Bildiğim kadarıyla sorgulama yapabileceğiniz bir havuz yok...

Yapmak istediğiniz şeyi tam olarak yazarsanız, buradan da yönlendirenler olabilir. Kısıtlıya ait parayla kısıtlının işlerinde kullanmak için bir araç almak mı istiyorsunuz? Bunun için vesayet kararını veren mahkemeye bir dilekçe ile başvurarak izin almanız gerekiyor, görece kolay bir iş...

Raporlu olan babaannem. Babam vasi atandı memleketteki mahkemede dönüyor bu işler.

Biz de geçen sene vasi işlemlerinin yapıldığı mahkemeye ek karar çıkartmak üzere başvurduk. İşte hastamızın %96 raporu var, aracı vasisi olarak ben alıp kullanacağım falan diye.

Fakat bizim ildeki doktorlar da, polisler de, mahkemedeki hakimlerde de ellerinden geldiğince vermemeye çalışıyorlar. Polis yarım saat babamı mı sıkıştırmış, doktorlar 2 kere %80 rapor vermiş. Başka ile gittik de %96 aldık falan. Hakime kaç kere itiraz yazdık, bana mısın demedi. Neymiş, polis raporu olumsuzmuş. Polis demiş ki hastaneye yakınsınız zaten tutar kolundan götürürsünüz, üzerinizde araç da gözüküyor, ne yapacaksınız başka aracı falan demiş babama. Köyde yaşıyoruz aslında, yüksek bir araç gerekiyor dese de, bu aracı oğlum alacak evlenecek falan dese niye oğlun kendi araba alamıyor mu demiş gitmiş raporda yeni araç alınması bizce uygun değildir falan demiş. Başka alanlarla konuşuyorum türkiye geneli, bizim başımıza hiç böyle şeyler gelmedi diyor. Neyseki aracı ben üstüme aldım, ikameti de il merkezden köye aldırdık. Bakalım bu sefer ne bahane bulacaklar. Üzerinden 1 sene geçti, umarım eski dosyaları bahane göstermezler.

Biz de şeyi merak ediyoruz, ya avukat sokalım araya belki bir faydası olur? Ya da normalde ikamet il merkezindeyken ile başvurmuştuk ama şimdi ikameti köye aldırdılar, acaba ilçedeki mahkemeye mi başvursa da, ildekilerle hiç uğraşmasak mı?

Ama şey hatırlıyorum işte, bu vasi dosyası falan neredeyse onun üzerinden ek karar çıkarılması için illa aynı mahkemede aynı dosyaya dilekçe yazmak gerekiyormuş sanırım

Mahkemenin tutumu ilginçmiş gerçekten, genelde çok zorluk çıkarmıyolar böyle durumlarda ancak sizin durumunuzda adreste kullanıma hazır bir aracın olması asıl problem olmuş gibi. Şimdi babanız adına kayıtlı araç olmaması biraz daha kolaylaştırmalı işleri. Araç sizin adınıza kayıtlı, siz de mümkünse ikametgahınızı kısıtlı ve vasiden başka bir yere taşıyın, yine "hali hazırda evde araç mevcut" deme şansları kalmasın. Bu tür kararlar genelde hakimin yorumuna bırakıldığı için bazen böyle şeyler olabiliyor... En kötü ihtimalle hakimin tayini çıktıktan sonra yeni hakime tekrar başvurabilirsiniz, ama yeni hakim de aynı dosyadan karar vereceği için önceki başvuruları, raporları, ret gerekçelerini vs görmüş olacak...

Başvuruyu vesayeti veren mahkemeye başvurarak yapıyorsunuz, o doğru. İkametgahınız değiştiği için vesayet dosyasını ilçe adliyesine nakil ettirebilir misiniz diye baktım ama bir şey bulamadım, o konuda emin olamadım. Dosya nakil oluyorsa bile yine eski dosya gelecek farklı hakimin önüne, önceki başvurular, raporlar, ret gerekçeleri de içinde olacak...

Avukatın bu noktada şapkadan tavşan çıkarma ihtimali düşük geliyor bana ama en nihayetinde karar hakimin insiyatifinde, onu ikna edebilmek önemli bu noktada...

Bana sorarsanız bir avukat bulamazsanız siz yeni koşulları güzel bir şekilde açıklayarak yeniden başvuruda bulunun, hakim yeniden talebinizi ret ederse bu defa ek karara itiraz ederek Asliye Hukuk Mahkemesi hakimine durumu açıklamaya, onu ikna etmeye çalışın...

Bana batık gibi geldi.
Yeni aldığınız bi pantolon, deterjan, yumuşatıcı vs de olabilir. Kullandığınız duş jeli iyi durulanmıyor olabilir.
Yedikleriniz size enflamasyon olarak dönüyor olabilir.

bi karaciğer enzimlerine de baktırın bi ara isterseniz. ALT, AST, GGT falan, doktor bilir.

www.photopea.com

Hem online şekilde Photoshop araçlarını kullanma şansınız var, hem de içerisinde fena sayılmayacak bir şablon paylaşımı mevcut...

Dilerseniz Google araması ile ücretsiz instagram şablonlarının PSD versiyonlarını bulup bu siteden açıp istediğiniz gibi düzenleyebilirsiniz...

mojo tam olarak işinizi görür.

www.mapchart.net
şurası var ama kayıtlı kalıyor mu ücretli üyelik şart koşuyor mu fazla incelemedim.

flourish.studio

sinüzit olabilir

DSL'e değil lan portlarından birine takacaksın. çünkü dsl girişi o aletin modem olarak kullanılması amacıyla var. sen o aleti router olarak kullanacaksın. hatta muhtemelen router da değil acces point.

modem modeli + use as an access point diye bir arat bakalım.

bir de asusun kontrol panelinden dhcp’yi kapat.

marquez olabilir

yeni bitirdiğim ve etkisinden çıkamadığım, çok da sürükleyici bir o kadar büyüleyici bir kitap önereyim.. bernard werber-empire of the ants. kitap orijinal dili fransızca ingilizce versiyonu gayet akıcı, türkçe güzel çeviri bulamadım maalesef.

direkt ingilizce okuyabilirsiniz seviyem çok yüksek olmamasına rağmen hiç takılmadan okuyabildim.

yaklaşık 1 sene önce çok yakın bir arkadaşıma yaklaşık 2.000 TL borç verdim, henüz geri almadım. geri alma amacıyla da vermemiştim. üzerinde düşünüp ah vah edecek tutarlarda borç vermem kimseye.

hibe etmediğim parayı borç diye vermediğim için kime ne verdim de geri gelmedi hesabını tutmadım. yakınlarıma verdiğim parayı zaten borçtan saymıyorum. bazen geri vermeye çalışmalarını da garip buluyorum.

Akraba yok,
Geçen yıl arkadaş için kredi çektim, ödemede aksaklıklar olacağını net biliyordum ama her ay taksidin yarısını ödeme çabasında olur diye düşündüm, sonuç olarak ben 20k para ödedim, o ilk taksit dışında ödeyebildiği olmadı, 2 kez istedim 2sinde de zor durumda olduğunu falan söyledi, sonuç olarak 3-4 aydır görüşmüyoruz, arkadaşlık bitti, ben bana giren kazık ile oturuyorum.

Borcuna sadık insan çok az maalesef, insan hatalarından ders çıkarıyor ama, şu anda birisine borç vermem imkansız seviyesine yakın.

30 yıllık arkadaşıma borç verdim. Ödememek için küstü. Aradan zaman geçti, barıştık ama yine de ödemedi. Önceden para ile ilgili bir hukukumuz yoktu, olmadı. Yani başka bir işe istinaden kendince tahakkuk ettiriyor da olamazdı. Biraz ahlaksızca bir davranıştı.

Aynı gibi. Hatta doğudaki daha fazla alır.

Bu mantıkla İstanbul'daki tüm memurların daha fazla alması gerekir ama aynı alıyorlar.

Daha guzel sehirde yasiyorsa daha fazla kira oduyor. Bundan daha dogal ne olabilir?

