doğru söylemiş. aynı sorunu mutfak lavabosunun dirseğinde ben yaşadım. kullandığım lavabo açıcıların gideri açması gerekirken, dirseğin dibine çöktüğünü görünce dirseği komple çıkarıp, bir milyoncudan alınan bir gider hortumunu doğrudan gidere uzatarak işi çözdüm.

sizin ise doğrudan giderin problemli olduğu anlaşılıyor. yine akış belirli noktalardan tıkalı gibi anlaşılıyor. rakamı bilemem ancak bu aşamadan itibaren lavabo açıcılar işinize yaramaz, durumu daha da kötüleştirir.

bana pek mantıklı gelmedi açıkçası, lavabo açıcı denen nane sodyum hidroksit. suda çözülebilen bir madde. soğuk suyla birleşince katılaşması diye bir şey olacağını sanmıyorum öyle olsa oda sıcaklığında sodyum hidroksit çözeltisi olmazdı.

İki haftadır benzer bir sorunla uğraşıyorum. Yarın mutfak altındaki tesisat komple köreltilip üst taraftan çamaşır+bulaşık makinesine ve banyoya yeni hat döşenecek. Maalasef asitli dök-aç tarzı sıvılar bu problemlere sebep olabiliyor. Ben kafama göre senede 1-2 defa döküyordum, bundan sonra asla kullanmam. Ben tespit için cihazcı çağırdım 1500 aldı. Daha sonra kıracak ekibe 2 bin vereceğim. Malzemeler 500-600 tutuyor. Toplamda 4200 gibi bir rakama denk geliyor ama sizin iş arıza küçük ve daha kolay. Maksimum 2500-3000 tutar. Arıza nasıl olsa bulunmuş o adama 1000-1500 teklif edin sonra 1000-1500'e yapacak başka birini araştırın derin. Tabi işin aciliyeti ve bütçe gücünüz sizin taktirinizde.

izmir/merkez

fazla lavabo açıcı kullanmanın kalitesiz borulara zarar verdiğini okumuştum da tesisatçının dediği gibi bi durum olur mu bilmiyorum. yalnız bi ay önce tıpkısının aynısı başımıza geldi. tesisatçı 1200e mi ne çözmüştü bizim işi ama tanıdık ustaydı. solunmaması filan gerekn bi malzeme ile tıkanıklığı açtı. hatta kalanını bize bıraktı. kostik mi neydi malzemenin adı da. hırdavatçılarda filan bulunur sanıyorum. aynı yöntemle açacaksa 4200 fazla tabi ki. ama duvar kıracak, tesisatı değiştirecekse normal.

başka tesisatçı çağırdık. açtı tıkanıklığı. önceki gelenlerin söylediğini söyledim, adam güldü. mümkün değil öyle bir şey dedi. toplamda 6 ay garantili 3.500 tl'ye halloldu iş.

Sorun apartman giderinde olmasın? Su sizin daireden gidiyor mu? Kameralı cihazla görüntületin.

Kızartma yağı döküyorsanız, o yağ tam da söylediğiniz şeyi yapar.

Tamirci kızartma yağından bahsetmiş ama bir yanlış anlatma ya da anlaşılma olmuş gibi duruyor.

Aşağıdaki linkte döktüğümüz o sıvının çalışma sistemi var. Asitteki basınç en kaliteli tesisatı bile zorlar, patlatır. Belki sizin tıkanıklık sebebiniz farklı bir durum kaynaklı ama bu sıvı çok büyük sorunlara sebep oluyor.

www.youtube.com

yok, masada duran mr. muscle lavabo açıcı için "bu soğuk suyla birleşince katılaşır" dedi. kızartma yağından vs. bahsetmedi. sonra gelen tesisatçı arkadaş kamerayla girip yağlanmaları gösterdi. borularda bir hasar yok.

Usta sallamış +1

lavabo açıcılar bardağı taşıran son damla oluyor. Esas sorun gider borusunun eğiminin yeterli olmaması ve yemek atıkları yağlar sonucu oluşan beyaz bir tabaka.
Bundan kaçış tesisatta gerekli düzenleme olmadığı sürece yok, sadece gece yatarken ayda bir 1-2 tencere sıcak su dökün ve sabaha kadar bekletin
yıllardır çeşitli evlerde başımıza geliyor, en son şöyle bir cihazla gelip açtılar

www.akakce.com

4200 çok fahiş, maks 1500 bence

(bkz: reflü)

helikobakter

orta kulakta iltihap olabilir, nörolojik başka bir problem olabilir. detaylı bir muayene ve radyolojik tetkikler yapılmadan cevap vermek zor.

Kulak enfeksiyonu da olabilir ama norolojik de olabilir. Kulagina bakip anlayamazsiniz

norolojik fip belirtisi de olabilir, denge kaybi, arka bacaklarda gucsuzluk, ziplama istememe gibi seyler var
mi?

kulağına sinek kaçmış lkjdsf
teşekkürler.

doğru dergi mi bilmiyorum ama (git: ejer.com.tr) sayfasına baktığımda ahci görmüyorum ulusal ulakbilimde indexi var. birde e sci dergi

dergilerin web sayfasında mevcut hangi indekslerde olduğu oralara bakabilirsin. onun dışında çeşitli web sitelerinde liste halinde de bulabilirsin. ahci alanım olmadığı için çok liste sitesi verebilir miyim bilmiyorum. (git: mjl.clarivate.com) dan ben sci olup olmadığına bakıyorum mesela

EJER, ERIC'te taraniyordu. Geçen sene Anı yayıncılık dergiyi sattı. Şu anda yağmacı dergi. 1000 dolardan fazla ücret istiyor sanırım.

Benim bir makalem yayınlanmıştı 5-6 yıl önce ejerde de, ahci diye hatırlıyordum ama yanlış hatırlamışım.

Sahibine kızıp, bağırsaydın. Tasmayla dolaştırsınlar. Ponçik olduğunu nerden bilelim. Bir ısırsa dikiş falan atmaları bile gerekebilir.

A ve B

Kafaya takılacak bir şey değil alttan alınabilir bir durum.

Yasal olarak sanırım zaten tasmalı olması da gerekiyordu hayvanın tam emin değilim.

Yanıt yazdığım en güzel başlık olabilir bu bu arada :D

Eğer köpek normalde hiç yapmiyorsa; olabilir. Köpekler de insanlar gibi. Ama yasal olarak tasmasiz gezdirilebilir dışında olduysa kişinin hatası dünyanın en güzel köpeği de olsa.

Yok köpek normalde boyleyse; sahibinin salakligi.

Reaktif köpek sahibi biri olarak; köpeğim insanlara havliyor üzerinde çalışıyoruz. Ama köpeğimi asla tasmasiz gezdirmem.

Köpek havlayabilir yani hayat. Herkes köpek sevmek ya da korkmamak zorunda değil.

Köpek sizi ısırsaydı bile sahibinn gözünde yine de ponçik kalacaktı, belki sizi bile suçlardı. Daha büyük olsa ısırırabilirdi de. B diyorum.

b asikar. cevreye rahatsizligi bir yana, kopegin selameti icin de b.

A

Köpeğin sahibi ben olsam "kusura bakmayın sizi de korkuttuk" derdim.

D şıkkı .
Ponçik kadar bir köpeğin havlamasına verdiğin o andaki korkuyu başkaları gördü. Belli de asıl sorun budur.

Genelde ufak kopekler daha agresif olur, normal yani.

Belki seni koşarken görünce hareketlenmiştir, öncesinde uslu uslu yatıyordur… sinir olacak kadar takma bence

Hem A Hem B bence

küçük köpeklerin geneli ota boka her önüne gelene havlar ve saldırır. aşırı derecede şımarık oldukları için agresifler. burada A diyorum kafana takma.

ama B konusunda sonuna kadar haklısın. köpeğin boyutu ne olursa olsun tasmalı gezmek zorunda. ısırması durumunda sahibi tamamen suçlu.

Frene bastığınızda ses gelmesini bekleyin.

ön mü arka mı? ön ise 2000-3000 km arası diyorum.

Bu arka ama hepsi aynı bu boyutta

full takım değiştir. fren şakaya gelmez hatta hidroliği ve hortumlarını da kontrol ettir.

Hidroliği geçen ay bakımda değiştirttim ama balatalar daha var gibi geldi... (çok pahalı artık her şey ne kadar giderse o kadar kâr diye düşündüm.)

2000-3000 km giderse biraz dursun ama son 500-1000 km ise elbette değiştireceğim.

Kullanıma göre değişir, balatanın yumuşak ya da sert oluşuyla da alakalı değişir kullanım ömrü.

Şehir içinde 5 bin gidecekse şehir dışında 10-15 bin bile gidebilir.

Fotoğraflar kötü değil, ama bazı frenlerde yapı gereği iç kısımdaki balataya daha fazla baskı uygulayıp daha erken bitirebiliyor.

Yani siz bu fotoyu ön balatan çektiniz ama arkadakiler (tekerin arkası) demire yaklaşmış olabilir.

Onlara da bir bakın.

Onlar öyle karlı olacak kadar büyümüyor maalesef. Daha çok görsellik amaçlılar.

Semt pazarlarına bakın mantar için. Burada birisi istiridye mantarı getiriyor kilosu 25 lira.

koku yapar. rahatsızlık verebilir. riski alıyorsanız deneyebilirsiniz.

3 doz pfizer

2 doz biontech. 3. için niye bilmiyorum ama erken olduğunu düşünüyorum 6 aydan 3 aya düşürmeleri falan. zaten çok güvenerek yaptırmadığım için sanki aralığı uzun tutsam iyi olur gibi geliyor. cahil cahil şeyler aklıma geliyor..

3 doz sinovac oldum.

2 biontech,
3. için randevu aldım yarın vurduracağım.

2 doz sinovac
2 doz biontech toplamda 4 doz oldum.

3 doz biontech.
Geçen hafta vefat eden bir yakınımın da aşı olmadığını ve başka hastalıkları için hastaneye gidip gelirken covid kaptığını, iki kere hastaneye yattığını, entübe olduğunu... öğrendim. Hâlâ aşı yaptırmaya karşı çıkanlara İlber Ortaylı gibi bakıyorum.

13:30'da randevum var 3.doz biontech olacağım, 6 aylık hamileyim, antikorlarım bebeğime de geçecek. geçen hafta aşı olmayan bir tanıdığım annesine covid bulaştırdı ve kadıncağız vefat etti. bunu da her yere yazıyorum. aşı olmamanın hiçbir mantığı yok.

3'u henuz olmadim kararsizim.

Aileye korona geldi.

Bir tane asisiza hic bulasmadi
2 asiliya bulasmadi
2 asili agir gecirdi

Ailenin diger kolunda 3 asili vefat etti.

Boyle istatistige lanet olsun dedik.

3 doz biontech + grip aşısını da oldum bu yıl hiç hasta da olmadım.

2 sinovac 2 biontech

Dün 3. doz Biontech'i oldum bu seferki fena çarptı.

