(bkz: serbest piyasa ekonomisi)

Nesi garip ki? Adam agactan toplamiyir o altinlari.tasarimciya oduyor, malzemeye iscilige oduyor.bir eser meydana getiriyor riske girip binlerce uretiyor yuzlerce subeye ulastiriyor.stok lojistik satis sunum reklam personel kira gideri oduyor.ulke capinda bilinen marka olusturuyor.ustelik malinin her fiyattan alicisi var.almayanin da akli kaliyor.model tutmayinca da iscili tasarimi vs yi bosverip ham maliyetinden satiyor ki gelen parayla yeni bir modelin riskine girsin.ticaret boyle bisey.
Ben de imitasyon taki isindeyim 6 tlye mal ettigim urunu 20 tl ye satiyorum. Ayni urunu alacatida 8 tlye toptan mal verdigim adam 40 a satiyor.dubaide mal verdigim adam 25 dolara, ingilteredeki musterim 25 sterline satiyor.arz talep.serbest piyasa.utanilacak bir yani da yok.kirsehirin koyunde cay 75 kurustur oludenizde 5 tl zuma beach de 10 tl
Caya degil ambiyansa para verirsin.bu kadar basit.

%1500 kaziklanmayi dogal gorup, bir de bunu normallestiren arkadasim tebrik ediyorum seni.

O kolyenin daha once 1300 liraya satildigi garanti mi? Satis dunyasinda "anchoring" diyeb ir teknik vardir (turkcesini bilmiyorum). Ama her yerde gordugun, once bir fiyat vardir, ama sana o fiyattan degil dusuk fiyattan alabilirsin gibi gozukur. Ilk yuksek fiyat anchor olur, 2. fiyat sana oldugundan daha ucuzmus gibi gozukur. Ozellikle fiyatini kolay kolay yargilayamayacagin urunlerde cok ise yarar. Millet aa inanilmaz indirime girmis kacirmayayim der alir. O yuzden "kolye 129tl" dersin 100 kisi alir, "kolye 1300tl idi, 129tl ye indirdik" dersin 1000 kisi alir, oyle tuhaftir insanlar.

Ote yandan fiyatta yasal ahlaki diye bir sey yoktur, bir seyin fiyati millet onu almak icin ne oduyorsa odur. Satilan seyle ilgili bir kandirmaca yoksa (mesela bu kolye altin deyip altin olmayan bir kolye satilmadigi surece) bence ahlaki bir problem yok. O 129 liralik kolyenin çinden 5 liraya geliyor olma ihtimali de var, oyle uzerine x kar koyup satmak diye bir standart olsa ohooo.... o yuzden bir seyin fiyati, alici ona ne veriyorsa odur, kar marji falan kimseyi ilgilendirmez. o kadar ilgileniyorsan kolyenin kaynagini bulup kaynagindan kendin alirsin ucuza.

bunu yememeniz lazim iste.her sene ayni yalanlarla cikiyorlar.millette gidiyor ucuz diye.hemen yaninda kuyumcu kentte fiyatlar bundan dusuk.1500 liraya sacim kalinliginda kolyeye para verecek birisinide normalde buluyorlarsa valla bravo.

Birde su sacma sapan pirlanta tozundan yuzuklere tek tas,bes tas demenin yasaklanmasi lazim,o dupeduz dolandiricilik.

@duptıs, ona bakarsan pirlanta olayinin tamami dolandiricilik olur. pirlantanin pahali olmasi olayi tamamen bir reklamcilik basarisi, en kral yuzuklerdeki pirlanta dunyada nadir bulunur bir sey degil, fiyati suni olarak yuksek tutulan, bir reklam basarisi sayesinde insanlarin aklinda "degerli" olarak tutulmus bir sey. dunyada tektas yuzuk vs. kadar uzerinde kar marji olan baska bir urun var midir bilmiyorum. sadece insanlar pahali olduguna inandigi icin pahali olan bir urun bu tasli yuzukler, maliyetleri yok gibi bir sey satan tarafindan (sana satan dukkan degil, ona satan saglayici perspektifinden)

@robokot,hakli oldugun yerler var ama bir kisminda haklisin.diamonds are bullshit seklinde huffingtonpost yazilari falan var,bunu one suren bayagi kiside var,bir kismi sadece muhalefet bir kismida tam su an konustugumuz konuyla alakali.elmasin,copunun,tozunu bir degermis gibi pazarlamakla alakali.bizim kuyumcularda de beers in bu tezgahini bilhassa elmas,pirlanta kdv si dusuruldukten sonra guzelce uygulamaya basladilar,butun busralar,kubralarda tek tas olmadan soz olmaz,birde sefakoy meydaninda dizinin ustune cokup teklifte bulunacaksin,yonetmen arkadaslarin ve 20 liralik selalerle.pardon konudan uzaklastim.

Gercek elmas dedigimiz arkadaslar,pek reklamla falan isleri olmayan materyaller,birde bunun en temiz,en berrak olanini alip en iyi kesimle,en pariltili hale getirdigin pirlantalar bu teorinin disinda tutulmak zorundalar.ekonominin temeli olan arz ve talep prensibinde arzi az olanin degerlenmesi konusu bu,bahsettigim urunler mahalle kuyumcusundan temin ettiklerimiz degil tabi gercek elmaslar ve pirlantalar diyelim.bir kac yil evvel rusya nin eski bir krater alaninda cok buyuk bir cevher buldugu fiyatlarin gerileyecegi konusulmuatu.bulunmasi oldukca zor,buldugun her parca kiymetli degil.
Topkapi sarayini gezen herhangi bir ulke vatandasina turk te dahil cikista sor,neyi begendin ne gordun diye sana ilk kasikci elmasi der.kasarsan bir suru sey soleyebilirsin ama en koyu muslumanida getirsen hirkai saadetten once kasikci elmasi der.

halen calisiyorken calismiyor yazmak yanlis olur da calismiyorken calisiyor yazmak da dogru degil. yalanla is bulunmaz.

1- genelde senin indirmen gerek. Ya da her zaman.
2- yok desktop versiyonu da var, pcye kur baglanabilirsin.
3- net sart, telefondan wifiya baglanacaksin iste. Evin hattina

1. Online marketten indirmen gerek.
2. Telefonundan herhangi bir internete bağlanmadan bilgisayarda whatsapp’a giremezsin.
3. Evdeki wifi’a bağlandıktan sonra bilgisayarında whatsapp web üzerinden whatsapp’ı kullanabilirsin.

Tüm bu süreçleri Youtube’a yüklenen videolar aracılığıyla kolaylıkla gerçekleştirebilirsin.

ayni aslinda. ama atlas hostesleri cok guzel *_*

atlasın bazı yurtdışı uçuşları anlaşmalı havayolları ile yapılıyor. yani bileti atlas diye alıp air serbia ile uçuyor olabilirsiniz. bildiğim kadarıyla pegasusun bütün uçuşları kendine ait.

Allah neden Atlas'a dusurmesin ki? Dusseldorf ucuslarimi hep onunla yapiyorum. Gayet guzel her sey. Hem en ucuzu almaya calisin hem de Allah dusurmesin diye sizlanip birinci sinif muamelesi beklemek de ilginc.

Atlas iyidir. Koltuk mesafesi Pgs’den iyi ve hiç değilse su ikram ediyorlar.

Atlas jet gayet iyi bir havayoludur.

Atlas havada karada her türlü..

Atlas gayet guzel bi havayolu.
Ikisi arasinda kalsam net atlasglobal i tercih ederim. Canim atlas <3

Pgs de goturuyor iste baska bisey beklememek lazim.

atlas tabi ki

Atlas Jet

Atlas'ın nesi kötü anlamadım.

müşteri hizmetlerinde Amazon ile yarışır.

Atlas jetle git fakir kardeşim. Mecburiyetten 1-2 kez bindim iyiydi.

