istanbul'da hayyam pasajındaki bir grup güvenilir dükkâna bakılabilir.

pasaportuna damga vuruluyor mu? benim babaannem de o durumda ve pasaporta damga vurulmuyor. çünkü almanya'da oturma izni var ve bi kart okutuyor sanırım, damga olayı yok. o işlemin yapılması için damgayı görmek istiyolar. yoksa emniyet'e gidip yazı alman gerekiyor falan filan, uzun işler. yani turist olması önemli. olmaz o iş sanırım. yine de ne olur ne olmaz turkcell iletişim merkezine falan telefon aç sor, en doğrusunu onlar söyler.

yabancıların kaydettirebilmek için ikametgah tezkeresi olması gerekiyor.

Var ama malesef ben söyleyeymem avukat olduğum için. Başkası söylerse daha iyi olur.

iş yerini öyle alelade açamazsın, iş yeri ruhsatı gerekir. var ama söylemem de çok iyi bi cevapmış bu tür bir paylaşım alanı için.

cesur avkatlarda var hacı:
www.uzmantv.com

hurarsiv.hurriyet.com.tr

O cesur avukatlar hukuku anlatıyor somut olaya göre danışmanlık vermiyor. Gerçi bizim avukatlar adam olmadığı için meslek bu kadar ayağa düştü parasız da yaparlar.

Ruhsat aldıysa zaten uygunluğu tescillenmiştir, ruhsatsızsa bir şikayete bakar bunların dışında da var ama maalesef söyleyemem mühendis olduğum için.

Rusat alıp almadığını bilmiyoruz. seyduna'nın verdiği linklere göre açabileceği sonucunu çıkarıyorum.

İşyeri acilmaz ancak burotipi avukat yazihanesi , doktor muayenehanesi, ırtibat burosu gibi işyeri açılmasında sorun yok.

Ben de bir şeyler duymuştum sağdan soldan ama bilgisayar mühendisi olduğum için söyleyemem. :)

Bundan sonra bilgisayarda şu nasıl yapılır falan diye soranları da ücrete bağlamaya karar verdim. Maksat meslek ayağa düşmesin. :D

uzman tv linkini incele.bizim apartmanda da asansörcü var.iş ruhsatı vermiyorlarmış adama biri şikayet etti adamın bayaa başı ağrıdı.
bide şu avukat arkadaşın yorumu hayli ilginçmiş.

Apartman sakinlari istemiyorsa yonetim karariyla yasaklanabilir diye biliyorum apartman yoneticisiyle gorusun birde

"Kütükte mesken olan bağımsız bölümün "ticari büro" biçiminde kullanılabilmesi ancak kat malikleri kurulunun oybirliği ile verecekleri bir kararla mümkündür. Komşularınızın tümünün rızasını almanız şart. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 1983/5-311 esas, 1985/119 karar)"

mali müşavirlik bürosu ticari büro olmuyor mu? bu durumda bütün apartmanın onayı olmadan açamaz zaten?

Bizim binada gecen sene benzer bi durum olmustu. Dairesini buro olarak kiralayan adam da avukatti isin ilginci. Apartmanda oylama yapildi, olumsuz oy kullananlar azinliktaydi ve o sayede adamlar binada kaldilar.. Yonetime soyleyip boyle bir oylamaya gidebilirsiniz siz de..

@coca--cola

www.eksiduyuru.com

sen ayrica uzman doktorsun degil mi?

normal o abi. güç tasarrufu modunda bazı bilgisayarlarda ekran kartı ve işlemciden kısmalar oluyor diye biliyorum. belki ayarı vardır bir kurcala.

pil sorunundan böyle bişey olmaz en fazla pil kısa süre gider. güç kontrolu ayarlarınıza bakın. maksimum tasarruf yerine dengeli modda kullanın.

uygulamaların çalışmasıyla pilin hiçbi alakası yok. duracell tavşanı değil bunlar neticede.

dayanma süresi iyiyse pilde sorun yoktur. güç ayarları sekmesinden güç tasarrufu modundaki işlemci hız limitiyle oynayabilirsin. tabi bu durumda daha az dayanır.

aslında Eskişehir'e özgü bi mekan değil ancak Kızılcıklı caddesindeki Passage'ı ben çok severim. Küçük, güzel bi parka bakan manzarasıyla, müzik tercihleriyle benim için özel ve güzel yerlerden biridir. Yemekleri de gerek lezzet, gerekse sunum açısından süperdir..

Şelale parka mutlaka çıkmalısın şu sıcak günlerde mis gibi eser. Olympos, hangover gayet iyi mekanlar.

hasan polatkandaki eskişehir çiğbörek evinden bir çiğbörek yemelisiniz, hata yapıp adı çıkmış ama yağlı çiğbörekleri hiç güzel olmayan papağan'a uğramamalısınız.

ve pino'dan bir hambürger menü yemelisiniz.

mutlaka varunaya git.yemeklerinin güzel olmasının yanı sıra ortamı da çok güzeldir. hem bugün pazar. akşam mutlaka bir yarışması vs. olur.

adalarda yemek yiyebileceğimiz güzel mekanlar nereler var?

adalarda traveler's cafe var. travelerscafe.com.tr

bence kesinlikle papağan'da çiğbörek yiyin.

adalarda barlar sokağına girince sağlık pide var iyidir. sabah erken saatlerde hamamyolu taraflarındaki fırınlardan birinden bükme alın mercimekli ve patateslisi süper oluyor sıcak sıcak.

ziya paşa caddesindeki mis fırını tavsiye ederim haritada şurda:
maps.google.com

Kirim ciborekcisi cok iyi. Eski otogarin orda.

donas...

valla sike sike geçiriyolar. çok fazla birşey olmuyor ama. kontrastı şooluyo olabilir bilemedim.

örneğin şu filmi geçirmek zorunda kaldım 2 kere. gerçi üzerine bir de 6 ay bekledi evde yıkamadan önce: cdn.eksibition.org

Negatif filmlerimi defalarca geçirdim. Görünürde bir sorun hiç olmadı. Ama hassas Dia filmlerini geçireceksen onu bilemicem. Bütün Dia kutularında X Ray den uzak tutun yazıyor. Şimdi eğer istanbuldaysan Sirkeci'de büyük postanenin hemen yanındaki dükkanda filmleri x ray den korumak için 4 film hazneli bir kap satıyorlar. 20 tl idi fiyatı.Bu yaz bolca x ray den geçeceğimden 3 adet aldım. Henüz deneme fırsatım olmadı ama her ihtimale karşı almak lazım:)

Hepinize teşekkürler. :)

ikisi de gelmez.

she is a succesfull GIRL in the class.
ya da

she is a succesfull STUDENT in the class.

olabilir belki.

zorlarsan the gelir. önceden konuşmuşsan onla ilgili ve sınıfta başarılı olan o şeklinde bir şey demek istiyorsan. Ama yine de hafif saçma durur tabi.

şu da önemli ki "succesfull" değil "successful".

she is so successful veya she is very successful tarzı şeyler olabilir ama dikkat et tek l iki s var.

a veya the olması için isim veya isim tamlaması olması lazım.

seçeneklerde

a , an , the , may vardı?

o zaman @noluyo yaa'nın işaret ettiği kullanım dolayısıya "the" gelmesi gerekir. yani önceki cümlede o sıfatı kullanmışsınızdır bir isimle, sonra da sadece o sıfatı kullanırsınız ismi kullanmadan aynı şeye gönderme yapmak için.

türkçede de var bu: "En çok kırmızı kalemimi severim. Çantamda fazlasıyla kalem var ancak bugün kırmızıyı okula getirmemişim."deki "kırmızı"nın kullanımı gibi.

ancak şunu da belirteyim ki bir türk tarafından hazırlanmış bir kitaptan ya da sorulardan çalıştığınıza da kalıbımı basarım.

a gelebilmesi için successful kelimesinden sonra bir isim gelmeli. a/an isimleri tanımlar, dolayısıyla kendinden sonra gelen sıfat değil isim özelliği taşımalı. burada successful ile bir isim tamlaması yapabiliriz a kullanmak için.
"She is a successful student in the class."

Boşluğa the konabilir elbette, ancak anlamın sınırlı olacağı kesindir. Yani "She is the successful in the class" dediğimizde sınıfta başarılı olan odur (ona sorun) gibi bir anlam oluşuyor.

Eğer "sınıfta başarılıdır" anlamında kullanacaksak "She is successful in the class" dememiz yeterli, boşluğa bir sözcük getirmeye gerek kalmıyor.

the nası gelecek bilader?

en azından succesful'dan sonra bi "one" getirilirse olur belki.

she is THE succesfull ONE in the class.

anca böyle the gelir.

Oraya so gelecek dostum

she is the most successful girl in the class nası olur?

"very" veya "quite" gelebilir

"-the successful-" olabilir

sınıftaki -başarılı- idi şeklinde. velhasıl saçma olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

@elifi mertek görse..
az da olsa öyle bir kullanım bulunuyor, başına the alan adjective ya bir grubu kast ediyor ya da buradaki gibi spesifik bir tanımlama belirtiyor.

