Sanmıyorum ya, biz de 7-8 senelik aracı 70 binlerde falan satmıştık, 2-3 kişi baktı biri de düşürdünüz mü falan demedi, zaten az çok belli ediyor araç kendini.
Bir de bakıma giriyorsa serviste zaten girdiği çıktığı km belli o da bir etken de böyle sorduğunuza göre gitmediğinizi varsayıyorum.

işte bu yüzden tüvtürk sizden aracın km'sini alıyor. bir sıkıntı olmaz. kaldı ki bu km'ler km düşürülecek km'ler değil. genelde 150-300 bin arasında yapılıyor.

İlanda özellikle belirt km'de oynanmadığını. Fiyatını da bu yüzden en az 5 bin fazla yaz. Az yazarsan inanmazlar.

Yilda 10bin km cok da olaganustu dusuk degil.
Aracin genel olarak temiz ise zsten ikna olacaktir alici.

geçen yıl arkadaşın 7 yıllık fiestası 76 bin km de aynı gün satıldı.

marka önemli o işlerde km çekmeyi anlamak çok zor. anlayanda çok az yer var. zaten fiyatını yüksek koyarsan alıcılar arar.

Her bolum birbirinden bagimsiz ve ilginc hikayeler olmasi acisindan Black Mirror olabilir belki.

@crown Keşke duyuruda belirtseydim, izledim maalesef :/

Love death and robots?

Amazing stories
www.imdb.com

Birebir karşılamaz ama çok ilginç hikayeler vardı, bazılarını kesinlikle seversiniz.
CNBC-e'de yıllar önce izlemiştim, bak yine aklıma geldi izleyeyim.

The Twilight Zone'un ismini çok duymuştum ama Acayip Hikayeler'i andıran bir yapısı olduğu hiç bilmiyordum. Sabit bir konuyla devam ediyor sanıyordum. Love death and Robots da şaşırttı. O diziyi de çok başka bir şey olarak düşünüyordum çok duydum ismini ama hiç Acayip Hikayeler ile özdeşleştirmemiştim. Amazin Stories'in ismini de ilk kez duydum. Hepsine bakacağım çok teşekkürler öneriler için.

Adam Avrupa'nın en büyük kulübünden Türkiye'ye gelmiş, Türkiye muhteşem bi ülke olduğundan mı gelmiş? Yok, para için gelmiş. E oarasını alamadıysa sözleşmesinde yazan tarihte normal yaptığı, parasını ödeyemeyeceksen almayacaksın.

Ekmek parası kardeşim. Senin için belki ayda 1600 tl büyük paradır ama o adamın hayat standardına göre de sözleşmesinde yazan bilmem kaç milyon euro ekmek parasıdır. Zamanında Hamit Altıntop "rızık" muhabbeti yapınca da çok salladılar ama bu işler böyle.

Hiç alınmaca darılmaca yapmayın, hayatları garanti demeyin. Herkesin kendine göre bir yaşam tarzı var. Benim için 2000 model passat bile hayal iken o adam yeni çıkan ferrari'nin hayalini kuruyordur. Niye idare etsin? Niye peşine düşmesin ki alacağının?

Çoğu yerde yanlış kullanılan "Ahde Vefa" kavramı da burada devreye giriyor. Yani verilen sözün tutulması, sözleşmeye sadık kalmak. Bence daha sert yaptırımlar uygulanmalı.

Topçuya alacağını vermeyen kulübün puanını silsinler şakkadanak, daha da ileri gideni küme düşürsünler. Bak bir daha ayağını yorganına göre uzatmayan oluyor mu?

Sen adamı yalvar yakar getiriyorsun sonra parasını ödemiyorsun. Yok öyle bir dünya s*kerler. Vagner Love'a da aynısı oldu, ödemediler parasını şikayet etti. Ben olsam bende şikayet ederim, koskoca klüp profesyonellikte böyle şeylere yer yok.

Ama şey ya, rivayı al, rivayı al, rivayı al fikret başkannn.. Ooooooooleyyyy.

Parasını öyle bir gün iki gün geciktirmiyorlar
Üç dört ay ödemiyorlar
Ben de olsam veririm

Esas olayi kaciriyorsun dunyada buyuk bir tezgah var, menejerlik teskilati bunlar. Icinde teknik direktorden baskana herkes var, bos bos adamlarin oynamadigi halde kadroya girip kenarda oturmalarinin sebebi bu.

bu yuzden futbolcu para alamazsa tezgah bozuluyor. Tezgahi bozmamak icin fifa ve uefa bu konuda hic taviz vermiyor cunku verirse kendi de ekmeginden olur.

İhtar çektiği kayıtlara geçmeli ki yarın bi gün başka takıma kaçınca “ben uyarmıştım, 50 kere söyledik” demeye hakkı olsun.

Parasını veremiyosan adamı transfer etmeyeceksin.

Parasini alamiyorsa neden bedavaya calissin ki? Bir de futbol bu. Olay gosteri dunyasi. Hadi doktor ogretmen olsa hastasini ogrencisini birakmasin dersin. Sen Victoria Secret'in mankeninden ayip olmasin diye bedava calismasini bekler misin?

neredeyse ağlayacağım yahu. aç kalacakmış, Ferrari'ye binemeyecekmiş.
tabii ki zorla almıyorlar bu sözleşmeleri ama bu kadar da ajitasyona gerek yok. adam profesyonel, parasını tabii ki isteyecek.
ancak futbolculardaki para da para muhabbeti çok bayık. bunlara tanınan imtiyazlar çok fazla. adam maaşı yüksek vermiyorlar diye küsüyor, oynamıyor doğru düzgün. kulübün ve taraftarın hakkı ne oldu? öbürü gidip kavga ediyor, 10 maç ceza alıyor ama maaş tıkır tıkır yatsın. bir de marifet gibi alkış alıp, destek görüyor.

e böyle olursa futbolcu da şımarmakta ve böyle davranmakta sonuna kadar haklı. bunların şımartıldığı kadar başka meslek yok.

Oyuncu Federasyona gidecek duruma geldiyse bayağı zamandır beklemiştir veya ödemelerde sıkıntı oluyordur.Futbolcu hakkını arıyor.

Taraftara müşteri gibi bakıldığı ortamda işçinin alnının teri kurumadan hakkını vereceksin.

Hak kiminse, bundan vaz geçme, erteleme hakkı da onundur.
Yukarıda dendiği gibi, her şey bir yana, en basit şekilde adamın ödemelerinin belki taksitlerinin dengesi gelirine göredir! Ya da bir sorun olduğunda ben bilmem ne tarihinde baş vurdum deme hakkını elinde bulundurmak istiyordur.
Basit soru, güvendiğiniz her hangi bir kurum şahıs parti şirket vs var mı?
Takım tutmam, futbolla hiç ilgim yok ama biliyorum ki büyük dediğiniz kulüpleri büyük yapanlar taraftarları değil,yöneticileridir ve bunun içinde kurulmuş ve işleyen bir çark vardır. Yönetici istediği kadar iyi niyetli olsun milyon tane engelle karşılaşabilir, kulübün kralı olsa bazı şeyleri yaoamayabilir. İnsan da kafasını nasıl rahat tutacaksa hakkı ölçüsünde öyle davranabilir.
Adamlar. Sözleşmeyle (işe alırken de geçerli, banka vs için de) karşıdakini her şekilde kontrol altına almaya kendini de sağlama. Almaya çalışır. Bir şey derseniz de, ya o standart. Sözleşme. Sen. Merak etme derler. Yani sem. İmzayı at bana güven derler ve işler çatıştığında sonuna kadar. Kullanırlar.
Bunu yapacaklarını bildiğimden karşıdaki adamın da yaptıklarını gayet hak olarak görüyorum.

Şu araya nokta koyma işinden dolayı üzgünüm. Otomatik tamamlamanin azizliği.Mobilden duzeltemiyorum da.

3 aylık ödeme alamıyor. Sen 3 ay maaş almazsan aynı iş yerinde çalışmaya devam eder misin? Ayrıca pepe insaflı davrandı bu işi direkt tff ile çözdü. Fifa’ya gitse kulübün başı çok ağrırdı.

gelir gider dengesini bulamayan, aciz, sözleşme altındaki hakları vermeyen yönetim değil de hakkını isteyen adam mı şerefsiz? bu kadar basit mantığı anlamaktan acizseniz futbol, basketbol, curling ya da herhangi bir sporu izlemeyin.

Beter ol 8tas.

Zaten Tr de futbol yok.

Belgrad'da oynanıyor maç yahu. Sene başında hatta daha önceden nereden oynanacağı belirleniyor.

Diğer kısım öyle arada tartışılır, tabii ki daha adil ancak bu hali süprize daha açık ve daha izlenilebilir kılıyor düşüncesindeyim. Organizasyon da aynı düşüncede ki sanırım bu sistem devam ediyor.

stadı görünce türkiye sandım :)

vay vay dünyaaa.

geçen barça-psg maçını tost makinesi kalitesiyle afgan kanalı vermişti. rah-e-farda

soccerstreams.net


googledan hangi kanalların resmi olarak verdiğine bak. azerbeycan kanalları veriyordu mesela. aztv canlı izle de çıkar.

hotbird uydusu varsa zdf de maçı yayınlayacak sanırım. tamamen legal şekilde almanca izlenebilir.
türksatta bir gürcistan kanalı da listede görünüyor ama büyük ihtimalle karartma yaparlar.

zdf +1

aynı modele baktığından emin ol.

bir de hepsiburada da farklı satıcılar da satış yapabiliyor. ona da bakmak da fayda var.

hepsiburada çok fiyat farkı varsa cihazın üretim tarihi farklıdır aynı cihaz olduğuna emin misin?

Aynı model, donanım vs. olduğuna emin ol elbette,
Ayrcıa hepsiburada dışında bir satıcı satıyorsa sitede yorumlarına da bak. Senden parayı çekip 20-30 gün seni oyalayıp, ürünü temin edemedik deyip bekletebilirler.
Parayı da oraya verdiğin için macbook'suz kalırsın o süre boyunca.

Vatan, bimeks gibi yerlerde de güzel fiyat oluyor genellikle, apple store biraz pahalı. Gerçi bimeks'te işler iyi gitmiyor sanırım.

Alınamaz. Sıfırlama da yok bu geçici bir durum geri gelecek o borçların bir kismi..Ay sonuna geri gelir çoğu kisininki.

vermeyecekler.

Zaten bu olay kısa süreli bi para tokatlama hamlesiydi, güzel para kazandılar şimdi de iptal ediyorlar. Aldıkları para kendilerine kaldı.

ilk söylenen gelir testine girmeyenlerin borcu sıfırlanacak. girenlerin yazılacak ama faiz ve gecikme borçları silinecek ve miktar 53'ten fazlaysa 53'e sabitlenerek tekrar hesaplanacaktı.

büyük ihtimalle şu anda tekrar hesaplanıyor. ben gelir testine girmediğim için sıfırlanmasını bekliyorum ama bu iptal olmuş olabilir. diğer taraftan da siz ödediniz ama hizmet aldınız, ben kapıdan döndüm. ben neden almadığım hizmetin parasını ödeyeyim? borcuma rağmen baksaydı eyvallah derdim, "adam baktı, hizmet verdi" ama yapmadı resmen kapıdan dönüyorsun. belki acilse bakarlar bilmiyorum ama bir kere acile gittiğimde bile provizyon vermedi devlet. ben neden 2 senenin parasını ödeyeyim o zaman?

sizin durumunuzda yapılması gereken borçların tekrar hesaplanıp 53 lira üstü kısmın geri ödenmesi ya da borçlanma devam ediyorsa onlara sayılmasıdır. devlet bunu yapmayacak ama, çünkü daha önce de yapılandırınca da fazla ödeyenleri geri vermedi.
ama hizmetten faydalanıp tamamını geri istemek de biraz garip. sizin özelinizde konuşmuyorum, belki siz hiç gitmediniz hastaneye bilemem onu da.

yahu bunları düşünecek 3-5 tane adam yok mu, sabah akşam oy hesabından başka hesapları yok.

seçmen kağıdı almak zorunlu değil, sanırım alamazsınız da artık, çok emin değilim de.
google'a ysk yazıp sitesine girerek "seçmen sorgulama" gibi bir şey olması lazım, ona tıklayıp nerede oy kullanacağınıza bakın.
onu ister bir kağıda yazıp gidin ister telefona not alın isterseniz çıktı alın. hiçbiri sorun değil.

muhtarındadır.

