kusura bakma dondan fırlamış gibi olacağım ama, usb ve anahtar nasıl sığdı ?

ha hocam bu arada garanti olsun kilidi de değiştir bence. var öyle takip edip evi soymaya falan çalışan manyaklar. ucuz bişey zaten taş attın da kolun mu yoruldu.

Kimlik için değerli belgeyi kaybetmekten ceza ödeyeceksin. Cezanın yanındaki diğer işlemlerle ödediğin 70 lirayı bulacak. Ehliyet için de var mı bilmiyorum.

matraş cüzdan alacaksın.

4 ay kadar önce ben de kaybettim , ama hala eski haline dönemedi cüzdanın içi

ehliyetsiz araba kullanmakla ehliyetin yanında yokken araba kullanmak farklı konular. gazeteye ilan ver ne olur ne olmaz sonra üzerine şirket falan kurmasınlar.

cüzdan bu olabilir mi?
old.japanenjoy.com

aynı cüzdanı 6 kere kaybettim, hepsinde geri döndü. farklı kıtalarda kaybettim, yine döndü ehehe. 5 gün önce yine kaybettim, ilk defa karakoldan aldım. demem o ki, umudunu yitirme.

1)ehliyeti raba kullanırken yanında taşımamanın parasal bir cezası var (100 liradan azdı geçen sene).

2)ben ilan vermiştim gazeteye ama resmi merciler ilanla ilgilenmiyor. alıp saklıyorsun bir olaya karışırsa kimliğin falan "o tarihlerde cüzdanım çalınmıştı" diyebilmek için.

3)evin kilidini değiştirebilirsin.

4bunu bilemedim.

hoşuna gitmiş, flört ediyor işte. bunu algılayamaman hayra alamet değil yalnız.

erkeğim.

hoşuna gitmiş orası kesin de, ötesini bilemem. elbette hoşuna gider, ama hoşuna gitmesi senden hoşlandığı anlamına gelmez. bilirim de bilirim bunu bilirim. şunu söyleyeyim, seviyorsan git konuş panpa. valla bak. ötesi yalan. konuş ne olacaksa olsun. ya da olumlu sinyaller aldım diyosan bastır biraz, ne bileyim, bu belirsizlik seni bitirir. kaybedeceğin hiçbir şey yok. emin ol yok

terp +1000

bunu anlamaman hayra alamet değil

ama bir odunluk örneği gösterip "tamam öyle olsun." gibi bir şey demedim. istediği şeyi yapmışım onu kursuna bırakana kadar. teşekkür ettim duyuru insanları. değişik bir şey diyen de varsa buyursun.

ya niye kızsın kız güzelsin dedin diye
aynısını pek çok kız yapmıştır maksat "nayır nalan sen gerçekten de güzelsin"i bir daha duymak

hoşuna gitmiş evet. kaptır gitsin

@niye ama,

hocam yavşama kapasitesi baya yüksek bir arkadaşım var da, kızın teki çok fena fırça kaymıştı buna sen nasıl bir yavşaksın utanmıyor musun böyle konuşmaya falan diye. korktum bir an. ama istediğini yapmışım sorun yok. :)

friendzone olcan. rony abim dediydi dersin.

buyur rony abi ? anlamadım da. :D

hehe, ben de bi kız olarak, "dunyanın en guzel arkadasına" cumlesının "arkadasına" bolumu ıcın "yalan soluyosun" dedıgını dusundum. "sen benı arkadas olarak gormuyosunkıı, yalan soluyosun" demek ıstedıgını çıkarıyorum. tabii siz bilmeden ne espiriler yapıyoruz biz böyle bazen ama tamamen kız mantıgı yanı ılgılenme benle. ehe.

@fenerliyim ama feneri delgado,

oha çok teşekkür ederim bunu kullanabilirim ! :) harikasın duyurunun gücü işte ya.

benim aklıma fenerliyim ama feneri delgado'nun dediği geldi. hatta yerinde olsam hangi kısmı diye sorardım. e oyun bu işte, iki kişi oynanıyor.

rony abin diyor ki;

kıza açıldığın zaman alacağın cevap şu, ben seni arkadaş olarak görüyorum, seni bir dost olarak çok seviyorum, seni kaybetmek de istemiyorum falan filan... bence ayağını denk al, çok sevdiğim arkadaşımsın, kankamsın bu laflar tehlikeli. yazacaksan açık açık yaz kıza, sevdiğini belli et...

ben de arkadaş kısmı için söylediğini düşündüm bir dişi olarak, sen cevap olarak ne dedin acaba? bence bir daha arkadaş lafı etme.

bu arada nedir bu ikide bir açıl nolcaksa olsun falan filan, bu işler böyle olmaz lönk diye söylersen lönk diye oturursun yerine. flört dönemi hoştur, güzeldir. yavaş ve emin adımlarla ilerle :)

@Demet,

beni anlayan ilk insansın. :) dillere pelesenk olmuş seviyorsan git konuş abi diye.

al sana fırsat panpa. yalan söyledim ama güzel olduğunu söylerken değil de. oradan ver ayarı. yürü bolm

lönk diye söyleyip lönk diye oturan adam benim. sakin ve usulüne göre hareket etmekte yarar var diye düsünüyorum.

bilemiyorum ama klavyesi pek rahat gözükmüyor.

hocam arada boşluk falan bıraksan ? link oluştu bi sikim anlamadım da.

yukarıdaki gibi kalmalı,

1- arada bir local'de değişiklik yapmak isterseniz, bütün link'leri tekrar değiştirmek zorunda kalırsınız

2- olur da domain name yani site ismini değiştirmek istersiniz, bu sefer yine bütün link'leri değiştirmek zorunda kalırsınız.

root'tan da verebilirsin.

/aaa/bbb/ccc.php diye

php.net

bunlari kullan bence

asıl onların plakları satılıyor zaten. :)

edit akbayram: grupların ve sanatçıların %99'u hala cd'nin yanında plak da çıkartmaya devam ediyor zaten.

geçen di en ar.da görmüştüm bayağı plak vardı. günümüz müziklerinin bile vardı yanlış hatırlamıyorsam onlar da olsa gerek.

bi linkleseniz ya :)

bir de varsa nerede var? kaç liret?

hala analog kayıt yapıp plak çıkarmakta inatçı olan birkaç grup var. porcupine tree biliyorum ben mesela.

saturn'de de var, en azından demirören'dekinde. fiyatlar 40-80 tl arası gibi kalmış aklımda, emin olamadım.

hiç uğraşma. ankara'dayım burası için konuşayım, akşam 6-9 arası hava harikadır. bir tane ince mont al çık koş. ben öyle yapıyorum şahsen.

alta eşofman üste eşofman üstü. öyle koşunca üşümüyorsun zaten tempolu takılıyoruz. :=)

bitti kış ya, doya doya koş.

yani arkadaşını gerçekten düşünen seven x e v yi ayarlamaya çalışır mutluluğu için bu onu unutsun ayakları boş ayaklar.

sana x i ayarlayacak v de ona kalacak işte. en mantıklı nedeni bu ama bu değilsede işin içinde bir çakallık yatıyor.

bak benim hoşlandığım x kızın arkadaşı y benle düşmandı şimdi benle x den daha samimi oluyor ne halt peşinde anlamadım ama kızlar hep şeytan.


eee duyurudan gominist redar ne demiş ;

ilişkileri mahvedenler genellikle bu arkadaş görünümlü pigme yaratıklardır.


gominist redar

y'yi bir güzel döv. x ve y ile muhabbeti kes, başka arkadaşlar bul kendine.

evet bir ibnelik var o arkadaşında. ya kendine düşünüyor ya da başka bişey. v ile mutlu olsa kıskançlıktan çatlayacaktır belki. o bile olabilir sebep. sen yine de kafanı takma , o onların arasındaki muhabbet. sen arkadaşıyla iyi geçin yardım etsin işte. ama bigün en azılı düşmanın olursa da şaşırma.

hocam nasıl kesiyim ilişkimi seviyorum işte kızı ya. :)

belki v'nin x'e iyi gelmeyeceğini düşünüyordur y kızımız. neden olmasın ki yani, ille bir art niyet olması lazım değil böyle şeylerde.

aynı olayın haftalar önce de anlatıldığını çok net hatırlıyorum. durum hala çözülemedi mi?

@saatgeceninonikisi,

hocam anlatmıştım da, son bölümleri sormamıştım. dikkat ettiysen en son belirttim olaya böyle bakmanın bugün aklıma geldiğini. ilk başı sormuştum ivet doğru hatırlıyorsun. ama kalan yarısı yoktu.

kız senden hoşlanıyor olabilir, arkadaşı da yanlışlıkla "ben aslında ona yardım ediyorum " demiştir. sonra bu olayı xe anlatmıştır. x de seni sevdiğini anlama diye öyle bi yalan atmıştır. zira aynı olay başıma geldi ve x bendim. aynen de böyle olmuştu.

@Dalek,

hayallerde yaşamak istemiyorum. :) ama teşekkür ederim.

normal bende.

bende de aynı. yani sendeki gibi

Tamam, tahmin ettiğim gibi sorun Chrome'da. Komple silip tekrar indirip kurdum düzeldi. Galiba güncelleştirirken çakışma filan yapıyor. Temiz kurulumla temiz çözüm.

yeni tasarım bu işte.

acayip sinirleniyorum, kendimi kaybediyorum. ona da bana da zarar bu. tedavi yolu varsa gerçekten çok isterim.

ayqan +1

" Kıskanç olarak, dört kez acı çekerim: kıskanç olduğum için, kıskançlığımdan
dolayı kendimi suçladığım için, kıskançlığımın ötekini incitmesinden korktuğum
için, bir bayağılığın beni tutsak etmesine boyun eğdiğim için: dışarıda
bırakıldığım, saldırgan olduğum, deli olduğum ve sıradan olduğum için acı
çekerim." -Roland Barthes

genel olarak fazla kıskanç bi tip değilim. kıskanırsam bir şey olmuş demektir ve sinirlenirim. sorarım zaten "ne ayak panpa?" diye..

her türlü sinirlenirim. ama nedense yapım gereği içime atarım hep. sonra da kafama sıçarlar.

genelde kendi kendime kıskanıyorum. belli etmiyorum çok. belli ettiğim zaman da surat asarak yapıyorum, öyle çileden çıkacak kadar sinirlenmiyorum.

elimin titreyip kalp atışlarımın hızlandığını hissediyorum resmen böyle engel olunamayacak bir sinir hemde. @ayqan'ın dediği gibi tedavisi olsa hemen giderim.

