cevapta gayet net hayır

evet.

bence hayır.
Kesinlikle hayır hemde.

çok abartılıyor. hayır.

dipnot: son zamanlarda moda oldu. ulen ben ünive yeni başlamışken ilk sezonu vardı yeni başlamıştı ozamanlar ben izliyordum bikaç arkadaşıma bahsettim umurlarında olmamıştı. kimse dönüp bakmıyordu bile. son sezonlar iyi olunca millet fazla abarttı bence.

benım gozlerımın gordugu en guzel şey

degil.

iyi ama en iyi diyemem.

en iyi değil ama çok iyi.

kime göre ? neye göre ?

breaking bad şu an 20-30 yıllık ömründe hadi abartalım 50 dizi izlemiş bir insan için en iyi dizi olabilir.

en iyiyi belirleyen ne ? simpsons, friends ? ne bileyim bizimkiler, dallas, yalan rüzgarı ?

neticede herhangi bir şeyin "en iyisi" olmaz. ille de olacaksa bu en iyiyi belirleyen kriterler belirlenmeli önce.

izledim, çok beğendim. benim izlediğim en iyi dizi. ama gelmiş geçmiş en iyi dizi değil, olmamalı en azından. en iyi dizi buysa bir sorun var demektir.

Prison Break gelmiş geçmiş en iyi dizidir.

abartı bir dizi. oz ve six feet under çok daha iyi

Kişiye göre değişir bu.. Kimine göre gelmiş geçmiş en iyi dizidir, kimine göre izlediği en iyi dizilerden biridir.. Benim için şimdiye kadar izlediğim en iyi dizilerden biridir..

hayır. six feet under gibi çok gerçek ve mükemmel bi dizi varken o sıfatı alması benim için imkansız. başkası için öyle olmayabilir.

1- Hayat Ağacı
2- Marimar
3- Breaking Bad

Hangi diziyi izlemesem, izleyip de yarıda bıraksam bi süre sonra o dizi yardırıyor ve milletin dilinden düşmüyor. Öyle olunca da ben onu izleyemiyorum tekrar. Bir şeyleri kaçırdığımı hatırlayıp duruyorum.

Bence "hayır". Gelmiş geçmiş en iyi dizi olamaz. Ayrıca ağzına sıçayım Breaking Bad'in. :/

gelmiş geçmiş en iyi dizilerden biri.

hayır. six feet under'ın yanına yaklaşabilen olmadı şu güne kadar. hatta ikinciliği de oz ve wire paylaşır. belki üçüncülüğe ortak olur

dizi mi?*

1.prison break
2.diğerleri

diğerleri kısmında başı çeker.

Benim izlediğim diziler arasında (ki az buz değildir 60a yakın) en iyisi diyemem ama en üst sıralarda kesinlikle, aynı zamanda, finalini en iyi bağlayan dizidir kesinlikle.

bu tik atma saçmalığı nedir la?

hbo yapımı bir sürü dizi var. bak six feet under denmiş, oz denmiş, the wire denmiş. daha söylenmemiş olan GoT var, Boardwalk Empire ve The Sopranos var. değil maalesef en iyi dizi.

Benim için sadece gelmiş geçmiş bir dizi olmuştur. Six Feet Under varken lafı bile olmaz

kesinlikle evet

zaten hayır diyecektim ama hayırları tiklemediğini gördüğüm için hayır kere hayır.

kafan çok güzelmiş güle güle kullan.

beyler kişisel zevk diye bir şey varmış.

değil. oz izlemedin sanırım. en iyi dizi oz'dur demeyen herkes oz izlememiş demektir. en iyi dizi oz'dur çünkü. izleyip sağlamasını yapabilirsin.

prison break diyenler var, oz prison break'i tokat manyağı yapar. pb'den sadece t-bag oz'da rahatça yaşayabilir, o da 1 haftaya oğlan olur.

tabii ki hayır. yani breaking bad'in güzel yanı boka sarmadan bitirebilmesi oldu ve bu yüzden farklı anılacak. yoksa house mesela çok daha güzeldi bence. sadece aç gözlülerdi ve gereksiz uzattılar. dexter'ın ilk 4-5 sezonu yine öyle. friends tümden daha iyi bence. modern family yine daha iyi. downton abbey daha iyi, Louie daha iyi, doctor who ve sherlock ezer geçer. karakter derinliği olarak bile düşünsen don draper walter white'tan çok daha derin bir karakter en basitinden. the simpsons iç savaş durumunda olan bir ülkede 20 dakikalığına hayatı durdurabilen bir dizi örnek vermek gerekirse. breaking bad'in bu tarz özellikleri de yok.

size bu programlama dillerinin farklarını, bilmemnelerini detaylı bir şekilde bir mühendisin, coder'in burada açıklaması nadir, şans işi olabilir.. ama olur mu olur... ama o adam(ya da bayan) cevaplayasına kadar ben size bir şeyler tavsiye edeyim... bu gibi versuslar hakkında youtube'de ingilizceniz biraz varsa detaylı bilgiler edinebilirsiniz... forumları törpüleyin derim ;) ama bir şeyi hayal meyel hatırlıyorum ki c# daha iyi, popüler gibi..emin değilim tabi

Ekleyim.c# javadan turemis bir dildir. Ve microsoft'a gore birbirlerine %70 oraninda benzerler daha yazardim ama mobilim yarin yazarim.

ikisini de kullanmış, şu an da java ile çalışmakta olan biri olarak temel olarak şunları söyleyebilirim: c# çok daha feature-rich bir dil (delegate'ler, enum'larda sağladıkları kolaylıklar, lambda expression'lar, operator overloading vesaire), java'da ise amelelik daha fazla, çok verbose bir dil ama kod okunabilirliği daha fazla.

mantıkları çok benziyor, hatta aynı diyebilirim. MS'in tüm .NET platformunu sunması sebebiyle api'ler, framework'ler arası entegrasyon daha kolay oluyor, hatta bazı şeyleri kod yazmadan hallediyorsun. C#'ı daha anlamadan giderken, Java'da yaptığın her şeyi anlayarak gitmen gerekiyor.

C# bu feature-rich'liğinden dolayı bazen OOP konseptinden Java'ya göre daha fazla uzaklaşıyor, Java için pure OOP'ye daha yakın diyebiliriz.

C#'da checked exception yok, java'da var. Tartışmalı bir konu ama olmaması daha iyi denebilir.

C#'ta syntactic sugar epeyce daha fazla.

C#'ta da java'da da boxing ve unboxing var ama C#'ta primitive data type keyword'leri aslında wrapper object'leri için birer alias'lar. Java'da tanımlanan primitive type gerçekten primitive type oluyor. burada da C#'ın avantajı var bence.

Event ve Listener olayları farklılaşıyordu hatırladığım kadarıyla, C#'tan uzun süredir uzak kaldığım için tam hatırlamıyorum.

C# CLR üzerinde, java JVM üzerinde çalışıyor. Burada Java'nın çok çok sağlam bir avantajı var bence, JVM çok sağlam bir spesifikasyon ve özellikle Oracle Hotspot, OpenJDK, IBM JDK gibi sağlam implementasyonları çok sağlam sanal makineler. JVM cross-platform olmasına rağmen Windows üzerinde dahi CLR'dan daha başarılı bana kalırsa. (Hatta Scala'nın geliştiricisinin bir lafı var, Java'nın bir olayı yok ama JVM çok sağlam diye).

Ben platform bağımsızlığı, açık kaynaklı yüzlerce çok başarılı framework'ü ve komüniteden beslenmesi sebebiyle Java'yı daha çok seviyorum. Ayrıca çok büyük, sağlam kaynağa ihtiyaç duyacak projeler genelde process/thread yönetimi daha iyi olan UNIX tabanlı makinelerde çalışıyorlar (bunda Oracle, IBM gibi büyük firmaların hegamonyasının da etkisi var, kabul), bu makinelerde de JVM canavar gibi çalışıyor, Microsoft ve teknolojilerine bağımlı kalmıyorsun.

quinn deb'e evlenme teklif etti, ayrıldılar :)
dexter ile quinn arasındaki mevzu derken ne kastettiğini anlamadım.

quinn bir ara dexterı takip etmeye çalışmıştı.

debra cocuk istemiyordu bu yuzden aralari bozuldu diye hatirliyorum. ve quinn dexterdan supheleniyordu.

quinn debraya evlenme teklifi etmişti ama bu durum debrayı korkuttuğu için ayrılmışlardı. sonra da o yaşlı dedektif mi olmuştu, o önce miydi ay hatırlayamadım o kadarını.
quinn dexterdan kıllanıyordu, bir işler karıştırdığını düşünüyordu, tarzından tavrından bi önsezi geliştirmişti yani, bi ara bayaa da sıkıntı yaratmıştı dexter için ama sonra bıraktı peşini.

quinn, dex'in bir işler karıştırdığından şüpheleniyor. en başından beri öyleydi.

dexter hakkinda konusuyordu debra da abime iftira atiyorsun fln diyordu..
sirf teklif yuzunden mi oldu yani

resmen aydinlandim su an sagolun

Jailbreak var mı? Sanki Jailbreak'le yanlış custom firmware atılmış gibi cihaza.

bu iphone'un multitasking'inin çalışma şeklinden kaynaklanıyor. iki uygulama arasında geçiş yapıyorsun, varsayalım telefonunun 1 GB ram'i var, bu uygulamalardan biri 800 biri 400 MB ram kullanıyorsa sen bu uygulamalar arasında geçiş yaptığında, yeni geçiş yaptığın uygulamanın bellek ihtiyacını karşılamak için arka planda'ki app'lerin geretiği kadarını öldürür, belleklerini free'ler ve mevcut uygulamaya verir.

