bütçeye de bağlı ama canon ya da carl zeiss lens kullanan sony derim.

Sony alma da ne alırsan al. Canon al, Nikon al. Bu iki markadan bütçene ne uyuyorsa onu al.

al bir tane orite, cebin yanmasın. sonuçta 10 yıl kullanmayacaksın ya bu cihazı?

4 yıldır canon, 2 yıldır da nikon kullanıyorum. Diğer hiçbir makine bunlar kadar güzel çekemedi. Ya da ben öyle sandım. ama göz var nizam var kardeşim.

edit: "10 yıl kullanmayacaksın ya" biraz yavan bir yorum olmuş. bu fotoğraf çekim işini sadece gündüz ferah ortamlarda yapmayacağını düşünürsek işi fotoğraf makinesi üretmek olan markalardan şaşma. sonra "yaa flaşsız çektim neden bulanık çıkıyo bu fotoğraflar" dersin. canon veya nikondan şaşma sen.

pardon ama; sony'e laf söyleyen zihniyete hayran oldugumu belirtmek istiyorum. fotografi makine degil fotografci ceker.

buyrun sony ile cektigim fotolar:

gündüz:
fc78.deviantart.com
fc40.deviantart.com

gece:
fc86.deviantart.com
fc34.deviantart.com
fc00.deviantart.com
fc01.deviantart.com

lafım sony'e değil. sony kötü demiyorum ama sony yerine canon ya da nikon tercih ederim yine de. fotoğrafçı da değilim belirtmek gerekir.
ayrıca benim lafım üçüncü sınıf makinelere.

bu siteye goz atmak isteyebilirsin.
www.dpreview.com
slr dusunuyorsan pentax'in uygun fiyata oldukca iyi modelleri var.

(= digerlerini denemeden de laf soylettirmeyen arkadaslara sozum : denemeden almayin.
ayrica sevgili trimpot, exif goremedim hangi sony modelidir makineniz?

compact dijital makinelerde nikon da tavsiye etmiyorum sahsen. canon veya olympus deneyebilirsin sevgili odrade..

fuji finepix serisini öneririm. s5000 kullanıyorum 5 yıldır ve o kadar memnunum ki o kadar olur. fiyat/performans dengesi açısından çok şahane olduğuna inanmam bi' yana, baskı aldığım iki farklı fotoğrafçı "bunu 1 megapikselde çekmiş olamazsın, yamuluyo'sun" diye kızdı bana. o derece!

bu arada fotoğrafı fotoğraf makinesi çekiyor ya fotoğrafçı çekmiyor :)

teritori; sözüm sana degildi, dogrudan sony'i kötüledigi icin paranormal'e idi.

paranormal; exif görememen normal. zira fotoyu photoshop ile cerceve yapip ekliyorum. ama cok istersen orijinalini gönderirim.

fotograf makinesi sony cyber shot dsc h5'tir. ayrica aleti acil ihtiyactan satiyorum. bu da ilanimdir: (git: 50635)

bu arada soruyu soran gitti mi ne yaptı. bütçe ne kadar ve ne tür fotoğraf makinesi olacak ki? benim cevabım kompakt makineler içindi.

pentax in 180 milyon civari modelleri var, işini görür. fotografi makine ceker diyene de inanmamak lazim, ne nikonlar ne canonlar gördük fotokritik te günün fotografcisi olan.

onlarada hazır geliyor galiba. demem o ki, zaten özü ne kadar yoğun olsa da, kendisi pek kalıcı değil bunların. özü yoğun olursa daha ağır bir kokusu olur galiba. ama senin -sanırım- istediğin şey olan kalıcılık olayı olmaz.

türkiye de öyle bir parfümcü var mıdır bilmem, ama hazırlanış sırasında belirtmen gerekir diye biliyorum. olmadı kendin hazırla, bir kaç cam malzeme alırsan damıtmak için. yoksa hacıyağlarından kullan, oldukça kıvamlılar : )

niye yapmasın ki? iki katı para versen de "iki ayrı şişe yapma. iki özütü aynı şişeye koy, üstüne tamamladığından da azkoy" desen seve seve yapar. şişeden de tasarruf eder üstelik. köfteciden bi yarım bi çeyrek almak yerine bi yarımın arasına bibuçuk almak gibi bir şey bu.

var ben yaptırıyorum verdiğin paraya göre esansını fazla koyuyor.izmitteysen yerini tarif edebilirim gayette güzel oluyor orjinalinden daha fazla koku veriyor.ayrıca tester parfüm bulursanızda alabilirsiniz tester parfümlerinde esansı fazla oluyor.

@buffy: istanbuldayım ne yazık ki. ankara'da ben de yaptırıyodum. az bir farkla yapıyorlardı. testerları da satmıyolar ne yazık ki :)
@kibritsuyu: bugun iki yere sordum "bize hazır geliyo" dediler. ol sebepten yaptıramadım.
@arnatuile: ciddi anlamda gerçeklerinden daha kalıcı oluyorlar. ağır bir koku oluşmuyor.

istanbuldaysanız mısır çarşısından yukarı devam edince marpuççular han var. onun alt katında bayer parfümeride uygun fiyatlı tester bulabilirsiniz. o doldurma parfümler uzun vadede dermatit filan yapabiliyor.

4 adet kontrplağı istedeğin ölçülerde birleştirip laptopunun işlemcisinin olduğu tarafa bir delik açarsın içine desktop pc fanı yerleştirirsin istersen bir kaç delik birkaç fan elekktrip yerine pil bile kullanabiliyossunn

bugün şanslı günündesin bence

www.bitenekadar.com. 11,90 + kargo satışı var bugün.
ben kullanıyorum aynı ürünü gayet memnunum.

ısınmadan ötürü işlemcim ve hard diskim bozulmuştu. notepal by cool master aldım hayatım değişti. herkese tavsiye ederim.

bitenekadardaki ürünü aldım. çok memnunum. sadce biraz ses problemi var o da öyle aşırı bir rahatsızlık vermiyo. fiyatı da çok uygun. denemeye değer diye alıp aşırı memnun kaldığım bir ürün.

notepal cooler master. bu alet 70-80 lira arası bir para. ama ankara vatan bilgisayarda 40 liraya bulabilirsin. bunu beğenmezsen tavsiyem metal bir soğutucu alman. 3 fanlı ışıklı ısıtıcılara kanma derim ben.

sanırım bitenekadar'da satılan soğutucuyu almayanı dövüyorlar, adamlar zırt pırt soğutu verdiler. bir ara gerçi hala öylede harddisk veriyorlardı. herkes arşivci yaptılar bu sayede. soğutucu için extra bişi eklyim, havayı çekmekten olsa gerek acayip toz biriktiriyor temizlemesi zorluyor yani ama onun dışında 10 milyona taş gibi çıktı valla.

@asyMMetry
@teritori
ben de bitenekadar.com'dan almayı düşünüyordum bir arkadaş tavisye etti aynen sizin gibi şanslı gündesin dedi. ben ekşi'nin fikrini de alayım dedim. sağolun.

Kullanıyorum ve performansı çok etkilediğini söleyebilirim.Download yaptığım için 2-3 gün hiç kapatmadığım oluyor en ufak bir sıkıntı olmuyor.Normalde arka taraf ateş gibi olur.Biraz yükseliyor laptop ama olsun, değer.

ulan sansa bak ben de yagmalıyım dedim ama adamlar bitenekadard dı bitti. dagılın diyor ;)

çok duygulandım be..

1. evet

2. wii'yi unutun, kocanız oyun indirmeyi falan biliyorsa xbox iyi bir alternatif

3. kocanız şu anda ne oynuyor?

4. nerden ucuzsa oradan alın, ben mediamarkt severim yalnız.

1-) muhtemelen evde taklalar atar. köşedeki vazoya dikkat.

2-) xbox360/wii/ps3 bunların hepsi oyun konsolu. wii'nin çizgisi diğerlerine göre farklı. kocanızın oturup oyun oynamasından çok böyle aile aktivitesi olarak kullanabileceğiniz bir hede. xbox360 da yurtdışından getirebilirseniz alın, türkiye'den alacaksanız 3 ışık sorunu falan var, oyun sektörüne yıllarını vermiş adamlar uzun araştırmalar sonucu sorunsuz xbox 360'ı bulur ve alır. bence siz ps3'ten vazgeçmeyin.

3-)hep derim (bkz: uncharted drake s fortune)

4-) mavi bilgisayar iyidir.

desdinova ,
çok cahilce gene tarif edeyim oynadığı oyunları ,

bi oyunda bi adam var canavarları öldürüyo , chapter atlıyo filan, onu bitirdi en son yenisi çıkacak diye bekliyordu. Bilmiyorum adventure oyunlar oluyor heralde.
bi de futbol filan oynuyodu galiba

bunlara göre naapsam, ne alsam oyun olarak ?

Kız arkadaşım umarım seneye evlendiğimizde evrilir ve sizin gibi olur :)

1) PS2 sahibi olup da hediye gelecek PS3'e sevinmeyecek erkeği boşayın zaten :)
2) PS3 candır. Bu oyun konsollarında her birinin kendisine hoş oyunları olsa da PS3'ün skalasında çok daha kaliteli yapımlar var.
3) littlebigplanet ile hem kocanız hem de siz muhteşem zaman geçirebilirsiniz sanırım. son zamanlarda bu kadar yüksek puan alan oyun görmemiştim. Ayrıca internette oyunları takas edebileceğiniz arkadaşlar bulabilirsiniz.
4) benim de tercihim mavi bilgisayar'dan yana.

xbox360 alın derim malum sebeplerden dolayı. atik elektronik var kadıköyde onlar her türlü servis veriyor.

kafadan bi pes 2009 ekle futbol oynuyosa...

Merhaba,

1- Benim eşim bana PSP almıştı (portable olan) ve hakikaten işe yaradı. Saygınlığı arttı, sevgim iki katına çıktı! Bu kararınızdan ötürü tebrik ederim.

2- PS3'ün diğer alternatiflerinden farklı olarak üzerinde Bluray oynatıcı var. Dolayısıyla sadece bir oyun makinası değil, aynı zamanda HD film izlemeye de izin veriyor.

3- Oyun olarak PES 2009 alabilirsiniz. En iyi futbol oyunudur. Savaş oyunu olarak da God of War tavsiye edilebilir.

4- Bakırköy'de Khalkedon var. Kesinlikle tavsiye ederim.

wii ilk başta eğlencili oluyor ama sonra grafikleri çok bayıyor,sorunsuz bir xbox bulmanız konsollardan anlamayan birisi için çok zor olur.ps3 candır ama oyunları da çok para 120 den başlıyor diye biliyorum.
futbol tutkusu varsa oyun olarak da pes2009 tabi ki.
teknosadan boş dvd bile almam,bimeksi tercih ederim
ekbilgi:
dayım ps3 sahibi olduğunda "bana kuma geldi,adam yüzüme bakmıyor" demişti yengem.

alinacak oyun olarak ; sanırım resistance:fall of man'i bitirmiş, şimdi de resistance 2 çıktı onu bekliyor olmalı. ama littlebigplanet i de düşünebilirsiniz, gerçekten kadın erkek yaşlı çocuk herkese göre bir oyun ve süper de eğlenceli.

evet oyunları pahalı ama ikinci eldir, kaçak getirme filan ucuza da bulunabiliyor istenince.

wii bayıyor tavsiye etmem, x360 da düşünülebilir ancak ps3 ün blu ray okuyucusu olma özelliğini de unutmamak lazım, daha kaç seneler götürür ps3. iyi bi yatırım bence.

not: ps3 oynamak için hd destekli bir televizyonunuz olması gerektiğini belirtmek isterim. eğer yoksa yanında bir de bundan almanız gerek. :)

bi kere pes 2009 alın her erkek futbol sever (tabi istisnalar filan saymazsak) , pes 3 iyidir , hoştur fakat lcd televizyon olduğu zaman daha iyi görüntü alırsınız aman dikkat.

ps3 icin HD destekleyen bir TV gerekli degil. Olursa cok daha iyi tabi, ama olmamasi demek ps3'u kullanamayacaginiz anlamina gelmez.