Kimden kıskandığıma, kıskanılan olaya karşı kıskanılan kişinin verdiği tepkiye bağlı. Yapacak bir şeyim yoksa üzülür, siner; ama bariz rahatsız ediyorsa beni sinirlenirim.

hem de nasıl. vücudum tepki veriyor resmen. vallahi kalbim sıkışıyor böyle, nasıl kötü oluyorum anlatamam.
doktor aşağılık kompleksinden oluyor demişti.

kıskandıgımı belli etmek ıstemesemde yüz ifadelerim kendini ele verir.kalp atıslarım hızlanır, beyınde basınc etkısı olur, boynuma agrı gırer, son olarakta sabaha kadar karın agrısı cekerım. kısacası olan sadece bana olur :)

normal tanımına uysa da normal değildir bu. bildiğin hastalık yahu.

ben pek kıskanmam. Kıskansam da sinirlenmem sanırım.

@vakumlu, aşağılık kompleksiyle bi alakası olduğunu sanmıyorum çünkü kişinin senden "aşağı" olduğuna kalıbını basmana rağmen kıskanabilmek mümkün, derim.

Bunca sene evlilikten sonra şöyle yapmanın ilişkimize iyi geldiğini gördüm. (Ben hatun kişiyim) Eğer kıskandıysam olay anında soğukkanlı davranıyorum. Eve gelince olayı anlatıp, "ben seni kıskandım ve çok üzüldüm bu olayı tekrar yaşamak istemiyorum, ne yapalım" diyorum. "Sen böyle böyle yaptığın için" diye başlayan bir cümle kurmadığım ve sadece kendi hislerimi anlatıp onu suçlamadığım için şimdiye kadar çözülmemiş sorunumuz olmadı.

@innatedesire, evet haklı olabilirsin fakat bune genel söylemedi doktor. Benim kişisel bir sorunum olarak gördüğü için bana hitaben söylemişti. Mesela bana göre öyle değil, ben paylaşmak istemediğim için kıskanıyorum gibi geliyor bana şahsen :).

www.youtube.com losing my religion
www.youtube.com dance me to the end of love
www.youtube.com hotel california
www.youtube.com dont cry
www.youtube.com no woman no cry

death metaldan arabesk'e kadar ne dinliyorsan dinle, şunu loop'a almadan ölme.

www.youtube.com

sadece sabır. ilk dinleyişinde sıkılabilirsin. ama sadece sabır. tekrar tekrar dinlediğin halde bıktırmayacaksa, sözlerine dikkat ediyorsun demektir bu melodiden ziyade. istersen daha fazla öneride bulunabilirim.

normal yahu o sıcaklık, laptop işlemcileri 100 e kadar yolu var. tasalanma

normal. 80lerde çalıştırıyordum ben laptop'ımı. ne mi oldu ? işlemcisi yandı. (:

ama dediğim gibi normal o.

CPU sıcaklığına takılmamın asıl nedeni bilgisayarda yaşadığım donma problemi. Bilgisayar durduk yerde donup kalıyor. Ancak Power tuşundan kapanabiliyor.

ben bi 10 gun kadar 130-140 derece arasinda kullandım. zaten biraz daha artinca bilgisayar tak diye kapaniyordu. kendiliginden.
sonra baktım islemciyi yakacam. actim icini, fani mani temizledim, termal macunu yeniledim, duzelttim.

su anda baktım 90 centigrad derecede calisiyor.ğ

islemci core2duo t6600 2.2 ghz, 800 mhz
laptop bilgisayar.

serkanserkan fahrenayttır o.

goo.gl

Maximum operating temperature ? 100°C

macun degistirin. iyidir.

ekran kartı da olasi supheliler arasinda bence.

cpu sicakligi normal. kilitlenme emaraleri genelde 80 den sonra bas gosterir.

alta da iki tane saz teli takarsan bence orkestra olursun. dene bunu.

hocam ben ki eline sadece 1 kere arkadaşının gitarını almış bir bateristim, dalga geçmek yerine gerçek cevabı versek, ve neden olmadığını söylesek daha iyi olur sanki.

tamam tamam (:

şimdi uzun uzadıya bilmiyorum ben de aslında lakin titreşim aralıklarının farklı olduğu konusunda hemfikirizdir büyük ihtimalle. bas telinin verdiği ses ve elektro telinden gelen sesin titreşimleri ayrı olduğundan bu titreşimi alıp iletmekle yükümlü manyetiklerin de en azından güçleri farklıdır. şöyle bir şey buldum sana: www.gitarpedal.net

ayrıca, elektro gitara bas teli takarsan büyük ihtimalle sapı yamultursun gibime geliyor.

bokunu çıkarttım, farkındayım. :) peki şöyle yapsak, nasıl ki elektro gitarda 2 tane manyetik var, bunda da alttaki bölüme bas için bir manyetik, üstte bölüme de elektro için taksak ? o sağlamlık konusu benim de aklıma geldi ama 6 telli bir bas gitar kasasına monte edersek bir şey olmaz gibi geldi bana. hoş her ne kadar bunların gerçekleşme olasılığı 0 olsa da. (:

moruk sen çok zorlama istersen bi tane çift saplı yaptır üst bas alt gitar olur. olur yani her şey olur.

(bkz: line 6 variax)

(bkz: guitarcross)

www.s2nusa.com

content.bandzoogle.com

bence manyetikte bi sorun olmaz. fakat basın perde aralıklarının daha geniş olması gerekiyor. perdeleri söküp 2/3 yerinden kırman ve tekrar monte etmen mümkünse olur

heroes of might and magic 2 -3
worms world party - worms armageddon bunlar iş görür sanırım.

cs 1,6 ve the conquerors tek geçerim. :)

Quake serisi candır..

anladığım kadarıyla munis bir insansınız, munis?..umarım doğru kullandım kelimeyi herneyse, bu yüzden de insanlar size patlamakta ya da kızmakta sorun görmüyorlar nasıl olsa alttan alırsınız ve barışırsınız diye sonunda.
olayda da sizin suçunuz yok aslında, bilmeden yapmışsınız şakayı, yalvarırcasına özür dilemenize gerek yokmuş, kötü biri olun demiyorum ama biraz daha tavırlı olun ki yaptıklarınızı çok büyütüp üstünüze gelmesinler.

ama hocam bakıyorum tık yok kızda, gerçekten çok değer verdiğim insanlara böyle davranırım sadece. yüzüne karşı çok kişinin "siktir git anla işte görmek istemiyorum seni çevremde." dedim. ama o arkadaşımın bana küsmesi, tavır alması gerçekten çok koyuyor bana. zaten kötümser biriyimdir, hep en kötü ihtimal canlanır hayalimde. o yüzden sanırım bu kadar aceleciyim kendimi affettirmekte.

hocam çok seviyorlar seni.
o çıkışlar doğrudan samimiyeti gösterir.
Zaten o şakayı yapacak ve bağırıp çağırmayla karşılayacak insanlar mesafeli olamazlar. Mesafeli yaklaşım olsa böyle mi olur?
Onları kardeşin, hatta çocuğun gibi gör, öyle yaklaş. Benim tavsiyem bu. Gerçi bu tavsiye için fazla gencim ben fakat bakış açım bunu görüyor.
Abiler her zaman biraz alttan almak durumundadır değil mi :)

hocam çok iyimsersin ya. umutlanmak istemiyorum. :)

neden riskli olsun yahu , gidin , gorun , keyif alın yada beğenmeyin ama hiç bir şeyi başkası icin yapmayın, kendiniz için yapın.
illa bilgi istiyorsanız yazın googlea van gogh diye binlerce sayfa var 3-5 ini okusanız yeterince bilgi edinirsiniz.

önce tek başına git sor öğren öğrenemediklerini de not et sonra öğren, daha sonra arkadaşınla gidersin

bilgi almak değil, bir sergi falan görmek istiyorum o ambiyansı yaşıyım yani. :)

abi kimse bişey olmak zorunda değil. Sergi bilen, van gogh bilen bi insan olmak değilsin. Karşısında ezilecek mevzular değil bunlar, geç bunları kardeş.Seni kültürsüz bulup ezecek olan da sktrsin gitsin afedersin. git,gez sergiyi, sallama kimseyi.

sergi girişinde zaten tek tek açıklamış adamlar 'şu eser şu zamanda yapıldı ahanda bunu simgeliyor' gibisinden eserlerin altlarına. girmeden önce üşenmeyip tek tek okumak yeterli bilgiyi sağlar. içeride zaten van gogh'un perspektifini, nesnelere yüklediği anlamları falan tartışmanıza pek olanak vermeyecek değişik bir ortam olacak. endişeye mahal yok. ama yetmez derseniz önceden şöyle bir araştırabilirsiniz internetten..

arkadaşınızın yanında rezil olmak istemiyorsunuz ama kendinizi geliştirmek için de hiç bir şey yapmıyorsunuz.

şunu bilin ki (biliyorsunuz elbet) günde 2 tane içince insanı entel kuntel yapan bir hap yok.

burda başlık açıp cevap bekleyene kadar wikipedia'yı açıp van gogh hakkındaki bilgileri okusaydınız epey bir yol almıştınız.

ayrıca burda van gogh'dan bahsediyoruz. nerdeyse babaannem, dedem bile tanıyor kendisini. hollywood kendisinin hayatını anlatan film bile çekti. kirk douglas oynamıştı van gogh rolünü. tabii şimdiki nesil bilmekle değil, bilmemekle övünüyor. neylersiniz.

kitapçılarda çocuklar için ünlü ressamların hayatlarını, eserlerini anlatan kitaplar var. onlardan edinin.

yardımım bu kadar.

işte karşındakinin güvenlik alanını çok geniş görüp, hareketlerini kısıtlamak ve dolayısıyla çekingenlik haline sebep olur sanırsam.