Atlas jet. Pegasusun tek iyi yanı uçaklarının yeni olması

var. gettin over it olması lazım. çok salak bişey ya. ama twitch çoşuyı.

bahsettiğin işlerden para kazanılıyor mu?

izlenecek içerik üretmek çok zor olmasa gerek. içerik kelimesinden de tiksiniyorum böyle durumlarda ya, neyse. o boşluğu, insanların ilgisini çekecek şeyi bulmak bana zor olan şeymiş gibi geliyor.

bir de insanlar 3-5 dklık videoyu izlese de onu çekmek, düzenlemek, olmadı bir daha çekmek, daha iyi olurdu ya bu demek gibi şeyler çok zaman alıyordur diye tahmin ediyorum.

bir de gözlemlerime göre pseudointellectual değil de gerçekten entelektüel olan insanlar vakitlerini katma değer yaratacak şeyler üzerine harcıyorlar. sanal dünyadan böyle diğer pseudointellectualları eğlendirecek pseudointellectual işlerle uğraşmayıp daha kalıcı daha yararlı işlerle daha az para getirisi olması riskine rağmen uğraşıyorlar.

o muthis izleniyorlar dedigin videolarin kanallarinin yuzbinlerce bazen milyonlarca subscriberi var. Butun mesele o takipci sayisini elde edecek icerik uretebilmekte, her yumurta acan slime yapan kisi o takipci sayisini elde edemiyor. kiminin sansi yaver gidiyor, kimi ise kimsenin goremedigi bir acigi gorup oradan yuruyor ama "ben akla gelebilecek herkesin yaptigi bir seyleri yapayim o kadar izlensin" denince olmuyor. Ama o takipci kitlesini oyle veya boyle yaratabilirsen, tabii ki 10 saniyelik osuruk videon bile milyon izlenir parani alirsin. o kadar takipciyi nasil elde edeceksin, diyelim video cekmeye basladin, 0 subscriber, viral icerik nasil ureteceksin? asil problem o, ha deyince viral icerik uretebiliyor olsan video falan cekmene de gerek yok sirf fikirlerini dinlemek icin binlerce dolar maasla seni ise almak isteyecek yiginla insan var. kameraydi editi ugrasmazsin.

ozetle, evet, kuvvetli yanin buysa, ve sansin da yaver giderse o kanallar kadar meshur olup buyuk paralar kazanabilirsin. ama yine perspektifte yarar var, o milyonlarca izlenilen takip edilen kanallara cok yakin icerigi olan, yuzden fazla video cekmis 500 subscriber toparlayamamis onbinlerce kanal var.

yani ben yaptim oldu basitliginde bir is degil, basit hic degil. olamaz degil, ama dogru fikirler lazim.

youtubedan inanılmaz para kazananlar o işe en başında iyi paralar harcıyorlar. sürekli olarak ilginç içerik üretmek gerekiyor. bunlar olsa bile sen sadece göz önünde olanları fark ediyorsun. ama onun 100 katı fark etmediğin silinip giden youtuber var aslında.

Çünkü yapılan çoğu işi ya da yapılması muhtemel çoğu işi değerli bulmuyorum. Evet belki boş şeylerle daha kolay para kazanılabilir ama ne kadar tatmin eder. İnsanların hayatına gerçekten işe yarar şeylerle dokunmak istiyorum kafa boşaltmak için izlenilen şeylerle değil.

Ha kaliteli içerik üret diyebilirsin zaten böyle bir projem var. Ama bunu para kazanmak için değil aksine çok fazla emek ve bir miktar da para ortaya koyarak yapıyorum. sonuç mu? İzlenmiyor. Yani bundan para kazanabilmem için reklam almam gerekir ki reklamı çok izlenen kanallara veriyorlar. Velev ki reklam teklifi geldi diyelim o ürünün içime sinmesi gerek viralini yapabilmem için.

1. YouTube sanal bir dunya degil. Internetten olan her seye sanal diyorsaniz bu hatali bir kullanim
2. Gecimimi internet ustundeki hizmetlerden sagliyorum

Parayı YouTube da izlenme sayısı sayesinde kazanmıyor bu adamlar.
YouTube dışında şaklabanlıkları ile kazanıyorlar. YouTube onları popüler yapıyor.
İnstagram lar da ayakkabımı şuradan aldım diyerek yapılan paylaşım YouTube da 2-3 milyon izlenen videoya denk kazanç olarak

herkes onun peşinde zaten.
r10.net e gir neler neler dönüyor youtube konuları altında.
bu işin zor kısmı şu, türklere izlettiğin içerikten adam gibi para kazanamıyosun. 1000 türk izlemesine x lira kazanırken 1000 yabancı izlemesine 8x-10-20x kazanabiliyosun. Bunun bildiğimiz bir matematiği yok ama oran olarak bu şekilde.
e hal böyle olunca insanlarda türklere video yapıp uğraşacağıma gavura yaparım kafası hakim oluyor.
en iyi örneği de iphonedo'dur ilk çıktığı senelerde sadece türkçe yayın yaparken sonra ingilizce yapmaya başladı.
ve bu işler inanılmaz süreklilik ve yetenek isteyen işler. kamera-ses-montaj bunları bilmen gerek. bunları bilmek işin daha kolay kısmı bunlarla sürekli içerik üretmen lazım. Ve bunu uzun soluklu yapmalısın ve tüm bunlara rağmen de izlenmene yetmiyor. En önemli şey tabi ki içerik. prank videosu mu yapcan, oyun videosu mu yapcan onlara odaklanmalısın. Vs vs gibi pek çok etken var. Ben işsiz olsam kesin denerdim bu işleri ama hem çalışıp hem video üretmek bana zor geliyor

Şahsen, mallığımdan dolayı.

Her şey hazır, fikir senaryo araç gereç bilgisayar yazılım... Bi başlasam çok ciddi dünyaca bilinecek bir projem var Youtube için, ama 2 yıldır başlayamıyorum.

YouTube özelinde para kazanmaya çalışan milyon insan var, para kazananlar, adam gibi görüntülenme sayısı olanlar pastanın inanılmaz küçük kısmı. O işlerle uzun vadede uğraşmak, devamlılık sağlamak çok zor. Bir ara blog furyası vardı, şimdi araştırsan para kazanma hevesi ile açılmış, 2 gün sonra unutulmuş binlerce web sitesi/blog vardır.

geçmiş olsun.
sabaha kadar geçmez bence.

canın yanmıyorsa sabaha kadar geçer

@eksimeksi, kızarık olan kısımda kabarıklık da var ama acımıyor dokununca falan da. umarım geçer :/

yumurtayı sarısından ayırıp akını sürün, kurusun beklesin. biz baya ciddi ütü yanığına bunu uyguladık, doktor iyi bakmışsınız demişti.

geçmiş olsun. sabaha geçmez diye düşünüyorum ama umarım geçer. acı sızı olmaması iyiymiş.

kartal, uğur mumcu'dayım. yakınlardaysan silverdin plus var.

@who cares wins, şu an yumurta da yok :/ bir de yumurta akı peeling etkisi yapmıyor mu? daha kötü olur sanki...

Geçmiş olsun. Dokunmayınca çok acımıyorsa sabaha geçebilir. Derin gözükmüyor.

teşekkür ederim arkadaşlar. normalde silverdin dururdu ama lazım olunca yok maalesef. buz iyi gelir mi? onu denemedim.

çok oynama yat uyu

Patates rendeleyip sürmek çok iyi gelir.

Offf. Yanıklarda yapılacak ilk şey en az yarım saat soğuk suya tutmaktır, yahut buz. Hem acısını azaltır hem de iz bırakmaz. Sizin baya geçmiş ama yine de buz tutun. Geçmiş olsun.

Yanıklara direkt buz uygulanmaz diye biliyorum. Patates veya elma rendesi iyi gelir. Bi de duştan sonra ekstra kızarması normal. 12 13 senelik yanık var ayagimda, izi kalmadi ama duştan sonra hemen görünür hale geliyor biraz.

yorumları ve açıklamaları dikkatli oku.
evin çevresini araştır biraz, güvenli mi değil mi diye

Bazı yerlerde temizlik ücreti oluyor ekstra bazılarında yok bu. Yani bir üst bütçe belirlerseniz belki bir tık daha iyi bir yer temizlik ücreti olmadığı için daha ucuza gelebilir.

Bazı yerler odayı, bazıları ekstra kişi sayısını fiyatlıyor. Birden fazla kişi gidecekse dikkat edilmesi gerek.

Şehir merkezine mesafe ve ulaşım önemli. Merkez pahalı diyip hem git günde 2 saat zaman artı otobüs metro parası verip, astarı yüzünden pahalı çıkarmayın.

Uzun bir konaklama olacaksa çok etik değil ancak siteye bir ton hizmet ücreti vermektense, yeri mesela 2 günlük kiralayıp, atıyorum kalan 5 günü elden vermeyi teklif edebilirsiniz. Ama bunu mesajla yapmayın sakın. Tanışıp 2. Gün falan sorulabilir yüz yüze.

Evde hangi alanları ve eşyaları kullanabileceğinize emin olun, açık değilse sorun. Çamaşır makinesi, mutfak, ütü, saç kurutma vs.

Ev sahibine jest olarak küçük bir şey götürebilirsiniz. Her ne kadar hizmet için para veriyor da olsanız iyi bir şey bu. Kendi ülkenizden bir yemek mesela.

Aklıma gelenler bunlar

Herkese teşekkürler öncelikle.

@senolll
*Jest mantıklı ve hoş olur.

@anthemis nobilis
*Sence evin merak etmem gereken noktaları neler peki, merdivenlerden başka?
*Neden o durumda daha ucuz olanı tercih etmeyeyim?

hedef yok, otum. 24e

derdim yok rüya hayatı yaşıyorum çok sıkıcı 23

34
Yorgunum. "Yıllar yordu beni" gibi değil, fiziksel olarak uykusuz ve yorgunum.

Aşk, 24.