"iki app arasındaki geçişte önceki app'in state'i korunsun" gibi bir şeyi garantileyemezsin, ancak arka plandaki diğer uygulamaları kapatarak bu ihtimali azaltabilirsin. orada kapattığın uygulamaların da aslında kapalı veya açık olabilecekleri, senin bunu bilemeyeceğin aklında bulunsun.

bu durumun son zamanlarda daha ayyuka çıkmasının sebebi ise ios'un güncellendikçe yeni versiyonunda daha çok bellek kullanması. bu sebeple app'lere daha az bellek kalıyor ve aynı anda iki-üç app'i ram'de tutamıyor cihaz. bir yandan da app'lere sürekli yeni feature geliyor, bu da daha fazla bellek kullanımı demek.

çözümü ise daha yüksek ram = daha yeni telefon, iphone 5 mesela. android'in bu olaya yaklaşımı nasıl tam bilmiyorum ama o da çözüm olabilir.

RAM'i yetersiz kalıyor telefonun, bende de aynı sorun var. Samfisher'ın anlattığı gibi direkt. Yenisini alıcaz mecbur.

amlarına koyayım onların çok ayıp ediyorlar

commodore zamanlarından kalma nostaljik bir şey

çoğu kişi hastası o müziklerin. ben de çok severim.

(bkz: keygen müziği dinlemek)
(bkz: keygen music)
(bkz: düğünde keygen müziği çalmak)

O dediklerin 8 bit müzik, ve içlerinde çok çok güzel olanlar var. Kısıtlı bir bit depth ve ses dalgaları (kare dalga) ile neler yapılabileceğinin çok iyi örnekleri. en.wikipedia.org

Jesper kyd dediğimiz adam scene kökenli mesela, zamanında o iğrenç dediğin şeylerden yaptı: www.youtube.com

Sonra bunları yaptı:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com


Bence saygı duyulabilir :)

Üzerinde yazarda 4 yada6 olmalı

çok içme ondan, sakat.

zamanında nasıl indirileceğini anlatmıştım: eksisozluk.com

(bkz: Alternatif akım)
(bkz: sinüs dalgası)

gerçek sinüs üretmiyor da ne üretiyor o konuda bir fikrim yok ama.

Dostum sağol da ben bu konuda hiçbirşey bilmiyorum cahilim yani. Hayatımın hiçbir döneminde duymadım mazur gör :(

Nispeten yüksek gerilim ile çalışan cihazlar(50V ve üzeri) yani TV'ler, buzdolapları falanlar filanlar, hepsi alternatif akım denen bir elektrik akımıyla çalışır. Alternatif akım, adından da anlaşılacağı üzere sürekli "alterne" olan bir akımdır. Yani pozitif ve negatif yönde salınım yapar. Bu salınımlar da idealde bir sinüs dalgası çizer.

True Online olmayan güç kaynakları, besleme akımını düzeltmez. Elektrik kesildiğinde üzerindeki pilden beş on dakika daha sistemi besleyerek sistemi düzgün bir şekilde kapatabilmek için süre kazandırır. Bu tiplere line interactive deniyor.

Cihazlarını koruma amaçlı bir güç kaynağı arıyorsan true online almalısın. Onlar, şebeke elektriği ile sürekli şarj durumundadır. Pillerinden de sürekli sana elektrik sağlar. Pilin sağladığı elektrik de düzgündür. Yani düzgün bir sinüs şeklindedir.

@alperz çok sağol bilgilendirdiğin için.

peki şu durumda ne yapmam gerekiyor? bana bir ürün önerebilir misin veya ürün adı?

amacım dediğim gibi tv yi ve donanımlarını bağlamak.

Olması gerekeni söyleyeyim;

1. İşi bilen bir elektrikçiye evin elektrik sisteminin topraklamasını ölçtür. Yeterince iyi değilse, topraklamayı kuvvetlendir. Topraklama toprağa bakır çubuk sokmakla olmuyor. En az 1 metrekarelik bakır plakayı toprağın bir kaç metre içine gömmek gerek. O iş biraz masraflı ama hem senin hem cihazlarının sağlığı için gerekli.
2. Elektronik cihazlar için true online ups kullan.
3. Elektrik kesintilerine karşı, true online ups'in öncesine line interactive ups bağla. Yani şebeke -> line interactive -> true online -> tv şeklinde bir bağlantı.

İdeali budur.

Mesela bu adamlar yapmış bir tane, kendi aküsünden 10 dakika besleme de yapabiliyor.

www.acdc.com.tr

çok sağol.

modemi kapat biraz bekle geri aç.

modemi aç kapa. uydunet kullanıyorsan 4440126yı ara değiştirsinler.

modemini resetleyip ip numarandan kurtulamazsın. düz mantık: o zaman kredi kartları çalınıp modem resetlenirdi sonra kafa rahat. modem resetleyip en fazla counter strike da banlandığın servera tekrar girersin.

ne diyorsunuz siz ya :)

özellikle aylık para verip sabit ip istemediysen, modemi kapa aç.

eğer başın belaya girecek bir şey yaptıysan ip değiştirmek seni görünmez yapmaz, geçmiş/kullandığın ipler tutulur..

change ip programları var. 1 dk amerikada 3 dakika belçikada gösterir seni. benden duymadın, bye.

@neil manke adam ip değiştirmek istiyorum demiş fbi peşimde ip değiştirip atlatmam lazım dememiş. dinamik ip kullanıyorsanız (ki türkiyede servis sağlayıcılar özel olarak talep etmezsen dinamik ip verirler) modemi açıp kapadığın takdirde public ip'n değişir.

sharpkit.net isine yarar mi bilmem ama denemekte fayda var

edit: java ile alakasi yokmus diyorlar

.NET İN OLAYI BU ZATEN :D

j# ile yazılmış bir program
c# ile yazılmış program aynı platformda çalışsın derleyiciler ile

.net çalışsın diye dolayısı ile j to c ya da c to j olmaz zaten her iki programcık derlendiğinde aynı .net kodu na dönecek ya da aynı işi yapan kodlara dönecek convert edemezsın derlrsin aynı işi yapar.

j#'da java syntaxında microsoft .net framework üstünde geliştirilir. sanırım sizin aradığınız direk java nın framework'ü üzerinde çalıştırılacak bir kod. (jre7 fln). eğer bahsettiğim şeyi istiyorsanız, eminim vardır ama o tarzdaki converterlar pek iyi çalışmaz.

alembic+1

@netadam ne alakası var adam c#'tan java'ya çevirmek istemiş.

teşekkürler

www.btk.gov.tr

GSM İşletmecilerinin Abone Kayıt Merkezleri tarafından alınan kayıtlar elektronik ortamda ve belge olarak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na iletilmektedir. Elektronik kimlik bilgisinde sorun bulunmayan bütün başvurular, kişilerin mağdur olmamasını teminen eş zamanlı olarak Mobil Cihaz Kayıt Sistemi’ne (MCKS) aktarılmaktadır. Daha sonra yapılan incelemede belgelerinde eksiklik ya da yanlışlık olan cihazlara ait IMEI numaraları tekrar kayıt dışına çıkarılmaktadır. Bu nedenle verilen evrakların abone kayıt merkezlerine eksiksiz olarak sunulması gerekmektedir.

her türlü açılıyor, merak etme. kayıt yaptırınca 2-3 güne açılıyor. geçici kayıt olup düşse bile bir şekilde açılıyor. kendimden biliyorum.

denenmiş, zamanında kendi yazdığım kod.

object adlı nesneyi BLOB'a çevirme:
ByteArrayOutputStream bos = new ByteArrayOutputStream();
ObjectOutput out = new ObjectOutputStream(bos);
out.writeObject(object);
byte[] personAsBytes = bos.toByteArray();
out.close();
bos.close();

BLOB'dan geri nesneyi elde etme (object olarak):
Blob blob = (Blob) ...(burada db'den alacaksın blob'u)...;
ObjectInputStream ois = new ObjectInputStream(blob.getBinaryStream());
Object object = ois.readObject();
ois.close();


DB kısımlarına girmedim, JDBC veya ORM kullanımına göre değişir o kısım çünkü.

ben online fotoğraf saklamam ama cubby diye bir sistem var çok güzel bak
istediğin klasörleri seçiyorsun onu hem bilgisayarların arasında senkronize ediyor hem internette depoluyor
dropbox gibi tek klasöre bağlı değil ve hangi klasöre hangi bilgisayardan erişilebileceğini seçiyorsun
sildiğin dosyaları istersen depolamaya devam ediyor internet sitesinden girip ya komple siliyosun ya da direk siteden kurtarma şansın var
ayrıca düzenlenen dosyaların eski versiyonlarını da sistemde tutuyor
tabi online yerin dolduğunda otomatik silmeye başlıyor
hamachiyi yapan şirket yapmış bunu 5 gb bedava alan veriyor

hazır elime fırsat geçmişken referanslı linkimi paylaşayım
eğer verdiğim linkten kayıt olursanız ve programı yüklerseniz bana 1 gb daha alan verecek
cub.by şimdiden teşekkürler

Flickr'ın pro versiyonu o işe çok uygun diye hatırlıyorum. Dropbox falan fotoğraf saklamak için çook pahalı kaçıyor.

(bkz: Picasa)

şu siteleri kullananız var mı? Ya da bu işlerden iyi anlayalar hangisini önerir.

picturelife.com
trovebox.com
www.smugmug.com

ubuntu one. 5gb'a kadar depolama alanı var.

yandex.disk

bir çok şeyi buraya atıyorum.

dropbox gerçi hepsini değil ama bazılarını

yandex' de tutuyorum. birkac arkadas ekleme vb. isiyle 9gb kota almistim ordan.

android telefonuma kurdugum yandex.disk uygulamasinda da whatsapp resimleri ve kamerayla cektigim fotolarin oldugu klasorunu eszamanlanacak klasorler olarak gosterdim. haftada bir eklenen dosyalari listeden secip senkronize ediyorum. tum fotolar ek bir baglantiya vb. ihtiyac olmadan yandex.disk uzerinde duruyor.

box.com da
yaklaşık 15GB arşivim var

şirket mailin varsa box. 50 gb veriyor. foto değil de 25gblık müzik arşivini oraya attım heryerden ulaşıyorum, mis.

kendi dedicated server'ım var, gallery (galleryproject.org) kurdum oraya, orada saklıyorum.

