havalimanının dışında ispark ve penpark var son fiyatlarını bilmiyorum ama içeriye göre uygun. servis ile de havalimanı-otopark arası taşıyorlar.

Suraya birakabilirsin, yillar once gunlugu 10liraydi, simdi ne kadardir bilemem ama en fazla 20-25tir herhalde. Orasi doluysa yaninda belediyenin bi yeri var o da iyi. İkisinden de hepvservis oluyor

İspark P+R Sabiha Gökçen Havalimanı
(0216) 635 00 00
goo.gl

Averasya otopark var. Kapali hem de, guvenilir. Gecen sene cok biraktim.

*avrasya

minor ve major olan düzeltmeler vardır, minor için maks 1 ay ek zaman verilir bu aralıkta gerekli düzenlemeler yapılıp tez hocana ve jüriye sunulur. Tezin eğer jürin tarfından ilk seferde imzalandıysa ki genelde böyle olur, tez hocana final halini verip bir süre sonra son imzayı da alarak mezun olabilirsin. major düzeltmeler varsa eksik bölüm vs veya komple yanlış bir durum bunu tez hocanla konuşup senden ne gibi bir aksiyon beklediklerini öğrenmen gerekiyor. her iki durumda da gerekli düzenlemeleri yapıp mezun olabilirsin. Tezindeki her yeri düzenleyebilrsin, ama bence sadece sorunlu olan yerleri düzeltsen jüri için daha kolay olur.

Metin düzenleme tarzı şeyler illa verilir zaten, onlar resmi olarak düzeltme diye geçmez. Tezi savunursun, geçer, ama derler ki işte "şu cümle biraz sakat olmuş, bunu böyle yap", "kaynakçanda falanca yayını göremedim, şu konuda yazdığında onu mutlaka site etmen gerekir, tekrar bak", "çok fazla geniş zaman kullanmışsın onları düzelt" vs. vs. Sen de savunma tutanağını enstitüye verdikten sonra en son Tez Merkezi'ne ve üniversite sistemine girecek olan kopyayı o şekilde bir düzenler, jüriden o düzeltmeleri isteyen hocalara da bir gösterir öyle teslim edersin. Bu durumda canın ne isterse onu ekle çıkar yapmak etik olmaz, sonradan jüriden biri elindeki kopyayla YÖK kopyasını karşılaştırıp da görürse sıkıntı olur.

Bilimsel eksikliğe dayalı düzeltmedeyse savunma tutanağına "düzeltme" diye yazılır, belli bir süre verilir, o süre içinde istenen ekleme ve çıkarmaları yapar tekrar savunmaya girersin. O zaman ikinci kez görüşülür ve olmuş mu olmamış mı bakılır. O durumda zaten tekrar savunma süreci işleyeceği için başka ekleme-çıkarmalar da yapabilirsin.

herhangi bir uygulama indirmen gerekmiyor.
imza atacağın sayfa/uygulamanın mobil imza destekliyor olması lazım.

sen imzalamak istediğin dökümanın sağnda solunda olan "mobil imzala" butonuna basıyosun. telefonuna şu tüm ekranı kaplayan bildirimlerden geliyor. oradan şifreni girerek imza atıyosun.

ios android farketmez.

ilgili sitede tc kimlik numaranız ve telefon numaranızı girdiğiniz zaman telefonunuza bildirim düşüyor, mobil imza şifrenizi girmenizi istiyor. şifreyi girip onayladığınız zaman, giriş yapmaya çalıştığınız site açılıyor.

ayrı bir programı yok, fakat operatörün kendi sim karta erilen uygulaması var (turkcell için "turkcell menu" diye uygulamalar arasında yer alıyor. dijital operatör değil). oradan da şifresini falan değiştiriyorsunuz gerekirse.

uaptan evrak yollarken "imzasız yollanamaz" hatasını aşabiliyor muyuz bunla?

docs.google.com

Dedeniz türk vatandasi mi? Eğer öyleyse Almanya'da çifte vatandaşlık yok zaten, o zaman bu durumda Alman vatandaşı degildir. Emeklilik için vatandaşlık şartı yok, emeklilik şartlarını yerine getiren biri oturumu varsa da bu maaşını alabilir. Hatta Türkiye'ye kesin dönüş yapsa da almaya devam edebilir.

Çocuklarin vatandaşliklari için de yaş sınırı var. Örnek veriyorum dedeniz alman vatandaşligina çocuklar 18 yaşından büyük iken geçtiyse o çocuklar vatandaşlık alamıyor zaten.

Babanız alman konsolosluğu ile iletişime geçebilir ama bana daha çok orada oturumu varmış da sonrasında emeklilik hakkı kazanmış gibi geldi.

almanya biraz farkli, dede alman vatandasi olsa bile önce cocuklari alacakti (18 yasina kadar haklari vardi) sonra cocuklarinin cocuklari alacakti(18 yasina kadar).

o yüzden olmuyor malasef.

doğuş çay'ın export'unu tavsiye edebilirim.

edit: çok pardon, poşet demişsin. exportun poşeti yok.

Demlik için poşet çayı var mı emin olmamakla birlikte Halep çay demek istiyorum.

Mahbubayi deneyebilirsiniz hocam, ben severek iciyorum.

Twinings in earl greyini seviyoruz biz. Ahmadtan guzel.

Ahmad tea kalp ben resmen fakat bütçe artık elvermiyor almaya. Hele extra special ı var onun mmm.

Ben şu an lipton Doğu Karadeniz kullanıyorum. Aynı tadı vermese de çaylar içinde en dolgun tada bu sahip bence.

Gurieli var, gürcü markası. Ben daha iyisini içmedim.

Ahmad gerçekten en iyisi. Dünya çapında da Ahmad çok iyi bir seviyede zaten. Çaykur Altınbaş da güzel ama aynı kalitede değil.

kloof.com.tr

Manuel c4 rahat bulunur. Zorlanırsa otomatik de bulunabilir. Mümkünse confort plus. Confort da fena değildir ama.

C4 +1

Toyota yaris

clio 0.9 tce.
turbolu olduğundan dolayı tutuluyor piyasada.

Müzelerden bağımsız olarak şu anda bienal var.

Müze olarak guggenheim olabilir

tabii ki accademia
tr.wikipedia.org(Venedik)

ama zor olmayacaksa, oraya kadar gitmişken trenle floransa ve tabii ki uffizi görülmeli
tr.wikipedia.org

Floransa'ya da gidicez inşallah, uffizi liste başı=) venedik'te accademia, correr ve guggenheim arasında kalmışım.

ibb.co

Sanırım gönül işleri ana sayfada çıkmayacak şekilde kategorilendiği için ilk girişte ana sayfada çıkmıyor ama yukarıdaki butonlardan birine tıklayıp geri ana sayfaya döndüğünde her bir şey butonuna tıklamış gibi oluyorsun ana sayfada çıkmaya başlıyor bir de öyle dene.