Aynı medeni hale sahip aynı rütbede ve yaşta memurlar şark hizmeti hariç aynı maaşı alırlar. Şark hizmetinde de 1-2-3 kademe olması lazım, daha tehlikeli bölgelerde daha yüksek maaş vardı.

Ama sizin sorunuz aslında şu;

pahalı büyük şehirlerde yaşayan memurlar daha yüksek mi maaş alıyor?

Hayır, aksine şarka göre düşük alıyor.

20-30 sene öncesine kadar bu durum epey farklıymış hem memur yakınlarımın söylediğine göre hem de çalıştığım yerdeki eski çalışanların beyanları

dendiği gibi şark hizmetinde maaş da kademe de daha fazlaymış. bir de istanbuldaki bazı kamu kurumlarında istanbul tazminatı varmış ancak akp döneminde bütün bunlar kaldırılmış

trdekiler de sim kartlı değil.

apple watch'un e-sim'li modelleri daha Türkiye'de kullanılamıyor. diğerlerinden emin değilim.

Buna uygun kıyafeti giymediğin anda faciaya dönüşür. Öyle bir gözlük. Fizik ve saçla da bağlantılı.

Bu gözlük ancak brad pitt ve o leveldeki baylara yakışır o da onlara her şey yakışacağı için yakışır. o seviyede olmadığını düşünerek çok kötü diyorum.

Casual cümle içinde geçiyorsa bu gözlük o cümlenin ögesi değil.
Spor bir gözlük. Tenisten çıktım, kite’a gidiyorum, saçımı at kuyruğu yapabiliyorum, kumralım, zayıf ama abartı olmadan kaslıyım diyebilir de.

anlıyorum. birbirinizin gazına gelmiyorsunuz di mi? nasıl o kadar kötü olabilir aklım almıyor valla ya. yüzüme bakıp "totom gibi olmuşsun" diyecek biri de yok ki. arkadaşlarım hep gereksiz kibar.

yani bu ve benzerlerini sporda falan giymek lazim. normalde giyinebilecek bir sey degil
gerci simdi moda diye bir sey iteliyorlar 25 sene once yapilmaz edilmez denilen gulunen seyler simdi herkesin ustunde.

facia bile diyemiyorum. böyle bir gözlük nasıl üretiliyor onu bile anlamıyorum.

Öyle facia diyebileceğim bi gözlük değil. Sevdiğiniz gözlüğü takmak için hiç kimseye sormamanızı öneririm. Hayatınızı başkalarının değil kendi zevkinize göre yaşayın.

southpark'ta bir stereotip karakter var. kesin o gözlük dedim, çok benzeri çıktı. southpark.fandom.com
www.reddit.com

Hocam evde koltuğun yerini değiştirirken bile durup bi düşünüyorsun, milyar dolarlık bir şirkette bu tür şeyler major değişikliktir ne getirir ne götürür tabii ki aylarca düşünecekler test edecekler vs. Normal yani.

edit özelliği dediğin twitter'ın mantığını değiştirebilecek bir şey. Cevap verdiğin şey ileride değiştirilecek mi bilmiyorsun, ayrıca değiştirme derken full yazı mı değiştirilecek yoksa imla hataları için 3-5 karakterlik değiştirme hakkı mı verilecek? Değiştirdiğinde eski hali görünecek mi yoksa altta edited mı yazacak?

karar verilmesi gereken çoook şey var. Mesela facebook bir dönem çeşitli ülkelerde farklı arayüzler kullanıp test ediyordu, hatta Türkiye'de bende farklı bi arkadaşta farklı olduğunu görmüştük 2011'lerde falandı sanırım. Bunlar hep sitede geçirdiğin vakti, aldığın keyfi etkileyebilir şeyler ve o zaman = reklam = para.

ikinize de katılıyorum ama benim biraz kastettiğim, düşünme projelendirm tasarım aşamalarından itibaren değil, her şey belli olmasına rağmen aylarca sürmesi.

whatsapp'a dark mode 2020 yılında geldi. dünyada dark mode olmayan tek uygulamaydı yıllarca isteniyordu ve aylarca evet yapacağız deniyordu. twitter'da da edit'in temel prensipleri belirlenmiş. ilk 30 dk içerisinde herhangi bir tweet değiştirilebilecek, editlenmiş önceki hali görülebilecek şeklinde olacağını söylüyordu şirkettekiler aylar aylar öncede. ama hala uğraşmaları bi garip.

Abi işte yapmıyorlar her şey bittiğinde bir miktar hype oluşturmak için bile ağırdan aldıkları olabiliyor, bunlar genelde merakı ve ilgiyi canlı tutuyor o da herhalde hisse senetlerine yansıyordur :)

Milletin saçma tepkileri oluyor. Onu test etmek, yansımalarını düşünmek gerekiyor. WhatsApp lisans sözleşmesini değiştiriyor diye millet telegrama geçmeye çalıştı. Ne değişmişti hiç bir şey. Zaten kabul ettiğin sözleşmeye ilk kez görmüş gibi davrandı millet. Hisseye, satışa VS yansımaları detaylı düşünülüyor.
Sadece program yazmaya kalksa belki 2 günde biter. Ama sorun o değil.
Twitter Facebook, instagram hepsi ayrı mantıkla çalışıyor temelde.

Büyük şirketlerde kimse çalışmıyor çünkü.

çünkü yapacakları en küçük değişikliğe çok etraflı bakıyorlar. mesela edit butonu.

şimdi bu edit butonu kullanıcı davranışını nasıl değiştiriyor sorusundan başlayıp, teknik altyapıyı nasıl etkiliyor, performansa nasıl yansıyor, bir açık oluşturuyor mu, yetkisiz edit isteği nerelerden gelebiliyorgibi sorulara kadar uzanıyor.

çok soru var, çok...

whatsapp dark mode'a geçerken; atıyorum bir siyahı baş parmak emojisi bilmem nasıl gözüktüğü için kısa sürede büyük tepki toplayıp yok edilebilir.

haliyle her değişikliğin, her bir satırını saatlerce tartışıyorlar.

teknik acidan bakildiginda da buyuk bir mimari degisiklik gerekiyor. twitter dunyada farkli lokasyonlarda twitlerin gosterim frekansina gore belli bir "cache" mekanizmasina, yani erisimi hizlandirmak icin hafizada hazir tutma islemine tabi tutar. bu sayede milyonlarca insana kesintisiz hizmet sunmayi amaclar. eger yazilmis, daha sonra cache uzerinde saklanmis bir twit degistirilirse, mevcut veriler sadece veri tabaninda degil, dunyanin her yerindeki sunuculara dagitilmis cache verisi de degistirilmeli. bu da buyuk ayni zamanda hata olma olasiligi yuksek bir islem demektir.

teknolojik olarak problem degil ama sistem ilk basta bu sekilde tasarlanmadiysa iyi planlanip dikkatli uygulanmasi gerekir bu mimari degisikligin. yoksa "twitter coktu" muhabbeti doner. ya da en iyi ihtimalle "twitimi degistirdim ama amerkadaki arkadasim hala eski versiyonunu goruyor" problemi olur.

Kocaman sirket dedigin yerler genelde cok kotu yonetiliyor.
Bir karar alinacagi zaman kimse sorumluluk almiyor, butun departmanlar birbirine atiyor.
Patron yumrugunu masaya vurmadikca herkes top ceviriyor.
Tabi bu patron tipi zaten yabanci sirketlerde yok, almanlarla bi is yaptik 1 butona tiklamalari icin 2 ay falan mail atmisizdir karsilikli.
Kimse basmak istemiyor 1 kere basacaklar bitecek.

Bir de yenilik getirdiginde maasin artmiyor niye ugrassinlar.
Su an bizim sirketin tonla bug'u var, duzeltsem bana faydasi yok.
Rapor etsem duzeltme isini de bana verirler sonra ondan cikan sorunlar da benim olur.

Bazen birileri terfi almak icin bir proje uyduruyor ancak o zaman yeni ozellik ekleniyor.

longosphere'e bakabilirsiniz.

güncel fiyatlarını bilmiyorum, bayramdaki fiyatlarını hiç bilmiyorum ama güzel mekan. hava da idare ederse tatil yapacağınız dönemde bir bakabilirsiniz. 2-3 saat civarı sürer araçla aşağı yukarı istanbuldan.

