printscreen.

neyin screenshot'u?

prtsc ile istediğim görseli elde edemiyorum. google mapsten alıcam bi harita parçası. hani ara programlar varsa dedim bu iş için...

support.google.com

şöyle bişey var amma

google earth'un pro versiyonu var 4000 küsür pixel ende uydu fotoğrafı alabilirsiniz malum yerlerden idirilable

d smart hd, teledünya hd veya digiturk hd.

ben kutusuz da kullanıldığı için teledünyacıyım ama çok az kanal var, hatta hd kanal yok denecek kadar az. kanal konusunda behzat ç'yi hd izleyebilmemize vesile olduğu için en iyisi d smart derim ama uyduyla işim olmaz.

Tabiki de digiturk
3d yayın var HD kanallarda

abi diji platformlarda öle ahım şahım hd kanallar yok mesela bende d smart hd var ama hd kanallar için para ödemen gerekiyor böle bi saçmalık üzerine gittim next minix hd diye bir uydu alıcısı aldım şimdi trt hd kanald hd star hd atv hd turksat hd test var ondana güzel belgesel tarzı bişiler var var yani misal uyduyu astra ya çevirsem ordaki hd kanallarda izleniyor fln fln diital platformlar bitti para tuzağına döndü artık

digiturk de normal türk kanalları hd olduğu gibi belgesel ve çeşitli hd kanalları da var.
Ayrıca 3d kanallarda mevcut.

ben zebradan inip okapiye bindim.
sonra indim kirpiye bastım.
dikenlerden kurtulmak için didindim.
peki nedir bu yazdıklarımdan kastım?

önemli olan inmek veya binmek değil, önemi olan nereye bastığın.

attan inip deveye bindim. para var huzur var amk.

olmadi. Olsa da isteyerek inmis olmam herhalde, at beni atar.

evet.
bu atasözünü uygulamalı olarak yaşıyorum şu günlerde.
eşşekten inip yayan gideceğim günler de yakın gibi.
korkuyorum.

beni aldatan at gibi eski sevgilimden ayrılıp beni aldatmayacak ve her dediğimi eşşek gibi yapan başka bir sevgili buldum. şimdi ona biniyorum. zor tabi. neresinden tutsam elimde kalıyor, dudak dudak değil, bacak bacak değil. pozisyonu... alışı... oof.. allah kimseyi attan indirip eşeğe bindirmesin. çok zor. ama bazen gerekiyo tabi. hayatta daha önemli şeyler var çünkü.

yes.
babalar gibi hemde.

nasrettin hoca durur mu yapıştırmış cevabı: "ben zaten inecektim"

şaka bi yana az kalsın biniyordum. kendime yediremedim.

aileyle kalırken öğrenci "apart oda"sına çıktım. sonra adam gibi eve çıktım ama. hoş şimdi yine polonya'da göt kadar apartmanda kalıyorum ama şikayetçi değilim çok. eskişehir'le* kıyaslayınca kira açısından fiyat/performans çok kötü ama o moralimi bozuyo biraz.

çoğu kez oldu, öğrenciliğimde yurtiçi yurtdışı paso geziyordum, 3 ay erasmus yaptım italyada, 3 -4 gecede bir akıyoduk kopuyoduk falan...
sonra bitirdim atandım dağın başına. hayat belirtisi yok son 2 yıldır bende... boş boş bakıyom sağa sola. dizi izliyom netten indirip işte, feysbukta beğen butonuna tıklıyom, öyle.

Oldu, atın eşşekten her zaman daha iyi olmadığını düşündüğüm sıralarda oldu. meslek üniversite şehir değiştirdim aniden. eşşekle olan yolculuğum sırasında sürekli ''eskiden atım ne güzeldi, bu eşek ne biçim'' diye sayıkladım durdum. şimdi eşekten indim tekrar ata geçtim . daha huzurluyum.

havayollarını bilemiycem ama litvanya letonya polonya arası için:
www.simpleexpress.eu

ben bir ay kadar önce istanbul-varşova gidiş-dönüş bileti aldım 14 temmuz için. 81€'ya.

skyscanner.com'u deneyebilirsin. özellikle gün konusunda esneksen acayip ucuz, komik fiyatlar çıkarabiliyor. ben baktığımda airbaltic'in riga aktarmalı varşova uçuşları da vardı ve aktarma süresi 18 saat falandı... akşamüstü iniyordun, ertesi gün biniyordun. ama ilginç bir şekilde onun fiyatı 140€ civarındaydı.

edit: şimdi aklıma geldi, lataj.pl'ye de bakabilirsin. orada da acayip ucuz biletler vardı.

teşekkürler

airbaltic batacak diyorlar, aklınızda olsun,,

şimdiden thy'den almak mantıklı. zira bugün alsan biletini airbaltic ile thy kafa kafaya gibi bişi hatta belki thy daha uygun bile gelebilir. hafta içi gidip dönersen thy'nin fiyatları uygun. üstelik airbaltic'de check-in de checked baggage diye 20 euro istiyorlar. lot'dan ucuz bilet bulmak artık imkansız gibi. yakında zaten satacaklar hisselerini.

vosvos başka

vespa bambaska

w

vosvos tabiiki

kışın vosvos yazın vespa. paran varsa ikisi birden

vespa bayan tarzı ikiside benim tarzım uyar :)
zenc +1

kimse bu seçimi yapmak zorunda kalmasın, dinimiz amin.

ben vosvos derdim herhalde.

vosvos

vosvos iyi hoş da, kullanımı da düşünmek lazım direksiyon hidrolik değil çeviriyorsun çeviriyorsun dönmüyor, sonra her an yolda kalabilir. debriyaj fren kazık gibi basıyorsun basıyorsun gitmiyor :D baya bi kas gücü falan gerektiriyor o arabay ya, bence vespa al.

vespa be!

vosvos için ileri düzeyde araba ve motor bilgisine ihtiyacın var. araba muhtemelen bir iki kez elinde kalacak çünkü.

bence vespa,

vosvos'un tipi klası tamam da çok uğraşırsın sürekli bişeyler çıkartır.

vosvosun sıfırı yok. ama vespanın en klasik modeli olan px serisinin bile sıfır var.
tabiki vespa.

vespa candır canandır.

bakım şu bu uğraşmaya hevesliysen vosvos

vespa.

onu geçelimde arkadaşlar bizim patron dun borçuna karşılık bir adamın şahinine el koydu mehmet vereyim sana dedi (vos vos gibi bakıma muhtaç gaza bas git durumu yok elin yağ pas kir olucak :D) neyse 3 bin e saymışlar 2 ev satarsam el koyacam makinaya sonra yağ pas kir uğraşayım sökeyim diyorum hevesmidir yaparmıyım :D ???

şimdi baktım da kalite bayağı iyi. olsun 3gp olsum madem.

aynen. saçmalıyorlar. avi düzenimiz vardı canına okudular.

3gp 1 nisan şakasıydı scene'nin. dosya uzantısını değiştirebilirsiniz, problem olmaz. eztv'nin suçu yok, onlar scene'nin parçası değil.

teorik olarak bakarsak zeno paradoksuna bakmanizi öneririm.

tam olarak cevap degil ama icindeki esas olayi biraz barindiriyor.

teoride hareketi fotogaraflandiramaz ,yapamazsiniz ama azaltabilirsiniz.

videoyu çekerken shutter speed'i ayarlayabiliyorsun yani saniyede 25 tane olmak üzere 1/25 enstanteneyle çekilmiş bir videoda o dediğin kayma olur fakat 1/500 enstanteneyle de video çekebilirsiniz (en azından dslrlarda böyle) böyle olunca pause yapınca yine keskin bir görüntü çıkıyor.

ayrıca en güzel görüntü saniyede 24 kare olan, diğerleri yapay oluyor handycam tadı veriyor. 100hz muhabbeti de aynı.

bu arada 60 fps ile çekildiğinde alınabilecek en yavaş değer 1/60 olacağından teoride dediğin şey bir nevi doğru.

2 ve 4 arasından birini seç, daha öncden amsterdama gidenlere para durumunu sor buradan. Romanya ucuzdur gece hayatı da iyidir, nitekim amsterdam da iyidir

sırf aksiyon için romanyaya giderdim. brüksel de güzel ama o da pahalı yani. ayrıca belçikalılar da dil bilen insanlar hep ingilizce dert olmaz.

para sikintisindan kastin gunluk su kadar harcarim, 2 gun disari cikarim ona da su kadar gider, surekli evde yerim oradan artan parayi ulke dolasmak icin kullanirim gibi ince hesaplar yapmayacaksan amsterdam olsun.

ama harbi sikinti simdi diyorsan net olarak romanya. fransa, bruksel de hic hani amsterdam'dan ucuz yerler degil, o yuzden oralari eledim. haa bir de kucuk sehir olsa dilin ilerler de yada ne biliyim biraz daha ust kurda olsan gene etki eder ama ilk kuru tamamlayip lyon'a gidersen bekledigin gelismeyi de bulamayabilirsin. sonucta simdi erasmuslarla takilacaksin, fransizca biraz yalan olabilir.

bu arada hibe tablosunu bilmiyorum ama en son her ülke için ayrı ücret belirlenmişti. Yani amsterdama gidersen 2x verirken romanyada x kadar rakam verebilirler, ona da dikkat et

mutlak suretle brussels'a git, belçikalı kızlar da güzel hem =)

o değil de ders filan kalmadıysa erasmusa nasıl alıyorlar seni, son senen mi?

valla şöyle diyeyim, her yerde farklı bir deneyim yaşarsın ama hepsinden memnun kalırsın. o yüzden kafana göre takıl, ve sonra da düşünme şurayı seçseydim daha mı iyi olurdu diye.

ama ocanal'ın dediği gibi dersin kalmadıysa gitmen sıkıntı. lisans öğrencisi erasmusta dönem başına 30 ects almak zorunda, 1 yıl gideceksen 60 ects olur tabi :) 4. sınıf öğrencileri gidebiliyor normalde ama eğer öğrencinin kendi okulunda alması gereken kredi sayısı 30 (1 yıllar için 60) ects'ten az kalmışsa ulusal ajans gidemezsin diyor son 2-3 senedir. Çaktırmamaya çalış diyeceğim ama yemiyorlar genelde. sen bir bölüm erasmus koordinatörünle konuş bu konuyu, sıkıntı olmasın sonra.

succeava yı eledim.