1-2 yıldır içinden çıkadaığım durum... beni biraz daha zorlarsa destek almayı düşünüyorum. yanlız sanılacağının aksine çekingenliğe değil "hayır" diyememek veya üzmemek için bir şeyleri yapmak zorunda kılıyor bu durum kişiyi.

kendin olacakların en kötüsüne hazırlarsan çok üzülmezsin sonunda ama iyisi de olursa daha çok sevinirsin.ama kendi kendine boş hayallere de kapılırsan sonra daha çok üzülürsün bence.şahsen ben böyle davranıyorum ve bende de hayır diyememe diye bir durum var

Olması gereken "Karşındakinin verebileceği en olası tepkiye göre hareket etmek" hatta bununla kalmayıp "Diğer olası tepkileri de analiz etmek, göz önünde bulundurmak.". Sosyal fobiden çok karamsarlık oluyor bu.

evet karamsarlık. buyrun beni mi çağırdınız ? :)

her zaman her olayın en kötü sonucunu düşünmeyi felsefe edindim ben. mesela kavga mı ettik, herkes "olm o der ki çok kötü dedin, ben de derim ki özür dilerim onu demek istememiştim, o da tamam affettim der." ben öyle düşünmem. nerden biliyorsun affedeceğini pezevenk ?

basit bir örneği de lisede vardı, her sınıfta vardır mutlaka bunlardan. sınavdan sonra çıkar hesaplar, "hoca şurdan 2 puan daha verir ya bence." diye. lan gavat yanlış yazmışsın neyine verecek ? vermezdi zaten. hoca bana sorardı kaç bekliyorsun oğlum ? olasılıkları düşünürdüm (hoca söyledi varsayıyoruz cevapları) hocam en kötü 72, en iyis 84. ama siz 72 duyun. derdim. öbürü de gelir "hocam 80-90 arası bir şey bekliyorum fazla puan kırmadıysanız." der, 75 alır.

en sevmediğim çeşittir amk iyimserlik. şunu unutma, iyimserlik=hayalperestlik, kötümserlik=gerçekçilik.

@qweqwe, ağzını yiyim senin. :) harikasın panpa aynısını dedim.

karamsarlık değilde realistlik diye de bakılabilir

yalnız bu durum, aman bana çıkış yapılmasın, üzerime gelinip eleştirilmeme sebep olmasın, zor duruma düşmiyeyim refleksiyle çekiniklik yaratmaz mı?

hep karamsarlık üzerinde durulmuş, o da vardır mutlaka.

Yarattığı tek çekiniklik hayata dair olur herhalde. Sonuçta üzülmemek için çabalamanın bir manası yok. Zira üzülmemek için çabalayıp ip üstünde yürümek, hayatımızı ona göre şekillendirmek oldukça saçma geliyor bana. Zamanla üzülmek insanın en büyük korkusu haline gelir, bu da çıkılmazı zor bir hal yaratır. Hayatı hayat yapan zaten arada sevinmek, üzülmek. Ve üzülmemek için çabalamak yerine, mutlu olmaya çalışmak olması gereken. Sonuçta üzülmediğimiz her an mutlu değiliz ki. Kim ot gibi yaşamak ister, zerre üzüntü duymadan ? Şahsıma göre en mantıklısı olasılıkları düşünerek hareket etmek, en iyisi ise istediğin gibi hareket etmek.
İyimserlik= Hayalperestliktir, evet ama kötümserlik= gerçekcilik değildir. Hayalperestlik ise yeri geldiğinde iyi bir şeydir.

inciswf.com
imana gel panpa

Zaman zaman oluyor. Ben kac defa arsiv sildim. Artik neredeyse tamamen sogumus durumdayim. Aseksuel degilimsadece pornonun cok yapmacik oldugunu tamamiyle anladim.

(bkz: r-studio)

aşık olmuşsun amk. 220 gb arşiv silinir mi

@herşey,

Nerden bildin amk ?

Flood olacak ama, geri getirmeyi düşünmüyorum.

4 sene öncesine gittim kanka. geçer, geçer de 220 gb ne amk. oha

alternatif rock diye biliyorum ben

ilk albumleri alternatif rocktir daha sonra cikardiklari folk-punk rock deneysel soundlar vs.

yok artık hocam o da değildir herhalde yav ? fazla dıptıs gibi değil mi alternatif rock için ?

alternative rock evet. gerçi bu tip müzikleri indie'den britpop'a kadar bir çok gruba sokabiliyorsun.

unutmadan, bu rem grubu yurtdisinda kolejlerde partilerde ozellikle kanada'da cok calardi dolayisiyla kolej rockta diyebilirsin.

internet hızın nedir?

video kalitesine göre değişmekle beraber (HD falan hiç katmıyorum) 360p ve 480p çözünürlük varsayarsak 200 ila 500 mb arası değişir.

@sinematematikçi 3g modemle bağlanıyorum.

1080p izlersen 3 gb. test ettim.

60 dakika boyunca sürekli birşey indirsen bile teoride 1,5 GB gibi bir kullanım olur. ki pratikte bu rakamın altında kalacaktır.

(tabi bu dediğim olay, hiç takılmadan internetten video izlerken ve 3g maksimum hızındayken geçerli)

öyle insanları ciddiye almamak gerekli. yaptıkları sadece çocukluk. biraz akıl olarak büyüdüklerinde (büyürlerse) kendileri de fark ederler bunu. ben de metal dinleyicisiyim ve inan, o dönemi ben de atlattım. halen sevmediklerim var, halen dalga geçtiklerim var ama metal dinliyorum diye değil artık bu.

Ergenlik. Sanat eseri olduğuna inandığım rock türlerini dinliyorum fakat yeri gelir ebru gündeş te dinlerim yani. Büyüyünce geçer. Bazılarında hiç geçmez ama.

Kurdukları amatör gruplar sik gibi olur bu arada.

onlar ergen olanlar, çünkü ben de ergenken öyleydim. tamam kaliteli/kalitesiz ayrımı vardır ama sadece rock/metal iyidir diğerlerini siktir et tavrı çoacayip. onlar da belli bi zaman sonra, kafasına göre müzik dinlemeyi, kendine sınır çizmemeyi öğrenecektir muhakkak.

buzdağının görünen kısmı. hem o tür müziği de dinleyen, hem de müziğe adam gibi yaklaşan bi çok insan da var. pop'un da çok şahane örnekleri var türkiye'de başka türlü müziğinde.

yeri geldiğinde hatasız kul olmaz dinleyebilmeli insan, öyle bi an gelir ki zaten onlar bile o şarkıyı dinlemek durumunda kalır.

bunlar dar görüşlü tipler oluyor. bir insan kendini tek müzik janrıyla etiketlerse klasik müziğe ancak sıkıcı, pop müzik dinleyenlere aptal gözüyle bakıar. kendi daracık bakış açısını göremeyecek bir embesilliğe sahiptir.

kimisinde bir süre sonra geçer.
kimisi de işte, kalıyor onlara yapacak bir şey yok.

turk popu hakkaten kotu ama, tarkan-karma albümünden sonra kayıp.

oha kaleiçinde metalci kaldı mı lan ?

pop müzik, kalitesiz yani sadece tüketmeye dayalı olduğu için küçümsenmesi kaçınılmazdır; ancak türkü, klasik müzik, jazz gibi türleri aşağılamak bildiğin cehalet. o cahiller bilmezler ki o dinledikleri müzik nereden türedi...

www.eksisozluk.com

bu var bir de...

godfry bende antalyada oturuyorum.

Gencligim kaleicinde (eski) the bar da , matavit de gecti.Akdeniz üniversitesi olustururdu cogunlugu. Her cuma cumartesi saat 21:30 dan sabah 3'e kadar oradaydim.Alt kültürün yasandigi birayi herkesin rahatca alabildigi, kaliteli amatör gruplar caldigi zamanlardi. Ve bar cikisi saat kulesinin altinda caminin karsindaki Mustafa Abi tezgahina yanasir kokorec,köfte ve ciger yerdik.
O zamanlar o oralara takilan kimseler türkü falan dinlemez ama kimseyle de dalga gecmezdi. O zamanlarda kari kiz icin cok ugrasan vardi ama millet simdiki gibi amsalak degildi. Genelde müzik dinleyip muhabbet etmeye giderdi.
Ama artik the bar in sadece adi var. En son 2003 de gittim sanirim. Artik antalya da gercek rockci kalmadi. var olanlarda kolpa zaten....

EyYyyy EYYYYY bu saaatte gecmisi aklima getirdin tekrar. Saol. :)

böyle bir şey var ve sadece ergenlik kaynaklı değil. 30 yaşında bi sürü insan var anlattığın gibi. sabit fikirlilik ve bağnazlık söz konusu
ergenken ben de biraz öyleydim :) sonra büyüyünce geçti. şimdi sevdiğim bi ton türkü var tolga çandar, neşet ertaş, şükriye tutkun albümleri var arşivimde. ahmet kaya da dinliyorum arada orhan gencebay da zeki müren de. rihanna'nın hastasıyın. shakira'nın ustasıyım. lady gaga telephone'u çok severim. o zaman söylesen inanmazdım. gerçi ben küçük görmedim bunları da asıl derdi türk popuyla oluyor ergen metalcinin çünkü çok çalıyor radyoda tvde her yerde.
bir tek rap'i ciddiye alamıyorum bir türlü o kadar saygın insan var seven dinleyen tanıdığım, hızlı ritmli konuşarak müzik olmuyormuş gibi geliyor. onu da hakir görmüyorum gerçi, kurt kuzuyla dost olurdu fikri başka başk'olmasa.

geldiler+1

ergenlik, yapan kişi 30 yaşında da olsa demek ki çıkamamış ergenlikten.