Biraz baktım da lokma seti sanırım ihtiyacım olan şey.

Bin çeşidi var bunun arabada en çok hangileri lazım oluyor, nasıl bir şey önerirsiniz?

lokmaya falan gerek yok.
ingiliz anahtari
pense
kargaburnu
kurbagacik
hatta ve hatta su anahtariyla bile acarsin elinde ne varsa deneyiver.
ha tamirat tadilat ile ugrasiyorsan.
bi takim sandigi duzecen. en ise yaramayan 14/15 numaradir. bu turkiyede genel baglamda kullanilmiyor.
ben sirkette bi halta yaramayan adamlara 14/15 anahtar gibisin diyorum o derece kullanilmaya bir sey. (ben de bir yerde duymustum cok gulmustum)

daha ulasilmaz yerler icin oynarbaslar var onlardan almaniz lazim.

Kurbağacık işe yarar burada, o da en küçük boy kurbağacık olmalı. Başka büyük ve dişli anahtarlarla açmaya çalışırsanız civatanın kafasını yalama yaparsınız.

8 numara diye anlıyorum fotoğraftan, elimizde varsa en rahat 8 numara lokma tornavida açar;

www.google.com

Ama elimizde yoksa şart değil, 8 numara yıldız anahtar da olur;

www.google.com

Civata başı çukurda mı anlaşılmıyor, eğer çukurda değilse açık ağız anahtar da olur;

www.google.com

Hep 8 numara dedim ama fotodan anladığım o, bi ihtimal 6 ya da 10 da olabilir.

Edit: Galiba 2S civata 8 numaraymış.

CFA learning ecosystem yeterli olur.

Decathlon'dan ürün mü kiralanıyor?

Bi girilip çıkılır :)

Girilir.

Süper olur.

Girilmez. Yani girersin ama öyle uzun uzun takıliyim olmaz üşürsün. Kaşta deniz yazın bile soğuk.

Kişiden kişiye değişir. Nisan'da Bozcaada da denize girmiş biri olarak Kaş bana hamam suyu. 20 derece demişsiniz. Asos midilli civarı Ağustos ayında bile o dercelerde.

ben aralık ve ocakta giriyorum rahatça. her türlü girerim mayısta da

Denize serinlemek için girilir, sıcak su isteyen hamama gitsin :)

Bugün bile girilirdi, hava pazar günü 30 derece.

Geçen sene -ki havalar daha iyiydi- gir çık yapıyorduk.

Bi örnek verebilir misin hocam bu tarz haberlerle ilgili?

www.tweaktown.com

tr.wikipedia.org:~:text=Voyager%20Alt%C4%B1n%20Plaklar%C4%B1%201977'de,se%C3%A7ilmi%C5%9F%20sesler%20ve%20g%C3%B6r%C3%BCnt%C3%BCler%20bulunmaktad%C4%B1r.

Abi bu abd'de zamanında oluşan uzay çılgınlığında yapılmış biraz şov amaçlı "acaba başka canlılar var mı iletişim kurabilir miyiz" tadında yapılmış saçma bi çalışma, yani sürekli yapılan bir şey değil ama daha sonra araç başka sistemlere gidebildiği ve ara ara radyo sinyali göndermeyi başardığı için değerli bi hale geldi, yani sürekli dna göndermiyoruz bir amaç yok.

Şöyle düşün, günün birinde dünyanın yörüngesine tanımlanamayan bir uzay aracı takılsa ve o uzay aracı incelendiğinde üzerinden dünya dışı bir yaşam formunun bilgilerinin yer aldığı bir materyal çıksa. Ne hissedersin bir insan olarak?

Amaç bizi kopyalasınlar falan değil, bizden haberdar olsunlar, "Merhaba ben mantheman" der gibi, kendimizi tanıtıyoruz işte bulacak olan birine.

Radyo dalgalarıyla gönderiliyor. Roketle değil. Amaç radyo dalgaları bir uygarlığa ulaşırsa Dünya ve insan hakkında bilgi vermek. Kendimizi tanıtmış oluyoruz. Mesajı alan uygarlık da sinyalin geldiği noktada Dünya adında bir gezegen olduğunu ve bu gezegende yaşayan bir canlı türünü öğrenmiş oluyor. İsterlerse karşılık verebilirler. Bu sinyallerin bir uygarlığa/gelişmiş uygarlığa ulaşma ihtimali çok çok düşük. İnsanlığın küçük bir çabası sadece. Bir şef bir yemek yaptığında imzasını atıyor. Uzay çalışmalarıyla ilgilenen kişiler de bu şekilde imza atıyorlar.

Contact filmini izle

Bir umut türünden magazin yönlü haberler. İnsanların her an uzayın derinliklerinden gelen sinyal, mesaj ya da canlılara karşı duyarlılığı sağlanıyor.
Yıllardır değişmeyen haber başlıkları:
Uzaydan gelen gizemli sinyal,
www.ntv.com.tr

Uzaya gönderilen sinyal,
Bu da büyük ölçekte bir radyo sinyali yanlış hatırlamıyorsam en erken 20000 yıl içinde cevaplandırılma ihtimali varmış.
(Uzayla ilgilenen bilim adamlarının umudu, denize oltayı sallayan balıkçılarla aynı sanırım)

Bir de gönderilenler arasında üstünde farklı şekiller olan altın plak var:
www.ntv.com.tr

Doğrusu bu kadar devasa yatırım ve üretilen gelişmiş uzay araçları, bilimden ayrı olarak arkaplanda ideoloji türünden bir inanışın olduğunu da gösteriyor.

soruya gelirsek, konu dna ve uzay kavramları olduğunda bir kaç yıl içinde, diğer geçen zamanda uzayla ilgili sıradan spekülasyon veya merak uyandıran haberlerin daha ötesine de geçebilir. Bu yönde yorumlar var.
Tabi dünya dışı yeni bir yer arayışında olan insan için (arada bir haber yapılan) dünyaya göktaşı çarpması gibi işin tehlikeli boyutu da var.

Düşündüğümüzde uzay temalı filmler sanat olsun diye değil de belki gerçek hayatın bir ya da bir buçuk saatşik bir fragmanı olarakta görülebilirler.

(Yapay güneş ve yapay ay çalışmaları da mevcut)

Contact'ı izledim sanırım ama tam hatırlamıyorum tekrar bakabilirim. Arrival'ı izledim en yenilerden.

Yazdıklarınız bana mantıklı gelmiyor. Amacımız eğer "evrende yalnız değilsiniz" mesajı vermek ise, bunu kendi bilgilerimizle vermemiz gerekmez ki. Evrende kendi imkanları ile olamayacak herhangi bir şey de olur yani.

Yerimizi belli edip etmememiz bile hala tartışılıyor. Çoğu bilim insanı, bu cinayet olur saçmalamayın diyor.

Bizim yörüngemizde farklı birşey bulsak ve anlamaya zekamız veye teknolojimiz yetmez ise korkarız yani apaçık. S.a biz dostuz yazacak hali yok baktığımız şeyin içerisinde. Her ne kadar iyi niyetli bir şey bile olsa, büyük ihtimalle eğer gelişmiş bir şey ise, bizi ne zaman almaya gelecekler, işgale ne zaman gelecekler falan diye korkarız yani.

Kaldı ki dediğiniz gibi bize çok yakın zeka düzeyinde bir canlı olacak ki biz fark edebilelim. Veya bizi farkedebilsinler.

Ha umuyorum ki şöyle açıklanıyorsa içim biraz rahatlar "bizim gönderdiğimiz şeyi fark edip algılayan bir yaşam formu, bizim için o kadar da korkutucu boyutta olmayabilir".

Biz de varız demek bile riskli iken, hem biz varız hem de buyrunuz bunlar kodlarımız, seslerimiz, anatomimiz falan demek iyice anlamsız geliyor ama vardır umarım bir bildikleri.

