bi pirince yatırıp saç kurutma makinesiyle kurulayın öncesinde. muhtemelen hiç çalışmayacaktır ama bir deneyin bence. harddiskte denemeyin yalnız. şöyle dandik, az kullandığınız, değerli olmayan bir alette deneyin.

kurumasını bekleyin fakat saç kurutma makinası falan kullanmayın yakarsınız. büyük ihtimalle çalışacaktır tekrardan.

:D.

çalışır tabi ki

sıfır araba alacaksan, onların takaslarına verebilirsin, piyasanın üstüne alırlar.

Yok ya ölü fiyatı verdiler. onların verdiği fiyata çıkartsam zaten satılır.

galerinin 36 bin verdiği cruze'u 39'a sattım. siz ilana koyun bir beğeneni çıkar.

Acelen yoksa koy sahibindene bekle.araba ne?

Birçok platformda ilan vermeyi dene: Facebook, Sahibinden, LetGo, broşür bastırıp birkaç işlek yere asmak vs. böylece daha hızlı alıcı bulursun.

piyasası olmayan bir arabayı aldım baya fiyatlı aldım, kendime göre avantajları vardı.. siz koyun alıcısı çıkar illaki.. her malın 1 alıcısı olur ya

Ben de zamanında piyasası olmayan araba sattım. Sanayide Usta'na söylemek en kolay yolu diye düşünüyorum. Ayrıca araba ne? bilgi vs verirsen belki biz alırız :D

ya da başka alternatif önerilere de açığım tabii ki :)

ankara univ. cebeci kampusunde siyasal bilgiler ve hukuk fakultelerinin kutuphaneleri var, kitap alamazsin ama girip calisabilirsin.

sana milli kütüphane yolları görünüyor.

birbirlerini hiç görmezler.

şöyle ki, görebilmek için ışığın göze gelmesi lazım. bu senaryoda birbirlerinden 2 ışık hızıyla uzaklaşacaklar fakat b treninden gelen ışık a trenine 1 ışık hızında gelecek. bu durumda a ve b trenleri birbirlerini hiç göremeyecek.

not: tamamen lise bilgilerime dayanarak verilmiş bir cevaptır, doğruluğu garanti edilmez.

Işık hızı her cisim için aynı. Bu durumda A ve B trenlerinin hızlarının aynı olduklarını söyleyebiliriz. O nedenle birbirlerini duruyor gibi görebilirler. Çünkü A treni B trenine aynı hızda yaklaşırken, B treni de A trenine aynı hızla yaklaşacak. Dolayısıyla aralarındaki mesafe hep aynı oranda azalacak. Böylelikle dışarıdan bakan bir gözlemci için birbirlerine yaklaştıkları görülürken, kendilerine göre birbirlerini sabit olarak görebilirler. Böyle düşündüm.

Hangi referans cercevesinde?

Edit: A ve B trenlerinin içindeki bir gözlemci referans olarak alınmıştır.

herhangi bi tren sec mesela A ve bunun diger trene gore hizi v_A' olsun;

v_A' = ( v_A - v_B )*(1 / (1 - v_A*v_B/c^2 ) )

v_A ve v_B yere gore hizlari, c malum..

A da B de isik hizina gore hareket ediyorsa; v_A=-v_B=-c/2 olacak haliyle. koy bunlari yukaridaki ifadeye,

v_A' = -4c/5 cikar. bu hizla gorur birbirine gore yani, diger trende hareket eden.

maaş aldığın banka
işten çıktığını söyleme mümkünse internetten başvuru yap
yapamıyorsan da yine de söyleme net vermezler

şu anda maaş alamıyorsan zor. anca ek hesabını kullanabilirsin. yok ise ek hesap başvurusunda bulunabilirsin. o daha kolay olur.

İşten cikmadan kredi isteyecektin. Son bi kac ayin bordrosunu falan istiyorlar. Maas aldigin bankaysa eger ama istemezler. Çıkışın eğer cok tazeyse bir sonraki maas donemi gelmeden basvursan olur belki.

Bir erkek olarak erkeklerin feminen giyim tarzlarını beğenmiyorum. Instagram effect diyorum ben buna. Amaç belli bir standarda uymak. Herkes böyle giyiniyorsa ben de böyle giyineyim düşüncesi.

herkes ne giyinmek istiyorsa, nasıl giyinmek istiyorsa öyle giyiniyor bence. yani şöyle bişiy yok, mağazaya gittim hep dar pantolon, hep paçası kısa filan, bunları geçin. isteyen istediğini buluyor, istediği gibi giyiniyor artık. kimse giyimine moda akımını bahane etmesin.

kısa paçayı çok sempatik buluyorum, biraz çocuksu gibi bence. hoşuma gidiyor. aşırı dar pantolon kendim (kadın) bile giyemiyorum. dizim filan ağrıyor bir noktadan sonra, erkekler nasıl giyiyor çözemiyorum.

bazıları moda olanı giyme zorunluluğu hissediyor

bazıları da belli bir kültürün bir parçası gibi hissettiklerinden yapıyorlar. mesela aşırı skinny pantolonlar giyen erkekler benim gördüğüm kadarıyla genelde ya punk ya hardcore müzik dinleyip icra edenler ya da kaykay yapanlar. bu kültürün bir parçası olduğunu gösterme var bence serde.

ama yurtdışı trendleri de bunun için baya belirleyici, onu da kabul etmek lazım.

tarihi iyi hatırlıyorum. bu kısa pantolonlar falan 2013 gibi görülmeye başladı. ilk bu futbolcular falan bi de işte levent tarafında takılan tipler giyiyordu. o zaman hiç sevmezdim, şimdi hala sevmiyorum. demek ki çok birşey değişmemiş bende :)

cinsiyetsizleş(tir)me özellikle son dönemde çok fazla pompalanan bir durum olduğunu düşünüyorum, keza lady gaga, miley cyrus gibi pop ikonları da bu işte çok önemli rol oynuyor. erkeklerin daha feminen, kadınların daha masküler olduğu bir moda akımı var ki ben pek sevmiyorum bu durumu.

diğer taraftan açıkcası isteyen istediği kıyafeti bulmakta zorlanıyor artık. en son bu sebeple takım elbise alırken kavga ediyordum satıcıyla. adama klasik diyorum dar paça getiriyor, bir de arsız herif siz anca çetinkaya mağazalarında bulursunuz gibi ukalaca laflar falan etmişti. bu firma da çok bilinen firmalardan biri bu arada.

sağdan soldan cevap verdim ama özet olarak, bence güzel değil. 5-10 yıl sonra şu anda 90ların kıyafetlerine (vatkalı gömlekler, düşük göğüs pantalonlar falan) nasıl bakıyorsak öyle bakacağız bu günlere de.

vitrinlerde, beğendiğimiz insanların üzerinde görünce alışıyor, seviyoruz sanırım. başka türlü açıklayamıyorum. modayı takip etmiyorum ama eskiden kısa paça pantolon giymezdik, altın sarısı takılar kıroca gelirdi ya da ne bileyim büyük halka küpelerden takardık ama şimdi görünce çok komik geliyor. ilerde bunlar da demode olacak ve giyen yadırganır hale gelecek. toplumsal cinsiyetle çok çok dolaylı yoldan ilgilidir diye düşünüyorum.
Kısa paçalı pantolonları ben de seviyorum. son birkaç yıldır giyiyorum.

bence tüm bunlar çok kötü. modanın kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum; iyi giyinmeyi bilen insanların, diğerlerine giyinmeyi öğretmesi hoşuma gidiyor. ama şu an moda berbat vaziyette, o konuda haklısın.

Okudukça hızlanılıyor elbette. Kelime olarak bilmiyorum ama hızlı okuduğumu düşünüyorum. İlgimi çeken bir kitabı 1-2 günde bitirebilirim. Belli bir seviyeye gelmiş okuyucular bir günde rahatlıkla 150-200 sayfa okuyabilir bence.

ben saatte ortalama 50-60 sayfa okuyabiliyorum. puntolar çok küçük değilse ama dakikaya vurmadım hiç

açıkcası ben okudukça yavaşlayan biriyim. örneğin önceden saatte 90 sayfa falan okurken şu anda 50 sayfa civarında falan anca okuyorum, belki 40. okurken kafanda yaşatmak daha keyifli geliyor. (roman için bu tabi, makalelerde konuya aşinalık, yazım dili falan değişiyor hep)

şişeye biraz daha şarap koyarak zarar eder üreticiler o bıraz şaraplarla birkaç şişe daha şarap çıkar sonuçta. ama o bombenın sebebının şişeyi açarken basınc uyguladıgımızda yerle temasını aza ındırıp sısenın zarar gormesını engellemek için olduğunu okumusutum.

evet, saçmalamış yazan. insanlar da düşünmeden şukulamış.

bence dayanıklılıktan başka bir sebebi yoktur. zamanında öyle yapılmış, sonra da o tasarım oturmuştur.

katılıyorum, mantara değsin istiyorsan şişenin boyunu 1 cm kısaltırsın hem daha az masraflı olur.

biliyormuş gibi yazmak da moda oldu artık iyicene, nasıl olsa kimse sorgulamıyor.

siseye biraz daha sarap koyamazsin, wikipediadan ullage denen olaya da bak. adamin yazdigi dogru ya da yanlis olabilir ama siseyi agzina kadar doldurmak riskli bi durum.

Bilgilendirme amaçlı yazıyorum.
Şarabın mantara değmesi için şişeyi yan vaziyette muhafaza ediyorlar. Şişeyi 1cm kısaltmak biraz daha şarap koymak vs. tarzında çözmüyorlar.
www.google.com.tr

la şişenin ayarıyla neden oynamaya çalışıyorsunuz? yan yatırmadığınız sürece zaten şarap mantara değmeyecek. yan yatırdığınız hâlde ise mutlaka değecek.

sözlükteki en saçma entry'lerden biri sanırım.

başlıkta onlarca şey yazılmış, bu debe'ye giren içlerinde en mantıksız olanı.

şarabın mantara değmesini garantilemek için bombe ile şişe hacmini küçültmeye gerek duyabilmek için o şişenin yarım dolu falan olması lazım. muhtemelen şişesi yarım doldurulmuş şarap diye bir şey yoktur. ya da açılmış ve yarısı içilmiş şarabın mantarını geri tıkayıp yıllandırmaya çalışan da yoktur. normal dolulukta kapalı bir şarap şişesini zaten yan yatırmayı bırak, 45 derece yana eğsen bile şarap mantara değer. ne gerek var dibinden hacim küçültmeye.

şişenin dayanıklılığını arttırmak, masaya koyunca köşeden patlamasını engellemek veya dolum bandında şişenin kaymadan bantta durabilmesini sağlamak en mantıklı cevaplar.

izlemenin üzerinden çok zaman geçti tabi, yanılıyor yanlış hatırlıyor olabilirim.

cylonlar kendilerini insan olarak görüyor, hatta bazıları cylon olduğunun farkında bile değil. yani gerçek insanlar ortadan kalkarsa tek kendileri kalacak, yani insan olacaklar. ama düşündüm de tamamen hayal gücüm de olabilir bu teorilerim.

takipteyim.