@hayley: ince hesap adamıyım. daha doğrusu öyle olmak zorundayım zira iki haftada 700 € harcadığımı bilirim amsterdam da.. lyon konusunda da ayrı bir ufuk açtın, dili de geliştiremeyeceksem hiç işim olmaz fransada..

@ocanal: o iş biraz karışık, evet son senem.

@lord: an itibariyle 1 zorunlu dersim 1 de tezim var. tezi önden bitirip gitmek niyetindeyim, 1 zorunlu dersim yerine ordan bi ders seççem geri kalan 30 krediyi de seçmelilerle dolduracağım ki mezuniyet kredisinden fazla krediye eyvallah diyor okulum... ama yine de sormak lazım tabi.
o değil de romanya ağır bastı şimdi de :D

alet biraz fazla eski. o fiyata gitmez.

fiyatı iyi olsa bile alacak adam çıkmaz bunu bence geçen sene 1200 liraya i3'lü sıfır dell aldım ben.

Ben de zaten yeni bi laptop almayı düşünenleri hedeflemiyorum pek.Para kısıtlıdır,netbook vardır,notebooku yoktur filan. Annesine vercektir,son zamanlarda herkes facebook düşkünü oldu. Fiyattada alt limit 200 zaten.

italyada kahvaltı diye kahve içiyoruz sadece

Yediğimiz içtiğimizi de Avrupa ile kıyaslayacaksak yandık :) acıktın mı yersin, ki zaten insanın sindirim sistemi birkaç saatte bir acıkacak şekilde çalışıyor. yani öğün atlayan insan doğrudan kendine zarar verir bence. sabah kahvaltını edeceksin, öğleni atlamayacaksın, akşama da abartmadan karnını doyuracaksın. Ülkemin zengin çeşitleri Avrupa'da da olsun, görürüm ben onların boğazını o zaman.

sabah kahve kızarmış ekmek ekmek. bizdeki taşşaklı türk kahvaltısı olayı yok.
öğlen iyi yiyolar ama. akşam da iyi.

ispanya'da böyle polonya'da da kahvaltı mevzu aynı çay/kahve öğle akşamı bilmiyorum.

ekmek yemiyorlar, uzun uzun yiyorlar, çok çeşit, az porsiyon yiyorlar.
evet çok yiyoruz.
ekmeksiz fastfood yok. sulu yemeklere ise yine ekmek banıyoruz.
geçen taksim'de bir grup alman lokantaya girdi ve hepsinin tepsisi ortalama şu şekildeydi: bulgur pilavı, haşlanmış karnıbahar, yoğurt, su (ekmek yok)
ikea'da ördüğüm yabancılar ise aldıkları tramisuları bile tam bitirmediler :)
yine yazın bir otelin açık büfesinde Türkler ikişer tabak doldururken yabancılar çeşitlere tenezzül bile etmeden tatlı olarak karpuz alıp birkaç çeşitle 1 tabak yemek yaptılar kendilerine. ekmek yine yok.

bizde ise saatinde öğün yok, kahvaltı alışkanlığı yok, gece yemek çok, hareket yok, hatır için bir tabak daha, çok güzelse biraz daha derken şişiyoruz... :)

Avrupa kocaman kita hocu, ulkeden ulkeye cok farkeder. Ama evet biz yemek isinde fenayiz. Hem fazla hem de yagli yiyoruz. Ve de dedikleri gibi ekmek de cok. Spor da yok.

"Avrupa" denen kulturun kuzeye gittikce arttigina dusunen biri olarak, buralarda ogun niyetine salata yemek spor yapmak falan cok yaygin. Ekmek yenmiyor diyemeyiz ama beyaz ekmege uyusturucu gozuyle bakiyorlar :). Bir de aksam yemegi 5-7 arasinda bitiriliyor.
Porsiyonlar aslinda oyle cok kucuk degil ama yenen seyler farkli iste.

ben 1 ögünde dolu dolu 3 tabak yemek yiyenlere hayret ediyorum.. benim midem 1.5 tabaktan fazla yemeği almıyor.. en sağlıklısı az ve sık yemek..

bizim yemekleri yapabilseler kapılardan geçemezler. yağlama bazlama mantı yağ mantısı kebap çeşitleri tandır çeşitleri döner çeşitleri çiğ köfte fellah köftesi güveç yaprak sarması biber dolması avşar pilavı tarhana çorbası un aşı ayran aşı ...

tatlı çeşitlerini saymıyorum bile

onlar ne yer allah aşkına pane harcının mantığını biri bana anlatsın lan nedir o kusmuk gibi.

türkiyeye gelen avrupalılar bi süre sonra duba gibi oluyor bu da bir gerçek evet

sanatın evrenselliği?

ressam ne anlatmak istemiş bilmiyorum ama bende uyandırdığı hissiyat iki kadının da aynı olduğu. birisi 'suya yazı yazıyor', diğeri boş tuvale resim yapıyor. ve ne kadar uzaklaşmak istese de saçlarından bağlı, nekadar yakınlaşmak istese de atada uçurum var. yapmak istediklerinde eli kolu bağlı sanki, çaresiz gibi ve daha bir sürü şey : )

eğer bir anlam yüklemek istemişse sanatçı o anlamı itin götüne kaçırmış bence.
ben bir şeye benzetemedim. ama benim odunluğumdan olabilir.

lakin bence bir anlam yaratılmamış. benim eyorlamam bu kadar...

@ gominist, estağfurullah ama galiba sizin eyyorlamanızdan kaynaklanıyor.

leman.ın dediğine benzr olarak yorumladım ben de. kuşlardan bile yukarıdalar. bulutlardalar. en tepede, zirvedeler. iki ayrı sanat var. biri resim diğeri edebiyat. resmin bir edebiyat olduğunu, kitap gibi, şiir gibi düşünceleri de barındırabileceğinden bahsediyordur belki de. birbirine bağlı, ilintili, birini yorumlamak için diğerini bilmek gerekir. eğer bunlarda yetkin olursan yükselirsin diyor belki de. ikisi de sağ eliyle tutmuş ve ikisi de zarif hanımlar. sanatın zerafeti hakkında da birşeyler söyleniyordur belki. evrensel olduğunu da çıkarabiliriz belki, iki farklı kıta var ve bu kıtaları birleştiren şey sanat. insani duygular insanları birleştirir.

gürbüz doğan ekşioğlu tarafından çizilmiş.

selam,

bir söz vardı ama kim söylemişti ve tam olarak nasıl söylemişti hatırlayamadım. Mealen, "Herşey olmaya çalışan hiçbir şey olamaz" gibi birşey söylüyordu. Bana bunu çağrıştırdı eser.

divit mi okka mi hani kalemi bandirip yaziyorlar ya o diye dusundum ayaginin yanindakini. murekkep yani.

soldaki ders çalışıyorsa beynin sağ sol lobları muhabbeti olabilir

sanatlar birbirinden beslenir, edebiyat resimden, resim müzikten gibi

eet öğrenci belgesiyle sgk ya gitmek gerekiyo. ayrıca lise üniversite arasındaki boşlukta sorun olabilir. onun da limiti 25 yaş diye biliyorum bu arada.

yirmi3.tumblr.com

lomo, photoshoplanmış bir fotoğraf gibidir. tabi 35 mm olduğunu yabana atmamak lazım. ancak standart bir dijital makine ile kıyaslanmaz. tamamen farklı amaçlarda kullanılır. örneğin dijital makine bir fiat uno gibi sadce gidip gelmeye yararken lomo 1960 model bir amerikan arabası gibidir. sadece gitmeye yaramaz. kullanırken de farklı keyif alırsın .. gibi.

Lomografi yapmak için illa bi lomoya ihtiyaç yoktur. lomonun asıl olayı doğru filmle cross processing yapabilmektir, o acayip renkler ve kontrastın sebebi çoğunlukla budur.

Ayrıca aslında çok sikko makinalar olan lomolarla çekilecek fotoğraflar genelde keskinlikten uzak über basit plastik lensli fiyat etiketini hak etmeyen aletlerdir.

