kendini önemseyerek de iyi bir insan olabilirsin.

önce can sonra canan.

Evet hata ediyorsun, bence alakasız insanlara iyilik yapabilirsin, kimseye kötü bir şey yapmayarak da iyilik edebilirsin, ama ilgili kişilere özellikle iyilik yapmamalısın, çünkü çoğunlukla anlamıyorlar, anlayan da kıymet bilmiyor filan, en iyisi yapabiliyorsan aynen dediğin gibi yalnızca kendini düşünmek,

belki de o kadar iyi biri değilsindir. a'ya çok iyi b'ye az iyi oluyorsan b gönül koyar. kendini önemse herkese eşit hak geçsin.

Yolu doğru olanın yükü ağır olur .başkalarının yaptığı kötülüğü unutmalısın.
Unutamaman ,zaten kendini önemsediğini de gösterir .

Su hayatta bencil olacaksin bunu bilir bunu soylerim. Iyilik yap denize at falan gec abicim bunlari. (Omru iyiliklerle gecmis birinin tavsiyesi)

iyi biri olmak değil de kötü biri olmamak önemli, o yüzden en azından uç kişiler hariç tanıdıklara pek iyilikte bulunulmamalı, yabancılara da işte kötülük etmemeli. uç kişiler burda tamamen uç, tamamen sadakatinden emin olunan kişiler ya da sadakatin önemli olmadığı kişiler olabilir.

onun dışında yakın kişilere iyilik yapmak onları zalimleştirir. insanlar iyilik yapanları kullanmayı marifet sayıyor artık.kimseye zarar vermeden, olabildiğin kadar kötü olmak en iyisi.

Nasıl davranmak istiyorsan, nasıl hissediyorsan öyle davran. İyilik ve kötülük insanın içinde olan şeyler. Zorlayarak iyi olamazsın. Kendini kandırma.

Sen iyi de olsan karşındaki kötü bilecek
kendini düşün
onlar seni düşünmüyo sen kendini düşün

Yoo naif olmanın zarari yok ama içine atma.. O zaman sorun oluyor işte..

www.idefix.com

dönemin burjuva çevresini ve cinsel hayatını anlatıyor, okudum ama beğenmedim, açıkçası yatmadan önce yüz fırça darbesi gibi kitap

Marguerite Duras - L'amant (Sevgili) ?

Marquis de Sade'ın bütün eserleri.

gözün öyküsü, georges bataille.

itaatkar - karolin fişekçi.

çirkinin aşığı-yazarını hatırlamıyorum. adamin seyini bile 3 sayfa tasvirlemislerdi o derece bir kitap.

kürklü venüs - leopold von sacher masoch
tehlikeli masallar - ahmet altan

Bir kişi bile yazmamış:

(bkz: Henry Miller) - (bkz: Yengeç Dönencesi)/(bkz: Oğlak Dönencesi)
(bkz: Erica Jong) - (bkz: Uçuş Korkusu)
(bkz: Anais Nin) - (bkz: venüs deltası)

Edebiyat dedigin bunlar azizim.

(bkz: guillaume apollinaire)
(bkz: genç bir don juan'ın maceraları)

Kemik, Yatak Odasında Felsefe

valla okuyunca zılgıt dışında aklıma direkt bu geldi:
www.youtube.com

www.youtube.com

Bence kesin canto del pilon.

edit: oha yazmışlar :(

bir hispanófilo olarak bildigin utandim "pilón" u io io diye anladigima :(

Sagolunuz arkadaslar.

Evde internet ve pc varsa online oyun çok iyi vakit doldurtabilir.
geçen yaz işsizken lol oynuyordum sürekli, çok iyi geçiyordu vakit.
param yok dediğin için bunu diyorum yoksa dışarı çık falan diyecektim, bu devirde dışarı adım atman para.

şu sıralar instagramda gördüğüm kadarıyla etamin işinde iyi para var. istanbuldaysan eminönünden ucuza kasnak kumaş ve iplik alırsın bi sayfa açar yapıp satarsın. çok güzel vakit geçirtiyo üstelik

@kakamel: çok iyi fikir :)

yapmaya niyetlenirsen ucuzcuların yerini tarif ederim sana :) bazı yerlerde fiyatlar astronomik çünkü :/

Ben de istiyom!

Akilli Telefon, tablet tarzı birşeyin varsa kesinlikle (bkz: duolingo). Gerçi PC üzerinden de giriliyor ama ötekiler kadar sarmadı beni nedense. Hem yeni dil, ya da mevcutu geliştirme (Türkçe konuşanlar için ingilizce programı var). Hem güzel vakit geçirtiyor oyunla falan, hem de faydali bir iş yapmis oluyorsun, kendine katki.

Haa dersen ki ben hem oyalanayim hem para eden birşeyler yapayım, o konuda senin yeteneğini merakini bilmeden birşey söylemek güç.

Oyun vs zaten yukarıda söylenmiş.

Bu arada evin işi bitmez yahu, illa birşeyler çıkar?

yarışma ve hediye veren marka ve siteleri takip edip hepsine katılabilirsin. kazandıkların gelmeye başladıkça keyfin de yerine gelir.

bunlar olmaz mı?
www.lightinthebox.com
www.miniinthebox.com
www.sunsky-online.com

@vanwarantion olur olur da, bir tane site vardi adini unuttugum deli olucam, hayir site popüler de bir site.

hatırlarsan bi haber veriver. ben de merak ettim bak şimdi :)

-yan eki -oglu manasina geliyor. örnegin tokatliyan - tokatli oglu gibi. ermenilerin osmanli tebaasi oldugunu düsünecek olursak, soyadi kanunu cikinca herkes meslegi ya da memleketiyle alakali birer soyadi almis.

bilmiyorum ama mesela türkçenin temelinde çok katkıları olan dil bilimcisi Agop Dilaçar var .Türk diline katkısı olduğu için Dilaçar soyadını vermiş Atatürk:D

Ermeniler dini anlamda ne ortodokstur ne de katoliktir.Bu yuzden uzun donem dis dunyadan politik olarak destek bulamadilar.Bu da onlari turklere ister istemez yaklastirdi.Aile arasinda bile turkce konusur hale geldiler,millet i sadika kabul edildiler.

153 beyaz masa. belki uyarırlar...

www.ibb.gov.tr

bagli oldugu duragi biliyorsaniz arayip duraga sikayet edin.

seni nereye istersen götürmek zorunda. taksiciler odasına şikayet edebilirsin plakasını almışsan.

evet beyaz masaya şikayet ediceksiniz

[email protected] buraya mail attım
falakaya yatırırlar umarım şerefsizi

iteoya da yazdım

araba sokmuyorlar bugün diye biliyorum ben.

ucuz birseydi, recetesiz de alabilirsin avmigran i. migren varsa eger daha etkili ilaclar da mevcut.

ek programlarla halledilebilir çok büyük ihtimalle.

video'nun içindeki ses dosyasını ayırıp gayet de yapabilirsin.

ses dosyasi degil, bildigin video oynasin istiyorum. nokia 5800 in yapabildigi birseyi samsung s3 yapamiyor demeyin bana simdi.

kisaca özetlemek gerekirse haddinden fazla

sene 2002, ısıtmasız 1+1 eve (cihangir caddesi üzerindeki)500 tl veriyordum. oradan hesapla. gereksiz pahalı ve değmez.

1000'den aşağı zor.

huzur evine verin kurtulun.

anlar mı bilmiyorum ancak, açık açık söyleyin. o eve gelecek diye girdiğiniz ruh halini, onun evde yarattığı kalıcı etkileri tek tek belirtin. işe yarama ihtimali var. yaramazsa da gördüğüm kadarıyla daha kötüye gidemez.

psikoloğa götürün. yapın bunu, kendiniz konuşmaya çalışmayın.

o yaşta kadını karşına alıp bunları yapma diye konuşulmaz bile. en mantıklısı yardımcı tutmak gibi. bu konuda ikna etmeye çalışın.

bu konuda anneannene laf anlatabileceğinizi düşünmüyorum. hani böyle durumlarda en güzeli ayrı bir ev tutup kendisini ayrı eve çıkartmaktır. hani hem sizin evinize karışmaz hem de siz arada bir gidip gönlünü razı edersiniz ama görülen o ki kendisinin ayrı evi olduğu halde yani sizde kalmadığı halde sizi bezdirmiş durumda ve artık huzurunuzu kaçırmaya başlamış. tekrar diyorum anneannene ne derseniz deyin pek bir şeyin değişeceğini sanmıyorum bu noktada size düşen annenizle ve babanızla konuşmanız durumu açıkça ortaya koymanız ve annenannenizden kaynaklanan bu durumu en az huzursuzluk verecek şekilde atlatmanız gerektiğini aile bireylerine hatırlatmanız. bu konuda babandan biraz daha sabırlı olmasını ve annenin yanında olması gerektiğini bu durumun onun içinde kolay olmadığını söylerken, annene de anneannenin davranışlarının evi huzursuz ettiğini bu konuda sence ne yapabiliriz diyerek onun yanında olduğunu söyleyebilir ve oluşan gerginlikler hususunda babana hak vermesi gerektiğini birbirlerini biraz daha anlamaları gerektiğini v.s anlatarak karşılıklı olarak orta yolu bulabilirsin.

merhaba,

öncelikle söyleyeyim ki durumunuz gerçekten zor ama dayanmanız lazım. ne yazık kinasıl atlatabileceğinizi bilmiyorum ancak anneannenizin alzaymır olup olmadığını kontrol ettirin. söylediğiniz şeylerin aynısını alzaymır hastası olan bir kaç tanıdığım kişide gördüm-duydum. faydası şu olabilir; alzaymırsa ne yazık ki -bildiğim kadarıyla- anneanneniz için yapılabilecek birşey yok fakat anna-babanızı bir psikoloğa götürebilirsiniz ve onlara dayanma gücü verebilirsiniz. alzaymırla olan ilişkisi şu; doktorlar bunun çözümü olmadığını yaşayacakları süreçleri, nelerle karşılaşacaklarını anlatacaktır ve bu şekilde hazırlıklı-dayanıklı olmalarını sağlayabilirler.

o yasta bir insanin solediklerini dikkate aldiginiz icin bence sizlerde sorun. yaslaninca cogu insanda huysuzluk olur. yaptiklari, soyledikleri seyler cocuksulasir. dediklerini,yaptiklarini alttan almamak tabiki sorunlar yaratacaktir.
yapmaniz gereken ona evinizde rahat bir ortam hazirlayip huzurlu olmasini saglamak. bu onun kendisini guvende hissetmesini ve huysuzluklarini azaltacaktir. gerekirse yine kendi evinizde bi yardimci tutabilirsiniz ancak yaslilar yanliz kaldiklarinda surekli ölümü dusunurler ve cocuklari disindaki insanlara guvenmek istemezler bu yuzden kendi evinde birini tutalim kalsin demeyin.
sizin suan babaniza kizgin olmaniz gerekirdi ona degil!

derhal psikiyatrist, acik, net!

bunu söylemem dogru degil belki ama, en azindan dayar xanax lari, pamuk gibi yapar teyzeyi...

hep böyle miydi, yoksa dede vefatindan sonra mi böyle oldu?

durumu ona açık ve net bir şekilde anlatın.
olmadı psikiyatrist.
olmadı artık huzur evi sizin için son çare gibi.
aileni mutsuz edecekse bir şeye yaramaz her ihtimali düşün ona göre hareket et.
bizim anneannenin 4 oğlu var annem tek kızı ve anneannem her daim bizde kalır
kışın falan gelir 4 ay kalır gider
zerre huzursuzluk vermez ama.

işiniz zor hocam.

babam çok anlayışlı bu konuda onun yarattığı hiç bir olay olmadı ama ister istemez insanın canına tak ediyor.

psikolog olayını denedik, ilaç fln verdi ama o sıra yine bizde kaldı, hem ilaç aldığı zamanlarda yolda yürürken dengesini fln kaybetmiş sonra kestiler ilacı.

alzheimer yok, benden daha iyi bir hafızaya sahip olduğuna eminim.

hep huysuzdu, gençkende böyleymiş, akrabalardan birisi söylemişti.

unutkanlığı asla yok, kafa çok iyi.

sağolun psikiyatrist olayını yeniden gündeme getireceğim.

psikolog ilac veremez, verirse de böyle olur iste, dengesini de kaybeder hersey olur!

isin ehli bir psikiyatrist en iyisidir her zaman...

damdan düşenin halinden damdan düşen anlar derler ya anlattıklarında kendimi gördüm. neredeyse aynı durumdayım. anneannem iki aydır gece gündüz bizde kalıyordu. üstelik kulakları da iyi duymuyo ve söylenilen hiç bir şeyi anlayamadığı gibi yorumlayabileceği en kötü şekliyle yorumluyo. allahtan bir haftadır dayımda, normale döndük. ben buna bir çare bulamadım, görüşmediği diğer çocuğuyla görüşseydi en azından arada sırada rahat ederdiniz. hiç mi yolu yok barışmasının, onlarda kalmasının?

Selam;
Öncelikle şunu söyleyim aile büyüklerine karşı kayıtsız şartsız saygıdan yana değilim ancak söz konusu durumda tutunacağı tek dal siz olmuşsunuz. Olası bir kalp kırıklığında teyzenin düşeceği anksiyeteyi tahmin edemiyorum. Bu açıdan daha yapıcı bir şekilde çözüm bulma taraftarıyım. Huysuz yaşlı bir ihtiyar olabilir [gelinleriyle olan durumundan hareketle bu çıkarımı yapıyorum], huzur bozabilir [gene siz söylemişsiniz] fakat söz konusu durumun çözümü evden göndermek vesair değil de ilaç, farklı uğraşlar gibi bir yolla olmalı.

