Futbol olsun milyonlar kazanan bir adam hayran olmak,maçlarını kaçırmamak, sistemin yükseğe getirdiği dört bir yana yaydığı spor dallarının takipçisi olmak, et yemek ve bunu sorgulamamak bile, oy verdiğni parti seçimi kazanınca arabayla tura çıkmak, evlenmek sevmek aşık olmak, bunlar bile farkına varılamayan ama bir şekilde kanıksatılmış şeyler. Kendi özgür iradesiyle yaptığını düşünyüor kişi, evet belki öyle ama o özgür irade dediği şey işte, hangi koşullarda toplumsallığın ne kadar etkisinde vs gibi şeyler var.

Siyasi olaya gelirsek konuyu açtığın, bir taraf demeyeceğim bir kaç tarafta lidercilik particilik olduğu için yönlendiirlmelere gerek olduğunu düşünmüuyorum fazla. Şartlanılmışlık var savunma refleksine her koşulda sahiplendiği şeyin. Sahiplenmeye aslında ait olmaya ihtiyaç duyuyor insanlar. Bir yere bir şeye ait olmak.

Can Dündar mesela örnek veriyorum, onun tutuklanması haksızdı diyen akpli bulmak zor. Dİğer taraflarda da durum fakrlı değil ama faşizmin,haksızlığın, kana susamışlığın, yozlaşmış gücün kaynağı belli olduğu için biz o tarafla ilgiliyiz.

@inhiraf

Sun Tzu milattan önce 6. yüzyılda savaşların savaşa girilmeden nasıl kazanılacağını kitap haline getirmiş. sen ise milattan sonra 21. yüzyılda insanları abartmayalım diyorsun.

ilimunati vs. boşver bunları, yaşananlara bakman yeterli.

Ne kadar büyük ve beylik yargılar. Daha fazla derinlemesine inilebileceğini sanmıyorum, burada kesmen yerinde olmuş.

Algı yönetimi vardır ve gerçektir, burası doğru. Zira bu kadar yolsuzluğun, bu kadar yağmanın, talanın ve cinayetin üstüne hala yerinde sapasağlam durabilmek bu algı yönetiminin bir başarısıdır.

Demem o ki, komplo teorilerine inanmayın. Az okuyun, sorgulayın ;)

@sevgikusunkanadinda

sen yazdığımı okudun mu öncelikle? Okuyun, sorgulayın diyorsun da benim burda ne yaptığımı sanıyorsun?

Şaşkın!!

Metinde de sorduğum gibi, sen sadece sana aşılanan düşünceler ile görmek istediklerini mi görüyorsun diye kendine sordun mu?

Vallahi benim gördüğüm şey 10 açıdan da dosdoğru görünüyor esasında. Birisi "vallahi de billahi de Bayırbucak Türkmenleri" diyor, bir diğeri "ÖSO" diyor, diğeri "velev ki silah var nolcek" diyor, kabinenin bozkurtu "Türkmenlere filan gitmedi" dediğini yalanlayamıyor. E ne oldu? Benim bakış açısı, tez antitez sentezle dosdoğru oldu ;)

"kendi hükümetine ve onu seçen halka karşı doldurulup ayrılıştırılırken"

O hükümet benim hükümetim filan değil. Selahattin Demirtaş'ın 10 Ekim katliamının hemen sonrasında söylediği gibi "ülkenin yönetimine darbe yapmış bir klik" idi. Ülkeyi seçime bu klik götürdü ve ayak oyunlarıyla istediğini gayet güzel aldı.

Hükümeti, başbakanı, cumhurbaşkanını babanız gibi görmekten, "ne yaparsa yapsın o senin babandır" psikolojisinden vazgeçin lütfen. Her şeyi geçtim, en başta insalık onuruna yakışmıyor.

Amaan işte. Birisi okur diye yazıyorum.

Edit: Global lokalden başlar. Yazdıkların pek öyle ahım şahım şeyler olmadığı için mecburen parti konusuna indirgedim.

@sevgikusunkanadinda

Üste çıkma, kendini yüksek seviye ermişliğinde görerek önemsemediğini belirten dolaylı tümleçler kuruyorsun ama cevap vermekten kendini almıyorsun. Nasıl bir çelişki.

"Demem o ki, komplo teorilerine inanmayın" dedikten sonra Selahattin Demirtaş'ın komplo teorilerini yazıyorsun.

İnsan beyni yıkanmaya görsün, kendi yazdığının ispatsız, komplo teorisi olduğunu anlayamaz zaten.

istediğin kadar yerelden başlat bunun başlangıcı zaten kitle algı yönetimidir. Yerelden yola çıkılıp bütün yönlendirilir zaten. Alevi-sünni, türk-kürt, sol-sağ, alaylı-mektepli, chp'li-akp'li, fenerli-cimbomlu, bizim mahalleli-öbür mahalleli. Aksini söyleyen bence toz pembe bir hayat yaşıyordur.

Ayrıca cevabını gören biz burda mit tırlarıyla ilgili bir konu konuşuyoruz sanacak.
Okuduğunu anlamıyorsan bir zahmet artık cevap verme.


Tekrar ediyorum bu soru ulusal değil özellikle ortadoğu halklarının kitlesen yönlendirilmesi ile alakalı bir soru.

@j r r tolkien hayrani

Geçmiş zamanlarda dediğin konu şu şekilde işliyordu: avrupa halkı hristiyan, mezapotamya ve kutsal topraklar müslüman egemenliğinde. halk doğal olarak düşman görülen diğer bir halka kışkırtılır ve ordu toplanır. evet, kitle yönlendirilmesi. Peki bir halkın kendi halkına karşı kışkırtılması?

Bak işte bu son dediğim asıl sorum. Tabi geçmişte olduğu gibi bir imparatorluk içinde yerel bazda ayaklanma, kışkırtma doğaldır. çünkü ortada farklı ırk, dil, din vs gibi gerçekler vardır ve bunu yapanlar o ırk, dil, din ile ilişkilidir.

Türkiye'de artık bu konu yukardaki son cevabımda da belirttiğim gibi dışardan gelen yönlendirmeler ile aslında var olmayan durumların propagandası üzerine kurulu ve halk, bu istismar edilmeye açık konularda yerel liderler vasıtasıyla değil, üzerinde gayet iyi düşünülmüş, planlı bir program çerçevesinde, gelişen iletişim kaynaklarının yardııyla kolayca yönlendiriliyor ve aslında var olmayan sorunlar yaratılmaya çalışılıyor.

Emin ol, iktidarda son 5-10 senedir chp olsaydı, bu yönlendirme ve algı yönetimi chp ve laik kesim üzerine dindarları kışkırtma olarak vuku bulacaktı.

"İnsan beyni yıkanmaya görsün, kendi yazdığının ispatsız, komplo teorisi olduğunu anlayamaz zaten."

Hah, işte ben de onu diyorum yahu :) haydi hayırlı traşlar.

ne yani, 7. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar devem etmiş en taze, en bilinen konu üzerinden değil de hitit'ler ile antik mısırlılar arasındaki tarihi milattan önce 13. yüzyıla dayanan kilden tabletler üzerine yazılmış muğlak tarih üzerinden mi örnek verseydim?

verdiğim örnek üzerine koca bir paragraf yazarak niyet okumaya çalışmışsın.

sırf arkasında başka anlamlar aradığından konuyu da başka yerlere çekmişsin. soruma cevap yok tabi..

(bkz: resmi gazete yalan söylemiyor)
algı yönetimine, kitlesel yönlendirilmelere kapılmamak için resmi gazete okuyabiliyor olmak da gerekiyor.
(bu nedenle resmi gazetenin düzenlemesinin halkın anlayacağı biçime dönüştürülmesi gerekiyor.)
bizim adımıza alınan bütün kararlar orada. bu kararlar bire bir bizle ilgili konular. daha bir kere bile resmi gazeteye bakmamışsak "bizi yönlendiriyorlar, algı yönetimi..." demeye hakkımız yok bence.

Detaylı analize girmeye gerek yok. Artık bitmesi gereken "dış mihrak" geyiğini krema ile süsleyip, pasta diye öne sürmüşsün. Bunu yaparken, sözde değil de özde bunun gerçekten yalan olabileceğini. Gerçekten "onlar"ın "israil'in oyunu ve arkasında amerika var. Tüm dünya bize düşmansa demek ki doğru yoldayız, aksi olsa şüphe duyardım" mantığı ile kandırılmış ya da uyanmamış kitleler olmadığı ve haklı olabileceklerini düşündün mü?

Mevcut hükumetin özellikle 2008'den beri agresif olarak izlediği ayrıştırma be ötekileştirme politikalarına gözünü kapatıp "biz gençlikik, kendi hükümetine ve onu seçen halka karşı doldurulup ayrılıştırılırken ve bunun sorumluluğunu yıllardır dur durak bilmeden ortaya atılan ispatsız içi boş iddialar, duyumlar..." diyerek yüz yıllık dış mihrak geyiğini döndüren birinin bu soruları kendine sorduğunu sanmıyorum.

Sen ne kadar "ülkemiz üzerine oyunlar oynanıyor nasıl göremiyorsunuz ya?" karşındaki de "çok açık bir şekilde kandırılıp, uyutuluyorsun. Nasıl göremiyorsun ya?" diyor. Aradaki fark da birine inanmak için twitter vs. gibi sosyal medya ağlarına güvenmek değil. Hatta gündemi ve haberleri havuz medyası dışında takip etmeye de gerek yok. sadece 1 akp mitingi izledikten sonra kimin ayrıştırıcı, kimin dediği ile yaptığı tutmayan olduğunu görüyorsun.

Tabii sen şu an kendini "büyük oyunu görmüş, dış mihrakların oynuna karşı durmuş ve olayların farkında olan biri" olarak görüp, "bu mükemmel(!) hükumete karşı insanlar neden rahatsızlık duyuyor, nasıl bu kadar kör olabiliyorlar?" diye kendine inanamıyor olabilirsin. Hatta ileri gidip "Her gün sabah, takvim, star'da bu oyunlar çarşaf çarşaf yazılıyor. İnsanlar nasıl oyuna gelip hükumete karşılar da diyebilirsin. Bu yüzden ümidi kesmiş de olabilirsin. Fakat unutma ki sen karşıdakine karşı ne düşünüyorsan, karşıdaki ne sana karşı onu düşünüyor olabilir pek tabii.

Twitter'da yazanlara, bedava mal görmüş yurdum insanı gibi sorgulamadan hemen atlayıp inanacak değilim. Sabah, takvim, star gibi oluşumlar kadar doğru haberi barındırıyor oralqr da en fazla. Önemli bir olayı en az 3-4 ayrı yerde okumadan kendi yorumumu oluşturmam.

Tabii dediğim gibi bir yandan biz - bunlar deyip öte yandan seçimden seçime birlik konuşması yapanlara da inanmamı beklemesin kimse. Bu beni güdülmüş kitle yapacaksa da yapsın.

Merak edip o dönemdeki yazılarına baktım fakat yazılarında bunu tam olarak destekleyecek bir görüş yok gibi. Hayıra daha yakın gibi görünüyor
referandumdan bir hafta önceki yazıları:
www.milliyet.com.tr
www.milliyet.com.tr

değildi, Mustafa filmi üzerinden böyle bir kanıya ulaşmak için Can Dündar'ı hiç tanımıyor açıkçası okumuyor olmak gerekir.

ben şu kadarını biliyorum ki, bunlar tamamen gözlemlerim; can dündar çok ciddi bir anti-türkiye gazeteciliği yapıyor, bakın anti-akp demiyorum.

Can dündar ne kadar türkiye karşıtı görüşleriyle tanınan uluslararası kişi yada kuruluş varsa ya yakın arkadaş yada o kuruluşlardan yılda bir kaç kez ödül alır.

henüz başlamış bir mahkeme aşamasında tutuklanmasını çok yanlış bulmakla beraber sonuçlandığında, ingiltere ve abd gibi ülkelerde de olduğu gibi devletin güvenliği bakımından gizli kalması gereken belgeleri açıklamaktan dolayı kariyerini noktalamasına yol açacak bir ceza almasını bekliyorum.

ingiltere ve abd'de ne olmuş ne olmuş?

watergate skandalını ortaya çıkaran adam bile tutuksuz yargılandı da suçsuz bulundu. devletin gizli belgesini açıkladı diye içeri atılan tek bir gazeteci bilmiyorum ben. paylaşırsanız bakarız.

bir de anti türkiye ne demek yahu? bu anti türkiye neye göre kime göre anti? hangi kurum ve kuruluşlar bu "anti"liğin içine giriyor mesela?

bu arada hapse girmekten korksaydı ya da hapse girmemek için devir adamlığı yapsaydı o haberi yapmazdı. ya da yapardı ama altına imzasını atmazdı. yani bunu anlamak bu kadar mı zor? bu haberi yaptığında başına gelecekleri biliyordu herhalde.