Geçmişte hep "buraya kadar gelebilen uygarlık varsa iyi niyetlilerdir" mantığı varmış sanırım. Fakat son yıllarda "Amerika kıtasını bulanlar kızılderilileri gözünü kırpmadan öldürüp kıtayı ele geçirdi, dünyayı keşfeden uzaylılar aynısını yapabilir bizi mahvedebilir" mantığı var sanıyorum. Benim okuduğum haberler yazılar o yönde değişti yani.

edit: SpaceX'in yapmak istediği falan tahminen insanlığın devamlılığı için gen bankası oluşturmak gibi şeyler. Dünya yok olursa Mars'ta klon vs. üretilebilsin çoklu gezegende var olalım insanlık bitmesin.

Ay'a DNA gonderme varmis bi de:
lifeship.com

Benim DNA'im ne icin kullanilabilir sorusuna da soyle teorik biseyler yazmislar:
Belki gelecekte bir uygarlik bulup, gunumuzdeki gezegeni tekrar yaratir. Gelecek nesiller kodunu yildizlara tasiyip yeni dunyalar olusturabilir.

Bikac yil once de Uluslararasi Uzay Istasyonu'na DNA gonderilmisti. Dunya'ya bisey olursa turumuzu devam ettirebilme olasiligi iste.

Gebelik isteniyorsa evet en az 1 yıl denenmeli ancak, her ikiniz de sağlıklıysanız. Gidip bir sperm testi yaptırın, eşiniz bir jinekologa gitsin durumlarınız normal ise evet denemeye devam etmeli, en az bir yıl beklemelisiniz. Ancak her ikinizden birinde problem varsa, beklenecek bir yıl eşittir kaybedilen zaman demek, bunu da unutmayın. Ben bu durumu yaşadım. Tedaviye başlamak için büyük bir zaman kaybettik. Aslında bu kontrol işlerin evlenmeden önce yapılması gerekiyor ama, bütün çiftler bu durumu gözardı ediyor. Yaş durumu da çok önemli bir etken, boşuna bir yıl beklemeyin. Sorun varsa - ki umuyorum yoktur, bir an önce tedaviye başlayın.


Eşinizin psikolojisi açısından bir ufak tatil planı falan etkili olabilir, havanız değişir. Durum çok kötü değilse zaten sizin de desteğinizle çözülür kısa zamanda.

Merhaba, psikoloğum, anladığım kadarıyla söyleyeyim.
Öncelikle ortada bir istek var ve bir kayıp var sanırım, eşinizin bir kaybı var? Kayıpla birlikte yas tutuyor, üzülüyor, bu normal merak etmeyin. Bu yas sürecini, üzüntüsünü, kırgınlığını -ortaya çıkan neyse-yok etmeye çalışmayın, çünkü o orada ve yaşanması gerekiyor. Ayrılık sevdaya dahil ya, onun gibi bir şey. Yas da istenen şeyin kaybının bir parçası olabiliyor.

Siz neler yapabilirsiniz? Eşinizin yanında olun, onu anladığınızı hissettirin, onu cümlelerle değil her zaman, dokunmanızla, okşamanızla, sarılmanızla yanında olduğunu hissettirin. Dediğim gibi her zaman konuşmak zorunda değilsiniz, hiç konuşmadan eşinizin yanında olmanız da harika bir destektir, merak etmeyin.

Eğer bu kayıp süreci normalleşirse, istenen şeyin yanında kayıp ihtimali sağlıklı atlatılırsa ikiniz için de bir sonraki denemek daha kolay olur bence. -bunu psikooog olarak söylemiyorum da:)- bu arada geleceğe odaklı şeyler söylemeyin, yani şöyle: yine deneriz, bir çocuğumuz olacak inanıyorum vs gibi şeyler demeyin. Eşiniz şu an ne yaşıyorsa ona odaklanın, hüzünlüyse hüznüne, yastaysa, yasına…

Ne zaman endişelenip psikoloğa gitmeniz gerekir? Eşiniz bu hüznü uzatırsa, işlevselliği uzun süre bozulursa, işa gidemezse, hayattan zevk alması düşerse vs psikolog düşünülebilir. Şimdi de düşünülür de, belki de biraz beklemek daha sağlıklı.

Geçmiş olsun, hakkınızda hayırlısı.

Çok teşekkürler, çok yardımcı oldunuz ikinizde.

konuşmak istemeyen birini konuşmturmaya çalışmayın. ama istediği zaman size açılabileceği sıcaklığı hep gösterin. örneğin konusmasa da ayaklarını ovalayın ya da kolunu okşayın. kabullenici davranın. sizin güçlü, yılmayan duruşunuz ona da geçmeye başlar zamanla(umarım)
geçmiş olsun

merhaba, öncelikle çok çok geçmiş olsun benzer süreci biz de 2 kez yaşadık ve eşinizin üzüntüsünü çok iyi anlıyorum. ama inanın hepsi geçiyor, geçecek. inşallah en kısa zamanda evladınızı sağlıkla kucağınıza alır ve bu süreci unutursunuz.

ama yine benzer süreçten geçtiğim için şunu da belirtmek istiyorum. biz kadınlar o psikolojisiyle bunu kayıp olarak görüyoruz ama aslında bebek hiç olmamış ortada bir kayıp yok, yalnızca bir yanlış anlaşılma var. durumu kayıp olarak düşünmenin psikolojisi çok daha yıkıcı, ama yanlış anlaşılma olduğunu düşününce bir nebze daha rahatlıyor insan. çünkü düşük olduğunu düşünürken ister istemez bir sağlık problemim mi var, ya her hamileliğim böyle olursa, ya yıllarca tedavi görüp yine de çocuğum olamazsa diye evham yapmaya başlıyoruz. oysa ki ortada olumsuz bir durum yok aslında. eşinize bu yönde bir telkin verebilirsiniz. vardı ve kaybettik değil, hiç olmadı. ama şimdiye kadar olmaması olmayacağı anlamına asla gelmiyor, zamanı gelince en güzel şekilde olacak.

umarım yakın zamanda bebeğimize hangi ismi koyalım şeklinde duyurunuzu görürüz, sevgiler...

bir de eklemeyi unuttum eşinizin eğer prolaktini yüksekse bu da gebelik testlerinde yanlış pozitif çıkmasına sebep oluyor. bizim ikisinde de prolaktin kaynaklıydı. detaylı bir hormon testiyle sebebini bulup kısa bir tedavi sürecinden sonra sorun kalmıyor.

Bence benzer süreçlerden geçen kişileri dinlemek iyi olabilir, ben öyle rahatlayan biriyim mesela. Korona olduğumda yutubda milyon tane korona olup iyileşen insan vidyosu izledim. İzleyip rahatlıyodum :) siz de bu tür hikayeler dinleyebilirsiniz. Bi de duyduğum kadarıyla zaten stres yapınca hiç olmuyomuş, rahat olmak lazımmış, bu tür vidyolar izleyin bence birlikte.

Çok teşekkürler iyi ki varsınız

hemen basıp veriliyor.

Satış gerçekleştikten 10 dk sonra elimdeydi orada adıma bastıkları ruhsat.

Hemen veriliyor sorun yok

1 ay önce araba aldım.
memur "para aktarımı gerçekleşti mi" diye soruyor. gerçekleştiyse satış sözleşmesini imzalatıyor taraflara ve hemen ruhsatı basıp veriyor yeni araç sahibine.

Plaka değiştirmeyecekseniz hemen basılıp veriliyor. Plaka değiştirmek isteyip istemediğiniz size soruluyor.

2. hesap artık yasak değil.

diğer hesaptan kendinizi oylamayın yeter.

Adamlar 100'er 100'er hesap açıp satıyorlar hocam oradan hesap et.

asıl sorum bu olayın sözlük yönetimince ne karara bağlandığı.

Çoklu hesap yasağı sanırım 10 yıl önce falan kalktı, "olay" sekmesini araştırırsan orada bununla ilgili madde bulunuyor.

kanzuk cift hesap takildigini kabul edeli baya oldu yani sorun yok.
cooookk eskiden ucurulma sebebiydi.