Tarayıcı (scanner) lazım. İnternet cafe'lerde bulabilirsin.

filmleri duruyosa stüdyo ya götürseniz daha temiz, yüksek kaliteli ve ucuz şekilde yaparlar. yoksa scannerı olan bi yere götürmek lazım biraz pahalıya gelebilir, fotoğraf başına fiyat çekerler muhtemelen.

biz scannerla yaptik o isi, ama yuto dogru soyluyor, negatiflerinden yaptirmayi dusunuyorum, ankara'da tavsiye edilen yer var midir diye ben de sorayim bari :)

abi her mekan aşağı yukarı aynıdır boşuna kasmayın. negatif film banyosu yapan tüm fotoğrafçılar yapar negatif tarama işini de

4 5 sene sende köpek besle sende konuşursun normal bi olay.

hani konuşursun hafiften "la mal çiçeğe ne işiyosun" falan şeklinde ama "evde ne konuşmuştuk" kısmı daha çok şizofreni tadı verdi bana normal değil yani.

Kendi kopmuşluğu bir yana sizden kızmanızı istemesi tam efsane olmuş, ben olsam gülmekten kızamazdım.

köpek konuşmadan ziyade tonlamaya tepki veriyor,
yapmaması gereken bir şey oldu mu laaaayyynnghgğğ diye bağırırım suratıma bakar ve yapmaz :)
teyze olayı kopartmış, bana da komik geliyor ama takılmıyorum o kadar hacı.
köpeği annecim, kıyamammmmmğğ falan diye seven bayanlardan daha bi nefret ediyorum.

asılmış sana karı.

alikavaz@ benden önce söylemiş ama evet bence kadın asılmış yada senle taşşak geçmiş.

Ev hayvani bir sure sonra cocuk ya da kardes olur. :))

Hususi pasaport hamilleri ilk giriş tarihinden itibaren 180 gün içerisinde 90 gün süreyle vizeden muaftır.

kaynak: T.C. DIS Isleri Bakanligi

www.mfa.gov.tr

yunanistandan girersen sorun olmuyor sanırım. sadece schengen sınırında sorun çıkarıyorlar diyolar. onu da dışişleri yazmışsa düzelmiş olabilir arayıp bir daha kontrol etmek lazım.

bence iyi fiyat. öylesine basit bişeyse sadece domain alıp byethost'tan aldığın free hostinge yönlendirebilirsin.

orasi ole ama hostingi bedava alip basit bi sorgulamanin sonucunu 2 dk beklemek istemiyorum, ajax kullaniyorum ve cevabin cabuk donmesini istiyorum, bedava hosing almistim bundan once ama uzun bi sure yuleniyor durumunda kaliyordu

tesekkur ederim, dedigim gibi response suresi kisa olmali. kebirhosting daha guvenilir ise bir de oraya bakiim ben.

yok kasmayacak bişeyse ben de reseller var vereyim yer sana

yiyerek bağımlı olunmuyor zannedersem.

birincisi o maddeler ekseriyetle ağızdan ve çiğ şekilde vücuda alınmıyor. ya eroin, esrar gibi yakarak işlemek, ya da kokain gibi burna çekmek lazım. ikincisi eser miktarda, parmak ucuyla bakıyorlar tadına. o kadar miktarı değil her operasyonda, her gün alsan yine bir etkisi olmaz.

en ağırı koko. diğer sorularının cevabını da bilmiyorum ama damardan direkt kana karışması etkiyi fazla yapıyor olabilir.

coke 'un tadına pek ala bakılır..
dalından koparılmış mj nin tadına bakılmaz , h de sadece damardan alınmaz türlü türlü yöntemlerle bünye zehirlenebilir

ağızdan alınan uyuşturucu da var. daha doğrusu bunlara uyuşturucu yerine uyarıcıi halisünojen falan da diyebiliriz. ecstasy, lsd gibi maddeler ağızdan alınarak kullanılıyor.

hala var ı o yöntem bilmiyorum ama günümüzde uygulanıyor olmaması gerekir. lsd emdirilmiş herhangi bir tozun parmak değdirilip yalanan miktarı, tadına bakan polisin ağzına eder. günümüzde daha teknolojik yöntemler var.

en ağır uyuşturucu eroin bir kere.

kokainin tadına bakılması sakat olabilir sanırım burundan çekerek veya diş etine sürülerek alınabiliyormuş. hatta göte soksan bile oluyor diyorlar (ciddiyim).

esrarın ise yenilerek etki gösterebilmesi için özel bir işlemden geçmesi gerekiyor space cake'leri o şekilde yapıyorlar. düz şekilde yense birşey olmaz yani.

tadına bakmadım ama bağımlı olmak için bir eşik değer olmalı eroini damardan verirsen 2 kerede fln bağımlı oluyorsan yerken 4 5 kerede bağımlı olursun sonuçta kana karışıyor bu midesinde taşıyanlar var patlıyor öluyorlar ama direk kana vermek mideden almak bir değil.

bu maddelerin tehlikesi tadına bakmak değil zevk verici etkileri genelde bunlara bağımlı olanlar arkadaş etkisiyle filan zevk için başlarlar ve düzenli olarak kullanırlar kullanım surdukçe madde iştahı artar başlarda ufak bir nefes yeterken zamanla 2 nfes 3 nefes ve kana enjekte etmeye doğru çok dik olmayan bir eğri var aslında bağımlılık zamanla oluşuyor ama eroinde bu çok hızlı direk beyne yapışıp hucreleri mahvediyor zaten dikkat edersen tedavi gören bağımlılar yeniden başlıyorlar sebep dayanamamaları değil çevre ve yaşadıkları psikoloji sigarayı bin dertle bıraktığını düşün ve arkadaşın fosur fosur içiyor sana ikram ediyor ne olur

SON OLARAK POLİS ONU TÜKÜRÜYOR TADINA BAKINCA

eroinin tadina bakmazlar. kokain de tadina bakinca bagimlilik yapmaz. eroin cogu bunyede tek kullanimda (damardan) bile bagimlilik yapabilir.

@mat: tadına bakmadan nereden biliyor ki eroin mi, kokain mi, karbonat erol mu? bilse zaten bakmaz ki tadına.

@kibritsuyu: müdür eğer kahverengiyse Eroindir, beyazsa kokaindir. kokainin saflık derecesini tadına bakarak ( işin erbabı) anlayabilir. eroinin kalite ve saflık derecesi için eritmek, kaç derecede erdiğine bakmak, tortu bırakıp bırakmadığına bakmak, ne kadar sürede eridiğini, renginin berraklığını felan ölçmek gerekir.
eroini renginin yanında bir de iğrenç kokusundan da tanıyabilirler. eroin yerine karbonat olabilemez renkten anlasilir :) kokain yerine de karbonat olabilemez zira karbonat da kokar ^^

peki benim anlamadığım, bu tadına bakma olayı madem maddeleri ayırt edici değil, niye yapılıyor ki? saflığını da orada ayaküstü anlamayıver yani nolcak? bakarak, koklayarak eroini kokaini anlıyor işte, al götür kokain bu de, poşete koy ver. saflığını da laboratuar anlasın. niye illa oracıkta olay yerinde saflığını bilme ihtiyacı? saflığını öğrenince ne geçiyor ki ellerine?

@kibritsuyu: Belki bi ritüeldir :)yani kamyon zulasından çıkan manyak gibi sarılmış paketlenmiş yarımşar kiloluk şeylerin diş macunu olma ihtimali yok. gereksiz yere deşiyolar paketleri, yani yakaladığın adamın eroin mi kokain mi kaçırdığını neden ogrenmek istiyorsun. uyuşturucu uyuşturucudur. alın bunu alın de bitsin gitsin

ben getirteyim, ortak kullanalım. peyote ne ki?

kaktüs, suyu içiliyormuş lsd ye benzeyen kafası varmış. etken maddesi meskalin.

salvia divinorum yasadisi maddeler arasinda gecmiyor sanirim ama ne kadar kolay elde edilir bir bilgim yok.
peyote isimli bitki meskalin icerir ve meskalin yasadisidir.

salvia ocak itibariyle yasa dışı statüsünde.
peyote'nin de öyle kredi kartıyla alınacağını sanmıyorum.
hem yasal hem kolay hem güçlü halüsinojen madde yok.

salvia da yasadışı oldu diye biliyorum geçen sene. bana böyle gidip elimi kolumu sallayarak alabileceğim bir şey lazım. morning glory(gündüz sefası sanırım türkçesi) yasal mıdır? yasalsa yeterince güçlü müdür?

ufak çaplı bir kimya laboratuvarın varsa morning glory'nin 200-300 tohumundan az biraz kafa yapıcı lsa sentezleyebilirsin evet. tohumları yiyeyim dersen kusarsın vs değişik bir kafa olur o da tabii.

akşam sefasıyla gündüz sefası aynı değil sanırım aynı mı yoksa? biri açıklasın

bu nazar kovsun diye duvara asılan, nohuta benzeyen dalganın da kafa yaptığını okumuştum duyuruda, adını hatırlamıyorum saman nezlesine iyi geliyor diye kaynatıp buharını çekmiş birisi kafası güzel olmuş. aslı astarı var mıdır peki onun? bir de tantum reçeteli mi satılıyor?

o inn çift "n"li olan han demek. benimle creep hanında buluş diyor. creepin tükeçesi ne la buarada.

inn, han demek dendiği gibi. ama günümüzde daha çok yol kenarındaki konaklama yerleri olarak geçiyor

"creep in" ise yavaşça/gizlice içeri girmek/sızmak gibi.
tureng.com
tureng.com

orda boğucu, sıkıcı manasında kullanılık.

haftasonunu geçirebileceğimiz o boğucu sıkıcı handa benimle buluş.

böyle nası denir ucube gibi neblim böyle asosyal tip tip bakan acayip tipler olur ya onlara creep diyolla.

sürüngen kelimesinden geliyomuş biraz daha anlaşılır olur bu bağlamda sanırsam.

bence "creep" cins isim olarak gelmez buraya. olsa olsa "creepy" olurdu, o da ürpertici anlamı verirdi daha çok. burdaki "creep" özel kelime. şarkı sözünde de öyle geçiyor zaten.

sürüngen, kukla, yaratık felan demek. creep. inn bar taverna gibi. crep barında deli gibi sevisiriz sabahlar olmasın diyor.

