ben de takipteyim başlığın. benim de tv koltuğu ihtiyacım var vivense'de vardı ama 3500 tl filandı fiyatı biraz uçuk.

Bende var bundan. Rahat ve geriye yatırınca gayet güzel oluyor ama sanki fazla yatırırsam durmayacakmış ve kırılacakmış gibi oluyor. Onun dışında kumaşı kaliteli ama birkaç yerinde defosu var.
Uzun süre hareketsiz oturunca rahatsız etmeye başlıyor, haliyle uyuklamak için uygun değil. Yan tarafında bir cebi var ama kullanmıyorum ben, telefonu bacağımın yanına koyuyorum, o da aradan yere düşebiliyor, ara boşluğu biraz fazla yani. Ama pek sorun değil çünkü hafif koltuk olduğu için hemen kaldırıp alabiliyorum.
Kumaş yerine suni deri daha iyi olabilirmiş bence.

@ejderha

aslında çoğu zaman tam yatırmayacağım için o kısım sorun değil ama uzun süre hareketsiz olunca rahatsız ediyor kısmı kötü oldu. ikea'dan aldığım 3lü kanepe inanılmaz rahat ve saatlerce de otursam sorun olmuyor. ben onun gibi olsun istemiştim ama olmayacağını da tahmin etmiştim.

yarın sabah ikea'da deneyeceğim saat 11.00 gibi. buraya eklerim deneyimlerimi elektr10 için.

ayrıca 3500 yine iyiymiş. bellona ve benzeri sitelerde 8e 10a bile var : ))

@la traviata benim baktığım 4-5 ay önceydi vivense'de baya güzel modeller var ama dediğin fiyatlarda da var tabii :)

teşekkürler bekliyorum yorumlarını :)

bugün gidemedim. yarın sabah gideceğiz bir ihtimal.

İlk kez mi zam alacaksın?

Genelde hep maaş yattığında anlaşılır. Herkese aynı zam olmayacağı için ve gizliği korumak için açıklama yapılmıyor. Direkt zamlı maaş yatıyor. Bordroyu alınca anlıyorsun.

Bir de benim çalıştığım birkaç şirkette zamlı maaş Mart/Nisan gibi yatıyordu. Sonra o aya kadar olan zam farkı toplu yatırılıyordu.

@himmet dayi niye genelleme yaptınız? Gayet de açıklanıyordu bizim. Sadece bu sefer uzadı süreç.

Önce ortalama %17,6 olacak şekilde ayarlayın dediler. Öyle ayarladık, en yüksek %18,1 verdik. Sonra "şirketimizde ortalama %18,9 zam yapılmıştır" diye yazı çıktı. Böylece herkesi hayal kırıklığına uğratmış olduk ve ortalamanın altında zam almalarını açıklamak durumunda kaldık :/

Edit: bizde maaş yatmadan birkaç gün önce ortalama zam everyone mail ile ilan ediliyor. Yine maaş yatmadan zamlarını arkadaşlara söylüyoruz.

%12-%14 arası

herkese enflasyon %14,6

Önceki çalıştığım şirketlerde maaştan önce zarflar dağıtılırdı zam oranları için, herkes ne alacağını bilirdi.
Şu an çalıştığım şirkette maaş yatınca görüyorsun ne alacağını, açıklama falan yok.

@turşucu

duyuruda genelleme yapılamaz diye bir kural mı var? Ben kendi çalştığım yerlerde ve çevremdeki insanların çalıştığı şirketlerde 'genellikle' böyle olduğunu gördüm ve bu şekilde yorum yaptım. Bunda anormal ne var anlamadım.

Bizimkini birkaç gün önce topluca açıkladılar. %22 yapılmış. Sodexo da 100 lira kadar artmış. Benim çevremde genelde ocak ayı sonuna doğru açıklamalar yapılıyor. Maaşı aldığı gibi öğrenen pek yok.

%0-22 arası olacak. Herkes maaş yatınca bilecek. Açıklanmıyor öncesinde.

şirket ortalaması 15-20 civarı. ben 25 aldım.

%16.1 akmasada damlar.

Ayarlar / Genel / Saklama Alanı bölümündeki uygulama ayarına girip alttaki uygulamayı sil deyince istediğin olmuyorsa zaten olmaz. 3. parti uygulamaların önbellek dosyalarına erişimi zaten yok. Ancak Jailbreak ile olabilir ama öyle bir 3. parti uygulama var mı bilmiyorum. Varsa da güvenmezdim.

Bildiğim kadarıyla yok
Daha önce indirdiğin bir uygulama mutlaka bulut şeklinde görünür

bulut şeklinde gözükmesin istiyorsun apple storeda satın alınanlara gir uygulamayı sağa çek ve gizle de.

@jelly bear
İstediğim o değil. O özelliği biliyorum ama istediğim bloklandığım bir uygulamayı ilk defa yüklemmiş gibi algılatmak.

yeni bir appstore hesabı ile denesen?

@Sivrisinek’e ek olarak telefonu sıfırlamayı unutmayın. Tüm ayarlar ve içerik olacak şekilde

telefonu sıfırlasanız yeterli.

Tlf sıfırlansa yeterli gibi düşünüyorum. Çünkü içine kart taktıktan sonra artık senin kullanmadığın ispat edilebilir. Sadece evden wifi üzerinden kullanılır ve suç içeren bir şey yaparsa nasıl ispat edilir bilemeyeceğim. O zaman wifi'nin ve ip'nin kaydı üzerinden ispat edilir herhalde..

Bilişim suçları cihaz üzerinden değil hat üzerinden takip edilip sorumluluk yükleniyor. O cihazla işlenen suç içindeki hat sahibi veya bağlandığı internet üzerinden takip edlir. Sıfırlayın yeter

ortalama m² maliyeti 1330 lira görünüyor. Buna göre 10 bin diyebiliriz.

insapedia.com

nasıl bir şey olacağına bağlı. ahır gibi bir şey olacaksa 3000'e de yapabilirsin. sıva boya dahil.

Taşıyıcı sistem olmak zorunda mı? Yani beton değil de alçıpandan yapsak olur mu?

Ne için kullanılacak bu yer, nerede ve nasıl bir konumda?

instagram.com

Tuba Geckil inanılmaz yetenekli

www.instagram.com

kendinizi farkında olmadan daha iyi ifade edebilme derim.

kitap okumayan insanlarda bu çok belli ediyor kendini özellikle.

bakış açın genişliyor, ufkun genişliyor. "orada şu olmuş, burada bu olmuş. insanlar şu açıdan hayata bakıyor, şuradakiler hayata şöyle bakıyor. demek ki benim doğruluğunu kabul ettiğim düşüncelerim doğru olmayabilir."

falan filan bir sürü şey. hayata at gözlüğüyle bakmamış oluyorsun. eğer hiçbir şey okumazsan annenin babanın sana öğrettiklerinin, ilkokulda sana öğretilenlerin mutlak doğru olduğu inancıyla hayatının sonuna kadar yaşarsın.

-anksiyeteyi azaltır
-empatiyi arttırır

Yalın alpay bu konuda güzel konuşmuştu ilker canikligil ile
youtu.be

ilk 5 dakikasını dinle, bu arada roman okumak süperdir demiyor, bu çağda roman neyi karşılayabilir neyi karşılamakta tek başına yetersiz kalır ondan bahsediyorlar, bence sorularının da cevabı

(bkz: kitap okumak/@roket adam)

sadece bir kitaptan bir fayda sağladım şeklinde değerlendirilemez bu yani.

-Yüksek özgüven(bilgi güçtür)
-Savunma mekanizması( bir olay karşısında soğukkanlı bir şekilde tepki vermek)
-Zamanı,tarihi anlama
-Soyut düşünme
-İyi bir insan olmayı öğrenme
-Farklı bir bakış açısı
-en önemlisi başka bir insanın deneyimini öğrenme
-sorgulama muhakeme gücü

Başka ülkelerde kitap okumanın faydaları sorgulanamazken ülkemizde faydası tartışılıyor devamlı. Bu çok korkunç. Sanıyorum dönemle alakalı.
Gündelik yaşamda pek bir faydası yokmuş gibi gözüküyor ama aslında bunun sebebi bizim kitap okumakla ilgilenmek yerine başka bir arayış içinde olmamızdır. Türk insanının hobisi yok çünkü okumayla sağlanması gereken temel oluşmamış.