Normalde ters besleme için koruma olur. Diyotu patlatmışsınızdır. (aslında patlamamalıydı gerilim seviyesini doğru seçmişsinizdir umarım.) Belki de güç katındaki bir kapasitörü falan patlatmışsınızdır. Duman beyaz mıydı?

ters bağlantı bir daha yapmazsanız eğer kullanmaya devam edebilirsiniz.

Evet duman beyazdı, verdiğim güç zaten telsizin ihtiyacı olan güçtü ne eksik ne fazla.

Dediğim gibi çok büyük ihtimalle koruma diyotu ya da bir kapasitördür. Mahalle arası bir elektronikçi falan varsa riske atmamak/alete zarar vermemek için gidip multimetre ile ölçmesini isteyebilirsiniz ancak çok büyük ihtimalle sorun yoktur.

apple car'a reset at, telefonu kapat aç, navigasyon ayarlarından sesi kapatıp aç, navigasyon ayarlarından ses ayarına gelip aracın tuşlarından sesi artırıp, azalt. mutlaka biri veya hepsini birden yaptıktan sonra işe yarar.

başıma çok gelirdi eskiden.

atıyorum iphone 13 ios 15.4.1 kullanıyorsun ve bu olayı carplayde google maps'te yaşıyorsun.

senin yapman gereken iphone 12 ios 15.4.1 sürümünde denemek.

sonra bir de iphone 12'nin daha eski ios sürümlerinde denersin.

bir iki tane de android telefon ile denersin.

böylece telefon uyumluluk probleminden mi yapıyor, öğrenirsin.

araba radyo üniteleri sık güncelleniyor. denemelerini söylersen, telefondan yapmadığını bir şekilde kanıtlarsan, radyonu güncellerler. sık görülen bir araba radyosunun güncellemesi 3.6 gb miydi öyle bir şey.

telefon araç bluetooth'una bağlı olabilir mi ? Bende telefon bluetooth ile araca bağlanıyor telefon görüşmeleri ve müzik amaçlı. Eğer navigasyon sesini duymak istiyorsam aracın müzik çalarını radyodan bluetooth'a alıyorum ses o zaman araç hoparlöründen geliyor.

illegal işler çeviriyor olabilir.

sirket araclari olabilir sirketler ayni aractan cok sayida kiralayip calisanlara havuz mantigi ile verebiliyor yani sirkette hangi arac varsa onu aliyorsun

Bazı şirketler aynı arabadan 5 6 tane alabiliyor. Sürücü kurslarında da böyle oluyor. Hatta plakalar ardışık olabiliyor. Böyle bir şey değilse sahte plakaysa suç tabii ki.

arac sirket araci, komsu dedigim de kucuk bir dukkan zaten ama ayni aractan sadece 1 tane var, ondan cok eminiz.

cunku eski pusku cizik bir ford transit.

zaten 10 yildir sokakta neredeysr ayni yere park edilen, ezbere bildigimiz araba, ondan habire baska plakayla gorunce merak ettik.

illegal is mi o zaman altindaki?

Detaylarla birlikte düşününce normal değil.

Anonim bir telefondan polise ihbar edin.

Geçenlerde park halinde hem ön hem arka plakası yüz maskesiyle kapatılmış bir araç gördüm mesela. Aradım polisi gelsin baksınlar işleri ne. Sizin durumda birilerine zarar verecek bir şey olmayabilir ama belki aklınıza gelmeyen pis işler çeviriyor adam o araçla bilemezsiniz.

Plakalar özel değilse şüphe etmeye değer bir konu

araba al-sat yapmadan plaka değiştirmek mümkün değil. sürekli al-sat yapamayacağına göre dediğiniz gibi bi bokluk vardır.

Sivil polis olmasın. Araç egea, focus, Megane ise olasılık daha da artıyor.

@fikox

yok binek arac degil, arac cok eski bir ford transit.

dukkan da medikal urunler satan cok buyuk olmayan bir dukkan. ford transit ile musterilerine urun tasiyor.

aracın üzerinde haciz yakalama vs vardır. sabit duran araçlara da polis plakadan sorgu çekip kaçak göçek durumları varsa el koyabiliyor. araç sahibi de dikkat çekmesin diye plaka değiştirip polisin dikkatinden kaçmasını sağlıyor olabilir.

plakaya yakından baktınız mı mühürlü orjinal basım plaka mı çakma plaka mı?

grohe dus setine ihtiyac var mi bilmiyorum ama termostatik bataryasi harika bir sey ben dus seti oldugunu bilmedigim icin sadece bataryayi aldim ama bir sikinti yok gayet memnunum

Vitra, ECA

kredi çekerek yatırım yapılmaz. telefon yatırım değildir.

garanticiysen altın --> hisse --> kriptoya azalan oranlarla yönlendirebilirsin.

hocam yatirim yapacak paran yoksa nasil yatirim yapacaksin ki :)))

Konut kredisi ödüyormussunuz iste hocam bundan ala yatırım mı olur

Arkadaşlar teşekkür ederim. Yatırım bilmeyen ve bahsettiği paranın da değerlendirilebilir bir miktar olup olmadığını soran birine de paran yoksa demek biraz şey olmuş sanki. Ben de onu soruyorum zaten. Gelecek sonraki cevapları da ilgiyle bekliyorum.

1500 lirayı artırmaya bak. ek gelir vs.

yıllık 18 bin lira (1200 dolar) gerçekten de yatırım101 için bile çok az.

yani, harcadığın efora değmez.

1500TL ile kendinize yatırım yapın. Zaten konut kredisi ödeyerek bir yatırım yapmışsınız. Kalanı ile bir müzik aleti alın, bir tatile çıkın, bir araba\bisiklet\motorsiklet alın. Memur olmak kadar insanı körelten bir meslek daha yoktur galiba, bunun için hayatınıza biraz renk katın.

Ufak bir miktar araştırmayla bulabileceğiniz, istikrarlı büyüyen ve temettü verimliliği yüksek olan hisse senetleri var. Bunlardan birinde aylık bu tutar kadar düzenli alım yaparsanız, uzun vadede çok güzel bir birikim elde edebilirsiniz.

tefas'a bakabilirsin iyice, örneğin 3 ya da 5 yıllık karlılıklara bakarak, 3 fona bölebilirsin her ay, bir değerli metaller, bir yabancı hisse, bir yerli borsa fonuna.
en önemlisi yatırım özürlüsü olma, öğren, kimse senden daha zeki değil, başta anlamadığın şeyleri birkaç hafta araştırsan yavaş yavaş anlamaya başlarsın. senin durumundaki kişiler için fon ideal gibi. tefas ve fon alımları ile ilgili sürüyle video var, nasıl yapılacağını ve nelere dikkat edileceğini kolaylıkla öğrenebilirsin.

Yatirimin oteki ayagi da tasarruftur. Tasarruf edemiyorsaniz (bunun sebebi siz olmayabilirsiniz kendinizi suclu hissetmeyin) yatirimdan bahsetmek zor.

Kredi cekerek yatirim cok tehlikeli bir olay. Cok iyi bilenlerin bile cok berbat durumlara dustugunu gorduk.

Kredi ile ev aliyorsaniz TR sartlarinda en iyi yatirimi yapiyorsunuz zaten. Evin deger artisi + kira odememek sizi gelecekte cok dertten kurtarir.

elinizde neler olduğunu becerinizi ve sabrınızı ölçmeniz için bir durum var.

her ay 1500 liranın 500 lirasını risk'e atabilirseniz (kumar oynamak gibi bir risk) elinizdeki para ile bir takım yatırımlar yapabilirsiniz. kaybedersenizde üzülmezsiniz. örn: size bir plan yapalım.

yurt içi hisse
bildiğiniz güvendiğiniz firmaların hisselerine yatırım yapabilirsiniz
10 adet şirket belirleyin bunlar herkesin bildiği firmalar olsun (risk az, getiri az) örnek olsun diye veriyorum; vestel, türk hava yolları, pegasuz

Buraya yatıracağınız paranın bir kısmı düşük risk bir kısmını bir kısmını orta risk, bir kısmını da yüksek risk olarak ayırın. birazda temerüt veren firmalara bakın.
ilk ay elinizde kalan 1500 liranın örn:

500 lirası ile temettü veren firmalara
/temettü veren hisseler diye google'da aratın liste bulursunuz ne kadar sürede bir veriyor, daha önce ne kadar vermiş vs. gibi bilgilere ulaşabilirsiniz.

