marmarayı bilmem ama selçuk üni. de gazete ilanı isteniyor sadece

benim ev arkadaşım marmaradaydı. öğrenci işlerine gerekli evrakları verdikten sonra 1.5yıl bekledi kimliğin gelmesini. hangi evraklar onu öğrenci işleri söyler ama marmaranın hızı o.

neler yapman gerekir bilmiyorum ama kimlikler toplu basıldığı için sene başında alırsın en iyi ihtimal.

öğrenci işlerine gidip sorman gerekiyor.
sana boş bir kimliğin fotokopisini verecekler, sen de onu dolduracaksın, foto ypıştıracaksın ve fakülte sekreterine imzalatıp mühürleteceksin..
okul hayatın boyunca onu kullanacaksın muhtemelen.. yenisini vermeyecekler.

Arkadaşlara ek: Öğrenci işlerinden, kimliğinizi kaybetmiş olduğunuzu ve onların öğrencisi olduğunuzu yazan bir kağıt isteyin. Vermezlerse yanınızda güncel bir öğrenci belgesi bulundurun her zaman.

arkadaşım kaybetmişti sıkıntı bi süreçti gazeteye ilan olayı var evet ve hemen zart diye vermiyolarmış.öğrenci işlerine sormak lazım

gazeteye ilan verip götürüyorsun öğrenci işlerine. onlar sana idareten kağıttan bi kimlik veriyorlar. yeni kimlikler (eğer her sene değişiyorsa sizde, bizim fakültede değişmiyor) çıkınca yenisini alırsın.

bizim okulda gazete ilanı ve para istiyolar.

kabuk bağlatmışsınız, vazelin sürünce de kabuklar atmış. Vazelini duşa girerken sürün, sonrasında bepanthen merhem kullanın, cıvık cıvık olmasın dövme, kuru da olmasın. Problem yok endişelenmeyin, bende de ufak kabuklanmalar oldu.

normal bi süreç. dövmeyi sadece yıkanırken değil, sürekli kremlerle nemli tutun. bu arada su deydirmemenin sebebi, açık yaranın sudan kolaylıkla mikrop kapabilme ihtimalidir. oksijenli suyla yikayabilirsin o bölgeyi.

vazelin duştan sonra değil, duşa girerken sürülecekti.

vazelini duştan önce sürdüm,folyo falan sardım ama boynumda olduğu için su biraz belki gelmiş olabilir.panik yok diyosanız tamamdır,saolun

nikotin sakızı

kucuk bir nargile :)
biraktigindan emin olmak icin bir sure bekleyin. sonra da parfum alin daha da guzel koksun.

bence 1 paket sigara alın espri yaptım hehehe dersiniz.

ben kimya mühendisi sevgilime oyuncak mikroskop almıştım sonra konuşmadık 1-2 gün.

Söyle güzel bir kolye çok begenilebilinir:))
Yada bir fotograf albümü yapsanız filan.
Hiç olmadı iyi kalite bi sigara,sigra içiyosa,yada tam tersi bıraktırma kursu.of.:)

bence sigarayı hatırlatan bir şey almayın da ne alırsanız alın. zaten kafasından atmaya çalışıyordur kızcağız

parfüm düşünmüştüm bende ama bırakırsan sana süpriz yapıcam ehe mehe diyerekten tezcanlı gibi atıldım böyle süprizsel bişey olması lazım şimdi :( napsam kinder süprizmi alsam

sevdiği,onun için kült olabilicek filmlerden oluşan bi arşiv hazırla.hem onun beğendiği sevdiği şeylere ne kadar önem verdiğini göstermiş hem de seneler geçse de kullanıldıkça yıpranmıcak bi hediye yapmış olursun

eğer çikolata seviyorsa güzel bir yerden alınacak çikolata da olabilir =)

corvus blend.

(bkz: kavaklıdere yakut)
yazdığım gibi en ucuzu diadadır..

Villa doluca

sunrise

@habula
hangi sunrise ? :)

norah jones- come away with me

Frontera - Chile Merlot'su

@mavi karanlik
nerede bulabilirim Chile Merlot'u ?

@baris daima şarap için ne kadar verebileceksin? frontera merlot 30 lira kadardır. bir de nerde olduğunu yaz şarap alınacak yer yazalım.

şarap kültürü yoksa şaraplı sürpriz yapmasaydın. çok sırıtmasın.

haftasonuna kadar ucuz şaraplardan en iyi tadı veren sıcak şarap denemeleri yap. hatununa sıcak şarap içir.

@mea maxima culpa ikamet yeri Adana hocam. merlot 30 lira ise uygundur. herhangi bir süpermarkette bulamaz mıyım (migros, real, tansaş gibi) ?
çok düşündüm ne olsun diye ama şimdi romantik bir şeyler olsun istiyorum bira, rakı, vodka olmaz sanki üstadım. şarap daha iyi gibi duruyor. tabii açığım yeni fikirlere. söyleyiniz lütfen, olabiliritesi varsa yaparım.

ayarlayabilirsen metro ya git. orada çok uygun fiyatlara yabancı şaraplar var. ca' ernestoydu sanırım çok iyi o.-15 lira gibi.. özel bir şarapmış gibi duruyor tadı da gayet iyi:) bende çalıştı eminim senin de işine yarar...

macro'da olduğunu biliyorum. migros için emin değilim. şarap kültürü olmayınca pot kırma dedim. misal frontera bunun markası, şili şarabı ve merlot'da çeşidi.

kız şarap seviyor mu? onun da şarap kültürü yoksa bence meyve şarabı dene, en risksizi, hem de yanında bişey olmadan da gayet rahat içiliyor, kızlar çok sever, özellikle karadut ve vişne olanları. real'de bulabilirsin (adana'da real vardı diye hatırlıyorum ama?).
biz bir arkadaşımıza benzeri bir sürpriz yapmıştık doğumgününde, ipuçlarını chopsticklere (şu çin yemeği yenen çubuklar) sarmıştık, onlar da onda kalmıştı sonra, çok sevmişti. bir de şarap dışında mojito filan deneyebilirsin, şık iki bardak alırsın. bacardi hazır mojito çıkardı, sadece soda ve buzla servis edilebiliyor.

jeff buckley - lilac wine

Horoz Karası + Çamlıca Gazoz.

marcy playground-i saw stars

@decameron, metroya bakacağım tamamdır. umarım işe yaracak bunca zahmet üstad ;)

@mea maxima culpa, macrocenter sadece istanbul'da var diye biliyorum. en azından bulabilmek için, büyük mağazalara bakacağım. pot kırmama olayına dikkat edeceğim. sonuçta rezil olup her şeyi batırmak da var. o yüzden şarap konusu açılırsa değiştirmek konuyu en iyi çözüm gibi.

@opucuk baligi, seviyor maalesef ki. öncelikle şarapları bulamazsam mojito aklımda olacaktır. iyi bir alternatif olabilir. chopstickleri real'de bulabilir miyim üstad ? bunu diyerekten aklıma muhteşem bir fikir getirdin sağol üstad :)

pazartesiye daha vaktimiz olduğundan güzel bir şeyler olacak gibi sayenizde :)

gelişmelerden haberdar et :))

kahve ve kolayı birlikte içen tanıdıklarım var, işe yaradığını söylüyorlar.

bir kupanın içine 4 tatlı kaşığı nescafe koy, üstüne su ekle. normalde "bana nescafe etki etmez" diye dolanırdım ortalıkta, ama gerçekten çılgınca uyutmuyor insanı. tecrübeyle sabit.

ayrıca kolay gelsin :)

önce nescafe, hemen ardından cola.
bi yarım saat sonra da red bull.

eskiden hadi ordan diyordum ama bu sene en büyük yardımcım oldu. yarın geceye kadar zıplayabiliten bile mevcut.

kahveye iseyip icmek de baya yardimci oluyor.

kahve kola kesinlikle.

once igrenc tadiyla seni kendine getiriyor direkt olarak. 15 dakika falan sonra da kafein etkisini gostermeye basliyor butun gece ayik kaliyosun.

elma.kahve mideye zarar.evet ELMA.kediyi bile uyutmaz.

"şaçma sapan her türlü görüşe açığım"dan hareketle (bkz: amfetamin)

irade ve konsantrasyon, uyumuycam deyin. bir de, çalışma temponuzun düştüğü anlarda yatağa falan uzanmayın, kısa bir yürüyüş ardından hiç uykunuzun gelmediği o konsantrasyon anlarına geçmek için, belki şimdiden not hazırlamak ya da notları düzene koymak gibi şeylerin faydası olur.

--
ya araya giriyorum da kahve-kola dediğiniz ardarda mı karışım mı? cahilliğimi bağışlayın.
--

karisim. kolanin icine kahve dokuyosun epey bi kopuruyo falan sonra iciyosun. kola epey sekerli oldugu icin daha hizli karisiyo kafein kana.

psikolojik bir durum.
sen beni ne uyutmaz diyorsan onu iç veya ye.
ama bilimsel bir çözüm dersen:
ELMA

nescafe'yle türk kahvesini karıştırabilirsin,süt+şeker koymadan, mideyi hafiften bozan bir karışım; tecrübeyle sabit uyumak istesen bile uyuyamıyorsun... bir de sınav zamanları düzenli olarak pharmaton al, vücudu ayakta tutuyor...

nescafe kola cidden bana mısın demiyo,çok denemişliğim var.uykum varsa bünye durdurulamaz bi şekilde uyku moduna geçiyo.ama elmayı denemedim saolunnn

@evilish
guarana ne oluyo,nerden bulcaz onu

bi yerden bulabilirsen mesir macunu ye, bir hafta uyanık kalırsın

geç kalmışım. gripin-kola 2 tane gripin at kolaya dayan. otobüs şöförü taktiği.

daha denememiş olmama rağmen gripin olayını tuttum saolunnnn

Redbull ic derim ben, gayet yetiyo. Ama sacmasapan seylere de acikmissin madem, burn, padisah macunu ve viagra yi havanda dov, ustune findik fistik, daha bi hafta uyumazsin.

biz kurban bayramında bu tip bir yer aramıştık. ama doluydu hepsi. ya da kız arkadaşla beraber gördükleri için yok diyip kovalıyorlardı. sorun çıkarmayan oteller var. ama geceliği kişi başı 60 tl'den az bulunmuyor. bize pahalı gelmişti, belki size uygun gelir. tam merkezde ibis otel var. pursak'ın civarında ada life var. fiyatları dediğim gibi gecelik 120 tl, kişi başı 60 oluyor işte. bence hemen karar verin rezervasyon yaptırın.

tueio kardeşim yanlış anlama ama söylemeden edemeyeceğim seninle alakalı bişey değil.

ya birisi sürekli aynı duyuruyu açıyor ya da millet eskişehir'e akıyor başbaşa bir gece geçirebilmek için :) enteresan bi durum.

oh be rahatladım.. bu arada, ben de eskişehirde okudum zamanında.

duygusal pehlivan kardeşim yanlış anlama ama bi faydan dokunamadı bana duyurum açısndan,ama haklısın bakmadım daha önceki duyurulara acale yazmam gerekiyodu,baksaydım iyi olurdu

bu tarz yerlerden işleyen kural, sert konuşmak. yoksa anlamıyorlar ve sizi sıkıştırıyorlar. sert konuşun alırsınız senetleri.

bağır çağır...koridorlarda bağır.sen beni tehdit mie diyrosun de. görürsün de....
olmadı tmm abi, öyle demek istemedim. gel anlaşalım gibi konuş.

tamam da bunun illa bi hukuki prosedirü vardır.yani boşa sallayıp tükürdüğümü yalamak istemiyorum.hani adam gibi ben haklarımı biliyorum deyip o şekilde diklenmek istiyorum

(bkz: muhsin bey)

zügürt aga (salt mizah gözüyle bakılmadan özellikle izlenmeli)

arabesk
fasulye

eşkıya.

eşkıya kesinlikle.

gemide, yaşamın kıyısında, vavien, eyyvah eyvah aklıma ilk gelenler.. onun dışında kemal sunal ın hemen hemen tüm filmleri..

(bkz: tabutta rövaşata)

(bkz: canım kardeşim)
(bkz: reis bey)

Karılar Koğuşu - Halit Refiğ.

Beş Şehir - Onur Ünlü.