E-devlet'ten girip çıktısını alabiliyorsunuz. Aşağıdaki linkten bulabilirsiniz:

www.turkiye.gov.tr

Sağ üst köşede seçmen bilgi kağıdını indir tuşu var. Ancak oy vermede seçmen bilgi kağıdı gerekli değil. Sadece nüfus cüzdanı yeterli.

seçmen kağıdı zaten herhangi bir şekilde gelmiyor. muhtardan gidip kendiniz alıyorsunuz. ya da apartmanınızın görevlisi muhtardan bütün apartmanın kağıtlarını alıp dairelere dağıtıyor. öyle postayla bilmemneyle teslim edilme gibi bir durumu yok.

almak da zorunlu değil. o kağıdın tek olayı oy kullanacağınız yeri ve sandığı göstermesi. internetten bakıp sadece kimlikle de gidebilirsiniz.

Tc kimlik numaralı kimligin varsa seçmen kağıdına ne hacet.

çok iyi bilmiyorum da Türkiye edisyonunda zaten çoğunlukla çeviri makaleler yer alıyor, güncelliğini falan tam bilmiyorum gerçi, belki 1-2 ay geriden takip ediyordur ama sanmıyorum.
hemen hemen aynı olması lazım içeriğin.

biraz daha araştırdım, tr versiyonu sansürlü çıkıyormuş, makaleler filan editleniyormuş, örneğin lgbt vs gibi konularda. o yüzden orjinali ile devam etmeye karar verdim.

simon pegg'in komedi filmlerini öneririm.

Ted & ted 2

hello my name is doris
www.imdb.com

while we're young
our idiot brother

we're the millers

this is the end de çok eğlenceli bir alternatif.
www.imdb.com

Pitch Perfect 1, 2, 3

Kaç yılında çekildi bilmiorum ama crazy stupid love öneririm
Aynı şekilde life as we know it
Romantik olmayan ama komedi olan deadpool da baya eğlendirmişti

öneriyi ne için istiyorsunuz? kolaylık mı, iş imkanı mı? açıköğretim'de sosyoloji okuyup iş bulmayı beklemek fazla hayalperestlik olur ama kolaylık açısından şöyle diyeyim, ilk dönem tamamen kendi bilgi birikimimle 6 dersin tümünü hiç çalışmadan geçtim.

lisans okuyor musun ya da mezun musun?

Adalet oku. Sosyoloji okuma.

Lisans terk, yaş 25, sayısalı zayıf bir kardeşimiz var, onun için soruyoruz @ blue eyes white dragon

@sir gawain hem iş, hem kolaylık diye düşünüyoruz

lisans terk olmasaydı ikinci üniversiteden yararlanabilirdi ama ygs'ye girmek yeterli olsa gerek. çalışıyorsa, iyi kötü bir işi varsa adalet ardından dgs ile hukuk derim ama kendi bilir tabi. ayrıca adalet sonrası askerlik de kısalmıyor eğer arkadaş erkek ise. 4 yıllık mecbur yapmalı.

adalet önermem.
3200'lerde oldum ancak 40 bin tl'lik bilgi geldi. dgs kontenjanı azaltıldı ve açıköğretim nedeniyle de çok fazla yığılma var.
icra müdürlüğü sınavı vardı mezunlar için kalktı, kurum içinden alıyorlar.

bildiğim ve gördüğüm kadarıyla katiplik ya da mübaşirlik yapmak için de adalet okumak gerekmiyor.

günü gününe uymayan bir ülkede 9 ay sonrası için doğru tahmin yapan adamın alnından öperim. silinmesin diye yazayım. 3.20 de olabilir 4.50 de.

Referandumdan sonra bile 3,90 olabilir çıkacak sonuca göre

@patatesli yumurta: hangi sonuçta 3,90 olur? evet mi hayır mı?

şahsi fikrim evet çıkarsa geçici bir bahar yaşanacak. hayır çıkarsa da ortalık allak bullak olacak.
not: dibine kadar hayır

Allah bilir.
Piyasa istikrar seviyor, evet çıkarsa bu civarlarda kalabilir ama evet de çıksa ekonomi iyi olacak denemez.
Bağımsız yargının olmadığı, Batıyla her gün kavga eden Türkiye'ye kim para getirir?
Hayır çıkarsa da yine seçim tartışmaları falan olursa yine dolar yukarı yönlü.

Bence evet çıkarsa Tayyip Erdoğan eski tarzına dönmezse ki istediğini aldıktan sonra dönebilir, dönmezse yine de sene sonu 3.90 olur dolar.

Hayır çıkması hükümetin istemediği senaryo. O yüzden hayırda dolarda artış olur.

uzun vadede illa ki çıkıcak ülkenin sonu pakistan suriye irandan hallice al dolar kalsın kenarda mantığındayım.

merkez bankası tahmini 3.88

aynı merkez bankasının 2016 yılsonu tahmini 3.10 ona göre hesap yaparsan yıl sonunda dolar 5 lira olur.

görürsünüz.

işte o tahmin. www.bloomberght.com

17-20 nisan haftası 4 TL'yi görür

@babilbaligi: cidden sizin sene sonu tahmininiz 5 tl mi?

5 tl olmaz demiyorum, 10 tl bile olabilir de (3. dünya savaşı çıkar vs.), ama olasılık ve beklentiler üzerinden hesap yapılınca 5 tl olur demek pek mantıklı değil gibi. Eğer sizin böyle bir beklentiniz varsa gidip bankadan çekebildiğiniz kadar kredi çekip dolara yatırmanızı tavsiye ederim.

@neyehbe: geçen sene bu zaman 2016 sonu dolar 4 lirayı görür deseydim bana hastalık dümya savaşı soracaktın, şimdi de yıl sonu için soruyorsun.

dediğim şu, merkez bankası genelde alt sınırı belirler. alt sınır 3.88 civarında duruyorsa zaten kur 4'ün altına düşmez. dördü kesin geçer de, ne kadar geçeceğine bakmak lazım.

bana gelince, ben 4.50 üzeri bekliyorum, dolar hesabımda kuzu kuzu yatıyor. zirve görünce satıp dip görünce almaya gayret ediyorum.

Stand by me

film değil ama black mirror 1x3'ü mutlaka 2-3 ayda bir izlerim. hayatımda ciddi bir etkisi olsa gerek. size de tavsiye ederim mutlaka izleyin.

Gemide ve Pi.

lotr

Good will hunting

pulp fiction, shutter island, arada lotr, pardon, gora, her şey çok güzel olacak

the gold rush var.
bir de sene sonunda geçmişte izlediğim filmleri tekrar izliyorum. körkarlen, tabutta rövaşata, sadri alışık filmleri vs. ama onlar her sene değil.

Life of brian

lotr

The Matrix
The Matrix Revolutions

big lebowski

barry lyndon
gummo
stranger than paradise

Big Lebowski +1
Shining
ve tabi ki Pardon

fight club

inglorious basterds.

Grease, birkaç ayda bir izleyip neşe doluyorum ^^

lotr (en az 2 kere)

her şey çok güzel olacak

naked'ı da bu listeye ekledim bu sene.

dogville
american psycho
lotr.

About time

(bkz: baraka)
(bkz: samsara)
yılda bir kez falan açar izlerim.

hababam sınıfı
senede en az 3-4 kere izlerim.

şekerpare de aynı şekilde.

fight club, herşey çok güzel olacak ve v for vendetta.

Whatever Works.

jenna loves rocco

lotr

seriler

hp
lotr
bttf
narnia
matrix
termimator
...

peh peh ne filmler kasılmış.
bridget jones(hepsi) genelde doğum günüm haftası pijamalı battaniyeli izlemeye bayılıyorum.

hersene:
matrix serisi
harry potter serisi
galactica
thats 70s show

aralıkla:
twilight serisi (artık izlemicem sanırım asdasd)
lotr bir kaç senede bir
sweet november bir kaç senede 1
bridget jones 5 senede 1
vengo aklıma geldikçe
mad man bi ara tekrar yapmak gerek mesela

interstellar

bridget jones +1

before sunrise üçlemesi

benny & joon

perks of being a wallflower

constantine

harry potter serisi

good will hunting

little miss sunshine

Daha önce izlediğim sevimli yeşilçam filmleri (Neşeli Günler, vb), Kenal Sunal'ın birçok flmi
Back to the Future serisi
Gattaca
"Chick flick"im gelmişse The Devil Wears Prada
Birtakım işlerle uğraşırken arkadan çalsın diye Cem Yılmaz'ın komikli olan filmleri
Sevdiğim birkaç festival filmi - Poulet Aux Prunes, Ehky Ya Scheherzade, La Voz Dormida, Rang de Basanti

Youtube da ilk 95 bölüm var. Torrent de şans artik... Youtube a düştüğü için torrent bulsan da seeder bulamazsın büyük ihtimal.

youtube'da varsa oradan da indirebilirsiniz.
çeşitli programlar var, 4kvideodownloader benim de kullandığım ve önerebileceğim bir program.

yökdil kolay, peki yds neden zor diye sormanızı anlamıyorum. yabancı dili iyi olmayan arkadaşlar önüne gelen tüm sınavlara giriyor. sizin de böyle yapmanız lazım. yds'nin zor olduğunu biliyorsunuz ama önünüze gelen fırsatı değerlendirmiyorsunuz.
ales konusunda tek söyleyebileceğim: heyecan yapmayın. en çok bu zaman ve puan kaybettiriyor.
şunu ekleme gereği duydum: hak yenecekse yaptıkları sınavla da yiyorlar merak etmeyin. siz 90 alın isterlerse 70'lik adamı sizin önünüze geçirirler (ki öyle de yapıyorlar). yds'den 35 alan kişi akademik düzeyde bir makaleyi zor okur anlar. yds'yi aşılması gereken bir engel değil de kendinizi geliştirmeniz gereken bir alan gibi düşünün. şimdi değil ama 90'lı puanlara geldiğinizde farkı anlarsınız.

Kusura bakma ama senin gibi insanlari anlamiyorum
issizim yukseklisansa girmeye karar verdim 2016 mezunuyum.
sInavin kolay olacagini yuksek yapan arkadaslarimdan duydum sinava kayit yaptirdim.
Sen neden kayit yaptirmadin ? Duymadin mi acaba? Duymadiysan uzgunum .
Fakat ben yaklasik 4 aydir sadece ingilizce calisiyorum . Herhangi bir kursa gitmiyorum. Duolingo agirlikli kullandigim uygulama
YDS 2016 ilkbahardan 21 puan alirken yokdilden 55 puan aldim.
Iki sinavi da gordugum icin evet kabul ediyorum yokdil yds ye nispeten kolay bir sinavdi
Fakat hic bir sey bilmeyen bir insanin da yapabilecegi bir sinav degildi
Sosyal bilimler bazinda bakarsak sinava giren 37000 adaydan 15000 i baraji yokdil daha basit olmasina ragmen gecemedi.