Herkes kendi anlamını çıkartabilir. Benim çıkarttığım iki kuşak arasındaki yarış. Kimin kazandığı videoda da belli.

ufacık bir uyarı, işaret, mesaj(kazara yüzüğün düşmesi) gerçek bilgiye/doğruya,erdeme ulaşmamıza(odadaki herşeyin yapmacık olması) sağlar. ben bunu anladım.

çocuğun dedesi ölmüş muhtemelen. "ölmeden önce bunu engellemek için ne yapabilirdim"i görüyor rüyasında. ben de bunu çıkardım.

nesil gittikçe yapaylaşıyor,yalnızlaşıyor.

hatta izleyenleri varsa anlayacaktır beni black mirror 2. bölümde (pedal çevirme olayı olan bölümü kastediyorum) anlatılmak isteneni anladım ben biraz da

bence bi anlamı yok herifin biri 3dmax kasmış.

@yigitabi

max değil maya ile yapılmış bir animasyon.

max maya ya da başka bir şey işte 3d animasyon :)

kaybettiğimiz insanlardan bize kalanlar sadece fiziksel hatıralar değildir gibi bir şey demek istiyor zannedersem.

Muhtemelen combofix virüs diye dosya falan sildi yada reg kaydı ondan yapıypordur.

Combofix işini bitirdikten sonra bilgisayarı bir kez yeniden başlatmak gerekiyor. Yap, düzelir tahminimce.

monitörünün kalitesi yetersiz geliyor.

monitörle alakalı 60 yeterli bence

monitörünün desteklemesi gerekir. crt'lerde 100'e kadar gidiyordu, lcd'lere geçildikten sonra epeyce bir süre 60 gitti sadece, yenilerde lcd ve 3d teknolojilerinin ilerlemesiyle lcd'lerde 200 ve üzerine çıkıldı.

çoğu lcd halen sadece 60hz destekliyor.

monitorunun marka modeli ve şu an kullandığın ekran çözünürlüğünü söyleyebilir misin?

bu arada kalitesi yetersiz geliyor demeyelim daha çok renk üreten ips monitörler genelde böyle.

bahsettiğin özelliklerden bu cihazda oyun oynayacağını hissettim. i7 işlemcili bir laptop üzerinde oyun oynandığında ısınmaması gibi bir durum pek söz konusu değil henüz. yeni nesil i7'leri soğutmak o kadar kolay bir süreç olmadığından genelde ısınıyor cihazlar. i5 bence hala laptoplar için en optimum işlemci.
verdiğin fiyat aralığında da şuan için piyasadaki en alınası cihaz asus n55sf i5 modelleri. bir bak derim.

www.istanbulbilisim.com.tr

al bunu. param olsa hemen alcam

aradığın laptop bu: www.teknosa.com

ev arkadaşım aldı, canavar gibi. ekran kartı da epeyce sağlam, yeni bir model. ısınma sorunu yok. fiyatına göre çok çok acayip iyi bir cihaz.

edit: full hd değil ama benim laptopum 18.4 ve full hd olan bir laptop, şunu söyleyeyim, laptopta ekran nispeten büyük bile olsa full hd'nin hiçbir anlamı yok. hatta ekstra işkence, sonra dpi scaling falan ile uğraşıyorsun, öbür türlü yazılar çok küçük oluyor.

al, olmadı birkaç ay idare et, sonra da ucuz yollu full hd bir 27-30 küsür inç hdmi monitör alır keyfine bakarsın, monitörler çok ucuzladı.

www.sadecenotebook.com

Ben aldım bunu şu an bu laptoptan kullanıyorum. Mükemmel bir cihaz ama freedos. Elinde upgrade win8 varsa da orijinal oluyor o, ben de öyle yaptım.

worden baştan 2.

bu da visual studio (renkler ters ikonda): cetince.com

sondaki de command prompt (cmd) sanırım.

pycharm, netbeans, smartgit ve sourcetree de var ortalarda.

saat ve tarihi belli bi işlemlerden geçirip rastgele bi sonuç üretiyor :)

sonlu durum makinesi işte. aynı girdi aynı fonksiyonda aynı çıktıyı üretmek durumunda. random diye bir şey yok. rastgelelik için kendi dışındaki etkenlere bakması lazım.

sistem saatinin modunu alıyor 20 ye göre mesela.

sürekli değişen değerler referans alınarak (saat gibi) üretilir.

iso doğru söylemiş. bilgisayarın ürettiği random sayı gerçek bir random değil. ama yapılan basit bir random sayı talebi ise kullanılıyor elbette. ancak teknik anlamda gerçek random değil.

Hiçbir şey rastgele değil ^^

Arkadaşın dediği gibi belli bir tarih\saat aralığındaki milisaniyeye göre üretebilir, işletim sisteminin yada işlemcinin sürekli kullandığı zamanlayıcıya göre ütetilebilir, timerlara göre üretilebilir.

1-20 arası rakamı seçme kurgusunu siz de kendinize göre yapabilirsiniz. Son terim + ilk terim = 21. yani seçebileceğimiz 21 tane sayı var. Her rastgele sayı üretimi istenildiğinde o anki milisaniye değerini alıp, son terimin modunu alıp, milisaniye cinsindeki değere bölüp, son terimden çıkarabilirsiniz. Buna göre de 20'den büyük olmaması için milisaniye değerine göre koşul yazarsınız. Milisaniye cinsindeki değer 20den büyükse saniye bakarsınız, falan falan falan.

^_^

random algoritması o kadar dandiktir ki.
VB.6 da

bir komut vardı unuttum, onu yazmadan
rand() dersen devamlı aynı sayıyı bile verebiliyordu aynı dakika içerisinde.
zamanla ilgili yani kesinlikle.

zamanla ilgili olabilitesi olmasina ragmen her zaman zaman ile alakali degildir. random sayi su sekilde uretilir. Elimizde 1'den en buyuk tam sayiya kadar olan sayilarin tutuldugu bir dizi olsun. Belli bir fonksiyon ile bu dizi karistiriliyor. Daha sonra sen her random sayi istediginde bu diziden en bastan baslayarak sirayla sayilari sana veriyor. Random'un ne kadar random oldugunu belirleyen sey bu dizi karistirmak icin kullandigimiz fonksiyon. Bu fonksiyona verdiginiz degere gore serinin karisma sekli degisiyor. Bu degere 'seed' denir. Seed'i ayni verdigin surece ayni sirada cektigin random sayi her zaman ayni olacaktir. Bu seed icin bazi implementasyonlar saat degerini alir, bazilari cpu_clock denilen bir sey alir. Eger programciysan programin icin sen kendi seed'ini belirleyebilirsin. 1-20 arasinda istiyorsan da bu seriden aldigi sayinin mod 20'deki karsiligini doner.

@cruseo o aynı değeri vermesinin sebebi, öncesinde bir komut dediğin random fonksiyonuna verdiğin seed olmasın? seed vermezsen aynı sayıyı üretmesi normal.

daha önceki cevaplarda da söylenmiş, random belli fonksiyonların bir sonucu ve dolayısıyla deterministik, aynı input'u verdiğin zaman aynı output'u vermek zorunda. bu sebeple bu fonksiyonun bir şekilde seed edilmesi gerekiyor, bunda da genelde sistem saati kullanılır. C'de sistem saatiyle random fonksiyonunu seed etmek için srand(time(null)) gibi bir şey dersin mesela programın bir anında, bundan sonra rand() fonksiyonuyla üreteceğin sayılar random olur. Ama mesela her rand çağırmandan önce srand yaparsan iki komutun işlenmesi arasında geçen cpu cycle sayısı aynı olacağı için sana sürekli aynı değeri döndürür.

Java'nın random class'ından üretilen random'lar epey başarılı bulunur mesela, tabi ki sistemde tek değişkenimiz saat değil, ekrana giden output, klavyeden girilen input, diğer donanımların mevcut state'leri gibi birçok farklı öğe kullanılabilir, java da birçok farklı yerden farklı değer alarak bir random sayı üretiyor, bu da java'nın randomunu daha başarılı yapıyor.

Bu randomlar hep aynı input tekrar verildiğinde aynı output'u verecekleri için pseudo-random. Gerçek random için bazı donanımsal çözümler var, bir adet random number generator alıyorsun mesela, bu bir donanım, içinde yanlış bilmiyorsam radyoaktivite ile ilgili bir şeyler var ve bunlara dayanarak öngörülemeyecek sonuçlar üretiyor, bu bir çözüm.

Ayrıca internette gerçek random number sağlayıcılar var, hatta onlardan parayla hizmet alabiliyor, sundukları apileri falan kullanabiliyorsun. Onlar da uzaydaki sinyalleri falan baz alıyorlar, değişken sayısı sonsuza yaklaştıkça random da o kadar real random oluyor.

Ha bir random generator'ın ürettiği sayılar ne kadar random'dur, bu da monte carlo methodları ile belirleniyor, istersen araştırabilirsin.

Bu işin fazla derinine inersen felsefi tartışmalara kadar gidiyorsun. Son olarak: dilbert.com

bende de öyle oluyor. kumandalı veya kumandasız tv'yi de kapasan?

Muhtemelen monitörün dandikliği, bende gayet de geçiyor, hdmi'dan görüntü sinyali gelmeyince geçmesi lazım.

try catch yazınız, hata verdiği yeri tutunuz. olur gibi geliyor bana o şekilde.

o mevzuya tam hakim değilim
başka bi yolu varsa iyi olur

muhtemelen array dışına çıkıyorsunuz.

kontrol etmeden önce i'nin s2.length'ten büyük olup olmadığını kontrol etseniz?

işin açığı s2.length komutu da çalışmıyor

null kontrolu olur. yapamıyorum derken kastın ne? biraz daha aciklayici olman lazim.

kodunu buraya kopyalasana bakalim

kodu ekledim

s.length() yazmissin s2.length olacak

anladığım kadarıyla aralarında boşluk bırakılarak girilen sayıları topluyorsun.

girdi = "1 2 3 4";

ise çıktı 10 olacak şekilde.

fakat for döngüsünde s.length demişsin, s2.length demen lazım, bunu dedikten sonra zaten null kontrolü yapmana gerek kalmayacak çünkü for döngüsü içinde olacağından array dışına çıkman mümkün değil.