+1 yule. hani deliliğin kıstaslarını biraz düşürecek olursak. sokaktaki 10 insandan 7'sinin hal ve davranışlarından deli olduğunu söyleyebiliriz.

her türlü düşüncenin fazlası zarardır. metal'e gönülden bağlı biri olarak o tarz insanların bağnazlıkta akit okurundan farkı olmadığını düşünüyorum.

serdar ortaç için falan konuşuyolarsa haklılar aslında fakat gerisi ergenlik.
(bkz: topu topu 7 nota var kaç ayrı beste yapılabilir ki)

bu sadece rock metal değil tüm müzik türü fanatikleri için geçerlidir. arabeskçiler rock müzikle zibidi diye dalga geçer; klasikçilere göre diğerleri kötü, detone, basit, eğitimsizdir; popçular için metal gürültüdür, arabesk iğrençtir... böyle gider bu.

genellikle rock dinleyen arkadaşlarımın kitap ve sinema zevki de iyi oluyor fakat serdar ortaç dinleyen adam okursa ancak bestseller'ları okuyor, vizyondaki filmi izliyor. örneğin progressive rock grupları ismini bir bilimkurgu romanının karakterinden alırken sıla dinleyen adam benden uzak olsun derim. nasıl aşağılamayayım?

tabii ki her türün başarılı kaliteli örnekleri vardır ama metal dinleyen adamın cazı küçümsemesi de komik kaçar. türküler içinse diyeceğim şudur: müzikal olarak büyük bir değeri yok çünkü genellikle tek sesli bir müzik, lakin yaşanmış bir şeyleri anlattığından insanlar sevebiliyor. aşağılayacak değilim ama sözleri sübyancılığa giden türküleri seveni de anlamıyorum.

kaldı ki günümüzün rock müzik icracılarına rocker diyemiyorum ben. poptan çok bir farkı kalmadı maalesef.

@alouqua

benim de şaştığım nokta bu aslında. pop müzik de öyle sıladan ibaret değil pek. irdelemeye kalksan tez konusu yapılabilecek şarkılar var. ama gel gör ki herkes kendi dinlediğini en üstün şey sanıyor.

bu adamların tek bana denk gelmemesine sevindim :)

@alouqua ...

türkülerin müzikal değeri yok demek cehaletten başka bir şey değil. onları icra eden büyük müzisyenlerden, türk enstürman ustalarından, aşıklardan vb. haberi olmayanlar ancak böyle bir yorum yapabilir.

Sonra Children of bodom çok iyi yeeaa diye dolaşırlar.

evet ergenlik. benim çevremde de var bunlar. ben rock da dinlerim, (çok çok çok enderen de olsa) metal da dinlerim, solo piano da dinlerim, jazz da dinlerim her bi sikimi dinlerim.

ama niyeyse metalciler öyle değil. sadece metal dinlerler, metal dışındakileri küçümserler. çok yakın bir arkadaşım vardı böyle, hep dalga geçerdi ağzına vurasım gelirdi. bir rock solosunu dinlerken gelirdi. "vaay onlar solo da mı atıyormuş xdddd" diye gülerdi ağzını yamulttuğum.

her neyse, dediğim gibi bunlar babadan oğula nesil galiba.

bana 1 metrelik aux in kablosu lazımdı. baktım 5 metreliği ile arasında 1,5 lira fark var. ne eksiğim var diye 5 metreliği aldım. =))) hiçbir kaybım yok.

Yürü ya kulum. İstanbul!

Tabi yaş da önemli.

5 yıl sonra ücretleri ortalama aynı olacaksa Eskişehir'de kal. Aksi takdirde İstanbul.

yarın öbürgün ayrıldın diyelim.cvinde dünya capında bir şirket mi olsun istersin yoksa orta seviyeli pek duyulmamıs bir şirket mi?
ilk işin de istanbulda kalmalısın ve kendini gelistirmelisin.kesinlikle istanbul diyorum.

önce düşününce eskişehir dedim ama, referans olarak istanbul'daki o şirket iyi bir seçenek olabilir.

büyük şirkette muhtemelen yapacağın iş belli olacak. ama gelişmekte olan şirkette eğer hevesliysen ve öğrenmeye açıksan hem kral olursun hem de 5 sene sonra çok daha donanımlı olursun.

3 ay kadar istanbulda çalışmışlığım var, iş harici olarak da istanbulda yaşamak çok zor geldi bana eskişehirle kıyaslayınca aslında şu an benim için para ikinci planda diyebilirim.

ileride neyi hedeflediğine bağlı. orta ölçeklide kendini daha iyi geliştireceğin doğru, insani ilişkiler olduğundan anlayış daha yüksek olur ancak esnek çalışma adı altında adamı kanırtıp etinden sütünden faydalanırlar. öte yandan büyük firmalar kurumsal değilse bile öyleymiş gibi yönetilirler. herşey resmidir kafana göre hareket edemezsin hastaneye gitcek olsan form doldurman gerekir. yine kendini geliştirirsin ama atıyorum tornada değil de ne biliyim analiz simülasyonunda falan(örnek olarak algıla). istanbulda kalacağın yere göre en az 500 kirayı gözden çıkartıcaksın aylık masrafın 1tekliği bulur çok stresli bi şehirde yaşıcaksın ama ben sana istanbulu tercih et derim. firma büyük diyosun (aslında firma adı versen daha net bişe söyleyebilirim-belki müşterimiz falandır) bence git şansını dene eskişehirde işi daha kolay edinirsin

Alaninda fena degilsen, belli bir sure kendini gelistirmen ilerde sana fayda saglayacaksa, is sorunun olmayacaksa kucuk yere git. Ben daha yeni cok buyuk ibr yeri biraktim, tek kisilik bir yere gidiyorum sirf yaptigim isi begenmedigim ve kendimi gelistirmek istedigim icin.

sektörler neler? işin ne olduğu da önemli, sadece maaş bişe ifade etmiyor. askerlik var mı, firma ford mu istanbuldaki bunlar önemli :D

eskişehir'de tecrübeni arttırdıktan sonra istanbula daha iyi bir mevki ve daha iyi bir maaşla gidersin.
benim fikrim bu..

Çok uluslu bir şirkette çalışmak bambaşka bir tecrübe. Fırsatınız varken bunu yaşamalısınız diye düşünüyorum.

kobi tarzı yerde çalışmak ilerde kendi işini kurmak için gerekli özgüveni cesareti kazanmana yardımcı olabilir.. ama büyük şirkette de güzel bir etiketin olur, ilerde orta ölçekli bir yere iyi bir pozisyona geçiş yapabilirsin.

kobi tarzı değil, iki şirkette kurumsal şirket fakat birisinin dünya çapında 120 000 çalışanı var diğerininse, 850.

hocam kusura bakma saçma bir yerden dalıcam ama, onun yerine kaliteli bir laptop şarj kiti alsan ?

kesinlikle pili 6 hücreli olan modelleri seç. arkada pil ünitesinde yazar zaten. 3 cell/6 cell diye hatta pilin ampersaat değerine bak (Ah), en yüksek olan modeli seç.

n570 işlemci, en az 2 gb ram gibi kriterlerin olsun, HDMI çıkışlı olabilir.

Asus eeepc modellerine bakabilirsin.

Peki marka olarak, ŞUNU ALMA, dediğiniz birşey var mı?

emin değilim ama, cımbızla onu sökmeyi denesen ?

tsam hatırlamıyorum ama klavyede tuşların fonksiyonlarını değiştiren bir uygulama var: (bkz: sharpkeys), a tuşuna kullanmadığınız bir tuş (örneğin Pause/Break) atayabilirsiniz. geçici bir çözüm olacaktır ama en azından işinizi görür.

@zaraeta hocam söktüm o plastik şeyi zaten, ama daha da yapabileceğim bişi yok. durup duruken a ya basılı tutuyormuş gibi davranıyor tuş.

@efx

o programları bende düşündüm, ama a ya başka bir şey atayınca o tuşu basmaya devam edecek. yine beni rahatsız etmez mi?

scroll lock olarak atasan ?

ankaradaysan gimat'a git ?

yok istanbul..

ülker shoplar var ve metro işini görür.

Mega center (kuru gıda hali) genelde market ve bakkallar oradan alır.Fiyatlar normal toptancılara göre çok çok iyidir.

ülker'in bizim market diye bi şeysi var, altunizade'de. ama ne derece ucuzdur bilmiyorum.

toptancı olarak bizim market ucuzdur

çanta tutan erkek candır.

bir erkek neden bir hatunun çantasını taşısın? Kadınlar, erkeklerin çantasını hobi olarak taşıyorlar mı?

İhtiyacı olduğunda elinden alınır vs. ama onun dışında bir anlamı yok. Çantayı alıp içini doldururken bana mı güveniyor?

yadırgamam ben. taşır, taşıyabilir. ama bana çok saçma geliyor. sonuçta o çanta dışarda kullanılabilsin, kola takılabilsin diye var. dışardayken bana verecekse almasın yanına. gerektiği zamanlarda alırım, onun haricinde taşımam ben, uyuz olurum. ama kızın çantasını taşımakta da bir gariplik yok bence, yadırgamamak lazım.

fazlasıyla normal ve centilmen bir davranıştır.

Ben taşıyorum gayet. O, çantayı bana verdiği için değil; kendim istediğim için taşıyorum. Omzuma falan da takıyorum bazen. Abartılacak bir şey değil.

ben yadırgamam şahsen kibarlık/centilmenlik örneği olarak da görebilirim. erkegim

bence de çok saçma ve bazen de çok itici göeünüyor. cinsiyet: kadın

görüntüye gelirsek, öyle omzuna asmaktan bahsetmiyorum yav. :) bileğine dolayıp kökünden tutanlar var ya. onlardan bahsediyorum.

ihtiyaç anı ya da ekstrem durumlar haricinde hayatta taşımam. Çanta almayı biliyorsa taşımasını bilecek. Ben çanta taşımak istesem kendi çantamı taşırım.