(bkz: #28653824)

uyku düzeni önemli, akşam oldu mu yatmak lazım. gece oturmaları yağlanma yapıyor.
ekmek, şeker, tuz, çikolata içeren şeyleri yemeyeceksin.
günde 5-6 öğün yiyeceksin. öğünlerin; yağsız yoğurt, süt, salata, yumurta akı, meyve - 1 porsiyon -, sebze - bokunu çıkarmadan ama bol bol -, tavuk et olacak. yağ olarak zeytinyağı kullanılacak. o da damlatılarak, bocalamayacaksın şişeyi.
fastfood'u bırakıcan.
akşam 7-8'den sonra bişey yemiycen.
erken kalkıcan.
imkanın varsa spor salonuna yazılacaksın. yoksa ya da bisiklet yeter diyorsan, günde en az 40-45 dakikanı bisiklete ayıracaksın. bisikleti 45 dakika yaparsın 500-600 civarı kalori yakmakta. erkek 1800, kadın 1200 civarı kalori almalı günde. ayrıca evde yapabileceğin basit spor hareketlerini de 3x15, yapamıyorsan 2x10 şeklinde yapacaksın ama mutlaka yapacaksın. 2 gün spor 1 gün dinlenme yaparsan bıkkınlık gelmez. hem de vücudun kendini toplar o 1 günde.
günde en az yarım saat tempolu şekilde yürüyecek ve / ve ya koşacaksın.
bol bol su tüketeceksin.
mümkünse eve kapanmayacak, dışarı çıkacaksın. hareketsizlik = kilo
sık sık tartılmak vücuduna neyin ne yaptığını yüzüne çarpıyor. her şeyden önce kendine hassas ve gram da gösterebilen bir tartı alacaksın.

imza: yakın zamanda üsttekileri yaparak hem 3-5 kilo vermiş, hem de çok daha kondisyonlu ve sağlıklı bir hale gelmiş bir şişko pattes.

limonlu buzlu yeşil çay içerek başlayabilirsin işe.günde üç beş bardak.şekeri sil at yaşantından.

o yediğin 1 ekmeğin yarısını yesen kilo vermeye başlarsın uyku saatini siktiret yatmadan 2 saat öncesinden sonra yeme yeter. onun dışında ekmek hiç yememeye ve az yemeye çalış işte ne kadar zor olabilir ki?

Bence herkesin bünyesine farklı bir sistem iyi geliyor bana en iyi gelen sabah erken kalkıp kahvaltı yapıp öğlen iki gibi yemek yiyip aksama da mısırpatlagı-soda tarzında hafif birşey yemek. Aksam salata falan da yiyebİlirsin. Sabah kahvaltısını sağlam yap ve herşeyin kalorisine bak o masum görünen soslar, meyvesuları hiç hakketmedikleri kadar kalorili onları yiyeceğine daha doyurucu seyler yiyebilirsin. Ve kendinden de nefret falan etme tek derdin bu olsun biraz zamanla bir anda uçuverir kilolar. Tabi azmetmek lazım kafanı dağıtacak birşeyler bul ve mümkünse şiddetle doktora danışmanı tavsiye ediyorum.

www.hurriyet.com.tr

www.hurriyet.com.tr

senin vucut kitle indeksin 38.5

yani zaten obezsin ve "morbid obez" olmana da ceyrek kalmis.

onunde iki ihtimal var: ya iradeni sonuna kadar zorlayip aldigin kalorileri azaltacak, harcadigini arttiracaksin, ya da evdeki kapilari yikarak ve seni kamyonetle tasiyarak mide kucultme ameliyatina goturecekler.

su asamada bisiklet cok uygun. cunku bu kadar agir govdeyle kosmak ya da yurumek, dizlerini sikertir. bu asamada KOSMA. Dizlerini zorlamadan yuruyus olabilir. Bisiklet varmis madem, dayan bisiklete.

uyku saatlerin tabii ki 23:30 - 08:00 olmali. (Su anda issiz oldugun icin soyluyorum).

Gece uyumuyor olman zaten vucudunda diyabetle yani seker hastaligiyla ayni etkiyi yaratiyor. Insulin direncin artmis durumda. Uykunu tekrar duzene sokarsan, kilo vermene onun da katkisi olur.

(bkz: garantili zayiflama yontemi/@compadrito)

hacı, ben de kilolu bi adamım. düzenli spor yapmazsam ve yememe dikkat etmezsem hemen kilo alıyorum. bunu bildiğimden kilomu dengede tutmayı öğrendim en azından.

şimdi birkaç önemli detay var hayatında uygulaman gereken. bunları uygularsan kilo verirsin. bunlara dikkat etsem de, atıyorum 110 kilo civarında bir direnç gösterir vücudun. o direnci kırmak için de spor yapman lazım. şimdi detaylardan bahsedeyim:

1) ekmek kesinlikle yok. ne olursa olsun yeme. ekmeksiz yemeye alış. yemeklerin suyuna banmak yok artık. madde 4'te kahvaltıyı nasıl ekmeksiz yapacağını görürsün örneğin.
2) uyku saatlerin 12-1 ila 8 gibi olsa güzel olur. daha az uyku yetiyorsa 12-7 yap bence. ne kadar erken kalkarsan o kadar etkili olur.
3) akşam yemeği en geç 19:30'da yenecek ve sonrasında çay, diet kola(onu da tavsiye etmiyorum, bitki çayları vb.) dışında boğazından hiçbir şey geçmeyecek. şekersiz içiyoruz tabi çayımızı.
4) kahvaltıyı asla atlamıyoruz. ne demiştik, ekmek yok. önerilerim:
-seviyorsan 2 yumurta, 1-2 dilim beyaz peynir(kaşar, eritme, üçgen vb. yok) doğal olsun peynirin. bunlar seni tok tutar.
-corn flakes ve yağsız süt. çok abartmadan doyana kadar yiyebilirsin. zaten ilk yediğinde, çok yemişim lan şişkinlik yaptı diye farkedeceksin.

yani kısacası ekmeksiz olacak kahvaltı ve protein içerecek.

5) elma seviyorsan 1 elma iyidir ara öğünlerde. alternatifini bilmiyorum. 3-4 parça ceviz falan olabilir. ara öğünleri kahvaltıdan 2 saat sonra ve öğle yemeğinden 2 saat sonra alıyoruz.

6) öğle ve akşam yemekleri. hacı ekmek yok. sebze yemekleri iyidir ama yağsız olacak. ya da yağı az diyelim. yağı az köfte, haşlanmış tavuk/ızgara tavuk, ızgara balık ne istersen ye. bunları bir süre doyana kadar ye. gerekirse 15 tane köfte ye. ekmeksiz yeme alışkanlığını kazandığın zaman azaltırsın.

kısacası usta, gofret, çikolata, bisküvi, cips, kola, ice tea, gazoz falan şekerli ne varsa unutacaksın. bir süre unut. en azından 2-3 hafta. bu sürede dediklerimi uygula. zaman içinde vücudunu tanırsın. neye nasıl tepki gösterdiğini farkedersin. farkettikten sonra canın çektiğinde arada yersin bunlardan da.

spor konusuna gelirsek, işsizsin madem spor salonunu salla gitsin. bir tane koşu ayakkabın varsa işimizi görür. öncelikle müzik çalara gaz parçalar atıyoruz. sürelerini dikkatli seçiyoruz. sonra bir koşu pisti buluyoruz. orada düzenli koşuyoruz. deli danalar gibi değil. atıyorum 400 metreyi ilk başta 3 dakikada koşuyoruz. sonra 2:30'da koşuyoruz. sonra yürüyoruz. bu döngüyü 3 set, 4 set şeklinde artırarak yapıyoruz. bu sayede kondisyon kazanacaksın. kondisyonu kazandıktan sonra gerçek anlamda kalori yaktıracak birşeyler yapmalısın. bu koşu işini 1-2 ay yaparsan az biraz kondisyona kavuşursun.

ha son olarak en önemlisi su. en az 2 litre. hesabını tutamıyorsan şöyle söyleyeyim 4 pet şişe bitecek en az. ki yazın 6 pet şişeye kadar çıkartmalısın.

ekstra sormak istediğin birşeyler olursa bir mesaj uzağındayım.

ha bu kadar anlattım ama mesela bunlar benim dün gece 1'de yarım ekmek döner yememi engellemedi. demek ki neymiş, ne kadar tavsiye olursa olsun, en önemli şey irade abi. iraden sağlamsa alışkanlıklar değişir.

arkadaşlarımın cinsiyet bağlamında istatistiklerini tutmuyorum. sayı olarak sayamam üşendim şimdi de konu olarak pek bir ayrım da olmuyor, geyik, iş ile ilgili şeyler, sıkıntısı olanın sıkıntısı vs vs gibi konular e yani erkeklerle de aynıdır konu başlıkları zaten.

