her gece sabahlara kadar 50cl icen alkolik bir birey sozkonusu ve sorun araba surme kaygisi mi? bence sorunu yanlis yerde ariyorsun.

sabah alkolmetre üflersen 1.0 üzerinde promil çıkar, kaygı değil o sarhoşluk. hatta kamu davası açılıyor üzerine. sürmeyin, helak olmazsınız. kafanız açılır.

Zaten sarhos uce kadar icilen vodka hala kanda dolasiyor. Alkolmetrede de cikar.

bol bol su içilirse belki etkisi bir nebze azalabilir.

hacim ve kütle olmadan yalıtım olmaz. fiziken imkansız. o yüzden mesela kalın taş duvarlı eski camiler kışın sıcak yazın serin olur. yenilerde de her yere mal gibi klima takarlar.

neredesiniz bilmiyorum ama ist'da iseniz fatih çarşamba'da banko bulunur.

Mevlana türbesinin çevresinde bol miktarda hac malzemesi satan dükkan var.

Onlardan alabilirsiniz.

3. sezon 4. bölüm sınıfsal veda son 2-3 dksı

goo.gl rotan böyle.

hafta sonu değilse 7.15 uçağı için raylı ulaşım bulamazsın. en iyisi taksimden direkt havabüse binmek olur.

1.6 kara düzen dizel motor 0.9 ya da 1 litre turbo benzinden daha mı atik?

1.0 sce insanı fıtık eder valla. 0.9 tce çok daha performanslı bir motor.

Alperz 1.6 olan da turbolu. 2016 model hyundai.

Daha once 0.9 turboyu 1000 km kadar kullandim. Iyidir. Benim asil sorun 1.0 sce yi onerenler hakli mi.
Yeni kasa daha mantikli diyor herkes bense kasasi sizin olsun ben rahat kullanim istiyorum diyorum.

Not 0.9 olan 90 beygir 1.0 olan 65 beygir

Yeni kasa tabii ki daha iyidir. Ama bence bir arabanın en önemli donanımı motordur. Turbosuz 1.0 arabayla uzun yolda kamyonlardan selektör yersiniz.

Yeni kasa tabiki daha iyi ama turbolusu icin butceyi 100-120k artirmam gerekiyor.

Atmosferik ve 65 beygir sacma geliyor.

sakın atmosferik 65 bg alma. 0.9 her türlü daha iyi düşünme bile. pişman olursun.

dizel aracın torkunu benzinlide bulmak imkansız. 1.2 (turbosuz) benzinli araç bile ölüm oluyor maalesef. turbo açılınca ivmelenme çok iyi oluyor ama bu sefer de yakıt tüketimi çok artıyor. 1.6 dizelden de geçeceğinizi düşününce her halükarda attan inip eşeğe binmek gibi olacaktır.

1.6 turbo dizel ile 1.0 turbo benzin arasında atiklik arasında bir fark göremezsin. motor ve turbo tasarımından dolayı turbo lag daha azdır onu bilemem.

ben dizelin hiçbir türünü sevmediğim için turbo benzinli arabayı al geç diyorum.

Şu an hemen bakanlığın açtığı sayfaya girip kolayca dersi takip edip kısa ve kolay bir sınavla telsiz operatör yetkisi alabilirsiniz. 5 yıl geçerliliği var, ben ve arkadaşlarım hep aldık.

ikinci el motorola pmr telsiz bakmanızı öneririm t40 falan. biz de kampta onları kullanıyoruz hem çok ucuz hem çekimi fena değil hem de lisansız. lisans sınav vs derdi yok.

KMT değil amatör telsizci belgesi almalısın. KMT (kısa mesafe telsiz) denizcilik için geçerli bir belge.

telsiz konusunda görüşme mesafesi tamamen doğa şartlarına bağlı. 5W vhf bir el telsizi ile uludağdan istanbul ile görüşebilirsin. çünkü "line of sight" denilen iki telsiz arasına hiçbir objenin girmediği durum oluşuyor.

aynı iki telsiz ile sık ve nemli bir ormanda, ilk baharda yaprakların çok yoğun olduğu durumda 2-3 km bile görüşemeyebilirsin. çünkü nemli toprak ve ağaçlar sinyali emecektir.

bunun bir istisnası var bulunduğun bölgede uygun yükseklikte bir röle istasyonu varsa haberleşme mesafesi 20-30km gibi genişleyebilir. tabi bu durumda konuşan herkesin belgeli amatör olması gerekli.

benim tavsiyem de bu operatörlük işleri ile uğraşma, aselsan ya da motorola gibi bilindik markaların pmr telsizlerinden al geç. çıkış gücü 0.5w şartlara göre de mesafesi 500 metre ile 2-3 km arası değişir.

Samsung m serisi şarj için
Samsung a serisi ise biraz daha güzel görünüyor. Bakabilirsiniz

samsung m23 ün şarjı oldukça uzun gidiyor, kamerası ortalama o yüzden fiyatı uygun, işlemcisi ise candy crush gibi oyunlar internet vs için fazlasıyla iyi

İlginç soru? Cevap alırsan beni de haberdar eder misin?

kacak yollarla donebilmek kolay mi? soyle anliyorum iltica edeceksiniz ya da portekiz gibi yerlerde oturuma basvuracaksiniz bu surede ilkeye gelmemeniz laizm.

bunun en kolay yolu sanirim gurcistandan elektronik kimlikle giris yapmak

örneğin türk vatandaşısın, uçakla yunanistana gittin ve bir tekne ile türkiyeye gelip resmi giriş yapmadan marmarise geçtin ve yoluna devam ettin.

resmi evraklarla ilgili bir araştırma yapılmadığı sürece kimse bunun peşine düşmez bir ceza da gelmez. olası bir mahkeme vs. ya da tekrar yurtdışına çıkış yaparsan anlaşılır ve araştırırlar. ama teknik olarak bir manası olmadığı için cezası olduğunu düşünmüyorum.

çift pasaportu olan arkadaşlarım var, yabancı paraportu ile çıkış yapıp. türk pasaportu ile giriş yaptıkları falan oluyor. senin durumuna benzer.

Pasaport kontrolünde ülkeden çıkış mühürü vuruluyor. Bu sende olmayınca anlaşılmayacak mı? Cezası kaçak günlerin para cezasını ödersin bildiğim kadarıyla. Bir de tekrar vize alabileceğini sanmıyorum.

Hiçbirşey olmuyor, gemideyken pasaportumun süresi bitti ülkeye kimlikle giriş yaptım.

Kıbrıs’ta okurken ilk defa pasaportla çıkmıştım, tatile gelirken kimlikle girdim.

E-devletten alınan giriş çıkış evrakında pasaport çıkış-kimlik giriş görünüyor. Herhangibir sakıncası yok.

Her şartta zaten ülkeye girerken beyan ediyorsun. TC vatandaşı olduğun sürece girişinde problem olmuyor.

Kargomix - aramex gibi firmalara bakin. Koli boyutunu soyleyin, fiyat verirler

Taşındıkları zamanı hatırlayın, ilk kira ödemelerinde oturdukları ayı mı ödediler, oturacakları ayı mı? Genelde kafa karışıklığı bundan yaşanıyor.

En mantıklı hesap şu şekilde olur; kaç kira aldınız şimdiye kadar?