şöyle bir şey yani.

evet düzelttim orayı.
parantezli olanla parantezsiz olanın farkı ne peki?

bu arada null kontrolu hala yapamıyorum.

@ocanal evet haklısınız hocam da ben hala arzu ediyorum null kontrolu yapmayı.
neden olmuyor ki?

parantezsiz length çalışmaz, java'da String'in uzunluğu length metodu ile alınır, input parametresi yoktur. metod olduğu için parantezi var.

ayrıca null olan yani bellekte yaratılmamış bir nesnenin metodunu çağırmaya çalışırsan runtime'da nullpointerexception'ı yersin. o yüzden önce string null mı diye bak, sonra length()'i çağır. veya try-catch bloğuna koy, nullpointerexception'ı yakala, orada ona göre davran.

edit: array'de length method olmadığı için parantezsiz olacak, s2.length olacak, öyle yapınca null kontrolün de çalışıyor.

sorun null kontrolünde değil, şu halinde tamamen gereksiz olsa da yine null kontrolü yapabilirsin.

ama array dışına çıkıyorsun null kontrolünden önce haliyle ArrayIndexOutofBoundsException hatası alırsın.

ideone.com (null kontrollü olanı)

edit: array dışına çıkmanın nedeni de s.length ile iterate edip s2[i] yapıyorsun.

s'in eleman sayısı s2'nin eleman sayısından fazla olduğundan s2[i] hata veriyor.

array dışına çıktığımda hata aldımğıma göre
array'in sonunu ancak try catch ile mi bulabilirim yani?

try catch'i bu amaçla kullanmak iyi olmaz.

array'in sonunu zaten biliyorsun.

s2[s2.length-1] array'in sonuncu elemanı olur.

sona gelince özel bir şey yapmak istiyorsan,

if (i == s2.length-1) {
// aha son eleman
}

gibi bir kontrol yapabilirsin.

ha evet o komutu çalıştırabilmiştik demi :)

hocam son bir soru.
array uzunluğu bulurken
s dizisi length() ile s2 dizisi length ile oluyor.
bu neden?

Çünkü,

s bir String

s2 bir String array (String[])

string uzunluğu length() metodu ile bulunuyor.
www.tutorialspoint.com

array'lerde ise length bir metod değil data attribute.
www.tutorialspoint.com

çok teşekkürler
allah razı olsun hepinizden
yine görüşürüz ama :)

soruyla alakasız olacak ama bu sene derste çok değerli bir hocamız (kendisi prof hematolog-immunolog olur) , elektro likit sinek ilaçlarının lenfoma riskini artırdığını söylemişti. bence sen onu komple at karşim:)

elektrolikitler tablet kadar etkili değil. Ayrıca cam açacaksan da komple her yeri açma, odada esinti yaratma. hatta odayı bir iki saat kapalı tut, elektrolikit odayı şöyle bir doldursun, sonra camı hafifçe açıp yat. çok da bir işe yaramıyor o zımbırtılar malesef.

ayrıca onu dik tutabilsen iyi olurdu, fişinin girdiği yerden dönüyor onlar, ayarlayabiliyorsun. prizin altı boşsa sorun olmaması lazım.

Aynisi benim de basima geldi yatay taktigin zaman pek ise yaramiyor ama dik durdugu zaman uzak tutuyor sinekleri.

enteresan, yatmadan önce pozisyonunudeğiştirdim zorlayarak dik konuma yakın bir hale getirdim ve sinek konusunda başarılı oldu. çok tuhaf.

@hickimsenin hicbirseyi: lenfoma yaptığına dair bilimsel kaynak mevcut mu?

Gayet yapılabilir.

kontrol et i,ı,o,ö,u,ü,c,ç,g,ğ,s,ş var mı
varsa kaç tane olduğunu say ve buna x diyelim
i'leri ı, o'ları ö ...... s'leri ş yap ve ekrana bas,
bunu bla bla bla kez yap
sonrasinda dur.

yapilir valla.

jsfiddle.net

@ocanal, namütenahi teşekkürler.

ps4 çıkacak, son demlerini yaşıyor (bir 5 sene ömrü yok mesela, 2-3 yıl max), maliyeti de fiyatı da olabildiğince düşürelim, psn plus'tan her ay bedava oyun falan verelim, son demlerinde satabildiğimiz kadar satalım kafası.

edit: kırdırmasan da psn'den oyun satın alıp indirip oynayabiliyorsun. ayrıca hard diskini değiştirmek zor bir şey değil, kırdırmak isteyen daha büyük bir disk takar(dı). (ama kırılamıyor yeni çıkanlar)

yetmez.

hdd değişebiliyor

o tarz modeller zaten oyun atmalık değil sadece oyun kayıtlarını depolamak onlara ek olarak bir de foto video falan saklamak için
normalde bir bluray disk 25gb kapasiteli zaten

o işi ben de anlamadım, ecnebiler geniş millet dedim geçtim: (bkz: #32298042)

victor'a yaptığı sadece gözdağı gibi duruyor. bu arada en güzel sezon dördüncüdür, kıymetini bil.

Bende Walter birşey yapacak diye çok bekledim ama yapmadı. Adam iş konusunda tam bir fırlama evde süt dökmüş kedi. hatta bak: eksiduyu.ru

Gus'ın Viktor'u kesme sebebi olay yerinde görülmüş olması bence, bir de gözdağı vermek istemesi.

4. satır asıl kodun. yani ne diyor dizinin elemanlarını çift sayılara ata diyor. matematiksel bir çözümleme. kullandığın dil ile alakası yok. bir sayıya bir ekleyip iki ile çarparsan sayı tek de olsa çift de olsa sonuç çift olur.

bide şöyle birşey var çoğu programlama dillerinde dizi sıfırıncı elemanla başlar a[0] doldurman lazım yani
a[0]=2
a[1]=4
a[2]=8

şu şekilde olcak o zaman indise(i) bir ekle iki ile çarp şeklinde yapman lazım

i'ye bir eklemesinin sebebi de atamaya sıfırdan değil ikiden başlamak.

edit: başka nasıl yaparsın, şöyle:
for(i=2; i<=10; i=i+2)
a[i]=i;

peki ban aşunu açıklar mısınız neden ilk forda yazmıyorda ikinci forda yazıyor benim yazdığım kodda.

ilk for'da sadece atama işlemini yapıyorsun, yazma işlemini yapan komut System.out.println'dir, o da ikinci for'un içinde.

film için kafanı yorma, piyasadaki en düşük güçteki ekran kartı bile 1080p bir filmi akıcı bir şekilde gösterir, bir fark göremezsin. iş gerçek zamanlı işlem gerektiren oyunlarda bitiyor. o sebeple genelde bir işi en iyi yapan ekran kartı en güçlü ekran kartı oluyor.

Şu ve benzeri sitelerden bakabilirsin: www.videocardbenchmark.net

Sistem gereksinimlerinde model isminin verilmesinin sebebi ise performansta modelin çok daha büyük rol oynaması, ekran kartı belleği işin daha az önemli olan kısmı.

1- canyourunit.com
yougamers.com/gameometer

sendeki donanımı tarayarak (java yardımı ile) sana seçtiğin oyunu çalıştırıp çalıştıramayacağını söyler. filde ise ekran kartı çok öneml değil, en az çift çekirdek işlemciye sahipsen.

2-ekran kartı modeline gelince, 2gb vram şuanki tüm oyunlar için yeterli, fazlasına gerek yok(şimdilik). 256bit bant genişliği olması gereken minimum miktar benceki çoğu düzgün kartta bu şekilde. gerisi senin bütçene kalmış. heryeni modek kartta transistör sayısı olsun, pixel işleme gücü vs birçok dalaveresi artıyor. çok takılmamak bütçeye göre ekran kartı tavsiyesi istemek en mantıklısı.

ekranda gözüktügü gibi sabit kaliyor halkalar, bi alengir yok. cok icme :)

www.uslanmam.com

ekran kartı mı cortladı yahu? bende bildiğin eski oyunlardaki gibi hareket esnasında durağanlaşıp farklı farklı şekiller çıkıyor.

sayfayı hızlı hızlı aşağı yukarı indirip çıkarınca daha bir alengirli oluyor.

Evet oluyor. GÖrüntü aslında sabit, şekil ve pikseller ve tezeleme (refresh rate) ile ilgili bir olay. Ama tam açıklamasını bilmiyorum.

buradan işe yarar bir tavsiye veren çıkar mı çıkmaz mı bilemem ama mutlaka bir doktora gidin, bir arkadaşın aynı şekilde spor yaparken bir süredir çektiği son derece normal duran bir ağrısını doktora danıştıktan sonra çok önemli bir mevzuyu erken teşhisle atlattığını biliyorum. zararını görmezsiniz.

Spor yaptigin sirada sivi tuketiyorsan veya asiri toksan ondan kaynaklaniyor olanilir.

o değil de son iki aydır bunları yapıyorsan, kaç kg verdin?