@wpi:

hmm evet yanlış biliyormuşum...

40 GB kötü değil onu da alabilirsiniz fark etmez. eğer eşiniz ps3 ün içine film atmak isterse falan fark edebilir ama onun da çok gerekli olacağını sanmıyorum. 80 olursa daha iyi olur tabi ama olmazsa da hiç canınızı sıkmayın. bir oyun kaydı yaklaşık 2 gb falan tutuyor kocanız 20 adet oyun oynarsa zaten boşanacağınıza göre 40 gb gayet yeterli olur.

Cevaplar için herkese çok teşekkürler.
Salonun ortasında kenarında yazan HD'nin ne anlama geldiğini 1 senedir anlamadığım bir plazma var zaten, en azından artık radyasyon kusmaktan başka bir işe yaramış olur..

Son olarak dostlar , bu 40 GB nedir, 80 nedir, hangisini alsak, fazla para vermeye değer mi ? bi de bu konuda bana yol gösterseniz çok iyi olacak hakkaten.

oldboy ; naaptın sen ya...:) vazgeçicem şimdi bir oğlan çocuğunun en mutlu yılbaşısına sebep olcaksın :)

"bigger is better"cı değilseniz 40 gb yeter.
oyun olarak assasin's creed diyecem (bende ps2 var, içimde ukte kaldı ühü hühü)

littlebigplanet alin yaninda.

yoksa basina eksirsiniz benimle hic ilgilenmiyor diye - adam iki arada bi derede kalir. hem guzel oyun hem siz de alisinca eglenerek oynayabilirsiniz.

hem no avalon nickli kullanıcı arkadaşıma bir cevap niteliğinde olacak hem de size.
40lık ve 80lik ilk başta sadece harddisk boyutu olarak görünebilir ancak donanım olarak farklar bulunmakta. 40gb lık ps3 üzerinde 2 usb portu bulunmakta sadece 1 adet sixaxis gamepad ile gelmekte ve ps2 oyunlarına ne yazılımsal ne donanımsal olarak destek vermekte. 80gb lık olana gelecek olursak eğer ps3 orjinal ise yani türkiye şartlarında bulunan yurtdışından getirlmeyen ise yeni sürümdür diyebiliriz kesin olarak bunun ne gibi özellikleri var? 4 adet usb portu vardır üzerinde ayrıca kart okuyucu bulunmaktadır bunun yanında donanımsal olarak ps2 orjinal oyunlarına destek vermektedir. hadi bunların hepsini geçebiliriz fakat yanında dualshock 3 yani titreşimli gamepad gelmektedir hem sixaxis hem titreşimli bu şekilde ben olsam 80gb lığı alırım ama derseniz benim için ps2 oyunları falan önemli değil (ki elinizde ps2 varmış muhtemelen chiplidir ama olsun) 4usb portu veya kart okuyucu önemli değil parasıyla dğil mi 100 milyon verir dualshock 3 gamepad alırım buyrun ancak geçen gün mavibilgisayrda görüdğüm fiyatlar ps3 40gb 931ytl+kdv ps3 80gb 1131ytl+kdv şeklindeydi.

evet jexx haklısın işte yine bir sony işgüzarlığı maliyeti kısmak için bazı bilinen özellikleri çıkarmışlar bu durumda yazmış olduğum 4usb kart okuyucu ve de ps2 desteği yok olmuş olyor ancak hala elimizde dualshock3 destekli bir gamepad olacak :) neyse kusura bakmayın dikkatsizliğimin ürünü olmuş.

@winniethepooh, tamam i$te, "bigger better" olayi :))
4 port (bazilarinda yok, sanirsam bunlar piyasada satilmaya devam ediyor) veya card yuvasi bana hep fuzuli gelir. niye dersen, oyun konsolum oyunlari oynuyor mu, filmleri gosteriyor mu, save ediyor mu, kisacasi ana fonksiyonlarini yerine getiyor mu? gerisi teferruat. bu durumda benim yaklasimim iki aletin performans farkina bakmak, bu farkin olasi etkilerini degerlendirmek olurdu. bi de dualshock da kazik atmaya calisanlar var, koymuyorlar icine...
ornekliyorum: bimeks'de 40gb sixaxis'li ps3 1,047, sixaxis'siz 80 gb 1,240 bi$i. teknosa sixasis icin fark istiyor, vs. maalesef bu konuda standart yok, illa ki arastirmak lazim.

- Ps3 e sevinmeyecek bir erkek normal değildir, PS2 si olan bir erkeğin sevinmemesiyse hiç normal değildir.

- Wii de güzel oyun bulmak çok zor, XBOX ise fazla oyun oynayan birini kaldırmayacak bir alet çünkü ısınmadan dolayı aletin içi eriyor ve bir süre sonra tamir edilemeyecek şekilde bozuluyor. Bu aletin Türkiye'de garantisi olmadığı için de xbox elinizde patlar. Ayrıca xbox ta online oyun oynamak için her ay belli bir para ödemek gerekirken ps3 te bu bedava. Siz ps3 den şaşmayın. En azından bir arızası çıkarsa arkasında teknik servisi var.

- Oyunlar için yurtdışı sitelerine bakmanızı öneririm. www.shopto.com ya da www.sendit.com gibi sitelerden Türkiye'de 180 liraya satılan oyunları kargo dahil 80 ytl ye getirtebilirsiniz. Eğer eşiniz futbol oynuyorsa bir adet pes 2009 kesinlikle almanızı öneririm. Action ya da daha açık bir tabirle hikayesi olan, bir karakteri yönettiğimiz, ilerlemeli oyunları seviyorsa uncharted, resistance 2, gta 4 gibi oyunları da şiddetle tavsiye ederim. Oyun hem beni hem onu eğlendirebilecek bir şey olsun, çok kompleks bir şey olmasın derseniz de little big planet'a bakmanızı öneririm. Yarış seviyorsa da burnout a ya da midnight club a bakmanızı öneririm.

- Teknosa çok iyi bir yer değil aslında ama şu sırada kampanyası var. Garantisiz olarak bile 800 küsür liraya zor bulunabilecek 80 gb lık modeli yanında 2 adet oyun ve 1 adet blu ray filmle beraber 950 liraya satıyorlar. Bakmanızı öneririm. Kampanya ayın 5 ine kadarmış.

- Şuanda oyunlar harddiske atılamadığı için bence çok önemli değil 40 mı 80 mi.

bence uykusuz'u aramayı deneyin. cevapsız kalacağınızı sanmıyorum.

doktor değilim ama nöbet geçiriyor. büyük olaslıkla da üşütmüş yiğneniz. çocukken bana da çok olurdu üşüttüğümde. ama kesin tanı ve tedavi için bir hastahaneye gitmek daha yararlı olacaktır.

doktora götürmek lazım doğrusu.

kesinlikle örtmemek, hatta üstündekileri çıkarmak lazım. koltuk altlarına soğuk ıslak havlu yerleştirin. atletine kadar herşeyi çıkarın.

en dogrusu doktordur. bilincsiz ilac da vermeyin cocuga. benim karaciger iflas etmisti bu grip ilaclari yuzunden.

37.7 cok yuksek ates degil, ozellikle cocuk icin.

Ateşli olan hiç bir hastanın üstü örtülmez , hatta biraz soğuğa kaçan ılık suda duş aldırılır.Havale geçirir maazallah amman diyim.

teyzem şöyle der eğer ateşi yoksa ve titreme , üşütme geliyorsa üstünü açmaya gerek yok , ateş geldiği zaman üstünü örtmeyin.

gecmis olsun hasta oluyor olabilir. 37,7 ye ates denmez korkulacak bir sey yok, ama uzerini atesi varken ve yukselirken ortmeyin.Sakin!
Boyle titreme bircok hastalikta ortaya cikabilir, ama aklima mevsimsel ve prodromal olarak birden su cicegi geldi niye ise.(kaale almayiniz,sadece tahmin)
gecmis olsun, doktora goturmeyi ihmal etmeyin cocukta, bir de sakin aspirin vermeyin, atesini parasetamol ile dusurun.
Su anda goturemiyor ve sabaha goturebilecekseniz de, atesinin yukselmesine engel olunuz. 38 i gecerse ve daha da yukselirse beklemeyin, acile goturun.

vücutta yaygın bir enfeksiyon olduğundan(ki bunun menşei bademciklerden tutun da sidik kesesine kadar olabilir) ötürü,vücut bir savunma mekanizması geliştirir ve cillop gibi yaşayan patolojik etkenlere(hastalık yapıcılar diyebiliriz) "al sana ateş!yan mendebur!" der.

bu yangı dediğimiz mekanizmanın devamıdır ve aslında ateş düşürücülerle(eğer ateş beyni etkileyecek seviyede değilse) vücuda destekten çok köstek olunur.burda amaç ateş eğer tehlikeli boyutta değilse(40-41.5 ve üstü) hastayı rahatlatıcı yaptırımlarda bulunmaktır.üst örtmek v.b. tehlikelidir.ılık bir duş rahatlatıcı olabilir.

en yakın doktora başvurmak en etiğidir.

screenshot durumu şu an sözlükte yaşanan kaos ortamıyla alakalı, normal şartlar altında bu kadar sık olmuyor.

ikinci mevzu ise sadece bition'a özel değil teşhir fotoğrafları nerde olursa olsun daha fazla prim yapıyor. ama onunda çaresini buldum şu sralar yoğun bi şekilde nü hatun eskizleri çiziyorum, şu hareketlilik bittikten sonra dayıyacam bition'a. bi de burcucum butonunun uygulamadan kalkmasını bekliyorum. hatta ben bütün bunları sadece bu yüzden yazdım, uyuz oluyorum burcucum butonuna evet.

insanların geyik potansiyeli fazla çünkü. mesela ben şu an anasayfada bulunan yengeç fotoğrafına süper bir yorum yazdım takan yok :/

burcucum butonu boku çıkartılacağı belli bişeydi sonuçta. her yorumda illa kullanmak gibi saçmalıklara kalkışmasa millet. bi süre sonra sıkar. "burcucum"lu mesajlar azalır zaten.

vaziyete gelince, umarım o az bakılan çalışmalar azalmaz diye temenni ediyorum.

burcucum butonu en geçn bir hafta içnde yok olur zaten.
diğer konu için de o da en fazla 1 aya yok olur. normale döner. geçen sene bu zamanlar da yaşanmıştı sanırım bu tarz şeyler.