Eski 2. 3. 4. 5. el analog makinalarla çok daha keskin fotoğraflar elde edilebilir ve filmi cross process eyleyerek genelde lomoyla çekilmiş fotoğraflar için aa bu nasıl olmuş denilen tad yakalanabilir. Ayrıca ciddi makinalar kullanmak fotoğrafın tekniğine daha iyi bir şekilde aşina olmaya gark edecektir.

Bunun yanısıra eğer lomo'nun anı yakala muhabbetini yakalamak istiyorsanız 10-15 liraya herhangi bir yeni kompakt filmli fotoğraf makinası alıp aynı tadı yakalayabilirsiniz gayet, flash falan da var..

Bunlarla kim uğraşacak derseniz lomo efekti veren proğram arıyorum diye başlık açmak daha iyi olur.

Bir de lomoları genelde gereksiz bulsam da sprocket rocket panaroma modelini severim, zira bildiğim kadarıyla piyasada o konseptte başka makina yok, bir de diğerlerine göre nispeten daha keskin sonuçlar veriyor gibime geldi.

İşin özü lomo olsun olmasın analog makinalarla milleti fotoşop bu yaaani yorumlarına gark eden ama özünde tarandığı gibi konmuş fotoğraflar elde edebilirsiniz.

Misal:
cdn.eksibition.org

çok sert kürkleri var. yani aslında pürüssüz değiller.

ayak tabanları kaymaz ama, karını üstü kayarak denize girerler.

- tırnaklar: 3.bp.blogspot.com

- vücuda oranla geniş sürtünme alanı sağlayan boğumlu ayak tabanı: slplibrowse.files.wordpress.com

- penguenlerin kendine has yavaş ve dengeli yürümeleri.

ek olarak penguenler vücutlarının ön yüzüyle kayarak hareket edebilirler (kanatlarını kürek gibi kullanırlar bu süreçte).

ayakları düztabanlı ve bütün ayak tabanını yere basarak yürüyorlar. kısa ve emin adımlar atıyorlar. dengelerini sağlamak için kolları yanlara açık ve başları dik yürürler. bazen karnının üstünde de kayarlar zamandan ve enerjiden tasarruf etmek için.

ama buna rağmen kayıp düştükleri olur:
www.youtube.com

edit: tırnakları da işe yarar ve genelde kayalara ve buzlara tırmanmaları için de gerekiyor.

şu linkler de güzel:
www.penguinscience.com
www.ehow.com


şu da komik: :)
www.youtube.com

kayarlar ki. galiba bbc life'taydı tepeye çıkmaya çalışıyolar buzla mı çamurla mı ne cebelleşiyolar kayıp düşüyolar falan..

bacaklarının arası çok açılmadığı için badi badi yürürler bu da kaymayı engeller. hani tv de derler ya; küçük adımlarla yürüyün karda

sadece ayakta kaymıyo o lavuklar.
ayalarından tut, bok çuvalı gibi savur, yüzlerce metre kayarlar buzda.

ilki.

ilki.

ben hristiyanlık yazıyorum.

tabi ki "hıristiyanlık". ingilizcesinde ı yok diye türkçesinde de olmayacak diye bi şey yok.

bi ara tdk öyle bi hareket başlatmıştı sanki tren yerine tiren hristiyan yerine hıristiyan yazcaz falan diye ama tutmadı heralde. veya ben götümden hatırlıyorum bilmiyorum.

www.hristiyan.gen.tr
kendileri "hristiyan" diyorsa öyle olmalı bence.

www.hristiyan.gen.tr
hristiyan.org

ikincisi oluyor bu durumda.
Ayrica tdk da hristiyan diyor.
Cecilia dogru yazmisti bu durumda, neden silindi ki hakikaten?

Ben tdk tanimam, daha iyisini biliyorum demek biraz nevrotik olurdu.

önceden hıristiyandı o eminim. ama tkd kafasına göre değiştirip duruyor kelimeleri. o yüzden şimdi de hristiyan olmuş.

doğrusu hıristiyan'dır. 1980 sonrası tdk'nın pek çok uygulaması yanlış bulunuyor ve ciddiye alınmıyor. tdk bir iki yıl öncesine kadar hıristiyan diye kabul ediyordu; sonradan akıllarına esti ve biz bundan sonra böyle istiyoruz dediler. tabii eski nesiller tdk'yı sallamıyor ama genç nesiller bilmediği için şimdilerde tdk'nın internet sitesi çıktı, mertlik bozuldu. onun yerine, (bkz: ana yazım kılavuzu)

sözlük'ten alıntı yapıyorum:

ısrarla hıristiyan biçiminde yazılması doğru ve yerinde olan sözcüktür. sözcüğün doğrusu hıristiyan. hristiyan biçiminde yazımı tdk'nın birkaç yıllık bir uygulamasıdır ve kimse itibar etmemektedir. tıpkı tdk'nın imla konusundaki diğer tutarsız ve çelişkili uygulamalarına itibar edilmediği gibi.

türk dil kurumunu bu memlekette tek otorite kabul edip herkesi kendisi gibi türk dilini tdk'nın internet sitesinden öğrendiğini sanan cahilleri görmemizi sağlamıştır. 1980 darbesinden sonra yapısı değiştirilmiş, bozulmuş, bünyesindeki akademisyenler dağıtılmış olan tdk'ya kalsa adamsendecilik sözcüğünü "adam sendecilik", dilbilgisi'ni de "dil bilgisi" diye yazmamız gerekirdi. hatta, bende 1980 sonrasının değişik dönemlerine ait imla kılavuzları mevcut; bunlarda "mozambiği" gibi yazımlar dahi var! gerçi bütün bunlar ve şu anki tdk'nın dil mantığına aykırı, tutarsız diğer uygulamaları eski tdk başkanı ömer asım aksoy tek tek çürütmüştü. şu anki tdk, darbecilerin eliyle yozlaştırılmış, içi bozaltılmış bir kurumdur. tıpkı kompresörcülerin bilim kurullarına alındığı tübitak ve memlekette bilim kaynağı olması gereken diğer kurumlar gibi. öyle, sanıldığı gibi içinde de türkçenin noam chomsky'leri falan cirit atmamaktadır.

bütün bunları bilmek için über bir türkçe uzmanı olmaya gerek yok. türkiye'deki dil meseleleri üzerine yazılıp çizilen külliyatı, yazım kılavuzlarının ve dil tartışmalarının tarihini okuyan, yazan, çizen bir adam olmak yeterlidir. yine de söyleyeyim, sözlük bünyesinde gerçekten dil uzmanı, akademisyen vb. olan yazarlar da var. galiba insanlar sözlüğün tamamının kendileri gibi üniversiteye taze adım atmış yeniyetmelerden oluştuğunu sanıyor.

velhasıl, doğrusu hıristiyan olan sözcüktür. tdk'daki yetkinliği sorgulanır birkaç adam, bir iki yıl önce aklına esip "biz vazgeçtik. değiştiriyoruz bunu." dediler diye böyle bir halt yiyemem ben.

p.s. ha, bu arada, incil ve tevrat yayımlayan kitab-ı mukaddes şirketi sözcüğü hıristiyan olarak yazıyor. "kendileri nasıl kullanıyorsa öyle" demişken belirteyim dedim.

bir de şu var: yazarodasi.blogspot.com

en güzeli bence o.

ıspanaklı ve peynirliden sonra 3.sırada tercihim. kıymalıdan 1 üst seviyede. hiç de iğrenç olduğunu düşünmedim.
sen neden iğrenç olduğunu düşünüyorsun ?

hiç denk gelmedim ama patatesli börek güzelse patatesli pide de güzel olabilir ama sağlam kilo aldırır.

pide dediğin kıymalı olur, patates ne yahu.

not: pidenin ana vatanından geliyorum.

herkes mi seviyor yahu, ıssırıyosun böyle sıcak sıcak lapa patates var içinde.

tam ekmek arası ekmek havası.

şakaysa hiç komik değil. yenir mi o yahu.

aga annem bu köy fırınlarında yapar bu kocaman ekmeklerın yapıldığı yerde böyle kıymalı pide gibi değilde kapalısını hani.. hayatımda bişi tercih edecek olsam şu tok halimde 2 tane ondan yemek isterim..

kır pidesiyse çogzel olur normal pideyse etli olcak +1

sade patates güzel olmaz bence ama baharatlandımı güzel olur.

nimete iğrenç demiyim ama kötü.

www.carrarobisiklet.com şu en iyisi gibi geldi ama daha iyi anlayan birine sormak lazım. bu arada ağırlıklarını yazmamışlar ama hafifi iyidir

(bkz: salcano)

hayvansal protein ile bitkisel proteinler farklıdır. hayatını tabii ki devam ettirirsin ama kaba iş gücünde hayvansal proteinler daha yararlıdır. eğer oturarak bir iş yapıyorsan da bitkisel proteinler şişmanlamaman için daha iyidir. fazla protein yağa dönüşüyor çünkü.

gaz kaçırısın. nohut fena gaz yapar. iyyy osuruklu olursun.

kimyon koyarsan gaz yapmaz.

nohut değil de mercimek ve bulgura abanırsan arada bir de yumurta falan.. bir sorun olmaz.

et de daha çeşitli yararlı amino asitler var diye biliyorum + koenzimq b12 filan daha faydalı. yumurta + sakat at da tüketebilirsin.

1.lastik.

