planetaryum deniyor onların salonlarına. ama oyuncağa özel bir isim var mıdır bilemedim. çok da pahalı bir meret değil. yani çok seiliyosa bu tarz şeyler alınabilir.
www.estore.com.tr

evet bunlardı sanırım, saolun. sanki aklımda 600 $ filan kalmış.

national geographic markalı olan bir tane aldık daha dün. 70 tl, joker'den (oyuncakçı) aldım ama national'in oyuncaklarını satan yerlerde vardır heralde.

duvara yansıyınca pahalı olanlarla aynı etkiyi yaratıyor, ama biraz ambalajına, imajına verdik o parayı gibi geldi bize. cok profesyonel bişi beklemeyin, eğlenceli sadece.

ben şunu kullanıyorum:

www.koysepete.com

gayet memnunum bundan. pes 2009'da misal klavyeden çok daha rahat.

(bkz: platoon/@teritori)

yön tuşlarının sert olması dışında bir sorunum olmadı hiç. zaten analog kullandığımdan çok dert olmuyor.

kontorland için de gayet dayanıklı diyebilirim. 6 kişinin ikamet ettiği ve 24 saat pes oynanan bir evde minimum dört seneyi dört gamepad ile geçirdim. yani her seneye bir gamepad. bence gönül rahatlığıyla tercih edebilirsin kontorlandı.

@sofistike
logitech baya güzel görünüyor, kalitesi tartışılmaz tabi. ama biraz para biriktirmem gerekecek =)

@teritori
entryinde sağlamlık için biraz daha beklemelisiniz yazmışın. herhangi bir aşınma, yavşama, tuş erimesi/yamulması var mıdır =)

evet editlemem gerekir entryi. sağ analog aşağıya çektiğim zamanlarda takılabiliyor bazen. ama sağ analogu neredeyse hiç kullanmadığım için ve pes'te de kullanılmadığı için pek (manuel paslar hariç) bir sıkıntı yaratmıyor bana.

platoon iyidir, platoon u öneririm arkadaşım.

www.100ytl.com

not: baktığında ürün değişmiş olabilir.

(bkz: mozilla thunderbird)

outlook da güzeldir aslında? ama thunderbirdü tek geçerim

mozilla thunderbird süperdir. hem kullanıcı dostu.

the bat diye bi program var abicim. bu kadar hızlı bi client gormedim ben. outlook un da thunderbird in de eline vermıs. ozellikle imap performansı ınanılmaz. outlook tek hesapta bile can cekısırken 4 hesabı catır cutu acıyor[ortalama 2500 mail ver her birinde]

çalışır. bende bu laptop'ın bir kaç alt modeli var grafiklerden feragat edince çalışıyo.

çalışır, oyunu oynarken kasmaz fakat tüm salonu gösterdiği sahnelerde kasabilir ki bu da oynanabilirliği etkilemiyor.

diğerlerini kullanmadım ama objectdock'ı çok uzun süredir kullanıyorum. bir kere sorun çıkardığını görmedim. ayrıca masüstümü de müthiş toparladı

kesinlikle objectdock plus. ben de bunu kullanıyorum uzun süredir. kullanımı hoş ve oldukça güzel effectlere sahip.

(bkz: kış lastiği)

Avantajı soğuk havada normal lastikler sertleşir, bu da yol tutuşa olumsuz yansır (direk asfalt üstünde bile) ama kış lastiklerinin hamuru sertleşmez, asfaltı tutmaya devam eder. Karı da daha iyi tutar ama buzda bir işe yaramaz, onun için çivili lastik lazım.

Dezavantajı benzin sarfiyatını biraz arttırır, biraz daha fazla ses yapar. Ama zaten 2-3 ay boyunca takılı kalması lazım, kimileri gibi 6 ay yaz 6 ay kış lastiği takılmaz. Güvenlik göz önüne alınınca uygun bir bedel bence.

Marka olarak Lassa'nın kış lastikleri çoğu yabancı markaya göre daha iyi diye duydum farklı kişilerden, belki Türkiye şartlarına göre optimize edildiği içindir. Onun dışında pek kimse bilmez ama Fin malı Nokian diye bir marka var, kış lastikleri de yaz lastikleri de hemen tüm testlerde birinci çıkar ama Türkiye pazarında bulması zor biraz. Çoğu lastikçi adını duymamıştır bile, Kore malı uyduruk lastiklerden sanarlar söylediğinizde ama var gene de, zaman ayırırsanız buluyorsunuz :)

kar lastiği kesinlikle gerekli ama lastik başına 80-90 ytl bayılmaya gerek yok bence. zaten kısa süreli kullanıldığı için çıkma lastik almak daha mantıklı oluyor. bence almadan lastikçilerden çıkma lastik bakın.

nerde yaşadığın önemli bence. mesela izmirdeysen gerek yok kış lastiğine. ama hani çok doğuya gitmeye gerek yok, ankara, eskişehir gibi karasal iklim koşullarındaysan bence kesinlikle lazım. 6 dereceden daha düşük sıcaklıklarda asıl etkiyi gösteriyor diye duymuştum kış lastiğinin.

sanırım almanyada kışın kış lastiği takılması yasal bir zorunluluk..

michelin alpin iyidir.

saç dediğin meret bir alıştığı şeyi kolay kolay bırakmaz. bir müddet her gün yıkarsanız, artık sürekli her gün yıkanmak ister. aksi takdirde yağlanır. sırf bu yağlanma illetinden ötürü günde saçlarımı 2 kere yıkamaya başlamıştım. en sonunda daraldım ve kestirdim.

her gün yıkayan biri olarak söylemeliyim ki çok yorucu uğraştırıcı. zararına gelince, saç kendi yağıyla beslendiğinden saç kurulaşabilir, yıpranabilir, sağlıksız görünebilir/olabilir, parlaklığını kaybedebilir. hiçbir şey olmayabilir de. haftaiçi yıkanıyorsa en azından haftasonu dinlendirmek iyi olur.

Saçının tipi de yıkama sıklığı konusunda önemli ama uzmanlar saçı her gün yıkamanın zararlı olduğunu söylüyorlar. Açıklamaları da gayet mantıklı; mesela yağlı saçı olanlar genelde çabuk yağlandığı için saçlarını her gün yıkıyorlar ancak aslında saç, o yağ ile besleniyor da. dolayısıyla her gün yıkamak saçın doğal yağıyla beslenmesine engel oluyor. En olmadı haftasonları dışarı çıkmıcaksanız yıkamayın diyorlar:)

zamanında cilt hastalıkları uzmanı doktorun söylediği üzere ben de sık yıkanmayı bıraktım. haftada 2 kere yıkıyorum.

ilk zamanlar alışması zor oluyor. ama bu daha sağlıklı gerçekten.

ben hergün yıkıyorum malesef ve bazen özellikle de kışın bir işkenceye dönüşüyor. ama çok yağlandığı için de mecbur kalıyorum. bir dönem 1-2 ay boyunca gün aşırı yıkamayı denedim ama hala ikinci gün bildiğin yağlı saç ile dolaşıyordum. saçım gayet uzun ve hergün yıkamaktan ötürü hiç bir sorunla karşılaşmadım aksine daha parlak saçlara sahibim, ama dikkat etmeniz gereken bir husus var saç ürünlerinde bir seçici olmalısınız ve bakımını ihmal etmemelisiniz.

bana da iki günde bir yıka saç alışır dediler ama yok, çok denedim, ancak yağlı saçla dolaşmaya alışıyor insan. Gerçi ona da alışamadım ben.

milliyet.com.tr'den izlenebiliyormuş. bu da kendi kendime kapak olsun.

edit: milliyetten de ancak bu kadar kötü bir streaming beklenebilirdi zaten. 3 saniyede bir pauseluyo kendisini videolar. işin zevkini sikertiyo.

aramaya devam efendim. bi el atsanıza olm!

Bunlar isini görür.

www.goal4replay.net

www.footytube.com

soccernewstv.com

www.goaltube.org

yok spam mail için bu kadar görsel kasmazlar :)

sanırım office setup'ı indirmişimdir zamanında bu mail adresimi verip. onun da deneme süresi dolduğundan ötürü bu mail gelmiştir. kaldı ki office uygulamalarım cayır cayır çalışmaya devam ediyor.

bana da geldi bugün aynısı, spamdir diye açmadım, belki microsoft office satmak için göndermiştir.

www.avea.com.tr

şu güya ucuz olması gereken kamu zıkkımından kullanıyorum. 50'den aşağı fatura ödediğimi bilmem. avea turkcell'den beter düdüklüyo adamı faturalı hatlarda bilginiz olsun.

açılan sayfada alttaki yazılar iyice incelendiğinde kandırmacalarla dolu bir tarife olduğu görülmektedir.

mesela: "** Sınırsız ve ücretsiz grup içi görüşme hakkı Sınırsız Tarife'de bulunan aboneler ve bütün Avea kamu tarifelerindeki aboneler ile yapılacak görüşmelerde geçerlidir. "

yani kampanya kamu tarifesi ve sınrsız tarife için geçerlidir. aveanın diğer paketleri için değil.

innovate süperdir ama...

Blackberry ya da onun ayarında nokia telefonlar var. Onlara bakabilirsin.


Ama bence innovate'den vazgeçme. Hatta almışken beraber alalım indirim yapsınlar :)

asus p565'i tanıttı. onu bekle istersen.

Nokia n95 8gb bence. Biraz kalın ama tüm beklentilerini karşılayacak bir telefon. Fiyatı 1060 ytl falan. İnnov le ilgili ekranına toz kaçması ve video çekiminin kötülüğüyle ilgili şeyler duydum. Özellik olarak inanılmaz bir telefon ama ekranına toz kaçıyorsa bu bence büyük bir sorundur.

3. seçeneği atman yararına olur

nokia n71 di sanirim..

kaçak bi iphone iş görebilir.

@cosmicstring


telefondan telefona değişse de yaklaşık 30 metrelik bir mesafeden rahatça bağlanılabiliyor.

iphone

nokia e65 / e66 yı tek geçerim.saydığın tüm özellikleri sağlıyor ve alternatiflerinden daha ucuz. ayrıca kayar mekanizmanın(slider) sertleştirilmiş metalden mamul olması uzun süreli kullanımda yalama olmasını engelliyor.

e51 (ekran çok geniş değil ama)

nokia e65. yaklasik 600 ytl ve tum ozellikler var.

innov 8 aldıktan sonra keşke demezsin.diger tum telefonlarda keşke diyebilirsin..

europe.nokia.com
yaklaşık 800 ytl. bende var, superdir tavsiye edeim.

o sınıfta en ekonomik ve başalığı motor c4te de bulunan psa'nın 1.6 hdi ıdır. doğal olarak pejo 308de de kullanılan bu motor esasında ford focusta da kullanılmaktadır da adı duratorq tdci şeklindedir. hatta psa bu motoru başka bir markaya daha vermişti kompakt sınıfta ama hatırlayamadım şimdi. dert yakıt ekonomisiyse bu motora sahip araçlardan biri alınabilir. bence en başarılısı focustur ancak, yeni fiyatlandırma anlayışı dizelin sahip olduğu işletme maliyeti avantajını eritmekte bunu bilip de satın almak daha mantıklı. oldukça taze bir haber vardı radikalde.

www.radikal.com.tr

@agk
bu tip yazılar/haberler çıkmaya başladı ve özel bi amacı olduğunu düşünüyorum.
3 yıldır dizel araç kullanan bir olarak dizelin bakım masrafları doğru kullanıldığı sürece çok değil. hatta yetkili servislerde benzinlilerle hemen hemen aynı rakamları ödedim. performansları benzinlileri sollayacak kapasitelere geldi. ve yine az yakıyor. hepsinin yanında da verimli bir motor olduğundan çevreci de sayılabilir.

dizelden vazgeçmeyelim.

benim tavsiyem corolla d4d olur o segmentte. fransız arabalarının kronik sorunları oluyor. focus'un son modeli de çok tutmadı ama sebebini bilmiyorum. toyota için kötü diyen özellikle corolla için diyen duymadım.