Hayir defildi, hatta hayir oyu verdigini de gecenlerde acik acik ifade etmisti.

Al buyur bütün köşe yazarlarının oyları:


www.gazetevatan.com



Ki can dundar'in bu konuda bizzat kendi aciklamasi da var.

Bölünmesin tabi ama illa bölünecekse ben Yozgat'ın da ayrılmasını istiyorum.

Kantonlara falan mi bolunsek diyecegim ama bugun tatmin olmayanlar o gun de tatmin olmayacak.

Ferhan Şensoy'un böyle Bi fantezisi vardı. Eskişehir i istiyordu kendisi :)))))

@kakao tırlara bakarken yazdım.

Daha verimli bir ulke halini aliriz. Eskiden Egeliler ulkeyi yonetiyordu simdi de Ic Anadolulular yonetiyor gibi geliyor. Besiktas, Kadikoy, Sisli, Sariyer, Maltepe de icislerinde ayri olsun. Kadikoy, Iskandinavya standarlarina cikar.

ülkeyi bir bırakmadın halk yönetsin.

İkisi de güzel, fakat andırmıyorlar.

İlgisi yok bence.

athena an is bir efsane iken mor ve ötesi sadece bir kaç bira ile ancak.

en.wikipedia.org

en özeti iki halkı birbirine düşman edip bir diğerine döner bıçağı sattı.

cezayir kırımına bile girmiyorum

libya'daki olay o kadar goz onunde, bagira cagira olmadi.
ruanda, yahut cezayir gibi degildi yani. (buralarda fransa goz gore gore katliamlara, soykirimlara ortak olmus, ve bu curumleri isleyen yoneticileri kahraman gibi el ustunde tutulmustu)

libya'da kaddafi kanli bir diktatordu, ve halkina zulmediyordu.
halk ayaklandi, ancak kaddafi'nin silahlari daha gucluydu. dogu'daki isyancilari sivil halkla birlikte eziyordu ki, fransiz ucaklari bingazi'nin bati mahallelerinde ilerleyen tanklari bombalayip savasin seyrini degistirdi.

ancak goz onunde bu gelismeler yasanirken, libya halkinin elinden ayaklanma calindi.
ayaklanmanin kumandani cephe gerisine cekilip infaz edildi, daha pek cok onemli ve guclu isim ezildi. libya'ya korku ve teror egemen oldu. ayaklanma halk cocuklarinin elinden calindi, libya alt ust oldu. asiretler, dini orgutler filan tanindi, muhatap alindi. beslendi.
ve bunlari perde onunde degil, ama perde gerisinde gerceklestiren aktorler britanyali, fransiz, a.b.d.'li filandi.

bunun icin.

askerin gövde gösterisi mi yoksa, çekilmesi mi?

ne pesi yahu. silvan'ın anasını ağlattılar kaç gündür.

pbs.twimg.com
www.rotahaber.com

İlk olarak batı toplumlarında esas olan hoşgörü falan değil. O hoşgörü anayasada veya hukukta var; halkın içinde olmuyor genelde. O hoşgörülülüğün içinde ne aşağılamalar, ne ırkçılıklar cirit atıyor. İnsanlar düşünüyor; nefret suçu olduğu için ifade edemiyorlar sadece.

Kısmen katılıyorum, kısmen katılmıyorum.

İlk olarak, arada kalmışlık kültüründen ve kişilik bpzukluğundan, "Yumurtadan çıktım, kabuğumu beğenmiyorum" sendromundan hepimizin nasibini aldığına inanıyorum. İnsan kendini ne olarak görürse görsün; aşağıladığımız her şey içimizde var. Bunun içinde yetiştik; genelde öyle hissetmesen bile hiç ummadığın bir ayrıntıda karşına çıkar bu. O yüzden, memleketimde büyüyen tüm kızların bir parça "Kezban", tüm erkeklerin de bir parça "Kamil" olduğu benim inancım. Böyle olmamak istemek ve bunun için çalışmayı ayrı, buna sarınıp "Ben de böyleyim" demeyi ayrı bir şey olarak görüyorum.

Buna benzer olarak da "Anadolu çomarı" tabirinden nefret ediyorum. Çok aşağılayıcı, çok kibirli bir laf; başkasına nasıl köpek diyebilir bir insan. Kezban ve Kamil'lik müesseseleri gibi, çomarlık dediğimiz şey de içimizde. Tamam, tamamen bunun içinde batmış olmasa da insan, metrobüse binerken arkasındakini düşünüp "Buyrun" mu diyor kimse, herkes kendi en iyisine odaklanmış gidiyor. Oturabilmek veya en azından düzgün bir yerde ayakta kalmak için stratejiler düşünüyor. TEM'de trafikte takip mesafesini mi koruyor, yoksa "Arayı açarsam, biri giriverir" diye mi düşünüyor. Ya da sokakta birbirini dövebilen, birbirine "Kimsin sen, kimsin lan sen" diyen adamlar mı çomarlıktan uzak, "Ay, adam bana bakıyor, yolumu değiştireyim" diyen kadın mı? Dediğimiz şeylerin bir kısmını yapmak zorundayız; hayatta kalma, ezilmeme çabası hepimizi bir parça "çomar" yapmak zorunda. Söylediğimiz şeyden, biz muaf değiliz. Dolayısıyla bu tür şeyler için küfretmeyi anlamlı bulmuyorum. Bu da "Madem hepimiz çomarız, o halde birbirmizi sevelim" anlamında bir kullanım değil. Şark kurnazı ya da yobaz olarak gördüğüm bir insanı sevmem, saymam mümkün değil; sadece küfürlerle yargılamadan önce, sütten çıkmış ak kaşık olmadığımı hatırlamak gerek. Çelişkinin olmaması mümkün değil, bu kültür mozaiğinin içinde homojen olmak mümkün değil.

Baktığında, dediğin kesimle ne kadar dalga geçiliyorsa, pipolu kesimle de o kadar dalga geçiliyor.

Bunun için ise interneti ve televizyonu suçlamak çok da anlamlı değil. Bu dünden bugüne başlayan bir süreç değil. Bunun daha öncesi de var ama öncesi 80'lerde arabeskle başlayan bir süreç. Arabesk ezilenlerin müziği oldu, dinleyenler orada kendilerinden bir şeyler buldu. İbo "Urfa'da Harvard vardı da, ben mi okumadım" dedi ve okumamamın kompleksini yaşayan insanlar "Yürü be!" ile ortaya çıktılar. "İşi bilip işe gitmemek", "kısa yoldan köşeyi dönmek" gibi önceden var olan kavramların altın çağını yaşaması da bu dönem. "Benim memurum işini bilir" de bu dönem. Açıkçası bunların hepsini bir arada düşündüğümde, politik bir tercihin yanında bir de etkiye tepki olarak görüyorum. Atatürk zamanında "Köylü milletin efendisidir" diyerek şehirli-köylü değer dengesini korumaya çalışmış. Bu alanda okumamış kişinin de değerli olabileceği hissi verilmeye çalışılmış. Sonrasında ise biraz daha elitist bir politika görülmüş. Bu gerçekten çağdaşlaşma için bir çaba olsa da, yan etki olarak okumamış kesimin kendini değersiz hissetmesine neden olmuş illa ki. Sonradan da İstanbul'a olan göçlerle bu ayrım kendini aynı coğrafya da iyice belirginleştirmiş ama fakir ve okumamış kesim kendini hala değersiz, söz söyleme hakkı yokmuş gibi hissetmiş. Bu şartlar altında "Ben de insanım" düşüncesinin bir düdüklü tencere misali kaynaması kadar normal bir şey yok. 80'lerde de politik rüzgarın bu düdüklü tencereyi birden açması, yozlaşmanın da getirisi, arabesk gibi kültürel öğelerle birlikte kontrolsüzce bu kesimin "Bey" konumuna gelme süreci ve şehirli-köylü ayrımındaki keskinleşme artık elle tutulur, bıçakla kesilir hale gelmesi kaçınılmaz. Bu kişiler 80'lerde zengin iş adamı oldu. Şimdilerde ise ülke yönetiyorlar, birçok ezilmiş kişinin sesi oluyorlar. İnternetin gelişmesi ise ancak bu süreci hızlandıran bir etken. Toplum zaten uzun süredir ayrışmış, coğrafi konumdaki yapısı nedeniyle zaten ayrışık. Ancak bu ayrışmanın tırmanmasının nedenini teknolojik gelişmelere yığmak anlamlı değil.

Tren kazası kısmına gelince, suçlu ilk başta tabii ki yapımda emeği geçen ve o yapımı yöneten kişiler. Ya kim suçlanacaktı? Onun o şekilde yapılmasını denetlemek, can güvenliğini sağlamak kimin işi? Doğal bir kızgınlık da o kişileri seçenlere gelecek tabii ki. Ancak onlara kızıyor olmak, onları suçlamak; yine kişinin kendisini suçundan muaf bırakmıyor. "Ne yaptın, bu olanları engellemek için" derler insana. Eğer kişi gerçekten bir şeyler yaptığına inanıyorsa, o zaman istediğine kızabilir. Ama ben elimden geleni yaptığımı düşünmüyorum kişisel olarak, bu da beni herkes kadar suçlu yapar.

@aychovsky

benim aldığım eğitimde as olan insan ve haber alma hürriyeti idi. bu türkiye de farklı olabilir. çünkü bu tarz bir özgürlük ve devrim yaşanmadı. yasalara dayalı bir ayaklanma veya herhangi birşey çok sırıtıyor. bu yüzden türkiye bir devrim yaşayamayacak.

first amendment gibi bir düşünce olmadıktan sonra (ki olmayacak) biz kötünün iyisi olacağız.

herkes anlattığınız gibi değil. ben değilim. belki siz de bunun farkında olduğunuz için değilsiniz.

ama mesele doğu-batı meselesi değil. olay şu:

özenmek slotu var insanlarda. evrimsel bir şey olsa gerek. bunu erken fark edenlerden bir kısmı fark etmeyenler üzerinde manipülatif bir araç oalrak kullanıyor. bunu kullanabilmek ve kitlelere aşılayabilmek için gücünüz, gücünüz için paranız olması lazım ve şirketokrasi, lobiler de bunun için var.

kendimizi suçlama kısmı bana o nedenle hikaye geliyor. o eğitim yok ki, verilmiyor ki, adam sövdüğü yolu yapanların kendinden farksız olduğunu bilse ne olacak? çözecek mi durumu? (eğitim derken yolu yapmanın teknik bilgisini, denetim olmayışını, o eğitimi vermeyenin o denetimi de zaten yapmayacağını, bir sürü şeyi kastediyorum)

bence batının dünya ahlakına en başarılı verdiği seyir budur siz de bunu epey yutmuşa benziyorsunuz, üzgünüm.

insanlar sandığınızdan daha bilinçsiz. bencilce güdü herkeste olup özgecilik az kimsede var çünkü türün devamı artık tehdit altında değil. bence daha fazla ayrıntı var burada ama şu an giresim yok. yani size suçlayıcı yaklaşmak gibi bir derdim yok, bence konu aşırı derin ve bıkkınlık yorumlarınıza yön vermeye başlamış gibi, demek istiyorum. insanız ve bunu yapıyoruz. kendimi pozitif bir insan gibi yansıtmış olmayayım. aksine. fakat bence olayın etrafında dolaşıyorsunuz. bunlar semptom. bu kadar yaygın semptom varsa olay lokalize değil sistemik ve genel olmalı değil mi?


ya da çok az gireyim ama dağınık olacak söylediklerim.

bizim aşağılık kompleksi ile yoğrulmuş bir toplum oluşumuz ve en ayığımızın bile bundan bağışık kalamaması genel bir skalada bence ikiyüzlülükten ziyade eğitim ve üretim eksiğimize işaret ediyor. sıfatlar içeriklerinden daha önemli bizim için çünkü biz maçı oynayan değil seyredeniz. kazanın yanında olursak o kulvara dahil olacağımızı sananlarız.

