yakınlarda veteriner varsa yardım rica edebilirsiniz.

genelde, küçük şehirdekier yardımcı oluyor.

@ackapaackapaartema Maalesef yakınımda veteriner olmadığı için burada sordum. Aslına bakarsanız ben de sakatladım kendimi :/

Instagram'da @birddetective, @matvor kullanıcıları yardımcı olmaya çalışıyorlar genellikle soru geldiğinde.

çevrenizdeki veteriner kliniklerine telefon edip bilgi alın, konuşmalarından anlarsınız zaten.
dış parazit için üç tane ayrı aşı satmaya çalışana gitmeyin, bu tip durumlarda gramajına göre küçük ya da orta ırk köpekler için olanlardan bir aşı açılır, üç şırıngaya porsiyonlar halinde bölünür.
siz de şırıngaların iğnelerini çıkartıp, enselerine uygularsınız kedilerin.

bu daha ekonomik ve akıllıcadır, evdeki kedilerim için benim veteriner öyle yapıyor mesela.
bunu kendiliğinden söyleyen olmazsa, "şöyle yapabilir miyiz?" diye sorun.
fiyat bilgisi de alın.
içinize sinen hangisiyse ona gidin.

hepsiburada falan gibi veteriner kliniği dışında satılan ürünler hem etkisiz, hem de zararlı olabiliyor.
dış parazit aşısı dediğiniz, bir anlamda zehirdir.
iyi markalar bile doz aşımında zehir etkisi yaratabiliyor.
marka isterseniz de, genelde ya frontline ya da stronghold oluyor veterinerlerde, stronghold'u tavsiye ederim.

Peki iç parazit?

iç parazit haplarını sokak kedisine vermek zor, ama haplar çok uygun fiyatlıdır.
yani çok aşırı kazıkçı bir yer olmadıkça aşağı yukarı aynı fiyat olur.

güzel bir konserve mama alıp hapı toz haline getirin.
konserve mamayla toz haline gelmiş hapı karıştırın verin.
kilolarına göre (aşağı yukarı) yarım, bir ya da bir buçuk tablet gerekebilir.
hepsinin önüne porsiyon olarak koyarsınız.

ilaçlı mamanın kokusunu alıp yemeye yanaşmayabilirler.
o yüzden öncesinde biraz aç bırakın.
yani öncesinde kuru mama falan vermeyin o gün.
aç olurlarsa yeme ihtimalleri artar.

Petshoptan hapı 10 liraya almıştım. Damlası da vardı o da 20 30 lira bişey olsa gerek. Petshopa gidin. Vet. Yüksek fiyat verebilir

petshoplarda satılanla hepsiburada'da, n11'de satılanlar aynı zaten.

Öncelikle, kedilerde farklı tiplerde parazitler olduğunu ve her ilacın, farklı türlerin tedavisinde artı ve eksi yanları olduğunu belirtelim. Bu sebeple kapsamlı bir tedavinin süresi ve masrafı da artacaktır. Broadline, Advantage gibi damlalara o kadar vermek istemiyorsan, beşeri ilaçlar da kullanabilirsin. Bunlardan kedilere en uygun olanı, Kontil. Hapı ve şurubu var. Bağırsak parazitlerinin, tenya ve yuvarlak kurt türleri üzerinde etkilidir. Pek çok sokak hayvanına uyguladım, güvenebilirsin, başka kaynaklara da bakabilirsin. Sokak kedilerinin yaşam koşulları gereği, yalnızca azaltıcı etkisi oluyor ancak özellikle yuvarlak kurtlar, bağırsakları tıkayarak ölüme sebebiyet verecek kadar çoğalabildiği için en azından hayvanı rahatlatıcı etki sağlar.

Hapı tedavi açısından öneririm ancak yutturmak, daha zor olacaktır. Yapamayacağını düşünüyorsan, süspansiyon/şurup al. Bir de 10 ml'lik bir şırınga (tabii ki iğnesiz kullanacaksın). 11 mg/kg dozu vardır ancak kedilerde daha dikkatli olmak gerekiyor. O yüzden 5 ml ile başla. Şırıngayı nazikçe ağzına, dil arkasına sokup ilacı basmak, hap içirmekten daha kolay. Ki zaten verdiğinde dilleriyle, öğürme hareketi yaparak bir kısmını atmak isteyeceklerdir. Hepsini atmalarına izin verme, başı yukarı kaldırıp yuttur. Mümkünse, bir hafta boyunca uygula. Bu arada hayvanları da gözle. Daha sonra iki-üç günde bir vermeye devam edebilirsin. Ve bunları yaparken kesinlikle eldiven tak.

Bir de hayvanlar adına teşekkür ederim.

Birisi kaşar peyniri falan yiyor afiyetle. Ona hapı bölüp peynirin içinde veririm. Bir diğeri de yer ama üçüncü acayip nazlı bir tip, ona da artık köfte içinde falan veririm. Benim için önemli olan ekonomik olması ama işe de yarayacak olması.

çeşitli programlar denedik ama olmadı, bilgisayarcının denediği programlardan biri de bu mu diye soracağım, teşekkürler

easeus evde kendi yapabileceğiniz şey. Ama harddiskte somut bir bozukluk varsa denemeyin direkt bir profesyonele verin.

Eminim Türkiye'de iyi şirketler vardır ama eğer çözülmezse Amsterdam'da Seagate'in laboratuvarı var. 600€'ya çözüyorlardı. Çok önemli veriler için küçük bir para.(şirket verisi falansa)

www.seagate.com

programlar aynı işi yapıyor genelde. ben fark görmedim hiç. diskte kırılma filan varsa kurtarma işini yaparız diyen firmalar da iş yapamıyor genelde. sadece silinen veriler varsa o durumda herhangi bir lisanslı veya ilaçlı program iş görür.

4-5 yıl önce başıma gelmişti. Harddiski aldığım firma, İstanbul'da Gold Bilişim ve Kayseri'de Frekans Bilişim adlı firmaların en iyisi olduğunu söylemişti. Kayseri'de yaptırdım, o zaman 300 GB civarı veri için 250 dolar ödemiştim.

herhangibir bebek şurubu veriyorum ben haftada bi

malt paste, yuttugu tuylar icin iyi geliyor.
www.evcilal.com

Zurich marka macun öneririm.

bizim buradakiler şanslı büyük bungalov şeklinde evleri var,evde takılmayanlar apartmanların içinde geziniyorlar.iki de kopek var onlarda apartman girişinde yatıyorlar.fırtınaya rağmen asayiş berkemal.

Komşun doğru söylemiş,bunu koyarsan çalarlar.eski araba lastiklerinden yuvalar hem ağırlığından dolayı savrulmuyor hemde çok korunaklı.üzerlerine her şeye rağmen kedi evi yazmak lazım ki toplayıcıların hedefi olmasınlar.bi tane metal makası,biraz tel yeterli yapmak için.

Iki çamaşır legenini (büyük olanlardan olacak leğen) ağız ağıza verip yuva yapanlar gördüm yoksa öyle bir şey yap. Hem ucuza gelir hem altüst kapalı sadece giriş için ortadan az kesersin. Bide otomobil lastiklerini üst üste koyup üzerini tahta ile kaplayan gördüm içi yuva gibi olmuş.

benim olduğum binanın bir bahçesi yok.. ve ne şanssızlık karşı apartmanın inanılmaz büyük bahçesi var. onlara neredeyse yalvardım orada yuva yapmak için. bütün apartman beslememizden bile nefret ediyor.

bizim apartmanı anlatsam çok seversiniz herkesin evinde kedi ve köpek var. apartmanın içinde de yuva ve yemek su kabı var. ama hiç içeri girmek istemeyen kediler de var.

yuvaları koyacak yer sıkıntısı çekiyorum. koyabilecek yer yok :( o yüzden minik çözümler bulmaya çalışıyorum.

internette bir çok kedi evi yapma projesi var, iki plastik çamaşır leğeninden yapılanı hem ekonomik hem de yağmura karşı dayanıklı, içine eski battaniye kumaş parçaları eski koltuk minderi, sünger koyup soğuktan korunaklı hale getirebilirsin
www.youtube.com

şöyle kedi evleri toplu konut projesi haline getirebilirsin
pbs.twimg.com

Her kīş yaparım. Isı yalıtım levhası panelleri kullanıyorum. Ahşap, sunta, mdf gibi malzemelerin aksine suya karşı dayanıklı, zaten yalıtım malzemesi olduğu için ısıyı koruyor, kesip biçmesi daha kolay ve daha ucuz. Internette pek çok kedi evi çizimine ulaşabilirsiniz. Ayrıtları/duvarları birbirine yapıştırmak için sıvı silikon yapıştırıcı kullanıyorum ben. Levhaları iki tarafından koli bandı ile kaplarsanız hem daha iyi yalıtım sağlar hem ağırlığı arttırır hem de darbelere karşı daha korunaklı hale getirebilirsiniz. Bu aşama biraz uğraştırıcı ama hayvanlar için endişelenmekten iyidir. Kalmasalar bile mama ve su koyuyorum, yiyip gidiyorlar. Kışın bir gün aç kalsalar, ölüyorlarmış :( en azından mama yediklerinden emin olup rahatlıyorum.

karaoke, beer pong.

Grup seks

Eğlence ile ilgili değil ama şu videoyu mutlaka izleyin partiden önce: www.youtube.com

bu sene bi bölüm daha hazırlayacak. Orada da tavsiye verebilir. Zaten çok eğlenceli bir insan ve güzel bi kanal, videoyu canım sıkıldıkça izliyorum parti düzenlemeyeceğim halde, çok iyi öneriler var partinin temizlik sorunundan sigara içme olayına, müzikten atıştırmalıklara vs.