(bkz: cemil ozalit)

özel bir yer olduğunu sanmıyorum. bütün matbaalar yapar. fotoyu götür, boyutunu ver (surat kadar), şeklini ver (oval), şakır şakır bassınlar, kessinler. hatta delik bile açabilirler kenarlarına. lastiği de kendin bağlarsın.

ben yaparim. kac tane acaba?

www.download.com

matlab'da birkaç komutla yapılıyor.

bildiğin flash'ta bile yapılır halledilir o şey.

m0001.gamecopyworld.com

Filtre ayarlayip, serverdan kontrol ederken silmesini isteyebilirsin. Hic indirmeden siler o zaman.

Bunun daha kolay yolu yok mu yahu? anneye anlatır gibi...

mail hizmeti aldığın yere söylersen -belki- yardımcı olurlar. ikna etme yöntemi olarak "hem sizde de boşu boşuna trafik oluşturuyor he?" tercih sebebidir. ayrıca hangi firma +50MB attach kotası veriyor yahu merak ettim.

hosting kontrol panelinden yapabilirsiniz. tabii erisiminiz varsa.

gün gelir önemli bir mail atar, noolur noolmaz yapma etme derim ben

@zubundy: çnemli bir şey olduğunda diğer mail adreslerime de gönderiyor.
anlaşıldı biz bu adamı dövecez, öyle göndermemesini sağlayacağız. arkadaş 60 yaşında boş beleş adamla uğraşmak ne kadar zormuş ya!

aklıma bir yöntem geldi aslında ama yazsam mı emin olamadım. fake bi mail adresi alsanız, kendi isminizin falan geçtiği öyle çok fake oldugu belli olmayan. sonra bu adama o mailimde sorun çıktı bundan sonra bu maili kullanacağım, diğer adresi silin bunu ekleyin deseniz çok mu saçma olur ki? sonra da o verdiğiniz maile sonsuza kadar girmezsiniz.

17. haftayı ertelemişler 2. yarı başlamadan önceki haftaya. nedenini bilmiyorum avrupa maçları falan etken olabilir.

yılbaşı tatiliyle lig arasını aynı ana getirmek için diye aklımda kalmış bu erken ara. malum eşek yüküyle yabancı var ülkede.

son günlerde, uyumadan evvel kafamı en az yarım saat kurcalıyordu bu soru.. acaba trabzon'la olacak maçı ben mi kaçırdım diyordum kendi kendime, utancımdan da soramıyordum kimseye. geçen hafta iddaa oynarken büfe sahibi amcanın dediklerine kulak misafiri olarak durumun oluşmasında avrupa maçlarının etken olduğunu işittim, huzura kavuştum. bir haftadır kuponumdaki son maçların skorlarını ntv spor'dan öğrenip, erkenden mışıl mışıl uyuyorum.

edit: yaktın beni ekrem abi.. hani avrupa, hani milli?! ayrıca sevilla'da yattı işte! iyi ki aklına uyup elli misli oynamamışım.. başladı yine uykusuz gecelerim, lanet!

federasyon ocak ayını türkiye kupası grup ve çeyrek final maçlarına ayırdı.bu yüzden ilk yarı 16 ikinci yarıda 18 hafta yapılıp tk. aradan çıkarılmış olacak.ocak ayına kadar olan 1 haftalık sürede dinlenme süresi.

bir de yabancı topçuların, yılbaşıydı, christmastı falan diye çeşitli bahanelerle -ki genellikle sakatlık numarası ve bilerek kart görerek cezalı duruma düşme (geçen haftaki edu ve lugano misali)- ülkelerine kaçmalarına yasal kılıf uydurmak için yapıldığını duymuş veya rüyada görmüştüm. :)

christmas en buyuk sebep.. her sene yabancılar kacıp gidiyor diye bu sene tff siz kacmiyorsunuz biz izin veriyoruz dedi..

sağır olmazsın kolay kolay ama ben yine de doktora görünmeni tavsiye ederim geç kalmadan. başka şeyler olabilir. buradan velveleye verip haybeye panik yaptırtmak istemem.

Tansiyon ile ilgili bir probleminiz olabilir.

(bkz: büyük tansiyon)
(bkz: küçük tansiyon)

sesleri boğuk duyuyosan su kaçmış olabilir.ama teritorinin dediği gibi doktor şart.

sekmeli tarayıcılarda (tam olarak hangileri bilemiyorum ama eklentiler sayesinde firefox'da ve avant'ta sanırım) sekmeye sağ tıklayıp şu kadar saniyede, dakikada bir yenile diyebiliyoruz galiba..

Bende yok öyle bir şey. Klavyenin F5 tuşu takılmış olmasın? Ya da browser'ın auto refresh add-on'u sapıttı belki...

Opera tarayıcısında var bu özellik. Siteye sağ tıklayıp dilediğiniz süreyi atayabiliyorsunuz.

@htf: caylaklığa düşürülmüş yazarlara ticket verilebiliyormuş. ondan istedim.

yahu zaten sürekli refresh yapmıyor. bir kaç kere tam entry okurken kendiliğinden refresh yaptı, o sebepten sordum.
ssg'nin de eleştirisini ve yapmayacağını biliyorum da teknik bir hata mı oldu diye sordum ben aslında.

@iustitia omnibus

bi de opera kullanıcısıyım ben güya.. iyi mi?

otomatik yenilenen sitelerden nefret ediyorum. özellikle haber sitelerinde tam bi linke tıklicam haber başlığını okuyorum çat diye yeniliyor linkin yeri değişiyor.

olmasın öyle şeyler

legal bence.

legal de uçar bunu yazan bence uzun vadede. o kokuyu alıyorum.

legal arkadaşım sen de benzeri entryleri gönül rahatlığıyla girebilirsin utanma. saldır. aferin.

@birberber...
oh be içimi rahatlattın arkadaşım. sağol izin verdiğin için.

aslansın kaplansın.

legal mi degil mi bilmem de y.rrak gibi yazmis arkadas. bi tane bile nokta, virgul yok lan. bu kadar mi cahil olunur. teheyt be.

harbi nikin çok kötüymüş.

hukuk açısından legal, fakat dil açısından bir felaket. virgül ve noktalı virgül gibi noktalama işaretlerini kullanmanı tavsiye ediyorum. cümleyi anlamak için çaba sarf ettirme diğer yazaralara, okurlara ve modlara.
hayatı zorlaştırma; eğlen, coş, işte kiboş. (örnek cümle)

evet evli. karısı ve çocuklarıyla en son bayramda samsun mado'da gördüm kendisini.

nesine girmiştiniz?

kaybeden ben enayiyim diye bağıracaktı:P:P

copyright © 1999-2012 sourtimes entertainment
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir.

: ))

eet öyleymiş acı bi şekilde öğrendim:P

bende entry id'sinin üstüne tıklayınca ayrı bir pencerede link çıkıyor.

yok ondan bahsetmiyorum, yazdığı tüm başlıklar gelecek yani. tek entry değil.

kimdir nedir'de "son" butonu var. son 50 başlıktaki entrylerini sol frame'e getiriyo. başka türlü bilemiyorum.

sen o iki entry'i tamamladığın an yazar olursun. kalmamıştır senin önüne geçebilecek birisi.

@comptrol, moderatörler "Yeni Yazar Danışma Bürosu" sorularında açıkladı, farklı değilmiş.

ben de geçen hafta gg den çaylak oldum, lanet de 5 ocak ta kalkacak görünüyordu ama dün akşam bi baktım yazar olmuşum tekrar. bence hemen gir.

tekrardan hoşgeldin teritori=)

yok henüz gelemedim :)

bende teritori gibiyim, geçen hafta çaylaklığa indirgendim. on entryimide tamaladım ama beklemedeyim, lanetin kalkacağı zaman da yoktu bende. merak ettim bu son alımlardan sonra bekleyecek miyiz daha uzun süre?

bugün yazar olarak alınanlar, ve daha önceden çaylak edilenler vb hepsi ayrı kategori.

üzülerek yazıyorum ama kimse ohoo herkes yazar oldu benim de çaylaklık biter diye sevinmesin.

hayır, yazar olduğunda sabırtaşı yazar olarak görünmeyeceksin.

bu olay sadece entrylerini tamamlayip 1 ocak 2008 ve daha once kayit olmuş caylaklar için geçerli. ha bir de son bir ayda giriş yapma maddesi de var. yani çaylaklıga düşen yazarlar ayrı tutuluyor ve 10 entrysini tamamlamayan çaylaklarda diger ozelliklere uysa da yazar yapılmiyor maalesef, yaa yaa.

bilgisayarında ismini şimdi hatırlayamadığım bir virüs var. autorun.inf dosyası oluşturuyor sürücülerde. güncel kaspersky veya avast silebiliyor. dün sildim ben de. avast kuracaksan açılışta tarama programlayıp tüm sürücüleri taraman lazım.
kolay gelsin.

şunu demeyi unuttum. bir de "araştır" deyince de açmıyor fakat "otomatik kullan" deyince açıyor. virüs programı olarak avg full sürüm kullanmaktayım.(hayır hdd de emanetti ya:))

dediğimi yap kesin çözersin

(bkz: combofix)

sorun çözülmüştür againstthelife sana geliyor! demet'ten demet demet çiçekler..

(bkz: #14640074) şöle bir entry girilmiş az önce. aynı durumdan benim bir arkadşaım da muzdarip sanırım 10 entry girdikten sonra çok fazla login olmayan çaylaklar yazar olamadı.

var var tek değil sevgilin. ablam'da bahtsız bedevilerden. mesaj attım müjde herkesi yazar yapmışlar diye küfürle döncekti nerdeyse. :) kriter ne acaba çok merak ettim.

isin pisi boyle boyle oldu sen de olmussundur dedim kimdir nedirine bakmadan, eminim o da uzulmustur simdi. pfff ne bahtsizliktir bu ya, sozde mujdeli haber verecektim.

olmamı :( aylardir caylakim. bizim basimiz kel mi? doom günü serefine herkesler yazar oldu biz kapida bekliyoz. bizim canimiz yok mu sayin moderatörlerrr duyun sesimizi.
Çok önemli not: sozluk nickim papitheclown :)

evet var. 1 yıla yakın süredir bekleyen arkadaşım var o da yazar olamadı. kasım sabahı 10 entry tamamlayan bir arkadaşımsa yazar oldu.

var. 1 senelik ark lar var hala caylak

efenim ben deniz yaklaşıl 1 yıl 5 aydır bekliyordum. ancak şöyle bir durum varki hala bekliyorum. bu işte bir şey var sanırım. yine de bekliyorum ama. neyse ben bekliyorum.

(bkz: #14639630) dedim ben ama (bkz: #14640074) da mantıklı gibi.
"sokaktaki vatandaş" var benim arkadaş, 10 entry girdi ama olamadı.

login olayıyla olsaydı benim entrylerime bile bakmaz alırlardı sanırım :)

kriter nedir abi onuda anlamadım ki? bir arkadaşım 6 entry girmiş ama 1 yıl önce yazar olmuş, öteki 10 entrysini girmesine rağmen hala çaylak. sanırım kriter son entry girdiği zamanda 1 yıl önce yazıyo olmak

yarın çaylak olurlar tekrardan hepsi. panik yok.