Haberin yoktu da giremedeysen uzgunum fakat haberin var da umursamayip sinav kolay olup insanlarin yuksek puan almasini icerliosan haksizsin arkadasim.
Kendine gel kendini dusun.

Bence sınavlar benzer standartlarda olmalı. Ya da ikisinden biri kabul edilmeli.

Ben de yds'ye gireceğim ama madem öyle yökdil'e de girerim bir dahakine, umarım yine kolay olur.

italia

belçika

Hollanda, Almanya, Israil, Rusya

almanya

Demokratik kongo cumhuriyeti.
Heyecanlandırır.

Hollanda

cebelitarık :) sonuç garantili ve nadiren atacağınız gollerde müthiş sevinç yaşayabilirsiniz.

Almanya <3

Alemania +1 :)

fransa, belçika, italya. üçünden birini tut.

soru anlamsız. tabi ki izlanda.

polonya'ya çok büyük sempatim var. genel olarak polonyalıları da çok severim zaten ama fazla ırkçı oldukları için uzaktan seviyorum, gidip de "abi ben sizi seviyom" demeye gelecek adamlar değiller.

İzlanda

vatadanşlığın yoksa hiç birini tutma yav, sanane.
ben de son iki maçımızı izlemedim bile ama gidip de başkasını tutacak halim yok. bizi bu hale getirenler utansın.

abi ben sana bir şey diyeyim. iyi bir psikiyatrist varsa ona git, boşver testi falan.
ben de benzer bir sıkıntı yaşamıştım, o açıdan diyorum, lütfen yanlış anlama da.

Doktor değilim de temizlik takıntısı, hasta olmaktan korkmak gibi şeyler obsesif kompülsif bozukluk kapsamına giriyor diye biliyorum.

Burada açıklamışlar: www.npistanbul.com

Bu hastalık için kullanılan ilaçlar var. Psikiyatriye gidip şikayetlerinizi anlatsanız ilgilenirler aslında. Bir de bilişsel davranış terapisi uygulanabiliyor ilaç olmadan.

arkadaşlar sosyal fobi için 2 sene önce gitmiştim zaten hala arada ordan kalma ilacı kullanıyorum ufak dozda. dediğim gibi antidepresansız aşmak mümkün değil mi bunu. psikaytrist bana, ne desem noter onaylı tasdik istiyosun demişti ama kendisi de bi tuhaftı elinin ucuyla elimi sıkıyordu hemen ilaç yazıp yollamak ister gibi bir havası vardı psikolog da pek yararlı değildi. bunları düşününce başka çözüm arıyorum ama benden başka çözüm yok gibi ben de çok korkağım korkak olmasam şimdiye 10 kere aids testi olmuştum ama onu bile araştırıyorum inciğine cıncığına. sonunu düşünen kahraman olamaz demişler ben oyum işte ama bu lafın gazıyla yaptığım işlerin sonucu bu sorunlarımın bazıları. napacağımı şaşırdım o yüzden.

Ya sen hâlâ niye test yaptırmaya gitmedin? Ben salı günü 2. kez test yaptırmaya gideceğim. Test yaptır kurtul şu durumdan. Böyle olunca hep olumsuz düşünüp kendi kendini yiyorsun.
Çankaya Halk Sağlığı Merkezi ücretsiz ve isimsiz test yapıyor oraya git.

o testi elbet günün birinde olacaksın. o güne kadar %0.00000001'lik ihtimalin seni içten içe yiyip bitirmesini mi istiyorsun? şu durumda hiçbir şey seni hiv testinin negatif gelmesinden daha fazla rahatlatamaz. bir kan vereceksin 3-4 saate çıkıyor sonucu. ayrıca şu an hiv pozitif olsan bile ne kadar erken öğrenirsen o kadar iyi değil mi? testi ol sonra okb için tedavi araştır bence.

hocam neden hiv+ miyim şüpheleniyorsun? nasıl bir şey yaşadın?

ben de benzer dönemden geçtim yakın zamanda. internetten araştırma yapmaman gerek. biliyorum kontrolü zor ama çok kafa karıştırıcı bilgiler var. test olsan bile rahatlayamayacağını söyleyeyim bu kafayla.

ben doktora gitmeden, paxil ile aştım bu dönemi. (tam aşamasam da, hayatımı etkileyecek düzeyde değil artık) arkadaş çevresi de sorunu daha erken aşmak açısından önemli bence

çıkma bence bu şekilde devam edin

Beklentiler aynı ise ben pek bi sorun görmüyorum ayrıca beklentilerinize de karşılıklı uyum sağlamanız da gerekiyor. Mesela eskiden benim sac kılı huyum vardı cok tilt oluyordum böyle varya ateş çıkıyordu kulaklarımdan sağolsun arkadasım dikkat ediyordu keza bende onun tahammül edemediği seylere göre hareket ediyordum ve yaşayıp gidiyorduk. Eğer iyi birer arkadaşsanız eve çıkmadan önce iyice kendinizden şakayla karışık değil ciddi ciddi bahsetmeniz gerek ince nüansları. Çünkü bazen bunlar görünmeyebilir

İkiniz de beklentilerinizi ve isteklerinizi net olarak belirleyin. Temizlikse temizlik. Yemek pişirmeyse yemek pişirme. Hele hele maddi konular. Aranızda oturup baya ciddi ciddi konuşun, anlaşın ve sonra çıkın. İyi dostlar aynı evde yaşadığında da gerilim oluyor zaman zaman ama yarım saat sonra "hadi gel çay yaptım" ile kapanıyor mevzu :)) Biraz evlilik gibi yani.

Çıkma cidden ben de o hatayınyaptım. Arkadaş olmak çok önemli ev arkadaşlığı ise zor bir bu şekilde devam edin.

arkadaşlık ne kadar iyi olsa da ev durumu boktan olabiliyor. evde temizlik konusunda anlaşamadığım adam yemek yaptırmazdı bize. gel yemek yap dersin yapmaz, bir gün bir bakmışsın yapmış falan. değişikti yani. gel temizlik yapalım desen ıh ıh. yemek yapardı, dünya bulaşık çıkarırdı. ama dışarıda da dünyanın en iyi çocuğu. bazen faturalar konusunda kafa açardı. gel ödeyelim derdik ödemezdi sonra öderdik. çoğunda cezalı öderdik.

arkadaşlar dışarıda ve içeride farklı olabiliyorlar.

zaten yaşayacağını yaşamışsın. bu saatten sonra daha ne yaşayabilirsin ki diyerek yeni eve çıkmanı da öneririm.

Bence en stratejik çözüm eğer imkanı(boş oda gibi) varsa; biriniz diğerinizin evine taşınsın. Bu sayede çoğunluğu elde edersiniz ve 3. arkadaşınız en kötü ihtimalle evden ayrılır, bu da zaten ilk fikrinize götürür sizi.

Onun dışında mecazen şimdi boşanıp yeni birisiyle evlendiğinizde bu malesef hüsranla sonuçlanabilir. Cinsiyetinizi bilmiyorum ama bu şekilde sonlanan 3 olmak üzere birisi de şu an çalkantıda olan 4 kız evi bilyorum. Kadınlar bu konularda biraz daha tuhaf. Yeni tanıştıkları insanı ''çok güzel anlaşıyoruz'' sıfatını şak diye verince, birlikte hayallerle eve çıkıyorlar ve sonra 3. kişiler v.s ile aslında o kadar da güzel anlaşmıyormuşuz diyorlar.

para faturalar konusunda sorun çıkmaz. bu konularda ikimiz de dikkatli ve hassasiz.

En yakin arkadaşımla eve çıktım. 9 senelik arkadaşımdı. Artik görüşmüyoruz. En yakın arkadaşla eve çıkmak pişmanlıktır.benimki ev hayatinda sorumsuz ve 0,50 kuruşu bile sorun yapan biriydi. Belki benimki hep problemli biriydi bilemiyorum.

ev 2+1 olmalı herkesin kendi odası olmazsa bu iş olmaz. ortak odayı ve mutfağı nasıl kullanacağınızı hangi şartlar altında nasıl davranacağınızı konuşun. ödemeler konusunuda öyle temizliktede bulaşıkları sıraya sakın koymayın herkes yediğini hemen yıkayacak diyin tencere tava olayınıda hergün bir kişi yemek yenir yenmez halledecek şekilde olmalı.

insanlar birbirlerini en iyi aynı evde tanır derler bence de kesinlikle öyle, en iyisi 1 hafta birlikte yaşamayı denemek ama karşıdaki bunun test olacağını bilmeyecek bence mantıklı.

ev arkadaşlığı pişmanlıktır.
gerçi siz ikiniz de zaten başka ev arkadaşlarıyla yaşıyorsunuz.
şöyle düşünmek lazım, sonucunda ilişkiniz bozulursa üzülür müsün, üzülmez misin? çok üzülmem dersen o riske girilir.

hayır tabiki. onune gelen hukuk okuyor ya da mezun oluyor.

Hayır. Avukatlık yetenek isteyen bir iştir.

Akıllı (hatta kurnaz), yetenekli insanlar çok iyi avukatlık yapar.

Vasat insanlar, bir şekilde avukat olanlar ortalama bir hayat yaşar.

sozlukte baslık vardı birara tavuk döner+bosanma davası x tl diye.

aynen tavuk döner artı boşanma davası 2 lira. ahahaha süper komik

www.istanbulbarosu.org.tr

şuraya bah hele 2 liraya iş yapıyolar ahaha

eskiden cok zor kazanilan ve bitirilen bir bolum oldugundan oyleymis evet.
abd'de hukuk fakultesi zor kazanilan ve bitirilen bir bolum, baro uyesi olmak da cok zor. orada avukatlik prestijli.
ama turkiye'de su anda avukat fazlasi var. ha isletme mezunu ha hukuk mezunu.

iyi avukat olur ve sivrilebilirseniz, çok prestijli.
ama zaten o yüzden o kadar az sayıda iyi ve sivrilebilmiş avukat var.

prestij belki burada doğru kelime olmayabilir, ama işini bilen, iyi bir hukuk insanı elbette saygı uyandırır.
o da öyle kolay bir şey değil.

İşe ve makama şerefini veren öncelikle insandır. Bunu bir bilin de gerisi kolay. İkinci olarak avukatlık prestijli ve çok ama çok zor bir iştir. Çünkü adalet arayışı arayışların en haklısı, güzeli olduğu gibi, bu arayışta insanlara yardımcı olmak, onlarla mücadele etmek çok şerefli bir uğraştır. Bunun dışında oğlu kızı hukuk okuyan ebeveynin, karısı ya da kocası hukukçu olan herhangi birinin kendisine herhangi bir şekilde üstünlük atfetmesi konuyla ilgisi olmamak bakımından 1-geçersiz, 2-tutarsız, 3-komiktir.

36 bin diye bilgi'ye gitmemiştim, hata etmişim ücret tarifesi ne öyle?
yalnız adalet'de bizim hoca danışmaya gelenlerden falan para almadığımız bile oluyordu, artı barodan da ayda 1 ya da 2 iş geliyordu diyordu. sırayla dönüyormuş.
bu paralar ne kadar gerçekçi şu an muallaktayım, gerçekçiyse keşke gitseymişim 3 senede çıkarmış parası herhalde.

