imkansıza yakın bişeyi deniyorsunuz bence tek başınıza. babaya,anneye ispiyonlarsanız sizden duyduğunu söylemesinler ancak o zaman belki o yaşta korkar. ya da azaltır. buluğ çağının son demlerinde epey zor olur bıraktırmak diye düşünüyorum.

dersen anlamaz bence hatta ters teper.

bırakırsan süper bir örnek olursun.nasıl sana özenip başladıysa yine sana özenip bırakır.

edit: ispiyonlama işi sakat bence.nasılsa biliyorlar artık diye daha rahat içer.öğrenme korkusunu yaşaması,öğrendiklerini bilmesinden iyidir.

(bkz: allen carr)

ne kadar zamandır kardeşin sigara kullanıyor?
eğer bağımlı olduysa yaşı itibariyle konuşarak ikna edebileceğini sanmıyorum.
alternatif yöntemler bul.gerekirse ailene bu konuyu açabilirsin.

benim bir arkadaşım 15 yaşında başlamıştı 2 sene kadar devam etti daha sonra karar alıp pek zorlanmadan bırakabilmişti.
kardeşin bırakmayı istemeden olmaz.

@p a t r i o t: ben biraktim, hatta bir daha elimde gormeyeceksin gibi dramatik bir jest yapip ona oyle biraktim. ama yemedi.

anaya babaya ispiyonlasam hiic ise yaramaz, kontrol edemezler icmiyorum deyip icer.
ancak gercekten ikna edebilirsem basarabilirim.

@latios: paket aliyormus. "sigaraya baslamis"d emek oluyor bu bence. gunde bir kac tane iciyor sanirim, henuz cok basinda isin, istese kolayca birakabilir ama istemiyor iste...

www.youtube.com
Bu videoyu seyrettir. Biraz klasik belki ama bana sigarayı bu video bıraktırdı. Videoda Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Onkoloji Servisi'nde 26 yıl görev yapan bir profesör, sigaranın yol açtığı kanser türleriyle ilgili gördüklerini yaşadıklarını anlatıyor. Özellikle MESANE KANSERİNİN NASIL TEŞHİS EDİLDİĞİni anlattığı anda "Tamam ben bunu bırakıyorum" dedim ben.

Bir de sözlü olarak fazla baskı kurma, çünkü ters teper. (bkz: kendimden biliyorum)

karşına çek konuş biraz da korkutabilirsin şu şekilde zararlı bu şekilde diye.
yüz yüze konuşman daha iyi olur bu dönemlerinde sigarayı arkadaşları arasında bir statü göstergesi olarak görüyor olabilir.

bende de bu video bayagi etkili olmustu. bir de whyquit.com var.

ama, ac internetten bunlara bak diyorum bakmiyor.

tekrar söyliyim yüz yüze konuşup ikna etmelisin.

en ağırından 2 paket sigara al,tepesine dikil,hepsini tek seferde içirt.
tiksinsin.

cevapları okumadım ama 17 yaşında sigara içen biri olarak duruma göre bazen hiçbirşey yapmamak da çözüm olabilir. en azından anne babayı karıştırmayın. kendimden örnek vereyim geçen sene filan normalde 2 günde 1 paket ancak içtiğim sigarayı azaltarak bırakmak üzereydim. haftada belki yarım paket bitmiyordu artık.

sonra ailem çantadaki çok eski paketi gördü(hatta resimli paketler çıkalı 1 ay filan olmuştu benim çantadaki resimsizdi o derece) ve çok aşırı tepki verdiler. bırakmak için boşuna uğraşıyomuşum gibi geldi birden. ergen siniri yaptım sinir o sinir şimdi günde neredeyse 1 paket bitiyor ve her gün öksürerek uyanıyorum.

şu son bir hafta içinde öksürürken kaç kere nefesim kesildi hatırlamıyorum bile. kış soğuğu 2 gün filan üşüttüm o zamandan beri boğazımı parçalıyor. lise sondayım sınıftakiler usandı artık benim öksürmemi dinlemekten. artık bişey de demiyorlar ama ben kendimi çok kötü hissediyorum. bazen dakikalarca aralıksız öksürdüğüm oluyor. neyse uzattım. öyle yani. tabi onun durumu çok farklı olabilir sadece örnek verdim.

sevgilisi varsa onunla konuş, o rahatsız oluyorum derse bırakır belki.

www.tish-o.com.tr burdan kendin dizayn edip sipariş edebilirsin.

istiklal caddesi üzerindeki tsihrt satan dükkanlarda bulunmakta bu tarz şeyler.

vans idir kesin. onun öyle modelleri dolu. hatta geçen burda da sordular.

www.vans.com

shop.vans.com

şu biraz benziyo ama daha kibar bişeydi gördüklerim.

hummel olabilir belki.

amzn.to

www.toms.com

Tomslar var bir de.Belki de odur.

1 9gag.com

2 answers.yahoo.com

www.stumbleupon.com

bu da sıkıldığın zaman site bulman için

1) sezyum.com , zaytung.com , bi de ekşi işte.

biertijd.com epey ilginç vidyo midyo paylaşımlar var.

www.herkesebendencay.com (iyiydi bi ara ama blogger yasağından sonra epey askıda kalmışa benziyor.)

bobiler.org

birinci soruya yanıt:

docs.google.com
www.altzine.net
www.eksiduyuru.com
www.accuradio.com
www.edebiyathaber.net
www.facebook.com
egoistokur.com
bibliopornography.tumblr.com

soru - cevap istediysen : www.kizlarsoruyor.com

1 inci, twitter, haber siteleri
2 google

www.tikatmayiogreniyorum.com

çok zamanlı tarife için bildiğim kadarıyla, dijital sayaç olması gerekiyor

bonjurkes haklı bunun dışında ;

(06:00 - 17:00) arası gündüz, normal tarife;analog sayaçların aynı fiyatta elektrik

(17:00 - 22:00) arası puant, pahalı tarife (analog sayaçların 1.5 katı);

(22:00 - 06:00) arası gece, ucuz tarife;analog sayaçların yarısı fiyatında enerji.

fiyatlardan çok hangi saatler kullandığın önemli. bende çok zamanlı var. ve benim çamaşır makinesi hep gece 10'dan sonra çalışır. bulaşık makinesinin ise zamanlayıcısı var. bunu yapamayacaksan anlamı yok çok zamanlı almanın. ve gündüz evde birisi var mı? veya 17-22 arası neyi ne kadar tüketeceksin? neyi kısabilirsin? kısabilir misin? kısamazsan yine anlamı yok.
benim kendi faturalarıma dayanarak yaptığım tabloyu vereyim incele.

spreadsheets.google.com

creyzboy.blogcu.com

livemocha.com

doğru. kullandığın kadar öde tarifesi kullanırken veri alışverişi için bir program kullanıyorum. orada da günlük giriş çıkış tutuluyordu, karşılaştırdığımda pek sekmiyordu.

dexter ve house . bunları izleyince o saydıkların dizimiymiş ki diyosun .bende aynen böyle oldu

(bkz: sons of anarchy)

yeni başlayan The Walking Dead var ilk sezonu gerçi çok kısa 6 bölüm ama emin ol baya hevesle bekleyeceksin ikinci sezonu,supernatural dünyasına dal şu an 6. sezonu oynuyo müptelası olursun winchester kardeşlerin,True Blood bir diğer tavsiyem ve tabi ki Spartacus:Blood and Sand müthiş bir dizi..The Event;Lost tadında başladı ve heyecanından bi şey kaybetmeden devam ediyor oda tavsiyemdir..

(bkz: Breaking Bad)

ilk bir iki bölüm kasabilir. ilk sezondan sonra gel teşekkür et.

fringe iyi gidiyodu bi aralar. cekinmeden deneyebilirsin..

tabi ki DEXTER

Ben de yeni başladım ama çok sevdim tavsiyem "mad men"

sstargate sg1 izlemek insanın kendine yapabileceği en güzel şeylerden biridir.

x-files - seri izlenince tadından yenmiyor, aşırı bilim kurgu doctor who, biraz daha az bilim kurgu torchwood tavsiye ederim, tabiki birazda zevk meselesi.

dexter izle ama yavaş yavaş izle..
günde böyle 2 bölüm falan izle.
sonra bitirince " ah kafam, keşke her gün bir bölüm izleseydim" dersin.

bilimkurgu istiyorsan fringe iyi..dünyayı yöneten gizli güçler tarzı falan işte.

Fringe, House ve The Big Bang Theory. Fringe in konusu saglam, House efsane, Big Bang ise cok komik.