-edit: bir eliminasyon gerekçesi olarak- loser edebiyatını bize veren batıdır ve bu bir taktiğin parçasıdır. e biz de almasaydık? ama aşı yokken ve bir mikrobu tanımıyorken ona vücudunu kapatamazsın. neden önemli loser yaftası? kendine acımayı seven bir toplum içerisindeki özentiler de bu sefer kendi durumuna üzülmeyi aşağılanacak hale getirip 180 derece yöndeki aşırı uca kaçmıyor mu? asıl bu değil mi özentilik? her koyun kendi bacağından asılır, şikayet etmek kötüdür vs. bunların öbür yanağı çevir demekten farksız olduğunu anlamayınca özenti olmaktan kurtulmuş mu oluyoruz, yani zokayı yutup yuttuğumuzu mu bilmemek çözüm?(bu kelimeyi* en çok koyunlar kullanır bu yarışı benimsersen dışına çıkamazsın, dışına çıkmazsan çelişkiyi göremezsin, bütünleşirsin, eleştirdiğin şeyleri kendin yapınca normal başkaları yapınca kötü algılamaya başlarsın çünkü eliminasyon ilerlemenin tek yolu iken eleştirdiklerini yapmak da hayatta kalmanın tek yolu olur)

bunun bu toprağın insanının tarihiyle çok alakası var. fakat bundan dünya insanı da muzdarip. bizde sadece daha fazla görülüyor. bu stockholm sendromunu herkes yaşıyor. bir tek kendi hastalığını görenler artık diğer kategoriye geçiyor.

edit: bazı yerler çok muğlak olmuş, netleştirmek için ifadeler ekledim.

ulusal meclis ile alakalı bir seçim değil, regional elections önümüzdeki. Bu seçimlerin galibinin deport gibi bir yetkisi olmayacak. Zaten 2015 ilkbaharında yapılan yerel seçimlerde Front National birinci gelmişti. Gördüğün gibi kimse sınırdışı edilmedi. 2017'deki seçimler ile o gücü bulabilirler.

Kaçıp gidebilecekleri çok fazla ülke var. Kendi tercihleri ne yönde olur bilemem.

Yahu orası herhangi bir Ortadoğu ülkesi değil. Öyle adamı kolay kolay deport edemezsin. Kanun var hukuk var nizam var. Hele fransa vatandaşi ise hiç edemezsin

Kim var Fransa'da?

kimler sigindi ki fransa'ya. 1 kisi icin mi bu basligi actin? goren de sanacak 2500 aydin fransaya kacti gecen ay.

@baldur2

#1015714

sennheiser mx470 olabilir.

hocam bunun mx170 ve mx270 den farkı nedir ki acaba?

@ananiyimioguz bu tarz kulaklık kullanmadım hiç. kulağımdan düşme durumu ya da oturmama gibi bi durum olur mu sizce?

model onerisi degil ama dikkat edilecek husus olarak mutlaka dene, ben cok guzel ve pahali bir over ear kualklik aldim, evet ses kalitesi super ama kafamin tepesini acitiyor, bir arkadasin onerisi ile almistim, o hala cok rahat ama kafatasi yapisi fakindan hehalde benim kafamin tepesini acitiyor. agirligina da dikkat et. bu aldigim pahali olan sennheiserdi, esim djlik yapiyor onun yadigar bir philips'i ve sony'si var, bence bazi acilardan sennheiser overrated kesinlikle sony ve philips'te beklentilerin karsilayan modellerin fiyatlarini kiyasla derim.

Kulaklık dediğin kafa üstü mü? zaten artık kulak içi olmayan fazla model üretilmiyor.

kafaüstü model olarak kalite/fiyat performansı iyi şu var:

www.aliexpress.com

bende KZ ATE modeli var (kulak içi) ve mükemmel bir ses kalitesi var. internette audiophile'lerden baya bir övgü alıyor zaten.

Philips citiscape fixie. Kulak içi ağrı yapmaya başlayınca, gidip 100'e aldım geçen hafta, Gayet memnunum; hem bas iyi hem de diğer kafaüstü kulaklıklara göre inanılmaz rahat.

indirim varken 25 tl ye bunu almistim baya memnunum ses kalitesinden.www.elmasepeti.com

daha çok çalışmamız lazım deyip, yine devam etmek isteyecek.

"kılıçdaroğlulu chp ve bahçelili mhp artık bitmiştir. taze kan lazım, yoksa bu günleri de ararlar.

@redeath
hatırladığım kadarıyla "daha çok çalışmamız lazım" seçeneğini yerel seçimlerden sonra kullanmıştı.

Kılıçdaroğlu esasında elinden geleni yapıyor şu anda. Sonucunu başarısız görmüyorum. Partideki yamyamlar kendisine biraz olsun fırsat verse daha iyisini yapacaktır. Kendisi Baykal'la ve aday olma ihtimali bulunan diğerleriyle kıyaslandığında CHP için bir şanstır.

Kılıçdaroğlu başarız değil.lekesiz temiz siyaseti temsil ediyor.Projeleri mantıklı ve iyi.

ha başka biri çıkıp şu projelerim var,chp yi şöyle ileri götüreceğim derse(lafla değil,gösterdiği projelerle)gelsin başa geçsin derim.

o zaman o adamı alkışlar ve arkasından yürürüm.

kılıçdaroğlu başarısız değil.
chp adının alabileceği tüm oyları alıyor.

ki hziran seçimlerinde akp'yi iktidardan da etti. ama chp nin her koşulda tek seçeneği koalisyon. o koalisyon da cb tarafından verilmezse, chp naparsa yapsın başarısız gözükecek.

kılıçdaroğlu gidip; m.ince ve metin gibi tipler başa geçerse. 20bin adet ap ve vp oyu alınır, baba gibi milyonlarca oy da kaybedilir. chp de en az mhp kadar çözümsüz ve alternatifsiz bir partiye dönüşmüş olur.

bocconi'de pazarlama ya da finans master'i yapardim.

kumarhane açarım. o kadar paraya da gerek yok gerçi.

en sağlamı bitcoin(şaka şaka). git apple, google hisselerine yatır 5 sene sonra şu an test edilen patentleri alınmış teknolojik gelişmeler gün yüzüne çıkacak. bu şirketlerin geleceğini geçmişine ve yatırımlarına bakarak anlayabilirsin.

Almaya Razı olduğun risk miktarı ortaya koyduğun paranın getirisinin ne olacağının ana belirleyenidir.yukarıdan aşağı sıralamak gerekirse

Şans oyunları
Ticaret
Gayrimenkul
Döviz altın
Faiz

Taşıyabileceğin riski düşünüp bunlara belli oranlarda yatırım yapacak şekilde bir sepet en iyisidir bana göre.

gayrimenkule yatırırım.

100000 e kumarhane acacaksin oyle mi? hatta o kadara da gerek yok. koseye bufe mi aciyorsun?

ticaret veya taşeronluk yaparım

3 harfli ya da rakamlı .com domainler alırdım. net

@baldur kumarhaneyi Nişantaşına acmayacaksin güzel kardeşim. bitirimhane olucak, az merdiven altı olucak. Varvar masaların olucak, kepenkli kapın ve erketelerin olucak. bir de jandarma bölgesinde olucaksin azcık para yedireceksin. Uzayda mi yaşıyorsun? 100bin gayet iyi miktar. casino acmiycaz.

şu soruyu soran tarafından değil kesinlikle. slogan sorusu soruluyor, soranın cümleleri anlaşılmıyor. negzel.

www.youtube.com

anladığım kadarıyla cevap:

kalemle yazmayacaksın. pc'de hazırlayıp a3'e baskı yapacaksın. döviz'den kastın euro dolar banknotu ise yazma cebinde kalsın paran.

iş bankası yanlış hatırlamıyorsam doviz hesabi acanlardan 20 dolar hesap isletim ucreti kesiyor.

enpara'da boyle bir sey yok tamamen ucretsiz.

İşbankası'nı bilemiyorum ama, Akbank'a iki tane fatura talimatı verince, sınırsız sayıda vadeli/vadesiz/döviz/TL hesabını ücretsiz açtırıyor.

enpara açın, hem atm kartı var hem de işletim soygunu yapmıyor. hem de evinize geliyor. + hediye güzel kalemleri var.

32 lira kesmiş anında çakallar.

anasayfasındaki geri sayım kısmında 12 saat 20 dakika kaldıgı yazıyor

@ambrosia
ilginç. bende sadece "Global Shopping Festival Starts in: 0 Days" yazıyor.

bilgi için teşekkür..

aplikasyonunda geri sayım kutucuğu var ordan baktım. rica ederim :)

iyiki söyledin la
hersey gırıyo dımı

@speranza

yok herşey değil. orası bir avm gibi. bazı satıcılar bazı ürünlerde %50 ye varan indirim yapıyor, ayrıca sitenin kendisi de indirim kuponları veriyor. mesela ben enpara debit kartımı alipay'e (paypal gibi) kayıt yaptım ve 5$ herhangi bir alışverişte kullanabileceğim kupon aldım.

yalnız şöyle bir durum sitedeki çoğu satıcı ürünün fiyatını 11.11 için 10 gün öncesinden yükseltip büyük indirim yapıyormuş gibi gösteriyor. gözüne kestirdiğin bir ürün varsa önce banggood.com gibi diğer çin alışveriş sitelerinden normal fiyatına bakıp, gerçek bir indirim olup olmadığını anlayabilirsin.

Dediğim gibi ben alacağım ürünün indirime girmesini bekliyordum ve aylardır fiyatı tüm sitelerse 50$ idi. satıcının indirimi ve artı 5$ aliexpress kuponu ile çok ucuza alabileceğim.

indirimli alıyorum derken kazıklanmamaya dikkat etmek gerek.

yazilim yapacagim diyorsan buyuk ekran birsey alman daha iyi olur.

ben yazilimciyim 13" kotu degil ama buyuk ekranda calismak ayri guzel mesela

şunu da unutma, alacağın mac'i herzaman harici bir ekrana bağlayabilirsin ve kablosuz mouse ve klavye ile masaüstü gibi kullanabilirsin.

vapur+1

diger pc'lerin aksin, mac'lerde ekran boyutu kuculdukce fiyat duser.

tasinabilirligi on planda tutup ufak bir modele gitmeni, aradaki farka da kendine guzel bir monitor almani tavsiye ederim. sonucta buyuk diye alacagin 17" macbook'un da ekran boyutu cok buyuk degil, 23" veya daha buyuk bir monitorle kiyasladigin zaman. ustelik de cift ekran calisma sansin olur. birinde sosyal medya, vs. browser pencereni acip, digerinde de keyifli ve rahat bir sekilde calisabilirsin. disari gittiginde de tasinabilirlik acisindan ideal bir makinen olmus olur. senelerdir bu sekilde takiliyorum, son derece de mutluyum.

fizik tedavi. kas ağrısı olmayabilir menisküs falan olabilir.

sigara içiyor musun? ve yaş 25'i aşkın mı?

ben durduk yere neredesin firuze'nin albumune sardim. sabah aksam dinliyorum.

www.youtube.com

@cilgin fant, o filmde beni affet diye bi şarkı vardı, o zamanlar çok dinlemiştim, hala dinlerim.

tool - rosetta stoned

tool - schism

a perfect circle - the outsider

a perfect circle - rose

mad season - long gone day

mad season - wake up

Normalde tarzım değil ama,
Jessie j- flashlight
Hozier - take me to church

gta vice city'yi indirince 80'lere gittiğim ve bu ara green card tatavası döndüğü için bir ımerikın driim şeysi hasıl oldu,

www.youtube.com

www.youtube.com

son iki aydır falan sırf epic rap battles of history'yi dinliyordum.

wiz khalifa - on my level
downtown party network - space me out (jody wisternoff & james grant edit)

Metric - Speed the collapse
Tame Impala - Let it happen
Midlke - Roscoe

dotan - home. ayrıca balthazar'ın muhtelif parçaları

www.youtube.com

florence and the machine - what kind of a man

My sleeping karma-Moksha m.youtube.com

open.spotify.com
open.spotify.com
open.spotify.com

Çok şey var ama last.fm istatisklerime göre:

Harrys Gym - Brother (live Concert)
www.youtube.com

ve

Oh Land — Doubt My Legs
www.youtube.com

mustafa sandal - ben olsaydim www.youtube.com

www.youtube.com

deniz tekin - bende bi' problem var soundcloud.com

www.youtube.com

sen de dinle:
www.youtube.com

Artık çok geç. Aynısını yapmaları mümkün değil. Geçmiş olsun

Hocam yok mudur yolu ya. Illa yenisini alinca mi yapiyolar? Muhakkak bi caresi olmali

döşemeci bulacaksın, yapabiilirler mi soracaksın. minderin fotosunu çek yada yanında götürebiliyorsan götürüp sorarsın.

enza'yı ara yaktığını söyle. belki stoklarında aynısından vardır.

aldığın koltuk kaplamasının kumaş kodu vardır, söylersin kaç metre ise yollarlar o kumaştan, döşemecide pazarlıkla ucuza yaptırırsın. gidip de en baştan koltuk almanın anlamı yok.

teknik olarak bir yolu yok, tamamen ezbere dayalı. istisnalar olabilir, örneğin bazı dişil kelimelerin eril formun sonuna fazladan -e ya da -ne alarak oluşması gibi. ama dediğim gibi, bu durum bütün kelimelerde mümkün değil.