Sagolsun hükümetimiz aşırı bir avukat patlaması var, hala hakim savcı açığı var ve bu bir şekilde avukatlardan da dolduruluyor.
ama böyle bir ülkede evet avukatlık prestijli bir meslek.çünkü haklarını biliyorsun. Alışveriş, hizmet gibi unsurlarda yüzde 90 sorunla karşılaşırım. Bu ülkede kimse mesleğinin hakkını vermiyor çünkü. Avukatım ben milletin problemi ile uğraşıyorum sizinle kendi problemim için mi uğraşmayacagim dedigim an problemler çözülüyor. Onun dışında bu cümleyi kurana kadar kolayca problem halletmem mümkün değil.


Ayrıca o kadın da hava atmasın. Ozelde burssuz mezun olup kıvrak zekali avukat görmedim ben. Karşima çıkan en iyi avukat ve hakimler belli birkaç okul mezunuydu.

evet prestijli ama maddi açıdan tatmin edici değil.Gkcnnin dediği gibi kurnazsan kazanırsın yoksa zor iş ..

o arkadaşın demek istediği sanırım bütün bölümler yayınlandıktan sonra üye olup tamamını izlemek ya da şu da olabilir; ilk sezon 8 bölüm, haftada 2 bölüm yayınlıyorlar yani bir ayda izlenebilir.

2 bölüm yayınlıyorlar, yayın tarihleri de vardı ve şu anda alsanız bütün bölümleri izleyebiliyorsunuz. 1 ayda çıkacak hepsi. onu demek istemiştir.

Yoksa kupa macinda passoligsiz girebiliyor muyum?

girememe mantığı şöyle hocam; galatasaray kartıyla fenerbahçe - galatasaray maçı olsaydı fenerbahçe tribününe giremezdin mesela. rakip takımın tribününe sadece senin kartındaki takımla oynadığında giremiyorsun.

Normalde giriliyor, yalnız öncelik Beşiktaş taraftarında olduğundan nasıl bilet bulacaksınız?
Daha sonradan diğer takım taraftarlarına bilet dağıtımı yapılıyor yani, muhtemel kalmamıştır.

illegal olarak bilmiyorum da legal olarak www.digiturkplay.com.tr üzerinden aylık 5 lira karşılığında izleyebilirsiniz.

benim hep araçta durur. her seferinde indir çıkar hem zor iş hem kaybolur.

şirket araçlarınınkini araçta bırakmıyoruz. akşam biri götürecekse veya yola çıkılacaksa veriyoruz.

evdeki araç kışın genelde yattığu için yine araçta bırakmıyoruz. yazın arabada duruyor.

Hep arabada. Onun yeri orası :D sadece motosikletinkinin fotoğrafını çektim onu evde tutuyorum. Soran olursa foto gösteriyorum itiraz ederse plakadan sorgula diyorum.

ruhsatın aracın dışında bir yerde kaybolması ihtimali, aracın çalınması ihtimalinden daha fazla. çalınsa bile araç hakkında çalıntı ihbarında bulunulacak, bir polis çevirmesinden öylece çıkıp gidemez. polis çevirmezse zaten ruhsatın olup olmaması fark etmez.

hadi insan evhamlı olur ama en azından bunu mantığa oturtman gerekir.

ruhsati aracta birakmam bende hic bir zaman. tanidiklarimin cogu da oyle

Ruhsat arabada kalır her zaman, önceden eve götürürdüm artık uğraşmıyorum.

Kesinlikle araçta bırakmam.

Ruhsatı arabada bırakmamak eskiden gelen bir alışkanlık. Aracın sahipliğinin tek kanıtı ruhsat olduğu dönemlerden. Bu sebeple, eskiden araç ruhsatiyla beraber çalınmışsa haberleşme imkanlarının kısıtlı olması sebebiyle yakalamak çok zor oluyormuş. Ama çalan kişi ruhsat gösteremezse yakalanıyormuş. Bu da 50 yaş üzeri insanlarda ruhsatı yanında taşıma alışkanlığı şeklinde kendini gösteriyor. Haliyle o da çocuklarına küçük yaşlardan itibaren ruhsatı arabada bırakmaması gerektiğini tembihliyor, böyle böyle sürüp gidiyor.

Günümüzde aracın ruhsatla beraber ya da ruhsatsız çalınması arasında bir fark yok. Siz zaten çalıntı araç ihbarında bulunduğunuz anda çevirmeye girerse aracınız ruhsatlı ya da ruhsatsız olmasına bakılmaksızın çekiliyor.

Ancak ruhsatı araçta bulundurmamanin bazı dezavantajları var. Evde unutursanız ceza yiyebilirsiniz. Başka bir yerde kaybetmeniz durumda hem tekrar çıkartmak için uğraşıp yorulursunuz hem de bir sürü masrafa girersiniz durduk yere.

Bu sebeple ben her zaman torpido gözünde tutarım ruhsatı. Tek dikkat ettiğim, yazın sıcaktan etkilenip mürekkebinin dağılmaması.

(Şirket araçları için farklı gerekçeler olabilir, onları bilemiyorum.)

ruhsatın yeri arabadır. evde unutup çevirmeye girerseniz görürsünüz evde bırakmayı :)

ki$in montumun cebinde tasiyorum surekli. yazin ise evin anahtarlarini unutmamak gibi bir aliskanlik haline geliyor, beraber tasiyorum.

@md11+1 Çok güzel ozetlemis.

Babalarimizdan aliskanlik. Kucukken, arabayi park ettikten sonra teybin kafasini soker, ruhsatida guneslikteki yerinden alir, evde vestiyerdeki yerine koyardi arabanin anahtariyla birlikte. Bizde onu devam ettiriyoruz :)

Evde yeri sabit olunca da anahtari alirken unutmuyo insan zaten. Ama genelde yasitlarim pek umursamiyo kolcakta yada torpido da birakiyolar..

Hep arabada bizimki.

ben arabada bırakıyordum sürekli, illa tutturuyorlar al diye. yahu ben araç çalıntı ihbarı yapsam sanki adam ruhsatı gösterip geçecek.
ne bileyim, alıyorum yine de artık.

Eurosport'un uygulaması güzel. ben onu kullanıyorum.

sporx ve ntvspor

sıfır toyota.

Mercedes.

bir saniye bile düşünmem mercedes alırım.

merso <3

bir saniye düşündüm ve kararım mercedes.

Mersedes her zaman gideri olan bir araba. 3 sene sonra değer kaybın aynı olacak, 3 sene merso yq bindim diyeceksin.

alırken aynı para olabilir ama işletim gideri diye bir şey var, aradaki önemsiz 3-4 litrelik yakıt tüketimini saymasak bile 10 yıllık araba elbet sorun çıkaracaktır parça değişimi isteyecektir, merso masraflı olur. auris alırım riske girmem, beklenmedik bir durum ortaya çıkmazsa yıllık bakımları hariç sorun çıkarmaz 3-4 yıl.

@signore'nin dediklerini dikkate alınmasını tavsiye etmekle birlikte yine de mercedes diyorum. ben burdan bakınca uçurum görüyorum iki araç arasında.

vergileri, bakımı falan sorun olmayacaksa mercedes, onlarıda araştırmanı öneririm.

Mercedes.

merso, sıfır araba için merso kaçırılmaz

63 bin üstelik benzinli ben Mercedes diyorum.

Madem yakıt maliyeti önemli değil, aldıktan sonra her şeyini yetkili serviste yaptırabilecek maddi durumum varsa Mercedes. 2007 eski değil onun için.

Auris diyorum. 2009 senesinde babam sıfır doblo almadan önce hemen sattık bir adet Mercedes 97 model e200. Çılgın arabaydı bir gün sabah kalktık kumandaya bastık ve araç açılmadı beyni bişi olmuş 1300 tl, kış günü birisi arka tampona vurmuş kaçmış 1000 civarı yine, durduk yere arka cam makarası bozuldu 400 tl, xenon far patladı, koltuk ayarı cartladı en sonunda adam sattı ve sıfır doblo aldı.

Yani eğer mercedeste üst düzey bir model alamıyorsan bana göre bu 0-5 yaş arası bulaşma. Ondan öncede 94 e200 mercedes vardı oda aynı. Çıkan masraflar dokunuyor yani, 3-4 sene kullanacam diyorsun al sıfır arabayı bak keyfine kafan rahat istediğin yere git gel.

Gördüm arttırıyorum; Auris'i çok beğendiğinizi varsayıyorum böyle bir kıyas yaptığınız için.

İkinci el Auris alır hem sıfır araç değer kaybını onlerim hem de ne kadar Mercedes de olsa 10 yaşında Türkiye şartlarında yaşlanmış, servisi parçası her şeyi pahalı bir araba almamış olurum. Auris'i de 2-3 sene sonra fazla yaşlandırmadan satarım. Aslına bakarsanız su an arabaya para bağlamam ama neyse.

Auris. Beynini dinle kalbini değil. İlerde yüksek modelli bir mercedes alırsın ama şimdi değil.

1.8 184 SC li w204 kasa kodlu olan olması gerek;

Yakıt 9-10 yakar. Ama hakkını verir, çoğu mercedes gibi hantal kalmaz. Hele uzun yolda muadili çoğu arabayı üzer.
Amg şehir içi toyota dan konforsuz olur. Ama görünüşüyle telafi eder.
Şanzıman makyajsızlarında (sizin dediğiniz araç) 5 ileri olması gerek. Facelift lerinde 7G-TRONIC gelmişti. Ama kullananlar daha dayanıklı ve sorunsuz olduğunu söylüyo bunun.
Bu motorun lpg uyumu iyi diye hatırlıyorum.
vs.vs.vs..

Ben olsam iyice araştırıp, iyi bir servise göstertip merso alır yıllarca binerim. O kompresörün hırıltısı bile yeter :')

genelde bu tip ikilimlerde sıfırı tercih ederim ama burada mercedes demek zorundayım.

düşündüm de cevabım mercedes. ilerde acar okursun artık.

ben varım. tam olarak anlattığın şekilde değil ama sevgilim oldugu zaman bütün hayatımı ona endeksliyorum. arkadaşlarımla 6 ay görüşmesem aramam mesela eksiklik hissetmem. öyle de bir pisliğim.

siz arkadaşlarınızın sevgilileri hakkında ileri geri yorum yapan cinsten bi topluluksanız, e o da önceden buna izin veriyosa... sizinki de körler sağırlar durumu olmuş.

ee kolay mı, mertebe atlıyolar sonuçta. çok çalıştılar çünkü.

@elo yok işte onların sevgilileri böyle paranoyak, kontrol manyağı olunca durum bu oluyor. Bu sadece bize has bi durum değil, çok şahit oluyorum çevrede.

Kıza hava atacak diye bize dayılanır, canım cicim yavşar, sonra gider kızı arkasından aldatıp anlatır.
Böyle bunlar.

var,

sevgili yapıp iletişim kesen de

nişana düğüne davet edip evlendikten bi ay sonra konuşmayan da var.

en sevmediğim insan tipi. ulan onu bulmadan önce ben vardım senin kahrını ben çektim yeri geldi omzumda ağladın. bu ne kadir kıymet bilmezlik.



ek: senin sorunla aklıma geldi. 18 yıllık arkadaşlığımızı hiçe sayan zillinin abv!
kocayı buldu heşteglere canım kocişim yazan lara döndü.
hemcins olmasak kocası kıskanıyor dicem de.

hepsi

değişmeyen azınlıktır zaten.

değişimini bana yansıtan yakın arkadaşım yok.yansıtanlar da yakın arkadaşım değil.