Yeni nesil corsalar da görülmeye değerdir.

kia cerato'nun yeni modeli belki degerlendirmeye deger sevgili pidedostum.. dizeli var lakin otomatik viteslisi var midir yok mudur emin degilim. arastirmak lazim.

otomatik vites, dizel c4 kullanmış ve hatta uzun yola gitmiş bir insan olarak şunları yazmak istedim.

+ az yakıyor, çok kaçıyor
+ ön panel pek çok insan tarafından şık bulunuyor, en azından farklı olduğu kesin
+ performansı iyi
+ yol sesi az
+ fiyat aralığı sizin istediğiniz gibi
+ çok tutulan bir araba olduğundan servisi vs yaygın
+ uzun yolda yormuyor

- ben ön paneli sevmedim, göstergeler dağınık geldi ama tercih meselesi
- ön koltuğa 1.95 boyunda bir adam oturunca arkada bacak mesafesi çok kısalıyor.

otomatik dizel alacaksanız opel e bakabilirsiniz. astra hb 1.3 dizel modellerde easytronic opsiyonu var. 3 bin ytl falan koyuyor arabanın fiyatının üstüne..

fakat honda civic ten sonra bilemiyorum yani.. sıralı lpg taktırın civic e, azalır yakıt tüketimi.. satmayın yazık.

volvo c30 dizel'e bakilmasini oneririm. ikinci el dusunuyosaniz- ki dusunmuyosunuz- 40bin ytl gibi bi fiyati olmasi lazim. fazlasi zaten verilmez. sifirlari normal sartlar altinda o fiyat araliginda, fakat euro yukseldigi icin 5bin ytl kadar yukseldi fiyati.

@agk: abim c4 kullanıyor ve bizim arabanın yakıt tüketimiyle arasında dağlar kadar fark var. bakımı da gayet standart.

@agk: focus oldum olası sevmem. corolla da sürekli makyaja gittiğinden pek düşünmüyorum sanırım.

@fedaikolik: corsalara oldum olası gıcık olurum. çarpışan oto gibi araba.
@pidekardeşi: kia mia ters bize ya :)
@kahvegibi: sanırım beni c4'e ikna ettin iyice :)
@metox: evet yeni sedan astralar da aslında çok hoşuma gitti. test etmek gerekir kendilerini. satma mevzusuna gelince, çok feci yakıyor şehir içinde be. bir de o şehir içi istanbul şehrinin içiyse feci. lpg taktırdıktan sonra da ben ne anladım civic'ten.
@polifonik osuruk: c30 çok çirkin de s40lar süper. ama pahalı o gavurlar da. bu arada euro'yu 1.75'e sabitlemişler.

s40'i tavsiye etmiyorum, zira dizel olmayan 2.0 motorlu birtanesine sahibim. cok fazla enzin yakiyo. bunda kasasinin agir olmasinin da payi cok buyuk. kaldi ki zaten c30'u onerdikten sonra farkettim ki yedek parca ve servis masraflari cok yuksek oldugu icin gerek yok ne kadar ucuza bulunsa da. verimli dizeller sanirsam opel corsa ve astra serisi olarak nitelendirilebilir. citroenler de cok guzeldir fakat nedense gozumde hep bayan arabasi olarak kalmistir.

bugün c4 kullandım. vites geçişleri çok sert geldi. bayağı titretiyo yavruyu alttan :)

en kolay amazon'dan bulabilirsin sanırım albüm kapaklarını. program bulursan bana da haber ver.. zira benim de mp3'de albüm kapakları kimisinde var kimisinde yok. ama bilgisayarda dosyanın albüm kapak fotosu var gözüküyo.
anlayan beri gelsin...

kapak için iki alternatif buldum.
tr.wikipedia.org

cdcovers.to

program için arayışlar devam ediyor.

imaj bulmak için: www.cdcovers.cc

albüm kapakları için google images'te: "albüm adı front cover" şeklinde bir arama yaparsan sonuçsuz kalmazsın.

bunları mp3lere eklemek için de windows media player'ından tut, winamp'e, itunes'a kadar bütün medya oynatıcılar işine yarar. diğerlerinde nasıl bilmiyorum ama ben itunes'da bu işlemleri çok rahat yapabiliyorum.

www.unrealvoodoo.org

Bu program albümün cover art'ını buluyor, bulduğu resmi mp3'lere topluca gömebiliyor, ya da kendi bulduğunuz resmi gömebiliyorsunuz, isterseniz şarkıların bulunduğu klasöre ayrı resim dosyası olarak da koyabiliyor. Nefis yani.

last.fm de bulabilirsiniz albüm kapaklarını:
www.lastfm.com.tr

itunes + iart ile paşalar gibi halleder tum istedigini.

tavsiyeler için çok teşekkürler. itunes olayına yumulmak lazım. media player ve winamp ta yapıyor bu işleri ama bazı cover lar gözükmüyor.

indirdiğin kaynaktan kaynaklanıyor.

Hiç sanmıyorum.
Dediğim gibi aynı kaynaktan(rapidshare) 130 la indiren arkadaşım downloadı kapattıktan sonra ben deniyorum ve sonuç 50-100 kb.

Peki Rapidshare sunucuları aynı mı? Rapishare yoğunlukları aynı mı?
Her zaman mı böyle oluyor?
Sizin ethernet kartınız nedir? Eski mi yeni mi?
Bir sürü etken sayılabilir sanırım.

A evet her zaman böyle. Deutsche Telekom sunucusu kullanıp hep maksimum hız aldım ama şimdi sorun var.
Ethernet kartı hakkında pek bi bilgim yok ama bilgisayarımı yeni topladım-Daha doğrusu bir tanıdığıma toplattım- ve her parçası gayet araştırılarak alınmıştır. Yani eski olacağını zannetmiyorum.

Anladım. Ben o zaman yorum yapamayacağım. Bu konuda daha çok şeyler bilen arkadaşlar vardır elbette. Onların yorumlarını almanız gerekir. Başka etkenler de vardır belki.
Kolay gelsin.

internet hız testi yapın ayrı ayrı bakalım o ne sonuç verecek.

sizin en fazla 100 görmeniz gayet normal ama arkadaşınızın 1mbit lik internet ile 120-130 görmesi hiç normal değil, bence sorun arkadaşınızda.

eğer rapidden indirirken bir download manager kullanıyorsanız o programların gösterdikleri hızlara her zaman güvenmeyin. şişirebiliyo o programlar hızı. bence sizinki normal arkadaşanızınki saçmalamış.

İkimiz de internet download manager kullanıyoruz.
110-120 de 1mbit in normal hızı. idm şişirip 130 yapıyo olabilir ama şu an mesela 90 da indiriyor benimki ve bariz bir şekilde az bu.
Mesela indirmeye 600byte da falan başlıyor ve bunun artması 20-30 sn alıyor. Gereksiz bir yavaşlığı var yani.

ben hala normal şartlar altında 1mbit lik internet ile 104 kb yi geçmenin pek mümkün olmadığı görüşündeyim. ama illede "oluyo' lan işte!" diyorsanız, bilgisayarcıdan profesyonel destek almak sanırım şu günlerde yapabileceğiniz en güzel aktivite olacaktır..

1 mbit ile alabileceğiniz ortalama hız 100 kb/sn civarıdır. Hadi 105 olsun. 110-120 olmaz hayal kurmayınız. 120-130 hiç olmaz o yüzden de üzülmeyiniz. Hadi denemesi bedava açın 100 mb lık bir dosyayı sırayla indirin ve dakika tutun. Eminim ikisi de benzer çıkacaktır.
Not: Hala böyle hıza takanlar olduğunu görmek ne güzel.

ben de kablonet'te 1 mbit ile 120-124 arasında indiriyorum?

@ozdek
Kesinlikle hıza takılırım. Kıçı kırık bi hıza sahipken hele, kaybın olması daha da sinir bozucu.

adsl/kablo stabil olarak 104-109k arasi indiriyo sanirsam. sirkette ve evde ben bunu gordum. ayni zamanda evde kullandigin utorrent ve netlimiter ikilisinden, download esnasinda hiz kontrolu yaptigimda torrent 112k gosterirken netlimiter 98k gostermektedir. muhtemelen arkadasin bilgisayarinda bir sorun vardir.

ya 1mbit te max. download 104 kb. bunun üzerinde sayı görenler ya yanlış görüyor ya da gördükleri yerde yanlış yazıyor.

hem rapidshare hem de torrent*kaynaklı downloadlarımda 104'ün üzerine çok rahat çıkabiliyorum kablonet'le. bayramda memlekete gittiğimde bunu bi daha kontrol edeyim...

belki de o makinede bluetooth yoktur. bazen bluetooth laptoplarda opsiyonel oluyor, makinede göstergeleri, butonları vesaireleri olduğu halde bluetooth olmuyor. saçma ama böyle.

bende de var A200-1bp. gayet de leziz çalışıyor. ama ben de sıkıntı çekmiştim ilk başlarda. bluetooth sürücüsünü güncelle sitelerinden. sonra denetim masası>bluetooth local com'u aç. saatin yanında bluetooth ibaresi belirir. ona sağ tıklayarak dosya transferi yapabilirsin.

bilgisayarın altında satellite yazan yerin yanında wireless'ı açan ışıklı düğme aynı zamanda bluetooth'u da açar, onun da kontrol edilmesinde fayda var. ayrıca eğer saatin yanında bluetooth simgesi görünmüyorsa denetim masası'ndaki bluetooth ayarlarını açtığınızda otomatik olarak o simge de gelir yerine.

araya tanıdık falan sokulursa kalınabilir.

araya soktuğunuz tanıdığın yüksek rütbelerden biri olması halinde kalınabilir aksi halde kalınamaz

merak edenlere ben cevap vereyim. adamları aradım yokmuş ne yazık ki böyle bir hizmetleri

öyle ben geldim diyip kalamazsın elbet. ama denildiği gibi rütbesi olan bir tanıdığın varsa krallar gibi de kalırsın. ben kaldım oradan biliyorum. ama eğer polis milletinden birazcık hoşlanmıyorsan çekilecek dert değil oralar...

sanıyorum ipod u bağlarken shift tuşuna basılı tutarsanız itunes u açmıyor.

itunes ayarlarında var o. ipod bağladığımda itunes açma gibisinden bir şeyler var.

itunes'un ipod genel ekraninda "baglandiginda itunes'u acma" mevzuu var, fakat bildigim kadar ile dediginiz olay sadece mac'lerde kullanilabiliyor. hatta kadar kullanilabiliyor ki yeni jenerasyon cradle'larda kumanda var falan. apple center'a adam şov yapti "bakin simdi nasil kontrol edicem"1 diye, tek tusa bassinda 20 bilgisayar bi anda medicenter moduna gecti falan. neyse. olay su ki ipod bilgisayara baglandigi anda sych olur, itunes acsa da acmasa da. en azindan 2g nano'lar icin bunu net soyleyebilirim. daha yapmayanini da gormedim.

itunes'dan ipod bağlantısını kes. şarjda olup oynaşabilirsin ipod ile. ama müzik dinleniyor mu denemedim. sadece menuler içinde gezebilmiştim.

aynen teritori'nin dediği gibi yapacaksın. ipod'u eject ettikten sonra istediğini yapabilirsin.

itunes'u açmasanız bile ipod ekranında bağlantıyı kesmeyin yazısı görünür bu arada.

olmuyor. kesemiyor bağlantıyı :(

yıkanmaz diye biliyorum ben

Kusura bakmayın "gerçekten" kelimesinden sonra virgül olacak, yanlış anlaşılma olmasın.

şöyle bir şey buldum:

www.sorularlaislamiyet.com

son paragrafta şöyle diyor:"Ahmed İbn Hanbel der ki: "Ebû Eyyûb, vücudun bir ayağı varken, Ömer ise bir kemiği varken üzerlerine namaz kılmışlardır." İbn Hazm: "Müslüman ölüsünden bulunan her şey üzerine namaz kılınır; şehit değilse yıkanır, kefenlenir." demiştir."