500 lirasını risksiz
buraki firmalar herkesin bildiği, güvendiği firmalar

250 lirasını orta riskli

buradaki firmalar ilgili kişilerin bildiği, sektörel filrmalar (yaz geliyor, giyim kuşam, tatil firmaları gibi firmalar mesela)

250 lirasını da yüksek riskli düşünebilirsiniz örneğin.
çok az insanın bildiği 1 koy 3 al olabilen ancak 1 koy elinde hiç kalsın da diyebilen firmalar. aklımda örnek firma yok.


Yurt içinden hisse almak kolay, banka uygulamanızdan yatırım işlemleri -> borsa / hisse işlemleri diyerek hesap açabilir ve kullanabilirsiniz.

yurt dışı hisseleri için de yine mobil uygulamalar üzerinden işlem yapabilirsiniz.
bunun için uygulamalar var yine.

yukarıdaki yurt için hisseler için kullandığınız stratejiyi burada da kullanabilirsiniz.
yine yatırım için kullanacağınız parayı kendinize göre uygun olan risk alanlarına, sizin için makul olan seviyede (o seviyedeki tüm parayı kaybedeceğinizi düşünün) tutun.

cryptolar
mobil uygulamalar üzerinden yatırım yapabilirsiniz.
yukarıkida stratejiyi burada da uygulayabilirsiniz ancak burada temettü vermek gibi bir şey yok.

döviz ve değerli metaller (dolar, euro, altın, gümüş, vs.)
yine aynı şekilde, paranızı bölün ve dağıtın.

unutmayın ki yatırım yapacağınız toplam tutarın tamamını kaybetseniz üzülmemelisiniz.

emin olmamakla birlikte, ptt'ye yatırılmış olabilir. ama önce bir ziraate gidin derim. orada yoksa ptt'dedir.

İlla şubeye mi gitmem gerekiyor?
Malesef evet.

2018 yılında başvurduğum ve tabii ki çıkmayan toki başvuru iadesin bankamatikten almıştım. Tc ve telefon numarası tuşlayarak, telefona gelen bir onay kodu ile. Bu şekilde araştırın, o zaman bile ATM ile hallettiysem şimdi haydi haydi olması lazım diye düşünüyorum.

Ben hep bunu kullandım:
www.hepsiburada.com

Bu sene kullanmaya başladım üstüne tanımıyorum “Xeno” 07 uç tavsiye ederim. Bugün Bakırköy Hakikat kırtasiyeden 15₺’ye aldım.

tombow 2b al geç.

Amazon candır ya, daha dün 1 ay önce aldığım kahve filtresinin fiyatı düştü diye 0.01 TL hediye çeki yatırmış hesabıma. Satıcısı Amazon olan bi ürüne gözü kapalı güvenirim ben, öyle de seviyorum.

apple'dan almayacaksan amazondan al. ben de amazondan aldim sikinti cikmadi.

hepsiburada trendyol amazon medimarkt vatan teknosa

nerde ucuzsa.

Vatan dan almayın. Arkasında durmuyorlar. Ps5 aldık renk problemi var koşulsuz iade almadılar

Bahsettiğiniz ihtimal geçmişteki öğrenimler ve zorunlu karşılık gibi sebeplerden ötürü çok zor.

Pandemi dahil bu süreçte herşey hayatına devam etti. Savaş gibi birşey olmadıkça Allah korusun, hiçbirşey olmaz. Ama AdıSanıBelliOlmayan Bank a da götürüp yatırmayın tabi, o bankalar da denetime tabiler ama sizin paranızın okyanusta damla olduğu yerler her zaman daha güvenlidir. Biraz araştırıp en doğru kararı verebilirsiniz, internette çok kaynak var. Ayrıca bankalara da sorabilirsiniz yatırmadan şube vs.

bir de böyle şeylerin sonuna nedense herkes ytd değildir yazıyor. Öyle yazınca sorumluluk atılmıyor çünkü zaten sorumluluk yok. Piyasa düzeninde herkes akıllı ve bilgiye sahip diye bakılıyor.

Godiva veya açık alandaki diğer kafeler.

İkisinin de yaptığı iş aynıysa, ikisi de aynı maaşı alır ve kar orana göre bölüşülür.

Ama diyelim ki birisi aşcıbaşı, diğeri sadece kasaya bakıyor. İkisinin maaşı aynı olamaz, piyasada yaptıkları işin karşılığı ne maaş ise ona göre ayarlanır.

İlk 6000 bini kim neye göre belirledi. B kişisi nasıl olsa başında değilim diye ses etmemiş. Bence ikisi de maaş almamalı. Eski düzene dönmeliler. A kişisi çakal, A kişisini bıraksan dükkana çökecek.

birden fazla ortak da olsa, tek ortak da olsa, firma için mesai harcayan tüm ortakların maaş alma hakkı vardır. hatta almalıdır. bu maaşlar, artık dükkanın gideridir.

belirlenecek olan maaş hisselere göre belirlenmez. herkesin yaptığı iş ayrıdır, yapılan işe göre maaş belirlemek lazım. ikisi de neredeyse aynı şekilde koşturuyorsa işleri, ikisine de aynı maaşı vermek de uygun olabilir. hisselere göre belirlemenin neden yanlış olduğunu hisse oranlarını abartarak anlayabiliriz. bir tarafın %90, bir tarafın %10 hissesi olsa, bir taraf diğerinin 9 katı mı maaş alacak? sizin verdiğiniz örnekte 60-40 olduğu için çok dikkat çekmiyor ama hisse oranı ile maaş arasında bir bağlantı yoktur, bunun bir mantığı da yoktur.

maaşlar yapılan işe göre belirlendikten sonra, firmanın giderleri de ödendikten ve kara günler için biraz para bıraktıktan sonra, 60-40 oranında kar paylaşımı yapılabilir ama şöyle düşünmek lazım, paraya ihtiyaçları yoksa kar paylaşımı çok makul bir şey değil ilk etapta. (gereksiz vergi ödemesi çıkacak) bunun yerine kişilerin farklı masraflarının firma tarafından karşılandığı bir model oluşturulur. mesela araba. firma araba alsa, gider gösterir, vergi çıkmaz ama ortaklara para verip de araba almaya çalışırlarsa, arada vergi çıkacak.

İkisinin de yaptığı iş aynı. Sadece A kişisi sektörde daha eski ve tecrübeli.

Ayrıca şimdiye kadar dükkanın her türlü işiyle A kişisi ilgilendi (tamirat tadilat, eksikler, muhasebe, personel durumları, dışarıyla ilişkiler, toptancılarla görüşme ve ürün takibi vs).
A kişisi, 2 yıl boyunca B kişisinin diğer iş durumuna göre yaşadı bile diyebiliriz, daha fazla çalıştı ve tüm saatlerini B kişisine göre belirledi.

İlk 6000'i B kişisi söyledi çünkü yukarıda da söylediğim gibi B kişisi kendisi çıkmak istiyordu, bu teklif A kişisinden gelmedi.
O güne kadar maaş usulü yoktu, aylık kâr bölüşülüyordu.

Son yazdığınıza göre b kişisine komple yol vermek en doğru olan.

Co2s2+1

Sirkette mesai harcayan herkes yaptigi ise gore maasini alir, kalan para da sirketin kasasinda kalir.

Belirli donemlerde yine sirketin kasasinda olasi senaryolar icin para birakarak kar bolusumu yapilir.

Sizin senaryoda tatsizlik cikmasin diye esit maas yazilabilir. (Sanirim ikisi de full time is basindalar).

Belki a kisisine tecrubesine binaen biraz daha fazla maas verilebilir. (Hissesinden bagimsiz).

