morrowind orta yoldur, iyidir, candır. oradan oblivion ve skyrim diye devam et derim.

cok uzun zamandir ortada olan serileri tuketirken genelde sondan basa dogru giderim, aksi takdirde o seriye biraz asinalik kazanmadan eski urunlerini tuketmek keyif vermez, sıkılıp bırakırım.

elder scrolls icin bu daha da gecerli cunku serinin pek bir devamliligi yok, her oyun farkli zaman diliminde farkli yerlerde geciyor. skyrim'i bolca oyna bir bitir derim, hosuna giderse oblivion'i oynarsin. oblivion sarmazsa esgecip morrowind'i denersin bir de. daggerfall'a inmeye gerek yok cok eski (cok iyi derler ama, bilemiyorum).

ben olsam oblivion'dan başlardım, morrowind'in kontroller ve grafikler biraz odunsu gelebilir.(bkz: haters gonna hate)

morrowind candir da agirdir biraz. oyle quest oku, fast travel falan yok, daha bi gercek rpg gibidir oyun. aramak taramak yol tepmek gerekir. journal da karisiktir, questleri takip etmek icin elinin altinda kagit kalem tutup oraya not alman gerekebilir. asagilamak icin soylemiyorum, oblivioni da skyrimi de cok severim ama morrowind oblivion ve skyrim gibi noob isi degildir, daha hardcore bir bilgisayar oyunudur. bence morrowind'den gir. daggerfall grafiksel acidan artik hic birsey ifade etmiyor, o nedenle oraya kadar inmenin alemi yok. ayridca morrowind'de dialoglar seslendirilmis degildir, pasa pasa okursun herseyi.

Java'da çok framework var. Hani öyle böyle değil. Bir ara araştırmıştım da; Jsf, Struts falan geçmek lazım. GWT seviliyor ama çok client-side sonuç çıkarıyor. çok fazla ekranda oradan oraya yer değiştirecek gibi hareketli uygulama geliştirilmeyecekse gerek yok. Güvenlik anlamında da sorun yaratıyor sanırım çünkü kontroller hep client tarafında yapılıyor falan.

neyse, Spring MVC, Wicket, Tapas(ya da böyle bir şey) ve böyle üç beş tane daha framework çok seviliyor ortamlarda. java web framework diye aratırsanız stackoverflow'da falan uzun uzadıya tartışmalar olması lazım.
.NET cephesinde ASP MVC dışında bir şey duymadım nitekim. Yorumlar baya iyi ama.
Bunun dışında PHP'nin de çeşitli kütüphanelerle çok güçlü olduğunu duymuştum. Ruby on Rails, Groovy falan da yurt dışında çok yaygın. Tabi biraz da işe bağlı heralde.

Object-relational mapping baya yaygın diye biliyorum. İnsanlar sql kullanmaktan çekiniyor artık. Ama tabi yeni projeyse. eskiyse onu çevirmesi kasıyor. Hibernate bu işin babası tabi ama her gün yeni şeyler türüyor. Nitekim Microsoft'un kendi frameworkleri var ki LINQ, generics, lambda, güçlü collectionları ile çok kral şeyler yapılabiliyor. Örneğin LINQtoSQL diye bir şey kullanıyorum bu ara baya iyi.

Bakmayın benim de bilgim sınırlı; bunların çoğu okuduğum/gördüğüm şeylerden çıkarımlarım. Yanlış çıkarımlar yapmış olabilirim.

GWT nasil her browser'da iyi sonuc vermiyor ? zaten en onemli ozelliklerinden biri, developer'a vaadettigi seylerden onde geleni cross browser uyumluluk yahu?

GWT konusunda kafalar bir hayli karisik sanirim. "Güvenlik anlamında da sorun yaratıyor sanırım çünkü kontroller hep client tarafında yapılıyor falan." ne demek yahu? Google urunlerinin cogunda GWT kullanildigini tekrar hatirlatayim.

Hmm, gwt ie6, ie7 gibi browser'larda, firefox'un eski versiyonlarinda falan javascript motoru sebebiyle sikintilar yaratmiyor muydu (malum her tarafi javascript), yanlis biliyor da olabilirim.

bir de bildigim kadariyla gwt'nin performansi dusuk, arkadasimin yaptigi saglam bir gwt sayfasinin acilmasi (internet hizindan kaynaklanmayan bir sekilde) epey zaman aliyordu.

stackoverflow, .net mvc ile yapıldı diye biliyorum ve adamlar memnun bildiğim kadarıyla - performans olarak vs bi yerde uzun süre tek serverla çalıştığı yazıyordu.
python u da eklleyim bulunsun seveni çok yurtdışında.
php de heralde şirketin/developerların php geçmişi varsa kullandıkları bir dil olarak duruyor iyisiyle kötüsüyle.
bir de işin cloud boyutu var o boyutta bir site yapılacaksa scalibility hayati önem taşır direk amazon aws'ye uygun bişeylerle başlanabilir, ya da heroku falan var ama bunlar genelde sadece ordan burdan duyduğum şeyler.

@samfisher. hayir duzgun kodlanirsa oyle bir sorun yok ki duzgun kodlanmazsa her teknolojide sorun yasarsiniz zaten.

Bu arada database tarafinda yapacaginiz ise gore uygun cozum NoSQL de olabilir, sadece SQL cozumlerini dusunmeyin.

@guru güvensiz demek istememiştim zaten de, server tarafında kontrolleri yapmak için amelelik yapmak gerekiyor gibi bir şeyler okumuştum GWT hakkında. Yanlış hatırlıyor da olabilirim. Bu demek değil ki GWT güvensiz ve dandik; sadece yapılacak işe göre değişir iyiliği kötülüğü bence.

NoSQL'i ben de bu ara çok duyuyorum, hala tam olarak ne olduğunu anlamış değilim ama.

O key işe yaramaz.

yani aynı zamanda 64bit home premium key bulmam gerekiyor öyle mi? orjinal varken crak yapmak şart anlaşılan.

keyler 32 ve 64 bit versiyonları için geçerlidir.

elinde win 7 home basic 32 bit key varsa bunu home basic 64 bit için kullanabilirsin.

Premium'a upgrade olayı farklı

edit : www.sevenforums.com

Ama bildiğim kadarıyla home basic için 64 bit sürüm mevcut değil? Yanılıyor muyum? Şayet mevcutsa, 64 bit home basic yükleyip, sorunsuz şekilde 64 bit home premium'a upgrade yapabilirim o zaman?

answers.microsoft.com

Şu adreste aynı soruyu soran kullanıcıya Microsoft yetkilisi özetle demiş ki; "Evet, lisans kodunuz aynı tür işletim sisteminin 32-Bit ve 64-Bit sürümü için de geçerlidir. Yalnız anahtar bir lisans için geçerlidir, yani aynı kodla bir bilgisayara 32-Bit, bir başka bilgisayara 64-Bit kuramazsınız."

tamamdır, keyler 32 ve 64 için geçerli oluyor. bunu verdiğiniz linklerde teyit ettik. yalnız sorun şu, home basic için 64 bit mevcut mu? (ben yok diye biliyorum) eğer varsa, olan sistemimi formatlayıp, 64 bit home basic yükler ve sonrasında da 64 bit premium'a upgrade yapabilirim.

(64-bit installation media is not included in Home Basic edition packages, but can be obtained from Microsoft).

en.wikipedia.org

denmiş burada

bonjurkes, orjinal windows kopyası içinde kaynaklardan ei.cfg'yi silersem 64bit basic edinebilir miyim dersin?

@krypt bence o da olur ayrıca msdn'in temiz home premium diskini edinip onunla sistemi kurup keyini kullanabilirsin. Sonuçta artık keyin home premium keyi. Önce home basic yükleyip sonra premium'a gecmek mantıksız olur.

@samfisher "sonuçta artık keyin home premium keyi" derken? home basic keyleri default olarak premium için de mi işe yarıyor yani? öyleyse direk x64 premium yüklerim elbette.

@krypt hayir normalde degildir tabi ki ama sen sistemini anytime upgrade ile 32bit premium'a donusturduysen o keyin artik premium icin de gecerli olur diye tahmin ediyorum. ama olmayabilir de kesin konusmayayim.

1- evet veritabanını oluşturmak en önemlisi. tabi sadece sorgu yapmak yeterli değil. veriler üzerinde işlem yapmak veritabanına yeni veriler eklemek, silmek, veritabanından veri silmek falan da var. tabi ayrıca programın genelini yazmak. bunun için iyi derecede nesne yönelimli programla bilgisi, algoritma kurma yeteneği ve iyi derecede syntax bilmek gerekiyor. nesne yönelimli programlama mecbur değildir belki ama gerekli bir şey bence. neler yapabileceğinizi biliyorsanız bir program yazarken syntax da o kadar önemli olmaz, yapmak istediğiniz şeyi araştırarak gerekli syntax'ı öğrenebilirsiniz.

not: benim de tecrübem yok da staj yaparken falan gördüğüm şeyler.

merhaba,
aslında hani temel olarak görünen odur. herkesin yaptığı database'deki görece anlamsız verileri anlamlandırıp son kullanıcıya iletmektir. fakat gerçek dünyada kullanıcı istekleri hiçbir zaman bitmediği için gelen veriyi direkt ekrana bastırayım, ekrandan aldığım veriyi direkt db'ye yazayım maalesef olmuyor.
Hani okullarda yapılan projelerde dediğin gibi yapılabilir.

bir de program tasarımı vardır. bunun için kabul görmüş tasarım kalıpları vardır. o kalıplar ve prensipleri kullanarak daha esnek programlar geliştirilmeye çalışılıyor. ve genelde de veritabanı işlemleri için yapılıyor bu. büyük yazılım firmalarında programların bir alt yapıları vardır, kurumsal framework'ler yazılır ve o framework'ler çoğu database işlemlerini otomatize eder. Personeller.GetAll() deyip tüm personelleri çeker misal.
alt yapıyı yapan adamlar haricinde müşteri ile ilgilenip müşteri isteklerini yapan developer arkadaşlar ise hangi veritabanı ile çalışılıyor, veriler webservice'den mi gidiyor, kullanıcı nereden login oldu vs bunlarla ilgilenmez. bu da hız ve genişleyebilirlik sağlar.