1 ay önce aynen seni gibi denemiştik,kapanmış olduğunu gördük. (komple kapanma). fakat yerine yenisi açıldı mı bilmiyorum. bu arada bi aracı takip edip arkadan girin, bariyer kapanmadan. ben öyle yapıyorum 2 aydır. bi sorun çıkmadı.

a4'e kadar çıkın arabayla biri gitsin birayı alıp gelsin sonra tekrar dönün

vw golf

porsche panamera

(bkz: toyota avensis)

(bkz: ford shelby mustang gt500)

BMW X5

mini cooper

(bkz: opel insignia)
(bkz: mercedes c 180 kompressor)

söylediğim arabalar, öyle 200-300 bin bandına çıkmadan, nispeten ulaşılabilecek modeller.

cadillac escalade

lamborghini murcielago lp670-4 superveloce

2011 yılı için, realist; (bkz: ford kuga)
2011 yılı için, sürrealist; (bkz: porsche cayenne)

çok uçucaksak 68-70 mustang lere giderim. yok uçmadansa alfa romeo 159

tamamen surrealist bir calisma,
casus oyunu adli filmdeki araba neyse odur, son sahnede
robert redford'un kullanarak uzaklastigi araba

Uçmaya gerek yok. w golf yeterde artar bile

realist hyundai ix35 ya da kia sorento
unrealist land cruiser

bmw 1.16

audi a8

subaru impreza
ford mustang
ve
jaguar
her zaman hayalini kurduğum 3 arabadır.

audi a8'e +1. trilyorlarca dolarım olsa da almak istediğim araba.

audi a3
audi rs3

Porsche panamera
Ferrari F430
Bmw 5 yeni kasa
Mercedes c200
Opel Insignia
Opel yeni Astra
Lancia Delta
Alfa Romeo Guilietta(ya da öyle bişi)
Audi A5
Audi R8

realist; 2011 opel astra.

sürrealist; 2011 bmw m3.

bmw 116 cok sevmeden aldim cok severek kullaniyorum.
dodge durango 2000 model icinde gercekten mutlu oldugum arac.kimseye vermem satmam.

surrealist toyota fj cruiser.bu arac yuzunden isi gucu birakip gidip marlboro da calisacagim neredeyse.dunya toyota avrupa ve turkiye'ye gondermiyor bu araci.kendim getirmek istedigimde gumrukte sorun cikiyor.bir tane 2.eli var kotu durumda.bunu getirmeyen ahmet toyotaya kafam girsin.

Realist : WW Passat. Canavar gibi duruşu, bir o kadar performansı.
Sürrealist : Mercedes C 180

audi q7 a3 a4 a8
kısaca audi olsun da bana yeter.

Audi A5
Maserati GranTurismo S Automatic

realist: golf.
sürrealist: golf.

realist fiat grande punto kimse yazmamış galiba

audi rs6

smart iyi bence, ne güzel ufak tefek

mercedes ve bmw'lerin üst sınıf arabalarını saymazsak, insignia beğenenler bir de mazda 6'yı görsünler diyorum. benim tercihim de mazda 3. bu paraya bu donanım, bu sürüş keyfi ve bu kalite başka hiç bir arabada yok. mazda 3'e iki gün bin, başka bişeyle değişmezsin. daha arabaya binerken bile araba her defasında bi tatlı geliyor insana.

saab 9.3
ferrari f50

honda civic mugen type-R

Alfa Romeo 159 - 2010 kasa

Direk sürrealist: Aston Martin Rapide

realist: BMW M3 Coupé
surrealist: Bugatti Veyron Super Sport

Realist: porsche cayenne
Surrealist: citroen c1

hayir karistirmadim ikisini.

audi a3

bir de tom cruise'un vanilla sky'da bindiği ferrari.

yeni ayakkabıların bazıları bir süre "ayağa vurma" yapabilir. tüketici haklarına göre koşulsuz iade hakkınız var.

15 gün içerisinde faturası ile gidip iade edebilirsiniz. almazlarsa tüketici hakları mahkemesine eğer yoksa orada bu kimlikle davaya bakan asliye mahkemesine başvurun.
almak zorundalar.

ben genelde hep yarım numara büyük alırım. botu giyince başta vurur hep büyük alsanda vurur.ama bence açılmasını beklemektense gidip bir yarım numara 36 yerine 36,5 almak daha mantıklı. bir de kalın çorap meselesi falan 1 numara bile olur hatta.

üzgünüm ama vuruyosa öyle devam etmesi daha yüksek bi ihtimal. büyük alsan da vurcak. geri ver paranı kurtar

Bana olmuyor şahsen, tuhaf.

şundan gelebilir ; kullanıcı adınız popülerse yanlışlıkla ondan girenlerin isteği ile gelebilir. o kullanıcı adını ele geçirmek isteyenler vesilesi ile olabilir.

ayrılır tabii neden ayrılmasın. fazla muhabbet tez ayrılık getirir malumunuz. herkes ayrılabilir ayrıca. hiçbir şeyi o kadar kutsallaştırmamak gerekir.

bu tarz hikayelerden bol ne var? başlayan her şey biter. bu aşk meşk olaylarını bu kadar idealize etmeyin kafanızda. hayalkırıklığına uğrarsınız. geçmişini, geleceğini sorgulamaya çalışmaktansa o anın tadını çıkarın derim naçizane.

benim çok samimi iki arkadaşım. üniversiteyi beraber okudular, farklı bölümlerdendi gerçi, 1. sınıftan mezuniyete kadar beraberlerdi. 4,5 sene sonunda ayrıldılar.
birlikte yaptıkları:
interraille avrupayı dolaşmak
almanca dil kursuna gitmek
amerikaya gitmek
dans kursuna gitmek (hatırladığım kadarı ile salsa idi)

ve daha nicesi.

aldatma-aldatılma ile ilgili değildi ayrılık. alışkanlık haline gelmiş rutin giden bişeyleri değiştirme pahasına olduğunu söylemişlerdi. bi garip dünya.

Beraberlikleri 3 seneyi aşmış, aynı bölümden birinin mezun olup diğerinin devam ettiği, tatiller atraksiyonlar her türlü dolu dolu yaşamış olan bir çift, ayrılıyor gayet.

yirmi yıl aynı yatakta yatmış, çocuk, torun filan büyütmüş insanlar boşanabiliyorsa, onlar da ayrılabilir sanıyorum.

Bir sürü örnek sayabilirim. Ayrılmaları gerekiyorsa ayrılmalılar zaten.

Bu soruyu soran genelde terk edilen taraf olur. Umarım olmaz ama hiçbir şeyi gidişine veya ölümüne kendini harap edeceğin, çok fazla üzüleceğin kadar sevme, bağlanma !

Her şey fani
Anı yaşa yani

bir örnek de ben. evet ayrılıyolar gayet de.

kesinlikle ama kesinlikle sürat seçmemelisin. Kimin kargosu olduğu zaten belli. Çok da kötü.

Aras olabilir.

mng

mng

mng

Şöyle bir durum var bir de. Getirteceğim şey neredeyse 20 kiloluk. Yani adamlar getirince beni evde bulamazlarsa şubelerine gidip almam biraz zor olur. Komşulardan birine bıraktırtma imkanım var mı? Ya da siparişi versem ve cumartesi getirmelerini söylesem yaparlar mı?

Mng kargo.Ben evde yokken gelmişler.Ama sonra tabi şubeye geri götürmüşler.Şubeyi aradım tekrar geldiler.Şubeye telefon ederseniz tekrar getirirler yani.

mng ile kargo gelmiş geçen, evde bulamamışlar, not bırakmışlar. gittim şubeye arabada hala şubeye şu saatte gelir dendi ctsi günü. pazartesi alırım dedim.
aradılar pazartesi, bugün 3. gün almazsanız geri gönderecez, ya da iş adresinizi verin biz oraya getirelim dediler.
iş kargo şub. arası 20 km.
getiriolardı valla. yapmayın etmeyin dedim. ben alırım bi gün daha köşede tutun dedim. tamam dediler.
düzgün çalışıyorlar.

bence komşuya da bırakkırlar not düşerseniz kesinlikle. zaten cebe mesaj geliyor kargo şubeye girdiği an. o an arayın. notunuzu iletin şubeden çıkmadan.

sistem değiştiği için şu an pek bilindik değil o iş.
eskiden 40 x 4 idi. şimdi 50x4. ve 50x3 ünden sorumluluk var. kalan 50'yi yaptıysanız mesela onun yansıması bilinmiyor puana.

cebimdeki kelimeler'de geçiyor o hikaye. video google'dan bulabilirsiniz.

yakın tarihte adınıza kesilmiş bir fatura, o da olmadı kira kontratı gerekiyor.

Ev arkadaşınız varsa onunla birlikte gideceksiniz. O imza atacak sizin de o evde kaldığınıza dair.

ev arkadaşım yok.

bir kaç ay önce kendim yaptım, kira sözleşmenle nüfus müdürlüğüne gidiyorsun bir de kimlik fotokopisi hemen yapıveriyorlar(kira sözleşmesi noter onaylı olmalı). Eğer ev seninse herhalde o zaman tapudur, hiç evim olmadı bilmiyorum

ben şurada irdelemiştim mevzuyu belki faydası olur (git: #181103)

edüt: beceremedim la bunu ben. aşağıya şeyapayım o zaman

"
işlem şu şekilde oluyor, taze taze...
ihtiyacı olan arkadaşlar da faydalanırlar belki...

elinizde bir adet yeni ikametgahınızı doğrular belge olmalı evvela. bu su faturası olur, elektrik faturası olur, yahut kira kontratının noter tasdikli kopyası olur.

sonra yeni taşındığınız yerin muhtarlığına gidiyorsunuz, böyle böyle kaydımı buraya aldırcam diyosunuz, o size bir evrak doldurup veriyor. muhtardan aldığınız evrakla bağlı olduğunuz nüfus müdürlüğüne gidiyorsunuz. aile fertlerinin kimlikleri + muhtarlıktan aldığınız belge + ikametgahınızı doğrular belgeyi görevli memura veriyorsunuz. işleminizi yapıyor size başka bir evrak veriyor. nüfus müdürlüğünden aldığınız bu evrağı götürüp muhtara veriyorsunuz. işlem tamamlanıyor.

dikkat etmeniz gereken husus, muhtarın size verdiği belgedeki adres ile ikametgahınızı doğrular belgedeki adresin aynı olması. yoksa problem çıkartabiliyorlar.

benim başıma şöyle bişey geldi, apartmanların numaraları değişmiş tam hatırlamıyorum şimdi ama misal benim oturduğum apartman eskidan 7/A iken şimdi 9/B olmuş. götürdüğüm elektrik faturasında eski numara, muhtarlıktan aldığım belgede ise yeni numara vardı. problem yaptılar, elektrik idaresinden değiştirmelerini istedim, numarayı değiştirip yeni bir fatura verdiler onunla yapabildim işlemimi.

edit: ayrıldığınız mahallenin muhtarlığından herhangi bir evrak almanıza gerenk yok.
"

hepsini çözmesi gerekir.
standart sapmalarda sözel 1 ile 2 sayısal 1 ile iki arasında pek fark yok. sayısal ikininki evet biraz fazla fakat ea puanı önemli olduğu için işletmede dengeli bi şekilde hepsine girişmesi caizdir.

işletme eşit ağırlıkla almıyor mu? sayısal 2 oluyor o durumda. sözel 2'nin etkisi yok eşit ağırlık puanında.

hocalar sınava giriş kağıdı gelen var mı bu arada?