(bkz: mommo kız kardeşim)

o... çocukları, duvara karşı, benim sinemalarım, cenneti beklerken, susuz yaz, yüreğine sor, beyaz melek, ağır roman, hazal, madde 438, ıssız adam...

eşkiya,katanlıktakiler,mustafa hakkında herşey,hamam,cahil periler (bu cahil perilerin adı başka birşey olabilir ama,tam hatırlayamadım)

ağır roman

kibar feyzo( sırf gülmek için izlenmemeli), tosunpaşa, sakar şakir( sırf gülmek için izlenmeli ) yılanların öcü

Hayallerim, Aşkım ve Sen

kampüsün eczacılık tarafından çıkınca sağ tarafta bir sokak var. ordan biraz gidince çermek apart var kızlar için. adı değişmiş şimdi ama çermek dersen herkes bilir. birkaç arkadaşım kalmıştı orda, şikayetleri yoktu pek.

kampüsünün ne tarafta olduğu önemli eczacılık kapısına yakın bi yerse oralardan tut. Eğer ana girişteyse üni caddesinden tutarsan daha rahat edersin yine de sen bilirsin tabi=)

Önçağ apart falan var cadde üzerinde çok fazla tercih ediliyor. gerçektende bayağı güzel ve güvenli bir yer. 300 den falan başlıyor fiyatları galiba. Cadde üzerinde bayağı bir yer var. Yenibağlar arka taraflarda 1+1 de tercih edebilirsin gerçi son zamanlarda çok pahalılandı onlar.

hazırlığı geçememe olasılığı varsa kampüs yanı apart fantezin kötü sonuçlanabilir. 2 eylül kampüsüne giden otobüs o taraflarda ölümüne doluyor, zaten eczacılık tarafını hiç düşünme. yıldızda bi kız apart vardı diye hatırlıyorum hemen yıldız durağının yanında otobüsler orda nispeten boş oluyor tecrübeyle sabittir.

hazırlık falan yok arkadaşım ben 3.sınıftan devam edicem,çok saolun

düzgün ve kalın bir kartonun üzerinde yapın, bitince de yapışkanını sürüp götürün çerçeveletmeye.

1-puzzle halısı alabilirsin
2-uzerine ozel pazıl yapıskanı dokup oyle goturebilirsin

(bkz: puzzle çerçeveletmek/@ tannhauser)

puzzle halısı al.
rulo yap istediğin yere taşı..

puzzle halısı 20-30 milyon civarı birşey eğer sürekli puzzle yapıcaksan al tabi kolaylık olur ama şöyle de yapabilirsiniz;

puzzle ı masada yaptın tamamladın diyelim bittikten sonra bi tahta parçasına ya da sert bir karton gibi birşeye kaydırırsınız yavaş yavaş. merak etmeyin ztn parçalar birbirine geçmiş halde olduğundan kolay kolay dağılmıyor. sonra hala ön yüzü dönük olan puzzle ın üstüne bir battaniye vs.. birşey örtüp gerdirip üstüne bastırarak hızlıca ters çevirin böylece puzzle bozulmadan ters dönmüş ve battaniye veya ne kullandıysanız artık onun üstünde duruyor olucak. sonra arkasını tümden bantlarsınız ve çerçeveletirsniz.

aslında anlatınca uzun gibi geliyor ama 2 dakikalık iş. bende bu şekilde yaptım 2 kez puzzle mı çerçeveltirken =) kolay gelsin.

kırtasiyelerden 2 adet mukavva alabilirsiniz, puzzle kutusunun üstünde yazan ebatlardan biraz büyükçe olsun. birinin üzerinde puzzle'ı yapabilirsiniz, bittiğinde diğerini üzerine kapatıp çevirin. puzzle yapıştırıcısı da kullanabilirsiniz ancak ben en iyi sonucu her zaman bali ile alıyorum. spatula gibi bir şeyle ince bir katman olarak sürün. birkaç saat sonra tekrar diğer kartonu üstüne kapatıp halının altına koyun. 2 gün öylece bekletin. sonra istediğiniz gibi çerçeveletin. bazen benim tabloların puzzle olduğunu bile anlamıyorlar ben söyleyene kadar, hep böyle yapıyorum,sadece 1 kez özel puzzle yapıştırıcısı kullandım ve memnun kalmadım. kolay gelsin.

@Phoebe
o baliyi sürünce puzzle parçalarının arasından taşmasın bali yapış yapış olursa sonra.gerçi ben öyle yapıyorum dediğine göre bi sorun çıkmaz heralde değil mi

birşey daha sorucam benim kutunun içinden yapıştırıcı toz çıktı aslında ama yapıştırıcı tozlar pek iyi olmuyor diye duydum.doğru mudur? o kadar uğraşıcam bi iş gelirse başına sinirden düz duvara tırmanırım .

O yapıştırıcı tozu defalarca kullandım hiçbir sorun yaşamadım(sadece diğer yapıştırıcılara göre biraz zayıf). Ayrıca kırtasiyecilerde satılan puzzle yapıştırıcılarını da çok kullandım(elimde birinin şişesi hala duruyor, markası "art puzzle") hepsi iyi çıktı.

Puzzle için tasarlanmamış yapıştırıcı kullanmayın. Hele hele bally.

Söylemeyi unutmuşum: Puzzle yapıştırıcıları her zaman ön yüze sürülür. Eğer arka tarafa sürecekseniz tahminen yapıştırmazlar.

Bally hakkında söylediklerim de ön yüz içindir. Arka taraftan sürecekseniz belki olabilir. Ne ön yüzde ne arka yüzde bally denedim ama ön yüze sürülmemesi gerektiği aşikar.

tueio,evet bali'yi sadece arka yüzeyinde uyguluyorum,yavaş yavaş ve az miktarlardaspatula benzeri bir parça ile sürdüğünüzde bir sıkıntı olmuyor,ilk yaptığım hariç sonrakilerin tamamını bali ile yapıştırdım. puzzle için olan özel yapıştırıcıları bir türlü beğenemedim,puzzle parçalarının arası iyice belirginleşiyor ve parçalar hafiften deforme oluyor gibi geliyor bana, tabi sadece bana öyle geliyor olabilir. deneyin, kendiniz karar verin derim, beğeni meselesi.

irade meselesi öncelikle..
ama belli bi seviyede tutmak istiyosan paket alma tekçi ol :) hem utanır çok isteyemezsin arkadaş ortamında birer ikişer içersin..

saol @joe.higashi, @want2die

aslında kendim için sormuyorum, ben içmiyorum sigara ve bu konuda ayrıntılı bilgim yok. kardeşim içiyormuş da (eşek sıpası :) "ona ne desem" derdindeyim.

...ve korkmuyor da değilim açıkçası "bu ilerler bağımlı olur" diye.

neyse 2. soru daha önemli benim için...(şu fakire bi yardım :)

benim de babam günde iki pakete yakın maltepe içerdi. sekiz sene önce bir hasta oldu, bir hafta yattı. sonra da daha ağzına sürmedi.

evet, gittikçe içme sayısı artıyor. hele bir de evde içme imkanı olunca. paket, çakmak, kültablası yan yana dururken insan "neden içmiyorum ki?" diyor. tekçi falan da olmasın. içecekse adam gibi içsin. durduk yere sinirlendim şimdi (otlakçılardan çok çeken biri olarak hassasım bu konuda)

soruyu psikolog olarak yanitliyorum:

1) Sigarayi kolaylikla birakabilen cok fazla insan yok, ama var. ıstatistikler yaklasik olarak 10 % kadar kisinin bir seferde birakabildigini soyluyor. bu kisilere ingilizce de "hardy" people denir.
Ayrica, yine istatistikler kisinin ne kadar cok sigarayi birakma tesebbusu olursa o kadar fazla ihtimalle yeniden baslamadigini soyluyor.

2) bu soru da ilk soruyla baglantili. kisinin "hardiness" kisilik ozelligi varsa belli bir seviyede tutabilir.

sigarasız 15.günümdeyim.Biliyorum çok fazla zaman olmadı ama neredeyse hiç denecek kadar az arıyorum sigarayı.Bana bir arkadaşım 10 gün içme daha içmezsin demişti.
Gerçekten de 10 gün sonunda nikotin isteği iyice azalıyor.Ama 10 gün gerçekten çok zorlanacaksın.Kimse sigara bırakmanın kolay olduğunu söyleyemez.
Her ne kadar yapılamayacak birşeymiş gibi gelse de yapılabiliyor ki 40 yıllık tiryakiler bırakıyor.

Belli seviyede tutamazsın sürekli artarak devam eder o sayı.Sigara azaltılarak değil birden bırakılır.

p.s. : 6 yıldır günlük 1,5 paket içen insanoğlu

1- var ben gunde 1.5 paketi 5-6 sene kadar fosur fosur içerdim en son geçen sene martta bi grip ustune bıraktım.. 3 gun hastalık sonrası hiç içmedim şuan içsem boğulurum heralde. içenlerde çok pis kokuyormuş hakketten. iradesiz bi insanım ayrıca.
2- oda mumkun annem canı istedikçe içer haftada 5i geçirmiyor sanırım

12 sene günde minimum bi' buçuk paket içip sonra bi' gecede bıraktım. yaklaşık 3 senedir içmiyorum.



allen carr " sigarayı bırakmanın kolay yolu "

budur.

2 sene önce haftada 1 içerdim
geçen sene iki günde bire çıktı
şu anda günde en fazla iki tane içiyorum, haftada 10'u geçmiyor ama.

öksürüğüm vardı doktora gittim. solunum fonksiyon testi ve röntgen çektiler. Doktor KOAH teşhisi koydu daha 24 yaşındayım. anında bıraktım. 8 ay ağzıma sürmedim içilen ortama bile girmedim. ardından tekrar kontrol için doktora gittim. sapasağlamsın hiçbirşeyin yok dedi. çıktım sigara yaktım. demem şu ki bir doktor ayarlayıp kardeşini götürmeyi başarabilirsen bırakacaksa bırakır. tekrar gitmesini engelle

Babam, 15 yıl, günde 2 pakete yakın içtikten sonra, kendisine 6 ay sonrasına bir tarih verip sigarayı bırakmıştı. Hatta dediği tarih 1 temmuzdu ve bunu kimseye söylememişti. Ama dediği tarihte yaklaşık 1 aylık bir tura çıkmıştık. O tarihten sonra bir daha hiç içmedi. İlk 1 ay zorlandığını söyledi. Ama hiç aşırı sinirlenme, çekirdekle kendini oyalama gibi ihtiyaçlar sorunlar vs mazeretleri olmadı. Yaklaşık 8 yıldır da içmiyor.

evet zart diye bırakırsın ama zart diye bırakmak önemli değil,bıraktıktan sonra hiç içmemek,sigarayla kanlı bıçaklı olmak önemli
evet başaladıktan sonra sigara içme sayısı artıyor.bi zaman sonra sigara içmek o kadar doğal gelmiyo başlıyo ki,kaç tane içtiğinin bile farkında olmuyosun.bir de dudak tiryakiliği ya da el alışkanlığı diye tabir ettiğimiz bi olay var.aslında çok sigara içen insanlar canları çektiği için o kadar çok içmezler,içmeye alıştıkları için içerler

çiftlik kızı anne?

yok ata binmiyodu okula gidiyodu,ya tam hatırlamıyorum çok küçükken izliyodum

Pippi langkous

"çiftlik kızı anne" evet bu bildiniz tebrikler saolun

malcolm gladwell'in kitaplarını tavsiye ederim. kültür anlamında size ne kadar şey kadar bilmiyorum ama insanlar nasıl karar verir, bazı insanlar neden diğerlerinden daha başarılıdır vb. konularda sağlam araştırmalar yaparak yazmış olduğu onlarca örnekten ve hikayeden oluşuyor kitapları.

www.idefix.com

gündelik hayatımızın tarihi keyifli okunur.

emil zole tüm kitapları giderayrıca monteigne "denemeler"

Okumadıysanız İhsan Oktay Anar külliyatıyla 3 haftanın nasıl geçtiğini anlamazsınız (sürükleyiciliğiyle bir hafta da da biter aslında). Son dönemin belki en önemli yazarı bu adam.

istanbul hatirasi-ahmet umit

samuel beckett'ten ne olursa, uğur ün çevirileri çok çok iyi hem.
bilge karasu, bi kitapçıda karıştırıp sevdiğin bir tanesiyle başlayabilirsin.
haruki murakami - imkansızın şarkısı
arundhati roy - küçük şeylerin tanrısı
milan kundera, yine, hangisini seversen...
salman rushdie - geceyarısı çocukları
elbette gabriel garcia marquez - yüzyıllık yalnızlık
dostoyevski dememe gerek var mı? bence ilk, karamazov kardeşler.

filan işte :)

ha bi de, émile zola :)))

(bkz: oblomov)

www.kitapyurdu.com

oku derim.
gerçekten bu zaman kadar okuduğum kitaplar arasında bana en çok şeyi öğreten kitap olmuştur.

siteden direk izliyorsanız videonun kayıtlı olduğu siteye erişiminizde problem vardır belki?

filmi indirsen sorun çözülür bence. herhalde bütün siteler aynı kaynaktan almış sitelerine eklemiş sadece. ya kaynak sorunludur ya da kaynak siteye erişemiyorsundur.

ben şimdi kaynak site ne dicem siz bana küfür ediceksiniz.yani filmin diğer sitelere eklendiği site mi

o zaman internetten film izlemenin de kotana işlendiğini ve indirmekten bir farkı olmadığını da söyleyeyim ve sen de indirmeye karar ver. torrent kullanarak indirebilirsin. onu kullanmayı da sen öğren.