Bunların ekiplerinden başında bir Cavil modeli var. O insanlardan nefret ediyor. Kendisini bu şekilde (duygular, dandik beden vs) yaptılar diye.

Yıllarca insanların köleleri olarak var oldular. Onlardan ayrıldıktan (savaş ile) sonra başka bir yerde kendi çaplarında takılırlarken, insanların askeri birliği keşif görevi sırasında sınır ihlali yapıyor. Bunu da tehdit olarak görüp, hazırlanıp, saldırıya geçiyorlar. İnsanlar var olduğu sürece bu tehdit devam da ediyor.

Böyle büyük modeller var. Caviller, Capricalar, Boomerlar falan hep alt model. Bu büyük modeller onları bu şekilde düşünecek, davranacak şekilde dizayn ettiler. Bu şekilde derken soykırımcı değil.

Bir de klasik "insanlar zararlı varlıklar. Kontrol altına alınmalı ya da yok edilmelidirler" konusu var.

Açılın ben açıklıyorum. Caprica dizisinde anlatılana göre aslında sebebi dini terör örgütü. Bu cylonları üreten bilim adamının kızı bu dini terör örgütüne takılırken kendini öldürüyor babasıda kızının yokluğuna dayanamayıp kızın bilincini cylona aktarıyor bu şekilde bütün cylonlara din virüs gibi kollektif bilicinde yayılıyor kendinilerini ilahi göreve hizmet ediyor sanıyorlar. Bu hulahopmudur nedir sanal evren muhabbetide var bi de işte kızın bilinci orada kalıyor oradan cylonlara atıyolar. Yani cylonların böyle psikopata manyağa bağlama sebeni insani bir din. İnsanları yanlış yolda kafir olarak görüyorlar jihad ilan ediyorlar.

Edit: Çok sene oldu izleyeli yamuluyorda olabilirim böyle kalmış aklımda.

Edit2: Kendilerini insan gibi sanmaların sebebini bu kızın bilincinin cylonlarla paylaşılması açıklıyor ayrıca.

Edit3: Ulan tekrardan bütün sezonları komple izleyesim geldi ne diziydi be.

Caprica da açıklanıyor işte imgesel olarak. Bütün olay o kıza bağlandı. Güzel diziydi çabuk bitti o da. Uzay boşluğunda ateş eden viper sesini özledim :( o yankısız huzur dolu ses <3

Tek bir sebebe indirgemek yanlış bence, saylonlar zekası olan birbirinden farklı düşünebilen bireyler. Hatta bir bölümde (BSG) Freudyen bir yaklaşımla: çocuğun sadece ebeveynleri ölünce "gerçekten" yetişkin olabileceğini, saylonların da üstüne yapışan "insanlığın yaramaz çocuğu" etiketinden kurtulmak için bile olsa insanlığı yok etmesinin yeterli neden olduğunu söylüyordu erkek modellerden biri.

Bir model de bunu evrimin bir yolu olarak görüyordu. Organik evrim homo sapiens ile sonuna geldi, evrim artık mekanik - biyomekanik devam etmeli ve tabii ki yeni eski ve çürümüş olanı yok etmeli şeklinde bir perspektife sahipti.

Bu sahneler 3-4 dakikalık küçük nüanslardı.

Aslında dizi bittikten sonra çekilen film var. Adını unuttum. Onda bu konu üzerine uzun muhabbet dönüyordu. O beşliden ikisiydi sanırım. Bayağı bildiğin sarhoş muhabbeti gibi irdeleme vardı.

spoiler------


bi bölümde de yıldız patlaması vardı. bunu izleyen bi cylon bizi kendinize benzetmek için duyularımızı körleştirdiniz demişti. evrenin en nadir olaylarından biri olan şu patlamadaki ışıkları bile daracık bir spektrumdan izliyoruz demişti.

yani kapasitelerine ulaşamadıkları, insanların sadece kopyası olarak aşağı seviyeye çekilmiş olmaktan şikayet ediyordu.

ama öfkenin temelini hatırlamıyorum.

Boomer'ın hafıza dosyalarına sahip olan diğer sharon yani sonra alacağı athena callsignı ile bildiğimiz sharon agathon ablamız, yani mitokondriyel dnamızın geldiği cylon-insan melezi heranın biricik anası, bu soruyu kendisine soran adama'ya bizzat kendisinin cylon saldırısından evvel yaptığı konuşmadan alıntı yaparak, 'belki de tür olarak yaşamayı haketmediniz' demiş, adama bu soruya cevab veremediğinden, işte tam o an, tarihin akışı değişmiştir.

Kulaklarımda açılış jeneriği çalmaya başladı, dikelmeyen tüy kalmadı, sempatik deşarj hali..

şartları mı yoksa hangi kanaldan mı?

ben öncelikle kariyer sitelerine cv'mi göndermiştim. ilk işimi buradan buldum (daha doğrusu onlar beni buldu). sonraki işim için ise girmek istediğim şirketlerin web sitelerini takip edip işe alım yapıldığı vakit cv yollamış ve sonrasında işe girmiştim. belli bir tecrübeden sonra işler değişebiliyor. iş aramıyorken dahi teklif gelebiliyor eşten dosttan.

kariyer siteleri ve ilişkiler üzerinden arıyorum. bir dönem 6 ay işsiz kaldığımı düşünürsek her zaman başarılı olduğu söylenemez tabi ki :)

staj yaptigim yer, yenibiris, ikinci iste calisirken tanisan bir firmadan teklif, headhunter/linkedin teklif.

tecrübeniz varsa kariyernet gibi siteler iyidir. hatta çoğu kişinin dediği gibi sizi bulabilirler linkedin vasıtasıyla felan. tecrübeli değilseniz kariyer siteleri malesef pek işe yaramıyor. özellikle tecrübe istemeyen ilanlarda başvuru sayısına bakın 1000+ felandır. yapılabilecek şeylerden birisi bir tık daha düşük profilli sitelere bakmak olabilir. elemanonline, eleman.net işkur iş arayan sitesi gibi..

diğer bir yöntem çalışmak istediğiniz firmaları tek tek dolaşmak ve cv vermek, görüşme yapmak olabilir.

en etkili ve başarı yüzdesi yüksek olan ise o firmada/ projede çalışan tanıdık bularak onun vasıtası ile işe girmek olacaktır.

içinde bulunduğunuz durumu anlıyorum.
ancak malesef yapabilecek birşey yok. eğer size destek olabilecek üst düzey bir yönetici bulabilirseniz onunla görüşmeyi deneyin bence. O da olmuyorsa geriye yapılacak başka bir şey kalmıyor malesef.

çalışanlara bir yandan yeni iş bakmalarını söylerim. eğer daha iyi ücrete iş bulurlarsa şirkete dönüp bakın elimde bu teklif var, bu rakama gelmezseniz gideriz desinler. şirket kabul etmezse de gitsinler.

sizin için iyi çalışanlarınızı kaybetmek olur bu belki ama herkes hayatını kazanmak için çalışıyor, o adamların da buna hakkı var. diğer taraftan gitmek niye mantıklı bir tercih değil onlar için, anlamadım?

öncelikle iyi niyetli olduğunuzu düşünüyorum, ama lütfen başkaları adına karar vermeyin. gitmek onlar için mantıklı bir seçenek olmayacak demişsiniz, neye istinaden dediniz?

ekibinize maaşlarla alakalı elinizden geleni yaptığınızı ama maalesef iyi bir sonuç alamadığınızı söyleyin, şeffaf olun. bundan sonra ne yapacaklarına da bir zahmet kendileri karar versinler. bana kalırsa bu arkadaşlar seçeneklerini gözden geçirsinler, daha iyi şartlarda çalışacakları bir iş bulurlarsa da gitsinler.

ücret arttıramıyorsanız iş yükünü düşürün.
5-6 kişilik ekipte en çok tercih edilen iki işi bu ikisine verin.

Herkese gerek böyle yönetici. Helal olsun ekibini savunuyorsun.

sonrasında, yani iş hayatında da giyeceksen, bi 100 lira daha arttırmanı tavsiye ederim en azından.
bssd mağazaları var, optimumda, fulyada falan. oradan sezon sonu beymen takımları bulabilirsin.
bi alt segmente ait bir önerim yok ama.

network

aksaray yeraltı çarşısı.

mülakatta sırıtmasın, dandik durmasın üzerimde, çok çok kaliteli uzun yıllar giyeceğim bir şey olmak zorunda değil, günü kurtarayım sonrasında bir süre de beni götürsün, bunlardan başka fiyatı da yüksek olmasın ama çok da basit %100 polyester olanlardan olmasın diyorsan marka olarak Altınyıldız'a bir bak derim, indirimden falan uygun bir şey yakalarsın, internette 200-250 bandında aradığın türden gözüküyor ama, üzerinde deneyerek al elbet, internetten riske girme derim.

şehri belirtmemişsin ama outlet bi avm'ye git (optimum vb.) oradan al derim.
sarar'ın takımları 200, karaca ise 150 tl idi iki hafta önce ank. optimum'da.

takım elbiseye vereceğin paraya acımayacaksın.

Bütçen 250 liraya elverse bile borç alacaksın gerekirse yükseltip içine sinen bir şey alacaksın. Emin ol karşılığını alacaksın.Bir erkeğin tasarruf etmemesi gereken iki şeyden biri takım elbisedir (diğeri de ayakkabı)

Ben de Beymen'i tavsiye edeyim.

Abdullah Kiğılı ve Beymen var memnunum. Hayal kırıklığı olan takım elbiselerim oldu.

İndirimli zamanlarda alırsan 350-400 arası bir şey bulabilirsin. Normal halleri pahalı oluyor tabii. 200-250'ye aldığın %30+ naylon olur. Hem sağlıksız hem de değmez o kadar paraya. Birazcık daha bütçe arttır +1

fena değil, idare ediyoruz. erkek.

arapsaçı. ona göre normalim. mesafe iyi oluyor. kadın.

iyi. erkek.

gayet iyi. kadın

mesafeli / kötü - kadın

ayrı şehirler nedeniyle senede 1 ay bir arada oluyoruz ondan idare ediyoruz ama tartışmalarımız çok sert.

yani uzakta olduğumuzdan iyi, yakında olsa kötü olurduk. erkek.

gayet iyi. erkek.

orta halli, o kızlarını daha çok seviyor biz erkek çocuklarını yok saymaya özen gösteriyor. erkek 32..

2 yıldır hiç görmedim. ondan öncesinde de yılda bir kere falan görüyordum. annem ve kardeşlerim de görüşmüyor. cinsiyet erkek.

