Giriş
(5)

Yurtdisi ikametle ehliyet yenileme

kaputt
Selamlar,Bu yil bitmeden ehliyetimi yeniletmem gerekiyor ama saglik raporu isini nasil yapacagimi bir turlu bulamadim.Sgk olmadigi ve ikamet Almanya’da oldugu icin Türkiye’de aile hekimim yok. Acaba benzer durumda halledenler nasil yapti? Ozel hastane raporu aldilar?İkinci sorum, edevletten kisisel
Selamlar,
Bu yil bitmeden ehliyetimi yeniletmem gerekiyor ama saglik raporu isini nasil yapacagimi bir turlu bulamadim.
Sgk olmadigi ve ikamet Almanya’da oldugu icin Türkiye’de aile hekimim yok. Acaba benzer durumda halledenler nasil yapti? Ozel hastane raporu aldilar?

İkinci sorum, edevletten kisisel saglik formunu doldurulup aile hekimine onaylatmak gerekiyormus. Bu onay isleminde sadece doldurulmus forma atilan doktor imzasi mi yoksa doktor baska bir yazi vs ekliyor mu?
Cunku bir ihtimal burada konsolosluklar da basvuru aliyormus, aklimda soyle bir yol var. Bu formu doldurup ciktiyi alsam, sonra Almanya’da Türk bir doktora onaylatabilirim belki.
Aslinda ikamet edilen ulkeden alinan rapor ve turkce tercumesi de kabul ediliyormus. Sikinti Almanya’da B tipi ehliyete sadece görme testi yapiyorlar, oyle araba kullanabilir diye bir rapor yazmazlar. Onun icin belki formu onaylatmak daha kolay olabilir.
Neyse cok uzatmayayim, belki almanya konsoloslukta yeniletme yapan biri vardir onlar da nasil yaptigini yazarlarsa cok sevinirim.
Cok tesekkurler
0
kaputt
(01.06.24)
Ben Türkiye'ye dönüp halletmiştim 1 hafta falan boşluğun varsa sorusuz halledersin. Rapor için aile hekimine gerek yok özel sağlık polikliniği gibi yerler var direkt alıyorsun bekleme vs. olmadan. gitmeden önce yapman gereken sadece edevletteki formu doldurman, forma ekleme gerekiyorsa yapıyorlar gözlük kullanımı var mı diye sormuşlardı bana sadece.
0
william morris
(01.06.24)
Peki bana hatirliyorsaniz o formda onay nasil gozukuyor soyleyebilir misiniz?
Ailem kucuk bir yerde yasiyor, sorduklari ozel hastane biz vermiyoruz demis. Onun icin gitmeden burada sansimi deneyecegim.
İyi bir Turk doktor var belki o yardimci olur ama ona tam ne yazmasi gerektigini anlatmam lazim.
Sadece formun altina imza mi? Yoksa araba kullanabilir gibi bir cumle ekleniyor mu?
Kaşe ya da ozel bir sey var miydi?
Cok tesekkurler
0
🌸kaputt
(01.06.24)
e devletteki formu doktor da e devletten onaylıyor (e nabız)

size çıktı vs bir şey vermiyordu en son.
0
jülsezar
(01.06.24)
A cok tesekkurler bu bilgi icin bu durumda zaten yurtdisinda onaylatma sansim olmaz.
0
🌸kaputt
(01.06.24)
belki baska arayan kisilere yardimci olur. yurtdisinda saglik forumunu onaylatamiyormusum. cünkü aile hekimleri sistem üzerinden onaylayip gönderiyormus, elden bir rapor bile verilmemis.
konsolosluk ise üzerinde sürücü olmasina engel yoktur yazan bir rapor istedi. yasadiginiz ülke doktorlari bunu yazabiliyorsa öyle konsoloslukta halledilebilir. ama almanya'da her sey kurala bagli oldugu icin doktorlar bunu yazmaz. resmi belge almak gerekir o da gereksiz bir fiyata denk gelir.

ama sunu ögrendim. aile hekiminin sana bakmasi icin sgk'li olmaya gerek yokmus. ikamet yurtdisi olsa da kendime aile hekimi atadim, bunu yaptigim anda aile hekimi beni kabul edebilir olacak. o yüzden türkiye'ye gittigimde halledecegim.
0
🌸kaputt
(04.06.24)
(5)

Yatmayan emekli maaşı için SGK'ya mı bankaya mı gitmeli?

william morris
E-devlette herhangi bir kesinti gözükmüyor, ikramiyeler yatmaya devam ediyor ama son 2 aydır emekli maaşının kendisi yatmıyor ilginç bir şekilde. (ölüm aylığı)Daha önce böyle bir şey başına gelen oldu mu? Bu durumda sorun bankadan mı yoksa SGK'dan mı kaynaklanıyor?
E-devlette herhangi bir kesinti gözükmüyor, ikramiyeler yatmaya devam ediyor ama son 2 aydır emekli maaşının kendisi yatmıyor ilginç bir şekilde. (ölüm aylığı)

Daha önce böyle bir şey başına gelen oldu mu? Bu durumda sorun bankadan mı yoksa SGK'dan mı kaynaklanıyor?
0
william morris
(09.05.24)
Devlet bazen kişiden ölmediğini kanıtlamasını istiyor. Belki öyle bir durumdur.
Kişinin bankaya bizzat gitmesi ölmediğini kanıtlamaya yetiyor olmalı.
SGK'ya telefonla sorsanız belki söylerler veya bilen bir arkadaş şimdi cevaplar.
0
michael_knight
(09.05.24)
maaşı yatmayan kişi yakın zamanda babasından aldığı maaş - kocasından aldığı maaş arasında bir seçim ya da değişiklik yaptı mı?
bunun dışında eğer kocasından kalan maaşı alıyorsa, kişinin kızı yakın zamanda kendisine babasından dolayı ölüm aylığı bağlanmasını talep etti mi?
0
de jure
(09.05.24)
de jure, maaş babadan geliyor ve maaşı yatmayan kişi bekar. dolayısıyla herhangi bir değişiklik durumu yok, yasalara göre de hala maaşı almaya hakkı var. ilginç bir şekilde e devlette de gözüküyor zaten maaş ama nedense 2 aydır banka hesabına yatmıyor.
0
🌸william morris
(09.05.24)
maaşı alan kişinin annesi ya da diğer kardeşlerinin durumunda herhangi bir değişiklik yoksa, SGKnın hatası olabilir, SGKya gidip durumu öğrenmeye çalışmaktan başka bir yol gelmiyor aklıma.
0
de jure
(09.05.24)
Sgk ya gitsen daha iyi bence
0
Topalordek
(09.05.24)
(5)

İtalya vizesi ve oturum izni hakkında bir soru

ted
Şimdi benim 1 yıllık d tipi multi giriş vizem var. Oturum iznine başvurdum ancak daha çıkmadı. Türkiye'ye gelsem tekrar İtalya'ya girişte bir sorun olur mu?
Şimdi benim 1 yıllık d tipi multi giriş vizem var. Oturum iznine başvurdum ancak daha çıkmadı. Türkiye'ye gelsem tekrar İtalya'ya girişte bir sorun olur mu?
0
ted
(10.03.24)
multi oldugu icin ok.
0
robert bosch
(10.03.24)
180 gün kuralı d tipi vizelerde geçerli değil diye biliyorum doğru mu?
0
🌸ted
(10.03.24)
Çok teşekkürler
0
🌸ted
(10.03.24)
Oturum süreçlerinde bazı farklılıklar olabiliyor.
Bunu iyi teyit edin.

Oturum işlemleri sürerken oturum kartınız gelene kadar vize bölgesi dışına çıkmanız yeniden vize almanızı gerektirebilir.

Oturum iznine başvurmanız oturum izni çıkacağı manasına gelmiyor maalesef göçmen idaresi için. O yüzden kart gelmeden giriş çıkışlarda sorun yaşatabiliyorlar.
0
anten
(11.03.24)
vizen olduğu için zaten sorun olmaz bir de oturma izni başvurusundan sonra verdikleri ricevuta ile türkiye italya arası her zaman (aktarma olmadan olması gerek ama sanırım) gidip gelebilirsin.
0
william morris
(11.03.24)
(9)

Hiçbirşeyden zevk alamadığınız uzun dönemler oldu mu?

psmstc
Anhedoni dedikleri durum kısacası. Bu sanırım genellikle travmalardan sonra oluyor. Peki sizde geçti mi; nasıl geçti?
Anhedoni dedikleri durum kısacası. Bu sanırım genellikle travmalardan sonra oluyor.


Peki sizde geçti mi; nasıl geçti?
0
psmstc
(05.03.24)
klişe olacak ama zamanla geçti. kendimi dış uyaranlara kapatmıştım ama sonra öylesine boş boş telefona bakıyorsun ve sosyal medyada gördüğün bir yerin resmi seni oraya götürecek bir motivasyon sağlıyor gibi...
0
noxie
(05.03.24)
Multi vitamin +
hobi +
sporumsu seyleri zorlamak +
Guvenilir arkadaşla deri sohbetler ve paylaşimlar +

Haftanin bir gunu kendini odullendirmek +

Deniz kenarina gitmek deniz gormek yada mumkunse bi kac saat bogaz turlarina katilip cay icme esnasinda dusunmek, martilarda simitlenilebilir belki
0
Zetnikov
(05.03.24)
Bu tür ciddi sıkıntılar zamanla geçmez. Zamanla geçiyorsa depresyon değildir zaten. Terapi alarak ilerleme/iyileşme sağlayabilirsiniz.
0
ruhen hastayim ben
(05.03.24)
Utancı farketmek paylaşmak ve yasını tutmak iyileştirici ilk ve büyük adım olacaktır.
0
hasmetizm 2046
(05.03.24)
Var şuan.
0
Kahvedesu
(05.03.24)
Var gecer gibi oluyor tekrar ayni hale geliyor su an mesela gecmise bakip istediğim hic bir seyin olmadigin dusunup gelecekten de umudu kesiyorum.olsem de olur modu.cok kotu .’mutsuzum
0
bugunolmadiamayarinkesinolacak
(05.03.24)
sadece bir seferliğine de olsa yeni bir şey denemek, yeni insanlarla tanışmak vs., monoton düzeni kısa bir süre olsa da bozmak iyi gelmişti.

onun dışında yazılmış zaten ama vitamin ve gün içerisinde olabildiğince fazla aktif olmak, insanlarla iletişim kurmak da genel olarak modu yükseltiyor.
0
william morris
(05.03.24)
6 aydır sürekli bu durumdayım öncesinde de oluyordum ancak 6 aydır kesintisiz sebebini biliyorum boşanma hapise girme ve mahkemelerden dolayı ne zaman geçecek bilmiyorum psikiyatri ilaç verdi kullanmıyorum
0
hhhh99
(05.03.24)
psikiyatriste gitmek lazım. lustral 100mg vaktin gelmiş.
0
gabe h coud
(05.03.24)
(3)

tirnak yeme, parmak derisi soyma problemi olan kisi icin oneri

Sour
bildiginiz, uyguladiginiz ise yarar yontemler var mi? terapi demeyin lutfen, onu zaten biliyoruz. belirli bir oyuncakla ikame etme olabilir, belirli bir alternatif davranisi pekistirme veya birlikte uygulama olabilir. bilgisi ve tecrubesi olan var mi? tesekkurler.
bildiginiz, uyguladiginiz ise yarar yontemler var mi? terapi demeyin lutfen, onu zaten biliyoruz. belirli bir oyuncakla ikame etme olabilir, belirli bir alternatif davranisi pekistirme veya birlikte uygulama olabilir. bilgisi ve tecrubesi olan var mi? tesekkurler.
0
Sour
(08.01.24)
nac yani n-acetyl systein adlı supplementin bunu önleyici bir özelliği olduğunu okumuştum. aradım buldum: eksisozluk111.com
0
carisch
(08.01.24)
anxiety ring
0
william morris
(08.01.24)
benim bu problemim yılalrdır var, çareyi jel tırnak yaptırarak buldum, hem yenmıyor hem deriyi soymak mümkün olmuyor. erkeklere yapan salonlar da var.
0
benaslinda
(09.01.24)
(5)

Migren tedavisi

lorne malvo
Tedavisi olmadığını biliyorum öncelikle, yaklaşık 15 yıldır var migrenim.Ama azıttı iyice uyku düzeni beslenmeye dikkat etme vs para etmiyor. Ağrımadığı günler de artık lan bugün tutar mı acaba bugün ağrımadı yarın ağrıyacak o zaman diye bekliyorum. Beta blockerlar bi nebze iyi geliyor sadece. Bir d
Tedavisi olmadığını biliyorum öncelikle, yaklaşık 15 yıldır var migrenim.
Ama azıttı iyice uyku düzeni beslenmeye dikkat etme vs para etmiyor. Ağrımadığı günler de artık lan bugün tutar mı acaba bugün ağrımadı yarın ağrıyacak o zaman diye bekliyorum. Beta blockerlar bi nebze iyi geliyor sadece. Bir de bir dönem trankobuskas ve magnezyum kullandım ama bünye alışınca onlar da etkisini kaybetti.

Siz nasıl baş ediyorsunuz? Alternatif tedavi olarak ne yapıyorsunuz?
0
lorne malvo
(19.10.23)
migren teşhisi alıp yıllarca boşa ilaç içmişim.
meğer diş sıkma problemim varmış...şansa diş hekimi farketti. çevremde migreni olan herkesi ikaz ederim...
belki de diş sıkıyorsunuzdur, o tarafa da bakmanızı öneririm. Bunun da 0 baş ağrısıyla çözümü ehil elden masseter botoksu + gece plağı.
geçmiş olsun.
0
cccbehzatccc
(19.10.23)
Sessiz ve karanlık odada soğuk kompres.
Becerebilirsem kusmak rahatlatırdı.
15 yıl çektikten sonra, şehir ve stresli işi değiştirince sessiz sedasız terketti gitti bünyeyi.

Gelmeden önce hafif hafif belirti verir ya, belli belirsiz, geliyorum der. Onu farkedip iki ağrı kesici alırsam hafif atlatırdım atağı. Geldikten sonra ağrıkesici küpüne girsen fayda etmez.
0
Mirket
(19.10.23)
proloterapi fayda ediyor diye duymuştum. Bi araştırın isterseniz
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(20.10.23)
benim migren sorunum yok ancak cok sevdigim 2 arkadasim cok uzun yillar mucadele etti ve eliminasyon diyeti ile cozum buldular, daha biriyle yeni konustum, sanirim ayda 1 gune inmis, butuncul yaklasim uygulayan bir doktor ile calistilar, her ikisi de temiz ve iyi beslenen insanlardi ancak doktor ile birlikte bir eliminasyon diyeti yaptilar, ben iyi besleniyorum yazmissiniz ama gozardi etmeyin yine de.
0
songforsomeone
(20.10.23)
laroxyl ve magnezyum direkt kesmişti, beta blocker sadece azalttı. ikisini de yan etkilerden bıraktım. iki hafta önce yeni nörolog depakin verdi.

relpax doğru zamanda alındığında etki ediyor, ağrı başlamadan kasılmaları hissedince aldığımda en azından normal baş ağrısı seviyesine çekiyor.

bunlara ek olarak ben ve tanıdığım bütün migren sahibi insanlarda duruş bozukluğu var, fizyoterapiye gidiyorum bunun için, gittiğim zamanlarda azalıyor. pilatese giden de var çok işe yarıyor dediler.

benim fizyoterapist dişçiye de görün diş sıkma problemi yüzünden olabiliyor dedi. yani dişçi +1

bir de son olarak herkes akupunktura ve botoxa git diyor ama hangi kritere göre seçeceğimi bilmediğim için denemedim denüz.
0
william morris
(20.10.23)
(19)

Bu samimiyet mi yoksa densizlik mi?

sekizdokuzon
Dün daha önce tanismadigim biriyle yüz yüze bir görüşme yaptık iş için. Kariyerim ve yapmak istediklerim hakkında konuştuk, karşımdaki kadın hem yaş hem de deneyim bakımından benden yukarıda. Konuşmanın bir yerinde "Sen şu şu işleri yapamazsın, sende o enerji yok. Enerjin düşük, hatta konuşmanın baş
Dün daha önce tanismadigim biriyle yüz yüze bir görüşme yaptık iş için. Kariyerim ve yapmak istediklerim hakkında konuştuk, karşımdaki kadın hem yaş hem de deneyim bakımından benden yukarıda. Konuşmanın bir yerinde "Sen şu şu işleri yapamazsın, sende o enerji yok. Enerjin düşük, hatta konuşmanın başında benim de enerjimi aşağı çektin. Ama samimi, iyiniyetli birisin. Seninle bir şekilde çalışmak isterim." dedi. O an bir tık şok oldum, enerjici kadınlar da vardır neticede. Sonra kendimi doldurmamak için "E yorgundum, iki gündür çocuk bakıyordum. Kadın gördüğünü söyledi" diye düşündüm ama bir taraftan da bir tık kırıldım. Ben bunu bu şekilde söylemezdim. Sonra da aslında ustalastigim bir alan olmadığını, bu yasta mesleksiz olmanın büyük sıkıntı olduğunu falan söyledi. İnsanların karşısındakinin gardini düşündükten sonra dört koldan saldırması da yine sık karşılaştığım bir tavır. Ve daha kötüsü kendimi bu tip durumlarda savunamiyor olmam. "He evet ben gerçekten de işe yaramaz biriyim, haklısın. Zamanını aldım." kafasına giriyorum.


"Kadın dürüst, gördüğünü söyledi ve sana yardım etmeye çalıştı sekizdokuzon" ile "İnsanların patavatsızlıklarindan, kaba saba tavirlarindan ve hal bilmezliklerinsen bıktım." arası bir yerdeyim. Ya bir de burcumu sordu, balık dedim diye daha bir acıdı. Eve geldim, CV'mde doğum tarihimi değiştirmeyi falan düşündüm. Kendisi de başak burcuymus, çok hareketli, canliymis. Aslında balık burcu insanları onu sakinlestiriyormus. Bir de burç ırkçılığina maruz kaldım. Ha bir de Nişantaşı'nda oturuyormuş kendisi, bu bilgiyi de araya sıkıştırdı. Sultangazi onun için karadelikmis, her türlü insan varmış (ben Sultangazi'de oturuyorum).

Tarafların ikisi de kadın ve aralarında 15 yaş fark var.

Nasıl yorumlamali bu durumu? Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(07.09.23)
Apaçık densizlik
0
olaylar olaylar
(07.09.23)
enerjici kadın falan değil bu bildiğin narsist kişilik bozukluğu. karşısındakinin gardını düşürüp -bir de üstüne iyi niyetlisin derken sen istesen de bana zarar veremezsin diyor- daha rahat kontrol edecek aklı sıra. aynı ortamda çalışacak olsan bile bu insanla direkt olarak çalışmamanı öneririm.
0
william morris
(07.09.23)
Burç konusuna değinmeye bile gerek görmüyorum ama bu enerji konusu çok rahatsız edici olmaya başladı gerçekten.

Yani doğru düzgün bir karakter tahlili yapamayıp eksik gördüğü yönleri söyleyemeyen herkes enerjisi düşük deyip geçiyor gibi geliyor. Aynı şekilde birinin iyi ve öne çıkan yönünü tahlil edip bulamayan, enerjisi çok iyi deyip geçiyor. Ayrıca bunun ölçülebilir bir kıstası da yok, kişisel olarak mı beğenmiyor, gıcık mı oldu, çekici mi buldu, itici mi buldu da diyor yoksa işe uygun olmayan farklı bir durum mu gördü bilemiyorsunuz daha kötüsü kendi de bilemiyor, enerji işte :D

Birilerinin buna bir dur demesi lazım artık cidden çok saçma. İnsan kaynaklarına falcı falan alsınlar oldu olacak, onlar daha bi insan sarrafı.
0
akhenaten
(07.09.23)
nasil bir is hic bilemiyorum, burcun ne alakasi olabilir bu is muhabbetinde onu da bilemedim. yukardaki arkadaslara bir dereceye kadar katilmakla birlikte, onemli olan sizin tavriniz. kendinizi savunup savunmamaktan ziyade, neden bu kadar merkezinizden cikip CV'nizdeki dogum tarihini degistirmeyi dusunebilecek hale geliyorsunuz. buraya bakmaniz lazim. bu tur densiz, terbiyesiz, kendini bilmezler her yerde var, ama her biri icin kendinizi degistiremezsiniz ve bu kadar etkilenmemelisiniz.
soyledigi sacmaliklari duydugunuz anda verdiginiz tepkinin de bir onemi yok, hepimiz insaniz, sok oldugumuz anda bir tepki veremeyip sonrasina 'ne yasadim ben ya' diye dusunebiliriz ve kirilabiliriz bunlar insanca, bunda sorun yok. ama siz sonrasinda kendi merkezinizden cikmissiniz. buraya bakmayi dusunebilirsiniz. ayrica siz kadindan yardim istememissiniz, 'yardim etmek istedim' bahanesi altinda istenmeden verilen tavsiyeler, insanlara densiz densiz konusmalar bir bitse keske.
0
kassiopeia
(07.09.23)
Hiç sevmem böyle muhabbetleri. Enerjim düşük olmasa bile düşerdi.
0
Kahvedesu
(07.09.23)
Burcumu farklı söyleyip enerjici bayanların tavırlarındaki değişikliği deneyimlemek istedim. Ne kadar subjektif ve iş bilmez olduklarını görüp içimi rahatlatacaktım. Gerçi bir sonrakine "Reis de balık burcu ama pek sakin değil yani, ayık olmakta fayda var" da diyebilirim. Ay ne bileyim, yıldım ya.
0
🌸sekizdokuzon
(07.09.23)
İş yerlerine eğitim vermeye gidiyorum. "İnsanların cinsiyetine, ırkına, dinine ve yaşına göre ayrım yapamazsınız" diyordum, bunlara "burcuna göre" maddesini de eklemeliyim.
Şöyle söyleyeyim, bu şekilde konuşan bir insan kaynakları bana o şirket hakkında olumlu intiba vermez.
Sultangazi / Nişantaşı hikayesi ayrı komedi. sizin üzerinizden ego tatmini yaşamış.
Şimdi ben desem ki "benden 15 yaş büyüksün, derin pörsümüş, bana enerji muhabbeti yapıyorsun" ayıp olur mu, olur. Onun yaptığı da ayıp.
Ama işe girdikten sonra o kadınla çalışmayacaksanız o zaman değerlendirebilirsiniz işi.
0
SiyamkedisiZorro
(07.09.23)
burç vesaire dediyse he deyip geçin. insanları burç üzerinden analiz eden hiç kimsenin hiç bir yorumunu dikkate almam.

nişantaşı ve sultangaziden bahsetme şekli de doğrudan faul.