Kitap okumaktan anladığınız roman-şiir gibi kurmaca metinlerle zaman kaybetmek olmasaydı bunu sormazdınız diye tahmin ediyorum. Bunların hiçbir katkısı yok. Bilim alanından kitaplar okursanız çeşitli dallara muhakeme kabiliyetiniz artar.

ben kitapları kontakt lenslere benzetiyorum. tabii bunun en önemli nedeni lens kullanmam sanırım. işlevsel olarak benzerlikler görüyorum aralarında. nasıl ki lens olmayınca hayata/çevremdekilere dair pek bir şeyi fark etmeden ve hatta bazen bir seylere çarpa çarpa yaşıyorsam, okumayınca da bir şeyleri olabildiklerinden/olduklarından daha az/flu/karmaşık/zor/belirsiz görerek yaşıyorum diye düşünüyorum. lens takınca her şey netleşiyor, berraklaşıyor. gözümün önünde apaçık duran birçok şeyi lenssiz göremezken lensle her ayrıntıyı fark edecek şekilde hiç zorlanmadan görebiliyorum. kitap da öyle. daha doğrusu, okumak da öyle. olayları, düşünceleri, konuları berraklaştırıyor. her şey sanki daha şeffaf bir hal alıyor. görememenin yarattığı huzursuzluğu da alıyor bu. gördükçe, fark ettikçe, bildikçe sakinleşiyoruz; çünkü anlamakta zorlanmıyoruz artık. taşlar yerli yerine oturuyor bir nevi. tabii bu bir kitap okumayla olacak iş değil. severek, isteyerek ve sindirerek okumalı. daha da önemlisi, her zaman daha uzakta ve daha bulanık şeyler olduğunu bilerek okumak gerek. kaldı ki, okumadan neyi göremediğimizi de bilemeyiz. okumak ihtimalleri arttırıyor. 'a hiç böyle bakmamıştım' dediğimiz bir sürü şey fark ediyoruz.

bilhassa lens dedim, zira varlığını hissetmiyoruz çoğu zaman. gözlük gibi başkaları tarafından fark edilmesi de kolay değil. sadece lensi takan kişi biliyor neyi nasıl gördüğünü ve zamanla kendi gözlerimiz gibi oluyor lensler. okumak da zamanla görme duyusu gibi vazgeçilmezimiz oluyor. sürecin nasıl işlediğini bile fark etmeden daha net görüyoruz işte. bence bu daha katlanılır kılıyor her şeyi. belki barışmıyoruz ama katlanabiliyoruz. bir de, nasıl ki doğru lens ne kadar hayati ise doğru kitap da o kadar önemli. her göze her lens olmadığı gibi her kitap da okunmayı hak etmiyor veya okuması kolay olmuyor.

Lise bitene ve internet/sosyal medya ile tanışana kadar haftada 2-3 kitap okurdum.
Üniversite sınavı ben girerken öss idi, yani bilgiye değil okuduğunu anlamaya dayalı.
Hiç çalışmadan sınava girdim ve işletme bölümünü kazandım, ayrıca ünide herkesin şikayet ettiği hukuk derslerinde sınavdan önceki gece 3-4 kitabı sabaha kadar tek seferde okur ve sınavdan 100 alır çıkardım.

Ayrıca ileri seviye ingilizce biliyorum ama grammer bilgisi sıfır. Tamamen konuşarak öğrendim, anlamını bilmediğim çoğu kelimeyi cümlenin/konunun gidişatından anlıyorum.
Tamamen kitap okuma sayesinde denemez belki ama çok faydası olmuştur. Oturup ingilizce çalışmadım hiç. Okulda derste hocaların anlatması ve birebir konuşma, film-dizi izleme sayesinde öğrendim ingilizceyi.

Hayatım boyunca hep tembel biriydim, ama iyi bir maaşla güzel bir pozisyonda çalışıyorum. Kitap okumanın getirdiği hızlı kavrama, gözlem-çıkarım yapma ve ingilizce konuşabilmek sayesinde oldu hepsi.

roman okuma için şunu diyebilirim: empati yeteneği geliştirirsiniz, incelikli düşünmeyi öğrenirsiniz, detaylara dikkat eden birisi olursunuz (ki bunlar insanın sosyal hayatını genellikle felç eder)

felsefe okumaları için şunu diyebilirim: soyut düşünebilme yeteneği kazanırsınız. yani adam mesela tanrı bir midir üç müdür yeryüzüne zuhur eder mi gibi soyut bir şeyi konuşurken çok sıkıcıdır her şey ama inanılmaz bir soyut düşünme yetisi kazanırsınız. sanatçı, üreten tarafınız gelişir. beyniniz kıvılcımlar çıkarır bunları okurken. aynı zamanda herkesin a dediğine "acaba b olabilir mi?" demeyi öğretir. bu avantaj gibi görünse de aslında sosyal yaşamınızı yine felç eder. arkadaş sayınız bir elin parmağını geçmez sonuç olarak.

popüler bilim okumaları için şunu diyebilirim: kişisel olarak çok şey katar ancak paylaşabileceğiniz üzerinde tartışabileceğiniz birileri olması lazım. aksi halde sosyal ilişkilere bye bye. ha ama "kimsenin bilmeyeceği şeyleri konuşan biri" olmak istiyorsanız iyidir. hava atmanıza olanak sağlar her şeyden önce ama konuya hakim gerçek bir uzman bir gün karşınıza çıkar ve o çok güzel görünen gerçeklerin "aslında öyle olmadığını" bir güzel anlatır. 3 karış ağzınız açık bakarsınız, 3 gün evden çıkacak yüzünüz kalmaz.

diğerlerini bilmiyorum. ben tarih ve sosyoloji çok seviyorum mesela. bir şeyleri farklı boyutla ele almak hoşuma gidiyor. kimseyle paylaşmasam bile sokakta yürürken aslında anlamsız görünen bir şeyi anlamlandırabiliyorum kendi kafamda bu sebeple. engels öneririm ya. herkesin öööyle dediğine yoo bööyle diyen her adamı öneririm veya. aptalca görünenen komik gelen her şeyin bir zaman sonra ne derece ufuk kattığına inanamıyor insan.

roman öykü gibi kurgusal metinler okuduğum zaman kafamda bir şeyleri canlandırma konusunda çok rahat ediyorum ve aklıma güzel fikirler geliyor düşünce dünyam zenginleşiyor. sosyal medyanın panzehiri gibi.

kurgu dışı kitapları da çok seviyorum ama bunları belli bir amaç doğrultusunda okumak asıl bence insanın ufkunu açıyor, mesela tez için okumak. çünkü böyle karşılıklı bir şey oluyor okuyup geçilmiyor. zaten her konuda insanın bir ön yargısı tahminleri belirsizlikleri oluyor, o konuya ciddi kafa yormuş birinin bütünlüklü bir yapıtını okuyabilmek, ileri geri gidebilmek durdurabilmek sonra da kendi fikirlerinin onunla değişmesini izlemek müthiş bir şey.

yukarda yazılanlara sadece şunu ekleyebilirim;

mesela roman da okuyan biriyseniz orda burda "kurmaca metinler zaman kaybı" diyen insanlara çok güzel gülüp gününüzün kalanını güzel geçirebilirsiniz.

madem her şeyi fayda için yapıyoruz, bu da faydalı.

gülmek iyidir.

Göz Migreninin Belirtileri Nelerdir?
Göz migreni problemi yaşayan kişilerde bazı ortak belirtiler görülebilmektedir. Bu belirtiler başlıca şu şekilde görülebilmektedir;

Görme bozuklukları ve görme kaybı
Gözde ışıklanmaların görülmesi
Mide bulantısı ve kusma
Tek taraflı görme kaybı
Gözde şiddetli ağrı

Merhabalar, geçmiş olsun.

Mide bulantısı sadece monitöre baktığınız sırada oluyorsa monitörünüzün refresh/hz ayarlarına bakmanızı, size daha iyi gelecek bir ayar yapmanızı öneririm.

Şurada İngilizce bir kaynak var ama nette Türkçe de nasıl ayar yapılacağına dair birçok kaynak bulmak mümkün.

www.google.com

hap ortak kararla alınmış. içme kısmı kadına kalır. zorla hap yutmasını isteyemem. tercih tamamen kadının.

bozulurum. içeceksem de bu ricadan sonra asla yanında içmem. ayrıca romantik bir şeye evrilme ihtimali ortadan kalkmış olur.

hapı hiç içmemeyi de düşünüyor olabilir kadın bu arada. sırf için rahatlasın diye aldırmış olabilir. bu da bir ihtimal. ama bunu sorma ve bilme bence, daha iyi.