@uvbay nasıl bir etkisi oldu acaba?

3 biontec, 2 si gebe 1 i emzirirken. Ufak tefek halsizlik vs dışında bir yan etki olmadı.

2 biontek.
3yu olmayi dusunmuyorum simdilik. 4. doz da gelirse baktim bu is boyle gidiyor o zaman yaptiririm 3 ve 4u.

2 doz moderna.
3. Moderna mi biontech mi olsam arasindayim. Ocak basi ne bulursam olurum gibi.

3 doz biontech

2 doz çin aşısı, 1ay sonrasında grip aşısı, araya 6 ay girdi, oradan başlayarak da 3 doz biontech.

tüm bunlar 1 sene içinde oldu. bu sırada yurtdışı seyahatlerim oldu. açık havada hiç bir zaman maske takmadım. kapalı alanlarda maske ve mesafeye dikkat ettim. el hijyenini önemsedim.

ve hiç soğuk algınlığı ya da benzeri hastalık geçirmedim.

3 doz biontech oldum. gene olsa gene olurum.

2 doz biontech oldum. Şimdi önümde bir tatil planım olduğu için 3. doz randevusu almadım ama döndükten sonra 3. dozu da yaptırırım.

ben kayıtlıyım meslek odasına (ivho)

çok güzel yıllık ödeme alıyorlar. farklı bir hizmet görmedim.

Odalar fayda görmek için değil, aidat ödemek için vardır.

Eğer şu an yaptığınız işler, mezun olduğunuz okul sizi odaya kayıt olmaya zorlamıyorsa sıkıntı yok.

Ama yanlış hatırlamıyorsam baya bi gürültü olmuştu bir ara, mezun olduktan sonra işe girmediği halde odaya kayıt olmak zorunda olan mühendislik dalları vardı sanki.

Adam mezun olmuş ama işe bile girmemiş, odaya kayıt olup harç ödemek zorundaydı.

Sözlükte okumuştum, bi arama yapsak bulunur başlık.

kediköy. memnun kalmıştım.

biraburada.

bu adamların girişimi diye biliyorum: www.youtube.com

evet onlarınmış eskiden 3 kafadardı isimleri şimdi bira burada olmuş zaten

ben de oldum aynısından. yaklaşık 1 ay önceydi. hala hafif burun akıntısı var. 2 defa test yaptırdım. ikisi de negatif. Diğer bulgularım da negatifti. Farenjit evet.
Salgın var sanırım. Çevremde iki kişide daha aynı semptomlar, süreler ve negatif testler vardı. Uzun sürecek evet. İnsanı dayak yemiş gibi yapıyor.

Covid aşısının varlığı ya da etkinliği, Covid PCR testi ile herhangi bir etkisi yok.

Geçmiş olsun.

Evet ya salgın var ya da pandemide sürekli kapalı kaldığımızdan bağışıklık sistemimiz pasifleşti, hastalıkları ağır geçiriyoruz. Hem temmuzda hem eylülde çok ağır üsye geçirdim. Covid testlerim negatif geldi, deli gibi öksürük olmasına rağmen akciğerde enfeksiyon çıkmadı. Bu kadar ağır enfeksiyonu 2 ay arayla geçirmek bağışıklık sistemimin zayıfladığını düşündürdü bana ki son 5 sene grip bile olmamıştım.

Müteahhite ulaşmaya çalışın, yıkımı yapan başka firma olduğu için haberi bile yoktur belki.

Bir cam parasının üstüne yatıp da dava mahkeme uğraşmak istemeyecektir akıllı bir adamsa.

Keşke konut sigortanız olsaydı, sigortayı çağırır yaptırırdınız, onlar kanırta kanırta alırdı sorumlulardan parayı.

müteahhit in haberi var. ancak pek sallamıyor kendisi. sigortayı ben de keşke dedim. Aslında bu konuda pek dinletemedim anneme bu konuyu :)

O zaman hiç üşenmeyin, bir avukat arkadaşa verin bu işi çatır çatır masraflarıyla alsın ödemeyi.

Siz de camı değiştirip fatura alın camcıdan, faturayı zabıta raporunu ve fotoğrafları avukat arkadaşa verin uğraşsın.

mala zarar verme suçu taksirle işlenebilen bir suç değil. yanlış bilmiyorsam avukat icra aracılığı ile tazmin edebilir ilgili evraklar vasıtasıyla.

Kırılan bir camın masraflarını ödemeyecek kadar bir şirket nasıl düşer anlamak mümkün değil. Avukatla görüşmeden önce müteahhit ile son kez görüşüp bakın zararı karşılamayacaksanız hukuki yollara başvuracağım diyerek zorlayın bence, eğer kafası biraz çalışıyorsa fazla uzatmayacaktır zararı karşılayacaktır.

Yok hala inat ediyorsa diğer arkadaşların da dediği gibi bir avukatla iletişim kurmak en doğru yol gibi.

Dene, absürt değil. 10 kişiye yazsan 9'u küfreder paraya ihtiyacı olan biri pazarlığa başlar.

pazarlığın sınırı yok, abartmıyorum, almak istediğim araçla ilgili sahibinden.com da yazılı tüm ilanlara mesaj attım. aracın fiyatı ortalama 280'di, ben 230'dan ağzımı açtım. yok diyenlere, şartları zorladım borç harç 250 yaptım ama daha fazla çıkamam dedim.

bu ilanlardan bir tanesi de pazarlığa tutuştu ve 260'a anlaştık.

özet: absürt değil. bazen satmak zorunda olanlar oluyor ve tutturabiliyorsunuz.

%10 biraz fazla ama absürt değil bence de. Bana biri geçen %20 düşük fiyat teklifi yaptı "bütçem bu kadar" diyerek. ben de bütçenize uygun araçlar bakın en iyisi dedim. küfür de etmem. adam şansını deniyor. yeter ki al satçı çakallar denk gelmesin.

Sınır yok.

Yeni ilan vermiş birine çok düşük teklif etmeyin, bekleyin bir sürü düşük teklif gelsin de alışsın normale önce :)

Hatta yeni ilana hiç atlamayın, alın favoriye biraz bekleyin. Tabi ki çok kupon bir araba değilse.

Kibarlığı ve düzgün yazı dilini atlamayın, pazarlık yapmadan önce biraz bilgi alışverişi yapın.

Sonra "en son fiyatınız ne olur acaba" diye sorun, cevap geldikten sonra "teşekkür ederim, bütçemi aşıyor" diyin.

Satmaya meraklıysa sizin bütçenizi sorar, değilse boşver zaten.

Satıcıya, malının değerinin o olduğunu, zaten normal fiyat yazdığını, ama sizin bütçenizin zorlandığını hissettirin.

2 sene kadar önce motorumu sattım. satarken düşük fiyat teklif edenler oldu. normal soranlara hayır düşünmüyorum derken, "daha yükseğe satamazsın" "benden başka alan olmaz" gibi yorum yapan dingillere küfrü basıyordum. ki aynı gün istediğim fiyattan sattım..

Terzide giyeceksiniz pantolonu, üzerinizdeyken ölçü alıp işaretleyecek, ona göre kısaltacak, santim ölçüsüyle değil. Sonra yeni paça boyunu ölçüp ona göre seçersiniz yeni pantolon alırken.

bence tam olur. 168,5 cm boyum var. L29 tam oluyor bana.

kimlik gibi düşünebilirsin.

Sahibi belli oluyor, kayıt altına alınıyor, hayvanın kimlik numarası oluyor. Böylece umarım ileride bakamadık diye hayvanı sokağa atanlara yaptırım gelir falan. Sanırım aşı bilgileri de kaydediliyor, çipi okuyunca ulaşılıyor ama bundan emin değilim.

Bildiğim kadarıyla henüz çip zorunluluğu tehlikeli tür sayılan köpekler için var. Derken şunu buldum: Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliğe göre, köpek sahipleri 1 Ocak 2021, kedi ve gelincik sahipleri ise 1 Ocak 2022 yılından itibaren en geç 1 yıl içinde kimliklendirme işlemini yaparak bakanlığa bildirecek.

hiçbir işe yaramıyor.
vetler de aynı şeyi söyleyecek.
çipin takip sistemi yok.
en kötü kedinin başına bir şey gelir de, veterinere götürülürse, çipten "sahibi"ne ulaşma imkanı var.

geçen gün kayboldu benimki, çipi kullanamadık.
zorunluluk da ertelenmiş olabilir. veterinere danışın derim.

Yani takip edemezsin çünkü öyle bir teknoloji pahali olur.
Fransa'da ev hayvani kayit sistemi var. Misal hayvan kayboldu,oldu falan oraya bildiriyorsun. Kayboldu bulundu, çipteki bilgilerden seni buluyorlar.

Kimlik olarak kesin calisiyor mu ki? Bi de vet nereden bilecek acaba biri aldi kapti evine koydu vete goturdu goturmedi, goturse bile vet der mi ki dur bi cipine bakalim diye.

Zaten ev kedisi hayvani evden kacarsa gecmis olsun gibi geliyor bana o yuzden cipin tek olayi kimlikse pek ise yarar gelmedi.

Peki uygulamasi acili zahmetli mi?

uygulaması için, Casper beyin operasyon geçirmesi gerektiği için narkoz vermişlerdi.
o anda aradan çıksın diye yaptırmıştık.

yani parazit iğnesi bile canını yakıyorken...

bir de şu var.
çip okuyucu var mı? çünkü kimlik kartından baktılar şu vakte kadar. aşıları da oraya kaydetmiyorlar. bodrum ve izmir'deki veterinerler bizim aşılarımızda bunu yapmadı, kesin olarak söyleyebilirim.

tekrar ediyorum, işe yaramıyor çip.

kediler tasma sevmez ama, sürekli kaçan bir kediyse ben olsam minik bi tasma ile Apple Airtag takarım.(köpeğe de olur mesela) O gerçekten kaybolan bir şeyi bulmayı sağlıyor (çevresinde bir iphone ipad bişey olduğu sürece o son konumu görebiliyorsun)

Kacan kedi degil zaten o ihtimali almiyorum bile. Ha zaten kacsa hic sansi yok ben bulamadan basina bir is gelir o yuzden hic hayvana eziyet etmeyeyim en iyisi

şimdi veteriner hekimi olarak şöyle anlatayım;

çip sistemi gelişmiş ülkelerde hayvanların "evrak" takibi ve kimliklendirilmesi amacıyla uygulanıyor. ülkemizde de AB uyum yasaları ile giriş yaptı. 2000'li yıllardan beri birkaç kez zorunlu oldu, uygulanmadı tekrar zorunlu oldu tekrar uygulanmadı vs.

peki çip ne işe yarıyor?
çip, çip okuyucu cihaza bir numara yolluyor. o numarayı da sisteme girince hayvanınıza ait tüm bilgiler dökülüyor. hayvan kimin? ne zaman doğdu? hangi aşıları yaptırdı? operasyon geçmişi nedir? gibi veriler olacaktı... ama olmadı :D

çip bilgileri nerede?
ilk başta bakanlık başladı, sonra belediyelere devrettiler, şu anda kimde bilgim yok sanırım tekrar bakanlığa döndü. e reçete sistemine entegre olabilir. klinisyenliği bırakalı çok oldu son durumu ne bilemedim.

taktırılmalı mı?
yaptırılabilir. Eğer hayvanınız yurtdışına çıkacaksa mutlaka çipinin olması gerekiyor. ama benim kedi evden bile çıkmıyor ne yurtdışı gibi bir durum varsa "@janderzel zartanyan" ın dediği şimdilik çok mantıklı.

can yakar mı?
evet. normal enjektörler bile can yakarken deri içine o koca iğnenin girmesi canını yakacaktır. travmatik mi? hayır. zarar verir mi? hayır. bluetooth/gps bağlantısı var mı? hayır :D sadece numara. ensenize tc kimlik no yazdırmışınız gibi düşünün.

ciddi şekilde uygulanırsa güzel kazanımlar verebilecek bir uygulama. ama 20 yıldır bu çip davası mevcut, 20 yıldır düzgün bir altyapı oluşmamış durumda. 20 yıl önce de ceza vardı ben daha uygulayanı görmedim.