Eğlenceyle ilgili dansözlü ortamda eğlenebilen var mı ya? Bence çok rahatsız edici bir aktivite. Bol alkol ve müzik varsa bi şekilde eğlence olur zaten. Beer pong ve karaoke de iyi fikir.

Bi gitarist de eklenebilir

Antares AVM'de var

Eskiden Türkiye'de üretimleri vardı. Zaten kumaşları, dünya genelindeki pek çok denim firması gibi Kayseri Ortaanadolu'da üretiliyordu. Bir 10 yıl öncesinde fabrika satış mağazasından alışveriş yapardım. Zamanla Türkiye'deki üretim, işçiliğin daha ucuz olduğu Bangladeş, çin gibi yerlere kaydı ama fiyatlar aynı kaldı. Bugün iyi bir jean, 300 liradan başlıyor, insanlar bu fiyatları karşılayamıyor. Zaten piyasadaki payı belirli olan bir firmaydı. Sonra Ykm-Boyner grubu ve internet sitelerinde satışa ağırlık verdiler mağaza açmak yerine. Bir de özellikle Lee'nin stili çok değişti, Abd'de de böyle. Çocukluğumdan beri Lee ve Wrangler tercih eden biri olarak ürün kalitesi, eskisi çok aratıyor. Yani kısaca cevabın: büyük oranfa firmanın ve tercihlerinin değişimi ile ilgili.

Lee ürünleri alınır.

www.tinkercad.com var programa gerek yok Circuit'e tıkla çiz mis gibi

orcad pspice, multisim, multimedia logic, logic circuit.

www.logiccircuit.org

Telefon klavyesi sağ olsun, saçma sapan yazım hataları yapmışım. Yine de anlayıp cevapladığınız için teşekkürler^^

bu işlerden pek anlamam ama youtube da takip ettiğim bir iki elektronik tamircisi şu uygulamayı kullanıyor. bilemiyorum işinize yarar mı?
openboardview.org

Bu kişiler rastgele değil de görüşme sıklığınıza ve arkadaş kalma sürenize göre seçiliyor bildiğim kadarıyla. Facebook uygulama manifestosundan da görüleceği üzere rehber kontaktlarınızla etkileşimi de Facebook görebiliyor. Uygulama içinden kendilerine ulaşabilme şansınız olmadığı için bu kişilere dışardan, herhangi bir yolla (e-mail, arama, WhatsApp vb.) kurtarma linkindeki direktifleri uygulatmak ve onlardan kod almanız gerekiyor. Bunu yapamıyorsanız, şu linkten m.facebook.com kimlik doğrulamayı deneyebilirsiniz. Hesaba ait telefon numarası ya da e-mail adresini ve tam isminizi girdikten sonra m.facebook.com şu linkte listelenen kimlik kartlarından herhangi birinin fotoğrafını yüklediğiniz bir ticket açmanız gerekiyor. Kimlik bilgileri ile sizin Facebook'a verdiğiniz bilgilerin tutması gerekiyor. Sonrasında size duruma göre birkaç soru daha (kullandığınızı hatırladığınız son şifre, gizli soru cevabı gibi) sorulacak ve bu aşamayı geçmeniz halinde hesabınız yenilenecektir.

area 51 benzeri oluşumlarda çok farklı hayvanlar üretildiğini düşünüyorum ben.

Bunun icin oncelikle zekanin genetik altyapisinin tam olarak anlasilmasi gerekiyor. O noktada zaten yapay secilime gerek kalmaz, gen muhendisligiyle uretmek daha kolay olur. Cunku yapay secilim -kullanilacak hayvanin yasam dongusune bagli olarak- uzun suren bir surec.

Diger yandan "daha zeki" hayvanlari ciftlestirelim, en zekisine ulasalim mantigiyla gidilecek olursa zekanin neye gore olculecegi gibi bir sorun ortaya cikiyor. Dahasi, bu secilimin ortaya cikaracagi sonuc da cok belirsiz. Bazi manyaklar kendilerince gizli gizli yapiyorsa bilemem de boyle bir cabanin yerine zekanin genetik altyapisini anlamaya efor sarfetmek daha verimli.

Direkt bu sekilde yuruyen bir proje duymadim.

Japonya'da yönlendirilmiş kalıtım yoluyla parazitlere, değişken iklim koşullarına daha dayanıklı, daha ucuz besin gereksinimi duyan, daha dayanıklı protein bağları üretebilen ipekböcekleri üretildiğini biliyorum. Ama zekanın kendisi hala fenomenel bir kavram iken bunun genetik düzeyde aktarımı ise daha büyük bir muamma. Kea ve bazı karga türleri üzerinde yapılan ve başarısız olan çaprazlama denemeleri de mevcut. Yapay zeka implementasyonlarında bile en basit tür geliştirmeler yüzlerce nesil üzerinden yapılıyor. Doğal ortamda bir türün zeki(!) üyelerini tespit etmek, sonra onları kuşaklar boyunca laboratuvar ortamında tutup üretmek hiç kolay bir iş değil.

öjeni

Fotoğraftan çapını çıkaramadım ama boyalı demir tel olduğunu düşünüyorum ve büküme bakılırsa mekanik wire bending işçiliği ile seri üretilmiş gibi duruyor. Ben de hobi olarak takı yapıyorum, hobby shop'larda bazı teller bulunuyor ama onlar daha yumuşak oluyor genelde yani keskin dönüşler ve şekiller vermeye pek uygun değiller. Seninki bayağı dayanımlı, sert bir tele benziyor, öylelerine rastlamadım. Aliexpress'te takı ürünleri satan mağazalar var, Shop sayfalarından araştırırsan bulabilirsin belki. Onla uğraşamam diyorsan, İstanbul'daysan, Eminönü'nde hobi, takı malzeleri satılan yerlere gidip bakabilirsin.

Filmaşin lazım sana. Eminönünde hobi malzemesi satan dükkanlara veya büyük nalburlara bakman lazım.

Alınır çok iyi telefon. Piyada o fiyata alınacak tek telefon gibi hatta.

Huawei'in ne olacağı belli değil bu dakikadan sonra. Eski telefonlar play servislerini çalıştırmaya devam eder ancak güncelleme alma ihtimalini düşük görüyorum.

Ayrıca Xiaomi de Huawei gibi olur almayın diyenler işin iç yüzünü bilmiyor. ZTE ve Huawei Çin şirketi olduğu Amerika şirketlerinin karını düşürdüğü için değil kullanıcı verilerini izinsiz elde ettikleri için bu kadar ağır yaptırımlar yediler.

alınır. falsolu tek ürünleri yok adamların neredeyse.

Kullanıyorum, çok düşünüp çok araştırıp da aldım. Oldukça memnunum. Daha iyisini alamazdım. Etraftaki insanların telefonlarıyla kıyasladım, hepsindan daha iyi.

Fiyat/performans ürünü ancak Huawei'ye yapılanlardan sonra diğer Çin menşeili firmaların başına ne geleceği belli değil. Ben ABD'li bir güvenlik firmasında çalışıyorum, 2-3 yıl önce Çin cihazlarında crippled chip kullanım oranının arttığına dair raporlar okuyorduk, Xiaomi de cc kullanan firmalar arasında. Huawei krizinin sonu ne olacak, nasıl bir yaptırım olacak bilemiyorum ama işler inada binerse diğer Çin firmalarına da yaptırımlar geleceğini öngörüyorum. Ben olsam almazdım, ki Pocophone'umu da sattım.

Alınır. Psmart 2019 ve p20lite zaten eskidi, hele ki psmart 3 gb ramli bence bulaşmayın. Moto one vision ile note7 arasında bariz fark yok.

Xiaomi Huawei'ye olan olaydan etkilenmez bence. Adamlar Qualcomm'un en büyük müşterisi. Huawei gibi de ar-ge'leri filan yok. zararsızlar.

soruya gelirsek, evet alınır muadillerine kıyasla f/p açısından çok iyi. Oppo SD 450 işlemcili ax7'yi RN7 ile aynı paraya satıyor. RN7'de SD 660 işlemci var mesela.

4/64 neptün blue yapıştır.

Aynı soruyu kendime sordum ve aldım. Çarşamba gibi elimde olur sanırım. Yurtdışında mısınız hocam?

Evet Londradayım.
4/128 olanı da varmış, ama UK ürünü değil. Onu mu söylesem yoksa resmi uk ürünü olanı mı alsam? Fiyat aynı gibi.

adam düştükten sonra çok da yardım etmenin bir manası yok. seri katiller gibi, öncesinde insanlar tarafından zulme uğrayanların sonrasında insanların yardımına pek ihtiyacı olmuyor.

bir avukatla konuş.
atıyorum sahte imza ile sana borçlu gözterip avukat icra dairesindne adres tespiti, bankalardan hesap dökümleri isteyebilir icraya koyacam diye. tabi bu etik dışı işi yapacak avukat bulman zor

bu iş için özel dedektiflik büroları var. iyi olanları bulman gerekiyor ve bu işi hakkı ile yapanlar genelde istihbarat yahut benzer işlerden emekli veya istifa etmiş insanlar oluyor. bu tarz bir büro bulursan arkadaşına ulaşabilirsin. bu abilerin bu işi yapabilmesi için emniyette veya istihbaratta tanıdıkları oluyor.

@dismainpula Benim elimde değildi düşüp düşmemesi. İnsanların neler yaşadıklarını bilmeden atıp tutmak kolay tabii. Yardım istemek için geldim, senin gibi aptallardan yorum duymak için değil.

Tc kimlik numarasini biliyorsaniz ya da isim soyisim yukardaki arkadasin dedigi gibi icra takibi baslatirsaniz her yere yazi yazilir ve tebligat gitmesi icin adres arastirmasi yapilir, icra dairesi bunu kendi yapar zaten, ya da dava acin, once bildiginiz eski adresinden baslarsiniz sonra edevletten bulurlar zaten. Size masrafli olur ama bulursunuz illa ki. Bulduktan sonra takipsiz birakirsiniz olur biter bence, karsi taraf dava acmaz size diye dusunuyorum.

