Bende de aynı sorun var.

Hayırlı olsun. Çok kasma kendini, yaparsın.

Hayırlı olsun. Daha güzelleri de olur umarım.
İlk maaşını alınca çay ısmarlarsın diyeceğim ama stajyer maaşıyla zor olur, kadroya geçince ısmarlarsın :)

Bayramda biz de dört kişi birleşip kurumsala gircez karsim. :p

Tekrar hayırlı olsun.

Oo hayırlı olsun, hukuk departmanı yoğundur, küçük bir tavsiye; sözleşmeli bürolar ile iletişime geçerken tatlı dilli ve nazik olun:)

ömrün boyunca hep güzel haberler alırsın umarm

Adına sevindim. Başarılar :)

Hatırlıyorum duyurunuzu. Çok sevindim, tebrikler :)

Bugün işe gidince duyurunuzu arkadaşlara göstereceğim. Hayırlı olsun, bankaya girdiğimiz günkü sevinçleri unutmamak lazım :)
Daha güzel işleriniz olur umarım.

metrobüsle yenibosnadan metroya bağlanırsın. metrobüse binip metrokentte inmen 70-75 dk bulur. sonra yürüyerek 20 otobüs varsa onunla ya da taksiyle 10 dk. bence raylı sistemle çok dolanmış oluyorsun ama. çıktıgın saat trafik saati değilse yenibosnadan 98ha geç o direkt görürür

@blacksky yenibosnada metrobusten inince hangi metroya biniyorum? orada bildigim bir tek havaalani aksaray metrosi var?

yenibosna'dan 98H ile önünde inebilirsin.45-50 dk sürer sanırım.

yenikapı yönüne binip otogarda inip kirazlıya geçiyorsun. sonra da metrokente biniyorsun. en temizi 98h, akşam 6-8 arası değilse.

izmir'den bildiriyorum. istanbul piyasası hakkında hiçbir fikrim yok.

ben bu kayıt olaylarıyla 10 yıldır filan uğraşıyorum. milyon stüdyo denedik, olay ekipmandan öte düzenleyen abide bitiyor. şimdi yeterli ekipman ve düzenleme bilgimiz var, evde kaydediyoruz. izmir standardında daha kaliteli kayıt alabileceğimiz bir yer ya yoktur ya bir tanedir.

bu olayı amatör düzeyde yapıyorsanız size önerim düzgün bir mikrofon alıp düzgün ses kartlı bir bilgisayarda düzenlemeniz. dene yanıl öğrenilecek şeyler bu programlar, youtube'da binlerce eğitim videosu da var. hem stüdyoya vereceğiniz parayla mikrofon sahibi olursunuz, sonrasındaki çalışmalarınızı da kaydedersiniz.

www.kitapyurdu.com

bunu okumuştum güzeldi.

(Bkz: küçük ağaç’ın eğitimi)

Belgesel niteliğinde sayılmalı mı bilmiyorum ama otobiyografik bir roman olarak yine de içeriden bir gözün anlattıklarını okumak faydalı olabilir. Çocuk romanı olduğu söylense de ben 25 Yaşımdan sonra okumuş yine de çok etkilenmiştim.

Oturan boğanın izinde diye bir belgesel var izleyebilirsiniz.

Into the west 'i izleyebilirsiniz 6 bölüm

Bu arada Yerli Amerikali denmeyi tercih ediyorlar. Ten renkleri ile siniflandirilmak pek de hoslarina giden bir sey degil. Zaten hepsi kizil derili degil.

Tum Turklere Arap demek gibi dusun. Oyle saniliyor ama dogru degil. Arap olmakta sorun yok ama olayin icine ten rengi girince iyice rahatsiz oluyorlar - biz de olurduk ornegin Turk demek yerine kara millet, kahverengi millet falan denseydik.

Genetik olarak köseler miymiş öğrenirsen beni de bilgilendirir misin?
Araştırdım bulamadım.
O yüzden senin sorunun cevabını bilmiyorum, iyi, güvenilir kaynağa denk gelemedim.

Gise rakamlari

İmdb'deki trivia'lar.

Baya rt alır bunlar.

şişik yok gibi ama rontgen çektirmeden bilemezsin

bacagini/bilegini her zamanki gibi oynattiginda, uzerine bastiginda filan acimiyorsa kirik degildir.

Bileğimi oynattığımda acıyor.

aciyor ama nasil aciyor? boyle ciglik atasin mi geliyor, bir bicak batirmislar gibi mi aciyor, yoksa ufacik onemsiz bir sizi mi?

ne yazık ki röntgen çektirmeden anlaşılmıyor. benim 2 defa kırıldı, birinde çok şişmişti diğerinde hiç şişmemişti rahatça oynatıyordum da. git bi röntgen çeksinler, için rahatlasın.

kırık olsa duramazdın.

kırık olsa duramazdın bir şehir efsanesidir, röntgen olmadan belli olmaz.

geçmiş olsun.

Bitcoin hesabi olan biri araciligiyla direk gönderebilir

, varsa maltada bir bitcoin exchange’i, oradan hesap acip btc satin alip gonderebilir


Cex.io gibi uluslararasi bir siteden btc alip sizin hesaba da atabilir

btc yerine doge göndersin ya da ltc fln. transfer ücreti çok düşük olur en azından.

250€nun swift uxreti 200 tl filan degil naptiniz ya.

1000€nun swift ucreti 10-12€ filan. 250nin daha bile azdir.

bu gibi durumlarda genelde malta'da dil okulunda falan olan bir öğrenci bulunur. çünkü o da aynı sorunu tersten yaşar.

ailesi ona göndereceği parayı size verir. sizin arkadaş da sana göndereceği parayı o öğrenciye verir. 0 komisyonla iş çözülür.

malta-tr arasında bu çapta para transferleri böyle sağlanır.

www.medicalpark.com.tr

türker hocaya görünsün

Kuzeninize acil şifalar diliyorum.

Beyin ve sinir cerrahisi için yeditepe üniversitesi başar atalay'ı tavsiye ederim.
www.yeditepehastanesi.com.tr

aslına bakarsan bu konu için can atan bir sürü insan olması lazım, türkiye'de sesleri pek duyulmuyor, hem kariyer olarak da beni x ülkeden çağırdılar misafir ettiler gibi bişey anlatmak bile çok havalı gelecektir.

Tabi ki hazir beton.en temiz insaat hammaddesi.

Laminant

çimento beton.

ek olarak borsada da iyi kazandırıyor.

inşaat demiri= altin

Ytong geldi aklıma nedense

@dissendium laminanttan kasıt parke mi?

Baymak bayiliği kovalardım. Türkiye'de yapılan sıfır binaların yüzde 80 nine baymak veya Demirdöküm kombi takılıyor kimse 1 artı 1 2 artı 1 eve Vaillant kombi takmıyor. Hem güzel satışı var hem çabuk bozuluyor. Sırf yedek parça işi yeter.

Doka bayiligi olabilir
Kapi bayiligi vs

Isı yalıtım malzemesi

Sokö abi bu.

so-kö diye bir ırk. cidden KIF bu ırkı böyle tanımlıyor. belirli bir cinsi veya arı kan'ı yok. nereden geldiği belli değil. arı bir ırk değil. direk sokak köpeği :) ama çok şöntikmiş^^

@duptis
@Tears of Devil

Çok teşekkürler cevaplar için :)) sizce bu hangi türe fiziksel olarak yakınlık gösteriyor?

en iyisi bu

www.higherfi.com

ikinci en iyi de goldmund reference 2 ama bunu satın alabilmek için firmayla irtibata geçmen gerekiyor.

www.goldmund.com/en

technics marka pikaplar efsanedir.

Apranax Fort.

Apranax fortla farkı ne bilmiyorum ama Bana apranax plus yazmışlardı. Regl dönemlerimde de kullanmaya başladım. Diyebileceğim tek şey: müttthişş! Başka ilaç kullanıyorsanız etkileşiyor mu dikkat edin.
Apranax için belirtmem gerek. uyuşturucu bir etken madde var sanırım içinde. Uzun süreli kullanımı bağımlılık yapabilirmiş. Kısa süreli kullanımda ise mide koruyucuyla kullanın demişlerdi internette. Ben tek başına kullandım ve midem deliniyo sandım öyle kötü yapıyordu. Regl döneminde sadece bir gün alıyorum ve mide sorunu da olmuyor. Öyle bir kullanımsa öneririm.

özellikle diş için ağrı kesici olmaz yani yok. ben diş hekimiyim hic duymadim:) böyle bir ağrı kesme mekanizması yok zaten.

mide probleminiz yok ise apranax fort ve plusi, cataflam, arveles, etol bunlar benim en sık reçete ettiklerim.

Arveles.

Dolorex

arveles kesin çözüm.

resmi evraklarda arkalı önlü olmaz. ikinci sayfaya geçilir.

boyle bir kaide yok. ama dosyaya takilinca okuma kolayligi yazinin arkaya gecmesi vs. hususleri tek yonlu yazdirmayi tesvik ediyor diye düşünüyorum.

ben de bugün gördüm. geçenlerde şöyle bişey yazmıştı kanzuk. yani yeni ve tahminimce sadece bu başlıkta deneniyor gibi şu anda.

eksisozluk.com

cuma başladı sanırım.