örtülü kibir, hiç üzülmeyin. hayat hepimiz için eşit koşullarda ilerlemiyor. kaldı ki sizi gerçekten tembel, mesleksiz vesaire görüyorsa bile motivasyon konuşması, mentörlük böyle yapılmaz.
0
Phoebe
(07.09.23)
sadece burç mevzusuna değineceğim.
burç değil, doğum haritası önemli deseydiniz de öyle kalakalsaydı :)
ayrıca başağın enerjisi yüksek değildir, sadece çok çalışmayı bilirler.
bir de oldukça eleştirel ve memnuniyetsiz tiplerdir, hareketleri normal yani. üstüne, suratsız ve sıkıcıdırlar. bir daha görürseniz bunları iletin kendisine. ayrıca "evde kalmış kız kurusu" tarzı bir tip olma ihtimali bayağı yüksek :)
0
candide
(07.09.23)
kadin sizin enerjinizi dusurmus ama farkinda bile degil. kendi enerjisini yukseltmek icin baskalarinin enerjisini emiyor sanirim. hic umursamayin, bence o kadinla calisilmaz ama siz bilirsiniz.
0
Sour
(07.09.23)
Leş birisi gibi duruyor. Birlikte çalışma meselesini bilemem de böyle tiplerin bu saldırgan tavrını iyiye yorarsaniz kendinizi çok hirpalarsiniz.

Zamanında şu kavram kafamı çok açmıştı bu tavra dair:
(bkz: saldırganla özdeşim)
0
encokbenisevinnolur
(08.09.23)
Burçlardan bahseden biri fizik prof.u bile olsa bı daha dikkate almam
0
abuzer
(08.09.23)
abuzer +1

ayrıca insanların sizin hakkınızda ne düşündüğünü bu kadar ciddiye almamanızı tavsiye ederim. hele de yeni tanıştığınız halde oturduğunuz yer ya da karakteriniz ile ilgili böyle patavatsız yorumlar yapanları.
ben de enerjisi hep aşırı yüksek olan insanlarla çalışamıyorum mesela, napayım şimdi o hanımefendiyi gördüğüm yerde "of bu yaşta bu enerji allah etrafınızdakilere sabır versin" mi diyeyim.
0
felfela
(17.09.23)
kadının yaptığı dengesizlik.

tamamen seni manüpüle etmeye çalışıyor.
bakma sen bunlar kıskanıyor bile olabilir. arada 15 yaş var az değil.
sen modunu düşürme tam tersi hırslı ol bunlar seni daha hırslı yapsın.
kendini ''daha iyisini yapacağım sen de izleyeceksin'' gibi hırslandır.
0
alt4y
(13.11.23)
muhatap bile olma. saçma sapan bir tip. kendini iyi hissetmek için karşıdakini aşağı çekmeye çalışan kompleksli biri. çok belli.

ayrıca sour'un da dediği gibi senin enerjini düşürmüş. e kendi insanların enerjisini çeken biri? söylesen bu tipler hatasını da kabul etmez. uzak durulması gereken insanlardan.
0
blackkmamba
(13.11.23)
okurken o kadar sinirlendim ki. hadsizlik, densizlik, terbiyesizlik.

bu tipler karşıdakini aşağılayarak kendilerini yüceltme eğiliminde sürekli. iğreniyorum bu tarz insanlardan. içine bir iki küçük güzel sözümsü bir şeyler söylüyo ki sizin gibi kendinizi sorgulayın ben mi acaba kötü düşünüyorum diye.
0
chanandler bong
(13.11.23)
aklıma birden geçenlerde yaptığım iş görüşmesi geldi:) kadın nedense başından beri konuşmama taktı, yavaş konuşuyormuşum. sesim tam gitmiyormuş falan. bu şekilde verimli görüşme olmaz, istersen başka zaman görüşelim falan dedi ısrarla. halbuki konuşmamda falan bir şey yoktu. tabii ki baştan sona zordan konuşmayla geçen bir görüşme, sonuç da olumsuz geldi:) bana çok tuhaf geldi, nasıl bir şey bekliyor bu insanlar anlamıyorum. sinir oldum nedense.
0
nothing in my way
(13.11.23)
Hatun tipik balatayi siyirmis bir beyaz yaka. Etiketci, kartvizitci.
Mesleksizlik baska, bir konuda ustalasmamis olmak baska. Kafasi karisik baya.

Ozetle, salla diyorum...
0
cooperr
(13.11.23)
ya bir şey diyeceğim çok kaba konuşmak istemiyorum ya da keskin bir cevap vermek istemiyorum ama ego mastürbasyonu yapan geri zekalı bir kadını okumuşum gibi geldi şu an bana. gece gece sinirlendim. böyle geri zekalılarla muhatap bile olmak istemiyorum şahsen. böyle insanlarla çalışmak zorunda kalanlara da üzülürüm açıkçası.
0
cenkay burker
(13.11.23)
(9)

İş hayatını hiç sevemedim

abelardo
Yok mu benim gibi olan. Mezun olduğum günden beri nefret ediyorum iş hayatından. Yarın pazartesi ve yine sendroma girdim.
Yok mu benim gibi olan. Mezun olduğum günden beri nefret ediyorum iş hayatından. Yarın pazartesi ve yine sendroma girdim.
0
abelardo
(03.09.23)
Ben de bayılmıyorum açıkçası ama çok sevmem lazım kafasına da girmemek gerekiyor. Ben sevdiğim işi yapıyorum mesela, ama bir şeyi bir zorunluluk olarak yapınca işn kendisini sevseniz de olmuyor o. Hayatınızdan 5-6 günü 6-8 saati iptal edip zorunlu olarak verdiğiniz şeyi bir yere kadar sevebilirsiniz.

Belki böyle düşünürseniz en azından nefret etmemeye başlarsınız.
0
akhenaten
(03.09.23)
Is hayatından değil de iş arkadaslari ve onların çoğunlukla değişmez oluşu beni çıldırtıyor, anlasamiyorsan yandın.
0
sanguine
(03.09.23)
Fransa'daki ilk isimde pazar günleri zor uyurdum, stres/anksiyete tarzı. Insanlar iyiydi ama yaptığım iş bana Uygun değildi (kısa dönem üretim planlaması, sürekli gelecek 48 saat planlaniyor). Karakterime uygun olmayan bir yapiydi is.

Risk aldim ve uzatmak istemedim. Adamlar üzüldü çünkü iyi yapıyordum ama maliyeti neydi yani bana.

Neyse 3-4 ay is aradıktan sonra su anki isime güle oynaya gidiyorum. Ha tabi yukseldim ettim ama hep aynı şekilde gidiyorum. Bir kere bile lanet olsun demedim, yarın pazartesi demedim.

Kısacası bu biraz yapilan is ya da calisilan insanlarla alakali da olabiliyor.

Ha bazen harbiden sevilmiyor calismak yalan yok :)

Bu arada cok sevmek zorunda da değilsiniz. Misal benim bazi çalışma arkadaslarim benim kadar sevmiyor kesin çünkü ne yükselmek istiyorlar ne başka bir şey. Ömürleri sonlarina kadar bu şekilde devam etmek istiyorlar. Ki bunda yanlışlık yok, genel olarak hepimiz vaktimizi satiyoruz.
0
logisticsmanager
(03.09.23)
Benzer durumu yaşadım. İş yeri değişikliğine git. Yeni iş yerinde çalışmaktan nefret etmediğimi aksine gergin bir iş yerinden, işten dolayı sevmediğimi kavradım.
0
kullanilamayan ruhumuzlar
(03.09.23)
Çatıştığın şirket ile alakalı olabilir. Daha mutlu olacağın alternatif ilanları kovala. Bu arada bir de mesleğin ile alakalı sertifika, eğitim vb araştır derim
0
kondansator
(03.09.23)
tersi işsizlik. o daha berbat birşey :)

ben işimin sevmediğim yanlarının üstüne gidiyorum. sürekli mızmızlanamam hadi öğrenelim neymiş bu iş diyorum kendime. yoksa zihnimde yük olmaya devam edecek.
0
error522
(03.09.23)
İşsizlik en kötü işten bile daha kötü bir şey. Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey başkasına muhtaç olmaktır herhalde.
0
ruhen hastayim ben
(04.09.23)
evet. iş değiştirmek bana iyi geldi, çalıştığım yer çok iyiydi ancak iş tanımı bana uygun değildi.

neden sevmediğini kendine sor, ne olsa mutlu olurdun veya daha rahat çalışırdın vs
0
william morris
(04.09.23)
Ben de böyleydim hocam işten ayrıldım maalesef sonunda. Ama iyi mi yaptım kötü mü belli değil maalesef.
0
overthinker
(30.09.23)
(6)

"evimdeyim" duygusu nasıl edinilir/bulunur

encokbenisevinnolur
Ne doğup buyudugum evde ne de sonrasında yaşadığım kaldığım yerlerde bu duyguyu hissedemedim. Yani yok galiba. Şöyle ki, sanki başka bir yer var ve evim orasiymis, bir gün de o an bulunduğum yerden gitmem gerekecekmis.Mesela otel ve hostellerde kalırken gidiyor bu his. Ya da birine misafirliğe gitti
Ne doğup buyudugum evde ne de sonrasında yaşadığım kaldığım yerlerde bu duyguyu hissedemedim. Yani yok galiba. Şöyle ki, sanki başka bir yer var ve evim orasiymis, bir gün de o an bulunduğum yerden gitmem gerekecekmis.

Mesela otel ve hostellerde kalırken gidiyor bu his. Ya da birine misafirliğe gittiğimde. Çok rahat oluyorum. Belirli bir süre sonra gideceğimi mantıken bilsem de ruhen yerlesebiliyorum oraya. Çocukken de bana eş dost akrabadan "sen gel bizim çocuğumuz ol bizimle kal" falan derlerdi. Ben de heyecanlanirdim hemen onların çocuğu olsam nasıl olur diye tatlı hayaller kurmaya başlardım.

Şimdi yeni bir yere taşındım. Alıştım artık bu böyle olacak diyordum da yine bu duygunun (evsizlik, aidiyetsizlik, yerlesememek) yokluğu yüzeye çıktı benim için. Ne yapsam da olmuyor. Yapıp dusunebildigim şeyler hep eşya vs almakla ilgili, onlardan da öyle bir "evimdeyim" duygusu temin edemeyeceğimi önceki yaşadığım yerlerden biliyorum.

Belirgin bir soru da yok aslinda.
Ne düşünüyorsunuz ne dersiniz onu merak ediyorum?

Yaşamaya böyle turist gibi devam etmek kaçınılmaz mı? :)
0
encokbenisevinnolur
(29.06.23)
bazı insanların içinde bu az sonra kalkıp gidecekmiş gibi hazır bekleyen his hep oluyor

yaşadığın yerdeki insanlarla bağ kurarsan, rutinlerin olursa, yaşadığın yere emek verip katkı sağlarsan biraz daha oralı hissedebilirsin belki
0
freebird5406_2
(29.06.23)
o evde ne kadar kalıcı olduğunla alakalı bence. eğer x sene sonra taşınırım zaten kafasında yaşıyorsan kaçınılmaz bir his bahsettiğin.

öyle değilse de yaşadığın yeri kişiselleştirmelisin, eşya almak/evde değişiklik yapmak tabi ki sorunu tamamen çözmez ama baya bi iyileştirebilir
0
william morris
(29.06.23)
Bana da olurdu bu ama 20’li yaşların başında. Sonra milyon kere ev, şehir, ülke değiştirince yadırgama ortadan kalktı. Alışmak üç günü bulur oldu. Bende yer değiştirme sıklığıyla beraber ortadan kalktı bu yabancılık. Artık neredeysem evim orası.
0
monseur thenardier
(29.06.23)
aidiyetsizlik duygunuz var. esya almak, kendinize gore duzunlemek bunu cozmez malesef ya da gecici cozer sonra o duygu yeniden gelir.
nedenine inmek gerekir.
0
65 derece
(29.06.23)
Yüzyıllardır göçebe olarak yaşamış bir milletin çocuklarıyız.
Aidiyetsizlik genlerimize işlemiş.

Bulunduğumuz yere .ıçan, Zevksiz zevksiz binalar yapan, yaşam alanı zevksizliği konusunda çığırlar açan yığınlar olmamız da hep bundan.

Ama senin söylediğin, hayatın baharında görülen bir durum. Yaş ilerledikçe konfor alanı hep küçülüyor. belirli bir yaşa ulaşınca da televizyonun karşısındaki bir koltuk yeterli hale gel,yor.
0
Mirket
(29.06.23)
Klube hoş geldin. Ontolojik evsizlik bunun en iyi tanımı. (bkz: monachopsis) Nasıl geçer? nasıl kazanılır? Bence mutlu ve huzurlu olunan bir yerde uzun soluklu iyi ilişkiler ve rutinler kazanılarak edinilir gibime geliyor.
0
Amaranta ursula
(29.06.23)
(19)

mesajlara gec donen insanlar

antikadimag
yurtdisinda yasiyorum ve burada bazi turklerle tanisiyorum. 2 tur tip var biri mesajlara normal donus yapanlar ki ben de bunlardan biriyim. hepimiz telefonla yasiyoruz sonucta. biri bir sey yazarsa sak diye donerim.diger bir grup da mesaj atinca bazen 1 bazen 3 gun sonra donuyor. bu grubu cozmeye ca
yurtdisinda yasiyorum ve burada bazi turklerle tanisiyorum. 2 tur tip var biri mesajlara normal donus yapanlar ki ben de bunlardan biriyim. hepimiz telefonla yasiyoruz sonucta. biri bir sey yazarsa sak diye donerim.

diger bir grup da mesaj atinca bazen 1 bazen 3 gun sonra donuyor. bu grubu cozmeye calisiyorum simdilik farklilik yaratan nedir diye. nedir bu durumun sebebi? ya hic yazma, ya da aninda yaz cunku anlik cevap verilebilecek bir sey soruyorum mesela eleman 3 gun sonra donus yapiyor.

bu iletisim istemiyorum'un bir ifadesi midir? bu arada mesaj dogrudan bilgi icerikli basit bir soru mesela. birinin yasadigi apartmana tasinacaktim (o baska bir sehre tasiniyor). hangi interneti kullaniyorsun sorusuna bile gec donus geldi.

nedir bu kabile? turkiye'de hic karsilasmadigim bir durumdu bu o yuzden yurt disi diye sordum.
0
antikadimag
(29.06.23)
benim öyle bir arkadaşım var. herif meşhur bir internet girişiminin ceo'su. it gibi çalışıyor. beyninin geri kalan %1'ini de bana hemen cevap vermek için ayırmak istemeyeceğini tahmin ediyorum.

benim de bazen böyle çok yoğun dönemlerim oluyor. telefonum hep sessizde. mola verdiğim anlarda telefona bakıyorum. bence önemli ya da işle ilgili şeylere dönüş yapıyorum. arkadaşımın "hangi internet'i kullanıyosun?" sorusuna da yoğunluğum bitince, mesela on gün sonra cevap veriyorum.
0
alperz
(29.06.23)
Bir sürü bahanesi sebebi olabilir de, hepsi şurada toplaniyor bence: öncelik sırasında sonlardasiniz.
0
encokbenisevinnolur
(29.06.23)
Her yer aynı mı bilmiyorum, ama Hollanda’da mesela yaygın bir durum, insanlar yoğun çalışıyor ve müsaitlik durumlarına göre cevap veriyorlar. Kişisel algılamamak lazım.
0
but that was just a dream
(29.06.23)
Bence yurt dışında yaşamak genel olarak yorucu bir şey. Özellikle ilk 10 yılda falan. Her şey yeni, her şey alıştığından farklı. O kadar fazla yenilik var ki insan mutsuz hissetmese bile bence beyin yoruluyor bu maruziyetten. Bu bilinç altı yılgınlığı öncelikleri değiştiriyor olabilir.

Aslında alperz nin bahsettiği yorgunluğu bilinç altında yaşıyor olabiliriz.

Ben de yurt dışında yaşıyorum ve ben de yapıyorum bunu. Amacım görmezden gelmek değil. Aklımın bi yerinde kalıyor cevap atmam gerektiği zaten. Ama gerçekleştirdiğimiz her task, çöpü atmak, dişi fırçalamak, birine mesaj atmak, sosyalleşmek etc. Kendimde her zaman bu taskları gerçekleştirecek gücü bulamıyorum. Bence nedeni de bu kültür değişiminden dolayı yaşadığım beyin yorgunluğu.
0
zimbirik
(29.06.23)
yoo turkiyede de cok var bu insanlardan. bizzat yakinlarim hem de. burada da yogunluktan 10 gun sonra donerim diyen olmus. garip gelmiyor mu size bu diye sormak istiyorum gorurse. yani karsi taraf icin uzucu bi sey oluyor. bi kere bi arkadasa yazdim 2 gun 3 gun gecti cevap yok. sinirlendim sildim yazdiklarimi. aninda silince ozurler falan dileyip dondu... istese donermis demek ki.

vallahi ben de cok sasiriyorum. oncelikte sondasindir kismina da katilamayacagim. surekli takildigim, beni arayan soran biri de yapiyor bunu. bi sey soruyorum en az 2 gun sonra yaziyor. sordugum sey de bir cumleyle cevaplanabilir. yogundum diyor o da. nasil bir yogunluk oldugunu anlayamiyorum maalesef
0
Kittie
(29.06.23)
insanlar yoğun+1 eğer bana anında yazan herkese cevap verseydim gün içerisinde 3-4 saat kesintisiz whatsapp başında olmam gerekirdi ve yapan vardır ama şahsen benlik değil. gerçek hayattaki etkileşim ilk sırada, telefonda yazanlara gelince aile eş dost vs. geliyor ki bu insanlar da gün içerisinde çok yazıyor, sonrasında iş için takip etmem gereken whatsapp grupları var, e yeni tanıştığım birine doğal olarak sıra en sonda geliyor o kişiyle de düzgün iletişim kurmak istersem eğer sakin kafayla cevap vermek isterim yani 1-2-3 gün geçtiği oluyor bazen bunun için. 10 gün sonra cevap verenle iletişimi direkt kesebilirsin ama.
0
william morris
(29.06.23)
o yoğunluğu anlayamayanlar öyle bir yoğunluk yaşamamıştır.
0
alperz
(29.06.23)
birkac nedeni var;

- ayni anda tek bir konuya konsantre olunmak istenmesi. genelde isle ilgili bir konuya konsantre olunca motivasyon dagilmasin diye baska seylerle ilgilenmek istenmiyor.
- sirada bekleyen bircok cevaplanacak mesaj olmasi. bircok kisiye bircok kanaldan mesaj geliyor. email, sms, whatsapp derken bircok mesaj geliyor, ve maalesef genelde oncelik is ile ilgli olanlarda oluyor.
- mesaj bircok durumda tek bir mesajda kalmiyor. ozellikle whatsappda uzun dialoglara neden oluyor. muhabbeti kesmek de olmuyor, o yuzden bircok durumda baslamiyor.
- duzgun cevap vermek isteniyor olabilir. eger detayli bir soru ise o konuda dusnunup ise yarar cevap vermek gerkebiliyor. bu durum da zaman gerektirebiliyor, zaman bulmak zor olabiliyor.
- insanlarin baska derleri olabiliyor. esiyle problemi olanlar, cocuklari ile ugrasanlar, is stresi yasayanlar vs.
- bazilari icin telefon cok kisa bakilan sonra kenera biraklian bir arac oluyor.
- bazilari icin ozellikle sevdigi, samimi arkadaslarina hemen cevap veremeyebiliyor. cunku yakin arkadaslik geregi, acil bir durum degilse, bu meseleye cok takilmayacaklarini biliyor. yakin dosluklarda boyle seyler kafaya takilcak seuler degildir. kafaya takilan seyler de direkt soylenir zaten, kimse alinmaz.
0
emrahday
(29.06.23)
almanyadan bildiriyorum.
1. telefon sürekli ellerinde degil bizimkiler gibi. seninle kahve iciyorsa sadece seninle ilgileniyor.
2. bizde her sey acil sürekli bi cabukluk özensizlik. genellemek gerekirse trdeki bi arkadasima nasilsin diye mesaj atsam cevap su: iyi sen?
alman arkadasima atsam 3 gün sonra gelen cevap destan gibi oluyor. iyiyim yeni kursa basladim. gitar calmayi cok kücük yaslardan beri istiyordum ama bir türlü firsat olmamisti. is yerinden bi arkadasimla tanistim ve birlikte gitar kursuna basliyoruz..... sen nasilsin?

adamlarin hicbi isi de acil degil rutinde. eger sen hizli cevap bekledigini belirtmezsen sana da kendi hizinda dönüs yapiyo. tez canli degiller. :)
0
sonsuz
(29.06.23)
Emlakçıya mesaj attım. 1 gün sonra yazdı. Adam para kazanacak bir de.
0
socially awkward
(29.06.23)
Yoğunluk deyince anlık sürekli bişiyle meşgul olma durumu algılanıyor, öyle değil. Ben de kısmen böyle bir insanım, hızlıca dönemiyorum çoğu şeye. Kafa yoğunluğu ayrı, hayatı yaşama yoğunluğu ayrı. Odaklanma konusu da önemli keza.
Hele ki havadan sudan muhabbetse onu sakin bir zamana, üzerine konuşabileceğimiz bir zamana erteliyorum.
Bi mesaj geliyor, bell ki 5-10 mesajlık diyalog oluşturacak. Anlık boşlukta cevap vericem ama sonraki cevabı hemen veremeyeceğimi biliyorum, ona da yazmıyorum. Bu sefer sürekli geç cevap atıyor olucak çünkü. Başı ile sonu arasını uzatmalı yapacağıma başını erteliyorum, sonrasında gereken vakti özeni ayırıyorum.

