dediklerini karşılayan şey: iş'te üniversiteli (iş bankası)

işte üniversiteli +1

ben öğrenci kartlarından "kart ücreti" alınmıyor diye biliyordum?

Her ay 2-3 kez soruluyor bu.

eksiduyu.ru

www.eksiduyuru.com

işte üniversiteli var bende. kart ücreti yok. iş bankasının online şubesi baya iyi. ama bir bankanın web sayfasından iddia oynanır mı bilmem.

play de var. bir boka yaradığı yok. 15 lira kart ücreti alındı bu sene. yapıkredinin online şubesi de çok tırt. işte üniversiteliyi tavsiye ederim.

iş'te üniversiteli yıllık 20 tl kart ücreti alıyor. ama güzeldir.

Mikail bey çok haklısınız konuyu açmadan önce bakmayı düşündüm ama sorular çok eskidir, güncel cevaplar bulunsun diye biraz aceleci davrandım.

Burada açmadan önce google'dan da biraz araştırdım. Donanım haber'de anket yapmışlardı orada da iş'te maximum demiş çoğunluk. Ama donanımhaber işte. Bir kere güvendim ağzım yandı. Şimdi yoğurdu üfleyerek yiyorum. :)

Ayrıca Mikail bey bir duyuru yapmış arama kaldırılsın diye. Buradan da cevap vereyim.
Saçmalamayın efendim.
O bahsettiğini laptop soruları kart soruları cevabı zamana göre değişebilen sorular olduğu için sürekli sorulur. Normaldir.
Dün 2000 lira olan laptop bugün 1500e düşmüştür adamın haberi yoktur ama buradan birisi biliyordur ve önerir.
Kredi kartları için de geçerli durum. Ayrıca benim sorumda ekstra başka sorular da bulunuyor fark ettiyseniz.
Yani efendim gaza gelmeyin. Müsterih olun.

kimse kimseden kredi kartı ücreti alamaz alırsa uğraşırsınız cezasını öder

iş bankası bu ocak ayında kart aidatı çıkarana kadar çogüzeldi fakat 20 tlyi görünce koşarak uzaklaştım.

istanbul.

yeterli paran varsa İstanbul, memursan Ankara.

tartışmasız istanbul

Ankara.

yaşamak için ankara, gezip tozmak için istanbul.

Ankara'da yaşa İstanbul'u gez.

istanbulda kaldırma kapasitesinin çok üzerinde insan var. bok gibi şehir oldu.

kazandığın paraya bağlı.
Ben istanbulda yaşıyorum Ankara'yı sevemedim.

ankara. (doğma büyüme ankara olduğu için objektif bi cevap değil bu ama)

karşılaştırma yapmayı bile gereksiz buluyorum. ankarada da izmirde de buludum. istanbulun yanında köy diyorum ikisinede.

hızlı tren geldikten sonra ankara derim.

ankara tam yaşanılcak şehir ama yaşanılcak şehir.orda çalışcan ama istanbula gezmeye gelicen.istanbul yaşamak için çekilmez bi yer bence.

şöyle söyleyim:hani dışarıda gezersin eğlenirsin ya da takılırsın falan eve gelince bi sakinlik olur ya.malum ev hali.işte ankarayı o sakin ev gibi düşünebilirsin.istanbul ise sokağa çıkmak gibi.

hızlı tren gelince mesafe 3 saate düşecekmiş.o yüzden aradaki ulaşım derdi yok gibi bi seviyeye iniyor.3 saat az değil ama çekilmez de değil.ankarada çalış,haftasonu istanbula gel.şahsen ben böyle yapmayı düşünüyorum.

düzgün bir semtinde yaşamayı karşılayabilecek bir gelirin varsa istanbul yoksa başka herhangi bir şehir.

istanbula taşı toprağı altın diye 3 kuruş para/gelirle gidersen fakirliğinle rezil olursun açık ve net :(

karma police

lotus feet

düzeltiyorum lotus flower, feet olan steve vai idi. ama o da güzel onu da dinle.

paranoid android (eheh).

reckoner

talk show host
all i need

hepsinin had safhada güzel olduğunu dinleyince görürsün. radioheadden bahsediyosunuz.

All I Need

nude

Knives Out

lucky
creep

there there

black star
subterranean homesick alien
fake plastic trees

yazılanların dışında ilk aklıma gelenler bunlar oldu.

kimse yazmamış olduğu için yazmıyorum , en sevdiğim olduğu için yazıyorum

Radiohead - Jigsaw Falling Into Place --- www.youtube.com

okuldan okula değişir, mesela bizde repeat olmak için 2 dönem 2'nin altında kalman gerek.

bizde ortalama sınırı yok, ilk sene 0.58 ortalamayla ikinci sınıfa geçtim.

@trajikomix göğüs kabartan başarı. nasıl başardın bunu :)

Kıyafet de kiralanailiyor evet. Eğer istanbul-ankara taraflarındaysanız yine de Decathlon'a uğrayın. Bere, eldiven, -hava durumunu bilmiyorum ama- 1-2 takım içlik almanız lazım.
Edit: Aklıma geldi, çorap da alın.

genelikle kayak olan her yerde kiralama da yapılır. direk kendiniz satın almak isterseniz pahalı olacaktır. kayak malzemeleri gerçekten pahalı çünkü.

1 adet kayak için alt üst takım (bunlar kayak için olmalı, kışlık giyilen kaban mont asla bunun yerini tutmaz. ister istemez düşüyosunuz ve bu malzemeler kar ıslaklığını fln kesinlikle içeri geçirmiyor.) sıcak tutması içinde bu takımın altına yün olur fanila olur giyin bir şeyler. ama üst için bunlar önemli.
1 çift eldiven. olmazsa olmaz. buda yine kayak için olmalı. kar topu oynalılan, adidastan alınılan eldivenler yetmez. bana yetmedi çok pişman oldum kiralamadığım için. çift katlı eldivenler dondu ve oracıkta bırakmak zorunda kaldım.
1 adet gözlük. bu olmazsa olmaz değil. hava şartlarına göre değişebilir. bize adam almasanızda olur demişti. almadık. tipi çıktı ve gözlerimizi açamaz olduk. almadığımız için hala pişmanlık duyarız. sakin havalarda almayın ama karlı havalarda yada rüzgarlı havalarda kesinlikle alın.

Kıyafet de kiralanıyor ancak kendininkiler sağlamsa gerek yok.
Ben nike eşofman altı (ne dendiğini bilmiyorum şu yürürken fış fış edenlerden:)) (içine içlik tabi ki)+ üstüne de şişme kaz tüyü mont takılıyordum.

Kısaca duruma göre sadece eldiven+gözlük yeterlidir.

kağıtçılara satabilirsin.

yapılmışı var :) www.youtube.com

www.youtube.com

vimeo.com

bundan daha yaratıcısını görmedim ben.

çöp kutusu

hiç mantıklı gelmedi. o zaman şifre derecesini arttırdıkça daha da yavaşlaması lazım, wap'dan wpa2 ye geçtiğimizde mesela.

beleşçiler diyor onu :) yok öyle bir şey.

benim USROBOTICS de Mac filtre yapınca çok saçma ama çekim gücü bariz düşüyor normalde çektiği yerde notebook çekmiyor ama filtre kaldırınca canavar modemin eski olmasından kaynaklanabilir diye düşünüyorum

hayır.

sizin hissedebileceğiniz bir yavaşlık olmaz. ama ağ paketlerine şifre ile ilgili header eklendiği ve bu encryption'in bir de decryption'i uygulandığı için yavaşlatabilir.

ama bu web sitesi veya sıradan download işlemlerinde çok farkedilebilecek bir şey değil.

ulkemizde en hizli internet 8mbit oldugundan farkedilecek bir yavaslama olmaz.

ülkemizdeki en hızlı ticari (akademik kullanımlar harici) internet 1 gbit olup, 50 mbit bile gayet makul fiyatlarda satılmakta.

kira sözleşmeleri yazılı olmak zorunda değildir. Sözlü olarak şu ay çıkıcam gibi bir sözlü anlaşmanız varsa ve bu tarihten önce çıkarsanız sorun olmaz ancak etik bir davranış değil. Ama ev sahibinizle yine sözlü olarak bu konuyu konuşup anlaşmaya varabilirsiniz.

F. Sözleşmenin sona ermesi
I. Sürenin geçmesi

MADDE 327- Açık veya örtülü biçimde bir süre belirlenmişse, kira sözleşmesi bu sürenin sonunda kendiliğinden sona erer.

Taraflar, bu durumda, açık bir anlaşma olmaksızın kira ilişkisini sürdürürlerse, kira sözleşmesi belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür.

II. Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde fesih bildirimi
1. Genel olarak

MADDE 328- Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde taraflardan her biri, daha uzun bir fesih bildirim süresi veya başka bir fesih dönemi kararlaştırılmış olmadıkça, yasal fesih dönemlerine ve fesih bildirim sürelerine uyarak sözleşmeyi feshedebilir. Fesih dönemlerinin hesabında, kira sözleşmesinin başlangıç tarihi esas alınır.

Sözleşmede veya kanunda belirtilen fesih dönemine veya bildirim süresine uyulmamışsa, bildirim bir sonraki fesih dönemi için geçerli olur.

yani boşaltma hakkına sahip değilsiniz. sözleşme 1 yıllık yapıldı diyelim, söyleşme süresi dolmadan önce ihtar çekilir. ihtar çekilmezse sözleşme kendiliğinden 1 sene uzar. sözleşmeniz 15 ağustos 2013'de bitecek yani. bu tarihten önce çıkmanız durumunda ev sahibi bir başkasına evi kiralayana kadar kiradan sorumlu olursunuz.

kontratta "kontrat süresi dolduğunda taraflar itiraz etmezse sözleşme 1 yıl daha uzamış olur." diye yazıyor mu? "taraflardan biri ... süre önce haber vererek sözleşmeyi sonlandırabilir." gibi ibareler var mı?

şunu da belirteyim, bu yazdıklarım emredici hüküm değildir, sözleşmede aksi belirtilmişse sözleşme geçerlidir. ancak herhangi bir madde yoksa sözleşmenizde, bu maddeler geçerli olur. @timburton'unda dediği gibi, "etik davranış" olmaz. hukukta etik yoktur kural vardır hak vardır. hak ihlali olur sizin olayınızdada. kiralayan söke söke hakkını alabilir.

sözleşme 1 yıllık yapılmışsa ne yazıkki tahliye edemezsiniz.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat Erinç Sağkan geldi, davalı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı kiralayanı olduğu taşınmazda 1.12.1995 başlangıç tarihli ve 3 yıllık sözleşme ile davalının kiracı olduğunu, yenilenerek devam eden kira sözleşmesinin 5. maddesinde 2 ay önceden feshi ihbar şartı olduğu halde davalının 28.6.2001 günlü ihtarla 31.7.2001'de taşınmazı boşaltacağını bildirdiğini, bu nedenle tahliyeden itibaren akit sonuna kadar 4 aylık kira bedeli 4800 doların tahsilini talep etmiştir.
Davalı kira sözleşmesinin 5. maddesinde aktin 1.8.1998'de sona ereceği, 2 ay önceden feshi ihbar edilmezse aktin yenileneceğinin kararlaştırıldığı, buna göre 1.8.1998'den itibaren aktin her yıl yenilendiği en son 1.8.2000 tarihinde yenilenip 1.8.2001 tarihinde bitecek iken 6570 SK./11. maddesinde öngörülen yasal süreye uygun olarak feshi ihbarda bulunarak taşınmazı tahliye ettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki kira sözleşmesi 1.12.1995 başlangıç tarihli olup 3 yıl sürelidir. Sözleşmenin 5. maddesinde aktin hitam tarihi 1.8.1998 olduğu bu tarihten 2 ay önceden feshi ihbarda bulunulmazsa kira aktinin 1 yıl uzayacağı kararlaştırılmıştır. Kira sözleşmesi 1.8.1998 tarihinden itibaren kendiliğinden yıldan yıla yenilenerek devam etmiştir. Davalı kiracı 28.6.2001 tarihli ihtarla mecuru tahliye edeceğini bildirmiş ise de sözleşmede özel olarak kararlaştırılan şekilde 2 ay önceden feshi ihbarda bulunmadığı için kira akdi 1.8.2001 tarihinden itibaren bir yıl süre ile yenilenmiştir. Böyle olunca davalı mecuru kira süresi dolmadan tahliye etmiştir.
Kural olarak, kira süresi dolmadan kiralananı tahliye eden davalı kiracı, takip eden aylara ait kira paralarından sorumludur. Nevar ki, BK.nun 98/2. maddesi ve fıkrası delaletiyle, sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanması gereken aynı kanunun 44. maddesi hükmüne göre, davacı kiralayan da zararının artmaması için taşınmazı aynı koşul ve bedelle başkasına kiralamak konusunda gerekli çabayı göstermelidir. Bu durumda kiracı, kiralananın tahliyesinden sonra, bu yerin normal şartlarda ve önceki kira sözleşmesi hükümleri doğrultusunda ne kadar süre içersinde kiraya verilebilecek idiyse, o süre için kira parasından sorumlu tutulabilir.
Mahkemece, kiralananın aynı koşullarla yeniden kiralanabileceği makul sürenin, bilirkişi aracılığıyla tesbiti ve davalının münhasıran bu süreyle sınırlı olarak kira parasından sorumlu tutulması gerekir.


