Saçlara küçük bir bakım ardından on numara hatunsun

beyler, üzgünüm ama kandırmaca.

gözler lens :S

bir "ay götüm" ifadesi var ama "kompozisyonun" kalanı durumu kurtarıyor.
beğendim.

@giovanne saçlara napayım? O uçlardaki sarımsıları geçen pazar yaptırdım daha.
@kosun yok yahu
@cekilmis lens değil :/

Oha. Duyurunun şimdiye kadar gördüğüm en başarılı kızı geldi.

kompozisyondan ne kastedildiğini az çok anlıyor gibiyim

Bana da lens gibi geldi gözler bi de dudak çukurunun çok çukur böyle bi değişik

İşte o uçlar biraz daha sarımsı olsa daha iyi olur gibi, böyle göstermiyor pek kendini

oyş oldum

alın büyük ama güzel bir kız

ben tarz diyorum

dudaklar family guy'daki meg değil mi? :)

Nedense seni hanım hanımcık bir kadın olarak düşünmüştüm, epey afetmişsin.

Olm niye ifşa yapan her güzel kadına föyk böncö diyorsunuz, güzeller kaydolamıyor mu duyuruya içi çirkinler?

Dessy mi ne ondan sonra gordugum 2. Afet sensin valla:d

Guzelsin guzel.

Maşallah güzel bir hanımefendi.

Beğendim ama makyaj fazla geldi.

sadece memeleri değil her şeyi büyük ama alın dışında bütün o büyüklükler (gözler, burun, dudak vs..) güzel durmuş (zenci rapçi saati hariç).

Tarih içeren etiketlisi lazım , aksi halde fake ve gay.

@post modern kafan mı güzel
@kargn bence gay
@basond tutmadı

öss'ye yalandan hazırlanıyor gibi görünüp milletle mesajlaşan kız modeli.

Make-up app fazla kaçmış, daha doğal olsan daha güzel görünürsün.

Makyaj çok başarısız, memikler de malesef babaanneminki gibi. Biraz spor yapıp toparlar insan, nerden geliyor bu özgüven?

perfect 365 ifşası olmuş, doğal halin daha güzeldir bence.

İğrenç yorumlar basmış burayı yine.

Her insan güzeldir(nokta)

şu ifşayı kötüleyenler, kendi fotolarını paylaşmadığı sürece gözümde ezik ergen profilinden öteye geçemezler. daş gibi kız işte çatlayın amk.

@ihracat fazlası sırf bunu yazmak için mi girdin siteye asdfsaf hiç üşenmiyosunuz da.
ben ref'im pastörizeye, iyi biliriz kendisini. bahtı açık olsun.

başlıca dudak olmak üzere yapay durmuş ama üstün ve kolyen şahane.

Unutmadım. Hiç birini.

Ara ara denk gelirsen duyguların depreşebilir onun dışında bir süre sonra düşünmeyi bırakıyorsun. Zamanı yok. Belki 6 ay olur belki 4 sene.

Ben hatırlamamak üzere unuttum. Ufak tefek şeyler dışında aklıma bile gelmiyor. İsın sırrı şu sanırım. Iliskide hiçbir zaman onu/onları ezmedim. Üzmedim. Sabrimin son sınırına kadar dayanıp sonunda bitiren ben oldum. Ha unuttum diyorum da 2 yıl geçmiş üzerinden....

Nasilini bilmiyorum, zaman gectikce unutuluyor iste. Unutuluyor dedigim, kafana takmiyorsun. Arada aklima geliyor, sadece anlik olarak.

Pisman oldugum bazi seyler var, hepsi de benden kaynakli.

Everything happens for a reason ve it was not meant to be.

Bu iki cumle anahtar.

eğer sildiğiniz verileri harddiskten kurtarmak isterseniz, o verilerin ne kadar sağlıklı ve bütünlüklü kurtarılacağı, verileri sildikten sonra belleği ilgilendiren ne kadar fazla işlem yaptığınızla ilgili. yani mevzu yalnızca belleğin zamana karşı yenik düşmesi ile ilgili değil, aynı zamanda üzerine ne kadar yeni şey yaşayıp unutmaya çalıştığınızla da alakalı. sonuç olarak genel bir zamansal tahmin yapılabilir, ancak her zaman değişkendir.

Bir kişi hariç, hepsini az veya çok hala seviyorum, birisinde bu sevgi arkadaşlığa evrildi, birisinde bi parçam orda kaldı ama duyduğum sevgiye aşk da arkadaşlık da diyemem, öyle yani tamamen unutmak diye bir şey yok, her zaman bi yerde kalıyorlar gerçekten sevdiysen. Yeni birisi olunca onu daha çok sevebilmek bunların üstüne koyabilmek mühim sanırım.

beele (ekte akliniza gelen malum karikatur oldugunu hayal ediyorsunuz. evet.)

belee +1

yahu hayat bu kımler gelıyor kımler gecıyor, sevdıgın ınsanları gomuyorsun ellerınle, aıle buyuklerıne elveda dıyorsun bunlar ne kı? hayatta her zaman ılerıye bakmak lazım, yenı ınsanlara sans verdıkce eskıler aklına bıle gelmez

unutmuyorsun. anlamını ve önemini yitiriyor. silikleşiyor hafızanda. zaman ilaçtır derken bu kastediliyor.

Enerjini başka yere kanalize edeceksin, iş, spor, ibadet, kitap vs. Bir süre sonra biraz kendine gelirsin.

Unutamadım hala. Unutamıyorum. Unutmak da istemiyorum.

Yeni ve daha iyi versiyonunu bulunca hemen unuttum:D

Aklıma gelir ama herhangi bir arkadaşımın geldiği şekilde, "ahh o eski günler" şeklinde değil.

Pişman olmadım.

geride bıraktıklarımı da beni bırakanları da unutmadım.

bazılarını küfürler eşliğinde ara ara anıyorum. keşke dava açsaydım dediğim var düşün.

hiçbir bitme anına pişman olmadım. sadece olmamış olanlara pişmanım. şimdilik iki oldu bakalım ne olacak bu durum.

Hiç mi yorum yok la :(

Kardeş boşver, nasılsa ufukta bir gün muhakkak ayrılacaktınız. Koy götüne, sıkma canını.

-taze taze ebesi sikilmiş bir bey

Hem suçlu hem güçlü olmuş ihaleyi sana yıkmış , boşver.

mesaj yazma. o atsın. hamle yapma.

zaten gereksiz bir koz vermişsin son mesajınla, daha bir şey yazma. neden gereksiz koz diyorum, çünkü hem baştan kendisi olmayacağını söylemiş hem de sonra senin çıkışın üzerinden tribe girmiş. senin son mesajında ona yazman gereken şey -sen zaten bu işin olmayacağına dair peşin bir yargıya sahiptin, benim ayrılış şeklim neyi değiştirdi anlamıyorum- türünde olmalıydı.

Koz vermek, ihalenin bana yıkılması, tekrar hamle yapmak falan çok umurumda değil açıkçası. Uzun süredir bu kadar hoşlandığım birisi olmamıştı ve hiçbir şey yapmadığım için onu kaybetmeyi istemiyorum..

@johnny, geçmiş olsun abi, sen de sıkma canını.

senin umrunda değil tamam da onun umrunda ki böyle dengesizce davranmış. sikik tecrübelerimin bana öğrettiği şeylerden biri de, ne istediğini bilmeyen birini asla tatmin edemeyeceğindir. sonrasında problem çıktığında -ben öncesinde zaten olmaz demiştim mıy mıy- kapısını açık bırakması da cabası. karar senin kardeş, her şeye rağmen istiyorsan git şansını sonuna kadar zorla, neticede hayat kısa, fazladan öpülen bir dudak da belki yanına kar kalır. tercih senin.

bazıları ilişkilere başlamadan olması gerekeni bilir. sağlam etik anlayışları olur. düşünceli olurlar, özel alana, zamana saygıları olur. başta da kendine saygıları olur. eğer böyleysen kızın peşinden git, böylece oda pişman olmamış olur. çünkü bana denemeye meyilli gibi geldi.

ama öyle değilsen kız bu durumda ağır haklı bence. bunlar pat diye öğrenilemiyor uzun zamanlar istiyor bunun en iyi yolu da ya yaştır ya da ilişkidir. birincisinin sende olduğunu varsayıyorum.

@yeraltindan, abi bi yandan doğru söylüyorsun da ya öyle olmazsa?

@freetakilir, tamamen dediğin gibiyim ama bazı durumlarda ne yapacağımı bilmiyorum ve tecrübesizliğim ortaya çıkıyor. Bu da beni geriyor.

yahu sende sıkıntı yok açıkça istemiyorum demiş sende ona göre konuşmuşsun ve suçlu duruma düşürmüş seni, kendini kötü hissettirmiş.

Bence hamle taktik vs yapma.

@basond, yani ben onu dedim, bi daha görüşmeyeceğiz anladığım kadarıyla falan dedim bu sefer söylemediğim şeyleri söylemiş gibi gösteriyorsun dedi. Sanki sana şu an bi daha görüşmeyeceğiz dememi bekliyorsun falan yaptı.

Hamle yapma bence de. Şu dengesiz hatunlardan çektiğimi ben bilirim isteyen insan böyle davranmaz bro kendi hayatına bak. Dönerse zaten seni istiyodur.

kız dengesiz

Kıza dengesiz demişsiniz çok da, benden beklentisi farklı olmuş olabilir. Cevap verdi en azından, ne zaman dedi. Tekrar buluşacağız, belki bu sefer daha farklı olur, eğer buluşmayı kabul ettiyse belki ilişkim olmamasını da aşmıştır.

Cevap atana kadar bekle hicbir sey yapma. Sonrasına bakarsin.

@raskolnikov, cevap attı zaten.

@borçlar kanunu, ahah yüzüme gülümseme koydun abi sağolaısn :)

Üzgünüm ama sonu hüsran olur
Takılırsınız sen onun aradığı tecrübeyi onunla kazanırsın ama o gider
Çok bağlanmayınız

kiz ne sis yansin ne kebap yansinci.
bilemiyorum bundan sonrasi icin.

@isimmisimyok, belli mi olur abi? Bakarsın daha fazlası olur.

@baldur2, evet o konuda haklısın. Hem istiyor gözüküyor, hem de yapamam diyor. Anlamadım gitti.

Dengesiz kıza emek harcanmaz, en temel kural.

@arnold schwarzeneger, abi kız bence biraz emin olmak istiyor sadece. Uzun vadeli yapıp yapamayacağımı düşünüyor gibi geliyor.

Kararsız olması direkt reddetmesinde iyi bana göre..

ilk buluşmada saçma sapan düşünmeden konuşulabiliyor. Aslında önem sırasında gerilerde kalan bir olayı sana çok önemli diye söylemiş de olabilir. Yedeğe almaya çalışıyor da olabilir. İlk buluşma olduğu için dengesiz diyenlere de katılmıyorum.

Zaman gerek , görüşün soğumayın hemen

@bnmzz, ikinci buluşmada oldu abi bu olay. İlk buluşma ne kadar iyiyse ikincisi o kadar kötüydü.

3 fena değildi, gerginlik yoktu en azından ikincideki gibi.

çok şanslısın. bu konu hakkında söylemek istediklerim bu kadar (yüzyıllardır yalnızım).

Türkçe öğrenip öğrenmemesine değil de tatile bile gelmek istememesine bozulabilirdim biraz. Sonuçta ilerde evleneceği insanın ülkesini görmek bile istememesi enteresan bir durum. Bir kere gelip sevmemiş olsa neyse de görmeden bu kadar onyargi tuhaf.

Türkçe öğrenme kısmında ise öğrenmek istemeyebilir, normal bir durum olarak görüyorum bunu.

Haklı neden öğrensin? Geçerliliği olmayan bir dil. Eğer işiyle de alakalı değilse neden zaman harcasın? Boşuna zaman kaybı. Ben çocuğuma da öğretmeyi düşünmediğim için uyuz olmazdım.

iyi yine seni kabul etmiş adam.