özetle; yurtdışına çıkışta zorunlu olan, yurtiçinde de şimdilik bir etkisi olmayan güya yasal zorunluluk.

plastik yüzeylere sürdükleri "temizleyici/parlatıcı" madde. kendiniz benzincilerdeki su jeti yıkamada yıkayın. yüksek ihtimalle gidecektir.

benim aracımın camının içine bir şey sürmüşlerdi tamamen buğulanmıştı. çıkartana kadar bi taraflarından ter akmıştı.

oto yıkamacılarının var böyle saçmalıkları.

Basınçlı hava su lastiğe tutulmaz. Lastiğe zarar verebilir.

ben ulusal ilan olması gerekir diye biliyorum. yerel ilan geçersiz olabilir.

Yerel ilan geçerli diye biliyorum. Yine de okulu arayıp bir sor.

1 evet, 1 de hayır var. Bakalım hangisi. =]

Güncelleme: Kazanan @westblack.

ölü probiyotikğin faydası nedir ? steril bir kap içinde hazır besiyeri-bakteri geliştirme jelleri var onları eğer uygun ortamda bekletirsen koloni üreyip üremediğine bakabilirsin.

henlo mikrobiyolog geldi...

ölü probiyotik ne işe yarayacak +1.

Eğer aldığınız probiyotiğin işe yarar(canlı) olup olmadığını tespit etmek istiyorsanız, Bir gıda analiz laboratuvarına danışmanız daha doğru olacaktır. Evde besiyerinde probiyotikleri üretmek pek olası değil. bir de üreyen şey gerçekten probiyotik mi yoksa etraftan gelen bakteri, mantar, maya mı ayırımını yapamazsınız. Özel hava, nem ve sıcaklığa ihtiyaçları da mevcut. dolayısı ile bir laboratuvarda (azcık tuzlu olabilir) bu merakınızı giderebilir diye düşünüyorum.

belli hastalıklarda tedaviye ölü probiyotikle başlamak gerekiyormuş.

1-2 bilgisayar parçası almamız lazım, fiyatlara hem Amazon'da hem diğer sitelerde baktık, Prime Day başlayınca da bakacağız, indirim iyiyse alacağız. Körlemesine "ooo prime day" diye alınca hiç ucuza gelmeyebiliyor.

Model hedefiniz yoksa tatmin edecek bir kaç şey olabilir. Ama öyle aman aman bir şey olacağını zannetmiyorum.

Mesela televizyon dediniz, genelde TV konusunda mediamarkt ve teknosa güzel indirimler yapabiliyor arada, ben philips 50pus8505i takip ediyordum, bunun en düşük fiyatı mediamarktte 5200 lira oldu, amazon da otomatik 5199 yapıyor stoğunda ise. Ama asıl indirimi bu modelde beko yaptı, 3750 liraya sattı, ben alalı olduğu için iş işten geçmişti.

Eh işte indirimler olacaktır.

telefon alacaktım baktım 100 lira indirim gelmiş %3 falan yapıyor. çok mühim değil ama yine de iyi.

valla ne hayallerle girdim ancak nevresim takımı aldım...

Beli iyi otursun, bel ve dizlerdeki korumalar ekstra ağırlık yaptığı için belden düşüyor ister istemez. Kilo verdiğim için kemerle kullanıyorum ama yine de yetmiyor kayıyor. Ben de yenisini almalıyım :D

şöyle işliyor;

anabilim dalı araş gör için başvuruda bulunuyor dekanlığa. dekanlık rektörlüğe, rektörlük de x üniversitesi a fakültesi b anabilim dalına araş gör lazım diye yök'e yazıyor.

yök değerlendiriyor. 2005 yılındaki yeni açılacak araş gör kadrolarından 10 tanes x üniversitesinin diyor. rektörlük de bu kadrolardan birisi a fakültesi b anabilimdalına verilecektir diyor. anabilim dalı açılacak kadro için gerekli kriterleri belirleyip yök'e bildiriyor ve yök kadroyu ilana açıyor.

ilana başvurabilme özelliğindeki adayla başvurularını yapıyor. değerlendirme ve sınav sonunda kazanan kişi o kadroya açıktan atanıyor.

covid belirtisi değildir. tahriş etmişlerdir.

normal pamuklu swab değil, fırçalı swab kullanıyorlar. çok rahatsız edici. tüm gün o iğrenç kaşınma/sızlama hissi geçmiyor.

çok normal. özellikle eli ağır birine denk geldiyseniz hem burnu hem boğazı sızlatıyor.

normal

Üniversitede okurken bir laboratuvar dersi almıştım. Dersi veren hoca sadece dönemin ilk dersine girdi ve bir daha derse girmedi. Kalan tüm derslere araştırma görevlisi girdi.

Araştırma görevlisi laboratuvar derslerine girebilir, deney yaptırabilir. Kısa sınav yapabilir. Sınavları, ödevleri, deney raporlarını değerlendirebilir. Sınavdan önce tekrar amaçlı ders anlatabilir, soru çözebilir. Hoca neye izin veriyorsa onu yapar.

Ders dışında hocası istedi diye ATM'ye giden araştırma görevlisi de gördüm.

Doktora öğrencisiyse araları daha iyi olabilir. Danışman hocası olduğu için okul dışında da görüşebilirler.

Not: mühendislik

Normalde derslere girmemesi lazım, ama bazı yerlerde gayrı resmi derse giriyorlar. Bazen de hoca derse giremezse rica eder kendisinden, notları verir, derse sokar. Aslında hocanın özel işlerini halletme yükümlülüğü yok. Daha çok bölümle ilgili resmi işleri takip eder. Tabii bir yandan tezini yazmaya çalışır garibim. Ama uç örnekler de var. Mesela hoca "şuradaki kütüphaneden kaynak lazım oldu, ona ulaş bana gönder" falan diyebilir. Hocayla ters düşmemek için kabul edebilir araş gör'ümüz. Kabul etmez de hocayla çatışırsa tezi sıkıntıya girebilir. Takıştığı kişi danışmanı olmasa bile bölümde yere sağlam basmak için hiçbir hocayla ters düşmek istemez. Yarın öbür gün bölümde kadro açılacağı zaman işleri ters gitsin istemez. O yüzden araştırma görevlileri genelde uyumlu olmak zorunda hisseder. Fakat bazıları da artık sinirden kafayı yemiş, koy neticesine rahvan şey etsin modundadır. Özetle, araş gör'le hoca arasındaki ilişkiyi genelde hoca tarzı belirler. Samimi ve baskıcı da olabilir, mesafeli ve özgür de.

2547 sayılı yükseköğretim kanunu'na göre tanım aşağıdaki gibidir.

Araştırma görevlileri, yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen ilgili
diğer görevleri yapan öğretim elemanıdır.

Tanımdan da anlaşılacağı üzere (...yetkili organlarca verilen ilgili
diğer görevleri yapan...) araştırma görevlisinin net bir görev tanımı yoktur.

Şartlara bağlı olarak araştırma görevlisi-danışman ilişkisi çok farklı seviyelerde yürütülebilmektedir.

Sorduğun sorular genelleme yapılamayacak tarzda sorular olduğu için cevap veremiyorum.
Ben kendi danışmanımla karşılıklı çıkar ilişkisini güzel bir şekilde yürütüyorum mesela. Seviyeli bir abi-kardeş durumu diyebiliriz.

2547 sayılı YÖK kanununa göre araştırma görevlisinin görevi, idarece kendisine verilen işleri yapmaktır. yani idare kendisine ne görev verirse onu yapar.
belli bir hocayı asiste edecek bir düzeni varsa, hocanın yerine derse girebilir. ama normalde bu yasaktır, yani dönem boyu dersi asistanın üstüne yıkamaz hoca. ama asistanın üzerinde çalıştığı konudur anlatsın tecrübe kazansın der ya da doktora son aşamadadır, acemiliğini anlatsın diyebilir, ya da kırk yılda bir hocanın işi çıkar, hasta olur onun yerine girer. genelde soru çözümü ya da uygulaması olan dersleri asistanların üzerine yıkar hocalar.
gene hocanın tiynetine göre asistana şu şu konuda bir makale yaz getir der, üstüne ilk isim olarak kendi adını da yazar yayınlatır, ya da hakkaten hoca gibi hocadır birlikte çalışırlar, asistanına hakkaten bir şeyler öğretir birlikte yazarlar birlikte yayınlatırlar.
mailleşir de telefonlaşılır da, hocanın tarzına bağlı, asistanıyla kanka olup birlikte tatile giden, çoluk çocuk görüşen de var, ayda yılda bir iş olduğunda telefonda görüşen de mailleşen de. sabah arabasıyla hocayı evinden alıp özel şoför gibi dolaştırıp faturalarını yatıranı da var.
yani skalanın iki ucunda her türlü örnek mevcuttur.
bunlar tamamen okulun ve hocanın yapısına göre değişir. öğrenciyle hoca arasında köprüdür, öğrenci danışmanlığı yapar, sınav gözetmenliği yapar, tüm angarya işleri yapar, bunlar da bankodur. bunlarla eş zamanlı olarak da yls veya doktorasını yürütür. bitirince belki kadro alırım diye hiç bir şeye sesini de çıkaramaz garibim.

Kesinlikle hocasina bagli, yukarida dendigi gibi ATM'ye de gonderebilir, is taniminda olmayan seyleri yaptirabilir, bu mobbing'dir. Ben de ABD'de bu gorevi yapiyorum, ne yazik ki bir ustum yine Turk. Son dakikada da ders kilitliyor, internet sorunlu sular kesik falan bahanesiyle, ben de cok rahatsiz oluyorum. Tabi konusmak da elinizde ama hepsi bunu kabul etmez iste.