Bazen insanlar cidden anlamıyor, 40 saniye sürecek nasıl vaktin yok diye. Bunu da denedim, anlık boş vaktim sığan kısa net cevaplar, cevaplar arası uzun vakitler. Trip yiyorsun o zaman da, niye soğuk yazdın, sen dönene kadar..., bişi mi oldu??

Böyle insanları arayın hızlı cevaba ihtiyaç varsa. Arayanı açıyorum çünkü konuşarak halletmek daha kolay.
0
Bruce
(29.06.23)
bazı insanlar da aşırı unutkan. İnternet örneği vermişsin, o tür bir soruya ben her detayına kadar cevap veririm ama "bilmem ki ilk taşınırken bişey bağlatmıştık aylık faturayı bile hatırlamıyorum" diyene de rastladım. Var böyle tipler aramızda yaşıyorlar. O yüzden pek şaşırmamadan ve beklentiye girmeden devam etmek lazım. Bilgi gelirse ne ala. Hani detaya bakmak için akşam eve gitmeyi bekleyen, sonra unutan, sonra yea antikadimag mesaj atmıştı bakayım diyip 3 gün daha erteleyen tip çok olası geldi gözüme.

edit: "yurtdisinda yasiyorum ve burada bazi turklerle tanisiyorum."
Türklerle muhatap olmak istemeyen Türk stereotipi de olabilir. Her şeye yardım ister bu şimdi diyor olabilir.
0
nhk ni youkosu
(29.06.23)
yogunluk vs degil, bahanelere gerek yok. o kisi tarafindan onemsenmiyorsun, o kisinin onceligi degilsin. cevap bu. baska bir cevabi yok bunun.
0
baldur2
(29.06.23)
Benim de hoşuma gitmez ama işimin çok çok yoğun olduğu bir dönemde çok yakın olduğum arkadaşlarımın mesajlarına acil olmadığı sürece geç dönüyorum.
0
Amaranta ursula
(29.06.23)
Hocam yogunluk falan değil. Oyle bir yogunluk olma ihitmali cok cok cok düşük o yuzden o ihtimali eleyebilirsin. Yani o kadar iyi niyetli dusunmeni anlamı yok. Basitce, senin soruna cevap vermeyi önemsemiyorlar aciklamasi bu. Sen de ona gore davranirsin.
0
stavro
(29.06.23)
ustume alindigim icin soyle cevaplayayim

-daha musait oldugumda donerim deyip unutuyorum
-islerin cok ama cok yogun oldugu zamanlar (hatta bu sirada calismaktan saat 20 21e kadar yemek yemedigim zamanlar) yogunluktan donemiyorum. oyle ki sirket yazisma kanalinda bile hicbir seye cevap veremiyorum bu sirada. arayan olursa musait degilim deyip kapattigim oluyor.
-onem derecesi az olan kisilere musait olma oranim dusuyor

bir de sunu eklemek isterim benim gibi insanlar surekli elinde telefon olan tipler olmuyor genellikle. bu yuzden instagram kullanan tayfa gibi her bildirimde telefona bakmiyoruz
0
nibba
(29.06.23)
Adamina gore gec donuyorum.

Normal yakin arkadaslarima 45 saniye icinde donuyorum. Isime gelen bir is meselesiyse 10 saniyede donuyorum.

Cok hoslasmadigim bazi ozelliklerine gicik oldugum insanlara 2-3 is gunu icinde donuyorum, cunku sohbet zaten acmiyor. Nezaketen mecburiyetten cevap veriyorum bir bakima. Veya mesela gecmiste bana donmeyi unutmussa ve ortada olum kalim meselesi de yoksa da donus yapmak icin acele etmem.
0
hot potato
(29.06.23)
yaw insan yeri geliyor e$ine bile sak diye donemiyor, toplantida oluyoruz vs.
insaatta calisan arkadaslar var bazen 3-4 saat sonra geri donuyorlar.

ama biri sana 3 gun sonra donuyorsa bu nazikce "birader beni pek arama" demek.
0
cooperr
(29.06.23)
iki durum olabilir birincisi narsistik kişilik yüzünden ben istediğim zaman yazarım modu. diğer durum da dikkat eksikliği ve hiperkaitivteye bağlı dalgınlık ve bir ara yazarım modu. ikincisi normal insana mantıksız gelebilir ama kötü niyet olmadan görüşmeyi istediğim insana bile bugun yazarım, yarın yazarım derken 3 ay sonra geri dönüş yaptığım olmuştur.
0
orpheus
(30.06.23)
(5)

sosyal medya kullanmamak çevreyle iletişimin kopmasına mı yol açıyor?

denizzz
instagram, facebook, tiktok vs kullanmıyorum. aslında bu durumdan genel olarak memnundum ancak görüyorum ki örneğin instagram kullananlar arkadaşlıklarını daha kolay sürdürebiliyorlar. ben yeni birileriyle tanıştığımda çoğu zaman bağlantı bir süre sonra kopuyor, ama sosyal medya kullanıcılarında en
instagram, facebook, tiktok vs kullanmıyorum. aslında bu durumdan genel olarak memnundum ancak görüyorum ki örneğin instagram kullananlar arkadaşlıklarını daha kolay sürdürebiliyorlar. ben yeni birileriyle tanıştığımda çoğu zaman bağlantı bir süre sonra kopuyor, ama sosyal medya kullanıcılarında en azından o kanallar üzerinden iletişim bir şekilde sürüyor. bir de, bazen insan arkadaşlarının bir yakınının vefat haberini vs bile çok geç duyuyor ya da hiç duymuyor benim durumumda, bu da yine bağları kopartan bir şey gibi geliyor bana.

özetle, önceleri sosyal medya sosyalliği zedeler diye düşünürken şimdi tam tersini düşünmeye başladım, sizin görüşleriniz ne bu konuda?
0
denizzz
(09.04.23)
Benim yasadigim tek sikinti bazen whatsapptan link atiyorlar bazi uygulama uyeligin yoksa acamiyorsun ee haliyle karsilikli gulemiyorsun.

Ben hesap actim kimseyide eklemedim sirf link acayim diye ama arada diger videolara bakarken gene uygulama bagimlisi oldum. Simdi herkes kullaniyor insan mecbur kaliyor bilemiyorum zor is
0
Slynmaster
(09.04.23)
Ben de bu saydıklarınızın hiçbirisini kullanmıyorum, eşim kullanıyor. Sosyallik ya da ilişkileri sürdürme açısından aramızda bir fark yok. Sadece arada bir aa bak x nereye gitmiş tarzı şeyler duyuyorum. X ile görüşmüyor ama nerede olduğu bilgisine sahip. Buna sosyallik denemez bence?
0
but that was just a dream
(09.04.23)
Sosyal medyaya dayalı arkadaşlık kuranlar, bir süre sonra like attın mı atmadın mı buna takabiliyor. Herkesi takip etmek mümkün değil. Sadece yeni tanıştığın biriyle iletişimde kalmak istiyorsan, telefon istemeye çekiniyorsan faydalı. Bir de birinden hoşlanıyorsan, sosyal medyasına bakıp fikir almak açısından faydalı.
0
Kahvedesu
(09.04.23)
maalesef dogru.

uzak kaliyorsun hakikaten.
0
baldur2
(09.04.23)
sanırım biraz evet, 4-5 sene ara verdikten sonra bir anda dönünce farketmiştim. insanlar için kırk yılda bir de paylaşım yapsan seni hatırlamış oluyorlar, bu kişi burada/yaşıyor/istediğim zaman bir şekilde iletişime geçebilirim durumu oluyor. orada farklı bir hayat var gibi ve sadece ekstra bir bağlantı şekli. sonuçta iletişime ne kadar çok açık olursan o kadar çok çevren oluyor, sosyal medyanın olması da bir artı bence.
0
william morris
(12.04.23)
(11)

Güçlü sesli kadın vokal

biseysorcaktim
Morgan James (https://www.youtube.com/watch?v=Yq4KA0mUnC8) ya da adele (https://www.youtube.com/watch?v=Ri7-vnrJD3k) gibi güçlü sesli kadın vokal paylaşır mısınız?bu verdiğim iki kaydı dinlerken işi gücü bırakıp hayran olmakla meşgul oluyorum genelde. müzikler güzel, sesleri çok güçlü. heyecanlanıyo
Morgan James (www.youtube.com ya da adele (www.youtube.com gibi güçlü sesli kadın vokal paylaşır mısınız?

bu verdiğim iki kaydı dinlerken işi gücü bırakıp hayran olmakla meşgul oluyorum genelde. müzikler güzel, sesleri çok güçlü. heyecanlanıyorum.
0
biseysorcaktim
(29.08.22)
Amy Winehouse
0
himmet dayi
(29.08.22)
Amalia Rodrigues
Ümmüşen
Marianne Faithfull
Birdy
Sia

Edit: Aurora
0
Amaranta ursula
(29.08.22)
Aretha Franklin ve hemen hemen bütün soul şarkıcıları
0
kaptan memo
(29.08.22)
www.youtube.com

Floor Jansen - Nightwish

www.youtube.com
Within Temptation'un solisti, Sharon den Adel'e de bakabilirsin.
0
sarahkerrigan
(29.08.22)
florence welch - www.youtube.com
0
suyin
(29.08.22)
(bkz: beth hart )

am I the only one (live) - youtu.be
0
AlsterWasser
(29.08.22)
dinah washington

youtu.be

etta james

www.youtube.com
0
az icilmis izmarit
(30.08.22)
freebird5406_2
(30.08.22)
stevie nicks
jefferson airplane
shocking blue
0
william morris
(30.08.22)
florence welch +1
hannah reid (london grammar)
0
phoarbix
(30.08.22)
(13)

Çevrenizde temelli yurtdışına gidip sonra vazgeçip dönen oldu mu?

marlonbranda
Biliyorsunuz son senelerde ülkeden baya bir genç, beyaz yakalı vb.. yurtdışına göç etti. buradaki kariyerlerini bırakıp oralarda uber, doordash, garsonluk gibi meslekleri yapıyorlar. etrafınızda bu şekilde gidip çeşitli sebeplerden dolayı -mesleki tatminsizlik, ırkçılık...- vazgeçip ülkeye temelli d
Biliyorsunuz son senelerde ülkeden baya bir genç, beyaz yakalı vb.. yurtdışına göç etti. buradaki kariyerlerini bırakıp oralarda uber, doordash, garsonluk gibi meslekleri yapıyorlar. etrafınızda bu şekilde gidip çeşitli sebeplerden dolayı -mesleki tatminsizlik, ırkçılık...- vazgeçip ülkeye temelli dönen birilerine denk geldiniz veya duydunuz mu?

bir grup insanla bu konuda iddialaştım; mümkün değil, neden dönsünler minvalinde ama merak ettim acaba var mı gerçekten.
0
marlonbranda
(31.07.22)
Kanada'dan donen arkadasim oldu. Ben de Amerika'dan dondum ama cok uzun zaman once.
0
msb
(01.08.22)
kanada'dan kesin donus yapan 10-15 kisi/aile taniyorum.
pisman misin sorusuna evet yanitini veren olmadi bir kisi haric. O bir kisi de tekrar kanada'ya geri geldi.

genelde sebepler:
1 - meslegini icra edememek, onune bir suru set cikmasi.
2 - maddi tatminsizlik.
3 - manevi tatminsizlik
4 - toplum icindeki konum kaybi
5 -hayallerle gerceklerin birbirini tutmamasi

vs
0
cooperr
(01.08.22)
Evlenip Kanada'ya giden orada çocuk yapan ona rağmen boşanıp geri dönen bikaç kişi tanıyorum, Kanada sıkıntılı bir yer sanırım.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(01.08.22)
Fransa ve Abd'den dönen tanıyorum.
0
OrangeYellow
(01.08.22)
Akrabalarla, sülaleyle çok içiçe yaşama alışkanlığı olanlar dışarıda tutunamıyor.

benim gözlemim bu.
0
Mirket
(01.08.22)
dedem var 70lerde calismak icin gittigi almanya'dan dönmüş. dedeme tum torunlari olarak bu konuda biraz kirginiz -_-

sebebi burada devlet memuru olarak gununu gun ederken almanya'da fabrikada isci olmanin daha cazip gelmemis olmasi.
0
in vino veritas
(01.08.22)
ben de böyle birkaç kişi tanıyorum, yurtdışında yaşamak zor, her şey para değil. özellikle türkiye’de durumu iyi olanlar doğal olarak daha çabuk pes edip ne uğraşıcam lan bunlarla diyerek dönüyorlar. aileleri yaşlandığı - sağlık problemi yaşadığı için dönen de iki ayrı kişi tanıyorum, o da bir kriter.
0
roket adam
(01.08.22)
Ben minimum 1,5 defa gidip, döndüm fakat sonunda temelli taşındım yurtdışına
0
jenasinans
(01.08.22)
Amerikaya gidip orda yapamayıp baska ülkeye giden tanıyorum ama temelli donen tanımıyorum.
0
sopiro
(01.08.22)
Yani temelli döndü mu bilmiyorum da almanya sonrası İsveç derken şimdi döndü. Ama sağlık sorunları falan da var ondan olabilir.

Onun dışında master yapmaya gidip iş bulamayip dönenler var. Ama daha başka is bulup vs sonra dönen görmedim, duymadim.
0
logisticsmanager
(01.08.22)
avrupa'da tanıdıklarımın yarısı türkiye'ye döndü veya ülke değiştirdi. türkiye'ye dönenlerin sebebi genelde iş bulamamak, özellikle corona zamanında öğrenci vizesiyle kalanların büyük çoğunluğu mezun olduktan sonra işsiz kaldı çünkü. ülke değiştirenlerin de en büyük şikayeti avrupa'nın gelenekçi özellikleriydi bu yüzden amerika ve kanada gibi ülkeleri tercih ettiler.

eğitimin ücretsiz olduğu avrupa ülkelerine master için giden insanlar çok arttı mesela, aynı sınıfta bile bir sürü türk bulmak mümkün. bunun sonucu olarak yine işsizlik problemi sebebiyle dönen insanlar daha çok olur diye düşünüyorum.
0
william morris
(01.08.22)
Valla benim baya var ya. Şöyle bi düşündüm, ABD, Avrupa ve Avustralya'dan geri dönenler var. Yazılımcı bunların hepsi.

TR'de iyi bi standart tutturabileceğine inananlar dönüyo. Para daha kıymetli, rekabet daha düşük, insanlar daha sosyal, iş yapmak daha kolay vs. Hepsinin başka başka sebepleri var.
0
plutongezegendegilmi
(01.08.22)
dolaylı ve doğrudan en az 30-40 kişi var ydışına giden bildiğim. bir tanesi bile henuz geri dönmedi.

gidenler ağırlıklı olarak hollanda, almanya ve ingiltereye gitmişlerdi.
0
nuisance
(01.08.22)
(3)

cenk erdem benzeri iki kişinin konuştuğu İngilizce YouTube kanalı arıyorum

beyinter
İngilizce dinleme pratiği yapmak için sokakta duyacağımız türden öylesine geyik muhabbetin döndüğü YouTube kanalı arıyorum. var mıdır bildiğiniz?
İngilizce dinleme pratiği yapmak için sokakta duyacağımız türden öylesine geyik muhabbetin döndüğü YouTube kanalı arıyorum. var mıdır bildiğiniz?
0
beyinter
(18.03.22)
your moms house podcast
0
malheiros
(18.03.22)
my dad wrote a porno
0
william morris
(18.03.22)
H3h3 podcast
0
olaylar olaylar
(18.03.22)
(4)

Neden artık büyük sanatçılar, yazarlar ya da yönetmenler çıkmıyor?

duchess jessamine
Mimar Sinan mesela. 500 yıldır yaşayan eserleri var. Onca yıla, depreme, yıkıma rağmen tek bir çatlak bile yok. Kendisinin zamanında ne doğru dürüst iletişim, ulaşım ne de bilgiye erişim vardı. Dostoyevski'ler, Tolstoy'lar, Bach'lar vs. bu liste uzayıp gider.Severek izlediğimiz çoğu film 2000'lerin
Mimar Sinan mesela. 500 yıldır yaşayan eserleri var. Onca yıla, depreme, yıkıma rağmen tek bir çatlak bile yok. Kendisinin zamanında ne doğru dürüst iletişim, ulaşım ne de bilgiye erişim vardı.

Dostoyevski'ler, Tolstoy'lar, Bach'lar vs. bu liste uzayıp gider.

Severek izlediğimiz çoğu film 2000'lerin öncesine ait. Keza müzikal nitelik son yıllarda yerlerde.

Oysa bilgiye erişim ve bilgi arzı tarihte hiç olmadığı kadar fazla ve inanılmaz.

Neden artık böyle büyük isimler çıkmıyor?
0
duchess jessamine
(14.03.22)
Dostoyevskiler, Tolstoylar, Bachlar zamanında dünya çapında bilinmiyordu ki, kıtalar/ülkeler arası etkileşim arttıkça bilinir oldular, zaman içinde hâlâ dinlendikleri, okundukları, izlendikleri için hâlâ tanıyoruz. Zamanında "bu ne lan, götüm gibi" denen bazı sanatçıları yere göğe sığdıramıyoruz şimdi, en bilinen örneği Van Gogh işte. Shakespeare kendi zamanında tanınıyordu ama dönemin en ünlü ya da sevilen oyun yazarı değildi. Gibi gibi.

Çağdaş yazarların, bestecilerin, filmlerin... hangisinin zamana dayanıp "büyük" olacağını bilemeyiz, 300 yıl sonra bir akademisyen çıkıp "Ajdar, kıymeti bilinmemiş 2000'ler ozanı" diye bir makale bile yazabilir.

Bir yandan da artık hem üretim hem tüketim çok hızlı. Yaptığı tabloyu, şarkıyı, öyküyü herkes kolayca dağıtabiliyor ama bu bolluğun içinde gerçekten nitelikli eserler de boğulup gidebiliyor.
0
kobuzchu kiz
(14.03.22)
birinci kısım için: kabaca endüstriyel devrim sonrası mimaride binanın sağlamlığı (fiziksel ve mecazi anlamda diyelim) o kadar da önemli bir özellik olmamaya başladı çünkü. örnek vereyim 1800ler italyan tarzı apartmanlarındaki sapasağlam 80 cm duvarların bugün yapılmamasının yegane sebebi o maliyete yapılabilecek çok daha fazla seçeneğin olması.

onun dışında bence anlık dikkat üzerine kurulu bir zamanda yaşıyoruz, sonuç olarak insanlar bir şeyi ''dikkat çekebilecek'' kadar öğrenmeyi yeterli görebiliyor, üstüne düşmüyor. aynı şekilde dikkati de aynı zamanda bir sürü farklı şey tarafından çekildiği için her şeyi deniyor, tek bir alana konsantre olmaya vakit kalmıyor.
0
william morris
(14.03.22)
Mimaride talep değişti. Şuan kimse 500 sene kalacak bir yapı yapmak amacı ile başlamıyor zaten projeye.