Bence çiftler birbirinin dilini bilmeli, sonuçta hiç mi ailenle bir araya gelmeyeceksiniz tatillerde vs., türkçenin geçerli dil olup olmaması bir çift için önemsiz. Benim eski sevgilim kürttü, kürtçe öğrenmeye çalışıyordum biraz. O yüzden ben olsam çok bozulurdum ayrıca gelmek istememesi de ayrı bir olay. Demek ki ilerde hep yalnız geleceksin aileni görmeye? Hatta belki gitmesen olmaz mı falan diyecek. Ay bu sebepten de ayrılmak çok zor ayrıl diyemeyeceğim ama hassasiyetlerini anlamıyor bence, anlatmaya çalış derim.

şöyle bir kıyas yapıyorum: bangladeşli sevgilim onun için bangladeşçe (söylenişi bile garip) öğrenmemi isteseydi, bir "hmmm" derdim. sizin ingilizce bilmeniz maalesef aynı şey değil, bu da bildiğiniz üzere ingilizcenin dünyadaki nesnel konumuyla alakalı. tatil mevzusu daha farklı, şahsen şöyle on günlüğüne bir bangladeş'i görmek belki fena olmazdı, farklı bir kültür, coğrafya vs.. yani dil öğrenme kısmında kendisini haklı görüyorum ama türkiye'ye gelmek istememesi fazla nanemolla bir tavır.

gelmek istememesi normal,
ama gitmek istemediği yere nişanlısının gitmesine ses etmemesi tuhaf.

türkçe öğrenmek istememesi normal,
ama merak edip birkaç cümle öğrenmek istememesi anormal.
insan iş arkadaşından bile öğreniyor bişeyler.

Kendi dilimi konuşmadığım biriyle aynı yatağa girmem ben.

Sizin için gerçekten önem arz etmeyen bir unsurun karşı taraf için bir anlam ifade etmesini beklemek saçmalık olur evet.
Evleneceği kişinin memleketi hakkında çekinmeden yok canım almayayım reaksiyonunu gösterebilmesi, şimdiye dek süregelen davranışlarınızla adamın zihnine, "kapağı attım" izlenimini yerleştirmiş olmanızdan kaynaklanıyor olabilir.

Yani insan karşısındakine (nişanlanmak istediği er/kadın kişi bir de bu) sevimli gözükmek adına en azından Duolingo gibi uygulamalardan A1 seviyesinde dil öğrenmeye çalışmalı.
Bangladeşli sevgilinin dilini öğrenmek istememek ile aynı değil bu durum. O kadar da değiliz, hiç kendinizi küçük düşürmeyin.
Coachsurfing'de falan 50 yaşında italyan teyzeler var. "Lütfen evime gelince mümkün olduğunca Türkçe konuşmaya gayret edin, şu sıralar Türkçe öğrenmeye çalışıyorum, çok mutlu olurum." diyen.
Tipik Avrupalı göt kalkıklığı işte. (Enişteye giydirdik biraz ama :D)
Dünya'nın heryerinde bağnaz insan, heryerinde terör saldırıları var. Avrupa'da da Amerika'da da radikal insanlar terör saldırısı düzenliyor kimse "Aman cnm o ülkelere gtmeyelim. 11!!!111!!!" demiyor.

Ben de şu sıralar Alman bir çocuktan hoşlandığım için duyuruya cevap yazarken duygusal davranmış olabilirim :D

haklisiniz ya da haksizsiniz diyemez kimse. siz, turkce bilmeyen ve ogrenmek istemeyen bir insan sizin icin ne kadar tolere edilebilir bir sey bunu tespit etmelisiniz. burada insanlarin haklisiniz, haksizsiniz demesi ile nisanliniza baski yaparsaniz iliskinin icine edersiniz. zira ikiniz disinda kimse karar veremez. ayrica, yabanci birisi ile evlenecek/birlikte olacak biri olarak ilerde karsilasacaginiz sorunlardan, toplumsal baskilardan sadece bir tanesi. dolayisiyla bunu da goz onune alarak durusunuz tespit etmeniz lazim.

benim esim de dogru duzgun turkce bilmiyor, herkesin kendi hayati. benim icin vazgecilmez bir sey degildi bu durum, umursamadim. bu demek degil ki insanlarin dirdiri sizin umursamamanizla bitiyor, hayir. millet bos bos salak salak konusmaya devam ediyor. iste bu noktada durusunuz saglam olmali ki, turk halkinin baskasinin hayatina nane olmasi sorununu iliskinize yansitmayin.
ayrica, turkiye konusunda,birak baskasini yanimda suruklemeyi ben kendim giderken tedirgin oluyorum. sizin tr'deki yasaminizi hic gormediyse, kulture hic ilgi duymuyorsa bilemem ama daha once gidip gorduyse, ilgi duyuyorsa vs. ancak su donemde gitmek istemiyorsa, cok fantastik bir durum yok bence ortada.

Akıcı bilmesine gerek yok ki, sevdigi insanin ailesi ve arkadaslariyla az da olsa iki kelime konusabilmek icin insan ogrenir bence. Bak sevdigi kisinin hosuna gidecegini dusundugunden yapar bunu, turkiye'yi sevmemesiyle alakasi yok. Biraz da onyargili gibi geldi bana Turklere karsi.

Tatillerde gelmek de istemiyor olmasini bi nebze anlarim ama yine de seninle en azindan 3 gelisinden 1nde gelse hos olur.
Evlilikler karsilikli fedakarlikla yürür ki atla deve istemiyon.

sen de onun dilini konuşma. böyle salakça şey mi olur? ille de kursa falan gitmesine gerek yok senden de öğrenebilir gayet.

Benim kuzenim de bir Belçikalı ile evlendi. Çocuk 5 senedir Türkiye'de yaşıyor. Gitti kendi isteğiyle Türkçe öğrendi. Ama kuzenim bir şey talep etmedi ondan. Şimdi çocuk başının etini yiyor Fransızca vs öğren diye. Bence gerek yok, isterse öğrenir.

Dil konusunda (kursa gidilecekse) haklı, onun için tam bir zaman israfı, tabiki ispanyolca öğrenmesi daha mantıklı. Zaten kabul etse de akıcı şekilde öğrenme ve pratik etme şansı olmayacak, dolayısıyle detaylı konuları ingilizce konuşacaksınız mutlaka. O zaman gerçekten ne için istiyorsun bunu? Bir tatmin arayışı mı var? Ayrıca sen ingilizceyi sırf o istediği için mi öğrenmiştin? Norveçli ile evlensen ve Türkiye'ye yerleşsen, o norveççe öğren diye tuttursa ne tepki verirdin?
Naber, nasılsın vs. öğrensin tabi bu kadarını reddediyorsa hoş değil.

Türkiye'ye sadece turist olarak bile gelmek istememesinde haksız, herşeyden önce saygısızlık. Etnik kimliğini, kültürünü, ülkeni reddediyor demektir. Geleceğinizde bu nedenle çıkacak kavgalar, çocuğun ismi ne olacak tartışmaları görüyorum.

çok uyuz olurum, son günlerde olanın ve yorumlarının üzerine.
zaten ingilizler çok aşağıda görüyor bizi, yarın bir gun adam senin ırkını arkadaslarına soylerken de kompleks yapacak ya da aılevı olaylarını küçümseyecek. bunları aşmış biriysen devam et yoksa biraz düşün

sevgilim ispanyol, ileride ailemle konuşabilmek için türkçe öğrenmeye başladı. senin de evleneceğin kişiden bunu istemen gayet normal.

türkiyeye şu günlerde gelmek istememesi anlaşılır ama gelecekte bu konuda ne yapacak?

bir de türkçeyi bangladeşçele filan karşılaştırmayın, o kadar da abartmayın. ispanyadaki accenture, mapfre, inditex, allianz, generali gibi firmalarda türkçe bilmek bonus kabul ediliyor.

Bir nedenlendirseniz acikca, zaten yabanci bir partneriz oldugundan Türkiyede bir sifir yenik baslayacaginizi ve birkac cümle Türkce bilmesinin, sizi cok rahatlatacagini?

Uyuz olurdum sanki evet. Benim esim, biz tanismadan önce B1 seviyesinde Türkce ögrenmis, hatta birkac espriyi aktuel sakalari filan da biliyordu. Cok kolaylik oldu biz Türkiyeỳe beraber gittigimizde. Yilda kac gün gidiyorsunuz desen, son bir yilda hic gitmedik, ama gidince sohbetlerimize az cok katilabiliyor, Türkiyeye gitmekten korkmuyor. Keske iliski basvurusundan önce bir dil belgesi sorsaydin :) Saka bir yana, her türlü konuda acik tartisabilmesini, benim deger verdigim seyleri oturup düsünmesini isterim partnerimin. Sikinti var.

bence normal güzellikte bir insanım bakımıma ve giyimime özen gösterdiğimde ortalama üstü olurum. hem beğenmese neden kahve daveti yapıyor ?

ama sonra gerisi neden gelmiyor ?

cindi büyüydü normalde bu tip şeylere inanmam ama artık üstümde aşksızlık büyüsü olduğuna inanmaya başlayacağım.

ne çirkin kızların ne kilolu kızların sevgilisi kocası var ben neden talihsizim ? isyan ediyorum artık

valla büyük konuşmayayım ama senin duyuruların sayesinde yalnızlığıma sarılıp öpesim, ona kahve ısmarlayasım, yanaklarını mıncırasım geliyor. yalnızlık ne güzel şey ya, tam şu anda yalnızlığın mutluluğuyla can verebilirim, oh mondiyö.

@yeraltından böyle yalnızlığın içine sıçayım afedersin.

kilolu değilim iticiliim yok bakımlıyım eğitim kariyer para hepsi var ful paket haline peki neden sevgili bulamıyorum ? neden neden neden ?

artık intiharı düşünmeye başladım. aşksız ve sekssiz hayat çok yavan tadı bir boka bir halta benzemiyor.

merhaba sybella, arkadaş olalım mı?

@nrmn kilolu deilim bariz bir fiziksel iticiliğim yok. duyuruda da normal derdimi yazdım sorun nedir ?

jartiyer.

Kendini güzel bulmanın hiçbir anlamı yok. Önemli olan karşı tarafın beğenmesi. Demek ki sadece "kendine güzel"sin. Bu da maalesef bi işe yaramıyor canıms. Seni yeterince beğenseydi peşini bırakmazdı.

Bi de insanlar bıktı artık, çık çık ayrıl, çık çık ayrıl.. bu da bi etken.

Belki bir kadından beklediklerini senden alamayacağını anladığı an kafasında bitirip "bundan cacık olmaz" diyerek yeni avlara yelken açmıştır.

Belki de sende bir sorun vardır, her erkekten yana şanssız olduğunu düşünüyorsan. Aynaya bakmakta fayda var. Seni tanımıyorum, dolayısıyla bilmiyorum, tahmin yürütüyorum.

Kaç para ulan bir fincan kahve!!

özelden fotograf at bakiyim.böyle olmaz.

yahu neden beni eleştiriyorsunuz ?? neden suçlu ben oldum ??

ben insanları çirkin diye aşağılamam ama etrafta çok kısa boylu, çirkin kızları evli ya da sevgilili olduğunu görüyorum, hatta başka insanlar da konuşuyor nasıl bulmuş diye. insan ister istemez kıyasa giriyor. ve şu sonuç çıkıyor: gönül işlerinde güzellik şart değil.

bu adamla muhabbetimiz çok iyiydi, çok güzel sohbetimiz olmuştu zaman su gibi akmıştı. o da bunun üzerine kahve teklifi etti. ama sonra gerisi gelmedi işte ve özgüvenim eksilerde şu an.

@leaing man sen neden ekmiştin peki ? kadın çirkin miydi yoksa eğitim ve kariyer bakımlarından çok mu üstündü ?

@leading man özgüvensiz derken o kısmı açabilir miyiz biraz ? yani kadın kendi kendisi mi aşağılıyordu napıyordu

@leadingman,ama ben iyi eğitimli biriyim. kaliteli üni.lerden mezunum ve şu an doktora yapıyorum.

hatta adamın ünisi benimkine göre düşük. ablam da altında ezilmiştir ondan olabilir diyor.