Aslında çok uzun bir konu. Yani sen sql sorgusu yazmayı biliyorsun, programdan da sql'e sorgu göndermeyi ve sonucunu almayı biliyorsun program yazarsın ama veritabanı değişirse senin programın komple değişir. ya da bir alan daha eklendiği zaman gidip o tabloyu kullandığın tüm yerlerde değişiklik yapman gerekir vs. ama eğer ki sistem hiç değişmeyecek, en baştan neyin nasıl olacağı kesin olarak belli ise dediğin gibi yapılabilir.

kitap önermeden önce hangi dili öğrenmek istediğine de karar vermen gerek. bence bir dil öğreneceksen java veya c# öğrenmeni öneririm.

@lemmiwinks, teşekkürler. Aslında sorgudan kast ettiğim, bir sql cümleciğinin servera gönderilmesiydi. dolayısı ile silmek-değiştirmek-eklemek de bunun içinde. söylediğinizde kafa takılan bir nokta var, databasei oluşturmak için OOP bilmeye gerek var mı? database için değil, programın arayüzü için gerekli diyorsanız gene benim düşündüğüm sorguyu gönderip sonuçların gösterileceği bir ekran. iş ancak şurada karışıp daha çok programlama becerisi isteyebilir; sonuçlar yorumlanacaksa, grafikte gösterilip etkileşimli bir hal alacaksa vs. ama sadece veri gösterilecekse büyük bir beceri istemeyecektir işin programlama kısmı (doğrumu?)

@barix, teşekkürler. dediklerinize göre işin sıkıntılı olduğu nokta yapının değiştiği zaman ortaya çıkıyor, değişmeyecek bir yapıysa çok da yanlış şeyler yazmamışım sanırım.
Niyetim dil öğrenmek değil, daha genel olarak database yapısı hakkında bilgi sahibi olmak
örneğin: mysql mi mssql mi, oracle nedir. bir yapı oluşturulrken nelere dikkat edilir. çok table oluşturup bunları bağlamak mı yoksa bir table da bir çok veriyi tutmak mı? sorguyu tek satırda yazmak mı yoksa 3-4 ayrı sorgu yapıp bunların sonuçlarını ayrı ayrı göstermek mi? vs.

veritabanları arasındaki farkı bilmiyorum ama dediğin gibi ya ilişkisel veritabanı yöntemi kullanılıyor ya da ilişkisel olmayan NoSql dediğimiz şu sıralar oldukça popüler olan veritabanı yöntemi kullanılıyor.
ama sql,mysql ya da oracle gibi veritabanları ilişkisel verileri tutmak için daha iyidirler. yani müşteriler ve müşterilerine bağlı petleri kaydettiğinde genelde iki farklı tablo yapıp bunları Id'leri üzerinden ilişkilendiririz.
NoSql yaklaşımında Müşteri'yi bir klasör gibi düşünüp içine petlerini de atıyoruz, diğer müşteriye bağlı her şey orada oluyor. sen müşteriyi çekince de uğraşmıyorsun joinlerle falan.

internette nosql ile ilgili de birçok döküman var.

normal sql'de de bazen tablo tasarımında ilişki eğer sistemi çok zorlayacaksa denormalizasyona gidip bazı alanları dediğin şekilde yapabiliriz.

Şu anda gerçek hayatta hybrit sistemler kullanılıyor daha çok. hem ilişkisel hem de döküman tipli veritabanları bir arada kullanılıyor. belki ilerde büyük firmaların da (Oracle,Sun,Microsoft) NoSql çözümleri çıkınca o zaman piyasa ne olur bilmiyorum. ama gelecek nosql'de görünüyor. çok daha hızlı ilişkisel veritabanına göre. google ve facebook da şu anda nosql kullanıyor.

selam,
-sorguyu tek satırda yazmak mı yoksa 3-4 ayrı sorgu yapıp bunların sonuçlarını ayrı ayrı göstermek mi?
*işine işlemine kullanıcı sayısına göre vs gibi parametrelere bağlı olarak değişir.
-çok table oluşturup bunları bağlamak mı yoksa bir table da bir çok veriyi tutmak mı?
*verinin miktarına, database' e sonradan eklenecek kayıtlara göre değişir.
ayrıca bir önceki cevap da geçerlidir.
bence en basit programda bile ilişkili db (relational database) yapısı kullanılmasından yanayım.
-bir yapı oluşturulurken nelere dikkat edilir
*programın ne yapacagına baglıdır cogu zaman. atıyorum: bir şirketin muhasebe programı. burada para hareketleri, ödeme sekilleri, cariler, vs vs bir cok parametre vardır. parametre demiyelim de ne diyelim su anda bilemedim:)
bu kısmı su sekilde özetleyim: ne kadar cok detay varsa o kadar kompleks veri yapısı olur (genelde).
-databasei oluşturmak için OOP bilmeye gerek var mı?
*bu göreceli bir durum, tercihlere bağlı. cok büyük bir firmanın fabrikalarından, satış ağında, muhasebesinde vs gibi bir cok yerinde bu program kullanılıcaksa, program üzerinde birden cok kişi calısıyorsa oop dil yapılarını bilmek zarar getirmez ama kesinlikle fayda getirir.
sorunun basit cevabı ise, db olustururken oop bilmeye gerek yok.
-mysql mi mssql mi, oracle nedir.
*projene göre ve tecrübene göre degişir. artık bircok dil ile bu db sistemlerini kullanabiliyoruz. c# ile mysql i oracle ı, php ile mssql i gibi.
ben mesela php ile mysql, c# ile mssql tercih ediyorum.
mesela bir firmada mssql e para ödemek istemeyen bir patron elemanlarını c# ile çalıstırırken mysql db yi kullandırtabilir.
-oop, database için değil, programın arayüzü için gerekli diyorsanız
*arayüz demek, programların kullanıldıgı kısımdır, butonlar, tablolar, textboxlar, renkler, çizgiler vs.
bunlar web kısmında html css gibi yardımcılarla halledilir. burada oop diye bir varlıktan bahsedilmez.
oop demek en basit deyişle classlar methodlar yardımıyla program yazmaktır(c#, php, java vs. ile).
kafanızın karıstıgını dusundugum yer burası diye tahmin ediyorum.

dilim döndüğünce birşeyler katmaya çalıştım. yanlışlarım varsa affola, düzeltile..

ayrıyetten barix'in son cevabı +1

bilmiyorum sorunuza cevap olurmu ama bende az buçuk bahsedeyim..

- büyük yazılımlar genel olarak katman mimarisi kullanılarak oluşturulur.3 katmanlı bir mimari neler içerir
1-database layer
2-business layer
3-presentation layer

database elbette çok önemli bir katmandır, ama diğer katmanlarıda atlayamayız.. programların genel olarak başlangıcı database tasarlamakla baslar ve gider..

presentation denilen katman kullanıcının karşısına çıkacak katmandır.GUI diye aratırsanız her programlama diline ait araçları bulabilirsiniz.

gelelim business katmanına işte burada nesne tabanlı programlamanın önemi/güzellikleri devreye girer.çok basit bir örnek verelim database ile programınızı bağlamak için connection stringler kullanırız eğer siz business katmanında bir kez tanımlarsanız bunu programınızda herhangi bir yerde bunu çağırıp çağırıp kullanırsınız. ama siz kodunuzun aktif kısmını presentation katmanına yazarsanız ne olur? programda 1000 tane sql sorgusu kullandınız e bi o kadarda conn string kullanmanız gerekebilir. peki yazılımı alan adam ben MsSQL değil Oracle database i kullanmak istiyorum dedi.işte en basit şekliyle business katmanında bir ufak değişiklikle bütün programın conn stringlerini değiştirebiliriz. öbür türlü mantık dışı zaten.

bu aklıma gelen en saçma örnekti, mesela biz kodu nerde kullanırız programın ne kadarı database e ne kadarı derleyiciye yüklenmeli? okul projeleri basittir yapılacaklar önceden bellidir birbirine bağlı 8-10 tane tabloyla işin içinden çıkılır normal yazılımlarda ise alakası bile yoktur.en basit stok takip programlarında bile business katmanına önem verilmeyip formların altına kodları gömüp gömüp yapılan programların geişme şansları neredeyse yok hele ki ERP programlarında vs bu katmanın tasarımı dll lerin önemi o kadar fazladır ki database tasarımından çok daha fazla zaman alabilir.

mesela daha mantıklı bir örnek verelim.satış yapan bir firmayım bir çok elemanım var database e ham veri girişi yapıyorlar fakat benim için güvenlik çok önemli, hata kabul etmeyecek hata yapılsa bile sorumlusunun ortaya çıkacağı bir sistem istiyorum. bir kullanıcı A kaydını girdiğinde başka bir kullanıcı A kaydını okuyabilsin ama üzerinde işlem yapamasın istiyorum.isterseniz siz bir düşünün bunu database ile nasıl yaparım? yoksa business katmanını kullanarak mı kişilere bu hakkı vermeliyim? ikisi de mümkün aslında ama siz database e ne kadar yük bindirmek istersiniz? veya bu yazdığınız program farklı bir firmaya uyarlandığında aynı katmanda ufak değişiklikler yaparak bunları kullanabilirimiyim gibi gibi?

sorularınıza cevap oldumu bilmiyorum ama 3 katmanda çok önemli
1-database- önemli çünkü başlangıç noktanız daha sonra kullanacağınız esnek yapısı olmalı vs vs
2-business- önemli çünkü yeteneğiniz burda ortaya çıkıyor programın kalıcılığı güncellenmesi esnekliği vs gibi katmanlar hep burada
3-presentation- çok çok önemli.. en kolay katman gibi gözüksede hatta öyle olsa bile eğer müşteriye hitap edememişseniz istediğiniz database dizaynını yapın acayip oop mucizeleri yaratın müşteri olmamış der ısınamaz programa artık o program yavaşmı çalışmaz sormu olmaz neler neler..

arkadaşlar cevapları okudum hızlıca, daha sakin bir zamanda bir kaç kez daha okuyacağım üzerinde düşünerek, şu anda hemen birşeyler yazamıyorum diye dikkate almadığım sanılmasın :) tekrar teşekkürler. daha sonra soracağım birşey olursa altına eklerim.

veritabanlarını iyi anlamak için ilişkisel modeli anlamanız lazım(anahtarlar, ilişkiler vs). veritabanı tasarımı ve normalizasyon konularından başlarsanız daha faydalı olacaktır, "verileri tek tabloda tutmak mı çok tabloda tutmak mı iyi" sorusunun cevabı orada.

bahsettiğiniz veritabanı sağlayıcılarına gelince; bunlar kullanıcı yönetimi, güvenlik, sorgu performansı, ek sistem fonksiyonları gibi faydalar sunuyorlar, hepsinin kendine ait avantaj-dezavantajları var.

teorik kısmı öğrendikten sonra iyi bir sql bilgisi kazanıp, onun üzerine veritabanı yazılımlarından biri üzerinde uzmanlaşmak iyidir.