Müzikte insan zaten belli bir yaşa kadar yeni müzik dener. Sonrasında ilk biriktirlikleri ile devam eder. Şuanda da müthiş sanatçılar çıkıyor olabilir. Ama beynin çoktan bir beğeni grubu oluşturdu bile. Bir de şuanda üretilen çok fazla parça var. İlerleyen yıllara hangilerinin kalacağını göreceğiz. Elenenler elenmiş olacak.

Film de aynı şekilde müzik gibi.

Yani geçmişten genel yıllara meydan okumuş, kalitesizlerin yıllar içinde elendiği bir grup ile şuan üretimde olan grubu karşılaştırıyorsun. Yani eskinin iyilerini, yeninin tamamı ile karşılaştırıyorsun. Bu bir yanılsama yaratıyor olabilir.
0
zimbirik
(14.03.22)
çünkü postmodernizm ve sonrasındayız.
iyi denk geldi diye paylaşıyorum. videonun bir kısmında değiniyor bu olaya. ben de katılıyorum.

www.youtube.com
0
rewlack
(14.03.22)
(3)

[Ghost] Impera albümünü nasıl buldunuz?

AlsterWasser
Ben çok eğlendim dinlerken. gerçekten seviyorum bu grubu. albüm çok güzel olmuş.biraz daha sert bir hava bekleyenler hayal kırıklığına uğramış sanırım ama 2022 yılında şöyle bir sound çok iyi geldi bana açıkçası.
Ben çok eğlendim dinlerken. gerçekten seviyorum bu grubu. albüm çok güzel olmuş.

biraz daha sert bir hava bekleyenler hayal kırıklığına uğramış sanırım ama 2022 yılında şöyle bir sound çok iyi geldi bana açıkçası.
0
AlsterWasser
(11.03.22)
çok beğendim ben, dümdüz klasik rock-metal albümü yapmışlar ve ghost ne yapsa dinlerim açıkçası.

ama sertlikten ziyade eski şarkılarında böyle kilise ortamında metal dinler gibi bir sound vardı, bence çok kendine has bir tarzdı o devam etse güzel olurdu, umarım sonraki albümlerde yine öyle bir şeyler denerler.
0
william morris
(12.03.22)
Birkaç parça güzel genel toplamda ortalama diyorum.
0
kafadanbacakli
(12.03.22)
çok kötü. beğenmeyeceğimi zaten biliyordum da bu kadar kötü bir şeyle karşılaşmak baya şaşırttı beni. en kötü albümleri.

ghost dediğimiz grup albümlerinde heavy psych, progressive rock gibi elementler kullanarak 21. yüzyılda orijinal hard rock yapan nadir gruplardandı. bu albümde tamamen adult oriented rock yaparak 80'ler klonu bir sound çıkarmışlar, hiçbir orijinallik yok. belki bir şey kaçırıyorumdur diye defalarca kez baştan sonra dinlesem de nefret ettim.
0
beatbox yapan metalci
(13.03.22)
(4)

ingiltere'de ekonomi ne durumda?

avatar is back
özellikle vatandaş ve alım güçleri üzerinde soruyorum. bir süredir araştırıyorum ama pek iç açıcı olmadığını fark ettim. özellikle londra harici maaşların düşük olması ve konut durumu (hem pahalı olması hem de eski küçük binalar olması) beni şaşırttı. biraz redditte bişeyler kovaladım pek kayda değe
özellikle vatandaş ve alım güçleri üzerinde soruyorum. bir süredir araştırıyorum ama pek iç açıcı olmadığını fark ettim. özellikle londra harici maaşların düşük olması ve konut durumu (hem pahalı olması hem de eski küçük binalar olması) beni şaşırttı.

biraz redditte bişeyler kovaladım pek kayda değer bişeyler bulamadım ama 3-5 yorumda okuduğum kadarıyla insanların bu durumdan rahatsız olduklarını farkettim. özellikle brexit meselesine takılıp daha kötü olacağını yazmıştı ingilizler. kağıt üzerinde hala inanılmaz zengin bir ülke ama bu zenginlik diğer avrupa ülkeleri kadar eşit değil mi orada? durum nedir kısacası?
0
avatar is back
(20.01.22)
Bugün şu yazıyı okudum.

www.bbc.co.uk

Küresel enflasyon var şu an.

Kereste maliyeti yüzde 80 artmış.

Lojistikte de sıkıntılar devam ediyor.

Asya'dan Avrupa'ya bir konteyner göndermenin maliyeti 10 kat artmış.

Brexit sonrasında AB'den İngiltere'ye yapılan ithalat azalmış.
0
dissendium
(20.01.22)
konut için: çevremde yeni hayata atılan, 20-30 yaş arası diyelim, gelecekte ev alma imkanının olmadığını söylüyor hep. irlanda için de geçerli bu. maaş yetersizliği dışında bir de özellikle londra, manchester gibi büyük şehirlerde yatırım amaçlı ev alan çok insan var ve bu durum fiyatları artırıyor, konut yetersizliği durumu var evlerin küçüklüğünden ziyade. aynı zamanda dünyada büyük bir çoğunluğun expat olarak gelmek istediği ilk yerlerden biri, sonuç olarak talep çok fazla.
0
william morris
(20.01.22)
ev almak londra'da cok zor. 2021'de londra'daki ortalama maas 40bin poundmus, hadi diyelim evde iki kisi calisiyor hanehalki geliri 80bin pound, bunun 5 katina kadar mortgage alabiliyorsun 400bin pound, %10 filan da nakitin olmali, 450 bin pounda dogru duzgun ev yok ilk 3 zone icinde, illa uzaklasacaksin, 1 odali evler bu bahsettiklerim. (bizdeki 1+1) ev almak dunyanin her yerinde oldugu gibi burda da zorlasti :( yabancilara almayi yasaklasalar keske kanada gibi ama yemez. 700-800bin'e anca duzgun bir yerde eli yuzu duzgun ev bulunuyor. oyle cok cok merkezde ve cok cok guzel de degil ha :) merkeze yakin yerlerde studyo evler 700-800 nerdeyse.

ekonomiye brexit'in de etkileri oluyor ama bazi seyler brexit'ten mi yoksa covid'den mi anlayamiyorum. enflasyon uk'de de var, almanya'da da. ordaki arkadaslarla konusuyorum orda da marketteki fiyatlar artiyor burda da.

londra harici maaslar %10 filan daha dusuk olabiliyor, ama londra'da 450bin pound'a bulamadigin 1+1 yerine, londra disinda 450bin pounda mustakil ev alabiliyorsun, otobus filan da daha uygun, araba kullanmak da. (londra'nin merkezine arabayla girmek ucretli)

insanlar hala geziyor, parasi hala her seye ragmen kuvvetli. kahvecide barista olarak calisan biri 3 haftaligina vegas'a tatile gidebiliyor.
0
fakyoras
(20.01.22)
dunyanin her yerinde enflasyon var, abd , almanya rekor enflasyon açıkladı %5 in üzerinde. hem brexit bocalaması hem covid derken uk yine iyi durdu bence. parası çok güçlü , elektronik herşey neredeyse birim olarak avrupadan daha ucuz paradan dolayı. onun haricinde londra’da yeme içme bir tık pahalı ama o kadar da olur, dünyanın cazibe merkezi. o açıdan istanbul gibi, gecede 20-30 k sterlin ezen de var, 50 -100 sterline ziyafet çeken de.

ev konusu, allaha emanet. kelimenin tam anlamıyla allaha emanet. dünyanın her yerinde ev fiyatları inanılmaz artıyor ( türkiye 1. idi sanırım ) ama londra’da almak gerçekten çok zor. şöyle olur, kenarda 50k sterlin varsa girersin eve mortgage yaparsın aylık 1,5-2 olacak şekilde ayarlarsın artık 20 sene mi ödersin 30 mu bilmem. eve min 5-6 k net girmesi lazım bunun için de ki gayet olası bişey bu da.

bi gıda şirketindeyim, en alt kademede çalışan 18 yaşında çocukta 13 pro max var tr’de genel müdür alırken düşünür o telefonu , bir tane forkliftçi adamda 2020 yeni kasa bmw 2 serisi, diğerinde 2018 full paket tiguan.ikisi de 40-50 arası sayıp 0 alıyor. bunlar tr’de şuan ancak gerçekten zenginlerin sahip olabileceği şeylerken burda forklift kullanıp reyon dizen biri sahip olabiliyor.

tabi 20 yıldır burada olup ev sorununu halletmişler dememe gerek yok sanırım ? :)
0
garavel
(20.01.22)
(18)

Ot gibi yasamayalim derken hayatimizi mi zorlastiriyoruz?

karanlik yanim
Kendi adima konusucam ama belki bana benzeyenler cikacaktir.Hayati ot gibi yasamayayim derken kendimi mutsuzluga itiyorum. Anlamli bir is hayatim olsun diye bilim/teknolojiye yakin bir alanda kariyer sectim. Fakat bu kariyeri tatmin edici seviyelerde sürdürebilmek sürekli yüksek motivasyon, konsantr
Kendi adima konusucam ama belki bana benzeyenler cikacaktir.

Hayati ot gibi yasamayayim derken kendimi mutsuzluga itiyorum. Anlamli bir is hayatim olsun diye bilim/teknolojiye yakin bir alanda kariyer sectim. Fakat bu kariyeri tatmin edici seviyelerde sürdürebilmek sürekli yüksek motivasyon, konsantrasyon ve öz disiplin gerektiriyor. Dolayisiyla enerjimin büyük kismini buraya veriyorum. Fakat ot gibi yasamamaya kararli oldugum icin bunun yaninda bir de sosyal hayatim cok iyi olsun istiyorum, görüstügüm cesit cesit arkadaslarim olsun istiyorum. Dünyada ne olup bitiyor, gündemi hep takip edeyim. Kültür, sanat, müzik, sinema, spor hepsi hakkinda bir fikrim olsun. Sportif olayim, düzenli bir sekilde bir takim sporuna dahil olayim. Sürekli yeni seyler ögreneyim, podcastler dinleyeyim, faydali youtube kanallari takip edeyim. Her ay en az bir kitap bitireyim. Uykum düzenli olsun, her gece 7-8 saat deliksiz uyuyayim. Disardan hizli ve sagliksiz beslenmeyeyim, evde hep saglikli seyler hazirlayayim istiyorum.

Yani böyle listeleyince cok gibi görünebilir ama aslinda cogumuzun istedigi standart seyler. Fakat kendim icin sectigim kariyerle celisiyor gibi geliyor, cünkü isimde mutsuz ve yetersiz hissediyorum kendimi. Yetisemiyorum yapmam gereken islere, ya da hep son dakika. Is arkadaslarim benim gözümde ot gibi yasiyorlar (laf etmek icin söylemiyorum, tespit yapiyoum) ama belki de dogrusunu yapiyorlar. Bu bahsedecegim kisiler islerinde basarililar ve bundan son derece tatmin oluyorlar ve islerinde mutlular. Bunun disinda baska bir seye ihtiyaclari yokmus gibi. Soruyorum mesela dün aksam ne yaptin, hic bir sey, bi bölüm dizi izledim sonra sizmisim. Spor? Yok, ayda 1-2 kosuya ciksam yetiyor. Yemek? Disardan söyledim. Haftasonu ne yaptin? Sosyallik? Iste kiz/erkek arkadasimla takiliyoruz, hep ayni. Ee baska ne yaptin? Iste bugünkü toplantiya hazirlandim, su raporlari okudum, yazdim vs. Toplantida zipkin gibiler, raporlar, sunumlar zehir gibi, basarililar, tatmin oluyolar. Basit bir formülde yasiyorlar yani aslinda. Anlamli bir kariyer secmisler, bundan tatmin oluyorlar ve kolay kolay baska bir seyin bunun önüne gecmesine izin vermiyorlar. Ha sonra gidip en kralindan tatili de yapiyorlar, ama iste gündelik yasamlarini cok basit tutuyorlar. Ben cok karmasik yasiyorum ve hem is yasaminda hem de is disinda kendime cok fazla yük yüklemisim gibi bir halim var. Oturup ise odaklansam hayati kaciriyorum ot gibi oldum diye üzülüyorum. Diger türlü olunca isime öncelik vermem gerekiyor diye gözüm arkada kaliyor, yaptigim is disi aktivitelerden de tatmin olamiyorum. Böyle garip bir kisir döngü. Var mi benzer seyler yasayanlariniz? Caresi ne? Caresi belli aslinda iste ama biraz dert yanayim dedim :)
0
karanlik yanim
(20.01.22)
Yazdıklarınızın hepsini okudum ve ekleyecek bir şey bulamadım. Çok haklısınız.
0
aeroknight
(20.01.22)
Türkiye'de idealizm daima kaybettirir. Süper işler yapacağım diye özel sektöre girenlerin hepsi bitik, erken yaşta kronik hastalıklara yakalanıyorlar ve ölüyorlar. Dediklerinizin maddi karşılığı falan yok. Kimse de size aferin demez. Birilerini zengin ediyorsunuz işte.

zaman>para. eğer yaptığınız işten zamanı satın alacak kadar para kazanmıyorsanız idealizm gereksiz. sizin yemeğinizi ve işlerinizi birinin yapması gerekir. Bunu satın alabilmeniz gerekir.
0
garylineker
(20.01.22)
ay gerçekten zorlamamak lazım.
sizi okurken yoruldum.

arkadaşlarınızın hayatı daha makbul benim için. dizi yerine kitap, sporu da biraz daha sık yapıp düzenli ev yemeği yemek, düzenli yaşam, arada ufak tefek seyahatler ve tiyatro-sinema, bitti gitti. öyle her an çeşit çeşit arkadaşa, aktiviteye zaman ayırırsam kendimle ilgilenemem, evi de ... götürür :) pilim de biter.

sağlığınıza dikkat ediyorsunuzdur umarım.
0
adse
(20.01.22)
aslında bu neye benziyor biliyor musunuz? hem ergen-genç, hem de yetişkin/olgun yaşamı sürmeye çalışmaya benziyor. gençken(üni bitene kadar olan dönem) sosyal olabiliyoruz. çünkü para kazanma kaygısı olmuyor. gez, toz, ye iç, sinemaya tiyatroya git, sevgilinle arkadaşlarınla takıl. vakit bol, sorumluluk yok. ancak iş hayatına başlayınca o dönem yavaş yavaş kapanıyor artık yetişkin oluyorsunuz ve birtakım sorumluluklar da yükleniyor. 8-10 saat gibi çalışma sürelerinden bahsediyoruz. bunun üzerine işe hazırlanma süresini ve yolu da ekleyince bir günün yarısı harcanmış oluyor. 8 saat de normal uyku süresi. ee geriye ne kaldı? yemek pişir, ye, çamaşır yıka, as, bulaşık yıka, yerine koy, banyo yap, ütü yap... sana kalan resmen 1-2 saat. bu sürede de insanın bir şey yapası gelmez zaten.

problem çalışma saatleri aslında. bana hiç insani gelmiyor. en iyi ihtimalle 8 saat çalışıyoruz. günde 14-15 saat bile çalışan da bir sürü insan var. zengin aileden gelmiyorsak hepimiz hergün sabahın köründe eşek gibi uyanıp işe gitmek zorundayız.

bir de bahsettiğiniz arkadaşlarınız bu tarz şeyleri düşünecek tipler değil, biz nedense kafamıza takıyoruz. rahat bir yaşam için böyle şeyleri düşünmeyip sürüye uymak gerekiyor. zaten işle birlikte evlilik ve çocuk kombosu da eklenince insan insanlıktan çıkıp robota dönüşüyor. tek çare; çalışmak zorunda olmayacağınız kadar paranızın olması :)
0
rose parks
(20.01.22)
ben de böyle hissediyorum. çevremdekiler mükemmeliyetçisin, çok kasıyorsun falan diyorlar hep. bir de ''perfect is the enemy of good'' durumu var. o bahsettiğin insanlar iyi/ortalama sonuç ile tatmin olabiliyorlar. biz de her şey mükemmel olsun diye uğraşırken yetişemiyoruz çoğu zaman dediğin gibi.
0
william morris
(20.01.22)
hayati ot gibi yasamamak demek ANLAMLI tecrubeler yasamak demek benim icin. senin tanimin daha cok "hayatini dolu yasadigini dusundugum kisilerin yaptigi seyleri kopyalamak" gibi tinladi bana, kendin icin de anlamli bulmuyorsun yaptiklarini ve tatmin olmuyorsun. bunu da suni olarak devam ettirmek zulum geliyor haliyle.

kendince gercekten anlamli buldugun bir sey yaparsan (isinin yaninda bile olabilir yani is degistir demiyorum) mutlu olursun bence. baya da sadelesmis olur hayatin.
0
robokot
(20.01.22)
"Hayati ot gibi yasamayayim derken"

Birilerinin sana baski yapmasina izin verme, zirada sozkonusu durum o sekilde. Buradaki "ot" standardini kim koymus? Kendi hayatindan kendin sorumlusun. Kitap okumak istiyorsan oku. Ayda 1 degil, 5 kitap okusan bile kimse "ooo ot gibi yasamayan, anlamli yasayan klas insan geciyor" diye parmakla gostermeyecek zaten. Dolayisiyla sonu basi belli olmayan bir hamster kosusu bu. Takilma yani.
0
hot potato
(20.01.22)
seni anlıyorum ve tamamen aynı düşünüyorum

bence iş hayatı ve kariyer peşinde koşmak ömrü heba eden aptalca bir şey.
o unvanlar, karizmatik linkedin profilleri falan kölelik tasması gibi.

ömür geçip gidiyor senin de yazdıgın gibi hiç bir şey yapılmıyor.
0
dafuq
(20.01.22)
Çok haklısınız. Zaman zaman durup yarın ölmeyeceğim ne malum neden ot gibi yaşayıp keyfime bakmıyorum diye ben de düşünüyorum. Ama o ot gibi yaşama olayına girince de mutlu olmam bence. Mutluluk otluk ya da ot olmamakla alakalı değil. Esas nokta bu. Ama katılıyorum size. Ve motive olmakta cok zorlanıyorum +1

Bu şey başlığı işte. Memur olup sıradan bir hayatla ölüp gitmek.

Biraz da kendini kabulle alakalı sanırım. Öz kabul.
0
westblack
(20.01.22)
Dediginiz sey bu zamanin sorunu, hem de alan farki olmadan.

Ornegin akademide interdisipliner calismalisiniz. Bir tarihci bir ton alandan bilgiye sahip olmali. Hem alaninda cok ilerleyeceksin, hem de bircok alanin bilgisine hakim olacaksin. Böyle bir sey olabilir mi? Bunun korkusu altinda ezilip kalan cok.

Modern insan da oyle. Spor yapmali, kendini buldugu ve ileriye goturdugu bir hobisi olmali, iyi beslenmeli; iyi bir sosyal cevresi olmali; isinde ilerlemeli vs. vs...

Bu isin bir dogrusu yok. Kimin nereden tatmin olduguna bakip, karsilastirma yapma cok saglikli degil. Siz onlardan ustun degilsiniz. Onlar da sizden ustun degil.

Ne yapmak istiyorsunuz? Cok dolu bir gun sizi tatmin ediyor mu? Etmiyorsa, sadece bu "yarista" one gecmek icin mi acaba bu kadar cok sey yapma telasindasiniz?

Isim bittiginde, bana zevk vermeyen yerde yokum. Her yerde olamam. Siz de olamazsiniz. Eskiden ates icinde yatarken sosyallesmeye calisiyordum, etkinlik kacsin istemiyordum. Bunun telasini sanirim 20lerin ortasinda biraktim. Caresi telas halinden cikmaniz. Zorlamayin. Size recete ile verilmis seyleri yapmak yerine, size haz veren seylerin pesinden kosun. Yemek yapmak hobiniz ise o alanda derinlesin. Ama buna vakit harcarken, ayni zamanda 3 spor dalinda ilerleyemeyebilirsiniz. Bircok alanda ortalama olmayi da kabul edin.
0
buf-e kür
(20.01.22)
"sosyal hayatim cok iyi olsun istiyorum, görüstügüm cesit cesit arkadaslarim olsun istiyorum. Dünyada ne olup bitiyor, gündemi hep takip edeyim. Kültür, sanat, müzik, sinema, spor hepsi hakkinda bir fikrim olsun. Sportif olayim, düzenli bir sekilde bir takim sporuna dahil olayim. Sürekli yeni seyler ögreneyim, podcastler dinleyeyim, faydali youtube kanallari takip edeyim. Her ay en az bir kitap bitireyim. Uykum düzenli olsun, her gece 7-8 saat deliksiz uyuyayim. Disardan hizli ve sagliksiz beslenmeyeyim, evde hep saglikli seyler hazirlayayim istiyorum."

bunları yapmak kısa vadede de keyifli değil mi? sağlık, beslenme bir de sosyalleşme dışındaki şeyleri keyif vermediği için bırakırsanız ot gibi yaşıyor olmazsınız.
0
curious mind
(20.01.22)
mukemmel olmaya calisiyosunuz ve korktugunuz profil olmamak icin biraz zorluyosunuz. ben de cok boyle davrandim biraz isle tatmin olmamaktan da kaynaklaniyor bence. ben isten sonra yorgunluktan ölurken bi seyler de yapmaya calisinca cok daha yoruluykrum zorlama olunca. ama ayda yilda bir yapinca dinlenmis, stres atmis hissediyorum. kisisel bakim disinda arada gundemden uzak kalmak, sosyal olmamak o kadar iyi geldi ki. kendime daha alakasiz bi gundem yapip tek basina takilmak daha guzel hissettirdi. mutfakla arasi olan biri degilim durduk yere butun izin gunumu mutfakta tatli yaparak gecirince guzel oluyor. ne saat kaygim ne yapilacaklae listesi var tek 1 is. veya bi besteyi calmaya calisiyorum butun gun tek amacim bu belki aksam yuruyus market vs. naptin denince evdeyim diyorum hicbi sey yapmiyomus gibi ama saate bakmadan gunu bitirmek, listesiz o kadar guzel ki. vizyonsuzluk hissine kapilmadikca, sıkıştırılmış hizli hayata mola vermek iyi

zaman obsesifligi diyebilir miyiz cok sey yapma istegi? umarim ornekle saptirmamisimdir konuyu.
0
ala09
(20.01.22)
Hayatınız güzel böyle bakılınca. Ben bahsettiklerinizin çoğunu yap(a)mayan, ve işyüküne de anca yetişebilen versiyonuyum :)
O gün dinlenmiş uyanıp, kendime bir-iki kahve yapıp, sevdiğim temel şeyleri yerine getirince mutlu sayıyorum kendimi.
Netflix falan zaten muhteşem şeyler :)

Bence güzel ve biraz "lüks" bir "kısırdöngü", seçenekleri optimize etmek tamamen size bağlı, tadını çıkarın :)
0
dreamnesiac
(21.01.22)
yaşamak sancılı bir süreç; dünya bok gibi bir yer, insan olmak bok gibi bir deneyim. Onca koşuşturma, hedef, tatmin sağlama araçları; hepsi bu bok gibiliği kapatmak için çırpınışlarımız. Bunun farkına vardıkça daha çok çırpınmaya başlıyorsun. O kocaman boşluğu, anlamsızlığı doldurmak için çabalıyorsun ve hiçbir zaman yeterli olmuyor.

