 
[]

arapça ya da farsça çeviri

merhabalar,

arkadaşım evde temizlik yaparken üzerinde arapça olduğunu düşündüğü bir kağıt bulmuş. google translate'den çevirmeye çalıştığımızda farsça dil önerisinde bulundu. bilemedik nedir. kağıtta ne yazıyor merak ediyoruz. çeviri için yardımcı olur musunuz?


 
Translate’e tutunca korku filmi gibi bir şey çıkıyor :D

streamable.com
  • i ve been mistreated  (27.04.20 11:21:19) 
[]

burada ne diyor? (rusca)

imgyukle.com




 
canım oğlum hayatı için savaşıyor, lütfen destek olun gibi bişey yazıyor


  • nahtoderfahrung  (25.04.20 11:57:04) 
benim sevgili oğlum, hayatı için savaşıyor. yalvarıyorum, yardıma katılın.


  • ada meltemi  (25.04.20 14:47:00) 
[]

Kürtçe çeviri - bir satır

Merhaba. 3 tane kısa cümleyi kürtçe ye çevirmede yardımcı olabilecek biri var mı?




 
nedir?


  • brkylmz  (25.04.20 00:59:13) 
[]

Cok kisa ingilizce listening?

youtu.be
Sounds like .....
Sounds like'dan sonraki kelime? Dilik duyuyorum ama oyle bir kelime da aklima gelmedi simdi.


 
sounds idyllic


  • bohr atom modeli  (21.04.20 18:58:54) 
ulan o oyle mi denir anasini satayim. Kafalarina gore yutuyorlar harfleri


  • neverletyougodown  (21.04.20 19:07:37) 
gayet normal söylemiş kadın, sadece bastaki i harfini uzatarak vurgu yapmış biraz.


  • bobinhoo  (22.04.20 11:49:50) 
[]

indicatif vs infinitif - fransizca

farki nedir, var mi bilen?




 
İndicatif haber kipi. Geçmiş zaman gelecek zaman vs bir sürü türü var.
İnfiniif mastar. Yani er ile ir ile dre ile biten fiiller.

  • i ve been mistreated  (21.04.20 01:43:43) 
[]

Do , Did farkıyla ilgili

Sayın arkadaşlar merak ettiğim bir konu var ancak tam istediğim açıklamayı bulamadım.

Şimdi olay şu : Sana bir kaç gün önce attığım bir video vardı onu hatırladın mı ?

1-) Did you remember that , i sent you a youtube video link ?

2-) Do you remember that, i sent you a youtube video link ?

Burda benim bir kaç gün öncesiyle alakalı konuşmamı hatırladın mı diye ifade

etmek istediğim de doğru olan hangisi olacaktır ?

Genel anlamda bir hatırlama olmadığı ( geniş zaman demek istiyorum ) için do ' nun olduğu cümle yanlış olduğunu düşünüyorum ?

 
hatırlama eyleminin gerçekleştiği zamana göre ikisi de doğru.

yani sorduğun kişi hatırlama eylemini geçmişte yapıyorsa did you ile başlar. ama şu anda hatırlayıp hatırlamadığını soruyorsan do you ile başlar.

sana birkaç gün önce attığım bir video vardı, hatırlıyor musun? do you remember...

lise arkadaşın seni aradığında eski günleri hatırladın mı? did you remember...

gördüğün gibi burada eylemin tetiklendiği zamanlar farklı.
  • himmet dayi  (20.04.20 16:23:36) 
did you derken soracağımız şeyin içeriği-sonuçları, do you derken daha genel ve o aktiviteyle ilgili şeyler gibi bir anlamı oluyor sanırım.


  • bahoho  (20.04.20 16:30:26) 
himmet dayı +1 önemli olan eylemin gerçekleştiği zaman


  • cursor  (20.04.20 16:31:13) 
Salla ya bunlari telaffuz eden bile yok. Cu/ci/dici/ducu remember, hangisi gelirse soyle gec. Hepsi olur. Ben olsam hatta can ile sorarim

edit: ulan adama en yararli bilgiyi veriyoz bize tik atmiyo iyi mi:)
  • speedy  (20.04.20 16:37:59 ~ 19:48:24) 
Şimdi öncelikle that'ten sonra virgül olmayacak.

Sonralıkla, yani caner bikaç kere okudum ama, bu geçmiş zaman cümlenin türkçesi bile anlamsız oluyor. Biraz daha açıklaman gerekiyor. Yani şöyle demeye mi getiriyorsun? Dün sordum hatırlayamadın, dünden beri hatırlamanı bekliyorum ve ertesi gün de soruyorum "Naptın, hatırlayabildin mi" gibisinden?? Öyle de demiyor gibisin diğer yandan.