Beni geçen hafta farklı isimler için aradılar evkurdan. Tanımam etmem ben değilim dedim. Numarayı sallamışlar beni buldu. Arkadaşlarıma da geliyor telefon böyle. Evkur gibi firmalar ödeme kaybı riskini de ekleyerek satıyorlar. Sıkıntılı iş. Tanımadığın bilmediğine verme derim ben.

Referans sistemini kullanın

Girme. Biz 50 senelik bir mobilya firmasıyız kart ya da nakit başka satış yok. Senet ödenmez bu devirde.

Ödeme kaybı ortalamasını da fiyatlarınıza eklemeniz lazım, yani atıyorum 100 tane buzdolabı sattınız ama bunun 90 tanesi kesin ödenir, 10 tanesi hacı olur gibi bir hesap çıkarmanız lazım.

Müşteri kiracı ise kaç yıllık kiracı olduğunu öğrenmek iyi olur, yeni ev tutup eşyayı senetle dizip bir kaç ay içinde firar etmesini engellemek lazım.

Click once'i kast ettiginizi dusunerek yaziyorum.


Bunu disinda eger proje visual studio 2015+ bir versiyonla derleniyorsa ide her yeni versiyonda click once icerigindeki dosyalarda yeni bir hash kod olusturur. Client'lar yeni verisyonu alirken sadece hash degeri farkli olan dosyalar alinir. Normalde bu click once'in standart ozelligidir. File patching olarak da adlandirilir.
Ayrica Data file olarak tanimi dosyalar her seferinde download edilir. onlar icin bir cozum olmayabilir.

Diger bir alternatif de, (eskiden ucretsizdi simdi bilmiyorum) wix installer kullanabilirsiniz. Click once'dan farkli bir yapisi var tabii.

umay umay'ın şarkısı bu: (bkz: gece aşklar)
geri vokalde teoman ve özlem tekin var.

www.youtube.com

hindistan cevizi yagi (bkz: coconut oil) kullaniyorlar bildigim. zeytinyagindan daha etkili olur.

hindistan cevizi yagi komedonojik bir yapida. sivilceye yatkin ya da hassas bir cildiniz varsa komedon yapacaktir. bebek yağı, bebek şampuanı ve suyu seyreltip kullanan insanlar vardi duydugum. yine jojoba ve badem yagini da cok duydum. komedonojik olup olmadiklarina bakmakta fayda var tabi.

Yıllardır bebe şampuanıyla çıkarıyorum makyajımı. Jel gibi yıkayarak kullanıyorum. Kirpik dibi iltihabını da önlüyor. Göz makyajını da çok iyi temizliyor.

Kimyasalı kimyasalla çıkarmakta çalışmayın, gül suyu daha doğru. Zeytinyağı asit etkisi gösterebilir. Not: erkeğim.

Adetliyken kullanilabilir olumsuz etkisi olmaz

tdk gibi içi boşaltılmış, atatürk'ün kurduğu haliyle hiçbir alakası kalmamış bir kurumun dediğini dinlemektense kendi kulağına hangisi güzel geliyorsa onu kullanmanı öneririm naçizane. dil nehir gibidir, önüne ne kadar engel de koysanız kendi yolunu bulur.

konuyla alakalı bir şey diyebilir miyim izninizle. :) dil şudur ki insanlar bir araya gelip kurallar yaratalım, şuna şöyle diyelim, artık bu böyle kabul görsün, bu böyle okunsun, şöyle yazılsın falan dememişler. insanların dediği neyse doğru olan da odur. dil canlı bir varlıktır, devamlı değişim halindedir.
şimdi siz bu kelimeyi "ızdırap" diye kullanıyorsanız öyle kullanmaya devam edin. kaldı ki bu kelimeler tartışmalı kategoride. bir kurum böyle diyor, diğeri başka. tdk denilen kuruma zaten güvenmeyin. son yıllarda çokça değişimler meydana getirdi.

arapça orijinalinde "dad" harfi ile yazılan bir kelimeyi niye "ısdırap" olarak yazıyorlar, bunu da anlamadım. bu harf d veya z sesi veriyor. bunu da arapçacı arkadaşlar açıklasın. :)

Olay basit: Dil kuralları sebepsiz yere varlar, imlâ kurallarını TDK öyle dediği için uyguluyoruz, herhangi bir mantıkları olduğu için değil. Ortada resmi bir sınav varsa kabul edilmesi gereken TDK'dir doğal olarak. Ya yoksa? Yoksa neyi kullanıyorsan kullan. Dil derneği sarmısak diyor TDK sarımsak diyor, bunun gibi bir sürü şey var, hepsi de rastgele ayrımlar. Ben de mesela ağabey yazmayı sevmiyorum, ağbi yazıyorum. Bu kelime dışında ise kaynağım her zaman TDK'dir. Önemli olan tutarlı olmak, ıstırap deyip sarmısak demiyorsan bir sıkıntı vardır.

İmla kurallarının da mantığı vardır. Sebepsiz değildir. Bunu Ana Yazım Kılavuzu'nun başında gayet güzel izah ediyorlar. Peşi sıra TDK'nın tutarsız ve mantıksız uygulamalarını da eleştiriyorlar. Bu arada belirteyim piyasadaki en güvenilir (yayınevleri, akademisyenler vb. hep bunu kullanır) imla kılavuzu eski TDK
başkanı Ömer Asım Aksoy başkanlığındaki bir kurulca hazırlanan Ana Yazım Kılavuzu 'dur ve orada da Istırap ve mustarip demekte.

@traveller
duyurunun editlenmedigi ortada. bi pardon desen sorun cözülcek aslinda ;)

ıstırap doğru. mustarip konusunda emin değilim fakat aynı kök olduguna göre, ıstırap doğru ise, diğerinin de mustarip olması gerekecektir.

Pasaport numarası soracak randevu almaya çalışırken, dolayısıyla alamazsın.

ülkeye göre değişir, abd'den alamazsınız mesela. şengen için aracı firmalar da randevu alırken pasaport numarasını soruyor ama sallayarak randevu alsanız sorun olmayabilir belki.

pasaport numarası varsa alabilirsin randevu. sakın sallama red verirler.

Başvurduğunuz emniyet müdürlüğündeki polislerden rica edin. Pasaport Ankara'da basılma aşamasına geldiğinde pasaport numaranız belli oluyor ve sisteme işleniyor. Em.md.den bu numara görülebiliyor. Böylece pasaport basılıp posta ile size veya emniyet müdürlüğüne gelmeden numarayı öğrenip 2-3 gün kazanabilirsiniz.

Çok yakın arkadaşım ve aile dostumuz izmirde çalışıyor şu an. Adı Opr.Dr. Ahmet Taşar. Ben de ona laser oldum. Ondan başkasına güvenemezdim.

İzmir'de gözde en iyi kaşkaloğludur.

asdfdadd:) güldüm len:d
Değiştirmeye niyetin varsa ve iPhone ise değiştir
Ekran pahalı olur

i.hizliresim.com

sen gönder ben boyarım daha boyanacak varsa.

@photographer Hfjjdjk çok iyi olmuş

@benaslindayohum ekranı değiştirmeye pek niyetim yok

aynı şekildeki telefonu ben yaptırmadan 1 sene daha kullanıp sonra komple kenara atmıştım, yaptırsam yapacağım masrafa değmiyordu, yenisini alsam? iyi kötü işimi görüyordu. atsam? kıyamıyordum 1 sene daha idare ettim.

LG g2. Efsane telefon. Galiba yaklaşık 200 papele mal olur. Ama çıkma temiz bir ekran bulursanız 100ye bile değiştirilebilir.

ebayden al kendin tak 40-50 dolara halledersin maksimum

Mümkün değil.

olmam

ilk kavşakta elini sıkar, uğurlarım

Ben asil hayvan severlere karsiyim!

Hayvan severler(?) nedeniyle aslinda hayvanlar eziyet goruyor! Cins kedi, kopek sahibi olacaklar diye kedi ve kopekleri kendi kardesleriyle anne babalariyla ciftlestiriyorlar! Hayvanlar hastaliktan omur boyu aci cekiyorlar, ayaklari kisa olsun modasi yuzunden yuruyemiyorlar, kosamiyorlar, 3 - 5 yil yasayip oluyorlar!

Kus seveneler(?) kafeste kus besliyor! Kuslarin kanatlarini acip esneyecekleri alanlari bile olmuyor!

Sokakta kedi kopek besledigi icin kendiyle gurur duyan insanlar kedi mamasi diye kedilere olu civciv yediriyor! Yalnizca (disi)tavuk yediginiz icin yumurtadan cikan civciv erkek olursa onlar ezilerek olduruluyor ve hayvan yemi yapiliyor! Nerede hayvan sevgisi?

Hayvana litresi 3 liradan sut vereceksiniz diye ineklerin yasadigi iskencelerin farkinda misiniz? Inekler omurleri boyu sut uretsin diye duzenli olarak tecavuze ugradiklarini biliyor musunuz?