Ezber

fransızca öğretmenliğini bitiren tanıdığım da üstteki gibi söyledi şimdi : ezbere dayalı

ilk başta ezber tabi, sonradan neye hangi sıfatı yakıştıracağını anlıyorsun. içgüdü halini alıyor.

Ezber +1 birkac minik kural var ama onlarda da istisnai durumlar olabiliyor, dil oturdukca ezber kuvvetleniyor, ezver kuvvetlendikce de kendiliğinden geliyor.

-ette, -ie, -tion ... ekleri dişidir;
-age -ment ile bitenler masculin dir.

genelde böyle, gerisini zamanla vocabulaire in geliştikçe tahmin edebileceksin.

babakale'ye gidebilirsiniz. asya'nın en batı ucu diye geyiği vardır oranın. ayrıca çok güzel balık lokantaları vardır. bir de, müze gezmeyi seviyorsanız şimdi adını hatırlamadığım hayli büyük bir antik kent ve müzesi vardı o taraflarda. apollonia mı ney, kahverengi tabelalarını görürsünüz zaten.

sokakagzi var yakinda.
biraz daha giderseniz kaz daglarindaki koyleri gezersiniz.

tahtakuşlar etnografya müzesini gezebilirsiniz. kapanmadıysa bir zeytinyağı müzesi vardı akçay taraflarında, orayı da gezebilirsiniz.

zeytinyağı müzesi küçükkuyu'da. araba yoksa minibüs gider, 25 km filan. küçükkuyu'ya gitmişken yeşilyurt ile beraber adatepe köyüne de gidebilirsiniz, hatta gitmelisiniz.

oradan zeus altarı'na da çıkılır, körfeze bakılır. :)

susanoğlunda kaynaktan çıkan soğuk su var tavsiye ederim. hemen denizle bitişik. ama biraz uzak olabilir.

Kimden bahsediyorsun? Ağlayan kadından falan mı?

@6 yasimdan beri metal dinliyorum

tamamını izlemedin sanırım

ben de tamamını izledim ve pek bişey anlamadım açıkçası dediğinden. teröristlerle çatışma var. 2 terörist vuruluyor. orda insanlar yaralı var diye bağırıyor. sen bunu 2 terörist için söylediklerini güvenlik ekiplerinin de onlara yardım edilmesine izin vermediğini düşündün sanırım? ama bana öyle değil gibi geldi.

@tepedeki psychedelic adam

yaralı diye tabir edilen vurulan terroristler ve pkk halktır sloganları ayrıca bir kadın vurulmuş (hastanede öldü) geçen bir aracı terrorist "tarıyor" ve mermilerin yönü ambulans ve yaralıya yardım edenlere doğru.

bunlar halk dersem ben insanlığımdan feragat etmem lazım

şunda herzaman açıkça söylediğim gibi tekrar belirtmek isterim, ben ateistim din mezhep olayları bana saçma gelir, daha kötüsü anlamam o işlerden

elinde silah olan insanları halktır diyerek günvelik güçlerine karşı savunmaya kalkacaklarını düşünmüyorum. başka bi yaralıdan bahsediliyodur ordan bence. ayrıca ambulans görmedim ben videoda sesi duyuluyor sadece bi yerlerden. bir aracı tarıyorlar adı üstünde teröristler zaten. "halk" diye bahsettiğin bağıran insanlar hakkında bunları söylemene neden olacak bişey göremedim ben bu videoda.

bir köşeye koyduğum bir okuma

PKK as Criminal Syndicate: Funding Terrorism through Organized Crime, A Case Study

infografik işler derken animasyon kastediyorsunuz sanıyorum, bunun için video düzenlemeden ziyade after effects gibi bir compositing programı kullanmalısınız.

infografikse after effect olabilir
diğerleri için adobe premiere olabilir

sebebleri dünya standartlarında programlar.

kullanımı kolay değildir. ilk baslarda biraz karmasık gelebilir.

eğer bir kişi "film" veya dizi projelerinde yer almak isteyip fx ile uğraşıcaksa, after effects (çünkü ucuz, kaliteli ama dar projeler), houdini(3ds max, cinema 4d, maya ve tüm pyro-smoke pluginleri) fx öncelikli olarak yazdım ama c4d tv/reklam dünyasında eşsiz, 3ds max ise oyun ve mimari görselleştirme, maya da film konularında eşsiz(standart). compositing konusunda fusion veya nuke bu ikisi dışında bir başka yazılım yok (ciddiye alınan).

sebepler bunlar. sana after effects'ten başka bir seçenek yok görünüyor.

Arkadaşsızlıkla internette popüler olmanın, takipçi fazlalığının ne alakası var allah aşkına. Bence çevreni değiştirmeye çalış eğer bulunduğun ortamda arkadaş edinemiyorsan.

cep telefonuyla başladı herşey. orta okuldayken arkadaşları arasında en son telefon sahibi olan bendim. o zamanlar telefonu olmayan eziliyordu, şimdi akıllı telefonu olmayan eziliyor diyeceğim de olmayan kalmadı heralde benden başka.

telefondan sonra internetle aldı başını gitti işte. kültürel evrimimizde çok kötü bir dönüm noktası bu. çocuklar için internette var olmak gerçek hayatta var olmaktan daha önemli. çoğunluğu büyüyünce saçmalığı fark ediyor, bi kısmı da internet bağımlısı olarak, takipçi kasarak yaşayıp gidiyor.

sürüden ayrı duranı sevmiyor insanlar, ya sürüye uyacaksın ya da sonucuna katlanacaksın. bir de o gördüklerinin çoğu gerçek değil, bize de ekmek çıkar belki diye beğeniyor ediyor insanlar genelde. o popüler olarak nitelendirdiğin kişilerin de çok arkadaşı olduğunu sanmıyorum ben açıkçası.

İnternetten arkadaş edinilmiyor ki, instagramdan, twitterdan vs. çok kişiyle tanıştım ama hepsinin amacı ya sevgili olmak ya da tek gecelik ilişki, hiçbir kızla tanışmayı beceremedim belki o da benim ayıbımdır. Erkekler için istersen dene, kafan çok uysun biriyle dehşet geyik yap falan sonra bu aralar çok kilo aldım vermem lazım 80 e çıktım de bak bi daha msj atıyor mu :D . Sevgililer bile kalıcı değil daha harcanabilir ilişkiler kuruluyor internetten.

Ama diyorsan ki benim canım sıkılıyor amacım sevgili bulmak o zaman biraz fotoğraflara etiket falan ekle, evde oturma gez hep checkin yap vs.

popüler oldugun icin arkadasin olacaksa, olmasin. benim mottom bu.

mesela ortak film zevkinden surdan burdan bir sürü insanla tanisip bir sürü arkadas ediniliyor. ben bu araclari kullanmiyorum, arkadasim olmayacak mi diye bir sey yok. sen ben ve bu kafadakiler baska sekilde tanisiyor, bulusuyor, muhabbet ediyor.

arkadasinin olmamasi ya da secemiyor olman senin sorunun. bu tiplerin giderek artip bunun norm olarak kabul edilmesi ise dünyanin sorunu.

aile kavraminin, sevgi saygi iliski su bu, yozlasmasina az kaldi, türkiyede birkac nesil sonra geleneksel birlikte vakit geciren, paylasan, kollayan aile kavrami yok olacak. demedi demeyin.

wiillii sosyal sorumlulugunu bugün icin de tamamladi.

Kusura bakma editi:

başlığa bakarak yorum yapmışım anlaşılan. Aynı şeyi bende yaşadım ve yaşıyorum.

anti-sosyalmedya biri olarak ne facebook ne de twitter'ı ismim ile kullanıyorum. aslen facebook hesabım var ama yaklaşık 6 sene önce arkadaşlarımın dışarda olduklarından farklı veya olmadıkları biriymiş gibi, farklı biriymiş gibi davrandıklarını fark ettiğimde midem yavaş yavaş bulanmaya başladı ve sonunda bıraktım. hem insanın kendini kötü hissetmesine yol açıyordu hem de bu kadar da olmaz deyip arkadaşlarımla sebepsiz küsmelere yol açıyordu. ve açtı da şu an o eski, yıllarca beraber olduğum arkadaşlarımdan hiç biri ile bir iletişimim yok.

Sonuç olarak 2009 dan beri facebook kullanmıyorum ve twitter'ım da anonim bir hesap, tanıdığım kimse yok.

Şu an kendimi o zamanlara göre daha iyi hissediyorum. salak saçma güncellemeleri görmektense yalnız olurum daha iyi ve hiç bir pişmanlığım yok bu konuda. başkalarının hesabında gördüğüm, yalancı ağızla söylenen "selam kardeşim", "sizi çok seviyorum" laflarını görmek bile benim midemi bulandırıyor.

ekaterina'yı tiklememişsin ama bence çok haklı. "arkadaşım yok, popüler olmadığım için arkadaş edinemiyorum" şeklinde bir düşüncen varsa, bunu doğuran sebepleri bulup ortadan kaldırman şart. öyle bir dünya yok. bir de ne istediğin önemli... herkesin tanıdığı, "favladığı", konuşmak için can atacağı tanınan biri olmak mı amacın; yoksa oturup iki çift sohbet edebileceğin, dışarı çıkmak istediğinde sana katılmak isteyebilecek birilerini bulmak mı? eğer ilkiyse, evet "fenomen" dediğimiz dangalaklardan olman gerekiyor. yok ikincisiyse, bu kolay bir şey değil "arkadaşım yok" diyen biri için ama daha fazla insan tanıyıp sosyalleşerek oluyor o da.

adetim olduğu üzere kendimden örnek vereyim. kendimi kesinlikle fenomen olarak falan görmüyorum ama sözlük ve duyuruda takılan çok fazla kişi, habire yazdığım için hakkımda bir çok şeyi biliyor. ne bileyim borç istesem güvenip verecek, buluşalım dediğimde "böbrek paket mi olsun" diye sormayacak insanlar var. buna karşılık, bugün dışarı çıkalım desem gelecek bir tane arkadaşım yok sanırım. toplamda iki yakın arakdaşım var, biri yurtdışında zaten jsfhsjk. kaldı ki bu fenomen dediğin tipler de sanal dışında çoğunlukla leş. ben bir tane adam görmedim ki sanatıyla, zekasıyla, yaptığı işle "fenomen" olmuş olsun. twitter'da, facebook'ta aforizma kasan adamın fenomenliğinden ne olur.

neyse. kafa yapını değiştir bence, böyle çok üzülürsün. ne yazık ki onaylanma ve pohpohlanma ihtiyacının feci şekilde arttığı boktan bir çağda yaşıyoruz. bundan kurtulabilirsek daha mutlu oluruz bence.

selam gunumuzde deger algilari farkli olarak degerlendirildigi icin "populerlik" basliginin tam bir tanimi yok. yani var aslinda, bizim bildigimiz populerlik sanatci, muzisyen, artist vs.

periscope'u ozellikle ilk ciktigi zamandan beri kullaniyorum mesela millet en cok kalp ve seyirci onlarda olunca kendilerini unl saniyorlar.

kafamda soru isareti var simdi :D biz o kadar sanatciyla, sporcu, artistle gorusuyoruz. biz o zaman baska yerlerdeyiz :))

milletin derdi bu ulkede "ilgi" gormek olmus. aslinda ne kadar da uzucu. birbirine deger vermeyen toplumda boyle seylerin olmasi normal. facebook'da paylastigim fotonun like almasi veya almamasi zerre umrumda degil zaten asabim bozulmasin diye bakmiyorum. iste bu yuzden insanlar birbirlerini asagiladigi icin degerler degisti.

gercek hayatin keyfine bak kardes, facebook'u ve diger aglari amerikan hukumeti kapatsa bak nasil depresyona girecek millet :)) o yuzden gercek hayatta deger verin, sanalda degil.