Evet ben de ona rastladım ancak gerçekten böyle bir uygulama yapılıyor mu merak ettim. Şehitlerin üzerideki giysilerle gömülmesiyle igili tek bildiğim, ahiret gününde o şekilde huzura çıkacakları yönünde.

evet, sehit cenazeleri yikanmaz normal sartlarda, hatta öldükleri yere üzerindeki kiyafetleri ile gömülürler.
dini teamüller bu sekilde yani en azindan

@gurbetci: evet deniliyor.

www.sweetstall.com
kinder bueno?

alpella üçgen daha güzel. hem onunda reklamı var.

yok bueno değil. sanırım kinder süt dilimiydi. ama o kadar migros tansaş dolaştım bulamadım.

upload.wikimedia.org

bu mu

ta kendisi!
görür görmez pavlovun köpeğine döndüm:)

o ne ya ilk defa gordum, orgazmik birseye benziyor, almali...

İnceden bi de limon tadı var ki çok başarılı.

ankara içerisinde gören var mı bundan?

bunları ararken marketlerde çikolata reyonuna bakmayın. dolaplarda muhafaza edilir bunlar. dolaplara yönelin. yani hiç almadım ama yurtdışında dolaplarda muhafaza ediliyor, burada da öyledir sanırım.

Eşim için aradım bunlardan. Bayrampaşa CarrefourSA, Beylikdüzü CarrefourSA, Vatan Migros devasa ve orta ölçekli alış-veriş merkezlerini dolaştım sırf bu süt dilimi için. Hatunun çocukluk tutkusuymuş.

Onu bulamadık ama bu arada dolaşırken dolaşırken eve bir sürü gereksiz ıvır zıvır aldığımı fark ettim.

İstanbul'da bu gavur icadının nerede satışa sunulduğunu gören bilen varsa insanlık namına bi' yazıversin. Reyon görevlilerine soruyoruz, sipariş listesine girmedi henüz diyorlar...

süt dilimi değil de, başka isimli olan bir tane daha var.
adı neydi onun ya, süt dilimden KAT BE KAT daha güzel. mutlaka deneyin.
piglui miydi neydi ya.

ahahah. şimdi uykudan uyandım ve dun akşamdan zulaladığım iki adet süt dilimini kahvaltı olarak yerken yazdıklarınızı okudum da vicdan azabı çektim. ama nazar etmeyin, çok aradım ben de onu. kaç gündür bulamıyordum.

sözlükte de yazmışlardı. migros, macro gibi büyük marketlere bakın öncelikle, ama oralarda da bitmiş olabiliyor. sonra eve kös kös dönebiliyorsunuz.

bir de böyle orta büyüklükteki marketlerde oluyor. dün akşam öyle bir yerde buldum.

yoğurt reyonunda oluyor. hani çocuklar için meyveli yoğurtlar oluyor ya danino filan, onların yanına koyuyorlar kutusunu, yanında da pingui olabiliyor.

ben çok sevdim, eşiniz de sever umarım. bazı arkadaşlar da sözlükten okuyup bir heves alıyor ama sevmiyor.

tansaşta dondurma dolabında oluyor. belki gofretlerin oraya baktınız ama bulamadınız?

su anda ithalatta bir sorun varmis, marketlere yeni mal yollamiyormus ferrero, biraz bekleyeceksiniz...bütün marketler (tansas migros carrefour real kipa vs.) "siparisi verdik ilk 2 günde bitti" diyorlar. Olanlar da önceden stoklanmis olanlar.

ben çağdaş markette buldum,ankara da sormuşsunuz ya,yakınlarda varsa bi bakın.

caddebostan migrosta var.

kinder süt dilimi'ni mmm migroslarda bulailirsiniz. ben $i$li migros'ta bulmu$tum.

hem süt dilimi hem pingui kanyon makrocenter'da bissürü var!

anakara'da bahçelievler emek tansaş'ta buldum, yedim, emdim, yuttum. arayıpta bulamayanlara ilan olunur.

ra3'ü öyle uzun soluklu oynamadım, zira zerre ilgimi çekmedi oyun ama daha önceki oyunlarda böyle güçlü üniteler kendilerini iyileştiriyolardı. biraz bekleyin belki bu oyunda da vardır o dalga.

haritada varsa engineer ile hastane işgal etmen lazım.
fully promoted natasha kendiliğinden iyileşmesi lazım gibi? baracks'ın dibine yollayınca iyileşmiyo mu?

sovyetler'de yok ama ittifak'ın mühendisinde var ikinci özellik olarak. sovyetlerde illa hastane ele geçirip öyle healing yapmak gerekiyor.

çiftlik caddesi'nde paradise cafe var. ama iki katlı olan değil, kırmızı dekorasyonlu, tek katlı. oradan aşağı doğru inersen solda cibran cafe'yi göreceksin. wireless ve nargile bir arada bulunur. alkol kullanıyorsan h.içi gidilecek yerler konusunda bir rehber yazayım. yoksa ben bilmem etmem başka bi' şey.

walla samsuna gidiyosan peynir üzeri yumurtalı pide yemeden gelme..enfes bişey.hani samsun dedinde aklıma geldi.

atakuma gidilirken sağda teleferik göreceksin. onlara bin yukarı amisos cafeye çık. güzel bir pidesini ye. buranın manzarası da lezizdir.

sonra tekrar teleferikle aşağıya in. araban varsa arabayla, yoksa hemen yoldan gçen dolmuşlarla atakuma git. orada ebvai çeşit alkollü mekan vardır. bendeki alışkanlıktan ötürü ben gırgır'a gidiyorum. diğerlerinden daha sessiz oluyor mekan büyüklüğü dolayısıyla.

çiftlik caddesinde çalıkuşu, beyaz ev restaurant veyahutta hacı adı verilen dürümcülerin birisinde muhakkak cipsli, soslu bir dürüm ye.

aklıma geldikçe mesajla iletirim yine.

@want: cibranın adı ve sahipleri değişti. gitmedim ama gidenlerden de pek şikayet duymadım.

abicim bol bol pide ye sen. dürüm ye pide ye. iyidir öyle samsun. samsun'un uyuşturucusudur pideyle, dürüm.

yeşilyurt'ta alışveriş yapabilirsin, sinemaya girebilirsin, yemek yiyebilirsin fakat çok fazla tikimsi insancık olur, rahat edemem dersen gitme. bi de sigara içilmiyo orda. nargileyi en güzel patron cafe yapar ve yanında ikramı boldur. wireless konusunda pek bi bilgim yok. içmek için gırgır'a alternatif olarak yeni açılan republic bar'ı tavsiye ederim zira samsun'un ilk rock barı ve cuma- cumartesi canlı performans var. nargilesi olmamasına rağmen müzik seçimi ve dekoruyla en kaliteli kafe baran sinema kafedir (planet sinemasının üstü). ayrıca hava çok soğuk diilse sahilde veya iskelelerde de alkol alınabilir.

civic

jetta

civic gayet tabii..

peki de, aga bi de sebep yazsanız ya. yani neden Civic? neden Jetta?

civic alsın boşver

kesinlikle jetta. Alman powah

elantra al bence

ama senin soruna gelirsek hazir tartisilmisina verim bak istersen:
answers.yahoo.com

jetta

1. hb karoseriye bagaj ekleyip sedan yapandan kaçacaksın. güdük durur araç, ki jetta da önden golf arkadan passatlığıyla hem güdüktür hem karaktersiz. golfe bagaj koyduk adı jetta oldu denmez, hondanın yaptığı gibi bu civic hb dir bu da sedan ikisi ayrı araçlardır dersin adam gibi.

2. civic teknolojik anlamda sınıfında devrim yapmıştır hala teknoloji bağlamında en öndedir.

3. golf 6 çıktı jettanın da yenilenmesi 6 aya kadar yapılır. 6 ay sonra eski kasa olacak bir araba almam. civic daha 2 sene aynı civic olarak kalacak.

4. honda motoru malum efsanedir. daha fazla gücü daha az tüketimle sunar.

5. vw kalitesi dediğiniz şeyi bir türlü anlamadım telvinin touranı vardı kabin içindeki plastiklerin kaplamları döküldü servise gittik known issue bişi yapamayız araba parfümü kullanmışınız ondan olmuş dediler.

6. golf de kullandım civic de civic in verdiği tadı veremiyor golf.

7. civic çok daha yakışıklı.

8. civicin 2. el değeri bizim memlekette başka hiç bir araçta yok denebilecek seviyededir.

9. yoruldum lan.

yeni kasa civicler çıktığından beri, yani yaklaşık 2 yıldır civic kullanıyorum. bir kere teklediğini görmedim. ayrıca jetta olmasa da onun muadili olan golf de kullandım bu süre zarfından bir kaç defa. kesinlikle civic'in verdiği haz yoktu.

iç mekan konusunda da genişlik olarak civic, jetta'nın eline verir. inanılmaz geniş bir iç hacim var civic'te. ne olduğunu bilmediğim ve bütün arabalarda olan bir dalga vardır hani arka koltukların ortasında, ayak bastığımız yerde. normalden biraz yüksektir, sağa sola geçişi zorlaştırır hani arka koltuklarda. o dalga civic'te yok işte. ufak bir detay gibi görünse de çok rahatlık sağlıyor.

civic'i servise bir kere götürdüm o da arkadan 90 model bir mitsubishi minibüsün çarpmasından ötürüydü. amca yaklaşık 60km süratle çarptı sadece tampon içeri göçtü biraz. sağlam da bir araba yani.

volsvogenin bu tarz kırma arabaları geçmişten beri tutunamadı. jetta da öyle. ayrıca ikinci el satışta da rahat edersin ileride düşünürsen.

civic'te kesinlikle pişman olmazsın.

kazasız belasız bir kullanım temenni ederim.

jetta'ya kılım tamamen.

yazıldığı üzere jetta kadar karaktersiz bi araba yok hakkatten. passat desen değil golf desen değil çirkin bi şey
o vw klasını yansıtmıyoru hiç

ama civic öyle mi? hem sempatik hem yakışıklı :p şahane bir araç bir de tabiki ortada bir honda vtech motor teknolojisi var yapıldığı günden bugüne arıza raporu verilmemiş derler ne derece doğrudur bilemem.

sürüş konusunda jettaya yolcu olmuşluğum bile yok bi şey diyemem ama civici bir kaç kez sürme şerefine nail oldum. ve bir çok kez yolcusu oldum sürüşü şahane, yolculuğu özellikle arka tarafı daha da şahane.

jetta

Civic. daha kaliteli. yakıt tüketimi benzinlide cok daha ekonomik.
satması çok daha kolay. ayrıca jetta ya beş basar.
2005 model civic im vardı, sattıgıma hala üzüldügüm canım arabamdı diyim yani. bigun bi yamugunu görmedim.

bence o fiyat grubundaki arabalardan en güzelleri:civic, vw golf, opel astra
golf alsanıza illa volkswagen istiyorsanız. daha güzel araba bence golf.jetta tutmadı sanki türkiyede. gayet tipsiz ve içi de çok çirkin bence civic le astraya göre.

honda, hayat onda.. pek anlamam teknik ozelliklerden ama honda'nin neredeyse tum modelleri icin iyidir diyebilirim gozum kapali, tasarim acisindan. son olara, japon yapmis, yapar da daha diyorum :p

araba almayınız bisiklet alınız. (mesaj kaygım geldi:)

civic alın. düşünmeden. honda sonuçta. tık demez araba, saat gibi çalışır motoru. otomatik alın hatta; ki honda nın eline kimse su dökemez otomatik şanzımanda. zaten bir kere honda kullanın neden burada herkesin küt diye civic dediğini anlayacaksınız.

şahsen ben bir fifa serisi hayranı olarak fifa 09'u gayet başarılı buldum, yüklerseniz pişman olmazsınız kanımca.

fifa 09!

pes'çiler, ki biri de benim, genel de 2009'u yeterli bulmadılar.
fifa'cılar, diğer bir taraftan, her fırsatta 2009'u gayet başarılı bulduklarını dile getiriyorlar.

bu bile sadece fifa'nın daha iyisini yaratmak için gayretlerini gösteriyor. bence bu fifa'yı tercih etmek için yeterli bir sebep.

not: arkadaşım kaç sene oldu. bir spiker hâlâ bu kadar mı salak olur demekten alamıyorum kendimi. aut'a ortalarsın mükemmel orta der...

forza fifa.