Girişten sonra en üstteki eksi duyuru logosunu tıklayınca gelir.

karar yeni çıktıysa karşı taraf önce bölge mahkemesine, sonra yargıtaya itiraz edecektir. avukat değilim bu işlerle çok da alakalı değilim. herhangi bir kurum kararı bozabilir ama nadiren kararı bozarlar.

@burty yeni çıktı derken duruşmada bana söylenen kararın çıkması olmuyor mu. yani daha sonra mı onaylanıyor bu karar?

öncelikle gerekçeli karar yazılacak. gerekçeli kararın normal şartlar altında duruşmadan itibaren 15 gün içinde yazılması gerekir. (CMK m.232/3) siz kalemi arayın, gerekçeli karar nerede diyin.

ardından karar size ve varsa katılana tebliğ edilir. tebliğden itibaren 7 gün için katılan kişisinin dosyayı istinafa götürme hakkı bulunmaktadır.

elbette savcının da, istinaf hakkı bulunmakta. savcı duruşmada sizin aleyhinize mütalaa verdiyse istinaf edebilir. ama duruşmadan sonra istinaf muhafaza müddet talebi sunmadıysa istinaf etmez.

diyelim karar tebliğ edildi, kimse istinafa götürmedi. bu durumda dosya kesinleşir ve kapanır. bu süreç içerisinde, mallarına el konulduysa, maddi-manevi bir kayba uğradıysanız tazminat hakkınız doğar.

@burty verdiği bilgiler de oldukça eksik.

ceza mahkemelerinde karara karşı itiraz süresi tebliğden itibaren değil tefhimden itibaren başlar. eğer taraflar duruşmada hazır bir şekilde karar verilmiş ve 7 gün içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmamışsa karar kesinleşmiştir.

Yeni arkadaşlar ortam edinin. Boşverin. Kimse vazgeçilmez değildir. Sonuçta insan gibi davrandıysanız ve karşılık göremiyorsanız o kişiyi yakın tutmazsınız.

Bu konu ciddi takıntı seviyesine gelmiş. Psikolojik destek almanı öneririm. Boşver demekle geçmez, hatta daha kötü olabilir.

bence genel olarak insanları çok ciddiye aldığınız için bunu yaşıyorsunuz. herkes sizin yaşadığınız gibi şeyler yaşıyor. bunların bir kısmı etkilenmeden devam ediyor çünkü çok önemsemediğiz birinin hareketini de önemsemezsiniz. burada o insanlarla sadece yüzeysel bağınız olduğunu varsayıyorum tabii, başta anlattığınız flört haricinde.

kendinizle dalga geçmeyi de öğrenebilirsiniz. mesela ben bir gün işten dönerken dolu bi serviste çok yüksek sesle bi espri yapmıştım. kimse gülmemişti. -orada bana net bir şekilde yürüyen biri vardı o bile gülmemişti- başta toparlamakta zorlandım ama o gün de dahil hala arkadaşlarıma durup durup anlatıyorum ve gülüyorum. şakama hiç ama hiç kimsenin gülmediğini. :)

hayat yani olur böyle şeyler. ne kadar erken bağışıklık kazanırsak o kadar iyi. bu tarz hareketlerle hep karşılaşacağınızı kabullenmeniz gerek bence ilk olarak. kaçmak ve olmasını engellememek asla çözüm değil çünkü muhakkak karşılaşacaksınız ve huzursuzluğunuz daha da büyüyecek. normalleştirmeniz lazım.

yedeklendiğine emin ol ondan sonra sil.

google fotograflarda "cihazdan sil, cihazda yer ac" diye bir sey var. o zaten yedeklenmemis olanlari silmiyor. bir bakin.

Öncelikle savcılıkla alakan yok artık. Muhatabın mahkemeler.

Henüz oradaysan; o mahkemeye git, bu durumunu anlat. Duruma göre ifadeni hemen alabilirler veya gittiğin yerin adresini bildir oraya talimat yazalım derler.

Talimat yazarlarsa, talimat yazılan mahkemeye gider ifadeni oradan verirsin.

Belki dinlemekten vazgeçebilir.

Çok öyle nispet yapar gibi değilse olmam ya. Normal sohbet düzeyinde bahsedilince rahatsız olmam ama konuyu benimle konuşurken sürekli oraya getirip işini gözüme sokmaya çalışırsa ben de alınırım tabii.

Aşksızlıkta zaten yalnızlık tercihinde bir insan olduğum için aşk hayatından çok öyle bahsedene içimden "he kerizim benim" derim direkt. Çünkü yalnızlık kesinlikle daha iyi.

Kendim gibi sapsızlarla buluşmaya gayret ediyorum. Evli arkadaşlarımla ayda yılda bir görüşürüm. Onlar da çalışmıyor. İş konularında da çoğu kişiden kendimi soyutladım. Yani, nispet yapmasalar da dinlemek istemiyorum.

nispet yapmak gibi bir amacı yoksa hiç önemsemem. sonuçta o kişinin hayatı o, ben varım diye aksi gibi davranamaz ki. zaten sabah akşam iş ve aşk konuşmak isteyen insandan istemsizce soğurum, muhabbeti sarmaz. konusu gelip de işini ve aşkını anlatan insana da bir şey demem, o da bir konudur ara sıra konuşulur.

Benimle paylaşmak istediği bir şeyi anlattığını hissedersem sorun etmiyorum, ama sırf herhangi birinden olumlu bir şey duyup imrenilmek istediğini sezdiğim bir durum olursa hoşuma gitmiyor. Hoşuma gitmeyen durumda hiç oralı olmuyorum.

gecerkenugradım +1

fazla yazacak çok az şeyim var. Evlen baskısı, yeni kız tanışmaları falan bana göre değil. Niye evlenmek aşklanmak gerekiyor anlamıyorum. Hadi iş neyse de.

Bu konular konuşulurken aşırı ötesi sıkılıp standbya aldığım için söylenenleri dinleseydim ne hissederdim bilemiyorum. Yine de, gerçekten iyi şeylerin anlatılmaya ihtiyacı olduğuna inanmıyorum. Böyle çok konuşanlar samimiyetsiz geliyor. Notrum demek ki.

valla dün mid 2012 temizleyip, macununu değiştirdim. bi sıkıntı yaşamadım.

tek sıkıntı kablo soketlerini çıkarırken zarar verebilirsin. bu yüzden nasıl çıkarıldığına dikkat et. bide vidaların yerlerini karıştırmadan tekrar takabilmen lazım. bazen yanlış yere yanlış vidayı sıkıştırabiliyorsun o zaman da tam oturmuyor anakart.

kendin yaparsin hocam @false'in dedigi gibi flex kablolara dikkat et yeter. bir tane a4 kagit veya karton al vidalari konumlarina gore kagida sok. bu sayede vidalarin yerini karistirmazsin
ayrica termal macun en az senede bir kez degistirilmelidir. dort senede baskalasim geciriyor zaten
elinde kalmaz raad ol

eminönünde var mısır çarşısının bir girişine yakın hangisi hatırlamıyorum, dışı beyaz bir dükkan.

pirinç hanın yanındaki yokuştaki dükkanlar da iyidir.