@mandalina kokusu, evlenenlerin hepsi adriana lima mı ? hpsi alessandara ambrosia mu ?bi etrafına baksana.

sevgili veya koca bulmak için illa aşmış bir güzellik gerekmiyor. neler neler koca buluyor.

aşk kısmını bilmemde seks kısmını çözebilirsin bence, ikisi birden olmayacağına biri olmasın daha mantıklı gibin. hayat senin tabii ki.

@selam bilmem farkında mısın ama kadın genelevi diye birşey yok. hem biriyle cinsellik aşamasına gelmek için bile muhabbet, yemek vs. aşamaları lazım ben o aşamalara bile gelemiyorum ki. ayrıca ben duygusal bir insanım duygu olmadan seks bana ters

unutmuştur ya da başkası vardır.

sen bir hatırlat bence. hoşuna gidecektir bence. hem yine de teklif etmezse durum netleşir, kafan rahat eder.

@catch utanıyorum erkek meraklısı gibi görünmekten korkuyorum hem götü kalkmaz mı böyle yaparsam

intihara doğru emin adımlarla ilerliyorum...

dün de bir adam vardı cok yalnızım cirkinim diyen.
onla bi görüşün.
olmadı beraber intihar edersiniz olay olur :)

"Aşmış güzellik" gerekmiyor tabi ki, fakat bi "güzellik" gerekiyor sonuçta. Kendini abartma bence.

Ve maalesef güzellik şart, bunu kabul ettiğinde "neden böyle, neden benim olmuyor, neden, neden.." sorularına cevap bulacaksın. Ben de zamanında kendi kendime çok soruyordum bu soruları, gerçeği kabullendim ve artık sormuyorum.

Hayalindeki sen ile gerçekteki sen arasındaki farkı farketmediğin için bu çelişkiyi yaşıyorsun. Farket.

@sybella, kadınlara hizmet veren genelevler yok haklısın ancak erkeklere hizmet veren kadınlar kadar yaygın olmasa da kadınlara hizmet veren erkekler var, aramaya inan, "google is your friend", böyle bir hizmete başvur demek istememiştim ayrıca, fuck buddy'lik müessesine dahil olabilirsin istersen tabii bu karakterin ile alakalı bir durum sadece iki durumu birbirinden ayırabileceğini söylemek istedim.

eğer sadece sevdiğin kişi ile sevişmek istiyorsan söylediklerimin hiç bir önemi yok elbette, dediğim gibi hayat senin.

Sonradan gelen edit: hizmet almak istersen de yemek, sohbet muhabbet hizmete dahil oluyor genelde, erkeklerin ki gibi değil yani olay

@mandalina, işte belli bir güzellik şart diyosun ya, "eli yüzü düzgünlük" şeklinde tanımlanabilecek bu durum bende var işte.

ayrıca geçmişte sevgilim oldu benim, üstelik yakışıklıydı. demek ki çirkin değilim. kaldı ki etrafta ne çirkin kadınlar evli veya sevgilili.

@selam gencim, hoş bir bayan sayılırım, bakımlıyım iyi giyimliyim, eğitimliyim kariyerliyim paralıyım şu anda doktora yapıyorum zaten, sık sık yurtdışına çıkarım ne yani jigololara mı kaldım güldürmeyin Allah aşkına

- hayatinda baska birisiyle benzer yonde bir ilerleme olmustur ve o sebeple plan yapamamistir.
- senin ondan aldigin olumlu mesajlari o yeterince alamamistir, olumlu cevap vermen disinda ek bir iletisim olmadiysa, nezaketen evet dedigini dusunup israrci gorunmemek/rahatsiz edici olmamak adina davet etmemistir.
- ve daha zilyon tane olasilik.

- hatırlatırsan götü kalkabilir ama burda lak lak yapacağına hatırlat bir daha karşılaştığında uygun bir ortam oluşursa
- başka birine yürüyordur,olmuştur yeni gelişmeler, hatta şuan birliktetir sen burda millete laf yetiştireyim derken
- senden önemli birşeyler olmuştur , aile ya da başka problem ya da gelişmeler
- kendince daha iyisini bulmuştur ...
burda herkese cevap verme moduna girmene ya da kendini ispatalamaya çalışmana gerek yok. sonu gelmiyecek muhtemelen.

ilk defa birine kuruyorum bu cümleyi
'troll'

geçenlerde işyerindeki adam boşanmış diye bir sürü ağlamıştın (sözde o kadar muhafazakardın) şimdi sekssiz hayat çok sıkıcı yazıyorsun bariz erkeksin sen.

çok zavallıca değil mi bunları kurgulaman?

Pek çekici bulmamış seni maalesef.

kalp hastalıgın var mı?

Cutis marmorata/Livedo reticularis?
Isıt bakalım belki geçer. Geçmezse de Dahiliyeci bakar.

Giydiğin kıyafetin kumaşıyla alakalı bir şey olabilir mi?
Gerçi tek bacakta olması biraz bu ihtimali eliyor.

çorap izine selam sdlkjfh geçmiş olsun.

@goodz, kalbime, tahlillerime yeni baktırdım. Şüpheli bi durum yok.

@lim5, görsellere baktım, benziyor ikisine de. Isıttım, geçmedi, hatta daha belirginleşir gibi oldu. İçim karardı valla :/ bakalım dahiliyeci ne diyecek..

@naberabi, daha az olmakla birlikte diğer bacağımda da var ama kıyafetle falan alakalı bi şeye benzemiyor.

aaa aynısı bende çıktı bir ara. ama benimki daha dar alanı kaplıyordu. iplemedim pek, geçti öyle kendi kendine.

Sanki düşme ile birlikte ezilme dolayısıyla olmuş gibi geldi ilk bakista

dolaşım sorununuz olabilir. çok sıcak suyla duş almayın.

Kafana takma. bir doktora görün.

@saygılar, düştüm ek olarak, o nedenle morluklar var ama kırmızılıkların onunla alakası yok.

bilgisayar başında çok vakit geçiriyorsun ondan. arada 2 saat ayrıl gez dolaş.

@illegal, yanlış tahmin, teşekkürler.

bir arkadaş mesajla tecrübesini aktardı, benim de şüphelendiğim bişeydi, tam denk geldi, not düşeyim. iş yerinde ayağımın dibinde elektrik sobası var, yaklaşık onu kullanmaya başladığım tarihlere denk geliyor bu lekelerin belirmesi. bununla da ilgisi olabilir gibi görünüyor.

geçenlerde bahçesinde oturduğumuz mekanın masa altında elektrikli ısıtıcıları vardı. eve geldiğimde aynı kırmızılıklar bende de olmuştu. birkaç saat sonra geçti.

benim de böyle oldu elektrikli sobayı çok yakınlaştırmışım, 3 hafta kadar sonra geçiyor dikkat edince, sobadan ve sıcak sudan uzak durman yeterli

elektrik sobası +1 ofiste başımıza geldi.

Sayenizde bir gizem daha çözüme kavuştu gençler. Sağolun varolun :*
(Doktora görünücem yine de ;)

Kendini pişirmişsin demek :D
en.m.wikipedia.org

neyse ki bi tek ben değilmişim xD
sağol, teşhisler için <3

2 ay sonra askere git?

hahaha onun dışında

yurtdışında iş bul.

memur ol aday memurluk süresini bahane et.

kacak gez. gbt sorgulamalarındanuz uzak dur. çok çok para cezası ödersin.

yaylalar türküsünü ezberle

80 doğumluyum daha halen gitmedim, ne arayan var ne soran. gbt'ye takıldım 2-3 defa orda bile bir şey çıkmadı, kaldı ki zorla alınmıyorsun zaten, yurtdışına çıkmana bile engel değil, niye bu kadar büyütüyorsunuz anlamıyorum.

türkiye'de iş bulamazsın onun haricinde yaşam kalitende herhangi bir düşüş olmaz.

yeraltindan potlar'ın yanıldığı bir yer var. asker kaçağı olmak yurtdışına çıkmaya engel teşkil eder. ayrıca kaçak geldikçe yıldan yıla para cezasını katlar. her gbt sorgusunda bile katlar.

yurtdışına çıkışa engel teşkil etmiyor güzel kardeşim. sadece şubeye gönderiyorlar, orada imza atıyorsun sonra devam ediyorsun.

vicdaniret.org

1 kere bilerek yakalanırsın. paşa paşa ceza yersin, yurtdışına çıkarsın. yakalanman dahilinde 15 gün araman durduruluyor. bu sistemin bugıdır.

450 bin kaçak var şu an, neredeyse ordudaki asker sayısı kadar. 2.5 milyona yakın da tecilli var. buna rağmen artanlardan gidenler devlete yetiyor, genç nüfus avantajı diyelim. yani zaten şu an kaçakların hepsi teslim olmaya kalksa ordu alamaz, öyle bir yığılma var. sonuçta devletin de işine gelen bir arada kalmış durum söz konusu, bu durumu da arada bedelliyle paraya çeviriyorlar işte. olası bir savaş ihtimali dışında yakın gelecekte bu durum değişmez, ki savaş çıkarsa zaten yaptıysan bile riskli durumda olacaksın, o yüzden ben yasaya bakarım. yasa zorla askere alınamaz diyor, para cezası da hapis cezasına çevrilemiyor. kişiyi seyahat hürriyetinden alıkoyamayacağı için yurtdışına çıkışı da engelleyemiyor. sadece göz korkutuyor. tercih sizin tabi ama ben yaşadığımı, okuduğumu söylüyorum.

benim şimdiye kadar çalıştığım yerlere gelmedi. herkese geldiğini sanmıyorum. neye göre seçip gönderiyorlar derseniz, belki ilgili şubenin inisiyatif kullanmasıdır, bilemiyorum.

"asker kaçağı" bolca telaffuz edilmiş, ama yanlış, asker kaçağı olmuyorsun. "bakaya" oluyorsun. önceden gbt'de çıkmıyordu, ama en son çıkan bedelliden sonra gbt'de çıkar şekilde değiştirdiler. Gbt de çıkmıyor diyenler yakın zamanda gbt ye girmiş mi öğrenmen lazım. Yurtdışında 3 yıl çalışırsan, bedelli ile yapabiliyorsun. İmkanın varsa Kiev'i araştır, benim Kiev'e yerleşmeme ramak kalmışken bedelli çıkardı zatı muhteremler. Kenan Doğulu ile aynı tertibim, aynı parayı ödedim :) Ben 13,000 euro ödemiştim (30,000TL), sonra bokunu çıkartıp fiyatı indirdiler iki yıl sonra, yurtdışında olanlara ekstra indirimli iyice boku çıkmış halde. Paran varsa ve zaman da kazanman gerekiyorsa, 3 ay Kiev'de, 3 ay başka vizesiz gidilebilen ülkelerde vs kalarak yurt dışında iş ayarlama sürecinde sıkıntısız kalırsın. Yurtdışında iş bulma çalışma durumun yoksa, ya bakaya olacaksın ki bakaya olmak baya bir vatandaşlık haklarından mahrum olmak demek. Ev, araba bile alamayabilirsin, evlenirken bile problem olur. Diğer seçenek masada tabiki, kısa dönem yap kurtul. Benim kendi şirketim olduğu için, ve askere gidersem o zamana kadar olan bütün emeğim sıfırlanacağı için problem olmuştu askerlik. Gerçi ödedik, 4 yıl sonra sağolsunlar terör/darbe vs yine işler sıfırlandı. Yine yurtdışı düşünüyorum ama bu sefer az gelişmiş ucuz ülke değil, çok gelişmiş para kazanabileceğim bir ülke :)

birde böyle durumlardan, ailen (özelllikle baban) hoşnut değilse, gidip seni şikayet edebilir. benim kuzenimi amcam defalarca şikayet etmişti. ama mevzu amcamın istemediği biriyle evlenmesiydi. yani aranın iyi olmadığı kimseye de söylememen lazım :) son baktım hep para cezasına çevirme olayına gitmişler bakaya sürene göre. en iyi mevzuatı askerlik şubesindekiler biliyor, 2 ay süren kaldığına göre, hala gidip fikir alabilirsin. benim arkadaşım askerlik şubesinde çalışıyordu, bizim zamanımızda yurtdışına çıkmada problem olmuyordu hatta çıktım o dönemde, ayrıca gbt de de çıkmıyordu, gbt yoklamasına da denk gelmiştim. önceki mesajımda bazı yerler abartı olabilir, en son güncel bilgileri askerlik şubesindeki memurlar biliyorlar. ama kasıtlı yanlış bilgi verebiliyorlar, askere gitsinler diye.

bi süre oynadım ama sıkıldım ve sildim. ama heroes of the storm oynuyosan ekleşebiliriz ^^

@berginyonbaenre maalesef öyle anlık yetenek gerektiren strateji oyunlarını oynayamıyorum :( beni döversiniz. Combat becerim yok :D

ben de geçen seneye kadar oynuyordum ama sürekli deste değiştirmelerinden sıkılıp bıraktım. eski kafalı oyuncuyum, öyle çok değişikliğe gelemiyom.