(bkz: torrent)

kim övmüş bu filmi...
izleme bence boşver. kafanaı karıştırma şimdi torrentle morrentle.. başka zaman izlersin

yaramaz la o film ben izledim yarısında uyumuşum :)

çınarlar arkadaşın bir yerlerine mi giriyormuş, diye sorsam bir faydası olmaz değil mi?
yok yok, olmaz. neyse..

çınarlar bize ait. kesen küfürü yer. işin resmi kısmını bilemem. ama öyle her önüne gelen de kesememeli.
edirne'de görmüştüm, bazı yaşlı ağaçların üzerinde yazardı: şu kadar senelik bir ağaç, koruması bilmem ne kuruluna aittir, filan diye.

tam emin olmamakla birlikte sanırım beşediye sınırları içinde,belediyenin tekelinde oluyomuş,ama illa bi prosedürü vardır,kesim nedeniyle ilgili.yalnız sen de bunu sormuşşun zaten,cevap veremedim soruna.ama duyarlılığın için tebrik etmeden geçmiyorum seni

internetten baktım anladığım kadarıyla açıklamaya çalışayım,dolaylıda olsa çınarların kesilmemesi için bi yardımız dokunur umarım,şöyleki:belediye arazindeyse kesilebilirmiş,fakat ağaçların üzerinde bi levha gibi birşeyler oluyor kesilemez diye onlar kültür bakanlığınca dogal miras mı ne oluyormuş onlar kesilemezmiş.

çınarlar kimseye ait değildir elbette teknik olarak :) o yüzden aklına esen her an kesebilir, kendinde bu cesareti, aklı bulur nedense. malesef bir yaptırım olamıyor sanıyorum, bahsedildiği gibi "anıt ağaç" kapsamında değerlendirilmiyorsa.
onların kesilmesine belki engel olamayız ama başka yerlere yeni çınarlar dikebiliriz. :) elimizden gelebilecek en yapıcı çözüm bu sanıyorum.

evet bugün birkaç apartmanın bahçesinde üzerinde "anıt ağaçtır" levhası bulunan sedir ağaçları gördüm ki bu çınar ağaçlarından çok çok daha genç ağaçlar (hayat bilgisi derslerinden öğrendiğimiz gövde genişliğine bakarak tahmin ettim).

madem anıt ağaçlar kesilemiyor, bu ağaçların anıt aağaç kapsamına alınıp levha çakılabilmesi için bir girişmde bulunabiliyor muyuz? cidden anıt çünkü bunlar. melih amca'nın "1920'lerden bugüne ankara" şeklinde bültenlerine bastığı fotoğraflarda yeni dikilmiş halleri görülüyor.

Yiyen varsa bursadaki çınarlardan kessin bir tane, tarihi eser kapsamında oluyorlar. Eğer yaşlı bir çınarsa üstünde ufak metal bir levha oluyor zaten, tarihi eserdir diye.

Ağaçları tarihi eser kapsamına aldırmak için nereye başvuruluyorsa orya başvurmak gerekiyor, kültür bakanlığı mı bakıyor bu işlere ?

bence bilmemne kurulu tarafından korunmaktadır diye bir levha hazırlayıp üzerine asın, az da olsa korunma şansını arttırabilir.

Ağaçların tescil edilmesi gerekiyor ama bu tescilin Kültür bakanlığı mı yoksa Orman bakanlığı tarafından mı verildiğine dair bir bilgim yok.Bilgi edinme hakkınızı kullanarak öğrenebilirsiniz.
Ayrıca yollardaki ağaçlarla ilgili yol belediyeye aitse sorumluluk belediyenin, karayollarına aitse sorumluluk onlara ait. Hiçkimse yasal izni olmadan ağaç kesemez ama kesmek için izni de kılıfına uydurur. İstanbulda belediyeye bağlı Parklar ve bahçeler müdürlüğüne başvurabilirsiniz.

kültür bakanlığından belli yaşın üzerindeki ağaçlar için anıt ağaç statüsü alıyorsunuz. böylelikle ağacın dalına dokunan öküz gibi ceza yiyor. biz de böyle gerizekalı andavallarla uğraştık da ordan biliyorum.

toprağa karışıp mineral falan oluyoruz.

ağaç olup meyva veriyoruz

insanın toprağa karışacağı zaten inanç değil, gerçek.

ek: ilk cevaba değil, başlığa cevap.

portakalda vitamindik, yine portakala vitamin olmaya gideceğiz...

cehenneme gidiyoruz direkman.

bir ateist olarak cennet/cehennem olmadığına yani ölümden sonra herhangi bir yaşam formunun olmadığına inanıyorum. daha önce yazıldığı gibi toprak kafası, bitkiler nasıl ölüp gidiyorsa biz de öyle ölüyoruz.

bir bok olmayacak. (bkz: ya ne olacağıdı)

hicbir seye inanmiyor. bi bok olmuyor, oluyorsun iste bitiyor. doganin bir kanunu daha yerini buluyor.

şimdiden öldükten sonra her şeyin biteceğini düşünüp kendimizi bok gibi hissediyoruz.

Bazıları da doğumdan öncesi gibi olduğunu düşünüyor olabilir. Yoktuk var olduk vardık yokuz.

toprağa karışana kadar önce kurtlar yiycek böyle kıtır kıtır :) onların boku olarak işe yarar hale gelicekler ancak.
eheheh ölümden sonraki yaşamı soruyosan tabi ateistin böyle inancı yoktur, olamaz. fizikselin ötesi, görünenin ardı yok onlara, yasssaaaah! :)
gübre olcak onlar, kompost olacak. (sanki inananlar için durum farklı hehehe)


he bu arada duyduğum kadarıyla şu koruyucu maddeler yüzünden avrupa'da cesetler çürümez olmuş, herkes mumya gibi kalıyomuş.
yani toprağa karışma hayallerinizi de bence unutun. ebediyete kadar öyyyle kalacaksınız put gibi heheheh bakterilerin bile yemekten hoşlanmadığı bir hale getirebildik bünyeyi yani sonuçta.

uyuduk uyanmadık gibi olacak

vücudun öldükten sonra beyin ölümün gerçekleşene kadar geçen bir süre var, o sırada beyin hala çalışıyor normal halinde.

bir de şey vardır hani, saat çalar, uyanırsın, sonra dalarsın tekrar, hayvan gibi uzun bir rüya görürsün, kalkarsın bir hışımla, bakarsın 2 dakika geçmiş.

kur işte bağlantıyı.

peki inananlar niye inanıyor? temel faktör korku mu, yok olmayacağına inanma isteği mi, nedir? veya ateistler niye inanmıyor?

bir yaratanın olduğuna inanlar ama din seçmemiş olanlar ateist olmuyor di mi.nası bi durum bu

@kiral
(bkz: deist)

bu arada cevap kediebesi'nin bi önceki cevabıdır benim için de evet :)
benimkinden bi önceki değil de kendisinin bi önceki.

yani girmişken hadi yazıyım ben de bişeyler. öldükten sonra toprak vs. olacağına inanmaktan daha çok cennet ve cehennem vb. bahsedilen şeylerin olmadığı düşünülüyor gibi geliyor bana. yani ateistler biz şöyle olacak öldükten sonra gibi bişeyler düşünmez de zaten, öldük bitti. ve tabi genelde doğanın işleyişini gördükten sonra da her ölen canlı gibi toprak oluruz diye düşünülebilir ama buna pek da kafa yorulmaz demek istiyorum. ama sen cehennemde yanacaksın dedin mi de yok öyle bişey deme hakkını da kendilerinde bulurlar düşündükleri açısından. böyle şeyler.

(bkz: eşkiya)

@fotrsapka : sana bu muhteşem ve insanı hayretlere sevkeden beden ve ruh sadece 70 yıl yaşayasın diye mi verildi acaba? sadece fotrsapka'ya değil bütün ateistlere sormuş olayım bari :) bkz: adamın götünden kan alırlar kamil

inananlar da herhalde kuşaktan kuşağa devredilen kültürün bir parçası olarak dine yakın oluyor, inanmak ölümün yaşamı sona erdireceği korkusunu engelliyor, vb. sanırım.

ölüyoruz sonrası azot/karbon döngüsü :/

ben dine bir tür virüs gibi bakıyorum bir kere içine girdi mi ürüyor, büyüyor, büyüyor. ve kendine has savunma mekanizmaları geliştiriyor. sana cennet vaat ediyor, cehennemle korkutuyor. üstüne üstelik bir de bırak sorgulamayı, şüphe ettiğin zaman bile cezalandırılacağını ve bu cezanın da ödülün de sonsuza dek olacağını söylüyor. bunun üzerine çoğu insan zaten sorgulamayı düşünmüyor bile.

içimizdeki korkunç boşluğun içine düşüyoruz.

@kediebesi:

bıdırdama değilde baya bi tapırdamışsın hatta patellemişsin ama ben soruma cevap olacak bi cümle göremedim içinde :) şimdi sen maymundan geldiğini mi düşünüyosun :)) bi maymun veya şempanze artık her ne ucubeyse,binyıllar mı,milyooon yıllar sonra mı artık ne safsataysa yani nasıl oluyo da senin gibi güzel bi bayana dönüşüyor onu soruyorum ben sana :) (bayan olduğunu düşünüyorum) açıklama istemiyorum somut bişeyler koy ortaya.bak mesela ben koydum.bi maymun var,bide sen varsın.bunlar gayet somut şeyler.maymun sana dönüştü :D yani sen çirkiiin bi maymundun önceden(sana göre tabi)
dediğim gibi bu dönüşüm mü dersin evrimmi dersin nasıl bi inançsa bunun nasıl olduğunu somut bişeyler koyarak açıkla lütfen

son olarakta gece yatmadan önce neden yaratıldığını
,neden buralarda olduğunu,yaşamanın bi amacının olup olmadığını da düşünde belki hayatına başka renklerde girer.hiç görmediğin kadar güzzel renkler...

@demirr: evet öyle olduğunu düşünüyorum. insanda "muhteşem ve insanı hayretlere sevkeden" birşey görmüyorum.

@demirr, insanın muhteşem olmadığı ve bedeninin insanı hayretlere sevketmediği 16. yy'dan beri kafalara dank etmiş durumda. mükemmel filan değiliz. mükemmel olan bir şeyler arayacak olursan doğaya bak, ama ona da ne kadar güzel caaaanım, ne güzel yapmış yaradan deme :D

@demirr: o "muhteşem" yaratılan insan kız niki görünce nasıl maymuna dönüyor, bunun cevabını verirsen gerisi gelir.

kötü haber gece uyumadan önce hayatın anlamını sorgulamak için, neden, naasıl sorularını kendine sormak için ve yaşamın renklerini görmek icin bir yaratıcıya ihtiyacı yok bazılarının
öldükten sonra ne oluyorsa o olacak

düzgün cevap: insan bir şeye neden inanma ihtiyacı duyar?

geyik: ölmüşüm lan! inansam neee, inanmasam.. :)

@peki
komik demişsin
insan doğanın bir yaratımı bir parçası değil mi?
insan mükemmel değil ama doğa mükemmel. komik bir argüman olmuş.
can'dır doğanın yaradanı, yani doğa, canlılar kendi kendilerini yaratır, birbirlerini ve çevrelerini dönüştürür. bu da benim inancım :) uzaklarda, bulutların üzerinde oturan açgözlü ama şefkatli bir yaşlı dedenin eseri değildir yani. tanrı fikri insanlarda ne kadar kıt, çok şaşırıyorum doğrusu. onca dine, peygambere rağmen, hala kavrayabilen ne kadar az, kendilerinin tanrı olduğunu. :)


@demir
evet aynaya bakınca şempanzeliğimi görüyorum gayet açık. gorilden türemeyi yeğlerdim doğrusu ama olmamış ne yapalım. tüm canlılar benim atamdır, ben hepsinin kılıfından geçtim de insan oldum, o yüzden atalarıma saygı duyarım, torunlarıma duyduğum gibi.
işalla bu evrimde allahın izniyle şempanzeliği de aşacağız, biraz daha gayret edebilirsek. :)

her sakallıyı deden sanmaman gerektiği gibi, her evrim diyeni de "inançsızlar" kefesine koyma gafletinde bulunmuşsun. :P

gdduman'a da katılıyorum, evrenin heybetini kavramak için bir yaradan şart değildir, gece kafayı kaldırıp yıldızlara bakmak bile yeter :)

ateist olmakta iyi be,ne güzel ölcez,herşey biticek diyolar,biz napalım,öte tarafı düşündükçe götümüz tutuşuyo burda

@kediebesi, insan yaşamı bir mucize olabilir. ama insanlık daha doğrusu batı düşüncesine rönesansa kadar hakim olan insan evrenin merkezidir düşüncesinin ittiği kibir halinden bahsediyordum. fiziksel olarak doğanın elbette bir parçasıyız ama onun karşısında aciziz çünkü çok küçük bir parçasıyız. doğanın hatta evrenin büyüklüğü ve komplike yapısının yanında insanınki bir hiç. insanın kendisinin tanrısı olması da ayrı konu. kurulu dinlerden ve yaygın inanç anlayışlarından bahsediliyor burda.

ben sana en az 10,000 yıllık gelişmiş insanlıktan bahsediyorum sen rönesanstan beri diyorsun. sence kapışsalar hangsi galip gelir :P

yaygın inanışlarda da epey büyük yanlışlar olabiliyor netekim. bugün geldiğimiz nokta belli. doğa karşısında kimse aciz hissetmiyor. işin komik yanı, doğa insanı ezmez. doğa insanı besler, büyütür, geliştirir. yediğin içtiğin nedir? doğa değil mi? eh izin ver, silahsız halde seni bir ayı, kaplan filan indirecekse de indirsin yani hakkıdır :)

@peki : yahu insan olmasa mükemmel dediğin doğa ne işe yarar söyler misin.maymun yer muzunu,otunu...gider sıçar biyere kalkıpta düşünmez kim verdi bana bu muzu diye.sen olmadan ne anlamı var kainatın.kendini kadar küçük görüpte heba etme bence...