İcra takibinin başlaması biraz zaman alıyormuş. Bir hafta kadar daha kendi imkanlarımla ulaşamazsam o yolu denerim artık. Yarın avukat arkadaşlarımla da bir görüşeyim de. Teşekkür ederim.

kendi kendine düzelmez


kapatıp ters ekranı açık şekilde ters çevirip klavye üzerine koysaydın çaylar aşağı süzülmesin dışarı kadar akabildiği kadar aksın kurusun.

hele çay şekerliyse bastığın tuş basılı kalır

garantisi filan yoksa cikarin klavyeyi, cay sekerli ise yapismistir tuslar. temizleyebiliyo musunuz bakin ama bozulmus da olabilir. alirsiniz yeni bi klavye takarsiniz. baktim 85 liraya var.

cok zor oldugunu sanmiyorum. ben 2 bilgisayarimin da klavyesini kendim soktum taktim. google'da arayin videosu filan bile vardir.

klavyeler ucuz, kendin de değiştirebiliyorsun. bi bak derim.

Garanti bir çözüm değil ama yapman gerekenleri sıralayayım.

Klavyeyi bir an önce sök, çok zor bir işlem değil. Şerit kabloyu Çıkarırken kilitleme pinini kırmamaya çalış.

Laptop klavyelerinin bir çoğu, üzerindeki tuşlar, çıkabilecek şekilde tasarlanmıştır. Internetten marka modele göre araştırarak tuşları nasıl tek tek çıkarabileceğini öğren.

Tuşları çıkardıktan sonra görünen kısımlardaki sıvıyı havlu ya da pamuk gibi emici şeylerle temizle. Klavyeyi ters çevirerek içeride hala sıvı olarak kalmış çayın dışarı akmasını bekle, birkaç saat kadar. Saç kurutma makinesi ile kurutmayı da deneyebilirsin.

Daha sonra tuş entegrelerinde bir problem var ise kontakt spreyi ile temizlemeyi deneyebilirsin. Tüm devreyi bozacak bir sorun yoksa eğer, temasla bozulan bazı tuşları kurtarma şansın olabilir. Bende işe yaratmıştı.

Yapabileceklerin bunlarla sınırlı. Çalışmıyorsa, tamir ettirme imkanın da yoksa başka bir harici klavye kullanabilirsin tabii ki.

Hic koymuyoruz. Tuz çiziyor sanki bardakları

fazla fazla koyuyorum derken? 1,5-2kg tuz alıyor. bittikçe o kadar dolduruyorum.
tablet deterjan kullanıyorsan ve şehrin suları çok kireçli değilse tabletteki tuz, parlatıcı yetiyormuş. bir de pahalı tuzlardan almaya gerek yok. migrosunki yeterince iş görüyor.

Her gün bulaşık yıkıyorum, sanırım iki ay falan sürüyor tuz ışığının yanması.

@westblack, bulaşıkları çizenin, teflon malzeme yıkanması durumunda teflondan kopan parçacıklar olduğunu okumuştum bir yerlerde. Tuzu suçlamayıp teflonları elde ya da ayrı yıka bence :)

1,5-2 kilo mu!? :) ben en fazla bir su bardağı kadar koyuyordum hep. Yani neredeyse paketin tamamı konabilir, öyle mi? Sular epey kireçli burada, mecburen kullanıyorum.

www.migros.com.tr
bunu aldım ve hepsini doldurdum. tuz haznesinin içindeki su taşacaktır. taşsın sıkıntı yok. daha dolmadığını farkedersen tuz haznesine bir kaşık veya uzunca bir sopa ile karıştır. tuz dibe çöküp biraz daha yer açılacak. taşan su cidden çok tuzlu olduğu için tuz doldurduktan sonra makineyi boş çalıştırmanı öneririm. o tuzlu su fena çiziyor.

yeni makineleri bilmiyorum ama bizim makinenin kenarında tuz ayarı var. şebeke suyunun kireç oranına göre tuz ayarı yapılıyor. şebeke syunun kireç oranını nereden bileyim derseniz de, makinden test çubuğu çıkmıştı. onu suya batırıp öğreniyordunuz.

Tuz haznesi yaklaşık 2kg tuz alır, paketin tamamını alır genellikle. Ve kullanma sıklığına göre 3-6 ay arasında yanar uyarı ışığı

@sutlu nescafe benim paket, 1.5 kg. Hepsini alabildiğini bilmiyordum, dediğiniz gibi, su taşınca yeterli olduğunu düşünüyordum. Evet, ilk alındığında ph kağıdı ile denemiştik, kireçlilik oranı orta seviyenin üzerindeydi diye hatırlıyorum.

paket bitene kadar, durmak yok. doldurmaya devam :)

koymuyoruz. ankara için gerek yok demişti bize servis.

Avrupa'da değil de Asya'da evet kızlar teklif ediyor. Hayatım boyunca Türkiye'de bana yazan kız sayısı bir elin parmaklarını geçmezken, asya'da kaldığım dört ay boyunca bana yanaşan kızları saysam vücudumdaki parmak sayısı yetmez. Tam bir big in japan durumu :) Hatta ofiste beraber çalıştığım bir eleman yakışıklısın, burda ayarlayamayacağın kız yok demişti. Ki ben yakışıklı falan değilim. Çok sıradan bir tipim var.

Şu an Avrupa'dayım, burda gelen giden yok. Avrupa'lı erkekler genelde yakışıklı zaten. Bizim gibi kara kuru adamları ne yapsın buranın kızları.

Bir aydan fazla kaldığım yani insanları az da olsa tanıyabilecek kadar zaman geçirdiğim Avrupa ülkeleri: İsviçre, Fransa, Litvanya, İsveç ve Romanya. Ortalama üzeri bir fiziğe ve yüze sahip olduğumu düşünüyorum ama hiçbirinde teklif almadım. Bizde nasılsa orada da önce tanışıp şartlar uygunsa flört ve ötesi şeklinde oldu ilişkiler. Tabii ki orada iletişim kurmak daha kolay, bizdeki gibi "Ay bu bana aşık galiba" tribibe girmiyor kadınlar ama. Kimsenin de yanıma gelip "Selam yabancı, çok yakışıklısın. şeftalimi emcüklemene kolaylıkla müsade edeceğim." Dediği de yok. "Bira sudan ucuz" geyiğinden çok da farklı değil aslında bu. Dediğim gibi, iletişim kurmak kolay ama sonrası, burada nasılsa öyle. Senden hoşlanması ve sana güvenmesi gerekiyor ki bazı ülkelerde Türk olmak, güven konusunda sorun yaratabiliyor. Türk olduğunu öğrendiklerinde çekinceleri oluyor.

Öyle bir şey yok ama inanın kendinize partner ayarlamak çok kolay. Evet çok. Kollarını açıp bekliyorlar demeyeyim ama hadi 1.gün olmadı, 2.gün birisini bulamazsanız yuh derler.

Evet, teklif ediyorlar.

Gerçi Avrupa sayılmaz ama bir gün Ukraynadayım.. Zaten rusya ve ukrayna dışında bir yere gitmedim :D Neyse ya, Üşendim yazmayaaq. Evet, ediyorlar aga. Ben türk kızlarının beğenmediği ama ukrayna-rus kızlarının gayet beğenip mekanlarda yanaştığı çocuklardan biriyim.

Bir de bizim bi arkadaş vardı adamın burada hiç sevgilisi olmamıştı, dalga geçerdik herifle. Bir gün Londra'ya okumaya gitti. Gittikten 4 ay sonra instagram'a manitasıyla fotoğraf atıyordu :D Bara işe girmişti orada her milletten birileriyle takılıyordu. Buraya geleli 1 sene oldu ama hala yalnız, geçen içiyoruz yalnızlıktan isyan ediyordu :DDD

ukrayna'da the prodigy konserinde bir kadin (konserden once cakmagini istemistim, aramizdaki tek iletisim buydu) kiz kardesinin benden hoslandigini ama ingilizce bilmedigini ve utandigini soylemisti. yasadigim en absurt sey olabilir bu, ufkum 838448 katina cikmisti. sevgilim vardi o ara, kiz da acikcasi pek yetiskin gibi durmuyordu, o yuzden bagirarak 3-5 kelime etmek disinda iletisim kuramadik, kaldi oyle. bilmiyorum belki beni skmeye calismislardir. onun disinda 8484 kere gitmeme ragmen ukrayna'da hic oyle bir sey yasamadim. hicbir mekanda yanasip bir sey demediler.

sadece bir kere bir restoranda tuhaf bir sekilde fazla samimi olup yemegi begendim mi diye sormustu ama bunu hoslantiya yormak ayilik olur sanirim. cunku istedigim sey menuye yeni eklenmisti. herhalde deneyenlere nasil bulduklarini soruyorlardi. yine de masadaki kimseyle o kadar ilgilenmeyip bana bissuru soru sormasi, "begendin mi" demesi ve benimle konusurken bariz daha gergin gorunmesi uuuu beybi gari bana asik

kadın olduğum için teklifle ilgili tecrübe değil gözlemimi aktarabilirim. Türk kızları kadar naz yapmıyorlar, görüşecekse ilk günden “evet” diyor.
Ben asıl şunu söylemeye geldim, durakta tanıştığın abi ile ilgili; erkekler kadınlarla ilişkileri ile ilgili çok yalan söyleyebiliyor. Şu bana asıldı, bu platonikti vs gibi. Çoğu yalan veya kadının sıradan bir lafından çıkarılmış yanlış anlamlar.