Bendeki düşünce de tam tersi. Bir insan popüler ise, yığınla kalitesiz sanal arkadaşı/takipçisi varsa, her saniye check-in yapıp, apır sapır sözler, fotoğraflar paylaşıyorsa g.tüm g.tüm kaçıyorum o kişiden. Bana çok içi boş işlerle ilgilenen düşük zekalı insanlar gibi görünüyorlar çünkü. Kim bilir öyle değillerdir belki ama bende bıraktıkları izlenim bu.

Neyse ki hayatımdaki mevcut kişiler sosyal ağlara marazi derecede düşkün olmayan ve elit bir profil çizen olgun kişilerden oluşuyor. Ufak ve kaliteli çevre her zaman tercihimdir.

cevapları okumadım
popüler olmak doğuştan gelen bir yetenek genelde ilk dış görünüş sonra konuşman esprilerin hareketlerin buna sebep oluyor.
Popüler değilsen hep öyle kalacaksın üzülme dünyanın %95 i popüler değil.

arkadaş edinmenin popülerlikle alakası yok, güzel dostlar edinebilirsin sadece doğru kişilerle karşılaşmamışsındır.

Güzel olmasalardı o kadar popüler olmazlardı merak etme. Memesini açmadan da popüler olanlar var. Olayları tamamen güzellikle alakalı. Reel hayatta olduğu gibi.

Regl donemin yaklasmis olmasin?

Göğüs değil memedir o. Göğüs ve meme ayrı şeylerdir.
Evet bende de zaman zaman oluyor, bıçak saplanır, iğne saplanır gibi oluyor memeye. çok nadir ama oluyor.
Madem randevu da almışsınız, durduk yere panik yapmayın.

@rayde hayır regl dönemime daha iki hafta var.

panik yapacak bir durum yok.

Kanser teşhisi için acele etme. Ama regl veya stres döneminde yaşadığın sıradan belirtiler olsa bu kadar korkup garipsemezdin sanırım. Kontrol iyidir. Yine de korkma.

siyam ikizlerinin iki gogsu oluyor, bildigim kadariyla...

korkacak birsey yok.

@xephyr uyku düzenim baya bozuk gerçekten de o yüzdendir umarım :( bide kotu bişey olsa bi anda bu kadar şiddetli ağrımaz galiba.hala bi iğne batıyo sanki geçmedi sabahtan beri

geçer geçer daha öncekiler gibi bu da geçer

Birden hareket edince mi oluyor? ve sonrasında yavaş mı davranıyorsun, mesela kolunu bir yere uzatırken?

çok komik değil bence de ama komik.

Güldürmedi valla.

bu espriden kaynaklı bir show var bu arada. "Snow plow show" izlemeye gücü yeten varsa izlesin bence:)

youtu.be

yazz + efexor + alkol için yazıyorum. d.kontrol zaten normalde kullanıyorum alkolle ama antidepresan da eklenindiğinde doktor alkol alacağın gün antidepresanı alma ama bunu sık sık yapma demişti.

İstersen aynı saate al, ssri tarzı anti-depresanların alkol ile etkileşimi yok. rahat olsun kafan.

senelerce hepsini aynı anda aldım hiçbişi olmadı

kızarır ama süresini ayarlamak çok önemli, mesela ceviz büyüklüğündeki ekmek dilimi 20 saniyede çıtır çıtır (etimek gibi) oluyor ama standart bir dilim için ne kadar süre gerekir onu bilemeyeceğim. deneme yanılma yaparak bulabilirsiniz.

ben bahsi 1 buçuk dakikadan başlatıyorum.

edit: tost makinesinde olduğu gibi kızarmaz tabi, şu ekteki gibi kızarır;

www.etietieti.com

kızarmaz, ısınır ama soğukça garip bir hal alır.

kızarmaz. Fırın özelliği varsa kızarır ancak. inheritance ın dediği gibi oldukça ısınır ve soğuduğunda beton gibi olur.

grill fonksiyonu yoksa imkanı yok kızarmaz.

ama bayat ekmeklerinizi koyup 10 saniye çalıştırırsanız mis gibi taze ekmek haline getirir.

kızarmaz , pu puf yumusayıp ısınır. ama hemen tuketmezseniz lastik gibi olur.

bitch please

uk.answers.yahoo.com

il başta yumuşak olur ama tüm nemini alacağından kıtır kıtır yapar fazla tutarsan.

çok hızlı bir şekilde nemli ve yumuşak bir hal alır, hemen sonrasında ise kupkuru ve sert olur.

ancak üstüne yağ vs sürülürse ne olur bilemiyorum

ofisi bilmem ama şunu da ekleyeyim, ben ekmekleri toplu alıp (3-5 adet) taze iken ikiye bölüp buzlukta saklıyorum. sabah kahvaltısında kahvem ısınırken bir yarımı alıp mikro'da 2 dakika defreeze ayarında buzunu çözdürüyorum. bir hafta böyle ekmek almadan geçiniyorum. o ekmeği alalı iki hafta dahi geçse fırından yeni çıkmış gibi oluyor.

kırtasiyelerden çok kalın mukavva karton al, kat kat bunların arasına koy, en son da koli bantıyla çepeçevre sar.

Gazeteye sar sıkıca, kırtasiyeden baloncuklu streç al şu pıtır pıtır patlayanlardan, sar gönder ben göndermiştim bir kere sıkıntısız gitti böyle

balonlu naylon ve bulabilirseniz köpük iş görür.

@innerbliss fikir için teşekkür, kırtasiyeyi aradım ellerinde plak için özel kartonlar varmış. o şekil yapacağım.

bende bunlar olsaydı scanner ile bunları tarardım kesinlikle. kıbrıs barış harekatı yılı olduğundan daha da önem taşıyorlar, tarayarak hem gelecek için ve kendim için saklar, hem de başlarına bir şey gelmesini engellemiş olursun.

orijinallerini de kütüphaneye verme kendine sakla, taradıklarını da insanlar faydalansın diye dağıt, artık devir kütüphaneden ziyade internetten bu bilgileri insanlara ulaştırmak.

Bence de kendine sakla. İlerde olmazsa satarsın. Aslında benim param olsa ve satsan ben alırım ama şartlar uygun değil işte.
Neyse kalsın evde. Değerini bilen birisini bulursan satar ya da verirsin.

@theos ek mekhanes

zaten hepsi kıbrıs harekatıyla ilgili:) Tam bir koleksiyon oluşturmuş babam. zaman buldukça tararım artık. şimdi evi boşaltacağımdan fazladan eşya taşımak istemiyorum. plaklar, kitaplar, dergiler vs bir sürü 70'lere ait arşivlik malzeme. bir kısmını taşıyacağım, öyle görünüyor.

Fena orgy dönüyor.

senin için ana sayfadan ss aldım, bak böyle saçma bir şey pek ilgi çekici gelmiyor bana. ayda yılda bir meme koyduklarını duydum.

s22.postimg.org

12 yaşımdan beri internete girerim, türlü türlü ortamda sürtmüşümdür; bu ekşibition kadar sığ ve leş bir ortam görmedim. öyle diyeyim. sözlükçülerin halk ortalamasının üstünde kabul edildiği dönemler geride kaldı ama buna rağmen yine de bulaşmanı hiç mi hiç tavsiye etmem. ha bir bok döndüğü de yok, ara sıra birileri kas-bacak-meme falan gösteriyor, yorumlarda yiyişiliyor kankilik yapılıyor o.

Der meister+15

Harbiden soğuttunuz, merakım da gitti :D
@karakteristik meme leşmiş kanka

açıkçası der meister +1

internette bu kadar leş, abaza ve attention whore kezbanın toplandığı başka bir yer yok. hani başkası adına utanmak olayını iliklerine kadar yaşıyorsun. sözlük yazarlığında seviyenin ne kadar dibe düştüğünü görmenin en keskin yolu

fuck buddy buluyorlar

zamanında instagram yok diye sükse yapmıştı. şimdi bir olayı yok. egoist, boş beleş tipler at koşturuyor şu aralar.

çok pis bir yer. connected a git aynışeyi görüyorsun.

güzel valla. bilmiyordum . iyiymiş. dene çek at fotoları.

blacklight filan fistan diyor da bütün olay optik yanılsama.
adam flaşı kapatıyor, troll videosu. emin ol o sonucu alamayacaksın istersen dene ve burda paylaş.

fake gibi.

@want fsm öyle de, öküzde de rakı keyifli olmaz yahu. cumhuriyet'e böyle bi ihtiyaçla gitmedik hiç, tek6'da maç yok.

podyumdaki balıkçı sardus muydu onu deneyen oldu mu acaba?

benim amcamların evi vardı bursa'dayken toplanıp gündüzken mezeleri hazırlar akşam da hep beraber maç izlerdik. aklıma getirdin şimdi canım çekti. ne taraftasın? ona göre cevap vereyim.

@vapurlar fsm tarafları önceliğimiz. Mudanya olmasın. bademli eh

çağrışan et mangal ı bulduk. uzak ama napalım. teşekkürler

paçalarından akar panpa. olmaz.

cevabın 'yürümez' olduğunu sende biliyorsun

kişilere ve geçmiş tecrübelerine bağlı. cinselliğe ne derece bağlısınız? olduğunda ne sıklıkta yapıyordunuz? cinsel ilişkiden kastınız sadece ve sadece birleşme midir? ön sevişme, öpüşme, çeşitli yakınlaşmalar mevcut mudur?

bence yürüyebilir.

yürümez. emekler ancak, sürünür.

ı-ıh.

bir yere kadar. Sonrasında ne kadar sevsen de aşık olsan da aldatmak istemiyorsan ayrılıyorsun. Tabi yaş maximum 23-24 civarlarına kadar böyle.

sonrasında zaten ilk başta 'muhabbeti' var mı diye ilişkiye başlamadan ağız arıyorsun:)

Edit: Şunu da ekleyeyim, bu sadece bizim gibi toplum adet ve örflerinin, aile telkinin baskın olduğu ülkelerde böyle. Yoksa 'ilişkinin' doğanın gereği olarak görüldüğü yerlerde bu bahsini açtığın konu 13 yaş grubuna hitap ediyor.

yürümez

bunun getirdiği stres farklı konulara yansır. en iyi ihtimalle yürüyor gibi gözükür ama süründürür.

no

yürümez. yürürse de kısa sürür.

Iki tarafın da önceden tecrübesi yoksa yürür. Ama birinden biri cinsel ilişkili bir birliktelik içinde olduysa bir daha geri dönemez. Cinselliğin önemini ilk cinsel ilişki sonrasında anlıyor insan.

5 yıl yürümüşlüğü vardır

yürür kızı seviyorsan yetiştirilme tarzı dolayısıyla evlenmeden önce birlikteliğe sıcak bakmıyor ve yanaşmıyorsa,erkek de buna saygı duyuyorsa gayet güzel yürür.
ilişki demek illa sokuş takış tukuş demek değildir onu hayvanlar da yapıyor.

İlişkiyi yaşayan kişilere bağlı. Eğer ikisi de "Evlenmeden önce kimse ile olmayacağım" derse o ilişki yürür. Ama kız "Evlenmeden olmaz" deyip de, erkek "Evlenene kadar bu ihtiyacımı bir şekilde gidermem lazım" diyor, üstüne kız da "Evlendikten sonra sadece bana kalacak" diyorsa yürümesin o ilişki. Kısacası taraflardan biri kendini salacak gibi ise yürümez.