Hayvanseverliginiz hep iki yuzlu!

kopek - kedi - kus - at - tavsan - tavuk - inek - koyun - ordek
Bu sirada sirin evcil hayvan / yemek ayrimi hangi cizgide basliyor? Cizgiden sonrakilerin sucu ne!

kedi köpeğin bir şey ifade etmemesiyle yaralı hayvan görünce bana ne demesi aynı şey değil yalnız. benim hayvan sevmeyen annem, ki temizlik hastası olduğu için sevmiyor, yaralı olarak getirdiğim hiçbir hayvana ses çıkartmadı. hayvan görünce içinde bir kıpraşma olmuyor olabilir, bunu sorun etmem ama ikincisini o kişinin vicdansız olduğuna yorabilirim; o durumda sevgili olma imkanım yok.

Hayır.

ciks
Ama korkan huylanan birisi olur onları ayrı kategoride değerlendirmek lazim...
Yani hayvan sevmedikleri anlamına gelmez

evde ya da sokakta gordugu hayvanları sevmiyor olabilir ama yaralı gördüğü halde aman banane diyorsa tabi ki olmazdım. bu cok farkli bir sey

olurum, oldum.

Olurum. Ben sevdirirm ona.

Hiçbir şey olmam.
"aaa ne minnoş şeklinde hayvan görünce yımışmak" dan çok daha ciddi bir durum vicdani olan.
Herkes aynı şekilde dokunup sevecek değil tabii ki ama "yaralı hayvanı bırakıp giden cinsi" mahvederim.

Olmam.

Asla. Hiçbir şey olmam

evet

Şimdi şöyle, hayvana eziyet etmiş, eden biriyle asla olmam, bunu nasıl bilebiliriz o ayrı, fakat hayvan sevmediğini söyleyen ve genel durumu iyi olan birinin sadece hayvanları tanımadığı için sevmediğini düşünürüm, o yüzden tanışmasını sağlarım. Sanmıyorum ki ruh hali sıkıntılı olmayan biri hayvanlarla iletişime geçtikten sonra kayıtsız kalsın. Onun dışında vicdansız diye tabir edebileceğimiz birine ilgi duymam mümkün değil, büyük laf etmeyim de.

zarar vermediği sürece sorun yok, zarar veriyorsa bilerek yada bilmeyerek (kediden korktuğu için tekme atmak vs. (refleks olarak tabii) falan gibi mesela) olmazdım.

Ben buna uzun bir cevap yazmıştım mobilde. Bir süre bekledikten sonra bağlantıyı kesme yönündeki saçma sapan uygulama yüzünden gönder dedim, yokluğa gitti kayboldu. Kafayı yiyeceğim resmen. Yazarken belirli aralıklarla taslağa falan alma da yok. Öyle mal gibi yazmış oldum resmen. Özet geçeyim. Hayvanlara zarar veren ya da kedi/köpek görünce ayağa fırlayıp 10 metre uzağa kaçan biri olmadıkça sorun yok. TBen buna uzun bir cevap yazmıştım mobilde. Bir süre bekledikten sonra bağlantıyı kesme yönündeki saçma sapan uygulama yüzünden gönder dedim, yokluğa gitti kayboldu. Kafayı yiyeceğim resmen. Yazarken belirli aralıklarla taslağa falan alma da yok. Öyle mal gibi yazmış oldum resmen. Özet geçeyim.

Hayvanlara zarar veren ya da kedi/köpek görünce ayağa fırlayıp 10 metre uzağa kaçan biri olmadıkça sorun yok. Traveller'in çizgi çekme sorusuna da 3 paragraf cevap yazmıştım. Mobilde olmadığım bir ara tekrar yazarım mesajla onu. O soru temelinde/doğuştan yanlış bir soru. Bu sayılan hayvanlardan evcil olan her biri, var oluş amacına uygun kullanılıyor. Çünkü bu tür ve cinsler doğada bulunmayan, insanlar tarafından belirli ihtiyaçlar doğrultusunda evcilleştirilip, doğal değil damızlık temelli seçilim ile evrilip, insan eliyle yaratılan canlılar. Tavşan konusu için tutar o soru sadece.

Traveller'in çizgi çekme sorusuna da 3 paragraf cevap yazmıştım. Mobilde olmadığım bir ara tekrar yazarım mesajla onu. O soru temelinde/doğuştan yanlış bir soru. Bu sayılan hayvanlardan evcil olan her biri, var oluş amacına uygun kullanılıyor. Hayır, "alemler insan için yaratıldı" şeklinde kafaya sahip değilim, o amaçla demedim. Çünkü bu tür ve cinsler doğada bulunmayan, insanlar tarafından belirli ihtiyaçlar doğrultusunda evcilleştirilip, doğal değil damızlık temelli seçilim ile evrilip, insan eliyle yaratılan canlılar. Tavşan konusu için tutar o soru sadece.

Ben üniversite de 4 sene boyunca kedim ile yaşadım mezun olurken karşı komşuma vermiştim, çok istediler. Annem de yeni evde kabul etmem demişti, iyi şartlar vardı. Hala isterim evimde kedi ama eşim haz etmiyor evde hayvan olayından.

Ev iki kişinin yaşadığı bir ortam ve saygı en önemli unsur. Hoşlanmadığı bir hareketi sürekli yapmak neyse, ısınmadığı bir olayı da sürekli gündeme getirip ısrar etmek bana yersiz geliyor. Şimdilik hayvanımız yok :)

hayvanlara zarar vermiyorsa olurum. yekten merhametsiz olduğu anlamına gelmiyor bu.

İki kediyle yaşıyorum. Bulduğum yaralı hayvanlarla da ilgileniyorum. Hayvan sevmeyen biri sanırım benimle olmak istemez. Çok sıcak bakmıyorum olaya. Hayvan sevgisi benim biriyle birlikte olmama karar vermemde büyük etken. Bir sevgilimle yaralı köpeğe ambulans çağırdığını öğrendikten sonra sevgili olmuştum. Bir başka sevgilim ise gözümün önünde yaralı martıyı veterinere götürünce ondan iyice hoşlanmaya başlamıştım. Yani hayvan sevgisi eksik olduğunda ne derece hoşlanacağımı bile bilmiyorum. Keşke Tarzan benim sevgilim olsa hatta.

@nawar

Insanlarin selective breeding ile bu canlilari evrimlestirmeleri olmek zorunda olduklari anlamina gelmiyor. Baslamis olduk bari devam edelim mantigi ile bu tavuklarin iskence gormesi savunulamaz.

Zarar vermiyorsa sıkıntı yok +1

hayvan sevmek veya vicdanlı olmak için evcil hayvan beslemek gerekmiyor. yaralı bir canlı gördüğünde elimden ne gelir diye düşünmüyorsa insanlığından şüphe etmek gerek. sen alıp hayvanı duygusal tatminin için eve hapsedip hayvan sever oluyorsun, bir başkası evde hayvan besleyip veya yolda izde görüp hayvana yavşamıyor diye hayvan sevmiyor olarak yaftalanıyor.. vay amk...

"havyansever" yavşaklığından nefret ediyorum.

Olmam.

beslememek isteyebilir, beslemeyle ilgili bir isteği olmayabilir.
fakat hayvanların ona bir şey ifade etmemesi, yaralı hayvan görünce banane demesi falan asla okay değil. sevgisiz, vicdansız biridir böyleyse.

hayvan sevmek ile hayvanlara acımanın farklı şeyler olduğu düşüncesindeyim ben de. eline ipini alıp sokakta hayvanı ordan oraya çekiştirenler hayvan sever ama hayvan beslemeyen ya da hayvanlara karşı fobisi olanlar hayvan sevmeyen insanlar mı oluyor? kedi köpek fobisi olan binlerce insan var.hayvan severler olarak hayvanlara karşı kuramadıkları empatiyi en azından hemcinslerinize kurmalarını temenni ederim.

iki türlü de aşırı olmamalı. Sevgili olmak diye düşünmüyorum ama genel insan ilişkilerinde hayvanlara merhameti olmayan insanlarla olmamak lazım. Ama hayvanlar herkese büyük şeyler ifade etmek zorunda da değil. Vicdanlı olup onlara kötü davranmamak yeterli benim için. Hastalıklı boyutlarda hayvan sever biriyle de anlaşamazdım.

forkli görünmek için hoyvon sevüyorlor ya. o ibnelerin yüzüne bile tükürmem. ama gerçekten kalbi yanıyor bir canlıya merhamet duyuyorsa işte onu severim.

Notr ise sorun yok. Hayvanlardan nefret ediyor ama eylemde bir sey yok ise yine olur.
Obur turlu sikintili.

asla olmam, olması teklif bile edilemez
travellerin ve bir ustteki cevabı ise inanilmaz komik buluyorum? yahu bunların hayvansever olduğunu kim soyledi size ? bir suru bir sey yazmislar, kendi kafalarına göre. bir de tasmasindan cekistirmek falan demişler. bu kişilerin mahalle arasında hız yapan, bir kuru ekmek su bırakmayan insanlar olduguna o kadar eminim ki

Bruce ve stavro +1000

Ben de hayvan severim ama kimse hayvan sevmek zorunda değil. Farkında bile olmadan, sırf çevresindeki herkesin hayvanı var diye kendi de bir tane edinip ardından bunun dayatmasını yapıp hayvanı olmayan veya hayvanlara kendi yaptıkları gibi abartı sevgi gösterisiyle yaklaşmayan kişilere kınar bakışlar atıp saçma sapan laflar eden tipleri anlamak mümkün değil. Önce insan kendi içinde bir değerlendirme yapmalı her konuda.