Tek hocayla işin olacak gibi bir algın oluşmasın bölümdeki tüm hocalarla işin var. Sekreterin işinden bölüm başkanının yapması gereken işlere kadar yapmışlığım var. Bu işin gecesi gündüzü olmadı benim için. Yukarda bahsedilmiş zaten. Ama bizim bir alt kattaki bölümde araştırma görevlileri için işler çok daha rahattı. Yani bölümüne göre çok şey değişir.

Açılın araş gör geldi;

Araştırma görevlisi = angarya işler müdürlüğü

nerede bir angarya var araş gör'e yüklenir. bu kürsünün işleri de olabilir, okulun işleri de olabilir kişisel işler de olabilir.

tüm kürsü covid davasına esnek okula giderken ben her günümü okulda geçiriyorum. gitmezsem aaa neden gitmedin oluyor. dolayısıyla nöbet bende. sadece kürsü değil tüm okul bu şekilde.

kürsünün sağlık alanı olduğu için bir de laboratuvarı var. onun sorumluluğu yine bende. doktora öğrencilerinin takibi, doktora çalışmalarındaki sorunların çözümü danışmandan önce bende. hatta bir hocadan hiç bilmediğim doktoradaki spesifik bir konuda yardımcı olamadığım için fırça yemiştim.

covid öncesi her öğlen herkesden siparişleri toplar, öğle yemeği siparişini verirdim. şimdi az kişi olunca yapılmıyor. rahatladım azcık

proje varsa onun hazırlıklarının tamamı bende. projede olmamın ya da olmamamın bir önemi yok. tüm ön hazırlıklar bende. %90 laboratuvar çalışması da bende. nadiren sorumlular da yapabiliyor. yayında adım var mı? tabi ki yok :)

proje bitti yayın yazılacak yine bende. daha bugün biten bir çalışmanın dergiye yollanması işlemi var. Kürsüdeki doçent kişi ömründe hiç dergiye makale yollamadığını benim yapmam gerektiğini iletti. orijinal dosyanın yanında yollanması gereken şeyler var tablolar falan. hiçbirini ayarlamamış. hepsini ben yapmak zorundayım.

az önce uzaktan eğitim dersi için uygulama ders videosunu çektim. kürsüdeki tüm uygulama derslerinin sorumluluğu bende. ismen bir başka kişide olsa da o başka kişi derse şunlar hazırlanacak hazırla diyor. hazırlamazsam suçlu yine ben.

yetmemiş gibi teknik servis olarak da çalışıyorum. cihazların bakımı vs benim sorumluluğumda. arıza çıkarsa hocalara bildirmekle yükümlüyüm. bildirince tamam sen gerekeni yap diyor. neden bildirdiğimi hala çözemedim.

tabi bazı hocaların çocuklarının ödevlerini de yaptım. Arabasını yıkatmaya bırakmış aldım. ATM den para çekme haftalık zaten. İlaç yazdırma, sigorta işlemleri, fatura yatırma vs...

gece gündüz ayrımı yoktur. yaklaşık 1 ay önce 23:30'da zoom toplantısı yapmaya karar veren bir hoca mevcut. 2 doktora öğrencisi ile beraber haftasonumuzu kendi yazamadığı ve yeniden yazılma revizyonu gelen yayını yazmamızı istedi.

geçen gün bir tanesi ben hangi mailimi kullanıyorum bilmiyorum dedi...

25 yıldır aynı slaytları ppt dosyasından okuyarak para alan asalaklarla çevrili etrafım ve ben okuldaki bu durum bazında en iyi kürsüdeyim...

daha da yazardım da neyse... çok doluyum bu konuda. doktoram daha bitmedi. bitince 33/a kadrosundan istifa etmeyi düşünüyorum. (33/a kadrosu kalıcı kadro. ölene kadar üniversite bünyesindeyim anlamı taşıyor)

veteriner hekime gidin. oldukça riskli bir durumda.

mi tv stick işini görür. hdmi girişi olması lazım bildiğim kadarıyla.

Ben bunun box olanini kullaniyorum. Dediginiz gibi eski bir lcd televizyonu kullanabilmek icin. Linkte gosterdiginiz stick modeli box'a gore biraz daha zayif bir alet ama sadece Netflix, YouTube, Spotify, tv icin kullanacaksaniz sorun yasamayacaginizi dusunuyorum. Ozetle, alinir!

akılsız tv yi süper akıllı hale getiriyor. mibox kullanıcısıyım. iyi ki almışım dediğim ürünlerden bir tanesi. 15+ yıllık televizyonu değiştirmeme gerek kalmadı. bence bozulana kadar değiştirmemi gerektirecek herhangi bir neden yok artık.

spotify, netflix, primevideo yanında tune in gibi radyo programları mevcut. daha doğrusu google play üzerinden bir çok uygulamayı indirebiliyorsun.

tv hdmi varsa mutlaka al. pişman olmazsın.

mi stick var bende. memnunum.. netflix, prime, youtube, spotify çalışıyor. file manager üzerinden apk yüklenebiliyor. box olan modelden farkı 4k olmaması ve ram düşüklüğü sanırım. 1080p yeterli derseniz, uygulama geçişlerinde ve tepki süresinde saniyelik fark dışında üst modelin eksikliğini hissetmezsiniz.

amazonda kampanya dönemlerinde 240 tl'ye kadar düşmüştü. isterseniz onu takip edebilirsiniz.

Sonsuz

sonsuz +1

hatta çeşitli hemopotik ilaçlar bu dediğin yönteme göre üretiliyor. sürekli derişimi azaltılıyor ve neredeyse okyanusta 1 damla miktarında etken madde kalıyor. sonra işin dolandırıcılık kısmı başlıyor suyun hafızası, şiddetli çalkaladım moleküller etken madde gibi dizildi etken maddeyi taklit ettiler fln... neyse konu bu değil.

sürekli olarak saf su miktarı artacaktır. %99,99999999999999..... şeklinde hep saf su olacaktır.

(6,02x10^23) x Tuz gr/bişi. Tuz moleküllerinin sayısını 1 yapacak kadar 2 ye böleriz. Son dökme doldurma için de 1 ekleriz. Çıkan sonuçta %50 ihtimalle %100 saf su vardır.

Orijinal fiyati cok iyi www.columbia.com

Gule gule kullanin

neden 3 kat artmış yahu :/ ne kadar korkunç türkiyede bir şey almak artık..

çok hoş ayakkabıymış fiyata değer mi bilmiyorum da pahalı geldi. gelire göre tabi.

Zevk meselesi ama ben bu uzay aracı gibi ayakkapları sevmiyorum. Güle güle giyin.

kesinlikle çok pahalı ama 500-600 bandında olanları çok aldım maalesef uzun süre dayanmıyorlar. bunu hem tip olarak beğendim hem de sağlam duruyor. insallah uzun süre götürür. maalesef paramız bu kadar değersiz işte, insan yabancı birine söylemeye utanır

önemli olan beğenmiş olmanız.
kullanacağınız da bir şey belli ki.
kullanmayacak bile olsanız, insanın arada bir kendisi için böyle harcamalar yapması iyi bir şey bence.
o yüzden saçma bir şey yapmamışsınız.

güle güle giyin.

ayakkabı çirkin değil, ama ben olsam o fiyata adidas yeezy bost kovalardım. sanırım daha pahalı ama.

Güle güle kullanın hakkını veren bir marka zaten.

büzel ve rahat duruyor fakat,
Ben direkt ayakkabının burun ve üst kısmına bakıyorum. bunun da burun kısmı fotoğraftan göründüğü kadarıyla rahat olsun diye ince bir malzemeden yapılmış. Sert malzeme değil esnek kumaş. Ben giysem 1-2 yıla burun kısmı delinir. Sizin ayak yapınızı bilemiyorum

içiniz rahatlasın diyorsanız alınmış alınmıştır.

fakat yurtdışında 80 dolarlık ayakkabıya burada 1500tl ödemek bence enayilik, üstelik columbia ayakkabıları öyle aman aman kalite değil.

çok pahalıya almışsınız, büyük ihtimalle tekrardan bir indirime girer 100-120 dolara yaklaşır fiyatı. ben hep yurtdışı fiyatlarını baz alıp bakıyorum ayakkabıda, arada ciddi uçurum varsa o parayı mağazalara hediye ediyorsun demektir. %10-20 olacak kadar yakınsa tamam diyorum alıyorum.

Bence bu fiyata alabileceğin daha iyi bir sürü marka ve ayakkabı var rahatlık ve dayanıklılık konusunda kıyaslayabileceğin. ayrıca Columbia daha çok outdoor ürünleriyle tanınmış bir firma (bence outdoor kategorisinde de en kötü markalardan birisi) .

Yine de almışsın hayırlı olsun diyelim.

Begenmissiniz almissiniz, simdi de gule gule giyin hocam.

hayırlı olsun.

markası columbia. 1 hafta sonra iplikler açılınca muhatap bulamaycaksın. :) ben bulamadım.

Nasil yani? Ilac falan vermedi mi?

Bobrek yetmezligi cok sik gorulen ve maalesef biraz zor bir konu.
"Uzmani" yoktur ama dogru tedaviyi uygulayip sonuc alabilen oluyor.

Mesaj kutunuza bakin.

Gecmis olsun.

kan sonuclarina gore size hangi evrede bir kayip oldugunu soylemesi gerekirdi. sonuclara gore hemen serum ve antibiyotik tedavisine de baslanabilir.

baska veterinere goturun derim kesinlikle, biz de bobrek yetmezliginden kaybettik kedimizi hic zaman kaybetmeyin bir gun bile.

hocam başka veterinere götürün lütfen, çok kötü çıktı demişsiniz öyle bırakılmaz hayvan. benim kedim günlerce serum aldı, kaç tane ilaçlar aldık. benimki de 3 yaşındaydı, kurtaramadık orası ayrı. ama aynı değerlerde olup iyileşip 10 yıl daha yaşayan kediler varmış, sadece öbür boyu hastalığına göre mama yiyecek.

İÜC Veteriner Fakültesi iyi bir alternatif.

Ütopya gibi bir yarışma vardı, BBG formatına benzer o olabilir mi?

"dokun bana"
Bbg'de de yarışan Akmerkez Hülya da yarışmıştı burada. Epey şov yapmıştı.