0

edit: gece gece çok kötü hissettim kendimi

3-4-5 bilemedim

2 karı ortamı ayarlar yarın öbür gün

0

çok güzel tavuk suyu çorba olur.

tavuk suyu pilav
mayonezli tavuklu salata (turşu salam ve amerikan salatası da olcak)
ekmek arası tavuklu sandviç

pilav olabilir

offf valide yapıyor bizim, haşlanmış tavuğu didip yayla çorbasına benzer tereyağlı ve naneli enteresan bir çorba çıkarıyor ortaya. Sadece şunu biliyorum içine yoğurt koyulduğundan dolayı biraz koyu bir kıvamı var ve kremalı çorba gibi. Evde olsam sorardım tarifi ama ofisteyim maalesef.

suyunu ve tavugu bence ayri kullan.
tavugun kendisini dit, yani kucuk kucuk liflerine ayir. marul kivircik gibi bir yesillik yika, salatalik gibi dogra. ikisini birbirine karistir, limon tuz karabiber ve cok cok az zeytingyagi ekle cok doyurucu ve saglikli bir yemek elde etmis olursun. boyle olmasin sicak olsun dersen haslanmis kabak dereotu ile kombine edebilirsin.
suyundan bir gun sonrasi icin pilav eriste makarna corba ne aklina gelirse yapabilirsin. corbayi koyulastirmak icin un yerine yulaf ezmesi dene cok memnun kalirsin.

büryanla(pilavlı olan) iyi gider diye biliyorum.

küçük parçalar halinde fırın tepsisine koy. havuç, patates, bezelye filan bir taşım haşla. tavukla birlikte harmanla. üstüne beşamel sos dök. en üste kaşar peyniri rendesi koyabilirsin istersen. sıcak fırına koy (180-200 derece olsun)
üzeri kızarana kadar pişir. :/

patatesleri küp küp doğra az yağda kavurki yemeğin içinde dağılmasın, haşlanmış tavuğu küçük parçalar halinde pataeslerin olduğu tencereye at biraz çevir üzerine küp domatesleri koy tuzunu ekle, domatesleri suyunu salsın ve az çeksin. sıcak suda salçayı erit yemeğin üzerine dök, kaynamaya başlayınca altını kıs. 20 dakika sonra afiyet olsun.

biraz zorlarsanız, 1250 liraya falan nikon d3100 var ama tek sorunu paralel ithalat olması.

1000-1200 lira arasında canon eos 1100d 18-55 DC alabilirsiniz biraz araştırırsanız garantili bir şekilde.

üstüne azıcık koyup canon eos 1100d 18-55 IS de alabilirsiniz.(aynı makinenin image stabilization lensli olanı, titreşim önleyici gibi)

hayyam'dan 600d 550d 500d o fiyata ne çıkarsa işte.

d3100 +1

bugün öğle yemeğinde mcdonalds'tan yerken haberi okudum. son zamanlarda çok azalttım ben de bu tip şeyleri yemeyi. 6 aydır yemiyordum, bugün çok canım çekti. ama bir 6 ay daha yemem sanırım.

pizza nispeten daha mantıklı bir seçim.

isterse at çükü çıksın yerim. hem ben zaten nükleere de karşı değilim.

Dondurulmuş köfteyi ekmeğin arasına koyup veriyorlar. Bu kadar takmamak lazım.

ben kfc yedim demin, eskiden kfc'nin tavuklarıyla ilgili bisürü efsane vardı bugün dikkat ettim tavuklar banvitinmiş. bu da böyle bi gastronomik anımdır.

önce şunu söyleyeyim. patates kızarmasının kızartıldığı yağ sabah 09.00-gece 23.00 arası sürekli yanıyor. 14-15 saat. normal bir yağı 15 saat sürekli 80 derecede ısıtsanız kömür olur. fakat trans yağ adı altındaki şey aynen hiçbir şey olmadan duruyor.

ve doymak için siz bunları yiyorsunuz. ileride kalbiniz ah demesin?!

bir de şu var tabii :))

frapanyazilar.blogspot.com

Ama şu da var her ülke de bunların tedarikçisi farklı yani türkiyedeki mcdonalds köfteleri taa amerikadan getirtmiyor. Şimdi bir daha baktım pınar etten alıyormuş. E o zaman hiç bir et yemeyelim bu sonuçta pizzacılar da etlerini ya pınardan alır ya da bunun gibi diğer firmalardan?

Edit. Ha sağlıklıdır ya da gidin burdan yiyin demiyorum sadece başka ülkelere bakmayın diyorum

Edit2. Hayır mcdonalds'ta çalışmıyorum

yemeyin kısır olursunuz

@Haldamir Türkiye'de bu konularda hiç masum değil.bi araştır nette !

Şili'de Türkiye ayarında 3.dünya ülkesi işte.

biz türküz bize bi şey olmaz.

la tamam yemeyelim de, sosis, salam daha mı faydalı da pizza yeyin diyorsun allasen? bu tür besinler hayvanların en artık yerlerinden yapılıyor, ele ne gelirse o anda.

bir de ne sağlıklı ki. bir bardak mısır alsan, onun da GDO'su bilmem neyi. sağlıklı diye yediğin o domatesler kimbilir ne ilaçlar barındırıyor. temmuz olmuş kirazda kurt yok ya, bildiğin kurt yok. organik pazarlarda bile yüzde yüz organik olmadığına, insanların kandırıldığına ilişkin haber vardı geçenlerde.

sonuç: tehlikenin farkında mısınız?

nedir bu faşizm sevdası? sen yemiyosan yeme başkasından sana ne?

burger da çok farklı değil: www.ntvmsnbc.com

salata adı altında bir kase marula 12 tl, 3 kaşık makarnaya 15 tl, bir kare tosta 6 tl vermektense, mc donaldsta 8-10 tlye mis gibi doyuyorum. hem de lezzetli. adana dürüm çok severim mesela ben. at eti midir, eşek eti midir nedir bilemiyorum, içim rahat etmiyor.
pizza sanki çok şey afedersin. pizza yiyeceğime pide yerim.

mcdolands türkiye de pınar'ın etini kullanıyo güveniyorum kardeşim şilide yemeyin. kimse kusura bakmasın ama türkiye'de franchise gıda sektörü paranoya sayesinde oldukça kontrollü.

asıl ürkülmesi gereken tavuk dönerler ama mide alışmış zaten onu da yesen bişe olmaz inek memesi de et sonuçta, böcek te protein.

bunlar Türkiyede en çok denetlenen gıda işletmeleri.

superheroesetc.blogspot.com

ucuz olduğundan, kırılıp bükülmesinin kolay olduğundan (son bölümde mike çatır çutur harcamıştı telefonu) ve konuşmayı nispeten gizlediğinden dolayı onları kullanıyor olabilirler. alayı uyuşturucuyla uğraşıyor sonuçta.

"Dinlenme" şüphesi halinde bir elle kapağı, diğer elle gövdeyi tutup ikiye ayırmanızı ve cihazı kolayca imha etmenizi sağlar birincisi, ayrıca Amerika'da bu tip içinde önceden yüklenmiş belli bir konuşma süresi (atıyorum 40 dakikalık konuşma) halde gelen "kullan-at" tipi telefonların tamamı bu şekilde kapaklı, sadece mesaj alıp göndermeye ve arama yapıp arama kabul etmeye yarayan basit cihazlardır ikincisi...

sinematografik olarak da daha havalı sanırım :

- konuşma bittikten sonra telefonu çat diye kapatabilme
- sinir anında ortadan ikiye bölebilme
- telefona cevap verme olayının; belli belirsiz yes tuşuna basma eylemiyle değil de kapak açma hareketiyle daha belirgin olarak verebilme.

iphone'dan daha sempatik

dev.mysql.com

şurdan mysql driverını kurman lazım ardından web.config'den connection string ekleyeceksin şu şekilde:

<connectionStrings>
<add name="MySQLConnStr" connectionString="DRIVER={MySQL ODBC 3.51 Driver};Database=YourDatabase;Server=localhost;UID=YourUsername;PWD=YourPassword;"/>
</connectionStrings>

kullanıcı şifre olayını tabi sunucuna göre ayarlaman lazım sonra da default.aspx.cs'te

using System.Data.Odbc;

try
{
using(OdbcConnection connection = new OdbcConnection(ConfigurationManager.ConnectionStrings["MySQLConnStr"].ConnectionString))
{
connection.Open();
using(OdbcCommand command = new OdbcCommand("SELECT name FROM test_users", connection))
using(OdbcDataReader dr = command.ExecuteReader())
{
while(dr.Read())
Response.Write(dr["name"].ToString() + "<br />");
dr.Close();
}
connection.Close();
}
}
catch(Exception ex)
{
Response.Write("An error occured: " + ex.Message);
}

detayları da şurda:
asp.net-tutorials.com

cok havada olmus soru.

elinizde ne var? su an cekebiliyor musunuz zaten veriyi de basmak mi sorun? yoksa sql baglantisi var da sorguyu mu nasil yapacaginizi bulamadiniz? neresinde yani tam olarak sorun?