Bununla baş edemezsin. Bazı insanlar gözlerini buna kapatıp, belirli şeylere konsantrasyon sağlayıp önlerine bakabiliyor. Bazıları ise durup nefes aldıkları anda o boktanlıkla yüz gelip dehşete kapılıyor, sonrasında ise bundan kaçmak için bir şeylere tutunmaya çalışıyor.

Bunun kurtuluşu yok, ne yaparsan yap huzura eremeyecek, kendi küçük dünyanda kalmakta başarılı olamayacaksın. Bunun tek yolu kendini kandırmayı başarmak, bir şeyleri fark etmemeye, etsen de görmezden gelmeye çalışmak. Şu anda hayatının bu noktasında değilsin, olabilir misin onu da bilemem.

Çaresi var ama reçetesi yok, şunu yap böyle bak şöyle düşün ile olacak iş değil. Belki de ilk adım bunları kabullenmek midir diye düşünüyorum; belki, bir umut..
0
Bruce
(21.01.22)
bu insanların ot gibi yaşadığına nereden kanaat getirdiniz? insanlar andan zevk alıyor olabilir. bir bölüm dizi izler sızar ama huzuru vardur, mutludur, stres yoktur.

sizin ot gibi yaşamayayım diye verdiğiniz çaba sizi diğerlerinden üstün kılmıyor aksine yoruyor.
0
Hallegadola
(21.01.22)
tamamen benim ideal bulduğum yaşam biçimini anlatmışsınız ve işin kötüsü bunların hepsini düşünüp hiçbir şey yapamamak, sonunda yetersiz hissedip hiçbirini isteyemez hale gelmek ile sonuçlandı benim serüvenim. bu sabah bunları düşünürken aklıma Turgut Uyar'ın Terziler Geldiler şiiri geldi: her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği...

Madem bunların hepsini yapmak beni hepsinde başarısız kılıyor sadece hayati olanlara odaklanayım dedim sonunda. Yapmam gereken iş ve vücudumun ihtiyacı olan kadar hareket.

Diğer konularda da ben beceremedim ama izlediğim onlarca zaman yönetimi vb. videolarından ve okuduğum kitaplardan çıkardığım sonuç: alışkanlıklar işleri kolaylaştırır. bunun üzerine cumartesi akşamlarını film akşamı olarak belirledim. Haftada bir film izlemek yılda 52 film izlemek demek oluyor. Bu kadar kültür bana yeter. Haftada 2 günü boş zamanlarımı sadece kitap okumaya vererek bu konuda da bir kademe atlayabilirim. tik... Aralara da sosyal aktivite atarsam fena olmaz. Şimdilik bu plan emekleme aşamasında ama şu ruh halimi atlatabilirsem düzene koyabileceğime inanıyorum. Tek bir gün içerisinde her şeye yetişmeye çalışmak beni hepsinde başarısız yapıyor, tek cephede savaşmak gerek.

Şu an düzeninden memnun olduğum tek bir şey var: sağlıklı beslenme. Bu konuda gerçek bir guruyumdur, içlerinde en kolayı bu bence. Buharda haşlanmış sebze ve fırında pişirilmiş tavuk/balık ile besleniyorum sadece. Bir de salata. Bunların hepsi de çok kısa zaman alıyor. Eti al fırın poşetine koy ya da direkt kağıda koyup fırınla, kendi kendine pişsin. Haşlanmış sebze de öyle, yıka ve buharın üstüne bırak, kapağını kapatınca karıştırmaya bile gerek olmuyor. Tik... Bunların yanına bazen salata bazen bulgur pilavı yapıyorum bunlar da yarım saatlik basit yemekler.
0
Mossy
(21.01.22)
Hocam işini hobin haline getirirsen hobine vakit kalmaz. Yani en azından TR koşullarında bu böyle. Ama bence şöyle olması makul. işe yeni giren biri her halukarda adaptasyon sorunu yaşıyor. 3 sene filan dişini sıkarsa, sonra iyi seviyeye geldiğinde hem işinde iyi olur hem de sosyalleşebilir. şimdi burada risk şu: 3 sene dişini sıkan o durumu normalleştiriyor ve ot gibi hayatı sadece iş olan birine dönüşebiliyor. Bu noktada dikkat etmek gerek.
0
lcha
(21.01.22)
bence çok doğru yoldasın, koç burcu falansın heralde. bana sorsan şu an hayalim bu anlattığın hayatı yaşamak fakat tek farkla, yaşarken yaptığım her aktivitede bu beni mutlu etti mi etmedi mi diye sorgulayıp kendime o anda yok ya bunu yapmayayım deme hakkı vererek.

nitekim senin yaşadığının tam tersi bir deneyim yaşadım ve artık hayatta sevmediğim şeyleri yapmayı bırakıyorum dedim, işi bıraktım, arkadaslarımın coguyla gorusmeyı bıraktıgım, sevmedıgım mekanlara gıtmeyı bıraktım. gunun sonunda gittikçe asosyallasan bır hayatım oldu bır senede şu anlattıklarının yarısına enerjim yok gibi hissediyorum ama bir yandan eskisinden mutluyum.

kısacası ne benimki ne seninki dengede olan. ben sevdigim seyleri bulup tek tek eklemeye calısmalıyım, sen de sevmediklerini tek tek çıkarmayı orta yerde buluşuruz
0
kurcalamabozarsin
(22.01.22)
(4)

Dalgalı saç bakımsız, düz saç bakımlıdır algısı mı var insanlarda?

ms brownstone
İnfluencer tayfadan dalgalı saçlı bir kızla ilgili bir sürü “o saçlarla nasıl influencer oldu” ya da “bakımsız saçları çok kötü görünüyor” tarzı yorumlar gördüm de genel olarak böyle bir algı mı var anlamadım. Bunun dışında bakımlı olmakla ilgili şeylerde de genellikle düz saçlı olmaktan bahsediliyo
İnfluencer tayfadan dalgalı saçlı bir kızla ilgili bir sürü “o saçlarla nasıl influencer oldu” ya da “bakımsız saçları çok kötü görünüyor” tarzı yorumlar gördüm de genel olarak böyle bir algı mı var anlamadım. Bunun dışında bakımlı olmakla ilgili şeylerde de genellikle düz saçlı olmaktan bahsediliyor gördüğüm kadarıyla.

Ben orta okulda ve lisedeyken yani 2000’lerde düz saç çok modaydı ve sürekli saç düzleştiriyorduk. Benim saçlarım da pek düzgün şekilli olmamakla birlikte dalgalı ve sonraları dalgalı saçla barışıp dalgalı kullandım hep. Şimdi böyle yorumlar görünce merak ettim çoğunluğun fikrini.

Dalgalı ya da kıvırcık saç bakımsız mı duruyor sizce de? Ya da düz saç daha mı güzel her zaman? Siz nasıl kullanıyorsunuz saçlarınızı?
0
ms brownstone
(10.01.22)
benim fikrim değil ancak;
evet, tabiiki böyle bir algı var.
bu mesela iş mülakatlarında falan önemsediğim bişey.
dikkat çeksin diye spikerlerin ve hosteslerin saç stillerini örnek vermek isterim. kıvırcık saçlı biri gözümün önüne gelmiyor.

kökeni siyahilik-beyazlık ayrımına kadar gidiyor.

sunay akın'ın da çocukluk arkadaşı ömercikle ilgili böyle sitem ve hüzün dolu bir anısı var ayrıca : ))


dalgalı/kıvırcığım.
iş hayatında maşalı (fönlü dalga, düzeltilmiş bukle) kullanmak zorunda kaldığım çok oluyor.
0
rewlack
(10.01.22)
İri dalgalı, kalın telli ve gür saçlarım var.

çok uzun süre bu bakımsız algım yüzünden saçlarımı düz kullandım. sonrasında ara sıra saçlarımı kendi haliyle kullandığımda gelen iltifatlar, eşimin ısrarle ne güzel saçların var ben niye düz kullandığını anlamıyorum demesi üzerine 'herhalde benim saçlarım güzelmiş' diye düşünmeye başladım. son iki yıldır habire saçlarımı düzelten halime gülüyorum.

Özellikle ergenlik döneminde kendimizde olmayanı istemeye çok meyilliyiz. Kendi arkadaşlarım hep benim saçlarıma özenirdi mesela, ben de onlarınkine.

Kıvırcık, dalgalı saçların bakımı düz saça göre daha meşakkatli, daha çabuk elektriklenir, şekle sokmak zordur. Yataktan kalkıp iki dakikada düzeltemiyorsunuz. 5-10 dakika vakit ayırmanız lazım, kurutma biçimine dikkat etmeniz lazım vs. Çoğu dalgalı saçlı insan da bu yüzden sevmiyor saçlarını. Ben otuzuma yaklaşırken sevmeyi ve saçıma bakmasını öğrenen biri olarak dalgalı saçlar da gayet güzeldir diyorum. Düzgün bakıldığı takdirde düz saçtan da daha havalı bence.
0
fraise
(10.01.22)
Dalgalı, kalın telli ve gür saçlarım var. +1 Saçımla yeni yeni barışıyorum.

Haftada 2-3 kez kuaföre gidip fön çektirdiğim bir dönemim oldu, o zaman ekonomi böyle çohiyi değildi tabii. Kabarık ve dağınık saçımla insan içine çıkmaktan utanıyordum resmen. Bir ara da madem dalgalı, tam olsun diye 2-3 kez perma yaptırdım.

Düz ve ince saç da mesela bakımsız gözükebiliyor. Saçın yağlanması düz saçta daha belirgin oluyor ve kötü gözüküyor. Ama sonuç olarak düz saçı "bakımlı" göstermek daha kolay. Dalgalı/kıvırcık saç için hem nasıl bakacağını bilmek hem de daha çok zaman gerekiyor ama düzgün bakınca gayet bakımlı gözüküyor kıvırcık saçlar da.

İki günde üçüncü kıvırcık saç sorusu oldu bu, hayırdır inşallah.
0
kobuzchu kiz
(10.01.22)
yazılanlara bir ekleme olarak düz saç bana biraz fazla mükemmel geliyor hep az da olsa dalga bence bir tık ileriye atıyor. dalgalar özellikle effortless gibi durduğunda daha doğal, özellikle de yüz şekline uygun bir şekilde dağıtılırsa düz saçın asla ulaşamayacağı doğal/güzel bir hava veriyor bence.

böyle düşünmemin nedeni şu da olabilir, daha organik şekiller olduğu için kişiyi daha kendine özgün yapıyor. açıkçası düz saç dediğinde hep aklıma aynı modeller aynı insanlar geliyor, sıkıcı buluyorum biraz.
0
william morris
(10.01.22)
(4)

Pandemide avrupa seyahati

test user
Son zamanlarda avrupaya turistik amaçlı seyahat eden var mı ? Gidip hem oradaki yakınlarımı görmek hem de biraz gezmek istiyorum fakat pandemi nedeniyle emin olamıyorum. Gidenler varsa izlenimleri nasıl ? Bir de bugün masraf yapıp vize başvurusu yapsam 1 ay sonrası için korkuyorum kapıları kapattık
Son zamanlarda avrupaya turistik amaçlı seyahat eden var mı ? Gidip hem oradaki yakınlarımı görmek hem de biraz gezmek istiyorum fakat pandemi nedeniyle emin olamıyorum. Gidenler varsa izlenimleri nasıl ? Bir de bugün masraf yapıp vize başvurusu yapsam 1 ay sonrası için korkuyorum kapıları kapattık kardeşim demelerinden. Siz ne düşünüyorsunuz ?
0
test user
(09.01.22)
Biz Avrupa'da yasamamiza ragmen diger ulkelere gezi planlarimizi iptal ettik, vakalar cogu yerde rekor kiriyor. Gezmek kacmiyor, ortalik biraz normale donsun gene gezeriz dedik.
0
sertac akin
(09.01.22)
şimdi tam noel/yılbaşı sonrası, vakalar her yerde çok artmış durumda. böyle zamanlarda aniden lockdownlar, ülkelere giriş yasakları vs. başlıyor çoğu avrupa ülkesinde.

şubat-mart iyi olabilir nisanda paskalya ile birlikte yine benzer durumlar başlar. vize başvurusu konusunda haklısın, hangi ülkeye gideceğine bağlı malum bazı ülkeler son dakika karar almayı seviyorlar (italya mesela) ama bazıları pandemi başından beri biraz daha chill (iskandinavya civarı).
0
william morris
(09.01.22)
Ailem yeni geldi ziyarete. Sürekli sinirlarin kapanip kapanmayacagini takip ettiler. Ulkelere giris formunu doldururken en yeni onlemleri ogrenebilirsiniz, oradan bakin. Vizede sorun yok. Vize veriliyor, benimkiler davetiye ile geldiklerinden hic sorun cikmadi. Zaten vize islemleri normal donemde de yavas isler, bir ayi bulurdu vizelerin cikmasi. Bir degisiklik gozlemlemedim.

Ancak stresli bir donem. Her ülkenin, hatta eyaletlerin kurallari farkli, bunlarin hepsine hakim olmak zorundasiniz. Biz bile takip etmekte zorlaniyoruz yeni duzenlemeleri. Oyle zevki cikartila cikartila gezilecek bir donem degil. Zorunlu seyahat disinda, gelip gitmek cok mantikli degil. Gitsem bile bir ülke ile sinirlardim, cünkü her ülkenin pandemi onlemi farkli.
0
buf-e kür
(09.01.22)
Epey niyetlendim Avrupa gezmeyi ama Mayıs ayına bıraktım.

kapıları kapattık kardeşim, olası. Belki az ama yine de olası. Mayıs ayına bırakmanın sebeplerden biri bu. Yüzbinlerce covid vakası açıklanıyor her gün. Gidip, sap gibi kalmak işin için.

Diğer sebep, maddi birikim. Para birikiyorum, ayrı bir konu.
0
put it in your appropriate place
(09.01.22)
(21)

her konunun yurtdışına bağlanması sizi de çok bunaltmıyor mu?

der meister
en baştan belirteyim çocuk yaştan beri yurtdışında yaşamayı istemiş biriyim, imkanım olsa arkama bakmam.yalnız sosyal medyada istisnasız her ama her şeyin fakirliğe ve yurtdışına bağlanması acayip sinirime dokunmaya başladı. "okuma o zaman" diyeceksiniz ki aslında haklısınız, sosyal medyada vakit ge
en baştan belirteyim çocuk yaştan beri yurtdışında yaşamayı istemiş biriyim, imkanım olsa arkama bakmam.

yalnız sosyal medyada istisnasız her ama her şeyin fakirliğe ve yurtdışına bağlanması acayip sinirime dokunmaya başladı. "okuma o zaman" diyeceksiniz ki aslında haklısınız, sosyal medyada vakit geçirmek çok lüzumsuz ama insan ucundan kıyısından da olsa baksa görüyor bunları hep.

ya atıyorum bir maç var. başlığına giriyorum ekşi'de. "tribünde herkes birasını içiyor, ne güzel, biz burda fakiriz, bok gibi ülkede yaşıyoruz" temalı entry'ler hemen... her allahın günü bugün olduğu gibi "doktorluğu bırakıp isviçre'de kebapçı olan adam" tarzı hikayeler...

abi bu kafayla nasıl manyak olmuyor bu insanlar? b*k gibi yaşıyoruz eyvallah hiç itirazım yok da imkanım neye el veriyorsa onunla iyi hissetmeye çalışıyorum bazen. daha iyisini istiyor, bunun için mücadele ediyor ama bir yandan bugünümde de kendimi iyi hissedebilmek istiyorum şahsen.

bi insan maç izlerken tribünde bira gördü diye konuyu nasıl ülkenin boktanlığına bağlayabilir ya bir değil iki değil herkes aynı şeyi yazıp duruyor sürekli. hal böyleyken insan şu durumda mutlu olabileceği varsa bile yine olamıyor arkadaş, bir saniye aklımızdan çıkartmıyorlar dandik yaşadığımız gerçeğini.

bu durum sizi de etkiliyor mu mental olarak ya da kızıyor musunuz, üzülüyor musunuz? yauv arkadaş bak akşam oturmuşsun, maç izliyorsun, ne güzel. iki saat kafanı dinle, keyifli vakit geçir... yok. konu bi şekilde türkiye'ye bağlanıyor. lan böyle hayat mı yaşanır? ben mi abartıyorum, sizin görüşleriniz nedir?

hayır bu duruma ses çıkarsak ne olacak abi, sokağa çıksak hapisteyiz zaten. ben mesela, beni az çok tanıyorsunuzdur çoğunuz, allah aşkına ben mücadele edip kendimi geliştirsem ne olur? yılbaşı videosundaki dayı gibi, "şu adamın tipine bak allah aşkna bu nasıl yeni yıla girecek" hesabı, yani neyi kovalıyoruz bu kadar gerçekten anlamıyorum. neden hepimiz sanki €3000 maaş varmış da bize verilmiyormuş zihniyetiyle yaşayıp sinir hastası oluyoruz ki?
0
der meister
(08.01.22)
Evet, ben bu olaydan coktan biktim. Her gun "burada durulmaz ya" tipleri goruyorum. Ben muthis bir yer burasi demiyorum ama hepimiz bu ulkedeyiz, hepimiz bu ulkenin durumunu goruyoruz, biliyoruz, birebir yasiyoruz zaten. Daha neyi kime bininci defa anlatiyorsun? Herkes her seyin farkinda. Bildigimiz seyleri bininci defa duyunca mutlu olmuyoruz, anlayin artik. Hep sikayet, hep sikayet.
0
hlot
(08.01.22)
gören bilen insan ister istemez kıyaslıyor aslında üzüldüğünden ama o an için toksiklik oluyor biraz evet.

ama pek bilmeyen sallamayan insanlar zaten bunu yapmıyor. trde mutlu onlar. "başka ülkede yaşayamam" kafası.

emin ol onlarla da sen anlaşamazsın.

bilmenin laneti.
0
AlsterWasser
(08.01.22)
şöyle söyleyeyim. otuzlu yaşlarında işinde iyi yerlerde olan çiftiz. yaşıtlarımızın avrupa'daki yaşam standartlarını biliyoruz. her birimizin maaşı 1000 usd etmiyor şu an. hangi ülkede iyi üniversite mezunu, alanında iyi eğitim almış kalifiye gençler 1000 usd altında para alıyor? benim 2 dilim var, ikimiz de ingilizce biliyoruz. şu an avrupa'da hizmet sektöründe part time çalışan adamın maaşını alıyoruz. araba alamıyoruz, tatile çıkarken kırk kere düşünüyoruz. bu şartlar altında nasıl kıyaslama yapmayabiliriz ki?

daha yeni arkadaşımız almanya'ya gitti çalışmaya. burada karı koca it gibi çalışarak kazandıklarının iki katını sadece bir kişi çalışarak kazanıyorlar. bu reva mı bu gençliğe?
0
wild honey suckle
(08.01.22)
Güzel başlık olmuş. Gidebilen ya da gitmeyi tercih eden gidiyor zaten.