Su hayatta tek derdim sozluge duyuruya fazla bagimli olup buraya cok zaman harcamak.isim guzel.kazancim iyi.dostlar guzel.hayat guzel.sagligim yerinde sukur.ama lanet yerlere harcadigim zamana yaniyorum.iki uc sene oncesine kadar ayda 20 kitap okuyordum.bisuru seyahate cikiyorum.simdi buralardaki bisuru aptalca seye zaman ayirip sinir olmakla geciyor bos zamanlarim.

yaşlanıyorum. bir şey yapamıyorum.

16 aylık bebeğim var 16 aydır bir kere bile deliksiz uyumadım. 2-3 saatte 1 emmeye kalkıyor (hatta şu anda da kalktı). artık gece yatıp sabah kalkmak istiyorum, deliksiz uyumayı çok özledim. 33k

rare bana küfür etti.

35 kadın. Çok yorgunum. Yılların beni yorması mı hiç bilmiyorum ama aşırı yorgunum. Hiçbir şey yapmaya isteğim yok, güç bulamıyorum, hiçbir şey yapmamayı hiç sevmiyorum, iradesiz güçsüz saçma sapan hissediyorum. Hiç mecalim yok.

tamam şunu söyleyeceğim, bebişlerden bahsetmişken... molfix, prima reklamlarındaki bebekleri göründe deli oluyorum. bebek istiyorum, çocuk istiyorum. oldu mu?

30 e

Yalnızlık. Çevremde bir sürü insan var. İş arkadaşları, çevrem, ailem ama kendimi kuduz bir köpek kadar yalnız hissediyorum. Buranın en sevdiğim yanı yalnızlığımı unutturması. Birinin derdiyle dertlenebilmek . Birinin mutluluğuyla gülebilmek.

Mutlu değilim. Neden bilmiyorum. Mental yorgunluk da olabilir. Başka bişey de. Hayat akıp giderken bişeyleri ıskalıyormuşum hissinden kurtulamıyorum.

Yeterince film izleyemeden, yeterince kitap okuyamadan, istediğim yerleri gezemeden, hayatımın aşkını bulamadan ölüp gidecekmişim gibi hissediyorum. Oysa daha otuz yaşındayım.

En büyük sorun da böyle düşünmekten korkmuyorum.

ekonomik özgürlük, mesleğimi kazanıp mutlu olacağım bir nihayete erdirme kaygısı.

neredeyse 21

Dünyanın gün geçtikçe kötüye gidiyor oluşu. 25

satın almam gereken bir şey var. erteledikçe erteliyorum. sonra bu bana girecek biliyorum:(

tek boyutlu bir dalga denkleminde sınır koşullarını zamana bağlı harmonik bir fonksiyon olarlak ayarlayıp çözerken elde edilen numerik çözümün ilgili sınırlarda yansımaları doğru temsil edip etmediğini anlamaya çalışmak amacıyla şu saatte bilgisayar karşısında oturmak. 28.

Kendimi seveceğim şekle sokamıyorum bir türlü. 22.

Dell almaya gidip lenova yoga ile ciktim magazadan, nedense bir garip pismanlik hissediyorum. :/ 21

27 - özgüvenim yok.

25e- bulunduğum şehirden, ortamdan kaçıp uzaklaşmak, beni kimsenin tanımadığı bir yere gitmek istiyorum. bunaldım.

ayrıca özgüvenim yok +1

kendime yeteri kadar deger veremedigimi hissediyorum. yani mesela her seyi dibine kadar yasamak istiyorum tembellige dusmeden, bencil olmak ve kafama eseni yapmak istiyorum biraz da. tecrubeyle birlikte gelen hayati dolu yasamak hissini, o enerjiyi icimde bulmak istiyorum. yas 20, ekonomik olarak ozgur olmak istiyorum artik, bunun icinde calismak calismak calismak gerekiyor-.

33k
Bir arkadaşım burada, zor bir dönemden geçiyor. Ama ben destek olamıyorum, ya sabrım, ya enerjim, ya bilgim, ya anlayışım, ya başka bir şeyim yetmiyor. Kendimi ona sinirlenirken buluyorum.

23.

1) zaman zaman nukseden; nuksettiginde hayat kalitemi cok etkileyen bir saglik sorunum var. su ara yine onunla ugrasiyorum. o.

2) eski sevgilimi cok ozluyorum. garip bir his. yani beni sepetledigi ve artik hayatima tek basima devam etmem gerektigi gercegini sindirdim. eskisi kadar aglayip zirlamiyorum. sureci cok iyi idare ettigimi bile soyleyebilirim. hayatimda olumlu seyler oldu. ama o olsaydi eminim daha bile guzel olacakti her sey. gecen gun cok mutlu oldum mesela. onunla paylasamadigim icin uzuldum sonra. benim guzel bir hayatim olur belki. ben yine iyi yasarim, mutlu olurum, guzel seyler tecrube ederim. ama kendime sormadan, dusunmeden, uzulmeden edemiyorum... bunlar onunla daha guzel olmaz miydi? sinavim iyi gectiginde kendi kendime mutlu olmaktansa ondan bir opucuk alsaydim mesela? yani nasil desem... yokluguna alistigin, gidisini idrak ettigin birini yine de deli gibi ozlemek uzucu biraz. "sensiz yapamiyom" evresi cok can yakiyor ama sonucta geciyor. ama bu hissi uc aydir atlatamiyorum. "artik daha iyiyim" diyemiyorum; cunku onunla daha bile iyi olacaktim, biliyorum.

neyse. genel olarak bu ikisi var. onun disinda iyi gibiyim. mutlu sayilirim. elime her ay 100-200 lira daha fazla geceydi daha guzel olurdu ama boyle de idare ediyom gibi, maddi acidan cok sikayetci sayilmam.

22

Türkiye'den gitmem lazım, temelli.

kendimi değiştirmekte zorlanıyorum.

Param yok, enerjim yok şişkoyum en kısa zamanda sadece ölmek istiyorum. Yaş 37

Hayat kalitemi mahveden teşhisi konmamış bi hastalığım var. Öldürse yine iyi ama öldürmüyor sadece süründürüyor. Doktora gidiyorum bir şey bulamayıp psikolojiktir diyip yolluyor. En son çare kendimi öldürüp kurtulucam bi gün. Yaş 30'a yaklaşıyor.

@who cares win tebrik ederim umarım üstesinden gelirsin. Biraz daha saygı ve sevgi olsun isterdim.

Yoğunluk.
Yapmam gereken şeyleri bir şekilde hallediyorum ama istediğim gibi detaylı ve düzenli çalışamıyorum. Hafta sonu ve akşam eve geldiğimde iş bilgisayarımı açmak istemiyorum.
24 yaşındayım.

37 gizli şizofrenim planlarımın altında kalan ezilen hayallerim gerçekleşmedikçe etrafımdaki insanların komplo kurduğunu düşünüyorDUM. Artık başarılı olmanın tuttuğunu koparmak değil insanları mutlu etmek olduğunu farkında vardım ya yukarıdan biri çizmiş yolumuzu ''ya polyannacılık oynucan Ya isyankar şizofren olup etrafındakilerden uzaklaşacan '' << ikisinin ortasını bulamıyorum 9 senedir

norveç'teki tatbikatta, ki bu da sahada değil ekranlarda olan dijital bir tatbikatmış; düşman olarak atatürk ve erdoğan kullanılmış. olaydan türk kökenli bir vatandaş sorumluymuş ve kovulmuş zaten.

o değil de ya onlar bizi kovacak ya biz çıkacağız, bir şeyler dönüyor bu nato/batı ittifakı olayında. tek sorun bu son olay da değil zaten.

Yukarıda cevap verilmiş zaten düşman saflarındaki Atatürk'ün silüeti Tayyipin silüeti yada ismi kullanılmış. Sorumlu da türk kökenli sanırsam ona da soruşturma açmış norveç savunma bakanlığı. Özür dilemişler vs vs.

Yav avrupa Atatürk ve erdoğan kelimelerinin aynı faaliyette aynı cümle içinde kullanılması çok açık ve net ortaya koyuyor ki bütün bunlar kaşıma kışkırtma politikaları. O erdoğan o tatbikatta ismi geçmeseydi olayı umursamayacaktı bile. Atatürk'ün adının geçtiğini görüp şikayet edenler Yılmaz Özdil'den öteye gidemeyecekti, devletten tepki göremeyecekti. Safsata bu işler, kurmaca, plan proje. Türk halkı dedikoduyla yönetildiği için onlar da sürekli dedikodu üretiyorlar, yaratıyorlar hatta.

evet kaldırdılar.

alamaz hocam.