ütopya değil. yarışmayı hatırlıyorum da adını hatırlamıyorum.

izlenirsen kazanırsın şeklinde bir sloganı vardı sanırım.

frame türkiye

Cevap: Frame Türkiye olacaktı @unique hint kumasi’ günün old ödülünü kazandı

youtu.be

Ah be frame Türkiye tabi ki, o zaman üniversiteli gençlerdir. O kızın adı özlem idi ama diskalifiye oldu. Sonra Gül Gökçe ve Ezgi gizem geldi. Birde erkek eleman vardı. Gül Gökçe albüm işine girdi ama tutmadı. Ezgi bi futbolcu ile evlendi influencer ne diyorlar ya öyle bişey oldu. Finalde yarışmayı onlar kazandı. Final gecesi zorla 5m e girdik canlı canlı izledik finali. Kazandıktan sonra evden çıktılar ilk sarıldıkları kişilerden biriyim :) sonra numaralarımızı filan aldık bi süre görüştük ama sonra koptu tabi. Yarışma süresince her hafta mutlaka gider muhabbet ederdik. İsmimizi söyletirdik sonra eve gidip izlerdik :)

Bu yarışmayı bilen birini görmek sevindirdi ama old yazman üzdü :)

Eve gelen veteriner hekimler var, birine ulaşabilirsiniz kedi gitmek istemiyorsa.
Başka bir hayvanla temas fırsatı yoksa bana da bütün aşıları ve düzenli iç dış parazit koruması yaptırmak mantıklı gelmiyor ama kanunen kuduz ve karma şart koşuluyor bildiğim kadarıyla. Herhangi bir sorunda ilgililer için önemli olan karma ve kuduzdu yanlış hatırlamıyorsam. Yılda 1 yapıldıklarından yeniden aşı takvimi oluşturulabilir.
Ev kedilerime dört beş ayda bir iç dış yapıyordum, gayet iyiydik. Vet'lere kalsa her ay yaptır diyorlar. Regl dönemimde ağrım olmadığı halde her gün ağrı kesici içmem kadar anlamsız geliyor.

Iç dış parazit aşıları birlikte ve damla formda bulunabiliyor, iğne olmadığı için eziyet olmuyor. Bizim veteriner 6 ayda bir der ama bence de ev kedileri için senede bir yetebilir. Karmayi bilmiyorum ama kuduz için de ev kedisi olduğu için daha çok beklenebilir demişti.
Senede bir o damlalardan uygulanabilir diye düşünüyorum, ancak konuyla ilgili medikal bilgim yok. Bir kere eve babam pire getirmişti yalnız o yüzden bu ev kediligi hiç belli olmuyor :d

kedinin başını kaşıması normal. aşırı derecede değilse parazitle alakası yoktur.

neşesi çok iyi demişsiniz. parazit aşıları ile neşe arasında nasıl bi bağ var ki?

ayakkabı ile eve parazit taşınabileceğini okumuştum. bizimki mesela dışarıdan geldiğimizde ayakkabılarımızla çok haşır neşir. ihtimal düşük belki ama yüzde on da olsa risk.

bir de dışarıdaki kediler işe çok haşır neşir olduğumuz için risk artıyor diye düşünüyorum bizim için.

yani yaptırabiliyorken neden yaptırmayalım ki? ha lösemi aşısı derseniz durum farklı. biz de yaptırmadık çünkü bu aşı sonrası rahatsızlanan, ölen çok fazla kedi varmış. riske atamadık. hekimiz de şart görmedi. onun dışında karma kesinlikle olmalı diye düşünüyorum. kuduz da yaptırıyoruz biz ama o da gereksiz bence.

evdeki kedi dışarı çıkmıyor evet ama insanlar dışarı çıkıp geliyor. dolayısıyla dışarıdaki kedilerden bir şekilde evdeki kediye getirip bulaştırabilecekleri parazit, bakteri, hastalık vs mevcut. dolayısıyla ihmal edilmemeli, veteriner dışarıdan gelip yapabilir gerekli aşıları.

merhaba. parazit tedavisiyle kötülüğün bağlantısını anlayamadım. pireli ve bağırsakları kurtlu mu olsun onun yerine, gibi bir sonuç çıkıyor.

dışarıdan eve rahatlıkla pire taşıyabilirsiniz, açtığınız camlardan bile girebilir. çok zorlanırsınız sonra. sinek vs yemekten de parazit kapabiliyorlar. iç-dış parazit bir arada ense damlalarından alıp kendiniz uygulayın.

ayrıca sadece karma aşı yaptırmanızı tavsiye edebilirim, isterseniz veterinerinizle de bir konuşun. diğer aşıları yaptırmayabilirsiniz.

iç dış parazit aslında aşı değildir. bir çeşit kontrol tedavidir. risktir. size de özellikle iç paraziti bulaştırır. dolayısıyla yaptırın.

kuduz aşısı: (git:www.resmigazete.gov.tr ) kuduz yönetmeliğine göre yaptırmak zorundasınız. cezası var.

diğer aşıları da yaptırın derim. sonra aaa aşısı olmadığı için lösemi oldu, şu oldu bu oldu diye üzülmeyin.

hatta şöyle düşünün... evde yaşlı bir insan var. dışarı çıkamıyor diye covid aşısı yaptırmaya gerek yok, hastalanmaz der misiniz? kedi olunca neden hastalanmıyor?

Ölmezsin.

Erzurumda peynir özellikle küflü yenir. Kutularda küflenmesi için bırakıp yeriz yani. Hiçbir şey olmaz. Üstüne balık falan yeme ama sakın :)

images.app.goo.gl

Küflü yiyeceği 1 kez yemekten bir şey olmaz. Ama alışkanlık haline getirmeyin. Evde üreyen küfler çoğunlukla penicillium ya da aspergillus cinsi küflerdir. Her bir cinsin birçok türü mevcut. penicillium roqueforti rokfor peynirinin küfü iken, Penicillium marneffei ciddi sıkıntılara yol açar. Aynı şey aspergillus için de geçerli..

özel kültürü olan küflü gıdalar hariç küflü gıda tüketmeyin. Hangi mantarın üzerinde büyüdüğünü bilemeyeceğiniz için size zararını da öngöremezsiniz.

Bir uyarı daha mantarlar ağaç gibidir. kökleri, gövdeleri ve dalları vardır. üstündeki pamuksu yapı dalları, sert yapı gövdesi gibi düşünün. Aynı şekilde besine tutundukları kökleri de vardır. Kökleri çoğu zaman gözle göremezsiniz. dolayısıyla küflü gıdanın küfünü kestim yedim demeniz, onun sağlıklı olduğu anlamına gelmiyor.

özetle: küflü gıda tüketmeyin. eğer hiv gibi ya da kanser tedavisi gibi savunma sisteminin baskılandığı bir durum yoksa 1-2 tüketimde sıkıntı çıkmayacaktır.

nope. resmi olarak ders veremez, dersten ücret alamaz. resmi olarak öğrenci statüsünde. araş gör ise yine ders veremez. dr. unvanı sonrası ders içinde 2-4 saat gibi bir ders verebilir. ders sorumluluğu alamaz. tam olarak ders sorumlusu olması için dr. öğretim üyesi unvanını alması gerekir.

peki bir üniversitede doktora öğrencisine ders verilmişse ne yapmak lazım? :)

üniversite mi verdi yoksa abd ya da bölüm başkanı mı verdi?

resmi olarak veremezler. resmi görevlendirme yapıldıysa sana ders ücreti ödemek zorundalar. o da sayıştay'a takılır. verdikleri parayı faizi ile geri alır devlet.

resmi değilse yök'e bildirmek, cimer'e yazmak olabilir. üniversite yönetimi sümenaltı edebilir. doktora yı bırakmak ama bırakırken de efsanevi şekilde bırakmak mı amaç? ego bombası akademide sıkıntı yaratacağı kesin. :D

dersi vermek istemiyorum (ki haklısın) diyorsun ama hayatım da mahvolmasın istiyorsun (ki haklısın) inan aklıma bir şey gelmiyor (akademide olduğuma bir kere daha utandım).

Ders veren öğretim görevlisiyse olabilir, onun haricinde resmi olarak veremez. YÖK'e yazmak en basit çözüm ama malesef o zaman da bir ton sorun çıkarabiliyorlar başka şeylerde. Benzer durumda yazdım YÖK'e sorun hemen çözüldü ama sonraki problemlerle uğraşmayı göze almalısınız -yine de bir parça korkuyorlar sizden bunu yapınca, bu iyi bir şey. Önce bölüm başkanlığıyla ya da güvendiğiniz bir hocayla konuşun isterseniz.

@unique artık dr sonrası araştırma/öğretim görevlileri üniversite yönetim kurulu kararıyla resmi olarak ders verebiliyor.

bırakın doktora öğrencisini, sadece yüksek lisans yapmış biri bile ders verebilir diye biliyorum. ama direkt akademinin içinden birinin söyleyeceği daha makul olur.

soruda verilmeyen çok fazla değişken var ama asla veremez diye bir şey yok.
normal lisans derslerini öğretim görevlisi kadrosundaki hocalar doktor olmasalar da verebiliyor. araştırma görevlileri normalde dr olmadan veremez ama bildiğim bir örnek var, araştırma görevlisi kadrosundayken öğretim görevlisi olarak görevlendirilmiş ve doktorasını bitirene kadar yıllarca lisans dersi verdi.
istisnai durumlar söz konusu olduğunda her şey mümkün. kurum dışından biri bile (örneğin meb'de çalışan bir okul müdürü) görevlendirilebiliyor -buna dair bildiğim örnek yok ama bir üstümden duymuştum tehditvari bir cümle içinde:)

öğretim görevlisi olarak atanmışsa verebilir. mezzosprite'ın dediği gibi verilmemiş detaylardan ötürü soruyu tam cevaplamak mümkün değil.

Şöyle, bu hanım arkadaşın ilk yılı doktora öğrencisi olarak. bir doçentin eşi. iyi de bağlantıları var bunların tanırım.

hali hazırda yüksek lisans dersi veriyormuş o yetmemiş lisans dersi de verilecekmiş kendisine.

hatta bölümde bu arkadaş ders versin diye normalde olmayan bi ders eklendi. ben pis şeyler döndüğünü düşünüyorum ama birileri onaylayınca oluyor mu böyle şeyler harbiden?

1. sınıf doktora öğrencisi ne alaka lisans dersi versin? kadro içinde bile kavgalar varken hem de..

ben meselenin birilerini araya sokarak çözüldüğünü düşünüyorum. hal böyle ise ifşa etmeyi düşünüyorum. mersin üniversitesinin bir başka aile şirketi hadisesi gibi duruyor.

mevzuatı bilmiyorum, ancak uygulamada gördüğüm yüksek lisans mezunu lisansa; doktora mezunu yüksek lisansa ders verebiliyordu.

sizin örnekte şöyle bir durum olabilir, bazı yerlere başvurmak için birkaç yıl teaching tecrübesi istiyorlar. bunu doktora süresince aradan çıkarmak için ders açtırmış olabilirler. resmi evrakta veya internette dersin hocası olarak onun adı mı yazıyor?

Pis bir şeyler dönüp dönmediğini bilemeyiz ama bazı dersler için ders saati ücretli dışarıdan görevlendirmeler yapılabiliyor. Eğer kadroda olmadığına eminseniz bu şekilde olması muhtemel. Doktora öğrencisi ders vermeyi beceremez diye bir kural yok. Bir sürü ülkede ders vermek doktoranın gerekliliklerinden biri sayılabiliyor. Türkiye'de de bazı bölümlerde asistanlar deneyim kazansın diye özellikle derslere sokulur mesela (dersten kaytarmak için tüm dönemi asistana yıkıp ek ders ücretini cebe indirenlerden bahsetmiyorum).