çok yorgun olunan ve çantanın ağır olduğu zamanlarda olabilir ama onun dışında hoş gelmiyor benim gözüme. keyfi nedenlerle taşıtmak zaten akıl kârı olmasa gerek

bence çok komik, salak ve arabesk görünüyorlar. iki dakika tutmaktan ta da hastalık durumundan bahsetmiyorum tabi. bir de şöyle bir şey var, kız muhtemelen dışarı çıkarken bir saat çantayı kıyafete uydurmaya çalışıyor, o onunla bu bununla uyumlu olsun diye.; sonra da adamın eline tutuşturuveriyor, e ne anladım ben o işten.

kadınım

bir keresinde çantanın kemeri kopmuştu, omzuna asamayacağı için bileğime dolayıp elimde taşımıştım. ama iki sene falan oldu. la yoksa beni mi gördün?

sorulması bile saçma.

@uyku,

yani ?

eşim öğretmendir ve bazen ayrıca evrak çantası modeli çanta taşımamak için büyük bir el çantasını alıp kitaplarını da içine doldurur. gün sonunda eve gitmemişsek, mesela bir avm'ye gitmişsek, yine de genellikle kendi taşır ama çok yorulduğunu beyan edip bana verir çantasını. ben de memnuniyetle taşırım. taşırken de omzuma asmam, elimde taşırım. normalde, o şekil ağır değilse. ben de taşımam, o da vermez zaten, yanında kadın çantası taşıyan erkekle gezmek istemez.

ayrıca evrak çantası modeli gibi içi kitap dolu çantası varsa söyletmem, omzuma asar o çantayı ben taşırım zaten. el çantasını da kendi taşır.

bu kadar yazara katıldığımı ayrıca belirtmeme gerek yok sanıyordum halbuki. taşınır yahu n'olacak, taşıdık, daha da taşırız.

kırk yılda bir gittiğim avmlerde gözüme batan nefretlik durumlardan biri. cidden çanta aksesuar değil mi yahu? kendin taşımayacaksan alma yanına, hele bir de pembeli membeli cafcaflı bişeyse nasıl sinir bozucu oluyor erkekte görmek bilemezsiniz.

az önce bende de oldu aynısı. cookie falan diyor.

500: Internal Server Error

genel bir sorun var fizy'de.

kıyafetler diycem ama muhtemelen bunu düşünmüşsündür. yok düşünmemişsen, sana bişey demiyorum.

kıyafet? tip? dil? sakal, bıyık? at, avrat, silah?

kesen oluyordu zaten.

günümüzde çok abartmalar kullanılıyor "temizliğinden anlaşılıyordu." falan diye. takma onları. zaten yavuz bahadıroğlu'nun kitaplarındaki gibi, bir savaşta 50 kişiyi kesen, 10 saat boyunca aralıksız kılıç sallayan delikanlılar yoktu. olsa bile en fazla 2-3 tanedir.

mantıklı düşünelim, o an o yorgunlukta üstünde 10 kiloluk zırh, elinde 10 kiloluk kılıç öbür kolunda ise yine aynı ağırlıkta bir kalkan asılı. sence filmlerdeki gibi o kadar çevik hamleler yapılabilir mi ? şunu örnek vereyim, pes oynarken top kimdeyse 3 kişi birden allah ne verdiyse koşar değil mi ona ? ama gerçek futbolda etrafından koşarlar nefes payı bırakılıp. en fazla 1 kişi de pres yapar. yani daha kontrollüdür.

savaşı da filmleri ve anlatımları pes, gerçeğini ise gerçek futbol olarak düşünebilirsin. gerçek savaşlarda düşmanın hareketini de kestirmen lazım. öyle saniyede 10 tane fantastik hareket yapmak yok. yarım saat aynı herifle dövüşüyor da olabilirsin. e öyle olunca da bırak da anlaşılsın değil mi. :) en basitinden naralardan bile anlaşılabilir bence.

Bizans saflarındaki Peçenekler Malazgirt Savaşı'nda Selçuklu askerlerini giysilerinden ve konuşmalarından tanıyarak Selçuklu tarafına geçmişler ve savaşın Selçuklular tarafından kazanılmasında önemli rol oynamışlardır.

tr.wikipedia.orgçenekler

kafadaki bere vs farklı olur

"kızıl baş" bilmem anlatabildim mi?

Meydan muharebelerinde, savas öncesi askerlere müttefiklerinin ve düsmanlarinin kiyafet ve sancaklari bildirilirdi. Ayrica birlik komutanlarina müttefik birlerin nereden nasil saldiracagi bilgisi de verilir. Onlarda askerleri yönlendirir. Bunlarin hepsi savas öncesi müttefik birlik komutanlari tarafindan hazirlanirdi.

solisti değiştirin.

yapamam hocam. sesi zaten çoğu kişiden çok daha güzel. hevesli de. bir de bunun üstüne çıkartırsam gerçekten ikimiz açısından da berbat şeyler yaşanır.

kendinin iyi olduğuna emin misin? belki o kadar iyi değilsindir? başka solist varken denedin mi hiç? tamam biraz sert oldu kusura bakma.

ama böyle kötü devam edersen onlar seni şutlar kardeş. bir an önce git açıkla durumu. seviyorum lan seni aq de. senin yüzünden çalamıyom allahsızın kızı de yapış dudaklarına.

yok hocam coldplay'in bateristini bilir misin bilmem. herif hem arkadan kendi kendine tekrar eder şarkıyı hem de çalmaya devam eder. öyle birisiyim. zaten kimsenin şüphesi yok benim yeterliliğim konusunda. ondan önce şimdiki basçı söylüyordu aynı zamanda. 3 kişiydik yani. hiçbir sorun çıkmıyordu. mırıldanıyordum şarkıyı kendi kendime, hiçbir sorun olmadan çalmaya da devam ediyordum. ama o geçince sıçmaya başladım yavaş yavaş..

son cümleyi okumamış varsayıyorum. =)))

Yıllardır birsüsü grupta çaldım. Birçoğu da hep aynı kadroydu, hep yakın arkadaşlardık. Genelde çekirdek kadro hep aynı oluyor, vokal değişiyordu. Yani aynı kadroyla metal, blues, pop vs çalıyorduk sadece isim ve vokal değişiyordu. Vokal de bir çok grupta genelde kız oluyordu.

Başımıza birkaç kez böyle şeyler geldi, biz baştan beri şöyle bir düstur belirledik.
1- birlikte çalıştığımız kızlarla aramızda hiçbirşey olmayacak.
2- eğer kız aramızdan birine ilgi duyarsa postalanacak
3- gruptan biri kıza ilgi duyarsa yine kız postalanacak
4- birimiz kızla bir ilişki içinde olursak hem kız hem erkek postalanacak.

Dediğim gibi birkaç kez başımıza bu geldi. Bu hiçbirimizin performansını etkilemedi ama grup disiplini her seferinde dağaldı. Biz de bu prensipleri uygulayarak çok uzun süre çok farklı projelerde birlikte çaldık.

Sizin yapacağınız kızı gruptan çıkarmak ya da sizin gruptan ayrılmanız. Sonra isterseniz kıza açılıp sevgili olursunuz. Ama şu an olduğundan daha kötü bir durum varsa o da aynı grupta olup hem de sevgili olmaktır.

Bir de performansınızı o kadar etkilememesi lazım, biraz düşer de o kadar da değil, çok takmayın kafanıza.

olmaz mı ya zamanla falan düzelmez mi böyle bir adapte süresi falan ?

(bkz: termos kupa)

kaç saat gider ki bu?birde dökülmesin çantaya falan?

sıtarbaks'tan aldığımı kullanıyorum gayet memnunum. hayatta dökmez.

kahve kavanozunu taşısanız? okulda nescafe satıyorlarsa sıcak su da satarlar eminim..

@supergirl;onu bir sorayım ben,ama coffee mate falanda taşımam lazım :)) direk kahveyi taşımak daha temiz olur diye düşündüm.

kafimeytli istiyosan okulda niye almıyon onu anlamadım ben.

@jameskeenan;kafimeyti fazla geliyor.birde suya oranla kahveyi az katıyolar gibi belki ondan öyle hissediyorumdur.yani malzemeden çalıyolar gibi geliyor bana.

Zaten öyle. Paso'nun amacı öğrenci olduğunu göstermek değil, indirimli kart kullanmaya hakkın olduğunu göstermek.

lise 1'deyken, haftaiçi 2 gün dersanem 1 gün bateri kursum vardı. sabah 7de yola koyuluyordum akşam 8.30 gibi eve gelebiliyordum.

o kadar çok yorgun oluyordum ki, nasıl olsa öğrenciye aktarma bedava diye şunları yapıyordum,

-ankara'da oturmayanlar da anlasın diye anneye anlatır gibi anlatacağım.-

benim bateri kursum kolejdeydi, otobüsüm ise -sırayla- ulus-sıhhiye-kızılay'dan geçiyordu. ulus ve sıhhiyede metro istasyonu da var. kolejden ankaray'a biniyordum, 1 durak sonra kızılay'da iniyordum. oradan metro'ya aktarma yapıp 2 durak gidip ulus'ta iniyordum. yukarı çıkıp 100. yıl çarşısına kadar yürüyordum otobüs duraklarına. neden ? otobüs çok daha tenha olduğu için, oradan binersem ayakta gitmeyeceğim. ama kızılay'dan binersem, zaten o otobüs sorunluydu (261 numara. belki daha kıllık yapıyorlardı.) 15 dakikada bir geleceği yere, 70 dakikada bir 3 tane geliyordu. iki tanesi soldan basıp geri dönüyordu zaten. her neyse kızılaydan binersem zaten otobüs geldiği anda "yaşlılar da dahil" herkes spartan olduğu için son binmek zorunda kalıyordum. e daha safız, küçüğüz kahraman türk genciyiz, bayana yol ver, yaşlıya yol ver, teyzeye yol ver lan en sona biz kaldık ??