Bazı açılardan çok benzeyip, bazı açılardan da çok zıttız. Yaş ilerledikçe daha eğlenceli bir muhabbetimiz oldu. Erkek.

erkek. 30. meraba meraba. bi de bilgisayarda takıldığı bir konu varsa sorar. o kadar. samimi muhabbet veya duygu belirten cümle hiç duymadım kendisinden.

gayet iyi, kadın.

oldukca iyi ancak lise ve universite'nin baslangic bolumunde ciddi bir iletisimsizlik vardi, ikimizden de kaynakli, sonra buyudukce birbirimizi anlamaya, daha cok konusacak/paylasacak sey bulmaya basladik. kadin.

kotu değil ama bi mesafe var, yıllardır herhangi özel konu veya duygu paylaşımımız pek olmadı, aramızda sorun yok aynı evde yaşıyoruz, mutlu bi aile tablosu ama dediğim gibi yıllardır babamla olan o duvarı bir türlü yikamadik. 21 erkek.

kadın 34.

çok iyidir. sırdasım dostum her seyım o benım
canım babam

çok kötü. iletişim kurmuyorum. onu hiç tanımamış olmayı dilerdim. kadın.

gayet iyi.erkek

Çok severim babamı, o da beni sever. Yine de çatışıyoruz mütemadiyen.

Erkek

görüşmüyorum.
kadın, 31.

Fena değil. Kavga etmiyoruz ama kanka da değiliz.
Kadın.

her ailede olduğu gibi ara sıra bizde de sürtüşmeler olsa da genel olarak iyiyiz. çoğu konuda annemden daha anlayışlı diyebilirim. kadın.

iyi, 27 erkek

29 senedir görmedim, erkek

kendisi ölse mezarına gitmem, görüşmüyorum. Cinsiyet erkek.

(bkz: orospu çocuğu bir babaya sahip olmak/@kimlanbu)

Kötüydü, öldü kendisi. Sevgiyle hatırlayamıyorum bile :(

Kadın

kötü. e.

harika. kadın.
5 yaşından beridir bana birey gibi davranır. fikirlerimi çok önemser. iyi bişey oldu mu hemen beni arar, haberdar eder vs.

Hayatta en cok kavga ettigim insan kendisi,annem bu durumu "iki cambaz bir ipte oynamaz" seklinde acikliyor. Yine de aramız cok iyidir, cok modern, yenilikci ve genç kafalıdır.
Kadın.

eh. aynı evde yaşıyoruz işte, pek sohbetimiz muhabbetimiz yok. benle ilgili çoğu şeyi bilmez.

kadın 22

kötü, erkek

Cok iyi. Kavga da ederiz edebiyle ustrubuyla, harika da barisiriz. En fazla kuslugumuz birkac saattir. Ozledim keratayi :)

Biz de anneden gulmedik :) Kadin.

Babasına aşık kız çocuklarından olmadım ama aramız iyidir. Babam iyi niyetli bir adam. Kadın.

İyiydik.
Adam

Çok yakınız. Kadın, 28.

çok iyi, sağ olsun ve iyi ki var. erkek

Eskiden pek anlasamazdik ama yasimiz ilerledikce aramizdaki sorunlar hallolmaya basladi... bfflige emin adimlarla ilerliyoruz su siralar. 29_m_izmit

iyi iyi maşallah,
kadın.

Cok cok iyi. Kadin

kendimi bildim bileli çok mesafeliyiz; kadın.

kendisinin anasını skeyim. evet

kavga eder barışırız. severim babamı. aileden yana bi sıkıntım yok çok şükür, ara ara delirtmeleri de çok normaldir.

kadın

Aslında aramız iyi olabilirdi, ama kendisi hasta olduğu için hiç iletişimimiz olamadı. Bizi çok sevdiğini ve ağladığımızda hemen üzülüp kıyamadığını bilmek içimi rahatlatıyor, keşke daha fazlası olabilseydi ancak yapacak bir şey yok.
Kadın.

o beni seviyor, bense pek sevmiyorum. iyi bi iletişimiz yok. erkek.

babasına aşık kız çocuklarındanım, küçükken çok sevdiğim ayıma bile babamın adının yamultulmuş halini koymuştum. ben büyüdükçe babam çocuklaştı, pamuk gibiyiz şu an :)

mesafeli / kötü - kadın

dün aramış sevinip geri dönmüştüm meğer işi düşmüş ondan aramış. 5-6 ayda bir alo diyoz o kadar. başka bir ilişkimiz yok. en son 6 yıl önce görmüştüm.

www.ritm.net

böyle bir yazı gördüm. kargalar parlak cisimleri seviyormuş :D

korkuluk :)

Mümkünse kabı toprağa göm, uçup gitmez, yerinden oynamaz. ve mümkünse kavgalara da ayrı bi noktaya mama bırakabilirsin. Onlar ne yiyorsa artık.

ay cevap veriyorum, hiçbiri :(

yine de ilki çok fena sayılmaz, objektif değerlendiriyorum şu an, dar / geniş farketmez kısa paçalı pantolonlarla şahane durabilir.

bir erkek olarak kusura bakma hiç birini beğenmedim ama illa bunlardan biriyse 2 yi al bari.

resmen üç hayırla üçünü de uğurluyorum şu an :(

1 bence

birincisi fena değil, diğer ikisi çok kötü.

3 dışındaki diğer ikisi güzel bence yahu.
dar paçayla, kısa paçayla, etekle, elbiseyle hepsiyle gayet güzel duruyor bunlar.

erkeklerin fikirlerini salla zaten :Pp genelde böyle fotoğrafta mağazada beğenmeyip, giyince "aa böyle mi duruyormuş bunlar, e güzelmiişş" diye kısa devre yapıyorlar.

ay 2'yi baya beğendim hatta ya.. :/

1 güzel diğerlerini salla.

içine sokarsın ya da kıvırıp üstünde bırakırsın botun, bilek bikaç santim açık kalacak şekilde.

2 ve 3 korkunç. aklıma laleli'de bavul ticareti yapan rus kadınlarını getirdi. 1 düz olduğu için bir derece oluru var.

Normalde basit, temel parcalar giyen (t-shirt, skinny jeans) biriysen 1 numara sahiden havali oluyor. 3'u cowboy degilsen alma.

shadowcat +1
ayrica is icin de 1 guzel eger calisiyorsan, topuklu istemedigin gunde idare ediyor.

Tarzınla alakalı biraz bu. 1 numaradaki botlar hoşuma gidiyor benim ama asla giymem çünkü tarzıma hiç uygun değil. Biraz da zor ayakkabılar, tam bilekten kesilen botları giymek biraz zor oluyor. Sen tarzına güveniyorsan, kaldırır bu ayakkabıları diyorsan 1i al. Diğer ikisi çok kötü.

Hiçbiri +1

Fakat bu üçünden birini seçmezsen sevdiklerini vururum deyip buradan seçim yapmaya zorlasalar, 1 derdim.

1 fena değil. ne güzel bot işte (:

1 bende var, şu an ayağımda hatta :) kısa paçayla kullanıyorum genelde, genel olarak sade giyiniyorum ve gayet de iyi duruyor.

edit: ben sezon sonunda mağazadan 150 tl'ye almıştım yalnız.

1

1 ve 3 o kadar kaba ki bunları erkekler bile giymemeli. 2 fena değil, en azından kadın ayakkabısına benziyor.

1 ve 2 güzel. 1 gayet sade ve şık, neyi beğenilmedi anlamadım:D Kadın botu başka nasıl olacağıdı??

2 daha tarz, ben buradayım diyor. Buna benzer siyah var bende, hemen diz altında biten bol etek altına giymeyi çok seviyorum.

3ün de güzel durduğu kombinasyonlar var ancak kullanımı daha kısıtlı.

1i al derim, klasik, her şeyle gider. Dar paça pantolon da olur, kısa etekle de güzel duruyor.

2.ye ve rengine bayıldım.

Apla 657 mi tabiisin ?.

Ya lütfen buradaki zevksiz duyurucuları ciddiye alma. Bana süper bayıldık bittik diye aldırdıkları ayakkabı var şu an ayağınmda kafama mıçıyım diyorum. Kesinlikle zevksiz ötesi bunlar. Camper i bile beğenmiyor bunlar

iş hayatında olduğum için içlerinden sadece 1 i giyebilirim. hafif kısa dar paça pantolonla o da.

paylasmayanlarin hepsini sevmiyorum.

en acayibi, ögrenci gruplarina ögrenci/tutor sokup paylasimlari kaldirtan ögretim görevlileri. derse katilimi arttirmaya calisiyorlarmis.

öhm.

Olay o zaten. Aynı derse giriyorsun sen dersi dinleyip hocanın anlattığını not alıyorsun. Derse girmeyen yada girdiği halde dinlemeyen adam gelip senden not istiyor.

Şahsen beraber çalıştığım, not alıp verdiğim adamla paylaşırdım. Yancı tiplerle paylaşmazdım. (Not: Curve vardı)

not tutarken aklına gelen bir şeyi daha yazmış olabilir, bu yüzden paylaşmak istemiyordur diye düşünürdüm. hak da verirdim açıkçası. ama paylaşana aziz, paylaşmayana cehennem zebanisi muamelesi yapmazdım. sonuçta insanlar ne isterlerse onu yapmakta özgür oldukları kadar yapmamakta da özgürler.

notlarımı paylaşırdım, ama kimse anlamazdı çünkü şifreli yazardım akkjsdklas. şaka şaka, yazım çok kötü o yüzden :(

dönem boyunca derse gelmeyen serseri tipli pis insanlara vermem. 1-2 derse gelmemiştir mesela, ona hiç tanımasam da veririm ya da yakın arkadaşlarıma veririm.

dönem boyunca yatan adama niye vereyim ki emeğimi, mal mıyım sabahın köründe ben derse geliyorum. ben de bilirim dersi asıp gezip tozmayı. bunu alışkanlık haline getirip yüzsüzlüğe bağlayanların hepsini sevmiyorum ben de.


olay sınavla, sınav notuyla alakalı değil. ortada bir emek varsa hak etmeyen yararlanmamalı.

Not tutmamasının ardında eğer çok geçerli bir sebebi varsa (hastalık, ölüm, kalım...) notlarımı paylaşırım. Ama sırf keyfine not tutmayan adama **kseler not mot vermem. Otursun not tutsun davar. Ben eşşşek gibi dersi dinleyip not tutarken o gır gır geçiyorsa kusura bakmasın ama b*k veririm notumu ona. Evet, notunu paylaşmayan o gıcık öğrenci benim çünkü bedavacı tembel heriflerden nefret ederim.

Emeğim değerli. Derse keyfî olarak girmeyip yoklamada birilerine imza attıran uyanıkla niye notumu paylaşayım? Amele miyim ben?

Ancak hasta olduğu için bir iki derse girememiş kişiyle sadece o dersin notlarını paylaşırım. Vize / final döneminde de not alışverişi yapacaksam eğer, (eksikleri tamamlamak adına) paylaşırım.

Not alışverişi yapmadığım kimseyle paylaşmazdım. Bugün başa dönsem yine paylaşmam.
Niçin paylaşayım ki? Derse girmesin, gezip tozsun, kafelerde kankileriyle selfie çeksin üstüne benden not dilensin. Ben giriyorsam, dinliyorsam, not tutuyorsam o da tutacak. Kusura bakmasın avcunu yalar.