@notus gladyus
yok o da değil. :)

bence rastgele seçiliyor. ben uzun süre önce tamamladım 10 entryyi. ve her gün saatlerce sözlükteyim. çaylak olma tarihim de 19 temmuz 2007. yani tüm kriterlere uyuyorum sanırım. entrylerimden de silinen yok. ee? niye yazar olmadım hala?

sabırtaşı yazarlar mesajlaşmayı ve sub-ethayı kullanabiliyor mu? merak ettim de.

kriter falan yok bana kalırsa. şöyle bir gözattım da çaylakken "dedirtten" li entry girmeyin diye üstünü başını yırtan moderatörler, bugün ne hikmetse "dedirten"liden başka şekilde entry giremeyen birçok kişiyi yazar yapmışlar. anlamak zor gerçekten.

böyle olunca insan yazarlıkların geri alınacağını düşünüyor. modlar her sene şakalar yapmayı adet haline getirdiler. ama bu kadar insanla da oyuncak gibi oynarlarsa önce yazar yapıp yok şaka yaptık diyip hiç hoş olmaz.

(bkz: kurtlar vadisinde lost olmak)

4 kasim 2007 klonlarin saldirisi ile üye olmuştum açılır açılmaz.1 yılı geçiyor benim de ama çaylağım hala

duyurudan sonra edit: son bi ay içinde de login olmuştum halbüsü.neyse başka bahara :)

Kasım ayından [2007] bu yana bekleyen ve düzenli olarak sözlüğe login olan 9. nesil çaylak var tanıdığım.
Olanları görüp delirecek sabah işten gelince.
Moderatörlerden kısa bi açıklama alabilseydik iyi olurdu.

bi ara sözlük çöktü o zaman belki herkesi almaya çalıştılar da olmadı şimdi belki böyle parça parça alıyolardır dicem ama bilmiyorum.

bence sabırtaşlarının hepsi çok didiklenmeden okunmuş ve seçilmiş kişiler çünkü hem sözlükte hem burda söylenen seçilme kriterlerinin hepsini çürütecek örnekler mevcut bazı örnekler
1)arkadaşım 1 senedir bekliyor az login olmuş yazar olamadı
2)aynı durumda çok az login olup yazar olan var deniyor
3)ben 1 senedir bekliyordum ve sık sık login oluyordum lakin 3 hafta önce entry değiştirmek için yanlışlıklada olsa 9 entrye düştüm hatta pişman olmuştum baştan sıraya giricem diye ama şuan yazarım

bu durumda pekde teoriler kapsamında bir uygulama yok. bir "şaka bu yarın hepiniz çaylak olcaksınız" dönüyor ama böyle birşey yapılmaz hiç sanmıyorum. böyle bir ayıbı yapacak insanlar değil ekşi sözlük yöneticileri. o yüzden resmi bir açıklamaya kadar ki yapılırsa atıp tutmayı bırakalım çünkü kesin biri çıkıp antitez sunuyor önümüze. olanlar bokunu çıkarmadan tadını çıkarsın, olmayanların da darısı başlarına...

benim de iki arkadaşım 10 enytrsini 1 sene önce tamamlamış olmasına rağmen çaylak kalmışlar ancak bu arkadaşlar 10 entry sonrası neredeyse hiç girmemişler sözlüğe, sanırım yakın zamanda girenleri ya da 10 entrysi gerçekten iyi olanları almışlar...

"şaka gibi ama değil: yenileri geliyor! henüz gün bitmedi.
tümü gerçek."

eski boyle yazmis. benim bu cumleden anladigim, hala caylak gorunenler merak etmeyin siz de yazar olacaksiniz.

basim agridi, yatayim sabaha durulur nasil olsa ortalik. dumandan bir halt gorunmuyor.

Böyle özel günlerde rasgele yazar alımı yapılıyor ise çaylaklık sisteminin amacı nedir?

benimdir o efendim. 31 ekimde üyelik açıp çaylak olarak entry girdiğim taktirde. "21 aralık hadisesi" denilen olayla yazar olamamış. hâlâ çaylak olarak beklemekteyim ve nerdeyse her gün sözlüğe aynı hesapla login oluyorum. bunu bilen bir mod burda tüm sorulara açıklama yapsa ya da yazar alımları bu kadar mı ? olamayanlar hâlâ çaylak mı kalacak ? yoksa alımlar devam mı edecek ? sorularına yanıt getirseler olmaz mı ? hâlâ üzüntüden, sinirden elim titriyor.

@pablee: durumumuz tamamen aynı. bana da 19 ekim 2007de gelmiş mail. ben de uzun zamandır bekliyor ve hergün login oluyorum saatlerce. ancak durumun onunla bir alakası yok bence. rastgele seçmişler belliki.

"en az 6 aydır bekleyen ve son bir ayda sözlüğü login olmuş" diyor ssg 10 entry girmek değil sanırım kriter hoş bende dahil olmak üzere gün sonunda topluca çaylaklıga dönüş yapabiliriz gibi geliyor ama du bakalım ne olcak :)

ben iki yıla yakındır bekliyorum, son bir iki aydır da sürekli giriyorum bir hareket yok. o sabırtaşı dedikleri benim yani.

bende hala çaylağım. (bkz: sozluk beni yazar yap allahsız)

flashdiskin içindeki autorun dosyasını silerseniz olur sanırım ama yedeğini alın elbet,
gözükmüyorsa gizli dosyaları göster diyip bakın hiç yoksa bilemiyciim tabi bu sadece sizin kullandığınız disk için başkası takarsa yine otomatik kullanılabilir windows içinden nası olduğunu bilemiycem

img513.imageshack.us

www.microsoft.com

regedit'te NoDriveTypeAutoRun'ı 85h yapın. hiç bişe otomatik başlamasın diyosanız benim gibi, ffh yapın.

başlat > çalıştır > gpedit.msc diyelimde tam olsun bari.

general mobile var sanırım ama fiyatı hakkında bilgim yok.

SAMSUNG D880

general mobile tavsiye edebilirim bir haftadır kullanıorum çok da beğendim çift sim kartlı 3g özelliği var mp3 var 2.0 mega pixel kamera var ve teknosada şu an kampanyalı fiyatı 299 yetele

samsung'un 400 ytl'ye vardı sanırım üstte verilmiş olan model o.
ben de aynı soruyu nokia'nın var mı böyle bir modeli? diye devam ettireyim madem.

edit: mp3 player, kamera falan olmasa da olur.
edit2: samsung d780 miş benim dediğim.

nokianın bu tarz modelleri ürettiğini biliyorum fakat türkiye'ye getirmesini turkcell bir şekilde istemiyor ve engelliyormuş. ayrıca yaklaşık 6 aydır d880 kullanıyorum. gayet de memnunum. kusurları var ama en azından artık iki telefon taşımıyorum ve sar değeri en düşük çift hatlı telefon diye okumuştum bir yerlerde. şöyle yapayım en direk aaslında;
(bkz: samsung d880/@teritori)

Siteye en az bir kere girmiş yazar sayısı: 9929 kişi.
İnternet kullanıcılarının sayısı: 2737 kişi.
Kuş sayısı: 38 kişi.

istatistiklerde böyle yazıyo.

bildigim kadari ile laptoplarin ekran karti anaart ile tumlesik geldiginden o mevzu yapilamiyo. en azindan intel islemcilerde oyle. lakin amd'lerde farkli oluyo bidigim kadari ile.

çok pahalıya patlayan bir sistem var. linkini bulamadım şimdi. asus destekli harici ekran kartı aparatı vardı. bulursam atarım sözlükten(çaylaklığım bitince:)) ya da buradan.

yeni laptop al daha ucuz ve mantıklı. asusun o ürünü bile piyasada sadece hava atmaktan başka bir işe yaramadı.

uyumlu bir başka chipset'le değiştirebilirsin. rakamlar sallama ama mantığı anlatmak için şöyle bir örnek vereyim.

atıyorum sende xpress 1100 chipset var, anakarta tümleşik, bu chip'i söküyorsun, yerine bununla aynı mimaride (atıyorum) xpress 1300 takıyorsun. oluyor diyen var.

farklı browser ile deneyin, sayfayı yenileyin. olmadı linki verin bi kontrol edelim.

o kırık resmin üstünde sağ tıklayıp "resmi göster"(ya da buna benzer bir ifade) diyin.

evet başka browser'la deneyince oldu, hiç aklıma gelmemişti nedense. o resmi göster olayını da denemiştim de olmamıştı.

aynı cd-key ile kurduysanız bütün makinelere bu problemler yaşanabiliyor.

versiyonların birbirine uyduğundan emin olun. arkadaşlarınızdan birisi v1.3 yüklemiş olabilir mesela.

Hepimiz standart age of empires'ı kurduk, ekstra bir patch yüklemedik. Ayrıca age of kings cd key istemiyor ki ?

hamachi versiyonlarından da kaynaklanabiliyor bazen.

1. age of empires'ın standart versiyonu netten oynama konusunda çok sorunlu. daha üst bir versiyon deyebilirsiniz.
2. windows'un ya da harici bir programın güvenlik duvarı ile alakalı olabilir.
3. port sorunu olabilir.

bi sonraki yemek için.

@gerrain: öğle paydosu vaktinin geldiği anlaşılıyor :)

sıkıntıların sonundaki tatminleri yaşamak için olabilir. sıkıntı çekmeden yaşayasak o haz verici, tatmin edici şeyleri bir anlamları olmaz, insan sıkılır.

alternatifi bilinmediğinden bence. bilsem ki diğer taraf diye bir şey var, avokado ananas vs, hemen geçerim oraya. ama ya yoksa?

sanırım yaşamak insanın genlerine kodlu birşey.
hayattaki mutluluk, hayata bağlılık filan demiyorum. genel olarak surviving. yaşamak için çaba sarfediyor vücut sen istemesen de... eline iğne batınca canının yanması bile o tehlikeden uzaklaşmak için. sonrasında libidon var. libido da, soyunu devam ettirebilmen için. sevişeceksin ki üreyeceksin, üreyeceksin ki, artacaksın.

ha bir de, şu anda yaşadığımız sıkıntılar tamamen modern insanın dramı tadında.

bu konuda sorularının tam cevabı demesem de, kesin olarak ışık yakacak, gen bencildir kitabını okumanı tavsiye ederim.

Aliskanliktan.