En güvenilir yerler bile Türkiye'de çok dikkatli olmuyor bu konularda o yüzden uzman birisi yoksa yanında her türlü sürprize açık ol.

ben 2 diyerek oylamayi aciyorum

Bana 1 daha şık ve genç işi geldi. 2 biraz teyze tipinde.

bence: 1

1

2 bana da biraz teyze tipi gibi geldi ama boyunda duruş olarak da o daha dolu duruyor. Kiz tarafi antepli, dedikodu cikabilir ne takmislar goremiyorum falan demesinler :(

ikisi de tarzım değil ama bu ikisinden 1i seçerdim ben. gelin hanım seçmiyor mu böyle şeyleri?

Ona gonderdim ama git gelli tam emin olamadik.

Yogun calistigi ve uzakta oldugu icin birlikte denk gelemedik ben bakiyorum mecbur..

Ben ikiyi seçerdim. Hatta günlük gömlekle falan takarım. Herkes teyze demiş, anneannemin zincirlerini de günlük takıyorum o yüzden doğru yorum olabilir :D

İlki gibi taşlılar bana pırlanta su yolu falan değilse basit geliyor açıkçası.

oyum 1'e

Bu tarihte hepsi boştur ama denize girilmez. Gideceğiniz aralığı söyleseniz de ona göre yoğunluğu tahmin edebilsek.

En son karaburun ve sığacıkta denize girdim ama kamp yapmadık, yakın zamandan bahsediyorum bu ay içinde, birkaç hafta içinde yani.

izmir bu dönemde de genelde de soğuk olur. marmaris çubucak ya da gökova akyaka daha uygun bunlar için.

Dikilide güzel kamp alanları var oraya bakın. Hemen hepsi aynı koyda ya da yan yana koydalar. Deniz güzel, sessiz sakin oluyor bayram seyran değilse.

sinirli tecrubeme dayanarak genelde 'dedigim dedik' turde mizaclari oldugunu soyleyebilirim. ama kadinlara karsi dinlememe gibi bir olay gozlemlemedim.

6 ay 3 erkekle calistim, kadinim. kadini dinlememe gibi bir durumla karsilasmadim ama gevsekler. takip etmezseniz saliveriyorlar kendilerini.
tabi her birey ayridir, benim calistiklarim gevsekti ama diger arkadaslarin ekibinde cok disiplinli, isini cok ciddiye alan insanlar vardi. o ekibin basi da kadindi.
sans meselesi biraz.

Birkac ay calistim misirli birileriyle. Avrupalidan cok bize benziyorlar, iyi anlasmistik

boyle durumlarda gizli gorunmeyen link su bu o falan olur diye. ctrl+a yapiyorum. siz de bakin bi yerlerde bi sey kalmis mi diye.

Uzun bir süredir vize için randevu yoktu bunlarda, belki de konu hala randevu olmamasıyla alakalıdır. Bir web/link/form hatası değildir, nasılsa randevu yok diye o kısmı kapatmış olabilirler.

soyle bir durum varmis: eksisozluk.com

Bir yerde hata yaptığınızı sanmıyorum :)

Seçenekler:
- Bir günde bitireceğiniz kadar az hazırlayın, ertesi gün tekrar yapın.
- Mikrodalgaya uygun bir kapta saklayıp hafifçe ısıtın, tekrar bir tur karıştırın.
- Sıcağa dayanıklı, yeterince geniş bir kapta saklayın, kaynayan çaydanlığın üzerine demlik gibi koyup buharla ısıtın, tekrar bir tur karıştırın.

- Bir günde bitireceğiniz kadar taze karıştırıp tüketin +1

Ben her zaman yiyeceğim zaman yiyeceğim kadar karıştırıyorum. O şekilde en iyisi zaten.

2 günde zaten katılaşır.azar azar efendim azar azar.

sana bozkir tahini lazim

54-55 derdim ben de...

sadece bu iş için tuttuğun bir defterin olsun. oraya özet şeklinde öğrendiklerini aktar ve her fırsatta eline alıp üstünden geç. böylece öğrendiğin şeylerle aranda hususi bir ilişki kurmuş oluyorsun. daha sonra o konuyla ilgili bir bahse rastladığında yeniden dönüp tuttuğun notlara bakması oldukça zevkli bir şey. tavsiye ederim. ne demişler? et-tekraru ahsen velev kâne yüzseksen :)

yani bu işin sırrı 'tekrar' mekanizmasında.

interesting

diye bi tag'im var. onun disinda coding, design, music, others vs.. diye alt klasorlerim var.

alakali olanlari klasore ekliyorum. cok ilginc vaauvv dedigim seyleri de interesting olarak tag'leyiorum.

boylelikle hem her bilgiyi kategori olarak ulasabiliyorum. hem de ufuk acacak seyleri toplu halde tek yerde gorebiliyorum.

askere gidişin belli olmaz ilk celp açıklanma döneminde öğrenirsin. geri kalanı 1 günlük iş.

süpermiş ya teşekkürler.

belli olmaz ama genelde ne kadar sürede oluyor acaba? benim çevremde yakın zamanda giden hiç yok sorabileceğim.

Başvuru yapıp aile hekimine gidip muayene oluyorsunuz, beyanınıza göre aile hekimi muayene sonucunu sisteme giriyor yada hastaneye yönlendiriyor. Raporunuz sisteme girdikten sonra 48 saat içinde ödemeniz bankaların ekranına yansıyor, ödemeyi yapıp tekrar e devletten başvuru ekranına dönüp celp dönemi sıralaması yapıp bir sonra ki yıl Ocak sonu şubat başı gibi celp tarihinizin belli olmasını bekliyorsunuz. Mart- aralık arası şansınıza ne zaman denk gelirse gidiyorsunuz

süreç 1 gün anca. parayı şimdi yatırırsanız teciliniz otomatik 31/12/2022ye kadar devam eder. sonra 2023 ocak sonu şubat başı gibi yerler açıklanır. hangi tarih çıkarsa o zaman gidersiniz. 2023 için tercih yapmanız istenecek. genelde ilk tercihiniz hangi aysa o ay gidiyorsunuz

aile hekimi sağlık kuruluna sevk etmezse 1 günlük iş.

sevk ederse 2 hafta bile uzayabilir süreç.

Yaşanır. Çoğu insan o kadar maaş almıyor bile. Hatta aile olarak geliri 15 binin altında olan aileler var. 15 bine kral olmazsın ama hayatta kalırsın.

yaşanır bence de. sadece sıfırdan eşya alıp ev kurma gibi bir düşüncen varsa zorlanırsın ilk bir sene falan çünkü eşya fiyatları da çok uçuşta. kiraya da en az 4 falan vermek gerekir tabii.

izmir'in %90'ı o kadar maaş almıyordur. Rahat yaşanır.