şimdi efendim mysql değil bildiğimiz sql database visual studio üzerinden oluşturdum.

yapmak istediğim şey asp.net c#'da veri tabanından istediğim satırdan sütundan veri çekmek.

veri tabanını oluşturdum verileri ekledim. grid view kullanınca verileri ekrana getiriyor ama benim ona ihtiyacım yok.


bana lazım olan düz bir sorguyla istediğim yerdeki veriyi almak.

örneğin id si 5 olanın adını allıp bir değişkene atıcam.

belki anlatamamışımdır isteğğimin php halini yazıyorum:




$a=mysql_query("select * from tablo where id=5");

while($s=mysql_fetch_array($a))
{
$isim=$s["isim"];
$id=$s["id"];


echo("<option value='".$id."'>".$isim."</option>");
}

using (SqlConnection connection =
new SqlConnection(connectionString))
{

SqlCommand command = new SqlCommand("SELECT id, firstname, lastname, username FROM users;", connection);
connection.Open();

using(SqlDataReader dataReader = command.ExecuteReader())
{
while (dataReader.Read())
{
var id = dataReader.GetInt32(0);
var user = new User(id);
user.FirstName = dataReader.GetString(1);
user.LastName = dataReader.GetString(2);
user.UserName= dataReader.GetString(3);

users.Add(user);
}
}


msdn.microsoft.com

1333mhz al

biosa bi bak belki frekansları düşürülmüştür

her ülkenin cini farklıdır tabi birine çevirttir metni o şekilde okuyun bi de

tek basina çagrilmaz en az 4 kisi olmali

in ve top lazım. o zaman gelir.

Belanımı arıyorsun!!!

cinler nece çağrılır ki? yani onlar hangi dili konuşurlar?
her çağrılan dile icabet edebiliyorlarsa o zaman her dili bilebilirler mi?

güzel güzel oyna

oynamadım ama iyi olduğunu duydum. maksat gaza gelmek.

oynanir oynanmasina da cok sey bekleme. id'nin en kotu isi. ama yine de piyasadaki cogu oyundan iyi.

Yarım saat sonra geçer.

post ejeculation syndrome

o başka tabi. oluyo öyle yapacak bişey yok, hatun da unutturacak kadar iyi değilmiş kanımca.

var, 2 yıldır telefon almıyorum "bi ara çin'e gidersem orada ucuzdur" diye.

yalnız 2-3 yıl sonra onu aldığınızda apple yine 2-3 yıl sonra daha yenilerini çıkarıyor olacak. matrix ya herşey.

"bulgaristanda elektronik yarı fiyatınaymış pasaport çıkarır ordan toptan alır gelirim vergi iadesi de var anasını satiyim"

api.jquery.com

jQuery.next() diye bir olay var. api.jquery.com

ilk span'den başlayıp içlerindeki değeri alabilirsin, onları da bir array'e atarsın.

ilki için
$('#goster span')...

ikincisi için
$('#goster span').next()...
gibi.

("$('#goster span').next().lenght" ile de daha next'i var mı kontrolünü yaparsın, 0 dönerse yoktur. )

değerleri aldıktan sonra aynı şekilde tablo içindeki değerleri de alıp array in içinde olup olmadığını kontrol etmen gerekir.

#tablo altındaki değerleri maviye boyamak için css kullanırsan daha temiz halledersin

#tablo tr{ background-color: #f1f1f1; }

şeklinde halledebilirsin. yalnız tr'nin içinde td de olması lazım.

içindeki elemanları almak için ise:

$(document).ready(function()
{
$('#goster span').filter(function()
{
alert($(this).html());
});
});

şurda örneği:
jsfiddle.net

geçen sene 3 günde almıştım, yuh, o kadar sürüyor mu artık?

cuma günü almış biri olarak; ben 2 haftada aldım. ayrıca pasaportlarda sorun vardı geçen haberlerde gördüm sorun giderilmiş. başvurduğun tarihten itibaren bence 1 haftada alırsın eğer sorun devam ediyorsa bile 2 haftada en geç alırsın.

bir ayı geçebilir bile diyorlar bir yerlerde. pasaportları yapan şirketle ilgili bir sorunlar olmuş.

Eger durumunuz acil ise, mesela ucak biletiniz var ve pasaport yuzunden gidememe durumunuz var ise, emniyet mudurlugune basvurunuz esnasinda ucak biletini ibraz ediyorsunuz, kimi zaman ayni gun icinde bile veriyorlar. Endise etmeyin yani.

Ote yandan, normal sekilde basvursaniz bile eylul basina alirsiniz.

Olayı çözmüşler sanırım bugün haberi vardı.

sorun çözüldü rahatlıkla başvurup bir hafta içinde alabilirsiniz..
www.radikal.com.tr

teşekkürler :)

önce bir erasmus yap, burs olaylari cok zor acayip nadir bir yetenegin yoksa, veya cok cok basarili degilsen.

ilkokuldan beri yurtdışında okumayı hedefleyen birisi olarak söyleyeyim: ailenin sana harcayabileceği 2000 lira yoksa(aylık), kenarda da satabileceği ev/araba/tarla veya birikimi yoksa, unut o işi.

erasmus'la gidersin, süreyi uzatırsın, staj yaparsın falan ama üniversiteyi yurtdışında okuyamazsın paran yoksa. maalesef.

anne baba tarafının köylerinin/mahallelerinin sanayici veya iş adamları dernekleri falan var mı onlara bir bak varsa iletişime geç böyle gaz konuş falan ne olacağı belli olmaz.

yuto, bir bakacağım fakat zor gibi gözüküyor, yine de teşekkürler

eğer çok istiyorsan, en kolay yol için bile ilk başta en az bir 15 bin liran olmalı. Okullara başvuru, vize, kayıtlar, yabancı dil kurs ücretleri, buradaki yaşama giderlerin. ilk 3 aydan sonra çalışma iznin oluyor(almanya için konuşuyorum), 1 yılda 90 tam gün(ya da 180 yarım gün) çalışabiliyorsun. Onun haricinde dönercilerde kaçak bir şekilde saati 5 euro gibi sömürgeci paralarla haftada 5-6 gün çalışıp hayatını idame ettirecek parayı kazanabilirsin. Ve üniversite hayatını bu şekilde, yani iş-ev-okul arası düzenlemen ve çok çalışman gerekir.
İmkansız değil, ama imkansıza çok uzak da değil.

lisans içinse zengin değilsen abd canadayı yi unut çok para tutuyor

singapur guney kore ve avrupa bedava sanırım avrupaya ağırlık ver

avrupa'da okulların %90'ı ücretli, çoğu da baya para istiyor.

ama mesela lodz üniversitesi var, 2000€ mu ne istiyor yıllık. varşova üniversitesi de ona yakın bir şey istiyordu. polonya pek pahalı bir yer değil, 500€'ya yaşayabilirsin. ama yurtdışında türkiye'deki gibi sefil yaşayamazsın, sıkıntılı olabilir. aylık 750€ desek... çok zengin olmasan da okursun polonya'da mesela, ama dil bilmen ve "biraz zengin" olman şart.

belgeler için de 15 bin lira gerekmez. dil bilmiyorsan kurs için 1-2 bin lira gidebilir. vize başvurusu ve belgeler, uçak biletleri falan taş çatlasa 2 bin olur, 3 bin olur.

ama "sizin 3 bin liranız varmış, para da kazanıyosunuz zaten, kızınız/oğlunuz bizim okulumuzda olsun" demez hiçbir ülke annene babana. okulun yabancı öğrenci kabul şartları genelde gayet basit olur; ama vize alırken baya maddi kaynağın olduğunu ispatlaman gerekir.

son olarak, çevrendeki derneklerin falan hiçbir yardımda bulunmayacağını garanti edebilirim. bazı büyük firmalar sağa sola gönderiyor. mesela siemens mi ne yapıyordu öyle, belli bir süre ingolstadt'ta okuyordun. öyle bir şey olabilir, diğer türlü zor.

neticede yurtdışında okumak oldukça masraflı bir iş ve kimse bu masrafı üstlenmez çok nadir bir yeteneğin yoksa. ben yabancı dilciyim mesela... ingiliz dilini burada okusam ne olur, polonya'da okusam ne olur?

benim için büyük fark; ama masraflarımı karşılayan kişi için hiçbir anlam ifade etme.

der meister, şimdi düzelteyim seni,
Avrupadaki okulların %90'ı paralı değil. Özellikle almanyada harç bile almayan okullar var, benim okulum dönemlik 100 Euro.