Bu tarz durumlarda eger bir kisi hic ilgilenmezse sirketle, genelde diger kisi tum hisseleri alip yoluna tek basina devam ediyor. O sebeple ya tek basina ya da 3 kisiyle ortaklik daha saglam olur. 2 kisilik ortakliklar risklidir.

Çoğunluk hisseye sahip olan kişi karar verme yetkisine de sahiptir.
A kişi firmaya başka çalışan almaya gerek görmezse B kişisini işe almayabilir. Veya tecrübesine, şirkete yapacağı katkıya göre istediği maaşı teklif edebilir. Teklif edeceği maaş 6 da olabilir, asgari ücret de olabilir.

Hatta yanlış bilmiyorsam A kişisi kendisine 16 bin lira maaş ödemeye de karar verebilir. Veremez mi?

Zaten oraya 5000 yazınca aşağıda tahmini apy veriyor reis.

imgyukle.com

İkinci gün açılıyor.

İlk yazdığım cevabı sildim. Az önce bildirim geldi. Komple kapalıymış.

olmuyor

şu an iphone'da "sohbetleri android'e taşı" butonunu görüyorum.
(ayarlar->sohbetler)

Eskiden olmazdı, birkaç ay önce geldi sanırım. Androidden iphone'a taşıma var mı bakman lazım.

kendim doğrudan kullanmadım. ofisten iki kişi geçti, ikisi de pişman oldu.

Fark yok.

Geçmeyin. Son kullanıcı açısından yeni işletim sistemi demek, her yeni versiyonda numaranın artması ve yapılan reklamlardır.
önceki malum Windows 10'du.
ayrıca kullanıcı verilerini karşıya ileten sürüden uygulamalar hizmetler(!) de söz konusu.
Win 10 daki telemetri uygulaması bunlardan biridir.
yeni işletim sistemlerinin içeriğinden haberi olan pek yok. Sadece standart bir kaç uygulama ve bize hitap eden arabirim için kullandığımız temalara takılmışız.

Dikkat edin normal kullanıcın doğrudan işletim sistemiyle bir ilgisi yoktur.
İşletim sistemiyle ilgili olan, kullandığımız uygulamalardır. Uygulamanın var olması ve etkinlik göstermesi için bu sistem gereklidir.
Öyleyse şimdiki kullandığımız uygulamalarda bir sorun yoksa yeni versiyon haliyle gereksizdir.

Doğrusu kendim, sistemi upgrade yapacak olsam bile bazı özelleştirmeler muhakkak yaparım.

Ayrıca bazı uygulamalar bile çalıştırıldığında internete bağlanırlar bizden habersiz.

Üstte saydıklarımızdan ayrı olarak elimizdeki telefonlar da bunlardan
pek farklı değildir.

son kullaniciyi pek etkileyecek bir soru degil bu
mesela server 2016 mi server 2022 mi desen eyvallah
tavsiyem en az yarim sene bekle oyle gec. microsoft'un adetidir bu urun cikardiktan 8-9 ay sonra duzgun hale getiriyor (server surumleri icin ozellikle)

Niye etkilemesin ki? Ux acisindan soruyorum sadece. O da ui ile ilgili zaten veya bazi ozellikler ile.

Bence geçip bizzat kendi gözünle gör.
Taskbar'daki programa sürükle&bırak yapamıyorsun, sağ tıkla task manager'a giremiyorsun.
Start menünün altında nal gibi recommended alanı var.
Context menüde yılların kısayollarına ulaşmak için iki kez tıklaman gerekiyor.
Hıyar hıyar işler.
Hadi context'i registeryden hallettin, start menüyü de 3. partiyle çözdün, ki bence saçmalık. Diğerleri için çözüm yoktu ben baktığımda. Bir esprisi yok yani.
Günlük kullanımda bir artısını göremedim, aksine angarya yaratıyor.

valla benim için aşırı rahat oldu. kendine göre özelleştirmeler yapıp elin alışana kadar kullanırsan eminim ki memnun kalırsın. hala w10 alışkanlıkları var tabi bazen yabancı geliyor arayüzü vs ama kesinlikle daha pratik, ben o kadar pişman değilim açıkçası 2 ay civarı oldu geçeli o zamandan beri aktif bir şekilde kullanıyorum bilgisayardan. biraz da kişiden kişiye değişiyor yani.

Büyükada, ruhban okulu gibi yerler şehrin kaosundan yorulan İstanbul'da yaşayanlar için ilgi çekicidir, dışarıdan gelen için çok keyifli olmayabilir gibi geldi bana.
Annenin sevdiği dizilerin çekildiği semtlere gidin derim mesela.
Süper Baba'nın çekildiği Çengelköy'deki Nihat'ın çay bahçesine mesela.

Kahvaltısı daha kötü olsa da Kız Kulesi'nin oralarda bir kahvaltı, sonra Kız Kulesi'nde çay içmek daha ilgi çekici olabilir..
İstiklal Caddesi'nden mutlaka bir geçin, Taksim meydanındaki Cami'yi görünce siyasi görüşüne göre sevinir veya sinirlenir :)
Eminönü'ne vapurla gidip balık-ekmek yemek, Mısır çarşısının içinden geçmek, mısır çarşısının yanında her şeyin ucuza satıldığı sokaklarda gezmek ilginç olabilir.

Nereden geleceklerini bilmiyorum ama geldikleri şehirde yoksa herhangi bir Decathlon mağazasına uğramak sportif baba için ilgi çekici olabilir.

Trafiği ve kalabalığı bana çok işkence geliyor ama Emirgan'da lale bahçesinde gezmenin tam mevsimi. Gerçekten müthiş görünüyorlar.

Beşiktaş'ta "Midyeci Ahmet"te midye yemek, Ortaköy'de kumpir yemek hoş olabilir.

Bonus: Parasının hakkını veren rakı-balık mekanı önerisi gelebileceğini sanmıyorum. Para işleri çok acayip oldu.

@michael_knight cevap için teşekkürler

daha önce eminönü istiklal vs olsun bol bol gittik.

anadolu yakasını iskele sahil dışında kadıköy, bostancı vs hiç gezmedik.

parasının hakkından kastım, en azından hizmeti, lezzeti iyi olsun. pahalı olup kötü tecrübe yaşatan yerleri oldukça duydum.

Heybeli değil de Burgazada'yı hem rakı-balık mekanı olarak hem de kitlesel olarak daha çok tavsiye ederim.

Adaya vardığınızda üst kısımlara ulaşım elektrikli toplu taşıma ile sağlanıyor. Ya da yürümek - yürüyüş yapmak da bir seçenek tabi.

Bence tatlı rotalar düşünmüşsünüz, fenerbahçe kahvaltı sonrası fenerbahçe parkında da kısa bir tur yapılabilir ve bu rota cadde veya moda ile birleştirilebilir.

Rakı - balık mekanı için mutlaka rezervasyon yaptırmayı unutmayın.

sadece kodu söylemen yeterli. koliye moliye bakmıyorlar.

Sadece iade kodu yeterli. Daha önce aynı şekilde iade yaptım. Kutunun üzerindeki tüm etiketleri yırtıp sadece iade kodunu kutunun üzerine yazarak MNGye verdim. Bu şekilde yaptığım iadeler sorunsuz olarak gerçekleşti.

Ürünü başka bir kutuya koyup öyle gönderin.

@æinheritance

Ürünün zaten kolisi var. Yani amazon kolisinin içinden kendi karton kolisi çıktı. O zaman ben tükenmez kalemle iade kodunu kolinin üzerine yazıp MNG şubesine giderek vereyim. Bakalım süreç ne olacak, umarım sorun olmaz.

Boyun ağrısı varsa tansiyon takibi yapın.

güzel bir şişe şarap olabilir

paris'te kendime şu tarihi kitabevinin bez çantalarından almıştım. Hem çok kullanışlı hem de hatırlattığı bir sürü güzel şey var.

shakespeareandcompany.com

Böyle bir şeyler olabilir.

3 ay için bence ortalama bir fransız markadan hoş bir fular olabilir.

Hem parisle bütünleşik, hem kullanılabilir bir hediye.