13. kira zamlı olmalı.

sözleşmeden hemen sonra kiralama başlar, kolay olsun diye şöyle hesap yapalım;

01 Kasım > kirayı verip bir ay otururlar
01 Aralık > kirayı verip bir ay otururlar

Böyle böyle 12 tane kira verip 12 ay otururlar, 13. ay zamlı olur +1

Kirayı oturduktan sonra aldığınız için hata yapmışsınız, ama olan olmuş. Büyük ihtimal ile çıkmadan önce son kirayı da depozitoya sayarlar.

Özetle, geçen kasım ayını zamlı ödemeleri lazımdı.

Evde iki kişiyiz ve çalışan insanlarız dolayısıyla çok bulasik çıkmiyor; genelde 2-3 günde bir çalışıyor, eğer fırında vs bir yemek yaptıysam yoğun modda yoksa eko modda olur.

Evde iki kişiyiz ve evden çalışıyoruz, sürekli bardak, kupa, tabak çıkıyor. Bir de yemek yaptıysak bazen günde iki kere çalıştırmamız bile gerekiyor. Genellikle günde bir ya da iki günde bir.

Sadece tencere/fırın tepsisi yıkıyorsam çok sıcak ayarlarda, onun dışında makine kendisi seçiyor.

4 kişilik aile. Her gün bir defa çalışıyor. 10 günde bir falan çalışmadığı gün oluyor. Hep 70 derecede tencere ayarında çalışıyor.

3 kisiyiz, hergun calisiyor.
en uzun tencere tava modunda yuksek sicaklita yikaniyor.
2:55 suruyor toplam yikama.

Haftada 3 çalışıyor. Tek kişiyim, eve sadece akşamları geliyorum. Yemek yaptığım tencereyi tavayı da bulaşık makinesinde yıkıyorum. Yıkamasam haftada 1 yetecek.

hafta 3 falan. hep 70 derecede yıkıyorum. çünkü bulaşıkları asla sudan geçirmeden makineye atarım.

Ben utanmasa kendisini bile makinede yıkayacak bir insan olarak termos dışında istisnasız her şeyi makinede yıkıyorum. Böyle olunca çabuk doluyor ve haftada en az 5 gün çalışıyor. Hemen hemen her seferinde içinde yağlı tencere, tava vs olduğu için de 70 derecelik programda çalışıyor çoğu zaman.

her gün yarım yükte çalıştırıyorum. bulaşık yıkamak, onların kuruyacağı yeri bankoda kullanamamak ve su israfı sebeplerinden dolayı asla elde yıkamam. bence bu devirde elde çamaşır yıkamak neyse bulaşık yıkamak da odur.

sadece moka potumu ve kahve içtiğim fincanlarımı elde deterjansız yıkıyorum.

tek kişiyim, haftalık yemek hazırlığı yaptığım günlerde bazen günde iki kere bile çalıştırıyorum.
onun dışında eğer mutfağa girip yemek yapmadıysam, dışarıdan falan yediysem iki-üç günde bir olur.
normal günlük yemek yapıyorsam, evde yiyorsam her gün çalışıyor ortalama.

airfryer'ı kullandıysam, tencere, fırın tepsisi, ocak ızgaraları vs. koyduysam yoğun programı kullanıyorum.
döküm tencereler ve makineye özellikle girmemesi gereken, makinede yıkanmayan şeyler dışında (weck kavanozların lastikleri, kristal bardaklar, düdüklünün plastik parçaları, termos vb.) her şeyi makinede yıkarım.
hem su hem zaman tasarrufu.

yalnız yaşıyorum, yemek yapmak ve yemekle arası pek iyi olmayan biriyim, haftada bir açıyorum o da tencere tabak değil kahve fincanı, kupası tükendiği için. aşırı yağlı bir şey yapmamışsam ekonomik modda kullanıyorum.

4 kişilik aile evimde her gün çalıştırıyoruz.
2 kişilik eşyalı öğrenci evimde ev sahibi çalışıyor dediği halde çalışmadığı için çalıştıramıyoruz :)

Tek kişiyim 2-3 günde bir.

iyi süper biz de 1-2 günde bir çalıştırıyoruz da israf mı yapıyorum acaba şimdiye düşünmüştük :) elde yıkama zaten daha çok su kullandığımız için direkt yok bizde.

tek yaşıyorum, yemek yapıp yapmadığım zamanlara göre değişiyor ama ortalama 3-4 günde bir. en yüksek dereceli program, durulayıp koymam.

ben yarı dolu da olsa her gün 1 saatlik 65 derece modunu kullanıyordum. evlendikten sonra %110 doldurmadan çalıştırmak istemiyor eşim ama geçenlerde bunun ne kadar saçma olduğunu bardaklardaki lekeleri çıkarıp çıkarıp gözüne sokarak gösterdim. artık her gün bir kere çalıştırıyoruz. tatile gitmişsek komşuya anahtarı verip günde bir kere çalıştırmasını istemiyoruz, tabii o kadar da değil :P sorry.

Eşimde düz pro bende pro max var. Karşılaştırdığımızda ben büyük ekrana alıştığım için düz proda yapamazmışım onu anladım. Bir de batarya farkediyor tabii ki.

Onun dışında aynı ekran boyuna sahip ikinci telefon olarak kullandığım telefona göre çok çok ağır 14 pro max.

Bunların dışında sanırsam bir fark da yok.

pro: daha hafif, daha az sarji gidiyor, ekran daha kucuk
pro max: agir, sarji daha fazla gidiyor, ekrani buyuk.

ben pro max tercih ederim cunku gun icinde cok fazla kullaniyorum telefonu..

pro +1

max hem çok büyük cebe vs zor giriyor hem de daha ağır. tek elle kullanım da zor bana göre. pro maksimum büyüklük telefon boyutunda benim için.
elbette zevkler renkler. dikkat ederseniz teknik bir değerlendirmeden çok konfor konusunda ayrışır genelde kullanıcılar. bunun doğrusu veya yanlışı yok. tercih söz konusu.

Utangaclıktan oldugunu dusunmuyorum. 4 kedim var, 2si hiçbir şekilde kucağıma gelmez. Hafif temas edecek şekilde ayak ucuma yatarlar en fazla sadece.

Sizin kediniz de böyle bir karakterdeyse ya da sizin dediğiniz gibi utangaçsa zorlamayıp onun gelmesini beklemek en iyisi. Zorladığınız hiçbir şeyi yapmazlar, ters teper emin olun. Oyun oynatırken yakın mesafeye alıştırabilirsiniz, onda da kucağınıza gelse bile sıkıştırmamak en iyisi.

Karakter meselesi 5 yaşında kedim 2 sene kucağa gelmedi ve aniden keyfi varken kucağa otur aya başladı. Başından beri üzerimde uyur gayet sırnaşır. Belli olmuyor huy yani sıkıştırmayın hayvanı nasıl rahat ediyorsa öyle yapsın.

thy çok pahalıya patlar, tuzlu olur paraya para demiyorsanız bence gereksiz. alternatif soracak olursanız, şengeni alıp bulgaristan veya romadan çıkın tren ile 3-4 ülke görüp birer gün de otellerde kalın ya da yine çıkış ülkelerinden hedef ülkeye 150-200 euro civarı uçak ile direkt varın. zaten o camlı fanuslara güzel masraf edeceksiniz bari biletten kısmış olun derim ben.

Sadece katillerin ve çocuk istismarcılarının isimleri gizleniyor galiba. Terörist ve dolandırıcıların isimleri de özellikle ifşa ediliyor.

hayır, ilk yapılan haberlerde kısaltma şeklindeydi. genelde haberler böyle yapılıyor sebebini tam bilmiyorum. ama ilk gün haberlerde bu şekilde yer verildi. sonra ertesi gün zaten kimliği açığa çıktı sosyal medya vs gizliliği bertaraf etti.