Ama iyi de hepiniz gezmiş dolaşmış niye not vereyim ki diye bakmissiniz olaya.

Whatsapp grubu için konuşayım; çoğu yeni öğrenci. Hoca yazıp yazıp silince eksikleri kalıyor. Yetisemiyorlar. Her seferinde de farklı biri istemiş zaten.


Bir de mermize'nin dediği gibi notu alsa da aynı cevabı yazmıyor kimse zaten. Ben kendi üniversite zamanimda da paylaşırdım. Öyle derse hiç girmeyip gelip not isteyen de olmazdı pek. 1 ders kaçırmış insana not vermemek kötü bir durum bence.

lisansta da yüksek lisansda da isteyen herkesle notlarımı paylaştım. derse gelip gelmemesi beni ilgilendirmez açıkçası herkesin kendi sorumluluğunda derse katılıp katılmamak. ayrıca özel sebebi olanlara (çalışan vs.) ekstra yardımcı olurum bu konuda.

Ben herkesle paylaşırdım. İster keyfinden gelmemiş olsun, ilgilenmem. Hoca mıyım ben derse gelmeyene hesap sorayım? Kaldı ki hocaların bile böyle bir hakkı yok. İhtiyacı olanla paylaşırdım, çalışmak isteyen bir insan sonuç olarak.
Hem de paylaşmak güzel.

Onu bırak, bir de parayla satanlar vardı, şaka gibi.

Derste tuttuğum notları patlasirdim isteyenle.sinav için çıkardığım özetleri de patlasirdim ama tek bir kere sınav özetini birine vermediğini hatırlıyorum. O da butun dönem benle hiç konuşmamış olan 1000 kusur sayfalik kitabın özetini isteyen biriydi.

Aksine hoşuma bile gider benden not istenmesi. Kendim not tutma yeteneğine güvendiğim insanlardan not isterim sadece, benden istenmesi de gururumu okşar böyle düşündüğüm için.

Valla uzun ogrenim hayatim boyunca hem bolca not istedim hem de bolca paylastim.. Adam/kadin isterse hic bir derse girmesin yahu bana ne? Ha zaten "derse girmeyip gezip tozan davar" ve "imigimi yidirtmim" insanlariyla muhabbetim yok denecek kadar az oluyordu. Dolayisiyla onlara aramda not mevzusunun bahsi gecmedi hic bir zaman..

ben hep not alan taraftım, 7,5 yıllık üniversite hayatımda not sıkıntısı yaşamadım çok şükür.

paylaşmayanlarla sosyal hayatta da işim olmaz. ama ben karıncayım sen cırcır böceği geyiği yapanlardan da hiç hazmetmezdim, hala da hazmetmiyorum.

biraz da yaralı parmağa işeyin ulen, merak etmeyin ölmezsiniz.

not almanın emek olmadığını düşünen kardeşlerim derse gitmek yerine birer android yollasın o halde derse. ya da ses kaydı alsınlar onu dinleyerek çalışırlar.

ha, ne deniliyorsa onu yazmak bir emek değil tabii, onun adı başka bir şey.

ben hep paylaştım ama bizde kimse not saklamıyordu.herkes elinde ne varsa döküyordu.

Derste çok güzel not alırım. Hocanın ağzından çıkan en küçük bilgiyi bile not aldığım olur. Sonra sınavdan önce hepsini düzgünce tekrar yazarım. Yazım güzeldir. Birçok kızdan duydum bunu. Yazı yazmayı seviyorum. Notlarımı da kimseyle paylaşmak istemiyorum haliyle. Çünkü notları alan bir daha getirmeyebiliyor. Fotokopiciye verip notları mahvedebiliyor. Defter zaten kullanmıyorum. A4'e yazarım hep. Okulla işi gücü olmayan adama not vermem. Tanımadığım biri rica ederse de ya sadece belli bir kısmının fotoğrafını atarım ya da boş bir zamanda kendisinin fotoğraf çekmesini isterim.

notumu, defterimi, hatta oturup internetten araştırıp kendim çalışırken ekstra aldığım notu da veririm. anladığımı özet de anlatırım. (geçmiş zaman bunlar hep, ayrıca arkadaşımın anlatmasıyla notuyla geçtiğim de çoook olmuştur)

sonuçta ben o derse gitmişim, o notu almışım. bendeki işi bitmiş. bir kişinin daha ondan faydalanmasının ne gibi bir sakıncası olabilir?? hii i gizmiş bin dirsi gitmişim i zimin gibirsin inş virmim nit diyenlere çözüm, sen de derse gitmeseydin? sen de not alsaydın? derse de kendin için gittin notu da kendine aldın. bu yaptığın hak geçirmemek değil bencillik. tşk.

kendim yapmadıkça ne birinin hesabını anlarım, ne tuttuğu notu anlarım o yüzden kimseden not istemedim şimdiye kadar. bizim öğrencilerde şey var biraz "ben eşek gibi gelip tutuyorsam notu o da gelsin tutsun" düşüncesi, bide yok çandır yok çundur derken rakip görüyorlar birbirlerini. bilmiyorum belki de haklılar. bana şöyle bir şey olmuştu lisans zamanları; "derse girdiysen notlarını verir misin" demişlerdi verdim, ama ben bazen şekil çizen, kağıdın her santimine karşık olarak yazan biriyim, lisede bile hocalar dalga geçerdi benle, yazım da biraz kötüdür hani görsen kız yazısı demezsin neyse işte notları verdim tuttuğum kadarıyla ama alan arkadaş "anlaşılmasın diye mi bu kadar karmaşık yazdın" demişti, hee tek derdim de buydu :) bu not işleri böyle kafaya takılacak, plan üretilecek bir şey değil ki, ama tutup şuna bida not verir misin işte? :) o yüzden bu garip üniversite halleri ne yardım edeni melek ne de etmeyeni kötü insan yapar bana göre, haa ama dediğim gibi bence kimse notun sahibi kadar anlayamaz içinde yazılanı, o yüzden kimse not verirken evladını verir gibi dertlenmesin allah aşkına:)

kişisine göre değişiyor. 1-2 ders kaçırana, ya da derse sonradan kayıt olana falan veririm. ya da dersi çakışan olmuştu zamanında, gelemediği için ona vermiştim. ama tüm dönem keyfi olarak derse gelmeyene, gelse de tek satır not tutmayana vermem.

820-850 arası

AMa müteahhitin dairesinin cephesi çok iyi. Bol güneşli

400-500 arası

Ben mi anlatamadım acaba? Bir kişi 800 diğeri 400 demiş:(

dolar 3.07 euro 3.42... biraz gec kaldın bence almak icin. risk almaya degmez 5000 icin. altın alabilirsin uzun vade icin. garantici adamsan vadelide kalsın. good luck

dolar çok yükseldi bu ara, altın da düştü. çok kısa vadede ihtiyacın yoksa altın alınası bir zaman gibi.

sterlin bayaa düştü ama bilemiyorum.

4,5'tu Aralık'ta. 4,35'ti Mart'ta
şimdi 3,80

sterlin alınmaz, brexit sebebiyle daha da düşecek, hatta 1 dolar seviyesine gelir öngörüleri bile var. dolar, euro, altın birbirine parelel gider diyebiliriz; o sebeple farketmez çok. dolar ise 3.10 sonrası ne olur bilinmez onun için günlük vadelide tutup doların gidişine göre alabilirsin.

patates

mantar,biber,jalepeno,taze soğan,sarımsak.bunların tümünü zeytinyağı ile 15 dakika soteleyin, hem sağlıklı hem güzel yemek. kafanıza göre baharat.

sabret, borçlarını bitirip bak yoluna... durduk yere hem işsizlik hem de borç harçla uğraşma bence.

bence cv'ni aç kariyer.nette, şu anki ortalama maaşının %25 fazlasına iş bulabilirsen ayrıl. eğer bulamıyorsan sabret borçlar bitene kadar, sonrasında aynı maaş ya da daha azına daha az stresli bi iş bul.

Başka yerlerle görüşmeye başla işi bırakmadan. Başka yer bulmadan kesinlikle işi bırakma!

maaş çok az.
daha iyi bir yer bulabilirsin. eksiler daha fazla.
patronun sana güvenmesi filan boş işler salla bunları. onlar köle bulduk kaybetmiyelim diye karışmıyorlar.
bence bakın başka yerlere

bence istifa etme ama şartlsrın düzeltilmesi için patronlarla konuş. anladığım kadarıyla oranın kilit adamlarındsn olmuşsun onlara koymayacak ama seni rahat ettirecek düzenlemeler yapılabilir

Çalışan kişilerde gözlemlediğim kadarıyla çalışanların %95 gibi bi oran işinden memnun değil.
Demek istediğim dışardan göründüğü şekilde olmuyor. Şimdiki işinden tatlı görünen çoğu işe girince pişman olacaksın bence. Çünkü emeğinin karşılığını alıyor gibisin. Başka iş işlerde getir götür ayakbişleri ve özel işlerde kullanılmana karşılık olarak teşekkür bile etmiyorlar. Bence devam et..

yeni bir iş bulana kadar işten ayrılma öncelikle, sonrasında daha az çalışılan bir iş bularak ayrıl.

yeni iş bulmadan ayrılmam zaten, 15 gün işsiz kalsam batış demek benim için. ama burası gibi bulamayabilirim. patronla maaş için konuştum, yılbaşında kıyak geçeceğim sana dedi. zamlar ocak ayında yapılıyor çünkü. ne kadar doğru söyledi bilmiyorum ama.

o ölçekte fabrikada üretim planlama için 2000 çok düşük.
daha iyi iş bulma olasılığı yüksek.
bir yandan arayışta kalmak gerekir.

kurumsal firma olacak şekilde iş ara.Bulmadan bırıkma.Bulunca arkana bakma

Mesleğini yazsan daha iyi olurdu. Planlamacı çok genel bir ifade. Benden bir yaş büyüksün. Şu anda mezun olsaydım asla bu şartlarda çalışmazdım. Borçlarını bitir, öyle çık.

Eger konforunu kurabildiysen,egitimine gore is imkanlari skalasinda iyi durumdaysan,ustune ekonomik sinirlarda hareket ediyorsan bu isi degostirmeyi aklina bile getirme.yeni bir isi yakalamak zor,yakaladin maasinin bir ay odenmemesine bile tahammulun olmayacagi icin buyuk riske girersin.yani su ayni gun is buldun ama maasini gununde odemedi ,hic bir kiymeti kalmadi.

Patron senin ne oldugunun zaten farkindadir ama sen arada aglamayi ihmal etme.bazen ekonomik durumlar gozden kacabiliyor bazende isine gelmiyor insanlarin o yuzden random degil ama vurucu zamanlarda aglamak iyidir.

istifa etme konusunda temel prensip "daha iyisi hazır değilse sakın istifa etme" dir.
istifa etme. sabret. daha stressiz, daha az maaşlı dediğin işlere hemen girebileceğin garanti değil. çalışmayınca çok sıkıntı oluyor, iş bulana kadar geçen süre belirsiz. bu sırada sgk sı var ,stresi var ,ailesi şusu busu var. sakın istifa etme bak sorumluluğun da varmış aile falan.