Valla etkileyici ve karizmatik cevaplarınız için şok teşekkür ederim. 10 yıl aradan sonra Fifa ya dönüyoruz galiba =)
Bu arada Winning Eleven?

ben yıllarca fifa yı savundum pesçilere. kaliteli, gerçekçi lan dedim. ama sonunda pes oynadıktan sonra fikirlerim değişti. fifa gönlümdeki yerini koruyor ama alacaksan pes al.

eğer bugüne kadar pes oynadıysan yine pes kur.

Ya aslında ben ne pesçiyim ne de fifacı. Sürekli winning eleven oynardım ben. O yüzden zaten bir aradan da winninng eleven soruları sokuşturuyorum.
İlk yazımda dediğim gibi fifayı en son 99 da oynadım. ki gerçekten en muhteşem fifadır, bilen bilir.
Pes'i de, bi pes6 dan biliyorum bir de işte bu son pes2008 i yüklemiştim oradan.
Yani iki oyunla da sıkı fıkı bir bağım ya da fanatikliğim yok. Benim gönlümde yatan aslan winning. Ama yeni versiyonu için pek birşey söylenmediğinden, çaresiz fifa ya da pes yükleyeceğim.
Sanırım seçimim fifa olacak. Du bakalım.

ps3 te pes2009 oynamaktayim. zevkten deliriyorum.
o derece..

Tamam pes ettim =)
Bi bakalım bakalım mininova'ya pes 2009 ne alemde =)

bu dahi anlamındaki -de yazılımına dikkat etmeyi takıntı olarak görenler var. hatta başlığı görünce, yine biri dikkat edenlere laf mı etti ki, diye düşündüm. ama anlam değişiyor kardeşim. "kardeşim de" ile "kardeşimde" arasında dağlar kadar fark var.

yeni nesil diyoruz, sms mantığı diyoruz, ama olmuyor.

elcevap: süper olur, dünya barışına yaklaşırız bence.

öss'ye odaklı eğitilen ve okuma alışkanlığı olmayan nesillerin çok da şaşırtıcı olmayan bir problemi bu. (sayın agamemnon, sizin durumunuzu ayrı tutuyorum tabii burada)
yani, bana da uyar :)

dahi anlamındaki de'ler, bağlaç anlamındaki ki'ler falan hep yanlış yazılıyor sözlükte zati. o benim de gözümü rahatsız ediyor ama sonuçta bu işin de bir temeli var. adam okulda öğrenmediyse bu saatten sonra öğretemeyiz. hadi bir kişiye öğrettik, binlerce kişi var daha.

el alışkanlığı olmuş artık.

bence asıl öss'ye hazırlanan bir nesilin bilmesi şart olan bir kural bu. eşek gibi bilmeleri gerekiyor zira öss'de en az 3 soru çıkardı bu kuraldan. ha benim dediğim sınavların üzerinden yıllar geçti. şimdi bilemem sistemi. ama şu da var ki bu kuralı uymayanlara tekmeyle dalasın geliyor ve evet takıntı düzeyinde bu bende.

@agamemnon

şimdi benim yazdığım "n'olucak" biraz farklı bir konumda. o da şöyle. "ne olacak" ifadesinin konuşma dilindeki karşılığı. hatta biraz da karikatür yazımı diyebiliriz. (o da apostrofla ayrılması kısmı tabii, yoksa öyle apostrofla ayrılan sözcük de yok türkçe'de...)

ama temelde türkçe'nin tam da yazıldığı gibi konuşulan bir dil olmadığını (öyle ama %100 değil) gösteren işaretlerden biri.

türkçe'de bazı sözcükleri yazıldığı gibi okuyabilirsin, sorun olmaz ama kulağa hoş gelmez. o yüzden de okunuşu biraz farklılaşabilir. n'olucak da bunlardan biri. "yapmayacağız" demek yerine "yapmiycaz" demek gibi. yoksa tansu çiller ağzıyla türkçe konuşursun. "olacak mı? olucak mı? "olmayacak-olmiycak" yapabilecek miyiz? yapabilicek miyiz?" gibi. örnekler çoğaltılabilir. ha benim yaptığım n'olucak da doğru bir yazım kullanımı değil tabii ki ama ben biraz da karikatürsel olsun istedim :)

yazım yanlışları yapılmış metinleri hatta arkadaşlarımdan gelen mesajları okuyamıyorum, sanki karşımda koyun kesiyorlarmış gibi gözümü kaçırıyorum, bakamıyorum bile :)

okulda zorla okutulan birkaç kitap dışında kitap okumamış çocuklar tanıyorum.
insanlar dilbilgisi gibi sıkıcı şeyler üstüne düşünmek bile istemiyor, yazıveriyor öylesine, o insanlar zaten öylesine yaşıyor. el sürçmesi bir yana, yanlış yazdığını bile farketmeden sürekli yazım yanlışı yapanları ciddiye alamıyorum açıkçası. takıntıysa takıntı!

@agamemnon
n'olucak yanlış, n'olacak doğru.

bir de şu varmış:
www.dahianlamindakideayriyazilir.com

"Her neyse" de ayrı yazılıyor mesela. Lisede dilbilgisi de görmüşsünüz halbuki. Sonra "burda" değil "burada" falan... Oluyor böyle hatalar, fazla takmamak lazım.

"dede de" de; de, ayri yazilmalidir.

"dilbilgisi" de ayrı yazılıyor örneğin. "dil bilgisi" diye, siz de ukalalık yapmışsınız hesapta...
konuşma dilinde "burada" sözcüğünü "burda" diye telaffuz edersin de, dil bilgisi'ni dilbilgisi diye telaffuz edemezsin. o bariz yazım hatasıdır. bir diğeri ise konuşma dili rahatlığıdır. ha yanlıştır o ayrı.

ayrıca herneyse, herhangi bir, hiçbir şey, birkaç gibi sözcüklerin ayrı ya da bitişikliği türk dil kurumu'nun başına geçen yönetimlerin geldiği ideolojilerine göre dönem dönem değişmekte. bilmem 1980 bir şey hatırlatıyor mu, tevellüt yeterse tabii. takıldığın noktayı iyi seçmek lazım...

süpersin valla, bence DE biraz daha hassasiyet göstersek harika olur:)

bu kadar kolay bir kurala yaygın olarak uyulmamasının sebebinin altında şu vardır:

"dahi anlamındaki" ifadesi günümüz insanı için pek bir şey ifade etmiyor. (yanlışım varsa düzeltin lütfen)

çünkü biz günümüzde "dahi" kelimesini "bile" anlamında kullanıyoruz. ve "bile anlamına gelen de eki" kimseye hiç bir şey ifade etmiyor.

bu hatayı "dahi anlamındaki de" durumuna indirgeyenler durumu nasıl açıklıyor, merak ediyorum.

zira zaten bu kural ayrı yazılacak -de, -da eklerini belirlemeye yeterli bile değil ki...

bakınız dahi anlamındaki de ayrı yazılır başlığına pascha c zamanında ne yazmış:

-----------------------
aslında eksik bir önermedir. doğrusu "bulunma durumu belirtmeyen bütün de'ler ayrı yazılır" olmalıydı.
örneğin,
ortam güzel bir restoran:
+ eh geldik işte! sen ne yiyeceksin?
- ben sadece kola alayım.
+ ama nasıl olur? bu restorana gelinir de iskender yenmez mi?

bu diyalogda gördüğümüz gibi "gelinir de"deki de bağlacı dahi anlamına gelmemektedir. bambaşka bir anlamı vardır. demek ki doğru önerme yukarıda da belirttiğim gibi "bulunma durumu belirtmeyen bütün de'ler ayrı yazılır" olmalıydı. aslında bu eksik önermede türk eğitim sistemin kolaycı, ezberci tutumunu görebiliriz.
--------------------

durum bu iken hala "bile" anlamında kullandığımız "dahi" anlamındaki de ekinin ayrılması gerektiğini insanların kafasına kakarak yol katedebileceğimizi sanımıyorum. En basit örnek:

kurukafa da gelecekmiş.
kurukafa bile gelecekmiş.
kurukafa dahi gelecekmiş.

bu üç cümle kimse için aynı anlama gelmiyor, bu yüzden kimseye hiç bir şey ifade etmiyor. bu yüzden "dahi anlamındaki de ayrı yazılır" diye insanların etrafında zıplayan kişilerin ne demek istediklerini anlamlandıramıyorum. ve neden bahsettiklerini bildikleri konusunda şüphelerim var. dahi kelimesinin herkesin bildiği ama benim bilmediğim güncel bir anlamı var ise biri bana açıklayabilir mi?

Ben bu kuralı ilkokulda öğretmenimin söylediği bir yöntem ile öğrendim, insanlara öğretmek istiyorsanız bence kolay ve akılda kalıcı bir yöntemdir:

bir -de -da ekini cümleden çıkarttığımızda cümle gramer açısından hatalı bir cümle haline dönüşmüyorsa ( anlam bozulabilir sorun değil) bu ek ayrı yazılır. bakalım:

kurukafa da gelecekmiş.

eki atıyoruz:

kurukafa gelecekmiş.

iki cümle de anlamları farklı ancak gayet makul cümleler. bitişik bir örnek:

baba ben bu akşam kurukafa'larda kalacağım.

eki atıyoruz:

baba ben bu akşam kurukafa'lar kalacağım.

gördüğümüz gibi ikinci cümlede hatalı bri gramer sözkonusu. bu yüzden eki bitişik yazıyoruz. bunu bir kaç kere yazarken sorgulayan ve kendini düzelten/onaylayan kişi içsel olarak durumu anlaıyor ve daha fazla "dahi anlamındaki de imiş" yok şuymuş buymuş diye düşünmesine gerek kalmıyor. ben bu kurala istisna bir durum olabileceğini düşünüyorum ama aklıma gelmiyor, biliyorsanız söyleyin ama en azından insanları netrafında "dahi anlamındaki de ekini ayrı yazacağını öğrenemedin mi??" diye dolaşmayın, rica edeceğim.

edit: okuduğuma göre söylediğim yöntem her şeyi kapsamasına rağmen gerçek dahi/bile anlamındaki eklerde çuvallıyormuş. o durumlarda ekstra olarak "bile anlamındaki de ayrı yazılır" kuralı da eklenebilir. ama bu "dahi anlamındaki de" durumu, diğer durumlara göre çok nadir gerçekleştiğinden, ek bir bilgi olarak verilmesinde yarar var derim, nacizane.

nedense türk dil kurumu sizin ısrarla birbirinden ayırmaya çalıştığınız dahi anlamındaki de ile bile anlamındaki de’yi aynı kefeye koyuyor. ikisini de dahi sözcüğünün karşılığı olarak vermiş sözlüğünde. bunun için güncel türkçe sözlüğe “dahi” yazmak yeterli oluyor.

yani dahi anlamındaki de dediğimizde o bile anlamındaki de’yi de kapsıyor. kendimizi zorlamamıza veya durumu başka bir duruma indirgememize gerek kalmıyor böylece.

ayrıca söz konusu ifadenin yaygın kullanımının dahi anlamı olması da “bulundurma anlamında olmayan” demeyişimizin basit bir gerekçesi olabilir pekala. bunu anlamamız da zor olmasa gerek. türk dili uzmanlarına bile sorduğunuzda –ki bu durum için özel olarak sordum- ayrı yazılan de bağlacının “dahi anlamındaki de” olduğu yanıtını alırsınız.

yani kuralı adlandırmanın yanlış olduğu ve bundan dolayı bu kurala uyulmuyor olmasının gerçekçi olması kadar da ironik bir yaklaşım da “bulunma belirtmeyen butun de ler ayri yazilir” başlığı kadar paylaşılır ve taraf bulur. bakmayan için o başlıkta tek entry olduğu görülebilir ama tek başımıza dilin kurallarını ve hatta bunların adlandırılmalarını değiştirmeye çalışıyoruzdur; o zaman başarılar.

insanların "biraz daha özen" göstermesini istiyorsun, bunu da o insanların ne anlama geldiğini bilmediği bir kelime "anlamındaki" eki ayrı yazmalarını isteyerek sağlamaya çalışıyorsun. ben de sana başarılar dilerim.

dahi kelimesini herkes "bile" anlamında kullanıyor, ve "dahi anlamındaki de ayrı yazılır" diye çırpınan kişilerin yarısından fazlasının dahi kelimesinin bu kuralın ismi türetilirken bilinen anlamından haberdar olmadığından eminim.