Bununla birlikte, sevgi yok ama nefret vs varsa veya hayvanın çektiği acıyı görüp hiçbir şey hissetmiyorsa o çok sıkıntılı bir durum. Ben de bu tür biriyle olmak istemem.

Asla olmaz diyemem, aşık olurken aklıma bunu düşünmek gelmez zira. İnsanlar değişebilir, bu yönde çaba gösterirdim, o da benim ricalarımı kırmaz adım atardı sanıyorum.

İlgi göstermesinden ziyade zarar vermemesi çok çok daha mühim benim için.

stavro +1

hayvan delisi olmasına gerek yok. başka canlılara zarar veren acımasız ve kötü biri olmasın yeterli.

yeni evli ve şehir dışında yaşayan arkadaşlarım bana kalmaya geldiler. evimde 2 kedi vardı ve arkadaşım kız da eşi de kedi köpek kuş balık beslemeyen sevmeyen dokunmayan tiksinme derecesinde uzak duran insanlardı.
ben kedilerimi başka odaya kapatmam gözden uzak tutmam .
onlar bende kalırken ben sabah kalktım işe gittim arkadaşlarım 2 kedi ile evde kaldılar.
sonra onların yavaş yavaş alıştıklarını seyrettim ve çok hoşuma gitti.
evlerine döner dönmez sokaktan 2 yavru kedi bulup evlerine almışlar. yıllardır besliyorlar bebekleri de oldu .kucaklarında hem kedi hem bebek ile fotolarını takip ediyorum instagramda çok seviniyorum .
bu değişimi gördükten sonra nietszhe 'ye bir daha hak veriyorum çok sevdiğim sözünde
" bütün genellemeler yanlıştır "

Ilk soruya cevap, ayni.

Ikinci soruya cevap, ironik.

Ucuncu soruya cevap, veriyor.

Son soruya cevap, veriyorlar.

1 aynı.
2 amerikalılara göre türkler pakistanlılarla vs. aynı değil de, evet araplarla benzer olduğunu düşünen var. ama benzeriz de. daha da garibi doğu avrupa ülkesi sanan var. biraz öyle de sayılır ama wtf.
3 ironik
4 & 5 veriyor.

bütün sorularında haklısın. ırkçılık bu yüzden akıl hastalığıdır.

aynı değil. biri almanların türklere yaptığı ırkçılık, öteki türklerin araplara yaptığı ırkçılık.

Ben pakistanlilara ya da faslilara irkcilik yaptigimizi gormedim. Bana denk gelmedi belki.
Bence ayni degil. Araplara yapilan tarihten geliyomus gibi geliyo bana. Ya da sanki onlar olmak istemedigimiz kulturun insanlari gibi. tanistigim iranlilarda sevmiyordu araplari. Zaten araplarda turkleri sevmez. Hatta nefret ederler. Neyse.

Bence aynı, hiçbir farkı yok. savaş vs olmaksızın para için yıllardır almanya veya başka ülkelere yerleşip sonra da gördükleri muameleden yakındıkları halde kendileri aynı ırkçılığı yapmaları ayrı ironik.

Avrupalıların Türk kelimesinden anladığı müslümanlıktır. Sonuçta islamı en iyi temsil eden bu millettir. Türk ve İslam onlar için birbirinden farklı değil.
Türkiyede de her Türk aynı değil ki bu ayrımcılık konusunda. Her yönüyle batıya taraftar bir türkün araplar vb. için yaptığı ayrımcılıkla, batı taraftarı olmayan müslüman bir türkün onları ötekileştirmesi arasında fark var. Herkes ırk olarak aynı olsa da ortak değerler konusunda farklı düşünme söz konusu.
Macarlar da türk ama onlar için ülkücülük ya da turancılığın herhalde bir anlamı yok.

Müslüman türkün arap için yaptığı ayrımcılık ümmet kelimesini tam anlayamamış olmasına ve bazı temelsiz ön yargılarına bağlanabilir.

@1adam +1 adsadjhgf

"Macarlar türk", "Avrupalılar için islam=türk", hadi bu cahili anladık ve bol bol gördük. Onun 2018 yılında bu tezlerine cevap vermek 'zor'. Ama ben soruda "ırkçılıktan en çok zarar gören milletlerden biri de türkler" ifadesini tarihsel bilgimde konumlandıramadım. Afrika'da, Avrupa'da ve Amerika'da sayısız kölelik ve soykırım örnekleri aklıma gelirken, nasıl türkler bir anda en mazlum halka oynamaya başladı anlamadım.

Onun dışında sorduğun soruda haklısın. Aynı biçimde ırkçılık. Mesela Frantz Fanon'un Siyah Deri Beyaz Maske (ki en önemli kolonyalizm metinlerinden biridir) çok güzel bir ırkçılık skalası yaratılır. Beyaz adama boyun eğen bazı siyahilerin nasıl da Senegallilere (Senegal skalanın en altındaydı, bir o kalmış aklımda bütün hiyerarşiden) ırkçılık yaptığını gösteriyordu. Irkçılık Avrupa'ya özgü değil. Elbette sömürge deneyimi yaşamış toplumlar da; ya da Türkiye gibi yarı-sömürgeleşmiş olanlar da bolca ırkçılığa başvuruyor; hatta ırkçılıktan en muzdarip halklar bile.

Bu şu anlamda ironik değil, çünkü dünya halkları ırkçılığa maruz kalanlar vs. ırkçılar olarak ayrılmıyor. Aynı Fanon'un fark ettiği gibi, halklar kendi güçlerinin verdiği hiyerarşiye uyarak alta doğru ırkçılığı performe ediyorlar.

dışla bağlantısı olmayan, farklı kültürlerle ilişkisi bulunmayan topluluklarda ırkçılık olur. türkler arasında da ırkçılar vardır, avrupalılar, afrikalılar, amerikalılar...vs arasında da, hiçbir farkı yok. etrafını gezen, gören ya da belli bir süre yabancıların yoğun olduğu yerde aktif olarak hayatını sürdüren, yabancılarla bir şekilde birlikte yaşamış kişilerden ırkçı pek olmaz, çok nadirdir herhalde. öte yandan mesela almanya'da afd'nin en fazla destek bulduğu, pegida'nın çıkış noktası olan dresden'de bir avuç yabancı var. insanlar göçmenlerle yaşamın ne olduğunu bilmiyor ama göçmen düşmanı olabiliyor. yani karşındakiyle hiçbir şekilde iletişim kurmadan ona karşı nefret duyuyorsun. bu nefretin ana kaynağıysa genelde medya olur, siyasiler olur, farklı metinler, teoriler olabilir ama pek ikili ilişkiler kaynaklı doğmazlar.

bu arada 1adam yine coşmuş :) türk milletinin ümmet kelimesini anlamaması türk milletinin en büyük şansıdır diyelim gitsin. atatürk güzel eleştiriyor bu ümmet kafasını.

"türk’ler arap’ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne arapların, ne aynı dinde bulunan acemlerin ve ne de mısırlıların vesairenin türk’lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi. bilakis, türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. bu pek tabii idi. çünkü muhammed’in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şamil bir arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. bu arap fikri ümmet kelimesi ile ifade olundu."

@ protector
yabancı yazarların (gayri müslim batılı yazarların) kendi kitaplarında bu var. Yine iyi araştırırsan Müslümanların dinlerinin değiştirmesinin çok zor ve hatta imkansız olduğunu yine onlar yazıyor.
Böyle hemen kolaya kaçarak alay edip, etiketleme huyunu bırakın.

Irkçılık aynı ama ironik değil. Avrupalının bir Türkle bir Suriyeliyi aynı görmesi, o Türkün de kendini o Suriyeliyle aynı görmesi için bir sebep değil. Herkes diğer grupta kendinde olan bazı şeylerin olmadığını düşünerek diğerini aşağılıypr/dışlıyor/istemiyor vb

Şahsi fikrim, Avrupa’da Türklere bakışın da Türkiye’de Suriyelilerle bakışın “tamamen haksız” olmadığı yönünde. Haklı sebepleri var insanların. Bu gerçekleri reddetmeyi hayalcilik olarak görüyorum.

Benzeri bir hayalciliği; “Paris’te bomba patlayınca olay oluyor ama Bağdat’ta (misal) her gün bomba patlıyor kimse ona ses etmiyor” benzeri yorumlarda da görüyorum. Ortadoğu’da zaten her gün bir yerler patlıyor, insanlar (dışarıdan bakan gözler) buna alışıyor, şaşırmıyor. Paris’te olunca sürpriz olması çok normal. Paris’teki patlamanın dehşet yaratmasına rağmen orta doğudakinin olağan karşılanması gayet normal insan refleksi.

Anlatmaya çalıştığım tamamen insanların algılama biçimiyle ilgili şeyler. Beğenmediği grupların kafalarını kesmek gibi bir şey değil “tamamen haksız değil” dediğim. Doğrudan şiddeti yorumlamadım.