15 bin lira, belgeler + ilk 3 ay yaşama parası. Sadece tercüme ve notere zaten kol gibi para akıyor. Buraya ilk gelindiğinde de, her şeye baştan başlandığı için, harç, 3 aylık kira, depozito, dönemlik otobüs bileti, yaşamak için gerekli ev eşyaları derken üniversiteye başvurmak ve çalışma izni almak arasındaki zamanda 15 bin lira gidiyor. Bunun vizesi mizesi de var ki, şanssızsan ülkeler 1 yıllık parayı bloke hesapta görmek istiyor, bu durumda da kuzu kuzu 8000 euro para yatırıyorsun.

Dernekler falan kişiye kalmış tabi. Ben tanıdık vasıtasıyla 1 yerden burs buldum ancak, o da ayda 300 lira.

rw = rewritable

yani evet.

edit: baktım da olmayabilir de. başkası teyit etsin bilemedim ben onu =(

edit 2: +R olduğundan çoklu oturum var, yani daha sonra dosya ekleyebiliyorsunuz. ama silinemiyor sanırım. onun için dvd+rw olması gerekirdi diye düşünüyorum.

o tiptekiler silinmiyor diye biliyorum ama o rw işarti işi karıştırdı.

Hayır, yazılıp silinebilir olması için, dvd+-rw olması gerekirdi, ordaki rw ise RW ortaklığının logosu imiş. (ben de yeni öğrendim daha önce dikkat etmemiştim)

en.wikipedia.org/wiki/DVD%2BR

"Thus, a DVD+R disc may have the RW logo, but it is not rewritable."

silinmez ama yazarken finalize etmezsen sonradan dosya ekleyebilirsin

silinemiyo bunu anladım.doğru anlamışımdır inşallah.

Programımıza bilmem kaç kere (artık umrumda olmayacak kadar) çok ara verdik ve her seferinde kendimizi kendi çabalarımızla geri alırken bulduk.

gibin. tam çeviri olmadı ama

Programlamayı, hatırlamayı önemsediğimden daha fazla kez yarıda kesmek zorunda kaldık (yani beklediğinden fazla gibi) ve manual olarak kontrolü ele almakla sonuçladık bu işi.

sanmıyorum.

kaliteler (tüm dijital şeylerde) yüksekse azaltılabilir, az olan bir şeyin kalitesi arttırılamaz

pepsiden coca cola, ya da coca coladan pepsi yapabilir misin?

mutlulugun resmini yapabilir misin peki?

bahsettigin ancak csi dizilerinde mümkün.

var bazı program/pluginler dijital olarak işleyip kaliteyi arttıran ama çok tutarlı değiller.

ikisi de aynı?

2013 te yürürlüğüe giriyor sanırım

üç bölgede 1 mayıs'ta yasaklandı, tüm amsterdam'da 1 ocak.

mekanların lisansı bitince yenileyemeyeceklermiş o şekilde olacakmış

legal tabi

niye olmasin ki?

artık haberlerini pek izleyemediğim .... Gibi bi şey yazarsan tanıma daha uygun olur.
Zira ispiyonlanabilirsin tanım değil diye.

mis gibi

Süt kardeşler, Şaban oğlu Şaban :)

Eski olmasin ya

Fasulye

(bkz: dondurmam gaymak)
(bkz: eyyvah eyvah)

neredesin firuze.

ne kadar açık seçik hatırlamıyorum ama annanemle sinemada izlemiştim bi tuhaflık hatırlamıyorum.

vizontele

ben geçen ay o ürünü aradım ama teknosalarda bulamadım.
ayrıca mp3 çaların ses kalitesi orta seviye,ekranı ışıkta parlıyor ve alet biraz yavaş.
Eski seri mp3 playerları daha kaliteliydi.

ürün hakkında bilgim yok ama internetten satın alacaksan önce bir telefon et, 8.500tl lik tv yi 1.500 e koymuşlardı geçen gün teknosa da, arayınca ürünün bozuk olduğunu, 1200 liralık masrafı olduğunu ve satılık olmadığını söylediler. donanımhaber mezarcılarından aldım haberi.

ürün özellikleri hakkında pek bilgi verilmemiş. sadece 4 gb kapasitesi olduğu yazıyor.

ben yaklaşık 5 yıldır creative zen kullanıyorum. o zamanki fiyatı 170-190 liraydı ve ekranı bundan bi' hayli daha geniştir. ona da bak bi' istersen.

internetten alacaksanız linkini attığınız ürünün pembe olduğunu da belirteyim. belki görmemişsinizdir diye söyliyim dedim.

bugun teknosalara baktım 1 tanesinde vardı,dock cok kalitesiz evet dediginiz gibi mp3 player eski duruyor ve yavaş ilerliyor.hepiniz saolunn

deli gibi severim ve aşırı da acı yiyebilirm.

susadığım da acılı şalgam içerim o derece.

burger king'de menüdeki acı sosu alırım geri kalanını çöpe atar eve gelirim. o derece

benim mottom her zaman az acıdır.

infoabout adana ya da mersin ? ben de severim cin biberi de severim ama çok sık acı yemem arılıklarla yerim

çok az acılı ya da hiç. ama baharatlı daha güzel mesela. millet yemeğin tadını alamayacak kadar acı yiyor, gereksiz. çıkışı da zor oluyor onun zaten.

@rapon yok erzurmlym da cin biberini kahvaltıda yiyorum :)

aynı gibi hacu anca acılı sucuğa kadarız.

acı iyidir ama bağımlılık yapıyor. bi gazla bokunu çıkardığımda yemeğin tadını da bozuyor, ayarında kullanmak lazım.

pek sevmem ama jalapeno diye bi biber yedirdiler bana o zamandan beri hastasıyım.

karabiber bile yiyemem.

yanlışlıkla denk gelirsem acıya, tüm sinirim asabım bozuluyor mesela.

Önlenmez :) yeni başladıysan hamlik gecene kadar boyle. Bir de soğuk duş öneririm. Dusu sıcak alma.

protein tüket kaslar yenileniyor zamanla düzelir.

Yok uzun süredir spor yapıyorum. Hamlık yok.

direk kesiyor musunuz antremani yoksa 10 km bittikten sonra bir kac tur dusuk tempo kosu ya da yuruyorsunuz mu?

Düşük tempo, düşük grade ile tamamlıyorum antremanı.

Ve cool down da önemlidir tabii.

Cool down tam dakika ayarlayamıyorum. Zira açık alanda yapıyorum koşu bandı vs değil.

esneme hareketleri de yaparsan bitimde yararli olabilir, www.youtube.com su iyi. bugun de paylastigim 8 dakikalik seylerden laf yiyorum ama :) esneme kismisi is goruyor baya

Bir dakikanızı alabilir miyim ile başlayan cümleler.

Çünkü o da beni sevmiyor.

Greenpeace'yi değilde taksimde ikide bir yakama yapışıp kart bilgileri almaya çalışan anketörlerini sevmiyorum.

yukarıdakilere ek olarak, türkiye'deki kampanyalarını da sığ buluyorum. sizinki kaç santim falan hiç olmamıştı. reklamcı kafasında gönüllülük ilkesiyle işleyen organizasyon olmaz.

samimiyetsiz bulunmalarının sebebi sokaktaki o elemanların günlük yevmiye ile çalışması olabilir. prim de alıyor olabilirler tam bir bilgim yok.

aslında tek dertleri komisyon olan tipleri sokaklara salıp milleti spamlamalarına göz yumdukları için.

komisyon almıyolarsa bile sinir bozucu yanlış anlaşılmasın.

gelişmiş ülkelerin maşalığını yapıyorlar nükleer konusunda özellikle. rekabet için korkunç büyüklükteki yatırımları yapın nükleerden uzak durun deniyor( brim zaman enerji maliyeti farkından bahsediyorum yoksa rüzgara güneşe hayır dediğim yok sadece ilk yatırım maliyetleri çok yüksek bunların) ingiltere ya da fransa almanya abd hele hele çin hindistan gibi yerlere gidin onları engelleyin amk. fransa nükleer enerji sikiyle daha bayıra çıkacak nerdeyse elektriğinin %60 70 i nükleerden gelmiş türkiyenin bir tane nükleer santrali olmasın diye canlarını dişine takmışlar. ben ultra samimiyetsiz ve kötü niyetli buluyorum. kredi kartı istemeleri her ay haraç kesmeye kalkmaları ısrarla aramaları nefret ettirdi iyice.

Bir çok greenpeace üyesi cahil olduğu için. Evet belki üniversite okumuş olabilirler fakat savundukları şeyler hakkında bilgileri çok yok... EN basitinden mersin akkyuy'ya yapılacak olan nükleer santrali protesto edenler , baraj yapılsın, rüzgar tirbüni yapılsın, dalga enerjisi kullanılsın gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını savunuyorlar... fakat bir çoğu bilmiyor ki nükleer santral patlamadığı sürece ... ki zor bir ihtimal. doğaya onlardan daha az zarar veriyor...

Gün içinde üye yapmaya çalıştıkları ilk 2 kişinin vereceği para sokaktaki ekibin günlük ücretine dönüşüyor, bana komik ve saçma geliyor.