(bkz: masumiyet karinesi) suçlu olduğu kesinleşene kadar şüpheli (zanlı) ismi açıklamak suçtur, ayıptır. suçlu oldugu kanıtlanan herkesin ismi açıklanabilir, bana uyar.

ban = eski tibet dilinde kanun

yani kanuni.

@goodz kız tutuklandı ama kesinleşmiş bir karar var mı?

Ekonomik modda olma ihtimali yüksek.

Ben en uyguna e-shuto.com’dan aldım sorunsuz. Hatta dvd’yi dahi gönderdiler. Bandrollü mandrrollü.

Jetlisans

bloomandfresh. Ama son zamanlarda değil, uzun süredir var onlar. pahalı, ama iyiler.

Tazecicek?

Tazecicek.

kesinlikle tazeçiçek. görselin dışında bir ürün gittiğini görmedim. totalde 20 kere falan çiçek alıp göndermişimdir.

Varos yeri demem ama optimumdan farkı yok. Değmez.

yani istediğiniz markanın mağazası varsa gidilebilir. salı veya perşembe günleri halk günü gibi bir uygulamaları vardı en son bunu teyit edin. bu indirim günlerinde mağazalar kapı önlerine stand olarak koyuyorlardı bazı ürünleri. istanbul'un ilk outlet avmsidir olivium. varoş yeri diyenler bunu bilmez. bir zamanlar akmerkez-galeria ve olivium vardı sadece. tabi sonraları bir çok avm peydahlandı ve bunlar gözden düştü.

optimum ve viaporttan farkı olmaz ama. tekrar okudum yazdığınızı mesafe çokmuş.

olivium’a en son eylülde gittim, eski fiyatlardan eser yok. her yer gibi normal fiyatlar ve çoğu kapalı dükkan formatına geçilmiş malesef.

Bence de.. neye cabalican. Mis gibi yaşa git işte keyifli keyifli. Adını hatırlayan son kişi de öldüğünde bu dünyaya hiç gelmemiş olacaksın xd

Karmakarışık. Net bir cevabı olmaz bu sorunun.

Yarın ne olacağını bilmiyoruz ama ektiğimizi biçiyoruz, uzun vadeli program yapan, yarın da başına bir aksilik gelmeyen hayatta bir şeyler başarabiliyor. Şans da çok önemli bir faktör. Hangi tarihte, nerede, hangi ailede doğduğun çok önemli. Bu kadar farklı konuların, denklemlerin, bilinmeyenlerin altında insanın hayatında ne kadar kontrolü, “free will” i var, tartışılır. Hayatın bir amacı da olması gerekmiyor. En kötüsü ise denememek. Belki bir anlamı vardır, belki uzun bir ömür çok mutlu olacaksındır. Keşke dememek için elinden geleni yapmalısın. Yaşlı başlı insanlara soruyorlar, hepsi benzer şeyler söylüyor.

Kazanacağından fazlasını verme kafasındayım. Emek değerli, zaman değerli. İçi boş ünvan, anlamsız başarı kıstasları için değmez.

Değer. Bir oyun hakkın var, oynamıyorum deyip gitmek çok mantıksız. En azından bir tur denerim.

Sence mozart öldü mü? ya da aziz sancar ölecek mi? O halde ölümsüzlüğün peşinden koş.

her şeyi boşveremeyecek kadar uzun ciddiye alınmayacak kadar kısa bir hayatımız var. çöz çözebilirsen.

misal, bugün istifayı basıp gidesim var. iyi kötü birikimim ve hatta borsalarda düzenli getiri sağlayacak tecrübem var ama çoluk çocuk var diye riske giremiyorum. hadi her şeyi başardım diyelim ilk fırsatta güneyde huzurlu bir köye kasabaya atayım kendimi diyorum ama hanım ve/veya çocuklar razı gelmez.

neticede olmuyor işte.

İşte ben hayattan huzur bekliyorum. Yemek yemek takılmak sevişmek zaten bunlar için yaşıyorum yaşıyoruz. Daha fazlasına gerek yok.

Ha benim olanı benden alırlarsa john wick’e dönüşürüm o ayrı.

O yüzden dümdüz yaşamak bence çok güzel.

ölüp naapcan?

eksisozluk.com

evet

edit: kalan sürenin yenisine eklenmesi gibi bir durum yok. sıfırdan başvuru gününden başlayarak pasaport veriyorlar. 6 ay kalmış pasaportum varken yenisine başvurdum üzerine 6 ay falan eklenmedi.

kalan süre yenisine eklenir ama 4-10 yıl harcı ödersen direkt 10 yıllık verirler zaten. 3 yıllık harç ödersen de 8 yıllık pasaportun olur.

edit:
33. Mevcut Umuma Mahsus Pasaporttaki Süreler Talep Edilen Yeni Pasaporta Aktarılabilir mi?
Geçerliliği devam eden umuma mahsus pasaportun yenilenmesi halinde; kalan süre düzenlenecek olan yeni umuma mahsus pasaporta aktarılmaktadır.

www.nvi.gov.tr

yalnız bir pasaportun süresi en fazla 10 yıl olabiliyor. yukarıda yazdığım gibi yeni pasaport için 10 yıllık harç ödenirse kalan süre pasaport zaten maksimum süreli olacağı için eklenemez.

.txt ya da .csv uzantılı dosyalardan, variable define/data set kullanarak yapılabiliyormuş. bunun için bir excel dosyasında topladığımız datayı, data merge özelliği ile dosyaya import edebiliyormuşuz. güzeeel.

opera

geçenlerde youtube, twitter falan engellendiğinde opera'ya geçtim çok da rahattı ama alışamadım. mozilla firefox ile devam ediyorum.

2006 yılından beri firefox

yıllardır firefox. chromium tabanlı browserları kullanmıyorum.

Mobilde Brave.

Şirket bilgisayarında Firefox, Chrome veya Edge kullanabiliyorum ama Firefox'ta eklenti kuramadığım için Edge kullanıyorum. Gayet memnunum ondan da. Chrome sevmiyorum.

brave

yandex

bayaa uzun yıllardır opera hem pc'de hem mobilde (android).

Opera'dan önce Chrome ve Firefox da kullanmıştım yine kısa sayılmayacak süreler ama Opera'nın sade ve rahatlığı ayrı ya

google'ın kopee yiz chrome tabiki

bir tek ben mi edge kullanıyorum:)

Firefox kendi işlerim için
Chrome kurs için
Edge şirket işleri icin

hayatında hiç chrome yüklememiş olmakla övünürüm. 23 Eylül 2002 pazartesi tarihinden beri firefox, ekinoksun ruh halimdeki etkisi.

Yıllardır Firefox, ara sıra Opera.

Ve AdBlock yerine ublock origin kullanın, onu da mı kaldırıyor?

Yıllardır safari kullanıyordum extension'ları çok kısıtladı firefox'a geçtim. Orion da fena durmuyor.

Chromium tabanlı browser kullanmak online suç gibi geliyor bana :D Çok fena tekel oldu biraz çeşit olması hepimizin hayrına,

chrome ama bir faydasini gormedim. burada okunanlardan etkilenip degistirebilirim.

Sanırım 17-18 yıl olmuştur firefox kullanalı, o günden beri de hiç bırakmadım. Mozilla backup sayesinde de her pc değiştirdiğimde verilerimi ve kullanım ayarlarımı taşıyorum.

5-6 senedir de Operayı beraberinde kullanıyorum, aynı anda sürekli bu iki tarayıcı açık bilgisayarımda, farklı işler için.