İçer geçerim. Kötü benzetme olacak ama babamın oğlu değil ya neyime güvenecek? Problem etmezdim.

Tek gecelikse yapılabilir ama zorbalıkla değil tabi ki.
Tek gecelik değilse, bir daha yüzünü görmek istemem o arkadaşın.

Kadının doğurmak gibi bir amacı yoksa bu mevzuyu takmaz ama erkek "illa görcem" diye direttiyse bir daha görüşülmez.

Ben erkeklerin hamilelik konusunda kadın tarafına güvenmemesi tavrını anlamıyorum. Kadının hamile kalmayı senden daha fazla sorun edeceğini tahmin etmek niye bu kadar zor ki? En kötü ihtimalle kaçıp gideceksin, olan kadına olacak.

Ne olacağını sanıyorsun, sırf senin gıcıklığın için mi doğuracak o çocuğu? Ya da sana o kadar aşık ki çocuk bahanesiyle mi yüzüğü takmaya zorlayacak?

Herhalde tuhaf bulup yanında içer paranoyağa bak derim içimden. Bazen benim de kuşkucu düşüncelerim olduğu için yargılamam galiba. Tavır falan da önemli ama burada.

Tanımadığı, doğru düzgün vakit geçirmediği adamdan çocuk doğurmak isteyecek vizyonsuzlukta biri olduğumu düşünmesine yol açacak ne yaptım diye düşünür, kendini kaf dağında gören bu adamla bir daha görüşmezdim. İlacı da imkanım olsa sekiz kere falan içerdim.

Zengin çocuğu değilseniz sorun etmeyin. Zengin dediysem bir marka değerine sahip kişilerden bahsediyorum.

burada kişisel anılara pek girmem ama ben bir kere yaşadım bunu.

kendisi doktordu, birlikte bir gün geçirdik.
ki geçirdiğimiz tek gün de o oldu zaten ama tek gecelik gibi bir tarz da yoktu aslında.
bir ilişki olmasa da, önceden bir diyalogumuz vardı, sonra da devam etti.
neyse, "günün" sona erdiğine karar verince yan yana otururken ilacı istedi, öyle bir ortam oluştu ve ilacı içirdi bana bir şekilde.

böyle yazmam genelde ama büyük öküzlük, çapsızlık, artık ne derseniz.
ki bu genel halinin yanında kibarlık kalmıştı sağ olsun.

ruhen hastayim ben +1000

hamile kalmasından bu kadar endişe duyacağınız biriyle birlikte oluyorsanız kendiniz korunun.

@Jux, anlamayacak bir şey yok. Tamamen orta doğudaki yetiştirme tarzı ile ilgili bence.

Bir kadının günümüz Türkiye'si ve aile yapısında evlilik dışı hamile kalmasını ne kadar istemeyeceğini, korkacağını hepimiz biliyoruz.

Korkmasa bile tek gecelik ilişkiden bir çocuk dünyaya getirmemek isteyeceğini, iki tarafın da rızası olmadan aklı başında kimsenin bunu yapmayacağını da biliyoruz.

Eskiden birini hamile bıraktığında evlenme zorunluluğu gibi saçma bir gelenekten gelen toplumun korkularını hiçe sayamazsın. Erkek çocuklar yetiştirilirken "aman oğlum gül gibi çocuksun dikkat et uçkuruna sahip çık etraf cin gibi kız kaynıyor, biri gelir senden hamile kalır sonra uğraş dur" diye yetiştirildiği için, günümüzde böyle durumlar çok çok nadir de olsa erkeklerin içinde bu tarz korkuların olabileceğini tuhaf karşılamak tuhaf asıl bana göre. Özellikle ergen kızlarımızın ne düşünüp de ne yaptığını kestiremeyiz. Ailesinden ve hayatından memnun olmayan, bir şekilde kaçıp kurtulmayı düşünen bir dünya kız da var. Değişik bir psikolojiyle sevdiği adamın çocuğunu doğurmayı düşünebilir. Adamın mutlu olacağını düşünebilir.

Aklı başında yetişkin insanlar yapar mı.. pek sanmıyorum ama muhakkak yaşanmıştır. Hamilelik konusu evli değilsen ülkemizde ciddi bir konu. İki taraf da gayet korkabilir. İki taraf da bi zahmet iç rahatlatıcı davranmalıdır. Kendi düşüncem budur. Kadınların içi rahat etsin diye normalde "bu bana güvenmiyor mu ya" diye bozulunacak yerde "ya şimdi korkularını anlıyorum neyse yapayım bari" diye alttan alınan ve yapılan çok şey vardır. Kadınlar da yapsın ve bozulmasın bir zahmet. Yine de güven duymayı tercih ederim. Hiç böyle bir teklifte bulunmadım. Güvensiz biriyseniz oldu olacak yuttuktan sonra aç bakıyım ağzını deyin çünkü yutmuş gibi de yapabilir. Te allahım abartmaya gerek yok. Ama bu tarz iç rahatlatıcı isteklere şaşırmaya da gerek yok. Kim ne yaşadı ne gördü ne duydu bilemeyiz.

çok mu zorlanıyor bilmiyorum ama sudoku olabilir (9 değil de 4'lü küçük hali de vardı)

bulabilirseniz kaydırmalı puzzle (ama zordu ya ben de yapamam sanırım:D) cdn.dsmcdn.com

activities for dementia patients at home

Youtube a yazıp çıkan videolardan inceleyin isterseniz

youtu.be
Demek istediğim, bi nevi puzzle gibi pvc boruları kullanmak

Yurt dışında geriyatri ve bu tip hastalıklarla ilgili daha fazla deneyim ve uygulama var

bilgisayardan satranç gibi oyunlar oynayamaz mı? hatta mmorpg gibi oyunları bile denedim ben olsam.

Bunun için anaokulu öğretmeni ya da görsel sanatlar öğretmenlerinden de destek alabilirsiniz

Mesela aklıma kağıttan mozaik işleme geldi

Çizili bir desen üzerine güvenli bir makasla renkli elişi kağıtlarını keserek mozaik oluşturabilir, bir nevi puzzle ve yaratım

encrypted-tbn0.gstatic.com

encrypted-tbn0.gstatic.com

Belki basit seviye kağıt katlama (origami) olabilir. Şemaları oluyor aşama aşama. Videolardan da olabilir. Tek gereken kağıt ille şaşaalı şekiller yapmasına gerek yok çok basit düzey olanları da var

Paint by numbers diye bir şey var, sayılara göre resmi renklendiriyorsun, sonuçta oldukça güzel şeyler çıkıyor

Hepsiburadada sayılarla boyama hobi seti diye aratın çıkıyor

Eşimin babaannesinde var demans başlangıcı.

Gözlemlediğim kadarıyla ilgi alanı ile doğru orantılı olarak aktivite seçmek gerekiyor. Her aktivite herkes için aynı sonuçları vermiyor.

Naçizane, yapboz sevdiyse aşağıdaki gibi bir şey de hoşuna gidebilir diye düşünüyorum;

www.puzzlegaleri.com

alive inside belgeselini izlemişken ve müziğin beyne yardımcı olabileceğini düşündüğüm için yazmak istedim. sevdiği şarkıları dinleyebileceği ortam oluşturabilirseniz belki faydası olur. ıpod ya da basit bir mp3 çalar alırsanız ve ortam oluşturursanız güzel olabilir. belgeselde bir çok demans hastasına müziğin iyi geldiği görünüyor.

Normal eve götürecek gibi kasadan geçiyorsun, sonrasında teslimat servisi var. Siparişin belli bir oranı (minimum belli bir ücret yine var) ile eve getirtebiliyorsunuz.

şubeden gönderince %5'ti. Ben geçen yıl gidip aldım teslim ettim, 3-4 gün sonra getirdiler. Hala aynı oran mı bilmiyorum.(miktara göre değişiyor da olabilir tam hatırlamıyorum)

Çok büyük bir şey değilse kendin götürebilirsin belki? IKEA ürünleri kurulmamış olarak satıldığı için ufak ve hafif olabilir.

@himmet dayi, ya 90x197 kitaplik, zannetmiyorum goturebilecegimizi... hos araba olsa bile her arabaya sigmaz ki...

@epitaf, alacaklarimin cogunun sadece magaza satisi var; dediginiz gibi yapmayi dusunuyorum, tasiyabileceklerimi tasir digerini magazadan kargoya veririm o zaman...