Dostum tipine göre dünyanın her yerinde kızlar teklif ediyor olabilir. Ben avrupada kızların teklif ettiğine şahidim ancak türkiyede de kızlar teklif ediyor yani. Global bir şey bu sonuçta.

Ukraynalilarin teklif etmesinin nedeni tipiniz olmayabilir, sizin onlari ukrayna'dan cikarip duzgun bir hayat sunma ihtimalinizi sevmis olabilirler. Asgari ucretin 150 usd oldugu bir yerden bahsediyoruz.

Avrupa'nin bircok yerinde bulundum.
Abi soyle soyleyeyim, kizlae ustune falan atlamiyor, kasina gozune hayran falan degiller senin benim.

Ama durup dururken gelip muhabbete giren kiz olayi tr'de imkansiz gibi bir seyken Avrupa'da oluyor, oldu da cok kez.
Bir kiz senden hoslandiginda aksiyona girebiliyor buradakilerin aksine. Avrupa'nin geneli icin söyleyebilirim bunu. Bazen harbiden sirf muhabbet olsun diye de yapabiliyorlar duruma gore. Tr'de bu imkansiz gibi, bir kiz senden hoslanmadigi surece gelip sana parkta orada burada lap diye bir espri yapip muhabbet acmaz.


Ukrayna'yi karistirmiyorum, orasi tamamen farkli. Avrupa sosyal dinamiklerinden konusurken orayi ayri tutmaliyiz, Ukraynali kizlarin olayi farkli. Neyse o uzun hikaye ona girmeyecem.

Toparlamak gerekirse, Avrupa'da kizlar teklif ediyor olayi yok ama tr ile kiyaslayinca cok avantajlari var.
Ayrics tr de single kiz bulmak cok daha zor bana sorarsan. Avrupa'da tas gibi manken gibi ates atan dehset bir sey gayet single olabiliyor.
Tr'de hakki bulut'a peruk takip ruj sur, birileri aninda yurur kolay kolay bos birakmazlar. Fazla single kalmaz.
Bizim erkekler ortamlarda soyle guzel kiz ayarladim, boyle tas gibi kiza caktim diye anlatir, çıkar disarida nefes alan, olmadi fotosentez yapan her seye yurur.
Boyle konusmak da pek hos degil ama, bunla sevisecegime omur boyu otzbir cekerim diyecegin kadini yataga atmak icin deli dana gibi etrafinda donen tipler var.
Bununla birlikte bizim kızların da duygusal acligi avrupalı kizlardan cok daha fazla. O yuzden orada single bulma ihtimali biraz daha fazla benim sahsi gozlemim.
Neyse lan konuyu cok dağıttım.

en etkili mi bilemem ama, dış parazit için veteriner fiprex kullanıyordu, bence gayet etkiliydi, ama dışarı pek çıkmıyordu benimkiler. pet shoplarda satılan damlalar bir işe yaramıyor.
iç parazit için de aniprazol kk kullanmış (üşenmedim baktım) ama görece etkisini bilemiyorum.

İç parazit için kontil. Hapı yutturmak biraz problem oluyor ancak şurubu şırınga ile (iğnesiz tabii ki) ağızdan veriyordum bahçedeki kedilere. Yalnız dozajı iyi ayarlamak gerekiyor, 5 ml kadar yeterli.

Neden soruyorsunuz acaba ?

çünkü evimde beslediğim zürafanın faranjit olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de kamuoyu yoklamasına göre en düşük oyu alan ilacı kendi üzerimde fitil olarak kullanacağım.

ic parazit- droncit olmasi lazim ense damlasi seklinde, bence ic parazit cok farketmiyor markalar arasinda, dis parazit ise cook farkediyor
dis parazit- stronghold (hatta plus versiyonu da var tr de var mi bilmiyorum), frontline falan bunun yaninda hikaye

www.sanalbaharat.com

Tchibo’da 100gr’mı 6,5-7-8 vs olan kahveler bulabilirsiniz. Kalitesi sorgulanır tabii, ne kadar gurme olduğunuza bağlı.

gurme sayılmam, sadece uygun fiyata orta halli bir kahve içmek istiyorum

Tchibo'da artmadiysa 6,5 tl'ye var. (kilosu 65 lira)

starbcuks sumatra iciyoruz normalde, son sefer bunu aldik. icimi daha yumusak. cok kotu de degil ama oyle aman aman da degil (africa bilmemneydi adi galiba)

Öyle bir şey yok sanıyorum. Ben de 250 grama en az 5 Euro veriyorum, iyi blend 7 civarında oluyor. 120 TL o nedenle çok değil. Kahve maalesef lüks bir şey.

Starbucks kömür satıyor, Tchibo'da hep kırık, kalitesiz kahve çekirdeği var ama Starbucks'ın kömürlerinden iyidir yine kavrulma şekli. Zapatista bayagı yaygınlastı ve sizin söylediginiz fiyatın altında paketli kahveleri. Bir sürü yerden alabilirsiniz: www.facebook.com

Bir de, ucuz kahve arıyorsanız üzerinde sadece ''son kullanma tarihi'' olanlara bakın. İyi kahvenin ise kavrulma tarihi yazar üzerinde, doğal olarak da pahalıdır.

İşin içinde olduğum için söylüyorum, o fiyat, maalesef normal. Kur yüzüden müşterilerimize kahve satamıyoruz. Daha ucuzu illa ki var ama kalite de düşecektir tabii.

Sanatçı diye sormuşsunuz, müsaadenizle grupları da yazacağım.

Camel, King Crimson, Yes, Genesis, Gentle Giants, Eloy, Steven Wilson. Içlerinden favorim Camel. Müziği elbette harikulade ancak bunun yanında bir de beni 14 yaşına götürüyor. Çünkü bu grubu keşfettiğimde sigaraya yeni başlamıştım. Tuşlu bir telefona atılan Camel şarkıları, Izmir sahili ve sigara içmeye çalışan ergen bir Fabiş.

Progarchives vesilesiyle sürekli yeni gruplar keşfedip dinliyorum. Açık ara en beğendiklerim Notturno Concertante, New Trolls ve Vega (üç albümlü bir Andalusian rock grubu, 70ler)

Yaya'nın müzikleri çok güzel ancak güftelerini beğenemedim bir türlü.

Uzun yıllardır prog rock ve prog metal dinliyorum. Her grubun ayrı bir hikayesi ve hissettirdiği şeyler var, doğal olarak.

Top tier/klasik (camel, pink floyd vb.) grupların birkaç seviye altında bilinir olan ama benim en çok sevdiklerim şunlar: Tool, green carnation, pain of salvation, riverside, dark suns, karmakanic, in the woods..., anektoden ve gazpacho şeklinde gider sanırım. Benim için en özel olan grup, green carnation'dır, grup üyelerinin ve albümlerin hikayelerini yakından bildiğim için.

Tool, a perfect circle ve pain of salvation düzenli dinledikelrim senin bahsettiklerinin dışında. ancak başlığı da takibe alıp kendime çıkarımlar yaparım :)

herschel olabilir, güzel indirimler oluyor zaman zaman.

Quiksilver öneririm, lisede almış olup hala kullandığım modelleri var. Birçok muadilinden dayanıklı çantalar ürettiğini düşünüyorum.

Columbia için dayanıklı diye bir yorum yaptı arkadaşlarımdan birisi, fakat küçük olduklarından bahsetti. Pazartesiye kadar avm gezemeyeceğim, önerilere hala açığım. ayrıca üniversite öğrencisini grad öğrenci olarak güncellemem kanısına vardım.

Novation Mininova kullanıcısıyım. Moog'un mini modelleri düşünülecekse, Grandmother'ın altına inilmemeli bence, diğer ürünleri spesifik kalıyor. Alırken, microkorg benim de alternatiflerim arasındaydı. Tercihlerinize ve kullanım amacınıza göre degişir seçiminiz. Mininova teknik açıdan daha fazla özelliğe sahip, usb bağlantısı ile daw entegrasyonu bence çok büyük bir artı, ki ben uzun zamandır Arturia ile birlikte kullanıyorum ve kendi çapında takılan bir insan olarak sanırım ömrüm boyu bu setup bana yeter. Öte yandan microkorg'un vocoder performansı olarak Mininova'dan çok üstün olduğunu söylüyorlar; vocoder'ı çok sık kullanmadığım için fazla önemi yok, siz kullanır mısınız, bilemem. Bence ikisi de yakın ürünler ancak Mininova bir adım önde.

alerjik de olabilir

Kullandığınız özel krem, losyon veya sprey varsa o da yapabilir.
asit-ten ilişkisi.

bende de var çözemiyorum.

Ürtikerdir bence. Stres ve sıcaklar tetiklemiştir. Bol ve pamuklu giysiler tercih edin. Kaşıntı ve kabarıklık olduğunda, ilgili bölgeye Fenistil jel sürebilir, eğer kullandığınız anti-histamanik varsa (Zyrtec, Zaditen) kullanabilirsiniz.

Stres idiyopatik ürtikerin tetikleyicisidir. Sıcak hava da etkiler. Antihistaminik ilaçlar kullanabilirsiniz, bir doktor tavsiyesi ve reçetesiyle tabii. Onun dışında cildi nemli tutmak, biraz rahatlatıyor. Duştan sonra bebek yağı kullanmak bana çok fayda etti mesela, tavsiye ederim.

o kadar parasi olan adam boyle uyduruk yatirim plani yapmaz ki.

Ben ABD'den ev alıp kiraya veren insanlar tanıyorum, çok mantıksız bir davranış değil ama evi alacak doların var mı asıl konu bu. Yani adam 200 bin dolara ev satıyor, kendisi için 1:1 bu Dolar ama senin için 1:7 neredeyse, bu parayı verip alırım dersen alırsın da kiraya da verirsin, vergisini cartını curtunu saymıyorum ama, aynı şey Euro bölgesi için de geçerlidir muhtemelen.