özet: ev tekrar kiralanana kadar ev sahibi sizden evin boş kaldığı süre zarfınca kira bedeli talep edebilir.

verilen örnekte, kiracı ayrılırken kontratta yazdığı şekilde 2 ay önceden bildirimde bulunmadığı için yükümlülük altına girmiş. yani 2 ay önceden noterden ihtar çekseydi sorun olmayacaktı.

Benim kontratımda ise 1 ay evvel bildirme maddesi var. 1,5 ay önce noterden ihbarname göndersem yeterli olmaz mı?

o değilde geçenlerde kentkartı 20 tl dolduracaktım 100 lira uzattım..adam bozuk yok 100 liralık doldurmayacaksan olmaz dedi.Böyle orospu çocukları var bu ülkede.aklınca benden 100 lira alacak

valla ben minibüse 200 lira uzatıp ödüyorum ücreti. 198 lira 20 kuruş geri veriyo bana tık demeden.. bence sizde bişey var.

benim de sinirimi bozuyor bu olay. bozulmasın diye kendi kendime diyorum ki adama demek ki günde kaç kişi geliyor ki parasını bozdurmaya adam para kazanmamayı göze alıyor. ha savunmuyorum tabi yine.

@hope ender

minibüsçüye 200 tl veriyorsun demek. hangi galaksi?

ben otobüse geçen 10 lira verdim bozuk yok mu diye sordu lan adam. 200 TL nedir amk?

200 lira versem paraya tükürüp geri verir, hadi al beleşe götürüyüm der adam. 200 lira ney lan?

genelde büyük banknotları kalpazanlar kullandığından kazıklanmamak için tipine bakıp anlamsız şekilde geri çevirebiliyorlar.

yani adam oradan kazanacağı parayı değil cebinden 200 lira 100 lira üstü para çıkacak ve eline geçen para sahte olacak diye korkuyor.

devamsızlıktan kalmadıysan girersin.

Finale girmeyen büte giremez.

okuluna göre değişiyor mu bilmiyorum ama bizim okulda bütünlemeye girmek için finale girmek şart değil. finale girme hakkına sahip olmak yeterli.

Finale girme hakkım var. Mazeret isterler mi benden girmediğim için? (devamsızlık problemim yok. yök'ün bildirisi çok kafa karıştırıcı. finale "giremeyen" diyor. ulan "herhangi bir sebepten dolayı giremeyen, mazeret bildirmek zorunda olmaksızın" diye yazsana. sığır. ilgili karar: www.yok.gov.tr)

gerçekten dediğin doğru. girmeyen ile giremeyen arasında çok fark var. girmeyen yazsa bütün sorun çözülcek ama ne yazık ki giremeyen yazıyo.

duyurudan takip ettiğim kadarıyla, her okulun farklı uygulaması var. bizde finale girmeyen büte girebiliyo ama burdan -duyurudan- finale girmeyenlerin büte giremediğini yazdığını da görmüşlüğüm var.

finale girmezsen büte de giremiyorsun, tabii final için rapor almadıysan. en azından bizim okulda öyle.

bizim okulda finale girmedin büte giremezsin diye bir olay yok. devamsızlık ya da stajı tamamlamama gibi bi sorun yoksa girebiliyorsun.

ankara üniversitende finale girme hakkı olan herkes herhangi bir bildirimde bulunmaksızın bütünleme sınavlarına girebiliyor.

bu yollardan 10 yıl önce geçtim.
uykunu en az 8 saat uyu öncelikle, yoksa uykusuz kaldığınla kalırsın. arada sırada 3-4 saat uyunur ama 5 ay boyunca bunu yapamazsın. vücut da beyin de iflas eder.
10-12 saat düzenli ders çalıştım ben 2000li yılların başında, öss için. ama konu anlatımı değil test çözdüm daha çok.

Uykuyla ilgili her bünyenin ihtiyacı olan süre farklıdır diye düşünüyorum . Kimisine 5 saat yeterken kimi 10 saatte uyusa yetmiyebilir , kendin yaşıyarak gün içersindeki yorgunluk durumuna göre senin için uygun uyku süresine karar verebilirsin sanki . Çalışma ile ilgili olarakta , daha önce hiç günde 8-10 saat ders çalışmayı denedin mi ? Denediysen , süreklilik göstermesi ne kadar olduğu durumu önemli bence . Hiç ders çalışmayan birisi birden öyle uzun vakitli çalışmayı denerse olmaz gibime geliyor .Ha belki ilk birkaç gün gazla çalışılır falan da uzun süreli devam ettirilemez gibi . Zamanla artırmakta fayda var bence o süreyi .. Tabi daha önceden bu tarz tempolara alışkınsanda ne diyeyim rasgele .

2 yılı aşkın süredir 5,5 saat uyuyorum hala da alıştığımı düşünmüyorum mesela şimdi yatsam yatağı direk uyurum. ama işte normal insandan(uyku saati babında) haftada neredeyse bir gün fazla yaşama tesellisiyle bu inadıma devam ediyorum işlerimi yetiştiriyorum falan filan. ilk başta 4 saati denedim, yaklaşık 1.5 hafta ama kaldıramadım onu araba sürerken bile hissedebiliyordum verimsizliğimi, dikkatsizliğimi... o yüzden deneme yanılma yoluyla siz de size uygun olan saati bulup uygulayabilirsiniz.

konsantrasyon konusunda da emin ol aksine daha iyi olacaksınız eğer tutturabilirseniz.

ha bir de günde 8 bardak kahve içiyorum.

askerdeyken öyle uyumuştum, sonra askerden geldim iki gün uyudum. şimdiyse günde 6 saat uyuyarak patates oluyorum. 8den şaşma!

günde 10-12 saat ders çalışmak nedir ya?çalışılacak o kadar konu mu var amk.atom fiziği doktorası yapmıyorsunuz abi.abartmayın şu sınavı bu kadar.o kadar uykuyla da dayanamazsın ayrıca vücut kaldırmaz.

bak pazartesi 1 salı 2 çarşamba(bugün) 2 sınava girdim. bunların hepsi babacan hukuk dersleri. pazar kalktım normal vakitte, pazartesi gece 4 de yatıp sabah 8 de kalktım. salı gene öyle. dün gece 5 de yatıp 8 de kalktım. şu an beynim cimciklenmiş durumda. düşünemiyorum lan bildiğin. yarın sınav yok, şuan gene ders çalışıyorum. uykum gelince yatcam ve hiçbir şekilde zorlamıcam kendimi kalkmak için. beyin kaldırmıyo çünkü bi yerden sonra.

bu çalışma günlerinde modiodal kullandım hep ayrıca.ona rağmen dayanmıyo artık beyin.

@mesa;yahu öss ye girdin mi sen?

konu sayısı ile ne alakası var?geçme kalma mevzusu değil ki olay.2 milyon kişininde konu sayısı aynı ona bakarsan.ama onların bir çoğunu geçmen lazım.sıralamada ilerlemekte ancak çalışarak sağlanabilecek birşey.full yapmadıktan sonra da bu kadar çalışma yeter diye birşey söz konusu değil.sen işlediğin tüm konularda ki tüm soruları yapabiliyor musun?doğru sayısını maksimize etmeninde tek yolu çalışmak.sonu yok yani bu işin.

ayrıca kaç yıldır çalışıyor adamlar.4 sene yatmış olan birine 5 ayda bu kadar çalışmak yetersiz dahi kalabilir.

atom fiziği doktorasıymış töbe yarabbim yahu adamın hedefi belki cerrahpaşa tıp ve dersleride çok kötü.belki atom fiziği okuyan adamdan daha fazla çalışması lazım olabilir bu adamın.bilip bilmeden konuşmayın lütfen.

en az 7 saat uyu

çalışılan ders süresi önemli değil, önemli olan alınan verimdir. bazen 3 saat çalışırsın ama çok verimli geçer. eğer kendini şartlarsan 8-10 saat çalışacağım diye, yorgunken bile sürekli dersin başında durursan o 8-10 saat heba olmuş olur emin ol. bu durumda önemli olan istek ve beynin yeterince dinlenmiş olması.

@yusufist

madem bu kadar hararetli giriyoruz konuya ben de öyle yapayım.

1-üniversite 4.sınıf öğrencisiyim.yazı turayla girmedim üniversiteye.
2-günde bir saatini dil bilgisine ayır önce.4-5 net fazla yaparsın.
3-evet öss ya da adı şu an her ne ise o sınav günde 10-12 saat çalışmayı gerektirecek bir sınav değildir.ister kabul et ister etme.
4-tıp kazanmanın atom fiziği okumaktan daha zor olduğunu da öğrendik sayende teşekkür ederim.
5-bu sınava bu kadar çok çalışan insanda anlama zorluğu vardır.bir psikoloğa görün bence.
6-hayatın bütün anlamını öss'ye yüklemiş,tipik bir kim milyoner ister yarışmasında 3.soruda elenen türkiye bilmem kaçıncısı örneğisin.

kıbrıs'a gittiğimde sormuştum, yüz yıkamak içinmiş o.

(bkz: bide) veya (bkz: bidet)

kıç orda yıkanıyo amerikada var

"bide" o. gidip de yüzünü yıkamayasın :)

ben de öyle düşündüydüm neden taharat (?) musluğu gibi bişeyi akıl edememişler acaba

ben de ilk defa duyup, ne diye okudum. biri şöyle bişi yazmış :)

"ilk olarak 1850 li yıllarda fransada hayat kadınlarının mesleklerini icra ettikten sonra temizlenebilmeleri için icad edilmiş lüks sıhhi tesisat öğesi."

almanya'da da var :)

amacı cidden kıç yıkamak onun. boklu götünle tuvaletten kalkıp gidip orda yıkama olayı cidden saçma. taharet musluğu cidden yüzyılın icadı.

www.ehow.com

gprs-edge-3g-hspadc hepsi aynı tarifeye dahil.

3g baz istasyonu olmayan yerlerde edgeye dönüyor zaten. edge 3g'nin bi alt sürümü gibi bir şey.

illa 3g olmasın yalnızca edge olsun diyorsan öyle bir tarife yoktur sanırım. ama bazı sınırsız tarifelerde genelde şu seçenek oluyor: 1 veya 2gb a kadar 3g takılıyorsun, sonra otomatik edge hızına düşüyor.

zaten tablette 3g veya 4g desteği varsa edge de sıkıntı çıkmaz. 3g kapsama alanının dışına çıktığın an evet bağlantın edge olarak görünür. ama edge ile internete girmek bana 56k günlerimi bile mumla arattığı için Allah düşman başına vermesin diyorum

telefonlarda 3g kapatma ayarı oluyor ama, tabletlerde de olabilir o ayar muhtemelen. yani 3g yi kapat tarzi bir sey durumunda direk edge zaten.