@fotrşapka : e ne diyeyim ben sana.gören göz var,bakan göz var.

@bodom : kötü örnek,örnek değildir.

@kedi ebesi, doğa insanın ebesinin amına bile kor afedersin. kendini kaplanın önüne atmaktan bahsetmiyorum. bir volkanik püskürme oldu haftalarca uygarlık telef oldu bir nane yapamadı kimse. acziyet budur. into the wild'ı da izlediysen bahsettiğim acziyetten orda da bahsediliyor. üstelik insan dışında kalanları doğayla da sınırlandırmadım, yani dünyayla. evrende esamesi okunmayacak bir önemimiz var gezegencek.

10.000 yıllık insanlık tarihinin düşünce motifleri aşağı yukarı şimdi de aynı ama benim bahsettiğim galileo'yu harcayan zihniyetti. sen nasıl olur da insanın evrenin merkezinde olmadığını, bütün diğer gök cisimlerinin dünya ve insanlık etrafında dönmediğini iddia edersin diyen zihniyet. 16. yüzyıl diyorum çünkü o zamana kadar ptolemik anlayış hakimdi.

@demirr, bu kendini hor görüp harcamak değil ki. aksine hayattan daha fazla zevk almaya sevk ediyor insanı. maymuna yer muzunu diyosun da sanki senin yaptığın yiyip sıçıp uyuyup sevişmeye indirgenmeyecek bir şey. teyallam.

@peki
senin aciz dediğin insanlık, bugün kendini ve herşeyi sona erdirebilecek kapasiteye erişti :) bunu yapabilen başka bir canlı olduğunu sanmıyorum. sana da george carlin izlemeni öneririm hehe.

ticari kullanmka derken? satış mı yapıyordunuz? yoksa reklam mı?

müzik grubumun müziklerini paylaştım, başka bir şey yapmadım. biri şikayet etti sanırsam yoksa kimse anlayamaz ve atmaz. şimdi de geri alma yollarını arıyorum.

benim bi arkadaşımın da hesabını durup dururken kapadılar,ticari micari öyle birşey de yokken yani.ne özürdilicen bırak,yenisini aç

ilkini oku kesinlikle hatta kitapta karanina yazıyorsa acilen at çöpe o kitabı:)

ikinci cilt, çok beğenilince ikincisi çekilen devam filmi değil ki ondan başlanıp bağımsız bir biçimde anlanabilsin. romanın boyutunun büyüklüğü sebebiyle iki cilt olarak satılıyor. dolayısıyla herhangi bir kitabı ortasından okumaya başlamaktan farksız. ilk ciltsiz olmaz.

ilk cildi okumadan 2.yi okursan yazık edersin kitaba. mutlaka ilk ciltten başla. çok muhteşem bir romandır. hem sonra ilk cildi okumadan öyküyü anlayamazsın, olay zinciri kırılır. asıl heyecan verici olaylar ilk ciltte gerçekleşiyor.

haklısınız da kitap çok eski.ikinci elciden almıştım.şimdi herhangi bi yayın evinin kitabının da ilk cildini okumak olmaz,sayfa sayıları falan tutmaz.kalsın o zaman mukadderat napalım

bu ktabın iki cildi toplam kaç sayfa ya bendeki 4 cilt herkeste iki cilt

iletişim yayınlarından çıkma tek cilt, küçük puntolarla 836 sayfa.

(bkz: mein kampf)

soz verdin bak :)

Gündüz Vassaf - Cehenneme Övgü
Bülent Somay - Bir Şeyler Eksik

Mimarlık fakültesi için okumadığım ancak önerilen kitaplar:
Mimarlığın Öyküsü
The Fountainhead

çeviri kitapları "X yayınevinden çıkan çevirisi" gibi bir tavsiye de süper olur.

dinle küçük adam.
freud kitapları ile ufak ufak psikanalize girersin.
sonra reich okuyup ilerletirsin psikanalizi.
reich'in diğer kitapları da çok iyidir tümünü tavsiye ederim.

Montaigne' in Denemeler' ini okumanı öneriyorum.
J.J.Rousseau' dan okumanı isterim. Bak işte kitaplarına, ilgini çeken birinden başla.

Kumru ile Kumru - Tahsin YÜCEL
Din Bu 1,2,3,4 - Turan DURSUN (tercih meselesi ama ...)
Mavi Karanlık - Vedat TÜRKALİ

kafka-dava
albert camus-defterler(3 cilt olması lazım)
alexis carrel-insan denen meçhul
nietzsche ağladığında'yı yazmışlar onu da oku

hayır hayır, montaigne jjr, albert camus ya da kafka ve prost, bunlar değil, cemil meriçleri de okudum zaten.
böyle buyurdu zerdüşt ve nietzsche ağladığında yı da, teşekkürler. alamutu da. amin maalouf listemde var.
bülent somay evet :) çok bilmiş özne yi okumuştum bu kitabını da okurum. biraz daha politik ve siyasi kitaplar bekliyordum, yanlış mı bilmiyorum ama bunlar gözümde hep kirli kitaplar olarak kaldılar. malum bunları yazanların bakışları çok temiz olmayabiliyor,

peki soru değişse yeni bir kitaplık kuruyorum, ve hangi kitapları koyalım desek, nsıl olurdu?

en iyi yolu ara ara uyumak. japonlar gibi. uyumak da diil tam. meditasyon.

you are welcome. bulursan hacı lütfen mesaj at.
denediğim yollardan bir tanesi başarılı oldu. rem uyku periyodu bulma. benimkisi 3 saatmiş, 3 saat uyudum kalktım dipdiriyim, sadece vududüm yorgundu sadece. rem uyku periyodunu bulmak birinci vazifen olsun.. 1.5 2 yada 3 ..
(deneyimlerimi, uzun şeyler yazabilirim ancak vaktim yok..)

yav deneye deneye mi bulucaz o periodu.can dayanmaz ona be

denemek yerine (bkz: sleeptracker)
lakin saçma pahalı

uyku saatlerin dışında, mümkünse gündüz yatıp uyursan öğrenirsin rem süreni.
ama söyliim eğer beceremezsen uyku bozukluğu birçok sorun yaratabilir.

e değecek sonucuna. 3 saati dene önce sonra 4 saati sonra 4.5. bir hafta malak gibi gezersin sonrasında belki bir ömür boyu tasarruf edersin.

uyanır uyanmaz çık yataktan,erken uyanaman diyorsan saat kur.alışıyor vücut bir süre sonra zaten..

dişlerde sızlanma, catlama, asınma da varsa bruxism olabilir. öncesinde bi de disciye ugrayın.

baş ağrısının sebebi çok çeşitli olabilir. tetkikler yapılmadan maalesef kesin birşey söylemek zor. migren, demir eksikliği, göz rahatsızlıkları, nörolojik, psikolojik nedenler gibi nedenleri çoğaltmak mümkün. bunların yanında bilgisayar kullanımı gibi dinlenmek ile geçecek basit bir şey de olabilir. ihmal etmeden doktora gitmenizde fayda var.
çok geçmiş olsun. sağlıklı günler!

göz rahatsızlıkları baş ağrısını tetikleyen etkenlerın basında gelmekte. Bende de sürekli baş ağrısı vardı miyop olduğumu öğrendim. Gözlük kullanmaya başladım geçti. Yapılan tetkıklerden sonra bir sorun bulunamazsa başka bir yerde aynı tetkikleri yaptırmanızda fayda var. yıne bişey cıkmazsa naçizane tavsiyem düzenli olarak kan verin. İşe yarıyor

3 yıldır böyle bi ara doktota gidicem diyosun hala buraya yazmakla vakit kaybediyosun.baş ağrısının biçok nedeni olabilir ama allah korusun tümör olsaydı şimdiye halin niceydi.
tek taraflı ağrıysa,migren olabilir,göz bozukluğundan olabilir,canın sıkkınsa kayışı kopardıysan stresten olabilir,ağrı kaşlara doğru yayılıyosa sinüzittir v.b

diş dolgusu veya kanal tedavisi yaptırdınız mı hiç, ağrıların ortaya çıkışı bunlarla alakalı mı?
Onun dışında günde 1-2 çorba kaşığı tercihen cod liver oil veya fish oil tüketmeni öneririm.

önemli olan irade değildir, iradenin dış dünyaya yansımasıdır. misal şu duyuruyu yazmak için önce düşünmeniz iradenizi bu yönde kurar. yerinizden kalkıp bunu yapmak için girişimde bulunmanız iradenizin dış dünyaya yansımasıdır. doğal olarak sonuç doğurmasıdır. bunu nasıl yaptıysanız oradan çıkarım yapın her irade için.


ben iradenin üstünlüğünü kabul etmiyorum. insan iradesine ait her şeyi kendisi yaratır yoksa bu tik olurdu. ki onların da tedavisi var neredeyse. başa çıkılabilir yani her istençle.

Eğer doğustan gelen yetiden mahrumsa:

zamanla...

iradesizlikten canı yana yana...

çalışmak ile çalmak arasında fark vardır (ensruman). çalmaya bayılırız, ama çalışmaktan nefret ederiz (biz müzisyenler). ben diyeyim yöntem, sen de başka birşey ile zamanla geliştirmek mümkün...
şöyle ki.

bir hedef koy önce.bilgisayar aşından kalkman gerekiyorsa misal, bilgisayarını kur.çeşitli programlarla o saat o dakika gelince çot diye kapansın.çat diye de kapanabilir bilemem...
ya da alarmlı saat ile kendin yap, sonra kapa bilgisayarı. kapattıktan sonra baişlayacağın diğer bir işi de planla. eğer o da başlaması zor birşey ise bu sefer ödül koy kendine... bunu bu kadar yapınca şu ödülüm olacak... bu kendine istediğin birşeyi almak olabilir, gün sonunda fazladan tv internet zamanı vs olabilir. yada bambaşka birşey...
diet hususunda tamamen ödülle gitmen lazım bence...
şu kadar kilo verirsem şu olacak diye...

insan neyse odur. içinde olanı yaşar. yani çok kasmamak lazım.

İnsanın kendini sevmesi ve kendine değer vermesiyle alakalı biraz da.

küçük ödüllerle birlikte küçük hedefler koy kendine.şunu yapınca kendimi şununla ödüllendiricem diye.ben iradesiz bi insan sayılırım.gün içinde abuk subuk şeylerle geçer vaktim,internet ya da televizyon gibi değil,saçma sapan şeylerle işte.ama bi haftadır günlük programlar yaptım kendime ders çalışma,kitap okuma film izleme gibi.hepsinden az az yapıyorum.hem irademi kullanıyorum hem vaktimi adam gibi dolduyorum.
alakasız mı oldu bu yazdıklarım

hacı, vermek bambaşka almak bambaşka.. almak çok zordur.

üstelik aldın da sağlıklı mı aldın, kas yaparak sporla mı aldın, yoksa düz havyan yiyerek mi aldın o da çok önemli. sonra geri verirken ağlama.