Cok büyük veritabanları icin konuşmuyorum ama ufak veya orta boydakileri doğru modellemek cok zor degil. Acid kuralları ve normalizasyon seviyeleri var, bunları öğrenmen iyi olur. En basitinden ornegin veri tekrarından olabildiğince kaçınıyoruz (OLTP sistemler icin konuşuyorum), bunun gibi kurallar iste. Sonra bire bir - coka çok gibi iliskiler var. Index kavramı var. User ve semaları ve işlevlerini öğrenmen iyi olur. Bir de adını hatirlamamakla beraber transactionlarda olusan hata durumlarına (aynı anda yapılan iki işlemin yarattığı problemler gibi) göre güvenlik seviyeleri oldugunu hatırlıyorum.


Bunlarla bir veritabanını modelleyebilirsin. Daha sonra ileri gitmek istersen isin programlanabilir kısmına girersin, trigger, procedure vs. Sonra da data warehouse olayını kurcalarsin.


Gecmis olsun, database bitti (yok lan şaka). Mevzu genel hatlariyla (benim anladigim) bu.

@zawisza & @samfisher, çok teşekkürler. Bu konular için tavsiye edebileceğiniz bir kitap var mı?

Baya faydası oldu arkadaşlar anlattıklarınızın, tekrar teşekkürler.

kisa, bizim ders kitabını bulup adını versem ağır kaçar. şu rarladığım site iyiydi:
www.2shared.com

www.sonyasya.com


ben de tam aynı ürüne bakıyordum burası daha uygun gibi, bimeks, mediamarkt, dartyde pek birşey yok...

kredi kartına 758 tl diyince sevinmiştim.ama taksit işin içine girince 780tl oluyor.15 tl fark için netten beklemektense mağazadan direk gidip almayı tercih ederim.keşke taksite de 758 tl olsaydı.peşin ya da tek çekim alacaksan senin için daha uygun ama.

edit:yanlız bir saniye orda ikinci oyun hediye diyor.doğru mu görüyorum.öyleyse balıklama atlanır

Ben daha yeni hepsisony.com'dan sipariş verdim, sadece 320gb konsol 720 lira. Epeyce araştırdım sony eurasia garantisi olan en uygun burası vardi. Bu arada arkadasımda ps3 var ona danıştım unchartedla beraber almak saçma dedi uncharted 60 70 liraya bulunabiliyormus. Bu sebeple sadece konsolu aldım.

www.morfare.com

buraya bakabilirsiniz gayet uygun şeyler olabilir:)

@samfisher bende oyuna ekstra para vermemek için çırpındım.ama sic_co'nun önerdiği ürün çok mantıklı.780tl ye hem uncharted 3 hemde ikinci bir oyun hediye.o oyunun ne olduğu belli değil gerçi :) ama takas için kullanılır hiç değilse.iki oyunluk model 780tlye bulunmaz bence.

edit:arayıp sordum hediye ettikleri ikinci oyun infamous2 imiş.yani 780tl ye iki tane sağlam oyun almış oluyoruz.

Vallaha bu daha mantıklı, ben de hazır adamlar yollamadan iptal edip bunu alayım akıl var mantık var :). İyi ki sormuşsun sağol valla.

edit: hem bana 750'ye gelecek, taksit falan da kullanmıoyrum. 30 lira fark ile bu iki oyunu elde etmiş oluyorum. Gayet iyi.

String s = "A01...";
char ilkKarakter = s.charAt(0);

bu kadar basit. :)

charAt(0)
substring(0,1)

docs.oracle.com
docs.oracle.com

php.net

ve UTF8 sanirim.

bunları iconv ile mi utf8'e dönüştüreyim?

çünkü tüm sayfalarım zaten utf8 olarak kodlu ve charsetim de utf8.

eğer öyleyse iconv ile değiştirmek için bu sitenin şuan kullandığı charset hangisi oluyor?

oradaki start date epoch date, yani bilgisayarın sıfır tarihinden itibaren kaç saniye geçtiğini gösteriyor. Epoch date 01.01.1970 yanlış bilmiyorsam.

Bu durumda yapman gereken php'de epoch date normal date'e nasıl dönüştürülür araştırmak.
Online converter'lar da var incelemek istersen:
www.epochconverter.com

söz konusu taktiksel hata tam olarak nedir ?

hayirsiz, eyvallah. çok teşekkür ederim.

hata da aynen dediğin gibi oldu, ben biraz daha açayım da ibret olsun:

torrentleech'te bir torrent'e ait dosyaların tamamını değil, bir kısmını indirip seed eden kullanıcılar ("partial seeder" diyorlar) listede seeder olarak değil leecher olarak görünüyormuş. ben de buna dikkat etmeden gog.com'un 310 gb'lık arşivini indirdim, bu arşiv sitedeki tüm torrentler arasında en fazla leecher'a sahip birkaç torrentten biri olarak görünüyordu. meğer o leecher'lar arşivdeki oyunlardan birer ikişer tanesini indirip seed'de tutan kullanıcılarmış. şimdi hayatım boyunca oynayamayacağım kadar çok oyunla baş başayım :)

Bu arada bilgin olsun partial seeder'lar her yerde leecher olarak görünür cunku dosyayı indirmeyi bitirdiklerini raporlamazlar. O bakımdan ratio yapmak icin söyle 10-15gb'i gecmeyip leecher'i da olan torrentlere yönelmek daha mantıklı.

bende her sayfa için çıkıyor. haftalardır. DELİRİCEM LAN!

nasıl düzeltileceğini bilen varsa sevabına yazsın :))

Anlaşılan sadece bende değilmiş.

@wide şöyle bir şey: i41.tinypic.com

Normal bir şey, sayfa https yani ssl ile şifrelenmiş ama sayfadaki bazı öğeler (resim vesaire) dış kaynaklardan linklenmiş olduğu için bu uyarıyı veriyor. Sayfa https ise normalde tüm içeriğinin şifrelenmiş olması beklenir.

twitter için bu durum twitter hesap ayarlarından https only'nin tikini kaldırarak çözülebilir. daha sonrasında da twitter.com'dan login olun, favorilere falan bakın https olarak kaydolmuşsa s'i silin.

Varsa da bilmiyorum ama muhtemelen yoktur, olsaydı insanlar tepelere tırmanmak için sürekli scrob yapar server'a yük bindirirlerdi. Sonuçta skrop yapmak kolay bir şey, kendin bile oturup bir fake scrobbler yazabilirsin java'da.

"tipsiz kızı ben aldım bana borclusun" diyor iste. Gercek arkadas boyle olur imiş.

samsung le-40d550

memnunum

@lancelot

50hz olması sorun yaratmıyor mu?

yok hocam ya hissedilebilir bir sorun görmedim ben. hatta bunu sadece oyun için kullanıyorum. 200 hz'lik lg tv'ye de bağladım ps'yi neredeyse aynı görüntü.

alırken çok tereddüt etmiştim, forumlarda 50hz ile ilgili yazılanlardan dolayı ama hiç de korktuğum gibi çıkmadı.

vatan'da bu haftasonu tüm ürünlerde %25 var

ps3 e çok veriyosunuz gibime geldi. daha gecenlerde oyunsuz 700dü.

evet çok veriyormuşuz. hepsisony de 320gb slim ps3 + fifa 850 falan ediyor.

güzel pc'niz varsa sadece televizyon alın.pc'yi tv'ye bağlayıp ps3'ten daha zevkli hale getirebilirsiziniz.

Bimekste 750 lira 320gb'lik model ama Sony eurasia mıdır nedir o garanti var mı bilmiyorum.

tanımadıklarım da var, tanıdıklarım içinde bir tek tarantino'ya inanırım ki o da abartı geldi. arnold Schwarzenegger, madonna, shakira vesaire bunları at çöpe, bu sebeple gerçek değil bence bu sonuçlar.

parmağında belli bir ışık geçirgenliği var, yani parmağını dayayınca kamera simsiyah değil koyu kırmızı bir görüntü alıyor gibi düşün. parmağına kan pompalandığında ise bu renkte çok az da olsa bir değişme oluyor, artık daha mı koyulaşıyor daha mı kırmızı oluyor bilmiyorum, ama program bu değişikliği yakalayıp frekansını ölçüyor (iki değişiklik arasındaki farkı alarak ortalamaya yakınsıyor.)

louvrea git lütfen git nolur git.

louvre müzesinden daha güzel bir müze varmış, adını bilmiyorum ama var imiş. orayı öğrenip gitmen iyi olabilir.
biz arkadaşımla gittiğimizde zafer takı'nın üstüne çıkmamıştık oysaki orada da güzel manzara falan varmış, çıkılabilir.
eyfel'in en tepesine çıkmak makbul kanımca, çok kalabalık olmazsa tabi.
notre-dame güzel. sacre coeur'un pek bir numarası yok ama gidilebilir.
haritada enteresan duruyor diye la defence denen yere gitmeyin aman diyeyim.