Kendime cevap:

answers.yahoo.com

Böyle de bir şey varmış.

howto.cnet.com

www.howtogeek.com

answers.yahoo.com

flac uncompressed değil lossless codectir
adı ne kadar lossless olsa da kayıplar vardır

adı ne kadar lossless olsa da kayıplar vardır -> yanlış. flac'te kayıp yoktur.

soruya cevap: uncompressed derken lossless demek istedin sanırım. ayrıca dekode etmek derken de riplemeyi kastediyorsun muhtemelen, çünkü audio cd'nin içindeki ses zaten wave formatındadır, tekrar dekode edilmesi gerekmez.

bu iş için tavsiyem exact audio copy (eac). bu ayarlarla %100 kayıpsız rip mümkün:
www.lunetta.net

Eşit olasılıklarını dikkate almamışsın.

yok abi zaten soruda girilen sayıların farklı olduğunu belirtiyor.

ilk else yanlış. 3. sayı büyük olur o durumda.
x y'den büyükse ve z'den büyük değilse girer çünkü o else'e.

fazla satır da yok gibi.

Şöyle farklı bir algoritmada kurulabilir.
max =x;
if(y>max)
max = y;
if(z>max)
max = z;

max x'e eşitse birinci
max y'e eşitse ikinci
max z'ye eşitse üçüncu sayı daha buyuktur;

Bu programlamaya başlangıç sorusudur, önce bunu yaptırır ardından bubble sort öğretirler. Hocanın gözüne gireceğim diyorsan araştır öğren bubble sort yap, aklını alayım diyorsan quick sort kullan (özellikle quick sort'u başlangıç seviyesinde anlamayabilirsin).

Kullanıcıdan 3 sayı alma işlemini for döngüsünde yapabilirsin. Birinci, ikinci kelimelerini sayıyla yazdır 1. 2. şeklinde, uğraşma.

İç içe olan if'leri && kullanarak yapabilirsin, tabi kod biraz değişir, her durumu kapsadığına emin ol. cakabo'nun dediği gibi eşitlik durumları önemli.

Eşitlik durumu yoksa:
if (x>y && x>z) x en büyük
else if (y>z) y en büyük
else z en büyük

diyebilirsin mesela.

@samfisher valla hemen ardından bubble sort gördük :))

www.google.com

sphotos-d.ak.fbcdn.net

Yöntem: Google reverse image search

codeblocks derim ben

debian'ı bilemiyorum ama ubuntu linux üzerinde netbeans iyidir. sorunsuz bir şekilde bitirme projesi yapmıştım.

Eclipse + c/c++ development tools eklentisi. Sistemdeki gcc'yi direk görüyor, hemen kullanmaya başlayabiliyorsun.

codeblocks iidir

Doğru çözüm thread'ler kullanman, o durumda jvm çekirdeklerini etkin olarak kullanacaktır. 4 ayrı thread'de çalıştır kodu. Gayet kolay.

Eclipse içerisinden çözüm ise şöyle olur: Eclipse'te Run configurations diye bir kısım var. Orada program başlatılırken tam olarak neler yapılacağını, hangi argümanlarla başlayacağını falan belirliyorsun, run'a basınca o şekilde çalışıyor. Burada bir şekilde 3 kez çalışsın gibi bir şey tanımlaman mümkün olabilir.

Ama thread yap bence.

anneler daha uzun yaşıyor sanırim

erkeklerin daha erken ölmesine bağlıyorum ben.

sözlük popülasyonunun nispeten genc olmasindan dolayi ve erkeklerin kadinlara göre daha kisa yasadigini hesap edersek, biraz sayilar anormal farklida olsa nedeni bu olabilir.

erkek ya da kadının yaşam süresine bağlı olamaz bu durum, tekrar düşünün isterseniz. Anne ya da baba figürünün ölümünün bireyin üzerindeki etkisiyle daha iyi açıklanabilir.

Ayrıca,
eksisozluk.com

@ douchebag

dedigin dogru gibi olsa da burdan cikarimla türk insani babasini daha cok seviyo demek dogru degil cünkü bence tam tersi, türkler anneye daha baglilar.

baba basligina daha cok entry girilmesine neden olabilecek parametre bulmaksa yasam süreleri daha iyi an itibari ile.

ama baska yenilikci parametreler de olabilir elbette.

çünkü insanlar annelerini daha çok seviyor, onlarla iletişimleri daha iyi. dolayısıyla anneleri öldükten sonra kendileri ile hesaplaşma gereği duymuyorlar. ama baba öldüğünde yıllarca söylenmemiş, konuşulmamış, yaşanamamış duygular dolayısıyla hissedilen pişmanlık babasını kaybedenin içini kemirmeye başlıyor. onlar da bu yükten kurtulmak, içlerini arındırmak için büyük ihtimalle bilinçsiz olarak kullanıyorlar sözlüğü. tabi sözlük bu arındırma araçlarından sadece bir tanesi.

anne öldüğünde başlığa yazmak akla gelmeyecek kadar üzülür insan, ancak baba her zaman daha mesafelidir. anne öldükten çok sonra genk gelinirse falan yazılır da, baba ölünce oluşan üzüntü anneden kolay atlatıldığından iki kelime birşeyler eklenir oraya muhtemelen.

@lutah ve @uzdeniz +1500. ikisinin de etkisi var bence.

puro +1
uzdeniz +1

Bunlar dışında insanlar annelerini daha bir kendilerine saklamak istiyorlar gibime geliyor. insanlardan "Bizim peder de şöyleydi.." gibi şeyler duymak çok normalken dikkat et, insanlar annelerinden çok daha az bahsederler, daha mahremdir toplum için, böyle düşünmese bile toplumun bilinçaltında oturmuş bir şey bence.

Veri gönderen kapıya/bağlantıya çıkış denir. Yani bilgisayarında HDMI ÇIKIŞI var. Girişi değil.

Monitöründe de VGA GİRİŞİ var.

Senin aradığın şey "HDMI to VGA" yani.

dx.com

önce vga olduğundan emin ol, dvi ise çok daha iyi olur çünkü. dvi'a hdmi'ın sadece görüntü taşıyanı diyebiliriz. bu vga:
www.google.com.tr

eğer monitöründe sadece vga girişi varsa bir converter alman gerekiyor, hdmi to vga converter. bu basit bir işlem değil, bu sebeple pahalı oluyor bu converter'lar, içinde bir bilgisayar var nerden baksan :) bir de bence hdmi'ı vga'ya dönüştürmeye değmez, hiç yapma daha iyi. git hdmi destekleyen bir ekran al.
Yok ben illa converter istiyorum diyorsan o da şöyle bir şey:
img.jakeludington.com

dealextreme'de, ebay'de veya gittigidiyor'da sahibinden'de donanımhaber'de falan bakabilirsin.

Yahu her neyse işte bilmiyorum hangisi giriyor hangisi çıkıyor. Bu çevirici gibi bir bir şey galiba, free shipping de varmış, site güvenilir mi?

normal bir kablo aldım, bildiğimiz bi ucu VGA bi ucu HDMI, ikisi de uydu, taktım, tepki yok, dediğim gibi bunu digital - analog sinyal farkına bağladım.

Girişin üstünde RGB - in yazıyor, yanında da DVI - in yazıyor ama orada giriş yok (ya da çıkış), birazdan fotoğraf koyarım.

dealextreme güvenilirdir, çok iyidir. ama bir aydan fazla bekleme ihtimalin var gelmesini..

benim de HDMI çıkışlı Samsmung tabletim ve VGA monitörüm vardı. S-Link'in şu cihazını aldım Vatan'dan:

www.vatanbilgisayar.com

benimki daha farklı bir kasaya sahip. %30 indirimli dönemde 80 TL'ye almıştım. Görüntü kalitesi fena değil, analog oldupu için hafif bulanıklaşma var.

Ama film izlerken, ya da sunum vs yaparken bunu hissetmesiniz bile.

şu anda bu sorunu nasıl çözersin fikrim yok fakat yanlış yapmışsın. bilgisayarında yüklü olan tüm steam oyunlarına sağ tıklayıp backup game files diyip yedeklemen, formattan sonra da yedekten oyun yükle seçeneğiyle oyunları tekrar kurman gerekiyordu.

steam forumlarına başlık açarsan bir ihtimal sorunun cevabını bulabilirsin yine de.

böyle yapmanda da bir sorun yok. oyunun sorununu çözmek için steam'de oyuna sağ tıkla-properties-local files-verify integrity of game cache de.

bu oyunun eksik bir dosyası varsa onları steam'den tekrar çeker, düzeltir.

sunucuyu yormuyorsa yapılsın bence, güzel gibi.

efsane fikir; yapılmalı diyorum şahsen.

bence süper bir fikir. ama fikirler pek değerlendirilmiyor burda ne yazık ki. feedback'te uzun süredir duran fikirler var mesela.

edit: üste alınmış bu. şaşırdım :) compu feedback'teki önerilere de bir yorum getirsen güzel olurdu mesela.

edit2: cevabımı genişletmek istiyorum. fikir güzel ama mesela benim gibi her soruya atlayan tipler de var. "genel kültür" diye daha geniş anlamlara gelen bir "tag" mı eklemek gerekiyor o zaman? kendim de öğrenip cevap veriyorum mesela. illa bi konuda uzmam olmama gerek kalmıyor o zaman.

Mantikli, ben buna bir egileyim.
Duyuru girerken altinda tag cloud olur, duyuru acan o tag cloud 'dan istedigini secer. herkes de ya kendine bir tag acar, ya mevcut tagler'den kendine secer. yeni duyuru girildiginde en ustte CEVAPLA'nin yaninda BURAYA NE ISIM VERECEGIMI BILEMEDIM SIMDI olur, oraya basarsaniz sizin taglerinizle taglenmisler gelir. Baska insanlar da mevcut duyurulari tagleyebilir. Bu insanlar duyuru'da bir seviyenin uzerindekiler olur.
tag could ile taglenmis birisi cevap verirse o cevabin kenarinda tag'in ismi cikar.

tag'e hersey eklenebilir, eger bir tag'de 1 insan varsa o zaman o tag pek gozukmez ortada,

destekliyorum.

bence mantıklı, hep karambole gidebiliyor sorular.

farki, herkesin tagleyemeyecek olmasi. bir inner circle fikri var kafamda.

teknik olarak siteyi ve coderları zorlamayacaksa muazzam bir fikir bence.

ama compu'ya bir sorum var.'Baska insanlar da mevcut duyurulari tagleyebilir. Bu insanlar duyuru'da bir seviyenin uzerindekiler olur.' derken burada seviye kriteri ne olacak? tiklenme oranı falan olmasın lütfen,benim gibi her cevaba tik atan da çok var, hiç bir doğru cevabı tiklemeyen de.

bu olay sadece suserlar için olursa bize yine hüsran. ama mantıklı fikirmiş, sevdim.