Aynen öyle hemen hemen, sınırda, kıl payı anlamları var.

neredeyse hic anlamina geliyor.
almost never gibi dusun

çeviri yapmayacaksanız türkçe düşünmeyin zaten, ingilizce olarak oturtmaya çalışın. bir dildeki ifade başka dilde tuhaf gelebilir kulağa.

"barely imaginable" için söylediğiniz doğru evet, "hayal etmesi zor", "düşünmesi bile güç" gibi bir anlamı var. tabii bağlama da bağlı bu biraz. yani olumlu anlamda mı söylenmiş, olumsuz anlamda mı kullanılmış vs. türkçeye çevirisi veya türkçedeki karşılığı da buna göre değişebilir.

"barely legal" hemen hemen değil de "ucundan yasal" demek. mesela "uff kıza bak" dersin, kız 18 yaşına 20 gün önce girmiştir. bu şahıs işte "barely legal" oluyor mesela. bu örneği verdim çünkü bu ifadeyi hep cinsel içerikli bağlamda görüyorum ben jdfdkd. burada barely legal "daha yeni legal olmuş" anlamında.

yani genel olarak vanhad'ın dediği gibi kıl payı, sınır, hemen hemen anlamları var; bir şey "barely" ise gerçekleşmiştir ama ucu ucuna. barely legal mesela legaldir ama çok minik bir farkla legaldir. barely imaginable akla hayale gelmeyecek bir şey değildir ama tahayyül etmesi zordur. sen hakemsin diyelim, faul verdin, faul yapan oyuncu sana "i barely touched him!" demişse eğer rakibine dokunmuştur ama faul olacak kadar sert dokunmadığını söylemeye çalışıyordur. gibi gibi.

hemen hemen degil. sinirin ustunde ama ancak, kil payi ustunde. yani barely imaginable dersen imagine edebilirsin ama anca demektir, barely legal'sa legaldir.

sabah bu kelimeyle bir kez daha karşılaşıp sözlüğe bakmıştım şimdi burada gördüm.. hep görüp unuttuğum bir kelime. benim de kafama yatmıyor.

Zar zor, ucu ucuna demek.

Cümle çevirisinde translate yanlış sonuç verebiliyor, aynı cümleyi sadece "barely imaginable" olarak yazınca "zar zor hayal edilebilir" diye çeviriyor bu kez.

zar zor demeye geldimdi ben de. bence en guzel karsiligi bu.

Köpegin aşıları tamsa sorun yok.

Köpeğin aşı kartının fotoğrafını alıp doktora gösterin, aşılar tamsa gerek görmeyecektir.

aşı kartını sordum, kayıp dediler. bu kuduzlukta taşıyıcılık gibi bir şey var mı? hayvanın kuduz virüsünü aktarabilmesi için kendisinin de kuduz mu olması gerekiyor yoksa kuduz belirtilerini göstermeyip taşıyıcı gibi kuduzu yine yayabilir mi?

aşı kartı kayıp ne demekmiş yahu, kuduz aşıları ilk aşı takviminde yani yavruyken yapılır sonra 1. yıl tekrarlanır. ilk aşıları bitmişse kuduz aşısı vardır yani bence korkmayın. ama hayvana parazit aşısı yaptırmıyorlar mı acaba onu yaptırıyor olsalar aşı kartları yenilenirdi. uzun zamandır kayıp değildir.

Aşılarının yapıldığı klinikten de sordurulabilir. Onlar da kaydını tutuyor sonuçta. Ama çok defa kedi tirmaladi sokakta. Asi yaptirmadim. Yani kuduz olma ihtimali yok gibi bir şey diye biliyorum. Bir de ev köpeği hani bu. Size kalmış.

Bence gerek yok. Poodle şehrin göbeğinde nereden kuduz kapacak?

poodlelerin ısıracağını dşnmemiştim hiç. kanattı yani?

dişleri iğne gibi oluyor, o yüzden kanatabilir, kanadı da zaten. açıkçası şu dönemde hastaneye gidip hiç aşı olasım gelmiyor ama bir de yazılanları okuyunca tırstım. internette kuluçka döneminin bir haftadan bir yıla kadar değişebileceği yazıyor.

hayvan kuduzsa kesin ölüyor mu?

Evet, aşısı yoksa ve kuduz olmuşsa ölüyor.

yok taşıyıcılık olmuyor. bulaştırma seviyesine gelmiş bir hayvan 10 gün içinde ölüyor zaten. poodle bu evdedir hep zaten, dışarıya sadece tuvalet için çıkıyordur. bence birşey yapmanıza gerek yok. yalnız sahiplerinin bilgi sahibi olmaması da ayrı bir vak'a. ha taşrada dışarı ile teması olan bir köpektir o zaman aşı olun. buna da hemen karar verin. kural en kısa sürede aşı takvimine başlamaktır. 1 hafta sonra giderseniz aşı yapmazlar zaten. herhangi bir devlet hastanesini acilinden giriş yaparsınız, sarı bölgeden hızlıca işlerinizi halledersiniz. şu an sanıldığı gibi aciller dolu değil, hatta normale göre bomboş. pandemi şüphelileri çoğu yerde ayrı yerden alınıyor.

engelli araçları alındıktan itibaren 5 yıl sonra satışı gerçekleştirilebilir.
5 yılın üstünde bir araç ise atıyorum 2015 de sıfır alınan bir araç 2020 de satılabilir şu an 2021 de olduğumuzdan 1 yıllık vergisi yatırılarak üstünüze alınıp-satış gerçekleştirilir.

1-B
2-C
3-B
4C
5-B
6-A
7-A
8-B
9-C
10-B

Bence a şıkkı doğru. Ben deneme yanılmayla buldum kağıda dolapları çizdim harfleri yerleştirdim. C 3 tane ve 4. Kitaplıktan sonra 6 kitaplığımız daha var. Eğer yan yana olacak a ları, 4. Kitaplıktan önce (1-2-3. Kitaplıklardan ikisi) yerleştirirsek 4’ün sağında B lerin arasına koymak için C yetmiyor, B ler yan yana geliyor. O yüzden 1-B, 2-C, 3-B diye yerleştirip iki tane B den kurtuluyoruz. 4 ün sağında kalan A’larıda yan yana gelecek şekilde 6 ve 7 ye ya da 8 ve 9 a yerleştirebiliriz.
Çok karışık mı anlattım? Çizerek yaparsanız daha kolay olabilir

A şıkkı sanırım. İki ihtimal söz konusu:

B C B C B C B A A B

B C B C B A A B C B

Buna göre şıklar arasında tek uygun A gibi.

Çok teşekkür ederim. Cevap a evet. @cometome çok güzel anlatmışsınız sağ olun.

Resimle uğraşan biriyle anlaşın, tek bir kapağı güzel, çocuk odasına uygun bir şekilde resimlesin. Dandik de durmaz hem. Başka şeye de gerek yok bence. Stickerlar falan çok tırt.

Kapaklarını boyayabilirsiniz.

tr.pinterest.com
tr.pinterest.com
tr.pinterest.com
tr.pinterest.com

Marangoza hazırlatacağınız ahşap plakaları ile üç boyut kazandırabilirsiniz

tr.pinterest.com
tr.pinterest.com
tr.pinterest.com

kara tahta boyasıyla boyatabilirsiniz, kendisinin yaşı uygunsa istediği gibi yazıp çizebilir. biraz tebeşir tozu olur ama

@onune3012 bu işi tr'de yapan var mı bildiğiniz? harika! 3dsky.org

Biz kağıtla kapladık, hem kolay hem de güzel oldu. İstediğiniz renk, desen var.

www.folyosepeti.com

Cadence diye bir boya var, vernikli olsa bile ahşap her türlü ürüne doğrudan fırçayla doğrudan uyguluyorsun ve tutuyor

Youtube ve instagramda uygulamasını görebilirsin

Fakat kimyasal içeriği bebek odası için uygun mu emin değilim onu da araştırın

cadence multisurface ile boyayabilirsiniz

"perdeleri ve halıyı kız çocuğuna özgü şeylerden seçtik." keşke seçmeseydiniz.

yani onun istediği, hoşuna gidecek tonlar olsun vs ama hala cinsiyetçi renkler, seçenekler, stiller sunmak doğru mu hala sizce? kendi cinsiyet kimliğinden bağımsız olarak söylüyorum, alışılagelmiş sınırlayıcı seçeneklerle yaklaşmasanız keşke.

elektrikli zımpara falan varsa bir tanıdıkta,sadece kapakların üstünden geçip sonra yağlı boya, veya sprey boyayla büyük değişiklikler yaratabilirsiniz.
küçük ledlerle (yılbaşı ağacı süsü gibi) içeride aydınlatma yapabilirsiniz. bunun pillileri de oluyor ayrıca.

yaş kaç bilmiyorum ama dolap kapağına eğlenceli bi boy cetveli alınıp yapıştırılabilir.