Hayatta da kalırsınız, kral gibi de yaşarsınız. İzmir'e 15k çok bile.

izmirde 4k ile yaşayanlar var. kskda ortalama 3+1 4k kira olsa 1k ev gideri olsa rahat yaşanır.

En küçüğü 24"

www.hepsiburada.com

Dahili uydu alıcılı olması şart değilse normal monitör alıp uydu alıcısını hdmi'den bağlayıp ses çıkışını da hdmi aparatı ile ayırırsın ama kablodan geçilmez ortalık.

koyacağım yere sığmıyor maalesef 19'dan büyüğü.

Onun adı TV değil monitör olur işte. En küçük TV dediğimiz şey zamanındaki 37 ekran olanlardı.

HDMİ girişli bir monitör alın, hd uydu alıcısı alın ve monitörü televizyon olarak kullanın... Mutfakta eski bir monitörü televizyon olarak kullanıyorum (hdmi to vga çecirici ile hd uydu alıcısını monitöre bağladım)...

www.trendyol.com

sonra @arpaci kumrusu nun dediklerini yap.

Bundle

Den of Geek
www.denofgeek.com

bence dönemlerini tamamladı ikisi. grup maçlarında olabilirler ama yarı final, final gibi maçlarda olmalarına gerek yok. dün geceki maç özelinde ömer abiye diyecek bir şeyim yok ama ertem abi çok gereksiz bilgiler veriyor.

Hayır o tarzı sevmiyorum abartılı buluyorum, alakasız bilgiler, yersiz ses yükseltmeler, vurgular

Bu tarza ercan taner'i de ekleyebilirim cayır cayır bağırması ve kelimeleri yanlış söyleye söyleye türkiyenin en iyi spikeri dendi

Dün akşamki real - city maçını sesi tamamen kapatıp izledim

Nostalji olması adına birkaç maç Ertem Şener iyiydi ama fazlası baymaya başladı. Gereksiz bilgiler onun tarzı, ona lafım yok ama saçmalıyor bazen. "Evrenin en iyi forveti", "Ancelotti'nin çocuk adamı", "Jr. demek çocuk demek" falan gibi onlarca saçmalığı var son maçlarda. Ömer Üründül zaten toplasan 15-20 cümle kuruyor. Onun varlığı olumsuz etkilemiyor beni. Hatta ben seviyorum.

Ömer üründül-erman yaşar ikilisi bence en iyi çözüm. İşin klasik yorumculuk kısmı da oluyor, modern anlatımı da. Ertem Şener takla atmayı yeni öğrenen 5 yaşındaki velet gibi her fırsatta takla atmaya çalışıyor, bayıyor.

Yok abi sevmiyorum, rahatsız ediyor beni.

Ssport'ta maç izliyorum oradaki sunucular da gayet heyecanlı anlatıyor ama rahatsız etmiyor. Çünkü aptal saptal benzetmeler, gereksiz yükselmeler, taraflardan birinin 20 yıllık taraftarı gibi anlatmıyorlar.

Dün bir ara hangi takım ne tarafta onu karıştırdı adam, üründül ise etkisiz eleman yıllardır. Bir analiz yok, seyircinin görmediği bilmediği bir yorum yok arada sunucu asist yapınca evet aynen diyor ve susuyor.

Açın büyük yabancı spor kanallarını bir iki maç izleyin görün nasıl anlatılıyor, nasıl yorumculuk yapılıyor. Şifresiz dahi olsa oralardan izliyorum artık şahsen.

90 dakika boyunca saçmalıyorlar sadece.

ömer üründül ne kadar düz bir yorumcu olsa da kendisini severim. düz yorumlamak ve doğru yorumlamak da esasen bir meziyet. insanlar basite alsalar da olması gerektiği gibi yorumladığını düşünüyorum. severim kendisini. ertem şener ise müthiş bir sese, diksiyona ve heyecana sahip ama gereksiz bilgilerle çok kafa ütülüyor, çok abartıyor ve bazı kurum, kuruluşlara hatta bazı şahıslara çok fazla övgüler diziyor. "dünyanın en büyüğü mü bilmiyorum ama çok büyük çoookk." diyor benzema için. 10 dakika sonra "evrenin en büyük golcüsü" diyor. "benzema'nın yaptığı asisti sanırım bir tek ibrahimoviç yapabilir" diyor. yapabilecek yüzlerce forvet vardır. ne gerek var bu kadar abartıya, rahatsız ediyor.

ertem şener sosyal medyada biraz ilgi ve sempati görünce (geri dönüşüyle ilgili) çok cıvıdı, çocuklaştı. bilinçli olarak maçın önüne geçmeye, konuşulmaya çalışıyor. fark ettiyseniz yayın sırasında sesi sürekli kısılıyor veya çatallaşıyor artık. bu adam bu işi bilmiyor değil. heyecanı çok iyi yansıttığı belki yüzlerce maç izledik ağzından. o zaman katlanabiliyordum ama şu an inanılmaz itici buluyorum. eskisi gibi arada saçmasapan bilgiler veren, maçın önüne geçmeden eğlence katan birisi olacaksa tamam ama böyle 7/24 bağırıp şov yapması iğrenç. böyle şeyler söyleyenlere hep abartmayın derdim de dün gerçekten sesi kısarak izledim maçı. asla susmuyor, bağırıp duruyor, aklına bi' şey geliyor mesela "kralın tacı" diye sürekli onu tekrarlamaya başlıyor vs...

ömer üründül dedeyi severim. spor yorumcusu için yeterli olduğunu düşünmüyorum, onun yerine s sport'un ya da eurosport'un filan canavar gibi genç çocuklarını tercih ederim açıkçası ama varlığından rahatsız değilim. dünkü yayında bence zaten onun varlığından rahatsız olmak mümkün dahi değildi çünkü ertem konuşturmadı adamı.

ikisini de itici buluyorum. Hele ertem i. Yok karısının bilmem nesi, ailesinin kaçıncı çocuğu. Bize ne bunlardan? Bilgi vermek istiyosa işte şu takımda şu kadar yıl, şu kadar td ile çalıştı falan gibi şeyler söylesin söylüyorsa da. Üründül ne zaman alınacak tv den?

Dünkü yayını sesi mute ederek izledik.

Ömer Üründül'e karşı bir antipatim yok ancak Ertem Şener'i mümkünse bir daha hiçbir maçta mikrofon başında görmek istemiyorum. Maçtan aldığım keyfi çok ciddi anlamda etkiliyor. Dün akşamki maçı izlerken aşırı öfkelendim. Gündem olma adına biraz da kasten yaptığını düşünüyorum.

köy kahvesi dayı muabbetiyle aynı muabbet. zaten acunda 1 maçı premier lig spikerlerine bir maçı da ertem şener ömer üründül gibi boş beleşlere anlattırıyor. ömer üründül m. city için geçen hafta bunlar deplasmanda kazanmıştı galiba diyor. olaya o kadar hakim. sesi kısıp izledim.

Yazan sözcüklerin dilimizde bir karşılığı yok çünkü günlük hayatta kafatasımızız içini görmediğimiz için bunları tarif etmek için kullandığımız sözcükler de yok.