-mesela biri tıp kategorisinde soru sorduğu anda, o anda online olan ve tıp kategorisinden en çok tikli cevabı vermiş olan ilk üç-beş kişiye gizlice uyarı gönderilsin.

-1 saat içinde cevaplanılmazsa, duyuru açan kişiye titreşim gönderme hakkı verilsin. ve o anda online olup da, daha önce tıp kategorisinden soru cevaplayıp tik almış herkese bildirim gitsin.

-1 gün içinde cevaplanılmazsa, duyuru açan kişiye bir titreşim gönderme hakkı daha verilsin. bu sefer offline kullancılar dahil, daha önce tıp kategorisinden soru cevaplayıp tik almış herkese bildirim gitsin.

-kullanıcılar isterlerse titreşimleri kapatabilsinler.

"Bu insanlar duyuru'da bir seviyenin uzerindekiler olur": mesela duyuru'da 2 yildir ucmamis olanlar...

Duyuru'da zaten soru kategorileri mevcut.

Medikal kategorisindeki duyuru'larda belirli bir seviyenin üzerinde Cevap bu/Toplam cevap oranı tutturmuş olanlara sistem otomatik olarak bir "karma" versin. Aynı sözlükteki gibi. Yalnız her kategorinin karmaları farklı olsun ve cevaplarındaki başarı yüzdesi arttıkça daha üst bir kademedeki karmayı alsın.

Hatta bunun adına bröve de diyebiliriz. Mesela birisi yabancı dil sorularında %70 'e ulaşarak "dillerin sevgilisi" brövesini alır, aynı zamanda fitness kategorilerindeki sorularda da %90 'a ulaşmışsa "Ronnie Coleman" brövesi alsın.

Bahsettiğiniz haber verme sistemini bunun üzerinden de kurabilirsiniz. Belirli bir kategoride brövesi olanlara soruların varlığına dair bildirim gider.

Kısaca bröve/karmaları kişi kendisi için belirlemez, sistem onun verimliliğine göre atar. Böylesi de mantıklı olmaz mı zaten?

Ayrıca sözlüğün daha yüksek karma vermesi insanlar için nasıl motivasyon oluyorsa, duyuru'da da bröve almak motivasyon kaynağı olacaktır ve insanlar daha fazla soru yanıtlayıp brövelerini yükseltmek veya farklı bir kategoriden bröve almak için soru yanıtlamaya hevesli olacaklardır.

Bu şekilde insanlara bir ego tatmin kaynağı veririlirse bundan duyuru kârlı çıkar. İnsanlar sanal olarak burada bir başarı yakalar, bröveleri ile övünür.

Cevap bu/Toplam cevap oranı deyince cevaplara tik atılmaması, tikleri unutmayın deyince "ne bu tik merakı" diyenler gibi sorunlarda çıkacak. sanki başka bir formül bulmak lazım.

@sutlu nescafe

bu Compumaster 'ın ve Duyuru'nun genel olarak hayata geçirmesi gereken bir zorunluluk. İnsanlar o tikleri atmaya zorlanmalı. Belki kutucuklardan hatırlatma baloncukları çıkarak "doğru cevabı aldığınızı düşünüyorsanız lütfen tıklayarak geri bildirim verin" gibi uyarılar çıkmalı kullanıcıların karşısına. Veya diğer üyelerin de yanıtları oylaması sağlanmalı. Ama bu da çözülmesi gereken bir sorun.

Bahsettiğim sistem insanlara motivasyon kaynağı verecektir. Kendini başarılı hissedenler buraya daha fazla bağımlı olacaktır. Ego tatmini çok iyi bir motivasyon kaynağıdır.

Duyuru güzel bir platform. Birkaç değişiklik ile birlikte uçurulabilir ama ben ciddi bir şekilde siteye bakılmadığını düşünüyorum.

@hiko seijuro

dediklerinde haklısın ama herkesin uymasını, herkesi de geçtim çoğunluğun uymasını beklemek biraz hayal. keşke dediğin gibi olabilse. zorlama geri tepebilir. doğru yanlış hercevaba tik konup sistem sabote edilebilir. vs. vs.

Burada tiklerin atlanmasının en büyük nedeni insanların ihmalkârlığı. İlk sebep bu, yoksa troll'lük gibi bir amaç yok ortada.

Eğer duyuru altına yanıt geldikten sonra, duyuru sahibi kendi başlığındaki cevapları görmek için geldiğinde "doğru olduğunu düşündüğünüz yanıtların yanındaki kutucuklara tıklayarak geri bildirim verin" gibi bir mesaj ile karşılaşırsa, tik alma oranı ciddi miktarda artacaktır.

O ısrarla tik vermek istemeyenlerle de, diğer kullanıcıların yanıtları oylama yolu açılarak baş edilir. Aynı yahoo answers 'ın yaptığı gibi.

Bu gayet de hayata geçirilebilir bir sistem ve güzel bir fikir. Duyuru'nun kan kaybetmesine yol açan şeyler;

1- duyuru'ların yanıt alındıktan sonra silinmesi
2- tik alınmaması
3- kullanıcılar için karma veya puan gibi teşvik edici bir sistemin olmaması.

Bunlar düzeltildiği anda burası uçar. Bu sorunları çözmemek ihmalkârlıktır, compumaster kusura bakmasın.

süper fikir +1

Çok iyi olur. ancak halihazırda Kategoriler yetersiz. hukuk y0k,veterinerVeya petyok. iddiaa yok. finans para borsa yok. fitness, diyet yok. şimdilik bunlar aklıma geldi. ben mesela ağırlıkla hukuk soruların, cevapIlyoruM ve her an PCbaşında değilim.müsait olduğumda günün hukuk sorularına Cevap verebilsem Çok güzel olurdu. bu arada Şu vspen" den dolayı imha hata(arı oluştu özürrr.

Yorar.
sürekli bildirim almaktan kimse hoşlanmaz.
sonuçta burası aklına eseni soranların yeri.

@compumaster

duyuruda iki yıldır uçmamışlar olur verdiği cevap oranı ve tiklenmiş oranı yüksek olanlar falan da olur ? :)

fikir süper :)

fikir güzel ama daha tik atmayı bilmeyenlerin olduğu bi sitede bunu uygulamak zor gibime geliyor.
bir de ek olarak, tag alemi öyle bir geniş ki? bir de o taglerin uyuşması vsvs.. fikir iyi bir şekilde olmalı, bu haliyle yetersiz.

@compu için önerim: facebook gibi ayarlar butonunun yanında bildirim butonu olsun, kırmızı bir kutucukta sayısı yazsın. eğer olursa bu iş.

bir de cevap oranına göre bilmemne denilmiş. tik işine şimdiye kadar takmadım. ancak 2800 cevap vermişim, 1800'üne tik konmuş. taş çatlasa 500 cevabıma tik konulmazdı. yani bu oran işi yaş.


hahahha @sinematik sana demedim, gerçekten :) üstüne alınacağını tahmin etmiştim :)

@dieselsingle2 haklısın özür dilerim. Cevapları hevesle okuyunca ben de yanıtlara tik atmayı unutmuşum. hatırlatma için sağol :)

yorumlarınız için de teşekkürler. Karma'nın nasıl belirleneceği compumaster'ın kafasında bellidir ama benim de karma belirlemekteki ayrım kriterleri konusundaki önerilerim şu olabilir;

*sorulmuş bir soruya verilen tek yanıt o kişiye aitse ve tiklenmişse
*sözlük yazarıysa
*sözlük karması 200'ün üzerindeyse
*eksiduyuru'da 100'den fazla tikli yanıtı varsa
*cevap bu oranı %50'den fazlaysa
*belli bir tag'in bulunduğu soruya verdiği yanıtlarla %70'ten fazla tik almışsa. (yani tag bazında karması iyiyse)

O kişiler diğer kullanıcılara göre bir adım önde olsun derim. Bu kriterlerin hepsi olmasa da bazıları da uygun olabilir. Bu arada tek kritere bağlı kalmak yerine, birden fazla farklı kriterlerin ortalaması vs gibi belirlense daha adil olabilir.

Stack Exchange mantığı... Faydalı olur.

@sinematematikci
eksi duyuruya sadece sözlük yazarları katılmıyor, onlara o şekilde ayrıcalık yapılmamalı..

böyle bir öneri gelmiş ve compumaster ilgilenmiş, bende önceden açtığım bir öneriyi tekrar dile getireyim..

Anasayfada dururken yeni duyuruları görmek için sayfayı refresh yapmak yerine, facebook/twitter gibi Yeni Duyuru (2) gibi bir şey yazsa tıklayınca onları da görsek hoş olmaz mı ?
Site performansını biraz etkileyebilir ama iyi görünüm ve kolay kullanım sağlar kullanıcıya.

cok güzel fikir kesinlikle.

Ramiegovic +1
bunun gerçekleşmesini ben de istiyorum uzun zamandır,yeni duyurular için sürekli sayfayı yenileme derdinden kurtarır.işin teknik detaylarını bilemeyeceğim lakin olursa süper olur.

Katılıyorum.

bence de güzel fikir.

bence de kategoriler yetersiz.

tag bulutu da olur, anahtar kelime de. youtube gibi... mesela ben excel eklerim etiketlerime, adam office diye tag ekler. duyurusunda excel kelimesi geçtiği için o da çıkar. bildirimden ziyade bugün ve her şey gibi bir şey olur (bunların ikisini birden kullanan var mı çok merak ediyorum bu arada) oraya tıklanınca çıkar. arama kaydetme gibi bir şey...

tik alma olayı için de şu olabilir belki. moderasyonu uyar butonu gibi tik atma için uyarma... sahibine bildirim gitsin filan...