O adam anca babayı alır sizden. Sizin insafınıza kalmış vermezseniz vermeyin.

neye dayanarak alamaz diyorsunuz ki? günlerim böyle davalarda bilirkişilik yapmakla geçiyor.

bir kere dava açabilir. dava açmanın bir sınırı yok. hiç tanımadığın sokaktan geçen adama da dava açarsın. önce icraya verir, sen itiraz edersin icra durur. sonra mahkemeye verir. dosyaya da dekontu sunar, ben bu adama ortak olmak için 7000 lira yolladım, ortak da olmuyor, parayı geri de vermiyor diye. öyle davalaşırsınız. bana gelir dosya, bakarım adam gerçekten 7000 lira yollamış. niye yollamış diye bakarım senin savunmanı okurum, almadım deme şansın yok, banka hesabına girmiş. sen niye aldığını açıklayamamışsın. yazarım bilirkişi raporuma, oscar kişisi, x kişisinden 7000 lira alşmıştıri ne gerekçeyle alındığı tespit edilememiştir veya karşılığında vaat edilen yapılmamıştır, takdir sayın mahkemenizindir diye, gerisi hakimin takdiri.

kanuna göre 10bin TL ve üzeri paralarda kaynak göstermek zorunlu. tutar 10bin TL'nin altında olduğu için seni dava bile etse "elden para vermiştim borcunu ödedi" dersin geçer. ye o parayı çatır çatır. afiyet olsun.

@kinritsuyu

ben de bana borcu vardi onu odedi dersem hocam ? bunu nasil ispatlayacak ? ya da ben nasi ispatlayacagim :)

hocam afedersiniz de dolandırıcı mısınız siz niye vermiyorsunuz adamın parasını

+1 kingcyrax

+1 kingcyrax

arkadaslar bilip bilmeden ne salliyorsunuz

bu adam ortak olacagini soyledi 70 bin tl ye anlasildi. adamin sartlari vardi dukkan ona gore duzenlensi, yeni yazilim aldirdi bize, 23.000 tl sirf buna verdik biz, o kullanmayi biliyor diye. yan depoyu kiralatti isimize yarar diye su an bos orasi ve 4 aydir kirasini biz oduyoruz.

simdi ben vazgectim ortakliktan parami geri verin diyor. butun yatirimlar cop oldu, yazilim atil duruyor, depo bos duruyor giren bize girdi

bizde kimsenin parasi kalmaz, enayi de degiliz ama,

e abicim gözünü seveyim 70.000 liralık iş sözle yapılır mı? siz de bütün bunların yazdığı bir protokol yapaydınız bırak 7000 lirayı geriye vermeyi, bütün masrafları ondan alırdınız.

babamin isleri hocam, benim haberim bile yoktu.

benim tek derdim su an alakasiz bir mesele yuzunden benden su 7000 tl yi almamasi.

ben mahkeme olursa bana borcu vardi da diyemem, yalan soyleyemem.

Asetat kalemlerinin s olanı vardı, hatta mimarların kullanması için büyük ölçekli kırtasiyelerde daha ince uçluları da var, adı değişik ama.

Bi de kına var, daha sağlıklı hem, aklında olabilir.

x

Xiaomi

nedenlerini de yazarsanız daha faydalı olur.

geçen sene bir ay arayla bana xiaomi mi5, eşime asus zenfone 2 aldık. asusu önce almıştık, aman garantili olsun vatandan alalım diyerek aldık ama şu an o kadar pişmanım ki. asus şu an gıygıygıy zoraki çalışan hantal bir telefon iken xiaomi daha yeni gelen miui 9 ara yüz güncellemesiyle köpek gibi hızlandı, zaten harikaydı şimdi daha da bi çılgın oldu. şöyle söyleyeyim, bir şey yapmak için bir uygulamaya tıklıyorum o kadar hızlı açılıyor ki ne yapacaktım diye bir an ekrana bakıyorum boş boş. telefonu elinden düşürmeyen biri değilseniz şarjı bir günü çıkarıyor, ki zaten çok hızlı şarj oluyor. bence kesinlikle xiaomi.

mi 5s plus'in kamerası hakkında olumlu yorumlar yok yalnız ve kulaklık performansı da kötüymüş. bunlara önem veriyorsanız üzebilir.
o yüzden vazgeçmiştim ben.
gsmarena'nın geniş incelemesini okuyun isterseniz.
www.gsmarena.com

Parayla koltuk satan bir firmaysa, Pegasus, AnadoluJet, Ryanair vs. gibi normal bir durum. Öyle bir firma değilse THY gibi, o zaman şahsen bilmiyorum. Ben denk gelmedim genelde online check-inde THY boş oluyor.

Thy'den bahsediyorum. 12'ye 13'e dek dolmus oluyor her seferinde.

acentelere bilet satışında koltuk seçme hakkı veriliyor diye biliyorum.

acentelere onden satilir ucak koltuklarinin belli bir yuzdesi.

thy bilet alırken de seçtiriyor ki zaten.

kampanyalı bilet alıyorsan ön sıralar, cam kenarları dolu görünüyor bazı havayollarında

THY gidiş dönüş uçuşu aldıysan ve yakın araliksa dönüşün 24 saatlik süresine girilmemis olsa bile beraber check-in yapmaya izin veriyor.

Tasfir edilen adamlar kısmı çok uymuyor ama şansımı deneyeyim. "Venüs'ün Doğuşu" olabilir mi?

tam tarifteki gibi değil ama massacre of the innocents?

Venus un dogusu iyi bi tahmindi ama ikisi de degil

Cüzzam?

Cüzzam olsa gerek.

Ben genelde "boka bakar gibi" derim ama bence de cüzzam o

bir cümle içinde kullansanız arkadaşlar. bir türlü bulamadım şunu.

Biraz sallayacagim sanki ama "veba" mi acaba?

cüzzam değil ya doğru vebalı gibi görünmek var sanki. teşekkür ederim arkadaşlar yine de her şey için.

cüzzamdır o

hayırlı olsun. gran turismo sport.

onun haricinde driveclub var.
www.playstation.com

ps3 zamanından hatırladığım en zevkli ralli oyun world rally championship ti tavsiye ederim kesin yeni versiyonları da gelmiştir

Dirt Rally
Dirt 4
GT Sport
Project CARS 2
Driveclub

Nefisyemektarifleri

Uygulama değil de instagramda @miniyemek hesabını takip etmenizi öneririm:)

pratik yemek tarifleri için herhangi bir kaynak da olabilir. pek fazla zaman ayıramıyorum.

Boğaziçi üni metro durağından binip Osmanbey durağında ineceksin. Metrodan yürüme 10 dk mesafe var. Amerikan Hastanesi diye sorarsın. Onun arka sokağında okul.

Bence fiyatına göre gayet güzel. Severek yiyorum.

Tatlı konusunda standart gözetmeksizin her şeyi gömen biri olarak ben beğenmiyorum. Yemekhanede veriyorlardı, o yüzden her çeşidini denedim; çoğunun gideri bile yok.

Bim'deki trileçe bu konuda gördüğüm en f/p canavarı. Bi de oğlu'lu bi marka vardı sanırım, o da fena değil. But i said eker no dedim.

bim'deki "oğlu"lu marka osmanoğlu.

eker'in sütlü tatlılarını gayet beğeniyorum.

bim!deki osmanoğlu çok tatlı, insanın boğazını yakıyor. eker daha makul.

Yemese f/p aramam. Lezzet ararim. Eker maalesef kotu geliyor bana.

ekerin tatlılarını beğenmiyorum, bimdekileri de öyle. şok marketteki sütlü tatlılar mado tarafından üretiliyor. onları deneyin derim. özellikle supangle baya iyi.

jenerasyon farkı olabilir mi?

yeni müzikleri beğeniyor musunuz?

yeni dizileri filmleri beğeniyor musunuz?

sana katılıyorum.

old school is the best school

26 yaşındayım ama. Yeni müzik tarzı olarak da elektronik müzikten bahsediyosanız 6 7 seneden beri bilfiil dinleyiciyim. Dizi de gırla. :/

fakir işi dövmeler bunlar. dövmem olsun diye yaptırılanlar. dövmeci sayısı da artınca fiyat düştü tabii.

dövme diyince aklıma gelen ejderhalı melekli sarmaşıklı çiçekli falan böyle sırtı ya da bütün kolu ya da bacağı kaplayan cinsten şeyler. senin dediklerin "ihihi ben de dövme yaptırcam benim de dövmem olsun" cinsinden özentilikler gibi geliyo bana dışarıdan.

İşin uzmanı değilim kendi fikrimi yazacağı saçmsaysa vurabilirsiniz.

Dövme işi zaten temelde motif dizaynı üzerine kurulu bir sanat. Bu tarz bir işin artık günümüz dünyasında genel trendten çok da uzak kalabileceğini düşünemeyiz. Son zamanlarda firmaların veya spor kulüplerinin kendi logolarına yaptıkları değişikliklere bakalım ;

Juventus -- > i2-prod.mirror.co.uk

HP ---> www.underconsideration.com

Adidas ---> i.pinimg.com

Dolayısıyla motif, logo vs. gibi dizayn dünyasında genel olark böyle bir trend var şu an. Bu çizgiler, küçüleler, minimalist bakışlar ise daha hızlı yaşanan bir dünyayı, romantik bir bakıştan ziyade daha mekanik bir dünyayı tasvir ediyor diyebilirz.