Bazı konularda "benchmark" gibi belirleyip kıyaslamak doğru olabilir gösterge açısından, atıyorum ülkelerin insani gelişmişlik endeksleri ya da gayri safi yurtiçi hasılalarını bu yeri gelen bir konuda genel fikir vermesi açısından kullanılabilir. Bazı konuların bizi zorladığı, hayat kalitemizin de düştüğü doğru çeşitli nedenlerle. Ama bunu sürekli "yurtdışı da şöyle süper, insanlar şöyle geziyor, şöyle partiliyor, şu kadar euro kazanıyor, herkes hep musmutlu, hayat da tozpembe" gibi argümanlarla savunmak bana da yüzeysel, amiyane tabirle de "goygoy" geliyor.
0
dreamnesiac
(08.01.22)
valla ben de biktim,
bizim sorunlarimiz var ama bunu cok dile getiren cevremdeki tipler, almanya'da falan sosyal yardim parasiyla gecinmeyi hayal ediyorlarmis gibi.

ya da bir doktorun burada durulmaz demesini anliyorum, hak veriyorum ama benim mal kuzenim almanya'ya gidecem ben de diyor, daha uyduruk özel üniversitesini bitirememis, kendine faydasi yok.
0
Coma
(08.01.22)
etkilemiyor. gençliğin verdiği çiğlikle konuştuklarını düşünüyorum.

23-24 yaşlarında ben de ülkede her şeyin berbat olduğunu düşünüyordum. türkiye'de asla mutlu olunamaz havalarındaydım. ya siyah ya beyazdı her şey. rigid karakter de diyormuş buna psikiyatrlar, olumsuz manada tabii. yaşlandıkça o sivri köşeler yumuşuyor.

türkiye gayet sorunlu bir ülke ama güneşli bir güne uyanmak ülkelerin sınırlarından bağımsız güzel. ya da dediğiniz gibi bira eşliğinde maç keyfi. ufak tefek anların kıymetini bilmek de yaş almakla gelişebilen bir özellik galiba.
0
adse
(08.01.22)
arkadaşlar bazılarınız beni yanlış anlıyorsunuz. kıyaslamayalım, iyisini istemeyelim demiyorum. inanın bu konuda en çok üzülen, bunu en çok kafasına takan insanlardan biri benimdir. sevgilim yabancıydı, en yakın arkadaşım yabancı, yani sürekli görüyorum bunları; üstelik türkiye'de de durumum iyi filan değil, belki mental olarak bundan en çok etkilenen gençlerden biriyimdir.

benim bahsettiğim şey bunun SÜREKLİ ön planda tutulması. oturup çay içerken bile konunun yabancı ülkeye gelmesi. benim anlamadığım kısım burası. la insan su içerken bile "isviçre dağlarından gelen suyu içiyor olabilirdik" der mi mesela? 7/24 buna maruz kalmak zorunda mıyız? ben bundan bahsediyorum. yoksa türkiye'de yaşayıp durumuna üzülmeyen gencin aklına şaşarım, orası ayrı mesele.
0
🌸der meister
(08.01.22)
Valla beni bunaltmiyor cunku haklilar. Hani mesele surekli bir kiyaslama meselesi degil sadece, ister istemez kafa ona gidebiliyor bazen.

'bi insan maç izlerken tribünde bira gördü diye konuyu nasıl ülkenin boktanlığına bağlayabilir '

Demissin mesela. Ben soyleyeyim, ulkede surekli olarak biraya/alkole zam geliyor. Bir kutu bira bile artik oldukca luks kategorisine girmis gibi. Hal boyle olunca yani neredeyse devamli alkole zam haberlerini duyunca ister istemez algida secicilik devreye girebiliyor bazen. Adam belki o kareye kadar mutlu mutlu maci izliyordu ancak o kareyi gordukten sonra istemsizce akli yine biraya, fiyatlara, vergilere, zamlara gidip en son o cumleyi kurar hale gelmistir.

Bir de o tur mesaji yazanlarin 7/24 sanki sikayetcilermis de hic zevk almiyorlarmis gibi yasadiklari sonucuna nasil vardin onu da anlamadim. Dedigim gibi adam da her seye ragmen oturup keyif almak icin maci izlemeye baslayip en son ister istemez o mesaji yazmis olabilir. Sirf o mesaji yazdi diye hemen sanki surekli ayni tutumu takiniyorlar gibi dusunmen yuzunden bence abartiyorsun.

Hatta sende de algida secicilik yine devreye girmis gibi. Sen de surekli olumsuz yorumlara odaklaniyor gibisin.
0
j r r tolkien hayrani
(08.01.22)
kesinlikle aynı fikirdeyim.

gavur okulu diye tabir edilen liselerden birinden mezunum.
yani "bilmeyen"lerden değilim kesinlikle.
birçok arkadaşım ülke bu hale gelmeden eğitim için yurt dışında okudu, bazısı kaldı, bazısı döndü.

"türkiye bir mühendis kaybetti, abd bir pizza delivery guy kazandı" temalı şeyleri gördükçe içime fenalık geliyor artık.
gitmek isteyen elbette gider ama her giden de bilmem kaç bin dolar maaşla, x şirketinde iş bularak gitmiyor.
diğer yandan, herkes gidip x bir ülkede servis şoförü ya da delivery guy olmak istemeyebilir, bunun bilmemekle alakası yok.

esg biraz eğitimli, ekonomik olarak orta ama sosyal-kültürel anlamda orta-üst sınıfta olan insanların yurt dışına akademisyen olarak bile gitse göçmen olduğunu ve bunun da çok tercih edilesi bir şey olmadığını söylediğinde linç yemişti, ki kendisini bazen antipatik buluyorum ama bu konuda haklı bence de.

belki yaşım gereği bazı şeyleri daha sakin karşılıyor da olabilirim ama hayat boyu bir ülkede göçmen olarak yaşamak o kadar da "muhteşem" bir şey değil.

lüzumsuz bir karşılaştırma trendi ve "yurt dışına gitmek lazım abi yea" havası var.

çocuğunun adını bile yurt dışına yollamak üzere türkçe karakterli koymamak falan...
sanki dünya şimdiye kadar türk adı görmemiş, kimse yurt dışıyla veya yurt dışında iş yapmamış gibi.

hayatımızın sonuna kadar bu şekilde yaşayacağız ve buna mahkumuz diye düşünmek genelde bu dönemde doğmuş ve/veya büyümüş insanlarda var.

afganistan gibi aşırı örnekler dışında, elbet her dönem geçer, yerine yenisi gelir.
ki afganistan için bile bu bir dönem, elbet bazı şeyler onlar için bile değişecektir.

biraz da soğukkanlı olabilmek lazım.
bunların anlamı yok, bunlar kendileriyle birlikte insanları aşağı çekmekten başka bir işe yaramıyor.

haklılar mı, evet?
ben de araba istiyorum, alamıyorum.
ama bu ülkede her ekonomik kriz çıktığında yurt dışına gitmeye kalksak, benim bu üçüncü olacaktı mesela.
bu sene alamazsın, iki yıl sonra alırsın.
bu durumu düzeltmek için toplum olarak doğru seçimler yapmak, sağlam durup psikolojiyi çok yıpratmadan sabırlı olmak dışında yapılacak bir şey yok şu anda.
çünkü bu işlerin toparlandığı bir dönem de gelecek, o zaman ne olacak?
"yaşasın, canım ülkem!" mi olacak?
bugünden şikâyet etmek güzel de, biraz da yarını düşünerek konuşmak lazım bence.
yani ülke yönetimiyle ülkenin kendisini karıştırmamak gerekiyor.
0
blatta hiberna
(08.01.22)
Haklı oldukları için onlara sonuna kadar katılıyorum. Sadece fakirlik de değil ülkenin sorunu. En kılcal damarına kadar kötülükle, insanların mutluluğuna karşı bi zihniyetle dolmuş durumda.

Ya en basiti, kaldırımda yürüyorsunuz biri gelip bıçaklayabilir. Ya da bir partinin gençlik kolları başkan yardımcısının arkadaşı size arabayla çarpar, ölürsünüz kendisi hiçbir sorun yaşamaz. Böyle boktan bir ülkede kim neden yaşamak istesin allah aşkına doğru değil mi bunlar?

Yurtdışına gitmemiş olmamın tek sebebi zaten haber falan izlemesem süper imkanlarımın olması ve şimdiki işimde kendimi geliştirme özgürlüğümün yüksek olması. Şimdi gitsem alacağım €60000 falan, seneye bir üst pozisyonda gidip çok daha fazla alırım diye bekliyorum.
0
aguen
(08.01.22)
Psikokulturel olarak asiri ice donuk, kendi toplumunu dunyanin merkezinde gorme egiliminde bir toplum olarak, iyi veya kotu her seyin sadece Turkiye'de oldugu sanrisi var. Surekli soyle seyler okuyorum:
- Ev fiyatlari cok yuksek. Bir ev almak icin 10 yil kredi altina girmen gerekiyor. Turkiye iste ah...
- Yurtdisinda doktorlar hic kaba degil, bir tek bizim doktorlarimiz boyle.
- Ulkenin esnafi sahtekar. Duzgun black friday indirimi yok. Once fiyarlari arttirip sonra dusuruyorlar, aslinda indirim falan degil.
- [Bunu direkt kopyaladim] bizim ticaret kültüründe gerekirse çöpe atılır mal. ama son kullanma tarihinden önce sikseler indirim yapmayı düşünmezler.
- [bu da direkt alinti] arkadaslar turkiye'de cevreniz kadar adamsiniz malesef

Dedigim gibi cok ice donuklukten ve/veya dunyanin geri kalanina asina olmamaktan olsa gerek her seyin en iyisi (ornek: yemekler. yemek kulturu bir tek Turkiye'de var) ve en kotusu Turkiye'de. halbuki ne alakasi var, yukarida yazdigim her sey tum ulkelerde yasanan seyler, ki bazilarinda Turkiye dunya ortalamasindan iyi bile olabilir. Yukaridaki cevaplarin bazilarinda da gene ahlaksizlik, sahtekarlik, yozlasmislik sanki bir tek turkiyedeymis gibi konusulmus.
0
hot potato
(08.01.22)
bunaltıyor da kendim gidemediğim için ve gitmek için daha çok çaba harcamam gerektiğini hatırlattığı için bunaltıyor. bir de sosyal medyada şöyle bir durum var, olumlu şeyler daha az yazılıyor bence. insanlar çevresindekilere sürekli şikayet edemeyeceğinden sosyal medyada yazıp rahatlıyorlar. benim hesabım öyle günlük hayatta sürekli bunu konuşmadığım halde. kısaca, onlar da haklı sen de haklısın.
0
curious mind
(08.01.22)
Bunaltıyor. Genelde bunları yazanlar Z kuşağı. Her şeyi kendilerinin bildiklerini sanıyorlar. Bilgiye tamamen kapalılar. En çok da doktorların yurtdışı muhabbetinden bıktım diyebilirim. Sanki dünyada ülke kalmadı da Almanya Türkiye'den gelmek isteyen bütün doktorları alacak. Başka Avrupa ülkelerinden tut Çin ve Hindistan'a kadar herkes en iyiyi istiyor.

Bir de gidebilen kişi zaten gider. Konuşmuş olmak için konuştuklarından bunaltıyorlar açıkçası.
0
garylineker
(08.01.22)
bunaltıyor. ek olarak ''x ülkesi yeni bir su ürünleri mühendisi kazandı'' muhabbeti de çok bunaltıyor.

15 sene kadar önce bir arkadaş grubuyla birlikte yurtdışına taşındık, aramızdan ara sıra türkiye'ye geri dönenler oldu ama memnun olmalarına rağmen resmen peer pressure yüzünden yurtdışına geri döndüler.''yurtdışından taşındım'' dediğinde bahsettiğin ülkeye 2 gün kahve içmeye gelmiş insanlar sana hayatının hatasını yapmışsın gibi davranıyorlar çünkü.

ve bu yorumlar insanları kötü etkiliyor, sadece türkiye'de yaşadıkları için mesleklerinde asla başarılı olamayacağını düşünen insanlar görüyorum. aynı şey herhangi bir uğraş, hobi, hayata dair bir hedef için geçerli.

son olarak bu tarz siyah-beyaz ayrım yapan insanların kafasında yurtdışı neresi onu da anlayamıyorum. sydney ve cagliari'deki hayatı aynı görecek kadar yüzeysel bakmak maalesef bu şehirlerden de zevk alamamakla sonuçlanır diye düşünüyorum.
0
william morris
(08.01.22)
Kesinlikle katılıyorum ben aşırı sıkıldım ve böyle düşündüğüm için kendimi tuhaf hissediyordum. Ancak burada aynı fikirde olanları görünce bir nebze rahatladım.

Genelde her konuyu yurtdışına bağlayan kişilerin yurtdışında uzun süreli hiç yaşamamış insanlar olduğunu farkettim. Yurtdışında ekonomik refah, düşünce özgürlüğü vs muhakkak daha fazla. Yurtdışında yaşamak kötü demeyeceğim gurbetçiler gibi. Ancak uzun süreli yaşamayan insanlar home sick olmanın, başka bir ülkede ne kadar oralı gibi olursan ol yabancı olmanın ne demek olduğunu tatmamışlar. Bu yüzdendir ki gözlerinde çok büyütüyorlar.

Bir de sürekli Avrupa'dan bahsedip kendini o standarda çekememiş insanlar var ki benim en ciddiye alamadığım kesim. Tribünde bira içmek istiyor fakat çöpünü muhtemelen yere atacak. Turist olarak gittiği yerde bile kendini belli ediyor ancak yurtdışında yaşamak istiyor. Önce burada faydalı olamamış ki yurtdışında olsun.
0
mysticriver
(08.01.22)
bazısının sıkıntıları var. konusu bile açılmadan, sana öfkelenerek, zaten ülkeden gideceğim diyenler var muayenehanede.

bazısı çoluk çocuk

ateşi ilk yakanlar da gazeteci/siyasetçi yanında çalışan çömezler heralde.
nihayetinde 3 kenar internet gazetesi aynı konuyu manşete çekti mi, o konu gündem de yer ediyor. bu yol su yemek olarak geri dönüyor muhakkak.
0
comp
(09.01.22)
dostum kesinlikle haklısın, bence bunun sebebi şu: eskiden insanlar yurtdışına çok daha kolay gidebiliyordu. yurtdışına öğrenci olarak, turist olarak vs gitmek çok daha kolaydı. giden insanlar, orada da insanların bir takım sıkıntılar çektiğini, oranın da kendine göre zorlukları olduğunu görüyor, tecrübe ediyordu, dolayısıyla evet burası zor ama orası da beni altın kaşıkla beklemiyor, orada da farklı bir zorluk var şeklinde bir tecrübe ediniyordu. şu anda insanlar gidemiyor, turist olarak bile tecrübe edemiyorlar. instagram'dan, youtube'dan edinilmiş bir yurtdışı tecrübesi var, içerik üreticileri de, paylaşım yapanlar da takipçi kasmak için her şeyin inanılmaz güzel olduğu bir hayali satıyor. yurtdışının zorlukları, kötü yanlarını gösteren bir video, genel narrative'a aykırı olduğu için izlenmiyor bile, arada kaybolup gidiyor. bir de yurtdışını gidip de bu ülkeden nefret eden insanlardan öğreniyorlar, ya adam gitmiş, burayla derdi bitmiyor. sal abi şu ülkeyi. evet burası bok gibi bir yer, sen de müthiş bir hayat yaşıyorsun. allah daha iyi etsin de sal kardeş şurayı.

tabii ki kıyaslanacak, tabii ki daha iyisi istenecek. tabii ki ülke olarak geliştirmek zorunda olduğumuz çok şey var. ama şu kuru kuruya "gidicem lan ben de gidecem, aslında siktir olup gitmek lazım abi" muhabbetinden ben de sıkıldım. burada akademisyen olacağıma orada dönerci olurum. ol kardeşim. ya ol ya da muhabbetini etme artık, yeter bıktık yani. bunlar kişisel tercihler, ülkem için giden tecrübe kazanan da iyi, gitmeyen kalan da iyi. ama bu kadar çok anlam yüklemek gerçekten bıktırdı.

bak mesela bir örnek vereyim; arkadaşlarla konuşuyoruz abi senin araba burada 500 bin tl orada 20 bin euro. evet kardeşim doğru. burada 3 sene kredi ödüyorsun aracının değeri döviz bazında bile benzer rakamlarda kalabiliyor. almanya'da 20 bin euroluk araç 3 sene sonra 5 bin euroya düşüyor. bu aracı sürmek için yılda 5 bin euro çöpe atar mısın? cevap, aa öyle miymiş. e işte diyorum ya, kolay olana inanmak dışında bir olayımız yok tc millleti olarak.

almanyaya göç etmeyi hayal ediyor adam. tamam çok güzel. yahu iki kelime almanca öğrenmemiş. lan internetten aç okursun, iki adım atarsın hayalin için di mi. yok abi. hasbelkader giderse de yerel halktan bağımsız bi getto kurmaya çalışıyor kendince. gittiğinde bile gittiği ülkeden izole kalmayı başabilen bir milletten ne bekliyorsun?

neyse yani insanlar özetle mutsuz. mutsuz olmakta haklı sebepleri var. bu sebeplerin bir kısmı ülke ve ülkenin yönetimiyle alakalı bu da %100 doğru. ancak bir kısmı da kişinin kendisiyle alakalı. insanların çoğu da suçu karşı tarafa atıp kendileri bir şeyleri iyiye götürmek için bir çaba göstermiyor. 20 ülkeden fazla gezmişimdir, mesela ben sokakta rastgele biri tarafından bıçaklanabileceğimi gerçekten kafaya taksam, anında psikoloğa giderim. bunun burası ile alakası yok, kendinde bir psikolojik problem var bunu çözmen lazım. ya da maddi olanaklar evet kısıtlı, daha çok kazanmak için ne yapabilirim? yabancı dilin var mı? yaptığın işin önü açık mı? kariyerin daha nereye gidebilir? bunları konuşmaktansa abi dönerci olacaksın var ya mustang'e bineceksin geyiği yapmak daha kolay oluyor, acı ama gerçek.
0
roket adam
(09.01.22)
Bu sinir bozucu olsa da normal bir davranış. Bugün 20'li hatta 30'lu yaşlarında olan insanlar kendilerinden önceki jenerasyonlardan farklılar. Türkiye'nin 2000'ler öncesi yaşadıkları ekonomik ve siyasi çalkantılarda, o dönemin gençleri şimdiki kadar imkana sahip değildiler, dertlerini çekerken Almanya'da, Amerika'da vb. nasıl hayatlar yaşandığını, akranlarının nasıl fırsatlara sahip olduğunu an be an görme imkanları yoktu.

Bugün ise haberlerle, sosyal medyayla, arkadaşları vasıtasıyla vb. dünyadan haberdar olmayan 35 yaş altı kimse kalmadı. Üstelik bu insanların tamamı 10-15 yıllık ekonomik büyüme dönemini, görece stabil döviz kuru zamanlarını yaşamış; bu sayede belki sosyal seviye atlamış, kariyer yapmış, yurtdışı görmüş hiçbiri olmasa yine evinde, cebinde interneti olan insanlar. Bir ekonomik ya da siyasi kriz yaşandığında kendi bilgileri dahilinde yurtdışındaki insanlara bakmaları, onlara öykünmeleri normal. Burada tabi ki bazı çıkarımlar çok yüzeysel ve "Yurtdışı" hiçbir sorunu olmayan, her şeyin mükemmel olduğu adeta mitolojik bir noktaya da çıkartılıyor ama insanların "Demek ki kaderimiz bu" demektense "Ulan millet ne güzel yaşıyor, bizim neyimiz eksik" demesi daha iyi, belki hemen olmasa da orta-uzun vadede bir şeyleri değiştirir.

Tabi diğer bir etken de insanların yorgunluğu. Bugün sokak röportajlarına bakarsanız 8 yaşında çocuklar bile dolar kurundan, faiz oranından falan bahsediyor. Bu gündem çok yorucu ve insanların olmayan umutlarını daha da tüketiyor. Bu noktada insanlara suç bulamıyorum çünkü bu yönetimsel bir tercih. Bugün güdülen siyaset partilerin kitlelerinin politize olması üzerine. İktidar istiyor ki tüm seçmen kitlesi konsolide olsun, her an her politikasını savunsun. Ha keza muhalefet de insanların tepkilerinin canlı kalmasını istiyor... Bu durumda her konunun siyasete çıkması, o tartışmaların da bir noktada "Ulan yurtdışına bak adamların kafası ne kadar rahat" seviyesine gelmesi bence normal. Ülke sadece ekonomik ve siyasi değil, mental açıdan da zor zamanlardan geçiyor.
0
salihdt
(09.01.22)
Ben de gitmeyi düşünüyorum ama başka çarem olmadığı için. Yazılımcı olmuş olsam, doktor olmuş olsam gitmeyi düşünmezdim. Uzman doktorun maaşına yakın bir para kazanabilmem mümkün değil mesela.

Dil bilmeyip falan gideceğim diyen tipler de var. Bunlarla muhabbet insanın modunu düşürüyor açıkçası. Evlenmiş, çocuk yapmış buna rağmen kafasında gitme hayalleri falan. Yapılmaz değil yapılır ama çok zor iş gerçekten.