Örneğin hipofizer fossa temelde hipofiz bezinizin içerisine yerleştiği yuvanın adı. Burada bir kitle tespit edilmiş suprasellar sisterna da yine kafatasınızın merkezindeki başka bir bölgenin adı kitle buraya doğru uzanıyormuş. Daha sonra bu kitlenin tanımını yapmış, neye benzediğini söylemiş. Aynı zamanda görme ile ilişkili başka bir sisteme (optik kiazma) baskı yapıyormuş bu kitle.

Yani raporda sadece tespit edilen kitlenin yerleşim yeri ve kitlenin ölçileriyle birlikte tanımı yapılıyor. Gerisi doktorunuzun yorumuna kalıyor.

Türkçe meali en kısa zamanda endokrinoloji ve olası cerrahi için hipofiz cerrahisi konusunda tecrübeli beyin cerrahi uzmanına görünmeniz gerek. Geçmiş olsun.

Veri kurtarma garantili olabilir, seagate surveillance serisinde vardı galiba, bakabilirsiniz.

Nvr, dvr v.b sürekli yazma işlemi yapan ancak okuma az yapan cihazlar için WD Purple ve Seagate Skyhawk serisi sabit diskler tercih edilir.Normal diskler bu tip 7/24 sürekli yazma durumlarında sık arızalanır. Bu tip 8tb diskler 3500-4000 tl arasında değişiyor.

Bu kadar para vermek istemiyorsanız, kayıt cihazının hdd uyumluluk listesi vardır, burdan bir hdd seçebilirsiniz.

Veri koruma olayı yalan yanlış işler dikkate almayın.

Aynı anda iki farklı diske kayıt özelliğinden (raid) bahsediliyor olabilir.
Bu arada 8tb çok yüksek bir depolama alanıdır.
Tavsiye olarak mesela azami,
x günlük sürede,
saniyede x kare hızında ,
x çözünürlükte,
x codec şıkıştırma özelliğinde gerçekte ne kadar alana ihtiyacınız olduğunu gösteren tablolar vardır bunlara bir bakmanızı tavsiye ederim.

Örnek olarak:
optiviewusa.com

Tahminim size azami 2-3 tb yeteceği yönünde. Yoksa full HD kayıt yapmaya gerek yok.
Zaten kayıt alanı dolmaya yakın eski veriler üstüne yenisi yazılır.
Kamera sayısı ve görüntü kalitesi ayarı arttıkça HDD daha çabuk dolar.

ev sıfır mı, daha önce ev sahibi abonelik aldı mı? ev sıfır ise ve eve ilk abonelik alınıyorsa ev sahibi ödemeli diye düşünüyorum. evde daha önce abonelik varsa kiracı ödemeli.

borç eskiden kalan bir borç ise kiracıyı yine ilgilendirmez. normalde bu borçları faturaya yansıtıyorlar. neden ayrıca çıkmış anlamadım.

eskiden kalan bir borç değilse veya iskan sonrası tek sefer ödenen ücretler değilse kiracı öder.
Bunlar bildiğim kadarı ile abonelik ile ilgili ödemeler ayrıca temiz suyu ve kanalizasyonu kullanacak olan da o, hem de bunlar demirbaş değil hizmet ücretleri.

Bunları kesinlikle ev sahibi ödemeli kiracı haklı.

Kiracı sadece depozito öder, çıkarken de geri alır. Bu bahsedilen şeyler ilk abonelikte ev sahibinden alınması gereken ücretlerdir.

Çünkü ilk tesis edildiğinde bu ücretler alınacak ve bir daha alınmayacak, bundan sonra her kiracı değiştiğinde sadece depozito alıp verecek kiracılar.

İlk abonelik tesisi ile ilgili bu harcamalar ev sahibine ait.

ikisi arasında hemen hemen hiç bir fark yok, genel girişten alabilirsiniz

Etkinliğe göre değişiyor sahne önünün genişliği ama ben hiç görmedim genel girişin başladığı yerin dikkat çekici derecede kötü olduğunu. Hatta biraz erken gidersen genel girişin önünde yer bulabilirsin, sahne önü dolmazsa çok rahat konser izlersin önün boş oluyor.

komedi/genclik:
eurotrip
road trip
american pie
superbad

komedi/yetiskin arkadaslar:
that awkward moment
cavemen
horrible bosses
old school
sideways
the lucky ones
grown ups
going in style

komedi/bilimkurgu:
this is the end
hot tub time machine
the world's end
attack the block

dram/kara mizah:
trainspotting

korku/komedi:
tucker and dale vs evil
zombieland
shaun of the dead

not: hepsi 2'den fazla kisinin oldugu ekipler/arkadasliklar

bu konseptte milyor tane film vardır ama benim aklıma ilk gelen en sevdiğim; 21.

@ermanen, @onemoremile @burty teşekkürler, bunlar ya izlendi ya da skalaya uymadı, başka ?

yine aklıma sevdiklerimden;

6 underground

Triple Frontier

ocean's eleven ve devam serisi

Kara komedi/gerilim

Shallow grave
Very bad things
The last supper(1995)
Stranger than fiction(2000)
Just your luck
Four dogs playing poker
The Lesser Evil(1998)

öncelikle ressamın imzası değerli, renkler, teknik, fırça kullanımı.

sanırım eleştirel bir soru olmuş ama sizi anlıyorum ve katılıyorum.

belli bir akımda yapılmış ve o akıma bir şey katan bir eser olma ihtimalinin, ya da teknik bazı nedenlerin buna katkısı olma ihtimalinin varlığını bir kenara bırakırsak, eser sahibinin ünlü olması da tabloyu öne çıkarabiliyor. şimdi siz gidip madonna'dan imza alsanız onun attığı imzalı tişörtün atıyorum 5 bin dolara satılması bu imzanın dünyanın en güzel imzası olduğu anlamına gelmiyor.

ama madonna bir kere madonna olmuş işte. yapacak bir şey yok.

anladığımdan değil de dönemi de bilmek gerekiyor bunun için. tamamen atıyorum şu anda: yapıldığı dönem minyatür tarzı perspektif olmayan resimler çizilirken bu adam çıkmış böyle gerçekçi bir çizim yapmıştır. diğer ressamların yapmadığı bir şeyi yapıp yeni bir çizim şekli getirmiştir ülkeye. bu da onun ilk örneklerindendir. o nedenle değerli olabilir.

Biraz fikret mualla hayatı eserleri hakkında bilgi sahibi olmak gerekiyor, youtubeda kısa ve orta uzunlukta güzel videolar var

Şurada bile renk ve boya seçimleri nedenleri vs bir sürü bilgi var
youtu.be

E buna rağmen anlamsız gelebilir, zevkine uymayabilir

Edgar Degas (Fransız empresyonist ressam) soyle demis:

Sanat, gördüğünüz şey değil, başkalarının görmesini sağladığınız şeydir.