Ayrıca şarap da alıp birlikte içebilirsiniz hediye faslında.

macaron? minicik ama cok hos gorunen kutulara koyuyorlar, abartisiz bir hediye olur.

sarap zevkini bilmiyorum ama bir kopukluye kac kisi hayir der? Loire bolgesinden iyi bir Vouvray Cremant )kopuklu sarap) da hos olur. Bulunacaginiz bolgeyi soylerseniz,sarap shop onerileri verebilirim. Saraptan anlamayana da cok iyi tavsiyeler verecek saticilar var.

ikisi de 15-20 Euroluk hediyeler olur.

Sacre coeur denilen kilisenin önünde bir sokakta bolca incik boncuk, çanta vb dükkanlar var. Çerçi pazarı gibi bir yer. Fiyatlar da uçuk değildi.
48,8839016, 2,3434983
Koordinatları da bu olmalı.

bu arada paris'e 4. kez gidiyorum, bu yüzden böyle hediyelik ve turistik bi şeyden ziyade dediğim gibi tatlı bi şeyler istiyorum.

şarap çok güzel bi düşünce fakat çok emin olamadım.

Selamlar
Benim eşim de annem de "kir" denilen kokteyli sever.
Cassis meyvesi likörü/crème de cassis(güzelinden alın glukoz şurubu olmasin) ve bir sise chardonnay. 4 sarap 1 likör oranında koyuluyor, yazın mis gibi sicakta.

Parfüm

parfümün memleketine gitmişsiniz. fragonard'ın satış mağazasından Türkiye'de bulmak mümkün olmayan bir parfüm alın bence. Diamant modeli çok iyidir.

Parfüm derseniz de sadece Fransa'da olan bir marka almanizi tavsiye ederim.
Misal domaine prive, rhubarbe parfümü çok güzel. Ben uniseks kullanıyorum. Tam yazlık ideal.

küçük eyfel kulesi maketi alın geçin. abartmayın.

Ic camasiri (lingerie).

www.eksiduyuru.com

1- birebir aynı şeyi yaşadım. hakem heyeti yaklaşık 5 ay sonra sonuçlandı. firma arayıp ürünü gönderin iade edicez dedi. gönderdim iade ettiler.

2- asla öyle bir şey yok. denemeden bilemezsin ürünün nasıl bir şey olduğunu. ahlaksız, haysiyetsiz, hukuk tanımaz satıcıların "yersen" yapmasından başka bir şey değil.

hakem heyetine başvururken siteyi değil satıcıyı şikayet edeceksin.

bana da 1-2 ay içinde dönmüştü hakem heyeti.
toplamda da 6 ay içinde falan ürünü gönderip parayı geri almıştım.
butik bir firmaydı. öyle keyfine göre iade edemezsin dedi. 14 gün içinde internetten alınan ürünlerde hakkım var dedim. git nereye şikayet ediyorsan et dedi.

en son aracını bağlatmıştım adamın o zaman aklı başına geldi dava borçlarını ve ürünün parasını falan ödedi hacizi kaldırmak için ^^

@yazar yazmaz yazan yazar

teşekkürler. direkt satıcıyı şikayet ettim. fatura üzerinde yazan firma ünvanı, vergi numarası, mersis vs. zaten ürünü de satıcının kendi web sitesinden almıştım ama siteden bahsetmedim. gerçi ürünü online aldığımdan bahsetmeyince bu kez thh mağazadan görerek aldım sanıp "cayma hakkın yok" diyebilir mi?

Bana gelen fatura irsaliyeli fatura gerçi. Teslim adresi falan yazıyor üstünde. Uzaktan satın alım olduğunu anlarlar sanırım?

sıkıntı olmaz gayet anlaşılır online aldığın.

2. kesinlikle yetkili servise gidin. satarken yetkili serviste tamir görmüştür dersiniz, raporları eklersiniz.
3. parça değişimi bu kadar korkulacak bir şey değildir. bence bozuk kaportayı onarmaktansa değişim daha iyi.
4. suç sizde değilse hasarsızlık indiriminiz gitmez. karşı tarafın sigortası karşılar. eksper raporu sonucuna göre. bunun sonucunda karşı tarafın sigortası/kaskosundan değer kaybı bedeli isteyebilirsiniz.

1 yaşında araç kaskosu vardır, yetkili servise gidin. tramer düşüreceğiz diye yan sanayi parça takmayın araca. zaten tutanaklar, servis belgeri, eksper raporu vs. sizin bir kusurunuzun olmadığı görülecektir. ayrıca değer kaybı için karşı tarafa başvurabilirsiniz

Asla ama asla kapının ya da sacının değişmesine izin vermeyin, bu hasarlar düzelebilecek seviyede fotoğraflardan anlaşılan.

Adamlar iki tane arabayı ortadan kesip birleştiriyor ve her eksper servisi de anlayamıyor, bu nedir ki? Devede kulak.

Çektirme, çekiçleme, düzeltme, macunlama ve boyama ile on numara olur.

Aracı 2. el satarken "kapısı değişmiş" olarak değil de "kapısı boyalı" olarak satmak her zaman avantajdır.

Suçlu karşı taraf olduğu için sizin hasarsızlık bozulmaz +1

Siz ister karşı tarafın sigortasından alın, isterseniz kendi kaskonuzdan. Kendi kaskonuz hasarı karşı tarafa rücu eder, sizin hasarsızlık bozulmaz.

Tekrar ediyorum, asla parça değiştirmeyin. O parçayı öyle düzeltecek ustalar var ki sanayide, göz ile onarımı anlamamız mümkün olmaz. Sadece boyandığını anlayabiliriz makine ile, veya iyi bir usta gözü ile.

Siz en iyisi iyi bir kaporta boya özel servisi bulun en yakın oto sanayide.

ilk olarak kapının değiştirmesini gerektirecek durum bence yok. bunu çektirip boyatarak yaptırabilirsiniz. eğer değer kaybı açacak iseniz kaskoya yaptırın yok ben değer kaybı davasıyla uğraşamam derseniz göçükleri çektirip kapı boyanması ile bu işi kurtarabilirsiniz.
2. elde değişim oldu mu aracın değeri yere düşer. boya daha az değer kaybettirir.
1.söktaka bile gerek yok bence.
2.saç değişimine gerek yok nelerin çekildiğini gördüm.

minimum değer kaybı için kasko işine girmemelisiniz.

Hocam uzun senelerdir bir Volvo kullanıcısı olarak bu araç özelinde şunu söyleyebilirim, eğer bir volvonun kapısı vs değişmişse o araç çok ciddi hasar almıştır kesin. Öncesinde sen fotoğraflarını videonu mutlaka çek. Ayrıca kapı değişecek vs diyen yerlerden uzaklaşın. Yetkili servisle işi yürütmeye bakın ve hiçbir değişim istemeden onarım yapılmasını isteyin, sac falan da değişmesin yani. Bir de özel Volvo servisleri var, bazıları yetkili servislerden daha mahir olabiliyor. Çok geçmiş olsun.

öyle bir formül olsaydı zaten tek işi cam temizleme formülü üzerinde çalışmak olan kişiler bunu ona eklerdi.

saçmalık.

%3 gliserinle çok daha kaliteli camsil yapabilirsiniz yada klasik tarif %4 alkol

Valla bazen ayna - gözlük - cam gibi şeyleri direkt şampuanla silip duruluyorum ve daha kolay kurulanıyor, silme izi kalmıyor, mis gibi oluyor. Cam temizleme formülü üzerine çalışanlar bunu ona neden eklemiyor bilemiyorum belki sürekli kullanımda ters giden bi durum vardır. Veya pahalıdır.

Profesyonel cam silicilerin (plaza vs. camlarını silenler) kullandığı yöntem bence en iyisi. Özellikle de büyük camlarınız varsa.

Bir kovaya biraz ılık su, üzerine bir iki damla bulaşık deterjanı. Camı bununla köpürt, sonra çek çek ile temizle.

Ahmetbey'den selamlar takipteyim.

twitter.com

etkinliğin kralı olabilir. iyi tatiller.