4. sınıfa geldim ilk defa duyyorum bu ilkeyi. cevap veriyim, her alanda uygulayamazsın. kanunlarca şekli sınır konulmuş yada aşılmasında sakınca görülmüş hallerde bu anlattığın ilke uygulanmaz. mesela iş kanununda işçi lehine hüküm ilkesi vardır. bu dediğin ilkeye tamamen zıt gibi. işveren seni kovuyom la dedi işçi de hayır ben istifa ediyorum dedi diyelim. bu durumda işveren kovmuş sayılıyo, çünkü işçinin korunması ilkesi var.

yada şekle tabi işlemlerde zaten kanunda yazan haricinde işlem yapamazsın.

yada ticaret kanununun uygulama alanı bulduğu yerlerdede bu ilke geçerli olmaz. mesela faiz indirimi istenemez tacirler tarafından. burda denkleştirme fln kural olarak yasak.

tabi ki uygulanabilir. öncelikle bu ilke medeni hukukun temel ilkelerinden biri olup medeni hukuk dediğimiz şey ise aslında 5 kitabı(borçlar,ticaret vs.) içinde barındıran özel hukukun ve hatta idari yargının temelidir. dolayısıyla maddeler üstü genel-geçer bir hukuk normudur. aynı insan hakları, hak arama hürriyeti gibi. bu durumda hukukta zaten,usul kuralları dışında kesin bir şeyin olmadığı da düşünülürse yerine göre,tüketici olsun başka kanun olsun atıfla uygulanabilir.
Son olarak bir makalede şöyle bir şey buldum onu da alıntılayım:
'' Bu çerçevede fedakârlığın denkleştirilmesi
ilkesi de, hukuken korunan bir varlığa üstün çıkar sahibi tarafından yapılan
hukuka uygun müdahale neticesinde zarar görenin hukuk düzeninin sağladığı
koruma yetkilerinden yararlanamayarak katlanmış olduğu fedakârlığın üstün
çıkar sahibi tarafından ödenecek tazminatla giderilmesi, denkleştirilmesi gere-ğini ifade etmektedir
44
. İhlal edilen varlığın üstün çıkar karşısında feda edil-mekte olduğu ve ancak bu fedakârlığın bir tazminatla karşılandığı göz önünde
bulundurularak, tehlikeli işletmeler bakımından istisnai olarak başkasının
hukuk alanına müdahale edebilme imtiyazı söz konusu olabileceği değerlendi-rilmelidir. Ancak tehlikeli işletmenin çıkarları ileçatışan çıkarın kişi varlık ve
bütünlüğüne ilişkin olması halinde, ortaya çıkan zararlı sonucun olağan ve
kaçınılmaz olduğu, hukuk düzenince öngörülmüş ve izin verilmiş bir sonuç
niteliği arz ettiği kabul edilerek, sağlık, yaşam, vücut bütünlüğü gibi değerlerin
işletme çıkarları karşısında feda edilmesi adalet duygusunu zedeleyici nitelik-tedir. Gerçekten de, sağlık, yaşam, vücut bütünlüğü gibideğerlere yönelmiş
zararlara yol açan müdahaleler yerel adetle bağdaşır nitelik arz etseler, bu
müdahaleler ile korunan çıkar ekonomik yönden korunmaya değer olsa bile,
kişilik haklarının önemli bir bölümünün zedelenmesi söz konusu olduğunda,
söz konusu müdahalelerin hukuka aykırı olduklarının kabulü gerekir
45 ''
.

Fedakarlığın denkleştirilmesi Prof. Dr. İlhan Ulusan hocanın uzmanlık alanıdır. Doktora derslerinde çok anlattı sağolsun. Kendi doktora tezinin de konusuydu yanlış hatırlamıyorsam.

Somut olayın uygun düştüğü diğer hallerde uygulanmaması için bir sebep yok bence. Fedakarlığın denkleştirilmesine müşterek avaryada da rastlanır mesela.

Kişi manevi tazminat davasını kaybederse elbette kaybettiği miktar kadarını ödüyor. Açılan davaya ve o davanın şartlarına göre değişecektir bu ve hakim tarafından, karşı tarafın talebine göre takdir edilecektir. Yani ben sizden 50 bin lira da manevi tazminat isteyebilirim 1 lira da isteyebilirim. olayın olma şekline göre hakimin takdir edeceği miktar ödenecektir. Semboliklik lafı kafa karıştırıcı, çünkü günümüzde manevi tazminat açan bazı ünlüler, yalnızca hak yerini bulsun, hakaret vs ettiği tasdik olsun, 1 tl de sembolik miktar olsun diyerek dava açıyorlar, çünkü manevi tazminat, maddi istem olmadan açılamaz hukuk mahkemelerinde. Adı üzerinde, manevi tazminat; manevi zararın tazmini.

manevi tazminat davaları maddi olarak zararar uğramayıp kişiliğinize, inancınıza, duygularınıza zarar verecek eylemlere karşı açılan davadır. yani bunda da çatır çatır parayı alırsın.

yani bunda çatır çatır para alamazsın, zira manevi tazminat kişiyi zengin etmeyecek seviyede belirlenir. fakirseniz, fakir manevi tazminatı alırsınız yani.

idari yargı sisteminde manevi tazminat tutarı şu esaslara göre belirleniyor: öncelikle bu tutarın, kişinin idarinin kusurlu davranışı nedeniyle yaşadığı elem, üzüntü vs.yi bir nebze de olsun giderecek ve en azından idareye kusurlu olduğunu hatırlatacak bir miktarda olması gerekir. son ölçüt olarak da manevi tazminat tutarının sebepsiz zenginleşmeye neden olmaması gerekir. hakim bu esaslara göre tutarı belirler. tabii dava dilekçesindeki istem önemlidir. hakim, istenilen tutardan daha fazlasına hükmedemez. adli yargı sisteminde de buna benzer bir durum olsa gerek. o konuda net bilgim yok.

sonuna baktım direk, şikayet kabul edilmiş. şimdi arayıp söyleyin, sallamazlarsa ihtar çekin. oda olmazsa icra yolu gözükür size. ilamlı icra ile paranızı alabilirsiniz.

aynı tebligat iki tarafa da gidiyor. 15 gün içerisinde itiraz etme hakları var. 15 gün sonrasında itiraz etmezlerse..

sonrasını bilmiyorum benim durumum da buna benzer. onlara bir şey söylemene gerek yok tebligat gitmiştir.

hayır.

6.2/10

sardıra sardıra izledim. bir ara memeleri göründü diye durdurdum sonra o bile sarmadı sardırmaya devam edip casti görüp kapadim.

bence seri tamamlanmalı.
şaheser değil ama kötü de değil bence.

imdb 7.9/10
ben sevmistim. izlenir.

2011 versiyonu 10 basar 2009'a.

ha şu da var seriyi merak edip izledim hepsini. 2011'deki kızdaki hava, tarz 2009'da yok hiç. daha çekici 2011.

hollywood versiyonunu(2012) daha çok beğenmiştim. 2009 versiyonunu pek beğenmemiştim.

hotspot dene,
bets10 var. sportsbook.3bets10.com

ama tabi ki yasadışı bets10'da, yüksek oranlı olupta legal olmak mantığa ayrıkı bi kere.

Tunnelbear'ı falan dene. Ben de Spotify'ye girmek için uğraştım geçen ama oldu.

allah belasını versin böyle üniversitenin diyorum. çalışamam da zaten bu kafayla da.

bir yandan power electronics çalışırken bir yandan demleniyorum hafiften... yalnız ve mutluyum

UML ve Yöneylem çalışmam lazım. üzerinede cila olarak tarih atıcam.

4 seneden beri yılbaşı sonrasına denk gelen final jürileri sebebiyle hissizleştim sanırım, sadece bu gece değil önümüzdeki 4 gün boyunca sabahlayacağım.mesela bugün değişiklik olsun diye içecek almaya dışarıya çıktım, millet yılbaşı alışverişi telaşında...kendimi bu dünyaya ait hissedemedim resmen:) böyle zamanlarda sorun bende değil mimarlıkta diye avunuyorum

Allah kahretsin ki ikinci vizeler ve finalleri beraber başlıyor bu dönem, okunacak makaleler, özet çıkarılacak öteki makaleler var ve millet ciddi ciddi yılbaşı için kutlama yapmaya filan gidiyor ya.

ingilizceden turkceye makale ceviriyorum ben. bu hafta vermem lazim projeyi. :/

miras hukuku. keşke ölümsüz olsaydık :(

icra iflas hukuku :(

ders kolay ama hoca kıl yapcak bi şey yok.

büyüme ekonomisi.
allah belasını versin bu insanoğlunun büyüme hırsının.

vizesi 53, geçme barajı da 70 buralarda. 82 almak için 40 saatim var.

değişen tek şey rakamlar...

ders çalışıcam derken nişantaşı'nda buluverdim kendimi. asdkaljsd

onları alabilecek adam mağazadan gider alır zaten. bende 15-20 şişe viski var kimse almaya yanaşmıyor. hepside iyi markalar olmasına rağmen. ama iyide oldu ben içiyorum.

şehir neresi, fiyatlar neler? bunlar önemli şeyler.

en alkolik yere gelmişsin nerde satcam diye soruyosun. aç bi duyuru yaz fiyatları, eksimarket.com buraya da koy hatta.

soylarını devam ettirmek ve düzenli bir hayat için.

3 çocuk yapabilmek için desem yemezsiniz heralde...

ailenin evinde ayrılınca yapayalnız kalmamak için
ev işlerinden anlamadıkları için
düzenli seks için
say say bitmez ya 87654 çeşit erkek var hepsinin de farklı bi nedeni vardır

daha iyi şartlarda yaşamak için tabii ki. misal 2000 lira maaş alıyorsun, 800 lirası kiraya gidiyor. kız arkadaşın var, onunla sosyalleşirken de para harcıyorsun, faturaları ödüyorsun vs. ama evlenince karın da 2000 lira maaş alıyorsa 4000 lira geliriniz oluyor. kira yine 800 lira, karın olduğu için kız arkdaşınla olduğu kadar çok sosyalleşmiyorsun. faturalar tek kişiyken gelenin iki katı değil %30 fazlası geliyor.

olayın bir de statü açısı var tabi. eğitimli ve iyi işi olan biriyle evlenirsen çevrende o denli saygınlığın oluyor. bir de tüm bu nedenlerden dolayı insanların evlenmesinden kelli, bu tip ihtiyaçları olmayan insanlar da toplumda yer edilebilmek ve evliler tarafından dışlanmamak için evleniyorlar.

bedava seks..

sanırım en gerçekçi sebep yaşlanınca yalnız kalmama isteği. zira 40'lı yaşlardan sonra arkadaş dahi edinemiyor insan kolay kolay. boşuna ''hayat arkadaşı'' denmiyor.

psychosocialll +1

bide ölürse evlenmezsen miras alamazsın
aldatırsa tazminat alırsın, sevgiliyken başka bir şey alırsın (boynuz mesela)
çocuk olduğunda babalık davasıyla uğraşmamak için

hukuki olarak da bunlar geldi aklıma.

aile bir zaman sonra çekilmez gelebilir.(farkında değil yeni bir aile kuruyor er kişisi,bağyanı)

Juninho+1
Zaten çevrenize baktığınızda 30 yaş üstü insanların artık pek yalnız olmadıklarını, olsalar dahi arayış içerisinde olduklarını göreceksiniz. Arkadaş çevreniz evlenen arkadaşlarınız oldukça daralacak, sonunda "Eeeeh yeter be, ben de evleniyorum." diyeceksiniz.