Lisedeyken huzurevi ziyaretlerine gitmiştim. Orada hangi yaşlıyla muhabbet etsek hepsi hayırsız evlat ve gelinlerinden bahsediyordu. Bazıları torunlarının bile doldurulduğunu söylüyordu. Sanırım her şey böyle başlıyormuş. Şunu söylememde fayda var;

Durumu tahmin edebiliyorum. dedelerim ben daha ilkokuldayken vefat etti. Anneannem de babaaannem de yıllardır dul. Ne kadar alıngan davrandıklarını, ne kadar duygusal olduklarını tahmin ediyorum. Gördüm. Bİzimkiler de boşanıyorlardı az kalsın. Ki bunda benim annem sizin babanız kadar anlayışlı değildi galiba.[hep bu gelinler...]

Fakat çözüm yollamak değil. İlaç tedavisinde ısrar+ bakıcı tutulmasından yanayım önce ilaç tedavisi lazım galiba. Paranoyası var sanırım [''öldürür beni'']. Sonrasında iyice konuşup kırmadan, çocuklu bir bakıcı tutulmasını tavsiye ederim. Çünkü bu insanların şu yaşta yapacağı hiçbir şey yok. Çalış desen çalışamaz,yat desen yatamaz huysuzdur. Çocuğa bakarsa vakit harcar bu sayede etrafa sarmaz.

O bakıcısının çocuğuna baksın. bakıcısı da ona baksın. [bir arkadaşımın çözümü bu bu arada]

Türkiye de öss (lys olmus simdi adi:) girip, burada bir yere yerlesmen gerek. Daha sonra yerlestigin yere göre universitelere basvuru yapabilirsin. Almanyada bizden farkli olarak her universite kendisi seciyor istedigi ögrenciyi, dolayisiyla ne kadar basvuru o kadar sans demek.

genelde acik arttirma usulü olur, ama cok fazla kisi bilmediginden gelmez...bir de belirli bir para yatirmak gerek o arttirmalara girebilmek icin. Ayrica bu isler icin genellikle adliyeden adamlarla kontagi olan kisiler kapar.

gidip neye ihtiyacınız olduğunu önceden yazdırıyormuşsunuz sonra o maldan ellerine düşerse sizi arıyorlarmış bildiğim kadarıyla. sonrası da açık arttırma.

İcra müdürlüğü borçluya ait bir malı haczettiğinde ya kendisi ya da belirlediği bir bilirkişi malın muhammen bedelini belirler. Muhammen bedel, adından da anlaşılacağı üzere tahmini bedeldir. Araç satışı üzerinden gidelim. 2008 model bir araç icra müdürlüğünce satılıyor olsun, muhammen bedeli de 20.000TL diyelim ki. Aracın piyasa değeri de 20.000 TL civarı olsun. Birinci satışta muhammen bedelin %60'ından açılış yapılır (buna bir de cüz'i satış masrafları eklenir.). Örneğimizde 12.500 TL civarından başlar. İhaleye katılan kişiler pey sürerler. Yani artırımda bulunurlar. Süre bitiminde en çok artıran ihaleyi kazanır.
Ancak ihaleyi kazanmakla iş bitmez. 7 gün içinde ilgili herkesin ihalenin feshi davası açma yetkisi olduğundan bu süre geçirilmeden araç ihale alıcısına teslim edilmez. İhaleye katılanlardan muhammen bedelin %20'si kadar teminat alınır. Örneğimizde 4.000 TL. Sadece ihaleyi kazanan kişinin teminatı içeride durur. Diğerleri satış bitiminde iade edilir. İhale alıcısı 7 günlük süre içinde kalan bedeli öder. Mesela 14.250 TL'ye almış olsun. 10.250 TL daha ödemesi gerekir. Bu süreyi kaçırırsa satış düşer ve yeni satış masrafları ve bu yeni satışta, eski satıştaki bedele göre daha düşük bir bedelle alıcı bulunması halinde aradaki fark da ihale alıcısının ilk satışta verdiği teminattan karşılanır. Sonuçları ağır olur.
Ayrıca aracın cinsine göre KDV ödenir. Damga resmi ödenir. Bunlar maliyet hesabını doğrudan etkileyen kalemlerdir. İcradan mal almak güzel gelir ancak prosedürü sıkıdır bilmeyen için.

Birkaç püf nokta daha ekleyecek olursak:
Malın 4'te birine satılma olasılığı yoktur. İlk satışta kimse artırmazsa ikinci satış %40'tan açılır. Ama yüzde kırk yüzde yirmibeşten büyüktür ;)
Geçenlerde bir Toyota Avensis satışına katıldım, arabanın motoru yoktu fakat dışarıdan taş gibi görünüyordu, gerisini varın siz düşünün. Riskli iş. Şasi no'su değiştirilmiş araçla bile karşılaştım.
Ayrıca alacağınız malın sağlam ya da bozuk olup olmadığını bilemezsiniz çoğu kez. Sonradan anladığınızda iş işten geçmiş, ödediğiniz para devlete, alacaklıya ve borçluya filan ödenmiş olabilir. Geri alınması için dava açmak gerekebilir vs. vs.
İşi bilen birilerinden yardım almaksızın tek başınıza bu işe atılmayın, hüsrana uğrarsınız.
Bu işin de kendi çapına göre bir mafyası olduğunu unutmayın.

hem kolay kolay sana aldıtmazlar hemde bi tavsiye kimsenin ahı olan bi malı almak iyi bişi değil bence.

enpatika.com linkte aklına takılan hertürlü soruya cavap bulunmakta. dedigin gibi çok daha uygun fiyata alabilirsin ama uğraşma meselesi makaleyi okumanı tavsiye ederim.

Arabalar için olanlara genelde avukatlar, yedieminciler ve polisler(yerine başkasını sokuyor) falan giriyor. Mesela avukatlar açık arttırmayı biner biner yükselttiği için hep küfür yiyorlar :D bir arkadaşım kovalıyor bu işi. Ucuza alıyor arabaları, sonra satıyor. Epey kar elde ediyor.

ortopedi bakar bence

fıtık şüphgesi varsa, beyin cerrahi.

ilk defa gidicem çok ağrıyo belim.

beyin cerrahi de bakıyor. bazı bel ağrılarına şiddetli boyun tutulması teşhisi koyuyorlar. ciddiyim.

fizik tedavi ve rehabilitasyon doktoru gittim gördüm..
istanbuldaysan doktor önerebilirim.

ortopedi en basiti, o zaten gerekli yönlendirmeyi yapacaktir. Bel agrisinin fitiktan romatizmal durumlara kadar 1001 cesit sebebi var!

ağrın arada bir tekrar eden, sürdümü de bir aya yakınsa tavsiyem beyin cerrahi.

nakit hesaptan paypal a para gönderemezsin/cekemezsin, kredi karti ya da sanal kart gerekir.

yalniz garanti bankasi normal bankamatik kartina bagli sanal kart cikartiyordu sanirim, bi bak derim.

kredi kartınız yoksa, garanti bankası normal hesabınız üzerinden sanal kart oluşturmalısınız öncelikle, daha sonra o sanal kartı paypal'a bağlamalısınız. sonrası zaten para ekle kısmıyla halledilir.

böyle lingerie ic camasiri biraz tehlikeli sularda yüzmektir önceden bunu söyleyeyim. Ama illa alicam diyorsan (erkek oldugunu varsayiyorum)bir kac noktaya dikkat etmende fayda var:

1-Öncelikle mutlaka sevgilinin bedenini dogru olarak ögren. Eger büyük alirsan sen beni bu kadar sisman mi zannettin diye hir cikartabilir, kücük alirsan da asiri rahatsiz olur ve giymez.
2-O yokken bir cekmecelerini karistir...ne tür seyler giyiyor, ne renkler agirlikta? simdi sürekli pamuklu rahat seyleri tercih eden bir kizsa, senin alacagin sentetik, dantelli, ipek vs tipi seylerden hoslanmiyor demektir. Eger ki kullandigi renklere yakin bir renk alirsan (örnegin beyaz agirlikliysa ten rengi, acik renk ya da lacivert, siyah gibi koyu renkler hakimse bordo gibi koyu renkler) hem giyme sikligi artar, hem de sana mütesekkir olur.
3-Lütfen öyle arasi delikli donlar, efendim cingirakli bilmemneli püsküllü vs seyler alma, kizin tabiatina göre "sen beni ne sandin" dan "babaciiim sapiiiik!" a giden tepkilerle karsilasma riskin var. Efendi gibi, giyilebilirligi olan birsey begen.
4-Seksi olmak illa porno yildizlarina benzemek degildir, seksi ama klas olunabilir. Alirken bunlari da gözönünde bulundur.

Bundan al:
wallpapers.wallpaperbase.com

yatak alev alır.

nicki çok uzun olan arkadaşın da dediği gibi çıngıraklı püsküllü zilli düdüklü şeyler alma sakın. seksi ama ağır dursun ne bileyim takım şeklinde alabilirsin mesela sütyen-string gibi. en azından normalde de kullanabilir, babydollu normalde giyecek hali yok ya.

siyah dantelli vazgeçilmez bir klasiktir diye düşünüyorum.

tabi sonunda istediğin şeyi dikkate alırsak, senin hoşuna giden tip ve renk daha önemlidir diye düşünüyorum.

sonunda ateslı bır sevısmeyı hak etmek ıstıyorsan,

git adam gıbı bı hedıye al. esantıyon olarak da hem seksı hem de kızın kullanabılecegı bı takım alırsın. dogumgunumde bana kocam tanga alsa, ertesi gun boşarım lan. ne acayip iş. ayrıca kızın dogumgunu, ateslı sevısmeyı bırak o hak etsin.

anaaam valla sinire kestim.

Kaliteli bir markadan normalde de giyebileceği bir şey al. O Adriana Lima resmi linkindeki şeylerden sakın alma, bana biri ondan hediye alsa direk sevişmeyi düşünmüş bu derim inadına sevişmem. Fileli, zilli şeylerden zaten kaçınıyorsun. La senza ya bakabilirsin güzel bir takım olabilir, ama bence iç çamaşırı fikrinden vazgeç. Çok amacını belli eden bir hediye o. Hele sakın giy de görelim falan deme.

bunlardan deneyebilirsiniz, çığır açabilir:

i46.tinypic.com

gecelik al yaa daha tehlikesiz
gerçi ne bilym abi kızı tanımıyoz etmiyoz belki jartiyere çıldırcak falan
biz ne bilelim ajan provakatör!! biz ne anlarız senin sevgilinden?
ajan provakatör demişken kanyondaki agent provacateur e gidip çok abuk subuk bişey de alabilirsin, fiyatlar biraz tuzlu ama. eğlenceli olur belki.

la senza'ya bi bak. çok çeşit var uygun bi şey bulursun heralde:D

ateşli bir sevişme olsun istiyorsan al bir tek taş.kral sensin kobi istersen olur tabi.

ya bırak dolaylı yolları yok jartiyermiş tangaymış sdfghfshg
ateşli sevişme istiyosan bayan azdırıcı haplardan al www.bayanazdiricilar.com

@ennoia_: Dürüsçe bu hediye sana alınsa sevişirmi idin arkadaşınla...

@ermanen: resimdekinden kasıt hangisi? Hatun mu üstündeki mi? her ikisi mi? Eğer mümkünse nerden alabileceğimi de belirt dicem kelin ilacı olsa başına sürerdi diceksin.

@biggirlsdontcry: ilgine teşekkürler.

@the man who hears deepest inquisitions: Seni de tebrik ediyorum. Amma çok biliyorsun bu konuları...

@anneke: Amma kendine özgüvenin var. Kız arkadaşın hem şanslı hem şanssız...

@holly golightly: Allah senin arkadaşına sabır versin. Adam niyetini nasıl belli edecek peki sana. Ne zaman sevişmek istersin, niyetini nerden anlayacak... İşi zor walla.

@cisterna: Öyle söylemeyin bence. Buradan çok güzel fikirler elde ediyorum işte. Çok yardımcı oluyor herkes...

@duptıs: +1. Herşey para ile ilgili zannımca...

valla hacı ben ironimi yaptım, iç çamaşırıyla bitse olay hepimiz lima lima, gel bize bazı bazı...

şimdi buradaki asıl meseleyi gözden kaçırmışsınız.

"sonunda ateşli bir sevişmeyi hak etmek."

işte kızların, erkeklere dayadığı o iğrenç mantık.

"eğer benimle ateşli bir sevişme yaşamak istiyorsan, bana çok olağanüstü bir hediye almalısın."

ve o hediye alınmazsa, sadece sevişmeme cezasıyla da kalmaz, durmada somurtan, mutsuz olan, ilişkiye gerginlik pompalayan bir kız arkadaş ortaya çıkar ve erkeği hayatından soğutur.

kızı mutu etmek için devamlı hediye almak zorunda olduğunu düşünen oğlanceğizimiz haliyle zihinsel ve duygusal gelişimini tamamlayamaz. bir insanın kalbine girmenin, bir kadının aşkını tatmanın yolunu öğrenemez ve sonunda ergen yaşlarından öğrendikleri "hediye al mutlu olsun" formülüyle ömür boyu ilişki yürütmeye çalışan mutsuz erkekler ve ruhlarına inemeyen erkeklerle ömür boyu mutsuz kadınlar ortaya çıkar ki, sonucu şu anda içinde yaşadığımız şizofren moron toplumdur.

tabi bir de şu var. eğer sevgilin sana gülümsemiyor, somurtuyor, mız mız yapıp duruyorsa, ilişkini sorgulamanın vakti gelmiştir.

twitter.com

@Cem Şancı: Sayende öğreniyoruz yeni şeyler...

benim bildiğim cem şancı klonlarına prim yaptırmaz ama neüyysse..

klon olmadığım için olabilir mi beybi?