2.sert köpük.

@serabetan: 200 kiloluk piyano altında köpük ezilmez mi? lastikden kastınız nedir, plastik gibi bir şey mi?

bizim kolonların altında şu sert köpüklerden vardı komşular da camları titretmediği sürece pek şikayet etmiyolardı. denenebilir. ezmemesi için üstüne bir tabaka sert birşey konulabilir yüzey alanını genişletmek için.

söyle bir sey bahsettigim:)

www.northerntool.com

suna da gözatin bence bi:)
www.google.at

@serabetan: gösterdiğiniz pad'ler mantıklı ve işe yarayabilir ama söz konusu piyano olunca çok da yüksek olmamasi gerekiyor.


bazı yabancı forumlarda da piyanonun altına buz hokeyi puck'ı koymayı önerenler var. o da çok sert bir rubber'dan yapıldığı için çok iyi vibrasyon emme özelliğine sahipmiş. olabilir mi böyle bir şey?

kauçuk koyacaksın. ezilmez kalın olursa, eski araba lastiğinden bir parçada olabilir. arabaların motor takozları da olabilir. sert köpüklerde var yoğunluğu fazla ama ayağın alanı az olduğu için delebilir.

sonucta akustik sistemlerde uzman degilim ama isin teknigine bakinca cok mantikli.

lastik büyük oranda emer titresimi,ama bunun disinda piyano ve sehpanin tamamen altina koyulabilecek bir pad de düsünebilirsiniz böylece daha efektif olabilir.türkiyedesiniz sanirim,türkiyede nerde nasil bulursunuz/yaptirir misiniz bilmem ama en mantikli cözüm bu gibi.

ayrica ek bi fikir geldi aklima.

www.google.at

su sistemlerde cözebilir sizin olayi.

heee baktiniz bunlarin hic birini temin edemediniz olmadi,ameliyat eldivenlerinden ya da kondomlardan 3-4 tenaesini üst üste koyun/birbirine gecitin,piyanonun ayaklari altina yerlestirin :) (hinzir gülümseyen smiley:)) )
bu sonuncusu belki kötü gözükür ama benzer sonuc verebilir:))

@serabetan: yok isviçre'deyim ben. puck konusunun sorun olcağını sanmam :))

teşekkürler.

o zaman kolay

www.amazon.de

evet ama puck daha cool ve daha kalın. daha iyi olmaz mı? 2.5cm kalınlığı. ve daha ucuz.

Doğru malzeme kullanmak istiyorsan neopren ayakları bulmalısın. Stüdyolarda yüzen zeminin binaya olan mekanik temasını kesmek için kullanılır.

Bir örnek :
www.mason-industries.com

Ucuz yollu çözüm istersen yapı marketlerinde satılan kauçuk çamaşır makineleri altına koyulsun diye yapılmış pad'ler var. Onları alıp kesip kullanabilirsin.

birşeyler oynatma konusunda samsung çok başarılı. güzel televizyon kendim de kullanıyorum, tavsiye ederim.
selamlar.

minimum 100 olsun.
samsung ve lg bir şeyler oynatma konusunda üstün. diğerleri bir şeyler çıkarabiliyor.

Samsung 32d6000 (ben 40d6000 kullanıyorum)

philips mkv oynatmıyor ve altyazılarda türkçe karakterler çıkmıyor. yani philips değil kesinlikle.

sony de format fakiri :/ samsung git bence de

100 Hz alsan çok daha iyi olur tabiki ama 50 Hz de işini görür zira ikisi arasında fiyat farkı olur. Sony nin renkleri Samsung'a (D5000 ve D6000 serisi için konuşuyorum) göre çok daha doğaldır. Samsung'un renkleri çok canlı, 1 saat filan izlediğimde gözlerim yoruluyor resmen. İki markayıda görmüş tecrübe etmiş biri olarak kesinlikle Sony öneririm ama Samsung içinde kötü diyemem.

yarım kilo çifte kavrulmuş fıstıklı hacı ali bekir lokumu.

hatta bana da gönderirsen çok mutlu edersin <3 sdşflşdlsk

selamın aleyküm diye başlayıp anan yanımda diye bitirmişsin. aferin güzel kardeşim. git çiçek al.

edit: "anan yanımda" yazdığı şeyi sildi hadi ben de uzatmayım.

hazır nuggetler dönerler filan var ilk aklıma gelen iglonunkiler güzel oluyo he çok mu sağlıklı değil ama elin mecbur.

üniversite yemekhanesi yok mu?

şu marketlerdeki dana hindi karışımı köfteler ucuz. tadı da güzel . yani en az 10 tane yarım ekmek arası köfte çıkarır. Öğünü 1 liraya getirmiş olursun ama hergün de yenmez.

yumurta yap sahanda. ben denemedim ama mikrodalgada yapan varmış. konserve fasülye masülye alabilirsin de fiyatlarını bilemiyorum onların. ısıtılıp yenebilir. bi de bi dilim ekmek üzerine kaşar koyuyosun, üstüne bi dilim domates varsa biraz kekik falan serp hatta. mikrodalgada kaşarları eriyene kadar ısıt m.dalgada. oh mis. ama ne kadar sağlıklı bunlar tartışılır.

mikrodalgada pilav yapma kapları vardı bir bakın. pilav oluyorsa makarna da olur ayrıca

skol

bu arada ciddiydim ha. birayla damağı ıslatmayı çok seviyorum o sebeple dedim.

tamama fındıkla da iyi gider gibi ohş

Ekmek ye. Mideni bastırır.

ben su içerim hep. pek tatlı oluyor ya. ondan.

ailem>ben>arkadaş(tabi samimi erkek arkadaşsa)>sevgili

ailemi tabii ki, bana kız mı yok?

sevgilim = kendim > arkadaşlarım > aile

ilk yüzme bilmeyeni kurtarırım elbet.

mal mısınız lan nasıl düştünüz diye dalga geçtikten sonra ailemi kurtarırım, sevgilim denize düşecek kadar kekoysa ve yardım bekliyorsa artık sevgilim değildir.

denize gitmeden önce topuna birden yüzme dersi aldırırım, gerisi için polemiğe girmem :)

hoca da durur mu yapistirmis cevabi; "hanim sen biraz yuzme biliyordun degil mi?"

tabii ki önce annemi babamı kurtarırım, sonra sevgilim, sonra kardeşlerim, en sonda da henüz ölmedilerse arkadaşlarıma el atabilirim.

ben tanımadığım bir insan olsa bile kurtarırım, öyle insan ayırt etmem. 21. yüzyılda olacak iş değil.

temel durur mu yapıştırmış cevabı; "komitanım bu ülkenin tek can kurtarani benmiyum?"

hiçbirini kurtarmam yepyeni bir hayata başlarım. lan götler hepiniz birden denize düşüüyorsunuz. demek ki gemide falansınız. beni niye çağırmadınız?

hepsi birden denize düştüyse ve hepsi birden yüzemeyecek kadar beceriksizse, bi sigara yakar hepsini bi izlerim sanırım son kez.

annem%kardeşim>gerisini salla :)

o kadar adam aynı anda düştüyse vardır bi bokluk der kaçarım.

yüzme seviyelerine göre kurtarırım elbet. annem başı çeker.

selam bora ben. gerisi gelir zaten..

arada yüzme bilmeyen çıkarsa onu kurtarırım yoksa çıksınlar kendileri

kardeşim > ailem > kendim > arkadaşlarım = sevgilim

(bkz: navicat)

vimeo

İzlenecekse vimeo.com
İndirilecekse wetransfer.com

youtube.

arkadaşlarımla paylaşmak istediğim birşey ise facebook yoksa youtube.

youtube.
vimeo belli bir boyuttan büyükse premium üyelik istiyor.

vatan'dan almışsınız ne sorun olcak. sorun olsa mesaj atar zaten devlet yalnız o durumda doğrudan yetkili mercilere gidin başıma geldi bir keresinde ordan biliyorum

üstteki.

yok yaa düşününce ne o 3 inç olur mu?
ama yine de ilki diyorum seçenek olarak. :)

üstteki +1

çok sadeler, mudoda veya esse, bernardo, ay yıldız, karaca gibi mağazalarda dha değişik su bardakları bulabilirsiniz.

kulplu duz cam bardaklar var ondan al bence. Hem su hem cay hem kahve icilebiliyor daha fonksiyonel.
Su bardagi sadece soguk icecege yonelik, bana islevi az geliyor.

52634

İkisi de güzel ama biri 360 diğeri 190 ml.Kırdığınız kaçlıksa ona yakın alın, belki 360 fazla gelir veya 190 az gelir.

ikisi de değil

arada bir almak lazım. sevinsinler, yazıktır.

sevgiliye/kız arkadaşa "manita" demek daha abes değil mi hoca?

her buluştuğumda farklı bir çiçek türü. artık tür bulamıyorum, amazon florasına kadar araştırıyorum yani. geçen rafflesia aldım koyacak yer bulamadı .

daa ömrümde almışlığım yok, almam da heralde.

ne mal bi gelenek lan bu? çiçek dalında güzel amk.

sadece özür dilemek için. sokakta çiçekle gezmemek için montun içine sakladım. çiçek biraz pert oldu.

hiç

saçmalama :)

niye ya :/ daha yeni bu öküzlükte birini terk ettim pişman değilim açıkcası. adam tek dal gül getirmişti kocaman poşette. bunun utanılacak nesi var?