Zaten iş bulmadan ayrılmayacağını söylemişsin. Yılbaşına kadar bekle iyi bir artış olur ise devam et. Artış yeterli olmaz ise işsizlik maaşı 2000 TL olacak diye bir haber vardı. Bunu araştırıp bu yasa/tasarı onaylanana kadar çalış derim boşta kaldığında zorluk yaşamazsın.

Ama eninde sonunda işten ayrıl çünkü sürekli mesai ve iş insanı yoran bir durum. haftasonun mutlaka olsun Cumartesi dahil ve ailene de zaman ayırman gerektiğini hatırla.

İşsizlik maaşının 2bin olması olayı herkes için olmuyordur.

Normalde son 6 ayda sgkya gösterilen maaşınıza oranla bir işsizlik maaşı belirleniyordu. 2bin işsizlik maaşı için de çalışırken sigortan söz gelimi 5 bin liradan falan yatmalı.

Dovletimiz rakamlarda manipülasyon yapmayı seviyor. İşsizlik maaşına güvenerek iş bırakmayı da düşünme derim.

Once upon a time in america. 4 saate yakın zaten sıkılmadan da izlersiniz.

kış uykusu'nu izleyin.

1900 veya 7 samurai olabilir. ikisi de 4-5 saatlik filmler ve sıkılmadan izlenebilir.

Castaway on the Moon www.imdb.com
Bourne serisi
Hector and the Search for Happiness www.imdb.com
Magnolia www.imdb.com
The past www.imdb.com

4 saatlik filmi ben 4 bölüm dizi yapıp ancak bir haftada izlerim yapmayın :(

net 2.750'ye anlaştılarsa agi de içindedir onun.

@sta Ben de net x'e anlaştım ama üzerine agi ekleyip veriyorlar maaşı. Sarı saçıma, mavi gözüme vermiyor herhalde o parayı?

bu iş şirketin kurumsallığı artı iyi niyetiyle ilgili aslında. kurumsal olan yerlerde agi artı olarak yatmaktayken kardeşler inşaat tadındaki yerlerde agi maaşın içinde yer almaktadır.
işin yasal boyutuna gelirsek, sözleşmede net maaş artı agi gibi bir madde yok ise hiçbir hak iddia edemez. ya gidip daha profesyonel bi şirket bulsun yada kaderine razı olsun.

agi icindedir. zaten net 1300 tl bile olsa maaşı otomatikman yine agi içinde oluyor.

agi içinde olmamalı, ben de net maaş anlaşması yapmıştım ve agi ayrıca ödeniyor.

ben de içinde değil diye biliyorum. net maaşıma ek olarak ödüyorlar.

Agi içinde olmamalı aslında. Sonuçta adam evli mi bekar mı evli ise eş çalışıyor mu çocukları var mı kaç yaşında vs vs soruların cevapları agi rakamını etkiliyor. Mantıken olmaması gerekir ama işverenler biraz uyanıklık yapıyor.

aynı durumdan müzdaribim. daha önceki çalıştığım firmada net +agi şeklindeydi, şimdi çalıştığım yer biz onu içinde olarak düşünmüştük şeklinde kıvırdı.

sanırsam şikayet etmek bir işe yaramaz sözleşme de tüm alacakları net x lira olarak yazıyordur.

yahu koskoca devlet bile asgari ücret net 1300 lira derken agi'yi ekleyerek söylüyor. asgari ücret net 1177 lira normalde.

devlet bile böyle yaptığına göre kimi kime şikayet edeceksin. aslında üstüne de yatmıyorlar. 2627 net maaş + agi şeklinde anlaşmış oldu arkadaşın. tamamen anlaşmaya bağlı. inceleyin sözleşmeyi, orada yazıyordur. maaş + agi tutarın üzerinden sözleşme yapılması yasal olmayan bir durum değil.

çiya sofrası, kadıköy çarşı

geri salacaksan kediyi eve alıştırma

Ben de güvenli kedi olan mama bırakılan yerlere bırakıyorum genelde park bahçe falan, yani sürekli bakacak durumum olmuyor ama şu halde orada ölmesinden iyi değil midir bu

annesi çıkıp yemek veya su arıyor diye yavrusunu niçin kaçırıyorsunuz allaşkına? bırakın annesiyle mutlu mesut büyüsün

annesi yoksa diye yazdım ben de dillat edersen

eskiden tam tersiydi ve insanlar parayı alınca kartlarını unutuyorlardı diye hatırlıyorum. hatta bazı bankalarda bu yüzden şimdi kart çıkarken sesli uyarıda var.

kartı unutmamak daha önemli.

bana göre bu daha mantıklı. insanlar doğal olarak paranın karttan daha önemli olduğunu düşünüyor. parayı aldıktan sonra kartı unutması daha olası.

böylece atm, 'hacı sen şu kartı önce bi al, sıkıntı çıkmasın' diyor.

Benim gibiler icin yapiliyor bu. Para cekmeye gidip parayi gorunce karti unutup gidiyorum. Once karti verince parayi unutma ihtimalim olmuyor.

Bununözel ismi bile vardı, parisli bir şeydi.

Kartın unutulmaması için.

haa kartı alıp parayı unutmak daha mı güvenli yani? amk kartını unutursan fark edince iptal ettirirsin. makineden kartı alan adam şifreni de görmemişse bir halt edemez. ama kartı alıp parayı unutup giden adamın arkasından çıkan para güzelce cebellezi edilebilir.

bu güvenlik mi oluyor şimdi?

Kartı unutmamak için +1

Ama bende tam tersi, kartı alıp parayı almayan gitmişliğim var 2 kere.

eskiden parayı veriyordu ve kart hala içinde olduğu için unutup gidince işlem açık kalıyordu bir süre. yani süre aşımı olana kadar hesaptan para çekiliyordu.

81 yaşındaki babam (ki teknolojik cihazları çok iyi kullanıri o atm başında saatler geçiren dedelerden değildir) akbank'ın gerizekalı atm'si yüzünden, benim de sayemde 2500 lira kaptırdı.

bana dedi ki "2500 lira verir mi atm?" dedim ki, "bilmiyorum vermez ama sen yine bir dene".

gitmiş 2500 lira çekmek istemiş. ekranda bir yazı çıkmış tabii teknolojik aletleri kullanabiliyor ama gözler yaş gereği hipermetrop. sanırım benim de "2500 lira vermez herhalde" dememden de yola çıkarak "bu kadar para çekemezsiniz, başka tutar girin" gibi bir şey zannetti. başka tutar girmek için onu onaylamış, hop makine kartı geri vermiş. kartı geri verince de çekemiyorum zannedip kartı alıp gitmiş. parayı da içeri girip gişeden çekmiş. tabii akbank'ın dangalak atm'si parayı da kartten hemen sonra değil 10-15 saniye sonra verdiği için gittikten sonra para da çıkmış. muhtemelen de birisi almış. biz bunu hesap hareketlerindeki önce atm'den, sonra içeriden çekilmiş 2500 lirayı görünce fark ettik.

meğer o uyarıda "2500 lira çekmek için x lira komisyon kesilecektir" yazıyormuş. onaylayınca komisyonu da kesmiş, parayı da vermiş.

hayır tamam ikisini de aynı anda ver madem unutulmasın isteniyorsa? kartı ver, yarım saniye sonra da parayı ver. kartı verdikten sonra 15 saniye beklersen adam ne bilsin para çıkacak mı, beklenecek mi? kart unutulmasın derken parayı unutturmak güvenlik mi oluyor?

evet ben de bir başka bankada parayı alıp kartı unuttum. unuttuğumu fark edince bankaya gittim, makine yutmuş kartı, geri aldım. başkasının eline geçmiş olsa bile arar iptal ettirirdim.

ama giden parayı geri getirmenin bir yolu yok. bunun adı da güvenlik.

kart unutulmasını engellemek için +1.

ayrıca parayı unutursanız sorun olmaz. belli bir süre sonra (her banka kendine göre ayarlar) para alınmadığı için ATM parayı geri çeker. bu durumda sistemde para verilmiş ama fiziki olarak verilmemiş olur ve görevli ATM'ye para yüklemesi yaparken durumu farkeder ve hesabınıza para iade edilir. eğer hemen arkanızdaki adam el çabukluğuyla parayı cebine indirmezse paranız da güvende olur.

öncelikle geçmiş olsun.
ama sizin örneğinizde bence şu anda kaybın da etkisiyle çok objektif değilsiniz.

babanızın görme sorunu yüzünden onay verdiği şeyi bilmiyor olması bankanın suçu değil açıkçası. tamamen sizin hatanız. evet belki atm kartı veriş zamanı ile nakdi veriş zamanının arasını uzun tutmuş olabilir ama yine de bu uygulama diğerinden daha güvenli.

yine de belki atm paranızı geri çekmiştir ama hesabınıza yansımamıştır belki. olabiliyor bunlar. umarım hallolur.

nigeo +1
ayrıca istenilen para 2500 olduğu için makinanın o parayı kasasından çekip sayması anca o kadar sürmüş olabilir. sistemde bir hata varmış gibi gelmedi bana.

Umarım atm geri çekmiştir parayı da hesabınıza yansımamıştır sadece.

yahu sene 2016 arkadaşlar. babamın ekranı düzgün okumaması bankanın suçu demedim zaten. bilgisayar teknolojisi gelişmedi de benim mi haberim yok. 2500 lirayı kartı verdikten sonra mı saymaya başlıyor atm? bunu eleştirince babanın gözü yüzünden bankanın suçu yok diyorsunuz.

sayarsın parayı, deliğin ağzında bekletirsin, illa önce kartı vereceksen önce kartı verirsin, kart cihazdan ayrılır ayrılmaz da yarım saniye içinde parayı verirsin. 2016 yılında naha bu teknolojide bu mümkün değil demeyin bana. kartı aldıktan sonra parayı anca sayıp 15 saniye sonra uzatan makineye kafam girsin oğlum. olaydan sonra gittim ben e kullandım makineyi, adamcağız haklı. kartı aldıktan sonra cak cuk çıkırt tıkırt sesler gelip duruyor, neredeyse "para içeride sıkıştı galiba çıkamıyor" diye içeri girip haber verecektim ki para geldi. illa kartı önce verecekse makinenin kartı verdikten sonra "acaba parayı vermeyecek mi lan" diye düşündürmeyecek kadar kısa sürede parayı vermesi lazım. savunacaksanız mantıklı argümanlarla savunun.

2500 lira kaybettiğin için "para karttan önemli" diye düşünebilirsin, ama kart daha önemli.

Adamın hesabında 10,000 lira var, gidiyor 500 tl çekiyor. Sonra da ya kartı ya parayı unutacak diyelim. 9500 tl'lik kart mı kıymetli, 500 tl'lik nakit mi?