Anadolu'da okumuş hiçbir dersi ingilizce almamış bir doktorun gittiği ülkenin dilini ana dili gibi konuşabilmesi lazım. Ayrıca gidilecek ülkede en azından bir diploma almış olmak çok önemli. Bu işleri araştırmış biri olarak söylüyorum bunları.
0
antropolog
(09.01.22)
Ben de imkanım neye el veriyorsa onunla iyi hissetmeye çalışırım hep ama sorun şurada imkanlar günden güne daralıyor, kendimizi birazcık iyi hissetmek için yapacağımız şeyler yine ülkenin durumu kaynaklı bir yerlere tosluyor.

Ben kendi adıma yurtdışında hiç yaşamadım, 1-2 haftalık tatiller dışında herhangi bir ülkeyi tecrübe etme şansım olmadı ama ben de ister istemez şöyle bir kıyaslama yapıyorum, 10 sene önce 20 sene önce son derece rahat yapabildiğim şeylere bugün ulaşamıyorum, sadece maddi anlamda da değil, zihniyet değişti, çevre değişti ve günden güne kendimi bu yeni insanların bulunduğu yere ait hissetmez oldum, sürekli bu durumla yüzleşmemek için hayatımı daraltmak durumunda kaldım, bu tutumun da bir maliyeti oluyor ve insan bunalıyor, bunalınca da içinden atmak istiyosun.

O nedenle bu tarz yazılara denk geldiğimde çok da bunalmıyorum ve anlıyorum yazan kişinin duygularını, zaman zaman olumsuzluk duymaktan sıkılsam da, ortada hiç sorun yokmuş gibi yaşayanlar, bir nevi mış gibi yapanlar beni daha çok bunaltıyor, ha gerçekten aşmış olanlara bir dediğim yok onlara ancak imrenirim ama ‘hep olumlu olmalıyız’ durumu da beni boğuyor.
0
(09.01.22)
Yani insanlar tükendiği ve inanılmaz mutsuz olduğu için anlayışla karşılıyorum, ama kendimi uzak tutmaya da çalışıyorum bu sohbetlerden.
Beni daha çok sinir eden şey bilmedikleri konularda yurtdışı guzellemeleri yapmaları insanların. “Ya zaten avrupada herkes X” “devlet Y yapıyor” falan gibi olmayan artık nerden de duyuldugu belli olmayan garip idealler yaratıyorlar. Bu memleketlerde taciz, tecavüz, ırkçılık, dolandırıcılık, suç, saçma politikacılar, cinsiyetçilik yokmuş gibi. Ha bizdekinden iyidir kötüdür bakın bununla ilgili bir şey demiyorum. Kastettiğim buraların masalsı harikalar diyarı olarak yansıtılması. Yani Amerikadan guzellikler diyarı diye bahseden birine “hmm, tabii orda da ırkçılık var” falan deseniz “ya bırakıcaksın ırkçılığı” diyorlar mesela. E bu nasıl bir arguman? Ne demek ki bu?

Konuyu değiştirmek gibi olmasın ama ben bu spektrumun diğer ucundayım. İki sene kadar önce Turkiyeden tasındım. Ustumdeki tek baskı “hayatın tadını cıkarma” konusunda. Herkes surekli “sen neyse ki kurtardın kendini” diyorlar, hep bir refah ve mutluluk baskısı. Türkiyedeki insanlarla olan iletisim dönüp dolaşıp “bizi de aldırsana ehuıehueh” şakalarına geliyor. “Bizim çocuk da biraz buyusun yanına gonderelim” gibi garip soylemler. Erkek arkadasım da bazen “beni de kurtar burdan ya” falan diyor yarı ciddi. Yahu evlenmeden oturma izni olmuyor yaşadıgım ülkede, insanların karısına kocasına bile vize çıkmadı iki senedir, e hadi getirdim buraya ne iş yapılacak? Vs derken birden kendinizi sırf yurtdışına gittiğiniz için hazır değilken evlenip çok da tanımadığınız iki çocuğun sorumluluğunu alma ihtimalini düşünürken buluyorsunuz. Olacak iş değil de, bahsettiğiniz sohbetin diğer yönünü anlatmak için soyledim. Kimse de fikrimi sormamıştı gerçi, sorry.
0
sopiro
(09.01.22)
(16)

freelance çalışanlar nasıl sosyalleşiyor?

dafuq
veya sürekli home office çalışanlar.bu tarz çalışmanın sosyal yaşamınıza etkisi nedir?
veya sürekli home office çalışanlar.

bu tarz çalışmanın sosyal yaşamınıza etkisi nedir?
0
dafuq
(08.01.22)
Freelance degilim ama home officeim.

Sosyallesemiyorum. Kiz arkadasim olmasa kafayi yerim.
0
floydian
(08.01.22)
Freelance olmayan homeoffice çalışanım 2017'den beri. Floydian+1 sosyalleşemiyorum. Ortak çalışma alanı veya arkadaşların ofislerine yancı olmayı düşünüyorum arada bir.
0
curukturpkokusu
(08.01.22)
homeoffice, sosyalleşemiyorum +1

işten başka sosyalleşme ortamımız yokmuş resmen, ne acı.
0
akil kupuru
(08.01.22)
ofissizler diye bir oluşum vardı, farklı meslek ve disiplinlerden freelance çalışan insanlar bir araya gelip ortak bir mekanda çalışıyorlardı, pandemide ne yaptılar sekteye uğradı mı bilmiyorum fakat bi araştır istersen
0
freebird5406_2
(08.01.22)
Geçen sene "adı üstünde iş arkadaşı, arkadaş değil" cümlesini kurmuş biri olarak şimdi hem ayrıldığım hem de işyerimiz kalıcı uzaktan çalışmaya geçtiği için ben de dertliyim :D

Haftada bir işyerinden birkaç kişi "iş çıkışı bar kültürü" bunu diriltmeyi planlıyorum. Board game'leri öğrenip oradan sosyalleşmek de istiyorum ama hem türk hem nerd insanlardan korkuyorum.
0
aguen
(08.01.22)
haftada belirlediğimiz bir gün ofise gidip, sonrasında da beraber içmeye gidiyoruz genelde. işteki kişiler kafa insanlar, beraber bir şeyler yapmak keyifli oluyor. bir de yine üniversiteden konuştuğum bir iki arkadaşım var, onlarla görüşüyorum.
0
sarahkerrigan
(08.01.22)
ha bi de geçen bi iş görüşmesinde home office çalışıyorum keşke ara sıra ofise gidebilsem deyince billur geçtiler. mesafe çok uzak tabii falan dedim, yoo bizim de burada çardağımız var horozlarımız var falan diyorlar.

ne full ev, ne full ofis. hybrid çok ideal geliyor bana şu an.
0
floydian
(08.01.22)
iş harici arkadaşlarımla görüşüyorum iş dışında. ya da karşı cinsle buluşmalar işte.
işten hiç arkadaşım olmadı zaten.

bi insanın tüm sosyalliği işten ibaret olmamalı ki zaten bence iş sosyallik değil.
0
jelly bear
(08.01.22)
Arkadaşlar Tinder Okcupid öcü değil. Eğer düzgün fotoğraf koyup amacınızı yazarsanız gayet de arkadaş bulabilirsiniz. Ben asıl arkadaş grubu kurmak için bir app bekliyorum böyle 5 kişilik gruplara karakter özelliklerimizle aday olup, gruba neler katabileceğimiz vs içe dönük dışa dönüklükle karma, her gruba en fazla 1 tane çapkın kadın veya erkek olsa. Bir grupta en fazla 1 adet sevgili gibi basit kurallar. Yok hiç basit değilmiş :) Ama bir nevi casting tadında keyifli olabilir. Çok seçici olduk, içinde farklı dinamikleri olan arkadaş gruplarımı özledim.
0
sadegazoz
(08.01.22)
yoga stüdyosuna kaydoldum, oradan arkadaş buldum. ama o olmasa sosyalleşme gruplarına girecektim artık ankara’daki activuss, friend active vs. (6 senedir home office)
0
inanna
(08.01.22)
Hayır bir de sosyalleşme uygulamaları berbat. Zamanında meetup kurdum, 7/24 elon musk paylaşıp grind mindset falan yazıp duran çöp insanların grupları vardı sadece ankara'da.


@sadegazoz Ayrılmamdan ve sevgilimden önce Tinder'dan tanıştığım 4-5 kişiyle hala arkadaşım, ama zaten en yakın arkadaşlarım da kadındı, çok yakın erkek arkadaşım yok resmen bir tane var. O platformlarda da standart arkadaş aramak için tercihlerini değiştirip gereksiz erkek flörtüne maruz kalmak istemez kimse :/
0
aguen
(08.01.22)
Pandemi sayesinde home office tadına baktım ve bırakamıyorum. Asla dönmek istemiyorum ve yavaş yavaş işe çağırmaya başlayacakları için remote iş arayışına girdim. Benim sosyalleşmeme eksi bir yönü yok hatta çok büyük artı. Mesai bitince hemen sahile iniyorum, 10dk sonra arkadaşlarımla buluşuyorum, yarım saat sonra sporda oluyorum. İşe gidiyor olsam tüm zamanım trafikte geçecekti. Yöneticimle de bu süreçte iletişimi koparmamak için iş çıkışı yemeğe çıktık hep. Sonsuza kadar böyle devam edebilir.
0
jazzabel
(08.01.22)
öncelikle normal ofis hayatına göre daha çok zaman var, bu zamanı yine insanlarla tanışmak için kullanmaya çalışıyorum. mesleğim için olan sosyal medya platformları, facebook grupları çok işe yarıyor. yine mesleğim ile alakalı olan her türlü etkinliğe katılmaya çalışıyorum, konunun ilgimi çekmesi çok farketmiyor. tanıştığım insanlara birlikte çalışabileceğimiz projeler veya gidebileceğimiz yeni etkinlikler öneriyorum, bu durumda genelde arkadaşlarını da davet ediyorlar, grup genişliyor vs.
0
william morris
(09.01.22)
Evden çalışıyorum, yazın mesela kız arkadaşım yoktu, sahilde sokakta muzik yapanlara katilmistim ben de soylemistim. Duyan geldi gören geldi derken kalabalik olduk.

Sonra ben bir arkadasla ayrildim beraber calip soyledik, yine kalabalik olduk.

E pek tecrubem olmasa da tinder falan yukledim ilk defa seks veya sevgililik dusunmeden. Bazi arkadaslarim oldu mesela sirf fotograf cekmek icin cikiyorduk, o konulardan sohbet ediyorduk.

Birisi pc oyunlarina sarmis mesela onunla sohbet sarmadi, benim yasim gecmis herhalde sacma geliyor artik yoksa oynarim 6 yasindan beri pc oyunu.

Hayvan haklari toplulugugu buldum onlarin etkinliklerine katildim, yeni insanlar tanidim.

Belediyenin veya meb'in ucretsiz kurslari oluyor ilgi alanlariniza gore. Onlara kayit olup cevre edinilebilir.

Ama kış + pandemi olunca sanirim zor olurdu yine belki meeting uygulamari imdadima yetisirdi.
0
ananiyimioguz
(09.01.22)
Biz de evden çalışıyoruz pandeminin başından beri. Yakın oturan birkaç iş arkadaşım var bazen beraber bir yere gidip çalışıyoruz, sonra da bir yere gidip içiyoruz, muhabbet ediyoruz. Bir değişiklik oluyor.

Açıkçası bir de bence yeni insanlar tanıma isteği ile halihazırda tanıdığın ve bir hukukun olduğu insanlarla berber olma isteği farklı. Ama biliyorum ki ilkini yapmadan ikinciye ulaşamıyorsun, büyük sorun gerçekten.
0
peki madem
(09.01.22)
2 yıl dolmak üzere. Artık kafayı yemeye başladığımı hissediyorum. Eski ofis arkadaşları da dağıldı. Zaten %90 evli herkes. Bir şey yapmak şart ama ne..
0
qwe35
(20.01.22)
(6)

Yaşamak için İngiltere vs Hollanda

r_u_h
Bu iki ülkenin yaşamak için avantaj ve dezavantajları nelerdir? Kimisi Hollanda çok ırkçı diyor, kimisi yok hiç yaşamadım diyor, kimisi İngiltere daha iyi diyor, kimi daha kötü diyor. Karar vermek için kısa süremiz var, tek tek gidip dolaşmaya vakit de yok. Ben örneğin İngiltere'de müzik olaylarının
Bu iki ülkenin yaşamak için avantaj ve dezavantajları nelerdir? Kimisi Hollanda çok ırkçı diyor, kimisi yok hiç yaşamadım diyor, kimisi İngiltere daha iyi diyor, kimi daha kötü diyor. Karar vermek için kısa süremiz var, tek tek gidip dolaşmaya vakit de yok.

Ben örneğin İngiltere'de müzik olaylarının iyi olduğunu biliyorum, hem dinlemek eğlenmek, hem de çalmak için ortamlar, müzik dükkanları vs olarak. Hollanda'nın bu konudaki durumunu bilmiyorum, sadece elektronik müzikte iyi olduklarını biliyorum. İnsanları göçmenlere ve karmaşaya daha alışık gibi. Ama gelişim ve sosyal haklar olarak Hollanda daha önde görünüyor. Teknoloji sektöründe iş fırsatı da Hollanda'da daha iyi mi?

Ben UX tasarımcısıyım(uygulama, web, vs), eşim pazarlamacı.
0
r_u_h
(15.12.21)
UKde yaşadım hollandada uzun süre yaşamadım.
yaş medeni durum? dil bilgisi? motivasyon? bunları bilmemiz lazım.
UK, kültürel olarak -sadece ingilizce bilen biri için- uyum sağlaması bence daha kolay bir yer. çok kültürlülük, yaşam standardı, etkinlik, sosyal yaşam vs açısından daha geniş bir perspektif sunabilir. ama hangi şehrinde olacaksınız? merkezi bir yerlerde değilseniz bu sosyal avantajlardan bir parça mahrum da kalabilirsiniz. merkezi yerlerde de çılgın kiralar ödeyebilirsiniz, üstelik hayat daha pahalı bence ingilterenin genelinde. vatandaşlık almak daha uzun sürebilir vs.

hollandada ingilizce yeterli olabilir ama entegrasyon için ülkenin kendi dilini öğrenmek nereye giderseniz gidin önemli bi mesele. evet bir mesele. duruma göre maddi birikim için daha avantajlı olabilir. yıllık izinler, yan haklar vs de daha cazip ama uzun vadede kalıcı hayat kurmak için durmayacaksanız ingiltere daha cazip olabilir.
0
rewlack
(15.12.21)
@rewlack çok teşekkürler. Yaşlar 34-35, İngilizcemiz var, eşimin Fransızcası da var. Az buçuk Almanca öğrenmiştik, bunun dışında İspanyolca ve Japonca da ucundan öğrenip devam etmedim ama dil öğrenmeye yatkınız. Amacımız kalıcı olmak. İngiltere için Londra merkeze şehir belirlemedik, çok önemli değil zaten bir şehirden Amsterdam'a gitmek Kartal-Kadıköy'den kısa sürüyor.
0
🌸r_u_h
(15.12.21)
Öncelikle ikisinde de yaşamadım ancak araştırmalarım ve arkadaşlarım üzerinden edindiğim bilgiler üzerinden

İngilitere'den kasıt Londra ise hayat gerçekten pahalı, kiralar yüksek, toplu taşıma bile önemli bir gider. Ancak Londra hala çok önemli bir merkez, bu anlamda inanılmaz bir kültürel zenginliği mevcut; yeme içme, konserler, etkinlikler, müzeler... Saymakla bitmiyor. Mevsimi ve havası gerçekten bazen yorucu olabiliyor.

Hollanda için, Amsterdam Londra kadar olmasa da pahalı ancak expatlar için bir vergi avantajı var sanıyorum ki, dolayısıyla gelir-gider dengesi burada daha iyi. Londra kadar olmasa da Amsterdam da kozmopolit ve kültürel açıdan zengin bir şehir. Hızlı trenle Brüksel ve hatta Paris'e, diğer tarafta Almanya'ya gitmek oldukça kolay. Kışları sert geçmesine rağmen hava İngiltere kadar iç karartıcı değil.

Irkçılıkla ilgili direkt olarak kimseden bir şikayet duymadım; saçma sapan insanlarla denk gelmeniz her yerde olası. Sonuçta her ülkede fazlasıyla ırkçı var ancak kendi kültürel çevrenizde o tür bir sorun yaşayacağınızı sanmıyorum. Ancak direkt olarak ırkçılık olmasa da bazı noktalarda sorun yaşayabilirsiniz; bu anlamda sanıyorum en azından Londra, Amsterdam'a göre daha göçmen dostu.
0
salihdt
(15.12.21)
iki ülkede de uzun süre yaşadım. düz ırkçılık ikisinde de yok, sosyal anlamda biraz dışlanma olabilir, o da sadece hollanda'da ve belli durumlarda. ingiltere gerçekten çok kültürlülüğe alışmış bir ülke, her alanda hissediliyor. ek olarak ingilizcenizin felemenkçenizden iyi olduğunu varsayıyorum, bu durumları düşününce ingiltere'ye entegre olmak bence daha kolay.

tasarımcıyım, kreatif alanlarda (müzik dahil) ingiltere'de insanların avrupa'nın kalanına göre biraz daha yenilikçi kafada olduklarını görüyorum, gelenekleri falan sorgulamadan sürekli bir deneyimleme durumu var sonuç olarak üretken insanların olduğu ortamlar bana daha canlı geldi hep ingiltere'de.
0
william morris
(15.12.21)
Bu iki ülke arasında hiçbir kriter belirtmeden seçim olacaksa Hollanda derim.

Edit. Neden dersen tam da aşağıda belirtilen durum. Herkesin yaşayamayacağı yerde yaşam daha kaliteli.
0
OrangeYellow
(15.12.21)
Bircok is alaninda hollandaca bilmeden calisamazsiniz Hollanda'da. Mesela kamu. Pazarlama falan da sadece ingilizceyle cok kisitli imkanlar saglayabilir. Ingilitere'de o bariyer yok, diger her seyin esit oldugunu varsayarsak.
0
hot potato
(15.12.21)
(3)

breaking the law

estranged
bu şarkıyı bu kadar popüler ve "overrated" yapan ne? judas priest'in onlarca muhteşem şarkısı varken bu çok sıradan bir şarkı değil mi?
bu şarkıyı bu kadar popüler ve "overrated" yapan ne? judas priest'in onlarca muhteşem şarkısı varken bu çok sıradan bir şarkı değil mi?
0
estranged
(15.07.21)
80 lerdeki politik ortamı, ırkçılığı, polis şiddettini düşünürsek değil. Hala çok gaz bir şarkı bence.
0
philiptraum
(15.07.21)
judasın diğer şarkıları fazla underground ve metal olduğu için. bi tek bu şarkıları genele hitap ediyor. scorpionsun wind of a changei gibi.
0
buenosdias
(15.07.21)
breaking the law'un yapısı diğer judas şarkılarına göre daha radio friendly. süresi az ve diğer judas şarkılarındaki kadar kompleks bir riff/solo/kompozisyon yok dediğin gibi.
0
william morris
(16.07.21)
(7)

İlan verdiğinizde arayan samimi kırolar

les yeux blanches
Sizinde başınıza gelmiştir elbet. Var Di mi böyle tipler?İlan veriyorsun, zırt diye hemen istekli istekli arıyorlar, şiveyle konuşuyorlar, canım abim canım kardeşim dediği anda anlıyorum ki ölücü. Birde ısrarcı oluyor bu tipler, biraz seni kibar görünce olmazdanda anlamıyorlar.Nasıl bertaraf ederiz
Sizinde başınıza gelmiştir elbet. Var Di mi böyle tipler?
İlan veriyorsun, zırt diye hemen istekli istekli arıyorlar, şiveyle konuşuyorlar, canım abim canım kardeşim dediği anda anlıyorum ki ölücü. Birde ısrarcı oluyor bu tipler, biraz seni kibar görünce olmazdanda anlamıyorlar.
Nasıl bertaraf ederiz böyle tipleri bulaşmadan?
0
les yeux blanches
(08.07.21)
''pazarlık için aramayın boşuna kalbinizi kırarım''
0
reanarchy
(08.07.21)
Kendi malını kendin satmak istersen bu tiplere maruz kalmayı da kabul etmen gerekiyor.
Naparsan yap, illa çok ısrarcı birileri oluyor böyle.

Arsa ile takas düşünmüyorum yazıyorsun, beş dakika sonra bilmem ne ili bilmem ne köyünde şu kadar metrekare arsa diye yazıyorlar.
Cevap vermeyeceksin, min. şu kadar deyip kapatacaksın.
Ben, "son fiyatım bu, siz düşünün, kabul ettiğinizde ararsınız" deyip kapatıyorum.
0
burfak
(08.07.21)
hemserim, pazarlik sunnettir, lurban olayim falan gibi kelimeler duyunca direkt, dünya vatandasiyim, dinsizim diye bozuyorum. kibar olmaya gerek yok. siz de oyle yapin. çünkü isi bitince aksaminda, adami öyle bir yagladim ki diye zafer hikayesine meze oluyorsun.
0
buenosdias
(08.07.21)
Daha arsız tipleri var bunların.

"Yola çıktık hemşerim, tamam tamam hadi anlaştık" diyor. Sanki yola çıkması benim o indirimi kabul etmeme sebep olcak.