Çok güzel bir fikir, yapılabilirse çok iyi olur.

harika fikir ama yaparlar mı bilmem. biliyosun brökrasi buralara egemen :)

kesinlikle duyurunun taraflarını zaman kaybetmeden ve esas ulaşılması gerektiği şekilde biraraya getirir.

bu kadar abartılı coşkuyu hak etmeyen bir fikir ve şu haliyle ekşi duyurunun kalitesinde zerre artış sağlayamaz. önce moderatörlerin kalitesini artırman lazım. hallowlife gibi grov salad gibi başarısız moderatörlerden kurtulman lazım.

beğendim kargaşa önler.

bence de hayata geçirilmeli.

hiç kasmayın, duyuruyu buraya taşıyalım:
stackexchange.com

badge olayına da gireriz.

yaratıcı ve bi o kadar da kullanışlı bir fikir. pek çok kişinin de bahsettiği bigi arada nice soruların kaynamasını hem biraz olsun azaltır, hem de cevap kalitesinde artış olur. umarım yapılır.

tag fikri güzel, hatta zamanında şöyle bir şey yazmıştım:
(bkz: #31304371)

burada da siteyi stackoverflow ve kardeş siteleri, ne bileyim quora'ya benzetmeye dair bir şeylerden bahsetmiştim. tag sistemi de bu gereksinimlerden biri.

Güzel fikir, bence olmalı. %100 destekliyorum.

edit: mesela entry'de bahsettiğim gibi bir oylama sistemi mevcut olsa, bu başlığa upvote vermiştim. eminim epey olumlu oy da alırdı.

Bence öyle yapılırsa duyuru duyuru olmaktan çıkar.

Bu arada ufak bir ekleme daha yapayım. Kan verebilir durumdaki kişiler kan gruplarını da profillerindeki tag kısmına girerler. Kan aranıyor duyurularından grup seçilince bu üyelere bildirim gider. Hatta sadece kan duyurularına özel olarak bu kişilere eposta da gidebilir. (Tabi kullanıcı bana kan arandığında eposta gönderilsin seçeneğini seçmişse)

satranç karşındakinin ne hamle yapacağını bilemediğin birşey.
counterde ise rakibin nerede olduğu bilgisayar tarafından anında belirlenebilir.

haliyle yapılması çok daha kolay, anlamsız ve gereksiz birşey. yapay "zeka" ile alakası yok.

bence de iyi olurdu şöyle ucuza alsaydı herkes aayak üstü lan krup cs atsaydık.

(bkz: image processing)

counter için değilse bile daha çok seçenek barındıran bir oyun olamaz mı yani?counterda makinanın işi kolay doğru aslında.ama niye tek satranç yapıldı?

söylediğin şey için uğraşmalarına gerek yok ki. aim hack ve wallhack kullanan herhangi bir bot tüm insanlığı döver =)

ucan spagetticanavari'nın dediğini pek doğru bulmadım, evet bilgisayar her oyuncunun nerede olduğunu biliyor ama ciddi bir yapay zeka geliştirilirken zaten bundan faydalanılmaz, bu yok sayılır veya buna erişim verilmez, bilgisayar sadece "düşman en yüksek ihtimalle nerede olabilir" gibi bir şeyin hesabını yapar.

bence buradaki ana sorun şu: counter strike gibi oyunlar zeka ve olasılık ile değil, refleks ile başarı elde edilen oyunlar. yani yapay zeka düşmanı gördüğü anda ne kadar gecikmeyle silahı ona doğrultup ateş ediyor, olay bu. Bu da bilgisayarlarla zaten milisaniyeler içinde çözülebilecek bir olay, yani donanım gücüne dahi bağlı. tabi önce düşmanı görmesi lazım, bunun için de çok hızlı bir şekilde sürekli etrafına 360 derece dönerek bakan bir yapay zeka yeterli, veya düşmanların çıkabileceği açılara bakan.

ayrıca böyle oyunlarda haritayı tanıma diye bir şey var, burada da şöyle bir soru ortaya çıkıyor: "haritayı ne kadar tanıyan, harita hakkında ne kadar bilgisi olan bir yapay zekadan bahsediyoruz?"

yani temel olarak satranç tamamiyle olasılıksal, matematiksel ve algoritmik bir problem, başlangıçta eldeki veri sabit ve eşit, her şey belli. ortada sadece çözülecek problem var. Bir FPS'de ise girdiler çok daha fazla, initial veri her durumda farklı ve her şeyden önemlisi problem algoritmik olmaktan çok daha fazla refleksle, hızla ilgili.

Hatta bu sebeple strateji oyunlarına yapay zeka geliştirmek çok daha zor ve strateji oyunlarındaki yapay zekalar taktiksel açıdan çok daha başarısız.

Hatta son olarak ekleyeyim, örneğin IBM'in yaptığı deep blue satrançta en yüksek insan seviyesini alt edebilir veya berabere kalabilirken, satranca göre (yine algoritmik olmasına rağmen) biraz daha gerçek hayata benzeyen go oyununda çok başarılı bir yapay zeka yok, birkaç ay go oynayan biri şu ana kadar yapılmış en iyi go yapay zekasını yenebiliyor. (bunu da bir yerden okumuştum)

@samfisher
"en iyi half life oynayan en iyi counter oynayan makinesi" deniyor, en gerçekçi oynayan değil. ve en iyi olacaksa bu verilerden de yararlanarak hareket edecektir.
senin olduğun yeri bilip 1ms gecikme ile kafadan vuracak birşey "düşman en yüksek ihtimalle nerede olabilir" diye düşünenden daha "iyi"dir cs oynama konusunda. bunların ikisi de yapılsa ve birbirlerine karşı oynatılsa ∞-0 olur sonucu.

sorunun kapsamı içerisinde dediğimde bir yanlışlık göremiyorum haliyle. katılmadığınız başka bir yönü, ya da yanlış anladığım birşey varsa söylerseniz sevinirim.

şöyle ki, yapay zekanın tanımında "hile yapmak" yoktur öncelikle. yani yapay zeka, bir oyunu kurallarına göre oynar. "düşmanın nerede olduğunu bilmek" pek tabi ki mümkündür, sistem kaynaklarını kurcalarsan, düşmanın konum datası benim bilgisayarımın belleğinde durmakta zaten (en azından yıllarca böyleydi), bütün maphack'lerin de prensibi bu, çalışmakta olan uygulamanın bellekteki verisine erişip, onu parse edip düşman oyuncuların yerlerini tespit etmek, sonrasında da oyunun bellekteki koduna müdahale edip bunları görünebilir yapmak.

Eğer yapay zeka için "her ypol mübah, sistemi de kurcalayabilir" diyorsak şöyle bir senaryo da gayet mümkün: dünyanın en iyi satranç oyuncusunu bilgisayar başına oturtuyor ve dünyanın en iyi satranç yapay zekası ile kapıştırıyoruz. Burada, yapay zeka hamlesini yaptıktan sonra sisteme müdahale ederek karşıdaki oyuncuyu oyundan düşürüyor ve otomatik olarak kazanıyor.

bu senaryonun maphack senaryosundan hemen hemen hiçbir farkı yok. Hayır, öyle değil diyeceksen örneği daha gerçek bir hale getireyim: Günümüzde neden eskisi kadar maphack yok, hatta çoğu maphack olması mümkün değil?

Bunun cevabı artık oyunda duvarın arkasındaki oyuncuların konumlarının, veya bir strateji oyunu için konuşalım (mesela dota2), fog of war'ın içindeki düşmanların konumlarının server tarafında tutulması. Yani artık oyunun sunucusu düşmanın konumunu ben onu göremiyorsam bana göndermiyor. Ben her an server'a line of sight'ımı gönderiyorum, o da bana içindeki verileri gönderiyor, düşman varsa o veriyi o anda gönderiyor. (hatta istersen local'inde oyun kurmayı dene, kuramazsın, steam server'larında kurman gerekiyor illaki). Google'da araştırabilirsin "dota2'de maphack niye yok" diye. Bu yeni nesil çoğu oyunda böyle, counter strike source'da da yüksek ihtimalle böyledir.


Sistemin açıklarından faydalanan yapay zeka tanımı yanlış zaten, ki gördüğün üzere sistemlerdeki bu açıklar kapatılabiliyor.
Ayrıca (bkz: punkbuster)

house m.d. izlemiştir kesin. onunla alakalı orijinal ürünler var, tişörtler kupalar falan.

bunlardanistiyorum.com
mydays.com
biacayip.com

şu sitelere bir bak.
komik ve eğlenceli ürünler var.

ne kadar vaktin var?

yapay zeka teknikleri ders notu cuk oturur

@ben smyrna yarın öğleden sonraya kadar almam gerekiyor.
@icim urperiyor House m.d.'yi çok sever ama dizi tişörtü pek tarzı değil :)

tişört falan değil. ismine özel bir ilaç kutusu arayın bulun.ismini ve yanına vicodin dozunu vs yazın mintle doldurun. yaratıcı olun. bu hediye değil de bir parçası gibi ya da hediyemi tahmin etmen için ipucu vericem gibi bir şey olabilir mesela. beyin psikoloji falan diyorsanız uğraşmayı sevecektir.

house izlemeyeli yıl oldu izleyip yaratıcı şeyler bulmanız kolay. şu son dakikada aramaktan ve bulmaktan ziyade yapmanız daha kolay olur ve değer kazanır. ne dersiniz?

O abiyle kapışma kısmını diyorsan, staff'ı basılı tutarak kürenin üzerinde kullan, küre kapanır gibi olacak. Tam o anda o abiye saldır, o an savunmasız kalıyor çünkü.

alt + f2 gibi sacma bir kombinasyonu olabilir. bir de esc'ye basin acilirken. oradan direkt olarak baslatma secenegini gosterme olayi cikabilir.

edit: tam kombinasyonu aslinda yazar acilirken. bir anlik bile olsa gorunuyor olmali. en kotu ihtimal bilgisayarin kullanma kilavizu duruyorsa orada da yaziyordur. durmuyorsa bile internette kullanma kilavuzunu aratin.