Dövme de gelişen teknoloji ve temelde moda ile alakasından dolayı bu trendten uzak kalamazdı. Dolayısıyla bu zihniyeti yansıtan minimalist dotworkler, lineworkler moda olması gayet normal.

90larda ise bu yukardaki logolar ve dizaynlar daha farklıydı. O dönemde de tribal dövmeler daha modaydı mesela.

Dünya değişiyor, sanatçıların dünyayı okuyuşu da değişiyor ve her dönem kendi trendini çıkartıyor işte.

Bu daha iyi, kompleks ve ozgun. Kuru kafa, kilica sarilmis yilan falan gecin bunlari artik.

önüne gelen dövmeci oluyor çünkü.
okulu mokulu yok. bence de tırt.

Katı olan her şey buharlaşıyor :(

Kompleks bulamıyorum işte ben nedense kompleksmiş havası yaratılıyor ve bunu anlamsız buluyorum. teknoloji çağındayız şuraya uzay zamanı simgeleyen bir doğru yapayım da dövme olsun sanat olsun bakış açısı bana saçma geliyor.

benaslindayohum +1

Old school forever \m/

AlsterWasser +1

Değişen ve minimalleşen tasarım dünyasının yansıması nihayetinde bu iş de.
Ben minik hayvan ya da bitki desenlerini beğeniyorum.
Hatta son zamanlarda eskiden yapılan standart portre dövmelerinin yerini şu tarz işler aldı ki çok güzel bence.
www.instagram.com

Minimal tasarım severim ama anlamsız geometrik şekilli şüküllü şeyleri sevmiyorum. Old school çok hoşuma gidiyor ama renkli olanlar bana kirli gibi geliyor :/

her kelime, cümle ve bağlam içinde karşılığını bulur bu yüzden en doğru kelime çevirisi biraz sakil kalmakta.
En doğru, doğru bir kavram değil.

cambiridge türkçe sözlüğü iyi bence.hem en çok kullanılan çeşidini de gösteriyor

tureng o kelimelerin hangi alanda kullanıldığını da yazar. o nedenle çok da mantıksız bir tercih değil.

eğer çok spesifik geliyorsa google translate ya da sesli sözlük'e de bakabilirsin.

seslisözluk

İnanmıyorum. İlk soruya olumsuz cevap verince diğer sorular mantıken alakasız oluyor cevap veremiyorum.

İnanıyorum ama senin dediğin şey islamiyet jargonuna göre kader değil kaza. Kaderde insanların bilinçli seçimleri vardır, kaza ise irade dışı gelişen ve kontrol edilemeyen olaylara denir. Senin kastettiğin şey biraz kazaya giriyor.

kaderi insanlar çok yanlış anlıyor. çok basit yorumluyor. bence var.

ben şuna inanıyorum: insanın karakteri kaderidir.

bana göre kader dediğin önceden belli oranda kestirilebilir fakat dinamik bir olgu.


ek yapayım:
(bkz: özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir)


Olaylara, olgulara, durumlara dışarıdan bakınca sanki kendiliğinden öyle olmuş gibi görünüyor olabilir. Biz olaylara hakim olmadığımız için(yani ne olup bittiğini analiz etmediğimiz için) dışarıdan gördüğümüz kadarıyla biliriz. Oysa içi başka olabilir ki genelde olayların detayı sanıldığından çok başkadır.

Şans faktörünü de şöyle düşünüyorum: Bütün şartları yerine getirdiğin halde yine de başaramazsan, elinde olmayan olaylar yolunda gitmemiştir, senin dışındaki dinamikler(ortam) buna müsait değildir. Tam tersi de geçerli. Hiçbir çaba harcamazsın ama ortam o kadar müsaittir ki her şey yolunda gider.

Burada da mesele 'farkındalık'. Sen neyin ne olduğunun farkındaysan ona göre pozisyon alırsın, negatif etkiler seni diğerlerini etkilediği kadar etkileyemez...

Bana göre her şeyin mantıklı bir açıklaması var ama özellikle insan ilişkileri hiç de 'rasyonel' değil.

- mesela evden çıkacakken telefonu unutup geri dönüyorum bu sayede ileride köşedeki trafik kazasından kurtuluyorum vb.

bu olabilir ama öyle olup olmadığını bilemezsin, daha doğrusu teyit edemezsin. belki de o trafik kazası sadece senin orada olup olmamanla ilişkili bir şekilde olacaktır.

ben her şeyin tesadüf olduğuna inanıyorum. tanrı da tesadüfü de yaratabilir pekala, neden olmasın; hatta o yarattığı tesadüfler kaderimiz de olabilir pekala, neden olmasın.

başka sinema diye bir oluşum var ilgini çekerse.

senin ilacın (bkz: başka sinema)

herkes gibi ben de başka sinema demeyegeldim. metrocity sana uygun olacaktır. biletsırasından gözün korkmasın doğru düzgün kimse başka sinema'nın filmlerine gitmiyor.,sakince izlersin.

bu arada tekgideceksen koltuk seçimi için genelde tekli koltuklara zorluyorlar ama salon boş oldugundan rahatca izleyebilirsin.

abi neden'e verebileceğim tek bir cevap yok da kendimden de ilhamla ihtimalleri sıralayayım; kadınlara bu mutlu olma halini verip de erkeklerde olmamasına sebep veren. senin gibi bir aydınlanma yaşamadım ama; toplu taşımadayken erkeklerin daha çoğunluğunun yüzleri asık gibi geliyo bana da.

- o gördüğün kadınlar, kadınlar içerisinde mutlu olan kısım zaten. mutsuz olanları pek dışarıda göremiyosun. yani kadınlar mutlu oldukça dışarıda oluyolar, dışarıda oldukça da mutlu oluyolar. hiç mutlu değillerse de dışarı çıkmıyolar. bu en yüksek ihtimal kanaatimce. ya da işyerinde/çalışıyor oluyolar ve yine dışarıda göremiyosun.

- bize yüklenmiş evin reisi rolü var. ne kadar inkar etsek ya da eşitlik falan desek de kafamıza filmidir kitabıdır çocukken ergenken yapılan telkinler kafamıza kodlanmış oluyo. ve ona erişemeyince ne kadar iyi zengin ve/veya hayatımızdan tatmin bulur halde olursak olalım bize yüklenmiş bir sorumluluğu yerine getirmemiş olmamın ezikliğini/mutsuzluğunu hissediyoruz. bir kadın için de bunu yapmasa bile her zaman kafasının bir kenarında yine erkeklerde olduğu gibi aynı yüklenmiş rol meselesinden ötürü eli yüzü düzgün iyi kötü hali vakti yerinde biriyle evlenir çocuk yaparım düşüncesi var/olabilir. çünkü biz avcıyız onlar av.
özetle bizi usta bir avcı olamamanın kaygısı sürekli içimizden dürterken, onların kafasının bir kenarında sürekli nasıl olsa av'ım bir avlayan olur demenin getirdiği rahatlık var.

- kadınlar arasındaki kadın kadına ilişkilere dair pek bir şey bildiğimi söyleyemem, ama biz erkek erkeğeyken homofobik algılanması kaygısından ötürü birbirimizi pek gazlamıyoruz; ama onlarda böyle bir kaygı olmasa gerek. rekabetleşmeleri de "sahip oldukları erkek" üzerinden yapma lüksleri var, biz yapsak iş gavatlığa dönüyo.

- kadınlar nasıl oluyosa alışveriş yapınca mutlu olabiliyo, biz olamıyoruz; zaten olsak da kadınlar kadar geniş bir alışveriş skalamız yok. kıyafet kombini için seçeneklerimiz kadınlarınkine nazaran pek az, zaten alışveriş yaparak rahatlamaya geçici de olsa mutluluk temin etmeye kalksan ya araba alcan/al-sat yapıp değiştircen; ya da aynı ceketin farklı renklerinden falan alcan.

o güleç kadınların çoğu bir ailenin geçim derdini tek başına üstlenmiyor olabilir.
benim gördüğüm tr de yaşayıp da bu kadar güleç ve enerjik kalabilen insanlat ya doğuştan ya da sonradan zenginler.
zenginlik ile bişi alabilme yetisi kazandığı için değil insanlar kendilerini günlük hayatın dertlerinden soyutlayabildiği için mutluluk getiriyor.
ekmeğe, benzine, meyve sebzeye gelen zam asgari ücretli mecidiyeköyde koşturan bir elemanın canını yakarken, cebi dolu olan adamın öyle tasaları olmuyor.