Londrada bu kadar kira getiren ev ne kadar ve bu işin prosedürlerini soruyorum uyduruk olmayan yatırım nasılmış patates

Öncelikle şunu sorayım: İngiltere vizen var mı, veyahut alabilecek durumda mısın? "Parası neyse veririm." şeklinde olmuyo o işler. Ayrıca @hot potato'nun haklılık payı var. Önce bir oradaki ev fiyatlarına bak, sonra kura bak ona göre yeniden bir düşün bakalım o parayla burada ne gibi yatırımlar yapılabilirmiş. Ticarete, girişime kafam basmaz, almanya işçi emeklisi gibi kirayla geçineceğim diyorsan, yine kur üzerinden hesabını yapıp burdaki gayrimenkul yatırımlarını bir degerlendir.

Gayet yapılabilir. Sen paradan haber ver. Sonra da bu işle ilgilenen bir danışmanlık firmasına başvur. Burada bize sorduğuna göre kendi başına başarabileceğin bir prosedür olduğunu sanmıyorum.

O parayla TR'de ne yatırımlar yapılabilir diye aklını karıştıranlara kulak asma. Türkiye'nin işi bitti. Hali hazırda milyonluk yatırımı olanlar kaçıp giderken seni çerez diye yerler.

Benim tavsiyem sadece kiraya odaklanma. Portekiz, İspanya, Yunanistan gibi ülkeler oturum izni de veriyorlar aldığın evin fiyatına bağlı olarak. Portekiz işi iyice büyütmüş vatandaşlık bile veriyor ki ülkede yaşama şartı bile koymuyor. Diğer bütün ülkeler 5-8 sene ülkede yaşamanı isterler vatandaşlık alabilmen için.

Ha Portekiz, İspanya, Yunanistan ekonomik olarak çok parlak değiller İngiltere ile kıyaslarsan ama seçenek işte.

Ben de tavanı tahta kaplı, teras katı bir evde kalmıştım öğrenciyken. Haşere sorunu yoktu. Zaten gazeteler eski ve kirli alanlarda daha çok oluyor. Boyası, cilası, temizliği yapıldıysa sorun çıkaracağını sanmıyorum ben.

Çok sıcak olur kışında aynı derece soğuk. İyi yalıtım yoksa kar suyu çekebilir yağmur suyu da. Yıllik rutin bakımı şart, yapımını bilmediğim çatı katını almam. Yeni çatı yapımı az paraya mal olmaz. Eski evimiz 2 katlı idi ve çati katından bıktık yağmur ve kar yağınca tavan arasını gözlemektem bıkıp sattık yıllar sonra.

Yağmurda çatının akması ve tahtalardan su damlası, leke yapma gibi sorunlar olabilir.
Fare ve arı yuvaları, örümcek ağları gibi sorunlar olabilir.

3 katlı evin en üst katında bile sıcaktan durulmuyor hacı. boş ver.

Bu arada çatı işleri binanın ortak sorunu kabul edilir. Yani 1. kat da çatı tamirine diğerleri gibi katılır.

Diğer daire sahipleri arıza değilse bile herhangi bir çatı sorununda sorundan en çok orada yaşayanlar etkilenir.

Tavanın ahşap olmasından çok çatının yalıtımı önemli. Er geç çatı sorunları çıkacaktır. Bunları göze alıyorsan sıkıntı yok.

Çatısı tahta bir müstakil evde yaşıyorum teras katında şuan. Eğer çatı kedilerin ulaşabileceği bir konumdaysa sıkıntı olabilir. Birkaç ay önce bir iki kedi çatıya yuva yaptı, yavruları filan derken her gece tık tık tık kafayı yedirttiler adama. Yetmediği gibi toz filan döküldüğü de oldu. Ancak çatıya çıkıp onlara görününce bir gece ansızın terk ettiler şükür.
Yazın biraz sıcak ve kışın biraz soğuk olduğu da doğrudur ama öyle aşırı bir durum yok tabi en azından İstanbul için.

Kaliteli troll yazarları oku. Olaya farklı açıdan bakmak düşünce ile ilgili daha çok. Hayal gücü dediğin şey de aslında bir bakıma diğerlerinden farklı düşünme becerisi. Daha farklı düşünmek için de farklı görüşleri görmek, anlamaya çalışmak ve çeşitli fikirlere sahip olmak gerekiyor. Ne kadar çok düşünürsen, ne kadar çok görürsen, ne kadar çok okursan o kadar iyi hayal kurarsın. Bir de ben gerçek anlamda hayal gücünü geliştirmen için çizim yapmanı öneririm. Bunu eline kağıt kalem alarak da yapabilirsin, çizim programlarını öğrenerek de yapabilirsin. Bunu sadece bilim kurgu ile sınırlamamak da gerekiyor. Fantastik romanlar da faydalı olabilir.

film izleyerek film çekmeyi öğrenemezsiniz. bunun gibi yaratıcı insanların ürünlerini tüketerek yaratıcı düşünmeyi geliştiremezsiniz. her şey gibi bu da o konuda üretim yapıp, eleştirdikçe gelişecek bir şey.

Bol bol animasyon izleyebilir, çizgi roman okuyabilir ve concept art takip edebilirsin. Vk'da E:\Comics\ adında bir grup var, çizgi romanları oradan indiriyorum ben. Harika içeriği var.

1- kick box uzakdoğu savunma sporlarına oranla daha sert bir disiplin olduğu için illa ki ilerde sertleşiyor. ancak salonlara gelen insanların yarısı, "parasını verip üstüne bir de dayak yiyoruz." diye motivasyonlarını kaybedebiliyor. Kick box gibi bir spor sectiysdniz5 illa ki darbe alacaksanız çalışma sırasında. Hangi amaçla kick box'u seçtiniz, bilmiyorum ancak böyle bir gerçek var. Türkiye'deki en iyi kick box'çılardan biri olan Tamer Serbest'ten -kendisini araştırabilirsiniz- duymuştum bunu.

2- Salon planları değişebiliyor. Kişiye göre de değişebiliyor bu süre. Kesin bir şey söyleyemem ancak bir-iki ayda olacağını sanmayın.

3- Bakırköy Carousel Gymotion'da pek çok hanım vardı. Zaten orada Ukraynalı bir kadın antrenör de var ama ayrılmış olabilirler, o salona giden bir arkadaşım söylemişti. Arayıp bilgi alabilirsiniz. Etiler 9Round vardı bir de, orada da bir kadın antrenör vardı en son.

Bir de ikinci soruya istinaden genel bir not bırakmak istiyorum: Göksel Erdoğan'ın çok sevdiğim bir ları vardır "Vital bolgelerden birine ilk yumruğu atan kim ise, kara kuşak onundur." Hiçbir spor, hiçbir derece sizi kesin olarak koruyamaz. Kavga senaryolarından uzak durmak, en iyi savunmadır. Bu tip kaygılarınız yoktur umarım. Olursa da destek almaya çalışın, derim ben.

www.depop.com
Çalıştığım firma diye söylemiyorum, moda ve stil anlamında en rafine kitleye depop'ta ulaşabilirsin.

Şu an ağrıdan kıvranırken bu duyuruyu görmek de enteresan oldu. Evet, yoğun atak dönemlerinde aynı baskıyı midenizde de hissedebilirsiniz. Bu zamana kadar herhangi bir ilaç ya da yaptığınız herhangi bir şey yardımcı olduysa olmuştur. Onun haricinde bir şey diyemiyorum maalesef. Bana yürüyüş iyi geliyor bazen. Bazen gelmiyor ve oturup geçmesini bekliyorum. Geçmiş olsun.

Öncelikle geçmiş olsun. ibs olduğundan emin misiniz? Helicobacter pylori enfeksiyonu ya da instestinal metaplazi yüzünden de gaz problemleri yaşanabiliyor. Bana da geçen yıl, ibs tanısı konuldu, sürekli mide ve bağırsak gazı ve spazmlarla uğraşmak zorunda kaldim ancak durum farklıymış. @voyager'ın dediği gibi, yürüyüş bana da iyi geliyordu. Gazlı içeceklerden ve gaz yapan besinlerin hepsinden olabildiğince uzak durun bir de.

160 euro zaten neredeyse 1000 lira?

türkiye'de 1000 liraya satarsın da 1 sene beklemen gerekebilir.

160 euro evet aşağı yukarı o para da o profil adama satacağıma türkiye'de düzgün birine satmayı tercih ederim. Ama minimum 1000 tl'ye satmak istiyorum.

Son bir yılda iki gitar alıp iki gitar sattım. Şu sıralar da sadece 20 dakika kullanılmış 3 aylık amfimi satmaya çalışıyorum, piyasa fiyatından 330 lira daha indirimli fiyatla ilan verdim birkaç yere. Tüm bu alış-veriş tecrübelerinden gördüğüm kadarıyla ülke ölücü dolu. Hele bir turkrock.com üyeleri var ki şaka gibiler. Zaten orada al-sat yaparak para kazanmayı iş edinmiş insanlar bol, kendi karlarını maksimize etmeyi iyi biliyorlar. Tanıdığın birilerine ya da öğrencilere falan satmaya çalış bence.

Otacı
Organicum
Tresan
Down-Under

Eubos mild shampoo. Saç derimde kimyasal alerjisi olunca kullanmıştım.

min mi bilmiyorum ama loreal low shampoo güzel

Yves Rocher. Çok memnunum.

Şampuanları at gerçek bir zeytinyağlı sabun al ve kullan. Hatta iki kalıp al birini saçına, başına, diğerini vücuduna kullan.

Öyle bir şampuan yok
Sabun dahil minimum da olsa kimyasal içermekte

otacı
tresan
yves rocher yazılmış. bu 3 markayı da denedim. hatta evdekilere de denettim. ailecek kafamızda yaralar oluştu. gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz.