şakası yok bu işin marş marş diyetisyen ve spor salonu.

bi de galiba karluk vardı alım işleriyle ilgilenen.

ya vermek problem değil, zaten o kilo normal kilom olacak! vermesem de olur, biraz dikkat eder fazlasını almayıveririm. spor salonuna gidecek zerre vaktim yok malesef. diyetisyene de verecek zırnık param yok, servis olmasa sabah işe gidemiycem moruk!

ben alma konusunda çok yetenekliyimdir. bütün gün yatarım hareketsiz olurum. her zaman zaman günlerce pizza yerim, burger yerim. bol alkol içerim. dönem dönem çikolata, pasta, tatlıya abanırım. böyle yap almazsan ben insan değilim!

spor salonlarında kilo almak için genelde kilo vermeye çalışanlarla aynı spor programı uygulanır. ama sporun sonunda zayıflamak isteyene sen bir şey yeme bu saatten sonra, kilo almak isteyene de eve git ve yemek ye, denirdi.

yani yoğun aktivitelerden sonra, uykudan önce, gece geç saatlerde yani yemek yiyeceksiniz. yolu bu. hamur, kızartma, yağlı yiyeceklere yöneleceksiniz. tadı güzel olan her şey kilo yapıyordur genelde, tadı güzel olanlara yönelin.

evet ama alabilmek için ciddi yeme içme yatırımı yapmanız gerek, diyetisyene 50 lira veremeyen siz o ete süte yoğurda bala muza nasıl para vereceksiniz? kilo almak zengin işidir, sıkı iştir, basit bir konu değil. vücut geliştirme ile ilgilenenlerin forumlarını inceleyin.

bi de Karluk kişisine özelden yazın. kolay gele..

bir arkadasim standartin cok atinda oldugu icin kilo almaya calisiyor ve onun durumunda, yemek ayirt etmeden, yiyebildigi kadar yemesei gerektigini biliyorum

ama iki ay fast food tuketmek seni rahatca 70 yapar, buda tecubeyle sabittir.

kilonu 26.5 ile carp, cikan sayiya da en az 700-800 kalori ekleyip hareketsiz bir yasam surersen alirsin o kadar kiloyu.

57 kilo diyelim, 57*26.5=1510 kcal. sen gunde 2300-2400 kcal alsan olur bu is.

yazılanları okumadım umarım aynı şeyleri yazmıyorumdur.makarna,ekmek,hamur işi,tatlı gibi şeylere aban,yemek yedikten sonra bide abur cubur ye,uyumadan önce de yemek ye,ama 3 ana öğününün saati belli olsun.bu şekilde kilo alabilirsin kanımca ama bide metabolizma olayı var.ben fil kadar yesemde alamıyorum mesela

Yatmadan önce bir şeyler yiyin. Jambonlu sandviç, pekmezli süt, çerez, cips, vs...

dayı, kaloriyi proteini doktoru saglıgı falanı filani s. et. olay şu* ;

-ana öğünlerde ekmekle doydugunu hissettigini siklemezcesine, gırtlagından fışkırana kadar yemeye devam.
-ara öğünlerde, cips, çikolata, süt, obur cubur bisküvi kilonun anasını aglatıyo.
- Bisküviyle cipsle işim olmaz diyosan: Ateş seni çağırıyor. Burger King'e gidiyosun, elemana derdini anlatıyosun, kredi kartını veriyosun, kilonu alıyosun kardeşim.

- Son çare olarak, gece uyumadan önce patates kızart, ekmegin arasına bas, süt'le birlikte tüket. Sonra dooogru yataga. Garanti çözüm.

- GNC ürünlerini de öneririm (daha saglıklı en azından :).

MAKARNA :) 7/24

sakın abur cubura abanma
cevizli pestil ye, tahin-pekmeze ekmek ban ye ama sanayi tipi abur cuburdan kaçın!

hacı günde üç öğün ve üç çeşit yemek ye, artı öğünler içinde son öğünü cok gec saatte ve ekmeğe abanarak ye, 1 ay da benim gibi 12 kg alırsın:(
bu atraksiyona başlamadan önce 176 cm boyunda 73.5 kg ağırlığında bir adamdım ( yani boy kg orantısı gayet yerinde fiziksel olarak mükemmel durumda idim )
sigarayı bırakmaktan mütevellit yemeğe saldırdım ve şimdi bu haldeyim. karın bölgemde tipik pilates topu yutmuş insan edası var. sonra da kaliteli bir spor salonu olsun hatunu bol olsun ki gaza gelip karnımda ki yağ birikintisini atar eski halime dönerim dedim 1300 $ domaldım. ama veremiyorum bu kilo yu üühühühü....

abicim sakin ola kilonu yag olarak alma. insan gibi git spor salonuna sporunu yapip duzgun duzgun al kilonu.

bence pekmez ve balık yağı (kapsülde olanları tavsiye ederim) içseniz, makarnaya, hamburgere abanarak aldığınızdan biraz daha saplıklı kilo alırsınız. Hem vücut hamallık edeceğine bi fayda görür.

zararı yok. rahatlıkla yaptırın...
(plastik cerrahım..)

sana tavsiyem lazer epilasyonu zaten yaptırma, hiç bir garantisi yok tüylerin biteceğine dair... iğneli yaptır. kesin çözüm

yaptırın. ama devamını getirin seansların. yoksa bişeye yaramıyor. daha da kötü olabilir. ama daha kötü olup olmaması konusunda emin değilim.

yaptırmadım ama yaptıran arkadaşlarım memnun olduklarını söylüyolar,zararlı olduğuna dair bişey de duymadım

bende de aynı sorun oldu, bu ay sonunda terkediyorum bu tarifeyi. inanılmaz kızgınım ttnet'e , hatta ttnetten bile çıkmayı düşünüyorum.

son iki aydır 59 tl para verdim.

Başka birisi kullanıyor olmasın internetinizi komşular falan?

@only alcholica, pek mümkün değil. dediğim gibi, trafik direkt benim bilgisayardan.

ben de bir şey indirmiyorum ama sürekli 50-60 tl arası ödüyorum birkaç aydır. bana da garip geliyor.

herkes haklı ben de haklıyım.iyi geçiriyo ttnet.yok mu bunun bi hal çaresi.

bana da oluyor sıklıkla, bazen bir hafta önce okuduğum bir şeyi bile hatırlayamıyorum. bakıyorum sonra adamlar 20 yıl önce okuduğu/yaşadığı/izlediği bir şeyi çok rahat anlatabiliyor. herkesin hafıza yetisi aynı ölçüde değil, sanırım en büyük etken bu ya da ikimiz de embesiliz.

dikkat dağınıklığı oldukça mevcut bende ama sevdiğim bişeyi yaparken kurt kesilirim ve okumayı sevdiğim için dikkatım çok dağılmaz aslında.gel biz bu embesilliğimize dikkatımiz dağınık diye bi kılıf uyduralım

Bende de var bu durum. Embesillik degil fakat derin bilgilere sahip oldugun bir konu hakkinda bile sirf hatirina getiremedigin icin susup kalmak embesilimsi bir goruntu olusturuyor bir yerden sonra.

yok canım ne embesili. bellek gerekçenin şiddeti ölçüsünde gelişir. o bilgi işinize yaramayacak ki ya da ilginizi çekmiyor ki; beyniniz kaydetmiyor. mesela bakın bu yazdıklarımı hayatınız boyunca unutmayacacaksınız :)

b12 eksikliği gibi geliyor. Etle aran nasıl?

manidar olan yerlerin altı çizilebilir,ve aralıklarla altı çizili yerler tekrar okunabilir.her insan'ın hafızası aynı değil,ve bu gayet normal.bir kitabı anlamak .unuttuktan sonra bile bizde bıraktıklarıdır .

hafızanız seçerek depoluyordur. mesela ben okuduğum kronolojik olayları çok iyi hatırlarım ama özlü sözlerin hiçbirisi aklımda kalmaz.

okuduğunu unutman normal. okuyup da ismini zor hatırladığım kitaplar olduğu gibi, net bir biçimde konu akışını hatırladığım kitaplar da oluyor şahsen. konunun ilgini çekmesine bağlı biraz da.

ille hatırlayayım diyorsan, kitabın arkasına sağına soluna vs. önemli gördüğün anahtar noktaları not al. bu sadece kitaptaki olayları sonradan hatırlamak için değil, kitabı daha iyi anlamak için de yararlı olur. kitapta belli cümleleri fosforlu kalemle de çizebilirsin. böylece tekrar açtığında anahtar kısımları gördüğünde kitabın çoğu olay örgüsü de aklına gelecektir.

bu size özel bir durum degil. roman olmayan "non-fiction" kitaplar roman gibi okunmaz. her paragrafi ve bölümü bitirdiginizde kendi kafanizda özetini yapin. önemli detaylarin altini cizin, kendinize sorular sorun, bi deftere düsüncelerinizi not alin vs vs. eminim ki cok daha fazla sey cikarirsiniz kitaptan.

görsel değil de işitsel falan öğreniyorsunuzdur.
ayrıca b12 ve demir eksikliği de olabilir.

bende de oluyor. mesela şu anda daha önce okuduğum bir kitabı tekrar okuyorum, vay anasını filan oluyorum.bu durum beni de üzüyor. evet et yiyorum bol bol..

küpe takma, yeni deldirdiysen hemen kapanır zaten.
ayrıca insanların tepkilerini boşver, içinden geldiğin gibi yaşa, evet.

bir süre küpe takma kendiliğinden kapanır.

deldirirken bunun kapağı olan istediğinde açıp kapatabileceğin bir delik olmadığını bilmen lazımdı sanki.

yeni deldirdiysen şanslısın, küpeyi çıkar kapanır o.

çare plastik cerrahide...
kapanması zor değil.. 1-2 mm lik bir iz kalır.

ben 15 yaşında kulaktaki kıkırdak kısmını deldirmiştim hatta 2 yerden 7 yıl geçti üstünden hala kapanmadı hatta dikkatli bakınca karşısı bile azıcık gözükmekte.kulak memesi kapanıyo ama zamanla

bodoslama olmaz, tytz olur. olursa olur olmazsa kasımpasa olur.

Disari cikma teklifi yanlis anlasilabilir ve dedigin gibi ters tepebilir... Belkim biraz daha ortak arkadaslarla (cok da fazla olmasin iki uc kisi) samimiyet arttirilabilir! Sonralari ortak bir seyler tabii ki olur. Ama bu arada hanim ablamiz musait mi (sevgili durumlari) vs. ogrenile!.. :)

yemek davetleri genelde tedirginlik yaratır ama sinemaya davetiye yolladilar gel birlikte gidelim işin yoksa gibilerden bi davet daha zekice...kabul edersede git bi koşu sinemaya biletini al.

kız sana zaten sinyal göndermiş,senden bi karşılık gelmesini bekliyodur,fazla da uzatmamak lazım,yemek bence de biraz tedirginlik yaratabilir,çekingen biri olduğunu söylüyosun.kız şimdi yemekte ne konuşucaz diye heycan yapabilir sinema olursa film izlerken yavaş yavaş heycanı gider.ama sinemaya geç bi saatte götürme,kızın durumuna göre cıkışta bişeyler yaparsınız.geç saatte giderseniz cıkışta bişeyler yapmak için vakit kalmayabilir

cikarken naber napiyosun, biseyler yemek yiyelim de bence. hicbirsey yok bunda. bu kadar kasma derim.evet ya da hayır der sonucta. hicbisey kaybetmezsin sormaktan. yok ağırdan satmaz bence.

Bodoslama olmayan her tepki reddedilmekle sonuçlanacaktır.

bence de yemek yerine bir çay veya kahve içmeye davet edin sinemadan önce. çok samimi olmadığım bir adamla sinemaya gitmek istemem şahsen.

Öylesine çıkmak gibi bir niyetiniz varsa, aynı iş ortamını paylaştığınız kişilerden uzak durun. İşinizi değiştirmek gibi bir seçeneğiniz yoksa.

bence de mümkünse aynı işyerinden biriyle bu tarz ilişkilere girme ama kafaya koyduysan bilemem..
bi kere samimiyetim olmayan adam sinemaya gidelim derse kesin reddedilir, yemek derse de büyük ihtimalle rededilir.. bence sen biraz daha muhabbeti arttır, sonra davet et daha uygun olacaktır..

o 3-4 kişilik grupla mangala falan gidin. ortam yaratıp yalnız kalın, sohbet edin. davranış ve mimiklerinden anlarsınız.

yapamıyorsanız da bodoslama dalın, uzatmanın alemi yok.

"yani ben hem buna siktiri çekerim hem de istediğim zaman ararım"

Bence yanıt bu.

ararlar..eğer ki terkedilen isen eski sevgili denen şey senin tam onu unuttuğun anda aramak için programlanmışlardır.

karaktersiz yüzsüz kendini beğenmiş ahmağın teki gibi geldi bana.

arayınca ne oluyo ben anlamadım...

arayınca hiç bişey olduğu yok aradığıyla kalıyo sadece

maymun iştahlıdır. dünyanın etrafında dönmesini istiyordur. pişmandır. birlikte olsanız yine bırakıcaktır. aç gözlüdür. vs. vs.

biriyle tanıştın ya da yakınlaşmaya başladın büyük ihtimalle. bir şekilde hissediyorlar..