Mobil brave pc chrome ama brave bugun reklam gostermeye basladi

gönlüm her zaman firefox'ta ama iş nedeniyle kullanmak zorunda olduğum platformlar nedeniyle chrome'a geçiş yaptım seneler önce.

2003'den beri firefox, androidde firefox nightly. /r/firefoxcss'den edindiğim tek satirlik bir tema kulanıyorum stylish ile de bütün siteleri temaya uygun bir şekle çeviriyorum.

edge'nin dikey tabları çok hoşuma gidiyor ama sağlıklı bir şekilde firefox da uygulayamadığım için tek satır temam ile devam ediyorum.

AC'yi açtığınız zaman direk benzinden yer.
Diğeri motorun ısı transferi ile.
Ya sabah çalıştırıp bekleyin motor ısınsın öyle açın kaloriferi
yüze ayağa cama cevrili olması bir şey ifade etmez

Ac’yi açmayınca nasıl ısınıcak ki araba?

motor ısındıkça, ısınan su ile kalorifere ısıyı gönderecek.

Kışın ac'yi açmana gerek yok. Motorun sıcaklığı yeter de artar bile ısıtmaya.

+1 robin one persie, kışın klima yalnızca ayda bir 15 dakika açılır, kompresör ve evaporatörden yağ geçsin, gaz çalışsın, boru hattı tıkanmasın diye. Kış boyunca kalorifer peteği, yani motorun kendi ısısı zaten hamama çevirir aracı, herhsngi bir arıza yoksa tabii...

araçlarda ısıtma motor ısısından, soğutma klimadan (AC) sağlanır.

bu yüzden webasto türü ekstra bir ısıtıcısı olmayan araçlarda motor ısınana kadar sıcak hava gelmez. soğuk ve nemli havalarda ön cama dışarıdan gelen sıcak hava üfletmek camdaki buğuyu çözer. aynı şekilde klimadan gelen kuru hava da buğuyu çözer. ama işiniz çok acil değilse gerek yok buna.

sıcak hava herhangi bir ekstra yakıt harcamasına yol açmaz. o ısı zaten motorda üretiliyor ve fazlası radyatörden dış ortama aktarılarak motor soğutuluyor.

Arabalarda kalorifer sisteminde iki ayrı petek/radyatör bulunur.

Bunlardan adı evaparatör olan (harf hatası olabilir) klima kompresöründen gelen gazla soğur ve üflenen hava ile soğuğunu araç içine verir.

Arabalardaki klimalar ev tipleri gibi değildir, head pump özelliği yok, ısıtma yapmazlar. Çünkü arabalarda zaten bir ısı kaynağı var.

Kalorifer sistemindeki diğer petek ise motor suyundan gelen su ile ısınır ve yine hava üflemesiyle araç içini ısıtır.

Benzinli arabalarda ısınma daha hızlı olur, dizellerde biraz daha geç ısınır motor. Ortalama 4-5 km mesafe ve 15 dakika süre geçtikten sonra araç içi ısıtma ılıklaşmaya başlar.

Dikkat;

eğer bu süre geçtiği halde hava ılınmadıysa ve de hararet göstergesi yerinden kıpırdamadıysa (ya da çok az kıpırdadıysa) aracın termostatı bozulmuştur ve açık kalmıştır. Su sürekli radyatöre dolaşıyor ve soğuyordur. Yakıt tüketimini de arttırır bu durum.

Kışın klimanın açık olmasına gerek yok +1

Hava yönlendirmesinin cam - yüz - ayak yönünde olmasının sistem performansı ve yakıt ile alakası yok, bu tamamen kullanım tercihi ile ilgili.

Kaloriferin açık olması yakıta etki etmez, klimanın açık olması çok az bir miktarda etki eder.

En mantıklı kullanım araç ilk çalıştırıp ısınana kadar kısık modda ön cama üflemesi, ısındıktan sonra ise cam ve ayağa aynı anda üflemesidir.

İade et.
Muhabbet kuşuna uygun bir kafes değil.
Teller yatay olmalı. Kanarya kafesi bu.

yatay çizgili (tırmanabilmesi için), pirinçten yapılan(boyaları kazıyıp yedikleri için), yatay uzunluğu geniş,(muhabbet kuşları yatay uçar) bir kafes alıp, içini çok süslemeden zımpara tünek, mürekkep balığı kemiği, kuş kumu, iyi bir yem ve dibine boyasız kağıt sermeniz gerekir. cereyanda bırakmadan ve sigarasız ortamda geceleri üstünü örterek, odaya hakim 1,50m civarı yüksekliğe yerleştirdiğiniz kafes ile 10 yıl aynı kuşa benim gibi bakabilirsiniz. kafes temizliği, suluk temizliği ve yem üflemesi her gün yapılmak koşuluyla...

4 senedir arçelik 12000 btu kullanıyorum. Herhangi bir sorun yaşamadım. Evdeki diğer beyaz eşyaların tamamı da arçelik.

Japondan şaşmayın derim. Fiyatı uygun olan illaki bulunur mitsubishi olmasına gerek yok. İklimsanın sitesine bakabilirsiniz. Bende sharp var, cok memnunum. Teslimat ve montaj sureclerınde sıkıntı yasatmadılar. Esnaf mantığında olmayan duzgun bir şubesini seçerseniz sıkıntı çıkmaz.

En üstteki yazar kusura bakmasın, bizim de evimizdeki tüm beyaz eşya ve küçük ev aletleri Arçelik ama kombi ve klimada asla Arçelik'e bulaşmayın derim. Kombisinden yana benim, klimasından yana komşumuzun ağzı çok yandı. Fason ürettirdiği için cihazın sahibi yok gibi bir şey, ne parçası var, ne de o parçayı takmayı bilen teknisyen.

üst katımda 9000 ve alt katımda 24000 btu "sigma" var iklimsa'nın çin'den getirdiği. daş gibin 7 sene oldu.

Bilgisayarınıza ücretsiz ve Türkçe dil destekli Notepad++ kurun. Sonra aşağıdaki adımları takip edin:

veducate.co.uk

Linklerin içinde sayı var mı.

Liste ne kadar uzun.

listeyi excele atıp oradan değiştirip sonra word yapsanız olur gibi

Ben geçen ay orada Mado'nun ağına bağlanmıştım. Alışveriş yapınca wifi şifresi paylaşıyorlar.

Kendi operatörünüzden yurtdışı internet pakedi almayı düşünebilirsiniz online işlemlerden

Bence sürekli şarj etme durumu bu cihazların sürekli kullanımını aşırı zorlaştırıyor. Ben kişisel tecrübelerime dayanarak bu teknolojinin hayatımı pek kolaylaştırmadığını düşünüyorum. Bende 7 serisi vardı, belki benim pek işime yaramamıştır ama kullanmayı düşünen kimseye şahsi olarak önerebileceğim bir ürün değil tabi özel bir kullanım amacı yoksa.

Sabahtan akşama şarjı biten akıllı saat olmaz. Gidip iyisinden bir huawei watch alıp çok memnun kalabilirsin. Bende düşük bir versiyon olan gt2e modeli var gayet memnunum. 10 güne yakın gidiyor şarjı. Unutuyorum ne zaman şarj ettiğimi.