Yeni keşfettim fiyatı da uygun gratis bee beauty yavaş uzayan saçlar serisi. Ancak pek köpürmüyor ve saçlar biraz yağlı kalıyor, ben çareyi başka şampuanla kombinlemekte buldum

Dermoeczane.com’dan güzel bir şeyler alıyordum ama çok çeşit vardı, isim hatırlamıyorum.

a dost: sabunun doğal olduğundan emin olmak zor iş, yoksa saçım 5 numara şu an. uzun olmadığı için karıştı taranmadı derdi de yok tam sabunluk :D
ganbatte: ahahaha evdekilerle beraber olması daha üzücü olmuş geçmiş olsun :)

cevaplar için teşekkürler herkese:)

bildiğim ve araştırdığım kadarıyla loccitane temiz içerikli. biraz pahalı ama değer baya memnunum.

Türkiye'de bulunabilirliği nedir bilmiyorum ama yakın zamanda african black soap (marka olanlar genelde kimyasal içeriyor, jenerik garip duranları almak lazım), bir de dr. Bronner diye bir marka buldum.

Türkiye'de aktarlardan sarımsak sabunu alıyor abim, onu kullanıyordu saç için, o da az kimyasal olması lazım.

Bir de halep sabunları var zeytinyağı ve defne yapraklı.

Çok zor iş, dikkat etmeye çalışıyorum bir iki yıldır da hala ne zararlı ne değil bilemiyorum, hepsinde farklı içerik vs...

live clean, watsons'lar da var

sisesi 50 liraydi en son.


yuh baktim 59 lira olmus

johnson's baby kullanıyorum. hem şampuan hem duş jeli olarak hatta yüzümü bile yıkıyorum.yatarken bed time :)

Denef ben de bir ara kullandım ama saç uzmanı “bebek maması yemediğinize göre bebek şampuanı da kullanmamalısınız.” demişti. Bilginize.

dalin kullaniyorum. hem sampuanini hem sabununu. yillardir ayni sabunu kullanirim hatta. sabunla yuzumu de yikamaya basladim. kurutma, yaglandirma gibi sikayetlerim hic olmadi. eskiden yuz temizlemelere dunyanin parasini harcayip yine de duzgun temizleyen bir sey bulamiyordum bu nedenle cok memnunum, yuzumde makyaj kalintisi artik kalmiyor, ustelik kurutmuyor.

sampuan biraz kece gibi yapiyor ama saci, taramasi zor oluyor. taramayi basarirsaniz sorun yok kecelik pek kalmiyor:)

vucud nemlendirici olarak da nivea bebek losyonuna basladim. yagsiz, cabuk emiliyor ve uzun sure kaliyor etkisi.

Watsons nude, 1 yıldır kullanıyorum çok memnunum

Bilgisayar cagi ve boktan varos kulturu yok etti o degerleri.

Lisede Kavaklıdere nerd'ü ve Saklıkent metalcisiydim. O dönemdeki abilerimiz, ablalarımız lisans eğitimleri bitince çoluk çocuğa karıştılar. Bizler devam ettirmeyi düşünüyorduk ancak Ankara'da alternatif müzik kültürü ölmeye başladı. Sakarya, Konur, Karanfil falcı ve nargilecilere kaldı. Yüksel'dekiler bir süre daha direnmeye çalıştı ancak olmadı. Emocu jojuqlar ise üst geçitlere tüneyen apaçi grupları tarafından asimile edildi. Daha sonra da Melih'in Harikalar Diyarı'na dönüştü kent. Bizim kuşağın rokçularından pek çok kişi, şu an Çayyolu'nda, Ümitköy'de park yeri arıyor. Newcastle'da masa bulabilirlerse oturacaklar, yoksa 8. Cadde'de bir iki tur atıp dönerler.

batma durumları yüksek bir yerden düşmeye benziyor. 2. kattaki adamın düşmesiyle 20. kattaki adamın düşmesi de birbirinden farklı oluyor haliyle.

arkadaşınız ve ailesi belli bir standarda alıştığı için halihazırdaki durum içlerine sinmiyor. sinmeyince de herkes birbirine takıyor örnek olayda olduğu gibi. iki erkek arasındaki ilişkiye hele hele baba oğul ilişkisine bırakın dışardan birisini bazen anneler bile müdahil olamıyor. her ne kadar arkadaşınızın hayata olan ilgisizliği kendi meselesiymiş gibi gözükse de ben arkadaşınızın şu an yaptığı bir çok şeyin babasıyla olan anlaşmazlığından kaynaklandığını düşünüyorum. dolayısıyla direk baba oğul ilişkisine müdahele etmediğiniz takdirde arkadaşınızın hayata dair tercihlerinizi değiştirmeniz çok zor.

ancak belki bir bilinç altına sokma durumu olarak arkadaşınızla konuşurken sürekli yazılımcılıktan buradaki iş imkanlarından vs. bahsedebilirsiniz laf arasında. arkadaşınız bir gün kendi yoluna bakmaya karar verdiğinde ilk aklına gelecek seçenek yazılımcılık olacaktır.

Bu kadar duygusal olmaya gerek yok. Ben de matematik bölümünde okudum, sonra başka bir bölüm kazandım ve bıraktım. Daha 1. sınıfta bir dersanede çalışmaya başlamıştım. Ki o zaman 21 yaşındaydım. Ondan çok daha genç yaştaki insanlar Anadolu'da tek başlarına yaşayıp öğretmenlik yapıyorlar. Mesleği olmasa tamam diyeceğim de, şu anda çalışıp kendi hayatını kurmak dışında bir seçeneği yok. Sizin yapmanız gereken onu çalışması için desteklemek.

arkadasima fakirligi ogretirdim. eski cevreyi terketsinler, butce ve gurur o ortami kaldiramaz artik... seklinde telkinlerde bulunmak istesem de yapamam tabii ki. ama cozum bu. 10 kisnin calistigi atolyenin geliri de az bir sey degildir.

ozetle bir sey yapmam. hayat bu. acimasiz. yaptigim sey, belgesel acip aslanin yavruyu yemesini izlemek olur. doganin kanunlarina karsi gelinmez.

Durumunu ajite edip trajediye donusturmesine destek oluyorsun musamahakar davranarak. Yapabilirim dersen sert ve acımasız davran, vah kıyamam tarzında değil. Başka türlü kendine gelmesi zor gibi bu durumlardan sonra.

@tanrinin kudret eli özellikle ilk paragrafta çok haklısınız. Yalnız, erkek değil kendisi. Son paragrafla ilgili olarak da şunu söyleyeyim; bahsettiğim gibi hiç özgüveni yok ve alanından o kadar uzak kalmış ki. Hatta geçenlerde Yks'ye yeniden girecek olan bir arkadaşımız vardı, bir şeyler içerken masada matematik muhabbeti döndü, sayı sistemleri ile ilgili basit bir konu hakkında yanlış bilgi verdi kendisi, masadaki diğer arkadaş kendisini düzeltince ona bile bozuldu.

@dissendium Siz de haklısınız. Olması gereken odur, aslında her koyun kendi bacağından asılıyor, hayatın gerçeği. Sanırım kadın olduğu için bu duygusal dengeyi sağlayamıyor.

@dafaisss Benzer durumdaki başka bir arkadaşıma yapabilmiştim bahsettiğiniz şeyi, sert olmak gerekir normalde. Konuyu daha dramatik bir hale getirip dertleşme alanına çevirmek istemiyorum ancak ben kardeşimi çok elim bir şekilde kaybedip dibe vurduğum zaman beni bu arkadaşım kaldırmıştı. Zaman farklıydı, kişilikler farklıydı. Müsamaha göstermemin en önemli sebebi, bu minnet duygusudur.

Bahsettiğiniz şekilde piyano kiralayan bir yer bilmiyorum, zaten bahsettiğiniz sistem de biraz saçma. Takdir edersiniz ki klasik piyano gibi bir enstrüman her gelene emanet edilemez. Bazı stüdyolarda iyi dijital piyanolar olabiliyor. Gider, çalarsınız, prova ücreti olarak da ödeme yaparsınız.

(git: 1270746)

Zamanında sormuştum, belki işinize yarar.