@rewlack eleştirilerde haklısınız. ama biz cinsiyetçi bakmadık olaya. sözgelimi, araba motifi koymadık. arabayı kız çocuklar pek sevmiyor. ama cindy bebek de koymadık. halı ve perdede dünya haritası var. ingilizce sayılar ve hayvan, kıta isimleri var. burada bütün renkler de var. dolap kulbu alırken bir kaç tane pembe seçtik. en cinsiyetçisi o.

@iddaaci , özellikle bu uygulamayı yapan yer bilmiyorum ama bu resmi gösterip dolap kapaklarınızın ölçülerini verseniz herhangi bir marangoz da hazırlayıp boyasını yapıp yapıştırabilir sanki.

Greyhound.

teşekkürler filmi inceledim fakat tanımına pek uymuyor gibi.

possessor

vivarium da olabilir

son dönemi boş ver ben sana direkt "the thing (1982)" öneriyorum, korku/bilim kurgu diye geçiyor ama gerilimi yeter.

eşim tiramisu yapıyor mascarponeleriyle.

biz şunu yapıyoruz, gayet güzel oluyor: www.youtube.com

nar varsa nar da koyabilirsiniz. nar bayağı iyi oluyor. ayrıca ara kat da yapabilirsiniz.

Alttaki 3 2 nin soluna 7
Ayni karedeki 1in sağına 8 5 ilk gözüme carpanlar

sol üst köşedeki karede 4'ün sağına ve soluna 9 veya 8 gelebilir. haliyle geriye 3 ile 7 kalıyor, onlar da en üst sırada olmalı.

3 sağ tarafa yazılamıyor, o yüzden en üst sol köşe 3 6 7 şeklinde.

En üst sol köşe (6'nın solu) 3

Çünkü o 9'lu grupta 4'ün sağ ve solu 8-9 olmak zorunda.
3'ü yerine oturtunca sudokunun tamamı çözülüyor.

Ortadaki karenin sol ortası 4 olacak

Teşekkürler başka hiçbir yerden garanti çıkış yoktu

Millenicom'u çok övüyorlar ama az da olsa sorun yaşayanlar olmuş. Biraz şans işi sanırım. İnternet sitesinde fiyatları yazıyor.

gibirnetten uzak dur
netspeed; türknet ayarında ve müşteri hizmetleri var.

millenicom var bir de.

türksat altyapısı yoksa ben türknet ya da netspeed seçerdim.

not: türknet kullanıyorum 100 mbit 98 lira ödüyorum. memnunum ama ilgisizler. internet bağlamaları 2 haftayı bulur. büyükşehirdeyseniz bulaşmayın.

malesef türknet kötünün iyisi.

bence de türknet

Türknet kullanıyoorum ben. 1 ay oldu bağlatalı. Şimdiye kadar sorun olmadı. Evet müşteri hizmetleri yok. Online işlem merkezi var. Oradan yazıyorsun sorununu. Öyle dönüş yapıyorlar. Yani şöyle diyeyim. 2 kere akşam saat 21 gibi destek istedim. Diğer gün sabah saat 10 gibi aradılar. Geri dönüş yapıyorlar. Taahhüt yok. AKN yok. Kota yok. Sansür de yok. Sitelerde sansür yok. Burası çok güzel. Ben memnunum ancak sadece 1 ay kullandım daha.

Kuruluma gelince; Ben evrakları imzalayıp gönderdim. Şöyle diyeyim ellerine cumartesi günü ulaşmış belgelerim. Pazartesi Aradılar. Türk telekomdan ekibin en kısa zamanda geleceğini söylediler. Salı günü sabah 9:30' da telekom ekipleri gelip bağladı. Yani 4 günde halloldu benim kurulumum.

Ama netspeed ADSL kullanmıştım. Aşırı memnundum. Fiber gelince Türknet en ucuzu oldugu için seçtim. Türknet' in sorunu anında ulaşabileceğin müşteri hizmetleri yok. Bu yüzden netspeed daha iyi.

Direkt çeki satın 2300 gibi bir fiyata

ceki satin biraz daha uyguna?

En hızlı satılacak piyasa fiyatının altına telefon olur.

çeki daha makul bir fiyata satmak.

eger cek i isim falan filan dan dolayi baskasinin kullanamama gibi durumu yoksa 2250 den her turlu okutursun, oyle bir engel varsa uygun bir samsungu alip paketinden cikarmadan yine wn kotu 2200 e letgo dan falan verebilirsin bencede

erkekse şakir, dişi ise şukufe.

kuro

maça

karbon iyi. karagöz

şaşkın

zeytin

jaws

aynısından bizde var, uzun zamandır bizimle adı pörtlek ama pörtü diyoruz kendisine. karbon süper bu arada.

Kara Balık.

Bu vesileyle de anmış olalım;

(bkz: küçük kara balık)

@Jazz'a referansla; Samed

sushi

Ne isim koydunuz balığınıza?

bu duyurudan birkaç gün sonra öldü :((

nazarımız değdi

head & shoulders clinical strength kullan. doktorun tedavileri bi işe yaramıyor. konazol, ketoral veriyor anca.

yok maalesef. sadece türkiye il ilgili bir durum da yok. en son baktığımda yurtdışında da yoktu. yabancı makalelere varana kadar bakmıştım yakın zamanda. araştırıyorlarmış hala.

gerçi covid varken herşey durma noktasında şu an...

@jelly bear

Bu şampuanı internetten mi alıyorsunuz? Migrosta falan bulunur mu?

migrosta bulunmaz internette satılıyor. hatta türkiye genelinde sayılı satan yer var.

antiseptik solusyon ile temizletiyor, gerekirse kortizon veriyor. kökten çözüm yok.

head & shoulders clinical strength bulamazsanız vichy nin yeşili de çok iyi geliyor.

sorun benim cildim de. o merhemleri kullanan kullana derinin içinden geçtik... yeni bir tedavi varsa gideyim dedim..

Sac icin ben clinical strength ve t-gel kullandim.
Krem olarak da; sebclair kremi var.
Onun dışında losyon olarak da fransiz markalarinin (misal uriage) DS (dermatite séborrhéique) adi altinda cikardigi ürünler var. Onlar oldukça iyi (la roche posay, bioderma, ducray)
Malesef fiyatlar Türkiye'de yüksek. Baktığım kremler 100 lira civari.

Sedolin ve pirdolin bunlardan birini deneyebilirsiniz..

Deneme yanılma, kortizon (konazol) bir şampuanla atak doneminde baskiliyorum 2,3 hafta. Sonrasinda kepeğe karşı etkili standart head&shoulders.
Herkesin cilt yapısı farklı. Denemen lazim

Sana mesaj atmış. Sonra sohbeti komple silmiş. Öyle bir özellik var telegramda bütün sohbeti silebiliyorsun hem kendinden hem karşıdan.

WhatsApptaki gibi sohbeti sil şeyine tıkladığında "içerik hem karşıdan hem sizden silinsin mi?" gibi bir şey soruyor. Ona tıklayınca böyle oluyor.

geçmiş temizlendiyse daha önce konuştuğun biridir. Bende de öyle kim olduğunu hatırlamadığım kişiler var. Millet sürekli numarasını değiştiriyor galiba :)

kötü bir evdense dandik bir muhiti tercih ederim. kötü bir evin derdi kesinlikle bitmiyor, evin özellikle altyapısının yeni ve bakımlı olması çok önemli.

2 yıl beylikdüzü'nde yaşadım, 2 yıldır Kozyatağı'nda yaşıyorum.

Beylikdüzü'ndeki ev efsaneydi. Ama Beylikdüzü :/
Şimdiki ev güzel ama bina eski. Daha kötü olsaydı da Kozyatağı derdim. Yakın arkadaşım Acıbadem'de yaşıyor. Evin içi 'yapılı' değil. Ama muhit olarak çok iyi olduğu için görmezden gelirdim evdeki olumsuzlukları. Komple tadilat olmasa bile ufak ufak (lavobo, klozet, mutfak vs.) yaptırılır.