Her gün veya ıkı günde bir şarj etmek benim çok canımı sıkardı. Uzun zaman huawei’nin düşük bir modelini (gt2e) kullandım, şimdi bi üstünü kullanıyorum (3 serisi). En az 10 gün gidiyor şarjı. Kullanımı da çok iyi. Tavsiye ederim.

yukarıda yorum yapanlar bence apple watch kullanmadan yorum yapıyorlar diye düşünüyorum. eğer telefonunuz iphone ise kesinlikle apple watch kullanın derim.

ben seri 2'den beri kullanıyorum ve memnunum.

spor yapmıyorsanız almanıza gerek yok.
spor yapmıyor olsam kullanacağım bir alet değil.

bence apple'ın en boş ürünü. amaç verimlilikse verimli bi ürün değil, kullanışlı mı, o da değil şarjı gitmiyor. aksesuar kafası kullanıyor millet.

se1 kullanıyorum, şarjı sabahtan akşama bitmiyor, ikinci günü bile çıkarıyor. şarj olma süresi çok kısa. akşam eve geldiniz, üst baş değiştirip yemek yiyene kadar şarj oluyor ve yine 1,5-2 gün çalışıyor. şarjı neden dert ediliyor anlamış değilim. telefona bakma sıklığınızı azaltıyor, navigasyon yapılabiliyor, siri ile birçok şey yapılabiliyor. aktivite kısmı zaten harika. yabancı kredi kartınız varsa temassız ödeme yapılabiliyor. tonla kullanım kolaylığı sağlıyor.

parası olanın almamasi bence hata olur ama bu ‘bence’. herkesin kullanım senaryosuna uymayabilir, denemeden bilemezsiniz. iphone ile başka bir akıllı saat kullanmak da çok verimsiz, apple watch’tan ötesi hikaye.

Kullanım amacınıza göre de değişir.
Iphone ile birlikte kullanıyorum huawei 3ü. Amacım gelen mesajları anında görmek, aramaları meşgule atmak veya gerekirse saatten açıp konuşmak(özellikle arabada işime yarıyor bu) yaptığım sporu takip etmek. Bunların hepsini iphone ile %100 uyumlu ve verimli şekilde yapıyor.

Bütün bunların yanında saatte sevmediğim 2 şey var: 1)şarjının kısa gitmesi( saati sürekli tak çıkar yapmayı seven biri değilim.)
2)dikdörtgen kadran.

Huawei’nin şarjı çok iyi giderken yuvarlak kadranı ve çelik kordonu çok şık duruyor.

Apple gömüp huawei över gibi oldum ama yukarıda yazdığım gibi en sevmediğim ve benim için önemli iki özellik de apple saatte var. O yüzden telefonum iphone olmasına rağmen apple watch almıyorum. Şarjı iyileşip tasarımı değişince apple watchtan devam. :)

2. El eski modellerden alıp kullanın bence. Hoşunuza giderse model yükseltirsiniz.

ben sahsen saat takmayi ve teknolojiyi sevdigim icin aldim.

tek kotu yani sarjinin az gitmesi ama denildigi gibi banyo yaparken veya otururken takiyorsunuz oluyor hemen. ki ben yatarken de takiyorum.

en sevdigim ozellikleri;
- titresen alarm, hic kimseyi rahatsiz etmeden uyanabiliyorsunuz.
- bildirimler ve hatta aramalari gorebilme, cevaplayabilme. ornegin havaalaninda kostur kstur giderken biri mesaj atinca (whatsapp dahil) direkt cevapla deyip konusarak yanitlayabiliyorsunuz. yani bu oyle bir anda yardimci oluyor. telefonu elde tasimak istemiyorum.
- her seyi loglamasini seviyorum, ne kadar yurumusum, kalp atisim vb.
- sekli hosuma gidiyor, kordonlarini degistirip kiyafetimle uyumlu hale getirmeyi seviyorum.

cellular olursa telefon hic yannizda degilken bile arama yapabilirsiniz. aradaki farka degmez, bence cok gerekli degil ama herkesin kullanim alani farkli, siz karar verin.

bende SE var, ekg'si oksijen seysi, always on display yok ama ben memnunum. belki 2 sene sonra ust modele gecerim.

bundan once Xiaomi Mi band kullaniyordum. ondan da memnundum acikcasi. onunla bir adim atmayi deneyebilirsiniz, sonra Apple Watch'a gecersiniz severseniz.

Genital hastalık faktörü degerlendirilmeli

tahriş veya egzama, madecassol uygulayın yatarken 3-4 gün geçmez ise tahriş değil egzama veya sedef başlangıcı olabilir genelde genital bölgede veya koltukaltında başlar ve vücuda yayılır.

iş bulana kadar ücretsiz diyor.
Countries 2 - Turkey, Albania, Serbia, Romania, Bosnia, Croatia, Bulgaria, Egypt and Nigeria.
The total cost of courses for those residing in one of the countries listed above is 2900€ (incl. VAT).

Ücretsiz değil, parayı işi bulduktan sonra ödüyorsun.

Genelde de aşırı dandik işler buluyorlar, e haydi kabul et de borcunu öde diye darlıyorlar seni. Yok ben beceremedim, eski işime geri döneyim desen yine de o parayı ödüyorsun.

Bi tık riskli bi iş bu kurslar.

Ben yıllardır bunu kullanıyorum, fiyat algım kalmadı orta pahalılıkta sanırım:

www.watsons.com.tr

beaulis curl it pembe çok memnunum

ben de normalde maybelline kullaniyorum ama gecenlerde bir makyaj kutusu hediye geldi, icine golden rose'un bir maskarasini koymuslardi. rimelim bitince bir deneyeyim, ne kadar kotu olabilir ki diye kullandim; bayagi da sevdim. bitene kadar kullanirim. yalniz iki uc kullanimdan sonra iyice oturuyor maskaranin yapisi.

www.hepsiburada.com

LYKD Exceptional Fan Effect & Curl Maskara, indirimde 37 lira gibi bir fiyata aldım. Topaklanmıyor, ağırlık yapmıyor, çok güzel kıvırıp uzatıyor, 2 kat sürünce günlük yetiyor. 3 katta biraz daha dramatik etki yaratıyor. Ben ilk defa kullandım ve sevdim.

Max factor 2000 kalorie kullanıyordum o daha dolgunluk veriyor.

Bunların dışında golden rose maskaralar da gayet iyiler.

www.trendyol.com

kullandığım f/p'ı en iyi maskara diyebilirim. En az 5 yıl kullandım ki en uzun kullandığım makyaj ürünümdür. Ancak kullanmayı bıraktım çünkü göz altlarıma dökülüyordu. Fiyatına göre yine de çok iyi. Epey dolgunluk veriyor.

çarpan kişi kaçmış mı ne olmuş? hastane polisinin ifade alıp yönlendirmiş olması lazım zaten. bir ihmal varsa şikayetçi olsunlar tabi.

geçmiş olsun

Geçmiş olsun, avukatla hareket edin atladığı ız konular olabilir. Sonrasında zarar görmemeniz için bir uzmana danışın.

Hemen bu işi bilen birine sorsunlar. Mesela olay yerindeki fren izleri yok olmadan kayda geçirmek gerekiyor olabilir. Etraftaki esnafın kamera kayıtları 24 saat sonra silinecek şekilde olabilir vs.

Hastaneye acilden giriş yaptığınızda nasıl olduğunu sorduklarında trafık kazası demedınız mı? Beyanınız sonrası hastane guvenliği en yakın karakola haber verir ve sizin ifadenizi almak için ilgili yerden gelirler.

Sonradan şikayetçi olacaksanız bile hastanenin raporu onemlidir, raporda kaza sonucu oldugunu belırtır vs. Hastaneye gidip raporunuzu alıp sonra hastanenin bağlı bulunduğu ilçe karakoluna gidebilirsiniz. Şahidiniz varsa o da sizinle gelsin karakola.