Alt paragraftaki soruyu da ozellikle ekledim cunku dinci kesim ki belki de Araplarin irkciliga ugramasina karsilarken bir Israillinin oldurulmesini destekliyorlar. Turkiye'de 20 kusaktir Hristiyan ailelerin kiliselerine gitmelerinin engellenmesini istiyorlar.

Bir de bu dinci kesimi asagilayip kendini yukarida soz ettigim asil sanan modern(?) kesim var. Dincilerle modernler birbirlerinden nefret ediyor ama ayni sacmaliga hizmet ediyorlar.

Ne güzel sevgililer var keşke benimki de şunları planlasa :/ neyse bu iç geçirmeden sonra soruya geleyim;

Zaten mevsim itibariyle çok kalabalık olmaz o yüzden topyekun bir sessizliktense biraz hareket biraz sakinlik ihtimali bana büyük adayı cazip kıldı.
Hiç adada konaklamadım tavsiye olarak önerim yok ama küçük kaçamak tatili için güzel seçim hiç bayacak gibi gelmiyor kulağa.

büyükada ascot hotel

Büyükada, Adapalas otel.

büyükada köşkorman otel kahvaltılı satın alın, kahvaltıyı da balkonunda yaparsınız. biraz yürüyüş istiyor yukarda kalıyor ama çok güzeldi.

Buyukada the Princess

Burgazadada Öğretmenevinde kalmıştık bu mevsimde. Saat öğleden sonra 3 de 2-3 saat dolaştık. Saate baktım 15.30 du. Orda zaman geçmiyor. Akşam Rum tavernaları var, birkaç masa o da.

1-bu mevsimde en guzeli buyukada olur bence.
2-buyukada adapalas diyorum ben de. yıldonumu icin harika tercih olur hem cok guzel bi ortamı var. hem secret garden da yemek de yiyebilirsiniz.
3-hayir. iyi tatiller simdiden

ada palas'ta karar kıldım, teşekkürler herkese. :)

airbnb'de cok guzel iki yer buldum az önce. ama haftasonu doluydu hep. haftaiçi için bakın bence.

f değerini kaç ayarlıyorsun?

f değerini arttırırsan net alan derinliği yani focus başlangıç noktası ile fokus bitiş noktası arası genişler. ikinci olarak f değerini de arttırdın, yine yeterli gelmedi, bu sefer lens ile objenin(obje sensin) arasındaki mesafeyi arttırman gerekir, böylece bu net aralık yine artar. dslr makianlardaki en büyük video problemi bu net alan olayı işte, bir adım attığında, yarım adım attığında netliği kaybediyorsun, büyük video kameralarda böyle olmuyor, tv de kullanabilinen maksimum f değeri 5.5 - 6 f olması lazım(formülle hesaplıyolar, bu değer aşılınca görüntüde kayıplar oluyormuş), yani bunun üstüne çıkamıyolar profesyonel kameralarda ama buna karşın netlik kaybı yaşamıyolar.

ayrıca otomatik focus ile pek video çekilmez(tripodda kendini çektiğini söylediğin için diyorum.)

yani sürekli servolu fokus yapma olayı kabul edilemez. otomatik netlemeye alır deklanşöre yarım basar netler bırakırsın, daha fokusla işin olmaz.

bilmem hangi lensi kullandıklarını, geniş açı kullanıyolarıdır muhtemelen

www.youtube.com

video çekerken bazı ince detaylar var, sonra yazarım belki,fps, enstantane, makina ayarı, ışık setup'ı, after effects vsvs

manuel olarak odaklayıp otomatiği kapatıp öyle çekeceksin.

encrypted-tbn0.gstatic.com

Ben bu caminin önünde bi yarım saat bir saat kadar oturduğumu hatırlıyorum. Yanında küçük bir bakkal/market vardı. İletişimle ilgili bir şey hatırlamıyorum. Öyle bir dükkanın çarşı içinde olmasını bekliyor insan. Yanlış anlama olmuş olabilir mi? Adanın yarısı Nizam mahallesi. Çarşı içindeki caminin yanında falan olabilir belki? Aksi gibi google’da Da bulamadım adada Çınar iletişim.

Yine de dolandırıcı olmadığını bir karışıklık olduğunu söylüyor içimden bir ses. Satıcının yorumlarında değerlendirme yok mu?

tr sim kartı takılmadığı sürece sorun olmuyor.

turkcell vodafone veya avea lı bir hattınız varsa ve bunu imei kaydı olmayan bir telefonla türkiye sınırları içerisinde önceden sadece 1 ay kullanabiliyordunuz. şimdi 6 aya uzatıldı bu süre ve maalesef bu mesajı ilk aldığınız andan itibaren 6 aylık süre işliyor. 1 ay kaldım geri döndüm seneye geldiğimde 1 ay daha kullanırım 4 ayım kalır durumu söz konusu değil.
ufak bir not bu altı ay bitmiş bile olsa bu telefonu türkiye operaötlerinin sim kartı takılı olarak yurtdışında kullanmaya devam edebilirsiniz.

neredesin bilmiyorum ama tişört giyme başkan ayazda hasta olursun, hava çok fena ankarada. Ben fotoğrafı görünce üşüdüm.

açık renkli pantolon(resim düzken sağda olan)

siyahi yapistir

Siyah

Siyah ya da gri.

kış olmasa gri derdim ama kış olduğu için siyaj

Dindar bir insan değilim. Allah'a inanırım. Dini ahlakı hayatımda uygulamaya çalışırım. Her zaman şükrederim. Bu bende manevi bir doyum ve sabır oluşturuyor.

hayatımda bir gün bile şükretmedim. daha iyisini istemek varken, niye şükretmek?

şükretmiyorum. gözlemlerime göre şükreden insanların başına hep daha kötüsü geliyor. şükredince bir sonraki bölüme başlama komutu gibi bir şey veriyorsun herhalde. o bölümde de daha büyük felaketler, daha büyük kayıp ve yıkımlar oluyor. bu böyle böyle devam ediyor, kişi şükretmeyi bırakana kadar.
bunun sebebi belki de şükreden kişinin kendinin daha güvende olacağına duyduğu güvenle alakalı da olabilir. yediği darbeden sonra buna da şükür diyen kişi kendini gelecek tehlikelere karşı daha duyarsız bir durumda tutuyordur belki.
deist bir insanım ancak müslümanlık açısından bakarsak ki benim de uyguladığım yöntem aynı, hayır da şer de allahtan ise ne hayır için şükrederim ne de şer için dövünürüm. hayatımda benim kontrolüm dışında bir şey olduysa iyi veya kötü, bunu hayatın getirisi olarak görüp alacağım ders varsa alıp devam ediyorum.

Ben ediyorum. Benimki kimilerine polyannacılık gibi gelebilir ama sahip olduğum herşey için şükrediyorum.

etmiyorum. daha iyileri de pek umrumda değil. şiddet gören, aç yüzbinlerce canlı varken kendi halimi dert edinmek bencilce geliyor.

Herşey ve özellikle sağlık hususunda şükrediyorum. Elbette dahasını isterim ama beterin beteri olduğunu da bilirim, bugünümü aramayım yeter.

evet.

evet. çok doğal bir şey benim için.

Her sabah ve aksam, duzenli bir sekilde tanrima sukrediyorum. Su anda -oncesinde ve sonrasinda da yasattigi ve yasatacagi- yasadigim her guzellik icin ibadetimi gerceklestiriyorum. Tanrimi seviyorum.

Geceleri uyumadan önce onunla konuşuyorum, sıkıntılarımı anlatıyorum, sıkıntılarıma rağmen içimi nasıl rahatlattığını anlatıyorum. Beni yarattığı, en önemlisi, kendisini bulmamı sağladığı için şükrediyorum.

evet

şükretmek olarak adlandırmam ama içimdeki çılgın pollyanna sahip olduklarımın farkında olup "o kadar da kötü durumda değiliz be aga" dememi sağlıyor. daha iyisine sahip olamadığım için şartlarıma, kendime sövmem ama sahip olduklarım için herhangi bir dış güce minnettar olmam.

olaylar benim dışımda gerçekleşiyorsa bundan dolayı birine borçlu hissetmemin hiçbir anlamı yok. yatalak değilim diye zaten şükretmem çünkü asıl yatalak olmak istisnai bir durum, özel bir muamele görmüş değilim.

Polyanna tarzında olmasa da her an bir seylere şükrediyorum sanirim ben de. Şükretmekten de ziyade kıymet biliyorum diyelim. Heyatimdaki en ufak seylerden en büyük şeylere kadar hepsinin kiymetini cok iyi bilirim.

Evet.

öncelikle ateistsporluyum.

minnettar olduğum durumlar/kimseler bir hayli. şükretme kısmını pek yaptığım söylenemez.

olmasi gerektigi kadar degil.

iki puan kendi içinde bir anlama sahip olsaydı ya da bir grubu simgeleseydi olurdu ama bu haliyle yanlış diye düşünüyorum, direkt refere edebileceğim bir kaynağım yok.

buna gelene kadar ne hatalar yapıyorlar, kimsenin umrunda bile değil artık.

bence 2’yi rakamla yazmalıydı. ben bu cümleden “fenerbahçe 1-2 puan falan kaybetmiş” gibi anlıyorum

dogru cunku o "iki puan" bir kalip halinde. bir puan kaybedemezsin neticede. "çok lezzetli bir elmayı ağaçtan düşürdük" demege denk. dogru.

rakamla yazilmaz.