Duyurunun Hearthstone Whatsapp grubu vardı, arada duyuru açıyorlardı yeni oyuncu alımları için. @Apocalypse'e sorabilirsin grup ne alemde diye.

Hearthstone nasıl bir oyun? Hiç oynamadım ama eskilerden Magic the Gathering oynamışlığım var :)

@northern baktım da dediğin oyuna hemen hemen aynısı diyebilirim.

çok güçlüyseniz eklemeyin istemiyorum :D givemesomesubstance o açığı doldurdu xD

polymorph >>>> beeeeee!

bütün pessoa kitaplari. ben böyle rahatsiz edici bir eziklik görmedim.

Korkunç Kolleksiyoncu - John Fowles

albert camus yabancı geldi aklıma

kafka, camus ve varoluşçu çoğu yazar

sadık hidayet.

"güzel insanlar var ama öldü çoğu.
yatağımda yuvarlanıyorum. anılarımı birbirine karıştırıyor, bozuyorum. perişan ve delicesine düşünceler beynime basınç yapıyor.

ensem ağrıyor, ok gibi bir ağrı giriyor, şakaklarım dağlanmış gibi yanıyor, kıvranıyorum. yorganı üzerime çekiyorum; yorulduğumu düşünüyorum. kafatasımı açıp, bütün bu gri yumuşak kıvrım kıvrım yığını çıkarıp uzağa atsaydım, bir köpeğin önüne atsaydım, ne iyi olurdu.

hiç kimse anlayamaz. hiç kimse anlamayacak. her taraftan çıkmaza düşen kimseye “al başını ve git geber” derler.

ancak, ölüm insanı istemediği zaman, ölüm de insana sırt çevirdiği zaman, gelmeyen ve gelmek istemeyen ölüm…!

herkes ölümden korktuğu halde, ben yaşadığım için kendimden utanıyorum.

***

beynimde bin türlü şaşılası düşünce dönüyor, dolaşıyor. onların tümünü görüyorum. ama yazmak için en küçük bir his, ya da gelip geçici en küçük bir hayal yok; yaşamımı baştan başa açıklamalıyım, o da mümkün değil. bu düşünceler, bu duygular yaşamımın bir döneminin sonucu, görüp duyduğum, okuduğum, hissettiğim ya da zihnimde tarttığım fikirlerle dolu hayat tarzının bir neticesidir. tüm bunlar benim vehimli ve anlamsız varlığımı oluşturmuş.

yatağımda yuvarlanıyorum. anılarımı birbirine karıştırıyor, bozuyorum. perişan ve delicesine düşünceler beynime basınç yapıyor. ensem ağrıyor, ok gibi bir ağrı giriyor, şakaklarım dağlanmış gibi yanıyor, kıvranıyorum. yorganı üzerime çekiyorum; yorulduğumu düşünüyorum. kafatasımı açıp, bütün bu gri yumuşak kıvrım kıvrım yığını çıkarıp uzağa atsaydım, bir köpeğin önüne atsaydım, ne iyi olurdu.

hiç kimse anlayamaz. hiç kimse anlamayacak. her taraftan çıkmaza düşen kimseye “al başını ve git geber” derler. ancak, ölüm insanı istemediği zaman, ölüm de insana sırt çevirdiği zaman, gelmeyen ve gelmek istemeyen ölüm…!

herkes ölümden korktuğu halde, ben yaşadığım için kendimden utanıyorum.

ölümün insanı istemeyip, geri durması ne korkunçtur! yalnız bir şey beni teselli ediyor. iki hafta önceydi. gazetede okudum. avusturya’da biri tam on üç kez çeşitli yollarla kendini asmaya teşebbüs etmiş, intiharın bütün basamaklarını geçmiş. kendini ipe çekmiş, ipi kopmuş. kendisini nehre atmış, sudan çıkarmışlar vesaire. nihayet son defa evi boş bulunca, mutfak bıçağıyla ne kadar damarı varsa kesmiş ve bu on üçüncü kez, ölmüş!

bu bana teselli veriyor!

hayır, hiç kimse intihar kararına varamaz. intihar bazılarında birlikte bulunur. onların yaradılışında mevcuttur ve onun elinden kaçamazlar. işte bu alın yazısının hakimiyet gücü vardır. insana hükmeder. fakat aynı zamanda bu, benim. kendi kaderimi kendim yarattım. şimdi artık elinden kaçamam, kendimden kaçamam. kısacası ne yapılabilir? yazgım benden daha güçlü.

…

bir haftadır kendimi ölüme hazırlıyordum. ne kadar yazı ve kağıdım varsa, tümünü yok ettim. kirli eşyalarımı, benden sonra kontrol edip de kirli bir şey bulmamaları için uzağa attım. beni yataktan çektikleri ve muayene için doktor geldiği vakit şık olayım diye yeni satın aldığım elbiseyi giydim. kolonya şişesini aldım, güzel kokması için yatağa serptim. fakat yaptığım işlerden hiçbiri sonucuna varmadığından bu defa da tatmin olmuş değildim. çıkmaz canımdan korkuyordum. bu imtiyaz ve üstünlüğü kolay kolay kimseye vermezler. hiç kimsenin böylesine ucuza ölmeyeceğini biliyordum.

…

hiç kimse intihara karar vermez. intihar bazılarına mahsustur. onların yaradılışında vardır. herkesin yazgısı alnına yazılmıştır. intihar da bazı kimselerle birlikte doğmuştur. ben, yaşamı sürekli alaya aldım. dünya, tüm insanlar, gözümde bir oyuncak, bir rezillik, boş ve anlamsız bir şeydir. uyumak, bir daha uyanmamak istiyorum, rüya görmekte istemiyorum.

…

ne yapılabilir? yazgım benden daha güçlü.

insan hayatta edindiği bu deneyimlerle, tekrar dünyaya gelip yaşantısına çeki düzen verebilseydi ne iyi olurdu! ama hangi yaşantı! acaba benim elimde mi? ne yararı var? kör ve korkunç bir kuvvet başımızda dolaşıyor. bunlar öyle kimseler ki, uğursuz bir yıldız onların alın yazılarını yazıyor. onun yükü altında ezilip ufalanıyorlar ve ufalanmak istiyorlar…

artık ne arzum kaldı, ne de kinim. içimdeki insanı yitirdim. kaybolsun diye de bir yere bırakıverdim. hayatta insan ya melek olmalı, ya doğru dürüst insan, ya da hayvan. ben onlardan hiçbiri olmadım. hayatım ebediyen kayboldu. ben bencil, acemi ve zavallı olarak dünyaya gelmiştim. şimdi artık geri dönüp, başka bir yolu seçmem imkansız. bundan böyle anlamsız gölgelerin peşinden gidemem. yaşamla yaka paça olamam, güreş tutamam. sizler, gerçekte yaşadığınızı zannediyorsunuz. elinizde hangi sağlam kanıt ve mantık var? ben artık ne bağışlamak, ne bağışlanmak, ne sola, ne de sağa gitmek istiyorum. gözlerimi geleceğe kapayıp, geçmişi unutmak istiyorum.

hayır, kendi yazgımdan kaçamam. başıma gelen bu delice düşünceler, bu duygular, bu gelip geçici hayaller bir gerçek değil midir? her ne olursa olsun, benim mantıklı düşüncelerime göre, bunlar daha doğal ve daha az yapmacık geliyor. özgür olduğumu zannediyorum. fakat alınyazım önünde en ufak bir direnme gösteremiyorum. dizginlerim onun elinde. beni o yana bu yana çeken odur."

sadık hidayet +1
cesare pavese
sabahattin ali (içimizdeki şeytan bu işin başyapıtı bence)

edit: çıkıntılık yapmadan duramadım ya. camus diyenlere aşırı katılmıyorum. yanına gidip ''ABİ NE DİYO BUNLAR YA!'' diyen küçük yancısı olmak istedim şu an :(

tezer özlü

sadece hdp teröre destek verdi diyorsunuz yani. kafalar pırıl keşke benim de öyle olsa :/

hdp'nin sessizliği bitmiş olmasından değil, nesnel süreç nedeniyle akp'nin eline koz vermek istememesinden dolayı. referandum sonrasını bekleyin daha iyi anlarsınız.

hdp'ye oy verenler bir sonraki seçimde yine hdp'ye oy verecek. bittiğini hangi araştırmalarınız sonucu elde ettiniz? mesela dünkü 8 mart eylemlerindeki kadınların %99'u hdp'ye oy verdi/verecek. o kadınlar bitmeden hdp biter mi? kürtlere hangi hakları verildi de hdp'den destek çektiler?

hep, özep, özdep, dep, hadep, dehap, dtp, bdp, hdp... tüm bu partilerin kuruluşunu ve kapatılışına bizzat şahit oldum. showhaber'den gündem takip edenlerin gözünde bu partilerin hepsi kuruluş/kapatılma süreçlerinde bir kaç kez "bitti"ler. ama ne hikmetse her biri bir öncekinden daha güçlü oldu.

hdp'nin halk desteğini kendi partilerinizinki ile karıştırmayın.

+1 lancelot du lac
'hdp'nin halk desteğini kendi partilerinizki ile karıştırmayın'
bu haklı bir söylem. diğer partilerin popülistliğini (güçlünün yanında olma arzusunu vs) barındırdığını düşünmüyorum.
oy verenlerin çoğunluğu kürt olsa da büyük bir kısım da gündemi takip eden, okuyan, araştıran insanlar.
yani büyük kısım kökeninden dolayı oy verse de o kadar büyük olmayan ama azınsanamayacak bir kesim de rasyonel mantığı ile veriyor.

akp'ye daha düzgün sol bir muhalif-alternatif sunabilirlerse hdp bitebilir.
ama bu şartlarda, sindirerek vs. bitmez.

düşüncem budur.

@lancelout du lac
Basit gibi amaç güçlü argüman.
Tek bildiğiniz pkk desteği ile Kürtleri sömürmek, kendi geçmişlerinden yaşayışlarından koparmaktı.
Ama süslü laflarla konuşmayı da yine çok iyi biliyorsunuz.

Ben epeydir kullanmıyorum, takip ettiğim konu başlıklarını bulamadım o yüzden, 2. soruna cevaben.

Quora yıllardır takip etmediğim konularda dahi ısrarla mailler atıyor. Bazılarında bir sürü soru ve cevap, bazılarında doğrudan bana "şöyle bir soru var" diyor. Yani sadece seçilen konular üzerinden gitmediğini düşünüyorum.

Quora'da bununla ilgili soru vardır kesin.

History
Psychology
Food
Technology
Philosophy
Philosophy of Everyday Life
Mind-Blowing Facts
Third World War

valla ben de ilk üye olurken seçmiştim bunları. sonra ayarları kurcaladım biraz, listeleme şeklinde bir şey bulamadım, bazen sadece search kısmından ilgimi çeken konulara bakıyorum, onun dışında öyle gelişine takılıyorum.