Neden evllilik? Evliliğin saymakla bitmeyecek faydaları vardır. Bana göre önemli olan bazılarını söyleyeyim; hayatın düzene girer, ruh sağlığını olabildiğince düzene sokar yani yalnızlık ve sıkıntı hissinden uzaklaşırsın, intihar oranları düşer, cinsel ihtiyaçlarını giderirsin, karşılıklı ilişkilerin en samimi olabileceği yöntemdir... Evlilik planlı ve sorumluluk sahibi erkekler içindir. Kadınlar için de aynı durum geçerlidir. Hatırlarsan yukarıda karşılıklı ilişkilerden bahsetmiştim. Senin görüşlerin ne kadar değerli ise kadının yani eşinin görüşleri de senin için aynı değere sahip olmalıdır. Unutma kadınların en büyük hayali çocuk sahibi olmaktır. Erkekler ise aile sahibi olmuş hallerini hep merak eder dururlar. Ülkemizde yetiştirilme tarzından kaynaklanan bir sorun vardır. Erkekler plan yapar ve hayatlarını sürdürürler, kadınlar ise beni ne tür bir erkek seçecek diye bekler dururlar. Ama akıllı kadın mutluluğu erkekte arayan değil mutluluğunu onunla paylaşan kadındır ;) Eşini de ona göre seç bence :) Evlilik her erkekğin harcı değildir bana sorarsan. Sadece evllik deyip geçmek yetmez uygulaması kaba bi tabir olacak ama tıpa ister.(Cinsiyetimi merak edebilirsin, erkeğim)Sana şöyle bir şey anlatıp bitirmek isterim:
Bir gün timsahla fil evlenmiş. Evlendikten sonraki yıl dönümünde timsah eşi file nehrin en iyi balıklarını ağzıyla tutup eşine hediye etmiş. Fil de eşi timsaha ormanın en iyi yapraklarını hediye etmiş. Ama bir de bakmışlar ki ikisinin hediyesi de kendilerinin hiçbir işine yaramıyor. Aslında doğru olan da şuymuş; timsah nehrin altındaki yosunları eşi fil e vermeliymiş. Fil de eşi timsaha hortumuyla nehirden yakaladığı balıkları vermeliymiş. ;)

aptallıkllarından.

valla buradaki kadın arkadaşları tenzih ederim onlar yapmıyorlardır. amma genelde kadınlar böyle daha dün bir amcayı resmen çiğnedim ayaklarımla görmedim ne yapayım tuttum kaldırdım yerden bin bir özür diledim amca güldü boş ver dedi geçti. aynını kadına yapsam ağzıma sıçardı. kadınlar daha fazla tepki gösteriyorlar yada benim karşılaştıklarım öyle idi.

eğer hiç hazırlıksız olduğum bir anda olursa (mesela senin anlattığın kadının durumunda yolda yürüyorsun, aklından bin türlü düşünce geçiyor, çevrenin de farkında değilisin fln ve bir anda kafana darbe alıyorsun.) istemsizce sinirleniyor insan. (bence ani adrenalin ya da ona benzer bir şey salgılanıyor. çünkü ne olduğunu algıladığında ay o kadar bağırmasaydım fln diyorum.
ama genel olarak çevrenin farkındaysam (ki bu da ikinci üçüncü örneğe örnek; otobüste giderken önümden geçen insanları görüyorsun, ya da fren yaptığını görüyorsun, birinin ayağına basması ya da dengesini bulamayıp çarpması beklenmedik bir şey değil.) o zaman tepki vermiyorum.

üçüncüsü de avanak avanak insanlar geliyor çarpıyor, önüne bakmadan yürüyen, kalabalıkta hızlı yürürken aiden yolun ortasında duran insanlar fln, onlara da sinirlenip çıkışıyorum.

bir de trde kadınlarda toplum içindeyken kendini koruma içgüdüsü tavan yapıyor. etraftaki onca sapıkları düşünürsen. (ki kimse abartıyorsun, kezbansın, herkes seni sikecek sanıyorsun demesin, kedi siken erkeklerin olduğu ülkede korkmamak mümkün değil.)
bu yüzden beklenmedik fiziksel temaslar da korkutup sinirlendirebilir.

yavsaklik iste.

düsünsene yanlislikla kadinin ayagina bill gates bassa , "ayy ne demekkk olur öyle" der. sen basinca "insan ol az lan , pufff" der.

ya da bayan ile de ayni sey. bi kadina normal cümle icerisinde bayan kelimesini kullanirsaniz , bayan degil o kadin tmm mi der, ama kivanc tatlitug dese, "ayyyy yirimmm" der.

kendini üstün görme filan var yani olayin icerisinde ekstra.

ben susuyorum bu ara, geçen bisiklet yolunda bisikletle gidiyorum, pat diye herif bi anda döndü önüme çıktı. çarptım bende. bisiklet için lamba tutacağı vardı kırıldı haliyle, adamın elinde kaldı. adam baya özür dileri ama 10 15 kere dilemiştir heralde. bende sustum tamam abi önemli değil dedim. elindeki kırık tutacağa bakıp at abi onuda kırıldı zaten dedim adam takmaya çalışıyodu. tramvayda dolmuşta flnda genelde sıkıntı oluyo, susuyorum genel olarak.

ama çokta kızıyorum özellikle dolmuştakilere. eylemsizlik denen şeyin farkına varın bi artık diyorum içimden.

@zenigt

tam da "düşündüm de aslında kadınlar yapıyor bunu daha çok" diye editleyecektim ki sen yazmışsın. hakkaten öyle bak.

şimdi otobüste fren yapınca başkasının üstüne düşmek falan elde olmayan şeyler de yolda hararetle bir şeyler anlatırken elini arkasındakine çarptıracak kadar sallayan adamınki kaza maza değildir. bizim orda "pardon çıkalı eşşekler çoğaldı" diye bir laf vardır, severim. insanlara elinin çarpabileceği bir yerde hararetle bir şeyler anlatan adamın eline koluna dikkat etmesi gerekir. en azından elinin birine çarpabileceğini düşünebilmesi gerekir. adamın suratına çak, ondan sonra pardon. burada benim de yüzüme çaksa ben de kızarım.

geçen sene alışveriş merkezinde geziyoruz, eşim hamile. normal merdivenden iniyoruz, merdiven de işte 2-3 kişi anca sığar. biz inerken tek sıra olmuşuz eşimle, merdiveni komple kaplamayalım diye. karşıdan da ergen grubu geliyor, merdivenden çıkarak. kızlardan biri yanındaki herife bakıp (bizi görmüyor çünkü önüne bakmıyor) ellerini sallaya sallaya laf anlatıyor. salladığı eli hamile eşimin tam karnına çarpacakken eşim kızın elini havada tutup cilala parlat hareketiyle iteliyor. yani itelemese bebeğime çakacak. sonra pardon dese kaç yazar. daracık merdivenden çıkıyorsun. karşıdan insan gelebileceğini düşün, ya eline koluna hakim ol, ya önüne bak, ya iki dakika geniş alana kadar sabret. daracık merdivende elinle birilerine çarpabilecek kadar akıllı ol. bunu düşünemeyecek kadar gerizekalı adamın pardonunu falan umursamam ben.

muhtemelen kadin bahaneyle ustune abanmak istedigini falan sanmistir. gecen kadin onumdeki koltukta oturuyor kadinin yanina erkek bileti vermisler sonra oglan mecburen biraz oturdu koltuk degistirdi. sonra kocasi aradi sanirim telefonda ve tamam zaten oturmadui gitti baska yere felan dedi.

malesef bizim millet hep jelatinli kaguda sarilmis curumus yemek gibi hep gosteris medeniyet masallari aslinda hicbirimiz ne batili olabiliriz ne dogulu. sapka takip latin alfabesi alip balolara gidip hala batinin medniyet seviyesinden yuizlerce yil gerideyiz hep gosteris.

otobuste kadin yanina bile oturmam tirsiyorum cunku kadinlar her erkegin kendini sikmeye calistigini saniyor bu ulkede

büyük şehrin büyük stresi. çıkıp da kimse de demiyor ki "naapıyoruz biz mna koyim!"

kadından önemlisi çevredeki topluma kendini affettireceksin. çünkü bir şey olursa seni linç edecekler onlar.

öncelikle özür dilerken çevredekilerin duyabileceği kadar sesli konuşacaksın. çok özür dilediğini istemeden olduğunu belirtip ordan uzaklaşacaksın.ikna etmene gerek yok.ikna etmeye çalışırsan kıza sarıyo diye çevre yine dellenebilir.


sinirlenen kadını ise boşver. yorgun, kızgın, kalabalıktan afakanlar basmış, ayakta gittiğine sinirli veya hiçbir neden olmadan sinirli olabilir.

evet çok çok haklısın bende böyle şeylerle karşılaşıyorum,bana böyle bişey olduğunda karşıdaki bozulmasın falan diye hafifçe tebessüm eder olsun yaa falan derim ama millet saçma sapan hareketler yapıp sanki karşıdaki çok suçluymuş gibi davranıyo gerektiği yerde sesini çıkaramayan bi toplum olduğumuzdan böyle bi (onlara göre)açık yakalayınca saldırıya geçiyorlar hepsi bu yüzden bence.

kapitalist modernite yüzünden.

kentlileşemeyen kentte yaşayanlar yüzünden.

çalışıyorum ve aynı zamanda bekliyorum. :(

2 hafta sonra jürim var. son geceye bırakmamak için şimdiden çalışıyorum. ki buna rağmen kalacak gibi görünüyor.

nba maçı var.

arkadaşlarla sohbet muhabbet

house izliyorum. 6. sezon 14. bölümdeyim, ana-bacı muhabbeti yaptı house. "house da liseli" dedim içimden.

sümük nasıl insan öldürebilir diye düşünüyorum. sümükten bir adam bunu yapacak olan...

hatun soyuyorum

ders çalışıyodum çok acıktım sipariş verdim, bide not düştüm evde uyyan var çaldırın kapıyı açarım diyerek, gene kesin kapıyı çalcak götler. neyse sipariş gelene kadar derse devam ediyim.

essay nasıl yazılır onu öğrenmeye çalışıyorum.bir yandan da ben neden ingilizce bölüm seçtim onu sorguluyorum.

kod yazıyordum ara verdim

saat 6 ve birazdan yapacağım kaşarlı sucuklu tostun hayalini kuruyorum.

normal. sağlıklı. rahatla bolca gün içinde. o bence elektrik akımı çünkü insandan insana atladığını gördüm. hatta bi sefer köpeğim seğirdi ve bana da geçti ben de seğirdim. yorgunlukta filan daha çok oluyor bana. çok değişik versiyonları da var mesela bende patlama sesi duyarak uyanma oluyordu paat diye bir ses. uyanıyorsun bakıyosun hiçbişi yok. exploding head (patlayan kafa) sendromuymuş. inanmayan vikiden bakabilir.

sigara alkol uyusturucu stres var mı?

@umutxtr Sigara alkol var, uyuşturucu yok stres orta düzeyde

vücut çok yorgun olunca atar uykuya dalarken...

@neferkitty, aslında dediğine çok yakın bir durum benimkisi, ilk dalgınlığı geçiyorum; nefesim yavaşlamaya başlayacakken bu oluyor (şimdiye kadar hiç rüya durumu olmadı ama) ve nefesim eski haline dönüyor tekrar, hemen uykuya odaklanırsam bir kez daha seğirme olmadan uykuya dalıyorum. Odaklanmayıp zihnimi açarsam ileride tekrar uykuya dalarken bir kez daha seğiriyor.

vücut çok yorgunsa oluyor çoğunlukla. bir de özellikle bana normalde uyumamam gereken yerlerde oluyor. mesela çok yorgunken metro ile eve gelirken, otobüste ya da tam uykuya dalarken vücut bir nevi kendini uyandırıyor.

@9kuyruklukedi, yok bu yorgun olup olmamamdan bağımsız her zaman yaşanmakta =)

aynısı bana da oluyor. nöroloji'ye gittim fibormiyalji falan ilacı verdi geçmedi. bana kalırsa stresten oluyor. azaldı gibi ama hala oluyor. laf aramızda reserved.

house'dan hatırladığım kadarıyla;
vücud uyumak üzereyken kalp atışları yavaşlar. kalp atışlarının yavaşlamasıyla beyin vücudun öldüğünü zanneder ve kasların kasılmasını sağlar. bu sıçramalarda bu sebeple oluyoMUŞ.

nefesini tutuyor veya burnunu yastığa gömüyor da olabilirsin.

trajikomiks +1 olayın aslı o. vücut öldüğünü düşünüp kaslarına uyarı yolluyor bu da sıçrama olarak uykunda hissediliyor. genellikle de dalarken olur. tehlikesi yok hayatta olduğunu gösteriyor :).

duruşma tutanağını hemen alabilirsiniz. ama gerekçeli karar 1-2 aya kadar sürebilir (mahkemenin yoğunluğuna bağlı olarak)

@ben smyrna adliye'den mi alacağım yoksa eve mi gelecek ? uyap'tan mı bakacağım yoksa ?

eve her tür davanın gelmiyor galiba bilmiyorum. ama adliye sana yakınsa (yani aynı şehirde isen) git al. kimlik fotokopisi götür orada uğraşma fotokopi ile. yeterli (bazen fotokopi de almıyorlar gerçi) uyap'a sen giremezsin ki avukat değilsen. avukatlar da kendi dosyalarına bakabiliyor bildiğim kadarı ile zaten.

vatandas.uyap.gov.tr

uyaptan bakabiliyorsunuz diye biliyorum.