özetle "dahi anlamındaki de ayrı yazılır" isimli kural, doğru anlaşılsa bile, zaten senin ve benim gibilerin rahatsız olduğu eklerin(de, da ekleri) yanlış bir şekilde bitişik veya ayrı yazılması durumunun yarısını dahi kapsayacak bir kural değil. insanlar bu eklerin yanlış yazıldığını gördükleri anda "dahi anlamındaki de ayrı yazılır!" diye milletin kafasına kakıyorlar ama oradaki ek dahi anlamına gelmiyor bile... herkes ezberden okuyor. ve ben "dahi" ve "bile" anlamını ayırmıyorum. sadece günümüzde "dahi" kelimesi artık sadece "bile" anlamında kullanılıyor. o kadar türk dili uzmanı tarafından, ve ilkokuldan beri sınıf geçmek için diğer derslerden ayrı olarak kesinlikle geçilmesi gereken türkçe/türk dili dersinde 11 sene boyunca "dahi anlamındaki de" diye anlatılan ve her kompozisyon sınavı ertesinde tekrar tekrar kafaya kakıla kakıla bu şekilde anlatılan bu basit kural anlaşılmıyorsa, muhtemelen senin gibi "oo kuralın ismini mi değiştiriceksin şimdi" diyenler yüzünden anlaşılmıyordur.

örnek:
"o filme seninlede gitmek istiyorum ama sinemaya giripte beğenmezsin diye korkuyorum."

gibi bir cümle yazan kişiye yaptığı hata olarak sadece "dahi anlamındaki de eklerini ayırmalısın" diyorsan, korkarım boşa kürek çekiyorsundur. zira bahsettiğin kural burada yapılan hatayı kapsamadığı gibi, kapsadığı yerdeki anlamı bile dahi kelimesinin genel olarak bilinen anlamı ile beraber düşünüldüğünde hiçbir şey ifade etmiyor.

o gösterilmesini istediğin "biraz daha özen" içinde kendi tarafında durumu daha anlaşılır kılmak gibi bir kaygın olmadığı sürece ben insanların bu "dahi anlamındaki de ekini ayrı yaz" korosunu acı bir sırıtma ile izlemeye devam edeceğim.

ışık ve sevgiyle

sen muhtemelen onbinlerce insandan oluşan ve saf olduklarına kendilerini inandırmaya çalıştığın bir insan güruhuna yüzünde acı bir gülümsemeyle bakıyor olarak kalacaksın.

çünkü durumu kendi bakış açınla açıklamaya çalıştığın sırada bile -belki de isteyerek- anlaşılmaz olmaya çabalamışsın sanki.

yazdıklarını tekrar tekrar okudum ama gerçekten de derli toplu bir şey anlamadım. sadece ısrarla bu kuralın adının "dahi anlamına gelen de olmaması" ve öyle adlandıran insanların da sadece kendi pencerelerinden bakan hatta at gözlüğü takmış insanlarmış gibi adlandırılabilecekleri gibi imalar sezinledim.

ısrarla da dahi sözcüğünün ya da bu anlamdaki de'lerin bile anlamına gelmesi de var.
ben de ilave edeyim zarf olarak kullanıldığında üstelik gibi, pekiştirme gibi anlamları da vardır de ekinin ama bunlar bile anlamına da gelen dahi sözcüğünün türev anlamları.

yani bizim o at gözlüğüyle baktığımız ve 80 sonrası eğitim anlayışıyla yorumladığımız 11 yıl boyunca başımıza kakılan, senin ille de kural ismi dediğin "anımsama" şekli çok da değişmiyor.

benim senin yazdığın iki mesajın arasında yazdığım ve açık-anlaşılır olduğunu düşündüğüm mesaj mı anlaşılmıyordu anlayamadım gerçekten de. orda referans da vermiştim üstelik. sadece kendi düşüncelerim de değil ki bunları salt hezeyan olarak değerlendirelim.
tdk dedim, filolog görüşü dedim, "pascha c" adlı arkadaşın görüşünün yalnızlığı ve hatta tikelliği dedim.

ben de aydınlık günler dilerim...

@galadnikov

oradaki eskimiş nerede yazıyor dikkatini çekerim. dahi'nin yanında yazıyor. de da anlamının karşılığının verildiği satırda değil. ilk anlamının de da olduğu ikinci anlamının bile olduğu yazılı orada.

eskimiş olan "dahi" kullanımı. anlamları değil. nasıl sadece bile anlamına geldiğini anlamak da oldukça güç!..

ben de referans alacağım dilcilere sorduğumu söylemeliyim :) necmiye alpay da elbette iyidir işinde eminim ondan da...

edit: sözlükleri doğru okumakta fayda var sanırım. eskimiş dediği anlamı değil, sözcüğün kendisi. kullanımı eskimiş ve şu anlamlara geliyor diyor. tdk gayet açık ve en sağlam referans.

tdk sözlüğünde de -de -da anlamlarının karşılıklarında eskimiş ibaresi yok dikkatini çekerim. dahi sözcüğünde var eskimiş ibaresi. hangisinin türk dili açısından daha geçerli bir referans olduğu konusunda tartışmaya ben de gerek duymuyorum.
ayrıca evet ben dahi geleceğim eski bir kullanım elbette. kimse de yeni oldğunu iddia edemez ancak kullanıl(a)mayan olduğunu da kimse iddia edemez. bazı anlar geliyor ben dahi sözcüğünü de kullanıyorum.
cümle içindeki anlamı bile ya da -de -da'nın tam karşılayamadığı durumlar oluyor zira...

şimdi ordaki tireler karıştırılmaması içindi (bir de ekinden ve bir de de bağlacından sonra yazdığımdan dolayı). yukarıda yazdıklarıma bakarsan karıştırılmayacak olan yerlerde kullanmadığımı görürsün.

gelelim necmiye alpay'ın verdiği örneklere. ben örnekleri çoğaltabilirim de az bile vermiş. o örneklerin hiçbirinde dahi anlamında kullanılmıyor. ama kurukafa'nın da ve sanırım sizin de takıldığınız nokta bu kuralı adlandırma kısmı oluyor.

de bağlacı ayrı bir sözcük olmasına rağmen ilk çıkış noktası o eskimiş ve zamanla başka anlamlar da kazanmış olan dahi sözcüğü olduğundan "dahi anlamındaki de" olarak isimlendiriliyor. neden bu noktaya bu kadar takılındı anlamak güç.

yoksa "hem... hem de...", "ne... ne de", sürerlilik, azımsama, tehdit etme, hayret-şaşırma, inanmama, artma-yükselme, tariz sanatı örneklemesi gibi anlamlara da gelebiliyor...

bu da ayrdıldığımız bir nokta işte. sözlükte de çok yaygın olmakla birlikte de'nin kendinden önce gelen sözcüğe bitişik yazımı kadar benim gözümü alan ve antipati uyandıran çok az nokta oluyor. tahayyül diyemeyip de taayyül diyeni hatta muğlak yerine muallak diyeni bile anlayabiliyorum ama çok temel bir dil bilgisi kuralını ezen geçen insanı anlamakta güçlük çekiyorum.
kendini ifadesi de, yazdıklarını savunması da o denli güçleşiyor çünkü. kalemi de o denli zayıf kalıyor işte. o yüzden de'yi bitişik yazan adamı benim gibi ayar veren bir adamdan daha saygın bulman onların yararına değil, zararına oluyor.
bir moderatör olarak işiniz madem sözlüğü çok daha güzel bir yer haline getirmek, keşke dil bilgisi kurallarına uyan insanların yazmasını sağlamak da bunun (ağırlıklı) bir parçası olsa.
kolay gelsin ayrıca.

kısa bir türkçe dersi; eğer bir kelime kullanıyorsanız ve sonunda -de varsa, şöyle yapın;

örnek kelimemiz; "benimde böyle bir şikayetim var" (yazımı yanlış mı hep birlikte bakalım)

"de" gençen yerdeki ekin dahi anlamına geldiğini şu şekilde kontrol edebiliriz, -de yerine "dahi" kullanarak; "benim dahi böyle bir şikayetim var" ( a aa kelime cuk oturdu ) o zaman bu "dahi" anlamına geliyor. yani ne yapmalıyız ayrı yazmalıyız.

kusursuzlaşan örnek; "benim de böyle bir şikayetim var."

konuya ek olarak,

(bkz: yalnisi yanlis yazmak)
(bkz: bağlaç olan ki ayrı yazılır)

anlıyorum. zaten sözlüğün benim anlayamadığım uygulamaları da var (birçoğu da formatın birer parçası olan). neyse, gönüllü yapılan bir iş için zaman gerektirmekte. kolay gelsin tekrar.

galadnikov, söylemeye çalıştığım şeyi benden daha iyi ifade etmişsin, teşekkür ederim.

tranko buskas, sormuşsun ya en başta "nedir bu ısrar, neden, özellikle mi yapılıyor?" diye. çok basit bir argümanla çıkılmış karşına: çünkü "dahi anlamındaki de ayrı yazılır" şeklinde yapılan bir başa kakma, veya bir ezber veya başka bir şey, bu ekleri bitişik yazıp seni gıcık eden insanlar için HİÇBİR ŞEY ifade etmiyor. çünkü dahi kelimesinin bu "eskimiş" veya "eskimemiş" anlamını bilmiyorlar. bu yüzden de öğrenemiyorlar. bu kadar basit.

yine de hadi herkes dahi kelimesinin bu artık pek de kullanılmayan anlamını biliyor olsun, böyle aşmış insanlar düşün, bunu bile biliyorlar ama tek sorunları eklerle. sözkonusu kural doğru şekilde anlaşıldığında bile, bu eklerin yerine göre nasıl yazılacağı ile ilgili durumların kısıtlı bir bölümüne açıklama getirebiliyor. yani aslında insanların yanlış yere ayrı veya bitişik yazılmasından şikayetçi oldukları ek "dahi" anlamında olmuyor çoğu zaman, ancak bu eklerin ne zaman nasıl yazılacağını bilen kişilerin büyük bir bölümü bile böyle bir durumla karşılaştıklarında "dahi anlamındaki de ayrı yazılır" diye çıkışıyorlar, yanlış yere. oradaki anlamı "dahi" kelimesinin eskimiş anlamına bile karşılık gelmiyor yani, ama herkes kurulmuş saat gibi bu cümleyi tekrarlayıp duruyor!

sen bunu insanlara daha düzgün bir şekilde anlatmaya gönüllü değilsen, bu durumun düzelmesi isteğindeki samimiyetine şüpheyle bakarım, samimiysen de yaptığın şeye anlam veremem. bu ekleri ayırmayı bilmeden bir kelimenin bu kadar nadir kullanılan ve eski bir anlamını bilmelerini beklemeni de gerçekçi bulmam.