"aç" kalmıştır.

canı sevişmek istemiştir.

antidote'a katılıyorum, mutlaka masturbasyon yaparken aklına gelmişsindir.

seni tekrar arayabilirim demesinden gayesi belli oluyor.

antidote ve kimlanbu doğru cevabı vermiş.

kurtulmak için hergün sürekli arayın, mesaj bombardımanına tutun, gece gündüz çaldırın.

bir haftaya rahat edersiniz.

müşteri hizmetlerini arayarak alamazsınız. bankaya dava açmanız lazım, o zaman alırsınız.

kartı iptal etmekle tehdit edebilirsin fekat sozlukte busuru bankacı hatun ve erkek oldugundan muhtemelen okuyorlardır.

ha veya tuketici dernegine basvurmak da ise yarıyor.

peki bu para standart mı yoksa hesaba yatan paranın belli bi yüzdesinden mi kesiliyo

standart bir ücret kesilir. mevduatınızdaki meblağ ile ilgili değildir.

öğrenci hesabıysa alırsın. bi telefonla.

ben uğreştım fekat alamadım. artı öğrenci hesabı.aradan 2 ay zaman geçti hala içimde kaldı alamamak :/

hesabınızdan kart ücreti alınmış öyle mi, hesap işletim ücreti olmasın o? kart ücreti karttan tahsil edilir genellikle? arkadaşımın yapı kredi kartından alınan 45.-TL kart ücretini, nasıl konuşması gerektiği konusunda bilgi vererek iptal ettirdim. Ödemeleri düzenli olan ve harcamaları yüksek olan müşterilerin kart ücretlerini iptal etme gibi bir politika izleniyor. sonuçta x bankasının kredi kartı ne kadar yaygınsa, pos piyasasından alacağı pay o kadar büyüktür. buryan bankacıyım bu arada:)

ben telefonda çok cırlamıştım garantiye.. kapatıcam dedim, kız da pişkin pişkin cevap vermişti hatta.. bir ay sonra baktım iade etmişler.. yapıkrediyi bilemiyorum tabii ama biraz da şans meselesi galiba.. her talep edene iade etmiyorlar.. ama dava açarsan tabii ki başka..

doktora gidiyorsun uzun donemli bir tedaviye baslıyor 6-7 ay sonra duzeliyor.

kükürtlü sabunda iyi gelir.aktarlarda ya da marketlerde satılıyo

sivilceler için roaccutane kullandım 6 ay kadar. kullanmayı bıraktıktan 3 ay sonra sivilceler geri geldi fekat yağlı olan cildim -ilacı bırakalı 3 yıl olmasına rağmen- artık yağlı değil.

aynı dertten bende muzdariptim.. dermotolağa gittim.. kükürtlü sabun verdi sabahları kullanmam için. yağlı ciltler için olan köpük temizleyici verdi yatarken kullanmam için. bide isotrexin(antibiyotik krem) bide imex(krem) verdi düzenli kullandım 3-4 ay şimdi gayet rahatım. çok iyi geldi. tavsiye ederim yani bunları..

roaccutane iyidir ama o kadar cok yan etkisi var ki prospektusu kucuk bi kitapcik gibi. ciddi sivilce problemin yoksa hic bulasma derim.

benzamycine diye bi krem var, yagli cildi oyle bi kurutuyor ki gulunce bile derinin gerildigini hissediyorsun. bazi kadinlar kirisik engelleyici olarak bile kullaniyor. tavsiye ederim.

bi de sivilce tam cikmadan once hissedersin ya, o zaman surunce cikmasini engelliyor.

Pekmezli zencefilli yumuşak kurabiye :) son gözdem. Bir erkek olarak ben bile yapıyorum düşün kolaylığını.

yamanmutfak.blogspot.com

Bu tarife göre iki defa yaptım. İlkinde tam tarife göre yapınca çok cıvık oldu bir su bardağı fazladan un koydum. İlk fırından çıktığında süperdi. Acıbadem gibiydi yumuşaklığı. Soğuyunca sertleşti ama taşlaşmadı. Krispi bir hal aldı. Bana göre yine süperdi :)

İkinci yapışımda zencefil ve tarçın miktarını birer çay kaşığına çıkardım. Unuda 3,5 yerine 3 su bardağı ile yaptım. Çok cıvıktı yine tepsiye zor koydum. Soğuyuncada yumuşak kaldı ama o acıbadem kıvamı yoktu.Çook şişti.bütün kurabiyeler birleşti nerdeyse.Birazda şekeri fazla geldi.

Artık bu tecrübelere göre yap ;) (zencefili ve tarçını dahada artıracağım bir dahaki sefere, şekeri azaltacağım, un miktarına karar veremiyorum daha)

Edit: typo

Rulo Kofte

www.portakalagaci.com

Pilav veya Pure

Corba

Tatli olarakta hazir kekten pasta...

Obur aparatifler size kalmis :P

Rulo Koftenin yapilisi cok kolay! Bir de hata yapmaniz imkansiz gibi...

Simdiden kolay gelsin!

sanırım mutfakla aranız pek iyi değil. hem lezzetli hem de risksiz yemekler olabilir. mesela çorba mercimek çorbası olabilir, yapımı kolay. yalnız düdüklü tencere kullanacaksanız çok tehlikeli malesef, tencerenin modeline bakmıyor namussuz tıkayıveriyor düdüklüyü fazla dolu olursa tencere. ali nazik kebabı yapabilirsiniz o da risksiz yemeklerden, tabi patlıcanı iyi seçmek lazım çünkü yemeğin tüm tadı orada. çorbayla ali nazik uydu mu derseniz hayır uymadı :D ama olsun birini belki yapmazsınız ötekini yaparsınız illa ikisi birden yapılcak diye bir şey yok, aklımıza gelenleri sayıyoruz işte. tatlı işi biraz karışık o beni aşar. tabi bunları yaparken mutfağı dağıtma evi batırma vs gibi ihtimalleri de göze almak gerekiyor, kaş yapalım derken göz çıkarmayın :D

hayatımda hiç mercimek çorbası yapmamış olmakla birlikte hiç düdüklü tencerede kullanmadım,normal tencerede yapsam olmuyo mu bunu.alinazik patlıcanla mı yapılır hiç bilmiyorum.çok zayıfım bu konuda çokk

mercimek çorbası düdüklü tencerede güzel olur. ona hiç girişmeyin o zaman. ali nazik patlıcanla yapılır. detaylı tarifi internette vardır zaten, közlenmiş patlıcan, yoğurt ve kıyma (kimi yörelerde et kullanılır) ile yapılır (içinde domatesi biberi vs var onlara yemek sitelerinden bakarsınız). yoğurdu genellikle sarımsaklıdır ancak koku yaptığı için sarımsak yoğurda değil kıymaya da konulabilir, kıymanın içinde pişince kokusu kalmıyor nasılsa. dediğim gibi yapımı zor değil sadece közlenmiş patlıcanı soyarken sorun yaşayabilirsiniz (sorun yaşamamak için de internette yemek yapmanın onu bunu soymanın püf noktalarını anlatan yazılar kesin vardır oradan yardım alabilirsiniz) ancak lezzetli bir yemek.

çerkez tavuğu ve tiramisu

dolapta kenarda duran hazır yufkadan (hiç sevmem hazır yufkaları) 30 dakikada kıymalı kol böreği yaptım ve nefis oldu. Harcı senin hayal gücün olsun. ben 2 soğan 1 diş sarımsak biberi kıymayı kavurdum.Piştikten sonra bol maydanoz koydum. İçine fıstık kuru üzüm ekleyenler var. Harcın her iki yanına sürmek içinse yoğurt 1 yumurta ve ZEYTİNyağı (zeyt,nyağı çıtırlaştırıyor) Çok çabuk hazırlanabilen müthiş bir tarif

mümkün değildir.

çok kötü bir tesadüf bunlar.

herhangi bir tarihli posta gazetesi alırsanız aynı sorunun 1254 farklı türünü görürsünüz.

soru1) o kadar yakınlaşmadan tabi ki bişey olmaz
soru2) olsa bile öyle zart diye mide bulantısı durumları olmaz psikolojiktir
telaş yapmana gerek yok arkadaşım

ben zaten ilk başta hiç ihtimal vermedim ama mide bulantısı başlayınca ben de korkmaya başladım açıkçası.

rahat olun

bi sprem ancak 11 sn canlı kalabiliyor dışarda, yani birde pantolonun bulaşmışsa mutlaka ölmüşlerdir onlar, hiçbişey olmaz.

efem burada guzel turkcemiz yetmiyor ve no way diyorum!

9 santim den ufak penislerde bile dölleme olayının şansı çok küçük. siz diyorsunuz ki pantolonun üstünden. çok kafanıza takıldıysa yutturun bir ertesi gün hapı.

mide bulanmaları, baş dönmeleri kanımca psikolojik.

olmaz öyle. ok.com.tr'de bu vehimden onlarca var.

fıkrayı bilirsiniz, eğer hamile kalmışsa çocuğun adını mcgyver koyarsınız :)
hamilelikte 3-4 haftadan önce belirti olmaz pek, stresten olmuştur o.

@ayıadam: cevap nick uyumu iyiymiş. öyle kafaya takıldı diye 0.00001% ihtimaller için ertesi gün hapı "yutturulmaz", kızların hormonlarının ağzına sıçılmaz, ayıp zira.

kız arkadaşın ciddi paranoyakmış.

psikolojiktir bu, rahat olun, o tarz hamile kalma olayları olmaz. ama tabii ki olmuyor diye bundan sonra elden tedbiri bırakmayın. birlikte olduğunuz kişi bakire bile olsa hamile kalma olasılığının olduğunu unutmayın bir şekilde.

@clementine: yaş küçüktür efendim. küçük yaşta da normaldir böyle paranoyalar, isterse insan 18 yaşında princeton çıkışlı doçentlik almış olsun jinekoloji dalında, gene de iki (üç) hayatın söz konusu olduğu bir etkiden bahsediyoruz. her şey duyuruya yazılan sığ yorumlarla kaplı değil.

@ayiadam: yutturun bir ertesi günü hapını umarım şaka babında söylemişsinizdir. zira şeker değil bu. kişilerin daha yaşını fizyolojik gelişimini bilmiyoruz, dışarıdan hormon yüklemesi yapmak bütün hayatlarını etkileyebilir, belki ileride doğurganlıkta sorun bile çıkarabilir. dünyanın en lanet şeyi, her şey yolunda giderken hormon yüklemesi yapmaktır bedene. gerek steroidler olsun gerek böyle şeyler. aman diyeyim yahu.

öpüşmekle de hamile kalınmıyor ayrıca.

mide bulantısı iki gün içinde çıkmaz bu durumu hiç düşünmeyin, tamamen psikolojik bu kısım.
öncesi için kıyafet var arada, pek mümkün değil.
bu sebeple ertesi gün hapı alınmaz, o hap zaten öyle her kafaya esti mi alınmamalı.çok korkuyorsanız bundan sonrakiler için doğum kontrol hapına başlasın.
bir de alın 5 liralık test marketten, içiniz rahatlasın, kızcağızın bulantıları baş dönmeleri geçsin.

onlar çekince dünya izliyor. biz çeksek en fazla biz izleriz. yurtdışında herhalde çok az insan konstantinopolün elden gidişini görmek ister :P

yabancilar da bizim tarihimizin uyduruk, kendilerininkinin zaferli ve buyuk oldugunu dusunuyo. ve biz de onlara gore yabanciyiz. yani kimsenin tarihi uyduruk, zaferli, buyuk falan degil.

hem bizim de zaferli ve buyuk tarihimizin filmleri var ki, kara murat fatihin fedasisi, cok guzel ve kaliteli bi savas filmi.

gelibolu belgeseli vardı

1453 çekiliyor 2010 da gösterimde.

yaa karamurat falan varda 30 yıl önceki filmden ne beklersin...yabancılar şimdilerde acayip kaliteli savaş filmleri çekiyorlar...bizimde derhal böyle filmler çekmemiz lazım

bi arkadaşa klozet suyu içirmiştik,kendimde böyle iğrenç hafif topuklu önü açık ve güllerle süslenmiş janjanlı bi terliği kampüste 15 dakika giyerek ortalıkta dolanmıştım ve insanlar gerçekten gülmüşlerdi.çok zavallı bi halim vardı
bir de şu insanları biribiryle öpüştürme olayı var ki gereksiz bi durumdur o

anayol kenarında gecenin bi yarısı arkadaşlarım gülmekten yerlere yatarken bacak şovla kamyon durdurmaya çalışmıştım. erkeğim evet.

Cesarette bir kız arkadaşımızı gece 3 te bornozla markete yollamıştık. tabi ki altında şort ve tshirt vardı ama görünür durumda değildi. Prezervatif istemek üzere gitti markete ayrıca. Neyse ki her gece açık olan market o gün kapalıydı.

3 erkek 4 kiz yiyistik, erkek erkege ya da kiz kiza degil tabi...sonra da ebru gundesin bugun burada butun olanlar sakli gizli surup gitsin sarkisini dinledik...