(bkz: soruya kaynak yapmak)

Ben de araya kaynıyorum.

Mühendislik mezunu olup dış ticaret yüksek lisansı yapacak olan ne çözecek? Mantığı anladık ama emin olamıyoruz.

sınav giriş belgeleri son haftada gelir anca,gelmese bile ösym bürosundan 1 gün eveline kadar 2 tl vererek alabilirsin..
öte yandan mühendislik okuyorsan zaten sayısal kısmını rahat rahat yaparsın sözelde biraz süre sıkıntınız olabilir ve sözel puanına daha fazla etki eder.. katsayılar arasındaki farklar çok fazla değil ama..

dexter izlememiş olmanıza şaşırdım. neyse, zararın neresinden dönerseniz kardır. ;)

ilk aklima gelen diziler:
it crowd, extras, coupling, dexter, breaking bad(1 sezon dayandim demissin ama tam istedigin gibi bir dizi: "malzemesi insan, konusu cekici"..), six feet under, the walking dead(zombi dizisi gibi başlarda ama eger cizgi roman'a bagli kalirlarsa yine tam istedigin gibi bir dizi..)

ekstra olarak: modern family, louie, weeds(ilk 3 ya da 4 sezonu gercekten baya iyiydi.. sonraki sezonlari da eskisi kadar olmasa da iyi yine..), battlestar galactica, damages

mad men herkese gore bi dizi degil bence

bu arada izlediklerinize benzer üç (komedi) dizisi de yazayım:

bored to death
how I met your mother
coupling

prison break? mutlaka izle.

yazmayı unutmuşum, dexter'a da bir kaç kere denk geldim ancak sevemedim

how i met your mother da açmıyor beni, prison break keza öyle

it crowd, extras, modern family, louie, weeds ve bored to death hakkındaki yorumları okuyup içlerinden bi tanesini seçerim artık

ama dexter bir iki defa denk gelinmeyle sevilebilecek bir dizi değil ki? aksine bir oturuşta bir sezon bitirme tavsiye edilir :) çünkü tüm bölümler ve hatta sezonlar birbirini izler. içindeki heyecan her bölümde artar.
yine de, birinci sezona sırasıyla başlamak suretiyle bir şans daha vermenizi öneririm. :)

boardwalk empire la bir adım öne geçebilirsin.

@v.vampir böyle cinayet aksiyon falan açmıyor beni ondan olabilir
dexter sevenleri anlıyorum bir çok arkadaşım izliyor, saygı da duyuyorum ince kaliteli bi dizi ama çok aksiyonlu tıpkı prison break gibi. yazmayı unutmuşum az aksiyonlu istediğimi pardon :) çok teşekkürler yine de

@gümüş elma boardwalk empire'ı markaja alıyorum

breaking bad izle, gel teşekkür et.

supernatural

kendine 3 bölüm şans ver ondan sonra emin ol bırakamayacaksın (:

@yoa izledim beğenmedim
@u.pirasa dedim ya fantastik şeylere gelemiyorum, tıhıhı diye gülüyorum hepsine

Dexter..
hatta çok şanslısın şimdiden 5 sezonluk malzeme var elinde..
ahh ahh :=)

oz ve sopranos gibi iki hbo dizisinden hoşlandıysanız six feet under izleme vaktidir.

Hepsinden önce friends i izle.

fiber hat yokmuş bizde de ama kablo tv var. hatta önceden kablotv abonesiydik sonra kapattırmıştık.

1 haftadır kablonet kullanıyorum, memnunum. 12 lira 1 gba kadar. sonrası için her gb başı 3 lira.

max. 30 küsür lira ödüosun bokunu çıkarsan da downloadın.
sözleşme ile 200 küsür liralık modem bedava.
iyi gibi yahu.

kablo tv varsa adsl'e bulaşmamak en iyisi.

Ben de kime sorsam kablo iyi diyor. İmkanı olan herkes kabloya geçiyor.

evde 4-5 aydır kablonet kullanıyorum, çok sıkıntılı. imkanım olsa superonline alırdım, o yoksa ttnet. yıllardır kablonet kullanıp sıkıntı yaşamayan arkadaşım var. ama bende bağlantı sürekli yavaş ve sık sık kesiliyor. verdikleri kablosuz modem işe yaramaz, sinyal gücü en yüksek seviyede ama yandaki odadan bile tam çekmiyor.

komşulardan uydunet kullanan varsa memnunlar mı bir sorun. bağlantı sorunları bölgesel oluyor sanırım.

aynı anda açıköğretim dışında ikinci bir üniversiteye gidemezsiniz.
mezunsanız şayet, ikinci bi üniversite bitirmek istiyorsanız, 2 katı ödeme diye bişey yok.

yoa +1

ayrıcada lisans tan sonra askerliğinizi yapmadıysanız diğer lisansı yapmadan askerliğe alıyorlar diye duydum.-Açıköğretim hariç-

mezunsan 2. okuldan 2 kat fazla harç ödemen söz konusu olabilir diye biliyorum ben

lisans bitirip bitirip tekrar lisans okumak istediginde gayettte 2 katı harc oduyosun. 2 ogretim olursa onunda 2 katını ödüyosun. cok yakın bir arkadasım okuyor su an ve 2 katı harc ödüyor sırf, o yüzden 2. öğretim yazmadı hatta.

acık ogretimde işler farklı tabi.

sağolasınız. göte giren şemsiye açılmaz.

kulüp bazında yok diye biliyorum, yani yakın tarih(2004-2010) olarak. belki milli takım, bilemiyorum.

hiç olmadı, bundan sonra da muhtemelen olmayacak.

yok ama ronaldo vs messi tartışmasında bir argümanda değildir

yok ama ronaldo messi tartışmasında bir argümandır. messi o maçların yıldızı oluyor, ronaldo sahada gözükmüyor.

şöyle bir karşılaştırma olabilir : aa dünyaya rezil olan takımın oyuncusu, aa dünyaya rezil eden takımın takım oyuncusu.

alexa'da 12 milyonuncu sırada olan bi siteden değil bilet almak, jpg bile indirmem.

çok kötü bir siteye sahipler kesinlikle ama daha önce 4-5 defa bilet aldım tiyatrolar için, hiçbir sorunla karşılaşmadım.

mybilet var benim bildiğim, devlet tiyatroları biletleri satılıyor. diğer tiyatrolar da olabilir

Konya yolundan gölbaşı minibüsüne binin.
eymir sapağı var(sağa doğru) orada inin ya da direkt şoföre söyleyin mogana gideceğinizi yakınında indirmesini.
oradan 40 metre kadar köprünün altındaki ana yola yürüyün, minibüsler geçer.
şu an nasıl nedir bilmiyorum ama geçen sene böyleydi. bayram mayram derken minibüs bulmanız bile zor olabilir gerçi.

kısa hikayelerle ya da akıcılığı genel tarafından onaylanan roman ve öykülerle başla.

son dönemden akıcılık mevzusunda akla ilk gelen isim adam fawer oluyor. 2 kitabı var zaten. bir solukta biter.

kısa öyküler içinse, hala aziz nesin'den aldığım tadı başkasında bulamadım:\

suzanne collins - açlık oyunları

yazar: dean r. koontz
kitap: yabancılar
aşağı yukarı senin gibi bi okuyucuyum, harbi bu kitabı soluksuz okumuştum.
bilim-kurgu bu arada!