İnsanlar parayı alınca kartı unutup gidebiliyor. Ama kartı alınca parayı unutan kişi sayısı %1'dir digerine kıyasla.

parayı alıp heyecandan kartı unutmaman

KArti unutmaman icin karti onceden veriyorlar. Parayi alana kadar beklersin ama karti unutabiliyorsun parayi aldiktan sonra. Once karti verip karti bulundugu yerden alana kadar parayi bekletiyor, boylelikle karti unutmani engellemis oluyor sistem.
Eskiden once parayi verirdi.

Soyle bir dusunurseniz karti unutma ihtimalinin her zaman daha fazla oldugun anlarsiniz zaten.
Atm'leri gozleri yazi okuyabilecek kadar goren insanlara gore yapiyorlar. Babanizin yasadigi talihsizlikte sistemin bir sucu yok aslinda.

arkadaşlar kartı unutmamak için yapıldığını ben de anlayabiliyorum ama kafamda mantığa oturtamıyorum.

düşünün bir kere, içinde paranızın ve kredi kartınızın olduğu cüzdanı kaybeder veya çaldırırsanız ilk önce paranızın gittiğine mi, kartınızın gittiğine mi üzülürsünüz? kart dediğin iptal edilir, yenisi çıkarttırılır. kart ile hesabınızın boşaltılabilmesi için, arkanızdaki adamın kartınızı unutma ihtimalini düşünerek bilinçli olarak sizi takip ediyor olması ve/veya şifrenize bakıyor olması gerekli. böyle bir ihtimal özellikle soyulmak için izlenmiyorsanız zayıf bir ihtimal. veya hiç aklında böyle bir şey yokken kartı bulup, şifrenizi de tesadüf bu ya görmüş bir elemanın şeytana uyup "dur şunun hesabını bi boşaltayım" demesi de düşük bir ihtimal.

ama arkanızda bekleyen adamın, siz gittikten sonra hemen arkanızdan flap diye makinenin verdiği parayı görüp de arkanızdan koşturmak ya da makinenin geri almasını beklemek yerine cebe atması daha yüksek bir ihtimal. hatta arkanızdan yetiştirmek amacıyla makineden alıp "beyefendi paranızı unuttunuuuz" diye koşup yetişemeyince eline aldığı parayı da şubeye vermek yerine (ki şubesiz atm ise o da mümkün değil) "amaan koy g.tüne" diye cebe atması da mümkün. zaten yapacağı bir şey de yok. makinenin geri alma ihtimalini yok ettikten sonra arkanızdan da yetişememişse, hele şube falan da yoksa/kapalıysa ne yapacak parayı?

hatta bazı insanlar sizin parayı almayı unuttuğunuzu değil, bozuk bir atm'nin fazladan para verdiğini düşünerek cebe atıyor. bankaya itelediğini zannettiği için vicdanı da rahat oluyor.

oysa kart öyle mi? arkandan yetiştiremese bile kaldırıp çöpe atar, ben de birkaç saat içinde kartımın olmadığını fark edip iptal ettiririm.

hala niye kart paradan önemli onu anlayamadım. bir tek unutulan kartlar yüzünden banka yeni kart gönderip zarar giriyor, o yüzden varsın para unutulsun, bankaya giren çıkan olamsın ihtimali geliyor. yani müşteriyi değil, kendini düşünüyor. yoksa şu yukarıda yazdığım açıklamalar çerçevesinde kart niye paradan daha önemli anlayamadım.

Babanın durumu sıradışı bir durum, uç bir örnek. İnsanlar genelde ATM'ye para çekmek için gider. Parayı gören, avucunda hisseden de kartı orada pekala unutup gidebilir. "Al şu kartı, aradan çıksın bi, sen nasılsa parayı unutmazsın köfteee" demek gibi bir şeydir önce kartın verilmesi ve (sonrasında işlem yapmayı geciktirmesine rağmen) hem güvenli hem mantıklıdır.

Ama talihsiz bir olay yaşamışsınız, geçmiş olsun. Umarım makine geri yutmuştur parayı.

edit: Tam da söylediğin sebeplerden dolayı kart önemsiz görünen, haliyle unutulabilir bir şeydir. Paraysa unutulacak şey değildir. (ömrümde bir kere gördüm. Adam da Almandı. Alman disiplinini ağlatmıştır herhalde). Unutmak, ekranda yazılanı okuyamayıp, para vermediğini sanıp, atmyi terk etmekten milyon kat daha yüksek bir olasılıktır.

Kart unutma vakaları çok fazla olunca bu uygulamaya geçildi.

Para versin ya da vermesin, ATM'de işlemin tamamlandığından ve oturumun kapatıldığından emin olmadan cihazın başından ayrılmak, o kişinin sorumluluğudur. Geçmiş olsun, dalgınlık ve iyi görememek birleşince bir kaza olmuş. Yukarda da yazıldığı gibi, bu çok düşük oranda gerçekleşen/gerçekleşecek bir kaza. Halbuki kart unutulması oldukça yüksek oranda görülüyor.

Banka kartı yerine kredi kartı da girilebiliyor atm'lere. Her iki senaryoda da, unutkanlık durumunda kartlar internet alışverişlerine açıksa hesap veya kart limiti sonuna kadar kullanılabilir. Sonuçta her yer 3d secure kullanmıyor ve tüm bilgiler kartın üzerinde yer alıyor. Kartı almadan numarasını ezberlese bile sıkıntı. 500 lira kaybetmektense kartı kaybetmek daha büyük risk. Bu sebeple paranın karttan sonra verilmesi bence en mantıklısı.

Ha bana kalırsa, herkes mobil uygulama kullanmayı öğrensin. Kart yerine qr code kullanarak mobil uygulama üzerinden para çeksin. Hem daha hızlı(telefondan login olma ve ilgili menüde işlemi yapıp bekleme kısımını daha atm'ye gelmeden halledebiliyoruz) hem de daha güvenli. Şubelerin atmsinde dahi olsa kartın kopyalanma ihtimali var. Hele hele işlek bölgelerdeki şubesiz atmler riske çok açık.

kameralardan parayı kimin aldığı ya da babanızdan sonra işlem yapan kişi bulunamıyor mu, o yöne de bakmışsınızdır gerçi, yine de bi hatırlatayım dedim.

evet parayı alınca kartı unutan çok oluyor bankalar ona çözüm getirdiler akılları sıra. oysa yapılması gereken sıralama değiştirmek değildi "seninle işim bitti" komutunu istemekti. (şifre onaylı) komut almadan kartı vermezse unutulma durumunda kart başkalarının eline geçmez bankada kalır.
ayrıca; para çektikten sonra veya önce sorgusuz sualsiz kartı verince para çekme işleminden sonra başka işlem varsa tekrar kart koyuyoruz boşa zaman kaybı oluyor.

çözümü çok basit olan şeyler bile sorun oluyor havasını suyunu sevdiğim memlekette.

halkbank önce parayı sonra kartı veriyor. iki kere kartı unuttum bu yüzden. kart daha önemli.
bence önce kartı sonra parayı vermeliler zaten. kartı unuturum ama parayı unutmam.

Antika işinden anlamam ama o kadar etmeyeceğini düşünüyorum.

Antika değeri olsaydı daha spesifik bilgiler verilmeliydi bence. "Oldukça eskidir." bilgisi tatmin edici değil.

Annemde aynısından var, istersen yarı fiyatına bırakırım ;)

şurada yazdığına göre 1950 yapımı.

ismacs.net

ayrıca ed değil eg serisi. seri numarası eg ile başlıyor.

evet biraz para edebilir elbette ama 90 bin tl bariz keriz silkeleme işine dönmüş.

Bizde de var aynisindan 15bine satariz:)) keriz silkelicek adam enayi ariyor

aynısından rahmetli anneannemden vardı, hatta daha bile eski olabilir 500 bile etmez çünkü aradığında kolayca bulabilirsin.

Aha bizim evde de var. 2 bira ismarla senin olsun :p

50 bine bırakırım bi kayışı eksik komple çalışıyo

etmez. o model nadir bulunan bir model değil, 30000 tane üretilmiş zamanında.
1950 yılında 10 tane üretilen modeller bile o kadar etmez. ancak 1850 1940 arası üretimler edebilir belki. antika piyasasını bilmiyorum da etse etse o modeller eder diye tahmin yürütüyorum.

rakamı yanlış yazmış sanırım satıcısı.

Keriz.avi

Dalgasına konulmuş +1

Aynısı bizim evde de var. Ahah bu kadar para veren olursa satayım da kendime bir tane apart alayım bari.

şu olabilir, excelde tarih formatını değiştir, amerikan yap. eğer dediğin gibi formatı çeviriyorsa word, senin istediğin formata gelmiş olur. bu da sıfır excel ve word bilgisi kullanılarak yapılan bir öneridir :)

Fiyat hassasiyeti var mı? Ben evlenen kişiye çiçek yerine altın vs. verilmesi taraftarıyım. Ama zaten altın takıcam bir de çiçek vereyim diyorsan, İstanbul'da bloom and fresh'in efsane çiçekleri var.

küçük çiçek göndermek olmaz.
bloom and fresh bence de çok güzel, ama yakın arkadaşın düğünü için çok hafif kalır.
ya çelenk ya da (bütçenize göre) böyle ferforje ayaklı bir sepete oturtulmuş kocaman çiçek aranjmanları falan oluyor özel törenler vs için, öyle bir şey göndermek, ilk görüşmenizde de bir hediyeyle gelmek doğru olur.
düğünde bir şey takamazsanız, sonrasında düğün hediyesi almak gerekir çünkü.

düğün hediyesi veya altını falan elde bir olarak ayırıyorum.

Telgraf çekmek de güzel olabilir, böyle hoş bir süpriz olur. ptt hala veriyor bu hizmeti diye biliyorum.

yakın arkadaşsa, çelenk gönderilir.

ben olsaydım aşağıdakilerden birini tercih ederdim.

www.ted.org.tr

www.tema.org.tr

Şu klasik çelenkler gibi değil, nikama bundan gelmişti, bayağı beğendim:
www.ciceksepeti.com

Ama yine de böyle şeylere para vermeyip kendisine altın almak ve görüştüğünüzde vermek daha mantıklı.

Halihazırda çizilmiş olanı.

şile üzerinden git.

kara para aklama yöntemlerinden biri olarak geçen "şirinler" metodu tam da böyle çalışıyor işte :S

Yapayım istersen ama 5 tl fazla göndermen gerek çünkü cepbank 2,5-3 lira para kesiyor

nijerya'da eşini mi kaybettin?

zor durumda kalıp yardım isteyip dolandırıcıya döndüm, çok teşekkür ederim ama gerek kalmadı. yardım etmek isteyen arkadaşlara fazladan birkaç teşekkür daha ediyorum. sadece cüzdanımı evde unutmuştum halbuki................

yurtdışına kaçma fırsatı çok sağlamsa 1. iş.
o iş yaşsa tabii ki 2. iş.

2. iş

olanağın olasılığından bahsediyoruz, ölme eşeğim ölme. 2 diyorum.