Louvre müzesinden daha güzel, içerik olarak yoğun müze Hermitage var o da St. Petersburg'da.
Gidin, bir Jim Morrisson'ın Baudelaire'in falan mezarlarına uğrayın.
Jim Morrison'ın yattığı yerde Balzac, Bizet, Modigliani falan da yatıyor
en.wikipedia.org

Baudelaire'inki Montparnasse'da da Beckett, Durkheim, Serge Gainsbourg falan yatıyor en.wikipedia.org

Fatihalarınızı esirgemeyin şlkşlskdfşlkdsfşlk

trocadero meydanından gece eyfel'i seyredin, laduree'den makaron yiyin, fauchon'dan kaz ciğeri alın. ilginç olarak catacombes de paris'de yüzbinlerce insan kemikleri arasında dolanabilir, egouts de paris'de tarihi kanalizasyon sistemini görebilir ya da meşhur pere lachaise mezarlığını gezebilirsiniz.

en.wikipedia.org
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

kilise olarak da genellikle pas geçilen pantheon'u ziyaret edip altındaki mezar odalarında victor hugo, voltaire, emile zola'nın mezarlarını görebilirsiniz. bir de belli saatlerde rehber eşliğinde kilisenin tepesine de çıkılıyor haberiniz olsun.

en.wikipedia.org

robert et louise

Adil kullanım kotası'nı aşmışsınızdır. İlk kez uyguladılar.

@dampire benim de aklıma geldi ama 1mbps'den de aşağı düştü hız. Bu durumda başka insanlar da var mı acaba yoksa sizin başınıza geldiği için mi biliyorsunuz?

evet 2-3 aydır bendede öyle. internetten birşey izlenmiyor. ttnetten kaynaklanıyor bence. altyapı çalışmasından diye düşünüyorum.

bende de aynı bağlantı türü, aynı durum var.

1- yok aynı donanım. performans farkı yok.

2- dvd den buyuk 10-20gb genelde. hdd yi degistireibliyorsun kendın 500g tak istersen.

3- sony eurasia sony nın tr distrubutoru, tamır servis agı ıyı. buyuk marketler zaten sony eurasıa olarak satıyor.

merhaba,
bildiğim kadarı ile cevap vermeye çalışayım
1. bu dediğinizi duymuştum, slim modeller biraz daha performanslı diye, ondan tam emin değilim ancak daha az elektrik tüketiyor slim modeller onu biliyorum. bir de şurayı buldum forum.donanimhaber.com
2. oyunlar ortalama 10gb gibi ancak ps3' e yüklenen kısım bunun tamamı değil 7-8 gb, bazılarında 4gb gibi. bende 320 gb var, oyun için değil de depo olarak kullanıyorum. kırmadan kullanacaksanız gerek yok bence, pişmanım yani.
3. bendeki sony eurasia garantili. başıma şöyle bir olay geldi, arada cd okurken ziyuvv vizz gibi ve arada tık diye bir ses yapıyordu, telefon ettim, reset atmayı anlattılar, yapın çözülmezse getirin, tamir edemiyoruz yenisini verelim dediler. gerçi reset arınca düzeldi ancak daha büyük sorun yaşanırsa önemli bir ayrıntı.
4. bir gt5 oynayın, grafiklerin geri kalmadığını göreceksiniz. ps4 e daha var sony' nin açıklamasına göre, ancak xbox grafikleri bana biraz daha yumuşak göründü ps3' ten. ama dediğim gibi sırf gt5 bile ps3 almaya değer.
selamlar.

1- eskilerde sarı ışık problemi oluyor, fat kasa zaten ancak ikinci el bulursun, riske girmeye gerek yok, başıma geldiğinden biliyorum.

2- oyunlar 7 gb civarı yanılmıyorsam en az.

3- mutlaka ama mutlaka garantili al, indirimleri takip et ama 500 liraya da alma. esepet.com en ucuz fiyata satıyor benim bildiklerim arasında.

4- daha ona çok var.

bilgiler için teşekkürler.
@ohtararan xbox da çok güzel bir alet hem de çip olayına da gelebiliyor, onu istemememin nedeni ise heavy rain, god of war, uncharted gibi ps3 exclusive oyunlar. Ayrıca ps3'deki oyunlar genelde daha sıklıkla 1080p oluyor diye biliyorum.

Bu arada eski ps3'ten çıkarılmasına en üzüldüğüm özellik sacd okuma oldu. Ayrıca üzerine linux kurulabilmesi de güzeldi.

Bu arada bir-iki ekstra sorum da var:
a) Oyunları nereden temin etmek iyidir? 2. el oyunlar nereden takip edilir, sıfır oyun nereden alınır?
b) Normal ps3'lerden bir adet controller (sixaxis miydi adı?) çıkıyor sanırım. bu iyi midir yoksa daha iyisi, şudur diyebileceğiniz bir alternatifi var mıdır? (Kablosuz isterim)

a- sıfır oyun ıcın shopto, ikinci el için, konsoldunyası

b- herhangi bir sony urun ıcın en iyi yan urun yine sony marka olanıdır.

:) evet ben de ps3 kullanıyorum, gerçi özel oyunlardan bir gt5 oynuyorum. ps3 oyunları genellikle 720p, 1080 olan benim oynadığım oyunu nadir. sanırım yalnızca tdu2 idi. xbox genellikle 1080p yapıyor diye biliyorum.

oyun için sayın bryan' ın da dediği gibi shop.to ve bir iki adet daha yabancı site var ama hiçbirinden alışveriş yapmadım. markafoni kampanyasını takib ediyorum ben. bir de gittigidiyordan ucuz alıyorum.

sixaxis bence gamepad' de şu aniçin en iyi tercih. içinden bir tane çıkıyor, ben mediamarkttan bir de orijinal mavisinden aldım. ancak ikinci aldığınızın içinden şarj kablosu çıkmıyor.

özellikle donanimhaber forumlarından ikinci el oyunları takip edebilirsin.

2002'de word'de yazdigimda tezimi soyle sorunlar vardi:
- Tüm dökümanı belli bir style içinde tutmak için zaten latexe çok yakın style elementlerinden haberdar oluyorsunuz, öyle çatır çutur yazmıyorsunuz.
- Çok fazla formül varsa, 2002de Wordün formula editörü hiç iyi değildi. düzelmiştir herhalde.
- Tezin sonunda binlerce sayıdan oluşan tablolar vardı bende, excel ile bunu print etmekte sorun yoktu, ama bu tabloları bir şekil word'ün parçası haline getirirsem (sayfa numaraları veya dokümanın bütünlüğü açısından) çöküyordu herşey. Kullandığınız makine 64 Windows ve 8 veya 16Gb RAMli ise böyle bir sorununuz yok, ama latex herhalde aynı işi 512 ramli aletle rahat rahat yapar.
- referanslamayı wordde epey iyi bilmeniz lazım, latexde de öğreniyorsunuz, word de de.
- referans tablolarında saçma sapan header'dan sonra gelen newline'ı almak gibi hatalardan dolayı tablolarda kaymalar falan oluyordu, ama artık fix etmişlerdir o tür bugları diye umuyorum.
- Bir de üniversitelerin style'ları (formatlama) latex'de hazır geliyor siz sadece text kısmını yazıyorsunuz, ama word'de genellikle gelmiyor, kasıyorsunuz köşede ı ıı ıv 1 2 olsun yok titleların kenarında kuş olsun tabloların ucunda böcek olsun diye.

word çok ilerledi. teziniz 100 sayfa olacaksa, wordde yazmak riskli, son saniyeye bırakmazsanız latex'e dönersiniz belki.

bilgisayar mühendisi olsam da latex her zaman bana "yapabiliyorum" tatmini için girilen eziyet gibi gelmiştir. belki biraz da mazoşizm. Bir yazı yazmak için kodlama yapma ihtiyacı hissetmemeliyim, WYSIWYG candır bu konuda.

Soruna cevap olarak: Matematiksel ifadeleri, formülleri falan yazmakta MS Office'den daha başarılı olduğunu söylüyorlar. Bir de mesela bir şablon oluyor tüm raporları o şablona göre istiyorlar, o şablonu veriyorlar sana (css falan içeriyordu yanlış hatırlamıyorsam), sen de ona yazıyorsun, yani muhataba okuma kolaylığı sağlamak için uğraşıyorsun :)

1) diyelim ki gereksiniminiz degisti ve f(x) olan her ibareyi bold yapmaniz gerekti. bunu latex'te sadece bir find&replace islemi, word'de ise bir yolu yok.
2) diyelim ki calisan bir programinizin ciktisina gore bir tablo olusturuyorsunuz. gun gelir programi farkli parametreyle calistirip tabloyu update etmeniz gerekirse word'de her bir cell'in ustune gelip tekrardan o parcayi elle girmeniz lazim. programi latex tablosu olacak sekilde yazarsaniz sadece tek bir copy-paste ile tum tabloyu yenisiyle degistirebilirsiniz (ola ki word'de csv'den vs tablo import ediliyor diyen varsa: dedigim sey herhangi bir bilesen icin gecerli. onun yerine farz edin bir grafik veya bir sema-sekil update etmeniz lazim)
3) kim ne derse desin latex outputu her zaman word'den daha duzgun gozukur. bir dokuman tek bakista word mu degil mi anlasilir.

elbette amelelik değil...