Sen bi de onları evlenince gör ;)

Lan bir ben mi değişmiyorum böyle durumlarda-kendimi övdükten sonra cevap yazayım- insandan insana ve samimiyetle göre değişir bence, halihazırda çok yakın iki arkadaşım var, ikisinin de başı bağlı ama senin bahsettiğin gibi bir durum hiç olmadı, ikisinin de sevgililerine başkası diyeceği takdirde tartışma çıkabilecek şeyler söylediğim oldu yanlarında -tabi durup dururken olmadı bu- bir şey denediler, çünkü beni tanıyor ve biliyorlar, art niyetle bir şey söylemem onlara. Diyeceğim aranızda yeterli samimiyet yokmuş zaten, o da bunun farkında olduğundan her ihtimale karşı böyle bir şey söylemiş, bana söylense ben de laf yaparım, gerzekce bir tepkide bulunmuş. Tekneyi vurmadan önce derdini anlasaydınız daha iyiydi ama sizin için pek ehemmiyetli biri değil zaar, o zaman sorun yok.

Herkes kendi yoluna

bazi seylerin degismesi normal tabi ama olmadiginiz gibi gorunmenizi istiyorsa kendisinde problem var. tekmeyi vurmakla iyi etmisiniz.

ben birilerini tanistirsam birbirlerini oldugu gibi tanimalarini isterim, beni de tanistirsalar gercek yuzleriyle tanismak isterim. en iyisi budur.

evet var, hatta kendisi en yakın (!) arkadaşım olur.
başlarda normal karşılıyorduk yeni bir ilişki, birlikte vakit geçirmek isterler diye. ama dördüncü yılında hala aynı durum devam edince işler değişti.

insan ister istemez bu kız şimdi böyleyse evlenip çoluk çocuğa karışınca ne olacak diye düşünüyor. Büyük ihtimalle o zaman görüşmek için hiçbir şansımız olmayacak, karşı tarafın bu konuda yapıcı bir tavır takınma ihtimali sıfıra gidiyor ki takınmak zorunda da değil.
Velhasıl, kendi haline bırakın terk edilirse sizindir taa ki yenisini bulana kadar. Değişik bir tür.

yok abi ya, ben çok aradım. çocukken bağlanıp oynamadık içimde şey kaldı.

tahminimce 8-9 yıl önce falan satılıyodu hugo oyunları normal bilgisayar oyunu şeklinde. dalgacıyla dişlek vs var mıydı hatırlamıyorum ama börtü böcek kesin vardı çünkü en sevdiğim oyun oydu küçükken izlemeyi bu aldığım oyunun içinden çıkınca çok mutlu olmuştum. gerçi hugo 1 2 3 diye gidiyodu bu bilgisayar oyunu, bende bir ya da ikisi vardı, hatta yoktu da kuzenimin vardı o bizdeyken oynamıştım

ben oynuyordum ama dağ, tren, balon, tünel bölümleri vardı. aranırsa bulunur bence

ben de @kimlanbu'nun dediği oyunu galiba playstation'da oynuyordum, bilgisayarda da olabilir çok emin değilim. ama vardı yani.

para lazım devlete yakında çıkar

En son 2014 te çıktı. Her sene çıkacak olsa normal askerlik diye bir şey olmaz. Sözlükte ve burada durmadan gündeme getiriliyor. Çıksa da şuan 89 ve önce doğanları kapsar. Bir kere karçırdın mı da 5 sene beklemen gerekir artık nasıl beklersen

Başkanlık referandumundan önce çıkması mümkün değil. Ayrıca bir terör eylemi bedellinin çıkmasını en az 6 ay geciktirir. Ortalık sütliman olacak ki ancak öyle çıkar. Şu koşullarda 2017 sonu belki

2014'te çıkarken ülkede terör yoktu. 2014 öncesi ne zaman çıktı bir de ona bakıp terör olaylarıyla karşılaştır. ben acemi birliğindeydim çıktığında 2014 yılında.

bedellinin hazineye ciddi bir getirisi yok, isteyen hesaplasın. orduya her zamankinden daha çok asker lazım şu an, özellikle yedek subay lazım. bedelli artık bir süre zor çıkar, gidin güzel güzel yapın askerliğinizi.

Sözlükte sürekli gündem yapılıyor ama ben anlamıyorum neden çıksın? Öyle bir ortam yok şu anda.

2014 de çıktığında evet terör yoktu (her ne kadar 2 ay öncesi kobani vs olayları olsa da). 2011 de yaz aylarında terör vardı yine ama bedelli çıktığında kış aylarında terör her zaman ki gibi azalmıştı ki 2012 yazında yine tırmandı. Benim tahminim ise şöyle : 2018'de çıkar gibi düşünüyordum ama Türkiye'de yaşıyoruz ve her yıl bir önceki yılı arar hale geldik o yüzden ben de biraz karamsarım artık.

Kisa vadede çıkmaz

kıyamet kopar, dünya tersine dönerse ancak o zaman çıkmaz.

terör bu aralar bu kadar coşmasaydı şimdiye kadar elli kere çıkmıştı ancak onca şehit varken hükümet cesaret edemiyor, tepkiler sebebiyle. ortalık biraz durulsun, bir anda erdoğan ''ya çok istek var vatandaştan'' böyle şöyle deyip açıklar zaten. az bekleyin.

AKP sözü geçenlerden birilerine lazımsa reise duyururlar, lobi yaparlar, çıkar yoksa beklemeye devam.
şunu ya yasalaştırsınlar ya da bir daha hiç çıkmayacak diye yine yasaya koysunlar.

Bedelli her 5 senede bir muhakkak çıkar.

Angelus +1

Bedellinin bir daha hiç çıkmama ihtimali bence yok. Yok akp çekiniyor, oyları düşer falan da işin hikaye kısmı. Böyle şeyler mi düşürecek akp'nin oyunu, neler neler düşürememiş de. Yeni saray yaptıracağız bedelli askerlik parası lazım saray için deseler o oy bana mısın demez.

Bedelli için şu an ortam müsait değil. Her şey para demek değil, böyle bir ortamda çıkacak bedelli çok siyasi tepki çeker...

Bence en az 1 sene çıkmaz. Planınızı ona göre yapın.

not: yatırım tavsiyesi değildir. 6 ay sonra bedelli çıkarsa, kışladan sövmeyin arkamdan :)


.

bedelli tr'de af gibidir,
eninde sonunda çıkar.

devlet 3 kat kazanıyor
1-bedellinin ücreti
2-askere yapmak zorunda kalmayacağı harcamalar
3-askere gitmeyip çalışanın vereceği vergi

er geç çıkacak bence de

dtv alıcı yazan kısım sanırım ifade ediyor.
kullanım kılavuzundan nasıl ve nereden bağlayacağın görünüyor uydudan gelen kabloyu.

var ozelliklerde yaziyor

dvb-t dedigi uydu alicisi
Digital Video Broadcasting-Terrestrial

dvb-c: kablo tv
dvb-t: karasal yayın
dvb-s: dijital uydu

üç tunerli olduğunu gösteriyor yani. evet içinde uydu var kısaca ):)

@exlibris: dvb-t daha farklı. karasal yayın, dijital uydu değil. dvb-satellite yani s olan uydu olmalı

@exlibris: dvb-t uydu alıcısı değil, senin de yazdığın gibi terrestrial yani karasal yayın. bir ara türkiye'deki bütün analog yayınlar (uhf/vhf bantlarındaki) dijitale geçecekti, işte dvb-t onu ifade ediyor.

uydu alıcısı ise dvb-s, yani satellite. ve bu tv'de de dvb-s2 var, yani dahili uydu alıcısına sahip.

bizde iki kampanya bile birleşmez genelde en avantajlı hangisiyse oradan yürürsün. adamlar kuponlarla bedava alışveriş yapıyor. bu da bana çok mantıklı gelmiyor açıkçası.

orada indirim kuponu kullanmak, burada bizim algıladığımız gibi değil.
insanlar çok düşmedikçe, kullanmayı kendilerine yakıştıramıyorlar.
mesela burada yeşil kartının olması gibi.

bunları ciddi şekilde kullanan bağımlı manyaklar var, o ayrı.
ama onun dışında, insanlarda "ihtiyacı olanlar kullansın" gibi bir zihniyet var.

bizde öyle bir şey olsa, bütün ülke kupon kullanır.
belki yüzde 10'luk dilim dışında.
dünyanın en (hiç de sevmediğim bir kelimedir, ama öyle) beleşçi halklarından biriyiz.

ama indirim meselesine katılıyorum.
bugün kayda değer tek indirim biletix'teydi ve geç haberim olduğu için üzüldüm mesela.
onun dışında indirim reklamlarına bakmadım bile.

bu "indirim" psikolojisini en iyi kullananlar madame coco ve english home bence.
adamlar bahsettiğin tarzda her pazartesi bir kategoriye indirim yapıyor ve dükkanlarda sıra olunuyor.
mesela çift kişilik yorgan fiyatını 40 liraya düşürüyor, millet çullanıyor.

bence çok akıllıca ve doğru.
ama bizim insanımız bu konuda aptal biraz.
yani ticaret yapanlar.

mesela kendi sektörümde de bunu çok görüyorum.
biraz fiyat düşür, sürümden kazan, iş yap.
mantıklısı buyken, şımarık şımarık fiyat veriyorlar ve bu sefer hiç iş alamıyorlar.
yani o işi olduğu gibi kaybediyorlar.

küçük esnaf bile, "müşterimi hoş tutayım da, marketlere kaptırmayayım" diye düşünmeden, o müşteri sürekli müşterisi mi, kaybederse aylık cirosu ne kadar etkilenir falan diye hesap yapmadan, sadece o anı düşünerek hareket ediyor.
çünkü aptal.
ve aslında ticarete kafası çalışmıyor.
herkesin "esnaf" olamamasının nedeni de bu.
o yüzden müşteri memnuniyetine önem veren şirket sayısı 2-3 tane.
çünkü o anki gelirine bakıyor.
o an en fazla ne kazanabilirse, o kadarı kâr, gerisi önemli değil.
uzun vadede çok fena tabii.

bizim milletimiz tek bir hamleyle köşeyi dönme hayali kuruyor.
çalışarak kazanayım derdi yok, belki de ondandır.

ABD konusunda uzman değilim ama
mesela avrupada (almanya) bir takım sosyal yardımlar var
çozukların okul kitapları , malzemeleri için.
bunun bir dünya formu, prosedürü vs. var, yapar verirsen bedavaya geliyor-muş yani, çocuğum yok da türk bir aileden dinledim.
bunu yapsan yaparsın, ama alman aileler %99 yapmıyor genelde göçmen aileler yapıyor genelde de bizim türkler. bizim türklere nerede beleş oraya yerleş. işin kuralını öğrenmeden hilesini öğrenip, bulup yapıyoruz.bunu başka ülkelerde yaşayınca insan daha iyi anlıyor.
kısacası bizde o kadar kupon vs olsa insanlar matbaasını kurup sahtesini filan yapardı sanırım.