Lisans mezunu olup ders saati ücretli ders verenler bile var. Bahsettiğiniz hoca kalifiye değildir belki ama arkan kadar değerlisin bizim memlekette yapacak şey yok.
Doktora öğrencisi öğretim görevlisi kadrosu ile lisans dersi de yüksek lisans dersi de verebilir bu şekilde veriyordur muhtemelen. Ünvanını da paylaşırsanız ona göre tahmin yürütebiliriz.
Buradan adını aratıp ünvanını görebilirsiniz
akademik.yok.gov.tr

bir yerde bir dava varsa, en basitinden en kompleksine, mutlaka bir avukat danışmanlığında olmalı. en basit dilekçeyi bile avukat danışmanlığında verin.

günümüz hukuk kavramında en nefret ettiğim olay bu. normal bir insan kolayca gidip derdini mahkeme yolu ile çözebilmeli.

Aslında nafaka tarzı durumlar yoksa anlaşmalı boşanma durumu oldukça basit. Hatta hukuk bölümü öğrencileri ek gelir için anlaşmalı boşanma protokolü falan düzenliyorlar. Size kalmış.

Anlaşmalı boşanma protokolü ve anlaşmalı boşanma dava dilekçesi hazırlayıp imzalayın.
Her ikisinin örnekleri de internette var.
Senin ya da eşinin ikamet ettiği yerdeki Aile mahkemesi kalemine gidin. Onlar sizi yönlendirir.
Bi miktar para ile Dilekçeyi ve eklerini teslim edin.(dilekçe, protokol ve kimlik fotokopileri)
Verecekleri gün ve saatte aile mahkemesinin kapısının önünde hazır bulunun.
Dikkat: Mahkeme günü yanınızda vatandaşlık numarası yazılı Nüfus cüzdanı veya sürücü belgesi veya pasaport bulundurun. Kimlikteki fotoğraftan tam olarak seçilemiyorsanız, teyit için başka kimlikler de bulundurmanızda fayda var.
Mahkemede boşanma kararına itiraz etmeyeceğinizi belirtirseniz hem itiraz süresinden kurtulursunuz hem de verdiğiniz paranın cüzi de olsa bir kısmını geri alırsınız.

eğer çocuk yok ise, tarafların birbirinden herhangi bir nafaka talebi yok ise, ortak mal yok ise veya paylaşım konusunda sorunsuz anlaşıldı ise @mirket in dediği şekilde yapın. eğer bunlardan herhangi biri var ise mutlaka bir avukat ile görüşün.

Benzer problemi olan annem ve anneannem var:) kendilerini uzak tutmak için kanalı değiştiriyorum çünkü cidden bir ara ben de kapılıyordum büyüye. Şimdi hiç akla gelmeyen harika bir tavsiye veriyorum: Bunları izleyeceğinize gidip güzel bir film izleyin dkdkdl

ben de 2011 civari evlilik programlarina dadanmistim. gece flash tv'de gercek kesit sonrasi tekrarlariyla baslamistim. ardindan zuhal topal, hande ataizi falan 1 sene gitti oyle. sonra sucluluk duygusu agir basti, biraktim.

Bende de başladı. Sahte gelin davasindayim şu an.

Bence iyi prodüksiyon. Merak oluşturmayı iyi beceriyorlar

bugun yayini kacirdim, "nehir naz" tutuklanmis... o icerdeyken melisay neden disarda, aciklama yapildi mi? :D

kısırlaştırmanın özellikle kızgınlık geçirmeden yapılması gerektiğini söylüyor benim veterinerim. özellikle memede kist vs gibi şeylerin oluşma ihtimalinin az olduğunu söylüyorlar erken dönem kısırlaştırma ile.

Kızginlik esnasinda ameliyat onerilmiyor genellikle. Benimki icin birkac doktorla konusmustum. Bekleyin bence. Ayrica hapa filan da yok, zaten kizgjnliktan cikacak, ciktigi gibi goturursunuz. Niye hormon dengesini bozasiniz, bos yere bobreklerini yorasiniz ki?

İkisine de güvenemedim. Kediye hormon vermek isteyen doktora hiç güvenmem. Kızgınlıktayken yapanı da hiç duymamıştım.

bana da ikisi de makul gelmedi. veterinerlerle ilgili google, foursquare vs. yorumlarını da okuyun mutlaka. bu tarz ciddi müdahaleler için iyi klinik önemli.

1- Kızgınlığın geçmesini mutlaka bekleyin. Bölge aktif olduğu için kan damarları ve kan miktarı oldukça fazla olacaktır. İçerideki dokular gergin olacağı için içeri atılacak dikişlerin iyi tutmama, kayma riski var. Kızgınlıktan çıkınca.
2-hormon hapına gerek yok zaten çıkacak.
3- dikiş almaya gerek olmaması/olması çok fark edecek durum değil normalde ama yeni teknikler ve malzemeler düşünülünce özel bir durum yoksa eriyen iplik ilk tercihimdir.
4- ben post op bir müşadenin gerektiğini düşünen bir insanım. Evet hemen ardından eve gidebilir ama tüh dememek ya da allah korusun dememek için hiçbir hastayı operasyon sonrası hemen eve yollamam. hatta aşıdan sonra bile yollamam.
5- cevaplarda olduğu için biraz konuya açıklık getireyim. yapılan çalışmalarda kızgınlık göstermeden önce yapılan kısırlaştırma operasyonları sonrası meme tümörü riskinin 0'a çok yakın olduğu, kızgınlık geçirdikçe riskin arttığı ve yanlış hatırlamıyorsam 3 yaş sonrası yapılan kısırlaştırmaların riske belirgin bir etkisinin olmadığı gözlenmiş. o nedenle ne kadar erken o kadar iyi düşüncesi mevcut.

not: klinik hekimliği artık yapmıyorum. farklı bir kariyerdeyim.

Aktarıp başka bir kaba al. içine bir çay bardağı çay koy. oradana fermantasyona devam ederse etsin. Sakıncası yok.

ölçüm yaptınız mı? hidrometre ile ölçüm yapın öncelikle. 2-3 gün aynı, beklenilen alkol oranını aldığınızda yeni bir kaba, dipte birikmiş tortuyu en az alacak şekilde aktararak olgunlaştırmaya alın.

ortam sıcaklığı nasıl?

nasıl yaptınız?
bi bilseydik te cevap verseydik. uzman olarak???

@ankarakeçisi: elma şarabından yaptım. şeker oranını hidrometreyle ayarladım, güzelce karıştırdım sonra mayasını döktüm. tabi herşeyi dezenfekte ettim.

@sttc: ev biraz küçük olduğu için koridorda duruyor bazen oda sıcaklığından soğuk olabiliyor yani. ben de oda sıcaklığı tam tutmadığı için biraz geç oldu diye bir süphem var ama başka biryer de yok ki malesef. bu arada fermante olmaya da geç başladı şarap.

@unique hint kumasi: yani hava kilidini açıp mı ölçüm yapayım yani?

@mirket: hava kilidini açarsam artık fermante olayı durmaz mı? yani şarap kıvamına gelmemişse tekrar kapattığımda şarap olmaz ki?

7-8 hafta uzun bir süre. şimdiye fermantasyonun bitmesi lazımdı. olasılıklar;
-ısı koşulları belki uygun gelmemiştir.
-maya kullandıysanız, maya yeterli gelmemiştir.
-şeker yeterli gelmemiştir.
bir süre daha beklemenizi öneririm.

dışarıda bırakmadıysanız ev sıcaklığı yeter artar. maya kullandınız mı? mayayı eklerken düzgün şekilde dağıttınız mı? mayasız üretim hakkında bilgim yok.

@sttc: şu an ne kadar kullandım hatırlamıyorum ama şu 13 litre şaraba 9 çay kaşığı gibi birşey koydum. izlediğim videolarda öyle diyordu.

@ankarakecisi: maya yeterince kullandığımı düşünüyorum. oda sıcaklığı ile ilgili şüphelerim var. @sttc dışarı koymadıysan bişey olmaz demiş ama ısı biraz daha uygun olsa sanki daha hızlı olurdu gibime geliyor. peki şeker veya maya fazla olsa böyle bir sorun olabilir mi? bir de fermante olmaya da 3.günde falan başladı. böyle bir olay da var? elma genel olarak herşeyi geç mi oluyor acaba?

9 Çay kaşığı mı? :S Mayalar açlıktan birbirini yiyor olmalı.
İki çay kaşığı yeterli 13 litreye.

@mirket: anlamadım yani az mı koymuşum? aldığım mayanın kullanım kılavuzu kısmından yaptığım hesaplamaya göre 13 litreye 9 çay kaşığı oluyor. az mı gelmiş de hala fermante oluyor yani?

Nasıl bir maya kullandığını anlamadım ama 25 litreye 5 gr. dır ortalama hesabı

Mobile legends, Lords Mobile. Wild Rift`i merakla bekliyorum

ben azcık geriden takipteyim. çıkınca kesin alırım dediğim bir oyun yok. özellikle aksiyon oyunlarından iyice koptum diyebilirim. daha relax oyunlar hoşuma gidiyor.
Oyunlara gelince, Cities Skylines, Planet Coaster, Subnautica şu aralar favorilerim.

Bir ara tır/taşımacılık işindeydim. sonra dedim ki ulan her gün 2 saat trafik çekiyorsun eve geliyorsun tekrar trafik çekiyorsun... derdin ne? Sonra bıraktım.

Far Cry5'e giriyorum arada balık tutuyorum.

lan ben yaşlanmışım...

Cyberpunk bekliyorum ve asla vazgeçmeden read dead'de sağa sola gidiyorum, balık tutuyorum.

Destiny 2 rocks!

hele bir de eşlik edecek arkadaş tanıdık neyin varsa şahane oluyor

Ben wow oynuyorum. Iyi pvp yapan horde dps veya iyi oynayan tank/dps varsa yesillendirebilir.
Turk discord community gormedim hic.

5 kişi olunca cs veya lol oynuyorum. onun harici bo2'yi bitirdim geçen hafta. bo3 indirime girince onu da alacağım. cyberpunk'ı aldım 10 aralıkta çıkmasını bekliyorum. arada geceleri de arkadaşla pes 2021 atıyoruz.

Fip mi bahsettiğiniz? Hangi şehirdesiniz?

hızlı test kitleri var ama barınaklar bunu dışarıdan gelen hayvana uygular mı bilemedim? belki ellerinde bile olmayabilir.

kliniklerde de fiyat çok değişken. bir kaç kliniği telefonla arayıp sorabilirsiniz ama fiyat bilgisi pek verilmez telefonda.

geçmiş olsun şimdiden.

kısa not:
Fip ve fiv isimleri benzer iki farklı hastalıktır. Feline infeksiyöz peritonitis ve feline immundeficienciy virus etkenleri ve hastalıkları farklıdır. ortak noktası ikisininde sonu ne yazık ki kötü

Yolunacak kaz kalmadi. Maymun gozunu acti.