Ben ikinciyi tercih ederim, ediyorum, ettim.

Öncelikle 2 eve de deprem ve rutubet açısından bakmak lazım, kriter karşılamama durumu binanın allaha emanet olması veya evde rutubet lekeleri olması ise baştan yatar muhit işi. Ki bunu muhitinden ayrılmamak için fahiş kira ödeyen biri olarak söylüyorum.

Muhit! Bu sonuca kotu seyler yasayarak ulastim.

deprem ile ilgili; kötü muhitteki ev deprem bölgesinde, hatta bölgedeki büyük faya çok yakın ama bu yıl yapıldı, 0 ev ve en üst standartları karşılayan bir inşaat kalitesi var.

iyi muhitteki ev deprem açısından güvenli bir bölge, zemin iyi ama inşaat kalitesi bilinmiyor, ev eski baya.

muhit demişken biraz daha bilgi vermek lazım hocam. sarıgöl ile suadiye'yi mi karşılaştırıyoruz yoksa atıyorum maltepe ile suadiye'yi mi karşılaştırıyoruz? arada ciddi fark var.

bu arada deprem konusu da yabana atılmamalı. "baya eski ev"in depremde yıkılma riski çok daha yüksek. 2000 öncesi evlerde bu risk her zaman var.

Tecrübeyle sabit
Muhit tercih edilmeli.
İnsan her zaman ev dışında vakit geçirmek için imkan yaratmaya çalışır. Kötü bir muhitte eve tıkılır kalırsın.

Kadıköy moda’da en yeni ev 50 yıllık.
Ama kiralar 3.000’den başlıyor ve genel olarak ev bulmak zor.
Fındıklı’da en eski ev 15 -20 yıllık. Kiralar 1.000’den başlıyor.

İnsan doğası her zaman iyi konum ister

Çevrenin değeri evin değerinden daha yüksek. Kötü ev, kötü semt kadar çekilmez bir şey olsa da evin kötülüğünü bilirsin ama çevrenin kötülüğünü bilemezsin. Evi öyle yada böyle düzeltme şansın var, çevreyi düzeltemezsin.

Evin icini degistirebilirsin ama muhitini degistiremezsin

Kötü muhitten ev alınmaz, iyi muhitteki evde olmazsa olmazlarınız tadşlatla giderilemeyecekse, evin 5 sene içinde kentsel dönüşüm şansı da yoksa o ev de alınmaz. Demek ki bu evler alınmayacak. İyi muhitte başka evleri kovalayın.

Evin içi ne kadar iyi olursa olsun, bulunduğu muhitin kalitesi de yaşam standardınızı o kadar yükseltir. Sadece 4 duvar içinde değil o çevrede yaşam süreceksiniz. Bu şartlarda ikisini de almaz, iyi muhitte ev bakınmaya devam ederdim.

eğer muhit ciddi kötü değilse yeni ev derdim. ben de yeni ev almış biri olarak istediğim semtte deprem sonrası ev bulamadığım için hiç aklımda yokken Maltepe'ye taşındım ama çok kötü değil, memnunum. tabii ki bu paraya maks 10 yıllık suadiye erenköy hatta bostancı'da bulsaydım oraya giderdim ama olmayınca olmuyor.

aa ben bu soruyu biliyorum, cevabı da belli: denize annen mi düşse kurtarırsın yoksa annen mi düşşe kurtarırsın

pandemi olduğu için kötü muhit iyi ev. çünkü çoğu zaman eve geçiyor.

tabi ki muhit tartışmaya bile girmem.

muhit +1
cunku etrafindaki insan kalitesi binanin yeni olmasindan daha degerli.

Oyy patisini yerim <3
Ben olsam insana pansuman yapar gibi baticon sürerdim, çok derinse teramisin sürüp yalamasın diye sarardım.

Kar ile alakası yok, 7 derecenin altında güvenlik için kış lastiği takılmalı. Hadi şehir içinde İstanbul'da filan göz ardı ediyoruz ama şehirler arası yolda ve o güzergahta riskli.

John Bloor +1

Kar lastiği ile kış lastiği karıştırılıyor genelde. Hava soğuduğunda yaz lastiği çok sert olacağından yol tutuşu çok düşer. Kar olmasa bile kuru yolda araba dans edebilir.

araçta zincirle gitmiştim, bir daha gitmem.

Kardan ziyade don olur, araba hakimiyeti cok zor olur. Bir de ara sokaklar genelde dar ve cok fazla park ermis araba var. Trenle gitmek daha temiz

Geçen sene avukat arkadaşım buzlu yolda ilçeye giderken kazada vefat etti. Merkezde sıkıntı olmasa bile yolda olmayacağını nerden biliyorsunuz

alacağın riske değmez.

Yok sanıyorum. Whatsapp çalıştırabilen akılsız (yarı akıllı mı diyeyim) telefonlar vardı ama kullanımı kolay değildir, whatsapp hala destek veriyor mu orası da meçhul. Bence telefonu değiştirmeyin, iradeye yüklenin. Zaten hesapları kapatmışsınız, telefonla ancak surf yaparsınız. Ben olsam bu şekilde yapardım (yapıyorum da).

KaiOS kullanan şu telefonlardan birini bulabilirseniz whatsapp kullanırsınız
www.gsmarena.com

dedeme almıştık öyle bi nokia, fakat güncelleme olabiliyor mu hiç bilmiyorum symbian falan mıydı neydi artık.

www.epey.com
şurada whatsapp özellikli tuşlu telefonlar var, ama 1-9 tuşlarıyla ne kadar mesaj yazılır o eski günlere döner misiniz bilmiyorum :D

Evrak alınca belli olacak o, evrakta yazan sevk bitiş tarihinden. Şimdi de kabaca belli olur ama bilet almak risk olabilir.

Ataköy-Şirinevler durağına kadar gidiyor. Metrodan indikten sonra Şirinevler köprüsünden geçerseniz altta sarı İETT'ler var, onlar DTM'ye götürüyor ücretsiz. Bu dediğim şekilde en son geçen hafta idi. Henüz güncelleme olmadıysa bu şekilde gidilebilir.

www.androidcentral.com

projenize bir isim bulabilirsiniz.

daha önce katıldığım projelerden örnek vereyim:

- giysi toplayıp ihtiyaç sahiplerine gönderme projesi - iyiliğe dönüştür
- ormana atılmış hayvanları besleme projesi - bir avuç mama bir avuç umut

gibi

projenin kendisiyle ilgili biraz daha bilgi verirseniz yardımcı olabilirim.

soru 1: evet yanlış bir tutum zaten bu yüzden ilaç reklamları yasaklandı.

soru 2: kan sulandırıcı etkisinden ötürü tercih edilmiyor, hatta artık çoğunlukla bu amaçla kullanılıyor ağrı kesici etkisinden ziyade (korona döneminde de tercih edildi tedavi esnasında pıhtı oluşumunu engellemesi için)

kan sulandırıcı özelliğinden dolayı tavsiye ediliyordu. pıhtı oluşumu ve kalp damarlarının tıkanmasını önlemek için.

kanı sulandırdığı için içerde bir yara veya kanama varsa bu sefer zararlı oluyor ve içerideki yara daha fazla kanıyor. özellikle midesinde sorun olanlar için sıkıntı oluşturuyordu. bunun önüne geçmek için coraspirini çıkardılar. midede değil bağırsakta kana karışıyor.

aspirin alınmışsa parmağınızı keserseniz kanama kolay kolay durmaz. ya da diş çektirme gibi basit bir operasyonda kanamayı durdurmak çok zor olabilir. ufak da olsa bu tür operasyonlar öncesi kan sulandırıcı ilaç kullanılmamalıdır.

50 yaş üstü doktor tavsiyesi ile kullanmasında fayda olabilir. doktordan habersiz başlanırsa başka yan hastalıklar için zararlı olabilir.

Diyartaş Nakliyat Ambarı’ndan fiyat sorabilirsin ama kalitelerini bilmiyorum.
2. seçenek eşyaları burda satıp ordan sıfırını alabilirsin.

Muhtemelen eşyaları satıp ordan almak daha ucuza gelecektir. Biz geçen sene Çanakkale-Bursa için 3+1 eve 4500 lira fiyat almıştık. Sana muhtemel 10.000+ fiyat vermişlerdir, çok önemli eşyaların yoksa bence değmez.