Orgi :P . Adı truth or dare'di ama oyunun.

azaltır

bir kısmı cıddı anlamda erken bosalmayı önlüyor

ilacı yazan doktora sor

bosalmamak performanstan sayilirsa evet. saatlerce bosalmamak. kulaga hos geliyo deil mi? bir daha dusun.

marşmelovdan yatak-yorgan-yastık, koltuk takımı, kalem, sandalye, halı.. böyle ev yaparım. sonra da yerim.

dünyaya faydam olmaz muhtemelen ama doyar mutlu olurum.

dunya ya da turkiye pek sikimde olmazdi oyle bi hakkim olsa, bi hafta geriye gider, yaptigim cok buyuk bi hatayi duzeltirdim. hay amina koyim ya.

sevdiğim insanları bize ait olan bi adaya toplardım,paranın geçmediği,yabancıların olmadığı,açlık falan hissetmediğimiz(ama canımız isterse yiyebiliyoruz tabi zevk için)çişimizin gelmediği,okuldur iştir o tür angaryaların bulunmadığı,sevişsek bile çoğalma olayının da olmadığı bi yerde yaşamak isterdim.bide sevdiğimiz sanatçıların konser biletlerinin bedava olucağı sınırsız içki ama çok sarhoş olmadığımız eğlenceli bitmek bilmez gecelerin olmasını isterdim

diplomayı alır giderim hafız.

vınnn..

tek birşey değişecekse alırım yerel seçim sonuçları haritasını ülkeyi bölerim üçe, herkes gitsin yaşasın kendi sınırlarının içinde, birbirlerine hiç bulaşmasınlar.
bu üç ülkede de yaşayamayacak olanlara da adaları veririm..hatta yunan adalarını bile veririm esirgemem yani.

benim eğitim sistemi ile ilgili fikrim var.
liseden mezun olan bütün çocuklar askere gitsin. (eskiden anneannemler öyle okullara gitmiş mesela) bu kamplarda hem ülkenin çocukları kaynaşsın, hem mesleki eğitimler verilsin, aile, sağlık, ekonomi, ev ekonomisi yani aklınıza gelecek her konuda dev kamplar oluşturulsun.
doğu-batı, kuzeyy-güney hep böyle çapraz kaynaklardan çocuklar kaynaşsın.
sonra bunlar bir nevi stajyerlik dönemi sayılabilecek mesleklere yerleştirilsin. mesela bir kaç yıllık deneyimden sonra isteyen üniversiteye giderek konusunda uzmanlaşsın ya da akademisyenlikten devam etsin. çocuklar küçük yaşlarda yeteneklerine göre değerlendirilip sınıflandırılsın. bu yönde eğitime, müfredata vs tabi tutulsun.

bilmiyorum ki belki insanlara faşist bir yönetim hissi verebilir ama ben bunların şefkat ve sevgi ile yapılmasını, insanlara devlete faydalı olmasını istiyorum, öyle astığım astık bir düzenden çok herkese eşit imkan tanıyan bir düzen olsun. mesleki eğitimler artsın. çalışanlara eğitimler artsın. işverene eğitim artsın.

daha çok şey istiyorum tabi ama yetmez.

(bkz: sonsuzluk için yedi gün)

susanna tamaro-yüreğinin götürdüğü yere git-diyorum

öneriniz için teşekkürler, ilk sefer de bu kitapları alıcam, ayrıca "neyapsam" canım arkadaşım bu 3 kitap mı oluyor anlamadım hani aralara - koymuşsun:o saygılar.

önerin için çok teşekkür ederim @judagor bir sorum daha olucak
eski bir kitap sanırım
bakırköy "beyaz adam" da veya "D&R" da bulma ihtimalim var mıdır?
yoğun istek üzerine @dambil sana da teşekkür ederim.

ihsan oktay anar oku. hatta bu adam ne yazmışsa okumalısın.
bunun dışında yeraltı edebiyatı da ilgini çekecektir, metis yayılarının bir dizisi var böyle, yeraltı edebiyatı dizisi diye; onları okuyabilirsin hatta:
kitap okumuyorsan büyük ihtimalle film izliyorsundur ve fight club'ı da beğenmişsindir. chuck palahniuk diye bir adam var ve bu adam fight club'ın yazarı, onun kitaplarıyla yeraltı edebiyatına girebilirsin, beğenirsen dizinin diğer kitaplarını da okursun..

o değil de; chuck palahniuk diye bir adam var cümlesi bir yerlerden tanıdık geldi, nerden geldi acaba bilen var mı?
metis değil yahu ayrıntı olacak... eyvallah baldur

catcher in the rye

durukafa, senin dediğin yeraltı edebiyatı ayrıntı yayınları'nın bir serisi metis edebiyat'ın değil ve oldukça güzel bir seri. evet ayrıca ihsan oktay anar'ın amat kitabından başlayabilirsin. film gibi bir roman. ama dili ağır gelebilir. okumadıysan, harry potter serisi'ni de okuyabilirsin bence. okunaklı , basit ve sürükleyici isteddiğin gibi.

hayatın kaynağı - ayn rand ( bunu okuduktan sonra bi' süre " daha iyi bi' kitap okuyamayacağımı düşünmüştüm.- kişisel beğeni tabi )

yeraltı edebiyatı mı? charles bukowski:)

ntv yayınlarının cahillikler kitabı ikincisi de çıktı onun şimdi onu oku,doğru bildiğimiz yanlışlardan bahsediyo,eğlenceli hem.ya da kimya hatun'u okuyabilirisin mevlana'nın üvey kızının hayatını anlatıyo,ama bunun yanında tabi ki şems ve mevlana'nın ilişkisi hakkında bilgi edinmiş olursun

sozluk.sourtimes.org

@ tueio;
3ü de çıktı cahillikler kitabının.

cahillikler kitabını okudum birinciydi sanırım okuduğum, ayrıca şems ve mevlana hakkındma ufacık bir bilgiyi "aşk" kitabında okudum yamulmuyorsam. yeraltı edebiyatı ilgimi çekebilir gibi ama ağır değildir umarım. sağolun yüce romalılar.

orhan pamuk-benim adım kırmızı
orhan pamuk-beyaz kale

artık iyi bir okuyucu olduğunuzda; hasan ali toptaş.

sonrası için umderto eco olabilir. italo calvino'da önerebilirim. peyami safa da iyidir. siz önce bi yerden başlayın da gerisi gelir. :)

bu nick tam yirmi altı karakter'e, 3-4 kitap okumuş birine, Orhan Pamuk kitaplarını önermişsiniz. Oldu olacak ''Ve Durgun Akardı Don - Mihail Şolohov'' deseydiniz tam olsaydı. 4 cilt. Yanlış anlaşılmasın. Orhan Pamuk ile, Mihail Şolohov'u karşılaştırmıyorum. Örnek diye verdim. O kitaplarla başlamasın diye açıkladım. Sizi de eleştirmek değil niyetim. 3-4 kitap okuduğunu atladınız sanırım. Benim aklıma, Kelebek ( Papillon ) Henri Charriere'nin romanı geldi. Önce romanı okuyun. Sürükleyici ve gerçek bir hikayesi var. Sonra da filmini izleyin. Filmi de güzeldir. Baş rol oyunucusu Steve mc Queen.

benimde işime yarar;)

@july 14

bi yerde haklı olabilirsiniz ama orhan pamuk'un adını verdiğim kitapları sizde bilirsiniz ki sürükleyicidir. fazla da yormaz. lise öğrenimini bitirmiş her türk genci anlayabilir okuduğu zaman. türkçesi çok ağır değildir. ha, içidenki derin bazı durumları anlayamabilir, ama sonuçta cin ali tavsiye edecek halimiz yok.

e adama raviyan-ı ahbar nakilan ı asar diye başlayan ihsan oktay anar kitapları da tavsiye edilmiş neticede. bunu göz nüne alırsak, sanırım orhan pamuk'un kitapları ihsan oktay'ın kitaplarından daha anlaşılabilirdir. -üslup bakımından, kullanılan türkçe açısından konuşuyorum- bu arada kitap tavsiyesinde çok iyi olduğumu iddia etmiyorum, ama orhan pamuk türkçesinin anlaşılabilieceğini iddia ediyorum.

gördüğünüz gibi hasan ali toptaş'ın anlaşılması daha zordur diyerekten "iyi bir okuyucu olduğunuzda" diye de belirtmişim. arkadaşın durumuna binaen.

yanlışta olabilirim bilemem. okuyup okumamak neticede soran kişinin elinde. ben tavsiyemi yaparım.

bu arada aşk ı okuduğunu söylemişsin. mevlana ve şems ilgini çektiyse polisiye romanlarının yazarı ahmet ümit'in, bab ı esrar'ını da tavsiye ederim.

kelebek güzel tavsiye. Ama ben de Orhan Pamuk okuyabileceğini düşünüyorum. Masumiyet müzesi mesela. of ki ne of.


Uçurtma avcısı olabilir sonra. Maeve Binchy geldi şimdi bi' de aklıma.

hepinize yardımlarınız için çok teşekkür ederim, nihayet bu cumartesi kitapları alıyorum param da var lan. :o

@vurursa gol olur

hocam kitap furaı başlıyor, istanbul'a yakın bi yerde isen onu bekle derim ben. o da bu cumartesi başlıyor...belki de oradan alıcaksın zaten. şimdi aklıma geldi :P

Bazen senden kaynaklanmayabiliyor, çok da fazla kendine yuklenme. Olmuyorsa da zorlama, arkadaslık frekansların tutması ile ilgili bir mesele, zamanla frekanslar degisebiliyor. Oyle olunca da kasmanın anlamı yok. 25 yas çok da degil, kendinde bariz bir kusur görmuyorsan ümitsizlige kapılma. Kusur görüp, düzeltmeye çaışıyorsan da ümitsizliğe kapılma, mutlaka olur birileri...

Bu, şu olabilir; hayatına aldığın insanlar gevşek kaypak insanlar olabilir. Senden çıkarları kalmadığı anda giderler. Kötü bir huyun yüzünden bu insanları itmediğinden emin olduktan sonra hepsinin yavşak olduğu kanaatine varabilirsin. "Bu saatten sonra" diye bir kavram yok. Arkadaş olmak öyle istek üzerine olan bir olay da değil. Aşağılarda bi duyuruya yazmıştım. "Şu şu şu insanları bir kere daha ararım, şu şu şu insanlara bir kere daha laf anlatırım. Bunu yaptıktan sonra beni geri arayan benledir, lafımı dinlemeyen kendi bilir. Çok kafa yormaya gerek yok." olay özetle budur. Tekrar ediyorum bir kötü huyun yüzünden o insanları kendinden uzaklaştırmadığından emin ol.

arkadaşlıkları ortak çıkarlar belirler genelde,
komşusundur, taşınır gider
aynı okuldasındır, okul biter gider
aynı yerde çalışıyorsundur, başka iş bulur gider
arkadaş grubundasınızdır, en sevilen adam gider, o da gider.

sonra msn de yada kafana esince tel açar konuşursun, görüşmene luzum yoktur.

negatif enerji yayma, komik olmaya bak, insanlara istediklerini ver, arkadaşlık o kadar önemliyse senin için.

insanlar vefasız ama gelecek için gene de önyargılı olma

Tesadüfi bir şekilde aynı yaşta ve aynı dertten muzdaribiz.Yazdığın satırlara gelince sanki benim klavyemden dökülmüş gibi:) Evlilik,askerlik,kariyer vs. sebepler yüzünden herkesle bağlarım koptu.1,2 kişi kalmıştı onlarlada kendi rızamla görüşmeme kararı aldım.belki saçma bir teklif olacak fakat ortak şeyleri düşünüp yaşadığımız için senle muhabbet etmek isterim.

asıl o yaslarda ciddi arkadaslıklar oluyor ben oyle gordum.

sana ne söyleyebilirim biliyor musun? belki de şaşıracaksın,umrunda bile olmasın. insanlar yaşam şartlarının zorluğu vb. gibi nedenleri bahane edip gitgide bencilleşiyorlar.Bencillik bi nebze de arkadaşlık gibi kutsal kavramlar bile rafa kaldırılıyor. Bunu ben de gözlemliyorum çevremden. Kendin ol derim ve hiçbir hatan olduğunu düşünmüyorsan sakın çizginden taviz verme. göreceksen gerçek dostluklar ise onlar er yada geç hatalarını anlayacaklar.

boşver iyidir hayatında hep aynı insanların olmaması. ama beraber büyüdüklerinden en azından 1-2sinin gönlünü al. kişisel tarihine şahit birileri bulunsun etrafında. bir de benim fark ettiğim insanlar bilinçli olarak çıkarmıyorlar hayatından insanları. o yüzden bilinçli olarak tekrar arkadaş olmak gerekiyor bazen. ha illaki bazı ayrı noktalar var ki bu kadar ayrı düşülmüştür. ama herkesle olacak. benim 25 yaşıma daha birkaç yıl var ama şu saatten sonra bile yeni bir çevre edinmek o kadar zor geliyor ki. bi de herkesin kankası olacak diye bişey yok. birlikte eğlenebileceğin bir iki insan, tartışabileceğin bir iki insan yeter.