- bir kere dosyayı mantıksal yapılarla (section, subsection, ..) oluşturup bunlara bir kere toptan stil vermek çok büyük kolaylık.
- büyük bir dökümansa parçalara isim verip oradan oraya çat diye link atabiliyorsunuz, sayfa numarası değişse bile bu link bozulmuyor.
- matematiksel ifadeler, vesaire.
- otomatik table of contents çıkartma.
- bibtex

Dediğine benzer duyuru açan bahsettiğin o kullanıcılar genelde sözlük yazarı olmayan kullanıcılar. Malesef dışarıdan kullanıcılar ile sözlük yazarları arasındaki kalite farkı (hem soru hem üslup kalitesi) çok belli oluyor.

keşke dışarıya açık olmasaydı veya alımlar ara ara kapatılmış olsaydı.

elitistliği, "biz farklıyız" tribini falan sevmem ama gözlemlediğim durum cidden bu.

bahsi geçen duyuruları internet kullanıcıları açmış gibi gözükse de sözlük yazarları doğabilecek tepkilerden çekindikleri için başka bir hesap açıp yazıyor da olabilirler. sonuçta bozuk bir yazı yazmak zor değil.

evet görüyorum böyle şeyler, okuyup cevaplama zahmetine giren arkadaşlara da artis artis cevaplar yazıyorlar ''biz çok gördük geçirdik'' hesabı. ilk olarak burada ele veriyorlar kendilerini, çünkü zor durumda olan adam cevap işine yaramasa da sağol der.

ikincisi şimdi sazan avı mı yoksa gerçek mi olduğunu anlayamıyorsun, ama düşününce zaten adamın harbi bi sıkıntısı varsa ve yardımcı olabileceksen pm atar internetin dışına taşırsın muhabbeti. böyle düşünüyorum.

yeni değil, ,
onlarla ilgili başlık açan troller de yeni değil.

ben seviyorum ya kimse bir sey sormadığında onlar gelip bizi oyalıyor :)

scene diye bir olay var. korsan olayının kaynağı denebilir. birçok scene grubu vari ve bunların release'lerı yani sunumları var. mesela pc gaming'de skidrow, reloaded gib gruplar, dizi sunumunda fqm, orenji, ctu gibi gruplar var. scene'i scene yapan şey kalitedir, çünkü scene kurallari var uyulması gereken. mesela bir oyunu kırıyorsan tam kıracaksın (loader olmayacak), bir filmi ripliyorsan belli fps'lerde belli sıkıştırma oranlarına sahip belli kodeklerle enkode edilmiş vesaire olacak. neyse özetle scene bu.

tabi yeni bir şey çıktığında aynı alandaki scene grupları ilk çıkaran olmak için birbirleriyle yarışıyorlar. biri çıkardıktan sonra diğerleri çıkaramıyor, o yüzden her release tek ve bir gruba ait. bu site de onları kategorize etmiş ve listelemiş. kim neyi ne zaman release etmiş görebiliyorsun.

select * from tablo
where kolon1=@kolon1
and (@kolon2 is null or kolon2=@kolon2)

gibi bişey dene bakalım.

sorguyu dinamik bir string olarak oluşturuyorsan:

select *
from asdfg
where 1=1
and ....
and ....
and ....
and ....

dersin. burada and ile başlayan her satır seçili bir alanı temsil eder. yani adam 6 tane alan seçerse o string'in kıçına 6 tane and .... ekelrsin, 2 tane seçerse o ikisini eklersin. Seçtiği şeyleri de dinamik olarak alacaksın tabi.

ama bu küçük bir proje değilse böyle işleri doğru yapma şekli object-relational mapping denilen olaydır.

1) SSH bir terminal değil, uzaktan shell erişimi sağlamak için kullanılan bir protokol ve program... neyse, dosyayı nasıl oluşturuyorsunuz?

2) o işaret hangi shell olduğuna, shell'de ne yapıldığına ve o anki kullanıcıya göre değişiyor. "ps -p $$" komutuyla hangi shell'de olduğunuzu görebilirsiniz.

Öncelikle teşekkürler wingless.

1. SSH Secure Shell'in terminalinde demek istemiştim. Dosyayı şöyle oluşturuyorum:

cat >myfile
Ahmet
Mehmet
...

2. Yaptığımda bu çıktı:

PID TTY TIME CMD
1626160 pts/109 0:00 bash

"^D" denilen sey ctrl tusu ile birlikte d tusunu basili tutmaktir. yani bir parmak ctrl'ye basarken obur parmak d'ye basacak, sonra ikisini birden cekeceksiniz.

ayni sekilde ^C, ^Z, ^A gordugunuz yerlerde ctrl+c, ctrl+z, ctrl+a yapacaksiniz.

kolay gelsin.

disq teşekkür ederim çok, onun "ctrl" anlamına geldiğini hiç bilmiyordum, şimdi denedim oldu.

bu arada ctrl + d (^d) bir screen'de isen detach olmak için yoksa da logout olmak için kullanılıyor. yani "input bitti" değil "çıkmak istiyorum" gibi bir şey demek ctrl+d

temel iki adet kesme var: ctrl+c ile ctrl+z . ilki direk çalışan işlemi kesme, ikincisi duraklatma sinyali. ama programlar bu sinyalleri farklı şekillerde handle edebiliyorlar. en çok ctrl+c'yi kullanacaksın.

inputu durdurma diye bir şey yok, komutları ve operatörleri öğrenmen gerekiyor. mesela touch komutu boş bir dosya yaratır, touch aaaa dersem aaaa adlı boş bir dosya oluşur. cat ekrana içerik basmaya yarar, echo konsolda birşeyler yazdırmaya falan yarar. bunları öğrendikten sonra >,<,>>,<<,&>,& gibi operatörleri öğren, o zaman oturmaya başlar.

shell'inin başında + olması kullanıcı olduğunu, # olması ise root olduğunu işaret eder (genelde). kim olduğunu da whoami komutu ile görebilirsin.

döküman olarak da tabi ki ibm'in lpi dökümanlarını tavsiye ediyorum. kendi sitesinde bir yerlerde olacak google'dan arayarak bulabilirsin.

Geçenlerde ben de Helvetica fontunu windows'a yükleyince twitter başta olmak üzere bazı sitelerin fontları bozulmuştu, işin kötüsü Helvetica'yı silince daha da beter oldu. Bunun sebebi windows'un Arial fontunu başka bir fonta linklemesi idi, yani arial'ler yerine Helvetica göstermeye çalışıyordu. Bunu da ancak registry'de Helvetica'yı aratıp bu linklerin hepsini bulup silerek düzeltebildim. Format şu şekildeydi:

Name: Arial
Value: Helvetica

gibin. Sen de benzer bir aramayla bu girdileri bulup yok edersen sorun çözülür diye tahmin ediyorum. Aramayı Font Mappin diyerek yap. Şöyle entryler bulacaksın bir sürü:
i.imgur.com

Bu entrylerden bir sürü var. Dikkat ettiysen sağ tarafta Arial'e yönlenen entry'ler var ama Arial'in yönlendiği yok. Önceden vardı :)

dediğim gibi Registry'de Font Mapping diye arat, yönlendirmeyi sil, F3 ile aramya devam et. Hepsini imha et güzel günler seni bekliyor.

şubeler tabii ki bilmez.ben işin sırrını arıyorum : )

sirri burada bulabilecegine mi inaniyorsun,bilsem neden söyliyim ayrica?:)

sırrı bulamasam bile aromayı bulursam gerisini ben getiririm : )

want2die,

neredeyse hiç cola içmediğimden böyle bir problemim yok.şimdi olay 3-5 kuruş para değil.ben çiğ köfteyi yemekten öte bir kültür olarak görüyorum.ailece ya da arkadaşlarla toplanırız,o bize eğlence olur.neden yediğimin en güzeli yapmayayım ki?

oses en tatlısı

bence bunlar bulgur şişmesin diye madde koyuyorlar belki ondan kaynaklanıyor.

meksi,

bulgurla alakası yok.çiğ köfte makinesinde devamlı yoğurulduğu için bulgur,şişme gibi bir problemi yok.

seracik,

bir arkadaşta özelden öyle bir mesaj attı.sanırım sırrı buldum :)

Muz kabuğu koyuyor bazıları duyunca çok şaşırmıştım. :D

www.mysql.com Yani mutlaka sayilan kullanicilar tek basina bir anlam ifade etmiyor ama ben biraz art niyetli bir oneri oldugunu dusunuyorum. Size saglam nedenler sunmadilarsa, performanstan memnunsaniz ve en onemlisi DBA'lerinize guveniyorsaniz bence gecmenize gerek yok.

Muhtemelen Microsoft ortaklığından dolayıdır. Ama keyfi olarak değil. MS SQL Server ile uyumlu çalışacak tool'lar, uygulamalar vs. gerekecektir ileride muhtemelen.

işimiz gereği bizim uygulamalarımız mysql de çalışıyor. Adamlar bize windows sunucu alında diyemiyorlar. Ortada kalmış durumdayız. Bu konuyu denetim maddelerinden çıkarmak istiyorum o nedenle fikrinizi almak istedim.

mssql gerçekten de bütün özellikleriyle mysql'e çakıyor. gerek güvenlik, gerek tasarım, yönetim olanakları. reporting, integration ve analysis services de cabası. öğrenmesi biraz uzun sürüyor ama bir kere öğrenince bir daha mysql'e taş devrinden çıkmış gibi bakıyorsun.

ha ama mysqlin deli bir avantajı var o da bedava olması. eğer hali hazırda çalışan orta boyutta bir sistem varsa geçiş sürecinde büyük masraflar ve sıkıntılar çıkabilir. dahicocuk'un dediği gibi memnunsanız geçmeye gerek yok. adamların microsoft ortaklıkları da tabi ki mssql önermelerinde etkili. eğer oracle ortağı olsalardı oracle önereceklerdi. ama kimse tutup da mssql veya oracle kurulu bir sisteme mysql önermez.

ekleme: hele sistem linux server üzerindeyse daha da büyük sıkıntı/masraf çıkacak. yeni windows server kurulumu, sistemin windowsa taşınması. sitenin iis'e taşnması, güvenlik ayarları cart curt derken.

mssql profesyoneldir. Veritabanı sadece veri ve tablolardan ibaret değildir aslında. backup&recovery, güvenlik, yönetim, rdbms tarafında profesyonelce çalışırsınız. Mysql'i kritik ve para kazandıran hiç bir projede göremezsiniz.