Evet, sonra duyuru açıyorsunuz, "sevgilim beni terk etti, halbuki çok güzel giden bir ilişkimiz vardı, rererörö..."

Çiçek alın sevgilinize. He buluşmanızda gerekmez. Ama sadece özür dilemek için de olmasın.

balmumu?

balmumu benim de aklıma geldi nasıl nereden bulunur ki ne kadar satılır yahu

teknik bilgim muaazzam değil ama elma örneği için veya benzer örnekler için sanırım nasıl kaplarsan kapla ortam sıcaklığını ayarlamaz isen zamanla ama çürüme ama farklı bir deformasyon olacaktır. Kısa süreli bir durum sözkonusu ise sorun olmaz ama.

Birde bu madde ile kapladıktan sonra kaplanan maddenin görünüp görünmemesi önemlimi??

evet önemli.

hatta direkt şöyle olmalı elimizde bir patates var ona yüz oymuşuz. şimdi bunu uzun senelerce sabit kalacak şekilde dondurmamız gerek ki bir hediye olabilsin.

işte ne kullanabiliriz?

dondurursan çürümez.

sanırım reçine de aynı şekilde koruyordu.

patates kurutulsa olur gibime geldi

maddenin ne olduğunu bilmiyorum ama laboratuvarlarda, özellikle de filmlerde profesörlerin laboratuvarlarında kavanoz içinde beyinler, ceninler falan görürüz. o kavanozun içindeki sıvı madde veya gliserin işe yarar mı, kimyacılara sormak lazım. bilemedim.

teknik olarak o madde hava almazsa çürümenin olmaması gerek değil mi?

reçine +1. binlerce yıl öncesindeki sinekler, böcekler falan reçineye takılıp bozulmuyor sonra müzelerde sergiliyorlar ya hayvanları. olur gibi geldi elma için de?

tr.wikipedia.org

www.microsoft.com

herhangi birine tıklayınca delivery method: download var

hazır konu açılmışken ben de bir soru sorayım. bilgisayarla birlikte türkçe windows 7 geldi, ben microsoft'un sitesinden ingilizcesini indirip kursam aynı cd key'i kullanabilir miyim? hazır lisans varken crack'le falan uğraşmayayım

@barix: kurabilirsiniz. versiyonun aynı olması lazım yalnızca.

technet.microsoft.com

ben wassap maaaaan diyorum

Ben böyle durumlarda açıyorum youtube u aratıyorum kelimeyi. Lansman/Fuar vs bulup dinliyorum. En yetkili ağızdan yani.

yani bunun dilbilimle alakası yok ki. what's up'ı çağrıştırması için kullanılmış bi isim ve günlük dilde kullanırken vatsap dense uygun gibi. daha bilimsel, bu uygulamadan bahseden bi konuşma varsa da vatsep dersin. ne biliyim takılmamak lazım bence.

Valla ben direk vatsap diye okuyorum. Vatsep diyene de gülüyorum.

vazap da deniyor, vatzap da deniyor. Zenciler sıçtı ingilizcenin içine.

"What's Up" ın kelime oyunuyla App store a uyarlanmış hali.

vatssssss ap

amerikada uzun süre kalmış bir tanıdığım vatzæp diye telaffuz ediyordu. o æ ne tam a ne tam e öyle a ile e arasında bir şey.

mesıncır diyoruz biz arklarla xdxd!!!!1bironbir

evet wazzap diye okunur genelde. ve cevap olarak aynı sekilde whats up diyenlerde azımsanmayacak kadar cok aklınızda bulunsun

vatsæp a'yı ağzı yaya yaya söyliycen amerigalılar applicationu nasıl söylüyorsa onun başı şeklinde

vazzap.

ya gözünüzü sevim orda up mı var da vatsap diyorsunuz whats applications'dan geliyor o yüzden vatsep olacak.

doğru okunuşu vatsep. uygulamadan bahsederken vatsap da denebilir tabii, sonuçta what's up'a benzesin diye bu isim verilmiş... ama sohbetin orda yerinde vatsap denirse kimse anlamaz herhalde.

ve doğru okunuşu vatsep'tir bunun arkadaşım, ne demek vatsep diyene gülüyorum? iphone'u iyfon diye mi okuyosunuz?

vatszap

al hacı www.youtube.com serisinide izle ;)

(bkz: wha'gwan)

kovalamak bi yana kuytuya sinip aniden önüne fırlayabilirler dikkat et. genelde durup da noruyooo diye bağırınca pısıp kaçıyorlar. kaçmamaları halinde cebinde bulundurduğun biber gazını bas gözüne. :)

biber gazı bulundurmak bile daha güvende hissettirebilir. sağol :)

kovalamasının sebebi sadece daha önce motorlular tarafından rahatsız edildiği için kızgın olmalarından. seni zaten yakalayamaz o ayrı mesele de diyelim ki durdun hayvan havlar havlar hiçbir bok yapmadan gider. öyle yanii dene gör :) ben de bisikletleyken çok dinledim

zavallı köpeklere biber gazı falan sıkma. zaten böyle davranıldığı için sevmiyorlardır motorcuları.

Yahu ne biber gazı, öldürecek misiniz hayvanları. Yiyebileceği bir şeyler bulundur yanında köpeklerin. Havlarlarsa durup onu ver, sakinleşsinler, sev olmadı. 1-2 kere yapsan korkun kalmaz zaten, kontrollü sürersin bir dahakine. Motor veya araba sesiyle-görünüşüyle filan onların derdi, seninle değil :)

sen hiç o zavallı köpekler tarafından köşeye sıkışmamışsın neira belli :D benim öyle çenem yok onları ısıracak valla, birebirde beni geçiyolar maalesef. biber gazı öldürmez. sanki suratına kezzap at dedim siz de hoşsunuz.

havladı diye sıkmam ki zaten, yazık, saldırmaya kalkarsa diye bulundururum en fazla.. yani kaçarsam zaten yakalayamaz ama ya panik yapıp durursam ya da kaçmaya çalışırken birine bişeye çarparsam diye korkuyorum aslında..

durunca duruyolar ciddi bi kovalama değil o yani. öyle amaçsız hayvanlar :/

kedibebesi, köpekler beni kovalamaz :))) beni severler kihkih
ama bi keresinde baha çok fena hırlayıp diş gösteren bi köpekten korkmuştum. bisikletleyken kovalayan bir kaç köpek oldu onlardan da tırsmadım yoluma devam ettim.

@pokepoke, yanımda hayvanın yiyebileceği bişey taşırsam -ki muhtemelen cebimde taşımam gerekecek- diyelim kırmızıda filan durdum, kokuyu alıp atlamasa üzerime? bi kere pişmiş tavuk alıp eve dönmeye çalışırken üç tanesi tarafından feci şekilde taciz edilmişliğim var. tavuğu bırakıp kaçtım tabi mecbur :)

@kediebesi, nası yani, diyelim ki yol bomboş, bassam gitsem kaçamaz mıyım elemandan?

ya kaçarsın elbet.. ama korkmazsan onlar da senden kaçar, veya ilişmez. dediğim gibi ani durumlar dışında sorun yok zaten, benim yazdığım ekstrem durumlar, ikili kombat :) yere eğilip taş alır gibi yapmak, böğürerek üzerlerine yürümek. çünkü bunlar çete kurmuşsa çok fena zevk alabiliyo insan korkutmaktan. ben sokakta gördüğü her köpeğe kuçuuuu diye yapışan insanım, sanayide insanların yanından geçmeye çekindiği köpekle - ki kendisi faça dolu, kafam kadar çeneli bir pit bulldu - el ense takılırım, hayvanın sahibi bile şaşar. bugüne kadar hiç ısırılmadım, ama korkutuldum bir iki kere. yine de tedbir, bilgi denen bişi var.

Köpek kovalarken en büyük tehlike heyecan yapıp hız yapmak, kontrolü kaybetmek düşmek ya da kaza yapmak yoksa kovalayan köpek seni zaten ısıramaz ama sen aşırı heyecan yapacağın için kaza tehlikesi atlatabilirsin. O köpekler kovalarken durursan onlarda durucak ve mal gibi havlayacak. O hayvanların bi bölgesi var orayı geçince kovalamayı bırakıyorlar zaten. eğer seni köpek kovalarsa hiç istifini bozmadan devam et zaten bir iki defa kovalanırsan artık sallamazsın onları.

bana kalırsa kaçma. yani arabayla uygulanan yöntem motorda olur mu bilmiyorum ama sevgilinin babası köyde her arabayı kovalayan köpüklere anlatıcağım şeyi yapıyor.

köpükler kovalamaya niyetlenince havlamaya başlıyorlar ya o sırada arabayı durduruyor. sonra çok yavaş bir şekilde gitmeye başlıyor. genelde derdi karşıdan gelen o gürültülü, büyük ve belki de daha önce içlerinden birine zarar vermiş olan canavarı korkutmak olan köpükler de bakıyorlar ki ortada bir durum yok. havlamaktan sıkılıp "bas git la!" modu alıyorlar. ha tabi motorda denge önemliyse ve hızla bağlantılıysa denge sağlamak ona bişi diyemicem. ama gene de uzun süre kovalamazlar. sen hiçbirine çarpmamaya çalışarak aralarından geç gi yeter diye düşünüyorum.