En son bunlarda çalışan olmanın günlük ücretleri 30 lira falandı, üyelik de 15 liraydı.

want2 die kusura bakma ama sırf maden çıkartmak istiyor diye 500 senelik ormanı kesmek isteyen adam orospu çocuğunun önde gidenidir.

www.yuksekovahaber.com

şunun gibi örnekleri görünce madencilere ana bacı sövesim geliyor. türkiye gibi ülkelerde özellikle umursamazlık almış başını gidiyor yatırım yapması gerekirken ucuza kaçan şahsiyetsizlerle dolu ülke. o ormanı yok ettikten sonra çıkacak madenin amk .

www.chp.org.tr

amerikanın oyunları hep bunlar

o zaman bi zahmet nikelini siktirsin başka yerden çıkartsın türkiyeye zırnık faydası yok madeni çıkartmalarının ama öküzlük bizde böyle el altından yabancılara -gerçi yerliside fark etmez- peşkeş çekilmeye bile gık demiyoruz.

dürüst davranmadıkları için.

Atmosferdeki kirliligin yuzde kirkini tek basina yaratan abd tarafindan finanse edildigi icin.

senelerce hem gönüllü hem paralı çalıştım, hiçbir esprisini görmedim. 4 sene önce senelik bütçeleri 400 milyon dolar civarıydı, o parayla ne yaptıkları belli değil.

"saunaya gidiyoruz neden sen de gelmiyorsun ?" diyen ablalar olursa dinleme (filmin etkisi)

terlik götür mutlaka, kilidi de unutma. eşyalarını koyduğun dolabı kilitlersin.

ya ne tavsiye olacak. yanina mini asma kilit al, terlik al, parani iyi sakla, cok erken uyumaya calisma.

havlu mühim havlu. onun dışında hostelden hostele dünya kadar fark oluyor.

kulak tıkacı almayı unutma

kulak tıkacı +1. bildiğin askeri koğuş...

swift yapınca yatıran taraftan para gitmiyor mu sadece? size bir masrafı olmaması lazım yanlış mı biliyorum?

sanırım opsiyonu var alıcı ödesin diye. ben de yanlış biliyor olabilirim.

ebulten.bddk.org.tr

şöyle bişey buldum

garanti bankasi parayi gonderen kisi iki tarafin masrafini da odedigi halde tekrar para kesmisti, amerikada bir arkadasim western union kullaniyor surekli, en hesaplisi ve en garantisi o dedi valla. swift uzun da suruyo bildigim kadariyla.

ziraat bankasında şu olay var: döviz'i TL olarak alırsanız veya 21 gün bekletirsiniz kesinti yapmıyor. daha iyisi yok sanırım.
wu pahalı oluyor bu yönteme göre ama aracı bankanın ne kadar keseceğine bağlı. garanti hesabınız varsa kesmeyiz dedi ama inandırıcı gelmedi.

garanti telefonda bana da kesmeyiz dedi ve kesti. neye gore kestiklerine gore bu isin tarifesinin ne olduguna dair bilgi istedigimde subeye gidin dedi. sube gittim musteri temsilcisi bilgi vermeyi reddetti, cildirdim, en sonunda bir kagit yazdirdi verdi, kagitta karsi taraf alicinin payini da odediyse kesilmez yaziyor, orda yazani ve karsi tarafin bana gonderdigi dekontu, iki tarafin da islem ucretinin odendigini felan gosterdim adam resmen kafasini cevirdi. mudure ciktim mudur zorla kagidi elimden aldi, sadece calisanlarin gorebilecegi bir belgeymis. musteriyi hesabindan ne kesinti yapilacagi ile ilgili, aldigi hizmetle ilgili bilgilendirmeyi reddediyorlar ve uste cikiyorlar, daha ne diyim.

ikisinin birleşimi ms. diye bir kullanım var, onu deneyebilirsiniz.

"Dear Dawn Dillingham" diye başlayın. bir zararı olmaz.

Dear Ms. Dillingham

Dear Dawn,

..........

Dear Ms. Dillingham +1

api.jquery.com

eğer post edilmişse checked oluyor edilmemişse olmuyor. yani ismi osman olan bir checkbox'un tiklenip tiklenmediğin if($_POST["osman"]){} şeklinde anlayabiliyoruz.

eger hepsinin value kismina ayni degeri atayabiliyorsaniz misal:

<form method="post" action="action.php">
<input type="checkbox" name="dominos" value="aha" />
<input type="checkbox" name="papajohns" value="aha" />
</form>

seklinde bir form varsa, action.php dosyasinda array_keys ile $_POST degiskeni icinde degeri "aha" olan (tiklenmis olan) butun checkbox'larin isimlerini bir array'e aktarabilirsiniz.


<?
$array = array_keys($_POST, 'aha');
print_r($array);
?>

ikisinin de secili olmasi durumunda sonuc:
Array
(
[0] => dominos
[1] => papajohns
)

seklinde olur.

us2.php.net

@bir kaç yazar önce : kaçtenesinin seçildiği değil hangilerinin seçildiği lazım ve malesef php de lazım, yine de teşekkür ederim

@yuto : zaten sorun da o, if le kontrol edebilmem için checkbox ın value yu bilmem lazım ama bilmiyorum. ayrıca her seferinde değişik sayıda checkbox çıkacak o yüzden kaçtane if kullanmam gerektiğini bile bilmem mümkün değil (döngü kullanıp çözülebilir ama yine de bilemedim)

@tasa oturma soğuk çeker : her birinin value değeri farklı malesef. ama tek ya da en makul çözüm buysa hepsinin value yu aynı değere çevirmeyi deneyebilirim ama bu işimi bozabilir gibi emin değilim. deneyip duruma bakim

hepinize ilginiz için teşekkür ederim

textbox'ların isimleri farklı olmak zorunda mı? aynı konseptte olanları for ile yazdırıp isimlerinin sonlarına _1 _2 falan ekleseniz

checkbox_1 checkbox_2 diye gitse, php de onları for ile okurken olmayan bi tanesine denk geldiğinde ilişiği for'u durdursa?

@yuto olayı ben tasarlamadığım için var olan bir konuyu pek bırkalamadan çözmeye çalıştığım için böyle. yoksa checkbox lar oluşurken koda biraz müdahale ederek tabiki benzer şeyler yaparım ama bunu yapmadan bir yolu varsa öğrenim diye sormaktayım.

@kumdan kale, zaten verdiğim şekilde hangilerinin seçili olduğunu da bulabiliyorsun.

Php ile yapmak için de ya tüm valueleri sabit yapacaksın ya da value girmeyip


<?
$array = array_keys($_POST, 'on');
print_r($array);
?>

Şeklinde yapacaksın. Value girmeyip name alanına value'yi yazdırırsan arraydan zaten alabilirsin.

@bir kaç yazar önce: şu an deneme fırsatım yok ama gündüz deneyip sonucu yazarım. gerçi sanırım en rahat bu şekilde çözülcek besbelli

tekrar teşekkür ederim

Yeşil rengi, rengini yemyeşil cennetlerden almaktadır. Cennetin anahtarları bir açıdan kendisine tevdi edile Hz. Muhammed (asv)’in kubbesi de aynı renkte ve hadiste bir cennet havzası olarak değerlendirilmiştir. İslam âleminin yeşil renge olan aşkı bu sevgiden kaynaklanmaktadır.Ancak her rengin de kendine göre bir özelliği ve güzelliği vardır.

Ay; güneşin ışığını insanların dünyası olan yeryüzüne yansıtmakta ve yerküresinin bir yörüngesi olarak hareket etmektedir. Hz. Peygamber (asv) bir bakıma vahiy güneşinden akseden ilahî mesaj ışıklarını insanlık camiasına yansıtan bir ay mesabesindedir. Hakikatin güneşine aşık olan İslam âleminin “Ay” sembolüne karşı gösterdiği ilgi dikkate değerdir. Çünkü, vahyin hakikatinden faydalanmak için risalet ayına ihtiyaçları vardır.

İmam Rabbanî, vahyin ışığına ihtiyaç duymaksızın hakikat güneşine kavuşacağını iddia eden Aristo gibi filozofları ahmak olarak vasıflandırmıştır. Bunun anlamı şudur: geceleri ay ışığını kaybeden, güneş ışığından mahrum demektir. Çünkü güneşin ışığı -geceleri- ancak ay aynasıyla görülebilir.

Günümüzdeki adıyla Kızılay 1876’da patlak veren Sırbistan ve Karadağ isyanı yaralı ve mültecilerine yardım yapılması için bir cemiyetin kurulması ihtiyacından kurulmuştur. Hıristiyan dünyasının teslis inancını temsil eden “Salib-i ahmer = Kızılhaç” yerine tevhidi simgeleyen Hilal-i ahmer = Kızılay unvanın kullanılması tercih edilmiştir. Çünkü “Hilal” kelimesinin ebced değeri “Allah” lafza-i celalle aynı olup 66’dır.

google dan aradım bunları bulabildim.

bence araplar yeşil rengini sever çünkü çöllerde yaşarlar çölün ortasında gördükleri yeşilliklerle dolu bir vaha onlar için yaşam demektir.

bence de araplardan kaynakli bir durum.
sonucta kuran'da yazmiyor bu kitap yesil olacak diye bir sey.

@maraba, dostum teşekkürler ama yeşil cennetlerden almaktadır harici hiç bir şey anlamadım. :) cennetin de yeşil olduğu sonucuna nasıl varmışlar onu da bilmiyoruz.