1198 engellenmiş yazar var listemde, sadece troll'leri değil formatın ebesine yakınsayanları da engelleyip kendimce düzgün bir sözlük oluşturmaya çalışıyorum ama gittikçe çoğalıyorlar, hızlarına yetişemiyorum.

ben engelliyorum ama engelli listem aşırı kalabalıklaştığı için sanırım en sonunda sözlüğü bırakacağım. adam mesaj atıyor ama alamıyorsun, engelli çünkü veya sen atıyorsun, o seni engellemiş oluyor vs. ben troll'lerden önce bu "yeşillendirin"ci aptalları engelliyorum. o konuda bayağı katıyım açıkçası. yani berlin başlığına girip "üç gün geçirdiğim şehir" ya da "üç ay kalacağım şehir. bilenler yeşillendirsin" yazacak kadar aptal olan bir insanın yazdığı herhangi bir şeyi okumaya değer bulmuyorum. daha da önemlisi, sözlükte böyle kimseye faydası olmayan, tamamen kişisel ve anlamsız şeyleri görmek istemiyorum. ben engellemekten sıkıldım ama onlar bitmedi. bi de bi yerden sonra, başlıkta ne döndüğünü de anlayamıyosun. 30 entry varsa 10'unu görmüyorsun engellediğin için, atışma-laf sokma-tartışma varsa falan göremiyosun meseleyi.

bence direkt sözlüğü troll listesine ekleyip bu saçma sitenin miadını doldurduğunu kabullenmemiz lazım.

Hiç kullanmadım. Zaten kolay kolay bir şey okumuyorum orada. Troll başlıklarına bakarsam da ciddiye alıp cevap veren mallara gülmek için bakıyorum.

Yoo. Hiç uğraşamam. Zaten Sözlük'te artık pek takılmıyorum, takıldığım zaman da badilerimin yazdıklarına ve takip ettiğim sayfalara bakıp çıkıyorum. Gündem, debe vs. bana çok uzak kavramlar.

trol++ gibi harika bir eklenti kullaniyorum topluca eklemek icin.
troll'u de onu favlayini da topluca basiyorum ban'i.

Eskiden kullanmıyordum. Son dönemlerde aktroll'leri engelliyorum artık.

ben tiner muhabbetini yapanı direk engelliyorum, ciddi veya gayriciddi. bayağı da biriktiler valla.
aktroll'lerden belki 2-3 tane varsa vardır, çoğunu sallamıyorum.

(bkz: teröristlerle pazarlık yapmayız)

Sorunun cevabını biliyorsun. Mesele pkk karşıtlığı, terör falan değil. İnsanlar Kürtlerin 2. sınıf kalmasını, haklarının olmamasını, acı çekmelerini istiyor. Normal bunu gördükleri için eşitlik onlara aşağılayıcı geliyor. Temelinde ötekine duyulan nefret var.

Korkma solcu olmak o***pu çocukluğu değil. "ya ben solcu değilim ehehe" diye günah çıkartmaya da lüzum yok.

yok sağcı da değilim. kendimi sağcı, solcu vs. diye tanımlamıyorum ve hiçbir partiyi desteklemiyorum. sadece hdp'li olduğum için böyle düşünülsün istemedim.

Bu konuda benim de kafam karışık. Bir yandan adı ne olursa olsun bir siyasi partinin terör örgütü ile organik bağı olması işin doğasına aykırı geliyor diğer yandan o coğrafyadan 30 yıldır faal olan PKK ile öyle ya da böyle herhangi bir bağı olmayacak bir Kürt siyasi hareketi çıkması imkansız gibi geliyor. Dolayısıyla olay iki konuya indirgeniyor:
a) Kimlik siyaseti yapan parti kuramazsın, mevcut partilerden birini seç oradan devam et (Şu anki durum bu)
b) Terör örgütü ile bağın olduğunu biliyorum ama bu yolun sonu örgütün tasviyesi ve katılımcı demokrasi olacak diye göz yumuyorum hatta bizzat diyaloğa yardım ediyorum (Bu da önceki açılım, Öcalan ile diyalog vb. süreci)

Benim aklıma bu ikisi dışında bir şey gelmiyor hatta herhalde kimsenin aklına gelmiyor ki bugüne kadar yaşanan süreçler hep bunun varyasyonları.

dağdan insinler ama dağdaki gibi davranmasınlar diye meclise gelin dendi. dağın borazanlığını yaparsan sana gerek kalmaz. zaten dağ onları direk söylüyor aracıya gerek yok. hdp'den istenenler belliydi. ama onlar bunları elinin tersiyle itti. ankara otogar bombacısından şikayet edip başka bir ankara bombacısının taziyesine gidersen kusura bakma senin ağzına çaputu bağlayıp sustururlar.

hdp'nin muhattap alınması pkk'yı engelliyor. biri konuştuğu zaman diğeri susuyor. bu benim görüşüm, bununla ilgili detaylı araştırma yapmadım, gündemden takip ettiğim kadarıyla diyelim.

araya mesafe koymakla ne denmek istiyor bilmiyorum ama özellikle sivillere yönelik eylemlerini hdp kınıyordu zaten. ayrıca organik bir bağ olmasını da normal karşılamak gerekiyor. iyi kötü o düşüncenin içinden çıkmış insanlar.
burada kilit nokta, bu insanlar insin siyaset yapsın deniyor mu? deniyor. ee gelip siyaset yapanları hapise atarsan bir şekilde, sonuçta bu mücadeleyi yapanlar yine silaha sarılacaklar.

şimdi sayın cumhurbaşkanı hdp diye bir parti yokken bir tanecik adamı, kara kutusu hakan fidan eliyle hdp'yi geç pkk'lılarla görüşme yapmadı mı? yaptı, anormal mi? değildi, ülkede normalleşme kuzey ırak'taki petrol hesapları vs. yakınlaşma oldu.
ne oldu şimdi? ırak, suriye her taraf yanıyor, petrol işi de bitti. ee hdp de parti kurdu akp'nin vekillerden çaldı. adamlar 330'u bulamıyor. 400 istiyorlardı, 330 olsun o da olumlu ama o da olmadı, ee hükümeti ikinciye ancak kurabildiler.

hesap belli, hdp dışarıda kalacak, 28 kişinin vekilliği düşerse ara seçim yapılması gerekiyormuş. bir şekilde kapatırlarsa da akp 330'a yaklaşabilir, mhp ile falan uğraşmadan başkanlık da yaparlar anayasa da yazarlar.
bütün yaygara vekil hesabı, başka bir şey değil. bu adamlar dün mü çıktı piyasaya?

hukuk işlesin falan, tamam işlesin de yargının sallanan kılıcı altında siyaset yapılamaz. bir de bu hukuk nedense hep muhalefete işliyor ya o da çok enteresan. mesela gıyabında yaparsın yargılamayı, açık kanıtları koyarsan ortaya, kimse bir şey demez, yargıya güven olmamasına rağmen.
bu demek değil ki belediye araçlarını falan teröre destekte kullanabilirsin, ama açıkçası böyle bir kanıt da ben göremiyorum. varsa çıkarın, mesela diyarbakır belediyesi falan. kayyım atamakla falan olmaz bu işler, o insanları da ateşe atıyorlar, zaten bırakanlar da oluyor.

benim bu konuda görüşüm, normalleşme, huzur, barış adına ne dersen de ancak hdp'nin siyaset yapmasıyla olabilir. zaten pkk'nın da istediği barış marış değil, adam 20 yıldır dağda ve barıştan ne kazancı olacak, karayılan mesela ne yapacak? bunu da düşünün. ben pkk'nın da hpd'den memnun olduğunu düşünmüyorum. provokatif hareketlerini de buna bağlıyorum.

şöyle öldürürüz, böyle keseriz, hapse atarız zihniyetiyle 100 sene daha aynı şeyleri konuşuruz ya, ya da suriye, ırak gibi bir ucube devlet ortaya çıkar.

suq +1, düşüncelerimin hepsini özetlemiş. insanlar geceden sabaha değişiklik bekliyor ve her şeyi ak ve kara olarak ayırmaya çalışıyor. örgütle bağları olması kadar doğal bir şey olamaz, öte yandan pkk da hdp'nin varlığından memnun değil. ekşi'de biri yazmıştı, sivil siyasetin önünü kapatırsan, asıl o zaman terör destekçiliği yapmış olursun diye. kesinlikle doğru.

Cozum sureci denen( ki benim samimiyetine hic inanmadigim) bir donem yasadik... Daga cikma siyaset yap diye.. Bu surecte noldu pkk carsi iznine cikan askeri esinin yaninda pazara giden askeri evinde polisi öldürdü bi sureci fırsat bilip patlayici dosedi hrmdek kazdi vs vs. Hdp nin tavri noldu peki cevap : hicbirsey. Pkk ve hdp ayni seylerdir. Hdp nin amaci bir kesmi temsil etmek değil teror örgütüne yardimci olmaktir. Iste bu yuzden icerideler..Yani ortada bi tutarsizlik yok.

bu hdp'nin tüm yanlışlarını "ama kürtlerin hakkını savunuyorlar/ama seçimle geldiler/ama iyi kötü haklı ya da haksız talepleri var/ama onlar dağa çıkmaya zorlanıyor/ama onların örgütle ilgisi yok/ama onların pkk ile ilişkili olması kadar doğal bir şey olamaz." gibi karşısavlarla(?) örtmeye çalışanlar neden bu kadar toleransı akp'nin yanlışları veya yanlışlarını savunanlar için göstermiyorlar mesela? elinden gelse tüm akp'leri bir kaşık suda boğacak olan tiplerin burada "ama hdp'yi hiçbir yerde istemiyorlar yea :((( kürtleri hala ikinci sınıf insan olarak kalmalarını istiyorlar yeaaa :((" diye ağlaması ne kadar da komik.


hdp'ye her türlü şans verilmedi mi zaten? çözüm süreci başladığında hükümet "pkk'ya göz yumuyor ama" diye suçlanmadı mı hatta? "sürecin önüne set vurulacak diye, kürtlerden de oy toplamak için pkk'nın silahlanmasına ses etmeyen hükümet" diye eleştirilmedi mi her ortamda yoksa hafızam beni mi yanıltıyor? sen git, hem "mecliste tüm halkların sesi olacağız :)))" de, ama sadece kürtlerin sorunlarını(?) dile getir, hatta seçim sonraları "sayın öcalan'a özel teşekkür ediyoruz.", "pkk sizi tükürüğüyle boğar." de. hem terörist cenazelerinde bulun, canlı bombanın taziye çadırına git, halkı sürekli provoke et, can damarına bas, hem de "bizi istemiyorlar :(" diye ağla.


bu durum, seçmeninin sosyolojik talepleri ile gayet paralel aslında:
"2 karım, 15 çocuğum var. devlet bana baksın."


"kürtlerin ikinci sınıf insan kalmasını istiyorlar." hahahah. sanki tece geçmişten günümüze kürtleri türklere köle yapmış gibi bir anlam ihtiva ediyor, değil mi? valla ne güldüm.

yahu hdp'yi istemeyen oy vermez, olur biter. ama şu bir gerçek ki, hdp bu memlekette 5 milyondan fazla insanın oyunu aldı ve ülkenin üçüncü büyük partisi. bu 5 milyon insanı istememe gibi bir lüksünüz olmadığına göre isteseniz de istemeseniz de hdp olacak.

adı hdp olmazsa başka bir şey olacak.