@saint marla Yahu ben sürekli yanında bir şeyler bulundur ya da but, tavuk filan gibi büyük şeyler taşı anlamında demedim. Sadece ilk korkunu yenersin belki diye biraz köpeklere yakınlaşman için deneyebilirsin dedim. Onun dışında söylendiği gibi zaten sen durunca onlar da durur. Ne yaptıklarını bilmiyorlar sonuçta, refleks olarak koşuyorlar.

yani korkmamayı becerebilirsem sorun olmayacak :)

@hizli sperm, doğru aslında, kaza yapmak en fenası..
mesele korkmamayı becerebilmekte yani.
@kedili madam, onlara iyi niyetli olduğumu göstermek işe yarayacaktır elbette.
teşekkürler!

@pokepoke, o zaman hemen bi kilo mama alıp mahalledeki köpeklerle yakınlaşmaya gidiyorum, çok mantıklı :) teşekkürler!

kopekler motorcular kendilerini rahatsiz ettikleri icin onlara duyduklari kinden mi saldirmaya calisiyormus motorculara? iyiymis.

uzerine atlama durumuyla hic karsilasmadim, ama aniden ciktiklarinda panikleyip kaza yaptiraiblirler, yapacak cok bisey yok. gaza abanip kacmak en iyisi.

motosikletim var, defalarca kovalanmışlığım var. tavsiyem: iki teker üstünde olduğun için yapacak bişi yok. arkadaşımla motor gezmesine çıktığımız zaman onun arkasından gidiyorum genelde ve köpekler önce ona saldırıyo :) o basıp geçiyo tabi, ben tırsıyorum ama ya mismillah deyip geçiyorum. daha hiç düşmedim, bu içini rahatlatır belki. Bacağımın dibinden koşmasına rağmen ısıran da olmadı. Onların derdi seni bir an önce bölgesinden uzaklaştırmak. Çünkü gürültü yapıyorsun. Motorun üzerindeyken zaten ödün b.kuna karışmış bi vaziyette köpeğe yemek vermeyi başarabilirsen bravo. ama zor. köpekli bölgeleri es geçmek de geçici bi çözüm. bi arkadaşınla yolu geçmen (ayrı motorlarla) sana güven verebilir. köpek yokmuş gibi kontrolunu kaybetmeden devam edersen yırtarsın. ama biraz hızlanmakta fayda var. (çok değil) köpekleri uzaktan gördüysen ve yokuş aşağı ise yol, motoru bisiklet moduna alıp geçmeyi deneyebilirsin. yaptım, oldu. ses etmediler. bi de köpekli bölgelerdeki yol durumunu iyi bil. yani panikleyip basarsan gaza ve yer ıslaksa ya da çukur varsa fln yere yapışabilirsin.

Sadece motorun cikardigi sesten dolayi kovalamiyorlar. Bisikletle cok defa kovalandim. Hatta bogazin yaninda, denizle aramda bir metre yokken dahi kovalandim. Bir tek o zaman ciddi ciddi korkmustum cunku saga kiramiyorum kopek var, solda zaten deniz :)

Ama atlamazlar veya saldirmazlar. Ben onumde bir engel yoksa gulumseyerek bakiyorum bunlara, bir sure sonra birakiyorlar pesimi.

Bir de benim dikkat ettigim bir sey, durakta otobus beklerken yoldan gecen arabalarin hicbirine saldirmiyorlarken, sadece taksileri kovaliyorlardi. Sanirim renklerinden dolayi.

Kopekleri sevin arkadaslar, onlar kadar sevimli ve dost canlisi cok az hayvan vardir.

olay olan araba değil, magazincinin densizliği ve densizliğe magazin programında sahip çıkılması.

video.milliyet.com.tr linkten bakıver.

Ben yine de arabasinin markasini merak ettim. Yeni almis diyor.

görebildiğim kadarıyla lamborghini.

kendi arabası milyonluk değilmiş ama kendi koleksiyonunda da olan bi arabadan karısına almış, o bi milyonlukmuş.

lamborgini değil mi o murcelagio mu ney

milyonluk olan karısına aldığı yalan olmasın bentley gibi duruyor,ha ben bu işten ne derece anlarım tartışılır.

İlk gözüken araba Lamborghini, ikincisi Bentley

ilki lamborghini gallardo, ikincisi bentley continental gt

bu haberi yapan, bu insanları bu kadar darlayan o lavuk umarım yanarak ölür.

www.soundsnap.com

ücretsiz olsa daha mı iyi olurdu sanki:) teşekkür ederim tabi.

www.youtube.com

www.keepvid.com burdan da mp3 olarak çekilebilir

aç ses kaydını telefondan iki sıç kardeşim çokmu zor

Duyan milletin kusarken seslerini kaydedip bana yollarsan ben de onları zil sesi yapayım :)

galiba martini demek istiyorsun

sekerli seviyorsaniz sex on the beach, pina colada
cok sekerli olmasin diyorsaniz margarita, bloody mary

Evet olabilir. Bu tabloya göre içer miyim martiniyi ?
Malibu mojito filan var onlar nedir ?

malibu yu bilmiyorum da mojito, şeker, limon, nane, rom, isteğe göre soda karışımlı güzel yapıldığında içimi güzel, ferah tadi olan bir içkidir, en azından birada yumurta kokusu alan ve şarap içeceğime sirke içerim diyen bana göre.

malibu epey tatlı bir içkidir, fakat kafa olma içkisi, demlenme içkisi falan değildir. daha böyle kapanışlar için, kokteyller için falan.

votkayı şekerli meyve sularıyla karıştırıp içebilirsin. ayrıca meyve şaraplarını da mutlaka dene bence. mesela karadut şarabı.

Cardinal melon içebilirsin tatlı şahane içki olarak.
Bira olarak başlamak istiyorsan mariachi içebilirsin, bende öyle olmuştu en azından.
Sigarayı boşver.

www.behance.net

buna bir göz at istersen

- malibu + ananas suyu
- bira+tuzlu fıstık
- kafa olmak istiyorsan shot üzerine meyve suyu iyi
- ayrıca belki votka+sprite (en gazlı-asitlisinden) + limon suyu da sarabilir yalnız dandik votkayla deneme binboadan aşağısı içilmez. (bkz: istanblue)*

Hepinize çok teşekkürler ama bunları listeye alıp içsem herhalde denerken ölürüm.
Mesela şu sex on the sahil :) ve martini ye kafam takıldı, şekerli midir bunlar rahat içer miyim, ben gibi birine ikram etsem rezil olur muyum ? Kusturmayalım kimseyi.

winamp değildir kendisi istesen de gömemiyor mp3'ün içine resim :/

edilgen çatıda (bkz: passive voice) çekimlenmiş aslında. yüklem yani. sözde özne bu durumda "the treaty" oluyor, gerçek özne de "a majority of Americans". türkçesini düşünürken de edilgen çevirmeli o yüzden.

edit: esasen tom riddle da demiş bak, "to want" esas fiil burada. türkçe terimleriyle eylemsi olurdu bu durumda "approved", sıfat eylemsi hatta. kusra bakmayıverin.

We want this job done.

gibi bir şey. türkçe grammerde neye karşılık geliyor biraz araştırmak lazım yetemedim türkçesine.

cumlede approved neyin ozelligi? treaty'nin degil mi? o zaman sifat dememiz gerekmez mi?

"kağıtları masamda istiyorum" gibi bir şey ama mesela "...wanted the treaty to be approved" da olabilir miydi acaba? bence o approved belirtili nesne.

geri zekalı olduğum için saçmaladıysam mazur görün.

pasif yüklem değil mi işte?

want sth done / get sth done falan şeklinde pasif cümleler.

yasa taslağının kabul edilmesini istiyorlar tadında çevrilebilir

öncelikle cümle bu makalede geçiyor: www.voanews.com

bire bir türkçe alıntısı da bu şekilde: Amerikan halkının çoğunluğunun anlaşmanın onaylanmasını istediğini söyledi.

bu cümleyi okuyunca anlamını her türlü çıkarıyorum zaten kolay ama cümlenin yapısını çözemedikçe bu cümleyi kendim düşünüp, makalemde kuramam mesela. o yüzden şu approved'ı çözmem lazım ve görüyorum ki cevaplar da da kafalar karışık. şaşırdım açıkcası.

bir de türkçe grammer'a uygulamayın illa, ingilizce cümle yapısı, görevini açıklasanız da yeter.yani grammer'de eksiğim varsa, bilmediğim bir konu ise onu öğreneyim derdim. bir de @tom riddle, sıfat olursa nitelediği kelimeden sonra gelebilir mi?