Bir de insan neden mecidiyeköyde mutlu gezer ki? Mutsuz kadın da çok ama Dafaisss in mutlu kadının sokakta olduğu tezine katılıyorum ben de.
Sorunun yanıtına gelince, kadınım ama bana da biri öğretse keşke.

Kadınlar erkeklerden çok daha iyi rol yapabiliyor. İçi kan ağlayan bir kadın şuh kahkaha atabiliyor. Biz yapamıyoruz/yapmıyoruz.

baştan belirteyim; erkeğim.

çalışırken hep güleçtim ben. bilin bakalım bugün ne oldu, ne ki... iş yerinde sürekli espriler, olan bitenle ilgili konuşmalar filan... hani o zaman da çok mutlu değildim ve her şey yolunda değildim ama sürekli de pozitiftim, olumluydum. evet işte olup biten birçok şeye karşı da sinirliydim ama genel olarak çok konuşur, güler ederdik yani. ben içimdeki heyecanı her şeye rağmen kaybetmedim.

nedenini bilmiyorum ama tespitine katıldım, yaş farketmeksizin hem giyim hem tavır bakımından kadınlar şık ve özenli erkeklerde bıkkınlık tükenmişlik var

bunu kadınların derdi yoka bağlamıyorum tam tersi türkiyede onca şeyle uğraşmalarına rağmen bu enerjiyi özeni gösteriyorlar

bize de öğretin +1

yenisahra metro durağında inip 8a otobüsüyle ulaşabilirsiniz

amerikada posta kutusu hizmetleri veren siteler var onlara üye olup komisyonla getirirsiniz.

Amerikadanpostam.com

evet. kendimi kendimle kıyaslıyorum, yarıştırıyorum.

herkesin yaşadıkları ve hikayesi farklı. hayata başladığı nokta farklı, vizyonu farklı hayalleri, planları farklı. Elindeki olanaklar farklı vs. vs.

Dünya adaletsiz.

Yarışman gereken tek kişi dünkü sensin. Başkası değil.

kendinin farkında olarak.
yani ne kendini gömceksin, ne de yüceltceksin.
(Tabi gerçekten 2 sinden birini yapman gereken istisnai kişilerden olabilirsin o zaman bilemicem:)
karşılaştırmanın iyi yanları da olabilir.
atıyorum mesela piyano çalmak istiyorsun ama çalamıyosun.
youtube da tek elle piyano çalan adam ya da 8 yaşında piyano çalan çocuk gördüğünde bu seni ateşleyebilir.
kendini aşman için bahane olabilir.

kıyaslamamaya çalışıyorum.

geçenlerde bir şey okudum, beni çarptı. aklımda kaldığı kadarıyla paylaşayım.

kıyas yaparken kendinizle ilgili çok fazla şeyi bilmenize karşına, karşı tarafın onun gösterdiği ve sizin bildiğiniz taraflarını denkleme dahil edebiliyorsunuz. dolayısıyla kıyaslamak sağlıklı da değil.

www.eksiduyuru.com

www.eksiduyuru.com


Özetle hayır, başaramıyorum.

Pek kıyaslamam ama geçen dünyanın en iyi insanıyla tanıştım herhalde. Günlerdir kendimden başkasına faydam yok diye kendimi sorguluyorum.

Başarmak için çabalıyorum. Öyle bi yöntemim yok sadece hepimiz eşit canlılarız ama hayatın bize sunduğu seçenekler değişken diyerek deniyorum işte. Olduğu kadar.

Kendimi yerden yere vurmak için, başkalarıyla kiyaslamama gerek yok ki.

evet. hiç aklıma bile gelmiyor.

Günlğk hayatta kıyaslamıyorum. Herkesin tercihi, öncelikleri ve amaçları farklı. Kendi tercihlerime ve istediklerime göre iyisyle, kötüsüyle bir hayat yaşıyorum ve bunu başkalarıyla karşılaştırmam. Kendimle de karşılaştırmam. Hayatımı sahipleniyorum, çünkü dişimle, tırnağımla yarattım sahip olduğumu veya olamadığımı. Çok uğraştım kendi hayatım için, başkasınınkini istemem.

İş hayatında paşa paşa kendimi herkesle karşılaştırıyorum, çünkü iş garantim olmadığı gibi ortam aşırı dinamik. 3 ay önce işi olanın, 3 ay sonra birden olmayabiliyor ve bazen performansla ilgisi de olmuyor bu durumun ama kötü performans riski arttırıyor tabii. Dolayısıyla, birisi çok iyi olduğunda geleceğim, kira, geçim hakkında endişelenmem gerek. O yüzden kendimi bir yerlere oturtmam lazım.

Evet. Herkesin kendine mahsus yaratılış özelliklerinin ve kendi elinde olmayan şartlarının bulunduğunun idrakiyle yaşıyorum. Her insanın renkleri farklı farklı bile görebileceğini, işitmesinin bile çok değişebileceğini biliyorum. Kıyaslamak bana zarar verdi, bıraktım.

böyle bir şeyin mümkün olduğunu düşünmüyorum. başkalarından bahsetmezken bile aslında bir kıyas yaparız. örneğin "benim maaşım kötü" ya da "benim bacaklarım uzun" tamamen kendinden bahsederken bile aslında bir kıyas yapıyorsun. kıyas belirli bir kişiyle olmayabilir daha genel olabilir. bunun sadece sonuçları farklı. kimi kıyasın sonucunda kıskanç olur, kimi hırslı olur, kimi özgüvensizlik, kimi çok şükür der vs.

www.youtube.com

not giving a fuck improves your life quality.

R9 Broadway

2000 model broadway.

-yedek parçası ucuz.
-az yakar.
-ikinci elde kolay satılır.

broadway'e binmiştim. düşmanıma satmayacaksam almam o yüzden.

97 polo 1.6 ?

mazda 323. çünkü o bir japon....

mitsubishi carisma 99 model glx

iki tane bisikleti yan yana dizip üstüne tahta koy bin.

broadway, toros
ikinci eli hızlı gider, parçası çok ucuzdur
dikkat edeceğin tek husus, fenni muayenesi yeni olsun
eşek niyetine bin, sat zarar etmezsin
tecrübeyle sabit

Palio Van tek kapılı olanlarından bulabilirsin. Parçası kolay bulunuyor, çoğunda airbag var, otomatik cam ve Hidrolik direksiyon.

@wishes bir şey demem. sadece tofaş ve reno mais'in yerli malı tenekelerini almak istemiyorum. yedek parçası bedava olsa yine almam.

97 clio 1.4 buldum tüplü hidrolik direksiyon, klimalı 12 bine

hyundai accent 98 1.3 filan var o paraya, ama kliması hidroliği yok galiba

Yamaha xmax 250 scooter. Şehir içinde arabadan daha kullanışlı olur. Pazarı da çok iyi.

alt tarafı bir maç. bu kadar büyütmeyin.

demek ezer geçer he? bravo kardeşim her sene galatasaray'dan 4 averaj kazanan başakşehir maçına kimsenin aklına bile gelmeyecek analizleri yapmışsın, yine söylenmeyeni söylemişsin. hemen bir pro lisans al, ptesi gel florya'da işe başla.

Ben yaklasik 2 sene kadar kullandim. Korktugunuz gibi tehlikeli bir durumla karsilasmadim. Fakat dikkat etmek gereken bir olay var. Goruntusu garip oldugu icin kendimi iyi hissetmiyordum. Ev disinda takmaya utandigim icin sadece gece yatarken kullaniyordum.

Çocuk ileride bunu çok sıkıntı edinebilir, diş tedavileri ne kadar vaktinde gerçekleştirilirse o kadar faydalı olur. Ben çok fazla gecikmiş biri olarak acısını çok yaşıyorum.

uygulama çerezlerini temizleyin instagram youtube tarzı çok tutan özellikle. benim assu tablet de öyleydi yer varken yok derdi.

Hayır

Değil ama racon öyle. Muayeneden geçemeyecek bir arızası olup olmadığını nereden bileyim de almak isteyeyim.

İstasyonlarımızda araç muayenesi yapılırken, ruhsat sahibi olması şartı aranmamaktadır. Aracınızı siz ya da farklı bir kişi istasyonlarımıza götürerek muayene ettirebilir. Ancak yalnızca aracı getiren kişiye muayene bittikten sonra araç teslimi yapılmaktadır.
Not: Muayeneye getireceğiniz araç size ait değil ise bu konudaki esaslara uyunuz.

www.tuvturk.com.tr

marmaray - metro veya metrobüs ile merter - metro.

dudullu ya da kavacık köprüye yakınsan gebze koop var direk esenler otogara gidiyor

bir şekilde marmaray istasyonuna gelinir, oradan yenikapıya geçilip m1a ya da m1b (bunların hattı otogardan sonra ayrılıyor) metrosuyla otogara ulaşılır..

birbirimizin değil de şahsen ben birinin canını alacak gibiyim.
normalde gergin değil, hatta bahsettiğim kişi olmasa mis gibi olacak.

tam olarak yaraticinick'in yazdigini yazacaktim. o kisi olmasa benden mutlusu olmayacak. insanlar ne kadar boşsa egoları o kadar şişik oluyor maalesef.

bizim oda mis gibi, komiklikler şakalar gırgır şamata tam benim istediğim gibi; çalışmaktan nefret eden biri olarak ayaklarım geri geri gitmez hiç. diğer ofislerle de bir sorun yok, operasyondakilerle zaten hiç yok.

biraz şans işi, uyuzlara denk gelmemek açısından. biraz da yönetim politikası, bazı şirketler çalışanların birbirinin üzerine basarak yükselmesini teşvik edecek şekilde uygulamalar yapıyor. bazı sektörler özellikle bu şekilde işliyor zaten.