@proletarier günümüz oyunları gibi sadece kozmetikten para kazanamazlar mıydı? open world olunca masraflar mı artıyor acaba?

Mmorpgnin ruhunda pay to win var. Oyun sahibi bile engelleyemez bunu. Yine bir şekilde parayla öne geçen oyuncular olacaktır. Bu yüzden tercih edilmiyor artık.

Competitive espor sayilan oyunlar yerlerini aldi mmorpglerin.

Bitti diyemeyiz bana kalırsa. Mmorpgler bildiğiniz üzere karakter geliştirmeye dayalı olan oyunlar. Aktif oyuncu kitlesini tutmak için sürekli yeni bir şeyler eklemek lazım oyunlara. Artık son seviyeye gelmiş, oyundaki her karakteri her silahı vs. son seviyeye getirmiş olan oyuncular geliştirecek,tüketecek bir şey bulamazsa doğal olarak oyuna olan ilgilerini kaybederler. İlgilerini canlı tutmak için sürekli bir şeylerle beslemek lazım oyuncuları. En büyük nedenlerden birisi bu.

Diğer yandan başarılı olmak isteyen bir MMORPG'nin detaylı, kaliteli olması gerekir. Kimse kötü bir oyuna saatlerini ayırmak istemez. Ama her oyun firması da böyle bir oyun yapamaz.

mmorpg değil ama path of exile var, genel mantık olarak yine görevleri yap, haritayı temizle, seviye yükselt, ekipman diz, yetenek geliştir...
Sezon mantığı, güncellemeler, geniş/esnek karakter yapılandırması vs özelliklerle hala oyuncu çekebiliyorlar ama oyuncu sayısı eski mmorpglerle karşılaştırılamaz tabii ki.

mmorpg yapmak çok pahalı ve oyuncu bulmak zor. şirketler de moba'lara falan yöneldi o yüzden.

vakit abi... oynamaya vakit yok.

şimdi ben bir mmorpg'ye başladım. Her gün 2-3 saatimi o oyuna vereceğim, hikayeyi takip edeceğim, dungeon için adam bulacağım vs...

ya da

giricem hızlıca battle royale, moba ya da hikayeli bir oyunu oynayıp gidicem... insanlar hızlı olanı tercih ediyorlar. gir tüket çık. kimse vaktini emeğini 6 ay sonra ne olacağını bilmediği bir sisteme harcamak istemez. Eskiden ayda 2-3 MMORPG çıkıyordu hatta zamanında level dergisi her ay ufak mmorpg kitapçığı veriyordu yeni çıkan vs. şimdi hiçbiri yok. çünkü herbirini taşıyacak kitle yok. herkes aynı anda 20 tane mmorpg yi hakkı ile oynayamaz ama hakkı ile moba, battle royale vs oynayabilir.

moba ile mmorpg farki ne?

özel bir amacı olmayacaksa yeni bilgisayar alanlar dvd-rom bile alıp takmıyor kasalarına. laptoplarda zaten iyice azaldı.
fm özelinde bilemem ama ets2 internetsiz oynanabiliyor.

eğer oyunun online bağlanma zorunluluğu yoksa internet olmadan da oynayabilirsin. eğer varsa cd de olsa steam de olsa fark etmez oyuna giremezsin. ama FM gibi bir oyunda olacağını düşünmüyorum.

bir de ekstra, eğer oyunun steam atölyeden indirdiğin orijinal oyuna ait olmayan eklentilerin olursa onları offline modda kullanamazsın.

sürekli cd dvd takma mevzusuna gelince artık olduğunu düşünmüyorum. o kadar uzun süredir fiziksel oyun almıyorum ki :D

bir de bazı oyunları fiziksel alsan da içinden fiziksel cd/dvd değil indirme kodu çıkabiliyor. şahsen artık fiziksel oyunlara gerek yok diye düşünüyorum.

nc750 öneririm. ben de 200cc den nc ye geçtim. az yakar çok kaçar bir arkadaş. benimki S naked olanı ama x'in oldukça fazla seveni var.

Honda nc yazmaya gelmiştim. Unique yazmış

Nc750x. 50k degil 60-65 ver gerekirse temizini al. tracer segmentine gecmediginiz surece o bantfaki en iyi motor. tork, konfor, tasasiz.

tek eksigi: guc. onu da siz yazmamamissiniz. guc de ararsaniz tracer 700 ve ustunu tavsiye edebilirim ama o kaynagi 2 ile carpmaniz gerekir boyle bir durumda. guc de soyle eksik biraz geriden geliyor hizlanmasi. malum biraz demir dokum gibi agir bir makina. test etmeden, km tecrubeniz yoksa egitim almadan honda akademide cikmamanizi oneririm. zira motorsiklet avrupa liginde bir motordur.

sampiyonlar ligi de gs, multistrada falan oluyor iste.

Istanbullu degil misiniz? Duzgun muhit o paralara olmaz ki istanbulda.

Ayrica avcilardan cekinip hemen yani basinda anca eski binaya yetecek bir tutarla ev aramaniz da ilginc. Depreme bu kadar takiksaniz o parayla herhangi bi yerden ev almayin. Alamazsiniz degil, almayin.

Avcilara 15-20 km mesafede bi semtteyim. Sirf su dusunceden dolayi eski pusku apartmanimiz kontrol bile edilmedi. Apartman sakinlerindeki genel gorus, depremin kucukcekmece, avcilar ve beylikduzunu vuracagi yonunde cunku. Sizinki de o hesap olmus. Bu zihniyet istanbulun sonu olacak. Kirik dokuk evlere ama burasi deprem bolgesi (o da ne demekse) degil denilip fahis fiyatlar isteniyor.

Neyse, beylikduzunde ev bakmis biri olarak o fiyatlara yeni bina iyi bir yerde mumkun degil diyorum. Ama iste sizin dusunceye gore eski binaya cikabilirsiniz ne de olsa saglam(!) semt.. gene de paraniz dusuk kaliyor iyi bi site icin gerci.

Avcilara gelince elinizdeki paranin en az 2 kati olacak ki yeni daire tutun zaten, orasi da bu butceye gelmezdi yani (daha gecen bi arkadasa ev sorduk, 700000di, 2+1)

Buyukcekmece, gurpinar butcenize uygun duruyor. Bence buralarda iyi yapilmis yer bulunabilir.

Heyelan, kayan yapilar, deprem...

Saglam yere bozuk bina yapilirsa coker de kayar da. Bozuk yere saglam bina yapmak onemli. Bu kisma odaklanin arastirmanizda.

beylikdüzünde ikamet eden ve ev arayan birisi olarak yardımcı olayım.

elinizdeki miktar ile bölgede bulacağınız evler sizin de belirttiğiniz gibi batık projeler, iskanı alınmamış/alınamayacak evler.

bölgede yeni yapılan evler özellikle migros tarafında olan bölgede oturulabilecek, kapalı garjı olan, eli yüzü düzgün binalar 600.000 ile açılış yapıyor. o da giriş kat 2+1 tarzı. üst katlara gelince 700-800 binler normal fiyata geliyor.

barış mahallesi tarafında eski binalarda oturulacak şekilde 400-450 bin bandında evler bulabilirsiniz. 350-400 arasındakiler de içine masraf istiyor. masraf sonrası da zaten oturulacak ev fiyatlarına geliyor.

deperm meselesi de, elinizdeki fiyatlarla avcılarda eski ev bulursunuz. deprem öncesi yapılmış. avcıların kentsel dönüşüm problemi var. evler genelde 5-6 katlı ama dönüşüm sonrası verilen izin 4 kat. dolayısıyla evlerin %80'i dönüşüme giremiyor. dönüşüme giremeyen evler de sizin elinizdeki ücretlerle oluyor.

en son avcılarda, üniversite yanındaki firuza konakları denen, beton yığınında sanayiye bakan evler 800 bin-1.2 mil. arasındaydı ki bu pandemi vs öncesi bir fiyattı.

şaka maka orta gelirli bir kişi için 0 el almak hayal. ben de o hayal içindeyim.

Cevaplarınız için teşekkür ederim. Nispeten yeni yapılaşan yerlerde bakmamın sebebi fiyat uygunluğu zaten. Sadece Avcılar değil Florya'da deprem sebebiyle oturmam mesela. İstanbul deprem açısından her mahallesiyle zor bir şehir ama bunun yanı sıra zemin ve toprak yapısı işin rengini değiştiriyor. Avcıların 99 depreminde deprem merkezine daha yakın yerlerden daha çok zarar görmesinin sebebi toprak yapısının sarsıntı şiddetini artırması. O dönem konuyla ilgili araştırma yapan bir bilim insanının dediği şey şu İstanbulun bir parka ihtiyacı var Avcılar'ı yıkın park yapın, isteyene araştırmayı da yollarım.
Velhasıl annemin ailesi 1800lü yılların sonunda gelmiş İstanbula, Arnavutlar ama işte kendi kafalarına göre arsa çevirip ev yapmayı akıl edememişler, n'aparsınız :) Cebimdeki para belli alableceğim bölgeler belli, oralarda ev bakan ya da bölgede ikamet eden birilerinden biraz daha bilgi almaya çalışıyorum mesele bu.
Tekrar teşekkürler.

defacto ve lcw.

pull & bear
jack & jones

sokakbutik

pull&bear ve mavi

neil barrett

www.frmoda.com

fanbox
wwf

nors.com.tr

bad bear ve jack&jones

mavi iyidir.

Zara Man, iamnotbasic, indirimde les Benjamin's, Kaft, Mudo, Hole Academy, Kadıköy de alternatif eşyalar satan dükkanlar, bu yazdıklarımın hepsinde indirim dönemlerinde gerçekten fiyatı inmiş ürünlere bakin

h&m yazılmamış hayret.

igs' de çok güzel indirim vardı hala var mı bilmiyorum. Tişört ve gömleklere yumuldum 10'ar tane , o fiyatlara kalitesinden emin değildim ama nefis kalitede geldi. Bir bakın derim internet sitesine.