buna rağmen yani o yorgunlukla, sırtımda 10 kiloluk çantayla 30 dakika boyunca, sırf otobüste oturabilmek için metro ve yürüyüş çekerdim. ha buna rağmen, saflığımdan dolayı yer verdiğim olurdu ilk başlarda. ama artık uyanığım, gerçekten oturduğum yerde oturması gereken biri varsa yaşına cinsiyetine bakmam.

ha bu arada, nasıl olsa metro'da paso sormuyorlar diye ben metroda çok pasosuz öğrenciye gidip pasomla indirimli bilet almıştım.

ha son olarak da, en gıcık kaptığım şeydir kendi çevremde bile yapanlar var bunu. nasıl olsa bize otobüs beleş diye, öğle-ikindi namazını kılmaya taa etlik'ten kocatepe'ye giden tonton amcalar var. bir de elinde 30 tane poşet, 20 tane velet, ağızlarında kocaman sakızlar bağıra bağıra otobüse girip yer bekleyen teyzeler var. size kocaman bir NAHH çekiyorum.

oh amk boşalttım sonunda içimi.

eğer devletlerin kendi okullarında uygun gördüğü tarih kitaplarına bakacak olursan, hepsi kendi ülkesinin tarihini güzel göstermektedir. savaşlar veyahut daha büyük olayların hep ülke için yararından bahsedilir.

hiçbir ülke kendi tarih kitabında kendi ülkesini kötülemez :)

bak bizim tarihimiz %95 1000-1700 yılları arası anlatılır, kalan bölümde de çöküş dönemleri vs.

biz diyoruz ki, çanakkale'de bütün hristiyan alemini domalttık.
onlar da viyana'da müslümanlara (ya da türklere) tarihlerinin en büyük hezimetini yaşattık.

biz osmanlıyı selçukluyu anlatırız, onlar romayı anlatır..

herkes bir zamanlar dünyanın lideri olmuştur. herkes de kendi dönemini baskın bir şekilde anlatır. :)

tarihi kazananlar yazar.
kazanmak şu an devlet olan her toplumun başardığı birşeydir.
kapıkuleyi geçince büyük bulgar devleti şanı şöhreti adaleti başlar.
sola dön yunanistan megola ideasıyla geçmiş şanlı bir tarih seni karşılar
falan filan.
yoksa hepsi aynı pisliğin yeşili. kimsenin anlatılan gibi bir geçmişi yok.
dünya kötü kolla ... derken insanlar insanlıktan çıkıyorsa devletler de zıvanadan çıkmışlar.

ne alakası var? Sanki aldı eline yabancı ülkede basılmış bir kitap haspaam.

Diğer ülkelerin tarih dersleri ülkeye göre değişmekle birlikte hepsinde kendi ülkelerinin ne kadar iyi bir devlet olduğu,ordusunun süper olduğu zarttırı zurtturu yazılmaz. Örnek olarak Fransa'yı verebilirim. Esasında Fransa'da öğrencilere tek kaynak olarak okutulan resmi bir 'tarih kitabı' da yoktur bizdeki gibi. Öğrencilere farklı kaynaklar tavsiye edilir ve bu şekilde tarihi olayları farklı bakış açılarından okumaları ve yorumlamaları sağlanır. Bunun dışında dersi veren öğretmenin bakış açısı tabii ki belirleyicidir. Dersler ayrıca görsel-işitsel malzemelerle de desteklenir. Bizde olduğu gibi tarihi yalnızca MEB talim terbiye kuruluna uygun kitap yazan adamın gözünden okutulmaz o ders. Kuşkusuz Fransa'nın tarihi derslerin içeriğinin büyük kısmını kapsar ama o tarih hiçbir eleştirel bakış açısına yer vermeden ezberletilmez.

istanbul'da kadıköy belediyesini arayınca eve ekip yollayıp alıyorlar. belki diğer belediyelerin de o tarz servisleri vardır

kurtköy viaport avm de elektronik atık toplama alanı mevcut.

electro world'de onların çöpü var diye biliyorum.

sms yüzünden 35 lira falan veriyorsan her ay bu tarife tam senlik o zaman.

Her yöne 1000dk
Her yöne 1000sms
2gb internet
-44 tl-

ayrıca 1 lira daha verirsen yani 44 yerine 45 tl verirsen nokia asha 303 denen telefonu da beleşe veriyorlarmış. tabi 24 ay kontratla.

www.avea.com.tr

www.avea.com.tr

www.vodafone.com.tr (25 TL)
+
100 mb cepnet paketi (8 TL)

yani: her yone 500 dk + her yone 5000 SMS + 100 mb internet(100 mb'i asinca asim ucreti odemiyorsun, hizin dusuyor..)

faturam 34.10 lira geliyor aylik..

anlaşılan sen çok konuşmuyor daha çok mesajlaşıyorsun.
zaten avea faturanın fazla gelme sebebi de mesajmış.
o zaman ucuz bir tarifenin yanında mesaj paketi alman gerekiyor.

sms yüzünden dediysem sadece sms 35 tl tutmuyor götümüzden anlamayalım. :)

@buzz,

felaketmiş o ya çok teşekkür ederim.

@vaktiyle,

ama hocam bir bok anlamadım ki tarifelerin sayfalarından. yok şunu yükleyin bunu yapalım, bunu yükleyin anamızı sikin falan. bana net bilgiler lazım.

Sahne sanatlarına ilgisi olan hemen hemen herkes, iyi sahnelenen klasikleri sever. İnternetten, yapılan yorumları da ele alarak şansınızı klasiklerden birine bilet alarak deneyin derim.

hangi şehirdesiniz onu da söyleseniz burdan fikirler çıkar. mesela eskişehir'de zamfir konseri var önümüzdeki hafta, gayet de güzel olabilir.

bu arada bu tarz sorulara ayni yaniti veriyorum sürekli ama,kizlar bazen artistik olsun efendim entel dantel olsun,eksik gözükmiyim,insanlar ilgi gösterir etc amacli "klasik severim,opera hayraniyim,mozarti canli dinledim" filan derler,öncelikle gercekten opera sevip sevmedigini ögren,klasikten hoslanmadigini ögren.

yoksa epik fail ler yasayabilirisn elinde 2 tane zeuberflöte biletiyle "ala ala bunu mu aldiaann serdar ortac geliyodu ayni gün..." seklinde cevap alabilirsin...

dikkat et derim:)

@serabetan,

daha önce öyle bir kız biliyordum. o yüzden şimdikine biraz temkinli yaklaştım. :) aylar sonrasında artık garantiledim diyebilirim. gerçekten hareketlerinden falan bile anlaşılıyor "karakter analizi" dediğimiz olay ile.

eski klasik plak çalarlarından var. ne zaman bir avm'ye girsek mutlaka d&r ya da benzeri bir yerden 1-2 tane plak alır. müzik tarihi bölümündeki kitapları gösterir bana tek tek anlatır bak bunda şu var falan diye. yani anlayacağın manyağın teki. =))

bi kere bu kalıp nedir - "entel bir kız" ?? baştan kaybettin.

öte yandan müzik tarihi gibi oldukça ince bir ilgi alanı olan biri, hele ki sana da anlatması, bir şeyler paylaşması var; buna yorumun ise "manyağın teki".

harika bir çift olacaksınız. lütfen 2 hafta sonra gelişmeleri buradan bildir.

@celeron 300a,

o konulara ne kadar uzak olduğumu sanırım zilyon kez tekrarlamıştım. odunum yani senden mi saklayacağım bunu. :)

ya sanırım o kızla zevklerimiz benzer ama peşinen söyleyeyim ki masken düştüğünde kız da senden uzaklaşacaktır. keşke olduğun gibi görünseydin, belki öyle de severdi.

bso'nun (bilkent senfoni orkestrası) sevgililer günü programı var, sevgili olmasanız bile ona götürebilirsin. gayet keyifli geçecektir.

bir de stüdyo sahne'de bir delinin hatıra defteri oynuyor, ona bilet bulursan artı hanene 3 puan eklenir rahatlıkla. o oyunu daha önce görmüş olsam bile birisi fazla biletim var, gelir misin dese gelirim. muhtemelen o da sevinçle karşılayacaktır bu oyuna bulunmuş bir bileti.

son olarak cermodern diye bir yer var. orayı araştırmanı tavsiye ediyorum.

not: entel ve entelektüel arasındaki farkı da öğrenmelisin. birisi bana entel dediğinde çileden çıkıyorum mesela.

amd kağıt üzerinde sürekli intelin kafasına çakıyor zaten. güvenmiyorum ben.
intelin i7 2600k işlemcileri gayet başarılı. overclock ile çok daha yüksek performanslara çıkabiliyor. kasa olarak da cooler master öneririm.500w power yetersiz gibi geldi bana, onu da 750 w yaptır sen kafan rahat olsun.

amd'ye karşı benim de bir fobim var. intel i5 bile kafasına veriyordu.

o f işlemciler testlerde intellerin çok çok gerisinde hala gönül rahatlığıyla intel alın.

ekleme yapayım, doğru mudur bilmem ama benim gözlemlerim şöyle,

amd ile genelde birkaç program çok hızlı çalışır. mesela iki bilgisayardan da bir tane pes 2012, bir tane de ps açtın diyelim. amd eline verebilir intel'in. ama sayı çoğaldıkça nasıl oluyor anlamadım ama intel kanırta kanırta skiyor amd'yi. genel olarak bilgisayarım günlerce bile kapanmadığı için bazen, zilyon tane program açık kalabiliyor. mesela sandalyeyi çevirdiğim anda arkamda dijital bir bateri var. o bağlı bilgisayara. onun için 2 ya da 3 tane program açık oluyor bazen. aynı anda 2 ya da 3 tarayıcı kullanıyorum. mutlaka aşağıda da en azından 1 ya da 2 tane oyun açık oluyor. chrome ve opera/firefox kullanıyorum. chrome'da sekme olayının amına koyuyorum resmen. arkada utorrent açık devamlı. intel i5 kullanıyorum.