Şu uzatarak konuşmaların artık baydı, kendini yenile. Tiksinti geldi yeminle. 'cem şancüü içünü dükmekçün bü başlüklerü kendü mü üyüdüryyyür nüee. üç çemaşürü düyürüsünde büle dündan fürlar gübün fürlüyyür adüüüam.'

İkincisi beyinsiz erkeklere her türlüsü müstehak. Ne yazık ki sende onlardan birisin ki baya koymuşlar geçmişinde, çok yazık. Hayatına kazık atan kadın/kız her kim varsa, alnından öpeyim onun, iyi yapmış. Şimdi sen de bi siktir ol git lütfen.

Zeki olmayı, kadına erkeğe sikerek küfür eden ve kendini tweetlerde kanıtlamaya çabalayan zihniyet ne yazık ki en aptal insan oğludur.

Herif burada kız arkadaşını cinsel obje olarak görüyor demiyorsun da yok kadın tarafı almazsa gocunur, somurtur diyorsun. Alma kardeşim, almayın ulan hiçbir şey. Zorla çükünüzü mü kesiyorlar alın diye!

Agent provecateur'cağızım, sen kız arkadaşını tanımıyor musun a benim tatlı ana kuzum? Git, hatun hangi tarzdan hoşlanıyorsa onu al.

Bi arkadaşın dediği gibi, La Senza'ya bi uğra. Orası iyidir, güzeldir ama sevgilinin doğum günü için çok para harcamak istemiyorsan girme oraya, zira biraz tuzludur ancak kesinlikle hüsrana uğramazsın.

az süslü bi babydoll

Her insan evladının anlayabileceği üzere son iki paragrafım, ilanı açan arkadaşa önerim, geri kalan ise gereksiz saçmalıklarla dolu yazılar yazan erkek oğlanadır. Az ilerde ismini zaten vereceğim.
Ne penisten nefret ederim, ne de sizin tek bir yorumuma bakarak yorumladığınız üzere terbiyesiz değilim.
Bir bayan ve insan olarak Cem Şancı veya her kim ise, yazdığı yazılardan, açtığı iletilerden bıktım usandım.
Terbiyesizlik nedir görmediyseniz, lütfen beyfendinin başlıklarına bakınız. Kim kime maymuun, kıro, insancık muamelesi yapıyor çok açık görebilirsiniz.
Ve sağlıcakla kalınız.

Long live La Senza.

bize terbiye dersi verdi.

başımızı önümüze eğdik ve yaptığımızdan utandık şimdi.

lütfen gitme lüki möş.

seninle beraber arkadaşımızın sorusuna ortak cevap verelim istiyorum.

mesela ben arkadaşa, paçalı don al diyorum.

evet ciddiyim bu tavsiyede.

bu ülkenin %90'ı köylerde, kasabalarda, varoşlarda, paçalı don kültüürnde yaşıyor ve o kültürük eko sisteminde nasıl fanteziler dönüyor biliyor musunuz?

o köylünün köylüyü kümeste züktüğü beyinsiz tv dizilerinin her gece reytinglerde nasıl birinci olduğunu sanıyorsunuz.

bu ülkenin gerçeği, paçalı don sikişidir arkadşaım.

alacaksan bunu al, bu fanteziyi yaşa. halkı anla, onları özümse, kız arkadaşına da bunu söyle.

"halktan çok koptuk biz begüm."

Haaa bu arada La Senza'da o bahsettiğin donlardan da var.

Feminist egemen moderasyon mesajımı silmiş. Mesajın suçu insanları uyandırmakmış zaten buradaki mesajların bir kısmı gibi klasik ahlaka aykırı bile değildi. Bari cevap verilen mesajı da silseydinizde amacınızın ne olduğu ortaya çıkmasaydı. Art niyetinizi iki mesajı da silerek sahte adaletinizin arkasına gizleyebilirdiniz. Art niyetli fakat akıllı olabilirdiniz.

Neyse tüm mesajları kaydediyorum. Okunmalarını sağlamanın hit'i daha yüksek yolları var. Fakat ikiyüzlülüğünüz (kibarımdır) örnek teşkil edecek. Bir kez daha paste edeceğim ister yapılan kepazeliği fark edersiniz ister moderatörlerinizin ne olduğunuzu ortaya sermesini seyreder safça malzeme yaratırsınız. İlginize.

Moderasyon terörü uygulattıran, feministlerin işine gelmeyen gerçeği içeren mesajın tekrarı;


_______________
@lucky_meh
"Zorla çükünüzü mü kesiyorlar alın diye!"
_______________

Bilinç altında penise karşı duyulan nefretin pervasızca dışavurumu. Tedavisi zor hastalık tekrarı kolay.

_______________
@lucky_meh
"kız arkadaşını cinsel obje olarak görüyor"
_______________

Cinsel özürlü cahil üçüncü dünya vatandaşı olarak yetiştirilmiş olmanın yarattığı bağnazlık.


Bir kişiyi eleştirirken sadece ona odaklan ve terbiyesizliğini gizle. İlkokul çocuğu gibi de kendini kaybetme. Yada sonrasında bana niye saygı duymuyorlar deme. Aynı şeyleri insana benzer şekilde yazmanın yolları da var.

Feministlerin işine gelmeseydi bence Cem Bey'in ya da daha bir dünya insanın yazıları da silinirdir. Belki farklı bir durum vardır. Neden irtibata geçmiyorsun?

Feminist hareketi takip ediyorum. Hassas bir noktaya dokundum iyi biliyorum. Ayrıca Cem'i tarzı nedeniyle ciddiye alan yok.

Piki, sen bilirsen.

karsıyaka lunapark acık benım bıldıgım.

bayraklıdakı çok rezıl ya fuar acık olabılır. hatta bence acıktır hava henuz aman aman sogumadı yagmurda yok.

fuardaki gecen haftasonu gittigimde acikti...

Fuardaki kış sezonunda hafta içi 7 gibi kapatır. Hafta sonu duruma göre maksimum 9, bilemedin 10'da kapatır.

Karşıyaka alaybey civarındaki ise akşama doğru açılır 12 ye kadar falan açık kalır.

Bir tane de bayraklı civarında gördüm akşam 9 gibi açıktı.

sex and the city.

www.imdb.com (yönetmeni himym Ted)

Friends (çok fazla new york göremeseniz de orada geçer )
Woody Allen'in pek çok filmi
New York I Love you
Sex and the City (filmi)
Gossip Girl
New York'ta Beş Minare!!!

İlk aklıma gelenler, diğer cevapları da ilgiyle takip edeceğim, ben de merak ettim.

gangs of new york
new york new york (eski de olsa)

night on earth teki hikayelerden biri new yorkta geçiyordu hoştu bence www.imdb.com
autumn in new york
unfaithful

aaa bakın size ne buldum:
en.wikipedia.org

sen de benim kafadansın, sadece nyc için izlediğim filmler var.
american gangster'i öneririm.

damages, friends, louie, mad men, seinfeld, 30 rock

(bkz: law and order)

sex and the city?

izlemedim ama dediğine benzer birşeydir heralde. bir de gilmore girls var.

gilmore girls yazdım kiii sutlu nescafe'nin yazdığını sonra gördüm. brothers & sisters var bide tam dediğin gibi değil ama tavsiye ederim.

küçük sırlar asdfghjkl

lipstick jungle, cougar town, cashmere mafia

biraz eski ama ally mcbeal

musluk tarafina derken, sanirim tahliye borusunu diyorsun, e onu takman lazim tabii

calgonit (finish oldu simdi adi) iyidir...tablet kullanmak tozdan daha avantajli zira dozunu ayarlama derdi yok

parlatici sirke falan kullanma, kokuyor cogunlukla, tekrar finish in sari parlaticisi iyidir

1- kurulumu görmediğim için bilmiyorum
2- tablet calgonit

Önce calgonit sıvı deterjan kullanıyordum. Şimdi ise Fairy hepsi bir arada tablet kullanıyorum. Normal bulaşık deterjanı da iyi. Öneririm.

Bulaşık makinenizin temizliğine dikkat etmenizi öneriyorum. Filtrelerini temizleyin rutin olarak. Orada biriken artıklar kötü kokuya ve bakteri oluşumuna neden olur.

Bulaşık makinenizin filtrelerini temizleyip, boş olarak özel temizleyicisi ile ayda bir temizliğini yapın.

calgonit toz deterjan kullanıyorum. tabletler, özellikle orta ve kısa programlarda deterjan artığı bırakıyor bulaşıklarda.
parlatıcı ayarını da yüksek tutarsanız yine köpüklü kalıyor makinenin için program bittiğinde.
o yüzden en iyisi:
az ayarda calgonit parlatıcı, calgonit tuz ve az miktarda calgonit toz deterjan üçlüsü bence.

musluk tarafına
takılan aparat derken ne kastettin bilmiyorum ama bulaşık makinelerinde tuz-deterjan-parlatıcı dışında kireç önleyici deterjan diye bir şey yok. ben şahsen pril marka toz deterjan,parlatıcı ve tuz, ayrıca koku giderici zımbırtıdan kullanıyorum. calgonit gereksiz pahalı ve aynı yapıyor bütün markalar. bunların set olarak satılanları var, onlar daha ucuza geliyor.

bulaşık makinesini yeni kurdurdum ve servisten öğrendiklerim:
1. calgonit tarzı kireç önleyicilerin hiç bir faydası yok, ona verdiğiniz para toplamda, kireç sebebiyle meydana gelecek arızanın tamir parasıyla aynı hesaba geliyor. (bi ara böyle bi mail çok dolanıyordu ortalıkta hatırlıyosanız. bu yüzden artık calgonit türü firmalar reklam yaparkan döşemelerin şişmesinden, alt kat komşuya akan suya kadar çıkan masrafı göstermeye başladılar reklamlarda.)

2. yeni nesil deterjanlarda zaten kireç çözücü var.

3. parlatıcı koymazsan özellikle bardaklarda leke ve buğulu bi görüntü kalıyor.
parlatıcı yerine sirke olmuyor,illaki parlatıcı koymak gerek.

4. bulaşık makinesinin içleri için özel temizlik ürünleri çok zararlıymış makineye. onun yerine ayda bir kere, bol deterjanla yüksek ısılı programda boşken çalıştırmak yeterliymiş.

5. makineye tuz koymak şartmış. tuzu koyduktan sonra makinenin içinde artık kalmaması lazımmış, yoksa oradaki plastik aksamı deliyormuş.

4. başka bir doğru bildiğimiz yanlışlar programında görüşmek üzere.

uzun süre kullanacaksin, kestiginde genellikle dökülme devam ediyor, genis alanlarda pek etkili degil...

Kullanınca tüyler kalınkaşıp saç oluyor.Kullanmayı bıraktıktan sonra eski haline dönüyor.Bir ara araştırmıştım ve bulduğum sonuç bu.Ha kullanmadım ayrı mesele...

Minoxil markanın adı, genel olarak minoxidil işe yarıyor, herkeste farklı sonuçlar olsa da bende en azından saçın daha da incelmesini önlüyor. Dökülmeyi pek kesmiyor. Başlarda da dökülmeyi arttırabilir, ama saç çıkaranlar bile var kullanıp. Ama düzenli kullanmalısınız ve ömür boyu kullanmalısınız.

Ben de araya soru sıkıştırayım.

Benim saçlar sağlı sollu olarak kenarlardan açılıyor. şimdi bu minoxil spreyin fıs fıs fonksiyonunu iki tarafa ayrı ayrı 5'er sprey mi yapmalıyım, yoksa uzak mesafeden saçın sağ ve sol kenarını kapsayacak şekilde 5 sprey yeter mi?

İlk ihtimalde ilaca verdiğim para ikiye katlanıyor da... merak ettim. etkili olması için hangisi gerekiyor, böyle uzaktan mı yapılıyor bu?

Günlük kullanımı 2 ml, spreyde sanırım 6 fısa mı tekabül ediyor, üzerinde yazar? Günlük miktarı iki tarafa da gelecek şekilde kullanmak mantıklı. Zaten fazla kullanılmaması gerekiyor. Uzaktan yapılması gerekmiyor, sürüp masaj yapman yeterli.

2 tarafa da 5'er veya 6'şar sprey sıkarsam bu sefer ayda 2 kutu kullanmam lazım. Bu da iki katı maliyet demek ama.

Sabah ve akşam 5'er defa sprey sıkılması halinde 50 küsür liralık ilaç 1 ay gidiyormuş. Ben ne yapıcam?