Rahman (64) O iki cennet koyu yeşil renktedir.

@vejeteryan vampir
cennetin yesil oldugunu rahman suresinin 64. ayet'inden cikariyor islam bilginleri.

hoca dediğim gibi arapların zihin dünyasında çöller ve bu çöllerin ortasındaki vahalardan başka yer kavramı yok.dolayısıyla kafalarındaki cennet kavramı derelerinden bal,şarap,su akan çok güzel bir vaha olarak yerleşmiş.coğrafyayla ilgili bir durum.

marka imajı için pr mevzuu. shell nasıl turuncuysa islam da yeşil işte.

www.w3schools.com

Öldüyse düştüğü yerde görürsünüz zaten?

daha önceden duyuruda okuduğum kadarıyla, bu tip bir durumda kedi bir yere saklanıyor, tırsmış bir şekilde. Kendisini bulmanızı bekliyor

eğer düşerken bir şeye çarpmadıysa (klima ünitesi, panjur vs.) muhtemelen bir şey olmamıştır. Ama o mesafeden ilk defa düştüyse biraz korkmuş ve kaçmış olabilir. Belki biraz da canı yanmıştır.

Yalnız siz onu evde beklemek yerine sevdiği yemek, oyuncak vs. yerine alıp sokak sokak arasanız fena olmaz gibi geliyor. Etrafta saklanabileceği yerlere bakmak akıllıca olur sanki.

3. kata çıkabilecek gibiyse geri döner belki. kısırlaştırılmamışsa biraz daha düşük ihtimal tabii dönmesi.

bu arada küçükse ayakkabıların içine bile bakın derim. geçen sene arkadaşımın bebek kedisine bakıyordum ama çok hiperaktif bir hayvandı. evimiz bahçeli olduğu için bir keresinde dış kapıyı açık bırakmışlar ve kedi de tam o sırada ortalıktan kayboldu. hemen kapıyı kapattım ve evde aramadığım yer kalmadı. tam emanet hayvana sahip çıkamadım diye ağlarken annem eve geldi ve ben durumu anlatınca ayakkabı dolabını açtı, kedi ayakkabılardan birinin içine girip uyumuş. giysi dolabında, girebiliyorsa koltuk içinde bile olabilir.

bonjurkes nin dediği gibi daha önce duyuruda aynı başlık açılmıştı, sonra kedi evin içinde bi yerlerden çıkıp gelmişti 2 gün sonra. saçma gelebilir ama eve iyice bi bakın bence bi kez daha.

düşebileceği, düşünce gidebileceği her yere baktım. mahalledeki çocuklara da sordum, gören yok maalesef..

ölmez 6 aylık kedi kendini 4 kere 3. kattan aşağı attı. 2sinde ayağı kırıldı birinde kalçası.

evin her yerine baktınız mı? bir keresinde benim başıma gelmişti. ameliyatlı kedim kayboldu. pencereden düştü sanmıştım. bütün gece aradık sokaklarda.

meğer mutfak tezgahının arkasına girmiş, sonra yaralı olduğu için ordan çıkamamış.

damağı yarılmış olabilir. umarım bulursunuz en kısa zamanda, bulduğunuzda mutlaka veterinere gösterin.

daha önce kendi başına hiç dışarı çıkmadı. evin her tarafına baktım yok, en ufak deliklere bile baktım, keşke çıkıp gelse..

benimki iki defa birinci kattan, bir defa da beşinci kattan düştü. maşallahı var.
damağı yarılır evet. beşten düştüğünde de ufak bi iç kanama geçirmişti, karnına kan sızmıştı röntgende gördük. ama bişey olmadı. buldugunu farz edelim, bikaç gün surat asar sana küser dinlenir. sonra kendine gelir.

ölmez bence. 1. ve 3. kattan düşmüştü kedim ve ölmemişti.
ama daha sonra öldü, o ayrı kitabın meselesi.
benimki de dışarı tecrübesi olmayan bir kediydi.
bence ara.
dışarda gubik yerlere saklanıyorlar tırsınca. benimkisi borunun üzerinde oturuyordu. iyice bak.

Arkadaşımın sarman arkadaşı da atlamıştı -düşmüş de olabilirdi, bilemedik hiç- aynı şekilde. O da 3. kattı, ne hikmetse! Her neyse, bu sarmancık evin bodrum katındaki iş yerinin bir köşesinde korkmuş-saklanmış-büzülmüş bir halde bulunduğunda fiziken turp gibiymiş..

2 hafta önce 4. kattaki evimden atladı, emanet baktığım kedilerden biri, geri döndü 3-4 gün önce apartmanın kapısında bekliyodu.

birisi almış hatta çalmış olabilir mi?

ölüsünü göremedim zaten yerde. umarım ölmemiştir de çıkar gelir.

birisinin çalma ihtimali hiç yok..

Kesinlikle ölmez.
Kırığı olabilir, damak yarığı kesin vardır.
İkisi de kolay ve hızlı iyileşir.
Veteriner kontrolü her durumda şart ama.
Geçmiş olsun.

kediye bir şey olmaz. bir tanıdığımın kedisi 8.kattan düştü, götü başı kırdı, 1,5 ay alçıyla yattı sonra bir şey olmamış gibi sahibini hayattan soğutmaya devam etti.

Her şeye bu kadar kesin yorum yapmak yanlış. 10. kattan düşüp ölmeyen gibi, masadan düşüp bir yerlerini kıran kediler var. Eğer bulursanız mutlaka bir hekime götürün. Geçmiş olsun.

buldunuz mu?

tekrar fikir vereyim, akşam olsun, alın elinize feneri gezin etrafta, arabaların altına falan bakın. Miyavlıyor olabilir, gece vakti sesi daha rahat duyulur. Fenerle etrafı gezin, malum kedi gözü ışığı yansıtır daha rahat bulursunuz

aradım ama yok bulamadım, feneri denemedim ama deneyeceğim. ilgilenen herkese çok teşekkür ederim..

sensör üzerinde toz olabilir. özellikle gökyüzünü çektiğimde benim tozlar kabak gibi ortaya çıkıyor.

diyaframı kısıp beyaz duvara uzun pozlama yap aynı şey çıkıyorsa lekedir.

edit: şimdi büyüğünü gördüm de ters gelen ışıktan olabilir parasoley taksanız düzelir muhtemelen.

kadikoy'den bogaya gec,
iste meshur boga heykeli budur de.
bahariye'den bastan sona yürüt, iste taksimin istiklali neyse, kadikoy'un bahariye'si de burasi de.

bahariye'nin sonundan moda'ya gec. moda'da ali usta'dan dondurma alip sahile devam edip cay bahcesinde biraz oturup manzarayi izleyin, sonra devam edip ileriden deniz kenarina inip orada kayaliklarin orda yürüyüs yapip yine biraz oturduktan sonra yukari dogru cikip, ordan bostanci dolmuslarina atlayip, caddebostan'a veya bostanci'ya gidip sahilde yine yürüyün, oturun vs. oradaki cafe-barlarda laflayin.

derken, aciktiginizda bostanci'da balik falan yapin.

sonra google'da anadolu yakasında gezilecek yerler falan yazip daha pek cok tavsiyeyi okuyun, misal,
www.forumdas.net

çamlıca tepesi, çengelköy çınaraltı, beykoz öğretmenevi'nin manzarası da çogüzel.

çok sağolun efendiler. la traviata özellikle sen sağol :)

yalnız şöyle bir ek daha yapayım, pazar günü gezilebilecek sessiz sakin bir yer var mıdır?

anadolu hisarı. Yoros kalesini gezip tekrar sahile inip balık yiyin.

bir sabahtan bostancıdan sucuk mucuk alın sırt çantalarına atın.

ordan büyükadaya geçin bisiklet kiralayıp canınız çıkana kadar turlayın son durak tepedeki piknik alanı olsun.

piknik alanında mangal kiralayıp etleri pişirin bira da almışsınızdır siz onları da çıkarın etin yanında oh.

sonra yayılın 1-1,5 saat sonra kalkıp bi tur daha atın dönün sonra da.

iskelenin orda dondurma falan da yiyebilirsiniz tabi.

müzik dinlemeyi seviyorsan iyi bi kulaklık isteyebilirsin.

nb ucuz. 40 dolardı galiba.
ipod touch ucuz. 8 gb 200 dolar. türkiye'de 560 lira.
iphone ve ipad de ucuz tabi ki türkiye'ye göre. ama en çok karı laptop'tan ediyorsun yanılmıyorsam. yeni laptop'a ihtiyacın varsa isteyebilirsin.

ayakkabılar çok ucuzmuş diye duymuştum.

ben olsam core i5 3570k işlemci isterdim. orada buranın neredeyse yarı fiyatına. tabi bu benim isteğim.

www.vatanbilgisayar.com

www.microcenter.com

profesyonel bir fotoğraf makinesi ister burda üzerine milyar koyup satarım gene piyasadan çok daha ucuz olur. ya da buna benzer envai çeşit profesyonel ürün.

kesinlikle bi apple ürünü iste.parfümde olabilir

macbook pro, iphone, dslr fotoğraf makinası

kindle