Henri Charriere'nin kelebek isimli romanı gayet sürükleyicidir bak

Herman Hesse oku, ufkunu genişletir..

albert camus - yabancı

kumarbaz, dostoyevski

açıkçası burada cevaplarda yazan dostoyevski, hesse ve camus kitaplarının öyle çok da film gibi akıcı okunabileceğini düşünmüyorum. okudum, severim ama öyle değiller bence.

tavsiye edebileceğim yazarlar, paul auster, kurt vonnegut ve engin geçtan. bu kişilerin romanlarını tek seferde ve akıcı olarak okuyabilirsiniz. çok da güzeldirler bu arada.

wilbur smith öneririm seri halinde yazıyor yani soy sop olarak devam ediyor yalnız afrika tabanlı bir romancı her kitabında afrika coğrafyasını konu alır. eğer seriye meraklıysan yırtıcı kuş, muson yağmurları, mavi ufuklar dededen toruna koloni zamanları korsanlar doğu hint deniz şirketi ve 1700 lerde geçiyor. tek takılmayı seviyorsan maceracılar, bir avuç kum, şimdi ölmek zamanı birsürü kitabı var macera seversen oku oku bitmez. clive cusslerinde romanları güzeldir sahra romanı film oldu.

puslu kıtalar atlası
ihsan oktay anar

persepolis kesinlikle.. bir kere karikatür gibi, okumayı sevmeyen bir çok arkadaşıma verdim kitap çok kalın olmasına ramen en geç 1 haftada bitirdi hepsi.. ayrıca boş bir kitap değil iran islam devrimini anlatıyor, biraz da bilinçlenirsin..

Marjane Satrapi - Persepolis

hatta kitabın filmi de var ilginizi çekerse..

hepinize teşekkürler.liste yaptım kendime söylediğiniz kitapların bir çoğunu almayı düşünüyorum.

sonea: persepolis film olarak izledim kitabı da okurum film güzeldi çünkü

(bkz: chuck palahniuk)

altın diyorum. en azından kaybettiği değer olursa, yılın muhtemelen ortalarında tekrar kazanır hatta kazandırır.

25000 TL az para değil. hepsini tek bir araca yatırmaktansa sepet yapmak önerilir genelde. risk alma kapasitene bağlı olarak tabii. genelde az riskli yöntemlerden biridir. bir kısmını dolara, bir kısmını altına, b tipi likit fona falan yatırıyorsun. oluyor sana sepet.

btipi likit fon anca enflasyon farkını uzun vadede kurtarır.. tırışka.

real madride bas hacı.

10 gün için plan yapılmaz bana kalırsa, bişi isteniyorsa en azından orta vadeli olmalı ama neyazık ki parayı aralıkta bir yere harcamam lazım. şu bayram zamanı en azından azcık bi hareketlendirilir mi diye düşünmüştüm, sanırım kafa yormaya değmez.

@durukafa: real'e basayım basmasına da barça da bana basmasın sonra :)

durukafa doğru diyo...çelside denenebilir.

haftada 15 saat yapıyor.
ayda yaklaşık 60 saat.
benim hesaba göre saatine 6-10 lira arası dersek.
yaptığınız işin kalitesine göre 360-600 arası eder.
ortalama alalım. 450-500 civarı diyorum.

asgari ücret

500 iyidir.

günde 3 saat çalışıp 700-800 lira kazanılıyorsa ben yapıyorum bu işi. adresi verin gelip görüşelim. sikmişim muhasebeciliği.

@brainfour Düşündüm haklı olabileceğine karar verdim. Ama bardağın boş tarafına bakınca daha farklı bir durum görüyorum.
Belki de cocuga karsı sorumlulukları azalan aile yardımcının varlıgı ile daha da rahat olacaklar. Evde patron olmanın verdiği rahatlıkla kendi sorumluluklarını da(beraber ödev yapmak gibi) yardımcıya yükleyebilecekler. Çocukları ile olan kısıtlı iletişimleri daha da kısıtlanacak. vs. vs. Ki eğer böyle olursa yazık olacak...

yahu bu kadar işi nasıl 3 saatte yapmasını bekliyorsunuz insanın anlayamadım. tüm gün çalıştıracağınız eleman bu işleri yapıyor zaten. daha fazlası olmuyor. zaman olarak bakmış herkes. 3 saat çalışıyor hakkı şudur. bence bu insanın hakkı en az 800 tldir. evin tüm işini yapıyor 3 saatte. aynısından ben de istiyorum uuu

her gün gelecekse 3 saatte yapılabilir bence. her gün tüm evi temizlemesi beklenmiyor anladığım kadarıyla. bir evi temiz tutmak için her gün 1 saat yeter.

hahahahahahahahaha içinde tek çocuk olan bir ev her gün toplanmasa da olurmuş. HAHEHEHAH bırakın her günü her saniye toplanması lazım be? bilmeden hariçten gazel okumayın arkadaşlar. o kadının o işleri yapması için çok daha fazla zaman lazım. ya da o kadından o kadar iş beklememeniz lazım.

ablamın yardımcısı var tam gün geliyor 1.000tl para alıyor. ama evin bütün sorumlulukları kendisinde. temizlik, ütü, çocuk, yemek falan diyorsanız o işler günde 3 saatle bitmeeeezz

Tüm bu işleri 3 saatte yapması beklenmiyor tabii ki. Çocuğun yemeğini vermek ve evi derli toplu tutmak dışındaki işler farklı günlere dağıtılacak. Temizlik hastası ve emekçi düşmanı kokoşlar değiliz sonuçta:)

Kimin için? Siirt'in bir köyünde yetişen herhangi biri için mi, yedi kuşaktır ailesi hep İstanbul'da oturmuş, Robert Kolej üzerine Boğaziçi bitirmiş herhangi biri için mi?

ahlak kime göre ?
bana göre misal; norveç, isviçre.

isviçre :)

refah seviyesi yüksek yaşanabilecek en iyi ülke için isviçre derler hep nedense genel bir kanı var

izninizle ek nacizane görüşüm:

ahlak öncelikle kişinin özgür iradesi dışında toplum baskısına dönüşmüş dayatma ve yaşatma biçimidir.

yani özgürlük ile ahlakı (ki ahlak diye birşey olmadığını savunuyorum her zaman, ahlak yoktur toplum öngörüsü vardır) aynı düzlemde ele almak çok zor.

kızılayda tenedos.
düzelttiler. tavsiye ederim. koca tepe camiisine çıkarken büyülü fener yolunu kullan en üst solda kalıyo diye hatırlıyorum.

çok fazla ciddiye almamak gerek hiç bir internet sitesini. seni tanımayan adamların fikirlerine göre hiç yaşamamak lazım.

ben de tecrübe mevzusunu önemsiyorum, örneğin danışmak istediğiniz şeyde yol gösterici olmayabilir bazen ama gözünüzden kaçan bi detayı hatırlatır. üzerine daha fazla düşünebilirsiniz gibi düşünmekteyim.

Valla bu yazdığınle bile bu olayı körüklüyorsun zaten, bilmem farkında mısın?

Sizin burada vermediğiniz bir detay tüm cevapları geçersiz kılabilir. Sanal adamcıklar sizi sadece sizin anlattığınız kadar tanıyor, kafada enterpolasyon yapıp ona göre bir cevap sallıyor. Son karar her zaman sizin olmalı. Bazen buradan akıl almamak daha iyi bile olabilir.

bir yorum yapabilmek için sizi tanımak lazım ki, buna da şu an imkan yok. hayatınızın öznesi olmadığınıza karar vermişsiniz bu aşamaların en büyüğü. şimdi bunun çözümü için çalışın.

sevgili aşk meşk duyurularına bakabilirsin bunun için... adam köpekler gibi seviyor ama biz ayrıl olum diyoruz.. yeterli sanırım.

edit: ayrıca cevabını aradığınız soru hayatın içinden soyutsal birşey ise kesinlikle özne duyuruyu yapan kişinin kendisidir.

kimse size kararlarinizda aciz kalmaniz ve kendi fikirlerine gore hareket etmeniz icin zorlamiyor. bu sizde biten birsey sonucta. duyuru veya cevaplarla alakali degil.

ask mesk konularinda daha on planda oluyor bu dediginiz ama hayat sizin hayatiniz. Burda sizin icin olumlu olabilecek hayat tecrubelerinden faydalanabiliyorsunuz ama illa bunu yapacaksin diye birsey yok. Boyle sorularda dalga cevaplar da olabiliyor tabi.

Hayat oznesi sensin, eylemi de sen yaparsin.

nasıl ki reel hayatta, arkadaşlarınız sorunları/olayları sizin anlattığınız bilgilere göre yorumluyor ve tavsiyelerde/paylaşımlarda bulunuyorlarsa, burda da aynı durum geçerli. ve yine nasıl ki onların her söylediklerini birebir copy paste edip hayatınıza uygulamıyorsanız, sadece fikir/ yeni bakış açısı/ gözden kaçan detay/bilgi v.b. ediniyorsanız, burda da aynı durum mevcut.
başkalarının bakış açısından, bilgilerinden faydalanmak/feyz almak acizlik göstergesi değildir, günlük hayata dair pek çok olayda amerikayı tekrar keşfetmeye kalkışmanın mantığı yoktur.
bazen dış göz, hele duyuruda ki gibi sizinle duygusal bir bağları olmayan ( arkadaş,dost,sevgili,aile farketmez ) kişiler, bazı durumlarda çok daha objektif fikirler ( aman kırılmasın, aman duymak istediğini söyleyeyim v.b. triplere girmeden ) beyan edebilirler.
herhangi bir yazıyı gözününüzün dibine sokup okumaya çalışın bakalım, bir de biraz uzak tutarak.bu hayatımızın her alanı için geçerlidir, misal iş hayatı için " işletme körlüğü " gibi gibi...

her sene aynı öngörüleri aynı standartta tutturamazsın bu bir.

iyi bir borsacı olsan enflasyon denen şeyi etmenler arasına sağlıklıca katabilir, bu paradan nasıl daha çok para kazanabileceğini düşünüyor ve dolayısıyla bu soruyu sormuyor olurdun bu da iki. paranın fiyatlar seviyesine oranla değeri gün be gün tükenecek çünkü.