Annemin bir halası var, rahmetli eşinin de kendisinin de herkesten çok üzerimde hakkı vardır. Özellikle ailemiz ayrıldığında biz kendi hayatımızı yeniden kuramazdık o olmasaydı. O da kanser hastasıydı, daha doğrusu, hastasıymış, çok geç fark edildi maalesef. Zaten başka rahatsızlıkları da vardı. Son dönemlerde sık sık fenalaşıp hastaneye kaldırılırdı. Kuzenimle birlikte yaşardı ve mümkün olduğunca az yalnız bırakmaya çalışırdık halamı. Kardeşim evlendi benim geçen yıl, nikaha son iki gün kala hazırlıklar için koştururken normalden daha uzun bir süre için yalnız kalmış evde, birkaç saat, o ara evde düşüp başını vurmuş. O halde bulduk, apar topar hastaneye kaldırdık, nöbetleşe yanında kaldık, zaten o süreçte fark edildi artık çok geç olduğu ve sonun geldiği. Benim ailem gariptir biraz, benim onlarla olan ilişkim de gariptir, kopuğuz, onlardan kaçıp başka bir şehirde yaşıyordum zaten. Fikri ortaya atılsa da düğün iptal edilmedi. Şehir dışından o kadar insan gelmişmiş falan... Ama ben çok kötü olmuştum. İstanbul'da ondan uzak kaldığım için, yoğun bakımda kaldığı sürede onunla konuşamadığım için. Bir sevgilim vardı önceden, halacığım da çok severdi onu. Bizim birinci derece kuzenler arasında 30'dan önce evlenen olmadı, bir de herkes kız doğurmuş, tek erkek torun benim. halam da biraz eski kafa tabii. O yüzden hiç değilse benim biraz erkenden evlenmemi istemişti, beklemişti hep. "Bir kere de erkek tarafı biz olalım canım." derdi. Kardeşim erken evlendi; görmesi kısmet olmadı. Kına ve düğün günü hep ağladım, dayanamadım. Ertesi gün daha iyi bir hastaneye taşıdık, yoğun bakımdan çıkardılar ama hala çok kötüydü. Konuşacak hiç hali yoktu. Odasına gelenleri yorgun gözleriyle süzebiliyordu sadece. Sonra daha da kötüye gitti, fişe bağlandı işte, sonra bugün mü çeksek, çekmesek mi... Son gününde, son kez yanına girebildim tek başıma. Söylemek istediğim çok şey vardı, yanında geçiremediğim zamanlar için pişmandım. İyi kahve falı bakabilmek gibi gereksiz bir özelliğim var, saklarım ama bunu. Bizim aileden de özellikle saklamıştım bir aradayken bizim kızların hepsi saatlerce fal baktıracağı için. Sonra bir şekilde yakalandım ama. onun evinde buluştuğumuzda hepsine fal bakardım, ki korktuğum gibi saatlerimi alırdı bu. Bir keresinde halam, falına bakmamı istemişti. "Yahu, bunlar genç kız, senin neyine bakayım bu saatten sonra." diye şaka yapmış, bakmamıştım. Bunun bile pişmanlığını duydum. Ben de çok düşündüm ne söyleyeceğimi, nasıl söyleyeceğimi. "Bir kahve yapayım da içelim, falına da bakarım hem." demek istedim; diyemedim. İçime battı. Sadece teşekkür edebildim. Son kez saçlarını okşadım korkarak. Yaptığı her şey için minnettar olduğumu, unutmayacağımı ve onu çok sevdiğimi söyledim. Başıyla onayladı, hafifçe gülümseyip gözünü yumdu.

Demem o ki, söyleyecek o kadar çok şeyi oluyor ki insanların böyle zamanlarda. Ama vakit olmuyor maalesef. Ne kadar sevdiğini söyle, teşekkür et. Onlar, son anlarında söyleyemediklerimizi de anlıyor zaten bence. Mekanı cennet olsun.

Korkutmak istemem ama hpv olabilir.Bir doktora görünmekte fayda var.

aft diye tahmin ediyorum. internette araştır. karbonattan aftoral'a kadar çeşitli şeyler var.
uzun sürerse doktora görün.

Aft değilse hpv ve behçet ilk aklıma gelenler. Bir doktora görünmekte fayda var.

Agizda cikan her turlu yara, aft ve benzeri sey icin karanfil yagi kadar iyi gelen bir sey yok.
Pamuklu cubukla uygulayin, hemen gecirir.

Ne oldugu konusunda bir bilgim yok.
Arkadaslarin dedigi gibi doktora gidin isterseniz.
Gecmis olsun.

aft olabilir, hpv olabilir, eger cok hizli buyuyorlarsa(bir anda olup surekli buyuyorlar) daha kotu seyler de olabilir. Doktora degil de universite hastanesinin(uni olmasi onemli) bir dis hekimligine basvurun. Zaten unideki oral diagnoz uzmanlari sizi gerekli yerlere gerek gorurlerse yonlendirirler.

Her cevap için ayrı ayrı teşekkür ederim. Bir-iki yıl öncesine kadar çok sık aft çıkarıyordum, aşinayım görüntüsüne. Ancak yanak içi dışında çıktığını hatırlamıyorum.
Hpv'yi duyunca korktum. 28 yaşındayım, ortalama bir cinsel hayatım var, düzenli ilişkim plan kişilerle birlikte oldum şimdiye kadar ve ne partnerlerimde ne de kendimde std görmemişimdir. son iki ayda iki partnerim oldu, hijyenlerine kefilim. Kendimi kötü hissettim, seçici olmayan bir insanmışım algısı varmış gibi :s dalga geçmiyorum, sözlük'çüler gibi show yapıyormuş gibi görünmek de istemem ancak geçen hafta kampta ve gölde şey yaptık. Gölden bulaşmış olabilir mı?

gibi duruyor ama emin olmadan böyle bir ithamda bulunmak istemem. söyle mesajdan ulaşsın, netleştirelim.

Acemi +1

Kesinlikle silikon.

evet silikon da dandik olduğu nasıl anlaşılıyor?

Meme uzmani degilim ama bariz silikon.kaliptan cikmis gibi hemde.

Travesti silikonu

@proletarier top top şeklinden. Hiç doğal durmuyo 10 metreden silikonum ben diyo

bu kadını niye 497 bin kişi takip ediyor?

silikonum diye bağırıyor.

@eazy, çünkü "sex sells"

en.m.wikipedia.org

meme uzmanı değilim ama vücuda bakılırsa kesinlikle silikon.

Valla abi, kadın güney amerika paçozluğundan ölüyor. asillik yok, popo desen turşu bidonu olmuş, kaykay sürüşü bile yakışmamış.

Bu paçoz bu kadar takip ediliyor, 2-3 reklam alsa iyi para kaldırıyordur. bu kadına gün yüzü göstermeyecek hakiki güzeller 10-20 bin takip ediliyorlar ya ben sinirleniyorum ya. Yazıklar olsun bunun seksini buy yapanlara.

Köyü hatta kapsül yapmış bence
O memeler serttir sorumludur geçmiş olsun ablamıza

hayatımda gördüğüm en itici kadınlardan biri olabilir :(

silikon meme yuvarlak oluyor. normal memenin şekli, yağ dokusu yuvarlak değildir, damla şeklindedir. yuvarlaklık varsa silikon demek.

Kadın zaten video koymuş silikonlarıyla ilgili sayfanın bio kısmına.

hangi vpn acaba?

Super vpn 40 milyon indirmesi var birde hotspot ama onu kullanmadim cok

ücretsiz vpn'lerde sıkıntı olabiliyor. nordvpn ya da expressvpn kullanın.

Tüm ücretsiz vpn'ler güvensizdir. Hotspot'ün zararlı yazılım içerdiği zaten herkesin malumu. Keşke biraz araştırsaydınız. Ancak 40 milyon kişi indirecek kadar Play Store'da kalan bir yazılım için fazla şüpheli yine de. Telefonunuzda başka bir apk, güvenli olmayan lisanslı yazılım, üçüncü parti herhangi bir yazılım ya da kaynağı ve içeriği belli olmayan dosyaları temizlediğinizden emin olun. Güvenilir (ücretsiz olmayan) bir güvenlik yazılımı ile tarayın. Çok sağlamcı bir yaklaşım istiyorsanız, telefonu formatlamanızı öneririm. Elbette geri kurtarma yaparken eski, şüpheli dosyaları geri yüklemeyin. Vpn ağındayken giriş yaptığınız her şifreyi değiştirmeniz de garanti olacaktır.

Ankara'da yaşıyorum, iyi bir veri kurtarma merkezi bilmiyorum ancak şöyle bir öneride bulunabilirim. 2 yıl kadar önce ben de harici disklerimden birini ve içindeki verileri mekanik bir arıza sonucu kaybetmiştim. Istanbul'daki üç veri kurtarma merkezine gittim, hepsi işlem sonucu verilerin tamamına yeniden erişme garantisi olmadığını söyleyip uçuk fiyatlar istediler. Garantisi olmayan bir iş için riske edecek o kadar param yoktu o zamanlar. Sonra sektörden tanıdığım adli bilişimci bir arkadaşıma danıştım, kendisi Türkiye'de bu işleri en iyi yapan iki firmanın Gold Data(İstanbul) ve Frekans Data(Kayseri) olduğunu söyledi. İstanbul'da Gold'la zaten görüşmüştüm, Kayseri de memleketim olduğu için Frekans'ı denemeyi seçtim. O zaman 250 gb'lık data için 300 dolar gibi bir fiyat istemiş ve garanti vermişti. El mahkum, verdim ve kurtarmayı başardılar. Normalde silinme işlemlerinde daha düşük fiyatlara çalışıyorlarmış ancak benim mekanik arızam vardı, diskler ve okuyucu zarar görmüştü. 300 dolara hem tamirat hem de veri kurtarma yapmış oldular, memnun kaldım. Umarım kurtarırsınız.

Bu arada kurtarmayı yapan firma Frekans değil, Desibel Data (Dataloji) olarak geçiyormuş.

yaz buraya. hem ilerde bu sorulara cevap arayanlar da faydalanır.

bu tip bilgilendirici şeyleri özel meseleler gibi mesaj yoluyla konuşmasak daha mı iyi sanki.

1. Profesyonel kamp magazalarindan. Atlas, k2 outdoor gibi yerlerden. Butce kisitliysa decathlon da olur.
2. Ne tur bir kamp? Yemegi kendiniz mi yapacaksiniz, disaridan/hazir mi yiyeceksiniz?
Kisaca: bu mevsim icin konusuyorum: cadir, mat, bolgeye uygun ayakkabi, uyku tulumu sapka, terlik, gunes kremi, terlik.. Gerisi nasil bir kamp yapacaginiza gore degisir. Ates yakmak icin aletler, pisirme icin tava tencere vsvs.
4. Hemen olur mu bilmiyorum ama ilkyardim egitimi ve sertifikasi hayat kurtarir, herkes almali.
5. Ben daglik yerlere pek gitmedim o tarz cilgin uzun yuruyusler yapmadim. Batonum vardi. Yuk oldu bana.

1- kutupayisi gibi karakoy'deki magazalardan bakarak, sorarak alabilirsin. ne alacagini bildiginde internetten de alabilirsin. decathlon da iyidir ayrica. nurgaz kamp malzemeleri satiyor. aliexpress yerine nurgaz'dan da alinabilir bir cok malzeme.