ön edit:

@yeraltından notlar: Bilgisayardan giriyorsan profil - following - topics; telefondan giriyorsan profil - topics (x answers, x questions, x posts, activity, x followers vs şeklinde görünen etiketleri sola kaydırırsan topics'i göreceksin.)

İnternette boş vakit olarak geçirdiğim vaktin yüzde 70'i Reddit, kalanı da Quora'dan oluşuyor. (Sözlük: günde iki dk falan; duyuru: bazen haftalarca girmiyorum bazen günde yarım saat falan takılıyorum; Twitter, Facebook vs neredeyse sıfır.)

Dolayısıyla Quora'da geçirdiğim zaman benim için bayağı mühim. Şimdi sen sorunca girip takip ettiğim konulara baktım. Aşağıya kopyala-yapıştır yapıyorum, belki ilgini çeken bir şeyler bulursun. (Not: Anonimliğimi koruması açısından bazı konuları (yaşadığım şehir, kullandığım telefon hattı vs. çıkardım listeden.)

1. Quora'da hangi başlıkları takip ediyorsunuz?

Colleges and Universities
Education
The College and University Experience
Hypothetical Battles
Harvard University
European Refugee Crisis (Summer & Fall 2015)
Lions
Finland
Fighting
History
Extraterrestrial Life
University of Oxford
Manners and Etiquette
Ethics
Tigers
Books
Earth (planet)
Boxing (sport)
Istanbul
Avatar: The Last Airbender (creative franchise)
Philosophy
Turkish (language)
Apocalyptic and Post-Apocalyptic Hypothetical Scenarios
Fine Art
Big Cats
Cambridge, MA
Alaska (state)
Knives
Painting and Paintings (art)
Survivalism
Dinosaurs
Norway
Wealthy People and Families
English Grammar
Wild Animals
Privacy
Brad Pitt (actor)
Pocket Knives
Twilight (creative franchise)
Photographic Memory
Edward Norton (actor)
Comas
Mustafa Kemal Atatürk
Blue Whales
Literature
Art History
Artificial Intelligence
Self-Defense
Kickboxing
Hypnosis
Blindness
Volvo (car company)
Skydiving
Chemotherapy
Minneapolis, MN
Half-Life 2 (2004 video game)
Anthony Hopkins (actor)
Near-Death Experiences (N-DEs)
Kurt Cobain (musician)
Neil deGrasse Tyson (astronomer)
Howard Gardner
Sin City (graphic novel series)
Stewie Griffin (tv character)
Blades
Deep Sea Exploration
School Shootings
Pronunciation and Phonetics
Academic Writing
True Detective Season 1
Rick and Morty (TV series)
Dwarfism
Low Roar
T-REX
One Punch Man (webcomic)

Bunları nasıl ve ne ara seçtiğimi hatırlamıyorum. Ancak genel olarak bir konu ilgimi çektiğinde ya da öğrenmeyi istediğimde direkt takibe alıyorum.

2. Kolay ve verimli kullanım hakkında birkaç husus var değinebileceğim. Öncelikle, ben, kişisel olarak, Quora'nın içerik getirme/önerme botundan memnun değilim. Genel olarak eğer bir yazarın bir cevabını oylarsan anında o yazarın en beğenilen cevaplarını birkaç sayfa aşağıda sana döşemeye başlıyor. Hele ki bir yazarla yorum yoluyla iletişime geçersen anasayfan o yazarın cevaplarıyla doluyor. Benim göçmenlik ve göçmenlere dair sürekli tartıştığım Alman bir profesör var. Adamın her cevabı benim düşüncelerimin tam aksini içeriyor. Ben de yorumlarda tartışıp duruyorum adamla (İlk o başlattı). Ama salak Quora botu sürekli bu adamın cevaplarını çıkarıyor karşıma. Adamı engellemedikçe gitmeyecek büyük ihtimalle.

Çözüm: "donwvote this question" ya da "downvote this answer" butonlarını kullanmaktan çekinme. Soru çok çok iyi olsa bile eğer senin ilgi alanın değilse direkt downvote'u yapıştır. Bu şekilde downvote ede ede sana özel hazırlanmış güzel bir anasayfaya (feed) sahip olabilirsin. Benim takip ettiğim tüm bu konular içinde belki 20-30 tane cevap önüme geliyor. İlk başlarda 200-300 tane geldiği oluyordu.

Çok uzun oldu cevap, kusura bakma.

ben de aynısını dedim, cahil oldugumu ve yüzyıllardır kadınlara egemen oldugumu söylediler. ben hatırlamıyorum öyle bir dönemimi :)

şimdi de seni döverler. geçmiş olsun şimdiden

engellilerin asansör önceliğinin olması haksızlık mı? ya da ayakta duramayacak kadar yaşlılara otobüste yer vermek?

kadınlar sadece bizde değil, modern-çağdaş-medeni dediğimiz toplumlarda bile hala erkek egemen toplumun baskıları altında yaşıyor. insaniyet namına kadınlara yardım etmeliyiz ki haksızlıklar son bulsun.

ÇİÇEK ÇOCUĞA BAĞLADIM ABV!

Bir kadın olarak katılıyor ve abartılı buluyorum bu gündemi. Kadın özelinde değil tüm canlılar özelinde olursa o zaman sonuna kadar desteklerim.

türkçeyi katletmeye gerek var mı?

kadınlara saygı duymayı övmek yerine saygı duymamayı yermek lazım diyosun.

evet.

kadinlarin zorluklar yasamadigini degil tam tersini soyluyorum. bu durumdan nefret ediyorum diyorum. bu kismini anlayabildik degil mi?

@elorelia telefondan ve 3 saatlik esler vererek girdim soruyu. su anda da tekrar okumuyorum ama katliam mi yapmisim?

benim daha ziyade söylediğinden anladığım şey, bir varlığa yalnızca kadın olduğu için saygı duymak gerektiği düsturu yerine, bir varlığın yalnızca kadın olduğu için saygı görmemesini eleştirmek ve bunun ön plana çıkarılması gerekliliği. kadına verilen değeri halen "cennet anaların ayakları altındadır" gibi akıl ve mantıktan ziyade, kutsal hassasiyetler temelinde tarif eden bir toplum için olsa olsa ütopik olur. bu ülkede çoğunluğa bazı şeyleri neden yapmaması gerektiğini ancak yatağın altındaki canavarlarla anlatabiliyorsun. mesela bugün "insanoğlu için yürümek ne kadar normal, yürümemiz engellenemez" diye bir reklam filmi çeksem garip karşılanır ama kadınlar da gülebilir diye bir reklam filmi günümüz toplumunda hiç de absürt durmuyor. yani, burada goygoy yapıyoruz işte, ötesi olan cehennem hep orada duruyor.

öyle bakarsan öyle anlaşılır da durum o değil. türkiye'de hala kadınların çalışmaması, evde oturması gerektiğini savunan, yemek yapmayı bilmemesi ayıp görülen (erkek yapmazsa normal karşılanıyor ki bunun erkek-kadınla hiç alakası yok), açık giyinmesi ayıplanan (erkekler memelerini sergileyebiliyor, bu açıklık değil mi?), evin direği sadece erkektir mottosundan başka hiçbir şey görmeyen, kadını dövmeyi kendine hak gören insanlar var. buna dikkat çekmeye çalışıyor insanlar. eğer bu sorunlar olmasaydı dediğiniz şeyde haklıydınız.

zaten saygı göstereceksin diyorsunuz ya, öyle bir şey yok işte. göstemiyorlar kadınlara. herkes bizim gibi düşünmüyor.

olayı ''kadın-eşitlik güzellemesi'' olarak görmeniz bana göre sizin yanılgınız.

olay bir ''bilinçsizlik'' hali ile savaşmak. ''abi zaten herkes bilinçli olmalı ya olmuyosa da sövüp sayıp zırlayıp ağlayalım yane'' demenin ne mantığı var? ne yararı var?

bu bilinçlendirmeye muhtaç olan tek taraf da erkekler değil bu arada. kadınların çoğu kendi değerinin farkında değil. çoğu kadın hala kendisini kocasının/sevgilisinin/babasının/abisinin/oğlunun kendine verdiği değer kadar değerli görüyor. çoğu zaman erkek kadını değil, kadın kendisini eve kapatıyor. çünkü ''normal'' olan bu zannediyor

bu bilinçlendirme (veya bilinçdışında biriken pisliğin temizlenmesi de diyebiliriz) çabası beyhude değil.

siz bununla umutsuzluğa düşüyorsanız, umutsuz biri olduğunuz içindir.

@otonomo umutsuzluk?
bilinclenme detayini belirttim zaten.

daha anlaşılır yapayım sizin için.

''kadinlara saygi duyulmasini guzellemek seksistligin ayrimciligin dik alasi degil mi?''

cevap: değil

''malumun ilami can sikici bir hal almiş olmuyor mu yani? zaten saygi gostereceksin yani.''

cevap: sizin için can sıkıcı hal alabiliyor olabilir (umutsuzluk). bana göre almıyor

teşekkürler

@otonomo can sikintisi bende olusmuyor. bu sekilde aslinda kadinlar daha cok asagilanmiyor mu diyorum ben. dolayisiyla sikinti da kadinlara olusuyor. ideal bir dunyada gecerli sadece benim fikrim belki.
yapilmasin hicbir sey de diyemiyorum demiyorum zaten cunku ulkenin dunyanin durumu ortada. isin felsefesindeyim. oksimoron kavramini ortaya koyuyorum aslinda. oldukca basit.
tesekkurler

@bonisnocet benim de icimde tartistigim, ve aslinda komuyu getirmek istedigim yer (belki de) pozitif ayrimcilikti. ama boyle sivri (toplumca sivri sayilan alt metnine bakilmayan) fikirler sadece tepki cekebiliyor. baska bir ortamda belki tekrar tartisiriz. tikinizi sonuna kadar hak ettiniz.
ben de tum kadinlarin uzuntuden uzak yasamasini diliyorum.

Olmam.

olmam

olurum. hem de ne

O sevgiliye agiz burun dalarim. Köpek baliginin akvaryumda ne isi var bir. Insanin akvaryumda ne isi olur iki.

sevgilim olsa da ayarlasam. süper fikir.

Aslında olurdum ama olmam. Akvaryum dalışı olduğu için olmazdı, hayvanların oraya buraya tıkılmasını istemem ama denizde olacaksa ve kafesteki biz olacaksak o zaman isterim.

daha bir ölüm garantili bir şey olsaydı olabilirdi, bu haliyle çok belirsiz.

olmam. ne cay icerim ne turk kahvesi'ne katiliyorum.
macera hediye etmek istese daha guzel secenekler var.

Yoo yoo yoo. Tek fobim olan kopek balikli belgesel bile izleyemiyorum ben. Bir de birlikte dalış mi yapacağim?

Bir de ne kadar korksam da hayvanların oraya hapsedildigi gerçeği de var tabii.

Asla gitmem.
Hayvanları kullanarak rant elde eden bi yere gidemem.
Ama doğal ortamda dalış olsa, bu hediye üzerine ona evlenme teklif ederim hatta kaçırır zorla evlenirim dfghklş

hayvanat bahçeleri gibi yerlerin kapanması, hayvanların zorla tutulmaması için savaş veren derneklere üyeyim, mutlu olmam. sen de para kazandırma oralara.

Olmam. İçinde hayvan sömürüsü olan herhangi bir şeyi hediye olarak görebilmesine sinir olurum hatta.

olmam. onun yerine hiç gitmediğim bi müzeye götürsün.

bir mesleğin varsa. 30 yaşında 4k para alabilirsin. çok ulaşılamaz bir rakam değil.

Senin elinde. Geçmişini değiştirebilir misin? Düşünmek, ailene kızmak durumunu daha iyi yapıyor mu? Aksine bunları yaparak önündeki olanakları da kaçırıyorsun bence. Aileni seçemedin ama hayatının kalanının nasıl olacağını seçebilirsin.