ne yap yap, eskileri yenilemeye çalışma. sen gittikçe onlar kaçar, kaçmasalar da burunları büyür sana hep tepeden bakmayı alışkanlık haline getirirler. uzaklaş onlardan. günün sonunda kendinle kaldığında sağlam bi gururun her zaman olmalı. 25-26-27 gibi yaşlar yolların ayrıldığı, arkadaşlıklarda ak götün kara götün ortaya çıktığı yaşlar. herkesin bu yaşlarda arkadaşlıkları soru işaretleriyle dolar ve arkadaş sayısında azalma olur, bu normaldir. asıl yapmak gereken eskileri kovalamak, düzeltmeye çalışmak ve bunu yaparken sorunu hep kendinde aramak yerine kendin gibi olabildiğin, tarzını gösterebildiğin, kafaca uyuşabildiğin atmosferlerde bulunmaya özen göstermek. sonrasında arkadaş zaten olacaktır. ha o eski samimiyet, kankalık modu falan diyceksin, onlar da acaip yalan şeyler. çok şey kaçırmıyosun inan. düzeyli ciddi arkadaşlıklara yelken aç. ama bunu arkadaş arama modunda değil, kendini tanıma ve tercihler yapma modunda yapman lazım. tercih edeceklerin ve etmeyeceklerin yeni arkadaşlarını belirleyecek. daha güzel ve az kırılgan olacak bu seferkiler emin ol. 25-26-27 yaşlarım bunlarla geçti, cool olucan, kendin olucan, aramayanı aramıycan bunü gördüm. sen sen ol, seni seven sana gelir, mevcuttan gelen olmazsa da bi seven gelir bulur.

yalnız kalma olayında yalnız değilsin kafanı çok yorma. arkadaş bellediğin adamlar maalesef seni basamak olarak kullanabiliyor. ya da birçok nedenden dolayı seninle tercihen değil mecburen arkadaşlık kurabiliyor.

bahsettiğin gibi bir duruma ben de düşmüştüm, haliyle halinden de anlarım.

bu durumdan sıyrılmak için önce akrabalarına sığın, kanın sonuçta. varsa sana yaşı yakın kuzen/dayı vs. onlarla daha fazla zaman geçir. bu boşluğu onlarla bi dönem gidermeye çalış. korkma onları kullanmış sayılmazsın. onlar da 'bizimki bizi kullanıyor' diye asla düşünmezler aksine onlarla zaman geçirdiğin için çok mutlu olurlar. bu esnada vaktiyle yüz çevirdiğin arkadaşları bi gözden geçir. 'ya aslında nasıl karakterli çocuktu ayıp ettim sık görüşmemekle' dediklerine ulaşmak için bahaneler yarat. karakterli insanlarsa zaten sana soğuk yaklaşmayacaklardır. bununla birlikte yeni yeni tanıyacağın kişilere de temkinli şekilde yaklaş, eskisi gibi balıklama atlama. inan bak kimsenin ortamına girmeye çalışmayacaksın, telefon görüşmelerinde arayan taraf sürekli sen olmayacaksın.

25 ten sonra olacak arkadasliklar emin ol daha ciddi olacaktir, insanlarin kisiligi iyice oturmus olacaktir cunku.

yeni çevrelere gir, yeni uğraşlar edin boş vakitlerinde. kitap ta oku fakat boş vaktinin tümünü bu tip tek kişilik faliyetlere harcama. git bi spor salonuna yazıl, ne bileyim eskiden beri ilgi duyduğun bi alanda illa ki faal olan bi kurum, dernek, lokal, cart curt vardır. git oraya. hiç olmadı ne bileyim, kahvelere/cafelere takıl, ikisinde de kafa adamlara denk gelirsin. o da olmadı bara git, barmenle muhabbet et.

hiçbiri olmazsa şu saatlerde baya reklamı dönen arkadaşlık hatları var, ille de arkadaş diye tutturduysan oraları ara.

not: gözünü seveyim, daha 25 yaşındasın. takma kafana, bak hayatına. evli değilsen git evlen mis gibi hayat arkadaşın olsun. sen bu yaşta böyle yaparsan emekliler de intihar etsinler gayrı!

2-3 tane samimi arkadaşınız olsa yeter. benim arkadaş edinme potansiyelim epey yüksek ama sallamıyorum. 2-3 tane samimi arkadaşım var, onlar yetiyor. tuzsuz aşım ağrısız başım misali mutluyum.

sana zictired 100 mg yazıyorum . Insanın en iyi arkadaşı kendisidir. Ayrıca kuzenler bugünlere vardır. Muhteşem arkadaş olurlar

bence 25'ten sonra yeni arkadaşlıklar kurman zor. herkesin o yaşlarda çoktan kemikleşmiş bir çevresi oluyor dışarıdan girmek oldukça zorlaşıyor. ama senin gibi yalnız birini bulursan bence en bi süper arkadaşlık öyle kurulur.

sanki ben yazdım bu satırları....yalnız birisiyle konuşmak istersen yazdım özel mesajtan sana.

yaa yün verin işte ip yani oynasın mahlukçuk

çözüm yok. tırnaklarını kesiyorlar kedinin onu da yapan insan olamaz.

tırmalama oyuncağı falan var da pahalı onlar. sen böyle halat gibi bişey al kalın ip mi kendir mi adı her neyse. onu evdeki bi yere sarmala, biz gazeteliğe yaptık mesela. nalburda falan bulursun heralde. sardığın şeyin ağır olmasına dikkat et de tırmalarken mobil ev eşyasına dönüşmesin.
aha üşenmedim gittim salonda fotoğrafını çektim:
i35.tinypic.com

efenim bir yavru kedinin tırmalamasindan daha doğal ne olabilir :) kedi sahibi iseniz lütfen tırmalanmaya alıskın olun. tırmalama, tırmanma, oyun vs icin çeşitli bloklar satılıyor hatta kasarsan kendin bile yapabilirsin. kediler poşet, pinpon topu, bozuk para, anahtarlık, kibrit kutusu vs gibi şeylerle oynamayi cok severler. ayrica kedinin tırnaklarini kesmek kötü birşey değildir usulune uygun kesince.

bizimki de 3-4 aylıkken insan vücudunun farkına varamıyordu. sürekli çiziyordu, tırmalıyordu. kızdık bağırdık anca öyle oldu da öğrendi. iyi bi yöntem değil ama öğrenci evi işte. herkes ayrı telden..

sürekli evde yaşayan bir kedinin tırnaklarının kesilmesi gerekir. çekilmesi demiyorum, kesilmesi. nasıl kendi tırnağınızı kesiyorsanız kedininkini de, diplerine (pembe kısımlara) gelmeden ucundan kesiceksiniz. buna özel makaslar da var.

ama asıl önemli olan, sizin elinizi oyun aracı olarak görmemesi. kedi oltaları satılıyor. onlardan alın. bir süre o şekilde uzaktan oynatın ki kediler acayip seviyor oltayı.

ayrıca bu kedinin sizinle 15 sene yaşayacağını düşünürsek kedi bu tırmalar canım demek pek olası değil. büyüdükçe inanılmaz derin tırmalıyorlar çünkü.

benim kedim de yavruyken elimize saldırıp tırmalıyordu, ıssırıyordu. ıssırdığı ya da tırmaladığı anda oyun oymayayı kesin. ellerini kavuşturup koltuğunuzun altına sokun ve küsmüş gibi davranın. eğer kediniz tırmalama konusunda çok ısrarcıysa en güzeli bir hareket belirleyip sürekli onu yapmaktır. örneğin biz elimizi birbirine vurarak hayır diyoruz küçüklüğnden beri ve şimdi gayet işe yarıyor. mesela bi baktınız mutfak tezgahının üzerinde yaptığınız yemeği dilliyor. el çırpıp hayır diye kızıyorsunuz. ilk başta anlamaz ama tezgahtan alıp indirin. tekrar çıktığında aynı tepkiyi verin ve yine indirin. bir süre sonra anlamaya başlayacak.

en son yöntem ise ufak bir sprey şişesine su koyup püskürtmektir. mesela siz kediyle oynarken kedi sizi tırmalayama başlarsa bir arkadaşınız sıksın suyu. gerçekten çok işe yarayan bir yöntemdir. ama önce diğer yöntemleri deneyin. neticede bu kediyi biraz rahatsız ediyor. gerçi sonunda pamuk da oluyorlar ama :)

son olarak tekrar söylüyorum. sakın ha, kedidir yapar demeyin. 5 kiloluk bir canavar olduğunda o pençeler ağzınıza sıçacak. ayrıca 15 sene bu dile kolay. çocuğunuz olacak, evinize başka insanlar gelecek vs. o yüzden küçükken eğitin.

ha bu arada unutmadan iyi bir şey yaptığında da ödüllendirmeyi unutmayın. whiskas temptation gibi ödül mamalarıyla ya da vitamin tabletleriyle ödüllendirin.

oyun oynadığını sanarak pati atan kedi tırnak çıkarmaz. böyle tırnaksız pat pat diye vurur patiyi. pek sevimli olur yumuşak yumuşak hiç acıtmaz. hala bir tedirginliği var bence. elinize kolunuza alışamamış. biraz daha kucağınıza alın sevin okşayın. iyice alışsın.

oyun olsun diye elinizi yere sürttüğünüzde popsuu titreterek atlıyorsa ve o sırada tırmalıyorsa siz ne kadar oyun oynadığınızı sansanız da o hayvan düşmana saldırır gibi saldırdığı için tırmalıyor. eski bir deri eldiven, ya da şu bahçıvanların falan eldivenlerinden alın giyin elinize, arada kediyi kızdırıp saldırttırın, doyasıya ısırıp tırmalasın, fittin fittin yapsın. deşarj olsun.

eklemek istedim. tabiki yavrucak bir kedi olduğu için bir şeyleri de tırmalaması gerekiyor. mutlaka muhtelif boy ve ebatlarda tırmalama tahtaları alın eve. dikey ve yatay. hatta elinizden geliyorsa bir suntanın etrafına halat sarmak suretiyle siz de yapabilirsiniz.

tırmalama tahtasını öğretmek için, başına geçin ve tırmalamaya başlayın. sonra kediyi üzerine koyun. bu arada patilerini tutup tırmalatmayın. siz gene tırmalar gibi yapın. kendisi tırmalamaya başladığında ise ödül verin. biz bu şekilde iki kedinin de tırmalama sorununu hallettik.

Zamlara periyodik olarak af geliyor diye biliyorum. Durum böyle ise kendinizi kasmayın bidahaki afta halledersiniz.

2010 ekimde başlamıyo mu 1 sene var yani.hem o zaten taksitlere bölünmüş vaziyette değil mi

bildiğim kadarıyla ayın 12 sine kadar başvurup borcun tamamını ödersen gecikme faizinin %75 ini siliyorlar senin dediğin taksitlendirme olayı ayın 30 una kadar devam ediyor benim bildiğim ama gecikme faizinde bir indirim olmuyor.

geçti artık, bir sonrakini bekleyin artık ya da benim gibi yıllarca ödememe deneyi yapın. 10 yıldır ödemeyen adam var bildiğim, bakıyorum ona bir şey olmazsa ödemeyeceğim.

artık yemezler, vakti geçmiş. benim okul biteli 4-5 yıl oldu ilk defa böyle bir af çıkıyor. yani bir sonrakini beklemeyin geç çıkabilir. zaten af sadece faize geliyor ana parada bir değişiklik yok. en iyisi ufak ufak ödeyin ne kadar ödeyebilirseniz. hiç ödenmeyince sonradan çok acıtıyor...

biraz ödedikten sonra 1-2 yıl kadar geciktirdim, vergi dairesine yazı gitmiş. çok afedersiniz ama o parayı kanırta kanırta alacaklar gibi...

sigara kullanıyormusunuz ben arada kullanırım ama çoğaltınca uzun süreli bendede meydana geliyor kesince yok oluyor belki ondan olabilir boğaz iltahabı tarzı şeyler için asist diye bi şurup vardı yinede bi sorun derim

sigara alkol vs kullanmıyorum, yine de var :/

bitkisel şeylere para dökmemenizi tavsiye ederim bence bi doktora daha başvurmanız daha hele de hastane yerine muayene hanesine felan giderseniz daha çok ilgilenirler geçmiş olsun

merhaba.

geniz akıntısının birçok nedenleri olabileceği gibi, özellikle çeşitli dönemlerde(mesela kış ayı) artış gösteriyorsa alerji kökenli olma ihtimali yüksektir. yani vücudunuz o alerjen maddeden kendini korumak istediği için mukus salgılar. bu madde toz, toprakta olabilir başka birşeyde. internetten yada bitkisel maddeler satan bir dükkandan alerjiye iyi gelicek bir bitki alabilirsiniz yada eczaneden bir antiastmatik temin edebilirsiniz. zencefil, keçiboynuzu gibi bitkilerde işe yarar.

sabah erken kalktığımda yaşıyorum o sorunu yazın olmadı hiç mesela.

sinüzit ya da alerji..?biraz attım ama olabilir