Devam ediyormuş www.igs.com.tr

trendyola giriyorum. beden seçip artan sıralama yapıyorum 20 liraya kadar olan tişörtlerden 10 tane alıyorum. yıkayıp yıkayıp giyiyorum.

otostopcunun galaksi rehberi serisi
yuzuklerin efendisi serisi + hobit

Aklıma ilk gelen Mülksüzler-Ursula Le Guin,

Camus-Veba,
Zweig- Satranç
Neil Gaiman Amerikan Tanrıları
Paul Auster-Brooklyn Çılgınlıkları

dan brown'ı okumana gerek yok bence. herkes onun kitaplarının, umberto eco'nun foucault sarkacı kitabının dandik birer kopyası olduğunu söylüyor. internetten yorumları okuyabilirsin.

ilk aklıma gelenleri listeledim :-)
Fareler ve İnsanlar (a Dair)
GÜlün Adı
Savaş ve Barış
Yasımı Tutacaksın
Yüzyıllık Yalnızlık
Lolita
Ayişe
Sefiller
Yaşlı Adam ve Deniz
Cevdet Bey ve Oğulları

Otostopçu +1
Madde 22
Algernon'a Çiçekler
Bir Yerde
Gölgesizler
Şampiyonların Kahvaltısı

Dan Brown'a gerek yok +1

Unamuno
Suç ve Ceza
George Sanders
Sırça Fanus ve yazarın öykü kitaplari
Modern Türk edebiyatı yazarlari
Is bankası y. kısa öykü derlemeleri

Özür dileyerek yarım bıraktım.

Ufak bir eleştiri, aynı soruyu, anlamı değişmeyecek şekilde azcık değiştirerek tekrar sormak beni anketten soğutuyor. iyidir/kötüdür, pozitiftir/negatiftir, olumludur/olumsuzdur hepsi farklı soru ama hepsinin cevabı bence aynı. bir olay bana pozitif hissettirirken, aynı olay olumsuz hissetirir diyen var mı?

tüm sorular aynı. bilmiyorum soruları kim hazırladı ama lütfen bu gibi parametreler arasında ne gibi bi fark oluşacağını buradan ya da özelden yazın bana. ben de akademideyim, lisans öğrencilerine bilimsel kongrelere yayınla götürmek için arada anket de yaptırıyorum. aynı şeyi soran sorular sordurtmuyorum. yanlış mı yapıyorum?

Oyunda bazı geliştirmeler kalıcı. Bazı silahlar da oyunun ilerleyen yerlerinde çıkıyor. Onun dışında kaydetme yok, ölünce başa dönüyor. Ama geliştirmelerle başlarken silahın olmasını seçebiliyordun sanırım.

Ben oynarken uzak menzilli silah bulup hasar almadan ilerlemeye çalışıyordum, toplamda 8 saat oynadım, sonuncusu 45 dk sürmüştü.

@ejderha

ok mu alayim yoksa kalkan mi?

o kalkanlilara karsi en iyi silah kalkan gibi duruyor.

Kalkan deflect yapmadığın sürece çok kullanışlı gelmemişti bana. Yanlış hatırlamıyorsam arkasında alev bırakan bir yay ve zehir bulutu bırakan bombayla bitirmiştim oyunu.

Oyunu bitirmek derken son boss dan sonra oyun yine başa dönüyor farklı bir yetenekle. Ondan sonra tekrar oynamadım.

oyunu bikaç kez bitirmiş birisi olarak geldim; -ilk turu 7 saatte bitirebildim. sonrası biraz daha rahatlar gibi oldu diyebilirim.

oyun rouge like. her öldüğünde baştan başlıyor. elde ettiğin cell'ler ile kişisel gelişimlerini artırıyorsun. geliştikçe daha rahat hareket edebiliyorsun.

oyunu bitirince yeni bir zorluk seviyesi açılıyor. her zorluk seviyesinin getirileri gittikçe artıyor. oynarken dikkat etmişsindir. bazı kapıları kapıyı çalıyor ancak açamıyor. her zorluk artıkça o kapıları da açabilmeye başlıyorsun.

böyle böyle ilerliyor oyun işte...

güzel vakit geçirmelik bir oyun. kenara atmayın oynamaya devam bence
steam üzerinde oynuyorsan atölyede de ilgin şeyler var. ama sakın x100 cell mod gibi işlere girme tüm zevki kaçıyor işin :)

@unique
abi oyunda yuzde kaci bitirmisim nereden anliyorum, ne zaman biticek oyun bunu nasil anlayabilirim.

Tamamen analog ve tamamen loseless olan başka bir format yok. Elektronik ya da pop falan dinliyorsa anlamsız ama düzgün bir ses sistemiyle dijitaldekinden çok daha iyi camel dinleyebiliyoruz plak sayesinde.

Bana tam da dediğiniz gibi nostaljik ve romantik geliyor. Ama annem muhtemelen gençliğinde aynı cızırtı ile dinlediği için başka anlamlar yüklüyor ve çok seviyor dinlerken.

Mevcut teknoloji içinde bugüne hitap eden bir yanı olduğunu sanmıyorum.

bence çabuk tüketilip bir kenara atılabilen bir şey olmadığı için, bir nevi zevk ve alışkanlık etkisi olabilir.
kaset ve cd, plak gibi nostaljik değillerdi, teknolojik ürünler olarak hayatımıza girdi. o yüzden neden kaset? neden cd? sorularını sormuyorsunuz.
aynı soruyu "neden kitap?" diye de sorabilirsiniz, e-book'ların ve internetin hayatımızın bir parçası olmasından sonra kitaplar da fiziksel olarak nostaljik öğeler haline gelmeye başladılar.

gereksiz romantizm.

plak dinleyenler sanıyor ki o kayıt mikrofondan plağın tracklarına hiçbir işlemden geçmeden ulaştı veya plağı çaldıkça izler mikron mikron azalıp ses değişmiyor. ya da pikap kafasından sonraki analog bloklarda hiç gürültü yok vs. vs. 80lerden sonra satın alınan - üretilen tüm plaklar digital remastered.

şu hi-fi denen olgu tamamen adam yolmak için çıkarılmış bir akımdır. iyi kalite ürün alınabilir tabi ama dediğim adam 3 metre kablonun 1000 dolar edeceğine ve kullandıkça kablonun açılacağına sesin değişeceğine falan inanıyor.

müzikal anlamda bir eğitimim ya da herhangi bir profesyonelliğim yok ama iyi bir dinleyici olduğumu düşünürüm. Ben de sizin gibi bu insanlar plaktan ne keyif alıyorlar cızır cızır hiç hoş değil diye düşünür, plak dinleyenleri gizlice küçümserdim. Plaktan gelen sesin çok temiz ve gerçek olduğunu yıllar yıllar sonra anlayabildim. nasıl ki bir şarkının canlı performansını dinlemek ve albümden dinlemek arasında çok fark vardır, plaktan dinlemek de neredeyse öyledir. Sanki şarkıcı elinde mikrofonuyla salonunuza gelmiş gibidir. Bilmiyorum bu benim şahsi görüşüm. Belki şuan dinlemek için uğraşmayıp, beş altı sene sonra tekrar bi tadına bakmanız gerekebilir.

ben evde rakı masası kurduğumda ortamı tamamlayıcı olarak kullanıyorum. eski 15-20 plak var elimde. Onları 3-4 ayda bir ortam olursa kullanıyorum. onun dışında yeni çıkan şarkıları, albümleri plak olarak almıyorum. kayıpsız ses falan pek işim yok benimki keyif pezevenkliği :D

teknisyenlik de olabilir, veterinerlerin yanında çalışıyorlar.

Açıköğretim laborant ve veteriner sağlık bölümü var. Okuyup severseniz dgsyle veterinerliğe geçersiniz

@Unde bach canim evet o bölüm çok kafama yattı aslında. sonrasında +2 yine bayağı zor olur herhalde değil mi? gerçi bende bu şstek varken her zorluğu yenerim de :) o bölüm açıköğretimde nasıl oluyor ki? yani sayısal dersler falan yok mu? sadece ilk 2 sene yok herhalde

Ben de teknisyen demeye gelmiştim. Fakat iyi düşünün, sadece hayvanları sevmek yeterli değil bence. Mesela ben de çok seviyorum ama aşı yapılırken-röntgen çekilirken-kan alınırken kendimi öldürmek istiyorum tırnaklarımı avuç içlerime geçiriyorum, başım dönüyor, gözüm kararıyor ve genelde dışarı çıkmak zorunda kalıyorum, ağlıyorum tansiyonum düşüyor vs.
İnsanlarda aynı şeyleri hissetmiyorum(çok aşırı sevdiklerim hariç), kendim kolayca kan verebilirim mesela ama hayvanlara gelince mümkün değil dayanamıyorum. Önce bunu düşünün, sonra başlayın derim. Eğer böyle sorunlarınız da yoksa kolayca biter gider, tatlış bir veteriner kazanırız :)

Sağlık sektörü pratikte sözel ve uygulamalı bilimler gibi dersler işliyor. Ezber ezber ezber. İşin mantığıyla beraber tabi.
Dersleri buradan inceleyebilirsiniz: www.anadolu.edu.tr

İkinci üniversite kapsamında da okunuyor, fakülte mezunuysanız sanırım eylül gibi üni başvurusu açılıyor. Sınava girmenize gerek yok.

veteriner fakültesinde araş gör üm her sene düzenli olarak 45+ bir veya 2 öğrenci geliyor. siz istedikten sonra neden olmasın.

annem 50+ yaşında onur belgesi ile üniversite bitirdi.

istedikten sonra yaparsınız.

herkese teşekkürler. lisans mezunları doğrudan kayıt yapabiliyormuş, eylülde kayıt oluyorum, hadi hayırlısı, Hakk utandırmasın :) insallah bir gün o sokakta çaresiz halde bulduğum canımın içi masumlara bizzat kendim yardım edebileceğim, insallah nasip olur

barış mah., büyükşehir veya adnan kahvecinin e-5 e yakın kısımları. cumhuriyet mah. e-5 e yakın olan kısımları da olabilir. diğer yerlerden uzak durun.

migros arkası diye tabir edilen bölge önceliğiniz olsun. marmara park arkasında bir sürü yeni bina var ama oralar küçük bir arabistan. e-5 den uzak kısımlar da baya uzak kalıyor. marmara mah. bölgesi de iyidir ama ulaşımı biraz sıkıntılı.

Çok teşekkür ederim.

(bkz: tivibu)

Türk cell tv+ Dan çok memnunum. Hiçbir sorun yaşamadım 3 4 yıldır.

7-8 senedir kullanıyorum Turkcell superonline, hız konusunda çok başarılı 2mbit kullanıyorsam 2.2 2-4 gördüğüm bile oldu. Ev içerisinde sadece modeme en uzak noktada biraz sıkıntı oluyor. Alt komşuya da verdim şifreyi o da kullanıyor ve sıkıntı yaşamıyor. (benim pakette de tv+ var ancak kutusundan bile çıkartmadım )

@2econd

wow... resmen ufkum açıldı. kablonet'te maillerime cevap veren sen misin yoksa? Benim hiç aklıma gelmemişti. modem'in kafasına göre router'a ip atamayı kesmesini ne yapacaksın. Ayrıca tr de kablonet için uyumlu modem yok. satılana mecbursun. 2 yıl kavga etmeye değmeyecek konuymuş... parasını verip hizmet alamıyorum. niye kavga etmeyeyim... 2 yıl taahhüt vermişim ama karşılığını alamamışım... 2econd gereksiz buldu diye bu şekilde yaşamalıyım.

Özür dilerim arkadaşlar rahatsızlık verdim. Ben eşşeğin önde gideniymişim!