@istanbul'un dediği gibi anlamıyorum ben mesela. öyle anlaşılması için kendisinin de yazdığı gibi rakam tire rakam halinde yazılmalı.
oradaki "bir" belgisiz sıfat.
niteleme+belgisiz+sayı sıfatı yer almış yanılmıyorsam. fenerbahçe cümlesi doğru ama senin örneğinde anlamadığım bir yamukluk var. bana öyle geldi. :D

epey.com da özellikleri ve fiyatları cok guzel karsılastırabilirsin.

Samsung mu8000 var gayet güzel tavsiye ederim.
Mağazada incele öyle al resimler yanıltıyor. Çok kalın ve çerçeveli olabiliyor gerçekte.

Hooop 2 hafta araştırıp bugün tv almış birisi olarak.

İki model arasında farkları söylüyorum. Samsung'ta akıllı kumanda var, lg de yok. lg webos, samsung tizen. Samsung ses olarak bir tık daha önde.


vatan'dan hafta sonu kampanyayla 43mu7000 aldım. Çok memnunum şimdilik özellikle siyah performansı benim çok hoşuma gitti.


Bence mu serisine denk lg televizyonu uj701 serisidir.

Çünkü ithalatçı garantili, samsung türkiye garantili değil. Telefona bir şey olduğunda samsungla değil ithalatçı firma ile yüz yüze gelirsiniz.

carabelli +1

fakat şu ana kadar ithalatcı garantili aldıgım hicbir telefonda sorun cıkmadı. Sırf garanti ıcın 600 lira fazla ödemek çok mantıklı değil.

dual sim eski kasa oluyor ilk üretimlerden

yirmilik dis olabilir mi?

ben de dislerimi sikiyordum aksamlari, plak filan vermisti doktor. o aralar cok stresliydim, stres gidince sikma da bitti. uyumadan klasik muzik filan dinlemeyi deneyin. muzik dinleyerek uyuyun.

kas gevşetici işe yarayabilir.

S8 ile S9 arasında tasarım olarak pek fark yok. Sadece Plus olanında çift kamera olacak büyük ihtimal. Onun dışında yüz tanıma teknolojisi gelebilir, zaten var ama Apple'ın yaptığı gibi FaceID olandan bahsediyorum. Kamera'da ufak tefek iyileştirmeler var.

İşin aslına bakarsan bir zamandan sonra artık nereye kadar yenilik olabilir ki diyorsun daha ne koyabilirler falan ama her defasında'da koyuyorlar. Önümüzde ki 2-3 yıl daha çok büyük değişiklikler olacağını zannetmiyorum ben. Ama Android eski Android değil. Büyük gelişmeler var hatta iOS eski Android oluyor, Android de eski iOS olma yolunda ilerliyor bence.

Şunu'da eklemek istiyorum, S8 ya da S9 alırsan bir kere düşürdünmü telefon pert olur haberin olsun. Kılıfla kullanmak şart yani. Ekran koruyucu falan da bulamazsın, piyasadekilerin hepsi kalitesiz ve ekran hassasiyetini bozuyor.

S8 hala alınır, S9 çıktığı zaman biraz ucuzlar diye düşünüyorum (özellikle 2.el piyasası). Param var diyorsan S9 da alabilirsin daha yeni model.

Son bir tavsiye, S9 almaya karar kılarsan sakın çıkar çıkmaz alma. Çünkü 1 max 2 ay sonra 300-500 lira daha ucuza satılıyor. Daha önce örneklerini gördük Note8 ve S8 de.

Eyyorlamam bu kadar.

Yaklaşık 2 ay önce artık üç senede bir iphonea verdiğim paralara üzülerek androide geçme kararı aldım. Aradım taradım en aklıma yatan galaxy note fan edition oldu. Şu ana kadar aşırı memnunum. Gerçekten android eski android kesinlikle değil. Ayrıca bu telefonu da en az iki buçuk sene kullanacağımı düşünüyorum, o zaman neden iki kat para vereyim? Böyle düşününce çok mantıklı. Bence direk geçin ama daha uygun seçeneklere bakabilirsiniz.

üstad sizin hesap iphone fanıydım. sonra bir arkdaşta s7 gördüm. zati telefonumu değiştirecektim direk s7 aldım. mükemmel telefon. bazen s7 edge mi alsam diyordum ama bence müthiş telefon. android eskisi gibi değil. ben bir takılma vs yaşamadım. çok hoş geliyor bana. s7 için konuştum. düşürüp şaşırmassam beni baya götürür bu. kırarsam da gider edgesini alırım.

samsung rehber açınca bile kasan touchwiz'i s6'da bıraktığından beri yazılımsal olarak kendini buldu, alınabilecek en "komple" android'leri üretmeye başladı. alınmaz denecek bir kronik ve yaygın sorunu yok, alabilirsin.

s9 20 güne çıkacak, piyasaya girmesi nisanı bulur muhtemelen. yine muhtemelen ayarlanabilir diyaframlı, yenilikçi bir yaklaşımla gelecek ancak fiyatının 5bin üzeri olacağını tahmin etmek zor değil. en son çıkan bende olsun gibi dertlerin yoksa al geç s8'i.

Samsung gayet stabil su anda, s7 kullaniyorum paranız kıymetli ise yapistirin geçin pişman olmayacaksınız.

yanıtlarınız için teşekkür ederim. genel görüş pişman etmeyeceği yönünde.

Gümrüğe takılacak hiçbir ürün için özel kargo seçmeyin, ürün bedeli kadar ek masraf, bazen daha fazla çıkartırlar. Gümrük çekim işlemleri ücreti, depoda beklettikleri gün başı ücret, vs. cart curt bir dünya ek masraf koyuyorlar üstüne. PTT ise sadece %20'yi öde geç diyor.

forumdonanımhaber'de ki amazon konusunda bununla ilgili bi şey vardı fakat orada amazon devreye girdiğinden dhl kafasına göre gümrük çekim ücreti vs. alamıyordu, eminim bununla ilgili bi yönetmelik vs. vardır fakat sizin durumunuzda muhattabınız aliexpress'teki satıcı olacak,o da ne kadar ilgilenir gümrük konusunda meçhul. @neyehbe'nin dediği gibi dhl dışında başka bi kargo ile göndermeyi seçin,satıcı ile konuşun bi belki bir çıkar yol bulunur.

Alamayabilirsin. Maç biletleri internet sitesinde yayınlandığında oradaki bilgileri oku.
Bazı maçlarda "bilet satışı takım logoları ile sınırlıdır" yazar. Yani sadece galatasaray passoligi ile bilet alınabilir o maça.
Bazı maçlarda da deplasman takımı hariç, tüm klüplerin passolig kartlarıyla bilet alımına izin veriliyor.

bileti sen satın alıp transfer yapabilirsin.

bugünlük motivasyonum akşama taze yoğrulmuş etli çiğköfte yemek:)))

bu akşam için birbirinden şahane iki motivasyonum var

1.sevgiliye sarılmak
2.yoga

ingilizce çalışmak sanırım.

1. netflix and chill
2. coin borsasının önünde saatlerce oturup araştırma yapmak.

akşam olsa da yatsam, evet.

Bitki çayı karışımı yapıp battaniye altında dizi izleyip kitap okumak. Sırf bu yüzden evde büyü yapacak kadar çeşitli ot, bitki var.

Yoga yapmak.

Pikaba güzel bir plak koyup erkek arkadaşım ile kahve/ bira/ şarap eşliğinde sohbet etmek.


Eğer kendimi odullendirecegim kadar güzel geçtiyse günüm çay yerini sıcak çikolata alıyor :) bu da ayda 1 filan oluyor.

akşam olsa da yatsak.

Uyumak tabiki, başka bir şeye gerek yok.

Spor:) akşam olsa da salona gitsem.

farklı bira çeşitleri deniyorum, denerken dizi-film izliyorum.

Yemek yemek ve dizi izlemek. Sigir gibi yasiyorum.

Bira, fırında elma dilim patates ve cajun baharatı, ve mümkünse Walking dead, ya da shameless veya sağlam bir film.

şu aralar akşam olsa da laptopumu kucağıma alsam netflixten doya doya dizi ve film izlesem diyorum normalde izlediğim her diziyi ve filmi yarım bırakan bir insan olarak netflix beni çok değiştirdi :)

Sican, ingilizcesi Rat, farelere gore daha buyuk ve daha zeki oluyorlar.

cebimde 750euro olsa vermem. ama cebimde 3000euro olsa veririm.

vermezdim, o tarz şarap tadımlı falan bir tatil tarzım değil. kulağa biraz sıkıcı geliyor. böyle şeylerden hoşlanıyorsam gene de vermezdim çünkü havuzlu villa fiyatı gereksiz artırıyor sanırım. madem 7-8 kişiyiz, herkesten havuzlu villa yerine daha uygun bir kalacak yer seçmelerini talep ederdim.

verilir. kendiniz de benzer bir şeyi yapsanız o bedele yakın olur. ancak kalınan yerdeki hizmet, yemek dahil olup olmaması ulaşım koordinasyonu vs. çok önemli. her şey 3/5 ve üzeri ise o para verilir bence.

ugrasmaya vaktim varsa kendim ayarlarim, bu tür aktiviteler astronomik tur fiyatlarina kilif olsun diye inanilmaz pahali gibi yansitiliyor fakat bi kere arastirmaya baslayinca goruyorsun ki en az 2 kati fiyat eklemeden tura dahil eden cok az yer var. dedigim gibi, vaktim varsa kendim organize eder cok daha iyi yapardim. vaktim yok ve param varsa verirdim cok dert degil.