Yine iyisini doktor bilir de;
İlaçla uyumaya gelene kadar,
Elektrikli süpürge dinledin mi?
www.youtube.com
veya Rain Rain
apps.apple.com

Toyota yarış al. Ekonomik güvenli sağlam araç

150ye 5-8yaşında fln jazz anca bulursunuz. İçi ferah ve sorunsuz bi araba kesinlikle ama onun yerine bir şekilde bütçeyi 190 yap 0 km polo al yani. İ20, skoda fabia fln da 180 civarı olması lazım sıfırı. En azından kafan rahat olur.

Uzun yolda kullanacağım diyorsunuz. Jazz harikadir bence de ama Uzun yol için jazz, polo, fabia, i20 gibi b segmenti araçlar pek de uygun değildir. Yorar, dayak yemişe dönersiniz uzun yol sonunda. C segmenti tavsiye ederim o paralara.

Pulsar

Arkadaslar ilk arabam ve sifir almak istemiyorum. Ki pekte tecrubeli oldugum soylenemez soforluk konusunda :)

Jazz var bende.mesaj atarsanız yardımcı olabilirim.

otomatik üzmesin diyorsanız konfor ve özellikten vazgeçip 5 sene altında olmayan japonlara bakın. uzun yolda b segment yorar ayrıca.

2016 ve üzeri c4 1.6 e-hdi tam otomatik olan modelden alabilirsin. geniştir rahattır C sınıfı bir araç.

Hem 7+ hem totalde 14ü bulduğundan alet bozuk değilse muafsın.

Muafsın toplamı 14ü geçince muaf oluyorsun. Az fllan cıkmıyor buarada, ben muayene gittiğimde tek gözüm 12 civarıydı askeri hastane 14ölçmüştü:) sağ 14, sol 13 fln ölçmüşlerdi, raporu verdiler direkt.

%99 muaf sayılırsın. benim arkadaşım da seninle aynı durumdaydı. 1 saatte aldı raporu.

%90

clickbait konusunda hemfikiriz, ancak limonhaber vs bu gibi kaynaklar konuyu bağlamından bağımsız olarak direkt sonuca bağlıyor.

cevaba gelirsek, telefon uygulaması olarak bundle var. çok güzel bir uygulama.

yazarları, kurucularu liboş, yetmez ama evetçi tayfa ama haberleri t24'ten takip ediyorum. Son dakika sayfası clickbait değil.

Clickbait olmadığı için BBC Türkçe, DW Türkçe gibi kaynakları takip ediyorum.
t24 suyunu çıkardı, haberleri de doğrulamıyorlar, bu nedenle güvenmiyorum.

Zaten her halükarda aldığınız zeytini yemeden önce mutlaka yıkamanız gerektiğini biliyorsunuz değil mi? Açılmamış teneke olunca sanki çok hijyenik olacak gibi konuşmuşsunuz da o yüzden soruyorum. Yenilmiş zeytin çekirdeği falan önemsiz şeyler. O zeytinler salamura havuzundan ya da küfelerden çıkartılırken yerlere dökülüyor sonra yerden toplanıp direkt paketleniyor falan filan.

En güzeli zeytini ham olarak alıp evde pet şişelere falan salamura yapmak, diğer türlü göz görmeyince gönül katlanıyor deyip devam. Ama zeytini tüketmeden önce mutlaka bol su ile yıkayın.

Salamura peyniri Sofya’nın Arka Bahçesi isminde bir instagram sayfasından alıyorum tulum peyniri salça kuru meyve toplu alışveriş yaptığım yer sıkıntı yaşamadım hiç iki senedir memnunum.
Zeytini Marmara Birlik alıyorum A101’den tuzsuzu var mı bilmiyorum memnunuz.

@zikardo
O kadar geriye gidersem zeytini ağaçtan kendim toplamam lazım. Ben dediğin gibi gözün gördüğü kısımdayım.
Kendim zeytin yapmayı denedim ama çok acı geliyor.
Ayrıca niye başkasının yediği çekirdeği sorun etmeyeyim ki :(
Müthiş standartlarım yok zaten. Kendimce takılıyorken yediğim zeytine birini ortak edeceksem bu tanımadığım insanlar olmamalı.
@cilekli pasta teşekkür ederim. Zeytin için marmarayı sevemedim. Peyniri deneyeceğim :)

zeyin internetten darbuka kardeşler veya köklüden alınabilir. bir sürü gurme peynir sayfası var.

bastım ama bir değişiklik olmadı. imleç bu çizginin üstünden geçip kodu yazmaya devam ediyor, alt satıra geçmiyor yani devam ediyor imleç. görsele ekledim. ama neden bu çizgi var anlamış değilim.

Soft wrap olması lazım.

community.rstudio.com

Cok tesekkur ederim, hallettim

İcra

Welcome to real world

Başka zamanda başka numaradan ara. Ya da kalk git.

Benzeri bir durumu yaşamıştım. Aynı soyadını taşıyan kim varsa Facebook’tan mesaj atmıştık. Çözülmüştü sonra.

Empati!
Adamın ödeme konusunda art niyetli davrandığını düşünüyorsanız yasal haklarınızı kullanabilirsiniz. Telefonunuzu açmıyorsa adresine gidip yüzyüze konuşup anlaşmaya çalışırsınız, o da olmadı icra avukat vs süreci başlatırsınız. alacak sizin alacağınız sonuçta.
Ancak durumu olmaması sebebi ile yüzü yok da açmıyorsa empati kurarak yaklaşmanız sizi yüceltir.
Esnaflık zordur. İş hayatı sadece aldım sattım değildir. Piyasa koşulları ile iş ortaklarınızla birlikte başa çıkmaktır.
Mesaj atıp, durumun olmadığını anlayabilirim ama bu telefonla görüşmememiz anlamına gelmemeli. bu borç yüzünden sizi silip atacak değilim, müşteri velinimettir. Birlikte uzun vadede bu işi çözebiliriz. gibi yaklaşımlarla müşteri kazanırsınız. bundan sonraki alış verişlerinizde de bu müşterinizin mali durumuna göre pozisyon alırsanız bu tip olaylar yaşanmaz. Her borçluyu silecekseniz yarın ürün hizmet satacak müşteri bulamazsınız. kendinize kötülük etmiş olursunuz.
Yine başta söylediğim gibi art niyet söz konusu ise konu başka.

@erty_ksk ; Sonuna kadar katıldığımıda eklemek isterim.

İntikam ? Valla pek ederi yok , ekmek bile vermezler. Önce paranızı alın sonra benim gibi bir yerde denk getirdiğinizde eliniz kazara suratına çarpabilir ama öncelik tahsilat.

Sizde esnafsınız akıl vermek haddime değil ama ufak bir araştırın , gerçekten çakılmış mı yoksa itlik mi yapıyor. Ben pandemi dolayısı ile üzmeden kırmadan gidiyorum tahsilatta (epey açıldık, bekleme hususunda) , normalde çok agresifimdir bu konuda ama. Sorup soruşturuyorum , iyi niyetli müşterime boynum kıldan ince.

efendim, bize de oluyor. müşteri telefonlara cikmiyor. baska numaradan arıyoruz onu da engelliyor. bakıyoruz vermiyor, biz de borcun miktarına gore vazgeçebiliyoruz. 500-1000 lira ise mesela ve müşteri vermiyorsa, vazgeçiyoruz.

borç paranin yüzde onu geri donmuyor. ilk basta bunu hesaba katıyoruz.

yemedik.

Goodz+1

Yıllar evvel suriyeden bi akrabam getirmişti. Hafif ısıtıp yemiştik ben çok beğenmiştim.

Yedim (Dubai'de yemiştim), berbattı bence. Hem kalite olarak, hem lezzet olarak bizimkiler bin basar.

Vejetaryenken cok yemistim Suriye ve Lübnan baklavalarini. Cok üst düzey tatli yapiliyor Lübnan´da, zaten mutfaklari da cok iyidir, siz kotusunu yemissinizdir.

En son Israil ve Filistin´de yedim, yine bizimkilerden cok daha iyi malzeme kullandiklarini gordum. Zaten Israil´deki fistik bizimkilerden cok daha lezzetli, bagimlilik yapan bir sey. Türkiye´de de iyi yapan yerler var ama sayilari cok cok az.

Yedim, güzel degildi. Ama bu bir genelleme oluşturmaz. En az 5 günlüktü benim yediğim.

Bizim baklavalar araplarinkine tur bindirir kesinlikle. Ayni sey doner falan icin de gecerli, araplarin yaptigi seyleri yiyip bizimkinde iyi dedigim hicbir sey olmadi.