Çok net bir cümleyle belirtmek ve bunla ilgili bir mesaj attıklarında/aradıklarında, önce bilgilendirme yazısını okuyun sonra tekrar konuşalım denilebilir.
0
la traviata
(08.07.21)
İstediğiniz fiyatta diretin, ben bu kadardan aşağı satmam zaten sizden daha yüksek teklif edenler var deyip kapatın. Bir de genelde ilanlarımı telefon numarası gizli yapıyorum, mesaj atınca beğenmediğim kelimeleri görünce veya abuk subuk teklif yaptıklarında engelliyorum.
0
Tutkun
(08.07.21)
Tel no yazma.
Ev arsa için emlakçıya ilan ver. Bunlarla uğraşmak kanser eder
0
roe
(08.07.21)
o kadar çok var ki bu tiplerden ya zamanları çok fazla ya da meslekleri al-sat oluyor genelde. bunları geçtim 10 sene önce sattığım ürün için ''kardeş bunun üretim yılı neydi'' diye gece yarısı arayan biri olmuştu, o günden beri ilanlara telefon yazmıyorum. zaten ilk mesajdan çoğu insanın niyeti anlaşılıyor eğer ciddiyse ve telefonla haberleşmemiz gereken bir durum varsa (elden satış gibi) veriyorum sadece.
0
william morris
(08.07.21)
(17)

Yazları black metal dinleyememek

plutongezegendegilmi
Black metal en sevdiğim müzik türü, istisnasız her gün 1-2 albüm dinlerim. Ama şöyle bir şey farkettim, havalar sıcakken, güneş ışıl ışılken black metal dinleyesim gelmiyor. Gece yine canım çekiyor bazen, ama gündüz sıfır.Bilmeyenler için black metal şöyle bişey: https://www.youtube.com/watch?v=1ja9
Black metal en sevdiğim müzik türü, istisnasız her gün 1-2 albüm dinlerim.

Ama şöyle bir şey farkettim, havalar sıcakken, güneş ışıl ışılken black metal dinleyesim gelmiyor. Gece yine canım çekiyor bazen, ama gündüz sıfır.

Bilmeyenler için black metal şöyle bişey: www.youtube.com

Onun yerine şöyle şeyler dinliyorum: www.youtube.com

Sizin de hava durumuna göre müzik zevkiniz değişiyor mu ya?
0
plutongezegendegilmi
(08.07.21)
zevklerin hava sartlarina gore degismesi normal. yaz dizileri, yaz muzikleri diye bir sey var. black metal de kuzey muzigi oldugu icin kisin daha iyi gidiyor. uzun suredir dinlemiyordum iyi oldu hatirlattigin.
0
buenosdias
(08.07.21)
Yas kis acimam
0
thesomberlain
(08.07.21)
Yaz kis acimam, yapistiririm +1
0
invictae
(08.07.21)
evet mevsime göre müzik seçimlerim değişiyor, bu sıcakta metal mi dinlenir :) bir uyumsuzluk hissettiriyor bana da
0
freebird5406_2
(08.07.21)
tersine bütün kış türkçe pop dinleyip şu an deli gibi metale sardım. ama hayat kalitesiyle de alakalı bence, yazın güllük gülistanlık hayat yaşayan insanın metal dinlemesi zor gibi sddfklg
0
amugochi
(08.07.21)
hahaha mükemmel tespit :D yazın dinleyemiyorum demeyelim de kışın kar eşliğinde dinlerken kendimizi iskandinav ormanlarında hayal etmenin tadı farklı diyelim
0
william morris
(08.07.21)
bana da oluyor benzer bir şey, mevsimlere göre müzik ihtiyaçlarım bazı değişkenlikler gösterebiliyor. flamenko-latin ya da pop&dans playlistlerime yazın daha çok dönüyorum, sonbaharlarda indie daha çok yer kaplayabiliyor, kışın christmas-folk tadında bir dönem geçirebiliyorum, ilkbahar geçişlerinde doğa ananın uyanışı model celtic müziklere bağlayabiliyorum. onun dışında rock-metal eksenindekiler yıl boyu sağdan soldan çıkabiliyor, yerleri ayrı :) ama evet yaz günü ben de uzaklaşabiliyorum, özellikle mesela power metalden.
0
nimberjack
(08.07.21)
Sıcakta çekilmiyor gibi olmuş. Doğru bence.
0
baal
(08.07.21)
yazın stoner rock dinlenir

www.eksiduyuru.com
0
freebird5406_2
(08.07.21)
gündüz, sıcakta metal tercih etmem, hatta müzik bile tercih etmem.
tür ne olursa olsun müzik akşam, gece, sabahın köründe güzel oluyor.
0
owaki
(08.07.21)
Valla ben de aynı dertten muzdariptim, ben çözümü melodik death metale geçmekte buldum. Yaz kış dinletiyor kendisini,hiç pişman etmedi. Tam bir mevsim/performans canavarı.
0
j r r tolkien hayrani
(08.07.21)
ben canım sıkkınken metal müzik dinleyebiliyorum artık.
keyfim yerindeyse kafam kaldırmıyor mesela :)
0
durme
(09.07.21)
@jrr hocam bi iki örnek paylaş da biz de nasiplenelim.
0
🌸plutongezegendegilmi
(09.07.21)
valla ben death metal dinliyorum acımadan :D

ama geçenlerde keşfedip bayıldığım progresif jazz'ımsı balkan esintili rock grubu önereyim bence çok iyi gidiyor: thank you scientist

youtu.be
youtu.be
youtu.be
0
nhk ni youkosu
(09.07.21)
@pluton
Ayipsin, yazin in flames cok saglam gidiyor mesela. Amon amarth da iyidir o da saglam gaza getiriyor. Birkac ornek

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com


www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com farketmeksizin insani gaza getirme ozelligi var)
0
j r r tolkien hayrani
(09.07.21)
dogrudur. dusunsene guneslenirken agalloch dinliyorsun. sacmalik, uyumsuzluk.
0
baldur2
(09.07.21)
Yani. Norveç etkisi olabilir. En iyisi Norveç'te yapıldığına göre yine en iyi de oralarda ve o iklimde dinleniyordur herhalde:D

Mesela thrash daha dinlenebilir geliyor bana yazın.
0
tey tey
(09.07.21)
(14)

Bacağa dövme sorusu

chillbabe
Bacağımın üst kısmına şöyle bir boyutta dövme yaptırmak istedim ama sizce nasıl olur? Mini etek ve hatta genel olarak etek giyerken boyutuyla ilgili sürekli sorun yaşarmışım gibi geldi. Yani yok dövmenin şu kadarı göründü, kötü duruyor vs. gibi sorunlar. Deneyip tecrübelerini paylaşacak olan var mı?
Bacağımın üst kısmına şöyle bir boyutta dövme yaptırmak istedim ama sizce nasıl olur? Mini etek ve hatta genel olarak etek giyerken boyutuyla ilgili sürekli sorun yaşarmışım gibi geldi. Yani yok dövmenin şu kadarı göründü, kötü duruyor vs. gibi sorunlar. Deneyip tecrübelerini paylaşacak olan var mı?
0
chillbabe
(01.07.21)
Bence güzel durur, ama aklınızda bu gibi sorular varsa yaptırmayın lütfen. Geri dönülmez bir yol sonuç olarak.
0
paramolacak
(01.07.21)
Kesinlikle çok kötü ve estetikten de uzak.

Kaval kemiği ve üst bacak tattoo için inanılmaz uygunsuz iki alan ve oradaki resimler oldukça eğreti görünecektir.

Basen her zaman daha etkilidir bel altı tattoo'ları için.
0
Avoiding The Puddle
(01.07.21)
Dövme kavramına nasıl baktığında da alakalı. O dövmenin üstüne yeri gelicek kot pantolon da giyeceksin. Taşıdığına memnun olmalısın bence. Sadece bir aksesuar, mini etek kombini gibi görüyorsan neden olmasın, yaptır gitsin.
0
lüzumsuz adam
(01.07.21)
Pişman olma, sıkılma ihtimalin %99. Bence yaptırma.
0
mg3929
(01.07.21)
bu kadar büyük dövmelerin noluy bana bakın ben çok mayjinalim diye bağırmakla aynı şey olduğunu düşünüyorum. bana kesinlikle estetik gelmiyor. bilek hizalarında daha küçük bir dövme hem daha estetik durur hemde giyinirken dövmeyi göz önünde bulundurmak zorunda kalmazsınız.
0
srjkvon
(01.07.21)
Denemedim tecrübem yok ama bana hiç estetik gelmiyor uzun vadede pişmanlık yaratır
0
kestane gürgen palamut
(01.07.21)
Yabma +1
0
WithWorth
(01.07.21)
Desenli bir çorap al. Çorabı esnet biraz.

yaş ilerledikçe, bacak ister istemez kalınlaştıkça o dövme de öyle görünecek bacakta.
0
anten
(01.07.21)
Bencede dövmenin yarısı gözüküp yarısı gözükmeyince içinize sinmeyecek çünkü zaten şimdi bunu düşünüyorsunuz dövmeyi yaptırınca bu düşüncenizi hatırlarsınız. Ayrıca alt taraftada dövme varsa diz kapağındaki boşluk sırıtıyor. Uyumsuz
0
rapisa
(02.07.21)
bir erkek olarak benim hoşuma gitmiyor bu boyutta büyük dövmeler kadında. bacak güzelliğini kapatıyor bence. yapma +1
0
phiphi
(02.07.21)
Görseldeki dövmeyi hiç beğenmedim ama sadece boyutu ele alacağız sanırım.

Çizim iyiyse, estetik duruyorsa ben büyük dövme beğeniyorum. Üst bacakta da beğeniyorum. Özellikle bir kısmı görünmeyen dövme daha çok hoşuma gidiyor.

Kafanızda belli bir şey oturana kadar yaptırmayın ama.
0
jazzabel
(02.07.21)
bir kısmı görünmeyen dövmeler daha güzel duruyor +1. bir dövme sanatçısı şey demişti normalde ne tarz giyindiğinizi düşünüp ona göre karar verin, mesela genelde v yaka giyen biriyle bisiklet yaka giyen biri boyun bölgesine dövme yaptıracaksa tasarım bunu düşünerek yapılmalı. veya asla giymem dediğin bir dekolte tipi varsa işte vb. tamamen kişinin tarzıyla alakalı.

fotoğraftaki kızın dövmelerinin aynı tarzda olması da bir artı bence. çoğu insan kişinin genel görünüşüne bakıyor çünkü tek dövmeye odaklanmak yerine, o yüzden bu kadar detaylı düşünmeye gerek yok aslında ama tabi ki kafanda ne istediğini netleştirmeden kesinlikle yaptırma.
0
william morris
(02.07.21)
izmirde görüyorum bazen kızlarda, bence yakışıyor, ama gördüklerim hep kaliteli işler ve güzel modellerdi. yarım görünse de sorun değil, güzelliği orada zaten. modeli ve dövmeciyi doğru seçmek en önemlisi.
0
hasmetizm 2046
(02.07.21)
sırtının neredeyse yarısı dövmeli biri olarak, dövmenin aksesuar olarak düşünülerek yaptırılması ilerde pişmanlığa neden olur diye düşünüyorum.
ya da sıkılırsınız.

dövmeyi insan kendisi için yaptırmalı, biri görsün diye değil.
"yaptırmalı" derken, bu işin raconu anlamında demiyorum.
öyle bir içsel düşünceniz yoksa, sizin için bir anlamı yoksa, sadece "şunu yaptırırsam eteklerle güzel durur" gibi bir düşünceyle yaptıracaksanız iki gün sonra sıkılırsınız.
geçici dövme falan yaptırabilirsiniz belki, o da bir seçenek.

sorunuza gelecek olursak, ben dövmenin şekline, yapıldığı kişiye/vücuda ve yerine göre değiştiğini düşünüyorum.
bazı insanın kolunda çok güzel duran, başkasının bacağında kötü olur.
birinin bacağındaki çok seksidir, ama aynı bacağa başka dövme yakışmayabilir.
birinin kolu dövme kaplıdır, çok kötüdür, başkasının kolu başka bir dövmeyle kaplıdır, ona yakışır vb.
çok değişken bir şey.
0
blatta hiberna
(02.07.21)
(22)

Bu tarz elbiseler nasıl görünüyor sizce?

vestasy
Bu modellerde, genelde bu tarz desenleri olan elbiseleri beyaz spor ayakkabıyla günlük giyiyorum. Ne zaman giysem üç dört kişiden ''inek sağmaya giden köylü kızı'' esprisi duyuyorum. Yaşlı işi diyenler de çok aslında. Yirmili yaşlarda ve ufak tefek ince bir kadınım, bu tarz elbiseler beni tombul tey
Bu modellerde, genelde bu tarz desenleri olan elbiseleri beyaz spor ayakkabıyla günlük giyiyorum.

Ne zaman giysem üç dört kişiden ''inek sağmaya giden köylü kızı'' esprisi duyuyorum.

Yaşlı işi diyenler de çok aslında. Yirmili yaşlarda ve ufak tefek ince bir kadınım, bu tarz elbiseler beni tombul teyzeler gibi gösteriyormuş.

Siz ne düşünüyorsunuz? Haklılık payları var mı? Sizin yorumlarınızı merak ediyorum.


cdn.dsmcdn.com
cdn.dsmcdn.com
cdn.dsmcdn.com
cdn.dsmcdn.com
cdn.dsmcdn.com
cdn.dsmcdn.com
cdn.dsmcdn.com
0
vestasy
(29.06.21)
Bence gayet güzeller, ben de benzeri elbiseleri seviyorum, özellikle pazen basma falan olanlar gerçekten ferah. Şahsen boylarını biraz daha diz seviyesinde seviyorum, diğer türlü hem kısa gösterebiliyor hem de bacaklarıma dolanıyor. Her ağzı olan da yorum yapmasın artık bence.
0
whoosie
(29.06.21)
çok hoş elbiseler bence. uzun boylu kadınlarda çok daha hoş durur. bir erkek olarak kot pantolonu göğsüne kadar çeken kızlardansa bunları giyenleri tercih ederim.
0
Pertev nail
(29.06.21)
bence de bu tarz elbiseler güzel, siz de rahat edip yakıştırıyorsanız asla haklı değiller. gönlünüzce giyin.
0
evde liyakat kalmamis
(29.06.21)
tasarım gibi alanların %100 subjektif olduğu yanılgısına sahip kişilerde yeterince düşünmeden, bilgi sahibi olmadan yorum yapma durumu var. bir de insanların çoğu bir görseli algılarken bilinçaltında genelde bildikleri şeyleri arıyorlar, tanıdık bir şeylere benzetmeye çalışıyorlar. bu tarz bir deseni sadece köylü kadınların üzerinde gördüyse biri ilk olarak aklına ‘’köylü kızı!’’ gelmesi normal, bunu ifade ederken espri malzemesi haline getirmesi de tartışılır. nerenin köyünden bahsettiği bile belli değil sonuçta :)

neyse ben de çok güzel buluyorum bu elbiseleri, doğru fiti bulunca tarzına uyan her kadının da taşıyabildiğini düşünüyorum.
0
william morris
(29.06.21)
Ne güzel elbiseler, keşke taytvari pantolonlar yerine böyle elbiseleri daha sık görsek.
0
reactionic
(29.06.21)
elbiseden önce çevreni bi değiştir. 2012'de facebook'ta esprisi yapılan biten bir konuydu bu kıyafetlerin teyzeye benzetmesi olayı. ikincisi, herhangi bir nesne bir şeye benzetilerek yeriliyorsa, bahseden kişi başkalarının dünyasında yaşıyordur. gece gündüz elinde telefon instagramda gezen kişilerden duymuşsundur bunu muhtemelen.

tanım : benim ve kız arkadaşımın da en çok beğendiğimiz elbiselerden bu. pek anlamam ben etek boyu kısaları beğenmiyorum. kollarda da uzunları sevmiyorum. kısa kol + uzun boy kombinasyonu en ideali gibi
0
avatar is back
(29.06.21)
Bir dönem çok giyerdim ben de. Sanırım bıkmış olduğumdan, artık hoşuma gitmiyor. Daha düz, rahat kesim elbiseleri seviyorum artık. Ama bunları spor ayakkabı ile giymeniz güzel bence. Elbisenin klasik havasını dağıtır biraz.
0
curukturpkokusu
(29.06.21)
Çok güzel elbiseler. Tam yazlık.
Böyle konuşanları dikkate almayın. Hatta uzak durun.
Genellikle kompleksli, çekemeyen kişiler alay ederler.
"Alay etmek basit insanların eğlencesidir"
0
pro9it9is9
(29.06.21)
Ben birkaç yıl öncesine kadar beğenmiyordum bu tarz elbiseleri ama sneakerla çok güzel geliyorlar artık gözüme.

Yalnız diz altı elbiseler sadece uzun boylularda güzel duruyor bence. Ben beğensem de hiç giyemiyorum o yüzden. Şöyle bi 10 cm falan uzun olsaydım gayet giyerdim severek.
0
ms brownstone
(29.06.21)
efsane.
0
brakgn
(29.06.21)
Ingilizlerden gordugum kadariyla bunlari sevgilisi, esi olan, orta yas ve ustu kadinlar daha cok tercih ediyor, yaz icin muhafazakar kaliyor bunlar onlarin standardina gore. Gencler daha curetkar, dekolteli, kisalarini giyiyor. Not: Ingiltere
0
neck_and_neck
(29.06.21)
Ben çiçekli ve renkli şeyleri sevmem ama çevremdeki herkes böyle giyiyor.
0
jazzabel
(29.06.21)
Beyaz sneaker ile rutin kombinim benim de.

Milletin ne dediğine bakmadan içinde rahatsanız ve kendinize yakıştırıyorsanız giymeye devam edin.
0
purplee
(29.06.21)
Ben cicekli-bocekli elbiseleri seviyorum. Ama oturmuyorsa üste, evet biraz demode gozukebiliyor. Yasli isi diye hic dusunmedim. Linktekiler bence cok zor elbiseler. Biraz kivrim varsa, demodeye kolayca kacabilir. Dumduz, kate moss vucutlarda oyle durmuyor mesela.

Daha modern durmasini istiyor musunuz? Soyle kombinlere bir bakin: www.rouje.com

Ufak tefek ise belki etek boyu biraz yukariya cekilebilir?
Ya da su boydaki romantik elbiseler: www.rouje.com

100% kendi tercihimdir. Siz neyi nasil seviyorsaniz ona devam edin.
0
buf-e kür
(29.06.21)
erkek gözüyle yazlık, tatil yeri vs. dışında giyilmesi garip duruyor kesinlikle.
0
bronz böcek
(29.06.21)
Giyim kuşam/güzellik konusunda genellikle motive edici konuşmaya çalışırım ama bu elbiseleri gördüğüm zaman hep “Nereden bulup da giymiş bunu?” diye düşünüyorum. Aslında kötü olan ne elbiselerin boyu, ne yakası ne de çiçek desenleri. Kötü olan üçünün bir araya gelmiş olması. Örneğin çiçekli, renkli, uzun ama askılı bir elbise daha şık bence. Veya yakası kapalı, bol ama kısa elbiseler daha tarz duruyor gibi… Yine de siz beğeniyorsanız giyin bence.
0
ruhen hastayim ben
(29.06.21)
Ben de hep rahat olabilecegini dusunsem de almadim hic cunku ciddi anlamda "Fatmagul'un sucu ne" dizisinden firlamis gibi geliyor goruntu itibariyle.
0
e mice
(29.06.21)
Çok seviyorum ben böyleli elbise ekstra spesifik bir yakışmama durumu yoksa genelde güzel bi tarz bence.

(erkek)
0
hedep
(29.06.21)
ben de arkadaşlarının aldığı havayı alıyorum ama giyin gitsin nolcak ya püfür püfür. sizi görünce ben ferahlıyorum :D
0
olutaklidi
(29.06.21)
bu kıyafetlere bayılıyorum ben (erkek,33).

yalnız bu kıyafetler yüz güzelliği ve fena olmayan bir fizik talep ediyor maalesef. bu tarz birini acayip tarz gösteriyor. sizi bilmediğim için yorum yapamıyorum maalesf.

ek: etek boyunu diz mesafesinde olursa daha iyi olur diye düşünüyorum ama bu da olur.
ek2: altına güzel bir beyaz spor ayakkabı.
0
syozkn
(29.06.21)
Ben de seviyorum, hem sevimli hem kadınsı.
0
alfred
(29.06.21)
Yaşlı işi diyenlerde kabahat yok, köy yerinde giyilen basma eteklerin biraz daha hat belli edenleri.

Gördüğün gibi beğenen de çok, o yüzden hoşuna gidiyorsa giy ama ben de hep böyle giyinen birine takılabilirim.

Modern aksesuarlarla, çantayla bu algı kırılabilir tabii, bir kemer bir fular bile havayı değiştirir. Keza ayakkabı seçimi de. Ama beyaz spor ayakkabı da her şeyle giyilir dene dene basite kaçtı artık.

Kişisel görüşüm ise giyecek elbise mi bitti yönünde. Hep aynı tarz giyinmek sıkıcı zaten, ara ara giyersen dikkat de çekmez.
0
Jux
(29.06.21)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.