O kadar yeşilliği yiyebilirsen ye ama yenilmiyor, yoruyor bir süre sonra. Blenderda amac kolay tuketmek.

ben bir süre juicing yapmış ve yapmaya devam edecek olan biri olarak söyleyeyim...
sıvı halde aldığınızda ve katı halde, çiğneme yoluyla aldığınızda beden farklı tepkiler veriyor.
içtiğiniz zaman, etkisi çok daha hızlı ve gözle görülür olurken, sindirim sistemini de bildiğimiz geleneksel şekilde çalıştırmamış oluyorsunuz.
yani sindirimin ağızda başlaması meselesi gerçekleşmiyor.

ve bir bardak yeşil suyun içinde bir kilo sebze oluyor aşağı yukarı.
bir kilo sebze, ağızdan çiğ olarak bir günde tüketmekte zorlanacağınız bir miktar.
eğer juicing yapıyorsanız günde 4-6 bardak içiyorsunuz, oradan hesap edin.
ve tabii bu kadar çiğ sebze suyu içtiğinizde, gerçekten ıspanak yemiş temel reis'e dönüşüyorsunuz enerji anlamında.

ama parça pinçik edip, katı meyve sıkacağı kullanmak yerine, soğuk sıkım yapan, yani suyunu metal bıçakla keserek değil de, ezerek çıkartan makinelerden tercih etmek daha doğru.
ya da hazırlarını satın alabilirsiniz internetten.

edit:
özelden soranlar oldu diye ekleme yapmak istedim.
çiğneyerek sindirim sistemini alışılagelmiş şekilde çalıştırmadığınızda, mideniz asit salgılamıyor.
dolayısıyla bedende bulunan ve üretilen asit miktarı azalıyor.
hem besleniyorsunuz, hem de asit üretmiyorsunuz.
bu da sağlığı ciddi ve iyi şekilde etkileyen bir şey zaten.

Haklısın. Hem anlamsız hem de riskli olabilecek bi uğraşı.

Karaciğer yağlanmasına maydonoz kullanılmıyor. Maydonoz idrar söktürücü, böbrek kumları, rahatsızlıkları vb. konularında yararlanılabilecek bi bitki.

Karaciğer yağlanması için deve dikeni ve aynı familyadan olan enginar ama sadece yeşil kısımları faydalı. Kazanlar dolusu tüketmek lazım içindeki yararlı olanı maddeyi yağlanan organı düzeltmesk amaçlı alabilmek için. Eczanede hapı var, bi kutusu karaciğeri toparlamaya yetiyor.

Maydonoz kürünü ise hiç anlamıyorum. Maydonoz sofranın tuz ve ekmekten sonra gelen baş aktörü gibi bişi. Girmediği yemek yok desek olacak. Sürekli alıyoruz zaten.

Riskleri de var bu kür işlerinin. Vücuda fazlaca alınan günlük atılmayan maddeler olabilir. Fazlalığında da zararlı olan şeyler var.
Mesela potasyum. Maydonozda potasyum miktarı iyidir. Her sabah fazladan fazladan potasyum alırsan potasyum yükselir.

Artı, gıdaları sıvı olarak almak bizim metobolizmamızın alıştığı yöntem değil. o kür senin bu kür benim derken metobolizmanın dengesiyle oynamak da var. Nesiller süren bi değişime ayak uydurmak farklı, birden bire değişikliğe ayak uydurmak farklı. zaten hazır gıdalara, çabuk yemeklere daha tam alışamadık. Üstüne envai çeşit kürler çıtı.

Her öğün dengeli beslenme, mevsiminde yaşadığın yerde yatişen gıdalara ağırlık verme ve hareket varsa vücut gayet rölantide gider. Alkol ilaç vs karaciğer yoruluyorsa takviye olarak enginara ağırlık verilebilir, tahliller sıkıntılıysa drog alınır.

Kürlere mesafeli durmak hayrımıza, sabah salataları canımıza:)

Roka salatası da yapabilirsin sabahları. Rokayı doğra, minik bi turp rendele, az sirke gezdir. Toksinleri atmana yardımcı olur.

birileri juicing muicing diyerek milleti sağlam kerizliyor. mesele bundan ibaret. yeterince iyi paketlersen "sağlıklı"diye at gübresi yedirdip üstüne kilosunu 30 liradan satabilirsin. asit üretmiyormuşuz, bu da iyiymiş falan filan. sağlam keriz avı bu işler.

günde 1 kilo yeşillik yiyip nabıcaksın bi de burdan düşün. dengeli sağlıklı beslenme için böyle şeylere gerenk yok. baklavayı lahmacunu gömüp yeşil su içsen ne olacak.

@doxanikee & @hasmetizm 2046:

yazdıklarımın "sağlıklı beslenin, o yüzden hiç yemek yemeden günde altı bardak yeşil su için, juicing yapın" gibi bir anlam ifade edebileceğini düşünmemiştim.
"juicing böyle yapılıyor, yapılma nedeni de bu" demeye çalıştım.

sizin yazdığınız şekilde algılamak için de biraz "keriz" olmak lazım herhalde.
juicing dediğiniz şey, yani 30-60 gün gibi sıvıyla beslenmek ciddi sağlık sorunu olan ya da kemoterapi görmüş hastalara falan uygulanan bir şey.
kemoterapi sonrasında özellikle çiğ beslenme ve juicing Amerika'da son derece yaygın uygulanan bir yöntem.

zaten normal ve sağlıklı bir insanın en fazla detoks amacıyla 3-4 gün yapması öneriliyor.
onda da zaten bahsettiğim etkiyi göremezsiniz, zira ilk 3-4 gün çok zor geçer.
ya da inzivaya falan çekilenler en fazla 21 günlük rejimler yapıyorlar, o ayrı bir şey.

ancak, günde bir öğününüzü yeşil suyla değiştirirseniz gerçekten faydası olur.
lahmacun, baklava bile yiyor olsanız, hiç yoktan iyidir.

aleme keriz demeden önce kimin ne yaptığını, ne demek istediğini anlayalım.

hayır, normal bir insanın böyle zırvalıklarla vakit kaybetmesine gerek yok.

Maydonoz ve limon iyi olur gibi geldi bana yav ben mi garibim? Aci aci otlari blenderdan gecirenleri ben de anlamiyorum ama maydonoz piyazi suyu yapana bisey diyemem. :)

valla hocam bende orjinali var o bile sorun cıkarıyor. ucuzsa al geç. dene.

Seren serengil gülben'in sürekli evli erkeklerle olan ilişkisini gündeme getiriyor gülben bu haberlere yasaklama kararı getirtiyor; seren susmuyor gülben bunu yasaklama kararını ihlalden hapse attırıyor 3 günlüğüne. Yalnız gülben'in haberlerini medya devleri hep sansürlüyor yani bir nevi derin devlet gibi derin medya kurmuş kadın seren de bunlara tepki gösteriyor. Kedi köpeğe tecavüz, yolda cinsel taciz hatta şiddet uygulayanlara ceza kesmeyen adalet Seren'e hapis cezası veriyor. Seda Sayan ne ara karıştı bilmiyorum :D

Gulben Ergen Seda Sayan'in programına katilmis, Seren Serengil de bu durumu elestirmisti galiba.

Bunlar nasıl gündem oluyor anlamıyorum.

Memleket olarak tek eksiğimiz sannedersem bu polemikti

Ben de bugün öğlen bunlardan haberdar oldum. Gülben Ergen'i takdir ediyorum. Seren Serengil 3 günde normal bir mahkumun 3 saatte çektiği kadar bile sıkıntı çekmez o başka konu tabii de temsili nitelik taşıması sebebiyle çok anlamlı. Magazin denen olgu bitene kadar yağsa keşke hapis cezaları. Özel hayat bırakmıyorlar.