1. yurtdışında çalışma imkanı sunuyor ama ikinci iş yurtdışında tatil imkanı sunuyor bence. :) 2 derdim.

her türlü 2.
istersen ayda 2400 lira biriktirir yurt dışına kendi istediğin gibi gidersin.

elbette 2.

ikisinede göt veririm.

garantiyatçı yapımdan dolayı 1.
bu iki iş de patlarsa ilerde yine güzel bir iş bulma şansın var ise yurt dışı olayından dolayı 2.

rahat çalışma ortamı ve yüksek maaş olduğu için 2. 1'in tek cazip yanı yurtdışında çalışma olanağı. o da kesin mi değil mi belli değil.

2

2

Hayatta en önemli şey sağlık ve huzur. Stres bu ikisinin de en büyük düşmanlarından. Maaşı 5500 tl olsaydı bile düşünmeden 2 derdim. Tabii bu benim yaşam tarzıma uygun olan bu diye böyle. Senin için yurt dışında çalışmak daha rahat çalışıp daha çok kazanmaktan daha önemliyse sen 1'i de seçebilirsin.

net 2.

eger ydisinda calismak istiyorsan da bir sure sonra direk yurtdisinda is aramaya baslarsin, guzel teklif olursa gecersin.

Araba ilave 1000 TL demektir.%50 maaş farkı ediyor.Kesinlikle 2

2

tahliye olmak =/= beraat etmek

yargılama devam ediyor goygoyu

Taksirli suç olduğu için şikayete bağlı olmasa da şikayetin geri alınması oldukça etkiliyor durumu. Şimdi dava devam ediyor, bitince muhtemelen 5-10 yıl hapis cezası alacak. Sonra bunun yatarı hesaplanacak, yattığı mahsup edilecek. Kalana denetimli serbestlik uygulanacak. Ta tammmmm... Ya hiç yapmayacak ya da üç beş ay daha dinlenip ortamlara dönecek.

Money talks

şimdi diyelim ki taksirle birini öldürdün, ölen kişinin yakınları davadan vazgeçerse tutuksuz mu yargılanıyorsun? ya da 22 yıl hapis istenirken 6,5 yıl verilme sebebi nedir?

Kasten birini öldürmenin cezası bile müebbetten 24 yıla, oradan da iyi haldi infazdı şuydu buydu deyip 8/9 yıla inip serbest kalıyor insanlar. Rüzgar Çetin çok bile kaldı içerde.

Yakın bölgede olmıyacak teklifim farkındayım ama ankara üniversitesi veterinerliğine sorsanıza. en son kedimiz doğumda bir eniği çıkartamamıştı ve karnında kalmıştı orada ameliyat ettiler. ücret olarak da sadece narkoz vb gibi tıbbi malzemeleri almıştık ve çok cüzi bir tutara gelmişti.

aklında bulunsun.

ankara veteriner fak. demeye gelmistim
ellerinden geleni yapiyorlar.

pahalı.

çok pahalı.

standart alkollü efes/tuborg 6.50 civarı.
kötü şaraplar 10 küsür lira, angora buzbağ vb. içilebilir şaraplar 25-30 arası.
viski rakıyı bilmiyorum, votka 1 litrelik sade absolut 120 lira(migros) idi.

pahalı.

merkezi yerlerden uzaklaşmayın fazla bence. tehlikeli olabilir belki, ara ara çatışmalar, yol kesmeler oluyordur belki. yani eski mardin ve midyat'ı görseniz yeter. zaten 2 günde anca gezersiniz doya doya. deyrulzafaran manastırı çok güzel bi yer aslında ama biraz yol gitmeniz gerekiyor. olmazsa sorun orada o yol güvenli midir, gidelim mi diye. gidin bir şey olmaz derlerse gidin.

bir de süryani şarabına bayılmıştık, şarap seviyosanız alın mutlaka.

hasankeyf de mutlaka olmalı rotanızda bence.

hasankeyf +1
deyrulzafaran medresesi, kasimiye medresesi ve kirklar kilisesi.
sokaklarinda evlerin arasinda yuruyun mutlaka
murathan mungan'in evi vardi yanlis hatirlamiyorsam bir de, girmistik diye hatirliyorum cok zaman oldu ama.

özel
hayır (duygular belirtilemedi)

Özel ,

Sırf bu iş için Ankara'dan İstanbul'a taşındım . Firmayı çok istiyordum .

Geldim ve herşeyim alt-üst oldu . Resmen yalnızlık çekiyorum , onun dışında iyi herşey

özel, memnunum.

Özel. Eh ışte.

özel, memnunum.
memnun olmasam da devlet memuru olmayı asla tercih etmem.

özelde-belediyede-devlette sıralamasıyla çalıştım.en memnun olduğum yer belediyeydi,tabi büyükşehir belediyesi

Devlet, memnunum.

özel,
memnunum.

Özel, memnunum. 11'de evden çıkıp kafama göre takılabileceğim, maaşımın primimin bir gün sekmeden yatırıldığı başka bir iş bulamam sanırım. :)

Ozeldeyim, calisma kosullarimdan simdilik memnunum. Onumuzdeki 3-5 seneki hayalim devlet tarafina gecmek. ( baslangic degil de daha ust seviye)

ozel + freelance, genel olarak memnunum. saatlerimi gunlerimi kendim belirliyorum, harcayabildigimden daha fazla kazaniyorum ama son bir iki senedir her ay kenara para atamiyorum, devlette olsam etkilemez ama ozel sektor olunca piyasa dalgalanmalari beni birebir etkiliyor. o zamanlarda dertlenmeyi birakabilirsem kafa dinlenecek bos zamanim artmis oluyor en azindan. normalde de bazi donemler haricinde cok yogun calismiyorum, fakat mesela 3 ay ortadan kaybolma luksumun olmamasi bazi donemlerde can sikici. misal param olsa da ben dunya turuna cikamam. devlette olsam istifa ederim giderim, cunku sen sadece calisansin, fakat kendine calisinca hersey sana bagli oluyor, hicbir zaman kafan tamamen rahat olmuyor, dunyanin en guzel yerine bile gitsen beyninin bir kismi hep iste oluyor, her an sekreterler arayabilir vs. yani serbestsin ama tamamen ozgur degilsin. kisinin kendini bu acidan iyi tanimasi gerekiyor. herkesin mutlu olabilecegi bir duzenek degil.

Özel, memnunum. Çalışma saatleri biraz daha az olabilirdi sadece.

Özel, idare eder parası daha iyi olabilirdi +1

özel,memnunum

özel. evet memnunum. koşulları söylediğimde linç etmek isteyenler oluyor hatta.

devlet.
memnun değilim.

Özel memnun değilim.

Millete baksan işim koşullarım süper ama ben çalışmayı sevmiyorum. Biri bana para versin ben dünyayı gezeyim istiyorum.

Devlet.
Çalışma şartlarım süper ama ben işimi sevmiyorum. Evet, rahat batıyor sanırım.

devlet. memnunum ama kaşınıyorum

Kamu
Kadromun oldugu yerde memnun degilim, gecici gorevde oldugum yerde memnunum

Devlet. Memnun degilim.

devlet. çalışma koşullarından memnun değilim ama yılda 2-3 ay ekstra izin yapabiliyoruz.

yarı özel yarı devlet
memnunum

Cok buyuk ihtimalle evet.

Camda iç.

resepsiyona sor, bazı otellerin sigara içilmeyen odaları oluyor.

genellikle yasak olur ama kucuk otellerde olmaya da biliyor. yangin sensoru var mi?

pencerenin kiyisinda ic bari.

Resepsiyona sormak +1

Küllük olmasa da içmeye izin oluyor bazı odalarda.

her yıldızlı otelde kaldım, hepsinde içilir. en fazla camı aç :)

Tesekkurler hepinize. Camdan ictim. Sigara icilen oda olsa bile kokutmaya hakkim yok gibi geldi valla simdi.

sigara icilebilen oda talep ederseniz sorun olmaz. belirtmezseniz standart uygulama olarak sigara icilmeyen oda verilir.

o kadar çok kırışıyorsa gömlek markasını değiştir bence. ama ne kadar değiştirirsen değiştir mutlaka kırışacak o gömlek :)

ne kadar kirisirsa kirişsin, polyester gömlekten daha iyidir bence.

Mudo'nun falan dahi pamuk gömleklerinde görmedim ben bunu yalnız. İpliğin inceliğiyle alakalı sanıyorum mevzuu. Kumaş kaliteliyse kırışma falan gibi bir sıkıntı olmuyor.

Not: Yıllardır ütü yapıyorum ne yazık ki.

pamuk dediginiz keten olmasin sizin :)

Kirismayan, cok kolay utulenen no-iron tarzi gomlekler var. Ben altinyildiz'dan almistim 3 tane gayet memnunum.

Marks&Spencer'ın pamuk gömlekleri genelde kırışmıyor sanki.

??

neyi kime ispatlıyoz genç? ne içtin aynısından istiyorum

Ya ne ispatlaması ispark olacak o:)

söğütlüçeşmenin yanında ispark var.

söğütlüçeşmenin yanındaki otopark kadıköy belediyesine ait ve boş yer bulması nispeten zor. günün bazı saatlerinde kapısında sıra bekleyen araçlar bulabilirsiniz.

stadın karşısında eski salı pazarı diye bilinen yerde kocaman bir ispark var ama saatine göre orda da yer bulamayabilirsin yine de kadıköy belediyesinin otoparkına göre daha kolay boş yer bulması. ordan söğütlüçeşme metrobüse 2 dk yürürsün.

d100de göztepe yönünden gelip uzunçayır köprüsüne kadıköy fenerbahçe ayrımına girdikten sonra sağda bi ispark var ama pek büyük diil. akasya avmye de park edebilirsin hernezıkkımsanın dediği gibi.

seçenekler bunlar.

ne avukatı ne danışmanlığı allaşkına, kural basittir; kendi isteğinle ayrılırsan kıdem tazminatı alamazsın. ödeyen şirket olur mu dersen vardır mutlaka ama o da o şirketlerin güzelliğindendir, yoksa ödenmez.

arkadaşınız kendi isteği ile ayrıldığı için kıdem tazminatı alamaz. ancak ve ancak haklı sebep varsa alabilir. haklı sebepler:
1- askerlik
2- kadınlar için evlilik
3- küfür
4- taciz
5, mobbing
bu sebepler dışında kişi başka yerden teklif aldı diye ona tazminat vermezler.

bir sebep lazım. durduk yere istifa ettiyse alamaz.

google'a yazınca şöyle onlarca haber çıkıyor: www.hurriyet.com.tr bunun için ücret istemek de iyiymiş..

belirli haller haricinde kendi isteğiyle işten ayrılan kişi kıdem tazminatı alamaz.

nedir bu belirli haller? işveren ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan şeyler yapıyordur (taciz eder, küfür eder, mobbin yapar vs), sözleşmesinden farklı bir iş yaptırılıyordur (muhasebeci diye giren adama tuvalet temizlettiriliyordur mesela). bu gibi durumlarda işçi kendi de ayrılsa dava açar kıdem tazminatını alır. ama başka iş bulup kendi istifa eden kişi kıdem tazminatı alamaz.

bunların dışında emekli olanlar, yaşı gelmemiş olsa da 15 yıl/3600 gün emeklilik şartını tamamlayanlar, askere gidecek olanlar ve bir yıl içinde evlenmiş kadınlar kendi istekleriyle ayrılıp kıdem tazminatı alabilir.

kendini kovdurtsa da alamaz. çünkü kıdem tazminatı hakı sebep gösterilmeden işten çıkarmalarda verilir. kendini kovdurmak için kibar feyzo gibi patrona pandik atarsa, haklı sebep göstererek işten atılır, tazminat da alamaz.

anlaşmalı ayrılmışsa alır, onun dışında kendisi ayrılmışsa alamaz.

kendi isteğiyle ayrıldığında tabi ki alamaz. kıdem tazminatının olayı zaten kendi isteğiniz dışındaki durumlardaki mağduriyeti gidermek. arkadaşının emeği boşa gitmedi çünkü çalıştığı 4 yıl boyunca hep maaş aldı. çalışmanın karşılığı maaştır.

bizim fatura 2 buçuk aydır gelmiyordu, şimdi toplu geldi 140 tl olarak. biraz fazla gibiydi gene.

size de uzun süredir fatura gelmiyorsa toplu yazmışlardır.

ama dönem olarak eylül yazıyor sadece?

itirazı ilk olarak dağıtım şirketine yapıyorsunuz, oradan düzeltirler direk bir terslik varsa

sayaç değerlerini kontrol et belki bi hane yanlış / fazla okunmuştur. bize öyle bi 920,00 TL fatura geldi, aradım hemen düzelttiler.