Sen psikolojik olarak sıkıntılısın. İnanç durumu eksik galiba sadece Allah değil konu kendine de inanmıyorsun. Ailenin bir sıkıntısı yok gayet normal. Türkiyede o kadar çok kişi var ki senin gibi biryerlere gelmek için gerçekten çabalayıp ailesiyle de bağını koparmayan.

Psikolog diyeceğim ama atar falan yapacaksın gibi.

Muhtemelen hayattaki başarısızlıklarına sebep ariyorsun baska bisey yok ortada. Aile falan yalan. Annesini 20 yasinda kaybetmis lise mezunu asgari ucretle girdigi pvc isiyle ugrasip simdi kendi dukkanini acacak kadar kendisini gelistirip patron olan bir kuzenim var. 2 kardesler abisi ise işsiz boş geziyo. Gel ikisini karsilastir ayni şartlar farkli sonuclar
Kısacası sebeplerle bahanelerle kendini kandirma plan yap uygulamak icin ugras
Kader gayrete asiktir.

valla ben daha realist konuşucam. ülkedeki milyonlarca, dünyadaki milyarlarca benzerin gibi çoğu zaman sıkıntı içinde, bazen de tadımlık gündelik keyiflerle miadını doldurup öleceksin, kendini buna ne kadar erken ikna edersen kafan o kadar rahat olur. o 4k maaş alan adamın da çok farklı olduğunu düşünmüyorum, o maaşı kimseye taşak emdirmeden vermezler bu ülkede. ben grafikerdim, gayet de kurumsal bir firmada 3500 liraya çalışıyordum. ama işini yapmak yetmez, ne kadar yaparsan o kadar fazlasını isterler, dedikodusu, aptalları, ayak kaydırıcıları da cabası. ayrıca evet senin doğmamak gibi bir şansın yoktu ama onların seni doğurmamak gibi bir seçenekleri vardı, ne var ki gençtiler, öngörüsüzdüler, toplumsala ayak uydurup gittiler. suçlu değiller, sadece aptallar, çoğu ebeveyn gibi. olan artık olmuştur, başka türlü olamazdı, buradan bir çıkış yok. ama olacak olanlar? işte burada simülasyondan da olsa bir umut ışığı var, yoksa da uyduruyorsun bir tane zaten. olanları bırak, olasılıkları kurcala. süper bir hayatın olur dersem yalan söylerim ama en azından katlanılabilir bir hayatın olabilir. selametle

2 yıl önce arkadaşın intihar etmiş. Onun yakınlarını düşün ve aynı şeyi yakınlarına yapma.

Bu mantıkla fakir ve cahil olmasalar seni yapmak adına sevismezlerdi sanirim. Kendilerine minicik bir teşekkürü cigerlerine dolan hava için etmelisin. İlla öleceğim diyorsan da elveda meyhaneci. 4k maaş diyor, 4k yıl mantık silsile icinde harcayarak/yonetememek. Hmme bunda da cahil diye nitelendirdigin anneciginin payı var diye mı düşünüyorsun? Çok tatlısın dostum.

Ayrıca çok paralar Almak da bir şeyi değiştirmiyor. Kimi kir onun da ne sorunları bar. Belki senden beter durumda. Oray bu kadar tapmayın. Ayrıca

yeraltından potlar +1

Ailenin tek suçu senin bu mantalitede,bencil ve beceriksiz olmana izin vermeleri.

hindistan'da sefil bir yerde ya da brezilya'da favelalarda da doğabilirdin. türkiye o kadar kötü değil. bence sen tembelsin, tembel olduğunu kabullenmek istemiyorsun aileni suçluyorsun.

tüm suç ailenin mi? vakti zamanında derslerini çalışıp iyi okullar kazansaydın. daha kötü şartlarda okuyup etmiş iş güç sahibi olmuş bi ton insan var. sonuç ; bu saatten sonra canını dişine tak çalış bari.

çok tepki gelmiş sana ama ben seni anlıyorum ya. hak da veriyorum. ben de geçmişimden kopamıyorum ve aileme çok kızıyorum. asıl mesele fakirlik değil burada bence ilgisizlik ve sevgisilik. bende öyleydi en azından. fakir olup da evlatlarını düşünen, bir gelecek elde etmeleri için çırpınan, çocuklarını destekleyen insanlar var. genelde öyle fakirlerin çocukları başarılı oluyor zaten. bunlardan biri de erkek arkadaşım benim mesela. adam çok fakir ama ilgi, sevgi ve destek dolu bir ailede büyümüş, doktor çıkıyor şimdi.

bir de yukarda klasik edebiyatlar yapılmış, işte 2 kardeş şöyle farklı böyle farklı. ben de kardeşimden çok farklıyım. çok daha fazla örselendiğim için olabilir mi mesela? aynı ailenin 2 çocuğu aynı şeyi yaşamıyor. böyle şeyleri ancak benzer durumda olanlar anlayabilir. burada yargılayıcı konuşanları aynı şartlara koysan kafayı sıyırabilir.

neyse, ailen hatalı evet. korkunç bir dünyaya bir çocuk getirmişler yapalım bizim de olsun, ana baba olmadı demesinler diye. ama sonrasını umursamamışlar. zaten çocuk yapmak da korkunç bir bencillik. bari bu bencilliğini çocuğuna bu korkunç dünyada yardımcı olmaya çalışarak telafi et. iyi imkan için çabala. ama yok... sen yardım al. kendi kendine kurtulmak çok zor bundan. kafanın içinde yardımla öteleyerek işine gücüne bakabilirsin sadece. işin gücün oturdukça da daha az takmaya başlarsın. başındasın her şeyin. küsme.

öldün mü ? ölmediysen biraz bende vuracağım.

bence hep bunlar hayatında biri olmaması ve gelecek hayali kurmamandan.

tv'lerde yoksul ve çocuklu insanlar gördüğünüzde, bunlar neyine güvenip çocuk yapmış, diye düşünmüyor musunuz? şimdi niye bu çocuğa böyle yükleniyorsunuz anlamıyorum. -istersen her şeyi başarırsın - diyen ucuz kişisel gelişim mavralarının kimseye bir faydası yok. bu çocuğun tek yanlışı, teknik bir detay olan maaş meselesini fazla ciddiye alması. yoksa 4k'dan fazla kazananların da burada sordukları soruları, herkes gibi onların da yaşamlarının arka plandaki sefaleti yeri geldiğinde görüyoruz. ayrıca ülkedeki milyonlarca işsiz, yoksulun hepsi tembel, hepsi yeteneksiz ve aptal olabilir mi? herkes insan gibi yaşamak için eşşek gibi çalışıp, doktor mu olmalı? benim için bu çocuğun ailesine ve hatta varsa ülkesine kızgınlığı anlaşılır ve kabul edilebilir. ondan sonrası ayrıca konuşulur ama bu kızgınlık, sorgulayan bir zihin için özellikle genç yaşta çok doğal.

geçmişin çoktan senden koptuğunu idrak ederek. ne yaparsan yap o artık geçmiş. ve hiç bir şekilde değiştiremezsin. elinde sadece "şu an" var. onunla haşır neşir ol. geleceği de salla. ona da ne yaparsan yap tam "şu anda" ulaşamazsın.

ben de sahip olamadığım koşulları, genel olarak kendimce dibe batış olarak gördüğüm şeyleri düşündükçe (mesela daha eskiden "yaf bir mustang sahibi olmak ne hoş olurmuş, umarım bir gün olur" diyebiliyorken, artık böyle bir şeye sahip olamayacağımı biliyorum. efsanevi bir loto vurmadıkça tabi.) önce biraz bunalıyorum "ego yaptığım" için. sonra doğuştan kör olanları düşünüyorum. altından kakası temizlenen yatalakları düşünüyorum. yürüyüp, koşamayanları düşünüyorum. ve bunaldığım için kendimi ayıplıyorum hemen.

Burada herkesin yazdıklarında ders alınacak unsurlar görüyorum.

ARKADAŞLAR CEVAPLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

VARSA BAŞKA TAVSİYELERİNİZ YAZIN LÜTFEN.

FARKLI BAKIŞ AÇILARI İSTİYORUM.

ŞİMDİYE KADAR BENİ EN İYİ @yeraltindan potlar ANLADI.

Lütfen yazın.

çok öznel ama bu..

biraz neler okudun, neleri sevdin onu da yaz da ona göre söyleyelim yoksa bana kalsa ben "gün olur asra bedel" derim ama çoğu insan sıkılır bu kitaptan.

Jehan Barbur - Baba Öyküler

Nick seçiminden başka ipucu olmadığından:
www.nadirkitap.com

Ben en çok suç ve ceza'da böyle olmuştum.
Grange kitaplarına da bakabilirsin.

bu noktada @senialanaglasin + 1

ama yine de dostoyevski-yeraltından notlar diyorum. keşke daha uzun bir eser olsaymış...

ha, hem sıcacık, hem dostane bir eser istiyorsan da ali ural - posta kutusundaki mızıka.

Zorba.

orhan pamuk-kara kitap, kurgusu sağlam ve sürükleyici, ağır da değil.

Mobil edit: ipucuna takilmayin. Kendi bakis acinizla onermeniz yeterli.

Lev Tolstoy - Savaş ve Barış

amin maalouf - doğunun limanları

john fante - toza sor (okuyabileceğiniz en güzel kapanış bu kitabın sonunda)

illaha edebi mi olacak bilmiyorum ama post-modern olur diyorsan tabiki de murat menteş öneririm. ''allah belasını versin niye bitti ki ne güzel okuyorduk.'' diyorsun sonunda.

don quijote - cervantes, yky'den, roza hakmen çevirisi ile (meritokrasi'de de var).
suç ve ceza - dostoyevski, iş bankası yayınları (bu meritokrasi'de var)
(kısaltılmış hallerini okumayın ama.)

ikisinde de tam olarak tanımladığınızı yaşadım. işimi çabu bitireyim de okuyayım diye koşturdum.

Kaplan! Kaplan!
Net, tertemiz, nefes almadan okunur; bitmesine yakın da "bitmesin" diye okumaya kıyılamaz.

klasik seçki:
*Gönülçelen/Çavdar Tarlasında Çocuklar - J.D. Salinger
*Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra - Barış Bıçakçı
*Kabil- Jose Saramago

filmlerini izlemediysen daha iyi olur seçkisi:
*Otomatik Portakal - Anthony Burgess
*Bizim Büyük Çaresizliğimiz - Barış Bıçakçı
*Koku-Patrick Suskind

Mahir Ünsal Eriş (Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde, Olduğu Kadar Güzeldik) ve Melisa Kesmez (Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz) öykü kitapları da 'bir öykü daha okuyayım da öyle yatayım' etkisi yaratır.

evet, oluyor.

geçen sene karaladığım yazıyı hatırladım.