Siz şikayetçi olduktan sonra ve polis belgeleri savcılığa gondermeden once etraftaki kamera kayıtlarını araştırıyor, fakat ustunden zaman gececegı için kayıtları bulamama ıhtımallerı yuksek. Carpan kişinin bilgileri, aracın plakası varsa işiniz kolaylaşır.

ben bunu uc buyuklerden birine olarak hatirliyorum. besiktas ya da gsydi hatta.

Bimin hisseleriyle alakalı bir şeydi bu sanki


mobile.donanimhaber.com

@pide eminim diyemiyorum ama sanki adana, gaziantep gibi bir şehrin takımıyla ilgiliydi.

@bim olayı da meşhur olmuştu bir ara evet ama benim aradığım olay futbol takımına bağış ile ilgiliydi. orası kesin.

3d animasyon.

refik anadol tarzı ama onu normal videolar ile birleştiricem falan.

Karate yapmıştım üniversitede. Kahverengi kuşağım var. Zamanım, enerjim olsa judo öğrenmek istiyorum.

Fotoğraf çekmeyi seviyorum ama fotoğraf makinelerinin fiyatı uçuk.

Piyano öğrenmek istiyorum ama yine pahalı.

İlgilendiğim şeyler pahalı olduğu için ulaşamıyorum. :D

İlgi duyduğum yabancı dilleri öğrenmeyi seviyorum. Bir süredir Almanca.

Uzay, arkeoloji, fizik, kimya, biyoloji ilgi alanlarım.

- Suluboya yapıyorum
- Çok fazla dizi izlerdim artık çok konsantre olamıyorum ama eve kapanıp dizi izlemek hala hobim.
- Seramik ve porselene ilgiliyim ama çok zaman&nakit harcamayı gerektiriyor, enerjimi topladığımda yine döneceğim oralara.
- hem ihtiyaçtan hem de sevdiğimden ingilizcemi geliştirmeye ciddi bir ağırlık verdim.

-Çok okurum. Deli gibi okurum. Ne bulursam. Lüzumsuz bilgi çöplüğü gibiyim.
-Türkiye'de gezmediğim, görmeye değer yerlerini görmediğim şehir kalmadı. 4 de yabancı ülke. Seyahati seviyorum.
-Karakalem çalışırdım. İyiydim de. Yıllardır elime kalem almadım. Köreldim.
-3 Mevsim kamp ekipmanım var. Kamp işini seviyorum. Son birkaç yıldır popülasyon bozdu. Hevesim kırık.
-Bir motokaravan hayalim var. Yol arkadaşı yokluğundan beklemede. Bir de bu yakınlarda bir yasa düzenlemesi olmalı diye bekliyorum.
-Karbon ayak izi sıfır olan ve tüm ihtiyaçlarını kendi karşılayan bir çiftlik hayalim var. O konuda ne bulsam okurum. O da yol arkadaşsızlığından beklemede.
-Kırmızı siyah tae kwon-do kuşağım var. Oryantiring yaptım. Pandemide sekteye uğramışsa da VG çalışıyorum. Evde bir oda ekipmanım var. Tekrar salona başladım.
-Tohumdan çam yetiştirme işine takmıştım bir ara. o an bulunduğum şehirde 10 yaşında çam ağaçları var.
Tıbba merakım var. Bir daha dünyaya gelsem hekim olurdum.
-Sağlıklı beslenme takıntım var. Peynir, ekmek, zeytin, yoğurt, kefir, şarap,vs. kendim yaparım.
-Borsa merakım var. Ufak ufak ve hep kazanırım.
-İMDB 500 listesi içinde seyretmediğim film kalmadı. Severim.
-Bisikletim var. Ama karşılıklı bakışıyoruz.
Bu kadar sanırım.

-Evde 3 tane akvaryumum var, türlü balık yetiştirip satıyordum bir ara şimdi taşındık boş duruyorlar
-Antika aracım var topladım ancak halen sağını solunu söküp takmayı seviyorum.
-Fırsat buldukça motosikletimle geziyorum ancak bebeden eskisi kadar fırsat olmuyor, iki tane eski motorum daha var toplamak üzere bekliyor.
-Ayda bir 1/12 maket araba yapıyordum ancak bebeden gene fırsat olmuyor.
-15 yıldır trombon çalışıyordum ancak yine bebeden fırsat kalmadı:D

-yazmayı unutmuşum hafatada iki günde boks antrenmanım var 4 yıl oldu başlayalı

Bayraklar, haritalar, ülkelerle ilgili değişik bilgiler, coğrafya vs konularında okumayı öğrenmeyi çok seviyorum. Bu konuların dışında da genel kültürüm baya iyi olmakla beraber bu konularda çok iddialıyım.

Hobi olarak Türkiyedeki şehirlere bayrak tasarlayıp Redditte bayrak seven insanların takıldığı r/vexillology subredditinde paylaşıyodum. Tasarım programı bilgim çok yüksek değil ama fena değillerdi bence :d bi ara kendimi geliştirmek istiyorum tasarım konusunda.

Logoları da çok severim. Özel ilgi alanlarım siyasi parti logoları, belediye logoları, futbol federasyonları gibi ülke federasyonları logoları ve olimpiyat ya da dünya şampiyonası gibi büyük organizasyonların ve bu organizasyonlara adaylık logoları. Bunlar dışında belli hikayesi olan ve genelde bir ülke/şehir/bölge ile bağlantılı logoları seviyorum.

Siyaset takip etmeyi severim. Seçimler özellikle büyük keyif aldığım bi konu. Mesela askeri ya da ekonomiyle ilgili haberlerden çok keyif almam ama seçim ittifakı, kim hangi partiyle ne yapacak tarzı tartışma programlarını saatlerce dinleyebilirim.

Belediye seçimlerini özellikle çok severim. Seçimlerden önce belli başlı partilerin hemen hemen tüm büyükşehir için proje kitapçıklarına internetten bakarım. Kendi şehrime ait olanları zaten seçim bürolarına gidip topluyorum

Seçim sevgim sadece Türkiye içinde değil, yurtdışındaki pek çok seçimi takip etmeye çalışıyorum. ABD gibi seçimleri bol malzeme veren ülkelerinki zaten apayrı bir zevk.

Şu ana kadar iki tane puzzle yaptım biri 1000 biri 2000 parça. 2000 parça olanı çok daha hızlı yaptım çünkü güzel bir dünya haritası puzzle'ıydı, ezbere bildiğim için çok kolay oldu. Bi tane de orta çağ haritaları gibi bi puzzle'ım var bi ara da onu yapıcam.

Dizi/film, sosyal medya, video oyunları gibi klişeleri yazmıyorum. Kitap yıllardır okuyamıyorum maalesef muhtemelen gün içinde çok fazla şey okuduğum için kitaba odaklanamıyorum.

Eurovision izlemeyi sevdiğim gibi Mayıs ayı yaklaştıkça Eurovision ile ilgili haberleri takip etmeyi de seviyorum. Ama bu daha dönemlik bir ilgi. Yılın 3-4 ayını kaplıyor :D

Satranç oynarım ama çok da iddialı değilim, arada kafa dağıtmak için bi iki el atıyorum. Puanım da düşük sayılır.