Bu arada şu şu şu suçlar varken buna ceza veriyorlar bakışı komik. Sanırım o kanal ve program da bu savunmayı yapmıştı. Hatta Seren Serengil gerçekleri söylemekten çekinmeyeceğim gibi bir şey demişti. Peşinde olduğu gerçekler de birilerinin özel hayatı. Nice olay varken, bu olay hüküm giydi diyen kendisine diyende ülkede nice sorun varken, ekonomi, şiddet, suç oranı, öfke, çatışma, terör vs. varken peşinde koştuğun gerçek, "kim kimin kocasını ayartmış"ın peşinde koşuyor. O gerçekleri ilan etmeye çalışıyor. Öyle saça böyle tarak olmuş biraz.

reklam yazarıyım. önemli senaryoları sessiz bir yerde word'e gömülmeden yazamam. küçük işlerde de sağdan soldan ses duymam ya da müzik dinlemem kafamı daha çok çalıştırıyor.
ama benimle aynı yerde çalışanlardan kimisi dışarıda bir kafede daha iyi yazıyor, kimisi evde koltuğuna yayılarak daha iyi, kimisi son ses müzik dinlerken, kimisi elindeki defteri karalarken.
herkes nasıl alıştıysa öyle daha iyi yazıyor. bunun bir metodu yok yani.

akademik çalışmalarım için yazarken maalesef ev benim için uygun bir ortam değil, basık ve karanlık geliyor. geniş penceresi olan ve ışık alan bir yerde, masada çalışmak benim için önemli. üniversitedeki ofisimde bu ortamım var, bilgisayarımın ekranı da çok geniş yani her yer ferah ve istediğim gibi. söylediğim gibi bilgisayar üzerinden yazıyorum ama yoğun okuma gerektiren durumlarda okumaları çıktı üzerinden yapmak daha verimli geliyor, üzerine çizimler yapıp notlar alıp çıkarımlar yapabiliyorum. yani bütünü görmek önemli. makalemin bittiğini düşünüyorsam çıktı alıp son hali üzerinden de son okumamı yapıyorum. tüm bu çalışmaları yaparken sakin (sözü olabilir) bir müzik dinlemek konsantrasyonumu arttırıyor.

bunun dışında her gün okulda olamadığım için ve evde de çalışmalarıma konsantre olamadığım için bir kafeye bilgisayarımı da alıp oturabiliyorum. gürültü vs. açıkçası beni etkilemiyor, tek başıma olduğum ve çalışmaktan başka da çarem olmadığı için kahve eşliğinde mis gibi de çalışabiliyorum.

ek: her çalışmam için mutlaka ayrı not defteri edinirim ve bu not defterini sürekli yanımda taşırım çünkü aklıma geldiğinde onları kayda geçiririm. bu çalışmalarımı yönlendirmemde etkili bir yöntem. metnime eklediğimde de notumun üstünü çiziyorum.

www.youtube.com

@brakgn :)

beşiktaş'ta iş yapmaz çünkü oranın halkı nispeten eğitimli insanlar, sorgulayacaklardır.
bağcılar, zeytinburnu gibi yerlerde ise güzel yürür.

Dükkan kirası ve diğer giderler olmasa hobi amaçlı yapılacak bir iş olur ancak, kusura bakma pek mantıklı değil.

Onun yerine blog aç bence.

Kar marji yuksek urunleri koymadigini nerden bilicem? Ikna etmen lazim beni.

1 ay okuyup inceleyen tayfadanim.

hacılar biz kadıköy yazıcıoğlu'nda falan terör estiren insanlarız, mecidiyeköy'de falan biz yürürken millet kepenk kapatıyor
bizim lafımızın üzerine mouse, sözümüzün üzerine ekran kartı olmaz, olamaz
ya işte hedef kitle o sorgulayan kitle zaten, gidip zortingen bilgisayardan alayım kafam ağrımasın kafaları genel motto.

Hastayim bu is kurma fikri olanlarin iyimser cehaletine. Ticari gelecegini sempatiklik ustune kurmak ancak bizim zeka kupu fularli sozlukculerimize yakisir. Hic mi sokaga cikip ticareti gercekten nasil insanlar hangi mantikla yapiyor ve para aslinda hangi islerde nasil kazaniliyor diye bakmiyorsunuz? Eger ben de cevremde ticaretle ugrasan diger insanlar da yola boyle gercek hayattan kopuk romantik fikirlerle ciksaydik omrumuz icra dairelerinde gecer burnumuz boktan kurtulmazdi. Yanlis fikir bulabilirsin hadi ona bisey demeyelim de kendinizi kandirmak icin bu kadar ugrasmayin sonra hayalkirikligi cok sert vuruyor adami.

Kesin insaat bilgisayar ya da makine muhendisisindir sen.boyle parlak gorunen ama hayatta hicbir karsiligi olmayan fikirler genelde onlardan cikiyor da. Olmaz kardesim o is. Besiktas gibi oynak bi yerde para basilacak elli is varken boyle spesifik seylere gerek yok.

lol summer lol
hastayım hemen tüm insanları aynı kefeye koyan insan zihniyetine
ilk firmayı 24 yaşında kurdum onunla devam ediyorum. daha yazılmış bir cv'im yok. merak etme ne getirir ne götürür çok iyi biliyorum.
yorum yapacaksan fikre yap insanlara değil.

sizin bu kafaları şurada listeledim ayrıca,
www.eksiduyuru.com

helal olsun sana. girişimcilik demek bazen de batmayı göze almak demektir. fikir çok güzel bence ama ticari anlamda güzel mi bilemedim. aslında bir blog ya da blog mu kaldı youtube kanalı olsan bu tip ürünleri tanıtsan ve daha sonra sponsorlukla yürüsen gideri var gibi. yapılmışı vardır bunun kesin bir araştır istersen.
artısı: iyi gelir imkanı. youtube geliri dışında sponsor gelirleri.
eksisi: güven kazanman lazım. yanlış bir ürün sana sponsor olursa sonun kötü olabilir. o yüzden en iyisi bu yerine abicim burda böyle bişi var ne güzel di mi tadında incelemeler yapmak iş modeli açısından daha doğru duruyor.
potansiyel: potansiyel metrem patladı o derece. düzgün yapılırsa ve tutarsa evin ny'da araban ise minimum lamborghini olur. hadi inşallah.

kulaga cok kotu gelmiyor ama bizim uyanık insanımız sende görüp beğendiği ürünü
internetten neresi ucuz veriyorsa oradan alacaktır.
internetteki devlerle de fiyatta yarışamazsın gibime geliyor.

Bu ne lan derim. Hatta bir daha girmem o dükkana. Alışverişte insanların gözünü doyurmak önemlidir. Bir reyona 100 tane yazıyı koyarsan, müşteri orada çok fazla satış yapıldığını düşünür ve o mağazaya güvenir. Sen bir reyona iki tane ürün koyarsan, o ürün istediği kadar kaliteli olsun, müşteri o ürünlerin yetersiz olduğunu, hatta o mağazanın batmak üzere olduğunu bile düşünebilir. Alışverişte insanların psikolojisini göz ardı etmemek gerek. Çeşitlilik sempatik olmaktan daha önemli bir konu. Çeşitlilik olan bir mağazada hiçbir şeye ihtiyacı olmayan bir insan bile bir anda ilgisini çeken bir ürünü almaya karar verebilir.

güven vermen lazım, güven versen olabilir. yoksa ben bu markadan belki daha çok kazanıyor diye düşünüürm. çünkü bixde ticaret şöyle yürüyor; elinde olmayan mal hep en kötüdür, çalışmadığın marka hep en kötüdür. dükkana gir elindekini satmaya çalışır hep adam

bence int sitesiyle başlamak en mantıklısı, orada videolar çekip incelemeler yapıp önerdiğin üürnü satarsın

benim gibi geekler gelir. yalnız bizim gibi adamlar feci fiyat arastırması yaptıgı icin o dukkan kar etmez, edemez.

Kimse sana is kurma ticaret yapma demiyor ki. Fikrin sacma da demiyorum. Fikrini dayandirdigin noktalar cocukca ve ticari hayatin gercegine aykiri.kendini gaza getirme diyorum. Bu mottolarla yola cikilmaz diyorum.yoksa ben de 20 senedir ticaret yapiyorum. O listeledigin olumsuz tiplerden ben de cektim. Lafim sanaydi ama daha cok pembe ruya goren girisimci adaylarinaydi.

Parca urun olarak tutar gibi geldi bana, mouse, ekran kart, kasa vs. Ama laptop halinde gelip oyle bir dukkan tercih eden az olur

Fiyat performans olayına girersen yelpaze çok genişler, iki seçenek az kalır. Belki benim 1000 tl param var ama bu paraya göre en iyisini almak istiyorum. Ha yelpazeyi genişletirsen olur ama konsepte uygun bir isim ve iyi bir reklam çalışması lazım.

ben gelmem, ama bence tutabilir. mesela teknoloji ile arası olmayıp parası olan bir grup var, onlara hitap etmesi muhtemel.

ama diğer yandan, aynı işi yapan apple store var. 2-3 tablet, 2-3 bilgisayar, 2-3 telefon, az sayıda aksesuar, al sana apple store.

bence böyle bir yer olursa kendini geek/pasaj içinde değil, zengin muhitinde tanımlamalı. O zaman daha efektif olabilir.

Ben o dükkana girsem, "aaa negzel seçmişler, dur aynısını hepsiburada'dan alayım" derim.

gözlerin numaralı değilse para verme.

safilo üretiyormuş bu çerçeveyi belki buradan bulabilirsin tr satıcılarını.

www.safilogroup.com

ya tr'de optik gözlük için online satış yok sanırım, hep güneş gözlüğü

Sirkecide gozlukculerin oldugu bir han var. Baya baya yarı fiyatına satıyormuş, bikaç tanıdıgım aldı, optikçiler var içinde oraya bakabilirsin, olursa orda vardır.