deneyim ve birikim arttıkça, daha önceleri adeta şaşmaz bir netlik içerisinde hedefine yönelen tavırlar, düşünceler, karar alma süreçleri bulanıklaşıyor, köreliyor. elinde çok sayıda kartı olan, ancak oyunun bu aşamasında hangisini oynayacağının pek de öneminin kalmadığı, çünkü çoğu şeyin can sıkıcı biçimde birbirine benzemeye başladığı bir süreç. çok şey yaşadın, büyüdün ve tüm bunların sonunda bir çay koyup koltuğuna oturduğunda düşünüyorsun: hiç hayal kaldı mı içerimde? en azından herhangi bir şeye dair belirgin bir istek? babama anlatsam -hayat dediğin hepi topu buydu işte zaten ne bekliyordun ki, biz keyfimizden mi tv karşısında uyuyakalıyoruz her gece? ha ama dur, senin yetişkinliğin farklı olacaktı değil mi? hahaahah- diyecekmiş gibi geliyor. tamam ben de evin salonunda bir rus revüsü, alevli şovlar beklemiyordum zaten, ancak dünyaya ve insana dair yaşanılan hayalkırıklığının kabulüyle beraber gelen gevşemenin bile bir bedeli var işte. sanma ki bu hayatta sana rahat var. "dışarda çok güzel şeyler yaşıyorlar insanlar ve ben hepsini kaçırıyorum" hissini yıllar önce aşmıştım mesela, çünkü çoğu örneğini mikroskobik düzeyde inceleme ve bir parçası olma fırsatını elde ettiğimde gördüğüm, tüm göz alıcı ışıkların arkasındaki başka hayal kırıklarıydı. kimse öyle çok mutlu değildi. hatta numunelik umut veren videolar ve fotoğraflar paylaşmanın altındaki neden bile aynıydı: bakın aslında her şey o kadar güzel değil, o yüzden böyle örnekleri bulup izlemeye ihtiyacımız var. hayır aslında başında anlaşsak, ortalığı bu kadar toza katıp birbirimize habire beklenti pompalamasak, belki bir nebze daha sadeleşip, yine mutsuz olduğumuz ama bununla daha barışık yaşayabildiğimiz bir ortamı yaratabilirdik. zira bu gerçekliğin soğuğundan fantezi dünyasına kaçışların da bedeli sonrasında yine aynı gerçeklik içerisinde faiziyle beraber ödeniyor. gereğinden maliyetli bir anlaşma. şimdi bu kalan günlerimi incir çekirdekleriyle doldururken, artık aklımdan "neden, nasıl" gibi sorular hiç geçmiyor. yalnızca başkalarına kabullendirme isteğini içinde barındırmayan bir kabulleniş var. kimsenin yanılsamasına çomak sokma niyeti de yok, hatta içtenlikle dilerim ki bu koşuşturmadan kafanız bir an bile kalkmasın. hayat bazıları için kısalığı veya uzunluğuyla değil, yoğunluğuyla ölçülüyor ve sizinki ne kadar yoğunsa, akışkanlığı da o kadar az oluyor. pelte gibi. yeterince sarsarsan yerini bile değiştirebilirsin ama lök diye komple gelir, arkasında bir şey bırakmaz, girdiği yeni kabın da öyle kolayca şeklini almaz. kabı değişen tüm peltelere selam olsun.

Bence güzel değil. Sanki halı kenarı gibi.

Ben çok sevdim. Alıp asardım evime.Enerjisi çok güzel bi kere.

renk renk çeşitli uygarlıklar üzerinde süren mücadele döngüsü. salladım tabi.

ikiye ayırmadan edemiyorum. alt kısmı sevemiyorum. halıya benzendiği de söylenmiş. fakat üst kısım da bir o kadar güzel gözüküyor.

görsel sanatlardan hiç anlamadığımı belirtmem gerek.

alacakaranlıkta, bozkırda dört nala koşturan süvari kafilesi.

ressam hem gökyüzünü, hem yer kabuğunun üzerindeki hareketi hem de yerin altındaki katmanları betimlemiş. üslubundaki ve renkleri kullanışındaki çocuksuluğunu sevdim.

atlıların böyle dörtnala koşturmaları bana savaşa ya da baskına gittikleri izlenimini verdi. eğer bu doğruysa resmin betimlediği şey, üsluptaki iyimserlikle tezat oluşturuyor. bu tezat da güzel.

belki de savaşa gitmiyorlardır, avdan dönüyorlardır. belki de bu atların üstünde insan yoktur, bunlar akşamın geceye döndüğü ya da şafağın söktüğü saatte bozkırda başı boş koşturan bir sürüdür.

resmi beğendim.

Ben de çok sevdim. Desen/boyama tarzı olarak Miro'ya benzettim ama konu olarak Miro'ya göre fazla epik ve Miro kadar soyut değil ama bir miktar sürreal bence. Biraz Mondrian gibi suprematist bir havası da var ama onun kadar basit de değil. Aynı dönem olsa olur.

Değişik, sevdim. Alt tarafı yorgun gibi içine kapanmış, halsiz. Üstüyse coşkulu, telaşlı.

buna benzer bir kazagım vardı onu özlediğimi hatırlattı.

alt taraf bence jeolojik zamanları sembolize ediyor :)

bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik.

Sarki albumu kapağı icin ideal.

özellikle o göğün ağarması gibi görünen beyazlıktan etkilendim. birlikte ve kararlılıkla ulaşılabilecek güzelliklere umut hissi verdi. gece boyu yolda olan süvariler sabaha karşı çiçek açmış tarlaların yanından geçiyor. şunun gibi.

s-media-cache-ak0.pinimg.com

minimalist adamım, severek asarım evime.

tam anlamıyla şöyle hissettim:
www.youtube.com

Üstteki ve alttaki koyu renkler ortadaki beyazlığa instagramdaki lineer tilt shift özelliği katarak odak noktasını atlara çekmiş. Atların resmedilişi ise tabloya hareketlilik ve enerji katmış. Sıkıcı çizgileri dinamik bir tabloya çevirmiş.

çok güzel.

Resmi yapan arkadas backgroundu boyamayi unutmus basinda, resmi bok etmemek icin katmanli bi hava vermis havaya, yersen.

mal gibi. hiçbir şey anlatmıyor.

atlar tabloya göre çok küçük kalmış bence.

Resimsel anlam taşıyan tablolarda üçgen kompozisyon ya da farklı kompozisyon türleri kullanılır. Bunda hem çok sayıda at var hem de çok küçük kalmışlar.
Minimalist olarak değerlendirilebilir belki de.

Ben ufuk çizgisinin altındaki renk kombinasyonunu sevemedim. Mavi ve turuncu kontrasttır ama ya aşağısı? Bir de atlarda perspektif hatası var gibi.

Yine de sanat sanattır. Kim yaptıysa eline sağlık. Ben de duvarıma asardım.

atlar olmasaymış daha iyi olurmuş çok sırıtmışlar.

Akıncı türkler gibi, sefer bizimdir.

tam olarak : www.youtube.com

canlı kırmızı. erkek cinsiyim.

Cırtlak olmayan herhangi bir renk. Kırmızının ucuzlaştırdığını düşünüyorum.

Erkek olarak renksiz olanı seviyorum, mümkünse naked olanı, her şeyin naked olanı makbul.

Siyah, kırmızı, pembe, fuşya hepsi ayrı iğrenç. Neden? Doğal değil ablacım. Garip duruyor.

kadın

kırmızı
bordo
mavi

Nude tonları, k.

su yeşili, bej, eflatun. (erkek)

Çok canlı renkler hariç hepsini sevmiyorum. Fıstık yeşilini sevmem mesela. Ama koyu tonlar(renkler değil) ve güçlü renkler özellikle ilgimi çekiyor.

Siyahı çok seviyorum ama soğan kabuğu rengi daha çok yakışıyor. O yüzden ikinciyi kullanıyorum.

Kadin

Bej, gri, bordo, tugla rengi

yazin acik mavi (bebek mavisi)

erkek, oje sevmiyorum

E/
Beyaz tenliyse (gerçek beyaz) siyah ve parlak kırmızı güzel gidiyor.
Esmerlere hiçbir ojeyi yakıştıramıyorum (bir kaç kez mat yeşil gibi bir renk görmüştüm o fena durmuyordu gerçi) mümkünse ojesiz en fazla bi french makul seviyede.

Siyah ya da bordo kullanıyorum ben her zaman.

Siyah dışında birçok rengi kullanıyorum ama en çok açık tonları kullanıyorum.
En çok şu rengi kullanıyorum, yanımda bulunduruyoırum.
3.bp.blogspot.com
French yapmıyorum ama şu tonları yoğun kullanıyorum, en çabuk biten onlar oluyor.
papatyaski.com
Bordo da kullanıyorum ama bordonun tonuna bakarak kullanıyorum. Sıcak - soğuk ton kıyafete göre değişiyor.
Yazları fosforlu renkler de kullanıyorum. Deniz kenarı ise şu renklerden kullandığım oluyor.
www.dijitaltrend.net
1.bp.blogspot.com
Ama bunlar yılda 5-10 günü geçmez.
Bunun dışında çok çok nadir lacivert mat oje sürmüşlüğüm ve açık zeytin yeşili sürmüşlüğüm var.
Yine de en çok açık ten tonları ve bordo kullanıyorum.

Gümüş gri
Koyu kırmızı mat
Bunlar dışında metalik saten mat serileri genelde seviyorum

açık ve mat renkler - buz mavisi, bej, uçuk pembe vs./ K

En cok kullandigim tonlar;
prnt.sc
prnt.sc
prnt.sc
prnt.sc

Yani fotograflarimdan da gorulecegi uzere nude ve sedefli ojeleri seviyorum. Canli renkler pek sevmem, suremem de. Eller benim, yani K

Kırmızı. Erkek

@playing star

o petrol yeşili dediğin şey müthiş. mavisi de öyle.

eller beyazsa herhangi bi oje. eller beyaz değilse dünyanın en güzel rengini -kırmızıdır bence- bile beğenmem.

En çok kullandıklarım koyu bordo, siyah, bordoya dönük kırmızı, nude, mat gri, bronz kahve.
Yazın bronzlaşınca daha neon renkler ve beyaz da kullandığım oluyor.

sürmemeye çalışıyorum. kullanırsam da nude tonlar

e, oje sevmiyorum, colorless, çok gerekliyse nude

erkek

oje çok çirkin geliyor bana. efsane çirkin. bir de kokuyor. korkunç kokuyor. bak başıma ağrı girdi bunu söylerken. öyle fena kokuyor.

Kırmızı ve sade french çok hoş oluyor.

French yapan kadınlar çok seksi geliyor bana

bordonun elli tonu resmen , mat siyah, lila, arada kuaförde french(kendim yapamıyorum) onun dışında tam ten rengi bir bej kullandığım da oluyor.

erkek bordo

Bordo
Siyah
Vişne

k.

bordo, nude tonları

mat ve koyu renk ojeleri seviyorum.

kadın.

Yazın: nude
Kışın: nude, bordo, siyah
Bu üçünden başka asla.

French güzel görünüyor beğeniyorum ama kendim yaptırmıyorum. Kırmızı gözüme hiç güzel gelmez.

Kadın.

Kiyafete uygun tonlu bir kirmizi veya krem rengi-beyaz yani acik renkler haricindeki her oje leş bence. Erkekim.

Yeşil
Mavi
Bordo

Erkek

bordonun elli tonu

Sadece siyah biraz ilgi çekici görünüyor. Bunun dışında hemen hepsi iğrenç geliyor, pembe renkli araba etkisi yaratıyor. Bu kadar saçma pek az şey vardır herhalde.

Oje sevmem. Clear coat güzel duruyor.
cinsiyetim erkek

Ya yeter dayanamıycam. Erkeğim, siyah oje sürmek istiyorum aşırı derecede. Oh.

genelde nude tonları ve hm mushroom
s-media-cache-ak0.pinimg.com

Onun haricinde altına hiç renk sürmeden;
2.bp.blogspot.com

Koyu kullanacaksam bordo.
Yaz döneminde tatilde fln açık maviler,lilalar
s-media-cache-ak0.pinimg.com

erkek,

bordo ve koyu tonları

Siyah, kırmızı ve bordo :)

yan bakışla telle oynayan kediyi izliyorum, kendisi şu an telle sallanan sandalyenin üzerinde oynuyor, bi ileri bir geri

Benny and Joon'u açtım, onu izliyorum bi yandan da.

Kötü bir gun gecirdim..kafamdaki sorulari cozmeye calisiyorum

kahve mi yapsam, çayı mı ısıtsam ikilemindeyim. güzel keyfi kim kaybetmiş de biz bulalım lusid efendi, bizimkisi anca böyle gün doldurma.

Sipariş ettiğim kahve makinem bugün geldi onun mutluluğu var ama kutu içeriğini bilmediğimden mütevellit kapsülüm yok diye biraz burukluk var içimde. İş konusunu hiç açmak istemiyorum.

İşten iki saat geç çıktım, dün yarısını bugüne sakladığım somonu pişirdim, şu an da kahve demledim, Noctrunal Animals izleyeceğim.