Bi de sırf hobi olarak Anadolu AÖF'te Uluslararası İlişkiler okuyorum. Hep içimde kalan bir bölümdü, Boğaziçi falan puanım tutuyodu ama gittim tıp okudum maalesef :d normalde sadece çıkmışlara baksam da geçerim ama dersleri dinlemek keyif veriyor bana.

koleksiyon (islemci ve madalya)
araba restorasyon
yarim maraton (sakatlik yuzunden biraktik)
yazin alabalik avlamak
fransizca (bir aralar pesindeydim, baydim)

vintage tarzi oluyor sanirim

christmas vintage images / drawings tarzi aramalarda cikabilir benzerleri

Instagramda eskinin_ruhu sayfasında isteğiniz resimler var.

brugge

Eger Noel ruhunu yasamak istiyorsaniz Strasbourg. Viyana ve Prag da guzel olur.
Havanin bu kadar soguk olmadigi bir yere gitmez isterseniz de Lizbon olabilir.

colmar ve strasbourg :)

Viyana +1. Madem aralikta gidiyorsunuz, Noel i kacirmayin, Viyana bu isin zirvesinde.

hayır, çünkü buraya ilk üye olduğumda evliydim ama buradan tanışıp sevgili olan, evlenen baya kişi var.

Kimseyle görüşmedim. Görüşmeyi de düşünmüyorum. Herkese herkese yürüyor burada.

@şekerler diyarında, yakışıklı erkek yok demek istedi galiba. Kadınlar top model gibi.

Guzel kiz yok duyuruda.

Evlendim bile ben.

Valla flört de oldu evlilik de oldu. Duyurunun etinden sütünden yararlandım yani.

Güzel kız yok diyenin tipini görmek isterim.

Burada ne kadar erkek gördüysem çoğu tipsizdi, kadınların hepsi taş gibiydi.

Ruhen +1 görelim bakalım tipleri

Hayır. Yürümedim de hiç. Güzel kızlar gördüm ama zirvede de ifşa zamanında da.

Benim arkadaşım olup da tanışan eden falan yok. Fakat duyurudan tanıştığım ve duyuruda birileri ile tanışanlar var. Nicklerini hatırlamıyorum. Eski zamanlar zaten. Sayılır mı? Ahahaha

evlendim.

Ohoo evlendik biz buradan.

Evlenmeden önce de zirvelerde falan tanışmıştım birileriyle ama çoğunun nickini bile hatırlamıyorum.

Ahhh eski duyuru ahhhhh.

Ahhhh eski zirveler ahhhhhh.

@romario en iyisini sen yapmışsın.

Duyurunun otoritelerinden "ohoo burda neler döndü neler" falan gibi bir yorum beklerdim ama hiç oralı olunmadı.

Dur bakayım. Evet, iki sevgilim oldu buradan. Bir kaç günlük sevdalarım da oldu. Hepsi de sayko killer, sağolsunlar çok şey öğrendim sayelerinde. Kurt kışı geçirir, yediği ayazı unutmaz. Evet.

Sözlükten 5.5 senelik bir sevgili yapmıştım. Sonu kötü bitti ama giriş ve gelişme güzeldi.

Sözlükten Fbuddy de yapmıştım. Sevgili gibi bir şey oldu sonra. Tecrübesizlik işte, bağlanmak istemem diye uzak durdum. Bir süre sonra tekrar gördüğümde morbid obez olmuştu. Ama ne kadar zeki, ne kadar düzgün, ne kadar güçlü biriydi. Umarım her neredeyse, çok mutludur.

10 sene önce, duyurudan biriyle tanışmıştım. Yukarıda yazdığım bir kaç günlük fling. Yıllık izin alıp benimle tanışmaya Suriye sınırına yakın bir şehirden gelmişti. Dünyanın en yeşil gözleri ondaydı. Gerçekten çok güzel gezdik, derin derin bakıştık, sarılmalara doyamadık. Günler geçti, izni bitti, memleketine geri döndü ve aramız bir şekilde bozuldu. Benim hatam büyük ihtimal, çok toydum. Tam olarak ne yaptım, yapmadım, bilmiyorum ama sevgili olalım isteğimi geri çevirmişti. Üzerinden bir sene geçti. Facebook üzerinden mesaj geldi. O zamanın parasıyla 50 bin lira istemişti. Beni kurda kuşa yem etmeyin. Eski sevgililerimi arıyorum çaresizlikten demişti. Ben de “biz hiç sevgili olmadık, sen istemedin” gibi saçma bir cevap vermiştim. Beynimin büyümesini henüz tamamlamadığı bir dönemdi herhalde. Çok yazık.

güzel kız yok diyenin tipini görmek isterim +1

hayatımın en büyük aşklarından birini buradan biriyle yaşadım.
kısa-uzun süreli flörtler falan da oldu tabii.

ayrıca sadece flört değil, çok sevdiğim 1-2 dostum da oldu buradan.

evet oldu.

Çok iyi ve yakın arkadaşlarım oldu, hatta buluşmada komşumu buldum :))

Onun dışında 1 flört denemem oldu ama sonu gelmedi. Başka da birşey olmadı.

Eski Kadıköy buluşmaları iyiydi ama muhabbet olarak :)

Bende chrome yok ama şöyle bir şey buldum


techdows.com

ctrl + J denedin mi?

www.tasarimkodlama.com şu çözüm işe yarar sanırsam. aldığın hataları googleda aratarak stackowerflowdan çözümlere ulaşabilirsin. hiçbir şey bilmeden uygulama yazmak çok zor bir iş. udemyden kurs alıp bir şeyler deneyerek başlasan daha sağlıklı olur bence.

hic kod yazmadan bu problemi aliyorsaniz muhtemelen bunun nedeni gradle paket yonetim uygulamasindaki paket uyusmazliklari, versiyon uyusmazliklari ya da paketlerin son versiyonlarinin stable olmamasi. genellikle android gelistmeye yeni baslayanlarin karsilasacagi ilk problemler bunlar oluyor. iste bu durumda da hata kodlarin okuyabilmek, debug yapabilmek, gerekirse uygulamada temizlik yapip yeniden build yapabilmek onemli hale geliyor.

bu durum tum yazilim gelistme sureclerinde yasanabilirken ozellikle android gelistirmede cok fazla kutupahe ve sdk bagimliligi, bunlarin cok fazla guncelleme almasi, cok fazla cihaz ve bu cihazlarda kullanilan farkli versiyonlari olmasi nedeniyle cok fazla yasaniyor. android icin uygulama gelistirirken en cok mucadele edilen sey bu oluyor. bu durumda da kisinin tecrubesine bagli olarak hata ayiklama, hata loglarini inceleme kabiliyeti cozumu kolaylastirabiliyor.

ek olarak "@veddin vele biddin" dedgine katiliyorum, bilgide derinlesmeden yazilim gelistirme ve hata bulmak cok zor, android icin bu cok daha zor. o nedenle stackoverflow en onemli kaynak, ama ayni zamanda oradaki yonergeleri takip ederken neyin neden yapildigini bilmek, sorunun nedenlerini arastirmak da onemli. yazilim gelistirmenin en buyuk mucadelesi bu tarz problemleri arastirmak aslinda, ve iste deneyim bu sekilde edinilen birsey.

ben patatessiz yaparım.

çok sulu yaparsanız, helmelenmesi için fazla haşlamanız gerekir ve bu sefer barbunyalar püre olur.
yarısına kadar koyacaksınız suyu, tencereyi de kapatın bir tarafı hava alacak şekilde, buharın sıcaklığıyla pişer.
arada bir de karıştırırsınız.

bence düdüklüde yapmak en pratiği bu arada.