Bir kutu bir ay gidecek işte, günde 2 ml dedim, spreyde kaç fısa tekabül eder bilmiyorum, yani demek istediğim şu; bir şişeyi 1 ay kullanacak şekilde iki şakağa da bölüp sıkın, günde bir veya iki kere kullanmanıza göre de miktarı belirleyin kaç fıs olacağını. Maliyet konusunda da şunu diyebilirim, isterseniz Ebayden kirkland ya da benzeri daha ucuz minoxidil alın illa minoxil forteyi kullanmak gerekmez. amza hangisi olursa olsun günlük 2ml doz.Fazlası anlamsız.

Anladım çok teşekkürler.

Sabah ve akşam 5'er sprey sıkımı ilacı 1 ay götürüyormuş. Bende saçta dökülme olan bölgeler birbirinden uzakta olduğu için tereddüt etmiştim. Sanki etkili olabilmesi için aynı bölgeye 5 sprey sıkılmalıymış gibi düşündüm, bu da maliyeti kafamda ikiye katladı.

ttnet te iptal edersen ve cayma bedeli istenirse,bunu ödüyorsun, superonline a faksliyorsun faturayi, kac para ödendiyse onu faturalarindan düsüyorlar...

arabayı en yakın tamirciye sürüp boyatınca peşini bırakıyorlardı yanlış hatırlamıyorsam.

liberty city stories?

saglam bir araba al,carpmalara dayanikli olsun, elemani kapinca da hemen sprey boya ya...

üniversiteyse önce YÖK ile temasa gecsin, lise düzeyindeyse MEB...

ricky martin - maria?

degil, öle bilinen bisey olsa zaten bilirdim yaw!

(bkz: maria magdalena) ?

@cosmicstring : o da degil... daha ziyade böle piyasa sarkisi formatindaydi, hani böle cesmede bodrumda vs. gece calanlardan.

degil, olmadigini da söylemistim zaten dikkat ettiysen

mas que nada?

bulunmustur, Juan Magan - Mariah

soda özellikle limonlusu mide bulantısı için iyi bir çözümdür lakin o şekildede geçmezse bulantın işaret parmağını azının içine sokup kusmayı deneyebilirsin.

geçmiş olsun.

nane limon kaynat. mutlaka geçirir. ilaç diyorsan da metpamid iyi gelir genelde. ama çok ciddiyim, nane limon metpamid'den bile iyi :)

belki mideni üşütmüşsündür. male escort'un dediği gibi, zorla kusmaya çalış. rahatlatır muhtemelen.

geçmiş olsun.

zencefilli seker, bimlerde var bir tane alirsan rahatlatir...ayni nane limon olayini ben de tavsiye ediyorum, bir de maydonoz cignemeyi dene...

ya haklısınız nane limon içtim zaten pazar günü tamam iyi geldi ama uyandım gene devam etti. şimdi beni rahatlatır da mide bulantısı neden olur böyle uzun süreli onu merak ediyorum.

ya benim en ciddi mide bulantım midemi üşüttüğümde olmuştu, nane limon bi yarım saat rahatlattı sonra da kusmuştum zaten. çok acıklı :)

mide bulantısı cidden çok fena, derdini anlıyorum da, istemesen de bi doktora gitmen lazım. en azından sağlık ocağına filan git tam teşekküllü hastaneye gitmesen de. çünkü çok uzun sürmüş, şimdiye kadar ya geçmesi gerekiyordu, ya da kusman.

ben zorla kusman konusunda ısrarcıyım. eğer kusmana rağmen devam ediyorsa psikolojik olabilir. bir de bazı ilaçlar mide bulantısı yapar, ilaç kullanıyorsan yan etkilerini kontrol et bi.

sadece bulanıyor mu? başka bişi yok mu? bu kadar uzun sürmesi durumunda gıda zehirlenmesi değildir diyebiliriz.

gastrit gibi hasatalıklarda da bulantı yapar, tiroidle ilgili sorunlar da.... bence bir haftada (yani cuma'ya kadar) geçmezse dahiliyeye gidin.

havalar bir sıcak bir soğuk farkında olmadan üşütmüş olabilirsin. dondurma veya soğuk su da neden olmuş olabilir. sıcak su torbası koymayı dene bir de.

evet bence de üşütmüşsün.
ayaklarını sıcak tut.

kedin varsa karnına oturt sev. o guruldadıkça midenin ağrısını da alır. hele bi de patilerle masaja başlarsa :) bi yandan da sıcaklık verir oh :)
ama tabi bu dediğim kramplı, ağrılı, sıkıntılı mideler için.
bulantı biraz daha değişik bir konu.
beyin kanamasına bile işaret edebilen bir durum. yani o kadar geniş bir yelpaze var elimizde. o yüzden 1-2 güne hafiflemezse, doktor şart. regl olduğuna göre hamilelik gibi cici ihtimalleri? de eliyoruz. :P

naneli yoğurt çorbası da iyi gelir.

bir sefer benim de başıma geldi de emadur iğne yemek zorunda kaldıydım :/

geçmiş olsun.

birkaç tane tuzsuz patates haşlayıp yiyebilirsen, midene iyi gelir dindirir.

(bkz: laktoz intoleransı)

(bkz: fenilketonüri)

G6PD eksikliği var,bişeler yememeleri gerekiyo

detaylarini bilmiyorum hocam ama fikir vermesi acisindan seyapiyim.

annem "dayin sarilik oldugunda cok dikkat ediyodu, ekmegin uzerindeki susamlari bile ayikliyodu, yag yemesi yasakti" demisti bi keresinde. ne kadar sey bilmiyorum.

fmf de bunlardan biridir elbette. süt, kola, kahve, patlıcan, beyaz ekmek, ve daha sayamadığım niceleri yasaklar.
familial mediterranean fever

marmara bölgesi ispanya fahri başkonsolosluğu var dolphinde ondandır buyuk ihtimal

fahri konsolosluk var orada, daha cok ticari islerle ilgileniyolar

ben 1-2 hafta önce zeytinburnu özel sante plus hastanesinde yaptırdım. emekli sandığından fark almadılar. adresi şu:

Çırpıcı Mh.Turan Güneş Cd. No:117 Zeytinburnu/İST
0212 664 65 55

saglık ocagında yapılamıyor muymus hic bi sekilde ?

bildigim kadariyla hifzisihha, halk sagligi merkezleri yapiyor.

en kötü ihtimal, herhangi bir hastanenin intaniye bölümü her sekilde isinizi görecektir. Devlet hastanelerinde fark da alinmiyor ayrica.

cankurtarandaki deri ve zührevi hastaliklar-cancan- da yapar ama vesika günü gitmemeye calisin :p

vatan hastanesi ile telefonda konustum, yapabileceklerini soylediler. ama olay mahaline varinca durumlar degisti. once ozel sigorta ve sgk kapsaminda yapilabilecegini soylerken sonra her ikisinin de bu testleri kapsamadigini soylediler. doktor gerek gormedikce bu tarz testler kisinin istegi uzerine yapilmaz imis. bu nedenle bosuna kan aldirdim ve testi yaptiramadim.

hic etik olmayan bir yolunu soyleyeyım ama sonucu vermıyorlar, biraz zorlarsan alablirsin.

kan bagısı yap. orda tum testleri yapıyorlar. sonucunu bi hafta sonra alıyorsun.

üniversite hastanesinde (okuldan çıkınca yolun karşısı olduğundan) yaptırmıştım ben geçen sene. para mara almıyorlar sgk'lılardan.

sağlık ocaklarında yapmıyorlar (sorduklarım yapmıyoruz dedi)

varsa sgk herhangi bir devlet hastanesinde yaptırabilirsin. zaten basit bişiy.

@bryan: bunun sonucunu veriyorlar mı? düzenli kan bağışlıyorum. iki sefer hasta için, iki sefer de kızılay'a kan verdim, hiç bana sonuç falan vermediler. gidip bir yerden alma şansımız var mı? yani kanımı kabul ettiklerine göre bir sıkıntı yok demek ki (kızılay'dan mesaj geldi. bağışladığınız kan sahibine ulaşmıştır. hayat kurtardığınız için teşekkür ederiz diye) ama eğer böyle bir sonuç alabiliyorsam gidip alayım elimde bulunsun.

ve evet etik bir yöntem değil, donör formunda da soruyorlar "sadece test için mi bağışlıyorsunuz" diye, evet derseniz kan almayıp gönderiyorlar.

@kibritsuyu, bi teyze vardı donor kartını aldıgım onda vardı sonuclar ben ordan bakmıstım. iste hanı tatlı dille alınaiblir gibi gelmıstı bana.

(bkz: #3425140) demiş biri. ama dinlemem, bilmem.

led zeppelin-tea for one >>> şu anda joe bonamassa versiyonu daha bi hoşuma gidiyor söylemeden geçemeyeceğim...

pat benatar - we belong

John Waite - missing You

Half and half yari sut, yari krema oldugundan bu sekilde kendin hazirlayabilirsin.

Buttermlik de peynir alti suyu olabilir ama emin degilim.

Hayir birader baking olayina mi sardin?

butter milk evde yapılabilecek birşey, bir bardaktan bir kaşık eksik sütün içine bir kaşık sirke ya da limon suyu karıştırılarak 10 dk civarı oda sıcaklığında bekletilir..

Diğer ürünler (ve aslında buttermilk de Pınar tarafından yapılıp sanayi üretimine dağıtılıyormuş yanlızca) toptan pastacılık malzemeleri satan yerlerde bulunabilir.

@wpi : aynen öyle kardesim, joy of baking diyorum sana sadece.

Kıbrıs Şehitlerinde perukçu var. Oraya uğra.

ben de çok araştırmıştım. öyle kuaförler falan üç kuruş veriyor değmez. anca kendine takma saç falan yaptıracak birini bulursan iyi para ediyormuş.

kendi saçlarını çıt çıt yaptırıp başkasına satabilirsin.

not: daha karlı olur bence.

Hiç uğraşma satacam diye değmez alacağın paraya. Ben altı ay önce sattım 160 gr. saçı 110 liraya. Bele kadar ve sağlıklıydı üstelik. Koyuyo be 4 sene sonra..
Kestir çıt çıt yaptır öyle sat. Kilosu 750 lira en fazla. Kıbrıs Şehitlerine girince solda biyer var orası veriyor en çok parayı ama yine de sen bilirsin..

suna baksan bir de :

www.locksoflove.org

rasta yaptirip da satabilirsin istersen oyle de para eder.

yekyaa, kendiniz plan çıkarıp gidin.

ben de benzer birşey için araştırırken arnika'ya rastladım. fakat nedir ne değildir bilemiyorum.

www.arnika.com.tr
www.arnika.com.tr

avrupa tarifelerine aldanmayın, vize+pasaport+extralarla söyledikleri fiyattan çok daha pahalıya patlıyor.

bir haftalık karadeniz turuna katıldım..Jolly Tur ile, o verilir dediğiniz para gerçekten verilir, gidilir ve görülür.

Jolly, Ets gibi bilindik firmaların dışında bir firma ile gitmemenizi tavsiye ederim.

Bu arada aksiyon içerikli dağ yürüyüşlü falan tur organize eden bir firma daha vardı ama aklıma gelmedi.

cok ucuz olmamakla beraber, isini gercekten iyi yapanlar icin buklamania.

giderseniz bülent'e selam söyleyin, o anlar =)

1- kazık değil. 3000 serisi o civar. bence iyidir.
2- sıkışmış piksel olabilir. google'da sıkışmış piksel psp diye falan aratın bir video ile sıkışmış piksel sorununu çözüyorlar. ölü pikselse yapacak birşey yok. ama 1 tane ölü pikselden nolacak lan? benim psp'de 34 tane vardı. 1 taneyi mi dert ediyorsunuz? illa ki olur 1-2 tane.
4- hafıza kartında yer kalmadıysa normal. internette dolaşırken veri indiriyorsunuz zira.
5-patapon, god of war chains of olympus, virtua tennis, pes serisini tavsiye ederim. aklıma gelmiyor şimdi çok.

1.çok iyi fiyata almışsın, ikinci el 2000'ler 300-350 civarında.. (hakket, nerden aldın ya?)
2.kafanı kurcalıcaksa sormuş olmak için git, bi teklif et bakalm değiştirmeyi..
3.homebrew tarayıcılar vardır illa ki, o sayede düzelir sanırım..
5.god of war, liberty city stories, psp için mecut olan tomb raider serisi..

5-grand theft auto vice city stories i tek gecerim bu konuda.

6-Echochrome

5- psp çıkalı baya bir süre olduğundan bolca güzel oyun var artık piyasada. 3 senelik bir psp sahibi olaraktan en güzel oyunları yazayım hemen:

gta vice city stories
gta liberty city stories
patapon
loco roco
god of war chains of olympus
metal gear solid portable ops
star wars the force unleashed
rock band unplugged
lumines
wipeout pure

iltihaptir. bogazin iltihap yapmıştır.

en.wikipedia.org

bademcik taşı diye de geçer.

iğrenç kokar bu ya

ciddi birşeyin habercisi midir yani ? yoksa, zaten pek çok insana olan bişey midir ?

bir kbb uzmanina görün, gerekirse antibiyotik verir kurtulursun.

ciddi bir sey degil, ayrica cok kötü agiz kokusu yapar. eger erteletirsen enfeksiyon bademciklerinden diger organlarina atlayabilir, bademcik dedigimiz yapi bedenin bagisiklik sisteminin parcasi, onun icin geciktirmeden git.

Jinekomasti doğum sonrası, ergenlikte ve yaşlılıkta fizyolojik olarak görülebilen bir durum. Kendiliğinden gerileme olmazsa ameliyat ile bu durumdan kurtulabilirsiniz. Geçmiş olsun.

bir endokrinolog (hormonal kontrol icin), bir plastik cerrah (düzeltme icin).