Dönemsel bir akım, özetle antik çağdan bugüne geldiğimizde insanın sanat üzerinden ne atarmaya çalıştığına bakalım

Ama heykeltıraşlık üzerinden örnek vereyim, çünkü ressamlık daha sonraki dönemlerde gelişiyor

Arkaik dönemdeki (~600ler) sanat uğraşına bakarsanız insanların teknik olarak en gerçekçi görünüme ulaşmak için çabaladığını görürsünüz. Yeni sanarçılar hep daha gerçekçisini yapmaya çalışır. Google'dan new york kouros'u diye aratırsanız birçok vücut hattı kazımayla verilmiştir. Heykel dimdik durur şekildedir. Klasik döneme (~mö 400'ler) gelindiğinde artık sanatçılar teknik olarak anatomiyi oturtmuş ve eserlerine hareket kazandırma ihtiyacı gelişmiştir (çünkü mükemmel anatomiyi herkes veriyor, maharet değil artık) doryphoros diye bir örnek aratabilirsiniz.

Hellenistik dönemde (~Mö 200ler) artık heykellere duygu ve anıtsallık kazandırma amacı gelişmeye başlar lakoon grubu diye aratabilirsiniz. Birbiriyle ilişkili grup heykeller öne çıkar. Artık herkes bir heykeli mükemmel anatomi ve hareketle tasvir edebiliyordur önemli olan yetenek bu heykellerde duyduyu vermektir. Aynı zamanda mükemmel anatomi yer yer bilerek bozulmaya başlar, gerçekçilik ya da gerçeküstü bir görünüm vermek için estetik görünmeyen filozof heykelleri ya da aşırı gelişkin vücut hatları yapılır.

Sonrasında orta çağlar boyunca klasik dönemlerin bu üslupları çokça taklit edilir. Rönesans sanatçıları resimlerinde artık üç boyutluluk ve mekandaki ışığı yansıtma yeteneklerini öne çıkarmaya çalışır, ressamlık da gelişir.

Sonraki dönemlerde sanatçılar mükemmelleştirilen bu proposiyonları ve matematiksel unsurları sıkıcı bularak (çünkü artık çok alışıldık) ressamın izlenimine dayalı empresyonist teknikler geliştirirler (van gogh eserlerine bakabilirsiniz)

Her neyse, günümüzde seri şekilde 100lerce van gogh resmi üretebilirsiniz. Bunlar dünkü işler. Van gogh'u değerli yapan döneminde yarattığı farktır. Binlerce mükemmel görünen heykel yapabilirsiniz bunlar ancak klasik sanatın taklidi olabilir. İçerisinde yeni bir heyecan yoktur. Dahası günümüzde makinelerle harika heykeller yaratabilirsiniz insana dahi gerek yok.

Günümüzde sanatta istenen şey bir fikri üretmek. Örneğin andy warhol eserlerinde bu var, absğrt bir durumu gösteriyor size.

İnternet memelerinde olan da bu.

Bu fikirler soyuttur, sizin çıkardığınız anlama bağlıdır. Art deco ve art nouveau akımlarının çıkış noktası da buydu zamanında.

Yani bu tip sanatsal ürünlersen "zevk almak için" öncesinde geçmişteki sanatı görüp anlamış olmanız gerekiyor bir yerde.

Ha diğer taraftan bugünkü sanatın teknik olarak taklit edilebilir olması kara para aklama girişimleri için bir araç oluyor mu? Evet oluyor. Ancak bu başka bir tartışma, sanatın kendisiyle alakalı değil.

Siz de tek tip resimlerle yıllarca arka arkaya bakarsanız artık bıkıp daha önce şahit olmadığınız yeni bir şeyler görmek istersiniz.

Konu çok detaylı ancak takdir edersiniz ki birden fazla fakülte açacak kadar detaylandırmak mümkün. Bu yüzden sanat tarihi ve konservatuvar bölümleri var. Ancak ana hatlarıyla durum bu.

komisyon bayağı yüksek oluyor, binance'da var.

nakit avans alıp onu gönderip alsan türk borsalara daha karlı olabilirsin.

Ben anlamadim sizin sorunuzu. Ozel okulda calisiyorsa zaten atama veya memur olma diye bir durum soz konusu degil.

Ben yanlis mi okuyorum, ya da bir seyleri mi kaciriyorum acaba?

eğer geçerli bir formasyonu varsa öğretmen olarak atamaları gerekmektedir. kardesinizin evraklarında sorun varsa ya da kendileri fransızca dersini resmi olarak değil de kayıt dışı olarak veriyorlarsa o zaman öğretmen olarak değil memur olarak atarlar.

şimdi entryi tekrar okudum kardesiniz resmi olarak ingilizce derslerine giremez. onun yerine muhtemelen derse girebilecek birinin diploması bulundu ya da kiralandı. kardesiniz derse giriyor ancak resmiyette dersin öğretmeni olarak x kişisi görünüyor. o sebepten de kardesinizin atamasını memur olarak yaptılar.

Yanlış bilmiyorsam İngilizce, Rusça ve Çince hariç bölümlerde mütercim tercümanlık mezunları formasyon alsa da MEB atama koşullarını karşılamıyor. Eğer yanlış hatırlamıyorsam ve durum böyleyse her okulda bunu yaşayacaktır.

Diğer ihtimal, Eagle'ın dediği gibi okul Fransızca derslerini gayriresmi olarak veriyordur. Dolayısıyla MEB'e bünyesinde Fransızca öğretmeni çalıştırdığını söyleyemez. (Fransızca dersi için defter doldurturlarsa, MEB ders programında Fransızca görünüyorsa ya da e-okul üzerinde ikinci yabancı dil Fransızca görünüyorsa resmidir.) SGK'da özellikle Fransızca diye belirtiliyor mu? Öğretmen diye genel oluyor sanıyordum.

Ve yine Eagle'ın dediği gibi, resmi olarak İngilizce dersi verdiremezler ancak sadece Fransızca verince toplam ders saati muhtemelen çok az oluyordur ve okul da verdiği (üç kuruş da olsa) paranın karşılığını almak ve ekstra bir İngilizce öğretmenine para vermemek için evraklarda bazı "ayarlamalar" yaparak kardeşinizii İngilizce derslerine sokacaktır. Bu da çoğu okulda olan bir şey, kardeşinizin başı ağrımaz. Atama durumuyla ilgisi olduğunu da zannetmiyorum.

Öğretmen olarak değil de memur olarak atanıyor olmasının ne gibi bir eksisi olur bilemiyorum maalesef. Formasyon sistemindeki değişikliklerden ötürü öğretmen yerine memur, usta öğretici vs atanan çok oluyordu bazı okullarda. Bir sorun yaşadıklarına ben kendi adıma tanıklık etmedim.

Açılın öğretmenim :))

Özel olarak branşınızla ilgili ayrıntı var mıdır bilmiyorum. Tercümanlık + formasyon = öğretmenlik yapabilir vs vs ayrıntılardan bahsediyorum.