@papalina: "Mysql'i kritik ve para kazandıran hiç bir projede göremezsiniz"

şu yorumu stackoverflow'da bir yerlerde yap da neşemizi bulalım.

:)
MySQL is an open source database management system and is used in some of the most frequently visited websites on the Internet, including Flickr,[12] Nokia.com,[13] YouTube[14] and as previously mentioned, Wikipedia,[15] Google,[16] Facebook[17][18] and Twitter.[11]

kaynak: en.wikipedia.org

Devasa projelerin mysql kullanmalarının sebebi tam da yukarıda bahsettiğim masraf. Onlarca datacenter ve herbiri için windows/sql lisansı vs. Eğer onlar da mssql kullansaydı bill gates heralde abd başkanı olurdu. Diğer bir sebebi de yine aynı eksiklikleri kapatacak genious coder gurupları ve bunları yönetecek sermayeleri var.

Mysql enterprise çözümleri projesine yeni denilebilecek zamanda dahil etmiş bit dbms dir. İleride ne olacağı bilinmez mssql'in yaptığı atağı o da yapabilr ama şu an için en basit haliyle yeni diyebiliriz. En azından Türkiye'de gelip mysqlde aktif-aktif bir yapıyı kurup sorunsuz destek alacağını düşünmek falan çok iyimser yaklaşımlar olur. Bugün elini sallasan 50 oracle uzmanına çarparsın mssql için de durum böyle ama adamlar mysql'e enterprise çözümde destek veremiyor bile olabilirler.

@kta 'ya ek olarak bu şirketler sırf başarı hikayesi ve referans için bile mysql tarafından bizzat desteklenen şirketler de olabilir çünkü mysql enterprise çözüm ve destek alınmak istendiğinde yine paralı artık oracle ile aynı ürün ve satış politikasını sürdürüyorlar.

Kritik uygulamalardan kastım da aslında iş-kritik uygulamalar. Bankacılık uygulamaları en klasik örnektir.

Forumları inceleyerek kırmak mümkün.
Tabi yazılanları harfiyen uygulamak şartıyla.
Eskiden düzgün yapılmaması halinde alet brick haline dönüşüyordu ama şimdi yeni pil alarak o sorunu da giderebiliyorsun.

Biraz kurcalamistim hatırladığım kadarıyla o da ps3 gibi, belli bir firmware'in üstündeysen kıramıyordun. Şimdiki durum nedir bilemeyecem.

Hallettim, teşekkürler.

Yürü ya kulum. İstanbul!

Tabi yaş da önemli.

5 yıl sonra ücretleri ortalama aynı olacaksa Eskişehir'de kal. Aksi takdirde İstanbul.

yarın öbürgün ayrıldın diyelim.cvinde dünya capında bir şirket mi olsun istersin yoksa orta seviyeli pek duyulmamıs bir şirket mi?
ilk işin de istanbulda kalmalısın ve kendini gelistirmelisin.kesinlikle istanbul diyorum.

önce düşününce eskişehir dedim ama, referans olarak istanbul'daki o şirket iyi bir seçenek olabilir.

büyük şirkette muhtemelen yapacağın iş belli olacak. ama gelişmekte olan şirkette eğer hevesliysen ve öğrenmeye açıksan hem kral olursun hem de 5 sene sonra çok daha donanımlı olursun.

3 ay kadar istanbulda çalışmışlığım var, iş harici olarak da istanbulda yaşamak çok zor geldi bana eskişehirle kıyaslayınca aslında şu an benim için para ikinci planda diyebilirim.

ileride neyi hedeflediğine bağlı. orta ölçeklide kendini daha iyi geliştireceğin doğru, insani ilişkiler olduğundan anlayış daha yüksek olur ancak esnek çalışma adı altında adamı kanırtıp etinden sütünden faydalanırlar. öte yandan büyük firmalar kurumsal değilse bile öyleymiş gibi yönetilirler. herşey resmidir kafana göre hareket edemezsin hastaneye gitcek olsan form doldurman gerekir. yine kendini geliştirirsin ama atıyorum tornada değil de ne biliyim analiz simülasyonunda falan(örnek olarak algıla). istanbulda kalacağın yere göre en az 500 kirayı gözden çıkartıcaksın aylık masrafın 1tekliği bulur çok stresli bi şehirde yaşıcaksın ama ben sana istanbulu tercih et derim. firma büyük diyosun (aslında firma adı versen daha net bişe söyleyebilirim-belki müşterimiz falandır) bence git şansını dene eskişehirde işi daha kolay edinirsin

Alaninda fena degilsen, belli bir sure kendini gelistirmen ilerde sana fayda saglayacaksa, is sorunun olmayacaksa kucuk yere git. Ben daha yeni cok buyuk ibr yeri biraktim, tek kisilik bir yere gidiyorum sirf yaptigim isi begenmedigim ve kendimi gelistirmek istedigim icin.

sektörler neler? işin ne olduğu da önemli, sadece maaş bişe ifade etmiyor. askerlik var mı, firma ford mu istanbuldaki bunlar önemli :D

eskişehir'de tecrübeni arttırdıktan sonra istanbula daha iyi bir mevki ve daha iyi bir maaşla gidersin.
benim fikrim bu..

Çok uluslu bir şirkette çalışmak bambaşka bir tecrübe. Fırsatınız varken bunu yaşamalısınız diye düşünüyorum.

kobi tarzı yerde çalışmak ilerde kendi işini kurmak için gerekli özgüveni cesareti kazanmana yardımcı olabilir.. ama büyük şirkette de güzel bir etiketin olur, ilerde orta ölçekli bir yere iyi bir pozisyona geçiş yapabilirsin.

kobi tarzı değil, iki şirkette kurumsal şirket fakat birisinin dünya çapında 120 000 çalışanı var diğerininse, 850.

kadıköyde yapan bildiğim bir yer var. için rahat etsin istersen yanında durursun beraber yaparken görürsün. 10 yıldır falan kulaklık tamiri yapıyor.

adını - adresini alabilir miyim?

www.techno-fi.net

bu sitede yapan bir iki kişi var. satım kısmına bak bulamazsan bi arama yaparsan ilgili konuyu bulursun.

Kafe ve su iç. Ne hakkında, ne tarzda tasarım yapıyorsan onunla ilgili araştırma yapabilirsin. Zamanı boşa harcamamak açısından. Hemde ilham getirir.

Bu saatte uyursanda hata yaparsın, daha çok uykusuz kalırsın. Sunumda verimli olmayabilirsin benden söylemesi. Sunum sonrasında danalar gibi uyuyabileceksen bence o zamana kadar sabret ama yinede seçim senin tabii

olm sizin evde cin varmış öyle dediler.

elma ye varsa eğer kahveden daha çok işe yarıyor

Saati 10bucuga kurup yat derim hemen. İnsan uykudayken aklına bir seyler gelebiliyor ayrıca uyumak lazım 1de ölü gibi olursun yoksa.

Bilgisayara atınca ters çıkmasıyla ilgili şöyle bir durum var: iOS5'te bildigin üzere ses açma tuşuyla da fotograf çekilebiliyor. Bu fotograflarda yazılımsal bir sorundan dolayı jpeg'in yapısı bozuk oluyor ve ornegin Windows Photo viewer ile resim döndürülmüyor, hata veriyor. Bu da onunla ilgili olabilir, bu sebeple fotografı çekerken ekrandaki tusa dokunarak çekmeyi deneyebilirsin.

kolaj yaptığı söyleniyordu. bir kişiye bağlı kalmamış, karışık tabak yapmış, diyilerdi.

bence en net örnek bu;
nirvana- rape me; fizy.com
teoman- hepsi bir ya sonunda; fizy.com

diğerlerini şöyle toplamışlar;

www.youtube.com

www.youtube.com
Edit: geç kalmışım :D

bu sarki da var ama bunun bestesini satin alip yapti diye biliyorum:

coban yildizi: www.youtube.com
danser encore: www.youtube.com

7'ye kastırmaya gerek yok windows server 2008 r1 i konfigüre etsen gül gibi geçinir gidersin bence.

ha o da bi opsiyon tabi bak.

ben windows 7'den sıkılıp, ubuntu'ya geçmiş biri olarak yazıyorum.

ben oyun oynayan birisi değilim bu yüzden oyun kısmına yorum yapamayacağım. ben tamamen linux'a geçtim fakat pişman mısın diye sorarsan, evet pişmanım. telefonum samsung yazılım güncellemem gerek, gerekli yazılımın linux'u yok. ipod touch 4 (ios 5.0.1) var, ubuntu ile hiçbir şekilde şarkı atamıyorum içine.

zaten sadece internet için kullandığım için pek bir artı ya da eksisi var diyemem ama kullanımı rahat, windows 7 bile daha fazla kasıyordu diyebilirim. fakat nacizene önerim tamamen linux'a geçme. ihtiyacın oluyor mutlaka. bir program kullanacaksın, linux tabanlı olmuyor, mal gibi kalıyorsun. ama kur, tabi kullan derim.

badiparmaginin dedigi gibi, bazi uyum sorunlari icin arada windows kullanman gerekebilir, bu yuzden dual boot bir sistem olmasi en iyisi. evet wine ile windows uygulamarini calistirabilirsin ama hepsi calismaz, oyunlarda ise performans epeyce daha dusuk olur. onun disinda linux kullanmayi biraz ogrendikten sonra her isini gorebilirsin, ve daha guzeli her isini gorecek ucretsiz bir uygulama vardir, ve bu uygulama tamamen o isi gormeye odaklanmistir: (bkz: paket yoneticisi)

bunun disinda her ne kadar son kullanici olsan da linux kullaniyorsan eninde sonunda terminal olayina bulasacaksin, o yuzden temel linux komutlarini ogrenmekte fayda var. linux'un desktop sistemlerde basarili olmamasinin temel nedenlerinden biridir hatta sik sik ufak sorunlarla karsilasman veya bazi seyleri degistirmek istemen ve bu sorunlari cozmek icin komut satirinin basina gecmek durumunda olman. ama linuxiyidir, candir.