Eskiden tekstilciydim gerilimden sagligim bozuldu.baska is kurdum surekli mutlu insanlarla kakara kikiri yaparak para kazanmaya baslayinca 10 yss genclestim.

Can alma konusunda yaraticinick+1

İğneleme vs gibi şeyler olmuyor çünkü ona vakit yok herkes çok çalışıyor. Dedikodunun ucu bucağı yok. Dedikoduyu geçtim iftira bile var. Bir insan bunu neden yapar anlamıyorum.
Bizde adaletsizlik çok. İşinden memnun bir kişiyle bile tanışmadım henüz. Sebebi de yöneticiler ve hakkaniyetsiz uygulamalar.
Aklıma geldi moralim bozuldu valla.
Özel sektör bu arada.

aşırı stresli zamana karşı bir işim var.
ama iş arkadaşlarım çok kafa zeki ve halden anlayan insanlar.
O yüzden bizde de durum gırgır şamata geyik...

Data science alaninda calisiyorum. Hic stresli degil, beklentiler belli. Konusunca halloluyor hersey.

En son stajda kısa bir süreliğine iş ortamım oldu. Çok güzel bir ortamdı ya. Öğle arası beraber yemeğe çıkıyorduk. Bahçede oturuyorduk. Bir tane yetkili bi abi vardı, o kadar konuşkandı ki, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum. Üç tane muhasebeci kız vardı. Karşılıklı masalardan sürekli konuşuyorlardı. Onları dinlerken bile keyif alıyordum. İş hayatı şans işi. Güler yüzlü, iyi niyetli insanlarla çalışmak için kaliteli şirketlerde çalışmak gerekiyor. İK boşu boşuna işe alımlarda bir sürü test uygulamıyor. O testler aslında hep uyum yeteneğini belirlemek için yapılıyor. İnsanlar düzgün bir şekilde düşüncelerini ifade edebiliyorlarsa bence kimseyi dövmeye gerek kalmıyor.

bizde 10 numara ortam var hepimiz birbirimizin yüzüne söyleriz, yüzüne söyleyemediğimiz hiç bir şeyi o kişi ortamda değilken söylemeyiz.

Gayet iyi. Çünkü profesyonellerle iş yapıyorum

kendi departmanımda birlikte aynı masada oturduğum insanlarla iyiyim, diğerleriyle alakam yok. çalıştığım yer kurumsal olmaya çalışan bir türk firması, 1300 kişi var ofiste ama hala işler ağır aksak ilerliyor. rica minnet iş yaptırıyorum. bir sürü analiz yapıyorum ve en sonunda veri doğru akmadığı için yaptığım analizler çöp oluyor.

müdürümü sevmiyorum. kesinlikle kötü bir kadın değil. aksine bir yakınımı kaybettiğimde yada ailemden biri hasta olduğunda bana izin verdi. akşam mesaiye kalmam için ısrar etmedi. ama ama ama çok soğuk bir kadın. her yanımdan geçişte bilgisayarıma bakıyor, işi bitirmek için öğle yemeğine çıkmasam ama molada 10 dk fazla dursam bana ters ters bakıyor. o gün kahvaltıdan 10 dk geç insem selam verdiğimde cevap vermeye tenezzül etmiyor. her daim bana kendimi suçlu gibi hissettiriyor.

offf... içimi dökmeye ne kadar çok ihtiyacım varmış

önce kendimin sonra hepsinin canını alasım var. gerginlikten ölüyoruz. birbirinin yanlışını kollama, iğneleyici laflar, ensemde boza pişiren, imkansızlıklardan mükemmel sonuçlar çıkarmamı bekleyen bi müdür... her türlü pislik var. eve gelince bu gün de öldürmedik diye duvara çentik atıyorum. önceleri sinirliydim, agresiftim, şimdi depresyondayım, içime kapandım eyice. yaşam enerjim, amacım hepsi yok oldu. ot gibi yaşıyorum.

Aşırı sıkıyor. Bence özgür ruhlu ama sevgiye düşkün bir sevgili veya eş olmalı

Yaren artı 1
Yalnızlık kötü be

Bence ilişkiler bir yere kadar. Sonra sıkıyor.

kendinizle baş başa kaldığınızda bunun bir yalnızlık olmayacağı şekilde kendinizi yetiştirin.

Aynen karsiim aynen.

yalnızlık güzel değil ki.

ooooh.

şöyle söyleyim bu filmin kore-japon tarihine göndermeleri var. izleyeli yaklaşık bir sene oldu, o nedenle unuttuğum şeyler var ama film üzerine biraz okuma yapmıştım, izledikten sonra. okuduğum kaynakları doğrulayacak zamanım tabii ki olmadı ancak bunlardan hatırladıklarım ve kendi anladığımı birleştirdiğim zaman:

*kadın iyi. kore'deki inanışa göre kadın aslında köy koruyucusu olan bir ruh.

* kore geleneksel inanışlarına şamanizm biraz bulaşmış durumda ve şamanlar iyiyle de kötüyle de işbirliği yapma kapasitesi olduğu düşünülen kişiler.

* ancak genelde şamanların kore'deki inançlarda yer alan ve kötülük timsali "şeytan", "canavar" türünden varlıklara tekabül eden tiplemelerle işbirliği yapmaları bekleniyor.

* filmde başta kendisi de şaman olarak gösterilen japon doktor aslında bir şeytan tiplemesi olup kötü ruhu kovmaya gelen şaman da onunla işbirliği içinde gösteriliyor.

filmde bunlar çok açık verilmiş aslında. ormandaki kovalamaca sahnesinde kadın aslında baştan beri japon karakteri kovalıyor. derdi onu bölgeden kovmak.
bunun için yaptığı büyüleri (ör. fıçıdaki ölü kuş), sözümona köye yardıma gelen şaman şeytan çıkarmak için yapıyormuş gibi göründüğü ayinlerle bozuyor. kontra-büyü diyeyim :)



Film aslında inanılmaz güzel bir film. Belki okuduklarım yanlış, belki doğru. Doğruysa belki Kore tarihi çarpıtıyor veya hiç çarpıtmıyor.

Ama o kadar anlamlı ki...

Çünkü Japonlar emperyal dönemde Kore'ye düzenledikleri saldırılarda -ki sonra da devam ettiğini yazanlar olmuş- Kore'nin kadınlarını köle olarak kaçırıp kullanıyor. Hatta korkunç da bir genel isimle anılıyorlardı. Hediye gibi bir şeydi.

Koruyucu ruhun kadın olması muhtemelen bununla ilişkili. Bir de uzakdoğunun çekik gözlüler kısmında kadınların kölelik durumu ve aşağı statüsü, bugüne dek sürebilen yansımalarıyla yaygın bir durumdu. Tabii emperyal dönemde. Ve o nedenle intikamını alamadan musallat olduğu yeri terk edemeyen bu hayaletlerin genelde ya kadın, ya çocuk olarak resmedildiğini okumuştum bir yerden. Bu filmden önceki bir okumamdı yalnız. (hani japon korku filmlerinin o hayalet kadınları yok mu- işte onlar yaşarken aslında büyük azap çekmiş olduğu için ilgili erkeklerin hayaletlerinden korktukları karakterler)

Japon saldırıları, köle yapılan kadınlar ve çocuklar sonrasında Kore'de kendi kültürünü unutma gibi bir şeyin baş gösterdiğini de okumuştum. Yani saldırıya uğrayan köylerin koruyucu ruhları galip gelememiş, kültürüyle birlikte Japon şeytan galip gelmiş gibisinden bir algıya tekabül ediyor filmde. Ancak doğrudan bir sebep-sonuç ilişkisi mi vardı, yoksa Kore'nin o dönem içinde bulunduğu durumun buna da müsait oluşu mu söz konusuydu, hatırlayamıyorum.