Ateşi yüksek açmayın, kapağı kapatın. Pişer.

açıyorum. okuyabilir.

hatırladığım kadarıyla gönül işlerinde duyuru pek açmadım bugüne kadar ama duyuru kullanıcısı olan biriyle haşır neşirken açacağım varsa da açmazdım.
onun açması da beni rahatsız ederdi.
böyle şeyleri ayıp ve samimiyetsiz buluyorum biraz.

genel bir soru sorulabilir tabii ki, gönül işleri özelinde cevapladım.

Tanıştığım insanlarla sözlük muhabbeti bile kurmamışızdır, kaldı ki nickimi söyleyeyim. Eskaza biliyorsa soracağım varsa da sormam +1

@blatta hiberna, @ruhen hastayim ben ve benzerini yazacaklar +1

Böyle durumlar Sözlük, Duyuru, Twitter gibi yerlerde rahat yorum yapmayı engeller sanırım istemesen de. İkincil bir anonim hesabı var sanırım o yüzden bazı kişilerin.

sözlük'te yazdığımı bilmiyor. sözlük de okumaz. duyuru diye bir şey olduğundan haberi yok :) başka bir hayat yaşıyor.

downtown abbey'de vardı ya. hafta içi diyorlar, o ne diyor kadın. onun gibi bir şey :))

duyuruda birbirlerinin nicklerini bilen aktif kullanıcı sayısı toplasan 30-40 kişi etmez. (ifşa ve etkinlik dönemlerinde bu sayının 1500-2500'e çıkmasını bi kenara bırakıyorum) dışarıdan tanışılan kişinin de ekşiduyuru kullanma ihtimali yok denecek kadar az. bu yüzden öncelikle buradan tanışmış olmaları gerekiyor bence.

dolayısıyla "buradan kimseyle tanışıp flört ettiniz mi?" gibi bir soru aslında daha kapsayıcı, daha keyifli bir soru olurdu.

cevap: hayır öyle şeyler yapmazdım.

@IncredibleMau Duyuru vasıtasıyla tanışıp sevgili olan, flört eden insanlar olduğunu duymuştum, aslında daha ziyade bu o kişilere yönelik bir soru ve meraktı.

hesabimi acan manitamla yanyanayken gonul isleri duyurusu aciyordum xd

Açanları biliyorum. Birbirlerine destek bulmak için yazıyorlar. Aradıklarını bulamayınca duyuruyu siliyorlar. İfşa olmadıklarını sanıyorlar.

Evet okuma ihtimalini göze alıp yazıyorum ama hiç bir zaman okumuyor. En son dayanamayıp duyuru açtım okumadın mı diye darlıyorum. :(

Okuması amacıyla duyuru açmadım hiç ama görürse de dert etmem hatta açıyorum diye haber veriyorum. Genelde okumuyor ve duyuru açmamdan hoşlanmıyor.

duyuru açmıyorum, yorum/fikirlerimi yazıyorum, bir bilgiye yada konu ile ilgili farklı görüşlere ihtiyacım olduğunda ilgili kategoride başlık/konu açabilirim, benzer şekilde gönül işleri'de de ancak kendi ilişkimiz için açmam, farazi bir durumda ki fikir/görüşleri duymak için açarım.

Bütçeni söyle, viski söyleyeyim. Hiç uğraşmayayım diyorsan 1000 TL altı için Johnnie Walker Black Label ya da Talisker.

70 lik için 1000 tl bütçe iyi ama derseniz 2000 tlye şu var mutlaka denemelisin oda olur

aga double black çok güzel. aroması yımşak.

paran az ise bol buzla jameson da gidiyor.

İsli Single Malt'larda, benim favorim Lagavulin. 1500-2000 TL bandında sanırım şu anda.

Talisker de çok güzel bir seçim ama Lagavulin'in lezzeti bambaşka bende.

Fakat single malt viskiler eğlence değil de dinginlik, sakinlik zamanlarında keyif veriyor bence. Eğleceli bir yılbaşı partisi havası diyorsanız Johnie Walker Black Label da güzel seçim. Bence Lagavulin alın, bir yıl boyunca ara ara içersiniz.

Bütçe 2000'e kadar çıkarsa ben de Lagavulin öneririm. Glenfiddich de aynı şekilde. Biraz kendimi şımartayım dersen Macallan. Kısıtlı bütçe olarak baktığımız için yıl detayına girmedim.

e adam o kahve bardağını 90 derece açıyla tutarak Maslak turu yapamayacaksa ne anlamı kaldı :) kartonla alır isterse içeride içer. kalanını da yanına alır, dışarıda gezer. kupa talebi olmadığı için direkt kartonlarda veriliyor. Eğer büyük çoğunluk kupada isteseydi, tam tersi olurdu.

ben de cahilliğimden soruyorum, starbucks a gittiğimizde filtre kahve ya da amerikano alırken kupada olsun istersek kupada veriyorlar mı tşk

@gabe h coud :)
Isletmelerin dogrudan talebi sekillendirme secenekleri de var ama hic o yola girmiyorlar gibi. Cogu insan kupada icmenin secenek oldugunu dahi bilmiyor olabilir. Bazi ulkelerde karton bardak istendiginde ekstra odemesi oluyor mesela.

Konu uzerine arastirma yapmadim fakat karton bardak ve logonun pazarlama etkisi bahsettigim karton bardak maliyetini gormezden gelmelerine olanak sagliyor olabilir.

pandemi vs. bir sebeple kaldırmadıysalar evet isteyince kupada/bardakta veriyorlar. hatta starbucksta kendi kupanızı götürürebiliyordunuz. ama büyük boylar kupada olmuyordu sanırım.

Prag ve Los Angeles'ta içtiğim kahvelerde de kartonda gelmişti. Diğer şehirlerde zincir kahveciye gitmediğim için mug istemiyorsam hep "to go" diye özellikle belirttim.

Bir de sene 2023 (oldu diyelim) hala Starbucks bardağıyla hava attığını düşünen kimse kalmamıştır diye düşünüyorum.

@freebird'ün sorusuna cevabım: Nero veriyor, Starbucks her yerde vermiyor, şubesine göre değişiyor.

“Diğer ülkelerde aksi belirtilmedigi muddetce kahve kupada servis edilir.” Starbucks vb kahveciler için bu önerme çok geçerli değil. Masaya oturmadan ayakta sipariş verdiğiniz yerlerde alıp gidersiniz varsayımı oluyor.

Ben hep bulaşık çıkmasın diye böyle yaptıklarını düşünmüştüm. Deterjan, su, elektrik, bulaşıkları dizecek personel ve bardakların makinede olacağı sürede kullanılacak ekstra bardaklar kartondan pahalıya geliyordur. Starbucks'ta istersek kupada geliyor ama sanki biraz yüz eğiyorlar gibi geliyor bana. Ben kupada olsun dediğimde sanki ekstrem bir şey istemişim gibi hissediyorum.

@archmage mahmut, yasadigim ulkede de ziyaret ettigim diger Avrupa ulkelerinde de bana boyle denk geldi. Subeye gore degisiklik gosterebilir belki.

Porselen fincandaki kahveye insanların adını yazamıyorsun, onlar da paylaşamıyorlar sosyal medyada. O da sosyal medyadaki bedava reklamını ortadan kaldırıyor.

Frençayz şeysi yüzünden,
İşletmelere her ay satıyorlar o bardağı zorla adam da ne yapsın kullanıyor. Kullanmasa parasını ödeyip, bir de bulaşık yıkamayayım diyor.

Umut Sarıyaka karton bardak olayını çözmüş:

i.pinimg.com