benim gözlemim bu yani. seyrek işlerde amd gömebiliyor intel'e ama benim gibi bilgisayar kullanma olayının bokunu çıkartanlar için intel iyidir derim.

ne dinliyorsun, nasıl dinliyorsun gibi soruların çok önemi var bu bas duyma mevzuunda. en basitinden equalizer ayarları yap da dene mesela bi.

zaten en zor duyulanı bass.

türüne göre değişir. bluesda baya duyulur bass.

sana günde iki doz orion, bir doz jaco pastorius yazıyorum.

www.youtube.com

www.youtube.com

High end bir ses sisteminde dinle
Yada hoparlörleri devre dışı bırak sub woofer dan yalın olarak duyabilirsin

subwoofer hile sayılır ama. :) ya sözlük tabiriyle "depresif ibne ingiliz müziği" dinliyorum. coldplay ağırlıklı, azıcık ucundan rammstein. istisnayen de metal.

biliyorum dikkat dağıtmak için sallandığını ama asıl gürültü yapıyorsun birbirine çarptırarak asıl amaç o zaten.

havuzlarda kullanılan "makarna"lar da bu işlevi görüyor. eskiden fenerbahçe, bazı maçlarda dağıtırdı. sarı-lacivert olarak.

www.cup.com.tr

biliyorum onları ama ses olarak tam da aynı değil. bir de bu balondan olanlar katlanıyor, içinden çıkan çubukla şişiriliyor. yer açısından avantajlı, cep boy yani.

basketi bilmem de tenis maçlarında şöyle oluyordu, çok küçük bir poşetin içine bundan iki tanesinin havası inmiş ve katlanmış bir şekilde ve küçük bir pipetle koyuyorlardı her oturağa. açıp pipeti oradan sokup şişiriyordun ikisini de. sonra pat pat pat.

edit: saniyelerle kaçırmışım. :)

türkiye'deki tenis maçlarında mı?

wta'da iki kez izmir cup'ta bir kez bulundum üçünde de vermişlerdi.

gerizekalıysan ben de gerizekalıyım.

tamamen zeka türüyle alakalı bir durum. (bkz: çoklu zeka kuramı)

belki düz adamsın biraz ama öyle gerizekalı filan sert eleştirilere gerek yok bence.

alıksın. safsın.

Belki de gerizekalısın? Ama sadece laf oyununu anlamadığın için o sonuca varılamaz.

benim gözlemleyebildiğim kadarıyla kendisi sevmeyen kısım devletini/milletini/ülkesini aşırı derecede seven ya da sevmesi gerektiğini düşünen insanlar. ilginçtir, eleştiriler genelde kar isimli eser üzerinde toplanıyor. işte yazar türkiye'yi eleştirmişmiş de kötü göstermiş.

O kesimler kafası çalışmayan aptal kesim.

bir bilgim yok o konuda. orhan pamuk hakkında zerre bilgim yoktur ama etrafta bunun hakkındaki tartışmalara şahit oldum bazen. hep aynı şey söyleniyor nedense, "abijim türkiye'ye küfret al ödülleri paraları." yeter amk herkes mi böyle der.

ermeni soykırımını kabul ettikten sonra nobeli alması.

"Ermeni soykırımı vardır." dediği için akıllı olsun diye tehditler aldı.

sözde insan haklarını azınlık haklarını koruyan dünyanın 1 numaralı silah tüccarı nobel memleketinin işlerini kolaylaştıran ve "ermeni soykırımını tanıyan" yandaş türküdür kendisi.

robert t. kiyosakinin bir gazeteciye dediği: "iş sanat bile olsa pazarlama tekniği önemlidir. bugün sen sanatla ilgili kitap yazdığında bile ben senden çok satıyorsam pazarlama tekniğimledir" sözünün bir kanıtıdır kendisi.

ondan çok daha iyi yazarlar var türkiye de.

kendisine olan antipatim nobel ödülüne oynarken ermeni soykırımını "kullanmış" olması.. ermeniyim ve bu durumun "kullanılıyor" olması hoşuma gitmiyor.
yazarlığına bir şey diyebilecek kadar çok kitabını okumadım o yönünü bilemem. ama kendi lisesinden bile mezun olanları küçümser burnu havadalığı itici.

başlık, sorunuz üzerine hayat bulmuştur.

(bkz: nihat genç'in orhan pamuk konuşması)

@darknum nobeli çok ciddiye almamak mı lazım??o ödül insanlığa katkıda bulunan,dünyanın daha iyi bir yer haline gelmesine katkıda bulunan kişilere veriliyor aklında bulunsun hani.

@kayone

sözde öyle. ama gerçekte öyle değil. aslında orası günah çıkarma yeri.

kendisi dinamiti bulan ve silah endüstrisinde mühendis olan nobel: " çektiğim vicdan azabının bedelini ödüyorum" diyerek nobel ödülleri senfonisini başlatmıştır.

konuştuğunuz kızın türkçe ile ciddi problemleri var lakin sizin anladığınız şeyi demeye çalışmış bence.

e olabilir. neye takıldın anlamadım ki? çivi çivi hesabı söker atarsın taktikleri de kapınca :P

kız, erkek arkadaşı ile pek mutlu değilmiş, bu duruma da o bahsettiğin en yakın arkadaşı baya üzülüyor olmalı ki sana böyle söylüyor. bu yakın arkadaş demek ki kızın seninle daha mutlu olacağını düşünüyor ve bu sebeple yardım ediyor.

erkek arkadaşı değil. resmen platonik yaşıyor sevdiğim kız bildiğim kadarıyla.

kizin yakin arkadasi kizin erkek arkadasina(eski?platonik?) gicik oluyor. seni oraya daha uygun buluyor.
ama tek sebep o unutsun diye degildir yani. sizi iyi bir cift olarak da goruyordur bence..

ne zaman sorsam "sana değil ona yardım ediyorum." diyordu. ya zaten özgüveni gerçekten 0'ın altında bir insanım. üstüne sevdiğim kız da çevremdeki en güzel kız diyebilirim. ne biliyim klasik müziğe tiyatroya kitaba ilgisi, üstüne üstelik bir de dünya güzeli gibi olması falan. bunu dedikten sonra tekrar "sen kimsin ki amk. bi kendine bak bi de o kıza bak. ne demesini bekliyordun ki ? çok bile onun çevresinde dolaşman." gibi bir psikolojiye girdim.

ya ne diyecekti sana bayılıyorum ondan yardım ediyorum mu? zaten öyle olsa kıza değil kendine saklardı seni :P

insan birinden hoşlandığında karşısındakini kendisinden hep daha yüksekte görür zaten sen de bunu yaşıyorsun. hiç takma bunları kafana hele ki en yakın arkadaşını almışsın yanına bas gaza.

art niyet aramayın bence, sizin onu daha çok mutlu edeceğinizi düşünmüştür.

ya tamam da bu bildiğimiz "kullanmak" olmuyor mu ? herkes devam falan demiş anlamadım ki. ha sevdiğim kız beni, başkasını unutmak için kullanmış, ha arkadaşı aynı sebepten beni ona yamamaya çalışmış. bir fark var mı ya ?

şöyle bir fark var, kızın en yakın arkadaşının sizi ayarlama sebebinin pratikte hiç ama hiç önemi yok. Kızı sevmeyebilirsin, bu niyeti beğenmeyebilirsin ama sonuçta sevgili olmak istediğin kız da o değil. duygularının bir önemi yok o yüzden. yardımı sonuna kadar kullan, güzel bir şans yakalamışsın, harcama. Önemli olan sevdiğin kızın samimiyeti, seni samimi bir şekilde sevdiği sürece bütün dünya ilişkinizden çıkar sağlasa önemi yok.

tamam hocam haklısın da resmen sevdiğim kızın duyguları resetlensin diye kullanılıcam işte olay bu. konuştuğumun zaten buradan bir çıkarı yok olamaz da.

resetlenince siktiri çekmeyecekse ben bir problem göremiyorum. bir taşta iki kuş.

çevrilir mi bilmiyorum sanırım çevrilemez midiye mp3 ama zaten halihazırda midilerini bulabilecekken niye mp3 çevirmeye çalışasın?

internette devasa midi kütüphaneleri var, guitar pro için yazılan dosyalar da belki işini görebilir. şarkı adı.midi şeklinde aratırsan da aradığın parçaları bulabilirsin peki bunları nereden bulurum diyorsan

"bil ki google herşeyi gören ve bilendir.."

hocam onların şarkının gerçeğiyle alakası yok ki yav.

16 mbps ye kadar kullanıyorum. ayda 200 gb buluyor kotam.

normalde 50-70 gb arası. coşarsam 150 gb buluyor.

8 Mbps'yi sonuna kadar kullanarak ayda en az 80 gb'i buluyor. Genelde 100-150 arası.

hiçbir arşiv çalışmam yok, 8mb internet, 150-200 gb hatta uzun süre sürekli 180 küsür gb civarı indirme. bu kadar ne iniyor hiç bilmiyorum.

10 megabit kullanıyorum aylık indirme miktarım 100 gb civarı. torrent ve veri paylaşım siteleri kullanıyorum(rapidshare vs.). ama öyle aşırı değil. izleyemeyeceğim kadar indirmem. indirdiğim gibi izlerim. vaktim bok.

8 mbps:50 gb ortalama.

8gb, ortalama 230gb.

cevaplar için teşekkür ederim demek ki bende 100 gb den aşağı kullanmayacağım anlamına gelir .faturada iyi gelir sınırsız değilse yaklaşmamam gerektiğini anladım tarifelere .

8 mbps'YE KADAR. 8 mbps değil yani. özellikle 22 kasımdan sonra sorumluluk oluştu üzerimde arşiv yapmam konusunda. :) aylık 200-300 gb diyelim.