Did you remember'ı ben olsam bir ingilizce öğretmeni olarak, ne bileyim "tüpün altını kapattın mı?", "ütüyü fişten çekmeyi unutmadın mı?" diye günler sonra mesele önemini yitirdikten, ev yandıktan sonra kullanırdım, tercih etmezdim ama.

Birkaç gün önceki konuşmanı hatırlayıp hatırlamadığını soruyorsun, şu an bir cevap bekliyorsan, cevabı aldığında şu an da hatrında olduğunu öğreneceksen "do you remember..."
  • olutaklidi  (20.04.20 17:26:00) 
Aslında ingilizceki genel mantığı şu şekilde yerleştirmiştim kafama . Bu tarzdaki şeyleri sorarken eğer geniş zaman ( genel anlamda ) bir şey soruyorsam , Çikolata sever misin , Yüzmeyi biliyor musun gibi şeyleri soruyorsam Do you diye başlanır , eğer geçmişte bıraktığımız herhangi bir olay veya şey ile ilgili soru soracaksam Did you diye başlanır diye öğrendim demekki yanlış gibi duruyor


  • caner555  (20.04.20 19:10:10) 
cevap kısa ve basit, do.


  • mezarkabul  (20.04.20 20:30:48) 
burada sıkıntı var. ne sormak istediğin belli değil. (zaman kipinden bahsetmiyorum. o "do" olacak.)

adama hatırladığı şeyin ona attığın video olduğunu mu soruyorsun yoksa o atma eylemini mi?

eğer "sana birkaç gün önce attığım video'yu hatırladın mı?" diyeceksen "do you remember the video I sent you a couple of days ago?" dersin.

eğer "sana birkaç gün önce video attığımı hatırlıyor musun?" diyeceksen o zaman da "do you remember that I sent you a video a couple of days ago?" dersin.

ortalığı bulandırmak istemiyorum ama ben olsam "I had sent you" derdim; ama o başka bir zaman açıklanması gereken bir şey. hem "sent" hem de "had sent" çalışıyor senin cümlende.
  • finveben  (03.05.20 03:37:35) 
do diyeceksin. cunku su anda hatirlayip hatirlamadigini soruyorsun. hatirlama eylemi su anda oluyor.


  • baldur2  (03.05.20 03:51:00) 
[]

Do your worst ve that's just mean ne demek?

Do your worst, en kötüsünü yap diye biliyorum ama bir konserde mark knopfler, müzisyenlere diyor.

That's just mean için bağlamı hatırlamıyorum ama kötü bir anlama geliyor diye tahmin ediyorum sadece. Teşekkürler


 
Do your worst = en kötünü yap gibi bi anlama geliyor türkçede saçma olsa da. "Elinden gelenin en iyisini yap" anlamına gelen "do your best" in zıttı gibi düşün. Geyiğine söylemiştir konserde onu eğer tam olarak doğru duyduysan.

That's just mean = "bu zalimce" gibi bir anlamda
  • nihannihan  (17.04.20 22:00:06) 
muhtemelen müzisyenlere bir challenge havası tutturmuşlar kapışıyorlar. Knopfler Reis ise "do your worst" diyerek hadi bakalım elinden gelenin en sağlamını yap bağlamında rest çeker gibi konuşmuş. Elinden geleni ardına koyma ifadesi.

that's just mean ise "adice" bir şey ile karşılaşınca söylenebilir. "bu adice" gibi.

Eğere yukardaki bağlamda Knopfler "do your worst" dedikten sonra bunu söylediyse muhtemelen o müzisyan bayağı sağlam bir şeyler yapmıştır. ironik bağlamda kullanılmış olabilir.
  • AlsterWasser  (17.04.20 22:01:44 ~ 22:02:34) 
do your worst: elinden geleni ardına koyma
that's just mean: senin yaptığını çorumlu yapmaz

  • der meister  (17.04.20 22:02:04) 
Teşekkürler herkese. that's just mean başka bir yerde geçiyordu.


  • Fusha  (17.04.20 22:05:19) 
that's just mean bana hep bel altı vurmak deyimini çağrıştırıyor.


  • absel  (17.04.20 22:22:43) 
that's just mean: vay seni gidi göd


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (17.04.20 23:20:48) 
youtu.be

Do your worst bu videonun başında geviyy. Yanlış mı anlamışım bir bakar mısınız? Başka bir şey diyor olabilir mi?
  • Fusha  (18.04.20 20:10:59) 
do your worst genellikle olumsuz anlamda elinden geleni ardına koyma demek. yani direkt elinden geleni ardına koyma diye çevrilebilir ama aynı şekilde biz de bunu olumlu kullanabiliriz ya yer yer. burada da olumlu bir anlamda kullanılıyor aslında.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (18.04.20 20:53:40) 
1 ... •181920212223242526• ... 156   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.