ürkme bu kadar, sandigindan sik görülen bir durum.

hiç takma bile kafana. bende de vardı jinekomasti, böyle büyüyordu falan, yarım saatlik bir ameliyatla aldılar. ameliyata yürüyerek girdim, (t-shirtümü çıkardım masaya uzandım o derece) yürüyerek çıktım. ameliyat süresince de uyanıktım izledim bile bir kısmını. ama kafana takmıyorsan ve de büyümüyorsa hiç uğraşma bile...

Tabi ki iade etmeniz gerekir. Nasıl olsa çıkar ortaya, iade etmezseniz bir de hırsızlıkla suçlanırsınız.

(bkz: banka hesabına allah'ın 1000 ytl yatırması )

sen bir level üstü olmuşsun :)

@44: hesabına yatan paradan dolayı hiç bir şekilde hırsızlıkla suçlanamazsın. en fazla parayı geri isterler.

hırsızlıkla suçlanma olayının olmayacağını düşünüyorum ama sana yanlışıkla bu parayı yatıran kişi bunu kime yatırdığını bulamazsa (ki bence bulur) kendi cebinden ödemek zorunda kalır. etik olarak geri iade etmen doğru olur.

Siz ses etmeyin farkederlerse paşa paşa geri ödersiniz farketmezlerse ne yapacağınız size kalır. Ama sizden parayı geri istediler sizde vermediniz, o zaman hırsızlıktan değil de nedensiz yere zenginleşmekten size dava açıp parayı geri alabilirler...

@selimse

"siz ses etmeyin" ne kadar da güzel bir öğüt.

fikrime gelince, "yanlışlıkla" demişsin zaten. hiç düşünmeden parayı iade et. en doğrusu bu.

anladıklarında parayı faiziyle geri alırlar demişti biri peki bu mümkün mü?

faiziyle almak ne demek :) yıllardır kullanmadığınız bir hesaba ben 1 milyon tl yatırayım bir yıl bekleyip size "paramı gasp ettin faizini de istiyorum" diyeyim. olur mu öyle şey?

terliks'in verdiği entry'yi okuyun tekrar düşünün, her şeyi etraflıca gözden geçirin. bizim içimiz de şeytan yaşamıyor sonuçta, öyle bir duruma düşüp, iyilik yapıp da bir teşekkür bile alamadığım o kadar çok oldu ki. o yüzden afiyet olsun jimmy demek istiyorum. özünde bu kadar iyi niyetli arkadaşlara da hayatlarında her zaman bu iyiliğin kıymetini bilecek kişilerle karşılaşmalarını diliyorum.

bu arada banka müşterilerinin hesaplarına bakıp bakmadığını, ne zaman hangi atmden baktığını kayıt altında tutuyor olabilir. "paranın yattığını farketmedim, kullanmıyorum o hesabı ki" diyecek olursan aklında olsun.

hırsızlık kadar abes bir cevap olamaz.

paranızı iade etme talebiniz vicdani olarak olumlu bir davranış. ancak iade etmezseniz sessiz kalırsanız ve de hiç o paradan kullanmazsanız sorunu tespit edinceye kadar sorun olmaz. tespit edilince iade edilir.

ancak parayı kullanmanız kötü niyetli olmanız anlamına gelir ki. buna ilişkin yargıtay kararlarında paranın faiziyle iadesine hükmolunmuş.

@bykush:
Yanlışlıkla bana geçen, bana ait olmayan ve kaynağını bildiğim halde iade etmek ya da sahibini uyarmak yerine açık gözlülük yapıp harcadığım bir paradan dolayı bana "hırsız" denmez de ne denir?

bu işlerden pek anlamam ama durumu banka yerine okulla konuşun derim.

herkes kalben yorum yapıyor.

44 nickname li yazarda öyle. türk ceza kanunu kapsamında hırsız olmaz yapılan fiilin adı.

arkadaşın aldığı para borçlar kanunundaki sebepsiz zenginleşmedir. bu işin gideceği yer sebepsiz zenginleşme davasıyla bankanın/ünv.nin parayı geri alması olabilirdi ki, zaten mevduat sözleşmelerinde yanlışlıkla havale olan paranın kişiye sormadan geri verileceğine dair kayıtlar mevcut.

ancak paranın kendisine ait olmadığını bilerek kullanmak bir haksız fiil doğurur. bu haksız fiil ceza kanunu açısından suç değildir ancak borçlar kanunu açısından tazmin edilmesi gerekebilir.

parayla fon al. okul geri isterse parayı verirsin, faizi de sana kalır. 5 sene içinde istemezlerse, üstüne soğuk su içerler.
sana hırsızlık davası falan açılmaz, sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir dava açarlar eğer ödemezsen.

bu konuyu buraya yazman bile abes,

yarın git hem üniversiteni ara hem de bankayı.
yoksa bu işlerden sorumlu olan adama/kadına patlayacak yatan fazla para, cebinden çıkacak.

geçmişte olan (15-20 sene önce..) bir olaydan örnek vereyim. banka isimleri birbirine çok benzeyen 2 müşterisinin hesabına gelen bir parayı eklerken (tahmin edebileceğiniz gibi) yanlış olanına eklemiş. Hesap sahipleri de (ki o zaman öğrnecilermiş) havadan para geldi lan diye parayı 30 saniye de yemişler, takım elbise falan almışlar, ziyafet çekmişler.. sonra durum ortaya çıkmış. banka parayı yanlış hesabın saihibinde geri istemiş. onlar da yedik onu biz demişler. banka bunları sonra avukatları aracılığıyla tehdit etmiş, sürüm sürüm süründürürüz vs diye..nihayetinde banka boruyu almış.. böyle bir durumda banka bu olayı zarar olarak gösteriyor. hikaye bu, hukuçu arkadaşlar muhtemelen daha detaylı bilgi vereceklerdir:

sizin açınızdan asıl soru şu an şu:

bu hata bankadan mı kaynaklanıyor? (ki bankadan kaynaklanıyorsa, ne kadar yesen zannımca yeridir. banka dediğin orospu çocuğudur. beter olsunlar. hatta derim ki hatayı yapan şubenin karşısına masa aç orada iskender ye önlerinde, sonra akşam gel bankamatiklerine sıç.)

bu hata üniversiteden de kaynaklanıyor olabilir. böyle bir durumda parayı iade etmen doğru olur.

bir de şu konuyu araştır: hatayı yapan banka ise hataya debep olan bankacının başına ne gelecek. böyle bir durumda bu bankacı arkadşaın başını da yakabilirler, işinden olabilir ya da maaşından 10 sene boyunca da kesebilirler. ki yine böyle bir durumun olmasını istemeyiz değil mi?

zubundy yanlış biliyorsun. yargıtay der ki,

HD 11, E: 1993/002711, K: 1994/000103, Tarih: 17.01.1994

"Davacı banka, yanlışlıkla davalının hesabına geçirilen ve davalı tarafından kullanılan paranın kullanıldığı döneme ait faizini talep etmektedir. Davalı, paranın hesaba geçirilmesinde kusurlu değilse de, bu parayı kullanmış ve bir menfaat elde etmiştir. Bu nedenle davalının parayı haksız olarak kullandığı döneme ilişkin reeskont faizinin hesaplattırılarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir."

@44: kesinlikle hırsız denmez. işte bu konuda da onun tartışması yapılıyor, yarısı bu parayı yiyene "uyanık" diyor, bir kısmı "haksız kazanç yiyen" diyor.

sonuç itibariyle yapılabilecek bütün açıklamalar yapılmış, yaparsan nolur, yapmazsan nolurun bütün bilgileri verilmiş, gerisi jimmy'nin vicdanıyla alakalı, ne desek boş.

ay sonunda 15 dakika da bulurlar.
yapmalari gereken tek sey yatan paralardan isminizi tespit etmek bunun icinde bir 5 dakika banka dekontlarina bakmalari yeter.

hani yolda (!) bulsan neyse ama bu durumda bu soruyu soruyorsan, paranın sende kalmasının bir yolunu arıyormuşsun gibi geldi bana... ya da ben fesatım, neyse.

gerçi onun için de yol gösterenler olmuş ama ben kendimce doğruyu söyleyeyim; okulla temasa geç belki bu davranışınla hiç beklemediğin fırsatlar da çıkar karşına.

tut ki hiç bir şey olmadı, teşekkür bile etmediler. huzurlu olursun yahu !

ben bir kere sınav harcını yanlışlıkla baska hesaba yatırmıştım . ertesi gün farkettim bankaya gittim ama uzattılar da uzattılar paramı geri alamadım . sınav harcını doğru hesap numarasına tekrar yatırdım. diğer yanlışlıkla yatırdığım para da öylece gitti hep geri yatırcaz dediler ama yatırmadılar.

bu arada ben olsam farkettiğim an geri yatırırıdım.

karar verdim yarın okula gidip muattap arıcam belki hocaların falan gözüne girerim bişeyler olur zaten dersler sakat.aslında şeytan da diyor bir yandan 58 59 dan yaz okuluna bırakıp öğrenci sömüren şu okula cezasını ver ama neyse....

akşam akşam ben de bir hikayemi anlatayım

bundan 4 yıl önce öyle rastgele bir garanti atm'sine girmiştim,sözde para çekip yoluma devam edicem ancak kartımı sokmaya çalışıyorum girmiyor bir türlü.sonra ekrana baktım bir de ne göriyim,birisi kartını atm'nin içinde unutmuş dolayısıyla hesabı dımdızlak gözümün önünde.hemen bakiyeye baktım 2 milyar gibi bir para daha doğrusu limit vardı.bu parayı ekranda görmemle omuzlarımda birer meleğin peydah olması bir oldu.sol taraftaki alsana güzelim mal mısın derken,sağdaki yapma güzel evladım bak babanda emekli öğretmen babanın o kartı unuttuğunu düşün falan derken ben de orta yol olsun diye,kartı unutana ceza mahiyetinde 20 tl çektim hesaptan sonra da kartı aldım doğru bankaya gittim.böyle ''ooo bu devirde sizin gibi namuslularla karşılaşmak bizim için büyük onur''diyecek adamlar ararken,taşşak muhabbetinin orta yerine düştüm.ne salaklığım kaldı ne mallığım.neyse kartı teslim ettim çıktım,adam da kral adammış 20 tl nin peşine düşmedi :)

parayi cektigin anda kötüniyetli olursun (Sebepsiz zenginlesme) dolayisiyla parayi cek, fon al faiz sana kalsin vs. olmaz, zira cektigin anda art niyetli olarak addedilir ve faiziyle beraber istenebilir.
eger okul 10 sene icinde farkederse de 1 sene kadar süren bir dava sonucu alir.

sevgili kardeşim... ne yargıdan ne hukuktan ne de başka bir şeyden bahsetmeyip, kendimle ilgili de hiçbir anımı paylaşmayacağım... Sadece doğru olanı yap. Bir takdir, bir yerilme ya da bir başka reaksiyon düşünmeden, sen neyin doğru olduğuna inanıyorsan onu yap. Eğer yaptığın şeyin doğru olmadığına dair aklında en ufak bir fikir olursa iş sonuçlandığı zaman ondan memnun kalmayacaksın...

sana göre doğru olanı yap, ve her türlü sonucunu da sen karşıla...

Ayrıca "bankanın hatasıysa salla gitsin, oh olsun" diyen arkadaşlar da yanlış düşünüyorlar. Çünkü muhtemelen personel hatasından kaynaklanmıştır ve sebep olan bankacı çatır çatır öder. Bankadan çıkmaz o para. Bir çok bankacı kendisinden kaynaklanan nedenlerle oluşan zararı bankaya ödemiştir. 5'te mesainin bittiği yerde neden 8-9'a kadar kasa denkleştirmeye çalışıyorlar sanıyorsunuz?

hata bankadan kaynaklanmış dün düzelttiler

yüzde 100 güvenlidir yazar prospektüslerinde, yalan söylediklerinden şüphelenirsen farklı testlerden alıp 2 kere yapabilirsin.

%99,9 falan tuttuğu söylenir.
%100 garantili olarak da kandan bakarlar ki en fazla 20-30 lira bişeydir sanırım.

ablacım üç ay olmuş ama sen naptın,

işte sana nöbetçi eczane listesi, hemen zıpla.

www.istanbulsaglik.gov.tr
www.treczane.com

yarın da direk doktordan randevu alıyorsun.

direk hamilelik testi al eczaneden. güvenilirdir.

eczaneden almaya utanirim dersen, kipa carrefour gibi büyük marketlerde de satiliyor.

yanliz 3 ay uzun bir süre...eğer gebelik varsa legal yollarin cogunu kapatmissin.

derhal test al, eger pozitif cikarsa saglik ocagina giderek tekrar ettir.böylece yalanci pozitif gibi riskleri elimine etmis olursun.

yalancı pozitif demişsiniz de, yalancı negatif durumu olur mu bunun?

cevaben:

cok cok nadir olmakla beraber evet. (%0,001 kadar)

ooohhhhhhhhhhh.... oynasam mı zıplasam mı sevinç nidaları mı atsam bilemedim:)))

gözün aydın.
yalnız regl olmama halini ihmal etme. tehlikeli durumların habercisi olabilirler.
ya da garip bir diyet yapıyorsun kendi dengeni alt üst etmiş de olabilirsin

öncelikle babanın sana olan desteğini sadece parasal anlamda değerlendirme, belki zaten öyle değerlendirmiyorsundur, hatırlatayım dedim.

ve ayrıca, bilemiyorum babanın düzenli geliri var mıdır, yani karpuz yetiştiriciliği gibi bir iş yapmazsa gelirsiz mi kalacak.

eğer babanın zaten hayatını devam ettirebilecek geliri varsa, bence kesinlikle verme paranı, baban sana çocukluğunda çuvalla harçlık vermiş olsa bile, biriktirdiğin parayı böylesine bir macera için çarçur ettirme.

not: bu paranın senin için çok çok çok önemli olduğunu varsayıyorum.

siz zaten karar vermişsiniz gibi görünüyor, nasıl doğru biliyorsanız öyle yapın. Vicdanınız rahat olacaksa vermeyin bence. Ama uykularınız kaçacaksa belki ortak olabilirsiniz işleri denetleyebilirsiniz falan diycem ama tarım işi de öyle evden denetleyebileceğiniz birşey de değil ki.