Ne yaptigini anlayana kadar iyice kaniksamis oluyorsun. Yasamamak zor geliyor.

yaşamın bize getirdiği yükümlülükler var (en basiti yukarıda bahsettiğim faturalar) biz bunlara rağmen gelmedik dünyaya, getirildik, bunun icin getirildik, günlük hayatın basitliği ve sorumluluklarını yerine getirmek, yaşıyorsun ve bunun bir bedeli var (her anlamda) çektiğimiz cilenin özü, anlamı bu, ölünce de kavuşacağız Allah'a. en basitinden bence böyle.

kahvegibi'ye katılıyorum ve artırıyorum:

yalnız insan değil, bütün canlılar yaşamaya çalışır ve bu onların genlerine kodlanmıştır. çünkü "yaşamaya çalışmayan" bir canlı türü olsaydı, zaten evrim gereği soyu tükenirdi. dolayısıyla etrafımızda gördüğümüz canlıların hepsi de içgüdüsel olarak "yaşamaya çalışan" varlıklar olmak zorundadır.

benim de konunun başından beri vardığım sonuç ilk insandan beri süregelen hayatta kalma içgüdüsüydü. neyse adam gitti de ben de tartışmaktan kurtuldum :)

insan neder yaşar sorusunun cevabı bence bi bakıma insan neden neslini sürdürmek yani çocuk sahibi olmak ister sorusunun cevabında yatıyor. içgüdü olsun, ego tatmini olsun veya kendinden geriye bişey bırakma arzusu olsun bir şekilde insanlığın büyük bi kısmının arzusu çocuk sahibi olmak, bir gün öleceğini bildiğin birşeyi neden doğurmak? üstelik görülen herbitürlü pisliğe rağmen. sonu olmayan bir döngü bu. doğduktan sonra da bari birileri bizi buraya getirmişse bi tadına bakıp deyip aynı yanılgılara düşüyor aynı hareketleri tekrarlıyoruz. yani şöyle tartıp biçince, yaşamak var olma savaşı bi şekilde bi yerimizde kodlanmış, sistemin işlemesi için gerekli çarklardan biriyiz. veya daha optimist bir bakış açısıyla bişeyleri iyileştirme güzelleştirme çabası insanın yaşama nedeni de diyebiliriz. sonuçta her yeni doğana yeni bir umut diye bakmazmıyız?

bir şeyleri başarmak için yaşar. o "şey" iş olur, aşk olur, ideallerini gerçekleştirmek olur kişiye göre değişir yani. ama özünde hayatta başarılı olmak. öldüğü zaman arkasında bir şey bırakmak ister insan. kısacası "loser" olarak ölmek istemez, evet istemez.

"Yaşadığım dünyadan iğreniyorum, ama orada acı çeken insanlara bağlıyım."
albert camus
korkarım en bütük nedeni bu...

bir sürü kismen katildigim yorum yapilmis ama bir sosyolog ve antropolog olarak yasamanin amacini kesinlikle üremek olarak görüyorum, zira en baskin icdürtü olan cinsellik de insan disindaki bütün canlilarda sadece üreme amaclidir.

insanın bildiği tek şey yaşamaktır. ölmeyi bilmez, çünkü deneyimleyemez.
ölüm yaşamın alternatifi değil ki? ölüm sadece yaşamı bitirme eylemi. yani insanın sadece bir seçeneği var, o da yaşamak. yaşamamak diye bir eylem de yok. yaşamayan insan da yok.

ölüm, yani yaşamı sonlandırmak, yaşamdan daha riskli ve korkutucudur, çünkü hakkında hiç bir şey bilmeden karar verip uygulamak gerekir ve geri dönüşü yoktur. Bu da, bir canlının, hiç bilmediği şey olan ölmek yerine, tek bildiği şey olan yaşamak eylemine devam etmesini sağlar.

bunun tartışılacak bir yanı yok ki; üremek için tabi ki!
:P
geri kalan her şey bunun için.

Ama arada bir bünye "fatal error" verip intihar eylemlerine sebep olabiliyor tabii...
Zaten yaşadığımız dünya standartlarında yaşamı ve ölümü sorgulayabilme yetisi bile bir "error" gibi geliyor bana bazen...

bakınız the happening'de de kahvegibi'nin bahsettiği insanı yaşayamaya iten gene zarar veren bişi salgılıyordu bitkiler. insanlar da direk intihar ediyorlardı en kolay yöntemle. tabi bu işin uc noktası ama sanırım cidden genlerimizde var yasamaya calısmak..

dogdugu icin

cengiz han dan alıntı yapacak olur isek (ki bu alıntı arnold un conan the barbarian filminde de edepsizce aparılıp kullanılmıştır...

-Düşmanları yenmek
-Mallarını yağmalamak
-Kadınlarının çığlıklarını dinlemek için diyebiliriz.

dini boyutu katmazsak her cevap geyik oluyor bir bakima ama felsefe katarsan ne ala.

dini boyutu en aza indirgeyerek cevap verirsek, en yakin cevabi gdduman vermis oluyor o zaman, dogdugumuz icin yasiyoruz...

o zaman baska bir soru doguyor burdan, neden doguyoruz?

bunu cevabi da olmek icin mi, hayir, yasamak icin doguyoruz.

burdan sonra kisir donguye giriyor iste

olum ise kisir donguyu sonlandirmaya yarayan olgu ama sonumuz degil.

ben de tek kelimelik wpi ın yorumuna tek kelime ile katılıyor ve birkaç bkz ile artırıyorum:
(bkz: çalışmak için yaşamak, yaşamak için çalışmak)
(bkz: insan gibi yaşamak için eşek gibi çalışmak)
(bkz: yaşamak için çalışmak, çalışırken yaşayamamak)

ne yazik ki gen bencildir. ayni ismi tasiyan kitapta guzel bir bakis acisi bulabilirsiniz.

Misal ben daha büyük zevklere ulaşmak için yaşıyorum. Basite indirgersek :

Daha iyi bir evde oturmak için
Daha iyi bir araba kullanmak için
Daha güzel kadınlarla birlikte olmak için
Daha güzel mekanlar görmek için...

diye uzayıp gider.

Madem gidiciyiz sonuna kadar değerlendirmek lazım. İnanç varsa diğer taraf için de bir şeyler yapmayı unutmamalı.

mutlu olmak için. yaşamanın birincil amacı mutlu olmaktır. en azından olmalıdır.

acaba başka bir gruba atmış olabilir mi?
Bende daha önceden Arkadaş Grubunda olanları diğer kişilere atmış mesela.

mevcut msn'i silip önceki sürümü de kurabilirsin tekrardan.

çapraz kablo ile iki makinenin birbirini görmesini sağlayabilirsiniz. bir taraf server olacak şekilde oyunu açacak diğeri host olacak. veya bir hub vasıtası ile çapraz kablo kullanma derdiniz de ortadan kalkar.

pes'i lan olarak oynayamazsınız.

antu ya bakınca neden gözlerin yaşardı anlamadım açıkcası. normal bir taraftar sitesi. forum oluşumu olarak söylüyorsan ultraslan.com gayet yeterli bence.

hatta forumun antudan daha iyi olduğunu düşünüyorum. üyelik için gerçek isim soyad kullanmak zorunlu olduğu için klavye arkası delikanlıları oldukça az. rahat rahat takılabiliyorsunuz.

AliSamiYen.net candır.

ben de alisamiyen.net derim. aklı selim sahibi adamlar yazıyor. antu gibi ilkokul zekasında ergenler yok pek.

ali samiyen.net gerçekten kraldır yahu, yazarlarının kalitesi açısından ulaşılamaz Türkiye'de.

Antu'nun seviyesi gerçekten düşük ama hayli popüler bir site.

Yamulmuyorsam Türkiye'deki en büyük taraftar portalı.

Bizim seviyeli küçük yerlerimiz olsa da geniş bir portalımız yok, onun sebebini çok merak ettim.

ssg mı? buraya özel bi sigorta şekli sanırım.. yazar olmak buysa kalsın bee..

1) nasil yani nedir? "yazar" sifatini aldiktan sonra yazdigin her sey gorunur hale geliyor, oylamaya acik oluyor falan..

2) getirisi, hmm.. iste caylak olunca gorunmuyor ya yazdiklarin, yazar olunca gorunuyor falan. herkes goruyor okuyor, bildiklerini, anilarini, deneyimlerini vb paylasiyorsun bircok kisiyle.. sub-etha'daki siteleri gezebiliyosun. msg atabiliyorsun diger yazarlara.. daha bircok sey.. goturusu de bence zaman kaybi. bos zamanin bolsa pek gozune batmayabilir tabi :)

3) caylaklik kismini atlatirsan (10 tane kurallara uygun entry girip onaylandiktan sonra) olabiliyorsun. tabi bundan once kayit formunu doldurup (nick, mail adresi, isim-soyisim falan soruluyor, standart seyler) sozluk kullanicisi olman lazim..

ama bence hic bulasma.. yine de sen bilirsin :p

@katafalk: yok olcaımdan değil ya merak ettim. pc başında o kadar harcıcak zaman pek olmuyo bende. ama genel bi bakışta sanki sözlük yazarı olunca bişey oluomuş gibi görünüyo da ondan sordum

-binlerce kişinin bilgi paylaştığı ve tartıştığı bir ortamda kendi fikirlerini de sunabilmektir.
-ilk cevaba göre getirisini götürüsünü sen hesapla işte. eğer asosyal bir insansan arkadaş edinebilirsin fasilitelerini kullanarak. öyle diyim.
-yazar olmak isteyen herkes elbet olabilir. tabi gerekli kriterleri gerçekleştirip, sabırlı olmak şartıyla. kaldı ki bu gerekli kriterler, kopenhag kriterlerinden bile daha bezdirici olur yabancısına.

öpt tşk bye

kimine gore buyuk bir sey kimine gore ayrinti. amac olarak kullanan da var arac olan da, adamdan adama degisir :) abartilacak bir seyi yok o kadar yazarligin..

print screen ile pdf'den alabilir. grafiği kesip, word'e resim olarak ekleyebilirsin.

acrobatta bulunan snaphot tool (fotograf makinesine benzer bir simgesi var) ile istedigin alanı isaretleyip (sadece grafigi) kopyalayabilirsin. bir alan sectiginde acrobat bunu otomatik olarak panoya kopyalar. wordde gecip yapistir dediginde grafigin gelmis olur.

ben depremden sonra kesildi diye biliyorum önlem olması için. depremden çok uzakta olan güneyde bile kesildi.

walla ben ankara gölbaşında uykuda yakalandım. deprem oluyor diye uyandığımda(deprem devam ediyordu) elektriğimiz kesikti dışarı çıkmak için sallanan apartmandan çıkışı zor bulduk karanlık bir sokağa çıktık.. sonrasında da çevreden önce elektrik kesildi diye anlatıldı hep.
belki lokal bişeydir belki denk gelmiştir o ana, madem öyle diyorsunuz..

ps:alaymızın elektriği ankara gölbaşından kontrol ediliyor bu arada

Samsun'da da kesikti elektrikler.
edit: deprem sırasını bilemeyeceğim. ben depremden yaklaşık 10 dakika sonra uyandım. kesikti elektrikler.

Istanbul Bahcelievler'de deprem esnasinda elektrikler kesik degildi. Daha sonra kestiler.

belki de trafolar filan ilk etkilenen yer olmustur o nedenle elektrik kesilmistir. trafo patlamasi, direk kaykilmasi filan olmadiysa elektrikler vardi her yerde gayet.

ben bütün türkiyede(???) elektrikler kesildi diye duymuştum.

istanbul acıbademde deprem gecesi saat 12 ile 3 arasında elektrikler yaklaşık 4 kere kesildi. deprem esnasında da kesikti.

Deprem olurken kesildi bizde de. Çok net hatırlıyorum ev sallanırken önümü görmek için ışığı açmıştım fakat 1-2 saniye yandıktan sonra her taraf karanlığa dönmüştü tekrar.

istanbul ataşehir, içerenköy civarında da deprem olduğunda elektrik yoktu, yani uykudan kalkmıştık deprem nedeniyle öyle farketmiştik artık depremden çok öncemi gitti bilmiyorum.

peki elektriklerin önceden kesilmesi neden ? komplo teorileri ?