Adliye kalemine gidin şu numaralı dosyanın son duruşma zaptını rica ediyorum deyin. Bu şekilde hemen öğrenirsiniz. Gerekçeli karar ise siz asil olarak takip etmişseniz size değilse avukatınıza tebliğ edilir. Ama gerekçeli kararların yazılması biraz vakit alır. E- devlet şifresi ile UYAP ' tan görebileceğiniz sanmıyorum. Elektronik veya mobil imzanız varsa belki görebileceğinizi düşünüyorum.

e-devlet'ten görebilirsin.

jb hastasıysan, vazgeçilmez app lerin varsa 5.1.1. 6 çok sorunlu geldi, yükleyenler bin pişman.

bende 4s ios 5,1,1 var canavar gibi... memnunum.

ios 6 öneriyorum, jb vardı 5.1.1 de ancak ipod acayip yavaşladı. yükselttim bende. başta çok sıkıntı oldu jb konusu, installous fln yok şuan ama alternatiflerle işi yürütebiliyosun. 22pp var, iap cracker kullanamıyorum, iap free'yi keşfettim bu sayede. hız konusunda çok etkili ama gözle görülür biçimde.

bu tarz ürünleri kuryenin yanında açmak gerekmiyor mu şikayet edebilmek için? Ben mi yanlış duydum yoksa.

ürünü kurye yanında açıp tutanak almak gerekiyor ogo'nun dediği gibi.. tabi kimse yapmıyor.. bilmiyorum ama iade prosedürleri değişmiştir belki... ara sor gece 24:00'e kadar açık...

tel: 0850 252 40 00

her yerde ürünü kurye yanında açın diyorlar. bunu bir kere denedim. adam açmanız için imzalamanız gerekiyor dedi. imzaladım. sonra resmen kaçtı kendisi. imzalamasam da vermeyecekti paketimi. böyle bir durum da var yani.

edit: yurtiçi kargo.

ülkemizde e-mail ile birşey halletmek hakikaten meşakkatli. telefon edin daha çabuk biter işiniz. eğer kargoda kırılıp zarar görme gibi bir durumu var ise kabul etmeyebilirler. bu arada mng kargo ürünü açtırmıyor bizim sorumluluğumuzda değil diyerek. müşteri ilişkilerine de sordum onayladılar bu durumu. internet alışverişinde yanılıp ta mng istemeyin derim.

ama kargo şirketi beklemiyor ki :/ imzayı alıp gidiyor hemen. ilk defa oldu böyle bir şey...

ben hep kargo görevlisinin yanında açıyorum, imzayı atıyorum tam gitcek oluyo 1 dakka abey diyorum, noldu diyo paketi açıyım bakıyım bi sıkıntı varmı. sonradan sıkıntı çıkarsa bide bunla uğraşmayım diyorum tamam deyip bekliyolar. 1 keresinde aras kargo beklemedi, bastı gitti. üründe şansa sıkıntılı çıktı. mesaj attım adama böyle böyle açacaktım herif kaçtı gitti. ürünün pakedini hiç yırtmadan fotoğrafını çektim direk kırık olduğu belli oluyordu. sonra direk yenisini yolladılar.

gittigidiyordaki bi alışverişti ayrıca.

@it's just a cigarette haklı.bir kere bende adamın yanında kargoyu açtım.imza atmadan açamazsınız sizi bekleyemem gibi bir sürü şey söyledi.hepsi buradada benimde vakti zamanında bir sıkıntım olmuştu.çok zor çözüyorlar insanın derdini.uğraştırıyorlar resmen.allah kolaylık versin

tüketici hakları kanununa göre internetten satın aldığınız ürünleri 7 iş günü içinde sebep göstermeden iade etme hakkınız var zaten. mail'a cevap beklemek yerine internet sitesinde yazan iade prosedürünü başlatın derim.

hangi kitaba baktın? oğuzman, kılıçoğlu, eren hepsinde örnekler var. özellikle oğuzman 2 cilt.

fikret eren veya oğuzman bu konuda en baba kitaplardır. herhangi bir kütüphanede de bulunur.

kanımca pek bi araştırma içine girmemişsiniz, borçlar hukukundaki en baba laflardan biri şekil şartlarıdır. noterden tapu müdürüne şurda yazcak olsam 3 sayfa şey yazarım ham kafayla.

5 aydır ben de arıyorum ama bulamadım. Fıstık ezmelisini bulabileceğimiz yer var mı? Ebay'den alsak gelir mi buralara?

bende çok aradım forumlarda sordum migrosta fln var dediler yok ama hiçbir yerde yok. sahibinden.com'dan fln bile baktım.

yeşilköyde sahile inerken şarküteri tarzı bakkallar var, birinde görmüştüm geçen sene bir defa.
büyükadada şarküteride vardı
freeshoptan başka alınabileceği pek bi yer yok maalesef

Bugün Ankara da bir yerde küçük boy paketi için 24 tl dediler.(Her türüne) Fiyat fazla geldi almadım. Nedir bunun gideri.

apple store zaten bilkoma bağlı olacak bir şekilde yanılmıyorsam, yani ithalatı hala bilkom yapıyor olacak gibi.

@lanc hayir oyle degil kendileri geliyor, bilkomu aradan cikartacaklar.

Bence degismez fiyatlar. Cunku fiyatlarin yuksek olmasi Bilkom'un sucu degil. Eger oyle olsaydi baskasi daha ucuza satar, piyasayi domine ederdi.

apple store da ithalat yapacağı için ÖTV ve KDV ödeyecek satacağı mal üzerinden.

pek bir değişiklik olmaz yani fiyat olarak.

Şu anda iPhone dışında anormal fiyatlarla satılan bir ürün yok zaten. Amerika Avrupa fiyatlarına bakılırsa, bazı Apple ürünlerinin Avrupa'dan daha ucuza satıldığı görülebilir.

iPhone fiyatları da normal seviyeye gelir. Şu anda iPhone 5'in kontrasız fiyatları Turkcell'de 2149 lira, Avea'da 2139 TL. 2000'in altına inecektir. Zaten kazıklanmak istemeyen dışarıdan çok daha ucuza getirtebiliyor.

artık bilkom tekel değil, bir başka firma daha getiriyor apple ürünlerini.

çanlar bilkom için çalıyor.

ithalatçıyla alakalı bi durum yokki ayrıca ortada. vergi biniyo vergi. baktılar millet yurtdışından getiriyolar 100 lira kayıt parası çıkarttılar, boşuna mı çıkarttılar onu? her şekilde alıyolar vergiyi.

Aynen çok yüksek değil fiyatlar aslında. Bizim alım gücümüzü aşıyor demek daha mantıklı. Avrupa Euro fiyatı artı KDV şeklinde çoğunlukla, e KDV'yi de tabii indirmeleri mümkün değil.

Acikcasi ben Avrupa mi Turkiye mi deseler Turkiye'den alirim.

Usenmedim baktim, mesela:

MacBook Air 13 inch baz modeli Ingiltere fiyati 999 Sterlin = 2,905 TL
Ayni cihazin Bilkom fiyati: 3045.11 TL

Arada 100 TL kadar fark var ama Turkiye'de hem taksitle alabiliyorsun hem de alisveristen parapuan kazaniyorsun. Avrupa'da trink para alman gerekiyor.

Ama Avrupa'da ucuz. Neden ucuz? Cunku gelir seviyesi yuksek, yani mesela asagi yukari ayni seviyede calisan Avrupali zorlanmadan alabiliyorken Turkiye'de ayni seviyedeki kisi icin pahali kaliyor, zira gelir seviyesi dusuk bir ulke Turkiye.

Ha ama en ucuz nerede dersen ABD derim, orada ayni cihaz 1,199 USD = 2,156 TL. Turkiye ile 1,000 TL civari fark var.

çok enteresan gerçekten bilkoma ucuz diyen insanlar da varmış, vatanda 4300 e satılan macbook pro bilkomda 5700 tl di arkadaşlar. sadece kdv ve ötvden olduğuna inanıyorsunuz o da enteresan. + apple bilkomdan kazanıyor satarken nasıl düşmez diyorsunuz hayret.

"turkiye'de avrupa fiyati + kdv'ye satiyorlar" diyorsunuz ama, avrupa fiyatlari icinde zaten %19-%20 kadar vergi var. bu %19 verginin buyuk cogunlugunu tax free ile geri alabilirsiniz. avrupa satis fiyatindan atiyorum %10'luk kismi dusun, bir de oyle bakin. (handling fee aldiklari icin boyle, meblag ne kadar yuksekse o kadar az kesiyorlar, global blue disinda baska bir yolla almak mumkunse handling fee kazigi da yememis olursunuz)

ayrica en son modellerin turkiye'ye gelmesi en az 6 ayi buluyor, uzerinden yil gecse de gelmeyen modeller mevcut. (i7'li 11" air'ler gibi)

ek olarak taksit demissiniz.. yurtdisinda yapilan tek cekim alisverislere akbank'in wings karti halihazirda vade farksiz 5 taksit yapiyor. garanti bonus ve miles&smiles'in da benzer bir kampanyasi vardi gecen ay bitti, seneye tekrar baslar bir noktada.

(tabi gene avrupadan almak yerine abd'den almak daha iyi, daha hesapli. her zaman. abd fiyatlarinin uzerine alacaginiz eyalete gore %5 ile %9 arasi geri-alamayacaginiz sales-tax eklenecegini de unutmayin hesaplarken)

Türkiye'de UCUZ demiyoruz, fiyatlar normal diyoruz. Buna 2 senelik garantiyi de ekleyin derim, Avrupa'da garanti genelde 1 senelik oluyor yanlış bilmiyorsam. TR'de zorunlu 2 sene garanti var. Yani avrupa fiyatı üzerine bir de 1 senelik applecare ekleyin bakalım, kaç liraya geliyor.

avrupa'da garantinin 2 sene olmasi zorunlu. hatta apple'in basi belaya girdi bu yuzden italya'da dunyanin eurosunu odeyecekler ceza olarak.

edit: kaynak: www.macrumors.com

olur olur.ama zaten belli bi uzaklıktan ekrandakiler okunmayabiliyo.

arada duvar falan yoksa çok rahat olur, daha fazlası bile olur.

duvar varken de okuyo benimki. öyle sağlam üst düzey bi mouse da dağil.

bazen salonda unutuyorum, farketmeden üstüne oturuyolar fln mecbur usb çıkarmak durumunda kalıyorum. o derece yani.

Çevremdeki insanları daha iyi seçerdim.

18-5= 13
inanır mısın günlerdir bunu düşünüyorum. keşke checkpoint'e dönme gibi bişi olsa.
ortaokula dönüyorum heralde 5 yıl öncesinde. tam orta son dönemleri. oks için matematiğe azcık abanır puanımı 20-30 arttırıp teknik lise yerine o almanca eğitim veren anadolu lisesine girerdim. hem yıllardır (hâlâ) öğrenmek istediğim o dili öğrenir hem iyi kültür dersi eğitimi alırdım. muhtemelen sayısalı seçer, yazılım mühendisliğine girmeye çabalardım.
hayatımın en kritik yıllarının o sınav yılları olduğunu, hayatına yön vermek için çok iyi birer şans olduğunu idrak ederdim özetle. oks'de kafayı aile içi sorunlarla, ygs-lys dönemini de sosyal fobi gibi sorunlarla geçirince pek de geçmişinden ya da şimdiki halinden gurur duyamıyor insan.

Bes yıl önce elime çok buyuk bır fırsat geçmişti ozamanlar ogrencıydım gozum karaydı umursamadım degerlendiremedim. Şimdiki aklım olsa sadece o önüme çıkan fırsatı degelendırırdım. Omrumun geri kalanını yatarak geçirirdim.

"Bu kadar depresif gecirme gunlerini, daha lisedesin, on yedi yasindasin, guzelsin, upuzun bir hayat var onunde" derdim. aileme isyan eder gece sokaga cikardim, gezer tozardim, mutsuz olmaya zaman birakmazdim kendime.