Ama ikisini de bilmeyen birine yedirsen araplarinkini de begenebilir. Agiz tadi, aliskanlik meselesi.

Farklı zamanlarda çokça yeme fırsatım oldu.
Bana hepsinin tadı aynı gelmişti nerede yesem hep aynı ağır tat vardı.

twitter.com

fıstığın hası ve kökleri levant*-halep hattında olduğu için şüphesiz en iyisi oralarda. lübnan mesela. hem zaten bunlar arap değil, levant halkı.

Yemedim ama suudlar, körfez ülkeleri Arapları ve suriyeliler hem İstanbul'da hem de Mersin/Adana'da tatlıcıdan çıkmıyor, kilo kilo tatlı alıyorlar sürekli. Demek ki bizimkiler daha iyi :)

Suriye, lübnan baklavaları tatlıları ve yemekleri bizim baklavalarımızı cebinden çıkarır zaten baklavanın ve Türk mutfağının orjinali Araplara ait. Baklava, künefe, kadayıf, burma vs. Şerbetli tatlılar hepsi aslen Arap işi ve hakikisi bizimkilerden çok daha güzel. İstanbul'da salloura ve senyora dan denenebilir.

Ürdün'de yedim, mükemmeldi.

Misir, suudi baklavasi vs kesinlikle sevmiyorum ama suriye, lübnan, ürdün tatlilari cok iyi.

Ben de bir iki yerde yedim. Türkiye'deki kaliteli bir baklavanın yanına yaklaşamaz.

var aylık üyelik almak.

Telegramda muhtelif kanallarda mevcut.

Gözaltına alınma,polisin,askerin kontrolündesin demek.onda da seni ortalarda dolanma ya da uzama diye direk nezarete atıyor.seni yakaladı getirir,önce karakol amirine seni gösterir der ki ,rıza baba adamımız bu,o da bakar alın ifadesini,gözlem altına alın der.sonra gider kimse yoksa senden önce ifadeni verirsin,sonra problemin sebebi sensen,suçluysan direk nezarete atar.dışarı çıkınca başına iş geleceksede direk nezarete atar.acil bir durum değilse sabah,acil durum varsa hemen savcıya gidersin.savcı bakar salın gitsin ya da tutuklayın der.

aynı şey.

kolluk kuvveti adli olaylara müdahale eder ve önlem olarak gözaltına alır, nezarette tutar. olayın durumuna göre de adliyeye sevk eder.

bağcılar'da ahmet ile baran kavga etti. ahmet baran'ı beş yerinden bıçakladı. polis ahmet'i gözaltına alır ve nezarette tutar. çünkü ortada bir suç var. daha sonra ahmet mahkemeye sevk edilir. savcı bakar. ahmet resmen öldürme kastıyla üç kez kalbinin altından bir kez de bacağından bıçaklamış.

bu durumda ahmet denen şerefsiz tutuklanır. olayın detayları ve baran'ın sağlk durumna göre adam yaralama, kasten adam öldürme, cinayetten vs. ceza alır.

ama tabii bu yukarda anlattığım normal bir hukuk devletinde olması gereken. türkiye'de adalet diye bir şey olmadığı için tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakırlar diye düşünüyorum.

ram sanırım ddr3
işlemci 4 parçacık diye gördüm.
bunlar ışığında 3 bine yaklaşır ama o düzeyi pek geçmez diyebilirim.

yine de aynı donanım özelliklerine sahip bi sahibinden ilanıyla kıyaslayıp kanaate varmanızda fayda var.

sahilde oturup sıcak şarap içicez biz, sonrasında sokaklar bizim.

genelde arabada takılıyoruz. bazen yürüyüş, kahve falan. bir tarafın evine de gidilebilir.

İyi ki koronadan önce evlenmişim. Özellikle ergenler perişan durumda şu an. Avm'ler, sahiller, turistik mekanlar... Bir termos al ve park ve bahçeler müdürlüğüne abone ol.

Etmiyorum. Başkalarına da etmemelerini, pandeminin bitmesini beklemelerini öneriyorum. Kara veba bile en çok 7 sene sürdü, az sabır.

Zaten normalde de deyt etmiyorum. 40'ımı geçmişim, ne deyti ergen gibi? Yaşımdan başımdan utanırım arkadaşlarımın çocukları boylarını aşmışken. Geçti bizden artık.

www.anadolu.edu.tr

Bu adresten de görüleceği üzere, bütünleme sınavları bulunmuyor. Eğer giremediyseniz ne yazık ki önümüzdeki güz döneminde ve/veya yaz okulunda fazla ders alarak çözmeye çalışmanız gerekecek.

ilk sınavı kaçırsaydınız finallerde toplanırdı ama kaçan finallere çözüm yok. yaz okulu var orada 5 derse kadar alabilirsiniz. bütünleme yok çünkü. instagram, twitter vs kullanıyorsanız oralardan takip edebilirsiniz duyuruları tekrar kaçırmamak için.

@cursor ve @hadsafhada; cevaplarınız için çok teşekkürler. Böylelikle dersimizi almış olduk; neymiş, bu ülkede bulunan bir kurumuna hiçbir zaman sonuna kadar güvenmemeliymişiz. Eşşeğimizi her daim sağlam kazığa baplamalıymışız.

auzef'te bütünleme var.. okul, hem sınav haftasından önce hem de bak bugün son gün çabuk ol gibisinden sms atıyor. ama atmak zorunda mı? bence değil.. bu öğrencinin sorumluluğunda. önümüzdeki dönem için akademik takvimin ekran görüntüsünü alıp onu telefon galerinde favorilere eklemek, sınav için takvimde alarm kurmak gibi hatırlatıcıları deneyebilirsin.

atmak zorunda değil. örgünde okusan paşam gel sınav var diye çağrı merkezinin aramasını mı bekleyecektin? :) haksız olduğunu belirtmek isterim öncelikle.

yaz okulunda toparlayabilrsin ancak. o da online olmama ihtimali var bana kalırsa :( yapacak hiçbirşey yok malesef.

Sinava girmek icin sms beklemen de senin ayıbın bence ilkokul cocugu yapmaz sunu axafsfsf hic kuruma bok atma yani. Cok emin olmak istiyorsan buroyu ara sor.

alternatiflere bakmaya devam et tek yere odaklanma, beklenti oluşturursan rahatsız edersin kendini

olmazsın. bence ilk maili de atmaman lazımdı. yoluna bak, ararlarsa ararlar

Görüşmelerden sonra eğer görüşmenin iyi geçtiğine inanıyorsam sonrasında muhakkak bir teşekkür maili atarım hem süreci takip ettiğimi göstermek hemde işi istediğimi belirtmek için. genel olarak şimdiye kadar %70 oranında geri dönüş aldım ama bir keresinde çok istediğim bir iş için cevap vermedikleri için belirli aralıklarda 3-4 kere mail attım ne oldu diye 2 ayın sonunda olumsuz diye cevap verdiler ama cevap verdiler yani :)

ikinci maili atmaya kararlıysan eğer görüşme esnasında olumlu ya da olumsuz belli olması konusunda bir süre belirttilerse, o süre bitiminde yolla örn. görüşmemizde sonucun 2 hafta içerisinde belli olacağını belirtmiştiniz... gibi bir şeyler yollayabilirsin. ama dedikleri gibi tek bir yere odaklanma alternatiflere bakmaya devam olacaksa olacaktır zaten.

döneceklerse döneceklerdir , dönmeyeceklerse dönmeyeceklerdir.

boşuna arayıp mail atıp darlamaya gerek yok insanları.

PR ve medya danışmanlığı şirketlerinde olur, şirketlerin kurumsal iletişimcilerinin mailleri olur bu ajanslarda.

B2B için genelde sektör bazlı yayınlar ve siteler üzerinden gidebilirsiniz. Ekonomi dergilerinin B2B bölümleri oluyor.

Fier otel var geçen sene hep orada kalıyordum. Şirket çalışanlarına KDV dahil 140 liraydı. (1 kişi 1 gece) şimdi ne olmuştur bilmem. Ama Kayseri'de bir çok otelde kaldım fiyat/performans olarak en sevdiğim bu oldu.
Ommer oteli de tavsiye ederim ama o biraz daha pahalıdır.
Bu ikisini de önceden arayıp pazarlığınızı yapın eğer fiyat hoşunuza gitmezse birkaç Otel daha önerebilirim ama onlarda normal şehir oteli, temizlik sıkıntı olabiliyor.