Fakat genel olarak mezun olduğunuz bölüm derslerine girebilmeniz için ya eğitim fakültesi mezunu ya da bölüm+formasyonlu olmanız gerekir. Özel okuldaki atama şartı budur.

Ne zaman atanamazsınız? Örneğin fizik öğretmenisinizdir sizi ekstrdan matematik dersine de sokuyorlarsa, mat öğretmeni olarak sizi atayamaz.

Veya tarih bölümü mezunusunuzdur. Formasyonunuz yoksa, sizi atayamaz.

Veya bir ara etüt merkezleri yasaktı. Sanırım hala öyle. Sizi orada türkçe öğretmeni olarak değil de hızlı okuma kursu veren öğretici veya hizmetli gibi gösterir. Yani yasal olarak o kurum türkçe etüt dersi veremiyorsa sizi başka bir şey olarak gösterir.


Bu liste böyle uzar gider. İlk aklıma gelenler bunlar. şahit oluyoruz böyle şeylere malesef.

Usttekilerin disinda ben baska biseyden bahsedeyim. Sgk da cesitli seceneklerde sigorta yapiyor isverenler. Ogretmenlik ve memurluk arasindaki fark nedir bilemiyorum. Ancak devlete atandigini varsayalim meb de herhangi bir gecmise donuk ozel okulda calistigini memur olarak sigortalandiysa ispat edemez. Zaman zaman o doneme ait ozluk haklar verilebiliyor. Ornegin onceden 5 yil ozelde calisanlara ekstra 1 kademe verecegiz diye bir yasa cikabilir ve bunu kanitlayamaz. Ya da 3 4 yil oncesinde bilmem kac yil devlet kurumunda ucretli ogretmenlik yapanlara ozel gak verilip ekstradan atama yapildi. Devlet ogretmenler olarak sigortasini yaptigi icin sgk da oyle gorunur. Yarin obur gun ayni hakki ozel okulda calismis olanlara da verebilirler ve sizin kardesiniz yararlanamayabilir. Gibi gibi ihtimalleri belirttim.

beklediğimden çok ve ayrıntılı cevaplar gelmiş, hepinize teşekkürler :)

@balpolen ben de sizin gibi düşündüğümden kafam karıştı, o yüzden sektör içinden birileri cevaplayabilir mi diye sordum :)

@eagle fransızca ders olmasa da kurs veriyor okulda ama ağırlıkla ingilizce derslerine giriyor. Açıkçası benim de tahmin ettiğim durum sizin 2. paragrafta söylediğiniz gibi bir şeydi, teşekkürler

@south park haklısınız, bahsettiğiniz dökümanı buldum gerçekten de mütercim tercümanlık fransızca için öğretmenlik yapılabilenler arasında değil maalesef, muhtemelen ana sebep buydu. SGK'da direkt "fransızca öğretmeni" olarak göstermişler evet. 1 senedir bu okulda bu şekilde devam edilebildiğine göre yolu bulunmuş evet :)

@invictae personel.meb.gov.tr eğer bu döküman güncel ise formasyonu olsa dahi atanma şartlarını karşılamıyor maalesef.
Ancak örneğin ankara üni. formasyon programında fransızca mütercim tercümanlık bölümünden kayıt alıyorlar o da ilginç www.education.ankara.edu.tr

@dedim ben sana Değerli bilgiler, çok teşekkürler :)

havalar sicak ama dengesiz. bir bakiyorsun yagmur yagiyor biraz, bi bakiyorsun cok sicak.. cok kalin seyler almana gerek yok. ne kadar kalacagini bilirsek daha iyi cünkü isiniyor haftaya havar. elbise giyilebilir sanirim.

Bej kanvas pantolon ile daha güzel olur. Kot mavisi ile bu rengi ben çok uyumlu bulmadım.

giyilir ama taş rengi diye gecen renk daha guzel durabilir. biraz şık bir kombin olmasi lazim bu arada. jean üzerinde yakasız t shirt ve üzerine hafif bir blazer ceket ve altina bu ayakkabılar güzel olur.

i.pinimg.com

cdn.shopify.com


lacivert rengi bej kanvas pant ile daha guzel olur +1

havalede ad soyad otomatik çıkar elle girilmez. havale sadece hesap no ile yapılabilir. eft de aslında hesap no ile yapılabiliyor fakat banka+ alıcı adı da girmek gerekiyor.

fast ile yaparken, sadece telefon, sadece mail, sadece tc no yetiyor tek başlarına.

senin istediğin sanırım papara. burda papara no diye bi şey var ama karşı tarafın da kullanıyo olması lazım tabi.

kolayadres olayı ile (banka uygulamasından belirleniyor) sadece mail, telefon vs. girip gönderebiliyor.

veya tosla, papara tarzı dijital cüzdanlar iş görür evet.

Kripto para

Numara üzerinden transfer olur. Ama ödeme dekontunda yine ismin görünebilir. Fast/Havale/EFT ve papara farketmez. Hepsinde dekontlarda isim görünüyor.

Kripto para +1 diğer seçeneklerde kimliğinin hep açık kalabilme durumu olacaktır.

Ben aynı şikayetle doktora gittiğimde göz kuruluğu demişlerdi. Bir jel vermişti doktor, düzeldi.

göz kuruluğu olabilir. eczanelerde suni gözyaşı damlaları olur. onlardan alıp birkaç saatte bir damlatırsanız rahatlatır. doktor olmadığım için bu tıbbi bir tavsiye değil elbet. bir doktora görünmenizde fayda var. bahsettiğim damla ilaç niteliğinde olmadığı için kullanmanızda sakınca yok ama.

dışı sert olanlardan al bence bu dandik görünüyor.

tamamen anlattığınız gibiyse herhangi bir yanlışınız yok

Haklı taraf sensin.

Almanyada çalışıp euro kazandığınızı varsayarak, Ben olsam 25 euroluk şeyi hediye ederdim. Kuzeniniz de edersiniz diye beklemiş sonra da salağa yatmış tabi. Onun yaptığı da yanlış, en kötü parayı vereyim diye teklif edip sizin cevabınızı beklemesi lazımdı.

kuzeniniz parasını vericem diyip vermeyerek apaçık ayıp etmiş. o ayrı.

para umrumda değildi diyorsunuz ama parayı konuşuyorsunuz, demek ki bir şekilde umrunuzda. "öyle"den kastınızı tam olarak anlamamakla birlikte konu ettiğiniz miktarların hakikatten çok ufak miktarlar olması sizi dışarıdan "öyle" görünüyor kılıyor olabilir. eyyorlamam bu kadar.

Sanırım siz Almanya'da yaşadığınız için halinizin vaktinizin yerinde olduğunu düşünüp böyle yapıyorlar... Öyle bile olsa davranış şekilleri yanlış. Sonrasında benzin parası muhabbeti falan iyice çiğleşmiş.