...derim ve çekilirim, sana kolay gelsin.

hala daha aynı şeyi konuşur olup kalmışız kurukafa.

galadnikov'la konuştuğumuz ve ona da ifade ettiğim şey -ki tdk güncel sözlüğünün de söylediği gibi- dahi sözcüğünün "dahi" şeklindeki kullanımının eskimiş olduğu idi. ama sen hala eskimiş anlamı deyip duruyorsun. dahi sözcüğünün "dahi" anlamına gelen eskiyen bir karşılığı yok. o "de" sözcüğü ve o da çok kullanılıyor. hatta yukarıda -eğer baktıysan- necmiye alpay'ın vermediği örneklerle de "de" sözcüğünün hangi anlamlara da hizmet ettiğini anlatmaya çalıştım. ve o anlamların hepsinden daha fazla ve hala en çok kullanılan anlamı da dahi anlamı. bu sayfada yazdıklarımızdaki de da'ları bile saysan en çok dahi anlamına geldiklerini görürsün. deneyebilirsin...
yani senin savunduğunun maalesef aksine çoğu zaman da dahi anlamında kullanılıyor. o eskimiş dediğin anlamda.
sanırım sırf bu yüzden de dahi anlamındaki de diye adlandırılması çok garip değil.
zaten bu sayfaya yazan 10 küsur kişi ile okuyan yüzlerce kişi bunu anlamakta zorluk çekmiyor emin ol.
bir kaç kişinin farklı adlandırması da onları müstesna yapmaktan öteye gitmez kanımca...

evet aynı şey devam ediyor çünkü aynı bir şey ifade etmeyen karşılığı veriyorsun. o yüzden şöyle bir yöntem düşündüm, tek bir soruya cevap istiyorum:

"o filme seninlede gitmek istiyorum ama sinemaya giripte beğenmezsin diye korkuyorum."

gibi bir cümle yazan kişiyi nasıl uyarırsın? ve bu ekleri nasıl yazacağını bilen insanların nasıl uyardığını/yardımcı olmayaçalıştığını gözlemliyorsun?

iki bölümlü tek soru, 100 puan. gidiş yolundan puan yok.
süre başladı. :)

ben sana gidiş yolundan da puan alabileceğin bir yol göstermişken senin elindekileri hunharca harcaman pek iyi olmamış. senin zararına... artık sana bir şey öğretebileceğimi hiç sanmıyorum.
ama senin cevabını tahmin edebiliyorum. "de gördüğüm her yere bile koyarım"... :)
sen devam et...
olmadı sayfadakileri tekrar oku. temcit pilavı gibi tekrar açıklamayacağım...

"charlie bit me and that really hurt and still hurting"

turtle a katılıyorum ayrıca şunu söylemeden geçemiycem; ingiliz aksanı çocuklara yakışmıyor arkadaş.

@rectoa : bence çok daha sevimli oluyorlar ingiliz aksanıyla konuşunca :)

@rectoa: ben de geçen arkadaşa "lan ingiliz aksanını sevdirecek bu çocuk bana" dedim :)

çocuk bi bana gıcık gelmiş demek.

iblis diyelim :)

inanmak zor ama hiçbir yaptırımı yok..
ilk gelen mesajdaki günlerde beleş konuşuyosun günler değişmiyo. benim salı-cts

dikkat etmen gereken nokta 1 ay boyunca toplamda 64 saat hakkın olması.

aslında ben neden bu kadar heyecanlandım bu kampanya hakkında anlamıyorum. iki aydır fatura kesemiyo adamlar bana konuşmadığım için. dün de anneme verdim arkadaşlarını arasın diye telefonumu.

bu arada sağolunuz...

büyük ihtimal bilyorsundur ama turkcell ve avea (vodafone'u bilmiyorum) günlük 20 mesaj hakkı veriyor sitelerinde.

evet biliyorum ve avea'liyim ancak "Bu servisi kullanmak için yeterli krediniz bulunmamaktadır yada Hattınız bu servis kullanımına kapalıdır." diyor.. zaten kontorum olmadigi icin ariyorum.. (:

hububat fiyatları, gökhan dabak'ın deli cevat tiplemesinin bir karikatürüydü yanılmıyorsam.

evet hububat fiyatları deli cevat'ın lafıdır. yiğit özgür tiplemelerinden gördüğümü hatırlamıyorum. şöyle bir şey var
www.itusozluk.com

Onu ben de bilyorum zaten Y.Ö.'nün karakteri delirdiği için böyle bir tepki veriyordu. Göndermeydi aynı zamanda.
Hala acil lazım bu bize.

Şimdi öğrendik, Serkan A.'nın da varmış ve aradığımız O'nunkiymiş.

videoinceleme.com

xpadder denilen mucize programcik, sadece bu oyun icin degil, joystick desteklemeyen tum oyunlar icin de sorununu kokune kadar cozecektir, siddetle tavsiye ediyorum.

sözlük bugun sabahtan beri sicislarda zaten.
ayrica verdigin adres dogrudan sozluk.sourtimes.org? adresine yönlendiriyor. hata filan varmiyor yani.

çünkü bu url de artık direk sözlüğe yöneliyor.

hmm.
yani bir anlamı kalmadı artık.
sadece kötü zamanlarda başvurduğum için hiç fark etmedim direkt sözlüğe yönlendiğini.

(bkz: eksi sozluk durum raporu seysi)

lcd disinda isgörür bisey göremedim.

helalinden 150 veririm izmirdeysen.

değilim izmir'de.
ayrıca teritori senior'a 150 desem "hayrına verelim aq" der sanırım :)

monitörün hatrına 230 filan eder gibi

tavsiyem koy gittigidiyor'a aç 200-250 den filan kaça giderse artık.

250 rahat etmesi gerek.

km teli icin lutfen (bkz: kilometre teli). yani takilmasa da olur muymus bilemedim. ama satamaya kalktiginda bunu da belirtirsin en azindan, bak bunu bunu degistirdim ben diye. bir de km'si azmis aslinda.

10'a olma mi? :)

Yaw servis uyduruyor. Adamlar abartıyor, radyatör ok, değişir belki fiyatı yazıyor ama ne su pompası ne trigel kayışı? Ben trigel kayışını değiştireli 1 sene olmadı bunlar 6 senede 1 değiştirilen ve yeni değiştirdiğim şeyi tekrardan bana ödetiyolar. İşmi bu allansen?

servisler genelde once masrafi kagida döker, musteri onay verirse yaparlar. ya siz onay verdiniz ya da adamlar sallamis.

@trimpot: Yok ya ne onayı hacı. Adama gittim yalnızca radyatör değişir bide fitez 2 ye geçerken güzel geçmiyo, rahat geçmiyo neyse, Adam bu fiyatı çıkardı bana. Başlarım böyle sallamaya, yavaş sallasın saçı başı dağılır! Manyak mı bu adamlar ya? Mercedesmi bu ya?
Bende sana soruyorum, tıpkı resimde gördüğün gibi, sen olsan bu parayı ödermisin?

yetkili servis miydi götürdüğünüz servis?

yedek parca tutari kadar iscilik almis bunlar zaten. pes yani. ben olsam vermem tabii. sökün ulan hepsini derim.

ayrica tahmin ediyorum ki yetkili servis degildir bu.

@teritori: Evet canım yetkili servis, Yetkili Reno servisi.
@trimpot: Yok, yetkili bir servis bu. Bildiğin reno servisi. Zaten bişi taktırmadım, takılacak parçaları zart zurt işte bu çıktı hesap. Bu fiyata bişi yaptırılırmı ya. Manyakmıyım parayı sokaktanmı buluyorum. kdv si 160 ytl nerdeyse.
330 ytl sırf işçilik. Nasıl bi işçilikse, 1 işçinin aylık maaşını ben ödüyorum nerdeyse. Adam 1 ayı benim üstümden çıkartıcak iyimi? Ben bide diyordumki Reno araba olsun yedek parça olsun işçilik olsun her zaman ucuzdur diye. Bana kapak olsun bi daha reno marka araba alırsam. Tövbe !!!

abi gotursene sanayiye neyim. yaptirirsin orada adam gibi. arabanin garantisi yok bi seyi yok. cillop gibi de yaparlar.

@osuruklu: Zaten öyle yapacam, bu listeyide götürüp orda bakalım ne çıkcak. Yaw listenin yarısı atmasyon ya. Trigel kayışı fln alan ya uyduruyolar ne diyorum sana. Varmı senin tanıdığın sanayide? Kim var?

Triger 60binde değiştiriliyor yanılmıyorsam (bazı araçlarda +-10bin farkedebilir) 60bine yakın olduğu için değiştirmek istiyor olabilirler.
yaptırma bence, git levent yada maslak sanayiye yaptır iyi bir ustaya, hatta kimseyi tanımıyorsan bir usta ayarlarız. satarken/alırken servis bakımlı araç iyidir hoştur ama genellikle daha yüksek model araçlarda aranır servis bakımı vs.

@vincenzo: Yaw değiştireli 1 sene bile olmadı değiştirdik trigel kayışını. (hatta yine servisin biri abi sana biraz indirimle 400 ytl yaparız dedide, ben gittim 70 ytl ye işçilikle çeliktepenin oralarda yaptırdım. Şimdi adamlar, su kaynattığından, o suyun damladığı yeri değiştirmeye çalışıyolar. Yok trigelin o kısmı sökülünce trigelde değişmesi lazım fln, bin türlü masal anlatıyo bana illada değiştirmek için. Kim var bildiğin usta bu parçaları fln toparlayacağımız?
Vitese bakıcak, radyatör değişcek(ok onda tamam değişcek) O fan motoruna fln baksa, bide bu km teli mi nedir o değişcek. Bu yani

benim arkadaşım var bir tane renocu o da (yetkili serviste de çalıştı,özel servistede işi bilen birisi) o bi güzellik yapar herhalde, en azından bir fiyat ve fikir almış oluruz.
bu yazdıklarını not edeceğim, yarın ona bir sorayım istersen. msn adresim de bu: korayimbenkoray[ a t ]hotmail.com

@vincenzo: Tamam abi. Olmadı listeyide gösterirsin böyle böyle dersin. Haber bekliyorum. Çok saol ilgilendiğin için.

triger'in degisimi yanlis bilmiyorsam aracin cinsine gore farklilik gosteriyor. degistirin dediler diye degistirmeyin, bir bilene sorun derim.

ibnelikten başka bir şey değil. trigger kayışı su pompasını da çeviriyor. değiştireceği tek şey belki de su pompasıydı. tabi değiştirebilmek için trigger falan söküldü. tabi ibne servisler sökmüşken yenisini takalım mantığıyla hepsini kitledi. bana da yaptılar tam tersini. trigger değiştirmeye gittim, sökmüşken su pompasını da değiştirelim, bozulursa bi daha trigger sökmemiz lazım diyip değiştirdiler. yok yere pompaladılar bana da. yetkili servislerin hepsi ipne. güvenebileceğim servis olsa direk sanayiye götürürüm.

kilometre teli oha dercesine fantastikmiş bu arada.

su pompasını da kitlemişler akılları sıra. 35 lira o zımbırtı reno flash için.

eheh bekar evi temizlenmesi konusunda fikir arayan da sendin di mi:)) olay başka bi boyuta geçmiş..

pirenin öyle pis baktığına aldanma, mazmoz atıyor sana, bişi yapmasan da çoğalmaya vakit bulamadan ölür de gider, insandan beslenmek bünyelerine ters diye biliyorum. biz de sokaktan aldığımız kedi ve pireleriyle 24 saat yaşadık, 1-2 tane de evde gördük, sonra kedi de temizlendi, bir daha da görmedik, sadece kediye tasma alıp evdekilere herhangi bir müdahale yapmadan oldu bu.

yaa, öyle işte, olmaz bişi..

evi o hale getiren arkadaşlarını al eve getir. bir şekile halletsinler :)

el süpürgesiyle al.

Hiçbişey yapmana gerek yok, yani pire için yorgan yakmana gerek yok.
Bahçemizde bir keresinde nasıl oluştuysa pire kolonisi oluştu. Bir insanı 7,5 dakika içinde yiyip bitirebilecek sayıda pire vardı. Ve eve girip çıkarken illa bi kaç yüz tanesi paçamıza tutunup geliyorlardı bizle. Ne kadar özen göstersek te bi kaç tanesi giriyordu illaki içeri. Ama uzun kalamadılar, çoğalmadılar, sorun oluşturmadılar, yokolup gittiler.
Yani kıssadan hisse, evi pire bassa bile bişe olmaz.