2/3- bir hafta hep cadirda mi kalacaksiniz? yemek isi nasil olacak? doga yuruyusu dediginiz likya yolu gibi mi? yani gece cadir atip kaldiginiz yerden devam mi? cunku is malzemeyle yurumeye gelince olay degisir. her gram onemli yururken. cadiri bile ona gore secmeniz gerekir.

temel kamp malzemeleri; cadir, uyku tulumu, mat. gerisi size kalmis. ben kendime gerekli gordugum her seyi tasiyorum. tava-tencere-caydanlik-yemek kabi set seklinde ic ice gecen, termos, ocak, kamp tupu, catal-bicak-kasik, testere, sisme yastik, hamak, ates yakma malzemeleri, gunes varsa agac yoksa tarp, rahat ayakkabi, termal giysi, eldiven, bere, corap, sicak su torbasi, igne iplik, pecete, mendil, saribez, sabun, dis macunu, tarak, gozluk, makas, ip, ducktape, cakmak, cira, atistirmalik, ceviz vs. makana-bulgur-salca-peynir-yag-vs. cekirdek, kamp sandalyesi, alkol, kupa, kahve-cay, filter kahve kagidi, baharat, katlanir atesi ruzgardan koruyucu, kamp lambasi, kamp dusu, katlanir bidon, cop torbasi, lavas, marsmelov, yagmurluk, patates, gunes kremi, hijyenik ped, nakit para, batarya, kitap, gopro, bel cantasi, hoparlor

4- kampciligin egitimini veren yer bilmiyorum ama ilkyardim egitimi var. sertifikali hem. ama tabi butceniz varsa. ama onun hem yazili sinavi hem Pratik sinavi var ve guzel calismak gerekiyor. vaktiniz varsa ekipten birinin boyle bir birikimi olmasi guzel olur.
kamp icin bilmeniz gerek standart birkac sey var. onlari forumlardan, bloglardan falan okuyup ogrenirsiniz. atiyorum cakal sesi duyarsak ne yapalim gibi.

1. decathlon
2. çadır, mat, tulum, el feneri, kafa feneri, ağrı kesiciler, ilkyardım malzemeleri, yağmurluk, mevsim değişkenliği olabileceği için bunlara uygun kıyafet, gideceğiniz yerde alışveriş imkanı yoksa ona göre erzak ve kamp ocağı, çakmak, bıçak, mutfak malzemeleri (bardak, tuz, baharat vs.), kalın ve ince ip, yedek pil, peçete, ıslak mendil, çöp poşeti yoksa poşet

aklıma gelenler bunlar

3. yürüyüşe uygun ayakkabı ve yedek spor ayakkabı. kıyafet olarak soruyorsan gene decathlon yardımcı olacaktır.

5. çok engebeli bir yer değilse bence gerek yok.

1- kamp/avcılık malzemesi satan yerlerden, online alışveriş (n11, hepsiburada, nurgaz gibi) decathlon. özellikle profesyonel bir şey aramıyorsanız buralar yeterli olacaktır.

2- kampın şekline bağlı. bir noktadan diğerine yürüyerek gideceğiniz bir hafta ise, ve her gün farklı bir yerde kamp kuracaksanız daha az malzeme ile bu malzemelerin ağırlıkları önemli. yok eğer 1 hafta boyunca sabit bir yerde olacaksanız daha farklı malzemeler gerekir. bir de kamp alanında mı yoksa tesis olmayan bir yerde mi kalacaksınız bu da mühim.

ben sabit bir yeriniz olduğunu varsayarak uzunca bir liste yazıyorum aşağıya. başkaları da faydalanır belki.

- çadır, mat + uyku tulumu veya şişme yatak + şişme yastık (veya normal) + battaniye + hava pompası + çarşaf + yastık kılıfı, varsa polar battaniye

- çadır aydınlatması, dış aydınlatma (kafa lambası da olur) çamaşır ipi, havlu, tuvalet kağıdı vs.

- yürüyüşe uygun ayakkabı, ağrı kesici, kas gevşetici, baton (uzun süreli ve yorucu yürüyüşler ise) bu arada tchibo web sayfasında uygun fiyatlı ilk yardım setleri de satılıyor.

- masa örtüsü, tüp, çatal, bıçak, kaşık, tabak, tava, su kaynatmak için ufak bir metal kap (sütlük gibi), tuz, baharat, sıvı yağ, konserveler, peçete, doğrama tahtası, kahve, çay, şeker, yemek kapları, çakmak, buz kaseti (lazım olabilir tesiste kalırsanız buzdolabını kullanırsınız) matara, kuruyemiş, ıslak mendil, mum, kalem, defter, harita, aluminyum folyo, çöp poşeti, powerbank (solar olanları tercih sebebi)

- şapka, bandana, güneş gözlüğü, sinek kovucu sprey, güneş kremi, (yüzme girecek ise işin içine mayo, terlik, plaj havlusu, frizbi vs.) kamera + şarj aleti, telefon, pc varsa bunların da şarj aletleri, iskambil kağıdı falan

- pusula, balta, testere, çakı, magnezyum çubuğu, su arıtıcı cihazlar (pipet gibi olanlardan, çok mühim değil ama doğanın çok çok içinde bir yürüyüş ise ve kaybolursanız su ihtiyacınızı gidermek adına) bunlar tesis olmayan yerde kalacaksanız mühim malzemeler.

4. online faydalansanız da olur. ama böyle yerler var, lakin eğitim dönemlerine denk getirmeniz lazım.

5. zorlu ve uzun bir yolculuksa faydasını görürsünüz. olmasa da olur ama bir artı.

1- Nerden aldigin onemli degil, kalitelisini al.
2/3 - Yazmaya usendim diger arkadaslar yazsinlar.
4- Gerek yok, internetten ilk yardim ogren. Hemen bulamazsin oyle kamp egitimi 1-2 gun icinde. Beklersen kluplerin birinden egitim donemine denk gelirsin.
5- Sart degil ama alirsan kolaylik saglar sana. Batonsuz da gidersin ama biraz daha fazla yorulursun yuruken mesela. Bir de ayak burkulma riskini falan da azaltir baton. Batonsuz da olur olmaya. Dechatlon'dan dandik bir baton al gec. Zamaninda dagcilik ekipmanlarini en kaliteli ve pahalilarindan secip almis biri olarak sunu soyleyeyim, sordugunda insanlar cok abartir millete kulak asma. Soyledikleri kadar ust seviye ekipmanlara gerek yok, gayet basit ekipmanlarla da olur bu isler.

Edit: Acemi hakli.

bir de gideceginiz yerde hangi hayvanlar var onu ogrenin. ayi var mi, domuz, cakal, akrep var mi?

kene olabilir. kene isirigi videolarina bir goz atin. cadirin fermuari hep kapali dursun. vucudunuzu kontrol edin isirik var mi diye. cimbiz bulunsun yaninizda.

mantar yemeyin, ellemeyin.

her suyu icmeyin.

Sabah gunes nerden dogacak, cadiri ona gore kurun. kavurucu gunesle uyanmayin. yagmur ihtimaline karsi guzelce gerin iplerini. egimli yere kurmayin.

atesi mumkunse daha once yakilmis yere yakin.

gece disarida yiyecek, cop birakmayin. hayvanlari ceker kokusu. ayakkabilari da disarda birakmayin, inek yer, kopek kacirir vs.

birbirinizin bir saglik sorunu var mi, duzenli ilaci var mi ogrenin. (diyabet vs.) ailelerin telefonlari, kan grubu vs. de bilirseniz iyi olur.

İlk seferde bir haftalık kamp asla yapmayın, yanınızda çok profosyonel kampçılar varsa ve sizin her sorununuz ile ilgileneceklerse belki denenebilir. Ama yine de size göre olmadığını anladığınız anda kendi başınıza dönebileceğiniz bir yere gidin.

Tekrar ediyorum daha önceden bir gece iki gündüz olan bir kamp yapmadıysanız denemeyin.

Öncelikle @john bloor'un dediği gibi ilk kez kampa çıkıyorsanız, popüler (kelebekler, cunda, asos vb.) ve merkezi yerlere ulaşımı olan bölgeler dışında, izole alanlara gitmeyin. Onlarca kamp tecrübesi olan ben bile yeni rotalar için en az bir hafta analiz yapıyorum. Yine de sorularınızı cevaplayayım:

1- karaköy'de özellikle kemankeş tarafında pek çok mağaza bulabilirsiniz. Meydan ve atlas outdoor iyidir. Bütçe kısıtlı ise decathlon ürünleri de kesinlikle yarı yolda bırakmaz.

2- çadır, tente, mat, uyku tulumu, destinasyonlara uygun giyecekler, Kamp çantası, ilk yardım gereçleri ve ekipmanları, gıda ve pişirme gereçleri, el feneri, harita ve navigasyon gereçleri en elzem olanlar. Ben kabaca şöyle bir liste yapayım:
Çanta için; ilk olarak yeterli hacim ve dayanıklılık ve kullanım kolaylığına dikkat edin. Gerisi tercihe bağlı. Çanta içini ihtiyaç hiyerarşisine göre ve ağırlık merkezinin vücut ağırlık merkeziyle eş konumlandığına dikkat edin.

3- çadır: Kamp alanına ve iklimine göre tek katlı ya da çift katlı olanlar arasında ihtiyacınıza ve bütçenize göre bir tane seçin. Kampa gitmeden önce park gibi uygun bir alanda kesinlikle çadırın kurulumunu ve toplanmasını öğrenin, test edin...

Yav şimdi çadır kurulma alanının seçimi vs. Gibi konulara da değinmem gerekiyor ve çok uzayacak. Nereye gideceğinizi, nasıl bir kamp yapacağınızı detaylandırırsanız daha iyi yardımcı olabilirim.