Üstelik de karpuz yetiştirmek bence iyi bir fikir sayılmaz, iki sene önceki korkunç sıcaklardan en çok etkilenen bitkilerden biri karpuzdu malum önümüz küresel ısınma.

çok da hayati bir önemi olduğunu düşünmüyorum babanız için.vermeyin bence hayırlı işlere gidecekse(eğitim v.s.)

ben olsam kesinlikle vermezdim yani.

adam emekli ama rahat durmuyor ki, küçük bir ilçede yaşıyor zaten, emekli parası rahat yetecekken böyle şeyler yapıyor.

ben tarım işine yatırım gözüyle bakmam. hatta zarar etmek isterseniz gidin çiftçi olun. mazot pahalı, gübre pahalı, meyve sebze fiyatları da çok düşük zaten.

parayı mecburen verecem artık. hayır diyebileceğimi sanmıyorum.

Bilirim bu tipleri. (Tamam seninki öyle değildir belki.) Hayatları boyunca asalak gibi yaşarlar. Her işi batırırlar çünkü işin başında adam gibi durmazlar. Ona buna ikramı severler. Sermayeyi yer bitirirler.

Bütün bunları yaparlar çünkü çocuk ruhludurlar. Çocuklarına adam gibi babalık edemezler. Kötü olduklarından değil, dedim ya, kendileri çocuktur daha.

Sakın verme 5 kuruş. Arkası kesilmeyecektir. Eninde sonunda yetti be diyince kötü sen olacaksın yine. O zaman şimdiden kötü ol.

@pichoscosama
işin başında durmama konusunda haklısın. daha önceden oto galerisi vardı. dükkanı sürekli bırakıp okey oynamaya giderdi. dükkana bakan da ben ve kardeşim olurdu.

tarım işinden de hiç anlamıyor. ben fikir versem dinlemiyor, kendi bildiğini yapmakta ısrar edip duruyor. geçen senelerde de kavun yetiştirmeye çalışıyordu ama zarar etti.

verme. böyle yatırımlar için bankaların tarım kredileri var. özellikle ziraat bankasının. gitsin alsın. ayrıca bir baba çocuğunun geleceğini iki tane karpuzdan daha çok düşünmelidir. verme arkadaşım git doğru düzgün hayatını kur ilerde istediği kadar karpuz parası verirsin.

Böyle düşünüyorsanız vermeyin parayı. Dediğiniz doğru tarım batarken, herkes organik tarımcılık gibi çok uzmanlık isteyen işlere yönelirken karpuz yetiştirmek akıl karı değil, üstelik karpuz yükte ağır, pahada hafif birşey, hani safran falan dese bi derece. İnanmadığınız bir işe neden para yatırasınız ki? Üstelik de sizin için önemli olan bir paraysa.

Benim de dayım sizin babanız gibi o yüzden az çok tahmin edebiliyorum, sizden istediği borç bununla kalmayacak, zarar edecek borç isteyecek, tohum alması gerekecek borç isteyecek sonu gelmeyecek, ne siz mutlu olacaksınız ne de o.

Olur da parayı batırırsa bir de siz bu yüzden yurtdışına gidemezseniz önüne geçilemez sürtüşmeler ortaya çıkabilir, ona karşı duygularınız çok olumsuz bir hal alabilir, kendinize de öfkelenirsiniz ayrıyetten.

Ona güvenmediğinizi söylemek zorunda değilsiniz, bu projeye güvenmediğinizi sebepleriyle açıklayabilirsiniz.

kendisi arayıp söylemiyor, annemi aracı yapmış. böyle de bir adam işte.

parayla traktör alacak sanırım. traktörü benim üzerine yaptırmasını mı istesem?

nolucak ki traktör sizin üzerinize olunca? şimdi hayır diyemiyorsanız, işleri batırırken elinden traktörü alıp satabilecek misiniz?
Bence siz de annenizi aracı yapın ve parayı hani yatırınca uzun süre geri alınamayan hesaplar falan var ya faiz falan veriyolar, onlardan birine yatırdığınızı söyleyin.

traktörü kendi üzerine yaptırsan bile satmana bir şekilde engel olabilir. kötü bir durum cidden. farklı bir baba profili. kesinlikle bir bahane uydurup paranı geleceğin için muhafaza etmeni öneriyorum. aynı durumda olsam hiç vicdan azabı duymadan söyledigimi yapardım.

(bkz: baba)

vicdan yapılacak bir konu değil bu senin hayatınla alakalı. master yapmak için biriktirdiğin parayı niye çarçur edeceksin karpuzla kavunla? duygu sömürüsü bu.

aç olsa açıkta olsa ben bile derim yahu bak şu babana biraz ilgilen diye de anladığım kadarıyla öyle bir durum da yok. annenle birlikte bir kursa falan yazdır onları sen düşsünler yakandan. adam emeklilik sıkıntısından bulaşıyordur böyle işlere. amway'e girsin ya da. hem vakit alan bir iş hem de yatırım istemiyorlar bildiğim kadarıyla.

bu senin tüm hayatını etkileyecek bir karar. benim bir arkadaşım da benzer birşey yaşadı ve yurtdışına gidip okuyacağı parayı ailesine verdi ve pişmanlığını yaşadı. sonuçta para iki günde çarçur olabilir babanın elinde ama aynı para senin geleceğin de olabilir. ileride bir araya getiremeyebilir sonra da geç oldu diye vazgeçebilir sonra da çok pişman olabilirsin, bunu ihanet gibi düşünmemeli sonuçta sen o parayı vermedin diye açda açıkta kalmayacak kimse. o karpuz yetiştirecek diye sen hayalinden olmamalısın.

p.s. bi de neticeyide bizlerle paylaşırmısın?

bu soruyu vermeme kararınız konusundaki vicdan azabınızı hafifletecek telkinler için sorduğunuz açık. yalnız birşey dikkatimi çekti, hem "araba alma niyetiyle biriktirdiğim para" demişsiniz hem de "yurtdışı master için para" demişsiniz? ortada ikisine birden yetecek bir meblağ mı var, dönüştürmeyi mi düşünüyorsunuz birbirlerine nedir?

ek olarak ilk veya ortaokulda harçlık almamanın sorun olduğunu ilk defa duyuyorum. lise için bir miktar kabul edilibilir, olrayt. üniversitede de "harçlık almadan" derken talep etmemiş de almamışsınız gibi bir durum var. benim düşüncem üniversite zamanı özellikle bir erkeğin ailesinden göbeğini hafif hafif kesmesinin zamanı olduğu. bilgi için diyorum ben de başarı bursluydum ve okulun verdiği cep harçlığı + çalışmalardan biriktirdiğim parayla hem 4 senemi idame ettirdim hem de üzerine interrail falan bile çıktım.

demem o ki sanmayın herkesin ailesi para akıtıyor; ki bu bahsettiğim profil gayet orta-yüksek sınıf sayılabilecek skaladaki aileler için bile geçerli. dolayısıyla "onlar bana para vermedi ben de onlara vermem" prensibi çok geçerli bir mantığa büründürme mekanizması değil.

gelelim şuanki durum, şuanki paraya. ben şahsen babamın sağa sola, kredi kartına borcu olup boynu eğik dolaşacağına, bana borçlanmasını tercih edilebilir buluyorum. ha bunca borca rağmen bir de iş kurmak elbette tehlikeli. para sizin, karar sizin ama ben biraz bencillik ettiğinizi düşünüyorum. istediği meblağ nedir bilmiyorum ama en azından borçlarını kapatacak kadarını vermeniz iyi olurdu.

@lhun
parayı master için biriktiyorum ama 1 sene daha buralardayım, ancak birikecek. bu sırada da işe gidip gelirken kullanabileceğim bir araba alma niyetindeyim. farkındayım sadece harçlık hesabını ile değerlendirme yapamayacağımın. tabiki hesaplasak onlara oldukça borçlu çıkarım ama bu borç sürekli ileri kuşaklara akan birşey olarak düşünüyorum. dedemden babama geçmiş, ondan ise bana.

parayla iyi birşeyler yapacağını bilsem gözümü kırpmadan veririm. ben parayı kullanmasını bilen ince düşünüp yatırım yapmaya çalışan biriyim. babam ise tam aksi. kredi kartı borcu varken bunu ödemek yerine borçla serüvene atılan birisi.

hala hayır diyebileceğimi sanmıyorum. sabah annemle konuşup durumu anlatırım. bakalım ne olacak.

çocuk ruhlu adamlardan biriymiş baban, bende de bi tane var ordan biliyorum.
anladığım kadarıyla aç açık değiller, geçinip gidiyorlar emekli maaşlarıyla..yani hayatları bu karpuz işine bağlı değil..tamamen macera olsun diye düşünülmüş bir iş(kesin birileri gaz vermiştir bu işte para var diye)... ama senin hayatın bu paraya göre yön değiştirecek. herkes babandır bencillik yapma ver diyor ama bence bu parayı vermemek bencillik değil, bilakis babanın senin geleceğinle ilgili bir paraya göz koyması bencillik...zamanında babam, annemin çalışırken yaptığı bütün birikimi, abuk subuk işler yapmak için istediğinde ben de anneme "evlilik birbirine destek olmaktır, paranı ver bence, hem zaten fazlasıyla geri ödeyeceğini söylüyor, merak etme" demiştim..ama hiç de öyle olmuyor malesef...ne o paralar geri geldi, ne yapılan işlerden hayır geldi...abuk subuk şeylere yatırılan paralarla şu an emlak zengini bile olabilirdik öyle söyleyeyim...
sözün özü bence verme, babanın bir sezonluk eğlencesi için hayatının fırsatını riske atma...

en basit cözüm, "baba vermeyi isterdim ama maalesef hepsini $u an icin vadeli hesap/tahvil/bloke yatirimda baglamis durumdayim, cekmek istersem 60% zarar olacak geri kalan da sana yaramaz zaten, baska bir yol düsünelim" demen.

Elbette baban, maddi olaylar araniza girmemeli ama bu sabikali, demek oluyor ki bile bile lades olmaz. Ancak ve ancak dü$kün duruma gelir gibi olurlarsa elbette yardim edeceksin.

Biraz vicdansiz bir yaklasim gibi oldu ama alaturkaligin lüzumu yok.Zaten kriz ortamindayiz, bugüne kadar nasil idare ettilerse ayni sekilde devam edecektir. Para senin, nasil yatirim yapacagini belirlemen gereken de sensin, baskasi degil!

bu saatte ne karpuz yetiştirmesi ki bu... daha en az 3 ayı var karpuzun :/

@ency;

Bir kere kötü ol. Rahat edeceksin.

Baban benim babam gibi biri olsa (babam işçi emeklisidir. karısı ve çocuğu için, son 5 senesi günde 12 saat mesaili, 30 sene eşek gibi çalışmıştır.) ne istese ver derdim. Ama değil işte.

tamamdır. itiraf edeyim ki amacım şeytanın avukatlığını yapmaktı ki böylece reddederken daha kolay olabilme şansı olurdu sizin için.

şimdi gelelim reddetmeye, belirttiğim gibi kişisel fikrim ilk yorumumun aksine belki ufak bir meblağ haricinde kesinlikle reddetmeniz. ama "hayır diyemeyeceğim" dediğiniz şeyin sebebi ne tam olarak bunu düşünelim.

eğer suçluluk duygusu, ihanet hissiyse, kendinizi master vs gibi geleceğiniz için gayet önemli adımlarından mahrum bırakmak (en azından riske atmak) kendinize ihanet etmek değil de nedir? bence insan bunun için çok daha fazla suçluluk duymalıdır.

ikincisi ortalıkta hala bir suçluluk olacaksa bile bu orantılı olmalıdır. babanız iş için karar verirken sizinle oturup konuşup teati yaptı mı, fikrinizi aldı mı böyle bir yardıma ihtiyacı olacağı konusuna? sanmıyorum. öyleyse para "ihtiyacı" sizin sorumluluğunuz değil, onun sorumsuzluğu sonucu ortaya çıkmış birşey. böyle bir beklenti içine girerken kendisi ne kadar suçluluk duyuyor? çocuğum bu parasıyla geleceğini kuracak diyor mu? çocuğunun geleceğini mi öne koyuyor, yoksa ne sonuç getireceği belirsiz bir işi mi? eğer o bu kararı verirken suçluluk duymuyorsa sizin hiç ama hiç duymamanız lazım.

eğer içsel muhasebelerinizden ötürü reddedemem diyorduysanız bu saydıklarım biraz olsun reddetme kararını (ki en mantıklısı) vermenizi kolaylaştıracaktır.

ama başka ihtimallerden biri var ki bu da babanın o açıklanamaz otoriter/cezalandırıcı figürü. şayet böyle özellikleri var da bunlardan çekinip reddedemeyecekseniz işler daha zor elbette. bence yine de bunu kendinize karşı bir sınav alıp, reddedebildiğiniz takdirde başarılı hissedeceğiniz şekilde bir mindset oluşturmanız süper olacaktır.