@Herkes Evet, evi temizleten arkadaş bendim :)

Bir şey yapma kendi kendine gider diyorsunuz yani?

yakalarsan önce parmaklarının arasında ezip sersemlet, sonra iki tırnağının arasına koyarak ez. başka türlü öldüremezsin.

iyi bir elektirikli süpürge operasyonu yararlı olur.

sinek ilaci, bocek ilaci gibi pire icin de ozel bir ilac varmis. hangi markanin bilmiyorum. eczaneye sorun isterseniz.
(asagida sulandirilan bir ilactan bahsedilmis. benim dedigim ise raid filan gibi sprey tarzinda)

sen yine de ortada bi yerde bi kap su bulundur. bi daha yakalarsan öyle iki parmağınla, hemen leğenin içine sok elini ki zıplayamasın. leğenin içinde iyice sıkarsan parmaklarınla çıt diye çıtlıyo pire. bi zaman kedi temizlerken çok çıtlatmıştık biz, işe yarar bu yöntem.

arkadasinin birinden kedi al odunc. pire ona gectiginde arkadasina geri ver.

Bir zamanlar ddt vardı.

her ne kadar ilaçlama cevabı istemiyor olsanız da başka türlü kurtulamazsınız. emin olun o gördüğünüz pireden şu an evinizde yüzlercesi var. bir zamanlar pire hakkında "kasım ayında bir evde tek bir yumurta varsa, önlem alınmadığında mayısta 500.000 pireye ulaşır"

elektrik süpürgesi falan işe yaramaz. zamanla yok olmazlar. bğışıklık sisteminizin zayıf bir anında çok ciddi hastalıklara yol açabilirler.

öğrenciyken yağmurlu bir akşam acıyıp içeri aldığımız kedinin pireleri ile 1,5 ay (evet yanlış duymadınız)savaştıktan sonra ancak yok edebilmiştik. ardından 1 yıla yakın da psikolojik dertleriyle uğraşmıştık (sürekli evin kıyısını köşesini kontrol, hatır hutur kaşınma vb) öncelikle zirai ilaçlar satan bir yerden pire ilacı alın (1'e 3 oranında sulandırılan beyaz bir sıvı) bununla evin her köşesini özellikle kıyafetlerinizi iyice ilaçlayın. daha sonra bağlı olduğunuz belediyenin "haşeratla mücadele ekibi"ni arayıp evin ilaçlanmasını isteyin. ev 2 gün kapalı kalsın. sonra tekrar kendiniz pire ilacıyla ilaçlayın.

biz emin olmak için belediyenin ekibinden sonra 2 kez ilaçlamıştık. en sonunda evi çamaşır suyula dip köşe silin ki yumurta kalmasın.

"mabl"ın dediğini yapıp boşvermeyin bence, çok ciddi boyutlara ulaşıyor iş. kolay gelsin

@lancelot du lac ilaçlat diye direkt yazmayın demiştim. Yoksa ilaçlatmak iyi bir çözüm :)

Hımm... İçime pire pardon kurt düşürdün yahu. Dur bakıyım belediyenin numarası kaçtı :)

en ilginç diyemeyiz belki ama kesinlikle ilk aklıma gelen gaudi'nin eserleri. gerek la sagrada familia olsun, gerek park guell, ya da casa battlo, casa mila hepsi de ilginç ve bir o kadar da güzel mimariye sahipler.

senin söylediğin light beam'in söylediği la sagrada familia.

eheh gaudi için en ilginç diyemeyiz demiştim de, en ilgincini buldum sanırım. bunlara lazok tarz diyorlar. bir örneği için:

www.eksibition.org

@colonizer: sanırım senin bahsettiğin de la sagrada familia, yapımı bitmeyen ve bitmeyecek olan katedral diye geçiyor. bir duyuma göre gaudi planlarını ölmeden önce yakmış kimse bulamasın diye.

mimarsinan'ın selimiye camii'nin minaresini, 3 kişinin aynı anda çıksa dahi kimsenin kimseyi görmemesi şeklinde yapması bana hep ilginç gelmiştir.
ayrıca yine mimarsinanın diğer camiilerde uyguladığı sistemler (yanan kandillerin artığından mürekkep oluşması vs) yine enteresandır bence.

genel temayül la sagrada familia ki ben de katılıyorum bu görüşe. neredeyse rakipsiz. ve tabii ki mayaların basamaklı piramitleri ve de angkor wat. elhamrayı da unutmamak lazım ve ayrıca soğan kubbeleriyle st basile katedrali var. bir de burnumuzun dibinde durduğu için farketmediğimiz kapalı çarşı. uzayda diyorsak eğer tabii ki trantor. yok bu sonuncusu olmadı.

newyork taki "flatiron binası" ilginçtir. İskambil kağıdı gibi duruyor, her an yıkılacakmış gibi...


getir.net
getir.net

bana da brezilya'daki amca hep urpertici gelmistir. gulyabani gibi, o ne oyle.

(bkz: cristo redentor)

bana şu dubaide inşa edilecek olan (belki de edilmiştir) bina geliyo.
inventorspot.com

Dubai'de yapilan bircok proje bu kategoriye girebilir.
Ozellikle dunya haritasi seklindeki suni adalar.
www.theworld.ae

(bkz: guggenheim bilbao )
blogs.usyd.edu.au

frank gehry, zaha hadid gibi mimarlara bakabilirsiniz. bana sorarsanız dünyanın en ilginç binası ayasofya'dır.

gehry:
img2.travelblog.org
www.onnyturf.com
www.elciego.com

hadid:
www.floornature.com
archrecord.construction.com

benim ev var, mimarisi çok acayip. salonun ortasında garip çıkıntılar var. mutfak ve yatak odası arasında salon olmasına rağmen mutfaktan yatak odasına direk gidilebiliyor. pencere açılınca evin içinde hareket edilemiyor.

mmo dan incelemelerini rica etmiştim gelen yetkili kaçtı

stumbleupon'dan soyle bi sey denk geldi.

villageofjoy.com

ram degildir ama power supply ile ilgili bir sorun olabilir. aletin gücü yetmiyor olabilir. eski biseyse yenisini, hatta daha yüksek wattli bir power supply almak elzemdir.

nasıl bir hata veriyor ve neresi ısınıyor?
eğer ekran kartı ısınıyorsa bilgisyar kendisini resetler. fanına bir bakın.
eğer işlemciden kaynaklanan bir ısınma varsa bilgisayar yine kendisini resetler ve işlemci soğuyana kadar da bir müddet açılmaz.

%99 güç kaynağını değiştşrmeniz lazım. sanırım kendinden fanlı agp bi ekran kartı aldınız ki bu da ekstra güç demek, güç kaynağınız da büyük ihtimalle 300 350 watt bişi olduğu için hayvanın gücü yetmiyodur. en az bi 500 lük psu almanızı önerir ekran kartını almadan önce de hiç araştırma yapmadığınız için sizi kınarım.

çok teşekkür ederim arkadaşlar sanırsam power supply dan dolayı yeni bi tane alıcam ve evet kendiliğinden fanlı agp:)

ayrica bir oneri daha. 512mb ram hicbir seye yetmez. acikcasi hem islemcinizi hem de ekran kartinizi heba ediyorsunuz o kadar az ramle. 2 gb'a tamamlamayi dusunun derim.

yanılmıyorsam euroleaugei spormax veriyor.

tbl ve euroleague'i spormax veriyor.
nba'i ntvspor, ntv ve nba tv ortak veriyor.
nba tv ise spormaxin dahil olduğu pakette var digiturk'te.
ntvspor haftada bir maç veriyor. ntv'yi bilemiyorum açıkçası.

bayanlar birinci ligi ise d-spor veriyor.

Evet psp icin sadece bir tane god of war malesef. Ben o oyundan daha iyi bir action adventure tarzi oyun bulamadim henüz. alakasiz ama Crash of the titans güzel. oynadikca sariyor.

ghost rider'ın oyunu var o tipte.

god of war ile tek alakası savaş olan başka da bir alakası olmayan patapons adındaki şirinlik muskası oyunu kesinlikle tavsiye ederim. az daha sadece o oyun için psp alıyodum da son anda kendime geldim.

seriye aşina iseniz: final fantasy crisis core.

god of war tarzı bir oyun olmasa da, psp için çıkmış en iyi oyunlardan biridir.

konusu açılmışken patapon ve locoroco (+ virtua tennis 3) insana psp aldıran bir oyundur cidden.

Death jr. da bol aksiyonlu ve şirin bir oyun

metal gear var rüyalarda.

star wars force unleashed

o öyle arada kayboluyo. bir haftadır yok. tatildedir.

3-5 paraya kıy da yeni kalem al?

eliniz terliyor, yağlanıyor vs olabilir mi?

belki artık o kaymayı engelleyen kauşukumsu şeyi salmıştır kendisini ve en ufak terlemede kaydırıyodur.

alkolle temizlemeyi ya da bir kaba alkol koyup içinde bir süre bekletmeyi denediniz mi?

not: kastım kalemin bütünü değil sadece tutulan yumuşak parça.

bi de bu kalemin bi sürü çakması var, ucuza onlardan alıp takabilirsiniz uyarsa?

3 sene valla iyi gitmiş.. jfk ya katılmakla beraber yollarız lan sana bir kalem nedir yani :p

aşırı stresten de kaynaklanır.

1- doktora gidiyorsun o da damla veriyor sana.

2- pamuk gibi bişeyi sıcağa yakın ılık suyla ıslatıyorsun, onu gözünde bir süre bekletiyorsun, çok değil birkaç dakika. (bunu da dr söylemişti)

bilgisayara uzun süre bakmak, göz hassassa güneşe bakmak, saatlerce kitap okumak, ve en önemlisi de uykusuz kalmak bendeki göz kanlanmalarının sebebi diye düşünüyorum. ama bunlarda çoğunlukla batma hissi oluyor.

alerji de olabilir.

bende de oluyor arada. okulun hemsiresinde de varmis, tedavisi yok diyince, doktora gitmedim ama kendi sorunumu buldum. bende de agri batma yok ama hafif bir hassasiset hisseder gibi oluyorum bazen. neyse sorunuma gelince, gozyasi salgilamiyor gozlerim. yapay gozyasi kullanmaya basladigimdan beri rahatim. rahatlatmak adina sogumus cayli pamuk, damlalardan daha rahatlatici geldi bana.

2008 yılından itibaren ikamet ya da fauta olmadan bankada hesap açtırmanız mümkün değil.

ben açtım nisan 2008'de. sadece kimlik istediler. fortis.

garanti fatura istiyordu.

yalnız maaş hesabını işveren açıyor galiba.

az önce bankada kulak misafiri olduğum şey vadesiz mevduat hesabı için "herhangi bir fatura veya ikametgah belgesi" gerektiği

Bana az once Fortis'ten sms geldi, adres teyidi icin fatura istiyorlar. Hesabimi 2008'den once acmistim.

evet ben de en sonunda aradım. ikametgah senedi istiyorlarmış ya da fatura.

ozalitçilere, copy centerlara gidebilirsin istanbuldaysan önerebilirim birkaç yer. matbaalar daha pahalı olabilir. ozalitçilerde genelde kartları kendin götürürsen indirim de yaparlar. bastıracağın neyse onu bilgisayarda hazırlayıp orada bastıracaksın. genelde kesme katlama vb. işlemlerden de ayrıca para almazlar. ozalitçilerde genelde a4 ya da a3 renkli çıkış alınabilir. çok aşırı kalın kağıda baskı yapamazlar ama ince karton, postakardı gibi şeylere gayet kolay yapıyorlar. istersen bir a3 kağıda atıyorum 6 tane dizip orada kestirebilirsin de. genelde a3 baskı renkli tanesi 1 milyon a4 de yarı fiyatıdır. çok fazla tutarsa pazarlık yaptırırsın.

ikinci olarak serigrafi yaptırabilirsin. istanbuldaysan mimar sinan üniversitesi yıldız teknik gibi okullarda serigrafi atolyeleri var. gidip bu işlerden anlayan bir öğrenci bulup yardım etmesini isteyebilirsin. daha ucuza hatta beleşe gelebilse de serigrafi meşakatli bir iştir. uğraşıcak adam bulmak kasabilir. her renk için ayrı ayrı kalıp cıkarılıp yapılır uzun sürer renkler doğru olmaz baskı hatası olabilir vs.

dışarıda yaptırmaya kalkarsan 0'a yakın bütçeyle olmaz.
bence sen yine bir sayfaya birden fazla olacak şekilde koy kartları -ki en kolaylarından biri word sayfası üzerinde çalışmaktır- sonra da cetvel ve falçata yardımıyla kes. olmadı biryerlerden kağıt giyotini bul, kullan.