Yalova'da da kesikti..
Edit: Merkez taraflarında kesikti diyeyim o zaman. Daha doğrusu depemin yarısında uyandım, uyandığımda yoktu elektrikler. Depremin etkisi ile gitmiş olması muhtemel.

valla bizde kesik değildi (yalova'daydım)

tekirdağ'da kesik değildi. dolayısı ile tüm yurtta kısmı asılsız.

depremden sonraki dakika içinde kesildi elektrikler diye hatırlıyorum. adalardan tüm istanbulu görebiliyordum ve anadolu yakasından başlayarak tek tek elektriklerin kesilişini izledim. güvenlik nedeniyle olduğunu varsıyorum.

birkaç saat sonra kesildi güvenlik gerekçesiyle.
biliyorum çünkü deprem anına kadar televizyon başındaydım.
yer: istanbul / şişli

mesaj kutun şişti ama benim de içimde kalmasın.

gebze'deydim. depremden saniyeler önce elektrik kesildi. hay miniskiim diye ayağa kalktım ve deprem başladı.

galiba depremin merkezi, elektrik şebekelerine uzaklığı, deprem dalgalarının önce onları vurması, akabinde benim bulunduğum muhite ulaşması gibi faktörler bu gecikmeyi yaratmış olabilir.

daha ilginci benim tam o anda telefonla konusuyor olmam. konustugum arkadaşım levent'te. telefon telsiz ve elektrik ile birlikte hat da uçuyor. ben hassiktir diyorum, 3-5 saniye sonra deprem basliyor, arkadasim hassiktir niye kesildi telefon diyor, 10- 15 saniye sonra deprem başlıyor. ilginç. bir bok anlamadım.

deprem olmasın.

ben depremde ataşehirdeydim, elektrikler kesilmedi. sabaha kadar kaç kere de asansörle inip çıktım. :)) sonra sabah kesilmiş olabilir.

sabah marmariste bile elektrikler kesikti.

bolu'da da kesildi hatta bir kaç gün kesik kaldı.

ben avcılar'daydım deprem başladıktan en fazla 5 saniye sonra da caddeye çıkmıştım. zemin katta oturuyorduk ve ben dışarı çıkarken elektrikler kesildi. yani depremden önce değil, deprem esnasında kesildi.

Ben de İzmir'deydim -ki bornova'da sağlam hissedilmişti deprem- elektrikler gitmemişti orada.

istanbul ataköy'deydim depremde. depremin hemen ardından telefon görüşmesi yapmıştık telsiz telefonumuzla. daha sonra biz dışarı çıkana kadar ki sürede elektriklerin kesildiğini ve giysileri fenerle falan aradığımızı hatırlıyorum.

muhtemelen belli yerlerde once, belli yerlerde sonra kesilmis. zira istanbul-goztepe'de bilgisayarin basinda oturuyorken, akabinde oda lambamin sallanmasi, benim odadan firlamam ve elektrikleri o ara gitmesi sirasidir benim hatirladigim. muhtemelen merkezi yerlerde depremin hemen saniyeler sonrasinda gitmistir, ya da sarsinti bunyeden bunyeye degistigi icin sarsilmadan once kesildi gibi gelmistir; fakat diger yerlerde guvenlik gerekcesiyle deprem sonrasinda kesilmistir.

o görüntülerin her hakkı lig tv'de olduğu için çocukları gibi bakıyorlar bu videolara. muhtemelen de canavar gibi para kazandıkları için öyle beleş beleş youtube da falan dolanmasını istemiyorlar.

E iyi de kendi sitelerinde zaten izletiyor lig tv. Hadi Şampiyonlar Ligi için durum farklı. Mına koduklarım sitelerinde parayla satıyolar maç özetlerini. Ne bileyim bana saçma ve hiçbir yasal dayanağı yokmuş gibi geliyor.

(bkz: pes 6 superpatch)

senden sonra;

call of duty world at war
Need For Speed Undercover
colin mcrae dirt
grand theft auto iv

...oyunlari cikmis.

gta biraz kasabilir ama digerlerini oynayabilirsin.

nfs serisini artık çok ciddiye alma. ea bile artık üretmeyi düşünmüyor. araba yarışlarında farklı bir tat için "flatout" serisinin son oyununa bir bakabilirsin.

ayrıca oyungezer'i al. orada her türden oyunun en leziz ve oynanası oyunlarını iki tam sayfada her ay veriyorlar.

gta calismaz o pc de.

brothers in arms: hells highway cikti bi de. bioshock falan da var ama o acmayabilir sizi.

orijinal olmamasındandır büyük ihtimal.
arkadaşımda da böyle spesifik olmasa da bir sorun vardı. maçtan çıktığından menulere geçmeden önce alt+f4 yapıp pencere moduna geçerdi. o şekilde menulerde gezip maça başlarken full ekrana geçerdi.

aynı cd'yle kurulmuş olmalarına rağmen bende böyle bir sorun varken, kuzenimde olmaması normal midir peki?

bende de vardı. patch çıkarmışlardı onu kurdum geçti.

www.google.com.tr

ayrıca duyuruda da soruldu bir kaç kere.

teşekkür ediyorum fakat ekşiduyuru'da aradım; fifa 09 ile ilgili sorulmuş gamepad sorunu bulamadım. o yüzden açtım bu soruyu.

www.eksiduyuru.com
:)

ben arama özürlüyüm o zaman :)

laptopuma kazak gibi bişey yaptırdım, alelade bri sırt çantasında taşıyorum gayet güzel. bunların hazırları da var.

el çantasında "gel beni çal" diye bağırıyor sanki.

"normal çantaya ayrı bir bölme yapıp millete satıyorlar." konusunda hatalı düşünüyorsun,
targus iyidir, targus al.

tsb084 modelini kullanan bir tanıdığım var ama yurtdışından getirmişti burada var mıdır bilmiyorum ? varsa da fiyatı nedir?

not: fiyat aralığı belirtmemişsiniz.

yaklaşık iki yıldır sırt çantası ile dolaştırıyorum aleti.. ilk araştırmalarımda ben de targus'a falan rastlamıştım, hakkı var iyi çanta.. onun bi alt kalitesi caselogic'in miydi neydi tam hatırlamıyorum.. ha ben 30 milyona aynen senin dediğin tatta bişi almıştım.
üç bölmesi var arka kısımda bi laptop koyma yeri var, boşluk kısımlara da adaptör falan sokuşturuyorum, diğer bölümlere kalem defter eşya şemsiye zart zurt..

tecrübeyle sabittir birincisi elle taşımak hangi eline alırsan al istersen omzuna tak bir yerden sonra çok yoruyor, sırt çantasını iki omzuma da takıyorum, yine bir ağırlığı var elbet saatlerce gidince o da yoruyor ama kesinlikle elde taşıma ile mukayese edilemez..

ikincisi el çantalarına yeterince eşya koyamıyorsun.. benim gibi gezginsen mutlaka sırt çantası al..

üçüncüsü kurukafa'nın da dediği gibi, el çantasında laptop olduğu belli, ki malum günümüz şartları kapkaç vs daha kolay.. sırtınızda iki omzunuza taktığınız spor görünümlü bir çantadan laptop çıkardığınızda insanlar hayli şaşırıyor..

dördüncüsü, kalitesi elbet fiyatı ile değişiyor ancak bence o bölme olayına çok takılmayın, daha önemlisi çantanın alt kısmı yumuşak mı yani çantayı bir yere koyduğunuzda zarr görür mü ona bakın derim..

beşincisi bir de bunların üstüne benim gibi bisikleti sık kullanan biri iseniz, sırt çantası candır..

sirt cantasi daha saglikli. targus u öneririm ben de.

fiyat aralığı demişsiniz de max 70 ytl verebilirim.

böyle ilanları değerlendirseniz mesela:

www.sahibinden.com

2 yıldır sırt çantasında taşıyorum notebook'u istisnalar haricinde. bir kere eğer omzunu, belini belertmek istemiyorsan kesinlikle sırt çantası kullan. sağlık açısından bu şart gibi. dezavantajları var. bir kere özellikle yaz günlerinde sırtı inanılmaz terletiyor. ikincisi eğer çalışıyorsan ve çalıştığın yere ceketle gitme durumun varsa anasını ağlatıyor ceketin hakeza gömleğin.

ama ne olursa olsun sırt çantası iyidir. ben targus kullanıyorum daha söküğü yok çantanın. indragandi.com'dan 39 liraya almıştım. şu anda 70'den fazla olacağını sanmam.

sırt çantası aldığın için de "bir yerlere giderken tişört mişört bir şeyler sıkıştırırım" şeklinde düşünme sakın. adaptor, mouse, defter, kalem malem derken çanta doluyo.

edit: benim kullandığım ürün bu. bu arada indragandi bayağı şık indirimle satmış bunu. helal.

çalışmıyorum öğrenciyim. Ceket kesinlikle giymiyorum. Spor kıyafetler giyiyorum genelde zaten sırt çantası almamın nedeni de birazcık bu. Spor bir kıyafet giymiş birinin elinde el çantası saçma duruyor. Verdiğiniz öneriler için teşekkürler. 35 ytl gayet iyi bir fiyat bunu değerlendirebilirim.

cep telefonu tasiyorsaniz notlarinizi kisa mesaj kismina yazip kaydedebilirsiniz. bu yuzden not defteri ve kalem kutusunu cikarin. ayrica dunya topu me ola ki? onu da cikarin.

makyaj cantasini cikarin diyemiyorum, anahtar, cuzdan ve semsiye lazim olan seyler.

1- Semsiye
2- Not defteri; bir yaprak yeterli olabilir.
3- Sadece kalem; digerleri disarda kalabilir.
4- Makyaj cantasi; tazeleme gibi bir durum yoksa gerek var mi ?

tek omza binen bir yükten bahsediyoruz, spor yapıyorum zaten; teşekkürler.

* Cüzdan: Bunu çıkaramazsınız, en lazım şey.

* Not defteri: Bence gereksiz kalabalık. Sürekli not mu alıyorsunuz? Almıyorsanız, kağıt lazım olduğunda eski bir fişin falan arkasına yazabilirsiniz gayet.

* Kalem kutusu vb: Tek bir tükenmez yeter.

* Şemsiye: Dünyanın en gereksiz aparatı. Kapalıyken ayrı, açıkken ayrı dert. Uçar, kaçar, ters döner, milletin gözüne girer falan. 30 yaşındayım, bugüne dek şemsiye kullanmadım diyebilirim. Hava yağacak gibiyse kapşonlu bir şeyler giymeyi düşünebilirsiniz.

* Anahtar: El mahkum duracak bu.

* Makyaj Çantası: Sz doğal halinizle daha güzelsiniz. Boyaya batmanın ne alemi var. Bak zaten hava da yağmurluymuş, akacak zaten. Gerek yok.

* Dünya topu: Çantada çok yer açıldı bence bu kalsın.

İşte benim çantam :)

Simdiye kadarki cevaplar bayagi duzgun. Bence de semsiye, not defteri, kalem kutusu ve dunya topu cikmali.

Makyaj cantasini ne siklikta kullaniyorsunuz? Her an yaninizda tasimak cok mantikli gelmiyor, eger her gun gun icinde mutlaka ciddi manada makyaj yenilemiyorsaniz. Belki cantayi cikarip sadece sik kullandiginiz 1-2 parcasini yaninizda tasiyabilirsiniz. En iyisi bir-iki hafta hangilerini sik kullandiginizi objektif sekilde izlemeye calisip ona gore karar vermek.