öptm.kib.bye.

-teoride olmaz, bir kiza sararsin o paranin yarisini iki senede onunla yersin. gerci guzel bir iki sene olur, ama sonra kiz seni terkeder.

-pratikte ayda 4.8 yetmez 6 yap onu. : )
-sonra pratikte vergiyi unuttun, su hesapta devlet cok guzel yer sen bakarsin. gelecekteki vergi artislarina karsi bir savunma mekanizman da yok ayrica, paranin bir kismini yurt disinda tutmak gibi..
-enflasyona karsi hic reinvestment yapmadigin icin anaparanin kuculecegini unuttun,
-yine pratikte islem ucretlerini unuttun, anaparayi toplarken birazini da araci kurulus yer yine sen bakarsin, sonraki donemde de hesap isletim ucreti ve stopajlar yer sen yine bakarsin..

onun yerine anaparayi topladiktan sonra %30 gayrimenkul %30 indexborsa(lar) %15 tl %10 fx %15 fixed income takilsan? zaman icinde likid kismin oranlarini degistirmek disinda hic bir durumda panik yapmayip dokunmasan..? (bu durumda kiradan ve fixed income odemelerinden yiyeceksin, istersen gayrimenkulu biraz daha arttirabilirsin likiddeki %25i %10 yaparak, bu sekilde kira gelirin yedigin para, fixed income gelirin ise reinvestment parasi olur, genel olarak da basina bir sey gelmedigi surece geri kalana dokunmazsin. ayrica fixed incomelarin getirileri gelecekte son on seneye yaklasan seviyelerde olacak mi daha belli degil..)

veya "yok kardesim ugrasamam portfolyo takip etmekle, hazir paradan yiyecegim ben" diyorsan ilk 5 sene dedigini yaptiktan sonra bir bes sene daha reinvestment period tarzi daha az olsa da calisip biraz daha ekleyerek devam etsen, sonra da her ay faizin yarisini geri ekleyebilecegin, yani anaparanin kuculme hizini azaltabilecegin bir sekle gelsen? mesela yine bugunun parasi ile 500bin degil de 1.5 milyon tl.. aksi durumda yapabilecegin hic bir sey yok, 10 sene sonra eline her ay 4800tl gecmesi bugun her ay 4800 gecmesi ile ayni degil..

sabit paradan yemenin su sorunu var: bundan 15 sene sonra bir de bakmissin bugunun degeriyle 100 bin dolarin kalmis, panik yapip "para bitiyor" diyorsun, bankayla leverage a giriyorsun 500 bin daha aliyorsun, 600 binin 100bin dolar kaybettigi gun banka krediyi geri cagiriyor ve sen adamlara "abi uc ay daha bekleyin valla toparlayacak" diye gidiyorsun.. o gun karsina "beyefendi daha isletim ucreti ve xxyy vergisi var sene sonunda faturalandiracagimiz" diye geliyorlar.. olacak is mi simdi..

teoride elbette mümkün. science works. 2+2 = 4 hikayesi evet.

fakat pratikte oldukça ütopik. iyi bir borsacı olmak da size matematiksel olarak yazdığınız oranı her sene verme garantisi vermez.
keza "iyi" göreceli bir kavram olup, sizin teorinizi temelden sarsan "güvensiz" bir sözcük.

haliyle teoride olur halde duran durumu, pratikte ütopik hale sokmakta.

eyyorlamam bu kadar.

ben buna benzer bir hesabi, universite den mezun olup calismaya baslayinca yapmistim. olmuyor o isler, kac yasina kadar yasayacagin sorunsali var. ana para enflasyon ile çüke dönecek, 65 yaşında 3 kuruş para ile sağlık sorunlarıyla baş başa kalacaksın. onun yerine bi kac yil daha calisip biraz daha para biriktir. cok saglam 4 adet ev al, ileride masraf cikarmayacak cinsten. kira paralari yeter. bir de yilda 60 bin i nasil biriktirdigini merak ettim.

yılda 60bin kazanıp biriktirebiliyorsan bence çalışmaya devam et. sitiret emekliliği.

arkadaşlar cevaplarınız için çok teşekkür ederim, cevabınızın hakkını alabilmeniz için her cevabı yorumlayayım.

@deeperdown; cümlelerini benim "iyi bir borsacı" olmadığımı belirtmek üzerine seçmişsin. ben iyi bir borsacı olduğumu düşünüyorum, yaklaşık 8 senedir gayet iyi kazandım. %13 ortalaması kazancımın elbette çok altında. %13'ün seçilmesinin sebebi ise amerika endekslerinin 30 senelik ortalama getirisinin %13 olması (en kötü günler dahil). enflasyon denen şeyin gayet iyi farkında olsam da, oturup sağlıklıca hesaplamaların içine katmaya vaktim ne yazık ki yok. neticesinde broker değilim, asıl işim para yönetmek değil, mesaimi işime harcıyorum.

@bunubenyazdim; uzun cevabın için çok teşekkürler.
-karıya kıza ciddi anlamda tokum, zaten evli sayılırım. başka acil durumlar çıkabilir elbette ancak karı-kız bunlardan biri olamaz. hepsini gördüm, hepsini yaşadım.
-aç gözlü bir insan değilim. mütevazi bir evde kirada oturabilirim, yeter ki artık çalışmayayım. 4 binin yeteceğini düşünüyorum ve umuyorum elbette.
-enflasyonu, işlem (aracı kurum) ücretlerini, devlet vergilerini unutmadım; ancak yuvarladım. sorguladığım fikrin temeli esasında. 5 sene olmaz, 6 sene olur; 4800 olmaz 4 bin olur. bu ikisinden birisi bu faktörleri kökten halleder sanıyorum. ayrıca her ay o kadar parayı harcayamayıp hesaba ciddi geri dönüm olacağını ve paranın erimesine de razı olacağımı belirtmek isterim, ben ölürken bir şey bırakmasam da olur. portfolyo tavsiyelerin güzel, inşallah işlerden biraz rahatlayınca uygulamaya çalışmak isterim.

@yoa; yukarıdaki cevaplarda da belirttiğim gibi %13 yuvarlak ve ortalama bir rakam. bir sene %11 olur, diğer sene %13 olur öbür sene %-30 bir sene sonra %50. %13 yeterince anlamlı diye düşünüyorum.

@perkele; gayet mantıklı. 60 bin TL'nin çok para olduğunu düşünmüyorum. eşimle birlikte bir şirkette alt düzey yönetiyiz. ayda yaklaşık 15 bin TL kazanıyoruz iki kişi.

@mordorlu ziya; eyvallah hocu ama çalışıyorsak da bir gün çalışmayabilmek için çalışıyoruz. daha fazlasında gözümüz yok.

tekrar teşekkürler, sevgiler.

bilgisayarını hor kullanıyorsan, format vakti gelmiş olabilir. eski programların kalıntıları ram'den yiyordur.

(bkz: svshost)

Ben sizin yerinizde olsam MATLAB'i kaldırıp tekrar kurmayı denerdim.

in bruges

grave of the fireflies

imdb top 250
www.imdb.com

sevmediğin türleri, eski yapımları, izlediklerini elersen geriye eminim bikaçı kalır.

(bkz: 12 angry men)
(bkz: the fall)
(bkz: memories of murder)

cennetin rengi, the fall, rain man

the invention of lying

yeni izlediğimden: (bkz: das leben der anderen)
www.imdb.com

before the rain / pred dozhdot

deniz kızı ponyo
blade runner

leon yææ

manyak olayım sonunda diyorsan "oldboy"

bir insan güneşli pazartesileri izlemeden ölmemeli.

sonbahar

I'm a cyborg but that's ok

Arizona Rüyası

bi kubrick filmi yazmamışsınız arkadaş!

yönetmen stanley kubrick'in tüm filmlerini izle kemalist kardeşim.

hadi sigarayı cebinden çıkarır içersin kapalı mekanda. ama nargile dediğin şey sigara gibi değil ki? mekan sahibi olacak ibne izin vermese içemezdim zaten. illa kapalı alanda nargile içicem diye götümü yırtsaydım, adam yapmıyorum ulan yok sana nargile falan derdi. bence ortada bi suçlu varsa yavşak cafe sahibidir. nerde aricam lan ben hakkımı

kasaya bırak dekontu.

itiraz et ceza makbuzu ile. tanık isteyecekler. sen de tanık olarak mekan sahibini gösterirsin, zaten mekan sahibi olduğu için sana içirdiği için suçlu konumunda olacak. 5binlira daha ona kitlerler,şahane.

kişiye 70 lira ceza var işletmeye 5000 lira ceza adamla anlaşın cezayı o ödesin sende evet ben yaktım kendim içtim işletme uyarmadı de. işletme içirdi dersen işletmeye 5 bini kitlerler..

Dükkan sahibine arkadaşların önerdiklerini söylemeye tek başınıza gitmeyin. Olabildiğince gorile benzeyen arkadaşlarınızla gidin.

bence o 70 lirayı ödeyin ama o şerefsiz dükkan sahibine de 5000 tl kitlediklerinden emin olun. en azından ciğeriniz soğuyacaktır.

70 tl mekan öder. e tabi keriz gibi sen ödediysen bence ülkenin değilde kendi kafana sıç.