2011 Aralık 1,04 GB 29,2 GB
2012 Ocak 6,48 GB 68,45 GB
2012 Şubat 1,79 GB 13,25 GB
Minimal kullanım değerlerim.

341,88 37,42 Temmuz-2011 Aç
101,89 35,03 Haziran-2011 Aç
347,70 35,50 Mayıs-2011 Aç
387,13 94,01 Nisan-2011 Aç
349,42 59,78 Mart-2011 Aç
161,71 38,79 Şubat-2011 Aç
Normal kullanım değerlerim.

minumum 200-300gb

20 mbit kullanıyorum 500 gb falan

20 mbit fiberi ilk baglattigimda ilk 6 ay 200-400 arasi dl, 500-700 arasi upload yapiyordum.

su an 50 mbit kullaniyorum, 250/50 gb adil kullanimi var, upload yapmiyorum denecek kadar az, download da 100-200 arasi degisiyor.

69 lira 20 mbite oduyordum, adil kullanim geldikten sonra sirf 100 gb yetmiyor diye 50 mbite gecmek zorunda kaldim, 99 lira.

50 mbps kullanıyorum 2 yıldır. şimdiye kadar 300ün altına hiç inmedi, max 900 küsür oldu.

chrome://settings/extensions

yanında kaldır var. ona tıkırdat.

Araçlar/Uzantılar'a tıkırdatsanız da görürsünüz eklentilerinizi.

iphone 3gs, 4, 4s'in hepsini kullanmış biri olarak söylüyorum, hayvan gibi kullanılan hiçbir iphone'un şarjı iki gün gitmez hacı. bırak iki günü harbiden hayvan gibi kullanırsan 1 gün bile gitmez. yani sırf şarj için değişme tatmin olmazsın.

almışken de 4 almak çok daha mantıklı, 3gs bugün destekliyoda bikaç aya desteklemez

İPhone lerinde sarj sorunu hepsi aynıdır eger internete gurmes ve oyun oynamazsan iki gün ha bunları yaparsan 4-5 saat . İphone 3gs ile 4 arasında pek bi fark yok maddi durumda zorlanıcaksan 3gs al kullanışlıdır hem.

10 saat anca gidiyor 3g açık.

Arkadaşlar peki uygulamalarında sıkıntı yaşar mıyım sürümden dolayı falan?

yaşarsın.

akustik elektro demek istedin sanırım. alacaksan kesinlikle öyle bir şey alma.

şu an elektro akustik kullanıyor. Ben şunu almayı planlıyorum: www.mydukkan.com Bu elektro değil mi?

@zaraeta "akustik elektro" nedir ya? (bkz: elektro akustik gitar)

asdgasdfhdsfha kafa gitti basla karıştırdım hani onun akustiği vardı ya. yokmuşum gibi davranın.

@karakedi amfisi,kablosu var ama öneri için teşekkürler. Benim tabi pek anlamayan biri olarak alacağım gitarın fiyat performans oranını daha çok merak ediyorum. Kardeşim de bunu beğenmişken çok kötü değilse alayım diyorum.

elektro gitardaki başlangıç için o gitar kardeşinizi idare edecektir. daha sonra manyetik modifiyesi yapabilir ve iyi bir amfi ile ses konusunda sıkıntı yaşamaz. elinde akustik gitar amfisi varsa bir de elektro gitar için almanız gerekir.

hocam daha çok piyasa çalıyorsa ve elektro akustik kullanıyorsa pat diye sert tonları olan bir gitar kullanmaya çalışması onun açısından zor olacaktır. çünkü aldığı gitardan clean tonlar çıkarmak isteyecektir ve ibanezin bu konuda başarılı olduğunu söyleyemem.

öneri olarak ise epiphone'un les paul kasalılarından güzel birşey alabilirsin. elbette bu işin kralı gibson'dır fakat fiyatlar malum. bu yüzden hem clean tonları idare eder, hem hafiften blues yapabileceği hatta idare eder heavy tonları yakalayabileceği bir epiphone (örneğin www.mydukkan.com opsiyon bölümündeki cherry burst fazlasıyla
hoş gözüküyor) hoş bir hediye olabilir.

note baya essek gibi ekranı var. s2 daha makul ekranlı. onun dısında aynı spec lerde.

note'un büyüklüğü sana koymayacaksa note al. sonradan galaxy s2 alıp keşke daha büyük ekranı tercih etseydim diye pişman olabilirsin.

s2'nin fotoğraf makinesini ve internetini denedim. gözün götün kapalı alabilirsin. hafıza kartı takılıyor benim bildiğim. yazı ağırlıklı derken, mesela benim bb torch otomatik olarak ekran boyutunu satır genişliği yapıyordu yani estetiklikten taviz vermeden, ekranı sağa sola kaydırmadan okuyabiliyordum yazıları. ama s2'de sanırım yok bu. emin değilim ama.

a4 tech x7

kullanıyorum kendisini çok memnunuz birbirimizden.

a4 tech x7,bilgisayara usb den mi bağlanıyor yoksa ps/2 den mi???

ps2. ama 1-2 liraya ps2/usb alırsan sıkıntı kalmaz.

ps2. usb kulaklık ve mikrofon çıkışı da var.

Zarar gelmez. Ama düşük sıcaklıkta tutmak iyidir elbet. Garantisi devam ediyorsa yolla temizlesinler. Tozlandığı için ısınmaya başlamış olabilir.

garantisi bittiyse de herhangi bir bilgisayarcı 10 liraya temizler. on numara olur. yoksa ilerde tak diye kapanır.

tak diye kapanmaya başlar, hala devam edersen bir şey yapmamaya o zaman da işlemcisi yanar. başıma geldi yani. temizlet bi bilgisayarcıya en fazla 15 lira ister.

aynı dertten anakartım yandı yani dikkat etmen lazim sogutucu fln al fanını temizlettir

tak diye kapanmasını bekleme. şanslısın, erkenden uyanmışsın olaya.

80 derece zarar verir valla. çekinmezseniz açın içini bi temizleyin. ya da bilgisayarcı üflemeli şeyle temizlesin.

içini açınca garantisi bozulmuyor mu?

kendimden biliyorum, ne donanımda olursa olsun laptop ne oyun oynamaya ne de kasıntı bir program kullanmaya uygun.soğutuculardan çok şey bekleme. Hele ki ortasında kocaman bi fan olan,usb den beslenen 30-45 lira arası fiyatla satılan soğutucular hiç bi halta yaramıyor.Boşuna para harcama derim.Fıttıracaktım bi zamanlar,kendi soğutucumu kendim yaptım.2 tane çıkma büyük fan ve bir güç kaynağı kullandım.Laptop masasının altını deldim, fanları ekran kartının olduğu yere ve işlemcinin olduğu yere yakın yerleştirdim. ve 12 volt dc yi dayadım.3ds max de render alana kadar anam ağlıyodu.canavar gibi oldu makine.İlla soğutucu alcam diyosan coolermaster' ın üzeri komple alüminyum olan bi modelini al derim.En garantisi ,dışarıda balkonda falan oyna. malum havalar buz gibi. hem ellerini ısıtırsın hem alet soğuk kalır swh

laptopun bataryasını sök, hiç bilgisayarcıya gitme aç elektrik süpürgesini daya laptopun deliklerine çek bütün pisliği özellikle fan çıkışına tutmanı öneririm.
Eğer yine 80 85dereceyi görüyorsa toz çıkmamışsa garantisi varsa bilgisayarcıya götürme , yoksa garanti dışı kalır al bi soğutucu 45 tl filan güzel alüminyum soğutucu bulabilirsin marka önemli değil koy altına,

garantisi yoksa bilgisayarcıya götür işlemciye termal macun yenilemesi yaptır egsoz fanını temizlet. Gerekirse fan değişimi dahi söz konusu olabilir.
Bana gelsen temizlik işinden 5tl alırım.

bende seninkinin bilinçli versiyonu oluyor. :) kaçta yatarsam yatıyım, ne kadar yorgun olursam olayım, saat 7-8 gibi gözümü açarım. ama asla kalkamam yataktan. alarmı ertelerim, telefonla uğraşırım. facebook'a girerim günaydın yazanlara cevap atarım. 10 dakika oynarım öyle. sonra uyurum tekrar 12'ye kadar. ilginç dimi. :)

soruya müdahale ediyorum. acaba şu kaçanzi, pervaneli saatler falan fayda eder mi

vücut saatinin dengesi kaymış. erken kalkmaya alıştır kendini ve sonra uyuma. bunu tekrar et daha sonra otomatik olarak o saatlerde uyanırsın. saatimi kurduğumdan 5 dk önce kalkmam buna örnektir benim mesela. bir de çok uykusuz kalıyorsan üst üste, vücudun uyku telafisi yaptırıp fazladan uyutabilir uykunu tam alman için.

kendini resetleme zamanı gelmiş.

zemberekli/pervaneli saatlerden alırsan bu iş çözülür ben öyle çözdüm... mekanik olanları özellikle çok iyi eski tip yangın alarmları gibi... yatagından uzak biyere koyarsan seve seve kalkıyosun...

baban sabah su döksün yüzüne.

bu sorunun bir çözümü de düşünmemek, nasıl mı?
uyanır uyanmaz "ya saat daha çok erken","bi beş dakika daha yatayım hemen kalkarım", "şimdi şu sıcacık yataktan kalkılır mı" gibi düşünceler aklımıza gelirse, hiç bir kuvvet bizi o yataktan kaldıramaz, 5 dakika diye yatarsın, sonra bir bakmışsın bir saat geçmiş. ben bunun çözümünü şu şekilde buldum: yatmadan önce sabah gözünü açtıktan sonra yapacağın ilk şeyi düşünüyorsun, bu yüzünü yıkamak olur, üstünü değiştirmek olur, sabah gözünü açtıktan sonra da hiç düşünmeden, yatmadan önce kararlaştırdığın şeyi yapıyorsun, ama kesinlikle düşünmek yok, çünkü düşünmeye başladığın an ilk aklına gelen şey sıcak yatağın olacaktır :)

iki saat kur, birini uzağa koy.
ilki seni uyandıracak, ikincisi mecburen yataktan kaldıracak.
kapatmak üzere giderken uyanırsın..