Bu tarz bir düşünceleri yoksa, taraflardan birinin sağlık sorunu var da, diğer taraf sağlıklı ise, bu şekildeki nedenlerle cinsel bir şeyler olmuyorsa, yine taraflara bağlı. Sağlıksız tarafı boğmadan, bunaltmadan diğer tarafı memnun edecek şeyler bulmaları mümkün. O şekilde yürür.

Ben yürütemem, bir noktada tecavüz ederim kesin.

ben yürütemem de yürüteni gördüm. hem de 4 sene. 27-32 yaşlar civarıydı iki taraf da. sonra evlendiler zaten. gerdek gecesi alev çıkmıştır diye düşünüyorum. :'(

+1 jamsweety

yürütenler var önemli olan kişilerin ne istediği.

İlişki değil evcilik diyoruz ona. Yaşın uygunsa yürür.

tam olarak sorduğun gibi değil ama şunlar var:

www.gizlicennetler.com
gezimanya.com

nisanyanmap.com

Olmayan kadın mı çekici geliyo? Link yok bişiy yok?

herhangi bir çekili yanını göremedim ama

Güzel. 9.5/10

4

Bildiğin teyze.

@melv son hali dedigin 42 yasinds ve hala cok guzel, buyur izle:

m.youtube.com

Bu haline 9/10 veririm.

nerd mü. sekreter pornosu.. severim.

Al al hepsi senin olsun

Gözlük isi bozmuş ama kız gayet güzel. 7/10

Yalnız harbiden sadece fotoyu kesseymişsiniz...

nerd, sekreter porn icin bicilmis kaftan. son hali de biraz bakimla gayet milf olabilecek kapasiteye sahip

ben tatmin oldum 10/10.

* fotolarina falan baktim google'dan. olmus kendisi.

yaşlı hali fotodakinden daha iyi.

fotoyu kesmek aklima gelmedi ama bir kadin tipine olan ilgimi orneklemek icin isminin de yer aldigi bir fotosunu kullanmamin ne sakincasi olabilir ki? Ki kendisinin konusmalarini da dinleyip kimi alternatif tip ogelerine olan duskunlugunu gorunce karakterinin bana uygun olmadigini da gordum. Yani fotografi gostererek kendisine olan bir hayranligimdsn filan bahsetmiyorum. Sapik, stalker degilim. Eee? Kamusal alanda paylastigi bir fotografi sakincasiz bir konuda ornek olarsk kullaniyorum. Sorun nedir?



Yukaridaki porno vs. muhabbeti yapan basit organizmalari goz ardi edelim tabi.

Cekici gelmiyor.

bu kişinin bi ailesi bi eşi olduğunu hiç mi idrak edemiyorsunuz anlamadım ki. ailesini de bırak bu şekilde teşhir edilmek onun kişilik haklarına aykırı. ismi cismi alenen belli birinin fotoğrafı altında çekicilik tartışması yapılıyor pes.

kendi karınız kızınız "tarzı" kişiler için çekicilik oylaması yapılmasını uygun görmüyorsanız siz de başkaları hakkında yapmayın. yok eğer kendi karınız ya da "onun tarzı " hakkında böyle yorumlar yapılması hoşunuza gidiyorsa sıkıntı yok

bu ne la?

Ben begenmedim

Utopya evet, yakinlarim icin de "guzelmis", "guzel degilmis" yorumunu yapabilirler. Birisini cekici buldugunu soylemenin nesi yanlis yahu?

Simdi biz hulya avsar'a gulben ergen'e , kivanc tatlitug'a cekici dedigimizde ona kufur mu etmis oluyoruz?

Eksiduyuru'da bunun gibi birisinin guzel olup olmadiginin soruldugu binlerce duyuru acildi yahu, simdi bunlara kufur mu etmis oluyoruz? Bu mantikla, Guzellik yarismasina katilan kizlar orospu mu oluyor?

Ben konuyu would bang e getirmedim, getirenlere de tepkimi koydum. Bu tarz kadinlari cok guzel bulsugumdsn, benim gibiler de baska var mi diye ogrenmek istedim, hepsi bu.

Piyasası düşük olana yatırım yapıyorsun. Ama uğraştırır.

ben de çok beğeniyorum bu tip kadınları. insanlar pek anlam veremese de zevkime, fotoğraftaki kadının bana bir çok modelden daha çekici geldiğini rahatça söyleyebilirim. ama öte yandan gözlük önemli ve tamamlayıcı bir detay burada, olmasaydı nasıl olurdu bilmiyorum. ama akademisyenler zaten hep çekici geldiğinden pek bir şey kaybetmezdi sanırım çekiciliğinden.

@givemesomesubstance

Akademisyenlikten ziyade zekiymis havasi veriyor bana ki videoda da bos konusmadigi ortada. Ama burclara ve homeopatiye inanan birisi cikti. Fiziginin butun albenisi kayboldu.

freecycle istanbul ve buy,sell,swap var facebook grupları, bir bakın isterseniz.

plakları bana hediye edebilirsiniz :)

Plakların tümünü ekledim.

imgur.com

ilgine göre internet üzerinden online öğrenilebilecek bir çok hobi mevcut. benim de bir gün canım sıkıldığında işim için de kullabileceğim ama kesinlikle hobi amaçlı olarak python programlama dili öğrenmeye başladım. daha önceden programlama ile bir ilgim yoktu. o gün bugündür boş zamanımda ne yapayım diye düşünmüyorum.

örnek olarak PC'imdeki fotoğrafları, çekildiği aya göre klasörlere ayıran bir program yazdım. ama bir arayüzü filan yok, yani çok karmaşık iş gerektiren bir durum yok.

hem işimi görüyor hem zamanımı bir şey öğrenerek harcamış oluyorum.

hemen bir boş cd kutusu bul ve linkteki harikulade şeyi yap.

m.youtube.com

ödülüm için iban numaramı özelden yazıyorum.

En basarili cevaba nabican, ona gore cevap vericem

Yaz uykusuna yat denizin ya da suyun icinde, ne işin var bu sicaklarda dışarıda..

evlen

5 dk. spor yap.

adamın ödülü tikmiş ya la :D

maket yap... deniz kıyısına yakınsan kayadan atla...

coursera'daki eğitimlere falan bak çok işe yarıyor

tinder yükle

komikli video izle

mantık evliliği yapacaksan ikinciyi seç bari de dibine kadar mantık evliliği olsun

Hangisinin poposu guzelse o. Popo önemli. Popoda mantık aranmaz.

A yı uzersin sen, B yı sec.

Bunların ikisi de olmaz.

iki ay önce 28 yaşındaymışsın ama hadi hayırlısı. pazardan karpuz alır gibi adam seçmeye karşıyım :(

@elorelia hiç bakmadım yahuu :)

2. aileleriniz denk değilse çok zorlanırsınız. muhabbet önemli mi evet, ama maddi güvenceniz olmayınca, ailelerden dolayı huzurunuz kaçınca açıkçası adamın yeni dalga filmlerini sevmesi, zambra okuması falan çok fark etmiyor.

ama iyi ölçün, biçin, tartın. evliliği aceleye getirmeyin. aceleye getirmeye çalışan erkeklerde şiddet eğiliminin yüksek olduğuna dair görüşler var (ve genellikle doğru çıkıyor). içinize sinmiyorsa ikisi de, yine de bekleyin.

maddi sorunlar ortaya çıkınca o sevimlilik de gider ben sana söyleyeyim. bu şekilde mantık evliliği olacaksa A çok mantıksız B iyidir

A'yı terk et azmetsin çalışsın çabalasın. Daha iyilerine layıksın dersin.
B diyorum ben

Arada kaldıysan ikisini de ' seçme' diyeceğim ama sen bilirsin tabi.

İkisinden birini seçmek zorunda mısın? Kendimi senin yerine koydum, senmişim gibi düşünüyorum. B'yi kesinlikle seçmezdim, daha şu aşamada sıkılacağım biri ile şimdi neden birlikte olayım. Hayal ettiğimde bile boşanma hayal ettim. Durumu iyi diye en baştan hoşlanmadığın biri ile birlikte mi olunur?

A ile de olur-olmaz diyemem. İşsiz kalma riski sorun değil, herkes de ailesini seçemiyor ve hepimizin işsiz, parasız kalma riski var. Ama önemli olan çalışkanlık, mücadelecilik. Ama bu da olmaz gibi çünkü sen kafayı takarmışsın. Sonuç olarak aramaya inanmaya devam.

A'yi secince neden B'yi secmedim diye
B'yi secince neden A'yi secmedim diye

ilerde pisman olacaginin farkinda misin?

hiçbirini seçme

Ailesi ile problem yaşarım diyorsun A olmaz, soğuk diyorsun B olmaz.

Evlenmek zorundaysan bilemicem tabi.

Tabii ki aramaya devam edilebilir ancak insanin karsisina her zaman onunla hayat kurmak isteyecek birileri cikmiyor takdir edersiniz. Ooo daha cok pesimde kosarlar mantiginda bir insan da degilim, bunun sonunda gercekten bana deger veren insanlari da kaybetmis olmak var. buna da pisman olmali insan bence.

İyi de, "Her zaman peşime insan çıkmıyor" diyerek içine sinmeyen ve ancak ikisi birleştirdiğinde senin için ancak bir kişi eden birileriyle neden olasın? Açıkçası "A'yla rahat ilişki yaşayamam, kafama takarım. B ile de görüş farklılıklarımız var" seçenekleri önümde olsa yalnız kalmayı tercih ederim.

A

A mi B mi ikilemine dustugune gire C) hicbiri

Çok zor böyle karar vermek. Tensel uyum önemli bak. Cinsel yönden hangisi daha çekici geliyorsa onu seç.

Not: 10 yıllık evliyim.

cevabını bildiğin şeyi niçin arıyorsun?

emin olman için sex şart, ciddiyim. yakışıklılık geçici sex daimi.

"dinlediğin müzik türleri bile aynı" diyorsan kafa olarak senin daha evlenme yaşın gelmemiş bacım.

Fatma, sen misin?

Hmm demek saDece iki secenegin var dunyada.cevabimi begenmedigine gore.kolay gelsin secimin:)

bi ara şöyle bir duyuru açmıştım www.eksiduyuru.com

bunu okuyunca o geldi aklıma.

sakın evlenme. adamların hayatını da mahvetme. birisini iş bulamadığı, az para kazandığı için delirteceksin, öbürünü de romantik sürprizler yapmıyorsun bana diye. git güzel güzel sevgili olarak takıl, ciddi işlere girip adamları yakma. kusura bakma ben erkek tarafıyım.

B ile evlen, A da metresin olsun.

Hangisiyle evlenirseniz evlenin hiç bilmediginiz, rahatsız olacağıniz tonla şey dökülecek önünüze. Sizin icin de gecerli tabii bu.Yuva kastinizi gözden gecirin diyorum bir de. Fakir biriyle evliyim ve ben de fakirim. Ailelerimizin fakirlikleri arasında ciddi bir uçurum yok ama kafaları arasında var. Bütün bunlardan bağımsız birbirimizi çokça sevdik ve çok sıkıldık. Değdi mi? Sanmiyorum. Bu kadar saçma bir risk almayın.

hiçbiri.

hangisini seçsem diye yuva kurulur mu pazardan karpuz mu seçiyorsun bergen hahaha çok komiksiniz yemin ederim

ikisini de sevmiyorsun böyle sorduğuna göre o yüzden zengini seçeceksin.ve şöyle bir söz var.
" Hiçbir kadın bir adamla parası için evlenmez. Kadınlar zengin biriyle evlenmeden önce ona aşık olacak kadar akıllıdır."

Hangisiyle sex yapmak daha çok hoşuna giderse onu seç

kesinlikle B

B derim. mutsuz olmayacağına inanıyorsan tabi. ancak şunu söyleyim her iki seçenekte mantıklı değil.

www.imdb.com seversiniz.