- Cuzdan durur, cuzdan ayri sey canta ayri sey.
- not defteri gider, cep telefonu var nasil olsa not bolumu yoksa bile mesajlara girip yazabilirsiniz. en kotu ihtimal bir sayfayi cuzdana yerlestirin.
- tukenmez kalem yeterlidir. cantada oldugundan kolayca acilip, murekkep akitip cantayi heder etmeyecek olan tercih edilirse iyi olur.
- semsiyelerin kucucuk minicik ve hafif olanlari var. eger buyukse onlardan birisi tercih edilse daha iyi olur.
- anahtar?
- makyaj cantasi gereksiz bence. eger onemli bir mevzu varsa alinabilir ama onun disinda sadece lipstick olsa yeter cantada.
- dunya topu supermis, bence durmali.

bence çantayı ağır yapan şemsiyedir. onu çıkart. vazgeçemem lazım oluyor diyorsan (ki çantanda devamlı taşıdığına göre böyledir) nerdeyse avuç içi kadar küçük olanlar var. ben accesorize'dan aldım, marks and spencer'da filan da var, onlardan al.

cüzdanın eğer bu tuğla gibi olanlardansa (içinden binbir gereksiz şey olan, her tarafından kağıtlar taşan) bunu boşalt ve küçült) hatta bir ufak kredi kartlık ve küçük bir para çantası olarak böl. iyice ferahlar çanta.

not defteri ve kalem kutusu da çıkabilir. bi 0.5, bi tükenmez yeterlidir.

makyaj çantası kalsın. :))

aslında gün içinde makyajımı tazeleyen biri değilim, ki zaten makyaj çantasının içinde 1 dipliner, 1 eyeliner bir de göz kalemi varmış. bence sadece eyeliner kalsın üçünden. eyeliner, rimel ve allık, lipstick (krem) de kalsın.
şemsiyeyi bir kaç defa çıkardım fakat o günler yağmur yağdı. saçlarımızı kurutamıyoruz, hasta olma riski var. şemsiyem ortaboy ama evet daha küçüğü alınabilir.
not defterini inceltiyorum, kalemi de iliştiriyorum üstüne. kalemkutudan kurtuluyorum.
cüzdanım büyük değil, anahtarlığım da satenden zaten(ağır değil) (2 anahtar var üstünde de) onlar kalsın.
topumu çıkarmam.

burda agirlik yapan tek sey semsiye sanki. onu da elinizde tasiyin artik
burdan ne ders cikardik?

bence şemsiye çıkar küçük bir başlık al, hem kulakları daha iyi koruyor.
makyaj çantanı çıkar, günde 1 defa yeter hatta hiç yapılmasa daha çok yakışıyor bayanlara.

çıkar:
* şemsiye (ıslan bişey olmaz, romantik olur)
* içinde kalem, uç ve silgi olan minik bir kalem kutu. (kalem yeterli)
* makyaj çantam (içinde; eyeliner, dipliner, göz kalemi, rimel, lipstick, allık ve allık fırçası var) (lipstickği çantaya at yeter)
* minik plastik bir dünya topu. sıkmalık (hafif)

çıkarma:
* cüzdan
* bir adet not defteri
* kalem
* anahtar
* lipstick

hatta sen çanta taşıma:
* cüzdan (götcebi)
* bir adet not defteri (cüzdanın arasına bir iki sayfa veya gömlek, ceket iç cebi)
* kalem (gömlek cebi, ceket iç cebi)
* anahtar (pantolon cebi)

erkek değilim gömlek cebinde ya da ceket cebinde taşıyayım her zaman.

tüh. telefona yazarsın o zaman.

Cuzdanini temizle, gereksiz kartlari, kartvizitleri cikar.. Farka sasiracaksin..

bu makyaj nasıl bozulur arkadaş ben anlamıyorum. benim eşim sabah evden çıkarken makyaj yapar, akşam eve gelince de temizler. eve geldiğinde de ne farı, ne rimeli, ne de kalemi bozulur. bir tek yediğinden içtiğinden ruju bozulur, o da çantasında bir tane ruj taşır. rimel, fark, allık, kalem malem ne lüzum var? pimpirik yapmayın, sabah bunları sürdüğünüzde yüzünüzü oraya buraya sürmüyorsanız bir şey olmaz makyaja.

çıkacaklar:

1. şemsiye. yağmur yağacak gibi bir hava varsa alınabilir.
2. dünya küresi. ağırlık yapmaz ama az da olsa hacim kaplar.
3. kalem kutusu. tek kalem yeter. yanlış olursa çiziverin, geçici not nasıl olsa.
4. not defteri. yerine dörde katlanmış bir a4 kağıt olabilir. her şeye yeter.
5. makyaj çantası. bir tane ruj akşama kadar yeter.

Kalemi, tükenmez/pilot kaleme terfi ettirin. Böylece uç ve silgi de kendiliğinden gider. Kalem kutusu da tabii.
Not defteri mümkün olduğunca küçük ve az yapraklı olsun.
Cüzdanın içindeki gereksiz şeyleri atın, hafifletin onu.
Makyaj çantasının içeriğinde de gün içinde kullanılmayacak birşeyler olduğuna eminim.
Şemsiye mi yazıyor orada? Ne şemsiyesi ya!?

Çantanın kapsamını belirlerken minimalist takılın kısacası. Yükte hafif, marjinal faydada ağır olsun muhteviyat.

anahtarlık, kız anahtarlığı mı? eğer öyleyse çok fazla anahtarlık vardır sanırım üstünde onu temizleyebilirsin. diğerlerini yazmışlar zaten.

cevap yazmış olan herkese teşekkürler.

* cüzdanım zaten küçük, aynen bırakıyorum
* not defterimi küçülttüm, her gün not almam gerekebiliyor o yüzden tek sayfaya düşüremiyorum. ama ince minik bir şey olacak.
* sadece kurşun kalem.(içine bir kaç uç atarım)
* şemsiyeyi çıkardım şimdilik. ama şöyle ufak minik ele avuca sığan bir şey olursa alabilirim.
* anahtarlığım saten ve sadece 2 tane anahtar var demiştim üstünde, onu da bırakıyorum.
* makyaj çantamı tümden çıkardım (çünkü o makyaj çantasını sadece lipstick için açtığımı farkettim), eyelinerımı aldım bir de lipstick (çantasız, küçük göze atıverdimç
* topu çıkarmadım, zaten bir 10 gram ancak vardır.

htf: dünya topunun özel bir anlamı yok.. seviyorum sadece.

defter hk: defteri inceltmek hafifletmek anlamina gelmeyebelir. kagidin sayfa gramajina da dikkat et. hafif yaprakli defterler oluyor, ince. onlar idealdir. alirken eline al defteri tart ve diger defterlerle kiyasla. kiyaslamazsan kucuk her defter sana hafifmis gibi gelebilir.

"kimsede demiyo ki aga bu nedir ?":D

Diğer bilgisayarlar çıktı alırken bir sorun yok da sadece vistalı makineden çıktı alırken sorun oluyor, doğru mu anladım? Ona göre fetva vereceğim de o bakımdan:)

yazıcının driverı vista uyumlu mudur? belki de hp destek sayfasından vista uyumlu sürücü indirmek gerekiyordur.

evet aynen öyle. aynı dosyaları ben sorunsuz yazabiliyorum.

@phonex: onu da denedik. yemedi.

aynı şeyi bende de yapıyor. xp yüklü bilgisayar üzerinde takır takır çalışıyor, yeni aldığım laptop tan (vista) ağ üzerinden bir türlü çıktı almıyor. ne yaptıysam olduramadım. sevgiler hp...

çözümü buldum efendim.
yazıcı ekle'den 1220c'yi yüklüyorsunuz. sonra denetim amsasındaki yazıcılarda, 1220c üzerine sağ tıklayıp özelliklerde bağlantı noktaları sekmesine geliyosunuz. usb portunu seçiyorsunuz ve hayat bayram oluyor.

abi aradım radyo odtü'yü, hangi günler eksikse hemen ekliyorum dedi.

ya aslında olay eksik günler değil. şu en fazla 1-2 gün eksiği vardır ama mesela beklyip 2-3 günü peşpeşe koyuyolar. ortalama 1 saat geyik dönen programdan 20 dakika alıyolar filan.

istanbul'dayız diye dinleyemeyecek miyiz kardeşim? ayrıca internetten dinlemek de tam bir zulüm. mümkün değil.

(bkz: nokia 6300)

nokia dışında alternatif olarak ericsson önereyim.(hem de ucuzdur) (bkz: k700i)

sonyericsson kullandım, w700i. çok da memnun kaldım.
kardeşime arıyorum da telefonu. ama sonyericsson'a da bakalım. sony tavsiyelerine de açtım dükkanı :P
6300 güzeldi, 2630 da iyi. teşekkürler :)

samsung u600 al. nokia dan farklı değil kullanımı. 3.2 mp kamerası ve özelliklerine göre ucuz da. nokia nın modası bitti artık :)

ilki; north and south
ikincisini hatırlayamadım. bir ara o tarz oyunlarda patlama olmuştu ama.

north and south 'u okudum gerçekten de bu oyun olma ihtimali yüksek youtube da falan amiga versiyonları var ben pc de oynamıştım ama muhtemelen budur. Şimdi oyunu bulmak lazım

İkincisi de star wars episode 1: racer olabilir.

en.wikipedia.org

gerçektende bu yahu. Vallahi teşekkür ederim, nostaljide son noktadayım şu an umarım bulabilirim bu oyunları tekrar.

ikinci oyun star wars pod race arkadaşın dediği doğru oyun çok güzel,
bir çok torrent sitesinde de mevcut fakat ben çalıştıramadım
vista veya xp uyumu çok zor oluyor tabiki patchleri de yok,
ve malesef yeni nesli de yok
bulur da oynayabilirseniz bana da haber edin lütfen

ikisi de var:
www.old-games.ru

Ben de bir torrent buldum star wars episode 1 le ilgili onu indiriyorum.

hikaye mesure 'nin verdiği link'te de buldum fakat bağlantı çalışmıyor

www.old-games.ru

linkte problem var sanırım.

Bir de tabii Pc versiyonu nu arıyorum, genelde amiga ya da rom çıkıyor.

ilgili arkadaşlara duyurulur yukarıda çalışmıyor dediğim link explorer da çalışmıyor. Goole chrome da denedim indirmeye başladı, oldukça yavaş geliyor o yüzden bekleyemeyeceğim ama sanırım yarın inecek.

paylaşıma açık ama ofiste benden başka kimse yok.
modeme de o esnada kabloyla bağlıydım.

e iyi de masaüstüm'deydi dosya. masaüstüm paylaşımda değil ki.

Işık Üniversitesine hoş geldiniz!

Bu arada, o ders Işık Üniversitesinde açılıyor.

bu excel belgelerinin özelliklerinde heralde dosyanın oluşturulduğu pc nin adı yazıyor
belki bir ipucu olabilir

valla bunu ben de merak ediyorum. 10 saat uyumazsam gün içinde bayılacak gibi oluyorum, vaktim olursa öğle uykusu uyuyorum. eskiden kullandığım bir ilaç yüzünden sabahın köründe zınk diye kalkardım 6 saat uyku yeterdi. vitamin filan takviyesi işe yarar mı "zınk diye" kalkmak için? iş hayatında çok zorlanıcam bu yüzden çünkü...

herkes icin ideal uyku suresi farkli oluyo. 3 saat uyuyarak yasayan arkadasimda var 13saat uyuyarakta. gun gun kendinizi bi alarm ile, her gun bi yarim saat alarmi gec kurarak, uyandirin. en dinc uyandiginiz gunki uyuma sureniz ideal uyuma sureniz iste. yada internette bi saat satiliyo ben alicam 200papel falan, yuzuk takiyosunuz bi tane uyurken(ya da bileklik) o sizin iste yok kalp atisinizi yok bilmemne seviyenizi falan olcuyo bi saate wireless bagli. saat sizi en dinc oldugunuzda uyandiriyo falan filan

(bkz: sadece aptallar 8 saat uyur)

hayat sartiniza, yediklerinize, metabolizmaniza, genlerinize hatta sevdiginiz kisilere gore bile degisir... o yuzden 8 saat uyu bence..