çorba paraları bitmiştir. ciddiyim. sahte makbuz falandır o. yapar onlar. evet yapar.

nargile içilmesi izni olmayan bi kafede nargilenin işi nedir? bu nargileye köz neden hazırlanır? müşteriye neden sunulur?
bariz işletmenin suçu

gayet mantikli. sadece mekan sahibine degil, icene de ceza kesiliyor.

nargile cafeler sigara yasağının göz yumulduğu mekanlar. hatta bitkisel nargile diye kılıfına uydurdukları için sigara yasak nargile serbest olayı var. eğer mekan sahibi sadece nargile içebilirsin dediyse mekanda resmi olarak bitkisel nargile satılıyor (yersen. palavra tabiki bu durum). polisin yazdığı ceza hatalı. orada nargileyi alıp analiz vs etmeleri lazımki ispatlasınlar.

mekan sahibinin normalde bir suçu yok ama tabii polis geldiğinde seni göt gibi bırakıp gittiyse ağzına sıçmakta serbestsin. bi de mekan neresi?

hacı web sitesi hemen veriyor. saat 10 olunca. www.millipiyango.gov.tr

ben canlı izlemek istiyorum çekilişi, hangi kanal trt1 mi 3 mü? saat kaçta.

21:00-22:30 saatleri arasında TRT/1. Genelde 21.30a doğru çekilmekte.

hot tub time machine, zombieland (çok güldüğüm değil diğerlerine nazaran çok güldüklerim. birazdan birisi hangover yazacak onu yazmadım)

evet izledigim filmler, tavsiyeye devam lütfen ^.^

due date adında bir film gösterime girdi dün. fragmanı bile beni güldürmeye yett.

the naked gun

eski bir film ama;
attack of the killer tomatoes diyorum :))

(bkz: the invention of lying)

(bkz: the bucket list)

italyan usulü boşanma,
film değil ama seinfeld her zaman..

SALAKLAR SOFRASI

yerli otomobil dergileri zaman zaman testler yapar. son ayların dergilerine göz atın derim.

fiyatları nerden aldın bilmiyorum ama yazdıgın rakamlar cok yuksek. Daha ucuza bulabilirsin lastikleri. İnternetten kısa bi fiyat arastırması yapmanı öneririm.

diger konuya gelınce bridgestone ya da michelin tercih et derim. Bridgestone daha uzun sure gider az da olsa ses yapar sert lastiktir. Michelin bridgestone kadar uzun gitmez ama ses falan yoktur yumusak lastiktir.

pek fazla kişi prim vermesede ben her zaman dunlop sevmişimdir. benim tahminim türkiyede çok prim görmemesinin sebebi bahsettiğiniz markalara kıyasla daha kısa sürede aşınması zira yumuşaktır bunlar ama çok ses yapmazlar ve yol tutuş konusunda iyi olduklarından hatta süper ötesi olduklarından şüphem yok.

fiyatların bi de işçiliği oluyo genellikle serviste.
her sanayii sitesinde iki blok ötede mutlaka bulabileceğiniz hankook öneririm. ben yıllardır kullanıyorum ve memnunum. 3 sene de garanti vermekteler.

birikecek olan mebla ne kadar? ona göre yol gösterebilirim.

ayda 1000 lira kadar kenara koyabilirim.

faize yatır, uzun vadeli bi şey olsun mesela bir sene.

ayrı bir hesap aç, maaşın yattığı gibi 1000 lirasını oraya koy.

çeyrek al koy kenara

bu aralar dolar babayı almış durumda, hazır düşükken dolar alabilirsin.

her ayın başında ayırabildiğin kadar miktarla altın alıp kenara koyabilirsin.

biriken paralarla tatile çıkarsın, sevdiklerine hediye falan alırsın, ya da o parayı ev/araba için peşinat yaparsın.

neyse, bunlar teoride mümkün olup pratikte pek de uygulanamayan şeyler. gerçekleşmeyecek planlar dünyasına hoşgeldin hacı :)

altın alabilirsin. ben cebimde nakit olunca pek har vurup harman savuruyorum. altın olunca bozdurmasına üşenip harcamaktan vazgeçebilirsin.

edit: bu arada dolara güvenme. fed dolar basımına başlıcakmış yakında. baya bi değer kaybetcek gibi duruyor.

b tipi yatırım fonu alın.en ideali.b tipi likit fon.paranız azalmaz ancak artış miktarı çok azdır.sonuçta 1000 lira korunur.bir ay sonra da atıyorum 1020 lira falan olur.onu almak için yatırım hesabı açtırırsınız mevcut hesabınıza.atm'ye gittiğinizde bakiye bilgisinde onu göstermez.bozdurmadan çekemezsiniz.

bence borca gir. para biriktirmenin en mantıklı yolu eksiklikleri taksitle borca girerek ödemek gibi. misal aylık bin lira kenara koyabiliyorsan 4-5 bin liralık bir ürün varsa kafanda onu al, taksit taksit öde derim.

bir diğeri b tipi likit fon.
şu aralar epey karlı gitmekte.

benim tavsiyem borca girmek demek zaten para biriktirmek demek felsefesinden hareket etmen :)

yapı kredinin altın hesabı var. ben onu kullanarak ayırabileceğim para kadar altın alıyorum ve o hesapta tutuyorum. böylece çeyrek altın vs tarzı derdim olmuyor, hırsız girerse çalar mı şeklinde korkum da olmuyor. başka bankalarda da vardır belki, bir araştırın derim.

kesinlikle bir mala bir şeye yatırmak en mantıklısı,aksi halde hiç kenara atamıyor insan hemen +1000 liralık yaşamaya başlıyorsun:) ev araba vs. alamıyorsan ben paramı koleksiyon yaparak değerlendiriyorum. örn. eski selanik kartpostalları topluyorum ebay den, hayatta değer kaybetmez zart diye de satılır ilgini çeken bu tarz bir şey varsa değerlendirebilirsin. değişik oldu biraz ama gidebilir...

borca gir. ileride kolay paraya çevirebileceğin birşey al. araba olur, arsa olur, altın olur. borca girmek kadar sağlam para biriktirme yöntemi bilmiyorum.

1 poundluk özellikle aramalarda dikkat çekmek için diye düşünüyorum.
diğeri de muhtemelen 3500 pound yazılacağına 350 yazılmış ya da o da bi taktik ki zaten o arabanın o sitedeki piyasası 2bin -3bin pound aralığında. ya da bilemedim hakkaten öyledir yahu. ilginç.

@yoa,


hocam peki 500 pounda fiat punto, 900 pounda 600lük kawasaki motor satılmasına ne diycez? hepsi yanlış değil ya..

@deeperdown
doğru diyosun fakat ben arkadaşın söylediği araba modelinin site içindeki fiyatlarının ortalama durumu ile ilgili verdim o fiyat aralığını. yanlış bişey söylemedim.
900 pounda gayet fiat punto manchesterda satılmakta.
aha da -> cars.trovit.co.uk

1- eger araci satamazsa ve tutmasi gerekirse, ve plakali halde yolda surecekse o yasta bir aracin emisyonu yuksek diye dusunuyorum, o yuzden 12 ayda 220 pound gibi bir vergi verecek, ve satamadigi her sene icin fiyati dusecek.
2- eger araci satamazsa ve tutmasi gerekirse, ve bu vergiyi vermek istemezse 6 veya 12 aylik SORN cikarmasi lazim, bunu da araci satamadigi surece tekrar etmesi gerek, ve yine satamadigi her sene icin aracin fiyati dusecek
3- eger araci satamazsa ve tutmamaya karar verirse scrapyarda goturup les bir fiyata satacak. (100 pound falan ediyor)

arac belirli bir yasin uzerinde olmadigi icin klasik olarak tanitamaz, o yuzden vergiden de kurtaramaz. normalde bu araclarin giderinin scrapyard parasi civarina olmasi gerek, ama bir kac kusuru da varsa rahatlikla dedigin fiyatlara gelirler.

ek: fiat punto icin "new car forces sale" diyor, zaten 10 senelik araba, acelede birisi icin o fiyat gayet normal..

oralarda biraz gözden düşmüş ikinci el fiyatları çok düşük. ama sanırım sadece alış fiyatları düşük ne diğer her şey daha masraflı.

top gear'da bazen "alın şu üç kuruşu, gençlerin seveceği türden ikinci el araba alıp şunu şunu yapın" şeklinde yarışmalar oluyor mesela. sallıyorum, 500 pound'a 1998 model bir araba alıyorlar mesela. ama aynı aracı bir seneliğine sigortalatmak istediklerinde 2000-2500 pound isteniyor.

stumble upon eklentisini kurmanı öneririm, ilgi alanlarından birini fotoğraf olarak seçersen inanılmaz bir zaman öldürgeci

(bkz: stumbleupon)

www.herkesebendencay.com
idare eder, fena sayılmayan içerikler eklenmekte.

ben onu yapmak için kendi sitemi açtım, yine de olmadı. sanırım netin büyüsü geçiciydi ve net bizi tatmin etmeye yetmedi, yetmeyecek de.

inci.sozlukspot.com

şiddetle tavsiye ediyorum.