Onların gözünde şu an "bohr da Almanya'da gül gibi yaşıyor gelip burada 25 Euro'nun hesabını yapıyor" durumu söz konusu. Teknik olarak böyle düşünmeleri normal. Ben olsaydım daha önce bu tarz 'borç takma' durumu gerçekleşmediyse 25 Euro'nun peşinde koşmazdım. Ama tekrarlanmasına da izin vermezdim. Sonuç olarak bu sizin paranız ve sipariş verilirken ödeneceği söylenmiş.

yahu parayı istemedim zaten sonrasında da. hatta tüm bu tartışmanın hiçbir yerinde para talebim olmadı.

ben bu durumda para konusunu açmasam -ki yaptığım sadece neden üstüne yattın diye sormak oldu- kendimi nasıl ifade edeceğim ki başka türlü? sizin hiç böyle parası önemli olmayan ama ufak çakallığa kurban gittiğinizde aptal yeirne konduğunuz için sitem ettiğiniz bir konu olmadı mı hayatınızda?

sen haklısın da diğer taraf da uyanık belli ki.

ben olsam parayı veririm dediysem kuruşuna kadar verirdim ayıp etmiş. bi daha para mevzularına girmemek en iyisi bu kişilerle. ne alın ne verin. belli ki geri vermiyorlar.

ben seni havaalanından aldım demek baya ezikçe bir laf bu arada.

çok haklısın

Para talebim olmadı demişsiniz de annenize sorduktan sonra kuzeninize yazdığınızda 25 euronun hatrini mi sordunuz? Başta haklıysaniz bile sonrasinda o kadar cirkinlesmis ki muhabbet, haktan hukuktan çıkmış olay. Almanya'da yaşayan birinin 25 birim parayı bu kadar dert etmesi, kuzenin paranın üstüne yatması, diğer kuzenin hadsizligi, arada geçen diyaloglar falan komple rezalet diyorum.

Assssiri öteki haklisin. Mevzu tabii ki para değil; güven, aptal yerine konmak vsvsvvsv

Ama asıl sorun şu bu yasa gelinceye kadar bu kadar karaktersiz oldugunu nasıl fark etmedin

Kuzen bir asalak, sen de 25 euroyu dert edecek kadar pinti.

tam olarak balpolen +1

euro kazanan insanın 25 euro'nun peşine düşüp bunun tartışmasına girmesi bile çok büyük falso.
zaten kuzeninizi tanıyorsanız, huyunu biliyorsanız bunu ödeyeceğini beklemek de biraz saflık.
ben olsam ödeyeceğini bilsem ve böyle fırsatçı biri olmasaydı bile hediye ederdim.
arada bir insanlara jest yapabilmek lazım.

diğer yandan, konu para değil demişsiniz de, konu güven ya da kullanılmak falan değil, konu para ve 25 euro kavgası.

daha büyük ve hediye edilemeyecek bir meblağ olsaydı da, işin içine hiç girmemeniz gerekirdi.
yani biraz karşıdakini tanıyarak davranabilmek gerek bu tarz olaylarda.

valla konu para da olabilirdi. bunun nesi ayıp anlamadım. ben burada öğrenciyim ve kimseden beş kuruş para almadan yaşıyorum ve okulun yanında çalışıyorum da. 25 euroya da bir haftalık market alışverişi yapılıyor burada.

fakat herhalde ben derdimi anlatamadım. sağlık olsun.

Kuzenin akrabalık ilişkilerine dayanarak bi güzellik yapmanı beklemiş. Vericem demiş ama verme demeni de beklemiş işte, bunu beklemesini yadırgamam ben senin yerinde olsam. Zaten işgüzar biriymiş, vermeme ihtimalini bile düşünmek gerekirdi.

Normal şartlar altında 25 Euro'nun lafı edilmeyebilir doğru ancak "ben gelince parasını vereceğim" demiş bir kere. Dediyse verecekti. İşler sonrasında ben bunu yaptım, sen bunu yapmadın vs. kıvamına geldiği için çirkinleşmiş. İlişkinizi kesmeniz en iyisi olmuş. Benzer karakterde insanlar sizden bir şey isterse bir daha, bence önden ödemesini isteyin.

@balpolen +1

Butun 1. derece kuzenlerle kusum, kafam rahat. Hele bir tanesinin bana attigi kazik film senaryosu olur.

Zaman icerisinde sunu fark ediyorsunuz. Icine dogdugunuz aile kotuyse, gidip kendi sevdiginiz kaliteli insanlardan kendi "ailenizi" kurmaniz lazim.

kerizlenmişsin abi sıkma canını akraba çok tehlikeli olabilen bir şey.

bu parayi aldigin dersin ücreti olarak say, alabiliyorsan al o ayri. ben de asagi yukari ayni durumdayim. birsey isteyen olursa, para diyorum ilk. cünkü bu almanya ile de ilgili degil Tr' de atiyorum doktor olsaydin, biraz iyi durumda olsaydin mesela gibi, mutlaka birsey isteyen oluyor.
birde siniflandirma yap, su bisey istese getiririm, suna sümügümü vermem.
bana göre senin sucun, dedigin gibi bir asalaksa en azindan bahane bulup basindan atmaliydin.
kuzenin bence, ona göre 25 lira demis en basindan düsünmüstür, yol parasina karsilikta valiz parasini öne at.

ben 25 euronun lafını yapmışsın yorumlarına katılmıyorum. isterseniz beş euronun lafını yapın sonuçta size verilmiş bir söz var. ve sözünde durmayan ve üste çıkmaya çalışan insanlarla iletişimi kesmek en doğru karar olacaktır.

sen haklısın. kuzen şöyle düşünmüş, 25 euro bu adama koymaz nasıl olsa euro kazanıyor. tipik türk bakış açısı yani. üzerine yatmak istemiş. ders alırsın umarım.
fakirlerle mümkün oldugu kadar az iletişim kurmak, parasal hiç bir ilişkiye girmemek en doğrusu.

200 civarındadır muhtemelen.

@ayin yazarı hocam ama attın. Starbucks tall boy tam yağlı süt ile yapılmış cappuccino bile 100cal civarı.

Muhtemelen 80-120 arasıdır

süt tozuyla yapılıyordur çok büyük ihtimalle. o da 50 kalori falan demek max.

hocam iki ay cok uzun bir sure. keske ilk haftadan sonra bankanla iletisime gecip chargeback yapsaydin. ama yine de bir denemek lazim, hele bir ara bankani durumu anlat. form doldurturlarsa pozitif olabilir.

@nibba aradım bankayı sağolsunlar yardımcı oldular 120 gün dolmamış sorunsuz yapılabiliyormuş chargeback, gerekli bilgileri mail atacaklar gerekli dökümanları, merak etmeyin sorunsuz işleme alınır sık sık benzer sorun yaşayan müşterimiz oluyor aliexpress kanalından dedi çağrı merkezindeki hanım kız.

Teşekkürler öneri için.

Sonradan gelen edit : Belki başkasının da başına gelir diye gelişmeden haberdar edeyim, para iadesi nihayet kredi kartıma geldi, Bankanın müdahalesi sonucunda.