şimdi ben pkk'lı değilim, ankara'da yaşayan, ülkesini bayrağını seven, işi gereği ülkemizin haklarını yurtdışında korumak için gece gündüz çalışan bir insanım. seçimlerden önce her birini dinledim ve aklım yattığı için hdp'ye oy verdim.

hdp'ye terörist denmesi beni zerre kadar ilgilendirmiyor; mhp'li alan paşa'ya da terörist denmiyor muydu? chp'lilere yıllarca terörist muamelesi yapılmadı mı? terör örgütü lideri ile görüşmeye giden milletvekilleri hala akp sıralarında oturmuyor mu? fetö sahnesinde dansöz gibi kıvıran adamlar hala bakan, mv, belediye başkanı koltuklarında oturmuyor mu?

gücünüz yetiyorsa terör örgütü üyelerini kendi partisinden milletvekili yapanı alın, ben mi yazdım hakan şükür adını mv listesine?

bunların derdi "seni başkan yaptırmayacağız" sloganı ile başladı. chp'nin mıymıy muhalefet anlayışına, mhp'nin stepne siyasetine karşı karşı alanlara inen, her dedliğe girip herkesle konuşabilen, açık açık ve üst perdeden muhalefet eden birilerinin meclise baraj engeline rağmen girmesi zıvanadan çıkardı.

yoksa daha 1-2 yıl önce hdp ile de pkk ile de masaya oturanlar aynı adamlar. "serok barzani" diye gezinen, şiwan perwer ile el ele "megri megri" söyleyen adamlar aynı adamlar.

şiwan perwer'in hangi örgüte yakın olduğunu şimdi mi öğrendiler barzani'nin kürdistan'ın başbakanı olduğu şimdi mi akıllarına geldi?

terör örgütü üyelerine seyyar mahkeme kurarken terörle aralarına yastık mı koydular? oslo'da terör örgütü üyeleri ile görüşürken aralarına perde mi çekmişler? "terör örgütüne operasyon yapmayın emrini ben verdim" diyen kim?

bunların istemediği hdp falan değil, kendilerine karşı delikanlı gibi muhalefet. başkan olamama korkusu sardı içini.

gerisi hikaye.

benim hoşuma gidiyo.

başları güzel sonra boş sitcoma bağlıyor

başları güzel sonra boş sitcoma bağlıyor +1

en son 3. sezonu izledik, zorla bitirdik. ilk iki sezon güzel.

how i met your mother, friends modundaki dizileri seviyorsan izle

suq +1

başlarda güzeldi sonra baydı. izlemeyi bıraktığım 2-3 diziden birisi.

ikinci sezonun ortalarında saldım gitti. bu tarzı hiç sevmem ama new girl e ısınmıştım. bak aklıma getirdin belki kaldığım yerden geri başlarım :)

ev sahibi takımın kararına bağlı. vodafone arenaya giremiyorsun mesela.

benim bildiğim şöyle; önce ev sahibi taraftar alıyor bileti. kalırsa diğer kartlara da açılıyor.
vodafone arena'da da valla bilet kaldığını sanmıyorum, çok az bilet çıkıyor çünkü. onunla alakalı olabilir.
Bu sistem değişmiş kulüplerin insiyatifine kalmış da olabilir, %100 emin değilim.

Açık kısmını bilemiyorum ama ben 2 yıl kadar çok severek kullandım bunu. Baya güzel bir koku bence.

ben almıştım açığını. pek beğenmemiştim, orjinali baya iyidir.

orjinalini kullanıyorum eau de perfume olanını.
baya güzel bence...

bi tshirt gonder sikip gondereyim, hem de oricinal :p

ben orjinalini kullandım güzeldi, sonra bir kaç yere gittim satmıyoruz chanel falan dediler kaldı öyle.
internetten de güvenemedim, gerçi sonra gidip yine internetten başka bir koku aldım. bitince yine buna dönmeyi düşünüyorum.

çanakkale

merkezlerse çanakkale, ilçelerde oluyorsa muğla.

Çanakkale.

muğla şehir merkezi asla ve katta değil.

muğla ilçeler artı sonsuz.

muğlaya gitmedim ama çanakkale rüyalarımın şehri.

muğla merkez ise çok sıkıcı , çanakkale merkez çok renkli ve rahat bir şehir.
muğla fethiye bodrum marmaris ise süper .

Muğla merkez çok soğuk ve sıkıcı, kırsal. Çanakkalenin de ilçeleri kötü.

muğla.

çanakkale çok berbat bir yer. hiç güzel değil. havası kötü. insanları kötü. sokakları kötü. gelmeyin lütfen ya :( çanakkaleyi unutun. kimse gelmesin. allaın adını verdim bak. çok berbat bir yer. kızları çirkin. erkekleri sapık. deniz bile yok. lütfen ya :(

Muğla'yı bilmiyorum da Çanakkale gezmek için güzel. büyük bir yerden geliniyorsa 3-4 ay sonra sıkılıp bunalınabilir, tabii kişiye bağlı.
rüzgarı da fena ayrıca.

çanakkale diyenler olmuş çok şaşırtıcı. bodrum, marmaris, fethiye var bir yanda. üstelik kışın da çok güzeller. tek sorun arada sel olabiliyor:p kesinlikle muğla diyorum.

tavuk ciğeri yiyin.

patlican salatasi basittir.. sebze yemiyoruz kismindan "sebze yemeyi sevmiyoruz" mu demek istedin?

fırında patatesli köfte (hazırlık yarım saat, pişme yarım saat)
fırında somon (hazırlık 10 dakika, pişme yarım saat)
sebzeli bulgur pilavı, yanına elektrikli ızgarada tavuk şiş (yoksa alın, 50 lira bir şey, çok işe yarıyor) (hazırlık 40 dakika, pişme 20 dakika)
mantarlı et/tavuk sote (hazırlık 15 dakika, pişme 15/30 dakika)
fırında peynirli ve bolonez soslu makarna (hazırlık 45 dakika, pişme 1 saat)
kıymalı yumurta (hazırlık 5 dakika, pişme 20 dakika)
döküm tavada biftek (hazırlık 10 dakika, pişme 10 dakika)
çıtır tavuklu salata ( hazırlık +tavukların pişmesi = yarım saat)

ubi dubium ibi libertas, sevmiyoruz, yemiyoruz. yemek istemiyoruz :)

sebze yemiyoruz dediğin sevmiyoruz mu yapamıyoruz mu nedir, basit bir sürü sebze tarifi var.

ama genel tavsiye. kıymayı çok alıp kavurup küçük parçalar halinde buzluğa at. dondurulmuş soğan al. yemek zamanı gelince. soğanı at kavur sebzeyi koy pişmiş kıymayı koy suyu koy kapağı kapat pişsin. pırasa, bezelye falan hep böyle yapabilirsin.

bir diğer pratiklik fırın, pişirme torbalarında tavuk göğüs veya butu baharatla karıştırıp patates koyup fırına atmak, mantarları, biberleri köfteyle birlikte direkt fırına atmak falan her şeyi fırında pişirebilirsin.

sebze sevmiyoruz derken hani tencere yemekleri yenilebilir olur yani. patates, fasulye falan hani doldurup tencerede pişince.
diğer sebzeleri bilemem ama bir de kavurmalar da olabilir hani pazı, ıspanak, patates falan filan.
sağlıklı mı bilemem de.

diğer brokoli, kereviz, karnıbahar falan hani pişirmeden yoğurtla falan salata yapılarak falan yenilebilir belki, baharatla falan da süslerseniz gider yani herhalde ben de pek yemem.

kanunu falan bilmiyorum, gündüz ya da gece umumi yerlerde içki içilmesi de bence doğru değil.
sen bir tane içer kalkarsın ya da rahatsızlık vermezsin o ayrı bir şey ama herkes de aynı değil. içki içilmesine falan karşı değilim, oraya gitmesin mevzu. 10'dan sonra satılmaması falan bile yanlış bence, adam evinde içebilir ya da mekanlarda neyse içebilir, kimseyi de ilgilendirmez.

her şey bir tarafa ben bu "işimi öğretme" mevzusuna takığım arkadaş. ne demek işimi öğretme, öyle değil böyleyse bile o şekilde anlatacaksın. işimi öğretme, al ceza, bu nedir kardeşim? böyle iş mi olur böyle kanun mu olur? o zaman polis bana sinir olsa gelip içki içtin diyecek al ceza diyecek. olmaz gardaş olmaz.

valla arkadaşım sen yine ucuz kurtulmuşsun, bunlar işi piskolojik artı fiziksel şiddete bile götürebiliyor çünkü.

var oyle bi mevzu evet.

@ suq hocam katiliyorum giderek polislesen bi devlet olur bahsettigin gibi ama bi bira yuzunden de siyaset yapmam dogru degil takildigim konu keyfiyet saol cevabın icin

@bryan fury basina gelen bilir abi ama paylasip bilgilenmek lazim mevzu ilginc

iyisin gene bana 220 kestiler. 15 gün içinde peşin ödeyince %25 indirim yapıyorlar.

idari yargıya başvurabilirsiniz.

kanun manun yok bu ülkede, birileri hep kafasına göre..

parkta öyle kendi halinde uzanırken de gelebiliyor polis, neymiş çevreye rahatsızlık veriyormuşsun. tipine gıcık olurlar, rahat biri olman batar bi yerlerine, buralardan gibi değilsen daha da dikkat çekersin vs. bi de cuma vakti elinde birayla gidince işte... direk ofsayt olmuş.

içki tüketiminin toplum huzurunu bozduğu tespiti gayet soyut, hiçbir somut delili olmadan götten uydurulmuş bir şeydir. bir kere zaten sokakta, açık alanda alkollü içeçek içmenin yasak olması gibi bir şey söz konusu değil. polis "sarhoşluk" ile ilgili idari para cezasını kullanıyor. sizin sarhoş olmanız, içki içiyor olmanız ceza gerektirmez, somut olarak çevreyi rahatsız etmeniz gerekir ceza için. "şikayet var" somut bir delil değildir. insanların içki içilmesinden hoşlanmaması da rahatsızlık değildir. içki içip sarhoş olup o insanlara yönelik somut bir rahatsızlık vermeniz lazım. bağırıp çağırma, gürültü yapma, laf atma vb. kendi halinizde içki içiyorsanız bunun idari para cezası gerektirmesi mümkün değil. maalesef türkiye'de hem özel sektörde hem kamuda nasıl olsa kimse itiraz etmez anlayışı hakim. polis cezayı yazar, kim uğraşacak amk der. kim bilecek amk der.

@cedrus bahsettiginiz soyut sikayeti belgeleyip somut hale getirmek istedim fakat ortada ne dilekce ne de sahis vardi bu yuzden killanarak duyuruyu actim

telefonla görüştüğümüz avukat arkadasim ilgili polislerin kesilen cezadan prim aldigink ve bunun yasal oldugunu dolayisiyla tutturabildiginr ceza yazmak gibi bi noktaya gelindigini duydugumda sasirdim

iranda bulunmuştum gecmis yillarda ve ahlak polisi denen garip bi varlikla tanismistim eger turkiyedr olay ahlak polisligi kıvamında olacaksa yasalasmali ve yurtaslarin da haberi olmali

bi bira icin amma yazdin demeyin konu hakikaten garip nerden tutsan ayri tartisma konusi

orada kamu düzenine yönelik bir idari işlem yok. oradaki tamamen içki içmeyen vatandaşı makbul vatandaş, içki içen vatandaşı kabul edilemez vatandaş olarak gören idarenin içki içenlerin varlığına yönelik kesmiş olduğu bir cezadır. içki içen sırf var olduğu için cezayı hak eder gibi bir anlayış var.

soruyorlar sana "nereye gelelim" diye, söylüyorsun.

telefonda mı soruyorlar?

evet. beni aradı sordu elemanın biri, gel gel evdeyim dedim, geldi.

ben de dışarıdaydım ayak üzeri dışardaysanız arabada halledelim beş dakika dedi, öyle yaptık.
sen nereye çağırırsan gibi bir şey.

merhaba kulaklıklarda çok anlayan birisi değilim ancak bence urbanears abartılmış bir marka tıpkı beats gibi. şekil şukul renkleri vs güzel ama bence vast kulaklıklar. ben bisiklete binerken alt taki linkteki ürünü kullanıyorum. bence güzel kulaklık fiyatına göre sesi bence çok güzel.
www.vatanbilgisayar.com

valla ben kulaklıklar kulağımdan düşüyor diye aldım bundan bi tane. bu da acayip rahatsız ediyor o çıkıntı yeri acıtıyor, kullanmayacağım bırakacağım sonunda. bence bir dene öyle al ya da ben kullanmayı beceremedim belki de bilemem.