yazdigin programlar wine'da muhtemelen sikintili calisacak veya calismayacaklardir. wine windows driver'larini emulate ettigi icin windows'un gerisinden gelmektedir, mesela gunuumzde directx versiyonu 11 iken wine on son 9'u stabil olarak destekliyor olabilir, half life 2'yi sorunsuz oynayabilirsin mesela. bunun icin en iyisi surayi kontrol etmek:
appdb.winehq.org
ve google'a "x in wine", "x under linux" yazmak. ayrica guitar rig kullaniyorsan mesela "guitar rig alternative linux" gibi aramalarla da linux icin benzer uygulamal bulma sansin var.

ubuntu iyidir guzeldir, diger dagitimlarla rahat edemezsin pek, teknik acidan agir gelebilir. linux mint hakkinda da cok guzel duyumlar aldim, zaten ubuntu tabanli. ubuntu'da da tavsiyem LTS yani long term supprt bir versiyon kurmaan, suanki lts surum 10.04, yakinda (sanirim mart icerisinde) 12.04 cikacak ve o da lts olacak. lts'ler oldukca stabil surumlerdir.

kubuntu, xubuntu gibi ubuntu 'mod'larini ise onermiyorum :) gnome zaten oldukca lightweight ve sisteminle rahatca calisacak bir desktop environment'tir. gnome (2) icinse ya 10.04 lts kuracak ya da linux mint kuracaksin. (ya da istedigin dagitimin istedigin versiyonunu kuracak sonra da istedigin desktop environment'i kuracaksin)

linux deneyimine en fazla 1 hafta veriyorum. sonra koşa koşa windows kurucaksın. tamam sistem güzel lafımız yok ama evde gitmiyo işte.

ubuntuyu hep windows'un yanına kurdum. hoş güzel bir işletim sistemi. ama tek başına kullanılacak bir sistem değil benim için. yazılımları vs herşeyi geçtim 1500 tl verip topladığım kasada oyun oynayamayacaksam ne anladım o işten? wine iyidir hoştur ama bir emülatörün en fazla ne kadar performanslı çalışabileceğini düşünmek zor değil. kaldı ki sistemin ne yazık ki düşük, e bu durumda emülatörler hiç mi hiç fayda etmeyecektir. demem o dur ki 2. işletim sistemi olarak kullan ama komple ona geçmek hele senin gibi yılların windows kullanıcısı için hiç kolay değil.

wine (ve onun geliştirilmiş hali olan playonlinux) öyle ahım şahım performans vermeyecekler hatta epey sıkıntı verir. (emülatörler için wine gerekmeyebilir, zira linux için yazılmış programlar bulunabilir, mesela snes emülatörleri)

sözlükte göz gezdirilirse, bu unity dalgası yüzünden son ubuntu sürümlerine mesafeli yaklaşılıyor. linux mint (lxde)revaçta.

p4 3.2ghz (bende de var) ile xp-linux performans farkı gözle görülür seviyede olmayacak. bir de sürekli root şifresini girmek sıkıntı verebilir.

linux'ten windows'a geçişte partition sıkıntıları da yaşanabilir.

nihayetinde: şunu kullanın ve karar verin: www.virtualbox.org

tüm cevaplar için teşekkürler. 10.04 indirdim, iso'yu mount edip kurayım dedim ama bi dll hatası verdi boot'ta. gidip cd alip öyle deneyeceğim bir de fakat bu cevaplardan sonra xp'yi kaldırmam :)

mount ederek kurma, o zaman wubi ile kurmus oluyorsun, sanal makineden pek farki olmuyor, performans dusuyor. tertemiz bir isletim sistemi olarak kur xp'nin yanina. indirdigin isoyu bir cd'ye veya usb bellege cek (usb toollar var bunun icin), bununla boot et bilgisayarini oyle kur.

Torrent siteleri iyi bir ornek bunun için. Sitenin bir irc serveri olur, siteye login olduktan sonra sitenin ana sayfasında bir Java appleti olur bu irc kanalına bağlanmak için. Nickname de otomatik olarak login olmuş kullanıcının adı olur.

programin linux versiyonu varsa, linux kurun.

@oharro, maalesef öyle bir şansım yok.

su servisler kapatilabilir:
www.askvg.com
remote desktop olayi acilip ayarlar yapilir veya teamviewer falan kurulur.
ama senin ilacin linux benden soylemesi.

bir de programs and features - turn windows features on or off'tan oyunlar, media player, media center' ie, ivir zivir hepsini kaldirabilirsin.

cok bilgim yok ama programin hangi driverlari, servisleri kullanacagina bagli olarak degisir. guvenli mod sadece en temel driver ve servisleri calistirir, belki ise yarar. prime time da sorarsan daha fazla bilgi alabilirsin.

services.msc'den bütün servislere ulaşabilirsin. programın ne olduğuna bağlı olsa'da oradaki çoğu servisi kapatabilirsin. Deneme yanılma yöntemiyle de yapılabilir ama bazı kapatılmaması gereken servisler var, onları kapattığında 30 saniye içinde windows kendini kapatmak isteyecek. Start menu > run'a "shutdown -a" yazarsan onu da engelliyebilirsin.

Kullanmadığın bütün donanımları device manager'dan disable edebilirsin (örnek olarak 56k modem, ses kartı, televizyon kartı, vs vs...
Servisler bittikten sonra task manager'dan explorer.exe ve gereksiz başka ne varsa uçurdunmu tadından yenmez. Ekran çözünürlüğünü de 640x480 16 renk'e düşürebilrsin ihtiyaç yoksa.

çok teşekkürler, önerilerinizi uygulayacağım.

burstnet.eu, kesinlikle tavsiyem. bi de kupon araştırmayı unutma almadan önce.

@saiko adamların sitesi açılmıyor. biraz ironik oldu :)

ilginç tık diye açıldı bende?

.com fln yok direk kopyala burstnet.eu yu explorera, daha sağlam vps görmedim kasma masma yapmıyo hiç.

kimsufi.fr . kesinlikle, gordugum acik ara en iyisi. vps'i gec dedicated server al direk, fiyatlar acayip uygun.

hayatında daha baştan savma, berbat yazılmış bir kod göremezsin. Biraz daha basitti aslında, sadece 4. ve 5. dizilerde uzunluğu 4 yerine 5 hesaplıyordu integerları ayırmadığı için. Onu da aralara virgül ekleyip takla atarak çözdüm. şu an hepsini sağlıyor.

edit: şuradan incelemek daha kolay olacak sanırım:
ideone.com

//
//


public String reverse(String k)
{
StringBuilder sb = new StringBuilder();
for ( int i = k.length() - 1; i >= 0; i-- )
{
sb.append( k.charAt( i ) );
}
return sb.toString();
}

public int maxMirror(int[] nums)
{
int sonuc = 0;
StringBuilder s = new StringBuilder();
s.append( ',' );
for ( int i : nums )
{
s.append( i + "," );
}


for ( int i = 0; i < s.toString().length(); i++ )
{
int index = 0;
while ( index < i + 1 )
{
String mevzubahis = s.substring( index, i + 1 );
if ( s.toString().contains( reverse( mevzubahis ) ) && reverse( mevzubahis ).replaceAll( ",", "" ).length() > sonuc && s.charAt( i ) == ',' && s.charAt( index ) == ',' )
{
sonuc = reverse( mevzubahis ).replaceAll( ",", "" ).length();

}
index++;
}
}
return sonuc;
}

public int maxMirror(int[] nums) {

int max = 0;
for (int i = 0; i < nums.length; i++)
{
for (int j = 0; j < nums.length; j++)
{
int current = getMirrorLength(nums,i,j);

if (current > max)
{
max = current;
}
}
}
return max;
}

public int getMirrorLength(int [] nums, int i, int j)
{
int counter = 0;

while (j < nums.length && i >= 0 && nums[i--] == nums[j++])
{
++counter;
}
return counter;
}

genelde en canavar usb bellek sandisk cruzer blade olarak kabul edilir. Bende 16 gb'lık usb 2.0 modeli var ve gayet iyi. Ben aldıktan sonra sandisk seriyi güncelledi ve usb 3.0 desteği getirdi. Bu destekle beraber alet gerçek potansiyelini kullanabilir hale gelmiş olmalı.
www.vatanbilgisayar.com

edit: normal voyager değil, voyager gt olacak en az. mavi değil yani, kırmızı veya sarı(gtr) olanlar.

sandisk ya da corsair lere bak. usb 3.0 olanların iyidir. usb 2 lerde 20mb civarına cıkanlar vardı onlar iş goruyordu.

şimdi bi kodun vardır adamın yazdığı 5 ise diye
aynısını adamın yazdığı "bes" ise diye yap
veya direk adam 5 veya bes yazdıysa diye

10 a kadar egomanyak'ın dediği gibi yapabilirsin. on'dan sonra sçar yapılmaz zaten böyle bişi

10'dan yukarısını düzgün yorumlayabilmen için parser gibi bir şey yazman gerekir. bes yuz elli bes yazıldığında bunu da parse edebilecek bir sey yazabilirsin yani, çok da zor değil. önemli olan input'un hatasız girilmesi.