Genelde f1-f2 veya del olur. Bu tuşlardan birini belirle ve casper ekranında ardarda o tuşa bas, basılı tutma. Olmazsa bir sonrakini dene.

F12 ile de genellikle boot device menüsüne girilir, bios'tan sırayı değiştirmeden istediğin cihazdan enter ile başlatabilirsin. Onu da dene derim.

windows8 yazılımından kasıt mağazada satılanlardan ise onlar dokunmatik cihazlara göre tasarlanıyor. apple uygulamaları gibi.

yok.direk windows 8.masaüstü laptop için olan.surface windows rt fln deil yani sorduğum.ne farkı var windows 7 için yazılmış programdan?

windows8'in masaüstü yazılımları ile win7 masaüstü yazılımları arasında fark yok. windows8 masaüstü ya da dokunmatik ekransız dizüstü bilgisayarlarda da uygulama marketine sahip ve dokunma işlevi fare ile yapılıyor. mağazada yer alan uygulamalar masaüstü uygulamalarından farklı.

Metro ui için ayrıca bir şeyler yazılıyor bildiğim kadarıyla. Visual studio 2012'de geliştirme araçları vardı, orada örnek proje de olabilir.

laptopun altını çevirin, oradaki key product key'iniz.

otomatik olarak windows etkinleştirme oem keylerde çalışmayabiliyor. bu durumda bilgisayar'a sağ tık-özellikler-etkinleştirme kısmından telefon ile etkinleştirme yapmanız icap ediyor. orada iki numara var, birini arayıp etkinleştiriyorsunuz. hatırladığım kadarıyla biri sadece iş saatlerinde hizmet veriyordu ama ücretsizdi, öbürü 7/24 açık ama ücretli hattı.

malesef elimdeki keyi geçersiz kabul ettiği için telefonla etkinleştirme ekranı hiç çıkmıyor.

o zaman muhtemelen ya sürüm (edition) ya da dil uyuşmuyordur. Bir product key ile aynı sistemin hem 32 hem 64 bit versiyonunu kullanabilirsiniz, ama edition (starter, home premium, professional, ultimate...) ve dil (ingilizce, türkçe...) product key'e özeldir. product key net olarak okunuyorsa yani doğru girdiğinize eminseniz kesinlikle bu iki sebepten biridir.

laptop orijinalinde türkçe iken işyerinde ingilizce yüklenmiş olabilir, veya daha büyük ihtimalle fabrika çıkışı professional iken işyerinde ultimate veya home premium yüklemişlerdir.

çözüm ise doğru iso'yu internetten indirip tekrar format atmak.

evet gerçekten yanlış sürüm yüklenmiş. etikette sürüm yazmıyodu microsoft'u arayıp sordum lisans home premium'muş. şimdi home premium yükleyip telefonla etkinleştireymeyi deniycem

100 yıllık esnaf olsun işin içine para girince adam babasını tanımaz.paralel ithalat, yetkili servis garantisi yok.eğer cihaz baba bi arıza yaparsa mesela anakartın yanması gibi kullanıcı hatası der şutlar seni.
iphone 5 1999tl.399 tl için 1600 tl riske atmak pek akıl karı gibi gelmedi bana ama genede sen bilirsin..
bence alma...

Bahariye İletişimden aldım ben gayet mantıklı düzgün cevaplar veren insanlar sorduklarınıza. Paralel ithalatsa bir ton teknoloji market de öyle satıyor sonra yok mağazadan alınan ürünü değiştiremeyiz diye saçmalıyorlar Vatan Bilgisayar gibi. Onlarla uğraşmaktansa esnaftan alırım daha iyi. Adam aldığı firmayı da anlattı değişiminden tamirine kadar. Çarşı iletişim hakkında sadece iyi şeyler duymadım ona dikkat edin.

onların ağzı iyi laf yapar ama arıza çıktığında başını ağrıtırlar. telefonu alırsın 5-6 ay sonra bir bakarsın imei kayıt dışıdır diyor meğerse yurtdışından gelmiş geçiçi paaport kaydı yaptırılmış falan. paraya kıt, bilinen bir mağazadan al derim ben. birinci tavsiyem media markt olur, bimeks de fena değil. ama nereden alırsan al o bahsettiğni yerlerden iyidir.

pasaport kayıt haricindeki laflarına inanırım çünkü gayet pahalıya satıyorlar. sahibinden.com a baksanız aynı cihazın en fazla 1400 tl'ye yine aynı mağazalar tarafından satıldığını göreceksiniz. ama hepsi kayıtsız. sizin örnekte 30-50-80 tl gibi bir para verip geçici kayıt denen aslında kanunsuz olan uygulamayı yapmışlar. 3 ay sonra sistem değişirse hepsi patlayacak. forumlardan takip ediyorum kaydı düşen yandım anam diyerek hizmeti aldığı adamı arıyor bu sırada telefon 2-3 gün kapalı kalabiliyor. yani uzun lafın kısası:
telefonu 1350-1400 e alın ama pasaport kaydını kendiniz yaptırın.
son olarak o esnaflardan korkuyorum çünkü imei lerin klonlanması ihtimali her zaman mevcut. bu adamlar çin malı telefon da satıyor nasıl olsa satmak zorunda diye orda geçici kayıt yaptırdığı imeiyi o telefona kolayca klonlayabilir. işte o olursa da geçmiş olsun :( o yüzden sahibinden satanları tercih etmeye çalışıyorum.

kotalıysa oradaki indirmelerin de kotaya dahil olabilir, ama emin edğilim.

bir de ayıptır sorması neresi orası?

evdeki tarifenize göre belli bir sınırı olabilir de olmayabilir de. tarife önemli yani.

@samfisher, bir fuar hocam.

@it's just a cigarette bunu nasıl öğrenirim ki yav

%10 yanılma payım olsa da şu şekilde biliyorum.

kota sınırı yok, wifi dakika üzerinden işliyor. her kullanıcının paketine göre belirli bir dakika sınırı var(ücretsiz, hediye olarak) ve bu sınır dolduktan sonra dakika alabiliyorsunuz.

ttnet wifi da kota download da degil bagli kalinan surede var diye biliyorum..

bu arada ben giriş yaparken 01.06.2013'e kadar bir şeyler yazıyordu. ama beleş mi yazıyordu, neydi anlamadım. (2 hafta önce yeni taahhüt vermiştim ttnete, belki bonus olarak wifi hediye etmişlerdir bilmiorum)

www.ttnetwifi.com.tr

şuan sınırsız bedavaymış.
masaüstü olmasa bilgisayarım kapıp giderdim avmlerden birine arkadaşın hesapla kullanırdım... 54mb download mı olur hemide sınırsız??? ttnet değil mi bu adil kullanım diye onca para verdiğimiz kablolu interneti bile kullandırtmayan hani?

yok.
ama geri kalan her alanda en iyisi için firefox.

masaüstü çözünürlüğün ne ise browser da resimleri-yazıları vesaireleri o çözünürlükte gösterir.

la olum 110 voltluk alet 220lik hatta bağlanır mı. neyse. cihazın sigortası varsa bir şey olmamış olabilir.ama olmuş da olabilir. denemen lazım. 110luk trafo almadan bağlamayın sakın bir daha. fişi taktığında cihazdan garip bir ses falan geldi mi?

yok valla ses falan gelmedi. ama yanık kokusu da yok öyle. hiç bir canlılık belirtisi göstermedi aletler. yanmadı galiba. en azından öyle inanmak istiyorum.

Amerikan gereçleri 110 volt/60Hz, bizim standardımız ise 220 volt/50Hz'de çalışır. Sizin girişi (input: erkek tarafı) 220 volt/50Hz, çıkışı (output: dişi tarafı) ise 110 volt/60Hz olan bir converter 'a ihtiyacınız var. Adaptörün üzerinde giriş ve çıkış değeri yazar. Alete muhtemelen bir şey olmamıştır.

genelde amerikadan gelen cihazların (laptop telefon...) adaptörlerini bu durumu öngörerek 100-250 volt arasında çalışabilecek şekilde yaparlar, ama sorun şu ki, hoparlörlerin adaptörü olmuyor (ben görmedim en azından), direkman şebekeden gelen alternatif akım ile çalışıyorlar (çok fena yanılmıyorsam). bu durumda araya bir çevirici lazım. şöyle aparatlar var imiş:
www.ebay.com

ama hiç bu durumla karşılaşmadığım için işini görür mü bilemeyeceğim.

instance variable olacak, class'ın scope'unun içinde tanımlayacaksın. oradayken instance'ını alabilir veya constructor'ın içinde alabilirsin. default constructor'ı override edip içinde o variable ile ilgili ne istersen yaparsın.

public class Sinif
{
private XmlDocument doc = new XmlDocument();

private void metod1()
{
doc.Load("dosya.xml");
...
}
}

gibi.

pastebin.com
az önceki adresteki kod burada.
yani, tüm metodları return ile mi bitirmeliyim, enteresan geldi çünkü bana.

teşekkür ederim

sayfayı yenileleyeli epey olmuş, cevabı yollayınca arada verilmiş cevaplar gözüktü. görünce de sildim zaten :)

edit: lieutenantmono'nun verdiği cevap doğru. return'ler anlamsız değil, anlamlı. işlem başarılı ise true, başarısız ise false dönüyor. çağrıldığı yerde ise dönüş değeri değerlendirilmese bile öyle bir seçeneğin olması iyi bir şey.
programlamada dönüş değeri olan fonksiyonları dönüş değerini umursamadan çağırabilirsin, sorun olmaz. c'deki printf bile kaç karakter bastığını döndürür mesela, ama int a = printf("sdfsf"); gibi bir kod görmeyiz pek.