Kanada hakkında araştırma yapın.

www.kunkapunka.com

dene bakalım bir, ilgini çeker belki.

forumlarda şöyle bişey buldum:
(Task Manager) bakarsanız plugin-container.exe adında bir dosya görürsünüz. Bu dosya Firefox'un eklentileri için kendisinden bağımsız çalıştırdığı dosyadır. Video yayını yapan sitelerin bir bölümünde FMS veya RED5 gibi sunucularla RTMP protokolüyle yayın yapılır, bu protokolde kullanılan akış denetimi özelliği ile bizim videonun hangi bölümünü izlediğimizi algılar ve videoyu izleyebilmek için bilgisayarımıza ne kadar veri yüklenmesi gerektiğine karar verir. Örneğin Youtube ve Vimeo gibi videoları istediğimiz bölümünden izleyebildiğimiz sitelerde bu protokol kullanılır, tahminen Firefox Flash pluginini bağımsız çalıştırdığı için o noktada bir problem yaratıyor. Aynı sorun bendede vardı, Firefox ve Flash'ın son sürümlerini kurunca düzeldi.

oldboy , ama oldboy komik değildi

bir bollywood filminden böyle bir kesit var bir yerlerde, o mu acaba?

yok komedi filmiydi arkadaşlar, komikti ama kanlıydı.

ttnetin 10mbit paketi yok bildiğim kadarıyla
8mbite kadar paketini kullanıyorsanız(49 lira) 15 gb ı aştığınızdan 512 ye düşmüştür.

evet 8 mbit kullanıyordunuz fakat o bağlantı sınırsız değil netlimitsiz tarifesi. 15 gb geçilince otomatikman 512'ye düşüyor. şimdiye kadar niye mi düşmüyordu ?
ttnet altyapıyı oturtmamıştı da ondan.
ne zaman mı oturttu ?
25 ağustosta.

aman dikkat diyeyim.

dns ayarlarından kaynaklanıyormuş aynen devam 8mbite :)

dns hiza etki etmez, yeni fatura donemi (yeni ay falan iste) geldigi icin 15 gb olayi sifirlanmistir geri 8 mbite donmustur.

(bkz: godaddy)

namecheap kullaniyorum ben.
almadan once internette kullanacagin servis ve coupon diye ara indirim kuponu bulursun kesin.

merhaba, sigorta / kasko firmaları zaten size bunu aracınızı teslim ettiğinizde sormakta. sormaması durumunda gayet tabii isteyebilirsiniz.
genellikle 7-10 gün arasında süre ile araç vermekteler fakat ben kaskodan aracı teslim aldığımda vakt-i zamanında birisi araba talebi olarak otomatik vites araba istemişti fakat ellerinde olmadığını söylemişlerdi. not: kasko şirketim genel sigorta.

benimki koç allianz sigorta ve kaza durumunda 7 güne kadar ücretsiz kiralık araç sağlıyorlar. yalnız istemeden göndermiyorlar. telefon açıp sorabilirsin. büyük bir ihtimalle anadoluda da vardır.

anladım çok teşekkürler

kasko firmalarının anlaşmalı olduğu rent-a-car firmaları var, siz ikame araç talep ederken "otomatik vitesli olsun rica ederim" derseniz eğer ellerinde var ise verirler...

sigortacıyım; bu tarz durumlarla karşılaştım... elde var ise verilir :)

bugün sabah aradım söyledim kendi arabanız otomatik vitesmi dediler evet dedim, bakalım bekliyorum zaten ellerinde yoksa da düz vites araba vermeleri hiç bir işime yaramııcak sanırım..

www.kedilervekitaplar.blogspot.com

sezyum.com

15 dakka oyalar. takip edin arada: www.herkesebendencay.com

armorgames.com

www.alkislarlayasiyorum.com

Bisikletiyle Japonya'ya yolculuk yapan çılgın türk bir bisikletçinin blogunu kesinlikle tavsiye ederim:)Yolda yaşadıklarını blogunda sık sık yayınlıyor. Şu sıralar Çin'de:) İyi okumalar
dogaicinpedalla.blogspot.com/

herkesebendencay vardı zaten. daha once duyuruda yazılmıstı. sık kullanılanlarımda ekli.

biliyorsundur belki, www.stumbleupon.com üye olup ilgi alanlarını belirliyorsun, önüne dünyanın her yanından siteler geliyor..


yazdığın açıklamayı görmemişim :D stumble niye olmasın yaa :p

cizbakalim.com
bilmiyorsan eğer, belki bi yarım saat de bu oyalar..

bildiğim kadarıyla sizinle mülakatı yapan kişi genellikle bağlı olarak çalışacağınız kişi değil de bir ik cı olur. haliyle mülakatınızla ilgili gerekli notları alır ve ilgili birime değerlendirmek üzere gönderir. bağlı olarak çalışacağınız kişi dahi mülakat yapsa sizi işe almaya tek başına yetkili olmayabilir.

yani sözün özü her sınav gibi mülakat da bir sınavdır ve yapıldıktan sonra ilgili kişilerce değerlendirmeye tabi tutulur. bu değerlendirme süresi de başvuru sayısına, pozisyona, şirkete göre değişir elbette.

sadece sizinle mulakat yapmiyorlar. sizden once ve sonrasinda da gorustukleri kisiler oluyor. butun adaylarla gorustukten sonra hepsini bir degerlendirip en iyisini aliyorlar.

@crucio

sadece benimle mülakat yaptıklarının farkındayım.
fakat 3 haftanın mantığı nedir ?
misal biz 15 kişi mülakata girdik ?
3 hafta biraz fazla değil mi ?
yani aslında sormak istediğim bu süreçte baktıkları şey hevipeyra'nın dedikleri dışında başka bişey var mı ?

(bkz: travma sonrası stres sendromu)

psikolojik yardım alsan iyi olur.

hocam, bence bir an önce, olabildiğince hızlı bi şekilde psikologla görüşün. ama devlet hastanesi falan olmasın, kıyın paraya gidin yardım alabileceğiniz işini bilen birine. tek tavsiyem bu gibi konularda beklememek. hatta buraya bunları yazmanız, paylaşmanız bile sizlere tekrar aynı durumu kafanızda yaşatmıştır. yapmayınız etmeyiniz. kıymayınız zihninize.

eğer yolculuk için başka bir alternatifin varsa 6-7 ay trenlerden ve istasyonlardan uzak dur.


geçen yıl üsküdarda kaldırımdaki kalabalığın içine bir araç daldı. sanırım 3 kişi hayatını kaybetti o gün. kalabalık içindeydim, kazadan sonra ne zaman oradan geçsem, midem bulanıyordu. bir dönem kaldırımda yürürken sürekli trafiği kontrol etmek zorunda hissediyordum kendimi. üsküdara gitmedim aylarca. kaldırım tedirginliğim tamamen olmasa da geçti zamanla.

www.skepdic.com

www.nimh.nih.gov

en.wikipedia.org

çok kötü bir durum..ve fazlasıyla olumsuz...daha da olumsuz bir hale gelmeden profesyonel yardım alsanız iyi edersiniz..

bunlar olağan, normal şeyler. takma kafana.

kendine zaman ver. profesyonel destek al.
umarım düzelir.

öncelikle, şunu demeliyiz: yaşadığın travma normal. yani, bu kadar dehşet verici bir olaya tanık olman, elbetteki seni sarsacak. bir de, "başkasının ölümü" hep daha fazla korkutur insanı. tanıdığın birinin cesedini görmek kötüdür, ama bilirsin ki öldü. içten içe ölümden korkarak bakarsın ona. tanımadığın insanın cesedinden ise sadece korkarsın. o bedenden de korkarsın.

çok talihsiz bir olay. yardım alman da şart bence. bu olayı anlatman, yaşadıklarının nedenini bilmen, tedaviyi kolay atlatacağının göstergeleridir bence.

sorunu çok düşündüm.
sana yazacağım cevabı da.
korkun çok kuvvetli ve benim diyeceğim şeyler sana pek anlamlı veya iyi gelmeyebilir.
----spoiler---- :P

bu durumun seni etkilemesinin bir nedeni var. tabi öncelikle bu tip şeylere alışık değilsin. muhtemelen bu konulara pek kafa yormamışsın. kimi insan korkuları nedeniyle faniliği çok sorun ediyor. konu şu ki, olaylara bakış açımız çok kısıtlı. ve korkumuzun nedeni de, nedenlerin ve sonuçların ancak çok kısıtlı bir yerini görebiliyor olmamız.
karşılaştığın olaylarla ilgili tepkin çok normal. öncelikle bunu kavraman önemli. seni farklı kılan bunlar üzerinde düşünmeye başlamış olman.
fakat karşılaştığın durumla ilgili düşündüğünden farklı gerçekler söz konusu. ve maalesef bunları ancak korku perdesini aralamaya cesaret edebildiğimizde görebiliyoruz.

