Dün bu olaydan bahsettiğim için tepki gösterildi duyuruda. Şuan Occupy Turkey isimli bir sayfanın 20 bin kişi gibi bir kitleye hitap ettiğini, sayının sürekli arttığını gözlemlemeye başladım. Türkiye ile alakası olmayan tipler İngilizce veya diğer dillerle mesajlar veriyor. Bu olaylardan uluslararası güçler çıkar sağlamaya çalışıyor şuan. Halkın tepkisine sözüm yok ha? Bölücü, para odaklı kurum ve kuruluşlar Türkiye'de özgürlük naraları atmaya başladı? Şuan zaten özgür bir ülkeyiz, kimse tepkinin AKP'ye olduğunu bilmiyor? Umarım halk bu oyuna gelmez...
fbcdn-sphotos-h-a.akamaihd.net
fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net 
Resimdeki bir Türk değil. Bizim ve şuan sokakta tepki gösterenlerin bu tür bir desteğe ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum? ABD bile abi gibi öğüt vermeye başladı. Olanların üstüne bu yaşananlar normal gelmiyor. Şerefsizler bir bahar rüzgarları estiriyor. Sözüm bizim halk olarak verdiğimiz tepkiye değil bakın. Bu bir komplo teorisi değil şuan sayfaların linkini verebilirim. Duyuruda bu başlığın bir süre sabitlenmesi gerekiyor bence. Herkesin dikkatli olması gerek...
---
İçinde benimde kabul etmediğim cümleler olsa da Banu Avar'ın dünkü yazısını dikkatli analiz etmek lazım;
BDPKK öncülüğünde Taksim’de Gezi parkı nın yok edilmesini protesto eden kalabalık birden kendini uluslararası bir harekâtın öznesi olarak buldu!
Olay çok önceden hazırlanmış görünüyor, ama kalabalıkların bundan haberi yoktu... Bir anda olay dünya çapında Twitter ve Facebook’ta ‘en çok izlenen’ oldu... Taksim meydanı yabancı muhabir ve muhbirle doldu... New York Times da meydanda, İngiliz haber ajansları da... 'Occupy (işgal)' adıyla anında sosyal medya pompalandı! Uluslararası Olimpik Komitesi'ne çağrı mektupları yayımlandı. Reyhanlı’da kılları kıpırdamayan Boğaziçi'li öğretim üyelerinden bir kısım Batı'lı dostlarına şikâyet dilekçeleri yolladı. İsveç’te alternatif ‘Nobel’ ödülü almış olan TEMA Vakfı meydandaydı. Bianet adlı site 'KENT Dostluk ve Dayanışma Hareketi' olarak ortaya çıktı! Tabii ki ‘International Coalition’ damgası taşıyorlardı. 23 Nisan, 19 Mayıs, 'Silivri gaz savaşları'nda ağzını açmayan Uluslararası İnsan Hakları Derneği duruma vakıftı, gereğini yapacaktı! Sosyal paylaşım ağları, birebir Mısır’daki Arap Baharı kokulu mesajlarla sallandı. Erdoğan’ın polisleri acımasızdı! Yaralılar Divan Otel'e sığındı, Starbucks kapılarını kapadı. CHP, Taksim için Kadıköy'de miting planladı...
15 gün önce Hatay Reyhanlı’da hükümetin destek verdiği caniler katliam yapmış, bir ilçeyi yok etmişti, 50'den fazla ölü ve yüzlerce yaralımız vardı! Bu kadar ses çıkmadı!
Bir gece önce bir milletin en değerli varlığı elden çıkarılmış, TPAO’nun yabancılara peşkeşi mecliste karara bağlanmıştı! Hiç ses çıkmadı!
Türkiye’de ‘bahar’ rüzgârları estirenler var. Dünya'nın 3. kez karıştığı bu ortamda birbiriyle gırtlaklaşan farklı küresel çetelerden yanalar. Erdoğan’ın suyunu ısıtmak isteyen farklı bir çete için çalışmaktalar... CHP ve BDP 'Taksim Baharı' için omuz omuzalar...
Gerçek ile sanal muhalefeti ayırma zamanı!
Banu AVAR / 31.5.2013
[email protected]---
Şuan sokaktakilerin 10 - 15 katında bir sayı masa başından tıkır tıkır çalışıyor onuda ekleyeyim yani. Göt korkusuna sokağa çıkamayacak tipler milleti dolduruşa getirmeye başladı.