Elektronik müzik, elektronik alt yapılı gündemdeki pop şarkıları tarzı şeyler dinliyorsan Urbanears fiyat performans olarak çok iyi, şekil şükül de güzel. Lakin Marshall nere Urbanears nere? Kulak içi olanını denemedim ama Marshall kullandığına göre rock vb müzikler dinliyorsun diye tahmin ediyorum. Sennheiser, Koss, AKG gibi markalara bak.

@suq, aynen Marshall minor'ü de o yüzden çok seviyordum kulağıma tam oturuyordu. Deneyebilcek bir yer bulabilirsem deneyeyim bari param boşa gitmesin.

@r_u_h, tamamen kulaklığın şeklinden dolayı marshall'a alternatif olarak bunu buldum. normal kulakiçi kulaklıkları kullanamıyorum bir türlü rahat edemiyorum.
marshall minor piyasada yok maalesef, marshall'ın kendi sitesinde de gözükmüyor. Bulsam aynısından alacağım.

kulak üstü düşünürsen koss porta pro;

bira

tadı güzel olsun diyorsanız bailleys deneyebilirsiniz. hem içimi tatlıdır hemde sarhoş etmez.

not: bence tadı güzel bir içki yok

içki kültürüm yok da bira acıdır, bir iki içmiştim.
ben şarap diyeceğim buna, yarım kadeh falan nasıl oluyorsa tam bilmem. idare eder bir şarap alıp deneyebilirsiniz.
ben olsam içmem ama içeceksem de şarap içerim.

Vişne şarabı. Meyve suyundan hallice. Beğenirsiniz.

Martini tatlıdır mesela
Malibu, baileys gibi içkiler de öyle. Malibuyu sütle karıştırabilirsiniz.
Bira ve şarap da bir bardakla sarhoş etmez ama tadı güzel gelmeyebilir

aci olmayan icki yok maalesef. ama light bira deneyebilirsiniz. alkol orani cok dusuk oldugundan ilk iciste rahatsiz etmez.

Terra kalecik karasi rose sarap

baileys, fazla tatlıdır fakat filtre kahve içine 2 parmak ekleyince nefistir aynı durum kahve likörü için de geçerli.

bira acı geliyorsa ki gayet gelebilir, cider denemenizi tavsiye ederim. bi nevi alkollü meyveli gazoz

doluca'nın safir adlı şarabı.

bilet kombine öncelikli ve diğer stadlarda maça gidenlerden sonra kalırsa satılacak. 30 bin kombine olmuş, büyük çoğunluğu gider.
5-6 bin bilet çıkar diğer önceliklerden sonra, anında da tükenir gibi bekliyorum.
fiyat konusunda tahmin ya da bilgim yok ama normalden biraz daha pahalı olabilir.

baska sinema gösterimlerinde genelde anaakımın dışında kalmış filmler yer alır. festival filmleri fln gibi.
ben 2 hafta önce büyülü fener'de mustang isimli filme gitmiştim küçük olan salon zaten boştu. yani 5 kişi fln vardı. bilet bulmakta sorun yaşamazsın sanırım. bilet fiyatı 15 mi 17 mi öyle bir şeydi. filmi izlemek için herhangi bir üyeliğe ihtiyacın yok. zaten vizyonda zor yer bulan filmleri gösteriyorlar bir de üyelik fln gibi koşullar arayamazlar.

bilet fiyatını sinema belirliyor sanırım, orada bilet kaç liraysa. mesela ben toriumdakine gidiyordum, 10 lira mıydı neydi en son.

Ben Taksimdekine gitmiştim geçenlerde ama koltuklar falan çok kötüydü.Resmen 40 sene öncesinin koltukları.Üstelik tüm koltuklar hemen hemen aynı yükseklikteydi.
Ses sistemi de berbattı.Havalandırma hak getire.Bir klima koymuşlar, önüne de insanları çarpmasın diye karton yapıştırmışlar.
Büyük konuşmayayım ama bir daha kolay kolay Taksimdeki başka sinema'ya gitmem

T24

ismail saymaz nerde yazarsa artık.

diken
bianet
sendika.org

aa.com.tr
haberturk.com

t24 + 1, al jazeera türke de bakıyorum ben ama muhalif beklentin olmasın al jazeera'dan.

trivia crack sanırım dediğiniz oyun.

trivia crack diye atıyorum. bu aralar en popüler oyun o.

trivia crack, genel kültür oyunu ama genelde sorular oldukça basit oluyor :(

Daha detaylı ve zoru QuizUp var eğer o kesmezse.

Once, quizup oynuyorum zaten. Eğer ondan daha basit bir şeyse hiç bulasmayayim o zaman, sıkılıyorum zira bir süre sonra. Teşekkür ederim.

soruları daha basit ve bazende saçma oluyor.
Ama oyunu güzel yapmışlar. öyle karşılıklı yarışıp en çok bilen kazanmıyor. quizup beni sıktı mesela ama bundan sıkılmadım

Eklemek gerekirse sorular kendini çok tekrarlıyor. Kolay olmasının yanında aynı sorular çıktıkça da ben sıkılmıştım.

Ben quizup yukledim ama sanırım ıngilizce :( turkce desteği yok mi?

www.eksiduyuru.com

:))

Ahahahaha douchebag, herkesin ilgisini çekiyor demek ki :)

Bu aksam eyfel kulesi belcika bayragi renklerinde aydinlatilacakmis.

@haldemir peki biz fransa saldırısı sonrası ülkemizde bir yeri fransa şeklinde yaptık mı ?

Maç öncesi saygı duruşunda taraftarlar ıslık çalıp allahu ekber diye bağırdı.

Facebooktan geldim. Belçika için okuldakiler neden üzüleyim oh olsun çadırlar kurmuşlardı diye yazmışlar. Sonra aynı kafa burada bir şey olunca neden avrupa bizi umursamıyor der.
Pike+1

Bununla ilgili bir araştırma yapmıştı bir gazete ve genel sonuç, topraklarının %3ü Avrupa'da diye Türkiyenin Avrupa ülkesi olduğunu düşünmüyorlar yani umurlarında değiller. Bizimde çok sıcak durduğumuz söylenemez yani pike +1

Sanirsam bizde de bogazici koprusu fransa bayragi renklerinde aydinlatilmisti.

eksisozluk.com evet biz yapmısıız onlar yapmamıs .

işin doğrusu söylenmiş, avrupa'lı olarak görmüyorlar bizi, şu ortama baktığında haksız da sayılmaz.
bundan sonra sen üzülürsün üzülmezsin, o da senin bileceğin iş. ben üzülürüm, ama avrupa ve amerika'daki bu tip eylemlerin sözgelimi lübnan'dan ya da afganistan'dan daha fazla dikkat çektiği ve tepki gördüğü ortada. bu da normalleşmeyle alakalı değil mi? bombalara alışmakla ilgili, yakında türkiye'deki bombalar da benzeri duruma geçip, "son dakika" olmaktan çıkabilir bile.

@brk37 umursayan var umursamayan var. Arkadaşlarımın yarısı yabancı facede tr yi ne kadar sevdiklerini ve üzüldüklerini yazıyorlar sürekli i.hizliresim.com diğerlerini de atarım istersen? İnsanlar maçlarda yuhalar elin akplisi keşke bütün israilliler ölseydi diyince daha fazla duyuluyor. Senin yurtdışı versiyonlarında he müslümanlar sevgi kelebeği he diye düşünüyor.

Yurtiçinde bu kadar olay olur olurken. Birileri israilliler öldü diye sevinirken daha bazı gazeteler saldırı yerine başkanlık sistemiyle ilgili haber yapmışken yurtdışındaki insanlardan beklentiniz nedir anlamıyorum. Daha ülke içinde birlik sağlanamamış elin yabancısı iki gözyaşı dökünce kurtulucaz evet.

Okumadım ama sedat laçiner kitaplarını övüyorlar. Sınavlar bitsin okuyacağım ben de..

suriye: yıkıl git, diren kal - fehim taştekin. bu mu?
konu da suriye nasıl bu hale geldi gibi bir şey olmalı.

@suq
evet, fehim taştekin idi. teşekkürler.

@cahs
okuyunca laçiner için de yorum yaparsanız biz de okuruz.
:)

Tamam mutlaka yapacağım:) tanıdığım ve tavsiyesi benim için önemli olan birisi olduğu için yazdım. Yoksa "oooo kardeş bi kitap çıkmış herkes almış okumuş çok iyiymiş" tiplerinden değilim.

Ortadoğu'yu çok iyi analiz eden Hüsnü mahalli'nin bu konuda pek çok kitabı var.

Rosemary's baby.

the big lebowski dünyadaki en keyifli film bence.

this is the end.

Little Manhattan.

Henri Henri

(bkz: wristcutters a love story)

Snatch.
Biraz takibi zor ama keyifli matrak.

350 lira için 1000 tl çok saçma bahis.

geçen hafta a.madrid 1.20 den
bayern munich 1.33 den
barça 1.40 dan

milleti yatırdı hatırlatırım.

edit: kupon tuttu fakat ben yine de oynanmaması taraftarıyım bu kar için bu para riske edilmez.

galatasaray maç yapmadı dinlendi, bayern kısmen tedirgin geliyor ve 10 sayıya kadar mağlubiyete direnci zayıf olacaktır, adam yani 6-7 sayı mağlubiyetle tur atlayacaklar.
ama mesela fenerbahçe'nin başına gelenler de gelebilir, hakem kıyımı da olabilir, bayern gelmek istemiyor haberleri dolaşıyordu.
tabii ki tercih sizin bu durumda.

fehim taştekin +1

Türkiye'de iç savaş falan çıkmaz. Bkz: Cizre ve diğerleri.

yani türkiye'de çıkmaz diye bir şey yok ama biz yıllardır aslında bir örgütle savaştayız. orada bildiğim kadarıyla böyle silahlı bir muhalefet yoktu, işin içine silah girince iç değişti.
tabii burada -bana göre- çok düzenli ve hakkaniyetli olmasa bile bir demokrasi var. tek adam rejimi gibi bir şey olmadıkça iç savaş çıkma ihtimali kısmen daha az bence.
suriye'den ayrıştığımız nokta o gibi duruyor.

ama yarın öbür gün başkanlık falan filan gibi bir durum olursa ne olur bilemiyorum, gerçi o bile kıytırık da olsa hile hurda iddiaları da olsa sandığa gidecek.
aslında hdp'nin önemi de burada ortaya çıkıyor, büyük çoğunluk burun kıvırsa da. oy falan vermiyorum o ayrı da neyse o başka bir tartışma konusu.

bana kalırsa tc'nin dönüşümü daha ilginç.
laik-demokratikimsi bir ülkeden islamcı diktatörlüğe doğru koşuyoruz.