öte yandan önceki yorumumda belirttiğim şeylerin bir önemi daha var. reddecekseniz, bunun gerekçesini bahaneler seviyesinde nispeten zayıf çıkarımlar (bana harçlık vermediler) değil de yukarıda saydığım gibi, güçlü ve mantıklı, pek suçluluk duymayan bir şekilde reddetmeniz kendinize saygı konusunda da elzem.

yani salt paranın verilmemiş olması değil, neden ve nasıl verilmemiş olduğu.

"Hayır" demeyi başarmanız herkesin yararına olur. Herkes yazmış zaten bir tür eğlence, macera babanızın atıldığı, "patron" olma sevdası, sıkıntı, bir yerlerden toparlama ve başarılı görünme hırsı bir sürü sebebi olabilir babanızın bu isteğinin.
Ama siz de görünen o ki az destekle okumuşsunuz, çalışıyorsunuz,para biriktirecek kadar akıllı ve tutumlu davranmışsınız neden bunları bir macera için çöpe atasınız ki?
Hem sonuç olarak daha önceki işlerini batırdıysa yüksek ihtimalle çok umutlu görünmeyen bu işi de batıracak, bu da bir sürü huzursuzluğa, mutsuzluğa, sürtüşmeye yol açacak. En azından bunları engellemiş olursunuz istediği borcu vermeyerek.


Hem insan neden hiç bilmediği bir işi yapmaya kalkar ve bir de traktör falan gibi büyük yatırımlarla başlar ki buna? önce bir fizibilite yapmak küçük alanlarda küçük yatırımlarla deneyip bir değerlendirme yapmak gerekmez mi?

o para uçar. %35den çok çok daha az bi ihtimal var belli.
bir iki kötü deneyim olsa, yine de düşünebilirim ama sanki baban daha çok kötü referansa sahip.
ben olsam lisan-ı münasip ile otur oturduğun yerde artık minvalli bi konuşma çeker konuyu kapatırdım.

(bkz: #9261791)

verme.

naptın???

@mahnita

bugün havale yaptım. geri vereceğini, hatta fazlasını vereceğini söyledi. inanmadım ama yapacak birşey yoktu. bakalım geri alabilirsem tekrar yazarım buraya.

gene vicdanın rahat etmedi demek ki. Allah sana daha çok para versin İnşallah, hem arabanı alırsın hem master ına gidersin rahat rahat. BAbam geri verdi mi vermedi mi derdin olmaz.

aldı mı acaba :)

kesin alamadı.

merak ettim takipteyim
umarım işleriniz düzelmiştir.

Sakın verme.

7 senelik duyuruyu nereden buldunuz yahu?

Duyuru sahibi arkadas vefat etmisti zaten, su an yazdikilarinizi okuyabildigini sanmiyorum pek...

arkadaş intihar etmiş vay be.
Yazılanlardan böyle anladım

Kene konusunda camasir suyu elbette kenenin üzerine dökülmeyecek, kene cikartildiktan sonra camasir suyuna atilarak öldürülecek. Bu arada bu söyledigim saglik bakanliginin kene konusundaki bildiriminden alinti.


Kolonya vs. konusunda senle hemfikirim.

Daha once de uyari yapildi, eksi duyuru'nun aciklama kisminda da yazildi ama bazi insanlar hala bildigini okuyabiliyor. Saglikla ilgili sorularda yardimlasma ise yarayabiliyor cogu zaman ama tehlikeli durumlar da soz konusu. Hassas olmalari lazim kisilerin, denetleme mekanizmasi mi lazim artik bilmiyorum. Mesela ben yeterince hassas davraniyorum saglik sorularinda, cogunlugunda doktora gitmelerini soyluyorum.

haklısınız ama moderatörler her cevabın doğruluğunu bilemezler.her moderatör bilmek zorunda değil kenenin üstüne ne dökülceğini veya vs. bir şeyi :)

yahu sorun kene değil ki sadece . neredeyse her konuda bir orneğini goruyorum bunun.

bence sağlık konusunda (ruh sağlığı da dahil olmak üzere) sorulan sorular yayınlanmamalı. söylendiği gibi ciddi tehlikeler oluşturabileceğine ben de tanık oldum. hatta özellikle depresyonda ya da bunalımdaki kişilere verilen öyle cevaplar oluyor ki, bir kişinin çevirdiği geyik diğerinin intiharına sebep olabilir. çoğu kimse doktor olmadığı için bu sorulara verilen cevaplar genellikle doktora yönlendirme şeklinde oluyor zaten. doktor olanlar da dikkat ettiğim üzere çok hafif rahatsızlıklara cevap veriyor, aksi durumlarda hastaneye gitme öğüdü veriyorlar.

gerçek olan başka bir şey ise aynı rahatsızlığa sebep veren birden fazla hastalık çeşidi olabileceği. bu sebeple zaten hastanelere gitmek ve gerekli muayene ve tahlilleri olmak lazım. misal burada "başımın ön kısmı çok ağrıyor, nedendir" diye soran birine aynı rahatsızlığı çekmiş biri, "fazla sigaradandır, sallama çok" gibi bir cevap verebilir ve o başı ağrıyan kişi aslında beyin kanaması geçiriyor olabilir.

bence durum budur. moderatörlere selam ederim...

çözüm
sağlık kategorisi sorularında fixed bir tag olabilir. doktor tavsiyesi yerine geçmez diye.

sanmıyorum ki özellikle sağlık konusunda bir kişi sadece burada okuduğuna göre adım atsın ya da sağlık gibi önemli başka konularda. çoğu mantıklı cevapta açıklama oluyor zaten mesela keneye kolonya dökmek mantıklı olsa yazan arkadaş şu şu yüzden iyi olur diye yazar.

saglik konusu sakat bir konu, belki de gereken sey wikipedia örnegi gibi, referans göstermek.

sağlık sorununa ekşi duyuru'dan(hatta genellersek internetten) çözüm arayan adam o kolonyayı bi zahmet yüzüne de bi çarpsın da kendine gelsin.

bir ara sitenin en tepesinden duyuru yaptık sağlık hususuyla ilgili. uzuun bir süre girişte o duyuru kaldı öyle. eğer istek olursa tekrar sabit bir duyuru ile durumu "tekrar" açıklarız.

emcedeltate, söyleminizde haklısınız. fakat tahmin edebileceğiniz gibi moderatörlerin bu konuda yapabileceği bir şey olmadığını düşünüyorum. bu büyük oranda toplumumuzun bilmediği konu hakkında yorum yapma isteğinden kaynaklanıyor sonuçta. eğer bilinçli bir komünite olmayı başarabilirsek zaten bu tür şikayetlerimiz de otomatik olarak ortadan kalkar. güzel bir noktaya değinmişsiniz, toplumsal bilinç önemli.

sağlık konusunu neden hala sadece fiziksel sağlık olarak alıyorsunuz? ruh sağlığı ile ilgili sorular diğer sağlık sorularından çok daha fazla risk içeriyor, farkında değil misiniz?

adam anasından nefret ediyor ya da olağan bir ergenlik bunalımı içerisinde. kendisinden çok daha akıllı olduğunu varsaydığı * insanların bulunduğu bir platforma derdini yazıyor. hatta oturup tam sayfa dökülüyor. buna cevaben çok renkli üslubu olan arkadaşlar abuk sabuk cevaplar verebiliyorlar. bu o cevabı veren kişinin hatası değil bence çünkü adamın kendi adına hayata bakışı bu, ancak karşıdaki kişi acaip tahribatlar alabilir bu cevaplardan. bunun sonucunda soruyu soran adam (ergen olduğunu varsayıyorum) en iyi ihtimalle kızıp anasına bağırmaya çağırmaya başlasa, nefreti iyice belirginleşse bile ilerideki hayatında bu durum daha fazla yaralar açabilir.

bu durumlardaki insanlara psikolog ya da psikiyatrlar dahi uzman oldukları halde oldukça hassas yaklaşıp sorunu çözemeyebilirken, burada verilen akıllarla nerelere varabilir bu durum?

nasıl yapılır bilmiyorum ancak bir şekilde filtreleme olması gerekir. bu filtreleme birisi intihar falan etmeden ya da kız arkadaşını dövmeden önce olsa daha iyi olur.

Herşey 'okuduğunu anlamakla' ilgili bi yerde. Örneğin o kene ile ilgili olan duyuruda, kişi kenenin bedenine girmediğini, çorabında bulduğunu yazmış, bunu nasıl öldürebilirim diye sormuş. Cevap veren kişi de, 'dikkat edin' bedene yapışmış keneyi değil, çorabında bulduğu keneyi nasıl imha edeceğini yazmış, ki sanmıyorum ki kimse insanın bedenine yapışmış bir keneyi kolonya dökerek yakmayı tavsiye etmez.

Dediğim gibi ilk olarak insanlar burada iyi niyetleriyle yardımcı olmaya çalışıyorlar, cevapları dikkatli okumak cevap verenin değil, cevap arayanın sorumluluğudur.

Ama bazı konularda dediğiniz gibi, fikir sahibi olmadan yanlış öneriler getirilebiliyor. Bunları filtrelemek de gene soruyu soranın sorumluluğundadır bence. Kimse size mantığınızın kabul etmediği birşeyi zorla kabul ettirecek değil, di mi?

saglik kategorisinin ayri bir kategori olmasi saglik sorularini destekledigimizden degil, insanlari uyarmak istedigimizden. burada biz sagligi tamamen banlesek, adam baska bir siteye sormayacak mi, veya google'da arastirip sacma sapan bir seyi yorumlayip yanlis yola gitmeyecek mi?

saglik sorularini soran insanlar sormaya her zaman devam edecekler, cevaplayanlar da bildikleri dahilinde cevaplayacaklar, abuk subuk adamlar da abuk subuk cevaplar verecektir.

eger yanlis oldugunu dusunuyorsaniz, veya bir sorunun cevaplari cok zit cevaplarsa, o zaman cevap vermek yerine, bu soruda kesin bir cevap verilemez, doktorunuza basvurun, okuduklariniza guvenmeyin yaziniz. Cunku ya bu siteyi kapatmak zorundayim, ya da bu tur sorular her zaman gelecek.

emcedeltate,

aslında yazdıklarınızda haklısınız ama bunu önlemenin bir yolu yok. tıpkı eksi sözlük gibi hatta internet gibi doğru bilgiyi kendiniz ayıklamak durumundasınız.

Bir keresinde google diyet'le ilgili bir şey ararken "super zayıflatan ekmek diyeti" diye bir şey bulmuştum.

sabah 2 dilim ekmek
öğlen 2 dilim ekmek
akşam 1 dilim ekmek'ti diyetin tüm içeriği.

bunu da uygulayanlar vardır eminim. ama eğer bu noktada takılacaksak, o zaman interneti toptan kapatmamız lazım.

akli melekeleri yerinde olmayan, her gördüğünü ve duyduğunu uygulamaya çalışan birinin akli melekeleri yerinde değildir. onun da sorumluluğunu ailesi üstlensin bir zahmet. zaten biz burada, depresyonda olan birine "öl abi, sen hiç yaşama bence" diye bir cevap gelirse siliyoruz...

umarım faydalı olmuştur.

iyi de sen ekran karşısında bu satırları okuyan adamın anlayış biçimini, zeka yapısını bilemessin ki. sen burda yazarsın adam burda yazılanı yorumlamadan uygular/ uygulayabilir. beni bu duşundurdu.

hala deniyor ki "ruh sağlığı bozuk olan burda cevap ararsa suçludur, hatalıdır", "burası bunun sorulacağı yer mi" falan. adamın zaten ruh sağlığı bozuk. aklı ve mantığı tam anlamıyla işler halde olsa, yakınında derdini anlatabileceği sağlıklı bir arkadaşı ya da büyüğüne gider onunla paylaşır veya doktora uğramayı düşünür. bu durumda derdini burada paylaşan insanların çoğunun inancı, ekşi sözlük yazarlarının belli bir seviyenin üstünde zeka ortalamasına sahip olduğu varsayımıdır. bu sebeple kendilerine verilen cevapları sıradan insanların değil, kendisinden daha akıllı ya da deneyimli olan insanların verdiğini düşünür. bahsettiğim şey ise, zaten aklı yerinde olmayan kişinin aklının iyice uçmasına sebep verecek şeylerin önüne geçme çabasıdır.


moderasyona bu konuda daha fazla yüklenmek istemiyorum ancak ekşi sözlük gibi bir yapılanma, sayfasının altına bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir şeklinde bir ibare koyuyorsa bu boşa değildir. en azından duyurunun görünen bir yerine "bu sitede verilen cevaplar her zaman doğru olmayabilir" şeklinde ya da daha etkili bir mesaj iliştirirlerse faydası olabilir. şahsen ben sözlükte saçma bir tartışma okumaya başlayıp saçma olduğu halde mantığımla kesişebilen şeyler söylendiğini gördüğümde derhal alttaki yazıyı aklıma getiriyorum. sözlüğü çok çok ciddiye almamak gerektiğini hatırlıyorum.

bu anlattıklarımı, daha evvel ruh sağlığında bozulma yaşamış kişiler eminim daha iyi anlayacaklardır. hayatının akışında bir dönem olsun ruh sağlığında ciddi bir sorunla karşılaşmamış kişiler ise okuyup geçebilirler.

edit: burada hukuki sorumluluk soruyu sorana aittir. cevap verene ya da moderatöre değil bence de. bahsettiğim olay biraz vicdani sorumluluk kısmı. bu konuda moderasyon rahatsa, gerekli önlemleri ve takibi yaptığını düşünüyorsa sorun yok demektir. anlatış üslubum sert ya da tuhaf ise kusura bakmayın. lütfen söylediklerimi iyi niyetli öneriler olarak değerlendirin.

edit2: şimdi baktım da medikal şeklinde soru açıldığı zaman bu tip uyarılar görünüyormuş ekranda. demek ki moderasyon uyumuyor ben uyuyormuşum asıl. :)

Yer yüzünde her zaman bir soruya olabilecek en saçma cevabı verebilecek bi insan olacaktır. Buraya soru yazarken fikir arıyoruz. Her türlü bilgi seviyesine sahip insanlardan cevap geleceğini biliyoruz. Buradan aldığı bir cevabı başka hiç bir araştırma yapmadan uygulayacak insan bence zaten o saçma cevabı verenle aynı zeka seviyesindedir. Ben de sağlıkla ilgili sorular soruyorum ama her yazılanı uygulamıyorum. Maksat insanların deneyimlerinden yararlanmak. Araştırma bile yapmadan yazılanı uygulamanın doğru olmayacağını düşünemeyen yoktur bence.