Şimdi bunu Türkçe'den İngilizce'ye "approval of treaty" diye çevirsen anlaşmanın onaylanması somut bir nesneymiş gibi olur. o yüzden "anlaşmayı onaylanmış halde istiyorum" gibi düşünmelisin.

want + subject + (to) verb = bahsedilen öznenin bahsedilen fiili gerçekleştirmesini istemek.

want + object + verb 2 = bahsedilen nesnenin bahsedilen eyleme özne olması. fiil past olur yani "get arrested" gibi.

they wanted it approved.

onaylanmis olmasini istediler.

burada onaylanmis nedir? Sifattir cunku, ismi, yani the treaty'yi nitelemektedir.

sıfat-fiil olur bence.

ne amaç için alacağınla doğru orantılı olarak değişen bir skala var. dilersen kullanım amacını da belirt, ona göre belirli model önerileri gelebilir.

marka olarak önerim WD.

oradan oraya taşıyacaksan 5200rpmlere bak. çok fazla taşımam dersen7200rpmlikler iyidir. ben seagate öneririm ama başkası gelip western digital önerecektir. usb 3.0 olsa da güzel olur.

Hem Mac hem de PC'de kullanacağım. Kolay taşınabilirlik önemli benim için.

2.5", 5400 rpm, seagate/wd fiyatı sana uygun herhangi birini alsan olur, seagate/wd 2si de iyidir yarı yolda bırakmaz, 2.5"ler de boyut açısından küçük olduğu için daha kolay taşınır, cebine bile atarsın(avuç boyutunda bi şey işte, orda olduğu belli olur ama cebe girer yani :D) 3.5" lerse büyük, ucuz, geniş.

hem mac hem pc olayı biraz sakat sanırım.. Macbook benim ntfs harddiskimi sadece okuyor-yazamıyor, yeniden formatlanması gerekiyor. Ama mac'in dosya formatı windowsta sorun çıkarır mı bilmiyorum henüz denemedim, ayrıca eğer fat'a çeviriyorsa, 4GB dosya boyutu olayı var.. Ama şu an bunları sallıyorum, harddiskini mac'te formatlaman gerekiyor o bir gerçek ama mac+windows kullanımı ne olur bilemem.

Taşınabilirlik olarak 2.5" ve usb 3.0 olanlara bakarsanız iyi olur. Ha mac'lerin usb3.0'a geçeceği yok(thunderbolt kullanıyor) ama windowslar için ileride iyi olur ;)

marka olarak wd önerebilirim dayanıklıdır. fakat hız açısından 2.5" usb2 ucuz modeli bayağı kötü onu da söyleyeyim.

bir de mac te pc de yeni sürümlü işletim sürümleri kullanıyorsa exfat formatına bak.

ntfs mac'te, fat dosya boyutunda (4 gb'dan büyük dosya yüklenememesi) sorun zira.

ikinci resim 3. ya da 4. bence.

bilek kalınlığına da bağlı olmak üzere sağ-4'ü iyi buldum.

www.eksiduyuru.com

yuto +1

sağ 2-4

sağdaki resim 2 veya 4

ben basitlikten yanayım. birinci resim sag üstteki basit kanatlar hoşuma gitti.
p.s. yaptırınca da bi resim atarsın artık. o kadar yorum yaptık klavye eskittik :))

@mustancu okdir . sonuçlara bakınca ben de 2. resim 4. ye karar kıldım. biter bitmez resim atarım ;)
sağolun gençler.

zenginlik bence cebinde 200'lük banknot olabilmesidir.

nöt: ilk çıktığında 1 kere, onu da televizyonda gördüm.

orta doğu ülkesinin birinde savaş çıktığında sevinen tarafta olmaktır.

zenginlik tavuk doner yerken ilk ayranin bittiginde ikincisini soyleyebilmektir:(:(:(:(

pasaport icin kolay vize alabilmek demektir.

hergün başka ülkede uyanabilmektir.

teras katındaki evinde, sevdiğin kadınla gün batarken rakı balık yapmaktır.

sevdiğinin seni sevmesidir.

behzatç mode on:
@ceymısın, zenginlik her gün sushi yiyebilmekse, zengin olma zaten
behzatç mode off.

3 yaş altı mercedes'ini, kafan boş sürebilmektir.

aga zenginlik çalışma saatlerinin dışında dinlenirken yakaladığın konfordur.. hiç çalışmazsan konforun tadına varamazsın o yüzden bi önce çalışacan çalışma bitince de yapacağın tatil dinlenme her neyse 4 4lük olacak bnce budur..hem çalışma verimli olur hem huzur olur..

karşımdaki insanla bi yere oturduğumda çıkışta bırak ben ödeyim diyebilmektir. anasını satayım zamanında nasıl rezil olduysam içimden çıkmadı lan.

evdeki bütün yiyecek soğan ekmek olmasına rağmen onu başkasıyla paylaşmak isteyecek gönüle sahip olmak demektir.

geceleri rahat uyumaktır. yoksa yemişim öyle zenginliği. herkese benden çay diyebiliyorsan zenginsindir.

Ahırında atlarım olan, kahya mı denir kalfa mı neyse genel işleriyle onların ilgilendiği, istanbul'a yakın, eşi dostu ağırlayabileceğim bir çiftlik sahibi olmak ve sevdiklerimle keyfini çıkarmaktır. Tabii tadını çıkarabilmem için sabahın 6'sında kalkıp işe gitmemem gerek. Çiftliğe bağlı bir iş VEYA çalışmamı gerektirmeyecek kadar para..

Çiftlikteki huzur, zenginlik budur..

edit: çok mu ciddiye almışım acaba soruyu? =))

için rahatsa, aman boşver oluruna bırak diyecek kadar kafan rahatsa asıl zenginlik odur. sokarım parasına, yatına katına. kapıda 70.000 € değerinde araban olsa ne olmasa ne?

suşi yapmayı öğren her gün suşi ye. yapması o kadar da zor değil bu arada...

he zenginlik bence hmmm. ne bileyim, işte araba ev manita falan filan.

karı koca her şey dahil eve aylık 100bin lira girmesidir.

karizmatik duygusal soyut yanıtları bir kenara bıraktım.

süpriz/fantazi iddia kuponuna 1000 misli basabilmektir

tuvalet kağıdının kalınını alabilmektir.

geçen gece baktığın yeni zelanda biletini first class alabilmektir. bi de nikon 14-24mm ile 14mm lens var onu söylemek istemiyorum..

hiç durmadan hareket etmek ve bunu sağlayabilecek paranın bulunmasıdır.
dünyanın etrafında dolaşmaktan bahsediyorum. evde boş odada sürekli sağa sola koşturarak zenginliğe ulaşabileceğini düşünenler varsa sakinleşip biyere çömelin hemen.

güzel bir bisiklet, sağlam bir fotoğraf makinası ve kamp ekipmanıyla kıyı şehirlerinden yardırarak kamp yapabilmektir. paradan bağımsız soyut cevaplar ve saçma mercedes'lerden farklı bir cevap verdim bak.

kafana estiğinde uçağa atlayıp dünyada istediğin yere istediğin sürece gidebilmektir.

istediğin zaman çalışmayı bırakma özgürlüğü.

sağlıklı olmaktır.
3 5km yürüyebilirsin mesela hiç sıkıntı olmaz. dişlerin sağlam olduğu için bayat ekmekleri kemirirsin dert mi? sonra fıtık olmadığın için hamallık yaparsın. gözlerin sağlam olduğu için şoför olursun. beynin de yoksa bir problem okul okursun, sermaye işletirsin, fırsatları koklarsın... tek başına tuvalete gidebildiğin için kimse senden iğrenmez, acımaz. var mı şu hayatta bundan daha büyük zenginlik acaba?

arada bir acile gidin şöyle bi bakının. sonra rastgele bi kata çıkın. feryat figan bağıran birilerini görürseniz de başınızı çevirip hızlı hızlı yürümeyin. bi teselli vermeye çalışın bakalım. neler olacak

her şeyin başı sağlık.

(kocakarı mode on)

kuru fasulyeye ekmek banmamaktır.
ama zengin olsamda ben gene banarım o ayrı,

istediğim bir ev ve istediğim bir arabayı aldığımda ben zenginim...

dışarda yemek yiyip sonradan mali açıdan acısının çıkmayacağını bilmektir :( küçük düşünüyorum evet

ben de her gün makaron yiyebilecek kadar zengin olmak istiyorum :) tanesi 3-4 lira arası değişiyor. bütçemi zorluyor epey.

annemin babamın manitamın kardeşimin yakın arkadaşımın
5 yani
sonra işyeri telefonumu da biliyorum
6 etti
ev telefonumu da
7 etti
şirket santralinin no su
8 oldu
ttnet müşteri hizmetleri
9 oldu aklıma gelenler.

kendi numaramı

ben gerikafalıyım, hala aldığım numaraları ezberlemeye çalışırım hep. bayaaa var ezberimde.

valide
peder
dişi arkadaş
yakın bir arkadaş
ev

ev. eski ev. sevdiğim. annem 2 tane. babam 2 tane. kendi telefonum. babaannemlerin evi. anneannemlerin evi. dayımlar. 11 taneymiş.

Allah allah daha çok biliyordum sanki ben.

2

kendim, annem, babam, abim, ev, teyzemin ev, ananemin ev, 3-4 sokak ötedeki lahmacuncu, yapı kredi çağrı merkezi.

ev
eski ev
annemin santral
babamın işi
halamın eski telefonu
annanemin evi
kendi telefonum
kuzenimin telefonu

not: son 4-5 yıldır numara ezberleyemiyorum.

elliden fazla olduğu kesin, yüze kadar gider.
iş ve sosyal çevre dahil

5 tane falan. anne baba ev dedemin işyeri diğer dedemin evi. bu.