özellikle 3 boyut tasarım oldu mu ekran kartı tabi ki mümkünse en önemli bir şey. 8500 ile 8800 arasında da dağlar kadar fark vardır ayrıca.

hatta şöyle diyim geforce 7800gtx ile daha iyi performans bile alınabilir.

bu tür yazılımlarda eğer imkanınız varsa direkt olarak open gl destekleyen kartlar kullanmanızı öneririm. Ati nin bu işi yapan kartları Fire GL, Nvidia'nınki Quadro FX serisidir. giriş seviyesi bir quadro bile piyasada bulunan en üst seviyedeki ekran kartından daha iyi sonuç verecektir. bu arada elimde değiştirmek istediğim bir makina var. 4x2.66 GHz opteron (bu xeon'un amd deki karşılığı) işlemci (64 bit), quadro FX 1100 ek. kartı. Tyan anakart, 4 GB registered ram falan var. ilgilenirseniz satabilirim uygun fiyata. ben 2 senedir 3d işlerde bu makinayı kullandım ve çok memnunum.

aslında 3 boyutlu tasarımlarda nvidia ve amd/ati kartları son kullancı kartlarından farklı üretilir ve satılırlar
ati.amd.com
www.nvidia.com

özelliklerine baktığında orta segment bir ekran artı gibi görünürler ancak onların "viewport" görünümdünde hızlanaları polygon hesaplama hızlarından kaynaklı bu yüzden evde kullandığınız ekran kartı diğerlerinden fazla bant genişliği ve polygon hesaplama özelliğine sahip olduğundan hızlıdır.
quadro ya da firefl alırsanız render alrıken frak yaratmaz zira orada işlemci önceiklidir ama viewport modunda çalışırken programlarda hem hız hem stabilite katkısı olur zira bu kartların, bu programlar (3dmax,maya,autocad)için özel sürücüleri bulunmakta.

aynı isimle tanımlı başka bilgisayar oluşturmuş olmayasın?

ilk olarak öyleydi. çünkü bu bilgisayarın sahibi yeni bilgisayara aynı adı vermişti. ama dün isimleri değiştirdik hep.

1. çalışma grup isimleri bilgisayarlarda aynı olsun
2. paylaşımda bir şey yoksa windows explorer'da gözükmez.

internette sorun olmadığını varsayıyorum artık.

@desdinova: 1)aynı isimler
2) paylaşımda da bir ton klasör var. misal şu an bunları yazdığım bilgisayar diğer bilgisayarlarla canavar gibi bağlanıyor birbirine.

bunda başka bir sorun var da anlayamadım ben.

Aynı ip'i alıp çakışıyor olmasınlar.
Ağya girmeyen pc ye worm girmiş olmasın, varsayılan ağ alt geçidi diğerleriyle aynı mı?

ag bilesenlerini, ethernet suruculerini, tcp/ip gibi gereklileri kaldirip tekrar yuklemeyi denediniz mi? cali$ma grubunu kontrol etmeyi de atlamamak gerek.

gelmesi büyük şans olur. yani şanssızlık anlamında şans. gelirlerse de başınızı ağrıtırlar.

ne amaçla geçireceğiniz çok önemli. home sürümü bir "domain" üyesi olamaz. xp pro veya vista business olmalı ki domain'e join yapılabilsin. ama şirket ufak bir şirket ve domain yapısı yoksa gerek de yok.
bsa baskınlarını küçük firmalara yapmıyor. ayrıca bi ara bsa'nın ne kadar legal olduğu da tartışma konusu olmuştu. sonuçta kullanılan yazılımın lisans bedelini ödemek de yasal bi zorunluluk.

bsa gayet kucuk firmalara da geliyor. sonucta turkiye'de sokaga ciksa 100 sirketin 99u lisanssiz urun kullaniyor. genelde baskinlar sikayet uzerine yapiliyor. rakipler birbirlerini ispiyonluyorlar. yalniz ben windowsun sayfasina baktim sirketler professional almak zorunda diye bi ibare goremedim. goren varsa bana linki atabilir mi?

Hala oyle mi bilmiyorum ama BSA once telefon ile ariyor. BSA dediginiz seyde zaten microsoft sayilir. Bunlar telefon ile ariyorlar ve firmadaki bilgisayar sayisi ve lisanslari ile ilgili soru soruyorlar. Bunu yapmalari ne kadar yasal mechul. Hatta muhtemelen sizi aradiklarinda biz sizi geri arayalim telefon numaranizi alabilir miyiz ya da faks gonderebilir misiniz gibi bir tavra girerseniz size kontak bilgilerini vermiceklerdir ya da sallicaklardir. O yuzden direk muhattap olmayin derim telefonla. Bu sirketlere gitme isi o kadar kolay degil her gidilecek sirket icin izin cikarilmasi lazim ve 2 tane vista icin ugrascaklari sanmiyorum. Ayrica baskin yapcaklari yerden emin olmalari lazim yoksa daha sacma bi durum olur.

anladığım kadarıyla iş yerinde "vista home" kullanmak bir sakınca yaratır mı diye soruyorsun. Hayır lisanslı olduğu sürece bir sorun tabii ki yaratmaz.

sanirim bu da DnsChanger trojeni dahilinde.

www.spywareguide.com anlatilan yollari deneyin. olmadi bilgisayarinizi güvenli kipte acip oyle tarama yapin. cunku dosya system klasoru altinda gorundugu icin, windows "ben bu dosyayi kullaniyorum kardesim" diye tepki vermesi olagan.

işin aci tarafı aratma kısmı zaten. aratmaya kalkınca explorer hatası veriyo bilgisyar. bir de sanırım bütün bilgisayarlada farklı bir isimde çıkıyor. çünkü google'da çok az sonuç çıkıyor. ben de bakmıştım google'a.

combofix diye bir şey var, onu bi deneyin derim.

windows\system32 klasörüne gidip gizli dosya ve klasörleri göster deyip, elle bulup silmeyi denemişsinizdir değil mi? yok denedim ama, windows "ben bu programı kullanıyorum arkadaşım silemedim" dedi derseniz szin ilacınız (bkz: unlocker)

combofix olmuyorza, avz antiviral toolkit diye bir olay var, onu indirip custom tasks e girip bi script yazacaksın ve çalıştıracaksın bu dosyayı silmek için. hatta şöle bi script olacak direkt yazıyorum:

begin
SetAVZGuardStatus(True);
SearchRootkit(true, true);
QuarantineFile('C:\WINDOWS\system32\kdytz.exe','');
DeleteFile('C:\WINDOWS\system32\kdytz.exe');
BC_ImportDeletedList;
ExecuteSysClean;
BC_Activate;
RebootWindows(true);
end.

sayın teletabi dosya süperhide mıdır nedir o şekilde işaretlenmişse gizlileri göster diince bile görünmez.

combofix bütün sıkıntımı giderdi gibi. aşık oldum kendilerine.

bende de amilo 1424 vardı, 256 mb ramli. geçen cumartesi 1 gblık ram eklettim, şahane oldu, daha önce açılırken ya da birkaç program çalışırken laptopun karşısında oturup çekirdek çitleyip bekliyordum resmen.
bir de şöyle bir şey aldım, hakikaten uzun süre çalışınca ısınmasını engelliyor, tavsiye ederim (benim aldığım bunun biraz daha uygun fiyatlısıydı): www.gold.com.tr

ilk olarak 333mhz'lik bir ramin diğerlerine oranla daha pahalı olabileceğini belirtim. yani iki adet 512mb 333 mhz ram sana 100'den pahalıya patlayabilir. yamuluyor da olabilirim.

performans farkını elbet hissedersin ama sonuçta olay işlemcide biter. çok da fazla bel bağlama sadece ramlere.

evet ekran kartından ötürü 3d maç motorunu açamıyorsundur.

benimkinin de fanı hiç susmuyor ama hem ram hem soğutucu almaya da param yetmez. ama ram cidden etkili oluyorsa onu alırım büyük ihtimal. bir de iki adet ram slotu var 1024mb da kapasite. buna tek 1024mb ram takılabilir mi? yoksa iki adet 512mb ram daha mı etkili olur?

@teritori: hepsiburada'da 40tl oem 512mb 333mhz ram. 3d oynayamacağım yani fm'yi ne yapalım.

masaustu pc kablosuz olarak bagli olsa bile baglayabilirsiniz. sonucta ayni mantik ile hareket edip birbirlerini komsu yapacaksiniz.

nasıl?

Kablosuz modem pc'ye kablo ile mi bağlı yoksa kablosuz mu? Eğer kabloyla ise mümkünatı yok, gidip bi ethernet kartı ya da wireless kartı alacaksınız. Yok pc'de wireless kart varsa kablosuz ağ kurulumu yapacaksın.

ofiste üç laptop birbirine bağlı aynı modem üzerinden. ikisi kabloyla bağlanıyor ben kablosuz bağlanıyorum. canavar gibi de veri alışverişi yapabiliyoruz.
önce istediğin klasörü paylaşıma aç ve herkesin görebileceği şekilde (everyone) olsun bu. akabinde herhangi bir pencerede "\\bilgisayar adı" (tırnaksız) şeklinde arat. paylaşımda olan klasörü göreceksindir. üstünde sağ tıkla "bu ağ sürücüsüne bağlan" diye bir seçenek vardır onu seç. zaten otomatikman bilgisayarımda görülmesi lazım karşı bilgisayardaki klasörün sende.

ama ben windows commander adındaki muhteşem programı öneririm. indirip kurun her iki bilgisayara da ve network connections'dan iki bilgisayarı birbirine bağlayın.

bir klasörü nasıl paylaşıma açabilirim?

Sağ tık --> Özellikler --> Paylaşım --> Bu klasörü ağda paylaşıma aç

sanal ağ kurabilirsin ama nasıl kurulduğu konusunda bir fikrim yok..benim eski çalıştığım yerde 5 şubedeki bilgisayarlar bir şekilde birbirinii görüyou yani bizim payaşıma açtığımız klasörleri paylaşabiliyoduk ama nasıl oluyor nasıl ediliyor bir fikrim yok...

go ama ekran kartı. go serisinde bişi eksikti sanki. ram i paylaşımlı mı?

En az 256 isteyip 512'ye burun kıvırmak baya bi garip. Oysa ki diğer bütün istenilenler de karşılanıyor.

Talemon'un dediği gibi acep ekran kartı paylaşımlı mı? Gerçi geforce paylaşımlı olur mu be...

şöyle bir paylaşım söz konusu. kendisi 256mb ram'e sahip ama ben bilgisayarın ram'ini 1gb'tan 2'ye yükseltince 512 oldu gfx'in ram'i. yahu 7300 ile oynayabilen varsa ses etsin bari de bilelim.

benim bildiğim koaksiyel kablonun ortasından geçen tel ne kadar kalınsa o kadar iyidir. yamuluyorsam düzeltin.

kibritsuyu'nunda dedigi gibi; orta tel ne kadar kalin, sargi teli ne kadar siki olursa o kadar iyidir.

fakat ev icin kaliteli kablo almayi dusunuyorsaniz bence gerek yok. sinyal kesilmedigi sürece masraf etmeye degecek bir sey degil.

sorun o zaten, yayın kesiliyor :) her şeyi denedim kablonun kalitesi yüzünden kesiliyor diye düşünüyorum kabloyu değiştireceğim.

eger turksat 3-a sonrasi bu hale geldiyse benimki de oyle ama kablodan olmayabilir sorununuz. bendeki kablo gayet kaliteli bir sey zira. peki, neden? henuz bilmiyorum. lanet olsun su site yoneticisi mevzusuna.

kablodan kablodan :)

altın kaplama kablolardan tavsiye edebilirim. hiç izlemediğim kadar kaliteli bir yayın izliyorum. ama eğer sorun kesintiyse lnbyi kontrol ettirmek gerekir gibi.

üzerinde kablo kalitesi yazar, RG6 ise iyidir mesela,
Bu arada uçları altın olmuş olmamış görüntü kalitesine bi etkisi pek yok, çünkü gelen data dijital.