@cereal killer

sen ekran karşısındaki kişinin zeka seviyesini bilmemessin ki. sen yazarsan buraya o da uygulayabilir. biz burda karşıdaki kişinin zeka seviyesini değil o cavabın uygulanabilirliğini tartışıyoruz. türk insanının zeka seviyesdi ortada. ve bu sitede sağlık ile ilgili cevapları uygulayanlar var.

rectoa bunu daha once de sormustun, begenmedin mi ordaki tavsiyeleri?

en.wikipedia.org

@ermanen

sordum hatta sen de cevap vermiştin galiba da bir-iki tane daha bulsam iyi olacak. yine şansımı deneyeyim dedim. daha profesyonelce oyunlar arıyorum aslında. var mı yok mu bilmiyorum ama deniyorum.

MadTV vardi klasik, abandonware sitelerinde bulunuyor.

eczaneden alınabiliyor direk.

evet o kadar keskin ve paslanmaz celik olması lazım. bi de sert bi selik turunden yapılıyor. jilet gibi işte.

Kabaca tras bicagindan daha keskin oldugunu varsayar isek; tras bicagi yaklasik 100 Ångstrom olduguna gore, bu degerde ya da daha keskin olabilir.

1 Ångstrom = 0.1 nanometre veya 1x10^10 metre.
1 Nanometre = Bir milimetrenin milyonda biridir. 10^-9 metreye esittir.

Yaniliyorsam duzeltin.

o kadar keskin değil, çalıştığım işyerinde ürettiğimiz kauçuk parçaların çapaklarını aesculap marka bistüri uçları ile temizliyoruz. şimdiye kadar iki kişi elini kesti, sert şekilde kayma hareketi sonucu birinde bistüri eline girdi, diğeri 8 dikişlik bir yarık açtı, bunun dışında dokunma, değdirme ile kesmiyor. ustura veya bıçak ile eşdeğer darbe istiyor. isterseniz bir tane gönderebilirim size, denersiniz görürsünüz.

ha nasıl bileniyor bunlar? geneli lazer ile bileniyor ve bilendikten sonra sertleştirme uygulanıyor. böylece çabuk körelmiyor. ha bistüri kesiğinin ne özelliği var? kesik şarıl şarıl kanamaz.

bistüri uclari cesit cesit, her birinin kullanildigi yer ayri. 10-15 numaralar genellikle deri ve kas doku kesiminde kullanilir. direkt dokundugunda kesmez, belirli bir aciyla hareket ettirildiginde keser, ancak kesme degil, delici olur, igneye dokundugundaki gibi.


tip, discilik vs. bölümlerinde sürekli kullanilir, bulunmasi kolay. ancak genellikle bistürinin sadece blade dedigimiz ucu var, baska bir aparata takilarak elde kullaniliyor, tipki bicak gibi ancak bicaktan cok cok daha ince.

havaalani takilmak icin uygundur, en olmadi yatar uyur kestirirsiniz biraz. bonn'a kvb'nin sehirici trenleriyle de gidebilirsiniz 6,5€ olmasi lazim, 16 numara gidiyordu yanlis hatirlamiyorsam.

havaalani iyidir, orada istedigin kadar kal, gidis katina gidersen hele kimse rahatsiz etmez seni.

Bonn iyidir, beethoven in sehri eger klasik müzige ilgin varsa evini falan gör. Ayni sekilde alman tarihini merak ediyorsan Haus der Geschichte diye alman tarihini anlatan muazzam bir müze var, oraya da gidebilirsin. Bunun haricinde bonn üniversitesinin cimleri falan güzel, zaten üniversite binasi da eski bir saray. Cok büyük bir yer degil Bonn, turistik atraksiyonlar daha ziyade Köln de Dom falan. Bu arada Köln de Schokoladen Museum iyidir. :p

Köln den Bonn a gitmek cok kolay, hem U-Bahn, hem IC hem de normal trenler var.Köln Hauptbahnhof a gittiginde zaten göreceksin, yanlis hatirlamiyorsan 20 dk da bir falan olmasi lazim. U-Bahn 1 saat kadar sürüyor, IC falan daha hizli.

Köln e gitmisken muhakkak Kölsch ic, hatta bir tanesini de "bu da the man who hears deepest inquisitions icin" dersen güzel olur :-p.

uçağın iniş saatine bakılırsa pegasus uçuşu bu :)

soruyu soran için değil sonra bu konuda merakı olanlar için cevap vereyim. terminal b de ya da c de (bkz: rewe) var 24 saat açık. ucuz bir şeyler alıp yemek için oldukça uygun. sushi den taze sıkılmış meyve suyuna kadar ne ararsanız var. marketten çıkınca oturabileceğiniz oldukça fazla alan mevcut. kimse karışmaz zaten havalimanın da ücretsiz internet var(tüm köln şehrinde de var bu bedava internet) dil olmayanlar için havalimanındandaki 8 kişiden 10 u türk çalışan. havalimanından deutz yönüne giden trenlere binerseniz şehir merkezine ya da karşı yakaya geçip hauptbahnoff da inebilirsiniz. burası dom katedralinin olduğu yerdir.

yabancı menşeyli tüm hazır fast food zincirlerinde kullanılıyor bu zıkkım. yoksa kim yer o burgerleri.

saydığınız bütün ürünlerde var. E621 veya aroma arttırıcı diye de geçer.
(bkz: chinese restaurant syndrome)

bi de anneler, yok tuzot yok lezzetli baharat karışımı vs. diye alıp evlerine yemeklerde kullanıp bebelerini zehirlemiyolarmı sinirim bozuluyor.

yanı tatından anlayamayız maddenin varlığını bu mudur?

MSG'nin verdiği zararlar malum demişsiniz nerede malum? MSG'yi yeren mailler ve sitelerde dikkat ederseniz ya referans yoktur ya da referanslarda adam gibi bir dergide yayınlanmış bir makale göremezezsiniz. Adam gibi yapılan araştırmalarda da öyle çok ciddi ve kesin bir zarar bulunamamıştır(bkz: #13428388)

hocam MSG denen madde FDA onaylidir, aslinda bunu tuz gibi düsünüceksin, nasil ki tuzu abartirsan tansiyonun firlar, uzun dönemde böbreklerinde vs. sikinti olur, MSG de ayni sekilde. Dozajinda kullanildigi sürece bi zarari yoktur.

Literatürde de MSG nin iddia edildigi gibi anormal olusumlara yol actigi tespit edilmemis.

son olarak toksikolojinin en temel kuraliyla bitireyim : Zehir ve ilaci birbirinden ayiran yegane $ey, miktaridir.

aslında tadından anlaşılıyor. şöyle ki bir önceki cevabımda chinese restaurant syndrome bakınızı vermiştim. gerçekten de çin restoranlarında bazı yemekler çok az malzemeli olduğu halde (örneğin içinde haşlanmış sebzeler olan basit bir haşlama pilav) çok fazla lezzetlidir. ve MSG gerçekten çok fazla susatır.

bazı insanların da MSG'ye hassasiyeti var sanırım. benim de böyle bir hassasiyetim olduğunu anlamam çok acılı bir süreç sonrası olmuştu. her yemekten sonra kalp çarpıntısı, avuç avuç saç dökülmesi, cilt bozulması gibi uzun vadeli sorunlarımın sebebinin MSG olduğunu tesadüfen keşfettim ve bırakınca bu yan etkilerin hepsi anında kesildi.

yani bazıları daha çok bazıları daha az etkileniyor ama sonuçta yapay bir madde ve kesinlikle güvenim yok, hele çoğu zaman paranın insan sağlığına tercih edildiğini ve bu uğurda her türlü dolabın döndüğünü göz önüne alırsak. şahsen eve almıyorum böyle ürünleri.

tamam ole olsun ama dsun ki haftanın her gunu dısarda yemek yiyorsun...yani baya baya vucuduna alıosun...

ben hoslanmiyorum bu maddeden bana dokanıyor:)

asıl soruya kimse bise dememis..bununvar olup olmadığı tadından anlasılır mı?kokusundan yada goruntusunden ne bilim işte bişiyinden???

bu maddenin bana dokandiğini anlamam zaten cevahirin üst katında bulunan çin restoranından yemek yemem ile gerçekleşmiş akşam ki taşikardi acil ile sonuclanmistir...anacim sende abanmışın yemeğe boku buna atma diyebilirsiniz lakin yedigim 1 kap yemek idi ve doktor tahlilleri sonucu bu maddenin bana pek yaramadiği çıktı ...

surda tadini ve nasil anlayacagini aciklamis:
www.glutamate.org

shakira - hay amores gelsin benden.

mark anthony - jennifer lopez : no me ames tavsiyedir

gipsy kings - no volvere

(bkz: lhasa de sela)

diego torres - la ultima noche

julio iglesias - tango albümü

diego el cigala - lagrimas negras

alejandro sanz - el alma el aire

farklı bir örnek:

blind guardian - mies del dolor

hepinize çok teşekkür ederim =)

15 lira gibi bir seydi sanirim. ogrenciysen almiyorlar.

ayakbastı parası olması lazım yanlış hatırlamıyorsam, ve yine yanlış hatırlamıyorsam oldukça cüzi bi rakamdı.

gecenlerde gittim, yok, yurtdisi harci kktc icin alinmiyor

bildiğim kadarıyla denklik sınavı var ona giriyorsun bide şöyle birşey buldum belki işine yarar (bkz: yok un yurtdisi diploma denklik yonetmeligi)

üniversiteniizin yökün denklik verdiği üniversitelerden biri olup olmadığına bakmanız gerkmekte, eğerki denklik verilmiş bir üni değil ise mezun olduktan sonra denklik sınavına girmeniz gerekir.

genellikle kübadan önce alternatif olarak rusya ukrayna bulgaristan falan var?

türkiye dışında tıp eğitimi sonrası gelip bir üniversite hastanesinde 6 ay staj yapıp bir de sınava girip geçmeniz gerekiyor üstüne. ister bulgaristanda yapın ister avusturyada.

arkadaş zorun ne? küba'ya gitmişsin, tıpa kabul edilip doktor olmuşsun, kalsana orda. bi daha dönmenin ne anlamı var? küba'da yaşamak isteyen bi düzine adam tanıyorum. biri de ben.

eskiden Enis (güzelyalı En Club) satardı, alsancak da bir mağaza açmıştı ama kapattı galiba...

selway'de bi mağazada gördüm sanıyorum poşetim

karşıyaka yalı spor üst kat.

ahahha..
tiffany mağazaları artık abercrombie satmaya basladı..evet evet bildigin tiffany..eski sezonlarını satıyor ama..

kervan pasaja git

hiç görmedim - ama en iyi ihtimal eminönü'nde pasta malzemeleri satan dükkanlar var (br tanesi en meşhuru, ben oradan şeker hamuru, damla çikolata, sprinkles filan alıyorum). hemen hamdi'yi geçince, kahve dünyası'nın yanı.

yapmak aslında çok kolay o hamurları. hatta hazır karışımları bile var dr. oetker'in.

ulen gören de beni mütemadiyen kek pasta filan yapıyo sanacak. hiç beceremem.

Hazır pay hamuru bulabiliceğinizi pek zannetmiyorum. Tanıdık bir pastaneye rica ederseniz belki satarlar size ama o da çok düşük bir ihtimal.

kendim yapacagim sanirim en sonunda, ama ilk defa yapacagim icin buyuk ihtimalle guzel olmayacak. icinin malzemesini yurt disindan getirttim, heba olsun istemiyorum.

neyse, bakalim artik.

tesekkurler cevaplar icin.

pokercim, bana ulas, hemen anlativereyim :)

Ya anlatmasi kolay, sıkıyorsa yap. Pumpkin pie yiyecem diye bekliyorum aylardir.