Ancak sonuç olarak film, Kore'nin kaybolmuş bir kimliği, geleneği olduğunu (köyün koruyucusunun bu eski geleneğin bozulmamışlığını da anlatması), bunların dışarıdan gelen yabancı faktörlerle (sinemadaki olmazsa olmaz alien-onlar teması) dejenere edildiğini veya silindiğini (enfeksiyonun tüm köyde yayılması) , insanların içlerinin boşalarak vahşi bir kültüre teslim olduklarını simgesel bir yolla anlatarak özeleştiri yapıyor.

Sinematografisinden diğer çekim unsurlarına ve derin içerikli simgesel anlatımına, seçilen tempoya kadar, her şeyiyle janrını da aşan harika bir filmdi bence bu.

Klasik uzakdoğu korku sineması beklerken inanılmaz bir şeyle karşılaşmış olmanın hazzını hatırladım şu an.

Şu intruder-yabancı/öteki temasını gördüğünüz zaman, hele ki bir korku filminde, bunun tarihe bir göndermesi olduğundan muhakkak kıllanmanızı ve o gözle seyretmenizi naçizane öneririm.

ay ne güzel ran :)

X ayrana herkes hayran

örneklere bakalım;

i1.imgiz.com
4.bp.blogspot.com
i.ytimg.com
www.ulker.com.tr
www.ludus.com.tr
www.eker.com.tr

yani kısaca marka adı da lazım biraz, bir de hadi slogan verin demek yerine ne vurgulanmak isteniyor? Tadı, kıvamı, sağlıklı oluşu, tazeliği, ferahlığı vs...? İşte o zaman daha iyi bir şeyler çıkar

Ayran ictim aydim, aymaz olaydim.

Ayran buyurun, ayran buyurun, ayran buyurun. ( Ay inanmıyorum -Aşkın Nur Yengi )

%100 milli icecek
%100 yerli ve milli

boş durma ayran yap.

vlog izle, olayı gündelik hayat olduğu için çok net faydası olur bence.

Twitch yayını izle.

gençlerin sözcüklerini öğrenmeye çalışabilirsin, yukarıdaki yorumlara katılarak şunu ekleyebilirim.

Argo veya günlük dil. Nasıl biz aynen, arkadaşlarla takılcam, bilgisayar kasıyor gibi şeyler söylüyoruz bunlar gibi.
urbandictionary.com a bakabilirsin belki.

ya da şöyle listelere www.sheknows.com

Urbandictionary takip et

Çok teşekkür ederim. Bi de şunu demek istiyorum, bunları dinliyorum izliyorum ama anlamak otomatik oluyor. Mesela "kasıyorum" anlamındaki kelimeyi bilmesem bile genelinden anlıyorum, o arada kaynıyor. Yazılı olarak urban dictionary mantıklı, evet ama orda da eng-tr girdi olacak her iki şekilde de.
Sanırım sorumun cevabı yok :( amarigan serserisi olmak için amarigan serserisi olmak gerekir gibi bişey.

Periscope'tan Amerika'daki yayınları izleyip milletin yazdıklarına bakabilirsin

küsme bana. nickimi belleme ama değil :/

edit: ya da vazgeçtim. ne olur küs. nickimi de not al. berbat.

iyi günlerde kullan :)

Bence fazla renkli. Aynı saatin gri metal ve siyah beyaz iç dizaynlısı olsa muhtemelen beğenirdim. Senin içine sindiyse ki belli ki sinmiş, başkasının düşündüğünü salla.

çakma duruyor, bu da mı homtech ameka?!

niye olumsuz yanıtlara tik atılmıyor bu sitede :D cevap: DEĞİL bence

ama hoşuna gittiyse, güle güle kullan.

Değil

kenarda köşede bedava bulsam almam.
tasarımı bi kenara bırakırsak da
Çakma duruyor +1

kadranı çin kerhanesi gibi

nasa'dan mısın?

meh diyorum.

hazır vakit varken bi an önce hastaneye gitmelisin, istanbul'daysan cerrahpaşa dermatoloji saç kliniğine. ama mutlaka, çünkü sonradan çözümü olmayabiliyor. aynısı geldi başıma. döküleni tekrar getirmekmeye uğraşmak çok zor, dökülmesini bir an önce engellemelisin.

şuanda ya bir şeyin eksikliği, ya bağışıklık sistemin saç köklerine saldırıyor hata olarak ya iltihabi bi durum ama bunu bulana kadar hastane hastane dolaş, yoksa sonra pişman olabilirsin. hemen pazartesi hem de. çünkü muhtemelen genetik bir dökülme değil.

Duşta özellikle bana da çok oluyor, korkulacak bir şey gibi görmedim ben, sinir, stres, hava değişikliğidir diye düşündüm ya da şehir değiştirdim su değişikliği olabilir.

Apple.com a gir. Alacakmış gibi ilerle. Şubeden teslim seç. Posta kodunu gir. Stok var mı yok mu belli olur.

Ayrıca
www.istocknow.com

izlemediysen fringe ve person of interest tavsiye ederim

the night of...

the sopranos'taki rahmetli tony reis yapımcıları arasında.

hbo mini dizisi...

mindhunter

Fringe çok tavsiye etmişlerdi bana. Aklımda. Ama biraz fazla gerçekciyim ben o yüzden X-Files daha mantıklı bana göre :)

prison break

The leftovers

The Handmaid’s Tale
%3
The Good Wife
Inside No:9
Humans
Bron/Broen
Rectify
True Detective
Masum

the handmaid's tale +1
sfu seviyorsan this is us diyorum, daha az kasvetli ama bi o kadar samimi.

Ben tüketmiyorum boşa alınan şeker olarak görüyorum bir faydası yok bence

Bizim akraba var. ondan alıyoruz. adam için arılarla ilgilenmek çok güzel bir eğlence. severek yapıyor. hakiki kestane balı ve şekersiz. eşe dosta satıyor kilosu 120 liraya. ama bal gerçekten harika. bazı müşterileri özel almaya geliyor. kendisi aynı zamanda beyaz eşya mağazası var. Profilo'nun Türkiye'deki en üst müdürü Semir Kuseyri'ye bile yolladı geçenlerde.

erzincan çiçek balı kendi köyümüzden, ben bedavaya alıyorum lakin 60 a falan satıyolardı galiba

köyde bi tanıdıktan alıyoruz. kestane balı. kilosu 120 tl.

Peki sebebi nedir? Parkinsonun nezleden gripten farkı ne bu konuda?

bence terliyor olma sebebiyle parkinson gibi bir hastalığın ilacını kullanmayın. ne kadar az hap kullanırsanız o kadar daha sağlıklı ve mutlu olursunuz.

bol su tüketin. gerekiyorsa koltuk altınıza botoks yaptırın. eğer mesele terlemekten ziyade koku problemiyse koltuk altına hindistan cevizi yağı sürün biraz.

terleme konusuna ne sebep oluyor o konuda biraz doktor görüşmeleri yapın. vücutta ters giden şeyler veya yanlış yaptığınız bir şeyler sonucu bu durum böyle oluyor olabilir.

bence böyle kimyasal çözümden ziyade daha farklı şekillerde durumu çözmeye çalışın. parkinson ilaçları çok ağır ilaçlardır.

Mobilim, aklima ilk geleni yaziyorum.
İki sutunu farklı sheetlere al.
Sonra a sutununda olanlari sec, yukaridaki menulerde yinelenenleri kaldir diye bir sey olacak. Yinelenen satirlari kaldirir bu.
Sonra diger sütun icin de ayni islemi yap. Sonra filtreden iki sutunu da buyukten kucuge diz. Sutunlari tekrar ayni sheete koy. İstedigin sey olur boyle.

ilk sütun için eyvallah ama, ikinci sütunda en yüksek değeri karşısına yazdırmam gerekiyor. teşekkürler...

streamable.com

teşekkürler @celeron 300a
hakkın ödenmez :))

estaf ne demek

Rings avm'deki migros'ta var. Daha 3 gun once aldim.

bana niye öyle dediler o zaman, kızdım şu an.

ama dedigin yer uzakmıs

5M Migros'ta denk geldim geçen, İKEA'nın oradakinde. Carrefour'da da görmüştüm ancak kiminde olmuyor.

Bazen evimin (Yeşilyurt), bazen de eski işyerimin (Kadıköy) yakınındaki iki kuruyemişçide gördüğüm bir aromasıydı. Normalde sirke sevmeyen ben bile şu cipsin hastasıyım denebilir ama dedikleri gibi her yerde bulunmayan bir ürün bu.

maltepe carrefour'da gördüm.

Macrocenterlarda oluyor genellikle orada görüyorum.

kanyon ve çitys maçroçenterda yok :(

ben bi kaç hafta önce istinye park macrocenterdan almıştım.

Bildiğim kadarıyla o parayla tamir edilebilecek bir şey değil. Geçmiş olsun.

15 yıldır cihaz kullanıyorum. kullandığım 4 cihaz da oticondu. hepsinden gayet memnun kaldım. kulak dışı daha konforlu ama çok terleyen biriyse sıkıntı. ben o yüzden kulak içine geçtim.