Arkadaş seçiminde daha dikkatli olurdum. Daha erken yaşta iş hayatına katılırdım. Üniversiteyi yarıda bırakmaz her türlü bitirmek için uğraşırdım.. Benden milim önde olmayıp havalarından geçilmeyen insanlardan bıktım artık...

Yürüdüğüm yoldan aynen yürürdüm, olmak istediğim yerdeyim, memnunum.

5 değilde 2 yıl öncesine gidip okulda götü başı dağıtmak yerine adam akıllı sınavlara çalışmak isterdim. onun harici olmasını istediğim her şey oldu.

o son birayı içmezdim.

aynen devam ederdim.

5 yıl önceye dönsem de pek bi şey değişmez bana en az bi 10-15 yıl lazım.

üniversiteyi okumazdım.

23-5=18

Kocaeli Çevre'yi bırakıp Bilgi Bilgisayar Bilimlerine geçme şansım vardı. Onu yapardım.

ondan kaçardım,dönüp arkama bakmazdım. İşten çıkar yeni bir sayfa açardım. Çok geç kaldım çoook

5 yil degil ama daha geriye donsem kesinlikle girdigim okul olan okula girmezdim bilgisaytar muhendisi olacagima fizik mezunu olur ama bogazicinden mezun olurdum. herkese tavsiyem de budur kesinlikle turliyedeki belli ilk 5 okul haricinde bir bolum okumayiniz. gidin daha assagi bir bolumu iyi okulda okuyun.

transformers.

cloud atlas

The Dark Knight 2008. jokerli olan.

ondskan (2003)

the hobbit

looper'da çocuğun gaza geldiği dakkalar, ve haliyle looper. en son bu.

ghost in the machine

avatar.
ten ten.

the thing - yeni versiyonu

tepenin ardı

çok film eleştirisi yapan biri değilim ama çok az filme de oha adamlar yapmış diyorum. son izlediklerim arasında bunu en içi dolu dolu dediğim "watchmen" oldu, diğeri de henüz sadece fragmanını izlediğim "epic"...

hugo

Watchmen.

black www.imdb.com

10 saniyede 96 metre koşan bi futbolcu gördün mü?

messiciyim ama ronaldo bana göre futbolun nirvanası şu an. messiyi barçadan al başka takıma koy ne kadar oynar? madem çok iyi futbolcu alıyo götürüyo arjantinin niye bi başarısı yok messi 11'deyken?

messi mi ronaldo mu dersen
doğal yetenek açısında messi
çalışkanlık açısında c.ronaldo derim
ikiside önemli kavramlar bana göre çalışkanlık kısmı daha hoş geliyor. Çalışkanlık bana ibrahim üzülmezi hatırlatıyor, raulu hatırlatıyor, del dieroyu hatırlatıyor ve daha niceleri
o yüzden ronaldoyu seviyorum.

@trajikomix
birincisi futbol sadece hızlı koşmak değildir. ayrıca messi'de fazlasıyla hızlı, üstelik top önündeyken.

ikincisi sende bana portekiz'in ne başarısı var onu söyle o zaman. hem bu sene dünya kupası arjantin'in, demişti dersin.

Cristiano Ronaldo dünyanın en iyi pyuncusudur. NET!

Lakin Leo Messi bu dünyadan değil.

Eyyorlamam bu gaddar.

ronoldo insan olarak bence en iyisi. messi insan olsa kıyaslanabilirdi.

messi kim lan koy premier lige 20 gol atamaz

messi dünyanın en iyi futbolcusu diye ronaldo'yu itin götüne mi sokmak gerekiyor? ne kadar saçma sapan konuşuyorsun yahu.

messi'nin hakkını vermeyen tek kişi yoktur dünya üzerinde.
ronaldo'nun de insanüstü durumları bolca konuşulur durur. çünkü her ikisi de şuan dünyanın en iyi 2 futbolcusu. biri fizik güç açısından futbolun gelecek 50 yılını değiştirecektir (yani filizlenen her genç bile artık fizik kasmaya başladı) öbürü ise, hiç kimsenin elde edemeyeceği yeteneğiyle parmak ısırtacaktır.

ikisini izlediğim için de çok şanslıyım.

özet: ronaldo çok fazla pohpohlanıyor, çünkü son 20 yılın gördüğü en iyi futbolculardan biri. (ki bence messi 1. ronaldo 2. bu konuda)

messi çok iyi futbolcu ama benim takımım olsa messimi ronaldomu deseler ben ronaldo derdim

messiyi messi yapan takım oyununu çok iyi oynamaları ronaldo bireyselde çok daha klas ve çok daha güçlü bir futbolcu. Gerek premier lig oyunu olsun gerek real performansı çok iyi.

Birde şöyle bir şey vardır bir futbolcu başka takıma gidince oynayamaz mesela kaka gibi kötü futbolcumu değil ama takımı tutmadımı olmuyo ronaldoda bu yok tek başına götürüyor messide bunu henüz göremedik gitsin arsenala aynı performansta götürürse messi puanı direk tavan yapar.

Toplam skora bakarsak ben ronaldo iyidir diyorum.

ronaldo güzel kızlarla birlikte oluyo, kas yapmaya kasıyo, bin tane reklamda oynuyo, ve günümüz dünyasında da bu tip şeylere hasta olan binlerce insan var.

illa ki tartışılabilir, karşılaştırılabilir ama messi apayrı be. hem futboluyla, hem yetenekleriyle, hem kişiliğiyle, oyuna olan saygısıyla önde bence.

messi de şovmenlik, göz önünde olma gibi tutumlar olmadığından ronaldo'nun bu kadar konuşulması normal.

messi mi ? ronaldo mu ? dersen.

ibramoviç derim haco , kimse kusura bakmasın.

gelmez.
bu kadar.

ne yaparsan yap kalır o gümrükte. işleyiş şudur, vercen birine koycak bavuluna getircek. bu kadar.

Sıkıntı yaşama ihtimali var, kesin degil. Bir arkadas(!) Amerika'dan zarf icinde normal posta ile, baska bir urunmus gibi beyan ederek tek tek olmak suretiyle bir kac tane gondermisti 2010 da, takilmadi. Su an ne kadar sik kontrol ediyorlar bilmiyorum ama takilma riski her zaman var.

Gumruk vergisi odemeden bir urunu ulkeye sokman icin o urunun mal bedelinin 100 dolarin altinda olmasi lazim. Gumrukte gelen paketlere rastgele kontrol yapilir. Eger gumruk memuru bu kontroller esnasinda senin paketinin icindeki zimbirtinin 100 dolardan daha degerli bir sey olduguna kanaat getirirse paket gumruge takilir. Bu durumda urunun gumruk islemlerini yapip (ordinosuydu, vergisiydi, bir ton masraf) yurda sokman gerekir.

Yani diger arkadaslarin yazdigi gibi altina girilecek bir risk degil, yapma derim. En iyisi yolcu beraberinde getirmesi. O zaman da legal olarak gumruk islemlerini yapip yurda sokmasi gerekir ama 1 tane getirirse kimse sallamaz.

aah ah, yani şu işi bi öğretemedim kimseye o kadar da yazdım burda.

öncelikle telefon sokman imkansız. ha sokarsın, sokarsın da şansına balına. neyse:

ordino: ptt için geçerli değil, freight forwarder yani fedex dhl gibi şeyler için geçerli çünkü o adamlar çöp de alsan bu ordinoyu açacak para kazanıcak bu işten. yani takılırsa ordino diye bişey yok.

fedex ve dhl ile yasal sınır üzerinde ne alırsan al o ordino açılacak, yoksa o adamların başı ağrır, ama takılırsa ordino gibi bişey yok.

normalde yasaklı olmayan bi ürün için vergi %20 dir, ama bu kesin ödenecek diye bişey yok. gümrük memurunun ürünü değerlemesi gibi bi durum nadir olur, forumlarda şurda burda bi kaç kişinin yazdığının aksine, satılan ürün ikinci el de olabilir çünkü yani, mesela geçen de bi radyo aldım sıfırı 300 gbp ben 50 gbp ye aldım açık artırmadan zaten adam takipsiz kargoyla yolladı da, direk geldi. fakat gümrük memuruna kalsa bu ürünün ederi 300 deme gibi bi şansı yok, çünkü ürünün faturası veya başka bişeyi yok diyemez elimde kapı gibi 50 pound olduğuna dair belgem var.

illa da gümrük muayenesine gireecek diye bişey de yok. girse de vergi verilecek diye bişey de yok, hele ordino hiç yok.

heyecan arıyorsan Blackberry 9900 al.

lumia 920 dünyasına alalım senide.

windows 8'den baska secenek kalmiyor ya da bada var. ikisinde de uygulama sikintisi var. fakat win8'e uygulama cikar. bada'ya bu saatten sonra zor.

yukarıdakilerin hepsi smartphone zaten. Smartphone olmayan en iyi telefon bence 3310'dur ama bulamazsın sıfırını.

ben görmüyorum şahsen. erkeğinde orospusu oluyor bana göre.

Cocukluktan itibaren toplumun getirdigi bir sey bu. Erkek evlatlarin pipisini gostermekle baslayan aslan oglum'la devam eden macerasi kadinlar icin farkli. Toplumun onlara verdigi gorev ise "ailesini utandiracak bir sey yapmamasi". Kucuk kizlar bile nispeten "aykiri" elbiseler giyse bile baskasi ne der mantiginda olundugu icin.. Gerisini sen biliyorsun zaten.

peki şöyle diyim, yarın öbür gün kız arkadaşınızın alemlerde sarhoş kafayla biriyle yiyiştiğini haber alsanız ne yaparsınız? ya da siz erkek halinizle sarhoş kafayla birileriyle yiyişince ertesi gün sevgilinize tavrınız ne olur? benzer durumlar elbet yaşanmıştır, bana fact ile gelin :P

bende görmüyorum. kadında erkeğe oruspu desin altta kalmasın arkadaş. boşasın gitsin hatta kaçamak neymiş, çüküne sahip olamayan adamdan eş mi olur?

er kişiyim.

şakirt filan değilim ama bize öğretilen kadın namustur kavramı.kız arkadaşımı biriyle yiyişirken filan görsem değil ağzıyla kuş yakalamak,uzaya zıplasa benim için bitmiştir ve ömür boyu kaşar kalaacaktır gözümde.

@mehmetoloji

peki aynı şeyi sen yapsan kendin hakkında da böyle düşünür müsün? yargılayıcı bir soru sormuyorum, harbiden merak ediyorum.

ben her iki tarafın aldatmaması kanısındayım.ben aldatırsam o da beni affetmesin.yani şöyle bir şey var; @she was my baby'in dediği gibi bizim toplumumuz bunu bizim iliklerimize kadar işlemiş.kadın namustur,erkek yaparsa fazla abes değildir,olağandır.ama dediğim gibi iki tarafında aldatması iğrenç ötesi durumdur.ve yine bana göre kadının yapması çok çok öte bir şeydir,dönüşü asla olamaz.

tam olarak şundan kaynaklı; yaşadığımız toplumda erkeklerin kadınlarla ilişkisi 1)anne-oğul ilişkisi
2)ne yazık ki yok.Yani yolda sokakta okulda işte bir kadınla normal insan gibi vakit geçirip nebilim yemek yiyip, gezip tozup,(erkek arkadaşıyla nasıl vakit geçiriyorsa öyle) bir şey paylaşamıyor.Bu anlamda sosyalleşemiyor.Hatta bunu "yapamıyor"dan ziyade, yapmıyor.Gerek bile duymuyor.

Anne/bacı dan sonra karşılaşabildiği tek kadın figürüne - bakın yine sosyalleşmek amaçlı değil- seks amaçlı para karşılığında ulaşıyor. Bu durum da anne-kardeş-eş dışında erkekle vakit geçiren her kadın fahişedir algısı oluşturuyor. Böyle.

Şimdi olay "bir gecelik kaçamak" kelimesinden başlıyor. Erkekler için "bir gecelik kaçamak" kadınlar için kaşarlık(?).

Mehmetoloji'ye göre iki tarafın da yapması kötü ama kadınınki daha kötü. Kişisel algılamasını asla istemem ama bu ikiyüzlülüktür.

Yukarda bir arkadaşın da dediği gibi bu yetiştirilmeden başlıyor aslında.