tıklamadığın tek bir cevap var, ki o da gerçeğe en yakın cevap.
ancak biraz umarsızca dile getirilmiş. doğum ve ölümle ilgili insanlığın geliştirdiği pek çok kavram var. bunların bir kısmı eski uygarlıklarda yitmiş. nedenini bilemiyorum. arada ne oldu da doğumu kutlar, ölümden korkar olduk orasını hala pek çıkarabilmiş değilim. belki de nuh tufanından sonra insan sayısı öyle çok azaldı ki doğan çocuklar hediye gibi geldi herkese :P ve bu nedenle doğumu kutlama hevesine kapıldık. ama şu an 7 milyarız ve intihar oranları inanılmaz ölçülere yaklaşmış durumda. bu işte bir gariplik var ama nerede? :)

sana da tek tavsiyem şu: yaşadığını hisset. kalbin nasıl atıyor, nasıl nefes alıp veriyorsun, şu an vücudunda hangi kasların kasılı, nerelerine yük biniyor, yer çekiminin etkisi seni nasıl yere yapıştırıyor. bu yerçekimi dünyanın ortasındaki nasıl bir dönüş gücünden kaynaklanıyor, gezegene ağırlık veriyor. havanın basıncı, odanın sıcaklığı. yani en baştan başla bu dünyayı algılamaya, biraz daha bilimsel bir gözle ve en basit yerden başla, kendinden. sorgulamaların korku, ümitsizlik, anlamsızlık içermesin. önyargısızca sadece etrafında algıladığın somut gerçeklere odaklan. bir gezegenin üzerinde uzayda dönüyoruz, bir yıldızın etrafında :) şu an gezegenimizin gölgede kalmış tarafındayız ama güneş kuzey yarım küreye yaz getirmiş, boynumuz ondan yana kıvrılmış. bizimle birlikte aynı yıldız etrafında dönen bir kaç gezegen daha varmış. kimi kaya, kimi sadece gazmış. meğer herşey atomlardan mamülmüş. :) eğer bunu hissedebilirsen dünya gözüne başka türlü görünmeye başlayacak.
trenin insanları öldürme gücü olmadığını anlayacaksın. insanların insanları öldürme gücü var. bilinci olmayan nesnelerin yarattığı ölümlere kaza diyoruz. kafana ağaç devrilmesi gibi. sen resmen bir cinayete tanık olmuşsun. ve arkadaşların sana psikolog veya ruhsal danışmanlık bişi tavsiye etmesi de bence yerinde. bizden yardım istediğine göre yardıma ihtiyacın var ve bunu işini bilen birinden alman gerekiyor. biz ancak sana kısıtlı ve fani görüşümüzle cevap verebiliriz çünkü yaşadıkların bizim okumamız için bile epey ağır konular.

iyi olasın :)

hep bir sey olmaz bana sağlam benim kafam derdim, duyunca off o kadar da kotu olmaz ki insan, takmasın kafaya geçer diye dusunurdum...ama basına gelince farklı oluyor...benm de basıma bir olay geldi...yıllardır herhangi ateşli bir silah gorunce ne çektiğimi kimse bilemez ve bazen yataktan ani kalkıslar, kafaya takmamaya çalışmak...
ben yapptım sen yapma aynı hatayı...git yardım al....
yılalrdır aklımda ve cıkmıyor, azalıyor ama yine de ara ara çileden çıkartıyor....
özet:GİT YARDIM AL....

toefl da hangi bolumlerde aksadiniz? yuksek lisans seviyesine ciktiysaniz reading ve writing den sorununuz yoktur heralde? listining ve speaking icin de 2 aylik bir amerika gezisi oneririm. orda s.ke s.ke konusup anliyorsunuz ve inanilmaz katkisi oluyor.

amerika işi zor şu an sanırım. çalışıyorum ve mümkünatı yok. toeflda hepsinden aksadım diyebilirim. puanlar birbirine yakın. fakat reading 19 gibi bişeydi sanırım. speaking 14 ya da 15ti sanırım.
iki kez aldım. ikincisinde writingden kalıp ezberleyip girdim ancak öyle 20 alabildim. ama 70'i göremedim ikisinde de.

ezberden vazgeç, anlamaya çalış. latince kökenleri araştır, gramer kurallarının mantığını çöz.
toefldan iyi not alman demek bu işi çözdün demektir. örnek soruları incele. çok aşırı beyin jimnastiği soruları var bu adilerin. ezberle asla ve kat'a başarılı olamazsın. english grammer in use al ve hatmet.
film, tv, kitap vs olayını sen de biliyosun. dinlediğini, okuduğunu anlaman yeterlidir bu konuda zaten. ama anladım sanma :) anladığını bil. yani çok yanlış anlıyor olabilirsin, iyi incele. bi de sevdiğin şarkıları, şiirleri filan (ingilizce olanları) türkçeye çevirmeye çalış. tersini de yap. türkçe şarkıları filan her ne ise ingilizce söylemeye çalış. o zaman anlamadığın, kıt kaldığın noktaları göreceksin.
okulda aldığın teknik ingilizce tabi ki yeterli olmayacak ama üzülme :) kısacık zamanda çok ilerleyebilirsin.
amerikancaya da kasarsanız ingilizceden kalırsınız. :) bu da bir durumdur.

bir de çok acele etme. bazı şeyler ancak kullanımla yerleşir. kulak dolgunluğu olması gerek. kursa da gideceksen arayacağın en önemli kriter yabancı öğretmen olsun.

abi cok zor bi soru bu be!

"ingilizceden tiksinmis" lafina taktim ben.

TOEFL hayvani vocabulary ister abi. Oturacan calisacan.

Ayrica ak got kara got ABD'ye gidince ortaya cikiyo. Sen yillarca Ingilizce ogrendigini saniyosun ama seni nasil kandirmis olduklarini ABD'de anliyorsun.

Ben su tiksinme konusuna geri donmek istiyorum. Bunu ortadan kaldirmamiz lazim. Yoksa olmaz bu is.

Hustler, Penthouse filan okusan da Ingilizce'den tiksiniyo musun mesela?

Yani oyle bi okuyacak materyal bulmalisin ki, o konuyu cok sevmelisin. Gitarsa gitar, karateyse karate, kamyonsa kamyon gibi.

Hani kitap okumak SIKICI geliyosa, dergi ve ozellikle reklam okumani tavsiye ederim.

Haa tabii bi de gazete. Ama hangi konulari seviyosan o konulari daha cok okuman lazim ki bu bi gorev olmasin, zevk olsun.

global.nytimes.com

www.nypost.com

www.people.com

www.okmagazine.com

film izlerken, kitap veya dergi okurken, kafana kelimeleri degil, cumleleri kazimani oneririm. diyelim en sevdigin filmi 20. defa izliyosun. artik cumle cumle ezberlemen lazim oradaki konusmalari.

ayrica dost aci soyler abi, kusura bakma:

sende TOEFL ve KPDS yoksa, sen ingilizce bilmiyosun.

Ama hic kimse anasinin karninda ogrenmedi, daha korpesin, kafaya tak ve bitir bu isi.

Bugunden yarina olmaz ama seneler icerisinde olur. Sadece kararli ol, azmet, emek ve zaman harca ve en onemlisi, bu ogrenme surecini kendine sevdirebilecek, seni eglendirebilecek bi yontem bul.

Bi de ne derler?

Dil dile degmeyince dil ogrenilmezmis...

@kedibebesi

yani evet, bazı adamlar misal temeli öyle bi atmış ki adam bi girio toefla 100 alıyor. hiç de beklemezsin.
heralde birazcık bu temelle ve zamanla da ilgili.

@compadrito
ingilizce bilmiyorum doğrudur :)
zaten bunu %100ingilizce eğitim yapan bi kurumdan mezun olmama tüm projelerde ingilizce sunum yapmama rağmen söylüyorum. dil yeteneği diye bişey var mı acaba bilemiyorum.

internette gazetelerin haberleri altinda okuyucu yorumlari oluyo ya, onlara takil.

Niye?

Cunku kisa kisa, atistirmalik cerez gibi.

Cok cesitli, atistirmalik cerez gibi.

Iyisi var, kotusu var, atistirmalik cerez gibi.

Bi de gel sen beni dinle de bi gavur sevgili yap. Kediebesi'nden firca yemeyi goze aldirip, "Dil dile degmeyince dil ogrenilmezmis" bile dedirttin bana lan artik! Biraz da sen gayret goster de, kap su GACIYI!

odtude bir suru exchange var, yerinde olsam biraz onlarla takilir hic yoktan konusmami gelistirirdim. exchangein konustugu ingilizceden ne olacak diye dusunebilirsin ama soyle bir sey var ki pratik yapmadigin muddetce kelime bilgin olsa bile cumle kurarken aklina gelmeyecek, kendini ifade etmekte gucluk cekeceksin.

hiç canını sıkma. ben ne kolej mezunları gördüm üniv de paşa paşa girip okudular en baştan hazırlığı :) önemli olan ilgi, şevk, azim filan. gerisi teknik. matematik gibi düşün :)

reading: 1) kesinlikle ny times science. normal ny times gazetesi degil, science kismi. özellikle doga ile ilgili kisimlari oku. bilmedigin kaliplari ve kelimeleri not et calis. 2) bir de wikipedia'da tarih ve sosyal bilgiler konulari. her gun bir makale oku mesela.

listening: national geographics'in uzay, insanlik tarihi ve dünya üzerine 1-2 saatlik belgeselleri var, faydali olur.
2) www.npr.org'da science ile ilgili belgeseller

speaking: firsatin varsa arkadaslarinla yoksa tek basina konusmayi dene. hergün 10 dakika konus mesela. üzerindeki pasi atarsin, eksik yönlerini görürsün. daha sonra toefl'da cikan konular üzerine -süre tutarak- konusmayi dene.

writing: toefl'da writing iki kisimdan olustugu için, integrated part kismi listening ile iliskili. yine anlama ve hizli not alabilme yetenegine bakiyor. sanirim en az skntili oldugu yer burasi.

Bunları indir oku, toeflda puanın en az %20 artacak

* Ultimate Fantastic Four #1–60, 2004–2009
* Ultimate Spider-Man #1–133, 2000–2009
* Ultimate X-Men #1–100, 2001–2009
Çizgi romandan daha iyi bir ingilizce geliştirme yöntemi var mıdır şu dünyada:)