Dolmakalemlerime mürekkep dolduruyorum. Kahve makinasının sesi geldi. "Ben oldum" diyor.
Kalemler çok güzel. İnsan bunları nasıl sevmez.
Pencereden dışarı bakacağım ve belki tamamen yapmacık olduğunu düşündüğüm insanlar için de biraz kederleneceğim. Gündüz denen şeyi boğan, hayırsız bir oğul gibi sadece kendi istekleri için gevezelik eden insanların dışarıda "eğlendiği" huzursuz bir akşam.
İyi seyirler

nedense lostu baştan izlemeye başladım geçenlerde.
şimdi oturup bir iki bölüm daha izlicem.

yarın iş görüşmesi için tekirdağ'a gidecem, yoğun olacak git gel yolculuk, şu an kahve yaptım bir haftadır taktığım pearl jam - state of love and trust ile beraber keyif yapıyorum buraya da bırakayım

www.youtube.com

Ders çalışmakla kitap okumak arasında gidip geliyorum. Üzerime nedensiz bir mutsuzluk çöktü. Nedeni var aslında ama hayli karışık.
Bir kahve yapasım var. En iyisi kahve yapayım.

Güzel şeyler yaşayabileceğim biriyle yollarımızı ayırdım. Suçluluk duygusuyla ve pişmanlık ataklarıyla baş etmeye çalışıyorum. Kafada wicked game çalıyor.

çay içiyorum

psg nın futbol dersi verişini izliyorum

Geç gördüm ama bu liste spotify'da senin için gelsin: your favourite coffeehouse

psg-barca macını ağlayarak izliyorum.

ayaga kalkacak gucum yok. cigerlerim agriyor resmen

kargn +1. hayatin parmak uclarindan kacip gittigini ve birsey yapamadigini görmek kötü.

Bilmem wizard. Ağlamaklı mısın sen de?

Uykum gelsin diye bekliyorum. Keyifler guzel olsa burada ne işimiz var.

Benim daha saatlerdir. Hatırladığım kadarıyla ilk günü atlatıncası kolaydı.

zeytinyağlı lahana sarması, yoğurtlu közlenmiş patlıcan, bira, avrupa yakası 71. bölüm. takılıyoruz. patlıcan tabiki sarımsaklı yoğurtlu. çünkü yalnızlık.

Kuyudaki köpeği düşünerek deliriyorum sanırım

asla .
sen durumu önce çok iyiyken sonrasında zor durumda kalanları da görmelisin.
zenginligin, bazı hastaliklar karsisinda anlamsiz kaldiğı anları da çevreye şöyle bir bakıp görmek gerek.

ya hadi o çok nokta atışı bir şans. beni asıl huzur ve refah dolu ülkelerde doğanlar kıskandırıyor. mesela havadan finlandiyalı oluyor adam, finlandiya'da doğmak için çabalamamış bile, babasının çükünü öpüp başına koyması lazım ama bakıyosun bi havalar, bi şeyler, karamsar film çekmeler, yok efendim black metaller, senin pembe metal yapman lazım bi defa havan kime. ortadoğuda 1 ay geçirse anlayacak ama işte nazlı dilber gibi varoluşsal sıkıntının göbeğine vurmak tatlı geliyo. neyse ya.

+1 yeraltindan potlar

hic oyle olmuyor.

Cevremde dedigin tarzin turkiye subesi pek cok arkadasim var.disaridan baksan vur patlasin,cal oynasin,hmlar,gtler falan gibi algilaniyor ama isler hic dusundugn gibi gitmiyor.birinci sebep rahat hareket edememeleri,nereye gitse,kimle gorusse fotograflari cekiliyor,onlarin uzerinden ailelerine satasiliyor.iliskisinde emin olamiyor karsi taraftan etiket pesinde midir,gercekten seviyor mudur?o kadar imkanla kopek gibi egitim aliyorlar,ugrasiyorlar ama ne yaparlarsa yapsinlar o adamin o kadinin oglu,kizi taytilindan kurtulamiyorlar.bir is yapsa yetenegi,egitimi konusulacagina oyle ana baba bende olsa diye basliyor insanlar.surekli disariya kapali bir hayat suruyorlar ve genel insanlara guven problemleri oluyor.her yonden sikici bir durum.cogunun baska ulkelere kacmalarinin en buyuk sebebi bu.

Simdi bunu dunya starlarina uyguladiginda durumun vahametini sen dusun.

o kişinin doğası ile ilgili. şartları çok kötü olup gamsız olduğu için mutlu olan. tam tersi doğuştan 2 ülke vatandaşı olan 18 yaşında milyon dolara yakın serveti olan. o yaşa kadar da sosyetik yaşayann tanıdığım da var hastalıklarla aile içi parçalanmalarla boğuşuyor. instagram profiline bakarsan dünyanın en mutlu şanslı insanı diyebilirsin. ama değil zengin sadece.

A- Hayvan Sevgisi

Doğa sevgisi

Hayvan sevgisi.

hiç bir şey konamaz. nitelik olarak benzer/muadil bir sey bulunamaz.

Doğa

hiçbir şey. hepsinin yeri ayrı. gtümüzden sevgi uydurmayalım eheh

F diyorum.

Insan sevgisini de alt parcalara boldugumuzde, anne sevgisi, baba sevgisi, kardes sevgisi, sevgilisi sevgisi, arkadas sevgisi gibi, bu sevgilerde yerine koyma olmadigi gibi, genelinin yerine de bir sey koyulamayacagini dusunuyorum. Anne sevgisinin boslugunu arkadas sevgisiyle dolduramayacaginiz gibi, insan sevgisini de bunlarin herhangi biriyle dolduramazsiniz bence.

sartre'a göre hiçbiri, mevzu bilinçte bitiyor çünkü.

hiçbir şey.

İnsanları niye sevmemiz gerekiyor ki?
Neyse G diyorum ALLAH VE PEYGAMBER SEVGİSİ.

E- Diğer (Bazı insanlar için çalışma/kariyer sevgisi mesela)

Hepsi konabilir, hepsi de patolojik olur. İnsan diğer insanlarla tamamlanır. İnkar edince doğanız değişmez.

G-Hepsi.

koymak isteyen herhangi birini koyabilir.

Sevgilisi olduğunu bilmeden yürüdüysem, o da bana karlılık verdiyse, sonradan sevgilisi olduğunu öğrenmem bir şey değiştirmez.
Ha olur da sevgilisiyle ayrılır benle olursa ciddi bir şey düşünmem, takılırım en fazla. Sevgilisi varken bana yüz veren benleyken de başkasına yüz verir.
Kadınım.

K,

Başıma geldi yürümedim. Başıma yine gelse yine yürümem.

Yürüyebilmem için heralde ortalığın aşkı memnu filan olması lazım.

Yürümem, yürümedim, yürünen sevgili benim sevgilimse yürüyen kişinin yürüyebilen yerlerine zarar veririm.

erkekim.

Yürümem. Benim haberim yok iken kendisi yürümeme karşılık verdiyse o kişi karaktersizdir.

Yürümem.

Sevgilisi olduğunu bilmediğim biri vardı. Karşılıklı yürüyorduk. Sonra öğrendim sevgilisi olduğunu, son konuşmamızda da beni zor durumda bırakma dedi ama ben gel desem gelecekti. Tabi böyle bir ilişkiye başlayacak karakterde bir adam değilim. Sonra kopardım tüm iletişimimi. 2 ay sonra ayrılmış, yine bir şekilde iletişim kurmaya çalıştı. Ben hala unutamamıştım onu ama ne olursa olsun, bana yakışmaz diyip önüme baktım.

Ben tersten cevap yazayım. Sevgilim olduğu zaman inanılmaz yürüyorlar, baştan çıkarmaya çalışıyorlar. Olmadığında yüzüme bakan yok. Cinsiyet erkek. 27 ve single. kızlara selam.

erkek veya kadın fark etmez, bu tip sorular boşa düşmeye mahkumdur. yürümem diyenin yürüyeceği, yürürüm diyeninse taş kesileceği koşullar her zaman mümkündür. vicdan kalibrenizi buradaki cevaplar üzerinden tayin etmeniz yersiz, siz sadece ne istediğinize bakın.

yürümem

erkek

kaleci var diye şut çekmeyecek miyiz Xd

(şaka)

yürümem..

sevgilisi olduğunu bilmeden yürümüşlüğüm var. kız sonra laf arasında erkek arkadaşı olduğunu belirtti.

yürümem. biraz eski kafalılık olabilir ama "yuva yıkanın yuvası olmaz" sözüne inanıyor gibiyim.

Yürümedim. Evli, bekar olup yürüyenler çok oldu.

yalan atmayın ya, bu kadar sevgilisi olan kişiye kim yürüyor o zaman... ben yürürüm, yürüdüm de. ama yolu gördüysem. E.

Yürüyordum bi zamandır ama harbiden sevgililer ayrılmıyor helal olsun. K

yururum,kosarim,uclu burgu,perande,yer hareketleri,ritmik jimnastik ne varsa yaparim.yukardakilerin coguda durust degil.

Herkes hayir der ama insanlarin yarisi yurur. Bu tarz sorulara hicbir zaman gercekci cevaplar alamazsiniz.

sevgilisi varken bana yürüyenler oldu. yürümedim, yürümem. sevgilisi olan erkeklere yürüyen kadınlar var, bizzat gördüm. burada yürümem yazanlar çok sayıda gözüküyor çünkü yürüyenler genelde bunu söylemez.

K.

geçmişte çok katıydım bu konuda. misal eski sevgilim benden sonra biriyle birlikteyken beni arayıp çok özlediğini yanıma gelmek istediğini söylediğinde bile kibarca reddetmiştim. bir kaç olay daha oldu böyle hiç birinde karşılık vermedim.

ama zamanla değişiyor insan, daha doğrusu insanlar ve yaşattıkları değiştiriyor insanı. artık iki şeye bakıyorum, karşı tarafın gözü var mı bende, sevgilisi kim? sevdiğim yada saygı duyduğum birinin sevgilisine karşılık verse bile yürümem.

cinsiyet er kişi.

yürürsen, seninkine de yürürler. karma is the bitch bebeğim^^

Yürümem, yürür gibi oldum bi ara sonra titreyip kendime geldim. Tabi gençtim o zamanlar. Ama şimdi asla yapmam.
K.

E

Yürümem.

eskilerin bir sözü vardı:
"kalede kaleci var diye şut çekmeyecek miyiz?"

yurumem.
k

Sevgilisiyle uzatmaları oynayanların sevgilisi varmış gibi hissetmiyorum. Dolayısıyla hiç suçluluk duymuyorum. Benimle birlikte olduktan sonra sevgilisinden ayrılan bile oldu. Çünkü zaten ortada sağlıklı bir ilişki yok. Bitmeye bahane arıyor. Bazen o bahane ben oluyorum. Pişman değilim.

Sevgilisiyle mutlu, huzurlu olana ise asla yürümem, bilakis mutluluklar dilerim, ilişmem.

sarmaşık kötülüğü, kötü düşüncenin insanı nasıl sardığını anlatıyo bence. salyangoz ise kabuğundan çıkmak isteyen insanı anlatıyo diye düşündüm.

----spoiler---------


bana kalırsa sarmaşığın gemiyi kaplamasının sebebi; insana dair yaşamın olmadığı yeri anlatmak. yani artık oranın yaşamla ilişiği kesilmiş.

ve üstelik bu sarmaşığın dindar kişinin kafasından çıkması da ayrı tartışma konusu.

salyangozların ise tabanı temsil ettiğini düşünüyorum. halkı yani...

salyangoz halk evet; tepkisiz, uyuşuk, seyirci ve ayrıca mide bulandırıcı (sol'un bir yanıyla halktan tiksinmesi ve aynı zamanda da nadir'in salyangozla oynamaya çalıştığı sahnelerde, bir şekilde bu tiksinti veren hayvanla bağ kurmaya çalışması).
sarmaşık ise bence şiddetin tarihsel ortak belleğini simgeliyor. geçmişte olan biten katliamlar de iz bırakıyor, memleketi sarıyor ve öyle kolay da aşılamıyor.