Ayrıca "sadakat" cinsiyeti olmayan bir kelimedir. Erkeğin aldatmasını "bir gecelik kaçamak" ya da daha da iğrenci "yaa erkek sonuçta ihtiyaç" gibi kalıplarla örtemezsiniz. Ha örtüyorsanız aynısını kadına da yapmalısınız. Yapmazsanız bu bir zamanlar siyah ve beyazlar için çıkan "eşit ama farklı" yasasına benzer. Başlıca adı cinsiyetçilik, ayrımcılıktır.

Dediğim gibi sadakatin cinsiyeti yoktur. Aldatan insan - er ya da dişi - sadakatsizdir.

Ve son olarak: iyi ki lezbiyenim arkadaş ya!

aldatmak namustan önce karşıdaki kişiye saygıyla alakalıdır
kimse bilmeyecek garantisi dahi verilse bu saygısızlıktır
başkası bilir mi başkası ne der diyerek kendinize hakim oluyorsanız durumunuz çok kötü zaten
eğer biz erkek yapınca kaçamak kadın yapınca orospuluk olarak görüyorsak toplumun kafasıyla alakalı bir durumdur
toplum kafasıyla değil de etik kurallar dahilinde çocuk yetiştirerek uzun vadede faydalı olabilirsiniz
sarhoş olmak hiçbir konuya bahane olamaz

er kişisiyim

@babamsagolsun

Yazıp yazıp sonra "cevap yazmayın" demek tuhaf geldi bana.

Senin feminist olarak nitelendirdiğin insanlar gibi bir çıkış yapacağım. Evet annelik kutsaldır ama her kadın anaç doğmaz. Pembe cüzdanı olan herkes mükemmel bir anne, hatta anne olmak zorunda bile değildir. Bu yüzden anne figürü üzerinden örnek vermen saçma geldi bana.

İkinci olarak kimse hiçkimseye "kadınsa böyle olmalıdır" diyemez/dememeli.

Okuduğunu sanmıyorum ama tekrar aynı şeyi yazmamak için yukarda yazdığım cevabı okumanı rica ediyorum. Şimdi ya da yarın ya da ne zaman sınavın yoksa. Hiçbir zaman geç değil çünkü "senin tabirinle" evet gerikafalı birini kazanmak için.

İbrahim tandogan haric herkesin yorumu tam eksici entel yorumu. Yok toplum dayatmasiymis da falan da filan da. Arkadas bu is biyolojik. Kadin dedigin erkekle ayni mi hissediyor? Sadece ami oldugu icin mi kadin? Neden toplum dayatmasi olmayan yerlerde de kadinin aldatmasi igrenc geliyor onu aciklayin hele?

çok net değil mi? erkek egemen bir dünyada yaşıyoruz. erkek de sahip olarak hepsi benim olsun istiyor. dışardakini skeyim çapkınlık diyeyim, evdeki yapmasın diye de namısımmm diyerek kalın ahlak duvarları arasına hapsedeyim, toplum nezdinde orospu olmakla tehdit edeyim. hatta bu cümleyi kurana da sıs lan feminist garı diyeyim o da çok kurcalamasın. mis gibi düzen.

Sevgilisi varken tek gecelik iliski yasayan erkek de orospudur. Boyle bir seyi affeden erkek hic gormedim duymadim ama kadin tarafindan bir hayli var. Kanaatimce bunu affetmek de ayri bir karaktersizlik ornegidir.

o dediğiniz erkeklerin bakış açısı..

yorumları okumadım bişeyler dönmüş de neyse..

bir kadının aldatması için (uç rahat-bağımsız bi karakter değilse) çoook zordur. o adam içinde fena yara açmıştır, haketmiştir. erkeklerinki gibi öylesine ya da hemen unutacağı türden de olmaz. aldatır ve gider, geri de dönmez..

teoride ikisi arasında da fark yok, ikisinde de o ilişki çoktan bitmiştir.
evet, bir ilişkiyi üçüncü kişi bitirmez, ancak biten bir ilişkiye üçüncü kişi girebilir.

her olaya önyargısız yaklaşan neredeyse ütopik bir seviyeden baktığımda içimden gerçekten demek istediğim şey tabiki fark yok, kadına yakıştırılan orospuluksa erkeğe de aynı etiket konmalı olur. bunu samimiyetle söylüyorum. toplumda kadın erkek eşitliği varsa bu böyledir. fakat ekstrem durumlar haricinde ilişkide kadınlar erkeğin korumasında himayesinde olmak ister. her ne kadar bir birey olarak erkekle aynı statüde olsa da, kadın erkeğin himayesini hissetmek ister. bunun tamamen duygusal boyutta olduğunu düşünüyorum. yani iş hayatı paylaşmaya gelince kesinlikle eşitlik söz konusudur. işte bu himayeyi isteyen kadın aynı zamanda gidip barda çakır keyif olup önüne gelen adamla yiyiştiği zaman benim gözümde aynı durumdaki erkekten daha iticidir. sonuçta ikisininde tüm sosyal durumlarda eşit olduğunu savunsam da ister ataerkil aile yapısı diyin, ister anadolu düşünce tarzı diyin eşitlik ilkesini savunan biri olarak, belkide sahiplenme duygusundan da olabibilir, burda kadına negatif ayrımcılk yaparım. ayrıca sadakat bir toplum kuralı değil insanlarn birbirine duyduğu saygıyla alakalıdır.

ibrahim ve mikail +1

katılıyorum.

her zman söyledim yine söylerim ilişkide sadakat önemlidir eger sadık kalamıycaksan baslamıycaksın hic birseye. ayrıca insanın ruhu orospu olmasın yeterki gerisi bos. er kisiyim

görmüyorum. kiz arkadasim sarhos biriyle yiyisse de bisey demem. Daha uzun boylu bir olay icin ise kendi icinde degerlendirilmesi gerek diye düsünüyorum.

bu ülkede kadına değer verilmez,saygı duyulmaz,insan yerine konmaz,kadınların duyguları yoktur,kocan ne yaparsa yapsın susmak zorundasındır ve aynısını sen yapamazsın.kadın bu ülkede sadece mal gözüyle görülür.alınıp satılabilir.o yüzden bu çok da sorgulanması gerekli birşey değil,eskiden hep bir umudum vardı.kadınların da insanca yaşayabileceği bir ülke oluruz diye düşündüm ama artık hiç umudum yok.kadınlar bile haklarından habersiz,onlar bile bu zihniyetteler,herkes olmasada.galiba saldırganca davranmaktan başka şans yok.

Ekşici entellere bir sorudaha sorayim madem toplum dayatmasiymis, neden erkek eşcinseller tum dunyada insanlarin asiri tepkisini cekerken kadin escinseller cok tepki cekmez? Neden erkek calisirken kimse yadirgamaz da, erkek evde cocuk bakip karisi calisirken tum gelismis toplumlar da dahil digerleri bu durumu yadirgar? Ya da yine sizin biyolojinizi ilgilendiren bir sey sorayim, neden boceklerden tiksindiginiz halde ugur bocegi sevimli gelir, renkli oldugu icin mi?

Bir fikir beyan etmeden once bilginiz yoksa az biraz arastirin. Okuma ozurluyseniz belgesel izleyin, kadinlar ile erkek ayni degildir, ikisinin yaptigi seylerin sonuclari da ayni degildir ve bunlarin tamami psikolojik degil fizyolojik nedenlerdendir hatta burada ikisi ayni seydir diyen ergen ve entel kitlenin bile yaptigi fizyolojiktir, amac kadinlar arasinda farkedilmek. Aldatmak elbette kotu bir sey ancak dunyanin her yerinde aldatan kadin toplumdan bizzat kadinlar tarafindan dislanir. Dunyada gelismis toplum yok diyen d bir zahmet siktirsin gitsin.

mikail bey +1

bence de tamamen fizyolojik nedenlere bağlı bir durum. örnek verecek olursak;

bir erkek iki kadınla birlikte yaşayıp, onlardan çocuğu olsa çocukların annesi de babası da bellidir.

kadın iki erkekle birlikte yaşayıp çocuk sahibi olsa, dna testi yaptırmadan bebeğin babasının kim olduğu anlaşılmaz, hatta milyonda bir ihtimalde olsa testte iki erkekte %50 babası çıkabilir (amerikada mı ne olmuştu öyle bir olay kadın aynı gün hem kocasıyla hem sevgilisiyle birlikte olmuş, spermler aynı yumurtayı dölleyince babalıkları eşitmiş filan).

bu yüzden temel dürtüsü hayatta kalmak ve üremek olan insan için ikisi birbirinden farklıdır.

sonuç olarak uğurböceğini severiz ve çocuğumuz iki babalı olabilir. o yüzden tek gecelik ilişkilerde kadına düşen sıfat orospuluktur. zuhaaa:D

@yassa leyn, okulda öğle arası zili çaldı galiba:)

ilahi mikail beycim:) sorun yok nöbetçiyim bugün^_^

kadın aldatırsa bir gecelik kaçamak, şımarıklık olarak görürüm. erkek aldatıyorsa orospudur. benim görüşüm bu.

doğu-batı-şakirt-ateist-avrupa-asya fark etmez.

yeryüzünün her yerinde ideal kadın miti,
kolay ulaşılamayan güzellik ve zarafet nesnesi olarak tasvir edilir. kadın bu özellikleri ne kadar taşıyorsa o kadar idealdir. karşı cinse cinsel zaafı olması ve çok kolay yatağa atılabiliyor olması "kolay ulaşılamazlık" puanını düşürür. bu yüzden cinsel aldatma gerçekleştiren kadınların erkek gözünde değersizleşmesinin sebebi budur. bence.

her ikisini de karaktersizlik olarak değerlendirip konuyu kapatırıyorum.

erkeğin yaptığı kaçamak deil şerefsiz pezevenklik kadının yaptığı da orospuluk adam gibi adamlar aldatmaz ama kadınlar adam gibi adamları sevmezler kimse alınmasın darılmasın bu benim yorumum

www.youtube.com

şu an izliyorum çok kullanışlı bir inceleme.

www.teknoseyir.com

iphone 5 lumia 920 s3 note2..hepsi sınıf arkadaslarımda mevcut ve teker teker inceliyorum fırsat oldukca.eğer fotograf ceksin diyorsanız kesinlikle lumia,kullanabilirlik olarak iphone 5 batarya konusunda note2...kulaklık olarak lumia nın kulaklıgı standartın üstünde öyle ses cok cok iyi diyemem ama apple in yeni kulaklıkları muhteşem...

lumia evet cok eglenceli ama widgetlar bazen cok sıkıcı olabiliyor,mesela ekranda bişeye bakıorum ordan o yanıo öbürü notification gösteriyor filan,alıskın olmadıgımız için olabilir ama şarj konusunda suan bi sıkıntısını görmedim ama sürekli widgetların oldugunu düşünürsek sarj süresi biraz düşebilir.ayrıca kulaklıgı gayet kaliteli ama dediğim gibi cok cok iyi ses beklemeyin

@mukon o nasıl bir sınıftır öyle.

bu arada amacım karar vermekten çok bilgi edinmek, kararımı büyük ölçüde verdim zaten.
Nokia her zaman ilk tercihim olmuştur.

Onun denetimini yapamazlar bence. O zaman her branş maçında imza alman lazım. Kavga engelli basket.maçında oldu mesela. Ayrıca ceza alan arkadaşların farklı maçlardan da cezası vardı. Yani kavga ederken de yasaklilardi zaten.

devletin aklı yoktur maç saatinde imza atılacak dendiyse atılır. adam ölür imza atmaya gelmez polis adama ne oldu demez, savcıya bildirir, savcı polise getirin der, polis öldüğünü öğrenir savcıya bildirir, savcı dava talebini çeker. devlet için sadece prosedür bu. ömür billah devam eder kimse itiraz etmezse

ne hakkında bu olay bilmiyorum ama yeni tck ve cmk ile (2005 den beri) ömür boyu hak mahrumiyeti kanundan kaldırıldı. yani bu olay -varsa eğer- belli bir süre için geçerli olur. aksi anayasanın bilmemkaçıncı maddesine aykırı oluyo çünkü.

kanunen keyfi iade yapamazsınız. anca gidip yalvarırsınız onlarda müşteri memnuniyeti adına değiştirebilirler ki bu tamamen onlara kalmış bir şey.

eğer internetten almamışsanız, gidip mağazadan almışsanız koşulsuz iade olmuyor. ancak işte müşteri memnuniyeti vs. filan diye kendileri kabul ederlerse.

