orada indirim kuponu kullanmak, burada bizim algıladığımız gibi değil.
insanlar çok düşmedikçe, kullanmayı kendilerine yakıştıramıyorlar.
mesela burada yeşil kartının olması gibi.
bunları ciddi şekilde kullanan bağımlı manyaklar var, o ayrı.
ama onun dışında, insanlarda "ihtiyacı olanlar kullansın" gibi bir zihniyet var.
bizde öyle bir şey olsa, bütün ülke kupon kullanır.
belki yüzde 10'luk dilim dışında.
dünyanın en (hiç de sevmediğim bir kelimedir, ama öyle) beleşçi halklarından biriyiz.
ama indirim meselesine katılıyorum.
bugün kayda değer tek indirim biletix'teydi ve geç haberim olduğu için üzüldüm mesela.
onun dışında indirim reklamlarına bakmadım bile.
bu "indirim" psikolojisini en iyi kullananlar madame coco ve english home bence.
adamlar bahsettiğin tarzda her pazartesi bir kategoriye indirim yapıyor ve dükkanlarda sıra olunuyor.
mesela çift kişilik yorgan fiyatını 40 liraya düşürüyor, millet çullanıyor.
bence çok akıllıca ve doğru.
ama bizim insanımız bu konuda aptal biraz.
yani ticaret yapanlar.
mesela kendi sektörümde de bunu çok görüyorum.
biraz fiyat düşür, sürümden kazan, iş yap.
mantıklısı buyken, şımarık şımarık fiyat veriyorlar ve bu sefer hiç iş alamıyorlar.
yani o işi olduğu gibi kaybediyorlar.
küçük esnaf bile, "müşterimi hoş tutayım da, marketlere kaptırmayayım" diye düşünmeden, o müşteri sürekli müşterisi mi, kaybederse aylık cirosu ne kadar etkilenir falan diye hesap yapmadan, sadece o anı düşünerek hareket ediyor.
çünkü aptal.
ve aslında ticarete kafası çalışmıyor.
herkesin "esnaf" olamamasının nedeni de bu.
o yüzden müşteri memnuniyetine önem veren şirket sayısı 2-3 tane.
çünkü o anki gelirine bakıyor.
o an en fazla ne kazanabilirse, o kadarı kâr, gerisi önemli değil.
uzun vadede çok fena tabii.
bizim milletimiz tek bir hamleyle köşeyi dönme hayali kuruyor.
çalışarak kazanayım derdi yok, belki de ondandır.
0