9 çıktı. speed dial gibiymişim lan, kapasite 9 demek ki.

2.
kendi cep numaram
kendi ev numaram

sevgili
ev
cep
anne
kardes
abi
anneanne ev
ttnet musteri hizmetleri
garanti musteri hizmetleri
ykb musteri hizmetleri
bir hastanenin online randevu nosu
okul

112
155
156
110

11818
11880 (son ikisi ne yazik ki)

kendi cep telefonum. annemin cep no. annemlerin ev. bi de benim iş no. o kadar iştr 4 tane. iyi yine

aslinda an itibariyle 40 kadar ama istersen sonsuzluga uzatabiliyorsun bunu.neden 40 tane biliyosun hani 10 mantikli-ezber yetenegin varsa neden 40 ,40 az diyorsan,haklisin.

özellikle numaralari hafizada tutmak kolaydir.

yani söyleki bende 40-45 olmasinin nedeni türkiyeyi yurtdisindan ararken,baska bir numarayi arayip ,aramak istedigim numarayi aradigimdan ,sürekli telefondan bak zor geliyodu bende ezberledim.

saymaya üşendim ama en az 30 tane biliyorumdur.

kendi numaram
anam
babam
babamın eski işyeri
ev
annanemin evi
kuzenimin evi
istanbul bilim ve sanat merkezi
bir de eski sevgiliminkini hatırlıyorum hala

9 olmuş

2. el araba almadan önce ustaya gösterme geleneğimize sahip çıkalım o durumda tongaya düşme ihtimaliniz bayağı azalır

km sıfırlama ile ilgili şöyle söyleyeyim geçen sene bir arabaya baktık arabanın üzerindeki km si 50bin diyor servis kayıtlarına baktığında adam ondan önceki sene 80bin bakımına gelmiş :) sahibi servisle haşır neşir olan biriyse, bir kaç el değiştirdikten sonra tekrar servis geçmişine bakınca bazı şeyler belli oluyor.

servis ışığını söndürüyorlar fakat büyük-kalıcı motor arızalarda söndürseler bile yeniden yanar . sistem saçma sapan şeylerde bile hata veriyor bazen. gaz için muayeneye gittiğinde hava filtresini çıkarıp tekrar taktık yerine, arıza lambası yandı araçta. sanayiye gidip söndürdük bir daha da yanmadı. filtrenin üzerinde bir soket var o soket çıkıkken çalıştırınca lambayı yakıyor mesela. bazen böyle saçma sapan şeyler için bile yanıyor, söndürüyorlar.

ikinci el araba isi sans isi. kafan rahat olsun istersen ikinci ele garanti veren yerlerden alman gerek. servislerin de anlamadiklari motor sorunlari olabiliyor. kaporta hatasi genelde soyleniyor onda sorun yok.

@roadrunnerr +1

kafayı bu kadar takacaksan direk sıfır al. ayrıca galerilerden uzak dur. satıcının tipine, işine, konuşmasına, ilanda yazılanlara göre de bazı şeyler belli oluyor.

makineyi boşver, araban anlayan birini al yanına, kaporta boya, şase ve yürüyen aksamında herhangi bi problem varsa alma. bu üç maddeye dikkat et, yoksa kilometre falan o kadar mühim değil. her türlü kandırırlar zaten, bi de arabanın kilometresinden ziyade rektefeye ihtiyaç duyup duymadığını, ya da daha önceden rektefe edilip edilmediğini öğren, bunu her motor ustası rahatça söyler. evet derlerse gene alma.

diyeceğim o ki, sadece km ye takılma, hatta ona hiç takılma.

Level ne yaa gameshow varken

ben de winning eleven 5 almayı düşünüyorum baya iyiymiş diyorlar.

98'de çıkansa iyi yalnız celeron 300a kaldırmayabilir ekran kartı falan da lazım voodoo 3 en azından

o kadar tat vermedi bana. 3 yıl sonra araba modifiye etmeli bi versiyonu çıkacak. onu bekle derim.

lensin görüntü kalitesi değişmez. hatta, örneğin lensin köşelerde kararma problemi varsa full frame body'de daha belirgin olur. geniş açı lenslerin bazıları full frame'e uygun değildir, uygun olanlar çok pahalıdır.

1.5 crop çarpanı kayıp belirtmiyor yani. lens 50 mm ise 75 mm gibi, 10-20 mm ise 15-30 gibi, 300 mm ise 450 mm gibi görüntü vereceğini söylüyor. (bu da, örneğin kuş fotoğrafçısı gibi sürekli uzun odaklı lens kullanan adamların full frame tercih etmeme nedeni)

genellikle ne çekeceğinize göre karar verin bence, fakat genelde yatırımı objektife yapıp, para oldukça daha iyi bir body'ye geçmek önerilir =)

alan derinliği full frame'de daha güzel şey olur. en geniş açı da full frame'de elde edilir fakat çok bir sorun olacağını sanmıyorum.

paddingden ötürü oluyor muhtemelen. padding + width değerinde genişlik verir çünkü objeler. bir de hangisi hangisi onu da anlasak iyiydi html kodunu da bir atarsan

Çözdüm yuto, çok sağol. Uykusuzluktan olsa gerek. Sorun dediğin gibi width den kaynaklanıyor. genel divi 960 yaptıktan sonra kutucuklar anında ortalanıp aynı hizaya geldiler.

tavsiyem daha temiz bir kodlama yapmak istiyorsan 960.gs grid system ini kullanman.

@arafa, onu biliyorum. Arayüz çizerken onu kullanıyorum fakat kodlamada ondan yüzde doksan kalırım. Baksana daha bunu zor çözen ben onun mantığını nasıl kavrarım bilemiyorum

ttnet müzik olabilir, ama olmayabilir de giremiyorum yurtdışından :/

turkcell muzik

kış aylarındaki yoğun pantolon kullanımından olabilir. başka bir tür kaşıntı, kızarıklık vs yoksa pantolonun kılları zımparalamasından olabilir.

sürekli aynı yere bişey sürtünce oluyor benim de askılı çantadan ötürü sağ lobda kıl bitmiyor ayıptır söylemesi :/

resim isterük

doktora gidin valla. özellikle de tekrar çıkmıyorsa. mantar olup yayılabilir

her iki bacağımda da diz altı dışa bakan kısımlarında kıl vb yok.

küçükken vardı. ergenlikte de vardı. ama ne olduysa bir döküldü daha da çıkmadı. ne bileyim rahat bi 5-6 yıldır yoklar diye hatırlıyorum. iç kısımlar normal oranda kıllı fakat dış kısımlar ağda yapsan bile olmayacak kadar pürüzsüz.

mantar vb bir durum da yok. kabarma pullanma kaşıntı kızarıklık vb de yok.

hatta şunu söyliyim aynı döneme denk gelir bacaklarımdakiler dökülürken kollarımda dirsekten yukarısı omuz da dahil kıllanmalar oluştu. bir yerde eksilirken diğer yerde artış. copy paste :))

Diyabet hastası isen kıl dökülmesi diyabete bağlı olabilir. Her iki bacağında simetrik kıl dökülmesi fiziksel değil de daha cok fizyolojik bir olayı düşündürüyor. Doktora gitseniz iyi olur.

Futbolcu çoraplarından giyiyorsan onlar yapabilir. Zaten çok sıkılar, bir de hareketli olunca çorabın gözeneklerinin arasına kıllar sıkışıyor ve kopuyor. Bir donem bende de olmuştu. Futbolu bırakınca normale dondü.

nerde hani - mazhar ve fuat
kediler - bülent ortaçgil
Geçmiş olsun - duman
melamet hırkası - kimden olduğu fark etmiyor.

ayni drumdayim listenden otlanicam , sezen aksu unuttun mu beni dinliyorum bu aralar

o zaman ben de dinlediklerimi yazıyım. ama bıktım artık.

cem adrian : ben geldim, bana ne yaptın,emir
rafet el roman: senden sonra
göksel: acıyor
nil karaibrahimgil: kek
duman: yanıbaşımdan
nev: alev alev

aklıma şuan gelenler bunlar

Mehmet Güreli kimse bilmez
Sakin - edepsiz komedya
Mor ve ötesi - camgezer

bülbülüm altın kafeste - erkan ogur

herkes gibisin - cem karaca

Mete Özgencil - Nasıl Zor Şimdi
Yavuz Çetin- Ağlamayı Sevmem
Nazan Öncel - Beni Bu Koca Şehirde Yalnız Bırakma
Pilli Bebek - Olsun
Pilli Bebek - Duruyor Zaman
Asfalt Dünya - Beni Severmiş O
Hindiba - Bu Şehirden
Göksel - Gidemiyorum
Grizu - Bütün Bunlar Düş
Candan Erçetin - Daha
Levnt Yüksel - Yas
Melis Danişmend - Misafir (Kurban'dan cover)
Sakin - İlk Yara
Leman Sam - Metris
Müslüm Gürses - Hayat Berbat
Müslüm Gürses - Affet

Birbirinden alakasız şarkıları arka arkaya dinliyormuşum, aferin bana.

athena - an
pilli bebek - sakarya (adı türkçe)
duman - kırmış kalbini
yeni türkü - akasya kokulu sabahlar (ve aynı albümdeki çoğu şarkı)