@jay kay, o aparatla ilgili link verebilir misin?

Yazın okul mokul yokken en az 10 saat uyurum ama kışın okullar başlayınca 6 saate iner uyku süresi.Sanırım alışmakla ilgili bu durum o yüzden kendinizi kasın bir iki hafta ondan sonra rahata kavuşun.

6 saatten fazla uyumuyorum geceleri. sabahları bir de ofise gittiğimde bir saat kestiriyorum. günde 7 saat. zaten gün kısa lan. yetmiyo daha fazla uyusam.

www.axonlabs.com

www.axbo.com

ilk adresteki daha satilmiyo sanirim ama ikincisi satiliyo. bide yuzuklusu vardi bulamadim onu

ben de erken kalkmayı sevmem mesela ne alaka bilemiyorum.. yani 11'de yatıp 10 da kalkarım ama gece 2-3 de yatar yine 10 da kalkarım.. 7-8 gibi kalkmaktan oldum olasıya nefret ettim..

su aletlere ornek olarak sleeptracker vardi bi de, bendeistiyorum.com vermisti.

bunun şu anki zaman anlayışımız (yani günün 24 saat kabul edilmesi) ile ilgili bir problem olduğunu düşünüyorum. zira herkesin biyolojik ritmi ya da saati aynı değil bence. hatta aynı kişinin bile 10 yaşındaki biyolojik saati ile 30 yaşındaki aynı değil. Dolayısıyla 6 saat 7 saat 10 saat gibi şartlanmalar doğru değil. Bugün sana 7 saat yetmez yarın 2 saat yeter diye düşünüyorum.

yeni bişey değil bu bir buçuk senedir çalışıyorum ve yetmiyo işte gün içinde gözlerim yanıyo batıyo, düşünüyorum e gece 7 - 7,5 saat uyudum nereye gitti bu diyorum. çalışma tempom sabah 7.45te evden çıkıyorum ve akşam 10u çeyrek geçe evde oluyorum. sanırım biraz fazla yorulduğum için yetmiyor. vitamin tavsiye edicek olan var mı? uykusuzluğumu alıcak?

vallahi ben 6 saat uyuyunca acayip uykusuz oluyorum. 7 saat de az geliyor. 8 saat uyumam gerekiyor en az. 8 de kalkıyorum her sabah o yüzden akşamları 11 ya da en geç 12 de yatıyorum uykumu alabilmek için.

evet izmir'de var öyle bir yavaslik.

aynen ben de izmir'deyim :)

(bkz: kurcalamasanıza olm kabloları)

genellemeyi doğrulamak adına izmirdeyim ve özellikle yurtdışına bağlanmakta zorlanıyorum.

istanbuldayım bende de yavaş. 100 olması gerekirken 10 kb ile download yapıyor...

trabzon-ordu hattından bildiriyorum: bizde de yavaş.

istanbul'dan bildiriyorum.
(bkz: telekoma kafam girsin)

ben film indiriyorum kusura bakmayın. :)))) isterseniz kapayayım??

bursa'da problem yok yani.

alchoburn hocam kaç kez dedim sana film indirme bağlantı gidiyor diye? bu kadar da bencil olmayın ya...

2 gundur 5kb ile yapilan downloaddan oturu kafayi yiyiyordum, sizlerin de sorun yasadigini gormek beni ne kadar mutlu etti anlatamam.

ayni mentaliteyle mesela tek basima beni oldurseler bana koyar, lakin 30 kisi ile birlikte oldurseler hic koymaz.

boyle bir insanim iste

genellemeyi bir nebze çürütmek adına ben de izmirdeyim 390 kbps ile geliyor torrent.

ankara'da hava açık, sıcaklık -2 dolaylarında.
internette biraz yavaş gibi.

sesi igrenc yahu.

farklı ses tonları yok yani. tek ton üzerinden çalışıyo.
yahu böyle ufak tefek, bir şeyler arıyorum. tavsiyesi olan varsa lütfen yazıversin.

abi bunlar insani acaip yoruyor ben sana soyleyeyim. en azindan pad cok daha faydali olur keza ayarlanabilir-programlanabilir ses avantaji var (bunda yoksa kotu yani)
niye yorar, enerji aktarimi olmuyor, kollarini bosa salliyorsun sonra nefes nefese kaliyorsun filan. denedim ben bi kere. kotu yani. drumpad bak derim ama "suna bak, iyidir o!" diyemem. tercih meselesi.

yorgunluk konusunda benim de düşüncelerim aynı. bazen bilgisayar başında kitleniyorum bir şarkıya da üç şarkı sonra terlemeye başlıyorum. ya practice padlere de ses açısından yanaşmıyorum. şu yaştan sonra tekrar davula dönüp grup kuracak halim yok. sadece güzel bir ses tonu alabileceğim, beni eğlendirecek bir şeyler arıyorum. bir ara da akita electronic drum sete aklım gitmişti.

(git: 40567)

sakın! doğum günümde arkadaşlarıma zorla aldırdım. hassasiyeti çok kötü. ritm tutamıyorsun. cross tam bir baş belası istemeden tek ayakla twin atıyorsun. kırıp atası geliyor insanın. ses olarak trampet ve ziller fena değil ama tomlar berbat. paranla rezil olma, benim gibi hevesin kursağında kalmasın. ühü...

oha la ne gel git akıllıymışım. videolarını izleyip yorum yapmışım senin sorunda. şimdi de gelip bik bik sormuşum nasıldır diye. ama adamların aleti geliştirme sürecinde videolarını izledim ses tonları fena değildi ondan sordum :(

sen bunu bi de "abi bak super bi seymis" diye gondertmistin msn'den filan ahajfklsdfj.
ohom. kotu bi urun efenim. tukaka.

ne zaman gönderttim la msn'de? ben daha dün akşam baktım buna ben. yalancısın sen yalancı, ne olursun gitme dur, unuttun mu küçüüüm, kickimiz olacaktı :(

baak, daha oncekine 9.9 2008 de cevap vermissin. ne cabuk unuttun kucuuum? mini hi-hat'im =P
msn logu arattirma bana simdi, atak yapicam kroskik yapicam ben daha.

Bu site hariç diğer hiçbir sitede 1. sırada olduğu yazmamış. sadece rakamları vermişler diğer siteler.

aslında hem "gizli eşcinsel ilişki"lerden ötürü hem de islami düşünceyle "doğum kontrolü ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar" konusunda kendilerini kapatmaları dolayısıyla olduğunu düşünebiliriz.

zina suç evet ama teoride suç olan bir şey pratikte uygulanmıyor anlamına gelmez. aids sadece eşcinseller arasında yayılan bir hastalık da değildir. yani aids i de onların tabiriyle "ibne"lerin üstüne atmışlar. aids in kadından erkeğe, erkekten kadına da geçebilen bir hastalık olduğunu unutuyorlar(!) sanırım.

sen prezervatifi sadece doğum kontrol yöntemi olarak algılarsan ve ülkende satsan dahi geleneksel zihniyet bunu almazsa, almaktan korkarsa olacağı budur.

cinsel yolla bulaşmayı bu şekilde iran'ın dini ve geleneksel yapısı ile açıklayabiliriz.

ve de:

"An anonymous questionnaire, derived from standard surveys such as the Safer Choices questionnaire and the 2001 Youth Risk Behavior Survey, was distributed to 1227 Iranian students attending 19 randomly selected high schools in Hashtgerd in 2002. Students reported that television (84%) and school teachers (66%) were the best sources of HIV/AIDS information, while parents (27%) and school books (15%) were least informative. Most students knew that heterosexual intercourse (90%) and shared intravenous needles (94%) can cause HIV infection; however, salient misconceptions were revealed. Only 53% were aware that condoms protect against infection through sexual intercourse," wrote C.A. Yazdi and colleagues, Iran University.

ayrıca:

There were about 13.2 million injecting drug users worldwide in 2004, of whom at least 200 000 were estimated to be in Iran alone.3 Because injecting drug users are often highly stigmatised and marginalised, they are also difficult to reach, with only 5% coverage by prevention interventions in Asia. The efficient transmission of HIV through the sharing of contaminated injecting equipment and the low coverage by prevention interventions have resulted in HIV epidemics in such users throughout Asia and eastern Europe.4 Epidemics fuelled by injecting drug use are further sustained through sexual transmission, with potential for wider spread.

Harm-reduction programmes are implemented by both governmental and non-governmental facilities. A programme recognised as a best practice is the triangular clinic which integrates services for treatment and prevention of sexually transmitted infections, injecting drug use, and HIV/AIDS.8 These clinics are set up in prisons and by non-governmental organisations to effectively reach communities of injecting drug users. A unique model for comprehensive harm-reduction is being implemented by Persepolis.9 The service provides needle-exchange, methadone maintenance, general medical care, voluntary counselling and testing for HIV, and referral. It runs drop-in centres for street-based injecting drug users as part of a continuum of care, and services extend to the provision of food, clothes, and other basic needs.


aids weekly dergisi de sürekli güncellenen aids verilerini veriyor iran hakkında bakabilirsiniz.

iran'da ayrıca muta nikahı bolca uygulanır, buradaki genelev mantığına ek olarak cinsel birleşme için nikah kıyıp sonra boş ol der kurtulurlar. yani sanmayın ki fuhuş sektörü gizli saklı yürüyor. daha bile aleni hatta.

hp pavilion serisi başlığını okumanı tavsiye ederim. çok hoş şeyler gördüğümü söyleyemeyeceğim.

ben pavillion kulanıyorum dv6000
tavsiye etmem
cok ısınıyoo...

İnternet üzerinden satış yapan sitelerin bilgilerine güvenmemeni salık veririm. h10010.www1.hp.com Gördüğün gibi resimleri bile farklı. Sorduğun PC, dv6000 serisinden değil. Ama HP'lerde genel bir yüksek ısı durumu olduğu doğru. Ama nette cayır cayır yanan Apple fotoğrafları gezinirken, işlemcisi ısıdan dolayı uçmuş bir HP'ye rastgelmedim. Herkese söylediğimi söyleyecem; HP güzel tasarımlıdır ama internetten alma, güvenilir bi yerden al ki kontrol edebilesin. İşlemcisi dışında eksik bi yanını görmedim. O düzeyde bi alete göre 2,26 Ghz biraz az geldi ama kalanı iyi.

metal revolution sağolasın bilgi için. ancak zaten site üzerinden almayacağım. yakınlarda darty mağazası var, oradan inceleyerek alacağım. yani gerçekte de defalarca gördüm ürünü, bu linki sadece özellikleri hakkında fikir vermesi açısından verdim. benim de gördüğüm tek eksi ısınma sorunu işte :)