@telmessus evet güzel filmdi. direk imdb listemde ekli gözüküyor:)

www.imdb.com bu da vardı çok eski ama izlemiştim güzeldi.netde altyazılı mevcut.

www.imdb.com

www.imdb.com

munich
cetvrti covek

Most wanted man. Seymour abimin başrolde, johnlecarre filmi.

enemy of the state
marathon man
safe house
spy games
syriana
haywire
breach
true lies
hanna
the jackal
The Long Kiss Goodnight
mercury rising

donnie brasco

salt. hem aksiyon hem de casusluk. izlersen pişman olmazsın her yönden doyurucu.

www.imdb.com

"Nominated for 1 Oscar. Another 4 wins & 15 nominations"

bir de bulursan bana haber et; ben soğuk savaş dönemi, yer altı örgütlenmesi, suikast/sabotaj tarzı filmler arıyorum. çocukken trt'de izlediğim mükemmel filmler vardı ama hiç birini bulamıyorum, genellikle çok popüler filmler önümü kesiyor.

Most wanted man +1

Ghost Dog: The Way of the Samurai (1999)
The Heat (1995)

155'den öte emniyet kaçakçılık şubesini mi aramam daha etkili olur peki? sahte içki ile kim ilgileniyor?

tapdk'nın sitesinde sıkça sorulan sorularda şöyle bir soru var.
"Aldığım tütün mamulünün sahte veya kaçak olduğunu düşünüyorum, ne yapmalıyım?"
"Aldığınız tütün mamulünü TAPDK’ya göndermeniz halinde size ayrıntılı bilgi verilecektir. Sahte veya kaçak olması halinde konu ayrıca ilgili birime de aktarılacaktır."

Tütün için süreç böyleyse, İçki için de büyük ihtimalle böyle işliyordur. Daha net bir cevap gelmezse Tapdk'ya mail atarsanız, bence en doğru cevabı alabilirsiniz.

155'i ara direk onlar yönlendirir. ne boka yarıyolar zaten bunu da biz yapcaksak.

Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi

www.milliyet.com.tr
bu haberde bahsi geçen taslak yasalaştıysa köşeyi bile dönersin

155'e güvenmiyorum önceden de gözlerimin önünde gerçekleşen bir suçtan dolayı 45 dk içinde 3 kez aramıştım ama herif bana polislerin meşgul olduğunu söylemişti ve bunu derken 30 metre ilerimden devriye görevinde yavaşça giden polis otosu öylece kaybolmuştu.

sanırım web sitesinden yazılı suç duyurusu yapacağım. en azından bir bariz yazılı belge orda dursun.

136 gumruk muhafaza ihbar hatti

@ali11 olayın gümrükle alaksı olduğunu sanmıyorum, türkiye içinde üretilen içkiler bunlar. kaçak da olabiir ama onu sınırda yakalamalaları gerekir sanıyorum.

Kacak yollarla ulkeye girdiyse gumruk muhafazanin yetkisindedir. Sadece sinirlar degil tum turkiye gumruk sahasi sayilir

@ali11 merzifon'da gümrük muhafaza var mı?

edit: "Samsun Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekiplerinin Amasya'nın Merzifon ilçesinde yaptıkları akaryakıt operasyonlarında Samsun Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekiplerinin Amasya'nın Merzifon ilçesinde yaptıkları akaryakıt operasyonlarında Samsun Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekiplerinin Amasya'nın Merzifon ilçesinde yaptıkları akaryakıt operasyonlarında Samsun Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekiplerinin Amasya'nın Merzifon ilçesinde yaptıkları akaryakıt operasyonlarında "

ben tatmin oldum..:)

Hiç olmadı Bimer'e yazsan? Onlar doğru kanala yönlendirir.

ADALET TİR

faşizmdir işte, boş lafa gerek yok. ona faşizm dediğimizde mevcut çoğunlukçu demokratik durumumuzun da faşistçe olduğu gerçeği değişmiyor sonuçta.

değildir.

"Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar." ama sonradan herkes farklılaşıyor be anam? biri okuyup profesör oluyor, öbürü kaldırım mühendisi(boş gezenin boş kalfası vs).

haa ben oy atma oy kullanma konusunda bir tıp profesörüyle hukuk ya da siyasal bilimler profesörünün de aynı hakka sahip olmaması gerektiğini düşünüyorum. tıpta çığır açsan da, oy kullanmaya geldi mi sen en güzel olasılıkla üniversite mezunu olarak değerlendirilmelisin.

ama yeri geldiğinde tıpçı olduğun için tek bir dilekçeyle sağlık politikasının yanlış bulduğun kısımlarını düzelttirme hakkının olması lazım. çeşitli çeşitli yani.

aysun kayacı +1

buralar karışacak ya da bu vapör duyuruyu silecek.

@feel the blanks

bu duyuru senin cevabın diğer nesillere ibret olsun diye burda duracak!!!
sen cevabını silsen bile ben buraya kopyalıyorum...

sen bunu diyorsun @feel the blanks:

"ama sonradan herkes farklılaşıyor be anam? biri okuyup profesör oluyor, öbürü kaldırım mühendisi."

ama kimse doğuştan gelen haklarından feragat etmiyor, isterse prof olsun isterse çoban. bu insan onuru ve hakları ile ilintili ama senin bu konularda bir yorum yapman konuyu hem anlamadığından kendi nickinin zararına hem de -bir görüşe inandığını ve o görüşün de sol olduğunu farzederek- inandığın görüşe zararlı.

bakalım kim silecek, gerçi artık silsen de bir şey değişmeyecek benim faşist arkadaşım..

dursun anam, seni mi kıracam, canın sağolsun.

edit: solcu değilim, sağcı da değilim. kendimi böyle küçük anlamlar ifade eden etiketlerle yaftalayamam.

Evet faşistliktir. Turkiyede bunu savunan salaklar kendisine solcu diyor.

Karşı tarafı savunmuyorum ama bence senin argümanın yanlış. Bunun insan hakları ile alakası yok. İnsan Hakları bildirgesi bireylerin doğuştan gelen, değiştirilemeyecek özelliklerine yoğunlaşıyor.

Eğer beyazların 2 oy, siyahların 1 oy hakkı var denilseydi faşizm olurdu. Aynı şey tüntüm ırk ve dinsel ayrımlar için de geçerli. Ama burdaki parametreler bireyin elinde olan şeyler. Devlet yeteri imkanı sağladıktan üniversite okur veya okumaz ama bu zaman yapılan ayrımcılık bireyin elinde olduğu için faşizm olmaz, hukuk olur.

Senin analojin bir konuda fikrini söylediği için ortamlardan dışlanan, siteden banlanan adamın ama fikir özgürlüğü diye ağlamasına benziyor.

haldamir +1, oy verme ile insan hakları arasında bir bağlantı yok.

bu işlerin çözümü bu değildir. bu işlerin çözümü genel seçimlerden cok bölgesel yönetimlere ağırlık vermektir. böylece cahiller cahil ile, eğitimliler eğitimli kişi ile yönetilir.

(bkz: meritokrasi)

antik yunan devletlerinin çoğunda yalnızca yurttaşların oy hakkı vardı. yurttaşlık da kolay kazanılmıyordu, köleler vs yok hükmündeydi. o dönemde faşizm diye bir şey icat edilmemişti... faşizmin ne demek olduğunu bile bilmiyorsun ki daha bu öfke, bu iddialı söylemin kaynağı ne?

türkiye'de köyde doğan çocukla suadiye'de doğan çocuğun eğitime ulaşma ve başarı ihtimalinin aynı olduğunu sanan elitistler de varmış.

faşizmdir.

Biraz düz mantık olacak ama lise, üniversite okumak isteyince eşit sayılmıyoruz, sınava tabi tutuluyoruz, üniversite bitiyor yine eşit sayılmıyoruz, sınavlara, puanlara göre atanıyoruz. Oy kullanmaya gelince üniversiteye yerleşme hakkını bile elde edemeyenle, derece yapan kişi eşit sayılıyor. Sınavlar faşistlik değilse buna da faşistlik denmez bence.

yönetmek nedir? yönetmek için şart koşulan eğitim nedir? yöneticilik vasıfları nelerdir? eğitimli birinin daha iyi yöneteceğini düşündürten nedir? kabilelere dönüp bakınca kabile reisi yöneticidir, güçlü olan-yönlendirici vasfa sahip olan. kabilelerde bilgeler de vardır ama onlar yönetici değil nasihat veren kişilerdir, ve eğitimsiz "cahil" kişilerin de saygı duyduğu kimselerdir. yöneticiliğin seçiminde birilerinin tercihinin diğerlerinden daha meşru olduğunu düşünmeyi absürt buluyorum. zira bana kalırsa yönetici belirlemede kıstas ahlak, adalet ve eşitlikçi yaklaşım olmalı; bunu da eğitimli eğitimsiz herkes gerçekleştirebilir. ama insanlar eğitimli eğitimsiz fark etmeksizin seçimlerini çıkarlarına göre yaptığına göre; elitizm de, meritokrasi de faşizme çözüm olabilecek seçenekler değildir. aynısının laciverti.

hacı tövbe tövbe insan hakları sözleşmesini allah mı sanıyosun nedir? "AMA SÖZLEŞMeYE AYkIrIıı tmm Mı?!?!?" ahsakxksjsjsj

aihs, sözleşmeye taraf olmayan ülkeyi bağlamaz. devletler kendi istekleriyle benimsiyolar sözleşmeyi. kaldı ki sözleşmenin bazı kısımlarına taraf oluyosun bazılarına olmuyosun yine devletin kendi isteğine bağlı. mesela türkiye bazı kısımlara taraf değil. bu demek oluyo ki türkiye o konuda istediği gibi davranır.
bi de öğrenmişsiniz bir "faşist" her boka faşist diyosunuz az bi okuyun aq

okumuş insanın hali de bi başka oluyor...

@littlejack
o "BİLDİRİ"nin isminde boşuna EVRENSEL ibaresi geçmiyor. ne "taraf"ından bahsediyorsun sen?

büyü artık littlejack!

kendini sol sanıpta aslında yaptığının faşizm olduğunu bilmeyen güya okumuş cahil insanlar bu ülkenin en büyük takozudur.

bunun üstüne tartışmak isteyen varsa özelden yazsın, kim okumuş kim okumamış orda belli olur herşey. duyurunun mantığına ters kaçıyor yoksa burda tartışmak.

eğitime veya sosyal statüye göre insanları ayırmak tabii ki yanlıştır.

ancak oy kullanmadan önce, herkese Türkiye ve dünyadaki siyasi durum hakkında test yapılsa, kişilerin ne kadar bilinçli şekilde oy verdiği tespit edilip ona göre verdiği oya katsayı eklense bence olur.

OP korkunç cahil beyler sözleşme evrensel diyor. tartışmaya değmez bilginiz olsun.

@ontheroad yazmış

"Biraz düz mantık olacak ama lise, üniversite okumak isteyince eşit sayılmıyoruz, sınava tabi tutuluyoruz, üniversite bitiyor yine eşit sayılmıyoruz, sınavlara, puanlara göre atanıyoruz. Oy kullanmaya gelince üniversiteye yerleşme hakkını bile elde edemeyenle, derece yapan kişi eşit sayılıyor. Sınavlar faşistlik değilse buna da faşistlik denmez bence."

o sınavlar bilenle bilmeyeni ayırmak için yapılıyor, sen herkesin tıp okuyup cerrah olduğu bir dünyada yaşamak ister misin?

"x öyleyse y de şöyle değildir" demek nasıl bir mantıktır açıklayabilir misin?

burda doğuştan, sırf insan olmaktan gelen bir haktan, konudan bahsediyoruz ama nedense çok okumuş ama birşekilde çok az bilen arkadaşlar saçma sapan teorilerle faşizmin mantığını açıklamaya çalışıyor ya beni bu kahrediyor.

Madem burda tartışmak duyurunun amacına aykırı, niye açtın diye sorarım. Sorma amacın belli.

Ayrıca bellemişsin bir faşizm faşizm, hoşunuza gitmeyen her şeye faşizm yaftası vurmak gerçekten kavramın içini boşaltılıyor.