Tabi bunu yapabilmen için string munipulation denen olayı bilmen gerekiyor, c'de string'lerle (daha doğrusu char array'lerle) oynamak zordur.

sayacı kullanacağım ellam:)

for ne alaka, girilen bir sayıyı pound'a dönüştürmeyecek mi, tek bir işlem bu. diyorsan ki kullanıcı X girene kadar sürekli çalışsın, o zaman while.

verilen kg değerlerini bir dizi içinde tut. for ile dizi elemanlarını tek tek ele alıp pound değerleri başka bir diziye yazdır.

array[i]=array[i]*2.2;

www.roseindia.net

abi sen bi textbook okusana önce?

seri numarasıyla bakın apple'ın sitesinden. şuradan bakınca yazar diye tahmin ediyorum: selfsolve.apple.com

göstermiyor. her şeyi denedim bu da dahil. her yerde "iphone 4s" diyor sadece. imeinin ilk 8 hanesiyle de sorguladım, o da sonuç vermedi, ayırmıyor. sanırım güvenlik önlemi gibi bir şey, aktifleştirmeden kapasiteyi öğrenemiyorsun. (fdisk falan da denedim)

model numarasını şuradan bir bakın bakalım.

leimobile.com

malesef, elimde model numarası da yok şu anda. seri numarası ve imei var. onlar da buradaki numaralarla alakasız.

birkaç tanesini kontrol edince doğrusunu buluyorsun. ben adanın kuzeyine doğru bulmuştum.

advanced system care ve ccleaner programlarını yükle. bi sistem iyileştirme yap bakalım düzelecek mi

tavsiyem ccleaner gibi sistemi temizleyeceğim derken gerekli bir şeyleri silen programları hiç yüklememen.
- sistemin genel olarak ağırlaşıyorsa bu hem chrome'a hem firefox'a yansır, firefox normalde de çok hızlı açılmadığı için daha çok hissedersin.
- firefox'a eklentiler çok yük bindirir. hele firebug, noscript, adblock plus gibileri daha fena (ki çoğu olmazsa olmazdır bence).
- yok eğer "ben eklenti yüklemiyorum sistemim de halen bomboş" diyorsan ortada bir tek biriken geçmişin, browser'ın cache'i, eklediğin favoriler ve (bir ihtimal) flash player cache'i kalıyor ki bunlar çok ufak şeyler.

tahminim eklentiler yönünde.
(bu arada spybot, spywareblaster gibi browser'ların içindeki blacklist listesini dolduran programlar da browserların açılış hızına epey negatif yönde etki eder.)

resozluk rainbow measureIt firebug yüklü ve etkin.
versiyonum 9.0.1
7 den beri kaldırıp kurmadım. her yeni versiyonda direk uzerine kurdum hicbirseyi beklemeden, 3 aydan daha uzun suredir kullanıyorum herhangi bir yavaslama olmadı.
he evet sabah pc yi ilk acıp pc acılır acılmaz firefox u actıgımda 10 saniye gibi bir sure alıyor acılması, ama genelde üzen hemen hemen hiç bir arıza cıkarmadı bende.
plugin falan yuklemedigini soyluyorsun, o zaman bence sisteminde bir sıkıntı var.

settings - downloads kismindan region mirror degistirmeyi deneyin.

+1 tom riddle

sana yakın bir ülkenin serverını seç ve indirmeye başla :)

berlin serveri tavsiye edilir :)

yunanistan da olabilir, asıl problem hala deli gibi indirim olmasından dolayı serverlar yoğun olabiliyor.

server değiştir

vpn demek illaki public ip'n degisecek demek degil, vpn demek private bir aga guvenli bir bicimde dahil olman demek. ha eger o vpn'de "client'lari gateway olarak surayi kullanmalari icin zorla" gibi bir konfigurasyon varsa o zaman paketlerin o bilgisayar uzerinden akmaya baslar.

karikatür.

"yazılı görsel" derdi tdk heralde

"mim" derdim ben olsam,

nurullah ataç olsa, "güleç" derdi heralde

ekli fotograflar meme degil. meme bu degil zira.

yalnız eklediğiniz iki resim de meme değil. ikincisi sadece 4chan'da lifehacks thread'lerinde paylaşılır. ilki de the fall'dan alınmış ama meme olamaz yani.

filmden alınan sahneleri konuşturmaya(ilk resimdeki) vertical deniyor.

Peki meme herkesin dilinde meşhur olmuş olanlar oluyor tamam. O zaman bu 9gag'de 4chan'deki bu tür paylaşımlara ne isim verebiliriz?

bu arada en sevdigim meme'lerden biri:
www.zgeek.com

hayır meme söylediğiniz gibi "herkesin dilinde meşhur olmuş olanlar" değil. o mugcake tarifi yoksa kaç yıllık, üstelik gayet de meşhurdur.

meme'in esas olayı; bir duruma verilen tepkiyi, veya hissedileni görselleştirmesinden ibaret. bir tür sembol, ortak hissiyatın kolayca aktarılması için resmedilmiş hali.

sözlükteki umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları'nı düşünün, o başlık artık kendi içinde yazı tabanlı bir meme denebilir, gün içinde mutsuzluk görünce arkadaşıma "umut sarıkaya'lık bu" dediğinde mesela anlayacaktır beni hemen.

9gag'deki paylaşımların adı "post". söylediğiniz gibi paylaşım demek gayet yeterli. her post bir meme değildir. hatta sıkı bir süzgeçle bakarsak 9gag'in yarısından fazlasının meme olmakla uzaktan yakından ilgisi yok.

meme için türkçe bir karşılık aramak da aslında tartışılır diye düşünüyorum: zaten bunların özelliği evrensel olmaları. hangi dili konuşursam konuşayım ben troll face'i görünce tanıyorum. tutup bunun türk varyantını yapmak nasıl kavrama tamamen ters olacaksa sözcüğün kendisini bozmak da aynı şey olacaktır.

@samfisher aynen abi, kimse bilmez ama ben de hastayım. eski 4chanciler bilir sadece :) hatırlattığın iyi oldu.

(bkz: mim)
hafif.org yıllardır kullanıyor bunu ama, bu görsellere de oturur oturmaz ayrı.

(bkz: yolu yok adamim)

tabiki de var. bilgisayar tamircisiyim adamlar bilgisayar çok yavaş format at diye getiriyor bir bakıyorum 32 bit :)

32 bitten 64 bite upgrade edeceksin.. mantıklı geldi bana dene istersen.

"format atmadan" derken ne kastettigimize gore degisir. aslinda kurulmus bir windows'un ustune, partition'daki hicbir seyi silmeden yeni bir windows kurmak mumkun. hatta eski windows'un dosyalari da windows.old diye bir dizinde tutulur.

ama 32 bit'ten 64 bite upgrade derseniz, isler degisir. bakiniz burasi:
www.tomshardware.com

bu sebeple dedim ki: (bkz: yolu yok adamim) oyle sallayip gecmiyoruz.

elinin altında emulator olacak onunla denersin ama zaten bozman pek mümkün değil, sonuçta bir işletim sistemi ve senin yapabileceklerini kontrol altında tutuyor. endişelenmen yersiz.

android sdk'te işletim sistemi ve birkaç cihazın emulatorü var. test için kullanabilirsiniz.

tamam teşekkürler aldım cevabımı.
biliyorum emulator oldugunu tabii ki onu da kullanacagım ama dedim işte hani emulatordur sonucta aynı sey degil TAM olarak. eyvllah aynı sey ama sonucta TAM da aynı sey degil.

ilk denemeleri emulatorde yap sonra telefonda dene. Emulatorler o kadar hızlı değil sürüm arttıkça galiba yavaşlıyor. Telefonu root olmadan çökertebileceğini sanmıyorum. Donanım olarak ta işlemciyi çok zorlarsan yanar herhalde hehe

neredeyse mümkün değil.
unix-like (linux) sistemlerde user account ile yapabileceklerin oldukça kısıtlıdır, işletim sistemini ve donanımı etkileyecek hemen hemen hiçbir şey yapma yetkisi yoktur user'ın. kendi home folder'ına sıkışmış bir garibandır user. bu sebeple root olmadan zarar vermen neredeyse imkansız. en fazla kendi belgelerini falan silersin. ha dersen ki ben telefonu rootlayacam, sonra yazdığım program işlemcinin saat frekansını arttıracak fln, o zaman bozarsın işte.

cok faydalı bir soru cevap oldu sağolunnnn

....\The Elder Scrolls V Skyrim\Data\Skyrim - Sounds.bsa

diye bir dosya var. bunun icinde olduguna dair bahse girerim. bilindik bir sikistirma algoritmasi mi kullaniyor diye winrar'la acmayi denedim, yemedi.

Sonra da baktim ki, elder scrolls'a mod gelistiricileri icin bir BSA extracter tutoriali var
cs.elderscrolls.com

buradan :)

Sounds.bsa içinde sound\fx\voc\shout\ altındalar.

www.tesnexus.com

Bununla açabilirsin.

store.apple.com

749 usd diye görünüyor
ancak bunun vergisi vs de var sanırım eyalete göre

makulu de gectim, tam fiyati zaten o. 750 dolar + %8 10 civari vergisi var daha bile pahaliya geliyor aslinda o fiyattan.

sanıyorum o olmaz zira "ba" ya da "bb" ile bir string'e başlayamıyorum, "acb" elde edemiyorum. ben S->aSbS | bSaS | e yazdım gramer olarak ama bu sefer c'leri nereye koyacağımı bilemedim. gerçi bu gramerin de doğru olup olmadığını bilemiyorum zira kanıtlama yöntemlerini bilmiyorum bu konuda.

bildigim kadariyla gramere "sununla su ayni sayida olacak" gibi bir sart koyamazsin, otomatini da cizemezsin.

push down automaton çizebiliyorum her string'de aynı sayıda harf içeren bir dil için, o sorun değil ama gramerini kuramadım tam olarak. c olmasa yine bir şeyler olacak ama c harfi sorun yaratıyor.

S -> aSb | bSa | Sc | cS | eps.

isini gorecek herhalde.

simendiferlerin efendisi, ona bir de S-> SS eklesem daha mı iyi olur? abaabbba yaratmak için mesela.

sanıyorum eklesem de çalışmıyor, aSbS gibi yazmalıyım gramerde.

bu arada cevap verip ilgilenen herkese çok teşekkür ederim.