20,70₺ geldi :) kombi açmışsanız buzdolabına da yakınsa petek , olmuştur . bana öyle olmuştu bir zamanlar

Her zaman 80 civari gelen fatura bu ay 110 geldi. Zam yapmış olabilirler ben aynı elektriği kullandım sanırım.

sayacı okuyan adamın telefon numarasını buldum bir şekilde, adam dedi ki 3 aydır kapı kilitli olduğu için okunmamış, o yüzden o 3 aylık faturaymış :). cevap veren herkese teşekkürler.

bu soruya sen cevap vereceksin. örneğin açıklamadaki kurallara ve yaşayış tarzına uyabilecek misin? 2 kişi 770 lira yapıyor ki daha uyguna ev bulunabilir diye düşünüyorum. Bir de tanımadığın biriyle aynı odayı nasıl paylaşacaksın? 2+1 olsa yine asgaride buluşulur ama 1+1de nasıl olabileceğine sen karar ver.

bence git ev tut daha iyi. ya da ev arkadaşı arayan birinin yanına çık.

ayrı oda yok sanırım.

ayrı odaysa tutulur. değilse az daha katar üzerine ev tutabilirsiniz sanırım bursada.

2 kişi 750 tl'ye çok rahat 2+1 bulursun görüklede. hiç bulaşma bunlara, pişman olursun.

bu belgeleri verirken herhangi bir onay kağıdı almadınız mı?

dostum imzalı kağıdı verdiğinde aldıklarına, işleme koyduklarına dair bir kağıt alman lazım. yoksa sen çıktıktan sonra dilekçeni yırtıp çöpe atmaları oldukça mümkün.

bu arada sinilere niye hakim olamıyorsunuz, her beşge tesliminde bir de onay kağıdı alınması gerek bu durumlar için.

bilerek bilmeyerek bir çok hata olur.

o da bir şey mi? bana aynı adrese 2 tane internet aboneliği açmışlar, 3 aydır hem parasını ödüyorum hem de iptal ettiremiyorum. sebebim türk telekom şimdiden diyeyim...

belge isteyince üç gün sonra gelin iptale dair fatura verelim diyorlar.

Bazen konu hakkında birşey dememek için çok uğraşırsın ya, ha bu konuda o oldu bugün biraz benim için.

karşımda bilal varmış gibi anlatayım:

öncelikle bir yer ziyarete açılmışsa orada yorulduğunuzda dinlenebilmek için de bir bölgenin düzenlenmesi çok normaldir, hatta dünyanın her yerinde de böyle yapılır. (bu arada dünyada öyle bizde şöyle gibi bir mantığım hiç yok. dünyaya koyim size bişey olmasın, biz en iyisini yapalım)

Kafenin yüksek fiyat çekmesi kesinlikle tartışılması gereken bir durumdur fakat insanlar orada dinlenmektedir. yani tüm bina kompleksinin ruhuna aykırı bir durum yoktur.

çocuk parkı ise dinlenme için değil vakit geçirilmesi için düzenlenen alanlardır. yani binanın ruhuna ve amacına aykırıdır.

sözlükte falan da yok işte atam olsa mutlu olurdu falan yazmış bir sürü insan, ne denir bunlara hiç bilemiyorum. neyse akıl fikir bir gün onlara da uğrar inşallah.

her şeyi geçtim, özellikle müslümanlar yok ne olacak falan diyorlar ya, tek sorum var:
yemyeşil mezarlık alanlarına oyun alanı yapılmamasının sebebi nedir?

buradan kampanya başlatalım bence, mezarlıklara çocuk parkı eklensin, böylece mis gibi çocuklar iki yeşillik falan görürler. yer mi?

İnsanların aileleri ile gittikleri bir yerde çocuklar için bir parkın olmasında nasıl bir tuhaflık var anlayamadım. anıtkabir sadece mezarlık değil içinde müze de var başka şeyler de var mezarlıkla karşılaştırmak doğru değil.

kurtulus savasi uzerine, cocuklar icin egitici bir sey acilirsa olur da..ticari hale getirilmeden olmali tabi. tabi kendini cekip cevirecek, ufak tefek seyler satabilirler ya da devlet karsilayabilir tabi bunu. niyet ve nasil yapildigi onemli.

reklam var üzerinde eşşek kadar parkı mng kargoya teşekkür ederiz falan yazıyor. (yanlış kargo hatırlamadıysam) bence olmamış hadi yapıldı anıtkabire parkı mng kargo yapmalı ve reklamını yapan tabela mı asmalı. koca devlet parkı yapamamış sponsor mu bulmuş. köprü mü lan bu yap işlet devret. demek parkı 24 sene sonra devlete devredecekler.

ne diyoruz ne anlıyoruz'un bir bölümünde de tartışıyorlar biraz
www.youtube.com

ölümden snraki zamanı sorguluyorsan git kuran, incil, tevrat falan oku işte. heyecanlı maceralı ve bol aksiyonlu hem

Alaylı sporcu ve beden eğitimi öğrencisi olarak yazıyorum.

Bence en sağlıklısı yüzme + evde antrenman olur. Haftada 3-5 gün yüzme, 2-3 gün evde şınav, barfiks, plank.

yüzme imkansız olduğu için ne yazık ki öneriyi değerlendiremiyorum :S

Evde de yapabilirsiniz fakat nedense bir miskinlik çöküyor insan üstüne evde 2-3 den sonra yapası gelmiyor tabi benim açımdan. Spor salonuna gidince nedense sağına soluna bakarak biraz daha motivasyon geliyor.

Kiloyu verdikten sonra sıkılaşmak istiyorsanız spor şart.Ama o göbekten kurtulmak o kadar kolay degil kesinlikle bu göbek birden olmadı ondan birdende kaybolmuyor en sıkıntılı süreç alt karındaki yağlardan kurtulmak.sadece ben göbeği eriteyim yeterlede olmuyor aslında süreç. yağ oranınızı düşürmeniz gerekiyor.

3-4 aylık bir sürede programlı sağlıklı ve düzenli beslenme ile kesinlikle gözle görülür bir değişim oluyor. Ama bu süreçte önemli olan devamlılık yani 3 ay yaptım bir daha uğramayım salona yada spor bırakayım derseniz tekrar o kiloları alacaksınız .Çünkü yaptığınız işde hareket yok. Aldığınız fazla kalorileri harcayamıyorsunuz.

Sporu hayatınızın bir parçası olarak yaşamınıza dahil etmeniz gerekiyor. Düzenli beslenmeyi de aynı şekilde. Ve düzenli bir uyku zamanı

(bkz: freeletics) diyorum başka bir şey demiyorum. inanılmaz efektif. biraz araştır, sorun varsa ben de yardımcı olabilirim. 7. haftamdayım resmen bünyem komple değişti.

Zulu geleneklerinde ev sahibiyle beraber gömülüyorlar...

şaka şaka...

bir şey olmaz, evin yeni sahibinin kiracısı olarak devam edersiniz.
lakin mülkün sahibi değiştiği için kendi oturmak isterse tahliye talep edebilir diye biliyorum...

Saygılar, sevgiler.

kiracının durumu aranızda yapmış olduğunuz kira kontratı süresince devam eder, geriye kalan mirasçılar isterlerse ve geçerli bir sebep öne sürerlerse kira kontratınızın süresinin bitmesine yakın feshi ihbar gönderip sözleşmenizi sonlandırabilirler. feshi ihbar gönderilmezse kira sözleşmeniz aynı süre ve şartlarda sözleşme süresi kadar kendini yeniler. kira sözleşmenizin bitimine kadar her hangi bir problemle karşılaşmazsınız.

edit: evin yeni bir maliki olursa, yeni malik sıfatı ile tahliye isteyebilir.

kendileri taşınmayacaksa bir şey olmaz, aynı şekilde devam edersin. kendileri oturacak olurlarsa sözleşmeni feshedebilirler ama en kötü şu anki sözleşmenin bitiş tarihine kadar kalabilirsin. evi satarlarsa, yeni sahibi de eve oturmak zorundayım diye sana ihtarname çekerse sözleşme tarihinden bağımsız 1 ay içinde boşaltman gerekiyor diye biliyorum. hukuki durumların dışında ev sahibiyle nasıl bir yol izleyeceğiniz hakkında konuşup ona göre de hareket edebilirsiniz.

hukukçu değilim, yamuluyorsam düzeltirler..

sen kiracı olarak hayatını devam ettirirsin, ne yazık ki ev sana kalmıyor ;)

cevap soruda.

darbeden iki ay önce devyol yönetimini ev adreslerine kadar dergisinde yayınladı. hepsi de darbeyle birlikte tek tek toplandı.

Bana MFÖ'nün vak the rock'ını çağrıştırdı.

beynimde yankılandı. reklam ama bu. tv'de de var.

bu olmasın? :)

www.youtube.com

@re noreno akjsdhas nostaljinin dibine vurdum, bu olsa kesin bilirdim.

buymuş şarkı, metro top 40'tan bakmayı biraz geç akıl ettim.
www.youtube.com

edit: nostalji demişim de, daha 6 sene olmuş, bana daha eski gelmişti, çabuk yaşlandım galiba...

anlatımından erkek olduğun sonucuna varıyorum. ben küçük bir yan çanta kullanıyorum. yan çanta hayat kurtarır :)

cebe sığmayan cep telefonu varlık amacına ters.
telefonu değiştir.
cüzdan ile her şeyi halletmeye çalış, alış

taşınabilir olacak şekilde alıp kullanıyorum