Bak sour ne güzel açıklamış. Demokrasi karşıtı her düşünce gerici değildir. Hele faşist hiç değildir. Bana kalırsa demokrasi çok hantal bir sistem ve çok ütopik. Bir demokrasinin işlevsel olabilmesi için yargının bağımsızlığı, medyanın tarafsızlığı gibi birsürü şey gerekiyor. Dünyadaki çoğu ülkede bunlar yok, e böyle olunca napayım ben sandığı. Bunların mükemmel çalışması da çok zor, o yüzden demokrasi aşırı derecede ütopik. Diğer türlü bizim ülkede olduğu çoğunluğun tiranlığına dönüyor.

Eğer konuya biraz tarafsız bakman mümkünse aç wikiden criticisms of democracy sayfasını oku. Niye demokrasinin etkisiz olduğuna dair bir fikrin olur.

eğitim ve statü bu açıdan hiçbir şey ifade etmiyor. etmiş olsaydı, dünya cennet olurdu. güçlüyle zayıf arasındaki korkunç uçurum her geçen gün büyürken, insanların eşitlendiği tek noktaya bile tahammül edememek nasıl bir bencilliktir?

"Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar" lafını bir sözleşme vesilesiyle imzalayan ve imzalamayan ülkelerin olduğunu halen inatla sanmaları çok ilginç.

kelimeler kifayetsiz kalıyor işte bu noktada ki biz de bu "insanlara" laf anlatmaya çalışıyoruz.

onlar ne kadar kendileri gibi görmediklerini insanlıktan dışlasa da biz onları halen insan olarak görmeye devam edeceğiz.

insan hakları tüm insanlar için, bu BİLDİRİDEN haberi olmayan amazon ormanlarında yaşayan kabilelerde buna dahil.

@vapurlafalan; herkes tıp okusun, tıp okuyan bizi yönetsin demiyorum ki. Eşit olmadığımızı, tutulmadığımızı eğitim sisteminden örneklendirdim. Bilenle bilmeyeni ayırmak nasıl faşistlik sayılmıyorsa, oy verebilecekle veremiyecek olanı da ayırmak faşistlik sayılmaz dedim. Anlamamışsın.

@ontheroad

bana anlamamışsın diyorsun da sen benim ne yazdığımı bile okumamışsın.

bu ülkede faşizmi solculuk sanan insanlar dışında cevap alamadım.

ya 3 tane türkçe sorusu 3 tane mat sorusu çözünce üniversiteye giriliyor neyin derdindesiniz?

türk halkının ekseriyetini özetleyen bir alıntı bırakıp sessizce ayrılıyorum buradan:
"biz zulümden değil, zalimin bizden olmayışından şikayetçiyiz."

zalim bizden olmadığında böyle saçma salak önerileri görüyoruz etrafta.

bimer.

konu inşaat ise gerisi teferruattır.

@xenophobe Bimer'e şikayet etmemiştim. Oraya da yazdım teşekkür ederim.

@iamcookiemonstersnipple Bahsi geçen inşaat firması hükümete en yakın olan büyük firmalardan birisi. Bir sonuç çıkmasını beklemiyorum ama dava açacak duruma geldim. Makine gürültüsünden uyumak imkansız pencerenin altında 22 saat durmak bilmeyen bir inşaat var.

bu işlere zabıta bakar ve zabıta belediye'ye aittir. savcılığa suç duyurusunda bulunmanız gerekir.

@vapurlarfalan bir dilekçe hazırladım bugün iadeli taahütlü olarak belediyeye göndereceğim gelen cevapta değişen bir şey olmazsa bir çıktısını alıp suç duyurusunda bulunacağım. teşekkür ederim.

tüzük ve izinler de yasaya tabidir.
hukuk yolu açık.

@losevbagiscisi dilekçemi bugün itibari ile yolladım. Açıklama için teşekkürler içim rahatladı. Cevap bekleyiyorum şu anda.

işe yarar umarım :
yenianayasa.tbmm.gov.tr

İlginç bir konu, hiç böyle bir uygulaması olan ülke bilmiyorum, biraz arama ile de sağlıklı bir bilgiye ulaşamadım, günümüz anayasalarının çoğunda oyların eşitliği ilkesi bulunmaktadır. Yürürlükten kaldırılmış tarihi anayasalarda belki ilginç hükümlere ulaşılabilir ama bence bu bahsettiğin şekilde bir uygulama olmuşsa anayasadan ziyade seçim kanununda belirlenmiştir; ülkelerin geçmişteki seçim kanunlarına ulaşmak da -sadece İngilizce mesela- pek mümkün değil. Meraktan sadece Almanların tarihi Weimar Anayasalarına (1919) baktım orada bile oyların eşitliğinden bahsediyor. Spesifik bir 3. Dünya ülkesi belirleyip detaylı bakmak lazım.

EK: wikipedia'ya göre -Almanca- mesela Alman İmparatorluğu dönemi öncesinde Prusya'da verilen verginin miktarına göre "üç dereceli bir seçim hukuku" ve Oldenburg'da yaşı 40'tan fazla olanlar için "ek oy" söz konusu imiş, bunlar 1919'da kaldırılmış -yukarıda belirttiğim Anayasa hükmü- . Bir de eşit olmakla birlikte genel olmama durumu var, zamanında Bavyera'da sadece vergisini verenler oy kullanabiliyormuş. Aynı wikipedia maddesine göre günümüzde bu eşitsizlik sadece uluslarüstü kurum olan AB Parlamentosu için söz konusu imiş.
de.wikipedia.org
vergi kriteri bağlamında üç dereceli seçim hukuku çerçevesinde seçim sonuçları ve sistemin işleyişi hakkında kaynak (Almanca) www.wahlen-in-deutschland.de merak edersen İngilizce translate işini görür diye düşünüyorum.

bunu deneyen ülke varmı bilmiyorum ama varsa aşağıdaki maddeleri ihlal etmiş olur.

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRİSİ

Madde 1- Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit
doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik
anlayışıyla davranmalıdırlar.

Madde 2- Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir
görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir
ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün
özgürlüklerden yararlanabilir.

@1adam çok teşekkür ederim ama benim aradığım konuyu tam olarak karşılamıyor maalesef.

@candanag bu konuda bilgiye kolay ulaşılamıyor. ben de aradım en son çareyi buraya yazıp bilen birisini bulmakta gördüm. ek açıklaman gayet yardımcı oldu.

@vapurlarfalan teknik olarak o maddeleri ihlal eden bir sürü kanun, yargıtay kararı, tüzük, yönetmelik, gelenek ve görenek çoğu ülkede mevcut. en basitinden ilkokul mezunu olmayan bir insanın sürücü ehliyeti alamaması. gerekli özelliklere sahip olsan bile ilkokuldan mezun olan bir insanla olmayan bir insan bu konuda bir değiller. ve senin bunu bir insan eşitliğine aykırılık olarak nitelendireceğini düşünmüyorum.

Wikipedia'dan buldugum bir iki bilgiyi de ben ekleyeyim. Turkce sayfalari yok ama hangi ulkeye ve hangi yillara bakacagin ile ilgili yardimci olur en azindan.

en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

kitap.radikal.com.tr

" teknik olarak o maddeleri ihlal eden bir sürü kanun, yargıtay kararı, tüzük, yönetmelik, gelenek ve görenek çoğu ülkede mevcut. en basitinden ilkokul mezunu olmayan bir insanın sürücü ehliyeti alamaması. gerekli özelliklere sahip olsan bile ilkokuldan mezun olan bir insanla olmayan bir insan bu konuda bir değiller."

kusura bakma ama senin amacın anlaşıldı.

örnek verdiğin konu okuma yazma gerektiren bir kurs sonucu alınacak bir ehliyet. ne kadar sığ olduğun ve faşistçe bir konu hakkında senin fikirlerini destekleyecek kanun aradığın gayet iyi anlaşıldı.

mahkeme bir kanunu evren döneminden bu yana farklı yorumlayıp bir karar verebilir ucu insan hakları mahkemesine kadar açıktır.

ama sen bir ülkenin ana yasasını İNSAN HAKLARI'na rağmen, onu yok sayacak şekilde OLUŞTURAMAZSIN!

oluşturan ülkelerin zaten avrupa birliğini bırak insanlık içinde yeri yoktur.

kısaca senin faşist bir kişi olduğunu varsayıyorum ki bana cevabından bu gayet açık anlaşılıyor.

senin yerin faşist nazi almanyasında bile yoktu, gerisini sen düşün artık..

@vapurlarfalan konu üzerinden haddini bilerek konuşmak istersen; araba sürme ehliyeti almak her insanın doğal hakkıdır. her insan araba sürmek isteyebilir. senin açından bakarsak buna kimsenin karışmaması gerekli. fakat okuma yazma kursu ehliyet alman için yeterli değildir. ilkokulu bitirmiş olman şart koşulmuştur. evet, bu şartın temelinde sadece okuma yazma var gibi bir izlenim mevcut fakat ilkokulda öğrendiğin tek şey okuma yazma değildir. kişisel gelişiminin temelleri ilkokulda atılır. sığ düşünceyi aşıp gelişmeye başladığın bir dönemdir. o dönemdeki sosyal ilişkilerin gelecekte araba kullanırken yapacağın fevri hareketlere engel olabilir. bu fevriliğin engellenmesi bir çok insanın hayatını kurtarabilir. bu sosyal ilişkilerin kurulabileceği en uygun ortamın okullar olduğu tartışılmaz bir gerçektir. bu yüzden ilkokul mezunu olmayan hiçbir insan ne tür özellikler taşırsa taşısın sürücü ehliyeti alamaz. faşistlik olarak yorumladığın şey bu mu? kişisel, psikolojik, sosyal gelişimi hakkında bir dayanağı olmayan insanlara sürücü ehliyeti vererek onlarca insanın hayatını tehlikeye atmak mı?

SP seviyorsan, esprilere ve bölümlere aşinaysan stick of truth parasının hakkını fazlasıyla veriyor, vaktin yoksa new vegas yerine south park daha mantıklı bir seçim olacaktır bence.

new vegas'ta daha uzun gameplay var fakat stick of truth'u oynaken ben şahsen daha çok eğlendim. south park serisini takip ediyorsan onu tavsiye ederim.

south park fanıysan mutlaka oyna stick of truth'u, muhteşem.

South park ismi yeter.

bir South Park fanı olarak "South Park: The Stick of Truth" derim. ama diğerini oynamadım bile.

fallout nv koca bi dunyadır, skyrim seversen bunu da seversin (nv daha eski tabii ama gameplayde eksigi yok bana göre) sp de severim ama pek kıyaslanacak oyunlar değil gibi bunlar. yeterli vaktin varsa nv, yoksa da sonra devam etmek üzere nv. ultimate olsun ama.

bence önceliğiniz öğrenmek olsun, yaşa takılıp dil öğrenmekten vazgeçmeyin. hem üniversitelere oranla fransızca kursunda her yaştan insan olur. rahat olun.

yaşın ne önemi var bro?

aslolan öğrenmek.

dil konusunda böyle bir çekince olmaz. hatta baya havalı olursun... :)

ama ehliyet kursu olsa ben gitmezdim:) zaten o yüzden halen ehliyetim yok:(

18-20'liklerin aklı havada olur, sen daha iyi çalışırsın derse. e iyi bilen birinin de havası olur.

öğrenmenin yaşı yoktur. hepsi 12-18 arası bebe olsa bile sen takma kafana; seviyorsan git öğren bence.

sen gitme, valla.

buraya bu kadar gerzekce bir soru sorduguna gore, gitmemek icin neden ariyorsun(sen gerzeksin demiyorum ama soru gerzekce).

ne demek 33 yasinda fransizca kursuna gidilir mi? ne demek "sifirdan baskayacagim da sinifta hep 18-20 yas olacaksa gitmeyeyim"? sordugun soru sacma bir kere, farkinda misin?

gercekten sorman gereken tek soru fransizca ogrenmek istiyor muyum? cevabi eger evetse, bu soruyu silip dogrudan kaydini yaptiyorsun. yoksa yine soruyu silip dogrudan ezikliginle basbasa kaliyorsun.

ogrenmenin yasi yoktur.

Ben fransız kültüre gittim. 23 yaşla en genç bendim. Bi abi vardı 42-43. Ortalaması 27-30du

İlk kurdu bu arada

valla fransızca kursuna en iyi 32 yaşında gidilirdi, onu da kaçırdın. bana sorarsa ispanyolca kursuna git. 34'e kadar yolu var diyorlar. hadi hayırlısı.

Gidilmez. Gitme.