çincedir. sırf 1.2 milyar net bu dili konuşan insan var.

ingilizce'den sonra en önemli dil fransızca, çünkü dünyanın eski ingilizcesi kendisi.

ama aslına bakarsan:

ingilizce'den sonra en önemli dil "ilgilendiğin alana, yaşadığın yere bağlı", çünkü rusça da işine yaeayabilir çince de.

makine müh. adayı için almancadır mesela. inşaat müh. flnsan rusça ya da arapça. mesleğine ilgi alanına göre değişir.

ispanyolca .... coğrafi olarak en yaygın ikinci dildir.

şudur diye bir şey yoktur. Kişiye, amaçlarına göre değişir.

Almancadır. Çünkü el atılan her sektörde alman damgası çıkıyor!

rusçadır. ingilizcen sayesinde para kazanıp ingilizce bilmeyen rus kızlarla yiyebilirsin.

evdeki diğer adamlara uyma ve yiyecek bütçesini herkes kendisi karşılasın çözersiniz sorunu.

malzemeleri kendin alıp kendin yapabilirsin.en basitinden salata.yine değişik yemeklerde yapabilirsin sebzeli-sağlıklı olur.sana şuanlık katılmıyorlarsa,senin yaptığın yemeklerin ucundan köşesinden tadından bakarak beğenirlerse ortak yapabilirsiniz yemekleri de.daha az masraflı olur.

tavuğa aban. tercihen göğüs. bir de oturduğun semtte kurulan pazara gidiver, sebzeler meyveler falan ucuza bulunabildiğinden bunlarla idare edebilirsin. makarna ve pattiz yenmeyecek.

zaten temel erzaklar dışında, tuz şeker pirinç falan, herkes kendi alışverişini yapıyor. o bakımdan bi sorun yok yani, ben neler becerilebilir modundayım daha çok.

öyle uğraşmana filan gerek yok. önemli olan porsiyonlarını küçültmek. herşeyden ye ama az ye.

teoride mümkün, pratikte hardcore

daha cok sevis, daha az ye, daha cok ic

mümkün, bizzat yakın bir arkadaşım yapıyor şu an. ha biraz ev masrafı arttı o kadar başka sıkıntısı yok.

ben bunu yapıyorum. semt pazarına okuldan sabah gidip 4-5 gibi çıktığımdan gitmem mümkün olmuyor. ama kipada cumartesi günleri erken saatlerde gayet uyguna taze sebze bulunabiliyor. her yapılan yemekte iki gün gibi gidiyor. abur cubur cipsti şuydu buydu kesinlikle almıyorum. tatlı ihtiyacımı da browni intense'ten karşılıyorum toplu paket alıp hergün bir tane yemeye alıştırdım kendimi.(normalde çok fazla tatlı tüketirim) bol kalorili makarnalar kızartmalar ancak iki haftada bir gün ve alışınca çoğu zaman aramıyorsun bile. sonuç olarak işe yarıyor olmalı boyum 1.71 kilomda 49.5 - 50 arasıda gidip geliyor

p.s: normalde ne yiyorsun bilmiyorum eğer hergün makarna yapmıyorsan harcaman da azalacaktır.

dışarıdan yemek sipariş etmeyi çok çok yoğun olduğun zamanlar dışında unut.
ekmeğe fazla abanma, abur cuburu kes, makarnayı haftada maksimum bir öğün tüket, kola almamaya çalış eve. fırın yemekleri çok rahat, genelde malzemeleri koyup pişmeye bırakıyorsun sadece ve o arada başka şeyler yapabiliyorsun. ara öğün olarak şekeri çok yüksek olmayan meyveler tüket. ıspanak, semizotu falan 5 dakikada pişen şeyler, yoğurtla bunları yiyebilirsin ya da yanına hemen bir tavuk göğüs ızgara yapabilirsin.

bir de doymazsan ekmek yerine salata yap ye. ben bazen sadece iceberg/marul limonlayıp yiyorum ara öğün olarak. salatalığın da kalorisi çok düşük, acıkır gibi olunca bir iki salatalık ya da cacık yiyebilirsin. bir de sütü yoğurdu benim gibi çok tüketen biriysen en azından yarım yağlı al, moova'nın yarım yağlısı gayet başarılı.

kamil koç rahat hat otobüsleri.

Metro Suit, Varan Deluxe, Kamil Koç Rahat Hat, Pamukkale Pamukyol, Anadolu X Large var bildiklerim arasında.

Uzun boylular için koltuk genişliği değil, diz mesafesi önemlidir. Bu konuda Anadolu X Large'ı epeyce methediyorlar ama kullanmışlığım yok.

kamil koç rahat var, ulusoy'un var, varoğluvar..

nilüfer turizm

nilüferinkiler süper rahat

20) One Flew Over the Cuckoo's Nest
14) Mr Nobody
10) Little.Miss.Sunshine

diğerlerini izlemedim.

mr nobody'i kafan çok çok sakinken ve zamanın varken seyret. :) diğerlerinni bilmiyorum :)

20'yi başa koyun. sonra how to train your dragon.

12'yi bir an önce izle de gerisini zamanla izlersin nasolsa.

One Flew Over the Cuckoo's Nest
Yürüyen Şato.(howl's moving castle ise)
Children of Men
Mr Nobody
Kung.Fu.Panda.2
Natural.Born.Killers.
Little.Miss.Sunshine
How.to.Train.Your.Dragon.
City.Of.Ember
Mary.and.Max
Megamind.
Cemetery Junction

diğerlerini izlemedim.

one flew over the cukoo's nest çok kült, meşhur bir filmdir. "oha izlemedin mi" falan derler. beğenmeyecek olsan bile ilk onu izle bence aradan çıksın :)

One Flew Over the Cuckoo's Nest herhalde hayatımda izlediğim en komple filmdi. onu izle.

12

5

onu veren bunu da verir dedi ve 5 aldı fanboy.

5 al 5, yeni olan iyidir her zaman.

'5 al yenisi iyidir' diyenlere soruyorum: youtube ve google maps uygulamalari yok 5 ler direk ios 6 yuklu geliyo onlari nabcaz? henuz bi cozum de bulunamadi o igrenc apple maps yerine. kisaca software update gelmeden, youtube ve google maps geri gelmeden ne ios 6 ya update ederim ne de 5 alirim.

yeni alinan 4s'ler de direkt ios 6 yuklu olarak geliyor.

konuya çok vakıf olmasam da şunu biliyorum; reşit de olsalar ailesiyle yaşayan ve çalışmayan öğrenciler ailesinin bakımına muhtaç statüsüne giriyor; sağlık hizmetleri, pasaport/emniyet hizmetleri.. ucu bir şekilde dokunabilir o yüzden.

kefil olmadığı sürece sorumlu olmaz, genelde kefilsiz de borç vermezler zati. ama kayıtlı evin orası gözüküyorsa hacze gelebilirler.

@neseranni; hacze gelirlerse bir şey alabilirler mi hocam hukuki olarak?

almamaları lazım.
allah allah?
18 yaşındaki çocuğun neyine güveniyorlar da bir şey veriyorlarsa gitsinler o güvendiği şeyden alsınlar alacağını.
hiçbir şey yapamazlar.

haciz olayı gerçekleşecekse, söz konusu kişilerin banka hesapları da bloklanıyor sanırım?

valla ağzınız iyi laf yapmıyorsa gelen elemanlar çatır çutur götürür evde bulduklarını. sonuçta evdeki eşyaların kimin üstüne olduğuna dair faturalarınız var mı? muhtemelen yoktur. ama işte bir şekilde kapıdan çevirip bir şekilde anlaşma sağlamak da mümkün ikna yöntemleriyle. tabii işin o noktaya hiç gelmemesini dilerim.

ikamet nedeni ile sorun olabilir. ceza hukukunda suç ve ceza şahsiliği ilkesi vardır. ama borçlar hukukunda iş bazen değişiyor. anne "oğlum okuyor. orada yapmış. haberimiz yok. ikameti burada ama orada haltlar çevirmiş" diyerek sıyrılabilir. hatta oğlunun ev adresini verebilir. sonuçta öğrenci evinden alabilecekleri şeylerin sayısı da sınırlı. annenin evine girmelerinden iyidir. bu arada hacizde eşyaların alınması kalktı falan gibi bir şeyler değişmişti yakın zamanda ama bunun ayrıntısını bilmiyorum. en güzeli annenin oğlunun öğrenci evinin adresini vermesi. yani "onu reddettik" durumu değil ama bizden habersiz yapmış. e zaten reşit. o yüzden gidin ondan alın diyebilir sanki.

@neseranni; hocam peki bu kişiden dolayı anne zarar görmemek için ne yapması gerekiyor? ikametgahını aldırsa evden? ya da hukuki yollara başvurabilir mi? herkese teşekkürler yanıtlar için...

ikametgahını taşıttığın takdirde herhangi bir sıkıntı kalmaz. ama sonuçta ailendir, zor duruma düştüğünde, allah korusun mahkemelik olman durumunda haberleri olur ve yine kefalet ödemeye kendileri razı olur, kendileri teklif ederler. yani, ailenle ilişkini kesmezsen, yine ailen bu işe dahil olur. bunları da gözardı etmemelisin.

şunu da belirteyim, üstteki arkadaşın belirttiği gibi çıkan bir yasa mevcut. artık haciz işlemleri öyle al-götür olarak hemencecik yapılamıyor. sanırım bizimki de iknadan ziyade bu yasayı öne sürmemiz sayesinde önlenmişti... ben tanık olmadığım için durumdan tam haberdar değilim, dayımlardı tecrübe eden kişiler.

aile dışı birisi olsa ikameti aldırarak sorundan kurtulunabilirdi. ancak aile üyesi olduğu için koruma ve gözetme yükümlülükleri var.

ha illa böyle senet şu bu korkuluyosa bundan kısıtlılık kararı çıkarttırılabilir mahkemeden. çıkarılan kısıtlılık kararının ilanıyla yapılan borçlandırıcı hukuki işlemler geçersiz olur. gördüğüm kadarıyla korkuluyo ve olması muhtemel bi durum var ki başvurmanız en mantıklı yol budur, kısıtlılık kararı çıkarttırmaktır.

ikematgahını aldırsınlar çocuğun yoksa ailesine dert olur

ben seviom.

azcık seviyom. tanısak çok severiz belki

Ben nıç'ı seviyom. Onun nick i daha güzel.

otonom'u seveni de seviyom, otonomdan ötürü

nıç seni seviyorsa ben de seviyorum.

abaza ve kamilsin çünkü

hümanisttir belki joelskellington :(

ben prensip olarak insan sevmiyorum kusra bakma.

Biz "Yaradan"ı da görmeden sevmedik mi...

kendini sev önce dostum. şu bilgisayarı kapat ve düşün! çok ciddi oldu.

üzülme yaşanıyor öyle de bi şekilde

seviyorum ben seni üzülme

sen ne problemli bi adamsın ya.bir git artık.

sabıka kaydını apostilli yapmak için cumhuriyet savcısına imzalatıyorduk ama geçici mezuniyet belgesini de bu mantıkla dekana mı imzalatacağız ki?

çok deli mantık yürütürüm

Rektörün imzası var halihazırda:)

Kaymakamliktan yaptirabilirsin belki.

2 türlüde oluyor, 2 türlü de yaptırdım çünkü.

ilk tecrübemde önce apostil sonra noter'e gittim. noter bi güzel damga vurdu apostile ve para aldı.
ikinci tecrübemde önce notere gittim sonra apostilini yaptım. noter parası cebimde kaldı. 2 türlü de hiçbir sıkıntı çıkmadı belgelerde.

ben universiteden mezuniyet belgesinin 2 tane kopyasini aldim. (orjinal degildi ama uzerine asli gibidir damgasi vurdular) sonra onu gidip valilikte apostilledim. hem orjinali orjinal sekilde yanimda, hem de 2 apostil kopyasi yanimda.
noter felan gereksiz sanki? amac belgenin diger ulkelerde kullanilabilmesi ise zaten ulkeler o noteri degil, apostili taniyacaklardir. Apostil yaparken de kimse bana git noterden onaylat demedi.